Yeniçeriliğin Kaldırılışı

Page 1

Yen çer l ğ n Kaldırılışı


YENİÇERİ OCAĞI’NIN KALDIRILMASI

Yeniçeri Ocağı Kuruluşu Hakkında Bilindiği üzere Osmanlı Devleti’nin askeri sistemi önceden padişahların emirleri altında olan eyaletlerdeki tımarlı sipahilerden ve diğer eyaletlerin askerlerinden ayrıydılar ve bu askerler Kapıkulu adı verilen yaya ve atlılardan meydana gelmekteydi. Ocağın kurulmasında şüphesiz Selçuklu ve Memlükler’in etkisi vardır. Orhan bey ve oğlu I. Murad zamanında Osmanlı fetihlerinin artmasıyla beraber sınırlar genişlemiş, bundan dolayı devletin asker ihtiyacı artmıştır. Eserin Uzunçarşılı’dan aktardığına göre Ocağın kesin bir tarih olarak ne zaman kurulmuş olduğu hala bilinmemektedir fakat I. Murad zamanında kurulmuş olduğu kesindir.1 Yeniçeri Ocağı’nın neden kurulmuş olduğuna gelirsek, bu sebeplerden biri de eldeki askerin azlığı ve askerlerin her zaman el altında bulunmamasıydı. Yeniçeri Ocağı kurulmadan önce devlet askerleri Müslümanlardan tedarik ederdi ve eli silah tutanlar savaş zamanında sefere katılıp ücretini alır ve barış zamanı tekrardan evlerine dönerlerdi. Yaya ve müsellem denilen bu askerlerin zaman içerisinde gelişmelere ayak uyduramaması ve disiplinsiz hareketleri Yeniçeri Ocağı’nın kurulmasında etkili olmuştur. Bir diğer neden ise Osmanlı Devleti’nin savaşta ele geçirilen esirlerin bir askeri güç oluşturmasından çekinmesidir.2 Yeniçeri askerlerinin Orhan Bey döneminde yaklaşık 1000 kişiden oluştuğu Orhan Bey’in oğlu I. Murad zamanında ise bu sayının bir hayli artıp Acemi Ocağı’nın kurulduğu söylenir. Söylenilenlere göre Gelibolu da bulunan bu askerler Çanakkale de askeri nakliyat için kullanılan gemilerde belli bir süre görev alıyor ve bunun sonucunda yeniçeri askeri olarak tayin ediliyorlardı.3

Zamanla bu durum değişmiş diğer devşirmelerin de katılmasıyla, bu kişiler Anadolu da veya

1

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatında Kapıkulu Ocakları 1 (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi,1988), s.144. 2 Kemal Beydilli, çev., Konstantin Mihailovic: Yeniçeriler ve Bir Yeniçerinin Hatıratı (İstanbul: Yitik Hazine Yayınları,2013), s.4. 3 Beydilli, Yeniçeriler ve Bir Yeniçerinin Hatıratı, s.4.


Rumeli de yaşayan Türk ailelerinin yanına verilmiş ve böylece esirlerin hem Türkçeyi öğrenmesi sağlanmış hem de Türk-İslam adetlerini öğrenmeleri sağlanarak Türkleştirilmişlerdir. Bu Türk aileleri genel itibariyle çiftçi, esnaf gibi sıradan insanlardan oluşmaktaydı ve herhangi bir sınırlama yoktu, aynı aileye birden fazla kişi eğitilmek için verilebilmekteydi. 4 Kendilerinden Acemi Oğlanlar olarak bahsedilen bu kişiler Türk ailelerin yanında belli bir eğitimden geçtikten sonra Anadolu ve Rumeli ağalarının yükümlükleri altına verilmekteydi. Bu kişilerin ağalara verilmesine ‘’Torba Hizmeti’’ Acemi Ocağına verilmesine ‘’Torba oğlanı’’ bu kişilerin kayıtlarının tutulmasına ise ‘’Torba Yazısı’’ adı verilmekteydi. Acemi oğlanın alınması uygulamasının bir diğer ismi de ‘’Pençik Sistemiydi. Pençik Sisteminde savaşlardan elde edilmiş olan askerlerin şeriat hukuku gereğince beşte biri kadarının devlete ait olduğu belirtilmiş ve uygulanmıştır.5 Acemi Ocağında asker temini savaşlardan elde edilen esirlerden sağlanırken zamanla devletin birtakım yaşadığı yenilgiler dolayısıyla (Ankara Savaşı) bu sistem artık iş görmemeye başlamıştır. Bunun sonucunda ‘’Pençik Sistemi’’ yerine ‘’Devşirme Sistemi’’ kurulmuştur. Devşirme Sistemine göre Osmanlı devleti sınırlarındaki Hristiyan ailelerden her yıl olabildiğince çocuk devlet tarafından toplanarak belli bir terbiye ve eğitimden geçtikten sonra saraya ait olan kışlalarda oturtularak, yiyecek içecekleri temin edilip belli bir akçe karşılığında asker oluyorlardı, İşte Yeniçeri diye bahsettiğimiz askerler bunlardır. Devşirme uygulamasının yapılabilmesi için ilk önce Yeniçeri Ocağı’nın başında bulunan Yeniçeri ağası asker ihtiyacını belirliyor ve bunu Divan-ı Hümayun’a iletiyordu. Devşirmelerin hangi bölgelerden ne kadar yapılabileceği de Divan-ı Hümayun tarafından karara bağlanıyordu. Devşirmeden asker temini genel olarak 3-5 senede bir yapılıyordu. 6

