Dansk Balkan Mission Lutheran Heritage Foundation İstanbul Luteryen Kilisesi
The translation and publishing of this book has been made by the three publishers. All rights reserved. No part of this book may be reproduced, stored in a retrieval system, or transmitted, in any form or by any means, electronic, mechanical, photocopying, recording, or otherwise, without the prior written permission of the publishers.
Dansk Balkan Mission
Br. Roddingvej 5 A, DK - 6630 Rødding www.balkanmission.dk dbm@balkanmission.dk
Lutheran Heritage Foundation 51474 Romeo Plank Road Macomb, Michigan 48042 USA www.LHFmissions.org info@LHFmissions.org
İstanbul Luteryen Kilisesi www.luteryenkilisesi.org info@luteryenkilisesi.org
Funding for the publication of this volume has been provided by the Rocky Mountain District Lutheran Women’s Missionary League (LWML). Soli Deo Gloria!
Önsöz
Bu kitabın amacı, İsa hakkındaki sade, açık ve yaşam veren Söz’ü öğretmektir. Bu sözlere hepimizin ihtiyacı var. Günlük okumaların bazıları ihtiyaç olan şeye dikkat çeker: Kaybolan günahkârların Kurtarıcı’sı ve Barıştırıcı’sı olan İsa Mesih.
Duam odur ki, bu günlük okumalar yalnızca bazılarının inanmasına yardımcı olmakla kalmasın, aynı zamanda onların İsa’ya bağlı Hristiyanlar olarak kalmasını sağlasın. Tüm kaynaklarınız O’nda olmalıdır. Tek ihtiyacınız İsa’dır. Kendi içinizde yoksulken, O’nda her tür doluluğa sahipsiniz. Kutsal Ruh Mesih’teki bereketi ortaya çıkardığında derinden kutsallaştırılmış oluruz ve Tanrı için meyve veririz. Yüreklerimize övgü ve zafer konuldu ve daha iyisi veya daha kötüsü için hayatlarımızı İsa Mesih’in zafer alayında yürürken görürüz.
Bu nedenle, bu kitapta hayatımı zenginleştiren şeyleri başkalarına aktarıyorum. Tanrı herkesi, yer ve gök ortadan kalktığında bile yok olmayacak olan Söz’ü aracılığıyla bereketleriyle buluştursun.
Kopenhag 2012
Hans Erik Nissen
1 Nisan
Sevgi isteyen kişi suçları bağışlar, olayı diline dolayansa can dostları ayırır.
Süleyman’ın Özdeyişleri 17:9
Çelişme ve anlaşmazlık birçok cemaatte güvenin ve sevincin zayıflamasına neden olur. Bunun sonucunda, cemaatin içindeki bu şartlar, Mesih’e gelmeleri için dışarıdakilere ulaşma şevkimizi köreltir.
Bu kavgalardan ve ihtilaflardan sonra birçok kişi kendine şunu sormuştur: Bunu önleyemez miydik?
Anlaşmazlığa neden olan sorunlar artık zihnimizi meşgul etmediğinde de birlikte iyi geçinmemiz gerektiğini düşünmek yararlı olur. Bunu düşünmek, kavga patlak vermeden insanı durdurmaya yarar. Önemli olan birbirimizde onulmaz yaralar açmamaktır.
Ancak bir kez zarar verilmişse ve bir anlaşmaya varamamışsak, o zaman suçu sevgiyle örtmek yani bağışlamak doğru olur. Sevgi birçok günahı örter.
Meseleyi kurcalamak yalnızca işleri daha da zorlaştırır ve ayrılıkları daha da derinleştirebilir. Çözüm, birbirimize sevgi ve nezaket göstermektir.
Anlaşmazlık içinde olduğunuz birinden sıcaklık gördüğünüzde ne kadar iyi hissettiğinizi hatırlayın! Öyleyse meseleyi dilinize dolamayın. Bir kenara bırakın ve sevgi gösterin.
Belki de ilk adımı siz atmalısınız. Adımınızı sadece sözle değil ama eylemle atın. Sevgi, aralarında anlaşmazlık bulunan birçok kardeşi barıştırmıştır. Her şeyi aşan bir anlaşma vardır. O anlaşma, bizi lütuf tahtında birleştiren sevgidir. Orada her şey yüreklerimizi tamamen bilen Rab’be bırakılır. Orada kimse lütuf hakkından farklı bir hakka sahip değildir. O bizi Hristiyan kardeşlerimizle birleştirir. Hepimiz Rab’bin lütfunda yaşamalıyız.
2 Nisan
Nasıralı İsa, Yahudiler’in Kralı.
Yuhanna 19:19
Pilatus’un çarmıhta İsa’nın çarmıhının üzerine koydurttuğu yaftada böyle yazıyordu. O’nun kim olduğundan kimsenin şüphesi olmamalıydı. Yaftadaki yazı bu yüzden İbranice, Latince ve Grekçe yazılmıştı.
Yahudiler bu yazıyı değiştirmeye çalıştılarsa da başaramadılar. Kendisi bilmediği halde, Pilatus gerçeği yazmıştı.
İsa her bir insanın kralıdır. Sadece O’nu seçenlerin kralı değildir. Bu nedenle, birçok kişi sonsuzlukta bu suçlamayı duyacaktır: Yaşamının kralı olması gereken kişiyi reddettin! Bu, bir insanın işleyebileceği en büyük günahtır.
İsa’yı reddetmek, Tanrı’yı reddetmektir. Bunu yapanlar cezasız kalmaz. Sonsuzluğu O’nun varlığı olmadan, O’nun gazabında ve yargısında geçireceklerdir.
İsa’ya aitseniz, O’nu kralınız olarak kabul etmişsiniz demektir. İsa’yı önce Kurtarıcı olarak kabul edip, sonra da Rab olarak kabul etmek yanlış bir düşüncedir. Hayır, O’na hem Kurtarıcı hem de Rab olarak ihtiyacınız vardır.
İsa, Hristiyan’ın kralıdır. Bu nedenle, krala yer hazırlayın. Kendinize değil, sizde yaşayan kralınıza aitsiniz.
O’nunla birleşmeniz hayatınızı olduğundan çok farklı bir hale getirecektir. Güce sahip olan O’dur ve sizin hayatınızdaki kutsama O’nun hizmetinde olmaktır.
Öğrenci efendisiyle aynı koşulları paylaşır. İsa birçokları tarafından aşağılanmıştır. Her Hristiyan bunu hissedecektir. Ancak O’nunla koşullarını paylaşmak bir onurdur.
Kralınızın çarmıhtaki ölümü hakkında şaşkınlıkla düşünüyorsunuz. İsa kendini alçalttı ve bir hizmetkâr oldu. Evet, O sizin yerinize öldü.
Kendini bu kadar çok alçalttığı için O’nu daha mı az sevmeliyim? Aksine O’nun adını daha çok övüp yüceltmemiz gerekmez mi?
Bunu hayatımızın kralı olarak O’nu taçlandırarak yaparız. Efendimiz O olmalıdır. Rab’bimiz O olmalıdır. O’nu izleyeceğiz.
3 Nisan
İsa ona, ‘Meryem!’ dedi.
Yuhanna 20:16
Biri adınızı andığında, sizinle ilgili bir şey olduğundan şüphe duymazsınız.
Belki Hristiyan bir evde yetiştirildiniz. Hristiyanlık hakkında birçok şey bilebilirsiniz. Belki de Hristiyan olmayı arzuluyorsunuz. İsa’nın sizin için öldüğüne ve ölümden dirildiğine inanmıyorsanız, bunların hiçbir önemi yoktur. Yüreğinizde İsa’nın size “Benimsin!” dediğini duymamışsanız, Tanrı’nın krallığının dışındasınız demektir.
Ama Rab sizi, tıpkı Meryem’e kendini gösterdiği şekilde adınızla çağırır. Bu, insanın hayatındaki en büyük ve en zengin şeydir.
Bu gerçekleştiğinde, artık İsa’dan aldıklarınıza değil, doğrudan İsa’ya odaklanırsınız. Düşüncenizde O olur. O’na doğru çekilirsiniz. Artık O sizin her şeyiniz olmuştur.
Rab’bin yaşlı bir hizmetkârı şöyle dedi: “Benim için, yaşamak Mesih’tir”. Hesap zamanı geldiğinde aklında yalnızca İsa vardı. Sonsuzlukta da böyle olmayacak mı?
Birçok Hristiyan bu dünyanın bilmecelerinin gökte çözülüp çözülmeyeceğini merak eder. Ama mesele şudur ki, acaba İsa’yla yüz yüze karşılaştığınızda bu bilmecelerin sizin için bir önemi kalacak mıdır? Muhtemelen İsa’yla o kadar meşgul olacaksınız ki, O’nun dışında her şeyi unutacaksınız.
İsa’nın sizi tanıdığını hayal edin! İsa’nın sizin için her şey olacağı o günde böyle olacağını hayal edin. İsa’nın adınızı çağırdığını ve böylece, Baba’nın dünyanın kuruluşundan beri size vermeyi planladığı, krallığı miras alacağınızı hayal edin.
İsa sizi adınızla çağırır.
Bugün de böyle yapıyor. Belki kırılmış, soğuk, ölü ve boş hissediyorsunuz. Meryem de her şeyi kaybettiğini düşündüğünde böyle hissediyordu. Yine de tam o gün İsa ona geldi. O sizin adınızla çağrılmaya ihtiyacınız olduğunu bilir. Bu yüzden size şöyle seslenir: “Korkma, çünkü seni kurtardım, seni adınla çağırdım, sen benimsin.”
4 Nisan
‘Efendimiz, İsa’yı görmek istiyoruz’ diye rica ettiler. Yuhanna 12:21
Bazı Grekler Filipus’a gelerek İsa’yı görmek istediklerini söylediler. Birçoğu onların ayak izlerini takip etmişti; kimi meraktan kimi de O’ndan bir şeyler öğrenmek için. Bazıları da canın susuzluğunu gideren ve açlığını doyuran tek kişinin İsa olduğunu bilerek O’na gelmişti.
Size yardımcı olabilecek tek şey, İsa’yı görmektir. Her yönden ayartılar ve tehlikelerle kuşatılmış durumdasınız. Bakışınızı tüm bu kötü şeylere yönlendirmeniz işe yaramaz. Kendinize bakıp yine ne kadar zayıf ve çaresiz olduğunuzu görmek de işe yaramaz. Hayır, İsa’ya gitmelisiniz. Yüreğinizin gözlerinin açık olması gereken kişi O’dur.
Bu nasıl olur?
Hayal gücünüzü zorlayarak ve çektiği acılarda İsa’yla özdeşleşmeye çalışarak olmaz. Tasavvuf ve coşku yoluyla O’nunla temas kurmak için kendinize bakarak da olmaz. Aynı ilahileri defalarca söyleyerek de olmaz.
İsa’yı Kutsal Kitap’ta bulursunuz. Tanrı’nın Sözü O’nu gözlerinizin önünde resmeder. Aracılığıyla her şeyin yaratıldığı Tanrı’nın Oğlu’yla karşılaşırsınız. O’nunla bir insan olarak karşılaşırsınız. Hasta, çaresiz ve gücü tükenmiş insanlara giderken O’nunla karşılaşırsınız. Kanıyla bizi Tanrı’ya satın alan boğazlanmış Tanrı Kuzusu olarak O’nunla karşılaşırsınız.
Tanrı’nın Sözü’nde bir gün yücelik içinde göreceğiniz kişi olarak O’nunla karşılaşırsınız. Lütfunun gücüyle yüreğinize girer.
Sonra, İsa dirildikten sonra Yahudilerden korkarak duvarlar arasında saklanan öğrencilerin deneyimine ortak olursunuz. İsa onlara geldi ve göründü. Öğrenciler o zaman O’nu gördükleri için mutlu oldular.
İsa’yı görmek, bitmeyen sevincin tek yoludur. Aynı zamanda güvenli bir yoldur. Koşullarınız ne olursa olsun, o yola gidin! Belki O’nu gözyaşlarıyla göreceksiniz; hiç sorun yok: İsa’yı gördüğünüzde, sıkıntılarınızın, kederlerinizin, çekişmelerinizin ortasında yüreğinize derin ve dingin bir sevinç verir.
5 Nisan
Ya Rab, istersen beni temiz kılabilirsin.
Matta 8:2
Günahkârın “Ya Rab, istersen beni temiz kılabilirsin” diyeceği an gelene dek birçok yenilgi yaşanabilir.
Önce günahı örtbas etmeye çalışırsınız. Başkalarının günahlarına bakıp kendinizi onlarla kıyaslarsınız. Onlardan daha kötü olmadığınızı düşünürsünüz.
Ancak, Tanrı’nın yüzünün önünde günahınızı örtbas edemezsiniz. O sizi olduğunuz gibi görür. O yüreğinizin iç kıvrımlarını bilir. Oradaki her şey kirlidir ve O’ndan saklanamaz.
Günahkâr bunun farkına vardığında, günahtan kurtulabilmek için mücadele başlar. Ama yıkanıp temizlenemez. Cüzam gibidir. İçeriden gelir, ta derinlerden. Ne yaparsanız yapın, günahın köküne ulaşamazsınız. Bir şekilde yüreğinizden dışarı fırlar.
Bu yüzden sonunda kayıp bir insan olursunuz. Bir gün Rab’bin yüzünün önünde durup doğrudan şöyle diyeceksiniz: Hristiyan olmak istiyorum ama bununla başa çıkamıyorum. Kendimi temiz kılamıyorum.
Cüzamlı adam gibi olduğunuzu görebiliyor musunuz?
Mücadelemiz, isteğimiz ve çabalarımız yetmez. Bizi bundan yalnızca İsa Mesih kurtarabilir.
Rab, istersen beni temiz kılabilirsin! Bunu demek zorunda olmak korkunç görünebilir, ama değildir. Aslında sizin için bir kutsamadır. Kişinin kendi sıkıntısının ve sefaletinin farkına varması, İsa’ya giden yolu hazırlar.
İsa yalnızca boş ellerle tutulabilir. Kendinizi geliştirmek için kendi yollarınızla mücadele ettiğiniz sürece, İsa’nın sesine sağır kalırsınız. Ama çaresizseniz, İsa’nın kutsanmış sözlerini duyabilirsiniz: “İsterim, temiz ol!”
Üç kısa sözcük, ama içinde kurtuluşun tüm zenginliğini barındırır. Sadece hayal edin; İsa bunu istiyor! Sadece istemekle kalmıyor, ellerini size doğru kaldırıp size dokunuyor.
Kurtarılmak böyle bir şeydir. İsa size gelir. Kanının sizi kaplamasını ve temizlemesini sağlar. Kar gibi beyaz olursunuz. O zaman Tanrı sizi günahsız görür. Siz İsa’nın saf ve kutsal gelini olan imanlılar topluluğunun bir parçasınız.
6 Nisan
Öğrenciler Rab’bi görünce sevindiler.
Yuhanna 20:20
Kutsal Ruh’un meyvelerinden biri sevinçtir. Ama bu sevinç, imanlı olmadan önce bildiğimiz sevinçten farklıdır. Zorluk, sıkıntı ve acı zamanlarında dahi yok olmaz. Umutsuzluğun ortasında, Hristiyan’ın derin ve dingin bir sevinci vardır.
Bu sevinç ve İsa’ya imanımız arasında yakın bir bağ vardır. Yüreğin gözleri O’na döndüğünde sevinç büyüktür. Günahkâr şeyler zihnimizde güç kazandığında, Hristiyanca sevinç arka plana itilir.
İsa çarmıha gerildikten sonra, öğrenciler büyük gerginlik altında yaşadılar. İsa’nın düşmanlarının onlara nasıl davranacağını kestiremiyorlardı. Bu nedenle, kendi hemşehrilerinden korkarak kendilerini kilit altına aldılar. Görünüşe bakıldığında, İsa’nın onlara gelmesi durumu fazla değiştirmemişti. Güvenlikleri hâlâ tehlike altındaydı. Yine de her şey değişmişti. O’nu görmüşlerdi. Bu yüzden sevinçle dolmuşlardı. Diri Kurtarıcı’larıyla buluşmak, konuşmalarının konusunu değiştirmişti. Karanlık ve uğursuz bir geleceği tartışırken, birbirlerine İsa’nın diri olduğunu tekrarlamaya başlamışlardı.
Gelecek günleri ve zorlukları diri bir Kurtarıcı’yla birlikte göğüsleyeceklerdi!
Tabii ki zorluklardan geçeceklerdi, ama İsa her koşulda onlarla birlikte olacaktı.
İhtiyacımız olan şey gözlerimizi açık tutup, dirilmiş olan Rab ve Kurtarıcı’mıza bakmaktır. Sürekli kendimizin ve başkalarının güçsüzlüğüne bakmak, sadece moral bozukluğunu arttırmaya yarar. Ama İsa’ya olan imanımızın artmasına izin verirsek, Tanrı bizimle olduğundan geleceği güvenle karşılayacağız.
Birçok Hristiyan, İsa’nın Diriliş Müjdesi’ni anladığını sanır. İsa’nın üçüncü gün mezardan dirildiğini anlamışlardır. Ama Diriliş sabahının yüreğe ulaşması gerektiğinin farkında değildirler. Bu gerçekleştiğinde, güneş doğar ve yürekler tamamen sevinçle dolar.
Geleceğin ne getireceğini bilemeyiz. Ancak en önemli şeyleri biliriz. Gelecek olan günleri yalnız başımıza karşılamayacağız. Onlardan İsa’yla birlikte geçeceğiz. Büyük zorluklarla karşılaşacak dahi olsak, yine de İsa’nın açamayacağı hiçbir kapı olmadığına güvenebiliriz.
7 Nisan
Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.
Yeşaya 53:6
Günahkâr olan kişinin dara düştüğünde bu ayetteki gerçeğe inanması zordur. Kişi o zaman Tanrı’nın kutsal gözlerinin kendisine baktığını hisseder. Cevaplayacağı hiçbir şey yoktur. Ağzı kapanır ve Tanrı’nın yargısını bekler.
Sonra Tanrı, Sözü aracılığıyla gelip günahının tüm sonuçlarının İsa’yı vurduğunu söyler. Günah işleyen benim ama suçunu İsa çeker.
İsa iç varlığımızı bilir. Baskı altındaki yüreğimizin, tüm günahımızın kefaretle silindiğine inanmamızın ne kadar zor olduğunu bilir. Herkes için buna inansanız da, kendiniz için inanmakta zorluk çekersiniz.
Tanrı bu nedenle, İsa’ya yüklediği cezanın hepimizin cezası olduğunu söyler. Hepsi diyorsa, bunun anlamı hepsidir. Sizin cezanız da buna dahildir.
Cezanızın aynı anda hem sizin hem de O’nun omuzlarına yüklenemeyeceğini bilmelisiniz. Tanrı cezanızı sizden alıp O’nun omzuna yüklediğinde, artık sizin omuzlarınızda değil demektir.
Bu muhteşem kurtarış eylemini bizzat Rab gerçekleştirdi. Sizin tek katkınız günahınızdı. Ama Tanrı ne verebiliyorsanız onu aldı ve sonra Oğlu’nu sizin yerinize kurban etti.
Sanki tüm dünyanın günahının ağırlığını bu Söz’de hissettik: “Rab hepimizin cezasını ona yükledi.” Buradaki söz konusu yük hatırı sayılır olmalı! Bu nedenle, Kutsal Kitap İsa’nın ezildiğini söylediğinde şaşırmayın!
Kurtuluşun bedelini kavrayamayız. Dünyasal ölçülerimiz bunu ölçemez, ama Tanrı’nın Sözü bununla Tanrı’nın sınırsız sevgisi arasında bir bağlantı olduğunu anlamamızı sağlar.
Tanrı dünyayı o kadar sevdi ki!
O her bir insanı suçlu buldu. Yeryüzünde Tanrı’nın suçlu bulmadığı bir insan asla olmadı ve asla olmayacak. Ancak Tanrı cezayı size yüklemedi. Kendi Oğlu’na yükledi. Suçlanan siz olmayacaksınız. Oğul suçlandı!
Tanrı bunu kaybolmuş günahkârları kurtarmak için yaptı. Siz de O’nun bu lütfuna ortak olanlardan mısınız? Eğer değilseniz şimdi olun. Tanrı her şeyi hazırlamıştır.
8 Nisan
Oğul olduğu halde, çektiği acılarla söz dinlemeyi öğrendi.
İbraniler 5:8
Birçokları itaati, yalnızca itaatsiz insanların öğrenebileceği bir şey olarak düşünür. Bu doğru olsaydı, İsa’nın itaatsiz biri olması gerekirdi. O asla itaatsiz olmadı. Ebeveynlerine karşı ve Tanrı’ya karşı hep itaatliydi.
Tanrı’nın okulunda ve O’nun terbiye eden elinin altında olan Hristiyan’ın şunu sorması doğaldır: “Ben ne yanlış yaptım?”
Bu haklı bir soru olabilir. Bazen denenmelerimizle günahlarımız arasında bağlantı vardır, ama her zaman değil.
Çocuklarımızı yanlış bir şey yaptıkları için okula göndermeyiz. Zaten öğrenmiş olduklarından daha fazlasını öğrenmeleri için bunu yaparız.
Tanrı, çocuklarının itaatte gelişmelerini ister. Tüm çocuklarının kendi biricik Oğlu’nun ayak izlerini takip etmelerini ister. Acılar aracılığıyla olgunlaşmalıdırlar.
Kişi acı çektiğinde sağlam ve sarsılmaz, demirin atılabileceği bir zemin arar. İsa, kendisine yol gösteren yıldız ve sağlam zemin olan Tanrı’nın iradesiyle birleşmişti.
İş acı çekmeye geldiğinde, yer yerinden oynuyormuş gibi hissedersiniz. O zaman sağlam bir zemin aramalısınız. O sağlam zemin, sizin yerinize Tanrı’nın isteğini yerine getiren kişidir.
Tanrı’nın isteği öncelikle size, İsa’ya iman etmek demek olan itaati öğretmektir. İsa yüreğiniz için her şey olmalıdır. O’na yapışmalısınız.
Tanrı sanki bizi acıyla yoksullaştırır gibi görünür. Yüzeysel bir değerlendirmeyle durum böyle görünebilir. Yaşam değerini kaybeder.
Ancak derinlerdeki gerçek farklıdır. Acılar aracılığıyla Tanrı bize gerçek yaşamı tanımayı öğretir. Yeryüzündeki her şey ölüme tabidir. Bu yüzden tüm yaradılış inliyor. Tanrı’nın çocukları da inliyor.
Ama sıkıntınızda Rab sizi, İsa’yı gücünüz, zenginliğiniz ve sevinciniz olmasına izin vermeye çağırıyor. O her şeyiniz olmalı. Bu yolla itaati öğrenmek gerçek bir kutsanma demektir.
9 Nisan
Al götür beni, haydi koşalım!
Ezgiler Ezgisi 1:4
“Yolunuza çıkan en küçük şeyleri bile İsa’ya götürün ve O size yardım edecektir!” Bu ilahinin sözleri gerçektir. Her şey için İsa’ya gidebiliriz. Adımlarımıza rehberlik eden ve genellikle zor olan hac yolculuğumuzda bize yardım eden O olmalıdır.
Yine de ruhsal hayatımızda bir denge olması çok önemlidir. Dualarımızla Tanrı’yı sadece kendi dünyamıza çekmeyi istemek yanlıştır. Öncelikle, bizi kendi dünyasına çekmesi için dua etmeliyiz.
Al götür beni, haydi koşalım!
İsa’nın sizinle paylaşmak istediği bir acısı var. Bu, tanrısız ve umutsuz yaşayan herkese yönelik ihtiyacıdır. O’nun sevdiklerini sevebilmeniz için, kendi sevgisini sizin yüreğinize akıtmıştır.
Rab’bin aracı olmak kutsanmış ve değerli bir şeydir. Tabii ki, hizmet etmek zorluklarla dolu olabilir. Kimse azmetmeden Tanrı’nın Sözü’nde kalamaz. Ama geriye baktığınızda, yaşamınızdaki en büyük bereketlerin bizzat Rab’den aldığınız görevlerle bağlantılı olduğuna şüphe yoktur.
Al götür beni, haydi koşalım!
Aslında bu dua İsa’yı daha iyi tanımayı amaçlar. Hristiyanlığınız öncelikle İsa’nın kendisidir. Düşünceniz ve özleminiz O’na yönelir. Sevdiğiniz kişi O’dur. Bu nedenle O’nu yüceliği içinde görmek istersiniz.
O’nun kefaretiyle kurtuluşunuz hakkında daha derin bir anlayışa sahip olduğunuzu hayal edin. Tanrı’nın sizi kurtarmasının O’na neye mal olduğunun farkında olduğunuzu hayal edin. İnsani düşünce bunu kavrayamaz. Bu, Tanrı’nın size Kutsal Ruh aracılığıyla Sözü’nde gösterebileceği bir sırdır. Tanrı yürekleri aydınlatır. Yüreğinizin derinliklerinde farkına varmanızı sağladığı şeyi sözlerle tam olarak yorumlayamazsınız. Bu sırrı az da olsa anladığınızda, dualarınızda güçleneceksiniz.
Al götür beni, haydi koşalım! Beni kutsal avlularına yönlendir! Kutsal düşüncelerini bileyim! Lütuf ve gerçekle dolu yüceliğini hayranlıkla izlememe yardım et!
Dudaklarınızdan dökülen bu dualar Tanrı’ya olan susuzluğunuzu ortaya çıkarır. Ve bu susuzluğu sadece O giderebilir. Bunu lütfuyla yapacaktır.
10 Nisan
İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: ‘Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin… İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.’
Matta 28:18-20
Bütün yetki bana verildi. Bu İsa’nın krallık beyanıdır. Yetkileri olan başkaları da vardır, ama tüm yetkiye sahip değillerdir. Bu nedenle, İsa’nın yapmalarına izin verdiği şeyin ötesine geçemezler. Onların uzağa gitmelerine ve kendi çocuklarını yetiştirirken güçlerini kötüye kullanmalarına izin verebilir, ama bunu boyun eğip alçakgönüllü olsunlar diye yapar. Ama İsa gökte, yerde ve yerin altında O’na diz çökecekler için hep Her Şeye Gücü Yeten olarak kalır.
“Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin!” Bu, İsa’nın krallık buyruğudur. Bu her zaman çok zor ve büyük bir görev olmuştur. İlk olarak on bir kişiden oluşan bir öğrenci topluluğuna verildi. Bu buyruk çok farklı durumlarda duyuruldu. Binlerce kişi bunu duydu ve itaat etti.
Eş zamanlı olarak hem insan hem de Tanrı tarafından ilan edildi, çünkü İsa Tanrı’dır. Ve O’nunla tartışmayız. O’na itaat ederiz.
Yabancı diyarlardaki hizmete dâhil olmak Hristiyan yaşamının bir parçasıdır. Hepimiz İsa’nın buyruğu altındayız. Değişik yollarla hizmet ederiz, ama hepimiz O’nun çağrısı altındayız.
Bir ilahimizin sözleri şöyle der: “Harika bir Kurtarıcı’ya sahibim, herkes ama herkes O’nu görmeli!” Bunu kalpten söylüyoruz. Genç insanlar çağrı konusunda mücadele verirler. Ebeveynler çocuklarının çağrısı hakkında Tanrı’yla konuşur. Tanrı’nın krallığının ön saflarında savaşanlarla birlikte mücadele ederiz. Tanrı’nın krallığının genişlediğini hayranlıkla izleriz.
İtaat edip Müjde’yle bize gelenler hakkında düşündüğümüzde minnettarlık hissederiz. Bugün onların ayak izlerini takip ediyoruz. Her zaman kolay olmuyor, ama gözyaşları içinde ekenlerin sevinç çığlıklarıyla biçeceğini biliyoruz.
Ve o zaman İsa’nın krallık vaadinin geçerli olduğunu görürüz. O her gün, günlerimiz ne olursa olsun, bizimle birliktedir. Hizmetimiz aracılığıyla O’na daha güçlü bir şekilde bağlanırız. Ve O bizi yüz üstü bırakmaz. Bizimle birlikte yürür ve adının yüceliği uğruna başarılı olmamız için içimizde çalışır. İsa’nın, çektiği acılarının ödülünü aldığını görmekten daha derin bir sevinç yoktur.
11 Nisan
Sonra İsa ellerini yeniden adamın gözleri üzerine koydu. Adam gözlerini açtı, baktı; iyileşmiş ve her şeyi açık seçik görmeye başlamıştı. Markos 8:25
Kör adam, İsa üzerine ellerini ilk koyduğunda yardım aldı. İnsanları görebiliyordu. Etrafta yürüyorlardı. Ama ağaca benziyorlardı. İsa ellerini onun üzerine ikinci kez koyduğunda gözleri tamamen açıldı.
İsa’yla karşılaşanların çoğu aynı deneyimi yaşadı. Daha önce görmedikleri bir şey gördüler. İsa onlar için yaşayan bir gerçekliğe dönüştü. Onlara dokundu ve onların hayatı değişti.
Ama hâlâ her şeyi çok net göremezler.
Bunun nedeni kefaretin sırrını anlamamış olmalarıdır. Onlar, İsa’nın tamamladığı kefaretle kurtarma işinden ziyade, kendileriyle ve kendi Hristiyanlıklarıyla meşguldürler.
Siz de onlardan biriyseniz, kör adamın örneğinden öğrenecek bir dersiniz vardır. O doğru sözlüydü ve ne gördüğünü İsa’ya olanca açıklığıyla söyledi. Bunu yapmayan çok kişi var ve onlar aslında sahip olmadıkları bir ruhsal anlayışı taklit ederler. Bu nedenle yardım alamazlar. İkiyüzlülükleri yardıma ihtiyaçları olmadıklarını onlara düşündürtür ve yardım almalarına engel olur.
Kör adamdan öğrenin! Dürüst olun!
İsa’nın sizde iyi bir işe başladığını inkâr etmemelisiniz. Ama aynı zamanda İsa’nın henüz size vermediği Müjde hakkındaki tüm ışığa sahipmiş rolü de yapmamalısınız.
İsa’dan ellerini tekrar üzerinize koymasını isteyin. Özgürlüğün mükemmel yasasının içine dalmak ve bunu yapmaya devam etmek için, İsa’dan kefaretin ve lütfun tüm zenginliğini size açmasını isteyin.
