marketing europe & anatolia Sayı: 061

Page 1

marketing europe & anatolia Tarih: Mart 2017 Sayı: 61

retorik

En karanlık zindan halkın vicdanıdır..

kelebiğin fırtınası

Robotlar yarışıyor...

satır ayracı

Bizim genetiğimizde tarhana çorbası var :)...

et t... b le iye e l r İ u h m Cu



İçindekiler

marketing europe & anatolia Sayı: 61 Tarih: Mart 2017 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Fenerbahçe- İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia aeanews@aeanews.com.tr aeanews@gmail.com Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Kübra Nebioğlu Yusuf Yener Günay Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Gözde Öztürk Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

Kısa Kısa

04 - 07

Teknoloji

10 - 11

retorik

13

Medya Dünyası

14 - 15

Röportaj

16 - 18

kelebeğin fırtanası

21

Reklam dünyası

22 - 23

satır ayracı

25

Kampanyalar

27 - 33

Gezi

34 - 43

Game On

44 - 50

Kültür Sanat

52 - 53

marketing europe & anatolia / 1



Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com

( editörden)

İlelebet Cumhuriyet... Merhaba Hızla gelişen dünya dediğimizde artık hepimizin aklına digital dünyada yeni bir sosyal medyamı çıkmış sorusu geliyor. Hepimizin dilinde her şeyi çok çabuk tükettiğimiz var. Herkes birbirini eleştiriyor ama kimse kendine toz kondurmuyor. Tüm değerlerimizi o kadar çabuk tüketmeye alıştık ki zaten daha çok yeni olan Cumhuriyetimizi de çabuk tüketilen ve modası geçmiş bir yönetim olarak lanse ediliyor ve bunu kabul eden bir çok vatandaşımız var. Daha cumhuriyetin ne olduğunu anlamadan rafa kaldırılmaya çalışıyor. Bence cumhuriyeti rafa kaldırmaya çalışanlara karşı vatandaşlara kaybedecekleri haklarını ve cumhuriyeti anlatmak gerekiyor. Cumhuriyet, hükûmet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir. Egemenlik hakkının belli bir kişi veya aileye ait olduğu monarşi ve oligarşi kavramlarının karşıtıdır. Cumhuriyet ile birlikte insanlar ülkemizde pek çok hak elde etmiştir. Bu haklar şöyle sıralanabilir: *Kişinin yaşaması hakkı: Bu hak en temel haktır, kesinlikle sınırlandırılamaz ve engel olunamaz. *Dokunulmazlık hakkı: Kişinin beden ve ruh bütünlüğü bu hak ile sağlanmıştır. *Sağlık hakkı: Herkesin sağlıklı bir ortamda yaşama hakkı vardır. *Eğitim hakkı: Herkes eşit şartlarda eğitim alma hakkına sahiptir. *Dilekçe hakkı: Her vatandaş dilediğinde dilediği makama dilekçe verme hakkına sahiptir. *Konut dokunulmazlığı: Herkesin konutu kendisine özeldir, izinsiz girilemez. *Seçme ve seçilme hakkı: Tüm vatandaşlar seçme ve seçime hakkına sahiptir. *Özel hayatın gizliliği: Herkesin özel hayatı kendisine aittir, müdahale edilemez. Haber alma hakkı: haber alma hakkının kamu adına sağlandığı medya sansürlenemez ve engellenemez. Dergimizin kültür sanat editörü ve gameon sayfalarımızın yazarı Ali Erdem Ekşi dünyaca ünlü ve her sene binlerce başvuru arasından sadece 30 kişinin kabul edildiği Newyork Film Akademisi Lisans bölümüne kabul edildi. Çok gururluyuz. Yazarımızı kutluyoruz :) Sevgiyle kalın.

marketing europe & anatolia / 3


Kısa Kısa

Uluslararası Yerel Zincirler Konferansı...

Perakende sektörünün on binlerce paydaşını bir araya getiren Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) Konferansı ve Fuarı’nın 9’uncusu için geri sayım başladı. Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından 1213 Nisan 2017 tarihlerinde gerçekleştirilecek YZB 2017’de “Dönüşüm” başlığı altında perakende sektöründeki verimlilik konusu her yönüyle masaya yatırılacak. Sektörün duayen isimleri perakendede verimli dönüşümü tesis eden unsurları ortaya koyarken; sponsor firmalar, temsil ettiği 300’e yakın markanın yeni ürün ve hizmetlerini tanıtacak Organize perakendenin en önemli halkası olan yerel zincir

marketler, 12-13 Nisan tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde 9’uncu kez bir araya gelecek. TPF tarafından düzenlenen Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) 2017, üreticiden tedarikçiye, perakendecilerden sektöre hizmet sunan firmalara kadar yine onbinlerce paydaşını aynı çatı altında buluşturacak. Organize gıda perakendesinin en büyük konferans ve fuar organizasyonu olan YZB 2017, yurt içinde ve yurt dışında, 21 yılda 30’un üzerinde ülkede düzenlediği 400 projenin organizatörü Globus Fuar ve Kongre Yönetimi tarafından gerçekleştirilecek. YZB 2017, önceki yıllarda olduğu gibi fuar ve konferans olmak üzere iki ayrı bölümde kapılarını aralayacak. Bu yıl “Dönüşüm” başlığı altında verimlilik konusunda sektörün tüm oyuncularını bir araya getirecek olan etkinlikte sponsor firmalar, temsil ettiği 300’e yakın markanın yeni ürün ve hizmetlerini tanıtacak. YZB 2017’de yerli ve yabancı şirketlerin üst düzey yöneticileri ile sektör duayenleri perakende sektöründe yaşanması gereken “Verimli Dönüşüm” konusunu katılımcılarla paylaşacak.

Mobil pazarlamanın liderleri belli oldu... MMA (Mobil Pazarlama Birliği) Türkiye’nin yeni yönetim kurulu göreve başladı. 2016 yılında 28,63 milyar dolar olarak gerçekleştiği öngörülen Mobil Pazarlamanın rek-lam hariç pazar büyüklüğünün tüm sektörlerdeki (Perakende, ETicaret, Seyahat, Lojistik, Otomotiv, Finans vb.) yenilikçi mobil pazarlama kullanım larıdeğerlendirildiğinde 2021 yılında 98,85 milyar dolara ulaşması beklenmekte . Mobil Pazarlamanın en önemli parçalarından biri olan Mobil Reklamın ise geçtiğimiz yıl global ölçekte 100 Milyar Dolar pazar büyüklüğünü geçtiği tahmin ediliyor . 2016 yılında mobil yatırımların 300 Milyon TL’ye, mobil premiumdisplay yatırımların ise 120 milyon TL’ye ulaştığı tahmin edilen Türkiye mobil pazarlama sektörünün büyümesi ve ilgili teknolojilerin ülkemizdeki gelişimi için faaliyet gösteren MMA Türkiye’nin yeni Yönetim Kurulu Başkanı Garanti Direkt Yöneticisi Işık İlhan, Yardımcısı da UnileverÇamaşır Bakım Ürünleri Pazarlama Direktörü Handem Çelenkler oldu. Bir önceki dönem Yönetim Ku4 / marketing europe & anatolia

rulu Başkanı olan AdColony Kuzey Avrupa, Ortadoğu ve Afrika BaşkanıVolkan Biçer de Onursal Başkan ünvanıile yönetimde yer almayı sürdürecek. 2018 yılı sonuna dek görev yapacak olan MMA Türkiye Yönetim Kurulu’nda yer alan diğer isimler ise şöyle: Afşin Avcı (BullseyeWorldwide), Ahmet Kurşunlu (Demirören Medya Grubu), Arda Öztaşkın (Yapı Kredi Bankası), Aslı Atam (Blesh), Aslı Gülen Gündüz (Doğuş Müşteri Sistemleri), Ayten Ateş (Facebook), Banu Barbarosoğlu (Sahibinden), Banu Gören (Turkcell), Berk Peksuz (Cereyan Medya), Burak Yılmaz (Genart Medya), Eda Önsel (MecGlobal), Emre Uğurlu (PerformGroup), Ender Özcan (Adjust), Erdem Tolon (Nielsen), Fırat Ertem (Mr. Lama), Güçlü Bestan(Neodigital), Haymi Behar (Doğan TV), İbrahim Baylan (Onedio), Meltem Moral (Mindshare), Mutlu Doğruak (StarcomMediavestGroup),Rima Erdemir (MedyaNet), Seçil Göker (Akbank), Seçil Tuna (Figensoft),Sencer Kutluğ(Google), Tezcan İsarlı(Move), Oğuz Taner Okutan (İş Bankası), Tuğçe Erul (Hopi), Yakup Erdoğan (Doğuş Digital), Zehra Öney (360+ Media Interactive). MMA Türkiye & MENA Direktörü Melis Ertem ve MMA Türkiye Pazarlama Direktörü H. Soner Şeker MMA Türkiye oluşumunun profesyonel ekibi olarak görevlerine devam edecek.


Kısa Kısa

DiscoverSamsung” 2017...

Samsung, geleceğin liderleri olacak genç yetenekleri bünyesine katmak için sürdürdüğü işe alım programı “DiscoverSamsung” 2017 sürecini başlatıyor. SamsungElectronics, gençlere iş hayatına başlangıçta hayat boyu eşlik edecek unutulmaz bir keşif yolculuğu için kapılarını açıyor. “Dünyaya ilham ver, geleceği oluştur” vizyonuyla, faaliyet gösterdiği birçok alanda liderliğini sürdüren Samsung, genç yetenekleri bünyesine katmak için ilki 2015 yılında gerçekleşen işe alım programı

“DiscoverSamsung”un 2017 sürecini başlatıyor. “DiscoverSamsung” ile kariyerine ilk ve en önemli adımı atacak yetenekleri, unutulmaz bir deneyim ve Samsung’da hayatının işi bekliyor. 21 Mart 2017 tarihine kadar başvuruların alınacağı programa, üniversitelerin 4. sınıfında okuyan ve 2017 yılı Haziran döneminde mezun olabilecek adaylar başvuru yapabilecek. Programa www.discoversamsung.net linkinden başvuru yapan genç yetenekler, online ortamda katılacakları sınavlar ile ilk aşamayı tamamlayacaklar. İkinci aşamada Samsung’u tanıyıp yöneticilerle tanışacakları bir gün geçiren yetenekler, bir sonraki aşamada Samsung yöneticileri mentörlüğünde projelerini geliştirecekler. Finalde ise projelerini Samsung üst düzey yöneticilerine sunacak olan gençler, ödül olarak Samsung’da işe başlama şansı yakalayacaklar. DiscoverSamsung kapsamında Samsung Electronics çatısı altında işe başlayanların hikayeleri için https://www.youtube.com/watch?v=l1v93kIsIOE&feature =youtu.be linkini ziyaret edebilirsiniz.

7. Mixx awards Türkiye jürisi... Dünyada 45 ülkede faaliyet gösteren Interactive Advertising Bureau’nun Türkiye merkezi IAB Türkiye tarafından 7. kez düzenlenecek olan ve düzenlendiği ilk günden beri dijital dünyanın nabzını tutan MIXX Awards Türkiye için başvurular tüm hızıyla devam ediyor. Ajans ve reklamverenlerin 17 Mart 2017 tarihine kadar başvuru yapabileceği MIXX Awards Türkiye’de yarışmanın kazananları her yıl olduğu gibi başarılarını uluslararası arenalarda da duyurma fırsatı bulacak. Her geçen yıl daha çok büyüyen MIXX Awards’ta başvurular, pazarlama ve iletişim dünyasının seçkin isimlerinden oluşan jürinin titizlikle yaptığı değerlendirmeler sonucunda ödüllendiriliyor. Temel hedefi, dijital reklamları hedef-sonuç ilişkisiyle incelemek, yaratıcı düşünceyi performansla birlikte değerlendirmek olan MIXX Awards’ta; “Marka Yöntem ve Araçları” ve “Marka Strateji ve Hedefleri” ana başlıkları altında toplamda 27 kategori bulunuyor. Jüri başkanlığını IAB Türkiye Pazarlama Yürütme Kurulu Başkanı ve MedyaNet Genel Müdürü Rima Erdemir’in yürüttüğü 7. MIXX Awards Türkiye Jürisi; Ahmet Akın /

Kramp ; Atakan Kural / People Initiative; Beyza Kapu / L’oreal ; Bilgen Aldan / Doğuş Müşteri Sistemleri; Deniz Güven / Garanti Bankası; Ercüment Büyükşener / İstanbul Bilgi Üniversitesi; Erol Batislam / Havas Worldwide İstanbul ; Ferhat Er / Ciner Yayın Holding; İlke Çarkçı / Facebook; Metin Cherasi / Arçelik; Murat Göllü / Akbank; Ömer Özener / Onedio; Özge Akay / MG Media; Özlem Ergazi / Mediacom; Selim Gülmen / Turkuvaz Medya; Taygun Günay / P&G; Tülay Mutlu Dölen / Es Medya; Umut Özsayar / Kompüter; Volkan Biçer / Adcolony ‘den oluşuyor. Yarışmanın kuralları, değerlendirme ve ayrıntılı bilgi için yenilenen MIXX Awards Türkiye web sitesini ziyaret edebilirsiniz. www.mixxawards-tr.org

marketing europe & anatolia / 5


Kısa Kısa

Şirket haberleri... • Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ (BEDAŞ) Genel Müdürlüğü görevine Murat Yiğit getirildi. • Four Seasons Hotels İstanbul Genel Müdürlüğü görevine Tarek Mourad atandı. • Arçelik Pazarlama A.Ş.’nin Genel müdürlüğüne Can Dinçer atandı. • Irmak PR, Aldora Mobilya’ nın iletişim danışmanlığını üstlendi. • McDonald’s Türkiye’nin yeni genel müdürü Oğuz Uçanlar oldu. • Beta Tea iletişim, pazarlama ve marka danışmanlığı çalışmaları için Inhouse İletişim’i seçti. • Vodafone Türkiye’nin kurumsal ilişkiler ve medya ilişkileri çalışmalarını, Ocak 2017 tarihi itibariyle Medyaevi ve İnsu-

müşteri profiline İVA Yapı’yı da kattı. • Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Osmangazi Elektrik Perakende Satış A.Ş., 2 Şubat itibarıyla Zorlu Enerji Grubu tarafından devralındı. • Reklamverenler derneği’nin halkla ilişkiler ajansı Ajanda PR oldu. • Atlas global ve Air France, ortak uçuş anlaşması imzaladı. • PRactice Communication Management ve Linker Creative Agency, Türk Kanser Derneğine, gönüllü hizmet platformu çerçevesinde hizmet verecekler. • Arçelik A.Ş. 2016 yılında hayata geçirdiği üretimde enerji verimliliği projeleriyle Arçelik Pişirici Cihazlar İşletmesi Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılması Projeleri

la İletişim ajansları birlikte sürdürecektir. • SkyAtlas, iletişim faaliyetlerini “K2 İletişim” ile devam ettirme kararı aldı. • Garanti Bankası ve Türk Hava Yolları (THY), Miles&Smiles kredi kartı işbirliği sözleşme dönemini, 1 yıl daha uzatma kararı aldı. • Yapı Kredi Bankası, Euromoney tarafından üst üste üçüncü kez Türkiye’nin En iyi Dış Ticaret Finansmanı Bankası’ seçildi. • Tofaş’ta üretilerek dünyanın pek çok ülkesine ihraç edilen, Fiat Fiorino ve Fiat Doblo’ya İngiltere’den ödül yağdı. • “The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri” töreninde akaryakıt dağıtım sektörünün en başarılı markası Opet oldu. • Tamek üretimde sağladığı enerji verimliliği ile Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması (SENVER) kapsamında büyük ödüle değer görüldü. • Enerjisa, The ONE Awards’ta enerji sektöründe itibarını en çok artıran marka oldu. • Abdi İbrahim İlaç’ın yeni Pazarlama ve Satış Direktörü olarak Figen Bilgen atandı. • Itelligence Türkiye’nin “İK ve İdari İşler Direktörü” Selin Bakaçhan oldu. • Pfizer Global Ticari Operasyonlar Avrupa Bölgesi Pazarlama Etkinlikleri Takım Lideri olarak Müge Özdemir atandı. • Unit International SA Şirketi’nde Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve İcra Kumlu Üyeliği görevlerine Ahmet Ümit Danışman’ın atandığı açıklandı. • Haber Atölyesi, inşaat ve gayrimenkul sektörlerindeki

