20
ANGORA Yazı ve illüstrasyon: Elmas Şölenkır - E-mail: elmassolenkir@gmail.com
K
ör,katı,soğuk ve karlı... Bir damla kanın yerde incelerek asfaltı sarması, öpüşmeleri, dağılmaları ve ayrılmaları... Gecenin koyu lacivert karanlığında, yıldızların altında, ay ışığının şeffaf sarhoş edici ambiyansında uçuşan tavşan tüyleri ve iki donuk göz. Rus ruleti kimin lehine işliyor henüz karar verilmemişken, zaman bilinmeyenden gelen emirler doğrultusunda şimdi ile geçmiş arasında köleleştirildi, akmıyor, ne lehine, ne de aleyhine. Annesi, küçük kızı içeri sokmaya çalışırken, küçük kızın çığlık atarcasına haykırışı çınlıyor dağ evinin önünde, o heybetli dağın eteklerinde... O ise soğuktan morarmış el ve ayak parmaklarına, üstündeki kırmızı elbisesinin pürüzlü asfalta değip kanı emmesine aldırış etmeden babasının yolda ezdiği beyaz, yumuşak ve soğuk tavşana dokunuyor, gözlerine bakıyor öylece zamanı durdurup geriye gidiyorlar...
Karlar lapa lapa yağarken sıcak toprağından çıkan tavşan, panik dolu aceleci bakışlarıyla çalıların, dikitlerin ve sarkıtların arasından geçerek otoyola ulaşıyor, ormanı beyaz örtü sarmalamış, tabelalar ve levhalar görünmez olmuşken, işte tam da o anda mermiler deliklerine yerleşiyor ve rus ruleti işlemeye başlıyor... Bir adım, iki adım, bir çift göz, yolda tekerlek izleri, bir kaç kırık parça dal, bir jant, ölü bir tavşan ve de sinyal lambasının gözü alan uzunca ışığı... Lapa lapa yağan karı görüyorum, karın yükseklerden süzülüşünü ve tenime değmesiyle yok oluşunu... Ben de soğuk beyaz hayvanın karşıdan karşıya geçerken arabalarla oynadığı döngüsü kısır oyuna dahil oluyorum iç güdüsel olarak, otoyolun kenarından kalkıp karşıya koşuyorum, bir adım, iki adım, bir çift göz, kamyon tekerleğinin bıraktığı fren izleri, kırmızı bir elbise ve yerde boylu boyunca yatan küçük kız ve ölü bir tavşan...