Tanrı’nın Sözü’ne önem verin. İsa bizi ruhsal deneyimler aracılığıyla değil, Söz aracılığıyla göksel yerdeki her ruhsal kutsamaya yönlendirir. O’ndaki zenginliğiniz uyarınca yüreğinizi aydınlatır. İsa yalnızca gazabı yatıştıran kurban olarak sizin yerinize ölmedi. Aynı zamanda sizin yerinize yaşadı. İsa sizin için Yasa’yı yerine getirdi. Kendi başınıza ne kadar yoksul olsanız da, O’nda her şeye sahipsiniz.
Ne kadar sınırsız bir zenginliğiniz olduğunu görüyor musunuz?
12 Nisan
Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım…benimkiler de beni tanır. Yuhanna 10:14
Yeniden doğmuşsanız, İsa’yı tanımaktan daha değerli bir şey yoktur. O’nu yüzeysel olarak bilmekten bahsetmiyoruz; bu kimseyi kurtarmaz.
Yüreğinizde O’nunla birleşmek istersiniz. Kutsal Kitap’ı açtığınızda duayla sizin için canını veren Kurtarıcı’nızda huzur bulursunuz. Tanrı’nın Sözü’nü duymak için kiliseye gittiğinizde, çarmıhın Sözü’nü duymayı arzularsınız.
Böyle hissetmenizin nedeni Tanrı’nın lütfunu tatmış olmanızdan kaynaklanır. Başkalarının çarmıhtan farklı şeylerle meşgul olmalarını anlayamazsınız, çünkü İsa’nın kanı sizin için her şey olmuştur. O’nun Golgota’daki işi kurtuluş anlamına gelir ve bu yüzden Müjde’yi duymanın açlığını çekersiniz. Çarmıhın Sözü’nün huzur veren tek bir şey olduğunu tecrübe ettiniz. İsa gözlerinizin önünde tasvir edildiğinde, kesinlikle Tanrı’nın çocuğu olduğunuzu keşfedersiniz.
İsa’yı tanıyor musunuz?
Evet, Tanrı katında geçerli olan tek bilgiye sahipsiniz. İsa’yı tanıyorsunuz.
İsa da sizi tanıyor. Sizi gördüğünde, lütufla kurtuluşa sarılan bir günahkârın sefil yüreğini görüyor. İsa sizde kendi kendini görüyor. Yüreğinizi arındıran ve sizi kar gibi beyaz yapan kendi kanını görüyor.
İsa sizi nasıl tanımaz? O sizi kendisini tanıdığı gibi tanır. Sahip olduğunuz tüm yaşam O’na bağlıdır. Elinizden tutan O’dur. Yüreğinize O’nun adı yazılmıştır.
İsa kanıyla kurtardıklarını tanır.
Tutunabildiğiniz hiçbir şeyin olmadığı bir gün için sizi ne kadar güvende tutabilir ki bu! O zaman İsa sizi kendi başınıza bırakmaz. Sizi omuzlarına alır ve eve kadar götürür. İsa çarmıhta tüm günahlarınızı yüklendiğinde de omuzlarındaydınız. Yine oradasınız, ama bu kez tamamen temizlenmiş olarak. İsa sizi kurtardı. O sizi kendininki olarak tanır.
O zaman diğer her şey yok olur. Sonsuz yaşama sahip olursunuz, çünkü İsa sizi çocuğu olarak tanır.
13 Nisan
…güvenilir tanık İsa Mesih…
Vahiy 1:4-6
Birçok değersiz söz vardır. Doğru görünebilirler ama sınavı geçemezler. Arkalarında güç yoktur.
İsa’nın sözleri böyle değildir. O’nun sözleri kanıyla onaylanmıştır.
İsa haykırıp çığlıklar atmadı. Buna ihtiyacı yoktu. Sakin bir ciddiyetle konuştu ve sözleriyle nesiller boyunca bazıları kurtuldu.
Tanrı’nın diri ve kalıcı Sözü’yle yeniden doğmuşsanız, bunu içinizde yaşamışınızdır. Kimsenin sesi yardım edemiyorken, İyi Çoban’ın çağrısını duydunuz. Harika bir şey oldu: Tanrı sizi çamurdan ve bataklıktan çıkardı; ayaklarınızı kayanın üzerine yerleştirdi.
O günden beri kulağınızda birçok ses var. Bu değişen seslere kulağınız tıkayamayacağınız bir dünyada yaşıyorsunuz. Belki de yoldan saptığınız zamanlar oldu. Geçmemeniz gereken yoldan yürüdünüz ve bunun bedelini ağır ödediniz. Ama İsa sesini kesmez. Sizi geri çağırır. Güvenilir Söz sizi yeniden yakalar ve kurtaran gücünü asla kaybetmez.
Başkaları sözleriyle sizi hayal kırıklığına uğrattığında, her zaman dönebileceğiniz bir şey vardır. O şey, güvenilir tanığın Sözü’dür.
Sıkıntılı ve karanlık zamanlarda İsa’nın sözleri içimize giremez gibi görünebilir. Ama bu ancak sınırlı bir süre içindir. Tanrı’nın zamanı geldiğinde perde kalkar ve Söz’ün ebedî kayasının üzerinde durduğunuzu şaşkınlıkla fark edersiniz. O zaman İsa’nın güvenilir tanık olduğuna sevinirsiniz. O’nun sözü, fırtınalı bir denizin ortasındaki sarsılmaz kayadır. İsa’nın sözünün sizin için sınavı geçeceği gün yaklaşıyor. O gün, Yargı Günü’dür. O’nun sözleri o gün gerçekliğini ispat ederse kurtuldunuz. Güvenilir değilse kayboldunuz. Ancak bu konuda şüphe duymanıza gerek yoktur. İsa’ya bağlandığınızda kurtuldunuz. O’nun sözü göklerde sabit kalır. O sözler orada geçerli olan tek onayla, yani kanıyla onaylanmıştır.
14 Nisan
Bak, bunca yıl senin için köle gibi çalıştım, hiçbir zaman buyruğundan çıkmadım. Ne var ki sen bana, arkadaşlarımla eğlenmem için hiçbir zaman bir oğlak bile vermedin.
Luka 15:29
Büyük oğlun sevinci yoktu. Bu sevince yaşamak için doğru koşullara sahipmiş gibi görünüyordu. Babasının her şeyi ona aitti. Ona gelince hayatını organize etmiş ve çalışkan bir adama benziyordu.
Yine de mutlu değildi. Birçok Hristiyan benzer durumdadır. Bunun nedeni, oğulluğun tüm haklarının yerini, buna engel olan bir bağın almasıdır.
Kolayca Tanrı’yla yasa ilişkisine meyledebiliriz. Bir Hristiyan’ın ne yapması veya yapmaması gerektiğiyle ilgili uzun süreli tartışmalar yapabiliriz. Ama İsa ve O’nun işi hakkında fazla konuşulmaz. İsa yüreği ve zihni doldurmadığından ağızdan O’nun hakkında sözler taşmaz.
Zavallı büyük oğul! Bir oğlağın kendisini mutlu edeceğini sanır. Onun için sevinç, şölen yemeğine bağlıdır. Ertesi sabah kalkıp yeniden çalışmak zorunda olduğunu düşünmez.
Hristiyan sevince giden yol heyecanlı bir deneyimden ibaret değildir. Birçokları buna inansa da, birkaç hafta sonra hiçbir şeyin değişmediğini görmek zorunda kalırlar.
Sevince giden yol, oğulluğun tüm haklarına giden yoldur. Babası tarafından kucaklanmak küçük oğlun kutsaması oldu. Büyük oğlun da ihtiyacı olan şey tam buydu.
Kendinizi Kurtarıcı’nızın kollarına attığınızdan bu yana ne kadar zaman geçti? Baba’nızın gelip sizi kucakladığından ve öptüğünden bu yana ne kadar zaman geçti?
Gerçek ve diri bir Hristiyan, Tanrı’nın çocuğu olma ilişkinin dışında asla büyüyemez. Kendi başınıza her zaman kaybolursunuz. Daima hak edilmemiş lütfa ihtiyaç duyarsınız. Karşılığında hiçbir şey vermeden her şeyi almak harika bir şeydir ve mutlu olursunuz.
Olduğunuz ve yaptığınız her şeyi unutmalısınız. O zaman Baba’nızın yüzüne bakabilirsiniz. O’nun sevgisinin içinizden akmasına izin verin. O’nun sevgili çocuğusunuz.
15 Nisan
Çünkü istek varsa, insanın elinde olmayana göre değil, elindekine göre yardımda bulunması uygundur.
2.Korintliler 8:12
Ruhsal tembellik ve umursamazlık, tüm ruhsal yaşam için yakın tehlikedir. Ama tek tehlike değildir. Bir Hristiyan kendisinden veya başkasından veremeyeceği kadar büyük bir şey isteyebilir ve bu insanı paramparça eder.
Birbirimizi iyi işler için teşvik etmemiz gerektiği doğrudur. Ama aynı zamanda herkesin isteme kapasitesinin aynı olmadığını da anlamalıyız. Tanrı için önemli olan o isteğin var olması ve yapabileceğini vermesidir.
Tanrı’nın krallığında aşırı çalışan işçiler vardır. Kapasitelerinin üzerinde verirler ve Tanrı bundan hoşnut olmaz. Tanrı, hizmetinde bize emanet ettiğinden fazlasını vermemizi istemez.
Bazı Hristiyanlar kendilerinden fazlasıyla verirler. Bu, kendini tamamen vermekle ilgili çağrıdan kaynaklanır. Bu çağrıyı inkâr edemeyiz. Ama aynı zamanda hizmetimizde başkalarının armağanlarıyla ve yetenekleriyle kıyaslanarak hesap vermeyeceğimizi anlamalıyız. Tanrı’nın her birimize verdiğine göre hesap vereceğiz.
Kendimizin ve başkalarının taleplerinden kurtulmak rahatlatıcıdır.
Rab’bin gözünün önünde durmanıza izin verilmiştir. O sizi tamamen tanır. Size verdiği gücü ve entelektüel yetenekleri bilir. O’na bunlarla hizmet etmenizi ister. Yaşlı bir kişinin gücüyle genç birinin gücünün aynı olmadığını da bilir.
Bir kişinin bir bütünün parçası olduğunun farkına vararak Tanrı’nın hizmetinde olmak, Hristiyan’ı hizmet etmenin sevincine yönlendirir. Tanrı bana her şeyi vermemiştir, ama diğerleri bende olmayan şeylere sahiptirler.
Tanrı benden her şeyi yapmamı beklemez. Benim için mutluluk, olduğum gibi O’nun hizmetinde olmaktır.
Hiçbirimiz cemaatin tüm giderlerini karşılayamaz, ama yeteneğimize göre verme isteğimiz bu işi görür. O zaman yaşamda ve hizmette Tanrı’nın kutsaması altında oluruz ve O, işin başarıya ulaşmasını sağlayacaktır.
16 Nisan
O’nun yüceliğini –Baba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul’un yüceliğini– gördük.
Yuhanna 1:14
İsa’nın yüceliği hiçbir yücelikle kıyaslanamaz. Sınırsızdır. Gökyüzü ve yeryüzü yok olduğunda insanın yüceliğinden eser kalmayacaktır. Çoğu çoktan kaybolmuştur. Mezarlıklar bir zamanlar büyük saygı gören insanların bedenleriyle doludur, ama şimdi yerlerini başkaları almıştır. Bizim yüceliğimiz kırdaki çiçek gibidir. İsa’nın yüceliği tamamen faklıdır.
Birçok insan İsa’da herhangi bir yücelik görmedi. İsa’nın hiçbir şeyi yoktu. Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu’nun başını yaslayacak bir yeri yok. Yine de İsa’nın yakın dostları daha önce hiç görmedikleri bir yücelik gördüler. Bu yüceliğin dünyanın zenginliğiyle bir bağlantısı yoktu, lütuf ve gerçekle doluydu.
O’nunla yolculukları boyunca bir mucize gerçekleşti: Kutsal Ruh onlar için gerçeği açığa çıkardı. Tanrı’nın yüceliği İsa’nın yüzünde parlıyordu.
Hristiyan olduğunuzda, İsa’yı başkalaşımın ışığında gördünüz. Dünyanın tüm yüceliği soldu. Hiçbir şeyle kıyaslanamayacak bir yücelikle karşılaştınız. Hepsinden büyüğü, İsa’nın çarmıhtaki ve dirilişindeki yüceliği oldu. Bizlere olan derin sevgisi, O’nu orada günahkârların yerine Tanrı Yargısı’nın gazabı altında tuttu. Bu sevgi Tanrı’nın yüceliğini açığa çıkarır. Lütufla doludur. İsa bunu asla dikkati kendisine çekmek için kullanmaz. Sizin kurtuluşunuzdan hoşnut olur.
Tanrı’nın sizi kurtarmasının nedeni sizin kim olduğunuzu bilmemesi değildir. O sizi tamamen tanır. Ama sizin yerinize geçeni de tanır. İsa’nın tüm günahlarınız için gazabı yatıştıran kurban olduğunu bilir.
Hristiyan olmak, Tanrı’nın gördüğünü görmektir. Hristiyan olmak, Tanrı’nın sevincinin olduğu yerde sevince sahip olmaktır. Tanrı Oğlu’nu görür ve O’ndan hoşnuttur. Siz de İsa’yı görürsünüz ve O’ndan hoşnut kalırsınız. Tanrı’nın ve sizin yüreğiniz İsa’nın yüceliğiyle dolar. Bugün böyledir. Sonsuza dek de böyle olacaktır.
17 Nisan
Ama günahın çoğaldığı yerde Tanrı’nın lütfu daha da çoğaldı. Romalılar 5:20
Eski benliğimiz Tanrı’nın Sözü’nü daima kötüye kullanacaktır. Tanrı bunu herkesten iyi bilir. Yine de kendi günahlarıyla ilgili ağıt yakanlar için en güçlü ifadeyi kullanır.
Diri bir Hristiyan yıllar geçtikçe günahların daha da çoğaldığını düşünür. “Sefildim, yüreğin günahlarını daha çok görerek daha da kötü oldum” der, Per Nordsletten bir ilahisinde. Ve bu doğrudur. Rab’bin ışığında günah daha da büyür.
Kendinizdeki yozlaşmanın derinliği hakkında düşündüğünüzde can düşmanınız size şöyle fısıldar: Senin için herhangi bir umut olduğunu mu düşünüyorsun? İmanının meyvesi nerede? Coşkulu sevincin nerede? Başarısız Hristiyanlığın mahvolmayla sonuçlanacak, değil mi?
Bu sesi duyduğunuzda yapacağınız tek bir şey vardır. Yazılmış olana başvurmalısınız.
Günahın çoğaldığı yerde lütuf daha da çoğalır.
Günahınızın ne kadar büyük olduğunu görmeniz iyi bir şeydir. Ama lütuf günahınızdan da büyüktür. Günahlarımızın çokluğu lütfu daha da arttırır. Çok bağışlanan çok sever. Düşüncelerimiz buna karşı çıkarak, bunun daha fazla günah işlememize yol açacağını savunur.
Buna kesinlikle hayır der Tanrı’nın Sözü. Günaha öldük: Artık günahın içinde nasıl yaşayabiliriz?
Dahası günah size öylesine nüfuz etmiştir ki, buna yenilerini eklemeniz gerekmez.
Her şeye rağmen güvenli olabilirsiniz. İsa’ya ait olduğunuzda lütufla kaplanmayan tek bir günah bile kalmaz. Tanrı’nın huzuruna adeta bir lütuf nehrinde çıkmanız sağlanacak. Bu nedenle, henüz burada yeryüzündeyken bu lütfu öven ilahiler söyleyelim. Tanrı’nın lütfu arkanızda, üzerinizde ve önünüzdedir; sonsuza dek üzerinizde dinlenecektir.
Rab’be övgüler olsun!
18 Nisan
Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı, yüce Baba, kendisini tanımanız için size bilgelik ve vahiy ruhunu versin diye dua ediyorum.
Efesliler 1:17
Birçok Hristiyan İsa’yı pek az düşünür. O’nun kendi Kurtarıcı’ları olduğunu bilirler. Günahlarının lütufla bağışlandığına inanırlar. Bir gün O’nunla karşılaşacaklarına ikna olmuşlardır, ama gözlerini İsa’ya çevirmezler.
Bunun sonucu zayıf bir Hristiyan yaşamıdır. İsa yalnızca imanımızın Öncü’sü değil, aynı zamanda Tamamlayıcı’sıdır.
Kutsal bir yaşamın tüm gücü, yüreğin derinliklerinde İsa’nın ölümünün ve dirilişinin önemini bilmekten kaynaklanır.
Bilgelik ve vahiy Ruhu olmadan İsa’nın kim olduğunu anlayamazsınız. Kutsal Ruh İsa’yı yüreğinizde sürekli yüceltmeden, O’nun günahtan arındıran kanının gücünde dinlenemezsiniz. Kendi gücünüze dayanarak sürekli İsa’ya bakamazsınız. Söz yüreğinizde yaşama dönüşmelidir, aksi takdirde Tanrı’daki sevincinizi kaybedersiniz. Kendi başınıza yaşam ekmeği için açlık duymazsınız. Tanrı’nın Ruhu içinizde açlık ve susuzluk yaratmalıdır.
Pavlus Tanrı’nın yüreğine giden yolu biliyordu. Duayla yaşadı ve bizden de bu örneği izlememizi ister. Her şeyin iyi olduğu yere giden yol hakkında deneyimliydi.
Tanrı size istediğiniz İsa bilgisini verdiyse Hristiyan yaşamda bunun zenginliğini yaşıyor musunuz? Duanın gücüne dair inancını kaybetmiş birçok kişi var. Alamıyorlar, çünkü Tanrı’dan istemiyorlar.
Duaya başlamak için asla çok geç değil. Tanrı’dan, O’nu daha iyi tanımak için bilgelik ve vahiy Ruhu istemek hayatınızın en önemli duası olsun. Tanrı isteğinizi yerine getirecektir. Bu dua O’nun iradesine uygundur. İsa’nın ölümünün ve dirilişinin önemini anlamanızı sağlayacaktır. Kendinizi Tanrı’nın çocuğu olarak görmekle ilgili yeni bir bakış açısı verecektir. O’nda ne kadar zengin olduğunuzu açıkça gösterecektir. Sıkıntılı ve dertli durumunuzda size dinginlik verecek ve minnettarlık ve sevinçle dolacaksınız.
Sizi bağlayan her şeyden kurtardığını göreceksiniz. Tanrı’nın güvendiği kişinin İsa olduğu gerçeği yüreklerinizi sevindirecektir ve size de aynısını yapma cesaretini verecektir.
19 Nisan
Ey akılsız! Bu gece canın senden istenecek.
Luka 12:20
İsa bir miras paylaşımı davasını görmesi için kendisine yaklaşan adama zengin budala meselini anlattı. İsa’nın adama cevabı, zengin bir adamın mahvoluşu hakkında yürek parçalayan bir hikâye oldu.
İsa yüreklerimizi bilir. Başkalarının görmediği şeyleri görür. Tanrı’da zengin olup olmadığımızı görür. Tanrı’da zenginsek, dünyasal zenginlik önemini yitirir.
İsa’nın bize yanlış acı çekmekle ilgili öğretmek istediği durumlar vardır. Öğrenmesi zor ama yararlı bir derstir. Başka insanlara güvenemeyeceğinizi öğrenirsiniz. Bu dünyanın zenginliğinin güvenli olmadığının farkına varırsınız.
Tanrısal bir yaşam sürdürüp zengin olmak zordur. Zenginlik birçok tehlike barındırır. Kibir ve endişe bunların başında gelir. Birinin hazinesini kaybetmesi ne kolaydır! Zenginlik, aklımızı ve düşüncelerimizi Rab’den uzaklaştıran eğlenceler ve etkinlikler için sayısız fırsat sunar.
İsa, varlıklı insanın kurtulmasının zor olduğunu boş yere söylemedi. Dolayısıyla dünyasal zenginliğinizin yok olduğu gün için ağlamamalısınız.
Hristiyan, maddi konulardaki adaletsizlikten sıkıntı çektiğinde bir şey öğrenir. Akıl ve düşünceler yok olandan dönerek asla mahvolmayacak ve göklerde saklanmış olana yönelir.
Zengin budala için mahsul zamanının başarısız olduğunu varsayalım! O zaman Rab’den gelecek olan yardıma ihtiyaç duyması anlaşılabilirdir. O zaman Rab’bin eline bıraktığımız kırıntıların bereketleneceğinin tanıklığını verebilirdi.
Ancak olaylar bu şekilde gelişmedi. O kadar bol ürün aldı ki, Rab’bi unutuverdi. Ve o ölüm gecesinde, Tanrı ondan canını talep etti.
Zengin budalayı anlatan bu meseli kendiniz için korkmadan okuyabiliyor musunuz? Şöyle dua etmeniz gerekmiyor mu? Rab, bana seni unutacak kadar dünyasal zenginlik verme. Bu dünyada zengin ya da yoksul olarak yaşamış olmam hiçbir şey ifade etmez – önemli olan canımın kurtulmasıdır.
20 Nisan
Yasa Kitabı’nda yazılanları dilinden düşürme. Tümünü özenle yerine getirmek için gece gündüz onu düşün. O zaman başarılı olacak ve amacına ulaşacaksın.
Yeşu 1:8
Yaşamınız Söz’le ilişkinize dayanır. Bu her şeyden önemlidir, çünkü insan yalnız ekmekle yaşamaz. Tanrı’nın Sözü’yle yakın ilişki içinde yaşıyorsanız, kutsama bir esenlik ırmağı gibi yaşamınıza akacaktır.
Söz içinize girmeli. O’nunla dolmalısınız ve Söz’ü gayretle okursanız bu gerçekleşir. O’na özenli bir şekilde yer vermelisiniz ve hayatınızı O’na uydurmalısınız.
Tanrı’nın Sözü’nü ağzınızdan düşürmemelisiniz. İblis sizi susturmak için her aracı kullanır. Herkesin kendi düşüncelerini izlediği ve Tanrı’nın buyruklarını modası geçmiş ilan ettiği zaman, okulda veya işyerinde Söz’ü ilan etmek cesaret gerektirir. Ama bunu yapmaya cesaret edin! Bu, yaşamınızdaki bereket kaynaklarından biridir.
Tanrı’nın Sözü’nü başkalarına vaaz ettiğinizde, kendinize de vaaz etmiş olursunuz. Eğer dürüst bir insansanız, kendi sözlerinizle bağlanırsınız. Kendinizi Söz’ün temeline bağlarsınız.
Söz’le dolmanız için, Kutsal Kitap’ınız tarafından sürekli emilmelisiniz.
Birçokları uzun bir metin okumak yerine, kısa bir metni birkaç kez okumaktan daha çok yararlanır. O zaman okuduğunun hakkında düşünmek daha kolay olur. Bu yolla Tanrı’nın Sözü’ne içinize işlemesi için zaman vermiş olursunuz. Söz’ün yüreğiniz için sakin bahar yağmurlarına dönüşmesine izin verin.
Kutsal Kitap’tan tek tek ayetler ezberlemek de yararlıdır. O zaman Tanrı’nın Ruhu, ihtiyacınız olduğunda onları sizin için canlı yapar.
Sözü sizin bir parçanız olduğunda, Tanrı size bol bereket vaat eder. Başa çıkmaya çalıştığınız her şey yolunda gider ve kutsama ardınızdan gelir. Tanrı yalan söylemez. O’nun dediklerine güvenebilirsiniz. Tanrı’nın Sözü her zaman sağlamdır, şimdi ve sonsuza dek.
Söz’ün ağzınızdan düşmesine izin vermeyin! Gece gündüz üzerinde düşünün!
21 Nisan
Dikkatinizi açıkça benimsediğimiz inancın elçisi ve başkâhini İsa’ya çevirin.
İbraniler 3:1
Hristiyanlara dikkatlerini (düşüncelerini) İsa’ya çevirmeleri gerektiğini söylemek gerçekten gerekli midir? İnsanı Hristiyan yapan şey zaten dikkatini İsa’ya vermesi değil midir? Her bir Hristiyan böyle yaptığında yüreğinde bir sevinç ve cesaret hissetmemiş midir?
Dostlarımıza dikkatlerini İsa’ya vermelerini söylemek zorunda olmamız şaşırtıcı gelebilir. Ama gereklidir. Bunu kendi deneyimlerinizden bilirsiniz.
İblis, eski benliğimiz ve bu dünya, gözlerimizi İsa’dan çevirmemiz için ellerinden geleni yapar. Bu konuda pek zorlanmazlar. Aile yaşamında veya işyerindeki sıkıntılar, hastalık veya parasal sorunlar düşüncelerimizi ve zihnimizi doldurur. Umutsuzluk ve keyifsizlik duygusu sizi ele geçirebilir.
Sorunlarımızın çoğu hayatımız boyunca bizi kovalar. Bir gölge gibi günlerimizi tüketirler. Bunlardan kurtulup kurtulamayacağımızı merak ederiz.
Tanrı’nın Sözü bu merakımızı şöyle cevaplar: Dikkatinizi açıkça benimsediğimiz inancın elçisi ve başkâhini İsa’ya çevirin. Cevaplanmayan birçok sorunuz vardır, ama Tanrı size İsa’yı vermiştir ve O’nun aydınlatamayacağı bir karanlık yoktur.
Çaresizseniz ve karanlığın sizi kaplayacağını söylüyorsanız, karanlık bile O’nun için karanlık olmayacaktır. Gece, gündüz gibi parlayacaktır.
Düşüncelerinizi İsa’ya odaklamak, sonsuzluğun bu yanında çözülmemiş olan tüm sorunlarınızın ortasında size esenlik verecektir. O’na olan imanınız hayatınızı kolaylaştırmaz, ama sıkıntı ve üzüntünün ortasında sizi mutlu kılar. İsa’yı görmeniz sizi mutlu kılar. O sizin Çoban’ınız ve sizin için canını veren Kurtarıcı’nızdır.
Günahınızın kefareti her koşulda ödenmiştir. Tüm yenilgilerin ortasında İsa aracılığıyla zafer kazanırsınız. İsa’yla ve kazandığı zaferle daha fazla meşgul olmayı öğrenmelisiniz. Sizin yenilgileriniz ve zaferleriniz, O’nun sizin için tamamladığı işle kıyaslanamaz.
Dikkatinizi O’na çevirin! Asla utandırılmayacaksınız.
22 Nisan
Çeşitli garip öğretilerin etkisine kapılıp sürüklenmeyin. Yüreğin yiyeceklerle değil, Tanrı lütfuyla güçlenmesi iyidir.
İbraniler 13:9
İsa’nın İkinci Gelişi öncesi zaman kafa karıştırıcı olacaktır. Birçok sahte öğretmen ortaya çıkacak ve hatırı sayılı sayıda insan onları izleyecektir.
Sahte vaaz tehlikelidir. Sahte şeyler eski benliğimize çekici gelecektir. Yeni ve farklı olan her şey ilgi çekecektir.
Sahte öğretmenler sıklıkla Kutsal Kitap’tan alıntılar yaparlar. Söz’ü çarpıtırlar veya bazı Kutsal Kitap kavramlarını kendi yüreklerine uygun hale getirirler.
Aynı zamanda söyledikleri her şeyin temelinde İsa’da kurtuluşun olduğunu vurgularlar. Bu konuda karşı çıkacak bir şeyimiz yoktur.
Onlara sözleri değil, ama içlerinde etkin olan gücü sorun.
Kutsal Kitap’ın merkezinde, İsa’nın tamamlanmış işi ve O’na iman ederek kurtuluş lütfu vardır. Kurtuluş mesajının her şeyin merkezi olmasına izin verilmezse, yüreklerimiz lütufla güçlenemez. Pavlus, İsa Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilişinden başka hiçbir şey bilmemeye kararlıydı. Bu yüzden bu kadar çok insan Tanrı krallığına kazandırıldı.
Eski benliğimiz, her şeyin İsa hakkında olduğu kefareti dinlemekten kolayca sıkılır. Bu vaaz, daima müdahil olmak ve aslan payını almak isteyen kendine odaklı insan için ikna edici değildir. Kendimizi bu tutkuya kaptırırsak, her tür garip öğreti kendi yelkeni için rüzgâr bulacaktır.
Tanrı’nın lütfunda kalalım. Yüreklerimizi güçlendirecek olan sadece o lütuftur. Müjde’nin vaaz edilmesi iman yaratır ve imanı güçlendirir.
Bu lütfun yanında kendime ait bir şeye yer yoktur. Lütuf günahımı İsa’ya yükler ve O’nun Yasa’yı yerine getirmesini de benim üzerime yerleştirir. Bunu sürekli duymam sağlanırsa, aklın almadığı bu gerçeği yüreğim kavrayabilir. Tanrı’nın lütfu beni mutlu ve sevinçli yapar. İçimde İsa’yı izlemek için kutsal bir istek yaratır. Lütuf, günah işleme arzusuna karşı nefret yaratır.
Orijinal Müjde’ye tutunun. Günahtan, ölümden ve yargıdan yalnızca o kurtarabilir. İlk ve son kez kutsallara teslim edilmiş olan iman için savaşın. Tanrı’nın lütfuna bağlanın.
23 Nisan
Bizi zorlayan, Mesih’in sevgisidir.
2. Korintliler 5:14
Bizi sevgi kadar zorlayan başka bir şey yoktur. Sevgi sağduyumuzun protestoları üzerinde efendi olur. Benliğe dayalı yaşamı yener.
Bir babanın veya annenin çocuğu için yapamayacağı ne vardır? Kendi hayatlarını mahvetme pahasına çocuklarına yardım ederler. Sevginin zorlayan gücü altındadırlar.
Ezgiler Ezgisi’nde şu sözleri buluruz: “İnsan varını yoğunu sevgi uğruna verse bile, yine de hor görülür!”
Sevgimiz bizi zorlar. Ama İsa’nın sevgisi çok daha güçlüdür. Başka hiçbir şeyin yapamadığını gerçekleştirir. Bu nedenle o sevginin içinde kendinizi kaybetmelisiniz, çünkü bu sizinle ilgilidir. Henüz siz doğmadan da böyleydi. Dünyanın yaratışından önce seçildiniz. Tanrı sizi sevgili Oğlu’nda gördü.
Canınız İsa’nın kefaretinde dinlenmelidir. İsa’nın kurtarma eylemi sonsuza dek gücünü korur. O’na günahınızla asla boş yere gelmezsiniz. O sizi arındırır ve kar gibi beyaz yapar.
İsa’yı çarmıha çivileyen O’nun sevgisiydi. Çarmıh olmadan sizi göğe götüremezdi. O size sonsuza dek sahip olmak ister. O’nun sevgisi sınır tanımaz. Bu yüzden sevgisinin bedelini ödemiştir. Bedelin ne kadar ağır olduğunu anlayamayız. Yapabileceğimiz tek şey, minnettarlıkla O’na saygı göstermektir.
