PAGEV PLASTİK DERGİSİ 140

Page 66

Geçmişin gücüyle

geleceğe ilerliyoruz

P

AGEV Yönetim Kurulu heyeti olarak, Türkiye Plastik Sektörünün Sivil Toplum yapılanmasında çok önemli hizmetleri bulunan Şenyayla Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yayla’yı ziyaretimizde Türk Plastik sektörün tarihi, bugünü ve geleceği hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Plastik Sektörünün gelişimine ışık tutacak bu ziyaretimizde Ali Yayla’nın çarpıcı açıklamaları yeni jenerasyon plastikçilere ilham verdi.

130

PAGEV PLASTİK DERGİsİ | SAYI 140

Plastik sektöründe geldiğimiz noktada, gerçekten samimiyetle söylüyorum yeni jenerasyon bu işin hakkını veriyor.

Öykünüzü dinleyebilir miyiz? Öncelikle yaklaşık iki seneden bu yana sağlık sorunlarıyla uğraşmaktan ötürü birçok davete icabet edemediğimi söylemek isterim. 1970 yılında Samsun’da lise eğitimini tamamladım ve üniversite sınavları için İstanbul’a geldim, ardından İstanbul Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’nden mezun oldum. Tıp Fakültesine de girebilirdim o potansiyel mevcuttu ama bunun için de ayrıca bir gayretim olmadı, puan olarak da

iyiydim. Mezun olduğum bölüm ve üniversite bugünkü Marmara Üniversitesi’nin babasıdır. Bu arada Samsun’da babamıza ait hatırı sayılır bir toptan ticaret ve pazarlama şirketimiz vardı, mülkü kendisine aitti. Ben İstanbul’a geldiğimde, İstanbul ile tabii ki ticari ilişkilerimiz vardı. Satın alma görevinde ben de vardım. Eş zamanlı olarak okuluma da devam ediyordum. Aynı zaman zarfında ağabeyim de Kasımpaşa’da askerlik görevini yerine getiriyordu. Hemen hemen her akşam aynı evde kalırdık. Bizim teşriki mesaimiz hep sürdü, çok aktif ve atılgan bir insandı. Ağabeyim Haydar Bey, babama İstanbul’da plastik imalatı yapma fikrini sundu, fikir tamamen kendisine aitti. Aramızda böyle bir görüşme geçti, bu fikrin hayata geçirilmesine yönelik aile kararı alındı ve işe başlandı. İlk atölyemiz Süleymaniye’de tutuldu ve o günün makinecilerinden Kıran Makine’den (Kazım Demirkıran) makine sipariş verildi ve atölye kuruldu, imalata başlandı. Sonrasında tüm Anadolu tarandı, bugünkü hacmimizin asıl kaynağı Anadolu müşterileri o zamanlar kazanıldı, gerek babam gerekse ağabeyim Türkiye’nin her tarafını özellikle Anadolu’yu taradılar ve müşteri portföyü kuruldu, bu süreç içerisinde iş kolu değişikliği de oldu.

Üretime nasıl başladınız? İlk olarak şişirme makinesiyle başladık, daha sonraki süreçte enjeksiyona geçildi, Avcılar’da sera örtüsü, branda işleri yapıldı ve bu süreçte hiç duraklama olmadan daima daha büyük kapasite ile devam edildi. Biz bu şirketi babam ve ağabeyimle birlikte kurduk. Şenyayla o süreçte var oldu. 1980’li yılların ortalarına doğru idari yapımız güçlüydü. Ben başta olmak üzere işin hukuki kısmı olsun, diğer konularda olsun kendimizi de geliştirerek ihracata yöneldik. O günlerde piyasada ihracatın nasıl yapılacağını bilen pek kimse yoktu. Biz bu konuda köşe başı danışma merkezi konumundaydık, dostlar ve rakipler herkes gelir bize danışır bilgi alırlardı. Biz de bilgilerimizi paylaşırdık.

TAHTAKALE’NİN EŞİ YOK Şenyayla olarak bu sektöre Tahtakale’de başladık ve ilk ihracatımızı 1984 yılında yaptık, o zamandaki kadromuz da iyiydi. Dünyada Türkiye’den farklı bir yapı var ve biz bunu görüyor, biliyorduk. Tahtakale gibi her şeyin bulunduğu açık bir pazar dünyada

1989 yılında zor şartlarla kurulan PAGEV bugün üyelerinin de büyük desteğiyle Sivil Toplum Kuruluşu olarak önemli birçok işe imza atıyor.

Şenyayla Plastik Y.K.B. Ali Yayla:

yok, dolayısıyla dünyadaki değişim komünist bloğun çökmesi insanları arayışa soktu. İlk önce Balkanlardan Polonya, daha sonra Afrika, dağılan Sovyet Cumhuriyetleri vs. bu ülkelerden gelenler öncelikle Tahtakale’ye gelirlerdi. Türkiye’ye bu amaçla ilk gelen ülkelerin başında 1984 yılında Polonya gelmektedir. O yıllarda sektöre iz bırakmışlardır, tabii şimdi kendi sanayilerini kurdular, İngiltere’ye bile kalıp sattık. Bugün Şenyayla Plastik olarak Silivri fabrikamızda 14 bin metrekare kapalı alanda ülkemizin

en modern fabrikalarından biri olarak sektörümüze hizmet etmeyi sürdürüyoruz. Sektörün kısa bir tarihini anlatarak, Sivil Toplum Kuruluşlarında vermiş olduğunuz önemli ve başarılı çalışmaları aktarır mısınız? Umum Plastikçiler Derneği’ni Muammer Yüceler Bey kurdu. Muammer Bey, önderimiz, kurucumuz, cemiyetçi bir insan ve takdir ettiğimiz bir kişidir. O dönemde dernek Eminönü’nden Fatih Kıztaşı’nda bir daireye taşındı. Taşınma sebebi ise Eminönü’ndeki yerimizin kullanıma elverişli olmayışıydı. O zamanlarda Petkim ile iyi ilişkilerimiz vardı, onlar bizi, biz onları ziyaret ederdik. Onların geldiği zamanlarda ofisimiz çok kullanışlı olmadığından biraz sıkıntı çekerdik. Bu durum beni ve arkadaşlarımı çok rahatsız ederdi. Bu ve bunun gibi birçok sebep yüzünden derneğin yerini Fatih’e taşıdık. Daha sonrasında dernek faaliyetleri durdurulmuştu. O dönemde Umum Plastikçiler Derneği uykuya yatırıldı. PAGEV öne çıktı. Plastik sektörünün STK yapılanmasına PAGEV öncülük etti. Yanlış hatırlamıyorsam 2000’li yıllarda uygulanan kanuna istinaden Vakıflara bir süre üye alınamıyordu. Bu süreçte PAGEV’in de Vakıf olması ve çıkan kanun sebebiyle Vakıflara yeni üye alınamaması sonucunda yeni bir dernek kuruldu. Sonrasında kanun yeniden değişti elbette. Bu noktada Vakfın sektöre öncülük etmesi ve kendini her alanda geliştirmesini de takdirle karşılıyorum. 1989 yılında zor şartlarla kurulan Vakfımız bugün üyelerinin de büyük desteğiyle Sivil Toplum Kuruluşu olarak önemli birçok işe imza atmıştır. Burada önemli olan unsur; STK’larda üyelerin desteğini arkanızda hissedemezseniz asla verimli olmazsınız. Bütün enerjiyi veren üyenin kendisidir.

PAGEV PLASTİK DERGİsİ | SAYI 140

131


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.