Düzenin Yabancılaşması - İdris Küçükömer

Page 5

Doğucu-İslamcı akım; son yüzyıl içerisinde Osmanlı Toplumuna yön vererek onu kurtarmak amacında olan bir akımdır. Batıcı-Laik akım ise İslamcı akımın sözde ve devamlı anti-tezidir. Batıcı akımın en önemli yanı, gerçek bir tezin çıkmasını önleyen bir akım olarak gözükmesidir. Türkiye'de halen her iki akım da birbirine karşıt düşmüş halde yaşamaktadır. Bunlar arasındaki kavga yada sürtüşme hem Osmanlıların hem de Cumhuriyet Döneminde halk için bir kurtuluş yolu getirememiştir. Batıcılar, Batılılaşalım derken Batı'nın özellikle askeri, siyasi, eğitim ve bazı kültür kurumlarını aktarma yoluna gitmişlerdir, bu arada laikliği bir kurtuluş ilkesi olarak görmüşlerdir.

Kapitalizm çıkarları için kendine has yoldan

Türkiye'ye rahatça girdi. İslamcılar, İslam kurumlarını yaşatmak ve Batının üstün tekniğini ekonomik hayata uygulamak isterken, Batılılaşma hareketlerini ''taklitçi'', ''kopyacı'' olarak nitelediler. Osmanlılar batının üstünlüğünü on altıncı yüzyılın ikinci yarısından itibaren görmeye başlamıştır. Batıya karşı çıkabilmek için onların bazı kurumlarını örnek almışlardır. Bu kurumlar; askeri siyasi hukuki ve eğitime ait olmak üzere zaman içinde gelişen kapitalizm denilen sosyal sisteme has özelliklerdir. Osmanlı kendi içinde ki sorunları halledebilmek için Batıyı örnek almıştır. Küçükömer batının modern olduğunu kabul etmiş fakat Osmanlı'nın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bunu algılayış ve uygulayışında hata bulunmaktadır. 2. Makalesi: Osmanlılarda Kapitalist Düzene Neden Geçilemedi Bu makalesinde Osmanlı Devletinin kapitalist düzenle tanışması, bütünleşmesi anlatılmaktadır. Türkiye'de şimdi anlaşılmaz biçimde ortaya konan bir akım var. Bu akımın adı ''Ortanın Solu''dur. Bu akımı anlayabilmek için Osmanlıların neden kapitalist düzene geçemediklerini açıklamak gerekir. Küçükömer' e Ortanın Solunu anlamak için öncelikle kapitalizmi anlamak gerekir. Osmanlı kapitalist düzene geçememiştir çünkü üretim güçleri ve ilişkileri batıdan farklılık göstermektedir. Osmanlı İmparatorluğu gibi yayılmış bir ülkede, içsel ve dışsal sebepler birbirini karşılıklı olarak etkilemiş ise de ağırlık içsel sebeplerdedir. Öncelikle üretim güçlerini inceleyelim. Toprak, tarımsal üretimde asıl araçtır. Fakat toprağı işleme ve sulama işlerinin, çağına göre ileri bir teknolojik seviyede olduğunu gösterecekte bir işaret yoktur. Lonca sisteminde ve mevcut imalathanelerde kullanılan araçlar ilkeldir. Emekçi olarak reaya denilen köylüler toprağa, daha doğrusu çiftlere bağlıdır. Fakat tımarlı arazideki köylüler bu toprakları borç için rehin edebilirler, hatta toprağın tasarruf hakkını başkasına satabilirlerdi. Artan nüfusla beraber toprakların verimi düşerken çiftçiler çift bozup köylerini terk etmişlerdi. O dönemde beslenme ihtiyacını karşılama için, merkantilist ülkelerden sanayi ürünlerini getirme için, gümrük vergisi alabilmek için ithalat teşvik edilmiştir. 5


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.