İsa’yı zorlayan sevginin hayatınızda da zorlayıcı bir gücü vardır. Tanrı, O’na olan imanınız vasıtasıyla sevgisini yüreğinize akıtmıştır. Başka insanları O’nun gördüğü gibi görebilmeniz için gözlerinizi mesh etmiştir. Tanrı’nın sevgisi sizden daha öteye ulaşır. İsa hepimizin yerine öldü.
Birçok insan tanrısız ve umutsuz yaşar. Kurtuluşu kabul etmemişlerdir.
İsa’nın sevgisi sizi gidip onlara ulaşmaya zorlar. Kilisenin büyük görevinin içinde rol almalısınız. Tarladaki ürün hasat için olgunlaşmıştır. “Benim muhteşem Kurtarıcı’m, herkes ama herkes O’nu görmeli.”
Kendinizi sevginin zorlamasına bırakın. Bunu yaparak kutsanacaksınız ve başkaları için de bereket kaynağı olacaksınız.
24 Nisan
Yani, ben aranızdayken karşılıklı olarak birbirimizin imanıyla cesaret buluruz demek istiyorum.
Romalılar 1:12
Pavlus ruhsal anlayış ve olgunlukta büyük yol kat etmişti. Neredeyse eşsizdi? Yine de, bir şeyler verebilen sadece Pavlus değildi. O’nun da Roma’daki dostlarına ihtiyacı vardı. Birbirlerini karşılıklı olarak imanda cesaretlendirmeleri gerekiyordu.
Günümüzde de böyledir. Birçok vaiz yardıma ihtiyaç duyar. Tanrı’nın Sözü hakkında sizden daha derin bir görüşe sahip olabilirler. Belki İsa’ya yakınlıkları sizden fazladır. İsa’dan size nazaran daha fazla etkilenmiş olabilirler.
Yine de size ihtiyaçları vardır.
Duanıza ihtiyaçları vardır. Sevginize ihtiyaçları vardır. İman hayatı hakkında sizinle konuşmaya ihtiyaçları vardır. İsa’yla sizin aracılığınızla görüşmeye ihtiyaçları vardır. Bir vaizin içinde doğruluk bulunmayan çaresiz bir günahkâr olduğunu aklınızda tutmalısınız. Sizinle aynı tehlikeler ve ayartılarla yüzleşir. Onun da yüzünde umutsuzluk belirebilir ya da kendini kanıtlama isteğine sahip olabilir.
Üstelik Şeytan özellikle vaaz verme görevi olanlara veya cemaatte önder konumunda olanlara saldırır. Bu nedenle, onların yardıma ihtiyacı vardır. Size ilettikleri Söz için teşekkür ederek onları cesaretlendirebilirsiniz. Ama öncellikle şefaatle kendisini destekleyen ve sarmalayan biri olduğunu bilmek insana büyük güç verir.
Söz konusu vaize veya öndere yardım ederken onun dikkatini İsa’ya ve Tanrı’nın O’ndaki vaatlerine çekmek çok önemlidir. Bir hizmetkârın aklı birçok sorun ve zorlukla kolayca bloke olabilir. Ruhsal ortamın farklı zamanlarınla birtakım kıyaslamalar yapılması kaçınılmazdır. O zaman İsa’nın değişmediğini onaylayan Hristiyan dostlara sahip olmak iyi bir şeydir. Tanrı’nın müdahale etme gücü azalmamıştır.
Rab’bin bize emanet ettiği çağrıda sadık kalabilmek için birbirimize yardım etmeliyiz. Tanrı’nın Sözü’ne karşı sarsılmaz bir güven sergilemeliyiz. Her koşulda Rab’be güvenerek işimize devam edebiliriz. Hristiyanlar hayatlarında ve hizmetlerinde, sevgide ve destekte birbirlerinin teşvikine ihtiyaç duyar. Ortak imanımızda birbirimizi cesaretlendirelim!
25 Nisan
Şimdi bile, Tanrı›dan ne dilersen Tanrı›nın onu sana vereceğini biliyorum.
Yuhanna 11:22
Bu sözlerin sahibi Meryem’in kız kardeşi Marta’ydı.
İsa’nın sitem ettiği kız o değil miydi? İsa ona çok şey için kaygılanıp telaşlandığını söylememiş miydi? İsa orada Meryem’in iyi olanı seçtiğini söyleyerek Marta’yı uyarmamış mıydı?
Evet, Marta’nın günahları ve kusurları İsa’dan saklı değildi. Bizden de onları saklamak istemez. Ancak bununla Marta hakkında her şey söylenmemişti.
Marta İsa’nın yakın çevresinin içindeydi. Orada olmak bir kutsamadır. Marta’nın Beytanya’da evi vardı. Evini İsa’nın ve öğrencilerinin kullanımına açtı. Birçok misafirle ilgilenmek yorucu bir iştir. Ama Marta kendini sakınmıyordu.
Ondan öğrenecek çok şeyimiz var.
Misafirlere hizmet etmeye çalışırken İsa tarafından uyarıldığında İsa’ya darılmadı. Aksine, Marta kız kardeşinden bir şeyler öğrenemeyecek kadar kibirli değildi. Marta da iyi olanı seçti.
Bunu nereden biliyoruz?
Hayatının meyvelerinden okuyoruz.
Lazar hastalandığında, iki kız kardeş İsa’ya mesaj gönderdi. Bunu Meryem tek başına yapmadı, Marta’nın da bu işte rolü vardı.
İsa’nın sözleri onun yüreğinde iman yaratmıştı. İsa’ya yaklaşmanın yararlı bir şey olduğundan şüphesi yoktu. Bunu bizzat kendi deneyiminden biliyordu.
Marta’nın, bizim için dua eden İsa’ya duyduğu güveni anlıyor musunuz?
Lazar’ın ölümünden sonra İsa’ya şu harika sözleri söyledi: “Şimdi bile, Tanrı’dan ne dilersen Tanrı’nın onu sana vereceğini biliyorum.”
Marta’dan ders alın! O İsa’ya hizmet etti. Siz de aynısını yapmalısınız. Ev sahibi olarak İsa tarafından azarlandığında, kendini O’nun sözleri altında alçalttı. Siz de aynısını yapmalısınız. O zaman İsa’nın dualarının yapabileceklerine Marta gibi güvenebilirsiniz.
26 Nisan
Kendi uğruna suçlarınızı silen benim, evet benim, günahlarınızı anmaz oldum.
Yeşaya 43:25
Tanrı’nın Sözü’nün yardımı olması için yalnızca onu anlamanız yeterli değildir. Rab’bin söylediğine inanmalısınız da. Tanrı günahlarınızı bir daha anmayacağının güvencesini verdiğinde, bu harika mesajı almalısınız.
Rab’bin Sözü’nü reddetmediğimizde imansız olmadığımızı düşünme eğilimindeyiz. Ama bu yanlıştır. Tanrı’nın Sözü’nü imanla ve güvenle almadığınızda imansız olursunuz. Söz’ü bu şekilde almadığınızda sizi kurtarmaz, ama yargılar.
Tanrı’nın Sözü’nü dinlemek her zaman bir etki yaratır. Bu etki katılık da olabilir yaşam da. Bu prensip O’nun en büyük ve ihtişamlı vaatleri için de geçerlidir. Tanrı’nın artık günahlarını anmayacağını söylediğini duyan birçok kişinin yüreği katılaşır. Dinleyebilirler ama bir şey anlamazlar. Tanrı’nın Sözü ürün vermez. İçselleştirilmemiştir. Bu nedenle sevinç yaratmaz.
Tanrı artık günahlarınızı anmayacağını söylediğinde O’na güvenmemek günahtır. Bu O’nu güvenilmez olarak damgalamaya benzer. Böyle yapmamalısınız. Bunun yerine, bırakın bu muhteşem sözler yüreğinize özgürlük getirsin! Rab sizi yaptığınız her şeyden özgür bırakmıştır. Bunun yerine İsa’nın sizin yerinize yaptığını dikkate almıştır.
Bu nedenle, günahlarınıza dair anılarınız ortaya çıktığında korkmamalısınız. Onlara zaman ayırmamalısınız ve Tanrı’nın tahtının önünde nasıl durabileceğiniz sorusuyla kendinizi yormamalısınız. Bunun yerine, Tanrı’nın Sözü’ne uymalısınız. Kendinize şunu demelisiniz: Tanrı’nın artık anmadığı şeyleri, ben de düşünmeyeceğim.
Tanrı ardına attığı şeyleri unutmuştur. Siz de aynısını yapmalısınız. Öte yandan, Rab’bin her zaman hatırladığı şeyleri duyun: “Bak, adını avuçlarıma kazıdım; duvarlarını gözlüyorum sürekli.”
Rab sizi, Kurtarıcı’nızın avuçlarına adı kazınan bir günahkâr olarak tanır. İsa’nın çiviyle delinmiş elleri, tüm günahlarınızın hesabının görüldüğüne tanıklık eder. İsa onlarla Golgota’da yüzleşti. Bu yüzden siz günahlarınızla yüzleşmeyeceksiniz. Rab sizi lütufla karşılayacak.
27 Nisan
Bu nedenle, kötü günde dayanabilmek, gerekli her şeyi yaptıktan sonra yerinizde durabilmek için Tanrı’nın bütün silahlarını kuşanın.
Efesliler 6:13
İnsan gerekli olan her şeyi yaptıktan sonra yerinde durabilmenin zor olabileceğini pek düşünmez. Ama Tanrı bizi tümüyle tanır ve kendimizi daha derin anlayabilmemiz için Sözü’yle bize yardım eder.
Uzun yıllar Rab’le yaşayan Hristiyanlar, bazen ölümlerinden birkaç yıl önce imanlarından düşebilirler. Hayatları boyunca savaşlar ve sıkıntılarla karşılaşmışlardır. Savaşmış ve mücadele etmişlerdir. Ama hedefe varmadan hemen öncesinde garip bir soğukluk ve umursamazlık saldırısına uğrarlar. Bu nedenle yenilirler.
Yaşlı bir Hristiyan savaşçı zaferler ve yenilgilerle dolu hayatını gözden geçirdiğinde şöyle bir düşünceye kapılabilir: Artık mücadeleden çekilme zamanım gelmedi mi?
Hedefe ulaşmadan kurtuluşun kesin olduğuna inanmak tehlikelidir. Bu düşüncenin size yer bulmasına izin verirseniz, artık Tanrı’nın bütün silahlarını kuşanmaya ihtiyacınız olmadığını düşünebilirsiniz. Ve eğer kuşanmazsanız, Şeytan geniş ölçekli saldırısını başlattığında savunmasız kalırsınız.
Dağ tırmanışı tarihindeki en trajik kazalardan bazıları, zirveye varmadan hemen önce gerçekleşmiştir. Ulaşmak üzere oldukları zaferlerinin sevinciyle dolan dağcıların birkaç saniyelik konsantrasyon kaybı hayatlarına mâl olmuştur. Ayaklar sağlam zemine basmadığından, uçuruma doğru düşüş kaçınılmaz olmuştur.
Ne kadar cüretkâr olduğumuz Şeytan’ın umurunda değildir. Sonucu belirleyecek olan savaşta bizi ezmek uğruna daha önce onu kaç kez yenilgiye uğrattığımızı umursamaz. Onun için önemli olan son zaferdir.
Son anınıza kadar İblis’e direnmelisiniz. Bunu kendi savaş teçhizatınızla yapamazsınız. Tanrı size her şeyi vermelidir. Tanrı’nın huzuruna çaresiz şekilde çıkmalısınız. Tüm gücünüzü İsa’nın lütfundan almalısınız. İsa’yı kuşanmalısınız ve günahkâr benliğinizin arzularını hoşnut etmemelisiniz. İsa’ya hizmet etmekten kaçınmamalısınız. Duayla yaşamalısınız. O zaman son mücadelede yenilmeyeceksiniz ve zaferinizi koruyacaksınız.
28 Nisan
Kardeşinden nefret eden katildir. Hiçbir katilin sonsuz yaşama sahip olmadığını bilirsiniz.
1.Yuhanna 3:15
Bazıları kardeşinden nefret ettiği halde lütufla kurtulacağını düşünür. Ama Tanrı’nın Sözü başka bir şey söyler.
Bir yandan günahlarının bağışlanmasını almayı isteyip diğer yandan günahla bağını kesmek istemeyen Hristiyanlar hep olmuştur. Kardeşleriyle yanlış bir ilişki içinde yaşayabilirler. Bazıları ölmeden önce ilişkilerini düzeltebiliyor bazıları da düzeltemez.
Tanrı’nın Sözü kardeşe karşı nefretten bahsederken şok edici bir dil kullanır. Bu sözler o kadar ciddidir ki, onları görmezden gelme ayartısı da bir okadar güçlü olur. Düşmanlığı bir şekilde örtbas etmeye çalışarak bunun bir nefret meselesi olmadığını söyleriz. Böylece bizzat suçlanmamak uğruna Söz’ü yolumuzdan kenara çekmeye çalışırız.
Bu yol çok tehlikelidir. Her Hristiyan hesaplaşma gününü gözeterek yaşar. O gün, Tanrı size günahların bağışlanmasını eski benliğinizi şımartmak için yanlış kullandığınızı söyleyecektir, ama tövbe için çok geç olacaktır.
Görüşmediğiniz kardeşiniz hakkında İsa’yla konuştunuz mu?
Kardeşler arasında konuşarak düzeltilemeyecek sorunlar vardır. Yolların ayrılması gereken durumlar da olabilir. Ancak Tanrı’nın müdahalesini isteyen dualar kesilirse, yüreğe kötülük ve soğukluk girmeye başlar.
Tanrı mucizeler Tanrısı’dır. Kimsenin bir şey yapamadığı yerde O şifa verebilir ve iyileştirebilir. Her şeyden öte yüreğimizi bilir ve yüreğimizin isteklerini ve özlemlerini bilir.
İsa düşmanlarınız için dua etmenizi söyledi. Onların dünyasal ve ruhsal iyiliği için dua edin. Dua aracılığıyla Tanrı’nın yüreğine dokunursunuz, O da sizinkine dokunur.
Kutsal Kitap, kardeşinden nefret edeni katil diye adlandırır. Bir katil tövbe edip iman etmeden sonsuz yaşama sahip olamaz. İsa ve nefret aynı yerde barınamaz. Ya nefret gidecektir ya da İsa.
Rab bizi dışarıya çağırıyor. Kendisiyle ve birbirimizle barış içinde yaşamaya çağırıyor.
29 Nisan
Çünkü Tanrı›nın bütün vaatleri Mesih›te ‘evet’ tir. 2. Korintliler 1:20
Birçok Hristiyan Tanrı’nın vaatlerine dikkat etmez. Onların içini boşaltırlar. Tanrı’nın vaatlerine adeta bir koşul daha eklerler.
Tanrı’nın Sözü’nün sarsılmaz olduğunu bilirler. İmanları, sadakatleri ve hizmetleri farklı olsaydı, o vaatlere sahip olacaklarına emindirler.
Böylece olmaları gerektiğini düşündükleri gibi biri olmak için didinip dururlar. Bu çabalarında her seferinde başarısızlığa uğradıktan sonra, bunu artık başaramayacaklarını düşünürler. İsa’ya iman ettikleri için lütufla kurtulduklarına inanırlar, ama gerçek ve sağlıklı hristiyanca bir hayat yaşamayı başaramamışlardır.
Böyle bir Hristiyan’sanız, Söz’e önem vermelisiniz. Sorununuz, Tanrı’nın vaatlerine “evet” cevabını kendi başınıza bulmaya çalışmanızdır. Tanrı’nın vaatlerini geçerli kılanın sizin imzanız olmadığını ne zaman anlayacaksınız? İsa’nın zaten adını yazmış olduğu yere neden hâlâ imzanızı atmak istiyorsunuz?
Rab’bin tüm vaatleri İsa Mesih’in kanının gücüyle geçerli olur. Bu nedenle, o vaatlerin her birine güvenebilirsiniz.
Söz’de Tanrı’nın vaatleriyle karşılaştığınızda şöyle demelisiniz: Bu yüce vaatler gücünü koruyor. İsa tüm talepleri ve koşulları yerine getirmiştir. Bu nedenle benim için geçerlidirler. İsa onları bana vermiştir.
O’nun size verdiği armağanlara paha biçilemez. Onları korumalısınız. Onları göz önünde tutmalı ve özenle bakmalısınız. Onlara ne kadar çok bakarsanız, İsa’nın size verdiklerinin değeri o kadar artar.
Kutsal Kitap’taki sayısız vaatten birini seçin. Onu yakalayın. Bunun için Tanrı’ya şükredin ve o vaadin sizi gün veya gece boyunca taşımasına izin verin.
Tanrı’nın vaatlerinde muhteşem bir güç vardır. Size acı veren ve sıkan her şeyin içinden sizi taşıyarak geçirirler. Her bir vaadin altında İsa’nın adı yazılmıştır. Kendisi bizzat yazmıştır. Şimdi onu size veriyor. Öyleyse kabul edin ve teşekkür edin.
30 Nisan
‘Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor’ diyorlardı.
Matta 27:42
Bunlar alaycı sözlerdi. Kendini bile kurtaramayan birinin kurtarışının ne değeri olabilirdi ki? Çaresizce çarmıhın üzerine mıhlanmıştı ve yapabileceği pek bir şey yok gibi görünüyordu. Alaycılar her şeyin çarmıhla bittiğini düşündüler.
Ama yanılıyorlardı. Sözlerinin aslında doğru olduğunu hayal etmiyorlardı. Tanrı’nın yollarını bilmiyorlardı. Söyledikleri doğruydu. İsa, eğer başkalarını kurtaracaksa kendini kurtaramazdı.
Neden kurtaramazdı?
Tanrı için bir suçluyu aklamak, masumu suçlamak gibi yanlıştır. Kutsal Tanrı adaletsizlikten tümüyle nefret eder.
Eğer günahkârlar yargıda aklanacaklarsa, onların cezasına İsa çarptırılmalıydı. Tanrı sonsuzdur. Günah ve suç, güneşi gören çiy gibi yok olmaz. Kefaret gereklidir.
Hiçbirimiz Tanrı’nın gazap ateşini yatıştırabilecek kurban olamazdık. Kutsal ve temiz, kötülükten iz bulunmayan bir kurban sunulmalıydı. Ve sunuldu. İsa kendini sundu. İsa çarmıhın üzerinde Tanrı’ya doğru yükseltildiğinde artık temiz bir kişi değildi. Tanrı’nın bizzat tüm dünyanın günahlarını üzerine yüklediği kişiydi. İsa hiç suç işlemediği halde suçlu biri gibi öldü.
Siz ise suçsuz gibi kurtarılmış olursunuz.
İsa’ya sığındığınızda O sizi kurtarmıştır. O zaman Tanrı sizin günahınızı görmez. Kutsal Cuma gününde Tanrı’nın öfkesi günah sunusu olan kurbanı vurdu.
“Tanrı bizi gazaba uğrayalım diye değil, Rab’bimiz İsa Mesih aracılığıyla kurtuluşa kavuşalım diye belirledi.”
İsa gerçekten Kurtarıcı’nızdır. Tanrı tarafından aklanabilmeniz için günahın ortadan kaldırılması gerekiyordu. Ve O bunu yaptı. Tüm dünyanın günahını İsa’nın üzerine yüklediğinde, tek bir günah bile unutulmadı. Sizinkiler de dâhil. Hesabınız siz henüz doğmadan ödendi. İsa sizin gelecekteki günahlarınızı da bilir. Onların acı sonuçlarını tatmıştır.
O’nun için sizi kurtarmak kendisini kurtarmaktan daha önemliydi.
1 Mayıs
Size doğrusunu söyleyeyim, buğday tanesi toprağa düşüp ölmedikçe yalnız kalır. Ama ölürse çok ürün verir.
Yuhanna 12:24
Buğday tanesinin kaderi zordur. Ölmek için karanlık ve soğuk toprağın içine gömülmelidir.
İsa’ya olan da buydu. Yeryüzündeki en derin ve girilemez karanlığa girmesi gerekiyordu. Bu, Tanrı tarafından terk edilmişliğin karanlığıydı. Orada fiziksel ve ebedî ölümü tatmalıydı.
Sizin de ölmeniz gerekir. Bedeniniz toprağın içine koyulacaktır. Bununla birlikte, mezarlığa gitmeden içinizde her gün ölmesi gereken bir şey vardır. O şey, benlik yaşamıdır. Gerçekten Tanrı’nın çocuğuysanız, Rab sizi yaşarken bir buğday tanesiymişsiniz gibi yönlendirir.
Bunu sizi bir kenara ayırarak yapar. O zaman size nezaket ve hayranlık gösteren insanların tavrının değiştiğini hissedersiniz. Artık onları hayal kırıklığına uğratan biri olursunuz. Değişik şekillerde sizinle yollarını ayırmaya başlarlar. Hakkınızda konuşulanları duyarsınız. Bazıları doğrudur, bazıları yanlış. Ama sizi üzen sözlerden çok maruz kaldığınız tutum olur.
Neden böyle olur?
Tüm bunların ardında Rab vardır. Ölebilmesi için buğday tanesini toprağa yerleştirir. Kendi hakkınızdaki düşünceniz değişmelidir. Dıştan gelen karşıtlığı ve zorluğu bu amaçla kullanır.
Disiplin ve zorluklarla karşılaştığınızda eski benlik aşağı çekilir; ama eski benlik ölümden kaçmaya çalışır. Kendini yüceltmek için acıyı kullanabilir. Ancak, Rab çocuklarını terk etmeyecektir. Bir gün orada kendinizi çırılçıplak göreceksiniz. Gerçeğin ışığı parlar ve onu örtbas edemezsiniz. Eski benliğinizde iyi olan hiçbir şey yoktur.
Eski benliğinizden ayrılmanız ve İsa’nın gücünde yaşamanız gerekir. Sahip olduğunuz her şey geçicidir. O’nun sahip olduğu her şey kalıcıdır. Onurlandırılmak istemezsiniz. Yalnızca Rab onurlandırılmaya layıktır. Bu yolla Tanrı için ürün verirsiniz.
2 Mayıs
Size söylediğim sözü hatırlayın: ‘Köle efendisinden üstün değildir.’ Bana zulmettilerse, size de zulmedecekler.
Yuhanna 15:20
Tabii ki köle efendisinden üstün değildir. İsa neden bu sözleri söylemek istedi? Bu sözleri hatırlamamızı isteyerek özel olarak vurguladı.
İsa, eğer O’na hizmet etmek istiyorsanız acıya ve zulme hazır olmanız gerektiğini söylemek istedi.
Bizim için hoşumuza gitmeyen her şeyi unutmak kolaydır. İsa’nın adı için zulüm görmemiz gerektiği düşüncesi bize korkunç gelir.
Yine de İsa buna hazırlıklı olmamızı ister. İsa’nın öğrencileri O’nunla aynı koşulları paylaşmalıdır.
Uzun yıllardır kendi adımıza açık bir zulüm yaşamadık. Ama Tanrı’nın Sözü, İsa’nın dönüşünden önce zulüm zamanları olacağını söyler. Evet, büyük bir sıkıntı yaşanacaktır.
Hristiyanların, kölenin efendisinden büyük olmadığını unutmuş oldukları yerlerde dönekliklerin fazla olduğunu Kilise tarihi bize göstermiştir.
Zulüm hazırlıklı olmayan Hristiyanlara ulaştığında, birçokları Rab’lerini ve Efendi’lerini reddetmişlerdir.
Gerçekçi olmak iyi bir şeydir. Yalnızca Tanrı’nın Sözü’ne güvenen insanlar böyledir.
Zulüm zamanında yapılacak en faydalı şey İsa’yı hatırlamaktır. O bize örnek olan Rab’dir. Zorluklarımız O’nun çektiği acılarla kıyaslanamayacak kadar küçüktür. Buna rağmen korkabilir ve endişelenebiliriz. İsa’ya sıkıca bakarak yardım bulabiliriz. O tüm sıkıntılarımızda bizimle birliktedir ve geçmemiz gereken yolları bilir. “Çünkü kendisi denenip acı çektiği için denenenlere yardım edebilir.”
Bir Hristiyan insanların düşüncelerinde onurlandırılmaz ve saygınlık bulmaz; İsa da bulmadı. O’nun için en önemli olan şey, Tanrı’nın isteğinin merkezinde olmaktı. Bizim için de böyle olmalıdır. O’nun ayak izlerini takip edelim. Bizi çarmıh yoluyla zafere götürmesi için O’na izin verelim.
Gökte İsa’yla aynı koşulları paylaşacaksınız. Orada sonsuza dek yükseltilecek ve onurlandırılacaksınız.
3 Mayıs
Süleyman … RAB’be olan sevgisini gösterdi.
1. Krallar 3:3
İsa’yı seviyor musunuz?
Bunlar güçlü sözlerdir, ama İsa bunları zaman zaman kullanır. Sevgi ister. Neden?
Seven biri için doğru cevabı vermek zor değildir. Sevgi gelişecekse, karşılıklı olmalıdır. Birini seviyorsanız ilk ve son olarak ondan sevgi istersiniz.
Süleyman Rab’bi sevdi, çünkü önce Tanrı onu sevdi. İçimizde sevgi yaratan Tanrı’dır. Tanrı’nın yüreğinin sıcaklığı yüreklerinizi alevlendirir. Bu öncelikle sevginin ispatı olan İsa aracılığıyla gerçekleşir.
O’nunla yüz yüze geldiğinizde, Tanrı O’nun sizi anlayabileceğinizden çok daha derin sevdiğini belli eder.
İsa’ya olan sevginizi güçlü sözlerle belirtmekten çekinebilirsiniz. Petrus’la birlikte kendinizi alçaltarak onun sözlerine katılabilirsiniz: “Ya Rab, sen her şeyi bilirsin, seni sevdiğimi de bilirsin.” Bu sözlerin ardında yüreğin İsa’ya derin bağlılığı yatar. Yaşamda, ölümde ve sonsuzlukta O’na bağlanırsınız.
“Süleyman Rab’be olan sevgisini gösterdi” sözlerini duyduğunuzda içinizi bir hüzün kaplamaz mı? Bunun sonsuza dek öyle devam etmediğini hatırlarsınız. Süleyman yaşlandığında yüreği diri Tanrı’dan uzaklaştı. Evlendiği putperest kadınlardan etkilendi.
Uzunca bir süre Tanrı’nın Sözü’ne bağlı olmadan yaşamakta bir sorun yokmuş gibiydi. Bugün de birçokları için durum aynısı değil mi? Ama yanılıyorlar. Ektiklerini biçecekleri gün gelecek. Hayatları Süleyman’ınki gibi trajik bir şekilde sona erecek. O bir putperest olarak öldü.
Yüreğiniz Rab’be aitse, bırakın yüreğinize O sahip olsun. Başka hiçbir şeyin veya kimsenin içeri girmesine izin vermeyin. “Tanrı’yı sevmek O’nun buyruklarını yerine getirmek demektir.” Süleyman bunu unuttu. Onun ayak izlerini takip etmeyin. Dar yolda İsa’yı takip edin. Yaşama götüren o yoldur.
4 Mayıs
Tam bir bilgelik ve anlayışla üzerimize yağdırdığı lütfunun zenginliği sayesinde Mesih’in kanı aracılığıyla Mesih’te kurtuluşa, suçlarımızın bağışlanmasına kavuştuk.
Efesliler 1:7-8
Birçok Hristiyan kurtulmak için umutsuzca savaşır. Kendilerini bağlanmış ve sıkıntılı hissederler. Başkalarının fikirlerini ve düşüncelerini önemsemekten kendilerini alamazlar. Günahlı düşünceler daima onlara üzüntü verir. Hayatlarında pek az zafer vardır.
Aynı zamanda İsa’ya inanırlar ama O’nun kurtarıcı gücünün lütfunu tatmamışlardır. Müjde’nin kurtuluş umudu olduğuna inanmazlar. Bu nedenle yardımı başka şekilde ve başka yerlerde ararlar. Ama yaşadıkları şey hayal kırıklığıdır. Yalnızca İsa’nın tamamlanmış işi hasta ve boğulmuş bir yüreği iyileştirebilir.
Tanrı’nın Sözü, bağlanmış hissettiğiniz her şeyden İsa’da kurtulabileceğinizi söyler. Kendi deneyimlerinizle kurtulamazsınız. İsa’nın kanıyla kurtulursunuz.
Sizi kurtarmak için Tanrı çok ağır bir bedel ödedi. Bu bedeli sevgili Oğlu’nun hayatıyla ödedi. Bu nedenle, İsa’ya iman ederek ulaşacağınız rahattan başka hiçbir yerde size rahat vermeyecektir. Sıkıntınızın ve çaresizliğinizin ortasında tam ve kusursuz bir kurtuluşa sahip olmak hayatınızın zenginliği olmalıdır.
Sizin ne hissettiğiniz ve düşündüğünüz Tanrı’nın önünde geçerli değildir. O’nun için yalnızca İsa önemlidir. Sizin şanssızlığınız, önem verdiğiniz şeyin Tanrı’nın önem verdiğiyle aynı olmamasıdır. Tanrı, lütfuyla sizi bu zenginliklere yönlendirmeyi arzular. Tanrı sizi olmak istediğiniz başarılı bir Hristiyan yapsaydı, bu tecrübeye asla sahip olamazdınız.
Tanrı, İsa’nın her şeyiniz olmasını ister; bu yalnızca siz hiç kimse olduğunuzda gerçekleşir. Şikâyet yerine, Tanrı sizden İsa’daki ve O’nun bitirmiş olduğu işteki zenginliğinizle hoşnut olmanızı ister.
Kurtuluşu arzulamak yerine, şimdiden kurtulmuş olduğunuz gerçeği için Tanrı’yı övmelisiniz. Tanrı’nın Oğlu sizi özgür kıldı. Tanrı’nın gözünde hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Her şeye bolca sahipsiniz, çünkü İsa’ya sahipsiniz. Ve O’nunla birlikte lütfunun tüm zenginliğine de sahipsiniz.
5 Mayıs
Dünyadan ayrılıp Mesih’le birlikte olmayı arzuluyorum; bu çok daha iyi.
Filipililer 1:23
Pavlus’un dört gözle beklediği şey ölüm değildir, İsa’yla birlikte olmaktır. Ölüm son düşmandır. Hristiyanlar dahi ölümü düşündüğünde korku ve endişeyle dolabilir.
