UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Kayhan Matbaa ISSN. 1303-0078 email: umutyayimcilik@ttnet.net.tr BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TEL: (0216) 306 16 02 Cep: 0538 299 35 52 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE: 32 ÇANKAYA/ANKARA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856. SOKAK, NO: 48/203 KEMERALTIKONAK TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 544 932 24 15 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAHALLES‹, ÜNLÜ CAD, SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT:2 NO: 185 HEYKEL TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT: 1 NO: 47 MERS‹N TEL: (0324) 238 06 89 Cep: 0 537 715 18 12 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18
Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Emriye Demirk›r Ziraat Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiubesi Euro Hesab›: 0751 0067 5731 0000 009 TL Hesab›: 0751 0067 5743 0000 009 ‹fl Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiub. Euro Hesab›: 1002 1130549 TL Hesab›: 1002 1180043 Vak›fbank Valide Sultan fiubesi Euro Hesab›: 00158 048 000 213746
PART‹ZAN’DAN Merhaba, Emperyalistler ve onlar›n iflbirlikçi ve uflaklar›n›n sald›r›lar›n›n giderek artt›¤› bir süreçte, ABD taraf›ndan tasarlanan “Büyük Ortado¤u Projesi”nin hayata geçirilifl ad›mlar›na tan›kl›k etmekteyiz. Kuruldu¤u günden bu yana bölge halk›na kan kusturan ‹srail, flimdi de yeni görevini icra etmekte. ABD merkezli yürütülen ‹srail’in Lübnan’a yapt›¤› sald›r›lar t›pk› Afganistan ve Irak’ta oldu¤u gibi binden fazla masum insan›n yaflam›na, yüz binlercesinin evsiz, yurtsuz kalmas›na neden olmufltur. Hizbullah’›n temizlenmesine yönelik gerçeklefltirildi¤i iddia edilen bu kanl› sald›r›lar›n tümü “Yeni Ortado¤u” projesinin yaflama geçirilmesinden baflka bir fley de¤ildir. ‹srail’in bafllatt›¤› sald›r›lara paralel olarak tekrar gündeme gelen “Bar›fl gücü” tart›flmalar›n› ise Afganistan sürecinden bilmekteyiz. “Yaflam› normale döndermekle” yükümlü oldu¤u iddia edilen bu gücün Ortado¤u’da oynayaca¤› rol t›pk› Afganistan’da oldu¤u gibi Lübnan’da da katliamlara devam etmek, halka daha fazla açl›k, daha fazla yoksulluk çektirmek olacakt›r. Ancak sürecin emperyalistler ve ‹srail aç›s›ndan zorlu olaca¤› da kesindir. Çünkü yap›lan sald›r›lar beraberinde yeni direniflleri ve direnifl odaklar›n› da yaratmakta. Bugün Filistin ve Lübnan halk› emperyalizme ve siyonizme karfl› direnifli büyütmektedirler. Ortado¤u halklar›n›n bu direnifli dünya halklar›na bir mesaj göndermekte. Bu mesaj›n do¤ru alg›lanmas› demek ülkemizdeki mücadelenin yükseltilmesi demektir. Biz bu say›m›zda emperyalist sald›rganl›¤a paralel olarak halklar›n kurtuluflunun silahl› mücadeleden geçti¤ini ve “Uzun Süreli Halk Savafl›n›” ›srarla sürdüren Filipinler Komünist Partisi’nin savafl gücü olan Yeni Halk Ordusu’nun oluflum sürecini anlatan yaz›y› siz okurlar›m›zla paylafl›yoruz. Ayr›ca oportünizmin ve revizyonizmin tarihsel miras› üzerinden flekillenen modern revizyonizme karfl› bafllatm›fl oldu¤umuz kampanya çerçevesinde Marks’›n 1875’de Lassalle oportünizme karfl› verdi¤i mücadele esnas›nda kaleme ald›¤› “Gotha Program›’n›n Elefltirisi” eserinin 100. y›l an›s›na yay›nlam›fl oldu¤umuz yaz›n›n da siz okurlar›m›z taraf›ndan ilgiyle okunaca¤›n› düflünüyoruz. Yeni say›m›zla buluflmak dile¤iyle…
‹Ç‹NDEK‹LER - Ortado¤u siyonist sald›r› ve halklar›n direnifliyle yan›yor . . .2 - Yeni Halk Ordusu’na k›z›l selam . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .8 - Sosyalizmin 21. yüzy›l versiyonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . .27 - 7 May›s Kadro Okulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .49 - Proletarya Diktatörlü¤ünün teorik silah›n› yükselt . . .65 - Latin Amerika Üzerine-3: Nikaragua . . . . . . . . . . . . . . .72
2
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
Ortado¤u Siyonist sald›r› ve halklar›n direnifliyle yan›yor! Boynundaki emzi¤iyle babas›n›n feryatlar› aras›nda dünya kamuoyuna mal olan Kana sald›r›s›n› gözü yafll› ve “çaresiz” halk›n görüntüleri ile tamamland›. Sald›r›y› aç›ktan desteklediklerini aç›klamalar› ile beyan eden emperyalistler, Kana sald›r›s›n›n ard›ndan k›nama mayetinde dahi aç›klama yapmayarak, ‹srail’e olan tam desteklerini bir kez daha ilan ettiler. Mikrofonlar›n karfl›s›na geçen katil Bush a¤z›nda salyas›, eline katletti¤i bebelerin kan› bulaflm›fl vaziyette, sald›r›ya de¤inme gere¤i duymayarak sürecin ayn› biçim ve tempoyla devam edece¤ini jandarmas› ‹srail ile birlikte tüm dünyaya bir kez daha ilan etti.
Direnifl Ateflini Harlayal›m! Büyük Ortado¤u Projesinin mimar› ABD, projeyi pazara sunarken “Fas’tan Çin s›n›r›na 22 ülkenin co¤rafyas›n›n de¤iflece¤ini” aç›klayarak, bu bölgeye “demokrasi” ve “insan haklar›” getireceklerini söylemiflti. Shakespare; “fieytan bir günah iflletece¤i zaman ifle önce o günah› kutsall›k z›rh›na sokmakla bafllar” demifl. Bugünkü Lübnan görüntüleri “fleytan”›n, “insan haklar›” ve “demokrasi” den ne anlad›klar›n› bir kez daha gösteriyordu. Takvim yapraklar› 12 Temmuz’u gösterdi¤inde ‹srail’in yüzlerce masum insan›n yaflam›na, binlercesinin evsiz, yurtsuz kalmas›na neden olan “Yeni Ortado¤u” projesinin ad›mlar›n› Lübnan ve Filistin üzerinde uygulamaya bafllad›¤›na tan›k olunuyordu. En son Kana sald›r›s› ile 38’i çocuk olmak üzere toplam 60 kifliyi katleden, ‹srail, ABD baflta olmak üzere emperyalistlerden ald›¤›
tam destekle bu kanl› sald›r›lar›na devam edece¤ini aç›klad›. Katliam›n ard›ndan “48 saat sald›rmayaca¤›n›” aç›klayan ‹srail, ara vermeyi gerek görmeden verdi¤i sürenin dolmas›n› dahi beklemeden sald›rmaya devam etti. Kana‘ya yönelik bu sald›r› ilk de¤ildi. Bundan on y›l önce 1996’da da ‹srail bu kasabaya sald›rm›fl ve 109 insan› katletmiflti. Dünya kamuoyunun gözü önünde yap›lan bu katliamdan yans›yan en çarp›c› foto¤raf, kafalar› ve kollar› kopan çocuk resimleri olmufltu. Boynundaki emzi¤iyle, babas›n›n feryatlar› aras›nda dünya kamuoyuna mal olan Kana sald›r›s› gözü yafll› ve “çaresiz” halk›n görüntüleri ile tamamland›. Sald›r›y› aç›ktan desteklediklerini beyan eden emperyalistler, Kana sald›r›s›n›n ard›ndan k›nama mahiyetinde dahi aç›klama yapmayarak, ‹srail’e olan tam desteklerini bir kez daha ilan ettiler. Mikrofonlar›n karfl›s›na geçen katil Bush a¤z›nda salyas›, eline katletti¤i bebelerin kan› bulaflm›fl vaziyet-
te, sald›r›ya de¤inme gere¤i duymayarak sürecin ayn› biçim ve tempoyla devam edece¤ini jandarmas› ‹srail ile birlikte tüm dünyaya bir kez daha ilan etti. Bu kanl› katliam›n ard›ndan ola¤anüstü toplanan Birleflmifl Milletler Güvenlik Konseyi sald›r›lar› sadece üzüntü ile karfl›lad›klar›n› aç›klamak durumunda kald›lar. Çünkü ‹srail’e yönelik olas› “sert” aç›klamalar›n tümüne ABD bafltan kota koymufl durumdayd›. Bugüne kadar yap›lan sald›r›larda bine yak›n insan›n yaflam›n› yitirdi¤i bu kanl› sald›r›n›n bilançosu görünenden çok daha fazla. Yüz binlerce insan›n ülke topraklar›n› terk etmek zorunda kald›¤› bu sald›r›larda, 15 A¤ustos itibariyle üçte biri 12 yafl›ndan küçük çocuk olmak üzere 1084 sivil katledildi. 40 Lübnan askeri ve polisinin yan›s›ra 61 Hizbullah gerillas›, 7 fiii Emel Örgütü militan› ve 1 Filistin Halk Kurtulufl Cephesi militan› öldü. 3 bin 700 kifli yaraland›. 973 bin 334 kifli yerinden olurken, 220 bin kifli Lübnan’› terk etti. Dev y›k›m›n maliyetinin 6 milyar dolar oldu¤u san›l›yor. 1 ayl›k sürecin gelinen aflamas›nda ‹srail’in
kay›plar› ise flöyle: 117 asker öldü, 16’s› ‹srailli Arap, 41 Sivil öldü. 300-500 bin sivil evini terk etti. 4 bini aflk›n füze ‹srail topraklar›na at›ld›. savafl›n maliyetinin 1.6 milyar dolar oldu¤u san›l›yor. Hizbullah “terörünün” temizlenmesine yönelik gerçeklefltirildi¤i iddia edilen bu kanl› sald›r›lar›n tümü Rice’›n a¤z›ndan düflürmedi¤i “Yeni Ortado¤u” projesinin yaflama geçirilmesinden baflka bir fley de¤il. Ve tüm yaflananlar›n k›sa özeti ise “Yeni Ortado¤u’nun do¤um sanc›lar›.” Kuruldu¤u günden bugüne ABD’nin deste¤inde bölge halk›na kan kusturan ‹srail, büyük bir istekle yeni görevini icra etmektedir. Zira sürecin mimar› ABD, içinden geçilen sürecin karakterini belirlemifl ve “Bu, farkl› bir Ortado¤u. Yeni bir Ortado¤u. Çok zor bir süreçten geçiyoruz. Büyük bir fliddet dönemine giriyoruz” gibi oldukça öz bir flekilde tan›mlam›flt›. Yaflanan sürecin ilk tohumlar› hat›rlanaca¤› üzere 2004 y›l› NATO toplant›s› sürecinde at›lmaya bafllanm›flt›. Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi (GOP) olarak tan›mlanan ve ABD taraf›ndan tasarlanarak uflak ve iflbirlik-
çilerine sunulan bu projenin hayata geçirilifl ad›mlar›na tan›kl›k etmekteyiz. Rice taraf›ndan ifade edilen “do¤um sanc›lar›” ise bu sürecin san›ld›¤› kadar kolay olmayaca¤›n›n ve en önemlisi de t›pk› bundan öncekilerde oldu¤u gibi dünya ve bölge halklar› aç›s›ndan önemli kay›p ve katliamlar›n da habercisi niteli¤indedir. GOP 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan Afganistan ve Irak sald›r›lar›yla hayata geçirilmeye çal›fl›ld›, ancak direniflin gücü, plan›n san›ld›¤› kadar kolay hayata geçirilemeyece¤ini gösterdi. F›rsat ve belli koflullar›n oluflturulmas› flart› ile rafa kald›r›lan bu proje ‹srail’in sald›r›lar› ile yeni bir biçim kazanm›fl durumda. Sürecin emperyalistler ve bölge jandarmas› ‹srail aç›s›ndan oldukça zorlu olaca¤› kesin. Çünkü tüm bombard›man ve kara, hava sald›r›lar›na ra¤men Lübnan’›n birçok bölgesine girilememifl ve üstelik tüm teknik donan›mlara ra¤men ‹srail Hizbullah karfl›s›nda daha fazla kay›p vermiflti. Yani savafl›n ilk raundunu Lübnan’›n kay›p bir kent haline getirilmesine ra¤men Lübnan halk› kazanm›flt›. Sald›r›n›n di¤er bir cephesi olan Filistin ise emperya-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
3
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
4 lizm ve ezilen dünya halklar›n›n mücadelesinde sald›r›n›n her biçim ve rengine ra¤men direnmeye devam ediyor. ‹srail’in kurulufl nedeni olan bu katliam ve sald›r›lar› ilk kurulufl y›llar›nda kurucular›ndan Moshe Dayan flu biçimde aç›kl›yor: “Hedeflerine ulaflmak için kaba kuvvet kullanmada hiçbir makul s›n›r tan›mayan bir ‘kudurmufl köpek’ olarak yerlefltirmek amac›yla, rastgele öldürmek ve keyfi olarak tahrip etmek.” ‹srail’in bölgede varl›k gösterdi¤i tarihten bugüne gerçeklefltirdi¤i say›s›z katliam ve sald›r›ya bakt›¤›m›zda yukar›da ifade edilen amaçlar›na uygun hareket ettiklerini görmek mümkün. ABD merkezli yürütülen ‹srail sald›r›lar›n›n ne kadar zaman alaca¤› flu an için belli de¤il. Ancak ABD’nin ve ‹srail’in bu sald›r›lar sonucu bölgede kal›c› kazan›mlar›n yani enerji ve petrol kaynaklar›n›n önemli bir k›sm›n› denetimi alt›na almadan bitirmeyece¤i gerçe¤idir. Yine 2004 NATO toplant›s›nda tart›fl›lan ve üzerinde durulan noktalardan bir tanesi de hat›rlanaca¤› gibi NATO’nun mevcut hantal yap›s›ndan kurtar›larak, daha ifllevli ve faydal› bir duruma getirmekti. Bu ba¤lamda ABD belli stratejik bölgelerde üslerin oluflturulmas› ve NATO güçlerinin buralara yerlefltiril-
mesi hedefi ile hareket etmifl ancak baflta Rusya olmak üzere çeflitli emperyalist güçlerin tepkisi ile karfl›lafl›nca bu hedefinden yeterli sonucu almam›flt›. ‹srail’in bafllatt›¤› sald›r›lara paralel olarak bölgeye gönderilmesi planlanan “Bar›fl gücü” tart›flmalar›n› bu zeminde düflünmek ve de¤erlendirmek gerekir. ABD’nin bölgedeki ç›karlar›n›n kollanmas› ve korunmas› amac› ile yerlefltirilecek olan bu askeri gücün, t›pk› y›llard›r Afganistan’da oldu¤u gibi katliamlara devam edecek askeri bir güç olacakt›r. Bundan önce gerçeklefltirilen bir dizi sald›r› ve iflgalde gündeme gelen “Bar›fl Gücü” tart›flmalar›n› Afganistan sürecinden de bilmekteyiz. Türkiye’nin de içinde yer ald›¤› bu güç y›llard›r Afganistan’da sald›r›lar›n durmas› bir kenara bu sald›r›lara ortak olmufltur. Ülkede “yaflam› normale dönüfltürmekle” yükümlü olan bu güç b›rakal›m bu misyonunu oynamas›n›, halk aç›s›ndan yoksulluk, açl›k ve iflsizlik gibi en temel sorunlar varl›¤›n› korumaktad›r. Lübnan için tart›fl-
Lübnan sald›r›s› ile k›sa ama sonuç al›c› bir vuruflu hedeflemekte.
ABD
ABD
malar›na bafllanan bu gücün Ortado¤u’da oynayaca¤› rol Afganistan’dakinden fark olmayacakt›r. ‹srail sald›r›lar›n›n ard›ndan, çat›flmalar›n bütün bölgeye yay›lma durumu üzerinde bir dizi tart›flma yürütüldü. Bölgenin mevcut yap›s› böylesi bir zeminin varl›k koflulunu her zaman göz önünde bulundurmak gerekti¤ini söylerken ilerleyen süreçlerde ortaya konulan tepki ve tavra bak›ld›¤›nda bu durumun oldukça zay›f bir olas›l›k oldu¤u görülüyor. Bunun birinci nedenini ABD’nin içinde bulundu¤u durum olufltururken, ikincisini de Arap ülkelerinin sürecin bafl›ndan bu yana ortaya koydu¤u “tepkiler” göstermektedir. ABD Afganistan ve özellikle de Irak’ta istikrarl› bir tablo oluflturamad›. Bölgede sa¤lamaya çal›flt›¤› hegomonya savafl›nda ABD Irak’ta önemli prestij kayb› yaflad›. Büyük bir ordunun son model silahlar›yla sald›-
ran ABD, Irak halk›n›n direnifl iradesi karfl›s›nda teslim olmak zorunda kald›. fiimdi yeni bir savafl cephesi açt›. Bu savafl cephesinin “dengesiz güç kullan›m›na” ra¤men “baflar›yla” sonuçlan›p sonuçlanmayaca¤› “belli de¤il.” Bu anlamda da ABD Lübnan sald›r›s› ile k›sa ama sonuç al›c› bir vuruflu hedeflemekte. Yani uzun bir zamana yay›lacak yeni bir savafl cephesini kald›rabilecek durumda de¤il. Nitekim sald›r›n›n birinci ay›n› doldurdu¤u zamanda BM taraf›ndan gündeme getirilen “ateflkes” ça¤r›s›na ‹srail “tamam” yan›t›n› vermifltir. Ancak yeni bir sald›r› için gerekli belli kritik noktalara askeri gücünü y›¤arak. “Akflam atefl, sabah kes” fleklinde yorumlanabilecek olan bu süreçte de ‹srail’in Lübnan’› yak›p y›kmaya devam etti¤ini gözönüne al›rsak; yaflananlar› daha rahat yorumlayabiliriz. Tam da
ateflkesin ilan edildi¤i gün Güney Lübnan’›n bölgesel s›n›r›, Litani Nehri’ne kadar 30 bin asker ile ilerleyen, ayn› dakikalarda Beyrut’u 2 dakika içinde 20 kez bombalayan ‹srail’in “ateflkes”ini anlayabiliriz. Zaten BM Güvenlik Konseyi de Hizbullah’›n “tüm sald›r›lar›na”, “‹srail’in ise hücuma yönelik askeri operasyonlar›na son vermesi” ça¤r›s› yapmas› bile karar›n içeri¤inin bir göstergesi durumunda. Çünkü “‹srail’e destek karar›” olarak da tan›mlanabilecek bu “ateflkes” ça¤r›s› Lübnan halk›n›n direniflini sald›r› pozisyonuna sokmay› hedeflemektedir. Bir de üzerinden atlanmayacak olan yaflananlar›n bir kenar›nda duran ‹ran süreci var. Asl›nda Lübnan sald›r›s› ‹ran ve ABD aç›s›ndan karfl›l›kl› düellonun yap›lmas› gibi bir içerik de tafl›maktad›r. ‹ran Hizbullah üzerinden yapt›¤› güç gösterisine ABD de ‹srail’le yan›t vermektedir. Sürecin Ortado¤u’nun di¤er ülkelerini kapsamas› ise mevcut geliflmeler göz önüne al›nd›¤›nda pek mümkün görünmüyor. Sald›r›n›n bafllad›-
¤› günden bu zamana ‹srail Lübnan’› tan›nmaz bir flehir haline getirdi, bine yak›n sivil halk› katletti. Ancak Arap devletlerinin büyük bir kesimi bu sald›r›lara karfl› tav›r belirleme konusunda en ufak bir pratik sergilemedi. 15 Temmuz tarihinde yani ‹srail’in sald›r›lar›ndan üç gün sonra yap›lan Arap Birli¤i Zirvesinden sonra yay›nlanan ortak bildiride Hizbullah’›n ‹srail askerlerini kaç›rmas› macerac›l›k olarak de¤erlendirilirken, Hizbullah’›n eylemlerini destekleyenler ise k›nand›lar. Bu hafife al›nmayacak olan aç›klamay› Arap ülkelerinin yaflanan süreçteki politik tutumlar› olarak alg›lamak da mümkün. Yani Arap ülkeleri ABD’den yana tav›r tak›nmay› bu süreçte süren “stratejik” iliflkileri ve ç›karlar› bak›m›ndan uygun görmüfl durumda. Bu sessizli¤in di¤er bir ifadeyle ‹srail’in sald›r›lar›n› meflru ve hakl› görme tutumunun di¤er bir nedeni de Hizbullah’›n bölgede geliflen önemli bir güç olmas› durumudur. Yani Hizbullah yar›n kendi bafllar›na da bela olma yolunda ilerliyor ve bu belan›n ortadan kald›r›lmas› gerekiyor. Hamas ve Hizbullah’a gittikçe yükselen deste¤in önünün al›nmas›nda bu sald›r›lardan sonuç bekler
sl›nda Lübnan sald›r›s› ‹ran ve ABD aç›s›ndan karfl›l›kl› düellonun yap›lmas› gibi bir içerik de tafl›maktad›r. ‹ran Hizbullah üzerinden yapt›¤› güç gösterisine ABD de ‹srail’le yan›t vermektedir.
A
A
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
5
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
6 durumdalar. Ancak oldukça yan›l›yorlar. Çünkü son sald›r›larla birlikte Hizbullah bölge halk›n›n deste¤ini almaya devam ediyor, üstelik bu destek hergün biraz daha büyüyor. “Sudan’dan Malezya’ya protesto gösterilerinde ‘‹srail karfl›tl›¤›’ merkezinde yap›lan ‘Cihad’ ça¤r›lar› oldu. Yönetimler, kiflisel ç›karlar›na zeval gelmemesi için susmaya devam etseler hatta Hizbullah’› suçlayarak dolayl› yoldan ‹srail’e destek verseler de halk yöneticilerinin tam tersine, Hizbullah’a s›n›rs›z destek vererek radikalizm bayraklar›na çoktan sar›lm›fl durumda. Bunun en aç›k örneklerinden biri yüz binlerce kiflinin ‹srail’i protesto etmek için topland›¤› Sudan’›n baflkenti Hartum’daki eylemde at›lan ‘‹srail, Allah’›n düflman›d›r, Hizbullah Allah’›n düflman›n› yok etmek için savafl›yor’ slogan›yd›.” (Cumhuriyet Gazetesi Stratejik Analiz Eki) Yine Gazze’de ‹srail sald›r›lar›n› protesto gösterilerinin Hizbullah’a yönelik sevgi gösterilerine dönüflmesi, di¤er ülkelerde de benzer örneklerin yaflanmas›, sald›r›lar›n Hizbullah aç›s›ndan yaratt›¤› sonucu göstermekte-
dir. Sald›r›lardan önce bölgede önemli bir güç olan Hizbullah’a deste¤in artmas› objektif koflullar›n bir sonucudur. ‹srail’in sald›r›lar›na yan›t olma ve direnme anlam›nda önemli bir rol oynayan örgütün halkla birlikte yaratt›¤› direnifl ‹srail ordusunun ülkeyi bombard›mana tutmas›na ra¤men bir dizi direnifl merkezine girememesini de beraberinde getirmektedir. ‹srail bombard›man›na, sald›r›larla yan›t vermesi bu sempati ve deste¤in artmas›n› daha da h›zland›rmaktad›r. Emperyalistlerin ve uflaklar›n›n da en çok korktu¤u nokta buras›. Direniflin büyük bir halk hareketine dönüflmesi ve topyekün bir direnifl hatt›n›n örülmesidir. Di¤er bir önceki konuda tam da bu süreçte Londra merkezli yaflanan panik dalgas›d›r. “Teröristlerin Londra’dan kalkan ve Amerika’ya giden çok say›da uça¤› havada imha ederek büyük bir katliam planlad›klar›” yönlü haberleri hem kendi halklar›n› hem de dünya halklar›n› terörize etmenin yoludur. Sürecin ülkemize yans›mas› ise geliflen/gelifltirilen sald›rganl›k politikalar›na
nümüzdeki dönemde özellikle de s›n›ra yap›lan askeri y›¤›nak devlet aç›s›ndan hayata geçirilecek olan politikan›n özünü oldukça aç›k bir flekilde anlatmaktad›r. PKK merkezli yürütülen tart›flmalar ABDTürkiye-Irak toplant›lar› yap›lan belli planlar›n hayata geçirilmesi anlam›nda oldukça önemlidir.
Ö
Ö
paralel bir biçimde seyir izlemektedir. YAfi toplant›s›ndan önce alelacele biçimde Genel Kurmay Baflkanl›¤›na getirilen “iyi çocuklar›n” babas› Yaflar Büyükan›t, oluflturulan savafl kurmay› ile birlikte önümüzdeki dönemin icraatlar›n› belirleyecek ve yönlendirecek. Yap›lan atama ülkemiz bas›n›nda yer ald›¤› ve tart›fl›ld›¤› kadar ABD bas›n›nda da tart›fl›ld›. “fiahin’ler Yönetimde” bafll›¤›yla haberi veren ABD bas›n› Türkiye’nin önümüzdeki dönem “terörle” mücadelesinde “sert” önlemlerin al›nmas› durumunu tart›flt›. Önümüzdeki dönemde özellikle de s›n›ra yap›lan askeri y›¤›nak devlet aç›s›ndan hayata geçirilecek olan politikan›n özünü oldukça aç›k bir flekilde anlatmaktad›r. PKK merkezli yürütülen tart›flmalar ABD-Türkiye-Irak toplant›lar› yap›lan belli planlar›n hayata geçirilmesi anlam›nda oldukça önemlidir. Bu toplant›larla ilgili
7
E
mperyalistler ve onlar›n iflbirlikçi ve uflaklar›n›n sald›r›lar› t›rman›yor. Bu sald›r›lar direniflleri ve yeni direnifl odaklar›n› da beraberinde yarat›yor. aç›klama yapan D›fliflleri Bakanl›¤› sözcüsü Nam›k Tan, “ABD ve Irak’tan konuyla ilgili somut ad›m bekliyoruz. Gerek ABD gerekse Irak taraf› da ayn› düflüncededir. Türkiye ABD ve Irak toplant›lar› devam edecektir” aç›klamas›nda bulundu. Bu toplant› ve görüflmelerin ard›ndan Barzani baflta olmak üzere bölgedeki uflak güçlerin yapt›¤› aç›klamalarda “PKK’nin ülke topraklar›m›z› kullanarak Türkiye’ye sald›rmas›na izin vermeyece¤iz” beyanlar›, yap›lan toplant›lar›n ilk elden sonuçlar› olarak alg›lanabilir. Yine Barzani yapt›¤› aç›klamada ülkelerinde bulunan “PKK” bürolar›n› kapatacaklar›n› da ilan ederek sürecin art›k kendileri aç›s›ndan kritik bir aflamaya girdi¤ini ifade etti. Ancak gerek ABD’nin gerekse de Türkiye’nin s›k›flt›rmalar›na ra¤men “fiu aflamada PKK ile bir çat›flmaya girmeyi uygun bulmuyoruz. PKK ile savafl yeni bir cephenin aç›lmas› anlam›na gelmektedir ki flu aflamada bunu do¤ru görmüyoruz” denilmifltir. Bu geliflmelere paralel olarak kamuoyuna “bomba” gibi düflen “PKK’yi bitirme plan›” ise sadece Genelkur-
may taraf›ndan do¤rulanmad›. ‹smet Berkan gibi ülkemizin “say›l›” köfle yazarlar› baflta olmak üzere çeflitli kesimlerin büyük bir ifltahla yaklaflt›klar› “yüzy›l›n” plan› HPG taraf›ndan kabul edilemezlik aç›klamas› ile yan›t buldu. Emperyalistler ve onlar›n iflbirlikçi ve uflaklar›n›n sald›r›lar› t›rman›yor. Bu sald›r›lar direniflleri ve yeni direnifl odaklar›n› da beraberinde yarat›yor. Dünya halklar›na Filistin ve Lübnan halk›n›n direniflleri ile mesaj gönderiyor. Bu mesaj›n do¤ru alg›lanmas› demek ülkemizdeki mücadelenin yükseltilerek bu mesaja yan›t olunmas›d›r. Irak halk› emperyalizmin yenilmezli¤ine önemli bir darbe vurdu. Emperyalistlerin savafl makinelerinin tümünü dize getirdi. Bu dize getiriliflin tarihi flimdi Lübnan ve Filistin’de yeniden yaz›l›yor. ‹ngiliz The Times gazetesinde yay›nlanan ‹srail askerleriyle yap›lm›fl röportaj tüm sald›r›lara ve katliamlara ra¤men direniflin öyküsünü anlat›yor. ‹srail’li askerler Hizbullah’›n direniflinden etkilendiklerini söyleyerek flunlar› ifade edi-
yorlar;”Tam bir cehennemdi. Hizbullah militanlar› çok iyi e¤itimliler. Nas›l savafl›laca¤›n› biliyorlar. Korkusuz bir günümüz geçmedi. tek bir gece bile uyumad›k” diyor ve di¤er ‹srail askeri devam ediyor; “Her yerden, evlerden, yeralt›ndaki s›¤›n›klardan, bofl sokaklardan üzerimize roket ya¤d›. S›k s›k topçumuzdan yard›m istedik” derken bir di¤eri, “Üzerimize sürekli roket ya¤d›rd›lar. Bizimle hiç yüz yüze gelmediler. Onlar› buldu¤umuzda öldürdük. Nas›l yapt›¤›m›z da pek adilane say›lmaz” deniliyor. Onlar yenilgiyi kendi a¤›zlar›yla kabul etti. fiimdi yeni yenilgi dersleri almak için sald›r›yorlar. Üstelik kimyasal silahlar, gazlar kullanarak yap›yorlar bu katliamlar›. Lübnan sokaklar›n› enkaz haline getirmekle yetinmeyerek, oluflan enkazlar›n alt›nda kömürleflmifl cesetler b›rak›yorlar. Sald›r›n›n her gün artan bilançosu karfl›s›nda sessiz ve tepkisiz kalman›n ise bu sald›rganl›k karfl›s›nda saf tutmamak anlam›na geldi¤inin bilincinde olarak hareket edelim.
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
E
8
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
Yeni Halk Ordusu’na k›z›l selam, Uzun Süreli Halk Savafl›’n› kararl›l›kla sürdür!
Filipinler Komünist Partisi Merkez Komitesi, 1967-68 esas düzeltme belgesi olan Hatalar› Düzelt ve Partiyi Yeniden Kur, Demokratik Bir Halk Devrimi ‹çin Parti Tüzü¤ü ve Program›’na uygun olarak, Yeni Halk Ordusu’nun (YHO) kurallar›n› belirleyerek onaylad› ve sonras›nda 29 Mart 1969’da YHO’yu kurdu. O zamandan beri, 25 y›lda, Parti önderli¤i alt›ndaki YHO, Filipin halk›n›n, yabanc› tekelci kapitalizme, yerel feodalizme ve bürokrat kapitalizme karfl› silahl› devriminde, büyük ilerlemeler sa¤lad› ve büyük zaferler kazand›.
29 MART 1994 Filipinler Komünist Partisi Merkez Komitesi, 1967-68 esas düzeltme belgesi olan Hatalar› Düzelt ve Partiyi Yeniden Kur, Demokratik Bir Halk Devrimi ‹çin Parti Tüzü¤ü ve Program›’na uygun olarak, Yeni Halk Ordusu’nun (YHO) kurallar›n› belirleyerek onaylad› ve sonras›nda 29 Mart 1969’da YHO’yu kurdu. O zamandan beri, 25 y›lda, Parti önderli¤i alt›ndaki YHO, Filipin halk›n›n, yabanc› tekelci kapitalizme, yerel feodalizme ve bürokrat kapitalizme karfl› silahl› devriminde, büyük ilerlemeler sa¤lad› ve büyük zaferler kazand›. Bugün, YHO, Filipin tarihinde flimdiye kadar devrimci proletarya ve di¤er sömürülen insanlar›n büyüttü¤ü ve gelifltirdi¤i en büyük, en güçlü ve en olgunlaflm›fl ordu olarak varl›¤›n› sürdürmektedir. 1896-1902 döneminin eski ulusal demokratik devrim
ordusunu, devrimci içerik ve yön bak›m›ndan, strateji ve taktikler, ülke çap›nda kapsam ve azim bak›m›ndan aflm›flt›r. 1942’de kurulmufl olan eski halk ordusunun da çok ötesine geçmifltir. YHO, fliddetli devrimci mücadelenin 25 y›l süren sert s›nav›nda s›nanm›fl ve olgunlaflm›fl bir ordudur. 1969’dan 1986’ya kadar, ABD (Amerika Birleflik Devletleri)-Marcos yönetimine karfl› kararl›l›kla savaflt› ve onun y›k›lmas›nda çok önemli ve vazgeçilmez bir etkendi. Emperyalistler ve yerel gericiler, devrimci güçlerin ilerleyiflinin önünü kesmek için faflist diktatörü uzaklaflt›rmaya karar verdiler. Ancak, YHO savaflmaya devam etti ve müteakip Aquino ve Ramos büyük komprador-toprak sahibi yönetimlerine karfl› parlak zaferler kazand› ve silahl› karfl› devrimin en yan›lt›c› propagandas› dahil, her sald›r›s›n› alt etti.
9
ilahl› mücadele, bugün ve politik iktidar ülke çap›nda ele geçirilinceye dek Filipinler’deki devrimci mücadelenin bafll›ca biçimidir. Mücadelenin legal biçimi, önemli ve vazgeçilmez olsa da, ikincildir.
S
Kahraman ve cesur Yeni Halk Ordusu’nu, proleter devrimcileri, k›z›l komutanlar› ve savaflç›lar› büyük baflar›lar›ndan dolay› selaml›yoruz. Onlar, Partinin önderli¤i alt›nda do¤ru devrimci çizgiyi takip ederek, yo¤un çal›flma, cesur mücadele ve fedakârl›klar sayesinde büyük zaferler elde ettiler. Halka hizmet ederken, kendilerini düflünmeden canlar›n› feda ederek en üstün fedakârl›¤› yapan devrimci flehitlere, en yüksek sayg›lar›m›z› sunuyoruz. Halktan genifl kitleler, YHO’yu el üstünde tutmakta ve desteklemekte. Çünkü YHO, onlar›n ulusal ve demokratik haklar› ve ç›karlar› için savaflmaktad›r. Silahl› devrimin dönemeçleri ve beklenmedik geliflmeleri süresince çeflitli zamanlarda, çizgide hatalar, hatal› e¤ilimler, de¤iflen ölçeklerde eksiklikler ve baflar›s›zl›klar meydana geldi. Ancak, elefltiri ve öz-elefltiri sayesinde ve Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Düflüncesinin devrimci ilkelerinin aç›kl›¤a kavuflturulmas›n›n ve uygulanmas›n›n bir süreci
olan kapsaml› düzeltme sayesinde, bunlar›n daima üstesinden gelinmifltir. Güncel düzeltme hareketi, karfl› konulmaz ve dikkate de¤er bir zafer kazanm›flt›r. Temel devrimci ilkelerin yeniden teyit edilmesi ve birikmifl ba¤›fllanamaz sapmalar›n, hatalar›n ve eksikliklerin düzeltilmesi, devrimci güçlerin ve tüm halk›n yabanc› tekelci kapitalizme ve büyük komprador burjuvazi ve toprak sahiplerinden oluflan yerel sömürücü s›n›flar›na karfl› savaflma istek ve güçlerini, yeni ve daha yüksek bir seviyeye yükseltmifltir.
I. Yeni halk ordusunun temel ilkeleri Parti taraf›ndan idare edilen güncel düzeltme hareketine uygun olarak, YHO’ya do¤ru bir flekilde ve baflar›yla yol göstermifl olan temel devrimci ilkeleri desteklememize izin verin. Bu temel ilkeler olmadan, sadece YHO’yu kurmak ve Halk Savafl›n› bafllatmak bile Parti için imkâns›z olurdu. Halk ordusunun kurulmas›n› zorlayan ve meflrulaflt›ran somut
yar› sömürge ve yar› feodal koflullar devam etti ve daha da kötüleflti. Halk Savafl›, egemen sistem y›k›lana ve ulusal kurtulufl ve demokrasi elde edilinceye kadar sürecektir. YHO’nun proleter devrimci çizgide kurulmas›, Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Düflüncesini sürdürenlerle, Filipinler’de ve uluslararas› arenada modern revizyonizmi savunanlar aras›ndaki mücadelenin bir meyvesiydi. YHO’yu kurmak ve Komünist ve Sosyalist partilerin birleflimi eski partideki revizyonist Lava döneklerinin uzun Sa¤ ve “Sol” oportünist hatalar zincirinin ve eski halk ordusunun bafl›bofl dolaflan kal›nt›lar›ndan Taruc-Sumulong kli¤inin çetecili¤inin üstesinden gelmek, ancak FKP’nin Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Düflüncesinin teorik temeli üzerine kurulmas›ndan sonra mümkün olabilmifltir. Marksizm-Leninizm’i Filipinler’in somut koflullar›na uygularken, Parti, Filipin tarihini ve koflullar› do¤ru ola-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
S
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
10 rak çözümledi ve tan›mlad›. Hatalar› Düzelt ve Partiyi Yeniden Kur, Demokratik Bir Halk Devrimi ‹çin Parti Tüzü¤ü ve Program›, Yeni Halk Ordusu’nun Kurallar›, Filipin Toplumu ve Devrim’de, Parti, Filipin toplumunun yar› sömürge ve yar› feodal niteli¤ine, Filipin devriminin güncel aflamas›n›n yeni demokratik karakterine, itici güç ve hedeflere, strateji ve taktiklere, devrimin görevleri ne ve sosyalist perspektifine aç›kl›k getirdi. Parti, en bafltan beri, Filipin toplumunun yar›-sömürge ve yar›-feodal niteli¤ine uygun olarak, ulusal kurtulufl ve demokrasiye ulaflmak için yeni-demokratik devrimin gereklili¤ine aç›kl›k getirdi. Temel sosyal koflullar de¤iflmedi, aksine, yeni sömürgecili¤in a¤›rl›¤› alt›nda derinleflti ve daha da kötüleflti. Egemen sistem kronik krizdedir. Kriz, 1969’dan beri bir seviyeden baflka bir seviyeye derinleflmektedir. O bu topraklar›, uzun süreli Halk Savafl› için, durmadan ve artan bir flekilde, her zamankinden daha bereketli bir hale getirdi. “Sol” ve sa¤ oportünistler, iktidara daha kolay ve çabuk bir yol aramak bahanesiyle Filipin toplumunun Marksist-Leninist analizini bir kenara b›rakt›lar. Uzun süreli Halk Savafl›n›n stratejik çizgisini yads›yacak ve darbecilik veya reformizmi iktidara giden yol olarak onaylayacak derecede Filipin toplumunu sanayileflmifl ve flehirleflmifl olarak kabul etmek suretiyle, ABD emperyalizmini ve faflist Marcos
diktatörlü¤ünü teorik olarak güçlendirdiler. 1980’lerin bafllar›nda, baz› küçük burjuva amatörler için, ya BM, IMF ve Dünya Bankas› taraf›ndan desteklenen resmi geliflme teorisini ya da yeniKautskiciler taraf›ndan desteklenen ba¤›ml› kapitalizm teorisini benimsemek veya onlardan etkilenmek ve Filipinler’deki özgün üretim tarz›n›n analizini savsaklamak moda haline geldi. Lin Piao, yanl›fl bir flekilde, dünyan›n kaderinin dünyan›n k›rsal bölgesince tek tarafl› olarak belirlendi¤i ç›kar›m›nda bulunurken, dünyan›n kaderinin dünyan›n metropolünce tek tarafl› olarak belirlendi¤i ç›kar›m›nda bulunanlar vard›. ‹kinci ç›kar›m, en çok burjuva reformizmini Filipinler’deki uzun süreli Halk Savafl› çizgisine karfl› savunan sa¤ oportünistlere uydu. Di¤er yandan, “sol” oportünistler, yüksek seviyede bir sanayileflme ve flehirleflme iddias›n›, politik iktidar›n ele geçirilmesinin k›sa yollar›n› ileri sürmek amac›yla savundular. Yurtd›fl›ndaki ayaklanmalar, tarihi ba¤lam ve sosyal içeriklerine bak›lmaks›z›n, taklit edilecek modeller olarak pazarlanmaya çal›fl›ld›. YHO, FKP’nin mutlak önderli¤i alt›ndad›r. Bu, iflçi s›n›f›n›n öncü müfrezesi sayesinde Filipin devriminin güncel yeni-demokratik aflamas›nda ve sonraki sosyalist aflamas›nda önder s›n›f oldu¤u Marksist-Leninist ilkesine uygundur. Parti, sömürücü s›n›flar› devirme, ulusal ve sosyal kurtuluflu gerçeklefltirme, emekçileri güçlendir-
me ve komünizme ulafl›lana kadar sosyalist toplumda iflçi s›n›f›n›n egemenli¤ini garantiye almada bir araç olarak kullanmak için, silah› yönetmelidir. Parti, YHO’nun önderidir ve YHO’nun özündedir. O, ideolojik, politik ve örgütsel bak›mdan YHO’nun çizgisini belirler. Parti’nin yönetim organlar›, de¤iflik komuta kademelerinde YHO’yu yönetir. YHO içerisinde, Partinin YHO üzerindeki mutlak önderli¤ini kesinlefltirmek amac›yla, Parti birimleri ve Parti kadrolar› vard›r. Demokratik merkeziyetçilik ilkesi Partiye oldu¤u gibi halk ordusundaki parti birimleri ve kadrolar›na da yol göstermektedir. YHO’nun Partiden ba¤›ms›z oldu¤u ve ba¤›ms›z ve ayr› bir mekanizmas› olmas› gerekti¤i gibi bir düflünceyi yaymak ve hayata geçirmek yanl›flt›r. Bu, YHO içerisinde hala etkili konumlarda iken, dönek Romulo Kintanar ve Arturo Tabara taraf›ndan izlenen zararl› çizgiydi. Bu, onlar›n, Filemon Lagman ile beraber, YHO’nun baz› k›s›mlar›n› kendi ba¤›ms›z krall›klar›na dönüfltürmek, militarizm ve çetecilikle meflgul olmak, fonlar› utanmazca uygunsuz kullanmak için gerekçeleriydi. Ad› geçen tüm bu suçlu çeteciler, Ricardo Reyes ve Benjamin de Vera gibi, flehirsel isyanc›l›k ve askeri serüvencili¤i birlefltiren “sol” oportünist çizgiyi k›flk›rtmada ayn› politik ve örgütsel çizgiye sahipti. Devrimci silahl› mücadeleyi, devrimci birleflik cephenin, birincisini tamamen as-
keri ve ikincisini tamamen legal ve politikmifl gibi sapt›rarak, karfl›t›ym›fl gibi göstermek de ayn› flekilde yanl›flt›r. Sa¤ oportünistler baz› legal örgütlenmeleri kendi ba¤›ms›z krall›klar›na dönüfltürmeye çabalad›lar ve Partinin öncü rolünü, ba¤›ms›zl›¤›n› ve inisiyatifini yok etmek için ve devrimci güçleri, parlamentarizm, reformizm ve pasifizme sapt›rmak için, birleflik cepheyi bir araç olarak kullanmaya çal›flt›lar. Silahl› mücadele, bugün ve politik iktidar ülke çap›nda ele geçirilinceye dek Filipinler’deki devrimci mücadelenin bafll›ca biçimidir. Mücadelenin legal biçimi, önemli ve vazgeçilmez olsa da, ikincildir. Mücadelenin legal biçimleri gibi devrimci silahl› mücadele de birleflik cephenin devrimci s›n›f çizgisinde devam eder. Birleflik cephe birincil olarak silahl› mücadeleyi, ikincil olarak legal mücadeleyi ilerletmek içindir. Ve proletaryan›n öncü müfreze sayesindeki s›n›f önderli¤i olmadan devrimci birleflik cephe var olamaz. Parti, halk ordusunu k›r-
H
alk›m›z›n ço¤unlu¤unu k ö y l ü l e r oluflturmaktad›r. Proletarya önderlik eden güçken, köylüler yeni-demokratik devrimin temel gücüdür. Demokratik devrimin esas içeri¤i tar›m devrimidir.
H
sal bölgelerde güncel sosyal koflullar alt›nda infla ederken, düflman›n alt edilmesi ve politik iktidar›n ele geçirilmesi için en etkili silah›n kullan›lmas› fleklindeki proleter devrimci görevini yerine getiriyor. Gerçekten de, bir devrimin ana görevi politik iktidar›n ele geçirilmesidir. Gerçek proleter devrimci parti, koflullar›n izin verdi¤i yerde ve zamanda silahl› devrimi bafllatma sorumlulu¤undan kaçmaz. fiehirleri k›rsal bölgelerden kuflatma ve ülke çap›nda bir sald›r›da flehirleri ele geçirmek mümkün oluncaya kadar, uzunca bir süre güç toplama fleklindeki stratejik çizgisini izlemekte ve hayata geçirmekte devrimci s›n›f mant›¤› vard›r. Uzun süreli Halk Savafl›, iflçi s›n›f› ve onun partisinin, iflçi-köylü ittifak›n› birleflik cephenin ve zaferin temeli olarak flekillendirmesini ve düflman hala flehirlerde köklü olsa bile, demokratik iktidar›n organlar›n› kurmas›n› mümkün k›lar. Halk›m›z›n ço¤unlu¤unu köylüler oluflturmaktad›r. Proletarya önderlik eden
güçken, köylüler yeni-demokratik devrimin temel gücüdür. Demokratik devrimin esas içeri¤i tar›m devrimidir. Bu, baflar›yla sonuçland›r›lmal›d›r. Aksi takdirde, proletarya ve Parti, köylülü¤ün kitle deste¤ini kazanamaz ve halk ordusunun kuvvetlendirilmesi ile uzun süreli Halk Savafl›n›n geliflimini bu deste¤e dayand›ramaz. Devrim, devrimci s›n›f taraf›ndan politik iktidar›n ele geçirilmesi ve toplumun köklü dönüflümü için bir kitle hareketidir. Filipinler’deki devrimci güçlerin ve halk›n, yabanc› tekelci kapitalizmin, yerel feodalizmin ve bürokrat kapitalizmin bask› ve sömürüsüne kesin bir biçimde son vermekte olan ve sosyalist devrime do¤ru ilerleyen bir devrimi sürdürmekten baflka seçene¤i yoktur. Partinin ve YHO’nun amac› Filipin devriminin yeni-demokratik ve sosyalist aflamalar›n› hayata geçirmek oldu¤u müddetçe, Halk Savafl›n› sürdürmekten baflka yol yoktur. Filipin devrimi, müzakere yoluyla yeni-sömürgeci uzlaflma sayesinde sömürüden kurtulmak için
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
11
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
12 çabalayan kurtulufl hareketlerinden esas olarak farkl›d›r. O, kentlerdeki kitle ayaklanmalar› yoluyla despotlu¤a karfl› yaln›zca burjuva demokrasisi için u¤raflanlardan da farkl›d›r. fiüphesiz, Sovyet sosyal-emperyalizmi taraf›ndan planlanan, Habeflistan, Afganistan ve baflka ülkelerdeki hükümet darbelerinden farkl›d›r. Bugün Filipinler’de, halk savafl›n›n bir sonucu olarak, ikili politik iktidar mevcuttur. Gerici devlet flehirlerde hala köklüdür. Fakat K›z›l politik iktidar yükselmektedir ve tüm ülkede gerici devletten iktidar› alana ve onu y›kana kadar büyümeye devam edecektir. Ancak politik iktidar›n ülke çap›nda ele geçirilmesiyle beraber yenidemokratik devrim temel olarak tamamlanacak ve proletarya sosyalist devrime bafllamak için zemin ve f›rsat elde edecektir. “Halk ordusu olmadan halk›n hiçbir fleyi yoktur.” Yoldafl Mao bunu ilk söyledi¤i zaman, bu Çin’in gerçe¤i idi. Bu, hala Filipinler’in gerçe¤idir. Politik iktidar›n k›z›l organlar›, devrimci kitle örgütleri, gerilla cephelerindeki halk›n sosyoekonomik ç›kar› için etkili toprak reformu kampanyas› ve di¤er kampanyalar, halk ordusu olmadan var olamaz. Hatta birlikte etkili bir flekilde hareket edebilmek için güçlü bir çal›flma olan devrimci silahl› mücadele olmadan, legal demokratik kitle hareketi zay›flar. Halk ordusu tasfiye edilirse ya da teslimiyet, uzun süreli ateflkes veya bir anlafl-
ma ile bütünüyle pasif hale getirilirse, üstelik güçsüz, sahte ilericiler ve reformist gruplar egemen sistemin koflullar› alt›nda bir bar›fl için yaygara kopar›rken, Parti ve devrimci kitle örgütleri, marjinal, önemsiz ve gerici manipülasyon veya bask› karfl›s›nda korumas›z hale gelecektir. Lavac› revizyonistler, Gorbaçovcular, burjuva popülistler, liberaller, H›ristiyan sosyal-demokratlar ve Troçkistler, kendi düflünce ve faaliyet çizgileriyle ne birazc›k olsun ço¤ald›lar, ne de güçlendiler. Onlar asl›nda, devrimci güçlere karfl› koymada baflta gelen gericilerin özel ajanlar›ndan baflka bir fley de¤iller. fiehir ayaklanmac›l›¤› ve askeri serüvencili¤in birleflimi olan çizgileri kendilerini hayal k›r›kl›¤›na u¤ratt›ktan sonra, iflah olmaz “sol” oportünistler utanmadan karfl› devrimci sa¤c›lara dönüfltüler ve tasfiyecilik, reformizm ve pasifizm çizgisi boyunca anti-komünist küçük burjuva gruplarla birlefltiler. Di¤erleri özel ifllerine dalm›flken veya aç›k bir flekilde düflman›n psikolojik savafl ve istihbarat ajan› olmuflken, onlar›n baz›lar› hala, belirsiz gelecekteki isyanlardan bahsetmektedir. Devrimin ileri götürülmesinde düzeltme hareketinin sonuçlar› kendisini tamamen gösterdikçe, bu düzenbazlar, yozlaflm›fl karfl› devrimci karakterlerini daha da sergileyecekledir. YHO, Partinin bafll›ca kitle örgütüdür. O, devrimci mücadelenin bafll›ca biçimini sürdürmek için ve silahl› mücadeleyi toprak reformu ve
devrimci kitle taban›n›n (politik iktidar organlar› ve kitle örgütleri) infla edilmesi ile bütünlefltirmek için, Partinin bir ayg›t›d›r. O, Parti üyelerinin yo¤unlu¤unun flu anda en yüksek oldu¤u kitle örgütü tipidir. YHO temel olarak bir savafl gücüdür. Ayn› zamanda, bir propaganda, kitle örgütleme ve üretim gücüdür. Özenli kitle çal›flmas› olmadan, halk›n silahl› mücadeleye kat›l›m›n› ve deste¤ini kazanamaz. YHO’nun sadece askeri bir güç oldu¤u görüflü, tamamen askeri bir bak›fl aç›s›d›r. Halk Savafl›n›n teori ve prati¤ine tamamen z›tt›r. Bununla birlikte, askeri bir güce sahip olman›n gereklili¤ini reddetmek, devletin askeri ve bürokratik mekanizmas›n› parçalaman›n gereklili¤i düflüncesine göre yanl›flt›r. Özenli kitle çal›flmas› ve sa¤lam kitle örgütlemesi olmadan yap›lan genellefltirilmifl kitle kampanyalar›n›n (veya sokak eylemcili¤inin) önemini abartan kendili¤inden kitleler teorisi, silahl› devrime zararl›d›r. Politik iktidar› ele geçirmek, korumak ve pekifltirmek ve sosyal devrimi hayata geçirmek, sadece halk ordusunun kurulmas› ve Halk Savafl›n›n aflamalarla hayata geçirilmesi ile mümkündür. Uzun süreli Halk Savafl›n›n muhtemel gidiflat› üç stratejik aflamay› içermektedir: Savunma, denge ve sald›r› (veya karfl› sald›r›). Halk karfl›t›, büyük ve güçlü bir orduya karfl› küçük ve güçsüz olarak bafllayan bir halk ordusunun baflar›l› bir flekilde geliflmesi
için mümkün olan baflka bir gidiflat yoktur. Stratejik savunmada, silahl› güç toplamak için taktik sald›r›larda bulunulur. Kapsaml› ve yo¤un gerilla savafl›m›, sürekli geniflleyen ve derinleflen bir kitle taban› temeli üzerinde yürütülür. Son 10 y›ldaki deneyimimizin gösterdi¤i gibi, Halk Savafl›n›n gelifliminin genel seviyesi halen gerilla savafl›m› iken düzenli hareketli savafl›ma aceleyle bafllamak felakete yol açmaktad›r. Halk ordusunun daha büyük birliklerinin erken oluflturulmas› kitle taban› bak›m›ndan y›k›c›d›r. Halk ordusu, kitle taban›n› geniflletmekte ve pekifltirmekte baflar›s›z olursa, durum tamamen askeri bir nitelik kazan›r ve askeri bak›mdan daha üstün olan düflman kuvvetlerinin lehine döner. Bundan dolay›, “sol” oportünist bir anlay›fl olan erken düzenli orduya geçifl ve “stratejik karfl› sald›r›” çizgisi ve isyanc›l›kla askeri macerac›l›¤› birlefltiren çizgi felakete yol açm›flt›r. Kitle taban› oluflturabilmek ve etkili bir biçimde savaflabilmek için, YHO, do¤ru ve iyi dengelenmifl bir kuvvet yap›s›n› muhafaza eder. Yüksek bir komuta kademesi, a¤›rl›k merkezi olarak hareket eden yo¤unlaflt›r›lm›fl bir kuvvete sahip
P
olabilir, fakat kuvvetleri, devrimci kuvvetlerin alt kademelerinin geliflebilece¤i ve kitle taban›n›n geniflletilmesi ve pekifltirilmesi iflinin ters yönde etkilenmeyece¤i bir flekilde kademelendirmelidir. Her gerilla cephesinde, mutlak yo¤unlu¤u gerektiren operasyonlar olmad›¤› zamanlarda görece yo¤unlukta bir a¤›rl›k merkezi (toplanma noktas› veya sald›r› kuvveti) vard›r. Ayn› zamanda, kitle çal›flmas›n› daha genifl ölçekte yapabilen, a¤›rl›k merkezinin manevra kapasitesini geniflletebilen ve yo¤unlaflt›r›lm›fl düflman kuvvetlerinin bölgeyi iflgal etme kabiliyetini engelleyebilen, daha fazla yay›lm›fl küçük birlikler vard›r. Bir halk ordusunun, kitle çal›flmas› için daha genifl bir ölçekte yay›lm›fl küçük birliklerin büyük ama gerekli say›s›ndan kurtulma veya say›y› ciddi bir flekilde azaltma pahas›na, baz› daha büyük birlikleri de¤iflmez mutlak yo¤unlukta tutmas› kendi kendinin y›k›m›d›r. Erken bir flekilde büyük bir a¤›rl›k merkezi oluflturmak demek, onu kitle taban›ndan ay›rmak, halk›n üzerine a¤›r bir lojistik yük bindirmek ve düflmana görünür bir hedef sunmakt›r. A¤›rl›k
artinin birleflik cephe politikas›n›n amac›, halk› milyonlar olarak harekete geçirmek, örgütlemek ve seferber etmektir. Esas olarak, devrimci silahl› mücadeleyi ilerletmeye hizmet eder.