(SEVAP) kategorisinde birincilik ödülünü aldı. • Zorlu Enerji, 2010 yılında hayata geçirdiği ‘Enerjimiz Çocuklar İçin’ projesi ile CSR Europe’un Türkiye temsilcisi Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından düzenlenen KSS Pazaryeri etkinliğinde ‘KSS Çevre Ödülü’ne layık görüldü. • İsdemir, Sanayide Enerji Verimliliğin Artırılması Projeleri kategorisinde birincilik ödülünü aldı. • Mastercard, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (World Food Programme WFP) ile beraber “Sıfır Açlık” hedefiyle yürüttüğü projeler kapsamında “Dünya Gıda Programı” tarafından ödüle layık görüldü. • ZUBİZU ve Rezervin’in yer aldığı Doğuş Müşteri Sistemleri’nin Chief Marketing Officer (CMO) görevine Bilgen Aldan getirildi. • Koç Holding tarafından düzenlenen “Ülkem çin Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekliyorum” projesi kapsamında 2016-2017 yılı “Ülkem için” özel ödülüne Koç Holding Elçisi Nuri Çelik layık görüldü. • Doğan Şirketler Grubu Holding, Soner Gedik’in şirketin yönetim kurulu üyeliğinin yanında icra kurulu başkanlığı dahil tüm görevlerinden istifa ettiğini ve yerine Yağmur Şatana’nın görevlendirilmesine karar verildiğini bildirdi. • Radyoculuk sektörüne hizmet etmek, başarılı radyoları, radyo programlarını ve programcılarını ödüllendirmek amacıyla Fatih Belediyesi tarafından gerçekleştirilen “5. Sihirli Mikrofon Radyo Ödülleri” düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Kaynak: MTM Medya Takip Merkezi

6 / marketing europe & anatolia


Kısa Kısa

Vodafone, “ReConnect”... Vodafone, 26 ülkeyi kapsayan yeni işe alım programı “ReConnect” ile kariyer molası veren yaklaşık 1.000 kalifiye kadın çalışanı yeniden iş hayatına kazandırmaya hazırlanıyor. Vodafone Grubu CEO’su Vittorio Colao, “Vodafone ReConnect” hakkında şunları söyledi: “Çalışanlarımızın farklı topluluk ve toplumlardan gelmiş olmasına özen gösteriyoruz. Tüm dünyada kadınlar için en iyi işverenlerden biri olmak istiyoruz. Şirketler, genellikle kadınları yönetim ve liderlik rollerinde istihdam etmek için çabalıyor. Yenilikçi bir yaklaşımın ürünü olan global doğum izni uygulamamız ve şimdi de ReConnect

dönüştürücü gücüyle tanıştırarak gelişmekte olan pazarlardaki “cinsiyet uçurumu”nu azaltmayı hedefliyor. Vodafone Grubu Ticari Operasyonlar ve Strateji Dünya Başkanı Serpil Timuray, yeni “Vodafone Connect” programı hakkında şöyle konuştu: “Bir kadının eline ilk kez mobil telefon verdiğinizde, hayatını sonsuza dek olumlu yönde değiştirirsiniz. Mobil teknolojiler kadınlara çevrelerindeki dünyayı öğrenme, iş kurma, kendilerini ve çocuklarını eğitme, sağlık danışmanlığı ve desteği alma, geleneksel bankacılık hizmetlerinin sınırlı olduğu ülkelerde finansal güvenceye sahip olma gibi imkânlar sunuyor. Vodafone olarak, dünyanın dört bir

programımız, bizim için hem bugün çalışan hem de gelecekte çalışacak olan kadınlar için gerçek anlamda fark yaratacak.” Vodafone ayrıca “Connect” adı altında başlattığı programla da Hindistan ve Afrika gibi dünyanın en fakir bölgelerinde yaşayan 50 milyon kadını mobil teknolojilerin

yanında kadınlara potansiyellerini tam kullandırma konusunda önemli bir rol üstlenmeye devam edeceğiz.” Vodafone’un KPMG işbirliğiyle yürüttüğü araştırmaya göre, tüm dünyada kariyerine ara vermiş ve yaşları 30-54 arasında değişen 96 milyon kalifiye kadın çalışan bulunuyor.

ING Bank Türkiye 4. çeyrek sonuçları... ING Bank Türkiye’nin 23 Şubat 2017 tarihinde açıkladığı konsolide finansal sonuçlara göre, 2016 yılının dördüncü çeyreği itibarıyla bankanın aktif toplamı 58 milyar TL, net kârı ise 592 milyon TL olarak gerçekleşti. Özkaynak hacmi5.1 milyar TL olarak gerçekleşirken, sermaye yeterlilik oranı ise %17.08 seviyesine ulaştı. ING Bank Türkiye Genel Müdürü Pınar Abay, yaptığı değerlendirmede; “Bu yılı ING Bank Türkiye olarak başarılı bir performansla kapadık. İş kollarımızda hedeflerimizi yakaladık.Dijital bankacılık vizyonumuzla gerek iç süreçlerimizde gerekse müşterilerimize sunduğumuz hizmet ve ürünlerde inovasyona yatırım yapmayı sürdürdük. Kurumsal ve KOBİ iş kollarında firmalarımıza sağladığımız kredilerle birlikte konut kredilerinde de büyüme kaydettik. Krediler toplamımız 41 milyar TL’ye ulaşırken, geniş tabanlı ve küçük tasarrufları kapsayan mevduat hacmimiz 25milyar TL seviyesinde gerçekleşti. Elde ettiğimiz başarılı sonuçlarda, bir yandan geçmiş yıllarda yaptığımız yatırımların meyvelerini almamız etkili olurken, diğer yandan tüm iş kollarımızda yürüt-

tüğümüz etkin pazarlama faaliyetleri, uyguladığımız ihtiyatlı risk politikaları ve güçlü maliyet yönetimimiz önemli rol oynadı” dedi. ING Bank’ın dijital kanalları kullanan toplam aktif müşterileri içindeki mobil bankacılık müşteri payı %85’e ulaştı. Mobil bankacılık kullanıcı sayısı 500 bine ulaşırken, 2016 yılının aynı dönemine göre %46’lık artış kaydedildi. Birçok dijital platformdaki ödeme işlemlerini tek bir uygulama aracılığıyla yapma kolaylığı sağlayan ParaMara, 120 bin aktif kullanıcıya erişti. Son olarak “Dijital Kod Ödemesi” özelliği eklenen mobil uygulama ile Facebook, Spotify gibi dijital servis platformlarında geçerli bakiye ve süreli üyeliklerin ödemelerinin yapılması mümkün hale geldi.

marketing europe & anatolia / 7




Teknoloji

LG, FullVision® ekranlı G6... kullanıcıların isteklerine odaklanan özellikleri ile üst seviye akıllı telefon kavramının temelini yeniden şekillendiriyor. FullVision® özellikli, 2880X1440 çözünürlükte, 5,7 inçlik QHD+ ekrana sahip olan LG G6, aynı zamanda 18:9 ekran oranını kullanan ilk akıllı telefon olarak kullanıcıların beğenisine sunuluyor. LG G6’nın sunduğu inovatif 18:9 ekran oranı, geleneksel 16:9 ekran oranına sahip akıllı telefonlarla karşılaştırıldığında,sağladığı çok daha geniş izleme alanı sayesinde oyun oynarken ve video izlerken bütünsel bir deneyim sunuyor. G6 kullanıcılarına özel bir seçenek olarak Google Play üzerinden Temple Run 2, Spiderman Unlimited, Crossy Road, SimCity BuildIt, Cookie Jam ve Genies & Gems oyunlarından oluşan 200 dolar değerindeki altılı oyun paketi de ücretsiz olarak sunuluyor. LG G6, üstün bir parlaklık, kontrast ve renk deneyimi için LG Electronics, sinematik bir görüntü deneyimiyle desteklenen yeni ekran oranı, geniş açılı kamera, fark yaratan ekran\gövde oranı LG G6’yı tanıttı. Kullanıcıların fikirleri ve görüşleri temel alınarak tasarlanan yeni LG G6, tek elle rahatlıkla kullanılabilen büyük ve geniş ekran gibi

Dolby Vision™ özelliğini kullanan ilk akıllı telefon olma özelliğini taşıyor. Selfie, wefie, geniş açılı fotoğraflar ve yeni Kare Kamera Modu’yla çekilenler de dahil olmak üzere LG G6’daki tüm fotoğraflar, tek bir penceredeki film modunda görüntülenebiliyor

Samsung, Galaxy Tab S3 ve Galaxy Book... Samsung Electronics’in yeni tabletleri Galaxy Tab S3 ve Galaxy Book, gelişmiş bir mobil eğlence deneyimi ve üretkenlik sunarken sınıfının en iyisi Galaxy teknolojisi geleneğini sürdürüyor.Samsung’un efsane kalem üreticisi Staedtler ile birlikte tasarladığı retro görünümlü özel S Pen’in kullanıcıların gönlünde taht kuracak tasarımı,teknolojinin gündelik hayatın vazgeçilmezi olduğunu sembolize ediyor. Dünyaca ünlü ses şirketi AKG‘nin imzasını taşıyan dört adet hoparlör ise, tabletlerin ses deneyimini zengin görsel deneyime eş bir seviyeye yükseltiyor. Samsung Electronics, Barselona’da düzenlenen Mobil Dünya Kongresi 2017’de üstün mobil deneyim sunan, ileri bilgi işlemteknolojisine ve şık tasarıma sahip Samsung Galaxy Tab S3 ve Samsung Galaxy Book’u tanıttı. Bir üretkenlik aracı olarak çok farklı şekillerde kullanılabilen Galaxy Tab S3, dijital içerik meraklılarına üst düzey bir video ve oyun deneyimi sunarken, Galaxy Book ise profesyonellere iş ve oyun alanlarında gelişmiş bir işlem gücü deneyimi sağlıyor. Samsung Galaxy Tab S3 ve Samsung Galaxy Book geliştirilmiş S Pen gerçek bir kalem hissi veriyor.

10 / marketing europe & anatolia


Teknoloji

HTBook 14B...

Hometech’in yeni dizüstü bilgisayarı HTBook 14B satışa çıktı. Türkiye’nin seçkin perakende noktalarında satışa sunulan HTBook 14B, siyah ve beyaz renkleri ile şık ve kullanışlı bir seçenek olarak kullanıcıların beğenisine sunuluyor. Aklınıza gelebilecek tüm işlemlerinizde sizlere yardımcı olacakHTBook 14B, Atom™ işlemciler ile ekonomik pil kullanımı sunarak sizi yarı yolda bırakmayacak. HTBook 14B

ile internette rahatlıkla gezinebilir, uygulama mağazasındaki oyunları zorlanmadan oynayabilir, HD filmler izleyebilirsiniz. Bir alt modeline göre daha canlı ve parlak bir ekran paneline sahip olan HTBook 14B, bir yıllık Office 365 bireysel paketi hediyesini içinde barındırıyor. Yüklü ofis uygulamaları ile fikirlerinizi istediğiniz şekilde kaydedebilir, her yerden erişim sağlayacağınız 1 TB OneDrive bulut depolama alanı ile belgelerinizi istediğiniz şekilde düzenleyebilir ve aylık 60 dakika Skype ile dünyanın dört bir yanında sevdiklerinizle iletişim kurabilirsiniz. Hafif ve kolay taşınabilir özelliğiyle her yere rahatlıkla götürebileceğiniz HTBook 14B, fiyat performans açısından da kullanıcılar için oldukça avantajlı. Ofiste ya da evde eğlence amaçlı kullanılabilen HTBook 14B, birçok alanda kullanım kolaylığı sağlıyor.

Sony’nin yeni Xperia XA1 ve XA1 Ultra... Xperia XA1 ve Xperia XA1 Ultra modellerinde geliştirilmiş şekilde mükemmeli sunmak için geliyor. Xperia XA1, üzerindeki 8MP, 23mm geniş açılı lens sayesinde grup selfie’lerindebile kimseyi dışarıda bırakmadan her türlü kareyi çekmenize yardımcı oluyor. XA1 Ultra’da ise el titremesinin etkilerini ortadan kaldırmak ve düşük ışıktaki selfie’leri geliştirmek üzere Optik Görüntü Sabitleme özelliğinin yanı sıra, yüzünüzü doğal şekilde aydınlatacak akıllı selfie flaşlı 16MP ön kamerası bulunuyor. Her iki modelde de yer alan Sony Mobile, yenilenen “X” serisinin nefes kesen iki süper ‘El Deklanşörü’ kamera özelliği tek bir el hareketi ile mükemorta sınıf modeli Xperia XA1 ve 6 inç ekrana sahipXperia XA1 mel selfie’yi çekmenize imkântanıyor. Ultra’yı tanıttı. XA1 ve XA1 Ultra’da23MP yüksek çözünürlüklü mobil sensör için 1/2.3” Exmor™RS, parlak F2.0 lens ile düşük ışık koşullarında bile muhteşem fotoğraflar elde etmenizi sağlayan kamera uzmanlığı, Sony’nin dijital fotoğraf makinesi bölümünden alındı. Cihazı açtıktan sonra 0.6 saniye içinde çekim yapabilme imkanı süper hızlı yolculuğunuzu garantilerken, hızlı ve hassas Hibrit Otomatik Odaklama sayesinde en plansız anlara her zaman odaklanmanızı sağlıyor. Selfie dünyası için büyük önem taşıyan ön kameralar marketing europe & anatolia / 11



Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com

( retorik)

