Szadeczky’nin ikinci dayanağı ise Matyas Donath’ın yukarıda değindiğimiz mektubuydu. Mektupta anlatılan yerleri –Kazıklı İskele, Saraylı, Bahçecik– sorup soruşturduğunda bunların İzmit’in tam karşısında olduğunu öğrendi. Bu ise Komaromi’nin verdiği yöne uygun düşmüyordu. Gerçi Tökeli’nin taraftarlarından bazılarının orada yerleşmiş olabileceğini dikkate aldı fakat Çiçekli Çayır’ı tamamen başka bir yerde araması gerekiyordu. Sonraları kendisi Tekirdağ’da iken Pap’ı bu yerlere gönderdi. Kazıklı (günümüzde Kavaklı) sınırında (güneydoğuda) eski mezarlığı da buldu. Etrafta üzerlerinde istavroz bulunan mezar taşları vardı fakat yazı yoktu, yalnız çiçeklerle bezenmişti. Binanın olduğu yeri ve hamamı da buldu. Hamamın girişinde, üzerine istavroz oyulmuş güzel bir mermer taş ve yakınında çeşmeyi de keşfetti. Buraya (eski mezarlık civarına) “Macarlar” diyorlardı; bunun yukarısında Gözlemen Tepe dedikleri dağ zirvesi, oradan doğuya doğru da Tatarköy (günümüzde İhsaniye) vardı. Pap, Bahçecik köyüne de gitti fakat inşaatta kullandıkları taşlar üzerinde yazılar bulamadı. Herhalde Kazıklı’nın sınırındaki eski mezarlığın çevresine “Macarlar” demeleri olasılıkla Tökeli taraftarlarından bir kısmının orada oturmalarının anısına olacaktı; fakat İmre Tökeli maiyetiyle birlikte orada oturmamıştı. Öte yandan çiftliğin yeri hakkında Szadeczky’nin elinde iki dayanak vardı. Biri Tökeli’nin 17 Mart 1705’de II.Ferenc Rakoczi’ye yazdığı mektuptu ve buna göre bir mil uzaklıktaki çiftlik evini Hasan Paşa da ziyaret etmişti. Diğeri ise Janos Komaromi’nin notlarıydı ve buna göre ev “denizin sonundan içeriye doğru” yaya iki saat uzaklıktaydı. Bu durumda ancak Gökdağ (Kartepe) söz konusu olabilir görünüyordu zira burası İstanbul’dan İzmit’e doğru gidilirken güneydoğu yönünde İzmit’ten iki saat ya da bir mil uzakta bulunuyordu. Keresztely Pap daha 27 Nisan 1903’de İzmit’ten Szadeczky’e yazdığı mektupta kentten aşağı yukarı iki saat uzakta Macar dağı adlı bir dağ olduğunu ve bunun eteğinde “çok güzel bir çayır” uzandığını yazmıştı. Bunu, Szadeczky İstanbul’a geldiğinde Macar ve Avusturya konsolosluk işgideri de doğrulamıştı. Szadeczky üç memleketlisiyle birlikte 17 Ekim öğleden sonra İzmit’e geldi. Daha o akşam, Macarlardan kalan gelenekleri elden geldiği kadar çok insandan sorup öğrenmek istiyordu. Civar bölgelerin sakinleri Millet Otel’in büyük salonunda toplandılar. Yakındaki Sapanca kasabasından, diğerlerinden farklı bir erkek gelmişti, nüfus teskeresinde “Macar” diye yazılıydı. Anlattığına göre köyünde Macaroğlu adını taşıyan daha bir çok kişi vardı! Karatepe Köyü Ertesi gün Szadeczky ile Pap, arabayla Macar Dağı’nın eteğindeki Karatepe köyüne gittiler. Köyün Rum papazına göre burası 250-300 yıldır yerleşim alanı olmuştu ve halkın arasından bir çoğu Macar adını taşıyordu. Buradaki rivayete göre bunlar vaktiyle köy sınırında oturan Macar mültecilerin soyundandı ve Macar Dağı’nın eteğinde daha o zamanda “Macar Beyi’nin” oturduğu evin kalıntısı görülüyordu. Fakat Macarlarla bağlantıyı gösteren sadece dağın adı ve yerel soyadları değildi. Macar Dağı’nın eteğinde fışkıran, suyu billur gibi temiz “Macar Deresi” ve dereden sonra uzanan “Macar Bayırı” aynı şekilde bir zamanlar burada Macar mültecilerin oturduğunu kanıtlıyordu. Keresztely Pap’ın tanıdığı Hacı Kosti Tanas adlı bir ihtiyar Karatepe’den sonra onlara rehberlik etti. Macarlar da tahtadan Tatar semerleri olan tıkız dağ atlarına bindiler, önde silahlı klavuzla, atların sahipleriyle ve bir grup meraklı delikanlıyla birlikte bir vakit Tökeli’nin oturduğu çitlik evinin yerini aramak amacıyla yola koyuldular. “Büyük Dere” ve “Bakırca Dere” üzerinden “Macar Deresi”ne vardıkları zaman orada artık çiftlik’in kalıntısını buldukları kanısına vardılar. Ayrıca, üzerinde salyangoz fosilleri bulunan incelikle işlenmiş bir mermer sütun tabanı da buldular. Daha sonraları yerli sakinlerden biri Karatepe’den İzmit’e gitti. Elinde eski Macar cedlerinden kalma süslemeli oyma bir sandık vardı. Fakat Szadeczky’yi artık İzmit’te bulamadı. Buna
292