P
merkezi, e¤er yay›lm›fl küçük birlikler, milis ve öz-savunma birlikleri taraf›ndan ve tabi ki politik iktidar›n organlar›, kitle örgütleri ve genifl halk y›¤›nlar› taraf›ndan çevrelenmez ve desteklenmezse asl›nda ifl göremez. YHO’nun 25 y›ll›k tüm tarihinde flimdiye dek, kitlelerle yak›n ba¤lar› bulunan küçük birlikler (silahl› propaganda birlikleri, mangalar ve müfrezeler) düflman birliklerinin imhas›nda en etkili kuvvetler olmufltur ve düflmandan elde edilen ateflli silahlar›n büyük ço¤unlu¤unun ele geçirilmesinde en büyük sorumlulu¤u tafl›m›flt›r. Buna tezat bir biçimde, Mindanao’da 1983-84’de ve ulusal çapta 1985’den beri erken bir flekilde oluflturulan bölükler, kitle taban›n›n kaybedilmesinden dolay› lojistik problemler taraf›ndan engellenene ve düflman›n karfl› sald›r›s›na maruz kalana kadar, sadece birkaç dramatik faaliyette bulunabilmifllerdir. fiehir ayaklanmac›l›¤› ve askeri macerac›l›¤› ve tüm varyantlar›n› birlefltiren erken düzenli orduya geçifl ve
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
13
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
14 “stratejik karfl› sald›r›” hatal› çizgileri olmasayd›, halk ordusu daha sürekli, daha büyük ve birikerek artan ilerlemeler kaydedebilirdi ve ciddi kay›plar da yaflamazd›. Parti, YHO’yu yönetirken, anti-feodal devrimci çizgiyi takip eder. Ana olarak yoksul köylülere ve tar›m iflçilerine güvenir; orta halli köylüleri kendi taraf›na çeker, zengin köylüleri tarafs›zlaflt›r›r, despot bir toprak sahipleri kli¤inin gücünü bir di¤erinin ard›ndan yok etmek için, iki gerici klik aras›ndaki çeliflkilerden faydalan›r. Sömürücülerin aras›ndaki ayd›nlanman›n derecesi, onlar›n müzakere etme ve halk›n devrimci hükümetinin yasa ve düzenlemelerine uyma istekleriyle ölçülür. fiimdiye kadar, toprak kiras›n›n düflürülmesi ve tefecili¤in kald›r›lmas› fleklindeki asgari toprak reformu program› hayata geçirildi. Tabi ki, topra¤a el konulmas› ve topra¤›n çiftçilere karfl›l›ks›z da¤›t›lmas› fleklindeki azami toprak reformu program›na uygun aflamada giriflilecektir. Örgütlü köylülü¤ü korumas›z b›rakan ve köylü kitleleri, kazanma kapasitelerinin ötesinde bir mücadele düzeyine iten köylü isyanlar›n›n ve ayaklanmalar›n›n erken patlak vermesine karfl› oldu¤umuz halde, toprak devrimi, yeni-demokratik devrimin de¤iflmez amac›d›r. Bu bak›mdan, kendi deneyimimizdeki topra¤a erken el koyulmas› örneklerini ve 1920’lerden, 1960’lar›n sonlar› ve 1970’lerin bafl›ndaki Naxalbari hareketine kadar,
Asya’daki köylü ayaklanmalar›n› titiz bir biçimde inceledik ve onlardan dersler ç›kard›k. Anti-feodal çizgi, demokratik halk devriminin genel çizgisinin temel yap›s› içerisindedir. Parti, iflçi s›n›f›n›n önder rolünü tasdik eder; iflçi-köylü ittifak›n› devrimin temeli olarak infla eder; bir di¤er temel devrimci güç olan küçük burjuvaziyi kendi taraf›na çeker; dahas›, pozitif bir güç olan orta halli burjuvaziyi, onun meflru ç›karlar›n› desteklerken, ayn› zamanda ikili ve bocalayan karakterine karfl› temkinli olarak kendi taraf›na çeker; gericilerin kendi aralar›ndaki çeliflkilerden faydalan›r, egemen komprador-büyük toprak sahipleri kli¤ini, egemen sistemin tümü yenilene kadar, birbiri ard›na izole ve yok eder. Partinin birleflik cephe politikas›n›n amac›, halk› milyonlar olarak harekete geçirmek, örgütlemek ve seferber etmektir. Esas olarak, devrimci silahl› mücadeleyi ilerletmeye hizmet eder. Ayn› zamanda, politik iktidar›n yerel organlar›, Ulusal Demokratik Cephe ve legal ittifaklar dahil, çeflitli ittifak biçimlerini içerir. O, devrimci mücadelenin bafll›ca biçimi olarak silahl› mücadelenin ilerlemesine yard›mc› olmakla beraber, devrimci mücadelenin tüm biçimlerinin ilerlemesine katk›da bulunur. YHO, flehirlerde köklü olan gericilerin iktidar› tamamen devrilene ve halk›n demokratik devletiyle de¤ifltirilene kadar, gericilerin politik iktidar›n› yok etmek ve
politik iktidar›n yerel organlar›n›n kuruluflunun yolunu açmak için Parti ve halk›n bir arac›d›r. Yeni demokratik devrimin temel olarak tamamlanmas›n› baflarman›n baflka yolu yoktur. Filipinler’de, sosyalist devrim ve inflaya bundan sonra giriflilebilir. YHO’nun kararl› perspektifi, sosyalist toplumun savunmas›n›n temel sütunu olmakt›r. YHO; silahl› devrimi, kendi kendine yetme ilkesine uygun olarak hayata geçirmektedir. 25 y›ll›k tarihinde, halk›n kat›l›m› ve deste¤i sayesinde güç bak›m›ndan büyümüfl ve ilerlemifltir. K›z›l komutanlar ve savaflç›lar, devrimci mücadelenin gidiflat› s›ras›nda, savaflmay› ve savaflma kapasitelerini artt›rmay› ö¤renmifltir. Neredeyse tüm silahlar, düflmana karfl› yap›lan taktik sald›r›lar sayesinde ele geçirilmifltir. Silah ithal etmeye yönelik önceki bütün giriflimler az bir yararla sonuçlanm›fl veya hiç yarar sa¤lamam›flt›r ve hatta ters sonuçlar do¤urmufltur. fiimdiki uluslararas› koflullar alt›nda, YHO, devrimci silahl› mücadeleyi, her zamankinden daha fazla kendi kendine yeterli bir flekilde yürütmesi gerekti¤inin bilincindedir. YHO’ya, proleter enternasyonalizm ilkesi taraf›ndan yol gösterilmektedir. YHO, emperyalizm ve tüm gericili¤e karfl› ve sosyalizmle komünizmin parlak gelece¤i için enternasyonalist savafl görevini – proletarya ve dünya halklar› ile ortaklafla, Parti’nin yönetimi alt›nda uzun süreli Halk Savafl›n›
yürütmek suretiyle yerine getiriyor. O, dünya proleter devrimi amac›na, devrimci mücadeleyi kendi kendine yeterli bir flekilde yürüterek önemli ve büyük katk›larda bulunabilir. Yurtd›fl›ndan gelecek materyal deste¤e ba¤›ml› olmak, kendi yenilgisini haz›rlamakt›r. Filipin devrimi, tüm dünya üzerinde proletarya taraf›ndan önderlik edilen devrimci hareketlerin yükseliflinden ve proletarya ve dünya halklar›n›n politik ve manevi deste¤inden güç almaktad›r. Filipinler’deki devrimci güçler yurtd›fl›ndan materyal deste¤i her zaman içtenlikle kabul edecektir, ama ona asla ba¤›ml› olmayacakt›r. Filipin devriminin zaferi baflkas›na de¤il, ancak Filipin proletaryas›n›n ve halk›-
F
ri tafl›nmas›nda ve hem revizyonist Lava döneklerinin hem de Taruc–Sumulong çeteci kli¤inin reddedilmesinde kesin bir aflama kaydettiler.
A. YHO’nun Oluflum Süreci, 1969-79 Proleter devrimci kadrolar, eski halk ordusundan kalanlar›n uygun k›sm›yla birleflti ve 25 y›l önce bugün YHO’yu kurdu. YHO, dokuz otomatik tüfek ve 26 tekat›ml›k tüfek ve tabanca ile silahlanm›fl 60 kiflilik bir savaflç› grubu ile bafllad› ve Merkezi Luzon’da Tarlac eyaletinin ikinci yöresinde yaklafl›k 80.000 kiflilik bir kitle taban›na sahipti. Parti, önceki silahl› devrimci hareketten alabilece¤i her fleyi devrald› ve bunu, Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Düflüncesi taraf›n-
ilipin Toplumu ve Devrim 1969 bitmeden haz›rland› ve Filipin tarihi, Filipin halk›n›n ve yeni-demokratik devrimin temel sorunlar› konular›nda Parti ve kitle e¤itimi için temel bir metin olarak hizmet etti.
F
n›n devrimci bilincine, gücüne ve mücadelesine ba¤l› olabilir.
II. Yeni halk ordusunun ileri yürüyüflü 1968’deki yeniden infladan k›sa bir süre sonra, Parti, silahl› devrime yeniden bafllamak için proleter devrimci kadrolar› k›rsal bölgelerde konuflland›rd›. Onlar, Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Düflüncesinin desteklenmesinde, uzun süreli Halk Savafl› sayesinde yeni-demokratik devrimin genel çizgisinin ile-
dan yönlendirilen yeni ve daha yüksek bir seviyeye yükseltmek için çabalad›. Parti Merkez Komitesi, hemen bafllang›çtan itibaren, YHO’nun, devrimci e¤itim, kitle çal›flmas›, toprak reformu ve ilk gerilla cephesinde düflmana karfl› taktik sald›r›lar sayesinde güçlenmesine önderlik etti ve süreci yönetti; ve ülke çap›nda (özellikle Kuzey Luzon, Güney Luzon ve Visayas’da) geniflleme için kadrolar› bir an önce e¤itti. 1969 Nisan’›nda, Parti,
Tarlac’dan binlerce köylünün, Manila’daki, ABD emperyalizmi, feodalizm ve bürokrat kapitalizme karfl› 15,000 kiflilik bir gösteriye iflçilerin ve gençli¤in kat›lmalar›n› sa¤lad›. Bu, legal demokratik kitle hareketindeki en yüksek inisiyatifin yeniden kurulmufl olan Partinin ellerine geçmesine ve ayn› zamanda revizyonist Lava döneklerinin, “Parti Maoist fakat köylü deste¤ine sahip de¤il” fleklindeki sataflmalar›n› susturmaya hizmet etti. 1969 May›s’›nda, Tam Kat›l›ml› Parti Merkez Komitesi Toplant›s›, MarksizmLeninizm-Mao Zedung Düflüncesinin Filipinler’in somut koflullar›na uygulanmas› üzerine odakland›. Merkezi Luzon’daki devrimci deneyimi özetledi, uzun süreli Halk Savafl›n›n stratejisine ve taktiklerine daha da aç›kl›k getirdi ve eski devrimci hareketten deneyimli köylü kadrolar› ve K›z›l savaflç›lar› Parti ile bütünlefltirdi. Ülke çap›nda geniflleme gereklili¤i vurguland›. Geniflleme kadrolar›n›n konuflland›r›lmas› için, gerilla savafl› için k›rsal kesim ve arazide Merkezi Luzon’un ovalar›ndan daha elveriflli stratejik noktalar belirlendi. Ayn› zamanda, Merkezi Luzon’da genifllemek için, Taruc-Sumulong çeteci kli¤ini alt etmek ve ülke çap›nda geniflleme amac›nda bölgeyi bir kaynak üssü olarak kullanmak için planlar haz›rland›. Tam kat›l›ml› toplant› ayr›ca, d›fl askeri deste¤in araflt›r›lmas›na karar verdi. Parti, Parti ve YHO’nun kurulufl belgelerini, Yoldafl
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
15
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
16 Mao Zedung’un ve uluslararas› komünist hareketteki önemli öncellerinin çal›flmalar›n› etkin bir flekilde ço¤altt› ve yayd›. Filipin Toplumu ve Devrim 1969 bitmeden haz›rland› ve Filipin tarihi, Filipin halk›n›n ve yenidemokratik devrimin temel sorunlar› konular›nda Parti ve kitle e¤itimi için temel bir metin olarak hizmet etti. 1969’un bafl›ndan 1970’in sonuna kadar, taktik sald›r›lar YHO’nun Merkezi Luzon’daki silahl› gücünü 200 otomatik tüfe¤e ç›kard›. Visayas’daki Negros adas› için görevlendirilen geniflleme kadrolar› 1969’da, bir kitle taban› örgütlemeye bafllayamadan silahlar›n erken kullan›m› yüzünden baflar›s›zl›kla karfl›lafl›rken, Kuzey Luzon’daki Isabela’da kitle taban› h›zla geniflledi. Baflar›l› olmas›n›n yan› s›ra, Merkezi Luzon’daki ilk gerilla cephesindeki silahl› mücadele, 1970’in ‹lk Çeyrek F›rt›nas› ile doru¤a ulaflan legal demokratik kitle hareketine güçlü bir esin kayna¤› olarak hizmet etti. Her birisine 50.000 ila 100.000 aras›nda insan›n kat›ld›¤› kitle hareketleri serisinde, Manila-Rizal caddeleri “Halk savafl› askeri yönetime cevapt›r!” slogan›yla yank›land›. ABD-Marcos yönetimi, devrimci güçlerin çok büyük baflar›lar›na tepki olarak, 1969’un ortas›nda askeri bask›n›n “Önleyici Harekat” kod adl› ilk kampanyas›n› bafllatmak, bir dizi katliam gerçeklefltirmek, küçük YHO kuvvetine karfl› tüm bir tümeni (Lawin Görev Kuvveti) yo¤unlaflt›rmak ve “mahalle
öz-savunma birlikleri” denilen paramiliter güçleri örgütlemek suretiyle YHO’yu erken bir döneminde yok etmeye çabalad›lar. YHO’nun kitle taban›, halk›n uzun süreli devrimci deneyimi ve mahalle örgütleme komitelerinin anti-feodal s›n›f çizgisi ekseninde gelifltirmeleri sayesinde nispeten derinlefliyordu. Fakat s›n›rl›yd›. 1970’in sonu itibariyle, düflman, kuvvetlerin bütünüyle yo¤unlaflt›r›lmas› yoluyla ilk gerilla cephesindeki kitle taban›n› ve devrimci güçleri da¤›tmay› baflard›. Tarlac-Zambales da¤›ndaki kamp yerine yap›lan bir bask›nda YHO’nun ana birli¤inin silahlar›n› ele geçirdikten sonra, düflman YHO’yu yok etmifl olmakla böbürlendi. Fakat onun bilmedi¤i, Parti ve YHO’nun geniflleme kadrolar›n›n, 1970 itibariyle Kuzey Luzon’daki ‹sabela eyaletinde yaklafl›k 150.000 kiflilik çok daha büyük bir kitle taban›n› çoktan gelifltirmifl oldu¤uydu. Bu bir baflar›yd›, çünkü proletarya taraf›ndan önderlik edilen devrimci güçler Kuzey Luzon’da ilk defa genifl bir zemin elde etti. Düflman›n YHO’yu yok etmekle böbürlenmesine uygun bir yan›t olarak, Parti Merkez Komitesi taraf›ndan idare edilen bir operasyonda, bir YHO kuvveti 1970’in son gününde Baguio City’deki Filipin Askeri Akademisinin cephaneli¤ini bast› ve çok miktarda otomatik tüfek ele geçirdi. 1971’de, YHO gerilla savafl›, Bicol’deki Camarines Sur’un Partido yöresinde bafllad› ve ülke çap›nda dik-
kat çekti. Kuzey Luzon’daki YHO gerilla m›nt›kalar›, 1971’in ortas› itibariyle, Aurora yöresine, Nueva Vizcaya, Quirino ve Ifugao’ya yay›lm›fl oldu. 1971’in sonlar›nda, Isabela’daki YHO’nun yaklafl›k 200 otomatik tüfe¤i, milislerin elinde yaklafl›k 500 av tüfe¤i ve 300.000 kiflilik bir kitle taban› vard›. Taruc-Sumulong çeteci kli¤inin 1971’de parçalanmas› da, tüm Merkezi Luzon’u YHO’nun genifllemesine açt›. 1969-71 sürecinde, Parti, askeri ve mali kaynak toplamak, gerici hükümetin yerel görevlilerini ve belediye polis kuvvetlerini etkisiz hale getirmek ve özellikle Tarlac, Isabela ve Ifuago’da YHO’nun büyümesini kolaylaflt›rmak için müttefiklerle iflbirli¤i yapma ve gericiler aras›ndaki ayr›l›klardan yararlanmaya dayanan birleflik cephe politikas›n› ustaca benimsedi. Bu mümkündü, çünkü egemen sistemde daima, gericilerin kendi aralar›ndaki somut politik ve ekonomik çeliflkiler taraf›ndan gedikler aç›l›r. 1971 Haziran›’nda, Tam Kat›l›ml› Parti Merkez Komitesi Toplant›s› Merkezi Luzon, Kuzey Luzon, Manila-Rizal, Güney Luzon’daki ve Negros adas›ndaki devrimci deneyimi özetledi ve ondan dersler ç›kard›. Tüm ülkeyi kapsayan yedi bölgede bölgesel Parti komitelerini oluflturmak veya sa¤lamlaflt›rmak ve gerilla savafl›n› geniflletmek için Parti kadrolar› görevlendirildi. Toplant›, özetlenen deneyim ve ç›kar›lan derslerden Örgütsel K›la-
vuz ve Raporlar Tasla¤›’n› (ÖK/RT) tamamlad›. Parti merkezi liderli¤i, toplant›daki tart›flmalar ve genel mutabakat temelinde, Halk›n Devrimci Hükümetinin Kurulmas› için Kurallar ve Toprak Reformuna Devrimci K›lavuz’u (TRDK) haz›rlad› ve yay›mlad›. Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Düflüncesinin teorisini ve Yeni Demokratik Devrimin genel çizgisini, somut koflullara daha da uygulamak amac›yla, bölgesel Parti komitelerinden sosyal araflt›rma yapmalar› ve haz›rl›k raporlar› haz›rlamalar› istendi. Bunlar Halk Savafl›na zemin haz›rlamak için gerekli idi. Bunlar, 1969’da yaz›lan Kuzey Luzon Üzerine Haz›rl›k Raporu örne¤i takip ettiler. Gerilla birliklerindeki Parti kadrolar› ve K›z›l savaflç›lar, yerel zorba ve zararl› unsurlara karfl› düzenlenen kitle kampanyalar›nda kitleleri harekete geçirmek,
örgütlemek ve seferber etmekte s›n›fsal çizgiyi anlamak amac›yla, ÖK/RT’yi kullanarak, kendi harekat bölgelerinde somut sosyal araflt›rma ve s›n›fsal tahlilde bulundular. 1971’den 1974’e kadar, genel e¤ilim, Parti üyelerinden ve devrimci kitle eylemcilerin bölgesel Parti ve YHO örgütlenmeleri oluflturmak ve stratejik noktalarda kitle çal›flmas›na ve gerilla savafl›na bafllamakt›. Suçlananlar› mahkemeye ç›karma emrinin 1971’de ask›ya al›nmas› ve 1972’de, askeri yasan›n deklarasyonu devrimci güçleri ve halk› korkutmad›, aksine, onlar›, devrimci silahl› mücadeleyi sürdürmeye daha da isteklendirdi. ABD-Marcos yönetimi, 1971 Plaza Miranda bombalamas›n›n suçunu, kendi ajanlar›n› ve baz› dönekleri kullanarak, Benigno Aquino ve Parti’nin üstüne y›kmaya teflebbüs etti, fakat baflar›s›z oldu. Çünkü onun tasarlanm›fl günah keçileri güçlü bir flekilde yalanlamalarda bulundu ve halk, katliam›n tüm muhalefet türlerini yok etmek ve Marcos diktatörlü¤üne haz›rl›k yapmak ama-
1
c›yla planland›¤›n› net olarak gördü. 1972-74 dönemindeki baz› ciddi baflar›s›zl›klara ra¤men bafll›ca gerçek, Parti, YHO ve di¤er devrimci güçlerin güç ve ilerlemesindeki y›ldan y›la dikkate de¤er büyüme idi. Devrimci güçlerin ülke çap›nda genifllemesi, de¤iflik yerlerde ve de¤iflik zamanlarda gerçekleflen baflar›s›zl›klar› önem bak›m›ndan bir hayli aflt›. Silahl› propaganda birlikleri, kitle çal›flmas›n›n hayata geçirilmesi ve Parti ve YHO’nun tüm ülke üzerinde gerilla savafl› yürütmek için en elveriflli alanlara yerleflmesinde en önemli araçlar› oldular. Parti ve YHO’nun bütün bölgesel örgütlenmeleri (Manilla-Rizal d›fl›nda) kök sald›lar ve efli görülmemifl bir h›zla genifllediler. Kuzey Luzon (Ilocos, da¤l›k k›rsalda ve Pangasinan), Merkezi Luzon, Güney Tagalog, Do¤u Visayas, Bat› Visayas ve Mindanao’daki Parti ve YHO örgütlenmeleri sürekli gelifliyordu. 1974’de, Parti Politbürosu, Manila-Rizal’› esas alarak merkezi kadrolar› daha verimli hale getirmeye ve Parti ve YHO bölgesel örgütlenmelerinin çok fazla artm›fl olan istihdam etme kapasitesinden dolay›, efli
975 sonu itibariyle, Tam Kat›l›ml› Parti Merkez Komitesi Toplant›s› s›ras›nda, otomatik tüfeklerle silahlanm›fl YHO k›z›l savaflç›lar›n›n say›s› tam olarak bine yükselmiflti. Bu say›ya, çok daha fazla say›daki milis ve öz-savunma birlikleri dahil de¤ildi.
1
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
17
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
18 görülmemifl say›da Parti üyesi ve devrimci kitle eylemcisini (yüzlerce) k›rsal bölgelere göndermeye karar verdi. 1972’de ithal edilen ateflli silahlar›n al›nmas›na dair bir planla ba¤lant›l› olarak, Isabela’da 1971-72’de üç YHO bölü¤ü oluflturuldu. ‹thalat plan›n›n baflar›s›zl›¤›ndan sonra, üç bölük yanl›fl bir biçimde, mutlak yo¤unlukta tutuldu. Bunlar›n ikisi, 1972’nin ikinci yar›s›ndan beri düflman taraf›ndan boflalt›lm›fl bulunan Isabela orman bölgesinde yal›t›lm›fl bir hale geldi. Üçüncü bölük Nueva Vizcaya’da da¤›ld›. 1972-73’de Mindanao’daki ilk silahl› propaganda birliklerinin tümü yok edildi. Çünkü daha alçak alanlardaki Visayan köylülerini atlayarak do¤ruca silahl› da¤ kabilelerine gittiler. Fakat, devrimci güçler, kendileri için dersler ç›kard›lar ve sonraki y›llarda daha iyi kök sald›lar. Bat› Visayas’da silahl› güçte kay›plar›n yafland›¤› olaylar meydana geldi, ama 1973-74’de silahl› mücadele devam etti. Sorsogon’da kötü silahlanm›fl bir müfreze, 1973-74’de de, büyüyerek bir bölü¤e dönüfltü, fakat bölük, “sol” macerac› hatalar›n bir sonucu olarak 1974’de da¤›ld›. Nueva Vizcaya’da parçalanan bölü¤ün kal›nt›s› olan bir müfreze, 1974-75’de Aurora yöresindeki taktik sald›r›lar sayesinde büyüyerek bir bölü¤e dönüfltü. Fakat bölük, 1975’de müfrezelere bölünmek zorunda kald›. Müfrezelerden biri Nueva Ecija’ya ilerledi ve Merkezi Luzon’un bir kuvveti oldu. 1974’de, May›s 1971
Tam Kat›l›ml› Merkez Komite Toplant›s›n›n karar›na uygun olarak, baflka bir silah ithalat plan› uyguland›, fakat kendi çap›nda daha kötü sonuçlarla, bir kez daha baflar›s›z oldu. Baflar›s›zl›k, 1972’de oldu¤u gibi, vakit geçirmeden, özenle de¤erlendirildi ve elefltirildi. ‹ki silah ithalat plan› da herhangi bir çizgi de¤iflikli¤i içermiyordu ve onlar›n ters etkileri, Parti ve YHO’nun temel baflar›s›n›, yani ülke çap›nda genifllemelerini ve sa¤lamlaflmalar›n› etkilemedi. 1974’de, Filipinler’deki Halk Savafl›n›n Özgün Özellikleri, uzun süreli Halk Savafl›n›n teori ve stratejik çizgisini Filipinler’in somut koflullar›yla daha da bütünlefltirdi ve devrimci silahl› mücadelede o ana kadar kazan›lm›fl zengin deneyimi özetledi. 1975’de Parti Merkez Komitesi taraf›ndan kabul edildi ve Halk Savafl›n›n daha da geliflmesine kapsaml› bir flekilde rehberlik etti. Belge, uluslararas› koflullar gibi, co¤rafi ve sosyal koflullar› da Filipinler’deki uzun süreli Halk Savafl› ile ba¤lant›land›rd›. Do¤ru strateji ve taktikleri, s›n›fsal ve kullan›ma haz›r terimlerle daha da aç›k olarak ortaya koydu. Di¤erlerinin yan›nda, merkezilefltirilmifl ideolojik ve politik liderlik ve merkeziyetçilikten kurtar›lm›fl harekatlar ilkesini; önce büyük adalar, sonra küçük adalar çizgisini; silahl› mücadelenin gelifltirilmesinde, kendi kendine yetme gereklili¤ini; ve düflman kuflatmalar›n›n parçalanmas› için silahl› mücadele ve birleflik cephenin her
ikisinin de kullan›lmas›n› iflaret etti. Belge, halk savafl›n› idare etme konusunda Parti ve YHO’nun devrimci güvenini yükseltti. 1975 sonu itibariyle, Tam Kat›l›ml› Parti Merkez Komitesi Toplant›s› s›ras›nda, otomatik tüfeklerle silahlanm›fl YHO k›z›l savaflç›lar›n›n say›s› tam olarak bine yükselmiflti. Bu say›ya, çok daha fazla say›daki milis ve öz-savunma birlikleri dahil de¤ildi. Parti ve YHO’nun tüm bölgesel örgütlenmeleri esas olarak kendi kendine yeterli hale geldi. Merkezi önderlik, art›k, bölgesel Parti komitelerine mali yard›mda bulunmuyordu. Di¤er yandan, daha zay›f bölgesel komitelerin ve Parti merkezinin idari ve e¤itsel çal›flmas›n›n desteklenmesi için, onlar›n, fazlal›klar›n› Parti merkezine teslim etmelerini flart kofltu. Önemli gündemi ve Merkez Komitenin, atamalar ve seçim yoluyla yenilenmesi bak›m›ndan, Tam Kat›l›ml› Toplant›, bir Parti Kongresi a¤›rl›¤›na sahipti. Parti Yürütme Komitesi, anti-faflist, anti-emperyalist ve anti-feodal eksende devrimci çal›flman›n çeflitli yönlerine anlafl›labilir ve kapsaml› bir yolla k›lavuzluk etmek amac›yla, 1975 Tam Kat›l›ml› MK Toplant›s› tart›flmalar› temelinde, Acil Görevlerimiz’i belirledi ve yay›mlad›. Belge devrimci güçlerin 1975’e kadar olan deneyimini özetledi ve devrimci mücadeleyi daha yüksek bir seviyeye ilerletmek için görevleri belirledi. Sosyal araflt›rmadan kitle örgütlerinin, politik iktidar›n organlar›n›n
19
P
ve Parti temsilciliklerinin oluflturulmas›na kadar, kitle çal›flmas›n›n yöntem ve aflamalar›n› detayl› bir flekilde aç›klad›. Filipinler’deki Halk Savafl›n›n Özgün Özellikleri ile birlikte, devrimci güçlerin geliflmesine etkili pratik bir k›lavuz olarak hizmet etmektedir. 1976 y›l› boyunca, gerilla m›nt›kalar› ülke çap›nda ço¤al›yordu. Artan say›daki bölgelerde, bu m›nt›kalar, iyi-pekiflmifl gerilla m›nt›kalar›ndan veya kal›c› gerilla üslerinden ve daha büyük say›daki gerilla m›nt›kalar›ndan oluflan gerilla cephelerinde birlefliyordu. A¤›rl›k merkezi tipik olarak, her birisi, bir belediyenin büyüklü¤üne denk gelen ve silahl› propaganda birliklerine bölünebilen bir gerilla m›nt›kas›ndan sorumlu olan, genifl bir alana yay›lm›fl mangalarla çevrelenmifl bir gerilla mangas›yd›. Müfreze ölçe¤indeki taktik sald›r›lar›n say›s› önemli miktarda artt›. 1977’den 1979’a kadar, müfrezeler, Filipinler’deki Halk Savafl›n›n Özgün Özellikleri ve Acil Görevlerimiz’e uygun olarak, baz› bölgelerde ve gerilla cephelerinde a¤›rl›k merkezleri olarak ortaya ç›kt›. Bir müfrezeden iki veya üç müfrezeye kadar de¤iflen ölçekteki YHO bir-
likleri taraf›ndan gerçeklefltirilen taktik sald›r›lar daha da artt›. Do¤u Visayas’daki, özellikle Samar adas›ndaki YHO güçlerinin, gerilla savafl› ve kitle çal›flmas›ndaki baflar›lar›ndan dolay› ülke çap›nda dikkat çekmesi iflte bu dönemdedir. Düflman, onlara karfl› daha büyük kuvvetler yo¤unlaflt›rd›ysa da, gerilla güçleri kuvvet bak›m›ndan büyüdü. Parti’nin bafll›ca liderlerinin 1976 ve 1977’de tutuklanmas›ndan sonra, yeni bir merkezi liderlik Kas›m 1977’de sorumlulu¤u devrald›. Merkezi önderlikteki kimi unsurlar ve baz› kadrolar, daha 1978’de, somut sosyal araflt›rmadan faydalanmadan, yeni-demokratik devrim aflamas›ndaki Filipinler’in Çin’den daha fazla flehirleflmifl ve sanayileflmifl ve bundan sebeple; flehirlerdeki mücadelenin Filipinler’de, Çin’dekinden daha fazla önemli oldu¤u fikrini ileri sürmeye ve yaymaya bafllad›lar. Bu unsurlardan baz›lar›, YHO 2 bin otomatik tüfekten fazlas›na sahip olamamas›na ra¤men, kent ayaklanmalar›n›n, Halk Savafl›n›n erken alt aflamas›ndan daha ileri aflamaya s›çramas›n› sa¤layacak anahtar oldu¤u fleklindeki “sol” oportünist görüflü yayd›. Di¤erleri ise
B. H›zl› Geliflme, ‹kiÇizgi Mücadelesi ve Düzeltilmesi 1980’den 1983’e, yar›-feodal ve yar›-sömürge sistemin kronik krizi daha da derinleflti ve süratle kötüleflti. Bu, devrimci hareketin geliflmesine itici bir etkide bulundu. Parti ve YHO, Acil Görevlerimiz’in rehberli¤i alt›nda, ülke çap›nda gerilla cephelerinin ve gerilla birliklerinin kurulmas›n› ve taktik sald›r›lar›n bafllat›lmas›n› h›zland›rd›. 1981’e kadar, flehirlerdeki dikkate de¤er say›da Parti kadrosu ve kitle eylemcisi k›rsal bölgelerde konuflland›r›ld›. Politik iktidar›n organlar›n›n kapsad›¤› mahalle say›s› her y›l 1200’den fazla art›fl gösterdi. Yüz binlerce köylü, asgari toprak reformunun aç›k ve gizli uygulanmas›ndan faydaland›. Gerilla cepheleri hemen hemen tüm eyaletleri ve eyaletlerin büyük bölümlerini kapsam›flt›. Mindanao, Sama, Negros ve Bicol’dekiler, toplam toprak alan›n›n ve mahalle say›s›n›n üçte ikisi ile dörtte üçü aras›n› kapsad›lar. fiehir merkezlerinin etraf›ndaki alanlar, anayol boylar›, deniz k›y›lar› ve ovalar dâhil, yo¤un nüfuslu alanlara yay›ld›lar. Otomatik tüfeklerle silahlanm›fl YHO savaflç›lar›n›n say›s› 1981’de 3000 civar›ndayd›. En geliflmifl gerilla cephelerinde YHO müfreze-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
P
olitik iktidar›n organlar›n›n kapsad›¤› mahalle say›s› her y›l 1200’den fazla art›fl gösterdi. Yüz binlerce köylü, asgari toprak reformunun aç›k ve gizli uygulanmas›ndan faydaland›. Gerilla cepheleri hemen hemen tüm eyaletleri ve eyaletlerin büyük bölümlerini kapsam›flt›.
flehir merkezli legal mücadelenin kati önemde oldu¤unu fakat Partinin onu ihmal etmekte oldu¤unu iddia eden sa¤ oportünist çizgiyi yayd›.
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
20 leri oluflturulmufltu ve tüm ülkede say›lar› 1982 itibariyle 34’e yükseldi. YHO mangalar›n›n say›s› 200’ü aflt›. Mangalar ve müfrezeler, 1981’den 1983’e her y›l, düflman›n ortalama 900 otomatik tüfe¤ine el koyabildi. Bununla birlikte, ayn› 1980-83 dönemi süresince, oportünist çizgi Merkez Komitede iddial› hale geldi. “Sol” ve sa¤ türden oportünistlerin her ikisi de, Partinin Filipin toplumunun yar›-sömürge ve yar› -feodal oldu¤u fleklindeki do¤ru tahlilinin üzerine kuflku düflürmek için ve çal›flma vurgusunu flehiresasl› legal ve isyanc› mücadeleye kayd›rma ve böylelikle stratejik savunman›n erken bir alt aflamas›ndan ileri bir alt aflamas›na geçifl amac›yla uzun süreli Halk Savafl›n›n stratejik çizgisini de¤ifltirme fikrini yaymak için 1980 Tam Kat›l›ml› Merkez Komitesi Toplant›s›n› kulland›lar. Bunu, tam olarak, egemen sistemin kronik krizi her zamankinden daha öldürücü ve Halk Savafl› için daha elveriflli oluyorken yapt›lar. 1980 Tam Kat›l›ml› MK Toplant›s›, Partinin ideolojik ve politik çizgisine ba¤l›l›¤›n› aç›klamaya devam etse de,
Merkez Komite üyelerini yeniledi ve bölgeleraras› komisyonlar alt›nda 16 bölgesel Parti komitesi ve ordu komutas› tan›mlad›. Siyasi Büro, 1981’de, üçüncü ve dördüncü s›n›f belediyelerdeki isyanlar yoluyla stratejik savunman›n erken bir alt aflamas›ndan ileri bir alt aflamas›na s›çrama yapmaya dair “sol” oportünist çizgiyi dayatmaya karar verdi ve “stratejik karfl› sald›r›” çizgisini, gerilla kuvvetlerinin “düzenlilefltirilmesi” ve savafl›n yo¤unlaflt›r›lmas› sayesinde, “stratejik savunma”n›n üçüncü ve nihai aflamas› olarak aç›klad›. Filipinler’in yüzde 40’›n›n flehirlerde yüzde 60’›n›n da k›rsal oldu¤u varsay›m›ndan hareketle, mevcut Parti kadrolar›n›n ve silahl› görevlilerin böyle bir orana uygun olarak konuflland›r›lmas› formülü belirlendi. Bu, Parti merkezi önderli¤inin flehir-merkezli hale getirilmesi ve kadrolar›n k›rsal alanlardan flehir merkezli alanlara tersine ak›fl› için zemin oluflturdu. Merkezi yönetim ve parti organlar›n›n flehir-merkezli hale getirilmesi, sa¤ oportünistleri, s›ras›yla flehir-esasl› görevlerini abartmalar› ve
yabanc› finansör kurulufllardan gelen fonlara ulaflabilmeleri ve kullanmalar› sayesinde nüfuzlar›n› art›rmalar› için daha da cesaretlendirdi. Daha fazla flehir bürolar› açt›lar ve di¤er türlü, halk ordusunda hizmet etmek için k›rsal bölgelere gidecek olan genç Parti üyelerini ve kitle eylemcilerini istihdam ettiler. Özellikle, devrimci hareketi burjuvazinin Marcos karfl›t› kesimleri için daha cazip hale getirmek bahanesi ile Ulusal Demokratik Cephe’yi “Yeni Katipunan” denilen fleye dönüfltürme teklifi yoluyla, Partinin birleflik cephedeki liderli¤ini tasfiye etme çizgisini teflvik etmeye cüret ettiler. Sa¤ oportünistler, 1981’den itibaren, Demokratik Halk Devrimi için Parti program›ndan ciddi bir biçimde sapan “Yeni Katipunan” program›n›n tasla¤›n› da¤›tt›lar ve inisiyatifi Marcos karfl›t› gericilere ve küçük-burjuva liberallere b›rakma ve Parti taraf›ndan örgütlenmifl kitleleri onlara teslim etme çizgisini yayd›lar. Özellikle bölgesel Parti komiteleri ve örgütlenmelerinden proleter devrimci kadrolar, sa¤ oportünistleri sert bir
S
“Sol” ve sa¤ oportünistler, Partinin ideolojik ve politik çizgisine zarar vermek ve ona karfl› koymak için kendi tarzlar›yla, ayn› anda ifl bafl›ndayd›lar. Mindanao’daki “sol” oportünistler, flehir merkezli isyanc›l›k ve askeri serüvencili¤i birlefltiren çizgilerini uygulad› ve devrimci harekete felaket getirdi. biçimde elefltirdi ve taslaklar›n› geri çekmeye zorlad›lar. 1982’de, merkezi önderlik, E¤itim ve Propaganda Komisyonu ve Merkez Komite Ulusal E¤itim Bürosunu ortadan kald›rd›. ‹leri seviye Parti e¤itimi ve teorik organ Merkez Komitenin Yürütme Komitesine verilirken, temel ve orta seviye Parti derslerinin ele al›nmas› bölgeler aras› komisyonlara ve bölgesel komitelere geçti. Parti ve YHO tüm kademelerde, dikkatini ve kaynaklar›n› politik mücadeledeki askeri ve di¤er pratik görevler üzerinde yo¤unlaflt›rmaya itildikçe, sonuç, temel Parti belgeleri dâhil Parti e¤itim materyallerinin giderek azalmas› ve ortadan kaybolmas› oldu. Marksist-Leninist teorik ve politik e¤itim tam olarak, “düzenli orduya geçme”, stratejik savunman›n “ileri alt aflamas›”n› tamamlama ve “stratejik karfl› sald›r›”n›n nihai alt aflamas›na ulaflma girifliminde Parti üyelerinin ve YHO komutanlar›n›n daha yüksek mevkilere terfi ettirilmekte oldu¤u bir zamanda ihmal edildi. Kaynaklar, sade askeri e¤itim için ve mühimmat, ateflli silahlar, telsiz, bilgisayarlar, arabalar ve di¤er flehirsel yeralt› teçhizatlar›n›n sat›n al›nmas› için kolay-
ca kullan›labilir hale getirildi; fakat teorik ve politik e¤itim ve e¤itim materyallerinin üretimi için de¤il. 1981 Politbüro toplant›s› taraf›ndan belirlenen yanl›fl çizginin etkisi alt›nda, Mindanao Komisyonunun ve onun Yürütme Komitesinin bafll›ca üyeleri 1982’de, flehir merkezli isyanc›l›k ve askeri serüvencili¤i birlefltiren kendi “sol” oportünist çizgilerini haz›rlad›lar. Partinin uzun süreli Halk Savafl› stratejik çizgisinin, Beyaz alanlarda çal›flmaya, flehir-esasl› legal politik mücadeleye ve uluslararas› çal›flmaya (özellikle Sovyetler Birli¤i ve Sovyet-ba¤lant›l› ülkelerden askeri ve mali yard›m istenmesi bak›m›ndan) yeterli önemi vermeyi imkâns›zlaflt›rd›¤› gibi hatal› bir varsay›mlar› vard›. fiehir merkezli isyan›n, genel propaganda, flehir merkezli kitle eylemleri ve silahl› flehir partizan savafl›m› sayesinde baflar›lacak politik-askeri mücadelenin en yüksek biçimi oldu¤unu ve YHO’nun yaln›zca askeri, flehir merkezli isyan›n hizmetinde, ikincil bir güç oldu¤unu savunan çizgiyi benimsediler ve yayd›lar. 1983’deki Benigno Aquino suikastinden Marcos’un 1986’da devrilmesine kadar,
devrimci silahl› mücadele ve legal demokratik kitle hareketi efli görülmemifl bir biçimde ilerledi. YHO, gerilla savafl›n› ülke çap›nda ço¤unlukla uygulad›. YHO gerilla kuvvetleri, taktik sald›r›lar sayesinde her y›l, havanlar ve makineli tüfekler dahil ortalama 1000 otomatik tüfek ele geçirdi, generaller dahil yüksek rütbeli askeri görevlileri ve polis memurlar›n› esir ald› veya öldürdü ve telsiz iletiflimini, kara may›nlar›n› ve di¤er patlay›c›lar› yayg›n bir flekilde kulland›. Askeri e¤itim, teknik, istihbarat ve t›bbi çal›flma düzeyi yükseldi fakat “Sol” oportünistler, mücadelenin askeri yönlerini Partinin ideolojik ve politik çizgisinden ay›rmaya bafllam›flt›. “Sol” ve sa¤ oportünistler, Partinin ideolojik ve politik çizgisine zarar vermek ve ona karfl› koymak için kendi tarzlar›yla, ayn› anda ifl bafl›ndayd›lar. Mindanao’daki “sol” oportünistler, flehir merkezli isyanc›l›k ve askeri serüvencili¤i birlefltiren çizgilerini uygulad› ve devrimci harekete felaket getirdi. Sa¤ oportünistlerin zihinleri, Marcos karfl›t› burjuva flahsiyetlerin liderli¤i alt›nda legal koalisyonlar oluflturmakla, devrimci mücadelenin program›n› suland›rmakla ve Partinin öncü rolünün üzerini örtmekle meflguldü. Onlar da “sol” oportünistler gibi, militan kitle hareketinde, Partinin esas hale getirilmesini savsaklad›lar. Sa¤ oportünistlerin çizgisi, faflist diktatörlü¤ün y›k›lmas›n› sa¤lamak için güçlerin çeflitlili¤inin geniflletilmesine dair ger-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
21
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
22 çek ihtiyaç taraf›ndan gizlenmeye yatk›nd›. 1983’den 1985’e kadar, Mindanao’daki giriflim, 10 yeni bölük oluflturarak YHO bölüklerinin say›s›n› 15’e ç›karmakt›. Bu yeni bölüklerin oluflumu, önceden genifl alana yay›lm›fl manga ve müfrezelerin, tamamen yo¤unlaflt›r›lm›fl, kitle çal›flmas›ndan ayr›lm›fl ana ve ikincil bölgesel gerilla birliklerinde yutulmas› anlam›na geldi. “Tamzamanl› savaflç›lar” kavram›, tamamen askeri görevler üzerine yo¤unlaflma ve kitle çal›flmas›ndan ayr›lma anlam›na gelecek flekilde yeniden yorumland›. K›z›l savaflç›lar›n kitle çal›flmas›na kat›lmas› muhafazakârl›k ve YHO’nun bafll›ca görevi olmas› gerekenden “eksiltmek” olarak say›ld›. Kitle çal›flmas›n›n ihmal edilmesi, kitle taban›n›n azalmas› ve daralmas› ile sonuçland›. Birlikleri oluflturma girifliminin zirvesinde, savaflç›lar›n yaklafl›k yüzde 70-80’i ana ve ikincil bölgesel gerilla birliklerinde yo¤unlaflt›r›lm›flt› ve sadece yüzde 20-30’u kitle çal›flmas› için manga ve müfrezeler olarak istihdam edilmiflti. 1984 itibariyle, bölüklerin hepsi izole edilmifl ve pasif durumdayd›lar ve “sol” oportünist hatadan kaynaklanan tamamen askeri bir durumda, düflman stratejik ve taktik sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rd›kça ciddi baflar›s›zl›klara u¤rad›lar. Mindanao Komisyonundaki “sol” oportünistler 1984’deki ciddi baflar›s›zl›klar› “derine nüfuz eden ajan-
lar”a (DNA) atfettiler, Parti ve YHO içerisinde panik yaratt›lar. Mindanao Komisyonu Yürütme Komitesinin onay› üzerine, onun sözde Geçici Komitesi 1985’de Kampanyang Ahos kod adl› DNA karfl›t› kampanyay› bafllatt›. Bu, DNA olmas›ndan flüphelenilen yüzlerce Parti üyesi, k›z›l savaflç›, kitle eylemcisi ve taraftar›n iflkenceden geçirilmesi ve katline sebep oldu. Kurbanlar›n haklar›, Halk›n Devrimci Hükümetinin Kurulmas› için Kurallar, Parti Tüzü¤ü ve YHO’nun Kurallar›’ndaki Üye Haklar› tamam›yla ihlal edilerek çi¤nenmifltir. Yeniden kurulan Partinin ve YHO’nun tarihinde ilk defa, Mindanao’daki birkaç bölgesel örgütlenmedeki eflzamanl› kay›plar, 1985’de ulusal büyümelerinde bir düflüfle neden oldu. Mindanao’daki Parti üyesi say›s› 1986 itibariyle 9000’den 3000’e düfltü, on befl bölük ve 30 müfreze, iki bölük ve 17 müfrezeye düfltü ve kitle taban› yüzde 50’den fazla azald›. Mindanao’daki bozguna ra¤men, Visayas ve Luzon’daki bölgesel Parti ve askeri örgütlenmelerinin ilerlemeleri sayesinde,
YHO’nun genel büyüme oran› 1983-86 aras› dönemde y›ll›k ortalama 1000 tüfekti. Silahl› devrimci hareketin ilerletilmesi için nesnel koflullar fazlas›yla elveriflliydi. Faflist diktatörlük en ciddi krizini yafl›yordu ve Aquino suikasti üzerine duyulan yayg›n öfkenin sonucunda parçalan›yordu. Hem legal demokratik kitle hareketi, hem de silahl› devrimci hareket, sisteme öldürücü darbeler indiriyordu. Oportünist çizgiler, devrimci harekete zarar vermeye bafllad›ysa da, bunlar do¤ru çizginin ve devrimci güçlerin ülke çap›nda birikmifl kuvvetinin hala üstesinden gelemediler. Mindanao’daki bozguna neden olan “sol” oportünistler, 1985 Tam Kat›l›ml› MK Toplant›s›nda, muzaffer stratejist ve taktikçilermifl gibi kas›larak yürüdüler ve uzun süreli Halk Savafl›’n›n çizgisinin tasfiyesini talep etmeye cüret ettiler. Partinin do¤ru çizgisine yap›lan sald›r›n›n bafl›n› çeken kifli, flehir merkezli isyanc›l›kla askeri serüvencili¤i birlefltiren çizgiyi daha da ayr›nt›lar›yla aç›klayan belgeyi -Mindanao Komisyonu ad›na ama onun onay› olmadan- yazan kifliyle
(Ricardo Reyes) ayn›yd›. Merkezi önderlik, Partinin çizgisine yap›lan sald›r›y› Parti ve YHO kurulufl belgelerine baflvurarak püskürttü. Fakat flehirsel isyanc›l›k ve askeri macerac›l›¤› birlefltiren çizgiye kaynakl›k eden, düzenli mobil savafl›ma çabuk bir geçifl için bast›ran ve flehir merkezli isyanlarla oynama kavram›n› yayan “düzenli orduya geçifl” ve “stratejik karfl› sald›r›” çizgisini onaylad›. 1985 Tam Kat›l›ml› MK Toplant›s›, çok daha fazla bölükler (düzenli ve gerilla) hatta taburlar oluflturmak, gerilla savafl›m›n›n seviyesini düzenli mobil savafl›ma yükseltmek ve savafl› fliddetlendirmek suretiyle “stratejik karfl› sald›r›”y› baflarman›n üç-y›ll›k program›n› haz›rlad›. Kaleme al›nan görevler ve hedefler, devrimci güçlerin mevcut geliflme seviyesinin ve gerçek kapasitesinin çok ötesindeydi. Gerici devletin tümünün ABD-Marcos diktatörlü¤üyle birlikte kesin devrimci y›k›m›n›n amaçlanmas› da bunlardan biriydi. Dahas›, Tam kat›l›ml› Toplant›, Mindanao’daki “Sol” oportünist çizginin bafll›ca mimarlar›n› (Romulo Kintanar, Benjamin de Vera, Ricardo Reyes), bu düzenbazlar Merkez Komiteyi bu adadaki ciddi baflar›s›zl›klardan (1984’de bafllayan) ve Kampanyang Ahos’dan (1985’de bafllayan) habersiz k›ld›kça, Parti merkezi liderli¤inde ve YHO’nun ulusal askeri kurmay›nda önemli mevkilere terfi ettirdi. 1985’den itibaren, önceden “sol” oportünistlerle dol-
durulmufl Siyasi Büro ve Askeri Komisyon ve ulusal askeri kurmay (ad› 1988’de genel komuta olarak de¤ifltirildi), ülke çap›nda flehir merkezli isyanc›l›k ve askeri serüvencili¤i birlefltiren y›k›c› çizgide ›srar etti. 1986’dan itibaren, “sol” oportünist çizgiyi kendilerine uyarlamalar›n›n sonucu olarak birçok bölge de¤iflik zamanlarda baflar›s›zl›klara u¤rad›. Bunlardan baz›lar› flunlard›r: Güney Luzon Komisyonunun 1986’daki, “üç y›lda zafer” kökenli “h›zl›-yavafl isyan” görüflü; yedi flehir ve eyalet baflkentini “isyanc› parlama noktalar›” olarak saptayan ve yerel isyanlar için 1990’› hedefleyen, 1986’da benimsenmifl Güney Tagalog bölgesel Parti komitesi versiyonu (Mindanao “politik-askeri” yaklafl›m›ndan sonra uyarland›); 1987’de Bicol’de, gerilla birliklerinin bölgesel komuta alt›nda yo¤unlaflmas›; Kuzey Luzon Komisyonunun 198688’deki “SCO gerekliliklerinin haz›rlanmas›” ile “Sa¤lam Kuzeyi Yaratma”n›n Cagayan-Apayao-Ilocos Norte (CAIN) versiyonu ve “yerellefltirilmifl stratejik denge”yi amaçlayan Vizcaya-Quirino versiyonu; 1991’e dek Merkezi Luzon’da isyan yoluyla “kazanmak için oynamak, bir y›lda zafer”; 1990’dan 1992’ye Lagman yönetimindeki Manila-Rizal bölgesel Parti komitesinin “ikinci Edsa ayaklanmas›” veya “Bugso”su; ve benzerleri. Yanl›fl çizginin ülke çap›nda uygulanmas› 36 bölük ve birkaç taburun oluflturulmas› giriflimiyle birlikte do-
ru¤a ulaflt›. Bu, K›z›l savaflç›lar›n yüzde 60’›ndan fazlas›n›n, askeri görevler için tamamen yo¤unlaflt›r›lm›fl, erken teflkil edilmifl büyük oluflumlar içine yerlefltirilmesi ve yüzde 40’›ndan daha az›n›n kitle çal›flmas› için küçük birliklerde b›rak›lmas› anlam›na geldi. Visayas’da, “sol” oportünizmin bafl tedarikçisi Arturo Tabara 1988’e kadar 15 bölük ve bir taburun h›zla oluflturulmas›nda ›srar etti ve bu, kitle taban›n›n ciddi bir flekilde, yüzde 50’den fazla daralmas›na sebep oldu. Belirli bölgeler ve gerilla cephelerindeki en kötü vakalarda, K›z›l savaflç›lar›n yüzde 80’i kitle çal›flmas›ndan ayr›lm›fl ana gerilla birliklerine yerlefltirildi ve sadece yüzde 20’si kitle çal›flmas› için küçük birliklerdeydi. 1987’de önemli say›da YHO bölü¤ü, kadrosu içerisinde flimdiden ciddi disiplin ve gevfleklik sorunlar› yafl›yordu. “Sol” oportünist çizginin de¤iflik bölgelerde hem benimsenmesinde hem de uygulanmas›nda farkl›l›klar vard›. Do¤ru çizgi, yanl›fl çizginin karar› ve uygulanmas› aras›ndaki bofllukta hala varl›¤›n› sürdürebildi. Ve daha da önemlisi, silahl› devrime içtenlikle adanm›fl yoldafllar, çizginin yanl›fl oldu¤u pratikte ispatlan›nca, ço¤unlukla kendi ayarlamalar›n› ve düzeltmelerini yapm›fllard›r. Bunlar olmadan, 1992’de kapsaml› bir düzeltme hareketi bafllatmak, merkezi önderlik için daha zor olurdu. Kuzey Luzon’daki gerilla cepheleri, düflman›n bast›rma harekâtlar›n›n esas yükünü
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
23
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
24 tafl›malar›na ra¤men, 1987’de bir zamana kadar geniflledi. Visayas’da, politik iktidar›n yerel organlar› kontrolündeki mahalle say›s› afla¤› yukar› korundu. 1987’de, ulusal askeri kurmay, “düflük-yo¤unluklu çat›flma” karfl›t› bir harekât› ve düflman›n kuvvetli noktalar›n› hedef alan, bu yüzden mühimmat› ve di¤er kaynaklar› ziyan eden, esasen zayiat vermeye yönelik 600’den fazla büyük ve küçük operasyon içeren “ulusal çapta koordine edilen sald›r›lar”› baflar›s›z bir flekilde bafllatt›. Ayr›ca, Metro Manila ve di¤er birkaç flehrin flehir merkezli isyanc›lar›, silahl› flehir partizanlar›n›n operasyonlar›n›, legal demokratik kitle hareketine, özellikle flehirlerdeki yoksul topluluklara zarar veren bir süratle h›zland›rd›lar. Militaristlerin ve flehir merkezli isyanc›lar›n 1987’deki pahal›ya mal olan gösterisinin sonucunda, 1998’de, Parti ve YHO içerisinde, birçok yanl›fl›n gerçekleflti¤i ve bunlar›n düzeltilmesi gerekti¤i fleklinde yayg›n bir fark›na varma durumu vard›. Düflman, 1988’de, k›rsal ve kentsel alanlarda devrimci güçlere karfl›, efli görülmemifl ölçekte fliddetli bir sald›r› bafllatt›. Bu, 1984’den beri fliddeti art›r›lmakta olan bast›rma harekât›n›n en önemli noktas›yd›. fiehir-merkezli merkezi Parti organlar› ve YHO genel komutas›, düflman bask›nlar›yla a¤›r darbe ald›. Ayr›ca 1988’de, Parti merkezi önderli¤indeki proleter devrimciler, devrimci hareketin k›rsal kitle taban›n-
daki yüzde 12’lik düflüflü ve YHO taktik sald›r›lar›n›n giderek azald›¤›n› fark ettiler ve flehir merkezli isyanc›l›¤›n savunucular› taraf›ndan legal demokratik kitle hareketine yap›lm›fl sabotaj› görmeye bafllad›lar. fiehirlerdeki gizli evlerine yap›lan düflman bask›nlar›n›n sonucunda, YHO genel komutas›, birçok personelini, doküman›n›, mali birikimini, tafl›t›n› ve aç›k deniz teknesini kaybetti. Bir silah ithalat› projesi, 1972 ve 1974’teki ayn› do¤aya sahip baflar›s›z projelerdekinden çok daha fazlas› pahas›na -Projenin, Sovyet-ba¤lant›l› partilerle dost olmaya ve 1986’dan itibaren silah ba¤›fl› istemeye dair yüksek maliyeti buna dâhil de¤ildir- baflar›s›z oldu. 1998 Parti Y›ldönümü aç›klamas›, oportünist çizgileri, çal›flmadaki dengesizlikleri ve ters sonuçlar› elefltirmeye bafllad›. Oportünistler aç›klaman›n birçok bölümüne karfl› ç›kt› ve durufllar›na göre de¤ifliklikler yapt›lar. Buna ra¤men, 1989 Politbüro toplant›s› kuvvetlerin yo¤unlaflt›r›lmas› hedefinin küçültülmesine ve kuvvetlerin, kitle taban›n›n genifllemesi, eski haline gelmesi ve pekiflmesi için yeniden konuflland›r›lmas›na karar verdi. Parti ve ordunun bölgesel örgütlenmelerindeki proleter devrimci kadrolar düzeltmeleri ve ayarlamalar› memnuniyetle karfl›lad›. 1989 Parti Y›ldönümü aç›klamas›nda, Parti merkezi önderli¤i, düzeltmenin hayata geçirilmesi, Partinin daha da güçlendirilmesi ve halk›n devrimci mücadelesinin yo-
¤unlaflt›r›lmas› ça¤r›s›n› yay›mlad›. Oportünistler, aç›klamaya bir önceki y›l›nkinden daha da fliddetli karfl› koydu. Politbüro, kendi 1990 toplant›s›nda, “düzenli orduya geçifl” ve “stratejik karfl› sald›r›”ya dair hatal› çizgiyi geri çekti, fakat tutars›z bir flekilde, 1989 YHO Ulusal Komuta Konferans›n›n hatal› tekliflerini onaylad›. Bu tutars›zl›k, proleter devrimci çizgi taraftarlar› ve ona karfl› ç›kan “sol” oportünistler aras›nda yo¤unlaflan iki-çizgi mücadelesini aç›kça gösteriyordu. Bununla birlikte 1991’de, YHO’daki Politik Çal›flma Üzerine ‹lk Ulusal Konferans’› baz› önemli hatalarla eksiklikleri saptad› ve bunlar›n sebep oldu¤u zarar›n derecesine dikkat çekti. YHO’nun politik çal›flmas› üzerine rapor (Bak›n›z Rebolusyon, 1993 Serisi #2, Nisan-Haziran) ve konferans›n kendisi, Parti Merkez Komitesi’nin, 1988 ve 1989 Parti Y›ldönümü aç›klamalar›ndaki düzeltme ça¤r›s›n› ele ald› ve halk ordusunu rahat b›rakmayan bafll›ca problemlerin bir de¤erlendirmesini yapt›, onlar›n üstesinden gelmek için çözümler belirledi. 1988’den itibaren merkezi liderlikteki proleter devrimciler taraf›ndan düzeltmeler ve ayarlamalar yap›l›yorken bile, “sol” oportünistler proleter devrimci çizgiye muhalefetlerini y›ldan y›la fliddetlendirdi. Bulunduklar› belirli birlik, organ ve bölgelerde entrikalar yayd›lar, bunlar› kendi ba¤›ms›z krall›klar›na dönüfltürmeye çal›flt›lar, Par-
25
1990’dan itibaren, “sol” oportünizmin elebafllar›, kendi yanl›fl çizgilerini uygularken hüsrana u¤ram›flken, vahim hatalar›n›n düzeltilmesini reddediyorken ve kanl› karalama ve sindirme kampanyas› ve çetecilik suçlar›na ek olarak, bu hatalar›n ve sonuçlar›n da izah›n›n isteniyor olmas›ndan korkarken, uzun süredir-kesintisiz Sa¤ oportünistlerle, Parti ve merkezi liderli¤e karfl› artan bir flekilde birlikte hareket ettiler. Partiyi, ideolojik, politik ve örgütsel olarak tasfiye etme çizgisi ekseninde birlikte konufltular ve hareket ettiler. Düzenbazlardan biri (Ricardo Reyes) flehirsel isyanc›l›k ve askeri serüvencilik çizgisinin ve kanl› karalama ve sindirme kampanyas› Kampanyag Ahos’un destekçisiydi. “sol” oportünizmden Sa¤ oportünizme ani yön de¤ifltirmeye veya her iki oportünizm türünü büyük bir hatada birlefltirmeye dair uzun bir sicili vard›. “Sol” oportünistlerin, Gorbaçov’cu savlar kullan›larak tasfiyeci ve karfl›devrimci Sa¤c› bir çizgiye
çevrilmesinde temel rolü oynad›. Ulusal Demokratik Cephe’nin birleflik cephe örgütlenmesi olma niteli¤ini reddetmeye ve onu, burjuva milliyetçilik, ço¤ulculuk ve karma ekonomi program›na sahip, kafas› kar›flt›r›lm›fl, federasyon haline getirilmifl ve birlikçi bir örgütlenmeye indirgemeye çabalayan Sa¤ oportünistler aras›ndayd›. Bu Sa¤ oportünistler, birleflik cepheyi Parti ve YHO’yu tasfiye etmek için ve düflmana teslim olmak için bir yap› olarak gördü. Filemon Lagman’›n, kitle eylemleri s›ras›nda birkaç silahl› flehir partizan›n›n ajan-provokatör eylemleri yoluyla flehirsel isyanlar meydana getirme çizgisiyle birlefltirilmifl, orta vadede “Sol” isyan hedefine ulaflmak için Sa¤a gitme çizgisinde ›srar ettiler ve legal demokratik kitle hareketini baltalad›lar. 1991’in sonlar›nda, Parti merkezi liderli¤i, devrimci güçlerin durumunu etrafl›ca de¤erlendirmek için yeterli gerçe¤i bir araya getirdi. 1987’den 1990’a, Parti üyeli¤i yüzde 15, K›z›l savaflç›lar›n say›s› yüzde 28, politik iktidar›n yerel organlar› kontrolündeki mahalle say›s› yüzde 16, k›rsal kesimdeki örgütlü kitle say›s› yüzde 60 azald›. YHO’nun otomatik tüfek ve yüksek-güçlü di¤er silahlar› ço¤ald› fakat art›fl oran› 1976-78’deki seviyeye düfltü. Parti merkezi liderli¤i, bu iç karart›c› figürler karfl›s›nda, kapsaml› ve tam bir düzelt-
me hareketini hayata geçirmeye karar verdi. Düzeltme hareketi, merkezi liderlikle daha alttaki Parti organlar› ve örgütlenmeleri aras›ndaki, do¤rudan araflt›rma, istiflareler, mektuplar, konferanslar, raporlar ve önerilere dayal› demokratik etkileflim sayesinde var›lan bilgi ve karara dayand›r›lmaktad›r. 1992’de, düzeltme belgesi “Temel ‹lkelerimizi Yeniden Teyit Et ve Hatalar› Düzelt”, Yürütme Komitesi, Politik Büro ve Parti Merkez Komitesi taraf›ndan bir seride onayland›. 1992’den itibaren, eski “Sol” oportünistler, bariz bir biçimde karfl›devrimci Sa¤c› ve tasfiyeci bir konuma alenen geldiler. Parti, Merkez Komite ile onun 1992 Tam Kat›l›ml› Toplant›s› ve Partinin bafll›ca liderlerine karfl›, kötü amaçl› karalama makaleleri yay›mlad›lar. Böyle yaparken, anti-komünist küçük burjuva gruplarla ve bireylerle, Gorbaçovculuk’dan, burjuva popülizmden, liberalizmden, sosyal demokrasiden ve Troçkizm’den al›nan savlar› kullanmak suretiyle Marksizm-Leninizm ve Partiye sald›rmada aç›kça birlefltiler. Parti, YHO, UDC ve ilerici kitle örgütlenmelerine karfl›, Anti-komünist, antiStalinist sloganlar kulland›lar. Halk›n bu güçlerini yok etmeye ve gözden düflürmeye çal›flt›lar. Ve onlar flimdi, ABD-Ramos yönetimi ve ülkedeki di¤er anti-komünist ve halk karfl›t› güçlerle aç›ktan a盤a çal›fl›yor. 1968-79 döneminde, proleter devrimcilerle burjuva oportünistler aras›nda bir iki-çiz-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
tinin merkezi dokümanlar›n›n da¤›t›m›n› engellediler, merkezi liderlikle daha alttaki Parti organlar› ve örgütlenmeleri aras›ndaki iletiflimi engellediler. Merkez Komitenin Yürütme Komitesinin, Siyasi Büronun toplant›lar› aras›ndaki dönemde otoritesi olmad›¤›n› iddia etmek suretiyle, Merkezi liderli¤i felce u¤ratmaya ve tasfiye etmeye çal›flt›lar. Partinin çizgisine tümüyle z›t çizgilerde ›srar ettiler ve otoriteyi kendileri için gasp ettiler.