Pençik sisteminin yerini Devşirme Sistemi’nin almış olmasıyla yani Pençik sisteminde

4

Beydilli, a.g.e., s.4. Beydilli, a.g.e., s.5. 6 Serdar Özdemir, Osmanlı Devleti’nde Devşirme Sistemi (İstanbul: Rağbet Yayınları,2008), s. 61, 104, 105. 5


savaşlardan elden edilen esirlerin asker ihtiyacı olarak kullanılması yerini zamanla Devşirme Sistemiyle Osmanlı tebaası altındaki gayrimüslim gençlerinin almasıyla bu esirlerin köle durumundan sıyrılıp azat edildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Hatta bunların ‘’Köle’’ ve ‘’Kul’’ kavramları ile bağdaştırılıp Devşirme sisteminin hangisine mensup olduğu konusunda birçok tartışmalar olmuştur. 7 Devşirme sistemi ile çocukların toplanıp belli bir eğitimden geçmesi Osmanlı Devleti’nin komşularına da ilham kaynağı olmuştur. Siyasetname adlı eserinde Nizamülmülk’ün Türkmenlerden 1000 çocuğun alınarak gulam askeri olarak kullanılmasını tavsiye ettiği söylenmektedir. Nizamülmük’ün bu eseri Devşirme Sisteminin temelleri hakkında bilgi vermesiyle önemlidir. Başta bahsettiğimiz üzere Orhan Bey döneminde askerlerin 1000 kişiden oluştuğu büyük bir ihtimal Siyasetname adlı eserden yararlanarak söylenmiştir. 8 Devşirme sisteminde devşirilen gayrimüslim çocukların yaşları genel olarak değişkenlik göstermekteydi. 14 ile 22 yaşları arasında olduğu belirtilmektedir. Bu durumdan devşirilen çocukların geldikleri aileleri, memleketleri, dillerini unutmadıkları çıkarılabilir.9

Yeniçeri Ordusu’nun Osmanlı Ordusundaki Konumları 16.Yüzyılda Yeniçeri ordusunun büyük bir kısmı tımarlı sipahilerden oluşmaktaydı. Aynı zamanda Yeniçeriler savaşlarda düşmanlara son darbeyi vurmada devlet için çok önemli bir konumdaydı. Zira yeniçeriler ordunun mevcut sayısının yüzde doksanını oluşturuyordu ve buda devletin bel kemiğinin yeniçeriler olduğunu bize göstermektedir.10 Devşirme sisteminde Yeniçeri ocağı ve Saray olmak üzere iki tane hizmet sahası vardı. Saray için yapılan devşirmelerin Yeniçeri ocağı için yapılan devşirmelerden çok daha sonra yapıldığı hatta Acemi ocağının kaldırılmasına kadar devam ettiği kaynaklarda belirtilmektedir. Ocak için yapılan

7

Beydilli, a.g.e., s.5. Beydilli, a.g.e., s.7. 9 Beydilli, a.g.e., s.9. 10 Beydilli, a.g.e., s.11. 8


devşirmelerin ise 18.yy ortalarına kadar az sayıda da olsa yapıldığı söylenir. 11

Kaynaklara göre 16.yy’da bu sayının 4 bin olduğu, 16.yy’ın sonlarına doğru bu sayının 9 bine ulaştığı 17.yy’da ise bu sayının 12 binden fazla olduğu söylenmektedir. Fakat şunu da belirtmek gerekir ki 18.yy’da Acemi ocağında görülen azalma Devşirme Sisteminin de azaldığını işaret etmektedir. Bunun nedeni muhtemelen Yeniçeriler ‘in savaşlarda göstermiş olduğu başarısızlıklardan dolayı devletin artık bu sisteme masraf yapmak istemediği olabilir.12 Yeniçeri ocağındaki asker sayısının detayına inmek gerekirse II. Mehmed’in saltanatı zamanında Yeniçeri Ocağında birçok kurumsal gelişmeler olmuştur. Devletin yapacağı seferler sebebiyle sayılarının bir hayli artmış olduğu yeniçeri sayısı Fatih Sultan Mehmet zamanında bu sayıyı ikiye katladı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise bu sayının 12-13 bin olduğu söylenir. 13

Yeniçeri Ocağında Mali Sorunlar Yeniçeriler ‘’Ulufe’’ adıyla 3 ayda bir maaş almaktaydı. Maaş ödemelerinin neden üç ayda bir yapıldığı konusunda herhangi bir kayıt yoktur fakat bunun devletin yaşamış olduğu mali sıkıntılarından değil de bürokratik sebeplerden dolayı olduğu söylenebilir. Yeniçeri Ocağın’ın erken dönemlerinde bile bu maaşın onlara yeterli gelmediği ve zam yapılmasını istedikleri bilinmektedir. 1446 Yılında Yeniçeri Ocağı’nın mali sıkıntılardan dolayı ilk isyanları olarak bilinen ‘’Buçuk tepe İsyanı’’ buna örnek olarak gösterilebilir. Fatih’in ölmesiyle beraber başlamış olan Fetret devrinde yaşanan siyasi çekişmelerden yararlanan, bundan cesaret alan Yeniçeriler ayaklanmışlardır. Zam isteme durumu zaman geçtikçe daha da belirgin bir hal almıştır ve Yeniçeriler ’in bu konuda yapmış oldukları talepler giderek artmış, padişahı yok sayan davranışlar sergilemeye başlamışlardır.

