Nebevi Hayat Dergisi 48. sayı (2016)

Page 37

başına bir fâciadır. Onlarla işbirliği yapmak ise, cinayet hükmündedir. Toplumsal ve Siyasal Zulme Karşı Yardımlaşmak: “İnsanlar, bir zâlimi görür, (önlemeye güçleri yettiği halde) ona engel olmazlarsa, bundan dolayı hemen hepsi cezalanır.” (Tirmizî; Tuhfetu’l Ahvezî Şerhu Câmiu’t Tirmizî, 8/423) Zulümden uzak yaşamak, zâlime boyun eğmemek ve ona karşı direnmek, birey olarak engel olamayacakları zulme karşı yardımlaşmak mü’minlerin İslâmî kimlikleri açısından olmazsa olmazları arasındadır. “Bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman, birbirlerine yardım ederler.” (Şûrâ, 39). Kurtubî, bu âyeti şöyle açıklar: “Yani, zâlimler tarafından zulme mâruz kaldıklarında teslimiyet göstermezler” (Kurtubî 16/39). Sahih-i Buhâri’de İbrahim enNehâî’nin şöyle dediği kayıtlıdır: “Ashab horlanmaktan, zelil bir duruma düşürülmekten hoşlanmazlardı. Ama güçlü olduklarında da af ederlerdi.” (Askalânî, Şerh-i Sahih-i Buhâri, 5/99) Zulmedenlere Az da Olsa Meyletmek: Ümmeti helâke ve cehenneme sürükleyen şey, sadece zulmü işlemek değil; aynı zamanda zulüm işleyenlere az da olsa meyletmektir: “Sakın zulmedenlere en ufak bir meyil duymayın, sonra size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur. Sonra (Allah tarafından da) size yardım edilmez.” (Hûd, 113) Rükûn, az bir meyil demektir. Âyette “zulmedenlere” denilip de “zâlimlere” denilmemesinin inceliğini de düşünmek gerekir. (Zulmü kendisine âdet edinenlere zâlim denir; zulmü âdet edinmediği halde en ufak bir zulme yeltenene dahi hafif bir meylin olmaması gerektiğine işaret edilmiştir.) Zâlimlere meyleden onlardan olur. Zâlimlere verilen ceza, ona da verilir. Bunları ateş cezasından kurtaracak dostları da olmayacaktır. “Rabbimiz! Sen kimi ateşe koyarsan, artık onu rüsvay/ perişan etmişsindir. Zâlimlerin

Allah’ın âyetlerini yalanlayanlara karşı hak ve adâleti ayakta tutması gereken İslâm ümmeti, Kur’ân ve Sünnet temelinde bir araya gelerek yeryüzündeki zulmü ortadan kaldırmakla vazifelidir. Kur’ân ve Sünnet temelinde hareket eden, itidalli, orta yolu esas alan bu topluluk, sayıları kaç olursa, imkânları ne olursa olsun, haktan ayrılmadan bâtılla/zulümle mücadeleden geri durmamalıdır. Kendi nefislerine ağır gelse de, kendi kişiliklerine karşı olsa da, ilâhî gerçekleri savsaklamadan yürürlüğe koymalıdırlar. Hakkı hâkim kılmaya çalışmak, zulmü engellemek, hakka uygun âdil hükümler vermek, bu topluluğun vazgeçilmez bir ilkesi olmalıdır.

hiç yardımcıları yoktur.” (Âl-i İmrân, 192) Peygamber Efendimiz’in zâlim yöneticilere yardımcı olma konusundaki hadisleri meşhurdur: “Benden sonra birtakım emirler (yöneticiler) olacaktır. Kim onların yalanlarını tasdik eder ve yaptıkları zulümde kendilerine yardımcı olursa Benden değildir. Ben de onlardan değilim. O kimse Benim havzımın etrafına yaklaşamayacaktır. Kim onların yalanlarını tasdik etmez ve onlara zulümlerinde yardımcı olmazsa, o, Bendendir; Ben de onunla beraberim. Ve o kimse havzımın kenarında Bana ulaşacaktır.” (Tirmizî; Nesâi; Tâc Tercümesi, c. 3, s. 106) Zâlime Yardımcı Olmak: Bütün şekil ve türleriyle zâlime meyletmek caiz olmadığına göre, zâlimin zulmüne yardım etmek haydi haydi caiz olmaz. Zâlime yardım edenler, aynen onun gibi zâlim olurlar. Zâlim bir yönetici, çevresinin ve yandaşlarının yardımıyla zulüm yapmaya imkân bulur, yoksa yalnız kendisi

SAFER 1438

35


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.