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
26 gi mücadelesi mevcut olmas›na ra¤men, sapmalar, hatalar ve eksiklikler vakit geçirmeden elefltirildi ve düzeltildi. Fakat 1980-91 döneminde, ciddi sapmalar›n, hatalar›n ve eksikliklerin dal budak salarak devam etmesine uzun bir süre izin verildi. Bunlar, merkezi yönetim organlar›n›n kararlar›na dahi girdi. Burjuva oportünistler, Partinin ideolojik, politik ve örgütsel çizgisini, Parti Tüzü¤ünü ve Program›n› çi¤nedi. Neyse ki, Partinin çizgisi ve bafll›ca devrimci ilkelerinin kendileri taraf›ndan ihlalini bir kongre arac›l›¤›yla meflrulaflt›rmay› baflaramad›lar. Ancak, Parti merkezi liderli¤i, bafll›ca sapma ve hatalar› elefltirmek ve reddetmek için bir hareketin sonucu bir kongre için yap›lan önemli haz›rl›klar› aç›klad›ktan sonra, kendi koflullar› alt›ndaki bir Parti kongresi için yaygara kopard›lar. 1980’den 1991’e kadar “Sol” ve Sa¤ oportünistlerce yap›lan ciddi sapmalar ve hatalara ra¤men, Parti, do¤ru ideolojik, politik ve örgütsel çizgiyi destekledi, savundu ve gelifltirdi. YHO, Partinin liderli¤i alt›nda, kuvvet bak›m›ndan büyüdü ve uzun süreli halk savafl› yoluyla yenidemokratik devrime uygun olarak geliflti. Oportünistlerin uzun-süren sapmalar› ve ciddi hatalar› olmasayd›, YHO daha büyük zaferler kazanabilirdi. Proleter devrimcilerin ve K›z›l savaflç›lar›n baflar›lar› sapmalar ve hatalar taraf›ndan epeyce azalt›ld› ve sabote edildi. 1991 y›l sonunda, devrimci güçle-
rin genel geliflme düzeyi birkaç önemli bak›mdan 198384’deki düzeyine geri çekilmiflti. YHO’nun otomatik tüfekli K›z›l savaflç› say›s›n›n toplam› 24 temel tabur veya sekiz temel alaya denktir. Buna, çok daha fazla say›daki milis ve öz-savunma birli¤i personeli dâhil de¤ildir. Merkez Komite ve bölgesel Parti komitelerinin yönetimi alt›nda 15 bölgesel komuta vard›r. Gerilla cepheleri, 41.000 Filipin mahallesinin yaklafl›k 10.000’ini veya yüzde 25’ini ve Filipinler’in toplam 74 eyaletinin 60’dan fazlas›n›n önemli k›s›mlar›n› kapsamaktad›r. YHO gerilla birlikleri 1540 belediyenin 700’ünden fazlas›nda, silahl› kent partizanlar› ise 60 belirli/uygun flehirde faaliyet gösterebilmektedir. YHO’nun bahsedilen baflar›lar› elde etmesi, do¤ru devrimci s›n›f çizgisini izlemek ve kad›nlara, gençli¤e, etnik az›nl›klara, bal›kç›lara, ilerici dindarlara ve inisiyatiflerine esas bir rol verilmesine özel bir dikkat göstermek suretiyle, mümkün olmufltur. YHO, bu kesimlerin silahl› devrime aktif kat›l›m›n›, Filipinlerin tüm tarihinde efli görülmemifl bir derece ve biçimde cesaretlendirdi. Düzeltme hareketi bafllat›ld›¤›ndan beri YHO her zamankinden daha güçlü bir duruma geldi. Partinin YHO üzerindeki ideolojik, politik ve örgütsel liderli¤i pekifltirildi. YHO içerisindeki Parti özü kuvvetlendiriliyor ve büyüyor. Devrimci e¤itim, temel devrimci ilkelerin yeniden
vurgulanmas› ve sapmalar›n, hatalar›n ve eksikliklerin düzeltilmesi sayesinde tüm YHO komutalar›nda ve birliklerinde cesaretlendirildi. YHO’nun devrimci deneyimi özetleniyor, dersler ç›kart›l›yor, elefltiri ve öz-elefltiri yap›l›yor ve devrimci görevler izah ediliyor. K›z›l savaflç›lar ve birlikler, flevkle kitle çal›flmas› yürütmekte. Halk›n içerisinde kitle e¤itimine ve propagandaya giriflirler, kitle örgütleri oluflturmalar›nda, toprak reformu ve di¤er kitle kampanyalar›n› yürütmelerinde onlara yard›m ederler. Onlar, politik iktidar›n yerel organlar›n›n kurulmas› için yard›m ediyorlar. Yeni alanlara yay›l›yor, kaybedilmifl olanlar› geri al›yor ve onlar› sa¤lamlaflt›r›yorlar. Uzun süreli halk savafl›n› yürütebilecek ve her zamankinden daha büyük zaferler kazanabilecek durumda olmak amac›yla daha genifl ve derin bir kitle taban› yaratmak için her fleyi yap›yorlar. Düzeltme hareketinden itibaren, YHO mevcut geliflme düzeyine uygun taktik sald›r›lar bafllatt› ve düflman›n, önceki oportünist hatalardan kaynaklanan zay›fl›klardan faydalanma teflebbüslerini alt etti. Bu y›l›n ilk çeyre¤inde, YHO’nun halk›n ç›kar› için savaflmaya devam etti¤inin ve onun düflman taraf›ndan ne ezilebilece¤inin, ne de y›ld›r›labilece¤inin fark edilmesine hizmet eden bir dizi baflar›l› taktik sald›r› tak›madalar›n de¤iflik noktalar›nda pefl pefle gerçeklefltirildi.
27
Sosyalizmin 21. yüzy›l versiyonu;
“Yeni tarihsel proje ve 21. yüzy›l sosyalizmi” olarak Chavez taraf›ndan adland›r›lan Latin Amerika’daki de¤iflimler, “Bolivarc› Devrim”in bir dizi “yeni” uygulamalar› ile devam ediyor. Bu sürecin di¤er bir parças›n› tamamlayan Brezilya’da ise, Lula’n›n deyimiyle “küreselleflmeye insani bir yüz kazand›rma” çabalar› devam ettirilirken, Amerika’n›n arka bahçesinde kopan “f›rt›nan›n” rengini ve özünü tan›mlamak oldukça önem kazan›yor. Zira tart›flt›¤›m›z “Bolivarc› Devrimler” sürecinin yaratt›¤› “yeni tipte” bir “21. Yüzy›l Sosyalizm” modeli. Renginin illaki tan›mlanmas›n›n zorunlulu¤u da burada yatmaktad›r.
“Modern revizyonistler, flimdiki tarihi flartlar alt›nda flöyle böyle geçinip gitmenin yeterli oldu¤una inan›rlar.” (Leninizm ve Modern Revizyonizm sf: 21) “Yeni tarihsel proje ve 21. yüzy›l sosyalizmi” olarak Chavez taraf›ndan adland›r›lan Latin Amerika’daki de¤iflimler, “Bolivarc› Devrim”in bir dizi “yeni” uygulamalar› ile devam ediyor. Bu sürecin di¤er bir parças›n› tamamlayan Brezilya’da ise, Lula’n›n deyimiyle “küreselleflmeye insani bir yüz kazand›rma” çabalar› devam ettirilirken, Amerika’n›n arka bahçesinde kopan “f›rt›nan›n” rengini ve özünü tan›mlamak oldukça önem kazan›yor. Zira tart›flt›¤›m›z “Bolivarc› Devrimler” sürecinin yaratt›¤› “yeni tipte” bir “21. Yüzy›l Sosyalizm” modeli. Renginin illaki tan›mlanmas›n›n zorunlulu¤u da burada yatmaktad›r. Proletaryay› ve ezilen milyonlar› kapsayan ve onlar›n gelecek yürüyüflünün yönünü belirlemesi aç›s›ndan yaflananlar›n neye tekabül etti¤i üzerinde durmak ve milyonlar› belirleyen
bu sorunu tan›mlamak ezilen y›¤›nlar› kapsad›¤› için önemlidir. Latin Amerika rüzgar›n›n dünya halklar›na verdi¤i mesaj oldukça önemlidir. Zira bugün dünya halklar›na mesaj veren di¤er bir cephe olan Asya’da Maoistlerin önderli¤inde yürütülen Halk Savafl› her iki “devrim” sürecinin a盤a ç›kard›¤› gerçeklerin anlafl›lmas› bak›m›ndan da önemlidir. Revizyonizmin bugün Latin Amerika vesilesiyle cilalan›p yeniden piyasaya sürülmesi ve bu ideolojinin uygulay›c›lar›n›n dünya halklar›na bir kurtulufl umudu olarak gösterildi¤i önemli bir süreçten geçiyoruz. Revizyonizmin s›n›f mücadelesinin böylesine keskin ve f›rt›nal› bir aflamas›nda ortaya ç›kmas› ya da ç›kar›lmas› kuflkusuz ki tesadüfi de¤il. Emperyalizme ve uflak-iflbirlikçilerine vurulacak kesin ve sars›c› darbelerin önünün al›nmas›nda unutulmamal›d›r ki revizyonizm emperyalizmin elinde önemli bir silaht›r. Marksizm’in temel yasalar›n› bertaraf eden revizyonizmin bugünkü temsilcilerinin yapt›¤› aç›klamalar ve bizzat kendi ül-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
Latin Amerika “Devrimleri”
28
E
mperyalizme insanc›l bir yüz kazand›rma u¤rafl› içinde olan revizyonizm, s›n›flar ve s›n›f mücadelesi gerçe¤ini inkar ederek, buna ba¤l› olarak da proletarya diktatörlü¤ünü reddederek, emperyalizme kan tafl›maktalar.
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
E
kelerinde hayata geçirdikleri politikalara bakt›¤›m›zda bu tahrifat› görmek ve anlamak oldukça kolayd›r. Lenin yoldafl Devlet ve Devrim adl› yap›t›nda devrim ve proleterya diktatörlü¤ü sorununu incelerken Marksizm’in tahrifi için “tam da bu en temel noktada bafllar” ifadesini kullanarak, devlet olgusunu irdeler. Yine Lenin yoldafl ayn› yap›t›na girifl yaparken flu gerçe¤i ortaya koyar: “Egemen s›n›flar, sa¤l›klar›nda büyük devrimcileri ard› arkas› gelmez zulümlerle ödüllendirirler; ö¤retilerini, en vahfli düflmanl›k, en koyu kin, en hayas›z yalan ve iftira kampanyalar› ile karfl›larlar. Ölümlerinden sonra, büyük devrimcileri zarars›z azizler haline getirmeye, söz uygun düflerse, evliyalaflt›rmaya, ezilen s›n›flar› ‘teselli etmek’ ve onlar› aldatmak için adlar›n› bir ayla (hale) ile süslemeye çal›fl›rlar. Böylelikle, devrimci ö¤retiler içeri¤inden yoksunlaflt›r›r, de¤erden düflürülür ve devrimci keskinli¤i giderilir. Burjuvazi ve iflçi hareketi oportünistleri, bugün iflte Marksizm’i ‘elverifllilefltirme’ biçimi üzerinde birlefliyorlar. Ö¤retinin devrimci yan› ve devrimci ruhu unutuluyor, siliniyor ve de¤ifltiriliyor. Burju-
vazi için kabul edilebilir ya da öyle görünen nesi varsa, ön plana ç›kar›l›yor ve övülüyor.” (Sayfa 10) Emperyalizme insanc›l bir yüz kazand›rma u¤rafl› içinde olan revizyonizm, s›n›flar ve s›n›f mücadelesi gerçe¤ini inkar ederek, buna ba¤l› olarak da proletarya diktatörlü¤ünü reddederek, emperyalizme kan tafl›maktalar. “Bütün halk›n partisi” ya da “bütün halk›n devleti” gibi y›llar önce ortaya konulan revizyonist tezler, bugün yeniden hortlat›larak savunulmakta ve ezilenlerin kurtulufl umudu bu söylemlerle öz olarak karart›lmaktad›r. S›n›f mücadelesinin reddi ve proletarya diktatörlü¤ünün reddi anlam›na gelen bu tezlerin tümü Mao yoldafl›n 196364 polemiklerinde de ortaya koydu¤u; “Marksizm-Leninizm, her devrimci temel sorunun devlet iktidar› sorunu oldu¤unu tutarl›l›kla savunur” ifadesi ile çörütülebilir. 1957 Deklarasyonu ve 1960 Bildirisinde aç›kça flöyle deniyor: “Leninizm, hakim s›n›flar›n kendi r›zalar›yla iktidardan asla vazgeçmeyeceklerini ö¤retiyor ve tecrübe de bunu do¤ruluyor. Hiçbir hükümet, bunal›m dönemlerin-
de bile, devrilmedikçe asla kendili¤inden düflmez. Bu, s›n›f mücadelesinin evrensel bir yasas›d›r. Özel tarihi flartlarda, Marks ve Lenin, gerçekten devrimin bar›flç› bir flekilde geliflebilmesi olana¤›n› ortaya atm›fllard›. Ne var ki, Lenin’in belirtti¤i gibi devrimin bar›flç› bir flekilde geliflebilmesi olas›l›¤›, ‘devrimler tarihinde çok ender karfl›lafl›lan bir f›rsatt›r.’ Gerçekten de, bugüne kadar dünya tarihinde kapitalizmden sosyalizme bar›flç› geçiflin herhangi bir örne¤i yoktur.” (Polemik sf:24) Latin Amerika’daki son dönem gerçekleflen “devrimler” sürecini irdeledi¤imizde seçimler yoluyla gerçekleflti¤ini görürüz. Bu proletaryan›n emperyalist-kapitalist sistemi silahl› yolla y›kma ve yerine sosyalizmi infla etme ve komünizme do¤ru yol alma gerçe¤ini ve perspektifini yok etmek anlam›na gelmektedir. Marksizmin bu temel yasas›n›n yok say›lmas›, reddedilmesi ça¤›m›z revizyonizminin dün oldu¤u gibi kendini var etti¤i zeminlerden biri olarak tan›mlanmal›d›r. Revizyonizmin bugün kendini var etti¤i zemin ve ortaya
att›¤› tezlere bakt›¤›m›zda fikir babalar› baflta Kruflçev olmak üzere çeflitli flahsiyetlerin söylemleri ile ayn›laflmakta/ortaklaflmaktad›r. Bu, bizlere revizyonizmin de¤iflmeyen özünü anlat›rken ayn› zamanda, Mao yoldafl›n büyük bir dirayetle revizyonizme karfl› yürüttü¤ü mücadelenin önemini ve de¤erini de göstermektedir. Proletaryan›n mücadelesinin önünde önemli bir dalgak›ran rolü oynayan revizyonizme karfl› mücadele dün oldu¤u gibi bugün de emperyalizme karfl› yürütülen mücadeleden kopuk ve ba¤›ms›z de¤erlendirilemez. Bugün Latin Amerika merkezli hortlat›lan bu hareketlerin geliflmesini ise bir tesadüf olarak alg›lamak oldukça “iyi niyetli” bir yaklafl›m olacakt›r. Ezilenlerin emperyalizme karfl› büyüyen tepkisinin ve öfkesinin, Latin Amerika özelinde uygulanan ekonomik politikalar›n yaratt›¤› y›k›ma paralel olarak geliflen tepkinin kontrol alt›na al›nmas›nda ve bu tepkinin “sakinlefltirilerek” bir çerçeveye sokulmas›nda mevcut yönetimlerin rolü küçümsenmeyecek derecededir. Bu gerçekten kaynakl› da ABD “arka bahçesinde” geliflen “devrimlere” karfl› sessizli¤ini korumakta ve izlemektedir. ‹çinden geçmekte oldu¤umuz tarihi süreçte dünya halklar›n›n devrim özlemi ve iste¤i gelifltikçe, emperyalizmin bu tarz ve nitelikte “devrimlere” izin vermesi ve bunlar› yayg›nlaflt›rmas› mümkündür. Bu yüzden de geliflen revizyonist ak›m›n teflhiri oldukça önem kazanmaktad›r. Proletaryan›n kurtulufl mücadelesinin önünde önemli engeller oluflturdu¤u düflünülürse bu mücadelenin
önemi de anlafl›lacakt›r. Bu sürece önemli oranda esin kayna¤› olan Küba’n›n bugünkü sürecinin anlafl›lmas› aç›s›ndan yaz›m›za Küba örne¤i ile devam ediyoruz.
Girifl “Küba meselesi”, devrimden bu yana dünyan›n dört bir yan›nda devrimci mücadele veren örgütler/partiler aç›s›ndan ciddi bir mesele halini alm›flt›r. Özellikle yar›-sömürge ülkelerin önemli bir k›sm›nda Küba Devrimi’ni feyiz alan hareketler/örgütler mücadele vermektedir. Ülkemizde de benzer bir flekilde Küba üzerine devrimci demokratik harekette farkl› görüfller ortaya ç›kmaktad›r. Kimi devrimci veya reformist örgütler aç›s›ndan Küba sosyalist bir ülke olarak “dünya halklar›n›n umudu” olma özelli¤ini tafl›maktad›r. Baz› örgütler aç›s›ndan ise Küba sosyalist de¤il ama halkç› bir devlettir. ‹ki görüflün de ortak özelli¤i Küba’daki devleti ilerici ve anti-emperyalist olarak de¤erlendirmeleri ve Castro yönetimini aç›ktan desteklemeleridir. Marksist-Leninist-Maoistler aç›s›ndan ise Küba Devleti’nin yeri proletaryan›n ve ezilen dünya halklar›n›n yan›nda de¤ildir. Castro’nun revizyonist partisinin önderli¤inde bürokratik, gerici bir rejim hüküm sürmektedir Küba’da. Ancak ülkemizde günümüz Kübas›n›n izledi¤i yol, savundu¤u görüfller hakk›nda detayl› bir bilgi ve araflt›rma ne yaz›k ki fazla bulunmamaktad›r. Küba daha çok ABD emperyalizminin ambargosunu yo¤unlaflt›rd›¤›, sald›rganl›¤›n› art›rd›¤› ve Castro’nun ABD karfl›-
t› nutuklar att›¤› dönemlerde bu nutuklardan hareketle gündeme girmektedir. Küba üzerine ideolojik-politik polemikler ise genellikle devrim sürecinin genel de¤erlendirmeleri, Castro’nun geçmiflteki söylemleri ve Rus Sosyal Emperyalizmi ile iliflkileri vb. konular›nda yo¤unlaflmaktad›r. Bu nedenle Küba’da ve genel anlamda Latin Amerika ülkelerinde yaflanan sürecin daha somut ve güncel veriler üzerinden de¤erlendirilmesi önemli bir ihtiyaç olarak durmaktad›r. Latin Amerika’da son y›llarda yaflanan geliflmeler ilerici kamuoyunda önemli bir yer tutmaktad›r. Lula, Chavez ve Morales gibi “solcu” ve “halkç›” önderlerin genifl halk hareketlerini arkalar›na alarak seçim yoluyla hükümete gelmeleri hem reformistler hem de emperyalizmin sözcüsü gerici medya taraf›ndan büyük bir flevkle ezilen halklar›n gündemine birer “alternatif” olarak sokulmaktad›r. Bu liderlerin her davran›fl›, her esprisi, her giydi¤i, her yedi¤i ana haber bültenlerinde tekrar tekrar gösteriliyor, büyük medyan›n bafl sayfalar›nda yer al›yor. Elbette bu liderlerin att›klar› ABD karfl›t› nutuklar da (bu konuda en popüler zat olan Chavez’in Bush’a eflek demesi gibi) baflta ABD medyas› olmak üzere an›nda dünyaya duyurulmakta ve bu “muhalif” hareket neredeyse zorla bizlere empoze edilmektedir. Elbette ki emperyalizmin bu liderlere yönelik tahammülü biz devrimciler aç›s›ndan hayra alamet bir durum olarak de¤erlendirilmemelidir. ABD emperyalizminin sald›rganl›¤›na karfl› dünya çap›nda artan
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
29
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
30 tepkiler, emperyalist politikalara karfl› yükselen halk hareketleri ve bu hareket içinde geliflen anti-emperyalist, sosyalist düflünceler emperyalizmi tedirgin etmektedir. Emperyalist ideologlar›n “eski tipte” sosyalizmin, bilimsel sosyalist ideolojinin öldü¤ü, devrimlerin sona erdi¤i vb. fikirleri yaymaya çal›flt›¤› bu dönemde yükselen halk muhalefetinin bu düflüncelerle bast›r›lmas› mümkün olmad›¤›na göre “yeni tipte sosyalizm, devrim” anlay›fl› bu zatlar üzerinden gelifltirilmektedir. Art›k silaha baflvurmaya, emperyalist kapitalist sisteme ve onun yerli uflaklar›na baflkald›rmaya “gerek yoktur”. Burjuva demokrasisi s›n›rlar› içinde hükümete gelin, düzenin temellerine, ücretli kölelik düzenine, sömürüye dokunmay›n, ama bolca da nutuk at›n, rahatlay›n anlay›fl› dünya halklar›n›n düflmanlar› taraf›ndan bizlere “önerilmektedir.” Özünde Marksizm-Leninizm-Maoizm’e yönelik olan bu sald›r› yeni bir sald›r› de¤ildir. Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao yoldafllar›n mücadele ettikleri revizyonizmin devam›d›r. Konu bak›m›ndan esasta de¤iflen bir sav bulunmamaktad›r. Devrimin ve proletarya diktatörlü¤ünün reddi üzerinden reformizmin propagandas›d›r. Kapitalizmin tümden reddinin de¤il “biraz daha” ›l›ml›laflt›r›lm›fl halinin tercihine halklar›n zorlanmas›d›r. ‹flte Latin Amerika halklar›n›n ken-
dilerini sefalete, yoksullu¤a mahkum eden emperyalizme ve onun yerli uflak ve iflbirlikçilerine yönelik artan öfkesinin sokaklara taflmas›, bu öfkenin önünün al›namamas›, çürümüfl devlet ayg›t›n›n halk›n dinç hareketi karfl›s›nda sallanmas› emperyalistleri zor duruma düflürmüfltür. Ordunun, polisin bitiremedi¤i, karfl›s›nda hükümetlerin ayakta kalamad›¤› böylesine ciddi bir halk hareketi Latin Amerika ülkelerindeki devrimci ve komünist hareketlerin zay›fl›¤›ndan kaynakl› devlet ayg›t›n› y›karak proletarya diktatörlü¤ünü kuracak bir program› önüne alamam›flt›r. Ve sonuç itibariyle bu hareketin önderli¤ini ele geçiren reformist-revizyonist partiler ABD karfl›tl›¤› ve sos-
yalizm söylemleriyle bafla geçmifller ve çürük devlet ayg›t›n›n ömrünü uzatma görevlerini baflar›yla yerine getirmektedirler. Latin Amerika’daki seçimli “devrimler” gündemlefltikçe Küba’n›n etkisi de artmaktad›r. Küba, bölgedeki reformist-re-
vizyonist hareketleri aktif bir flekilde desteklemekte ve politik-ekonomik-kültürel vb. konularda bu hükümetlerle iflbirli¤ini gelifltirmektedir. Bu nedenle günümüzdeki Küba’n›n incelenmesi Latin Amerika’daki süreci daha iyi anlamam›za yard›mc› olacakt›r. Burada bir parantez açarak flunu vurgulamakta yarar var. Gerek Küba halk›n›n gerekse de di¤er Latin Amerika halklar›n›n emperyalizme olan öfkeleri ve mücadeleleri bizim tereddütsüz bir flekilde destekledi¤imiz mücadelelerdir. Ancak Latin Amerika halklar›n› desteklemekle birlikte Latin Amerika devletlerini ve bu devletlerin hükümetlerini destekleme gibi bir hataya da düflmeyiz. Burjuva diktatörlüklerini desteklemekle halklar›n taleplerini sahiplenmek farkl› fleylerdir. Bu anlamda bizlerin Chavez’e, Lula’ya, Morales’e ve Castro’ya yönelik elefltirilerimiz bölge halklar›n›n direniflini göz ard› etti¤imiz anlam›na gelmemektedir, böyle de yorumlanmamal›d›r. De¤erlendirmemiz genel hatlar›yla Küba yönetimine dair baz› ideolojik-politik meselelere ve günümüz dünyas›ndaki baz› geliflmelere bak›fl›n› aktarmak ve özellikle Sovyetlerin y›k›l›fl›n›n ard›ndan gerçekleflen pazar reformlar› hakk›nda genel bir bilgi vermek amac›ndad›r. Burada ele alaca¤›m›z konular›n Küba devletinin izledi¤i yolu anlamada etkili olaca¤› düflüncesindeyiz. De¤erlendirme-
mizde çok say›da kaynaktan yararlansak da esas olarak iki kaynak üzerinden hareket edece¤iz. Di¤er kaynaklardaki bilgiler bu iki esas kayna¤a paralel olarak de¤erlendirilecek ve yorumlanacakt›r. Bahsini etti¤imiz kaynaklar yak›n süreçte Küba’da yay›nlanan ve ‹ngilizce’ye çevrilen kitaplard›r. Kitaplar›n yazarlar› sistem içinde önemli mevkilere ve deneyimlere sahip olan sözü geçen kiflilerdir. Bu anlamda bu kitaplar resmi düflünceyi de net bir flekilde aktarmaktad›r. Bu kitaplardan ilki “Küba: Sosyalist Ekonomik Reform ve Modernleflme.” Kitap Jose Marti Yay›nlar› taraf›ndan ilk olarak 1998’de yay›nlanm›flt›r. Kitab›n yazar› olan Evélio Vilarino Ruiz, Havana Üniversitesi’nde profesör ve merkezi devlet örgütünde uzman, dan›flman ve yönetici olarak 31 y›ll›k deneyime sahip. Kübal› Ekonomistler Ulusal Birli¤i Yürütme Komitesi’nde ekonomik dan›flmanl›k yapmakta. Kitab›na Ekonomi ve Ekonomik Planlama Bakan› Dan›flman› Dr. Alfredo Gutiérrez ile Küba Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Dr. Raul Vivo önsöz yazarak kitab›n önemini anlat›yor. Di¤er kayna¤›m›z ise “Küreselleflme ve Küba Devrimi” isimli kitap. 2002 y›l›nda yine Jose Marti Yay›nlar› taraf›ndan bas›lan kitab›n yazar› olan Jose Bell Lara Havana Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü.
Küba yönetimi ve Sosyalizmden geriye dönüfl meselesi Küba, bugünkü yönetimin Özel Dönem olarak tan›mlad›¤› bir dönemi yaflamakta. Yar›-
resmi bir kavram olarak öne ç›kan Özel Dönem tan›m›yla, Rus Sosyal Emperyalizmi’nin y›k›l›fl›n›n ard›ndan Küba’n›n içine girdi¤i derin ekonomik ve politik kriz kastedilmektedir. Bu dönemde hem ticari kay›plar›n hem de ABD ambargosunun alt›ndan kalkabilmek amac›yla ciddi ekonomik tedbirler al›nm›flt›r. Bu tedbirler genel olarak liberal pazar reformlar›ndan ibarettir. Ruiz, 1988’e kadar tar›m sanayisinde tüm teknik kaynaklara, emek gücüne, bilim ve teknolojiye sahip olduklar›n› ancak Sovyetlerin y›k›l›fl›n›n ard›ndan bunlardan mahrum kald›klar›n› belirtmektedir. Elbette ki yazar›n belirtti¤i imkanlar›n Sovyetlerin y›k›l›fl›n›n ard›ndan kaybedilmesinin en önemli nedeni Küba’n›n Sovyetlere olan ba¤›ml›l›¤›d›r. Küba ile Sovyetler aras›ndaki iliflkiler iki eflit sosyalist ülke aras›ndaki dostluk iliflkileri fleklinde geliflmemifl, Küba, Rus Sosyal Emperyalizminin (RSE) sömürgesi olarak flekillendirilmifltir. Küba’da a¤›r sanayi gelifltirilmemifl ve Küba yönetimi nas›l devrimden önce yaln›zca ABD’ye fleker ticareti ile s›n›rlanm›flsa, devrimden sonra da ayn› iliflki Sovyetlerle kurulmufltur. Sovyetler Küba’n›n petrol, teknoloji, a¤›r sanayi ürünleri vb. ihtiyaçlar›n› karfl›larken Küba fleker üretimiyle s›n›rland›r›lm›flt›r. Sovyetlerin y›k›l›fl› ile birlikte petrol, makine vb. ihtiyaçlar›n karfl›lanmamas› üretimi de felç etmifltir. Sovyetler y›k›lmadan önce Küba, Sovyetlerden y›lda 13 milyon ton petrol ithal ediyor, bunun 3.6 milyon tonu ile elektrik üretiyordu. Bu kaynak kesilince ülke, günümüzde de
süren enerji krizine girmifltir. Lara, 1970 ile 1986 aras›nda Küba’n›n Sovyetler Birli¤indeki “reel sosyalizmi” aynen kopya etti¤ini vurgulamaktad›r. Ruiz de flöyle demektedir: “Ekonomik Planlama ve Yönetim Sistemi öncesinde ekonomik iliflkiler yukar›dan afla¤›ya SSCB’nin deneyimlerinin mekanik bir flekilde kopyas›yd›.” 1970’de Sovyetler ve Do¤u Avrupa ülkeleri aras›nda ekonomik iflbirli¤i örgütü olan CMEA’ya kat›lan Küba’da CMEA’ya üyeli¤in ard›ndan yazar›n deyimiyle “ekonominin teknokratik yönetimi” olufltu. Küba Sovyetlerdeki modeli aynen kopya etti. Merkezi planlamalar Sovyetlerdekiyle hemen hemen ayn›yd›. “Ekonomik verimin zay›fl›¤›, yat›r›mlar›n yavafll›¤› ve verimsizli¤i ve baz› ithal ürünlere ba¤›ml›l›k” (abç) Küba ekonomisinin geliflimini engelliyordu. Yine yazar›n yorumlar›yla devam edelim: Bu model çok say›da bürokratik ve teknokratik e¤ilim yaratt›, tart›flmay› ve analizi ezdi. Bu da devrimi riske soktu. CMEA içindeki fiyat, kredi, ihracat ve ithalat olanaklar› hakk›nda Lara’n›n yorumu ise “Bu, kelimenin tam anlam›yla bir ba¤›ml›l›k iliflkisiydi” fleklindedir. “Bütünleflme temel olarak Küba’n›n seçilmifl baz› ürünlerinin –fleker, meyve ve nikel- ihracat›na dayal›yd› ve kalk›nmam›fl ülkelerdeki flekle benziyordu.” 1987’de Küba’n›n ticaretinin % 88.5’i sosyalist maskeli bürokratik yönetimlerle gerçeklefliyordu ve Küba, üretti¤i flekerin % 63’ünü, nikelin % 73’ünü ve meyvenin % 95’ini CMEA ülkelerine satarken; hammadde-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
31
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
32 nin % 86’s›n›, g›dan›n % 63’ünü, fuelin % 98’ini, makinenin ise % 80’ini bu ülkelerden sat›n al›yordu. RSE fleker ve nikel ihracat›na garanti vermifl, karfl›l›¤›nda petrol ve sanayi ürünleri satm›flt›r. 198993 döneminde Küba ekonomisinin ithalat kapasitesi % 75 düfltü. Yine ayn› dönemde kifli bafl›na düflen gelir yaklafl›k % 40, ihracat ise yaklafl›k 2/3 oran›nda düflmüfltür. 1994’de tar›msal üretim 1989 seviyesinin % 54 alt›na düfltü. 1998’de kifli bafl›na düflen gelir 1560 dolard› ve bu Latin Amerika ülkeleri aras›nda yaln›zca Haiti, Honduras, Guyana, Nikaragua ve Haiti’den yüksek bir mebla¤d›. Küba’n›n CMEA üyeli¤i dönemindeki ba¤›ml›l›¤›n›n elefltirisine Küba yönetiminin görüfllerini aktaran çeflitli yay›nlarda rastlamak mümkün. Ancak buradan Küba yönetiminin özelefltiri verdi¤i ve art›k bahsetti¤i hatalar› tekrarlamad›¤› anlam› ç›kmamal›. Bugün halen Küba fleker, meyve ve nikel ihracat›na dayanmakta ve yabanc› ülkelerden petrol, makine vb. sanayi ürünleri ithal etmektedir. RSE’nin çöküflünden bu yana geliflen en önemli sektör turizm olmufl ve turizm, bugün ülkenin en
R
SE’nin y›k›l›fl› ve Küba’n›n içine düfltü¤ü ekonomik bunal›m karfl›s›ndan Küba yönetiminin RSE’yi sahiplenmeyi sürdürmesi mümkün de¤ildir.
R
önemli gelir kap›s› haline gelmifltir. Yaz›n›n ilerleyen bölümlerde bahsedece¤imiz gibi günümüzde de Küba’n›n ithalat yapt›¤› emperyalist güçlerle iliflkileri RSE ile oldu¤u gibi ba¤›ml›l›k temelinde devam etmektedir. Yaln›zca ba¤›ml› olunan güçler de¤iflmifltir. RSE’nin y›k›l›fl› ve Küba’n›n içine düfltü¤ü ekonomik bunal›m karfl›s›ndan Küba yönetiminin RSE’yi sahiplenmeyi sürdürmesi mümkün de¤ildir. Elbette ki RSE’deki “reel sosyalizmin” iflas›n›n nedenlerini aç›klamak ve kendi yönetiminin meflruiyetini sa¤lamak zorundad›r. Bu konuda Küba kaynaklar›n›n ve temel ald›¤›m›z iki kayna¤›n ortak görüfllerini aktarmakta fayda var.
Küba yönetimi ve Stalin düflmanl›¤› Sovyetlerin çöküflü sürecini ele al›rken yazarlar meseleyi tarihsel geçmifliyle birlikte ele almaktalar. Ve bunu yaparken oldukça ilginç tespitlerde bulunmaktalar. Bu konuda kitab›nda özel bir bölüm açan Lara’ya göre Sovyetlerin çöküflünün kökenleri Stalin dönemine uzanmaktad›r. Reel sosyalizmin otopsisini yapma iddias›y-
la yola ç›kan yazar, “Stalinizm döneminde yarat›lan ekonomik ve siyasi mekanizma, reel sosyalizm toplumlar›nda kapitalizme bar›flç›l geçiflin kökeniydi. Bu mekanizma, devlet ve parti bürokrasisini bir sosyal gruba dönüfltürdü” demektedir. Yazardan devam edelim: “Di¤er yandan, Çar döneminden miras kalan baz› bölümler, Stalin’in iktidarda oldu¤u y›llarda toplumu bürokratiklefltiren yeni hiyerarfli flekilleriyle güçlendirildi. Özetle, ‘Stalin fenomeni’ Çarist sosyalizme (abç) denk düflen bir biçime büründü.” Yazar Stalin’i çarla karfl›laflt›rmakla kalm›yor, teorilerini daha da ilerletiyor: “Sosyalizm ad› alt›nda, köylü toplumun modernizasyonu fliddet yöntemleriyle h›zland›r›ld›. Deutcher’e göre, onlar (Stalin-bn) ‘barbarl›¤› yenmek için barbar yöntemlere’ (abç) baflvurdular.” Burada yazar›n içine düfltü¤ü acizlik de kendisini göstermektedir. Yazar Stalin’i karalarken, asl›nda do¤al olarak, Troçkist kaynaklara baflvurmak zorunda kal›yor, onlar› kendisine kaynak kabul ediyor. Yazara göre Stalin’in di¤er “suç”lar› ise dindar bir toplu-
ma zorla ateizmi dayatmas›, Marksizm’i formülasyonlar halinde her fleyi aç›klayan ve bilimden çok bir kadere benzer flekilde uygulamas›d›r. Ancak yazar, tüm bu yarg›lara karfl›n Stalin döneminde yap›lan bu hatalar›n Sovyetlerin kalk›nmas›n› “engellemedi¤ini”, Sovyet ülkesinin aya¤a kalkabildi¤ini, 2. Dünya Savafl›ndan zaferle ç›kabildi¤ini, savafl sonras›ndan hiçbir d›fl destek olmadan ülkenin yeniden kuruldu¤unu, uzay teknolojisi vb. bilimsel-teknolojik alanlarda büyük geliflmeler gösterebildi¤ini belirtiyor. Ancak bunlar› sosyalist yönetimin büyük özverilerle yaratt›¤›n› göz ard› ederek devletin siyasi ve ekonomik merkezileflmesinin bir sonucu olarak yorumluyor. Yazar bununla kalm›yor ve Stalin döneminde parti üyeli¤inin bir ayr›cal›k haline geldi¤ini belirtiyor ve ekliyor: “1930’lardaki terör dönemi (abç) Stalin’in saltanat›n› da kurumsallaflt›rd›.” Küba yönetiminin Stalin düflmanl›¤›n›n bariz bir flekilde yans›t›ld›¤› bu cümleler asl›nda MLM’ler için flafl›rt›c› olmamaktad›r. Modern revizyonizmin Sovyetlerde iktidar› gasp etmesiyle birlikte modern revizyonizmin militan savunuculu¤una soyunan Castro yönetiminin Stalin’i sahiplenmesi mümkün de¤ildir. Kruflçev’le birlikte iktidar› ele geçiren revizyonistlerin en önemli hedefi Stalin’in karalanmas› olmufl ve revizyonistler, Troçkistler ve emperyalistler ortak bir flekilde bilimsel sosyalist ideolojinin 5 ustas›ndan biri olan Stalin flahs›nda Marksizm’e sald›rmaktan b›kmam›flt›r. Stalin’i savunmak ve söz ko-
nusu iddialara cevap vermek bu yaz›n›n s›n›rlar›n› zorlamaktad›r. Amac›m›z Küba yönetiminin Sovyetlerin çöküflünü nas›l aç›klad›¤›n› genel bir flekilde aktarabilmektir. Ancak ilginç olan nokta fludur ki ülkemizde Stalin’i usta kabul eden baz› devrimci partilerin Troçkist-emperyalist ideologlar›n b›kt›r›c› iddialar›na sar›lan Küba’y› sosyalist olarak de¤erlendirmeleridir. Sovyetlerin y›k›l›fl nedenlerine de¤inen yazarlara göre Sovyetler yeni teknolojileri dinamik bir flekilde takip etmedi, ekonomiyi verimli bir flekilde yönetemedi. Bu elefltiriler elbette de¤erlendirmeye al›nabilir ve hak verilebilir. Ancak yazar›n çözüm önerisi bu konuda Küba yönetiminin yapt›¤› reformlar›n mant›¤›n› ele veren ipuçlar›n› da bizlere göstermektedir. Yazara göre çözüm için bat› teknolojisinin kitlesel ithalat› ve “dünya ekonomisine yak›nlaflma” gerekmektedir. Dünya ekonomisinden kast›n emperyalist-kapitalist sistem oldu¤u aç›kt›r. Küba yönetimine göre sosyalizmde s›n›f mücadelesine yer yoktur. Sosyalizmdeki temel ekonomik çeliflkilerden (farkl› ücret sistemlerinden, kent-k›r, kafa-kol çeliflkilerinden vb.) do¤an yeni burjuvaziye karfl› s›n›f mücadelesinin sürdürülmedi¤i bir yerde proletarya diktatörlü¤ünün nas›l ve kime karfl› uygulanaca¤›, s›n›f düflmanlar›n›n nerede aranaca¤› ve onlarla nas›l mücadele edilece¤i vb. konularda da net bir durufl sergilenemeyecektir. Sosyalizmden geriye dönüfller sa¤l›kl› bir flekilde aç›klanamayacakt›r. Baflkan Mao’nun ö¤retilerinin ve
Büyük Proleter Kültür Devrimlerinin reddi sosyalizmden komünizme geçifl sürecinde proletaryan›n ellerini ba¤lamakta, halk›n uyan›kl›l›¤›n› köreltmekte, modern revizyonistlerin iktidar› gasp etmesinin yolu aç›lmaktad›r. Tarihinde sosyalizmin hiç yaflanmad›¤› Küba’da yönetimin resmi düflüncesi, ülkelerindeki esas çeliflkinin üretici güçlerin s›n›rl›l›¤› ile toplumun ihtiyaçlar› aras›nda oldu¤udur. Bu nedenle yazara göre Sovyetlerdeki ekonomik geliflim halk›n artan ihtiyaçlar›n› karfl›layamad› ve düzen y›k›ld›. Yazara göre kapitalizmin hayat buldu¤u dönem Stalin’le bafllam›fl ve Perestroykaya dek devam etmifltir. Perestroyka ile Sovyet toplumundaki kapitalist yönelim kristalize oldu ve bürokrasinin deste¤i ve iste¤i ile sistem y›k›ld›. Ruiz ise ayn› konuyu flu flekilde aktarmakta ve Küba yönetiminin görüflünü tamamlamaktad›r: Do¤u Avrupa’daki 80’lerin sonlar› ile 90’lar›n bafllar›nda yaflananlar›n nedenleri bu ülkelerdeki Komünist Partilerin siyasi iktidara aday olan küçük sosyal gruplar›n ç›karlar›n›n mücadele etti¤i bir platforma dönüflmesidir. Bu küçük sosyal gruplar›n oluflma nedeni ise üretimin toplumsallaflma düzeyinin farkl› oldu¤u özel üretim birimlerinin var olmas›, ekonominin homojen olmamas›d›r. Devlet mülkiyeti, kooperatifler, karma flirketler, kent ve k›r küçük üreticileri vb. bu heterojen yap›n›n farkl› birimleridir. Bunlar›n her biri zamanla farkl› ç›kar gruplar›n› oluflturmakta ve toplumun de¤il kendi ç›karlar›n› öne ç›kartmaktalar.
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
33
34
R
uiz, karmafl›k, çok yönlü ve ad›m ad›m gerçeklefltirilecek bir görev olan mülkiyet iliflkilerinin mükemmellefltirilmesi görevi için çok say›da uzmana ihtiyaç oldu¤unu vurgulamaktad›r. Küba’n›n resmi belgelerinde bu yönlü vurgulara s›kça rastlanmaktad›r.
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
R
Burada flu soru ortaya ç›kmaktad›r. Sovyetlerdeki yönetim sistemini aynen kopya eden, benzer bir ekonomik yap› ve parti örgütlülü¤ünün olufltu¤u Küba’n›n da ayn› sorunlara ve kadere sahip olmas› gerek de¤il midir? Küba yönetimi s›n›f mücadelesinden bahsedemedi¤i için yukar›daki gibi bürokrasinin nas›l halktan kopup farkl› bir tabaka oluflturdu¤unun ad›n› koyam›yor ve nedenlerine giremiyor. Çünkü ayn› yap› kendisinde de mevcut. Bu nedenle de konunun etraf›nda dolafl›p duruyor. Sovyetlerin y›k›l›fl sürecinde Castro’nun yegane muhalefeti 1980’lerin ortalar›nda yaflanm›flt›r. Bu dönemde petrol fiyatlar›n›n düflmesi, Küba’daki fleker üretiminin zarara u¤ramas›, Sovyet yard›m›n›n azalmas› ve Sovyet blo¤unda yükselen kriz Küba’y› olumsuz etkiledi. Bu geliflmeler sonucu Castro Gorbaçov’a muhalefet etti ve rektifikasyon (düzeltme) hareketini bafllatt›. Lara, flayet Küba önderli¤i “tropikal perestroyka”y› uygulasayd› onun da y›k›lmas› mümkün olurdu yorumunu yapmaktad›r. Castro Küba’daki yönetim sisteminin berbat oldu¤unu söylüyor ve esas olarak bürokratikleflmeye karfl› ç›k›lmas› ça¤r›s›nda bulunuyor. Bu yönlü at›lan ad›mlar›n aras›nda devlet yönetiminin basit-
lefltirilmesi, iflletmelere ekonomik ve finansal ba¤›ms›zl›k vb. verilmesi vb. pratikler mevcut. Bu kampanyayla birlikte ekonomide, özellikle de tar›mda liberal ekonomik reformlar›n önü aç›l›yor. Ancak bu “düzeltme” hareketiyle birlikte Sovyet revizyonizminin, Sovyetlere olan ba¤›ml›l›¤›n nedenlerine inilmiyor, bunlar sorgulanm›yor. Yönetim anlay›fl› temel noktalardan de¤ifltirilmiyor. Ruiz, karmafl›k, çok yönlü ve ad›m ad›m gerçeklefltirilecek bir görev olan mülkiyet iliflkilerinin mükemmellefltirilmesi görevi için çok say›da uzmana ihtiyaç oldu¤unu vurgulamaktad›r. Küba’n›n resmi belgelerinde bu yönlü vurgulara s›kça rastlanmaktad›r. Bürokratik bir yönetimin hüküm sürdü¤ü bir yerde çözümün uzmanlardan beklenmesi oldukça do¤ald›r. Ancak bu belgelerde pek de¤inilmeyen konu ise kitlelerin bu sürece kat›lmas›, kitlelerin inisiyatifinin a盤a ç›kar›lmas› ve kitlelerin denetlemesi meseleleridir. Teknoloji ithalat› veya uzmanlar›n yetifltirilmesi ile yetinildi¤inde bürokrasinin güçlendirilmesi mümkün olacakt›r. Aksi takdirde Ruiz’in de bahsetti¤i gibi Kübal› iflçilerin ifllerine yabanc›laflmas› sorunu da ortaya ç›kmayacakt›r. Yazar›n tespitine göre Kübal› iflçiler kendilerini
toplumun öncüsü ve devletin sahibi olarak görmemektedir. Yine Lara’n›n belirtti¤i gibi devletin kurulufl mekanizmas› kitlelerin inisiyatifine yer vermemektedir. Küba yönetiminin belgelerinde sosyalizmden genel olarak sosyal sorunlar›n çözümü olarak bahsedilmektedir. “Devrim sosyal sorunlar› çözmek için yap›ld›” ya da “Devrimin hedefi toplumsal hedefler, toplumsal adaletti.” vb. sözlere bolca yer verilmektedir. Yine Küba devriminin getirileri vb. konularda yap›lan yorumlarda da genel olarak devrimin e¤itim, sa¤l›k vb. konularda yaratt›¤› olanaklara vurgu yap›lmaktad›r. Oysa ki halka asgari ihtiyaçlarda yard›mda bulunma, e¤itimi ve sa¤l›¤› paras›z sunma vb. hizmetler yaln›zca sosyalist ülkelerde verilmemektedir. Ya da sosyalizmin k›stas› bunlar de¤ildir. Bu yönlü propaganda Küba siyasal yaflam›nda popülizmin etkilerinin de yans›mas›d›r. Popülizm, 1895 ve 1930 devrimlerinde, (Ortodoks) Küba Halk Partisinin faaliyetlerinde ve Castro önderli¤indeki devrimde de ön plandad›r.
Küba’n›n Çin’e bak›fl› Küba yönetimi aç›s›ndan Çin, K. Kore ve Vietnam üç dost sosyalist ülkedir. Bugün dünya çap›nda, Küba’n›n sosyalistli¤i meselesi daha fazla tart›fl›l›rken Çin, Vietnam ve K. Kore bu derecede sahiplenilmez. Özellikle Çin’in Mao sonras›nda kapitalist yola girdi¤i genel olarak kabul edilen bir görüfltür. Yine K. Kore’nin dünya halklar›n›n umudu oldu¤u söylemleri de pek duyulmaz. Oysaki Küba’n›n belge-
35 lar elde etmifltir.” “Çin ve Vietnam kendi ulusal özgün karakterlerini de dikkate alarak sosyalizme uygun olarak sosyalist pazar ekonomilerini infla etme ihtiyac›n› görmüfllerdir. Küba da sosyalizmi infla sürecinde bu kuraldan vazgeçmeyecektir.” Ruiz’den yapt›¤›m›z bu al›nt›lar bir yandan Küba yönetiminin bu ülkelere bak›fl aç›s›n› gösterirken di¤er yandan kendi ülkelerindeki ekonomik yap›ya iflaret etmektedir. Küba KP’sinin yay›n organ› olan Granma’da da s›kça Çin’le ve Vietnam’la gelifltirilen ekonomik iliflkilerden bahsedilmektedir. Yine bu belgelerde Küba’n›n gelecek 10 y›ldaki hedefleri aras›nda televizyon, buzdolab› vb. eflyalar›n her eve girmesi hedeflenmekte ve bu konuda esas olarak Çin’le olan iliflkilere güvenildi¤i vurgulanmaktad›r. Yaz›n›n ileriki bölümlerinde bu konuda daha fazla veri verece¤iz, ancak burada vurgulamak istedi¤imiz Küba’n›n hangi yolda ilerledi¤i konusunda bir fikir verebilmektir. Küba’n›n RSE’nin çöküflünün ard›ndan ilham kayna¤› esas olarak Çin’deki reform süreci olmufltur. Çin’deki reformlar ve sonuçlar› meselesi genel olarak devrimci harekette ortak bir flekilde mahkum edilen bir konudur. Çin’deki s›n›flar aras›ndaki eflitsizlikler, Çin emekçisinin maruz kald›¤› yo¤un sömürü, ülke sath›nda yay›lan iflçi, köylü eylemleri ve bu eylemlere polisin cinayetlere varan sald›r›lar›, solculara yönelik tutuklama ve solcu kurum ve internet sitelerine yönelik kapatma sald›r›lar› vb. pratikler Çin yönetiminin teflhirini
h›zland›rm›flt›r. Bununla birlikte Çin yönetiminin Nepal ve Hindistan’daki Maoistlere yönelik devletin bast›rma hareketlerine deste¤i ve bu gerici devletlere yapt›¤› silah yard›mlar› da bilinmektedir. Bununla birlikte K. Kore ve Vietnam’daki bask›c› yönetimlerin de savunulacak herhangi bir yan› yoktur. ‹flte Küba bu ülkelerdeki yönetimleri ve “ilerlemeleri” örnek almaktad›r.
Ekonomik Reform süreci Sovyetlerin y›k›l›fl›yla birlikte Küba’da liberal pazar reformlar›na a¤›rl›k verildi. Özellikle 1993 y›l›nda büyük bir reform paketi uygulanmaya baflland›. Reformlar›n amac› global ekonomiye daha iyi entegre olabilmekti. Böylece merkezi planl› ekonominin yan›nda “ikinci bir ekonomi” yarat›ld›. Topraklar›n da¤›t›m› tar›mda küçük iflletmelerin a¤›rl›k kazanmas›na neden oldu. Dolar serbestlefltirildi. Yabanc› sermaye teflvik edildi. Serbest çal›flma –kent ve k›rda küçük iflletmeler- yayg›nl›k kazand›. Serbest ticaret bölgeleri oluflturuldu ve burada Latin Amerika’n›n en liberal kurallar›n›n hüküm sürmesi sa¤land›. Farkl› sektörler aras›nda çal›flanlar aras›ndaki ekonomik eflitsizlikler artt› vb. Bu konuda Devlet Konseyi Sekreteri Carlos Lage flöyle demektedir: “Bizler kalk›nma mant›¤›yla CMEA ile bütünleflen bir ülkeydik. Ancak bu devlet toplulu¤u art›k yok. fiimdi kendimizi dünya pazar›na tan›tma ve farkl› sermaye kaynaklar› bulma ihtiyac›m›z bulunmaktad›r.” (abç) Bu do¤rultuda Küba günü-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
lerinde bu ülkelerdeki yönetimlere ve yap›lan pazar reformlar›na övgüler dizilmekte ve bu ülkeler örnek olarak gösterilmektedir. Ruiz “Artan say›da uzman›n görüflüne göre Çin’de, Vietnam’da ve Küba’da geliflen ekonomik sistem kamu mülkiyeti sistemi ile pazar ekonomisine dayanan sosyalist pazar ekonomisidir” demektedir. Yine Ruiz’e göre Çin ve Vietnam’›n olumlu deneyimleri bizlere sosyalizmin halen ilk dönemlerinde oldu¤umuzu göstermektedir. Üretici güçlerin geliflimindeki yetersizlikleri aflmada bu ülkelerin sosyalizmle kapitalizmi “birlefltiren” “sosyalist pazar ekonomisi” örnek al›nmal›d›r. Bu “sosyalist pazar ekonomisi” bu ülkelerde gerçeklefltirilen liberal reformlar›n teorisini oluflturmaktad›r. Bundan kastedilen fludur; Sosyalizm planlama, kapitalizm pazarla sembolize ediliyor. Ancak her kapitalist ekonomide planlama, her sosyalist ekonomide pazar vard›r ve bunlar belli oranlarda bütünlefltirilmelidir. Ve bu giriflin ard›ndan her üç ülkede de liberal reformlar hayata geçirilmektedir. Yine Çin’de gelifltirilen bu teorinin propagandas›nda kapitalizmden ö¤renme ve sosyalizmi ülke özgünlü¤üne indirgeme gibi iddialar da savunulmaktad›r. “Di¤er yandan sosyalizmi daha mükemmel, ekonomiyi daha verimli k›lmak ve uluslararas› alanda modern ve rekabetçi olmak için önce Çin’de daha sonra Vietnam’da uygulanan reformlar süreci önemlidir. Halen koflullar zorludur ancak bu ülkeler stratejik hedeflerine varmada ciddi baflar›-
36 müze kadar oldukça ciddi ad›mlar att›. Ancak önceden de vurgulad›¤›m›z gibi Küba, örnek ald›¤› Çin gibi yabanc› sermayeyi a¤›r sanayisini gelifltirme, ülkeyi kalk›nd›rma amac›yla kullanamad›. Küba ekonomisinin temel ba¤›ml›l›k noktalar› afl›lamad›, daha da derinleflti. Daha öncesinde s›k görülmeyen fuhufl, dilencilik, kara para vb. suçlar yayg›nlaflt›. Bu yaz›da bir bütün olarak ekonomik reform sürecini aktarmayaca¤›z. Ancak temel baz› reformlar üzerine genel bir bilgi verece¤iz.
