Milliyet Sanat Dergisi Ocak 2013 No: 646

Page 77

“Güneşe Açılan Kapılar”, 2010.

“Çağdaşlarıyla aynı dili konuşan bir sanatçı olarak ben de video alanındaki tecrübelerimle sanat alanındakileri buluşturup sanatımdaki dilleri çoğaltmaya çalışıyorum.”

malı önce. Ve bu ifadeleri bir itiraf olarak sunmalı dışındakilere. Ne kadar dar bir açıyla bakarsanız bakın, kendinizi mutlaka görürsünüz. Kaçamazsınız ondan. Kaçtığınızda kendisine yakalanacağınız ilk kişi kendinizdir. ‘Herkes kendi evinin önünü süpürürse...’ misali. Ama öyle korkarak ve toz çıkarak değil, cesurca!” Yüzleşme serisinin bazılarında haberlerden küçük küçük kesitler var. Güneştekin, kendini merkeze koyup 360 derecelik çevresinde, kendisine en yakın olandan en uzak olana dek gördüklerini buraya koyduğunu söylüyor. Kaçınılmaz olarak yakınındakiler çok fazla olunca da çok yerel bir görüntü oluştuğunu anlatıyor. Yerelden evrensele nasıl bir yol çizdiğini ise şöyle tanımlıyor: “Bu eserlerde de yerelden evrensele bir yol izledim. Kendi özelimden yola çıktım. Türkiye’den tüm dünyaya... Dışımızda olup bitenler yetmezmiş gibi kendi içimizde de ner-

deyse bir asırdır acılar doğurmuşuz birbirimize. Adlandırıldığında duygu körlüğü yaşadığımız olayları adlandırmadan, özel algılanabilecek, temsili, simgesel herhangi bir şekle sokmadan en geniş açıdan ve en derin duygudan algılanabilecek sıraya göre seçtim. Önce kendi günahlarımızdan arınıp sonra başkalarınınkini sorgulamalıydık çünkü”. Hiç alışık olmadığımız renkleri görüyoruz Güneştekin’in eserlerinde. Yahşi Baraz’ın tabiriyle, ‘eski zaman renkleri’ bunlar. “Ben o renkleri bulmaya çalışıyorum, tam olarak bulmuyorum aslında. Annemin ve kız kardeşimin her sabah dışarı çıkarıp avluda silkelediği ve her gün kendini yeniden renklendirmiş, yeniden örmüş, var etmiş gibi ruhuma iyi dilekli renkler fısıldayan kilimlerdeki o renkleri arıyorum,” diyor Güneştekin.

YERELDEN EVRENSELE Eserlerinde yerelden evrensele doğru bir yol izleyen Güneştekin, bu yolda izleyiciye anlaşılır bir şekilde ulaşmak için en kuvvetli

75

dayanağının tarih ve mitoloji olduğunu söylüyor. Bu iki kavramı daha da açmasını istediğimizde ise şöyle anlatıyor: “Rustemê Zal’ı (Zaloğlu Rüstem) tanıyan Herkül’ü de biliyor. Bir Batmanlı ile bir Atinalıyı, Zümrüdü Anka ile Melek-i Tavus anlaştırabiliyor. Mem z ZÓn ile Ahmedê Xanê bana göre yerel ise Romeo ve Juliet ile Shakespeare’in kendi yereli olduğu bir İngiliz için evrenseldir! Tarihle rengi buluşturduğunuz zaman evrensellik ister istemez çıkıyor ortaya. Evrenin geçmişi ne ise tüm insanlar ve hayvanlar için de bitkiler için de aynıdır. Güneş ışınlarının her dalga boyu dünyanın her yerinde kendi rengini yansıtır. Gökkuşağındaki renkler Kenya’da ne ise Konya’da da odur. Benim kuvvetli dayanaklarım bunlardır”. Sanatçının “Yüzleşme” sergisinde ilk kez video çalışmalarının da yer aldığını görüyoruz. 2003’ten bu yana kamerayla iç içe olduğunu söyleyen Güneştekin, Coşkun Aral’la iki yıl yürüttüğü “Haberci”den sonra “Güneşin İzinde” adlı kendi projesini hayata geçirdiğini anlatıyor. Güneştekin, hızla yükselen video art tekniğine bakışını ise şöyle tarif ediyor: “Türkiye’nin neredeyse tamamını dolaştım ve gittiğim yerleri birçok yönüyle kayıt altına aldım. Bu süreçte video ile ilgili bir tecrübe kazanmış oldum. Bununla beraber, resimle olan ilişkisi üzerinden sanatsal bir bakış açısı da edinmiş oldum. Güncel, çağdaş sanat denince akla video-art geliyor artık. Çağı takip eden ve çağdaşlarıyla aynı dili konuşan bir sanatçı olarak ben de video alanındaki tecrübelerimle sanat alanındakileri buluşturup sanatımdaki dilleri çoğaltmaya çalışıyorum. Aklımdaki sayısız projeyi hayata geçirmek için de sabırsızlanıyorum”. MS Cer Modern / (0312) 310 00 00 Milliyet SANAT Ocak 2013


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.