11

Beydilli, a.g.e., s.11. Beydilli, a.g.e., s.12. 13 Beydilli, a.g.e., s.12. 12


Bu konuda Yeniçeriler sayesinde iktidara gelen Yavuz Sultan Selim’in vaktiyle Yeniçeriler ile çok uğraşmak zorunda kaldığı hatta Yavuz Sultan Selim’in babası II. Bayezid’in Yeniçeri Ocağını kaldırmak istediği de söylenir.14

Yeniçeri ocağındaki bu isyanlar o kadar ciddi bir durum almış ki 1622’de II. Osman’ın öldürülmesine kadar gitmiştir. Aynı şekilde 1703 yılında askerler esnaf ve şehirlilerle olup II. Mustafa’yı tahttan indirmiş, Feyzullah efendiyi katletmişlerdir. Diğer bir hususta Yeniçerilerin, birbirlerine ‘’yoldaş’’ diye hitap etmeleri, Kazan kaldırmaları onların açık açık isyana niyetli olduklarının göstergesi olmuştur. Zaman içerisinde Yeniçeriler asker olmalarının yanı sıra siyasette etkin bir konuma gelmişler ve devlet kademesinde belli yerlere gelmek isteyen, iktidar mücadelelerinde bulunan kişilerin bir nevi maşası konumuna gelmişlerdir.15 Yeniçerilerin olumsuz etkileri Anadolu ve Rumeli de yaşayan Müslim ve Gayrimüslim halk üzerinde de göstermiştir. 1804 Sırp ayaklanmasında Yeniçeriler Sırplardan taraf olmuş ve reayayı baskı altına almıştır. 16 Kasım 1808 ‘de Alemdar Mustafa Paşa’nın Yeniçeri askerleri tarafından öldürülmesiyle II. Mahmud Yeniçerilerin idam listesini geri çevirmiştir. Bu bize açık açık gösteriyor ki II. Mahmud o zamanlar Yeniçeri ocağının varlığına karşı değildi fakat askerlerin kendisine itaat etmesini, mutlak bir güç oluşturmayı istiyordu.16

Yeniçeri Ocağında Yönetim ve Yapısal Özellikler Yeniçeri Ocağında zamanla teşkilat ve idari anlamda birçok değişiklikler meydana gelmiştir. Yeniçeri Ocağı kendi içerisinde devletten ayrı özerk bir yapıya sahipti ve Yeniçeri ağası tarafından yönetilir ve ocak üzerindeki tüm mutlak güç yeniçeri ağası üzerindedir. Bu durum padişahın bu teşkilatta otoritesini kısıtlamıştır. 17

14

Beydilli, a.g.e., s.13. Beydilli, a.g.e., s.13-14. 16 Beydilli, a.g.e., s.15. 17 Beydilli, a.g.e., s.18. 15


16.yy sonlarına kadar görevden alınmaların bizzat padişah tarafından yapılması ve sadrazamların bu kararı uygulaması ve bu durumunda yeniçeriler tarafından hoş karşılanmadığı bilinmektedir. Yeniçeri ağası tayinleri genel olarak Sekbanbaşıları tarafından yapılmaktaydı.18 Bu duruma son verilmesi hakkında eserin Uzunçarşılı’dan aktardığına göre Yeniçeri ağası olan Bayezid Ağa’nın yeniçeri tahrik ettiği iddia edilmesiyle Sekbanbaşılardan yeniçeri ağası alımına son verilmiştir.19 Yeniçerilerin kışlakları fethedilmeden önce Edirne de bulunmaktaydı. İstanbul da Eski ve Yeni odalar ismiyle iki tane kışlakları bulunurdu. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla bu kışlaklar da tamamen yıkılmıştır. Odaların içinde bulunan Yeniçeri askerlerinin sayısı 60-70 kişiden oluşmaktaydı.20 Daha öncede bahsettiğimiz üzere yeniçerilerin birbirlerinden yoldaş diye bahsetmeleri ve birbirleri arasında son derece sıkı bir dayanışma olması ocağa dışarıdan gelebilecek her türlü tehdide karşı bunların birlik olup kendilerini savunacağı anlamına geliyordu ve başta padişah olmak üzere kimse Yeniçerileri karşısına almaya cesaret edemiyordu.21

Yeniçeriler ’in Sosyal ve Siyasal Bir Güce Dönüşmeleri Yeniçeriler ’in bozulmaya ve gerilemeye uğradığı tarih 17.yy. olarak bilinir. Bu bozulmaların genel olarak sebeplerine değinmek gerekirse tek bir sebepten ötürü olmamıştır. Özellikle 16.yüzyıl sonlarında başlayan, Yeniçeriler’ in askerliğini bir kenara atarak piyasaya açılmaları, esnaflık yapmaları ve daha birçok askerlik dışı işlerle uğraşmaya başlamaları buna etken olmuştur. Hatta bu konu öyle bir hal almıştır ki o dönemin tarihçisi olan Selanik, Yeniçerilerin sefere çıkmasıyla esnaflıkta gerileme yaşandığı ve bundan dolayı malların fiyatlarında pahalılaşma olduğundan bahsetmiştir.22 Buda bize gösteriyor ki o dönemde esnaflık askeri bir kökene dönüşmüş ve Yeniçeriler artık esnaflaşmaya başlamıştır. Nitekim ocağın bozulmasında tek etken bu olmamıştır. Zamanla ocağa