Ancak Tanrı’nın bir çocuğu için ölümün dikeni kırılmıştır. İsa ölüm aracılığıyla bir yol açmıştır. Bu yol o kadar açıktır ki, bir Hristiyan ölümün kapısında durduğunda ölümü değil, ama yalnızca Tanrı’nın yüceliğini görecektir. Bu nedenle, bunu bir son olarak düşünmemelisiniz. Ötesinde bizi bekleyen şey, sonsuz yaşamın başlangıcıdır. İsa kendisini başlangıç olarak adlandırır.
İsa’yla birlikte olmak arzusu, yaşama arzusunu kaybetmek değildir. Diri bir Hristiyan gözlerini Rab’bin tüm iyiliklerine açmıştır. İsa’yla birlikte olmayı özlemek, yaşamayı özlemektir.
Dünyada yaşamak her zaman kolay değildir. İçimizde ve dışımızda bizi aşağıya çekip üzebilen yükler çoktur. Dünyada aradığınız esenlik yoktur. İçinizde de onu bulamazsınız. Şüpheler ve sıkıntılar hayatınızın üzerine kara bulutlar salar.
İsa’yla birlikte olacağınız günü dört gözle bekleyin. O zaman korkacak bir şeyiniz kalmaz. Hiçbir hastalık size işkence edemeyecektir. Hiçbir ölüm sevdiklerinizi sizden alamayacaktır. Hiçbir yanlış anlama olmayacaktır.
İsa her şeyde her şeydir. O zaman birbirimize karşı olan davranışlarımız, İsa’nın bize olan davranışı gibi olacaktır.
Gri, koyu ve zor zamanlar artık var olmayacaktır. Sonsuzluk, Tanrı’yı ve Kuzu’yu övmekle, hizmet etmekle ve sevinçle dolu bitmeyen bir gün olacaktır.
İsa’nın tamamlamış olduğu iş sayesinde sonsuzluğa doğru gidiyoruz. Bu kesindir. Hiçbir eksiğimiz yok. O’nu göreceğimiz gün yakında gelecektir.
6 Mayıs
Ya RAB, esirgeme sevecenliğini benden!
Mezmur 40:11
Kutsal Kitap’ta bana tarif edilemez bir mutluluk veren sözler vardır. Bu da bunlardan biridir; Ya RAB, esirgeme sevecenliğini benden. Göksel Baba’mın bunu yapmak için aslında çok nedeni vardı. Ben O’nun sevgisine sıkça zarar verdim. Şeytan sıkça üzerimde güç kazandı. Günahın pek çok gölgesi üzerimdedir. Ve yüreğim sıkça boş, kayıtsız ve soğuk hisseder.
Ama Tanrı’nın yüreği böyle değildir. Tanrı’nın yüreği hep açıktır, çünkü O içten sever. Kendisi dışında kimse O’nun sevgi selinin önünü kesemez. Kendisi de bunu yapmaz zaten. Tanrı sevgisini kulu Davut’a göstermiştir ve O da bunu size iletir.
Başkaları yüreğini kapatabilir. Başkalarının düşünceleri günden güne değişebilir. Popülarite çok değişken bir şeydir.
İsa bunu bizzat yaşadı. Pazar günü O’nu büyük takdirle ve “Rab’bin adıyla gelene övgüler olsun!” sözleriyle karşılayan insanlar cuma günü “O’nu çarmıha ger!” diye bağırdılar.
İsa her koşulda Tanrı’nın yüreğinin kendisine açık olduğunu yaşadı. Çarmıha gerildiği ve “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin” diye bağırdığı ana dek bu böyleydi.
O zaman Tanrı, İsa’dan sevecenliğini esirgedi. İsa sizin yerinize Kurtarıcı’nız olarak Tanrı’nın gazabının altına girdi ve Golgota’yı karanlık kapladı. İsa, sizin karşılaşmanız gereken şeyle karşılaştığı için, Tanrı’nın sevecenliğini sizin için sonsuza dek açtı. Tanrı size baktığında, yalnız değilsiniz. İsa’yı giyindiniz. Ve Tanrı, Oğlu’nu kapalı bir yürekle karşılamaz. Çünkü Tanrı İsa’dan hoşnuttur, O’nda yaşayan sizden de hoşnuttur.
Bu nedenle, sevinç ve cesaretle gözlerinizi Rab’be çevirebilirsiniz ve O’nun adıyla gözlerinizi göğe kaldırıp şöyle diyebilirsiniz: Teşekkür ederim Tanrım, çünkü sevecenliğini benden esirgemezsin.
7 Mayıs
Kendisinde Tanrı Oğlu bulunanda yaşam vardır, kendisinde Tanrı Oğlu bulunmayanda yaşam yoktur.
1. Yuhanna 5:12
Evet bu kadar açık. İsa’ya sahipseniz yaşama sahipsiniz. İsa’ya sahip değilseniz yaşama da sahip değilsiniz. Tanrı’nın Oğlu kişisel Kurtarıcı’nız değilse, kaybolursunuz ve mahvolursunuz. Mahvolmaktan kurtulmanın tek yolu, İsa’ya sahip olmaktır.
Pek çok insan İsa’ya sahip olmadığı halde ruhsal hayatından memnundur. Kilise ayinlerine ve toplantılarına katılırlar ve bunun diri Hristiyanlar oldukları anlamına geldiğini düşünürler. Kutsal Kitap okuyorlarsa ve dua ediyorlarsa, bu konuda kendilerini daha da güvende hissederler.
Ama yaptığımız hiçbir işte kurtuluş bulunmaz. Birçok dindar insan sonsuza dek düğün salonunun dışında kalacaktır. Tanrı onların hayatında aradığı şeyi bulamayacaktır.
Tanrı sizin hayatınızda neyi arar?
Tanrı İsa’yı arar. O’nu bulursa, hayatı bulur. İsa yüreğinizde yaşıyorsa, İsa’da olan ve İsa’nın sahip olduğu her şeyi sizinle paylaşır. İsa’ya sahip olduğunuzda yaşama sahip olmanızın nedeni budur.
Her şeyden yoksun olabileceğiniz halde, İsa’ya sahip olduğunuzda yaşama sahip olmanız tuhaf değil mi? İsa’nın sağında çarmıha gerilmiş olan hırsızın hiçbir şeyi yoktu, ama İsa’yı Kurtarıcı’sı olarak kabul etti. Bu nedenle, o hırsıza yaşam verildi.
Erdemli ve saygıdeğer bir hayat yaşayan birçok kişi mahvolacaktır. Çünkü kendileri hakkındaki belirleyici soruyu sormamışlardır. Oğul’a sahip miyim?
Tanrı’nın Yargı Günü’nde soracağı soruyu kendinize sormalısınız. Tanrı’nın yüreğinizde aradığı şeyin İsa olduğunu bilmelisiniz. Sonsuz yaşamınız, Tanrı’nın O’nu yüreğinizde bulmasına bağlıdır.
İsa’ya sahipseniz her şeye sahipsiniz. Tanrı’nın gözünde hiçbir eksiniz yoktur. Tanrı sizi O’nunla birleşmiş olarak görür. İsa’nın sahip olduğu tüm zenginlik sizindir. Tanrı İsa’yla karşılaştığında, mükemmel bir sevgi ve kendisine olan itaatle karşılaşır. O zaman Tanrı’nın yüreği İsa’ya ve O’nunla birleşmiş olan size karşı büyük bir sevinçle dolar ve taşar.
İsa yüreğinizin kapısını çalıyor. İçeri girmek istiyor. Sizinle birleşmek istiyor. Çünkü ancak o zaman sonsuza dek kurtulacaksınız.
8 Mayıs
Şimdi o sevincinize ne oldu?
Galatyalılar 4:15
Yasayla yönetilen bir kölenin zihni sevinci yok eder. Böyle bir zihne sahipseniz, kendinizi mutlu hissedemezsiniz. Kendinize bakarsınız. Kendiniz hakkında üzülürsünüz. Kendinizle aşırı meşgul olursunuz. Asla tatmin olamazsınız ve bu sizi ikiyüzlülükten başka bir yere götürmez.
Hristiyan olmak, kendimle olan işimi bitirmektir. Bu artık bana bağlı olan bir şey değildir. Önemli olan ileri veya geri attığım adımlarım değildir.
Hristiyan olmak, kurtuluşumuzun tamamen ve yalnızca İsa’ya dayanmasıdır.
Birçok Hristiyan bu noktada tökezler. Kendi sefil hallerine bakarlar. Herhangi bir gelişim gösterdiklerini düşünmezler. Yeterince Kutsal Kitap okumuyorlardır. Yeterince dua etmiyorlardır. Yeterince tanıklık vermiyorlardır. Kendilerini hâlâ şu sözlerle tanımlarlar: Yeterli değil.
Tutumunuz bu olduğu sürece kendinizi mutlu sayamazsınız. Kendinizi, ‘kişisel gelişim’ yoluna vurursunuz. Ve asla hedefinize ulaşmazsınız.
İsa’yla ilk karşılaşmanızı hatırlayın!
Kiminle birlikte mutluydunuz? Yalnızca İsa’yla.
Derinden günahkâr olduğunuz halde, yine de sırf lütufla kurtulduğunuzun farkına vardınız. Hiçbir şekilde hak etmediğiniz bir şeydi bu. Karşılığında hiçbir şey vermeden Kurtarıcı’nızdan her şeyi aldığınızın farkına vardınız. Bu yüzden kendinizi mutlu sayabildiniz.
Tanrı’nın isteği bu ilişkiye devam etmenizdir. İsa’dan akan kurtuluşla sevinmelisiniz. Günahlarınızın belirleyiciliği yoktur; iyi işlerinizin hiçbir katkısı yoktur. Hayatınızdaki en büyük şeyler sizinle değil, yalnızca İsa’yla elde edildi.
Gururlanabileceğiniz tek şey İsa’dır. Mükemmel olan yalnızca O’dur. O’nda hiçbir leke yoktur. O’nun zenginliğinde payınız var. Bu nedenle kendinizi mutlu sayabilirsiniz.
9 Mayıs
Aynı şekilde kardeşlerim, siz de bir başkasına -ölümden dirilmiş olan Mesih’e- varmak üzere Mesih’in bedeni aracılığıyla Kutsal Yasa karşısında öldünüz. Bu da Tanrı’nın hizmetinde verimli olmamız içindir.
Romalılar 7:4
İmanınızda belirleyici olan şey kurtuluşun gerçeklerini elde etmenizdir. Hayatınızda büyük kayıplardan acı çekmenizin nedeni, ölüme götüren meyveler vermenizdir! O zaman Yasa’ya öldüğünüz gerçeğine sürekli olarak sahip olan bir imanda yaşamıyorsunuz.
Bunu yapmazsanız, hayatınızda gerçek övgü yok olur. Yasa’nın suçlayıcılığı üzerinizde hüküm sürer. Bu da dikkatinizi tamamen olmanız gereken insan olmadığınız gerçeğine çeker. Yeterince Kutsal Kitap okumuyorsunuzdur, yeterince dua etmiyorsunuzdur, yeterince tanıklık vermiyorsunuzdur ve başkalarıyla yeterince ilgilenmiyorsunuzdur. Tüm yaşamınızın üzerini şu suçlayıcı sözler kaplar: Yeterli değil.
Ve bu doğrudur. Ne yaparsanız yapın yeterli olmaz: Yasa’yla ve onun tüm buyruk ve kurallarıyla meşgul olduğunuz sürece, Yasa’nın laneti altındasınız.
Kulağınızı Müjde’ye nasıl kapatırsınız? İsa sizi kurtarmıştır! Yeterince iyi olmadığınız gerçeği hakkında yargının sizi suçlayan sözlerinden kaçacaksınız. İsa öldüğünde, siz de Yasa’ya öldünüz. Yüreğiniz O’na yapışırsa, artık Yasa’yla “evli” olmazsınız. Başkasına ait olursunuz, yani sizin için ölen ve ölülerden dirilen kişiye.
O berbat “yeterli değil” sözcüklerinin altında ezilip iç çekmek yerine, “sonsuza dek yeterli” sözcükleri sayesinde sevinçle haykırırsınız. Bu sözcüklerin tüm hayatınızın üzerine yazılmış olduğunu bilmelisiniz. O sözcükleri oraya İsa kendi kanıyla yazmıştır. Ve O’nun yazdığını kimse silemez.
İsa hayatınızın üzerine “sonsuza dek yeterli” sözcüklerini nasıl yazabilir? O’na ait olduğunuz için yazabilir. O’nunla olan ilişkinizde varlıkların paylaşıldığı bir ön-sözleşme yoktu. Bu yüzden İsa’nın tüm zenginliği size aittir. Ve bu, günahlarınızın karşılığı olmaktan çok daha fazlasıdır.
Siz O’nun oldunuz.
Sizi tanımlayan ilk özellik bu olmalıdır. Bu aynı zamanda başka her şey söylendiği zaman söylenmesi gereken şeydir. İsa sizi her yönden sarmalamıştır.
Yasa’dan kurtuldunuz. Yalnızca İsa’ya aitsiniz. O sizin her şeyiniz ve siz O’nun her şeyisiniz.
10 Mayıs
Bu da Tanrı’nın hizmetinde verimli olmamız içindir.
Romalılar 7:4
İsa’ya iman ettiyseniz ve O yüreğinizi mesken edindiyse, Tanrı için ürün vermeye büyük istek duyarsınız. Kendinize sürekli şöyle dersiniz: Tanrı’nın hizmetinde verimli olabilsem! Yüreğinizin dualarında Rab onurlandırılır.
Aynı zamanda hiçbir şeyin işe yaramadığını da anlamalısınız. Yeni kararlar verirsiniz ama bir şey değişmez. Sorarsınız: Yanlış giden şey nedir?
Bunun birçok nedeni olabilir, ama gayretli bir Hristiyan için bu neden genellikle İsa’dan çok meyve vermekle meşgul olmaktır.
Sürekli verimli olmayı istiyorsunuz diye verimli olmayacaksınız. İsa’ya döndüğünüzde hayatınız sağlıklı bir büyümeye kavuşur. İsa yüreğinizin sevinci ve mutluluğuysa, iman meyvesi filizlenir.
Aralıksız süren meyve arayışınız sizi boşluğa ve hayal kırıklığına iter. Aradığınızı bulamazsınız. Bu sizin iyiliğinize olmaz. Kendinizi yüceltmeniz için büyük bir ayartı haline gelir.
Rab muhteşem iyiliğiyle diğer tüm yolları kapatmıştır. Yol İsa’dır, tek yol O’dur. Güvenli olan yolun da O olduğunu bilmelisiniz.
İsa’yla yakın bir dostluk içinde olan bir Hristiyan’la buluştuğunuzda imanının kutsal meyvesini hissedersiniz.
En çok meyveyi İsa’yla en yakın dostluğa sahip olan kişi verir. Bu kadar basittir. Bunun nedeni sizin aracılığınızla meyve verenin İsa’nın kendisi olduğu gerçeğidir. Siz O’nun bir dalısınız.
Rab’bin, sizi Söz’ü aracılığıyla kurtuluşun tüm zenginliğine götürmesinin nedeni budur. Gözleriniz her şeyden yoksun olduğunuzu düşünmenin doğru olmadığı gerçeğine açılacaktır. Her şeye sahipsiniz. İsa’ya sahipseniz, göksel yerlerdeki tüm kutsamalara sahip olmanız kaçınılmazdır.
Bu hak edilmemiş lütfu kabul ettiğinizde Tanrı’nın hizmetinde verimli olursunuz.
11 Mayıs
Ne var ki, şimdi küstahlıklarınızla övünüyorsunuz. Bu tür övünmelerin hepsi kötüdür.
Yakup 4:16
Burada nasıl bir küstahlıktan bahsedilir? Hepsi kötüdür diyen sözler neyi kasteder?
Gelecekle ilgili plan yapmaktan bahseden Yakup 4:13’te bunun cevabını bulabiliriz: “Bugün ya da yarın filan kente gideceğiz, orada bir yıl kalıp ticaret yapacak, para kazanacağız.”
Kısa süre görünüp sonra yitip giden buğuya benzeyen bir yaşamınız olduğu gerçeğini düşünmeden neden birçok plan yaparsınız? Yaşamınızın ne zaman sona ereceğini bilmezsiniz. Hastalığın ya da savaşın ne zaman geleceğini de bilmezsiniz.
Kendi hayatınızın veya hayat koşullarınızın efendisi olmayan küçük bir insansınız. Tanrı’nın Sözü’ne göre tüm kararlarınızın efendisiymiş gibi konuşmanız küstahça bir övünmedir. Ama insanın günaha düşüşünden bu yana, düşmüş insan Tanrı gibi olmak istemiştir.
Öyleyse ne yapmalısınız?
Tanrı hayatınıza girmelidir. Düşüncelerinize girmelidir. Sözlerinizi etkilemelidir. Ne yapıp yapacağınız artık size bağlı değildir. Tanrı ve O’nun isteği hayatınızda hüküm sürmelidir.
Alçakgönüllülerin oturduğu yerde oturmalısınız. En iyisinin ne olduğunu bilmezsiniz, bilseniz dahi Tanrı size yaşam, güç ve kuvvet vermedikçe onu gerçekleştiremezsiniz.
Hayatınızda tümüyle Tanrı’ya bağlısınız ve bu bağlılığın hayatınızda yaptığınız tüm planlara nüfuz etmesi gerekir.
Kendi belirlediğiniz yollar hayatınızda başarıya ulaşmanızı sağlamayacaktır.
O yollar sadece küstahlığın ve günahın bir ifadesidir. Bunun yerine Rab’bin elini tutmalı ve O’nun sizi gitmeniz gereken yere götürmesine izin vermelisiniz.
Hayatınızın kontrolünü kendi elinize alarak Rab’be karşı günah işlemeyin. O’na güvenin. O sizi kendi başınıza bırakmayacaktır. Sonsuz ve göksel hedefinize ulaşmanız için sizi kendi isteğine ve planına göre yönlendirecektir.
12 Mayıs
Bende kalın… Bensiz hiçbir şey yapamazsınız. Yuhanna 15:4-5
İsa bu sözleri öğrencilerine söyler. Bu sözlerin Hristiyan olmayanlara yöneltilmesi gerektiğini düşünebiliriz. İsa’nın onlara da söyleyecek sözü vardır, ama bu veda konuşmasında öğrencilerine seslenir.
Hristiyan’ın İsa olmadan harekete geçme tehlikesi vardır. Tanrı’nın yolu olmasa da, seçtiğimiz yol gayet net ve doğru görünebilir. Yaptığımızdan hiç kuşku duymayız, ama İsa o işe katılmaz.
İsa’dan kararlarımızı kutsamasını sıkça isteriz, değil mi? Demek ki, İsa’nın bizimle aynı fikirde olduğunu çantada keklik gibi görürüz.
Bu yüzden birçok şey başarısızlığa uğrar. Kendi kararımızı başlangıç noktası olarak belirleriz ve sonra İsa’ya doğru gideriz. O zaman aslında O’ndan ayrılmış oluruz. O düşüncelerimizi ve fikirlerimizi yerine getirmek zorunda değildir.
Farklı bir yerden başlamalıyız. Güçsüz olduğumuzu itiraf etmeliyiz. Sonuçta İsa olmadan bir şey yapamayız. O’nun düşüncelerine sahip değiliz. O bize yardım etmeli ve her şeyi yoluna sokmalıdır.
Tüm kutsanmış başlangıçlar, Tanrı’nın huzurundaki çaresizliğimizden kaynaklanır. Ve aynı yerde devam eder.
Her şey İsa’da olduğumuz gerçeğine dayanır. Tüm yaşamımızla O’na dönmeliyiz. Kendi başımıza bir şey yapabileceğimiz noktaya asla ulaşamayacağız. Daima almak zorundayız.
İsa’nın sözleri üzerimize bir inceleme ışığı tutar. Aynı zamanda içinde muhteşem Müjde’yi de barındırır.
İsa bizden hiçbir şey beklemez. Hiçbir katkıda bulunamayacağımızı bilir. Yapabileceğimiz tek şey O’nda kalmaktır. Bunu yaparsak, bizim aracılığımızla çalışacaktır. O zaman başkalarına da bir bereket kaynağı olacağız.
Önemli olan insanların bizimle değil, İsa’yla karşılaşmasıdır. İsa, kendi başına bir şey olmayan ve dolayısıyla yalnızca O’na sarılan güçsüz hizmetkârı aracılığıyla öne çıkar.
13 Mayıs
Ancak çalışmayan, ama tanrısızı aklayana iman eden kişi imanı sayesinde aklanmış sayılır.
Romalılar 4:5
Bunlar güçlü ve doğru sözlerdir: “Tanrısızı aklamak.” Tanrı, imanla İsa’ya sığınan tanrısızı aklanmış ilan eder.
Tanrısız yani kötü ve günahkâr; evet böyle başlar ama bir Hristiyan için böyle devam etmez, değil mi? İsa günahkârın yüreğinde yaşıyorsa, ona artık tanrısız (kötü) diyemeyiz, değil mi?
Eski ve yeni yaradılışı birbirinden ayırt etmeyi öğrenmek önemlidir. “Bir kimse Mesih’teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” Ama aynı zamanda her şey yeni olmamıştır. Günahkâr doğam beni mezara kadar takip eder. Bu eski doğa doğumdan ölüme kadar kötüdür. İman etmiş olmak da eski doğayı iyi kılmaz. Bu doğa kurtarılamaz ve kurtarılmamalıdır. Ölümle yok edilmelidir.
Birçok defa eski doğanın yenilenebileceği düşüncesiyle ayartılırız. Çünkü eski doğanın değiştiğini görürüz. Günah kendini eskiden olduğu şekilde ifade etmez. Ama sırf giysilerinizi değiştirdiniz diye başka bir insan olmazsınız.
Uzun yıllardır Hristiyan olsanız da, tanrısızı aklayan Tanrı’nın Sözü’ne ihtiyaç duymaya devam edersiniz. Eski doğanız tanrısızdır ve tanrısız olmaya devam edecektir. Kendi isteğine sahiptir. Eski doğanız Tanrı olmadan işini yürütmek ister.
Bunca yıllık Hristiyanlığınızdan sonra hâlâ tanrısız bir insan olarak kurtarılmaya ihtiyacınız olduğuna inanmaya cesaret edin.
Sahip olduğunuz tek şey İsa’ya olan imanınızdır. Tanrısızlığınızın içinde O’na güvenmelisiniz.
Tam o zaman imanınız sayesinde aklanmış sayılırsınız. O zaman Tanrı sizi İsa’yla birleşmiş olarak görecektir ve O’nun yaptığı her şeyi sizin yararınıza sayacaktır. Bu nedenle, Tanrı’nın yargısını güvenle bekleyebilirsiniz. Başka Biri sayesinde kurtulacaksınız.
14 Mayıs
Çünkü Tanrı’nın tapınağı kutsaldır ve o tapınak sizsiniz. 1. Korintliler 3:17
Kutsal Kitap Hristiyan’ı açıkça tasvir eder. Ama buna bağlı kalmak ne kadar zordur! Deneyimlerim, düşüncelerim ve duygularım, Tanrı’nın Sözü’nde benim hakkımda söylenenlerden çok farklı bir şey söyler.
Hristiyan Tanrı’nın tapınağıdır. Tanrı Kutsal Ruhu’yla yeniden doğmuş olan her bir insanın içinde yaşar. Kimse Kutsal Ruh olmadan İsa’ya iman edemez. Ve kimse Tanrı’nın Ruhu’na sahip olmadan Tanrı’yla diri bir ilişkide bulunamaz. Tanrı’nın Ruhu’nun içinde yaşadığı insan ayrılmış ve kutsanmıştır. Artık kendisine ait değildir.
Sizi kutsal yapan şey iyi işleriniz değildir. Rab’bin sizi kendi meskeni yaparak gerçekleştirdiği iş, sizi kutsal yapar. O, girdiği evi yüceliğiyle doldurur. Yüceltilmiş ve kutsal Olan’ın kirli ve günahlı yüreğinize girmesini anlamak zordur. Bu, İsa’ya olan imanınız aracılığıyla sizi tüm günahlarınızdan arındıran İsa’nın kanı sayesinde gerçekleşir.
Tanrı’nın tapınağı olarak kutsal olduğunuz gerçeğine hayatınızda yer açmalısınız. İblis bu gerçeği size unutturmak için var gücüyle çalışır. Çünkü bu gerçeğe bağlı olan imanınızın kendisi için tehlikeli olduğunu bilir.
Tanrı sizi kutsal bir tapınak yapmışsa, kendinizi pisliğe terk edemezsiniz. Rab’bin mülkünü kirletmek istemezsiniz. Aksine, tapınağın temizliğinin orada yaşayanı hoşnut edecek düzeyde olması en büyük isteğiniz olur.
Yüreğinizin derinliklerinde İsa’yı yüceltme özlemi yaşar. O özleme teslim olmalısınız. İblis’in, dünyanın ve eski benliğinizin sizi kirletmesine izin vermemelisiniz. Hayatınızda tapınak temizliği yapması için İsa’ya izin vermelisiniz. O zaman içinizde daima çalıştığı için O’na teşekkür etmelisiniz. O’nda kalırsanız, O da sizde kalırsa çok ürün verirsiniz.
İsa, tapınağı olan sizler aracılığıyla başkalarına görünecektir.
15 Mayıs
Marta ise işlerinin çokluğundan ötürü telaş içindeydi.
Luka 10:40
Marta yetenekli bir kadındı. Evdeki tüm işlerle gayretli bir şekilde ilgileniyordu. Ve çalışkanlığı bol ürün verdi. Kardeşi ve kız kardeşiyle yaşadığı evin sahibesi oydu. Bu gayretli tavrıyla o evde İsa’yı ve öğrencilerini defalarca ağırlamıştı. Gündelik işlerinizi benimsediğinizde, bu işler size keyif vermeye ve başkalarına da bereket kaynağı olmaya başlar.
Dünyadaki çağrınız günaha karşı da iş görebilir. Tembellik iyi sonuçlar vermez. O zaman çok fazla konuşma tehlikesi belirir. “Çok konuşanın günahı eksik olmaz,” der Tanrı’nın Sözü. Oyalanmak ve eğlenmek isteği öne çıkar. Bunun sonucu dünyevi bir düşünce tarzı ve yaşam biçimidir. Böyle biri, kolayca kendi durumundan mutsuz olur ve başkalarını eleştirmeye başlar.
Marta bir Hristiyan örneği teşkil eder. Ama aynı zamanda bir uyarı örneğidir de. Marta’nın gücü aynı zamanda onun zayıflığıydı.
Marta, Meryem’in kendisi gibi olması gerektiğini düşünüyordu. Bu olağan bir tavırdır. Ağır bir iş yükünün altında çalışırken, sizin kadar çalışmayanları kıskanırsınız. Eleştirel ve hassas olursunuz.
Ve daha da kötüsü, tüm görevleriniz büyük bir hareketliliğe yol açarak sizi ihtiyacınız olan tek şeye zaman ayırmaktan alıkoyar. İsa’nın ayaklarının dibinde sessizce oturmazsınız.
Lazar’ın ölümüyle bağlantılı olarak, Tanrı’nın Sözü bize İsa’nın Marta’yı sevdiğini söyler. İsa, Marta’nın O’nun için yaptıklarını görüyordu. Hayatındaki hatalara ve günahlara rağmen, Marta’nın gözlerinin kendisine odaklandığını biliyordu. İsa’ya ve dostlarına gösterdiği konukseverlik sevgiden kaynaklanıyordu. Marta kendini sakınmıyordu.
Tanrı’nın halkı bugün dahi Marta karakterindeki Hristiyanlar aracılığıyla kutsanır. İsa onları sever. Çalışmanın bereketini kendi hayatlarından verdikleri örnekle bizlere öğretirler. Ama İsa aynı zamanda her bir Hristiyan’a ihtiyaçları olan bir şeyi de hatırlatmak ister: Açık bir Kutsal Kitap’la ve duaya açılmış ellerle İsa’nın ayaklarının dibinde sessizce oturmak.
16 Mayıs
…sonsuz kurtuluşu sağlayarak…
İbraniler 9:12
Günah bağlar. Bu nedenle, bu kadar çok kurtarılmamış insan vardır. Onlar kendilerini günahtan özgür kılmak ister ama başaramazlar. Ne maddi yardımlar ne de herhangi bir tür dindarlık işe yaramaz.
Hristiyanlar dahi tam özgürlükten yoksun olma hissini yaşarlar. Bunlar belki başkalarının görebileceği dışsal günahlar değildir, ama zihninizin derinliklerinde gizli olarak büyürler. Kendinize odaklanmanız, hırsınız, kibriniz veya endişeleriniz, imanınızın ne kadar küçük ve zayıf olduğunu gösterir.
Bir Hristiyan’ın şu soruya aşina olması bu yüzdendir: Nasıl kurtulabilirim?
Tanrı’nın Sözü, günahlarınızla İsa’ya geldiğinizde zaten kurtulmuş olduğunuzu söyler. İmanınızı O’nun üzerine koyduğunuz andan itibaren sonsuz kurtuluş sizindi.
Bu kurtuluş sizi şimdiden kuşatmakla kalmaz, tüm hayatınız boyunca sizi izler. Evet, ona sonsuzlukta da sahip olacaksınız.
İsa’nın sizin için kazanmış olduğu şeyi kendinizin kazanmanıza gerek olmadığını ne zaman anlayacaksınız?
Kurtuluş kazanılacak değil, bulunacak bir şeydir. Kurtulmak için çaba sarf etmenin bir yararı yoktur. Başka birinin kazandığı kurtuluşu bulmak istiyorsanız, gözlerinizi tamamlanmış olan işe çevirin. Kurtuluşu doğru yerde aramalısınız. Tanrı’nın Sözü’ne dönün. Tanrı’nın ne dediğini duyun. Duyduğunuza sarılın. O zaman Kurtuluş Sözü’nde güç olduğunu yaşayacaksınız. Söz yüreğinizde Tanrı’ya karşı övgü yaratır ve içinizden şu ilahiyi söylemek gelir: ‘Rab İsa, sendeki sonsuz kurtuluşa şimdi ve daima sahibim.’
İsa’ya ait olduğunuzdan emin olduğunuz kadar, kurtarılmamış olduğunuz duygusundan da kendinizi ayırmalısınız. İsa sizi, sonsuz kurtuluşun sizin için kazanıldığı yeni bir dünyada yaşamanız için kurtardı.
İsa’ya güvenmeyi öğrenmezseniz, Tanrı’nın çocuğu olarak yaşadığınız hayat zayıflar. Dua ve övgü ilahileri uzaklaşır. Moral bozukluğu ve umutsuzluk üzerinizde hüküm sürer.
