Perge'nin roma devri heykeltraşlığı 1 jale inan

Page 1



Perge'nin Roma Devri Heykeltraşlığı i

ARKEOLOJİ VE SANAT YAYINLARI


ARKEOLOJİ VE SANAT YAYINLARI Perge'nin

Roma Devri Heykeltraşlığı

-1-

JALEİNAN

Yayımlayan ve Yöneten

NEZİH BAŞGELEN

Kitap Tasarımı

CEM GÜNÜBEK

ISBN: 975-6899-50-6

1. Baskı Ofset Yapımevi İstanbul, 2000

© Arkeoloji ve Sanat Yayınları Her türlü yayın hakkı saklıdır / All rights reserved. Yayınevinin ve yazarın yazılı izni olmaksızın

elektronik, mekanik,

fotokopi ve benzeri araçlarla ya da diğer kaydedici cihazlarla kopyalanamaz. aktarılamaz

ve çoğaltılamaz.

Hayriye Cad. çorlu Apt. 3/4, 80060 Galatasaray İstanbul TeL. O 212 293 03 78 - 245 68 38 Fax: 0212 245 68 77 e-mail: arkeolojisanat@superonline.com

www.arkeolojisanat.com

IV


SUNU Perge, Antalya'nın düzlük sahil şeridini kapsayan antik Pamphylia bölgesinin en önemli yerleşim merkezlerinden birisidir. Antalya'nın 18 km doğusunda, Aksu bucağının Murtuna köyü yakınlarında ve Aksu (antik Kaestros) Irmağı'nın 7 km batısında yer almaktadır. Değerli hocam Prof. Dr. Jale İnan'ın Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından bir dizi halinde yayına hazırlanan "Perge'nin Roma Devri Heykeltraşlığı" adlı eseri 1946-1987yıllarında Perge antik kentinde ve 1985-1992yılları arasında Perge Tiyatrosu'nda yapılan kazılarda gün ışığına çıkartılan heykeltraşlık yapıtlarından oluşmaktadır. Perge kazıları 1946-1975 yılları arasında, Prof. Dr. Arif Müfit ManseL,1975-1987arası Prof. Dr. Jale İnan başkanlığında yapılmış, 1987'den sonra ise Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu tarafından devralınmış halen de kendisi tarafından sürdürülmektedir. Perge Tiyatrosu'ndaki çalışmalar ise 1988 yılı dışında Prof. Dr. Jale Inan'ın başkanlığında yürütülmüştür. Prof Dr. Jale İnan'ın 1995'ten sonra oluşan rahatsızlığı, "Perge'nin Roma Devri Heykeltraşlığı" adlı anıtsal çalışmasını tamamlamasını engellemiştir. Bu nedenle basıma hazır olan heykellerin bölüm bölüm yayınlanması konusunda kendisinden onay alınmış, bir protokol yapılarak isteği doğrultusunda da tarafımızdan yayına hazırlanmıştır. Hocamızın metinlerini tamamladığı heykeller yazıları ve notları esas alınarak, bilimsel içeriğine dokunulmadan aynen kullanılmıştır. Bu nedenle heykellerin kataloğu zorunlu olarak eserin basımı tamamlandığında gerek bulun tu yerlerine gerekse tiplerine göre yapılacaktır. Eserle ilgili kısaltmalar ve bibliyografyaya da son bölümde yer verilecektir. Bu ilk bölümde güney hamamında 1980'de bulunmuş Athena Torsosu (Athena Parthenos), ile 1982'de bulunmuş Athena (Velletri Variantı) heykeli, 1953'te hellenistik dönem kent kapısı avlusunda ele geçen Aprodite (Dayanan Aphrodite Tipi) ile 1954 yılı Hadrian Takı kazısında bulunan Tykhe heykeli yer almaktadır. Bu yayın p'rojesinin bilimsel danışmanlığı konusunda Prof. Dr. Ramazan Ozgan'ın yardımı istenmiş ve yayına hazır metinlerin bilimsel kontrolü kendisi tarafından yapılmıştır. Dipnot bilgileri ise Ali Akkaya tarafından gözden geçirilmiştir. Bu önemli eserin gerçekleşmesine katkıda bulunan Sn. Prof. Dr. Ramazan Özgan'a, Prof. Dr. Elif Tül Tulunay'a, Mihin Lugal'e, Ali Akkaya'ya, Cem Günübek' e ve basımına katkıda bulunan Sayın Devres Ailesi'ne teşekkürü bir borç bilir, Anadolu Roma Heykeltraşlığı açısından önemli olan bu eserin arkeoloji dünyasına yararlı olmasını dileriz. Nezih Başgelen

v


Anadolu Roma Heykeltraşhğı ve Jale inan Prof. Dr. Ramazan Özgan Türk Arkeolojisinin saygın Hanımefendisi olarak, Arkeoloji dünyasında en üst düzeyde yerini alan Jale İnan'ın bilimsel çalışmalarını, önce ünlü doktora hocası G. Rodenwaldt'ın sonra da İstanbul Üniversitesi duayenıerinden Arif Müfit Mansel'in yanında sürdürmüştür. 19. yüzyıl sonlarından itibaren Arkeoloji'nin öncülüğünü yapan Alman bilimadamlarının önde gelenleri, genellikle Grek sanatının Erken ve Klasik dönemleriyle yoğun olarak uğraşırlarken, Roma Sanatı ve kültürü hep ikinci plana itilmiş ve hatta herhangi bir orijinalliği" olamıyacağı ön yargısıyla üveyevlat muamelesi görmüştür. Hakim olan bu düşünce ortamında G. Rodenwaldt'ın ayrıcalıklı bir yeri vardır. Zira, Rodenwaldt çok yönlü bir bilim adamı olarak Grek Sanatı ile özdeşleşirken, Roma Sanatı ve Kültürü'nün araştırılmasında bugün dahi geçerliğini muhafaza eden temelleri atmıştır. Roma Sanatı ve Kültürü'nün de Grek Sanatı kadar orijinalitesi olan yönlerini ve özellikle de bu sanatın imparatorların politik-propaganda amaçlarınca yönlendirildiğini ortaya koymuştur. Bu etkileşim ve bilgi birikimiyle yurda dönen Jale İnan, aşağı yukarı aynı ortamı ve düşünceyi İstanbul Üniversitesi'nde Sayın Arif Müfid Mansel'in yanında da bulmuştur. 1/

Anadolu Antik Devir Kültür ve sanatı içerisinde her zaman boşluğu hissedilmiş olan Roma devri sanat-kültürü özellikle de Roma Heykeltraşlığı sadece Jale İnan tarafından ele alınmıştır. Sn. İnan, bu bilinmezliği bilinir hale getirmeyi büyük oranda başaran ilk ve en büyük Türk bilimadamıdır. İlkini 1966 yılında, ikincisini de 1979 yılında E. Alföldi-Rosenbaum ile gerçekleştirdiği Anadolu Roma ve Erken Bizans Dönemi Portreleri adlı iki yayını Anadolu Roma çağı kültürünün akla gelen ilk ve en büyük yapıtlarıdır. Burada toplanan malzemenin sayısal zenginliği, inanılmaz dağılmış coğrafyası ile Anadolu Roma Heykeltraşlığı ve Portre Sanatı'nın ne denli yoğun ve nitelikli olduğunu açıkça göstermektedir. Bu büyük ve çok başarılı yapıtlar Anadolu arkeolojisinin Roma çağına ait ilk ve tek temel müracaat kaynakları olmuştur. Şüphesiz Jale İnan denilince akla Side ve Perge, ya da Side ve Perge denilince akla Jale İnan gelmektedir. Özverili kazı ve araştırmalar ve bunların sonuçlarının bilim dünyasına tanıtılmasında Arif Müfit Mansel'in yanısıra, Jale İnan bu bölgeyi ve bölgenin yontuculuk sanatını bilinen hale getiren ilk bilimadamıdır. Antik Pamphylia Bölgesi'nin zengin heykeltraşlığının tanıtımı yanı sıra, bu yapıtların "kopya kritiği" gibi çok zor konularını cesaretle ele almış ve bu konularda uzmanlaşmış çok az sayıdaki bilimadamları listesine girmiştir. "Side Heykeltraşlığı"ndan sonra, yine emin ellerde olduğu düşünülen ve bilinen, Arkeoloji bilim dünyasının heyecan ve sabırsızlıkla beklediği, Jale İnan'ın her yönüyle zengin "Perge Heykeltraşlığı"nın bir dizi halinde Arkeoloji ve Sanat Yayınları'nca bilim dünyasına sunulması hiç şüphesiz ölçüsü belirlenemeyen çok büyük bir hizmet ve kazanç olacaktır.