En karanlık zindan halkın vicdanıdır... Nisan'ın 16'sında bir referandum var ya, ortalıkta seçmeni kendi savunduğu seçeneğe ikna etmeye çalışan küçüklü, büyüklü politikacılar kol geziyor. Kimi referandumda oylanan anayasa maddelerini anlatıp, bu maddelere ilişkin itiraz gerekçelerini ortaya koyarak referandumda "hayır" denmesi gerektiğini savunuyor. Kimi de ortada haklı bir gerekçeyle savunulacak bir şey olmadığından olsa gerek, bakın teröristler şöyle diyor, darbeciler de böyle diyor, zaten bizi de kimse çekemiyor diyerek zihinleri bulandırıp sürekli topu taca atıp "evet" oyundan yana taraftar toplamaya çalışıyor. Yüzeysel olarak ya da pragmatik bir bakış açısıyla bakarsak her iki taraf da kendi amacına ulaşabileceği doğru bir stratejiyi ortaya koyuyor. Ancak ne pahasına. Reterandumdan ister evet çıksın isterse hayır, kampanya sürecinde yaşananların faturası seçim sonrasında önümüze gelecek. Halkı birbirine düşman edenler, tercihini kendisinden taraf kullanmayanları teröristlerle işbirlikçi ilan edenler, kendi siyasi istikballerinin kaygısıyla halkı yanıltıp, dini, milli, ekonomik ve hatta eğitim seviyesine göre kamplara bölenler. Kutuplaşmayı kendi taraftarını konsolide etmek için bir araç olarak görüp, halkı kin ve düşmanlığa sevkedenler, belki bugün dokunulmazlıkları ya da sorumsuzlukları nedeniyle hukuk karşısında hesap vermeseler de, kamu vicdanında beraat etmeleri imkansızdır. Her ne kadar hafızası kısa vadeli olduğu söylense de halkın bir çok politikacıyı, kendilerine en çok güvendikleri ve halkı gözardı etmeye başladıkları

dönemlerde, demokratik yöntemlerle tarihin çöplüğüne terkettiği unutulmamalıdır. Referandumda ister evet desin isterse hayır, tüm vatandaaşlarımız ertesi gün aynı ülkeyi paylaşıp, yüz yüze bakacaklar. Belki bir ailenin içerisinden değişik tercihler çıkacak, belki komşular, akrabalar arasında değişik görüşleri savunanlar olacak. Ancak referandumdan sonra da bu halk birarada, birbirinden nefret etmeden, kuşku duymadan yaşamak zorunda. Aksi halde politikacıların son günlerde dillerine pelesenk ettikleri "beka" sorunu kaçınılmaz olacak. Referandumdan hangi sonuç çıkarsa çıksın, kim kimi teröristlerle işbirlikçi olarak suçlarsa suçlasın, tanıdığımız kişiler, dün bizim için ne idilerse, yarın da o olacaklar. Biz vatansever olarak tanıdığımız karşıt görüşteki dostumuzun, bazı politikacılarca karalanmaya çalışıldığını bilerek, bir sonraki seçime o iç burukluğuyla gideceğiz. İşte politikacıların kendi kısa vadeli istikbal kaygılarını, beka sorunu diye önümüze koyarken asıl korkmaları gereken, her gün kandırdıkları kendi seçmenlerinin vicdanlarıdır. Unutmamaları gereken şey halkın vicdanından daha karanlık bir zindanın fiilen inşa edilmesinin imkansız olduğu ve en şaşaalı sarayların dahi halkın takdirinden daha ihtişamlı olamayacağıdır. Umarım politikacılarımız artık züccaciye dükkanındaki fil gibi davranmayı bırakıp, realist politikalara geri dönerler.

marketing europe & anatolia / 13


Medya Dünyası

Görev değişiklikleri... Yazılı Basında Görev Değişiklikleri • Turkuvaz Medya’nın Dijital Yayınlar Genel Müdürü Mustafa Yüce oldu. • Gazeteci Melis Kobal, Akfen Kurumsal İletişim Direktörü olarak göreve başladı. •Tarihçi yazar Sinan Meydan artık yeni yazılarıyla Sözcü Gazetesi’nde olacak. • Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışan Ayfer Arslan, Bahar Ünal İletişim Danışmanlığı şirketinde Medya İlişkileri Koordinatörü olarak çalışmaya başladı. • Posta Gazetesi’nde politika yazıları kaleme alan ve aynı zamanda gazetenin yazı işlerinde görev yapan Hakan Çelenk görevinden ayrıldı. • Turkuvaz Medya’da Takvim ve Fotomaç gazeteleri ile der-

Görsel Basında Görev Değişiklikleri • Kanal D’de yayınlanan Renkli Sayfalar programından Şubat ayında ayrılacak olan Müge Dağıstanlı ile Gülşen Yüksel Salt’ın yerine ünlü sunucu Şule Zeybek ile Asena Atalay yeni formatıyla ‘Renkli Sayfalar’ı sunmaya başlayacak. • Uzun yıllar çeşitli kanallarda haber spikerliği ve sunuculuk yapan ekran yüzü Ebru Hekimoğlu emlakçilik sektörüne geçiş yaptı. • Kanal 24’ün Ekonomi Müdürü ve aynı zamanda ekran yüzü olan Zeliha Saraç kanalla yollarını ayırdı. • Flash TV’de Ana Haber Bülteni’ni sunan Yalçın Çakır kanal ile yollarını ayırdı. • A Haber sunucu Erkan Tan, Takvim Gazetesi’nin yazar

gilerin reklam ekiplerinden sorumlu müdür olarak Yasemin Gebeş atandı. • Sabah Gazetesi’nde uzun yıllardır görev yapan Adliye Muhabiri Gülcan Demirci ile Polis Muhabiri Ferit Zengin gazete ile yollarını ayırdı. • Ekonomi Gazetecileri Derneği üyesi Pınar Işık Ardor, Akşam Gazetesi’nde göreve başladı. • Türkiye Gazetesi’nin 30 yıllık yazarı Fuat Bol, köşesinde yayınladığı veda yazısıyla gazeteden ayrıldı. • Ciner Medya Dijital Yayınlar Genel Müdürü Mahmut Kurşun oldu. • Otisabi karakterinin yaratıcısı karikatürist Yılmaz Aslantürk, Uykusuz Dergisi’nden ayrıldı. • ABD’de Habertürk’ün Washington Temsilciliği görevine Serdar Turgut atandı. • Son sayısında yayınladığı karikatürle kamuoyunda büyük tepki toplayan Gırgır Dergisi kapatıldı. • Gazeteci-Yazar Merdan Yanardağ’ın genel yayın yönetmenliğini yaptığı Tele 1 TV’nin “Youtube kanalı” kapatıldı. • Gaztesci Fuat Bol, haftada 3 gün yazılarıyla Vatan Gazetesi’nde yer alacak. • Turkuvaz Dergi Grubu’nda fotoğraf editörü olarak görev yapan Ergun Candemir ayrılık kararı aldı.

kadrosuna katıldı. • Gazeteci ve aynı zamanda Beyaz TV’de Dinamit adlı tartışma programının moderatörü Latif Şimşek, TRT Radyo Haber’de “Politik Mikrofon” adlı programı yapacak. • Habertürk TV’ten ayrılan gazeteci Nilgün Balkaç, TRT Haber ile anlaştı. • Eski güzellik kraliçesi Özge Özsağman, TGRT Haber’de “Meselenin İçyüzü” yeni bir tartışma programını sunacak. • Star Medya Reklam Grup Başkanlığı görevini yürütmekte olan Tülay Mutlu Dölen, Esmedya’nın Reklam Grup Başkanı oldu. • Televizyon dünyasının deneyimli isimlerinden Hande Ertekin, TGRT Genel Yayın Koordinatörü olarak atandı. • Mehmet Ali Erbil, artık Çarkıfelek programı ile Kanal D ekranlarında olacak. • Kanal D’den ayrılan Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel Salt’ın FOX TV ile anlaştıkları öğrenildi. • 24 TV’de görsel yönetmen olarak Levent Coşkun görevlendirildi. • 360 TV’de yayından kaldırılan Telegol, Pazar ve Pazartesi günü olmak üzere haftada iki gün TGRT Haber kanalında olacak. Kaynak: MTM Medya Takip Merkezi

14 / marketing europe & anatolia


Medya DĂźnyasÄą

marketing europe & anatolia / 15


Röportaj

Kadınlar ve Gençl Melis KANTARCI Diadermine Marka Müdürü

Diadermine markası olarak; daima kadınların ve gençlerin yanında olmak bizler için çok önemli. Günümüzde kadınların birçok farklı konuda desteğe ihtiyaç duyduklarını gözlemliyoruz. Ayrıca gençleri topluma yararlı bireyler olarak yetiştirmek için sürdürülebilir sosyal sorumluluk projelerinin önemini biliyoruz. elvineksioglu@gmail.com - “Kadınlar ve Gençler Güçlensin, Destek Sensin” projesinden bahseder misiniz? Proje kapsamında kadınlar ve gençlere ne tür destekler sunuluyor? - Diadermine markası olarak; daima kadınların ve gençlerin yanında olmak bizler için çok önemli. Günümüzde kadınların birçok farklı konuda desteğe ihtiyaç duyduklarını gözlemliyoruz. Ayrıca gençleri topluma yararlı bireyler olarak yetiştirmek için sürdürülebilir sosyal sorumluluk projelerinin önemini biliyoruz. Buradan yola çıkarak, çok istediği halde meslek sahibi olamayan kadınlara hayatta yeni bir fırsat yaratmak ve gençleri sosyal sorumluluk konusunda bilinçlendirmek için “Kadınlar ve Gençler Güçlensin, Destek Sensin” projesini oluşturduk.“Kadınlar ve Gençler Güçlensin, Destek Sensin” projemiz kapsamında, öncelikle meslek sahibi olmak isteyen kadınlara,bakım ürünleri mağazalar zinciri Watsons’ın iş birliği 16 / marketing europe & anatolia

ve Kariyer Eğitim Kurumları’nın desteği ile Diadermine Akademi’de eğitim olanağı sağlayacağız. 80 saat sürecek güzellik uzmanlığı eğitimini başarıyla tamamlayanlar Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifikalar almaya hak kazanacaklar. Kursiyerler ayrıca eğitim sonrası Watsons ve Henkel’de çalışma fırsatı da elde edebilecek. Bunun yanı sıra Toplum Gönüllüsü üniversite öğrencilerinin de Toplum Gönüllüleri Vakfı’nda sosyal sorumluluk eğitimleri almalarına katkıda bulunulacak.Bu konuda diğer kadınların da desteğini almak istiyoruz. Dolayısıyla sadece Watsons mağazalarında satışa sunulan Lift+ Super Filler serine ait özel setlerhazırladık. Bu setlerin satışından elde edilen geliri ise yine bu projeye aktarıyor olacağız. - Projenin paydaşları projeye nasıl dahil oldu? - Projemizin hayata geçmesi için önce Toplum Gönüllüleri Vakfı ile iletişime geçtik. Aynı şekilde Türkiye’nin önde


ler Gßçlensin...


Röportaj gelen güzellik ve kişisel bakım ürünleri zincirlerinden Watsons da projemize destek vermeyi kabul etti. Ayrıca Kariyer Eğitim Kurumları daiş birliği gerçekleştirdiğimiz kurumlar arasında… - Kadınlar ve gençler proje nasıl başvuracaklar? - Diadermine Akademi’de gerçekleşecek eğitimlerimiz için katılımcılar; meslek sahibi olmayan, herhangi bir mesleki eğitim almayan ya da mesleğini sertifikalı bir kurs ile desteklemek isteyen orta öğrenim, düz lise ya da meslek lisesi mezunu genç kadınlar arasından seçiliyor. - Eğitimden sonra nerelerde çalışma imkanı bulacaklar? - Kursiyerler eğitim sonrası Watsons

Kursiyerler eğitim sonrası Watsons ve Henkel’de çalışma fırsatı elde edebilecek ancak bunun için öncelikle kursu başarıyla tamamlamaları gerekiyor.

ve Henkel’de çalışma fırsatı elde edebilecek ancak bunun için öncelikle kursu başarıyla tamamlamaları gerekiyor. Sertifika almaya hak kazanan kursiyerlerimiz tam zamanlı ya da yarı zamanlı şekilde güzellik uzmanı olarak değerlendirilebilecek. - “Kadınlar ve Gençler Güçlensin, Destek Sensin” projesine kimler destek veriyor? - Projemize destek veren çok önemli ve değerli isimler de var: Projeye Sitare Akdilek’in öncülüğünde Arzu Sabancı, Burcu Hanif, Cansen Kut, Elif Gönlüm, Işıl Reçber, Revna Demirören, Tuğba Jabban ve Zeynep Üstünel gibi cemiyet hayatının tanınan isimleri destek verdi.

18 / marketing europe & anatolia




Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com

Robotlar yarışıyor... Sıradışı teknolojilerin kullanıldığı, akıl almaz becerileri olan robotların olduğu bilim kurgu filmlere bayılıyorum. İlk olarak Star Wars filmi ile robotlarla tanıştım diyebilirim. Görünüm olarak termosifonla düdüklü tencere arası bir şekle benzeyen robot R2-D2, dünyanın en tanınan robotlarından biridir heralde. Bilgeliği ve şirinliği ile kendine has bir hayran kitlesi oluşturan R2-D2, yürürken çıkardığı dui dui gibi tuhaf sesiyle de hafızalarımıza yer etmiştir. Sonraki dönemlerde insan formundaki Terminatör, Robocop gibi kurtarıcı robotlarla tanıştık. Yıllar içinde insanlarla, robotların savaşını konu alan filmler oldukça arttı ve çok iyi gişe yaptı. Beni en çok etkileyen robotlardan biri, teknoloji ve duyguları çok güzel harmanlayan, filme de adını vermiş olan "Chappie". "Çelik Yumruklar" (Real Steel) filmindeki dövüşçü robot Atom da güzel bakışları ve sahibi Max ile yaptığı dans sahnesiyle içimi ısıtan diğer bir robot karakter. İki film de muhteşem. Şimdiye kadar izlemediyseniz mutlaka izleyin derim. Bu kadar film muhabbetinden sonra, artık reklamlardaki robotlara geçiyorum :) Arçelik'in sevimli robotu Çelik'in 2002 yılındaki ilk seslenişini hatırlıyor musunuz? "Ben Çelik, Arçelik, ya sen kimsin?" Bekçi Sırrı rolündeki Şafak Sezer'le birlikte rol aldığı reklam filmindeki bu sözlerle hayatımıza girdi. Dönemin Arçelik Genel Müdürü Nedim Esgin bir röportajında Arçelik'in yıllardır ürünleriyle, logosuyla herkese mal olduğunu söyleyip, "o kadar benimsendik ki yaptığımız önemli değişimler, elde ettiğimiz başarılar artık farkedilmiyor, tekrar farkedilmek için kurumsal kimliğimizi ve reklamlarımızı değiştiriyoruz" açıklamasını yapmıştı. Robot Çelik ve yeni logoya geçiş sürecini de ‘‘Bizim Arçelik'ten, Vay Be Arçelik'e geçmek’’ olarak tanımlayan Esgin, oldukça da haklı çıktı. Çelik evimizin, gönlümüzün şirin robotu olarak bizden biri oldu. En son olarak da Çeliknaz ile evlendi ve robotlar serisi reklamlarına aile olarak devam ediyorlar. Çelik beyaz eşya sektöründe tek başına at koştururken