İsa’da size ait olan zenginliklere dönerseniz, içinizden sevinç taşar ve övgü ilahileri hiç kesilmez.
17 Mayıs
Doğru kulum, kendisini kabul eden birçoklarını aklayacak. Çünkü onların suçlarını o üstlendi.
Yeşaya 53:11
İsa’nın gerçek bilgisine sahip olmaktan daha önemli bir şey yoktur. O’nun bilgisinde kalmaktan daha hayati bir şey olamaz.
İsa’nın günahlarınız için öldüğünü bildiğinizden ötürü O’nu tanıdığınızı düşünmeyin. Bunu ağzıyla söyleyen birçok kişi vardır. Doğru sözleri söyleyebilirler, ama ağızlarından çıkan ikrar asla yüreklerinin imanı olmamıştır.
Gerçek İsa bilgisi, yüreğin bilgisidir. Bu bilgi kendini içsel bir susuzlukla açığa çıkartır. Çarmıhın sözüyle tüm günahlarınızın bağışlandığını duymak istiyorsanız, bu iyiye işarettir.
Hristiyanlık gerçeğini akılla kabul edip aldığınızda, düşünceleriniz ve sağduyunuz İsa’nın kanı hakkında bir şey duymak istemez. Yeniden doğan bir yürekteyse durum farklıdır. O, günahlarımızı yüklenen İsa’nın Sözü’yle yaşar. Kurtuluş mesajını dinlemekten asla bıkmaz. Ne kadar çok duyarsa, isteği o kadar çok artar.
Yüreğin cenneti özlemesinin nedeni budur. Orada bölük pörçük değil, tümüyle anlayacaksınız.
İsa’nın bilgisiyle asla tatmin olamasanız da, hayatınızdaki en değerli şey odur. Yüreğinizin İsa’nın bilgisiyle dolması, O’nun zengin lütfuna giden yolu açar. Bilginiz ve kanın size verdiği her şey arasındaki ilişkinin farkına varmazsınız. Sizin çaresizliğinizle O’nun mükemmel lütfu birbirine pek uymaz.
Tanrı’nın kurtuluşunu tamamen eksiksiz olarak alamadığınızı düşünebilirsiniz. Ama İsa’yı tanımakla gelen kurtuluş mükemmel olduğu için, hayatınızdaki bütün kusurları örter.
İsa’yı tanıyorsanız, Tanrı’nın önünde aklanırsınız. Tanrı’nın lütfu, İsa’yı tanımanızın karşılığında size ödenen bir şey değildir. Hak edilmemiştir. Bunu yalnızca İsa’ya borçlusunuz.
O sizin için her şeydir, çünkü sizin için her şeyi yapmıştır. Tanrı’nın önünde aklanmış olmanızın nedeni budur.
18 Mayıs
Çünkü kendisi denenip acı çektiği için denenenlere yardım edebilir. İbraniler 2:18
İsa’ya bağımlı olmaya devam etmeniz gerektiğine şaşırdınız mı?
Hayatınızdaki diğer birçok durumda büyüyüp gelişirsiniz. Kendinize bakabilecek duruma geldiğinizde ebeveynlerinizle yeni bir ilişkiniz olur. Çırak ustasına bağımlıdır, ama işleri kendi başına döndürebileceği bir gün gelecektir.
İsa’yla ilişkimiz böyle değildir. Tümüyle bağımlı kalmaya devam edeceksiniz. Kendisiyle ilgilenen olmadığında her an kaybolabilecek küçük bir çocuk gibisiniz.
Şeytan sizi her yönden dener. Sizinle ne yapmak istediğini bilmenize rağmen, bunu her zaman anlayamazsınız. İsa’nın sizi Sözü’yle ve Ruhu’yla bilgilendirmesi gerekir.
Arkanızdan yolun nerede olduğunu hatırlatan sesi duymadınız mı? Sözü’nü size canlandırıp nereye gitmemeniz gerektiğini göstermedi mi?
Tanrı’nın Ruhu sizi günahlarınız hakkında ikna eder. Şeytan sizi düşürmek için ayartmaya çalıştığında, günahı zararsız ve güvenli olarak gösterir. Ama İsa farklı bir şey söyler. Sözü’nün aracılığıyla sizi Tanrı’ya karşı günah işlemekten korkmanızı sağlar.
Günahın ciddiyetinin farkında olmanıza rağmen, İsa’nın yardımı olmaksızın günah işlememeyi başaramazsınız. Şeytan’a karşı kendi gücünüzle yürüdüğünüzde, sizi yenilgiye uğratacaktır.
Zafer kazanmanın yolu zafer kazanmış olana koşmaktır. Kendinizi İsa’da saklamalısınız. O, sizi her yönden çevreleyip koruyan bir kalkandır.
Şeytan İsa’ya galip gelmeye çalıştı ama başaramadı. Zaferden emin olduğunda devrildi. İsa çarmıha gerildiğinde öldürücü darbeyi aldı. Şeytan artık ağır yaralıdır. Zamanının az olduğunu bildiğinden vahşice saldırır. Ama İsa’ya da, denenme zamanlarında İsa’nın kollarında olanlara da zarar veremez.
Çaresizlikle İsa’ya koştuğunuzda sizi reddedeceğini düşünmeyin. O, sizi de denenmelerinizi de bilir. Dolayısıyla nasıl yardım edeceğini de bilir. Şeytan’a karşı direnmelisiniz, imanınızda sağlam durmalısınız. O zaman vaat geçerli olur: “Rab sizin için savaşacak, siz sakin olun yeter.” (Çık. 14:14)
19 Mayıs
Tanrı’nın sözünü size iletmiş olan önderlerinizi anımsayın. Yaşayışlarının sonucuna bakarak onların imanını örnek alın.
İbraniler 13:7
Bazen şöyle bir durup başkalarının nasıl bırakıp gittiğini düşünmek iyi bir şeydir. Kişinin gittiği yolla hayatını sonlandırdığı yer arasındaki bağlantıyı görmek eğiticidir. Çünkü büyük ihtimalle, onların ektiklerini ektiğinizde onların biçtiğini de biçeceksiniz.
Birkaç yıllık bir Hristiyan yaşamınız varsa, imandan düşen birilerine muhtemelen rastlamışsınızdır. Düşüşün nedenini anlamak genellikle kolaydır. Onların gittiği yolu izlemeyin. Hayatlarında küçük değişiklikler yapsalardı yaptıkları yanlıştan sakınabilirlerdi diye de düşünmeyin. Bırakın, ılıklar ve günaha geri dönenler uyarıcı örnekler olsunlar.
Örnek almanız gereken başkaları vardır. Onlar, hayatları boyunca İsa’ya imanda kalan önderlerinizdir. Kilise tarihinde onların pek azının adı anılır, ama hayatınızda önemli izler bırakmışlardır. O bir anne, baba, çocuk dersi öğretmeni, peder veya vaiz olabilir.
Genellikle sizden daha uzun zaman imanda olan biri olacaktır. Dolayısıyla, onun ciddiyetinin ve ruhsal meselelere yaklaşımının kendi yaşadığı dönemden kaynaklandığını düşünebilirsiniz. Onların imanını örnek almaktan bizi alıkoymaya çalışmak, can düşmanımızın yöntemlerinden biridir.
Aynı zamanda, kurtuluşunuzu sonuca götürmek için saygı ve korkuyla gayret etmelisiniz. Uyumakla ya da hayal etmekle Tanrı’nın krallığına giremezsiniz. Dalgalara karşı kürek çekmeyen bir Hristiyan’ın, bu zamanın ruhuyla sürüklenmesi kaçınılmazdır. Öncelikle, önderlerinizin Tanrı’nın Sözü’yle olan ilişkisi hakkında düşünün. Onlar Sözü çok ciddiye aldılar. Yasa onların örtüsünü açtı ve yargıladı. Tanrı’nın lütfu onları defalarca kaldırdı. Ayakları sağlam zemine oturdu.
Önderlerinizi yakından tanıyor olabilirsiniz. Hayatlarındaki günahları ve hataları da bilirsiniz. Buna rağmen, İsa’nın ve O’nun kefaretinin hayatlarındaki sağlam temel olduğundan şüphe duymazsınız.
Önderlerinizin bazıları fedakârlık yolunda yürüdüler. Uzun yıllar boyunca kimsenin fark etmediği bir çağrıda Rab’be hizmet ettiler.
Onların imanını örnek alın. O zaman hedefe ulaşacaksınız.
20 Mayıs
Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab’bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O›na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz.
2. Korintliler 3:18
Hristiyan’ın değişmesi gerekir. İman etkendir. İman, bir akıl meselesi değildir, yürek meselesidir. Tanrı’nın çocuğunu içeriden dışarıya doğru değiştirir.
Şeytan Hristiyanca büyümeyi durdurmaya çalışır. Bunu birçok yolla yapar. En sık kullandığı yol, imanlıda Yasa aracılığıyla aklanma düşüncesini teşvik etmektir.
Kutsanmanın bir irade gücü meselesi olduğuna bizi inandırır. Eksiğimiz yeni kararlar almak, tüm yüreğimizle teslim olmak veya bazı ruhsal deneyimlerdir. Kısaca, Şeytan bizi kendi üzerimizde çalışmaya iter. O zaman kolayca kendimize odaklanacağımızı bilir. Amacımız o olmasa da, etrafımıza bir duvar öreriz. İsa’yla bağımız giderek zayıflarken, sevincimiz ve güvenimiz yok olur. Sonunda tüm ruhsal hayat biter. O zaman en berbat düşmanımız zafer kazanmış olur.
Kutsanmanın yolu Rab’bin yüceliğini görmektir. Bunu kendinize bakarak bulamazsınız. Aksine, Tanrı’nın Sözü’nün aynasına dönmelisiniz. Orada Kurtarıcı’nın açık ve görkemli bir resmini görebilirsiniz. Tanrı’nın Sözü’nde yaşayan etkin güce güvenmelisiniz. Birçok kişi Söz’e doğru önemi vermedikleri için Tanrı’nın Sözü’nü ihmal eder. Tanrı, Sözü aracılığıyla size harika zenginlikler sunar. Sizi Sözü aracılığıyla değiştirebilir.
Bu değişimi ölçmemeli veya bununla meşgul olmamalısınız. Aksi takdirde değişim durur. Sizi değiştiren kişiye bakmalısınız. O zaman İsa sizi etkilemeye devam eder.
Tanrı’nın Sözü’nün bu denli büyük işleri nasıl yapabildiğini anlayamayız. Ama bu gerçektir.
Tanrı’nın Sözü, Yasa ve Müjde’den oluşur. Tanrı’nın kurtuluş ve kutsanma için sağladığı güç Yasa değil, Müjde’dir. Ne olmamız ve ne yapmamız hakkındaki sözler değil, İsa’nın Sözü ve O’nun başardıklarıdır.
O’nun yüceliğine bakın! O zaman O’na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz.
21 Mayıs
Çünkü hepsi –kutsal kılan da kutsal kılınanlar da– aynı Baba’dandır. İbraniler 2:11
Çoğu Hristiyan köle gibi çalışır. Çalışırlar ve olmaları gereken kişi olmayı hedeflerler. Bu yolla Hristiyan bir hayat yaşayamayacaklarının defalarca farkına varırlar. Hristiyan bir hayat yaşamanın en önemli şey olduğundan şüpheleri yoktur, ama aynı zamanda yürekleri ve vicdanları onları suçlar.
Sorun nedir?
Kendilerini kutsal kılmak için sürekli gayret sarf etmek. Bu mücadele asla başarıya ulaşmayacaktır. Hristiyan kendini kutsal kılamaz. Kutsal olmanın tek yolu, başka birinin sizi kutsal kılmasıdır.
Hayatınızı Tanrı’nın isteğine göre yaşamaya ne kadar sık karar verirseniz verin, sonu daima umutsuzluk ve ikiyüzlülük olacaktır.
Çaresizliğiniz içinde ne zaman İsa’ya gelirsiniz?
Aslında sadece bazı şeylerden değil, her şeyden yoksunsunuz.
Aynı zamanda, eğer İsa’ya sığınan şanslılardansanız, O’nda her şeye sahipsiniz.
Yasa’yla kutsal olamayacaksınız. Yani yapmanız gerekenleri ve yapabildiklerinizi yaparak asla kutsal olamayacaksınız. Aksine, İsa’ya olan imanınızla kutsal kılınacaksınız. İmanınızı O’nda sahip olduğunuz tüm zenginliklerin üzerine koyduğunuzda, içinizde bir değişim başlayacak. İsa’yla daha çok sevindikçe, daha fazla O’na benzeyeceksiniz.
Kurtuluşa ve kutsal kılınmaya giden yol aynıdır. Yol İsa’dır.
Önce İsa’nın kefaret işiyle kurtulup sonra kendi gücünüzle kutsal olmanız tasarlanmadı. Kurtuluşun ve kutsal kılınmanın kaynağı tektir ve bu yalnızca İsa’nın kefaretiyle olur.
Tanrı’nın bir çocuğu olarak kendinizi nasıl hissederseniz hissedin, İsa’nın her koşulda sizin için her şey olduğuna güvenebilirsiniz. Kendi başınıza hâlâ yoksulsunuz. Ama ne önemi var, aynı zamanda İsa’da sınırsız zenginliğe sahipsiniz.
22 Mayıs
Tüccar, çok değerli bir inci bulunca gitti, varını yoğunu satıp o inciyi satın aldı.
Matta 13:46
Bu İsa’yı bulmaya benzer.
Değerli incilerin peşindeydiniz. Aramaya başladığınızda çocuktunuz. Bulduğunuz her inciyi yanınıza aldınız. Yıllar geçtikçe başka inciler sizi cezbetmeye başladı. Daha değerli bir inci bulursanız daha mutlu olacağınızı düşündünüz. Ama sahip olduğunuzda hayal kırıklığına uğradınız. Zihninizde başka bir şeyin ve daha fazlasının özlemi vardı.
Sonra bir gün, Nasıralı bir marangozun oğlunun önünde durdunuz. Bütün değer yargılarınız o gün değişti. O andan itibaren, zenginlik sizin için “sahip olmak” değil “sahip olunmak” oldu. İsa’nın size sahip olmak istediğini anladığınızda, diğer her şeyin üzerinizdeki sihirli gücü kayboldu. Artık aramayı bıraktınız. İncilerin en değerlisini buldunuz.
Dünyada yaşamaya devam ettiniz. Dışsal olarak büyük bir değişiklik görünmedi. Ama yüreğinizde başka biri oldunuz. İsa oraya yerleşti.
Daha önce hayatın birçok küçük hedefleriyle meşguldünüz. Şimdi başka bir şey ağırlık kazandı. İsa’nın bir öğrencisi oldunuz. Artık yaşam sizin için başka birinin ayak izlerini takip etmekten ibaret.
İsa çarmıh yoluna aşinadır, çünkü o yolu bizzat yürümüştür. Kendini izleyenlere o yolda rehberlik eder. Onlar kendi günahları için kefaret ödemek zorunda değildir. İsa bunu ilk ve son kez yapmıştır. Bununla birlikte, çarmıh yolunda İsa bizi göksel hedefe götürür.
Yolun zorlu ve aşılmaz olduğunu düşündüğünüzde, en değerli inciye bakmalısınız. Onun parlaklığı diğer her şeyi bastırır ve o parlaklığın içinde kendinizi adeta tanıyamazsınız. İncinin parlaklığıyla birleşirsiniz. O zaman şöyle dersiniz: Diğer incilerimi geri istemiyorum. Yalnızca İsa’ya sahipsem zenginim.
Sonra günler günleri kovalar. İsa’nın gözleri hep üzerinizdedir. O’nun gözlerini hissedersiniz ve asla O’nun görüş alanının dışında kalmadığınız için mutlu olursunuz. Her gün, Yeni Yeruşalim’e yürüyüş gününe dönüşür. Yolculuk orada biter. Orada İsa taç giyecektir. Sizden ve tüm kurtulmuş olanlardan yükselen övgü ilahileri, O’nu sonsuza dek destekleyen tahtı olacaktır.
23 Mayıs
Bunlara tanıklık eden, ‹‹Evet, tez geliyorum!›› diyor. Amin! Gel, ya Rab İsa!
Vahiy 22:20
Kutsal Kitap’ın sondan bir önceki ayetinde, hem İsa’nın hem de Yuhanna’nın son sözlerini buluruz. Yuhanna, Patmos adasına sürgüne gönderilmişti. Yaşlı bir adam olarak oraya götürüldüğünde, önünde hâlâ önemli bir hizmet dönemi olduğunu pek düşünmüyordu. Rab gelecekte olanları ona bildirmek istedi. Yuhanna, yüzyıllar boyunca Rab’bin halkını teselli ve teşvik eden ve içinde muhteşem görümler olan bir kitap kaleme aldı. Özellikle zulüm gören Hristiyanlar Vahiy kitabında büyük yardım bulmuşlardır.
Yuhanna, İsa’nın sevdiği öğrenciydi. İsa’nın sözleri onun yüreğine yazılmıştı. Anlayabildiğimiz kadarıyla, Yuhanna başka hiç kimsenin başaramadığı kadar, İsa’nın sözlerinin yüreğinde kök salmasına izin vermişti. Bu yüzden diğer öğrencilerinden daha sıkı bir şekilde İsa’ya bağlanmıştı. İsa çarmıhta ölüm mücadelesini verirken öğrencilerinin içinde orada bulunan tek kişinin Yuhanna olması bilinmeyen bir şey değildir.
Kutsal Kitap’ın sondan bir önceki bu tek ayetinde ikisinin el sıkıştığını görürüz. Onlar tamamen farklıydı. Biri göklerin Kralı’nın Oğlu, diğeri hayatının sonuna yaklaşmış Rab’bin zulüm gören bir hizmetkârıydı.
İsa Yuhanna’ya yakında geleceğinin güvencesini verir. Yuhanna İsa’nın sözleriyle öyle derinden yakalanır ki, kendi “amin” ini yazmak zorunda hisseder ve dört kelimelik bir dua ekler: “Gel, ya Rab İsa!”
Bu sözler aracılığıyla, İsa’yı seven bir yüreğe bakarsınız. O yürek, Rab’bin geldiğini duyar duymaz O’nu içeri davet eder! Böylece Yuhanna İsa’nın vaadinin kendi duasına dönüşmesine izin verir: Dediğini yap, ya Rab İsa!
Yuhanna’nın yüreğine sahip olmanız iyiye işarettir. Yüreğiniz İsa’nın ikinci gelişinin Müjdesi’yle coşuyorsa, İsa sizin sevdiğiniz kişi demektir. O’nun gelişinin gerçeğine “amin” diyebiliyorsanız, bu hazır olduğunuzun bir işaretidir.
Dualarımızda Yuhanna’nın duasına dönelim: Amin, Gel, ya Rab İsa! Rab bu duayı işitecektir. O’nu yakında göreceğiz; bize kendi Sözü’nde öyle demiştir.
24 Mayıs
Olup bitenlerin üzerinde durmayın, düşünmeyin eski olayları. Bakın, yeni bir şey yapıyorum! Olmaya başladı bile, fark etmiyor musunuz? Yeşaya 43:18-19
Bazıları geçmişten ders almaz. Bu yüzden kendilerini heba ettikleri birçok pahalı tecrübeden geçmeleri gerekir.
Kendilerini geçmişten kurtaramayanlar da vardır. Adeta geçmişte yaşarlar. Tanrı’nın halkının durumunun umutsuz olduğunu düşünürler. O kadar çok hayal kırıklığı ve düşüş yaşamışlardır ki, gelecek umutları kaybolmuştur. Hayatlarındaki fırsatlar boşa gider.
Kendini umutsuzluğa terk etmek çok tehlikelidir. Tüm yenilgilerinizi yanınızda taşırsanız, yararsız bir araca dönüşürsünüz. Eski şeyleri düşünmemenizi öğütleyen Tanrı’nın Sözü’ne kulak vermelisiniz. Arkanızda kalan hayatınızı geri getiremezsiniz. Ama Tanrı geleceğinizi değiştirebilir.
Yaşınızı almış olsanız da, Tanrı yine de yeni bir şey yaratabilir. Öncelikle, size her şeyi farklı bir ışıkta göreceğiniz yeni bir farkındalık verir. Gözleriniz açıldığında, solan ve yok olan şeyleri görmek yerine, büyümeye başlayan bir şeyi görmeye başlarsınız.
Filiz ve tam olgunlaşmış meyve arasında büyük fark vardır. Doğayla aşinalığımız yoksa küçük ve önemsiz bitkileri hemen küçümseriz. Sebze bahçesinde yetişen hassas bitkiler olarak pek de iyi bir şey haline gelebilecekmiş gibi görünmezler. Ama birkaç ay her şeyi değiştirebilir ve bir gün sağlıklı, taze sebzeler olarak masamızda yerlerini alırlar.
Tanrı’nın krallığının olduğu yerde her şey gerilmez. Tanrı Sözü’nün duyurulduğu birçok yerde, büyük ve uzaklara ulaşan uyanışlar gerçekleşmektedir. Binlerce insan Rab’be dönmektedir. Çarmıh gücünü kaybetmemiştir.
Bulunduğumuz yerlerde işler çok zorlu ve karanlıkmış gibi görünse de, diri Tanrı’yla tanışan insanlar da vardır. Kutsal bir samimiyet içinde Rab’le uyanırlar. Sayıları çok fazla olmasa da, Rab’bin araçları olurlar ve Rab’bin elinde kalmaya devam ederlerse, Rab onları kendi tapınağında sütunlar yapar.
Rab sizin hayatınızda da yeni bir şey yaratabilir. Sizi kullanmaktan hiç vazgeçmez. Bildiğiniz şu sözleri söylemiştir: “Böyleleri yaşlanınca da meyve verecek, taptaze ve yeşil kalacaklar” (Mezmur 92:14).
25 Mayıs
Yüzü bütün gücüyle parlayan güneş gibiydi.
Vahiy 1:16
Kendinize baktığınızda umutsuzlukla denendiğinizi görürsünüz. Diri Hristiyan kendinden asla hoşnut olmaz. Can düşmanımız bunu bilir. Hep kendinize bakmanızı istemesinin nedeni budur.
Bunu yapmayın!
Deneyimli bir Hristiyan şöyle demiştir: Kendinize her baktığınızda, İsa’ya on kez bakmalısınız.
İsa güneş gibi parlar. Işık verir, yaşam verir; ancak O canlarımızı ateşleyebilir. Size kendi sevgi dolu kurtuluş zihniyetini verir. Başkalarının sıkıntılarını sizinle paylaşır ve sizi onlara gönderir.
İsa içinizdeki ışığı da açar. Siz karanlık olsanız da, O’na iman ettiğinizde ışık olursunuz. Hayatınız karanlık, boş ve umutsuz değildir. Işık üzerinizde hüküm sürer. Tüm yüklerinizi Rab’be bırakmalı ve onları artık taşımamalısınız. Bu nedenle, cesaretle ileriye doğru yürüyebilirsiniz. Gözlerinizi İsa’ya dikerseniz, etrafınızdaki her şey karanlık görünse de, siz ışığı görürsünüz.
İsa yaşam verir. O’nda ölümün dikeni kırılmıştır. Ölümden yaşama geçtiniz; dolayısıyla ölseniz de yaşayacaksınız.
Güneşin muhteşem parlaklığıyla her karşılaştığınızda, tüm bunların gerçekliğine ikna olacaksınız. İsa’yla karşılaşırsanız, dünyanın foyası ortaya çıkar. Artık üzerinizde bir etkisi kalmaz. Her şeyi bu kadar farklı görmenizin nedenini bilirsiniz. Dünya körken siz görürsünüz.
Gözlerinizi güneşten alamadığınızda, güneşin parlaklığının farkına varırsınız. Ona bakmak başka şeyleri görmeyi zorlaştırır. Gözlerinizi İsa’ya diktiğinizde, O yaşamınızda yenileyen ve dönüştüren bir güç olur. Sizi yeni bir insan yapar.
Her şeyiniz olur. Tüm gücünüzün kaynağı olur. O’nda yaşam veren diri su ırmaklarına sahip olursunuz. Hayatınızdaki her şey O’nu işaret eder. O bütün gücüyle parlayan güneştir.
26 Mayıs
…bizi seven, kanıyla bizi günahlarımızdan özgür kılmış olan İsa Mesih.
Vahiy 1:4-6
Bunlar bir Hristiyan’ın duymaktan bıkmayacağı sözlerdir. Bu sözler Hristiyan’ın hayatını zenginleştirir ve sevinçle doldurur.
İsa Mesih bizi seviyor. Bunlar, İsa’nın yaşamını anlamamız için anahtar sözlerdir. Bu sözler yüreğimizdeki en derin şeylerin de anahtarıdır.
O’nun dürtüsü sevgiydi. “Dünyada kendisine ait olanları hep sevmişti; sonuna kadar da sevdi.” İsa’nın sevgisi, dostlarının karşılaştığı ilk şeydi; son şey de oydu. Dirilişten sonra bir kez daha bir sevgi seliyle O’nunla karşılaştılar.
İsa sizi sevdiğini bilmenizi ister. Sizi Sözü’yle birçok şeye yönlendirir, ama öncelikle sevgisinin güvencesini verir. İsa’nın sizi sevdiğini bilmeniz, O’nun sevinç kaynağıdır.
İleriye bakmak sağlıklı bir şey olabilir. Hristiyan’ın gerçekçi olması iyi bir şeydir. Tanrı’nın Sözü bizi mücadelelerin ve sıkıntıların beklediğini açıkça söyler. Yine de aklınızın bu denenmelere yenilmemesi için çok dikkat etmelisiniz. İmanda kalarak İsa’nın sizi bu zorluklardan geçirmesine ve İsa’nın sevgi dolu sözlerinin sizi harekete geçirme özgürlüğü vermesine izin verin!
Hiçbir şey ve hiç kimse sizi Mesih’in sevgisinden ayıramaz. Her koşulda o sevgiyle sarmalanmış durumdasınız. O sevgi sizi cennete taşıyacaktır. İsa’nın yüzünü gördüğünüzde tüm varlığınızı kaplayacaktır. Sonsuza dek övgüler sunacaksınız.
İsa’nın sevgisi O’nun kanından ayrılamaz. O’nun kanı, O’nun için çok değerli olduğunuzla ilgili tüm şüpheleri ortadan kaldıran işarettir. Bunun farkına vardığınızda, minnettarlıkla diz çökersiniz.
İsa’nın sevgisinin derinliğini asla anlamayacaksınız. Ama bu yalnızca o sevgiyle sarmalanmış olduğunuz gerçeğini değiştirmez. O sevgi, günahlarınızın artık sizin üzerinizde olmadığının bir göstergesidir. Onları başka biri almıştır. Aynı zamanda saf ve kutsal kurtuluş giysisini kuşandınız. Tüm imanlılarla birlikte, İsa Mesih’in gelinisiniz. Sizi alıp eve götürmek için çok yakında göklerden bulutlar içinde gelecektir.
27 Mayıs
Kana batırılmış bir kaftan giymişti. Tanrı’nın Sözü adıyla anılır. Vahiy 19:13
İsa’nın birçok adı vardır ve Tanrı bunlar aracılığıyla kim olduğunu açıklar. Bu nedenle, Tanrı’nın Oğul’a verdiği adlara dikkat etmek önemlidir.
İsa, “Tanrı’nın Sözü” olarak adlandırılır.
Tanrı’nın Sözü’yle ilişkisi olmakla kalmaz, Söz’le bir olur. Söz’le ilişkiniz, İsa’yla ilişkiniz gibidir. O’nu Söz aracılığıyla tanırsınız. Söz yalnızca O’nun hakkımda konuşmakla kalmaz, O “Tanrı’nın Sözü” dür.
İsa’yı bilmekte gelişmek isterseniz, Tanrı’nın Sözü’nü bilmekte büyümeniz gerekir. Söz aracılığıyla orada saklı olan zenginlikler size açılacaktır. O’nda bilgeliğin ve bilginin hazinesini bulduğunuzda güçle, cesaretle ve sevinçle dolacaksınız.
Şeytan da bunu bilir ve Tanrı’nın Sözü’nü ihmal etmeniz için her yolu dener. Başarırsa, siz İsa’dan uzaklaşırsınız. Zaten gerçek niyeti de budur. O sizi Kurtarıcı’dan ayırmak ister.
Şeytan’ın, Tanrı’nın Sözü’nü duymaya ve okumaya karşı sizi isteksizlikle doldurmaya çalışmasının nedeni budur. İçinizde benliğin ölmesini istemeyen eski doğanız onun müttefikidir. Bu, Tanrı’nın Sözü’nde zihninizde bir gedik açıldığında gerçekleşir.
Can düşmanınıza teslim olmamalısınız. Ona karşı direnin. Sizi Söz’den ayırmasına izin vermeyin. Söz’e yapışın. O zaman İsa’ya da yapışırsınız ve Şeytan sizden kaçmak zorunda kalır.
Tanrı’nın Sözü’ne dönmek bir kutsamadır. Her zaman hem cemaatte hem de bireysel anlamda yenilenmenin yolu bu olmuştur. Buna şaşırdınız mı?
Tanrı’nın Sözü’ne dönmek, bildiğiniz gibi, İsa’ya dönmektir. İsa’ya asla boş yere gelmeyiz. O bizi lütuf ve gerçekle dolu zenginliklere götürmek ister.
Söz’de İsa’yı arayın! Arayışınız boşa gitmez. O kendini size gösterecektir.
28 Mayıs
Nitekim bunun için çağrıldınız. Mesih, izinden gidesiniz diye uğrunuza acı çekerek size örnek oldu.
1.Petrus 2:21
İsa acı çekti.
Göğün Kralı’nın Oğlu için gökteki yüceliğini bırakıp, günah ve bencillikle dolu bu dünyada doğmaya razı olmak nasıl bir acıdır! Babası ve O’nun meleklerinden ayrılıp kendisini kayıtsızlıkla ve aşağılamayla karşılayan günahlı insanların arasında yaşamaya gitmek nasıl bir acıdır! Tanrısal bir sevgiyle sevdiği insanlar tarafından ölüme mahkûm edilmek nasıl bir acıdır! Tanrı’yla çok yakın bir samimiyetten, Golgota’da Tanrı tarafından terk edilmişliğin en derin karanlığına gitmek nasıl bir acıdır!
İsa acı çekti. Kimse O’nun gibi acı çekmemiştir. Çektiği acı sizin içindi. Bu acıyı İsa’ya yaşatan, sizin günahınız ve O’nun sevgisiydi.
Aynı zamanda İsa sizin geçmeniz gereken acı için bir örnektir.