VI


Jale inan ve Heykelleri. .. Prof. Dr. Eli! Tül Tulunay Yanılmıyorsam 1976 yılıydı. .. Antalya' da bunaltıcı bir Temmuz öğleden sonrası ... Jale Hanım'ı arıyorum. "Onu ancak müzede bulabilirsin'" diyorlar.. Arka bahçede, depoda çalışıyormuş. Hocamla uzun süredir görüşememişiz; hemen koşuyorum ... Karşılaştığım manzara beni çok etkiliyor: Herkesin rehavet içinde uyukladığı o sıcak saatlerde, Jale Hanım, birkaç büyük masayı yanyana koymuş, yere çepeçevre, heykellere ait küçük parçaları dizmiş, elinde fotoğraf makinası, alnında boncuk boncuk terler, fragmanları kuş bakışı inceliyor; masaların üzerinde durmadan bir o yana bir bu yana gidiyoor, kah resim çekiyor, kah bir sıçrayışta aşağı atlayıp iki parçayı birleştiriyor, tekrar yukarı çıkıyor. Hayret ve hayranlıkla öylece bakakalıyorum ... "Ne kadar muazzam bir enerji ve çalışma azmi!" diye düşünüyorum. Çok geçmeden Jale Hanım da beni farkediyor ve tatlı bir tebessümün eşliğinde dudaklarından şu sözler dökülüyor: "Hadi, Tül, gel bu parçayı al, şuradakinin yanına koy! Hoşgeldin! Nasılsın? Şu parça da galiba öbürüyle birleşecek!" Ben büyülenmiş gibi itaat ediyor ve hocanın gösterdiği üç parçanın birbirine kırık kırığa oturmasını gerçekleştirmenin gururuyla ona bakıyorum. Bir eliyle boynunda asılı fotoğraf makinasını sıkıca kavrarken, diğer elini yukarı kaldırarak "Yaşasın!" diye bağırıyor. "Hadi bana yardım et de, biraz daha heykel tümleyelim!" Meslektaşım Sayın Prof. Dr. Ramazan Özgan, Sayın hocam Prof. Dr. Jale İnan'ın "Perge'nin Roma Devri Heykeltraşlığı" başlıklı bu eserine onu bilimsel hüviyetiyle tanıtan çok güzel bir sunuş yazmış ... Ben de naçizane, sevgili hocamın örnek titizliği ve çalışma aşkını, özellikle heykellerle arasındaki inanılmaz bütünleşmeyi yansıtan bu hatıramı aktarmak istedim. Bu taş yontuları tümleyip yorumlayarak adeta canlandıran ve onlara unutulmuş kimliklerini yeniden kazandıran Sayın hocamız Prof. Dr. Jale İnan, bu kitabıyla Anadolu Roma Çağı Heykeltraşlığı konusunda yalnız büyük bir boşluğu doldurmakla kalmıyor, aynı zamanda azimle çalışarak başarıya ulaşmanın sırlarını da genç arkeologlara gösteriyor. Türk arkeolojisi ona gerçekten çok şey borçlu. Onun önderliğinde başlayan bu yoldaki koşuyu, bayrağı devralarak sürdürmek görevimiz olmalıdır. Böyle nice örnek yayınlara, hocam!...

VII


1940'larda Perge Antik Kenti.

(Fotoğraf: Nezih Başgelen Arşivi)



-

-

-

• Antalya Müzesi Envanter No: 2.22.82 • Kazı Envanter No: 82.13 • Buluntu Yeri: 1980 yılında Güney Hamamı Viii numaralı mekanda güney duvarı önündeki

ikinci

payenin batısında havuzun üst düzeyinde bulunmuştur'.

• Malzeme: ince gözenekli beyaz mermerden yapılmıştır. • Ölçüler: Yük. 1.84 m, Plinth 0.11 m, Plinth gen. 0.32 m, Heykel gen. 0.88 m.

--

-----------------



-

-------

--

••••.

-

--

orso ile birlikte, heykele ait irili ufaklı 13 parça ele geçmiştir. On bir parça birbirleriyle ve torso ile kırık kırığa uymuştur.

Miğferin sorgucuna ait iki parça ancak birbirleriyle eklenebilmiştir. Sol kolun kalan kısmına dirseğe kadar bir parça, dirsekle bilek arasına ikinci parça ve üçüncü parça olarak el eklenerek kol tümlenmiştir. Kırık kırığa uyan 4 parça halinde ele geçen kalkan, ufak bir bölümü dışında tümlenebilmiştir.

Kalkanın sol yarısına ait büyük parça sol

elin dört parmağını da kapsamaktadır. Aşağıda kenarına ait bir bölümü dayalı olduğu payenin üzerinde kalmıştır. Bu parça ile de kırık kırığa uyan 4 parça halinde ele geçen kalkan yerine yerleştirilmiştir. Sağ kolun dirsek ve aşağısına ait 4 parça birleştirilerek kol bileğe kadar tümlenmiştir. Bilekte açılmış yuvarlak deliğe ve dıştan açılmış kenet yuvasına ve biraz yukarısında karşılıklı iki deliğe göre eksik el ayrı parçadan işlenmiştir. Heykel, başı, sağ eli, sol elinin işaret ve baş parmaklarının bir bölümü dışında tüm olarak ele geçmiştir. Arkasında aşağıdaki bir bölüm gelişigüzel yontulmuştur.

4

Bu işlem,

heykeli önünde durduğu duvara yaklaştırmak için yapılmış olduğu izlenimini vermektedir. Zaten heykelin arkasının kaba isçilikte bırakılmış olması arkasinın görünmediğine işaret etmektedir. Sol köşeye yakın delik herhalde heykeli duvara tutturmaya yarıyordu. Athena hemen göğüslerin altından kuşakla sıkıImış kalın kumaştan bir peplos giymistir. Peplosun etekleri plinth üzerine kadar inmektedir. Sandallı ayakların yalnız parmakları dışarıda kalmıştır. Pullu ve kenarları kıvrılan küçük yılanlarla bezemeli aegis tüm göğüsü örtmektedir. Arkada şekli belirtilmiş aegisin üzeri tanrıçanın saçları ile tamamen örtülüdür. Apoptygma sol tarafta kemerin üzerine biraz daha fazla çekildiğinden hem kolpas biraz daha fazladökümlü hem de apoptygma eteği bu yanda biraz yukarı çekilmistir. Taşıyıcı sağ bacak dikey kıvrımlar altında kaybolmuştur. Soloynayan bacak dizden bükük olarak hafif geri çekik ve ayak parmakları ile yere basmaktadır. Peplos kıvrımları bacağın plastik şekillerini ve hareketini belirtecek şekilde işlenmiştir. Kol bilek hizasında bir destekle vücuda bağlıdır. Sol kol dirsekten hafif bükük olarak aşağı uzanmakta olup, tanrıça yukarıdan profilli küçük bir payeye dayalı yuvarlak kalkanın kenarını tutmaktadır. Sağ kol dirsekten hafif bükük olarak öne doğru uzatılmıştır. Kolun durumu avucun yukarı dönük olduğuna işaret eder. Kolun bu durumuna göre tanrıça

---

---~



elinde bir mızrak tutmuş olamaz. Zaten figürün bu yanında, mızrağı vücutla bağlıyan bir destek kalıntısı bulunmadığı gibi plinthin kenarına kadar inen peplos eteklerinden dolayı plinthin durumu da mızrağın bulunmasına müsait değildir. Tanrıçanın ayrı parçadan işlenmiş bu elinde atribülerinden birini tuttuğunu söyleyebiliriz. Genellikle ayrı parçadan işlenen eli tutturmak için bir delik veterlidir. Burada ayrıca bir kanal yuvasının ve iki deliğin daha bulunması elde tutulan atribü ile ilgili olmalıdır. Ayrıca bilekle vücudun kalınca bir destekle bağlı olması bu fikrimizi desteklemektedir. Heykelin başı kırılmış olmakla beraber boynun kalan kısmından başın hafif sağa çevrilmiş olduğu anlaşılmaktadır. iki parça halinde ele geçen sorguç, aynı zamanda üzerine oturduğu Sphinksin de bir bölümünü kapsamaktadır. Bu da bize tanrıçanın miğferinin attik tarzında olduğunu göstermektedir. Heykelimizin duruş motifi, giysi kıvrım sistemi ile antik dönemin en ünlü Athena tasviri olan Pheidias'ın altın ve fildişinden vapıtım'

6

anımsatmaktadır. Yapıtın çok sayıda kopyalarıarasında orijinali en iyi tanıtan Varvakion heykelciği 1.045 m. yüksekliği ile 12 m. ebadındaki orijinalin ihtişamını tam olarak yansıtması olanaksızdır. Bununla beraber kopist küçük eserinde kolossal orijinali mümkün olduğu kadar çok ayrıntıları ile göstermeğe çalışmıştır. Schuchhardt'ın Antike Plastik z'de yayınladığı üstün kaliteli çeşitli cephe ve detay fotoğrafları bu eseri bize çok iyi tanıtmaktadır. Heykelimizi bu eserle karşılaştıracak olursak, aralarındaki benzerliğin aynı orijinale dayandıklarında kuşku bırakmıyacak kadar büyük olduğunu görürüz. ikisi de uzun apoptygmalı kuşakla sıkıImış kalın kumaştan attik peplosu giymiştir. Peplosun açık tarafı iki figürde de sağ yanda olup.j; yüzyıla özgü tipik kenar kıvrımları da büyük benzerlik gösterir. Varvakion heykelciğinde kuşak iki yılandan oluşmakta, Perge torsosunda ise, normal kuşak orada olduğu gibi belde değil, göğüsterin

he-

men altından bağlanmaktadır. Peplos kıvrım sistemi benzemekle beraber, üslup bakımından farklıdır. Perge torsosunda kuşakla aegis arasında apoptygmanın dar alanında Varvakion heykelciğinde görülen zengin kıvrımlar ve dökümlü kolpos minimuma inmiştir. Apoptygmanın eteği Varvakion repliğinde soldan sağa doğru hafif meyil ile alçalmaktadır. Perge torsosunda meyil hem ayrı yönde, hem de serttir. Peplosun dikey kıvrımları da üslup bakımından iki



eserde farklıdır. Varvakion repliğinde şekilde birbirlerine kıvrım sistemine

bu kıvrımlar orijinale sadık bir

paralel ve dikeydir.

Perge torsosunda

uygun olmakla beraber bu kıvrımlar daha serbest

ve hareketlidir.

Bazen kıvrımlar yukarıdan

devam etmeyip

çeşitli uzunluklarda

üzerindeki

ise esas

başlayıp aşağıya kadar

kesilmişlerdir.

kıvrımlar da farklıdır. Varvakion

Serbest bacak

repliğinde

dizden aşağı

inen geniş dikey kıvrım, Bergama' ve diğer bazı repliklerde ğu gibi, burada da yoktur. Dizin iç tarafından

de oldu-

ayağın üzerine doğru

ışın şeklinde kıvrımlar uzanır. Bacağın üzerinde Peplos yüzeyi kavisli veya kırılan kıvrımlarla

canlandırılmıştır.