18

Beydilli, a.g.e., s.18. Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapıkulu Ocakları 1, s. 192. 20 Beydilli, a.g.e., s.20-21. 21 Beydilli, a.g.e., s.21. 22 Beydilli, a.g.e., s.21-22. 19


yabancıların girmesi, Devşirme sistemine göre uygulanması gereken kuralların artık geçerliliğini kaybetmesi, Yeniçeriler ’in evlenmesi yasakken evlenmeye, çoluk çocuğa karışmaya başlamaları ve deminde bahsettiğimiz üzere askerlerin ticarete atılmaya başlaması da ocağın bozulmasında ikinci bir etken olmuştur. 23 Ocağın bozulması konusunda tek bir başına bir etkeni ön plana çıkarıp ocak bundan dolayı bozuldu demek yanlış bir yaklaşımdır. Nitekim bu konuda tek bir taraftan sadece devletin kurumsal yapısı göz önüne alınarak varılan bilgiler doğruyu göstermeyecektir.24 Bu konuda eserin Mustafa Akdağ’dan aktardığına göre ocağın genel olarak bir kanunu olmadığını sadece ihtiyaç duyulduğunda belli kurallar getirildiğinden bahsetmektedir.25 Bilindiği üzere Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra oğulları Bayezid ve Selim arasında geçen taht kavgası, Bayezid’in isyan etmesi ve bu isyanın bastırılmasından sonra Yeniçerilerin Anadolu’nun dört bir tarafına yerleşmeye başlaması, Anadolu da yeniçerileri kalıcı bir hale getirmiş ve eyaletlerin güvenliği tamamen yeniçerilerin eline geçmiştir. Diğer taraftan ocağın asker sayısının bir hayli artmış olması ve Devşirme Sistemi’nin artık bu nefer ihtiyacını karşılayamaması bundan dolayı da ocağa Devşirme sistemi dışında asker alınmaya başlaması aslında bize bu bozulmaların Kanuni döneminden itibaren kendini göstermeye başladığını belirtmektedir.26 Yeniçeriler ’in esnaflaşmaya başlaması ve bundan dolayı oluşan fiyat hareketlilikleri ekonomik ve mali sıkıntıları da beraberinde getirmiştir. Özellikle III. Selim döneminde oluşan pahalılık ve ulufelerin zamanında ödenmemesi nedeniyle sıkıntılar yaşandığı da bilinmektedir. Yeniçerilerin esnaflaşmaya başlaması onların ekonomide kaçınılmaz hale gelmesiyle beraber, Anadolu da güvenliğin sağlanmasının ve suçluların cezalarının verilmesinin Yeniçerilerin eline geçmesiyle beraber idare artık Yeniçerilere geçmiştir. 27

23

Beydilli, a.g.e., s.22. Beydilli, a.g.e., s.22. 25 Mustafa Akdağ,’’Yeniçeri Ocak Nizamının Bozuluşu’’ (Ankara Üniversitesi Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi,1947), s.292. 26 Beydilli, a.g.e., s.23. 27 Beydilli, a.g.e., s.23. 24


Yeniçeri Ocağı’nın Siyasi Başarısızlıkları 18. Yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti’nin Rusya ile imzalamış olduğu Küçük Kaynarca, Ziştovi ve Yaş anlaşmalarıyla bitecek olan ve bu süreç içerisinde Rusya ile birçok savaş yapılan dönemde Yeniçeri Ocağı’nın savaşlarda tamamen etkisiz hale geldiğini ve eski başarıları sergileyemediğini ortaya koymuştur. Dönemin resmi kayıtlarına göre Yeniçeri askerleri bu savaşlarda disiplinsiz davranışlar sergilemiştir.28 Bilindiği üzere Rusya kırımı ilhak etmiş ve 1784 yılında Osmanlı devleti tarafından Kırım’ın ilhakı resmi olarak tanınmıştır. Bu duruma Osmanlı Devleti’nin savaş ile karşılık vermemesinin tek nedeni o dönemde askeri teşkilatın durumuydu. Yapılan incelemelere göre o dönemde 40 binin üzerinde emekli Yeniçeri askeri bulunmaktaydı. Bu da bize gösteriyor ki asker sayısı bir hayli azalmıştı ve bu durum Osmanlı Devleti’nin askeri anlamda artık eski gücünün kalmadığını ortaya koymaktaydı.29

III. Selim Dönemi ve Askeri Islahatları 1789 yılında III. Selim tahta çıktığında Askeri teşkilat çok kötü bir durumdaydı. Disiplinden yoksun, savaşmak istemeyen, ilk fırsatta devleti düşmana terk eden, köyleri yağmalayıp toplumun huzurunu bozan ve sahte kahramanlık hikayeleri uydurarak suçu komutanların üzerine yükleyip halkı kışkırtmaya çalışan bir ordu ile karşılaştı. Osmanlı Devleti’nin Rusya ile yaptığı Maçin seferinde büyük bir bozguna uğramış olması acilen Rusya ile anlaşma yapılmasını gerektiriyordu. Yeniçeri ağası dahil komutanların katılımıyla olağanüstü bir toplantı yapıldı ve bu toplantıda askerlerin artık savaşamaz durumda olduğuna kanaat getirildi. Bu durumun İstanbul’a bildirilmesinden sonra Yeniçeriler tarafından bir boykot olayı hadisesi yaşandı.30 III. Selim’in yapmış olduğu orduda yapılandırma hareketi olarak bilinen ‘’Nizam-ı Cedid’’ bu