( kelebeğin fırtınası) bir gün aniden karşısına bir "Dost" çıktı. Vestel'in "Dost' teknoloji" mottosuyla harekete geçen robotları acaip etkileyiciydi. İri cüsseli, çok detaylı ve en önemlisi transformers mantığıyla şekil değiştirebilen bu robotlar gerçekten "vay be" dedirtmişti bana. Vestel ürünlerinin enerji ve su tasarrufu yaptığını, çevre dostu olduğunu çok güzel anlatmışlardı. Babalarının doğum gününü kutlamak isteyen çocukların buzdolabının kapağına video kaydettiği reklamı şahaneydi. Buzdolabı, bulaşık makinesi, televizyon gibi cihazların şekline dönüşebilen iri kıyım robotlara bakınca bizim bücür Çelik çelimsiz, niteliksiz gibi kaldı. Vestel, nedense bu robot rekabetinden çabuk sıkıldı ve robotlarını kısa zamanda rafa kaldırdı."Türkiye Vestelleniyor" kampanyasıyla bambaşka bir iletişim sürecine girdi. Sonuç olarak meydan yine bizim bıcırık Çelik'e kaldı :) Gel zaman, git zaman beyaz eşyacılardan sonra bankacılar da robotları keşfetti. İnsan formundaki robotlar yeterince kullanıldı, biz top gibi yuvarlak olan bişey yapalım diye düşünüp, Çelik'in sadece kafasını alarak Ugi'yi yarattılar. Bu benim görüşüm tabi. Ama lütfen siz de internetten Çelik görselini bulun, kulaklarını atın, yeşilimsi yapın, karşınıza çıkan Ugi mi, değil mi karar verin. Şekli şemali bir yana hiç kasmadan söylemem gerekirse ben hala tam olarak Ugi'nin ne olduğunu anlayamadım. Banka "Markanın yeni iletişim platformu".diye açıklıyor. Ama bu da pek bişey ifade etmiyor sanki. Reklamlarından anladığım tek konu cepten sesli olarak bankacılık işlemi yapmanıza olanak sağladığı. Belki çok işime yarayacak farklı işlevleri vardır, ama anlayamadığım için kullanamıyorum :) Ve sıradaki robotumuz Yapı Kredi Bankası reklamıyla karşımıza çıkan Gary! Film komik olmuş, ama YKB için ileri teknolojiyle hizmet sunan banka imajını yaratmış mı? Hayır! Yazıma son dönemin fenomen dizisi Mr Robot'tan hayat ve düzenle ilgili bir replikle son vermek istiyorum: "Bir adama silah verirseniz bir bankayı soyabilir, ama bir adama banka verirseniz dünyayı soyabilir" marketing europe & anatolia / 21


Reklam Dünyası

Türkan Şoray’ın gözleri Garanti’ye ilham verdi... Teknolojisiyle müşterilerinin hayatına değer katan Garanti Bankası, yeni hizmete sunduğu “Göz Tanıma ile Giriş” teknolojisini, Türkiye’nin en güzel ve buğulu bakan gözlerine sahip Türkan Şoray ile tanıtıyor. Garanti’nin yeni reklam filminde, Türk sinemasının efsane aktristi Türkan Şoray’ın herkesçe tanınan gözleri gibi, Garanti Cep’in de müşterilerini gözünden tanıdığı vurgulanıyor. “Göz Tanıma ile Giriş” teknolojisiyle Garanti Cep’e bir kez gözünü tanıtan müşteriler, sonraki her işlemlerinde, başka herhangi bir şifre veya parola sorgulamasına ihtiyaç duymadan, kolaylıkla giriş yaparak işlemlerini gerçekleştirebiliyor. Garanti’nin hayatı kolaylaştıran hizmetini Türkiye’nin en çok tanınan gözleriyle anlatan yeni reklam filmi, Alametifarika imzasını taşıyor.

SMG’nin özel gün anonsları satışları artırıyor... Sevgililer Günü, Anneler Günü, karne hediyesi, bayram alışverişi… Özel günlerde tüm markalar birbirinden avantajlı kampanyalar sunuyor ancak seçenek çok olunca, karar vermek zorlaşıyor. İşte tam bu noktada, mağaza içinde yükselen bir ses, kurtarıcı olabilir! Markaların 2017 yılındaki özel günlerde kullanacakları anonsları şimdiden planlamaları gerektiğini söyleyen SMG Yönetim Kurulu Başkanı Gül Gürer Alimgil, “Mağazaya gelen müşterinin o anda karar vermesini ve ürünü satın almasını sağlayan en etkili yol anonstur” diyor.Özel günlerde birçok marka kampanyalarını duyurmak için farklı mecralar kullanıyor. Sevgililer Günü’nde televizyondan billboardlara birçok yerde karşılaştığımız tektaş reklamları, Babalar Günü’nün yaklaşmasıyla birlikte yerini takım elbise ve saatlere bırakıyor. Ancak hediye almak 22/ marketing europe & anatolia

için bir alışveriş merkezine gittiğimizde, birbirinden cazip kampanyalar sunan markalar arasından seçim yapmakta zorlanıyoruz. Seçenek fazla olunca, ürünü satın almak için gerçekten ikna olmamız gerekiyor, peki ama nasıl? İşte bu noktada devreye anonslar giriyor. “Müşterilerin satın alma kararlarını anonslar belirliyor” diyen SMG Yönetim Kurulu Başkanı Gül Gürer Alimgil, özel günlerde anons kullanan markaların bir adım öne çıktığına dikkat çekiyor. Seslendirme sanatçılarından etkili anonslar Markaların kampanya ve etkinliklerini doğrudan iletebileceği, sosyal medya hesapları konusunda bilgilendirme yapabileceği anonsları, SMG’nin profesyonel seslendirme sanatçılarından oluşan ekibi hazırlıyor. Markaların hazır gönderdiği anonslar da, yayına eklenebiliyor. Anonslar, markanın istediği noktada, sıklıkta ve tarihte yayına alınıyor. Birden çok lokasyonu bulunan markalar için, her mağazaya ayrı anons yapılabiliyor. Personelin yayına müdahale etmesi istenmeyen sonuçlar doğurabileceği için, anons yayınlarının akışı, SMG yönetimi tarafından uzaktan erişimle gerçekleştiriliyor. Anons girdiğinde duran müzik yayını ise, anonsun ardından kaldığı yerden devam ediyor.


Reklam Dünyası

Yeni nesil reklamcılıkda Y ve Z kuşakları... Hızlı gelişim gösteren, eğitimde kendinden emin duruşları ve kendi disiplinleriyle benzerlerinden ayrılan Y kuşağı, yeni nesil reklamcılık sektöründe problem çözmede grup adaptasyonları ve hareket kabiliyetleri ile harika işler çıkarıyor. 21. yüzyılın dahi çocukları, diğer bir değişle Z kuşağı ise; üstün becerileri ve teknolojik gelişmelere jet hızıyla adapte olmalarıyla tüm sektörlere pozitif değer katıyor.Birbiriyle sinerji içerisinde olan Y ve Z kuşakları, günümüz reklamcılık anlayışıyla sektörün geleceğini belirliyor. Sektörün doğrularına hakim Y kuşağını, teknolojik bilgisiyle destekleyen Z kuşağı ile günümüz reklamcılık anlayışında da çok şeyin değiştiğini belirten Union İstanbul Ajans Başkanı Mehmet Erkmen, her zaman kreatif olmayı gerektiren bu sektör için şunları aktarıyor; “Dijital medyanın ortaya çıkması ve kullanımının artmasıyla reklamcılığın bir dönüşüm yaşadığı kesin. İnsanların değişen ihtiyaçlarıyla gelişen yeni nesil pazarlama stratejileri ise bu değişimi etkileyen en önemli unsuların başında geliyor. Bunları göz önüne aldığımızda reklamcılık sektöründe X kuşağı diye tabir edilen deneyimli insanları, en son bilgi ve beceri ile kendini geliştiren Y ve Z kuşakları yoğun şekilde destekliyor” dedi.

Erkmen, “Reklamın tarihsel geçmişine baktığımızda her biri bir kısa film niteliğinde olan reklamlarda ürün göz önünde tutulmaksızın markanın duruşuna ve karakterine dikkat çekiliyordu. Fakat Y ve Z kuşağının tüm sektörleri etkilemesiyle reklamcılık sektörü de değişti ve çekim dakikaları saniyelere düştü. Günümüzde bir marka, dijital dünyaya,dolayısıyla Y ve Z kuşaklarına reklam izlettirmek istiyorsa reklamın, 10 saniyeden daha uzun olmaması gerekiyor. Çünkü özellikle Y kuşağında olan, özgürlüğüne düşkün, marjinal, otoriteye meydan okuyan, teknoloji hayranı olan gençlerin bu özellikleri 21. YYde reklam sektörüne damga vurdu” diye açıkladı. Öte yandan markaların dikkat çekmek için diğer markalardan daha kreatif bir düşünceye sahip olması gerektiğinin altını çizen Union İstanbul Ajans Başkanı Mehmet Erkmen,bu dönüşümde markaların ve reklamcıların cesaretli olması gerektiği ve bu cesaret sayesinde dikkat çeken işlere imza atmaları gerektiğini belirtti

Ece Vahapoğlu, NestléPure Life için koşacak... 12. kez koşulacak Runatolia Maratonu’nun resmi su sponsorluğunu bu yıl 4’üncü kez NestléPure Life üstlendi. NestléPure Life, bu yılki maraton sponsorluğu kapsamında yeni marka yüzü Ece Vahapoğlu’nun katılımıyla bir etkinlik düzenleyecek. Ece Vahapoğlu, 2015 yılından bu yana katıldığı maratonda 10 K parkurunu bu yıl NestléPure Life için koşacak. Runatolia Maratonu, 5 Mart’ta Antalya’da gerçekleştirilecek. Maraton sonrası esneme egzersizleri Ece Vahapoğlu’ndan Runatolia Maratonu kapsamında koşunun tamamlanmasının ardından Ece Vahapoğlu liderliğinde esneme egzersizleri yapılacak. Wellness Eğitmeni Vahapoğlu, maraton sonrası kas zedelenmelerinin önüne geçmek için katılımcılara önerilerde bulunacak. Chill-out alanında gerçekleşecek etkinlik tüm maraton katılımcılarına açık olacak. NestléPure Life, sağlıklı beslenme ve su tüketimini yaygınlaştırmak, hareketi teşvik etmek amacıyla sürdürdüğü Hareket Zamanı projesi kapsamında Runatolia, İstanbul Maratonu ve İstanbul Yarı Maratonu gibi etkinliklere destek vermeyi sürdürecek.

marketing europe & anatolia /23



Köşe Kübra Nebioglu / nebioglukubra@gmail.com

( satır ) ayracı

Bizim genetiğimizde tarhana çorbası var :)... Evet evet bildiğiniz tarhana :) hani evde beyaz beyaz torbalar içinde saklanan, her derdimize deva, hastalıklara çare, hem karnımızı doyuran hem tadı damakta kalan cinsten:) Şöyle anlatayım ben size; 14 şubat haftası ilk defa yurtdışı seyahatimi gerçekleştirdim. Turistik amaçlı gittiğim bu ilk gezimde eşimin “Gitmeyeni dövüyorlarmış..:)”dediği Barcelona’nın 14-18 Şubat tarihleri arasında deyim yerindeyse altını üstüne getirdik. En az maliyetle yapılabilecek maksimum faaliyeti yaptık diyebilirim. Amacım gezi yazısı yazmak olmamakla birlikte dört günlük mecaramızı çok hızlı bir şekilde sizlere özetlemek istiyorum. Otelimiz Hotel Gaudi, Barcelona’nın en kalabalık caddelerinden biri olan La Rambla caddesinin üzerinde, Palau Guell müzesinin tam karşısındaydı. Zaten en büyük şansımızda otelimizin herşeyin ve heryerin ortasında olması ve görece temiz ve düzenli olmasıydı denebilir. İlk günden Bus Turistic’i keşfettik, Türkiye’de sürekli gördüğüm ama bir kere bile deneyimlemediğim bu turist otobüsleri ile şehr-i keşif harika oldu diyebilirim. Çok kısa sürede tüm keşif duraklarımızı belirlemiş olduk. İlk gecemizi sevgililer gününde El Tablao de Carmen’de harika bir filemenko gösterisini izleyerek geçirdik. Ben ablalara abilere bayıldım, ayakta alkışladım herkes bana garip garip bakıp durdu. Ertesi sabah itibariyle ilk önce Montjuic dağında, Barcelona’nın tepesindeki görkemli Katalunya Ulusal Sanat Müzesi’ni gezdik. Ardından bindik otobüse koskocaman ve harika bir hayvanat bahçesine gitti. Böylelikle ilk filimi, boğa yılanımı, hipopotamımı canlı kanlı görmüş oldum :) Tavus kuşlarının yemek yiyen ailelerin arasında nasıl gezdiği ve kimsenin de bu hayvanlara dokunma gibi bir girişimde bulunmadığı bir görseniz şaşar kalırsınız. “Türkiye’de olsa neler olurdu acaba?” diye düşünerek ayrıldık. Günün son saatlerini Picasso müzesinde geçirdik ve son durağımız içine giremesekte harika kokular aldığımız Xocolata Müzesi oldu. Ertesi gün serüvenimiz görkemli Sagrada Familia’da başladı. Gerçekten görkemli bir yer burası. Gaudi’ye hayranlık duymanıza sebep. Buranın tam şokunu atamamışken kendimizi Park Guell’de bulduk. Hava nasıl mis, nasıl güzeldi anlatamam. İyiki de böyleydi çünkü böylelikle o mozaiklerin renklerini ve bir masal diyarındaymış hissimin asla aklımdan çıkmayacak olmasına çok seviniyorum.İkinci günümüzün son saatlerini Camp Nou’da geçirmek ve oradaki atmosferi solumak

çok enterasandı. Son günümüzün ilk durağı ise harika bir deneyim yaşadığım ve çok eğlendiğim Museu de Cera’ydı. Hareketli ve farklı komseptler ile gruplandırılmış balmumu heykellerinden oluşan bu müzede korku dolu anlar yaşadık ama çok çok eğlendik :) Kristof Kolomb Heykeli’ne çıkıp tüm Barcelona’yı panaromik bir şekilde izlediğimiz, Katalonya Tarih Müzesi’ni gezdiğimiz ve birde kocaman bir akvaryum ziyaret edelim dediğimiz bu günün ardından bacaklarımı hissetmediğim doğrudur :) Gezdiğimiz gördüklerimiz sizin olsun neler yedik içtik dersek :) ; yemek serüvenimizde sabahları güne otelde beklentimizi pek karşılamayan kahvaltımızı ederek başladık, “Dışarıya yemek çıkarılmaz” tabelalarının önünden geçirdiğimiz kruvasanlar ve ekmek arası peynir sandviçler de öğlen atıştırmalıklarımız oldu. Çünkü hem paramızı hem de midelerimizi Hard Rock cafe’nin atmosferine, El Xampanyet’te ev yapımı cava ve harika tapaslara, La Fonda’da mürekkep balık ve kalamarlı black rice Paella’ya, Granja La Pallaresa’da Churros’a saklamıştık. :) Hikaye bu ya en olmayacak şey oldu ve son akşam benim canım bir mercimek çorbası çekti ki anlatamam. İçimde sonsuz bir çorba özlemiyle İstanbul restaurantı diye adlandırılan bir kebapçının önünde bulduk kendimizi. Yunus kapıdaki abiye “Mercimek çorbası var mı?” diye sorunca, hintli bir aksan ile; “Var abi, çorba var, döner var, kebap var...” diye bir cevap almak hoşumuza gitti :)ama ne yazıkki dükkanın içerisini görünce çorba özlemimi İstanbul’da gidermeye karar verdim. Sonuç olarak ertesi gün kendimi gecenin bir yarısı İstanbul’da ezogelin çorbası içerken buldum. :) Çok sevdiğim arkadaşım Sinem Otyem’e gurbette 4. günde nasıl çorba içmeyi özlediğimi anlatınca da işte bu harika yorumu aldım; “Kızım bizim genetiğimizde Tarhana var!” Çok eğlendim çok güldüm, ironisi çok güzel değil mi? Evet bizim genetiğimizde Tarhana var. İmece usulü yemek yapmayı severiz biz, en güzel lezzetleri saklarız, kuruturuz sonra daha da çoğalsın diye elimizde olanı birbirine karıştırırız. Daha da lezzetli olsun diye baharatlandırırız. Bazen içimizi yaksın gözlerimizi yaşartsın mikropları öldürsün diye acıyı basarız, içince genzimiz yansın içimiz ısınsın diye bol bol kaynatırız. Öyle güzel birşeydir ki yarattığımız bu karışım, onu çok uzun zaman saklar, herkesle paylaşırız, ta ki güneş tekrar içimizi ısıtana kadar... Sevgiler...

marketing europe & anatolia / 25



Kampanyalar

O büyük “An”ı yakala...