Omuz ve göğüsü örten, etrafı kıvrılan yılanlarla broş şeklindeki simi Varvakion hos'.Villa

Medusa'nın

gama repliğinde'

şekli de benzemektedir.

ve genellikle

Borghese',

diğer

(örneğin,

Perge repliğinde

dan uzun saç bukleleri

Medusa

ayrılmakla beraber diğer

yakınlık gösterir. Varvakion ve diğer repliklerde

gama repliğinde

Antiok-

aegisin uçları hafif ayrıktır. Bu

Varvakion repliğinden

.

Yalnız yaka ke-

Prado' olduğu gibi "V" şeklinde olmayıp Ber-

başı bezemeli broş ile kavuşturulmuş

repliklerle

repliklerde

olduğu gibi, yuvarlaktır.

hususta heykelimiz

çevrili aegisin ve

aegisin üzerine inmektedir.

olduğu gibi bukleler

iki yan-

Eserimizde Ber-

gösterilmemiştir.

Heykelimiz

arkadaki gür şekilde aegis üzerine inen saçları ile Varvakion ve diğer repliklerden gösterir.

farklı olup Athena "Castro

Praetorio'"

Elimize geçen sorguç fragmanından

nin attika tarzı olduğunu söyliyebiliriz.

rine oturan yan sorguçların

bulunup

ruz. Ancak, kopist Varvakionun

guçla yetinmiştir.

miğferi-

olduğu gibi, pegasoslar üzebulunmadığını

kesin bilmiyo-

sanatkarı gibi eserinde orijinali

bü-

iddialı olmadığına göre, herhalde bir sor-

Heykelimiz genellikle

gibi, plinth ile son bulmaktadır. ve l.enorrnarıt"

heykelimizin

ve sorgucun sphinks üzerine oturduğunu

Varvakion heykelciğinde

tün süsleriyle göstermede

ile benzerlik

repliklerinde

Roma kopyalarında

Kaynaklarda

olduğu

olduğu

sözü geçen, Bergama

gibi, Pandora'nın

doğumunu

gösteren frizle bezemeli bir kaideye sahip değildir. Orijinalde

Varvakion,

Lenormant,

Belgrad ve

Patras" repliklerinde

kalkan ile sol ayak arasında yer alan yılan da yoktur. Bu nedenle kalkanı eğik göstermeye de gerek kalmamıştır.

Orijinalde

mevcut basit

kalkan altlığı" burada yukarısı ve aşağısı profilli ancak tam işlen memiş ufak bir paye şeklini almıştır. Kalkan oldukça küçük olup, oriji-



nalin görkemine

büyük katkısı olan dış ve içini süsleyen Amazono-

makhi ve Gigantomakhi ve parmakların

tasvirleri

de" yer almaz. Kalkanın tutuluşu

durumu Varvakion heykelciğine

benzemektedir.

Duruş motifi aynı olmakla beraber Perge heykeli daha narin görünmektedir. Aslında bu görünüm kısmen kuşağın fazla yukarıdan bağlanmış ve kolposun kabarık olmamasından Varvakion heykelciği

ile yaptığımız

Roma dönemi kopistinin örnek almasından Bilindiği

karşılaştırma

aradaki farkların

orijinali değil, Hellenistik

dönem kopyasını

kaynaklandığını

ortaya koymuştur.

gibi Athena Parthenos'un

Bergama torsosudur", yüksekliği

miğferin

doğumunu

elimize geçen en eski kopyası rağmen, 3.51 m

eksik sorgucuna

ile tüm repliklerden

Pandora'nın

da kaynaklanmaktadır.

büyüktür.

Ebadı kaidesi

gösteren frizin işlenmesine

üzerinde

de olanak ver-

miştir. Lenormant ile beraber kaide frizine sahip iki replikten ması açısından da önemlidir.

i. Attalos'dan

10

Klasik sanat eserlerine önem veren ve

itibaren koleksiyon

meydana getiren Bergama Kralla-

rının bu merakı giderek artmış ve elde edemedikleri kopyalarını yaptırmışlardır. na Parthenos heykelinin

biri ol-

şaheserlerin

Bergama Kitaplığı için Pheidias'ın Athe-

kopyasını Bergamalı bir heykeltraşa yaptır-

mışlardır. M.Ö. 2. yüzyılın ilk yarısında yapılmış olan bu eser Hellenistik dönem klassizminin

en önemli bir örneğidir.

larını kısaca sıralıyacak olursak: Yüz fizyonomik

Orijinali ile farkhatlarıyla

uymakla beraber, iri gözleri, aralık dudakları ve pathetik Hellenistik

üsluptadır.

Miğferin

üzerine doğru iri dalgalarla uzan-

maktadır. Peplos kıvrım sisteminde

orijinale sadık kalınmış olmakla

beraber, kıvrımlar serbest ve hareketli gösterilmiştir. veren sol dizden dikey inen kıvrımdan ile belirmektedir.

Yalnız yapılan araştırmalar

vazgeçilmiştir.

Sert görünüm Sol serbest

Kolları ve atribüleri

Sağ tarafta mevcut delik tanrıçanın

mızrağa aittir.

Sanatkar

miğferin

süsleri,

kolye, bilezik gibi ziynet detayları gibi sütun ve kalkandan geçmiştir.

eksiktir.

sonucu" kaidenin üzerinde kalkan ve sü-

tuna yer olmadığı saptanmıştır. sol elinde tuttuğu

anlamı ile

dışında kalan küçük saç bukleleri

yerine saçlar iki yandan kulakların

bacak tüm plastikliği

orijinale

Kaideyi de küçültünce

küpe, da vaz-

aslında 21 figürden oluşan Pando-

ra'nın doğumu sahnesi de 10 figüre inmiştir. Şimdi mevcut olmayan miğfer sorgucunun

yüksekliğini

de eklersek orijinalin

1/3 büyüklü-

ğüne ulaşan Bergama repliği Pheidias'ın kolossal yapıtının ihtişamı-


nı en iyi yansıtmaktadır.

Üstün yetenekli Bergamalı sanatkar orijina-

lin sadık kopyasını vermeyi amaçlamamış, nunu örnek almış kendi üslubunda Bu eserle Perge torsosunu

bir eser yaratmıştır.

karşılaştıracak

ki kalite farkı göze çarpmaktadır.

eserin esas kompozisyo-

olursak derhal aralarında-

Bergama heykeli Hellenistik

me ait orijinal bir yapıttır. Perge torsosu ise belirttiğimiz özelliklerine

Hellenistik

rağmen, üslubu açısından Roma dönemi kopyası oldu-

ğunu inkar etmemektedir. torsosunda

döne-

iki eser arasında diğer bir fark ta Perge

kuşağın fazla yukarıdan

nün azalmış olmasıdır.

bağlanmış ve kolpos dökümü-

Kolposun şekillendirilmesi

bakımından

bronz hevkelcik" ile benzerlik

rimiz Torino Müzesindeki

Duruş motifi kol ve ellerin pozisyonunda

ese-

gösterir.

Athena Parthenos örnek

alınmış olmakla beraber, figürcük vücut oranları ve canlı giysi kıvrımlarıyla zarif görünüşlüdür.

Haklı olarak Michaelis bu eserde ma-

niristik nitelik görmektedir. Athena Parthenos tipinin Anadolu'da,

11

den beri tanmdığmı Side sikkeleri" nemde Bergama heykelinin Notion'daki

M.Ö. 4. yüzyılın ilk çeyreğin-

kanıtlamaktadır.

yanı sıra Priene'deki

Athena tapınaklarının

Hellenistik

dö-

Athena Polias ve

kült heykelleri

de Parthenos ti-

pinde idi. Priene heykelinin

ele geçen British Museum'da

na" son zamanlara

kadar önem verilmemiştir.

bulunan

J.

parçaları-

Coleman Carter"

parçaları layıkiyle incelemiş, heykelin akrolit teknikte olduğunu saptamıştır. Antik yazarların da söz ettikleri antik akrolit tekniği hakkında sonuçlar elde etmiştir. Ayrıca detaylı

ölçülerle heykelin yüksek-

liğinin 6.19 m-6.60 m olduğunu

da hesaplamıştır.

Notion'daki

ait pek az parça ele

Athena tapınağına

geçmiştir".

parçalara göre heykel Priene heykeline yakın büyüklükte Anadolu'da

M.Ö. 2. yüzyılın ilk yarısında

Pheidias'ın eserlerine gösterilen

Bu

olmalıdır.

M.Ö. 5. yüzyıla özellikle

ilgi, Hellenistik

sanatta klassizmin

doğmasına yol açmıştır. Aynı zamanda Attika ve Peleponez klasik geleneksel

üslup ile Hellenistik

sanat akımının

karıştığı

Plinius (NH XXXiV, 52) M.Ö. 156 senesine tarihlediği tın yeniden canlanması"

bu çığırı "sana-

olarak görmektedir.

Bilindiği gibi, Athena Parthenos, tanrıçanın rmaktadır.

görülür".

Mermer ve bronzdan

en yaygın tipini oluştu-

heykel, heykelcik,

kabartma,

yanı


sıra sikke, madalyon ve düğmeler üzerinde çok sayıda replik, variantları zamanımıza kadar gelmiştir. Mustilli'nin replik listesi" 23, Leipen'inki ise" 69 yapıt kapsamaktadır. Alscher" Leipen'in listesine s. 468, dipnot 124, 133, 137 ve s. 469 dipnot 138-141,7 replik daha ilave etmektedir. Böylece replik sayısını 76'ya yükseltmiştir. Ancak yaptığımız kontrolda, Heischer" tarafından yayınlanmış olan Nezip repliği ve Floransa başı dışında Alscher'in saydığı 7 replikden hepsi bibliyografya ve çoğunlukla resimleriyle Leipen'in listesinde mevcuttur. Mustilli (21) ile Leipen'in 22 repliklik listesini karşılaştıracak olursak, Wolkonsky torsosu" ile Floransa Palazzo Ricardi", Verona" ve Dresden" başlarından oluşan 4 eser dışında Mustilli listesinin tüm yapıtları Leipen'in listesinde mevcuttur. Dresden yüz parçasının replik olduğu şüphelidir. Leipen orijinal üzerindeki araştırmalara yenilik katacak nitelikte olmayan bazı bronz heykelcikler dışında saptadığı replik ve variantlara da listesinde yer vermiştir. Bu replik ve variantlar arasında Perge

12

torsosu yukarıda da belirttiğimiz gibi, Torino Müzesi bronz heykelciği ile" yakınlık gösterir. Bu bakımdan heykelimizi tarafımızdan yayınlanmış olan Side Müzesinde bulunan Athena torsosu" ile de karşılaştırabiliriz. Orada kuşak o kadar yukarı çıkmıştır ki, ön tarafta kısmen kolpos ve aegisin altında kalır. Athena Parthenos tipinin sol dizden inen dikey geniş kıvrımı Side heykelinde de mevcuttur. Diğer bir fark da Side Athenası'nın peplos altına khiton giymiş olmasıdır.

