binanın görünüşü bir kostüm haline gelmiştir. Bu kostümlerin herkesçe kabul
Arcihtecture Parlante mimarları geometri ile görünenin ardında bir kurallar
Roma üslubunda yapılıyordu. Örneğin C. Barry ve A. W. N. Pugin’in Londra
romantiklere yakınlardır.
edilmiş karşılıkları vardı; Kütüphane Antik Yunan, kilise Gotik, devlet binaları Parlamento binasında (1840-67) planda Neoklasik anlayış, cephede Gotik
bütünü aramalarıyla rasyonalistlere, mimarlığın temsili yanıyla ilgilenmeleriyle
üslup kullanılmıştır. O dönem İngilizler de Fransızlar da Gotik’in kendi milli
üslupları olduğunu iddia ediyorlardı. İngilizler argümanlarını güçlendirmek için
parlamentoya Gotik kostüm giydirdiler. Pugin, 1836’da yazdığı kitapta Gotik
dönemi bir altın çağ olarak yüceltir. Rasyonalist V. Le-Duc ise Gotik’i strüktürel olarak övüyordu. J. Nash’in Brighton’da yaptığı Kraliyet Pavyonu
(1815-18) batının eklektisist katalogunda doğu üsluplarının oryantalist bir anlayışla eğlence amaçlı kullanıldığını gösterir. Burada ulus devletlerin
doğuyu ötekileştirmesinin de etkisi vardır. Garnier’in Paris Operası’nda (186174) amaçlanan şey gösteriş olduğu için Barok tercih edilmiştir. Çünkü
operaya giden biri için fuayede görülmek sahnede görmekten daha önemlidir. 1750’ler ile birlikte mimarlıkta muhalif düşünceler ilk kez ortaya atıldı. Bunlardan biri Architecture Parlante yani konuşan mimarlık hareketiydi. Bu
CONCEPTS OF THE GARDEN (KRUFT)
olması gerektiği düşünülüyordu. Kare, küre, piramit gibi temel geometrik
Metinde Avrupa’da peyzaj ve bahçe kavramının on sekizinci yüzyılda
soyutlamalarını ifade ettiklerini öne sürüyorlardı. Boulle ve Ledoux’un
kurduğu ilişkiler üzerinden tartışılır. Bahçe, önceden İtalya ve Fransa’da
anlayış mimarlığın ifade gücünü öne çıkarıyordu. Form ile fonksiyonun eş formların mimarlığın evrensel formları olduklarını ve esasında doğanın
geçirdiği değişimler, bu kavramın resimle, mimariyle, edebiyatla, doğayla
gerçekleşmeyen, sublime estetiğe örnek olan projeleri bu hareketin en önemli
mimari kurallara göre düzenlenen geometrik formlarla üretiliyordu. On
esasında basit soyutlamalar kullandılar ama geometriyle yapılan bu soyut
çıktı ve bu konuda art arda manifestolar yazıldı.
ürünlerindendir. Newton’un anıtını dünyayı andıran küre şeklinde yapmak gibi
denemeler modern mimarlığından öncülerinden olmalarını sağlamıştır.
sekizinci yüzyıldan itibaren kendi başına incelenen bir branş olarak ortaya
10