Şahika Ercümen, reklamda dev bir mitolojik karakter gibi gösteriliyor. Greenbox, üç boyutlu modelleme ve kaynaştırma (compositing) tekniklerinin kullanıldığı filmde Quantum’un farkını gösterme, büyük hedefler koyma ve özgüven konularında ilham verdiği mesajı da veriliyor. Quantum, bu reklam filmiyle insanlara içlerindeki devi uyandırmaya çağrı yapıyor. Çekimleri bir gün süren filmde toplamda 25 kişi çalıştı.

Kampanya Künyesi Reklamveren: Quantum Saat Reklamveren Yetkilisi: Ayşegül Gönültaş Reklam Ajansı: Lemonade ‘Refreshing Ideas’ Yaratıcı Yönetmen: Deniz Tokcan Reklam Yazarı: Ezgi Yener Sanat Yönetmeni: Emre Yusufi Müşteri Grubu: Ebru Narin Yapım Şirketi: İstanbul Film Prodüksiyon Prodüktör: Cem Topraklı Medya Planlama: Medyacızade Mecra :TV, Sinema, Açık Hava, Radyo, Dergi , Gazete, Dijital

marketing europe & anatolia / 27


Kampanyalar

#anı biriktir...

MullenLowe İstanbul, Türkiye’nin en sevilen deterjan mar- çocuklar için ne kadar önemli olduğunu anne ve babalakası OMO için anne ve babaları düşündürecek bir sosyal ra bir kez daha kanıtlıyor ve onları anı biriktirmeye davet deneye imza attı. ediyor. Deneyde anne-baba ve çocuklara aynı soru soruldu: Birlikte en mutlu olduğunuz anınız hangisi? Anne ve babalar, çocukları için yaptıkları “büyük” jestleri tarif ederken; çocuklar, anne ve babalarıyla yaşadıkları “küçük” anlardan bahsederek ailelerini şaşırttı. Yıllardır “kirlenmek güzeldir” diyen ve çocukların kirlenerek öğrendikleri anların değerini vurgulayan OMO, bu anların

Bitmeyen aşk...

Kampanya Künyesi Reklamveren: UNILEVER / OMO Reklam Ajansı: MullenLowe İstanbul Yapım Şirketi: Dinamo Yönetmen: Kuntay Alpman Post Prodüksiyon Stüdyosu: İmaj

Familia’nın Pompomgiller’i, bu sefer hem güldürüp hem duygulandırıyor. Markanın en yeni ürünü “Jumbo Kağıt Havlu” için çekilen reklam filminde, mutfakların kraliçesi kadınların mutfaklarına kağıt havlu dayandıramama konusu mizahi bir şekilde işleniyor. Filmde ayrıca, “Jumbo Kağıt Havlu” ürününün kolay kolay bitmemesi vurgulanırken Anne Pompom’la Baba Pompom’un bitmeyen aşklarına da eğlenceli bir gönderme yapılıyor. Reklam filmi, Vietnam reklam ajansı ve Animasyon Cumhuriyeti’nin ortak yapımı olarak izleyicilerin karşısına çıkıyor. Kampanya Künyesi Reklam veren: Familia Reklamveren Temsilcisi: Simin Özkar, Ece Demirhan Uzun, Elif Okçuoğlu Reklam Ajansı: Vietnam Yaratıcı Grup: Selin Eror – Serim Poyraz Müşteri İlişkileri: Deniz Kavuk Jingle: Ses Sanayi

28 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Dur durabilirsen... ETİ Hoşbeş’in kışa özel yeni çeşitleri “Hoşbeş Tahin Kremalı Gofret” ve “Hoşbeş Sütlü Ballı Kremalı Gofret” dönemsel olarak tüketicilerle buluşmak üzere raflardaki yerini aldı. Bugüne kadar okulda, evde, ofiste, kısacası her yerde genç ve genç kalanların keyifli anlarının tamamlayıcısı olan ETİ Hoşbeş, durdurmama hissiyatını yeni tahin kremalı ve sütlü ballı kremalı çeşitlerinde de yaşatıyor. Kampanya Künyesi Reklam Ajansi: Being Çözüm Reklamveren: ETİ Reklamveren Yetkilisi: Zeynep Akyüz Öztürk, Seray Kocaemre Ürün: ETİ Hoşbeş Yaratici Ekip: Erce Ulusoy, Umut Esin, Soner Aslan, Pınar Kıral Marka Ekibi: Yusuf Ziya Erdönmez, Elif Bozkurt, Selin Gürgün Stratejik Planlama: Ahmet Yener, Deniz Atalay Prodüksiyon Şirketi: Depo Film

Bunlar olsa olsa filmlerde Olur...

Videolarda sigortanın gereklilik olduğu durumlarda sigorta yaptırmayan karakterler süper kahramanlar olarak konumlanıyor. ‘Sahip Olmadığın Süper Güçler İçin Endişelenme’ ve ‘Bunlar Olsa Olsa Filmlerde Olur’ temalarındaki videolar, günlük yaşamın akışında her an karşılaşabileceğimiz ancak başımıza gelebileceğine ihtimal vermediğimiz farklı senaryolar üzerinden sigortanın neden gerekli olduğunu anlatıyor.

Kampanya Künyesi Reklamveren: Aksigorta Reklamveren Temsilcisi: Esra Öge, Zeynep Melis Altıok, Ata Hascan, Alkım Saygın Reklam Ajansı: Jeton Kreatif Direktör: Tolga Akış Ajans Direktörü: Eylül Dölkeleş Gürevin Yaratıcı Ekip: Mutlu Çağlar Kale, Gülce Yılmaz

Aksigorta, ‘İyi düşün, iyi yaşa’ mottosundan yola çıkarak başlattığı sosyal medya kampanyasıyla, farklı alanlardaki sigorta ihtiyacına dikkat çekmeyi ve bu konuda farkındalığı artırmayı hedefliyor. 1 Şubat’tan itibaren sosyal medya kanallarında başlayan kampanya, farklı senaryolarla viral etki yaratmayı amaçlıyor. Aksigorta’nın “Süper Güçler” sosyal medya kampanya- Müşteri İlişkileri: Seyhan Halim sı, 1 Şubat’tan itibaren Facebook, Twitter, Instagram ve Prodüksiyon Şirketi: Jeton Tv Youtube’da kullanıcılarla buluşuyor. Viral etki oluşturarak Prodüksiyon Sorumlusu: Burak Yavuz sigorta ihtiyacı ve yararları hakkında farkındalığı geliştirmeyi amaçlayan kampanya eğlenceli videolardan oluşuyor.

marketing europe & anatolia / 29


Kampanyalar

Dimes kış filmi... Özyıldırım, Burcu Karadayı Gülşen, Merve Güven, Serkan Oğuz, Ayşenur Küçüksipahi Reklam Ajansı: Reklamania Yaratıcı Grup: Yalkın Yel, Görkem Sofuoğlu, Barış Onur Deniz Müşteri İlişkileri: Simge Hekimgil Ajans Prodüktörü: Yalkın Yel Yönetmen: Görkem Sofuoğlu Post Prodüksiyon: Özkan Aksular Kullanılan Mecra: İnternet

DİMES için, dijital mecralar ve sosyal medyaya özel olarak Reklamania Reklam Ajansı tarafından hazırlanan ve Dimes’le yaz rotalarını #KesfeBasla yaz filminin devamı niteliğinde olan ‘DİMES Kış Filmi’, bu bakış açısıyla hazırlanan somut projelere bir örnek oluşturuyor. Kampanya Künyesi Reklamın Başlığı: Dimes Kış Filmi Reklamveren: Dimes Reklamveren Temsilcileri: Duygu Süleymanoğlu, Ezgi

Sevmek sana yakışıyor... Media Markt, yılın en sevgi dolu günününde tüketicilerin yüzünü güldürmeye devam ediyor. Bu özel günde sevdiğine hediye almak isteyenler için pek çok seçenek sunan Media Markt, klişe hediyelere karşı teknolojik yenilikçi hediye alternatifleri sunuyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Media Markt Türkiye Reklamveren Yetkilileri: Çağanur Atay Uçtu, Sinem Öztürk, Gözde Yalçın, Selen Bekiroğlu, Sermin Akyıldız Reklam Ajansı: Manajans JWT Kreatif Direktör: Kaan Ertuz Ajans Prodüktörleri: Ahmet Bayık, Çağrı Erdoğan, Zeynep Türkmen Yaratıcı Ekip: Fırat Yıldız, Semih Türkmen, Umut Akkan, İzzet Seni, Batın Küçükdoğan Marka Yöneticisi Ekibi: Fulya Özarı, Didem Kurt, Nuran Rona, Nazlı Orhon

30 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Çok şey için bir A yeter...

Kampanya Künyesi Reklamveren: Samsung Ürün: Galaxy A Reklamveren Temsilcileri: Ömer Barış Gökpınar, Burak Destici, Volkan Akyüz, Gökhan Alacahanlı, Erhan Tezakar, Roza Saygılı, Ayşenur Özbekli Reklam Ajansı: Cheil Worldwide Turkey Kreatif Direktör: Cihan Kavaklıpınar Kreatif Ekip: Mert Bitmez, Orhan Özdemir, Ezgi Hindistan, Selim Küçükkutlu, Sertaç Çakır Proje Direktörü: Mehmet Özkanoğlu Müşteri İlişkileri Ekibi: Selen Keskin, Eren Erenler Dijital Ekip: Doruk Bayer, Taylan Uztürk

Samsung,Galaxy A Sevgililer Günü reklam filminde, sevgililerin “Ya aldığım hediyeyi beğenmezse?” endişesine mizahi bir yolla yaklaşıyor.“Sevgilini Mutluluktan Uçur” filminde Samsung, “Çok şeye gerek yok, bir A yeter” diyor. Hakan Meriçliler’in rol aldığı reklam filminde; arkadaşlarının başından geçen başarısız hediye hikayelerini anlatan bir kadın ile karşısında kabusların en Stratejik Planlama: Etel Aseo büyüğünü yaşayan erkek arkadaşının hikayesini anlatılıyor. “Çok şey için bir A yeter” sloganının kullanıldığı reklam filminin2 gün süren çekimlerinde Hakan Meriçliler’in oyunculuğu ön plana çıktı. Prodüksiyonunu Hacıyatmaz Film’in gerçekleştirdiği reklam filmi, Cheil Worldwide Turkey ile hazırlandı.

Bi’çay daha?...

Lipton, “Bi’ Çay Daha?” reklam kampanyasına kar nedeniyle yolları kapanan köyleri ziyaret ederek devam ediyor. “Köy Yolları” isimli yeni reklam filminde, kapalı yolları açan yerel yönetimlerlebirlikte köylere ulaşan Lipton, köy sakinlerine sıcacık çay ikram ederek; içleri ısıtıyor, yüzleri güldürüyor. Kampanya Künyesi Reklamın başlığı:Lipton Köy Yolları Reklamveren:UnileverLipton Reklamveren yetkilisi: Gamze Öztoygar, Kaan Camgöz, Umut Ergün, İpek Bayar, Merve Akbıyık Reklam ajansı:Fikr’et Yaratıcı grup: Gökçen Yücel, Gökhan Yücel, Gizem Cansu Horoz Stratejik planlama ve müşteri ilişkileri: Göktuğ Yücekul Yapım Şirketi: Kala Film Yapımcı: Hazer Baycan, Serkan Tırmık Yönetmen: Serter Tırmık Müzik: Rahman Altın Post Prodüksiyon Şirketi: ABT

marketing europe & anatolia / 31


Kampanyalar

Kalitede ortak tercih Filiz... Türk mutfağının 50 yıla yakın süredir vazgeçilmez lezzeti Filiz, yeni reklam filmini yayınladı. Anne ve kızı arasında, makarna tariflerindeki geleneksel ve modern tarzda farklılıkların anlatıldığı reklam filminde, nesillerin ortak tercihinin Filiz olduğuna dikkat çekiliyor Kampanya Künyesi Reklamveren: Filiz Reklam Ajansı: Y&R İstanbul Yönetici Kreatif Direktör: Ayşe Aydın Erdoğan Yaratıcı Grup Başkanı: Mustafa Özmal Yaratıcı Ekip: Merve Tozanlı, Melik Atalay, Tamer Kılıç Grafik: Ömer Özduygu Müşteri İlişkileri: Begüm Cillov Kılıç, Cansu Çelebican, Çiçek Tuyun, Enver Gülpınar Stratejik Planlama: Emre Perçin, Yeda Beraldo, Dilek Terliksiz Prodüksiyon Ekibi: Deniz Kunkut, Pelin Güneş, Hulusi Aktaş Yapım Şirketi: PToT Post Prodüksiyon: 1000 Volt

Bioderma Türkiye... SensibioH2O Misel Solüsyon’un çekim gücüyle makyajı ve kiri mıknatıs gibi kendine çektiğini etkili bir görsellikle anlatan filmde,ürünün hassas ciltlere bile zarar vermeden derinlemesine temizlediğinin altı çiziliyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: LaboratoireBioderma İstanbul Reklamveren temsilcisi: Bayram Kaymak, Tuğçe İkiş, Gizem Ensari, Ediz Nahit Çelikkılıç Reklam Ajansı: Vietnam2.0 Kreatif Direktör: Tibet Sanlıman Yaratıcı Grup: Selin Eror, Serim Poyraz Müşteri İlişkileri: Ersin Çetinkaya Ajans Prodüktörü: Tuse Tamer Yapım Şirketi: 2012 I Kozmik Film Yönetmen: Ali Ata Akel Yapımcı: Gamze Yavuz- Ömer Özyılmazel Post Prodüksiyon: ABT

32 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Parmak ısırtan lezzet...

KFC Türkiye’nin yeni ürünü Tavuk Pilav’ın reklam filmi yayınlandı.‘Hiçbir şeyi takmayan’ bir gencin işe perde takarak başlayıp tüm gün annesine yardım ettikten sonra kendini ödüllendirmesini esprili bir dille anlatan reklam filminde, KFC Türkiye’nin yeni sloganı “Parmak ısırtan lezzet” bir kez daha vurgulanıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: KFC Türkiye Reklamveren yetkilileri: Zeliha Şener, Mert Yener, Damla Günay, Kardelen Zengin, Bengisu Gürbüz Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Executive Kreatif Direktör: Gökhan Erol Kreatif Direktör:Erdem Köksal Yaratıcı Ekip: Hakan Bıçakcı, Cihan Eryılmaz, Ece Gönenç, Fatma Öcal Marka Ekibi: Elif Önen Sakin, Zeynep Kızılcan, İltan Gözen Stratejik Planlama Direktörü: Canan Pehlivanoğlu, Arda Sesli Prodüksiyon Şirketi: PtoT

Fiat Egea...

Leo Burnett İstanbul’un hazırladığı ve Fiat Egea’nın liderliğe ezber bozan bakış açısını gözler önüne seren yeni reklam filminde, Sedan, Hatchback ve Station Wagon modelleri birlikte yer aldı. Kampanya Künyesi Reklamveren: FIAT Reklam Ajansı: Leo Burnett İstanbul Reklamveren Temsilcisi: Melike Güleli, Berk Arı, İpek Mete

Kreatif Direktör: Oktar Akın Kreatif Ekip: Evren Dinler, Ali Bozkurt, Sedat Potur, Ahmet Yacel, Gökhan Dinler, Ender Kuşkıra Ajans Başkan Yardımcısı: Roda Sezer Müşteri İlişkileri: Elif Azaklı Alaz, Sıla Çavuşoğlu, Bengi Ceren Özkoca Ajans Prodüktörü: Sevinç Metuçin Öktem, Canan Polat Stratejik Planlama: İsmail Seval, Bengü Çimendağ Müzik: Jingle Jungle

marketing europe & anatolia / 33



Gezi

Küba, Havana... 3 yıldır hayalini kurduğum, Che’ nin ve Castro’ nun efsane ülkesi, Küba. Kapitalizme meydan okuyan, herkesin eşit şartlara sahip olduğu, herkesin eşit şartlarda eğitim aldığı, rengarenk evlerin ve otomobillerin olduğu, efsane ülke.