Vatikarı", Errnitage", Koperıhag" örneklerinde de aynı şekilde kuşak yukarıdan bağlanmıştır. Bu eserler Parthenos tipinin Hellenistik dönem variantlarını oluşturmaktadırlar.


1. J. İnan, V. Kazı Sonuçları Toplantısı, 201 vd. Res. 16. 2. Pheidias tarafından Atina Akropolünde tanrıçanın tapınağı "Parthenon" için yapılmış olan kült heykeli halk arasında bakire anlamına gelen Parthenos adını taşır. Heykelin yapımı M.Ö. 447'de başlamış, M.Ö. 438' de de tamamlanmıştır. Yapıldığı tarihten itibaren büyük ilgi çeken yapıt hakkında çok zengin yayın mevcuttur. Antik kaynaklar için: J. Overbeck, Die antiken Schriftquellen zur Geschichte der bildenden Künste bei den Griechen (1868) Nr. 645-690; A. Michaelis, Der Parthenon (1871) 266 ydd; [ahn-Michaelis, Arx Athenarum3 (1901) 56 ydd. Önemli yayınlar: Th. Schreiber, Die Athena Parthenos und ihre Nachbildungen, Abh. d. Sachs Ges. 19, (1884),543-642; H. Schrader, Phidias (1924) 34 vdd.; K. Lehmann-Hartleben, "Die Athena Parthenos des Phidias" ldl 47 (1932) 12 vdd.; Ch. Picard, Manuel II, (1939) 374 vdd.; E. Langlotz, Phidias probleme (1947) 41 vdd.; Lippold, Handb. 145 vdd.; G. Becatti, Problemi Fidiaci (1951) 109 ydd; F. Brommer, Athena Parthenos, Opus Nobile Heft 2 (1957); W.-H. Schuchhardt, AntPl. 2, (1963),31 ydd, 46 ve 53 bibliyografya; N. Leipen, Athena Parthenos, a reconstruction (1971).

13

3. 1880 yılında Almanların Bergama kazısında kütüphane yapısında bulunmuş olan heykeL, Berlin' de "Pergamon Museum" dadır. F. Winter, ldl 22, (1907), 55 vdd., a.y. AvP. VII I, 3 ydd, K. LehmannHartleben, [dl 47, 1932,21 vdd., Picard, Manuel II, 166, 383,396 Res. 159; H. Kahler. Pergamon, 14 vd d, Res.4,; F. Brommer, a.g.e. 9-11 Lev. 1; E. Rhode, Griechische und römische Kunst in den Staatlichen Museen zu Berlin (1968) 94 ydd. Res. 72; Leipen, a.g.e., 7 Nr.21 Res.15, 22, 64, s.21; J.P. Niemieier, Kopien und Nachahmung im Hellenismus 1985, s. 19 ydd. Res. I, 2, 20. 4. Museo Nazionale Romano' da bulunan replik, sağ bacağının yanında giysi eteğinde bulunan yazıttan anlaşıldığına göre Antiokhos tarafından yapıldığından bu ismi almıştır. E. Paribeni, Museo Nazionale Romano. Sculture Greche del V Secola (1953) 59 Nr. 103, Helbig4 II, 248 (W. Fuchs): Leipen, a.g.e. 6, Nr.7, 20 Res. 14 ve 21. 5. Env. Nr. 546, Schreiber, a.g.e. 572 vd.; Lev. IV; H; Helbig4 II, 734, Nr. 1980 (W. Fuchs), Leipen, a.g.e. Nr.8, DAl Rom Neg.76,191. 6. Schreiber, a.g.e. 561 ydd. Lev. ILC;Amelung, ÖJh ll, (1908), 196, 203, Res.73, 74, Klein, Ölh 18, (1915), Res.17, K. Lehmann-Hartleben, ldl 47, (1932),32 ydd; Picard, Manuel II 392, Res. 164; A. Blanco, Museo del Prada, Catalogo de la Escultura (1957), 47, Nr.47; Lev. XIX; Leipen, a.g.e. 4 Nr.3 Res.4.


7. Bak dipnot 3. 8. D. Mustilli, il Museo Mussolini (1939), 93 Nr.17 Lev. 54, 218-220; E. Paribeni, Bolletino dei Museu com una li di Roma S, (1958), 1 ydd. Res. 3; Schuchhardt, a.g.e. 120 Res.95; Bieber, Hell. Age. 64 vd. Res. 210-212. 9. Atina, Nat.Mus. Nr. 128, Karusu, Kat. Nat. Mus. 71 Nr.128 Schuchhardt, a.g.e. 46 ydd. Lev. 33-37; Brommer, a.g.e. 6 vd. Res. 2. 10. Belgrad National Museum; Schrader, AA (1932), 89 ydd. Res.1-3; Leipen, a.g.e. 4 NrA Res.5.; Patras Müzesi'nde C Smith, BSA 3, (1896-97), 121 ydd; Lehmann- Hartleben, a.g.e. 27, Becatti, a.g.e. 249 ydd. 112 Res. 334- 335. 11. Schuchhardt, AntPI 2, 33 dipnot 6. 12. V.M. Strocka, Pirausreliefs und Parthenonschild,

Versuch eines Wi-

ederherstellung der Amazonomachie des Phidias, 1967. Kalkan üzerine yapılmış araştırmalar tam olarak verilmiştir. Leipen, a.g.e. 41 ydd, Res. 81-87. 13. Bak dipnot 3.

14

14. F. Winter, JdI 22, (1907),55 ydd, 38 ydd. 15. C Carducci, il Museo die Antichita di Torino, 41 Res. 66; Michaelis, der Parthenon 279; Dütschke, Antike Bildwerke in Oberitalien IV, 109, Nr.296. 16. S. Atlan, Side'nin Milattan Önce V. ve ıV. yüzyıl Sikkeleri Üzerinde AraştırmalarjUntersuchungen über die Sidetischen Münzen des V. und ıV. Jahrhunderts v. Chr. (1967) 26 vd. 17. BM Cat Sculpture II Nr.1150, Bronz kanatlar: BM Cat, Bronzes Nr.1728; CT. Newton, Antiquities of Ionia IV (1881) 26, 29, 31 Lev.XXIV,13; Th. Wiegand ve Schrader, Priene (1904) 110 ydd. Dressel, Sitzungsberichte der Deutschen Akademie der Wissenschaften zu Berlin 1905,467 ydd. Leipen, a.g.e. 7 Nr. 22. 18. J. Coleman Carter, The Sculpture of the Sanctuary of Athena Polias at Priene (1983) 210 ydd. 19. R. Demangel ve A. Laumonier, BCH 49, (1925),323 Res.1; Leipen, a.g.e. 7 Nr.23; J. Coleman Carter, a.g.e. 236. 20. Bieber, Hell Age, 157 ydd; a.y., Ancient Copies 182,; J. Coleman Carter, a.g.e. 236. 21. Mustilli, a.g.e. 113 ydd. 22. Leipen, a.g.e. 3 ydd.


23. Alscher II, 2 (1982) 467, dipnot 111. 24. R. Fleischer, Ölh. 49, (1968/71), 68 ydd. Res. 1-8. 25. D.M. Robertson, AlA 15, (1911), 500 Nr.12, Neg. DAl Roma Nr. 1164-1167;Mustilli, a.g.e. 113 Nr.l2. 26. W. Amelung, Führer durch die Antiken in Florenz (1897), 148, Nr. 204; EA301,302. 27. Robertson, a.g.e. 500 Nr.18; Mustilli, a.g.e. 114 Nr.19. 28. P. Herrmann, AA (1898), 53 vd. Yüz fragmanına Athena

Parthe-

nos ismini vermiştir. Wolters, ldl 14, 1899, 143 vd. haklı olarak bu isimlendirmeye itiraz eder. P. Hermann (2), 23 Nr. 60, olasılıkla Athe na Parthenos der. 29. Bak. dipnot 15. 30.

J. İnan,

Side 142 ydd. Nr. 72, Lev. LXVIII, 2-4.

31. Amelung, Vat. Kat. i, 121 Nr.107 A, Lev. 17, (W. Fuchs) Helbig4 I, 104 ydd. Nr. 445.

15

32. Waldhauer, Die Antiken Skupturen der Ermitage (1936) III 6 Nr. 220. 33. F. Poulsen, Catalogue of Ancient Glyptatek 1951, 97, Nr.105.

Sculpture

in the Ny Carlsberg





m

eykel diz altı hizasından yatay şekilde ikiye bölünmüş durumda ele geçmiştir. Parçalar kırık kırığa uyduğundan yapıştırıla-

rak heykel kolaylıkla ayağa kaldırılabilmiştir. Biri plinthin sağ tarafı-

na diğeri sorgucun sol tarafına ait iki parça da yerlerine kırık kırığa uyduklarından yapıştırılabilmiştir. Sağ kolun aşağı kısmı ve onu vücuda bağlayan destek kırık halde ele geçmiştir. Parçalar kırık kırığa uyduklarından yerlerine yerleştirilmiştir.