28

Beydilli, a.g.e., s.26. Beydilli, a.g.e., s.26. 30 Beydilli, a.g.e., s.4.27. 29


olay neticesinde başladı. III. Selim önce boykota karışan kim varsa görevlerinden aldırdı. Görevinden alınan Yeniçeri Ağasının yerine Mehmed Said Ağa atandı. Yapılan askeri reformlardan yeniçeriler hiç hoşnut değildi ve bu reformların yapılma sebebi olarak kendilerinin askeri disiplinsizlikleri, başarısızlıkları, yaptıkları boykotlar öne sürülerek devamlı bu yapılanlar yüzüne vurulup ayıplanıyorlardı.31 Nizam-ı Cedid ordusunun kurulmasının ilk zamanlarında bu olay Yeniçeriler tarafından sessizlikle karşılandı, Avrupa tarzında kurulmuş olan bu disiplinli ordu giderek güçleniyordu ve bu kurulan yeni ordu Yeniçeri ocağını ortadan kaldıracaktı. Haliyle Yeniçeri ordusu ve Nizam-ı Cedid ordusu arasında çekişmeler, düşmanlıklar baş göstermeye başladı. Durum öyle bir hal almıştı ki savaş zamanlarında bu iki orduyu bir araya getirmek imkansızdı. Nizam-ı Cedid ordusu ile yapılan yeni değişim aslında devleti kurumsal olarak her alanda yapılandırdı. Örnek vermek gerekirse Esame satışı yasaklandı, yolsuzluğun önüne geçmek için belli çalışmalar yapıldı, Askeri reformlar için mali açıdan yeni kaynak arama girişimleri başlatıldı, Tımar sistemi yoklamasında daha titiz davranılmaya başlandı. 32 Bahsetmiş olduğumuz bütün bu reformlar aslında birtakım ciddi meselelere neden oldu. Bu reformlar dar bir kadro tarafından meydana getirilmişti ve sonradan iktidara gelenler eski alışkanlıklarından vazgeçemeyerek, eski uygulamalara devam etmeye başladı. Nizam-ı Cedid ordusunun kurulmasıyla tamamen ihmal edilmiş olan eski ordunun arasındaki bölünme daha da derinleşti. Devlette baş göstermiş olan iç isyanlar ve yeni reformların getirmiş olduğu mali harcamalar ve bu harcamaların devlet hazinesine getirmiş olduğu yük siyasi meselelerin yanında ekonomik yönden de devleti derinden etkiledi. 33 III. Selim’in Yeniçerilerin çıkarmış olduğu iç isyanlar neticesinde bozulan sarsılan otoritesi, İngilizlerin devleti tehdit etmesiyle daha da sarsıldı. Sarsılan bu otorite Kabakçı Mustafa isyanını da beraberinde getirdi. Bu olay neticesinde III. Selim’in büyük harcamalarla ve isyanlarla kurmuş olduğu

31

Beydilli, a.g.e., s.28. Beydilli, a.g.e., s.28. 33 Beydilli, a.g.e., s.4.28. 32


Nizam-ı Cedid ordusu kendisine ne savaşta ne de otoritesini korumada bir fayda sağlamadı. Bütün bu olaylar neticesinde tahtını terk etti. Yeniçeriler zaman içerisinde birçok isyanlara imza attı. Bu İsyanlar neticesinde III. Selim ve IV. Mustafa katledildi ve III. Selim, Mustafa ve II. Mahmud tahttan indirildi. Ayrıca Sened-i İttifak belgesini de oluşturmuş olan Alemdar Mustafa Paşaya karşı düşmanlık oluşturarak bu olayı da kanlı bir şekilde bitirdiler.34

Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılışı (Vaka-i Hayriye) II. Mahmud abisi IV. Mustafa’nın kısa saltanatı (1807-1808) sırasında, Alemdar Mustafa Paşanın Kabakçı Mustafa isyanı sonrası tahtını bırakan III. Selim’i tekrardan tahta geçirmek amacıyla İstanbul’a gelip saray baskını yapması sırasında Osmanlı hanedanının başına geçmiştir. IV. Mustafa taht rakipsiz kalabilmek için, tahtını bıraktıktan sonra dairesinde sessiz bir yaşam sürüp ve yitirdiği tahtı tekrardan elde etmek için hiçbir girişimde bulunmayan III. Selim ve şehzade Mahmud’u öldürtme emri vermiştir. III. Selim katledilmiş şehzade Mahmud ise hafif yaralarla kurtulmayı başarmış ve Alemdar Mustafa paşanın yanına getirilmiştir. Bu kanlı ve hızlı gelişmeler sonunda II. Mahmud tahta çıkarılıp padişah ilan edilmiştir. Amcası III. Selim tarafından yetiştirilen ve aynı amaçlara sahip olan II. Mahmud onun yolunda daha emin bir şekilde ilerlemiştir.35 Ocağın içindeki bozulmaları ve çağının gerisinden uzak bir teknik donanımdan yoksun olmasını Osmanlı Rus savaşlarında görüp ıslahatlara giden III. Selim ve onun akıbeti yine aynı şekilde yenilikçi ıslahat ve reformların yanında duran Alemdar Mustafa Paşanın katledilmesi II. Mahmud’ta köklü bir düzen yapma duygusu ve düşüncesi gelişmesine yardım etmiştir.