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
Tar›mda reform ve UBPC’ler Tar›mda reform çal›flmalar› 1993’le s›n›rl› de¤ildir. 1980’de de bu yönlü ad›mlar at›lm›flt›. O dönemde küçük üreticiler için bir serbest pazar oluflturulmufl, böylece küçük iflletmeler ve özel mülkiyetlerden oluflan kooperatiflerin art›ürünlerini do¤rudan halka satabilmeleri sa¤lanm›flt›. Ancak bu uygulamaya 1986’da son verilmiflti. Daha liberal bir program 1993’de bafllad› ve devletin mülkiyetindeki tar›m arazilerinin önemli bir k›sm› yeni yarat›lan UBPC’lere (Temel Kooperatif Üretim Birimleri) da¤›t›ld›. Devlet iflçileri kooperatif çiftçisi haline dönüfltü. Bu kooperatiflerde üreticiler hükümete anlaflt›klar› miktar› teslim ettikten sonra kalan›n› aç›k pazarlarda satmaya bafllad›. UBPC’lerde her birimin topra¤› kullanma hakk› var ve üyeler kendi üretim araçlar›na sahipler. Kooperatifler öz yönetim ilkesiyle çal›fl›yorlar. Gelirleri ile giderlerini karfl›lama çabas›ndalar. Devletin üretim plan›na uygun üreti-
yorlar ancak art›-ürünlerini serbestçe kullanabiliyorlar. Ruiz, kooperatif üyesi küçük özel ba¤›ms›z üreticilerin daha verimli çal›flaca¤› yorumunu yapmaktad›r. 1994 y›l› içerisinde 2446 UBPC kuruluyor. Devletin tar›m arazisi % 75’ten % 33’e düflüyor. 1994’de tüm tar›m arazilerinin % 42’sini UBPC’ler, % 10’unu tar›msal üretim kooperatifleri ve % 15’ini özel ba¤›ms›z çiftçiler oluflturmaktayd›. 1996’da ise 3000 UBPC, 1161 kooperatif ve 86 bin özel üretici bulunmaktayd›. Bu reform ile tar›mda yeniden küçük üretime bir dönüfl sa¤lanm›flt›r.
Dolar›n serbestleflmesi Küba yönetimi 1994’de dolara özdefl Convertible Peso para birimini yürürlü¤e ç›kard›. Bu flekilde karaborsa fleklinde yayg›nlaflan dolar kullan›m› resmi olarak kabul edilmifl oldu. Bu reform, ikili ekonominin oluflmas›nda (dolar ve pesonun kullan›ld›¤›) etkili oldu. Geleneksel, peso temelli ekonomi; tar›msal üretim, e¤itim, sa¤l›k vb. yerlerde geçerliyken, dolar temelli convertible peso; turizmde, ihraç edilen tar›msal ürünlerde vb. kullan›l›yor. Birçok kaynakta Küba ekonomisinin dolarizasyonunun ve iki ekonominin geliflmesinin toplumsal eflitsizli¤i art›rd›¤› belirtiliyor. Kamu çal›flanlar›n›n kazanc› bu reformlarla düflerken turizmde çal›flanlar›n, ihracatla u¤raflanlar›n gelirleri artt›. Devlet için çal›flanlar ayda yaklafl›k 15 dolar al›rken turizm iflinde çal›flanlar›n gelirleri bu mebla¤›n oldukça üstün-
de. Örne¤in bir garson günde rahatl›kla 10 dolardan fazla bahflifl alabilirken hediyelik eflya satan bir serbest çal›flan, ürünlerini 10’larca dolara satabilmektedir. Tüm bunlar gelir da¤›l›m›ndaki eflitsizlikleri derinlefltirmektedir. Ayr›ca bu flekilde dolar›n daha yayg›n kullan›lmas› Küba yönetiminin para arz›ndaki denetimini de azaltt›. Küba yönetimi 1999’dan bu yana dolar yerine Euro’yu öne ç›karmaya çal›fl›yor ve 2004’den bu yana dolar bozdurmak isteyenlere ek vergi uyguluyor. 1994’deki para reformuyla yurtd›fl›ndaki Kübal›lar›n Küba’daki ailelerine havaleyle dolar göndermesine izin verildi. Bugün Küba nüfusunun % 60’› bu havalelerden yararlan›yor ve binlerce aile yaln›zca bu havalelere dayanarak yaflam›n› sürdürüyor. Havaleler daha çok Kübal›lar›n ABD’deki akrabalar› taraf›ndan gönderilmektedir. ABD ise bir kiflinin Küba’ya y›lda 1200 dolardan fazla para göndermesine izin vermemektedir. Havaleler Küba ekonomisinde önemli bir yer tutmaktad›r. 1998’de havaleler üzerinden Küba’ya giren para 800 milyon dolard›r. Bu mebla¤ y›lda 800 milyon dolarla 1 milyar dolar aras›nda de¤iflmektedir. Küba ekonomisinin en fazla gelir elde etti¤i turizmden 2002 y›l›nda 1.5 milyar dolar kazanç sa¤lad›¤› hesaba kat›l›rsa havalelerin ekonomideki yeri daha iyi anlafl›lacakt›r. Küba hükümeti dolar ak›fl›n› yasallaflt›rd›ktan sonra 1995’de herkese aç›k, resmi döviz bozdurma bürolar› açt›. Yine yaln›zca dolarla al›flveriflin yap›ld›¤› ve genellikle lüks
tüketim maddelerinin, g›da ve giyeceklerin sat›ld›¤› “dollar stores” -dolar ma¤azalar›- da “Kübal›lar için” aç›ld›.
Serbest Çal›flma 1993’de yap›lan reformla serbest çal›flma da resmileflti ve yayg›nlaflt›r›ld›. Böylece küçük özel mülkiyetin daha fazla yayg›nlaflt›r›lmas› amaçland›. Bu uygulama yaklafl›k 150 ifl alan›n› kapsamaktad›r. 1998’de 160 binden fazla küçük iflletme resmi olarak faaliyet yürütmekteydi. 2001’de ise bu say› 200 bini geçmifltir. Ancak devletin vergi art›r›m› vb. uygulamalar› nedeniyle bu say› 2003 y›l›nda 53 bine düflmüfltür. Resmi rakamlar›n d›fl›nda da bu iflle gizli bir flekilde u¤raflan yüz binlerce insan›n bulundu¤unu Ruiz tahmin etmektedir. Serbest çal›flman›n resmileflmesinin nedenleri olarak kamu sektörünün küçültülmesi, hükümetin harcamalar›n›n azalt›lmas›, belirli hizmet ve ürünlerde iç ihtiyac› karfl›lama vb. nedenler gösterilmektedir. As›l nedenler aras›nda karaborsan›n legalleflmesi ve böylece denetime al›nmas› amac› da bulunmaktad›r. Bu nedenler emekçi halk›m›z için de yabanc› nedenler de¤ildir. Devlet yetkilileri ülkemizde de benzer nedenlerle özellefltirmeleri savunmaktad›r. Serbest çal›flman›n –küçük üretimin- geliflmesi ülkede kapitalizmin, özel mülkiyetin geliflmesine ve dolar ekonomisinin büyümesine neden olmufltur. Ruiz serbest çal›flanlar›n gelirlerinin ortalaman›n epey üstünde oldu¤unu belirterek bunlar›n ideolojik-politik aç›lardan net olmad›klar›n› ve toplumu de¤il kendi ç›karlar›n›
daha fazla düflündüklerini vurgulamaktad›r.
Yabanc› sermaye 1982’de 50 no’lu yasayla yabanc› sermaye ile karma flirketler kurulmas›na izin verildi. 1995’de kabul edilen 77 no’lu yasayla ise e¤itim, sa¤l›k ve savunma haricinde her alanda yabanc› sermayenin yat›r›m yapmas›na izin verildi. 199099 y›llar› aras›nda yabanc› sermaye resmi olarak 2 milyar dolar yat›r›mda bulundu. Ancak ABD’nin ambargosu nedeniyle gerçek rakam›n çok daha fazla oldu¤u ancak bu rakam›n bilinçli olarak az gösterildi¤i de iddia edilmektedir. Bunlar›n % 60’›n› Kanada ve Meksika’dan gelen sermaye karfl›lam›fl. Yine yabanc› flirketler içinde ‹spanyol ve ‹talyan flirketlerin yo¤unlu¤u fazla. 2005 y›l›nda 98 ‹spanyol, 52 Kanadal›, 51 ‹talyan, 15 Frans›z, 10 Çin flirketi yat›r›mda bulundu.
S
Ayr›ca petrol arama çal›flmalar› için de Brezilyal›, Kanadal›, Frans›z, ‹spanyol ve ‹sveç yat›r›mc›lar 1996’dan bu yana 650 milyon dolardan fazla yat›r›mda bulunmufl. Ancak yabanc› sermayenin en fazla yat›r›m yapt›¤› alan turizm olmufltur. Ayr›ca tar›m ve inflaat sektöründe de yabanc› sermayenin bir yo¤unlaflmas› bulunmaktad›r. 1990’da 60 karma flirket bulunurken bu say› 1998’de 340’a ç›kt›. Yabanc› flirketlere bedava toprak kiralama, ithal malda gümrük almama, 25 y›l mülkiyet hakk› garantisi ve bunu 50 y›la ç›karma hakk› vb. kolayl›klar sa¤lanmaktad›r. 1996’da kabul edilen 165 no’lu yasayla sanayi bölgeleri ve Serbest Ticaret Bölgeleri (STB) kuruldu. ‹lk STB 1997’de aç›ld› ve 294 flirket yer ald›. Burada yabanc› flirketler % 100 sermaye ile ifl yapabilmektedir. Bir Kanadal› ifl rehberi Küba’daki STB’leri
Serbest çal›flman›n resmileflmesinin nedenleri olarak kamu sektörünün küçültülmesi, hükümetin harcamalar›n›n azalt›lmas›, belirli hizmet ve ürünlerde iç ihtiyac› karfl›lama vb. nedenler gösterilmektedir.
S
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
37
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
38 Latin Amerika’n›n en liberal STB’leri olarak tan›mlamaktad›r. Burada yabanc› sermayeye gümrük ve vergi kolayl›¤› sa¤lan›yor, ihracat›na ve ithalat›na kar›fl›lm›yor. 1994’te Ulusal Banka’n›n tekeli kald›r›ld› ve 1996’da 11 yabanc› banka Küba’da faaliyet sürdürmeye bafllad›. 1992’de de anayasal bir de¤ifliklikle ithalat üzerindeki devlet tekeli kald›r›ld›. Bu karar yabanc› sermayenin bask›lar› sonucu al›nan bir karard›r. Bu de¤ifliklikle birlikte devletin sahibi oldu¤u ancak merkezi planlamadan ba¤›ms›z olan yüzlerce flirket kuruldu. (Bu flirketler di¤erlerinden sonlar›na eklenen –SA tak›s› ise ayr›lmaktad›r) 1998’de Küba’n›n en fazla ticaret yapt›¤› ülke % 25 ile Rusya olmufltur. Bununla birlikte en fazla ihracat yapt›¤› pazar Avrupa Birli¤i pazar› olmufltur. Hollanda, Fransa ve ‹spanya ihracat›n % 26’s›n› karfl›lad›lar. Söz konusu y›l ihracatta Kanada, Rusya ve Hollanda’dan sonra 3. s›rada yer alm›flt›r. 1998’de Küba’n›n ithalat›n›n 1/3’ini ‹spanya, Fransa ve ‹talya karfl›lad›. Çin 7. s›rada, Rusya ise 9. s›rada yer alm›flt›r. Küba’n›n 1998’de en fazla ihraç etti¤i ürünler fleker, nikel, tütün, deniz kabuklular›, t›bbi malzeme ve kahve iken, en fazla ithal ettikleri petrol, g›da, makine ve kimyasal olmufltur. ‹thalat ve ihracat ürünleri günümüzde de de¤iflmemifltir. Küba, sanayi devrimini yaflayamam›flt›r/emperyalist güçlerin müdahalesi ile yaflatt›r›lmam›flt›r. 2005’te yap›lan 6.916 milyar dolarl›k ithalat yine petrol, g›da, makine ve kimyasal
olmufltur. 2004’te ülkelere göre ithalat oranlar› flöyle olmufltur: ‹spanya % 14.7, Venezüella % 13.5, ABD % 11, Çin % 8.9, Kanada % 6.4. Çin’in Küba ekonomisi üzerindeki etkisi giderek artmaktad›r. Çin’deki ekonomik reform sürecini kendisine ilham alan Küba yönetimi ile Çin Emperyalizmi aras›nda ekonomik iliflkiler de geliflmektedir. Çin flirketlerinin yat›r›mlar›, Çin’in sundu¤u ve Sovyet dönemini and›ran ucuz kredi ve garantileri bu geliflimi göstermektedir. 2004’de Küba’n›n esas ticaret ortaklar› Çin ve Venezüella oluyor. Çin ayr›ca Küba’dan her y›l 4 bin ton nikel alaca¤›n› garanti ediyor ve plastik ve petrol alanlar›nda da yat›r›mlar›n› art›raca¤›n› belirtiyor. Küba 1997’de ‹spanya, Fransa, Kanada, ‹talya ve Almanya’dan 32 milyon dolar, BM’den ise 35 milyon dolar yard›m alm›fl. ABD ise t›bbi ve insani yard›m ad› alt›nda 199298 aras› Küba’ya 227 milyon dolar yard›mda bulunmufl. Hem Küba’ya yönelik yard›mlar, hem ABD’den akan havaleler hem de ABD’nin Küba ticaretindeki üst s›ralardaki yeri ABD’nin ambargosunun boyutunu da göstermektedir. Küba, 2003 y›l›nda ise 42.9 milyon dolar kredi alm›fl. Bunun 9 milyon dolar›n› Çin, 10 milyon dolar›n› ise IMF ve OPEC vermifl. Rusya D›fl Ekonomik ‹liflkiler Bakan› Pyotr Aven, 1992’de yapt›¤› aç›klamada Küba’n›n Rusya’ya olan borcunun 75 milyar dolar oldu¤unu belirtmifltir. Bu dönemde Paris Club’a 7 milyar dolar ve Do¤u Avrupa ülkelerine ise 4 milyar dolar borcu bu-
lunmaktayd›. 2005 y›l›nda ise Küba’n›n Rusya’ya borcu 15 milyar dolar civar›nda, di¤er ülkelere olan borcu ise 13.1 milyar dolard›. Bu ülkeler aras›nda Japonya da üst s›ralardad›r. 1994’den bu yana ülkenin en büyük gelir kayna¤› de¤iflti. Daha öncesinde ilk s›rada fleker bulurken 1994’den bu yana turizm ilk s›ray› ald›. 1998’de turizm 1.8 milyar dolar gelir getirirken flekerinki 600 milyon dolard›. 2005 y›l›nda ise Küba’ya 2.3 milyon turist geliyor ve 2.6 milyar dolar gelir b›rak›yor. Küba yönetimi turizmi Özel Dönem’den ç›k›flta ve kalk›nmada anahtar gözüyle bak›yor. Turizmle birlikte inflaat, telekomünikasyon, g›da vb. sektörlerin de geliflti¤i vurgulan›yor. Ancak turizmle birlikte turizmle u¤raflanlarla u¤raflmayanlar aras›ndaki fark büyüyor, fuhufl, karaborsa, dilencilik art›yor.
Sonuç Bu yaz›da genel olarak Küba’n›n RSE’nin da¤›lmas›n›n ard›ndan tuttu¤u yol üzerinden bir fikir vermeye çal›flt›k. Aç›kt›r ki yukar›da çizdi¤imiz tablo, sanayi devrimini gerçeklefltirmifl, ba¤›ms›z, sosyalist bir ülkenin tablosu de¤ildir. Daha çok emperyalist-kapitalist sistem içinde ba¤›ml›, yar›-sömürge bir ülke görüntüsü vermektedir. Bu hem Küba yönetiminin ideolojik-politik durufluyla hem de izledi¤i ekonomik politikalarla ilgili bir meseledir ve esas olan Küba yönetiminin revizyonist hatt›d›r. Baflkan Mao’nun da belirtti¤i gibi politika ekonomiye kumanda eder. ‹zlenen politika o ülkenin ekonomik
39 mifl, ba¤›ml› bir ülkenin emperyalist tekellerle eflit koflullarda pazarl›k yapmas› mümkün de¤ildir. Bu nedenle Küba yönetimi di¤er yar›-sömürge ülkeler gibi tavizler vermifl ve ba¤›ml›l›¤›n› derinlefltirmifltir. Küba yönetiminin bugün savundu¤u tek mevzu sosyal yönüdür. Küba’da e¤itim ve sa¤l›k alan›nda önemli geliflmeler sa¤lanm›flt›r. Halka bu hizmetler ücretsiz sunulmaktad›r. Elektrik, su vb. faturalar ayda 1 pesoya sabitlenmifltir. Maafl›n yan›nda herkese her ay temel ihtiyaç malzemeleri da¤›t›lmaktad›r. Çocuk ve yafll›lara verilen hizmet bilinen bir gerçektir. Ancak bunlar o ülkede proletarya diktatörlü¤ünün bulundu¤u, o yönetimin ülkeyi s›n›fs›z bir topluma götürdü¤ü, herkesin
üba tarihinde sosyalist bir dönem yaflamam›flt›r. Popülist bir önderlikle devrimi gerçeklefltiren Küba halk› karfl›s›nda modern revizyonist Sovyet yönetimini bulmufltur.
K
K
eme¤inin karfl›l›¤›n› ald›¤›n› göstermemektedir. Birçok emperyalist ve yar›-sömürge ülkede belli dönemlerde halka böylesi hizmetler verilmekte veya devletlefltirme, toprak reformu vb. uygulamalar gerçeklefltirilmektedir. Ülkemizde de s›n›f mücadelesinin daha geliflmifl oldu¤u 70’li y›llarda ve daha öncesinde e¤itim, sa¤l›k vb hizmetler ücretsizdi. Bugün bile devletin bu yönlü hizmet-
ler verdi¤ini iddia etti¤i okullar, hastaneler mevcuttur. Ancak bunlar TC’nin kuruluflundan bu yana faflist ve emperyalizme ba¤›ml› bir ülke oldu¤u gerçe¤ini de¤ifltirememektedir. Stalin ve Mao yoldafllar›n ö¤retilerini reddeden, dünya çap›ndaki silahl› devrim mücadelelerinin de¤il de reformist önderliklerin yan›nda yer alan, modern revizyonizmin bayraktarl›¤›n› yapan, emperyalist güçler karfl›s›nda ba¤›ms›z bir durufl sergileyemeyen Küba’n›n sosyalist olmas›n› bir yana b›rakal›m halkç› veya anti-emperyalist olarak nitelemek bile mümkün de¤ildir.
Venezüella, Chavez ve 21. Yüzy›l›n “Sosyalizmi” Yukar›da niteli¤ini belli hatlar›yla ortaya koymaya çal›flt›¤›m›z Küba’y› dost ülke, Kastro’yu da dost olarak niteleyen Venezüella ve Chavez gerçekli¤ine gelecek olursak; öncelikle Venezüella’daki süreci ve Chavez’i hangi düzlemde tart›flaca¤›m›z› açmak gerekiyor. Zira baflka faktörler olmasa Venezüella’y› emperyalist-kapitalist sistemin bir parças› olarak bu düzlemde tart›flmak gayet do¤al olurdu. Ancak bugün Chavez kendini “21. Yüzy›l›n Sosyalizminin” yarat›c›s› olarak kabul etmekte, ülkemizde de uluslararas› düzlemde de çeflitli çevrelerce “halklar›n umudu” olarak gösterilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu noktada Chavez’li Venezüella sürecini sosyalizm düzleminde tart›flmak, 21. Yüzy›l›n “sosyalizminin” nas›l bir fley oldu¤una bakmak ihtiyac› has›l olmaktad›r. Bunun yan›nda
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
yap›s›n› da belirler. Sosyalist bir ülkede revizyonistler iktidar› gasp edebilirse o ülkenin uzun süre sosyalist kalmas› mümkün olamaz. Revizyonist yönetimler ülkeyi kapitalist yola sokar. Baflkan Mao’nun bu ö¤retileri tekrar tekrar kan›tlanm›flt›r. Hem Sovyetlerde hem de Çin’de sosyalizmden geriye dönüfller revizyonist yönetimlerle birlikte gerçekleflmifltir. Küba tarihinde sosyalist bir dönem yaflamam›flt›r. Popülist bir önderlikle devrimi gerçeklefltiren Küba halk› karfl›s›nda modern revizyonist Sovyet yönetimini bulmufltur. Küba yönetiminin revizyonizme teslimiyeti ile Küba ABD’den kazand›¤› ba¤›ms›zl›¤› baflka bir güce teslim etmifl ve Rus Sosyal Emperyalizmi’nin sömürgesi olmufltur. RSE’nin son dönemlerinde Castro yönetimiyle yaflanan sorunlar ve Castro yönetiminin halk üzerindeki etkisi ve kurulu bürokratik mekanizma RSE’nin çöküflünün Küba’dan cevap bulmas›n› engellemifltir. Küba yönetimi ayakta kalabilmek içinse öz-elefltirel bir yaklafl›m sergileyerek ba¤›ms›z, sosyalist bir ülkeye do¤ru yönelmemifl (zaten bu yönetimin öznel istemiyle ilgili bir mesele de¤il, onun s›n›fsal durufluyla ilgilidir) tam tersine emperyalist-kapitalist sistemle daha fazla bütünleflme yolunu tutmufltur. Bugün Küba yönetimi üzerinde Rusya’n›n, Kanada’n›n ve AB’nin ciddi etkisi bulunmaktad›r. Çin, h›zl› bir flekilde yükselerek Küba ekonomisi üzerinde söz sahibi olmaya bafllam›flt›r. Ancak Küba yönetimi yabanc› sermaye ile eflit koflullarda masaya oturamamaktad›r. Sanayisi geliflme-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
40 tart›flmak zorunda oldu¤umuz bir di¤er yan› da, Venezüella ve Chavez gerçekli¤ine antiemperyalizm anti-ABD’cilik ve “halkç› iktidarlar” ba¤lam›nda da bakmak oluflturuyor. Chavez’in 1992’de “yurtsever” bir subay olarak çürümüfl yönetime karfl› askeri darbe giriflimi baflar›s›zl›kla sonuçlanm›fl ve fakat alt› y›l sonra, 1998’de yap›lan seçimlerde oy verenlerin % 56’s›n›n oyuyla iktidara gelmifltir. 8 y›ll›k iktidar›n›n ilk dönemlerinde dünya kamuoyunda pek fazla bir yer iflgal etmemiflse de özellikle son y›llarda en çok konuflulan liderlerden biri olmufltur. Kendinden önceki devlet baflkanlar› Carlos Andres Perez ve Rafael Caldera gibi O da, sosyal politikalara a¤›rl›k verece¤i vaadiyle baflkanl›k koltu¤una oturmufltu. Perez ve Caldera, iktidara gelmeden önceki bu söylemlerine karfl›n uygulad›klar› emperyalizmin neo-liberal politikalar›n› iliklerine kadar hisseden, özellikle topraks›z köylülerin ve iflsiz iflçilerin yani Venezüella toplumunun en yoksullar›n›n zoruyla iktidarlar›n› terk etmek zorunda kalm›fllard›. Venezüella yoksullar›, t›pk› di¤er Latin Amerika ülkelerinde oldu¤u gibi önemli mücadele deneyimlerine sahip olan bir baflkald›r› gelene¤ine sahiptir. ABD’nin arka bahçesi ve emperyalist neo-liberal politikalar›n laboratuar› durumundaki Latin Amerika ülke halklar›n›n mücadelesi bugün de emperyalizm için bir korku, dünya halklar› için ise umuttur. Arjantin, Bolivya, Venezüella, Meksika vb. Latin Amerika ülkelerinde yaflanan bu ayaklanmalar sonucu ve özellikle
1990’lardan itibaren bu halk hareketlerini dalgas›n› arkas›na alarak popülist söylemlerle sözde halkç› kifliler öne ç›karak seçimlerde iktidara gelmifllerdir. Bu geliflmeler bir yan›yla halk›n sosyalizme olan özlemini dile getirdi¤i için olumlu bir geliflmeyken di¤er yan›yla bu iktidarlar›n hiçbirinin sosyalizmle alakas›n›n olmamas› ve fakat di¤er yandan bu söylemle genifl kitlelerin mücadelesinin önüne ciddi setler çekmesi olumsuz yan›n› oluflturmaktad›r. Venezüella’da da 27 fiubat 1989’da dönemin baflkan› Carlos Andres Perez, IMF’nin talimat›yla kemer s›kma programlar›na bafllay›nca baflkent Caracas ve civar›ndaki gecekondu bölgeleri aya¤a kalkm›fl; halk›n g›da gibi temel yaflamsal ihtiyaçlar›n› bu hükümetin IMF ile ortaklafla kendinden sak›nd›¤›n› söyleyerek ayaklanmas› hem Venezüella’n›n yak›n tarihi aç›s›ndan ve hem de Chavez aç›s›ndan önemli bir geliflme olmufltur. Bu ayaklanmada dükkanlar› ya¤malayan binlerce insan sokak ortas›nda “vur emri” verilen askerlerce katledilmifltir. Chavez’in de kat›ld›¤› ve Caracazo ad› verilen ayaklanma sonucu iki hükümet devrilmifltir. Venezüella yoksullar›n›n Caracazo ayaklanmas›ndan tan›d›¤› Chavez, bu süreci iyi de¤erlendirmifl, seçim propagandalar›nda direkt bu kesimi hedef alm›fl, bu halk hareketinin etkisini kullanarak ve popülist söylemlerle iktidara haz›rlanm›flt›r. Nüfusun yüzde 67’sinin günde iki dolardan, yüzde 36’s›n›n da günde bir buçuk dolardan az bir gelire sahip ol-
du¤u 1998 Venezüella’s›nda Chavez’in bu “anti-emperyalist”, “ulusalc›” ve “radikal demokrasi” içerikli vaatleri bu yoksul kesimlerde özellikle yank›s›n› bulmufl, nihayetinde 8 Aral›k 1998 seçimlerinde iktidar koltu¤una oturmufltur.
Venezüella ve Proletarya Diktatörlü¤ü Burada dikkat edilmesi gereken birinci nokta, seçimlerle iktidara gelen Chavez’in, burjuva devlet erkine hiçbir flekilde dokunmay›p, ayn› mekanizmay› kullanmaya devam etmesidir. Oysa daha 1872’de Komünist Manifesto’ya Marks ve Engels taraf›ndan yaz›lan son önsözde, “... Komün, iflçi s›n›f›n›n haz›r devlet makinesini ele geçirip, onu kendi amaçlar› için harekete geçiremeyece¤ini kan›tlam›flt›r” (abç) denilmektedir. Zaten seçildi¤i dönemde sosyalizm iddias›nda olmayan Chavez için bu al›nt› çok yersiz karfl›lanabilir, ancak bugün onun en hafif deyiflle “sosyalizm yolunda ilerledi¤i”ni iddia eden “Marksistler” için bir kez daha okunmas› gereken bir gerçekli¤i ifade etmektedir. Reformizm ve revizyonizmin Marksizm’e yönelik tahrifatlar›nda bafl s›ray› alan proleter devlet ya da daha net ifadeyle proletarya diktatörlü¤ü meselesi, Venezüella aç›s›ndan bir kez daha tart›fl›lmay› hak ediyor. Çünkü: “Proletarya diktatörlü¤ü sorunu, her fleyden önce proleter devrimin temel içeri¤i sorunudur. Proleter devrim, bu devrimin hareketi, kapsam› ve baflar›lar› ancak proletarya diktatörlü¤ü ile ete-kemi¤e bürünür. Proletarya diktatörlü¤ü, proleter
devrimin aleti, organ›, onun en önemli üssüdür; birinci olarak, devrilen sömürücülerin direniflini bast›rmak ve kendi kazan›mlar›n› sa¤lamlaflt›rmak, ikinci olarak proleter devrimi sonuna kadar götürmek, devrimi sosyalizmin tam zaferine kadar götürmek için oluflturulmufltur.” (Stalin) Chavez’e hayranl›kla bakan, onun özellikle ABD’ye (ileride de görülece¤i gibi gerçekte Bush yönetimine) karfl› sivri ç›k›fllar›na özenen ama kendilerini Marksist-Leninist olarak tan›mlayanlar aç›s›ndan Marksist olman›n en önemli k›stas›n› bir kez daha yineleyelim: “Yaln›zca s›n›f mücadelesini kabul eden biri henüz Marksist de¤ildir, henüz burjuvaca düflünmenin ve burjuva siyasetinin s›n›rlar› içinde biri olabilir. Marksizm’i s›n›f mücadelesi ö¤retisiyle s›n›rlamak, onu budamak, bozmak, burjuvazi için kabul edilebilir bir fleye indirgemek demektir. Ancak s›n›f mücadelesinin kabulünü, proletarya diktatörlü¤ünün kabulüne dek geniflleten kifli bir Marksist’tir.” Peki, Marksist olunmadan sosyalist olunabilir mi ya da sosyalizme yürünebilir mi? Bu sorunun
yan›t›n› iddia sahiplerine b›rakal›m. Burjuva sömürücülere ait devlet erkini “paramparça” etmeden, dolay›s›yla proletaryan›n iktidar biçimi olan proletarya diktatörlü¤ü olmadan “sosyalizm” deneyimi en yak›n tarih aç›s›ndan Allende’nin fiili’sinde en trajik sonla yaflanm›flt›, ki Allende ile Chavez’i karfl›laflt›rmak elmayla muzu karfl›laflt›rmak kadar anlams›zd›r... Marks, “Hegel, bir yerde, flöyle bir gözlemde bulunur: bütün tarihsel büyük olaylar ve kifliler, hemen hemen iki kez yinelenir. Hegel eklemeyi unutmufl: birinci kez trajedi olarak, ikinci kez komedi olarak” demiflti. Yoruma aç›k... Venezüella’da olan› ise bir al›nt›yla aktaral›m: “Venezüella’da çok ciddi reformlar gerçeklefltirildi; ama bir devrimden söz etmemiz henüz mümkün de¤il. Egemen s›n›f konumunu koruyor. Chavez’e karfl› darbeyi destekleyen Venevizyon ve Globovizyon medya imparatorluklar›n›n varl›¤›n› sürdürmesi bunun bir göstergesidir. Eski devlet ayg›t› da yerinde duruyor ve reform sürecinin ilerletilme-
sine, ça¤r› Chavez’den bile gelse fren bas›yor. Bu devlet iflçilerin, kent yoksullar›n›n ve köylülerin ç›karlar› do¤rultusunda toplumun yeniden yap›land›r›lmas›n› garantileyen bir mekanizma sa¤lam›yor.” (abç) (Chris Harman-International Socialism Journal Say›: 109. Dossier: Reform and revolution in Venezuela makalesinden)
Kapitalizmin ehlilefltirilmesinden 21. Yüzy›l Sosyalizmine geçifl ve uygulamalar Venezüella’da yaflananlara dönecek olursak, Chavez, iktidara geldi¤i ilk dönemlerde “vahfli kapitalizm”den bahsetmifl ve “temiz” ve “sosyal” bir kapitalizm istemini vurgulam›flken, kapitalizmin vahfletinin ehlilefltirilebilece¤i fikrinin kitleler nezdinde para etmedi¤ini gördükçe bu söylemini “Yeni Tarihsel Proje ve 21. Yüzy›l Sosyalizmi” olarak de¤ifltirmifltir. Henüz bu projenin ve 21. yüzy›l sosyalizminin nas›l bir fley oldu¤u net olarak ifade edilmemifltir, ancak Chavez’in kimi yerlerde yapt›¤› konuflmalarda hep temel argü-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
41
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
42 man olmay› sürdürmüfltür. Bu söylem, özellikle emperyalizmin 1990’larla birlikte yükseltti¤i ideolojik sald›r› bombard›man› karfl›s›nda dümen k›rm›fl, ya da ayaklar›n›n üzerinde zorlukla durmay› baflaranlar üzerinde büyük bir heyecan yaratmaktad›r. Çünkü Sovyetler Birli¤i’nin Rus Sosyal Emperyalizmi’ne evrildi¤ini görmeyen/kabul etmeyen bu çevreler 1980’lerin sonlar›nda dünya ölçe¤inde “sosyalizm” nezdinde yaflanan geliflmeler karfl›s›nda “flok” olmufllar; kimileri burjuva ideologlar›n›n yaratt›¤› “reel sosyalizm öldü” söylemleriyle tamamen ortak bir flekillenifle girerek bu ideolojik çat›flmada saf›n› burjuvaziden yana belirlemiflken, kimileri ise yine “reel sosyalizm öldü” retori¤ini kullanarak, günümüze uygun “sosyalizm” aray›fllar›na girmifllerdir. ‹flte özellikle bu kesim sözde dogmatizmden kurtulmak ad›na burjuva ideologlardan daha tehlikeli politikalar ve yaklafl›mlar ileri sürmüfllerdir/sürmektedirler. Zaten “sosyalizmin son kalesi Küba’n›n” gölgesine s›¤maya çal›flan baz› kesimler de Chavez’in 21. yüzy›l “sosyalizminden” etkilenen kesimlerden olmufllard›r. Chavez’in 21. yüzy›l›n “sosyalizmine” dair aç›klamalar›, yetersiz de olsa belli fikirler vermektedir. Ancak bu söylemin ard›nda yatanlar› en iyi flekilde Venezüella’da uygulanan politikalara bakarak görebiliriz. Ne diyor Chavez: , “Her geçen gün daha fazla inan›yorum ve hiç flüphem yok ki, pek çok ayd›n›n söyledi¤i gibi, kapitalizmi aflmak zorunludur. Fakat kapitalizm, kapitalizmin içinden de¤il,
sosyalizm sayesinde, eflitlik ve adaletin oldu¤u gerçek sosyalizm sayesinde afl›labilir. Ama yine inan›yorum ki, bunu demokrasi alt›nda yapmak mümkündür, fakat Washington’un dayatt›¤› tipte bir demokrasi de¤il” “Her fleyin bafl›na, makineleri veya devleti de¤il insan› koyan, insanc›l sosyalizm.” (2005 Oca¤›nda Brezilya’da Dünya Sosyal Forumu’nda yapt›¤› konuflmadan) “Hedeflerimizi kapitalizmle baflarmam›z ya da bir ara yol bulmam›z olanaks›z. Bütün Venezüella’y› yeni yüzy›l›n sosyalizmi yolunda yürümeye ça¤›r›yorum.” (1 May›s konuflmas›ndan) “21. Yüzy›l Sosyalizmi, Chavez’in bir seneden fazla bir süredir uygulad›¤› bir model. Burada vurgulanmak istenen, daha önceki modellerden farkl› bir karakterde olmas›. Bu model Venezüella’ya ait olmal› ve özgün karakterler tafl›mal›. 21. Yüzy›l Sosyalizmini teoride ve pratikte gelifltirme sürecindeyiz. Venezüella’da flu anda yapt›¤›m›z ulusal özgürleflmeyi sa¤lamak ve Amerika Birleflik Devletleri’nden ba¤›ms›zlaflmak. Hem politik, hem ekonomik hem de kültürel alanlarda ba¤›ms›zl›¤› hedefliyoruz.” (Carlos Aquino-Venezüella Kominist Partisi gençlik kolu baflkan›) “Benim görüflüme göre, bugün Venezuela’da yap›labilecek tek fley Lenin’in Yeni Ekonomik Politika’da yapt›¤› fleydir. Sosyalizme do¤ru ad›m at›lmas› yönündeki di¤er tüm giriflimler bugünkü koflullar alt›nda sistemin h›zla çökmesine yol açacakt›r, çünkü bunu uygulayacak bir iktidar temeli
yok. Burjuva devlet y›k›lmam›flt›r, sadece kendini yeni bir yönetim tarz› biçiminde reorganize etmifltir. Kilise etkisini kaybetmemifltir. Büyük medyan›n yüzde sekseni hükümete karfl› olan büyük flirketlerin elindedir. Küba ve Sovyetler Birli¤i’nde olan fleyin bir taklidine izin verecek olan bir iktidar korelasyonu da yoktur. Yeni ekonomik politika, flimdiye kadar bir kenara itilmifl olan toplumsal kesimleri güçlendirecek flekilde düzenlenmelidir: küçük çiftçiler, sanayi iflçileri, esnaf. Do¤al olarak bu otomatik olarak sosyalizme yol açmaz.” (Meksika’da bir akademisyen olarak görev yapan Heinz Dietrich Venezuela: A Serious Alternative for Latin America) Tüm bu ve benzeri söylemlerden Chavez’in sosyalizminin nas›l bir fley oldu¤unu ç›karmak mümkün görünmüyor, bu nedenle onun pratiklerine bakmak gerekiyor. Chavez iktidara geldikten hemen sonra yeni bir anayasay› kabul edecek bir kurucu meclis için referanduma gitme önerisinde bulundu. Aral›k 1999’da kabul edilen ve ülkenin ad›n› “Bolivarc› Venezüella Cumhuriyeti” olarak de¤ifltiren Anayasadaki de¤iflikliklerin temel hedefi çürümüfllü¤ü tüm yoksullar taraf›ndan aç›kça görülen politik sistemi “yeniden infla” etmekti. Yeni anayasaya göre petrol sanayiinin yeniden yap›land›r›lmas›, tüm halka sa¤l›k hizmeti alma hakk›, topraks›z köylülerin toprak alma hakk› ve temel sendikal haklar getiriyordu. “Venezüella’da Bolivarc› bir devrimin bafllad›¤›n› söyleyen Chavez’in ilk icraatlar›n-
dan biri de ülkenin milyarlarca dolarl›k petrol gelirini hortumlamakla suçlad›¤› Venezüella devlet petrol flirketinin (PDVSA) yöneticilerini görevden uzaklaflt›rmak oldu. Petrol gelirlerinin önemli bir bölümü ‘misyon’ ad› verilen farkl› sosyal programlara aktar›ld›. Sa¤l›k misyonuyla ülke genelindeki yoksul bölgelerde yaklafl›k 5 bin klinik kuruldu. Buralarda verilen ücretsiz sa¤l›k hizmeti sayesinde daha önce hastane yüzü görmemifl 1.5 milyon kifli tedavi olana¤›na kavufltu. Önceki dönemlerde büyük toprak sahiplerine çeflitli ayr›cal›klar tan›narak tahsis edilmifl 3 milyon hektar arazi, 70 bin yoksul aileye da¤›t›ld› ve köylülere düflük faizli krediler sa¤lad›. Bafllat›lan okuma-yazma ve e¤itim kampanyas› ile 1.5 milyon yoksula ücretsiz temel e¤itim verildi. Okula kay›t olamayan çocuklar›n % 90’› okula kaydoldu, yüz binlerce kifli maddi olanaks›zl›klar yüzünden yar›da b›rakmak zorunda kald›klar› lise ve üniversite e¤itimlerini tamamlad›. Ve kimli¤i bulunmayan ve bu yüzden de vatandafll›k haklar›ndan yararlanamayan yüz binlerce kifliye kimlik da¤›t›ld›.” (Can Ertuna-Bolivarc› Devrimin Anatomisi) Toplumun en zengin % 10’luk kesimin gelirinin en fakir % 10’unun tam 62 kat› oldu¤u Venezüella için bu sosyal programlar›n çok önemli oldu¤u aç›kt›r. Ancak burada tart›flt›¤›m›z konu, 21. Yüzy›l Sosyalizmi gibi büyük bir iddia ve adland›rmad›r. Bu nedenle bu programlara daha yak›ndan bakmak gerekmektedir. Öncelikle fabrikalar›n kamu-
laflt›r›lmas› ve Toprak Reformu olarak adland›r›lan toprak da¤›t›m›yla bafllayal›m; Venezüella ekonomisinin temeli olan petrolün kamulaflt›r›lm›fl flirketler taraf›ndan iflletilmesi ile ilgili olarak flu al›nt› çarp›c› bilgiler vermekte: “Venezüella petrolünün kamulaflt›r›lm›fl flirketler taraf›ndan iflletilmesi genellikle kafa kar›fl›kl›¤› yarat›yor. Bu imaj, özellikle uluslararas› arenada 2000 sonras› dönemde özendirildi. Venezüella devlet petrol flirketi PDVSA, yabanc› petrol flirketlerinden oluflan bir sanayiyi miras ald›. Kamulaflt›rma, 14 Venezüella flirketi yaratt›. Ancak bunlar eski flirketlerin sadece bir yans›mas› de¤ildi. Yeni flirket yöneticileri, eski özel sanayiden devral›nd›. Bunlar da özel sektör yöntemlerini ve eski patronlar›na ba¤l›l›klar›n› sürdürdüler. PDVSA, bir gözlemcinin de belirtti¤i gibi, bir Truva at› olarak ifllev gördü. Petrol iflçileri ayn› yap›lara s›k›flt›r›ld›lar. Ayr›cal›kl› bir katman olarak ücretlerini dolar üzerinden almaya devam ettiler. Sendikalar› ise Punto Fijo ittifak›n›n vazgeçilmez bir parças› olan Venezüella ‹flçi Kongresi’ne ba¤l›yd›. PDVSA, uluslararas› petrol piyasalar›nda çok uluslu flirketlerle iflbirli¤i politikas›n› sürdürdü. PDVSA, off-shore flirketleri kurarak son derece flüphe uyand›ran hizmet sözleflmeleri ve petrolün yeniden sat›fl› arac›l›¤›yla flirket kârlar›n› emdi. fiirketin ald›¤› baz› yabanc› rafineriler kârs›zd› ve PDVSA bu rafinerileri ayakta tutmak için onlara piyasa fiyat›n›n alt›nda petrol temin etti. ‘PDVSA’n›n varil bafl›na üretim maliyetleri flu anda Exxon
Mobil, Shell veya Chevron Texaco’nun üretim maliyetlerini üç kat›.’” (abç) (Mike Gonzales- Venezuela: Many Steps To Come) Ayr›ca son dönemde duyurulan Texaco ve Exxon Mobil’in Orinoco bölgesinde petrol ve gaz üretim anlaflmas›n›n koflullar› flirketlerin lehine olmas› da kamulaflt›rmaya nas›l bak›ld›¤›na dair önemli bir ipucudur. Yine kamulaflt›rmak için incelemeye al›nd›¤› söylenen 136 fabrikay› da sahipleri taraf›ndan iflletilmeyen fabrikalar oluflturmakta. Chavez, “‹fllenmeyen toprakta oldu¤u gibi. Nas›l ifllenmeyen topra¤› kabul edemezsek ayn› flekilde iflletilmeyen fabrikay› da kabul edemeyiz” diyerek fabrikalar›n kamulaflt›r›lmas›ndan ne anlad›¤›n› ve kamulaflt›rma sürecinin nas›l iflletildi¤ini göstermektedir: “E¤er iflverenler üretime bafllamazlarsa fabrikay› kamulaflt›r›p biz iflletece¤iz.” Di¤er yandan da bu ad›mlar› dahi “tedirginlikle” karfl›layan patronlar rahatlat›l›yor: “Üretime yeniden bafllayabilmeniz için sizlerle birlikte çal›flmay› istiyoruz.” Ekili topraklar›n yüzde sekseninin üreticilerin yüzde beflinin elinde bulundu¤u ülkede topra¤›n kamulaflt›r›lmas› da karikatür olarak kal›yor. A¤ustos 2004 referandumundan sonra yapt›¤› konuflmada Chavez “Gerçek bir kanser olan bu tarihsel sorunla yüzleflme vakti gelmifl bulunuyor. Bu devasa toprak sahipli¤i mevcut oldukça hiçbir kalk›nma projesini ilerletmemiz mümkün de¤ildir” diyor ama asl›nda mülkiyet sorununu hedef alm›yordu. Ocak 2005’te konuyla ilgili ç›kart›-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
43
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
44 lan kararnamenin hedefine de kâr beklentilerine göre en verimli topraklar› ço¤u kez ekmeyen ve sahip olduklar› topra¤› tamamen nadasa b›rakan “latifundiya” sahipleri konuluyordu. Yukar›da bahsedilen 70 bin aileye devredilen üç milyon hektar toprak da bu latifundiyac›lara aittir. Bu konudaki en büyük elefltiri de Venezüella Köylü Kongresi taraf›ndan geliyor ve tar›m reformunun befl bin hektar›n üzerinde ekilmeyen topraklarla s›n›rl› kalmas› elefltiriliyordu. (Masis Kürkçügil-Hugo Chavez ve Devrimde Devrim) Venezüella gibi bir ülke aç›s›ndan sa¤l›k, e¤itim gibi konularda uygulanan sosyal programlar oldukça önemli geliflmelerdir. Ancak sonuçta halk›n yoksullu¤u sonucu olan bu konulardaki yoksunluklar›n kökeni ortadan kald›r›lmad›kça yoksulluk sürecektir. Yani kapitalist sistem tüm kurum ve kurulufllar›yla ortadan kald›r›lmad›kça kölelik düzeni yoksullu¤u üretmeye devam edecektir. Nitekim Kürkçügil’in kitab›nda aktar›lan romanc› Maurice Lemoine’›n a¤z›ndan bu durum flu flekilde nitelendiriliyor: “Demagoji yapmadan söylenebilir ki, sa¤l›¤a ulaflabilen bir yoksul, eskisinden daha az yoksuldur. E¤itime ulaflabilen bir yoksul, kendini savunmak için daha donan›ml› hâle geldi¤inden, eskisinden daha az yoksuldur.” Yani eskisinden daha az yoksul ama yine de yoksul!!! Chavez’in yoksullu¤u azaltma projelerinin en önemli unsurlar›ndan biri bize hiç de yabanc› olmayan önerileri içeriyor. Dünya çap›nda en bilindik Sivil Toplum Kurulufllar›n-
dan olan Frans›z ATTAC örgütünün önerdi¤i Tobin Vergisi ile patronlar› k›zd›rmayacak bir öneri getirmekte Chavez: “Bu toplant›larda, son befl ya da alt› y›ld›r dünyaya, bu k›tada ve dünyada sosyal bir ola¤anüstü hal deklare etmenin gereklili¤ini ve askeri harcamalar› azaltarak, çürüme ve uyuflturucu trafi¤i sermayesine karfl› çal›flarak bir çeflit Uluslararas› ‹nsani Fon yaratmay› önermekteyiz. Baz› Avrupal›lar›n Tobin Vergisi ad›n› verdi¤i, dünyada genifl kay›tlar ve ba¤›fllar üzerinden bir vergi. Hükümetlerin ve toplumun; insan neslinin yaflam›n› sürdürmesi ve bar›fl için gerekli olan asgari düzeyi elde etmek için tarihi bir ittifak› ilerletmesine izin verecek bir fon yaratmak.” ‹flte Chavez’in yoksullu¤u azaltmak için öne sürdü¤ü müthifl fikir! Venezüella’daki bu reformlara karfl›n özellikle son süreçte Chavez’in patronlarla daha da yak›nlaflma çabalar› iflçi s›n›f›ndan tepkilerle karfl›lan›yor. D›flar›dan Chavez ve uygulad›¤› programlar övgüye de¤er bulunup yere gö¤e s›¤d›r›lmazken, ülke içinden hoflnutsuzluklar kendini d›fla vuruyor. Chavez yanl›s› sendika olan Union Nacional de Trabajadores (UNT)’nin lideri Orlando Chirinos; Venezüella’daki iflçilerin durumunu flöyle özetliyor: “‹flçiler mutlu olmad›¤›nda onlar› mutluymufl gibi gösteren bir kamu sektörümüz var. Emperyalizme karfl› ülkenin ba¤›ms›zl›¤›n› ve egemenli¤ini savunmak için iflçilerin ihtiyaçlar›n› karfl›layan koflullara ihtiyac›m›z var.” Chirinos, El Mundo gazetesinde yapt›¤› röportajda hükümetin iflçi poli-
tikas›n› elefltiriyor. Baflkan Chavez “asgari ücret üzerine tek tarafl› aç›klamalar yapmay› b›rakmak zorundad›r. ‹ki y›ld›r bunu talep ediyoruz ve bunu tamamlad›k, fakat bir problem var... ‹flçiler ülke çap›nda asgari ücret alm›yorlar.” Chirinos Chavez’in baflkanl›¤›n›n bafllang›c›nda hükümetin geçirdi¤i ifl yasalar›n› da, patronlar›n eline çok fazla güç verdi¤ini söyleyerek elefltiriyor: “‹flverenler istedikleri zaman iflçilerini tek tarafl› olarak iflten atabilir.” Ayn› flekilde çelik iflçileri sendikas›n›n liderlerinden olan ve Chavez’i dostu olarak tan›mlayarak onun liderli¤ine sayg› duydu¤unu ifade eden Ramon Machuca da Chavez’i elefltirenler aras›nda. UNT Sendikas› A¤ustos 2003’te patronlar›n yan›nda yer alarak Chavez’e karfl› darbe örgütlenmesine de kat›lan CTV Sendikas›na karfl› kurulmufltu. Jimenez diktatörlü¤üne karfl› ilerici bir örgüt olarak kurulan CTV k›sa bir süre sonra burjuva partilerin ç›karlar›n›n sözcüsü haline gelmiflti. CTV, ABD’nin bölgedeki anti-komünist eylemlerinin iflbirlikçili¤ini yapm›fl ve Amerikan Özgür Eme¤i Gelifltirme Enstitüsü taraf›ndan finanse edilmiflti. CTV’nin gerçek yüzü a盤a ç›kt›kça ona ba¤l› sendikalar 2003 y›l›nda birleflerek Chavez yanl›s› UNT’yi kurdu. UNT özellikle kamu sektöründe daha büyük bir güce sahip. 20034’de imzalanan toplu sözleflmelerin yüzde 76.5’i UNT’nin, 20.2’si CTV’nin. Ayn› dönemde özel sektörle imzalanan sözleflmelerin yüzde 50.3’ü UNT’ye aitken, yüzde 45.2’si CTV’ye ait durumda. (‹statistikler Monthly Review’un Ha-
ziran 2005 say›s›nda yay›mlanan Jonah Gindin’in “Made in Venezuella” makalesinden al›nm›flt›r.) Bugün UNT içinde ve çevresinde hükümete bu denli yak›n bir duruflun tehlikelerine iflaret ederek bu duruma muhalefet edenlerin say›s› art›yor. 2001’de SIDOR çelik fabrikas›n›n özellefltirilmesine karfl› Chavez taraftarlar›n›n karfl› ç›kmas›na ra¤men önemli bir grev örgütleyen Machuca birçok UNT liderinin hükümetten ba¤›ms›z bir s›n›f konumuna sahip olmayan bürokratlardan olufltu¤u konusundaki kayg›s›n› ifade ediyor. (Mike Gonzales-age) Chavez yönetimi IMF ile olan iliflkilerinde diz çökmeyeceklerini, IMF’nin programlar›n›n halka yoksulluk ve kölelikten baflka bir fley getirmeyece¤inin alt›n› çizerken, di¤er yandan Chavez’in, yönetiminin ilk dönemlerinde IMF ile teknik yard›m anlaflmas› imzalamas› genellikle unutuluyor. 2004 Aral›k ay›nda IMF’nin Venezüella hükümetiyle iliflkilerini yumuflatmak amac›yla Venezüella Merkez Bankas› ve Planlama Bakan› Jorge Giordani ve yine Bankan›n bir yönetim kurulu üyesinin davetiyle yüksek düzeyde bir delegasyonunu göndermesi “IMF ile flört” olarak yorumlanm›flt›. Chavez direkt kendisi bu görüflmelere kat›lmasa da, 7 Aral›k’ta IMF’nin Venezüella ekonomisi üzerindeki pozitif etkisini olumlu karfl›lad›¤›n› ve farkl›l›klar›na ra¤men ülkenin kap›lar›n›n aç›k oldu¤unu ifade etmiflti: “Her ne kadar IMF’nin politikalar›na tamamen kat›lmasak da, ve kendi kararlar›m›z› tamamen özgür ve ba¤›ms›z bir
flekilde alsak da; ne zaman gelmek isterlerse, onlar› kabul ederiz, onlar› dinleriz ve onlarla tart›fl›r›z. Hiç kimseyle tart›flmak için gönülsüz de¤iliz.” Brezilya devlet baflkan› Lula gibi IMF ile iliflkilerini bafltan itibaren devam ettirece¤ini ifade etmese de Chavez, en sert söylemleri kullanmas›na karfl›n IMF’ye kap›lar› aç›k tutmaktad›r. K›sacas›, Chavez’in Venezüella’da uygulad›¤› ekilmeyen topraklar›n belli s›n›rlar içinde topraks›z köylülere da¤›t›lmas›, iflletilmeyen fabrikalara el konulmas› özel mülkiyete s›n›rl› olarak belli darbeler vurmakta ancak özel mülkiyetin temeline dokunmamaktad›r. Bu darbeler ve petrolden elde edilen gelirin bir k›sm› yoksul halk›n yaflam›nda belli iyilefltirmeler sa¤lasa da onlar› “daha az yoksul” olmaktan kurtarmamaktad›r. Daha da önemlisi ücretli köle olma pozisyonundan ç›karmamaktad›r. Chavez bir yandan halka karfl› sosyalizmle bezenmifl popülist söylemlerle ortaya ç›karken di¤er yandan patronlara ve mülkiyetlerine dokunmaktan özenle kaç›nmaktad›r. James Petras Chavez’in bu icraatlar›n› flu flekilde de¤erlendiriyor: “Chavez... Karakas’›n elektrik sistemini özellefltirdi. ABD petrol flirketleri engellenmedi, sadece ufak bir petrol vergisi ödemek zorunda kald›lar. Bir baflka deyiflle gelirde radikal hatta ›l›ml› bir yeniden da¤›l›m bile olmad›. Hiçbir özel mülke el konulmad›; karfl›l›¤› nakit olarak ödenen baz› kullan›lmayan topraklar hariç. Bu, Latin Amerika’n›n bugüne dek gördü¤ü en muhafazakar toprak reformudur; topraklar karfl›l›-
¤›nda pazar fiyat›ndan nakit ödeme.” (abç) (Latin Amerika ve Emperyalizm, sayfa 232) Yine Petras Chavez’in sermaye ile olan iliflkisini ise flu flekilde tan›mlamakta: “Chavez’in kapitalizm ve devlet aras›ndaki –yabanc› sermaye de dahil- iliflkiyi de¤ifltirme niyetinin hiç oldu¤unu düflünmüyorum. Aksine, çeflitli ülkelerdeki çeflitli kapitalistlerle ba¤lant›lar›n› daha da ilerletmekte oldu¤unu düflünüyorum... Hiçbir hükümet için –reformist ya da devrimci olsa da- bir model olmayan d›fl borçlar›n› ödemeye devam etmektedir... Chavez’in Venezüella yoksullar›n›n yaflam standartlar›n› yükselten sosyal programlar›na sayg› duyuyorum. Ancak bu politikalar› s›n›rlayan s›n›rlar› tan›mak zorunda oldu¤umuzu düflünüyorum...” “Muhalefetin 20022003’deki petrol grevi s›ras›nda, birçok flirket ekonomik ajandan çok politik ajanlar olarak hareket etti. ‹flçiler, greve destek için kapat›lm›fl olan baz› fabrikalar› ele geçirdi. Ve iflçiler fabrikalar› iflgal etmeye ya da en az›ndan protesto etmeye bafllad›lar –hükümet için müdahalenin ve bunlar› öz-yönetime sahip kamu iflletmelerine dönüfltürmenin vb. en uygun koflullar› vard›… Fakat (Chavez) bunu yapmad›. Çünkü bu, onun ekonominin nas›l olmas› gerekti¤i konseptinde yoktu. O, karma bir ekonomiye inan›yor. Chavez’le olan büyük fark, sosyal harcamalard›r. O, (flirketlerin, zenginlerin) vergi ödemeleri gerekti¤ini düflünüyor, o da böylece sosyal hizmet sa¤layacak. Fakat benim görüflümce sorun; bunun
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
45
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
46 nas›l olabilece¤inde!” “Gayri resmi sektörde çal›flan nüfusun büyük ço¤unlu¤una bak›ld›¤›nda, alt› y›l sonra hükümet yeni bir istihdam yaratmak için gerekli olan genifl çapta kamu yat›r›mlar›n› yapm›fl de¤il. Bu yat›r›mlar› yapmas› ve istihdam yaratmas› için özel sektöre güveniyorlar.” Chavez’in 21. yüzy›l›n sosyalizmi diye adland›rd›¤› ve geçifl süreci olarak de¤erlendirdi¤i sürecin sosyalizm ile bir ilgisinin olmad›¤› aç›kt›r. Chavez flu anda yüksek olan petrol gelirlerinin belli bir bölümünün halk›n ç›karlar› için kullan›lmas› prati¤ini sosyalizm olarak yans›tmaya çal›flmaktad›r. Ancak di¤er yandan burjuvazinin varl›¤›n› devam ettirmesinin yan›nda bafllang›çta gösterilen tav›rdan da ciddi anlamda geri ad›mlar at›lm›fl durumdad›r. Burjuvaziyle sürekli olarak “uzlaflma ve diyalog sürecini” iflletmesi de bu tavr›n›n aç›k göstergesidir. Bu sürece dair afla¤›daki al›nt› belli fikirler verecektir: “Ulusal Meclis taraf›ndan henüz onaylanmam›fl olsa bile, maliye ve planlama bakanlar› taraf›ndan aç›klanan son önlemler, tamamen oligarflinin istekleri do¤rultusundad›r. Bu nedenle, Venezüella’daki El Nuevo Herald gazetesi, bu yeni ekonomik planlar› ‘al›fl›ld›k ve kaç›n›lmaz’ olarak niteledi. Aç›klanan önlemler aras›nda, dolayl› vergilerin ve KDV’nin art›r›lmas›, petrol sat›fl›ndan vergi muafiyetinin kald›r›lmas›, baz› kamu varl›klar›n›n sat›lmas›, kamu borç tahvilleri ç›kar›lmas› ve paran›n devalüe edilmesi bulunuyor. Bu önlemler sadece oli-
garflinin yarar›nad›r ve ironik bir flekilde, darbeyle devirmeye çal›flt›klar› ve tüm bu ‘iyi niyet’ gösterilerine ra¤men halen boykot ettikleri hükümet taraf›ndan önerilmektedir. Chávez ve bakanlar›, e¤er bu tavizleri vererek kan banyosundan sak›nabileceklerini düflünüyorlarsa büyük bir hata yap›yorlar. Egemen s›n›f ve ABD emperyalizmi ne Bolivarc› hareketi ne de onun liderlerini affedecektir. Baflkan ve bakanlar› taraf›ndan verilen tavizlere ra¤men, iflçi hareketini ezene kadar bir an olsun dinlenmeyecektir. Egemen s›n›f› gerçekten korkutan fley bu süreçte iflçi s›n›f›n›n gücünü göstermesidir ve bunu ezmek istemektedir. Herkes bilir ki dolayl› vergilendirme (esas olarak son tüketiciye yüklenen KDV de buna dahildir) iflçileri çok daha insafs›zca etkiler, çünkü bu vergiler zenginler için büyük bir ayr›m yapmaz. Yaklafl›k %13.5’lik iflsizlik oran›yla (buna ‘gayri resmi sektör’ denilen sektörde yaflam mücadelesi veren çok say›da iflçiyi de eklemek zorunday›z) ve durmadan artan enflasyonla (bu y›l para birimi % 8 devalüe edildi) birlikte, nüfusun yoksulluk s›n›r›nda yaflayan % 80’i için bu önlemler katlan›lamaz hale gelecektir. ‘Baz› kamu varl›klar›n›n sat›fl›’na gelince, bu aç›kça Venezüella ekonomisinin k›smen özellefltirilmesi anlam›na geliyor. Bu demektir ki, hükümet Venezüella Petrol fiirketinin (PDVSA) baz› hisselerini ciddi olarak satmay› düflünüyor. Bu ise ülkenin temel kaynaklar›n›n uluslararas› tekellerin eline geçece¤i anlam›na gelir. Süreç
‘Paria’ projesiyle bafllam›flt›r bile. Buna göre hükümet, Aral›k ay›nda 49 Yetki Kanununun bir parças› olarak geçen Petrol ve Gaz Kanunuyla çeliflen bir flekilde, Mariscal Sucre’deki do¤algaz iflletmesinde ço¤unluk hissesine sahip olmayacak. Ayn› durum, Deltana Platformundaki gaz iflletmesinde de söz konusu.” (Emilia LucenaVenezüella Yol Ayr›m›nda) Al›nt›dan da görüldü¤ü üzere bir yanda iflletilmeyen fabrikalar›n “kamulaflt›r›lmak” üzere incelemeye al›nmas›, ifllenmeyen topraklar›n Pazar fiyat›ndan sat›n al›narak da¤›t›lmas› dururken di¤er yanda Venezüella için stratejik ve temel olan enerji kaynaklar›n›n özellefltirilmesi, uluslararas› flirketlere sunulmas› yer almaktad›r. Bir yanda doludizgin sosyalizm söylemleri dururken, di¤er yanda burjuvazinin varl›¤›n› sürdürmesi hatta halk aleyhine her geçen gün daha fazla tavizlere haz›rl›k bulunmakta. Bir yanda sosyalizm iddias›, di¤er yanda “hayran oldu¤um en büyük isyanc› ‹sa’d›r” söylemi… K›sacas› bir yanda söylemler di¤er yanda prati¤in gerçekli¤i var. Hangisi gerçek Chavez? Halk›m›z›n bir sözü vard›r; aynas› ifltir kiflinin lafa bak›lmaz.