Elleri ve ellerinde tuttuğu

nesneler dışında heykel çok iyi durumda ele geçmiştir. Burnun sol tarafında bir bölüm kırık, alt dudağın solunda ve sol üst göz kapağının ortasında çentikler vardır. Miğfer sorgucunun önde orta bölümünde bir parça eksiktir. Heykel buluntu yerinden anlaşıldığı gibi niş içinde durduğundan dolayı arkası görünmediğinden buradaki işçilik itinasız ve kabadır. Başında miğferi ve göğsünde Medusa başlı aegisi ile heykelimiz tanrıça Athena'yı tasvir etmektedir. Tanrıça yarım kollu, göğüs altından bir kuşakla sıkıImış uzun bir khiton giymektedir. Giysinin sağ' kolu

20

görüldüğü gibi yukarıdan aşağı düğmelidir. Solomuzdan arkaya atılan himation omuzu, dirseğe kadar kolu ve aegisin az bir bölümünü örtmektedir. Sağ dirsek hizasından öne alınan himation, vücudun aşağı kısmını örtmektedir. Genişçe kuşak görünümlü kenar kıvrım rulosundan kurtulan bir bölüm, vücudun aşağı kısmını örten himationun üzerine önlük görünümünde üçgen şekilde sarkmaktadır. Bunun ucunda ufak bir püskül vardır. Himation, khitonun dışarda kalan etek kısmı zengin kıvrımlarla plinthe üzerine yayılmaktadır. Sağ ayağın üzerinde khitonun eteği ters kıvrılarak ayağın daha fazla bir bölümünü dışarda bırakmaktadır. Tanrıçanın ayağında tokyo türünden sandallar vardır. Yılan derisinden pullu aegis oldukça geniş ve uzundur. Göğüsün ortasında saçları dağınık vaziyette iki yana uzanan kanatlı Medusa başı bulunmaktadır. Aegis kenarlarını kıvrılan yılanlar sınırlandırmaktadır. Vücut ağırlığını sol bacak taşımakta, sağ oynayan bacak ise dizden bükük olarak geri çekilmektedir. Giysi kıvrım sistemi ile bu bacağın hareketi belirtilmiştir.

Hafif dirsekten bükük olarak aşağı doğru

uzanmakta olan sol kol bilek hizasından kalınca bir destek ile vücuda bağlıdır. Kolun pozisyonu ve plinth üzerinde kaidesi kalmış paye, bize bir önce incelediğimiz Athena torsosunu (Kat. Nr.ı) anımsatmaktadır. Orada olduğu gibi Athena'nın şimdi mevcut olmayan sol



eliyle payeye dayalı bir kalkanı tuttuğunu gözümüzün önünde kolaylıkla canlandırabiliriz. Giysi üzerinde görülen destek kalıntısı kalkana ait olmalıdır. Sağ kol da dirsekten bükük olarak öne uzatılmış pozisyonu ile bir önce incelediğimiz Athena'yı anımsatır. Burada da kolun aşağı kısmı yukarı dönüktür. Bilek ile vücut arasındaki kalın desteğin durumu da elde ağırca bir nesne taşındığına işaret eder. Böylece tanrıçanın şimdi mevcut olmayan yukarı dönük elinde atribülerinden biri olan Nike veya baykuş tuttuğunu söyleyebiliriz. Tanrıçanın Korinth tarzında ve uzun sorguçlu miğferi, alın üzerinde, şakaklarda ve arkada saçların bir kısmını açıkta bırakır. Ortadan ayrık saçlar rulo halinde iki yandan yüzü çerçeveleyerek ve kulakları. kısmen açıkta bırakarak enseye doğru uzanır. Örgü halinde toplanan ucu ise sorgucun altında kalmaktadır. Miğfer tüm detayı ile itinalı gösterilmiştir. Sorguç önce dik tarak şeklinde sonra dalgalanan atkuyruğu gibi uzanır. Miğferin vizörü (yüzlüğü)

göz oyukları ve bu-

run çıkıntısı ile belirtilmiş, yanlarda başa geçirmek için deriden ku lp-

22

lar gösterilmiştir. Saç dalgaları matkapla açılmış irili ufaklı kanallarla beli rtilmişti r. Kaşlar ince uzun kavisli, gözler iri, kalınca üst gözkapaklar ini k olup, plastik işlenmiş gözbebeklerini kısmen örter. Burun alın çizgisini girintisiz devam ettirir, geniş sırtlıdır, ağız küçük, dudaklar hafif aralıktır. Yanaklar dolgunca, çene küçük ve güzel biçimlidir. Yüz, tümüyle genç görünümlüdür. Heykelimiz, Pheidias'ın Athena Parthenos'undan sonra tanrıçanın klasik çağda yapılmış en önemli tasvirlerinden biri olarak bilinen Athena Velletri tipine girmektedir. Tip adını 1797'de Roma ile Kori arasında antik ismi "Velitrae" olan Velletri'de bulunmuş, Louvre'da saklanan, en iyi korunagelmiş kolossal (3.08 m.) replikten alrmştır'. Bu yapıtla heykelimizi karşılaştıracak olursak, aynı tipe girdiklerine kuşku bırakmıyacak benzerliklerine rağmen aralarındaki bazı farklar hemen göze çarpmaktadır. Paris repliğini yapan kopist orijinale sadık kalmıştır. Heykel mermerden olmasına rağmen orijinalin bronzdan olduğunu' açığa vuran üslup gösterir. Bu nitelik özellikle saçların, göz kapaklarının, dudakların ve himationun dışında kalan peplosun etek kıvrımlarının şekillendirilmesinde kendini gösterir. Perge heykelinde şekiller sert ve keskin değildir taş isçiliği orijinalin bronz niteliğine egemen gelmiştir. Giysi bakımından da iki yapıt arasında



fark vardır. Heykelimizde tanrıça peplos yerine khitonlu gösterilmiştir. Yılanlardan kuşağın yerini alan normal kuşak ise heykelimizde hemen göğüslerin altından bağlanmıştır. Paris repliğinde ensiz yaka görünümündeki aegis, geniş ve uzun olup göğsü tamamen örter. Medusa başı da küçük broş şeklinde değil, normal gösterilmiştir. Himationun üçgen sarkıntısı daha kısa, köşesi yuvarlatılmış ve üzerindeki kıvrım sistemi de değişiktir. Paris örneğinde sol dirsek hizasından ışın şeklinde yüzeyi kaplayan kıvrımların yerini dikey, çatallanan, diyagonal ve kavisli kıvrımlar almıştır. Bu bakımdan diğer replikler de az çok birbirlerinden farklıdır. Yale University Art Gallery repliğinde" önlük şeklindeki sarkan kısım hem çok küçük hem de kenar kıvrım rulosundan belirgin ayrılmamıştır. Himationun diğer kıvrım sistemi de benzemektedir. Ancak Perge heykelinde sağ bacak üzerinde azalmış kıvrımlar dizin bükük durumunu vurgular şekilde işlenmiştir. Himationun dışında kalan khiton etek kıvrımları Paris ve diğer repliklerde özellikle orijinalin bronz niteliğini en fazla belirten Konservatorlar Sarayı repliğirıde' dikey, paralel sert ve monoton gö24

rünümlüdür.

Perge heykelinde bu kıvrımlar serbest ve hareketlidir.

Paris repliğinde tanrıçanın öne doğru uzanan sol elinde Nike veya baykuş tuttuğu kabul edilmektedir. Perge Heykelinde ise tanrıçanın sol eliyle payeye dayalı bir kalkanını tuttuğunu saptadık. Paris repliğinin sağ elinde genellikle mızrak tuttuğu kabul edilmektedir. Perge heykelinde tanrıçanın bu elinde Nike veya baykuş tuttuğu kanısındayız. Bu durumu ile heykelimiz Athena Parthenos heykeli ile yakınlık gösterir. Paris repliğinde ve ele geçen çok sayıda baş repliklerinde' miğfer sorguçsuzdur. Perge heykelinde ise sorguç büyük bir özenle işlenmiştir. Bronzdan orijinal eserde kabartrna' ve sikkeler" üzerindeki tasvirlerinde kanıtladığı gibi miğfer sorguçlu idi. Atinalılar ile Samosluların anlaşmasını gösteren belge kabartması üzerinde iki devletin tanrıçaları Athena ile Hera el sıkışmaktadır. Kabartma 5. yüzyılın son 5 yılına aittir. Athena Velletri tipinde tasvir edilmiş olan tanrıçanın sorguçlu miğferi attik tarzındadır. Münih, Basel ve Venedik repliklerinde" miğferin tepesinde kenarı yılan bezemeli büyük delik ve metal ta koz, bronzdan sorguç yerleştirmeye mahsusdur. Diğer mermer baş repliklerinde sorguç bulunduğunu kanıtlayan bir iz yoktur. Yalnız tam replik olmaktan çok variant olarak görebileceğimiz Wörlitz'°, Londra" ve Budapeşte"'de bulunan bronzdan küçük heykelciklerin sorguçlu miğ-


ferIeri de attik tarzındadır. şünerek veya durdukları

Kopistlerin

belki de kolay kırılacağını dü-

yer, sorgucun görünmesine

müsait olmadı-

ğından sorguçtan vazgeçmiş olmalıdırlar. Heykelimizin

başı bronz işçilik niteliği gösteren sert ve keskin hatlı

Paris repliğinden

çok, yumuşak şekillendirilmiş

gösterir. Eserimizi, yüzeyi birikinti

repliklerle

benzerlik

tabakası ile kaplanmış olmasına

rağmen Ostia Başı ile" ile karşılaştırabiliriz. rilmiştir; Ostia başı ise Perge heykelinde

Genellikle baş sola çevolduğu gibi hafif sağa çev-

rilmiştir. Yüz biçimi, alın, kaşlar, burun, dudaklar ve çenenin şekillendirilmesi

i

değişiklik,

iki yapıtta birbirine

Perge heykelini yapan kopistin

sından kaynaklanmıştır. özelliği de miğferin kulpların

benzemektedir.

