Daglarin adami barnabo dino buzzati

Page 72

“Marden, ne yapmaları lazım biliyor musun?” “Ne?” “Hepimizi birkaç günlüğüne izne göndermeleri lazım.” Gülmeye çalışıyor. “Peki sonra, izinde ne yapardın?” Konuşmaları yarıda kesiliyor; büyük bir sessizlik. Marden yine söze başlıyor: “Duydun mu? Birkaç dakika önce o ıslığı duydun mu? Evden birileri mi geliyor acaba?” “Islık mı? Belki bir kuştu. Hani şu... Neydi adı?” “Hay şaşkın! Beni bu kadar aptal mı sandın?” “Bu saatte ne diye buraya gelsinler ki? Saat on olmuştur.” “Ben hiçbir şey bilmiyorum. Ben ıslığı duydum.” Boğazdan aşağı inen buz gibi bir esinti, tüyleri diken diken etti. “Bir sürpriz çıkmasın da karşımıza! Ben ateşi söndürmeye gidiyorum” Gecenin saatleri birer birer geçti gitti. Molo uyumaya devam etti. Dışarıda soğuktan buz kesmiş iki bekçi de, nöbet sıralarını unuttu ve hiç değişiklik yapmadan tüm gece nöbet tuttu. Sabahın ilk ışıkları hareketsiz figürlerini yavaş yavaş ortaya çıkartırken, ellerindeki tüfeklerin namlularını da pırıl pırıl parlatmaya başladı. Marden, silkinerek, “Hey, sen de mi uyudun?” dedi. “Dinlenmemekle çok aptallık ettik. Geceyi böyle kaybettik.” Soğuktan tiril tiril titreyerek ayağa kalktılar ve barakaya doğru yöneldiler. Marden yerdeki taşlara bakarak, “Yani bu da...” “Bu da ne?” “Aman hiç, öylesine söylüyordum.”


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.