Anti-emperyalizm, anti-ABD’cilik ya da… Chavez’in sosyalist olmad›¤›n› görenlerin bir k›sm› da Venezüella hükümetinin halkç› ve anti-emperyalist oldu¤u yönünde de¤erlendirmeler yapmaktad›r. Yukar›da al›nt›larla birlikte ortaya koydu¤umuz Venezüella gerçekli¤i Chavez’in “radikalizminin ve sosyalizminin” s›n›rlar›n› or-
taya koyarken, di¤er yandan halka karfl› uygulad›¤› politikalarla gerçekte halk› sadece daha az yoksul hale getirdi¤ini gösteriyor. Bunun yan›nda, Chavez’in halk›n eline inisiyatif vermekten itinayla kaç›nd›¤›na da dikkat etmek gerekiyor. Chavez, kendisini kitlelerin lideri olarak ortaya koyarken, halk kitleleri ise sadece onu desteklemekle mükellef kesimi oluflturuyor. Anayasada yap›lan de¤ifliklikle halk›n (bir önceki baflkanl›k seçimlerinde oy kullanm›fl olanlar›n % 20’sinin istemi ile) devlet baflkan›n›n geri ça¤r›lmas› hakk›n› elde etmesi önemli bir geliflme olsa da genel anlamda halk kitleleri sadece kendilerine sunulan› kabul eden ve politikalar› izleyen konumda olmay› sürdürmektedir. “Tapu hakk›, toprak reformu, okuma-yazma program›, devlet eliyle gerçeklefltirilen g›da da¤›t›m›, Saraos, kentlerde çevre düzenlenmesi gibi projelerin hepsinin mülksüz ço¤unlu¤un güçlendirilmesine katk›da bulundu¤u do¤rudur. Ancak Venezüella vatandafllar›n›n ezici ço¤unlu¤u politik sürecin izleyicisi ve sonuçlar›n kendilerine sunulmas›n› bekleyenler durumundalar…” (McCaughan M. (2004) Venezüella Savafl›) E¤er bir devrimden bahsediliyorsa, ve bu devrime en hafif deyimiyle halkç› deniliyorsa, halka inisiyatif vermesi, onu politik yaflam›n direkt içine girmesini sa¤lamas› gerekmez miydi? Chavez’in kitlelerin gücünü bilmemesi düflünülemez, bizzat Caracazo hareketi s›ras›nda bu gücü bizzat gören ve bu güçten etkilenen konumdayd›. Ya da ABD des-
tekli 11-12 Nisan darbesiyle görevinden al›nd›¤›nda 36 saat sonra onu tekrar koltu¤una oturtan yine bu kitlelerin gücüydü. Chavez kitlelerin gücünü görmekte ancak onu kendi politikalar›n›n bir parças› haline getirerek kullanmaktad›r. 2005’de yapt›¤› bir konuflmada “Venezüella bir çeflit bombad›r (tick tock! Tick tock!). Biz bu bomban›n mekanizmas›n› durdurmaya bafllayaca¤›z” derken tam da kitlelerin bu gücünden bahsetmekteydi ve bu sözler, ABD’li ve Venezüellal› patronlara yapt›¤› bu konuflmada onlar› rahatlatmak üzere söylenmiflti. Anti-emperyalizme gelince, anti-emperyalist olman›n temel koflulu anti-kapitalist olmaktan geçmektedir. Yukar›da ortaya koydu¤umuz gerçekler Chavez’in kapitalizme sadece sözde karfl› oldu¤unu ve uygulad›¤› ekonomi politikan›n güdük bir devlet kapitalizmi oldu¤unu göstermektedir. Kapitalizmin, en yüksek aflamas› olan emperyalizme karfl› olmak, sözleri aflan bir durum olmak zorundad›r. Chavez’i antiABD’ci olarak nitelendirmemize de yine kendisinin söylemleri engel olmaktad›r. Zira ABD’ye olan d›fl borçlar›n› düzenli bir flekilde ödeyen (Venezüella 4 y›lda yirmi milyar dolarl›k d›fl borç ödemesi yapm›flt›r) Venezüella, d›fl ticaretinin en büyük k›sm›n› ABD ile yapmaktad›r. Chavez’in ABD Baflkan› Bush’a yönelik a¤›r ithamlarda(!) bulunmas›, kendisine eflek vb. yak›flt›rmalarda bulunmas› anti-emperyalist olmak için yeterli say›labilecek argümanlar de¤ildir, hatta onu anti-ABD’ci dahi yapmamaktad›r. Chavez Bush ve Rice’a
bu flekilde yak›flt›rmalar yaparken di¤er yandan ABD emperyalizminin daha önceki sözcüleri Clinton, Madeleine Albright gibi flah›slara ise övgüler dizmekten geri kalmamaktad›r. Chavez 6 Temmuz 2005 tarihli Venezüellal› ve ABD’li ifladamlar›na yönelik konuflmas›nda “Clinton ve ekibiyle, Madeleine Albright, John Maisto ile tart›flmalar›m›z›n her zaman yüksek kalitede ve sayg›de¤er oldu¤unu hat›rl›yorum” diyordu. Oysa Clinton döneminde Kosova, Haiti, Ruanda’da ABD’nin yapt›¤› iflgal ve katliamlar› unutmak nas›l mümkün olabilir. ABD flimdi emperyalist de o zamanlar de¤il miydi? Bizim ülkemizde de bir süre etkin olmaya çal›flan “Bush karfl›tl›¤›” üzerinden politika yapma hevesini Chavez’de de görmek mümkün. Ancak bunun yan›nda daha da çarp›c› olan bir yan da Bush karfl›tl›¤›nda dahi belli bir tutarl›l›k izlenememesi. Örne¤in, geçti¤imiz y›l iki ABD’li gazetecinin Anayasa Mahkemesi taraf›ndan suçlu bulunmas› karfl›s›nda Chavez’in söyledikleri ilginç özellikler tafl›makta ve onun “kafas› kar›fl›k, pragmatist” yaklafl›mlar› hakk›nda veri sunmaktad›r. “‹ki ABD’li gazeteci suçlu bulundu ve bu karar Anayasa Mahkemesi’nce onayland›. Neden? Çünkü, kaynaklar›n› aç›klamam›fllard›. Ve onlar bizleri elefltiriyorlar, siz önce kendinize bak›n! fiimdi, biz bunu elefltirir miyiz? Hay›r, bu ABD vatandafllar›n›n sorunudur, bu ABD sisteminin sorunudur. Bizler devletlerin, uluslar›n, iç hukuklar›n egemenli¤ine sayg› gösteririz”. Bir anti-emperyalist, enternasyonalist devletle-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
47
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
48 rin kendi halk›na uygulad›¤› bask›, fliddet, terör vb. uygulamalara karfl› sessiz kalmaz, onlar›n bu uygulamalar›na sayg› göstermez. Bunun yan›nda Venezüella’n›n d›fl ticaret yapt›¤› ülkelerin listesinin bafl s›ralar›nda yine ABD bulunmaktad›r. Politik meselelerin “bir yana b›rak›ld›¤›” yuvarlak masa toplant›lar›nda tüm flirinli¤iyle boy gösteren Chavez, “benim sevgili Kuzey Amerikal› ifladamlar› arkadafllar›m, flunu yüre¤imden gelen tüm samimiyetimle söylüyorum, iki ülke aras›nda daha yüksek, aç›k, dinamik ve yo¤un ticari, ekonomik ve politik iliflkileri gelifltirmek için mümkün olan her fleyi yapmak istiyoruz. Bar›fl, anlaflma, aç›kl›k ve gerçek entegrasyon diliyorum” diyerek ABD ile olan iliflkilerini “düzene” sokmak için nas›l da çabalad›¤›n› “tüm samimiyetiyle” göstermeye çal›fl›yordu. Chavez, kendisiyle yap›lan bir röportajda dünya üzerinde iyi iliflkiler kurmayacaklar› tek yönetimin Bush yönetimi oldu¤unu söylerken bir baflka gerçe¤i de gösteriyordu. Bush yönetimi d›fl›nda Rus ve Çin emperyalistleriyle, AB emperyalistleriyle olan iliflkilerine de bu flekilde bir aç›klama getiriyordu. Chavezli Venezüella deneyimine gerek Chavez’in söylemleriyle gerek icraatlar›yla belli noktalardan ›fl›k tutmaya çal›flt›k. Ifl›¤›n gösterdi¤i yerlerde biz
ne sosyalizmi, ne anti-emperyalizmi ne de anti-ABD’cili¤i görmüfl de¤iliz. Görünen tek gerçek ise bol sosyalizm ve anti-emperyalizm sosuyla bezenmifl devlet kapitalizmini gelifltirme çabalar›d›r.
Sonuç yerine; Kuflkusuz ki bu sürece dair tart›fl›lmas› ve üzerinde durulmas› gereken nokta bir dizi nokta bulunmaktad›r. Ancak meselenin özünü düflündü¤ümüzde ve belli tart›flmalar›n zenginleflmesi anlam›nda sürecin ilerleyen dönemlerinde a盤a ç›kacak belli tart›flmalar›n bu temel mant›kla zenginlefltirilmesi bu tart›flmalar›n ilerletilmesi anlam›nda daha fazla katk› sunacakt›r. Ancak bu vesileyle bir kez daha vurgulamak da fayda var
ki; bugüne kadar yaflanan tüm tarihi tecrübeler ve günümüz geliflmelerinden ç›kar›lan do¤ru sonuçlar halklar›n kurtulufl mücadelesinin yegane yolunun Halk Savafl› oldu¤u gerçe¤idir. Emperyalizm, uflaklar› ve her türden iflbirlikçilerinin anlad›¤› tek yol silahl› zor yoludur. Bugün dünya co¤rafyas›n›n belli bölgelerinde yürütülen Halk Savafllar›n›n emperyalizm aç›s›ndan ciddi tehditler oluflturdu¤unu al›nan önlemlerden ve yap›lan aç›klamalardan biliyoruz. ‹flte bu yüzden de yukar›da vurgulad›¤›m›z gibi dün oldu¤u gibi bugün de revizyonizme karfl› yürütülecek olan mücadeleyi emperyalizmden ba¤›ms›z düflünmemek, ayn› zamanda yürütülen savafl›n büyütülmesinin, proletaryan›n mücadelesi önünde ciddi engeller oluflturan bu ak›mlar›nda silinmesini beraberinde getirecektir. Ki meselenin flu boyutunu da düflünmek gerekir ki bugün sosyalizmi dillerinden düflürmeyen revizyonizmin temsilcilerinin yar›n kendi iktidarlar›n› ciddi biçimde tehdit edecek bu savafllar›n geliflmesi ve yükselmesi durumunda nas›l bir tutum alacaklar› belli de¤ildir!!! Proletarya Partisi’nin de içinde bulundu¤u çeflitli ülkedeki kardefl partilerle birlikte revizyonizme karfl› aç›lan kampanyan›n önemini içinden geçti¤imiz süreçte yaflanan bu güncel geliflmelerle birlikte ele almak ve bu anlamda da bu tart›flmalar üzerinde düflünmek ve üretmek bugün ki tarihi süreçte önem tafl›maktad›r.
49
Kafalar›n ‹çindeki Gerilla Savafl›
M a r k s i z m - L e n inizm-Maoizm’i yükseltmek ve modern revizyonizme karfl› mücadeleyi büyütmek amac›yla bafllat›lan kampanya çerçevesinde M. Antonietta Macciocchi’nin “Çin Deyince” adl› kitab›nda yer alan makaleyi sizlere sunuyoruz.
Gökyüzü masmavi. Pekin’den ayr›l›yoruz. Uçsuz bucaks›z k›rlardan geçerek ilerliyoruz. Yol boyunca s›k s›k Halk Kurtulufl Ordusu askerlerine rastl›yoruz. K›z›l bayraklar› yükseklere kald›rm›fllar, köylülere yard›m etmeye gidiyorlar. Ortal›kta, bütün Çin’i sarm›fl olan yo¤un etkinli¤in varl›¤› seziliyor. Parti üyeleri ve devlet görevlileri için bir “yeniden e¤itim” okulu olan 7 May›s Kadro Okuluna gidiyoruz. Burada, baflkentten 30 mil uzakta, bizim bat›daki Parti okullar›na hiç benzemeyen bir okulda, bütün gün Parti kadrolar›yla birlikte olaca¤›z. Bat›l› bir Komünist Partisi üyelerinin böyle bir okulu ziyaret etmesine ilk kez izin veriliyor. Bunun, yolculu¤umuzun kilit noktalar›ndan biri oldu¤u yolunda heyecan verici bir duygu var içimde.
Bat›da bir çoklar›, Çin Komünist Partisi’nin tamamen yok edildi¤ini, Mao’nun Parti’nin küllerini havaya savurdu¤unu ve önde gelen militanlar› ortadan kald›rd›¤›n› san›rlar. Mao Zedung, Parti kadrolar›n›n yüzde 95’inin sa¤l›kl› unsurlar oldu¤unu belki bin kez tekrarlad›¤› halde, bu iftira varl›¤›n› sürdürmektedir. Oysa bu iflin asl›n› ö¤renmek için birkaç günlük bir gezi yeterlidir. Kald› ki, küçük k›z›l kitab›n daha ilk cümlesi Mao’nun temel siyasi yönelimini aç›kça ortaya koymaktad›r. Kültür Devriminin amac›, devlet ya da Parti görevlilerinin yetkilerini kötüye kullanacak bir “ayr›cal›kl› burjuva tabakas›”n›n, “yeni bir s›n›f”›n oluflmas›n› önlemektir. (Bkz. “Kruflçev’in Sahte Komünizmi ve Dünyada Ö¤retti¤i Tarihi Dersler Üzerine.”) Lenin’in, bir komünist önderin bir “profesyonel
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
7 May›s Kadro Okulu
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
50 devrimci” oldu¤u yolundaki özdeyifli burada yeniden canland›r›l›yor, ama biraz de¤ifltirilmifl bir biçimde: Komünist önder, devrimci bir önderdir. As›l mesele, onun profesyonel bir bürokrat haline gelmesini önlemektir. Yukar›da sözünü etti¤im makalede Mao flunu belirtiyor: “Kadrolar›n kolektif üretim çal›flmas›na kat›lmas› sistemini korumak zorunludur. Partimizin ve devletimizin kadrolar› halk›n s›rt›na binen zorbalar de¤il, s›radan iflçilerdir.” Baflka bir yerde de eski bir özdeyifli aktar›yor: “Bir Çinli Komünist önder bir yoksul köylüden daha yoksuldur.” Bizi fianghay’da karfl›layan yoldafl eski püskü bir ceket giymiflti. O so¤uk havaya göre epeyce ince giyinmifl say›l›rd›. Onu herhangi bir havaalan› iflçisinden ay›ran hiçbir fley yoktu. Kadrolar hiçbir ayr›cal›kl› iktisadi duruma sahip de¤iller. ‹ktisadi kay›rma, hotzotçuluk, keyfi davran›fl, siyasi önderlerin kibirlilik taslamalar›, mevki düflkünlü¤ü, bütün bunlara Kültür Devrimi ve “yeni kadrolar”›n geliflmesiyle son verilmifl. Yukar›da sözünü etti¤im makaleye bir kere daha geri dönelim. 1964 Temmuz’ unda yaz›lan bu makalede Mao kadrolarla ilgili olarak flunlar› söylüyor: “Partimizin ve ülkemizin rengini de¤ifltirmesini güvence alt›na alabilmek için, sadece do¤ru bir çizgiye ve do¤ru siyasetlere sahip olmakla kalmamal›, ayn› zamanda proletarya davas›n› sürdürecek milyonlarca halefi e¤itmeli ve yetifltirmeliyiz. Proletaryan›n devrimci davas› u¤runda milyonlarca halef yetifltirme me-
selesi, son tahlilde, eski proleter devrimciler kufla¤› taraf›ndan bafllat›lm›fl olan MarksistLeninist devrimci davay› sürdürebilecek insanlar›n olup olmayaca¤›, Çin’de Kruflçev revizyonizminin ortaya ç›kmas›n› baflar›l› bir flekilde önleyip önleyemeyece¤imiz meselesidir. K›sacas› Partimiz ve ülkemiz için son derece önemli bir meseledir, bir ölüm kal›m meselesidir. Bu, proleter devrimci hava için daha yüz y›l, bin y›l, hatta on bin y›l son derece önemli bir mesele olarak kalacakt›r. Emperyalist kahinler Sovyetler Birli¤i’ndeki de¤iflikliklere bakarak, “bar›flç› evrim” umutlar›n› Çin Partisinin üçüncü ya da dördüncü kufla¤›na ba¤l›yorlar. Bu emperyalist kehanetleri bofla ç›karmal›y›z. Proletaryan›n devrimci davas›n›n de¤erli haleflerinin sahip olmalar› gereken nitelikler nelerdir? Onlar, Marksizm-Leninizm kisvesine bürünen Kruflçev gibi revizyonistler de¤il, gerçek Marksist-Leninistler olmal›d›rlar. Onlar, hem ülkesindeki ayr›cal›kl› burjuva tabakas›n›n bir avuç mensubunun, hem de yabanc› emperyalizmin ve gericili¤in ç›karlar›na hizmet eden Kruflçev gibi olmamal›, Çin halk›n›n büyük ço¤unlu¤una içtenlikle hizmet eden devrimciler olmal›d›rlar. Kitleleri birlefltirebilen ve onlarla birlikte çal›flabilen proleter devlet adamlar› olmal›d›rlar. Kendileriyle ayn› fikirde olanlarla birlikte çal›flmas›n› bilmeli, ama ayn› zamanda kendileriyle ayn› fikirde olmayanlarla birlikte çal›flmas›n› da bilmelidirler. Özellikle Kruflçev gibi oportünist ve komploculara
karfl› uyan›k olmal› ve bu kötü unsurlar›n hangi kademede olursa olsun Parti ve devlet yönetimini gaspetmelerini önlemelidirler. Partinin demokratik merkeziyetçili¤ini uygulamada örnek olmal›, kitlelerden kitlelere ilkesine dayanan önderlik yöntemini özümlemelidirler. Kruflçev gibi zorba ve despot olmamal›; yoldafllara ani hücumlarda bulunmamal› ya da keyfi ve diktatörce davranmamal›d›rlar. Özelefltiri ruhuyla dolu olmal› ve çal›flmalar›nda iflleyebilecekleri hatalar› düzeltme cesaretine sahip olmal›d›rlar. Asla Kruflçev’in yapt›¤› gibi hatalar›n› örtbas etmemeli, baflar› pay›n› kendilerine ay›r›p bütün suçu baflkalar›na yüklememelidirler. Hiç kuflkusuz, böyle kadrolara sahip olan bir Parti tanr›laflt›r›lm›fl bir Parti haline gelmez, dar bir mezhep olmaktan kurtulur, “yeteneklerin göz önüne al›nmad›¤›” terfilere izin vermez ve dolay›s›yla da kitlelerden tecrit olmaz. Sak›n yan›lmayal›m: Çin’de di¤er büyük Marksistlerin yan›nda Stalin’in resimleri de görülüyor, fakat Mao Parti konusunda her türlü Stalinci anlay›fla son vermifl. Oysa tam Stalin Üçüncü Enternasyonal’in önderli¤ini devrald›¤› s›rada kurulmufl olan birçok Komünist Partisi o zamanki biçim içerisinde donup kalm›flt›. Mao’nun Stalincilikten kopuflu daha da derinlerde yatar. Daha 1956’da Stalin’in hatalar›n› tahlil etti ve sosyalist düzende iktisadi temel ile üst-
S
istem belirleyici önem tafl›r; ama sistem kendi bafl›na her fleye kadir de¤ildir. Uygun sistem bir kere kurulduktan sonra, esas mesele onu do¤ru olarak uygulamak, do¤ru bir siyasi çizgiye, do¤ru yöntemlere ve do¤ru bir çal›flma tarz›na sahip olmakt›r.
S
yap› aras›ndaki iliflki gibi temel bir sorunla karfl› karfl›ya geldi. Polonya ve Macaristan’daki olaylardan hemen sonra 29 Aral›k 1956’da Halk›n Gazetesi’nde bir makale yay›nlad›. Bu makale, Siyasi Büro içindeki bir tart›flmay› anlat›yor ve Stalin’le ilgili çok ciddi elefltiriler içeriyordu. Ama hepsi bu de¤ildi. Bugün yaz›y› yeniden okudu¤umuzda, Sovyet sisteminin yap›s› üzerine bir tart›flma bafllatt›¤›n› görüyoruz. Ama Kruflçev’le olan ayr›l›k patlak verdi¤inde bu tart›flmaya hemen son verildi, çünkü o noktada Çin Stalin’i savunmaya bafllad›. Ayr›ca Stalin’i de¤erlendirirken ilk sosyalist ülkenin tarihi durumunun karmafl›kl›¤›n›, uzun süreli durumunu hesaba katmaya çal›flt›lar. Çinliler bu sorunu Kruflçev gibi hafife almay› reddettiler. Ama öyle görülüyor ki, Çin Partisi bütün tarihi boyunca hiçbir zaman Moskova’n›n kölesi olmam›fl, 2. Dünya Savafl›’ndan sonra Stalin’in Çan Kay-flek’le bir birleflik cephe kurulmas› yolundaki önerisini geri çevirmifl. Çin Komünist Partisi, ta sosyalizmin zafere ulaflt›¤› ana kadar silah› elden b›rakmam›fl bir Partidir. Mao’ya göre, “Siyasi iktidar silah›n namlusundan do¤ar.” SSCB’de ve di¤er bütün imalara ra¤men, Çin Komünizminin tarihi Stalinci tecrübenin
tam karfl›t› gibi görünmektedir. “Stalin’in çal›flma yöntemleri”-burada Mao’nun üslubu aç›kt›r. Sovyetler Birli¤i’nde demokratik merkeziyetçilik ilkesi için zararl› oldu. Stalin birçok bölgede kendisini kitlelerden ciddi bir flekilde tecrit etti, birçok önemli meselede subjektif kararlar ald› ve böylece a¤›r hatalar iflledi... Bu hatalar›n Sovyetler Birli¤i’ndeki sosyalist sistemle olan ba¤›nt›s› nedir? Marksist diyalektik, bize, her üretim iliflkileri biçiminin ve onu yans›tan üstyap›n›n do¤ufl, geliflme ve yok olma aflamalar›ndan geçti¤ini ö¤retiyor. Üretici güçlerin geliflmesi belli bir noktaya eriflti¤inde, eski üretim iliflkileri esas olarak yeterli olmaktan ç›kar. ‹ktisadi temel belli bir geliflme aflamas›na vard›¤›nda, eski üstyap› esas olarak yetersiz kal›r. Bu noktada kaç›n›lmaz olarak köklü de¤ifliklikler meydana gelir. Kim bu de¤iflikliklerin yoluna dikilirse, tarih taraf›ndan bir kenara f›rlat›l›rlar. Temel sistem gerçek ihtiyaçlara uygun düfltü¤ü zaman bile, üretim iliflkileri ile üretici güçler aras›nda, üstyap› ile iktisadi temel aras›nda belli çeliflmeler vard›. Sistem belirleyici önem tafl›r; ama sistem kendi bafl›na her fleye kadir de¤ildir. Uygun sistem bir kere kurulduktan sonra, esas mesele onu do¤ru olarak uygula-
mak, do¤ru bir siyasi çizgiye, do¤ru yöntemlere ve do¤ru bir çal›flma tarz›na sahip olmakt›r. ‹nsan bu sat›rlar› okurken, Mao Zedung’un Kültür Devriminin ana hatlar›n› daha o zamandan ortaya koydu¤unu düflünüyor. Üstelik bu yaz›, 1956’daki Yirminci Kongreden ve Kruflçev’in kaba ve gelifligüzel Stalin elefltirisinden hemen sonra yaz›lm›flt›. Hiç flüphe yok ki, Kültür Devrimi, bugünkü Komünizmin örgütsel yap›s›na karfl› bir meydan okumayd›. Bildi¤imiz kadar›yla, Çin, Sovyetler Birli¤i’ni suçlad›¤› sapman›n yan›ndan bile geçmemifltir. Çin’de Milovan Cilas’›n Yeni S›n›f adl› kitab›nda kulland›¤› anlamda bir “yeni s›n›f” oluflmufl de¤ildir. Milovan Cilas bu kitab›nda Yugoslav rejimini tahlil ederken, yeni s›n›f› bütün düflünce zenginli¤ini bast›rmakla, kendi kiflisel ç›karlar› u¤runa düflünceyi tekeli alt›na almakla suçluyordu. Çin’de proletaryan›n s›rt›ndan yeni bir s›n›f›n kuruldu¤u asla söylenemez. Çin Komünist Partisi üyeleri y›llard›r düzenli olarak üretim çal›flmalar›na kat›lmaktad›rlar. Hatalar›n düzeltilmesi için bafllat›lan kampanyalar 1962’den bu yana son derece yayg›nlaflm›flt›r. Sosyalist E¤itim Kampanyas›(1) genifl halk y›¤›nlar›n› seferber etmifltir. Peki, bir Parti bürokrasisinin geliflme tehlikesi kendini Çin’de nas›l belli etti? “Halk›n s›rt›na binen zorbalar”›n varl›¤› nas›l anlafl›ld›? Parti önderleri ve devlet yönetimindeki kadrolar aras›ndaki hangi sapma, hangi ayr›cal›k, açgözlülük ve ihtiras mikroplar› ilk
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
51
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
52 belirtiler görülür görülmez böylesine güçlü bir afl›y› zorunlu k›ld›? Dokuzuncu Kongreye sundu¤u raporunda Lin Piao flöyle demiflti: “Kadrolar sürekli olarak bürokrasi tozunu temizlemeli ve zorbalar gibi hareket etme kötü al›flkanl›¤›na kap›lmamal›d›rlar.” Mao Zedung daha 1957 fiubat’›nda “Halk ‹çindeki Çeliflmelerin Do¤ru Ele Al›nmas› Üzerine” adl› eserinde, sosyalist bir ülkede siyasi iktidar› ellerinde tutanlar sorununu, onlar›n hayat düzeyini, bir kadro ile bir iflçi ve bir köylü aras›ndaki ücret farkl›l›klar›n› incelemiflti. Baz› iflçilerin ve görevlilerin ücretlerinin çok yüksek oldu¤unu ve köylülerin hoflnutsuzluk göstermekte hakl› olduklar›n› belirtmiflti. O s›ralarda Çin sanayisinin örgütlenme tarz›, fabrika yönetiminin merkeziyetçili¤i ve ülkenin sanayileflmesinde benimsenmifl olan yöntem yüzünden, Çin’deki ücret siyaseti Sovyet örne¤inin etkisi alt›ndayd›. 1960’lar›n bafllar›nda, hiçbir pratik çal›flmaya kat›lmayan, ama s›radan bir iflçiden alt› kat daha fazla ücret alan yöneticilere, Parti sekreterlerine ve sendikac›lara rastlamak son derece ola¤an bir fleydi. Mao Zedung “Baflkald›rmak hakl› bir fleydir” fliar›n› atarken, yaln›zca siyasi oportünistleri de¤il, her türlü bürokrasiyi hedef al›yordu. Bu fliar, Stalinci Parti anlay›fl›n›n tam karfl›t› olan baflka bir fliarla tamamlanmaktad›r: “Parti içinde yeni bir zorbalar soyunun do¤mas›n› önlemek istiyorsak, sürekli uyan›k olmak zorunday›z.”
Bir Parti Okulunda Ola¤anüstü Bir Gün Tahtadan bir bahçe kap›s›n›n üstünde okulun ad› yaz›yor. Kap›dan geçiyor ve arabam›zla küçük bir bahçeye giriyoruz. Bahçede kad›nl› erkekli bir topluluk ellerinde küçük k›z›l kitaplar› sallayarak bizi karfl›l›yorlar. Karfl›lama töreni fazla uzat›lmadan, okulun büyük salonunda toplant› bafll›yor. Salonun zemini toprak; duvarda nefis bir el yaz›s›yla yaz›lm›fl Baflkan Mao’nun “7 May›s Talimat›”(2) ve Mao’nun çeflitli foto¤raflar› as›l›. Masan›n bafl›na oturuyoruz ve çok geçmeden çay bardaklar›, karpuz çekirdekleri ve f›nd›klar geliyor. Bütün ö¤rencilerin oylamas›yla seçilmifl olan yeniden e¤itilmifl ö¤rencilerden oluflan okul devrimci komitesinin temsilcisi hemen konuflmaya bafll›yor: “Burada okul yap›lmadan önce, ›ss›z bir mezarl›¤a benzeyen terk edilmifl bir kamptan baflka bir fley yoktu. Buraya 7 Kas›m 1968’de geldik. 600 binden fazla insan›n yaflad›¤› Pekin’in Do¤u Yöresinden gelen 1400’ü aflk›n siyasi kadroyduk.” (Kültür Devriminden sonra Pekin, devrimci komiteler taraf›ndan yönetilen yirmi alt› yöreye ayr›lm›fl. Daha önce bürokratik ve gere¤inden fazla insan›n çal›flt›¤› bir örgütün denetiminde bulunan doksan yöre varm›fl.) “Biz, ‘7 May›s Talimat›’n›n ö¤retisini izliyoruz: Kadrolar›m›z, kendilerine ayn› zamanda teorik ö¤renime göre dönme olana¤›n› da sa¤layan üretime kat›lmal›d›rlar...” Bu yoldafl bize duvardaki afifllerde yaz›l› olan “Tali-
mat”tan birkaç sat›r okuyor: “Tabandaki kol eme¤i çal›flmas›na geri dönmeleri, en yüksek mevkilerdeki yöneticiler için de her fleyi yeniden ö¤renmeleri bak›m›ndan mükemmel bir f›rsatt›r. Yafll›, hasta ya da zay›f olanlar d›fl›nda herkes bu yolu izlemelidir. Yönetici mevkide kalmalar› kararlaflt›r›lanlar da zaman› geldi¤inde grup halinde tabandaki kol eme¤i çal›flmas›na kat›lmal›d›rlar.” Ve devam ediyor: “fiartlar elverdi¤inde, ticaret sektöründeki iflçiler, idari hizmetlerde çal›flanlar, Parti kadrolar› ve devlet yönetimiyle görevli olanlar da ayn› fleyi yapmal›d›r.” Peki, kendilerine neyi örnek al›yorlar? Temsilci flöyle anlat›yor: “Biz, Mao’nun tan›mlad›¤› ve ö¤retti¤i ‘sekizde üç’ çal›flma tarz›ndan(3) esinleniyoruz. Örnek, Halk Kurtulufl Ordusudur; çal›flma tarz›, Japon Emperyalizmine Karfl› Üniversitesinin çal›flma tarz›d›r, Yenan çal›flma tarz›d›r; asker kökenlerimizin mutlak safl›¤›na bir geri dönüfl ve Çin’i yeniden kapitalist yola sokacak burjuvalaflman›n ve yukar›dan afla¤›ya do¤ru s›n›flaflman›n her türlüsüne karfl› ç›kmak.” Mao’nun talimatlar› iflçilere, köylülere, ö¤rencilere, ayd›nlara ve askerlere sesleniyor. Kültür Devriminin ilkin askerler aras›nda ortaya ç›kt›¤› genellikle unutulmaktad›r. Kültür Devrimi ilk kez ordunun tepeden t›rna¤a yeniden düzenlenmesiyle, askerlerin halk›n aras›na gitmeleriyle ve halkla bütünleflmeleriyle bafllam›flt›. Bu hareketin bafllang›ç noktas› da Yenan’d›. Mao’nun
T
“Tabandaki kol eme¤i çal›flmas›na geri dönmeleri, en yüksek mevkilerdeki yöneticiler için de her fleyi yeniden ö¤renmeleri bak›m›ndan mükemmel bir f›rsatt›r. Yafll›, hasta ya da zay›f olanlar d›fl›nda herkes bu yolu izlemelidir. Yönetici mevkide kalmalar› kararlaflt›r›lanlar da zaman› geldi¤inde grup halinde tabandaki kol eme¤i çal›flmas›na kat›lmal›d›rlar.” Çin toplumunu dönüfltürmesi, yani Kültür Devrimi ordu arac›l›¤›yla bafllat›lm›flt›. Emperyalist propagandalarda, Çin’de bir askeri diktatörlü¤ün hüküm sürdü¤ü söylenmektedir. Ama gerçekte ordunun yeniden düzenlenmesinin nedeni, ordunun sosyalist toplumda ana sosyal birim olmas› ve herkese örnek teflkil etmesi gerekti¤iydi. Mao flöyle diyor: “Sadece askeri eylemde de¤il, ayn› zamanda tar›mda ve fabrikalarda da kitlelerle omuz omuza büyük ifller baflarabilen; fabrikalardaki ve köylük bölgelerdeki sosyalist e¤itim çal›flmas›na kat›labilen büyük bir okul. Bunun sonucunda ordu her zaman halkla tam bir birlik içindedir, Kültür Devriminin mücadelelerine kat›lmaya her zaman haz›rd›r, burjuvaziyi elefltirmeye her zaman haz›rd›r.” Schickel’in (Editios du Souil’den yay›mlanacak olan Grande Muraille, Grande Methode’da) yazd›¤› gibi, bat›da “ordu” “iktidar”la bir tutulur, insanlar genellikle ordunun ifllevinin devleti korumak oldu¤u kan›s›ndad›r; 1967 “Yunanistan örne¤i”nde oldu¤u gibi. Bir benzetme yap›l›yor ve Çin’de bir iktidar mücadelesi verildi¤i ve Mao Zedung ve Lin Piao’nun ordu-
nun denetimini elde tutarak zafer kazand›klar› varsay›l›yor. Burada akla bir soru geliyor: Halk Kurtulufl Ordusu ne dereceye kadar bir “yeni s›n›f” oluflturmufltu? Bürokratik ve hiyerarflik sapma, Kültür Devriminin bafll›ca hedeflerinden birini ne ölçüde meydana getirmiflti? Schickel flunlar› yaz›yor: Memurlar, sanatç›lar ve yazarlar içinde oldu¤u kadar ordu içinde de halk y›¤›nlar›ndan kopma yönünde bir e¤ilim vard›. Bunun üzerine yeni talimatlar verildi: S›k› askeri e¤itimin yan› s›ra, askerler tarlalarda ve fabrikalarda da çal›flacaklard›, böylece askerler ve di¤er halk y›¤›nlar› aras›ndaki ba¤lar yeniden güçlendirilecekti. ‹flte bu noktada, genel kurmay baflkan› Lo Ruy-çing görevinden al›nd›. “7 May›s Talimat›” esas olarak ordu için kaleme al›nm›flt›. Ordunun saban›n, ifl araçlar›n›n bafl›na dönmesi, askerlerin halkla kaynaflmas› gerekiyordu. Bundan böyle rütbeler kalkacakt›. Generaller erlerle ayn› hayat› yaflayacaklar ve en s›radan görevlere bile kat›lacaklard›. Bu talimat, 7 May›s Kadro Okulunun duvar›na as›lm›fl. Çünkü ilk baflta ordu için ya-
z›lm›fl olsa bile, ayn› zamanda Kültür Devriminin simgesel bir aflamas›n› ve hedefini de meydana getiriyor. Konumuzun esas›ndan uzaklaflmamak için, “ö¤renciler”in sosyal ve siyasi kökenlerini soruyorum. Onlar›n genellikle Parti yöneticileri ve Pekin’in Do¤u Yöresinde çal›flan görevliler olduklar› söyleniyor. “Aralar›nda Japonya’ya karfl› savaflta ve kurtulufl savafl›nda savaflm›fl eski önderler, iflçi ve köylü kökenli militanlar da var. Sonra bir de ‘üç kap› kadrolar›’ var: Yani bunlar ailelerinin ‘kap›’s›ndan ç›k›yor, okulun kap›s›ndan giriyor ve sonra da Parti örgütünün kap›s›ndan geçiyorlar. Genç e¤itmenler, ortaokul ö¤retmenleri, devlet ifllerinde çal›flanlar, Parti yöneticileri ve sendikac›lar var. fiu anda okulda 1390 ö¤renci bulunuyor. Ama bunlardan 864’ü flimdiden ö¤renimlerini tamamlad›lar veya Pekin’in Do¤u Yöresindeki ya da Mao Zedung’un eserlerini inceleyerek edindikleri siyasi yetene¤e ihtiyaç duyulan yerlerdeki ifllerinin bafl›na döndüler. Eski çal›flt›klar› yere döndüklerinde, orada kendilerine yeni görevler veriliyor ve öyle bir flevkle çal›flmaya koyuluyorlar ki, o kesimde devrimci bir s›çrama meydana geliyor ve proletarya diktatörlü¤ü sa¤lamlaflt›r›l›yordu.” “Bize örnek verebilir misiniz?” “Elbette. Okula gittikten sonra fabrikaya geri dönen bir siyasi önderi ya da sendika kadrosunu gören bir iflçi kendi kendine flöyle der: Bu önder bürokrat de¤il. T›pk› bizim gibi üstü bafl› ya¤ ve pislik için-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
53
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
54 de çal›fl›yor; biz iflçiler onun gibi kadrolarla eflit düzeydeyiz. Okuldan ç›kan kadrolara genellikle öteki görevlilerin yükünü hafifletmek üzere yönetimle ilgili görevler verilir. ‹çlerinde en yetenekli olanlar di¤er flehirlerin, eyaletlerin, sanayi iflletmelerinin ve madenlerin yönetim kurullar›na girerler. Çünkü ademi merkeziyetçi yönetimde bütün bunlar mahalli idareye dayan›r.” “Okulunuzda devlet yönetimi ve Parti için yeni bir kadro kufla¤› yetifltirdi¤inizi; bir tür iç gerilla savafl›nda bireyin kendine karfl›, kendi zaaflar›na, kendi bene çevrikli¤ine karfl› verdi¤i bir gerilla savafl›nda çelikleflmifl yeni bir kadro kufla¤› yetifltirdi¤inizi söylemek do¤ru olur mu?” Çinli yoldafl gülümsüyor. “Sizin iç gerilla savafl› dedi¤iniz fley, insan›n kendi içinde devrim yapmas› gerekti¤inin bilincine varmak demektir. Bize dört öncelik ilkesi yol gösteriyor: ‹nsan ile silahlar aras›ndaki iliflkide insana öncelik tan›nmal›d›r; siyasi çal›flma ile öteki çal›flmalar aras›ndaki iliflkide siyasi çal›flmaya öncelik tan›nmal›d›r; ideolojik çal›flma ile gündelik siyasi çal›flma aras›ndaki iliflkide ideolojik çal›flmaya öncelik tan›nmal›d›r; ve ideolojik çal›flmada kitaptaki fikirlere de¤il, insanlar›n kafalar›ndaki canl› fikirlere öncelik tan›nmal›d›r. Birçoklar› tembellefliyor, ifli hafife al›yor ve devrim, geçmiflte kalan güzel bir an› olup ç›k›yor. Gel gelelim, Mao’nun devrimi devam ettirme teorisini inceledi¤imizde, eski kadrolar›n yan gelip yatmamalar›, baflar›lar›n› kendi kiflisel ç›karlar› için kul-
lanmamalar› ve mevki düflkünlü¤üne kap›lmamalar› gerekti¤ini ö¤reniyoruz. Eski kadrolar kitlelerden kopmamak için mücadele etmeli, kendini be¤enmiflli¤e ve gözü doymazl›¤a karfl› mücadele etmeli; dünya görüfllerini de¤ifltirmek, kendilerine bak›fl tarzlar›n› de¤ifltirmek, devrimci bir dünya görüflü oluflturmak için mücadele etmelidirler.” “Parti kadrolar› ya da yüksek memurlar aras›nda bürokratik sapmalar nas›l ortaya ç›kt›?” “Bir örnek verelim. Li yoldafl 1934’ten bu yana devrimci mücadelede yer alm›flt›. Mücadeleye at›ld›¤› s›rada on befl yafl›ndayd›. Savafl s›ras›nda okuma ö¤rendi. Bütün bir uzun süreli savafl boyunca Mao’nun yaz›lar›n› her zaman yan›nda tafl›d›. Herkes gibi o da çetin bir hayat yaflad›, ma¤aralarda yatt›, ne bulduysa onu yedi, Direnme Savafl›nda hayat›n› tehlikeye att›. Sözün k›sas›, kendini bütünüyle devrime adam›fl bir insand›. 1949’da Kurtulufl kazan›ld›¤›nda, Pekin’e gitti. Pekin büyük bir flehirdi. Li yoldafl›n iyi bir ifli vard›, rahat› yerindeydi.
Vaktinin büyük bir k›sm›n› ay›rd›¤› mutlu bir aile hayat›na kavuflmufltu. Li yoldaflta yavafl yavafl siyasete karfl› bir ilgisizlik, kitlelere karfl› bir kay›ts›zl›k bafllad›. Yaln›zca kendi durumunu ve ailesinin durumunu düzeltmeyi, iyi bir mevki sahibi olabilmeleri için çocuklar›na iyi bir e¤itim sa¤lamay› düflünür oldu. Kafas› sadece kendi ç›kar›n› ilgilendiren tasar›larla dolu bir hale geldi. Art›k kafas›nda devrim diye bir düflünce kalmam›flt›. Devrimci çal›flmalar› gevfledi ve hastal›k, yorgunluk, tembellik gibi s›radan engeller karfl›s›nda gerilemeye bafllad›.” “Yani eski kuflaktan bir emekli haline mi geldi demek istiyorsunuz?” “Evet, bir bak›ma öyle denilebilir. Ama burada bu ‘emekliler’ yeniden devrimci gençliklerine kavufltular. Li yoldafl bu okula geldi ve devrimci hayat tarz›n›, Yenan tarz›n› yeniden keflfetti. fiimdi siyasi bak›mdan yeniden gençleflerek eski günlerdeki gençli¤ini yeniden kazan›yor. “Sözgelimi, en küçük bir k›s›tlamaya gelemeyen kibirli ayd›n kadrolar› alal›m. fiimdi
7 May›s Okulunda topra¤› iflliyorlar, toprakta çal›fl›yorlar, evler yap›yorlar, atölyelerimizi düzenliyorlar. Burjuvaziye karfl› mücadele etmesini, kapitalist yola geri dönüfl tehlikelerini a盤a ç›karmas›n› ö¤rendiler.” 7 May›s Okulu iflçiler, köylüler ve askerlerle s›k› iliflkiler içinde yaflama ve insan›n kendini proletaryaya daha da fazla adamas› konular›nda pratik dersler ö¤retiyor. Kim gerçek bir Marksisttir, kim sahte Marksisttir? Bunu anlamak için bir kimsenin iflçiler ve köylülerle çal›flmak isteyip istemedi¤ine bakmak gerekir, diyor Mao. Liu fiaoçi’nin etkisinin en fazla oldu¤u yerler büyük flehirlerdi, baflkentti. Memurlar kitlelerden kopmufltu, köylülere karfl› kendini be¤enmifl bir tutum tak›n›l›yor, köylüler hor görülüyordu. Baz› ayd›nlar, “köylüler için en önemli fley iyi ürün elde etmeyi ö¤renmek oldu¤una göre onlara yaz› yazmas›n› ö¤retmek için bunca zahmete katlanmaya de¤er mi” diye düflünmeye bafllam›fllard›. Baz› hekimler ve ö¤retmenler, yoksul insanlar›n hastal›klar›ndan ve içinde yaflad›klar› kötü flartlardan tiksiniyorlard›. Öyle san›yorum ki Mao, sadece bir bürokratlar s›n›f›n›n oluflmas›n› önlemek de¤il, herhangi bir “s›n›f›n oluflmas›”n› önlemek istiyordu. Halk genellikle “burjuvazi” deyimini kullan›yor, ama burada bizim bat›da bildi¤imiz anlamda iktisadi bir güç olarak burjuvazi yok. Burada sorun, gruplar›n ve ak›mlar›n billurlaflmas› ve bunun da muhtemelen çat›flan gruplar›n olufl-
mas›na ve kapitalizmin baflka bir k›l›kta geri gelmesine yol açmas›. ‹ki s›n›f, iki çizgi mücadele ediyor. ‹flte bu yüzden, Çin Komünist Partisi Sekizinci Kongresi Onuncu Genel Toplant›s›nda Mao Zedung “çeliflmelerin, s›n›flar›n ve s›n›f mücadelesinin” varl›¤›ndan söz etti ve flu uyar›da bulundu: “S›n›f mücadelesi hiçbir zaman terk edilmemeli ya da unutulmamal›d›r.” Baflkan Mao “burjuvazi ve baz› Parti önderleri aras›nda belirmeye bafllayan ‘herkes kendisi için’ e¤ilimini” fliddetle elefltirdi. “Bir örnek daha verelim,” diye devam ediyor temsilci. “Çen yoldafl Pekin’in Do¤u Yöresindeki Sa¤l›k Bakanl›¤›n›n yöneticisiydi. Bakanl›¤a ne zaman bir köylü gelse, Çen yoldafl ortadan kaybolurdu. Köylülerle hiçbir flekilde karfl›laflmak istemezdi, çünkü pislikten dehfletli korkard›. fiimdi kendisi burada. Okula geldi¤inden bu yana o kadar de¤iflti ki, yeni do¤um yapm›fl ve a¤›r hasta olan bir köylü kad›nla birlikte kald›. Çen yoldafl köylü kad›na sadece i¤ne yapmakla ve gerekli bak›m› göstermekle kalmad›, ayn› zamanda onun d›flk›s›n› ç›karmas›na yard›mc› oldu ve onu y›kad›. Ve günlerce kad›na bu flekilde bakt›. “Böyle bir okulu belirleyen üç özellik vard›r: Birincisi, Yenan tarz›: ikincisi, kitlelerle tam bir birlik; üçüncüsü, devrim davas›n›n hizmetinde sade bir hayat yaflamak, güçlüklerden ve ölümden korkmamak, güzellik ve çirkinlik, mutluluk ve mutsuzluk, haz ve ac› gibi estetik s›n›flamalara bile proleter bir anlam kazan-
d›rmak. Bunlar bir s›n›fa, burjuva s›n›f›na hizmet etmifl kavramlard›r. Çirkin olanlar genellikle yoksuldur. En afla¤›l›k ifllerde çal›flanlar, çirkin ve yoksuldurlar. ‹nsanlar›n afla¤› tabakas›na düflen baz› ifller vard›r; sözgelimi, çöp ve d›flk› (çevirmenimiz bunu “lüzumsuz madde” diye aktar›yor) toplamak. “Bu y›l›n ilkbahar›nda, okuldaki yoldafllar aras›ndan ekipler örgütledik. Çöp toplamak ve la¤›mlar› boflaltmak üzere araba ve kovalarla Pekin’in Do¤u Yöresine gittiler. ‹nsan böyle bir ifl yapt›¤› zaman, her türlü bürokratik tutumdan, her türlü hiyerarfli düflüncesinden ar›n›r. Tabi kolay de¤ildir, hele ilk baflta. Tiksinme, eski bir yönetici oldu¤unun anlafl›lmas›ndan duyulan utanç, baflkalar›n›n senin hatalar›ndan söz etmelerinden duyulan korku, hatta hastal›k kapma korkusu; bütün bunlar vard›r. Zooloji profesörü olan bir kad›n d›flk› toplama ifline karfl› ç›kt›; e¤er bir damla suda yüz mikrop varsa, kimbilir bu pislikte kaç tane mikrop vard›? Ama insan kendi içinde devrim yapmak istiyorsa, pislik, çirkinlik, tehlike, ölüm korkusu gibi düflüncelere karfl› sald›r›ya geçmelidir.” Okulun devrimci komitesinin baflkan› olan yoldafl k›rk yafllar›nda olmal›. Yak›fl›kl› bir adam. Canl› bak›fllar› var. Zaman zaman önündeki notlara bakarak düzgün bir flekilde konufluyor. Hemen bütün devrimci komite (on befl üye) onun çevresinde oturuyor. Hepsi Parti üyesi de¤il. Hepsi de ö¤renciler taraf›ndan seçilmifl. Okulu devrimci komite yönetiyor. Ama devrimci ko-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
55
56
B PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
“Bu okulda herkes sade ve çal›flkan bir hayat sürer. Hepimiz ayn› flartlarda yemek yer, ayn› flartlarda yatar›z. Halk Kurtulufl Ordusu’ndaki bir askerin de¤ifltirilmesinde uygulanan üç temel ilkeyi izleriz: Birlik, uyan›kl›k ve ciddiyet.”