çağının üslubuna

iki yapıtın diğer repliklerde

yanlarında

bulunmasıdır.

başa geçirmek

Ostia Müzesi'nde

özellikle iyi korunagelmiş

için kullanılan

yüzeyi ile karşılaştırmaya

ca alt dudaktan sonra bir girintiyi

diğer bir

bir deri

baş"

daha uygundur.

belirtilmiş

ağız, kalın-

izleyen küçük çene, ağız çevresin-

de detayın plastik ve hareketli bir şekilde belirtilmiş tı birbirine yaklaştıran

uyma-

bulunmayan

bulunan

Yüzün dolgun şekli, küçük ve uçları deliklerle

25

Gözlerin şeklindeki

özelliklerdir.

olması iki yapı-

Ayrıca tanrıçanın

genç görünü-

mü ve yüzündeki sevimli ifade de benzerliği vurgular. Aralarında göze çarpan bir fark Ostia başında saçların alnı üçgen sınırlandırmasıdır.

Perge başında bir önce karşılaştırdığımız

Ostia ba-

şında da olduğu gibi saçlar alnı pek az kavisli bir hatla sınırlandırır. Perge heykelinin kaliteli

başını iyi korunageImiş

ve sanat açısından üstün

Basel repliği" ile de karşılaştırabiliriz.

pan esas fark kopyaların yapılış tarihlerinin naklanmaktadır.

Aralarında

göze çar-

üslup akımlarından

kay-

Basel başını, Berger Traian devri sonu veya Hadri-

an dönemi başlarına tarihlemektedir. lubu egemendir.

Bu başta Hadrian klassizm üs-

Perge heykelini yapan kopist devrinin geç Antoni-

nuslar üslubuna tamamen bağlı kalmıştır. Aralarında fizyonomi benzerliğine rağmen Basel başı göz kapakların, nişinde fazla sert olmamakla yansıtmaktadır.

kaşların ve saçların işle-

beraber orijinalin

Perge heykelinde geç Antoninuslar

bronz karakterini üslubunu en be-

lirgin yansıtan gözler yapıta yabancı karakter vermiştir.

Dudakların

Basel başına nazaran daha fazla aralık oluşu yapıtın Hellenistik nemde (M.Ö. 120) Eubolides tarafından hatı rlatmaktad

i r".

dö-

yapılmış serbest kopyasını


Diğer repliklerle karşılaştırarak yaptığımız inceleme sonucunda heykelimizin Athena Velletri tipine girmekle beraber bazı hususlarda orijinalden farklı olduğunu gördük. Hellenistik üsluba mal edebileceğimiz bu değişikliklerin yukarıda da belirttiğimiz

gibi tamamen

çağının sanat akımında çalışan kopist tarafından yapılmış olduğu düşünülemez. Yapılan araştırmalar, Athena Velletri tipinin orijinalin yapıldığı tarihten itibaren kopyalarının yapılmaya başlandiğını ortaya koymuştur. Atina Milli Müzesinde bulunan heykelcik çapındaki torso, orijinalin yapıldığı tarihe girmektedir. Hellenistik dönemde M.Ö. 2. ve 1. yüzyıllarda Klasik yapıtların kopyalarının yapıldığını bir önce incelediğimiz Athena heykelinde (Kat. Nu) görmüştük. Hellenistik dönem kopisti burda da orijinali örnek olarak almış, ancak Hellenistik üslupta çalışmıştır. KorunageImiş çok sayıda replik ve variantları yapıtın önemini dile getirir. Şimdiye kadar yapılan replik listelerinden en kabarık sayıyı Mathicpoulos" ve E.B. Harrison" listelerinde buluyoruz. iki listeyi

26

karşılaştıracak olursak Harrison'un listesinde yer alan Nr.3 Yale University Art Gallery torsosu; Nr. 13 Ostia başı, Nr. 16 Ephesos baş fragmanı (Berger tarafından keşfedilmiştir),

Nr.18 Atina Agorası

5.2054 boyun ile bel arasına ait heykelcik fragmanı, Nr.23 Basel Antiken Museum başı, Mathiopoulos'un listesinde eksiktir. Buna karşılık Mathiopoulos'un listesinde yeralan son üç küçük bronz heykelcik (Wörlitz, British ve Budapeşte) E.B. Harrison listesinde yer almamıştır. Bunları Harrison'un listesine ilave edersek replik sayısı 24'den 27'e yükselir. Bu listede Ostia repliklerinden biri yer almıştır. ikinci Ostia başınm" ilavesi ve nihayet Perge heykelini de ilave edersek replik sayısı 29'u bulur. Louvre repliği şimdiye kadar başı ile korunageImiş tek örnekti. Boyutu hemen hemen aynı olan Museo Nuovo Capitolini" torsosuna (yük. 2.58 m.) Louvre repliğinin başının alçıdan mulajı oturtulmuştur. Bu replik özellikle peplos kıvrım üslubu bakımından orijinali daha iyi yansıtmaktadır. Yale University Art Gallery torsosu da" 2.59 m. ebadı ile kolossal bir heykeldir. Diğer torso replikleri heykelciklere aittir. Perge heykeli tabii büyüklükte ve başıyla korunmuş olması açısından önemlidir. Ancak orijinalin Hellenistik dönemde yapılmış variantına dayandığı için orijinalin Furtwangler'den" bu yana süregelen sorunlanrıa" bir çözüm getirmekten uzaktır. Esas sorunların


başında orijinalin mektedir.

hangi tarihte

Orijinalin

ve kimin tarafından

yapıldığı

yapılış tarihi olarak ileri sürülen tarihler

440- 400 yılları arasında oynamaktadır. niteliği görenler: Furtwangler

gelM.Ö.

Eserde olgun klasik üslup

(M.Ö. 430), E. pfuhl (M.Ö. 430), Mus-

tilli (M.Ö. 430), Blümel (M.Ö. 430), V.H. Poulsorı" (M.Ö. 430), Orlandini"

(M.Ö. 435-430),

430), v. Steuberı" ra), F. Hiller" 425'den

H. Stuart Jones (M.Ö. 430), Lippold

(M.Ö. 430-420),

(430-420)

önce olamaz),

(M.Ö.

Karousou (M.Ö. 429'dan az son-

kabus-Iahn"

(M.Ö. 420), E. Berger (M.Ö.

Vierneisel-Schlörb

(M.Ö. 430),

Harrison

(M.Ö. 421/20, 418/17), Landwehr (M.Ö. 420'den sonra) tarihlemek-

Süsserott", Langlotz",

te, yapıtta geç klasik üslup niteliği görenler: T. Dohrn", W. Fuchs, E. Mathiopoulos, yüzyılın sonuna 400 senelerine yılına tarihlevenler, sorı'un" Bremmer"

orijnali ve

Alscher ise orijinali

tarihlemektedir.

Orijinali

M.Ö. 5. M.Ö. 430

yaratıcısı olarak Kresilas'ı görmektedirler. Alkemenes'e

tandwehr"

mal etmesi

tarafından

Harri-

Viemeisel-Schlörb",

haklı olarak itiraza uğramıştır.

Perge heykeli Hellenistik çağda yapılmış serbest bir kopyaya dayan1

~2L

dığından bu problemlere

ışık tutacak

durumda

kalıpların

bu ve diğer sorunları,

tuttuğunu

(Nike, baykuş veya Harrison'un

aydınlatacağı

bekleniyordu.

örneğin:

değildir.

Baiae alçı

Tanrıçanın sol elinde ne kabul ettiği gibi, tabak)

Landwehr Baiae kalıp fragmanları

ara-

sında Athena Velletri heykeli ile ancak 11 fragman saptayabilmiştir. Bunlardan çıkardığı sonuçlar, orijinalin bronzdan ve kolossal olduğunu

genellikle

kabul edildiği gibi

ortaya koymuştur.

Ayrıca heykelin en ince ayrıntılarına varıncaya kadar büyük bir özenle işlendiği saptanmıştır. rinde orijinale

Aegis fragmanları

sadık kalındığını

Münih ve Paris replikle-

kanıtlamıştır.

Tipoloji

bakımından

Aegis ve Medusa başına, ayak fragmanının

üslubuna

wehr, orijinali M.Ö. 420'den sonraya tarihler.

Böylece Baiae alçı ka-

lıplarından beklediğimiz

sonuçları elde etmiş sayılmayız.

göre Land-


1. J. İnan, V. Kazı Sonuçları Toplantısı (1983) 201 Nr. 1Res.15. 2. BrBr., 68; Lippold, Handb 173 Lev.62, 3; W. Fuchs, Die Skulptur der Griechen 211 vd. Res.227; Heykel ve tip hakkında son 15 yıldır bir hayli yayın yapılmıştır. Eski yayınlar için bk. E. Mathiopoulos, Zur Typologie der Göttin Athena im 5. [ahrhunderi v. Chr. (Diss. Bonn 1968) 121 ydd. dipnot 1; G.B. Waywell, BSA 66, 1971,376,380 (Replik listesi) 265 ydd. ve 411 vdd.; F. Brommer, Hephaistos (1978) 82 ve dipnot 34; B. Vierneisel-Schlörb, Glyptothek München Katalog der Skulpturen Band II Klassische Skulpturen des S.und 4. [ahrhunderis v. Chr (1979) 136ydd. s. 143'de geniş çapta bibliyografya verilmiştir. Alscher, Griechische Plastik 11,2 (1982) 221 ydd. Res.41a-c; Chr. Landwehr, Die Antiken Gibsabgüsse aus Baiae, Griechische Bronzestatuen in Abgüssen römischer Zeit (1985), 76 ydd. 3. Baiae' da bulunan bronz kalıplar, orijinalin bronzdan olduğunu kesinlikle kanıtlarmştır. Landwehr a.g.e. 87. 4. S. Howard, Bulletin Los Angeles Country Museum of Art 17, 1965, 9 ydd. Res.7; E.B. Harrison AlA 81, 1977, 176 Nr. 3 Res.1G-11.