Yaşadığımız dünyada iyi şeyler yapmakla acı çekmek arasında yakın bir ilişki vardır. Acı çekmek yalnızca günahın bedeli değildir. İsa iyi olduğu için acı çekti. Rab’bin ayak izlerini takip ederseniz siz de acı çekeceksiniz.
Bunun nedeni nedir?
Bu, suçlu olanın suçsuz olan tarafından yargılanmış hissettiği gerçeğiyle bağlantılıdır. Gerçek ve iyilik bunu açığa çıkartır. Kötülüğün ruhsal güçleri ışığa karşı savaşır. İsa’dan nefret edildi, çünkü O Tanrı’nın gerçeğini vaaz etti. Efendinizin acı çektiği gibi sizin de acı çekmeniz gerektiğine şaşırmamalısınız.
İsa’ya karşı gelenler sadece din bilginleri ve Ferisiler değildi. En yakın akrabaları dahi O’na karşıydı. O’nu anlamadılar ve doğup büyüdüğü yeri terk etmesini istediler. Siz de acılardan geçmek zorunda kalabilirsiniz ve yakın hissettiğiniz insanlar tarafından yanlış anlaşılabilirsiniz. Sizden ayrılmak istemeleri yüreğinizi derinden yaralar. Sizi fanatik olarak ilan edebilirler.
İsa size bir örnek bırakmıştır. O’nun ayak izlerini takip etmelisiniz. Acıdan kaçınmayın. Rab sizi acı yolunda kutsayacaktır.
29 Mayıs
Eğer bu, lütufla olmuşsa, iyi işlerle olmamış demektir. Yoksa lütuf artık lütuf olmaktan çıkar!
Romalılar 11:6
Hristiyanların kendi işleriyle meşgul olmaları her zaman büyük bir tehlikedir. Bunlar genellikle iyi işlerdir. Kendimizi başkalarıyla kıyasladığımızda bu durum su yüzüne çıkar. Yine de birçok olayda Hristiyanlar yoksun oldukları şeylerle ilgili sorun yaşarlar. Gerçek ve diri bir Tanrı çocuğunun nasıl yaşaması gerektiğini düşündüklerinde, kendi standartlarına asla ulaşamazlar. Her şeyin kendilerini suçladığını düşünürler. Bu nedenle, umutsuzluğu ve korkaklığı beslerler.
Bu sebepsiz değildir, çünkü doğrudur. Bizde Tanrı’nın önünde durabilecek hiçbir şey yoktur. Kendini haklı çıkarmaktan ve bencillikten tümüyle arınmış işleri boşuna ararız.
Yalnızca lütfa güvenmeyi ne zaman öğreneceğiz? Kendimle ve sahip olduklarımla meşgulsem, bu Tanrı’nın lütfunu gölgeleyecektir.
Yürek İsa’ya döndüğünde her şey tümüyle farklı olur. O zaman o hak edilmemiş lütuf bende yaşar. Temeli bende olmayan bir şeyle mutlu olurum. Bu benden bağımsızdır. Buna ne bir şey ekleyebilirim ne de çıkartabilirim.
Tanrı’nın lütfunu İsa doğrular, siz değil. Lütuf İsa’yla ilgilidir, sizinle değil. Değişmemesi bu yüzdendir. İsa’nın çarmıhta kurban olmasıyla bize bolca sağlanmıştır. Bu gerçek asla değiştirilemez.
Hristiyan olarak yapabileceğiniz şey kolayca yok olabilir. Kendinizden şüphe etme zamanlarında, kendinizde günahtan ve suçtan başka bir şey göremezsiniz. Ama İsa’ya iman ederseniz kurtulacaksınız. Bu, kendi yaptığınız herhangi bir işten dolayı değil, yalnızca lütufla olur.
Hiçbir şey Tanrı’ya lütuf kadar pahalıya mâl olmamıştır. Oğlu’na mâl oldu. Bu yüzden Tanrı lütfun sadece lütuf olarak kalmasını kıskançlıkla gözetir. Bunu kendi kilisesinde ve her bir kişide yapar.
Yalnızca lütfu yüceltin. Bunu hem şimdi yapmalısınız, hem de Tanrı’nın ve Kuzu’nun tahtının önünde ilahiler söylerken sonsuza dek yapacaksınız.
30 Mayıs
Çünkü Mesih›in kendisi barışımızdır.
Efesliler 2:14
Herkes barışa derin bir özlem duyar. Barış bütünlük, tutarlılık ve uyum demektir. Bu üç özelliğin şekillendirdiği uyumun olduğu bir hayatı kim yaşamak istemez? Başından sonuna tutarlı bir hayatınızın olduğunu hayal edin! Tanrı’yla ve insanlarla barış içinde olduğunuzu hayal edin!
Bu yüzden birçok Hristiyan sormaya başlar: Neden bu kadar bölünmüşüm? Zihnim neden bu kadar sorunlu? Esenliğimi neden bu kadar kolay kaybedebiliyorum?
Çünkü imanınız zayıf.
Ancak bu farklı olabilir. Tanrı içinizdeki yeni yaradılışın büyümesini ister. O kendisini Tanrı’nın Sözü’yle beslemelidir. Söz’e önem verip yüreğinize alırsanız, İsa’ya olan güveniniz güçlenecektir. İmanınız büyüyecektir. O zaman İsa’ya barışınız olarak güvenmeye başlayacaksınız. Günah, hayal kırıklığı ve zayıflık sizi suçladığında dahi O böyledir.
İsa’ya iman ederek barışa sahip olursunuz. Günah Tanrı’dan ayırır, ama sizin hayatınızda böyle olmaz. Kurtuluşun ebedî zemininde durursunuz ve lütufla örtülürsünüz. Günah sizi İsa’dan ayırmak yerine O’na götürür. Tekrar ve tekrar O’na geri gelmelisiniz. Tüm günahlarınız için defalarca bağışlanma almanız gerekir. Bir kez daha O’nun kanında arınmalısınız. Kan sizi kar gibi beyaz yapar.
Bu nedenle, sürekli bir esenliğiniz vardır. Bu sizdeki herhangi bir şeyden ya da bir Hristiyan olarak hayatınızda başardıklarınızdan kaynaklanmaz. Esenlik, kendisi esenliğiniz olan kişiye bağlıdır. İsa’ya iman etmek, yüreğinize başka kimsenin veremeyeceği bir huzur ve uyum verir.
Dünyada esenliğiniz yoktur. Orada birçok sıkıntıyla karşılaşırsınız. Bu evde, evlilikte, işyerinde veya kilisede olabilir. Ama Söz her koşul altında şunu ilan eder: İsa barışınızdır. Karşınıza çıkan her şeyde yanınızdadır. Acıtan her şeye dokunur. Hatırlayacağınız gibi şöyle demiştir: “Bunları size, bende esenliğiniz olsun diye söyledim. Dünyada sıkıntınız olacak. Ama cesur olun! Ben dünyayı yendim.”
31 Mayıs
Sana umut bağlayan hiç kimse utanca düşmez.
Mezmur 25:3
İsa’ya umut bağladığınızda kolayca utandırılabilirsiniz. Başkaları kafalarını iki yana sallayarak adeta sizi kınarlar. O zaman hatırlamanız gereken şey, aynı şeyi İsa’ya da yaptıklarıdır. Sağduyu alaycıları haklı çıkaracaktır. Ama son sözün onlarda olmadığını unutmayın. Son söz Rab’bindir. O konuşana dek işler yoluna girmez. Ve son söz daima Tanrı’nındır.
İsa’ya güvenirseniz utandırılmayacaksınız. Tanrı’nın Sözü böyle der. Bu nedenle buna güvenebilirsiniz. Belki kendi dünyanızda harabeye dönen çok şey yaşamanız gerekir. Hristiyanlar sizden önce bu yollardan geçmişlerdir. Ama Rab’bi beklerseniz utandırılmayacaksınız.
Rab’bi beklemek ne anlama gelir?
İsa’ya güvenebileceğinizi sadece anlamak değil ama hayata geçirmek anlamına gelir.
Rab’bi beklemek, İsa’ya her koşulda güvenebileceğinizi sadece anlamak değil; ama bunu yapmaktır.
İsa’ya inanmak gerektiğini anlamakla bunu yapmak arasında büyük fark vardır.
Burada kimse kendini aldatmasın. Bilgi kurtarmaz; ama İsa’ya güvenmek kurtarır.
Tanrı’ya şunu demelisiniz: “Tüm günahlarıma rağmen, İsa’nın kanının beni kar gibi beyaz yaptığı gerçeğinde huzur buluyorum. Kendi Sözü’nde, ‘günahlarınız sizi kana boyamış bile olsa kar gibi ak pak olacaksınız’, dedin. ‘Oğlu İsa’nın kanı bizi her günahtan arındırır’ da dedin. Bu Söz’e güveniyorum, çünkü söylediğin arkasında duruyorsun.”
O zaman utandırılmayacaksınız. Yargı Günü’nde, Tanrı’nın söylediğinin gökte sonsuza dek sabit kaldığını göreceksiniz.
Öyleyse, Tanrı tüm acıların, kavgaların ve sıkıntıların arasından geçen bir yol hazırladığına şaşırır mısınız?
Söz hem zamanda hem de sonsuzlukta bozulmadan kalır: “Sana umut bağlayan hiç kimse utanca düşmez.”
1 Haziran
Sart’taki kilisenin meleğine yaz. Tanrı’nın yedi ruhuna ve yedi yıldıza sahip olan şöyle diyor: Yaptıklarını biliyorum. Yaşıyorsun diye ad yapmışsın, ama ölüsün.
Vahiy 3:1
İsa’nın sözleri diğer herkesten farklıdır. Bizim öngörülerimiz ve değerlendirmelerimiz farklı olabilir; ama İsa hata yapmaz. İnsanın yüreğini araştırabilir ve bunu yapar. Şimdi dünyada O’nunla ters düşebilirsiniz, ama O konuştuğu zaman kimsenin ağzını açamayacağı o gün yaklaşıyor.
“Yaşıyorsun diye ad yapmışsın.” Bu başkalarının sizin yaşadığınızı düşündüğü anlamına gelir. Evet, Sart’taki kilisenin belli ölçüde diri olduğu kanaatinde olabiliriz. Ama gerçek oldukça farklıydı.
Hristiyanların ve İsa’nın değerlendirmesi arasında nasıl bu kadar fark olabilir?
Biz gördüğümüzle yargılarız. Ama Rab yüreğe bakar. Gerçek bir ikrar duyduğumuzda, Hristiyan bir yaşamla ve örnek bir cemaat hayatıyla karşılaştığımızda mutlu oluruz.
Kandırılırız. Dış görünümün ardında, dünyanın ruhu ve düşünce tarzı içeri sızmış ve imanın nabız atışları yavaşlamış olabilir.
Bu üzücü bir gerçektir. Bunun ışığında her Hristiyan kendini Tanrı’nın huzurunda sınamaya çağrılmıştır. Çok dar görüşlüyüz. Bu nedenle Davut’la birlikte dua etmek için bir nedenimiz vardır: “Ey Tanrı, yokla beni, tanı yüreğimi, sına beni, öğren kaygılarımı. Bak, seni gücendiren bir yönüm var mı, öncülük et bana sonsuz yaşam yolunda!”
Tanrı müdahale etmelidir. Beni ölüm uykusundan uyandırmalıdır. Neye mal olursa olsun, durdurulmam ve başlangıç noktasına geri döndürülmem gerekir. Tekrar içinde hiçbir şey olmayan kaybolmuş bir günahkâr olarak durmalıyım. Bir kez daha Rab’den merhamet bulmalıyım.
İsa ruhsal ölüleri reddetmez. Onları çağırıyor ve uyandırıyor. Şimdi O’nun sesini duymalı ve O’nu izlemelisiniz.
2 Haziran
Bunları size, bende esenliğiniz olsun diye söyledim. Dünyada sıkıntınız olacak. Ama cesur olun, ben dünyayı yendim!
Yuhanna 16:33
Tanrı’nın çocuğu İsa’ya imanıyla Tanrı’da esenliğe sahiptir. O bizim barışımızdır. Bu barışı kanıyla gerçekleştirdi. O’nunla yakın bağımızı kesmediğimiz sürece hiçbir güç bu barışı bozamaz.
İsa’da barışa sahip olmanın değişik yönleri vardır. İsa dostlarının fırtınaların ve sıkıntıların ortasında esenliğe sahip olmalarını ister.
Birçok şey bize karşı olabilir. Bunlar bizden veya başkalarından kaynaklanabilir. Koşulların istenmeyen şekilde geliştiğini düşünebiliriz, ama gelişmeleri değiştirmek bizim gücümüze bağlı değildir.
Evet, İsa’nın sözleri doğrudur: Bu dünyada sıkıntınız olacak.
Açıkça zulmün başladığı gün de sıkıntılarımız olacak.
O zaman Hristiyan olmanın maliyeti ağır olacak. Baskı ve tehdit yüzünden birçokları O’nu inkâr edecek. Cesaretimizi korumak zorlaşacak.
Ne yapmalıyız?
İsa’nın esenliğine kaçmamız gerekir. Bunu yapmak O’na sığınmak anlamına gelir.
İsa esenlikle tam olarak doludur. Çünkü Tanrı’nın isteğiyle tam bir uyum içindedir. İsa halkını bu esenliğe götürmüştür. Bunu, bizim yerimize kurban olan kişi ve Kurtarıcı’mız olarak yapmıştır. Kendimizde yoksun olduğumuz şeye O’nda bolca sahibiz.
Aynı zamanda İsa bizim örneğimizdir. O bize Tanrı’yla barış içinde olmanın insanlarla barış içinde olmaktan daha önemli olduğunu öğretir. Yalnızca Tanrı’nın isteğine teslim olmalısınız.
İsa Getsemani’de bunu yaptığında, insanlara geri adım attırabilecek bir esenlik O’nun üzerinde dinlendi. Başınızdan ne geçerse geçsin, İsa’nın zaferinde pay sahibisiniz. Cesaretinizi kaybetmemelisiniz. Rab sizi ateşten geçirse dahi, ateş sizi yakmayacaktır. Önümüzden yürüyen Hristiyan kardeşlerimiz ilahiler söyleyerek ölüme yürüdüler. Kimse esenliklerini onlardan alamadı. İsa’nın esenliği ve zaferiyle desteklenerek son sınırı geçtiler ve hedefe ulaştılar.
3 Haziran
Hizmet ettiğim İsrail’in Tanrısı yaşayan RAB’bin adıyla derim ki… 1. Krallar 17:1
İlyas cesur bir adamdı. Kral Ahav’ın önünde durup İsrail halkını berbat bir kıtlığın beklediği hakkında peygamberlikte bulundu.
İlyas bunu söylemeye nasıl cesaret eder? İlyas Tanrı’nın önünde dururken bu sorumuzu cevaplar.
İnsanların önünde durmaya cesaretimiz olacaksa, bunun sırrı Tanrı’nın önünde durmamızdır. Diri Tanrı’yla yüz yüze gelerek hem yargıya hem de dirilişe yönlendiriliriz. Tanrı bizi ölüm çukurundan çıkartır ve ayaklarımızı kaya üzerinde tutar. Sağlam zeminde duran biri, insanların önünde cesaretle durabilir. Başka insanlarla karşılaştığınızda Söz’ün onlara işlemesini istiyorsanız, Söz’ün öncelikle size işlemiş olması gerekir. Düşmüşleri kaldıran Söz’ü başkalarına vermek istiyorsanız, bizzat siz Söz aracılığıyla kaldırılmış olmalısınız. Tanrı’nın huzurunda olduğunuz gibi görünürsünüz. O yüreklerinizin derinliklerini görür. İnsanlardan sakladığınız şeyler Tanrı’nın önünde açığa çıkar. Yüreğin soğukluğu, umursamazlığı ve kirliliği O’nun huzurunda ifşa olur. Tanrı, Sözü’yle size kendinizle ilgili gerçekleri söyler.
Bunun pek cesaret vermediğini düşünebilirsiniz. Ancak, Tanrı’nın haklı olduğunu kabul ettiğinizde ve O’nun yüzünün önünde durmaya devam ettiğinizde, Tanrı’nın size söyleyeceği daha fazla şey vardır.
Bu İsa’nın Sözü’dür. O, Tanrı’nın önünde durdu ve sizden tamamen farklıydı. O günahsızdı. O kutsaldı. O iyiydi. Tanrı O’ndan hoşnut oldu.
Tanrı’nın sevgili Oğlu sizin yerinizi almaya hazırdı. Ve bunu yaptı. Tüm günahı, suçu ve yargıyı üstlendi. Bu nedenle, O’nun önünde durabilirsiniz. Bu yolla İsa’nın sahip olduğu her şeye sahip olursunuz.
Kendi başınıza temiz değilsiniz. Ancak İsa’ya iman ettiğinizde yeni bir yaradılışa sahipsiniz. Sizin yerinizi alan kişi ve Kurtarıcı’nızla birliktesiniz.
O’nun yaptığı işe güvenerek başınızı kaldırabilirsiniz. Hem Tanrı’yla hem de insanlarla karşılaşabilirsiniz. Tanrı kurtarışının sonsuz ve sarsılmaz temelin üzerinde duruyorsunuz ve ne olursa olsun bu size cesaret verir.
4 Haziran
“İsyanlarınızı bulut gibi, günahlarınızı sis gibi sildim. Bana dönün, çünkü sizi kurtardım.”
Yeşaya 44:22
İblis sizi uzun bir zamandır rahat bırakmış olsa bile unutmamıştır. Aniden gelir. Onu göremezsiniz ama duyarsınız. Yüreğinize şüpheler fısıldar: Günahlarının bağışlandığından emin misin?
Uzun yıllardan beri Hristiyan olabilirsiniz. Geriye baktığınızda her şey gri görünür. Kim bilir Tanrı’dan kaç kez ateşli bir Hristiyan olmayı istemişsinizdir? Artık her şeyin farklı olmasına kaç kez karar vermişsinizdir? Ama bunlar asla olmadı.
Bu duyguları birçok umudumun solmasıyla tanıdım. Tam anlamıyla uygulamayı istediğim insanca ve bir Hristiyanca yaşamı asla gerçekleştiremedim. Arkasından suçlamalar ve kendini kınamalar geldi.
O zaman bir adım ileri gidip şöyle düşünmek kolaydır: Eğer ben başarısızsam, Tanrı’nın lütfu de başarısızdır.
Eğer böyle düşünüyorsanız, Rab’bin sizi tanıdığını anlamalısınız. O sizin yardımınıza koşmayı çok ister.
Sözü’nün en güçlü güvencesiyle karşıladığı kişi sizsiniz: “İsyanlarınızı bulut gibi, günahlarınızı sis gibi sildim.”
Bunun Tanrı’nın yaptığı bir şey olduğunu fark etmelisiniz. İsa öldüğünde günahlarınız ve kötü işleriniz silindi. Kaldırıldılar, çünkü İsa’nın üzerine yüklendiler. Onları sizin borç senediniz olarak Tanrı’nın gazabı ve yargısı altında çarmıha çiviledi. İsa, siz ezilmeyesiniz diye ezildi.
Rab’bin “Bana dönün, çünkü sizi kurtardım” demesinin nedeni budur. Tanrı sizi yargıyla ve suçlamayla karşılamaz. Hayır, sizi İsa’nın kefaretiyle gelen kurtuluşla karşılar. İsa’nın erdemiyle, Tanrı sizi tüm günahlarınızdan kurtarır. Bunu, İsa’nın Golgota’da tamamlamış olduğu işi sayesinde yapar. Yoksulluğunuzda İsa’ya sığınırsanız, günahınız ve suçunuz kalmaz. İsa sizin yerinizi alır. Tanrı için bu yeterlidir. Bu yüzden, O’nun sizin için yeterli olmasına izin vermelisiniz.
5 Haziran
Simun şu karşılığı verdi: “Efendimiz, bütün gece çabaladık, hiçbir şey tutamadık. Yine de senin sözün üzerine ağları atacağım.”
Luka 5:5
Boşuna çabalamak ve İsa öyle söyledi diye ağları atmak arasında bir bağlantı vardır. Kendi çabalarımızla yarar sağladığımız sürece İsa’nın söylediği sözle ilgilenmeyiz.
Tanrı’nın çocuğu sıklıkla Petrus’un geçirdiği bu deneyimi yaşar.
Tehlikeye ve mücadeleye atılırsınız. Gece koyu karanlık ve hiç bitmeyecek gibidir. Balık tutmak için nereye giderseniz gidin, sonuç aynıdır. Ağınızı farklı yöntemlerle atmanız da işe yaramaz. Her şey boşunadır.
O zaman Rab’bin neden yardım etmediğini merak edersiniz. Defalarca istediğiniz halde neden müdahale etmez?
Tanrı vaatlerini unutmuş mudur?
Hayır unutmamıştır. Kutsal Kitap’ta güvenebileceğiniz sözleri bulabilmeyi size öğretmek için sessiz kalır. Sizi kendi düşüncelerine yönlendirecektir ve O’nun düşünceleri sizinkilerden çok daha yüksektir.
Tanrı her şeyi, hiçbir şey yakalamamış olana verir. Kendi kuyularımız kuruduğunda, Tanrı gökten yağmur yollar.
Hristiyanlar olarak hayatınızın en zengin dönemleri, sizi Söz’ün güvenli ve sağlam zeminine götürdüğü zamanlardır. Diğer tüm zeminlerin sarsıldığını yaşamışsınızdır. Ama biri sağlamdı. O, Tanrı’nın bizzat inşa ettiği zemindir. İlk olarak Tanrı’nın Sözü’ne göre hareket ettiğinde Petrus’un yaşadığı kutsanmayı düşünün!
Petrus’un hayatı kavgalarla ve çekişmelerle doluydu. Birçok yenilgi yaşamıştı. Ama tüm bunların aracılığıyla, Tanrı onu göksel hedefine doğru muzaffer bir şekilde götürdü.
Tanrı’nın Sözü’ne sarılın: O’na yapışın. Başkaları ne derse desin, kendi düşünceleriniz ve duygularınız galip gelsin.
Söz sizi umutsuz görünen şeyler aracılığıyla destekler. Tanrı için her şey mümkündür. Sözü’yle her şeyi gerçekleştirir. Tanrı’nın Sözü’nün tam olarak gerçekleşmesi cennette olacaktır. Ama önemli olan Söz’ün sarsılmadan durmasıdır. O’na inanın, O’nunla yaşayın, O’nunla harekete geçin!
Bırakın sizi zafere, yüceliğe taşısın!
6 Haziran
…sonsuza dek kalıcı doğruluğu sağlamak…
Daniel 9:24
Bu harika ifade Daniel’in kitabında bulunur: “Sonsuza dek kalıcı doğruluğu sağlamak.” Bu sözler, günah için kefil olabilecek ve doğruluğun temiz giysilerini bize giydirecek olan kişiyi işaret eder.
Sonsuz doğruluğa ihtiyacımız vardır. Bugün ve yarın doğru olmak yetmez. Hayatımızın sonuna dek doğru olmamız da yetmez. Sonsuza dek bizi izleyecek bir doğruluğa ihtiyacımız vardır. Bu ancak doğruluğun kendisi sonsuzsa mümkündür.
Böyle bir doğruluğu asla elde edemezsiniz. Buna ulaşmak için çabalarınıza yoğunlaşmak işe yaramayacaktır. İnsanların gözünde müstesna biri olabilirsiniz. Ama Tanrı’yla yüz yüze geldiğinizde yapabildiğiniz en iyi şey bile yok olacaktır, çünkü Tanrı yakıp yok eden bir ateştir.
Bu nedenle tek kurtuluş olasılığınız, doğruluğu size başkasının getirmesidir. İsa’nın yapmış olduğu şey budur. Evet, O sizin doğruluğunuzdur.
Dolayısıyla, kurtuluş yalnızca İsa’ya iman edip O’na güvenerek gerçekleşir. O’na iman etmek, O’nun doğruluğunuz olduğunuza inanmanızdır. Bunu yapmalısınız. Sizi hedefe götürmeyecek olan kendinizi geliştirme yönteminde neden ısrar edesiniz ki? Tanrı’nın zaten elde etmiş bir şeyi kazanmayı neden hedefleyesiniz ki? Parasız alabileceğiniz bir şeyi, hak edilmemiş lütfu neden parayla satın almak isteyesiniz ki?
İnanmak teşekkür etmektir. Bu aynı zamanda hem çok kolay hem de çok zordur.
İçinizdeki her şey Tanrı’nın lütuf armağanına karşı çıkar. Kurtulmanın bu kadar kolay olabileceğine inanmazsınız. Yine de tek yol budur. Tanrı’nın lütuf sözüne sarılmalısınız. İnanmaya cesaret etmelisiniz, bunu güvenle yapabilirsiniz. Hayal kırıklığına uğramayacaksınız. İsa sonsuz doğruluğunu üzerinize dökmüştür. Sizi satın almıştır. Sizi vaftiz etmiştir. Yüreği, kendi doğruluğunun sizde gerçekleşmesine güvenle ve imanla izin vermenizi ister. O’nun doğruluğunda saklanıyorsanız kendi doğruluğunuz bir şey ifade etmez.
7 Haziran
Gözyaşları içinde ekenler, sevinç çığlıklarıyla biçecek. Mezmur 126:5
Birçokları Tanrı’nın krallığının en iyi gülerek ve neşeyle geliştirilebileceğini düşünür. Hristiyanlığın bizi mutlu ve neşeli kıldığı izlenimini vermekte başarısız olursak kimseyi kazanamayız diye düşünürler. Ama bu dünyevi bir düşünce şeklidir. Tanrı’nın krallığı pazarlama kurallarına göre gelişmez.
Yeryüzündeki Tanrı krallığı, gözyaşı krallığıdır. Orada çok fazla gözyaşı akıtılmıştır. İsa ağladı. Pavlus ağladı. Yuhanna ağladı. Ve onlar gibi sayısız Hristiyan aynı şeyi yaptı.
Günümüzde büyük bir koşuşturma var, ama sonuç küçük görünüyor. Bunun nedenlerinden biri, acaba çok az kişinin gözyaşlarıyla ekmeye istekli olması mıdır?
İsa O’nun boyunduruğunu yüklenmemizi ister. İsa’nın O’nunla paylaşmamız gereken bir acısı vardır. Bu, tüm kurtarılmamışlar için çekilen acıdır. İnsanların mahvolmasının sizin için dayanılmaz bir şey olmasını ister. Bunu yapacaktır, çünkü bu O’nun için de dayanılmaz bir acıdır. Kaybolanlara olan sevgisi O’nu Golgota’ya götürdü ve o zamandan beri dünyanın dört bucağına götürmeye devam edecektir. İsa, Müjde’yi duymamış uluslar varken, buna duyarsız kalamayanları arayıp onlarla ilgilenir.
Ama toprak serttir. İsa’yı kabul edenler çok fazla olmayacaktır. Vazgeçme ayartısı büyüktür. Ama sevgi, umut olduğu sürece kimseyi silip atmaz.
Vazgeçmekle denenler şu sözlere kulak versinler: “Gözyaşları içinde ekenler, sevinç çığlıklarıyla biçecek.” Tanrı gözyaşlarını görür ve size Sözü’yle güvence verir: Sevinç çığlıklarıyla biçeceksiniz.
Tanrı’nın krallığında çok gözyaşı dökülmüştür. Ama ağlamak en son şey olmayacaktır. Tanrı’nın gözlerimizden tüm gözyaşlarını sileceği gün gelecektir. Ama o gün henüz gelmedi. Yaşam ve ölüm, ışık ve karanlık, Tanrı ve Şeytan arasındaki savaş hâlâ şiddetlidir. Her Hristiyan bu mücadelenin içindedir.
Günahlı benliğimizden tavsiye istenmemeli. Gidecek tek yön vardır, o da ileriye doğru. Bir elinizle sabanı tutarsınız ve diğeriyle gözyaşlarınızı silersiniz. Tanrı’nın gözyaşlarınızı sileceği gün çok geçmeden gelecek. O zaman sizin için cennettir.
8 Haziran
…Merhameti asla son bulmaz; her sabah tazelenir onlar, sadakatin büyüktür.
Ağıtlar 3:22 -23
Rab daha siz günah işlemeden önce sizi lütfuyla karşılar. Tanrı böyledir. Lütuf tümüyle sizden bağımsızdır. Lütfu hak eden İsa’dır, siz değil. Bu nedenle, Tanrı size lütfunu vermeye karar vermek için gününüzün nasıl geçtiğini görmeyi beklemez. Tanrı için neyin gerçek olduğunu unutmamalısınız. Lütuf, Tanrı’nın İsa’yı ölümden dirilterek onayladığı tamamlanmış bir işin temelinde verilir.
Bir bakıma eski bir lütuf alırsınız. Tanrı günahkârları hep aynı lütufla karşılamıştır. Ama bu lütuf yine de her zaman yenidir. İsa’nın kanı, sizi her gün ilk karşılayan, yaşam veren diri su ırmağıdır. İsa başlangıçtır. O aynı zamanda sondur. O sizi hayatınızın başlangıcında ve sonunda karşılar. Sonra içindeki her şeyi lütfuyla doldurur.
Bu harika Müjde’de kalabilmek zordur. Nihayetinde, birçok gün sıradandır. Ve birbirine benzer bu günlerin her birinde bu özel lütfun varlığına inanmak zordur.
Bu yüzden Tanrı’nın Sözü’ne sarılmalıyız. Nasıl duyduğumuza dikkat etmeliyiz, çünkü imanı yaratan Söz’dür. Lütuf her zaman yenidir. Bu nedenle, günahı silmek için içinde hep aynı gücü barındırır. Ve dahası da vardır. Lütuf sizi adeta baştan ayağa örten bir giysi gibidir. Ve onun içinde temiz ve Tanrı’yı hoşnut eden biri olursunuz.
Günün getireceği sözde ve eylemde birçok günahla karşılaşmadan önce Tanrı sizi karşılamak ister. Günaha karşı nefret yaratmak için en iyi aracın, kendi gerçek ve yeni lütfu olduğunu bilir. Lütuf sizi İsa’ya bağlar. O sizi her bir yeni günün başlangıcında karşılar, çünkü o gün O’nunla yürünmelidir.
Bu nedenle, kendinizi Tanrı’nın harika lütfu için yürekten teşekkür ederken bulacaksınız. Lütuf hayatınızı bir arada tutar. Lütuf bir cankurtaran halatıdır. Lütuf sizi İsa’yla birleştirir.