mitenin, Parti komitesinin siyasi yönetimi alt›nda bulundu¤u belirtiliyor. Çinli yoldafl anlatmaya devam ediyor. Son derece yal›n bir dille, beni çok etkileyen bir hikaye anlat›yor. “Pekin’in Do¤u Yöresinin temsilci yard›mc›s› (belediye baflkan› yard›mc›s› denilebilir) 7 May›s Okulundan döndükten sonra o yörenin temizlik ifllerine verildi. Her evin önünden geçerken “Çöpünüzü getirin” diye ba¤›rarak, pislik ve çöpleri toplayacakt›. Ama utand›, herkes kendisini tan›yordu. Eskiden kalabal›klar›n önünde önemli söylevler veren, yetki sahibi bir insand›. Sonra kendi kendine flunu sordu: ‘Neden ben de bütün çöpçüler gibi çöpünüzü getirin diye rahat rahat ba¤›ram›yorum? Rahat bir hayata al›flm›fl›m da ondan. Revizyonizmin etkisi içimi kemiriyor da ondan. E¤er devrim yapmak, araban›n içine kurulup oradan oraya gitmek kadar basit bir fley olsayd›, her fley çok kolay olurdu. Oysa ben kendi tecrübelerimden bunun hiç de böyle olmad›¤›n› biliyorum, yoksa bu kadar korkmazd›m zaten!” Böylece kendi kendini tahlil ederek, içindeki üst s›n›f›n üyesi olma iste¤ini a盤a ç›kararak korkusunu yenmeyi bildi ve ötekilerle birlikte, “Çöpünüzü getirin” diye ba¤›rmay› baflard›. “Bu okulda herkes sade ve
çal›flkan bir hayat sürer. Hepimiz ayn› flartlarda yemek yer, ayn› flartlarda yatar›z. Halk Kurtulufl Ordusu’ndaki bir askerin de¤ifltirilmesinde uygulanan üç temel ilkeyi izleriz: Birlik, uyan›kl›k ve ciddiyet. Burada yaflayan insanlar, kifliliklerinde yeryüzündeki de¤iflikliklere benzetilebilecek de¤ifliklikler yaratmay› baflard›lar. Kiflili¤in güçlü¤ü, maddi bir güç haline gelir. Pekin’de 1968 Aral›k ay› çok so¤uk oldu. Eski Pekin Seddi’nin bir bölümünü y›kt›k...” (Ünlü duvar›n küçük bir bölümünü y›kanlar demek bunlarm›fl, diyorum kendi kendime.) “... bunu yapmam›z›n nedeni, insanlar›n oturabilmesi için 311 tane ev yapmakt›. Üstelik bunu yirmi befl gün gibi rekor say›labilecek bir sürede gerçeklefltirdik. Kumlu, ifllenmemifl toprak, iyi toprak haline geldi. Yüz on dönümlük bir araziyi temizledik ve flehirden toplad›¤›m›z d›flk›yla (geceleri boflalt›lan ve gübre için kullan›lan abdesthane pisli¤i) gübreledik. Bu çal›flma yüzlerimizi kavurdu, ama ayn› zamanda yüreklerimizi de devrimcilefltirdi, kararl›l›¤›m›z› art›rd› ve sa¤l›¤›m›z› düzeltti. “Biz okulun siyasi geliflmesini sa¤lamakla ilgileniyoruz. Ama çal›flmalar›n somut sonuçlar› da bizim için büyük önem tafl›yor. Çal›flmalar›m›-
z›n sonuçlar›n› de¤erlendirmek, ne kadar hasat kald›raca¤›m›z› hesaplamak, tar›m üretimini art›rmak, atölyeler, merkezi enerji santrali ve sulama santrali için planlar yapmak üzere demokratik toplant›lar düzenliyoruz. Bu arada ‘dört iyi iflçi’ gruplar› kurmaya bafllad›k. Bu gruplar dört çal›flma alan›nda, yani ideolojik ve siyasi çal›flma, ‘sekizde üç’ çal›flma tarz›, askeri e¤itim ve günlük hayat›n örgütlenmesinde üstünlük gösteren iflçilerden meydana gelmektedir.” Çinli yoldafl bana bak›yor. Kendisini dinlerken, koca bir kase f›nd›k ve çekirde¤i mideye indirmifltim. Bir an duruyor, sonra akla gelebilecek sorular› cevaplar›na ekliyor: “Hay›r, o kadar basit de¤il. Pastoral bir fliire ya da oyuna benzemez bu ifl. Bafllang›çta baz›lar›, topra¤› ifllemekle küçüldüklerini sand›lar. Ama sürekli devrim teorisini ö¤renmeleri sayesinde bütün görevlerin eflit de¤erde oldu¤unu kavrad›lar. Liu fiao-çi kol eme¤i çal›flmas›n› bir ‘ceza’ olarak görüyordu. Yahut da tarlalara çal›flmaya gidenlerin bunu ‘gösterifl olsun diye’ yapt›klar›n› ileri sürerek onlar› küçümsüyordu. Liu fiao-çi’ye göre, Parti üyeli¤i, bir siyasi görevlinin rolü, insana daha iyi bir iktisadi durum ve baflar›l› kariyer umudu afl›lamal›yd›. Kalemi b›rak›p saban› m› alaca¤›z! Ne kadar korkunç! Baz›lar› böyle tepki gösteriyor. Ve üzüntü içinde ekliyorlar: Kaleme elveda! Bunlar, devrimin sürekli olarak ilerletilmesi gerekti¤ini henüz kavrayamad›lar. E¤er bu düflünce tarz› galebe çalsayd›, bu okul basit bir tar›m okulu ya da
Liu’nun ve Peng Çen’in eski tipte bir Parti okulu olmaktan öteye gidemezdi...” Bunun üzerine, bu yeniden e¤itimin nelerden meydana geldi¤ini ve 7 May›s Okuluna kat›lan yoldafllara az da olsa bir bask› uygulan›p uygulanmad›¤›n› soruyorum. Ö¤renciler gönüllü olarak m› geliyorlar, yoksa zorla m› getiriliyorlar? Asla zor kullan›lmad›¤›n› söylüyorlar. Bir zamanlar Pekin’in Do¤u Yöresindeki Sa¤l›k Bakanl›¤›n› yöneten Çen yoldafl solumda oturuyor. “Bak›n” diyor, “ben bu okula ancak dört kere baflvurduktan sonra girebildim...” “Peki, madem ki kitlelerle kaynaflmak için büyük bir istek duymuyordunuz, neden bu okula girmek için o kadar çaba harcad›n›z?” Sakin bir flekilde cevap veriyor: “Bütün mesele de burada zaten... Bir fleye teorik olarak inanmak ile onu pratikte yapmak bambaflka fleylerdir. Benim pratik tecrübeye ihtiyac›m vard›.” Tereddütler, korkular, hatta ac›lar siyasi inan›fl›n içtenli¤iyle de¤il, yüz yüze gelinen gerçekli¤in amans›zl›¤›yla defediliyor. 7 May›s Okuluna kabul edilmek bir bak›ma bir uzay uçufluna seçilmek kadar zor bir ifl. Üstelik kabul ifllemi oldukça karmafl›k. “Okula al›nma için baflvurma, ilk kademedeki devrimci komite taraf›ndan yap›l›r. Bu daha sonra o kesimin devrimci komitesine aktar›l›r. Orada incelenir ve mahalli devrimci komiteye teslim edilir. Son karar› mahalli devrimci komi-
te verir. Ayr›ca çeflitli birimlerde çal›flan görevliler okula girdikten sonra bile, e¤er kendilerine ihtiyaç duyulursa her zaman geri ça¤r›labilirler.” “Ö¤renim ne kadar sürer, ö¤renimini tamamlayan bir yoldafl okuldan dönünce ne yapar?” “Ö¤renim en az bir y›l sürer... Ö¤renimini tamamlayan bir yoldafl geri döndü¤ü zaman eski çal›flma birimine gider yada baflka bir görev verilmesini isteyebilir. Hatta devrimci komite ona baflka bir yerde görev almas›n› bile ö¤ütleyebilir.” Tarlalara, orada çal›flan ö¤rencilerle tan›flmaya gidiyoruz. Okulun övünç kayna¤› olan teneke kova fabrikas› yoktan var edilmifl. Küçük atölyede kad›nlar ve erkekler kovalar yap›yor, üstlerine kulplar›n› geçiriyor, sonra da kovalar›n üzerine k›rm›z› mürekkeple 7 May›s Okulu yaz›yorlar. Fabrika yönetmenine soruyorum: “Buraya gelmeden önce neyle u¤rafl›yordunuz?” Pekin’deki en önemli sendika önderlerinden biri olan fabrika yönetmeni karfl›l›k veriyor: “Bir sendika çal›flmas›n›n bafl›nday›m.” ‹flte bir kad›n iflçi. K›rk befl yafl›nda. Yere oturmufl, bacaklar›n›n aras›na bir kova alm›fl, çekiçle dövüyor. Eskiden nerede çal›fl›yormufl acaba? “Do¤u Yöresinin Yönetiminde görevliydim.” Ve gülümseyerek iflinin bafl›na dönüyor. Daha sonra bir erkek ö¤retmen, bir kad›n ö¤retmen ve bir de muhasebeciyle tan›fl›yorum. Hepsi de ciddi bir tav›rla elimi s›k›yorlar ve soru-
lar›m› hiçbir tedirginlik göstermeden cevapland›r›yorlar. Önemsiz bir ayr›nt›ym›flças›na, “fiunu yapt›m, bunu yapt›m” diye anlat›yorlar. Bütünüyle okul taraf›ndan planlanm›fl ve yap›lm›fl olan ana tulumban›n bulundu¤u yerdeki yönetmen yoldafl›n sinirli ve huzursuz oluflu dikkatimi çekiyor. Daha önceleri Do¤u Yöresinin Maliye Bakanl›¤›na ba¤l› bir yat›r›m bankas›nda yönetici olarak çal›fl›yormufl. Banka müdürü gibi bir fley. Ama bana sulama pompas›n›n nas›l çal›flt›¤›n› anlatmaya bafllay›nca canlan›yor. Bu pompa normal olarak 5.000 Yuan’a (yaklafl›k olarak 2.000 dolar) ç›karm›fl, ama kendisinin ve ö¤rencilerin çal›flmalar› sonucunda sadece birkaç Yuan’a mal olmufl. Ö¤le vakti. Ö¤renciler mutfaklara geliyor ve bol bol yiyecek, bir çanak dolusu da pirinç al›yorlar. Herkese eflit miktarda veriliyor. Ald›klar› yemekleri evlerine tafl›yorlar. Asl›nda okul küçük ahflap evlerden meydana gelen bir köy fleklinde. Aflç›bafl› bafl›nda kasketi, yüzü k›pk›rm›z›, çal›fl›yor. Tabak çana¤›n aras›nda kendini öylesine ifline vermifl ki, onu meslekten bir aflç› san›yorum. Kendisine soruyorum. “Hay›r, Do¤u Yöresiyle ilgili Milli Halk Kongresi Dairesinin yöneticisiydim.” “Buraya gelmenizin nedeni?” “Bütün vaktimi dairede oturarak geçiriyordum (tam bir bürokratm›fl do¤rusu!), sa¤a sola emirler ya¤d›r›yor, üretime kat›lm›yordum, Mao Zedung’un eserlerini incele-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
57
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
58 miyordum.” “Eskiden yemek piflirmesini bilir miydiniz?” “Hay›r bilmezdim, burada ö¤rendim.” “Pek kolay bir ifl de¤il san›r›m.” “Evet, hiç de¤il. Ama ifllerin kolay olmas›n› beklerseniz, hiçbir ifl yapamazs›n›z.” Beni, sosisleri haz›rlayan öteki aflç›larla tan›flt›r›yor. Daha önce hiçbiri yemek piflirmesini bilmiyormufl. Okulda ö¤renmifller. Üçü de ö¤retmenmifl. “Öyleyse yemek pek lezzetli de¤ildir herhalde” diyorum. “Bir tad›na bak›n, anlars›n›z” diyor aflç› yoldafl laf›n alt›nda kalmadan. “Çok s›k› çal›flt›k ve yemek yapmas›n› ö¤rendik.” “Güzel,” diye cevap veriyorum, “bunu birazdan anlayaca¤›z. Okulda ö¤le yeme¤ine davetliyiz.” Okulun bütün ihtiyac›n› karfl›layan merkezi enerji santrali de ö¤rencilerin eseri. Pekin’in Do¤u Yöresindeki Tah›l ve Ya¤ Elde Edilen Ürünler Bakanl›¤›n›n yöneticisi, flimdi santralde iflçi olarak çal›fl›yor. Bizlere çok nazik bir flekilde santralin iflleyiflini ve ne güçte oldu¤unu anlat›yor. Oradan ayr›l›rken, yan›nda bir de sepeti bulunan bir motosiklete binmifl iki askerle karfl›lafl›yoruz. Bizi görünce o kadar flafl›rd›lar ki, durdular; a¤›zlar› bir kar›fl aç›k bak›yorlar. Bunlar okulun Halk Kurtulufl Ordusu delegeleri, devrimci komite üye-
leri. Buradaki görevlerinin ne oldu¤unu sordu¤umda, her türlü yard›mda bulunmakla görevli olduklar›n› söylüyorlar. “‹lk sorumuz, ordudan Yenan tarz›n› ö¤renmektir,” diyor okulun yöneticisi bir kere daha. “Mao Zedung düflüncesini ö¤renerek kendimizi yeniden e¤itiyoruz.” “Bize gelince,” diye cevap veriyor asker, “biz de okuldan, kendi içimizde devrim yapmam›z gerekti¤ini ö¤reniyoruz.” Sonra ekliyor: “Devrimin üretimi de art›rmas› gerekir. Okulda yüz on dönüm toprak ekiliyor.” Daha sonra revire gidiyoruz. Beyazlar giymifl genç bir kad›nla bir delikanl› küçük k›z›l kitaplar›n› sallayarak bizi selaml›yorlar. Çok utangaç görünüyorlar, ellerini nereye koyacaklar›n› bilemiyorlar. Delikanl› anlat›yor: “T›p okudum, ama doktor de¤ilim. Buraya, köylülerle birlikte çal›flarak dünya görüflümü yeniden kal›ba dökmek için gelmek istedim... Ondan sonra tüm okul üyeleri ö¤renimime devam m› etmem, yoksa baflka bir fley mi yapmam
gerekti¤ine karar verecekler.” Genç kad›n da flöyle diyor: “Ben, Do¤u Yöresi Sa¤l›k Bakanl›¤›ndan bir siyasi kadroyum. ‘7 May›s Talimat›’n›n yolu do¤rudur. Okula kabul edildi¤im için çok flansl› say›l›r›m.” Özenle düzenlenmifl cam kavanozlarda otlardan yap›lm›fl ilaçlar var. Bütün bu ilaçlar, k›rlardan ve da¤lardan toplanan otlarla burada haz›rlanm›fl. Duvarda, bitkilerin resimleri ve yanlar›nda bafl a¤r›s›, mide yanmas›, romatizma gibi hastal›klar›n eski t›p gelene¤ine göre tedavi yöntemleri görülüyor. Son zamanlarda iki genç akupunkturla romatizmay›, mafsal iltihaplanmas› ve hatta so¤uk alg›nl›¤›n› tedavi etmeye çal›fl›yorlarm›fl. Ö¤renciler kendi evlerini kendileri yapm›fllar. Tu¤ladan döfleklerini (kang) Pekin surlar›ndan getirilen büyük tafllarla yapm›fllar. Söylemeseler, ben kendi kendime fark edemezdim. Yoldafllar bana bu tafllar› gösterirken, 1968 y›l›n›n dondurucu k›fl›ndan söz ediyorlar. Birisinin bana, Pekin’in dokuz an›tsal kap›s›ndan flimdi alt› tanesinin kald›¤›n› söyledi¤ini hat›rl›yorum. Biraz da üzüntüyle tafllara bak›yorum. Alt› kad›n›n kald›¤› basit bir eve giriyorum. Her fleyi düzenli. Parlak renkli pamuklu battaniyeler katlan›p karyolalar›n ayak ucuna konmufl. Kad›nlardan bir tanesi, güzel ve düzgün yüzlü olan›, kocas›n›n Pekin’de foto¤rafç›l›k yapt›¤›n› söylüyor. 7 May›s Okulunun yu-
vas›na giden bir çocu¤u varm›fl. Okulda ö¤rencilerin küçük çocuklar› için bir krefl, bir de yuva var. “Daha önce ne mi yapard›m? Do¤u Yöresinden Komünist Partisi kadrosu.” Çok vakur bir havas› var kad›n›n. Kad›nlar bize çok yak›n bir dostluk gösteriyorlar. Beklenmedik ziyaretimizle ilgili canl› bir konuflmaya dal›yoruz. Evli misiniz? Evet, ikisi de ö¤retmen, “Kocam flehirde çal›fl›yor,” diyor içlerinden biri. K›rk yafllar›nda gösteriyor. “Yetiflkin çocuklar›m var. Sadece bir tanesi hala okuyor, ötekiler okullar›n› bitirdiler.” “Ailenizden ayr› kalman›za ald›rm›yor musunuz?” “Ne münasebet” diye cevap veriyorlar hemen, “Birbirimizi iki haftada bir görüyoruz zaten. Hem ayn› soruyu neden erkeklere sormuyorsunuz? Mao, kad›nlar›n mutlulu¤un yar›s› demek oldu¤unu ve ‘gerçek kad›n-erkek eflitli¤inin’ ancak bütün toplumun sosyalist dönüflümüyle gerçekleflebilece¤ini söylüyor.” “Okulun ö¤rencilerinin yüzde k›rk›n› her yafltan kad›nlar oluflturuyor,” diye anlat›yor devrimci komitenin önderi. “Bunu göz önüne alarak onlar› en az yorucu ifllere veriyoruz.” “Peki, çocuklar›ndan, evlerinden uzak kalmalar›. Bu onlar için bir tak›m sorunlar yaratm›yor mu?” “Hay›r, ayn› durum bütün di¤er kad›nlar için de söz konusu.” Benim fark›nda olmaks›z›n tafl›d›¤›m son derece geri aile anlay›fl›m karfl›s›nda, bana hayretle bak›yorlar.
Düzenli olarak ç›kan okul gazetesi kütüphanede okunuyor. Gazetenin ad› 7 May›s Savaflç›lar› Bülteni. Ayr›ca kütüphanede Pekin ve di¤er yörelerdeki kadro okullar›ndan gelen gazeteler de var. Adlar› birbirine çok yak›n; hepsinde ‘7 May›s’ ad› geçiyor. Ö¤renciler taraf›ndan zenginlefltirilmifl, ifllenmifl ve ekilmifl olan genifl topraklar› arabayla dolaflmaya gidiyoruz. Ö¤renciler yedi tugaya ayr›lm›fl. Befl tugay tarlalarda çal›fl›yor, bir tanesi sebze bahçelerine bak›yor, bir tanesi de okulu yönetiyor. Hasat mevsimi. Dört Numaral› Tugay harman savurma makineleriyle pirinç tanelerini ay›r›yor. Zor ifl. Kad›nlar demetleri kald›r›p makineye yediriyorlar. “Bu makineyi de biz kendimiz yapt›k” diyor Çinli yoldafl. “fiimdi bu harman savurma iflinin yap›ld›¤› yerde eskiden bir batakl›ktan baflka bir fley yoktu. Köylüler çaba harcamaya de¤mez diye bu topra¤› ifllememifller bile. Biz geldi¤imizde öyle sevindiler ki, bizi evlerine buyur ettiler, hatta genç çiftler yataklar›n› bize vermek için evlenmelerini ertelediler.” Tarla boyunca s›ralanm›fl kad›nlar küçük k›z›l kitaplar› sallayarak bizi selaml›yorlar. Tarlada topra¤› kazmakta olanlar bir an ifllerini b›rak›yor, küçük k›z›l kitaplar›n› ç›kar›p selam veriyor, sonra kitaplar›n› özenle ceplerine koyup yeniden ifle koyuluyorlar. K›sa bir süre için öteki dört tugay› da ziyaret ediyoruz, ama herkesle konuflacak kadar vaktimiz yok. Bahçenin bir kesimine “devrimci bahçe” ad›n› vermifller; buraya ekilen
tohumlar, öncü sulama araflt›rmalar›nda Mao’yla birlikte çal›flm›fl olan askeri tugay taraf›ndan arma¤an edilmifl. Domuz a¤›l›nda, yat›k saçl› iriyar› bir adam kocaman domuzlarla u¤rafl›yor. “Eskiden sendikac›yd›m,” diye anlat›yor çabuk, “Do¤u Yöresinde bir sendika sekreteriydim.” Hemen ard›ndan bize domuzlardan söz etmeye koyuluyor. “Domuz yetifltirmek için çok büyük bir çaba harcan›yor. Mao’nun örnek gösterdi¤i Vang-Kisen-Se (Hopey) halk komünü tugay›, tah›l üretimi ile domuz yetifltirme aras›ndaki do¤ru oran› saptad›. Biz a¤›llar›m›zda 250 domuz yetifltiriyoruz. Hastal›klar›n› tedavi etmeyi, do¤umlar›na yard›mc› olmay› ö¤rendik. ‹çimizdeki hekimlerden biri, domuzlarla ilgili bütün hastal›klarda uzman bir baytar oldu. Ayr›ca okulumuzda 3000 ördek, 500 tavuk var. Dolay›s›yla mükemmel gübre elde ediyoruz.” Sebze bahçesinin yak›n›nda çocuk yuvas› var. Orada, daha önce tan›flt›¤›m kad›n yoldafl›n küçük o¤luyla karfl›lafl›yorum. Son derece tatl› bir o¤lan. Elinde bir oyuncak sall›yor. Öbür elinde de üzerinde Mao’nun resmi bulunan büyük bir rozet var; kald›r›p bize gösteriyor. Kundura atölyesini geziyoruz. Bir kad›nla bir erkek lastik ve bez sandal ayakkab›lar› onar›yorlar. Tabanlar›na kauçuk vuruyorlar. Art›k 7 May›s Okuluna gelmeden önce ne iflle u¤raflt›klar›n› sormuyorum. Anlaml› yüzlerini incelerken, gözümün önüne profesör kürsüleri, devlet da-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
59
60
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
ireleri, bankalar, ticaret kurulufllar› geliyor; hepsi de Parti ya da devlet görevlerinde çal›flan orta kadrolar. Devrimci komiteyle birlikte dostane ve nefleli bir ö¤le yeme¤i yiyoruz. Tabii ben sorular›ma devam ediyorum. Bu insanlar›n hepsinin de Parti ya da devlet yöneticileri olduklar›n› keflfediyorum. Bir köylününki kadar yan›k bir yüzü olan ve gerçekten de bir tar›m iflçisine benzeyen temsilci yard›mc›s› bana flunlar› söylüyor: “Ben köylü de¤ilim. Beni günefl ‘piflirdi’ böyle. Do¤u Yöresinin temsilcisiydim.”
Bir baflkas› sendika görevlisi; öteki mahalli bir kamu e¤itim kuruluflunun yöneticisidir; sonra bir ö¤retmen, daha sonra bir Parti yöneticisi vb. Hiçbiri köylü de¤il. Köylülerden daha önce hiç bilmedikleri fleyler ö¤renmifller. Yemek gerçekten nefis. Do¤rusu, Milli Halk Kongresi dairesinin baflkan› birinci s›n›f bir aflç› olmufl. Acaba bunu kendisine söyleyebilir miyiz? Aflç›bafl› önlü¤üyle geliyor az sonra. Kendisine, yard›mc›lar›na ve ö¤retmenlerine tebrikler ya¤›yor. Herkes mutlu görünüyor. “Pekala. Yüksek bir memur ve bir profesörün de aflç› olabilece¤ini kabul ediyorum. Yeme¤iniz (on iki çeflit) Çin’de yedi¤im en iyi yemek.” Ve do¤ru bütün bunlar. Bu tuhaf kardefllik havas›, okulu saran bu efli görülmemifl insanca dostluk havas› nereden geliyor? De¤erler kökünden de¤iflmifl, tam tersine dönüflmüfl. Özünde fliddete dayanmayan bir devrim herkesi ayn› ölçüde etkilemifl. Kültür Devrimi içinde, devlet yönetiminde ve orduda geçmiflten miras kalan ve Çin’de kapitalist hayat tarz›na geri dönüfl tehlikesini içinde tafl›yan bütün de¤erleri, ölçüleri, ay›r›mlar›, rütbe iflaretlerini ve resmiyeti yerle bir etmifl. Mevki düflkünlü¤ü, bencillik ve her türlü ayr›cal›k yok edilmifl. Halk bu eski kavramlar›n yerine hakiki bir siyasi kavray›fl› ifade eden yeni de¤erler koymufl. Kendilerine karfl› amans›z bir gerilla savafl› vermifller. Onlar› hem d›fl düflmana, hem de sinsice f›rsat kollayan iç düflmana karfl› zorlu mücadelede daha güçlü ve daha
haz›rl›kl› k›lan amans›z bir gerilla savafl›! fiöyle bir fley geliyor insan›n akl›na: Bat›da o çok iyi bildi¤imiz baflar› efsanesinin burada hiçbir anlam› yok mu acaba? Her fleye kadir teknolojinin simgeleri olan müdürler, gene kendileri taraf›ndan ifllenebilir duruma getirilen topraklar› ekiyorlar. Kald› ki, böyle okullara vas›fl›, iyi vas›fl› ve yüksek vas›fl› 90 bin kadar kadro devam ediyor. Ayn› okulda en üst kademelerden eski kadrolarla (üniversite profesörleri, önemli hekimler, Merkez Komitesi üyeleri, Parti komitesi sekreterleri) Parti ve devlet yönetimindeki orta kadrolar› bir arada görmek mümkün. Bu okullarda herkese ayn› yöntem uygulan›yor. Ö¤rencilerin niteliklerine göre A, B ya da C tarz›nda yöntemler uyguland›¤› akla gelebilir, ama böyle bir fley yok. Okullar hangi kurulufl taraf›ndan aç›ld›larsa ya da hangi kurulufla ba¤l›ysalar, ona göre ayr›l›yorlar. Ama hepsi de Parti Merkez Komitesinin ya da Devlet Konseyinin çeflitli kesimlerinin yönetimi alt›nda birlefliyorlar. 7 May›s kadro okullar› Parti yönetim dairelerine, bir Parti okuluna, büyük bir üniversiteye, büyük bir flehrin Parti komitesine ya da mahalli bir Parti komitesine (burada oldu¤u gibi) ba¤l› olabiliyor. Siyasi yönetimden Parti sorumlu, ama okulun yönetimi devrimci komiteler taraf›ndan yürütülüyor. Dolay›s›yla okullar ülke, eyalet ya da belediye düzeyindeki merkezi kurulufllar taraf›ndan aç›labiliyor. Böylece inisiyatif tabandan, örgütleme ve yönetim ise yukar›dan geliyor. Dev-
rimci komitenin görevi, okula ö¤renci alma ifllemlerini karara ba¤lamak ve kadrolar için yararl› ifller bulmak. Çeflitli okullar aras›nda karfl›l›kl› ba¤lar var (bunu da gözlerimle gördüm). Örne¤in, bir hekim, Merkez Komitesi taraf›ndan aç›lan bir okula köylük bölgelerde “ç›plak ayakl›” hekimleri örgütlendirme göreviyle gönderilebiliyor. Anlayabildi¤im kadar›yla, bir okulu öbüründen ay›ran özellik teorik ö¤renimdeki farkl›l›k de¤il, çünkü teorik ö¤renim her yerde ayn›. Ay›rt edici özellik, her okuldaki pratik faaliyet tarz›nda yat›yor: ‹fle yaramak, topraklar›n ekilebilir duruma getirilmesi, köy topluluklar›ndaki tar›m çal›flmalar›, sa¤l›k hizmetlerinin, sanayi üretiminin, tah›l üretiminin art›r›lmas›n›n vb. örgütlenmesi. Pekin’de 90 bin kadroyu temsil eden bir delegeler konferans› toplanm›flt›. Bu konferansta o güne kadar gerçeklefltirilen ifllerin bir listesi sunuldu. Oldukça flafl›rt›c›yd› bu liste. 7 May›s Okullar›n›n aç›l›fl›ndan bu yana okul kadrolar› 50 bin ton tah›l, 650 bin ton pamuk, 3 milyon 200 bin ton ya¤ elde edilen tah›l üretmifller; 24 bin domuz yetifltirmifller; binlerce metre konut infla etmifller; yüz kadar küçük fabrika kurmufllard›r. Komün üretim ekiplerine on bin ö¤renci kat›lm›flt›r. Okullar›n bir ço¤u tah›l üretimi bak›m›ndan kendi kendine yetmektedir. Ürün fazlalar›n› devlete veren baz› okullar ise, tar›m›n geliflmesiyle ilgili milli program›n saptad›¤› hedefleri aflan okullardan tah›l ve pamuk almaktad›r. Kamu Güvenli¤i Bakanl›¤›na ba¤l› olan 7 May›s Okulu
özellikle yükselme arzusuna (bir burjuva arzusu) karfl› savaflmak için verdi¤i mücadeleyle ün kazanm›flt›r. Bunu, ö¤rencilerin hem ideolojik bak›mdan, hem de yapt›klar› çal›flma s›ras›nda e¤itmek üzere onlar› özellikle çetin görevlerde çal›flt›rarak baflarm›flt›r. Merkez Komitesinin Parti okuluna ba¤l› olan 7 May›s Okulu, halk komünlerindeki köylülere hizmet etmek ve üretim ekipleri örgütlemeye giden 500’den fazla “ç›plak ayakl›” hekim yetifltirmifltir. Merkez Komitesinin yönetim dairesine ba¤l› olan 7 May›s Okulu, bir gölün suyunun tarlalara ak›t›lmas›nda ve tafll›k ve da¤l›k bir arazinin ekilebilir hale getirilmesinde çal›flm›flt›r; flimdi tah›l üretimi, ya¤, çeflitli ihtiyaç maddeleri, sebze ve yün bak›m›ndan kendi kendine yetmektedir. Çin Sendikalar Federasyonuna ba¤l› olan 7 May›s Okulundaki ö¤renciler üretim ekiplerinin bir parças› haline gelmifllerdir; köylülerle omuz omuza çal›flmakta ve ö¤renim görmektedirler; bencilli¤e ve revizyonizme karfl› amans›z bir mücadele vermifllerdir. Yüz 7 May›s Okulunun kat›ld›¤› Pekin Konferans›nda en büyük önem Partinin önderlik rolünün sa¤lamlaflt›r›lmas›na verildi ve okullar›n ilerideki görevleri tart›fl›ld›. Hedef, Mao Zedung düflüncesinin canl› bir flekilde incelenmesi ve uygulanmas› yoluyla kitle hareketini yo¤unlaflt›rmaya devam etmektir. Bunu gerçeklefltirebilmek için Halk Kurtulufl Ordusu örne¤i izlenmelidir: Proleter siyasetine öncelik verin; “dört öncelik”(4) ilkesine harfi harfine uyun:
“üç sekiz” çal›flma tarz›n› uygulay›n; “üç demokrasi”ye sayg› gösterin; “dört iyi iflçi”nin geliflmesini izleyin. Pekin’de, devlet yönetiminin çeflitli dallar›ndaki dairelerinde 60 bin kifli çal›flmaktayd›. Bu gün ise personel say›s› yüzde 90 oran›nda azalt›lm›flt›r. Siyasi ve idari cihazda yap›lan de¤ifliklikler sonucunda, bu gün sadece 10 bin yönetim görevlisi bulunmaktad›r. Geri kalan 50 bin görevlinin ço¤u (yüzde sekseni) 7 May›s okullar›na girdi. Benim ziyaret etti¤im okulda 864 ö¤renci iki y›ll›k ö¤renimini tamamlam›flt› ve henüz okumakta olan 1394 ö¤renci vard›; yani okulda toplam 2258 kadro bulunuyordu. Mao’nun “idari yap›y› basitlefltirin” ça¤r›s› en basit bir biçimde Pekin’de uygulanm›fl. Eskiden doksan yöreye ayr›lan Pekin’de flimdi yirmi alt› yöre var. Büyük çapta gerçeklefltirilen ademi merkeziyetçilik flehirli kadrolar›n içerilerdeki yörelere göç etmesine yol açm›fl. Bu kadrolar flimdi kasabalardaki ve köylerdeki sanayileflme faaliyetlerinde, sosyal ve kültürel hizmetlerde çal›fl›yorlar.
“Afla¤› S›n›f”›n Ortadan Kald›r›lmas› Dünyan›n en büyük ülkesi olan Çin’de devlet ve Partinin yönetim cihaz›n› yeniden biçimlendirmek için hummal› bir çal›flma sürüyor. Ama bu çal›flman›n hedefi, bu cihaz› bir hakim s›n›fa yada ayr› bir yöneticiler zümresine dönüfltürmek de¤il. As›l hedef, onu kitlelerle s›ms›k› kaynaflm›fl bir kolektif k›lavuz haline getirmek. Partiyi mevki
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
61
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
62 düflkünlü¤ünden, s›n›f k›skançl›¤›ndan ar›nd›rmak. Bütün bunlar hemen bütünüyle ortadan kald›r›lm›fl ve bütün bunlar›n yerini, bütün devrimcilerin burjuvaziye karfl› duyduklar› nefret alm›fl. Güzellik ve çirkinlik, temizlik ve pislik, kibarl›k ve kabal›k gibi bütün s›n›fsal kavramlar da devrimci bir de¤iflikli¤e u¤ruyor. Bunlar, güzellik ve temizli¤i kendine ay›r›p çirkinli¤i ve pisli¤i baflkalar›na b›rakan bir yukar› s›n›f›n mal› olan kavramlard›. Bu kavramlar›n yerini siyasetin ve elefltirinin gücü, teorinin zorlu prati¤e dönüfltürülmesi almaktad›r. Burada gördü¤üm bütün insanlar bu çetin ve ac›l› iç gerilla savafl›n› baflar›yla verecekler mi, veremeyecekler mi; bunu bilemiyorum. Hiç kuflkusuz baz›lar› baflar›l› olamayacak ve geride kalacak. Baz›lar› kesinlikle yenilgiye u¤rayacak. Ama bu savafltan baflar›yla ç›kanlar, Mao’nun “halefler” ad›n› verdi¤i, Çin’deki sosyalist devrimi sürdürecek olan yenilmez s›n›f bilincine sahip kad›nlar ve erkekler olacaklar. Öteki sosyalist ülkelerdeki siyasi yöneticilerin gösterdi¤i ülkelerdeki siyasi yöneticileri yozlaflman›n antitezi olacaklar, Mao öteki sosyalist ülkelerdeki siyasi yöneticileri “olumsuz örnek” olarak ald› ve kendi yöntemine göre bundan olumlu bir ders ç›kar›lmas› gerekti¤ini belirtti. “Çin Komünist Partisi, bütün Çin halk›n›n önder çekirde¤idir. Bu çekirdek olmadan, sosyalizm davas› zafere ulaflamaz.” Baflkan Mao’nun bu sözleri, dershanedeki masan›n üzerinde aç›k duran küçük k›z›l kitab›n
en bafl›nda yer al›yor. Buradan temel bir sorun ç›k›yor karfl›m›za: Öyleyse Kültür Devrimi nedir? Buna, 1969 Nisan›nda Dokuzuncu Kongreye sundu¤u raporda Lin Piao cevap vermifltir: “Büyük Proleter Kültür Devrimi, Partimizin tarihinde Partinin sa¤lamlaflt›r›lmas› için giriflilmifl en genifl ve en köklü harekettir.” Ayn› konuflmas›nda Lin Piao flöyle diyor: Liu fiao-çi, “s›n›f mücadelesinin sona ermesi teorisi, “uysal araçlar” teorisi, “kitleler geridir” teorisi, “yükselmek için Partiye kat›lma” teorisi, “Parti içi bar›fl” teorisi ve “özel ç›karlarla kamu ç›karlar›n› kaynaflt›rma” teorisi (yani “çok kazanmak için biraz kaybetme”) gibi gerici yutturmacalar› yaymaya devam etti... (Liu fiao-çi) daha fazla Parti üyesinin kendi kendini “e¤itmesi” (Liu fiaoçi’nin kitab›n›n ad› “Kendi Kendini E¤itme” idi), Parti üyelerinin daha fazla revizyonist olmalar› ve Marksist-Leninist Partinin “bar›fl içinde” revizyonist bir Partiye, proletarya diktatörlü¤ünün de “bar›fl içinde” burjuva diktatörlü¤üne “dönüflmesi” için Partimizi yozlaflt›rmaya ve parça-
lamaya çal›flt›. ‹flte buydu revizyonist çizgi. 7 May›s Kadro Okulu, bir bak›ma, revizyonizme karfl› mücadelede bir öncüdür. “Bütün Mao Zedung Düflüncesini ö¤renme s›n›flar›n› iyi yönetmeye devam etmek ve Baflkan Mao’nun 1966’daki ‘7 May›s Talimat›’n›n ›fl›¤›nda bütün ülkeyi gerçekten bir Mao Zedung Düflüncesi okuluna dönüfltürmek” gerekir. Okulun amac›, Parti üyelerinin “teori
“Zay›f bir millet güçlü bir milleti, küçük bir millet büyük bir milleti alt edebilir. Küçük bir ülkenin halk› büyük bir ülkesini sald›r›s›n› kesinlikle bozguna u¤ratabilir; yeter ki ayaklan›p mücadele etmeye, silaha sar›l›p ülkelerinin kaderini kendi ellerine almaya cesaret edebilsinler. Bu, tarihin bir kanunudur.”
Z
ile prati¤i gerçekten birlefltirmelerini, kitlelerle s›k› ba¤lar kurmalar›n›, ...alçakgönüllü, ölçülü ve kendini be¤enmifllikten ve acelecilikten uzak çal›flma tarz›na, var gücüyle mücadele etme ve sade yaflama anlay›fl›na her zaman ba¤l› kalmalar›n›” sa¤lamakt›. Bu okulun siyasi önemini gittikçe daha iyi kavrarken akl›ma küçük bir ayr›nt› geliyor, bir baflka ülkedeki baz› siyasi yöneticilerin sözlerini iflitir gibi oluyorum: “Parti olmasayd› ne olurdunuz? Ya bir iflçi yada bir köylü. Oysa flimdi bir ad›n›z var, bir yönetici kuruluflun üyesisiniz. Bu yüzden, size bütün bunlar› sa¤lam›fl olan ve sa¤lamaya devam eden Partiye boyun e¤mek ve flükran duymak zorundas›n›z...” Çin’de ise, tam tersine, Partinin yard›m›yla bu bürokratlaflma önleniyor. ‹nsanlar devrimci olabilmek için, bir köylü gibi, bir iflçi gibi yaflamas›n› ö¤renmek üzere kitlelerin aras›na kat›l›yorlar.
Okul Tiyatrosu ve “7 May›s Talimat›’n›n Bestelenmesi Vakit geldi. Ö¤le yeme¤ini yedi¤imiz toplant› salonundan iskemlelerimizi de alarak bahçeye ç›k›yoruz. ‹skemleleri tiyatrodaki gibi iki s›ra halinde diziyorum. Bir gösteri izleyece¤iz. Çal›flmadan henüz dönmüfl olanlar da arkam›zda kümelendiler. Yoksul köylüler gibi giyinmifl kad›nlar, çocuklar ve erkekler yanlar›nda getirdikleri s›ralara oturmufllar. Baz›lar› da s›ralar›n üstünde ayakta duruyor. Kad›nlarla çocuklar›n say›s› sand›¤›mdan çok daha fazla. Büyük bir merakla bizleri in-
celiyorlar. Bak›fllar›n› üzerimde hissediyorum. Okula gelen ilk konuklar (ayn› zamanda ilk yabanc›lar) bizleriz. fiark›l›, orkestral› gösteri coflkunlukla alk›fllan›yor. Orkestran›n çalg›lar› flütlerden, teflerden ve Çin mandolininden olufluyor. K›z›l ö¤le güneyinin alt›nda tiz sesler, parlak renkler. Gösteri tepeden t›rna¤a siyasi. Gösteriye kat›lanlar da okulun ö¤rencileri. fiark› söylemesini, ka¤›ttan ayçiçekleriyle, k›z›l çiçeklerle, tar›m aletlerine benzetilmifl sopalarla dans edip oynamas›n› öyle güzel beceriyorlar ki, hayran kal›yoruz. “7 May›s Talimat›”n› kelimesi kelimesine bestelemifller, coflkuyla söylüyorlar. Çincenin o kendine özgü ezgileri, siyasi bir konuflmay› güzel bir Napoliten flark› kadar etkili k›lm›fl, flüt ve tef eflli¤inde “7 May›s Talimat›’n›n parlak yolunu izliyoruz” diye tutkuyla söylüyorlar. Sonra yafll› bir köylü ç›k›yor sahneye. Eski günlerdeki yoksulluklar›n› anlat›yor. Bak›yorum, oyuncular aras›ndaki genç bir kad›n gerçekten a¤l›yor, yanaklar›ndan iri yafllar boflan›yor. Öteki köylüler konufltu¤unda, okulun kuruldu¤u köyde oturanlar tarlalardaki çal›flmada kendilerine yard›m etti¤i için tugaya teflekkür etmeye geldi¤inde, bu coflku hiç eksilmeden sürüyordu. “Dönek Liu fiao-çi köylerde çal›flmay› hor gördü,” diye anlat›yor köylülerden biri. Sonra Mao’nun resminin çevresinde elde edilen hasat kutlan›yor, Japonya’ya karfl› savafl türküsü, halk milislerinin türküsü söyleniyor ve en sonunda da Mao’nun 20 May›s 1970 konuflmas› oku-
nuyor: “Zay›f bir millet güçlü bir milleti, küçük bir millet büyük bir milleti alt edebilir. Küçük bir ülkenin halk› büyük bir ülkesini sald›r›s›n› kesinlikle bozguna u¤ratabilir; yeter ki ayaklan›p mücadele etmeye, silaha sar›l›p ülkelerinin kaderini kendi ellerine almaya cesaret edebilsinler. Bu, tarihin bir kanunudur.” fiimdi de dans ediyorlar. Ve ben, kendi kafalar›n›n içinde verdikleri gerilla savafl›n› düflünüyorum. Zaten bütün gün akl›mdan ç›kmad›. Ama flimdi, Çin’deki daha binlercesiyle ayn› fleyi yapt›klar› bir törendeymiflçesine dans ederlerken, ilk kez duygular›m allak bullak oluyor. Art›k onlar› kendileri olarak, yeniden e¤itilen kadrolar olarak düflünemiyorum, temsil ettikleri bütün bir halk olarak görüyorum onlar› art›k. ‹lk kez, Çinlilerin gerçekten ne olduklar›n› ucundan da olsa görüyormuflum gibi bir duyguya kap›l›yorum. Onlar›, Asya’n›n yüre¤inde yepyeni ve benzeri olmayan bir geliflme yolu yaratan etli canl› insanlar olarak görüyorum. Bu yol bir teori üzerine kurulmufl ve pratikte kan›tlanm›fl; üstyap› ile altyap›, aralar›ndaki iliflkinin do¤ru bir biçimde anlafl›labilmesi ve sürekli dinami¤i içinde kavranabilmesi için ayn› anda birlikte de¤ifltirilmelidir. Dünyan›n geri kalan k›sm›n› kay›ts›zl›¤a kap›lmamaya ça¤›ran bir halk var burada; reformculu¤u, revizyonizmi ve uzlaflmac›l›¤› mahkum eden bir halk; sözün k›sas›, bizim flehirlerimizden binlerce mil uzakta, küçük bir k›z›l kitab› sallayan ve bizim de devrim yapmam›z› isteyen bir halk.
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
63
64
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
D‹PNOTLAR (1) Sosyalist E¤itim Kampanyas›, sa¤c› sald›r›y› önlemek üzere 1963-1964’te bafllat›ld›. Büyük ‹leri At›l›m’dan sonra 1960’lar bütün ülkeyi etkisi alt›na alan tabii afetlerle, SSCB’den iktisadi kopuflla, Çin’in Sovyetler Birli¤i’ne olan bütün borçlar›n› ödemek zorunda kal›fl›yla vb. bafllad›. Bütün bunlar köylük bölgelerde sa¤›n yeniden etkili olmaya bafllamas›na yol açt›. Kültür Devrimini haberleyen büyük bir hareket olan bu kampanya, Liu fiaoçi’nin çizgisinin karfl›s›na Mao’nun çizgisini koydu. Sosyalist E¤itim Kampanyas›n›n esas hedefi, köylük bölgelerdeki s›n›f mücadelesini yo¤unlaflt›rmak ve inisiyatifi yeniden sosyalist güçlerin eline vermekti. (Liu fiao-çi daha sonra bu kampanyay› s›n›f muhtevas›ndan kopararak sapt›rmaya kalk›flt›. Devrimci kadrolar› yerlerinden att›rmak amac›yla kendi çal›flma ekiplerini gönderdi.) Bu hareketin Baflkan Mao taraf›ndan tan›mlanan siyasi hedefleri flunlard›: “fiimdiki hareketin esas hedefi, Parti içinde yönetici mevkilerde bulunmalar›na ra¤men kapitalist yolu izleyen kimselerdir... Daha yüksek kademelerde, komünlerin, belediyelerin, bölgelerin, eyaletlerin yönetim kurulufllar›n›n bafl›nda, hatta illerde ve merkezi kademelerde anti-sosyalist unsurlar vard›r... ‹flte bu yüzden iflçi s›n›f›na, eski yoksul ve afla¤›-orta köylülere ve devrimci kadrolara dayanmam›z gerekmektedir. ‹flte bu yüzden dikkatimizi s›n›f mücadelesi üzerinde iki yol aras›ndaki sosyalist yol ile kapitalist yol aras›ndaki mücadele üzerinde toplamam›z gerekmektedir.” (2) Baflkan Mao’nun “7 May›s Talimat›” (1966): “Halk Kurtulufl Ordusu büyük bir okul olmal›d›r. Askerlerimiz siyasi, askeri ve kültürel bir e¤itim görmelidirler. Tar›m üretimine ve ona ba¤l› faaliyetlere kat›labilmelidirler; küçük ve orta büyüklükteki fabrikalar› yönetebilmelidirler: kendi ihtiyaçlar› için gerekli olan fleyleri üretebilmeli ve onlar› kendilerine kâr sa¤lamadan devlet arac›l›¤›yla satabilmelidirler. Tabandaki ifllerin üstesinde gelebilmeli, fabrika ve köylerdeki sosyalist e¤itime faal olarak kat›labilmelidirler. Tam bir sosyalist bilince sahip
olduklar› zaman, tabandaki yeni görevlerin temelini haz›rlayabilirler ve böylece, ordu, kitlelerin hayat›n›n ve ihtiyaçlar›n›n ayr›lmaz bir parças› haline gelebilir. Ayr›ca Kültür Devrimi davas› u¤runda savaflmal› ve her gerekti¤i zaman burjuvaziyi elefltirmelidirler. Böylelikle ordu, teorinin incelenmesini tar›m ve sanayi çal›flmas›n›n prati¤iyle ve kitlelerin siyasi e¤itimiyle birlefltirebilecektir. Hiç flüphesiz bu farkl› görevler ahenkli bir biçimde yürütülmelidir; acil olarak gerekli olan görev ile uzun süreli bir siyasetin s›n›rlar› içine giren görev aras›nda ay›r›m yap›lmal›d›r. Ordu içindeki her birim flu üç alandan bir ya da ikisini kendi içinde uygulamal›d›r: tar›m çal›flmas›, sanayi çal›flmas›, siyasi çal›flma; ama ayn› anda üçünde birden çal›flmamal›d›r. Böylece milyonlarca askeriyle ordumuz son derece önemli bir görevi yerine getirmifl olacakt›r. “‹flçiler esas olarak sanayi üretiminde çal›flacaklar, ama ayn› zamanda kendilerini siyasi, askeri ve kültürel alanlarda da e¤iteceklerdir. Ayn› zamanda Sosyalist E¤itim Hareketine kat›lmal› ve burjuvaziyi elefltirmelidirler. fiartlar elverdi¤inde, Taçing’deki petrol kuyular›nda çal›flan iflçilerin örne¤ini izleyerek, ayr›ca tar›m üretimine de kat›lmal›d›rlar. “Halk komünlerindeki köylüler esas olarak tar›m üretiminde (ormanlar›n bak›m›, hayvanc›l›k, bal›k yetifltirilmesi ve benzeri faaliyetler de dahil olmak üzere) çal›flmal›d›rlar. Ama askeri, siyasi ve kültürel e¤itimi de ihmal etmemelidirler. fiartlar›n elverdi¤i yerlerde küçük fabrikalar kurmaya giriflmelidirler. Bu, kendilerini öncelikle ö¤renimine vermeleri gereken ve ayn› zamanda baflka türden bilgiler de edinen ö¤renciler için de geçerlidir. Sadece kültürle ilgili konular› de¤il, sanayi, tar›m ve askerlikle ilgili konular› da ö¤renmelidirler. Ayn› zamanda burjuvaziyi elefltirmelidirler. Ö¤renim süresi k›salt›lmal› ve e¤itim devrimcilefltirilmelidir. Art›k okullar›m›za burjuva ayd›nlar› hakim olmamal›d›r. “fiartlar elverdi¤inde, ticaret sektöründeki iflçiler, idari hizmetlerde çal›flanlar, Parti kadrolar› ve devlet yönetimiyle görevli olanlar da ayn› fleyi yapmal›d›r.
“Tabandaki kol eme¤i çal›flmas›na geri dönmeleri, en yüksek mevkilerdeki yöneticiler için her fleyi yeniden ö¤renmeleri bak›m›ndan mükemmel bir f›rsatt›r. Yafll›, hasta ya da zay›f olanlar d›fl›nda herkes bu yolu izlemelidir. Yönetici mevkide kalmalar› kararlaflt›r›lanlar da zaman› geldi¤inde gruplar halinde tabandaki kol eme¤i çal›flmas›na kat›lmal›d›rlar.” (3) Halk Kurtulufl Ordusu devrimci mücadele y›llar› boyunca mükemmel bir çal›flma tarz› gelifltirdi. Mao bu çal›flma tarz›n› üç deyim ve sekiz karakterle tan›mlad›. Üç deyim, sa¤lam ve do¤ru bir siyasi yönelim; verimli ve basit bir çal›flma tarz›; ve strateji ve taktikle esnekliktir. Sekiz karakter ise birli¤i, uyan›kl›¤›, ciddiyeti ve flevki temsil eder. (4) “Dört öncelik” bu, Mao Zedung düflüncesine Halk Kurtulufl Ordusu içindeki siyasi çal›flmay› uygulamak üzere 1960 y›l›nda Lin Piao taraf›ndan önerilen bir formüldür. fiu anlama gelmektedir “‹nsanlarla silah aras›ndaki iliflkide insan etkenine, yani devrimci savaflta belirleyici etken olan askerlerin devrimci bilincine öncelik verilmelidir. Siyasi çal›flma ile di¤er çal›flmalar aras›ndaki iliflkide, siyasi çal›flmaya öncelik verilmelidir, çünkü s›n›f mücadelesi sosyalist toplumda da vard›r ve bu yüzden de siyasi yönelimi kaybeden bir kimse her fleyini kaybeder. ‹deolojik çal›flma ile di¤er siyasi faaliyetler aras›ndaki iliflkide, ideolojik çal›flmaya öncelik verilmelidir. Ve canl› (yani insanlar›n kafalar›ndaki) fikirler ile kitaplardaki fikirler aras›ndaki iliflkide ‘canl›’ fikirlere öncelik verilmelidir. Böyle yap›l›rsa, siyasi çal›flma örgütsel, al›fl›lagelmifl yönleri ile s›n›rl› kalmaz, ideolojik çal›flma s›n›f mücadelesinin günlük gerçekli¤i aç›s›ndan hiçbir anlam tafl›mayan bir fikir jimnasti¤i olmaktan ç›kar ve kendi dünya görüflümüzü devrimci bir biçimde de¤ifltirmenin ana hedefini gözden kaç›rmam›fl oluruz.” 1964 y›l›nda Mao Zedung’un “Halk Kurtulufl Ordusundan Ö¤renelim” ça¤r›s›ndan sonra, “dört öncelik” k›stas› bütün di¤er faaliyet alanlar›na yayg›nlafl›t›r›ld›. Kültür Devrimi s›ras›nda da kitle çap›nda tam anlam›yla uyguland›.
65
Proletarya diktatörlü¤ünün teorik silah›n› yükselt! Büyük ö¤retmen Marks’›n 1875’de Lassalle oportünizmine karfl› verdi¤i mücadele esnas›nda yazd›¤› mükemmel eseri “Gotha Program›n›n Elefltirisi”nin üzerinden 100 y›l geçti. Bu çal›flman›n 1875’de tamamlan›fl›ndan 1891’deki ilk bas›m›na kadar geçen yaklafl›k 15 y›ll›k dönemde oportünistlere karfl› çok ciddi mücadeleler verilmifltir. Bu eserinde geliflmenin teorisinin en titiz, bütünlüklü, ayr›nt›l› ve en zengin içeri¤i olan materyalist diyalekti¤i uygulayan Marks, kapitalizmin h›zl› bir flekilde çöküflü sorununu ve komünizmin gelecekteki geliflim meselesini sorgulam›fl, komünist toplumun alt ve üst aflamalar›n›n aras›ndaki farklar› izah etmifl ve komünist toplumun üst aflamas›n›n görkemli görünüflünü aç›klam›flt›r.
Afla¤›daki yaz› 1975 y›l›nda Peking Review dergisinde Lu Ming taraf›ndan yay›nlanan yaz›n›n çevirisidir. Büyük ö¤retmen Marks’›n 1875’de Lassalle oportünizmine karfl› verdi¤i mücadele esnas›nda yazd›¤› mükemmel eseri “Gotha Program›n›n Elefltirisi”nin üzerinden 100 y›l geçti. Bu çal›flman›n 1875’de tamamlan›fl›ndan 1891’deki ilk bas›m›na kadar geçen yaklafl›k 15 y›ll›k dönemde oportünistlere karfl› çok ciddi mücadeleler verilmifltir. Bu eserinde geliflmenin teorisinin en titiz, bütünlüklü, ayr›nt›l› ve en zengin içeri¤i olan materyalist diyalekti¤i uygulayan Marks, kapitalizmin h›zl› bir flekilde çöküflü sorununu ve komünizmin gelecekteki geliflim meselesini sorgulam›fl, komünist toplumun alt ve üst aflamalar›n›n aras›ndaki farklar› izah etmifl ve komünist toplumun üst aflamas›n›n görkemli görünüflünü aç›klam›flt›r. Marks, kapitalist toplumdan komünist topluma
geçiflte proletarya diktatörlü¤ünden baflka bir fley olmayan siyasi geçifl döneminin zorunlu oldu¤unu çarp›c› bir flekilde vurgulam›flt›r. Bilimsel sosyalizmin bu programatik eseri bir yüzy›ld›r dünyan›n her yan›ndaki proletaryan›n ve yüzmilyonlarca insan›n devrimci mücadelesini etkilemifl ve ona önderlik etmifltir. Bu son 100 y›lda dünyay› sarsan de¤ifliklikler yeryüzünde hayat bulmufltur. “Gotha Program›n›n Elefltirisi”nden k›rk-iki y›l sonra büyük Lenin’in önderli¤inde Rus proletaryas› silahl› bir ayaklanmayla Sosyalist Ekim Devriminde zafere ulaflt›rm›fl ve dünyada proleter devrimlerin ve proletarya diktatörlüklerinin öncüsü olmufltur. Ekim Devriminden otuz-iki y›l sonra ise büyük önderimiz Baflkan Mao’nun önderli¤inde ve uzun süreli devrimci savaflla Çin halk› emperyalizmin, feodalizmin ve bürokrat kapitalizmin gerici yönetimini devirdi, Çin Halk Cumhuriyetini kurdu ve
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
“Gotha Program›n›n elefltirisi” eserinin 100. y›l› an›s›na
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
66
Çin’de proletarya diktatörlü¤ünü yerlefltirdi. Bugün proletaryan›n ve ezilen uluslarla halklar›n devrimci mücadeleleri ilerliyor, can çekiflen kapitalist dünyay› sars›yor ve sürekli yeni zaferler elde ediyor. Her ne kadar devrimci yol dolambaçl› da olsa ve Kruflçev ve Brejnev haydut kli¤inin Parti ve devlet içinde iktidar› gasp ederek Ekim Devriminin anavatan› olan Sovyetler Birli¤i’nde kapitalizm restore edilmifl olsa da bunlar tüm tarihsel geliflim içerisinde k›sa aralard›r. “Dünya ilerliyor, gelecek ayd›nl›k ve kimse tarihin genel e¤ilimini de¤ifltiremez” (Mao) Gotha Program›n›n Elefltirisi’nde izah edilen proletarya diktatörlü¤ü ve proleter devrim teorilerinin reddedilemez gerçekler oldu¤u enternasyonal komünist hareketin son 100 y›ldaki prati¤inde kan›tlanm›flt›r. Büyük Proleter Kültür Devrimi ve Lin Piao ile Konfüçyus’u elefltirme hareketi s›ras›nda bu eseri gerçeklerin ›fl›¤›nda yeniden çal›flt›¤›m›zda bu konuda daha derin bir anlay›fla kavufltuk.
Oportünizme karfl› mücadelede görkemli ilerleme Enternasyonal komünist hareketin tarihinde Gotha Program›n›n Elefltirisi, Marksizmin revizyonizme karfl› mü-
cadelesinde görkemli bir ilerlemedir. 1870’li y›llarda uluslararas› iflçi hareketinin merkezi Fransa’dan Almanya’ya geçti ve Alman iflçi hareketi h›zl› bir flekilde geliflmekteydi. Lassallizme karfl› mücadelenin ve Marks’la Engels’in do¤rudan yard›m› ve e¤itimi ile Alman proletaryas› kendi ba¤›ms›z siyasi partisini –Alman Sosyal Demokrat ‹flçi Partisi veya Eisenacher- kurdu. Her ne kadar parti program› Lassalle oportünizminin etkilerinden tamamen kurtulamam›flsa da, genel olarak belirtmek gerekirse, Birinci Enternasyonal’in genel kurallar›n›n ruhunu tafl›m›fl ve Marks’›n devrimci çizgisini temel olarak takip etmifltir. Bundan dolay› da artan say›da iflçinin deste¤ini kazanm›flt›r. Eisenachç›lara karfl› ç›kan Lassallc›lar partiyi ele geçirince oportünist çizgilerine hayat vermifller ve toprak a¤alar›n›n ve kapitalist s›n›flar›n ihtiyaçlar›na cevap olmufllar, bu nedenle de kitlelerin deste¤ini kaybederek tamamen tecrit edilmifllerdir. Bu koflullar alt›nda Lassallc›lar 1874’de Eisenachç›larla ittifak kurmama yönlü önceki durufllar›ndan vazgeçmifller ve onlarla birleflmeyi hedefleyerek yalpalayan statülerini korumaya çal›flm›fllard›. Alman iflçi hareketinden büyük bir destek ve birlik gören Marks ve Engels, bu du-
rumda, Eisenachç›lar›n önderlerini tekrar tekrar uyararak, bir ittifak yap›labilece¤ini ancak örgütsel birlik sorunu üzerine ilkelerde kesinlikle pazarl›k yap›lmamas› gerekti¤ini vurgulam›fllard›. 1875 Mart’›nda August Babel’e yazd›¤› mektupta Engels, program için kesin öneme sahip olan teorik konularda Lassallc›lara hiçbir flekilde ödün verilmemesi gerekti¤ini özel olarak vurgulam›fl ve “Birleflmenin birinci koflulu sekterlikten, Lassallc›l›ktan vazgeçmeleridir” demifltir. Ancak birleflmeyi hararetli bir flekilde isteyen Liebknecht ve di¤erleri Marks’la Engels’in önerilerini reddetmifl ve kendi yollar›na gitmifllerdir. ‹lkeleri reddetmifller ve Lassallc›lara kat›larak onlarla Lassalle’›n oportünist fikirlerinin yer ald›¤› proletarya diktatörlü¤ü ve proleter devrim üzerine bir taslak uydurmufllard›. Bu taslak Gotha program› olarak bilinmektedir ve ilerde iki grubun birleflti¤i kongrede kabul edilmifltir. Bu programa yönelik ilkesel tutumunu göstermek ve uluslararas› iflçi hareketinin olumsuz etkilenmesini önlemek için Marks, Birlik Kongresinden önce tasla¤› madde madde, cümle cümle elefltirmifl ve Alman ‹flçi Partisinin Program›n›n veya Gotha Program›n›n Elefltirisine Kenar Notlar› k›sm›n› yazm›flt›r.