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com 3 yıldır hayalini kurduğum, Che’nin ve Castro’nun efsane ülkesi, Küba. Kapitalizme meydan okuyan, herkesin eşit şartlara sahip olduğu, herkesin eşit şartlarda eğitim aldığı, rengarenk evlerin ve otomobillerin olduğu, efsane ülke. Bu yaz sonu, bir kaç arkadaş kafaya koyduk, Küba’ ya gideceğiz. Bir gün oturduk, açtık uçak biletleri satan web sitelerini, Küba biletlerine bakıyoruz. Baktık ki en uygun bilet, Aeroflot hava yollarında. Bilet alalım mı, alalım. Hayalimiz ya, aldık biletleri neticede. İstanbul - Moskova, Moskova - Havana aktarmalı. 4 + 12 saatlik uçak yolculuğu. Artık THY de Küba’ya uçuyor, hem de direk. Onu da tercih edebilirsiniz. Ama aklınız varsa Küba’ya gitmeyin :( Biletler hazır. Sıra geldi gezi rotası oluşturmaya. İnternetteki bütün gezi yazıla-

koltuklardan, geniş mesafesi olan koltuklar verdiler. Ön sıralarda oturduğum için uçaktan çabuk indim ve pasaport kontrole gittim. Sorunsuz bir şekilde işlemleri halledip, bagaj alım bölümüne geldim. Şans bu ya en önce bizim bavullar çıktı. Bavulları aldım, arkadaşları bekliyorum. Biz Küba seyahatine 4 kişi çıktık. Bir evli çift (kuzen), bir de gezi arkadaşım Nilüfer :) Bizimkiler pasaport kontrolden geçerken seyahat sigortası sormuşlar. Normal şartlarda vize alırken böyle bir şey talep edilmiyor. Ama havaalanında kafalarına göre talep edebiliyorlar. Neyse ki çalıştığımız şirket 1 yıllık seyahat sigortası yapmış, biz de onu yanımıza almıştık. Ne olur ne olmaz diye. Arkadaş onu göstermiş ve geçmişler pasaport kontrolden. Ama yanıma gelmeleri çok uzun sürdü :(

rı okundu, notlar alındı. Rota belli oldu. Havana, Vinales, Cienfuegos, Santa Clara, Trinidad, Havana. Okuduğumuz tüm gezi yazılarında, Küba’nın muhteşem bir yer olduğundan bahsediyor, herkes. Dansın, romun, puronun ve devrimin ülkesi. Gün geldi, bavullar hazırlandı ve yola çıktık. İnanılmaz heyecanlıyız. 4 saatlik Moskova uçuşu, 2 saat bekleme ve ardından 12 saat daha, Havana’dayız. Benim kardeş, THY çalışanı o yüzden ben indirimli bilet alıyorum. Check in yaparken de jest olsun diye ön

Hepimiz bir araya gelince, bavulları alıp dışarı çıktık. Taksiye binip kalacağımız yere gideceğiz. Kuzen para bozdurmaya gitti, biz de onu bekliyoruz. O sırada Türkçe konuşan birilerini duydum. Hemen yanına gittim. 11 yıldır orada yaşayan bir Türk arkadaş, rehberlik yapıyormuş. Biz de muhabbete daldık hemen.Sonuçta da bizi Havana’ya götürmesi için taksi ile anlaşmasını sağladık. Kalacağımız yer, eski Havana. Taksi şöförü, 25 cuc’a götüreceğini söyledi. Hemen valizleri yükledik arabaya, araba 60’lı yılların Chevrolet’i. Çok şık ama marketing europe & anatolia / 35


Gezi

çok pis :( Biz, bir heyecan doluştuk arabaya, heyecan diz boyu. Küba’dayız, boru mu :) Eski ve rengarenk evlerin arasından, Devrim Meydanı’nda geçerek, eski Havana’ya vardık. Taksici kalacağımız evi buldu ve durdu. Eşyalarımızı indirdi ve biz de anlaştığımız üzere 25 cuc’ u abiye uzattık. Ama abi parayı kabul etmedi, 35 cuc istedi. 25’ e anlaştığımızı söyledik.İngilizce’de bilmiyor. O İspanyolca söyleniyor biz Türkçe. Telefonla bizi taksiye bindiren abiyi aradı, söylendi de, söylendi. Ama biz inat ettik, 30 cuc verdik. En sonunda 5 cuc’ tan vazgeçip, bindi arabaya gitti. Birinci dersi öğrendik. Pazarlık yaparken mutlaka bir kağıda, anlaştığınız rakamı yazıp gösterin ve öyle onay alın. Sonra çıkarıp gözüne sokma şansınız olur :) Neyse dedik, moralleri bozmayalım. Kalacağımız evin kapısındayız. Bastık zile, girdik içeri. Havana 3 ana bölgeye ayrılıyor. Havana Vieja yani Eski Havana, Centro Ha36 / marketing europe & anatolia

Eski ve rengarenk evlerin arasından, Devrim Meydanı’nda geçerek, eski Havana’ ya vardık.

bana yani Havana Merkezi ve Vedado yani daha modern ve yeni olan bölge. Bizim ev, eski Havana’ da yer alıyor. Eski Havana’ da evler genelde bitişik nizam. Hepsinin tavanları çok yüksek. Evin girişleri ve pencereler boydan boya demir parmaklıklarla kaplı. Demir parmaklığı olmayan ev yok. Güvenlik sıkıntılı olsa gerek. Evlerin ön cepheleri genelde dar ama arka taraflarında avluları veya terasları var. Bizim konaklayacağımız evin de ön cephesi oldukça dardı, o yüzden biraz hayal kırıklığına uğradık. Fakat içeri girince avlu ve üst katları görünce moralimiz düzeldi. Evin sahibi (artık ev değil casa diyeceğim, çünkü oradaki konaklama yerlerine casa diyorlar ), pasaportlarımızı alıp kayıtlarımızı yaptı sonra da odamıza çıktık. Odaya çıkınca bizim suratlar düştü. Dışarıya bakan pencere yok. Pencereler avludaki boşluğa bakıyor. Oda inanılmaz eski. 60’ lı yılların mobilyaları var. Duvarların her biri başka renk. Oda değil tabut sanki. Neyse ki temiz. Fazla oyalanıp moralleri bozmadan dışarı çıkmaya karar verdik. Sonrasını anlatmadan bir şeyden bahsetmek istiyorum.


Gezi

Biz evleri Airbnb’ den bulup kiraladık. Ev kiralarken kaç kişi olduğunuzu ve kaç gece kalacağınızı yazıyorsunuz. O da size fiyat bilgisi veriyor. Ama biz ev seçerken 2 oda, 2 banyo ve özel oda veya ev şeklinde filtre koyduk. Müsait olan seçeneklerde de konaklama şekli belirtiliyor. Birinci odada çift kişilik yatak, ikinci odada 2 tek kişilik yatak vs gibi ayrıntılar yazıyor. Eski Havana’ da kalacağımız casa’ nın adı Hostal S. Cristobal - 7 rooms in Old Havana. Airbnb üzerinden 2 gece, 2 oda olarak ödeme yapıp, evi kiraladık. Airbnb’ den onay maili geldi. Aradan bir zaman geçti, evsahibinden mail geldi. Ödediğiniz para sadece 1 oda için geçerli. İkinci oda için tekrar ödeme yapmanız gerekiyor, diyor. Ama seçim yaparken 2 oda görünüyor. Vazgeçip başka ev kiralayalım dedim ama vazgeçince de para iadesi yapmıyor. Resmen kucağa oturtuyor, sizi. Şikayet etmek için Airbnb’ nin iletişim mailini aradım ama bulmak ne mümkün. Ancak yardım masasına yazıyorsunuz, o da uzay boşluğunda kayboluyor. Airbnb de bu sahtekarlığa göz yumuyor. Baktım işin içinden çıkamıyorum, bari 1 gece için 2 oda olsun, sonra bakarız çaresine

Ellerimizde fotoğraf makinaları düştük eski Havana sokaklarına. Casa’dan çıkıp dümdüz yürümeye başladık dedim. Tabii bunu Airbnb üzerinden yazınca, sonra ev size diyor ki, siz zaten böyle istemiştiniz. Kısacası Airbnb’ ye elinizi verince kolunuzu kaptırıyorsunuz. Özetle, Airbnb’ den uzak durun. Casaparticular candır :) Buyrun bu da link’i http://www.casaparticularcuba.org/ Airbnb uyarısını da yaptıktan sonra gezimize dönelim. Ellerimizde fotoğraf makinaları düştük eski Havana sokaklarına. Casa’dan çıkıp dümdüz yürümeye başladık. Bu aradada etrafa bakınıyoruz, para bozduracak yer var mı diye. Ama yokmuş :( Aklınızda bulunsun, para bozdurmak için çok fazla yer yok (casa de cambio). Olanlarda da çok fazla sıra oluyor. O yüzden en iyisi havaalanında bozdurmak.Ya da ATM’

den, kartınızla para çekebilirsiniz. Ama o zaman da banka komisyon alıyor. Etrafa bakına bakına yürürken epey kalabalık bir sokağa çıktık. Meğerse o sokakta “La Bodeguita del Medio” varmış. Bir zamanlar Ernest Hemingway takıldığı, favori mekan. Mekan çok minicik. Neredeyse oturacak yer yok. Ama içi ve sokak oldukça kalabalık. Herkes Daiquri içip fotoğraf çekiyor. Daiquri, rom, limon suyu ve bal ile yapılan bir içki. Ama Küba’ da bal yerine genelde şeker kullanılıyor. Biz Daiquri içmedik ama fotoğraf çekip yolumuza devam ettik. O yol bizi Plaza de la Catedral’ e çıkardı. Bu büyük meydanda katedral ve müzeler var. Meydandaki katedralin adı, San Cristobal de la Habana. Meydan’ da bir sürü turist vardı, fotoğraf çekip, meraklı gözlerle etrafı inceleyen. San Cristobal de la Habana Katedrali, adada bulunan 11 Roman Katolik kilisesinden biri. 1977 yılında tamamlanan kilisenin için kısmındaki duvar ve kolonlar, Meksika Körfezi’ nden getirilen mercanlarla yapılmış. Barok tarzında inşa edilmiş olan bu katedralle, aynı ismi taşıyan puro markası da var. Meydanda, katedralin yanı sıra, Kont marketing europe & anatolia /37


Gezi

Lombillo’ nun bugün müze olarak kullanılan sarayı (Palacio del Conde Lombillo), Museo de Arte Colonial (Colonial Art Museum) ve Palacio de los Condes de Casa Bayonavar. Biz de meydanda dolaşıp, epey fotoğraf çektikten sonra sahile doğru yola koyulduk. Yürüdüğümüz yol bizi kaleye yani Castillo de la Real Fuerza’ ya götürdü. Bu bölgede de Arkeoloji Müzesi (Museo de Arqueología), Segundo Cabo Sarayı (Palacio del Segundo Cabo) ve tabii ki kale bulunuyor. Fakat biz bunların hiç birinin içine girip dolaşmadık çünkü bize bir şey ifade etmedi. Küba o kadar eski ki, içinde, etrafta gördüğümüzden farklı bir şey göremeyeceğimizi düşündük. Segundo Cabo Sarayı (Palacio del Segundo Cabo), 1770 yılında, İspanya Kralı tarafından, postahane olarak yaptırlmış. İspanya’ nın İbero - Amerikan kolonileri içindeki tüm posta iletişiminden sorumlu merkezmiş bir zamanlar. 1820’ de ise ordu karargahı olmuş, 38 / marketing europe & anatolia

O yol bizi Plaza de la Catedral’ e çıkardı. Bu büyük meydanda katedral ve müzeler var.

ardından da ismini aldığı, 1.Kaptan Segundo Cabo’ nun resmi ikametgahı olmuş. Bağımsızlıktan sonra, 1902’ de Cumhuriyet Senatosu ve daha sonra Yüksek Mahkeme olmuş. Son yıllarında ise Instituto Cubano del Libro (devlet tarafından yönetilen ve edebiyata teşvik eden bir kurum) olarak hizmet yapmış. 2012’den bu yana da restorasyondaymış. Avangard kültür merkezi olarak yeniden açılması bekleniyormuş. 1558 yılında yapılmaya başlanan ve 1577’de tamamlanan, Castillo de la Real Fuerza’nın avlusu, toplarla. Asma köprünün ardında, kale, Havana’nın en iyi müzelerinden biri olan Museo de Navegación’ı barındırıyor. Bu müze, model gemileri içeren müthiş bir koleksiyona sahip. 1769’ da Havana’da inşa edilen ve 1805’ de Tragalgar Savaşı sırasında batan Santisima Trinidad gemisi de bu modeller arasında. Müzede ayrıca batan gemilerin hazineleri de sergileniyor. Buraları da dolandıktan sonra, Atatürk büstünü görmek için sahilde heyecanla yürümeye koyulduk. Çok geçmeden de büstü gördük. Yanlız büst bizi hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü şimdiye


Gezi

kadar okuduğum gezi yazısı ve gezi programlarında, sadece Atatürk büstü varmış gibi bir izlenim veriliyor. Oysa ki orada başka liderlerin de büsteleri var. Tsunenaga Hasekura ve Rabindranath Tagore’ nin büsteleri de Parque Cespedes yer alıyor. O yüzden Küba’ lılara küstüm :( Atamızı saygıyla selamladıktan sonra Castillo de San Salvador de la Punta’ya vardık. Giovanni Baptista Antonelli tarafından tasarlanan kale, karşı kıyıdaki Castillo De Los Tres Reyes Del Morro ile birlikte Havana’ nın en önemli savunma kalelerini oluşturuyor. Bugün kaleden pek bir şeyler kalmamış olsa da kalenin tarihini, yapımını, deniz modellemesi ve sualtı arkeolojisi hakkında kalıcı bir koleksiyon sunan üç sergi salonuna ev sahipliği yapıyor. İkinci katta ise, birliklerin pisuarını ve tuvaletini drenaja bağlı olarak görebilirsiniz. Ana meydandaki çukur, modern sıhhi tesisat yolunda et-