34

Beydilli, a.g.e., s.28-29. Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi Nizam-ı Cedid ve Tanzimat Devirleri, V. (Ankara: Türk Tarih Kurumu,2007), s.142. 35


Sadrazamlığa getirilen Alemdar Mustafa Paşa III. Selim’in başlatmış olduğu askeri ıslahatlar yolunda adımlar atmıştır. 14 Ekim 1808’de dağıtılan Nizam-ı Cedid birliklerine benzeyen ‘Sekban-ı Cedid’ birliklerini kurmuştur. Nizam-ı Cedid’in eski görevlisi olan Süleyman ağa birliğin başına getirilmiş ve birliğe kısa süre içinde 160 bin kişi kayıt olmuştur. Sekaban-ı Cedid’e gelir sağlamak için Umur-u Cihadiye nezareti adı altında yeni bir hazine kurulmuştur. Yeniçeri Ocağında da çalışmalar yapan Alemdar Paşa, ‘Esame’ denen eski ulufe cüzdanlarının alım satımını yasaklamıştır. Çünkü askerlikle hiçbir alakası olmayanların elinde olan bu cüzdanlarla üç ayda bir devlet hazinesinden ulufe alabiliyorlardı.36 Bu insanların yeteneklileri eğitilip sekban ocağına alınıyor askerlikten anlamayanların ise yeniçeri ocağına bağlı hamal, kayıkçı gibi bölümlerine yazılmaları kararlaştırılmıştır. Bütün bunlar eğitime tabi tutulan yeniçerileri ve bundan kaygılananları rahatsız etti. 16 Kasım 1808’de yaşanan isyan öncesi kahvelerde ‘Devlet adamları eski kıyafetlerini bırakacaklar, başlarına şubara denilen Rumeli sepuşu koyacaklar, yeniçerilik kaldırılacak, herkesin elinden ekmeği alınacak.’37 şeklinde Alemdar Mustafa Paşa aleyhine yenilik karşıtları tarafından propagandalar yapılmıştır. İsyan sonucu Alemdar Mustafa Paşa katledilmiştir. Ayaklanmacılar IV. Mustafa’yı tekrar tahta geçirme girişimine girmeden Sultan II. Mahmud ağabeyini boğdurtarak Osmanlı hanedanının yaşayan tek mensubu olmuştur. Sadrazamın ölümüyle yeniçeriler zorbalıklarını arttırmış II. Mahmud ise bunlara bir müddet göz yummuş böyle davranmasında ki neden bozulan yeniçerileri düzene sokmaya hatta bu iş görmez orduyu kaldırmayı düşünen III. Selim ve Alemdar paşanın girişimleri sonunda uğradıkları hazin sonun etkisi olmuştur. Zira II. Mahmud 1826 yılına kadar geçen süre içinde ciddi sayılabilecek hiçbir ıslahat girişiminde bulunmamıştır. Bunun sonucunda yeniçeriler daha fazla azgınlaşmış, askerlikten uzaklaşmış ve halkı canından bezdirmiştir. 38

36

Necdet Sakaoğlu, Bir Mülkün Sultanları, (İstanbul: Oğlak Bilimsel Yayıncılık, 2000), s.464. Karal, a.g.e., s.94. 38 Karal, a.g.e., s.95. 37


III. Selimden itibaren devletin içine düşmüş olduğu durum, ocağın ıslahatının imkânsız olması, eski geleneksel politikaları geriye bırakıp modern çağa uygun bir devlet yapısı ortaya konulması gerektiğini anlayan II. Mahmud tasfiye planlarına başlamıştır. 39 Sultan II. Mahmut’ta Ocağa karşı yürüttüğü tasfiye planının ilk aşamasında kendinden öncekilerin yaptığı çalışmalara benzer planlar yapmıştır.40 Bunun en başında Ocağı itibarsızlaştırmak için tecrübeli askerleri uzaklaştırıp uzak vilayetlere sürmüş daha sonra vilayetlerdeki yöneticilere öldürülmeleri için emirler vermiştir. Aynı zamanında II. Mahmud kendisine bağlı tasfiye sırasında ona yardımcı olacak gençler yetiştirmiş ve bunları Yeniçeri Ocağı dahil kilit mevkilere yerleştirmiştir. “Bunlardan birisi olan Rusçuklu Hüseyin Ağa operasyonun parçası olarak hızla terfi ettirilmiş ve kısa zaman içerisinde Yeniçeri Ağası yapılmıştır”.41 Hüseyin Ağa ocaktaki yenilik düşmanı olanları bir bahaneyle ortadan kaldırtmış ocaktaki askerlerin arasını açıp birbirine düşürmüş, böylece ocak içindeki nüfuzlu olan kimseleri temizleyip yerlerine kendi adamlarını yerleştirmiştir. II. Mahmud reformlarını yürütebilmek için ulemanın desteğinin alınması gerektiğinin önemini anlamış bunundan dolayı ulemayı itaati altına almaya çalışmıştır. Ağustos 1824’te Benderli Selim Paşayı Sadrazamlığa, Ekim 1825’te Kadızade Tahir Efendiyi Şeyhülislamlığa tayin etmiştir. Yapılan bir diğer çalışmada Topçu ve Arabacı Ocaklarının yenilenmesi güçlendirilmesidir. Araç gereçleri yenilenip, aylıklarına zam yapılan ocakların gücü III. Selim dönemine göre iki katına çıkarılan ocaklar Yeniçeri Ocağı karşısında büyük bir güç olmuştur.42 III. Selim'in kurduğu Nizam-ı Cedid'in kaldırılmasından sonra bir süre yeni ve eğitimli bir ordu teşkil edilememiş, Sırp ve Rum isyanlarını bastırmakta ve Mehmet Ali Paşanın düzenli ve eğitimli ordusu karşısındaki başarısızlıkları devletin geleceği için kendilerine güvenilmeyeceği anlaşılmıştır. Padişahın