Gotha Program›n›n esas bölümleri proleter devrimi ve proletarya diktatörlü¤ünü tasfiye ediyor. Marks, Gotha Program›n›n “kesinlikle reddedilmesi gereken ve partiyi demoralize eden bir program” oldu¤unu vurgulam›flt›r. Program›n esas bölümleri, proleter devrimi redderek sosyalizmi “devlet
assallc›lar sahte sosyalistlerdi ve esas olarak burjuva sosyalistleriydi. “onlar toplumu yeniden örgütleme bahanesiyle var olan toplumun temellerini korumaktayd›lar.”
L L
yard›m›” olarak ele alan, ayn› zamanda proletarya diktatörlü¤ünü tasfiye ederek genel oy hakk›yla “özgür devlet”in kurulmas›n› önüne koyan Lassallc› görüfllerin kabulüydü. Gotha Program› 1871 Paris Komün’ünün devriminin ard›ndan ortaya ç›km›flt›. Bu dönemde Marks’la Engels Paris Komünün deneyimlerini toparlam›fllar ve yürürlükte olan burjuvazinin devlet makinesinin y›k›lmas›n› ve da¤›t›lmas›n› ve Paris Komünü’nün ard›ndan proleter devlet iktidar›n›n kurulmas›n› dünya çap›nda proletaryan›n önüne görev olarak koymufllard›. Ancak bu önemli deneyimi reddederek, Liebknecht ve di¤erleri Lassallc›l›¤a s›¤›narak “Lassallc›l›¤›n bütün esas ekonomik sözleri ve talepleri” ile saçma görüfllerini kabul etmifllerdi. “Eisenachç›lar asl›nda Lassallc› oldular”, en az›ndan programa göre bu böyleydi. Lassallc›lar sahte sosyalistlerdi ve esas olarak burjuva sosyalistleriydi. “onlar toplumu yeniden örgütleme bahanesiyle var olan toplumun temellerini korumaktayd›lar.” Bu, Gotha Program›na doldurulan Lassalle’›n dogmalar›yla a盤a ç›km›flt›r. En bafl›ndan itibaren, program, üretim araçlar› üzerindeki mülkiyetten bahsetmekten kaç›nm›fl ve eme¤in tüm zenginli¤in kayna¤› oldu¤u üzerine gevezelik yapm›flt›r. Bu Lassalle’›n dogmalar›ndan bir tanesidir. Marks flöyle demifltir: “Emek, tüm zenginli¤in kayna¤› de¤ildir. Do¤a da aynen öyle.” “Dünyay› emek yarat›r”
popüler söylemi toplumsal durumu önkoflul kabul eder. Eme¤in do¤a üstü yarat›c› gücü yoktur. Yaln›zca iflçi “ta bafltan, bütün ifl araç ve gereçlerinin birinci kayna¤› olarak do¤aya karfl› mülk sahibi gibi davrand›¤›nda” zenginli¤in de kayna¤› olacakt›r. Kapitalist toplumda iflçiler neden emekgüçlerini kapitalistlere satarak ücretli köle haline gelmek zorundad›r? Çünkü üretim araçlar› kapitalistlerin elindedir ve iflçi s›n›f›n›n kendi emek-gücünden baflka hiçbir fleyi yoktur. Program “emek” hakk›nda içi bofl laflar etmekte ancak üretim araçlar›n›n kime ait oldu¤u temel sorununa de¤inmemektedir, böylece de proletaryan›n yaflad›¤› sömürü iliflkilerinin ve bask›n›n üzerini örtmektedir. Bu yanl›fl düflünce tamamen burjuva ürünüdür. Kruflçev ve Brejnev iktidara geldikten sonra Sovyetler Birli¤inde tüm halk›n sosyalist mülkiyeti bürokrat-tekelci kapitalist s›n›f›n eline geçmifltir. Lassall’›n uzun süre önce iflas eden mant›ks›z düflüncelerini alan Brejnev de onun gibi “emek, zenginli¤in kayna¤›d›r” diye ba¤›rmakta ve Sovyet halk›na “çal›fl, çal›fl ve yine çal›fl” talebiyle gitmektedir. Onlar›n amac› kapitalist restorasyon ve iflçiden daha fazla kâr koparmay› hedefleyen kapitalist sömürü iliflkileri gerçe¤ini perdelemekten baflka birfley de¤ildir. Bu perde, kapitalist sistemi koruyamayacak ve Sovyet revizyonist haydut kli¤inin y›k›m›n› engelleyemeyecektir. Gotha Program›n›n “rezil geri ad›mlar›ndan” birisi de
Lassalle’›n “tunçtan ücret yasas›n›n” Alman parti taraf›ndan kabul edilmesi ve kapitalizme karfl› savafl›n niteli¤inin “tunçtan ücret yasas›yla birlikte ücret sistemini ortadan kald›rmak” olarak belirlenmesidir. Bu “tunçtan ücret yasas›” Lassalle’›n burjuva ekonomistlerden ald›¤› bir z›rvad›r ve anlam› ücretlerin iflçilerin yaflamlar›n› sürdürmek ve üremek için gereken en düflük seviyede tutulmas›d›r. fiayet ücretler uzun süre bu seviyenin üstünde kal›rsa iflçilerin yaflam düzeyi yükselir ve bu da nüfusun art›fl›n› sa¤layarak emek pazar›nda arz›n talebi aflmas›na neden olacakt›r. Neticede ücretler orjinal düzeyine düflmeye zorlanacakt›r. Bunlar belirtilerek, nüfus art›fl›n›n do¤al yasas› ile iflçi s›n›f›n›n gerçeklefltirece¤i hiçbir devrimin bu meseleyi çözemeyece¤i anlat›lmak istenmektedir. Bu burjuva teorisi Marks’›n Kapital’inde çürütülmüfltü. ‹flçi s›n›f›n›n kölelefltirilmesinin ve sömürülmesinin temelinde Marks, kapitalist özel mülkiyet sistemine dayanan ücretli emek sistemi oldu¤unu göstermektedir. ‹flçi s›n›f› kendisini kölelikten ve yoksulluktan yaln›zca fliddete dayanan bir devrimle ve ücretli emek sistemini kald›rarak kurtarabilir. Ücretli-emek sistemi bir kez y›k›ld›¤›nda onun yasalar› da do¤al olarak sona erecektir. Marks’›n da dedi¤i gibi “Ücretli eme¤i ortadan kald›r›yorsam elbette onun yasalar›n› da ortadan kald›r›yorum demektir, ister ‘tunçtan’ olsunlar, ister ‘sünger’den.” Ancak program tasla¤› ücretliemek sisteminin y›k›lmas›ndan bahsetmesine karfl›n bu sözde “tunç yasa”n›n etraf›nda dönüp durmufltur. Bu, iflçi s›n›f›na devrimden vazgeçmesini ve Lassalle tipi sosyalizmde ger-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
67
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
68
çekleflecek olan “devlet yard›m›” için beklemesini söylemekle eflde¤erdir. “Tunçtan ücret yasas›” Malthus’un kötü flöhretli nüfus teorisine dayanmaktad›r. Bu gerici düflünceyi temel alan herkes tüm devrimlerden vazgeçme sonucuna varacakt›r. Bunun nedeni fludur: “Bu teori do¤ruysa, ücretli eme¤i yüz kez de ortadan kald›rsam, yasay› yine ortadan kald›ramam, çünkü o zaman yasa yaln›zca ücretli emek sistemine de¤il her toplumsal sisteme hükmeder.” Gotha Program› ayn› zamanda sözde “adil paylafl›m”, “tam emek seremesi” ve “eflit hak” ve di¤er Lassallc› dogmalar›n da borazanl›¤›n› yapmaktad›r ve burjuva ekonomisindeki “paylafl›m üretimi belirler” teorisini tekrarlamaktad›r. Marksizm’e göre paylafl›m iliflkilerini üretim iliflkileri belirler. Yaln›zca kapitalist özel mülkiyeti y›karak kapitalist paylafl›m iliflkileri de¤iflir. Üretim araçlar›n›n özel mülkiyetinin yok edilmesi ancak var olan tüm sosyal koflullar›n zorla y›k›lmas›yla mümkün olabilir. Lenin de burjuva devletin proleter devlete (proletarya diktatörlü¤ü) ‘sönerek’ de¤il genel bir kural olarak yaln›zca fliddete dayanan
devrimle geçilebilece¤ini vurgulam›flt›r. Baflkan Mao da bu temel ilkeyi flu basit formülle aç›klam›flt›r: “Siyasi iktidar namlunun ucundad›r”. Tarihsel deneyimler göstermifltir ki bu bir gerçektir ve proletaryan›n kurtuluflundaki tek yoldur. Lassalle’›n “devlet yard›m›”ndan “bar›flç›l geçifl”e kadar bir dizi görüflü savunan eski ve yeni revizyonistlerin hepsi bu ilkeye ihanet etmifllerdir. Onlar›n mant›ks›z düflünceleri kapitalist sistemi yükseltmekten ve proleter devrime karfl› ç›kmaktan baflka bir fley de¤ildir. Gotha Program›n›n ça¤r›s›n› yapt›¤› “özgür devlet” için mücadele etmek Lassalle oportünizminin siyasal program›d›r. Marksizm, devleti, uzlaflmaz s›n›f karfl›tl›klar›n›n bir ürünü ve bir s›n›f›n di¤erlerini ezme arac› olarak kabul eder. Siyasi iktidar› ele geçirdikten sonra proletarya, proletarya diktatörlü¤ünün devletini kuracak ve bu, yukar›daki s›n›flara “özgürlük” getirmeyi de¤il burjuvazinin ve di¤er sömürücü s›n›flar›n direniflini bast›rmay› hedefleyecektir. “Özgür devlet” bayra¤›n› sallayarak Lassalle ve onun takipçileri genel oy hakk› gibi bir dizi burjuva demokratik talep için çabalam›fllard›r. Onlar›n amac› büyük toprak sahiplerinin ve büyük kapitalist s›n›flar›n diktatörlü¤ünü yükseltmekti.
Sosyalizm, proletaryan›n devrimci diktatörlü¤ünden baflka bir fley de¤ildir Lassall’›n “özgür devlet”inin gerici özünü elefltirirken Marks flöyle demektedir: “Kapitalist toplum ile komünist toplum aras›nda birinin di¤erine devrimci dönüflüm
dönemi yer al›r. Buna bir de bir siyasi geçifl dönemi tekabül eder ki, onun devleti proletaryan›n devrimci diktatörlü¤ünden baflka bir fley olamaz.” Marks’›n bu bilimsel sonucu Komünist Parti Manifestosu’nun bas›m›n›n ard›ndan proletarya diktatörlü¤ü teorisinin gelifltirilmesinde önemli bir ad›md›r. Kapitalist toplumdan komünist topluma geçiflte devrimci bir dönüflüm gerekmektedir ve bu, proleter devrimin tarihsel görevleri ve özel vas›flar› taraf›ndan belirlenmektedir. Bu devrim, insanl›k tarihinde en fazla derine giden ve en mükemmel devrimdir ve daha önceki devrimlerden temelden farkl›d›r. Örnek olarak, burjuva devrimi bir özel mülkiyet sistemini ve bir sömürü sistemini di¤eriyle de¤ifltirmifl, kapitalist üretim iliflkileri feodal toplum içinde ortaya ç›km›fl ve uzun bir tarihsel dönemde geliflmifltir. Fakat bu, proleter devrimin bir gerçekli¤i olamaz. Sosyalist üretim iliflkileri kapitalist toplumda ortaya ç›kamaz. Yaln›zca proletaryan›n siyasi iktidar› fliddete dayanan devrimle ele geçirmesinin ard›ndan üretim araçlar› üzerinde sosyalist mülkiyet kurulabilir. Dahas›, üretim araçlar›n›n mülkiyetinin sosyalist dönüflümü, temel olarak tamamland›ktan sonra da sosyalist devrimi ekonomik cephede ve özellikle siyasi ve ideolojik cephelerde durmaks›z›n sürdürmek gerekmektedir. Bu nedenle siyasi iktidar›n proletarya taraf›ndan ele geçirilifli yaln›zca sosyalist devrimin bafllang›c›d›r. Sosyalist toplum komünist toplumun bafllang›c›d›r ve kapitalist toplumun içinden, her alanda, ekonomik, ahlaki ve entelektüel olarak eski
toplumun do¤um lekelerini tafl›yarak ortaya ç›kacakt›r. Eski toplumun bu do¤um lekelerini yok etmek ve komünizmin daha üst aflamas›na varmak için uzun tarihsel bir döneme ihtiyaç vard›r. Sosyalist toplumda, üretim araçlar› bireylerin özel mülkiyetinden ortak mülkiyete dönüflmüfltür. Bu aç›dan burjuva hak yok olmufltur. Ancak di¤er alanlarda varl›¤›n› sürdürmektedir. Örne¤in herkesin eme¤ine göre ilkesi “halen, ilkesel olarak burjuva hakt›r”. Burada toplumsal eme¤e ayn› katk›da bulunan, toplumsal ürünü ayn› oranda geri alacakt›r. Ancak bireysel emek gücünün güçlü ve zay›f olmas› ya da çocuk say›s›ndaki farkl›l›klar vb. nedenler yaflam koflullar›n› kifliden kifliye de¤ifltirecektir. Bu farkl›l›k eflitsizli¤i yaratmaktad›r. Ayn› zamanda, eski toplumdan kalan baz› eflitsizlikler –iflçi ile köylü, kentle k›r ve kafa ile kol eme¤i- varl›¤›n› korumaktad›r. Sömürücü s›n›f ideolojisi ve eski geleneklerin gücü de bir ç›rp›da yok edilememektedir. Devrimci dönüflüm döneminde yaln›zca devrilen sömürücü s›n›flar restorasyon için çaba harcamamakta ve küçük burjuvazinin kendili¤inden güçleri yeni burjuva unsurlar haline gelmemekte, ayn› zamanda burjuvazinin ve küçük burjuvazinin kendili¤inden güçlerinin çürümüfllü¤ünün etkisinin sonucunda iflçi s›n›f›n›n içinden ve parti ve devlet organlar›ndaki görevliler aras›ndan da yozlaflarak yeni burjuva unsurlar (burjuvazinin ajanlar›) haline gelenler ç›kabilmektedir. Baflkan Mao’nun dedi¤i gibi “Lenin, ‘küçük üretimin kapitalizmi ve burjuvaziyi devaml› olarak, günlük, saatlik, kendili¤inden ve kitlesel bir flekilde do¤urdu¤unu’
söylemifltir. Onlar ayn› zamanda iflçi s›n›f›n›n ve parti üyelerinin aras›ndan da do¤abilmektedir. Hem proletarya hem de devlet ve di¤er organlar›n görevlileri aras›nda burjuva tarz› yaflam süren insanlar bulunmaktad›r.” Dünyada emperyalizm ve sosyal-emperyalizm var olal› beri, proletarya diktatörlü¤ünü devirmek için yerli gericilerin faaliyetleri her zaman uluslararas› gericilerin faaliyetlerinin taklidi olagelmifltir. Tüm bunlar göstermektedir ki, sosyalizmin bütün dönemlerinde proletarya ile burjuvazi aras›ndaki s›n›f mücadelesi uzun süreli, dolambaçl› ve belirli zamanlarda keskin bir flekilde sürmektedir. Burjuvazinin ve di¤er tüm sömürücü s›n›flar›n direniflini bast›rmak, kapitalist restorasyonu önlemek, s›n›flar› yok et-
osyalist toplum komünist toplumun bafllang›c›d›r ve kapitalist toplumun içinden, her alanda, ekonomik, ahlaki ve entelektüel olarak eski toplumun do¤um lekelerini tafl›yarak ortaya ç›kacakt›r.
S
S
mek, burjuva haklar› k›s›tlamak ve tüm bunlar› uzun bir süre içinde yok ederek komünizmi gerçeklefltirmek için proletarya diktatörlü¤ünün gelifltirildi¤i siyasi bir geçifl dönemi gerekmektedir. Marks flöyle demifltir: “Sosyalizm genel olarak, s›n›f farkl›l›klar›n›n ortadan kald›r›lmas›, s›n›f farkl›l›klar›n›n dayand›klar›
bütün üretim iliflkilerinin ortadan kald›r›lmas›, bu üretim iliflkilerine uygun düflen bütün toplumsal ba¤›nt›lar›n ortadan kald›r›lmas›, bu toplumsal ba¤›nt›lardan do¤an bütün düflüncelerin altüst edilmesine varmak üzere, devrimin süreklili¤inin ilân›d›r, zorunlu bir geçifl noktas› olarak proletaryan›n s›n›f diktatörlü¤üdür.” (Fransa’da S›n›f Savafl›mlar› 1848–1850) Proletarya diktatörlü¤ü teorisi Marksizm’in timsalidir. Sosyalizmin tarihsel döneminde proletarya diktatörlü¤ünü gelifltirme veya ona karfl› ç›kmada denek tafl› s›n›f mücadelesinin ve proletarya diktatörlü¤ünün tan›nmas›d›r. Ayn› zamanda yaln›zca burjuva yönetimin devrilmesini, mülksüzlefltirenlerin mülksüzleflmesini ve proletarya diktatörlü¤üne olan ihtiyac› tan›mak da yetmemektedir. “Marks’›n devlet ö¤retisinin özünü, bir s›n›f›n diktatoras›n›n, yaln›zca genel olarak bütün s›n›fl› toplumlar için, yaln›zca burjuvaziyi devirecek olan proletarya için de¤il, ama kapitalizmi “s›n›fs›z toplum”dan, komünizmden ay›ran tüm bir tarihsel dönem için de zorunlu oldu¤unu anlayanlar, yaln›z onlar, iyice kavram›fllard›r.” (Lenin-Devlet ve Devrim) Gotha Program› proletarya diktatörlü¤ü hakk›nda hiçbir fley söylememekte ve legal yollarla “özgür devlet”i infla etmek için mücadele ça¤r›s›nda bulunmaktad›r. Bu tamam›yla oportünizmin özünü göstermektir. Lassalle’›n mant›¤›n› miras alan Sovyet revizyonist haydut kli¤i de “tüm halk›n devleti” aldatmacas›n› uydurmufltur. “Devletin sönüflünden önce art›k proletarya diktatörlü¤üne ihtiyaç kalmad›” diye ba¤›rmaktad›r. Bu da onlar›n
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
69
70
üyük Proleter Kültür Devrimi’ne önderlik eden Baflkan Mao, proletarya diktatörlü¤ünün nas›l güçlendirilece¤i ve sosyalizmde kapitalist restorasyonun nas›l önlenece¤i gibi önemli sorunlar›, teorik ve pratik olarak, çözmüfltür. Giderek geniflleyen ve derinleflen Lin Piao ile Konfüçyus’u elefltirme hareketi proletaryan›n burjuvazi ve sosyalizmin kapitalizm üzerinde zafer kazand›¤› üstyap›daki ideolojik ve siyasi bir mücadeledir.
B
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
B
proletarya diktatörlü¤ünün yeminli düflmanlar› oldu¤unu bizlere kan›tlamaktad›r. Parti içinde oportünizme ve modern revizyonizme karfl› verdi¤i mücadelede Baflkan Mao enternasyonal komünist hareketteki olumlu ve olumsuz deneyimleri toparlad› ve Marksist proletarya diktatörlü¤ü teorisini gelifltirdi. Baflkan Mao, üretim araçlar›n›n mülkiyetinin sosyalist dönüflümünün temel olarak tamamlanmas›n›n ard›ndan iki s›n›f ve iki yol aras›ndaki mücadelenin yasas›n› derinlikli bir flekilde analiz etti, devrimi proletarya diktatörlü¤ü alt›nda sürdürme büyük teorisini ortaya koydu ve sosyalizmin bütün tarihsel dönemi boyunca Partinin temel çizgisini formüle etti. Baflkan Mao net bir flekilde flunlar› söylemifltir: “Sosyalist toplum oldukça uzun tarihsel bir dönemi kapsamaktad›r. Sosyalizmin tarihsel döneminde halen s›n›flar, s›n›f çeliflkileri ve s›n›f mücadelesi vard›r, sosyalist yolla kapitalist yol aras›nda mücadele bulunmaktad›r ve kapitalist restorasyon tehlikesi mevcuttur. Bizler bu mücadelenin uzun süreli ve karmafl›k do¤as›n› anlamal›y›z. Uyan›kl›l›¤›m›z› art›rmal›y›z. Sosyalist e¤itimi yönetmeliyiz. S›n›fsal çeliflkileri ve s›n›f mücadelesini do¤ru bir flekilde anlay›p ele almal›, kendimizle düflman aras›ndaki çeliflkilerle halk›n kendi
içindeki çeliflkileri birbirinden ay›r›p do¤ru bir flekilde ele almal›y›z. Aksi takdirde bizim gibi sosyalist ülkeler z›tt›na dönüflecek ve yozlaflacak ve kapitalist restorasyon gerçekleflecektir. fiu andan itibaren bunu kendimize her y›l, her ay ve her gün hat›rlatmal›y›z ki bu sorunu ciddi bir flekilde anlayal›m ve Marksist-Leninist çizgiye sahip olal›m.” Büyük Proleter Kültür Devrimi’ne önderlik eden Baflkan Mao, proletarya diktatörlü¤ünün nas›l güçlendirilece¤i ve sosyalizmde kapitalist restorasyonun nas›l önlenece¤i gibi önemli sorunlar›, teorik ve pratik olarak, çözmüfltür. Giderek geniflleyen ve derinleflen Lin Piao ile Konfüçyus’u elefltirme hareketi proletaryan›n burjuvazi ve sosyalizmin kapitalizm üzerinde zafer kazand›¤› üstyap›daki ideolojik ve siyasi bir mücadeledir. Bu hareket ayn› zamanda proletarya diktatörlü¤ünü sa¤lamlaflt›rma, kapitalist restorasyonu önleme ve proletarya önderli¤inde devam eden devrimi sebatla ilerletme amaçlar›n› da tafl›maktad›r. Son zamanlarda Baflkan Mao teori konusunda önemli bir talimat daha vermifltir. Baflkan Mao flunu vurgulam›flt›r: “Neden Lenin burjuvazi üzerinde diktatörlük uygulamaktan bahsetmektedir? Bu sorunun cevab›ndaki netsizlik revizyonizmin önünü açacakt›r. Bu tüm ulus ta-
raf›ndan bilinmelidir.” O ayn› zamanda flunu da vurgulam›flt›r: “Günümüzde ülkemizde meta sistemi yürürlüktedir, sekiz dereceli ücret sistemi de eflitsizdir vs. Bu gibi fleyler proletarya diktatörlü¤ü alt›nda k›s›tlanmal›d›r. Bu nedenlerden kaynakl› Lin Piao gibiler iktidara gelebilmektedir. Onlar için kapitalizmi infla etmek çok kolay olacakt›r.” Baflkan Mao’nun bu oldukça önemli talimat›, proletarya diktatörlü¤ünün tarihsel görevlerini teorik olarak aç›klamakta ve revizyonist çizginin toplumsal temellerini derinlikli bir flekilde analiz etmektedir. Liu fiao-çi ve Lin Piao’nun ikisi de proletarya diktatörlü¤üne ihanet eden haydutlard›. Onlar sosyalist toplumda sosyalizmle kapitalizm aras›ndaki çeliflkinin bafl çeliflki oldu¤unu reddettiler ve ayr›ca proletaryan›n kültürün her alan›n›n dâhil oldu¤u üstyap›da burjuvazi üzerinde diktatörlük kurmas›na ve proletarya diktatörlü¤ünün kalan burjuva haklar›n k›s›tlanmas› için gerekli önlemleri almas›na karfl› ç›kt›lar. Lin Piao Partinin temel çizgisini kökten de¤ifltirmeye ve proletarya diktatörlü¤ünü y›karak kapitalizmi restore etmeye çal›flt›. Konfüçyus’un ad›mlar›n› takip ederek “Kendini s›n›rla, geleneklerine geri dön” ad›nda gerici bir program sundu. ‹lk Çin hanedanl›¤›n›n ilk imparatoru
71 l›k yaratmay› adet edinmifllerdir. Demagojik broflürlerinde Lassalle insanlar›n kafas›n› kar›flt›rmak için Marks’tan ald›¤› do¤ru fleyleri kendi yanl›fllar›yla kar›flt›rm›flt›. Liu fiao-çi ve Lin Piao gibi doland›r›c›lar da ayn› hileye baflvurmufllard›. Do¤ruyu yanl›fltan ay›rt edemiyorsak Marksizm’in mikroskobunun ve teleskopunun yard›m›n› almal›y›z. Liebknecht’in yanl›fllar yapmas›n›n önemli bir nedeni “teorik aç›dan her zaman kafas›n›n kar›fl›k olmas›d›r” ve Marksizm’le Lassalle’›n oportünizmi aras›nda net bir hudut çizgisi çizememesidir. Bu dersten ciddi bir flekilde ö¤renmeliyiz. Teori çizginin esas›d›r. “Devrimci teori olmadan güçlü bir sosyalist parti de olamaz.” (Lenin) Bilinçli bir proleter devrimci olmak için Marksist durufla, bak›fla ve yönteme hâkim olan Marks, Engels, Lenin ve Stalin’le Baflkan Mao’nun eserlerini ciddi bir flekilde çal›flmal›, elefltirel bir gözle incelemeli, burjuvaziyi ve revizyonizmi elefltiri mücadelesi içinde politik seviyemizi yükseltmeliyiz. Baflkan Mao bizlere “Daha fazla Marksist-Leninist eser okuyun” ça¤r›s›nda bulunmaktad›r. Bizler Baflkan Mao’nun talimatlar›n› takip etmeli, proletarya diktatörlü¤ü üzerine Marks, Engels, Lenin ve Stalin
ve Baflkan Mao’nun eserlerini çal›flmal›, s›n›f savafl› ve iki çizgi mücadelesi üzerine bilincimizi yükseltmeli, Partinin temel çizgisini daha bilinçli bir flekilde uygulamal›, Lin Piao ve Konfüçyus’u elefltirme hareketinde iyi bir ifl ç›karmal› ve proletarya diktatörlü¤ünü güçlendirmek ve sosyalist ekonomik temeli sa¤lamlaflt›rmak ve gelifltirmek için çaba harcamal›y›z.
T
üm oportünistler teoride kar›fl›kl›k yaratmay› adet edinmifllerdir. Demagojik broflürlerinde Lassalle insanlar›n kafas›n› kar›flt›rmak için Marks’tan ald›¤› do¤ru fleyleri kendi yanl›fllar›yla kar›flt›rm›flt›. Liu fiao-çi ve Lin Piao gibi doland›r›c›lar da ayn› hileye baflvurmufllard›. Do¤ruyu yanl›fltan ay›rt edemiyorsak Marksizm’in mikroskobunun ve teleskopunun yard›m›n› almal›y›z.
T
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
Çin fiih Huang’a sald›rma ad› alt›nda proletarya diktatörlü¤üne kin dolu sald›r›larda bulundu ve “gerçek sosyalist” devlette “hay›rsever politikalar”›n uygulanmas› yaygaras›n› kopard›. Onun sözde “gerçek sosyalist” devleti ile Sovyet revizyonist haydut kli¤in “özgür devlet”i ayn› süprüntüdür. Lin Piao’nun gerçekte hedefi toprak beylerinin, zengin köylülerin, karfl›-devrimcilerin, kötü unsurlar›n ve sa¤c›lar›n ve kendisinin yeni burjuva haydutlar›n›n iktidara gelmesi ve kendi faflist Lin hanedanl›¤›n›n kurulmas›yd›. Alman partisinde Marksist çizgiyle Lassalle’›n oportünist çizgisi aras›ndaki mücadelenin oda¤›nda proleter devrimi ve proletarya diktatörlü¤ünü yükseltmekle tasfiye etmek aras›ndaki mücadele bulunmaktayd›. Bizim Liu fiao-çi ile Lin Piao’nun parti-karfl›t› iki kli¤ine karfl› verdi¤imiz mücadele de Partinin temel çizgisine uymakla karfl› ç›kmak ve proletarya diktatörlü¤ünü sa¤lamlaflt›rmakla y›kmak aras›ndaki sorunlarla ilgilidir. Bu mücadele gelecekte de devam edecektir. Bu nedenle s›n›f mücadelesi, proleter devrim ve proletarya diktatörlü¤ü üzerine temel Marksist teorileri ciddiyetle çal›flmak uzun dönemli bir görevimizdir. Tüm oportünistler teoride kar›fl›k-
72
LAT‹N AMER‹KA ÜZER‹NE...3
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
NIKARAGUA Nikaragua; Amerika k›tas›n›n fethinden sonra yaklafl›k 300 y›l ‹spanyol sömürgesi olarak kald›. 1821’de ‹spanyollardan “ba¤›ms›zl›¤›n›” kazanan Nikaragua, 1824’te köleli¤i yasal olarak kald›rd›. Fakat köle eme¤i 19. yy’›n sonuna kadar üretime damgas›n› vurdu. Amerika k›tas›n›n fethiyle birlikte, Nikaragua co¤rafi konumundan kaynakl›, sömürgecilerin dikkatini çekmifltir. Atlantik-Pasifik aras›nda oluflturulacak kanal için en uygun yer olarak öne ç›k›yordu. Bat›ya bakan k›y› fleridi de Nikaragua’y› Karayipler’in denetimi için kilit nokta haline getiriyordu.
Nikaragua; Amerika k›tas›n›n fethinden sonra yaklafl›k 300 y›l ‹spanyol sömürgesi olarak kald›. 1821’de ‹spanyollardan “ba¤›ms›zl›¤›n›” kazanan Nikaragua, 1824’te köleli¤i yasal olarak kald›rd›. Fakat köle eme¤i 19. yy’›n sonuna kadar üretime damgas›n› vurdu. Amerika k›tas›n›n fethiyle birlikte, Nikaragua co¤rafi konumundan kaynakl›, sömürgecilerin dikkatini çekmifltir. Atlantik-Pasifik aras›nda oluflturulacak kanal için en uygun yer olarak öne ç›k›yordu. Bat›ya bakan k›y› fleridi de Nikaragua’y› Karayipler’in denetimi için kilit nokta haline getiriyordu. Nikaragua; ilk kuruldu¤u süreçten itibaren “Leon’lu liberallerle, Granada’n›n Muhafazakar Caudillo’lar›n›n çat›flt›¤›” bir co¤rafya olmufltur. Leon’lu liberaller, “ilke olarak yenilik yanl›s›, Amerikan ve Frans›z devrimlerinin mason hayranlar›” Granada’l› muhafazakarlar ise “gelenekçi ba¤nazlard›.” (Nikaragua Sandinist Devrimi,
Henri Weber; sf 10) Burada kullan›lan “liberal” ve “muhafazakarlar” tan›mlamalar›n›n özellikle Avrupa’daki flekliyle kullan›lmad›¤›n› vurgulayal›m. Önceden aç›klad›¤›m›z “Caudillo” yap›s› üzerine kurulu iki kliktir bunlar. “Nikaragual› ‘liberaller’, yurttafl hak ve özgürlüklerinden çok, serbest ticaretin savunuculu¤unu yap›yorlard› ve kurduklar› kiflisel diktatörlükler de muhafazakarlar›nkinden bir nebze olsun daha yumuflak de¤ildi. Üstelik, her iki kampta da askerler esas olarak, toprak sahiplerinin komutas›nda hizmete zorlanan köylülerdi.” (age, 11) 1961 y›l›nda muhafazakarlar Chamorro iktidara geldi. Kereste, kurutulmufl et, donya¤›, deri, kakao ve boya ihraç ediyordu. 1850’lerden sonra “kahve” ana ihraç maddesi haline geldi. 1860’larda kahveyle birlikte pamuk ihraç edilmeye baflland›. Kahve pamu¤unun ekimi için daha çok toprak ve daha fazla ucuz emek gerekiyordu. Bu nedenle 1826 ve 1858 y›llar›nda ç›-
kar›lan yasalarla K›z›lderililerin topraklar›na dönmek için verilen “hak”lar› gasp edilmeye baflland›. Ve bunun için yeni yasalar ç›kar›ld›, topraklara el konuldu. Bu uygulamalara karfl› ayaklanan K›z›lderililer katledildi. 1893’te Liberal Partinin sert, milliyetçi baflkan› General Jose Santos Zelaya iktidara, kahve ve pamuk ihracat›n›n patlamas›yla daha da zenginleflen “plantasyon burjuvazisi” taraf›ndan getirildi. Zelaya, ç›kard›¤› yasalarla topra¤› ve yabanc›lara ait mülkiyeti kamulaflt›rm›fl ve “modern” bir ordu kurma çabas›na giriflmiflti. (Buradaki “modern” vurgusu, Caudillo tarz› yap›dan ç›k›fl anlam›nda kullan›lm›flt›r.) Zelaya, Orta Amerika’da Nikaragua’n›n gücünü pekifltirmek ve hakim hale gelmek istiyordu. Bu istem, 1906 y›l›nda Nikaragua’n›n; Guatemala, Honduras ve El Salvador’la savaflmas›na yol açt›. Zelaya’n›n yay›lmac› istemlerine karfl› ç›kan ABD ve Meksika da savafla dahil oldu. Bu müdahale sonunda Orta Amerika Devletleri, 1907’de Washington Anlaflmas›n› imzala-
yarak birbirlerinin iç ifllerine kar›flmama ve anlaflmazl›klar›n› uluslararas› hakem mahkemesine götürme karar›n› imzalad›lar. Fakat; Zelaya’n›n ülke içinde ald›¤› önlemler ticaret ve hayvan yetifltiricili¤iyle u¤raflan muhafazakarlar›n ekonomik anlamda gerilemesi demekti. Ayr›ca, Zelaya ABD’den ziyade ‹ngiltere ile iliflkileri gelifltirdi. “‹htiyac› olan” borcu ABD yerine ‹ngiltere’den almas› ve gerginleflen iliflkiler nedeniyle ABD’nin Nikaragua yerine Ponema’da kanal açma karar› almas›yla da Zelaya’n›n rakip bir kanal aç›lmas› için Almanya ve Japonya’yla görüflmelere bafllamas› ABD’nin müdahale etmesine yol açt›. Geçifl hatt› ve Karayipler’i kontrol alt›nda tutan bir konumda olmas› nedeniyle ABD, Nikaragua’dan vazgeçemedi. Nitekim 1909’da muhafazakar lider, Juan Estrada’y› bafla geçiren darbe yap›ld›. Estrada, ülkeyi fiilen ABD yönetimine sokan, Dawson Anlaflmalar› olarak bilinen bir dizi anlaflma imzalad›. K›sa bir süre sonra ABD’nin de iste¤iyle Estrada,
iktidar› Adolfa Diaz’a devretti. Diaz’›n gelir gelmez ilk uygulamas›, Zelaya’n›n kurdu¤u devlet tekellerini kald›rmak oldu. D›fl borcu ödeme, gelirini yeniden organize etme iflini yaln›zca ABD bankalar›n›n yapaca¤› taahhüdünü verdi. Yabanc› yurttafllar›n ç›karlar›n› güvence alt›na alan yasalar ç›kard›. ABD bankalar›na verilen güvenceyle; Nikaragua gümrük bölümü, postanesi, ulusal bankalar›, maden, demiryolu ve limanlar› iki alacakl› olan New York bankas›n›n ve baflka ABD flirketlerinin denetimine verildi. Bu banka ve flirketler yaln›zca bir-iki y›l içinde borç verdikleri paran›n katlarca fazlas›n› ald›lar. Bu uygulamalara karfl›, 1909’da iktidar› kaybeden liberaller ayakland›. Diaz’›n “iste¤iyle” ABD’den 1700 kifliden oluflan bir kolordu (ki bunun say›s› k›sa sürede 2700’e ç›k›yor) geldi. Ve ayaklanmay› bast›rma bahanesiyle ülkenin içlerine kadar girildi. Ülkede sürekli kalacak olan bir “deniz kuvveti” yerlefltirildi. Bu kuvvetlerin denetiminde yap›lan “seçimle” de
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
73
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
74 (800.000 nüfuslu ülkede 4000 oyla) Diaz yeniden baflkan seçildi. Baflkan seçilir seçilmez, ABD’yle imzalanan Bryan Chamarro Anlaflmas› ile “Büyük Göl”de okyanuslar› birlefltiren kanal› yapma karar› al›nd›. Bu anlaflmaya göre 3 milyon karfl›l›¤›nda Nikaragua Atlantik-Pasifik kanal›n›n inflas› için gereken bölgelerdeki egemenli¤i terk edecek, ABD’ye devredecekti. Asl›nda ABD’nin Panama Kanal›’n› açma karar› netti. Ve bu karardan vazgeçmifl de¤ildi. Ayr›ca Panama Kanal›’n›n yan›nda bir kanal daha açmayaca¤› çok aç›kt›. Ama bu flekilde yani “meflru” bir biçimde ABD, Nikaragua’da sürekli asker bulundurabilmifl ve bu bölgenin baflka emperyalistlerin eline geçmesini engellemifl oluyordu. 1925’te yap›lan seçimler sonucu var›lan uzlaflmayla devlet baflkan› muhafazakarlardan Solarzano ve Baflkan Yard›mc›s› liberallerden Sacasa olmufltu. On befl y›ll›k bir iflgalden sonra ABD, ç›karlar›n› güvence alt›na ald›¤›n› ve ortam›n “sakinleflti¤ini” düflünerek “denizciler”ini geri çekti. Hemen akabinde muhafazakar Chamorre bir darbeyle iktidar› ele geçirdi ve liberal üyeleri kongreden att›. ABD; bir kez daha ç›karma yapt› ve önceki pratiklerinden güvenini kazanm›fl olan Diaz’› bafla getirdi. Bu yönetim de¤iflikli¤ini kabul etmeyen Sacasa, Atlantik k›y›s›ndaki Puerto Cabezos’ta kendi hükümetini kurdu. Bu hükümetin savafl bakan› General Moncado komutas›ndaki asiler, ABD’nin “deniz kuvvetleri”ne karfl› zaferler ka-
zand›. Sonunda ABD’nin arac›l›¤›yla Diaz ve Moncado aras›nda uzlaflma sa¤land›. Bu anlaflmaya göre liberaller ve hükümet askerleri silahlar›n› Deniz Kuvvetlerine teslim edeceklerdi. Bunun karfl›l›¤›nda Moncado ilk “seçimde” devlet baflkan› olacak, ikinci seçimde Sacasa seçilecekti. Bu anlaflma ile ABD; bu süreçte gelifltirdi¤i “bar›flç›l”(!) yollardan yay›lma politikas›n› yaflama geçirmeye bafllam›flt›r. Liberal ve muhafazakarlar›n silahs›zland›r›lmas›yla oluflacak olan boflluk “Ulusal Muhaf›zlarla” doldurulacakt›. Yerel yarg› sistemlerine tabi olmayan, ayr›ca yabanc› subaylar›n komutas›ndaki bir ordu, ayn› zamanda polis niteli¤indeydi. ABD; bu yeni oluflturdu¤u gücü “millilefltirmek” için hiçbir çaba harcamad›. 1930’da toplam 220 subaydan yaln›z 15’i Nikaragua’l›yd›. 1956’dan devrimin oldu¤u 1979’a kadar; Ulusal Muhaf›zlara hep ABD akademisi olan West Point’ten mezun olmufl subaylar komuta etti. Ayr›ca, 1930’da ABD taraf›ndan Nikaragua’da kurulan Askeri Akademinin ö¤rencileri, ö¤renimlerinin dördüncü y›l›n› bir Amerikan okulunda geçiriyorlard›. Moncado’yla ilk yap›lan anlaflmaya karfl› ç›kan tek kifli “General Sandino” olmufltur. Girifl bölümünde anlatt›¤›m›z gibi Latin Amerika’n›n birçok ülkesinde ordu içindeki rütbelerin al›nmas› için ordu içinde olmak gerekmiyordu. Veya “modern” ordulardaki gibi bir yükselifl söz konusu de¤ildi.
Sandino; zengin bir toprak sahibi ve malikanesinde çal›flan bir K›z›lderili’nin çocu¤uydu. Sandino, hazar yerinde kendisine hakaret eden kifliyi vurunca Meksika’ya gitmek zorunda kald›. Meksika’da özellikle anti-Amerikanc› hareketten ve geliflkin olan iflçi hareketinden etkilendi. Ülkeye geri dönünce yerleflti¤i San Albino’da kendi paras›n› kullanarak küçük bir savaflç› grubunu kurdu ve kendi ad›na iç savafla girdi. Sandino’nun hedefi “özgür vatan”d›. Moncado ve Sarasa aras›nda anlaflma yap›ld›¤›nda Sandino’nun 300 kadar askeri vard›. Savaflta gerilla yöntemlerini kullan›yordu. Ve ABD’ye önemli oranda güç kaybettiriyordu. Nikaragua’da, Sandino’nun gerilla faaliyetiyle; böylece ilk defa ne liberallerden ne de muhafazakarlardan olan “etkin” bir güç ortaya ç›km›flt›. Çat›flmalar fliddetlendikçe; Sandino’nun kuvvetlerinin halka “yaslanma” ihtiyac› art›yordu. K›sa bir zaman içerisinde Sandino’nun güçleri halkla s›k› ba¤lar kurmay› baflard›. ABD’de Sandino’nun güçlerinin etkin oldu¤u yerlerdeki köyleri tafl›m›fl, stratejik köyler kurmufltu. Köylüler iflkencelerden geçmifl, flehirler bombalanm›flt›. Sandino’lar, denetimleri alt›ndaki topraklarda, zorla iflinden edilen iflçiler için “zorunlu ödeme” uygulamas› getirdi. Toprak reformunu hayata geçirdi. Sandino, ABD çekilmeden silah b›rakmayaca¤›n› ilan etmiflti. 1932’de, baflkanl›k seçim-
omoza çok k›sa bir süre içinde ülkenin önde gelen kahve üreticisi ve en büyük toprak sahibi oldu. Fakat Somoza’n›n as›l büyümesi 1950’li y›llardan sonra olmufltur.
S
S
lerinden hemen sonra, ABD deniz kuvvetlerini tamamen çekece¤ini aç›klad›. Art›k kamu düzeni tamamen “Ulusal Muhaf›zlara” b›rak›lacakt›. Sandino hareketi g›das›n› sadece anti-ABD’cilikten ald›¤› için; ABD’nin denizcilerini çekme karar›, bölünmelere yol açt›. Sandino’nun da güvenini kazanm›fl olan Salvadorlu Komünist Fabundo Martini bu hareketi 3. Enternasyonal’e yaklaflt›rmaya çal›fl›rken; di¤er kesim anti-komünist tav›r al›yordu. Tart›flmalar sonunda Sandino; Deniz Kuvvetleri çekilir çekilmez ve Sacasa baflkan seçilir seçilmez silahlar› b›rakmay› kabul etti. 1932’de Amerikan denizcileri, ilk liberal ayaklanmaya kat›lm›fl olan, karas› iktidardaki baflkan Sacasa’n›n akrabas› olan ama siyasete fazla bulaflmam›fl, Filedelfiya’da okudu¤u için de iyi ‹ngilizce bilen, ABD’lileri iyi tan›yan Anastasio Somoza Garcia’y› Ulusal Muhaf›zlar›n flefli¤ine getirdiler. Somoza’n›n bu yükseliflinden ürken Sacasa, Sandino’dan bir denge unsuru olarak faydalanmay› istedi. Ve bu do¤rultuda Sandino’nun çekilmeyi taahhüt etti¤i Rio Coco bölgesindeki köylü kooperatiflerine güvence vermeyi kabul etti. Fakat, Somoza kendisi için tehlike olarak gördü¤ü Sandino’yu 1934 y›l›nda; Baykanl› Saray›’nda yap›lan ziyafete geldi¤inde, Ulusal Muhaf›zlar taraf›ndan kurulan
pusuda öldürttü. Zaten silah b›rakm›fl olan Sandino’nun güçleri de 1-2 y›l içinde da¤›ld›. Somoza, 1936 y›l›nda Ulusal Muhaf›zlar› bask› unsuru olarak kulland› ve Sacasa’n›n istifa etmesini sa¤lad›. Kendisi de iki haftal›¤›na Ulusal Muhaf›z fief Direktörlü¤ü’nden istifa etti ve 1936 y›l›nda “devlet baflkan›” oldu. Somoza ailesi tam 43 y›l iktidarda kald›. ‹ktidara geldi¤inde ekonomik olarak zengin olmayan Somoza 20 y›l içinde Orta Amerika’n›n en zengin adam› oldu. Bunun için her yolu kulland›. “Bütün bu olup bitenler içinde kuflkusuz en ilginç olan› bu servetin elde edilme yollar›d›r, her fley sanki iktidar›n tek varl›k nedeni bu amacahizmet etmiflçesine sistematik ve çarp›c›d›r. Söz konusu servetin tasarruf ya da yorucu çal›flmalarla de¤il, tersine haraç, h›rs›zl›k, fliddet ve her türlü sahtekarl›kla elde edildi¤i aç›kt›r. Ulusal zenginli¤in böyle ele geçirilmesinin kökeninde alt›n ve ithal mal kaçakç›l›¤›, otlaklara ç›k›lmas› engellenmifl sürülerin ve iktidar ya da diktatörün siyasi dostlar›n›n kas›tl› giriflimleri sonucu zor duruma düflürülen iflletmelerin yok fiyat›na sat›n al›nmas› yatmaktad›r. Y›ld›rma, kaba kuvvetle ya da bürokratik yollardan yap›lan bask›lar da kuflkusuz bu aile servetinin toparlanmas›nda çok önemli bir rol
oynam›flt›r. Bütün bunlara ilaveten 1. Somoza’n›n d›fl ticaret ve kumar, kaçakç›l›k, kad›n ticareti gibi daha karanl›k ifllerden flahsi komisyon alma huyu da vard›. Savafl, Alman vatandafllar›n›n topraklar›na el koymas›n› sa¤lam›fl, bu da yay›lmac›l›¤›n›n ilk çekirdeklerini oluflturmufltur. (Latin Amerika’da Askeri Devlet; sf 169) Somoza çok k›sa bir süre içinde ülkenin önde gelen kahve üreticisi ve en büyük toprak sahibi oldu. Fakat Somoza’n›n as›l büyümesi 1950’li y›llardan sonra olmufltur. 1950’li y›llarda gerçekleflen pamuk üretimi patlamas› ve Orta Amerika pazar›n›n sundu¤u sanayi olanaklar›, 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’yla Avrupal› emperyalistlerin çekilmesi ve ABD’nin buralara “ekonomik” anlamdaki girifliyle sanayi dallar›na da el att›. 1950 ve 1960’larda g›da iflleme sanayi (La Salud süt pastorizasyon tesisi), dokumac›l›k (El Porvenir), deniz ve hava tafl›mac›l›¤› (Nameric Lines, Camcabesnic, Lonica), mukavva, plak, tütün ve çimento sanayiindeki iflletmelerin ço¤u Somoza’ya aitti. 1970’lerde hizmet ve bankac›l›k alan›nda faaliyet yürütmeye bafllad›lar. Managua kentini yerle bir eden 23 Aral›k 1972 tarihli depremden sonra; ülkeye gelen 600 milyon dolarl›k uluslararas› yard›m› idare etmek için oluflturulan Ola¤anüstü Ulusal Komitenin bafl›na getirilen Somoza’n›n ikinci o¤lu, bu paray› kullanarak kendi bankas› Bonco de Centro Amerika’n›n yan› s›ra grubun iki mali flirketini NIAPSA (bir konut kredisi flirketi) ve Inter-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
75
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
76 financina’y› kurdu. Somoza’lar devleti kendi özel mülkleri olarak görüyordu. Bu durum özellikle 1950’den sonra palazlanan muhalif “burjuva” gruplar›n› da rahats›z ediyordu. Özellikle deprem sonras› gelen parayla daha da palazlanan Somoza’ya karfl› muhalif burjuvazi de farkl› çözüm yollar› aramaya bafllad›. Somoza diktatörlü¤ü ABD’nin deste¤ine ve “ailenin” ordusu-polisi olan Ulusal Muhaf›zlara dayan›yordu. “Hür dünya”n›n bir üyesi s›fat›yla Somoza’lar, halklar›n da gözünü boyama amaçl› diktatörlükleri boyunca seçimleri yapt›lar. Nikaragua’da Muhafazakar Parti, 1947’de Somozac› Milliyetçi Liberal Parti’den kopan Ba¤›ms›z Liberal Parti ve 1957’de kurulan H›ristiyan Toplumsal Partisi vard›. “Yani siyasal sistem, hiçbir zaman tek parti yada faflist totaliter rejimin özellerine sahip olmad›. Somoza için tehlike oluflturmad›klar› sürece muhafazakarl›klara hoflgörü gösteriyorlard›.” (Nikaragua Sandinist Devrimi, sf 32) Muhafazakarlara Kongrede sandalye ve bakanl›k da veriliyordu. Seçimlerde de Somoza’n›n adaylar› seçiliyor ve uygulamalar› be¤enilmeyenler hemen görevden al›n›yordu. 1. Somoza, 1956 y›l›nda, yurtsever-flair Rigoberta Lopez Perez taraf›ndan öldürülünce yerine o¤lu geçmifl, di¤er o¤lu da Ulusal Muhaf›zlar›n bafl›na geçmifltir. Ulusal Muhaf›zlar, tamamen Somoza ailesinin ç›karlar›n› koruyacak flekilde oluflturulmufltu. Alain Rougvie,
“Latin Amerika’da Askeri Devlet” isimli eserinde Ulusal Muhaf›zlar› flöyle anlatm›flt›r. “‹lkin, Sandino’nun öldürülmesinden beri, bask›c›l›¤› ve ulusal aç›dan neredeyse yabanc›, gayr›-meflru bir örgüt olma niteli¤iyle muhaf›z ordusu Somoza’lar›n iktidar›n›n güvencesi oldu¤u kadar Somozalar da onun varl›¤›n› güvenceye alm›fllard›... Gelene¤i olmayan, pek az devletlefltirilebilmifl bu ordu, üst kademe subaylara ayr›cal›klar edinip, hanedan›n zenginleflmesinden pay ald›klar› sürece, aile iktidar›n›n temelini oluflturacakt›r... Somozalar, ordunun do¤rudan ve içeriden denetimini hiçbir zaman baflkalar›na b›rakmam›fllard›r... Muhaf›z birli¤inin yönetimini elinde tutan Somoza bir genelkurmay baflkan›ndan çok bir mafya babas› gibi davran›yordu... Mütevaz› subay maafllar›yla k›yaslanamayacak gayr› resmi mebla¤lar sa¤lad›¤› muhaf›z birli¤inde iyi bilinen kumanda kademelerine atanmak subaylar›n sadakat ve itikatina ba¤l›yd›... Bu subaylar adeta resmileflmifl ve herkesçe malum haraçlar sayesinde h›zla bir dolar ve cordobas milyoneri oluyorlard›. (age, 171) 1979’da Somozalar’›n 500-600 milyon dolar paraya, ülkenin ekilebilir topraklar›n›n beflte birine, ülkenin en büyük 26 sanayi kuruluflu ve 120 flirkete ortakl›ktan olufltu¤u tahmin ediliyordu. Somozalar, en büyük 8 fleker kam›fl› plantasyonu ve birçok rafineriyle ülkenin en önemli fleker üreticilerinden olmufllard›. Nikaragua’n›n ekonomik yap›s› klasik bir yar›-feodal, yar›-sömürge ülke durumun-
dad›r. Pamuk ve kahve üretimi yap›l›yordu esas olarak. Bu da ülkede g›da ürünleriyle ilgili ciddi s›k›nt›lar yaflanmas›na yol aç›yordu. 1972’de zorunlu g›da ithalat›, tar›msal ihracat de¤erinin % 45’ine ulaflm›flt›. Bu say› 1975’te % 50’ye, 1976’da % 60’a t›rmand›. 1972’de 255 milyon dolar olan borç, 1978’de 1 milyar dolara ç›km›flt›r. 1975 y›l›nda büyük toprak sahiplerinin % 1,5’u ülkenin ekili arazilerinin % 4,5’una, orta toprak sahiplerinin % 20.3’ü % 41.1’ine sahip bulunuyorlard› ve geri kalan % 78.2 (köylüler) de kalan topra¤› (yani % 17.4 bn) aralar›nda paylafl›yorlard›.” (Nikaragua Sandinist Devrimi, sf 41) Egemenler cephesi böyleyken, devrimci cephede neler oluyordu? Nikaragua Sosyalist Partisi (PSN) 1944’te kuruldu. Fakat üzerindeki a¤›r bask›lar nedeniyle, 1 y›l içinde yeralt›na çekilmek zorunda kald›. ‹nflaat, dokumac›l›k, sa¤l›k-e¤itim sektörlerindeki örgütlenme seviyesi çok düflüktü. Sendikal hareket geliflkin de¤ildi. 1962 Temmuz’unda Carlos Foncesa Amador, Silvio Mayorga ve Thomas Borge’la birlikte Sandinista Ulusal Kurtulufl Cephesi’ni (FSLN) kurdu. FSLN’nin ideolojik çizgisini ve stratejisini esas olarak oluflturan Foncesa’d›r. Foncesa PSN içerisindeki örgütlüyken Sovyetler’e ve devrimden sonra Küba’ya gitti. Foncesa, “sosyalist ve ulusal talepleri” Sandinist Halk Devrimi’nde birlefltirdiklerini söylüyordu. FSLN, 1962’den 1967’ye dek “foco” stratejisini yaflama geçirmeye çal›flt›.
77 dilmifl yörelerde tecrit olmaya götürecekti.” Tercerista, ‘ayaklanmas›’ ya da ‘ulusal önderlik’ e¤ilimi, di¤er iki e¤ilime tepki olarak ortaya ç›kt›. “Onlar›n, ‘güçlerin aktif bir biçimde toplanmas›’ diye tan›mlanan alternatif anlay›fllara göre, rejimin çeliflkileri öyle bir durumdayd› ki, say›sal olarak zay›f bir devrimci grup bile, inisiyatifi nas›l ele geçirece¤ini bildi¤i takdirde, krizin derinli¤i üzerinde güçlü bir etkide bulunabilirdi.” (age, 176) Bu üç ayr› e¤ilim 1978 y›l›na kadar çal›flmalar›n› birbirlerinden ba¤›ms›z olarak devam ettirdiler. Nikaragua’da rejimden kurtulmak isteyenler yaln›zca “ezilenler” de¤ildi. Somoza d›fl›ndaki di¤er burjuva klikler de durumlar›ndan hoflnut de-
flebbüs Yüksek Konseyi” (LOSEP) kuruldu. Katolik kilisesi ve ülkenin muhalif gazetelerinden Muhafazakarlar La Pensa, Somoza’ya karfl› harekete geçti. 1970’lerden sonra enflasyon h›zla artt›. Devlet borçlar› rekor seviyede artt›. Kitleler üzerinde vahfli bir zulüm uyguland›. 8 Temmuz 1974’te 7 siyasal hareket ve 2 sendikay› temsil eden 27 ünlü kifli seçimleri boykot etme ça¤r›s›nda bulundu. Somoza bu seçimlerde yeniden seçildi. Ama seçimlere kat›lmama oran› çok yüksekti. Seçimleri boykot eden gruplar 15 Aral›k 1974’te Demokratik Kurtulufl Birli¤i’ni (UDEL) kurdular. Bu birlik liberal burjuva muhalefetiyle iflçi hareketini temsil eden
¤illerdi. Bu klikler, uzun y›llar kendilerine bazen hükümette verilen koltuklar ve yat›r›m izinleri nedeniyle Somoza’yla çok sorun yaflamad›lar. Fakat 1972’deki depremden sonra Somoza, burjuvazinin muhalif kesiminin hareket alan›n› k›s›tlad›. Bu dönemde “Özel Te-
“›l›ml›” kesimlerin “demokratik” bir program etraf›nda bir araya geliflleriydi. UDEL, siyasal ve sendikal özgürlükler talep ediyordu. Aral›k 1974’te FSLN iki kifliyi kaç›rarak, ara verdi¤i silahl› mücadeleyi bir kez daha bafllatt›. Somoza 1975’te ola¤anüs-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
1963’te Coca ve Bokay Nehri bölgelerinde, hiçbir siyasal haz›rl›k yap›lmaks›z›n ilk gerillalar ç›kart›ld›. Fakat baflar›s›zl›¤a u¤rad›lar. Yeni güçler topland›ktan sonra 1967’de Pancasan bölgesinde yeni gerillalar ç›kar›ld›. Bu kez de ihbar üzerine ç›kan çat›flmada ço¤u yok edildi. Bu deneyimlerden sonra, “foco”culu¤un terk edilmesi ve kitleler içinde siyasi çal›flmaya a¤›rl›k verilmesi karar› al›nd›. Bu amaçla 1970’te dört y›ll›k bir ara için askeri faaliyetlere son verildi. 1974’te tekrar silahl› mücadeleye bafllad›klar›nda FSLN içerisinde 3 farkl› e¤ilim ortaya ç›km›flt›. “Uzun Süreli Halk Savafl›” (GPP) e¤ilimi, Mao ve Vietnam örneklerinden etkilenmiflti. “K›r gerillas› faaliyetini esas alan bu e¤ilimin stratejisine göre, kuzeyin da¤lar›nda ‘kurtar›lm›fl bölgelerin yarat›lmas›’, flehirlere sald›r›lmas› ve
ikaragua’da rejimden kurtulmak isteyenler yaln›zca “ezilenler” de¤ildi. Somoza d›fl›ndaki di¤er burjuva klikler de durumlar›ndan hoflnut de¤illerdi.