Buraları da dolandıktan sonra, Atatürk büstünü görmek için sahilde heyecanla yürümeye koyulduk. Çok geçmeden de büstü gördük. kileyici bir adım :) Kaleyi de gezdikten sonra Paseo del Prado’ ya doğru döndük. Bu uzun cadde bizi El Capitolio’ ya götürecek. Cadde bir park alanı ile ikiye ayrılmış durumda. Bir taraf geliş, diğer taraf gidiş şeklinde. Cadde boyunca oteller, eski evler ve müzeler sıralanıyor. Orta kısımdaki parkta ise paten kayan çocuklar, resim satan insanlar, müzik dinleyenler vs var. Kısaca boş vakti olup da takılmak isteyen herkes orada. Satılan resimlere baktık, hepsi replika. Hiç gerçek resim yok. Fotoğrafın üzerine biraz

yağlı boya sürmüşler, onları satıyorlar. Orjinal pek bir şey göremedik. Aheste aheste yürüyüp etrafı seyrettikten sonra El Capitolio’a vardık. El Capitolio, Washington DC’deki Capitol’ün nerdeyse aynısı olan eski hükümet binası. İçine girmek mümkün ama biz çok yorulduğumuz için girmedik. Orayı da dolanıp daha fazla yorulmayalım dedik. El Capitolio’nun yanında Havana Tiyatrosu (Gran Teatro de la Habana) ve Hotel Inglaterra var. Yan yana olan bu 3 bina, Havana’ da görüp görebileceğiniz en güzel ve en temiz binalar. Onlara da dışardan bir bakındıktan sonra mojito’ların tadına bakmak için mekan arayışına koyulduk. El Capitolio’nun hemen yakınında El Floridita diye bir mekan var. Tripadvisor ve Küba gezi yazılarında hep ismi geçen bir yer. Bu kadar meşhur bir yer olduğu için biz de girip bakınalım dedik ve daldık içeriye. İçerisi harbiden ciks. Şık kıyafetleriyle canlı müzik yapan bir grup var ve içerisi avrupalı turist dolu ama yer yok :) Zamanında Hemigway’ de bu mekanda takılmış. O yüzden içeride, Hemingway’ in gerçek boyutlu bir heykeli var. Hatta uzaktan ben onu gerçek insan zannettim çünkü Kübalılar kapkara. Heykel mi gerçek mi bazen ayırt edemiyor insan :) El Floridita’da yer bulamayınca biz de Obispo Caddesinden aşağıya doğru salınmaya başladık. Obispo’nun sonu Plaza de Armas’ a çıkıyor. Obispo upuzun ve daracık bir cadde. Cadde üzerinde de minik minik mekanlar var. Onlardan birine girip hem dinlenelim hem de bir şeyler içelim dedik. Bir mekana girip, yola yakın bir masaya oturduk, etrafı seyredelim diye. Ama oturmamızla kalkmazı bir oldu çünkü yan masamızdaki insanlar puro içiyordu. Puronun kokusu çok çok kötü, tahammül edilir gibi değil. Başka masaya geçip Pina Colada ve Mojito sipariş etmarketing europe & anatolia /39


Gezi

tik. Yorgunluğun üzerine çok iyi gelecek ama o da hayal kırıklığı, minicik limonata bardağında Pina Colada getirdiler :( O kadar çok yorulmuşuz ki, kalkıp gezmek istemedik bir daha. Hava kararana kadar oturup sonra tekrar dolanmaya çıktık. Yolun sonuna kadar devam edince, yol bizi Plaza de Armas’ a çıkardı. Plaza de Armas, cafeler, müzisyenler ve kitapçılarla dolu bir meydan. Meydan civarında eski bir tapınak olan El Templete ve Palacio de los Capitanes Generales bulunuyor. Bugünlerde, El Templete, restaurant olarak kullanılırken, Palacio de los Capitanes Generales de Havana Kent Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor. Etrafa bakına bakına Plaza de Armas’ dan Plaza Vieja’ ya doğru yürüdük. Şimdiye kadar gördüğümüz en canlı meydan Plaza Vieja oldu. Plaza Vieja, güzel restauranların bulunduğu bir bölge. Etrafında, El Floridita, Cafe Taberna, Paladar los Mercaderes, Casa Miglis gibi mekanlar var. Yalnız fiyatları epey yüksek :( 40 / marketing europe & anatolia

Onlara da dışardan bir bakındıktan sonra mojito’ların tadına bakmak için mekan arayışına koyulduk.

Meydanın köşesinde Factoria Plaza Vieja diye bir yer var. Sanırım içkilerini kendileri üretiyorlar çünkü içeride bakır kazanların olduğu bir tezgah var. Oldukça geniş ve güzel bir mekan. Güzel dediğime bakmayın çünkü Küba’ da öyle bir yer yok. Factoria Plaza Vieja’nın yan sokağı-


Gezi

na girdiğimzde sokağın insanlar tarafından kapandığını gördük. Meğerse bir grup yolda durup dans ediyormuş. Canlı müzik yapan bir kafenin önünde toplanıp dans eden bir sürü insan. Biz de bir süre onları seyrettikten sonra müzikten içimize fenalık geldi. Küba’da “son” diye bir müzik türü var. Gitar, maracas, chekere ya da guiros ve tamburdan oluşan bir grup düşünün. Ritm sürekli aynı, insanın beynini yiyor. Bu müziği duyunca, “Küba’nın müzikleri muhteşem” diyen insanlardan korkar oldum. Son hakkında wikipedia bilgisi de aktarayım :) Son, 19.yy’da Küba’ nın Oriente bölgesinde ortaya çıkmış bir müzik türü. Afrika tartımları, Yoruba kökenli vurgulu çalgıları ile İspanyol şarkılarının özelliklerini, gitarını kaynaştıran Son, ayrıca Salsa müzik türünün de en önemli bileşenlerinden biriymiş. Afrika kökenli “changuí” müziğinden gelen Son, Afrika’ dan getirilen kölelerle birlikte Küba’ ya gelmiş ve kuşaktan

Floridita, Cafe Taberna, Paladar los Mercaderes, Casa Miglis gibi mekanlar var. Yalnız fiyatları epey yüksek :) kuşağa geçmiş. Afrika’lıların Havana’ya taşınmalarıyla işçi sınıfı arasında yaygınlaşmış. Zamanla rumba, santeria, decima, guajira gibi İspanyol müzik türleri ile kaynaşan son, 1920’ lerde Küba toplumunun bütün katmanlarının en sevilen müziği olmuş. Kendisi de Afrika’lı ile İspanyol karışımı olan Küba toplumu için “ulusal müziğe” dönüşmüş. Özellikle I. Dünya Savaşından sonra Havana’ ya gelen paralı gezginlerin etkisiyle Havana gece kulüplerinde yaygınlaşan son, buradan yeryüzünün birçok ülkesine yayılmış. Sokakları gezerken saat gece yarısına geldi ve biz de casa’nın yolunu tuttuk. Casa’nın avlusuna girdiğimizde mekan sahibi, burası sizin kiraladığınız yer değil, yanlış gelmişsiniz dedi. Tabii, biz

şok. Kadın ısrarla yanlış geldiniz diyor. Odaya gidip rezervasyonun çıktısını aldım. Allah’tan mekanın fotoğrafları var da, gözüne sokup, odaya çıkabildik. İşte, Airbnb rezilliği :( Odaların oraya çıkınca ayrı bir sürprizle karşılaştık, koridordaki kocaman karafatma böcekleri. Boyları en az 4 cm :( Terlik arayıp öldürelim diyene kadar kaçıştılar. Hemencecik odaya girip kapıları kapattık. 4+12 saatlik aktarmalı yolculuk, yürüyüş ve alkol iyice bizi yorduğu için hemen uykuya daldık. Ertesi gün kalkıp, casa’nın mutfağına kahvaltıya indik. Casa, 1960 yılındaki anneannelerimizin evleri gibi. Kocaman oymalı ahşaptan bir gümüşlük. İçi envai çeşit bardak dolu. Dantel masa örtüler ve üzerlerinde biblolar. Geçmişe yolculuk gibi. Naylon masa örtüsü vs. Casa’ larda, kahvaltı olarak meyva (papaya, muz, ananas), kahve, ekmek, meyva suyu, peynir ve yumurta (omlet) var. Hemen hemen her yerde manü aynı ve fiyatı 5 cuc. Biz yanımızda beyaz peynir ve zeytin getirmiştik. Onları da kahvaltı masasına ekleyip kahvaltımızı yaptık. Yanlız yağları çok ağır koktuğu için omlet çok iyi değildi. Kahvaltımızı ettikten sonra kalacak bir yer aramak için dışarı çıktık. Jetlag etkisi geçip de dinlenince bizim algılarda açıldı tabii :) İste o sırada yollarda ne kadar çok köpek dışkısı olduğunu farkettik. Yürüken sürekli önünüze bakmazsanız bitersiniz. Onları görüp de tiksinince, arkadaşıma, yaaa bissürü kaka var ama hiç canlı hayvan görmedik, dedim. Daha lafımı bitirmeden sokakta iki tane fare koşturup diğer evin içine girdi. Bizler ağızlar açık, şaşkın şaşkın bir birimize bakakaldık. Eski Havana’ daki sokakları görünce orada kalmaktan vazgeçip, Malecon tarafına bakalım dedik. Malecon, Havana’nın yaklaşık 8 km bomarketing europe & anatolia /41


Gezi

yunca uzanan sahil şeridi. Yol boyunca duvarlarda oturan çocuklar şarkı söyleyip dans ediyorlar. Spor yapan çiftler koşu yapıyor. Biz de sahil boyunca yürüyüp casa’lara baktık ama bir tane bile düzgün casa göremedik. Binaların girişleri o kadar çok sidik kokuyor ki, kapının önünden tiksinerek geçiyorsunuz. Baktık sahil şeridininde yer bulamayacağız, bir arka sokağa girdik. Yürürken kapısında “best casa of 2015” yazan bir yer gördük. Girdik baktık, müsait bir odaları var, yan binada da bir oda var. Farklı casa’lar olsa da kiraladık ikisini. Bizim kaldığımız casa oldukça temizdi ve bina mis gibi sabun kokuyordu. Evlerin parasını ödedikten sonra eski casa’ya dönüp bavullarımızı aldık. Ama bavulları kakaların üzerinden geçirmemek için epey efor sarfettik. Bavulları casa’ya bıraktıktan sonra Havana’yı daha rahat gezebilmek için tur otobüslerine binmeye karar verdik. İki katlı tur otobüslerinin üsteleri açık ve oradan tüm manzarayı görebiliyorsunuz. Otobüse binmek için de önüne 42 / marketing europe & anatolia

Tur otobüsleri dışardan bakıldığında fena görünmüyor yanlız otobüste sağlam koltuk yok. Hepsi kırık dökük, alt katın camları da keza öyle.

atlayıp durdurmaya çalışmanız yeterli.Biz Malecon’a çıkıp ilk gördüğümüz otobüsü durdurup bindik. Bizim bindiğimiz, uzun tur yapan otobüsmüş. Kişi başı 10 cuc verip kendimize yer bulduk. Turun güzergahı şu şekilde; Parque Central, Hotel Riviera, Hotel Presidenta, Plaza de la Revolucion, Cementerio Colon, Parque Almendares, Hotel Kohly, Hotel Copacabana, Hotel Panorama, Complejo Triton - Neptuno, La Cecilia, Miramar Trade Center, Acuario Nacional, Puente Almendares, Hotel Deauville, Gran Teatro de la Habana, Convento de San Francisco de Asís, Bar Cabana, Castillo Real Fuerza, Alameda de Paula, Feria San Jose. Havana’ da gezilecek yerler neresi diye sorarsanız, bu turun dolaştığı yerler diyebilirim:) Tur otobüsleri dışardan bakıldığında fena görünmüyor yanlız otobüste sağlam koltuk yok. Hepsi kırık dökük, alt katın camları da keza öyle :( Ve son derece pis. Tur otobüsüyle sıcak havada etrafı geze geze Plaza de la Revolucion yakınlarına geldik. Otobüs kırmızı ışıkta durunca hemen indik çünkü ilk defa


Gezi

market görmüştük. Şaşkınlıkla markete girdik ve bir de baktık çeşit çeşit romlar . Fakat romlara sadece bakmakla yetindik. Onun yerine bira alıp dışarı çıktık ve duvara oturup, Türkiye’den getirdiğimiz kuruyemişler eşliğinde biralarımızı içtik. Serin bir mola iyi geldi. Ardından tekrar tur otobüsüne binip, Plaza de la Revolucion’ya devam ettik. Plaza de la Revolucion, Küba’yı, Küba yapan, Havana denilince akıllara gelen ilk yerlerden biri. “Devrim Meydanı”. İki tane binanın (otel) üzerinde, ferforje demirden yapılmış, Che ve Camilo’nun silüeti var. Karşı tarafında ise Küba halkının kahramalarından Jose Marti’ nin anıtı var. Anıtın yakınında, Jose Marti’nin hayatına dair bir müze de mevcut. Anıtın arkasındaki kocaman, enlemesine geniş bina ise Küba Devlet Konseyi. Yine aynı bölgede bir de Museo del Ministerio del Interior var. Bu müzedeki belgelerde, CIA’in Küba üzerinde oynadığı oyunları görmek mümkünmüş ama biz müzeyi gezmedik.

Küba’ ya gidecekseniz tur ile gidin :) Kafanıza göre gidecekseniz, iyi bir tatil için otel hariç, günlük 100 euro gözden çıkarın. Tekrar tur otobüsüne binip bu sefer San Francisco meydanına gittik. Yani Convento de San Francisco de Asís’in olduğu yere. Convento de San Francisco de Asís (bazilika), 1591 yılında yapılmış fakat kasırga ve fırtınalardan çok fazla zarar görmüş. 1716 yılında tekrar inşa edilerek bugünki halini almış. Yanlız şu an kilise olarak değil, muhteşem akustiğinden dolayı, konser salonu olarak kullanıyor. Tur otobüsü turunu tamamladığımız

için kendimize serbest zaman yaptık ve sokakları dolaşmaya başladık. Feribot terminalin’in ilerisinde Almacenes San José Artisans Market adına kocaman bir yer var. Orada resim, deri çanta, hediyelik eşyalar vs. satılıyor. Akşam da canlı müzik oluyormuş. Yine aynı bölgede Havana Club Museo Bar var. Meşhur Havana Club romlarının mekanı. Geç saatlere kadar o mekan senin bu mekan benim dolaştıktan sonra casa’ nın yolunu tuttuk. Ertesi gün Viñales, Pinar del Río’ya yolculuk var. Bitirmeden önce bir kaç tavsiye. Küba’ya gidecekseniz tur ile gidin :) Kafanıza göre gidecekseniz, iyi bir tatil için otel hariç, günlük 100 euro gözden çıkarın. Eski Havana’da asla konaklamayın. Avenida 5ta’da çok güzel oteller var ancak fiyatları yüksek :( Kısacası, Küba’da güzel bir tatil yapmak istiyorsanız, sağlam bir bütçe ayırın :) marketing europe & anatolia /43


Game On

Horizon Zero Dow

Ali Erdem Ekşioğlu

Göz Kamaştırıcı Gizemli Bir Dünya Bildiğimiz dünyanın doğa tarfından ele geçirildiği ve makineler tarafından yönetildiği bir gelecek.

Akıcı Hareket ve Mekanikler Horizon Zero Dawn'un büyüleyici dünyasını yeni jenerasyon oyun motorlarının saniyede 60 karelik sabit akıcı performansıyla keşfetme şansı.


wn...

GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn

Sürükleyici Bir Hikaye ve Sonsuz Yan Görevler Aloy'un yeni dünyayı keşfinde yarıda bırakamayacığınız gizemler ve sizi meşgul edecek birçok yan görev.

Ok ve Yay Dev Robotlara Karşı Geliştirilmiş ilkel silahlarla, ileri teknoloji devasa makinelerle savaşmanın oyuncuda uynadırdığı inanılmaz zafer hissi.