39

Orhan Sakin, Yeniçeri Ocağı: Tarihi ve Yasaları, (İstanbul: Doğu Kütüphanesi,2001), s.113. Sakin, a.g.e., s.114. 41 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapukulu Ocakları 1, (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1988), s.528. 42 Ahmet Yaramış, “II. Mahmut Döneminde Asakir-i Mansure-i Muhammediye’nin Kurulması (1826-1839)”, “Türkler” Ansiklopedisi, cilt: XII. (Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002), s.1169. 40


emri üzerine devletin ileri gelenleri toplanıp Yeniçeri Ocağı'nın bozulma sebepleri görüşülerek savaş talimi yapmanın vacip olduğuna dair çıkarılan bir fetva çıkarmıştır. Bu aşamalardan sonra ‘Eşinci’ adıyla eğitimli bir ordu kurulması kararlaştırıldı. “Yeniçeri ocağının dışında kurulan Eşkinci Ocağı, Nizam-ı Cedid ve Sekban-ı Cedid gibi bağımsız bir kuruldu” fakat sürekli olarak Yeniçerilerin hedefi durumundaydı. 43 Eşkinciler 12 Haziran 1826 tarihinde özel bir merasimle eğitimlerine başladılar. Eğitimlerine başladıkları gün İstanbul kahvelerinde Eşkinciler aleyhine Yapılan işin kafirleri taklit esas amacın Yeniçeri Ocağını ortadan kaldırmak ve Yeniçeri esamilerini eline geçirenlerin bu gelirlerini kaybedeceği şeklinde Yeniçeriler aleyhine propaganda yapılmıştır.44 15 Haziran 1826 tarihinde geleneksel başkaldırı işaretleri olan kazanlarını kaldırıp harekete geçen Yeniçeriler Ağa Kapısı’na doğru gelip Yeniçeri Ağası Celaleddin Ağa’yı öldürmek isteyen Yeniçeriler ağayı ele geçirememişlerdir. Etmeydanı’nda toplanan ikibin kadar Yeniçeri Sadrazam Mehmet Selim Paşa’nın ve Baruthaneler Nazırı Necip Efendi’nin konağını basmış yağmalamış bu yağmalama sırasında Yeniçerilerin Kur’an-ı Kerim parçaladıkları iddia edilmektedir45 Paşalar ise Konaklarında bulunmadıklarından öldürülmekten kurtulmuşlardır. Beşiktaş Saray’ında bulunan Sultana haber verilmiş, sadrazamlar, şeyhülislamlar ve diğer devlet adamları saraya çağrılmış Yeniçeriler ve Saray arasında görüşmeler başlamıştır. Bu görüşmelerde Yeniçeriler eğitim istemediklerini eski usullerine dönülmesini bu talimleri için fetva verenlerin başlarını istediklerini dile getirmişlerdir. Buna karşılık saraydan bu eğitimin gerekli olduğu devletin geleceği için yapılması gerektiğini ve bunun karşısında duranların ortadan kaldırılmasına hazır oldukları söylenmiştir. Nitekim anlaşma sağlanamamıştır.46

43

Karal, a.g.e., s.146. Yaramış, a.g.e., s.1170. 45 Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılışına kendi görgü tanıklığına dayanarak kaleme aldığı eserde “Gülzâr-ı Fütûhât” bu olayı manzum olarak dile getirmiştir. Bkz. Şirvanlı Fatih Efendi, Gülzâr-ı Fütûhât (Bir görgü Tanığının Kalemiyle Yeniçeri Ocağının Kaldırılışı), çev. Mehmet Ali Beyhan, (İstanbul: Kitabevi, 2001), s.26. 46 Karal, a.g.e., s.147. 44


Yeniçerilerin kan dökülmesin diye her türlü sabır ve tahammül sınırlarını aşan hareketlerine göz yuman II. Mahmud Yeniçerilerin Eşkinci eğitimine uyma konusunda bir anlaşma imzalayıp şimdide bu anlaşmaya uymayıp yüz çevirmeleri karşı çıkıp Sultana isyan etmeleri nedeniyle Yeniçerilere karşı kuvvet kullanılması, taviz verilmemesi hususunda fetva almıştır. Sancak-ı Şerif Topkapı Sarayından alınarak Sultan Ahmet Camii’ne götürülmüştür. Tüm sadık insanlar sancağın altında toplanılmaya davet edilmiştir. 47 1808’de Alemdar Vakasında olduğu gibi askeri birliklerin ve halkın kendilerini destekleyeceği beklentisi içinde olan Yeniçeriler sancağın etrafında toparlanan halkın giderek kalabalığı gören Yeniçeriler halkın Sultanahmet’e gidişini engellemek için bazı girişimlerde bulunmuşlardır.48 Divanyolu, Kapalıçarşı ve Beyazıd taraflarında bulundurdukları zayıf öncü kuvvetleriyle tutmuşlardır. Sadrazam Benderli Selim Mehmet Paşa, Sultanahmet Camiini karagah merkezi yaparak hareketi buradan yönetmiştir. İkiye ayrılan kuvvetlerin başına Ağa Hüseyin Paşa ve İzzet Mehmed Paşa getirilmiştir. “Ağa Hüseyin Paşa topçu askeriyle Divanyolu 'ndan, İzzet Mehmet Paşa kumharacı, lağamcı ve kalyoncu askerleriyle Saraçhane tarafından Etmeydanı istikametinde yollandılar Bu düzenli kuvvetlerin gerisinde silahlandırılmış halk geliyordu.”49 Üss-i Zafer ve Gülzâr-ı Fütûhât da bu kuvvetlerin Etmeydanı’na vardıklarında yeniçerileri isyandan vazgeçirmek için nasihat edilmesi ve itaata çağrılması gibi bilgiler vermektedir. Bu çağrıya uymayan Yeniçeriler Topçu Birlikleri yüzbaşısı Kara Cehennem İbrahim Ağa tarafından top ateşine tutulmuştur. Topçular on beş kadar atış yapmış olup kışlaları ateşe vermiştir. Direnişleri kırılan Yeniçeriler büyük şaşkınlık içinde hayatlarını kurtarmak için sağa sola kaçmıştır.50