28

5. H. Stuart Jones, A Catalogue of the Ancient Sculptures preserved in the Municipal Collections of Rame 1926, 224, Nr. 23, Lev. 85; E. Mathiopoulos, a.g.e., 144 vd. Alçıdan onarılmış kısımlar arındıktan sonra çekilmiş fotoğraflar DAl Roma Neg. 69. 2155-69. 2160; E.B. Harrison, a.g.e. 177 Nr. 22. 6. Çeşitli müzelerde büst halinde sergilenen Athena Velletri başları aslında heykellere aittir. Münih büstü de Wa1ters'in açıkladığı gibi (E. Schmidt ldl 47, 1932,276 dipnot 2) heykelden yontularak elde edilmiştir. Berger, AntK, 17 (1974) 133 Vierneisel-Schlörb. a.g.e. 136; Landwehr, a.g.e., 77 dipnot 365. Münih büstü ile eskiden Lansdowne koleksiyonuna ait bir ara Los Angeles Country Museum of Art' de şimdi ise J.P. Cetty Müzesi'nde bulunan büstün 18.yy'da heykel parçalarından yapıldıkları kanısındadır lar. 7. Süsserott, Griechische Plastik des 4. [ahrhunderis var Christus. Uniersuchungen zur Zeitbestimmung 1938, 31 vd. 131; Speier, RM 47, 1932, 28 vd. 91 Lev.13,2; Lippold, Handb. 198 Lev. 73,3; BrBr. 475; M.s. Brouskari, The Acropolis Museum (1974) Nr. 1333. 8. F. Imhoof-Blummer-Cardner, A Numismatic Commentary on Pausanias 133 Lev. Z Nr. XXII; E.H. Waddington, Babelon, Th. Reinach, Recueil general des Monnaies Grecques d' Asie Mineur I, 1 (1925) 174 Lev.XIX, 20.


9. Münih repliği: Vierneisel-Schlörb, a.g.e., 136, Basel repliği: E. Berger, AntK 17 (1974) 131 vdd. Lev.33-35; Venedik Repliği: EA 2632-2633. E. pfuhl, ldl 41, 1926, 17 dipnot 4. a.g.e., 177 vd. Nr. 23. 10. Schulze-Wollgast, K., Die Antiken im Park Wörlitz, AA (1923) 38 Res. 5-6; RA 1929 334, 6; E. Mathiopoulos, a.g.e. 145 vd. 11. Reinach, RS III 84, 3; B. Walters, Catalogue of Bronzes 187 Lev. 29 Nr. 1042. 12. Reinach, RS V 123, 4. 13. G. Calza, L'antiquarium di Ostia (1936) 62, Nr. 76; R. Calza, Museo Ostiense (1947) 23 Nr. 111;R. Calza-Squarciapino, M.F., Museo Ostiense (1962) 30 Nr. 1; Helbig4 IV, 23, Nr. 3013, v. Steuben; E.B. Harrison, a.g.e., 177 Nr. 13, Calza'da kolossal başın ebadı bildirilmediğinden söz eder, v. Steuben başın yük. 0.38 m. vermektedir. DAl Roma Neg. 38.3155;38,3156.

29

14. Calza-Squarciapino, a.g.e., 34 Nr. 15; Helbig= IV, 35, v. Steuben; Becaiii Arti Figurative 1(1945) 33 Lev.12b; DAl Roma Neg. 38. 3159-38. 3162. 15. E. Berger, a.g.e., Lev.33-35,3; E.B. Harrison, a.g.e., 177 vd. Nr. 23. 16. S. Karusu, Archiiologisches National Museum, Antike Skulpturen (1969) 179; Bieber, Hell.Age, 158 Res.669; Berger, a.g.e., 134; Vierneisel-Schlörb, a.g.e., 138. 17. Mathiopoulos, a.g.e. 121 vd. Tipe giren 22 yapıtı numaralandırmadan arka arkaya incelemektedir. 18. E.B. Harrison, a.g.e., Apendik 175 vdd. Replik listesi 24 yapıt kapsar. 19. W. Helbig, Führer durch die öffentlichen Sammlungen Klassischer Altertümer in Rom. (4. Baskı 1963, 1966, 1969, 1972),35 Nr. 3026 (v. Steuben) 20. Mustilli, a.g.e. (1939) 120 Nr. 8 Lev.77, 292; Lippold, Handb. 173 Lev.62, 3; Mathiopoulos, a.g.e., 129 vdd: v. Steuben, Helbig4 II, 1773; E.B. Harrison, a.g.e. 176 Nr. 2 Res.9; Vierneisel-Schlörb, a.g.e., 137. 21. S. Howard, Los Angeles Country Museum of Art Bulletin 17, (1965), 13 Nr. 1; E.B. Harrison, a.g.e., 176 Nr. 3, Res.10-11. 22. Furtwarıgler

Meisterwerke

vdd. 23. E. pfuhl, ldl 41, 1926, 17 vdd.

der griechischen

Plastik, (1893) 303


24. V'H, Poulsen, From the Collectian of the Ny Carlsberg Clyptothek (1942)78-80. 25. P. Orlandini, Mem Aee Line. Ser VIII. Cild 4. (1952),322 ydd. 26. Helbig4 II, 646 vd. v. Steuben. 27. F. Hiller, Formgesehiehtlieher Untersuehungen des spiiten 5. Jahrhundert v. Chr. 1971,27.

zur grieehisehen Statue

28. Kabus-Jahn, AntP 11, (1972), 19. 29. SĂźsserott, Crieehisehe Plastik des 4. Jahrhunderts var Christus. Un tersuchungen zur Zeitbestimmung (1938), 131 ydd. 134, 140. 30. E. Langlotz, JdI 61/62, (1946/47), 110 dipnot 1. 31. T. Dohrn, Attisehe Plastik, 61/62 Lev. le. 32. Harrison, AJA 81, 1977, 137 ydd. 33. Viemeisel-SchlĂśrb, a.g.e., 142 vd. Nachtrag. 34. F. Brommer, Hephaistos (1978) 82 ve dipnot 34. 35. Landwehr, a.g.e., 88 dipnot 418.

30





• aş, kollar, sol yandaki Herme'nin başı, plinthin ön bölümü, sağ • ayağın burnu ve sol ayak altındaki urnenin bir kısmı eksiktir. Sol bacağın yüzeyinden büyükçe bir parça kopmuştur. Diagonal bir çatlak sağ göğüsün altından başlayarak sol kalçaya uzanır.

34

Tanrıça vücudun yukarı kısmını açıkta bırakan, bacakların tamamını örten bir himation giymiştir. Himationun kalınca kuşak görünümlü kenar kıvrım rulosu, sağ yanda kasık hizasından solda bel hizasına doğru diagonal yükselir. Kalınca ve yumuşak kumaştan himationun yüzeyi bacakların hareketine tabi kalınarak zengin kıvrımlarla canlandırılmıştır. Arkada kenar kıvrım rulosunun altında sağdan sola doğru yükselen geniş ve derin kıvrımlar meydana getiren himation ağaç gövdesi şeklindeki desteği de kısmen içine alarak plinthe kadar uzanır. Vücut ağırlığını sağ bacak taşımaktadır. Bu yanda kalça konturu abartmalı bir şekilde dışarı taşan bir kavis meydana getirmektedir. Serbest bacak dizden bükük yukarı kaldırılmış ve yana açılmış olup yan yatmış bir urnenin üzerine basmaktadır. Ayakların yalnız ön kısımları açıkta kalmaktadır. Omuz durumuna ve kırık yüzeyine göre sağ kolun aşağı doğru uzandığı anlaşılıyor. Sağ yanda kenar kıvrım rulosu üzerindeki destek kalıntısı herhalde el ile ilgili olmalıdır. Solomuzun kalkık durumundan ve gövdenin bu yana yatık oluşundan figürün sağ kolunun aşağı kısmı ile şimdi mevcut olmayan hermenin başına yaslandığı anlaşılmaktadır. Herme ile figür arasında, himationun önden arkaya giden bölümü görünmektedir. Herme, kollukları, profilli kaidesi ve yukarı doğru genişleyen gövdesi ile itinalı bir şekilde işlenmiştir. Boynun yanından sarkan bandlardan başının çelenkle süslenmiş olduğu anlaşılıyor. Bandın şekline göre hermenin erkek başlı olması gerekmektedir. Ancak boynun kalan kısmında sakal izi yoktur. Bu hermeyi kopist ilavesi heykel desteği olarak göremeyiz. Çünkü ağaç gövdesi şeklindeki destek arkada hermeye bitişik olarak işlenmiştir. Herme burada heykelin kompozisyonuna aittir. Sanatkar kompozisyonun önemli bir öğesi olan hermenin görünümünü bozmaması için desteği adeta onun arkasına gizlemiştir. Delivortias', Perge heykelini, doğal büyüklükte Roma kopyaları ve çok sayıda Hellenistik dönemi mermer heykeleik ve terrakotta variantlarından tanıdığımız "Dayanan Aphrodite" tipine sokmaktadır. Heykelimiz ana hatları ile tipin özelliklerini kapsamakla beraber ayrıcalıklar da gösterir. Genellikle diğer figürler, sol ön kolları ile yüksek bir payeve', nadiren ağaç gövdesine" veya bir sütuna', Perge heykeli ise bir hermeye dayanır. Vücudun kalçadan aşağısını örten himationun serbest ka-



lan kısmı diğer örneklerde kolun aşağı kısmına dolandıktan sonra payenin üzerine dökülür. Perge heykelinde herme tamamen açıkta kalmaktadır. Himationun yukarı kıvrım rulosu da çeşitlilik gösterir. Bu hususta Perge heykeli, Torlonia örneği ile6 yakınlık göstermektedir. iki yapıtta da kenar kıvrım rulosu, kalın olup gerilmiş kıvrımlarla soldan sağa doğru yükselir. Milet Nvrnphesi', ise yatay bir kavis oluşturan ince kenar kıvrım rulosu ile ikisinden farklıdır. Heykelciklerde, Kyrerıe" ve Paris" örneklerinde olduğu gibi kenar kıvrım rulosu genellikle önce yatay bir kavis oluşturur, sonra sol yanda yukarıya doğru uzanır. Perge heykelinin başı, mevcut olmamakla beraber, boynun ve iki yandan uzanan saç buklelerinin durumuna göre, diğer örneklerde olduğu gibi sağa dönüktür. Diğer örneklerde saç buklelerine rastlanmaz.