N
N
flehir gerillas› savafl› gelifltirilmesi için ‘destek üsleri’ sa¤layacakt›.” “Proleter e¤ilim”, flehirlerde iflçi s›n›f›, yar›-proleterler ve gençli¤e dayan›lmas› gerekti¤ini savunuyordu. “Buna göre GPP stratejisi aktif kitlelerden ve ülkenin hassas bölgelerinden uzakta, yar› terke-
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
78 tü hal ilan etti. Bas›na sansür getirildi. Grevler ve ö¤renci hareketleri fliddetle bast›r›ld›. UDEL, felce u¤rad›. FSLN’ye karfl› yayg›n operasyonlar bafllat›ld›. Somoza bu yo¤un bask› süreciyle “toplumsal huzuru” sa¤lad›¤›n› düflününce ola¤anüstü hali kald›rd›. Kald›rmas›yla birlikte, eylemler grevler yeniden boyutland›. 1977’de Tercerista e¤ilimi, San Carlos’ta Ulusal Muhaf›zlara sald›rd›. Eylem askeri aç›dan baflar›s›z olmas›na ra¤men, halkta yaratt›¤› moralmotivasyon çok fazlayd›. Kas›m ay›ndan muhafazakar La Pensa gazetesi ilk defa FSLN’yi de içine alan, tan›nm›fl 12 kiflinin rejime karfl›, demokratik alternatif istedi¤i yönlü ilan yay›nlad›. Somoza, uzlaflmadan yana de¤ildi. Ve 1978 y›l›nda La Pensa direktörü ve ayn› zamanda UDEL’in lideri olan Chamorro öldürüldü. Böylece “liberal çözümün” somutlaflt›¤› kifli ortadan kalkm›fl oldu. Chamorro suikast›, rejime muhalif hareketleri birbirine yaklaflt›rd›. Sürekli kitle gösterileri, genel grevler ve k›smi ayaklanmalar oluyordu. 1979 Ocak ay›na dek bu hareketlerin bafl›n› UDEL ve daha sonras›nda FAO çekerken, halk›n daha da radikalleflmesi FSLN’yi ön plana ç›kard›. Orta düzey sermayenin temsilcili¤ini yapan COSEP iflveren federasyonu, suikastç›lar›n cezaland›r›lmas›n› ve Somoza’n›n istifas›n› talep etmek için “sivil durdurma” ça¤r›s› yapt›. 24 Ocak grevi, dev gösteriler ve Ulusal Muhaf›zlarla olan kanl› çat›flmalarla sona erdi.
Grevlerin, gösterilerin artmas› Somoza’y› telaflland›rd›. Sonunda tüm iktidar› kaybetmek yerine belli tavizlerin verilmesinin daha iyi oldu¤u mant›¤›yla, sanayi iflçileri için y›lda bir maafl ikramiye, asgari ücrette art›fl, tar›m iflçileri için sosyal güvenlik sa¤lanmas› ve muhalif burjuvaziyle “ulusal” diyalog karar› al›nd›. Fakat bu tavizler ifle yaramad›. Burjuva muhalefet dahil, tüm halk kesimleri Somoza’n›n gitmesini istiyorlard›. Grevler ve FSLN’nin askeri eylemlilikleri artmaya devam etti. Burjuva muhalefet içerisinde, kuzeybat›n›n pamuk üreticileri taraf›ndan Nikaragua Demokratik Hareketi (MDN) 1972’de oluflturulmufltu. MDN de Somoza’n›n hemen kovulmas›, FSLN’ye gelecekte kurulacak hükümette yer verilmesi ve baz› demokratik reformlar›n yasalaflmas› ça¤r›s›nda bulundu. Burjuva muhalefet de FSLN’nin h›zla geliflti¤ini, kitleler taraf›ndan desteklendi¤ini görüyordu. Burjuva muhalefetin, “gelecekte kurulacak hükümette yer vermeyi” düflündü¤ü FSLN’nin Tercerista e¤ilimiydi. Tercerista’lar, burjuvazi içindeki ayr›l›klardan faydalanmak gerekti¤ini, diktatörlü¤ü tecrit edebilmek için genifl bir ittifaklar politikas› izlenmesi gerekti¤ini savunuyorlard›. Burjuva muhalefetle ittifaktan “kaybedecekleri de¤il, kazanacaklar›” çok fley oldu¤una inan›yorlard›. Bu yüzden Tercerista’lar, askeri sald›r›lar›na en h›z verdikleri anda, UDEL’in devam› olan FAO’ya kat›ld›lar. FAO’yu Katolik kilisesi de
destekliyordu. FAO, Somoza’n›n çekilmesini ve yerine yeni bir hükümet kurulmas›n› istiyordu. “Muhalif burjuvazi net bir strateji toparlam›flt›, Somoza’y› görüflmelerle uzlaflmaya zorlamak ve anayasaya uygun olarak iktidardan indirmek için kitle seferberli¤inden ve Corler yönetiminin deste¤inden yararlanacakt›. Afliretin mülklerine el koymak yada Ulusal Muhaf›z› da¤›tmak gibi bir sorun olmayacakt›.” (Nikaragua’da Sandinist Devrimi, sf 62) FSLN’nin di¤er e¤ilimleri, Terceristalar’› “uzlaflmac›” olmaktan suçlad›lar. Ve FAO’ya kat›lmad›lar. Bu e¤ilimler, barriolarda, fabrika ve plantasyonlarda genifl kapsaml› ajitasyon ve siyasal örgütlenme faaliyeti yürüttüler. ‹fl b›rakmalar, sokak gösterileri, ayaklanmalar kesintisiz biçimde sürüyordu. Tercerista e¤ilimi de, Ulusal Muhaf›z Karargah›’n› ve Somoza’n›n ünlü “s›¤›na¤›n›” roket atefline tuttu. A¤ustos’ta Ulusal Saray ele geçirildi ve rejimin önde gelen 500 kiflisi rehin al›nd›. Sonunda bu kifliler 5 milyon dolar para, bir bas›n bildirisinin yay›mlanmas› ve tutuklu olan Thomas Borge (Uzun Süreli Halk Savafl› e¤iliminin liderlerinden) ve 82 kiflinin serbest b›rak›lmas› karfl›l›¤›nda geri verildiler. Asl›nda bu üç e¤ilim birlefltikleri 1979 y›l›na kadar hep FSLN olarak an›ld›larsa da, örgütsel yap›lar›, ideolojileri, hedefleri birbirinden farkl›yd›. Fakat böyle olmas›na ra¤men semtlerde, fabrikalardaki çal›flmalarda hep birbirlerine engel olma gibi bir
B
urjuva muhalefet de FSLN’nin h›zla geliflti¤ini, kitleler taraf›ndan desteklendi¤ini görüyordu. Burjuva muhalefetin, “gelecekte kurulacak hükümette yer vermeyi” düflündü¤ü FSLN’nin Tercerista e¤ilimiydi.
B
pratikleri olmam›flt›r. Yap›lan çal›flmalar›n devrim amaçl› olmas› nedeniyle ayn› yerlerde birlikte çal›flabilmek gerekti¤ini savunuyorlard›. Sandinista Cephesi kendini, “tüm halk›n Somoza karfl›t› demokratik özlemlerini yönlendiren bir cephe” olarak görüyordu. Okudu¤umuz kaynaklarda Sandinista Cephesi’nin amac›n›n sosyalizm oldu¤una dair ifadelere rastlamad›k. Bahsedilen, halk›n en genifl kesimini kapsayan bir yurtsever cephe oluflturup, devrimi yapmakt›r. Tercerista e¤iliminin girdi¤i ittifaklar, aç›klamalar›, 26 Temmuz Hareketi’nin devrim öncesi süreciyle benzeflmektedir. Yani Che’nin deyimiyle “ulusal devrimci” kategorisine sokabiliriz. Di¤er e¤ilimler ise Tercerista’lar›n girdikleri ittifaklar› elefltirmektedirler. Devrim sürecine geri dönersek, Somoza artan eylemlilikler karfl›s›nda bask›s›n› art›r›yordu, kendi flehirlerini bombalat›yor, eylemleri fliddetle, kanla bast›r›yordu. Bütün bu bask›lara, fliddete ra¤men FAO halen mücadelenin “bar›flç›l” tarzda yap›lmas› gerekti¤ini savunuyordu. Halksa, yaflad›klar›ndan yola ç›karak silahl› mücadelenin zorunlu oldu¤unu görüyordu. Ulusal Muhaf›zlar›n yok edilmesi gerekti¤i aç›kt›. Bu zamana kadar örgütledi¤i grevlerle, kitle gösterileriyle etkin olan UDEL ve sonras›nda
FAO yavafl yavafl etkisini kaybediyordu. FSLN’nin 3 e¤ilimi de sürdürdükleri kararl› silahl› mücadele ile halk›n deste¤ini gitgide art›r›yordu. 9 Eylül 1978’de, FSLN kollar›, birçok kente sald›rarak yerel halk›n ayaklanmas›n› sa¤lad›lar. Ulusal Muhaf›zlar ayaklanmalar›n oldu¤u kentleri bombalad›lar. Ülkenin geri kalan k›sm›nda da terörlerini art›rd›lar. Bu ayaklanmada 6000 kifli öldürüldü. FSLN, 9 Eylül’ü bir “yenilgi” olarak de¤erlendirmektedir. Fakat bu yenilgiye ra¤men, FSLN örgütlülü¤ü daha çok güçlenmiflti. Halk›n yo¤un bir kat›l›m› vard›. FSLN gerillalar› flehirleri terk ederken arkalar›ndan yüzlerce kifli geliyordu. Kitleler bu katliam karfl›s›nda geri ad›m atmam›fllard›, aksine bu onlar› daha da militanlaflt›rd›. Somoza ise bir “zafer” kazand›¤›n› düflünüyordu. Burjuva muhalefet ise, Eylül yenilgisi ile FSLN’nin daha çok zay›flad›¤›n› ve bu durumun kendilerinin ön plana geçmesine yarayaca¤›n› düflünüyordu. Bu hesaplarla, ABD, Guetemala ve Dominik Cumhuriyeti temsilcilerinden oluflan bir uluslararas› “uzlaflt›rma komisyonu” yönetiminde görüflmeler yapmay› kabul ettiler. Görüflmeler aylarca sürdü. Düflünceleri, “Somozas›z bir Somozac›l›kt›.” Kurulacak hükümette FSLN d›flta tutulacak, Ulusal Muhaf›zlar›n varl›¤›
korunacak, Somoza’n›n mülkiyeti için de güvence verilecekti. FAO’nun içinde yer alan Tercerista, bu anlaflmay› kabul etmedi. Ulusal Muhaf›zlar›n kald›r›lmas›, Somoza’n›n mülkiyetine el konulmas› Tercerista’n›n istemleri aras›ndayd›. FSLN, “Somozac›’lar›n mallar›na el konulsun, Ulusal Muhaf›z da¤›t›ls›n” sloganlar›n› yükseltti. 1978 Kas›m’›nda FSLN Tercerista’n›n temsilcileri olan, 12’ler grubu FAO’dan çekildi. 19 Ocak’ta Somoza, 1981’e kadar iktidarda kalaca¤›n› söyleyerek, uzlaflt›rma komisyonunun önerilerini reddetti¤ini aç›klad›. FAO’nun parçalanmas› FSLN’nin 3 e¤ilimini birbirine yaklaflt›rd›. FAO’nun Somoza’ya verdi¤i güvenceler, devrimci mücadelenin h›zla yükselmesi, FSLN’nin di¤er e¤ilimlerini farkl› örgütlenmelere itti. 1978 Temmuz’unda GPP Proleter e¤ilim önderli¤inde, 22 örgütü kapsayan, “Birleflik Halk Hareketi” (MPU) oluflturuldu. “Semt komiteleri, sendikalar, kad›n ve gençlik dernekleri güçlendirildi ve yeniden örgütlendi. FSLN’nin hedefi, halk hareketinin tüm kesimlerinde inisiyatif ve örgütlenme kapasitesini art›rmak ve art›k diktatörlü¤ün kaderini tayin etmekten çok devrimcileri iktidar d›fl›nda tutmakla ilgilenen FAO’nun burjuva muhalefetinden ba¤›ms›zl›klar›n› güçlendirmekti.” (age, 68) Tercerista’lar, MPU içinde yer alm›yorlard›. O dönem halen FAO’nun içindeydiler.
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
79
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
80 Proleter e¤ilimden Jaime Wheelock MPU’yu ve o dönemi flöyle de¤erlendiriyor. “MPU, ikili bir rol oynad›. Öncelikle halk hareketliliklerinin koordinasyonunu sa¤lad›, ikinci olarak da en iyi örgütlenmifl halk kesimlerinin siyasi ittifak ekseni oldu. Ama tam da bu özelli¤i nedeniyle, o s›rada nesnel aç›dan, ulusal çapl› genifl bir demokratik ittifak olamazd›, bunu kabul ediyorum. FSLN’nin avantaj›, her iki alanda da bulunmas›yd›. E¤er tek örgüt MPU olsayd›, burjuva bir çözüme yönelinme tehlikesi büyürdü. Bu cephe, ellerinde silah bulunan halk saflar›n›n düzeninin korunmas›n› sa¤lad›. Buna karfl›l›k FAO Yankee’ler için bir umuttu. Tercerista’lar›n -ve dolay›s›yla FSLN’nin- kat›lmas›yla çok önemli bir rol oynad›. Onun sayesinde Yankee’ler ve burjuvazinin baz› kesimleri tarafs›zlaflt›r›labildi.! “(Tercerista’lar›n, bn) bafllang›çta FAO’nun liderli¤ini kazanmalar› ve onu burjuvazinin elinden almalar› gerekliydi. Bu, Somoza’s›z Somozac›l›¤› siyasi aç›dan silahs›zland›rmaya, kendi blo¤unun içinde Somoza’n›n hegemonyas›n› zay›flatmaya çok katk› yapt›. Yankee’ler ilk kez FSLN’yi siyasi muhataplar› olarak görmek zorunda kald›lar. Bunun zaferde önemli bir etkisi oldu. Çünkü zamandan ve mekandan kazanm›fl oldu ki FAO’dan çekilece¤i için gerekeni yapt›.” (Latin Amerika Solu Kendini Sorguluyor, sf 240-241) Tercerista’lar›n, FAO’ya girifllerini nas›l de¤erlendirmek gerekiyor? Kendileri tan›mlarken “cephe” tan›mla-
mas›n› da kullan›yorlar. Ve Somoza’ya karfl› en genifl ulusal ittifak olarak görüyorlar. Her ne kadar Tercerista’lar FAO’ya girerken, önderli¤i ele geçirmekten bahsetseler de, süreç içerisinde “Tercerista’lar›n en az›ndan baz›lar›n›n Nikaragua burjuvazisinin antiemperyalist” olabilece¤ini düflündüklerini yaz›yor Henri Weber, Nikaragua Sandinist Devrimi’nde. Komünistler, faflist diktatörlü¤e karfl› iflçi köylü temel ittifak› üzerinde birleflebilecek bütün tabakalar›n birlefltirilmesi, emperyalizme ve uflaklar›na karfl› genifl bir cephe oluflturulmas› gerekti¤ini savunurlar. Fakat bu cephe kararl› bir devrimci niteli¤e sahip olmal›d›r. Oysa FAO’nun tek talebi Somozalar’›n gitmesi. Ne Somoza’n›n mülklerine el konuluyor, ne Ulusal Muhaf›zlar da¤›t›l›yor. Ki son evrede kurulabilecek olas› hükümette FSLN’nin yer almas›na da karfl› ç›kmaya bafllad› FAO’nun bileflenleri. Ki FAO en bafl›ndan itibaren ABD taraf›ndan Somoza’n›n alternatifi olarak görülüyordu. Fakat önemli bir nokta
FAO’nun içerisinde birçok iflçi örgütünün de olmas›d›r. Terceristalar amaçlar›ndan birinin bu örgütleri tarafs›zlaflt›rmak oldu¤unu söylüyorlar. Ki belli oranda baflarabildikleri tek hedefleri de budur. Terceristalar’›n yan›lg›ya düfltükleri yan liberal burjuvaziyi de pefllerinden sürükleyebileceklerini düflünmeleridir. Bu onlar›n liberal burjuvazinin s›n›fsal duruflunu yeterince de¤erlendiremediklerini gösteriyor. Ve görüyoruz ki Terceristalar’›n onlar› “etkilemesi” yerine, burjuvazi Terceristalar’› etkilemifltir. Ki büyük burjuvazinin anti-emperyalist oldu¤unu düflünebiliyorlar. James Wheelock’un söylediklerinde dikkat çekici bir yan da bu oluflumun içerisinde oluflu önemsemelerinin bir nedeni olarak ABD’nin FSLN’yi siyasi muhatap olarak görmesidir. Bizce bu, FSLN’nin küçük burjuva ideolojisinin bir sonucudur. MPU’nun kurulmas›, Terceristalar’›n da buna kat›lmas›; FSLN’nin gücünü, kitleler üzerindeki etkisini art›rm›flt›. Bu durum ABD’nin “Somozas›z Somozac›l›k” seçene¤ini
daha fazla önemsemesini getirdi. Küba’da yaflananlar›n bir daha yaflanmas›n› istemiyordu. Bu nedenle Somoza’n›n uzlaflt›rma komisyonunun önerilerini reddetmesine karfl›l›k ekonomik ve asgari yard›mlar› ask›ya ald›. Fakat Washington’da Somoza yanl›s› lobi de güçlüydü. Ve bu ask›ya al›nan yard›mlar IMF arac›l›¤›yla yine verildi. MPU, ismini de¤ifltirerek “Yurtsever Cephe” ad›n› ald›. Burada o dönemdeki uluslararas› dengeler dolay›s›yla FSLN ile iliflkileri olan çok say›da ülke vard›. Venezüella, Meksika, Kostarika, Panama, And Pakt› ülkeleri, Dominik Cumhuriyeti ve Jamaika FSLN’yi destekledi. 20 May›s’ta Meksika Managua ile olan diplomatik iliflkilerini kesti. 28 May›s’ta 5 And Pakt› ülkesinin devlet baflkan›, Kolombiya’daki bir toplant›da Somoza hükümetini k›nad›. 16 Haziran’da Sandinistlerin “savaflan” taraf› oldu¤u kabul edildi. 24 Haziran’da Amerikan Devletleri Örgütü Nikaragua’ya bir “bar›fl› koruma gücü” gönderme önerisini reddetti. Ve Somoza’n›n istifas›n› istedi. Latin Amerika ülkelerinin ABD ile olan iliflkileri bilinmektedir. Buna ra¤men Somoza’ya karfl› böyle bir tav›r nas›l al›nabiliyor? Birincisi; Nikaragua Devrimi ABD’nin Vietnam yenilgisinden sonra geliflmifltir. Hem bu savafl›n ekonomik ve siyasi yükü hem de 1970’lerin bafl›ndan itibaren tüm dünyan›n etkilendi¤i petrol krizi dolay›s›yla ABD’nin de ekonomisi zor durumdayd› ve ekonomisini rahata ç›kartman›n bir yolu da, Latin Ame-
rika ülkelerinin ekonomisine yüklenmekti. O dönemde özellikle Panama, Meksika ve Venezüella ile olan çeliflkiler boyutlanm›flt›. Ayr›ca 1979 y›l› ‹ran Devrimi’nin de oldu¤u y›ld›r. Washington tüm dikkatini ‹ran’a yöneltmiflti. Tüm bunlar 1965’te Dominik’te oldu¤u gibi veya önceki y›llarda yap›ld›¤› gibi Nikaragua’ya bir askeri operasyon yap›lmas›n› engellemifltir. Bu Amerika ülkelerinin deste¤inin bir nedeni de Somoza’n›n birçok ülke ile gergin bir iliflkiye neden olufludur. Ayr›ca bunlara ABD’nin de art›k Somoza’dan kurtulma vaktinin geldi¤ini düflünmesinin de etkisini katmak gerekiyor. K›sacas› Nisan 1979’a gelindi¤inde Somoza diktatörlü¤ü hem halk›n hem de muhalif burjuvazinin tüm kesimlerinin tepkisini toplam›flt›. Art›k hiçbir yerden ald›¤› “sa¤lam” bir destek yoktu. Elinde sadece Ulusal Muhaf›zlar kalm›flt›.
DEVR‹M SÜREC‹ FSLN Mart 1979’ta askeri sald›r›s›na bafllad›. Takti¤i Vietnam deneyiminden esinlenmifl olarak; grevler, yerel ayaklanmalar ve kendi askeri birimlerinin faaliyetleri yoluyla birçok operasyon bölgesi yaratmakt›. Ulusal Muhaf›zlar›n say›s› 15 bindi. Amaçlanan pek çok yerde eylemler yaparak, Ulusal Muhaf›zlar›n da ufak birliklere parçalanmas›yd›, yani güçlerini bölmekti. Gerilla gücü ve kitleler aras›ndaki iliflki ve zaferin mümkün olma nedenleri konusunda komutanlardan Humberto Ortega flunlar› söylüyor: “Gerçek flu ki, biz her zaman kitleleri düflünmekle bir-
likte, onlar› gerilla seferberli¤inin Ulusal Muhaf›zlara darbe indirmesini sa¤layacak bir destek güç olarak gördük. Gerçek ise tamamen farkl›yd›. Gerilla faaliyeti, düflman› ayaklanma yoluyla ezen kitleler için destek görevi gördü.” “Eylül olaylar›ndan sonra ayn› anda ve ayn› stratejik alanda ulus çap›nda kitle ayaklanmas›yla, askeri kuvvetlerimizle cepheden bir sald›r›y› ve iflverenlerin aktif bir biçimde destekledi¤i yada onaylad›¤› bir genel grevi birlefltirmek gerekti¤ini anlad›k...” “Bu üç etkeni ayn› an ve ortamda birlefltirmeseydik zafer mümkün olmayacakt›...” (Nikaragua Sandinist Devrimi, sf 70-71) Nikaragua’da muhalif burjuvazinin kitle eylemlerinde oynad›¤› rolü görmek gerekiyor. Küba’da da Batista’ya karfl› olduklar› halde burjuvazi bu flekilde eylemliliklere gitmemifltir. Somoza’n›n yerinden edilmesinde burjuvazinin bu eylemlerinin de etkisi fazlad›r. Fakat burada dikkat edilmesi gereken burjuvazinin isteminin sadece “Somoza’n›n” gidiflinin oldu¤udur. May›s ay›nda Nikaragua’da FSLN taraf›ndan ele geçirilmifl flehirler vard›. Kurtar›lm›fl flehirlerde, “Sivil Savunma Komiteleri” ya da “Yeniden ‹nfla Cuntas›” oluflturuluyor; kamu güvenli¤i, sa¤l›k, malzeme sa¤lanmas›/da¤›t›m› vs. ile ilgili tüm sivil görevler üstleniliyordu. Somozac›lar’›n denetimindeki yerlerde bu komiteler ayaklanmaya haz›rl›k ve lojistik destek verme görevini yerine getiriyorlard›. Nikaragua’n›n kuzeyinde,
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
81
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
82
güneyinde ve bat›s›nda üç ayr› cephe aç›lm›flt›. Latin Amerika’n›n birçok ülkesinden savafla kat›lmak için say›s›z devrimci gelmiflti. Kad›nlar›n kat›l›m› da Nikaragua’n›n sosyal yap›s› düflünüldü¤ünde yüksekti. Gerilla saflar›n›n % 25’i kad›nd› ve aralar›nda komutanlar vard›. 4 Haziran’da FSLN genel grev ilan etti. Grev günü ülkede hayat felç olmufltu. 12 Haziran’da Meksika ve Venezüella, ABD hükümetine Somoza askerlerini Kostarika’ya s›cak takip için girmelerine izin vermeyeceklerini bildirdiler. 16 Haziran’da Kostarika’n›n San Jose kentinde bir geçici hükümet oluflturuldu. Hükümet; 12’ler grubundan Sergio Romerez’i MDN’nin lideri (Kuzeybat›n›n pamuk üreticileri taraf›ndan kurulan Nikaragua Demokratik Hareketi) lideri Alfenso Robelo, öldürülen liberal-muhafazakar Chamerro; MPU’dan Moises Hassan, FSLN’den Daniel Ortega’dan olufluyordu. Somoza, sonunun geldi¤ini görmüfltü, bu yüzden daha da sald›rganlaflm›flt›. Sivil halk katlediliyordu. Askeri operasyonlar artm›flt›. 17 Haziran’da Somoza kaçt›. “Geçici hükümetin, görüflülme iflini Washington’la
anlaflt›ktan sonra, yerine Frencisko Urcuyo’yu b›rakt›. ABD hükümetine göre; ateflkes yürürlü¤e girmeli, taraflar bulunduklar› yerde kalmal› ve Ulusal Muhaf›zlar›n “sa¤l›kl›” unsurlar›n›n Sandinist kollarla birleflmesi sonucu yeni rejimin silahl› gücü oluflturulmal›yd›. Fakat Somoza’n›n “geçici hükümet”i oluflturmakla görevlendirdi¤i Urcuyo anlaflmaya yanaflmad›. Ve baflkanl›k süresinin dolaca¤› 1981’e kadar görevde kalma karar› ald›. Bunun üzerine FSLN, nihai sald›r› ça¤r›s› yapt›. 19 Temmuz’da Sandinist Birlikler, baflkent Managua’ya girdi. Somoza rejiminden kalan birçok kifli ülkeyi terk etti. Honduras’a kaçmaya çal›flan 7000 Ulusal Muhaf›z tutukland›. Somoza, muhalif burjuvaziye ait fabrikalar› bombalam›flt›. Hiçbir zarar görmeyen kendi fabrikalar› 20 Temmuz’da kamulaflt›r›ld›.
DEVR‹M SONRASI SÜREÇ 20 Temmuz’da kurulan hükümette Orta Amerika Ortak Pazar› Eski Genel Sekreteri flimdi Planlama Bakan›; Eski Ticaret Odas› Baflkan› Muhafazakar Parti’nin tan›nm›fl bir üyesi flimdi Sanayi Bakan›; H›ristiyan demokrat bir toprak
sahibi Tar›m Bakan›; 1978’de bir darbe ifline kar›flm›fl eski bir Ulusal Muhaf›z Albay› Savunma Bakan› olmufltu. FSLN temsilcileri 18 bakanl›¤›n yaln›zca üçünü ellerinde tutuyorlard›. Haziran 1979’da yap›lan bir anlaflmayla da FSLN’nin devlet konseyinde az›nl›k olmas› karara ba¤lanm›flt›. Yürütme ve yasama yetkisi FSLN’nin etkin oldu¤u Ulusal Yeniden ‹nfla Cunta Hükümetindeydi. (JGRN) JGRN; mali sistemi madencilik, bal›kç›l›kla ilgili iflletmeleri ve Somozalar’a ait olan sanayi, ticaret, tar›m iflletmelerini kamulaflt›rd›. Di¤er özel sektörlere dokunulmad›. FSLN; tüm yurttafllara Ulusal Muhaf›z k›fllalar›ndan elde edilen silahlar›n teslim edilmesini istedi. Özel sektöre dokunulmamas›; ABD ve ona ba¤l› kurulufllar›n Nikaragua’ya “kredi” vermelerine yol açt›. ‹nterAmerikan Devolepment Bank 200 milyon dolar acil olmak üzere, üç y›la yay›lm›fl 500 milyon dolar borç verdi. Piskoposlar Kurulu deste¤ini aç›klad›. Ve tüm H›ristiyanlara s›k› çal›flma ödülü verdi. Sosyalist Enternasyonal’de para toplama karar› ald›. Askeri güç FSLN’nin elindeydi ama burjuvazi de ekonomide ve devlet yönetiminde etkin bir yere sahipti. Devrim sonras›nda bankada 3.5 milyon dolar kalm›flt›. Anti-Somozac› burjuvaziye ait düzinelerce fabrika moloz y›¤›n› haline gelmiflti. 1 milyar 600 milyon dolarl›k borç Latin Amerika’n›n kifli bafl›na düflen en yüksek borcuydu. (Devrimden sonra borçlar fesh edilmedi). Bu borç, 1979’da
GSMH’nin % 30’u ve y›ll›k ihracat gelirinin % 100’ü demekti. Baflkentin % 34’ü iflsizdi. Savafl yüzünden ekilebilir alan›n % 70’i ve pamuk-fleker plantasyonlar› ekilememiflti. 1980 y›l›nda; pamu¤un % 85’i, kahve %89’u, fleker üretiminin % 85’i, s›¤›r üretiminin % 89’u hala özel teflebbüsün elindeydi. 850 acreden (1 acre; 0.404 hektar) büyük çiftliklerin mülkiyeti nüfusun % 2’sine aitti. Bu da tüm tar›msal arazinin % 48’iydi. 17 acreden küçük çiftlikler (arazinin % 2’si) nüfusun % 42’sine aitti. Tar›m-k›r sektöründeki 319 bin iflçinin yaln›zca 30 bini devlet iflçisiydi. Toprak kiras› manzana bafl›na (pamuk tarlalar› için) 300 bin cordoba (geçmiflte 2000 cordobayd›) ile s›n›rland›. 1980 Mart’›nda program› “aflan” toprak iflgalleri bir kararname ile yasallaflt›r›ld›. Küçük üreticilere % 7-8 faizle krediler sa¤land›. “Devrimden hemen sonra özel sektör birçok teflvik önleminden yararlanma ayr›c›l›¤›n› elde etti. Ucuz ve bol kredi (% 7-8 faizle) döviz serbestisi yabanc› dövizlerin Merkez Bankas› taraf›ndan sat›lmas›, flirket yöneticilerine gecikmifl vergi ödemelerinde indirim yapma ya da bunlar› iptal etme ve servetlerini cordobalar›n Nisan 1979 devalüasyonuna göre revalüe etme yetkisini veren Mali Uyum Yasas›, özel flirketlerle devlet aras›ndaki anlaflmalara kâr garantisi koyulmas›, ücret art›fllar›n› sertçe denetleyen ve yüksek verimlili¤in erdemlerini öven bir hükümet politikas›...” (age, sf 123) Tüm bu giriflimlerin
amac› özel giriflimin güvenini kazanmak ve yat›r›m yapmalar›n› sa¤lamakt›. Bu politikalar “sosyalizme a¤›r geçifl” olarak de¤erlendiriliyordu. “Bu ‘a¤›r geçifl’ politikas› her halükarda devrimin yaflayabilmesi için, ülkeyi teknik iskeletinden aniden yoksun b›rakacak ve Amerikan ekonomik ablukas›n› getirecek gö¤üs gö¤üse çat›flma alternatifinden çok daha fazla olanak sa¤l›yordu.” (age, sf 123) Bu politikalar, ABD’yi ve di¤er ülkelerin burjuvazisini rahatlatm›flt› ki, birçok devlet ve uluslararas› finans örgütü (DB, IMF, Uluslararas› Kalk›nma Birli¤i), 158 milyon dolar› tek bafl›na ABD’den olmak üzere k›sa ve uzun vadeli borçlar biçiminde 700 milyon dolar verdi. 1980 y›l›n›n ilk bafllar›nda ekonomide k›smi bir düzelme oldu. Bu düzelme g›da, deri, post ve giyim dal›nda oldu. Tekstil sanayi, kereste ve inflaat malzemelerinde pek bir düzelme olmam›flt›. Özel sermayenin kaleleri olan kimya ve tar›msal sanayide hemen hiç düzelme yoktu. Nikaragua büyük sermayedarlar›, hükümetin tan›d›¤› imkanlara ra¤men, hükümette olmalar›ndan faydalanarak, mali sistemdeki hileleri kullanarak, ya da yabanc› döviz karaborsas› arac›l›¤›yla paras›n› Miami’ye kaç›r›yordu. FSLN, özel sermayeyi ürkütmemek ad›na ve sosyalizme “a¤›r geçifl” amaçl›, Somoza’n›n döneminden al›nan banka kredilerini ödeyemeyecek durumda olan birçok iflletmeye kendi yasalar›na da uygun biçimde el koyabilecek-
ken, bunu yapmam›flt›. Burjuvaziye bu olanaklar tan›n›rken, devrim öncesi yüksek enflasyon nedeniyle iflçilerin ücreti büyük oranda erimifl olmas›na ra¤men, hükümet ücret art›fl›na karfl›yd›. JGRN, içinden geçilen dönemin “zor” oldu¤unu, “ücret talep etme de¤il, s›k› çal›flma ve kemer s›kma zaman›” oldu¤unu söylüyordu. Ve bu sürecin sonunda sosyal koflullar›n düzelece¤i, iflsizli¤in azalaca¤›, temel maddelerin fiyatlar›n›n sabit kalaca¤› söyleniyordu. 1980 y›l›nda yap›lan kamu yat›r›mlar›n›n % 60’› iç kaynaklarla, % 40’› uzun vadeli borçlarla finanse edildi. Bu da ödemeler dengesi ve devlet bütçesi üzerinde büyük bir bask› yap›yordu. 1981’e gelindi¤inde dünyadaki ekonomik durumun da etkisiyle “ithal mallar›n›n fiyat› ortalama % 15 oran›nda artarken, kahvenin dünya pazar›ndaki düflüflünü izleyen ihraç mallar›n›n fiyatlar› afla¤› yukar› sabit kalacakt›. Petrol faturas› 256 milyon dolara ve borç ödemesi 190 milyon dolara -baflka bir deyiflle, toplam ihracat de¤erinin s›ras›yla % 37.6 ve % 28’ine ç›kacakt›r. Orta Amerika Ortak Pazar›n›n krizi sanayi üzerinde olumsuz etkide bulunacak ve dolar›n de¤erinin yükselmesi bu orant›s›zl›klar›n etkisini daha da a¤›rlaflt›racakt›r.” (age, 132) Devrimin 2. y›ldönümü kutlama törenlerinde Komutan Ortega ekonomik sabotajla suçlanan 14 önemli sanayi flirketinin kamu mülkiyetine geçirilece¤ini ve ifllenmeyen büyük çiftliklerin kamulaflt›rmaya tabi olaca¤›n› aç›klad›. Ayn› zamanda, k›r ve flehirdeki
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
83
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
84 küçük üreticinin kooperatif kurmas› teflvik edilecek, devletin müdahale ve organizasyon potansiyeli art›r›lacak ve iflçilerin ekonomik yönetim ve iflletmeye kat›l›m› daha da gelifltirilecekti. Bununla birlikte özel sektörün üretimi sürdürdü¤ü müddetçe meflru ç›karlar› güvence alt›na al›naca¤›n› aç›klad›. Görüldü¤ü gibi Nikaragua Devrimi, Küba deneyimiyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda devrimin gerektirdiklerini yapma konusunda çok geri bir durumdad›r. Sanayi flirketlerine ancak “ekonomik sabotaj” yap›ld›¤›nda el konuluyor, topraklar›n kamulaflt›r›lmas› ise “ifllenmeyen büyük çiftlikler” için söz konusuydu. Özel sektörün ç›karlar› ise güvence alt›na al›n›yordu. (Ccuz kredi sa¤lanmas›, cordoban›n revalüe edilmesi vb.) Bunlar›n d›fl›nda baz› ülkelerin yard›mlar› da olmufltur. Meksika (ucuz petrol), Venezüella, Libya (100 milyon dolarl›k hibe), Küba (esas olarak personelin yan› s›ra gemi, üniforma), SSCB (makine, kamyon, traktör), Bulgaristan ve Do¤u Almanya Cumhuriyeti (flehirlerdeki orta s›n›f için ABD tipi ekmek sa¤lamak üzere bu¤day vb.)
DEVR‹M SONRASI S‹YASAL YAPI Devrimden sonra, devlet konseyinde 8 siyasal parti, 5 iflçi federasyonu ve 6 iflveren örgütü temsil ediliyordu. Bunlar›n her birinin kendi merkez bürosu, kadro okullar› vard›, kendi propaganda malzemelerini bas›yorlar, yasa tasar›lar› öneriyorlar, kitle gösterileri ve ülke çap›nda yürüyüfller dü-
zenleyebiliyorlard›. (Siyasi partilere dokunulmam›flt›.) Devlet konseyinde 47 üye vard›. 24 üyesi Sandinist blo¤un elindeydi. Sandinist blo¤un üyeleri, FSLN’nin belirledi¤i say›ya göre, temsil ettikleri kitle örgütü ya da partinin lideri taraf›ndan atan›yorlard›. Devlet konseyinde COSEP, MDN, H›ristiyan demokratlar da yer al›yordu. Burjuvazinin o süreçteki çizgisini, özel mülkiyetin korunmas›, insan haklar›n›n savunulmas›, seçimlerin yap›lmas› ve afl›r› ölçüde komünizm düflmanl›¤› olarak aç›klayabiliriz. Küba’dan örnek olarak al›nan, halk›n istemlerini bildirebilecekleri araçlarda oluflturulmufltu. Devlet konseyindeki bakanlar›n yeni yasalar› iflçilere aç›klad›¤› ve ilgilendikleri konular› do¤rudan ö¤rendikleri yerel “tart›flma toplant›lar›” yap›l›yordu. Böylelikle devlet konseyi üyelerinin, yasama meclisi üyesi olarak çal›flmalar›nda bu görüfl al›fl-veriflinden esinlenmeleri beklenmektedir. Bu toplant›larda talepler dile getirilmektedir. Üyeler bunlar› göz önüne al›p almamakta özgürdürler. Bir iflletmenin sorunlar›n› tart›flmak ve üretimi art›rmak amac›yla iflçileri ve yönetici personeli bir araya getiren “ekonomiyi yeniden canland›rma merkezleri” (ARE) oluflturulmufltu. Ayr›ca pek çok iflletmeden, her departmanda seçimle gelen üretim konseyleri oluflturulmufltu. Sendika ve devlet temsilcileriyle birlikte konsey delegeleri ve uygun olan yerlerde de iflverenler bir “sürekli üretim
komitesi” ya da fabrika komitesi kurmaktad›rlar. Özel sektördeki bu yap›lar›n iflçilerin üretim ve iflletme üzerindeki denetimini hayata geçirme rolünü görmeleri düflünülmüfltür. Bunun d›fl›nda, hükümetten, kiflilerin, dinleyicilerin sorunlar›n› flahsen yan›tlad›¤› ve onlar›n önerilerini uygun bir flekilde kaydetti¤i radyo programlar›... K›sacas› bu araçlar, halk›n kararlar›n al›n›fl›ndan haberdar edilmesini ve bu konuda onlara dan›fl›lmas›n› mümkün k›lmaktad›r. Fakat bunlar d›fl›nda, fabrika yönetiminde, mahalli yönetimlerde vs. halk›n temsilcilerini seçme, bunlar› azletme veya denetleme yolu yoktur. Mahalli yönetimler için oluflturulan “belediye cuntalar›nda”, atama yoluyla görevliler belirleniyordu. Devrimden sonra siyasal partilerin hiçbirine dokunulmad›¤› gibi günlük gazeteler de yay›mlanmaya devam etmifllerdir. En çok bilinen 3 gazete vard›. La Pensa, burjuva liberal muhalefetin savunucusu durumundayd›. En çok satan gazeteydi. Nuevo Diario, La Pensa’dan ayr›lan sol kanad› temsil ediyordu. FSLN’ye elefltirel destek çizgisini tutturmufltu. Barrica, Sandinist Kurtulufl Cephesi’nin yay›n organ›yd›. Ayr›ca Sandinist olan bir TV kanal› d›fl›nda dinleyici say›s› fazla olan birçok özel radyo istasyonu vard›. Özellikle La Pensa, Sandinist yönetime karfl› yay›n çizgisi izliyordu. Onlar›n her a盤›n› veya kendi hofllar›na git-
meyen, ç›karlar›na uymayan her uygulamay› yalan-yanl›fl haberlerle yaz›p, kamuoyu oluflturmaya çal›fl›yordu. Bir süre sonra bunlar› engellemek iddias›yla “halk›n ç›karlar›na zarar verme ve halk›n sahip oldu¤u kazan›mlar› yok etme amac›yla deklarasyon, onur k›r›c› yay›n yada makale ç›karanlar” iki y›l kamu emek hizmetine mahkum edilecek olan bir yasa ç›kar›ld›. Fakat bu yasa burjuva bas›na uygulanmad›. Henri Weber’in afl›r› solcu, “Maoist” olarak de¤erlendirdi¤i günlük “El Pueblo” gazetesi 1980 Ocak’›nda yasakland›. “Ayn› zamanda onu yay›nlayan “iflçilerin cephesi” örgütünün da¤›t›lmas› ve önderlerinden dördünün üç ay sonra affedilmek üzere iki y›l “kamu eme¤i”ne mahkum edilmesi bu yasa ad›nayd›.” (age, 142) El Pueblo’nun yasaklanmas› ve önderlerinin ald›¤› “ceza”, El Pueblo’nun örgütledi¤i iflçi grevleri ve toprak iflgalleri nedeniyle birkaç ay sonra yasa geri al›nd›. Nikaragua Devrimi’nin geliflimi k›saca böyledir. Nikaragua yar›-feodal, yar›-sömürge bir ülkedir. Dolay›s›yla burada yap›lacak sosyalist hedefli devrimin ilk aflamas› Yeni Demokratik Devrim olmal›d›r. Ve Yeni Demokratik Devrimde birden fazla devrimci s›n›f›n diktatörlü¤ü söz konusudur. Nikaragua Devrimi’nde yap›lanlara bakt›¤›m›zda, devrim öncesi ve sonras›nda yönetimde devrimci olmayan hatta anti-emperyalist olmad›¤› kuflku götürmeyen “liberal burjuvazi” yer alm›flt›r. Ve “demokrasi” ad›na, bunlar›n
hareketi ve halk› yönlendirmesine izin verilmifltir. Halk›n kendini temsil etmesi ad›na afla¤›da da inceleyece¤imiz gibi tüm burjuva demokrasilerinde oldu¤u gibi seçimler yap›lm›flt›r. Yeni Demokratik Devrimde “demokrasi” emekçiler içindir, halk içindir, büyük burjuvazi ve toprak a¤alar› için de¤ildir. Ama Nikaragua’da bunun tersi olmufltur. Devrimden sonra “halk›n geçim koflullar›na hükmetmeyen” kapitalist iflletmeler d›fl›ndaki tüm iflletmelere, bankalara el konulmas› gerekmektedir. Nikaragua’da el koymay› b›rakal›m, özel teflvikler uygulanm›flt›r. Somoza döneminden kalan borçlar, “a¤›r geçifl” ad›na, büyük devletlerin tepkisini çekmemek ad›na sahiplenilmifl ve hatta devrim sonras›nda ekonomi emperyalist devletlerden al›nan borçlarla ray›na konulmaya çal›fl›lm›flt›r. Demokrasi, ço¤unlu¤un az›nl›k üzerinde söz hakk›na sahip olufludur. Demokrasi, halk›n kendini ifade edebilmesi, yönetimde karar alabilme hakk›na sahip olmas›, yöneticileri denetleyebilmesi demektir. Nikaragua’da bunlar yoktur. Elbetteki bunlar›n nedeni tamamen küçük burjuva ideolojiye sahip olmas›, proleter bak›fl aç›s›na sahip olmamas›d›r. Demokrasi ad›na, iktidarlar›n› burjuvaziyle önce paylaflm›fllar, sonra devretmifllerdir. Nikaragua’da yaflanan “devrim” Yeni Demokratik Devrim’in bir karikatürü bile de¤ildir. Devrimden hemen sonra iplerin burjuvaziye tes-
lim edildi¤i bir “devrim”dir. Ve bu yan›yla model ald›¤› Küba Devrimi’nden de çok uzak durmaktad›r. Nikaragua’da toprak reformu, Somoza’n›n topraklar›na el konulmas›, belirli bir dönümü aflan terk edilmifl ya da üretim d›fl› topraklar›n da¤›t›lmas› veya kamulaflt›r›lmas› fleklinde olmufltur. Oysa gerçekten toprak reformu, büyük toprak sahiplerinin topraklar›na el konulmas› fleklinde olmal›d›r. Temmuz 1979’dan Aral›k 1987’ye kadar, 6 milyar “kredi” ve hibe al›nd›. 1988’in Aral›k ay›nda enflasyon y›ll›k % 33 oran›ndayd›. Ekonomiyi düzeltme amaçl› yap›lan “reform”la 1988 Haziran’›nda yiyecek ve ilaç fiyatlar› % 300 oran›nda yükseldi. 1990 fiubat’›ndaki seçimlerden önce ekonomik panorama ise flöyleydi: “Son üç y›l› aflk›n dönemde, toplam yerli üretim % 17 geriledi, kifli bafl›na düflüfl % 21.5’tu. Ticaret dengesi 1,2 milyar dolar aç›k gösterirken, ödemeler dengesi 2 milyar dolard›. 1989’da d›fl borç 7.5 milyar dolar›n üstüne, yani kifli bafl›na 2.300 dolara ç›kt›... Halk›n neredeyse % 35’i iflsiz yada gizli iflsizdi. Reel ücretler fiubat 1988’de (1980’i 100 al›rsak) 29.2’lik endeks puan›ndan Haziran 1989’da 6.5’a, Aral›k’ta 1’e indi. 1988’de süt tüketimi % 50 kadar düfltü. fieker tüketimi 1988’de 10 bin tondan 1989 bafl›nda 6.200 tona geriledi. Tüberküloz ve s›tma h›zla yay›ld›. 1989’un ilk üç ay›nda ishalden kaynaklanan bebek ölüm oran› bir y›l öncekinin iki kat› artt›. E¤itim Bakanl›¤› yetkililerinin tahminine göre
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
85
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
86
3. Bölge’de (Managua) okuma yazma bilmeme oran› 1988’in sonunda yetiflkinler aras›nda % 30’du.” (Nikaragua Sandinist Devrimi, sf, 202) 1990 seçimlerinde muhalefet “Ulusal Muhalefet Birli¤i” (UNO) çat›s› alt›nda topland›. UNO’nun aday› devrim öncesinde öldürülen UDEL’in liderinin efli Dona Violeti Chamorro idi. Seçimlerde oylar›n % 40’›n› FSLN, % 55’ini UNO alm›flt›r. “UNO’nun parlamentodaki 51 sandalyesi alt› büyük ideolojik ak›ma da¤›l›yor. 13 sandalye eski Muhafazakar Partiden gelen partilere, 12 sandalye eski Liberal Partiden gelenlere, 11’i sosyal demokratlara, 11’i Sosyal H›ristiyanlara, 3’ü Komünist Partiye, 2’si Orta Amerika Bütünleflme Partisi’ne. (PIAC)” Biri seçimler öncesi, biri
de sonras› olmak üzere, FSLN’nin GPP e¤ilimi kökenli, devrimden sonraki 10 y›l boyunca da içiflleri bakanl›¤› yapan Thomas Borge ile yap›lan röportajlara bakt›¤›m›zda art›k FSLN’nin herhangi bir sa¤ partiden fark› kalmad›¤›n› görürüz. “Concertacion” denilen burjuvaziyle anlaflmal› flekilde, uzlaflarak yönetimi, “s›n›f savafl›m›n›n bugün ülkemizde ald›¤› özel biçim” olarak de¤erlendiriyor. Bu “uzlaflma” sonucunda (asl›nda teslimiyet!) iflçilerin haklar›n›n ertelenmesini ise, “evet, iflçiler stratejik ç›karlar›n› korumak için somut bir dizi ç›kardan vazgeçmek zorunda kal›yorlar. Burjuvazinin belli kesimleri iflbirli¤inden yana. Ancak büyük bir bölümü, özellikle büyük toprak sahipleri ve büyük yat›r›mlar, ciddi zorlukla ç›kar›yor” fleklinde aç›klamaktad›r. Veya gelinen noktada, önceden devletlefltirdikleri kurumlar›n, özellefltirilebilece¤ini söylemifltir. Sonuç olarak; Latin Amerika’y› inceledi¤imizde gözümüze çarpan ilk ve en önemli olgu, ismi “komünist” oldu¤u halde, “komünistlikle” ilgisi olmayan partilerin varl›¤›d›r. Bu partilerin bir k›sm› Troçkizm’in etkisi alt›nda, bir k›sm› sosyal emperyalizmin etkisi alt›nda kalm›fllard›r. Ad›na da uygun olarak gerçek komünist partilerinin olmay›fl›, küçük burjuva önderlikli hareketlerin geliflip-kök salmas›na neden olmaktad›r.
Çünkü Latin Amerika halklar› yüzy›llar süren sömürgecilik alt›nda yüzlerce katliam, sürülme, soyk›r›m yaflam›fllard›r. Ve bu tarihsel geçmifl, sürekli bask› alt›nda tutulma Latin Amerika halklar›n› mücadeleci, emperyalizme ve onun uflaklar›na karfl› her an ayaklanabilecek bir duruma getirmifltir. Asl›nda yer alt› zenginlikleriyle bütünüyle zengin olan bu ülkelerin halklar› fakirli¤e, açl›¤a mahkum edilmifltir. Bu durum, silahl› mücadele veren örgütlerin bu topraklarda çok rahat kök salmas›n› ve geliflebilmesini getirmektedir. Fakat vurgulad›¤›m›z gibi komünist bir önderli¤e sahip olmay›fl› nedeniyle bu örgütlerin ço¤u süreç içerisinde reformizme batm›fl, silahlar›n› teslim etmifllerdir. Latin Amerika, “ABD’nin arka bahçesidir” tan›mlamas› do¤rudur. ABD, Vietnam savafl›yla, yüzy›ld›r dünyan›n dört bir taraf›nda yapt›¤› operasyonlarla devrimci ve komünist hareketlere karfl› taktikleri uygulamada ustalaflm›flt›r. Ve bu strateji ve taktiklerini ilk uygulama alanlar›nda biri de Latin Amerika ülkeleridir. Hem düflük yo¤unluklu savafl projesiyle gerilla hareketlerini etkisizlefltirme, hem de 1980’den beri bununla paralel uygulad›¤› “demokratiklefltirme” projesi de silahl› mücadeleleri reformizme çekmede özellikle Latin Amerika ülkelerinde baflar›l› olmufltur. Bunun bafl nedeni de sürekli vurgulad›¤›m›z küçük burjuva ideolojiye sahip olunmas›, bir tür ulusal devrimci hattan ç›kar›lmas›d›r. Bu onlar›n perspektiflerini daraltmakta, t›kand›klar› yerlerde tereddütsüzce
sa¤a çark etmelerine neden olmaktad›r. Özellikle sosyalist blo¤un y›k›lmas›yla birlikte... Küçük burjuva ideolojiye sahip ve perspektifleri ulusal-devrimcilikle s›n›rlanm›fl olsa da, bu hareketlerden örnek al›nabilecek çok yan vard›r. En baflta ideallerine olan ba¤l›l›klar›, cesaretleri ve fedakarl›klar›. Küba’da 12 kifliyle yola devam edilmifltir. Guatemala FAR temsilcisi, gerilla savafl›na ilk bafllad›klar›nda dünyayla olan tek ba¤lar›n›n bir timsah avc›s› oldu¤unu söylemifltir. Marksizm’den uzakl›klar› devrimin gerektirdi¤i birçok fleyi pratikleriyle ö¤renmelerini getirmifltir. Bu da Latin Amerika örgütlerinde yanl›fllardan dönmeyi, h›zl›ca ders alabilmeyi ve ç›kard›klar› sonuçlara göre h›zl›ca flekillenebilmeyi getirmifltir. Guatemala’da, Küba’da, Nikaragua’da gördü¤ümüz budur. Pratiklerinden ç›kard›klar›yla halktan kopuk bir mücadelenin olamayaca¤›n›, baflar› getiremeyece¤ini görmüfllerdir. Bu da kendilerini yenileyerek, tekrar halka gitmelerine yol açm›flt›r ve kitleleri kazanabilmifllerdir. Ama en önemli handikaplar› harekete yön veren ideolojileri ve bunun getirdi¤i dar perspektiflerdir. Halk kazan›lsa, hatta zafere ulafl›lsa bile MLM ideolojisine sahip olunmad›¤›nda devrimi kendi elleriyle burjuvaziye teslim ettiklerini görüyoruz Latin Amerika’da. “Dünya devriminin f›rt›na merkezleri”nden olan Latin Amerika ülkelerinin ekonomilerinin geri kalm›fll›¤›, ABD’ye ba¤›ml›l›¤› önemli bir sorundur. Birçok hammaddenin olmad›¤›, sanayiinin ge-
liflmedi¤i, tar›m›n genelde tek ürüne dayand›¤›, teknisyen sorununun oldu¤u bu ülkelerde devrim gerçekleflse bile nas›l yaflat›labilece¤i önemli bir sorundur. fiu anda herhangi bir ülkede devrimin gerçekleflmesiyle birlikte emperyalist ülkelerin tecridine u¤rayaca¤› aç›kt›r. Küba ve di¤er devrimin gerçekleflti¤i ülkeler buna örnektir. Veya devrimin olmas›na da gerek yoktur. Müdahale olmas›, tecrit edilmesi için. Bir flekilde emperyalizmin bir politikas›na karal›ca karfl› ç›kmak bile askeri ve ekonomik müdahaleleri getirmektedir. Bu sorunu yar›-feodal, yar›sömürge ülkelerinin devrimci süreçleri aç›s›ndan de¤erlendirilmesi gerekti¤i aç›kt›r: Yaz›m›z›n ilk bölümünde vurgulad›¤›m›z gibi Latin Amerika’da “silahl›” mücadeleden bir uzaklaflma söz konusu. FARC örgütü, Zapatistalar etkin durumdalar ve kitleleri pefllerinden sürüklüyorlar. Chavez, Lula, Genifl Cephe milyonlar›n oylar›yla ve halk›n umutlar›yla bafla geldiler. Asl›nda 1990’l› y›llarda, Rus sosyal emperyalizminin y›k›lmas›yla dünya genelinde hakim oldu¤unu söyledi¤imiz tasfiyecili¤in hem ideolojik hem de örgütsel olarak, sosyalist devrim perspektifi olmayan, ulusal devrimci yap›lar› nas›l etkiledi¤inin örne¤idir Latin Amerika. Reformizmin ve revizyonizmin halklar›n bilinçlerinde yaratt›¤› kirlenmeyi atabilmek ancak çelikleflmifl bir Komünist Partinin harc›d›r. Kitleler t›pk› Lula’da oldu¤u gibi kendi deneyimleriyle iç yüzlerini görecekseler de, onlar› sömürüden-kand›r›l-
m›fll›ktan kurtarmak KP’nin ifli olacakt›r. Ve bu zorlu bir ifl olacakt›r. Bunun yan›nda özellikle ABD emperyalizminin tüm dünya halklar›nda oldu¤u gibi Latin Amerika halklar›nda da yaratt›¤› ideolojik-kültürel yozlaflma ve içsellefltirilmifl sömürgecilikle yo¤un bir ideolojik mücadele verilmesi gerekti¤i aç›kt›r. Revizyonizmle mücadeleyle ilgili son olarak, Peru’dan bununla y›llarca mücadele edip, ancak bu engel afl›ld›ktan sonra Halk Savafl›n› büyütebilen PERU KOMÜN‹ST PART‹S‹’nin Baflkan› Gonzalo’la sözü b›rakal›m: “Onlar›n (revizyonistlerin) çöküfl süreci y›llar önce bafllam›flt›r. Daha da geriye, ta bafllang›ca gidersek, onlar oyunu revizyonist olduklar› zaman kaybetmifllerdi, ilkeleri terk ettikleri zaman tam o noktada. Gerisi s›n›f mücadelesinin nas›l geliflece¤ine, bizimki gibi bir Partinin kendi rolünü ne kadar yerine getirebildi¤ine, ve kitlelerin onu nas›l destekleyece¤ine, sahip ç›kaca¤›na ve ileriye götürece¤ine, onun kendi Partileri oldu¤unu, kendi ç›karlar›n› korudu¤unu anlamakta ne kadar ilerleyeceklerine ba¤l›yd›. Ve on y›llard›r proletaryan›n temel ç›karlar›n› satan ve satmaya devam edenlerle hesaplaflacak ve onlara gerekti¤i cezay› verecek olan, kitlelerin kendisidir, ve kitleler ayn› zamanda ihanet etmek isteyenleri yada etmeye niyetlenenleri de mahkum edip cezaland›racaklard›r.” (Baflkan Gonzalo Konufluyor, sf, 9) B‹TT‹
PART‹ZAN 59/A¤ustos-Eylül 2006
87