tepeler" sözüyle değil. Başka bir deyişle, ben "tepeler"in yerine "sokaklar"ı geçirirken, eylemi kesinlikle şehirli bir görünüme yerleştiriyorum, belki "tepeler" sözü kulağıma fazla belirsiz gel d iği için, belki "dönüp bakmayan i nsanlar"ın varlığı bende yol dan geçen kalabalık bir topluluk çağrışımı yarattığı için; kısacası, dünyanın yok oluşunu doğanın yok oluşu gibi değil, daha çok, şehrin yok oluşu gibi görüyorum. (Şimdi fark ediyorum: Belle ğim, dört· sayfa önceki, buna çok benzer bir başka şiirin "Bunu görmüyor kalabalık caddedeki insanlar" dizesindeki imgeyi bu şiirin içinde eritmekten başka bir şey yapmıyormuş.) Dikkat edilirse, "mucize"yi başlatan güç, doğanın öğelerin den biri, yani havadır: Şeyleri, bir gerçekdışılık etkisi yaratacak kadar net kılan kış havasının kupkuru, billursu saydamlığı; öyle ki, genellikle manzarayı silikleştiren sis halesi (burada gene Mon tale -ilk dönemiyle Montale- şiirini belleğimdeki manzarayla örtüştürerek bildik kıyı manzarasına yerleştiriyorum), neredey se varoluşun yoğunluğu ve ağırlığıyla özdeşleşir. Hayır, henüz amacımıza ulaşamadık: Sonunda, dünyaya kendini dayatan ve onu gözden silen, kendine yeterli bir dirençlilikle tam da camı an dıran bu görünmez havanın somutluğudur. Cam-hava bu şiirin gerçek öğesidir ve onu yerleştirdiğim zihinsel şehir, gözden yi tinceye kadar saydamlaşan camdan bir şehirdir. Hiçlik anlamıy la sonuçlanan, ortamın bu belirliliğidir (oysa, Leopardi'de aynı sonuca varan şey, belirsizliktir). Ya da daha kesin bir dil kullan mak gerekirse, bir askıdalık duygusu söz konusudur: Belirsizlik değil, dikkatli bir denge niteliği taşıyan başlangıçtaki "Belki bir sabah"tan, boşlukta durduğumuzu -"cam gibi bir havada" gider ken, neredeyse havanın içinde, havada, havanın kırılgan camın da, sabahın soğuk ışığında yürürken- fark edinceye kadar. Askıdalık ve onunla birlikte somutluk duygusu, ikinci d ize de kararsız ritmik gidişle -compirsi ("gerçekleştiğini") ile- sürer; okur hep bu compirsi'yi compiersi şeklinde düzeltme ayartısına kapılır, sonra her defasında fark eder: Bütün dizeni n ağırlık mer kezini, tam da "mucize"ni n saptanmasındaki her tür vurguyu hafifleten bu düzyazıya özgü compirsi oluşturur: Sesinden özel•
Ş i i r i n Türkçe çevirisinde "gerçekleşmek" fi i l iyle karşa l u d ığımız coınpirsi ile picrsi, sesletim-vurgu d ışında u n lamca aynıdır. (Çev. N.)
226
co111-