Gameon

Guerrilla Games'in son 3 yıldır üzerinde çalıştığı open world, aksiyon, RPG oyunu Horizon Zero Dawn uzun bir bekleyişin ardından oyuncularla buluşuyor. Sadece PlayStation 4 platformunda oynayabileceğiniz oyun, konsolun bütün imkanlarıdan yararlanıyor. Çığır açıcı grafikleri, akıcı hareket animasyonları ve mekaniklerinin yanında göz kamaştırıcı dünyası ve sürükleyici hikayesiyle oyuncuyu ekrana bağlıyor. Bana Assasin's Creed: Black Flag ve Last of Us'ın bir karışımını hatırlatan oyun, oyuncuyu doğanın ve makinelerin dünyayı ele geçirdiği bir zamanda kabilesinden dışlanmış genç, savaşçı kız; Aloy'un yerine koyuyor. Aloy ile birliklte bu fütüristik apokaliptik dünyada makinelere ve diğer tehlikelere karşı kendiniz farklı modifikasyonlara sahip oklar, mızrak ve tuzaklarınızla korumayı öğrenmeniz gerekiyor. Ana unsuru makinelerle savaşmak olan oyunda 26 farklı tür robot ve değişik savaş teknikleriyle her zaferiniz ya da mağlubiyetiniz bir öncekinden farklı hissettiriyor. Makinelerin her biri kendine özgü savaş mekaniklerine, zayıf noktalara ve elementlere sahip. Bazı makineler 46 / marketing europe & anatolia

Sizin için deneyimleyip montajladığımız review videosunu http://www.youtube.com/user/meaGameOn

adresinden izleyebilirsiniz.

üstünüze hızlı bir şekilde koşup size çarpmaya çalışırken diğerleri uzaktan size ateş topu atıyor. Savaş sırasında bu farklı saldırı örüntülerini

ve zayıflıkları öğrenip bunlara adapte olabilmek oyuncuda büyük bir tatmin hissi oluşturuyor. Destansı savaşlardan çok stratejik üstünlükler ilginizi çekiyorsa hedeflerinize, yürüme örüntülerine dikkat ederek gizlice yaklaşabilir, onları öldürebiliir veya hackleyerek kendi tarafınıza geçirebilirsiniz. Horizon Zero Dawn'un göz kamaştırıcı, gizemli dünyası ve sürükleyici hikayesi oyunseverler tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Aksiyonu, hikayesi ve güzelliklerle dolu open world'üyle Horizon Zero Dawn'u bütün okurlarıma tavsiye ederim.


Gameon

SBS ‘DJ Game’ stereo oyuncu kulaklığı… mobil cihazların büyük bir çoğunluğu ile birlikte kullanılabiliyor. 1,6 metre uzunluğundaki kablosu ile hareket özgürlüğü sağlayan ürünün dahili mikrofonu da bulunuyor. SBS ürünleri, acabanealsam.com, Turkcell Flagship mağazaları, turkcell.com.tr, Media Markt mağazaları ve www. mediamarkt.com.tr’nin yanı sıra ülke genelindeki seçkin aksesuar mağazalarından temin edilebiliyor. Kulaklığın satış fiyatı 139.90 TL’dir.

İtalya’nın önde gelen mobil aksesuar markası SBS’in oyunseverler için özel olarak geliştirdiği stereo oyuncu kulaklığı, Aksoy Bilişim güvencesi ile satışa sunuldu. Mobil cihazlarından oyun oynamayı ciddiye alan oyunseverler için geliştirilen SBS “DJGame”, tasarımı ile ilk bakışta dikkat çekiyor. Kulağı tamamen kapatan kapsülleri ile oyunun seslerini izole bir biçimde aktaran kulaklık, 3,5 mm’lik girişi ile piyasadaki

Star Wars: Force Arena’da büyük güncelleme... Netmarble Games, Ocak 2017 tarihinde 154 ülkede piyasaya çıkan gerçek zamanlı mobil PvP oyunu Star Wars™: Force Arena için ilk defa büyük bir güncelleme yapılacağını açıkladı. Bu güncellemeyle birlikte, oyuncular katıldıkları her sezonun sonunda bir komutan kartı kazanacak. Star Wars™: Force Arena’nın güncellenen sezon ödül sistemi sayesinde, her sezon tamamlandığında oyuncular hediye olarak bir komutan kartı alacak. Sezonların süresi ise, oyunu daha heyecanlı hale getirmek amacıyla, mevcut iki haftalık döngüsünden bir haftaya düşüyor. Star Wars™: Force Arena’da 10 oyun oynayan oyunculara, günlük en fazla iki tane alabilecekleri bir altın paket hediye edilecek. Yeni eklenen günlük görevi tamamlayan oyuncular ise her gün, en çok 10 bin kredi olmak üzere kredi kazanacak.Oyuna yeni eklenecek olan Aqualish Mühendis ve WedTreadwellDroidiisimli iki karakter, gerçek zamanlı savaşlar sırasında müttefik taretleri tamir etme görevini üstlenerek oyuna yepyeni bir strateji getirecek. Netmarble Games Chief Marketing OfficerSeungwon Lee, “Star Wars™: Force Arena için oyuncularımızın daha çok altın paket ve komutan kartı kazanmasını sağlayacak geliştirilmiş bir ödül sistemi hazırladık” diyor ve devam edi-

yor: “İki yeni karakterimizin oyuna getireceği yeni stratejik boyut sayesinde de daha fazla oyuncunun favori STAR WARSkarakterleriyle oynamanın tadını çıkarmasını bekliyoruz.” Star Wars™: Force Arena, aralarında en son STAR WARSfilmi RogueOne™: Bir Star Wars™ Hikayesi’nden yeni karakterlerin de bulunduğu 80’den fazla oyun kartı içeriyor. iTunesAppStore ve Google Play üzerinden indirebileceğiniz Star Wars™: Force Arenaile ilgili daha fazla bilgi için,www. StarWarsForceArena.com adresinden resmi websitesini ziyaret edebilirsiniz. marketing europe & anatolia / 47


Game On

For Honor...

Ali Erdem Ekşioğlu

Ortaçağda Realistik Savaş Öğrenmesi basit, ustalaşması zor yenilikçi yakın dövüş mekanikleri ve muhteşem grafikleriyle gerçekçi savaş tecrübesi.

Ustalaşabileceğiniz 12 Karakter 3 farklı savaş topluluğundan gelen farklı özelliklere ve karakteristiklere sahip her biri birbirinden farklı 12 karakter.


GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn

Zayıf Bir Hikaye Sizi online arenalara hazırlamak için yazılmış, karakter gelişimi ve empatiden yoksun zayıf bir hikaye.

Kişiselleştirme ve Geliştirme Farklı modlardan kazandığınız çeliklerle favori karakterlerinizin görüntüsünü ve özelliklerini, oyun tarzınıza ve zevkinize göre modifiye etme şansı.


Gameon

Ubisoft'un çok beklenen ortaçağ savaş oyunu For Honor oyuncularla buluşuyor. Çoğu online aksiyon oyununun aksine For Honor oyuncuları çelik yelekler ve tüfeklerle kuşatmaktansa onların yeteneklerini baltalar, katanalar, uzun kılıçlar ve gürzlerle sınıyor. Oyun, oyuncuyu milenyum savaşı adını verdiği bir döneme sokuyor. Vikingler, samuraylar ve şövalyelerin asırlar boyu nedenini unutarak savaştığı karanlık bir çağ. Oyuncu oyuna başlamadan önce bu üç savaşçı topluluktan birini seçiyor ve onun adına savaşıyor. Oyunun hikayesi, hikaye severler için biraz zayıf gelse de sizi online savaş arenalarına hazırlamakta etkili. Hikaye boyunca üç farklı topluluktan faklı sınıflara ait savaşçıların yerine geçiyor ve hikayeden çok eğitim hissi veren görevler yapıyorsunuz. Görevlerin çoğu sizi online arenalarda karşınıza çıkacak mekaniklere hazırlıyor. Fakat hikayedeki bu zayıflık çoklu oyunculu modlardaki çeşitlilik ve çekişme tarafından oyuncuya unutturuluyor. Belki de oyun tarihinin en gerçekçi ve akıcı yakın dövüş mekaniklerine sahip olan oyun iki oyuncu arasındaki çatışmaların öğrenmesi kolay 50 / marketing europe & anatolia

Sizin için deneyimleyip montajladığımız review videosunu http://www.youtube.com/user/meaGameOn

adresinden izleyebilirsiniz.

ustalaşması zor bir hal almasıyla sonuçlanıyor. Sol, sağ veya yukarıdan gelen atakları blokladığınız ve sizin de aynı şekilde sol, veya yukarıdan hafif ya da ağır bir atakla saldırmayı seçtiğiniz oyunda 12 karakterin

kendine özgü combolarını, gard düşürme ve ekarte mekaniklerini öğrenmek karakterlerle uzun zaman geçirmenizi gerektiriyor. Bu zamanı oyunun Dominion, Brawl, Skirmish gibi farklı modlarında geçirebilirsiniz. Her mod oyuncudan farklı oyun stilleri talep ediyor bazıları takım bazlıyken Duel ve Brawl gibi modlar oyuncuların birebir düello yeteneklerini sınıyor. Oyun serverları oyuncular üzerinden olduğu için bazen donmalar olsa da genellikle oyun kaldığı yerden akıcı bir şekilde devam ediyor. For Honor aksiyon oyun severlere isteyebilicekler her türlü yakın dövüş tecrübesini sunuyor. Online bir arenada yeteneklerini sınamak isteyen her okuruma tavsiye ederim.



Kültür - Sanat

İstanbul Modern’de Kadınlar Günü... Kadınlara yönelik düzenlenecek atölye çalışmasında katılımcılar, kişisel deneyimlerinden yola çıkarak bir duvar resmi oluşturuyor. Çalışma, duygu ve düşünceleri görselleştirmenin yollarını araştırırken sanatsal ifadenin özgürleştirici unsurlarını keşfetmeye odaklanıyor. Kadınlara özel düzenlenen rehberli tur ise modern ve çağdaş sanat alanında üretim veren 10 kadın sanatçının çalışmasını kapsıyor. İstanbul Modern’in koleksiyon sergisi “Sanatçı ve Zamanı”nda yer alan Aliye Berger’in gravürleri, Semiha Berksoy’un “Hapishanede Ziyafet”, Nilbar Güreş’in “Soyunma”, Hale Tenger’in “Strange Fruit”, Handan Börütecene’nin “Kendini Bana Getir”, Selma Gürbüz’ün “Silik Kostüm” ve “Otoportre”, İnci Eviner’in “Yeni Vatandaş I-II-III”, Nil Yalter’in “Başsız Kadın ya da Göbek Dansı”, Fahrelnissa Zeid’in “Soyut Kompozisyon”, Nur Koçak’ın “Cahide’nin Öyküsü” adlı yapıtlarının inceİstanbul Modern, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde tüm lenmesine odaklanan rehberli tur, 45 dakika sürüyor. kadınlara sanat dolu bir gün hediye ediyor. Ücretsiz Atölye çalışması 20 kişiliktir. Atölye çalışması ve rehberli müze girişi, atölye çalışması, rehberli tur ve film gösterimi tur rezervasyonu için: egitim@istanbulmodern.org (212) 334 7341 kadınlara ücretsiz sunuluyor

Maskulist... Sola Yayınları’ndan çıkan, Tuncer Aktaş’ın yeni romanı “Maskulist” esprili üslubu ile erkeklerin toplum içinde dile getiremediklerini gözler önüne seriyor. Destansı aşk diye yutturulmaya çalışılan büyük savaşlara bile neden olan tarihi aşkları gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendiren “Maskulist”, günlük hayatımızda birebir yaşadığımız olaylardan örnekler vererek erkek gözünden kadınları anlatıyor. Her cinsin başka anlamlar yüklediği kavramların erkek gözüyle açılımını veren kitapta Maskulizm fikri; orgazm taklidinden kadın şoförlere, rol modellerden klozet kapağı meselesine kadar neredeyse hiçbir konu atlanılmadan tartışmaya açılıyor.

52 / marketing europe & anatolia

Türk Edebiyatında Yazarlar ve Şairler Sözlüğü... İlk kez 2007 yılında yayımlanmış olan Türk Edebiyatında Yazarlar ve Şairler Sözlüğü yenilenmiş ve genişletilmiş baskısıyla yeniden okurlarla buluşuyor. 1.500’ü aşkın şair ve yazarın yer aldığı, her edebiyat meraklısının başvuru kaynağı niteliğindeki bu kitap, can yayınlarından çıktı.Okullar ve öğrenciler için de vazgeçilmez bir eser. Yazar: Hikmet Altınkaynak Tür: Sözlük Sayfa sayısı: 891 Fiyatı: 50 TL


Kültür - Sanat

West Side Story Zorlu PSM’de... Müzikal tarihinin kült eserlerinden, Broadway’in en uzun soluklu yapımlarından olan West Side Story (Batı Yakasının Hikayesi),Türkiye’de ilk kez Zorlu PSM’de sahneleniyor. İlk gösterimi 1 Mart Çarşamba akşamı gerçekleştirilen müzikal, 18 Mart’a kadar 20 gösterimle izleyicisiyle buluşacak. Arthur Laurents’ın kitabından uyarlanarak Jerome Robbins’in Tony Ödülü kazanan usta koreografisi ve özellikle Leonard Bernstein’in bestelediği, Stephen Sondheim’ın sözlerini yazdığı müzikleriyle bir klasiğe dönüşen West Side Story, dünya çapında turneler, gösteriler ve uyarlamalardan sonra Türkiye’de ilk defa Zorlu PSM’de olacak. Zorlu PSM’nin adeta Broadway’e dönüşeceği bu gösterimlerle ilgili merak edilenlerin anlatıldığı ve müzikalle ilgili heyecanın zirveye taşındığıbasın buluşması, 2 Mart Perşembe günü Zorlu PSM Ana Tiyatro’da yapıldı. Bu yıl 60. yılını kutlayan ve Broadway’in kült müzikali West Side Story’ninoyuncuları “Bugün burada, Türkiye’de ve Zorlu PSM sahnesinde olmak bizim için çok değerli. Türk

izleyicisi ile dün ilk kez tanıştık ve gerçekten harikalar. Sonuna kadar heyecanımıza ortak oldular.” dedi. 60.yılını kutlayan, Broadway’in kült müzikali West Side Story’nin biletleri, www.biletix.com, www.zorlupsm.com siteleri üzerinden ve Zorlu PSM gişelerinde satışta.

Bir seyyahın resimli güncesi... İş Sanat Kibele Galerisi, ressam Muhsin Kut’un 60 yıla yaklaşan sanat yolculuğunu gözler önüne seren retrospektif sergisine ev sahipliği yapıyor. 1959 yılında Taksim Meydanı’na çıkan merdivenlerin yanındaki duvarda açık havada açtığı ilk sergisinden 1960’lı yılların son dönemlerine kadar tuval üzerinde spatula ile çalışan sanatçı, sonraki yıllarda desen ağırlıklı eserler üretir. “Kara kalem hata kabul eder lakin tükenmez kalem ve dolma kalem hata sevmezdi.” diyen Kut, sonraki yıllarda kara kalemden vazgeçerek tükenmez kalem ve dolma kalemi titizlikle kullandığı çalışmalara imza atar. Sanatseverler, Muhsin Kut’un retrospektif sergisi aracılığıyla sanatçının yıllar içinde odaklandığı şehirleri ve konuları izleme olanağı bulurken; Kut’un resim dili vasıtasıyla aktardığı yerlere yeniden bakabilecekler. 1950’lerin ortasından bugüne kadarki görüntüler; izleyeni bir yandan sanatçının üretim diline tanık ederken bir yandan da belgesel bir okuma yapmaya davet edecek. Sergi, 28 Şubat- 15 Nisan tarihleri arasında İş Sanat Kibele Galerisi’nde ziyarete açık olacak. marketing europe & anatolia /53



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.