47

Karal, a.g.e., s.148. Stanford J. Shaw,” Osmanlı İmparatorluğu’nda Geleneksel Reformdan Modern Reforma Geçiş: Sultan III. Selim ve Sultan II. Mahmud Dönemleri”, “Türkler “Ansiklopedisi, cilt: XII. çev. M. Faruk Çakır, (Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002), s.1022. 49 Karal, a.g.e., s.148-149. 50 Bkz. Şirvanlı Fatih Efendi, Gülzâr-ı Fütûhât (Bir görgü Tanığının Kalemiyle Yeniçeri Ocağının Kaldırılışı), çev. Mehmet Ali Beyhan, (İstanbul: Kitabevi, 2001), s.29-30. 48


Kaçan yeniçeriler yakalanıp idam edilmişlerdir. Sultanahmet’te idam edilenlerin sayısı iki yüzü geçmiş Hüseyin Ağa marifetiyle öldürülenlerin sayısı yüz yirmiye yakın olmuştur. Başlarda Osmanlı devletinin büyümesinde büyük bir payı olan fakat sonraları Devleti sıkıntılara sokan bir hal alan Ocağın tamamen kaldırılması 21 dakika gibi kısa bir sürede olmuştur. Yeniçerilerin başarısızlığı, devletin de başarısızlığı olarak görülür olmuş, Osmanlı Devleti'nin asıl kırılma ve değişim tarihini Yeniçeri Ocağı'nın kaldırıldığı 1826 yani "Vaka-i Hayriye'' (hayırlı olay) adıyla adlandırılmıştır.51 Yeniçeri Ocağın kaldırılmamasından sonra tarikatların ve Bektaşi tekkelerinin kaldırılmasına karar verilmiştir. Ocağın Bektaşilikle yakınlığı ocağın kuruluşunda Hacı Bektaş Velinin ocağı takdis etmesiyle başlamıştır. Yeniçerilerin Hacı Bektaş Veli’ye izafe etmesi ve kendilerine Bektaşi ismini veren bir zümreye bağlı olmalarından dolayı olası bir yeniçeri düşüncesi oluşmaması için 10 Temmuz 1826’da Rumelihisarı- Şehitlik, Öküz Limanı, Karaağaç, Yedikule, Sütlüce, Eyüp, Üsküdar, Merdivenköy ve Çamlıca’da bulunan tekkeler yıkılmıştır. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla II. Mahmud’un devletin ikinci kurucusu sıfatını alması önündeki büyük engelde kalkmış oldu.52

51 52

Şirvanlı Fatih Efendi, a.g.e., s.33. Şirvanlı Fatih Efendi, a.g.e., s.35-36.


KAYNAKÇA

Akdağ, Mustafa. Yeniçeri Ocak Nizamının Bozuluşu. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, 1947.

Beydilli, Kemal çev. Konstantin Mihailovic: Yeniçeriler ve Bir Yeniçerinin Hatıratı. İstanbul: Yitik Hazine Yayınları, 2013.

Karal, Enver Ziya. Osmanlı Tarihi Nizam-ı Cedid ve Tanzimat Devirleri V. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2007.

Özdemir, Serdar. Osmanlı Devletinde Devşirme Sistemi. İstanbul: Rağbet Yayınları, 2008.

Sakaoğlu, Necdet. Bir Mülkün Sultanları. İstanbul: Oğlak Bilimsel Yayıncılık, 2000.

Sakin, Orhan. Yeniçeri Ocağı: Tarihi ve Yasaları. İstanbul: Doğu Kütüphanesi, 2001.

Shaw, Stanford J. “Osmanlı İmparatorluğu’nda Geleneksel Reformdan Modern Reforma Geçiş: Sultan III. Selim ve Sultan II. Mahmud Dönemleri.” Türkler Ansiklopedisi, cilt: XII. Çevirmen: M. Faruk Çakır, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002.

Şirvanlı Fatih Efendi. Gülzâr-ı Fütûhât Bir görgü Tanığının Kalemiyle Yeniçeri Ocağının Kaldırılışı. Çevirmen: Mehmet Ali Beyhan, İstanbul: Kitabevi, 2001.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devleti Teşkilatında Kapıkulu Ocakları. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988. Yaramış, Ahmet. “II. Mahmut Döneminde Asakir-i Mansure-i Muhammediye’nin Kurulması (18261839).” “Türkler” Ansiklopedisi, cilt: XII. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002.



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.