9 Haziran
Her zaman RAB’be övgüler sunacağım, övgüsü dilimden düşmeyecek. Mezmur 34:1
Kutsal Kitap’ta, Tanrı’nın yaşamınız için tasarladığı, kutsama içeren birçok söz vardır. Fakat, Tanrı’nın Sözü’nü kabul etmeniz ama dediğini yapmamanız için bu sözler yararlı olmaz. Dolayısıyla Söz’ün size vermek istediği sevinci, gücü ve kuvveti ancak kısmen yaşarsınız.
Tanrı’nın Sözü’nü kendi gücümüzle hiçbirimizin anlayamayacağı doğrudur. Kalıcı bir ürün vermesi için Söz’ü yüreğimize alıp hayatımızda kullanamayız. Ama İsa bize bir yol göstermiştir: “Benim adımla benden ne dilerseniz yapacağım!”
Ve eğer istemişseniz, Rab’bin vaatlerini cesaretle güvenebilirsiniz. Rab’bi her zaman övmelisiniz. Bunu sadece Rab’bi övmek için istek hissettiğinizde yaparsanız, muhtemelen nadiren yapacaksınız. Hayat, övgü ilahilerini kolayca susturan mücadeleler ve zorluklarla doludur.
Rab’bi her zaman övmek istiyorsanız, yüreğinizi tükenmez övgü kaynağına yakın tutmalısınız. Bunu öncelikle Tanrı’yla olan deneyiminizde değil, ama Kutsal Kitap’ın O’nu tasvir ettiği resimde, Rab’bin ta kendisinde bulursunuz. Tanrı, kendisiyle ilgili gerçeği Sözü’nde açıklar. O, tümüyle Kutsal Yazılar’ın anlattığı kişidir.
Bu nedenle, Rab’bi övmenin yolu kişinin kendisini Söz’de kaybetmesinden geçer. Tanrı kurtuluşumuzu sağlamadan bizi yaratmadı. Başlangıçtan beri Tanrı’nın tasarısına göre, Tanrı’nın gazabını yatıştıran kurban olan İsa’ya bağlıyız. “Öz Oğlu’nu bile esirgemeyip O’nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O’nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı?”
Tanrı “bizi karanlığın hükümranlığından kurtarıp sevgili Oğlu’nun egemenliğine aktardı”. Size bir yer hazırlandı. İsa’nın her şeyi hazırladığı cennette bekleniyorsunuz.
Akıl ve yürek bu muhteşem zenginliği gördüğünde, diğer her şey önemsiz olur. Ağız Rab’be övgüyle dolar. Evet, Rab’bi her zaman övmelisiniz.
10 Haziran
Bunun için size rica ediyorum, yemek yiyin. Kurtuluşunuz için bu gerekli.
Elçilerin İşleri 27:34
Pavlus yolculuk ettiği insanlara bu öğüdü verirken stres hat safhadaydı. Yolculuk ettikleri gemi Malta kıyılarında karaya oturup paramparça olacaktı, ama yemek yerlerse hepsi kurtulacaktı.
Siz de tehlikeli bir yolculuktasınız. Kıyıya güvenle ulaşmanız kesin değil. Birçokları kabaran dalgalarda kaybolmuştur.
Kurtuluşun size ve sizin gücünüze dayandığında asla kurtulamayacağınızı bilmelisiniz. Sular sizi alıp götürecektir. Ama sizi iyice kavrayan başka biri var. Kendinizi kurtaramazsınız.
Yine de biraz yemek yemelisiniz. Birçok Hristiyan yetersiz beslenme nedeniyle ölmüştür. Giderek daha az Yaşam ekmeğiyle beslemişler. Görünüşe göre iyi yapmışlardır. Ne de olsa, bizim Kutsal Kitap okumamız ve dua etmemiz ya da toplantılara ve kilise ayinlerine katılmamız bizi kurtarmaz.
Derken bir gün yaşam sessizce onları terk etmiştir. Ruhsal ölüm uykusuna dalmışlardır. Bu o kadar belli belirsiz olmuştur ki, ne kendileri ne de başkaları farkına varmıştır. Tek dışsal belirti, yemeğin olduğu yerlerde artık pek görünmemeleridir.
Tanrı’nın Sözü’nü ihmal etmek günah olarak düşünülmez. Ama birçok insanı mahvoluşa götüren bir günahtır.
Tanrı’nın Kutsal Ruhu onu ateşli harflerle ruhunuzda yaksın: Yemek yemelisiniz. Kurtuluşunuz için bu gerekli.
Eski yaradılışınız daima direnmek ister. Başka her şeyin daha heyecanlı ve ilginç olduğunu düşünür. Ama yaşamınızın efendisi eski yaradılışınız olmamalıdır.
Yeni doğanız Tanrı’nın Sözü’yle yaşar. Sağlıklı biri akşam yemeğine keyifle oturur. Yeni doğanız aynen her seferinde Yaşam ekmeğini aldığı için mutludur.
Doğrunun dertleri çoktur, ama RAB hepsinden kurtarır onu. Mezmur 34:19
Dertlere katlanmak zordur. İçimizde derinlerde bir şey buna karşı çıkar. Anlamsız olduğunu düşünürüz. Neden benim üzüntü çekmem gerekiyor? Bunu başka birinden daha mı çok hak ettim?
Bu, gerçeği fark etmemize yardım eder. Tanrı’yla yüz yüzeyken toz ve külüz. Tanrı’ya sitem etmek bizi sadece aptal durumuna düşürür. Bunun yerine Söz’e dönüp yardım almalıyız.
Bunu yaparsanız hayal kırıklığına uğramayacaksınız. Tanrı, Kutsal Yazılar’a Ruhu’nu üflediğinde size nasıl yardım edeceğini biliyordu.
Rab doğruların derdinin çok olduğunu söyler. Doğru olmayanlar hakkında konuşmaz. En çok üzüntüsü olanlar doğrulardır. Dolayısıyla sıkıntılarınızı veya dertlerinizi, Tanrı tarafından terk edilmiş olmanın bir işareti olarak algılamayın. Tanrı’nın size karşı bir tutum içinde olduğunu da düşünmeyin. Doğru olduğunuz için acı çekiyorsunuz. Sıkıntıların ardında Tanrı’nın terbiye eden eli vardır ve imanda İsa’ya derin bir bağlılıkla korunacaksanız bu gereklidir.
Rab’bin doğruları kurtarmak istediğini de anlamalısınız. Bunu ne zaman yapacağını söylememiştir. Ama sizi şüphede bırakmaz. Sizi kurtaracaktır. Sizi sadece birkaç derdinizden değil, ama hepsinden kurtaracaktır.
Kurtarıcı’nız, Rab’bimiz İsa Mesih, Söz’ün gerçek olduğuna dair Tanrı’nın imzasıdır. İsa’nın yaşamı sıkıntılarla geçti. Ve ölümünde ne kadar büyük bir baskı ve acı vardı! Yine de Tanrı O’nu kurtardı.
Yaşamınızda da böyledir. Tanrı ölümün bu tarafında sizi her şeyden kurtarmak isteyip istemediğini söylemedi. Daha önce olmazsa, O bunu sonsuzlukta yapacaktır. Ve bunun yakın olduğunu bilmelisiniz.
Sıkıntılar sizi ileriye baktırır. Ayaklarınızı çabuklaştırır. Yakında Yeni Yeruşalim’de olacaksınız. Orada, bugün size yük olan ve acıtan her şeyden kurtulacaksınız.
12 Haziran
Halkını, baba evini unut. Kral senin güzelliğine vuruldu.
Mezmur 45:10-11
Bu uyarı bir kraliçeye yapılmıştır. Büyük bir görkem ve ihtişamın ortasında, yüreği hâlâ kralla evlenmeden önceki dünyasına takılı kalmıştır.
Tanrı’nın çocuğunun başına da bu gelebilir.
İsa’yı siz seçmediniz, sizi seçmiş olan O’dur. Size kurtuluşun giysilerini giydirmiştir. O, sizi düğün salonuna götüren Kral’ın Oğlu’dur.
Daha önce önemsizdiniz; şimdi yükseltildiniz. Daha önce kirliydiniz ve günahın lekelerini taşıyordunuz. Şimdi lekesiz ve kar gibi beyaz oldunuz. Nasıl olur da eski günahlı yaşamınıza özlem duyarsınız?
Bunun nedeni Şeytan, dünya ve eski benliğinizdir.
Tanrı’nın çocuğu olduğunuzda, Şeytan size karşı yeni bir tavır takındı. Ona aitken sizi rahat bırakıyordu. Belli ki, o zamanlarda sizi kendinde tutmaya çalışıyordu. İşi şimdikinden daha kolaydı. O sizi geri ister. İsa’nın damat, sizin de gelin olmamanız için çalışır.
Şeytan, dünyanın eski benliğiniz üzerindeki büyüleyici etkisini bilir. Bu dünyanın gücüyle ve görkemiyle denendiklerinde kendisine diz çöken birçok insanı görmüştür. Bu görkemi sergilerse, harika ve baştan çıkarıcı bir ışıkla parlar.
Şeytan’ın, İsa’ya gücü yetmediğinde, tüm Rab’be ait olanların üzerine gitmesi gerekiyordu. Ve gerçekten de, gece gündüz hiç dinlenmeden sıkı çalışır.
İsa’nın gelini olanlar: Dünyayı unutun! Yüreğinizi onun görkemiyle doldurmayın!
Tanrı’nın Sözü, dünyanın felakete doğru ilerleyeceğini söyler. Siz de bunu görebilirsiniz. “Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar”; ve putlaştırılmış ve onurlandırılmış olan insanlar sonunda unutulurlar.
Zaten yakında vedalaşacağınız dünyayı unutun. Dikkatinizi Kral’a verin. Gözleriniz O’nda dinlensin. O zaman O’nun gözünde güzel olacaksınız.
13 Haziran
Çalışana verilen ücret lütuf değil, hak sayılır.
Romalılar 4:4
Birçok Hristiyan mutsuzdur. Sergileyecek iyi işlerinin olmadığını düşünürler. Uzun yıllardır Hristiyan olmalarına rağmen, Tanrı’ya gösterecek bir şeyleri yoktur. Tanrı’nın önüne tek getirebildikleri şey günahlarıdır.
Bu nedenle şöyle sorarlar: Yargı Gününde ne olacak? Tanrı bende meyve bulamadığında beni reddedecek mi?
Böyle hissediyorsanız, umutsuz olmanız için bir neden yoktur. Bu soruyu soruyorsanız, Tanrı’nın çocuğu olarak hak ettiğinize göre yargılanmamak için korunuyorsunuz demektir.
Tanrı’nın önündeki sınavdan sizi geçirebilecek bir şeye sahip olduğunuzu varsayın. O zaman ödülünüzü lütufla değil, sergilediğiniz şeyin karşılığında almış olacaktınız. O zaman işler nasıl yürürdü?
İnsan yalnızca gösterebildiklerine göre yargılanacaktır. Gerçek Hristiyan İsa’yı gösterir. O’ndan başka Tanrı’nın huzuruna getirecek bir şeyi yoktur.
Bir Hristiyan olarak Tanrı’nın önünde İsa’dan başka hiçbir şeyle duramayacağımızı düşünmek tedirgin edici olabilir. Bu hâlâ kendi doğruluğumuz inşa etmeye çalışmamızın bir işareti olabilir. Ne mutlu bunu asla başaramayana! Tanrı size lütuf ödülünü verecektir.
Sergileyebilecek bir şeyi olduğunu düşünenler şanssız insanlardır. Onlar getirdikleriyle yargılanacaklar. Ve cehenneme mahkûm olacaklar, çünkü içimizde günahla kirlenmeyen hiçbir şey yoktur. Tanrı’nın Sözü, tüm doğru işlerimizin kirli paçavralar gibi olduğunu söyler.
Size bir tavsiye verebilir miyim?
Tanrı’nın önünde işe yarayacağını düşündüğünüz işleri boş verin. Tanrı’nın gözleri size döndüğünde imanla İsa’ya sarılın; O’nu gösterin. O zaman size hak etmediğiniz lütuf ödülünü verecektir. Sözü’nde böyle demiştir ve Söz’e güvenebilirsiniz.
14 Haziran
İsa onları kentin dışına, Beytanya’nın yakınlarına kadar götürdü. Ellerini kaldırarak onları kutsadı.
Luka 24:50
İsa’nın elleri O’nun hikayesini anlatır. O eller sürekli kalkar. Bazen kabarmış bir gölün üzerine, bazen de bir köre veya kimsenin dokunmaya cesaret edemediği bir cüzamlıya uzanır.
Neden İsa’nın elleri öğrencilerin zihinlerinde bu kadar derin etki bırakmıştır?
Bunun nedeni, gece gündüz O’nun kutsayan ellerinin kendi üzerlerinde olduğunu bilmeleri olabilir mi? İsa, Mezmur 139:5-6’daki sözlere hayat verdi: “…Elini üzerime koydun. Kaldıramam böylesi bir bilgiyi, başa çıkamam, erişemem.”
Sonunda o eller delindi. Çarmıha çivilendiler.
Peygamber Yeşaya’nın kitabında şöyle denir: “Bak adını avuçlarıma kazıdım…” Adınız İsa’nın avuçlarına kazılmıştır. Sizi unutmayacaktır. Sevgisiyle sizi terbiye ettiği zamanlarda da bunu unutmaz.
İsa kendi ellerine baktığında, oraya kazılmış olan sizleri hatırlar. Kimse sizi O’nun ellerinden kapamaz, çünkü İsa’nın elleri ve yüreği arasında bir bağ vardır.
Öğrencilerin dünyada İsa aralarından ayrılırken gördükleri son şey O’nun kutsayan elleriydi. Bu manzara gözlerinin önünden hiç gitmedi. Birçoğu sıkıntı dolu bir hayat yaşadı. Evet, bazıları şehit oldular, ama onlar her yönden kutsanmışlardı.
Zaman ve sonsuzluğun birbiriyle bağlantılı olduğu gerçeğini düşünmek gariptir. Hristiyan hayatını Rab’bin elleri altında yaşar ve sonsuzlukta onu ilk karşılayacak şey İsa’nın uzanmış elleridir. Yabancı biriyle değil, İsa’yla karşılaşacaksınız. Karşılaştığınızda sevgisinin bedelini de göreceksiniz. Delinmiş eller sessiz ama güçlü şekilde konuşurlar. Pahalıya mal oldunuz, ama İsa’ya göre bu bedele değersiniz. Rab sonsuza dek O’nun kutsanmışı olmanızı ister. Bunu hak etmedik. Bu hak edilmemiş lütuftur. Bunu karşılıksız almalıyız. Kendinizi asla büyük hissetmezsiniz, ama Rab sizin tüm zenginliğiniz, sevinciniz ve ilahinizdir. Ve O’nu muhteşem kurtarışı için onurlandırırsınız.
15 Haziran
Bana gelince, Rabbimiz İsa Mesih’in çarmıhından başka bir şeyle asla övünmem. O’nun çarmıhı aracılığıyla dünya benim için ölüdür, ben de dünya için.
Galatyalılar 6:14
İnsanın kendisiyle övünmesi ne anlama gelir? Dikkati kendine çekmek istediği anlamına gelir. Bu günah aramızda çok yaygındır. Belki bunu doğrudan itiraf etmeyiz. Ama sözlerimizle dikkati üzerimize çekeriz. Sıklıkla sahip olduklarımız konusunda kendimizi başkalarıyla kıyaslarız. Kendini başkalarıyla kıyaslama arzusunu da anlaşmazlık ve kıskançlık izler.
Pavlus herkesten daha büyük bir günahkâr olduğunu biliyordu. Dolayısıyla, elde ettiği büyük başarılar bile bir işe yaramazdı. Tanrı’nın huzurunda yargılanmıştı ve umutsuz bir durumdaydı. Ama elleri boş değildi. Tanrı ona İsa’yı vermişti. Sahip olduğu İsa’yla övünebilirdi.
İsa’yla kıyaslandığında sahip olduğunuz her şey nedir? Hiçbir şey! O, paha biçilmez incidir. O’nunla gurur duymak için her türlü nedeniniz vardır.
Eski doğamız dikkati İsa’ya çekmek istemez. Kendisinin onurlandırılmasını ister. Ancak, İsa’nın çarmıhı sayesinde günahın üzerinizde bir hak iddia etme yetkisi yoktur. Benliğin yaşamına bir şey borçlu değilsiniz. Dünyaya da bir şey borçlu değilsiniz. Her şeyi İsa’ya borçlusunuz. Yalnızca O sizin övünme nedeniniz olduğunda, her şeyi O’na vermelisiniz.
İlk olarak ve en başta O’nu yüreğinizde yüceltmelisiniz. Sizdeki tüm kötülüğün sorumluluğunu kendi üzerine aldığı gerçeğini düşünmelisiniz. Sahip olmadığınız her şeye zaten sahip olduğunuz gerçeğini de düşünmelisiniz. İsa’da her şeye sahipsiniz.
Kendinizi değersiz hissediyorsunuz ama öyle değilsiniz. İsa’nın gözünde değerlisiniz. Ve belirleyici olan İsa ve O’nun düşüncesidir. Sizin ve başkalarının düşüncelerinin pek önemi yoktur.
Başkalarının önünde İsa’yla gurur duymalısınız. Dikkati O’na çeken Hristiyanlara çok ihtiyacımız vardır. Onlar gözlerimizi kendimizden ve kendi sefaletimizden kaldırmamızı sağlar. Onlar İsa’yla meşgul olmamızı sağlar, çünkü kendileri de O’nunla dolmuşlardır.
16 Haziran
Ama Mesih, gelecek iyi şeylerin başkâhini olarak ortaya çıktı. İnsan eliyle yapılmamış, yani bu yaratılıştan olmayan daha büyük, daha yetkin çadırdan geçti. Tekelerle danaların kanıyla değil, sonsuz kurtuluşu sağlayarak kendi kanıyla kutsal yere ilk ve son kez girdi.
İbraniler 9:11-12
Başkâhinin en önemli görevi, Günahların Bağışlanma Günü’nde kurbanın kanını En Kutsal Yer’e götürmekti. Tüm halkın günahları için bir kefaret sağlamalıydı.
Başkâhinin bu hizmeti İsa’yı işaret eder. İsa insan eliyle yapılmış kutsal bir yere girmedi, ama bizzat cennete girdi. Tanrı’nın huzuruna kurban edilmiş hayvanın kanını değil, kendi kanını getirdi.
Bu, tarihte gerçekleşmiş en büyük ve kapsamlı olaydır. İsa’nın kanı, Tanrı’nın gazabı ve yargısı altındaki günahkârların yerine çarmıhta ölen İsa’yla birdir. O kurban sunusu olan Kuzu’dur. O’nun işi sadece yeryüzünde değil, cennette de geçerlidir. Tanrı, Oğlu’nun kurbanını kabul etmiştir. Bu, Tanrı için geçerlidir.
İsa her yerdedir, yerde ve göktedir. O neredeyse, kanı da oradadır.
İsa’ya kapıyı açtığınızda, evine giren biri gibi yüreğinize girdi. O sizin hayatınızın birçok odasına girmiştir. Yani kanı en derin noktalarınıza kadar işlemiştir. Hayatınızda İsa’nın kanının olmadığı bir alan yoktur. Ve bu kan bizi tüm günahlardan arındırır.
Bu ne muhteşem bir şeydir!
Bu kan, hem cennette Tanrı’nın huzurundadır ve hem de yeryüzündeki tüm hayatınızın üzerindedir. Sizi Tanrı’ya bağlayan kandır.
İsa’nın kanı sizi kar gibi beyaz yapar. Kendinizi günahkâr ve kirli hissedebilirsiniz, ama İsa’ya iman ederseniz öyle değilsiniz. Kirli giysileriniz temizlendi ve “Kuzu’nun kanıyla bembeyaz” oldu. Bu şimdi de cennette de sonsuza dek geçerlidir.
Yargı Günü’nden korkuyor musunuz? O zaman sizi Tanrı’nın tahtı önünde aklayan İsa’nın kanını düşünün. Yüreğiniz huzur bulamıyor mu? O zaman bu kanın Tanrı için ne kadar değerli olduğunu düşünün.
Kendi başınıza kaybolursunuz. Ama siz İsa’dasınız ve O’nda kurtarıldınız.
17 Haziran
Artık, “Gelecek olan pek yakında gelecek ve gecikmeyecek.”
İbraniler 10:37
Artık çok fazla beklemeniz gerekmeyecek. İsa pek yakında geliyor. Yatağınızdan son kez kalkacağınız sabah gelmek üzere. Yatağınıza son kez gideceğiniz akşam gelmek üzere. Belki de ölümün çağrısını alacağınız o günü ve geceyi ozaman düşüneceksiniz. İsa’nın ikinci gelişi neden bizde bu kadar az yer bulur? O, gelmekte tereddüt etmeyeceğinin güvencesini Söz’de bize verir.
Bu sözü olduğu gibi açıkça kabul edin.
İsa’nın yakında gelecek olması gerçeği, sizi dünyaya bağlayan şeylerden kurtulmanıza katkıda bulunur. Eski yaradılışınız kolayca geçici şeylerle meşgul olur. Farkına bile varmadan, her şeyi sanki sonsuzlarca bu dünyada yaşayacakmış gibi düzenlemeye başlarsınız.
İsa’nın sözleri sizi hazır olmaya çağırır. Bir sonraki şafak belirmeden İsa’nın gelmesine hazır mısınız? Bağışlamanız gereken biri var mı? İtiraf etmeniz gereken günahlar var mı?
Hazır olun! İsa beklemediğiniz saatte gelecek.
İsa’da diri olan bir Hristiyan, Rab’bin gelmesini dört gözle bekler.
Simon için bebek İsa’yı kucağına almak çok büyük bir olaydı. Ama dünyada diriltilip bulutların İsa’yı karşılamamıza izin verilmesi çok daha büyük bir olaydır. İsa’yla birlikte cennete gittiğinizi hayal edin!
İsa’nın ikinci gelişi yaşamanıza izin verildiyse, O’nun tarafından tanınanlardansanız, asla ölmeyeceksiniz. Bedeniniz sonunda gömülmek üzere yok olmayacak. “Göz açıp kapayana dek” değiştirileceksiniz. İsa’ya “benzer olacaksınız, çünkü O’nu olduğu gibi göreceksiniz”.
Tanrı’nın çocuklarını bekleyen görünüm budur. Bunun ışığında, başka her şey küçücük kalır. Tüm sıkıntılar, yükler ve baskılar çok kısa sürecektir. İsa yakında gelecektir. O zaman artık hiç sıkıntı ve baskı olmayacaktır. Sizi eliyle alıp göklerin yüce krallığına götürecektir.
Dua etmekten başka ne yapabilirsiniz: Gel, Rab İsa! Tez gel!
18 Haziran
RAB İbrahim’le konuşmasını bitirince oradan ayrıldı. Yaratılış 18:33
İbrahim Tanrı’ya dua ediyordu. Büyük bir cesaretle, Sodom kentinin kurtulabilmesi için orada kaç doğru insan bulunması gerektiği konusunda O’nunla defalarca pazarlık etti. Sonunda sayı on kişiye indi.
İbrahim dua ettikten sonra Tanrı’yla konuşmasını kendi bitirdi zannedebilirsiniz, ama Söz’ün dediğine göre, İbrahim’le konuşmayı bitiren Tanrı’ydı.
Gerçek bir duada konuşan aslında biz olmayız, Rab konuşur. Duanın sırrı O’nun bizi yönlendiren Kutsal Ruhu’dur.
10 sayısında durmak İbrahim’in kendi düşüncesi değildi. O bunu bilmiyordu, ama Tanrı’nın sayısı buydu. Kentte doğru olan on insan varsa, Tanrı kenti esirgeyecekti. Ama bu kadar doğru insan yoktu. Bu nedenle kentin üzerine ateşli kükürt yağdırdı.
Tanrı kendisini sevenlerle yakın ilişki içindedir. Onları kendi düşünce tarzına çekmek ister. Nasıl dua etmemiz gerektiğini anlamayız, ama Ruh’un kendisi bizim için aracılık eder. Tanrı’nın Ruhu dua ederken zihninizi ve düşüncenizi etkiler. Bu nedenle dikkatli olun ve Ruhu’nun size hatırlattığı her şeyi isteyin.
Hristiyanların çoğu dualarını erteler ve Tanrı’nın huzurunda ne sunacaklarını unuturlar. Her zaman ve her yerde O’na dua edebilirsiniz. Duanızı ertelemeyin. Size hatırlattığında duanızı gönderin veya Rab’be yakarın.
İsa’nın öğrencileri, İsa’ya gidip O’ndan dua öğretmesini isteyecek kadar alçakgönüllüydü. Bizim de bunu yapmaya ihtiyacımız var. Yüreğimizdeki tüm ağırlıklarla Rab’be gelebiliriz. Ve cesaretle gelebiliriz. Aynı zamanda, Rab elimizden tutup bizi dua dünyasına götürmelidir.
Diri Tanrı’yla yüz yüze gelerek dua etmeyi öğreniriz. Bu noktada İbrahim kadar cesur olabiliriz. Kendi adımızla değil, Tanrı’nın adıyla öne atılırız. Rab’bin Ruhu bizim aracılığımızla konuşur. Ve Tanrı duamızı işitir.
19 Haziran
Çünkü Mesih›e ortak olduk. Yalnız başlangıçtaki güvenimizi gevşemeden sonuna dek sürdürmeliyiz.
İbraniler 3:14
Kurtarılmamış insan Tanrı’yı nadiren düşünür. Ama ölümle yüzleştiğinde, ölümden sonra bir şey var mı diye sormaya başlar. Herkesin önünde duracağı bir yargı kürsüsü olacak mıdır? Oraya çıktığında işler kendisi için nasıl gelişecektir?
Sonra hayatındaki en iyi şeyleri bulmaya çalışır; acaba yeterince iyi şey var mıdır?
Tanrı’nın Sözü’nün bu soruya cevabı açıktır: Kendinize ait hiçbir şey Tanrı’nın önünde sınavdan geçemez. Tanrı’nın gözünde kimse doğru değildir. Herkes günah işlemiştir.
Bu nedenle, kendinize ait bir şeye güvenemezsiniz. Ama İsa’ya güvenebilirsiniz. Kurtulmak O’na güvenmekten geçer.
Bunun fazla kolay olduğunu düşünebilirsiniz. Bunun kurtuluş için yeterli olduğunu anlayamazsınız, ama yeterlidir. İsa’ya ve O’nun işine güvenin, başka bir şeye ihtiyacınız yoktur.
Son gününüze dek İsa’ya olan güveninize sımsıkı sarılın.
Uzun bir iman geçmişi olan birçok Hristiyan, bir çocuk saflığıyla İsa’ya güvenmenin, kurtuluşlarının temeli olması gerektiğini kabul edemez. Dolayısıyla tüm çabaları daha iyi bir Hristiyan olmak içindir. Bu çabalar başarısızlıkla sonuçlandıkça, keyifsizlik hüküm sürmeye başlar.
Kurtulduğunuzda, İsa’nın kanı sizi tanrısız yaşama günahınızdan arındırdı. Bir imanlı olduktan sonra, aynı kan sizi Tanrı’yla yaşadığınız hayattaki günahlarınızdan arındırır.
Yaşadığınız Hristiyan hayat sizi suçlar ve yargılar, ama İsa bunu yapmaz. Her şeyi kendi değerli kanıyla kaplar. Lütfuyla dokunmadığı hiçbir şey yoktur.
Bu nedenle, sizi suçlayan günaha bakmaktan kurtulursunuz. Kendiniz kurtaracak bir iş aramanıza artık gerek yok. İsa’ya güvenerek dinlenebilirsiniz. O sizin Kurtarıcı’nızdır.
O’na güvenmek sizi kendinizden kurtarır ve O’na bağlar. Suçluluk, yargı veya korku duygusu yükseldiğinde O’nun Sözü’ne yapışın. O zaman fırtına diner. İsa’da esenliğiniz olur. O’nda dinlenirsiniz.
20 Haziran
Ama gökte … bir Tanrı var.
Daniel 2:28
Bunu unutan sadece imansız çocuklar değildir. Tanrı’nın çocukları da gökte Tanrı yokmuş gibi yaşayabilir ve düşünebilirler.
Karşılaştığınız her şeyi gökte bir Tanrı olduğu gerçeğinin ışığında görüyor musunuz? Yaşamınızın tesadüflerle yönetilmediğinin farkında mısınız? Bir Hristiyan’ın, tüm dışsal şeylerin ötesinde, yalnızca Tanrı’yla ilgili olması gerektiğini anlıyor musunuz?
Terbiye edilmek acı verir. Bu başkaları tarafından gerçekleştirildiğinde genellikle adaletsiz gelir. Ama gözünüzle gördüğünüzün ve aklınızla anladığınızın ötesine geçmelisiniz.
Gökte bir Tanrı vardır.
Tanrı’nın bir çocuğu terbiye ediliyorsa, bunu yapan Tanrı’dır. Rab, O’na teslim olmanızı ve O’nun eliyle terbiye edilmeye izin vermenizi ister. Rab sizinle yeni baştan konuşmak ister. Elini üzerinize ağırca koymasının nedeni budur. Bunu öfkeyle yapmaz. Tanrı’nın disiplini sevgisinden kaynaklanır.
Karmaşanın ve sıkıntının ortasında, Söz’de harika bir teselli vardır: Gökte bir Tanrı var.
Tanrı sizi yaşadığınız her sıkıntıdan çıkarabilir. O’na aitseniz bunu yapacaktır. Rab çobanınızdır. Hayatınızın geri kalanında sizi kesinlikle iyilik ve sevgi izleyecektir.
Şüphelerinizin karanlığında gökte bir Tanrı olduğunu göremezsiniz. Tek gördüğünüz şey, üzerinizi kaplayan karanlık kalın bulutlardır. Ama onların ardında Rab vardır. Bir gün bu bulutlar kaybolur. Rab bunu sağlar. Gökte bir Tanrı vardır ve imanlıları tüm sıkıntılarından kurtarır.
Zihninizi Rab’be yükseltmelisiniz. O’nun büyük gücünün huzurunda sessiz olmalısınız. O bu sessizliği kendine ait olanların kurtuluşu için kullanır. Tanrı bunu yine yapacaktır. O size bakacaktır. İşler ne kadar umutsuz görünse de müdahale edecektir. Keyifle ve sevinç çığlıklarıyla haykıracağınız gün yakında gelecektir:
Gökte bir Tanrı var!
Dünyada her gün bu sözlerle Tanrı’yı öven bir kalabalık var. Onlar aynı sözleri gökte de haykıracaklar. O kalabalığa katıldıysanız kutsanmışsınız demektir.
21 Haziran
Ne var ki, her şeyin insana bağımlı kılındığını henüz görmüyoruz. Ama meleklerden biraz aşağı kılınmış olan İsa’yı …görüyoruz. İbraniler 2:8-9
Birçok kişi dünyadaki kötülüğü ve felaketleri sona erdirmediği için İsa’ya inanmadığını söyler. İsa gerçekten güce sahip olsaydı dünya bu durumda olmazdı diye düşünürler.
Dünya kötüdür ve bu dünyanın egemeni Şeytan’dır. Tanrı’nın Sözü böyle söyler. Tanrı, insanların günahın bedelinin ölüm olduğunu anlamaları için Şeytan’ın ileri gitmesine izin verir.
Tanrı kutsaldır. Dünyanın bu durumda olmasının nedeni budur. İnsan ektiğini biçer. Bu, Tanrı’nın Yasa’sına başkaldırmış olan dünya için de geçerlidir.
İsa’nın yerde ve gökte tüm yetkiye sahip olmadığı ayartmasına asla teslim olmayın. Tanrı O’na tüm egemenliği vermiştir. Ancak şimdi her şeyin O’na bağımlı olmadığını görüyoruz. Hâlâ cevaplayamadığımız sorular var. Bununla birlikte, gözlerimiz kısa bir süre için meleklerden biraz aşağı kılınmış olan İsa’da dinleniyorsa sorun yok demektir.
Tanrı size her şeyin cevabını vermez. Ancak size olan sevgisinin güvencesini defalarca verir. İsa’ya, kurban sunusu olan Tanrı’nın Kuzusu olarak baktığınızda, size olan derin sevgisini görmemeniz imkansızdır.
En önemli şey size olan sevgisi yüzünden Tanrı’nın kalbinin kırıldığından şüphe duymamak değil midir? Tüm sıkıntıların, günahın ve şanssızlığın ortasında, İsa’nın sizin için kazandığı sonsuz doğruluğa sahip olduğunuz gerçeğinin güvencesi yeterli değil midir? Tanrı sorunuza cevap vermek yerine size sarılıp bağrına bassa daha iyi değil midir? O’nun çocuğu olmanın güvencesinden daha büyük bir şey olabilir mi?
Tanrı en önemli sorunuzun cevabını vermiştir. Nasıl kurtarıldığınız konusunda şüpheniz olmamalıdır. Bu, İsa’ya bakarak ve Tanrı’nın Sözü’nün O’nun hakkında tüm söylediklerine önem vererek olur. O zaman Tanrı lütfuyla size Ruhu’nu verir ve yüreğinizde iman yaratır. O zaman kurtarılır ve her şeyin İsa’ya bağımlı kılınacağını göreceğiniz o güne doğru yol alırsınız.
22 Haziran
Evet Baba, senin isteğin buydu.
Matta 11:26
Tanrı’nın çocuğu Tanrı’nın isteğine bağlıdır. O’nun isteğiyle kurtuldunuz ve O’nun isteğinin daima en iyi olduğunu bilirsiniz.
Ancak buna teslim olmak kolay değildir. Tanrı’nın yolu sadece aydınlık ve ışıktan değil, karanlık vadiden de geçer. Tanrı sağlık, güç ve rahat koşullar sağladığında O’nun yolunda gitmeyi kabul etmek kolaydır. Ama acı, sıkıntı ve ölüm verdiğinde çok daha zordur.
Ancak ileriye doğru giden tek bir yol vardır. Her koşulda şöyle demeliyiz: “Evet Baba, senin isteğin buydu.”
Bunlar sizin de sözleriniz değilse, Tanrı’yla aranızda bir anlaşmazlık var demektir ve bu kutsanmanıza engel olur.
İsa, Tanrı’nın isteğini kabul etmeyi bize öğretir. Görsek de görmesek de, Tanrı’nın yolu en iyisidir. Kendi yolumuz er veya geç bizi uçuruma götürür.
Sonsuzlukla kıyaslandığında insan yaşamı çok kısadır. Rüzgâr gibi geçer. Yakında ayrılmak zorundayız. Eski doğamız sadece dünyadaki yaşamımızla meşguldür. Tanrı’ysa baştan sona her zaman sonsuz kurtuluşumuzu göz önünde tutar.
Kendi gücümüzü genellikle abartırız. Çok az sayıda Hristiyan hedefe ulaşmayı düşündüğünde kaygılanır. Ama Rab bizi tümüyle bilir. Bizi bazen sertçe yola getirmesinin nedeni budur. Kendi yolumuza gitmemizi kabul edemez. Bizi durdurur. Bazen bizi korkutur. Bizi daima kendine geri çağırmak ister.
Tanrı’nın terbiye edişini O’nun sevgisinin bir sonucu olarak görmek bir bereket kaynağıdır. Bunu hiç kimse kendi kuvvetiyle yapamaz. Ancak Tanrı bize, sevdiğini terbiye ettiğini ve oğulluğa kabul ettiği herkesi azarladığını öğreten Sözü’nü vermiştir.
Yine de Rab’bin terbiyesini kabul edebilmek büyük bir zenginliktir. O zaman yaşamınızı O’nun eline bırakırsınız. O’nun her şeyi kontrol etmesine izin verirsiniz, çünkü sorumluluğun O’nda olduğunu bilirsiniz. O zaman, terbiye etmesi gözünüzden yaş getirecek kadar şiddetli de olsa, tüm anlayışınızı aşan Tanrı’nın esenliği yüreğinizi doldurur. Yüreğiniz Söz’ün kutsamasını tadar: “Evet Baba, senin isteğin buydu.”
23 Haziran
“Tanıklarım sizlersiniz” diyor RAB.
Yeşaya 43:10
Hristiyan var olarak, konuşarak ve eyleme geçerek tanıklık eder. İblis her bir tanığı susturmaya odaklanır.
En güçlü tanıklık iman aracılığıyla verilir. İman yaşamı zaten gizli bir dünyaya aittir. Başkalarının yüreğini araştıramayız. Yine de iman insanda izini bırakır. Neyin önemli olduğunu net bir şekilde ayırt etmeye başlarız. Yaşamın sıkıntıları içinde devam etmemizi sağlayan şey açıkça belli olur.
Bu nedenle öncelikle olduğunuz gibi olmalısınız. Yalnızca lütufla kurtarılmış olan bir günahkârsınız. Sizdeki hiçbir şey sizi güvende tutmaz. Sergileyebileceğiniz bir şey yoktu. Bu yüzden, Tanrı’nın huzurunda kapanmış bir ağızla durdunuz. Yapabileceğiniz tek şey, kaybolmuş bir günahkâr için merhamet dilemekti.
Rab sizi kovmadı. Tahtının yanında durmanıza izin verdi. Yargı tahtını lütuf tahtına dönüştürdü.
Bir Hristiyan olarak büyümüş olsanız bile, yalnızca lütufla kurtulmuş olmaktan öteye geçemezsiniz. Tanrı sizi lütufla kurtarmazsa, cennet size ait olmaz. Ama Tanrı’nın yüreğini bilirsiniz. Yüreğindeki yoksulları terk etmeyecek. Lütuf tükenmez. Her sabah yenilenir.
Diri su kaynağından her gün içmenizin nedeni budur. İsa’ya bir kez daha sahip olursunuz. Sözü aracılığıyla size geldiğinde, O’nu sevinçle kabul edin.
İsa’yla birlikte bu şekilde yaşadığınızda, Tanrı’nın esenliği yaşamınızın sırrına dönüşür. İmanla aklandığınızdan Tanrı’yla barış içinde yaşarsınız. Rab her gün duanızla birlikte size esenlik verir. Kaygılarınızı O’na yüklersiniz. Onlarla ilgileneceğini bilirsiniz. Size gözetecektir ve sizin aracılığınızla krallığını geliştirecektir.
“Tanıklarım sizlersiniz”, diyor Rab. Bu sözler ilk kez, çölü yürüyerek geçmek zorunda olan bir halka hitaben söylendi. Onların tanıklığı çölü yürümekti.
Göğe doğru giden yoldasınız. Rab günahın prangalarını kırmıştır. Sizi muhteşem lütuf özgürlüğüne kavuşturmuştur. Sizin tanıklığınız göğe doğru yürüyüşünüzdür.
24 Haziran
İsa, “Beni gördüğün için mi iman ettin?” dedi. “Görmeden iman edenlere ne mutlu!”
Yuhanna 20:29
Belirleyici şeyin inanmak olması gerektiğini düşünürüz. Gördükten önce veya sonra olması o kadar da önemli olamaz, değil mi?
Birçokları böyle düşünür. Ama İsa başka bir şey söyler.
Yalnızca gördüğünüzde inanıyorsanız, Hristiyan yaşamınız zayıftır ve onu kaybetme tehlikeniz vardır. Yorulursunuz ve cesaretiniz kırılır. Sonuçta çok az görürsünüz. Büyük hazinelerin ve zenginliklerin manzarasını yakalayamazsınız. Bunlar İsa’da saklıdır ve O’nu göremezsiniz.
Geriye kendi sefaletiniz kalır. En azından olmanız gerektiği gibi bir Hristiyan olamadığınızı görürsünüz. Defalarca bu sonuca varmanız size bir yardım ve teselli sağlamaz.
Görmeden inandığınızda durum çok farklıdır. O zaman kutsanırsınız. Yani gerçekten mutlu olursunuz. Tanrı’nın Sözü’ne bağlanırsınız.
İsa’nın sizin için kim olduğu ve kurtuluşunuz için ne yaptığı, sizin deneyiminizden tamamen bağımsızdır. Sizdeki hiçbir şey Tanrı’nın tamamlanmış işini bozamaz. Tanrı, Sözü aracılığıyla tüm günahlarınızın bağışlandığının vaadini vermiştir.
Göremezsiniz; ama inanırsanız kutsanırsınız.
İsa Mesih’te olan sizlere mahkûmiyet yoktur.
O’nda göksel yerlerdeki tüm ruhsal kutsamalara sahipsiniz. Dolayısıyla her yönden zenginsiniz. Hiçbir eksiğiniz yoktur.
İsa’nın ölülerden dirildiğini göremez ve hissedemezsiniz, ama O Tanrı’nın sağında oturur ve sizin için aracılık eder. Davanızı üstlenmiştir ve sizi kurtarılmış olarak eve götürecektir.
Buna sıkıca yapıştığınızda kutsanırsınız.
Tanrı’nın halkının yeni deneyimlere ihtiyacı yoktur. Rab’bin Söz’de söylediği şeylere inanmalıyız. Kutsanmanın yolu budur. Bu nedenle, Söz’ü kullanın. Söz, görmediğiniz şeylerde iman yaratırken, gözlerinizin açılacağı ülkeye doğru yaptığınız yolculukta size yardım eder.
25 Haziran
Bunlar o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. Kaftanlarını Kuzu’nun kanıyla yıkamış, bembeyaz etmişlerdir.
Vahiy 7:14
Yuhanna, gökte beyaz kaftanlar giyinmiş büyük bir kalabalık görür. Ama onların kim olduğunu söyleyemez.
Neden?
Belki de Yuhanna, zavallı ve kaybolmuş günahkârların o kalabalıkta bulunan beyaz kaftanlılar gibi göksel bir paklık ve görkemle parlayabileceğini hayal edemiyordu. Yeryüzünden göğe geçişi hiçbir akıl kavrayamaz. Mesafe sınırsızdır. “Beden çürümeye mahkûm olarak gömülür, çürümez olarak diriltilir.”
Her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık Tanrı’nın tahtının önünde duruyordu. Çünkü giysilerini Kuzu’nun kanıyla yıkamış ve bembeyaz yapmışlardı.
Burada hiçbir erdemden, kurbandan veya eylemden bahsedilmez. Hayır, günahlıyı yalnızca İsa’nın kanı kurtarabilir. Fidye budur. İsa’yı kabul ettiğiniz gibi, O’nun kurban olmasının erdemiyle gökteki yerinizi alacağınızdan şüpheniz olmasın.
Giysilerimi Kuzu’nun kanıyla nasıl yıkayıp bembeyaz yapabilirim?
İsa’nın, insanlara aradıkları yardımı verdiği gerçeği hakkında düşündünüz mü? Körler körlükleriyle İsa’ya geldiler. Tekrar görmeye başladılar. Sağırlar sağırlıklarıyla İsa’ya geldiler. İsa onların kulaklarını açtı. Cüzamlılar şifa bulmak için dua ettiler. Ve temizlendiler.
Siz de aynı şekilde, günahlarınızla İsa’ya gelmelisiniz. Günahlarınızı O’na itiraf edip merhametiyle onları örtmesini dileyerek bunu yapabilirsiniz.
İsa’nın, bütün günahlarınızdan sizi kanıyla arındırdığını bilmelisiniz. Günahların bağışlanması hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Zihne esenlik verir. Büyük bir güven verir.
Giysilerinizi Kuzu’nun kanıyla yıkayıp bembeyaz yaptınız mı? Günahlarınızın bağışlanmasına kavuştunuz mu? Cevabınız evetse, göğe doğru giden yoldasınız. Yakında, yalnızca lütufla kurtulmanın akıl almaz gerçeği için Rab’bi övmekten bıkmayan insanların kalabalığında yerinizi alacaksınız.
26 Haziran
Ölüler arasından ilk doğan … İsa Mesih.
Vahiy 1:4-6
Nain’li dulun oğlu ölülerden ilk doğan değildi. Lazar da öyle. Onlar daha önce yaşadıkları hayata dirilmişlerdi. Dolayısıyla tekrar ölmeleri gerekiyordu.
Yeni yaşama diriltilen ilk kişi İsa’ydı. Bu nedenle, ölülerden ilk doğan olarak adlandırıldı. Kurban sunusu olan Tanrı Kuzusu olarak günahı üstlendi ve günahın bedeli olan ölüme katlandı. Ama Tanrı O’nu dirilttikten sonra, artık asla ölmeyecektir.
Bu yüzden umudunuzu O’nun üzerine koyduğunuzda doğru olanı yaparsınız. Dünyada bir şekilde sürekli ölümle karşılaşırsınız, çünkü günah ve ölüm ayrılamaz şekilde birbirine bağlıdır. Dolayısıyla ölüm yaşamın birçok evresinde izini bırakır. Ama günahın da ölümün de olmadığı bir yer vardır; İsa’nın yanında durmak.
Başkalarında gördüğümüz günah ve ölüm bizi üzer. Ama bunu kendi üzerimizde hissetmek çok daha ağır gelir. İnsanın günaha düşüşünden itibaren yılanın zehri tüm hayatımıza nüfuz etmiştir. Günahın kökü kazınamaz. Bu nedenle bedenin çürümesi ve gömülmesi gereklidir.
İsa’ya iman ediyorsanız söylenecek sözler ancak bu kadar değildir. Günahın ve ölümün olmadığı bir dünyada yaşamak için kurtarıldınız. Söz’ün doğru anlamıyla asla ölmeyeceksiniz. İsa’yla birleştiniz ve ölümden yaşama geçtiniz. İsa’nın diriliş yaşamında payınız var.
İsa ölülerden ilk doğandır, ama son doğan değildir. Hem de hiç! O önden gitti ve siz O’nun ayak izlerini takip edersiniz. Tanrı’nın O’nu dirilttiği gibi, O da sizi diriltecektir.
Bu nedenle, diri bir umudunuz vardır. İsa ölüydü, ama yaşıyor ve asla tekrar ölmeyecek. Bu yüzden, İsa’nın sizi ölümde bile unutmayacağına güvenebilirsiniz. O sizi avuçlarına kazımıştır ve yüreğinde taşır. Sizi diriltecektir. İsa, dünyada kendisiyle birlikte yaşadığı sizlerin sonsuzlukta da O’nunla yaşamanızı ister. İmanla şimdiden sizin olan göksel zenginliklere sahip olacaksınız. Tek farkla: Artık günahsız ve ölümsüz yaşayacaksınız ve sonsuz doğruluk, saflık ve mutluluk içinde O’na hizmet edeceksiniz.
27 Haziran
Sıkıntı çekiyorsak, bu sizin teselliniz ve kurtuluşunuz içindir.
2. Korintliler 1:6
Sıkıntıyı Tanrı’nın Sözü’nün ışığında görmüyorsak, bunu genellikle anlamsız buluruz. Ama Rab bize gerçeği gösterdiğinde her şey değişir.
Bir Hristiyan sıkıntı çektiğinde, bu başkalarının teselli ve kurtuluş bulması için olur.
Bu nasıl mümkün olabilir?
Kendi deneyiminizi düşünün! Rab’be olan güvenleriyle en güçlü tanıklıkları verenler, genellikle ağır sıkıntılardan geçmiş olan Hristiyanlardır. Onlar size İsa’daki zenginlikleri öğretmişlerdir. Tanrı onlar aracılığıyla size, bir Hristiyan’ın yaşamını sonsuzluk temelinin üzerine nasıl inşa ettiğini göstermiştir. Zayıf ve kırılmış bir Hristiyan’da, sizi tüm sıkıntılarınızın içinde sıkıca tutan, kurtuluşu sağlayan Her Şeye Egemen Tanrı’nın eliyle karşılaştınız. Tanrı’nın Sözü uğruna zindana atılmış Hristiyanların hikayesini okumak sizi etkilemiyor mu? Bazıları işkenceye maruz kaldılar. Onların çektiği acılar, bize şehitliğin romantik bir şey olmadığını anlatır. Tam anlamıyla dehşetli ve berbat bir şeydir, ama bu aynı zamanda İsa’nın acılarıyla paydaşlıktır.
Tüm sıkıntı çeken kardeşlerimiz, yalnızca İsa için yaşamanın değil, İsa için acı çekmenin ve ölmenin de değerli olduğunun bir tanıklığıdır.
Acıyla birlikte rahatsızlıklar gelir. Zulüm, zorluklar, korku ve hastalık düşüncelerimize ve zihnimize saldırır. Tanrı bazı çocuklarını bu süreçten geçirerek, diğerlerinin yardım almasını sağlar. Pavlus bu durumu şöyle ifade eder: “Sıkıntı çekiyorsak, bu sizin teselliniz ve kurtuluşunuz içindir.”
Bir evin üzerine ciddi bir hastalık gölge saldığında, herkesin bunu ciddiye alması gerekir. Gençler kurtuluşa, yaşını almış olanlar da Rab’le olan ilişkilerini derinleştirmeye çağrılırlar. Tanrı yaşamınızın derinliklerinde çalıştığında, yüzeysel olanların geri çekilmesi gerekir.
Acı çekmek zordur. İçinde birçok karanlık ve kasvetli zamanlar barındırır. Ama asla önemsiz değildir. Sıkıntı fırınının içinde olanlar, bunu bir düşünün! Rab’bin elinde kullanılabilir ve yararlı bir araçsınız. Bugün size güven veren bu olsun!
28 Haziran
“Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.”
Yuhanna 8:12
Gerçekten Tanrı’nın bir çocuğu olabilir miyim?
İsa, O’nun ardından gidenin asla karanlıkta kalmayacağını söylemiştir. Sürekli karanlıkta yürümediğim doğrudur, ama yine de defalarca karanlıkta hissettiğimi itiraf etmeliyim. Işıktan daha fazla özlediğim bir şey yoktur. Bunu halletmek için elimden gelenin en iyisini yapıyorum, ama işe yaramıyor.
Bu düşünceler birçoklarına tanıdık gelir. İman ettiklerinde hayatlarında her şeyin farklı olacağını umdular. Öyle olmadığını keşfetmeleri uzun sürmedi. Bu, sorunlara ve zorluklara neden oldu.
Bunlar beni hayal kırıklığı ve moral bozukluğuyla dener. Kutsal Kitap’ta yazan bir şey hayatımda gerçekleşmediğinde, Hristiyan yaşamımda bir sorun var demektir.
İnsanın bu tarz düşüncelere teslim olması tehlikelidir. Doğru göründüğünde bile yanlıştır, çünkü Tanrı’nın Sözü’ne yüklediğimiz anlam ve O’nun gerçekten ne söylediği arasında büyük fark vardır.
İsa, Hristiyan için karanlığın olmayacağını söylemedi. Bununla ilgili tecrübelerimiz farklı olabilir, ama çoğumuz şüphelerle kaygılanıyoruz. Onlar kendilerini Davut’un Mezmur 139:11’deki sözlerinde bulurlar: “Karanlık beni kaplasın, çevremdeki aydınlık geceye dönsün.”
Hristiyanların yazdıklarını okumuşsanız, aynı şeyle karşılaşırsınız. Yaşam yolculukları kolay olmamıştır. Sürekli güneş ve sevinçle geçmemiştir. O acı veren sıkıntıyı içsel olarak tatmışlardır.
Tüm bunlar İsa’nın doğruyu söylediği gerçeğini değiştirmez. Hristiyan asla karanlıkta yürümemiştir ve yürümeyecektir. Sonsuzlukta geriye doğru Hristiyan yaşamınıza bakabilirseniz, tek bir günün bile karanlıkta yaşanmadığını anlayacaksınız. Yaşamın Işığı Olan’la imanla birleştiğinizde zaten böyle bir şey nasıl olabilir ki?
Tanrı’yla paydaşlık içinde olmadığınız bir gününüz yoktu. O sizin yanınızda yürüyordu, her şeyi görüyordu ve biliyordu. Bu nedenle daima ışıkta yürüdünüz.
29 Haziran
O büyümeli, bense küçülmeliyim.
Yuhanna 3:30
Yahya bu sözleri hapse atılmadan kısa süre önce söyledi. Hayatında şok edici bir şey gerçekleşti; yalnızlık ve şüpheler onu karanlığa doğru sürüklüyordu. İsa’ya gerçekten vaat edilmiş olan Mesih olup olmadığını sormak için adamlar göndermek zorunda kaldı.
Tanrı dualarımızı daima işitir. Yüreğin gizli isteklerini bilir. Benim küçülmem ve İsa’nın büyümesi arzumu da bilir.
Tanrı genellikle sorularımızı hayal edemediğimiz şekilde cevaplar. Rab bizi bir kenara ayırır. Hastalık bizi vurabilir. Ruhsal karanlık ve şüpheler bizi aşağı çekebilir. Ailemizde ve işimizde sıkıntılar da olabilir.
Kendi başımıza başarılı olabileceğimizi düşünürüz. Ama bu yanlıştır. Demek ki elverişli bir durumda günahkârın yüreğinde kibir büyümeye başlar. O zaman İsa arka plana itilir ve kendi gözümüzde biz büyük oluruz.
Ancak Tanrı iyidir. Sizi kendi akılsızlığınızın içinde bırakmaz. Kendi yeteneklerinize ve gücünüze güven duygunuzu sizden alabilmek için birçok araç kullanır. Bunun yerine hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmayan bir şey istemenizi sağlar.
İsa’nın kendisi büyük ve güçlüdür. Tanrı, O’nun sizin yüreğinizde de böyle olmasını ister. Övgü ve onurunuz O olmalıdır. Rab, Mesih’te nasıl olduğunuz konusunda yüreğinizi aydınlatmak için size kendi başınıza ne kadar küçük olduğunuzu gösterir.
Tanrı başınızı güvenle kaldırmanızı ister. Daha kolay nefes almanızı sağlar. Tek mükemmel ve kusursuz şey, İsa’nın işidir. Sizin işleriniz buna eklenmemelidir.
Yahya’nın da başlangıç noktasına döndürülmesi gerekiyordu. Gözlerini tekrar dünyanın günahını taşıyan Tanrı Kuzusu’na çevirmesi gerekiyordu. Bu gerçekleştiğinde, İsa büyür. O zaman Kuzu’nun ilahisi söylenir. Diğer her şey küçülür ve önemini kaybeder.
Tanrı’nın krallığında en büyük olan, İsa’da her şeye sahip olandır.
30 Haziran
Söylediklerimizin özü şudur: … böyle bir başkâhinimiz vardır. İbraniler 8:1-2
İşleri alt üst etmek her zaman tehlikelidir. Bu hem dünyevi hem de ruhsal hayat için geçerlidir. Önemsiz olan bir şey çok önemli hale gelirse, esas olan şey arka plana itilir.
Tanrı’nın lütfuyla kurtulmuşsanız, başkâhin olarak İsa’ya sahipsiniz. O, göksel tapınakta sizin için hizmet eder. Bununla kıyaslandığında her şey ikinci plandadır, çünkü kurtuluşunuz için önkoşul budur.
Kurtarılmadan önce en büyük gereksiniminiz lütuftu. Ona sahip olmadan Tanrı’nın yargısından sağ çıkamazdınız. Tanrı’nın bir çocuğu olduktan sonra da aynı lütfa ihtiyacınız vardır. İsa her defasında size gelmelidir. Her şeyi hak etmeden kabul etmelisiniz. Tanrı’nın İsa’yla örtülmüş olduğunuzu görebilmesi için O’nun sizinle Tanrı arasında durduğundan emin olmalısınız. Siz İsa’da saklanıyorsunuz. Tanrı, sevgili Oğlu’ndan duyduğu aynı hoşnutlukla size bakıyor.
Bu hayatınızdaki en önemli şeydir.
Hayatınızda esas olanın olduğu gibi olmasına izin vermek ne güçtür. O zaman diğer şeyler kendi yerlerini bulurlar. Kendinizden tatmin olmamanız artık sizi felç edemez. Hayatınızdaki her şeyden İsa sorumlu olur. Sorumlu olan artık siz değilsiniz.
Şeytan sizi esas olandan ayırabilmek için muhtemel her yolu dener. İsa’nın Kurtarıcı’nız ve kefaretiniz olmasını engellemek için sizi mümkün olan her şeyle meşgul edebilir. Sizi kandırmasına izin vermeyin. Esas olana yapışın. Kendinizi ona adayın; böylece endişeler, huzursuzluklar ve korkular yükselse de sarsılmayan temelin üzerinde durursunuz.
Sizin kurtuluş meseleniz Tanrı’nın tahtının önünde halledilir. O anda İsa sizin yerinize tahtın önünde belirir. Kurtuluşunuz O’na bağlıdır. O sizin yerinizi alır. Tam güvenli olabilirsiniz. Davanız kazanılmıştır. Bu asla değişmeyecektir. İsa kefil olarak bunu onaylar.
Eski Antlaşma
Yaratılış 18:33 18 Haziran s.85
Mısır’dan Çıkıs 14:14 18 Mayıs s.54
Yeşu 1:8 20 Nisan s.26
1.Krallar
3:3 3 Mayıs s.39 17:1 3 Haziran s.70
Mezmurlar
25:3 31 Mayıs s.67
34:1 9 Haziran s.76
34:19 11 Haziran s.78
40:11 6 Mayıs s.42
45:10-11 12 Haziran s.79
92:14 24 Mayıs s.60
126:5 7 Haziran s.74
139:5-6 14 Haziran s.81
139:11 28 Haziran s.95
139:23-24 1 Haziran s.68
Süleyman’ın Özdeyişleri 17:9 1 Nisan s.7
Ezgiler Ezgisi 1:4 9 Nisan s.15 8:7 23 Nisan s.29
Yeşaya 43:1 3 Nisan s.9
43:10 23 Haziran s.90
43:18-19 24 Mayıs s.60
43:25 26 Nisan s.32
44:22 4 Haziran s.71
49:16 14 Haziran s.81
53:6 7 Nisan s.13
53:11 17 Mayıs s.53
Ağıtlar 3:22-23 8 Haziran s.75
Daniel 2:28 20 Haziran s.87 9:24 6 Haziran s.73
Yeni Antlaşma
Matta
8:2 5 Nisan s.11 11:26 22 Haziran s.89 13:46 22 Mayıs s.58
27:42 30 Nisan s.36
28:18-20 10 Nisan s.16
Markos
8:25 11 Nisan s.17 11:9 6 Mayıs s.42
15:13 6 Mayıs s.42 15:34 6 Mayıs s.42
Luka
5:5 5 Haziran s.72
10:40 15 Mayıs s.51 12:20 19 Nisan s.25
15:29 14 Nisan s.20 24:50 14 Haziran s.81
Yuhanna
1:14 16 Nisan s.22 3:30 29 Haziran s.96 8:12 28 Haziran s.95 10:14 12 Nisan s.18 11:22 25 Nisan s.31 12:21 4 Nisan s.10
12:24 1 Mayıs s.37 14:14 9 Haziran s.76
15:4-5 12 Mayıs s.48 15:20 2 Mayıs s.38 16:33 30 Mayıs s.6 6 2 Haziran s.69 19:19 2 Nisan s.8 20:16 3 Nisan s.9
20:20 6 Nisan s.12
20:29 24 Haziran s.91 21:17 3 Mayıs s.39
Elçilerin İşleri 27:34 10 Haziran s.77
Pavlus’tan Romalılar’a Mektup 1:12 24 Nisan s.30 4:4 13 Haziran s.80 4:5 13 Mayıs s.49 5:20 17 Nisan s.23 7:4 9 Mayıs s.45 10 Mayıs s.4 6 11:6 29 Mayıs s.65
Pavlus’tan Korintliler’e Birinci Mektup 3:17 14 Mayıs s. 50
Pavlus’tan Korintliler’e İkinci Mektup 1:6 27 Haziran s. 94 1:20 29 Nisan s. 35 3:18 20 Mayıs s. 56 5:14 23 Nisan s. 29 8:12 15 Nisan s. 21
Pavlus’tan Galatyalılar’a Mektup 4:15 8 Mayıs s. 44 6:14 15 Haziran s. 82
Pavlus’tan Efesliler’e Mektup 1:7-8 4 Mayıs s.40 1:17 18 Nisan s.24 2:14 30 Mayıs s.6 6 6:13 25 Nisan s.33
Pavlus’tan Filipililer’e Mektup
1:21 3 Nisan s.9
1:23 5 Mayıs s.41
İbraniler’e Mektup
2:8-9 21 Haziran s.88
2:11 21 Mayıs s.57
2:18 18 Mayıs s.54
3:1 21 Nisan s.27
3:14 19 Haziran s.86
5:8 8 Nisan s.14
8:1-2 30 Haziran s.97
9:11-12 16 Haziran s.83
9:12 16 Mayıs s.52
10:37 17 Haziran s.84
13:7 19 Mayıs s.55
13:9 22 Nisan s.28
Yakup’un Mektubu
4:16 11 Mayıs s.47
Petrus’un Birinci Mektubu
2:21 28 Mayıs s.6 4
Yuhanna’nın Birinci Mektubu
3:15 28 Nisan s.3 4
5:12 7 Mayıs s.43
Vahiy
1:4-6 13 Nisan s.19 26 Mayıs s.62 26 Haziran s.93 1:16 25 Mayıs s.61