36

Genellikle oynayan bacak üzerinde gerilen himation, uyluğun şeklini dışarı yansıtmaktadır. iki bacak arasında başlıyan kıvrımlar taşıyıcı bacağın üzerine diyagonal olarak yayılarak, yanda yumuşak bir "U" dönüşü yaparak ve arkada yön değiştirerek sola doğru yükselirler. Ancak Perge heykelinin, etek bölümünün kıvrım sistemi diğer örneklerden farklıdır. iki ayağın arasında himationun plinth üzerine yayılan kısmında Arles Aphroditesine" benzeyen kavisli kıvrımlar ayaklar üzerinde de devam etmektedir. Sol uyluğun yanından inen derin bir kıvrım diz hizasında bir kırılma yaparak aksi yöne döner. Örneklerin çoğunda rastlanan bu kıvrım, tipe özgü bir özellik olsa gerektir. Perge heykelinde ayak bilekleri üzerinden iç tarafa doğru karşılıklı uzanan kıvrımlar tipe giren diğer örneklerin hiç birinde yoktur. Bu değişikliği herhalde kopiste maletmek gerekir. Genellikle sol ayak yüksek yere basar. Perge heykelini yapan sanatkar figürü Nymphe olarak belirtmek amacıyla ayağının altına bir vazo koymuştur. Milet Nymphesi'nde figürün dayandığı payenin . üzerine böyle bir vazo ilave edilmiştir". Perge heykeli abartmalı ince uzun vücut oranları ile de diğer örneklerden farklıdır. M.Ö. 2. yüzyılın başına tarihlenen Kerç heykelciği" veya Geç Hellenistik döneme ait Kyrene örneği" ile karşılaştırdığımızda vücut oranları ve üslup farkları derhal göze çarpar. Tipe giren örneklerden Torlonia heykeli", Milet Nymphesi'S, Bergama Herrnaphroditesi" ve Perge torsosu dışında diğerleri küçük çaptadır. Torlonia heykeli, sol ayağının yüksek bir yere basmaması, başının sağa çevrilmemiş, vücudunun aynı tarafa eğilmemiş olmasıyla diğerlerinden farklıdır. Ancak yayında heykelin onarım gören kısımların, başının ve elma tutan elinin kendine ait olup olmadığı belirtilmediğinden, değişiklikte restoratörün payını saptamak olanaksızdır. Tipin önemli



özelliği figürün sol kolun aşağı kısmı ile payeye yaslanmasıdır. Torlonia heykeli dik pozisyonu ile payeye pek yaslanmamaktadır. Milet Nymphesi'nde de yaslanma az belirgindir. Bergama Herrnaphroditesi'nde ise Perge heykelinde olduğu gibi yaslanma kuvvetli bir şekilde belirtilmiştir. Çoğunlukla Hellenistik ve Geç Hellenistik döneme tarihlenen heykelcikler de aralarında ayrıcalıklar gösterirler. Bilindiği gibi Hellenistik dönemde heykeltraşlar Roma devri kopistleri gibi orijinale tam anlamı ile sadık kalmamışlardır. Kaldı ki küçültülerek yapılan kopyalarda çok daha serbest çalışmışlardır. Bu tür yapıtlardan yararlanarak orijinal hakkında kesin bir fikir edinmek ve eserin hangi tarihte yapıldığını saptamak zordur.

38

Tipe giren Priene Aphroditesi" buluntu yerine göre M.Ö. 200- 150 yılları arasına tarihlenmektedir. Bu heykelcik ile Bergama Hermaphroditesi arasındaki yakınlığa çok kez değinilrnistir", Bol, sonuncusunun üstün sanat kalitesine dayanılarak Bergama ekolünün son yarattığı şaheserıerden biri olarak nitelediği ve M.Ö. 130 yılından az öncesine tarihlediği bu heykelde tipin orijinalini görmekte aynı zamanda Priene Aphroditesi'ni bu eserin bir variantı olarak kabul etmektedir. Delivorrias aynı tipte terrakottaların M.Ö. 3. yüzyıla kadar indiğini ileri sürerek tarihlemeyi geç bulmaktadır. l.ippold" M.Ö. 200-150 yılları arasına tarihlediği yapıtta tüm ayrıntıları ile Bergama üslubunu yansıtan orijinal bir eser görmektedir". Lippold, heykeltraşın daha önceki örneklerden yararlanmış olmasını kabul etmekle beraber yapıtın bir kopya veya variant olmadığını vurgular. M.Ö. 2. yüzyılda Bergama Krallığının son zamanlarında Bergamalı heykeltraşların üslup ve tekniği kopya ve orijinal eserlerde aynıdır. Bergama Hermaphroditesi ana hatları ile "Dayanan Aphrodite" tipine girmekle beraber" bazı ayrıcalıklar gösterir. Figür paye yerine ağaç gövdesi desteği ne yaslanır. Sanatkar figürün Hermaphrodite'yi tasvir ettiğini göstermek amacıyla himationun kenar kıvrım rulosunu uzun gösterecek şekilde daha aşağıdan işlemiştir. Himationun ete ği diğerlerine nazaran kısa olup sağ bilek üzerinde ters dönmesi ve ayaklarda detaylı işlenmiş sandalların bulunması da bir ayrıcalıktır. Başı ile korunageImiş heykelde Praksiteles duruş motifi belirgindir. Kanımızca tipin ilk örneği Aphrodite heykeli olarak ilk kopyaların yapıldığı, dönemin sonlarında yaratılmıştır. Orijinalde Praksiteles'in üslubu özellikle sanatkarın ilk eserlerinden sayılan M.Ö. 370-360 yıllarına tarihlenen Arles Aphroditesi'nin" etkisi saptanmıştır. Bu görüşü Perge heykelinin önde plinth üzerine inen himationun etek kıvrımları da destekler. Perge heykeli, buluntu yerine ve üslubuna göre Hadrian dönemine tarihlenmektedir.



1. AM. ManseL, TAD, 6, 1956; AA 1956, 106 vd. Res.57. 2. A Delivorrias, LIMC II, 1 67, Nr. 570, Res.II, 2, 57, 570. 3. A Delivorrias, a.g.e., Nr. 569, 571-576-578; J. Marcede, Mus. Delos 231 dipnot 2; 460 dipnot 1; Lev. 44'te birçok örnekler birarada görülmektedir. 4. Delivorrias, a.g.e., 585. 5. Delivorrias, a.g.e., Nr. 581. 6. Reinach, II, 1,335,3; CL, Visconti, lmonumenii del Muuseo Torlonia (1885) Nr. 253 Lev.64. 7. Th. Wiegand, Milet I, 5, 60. 8. E. Paribeni, Catalogo delle sculture di Cirene 1959, Nr. 243, Lev. 125. 9. Delivorrias, a.g.e., Nr. 571. 10. Delivorrias, a.g.e., 63 vd. ve bibliyografya. Res.II, 1,51. lL. bk. dipnot 7.

12. G. Sakolov, Antique Art on the Northern Black Sea Coast (1979)81 Nr. 72. 13. bk. dipnot 8. 14. bk. dipnot 6. 15. bk. dipnot 7. 16. Mendel, Cat II, 368 vdd. Nr. 624, A v. P VII, I, 132 vd. Nr. 115 Taf X; Lippold, Handb. 359 dipnot 3 Lev.126,l. 17. Mendel, Cat. II, 100 vd. Nr. 359; Th. Wiegand- Schrader, Priene 370 vd. Res.466; Reinach, IV, 201, 4; Lippold, Handb. 287 dipnot 13; Delivorrias, a.g.e., Nr. 576. 18. Lippold, Kop. Umbl. 22; E. Paribeni, a.g.e., Nr. 243; L. Laurenzi, ASAtene 17/18, 1955/56, 73 Nr. 5; P.c. Bol, Die Skulpturen des Schiffundes von Antikythera, AM. Beih. 2 (1972) 100, 110; Linfert, Kunstzentren hellenistischer Zeit (1976) 20 dipn. 33. 19. Lippold, Handb. 359 dipnot 3, Lev.126,l. 20. Lippold, KopUmbl. 22 21. Bergama heykelini tipe giren herhangi biri ile, örneğin Geç Hellenistik döneme tarihlenen Kyrene heykelciği ile (bak. dipnot 8) karşılaştırdığımızda aralarındaki replik benzerliğinin en ufak kuşkuya yer vermeyecek kadar büyük olduğunu saptarız. 22. E. Paribeni, a.g.e., 95; L. Laurenzi, ASAtene Delivorrias, a.g.e., 63.

17/18, 1955/56 Nr. 5;



• Antalya Müzesi, Envanter No: 3062 • Kazı Envanter No: 1954/35 • Buluntu Yeri: 1954 yılında Hadrian Takının (01) kazısı sırasında "A" Pylonunun doğusunda

kuzey

ucunda bulunmuştur'.

• Malzeme: ince gözenekli beyaz mermerden yapılmıştır. • Ölçüler: Yük. 1.68 m, Gen. 0.63 m, Der. 0.45 m, çene-tepe.

0.25 m.



~~

orso kırık kırığa uyan üç parça (1. Vücudun yukarı kısmı, 2. belden aşağı kısmı, 3. diz hizasına ait küçük bir kısım) halin-

de ele geçmiştir.

Bir sene sonra bulunan baş, bir kaideye oturtula-

rak müzede teşhire konmuştur. kaldırıldığında

1980 yılında torso onarılarak ayağa

baş ile ilişkisi tarafımızdan

günkü durumuna

saptanarak

heykel bu-

getirilmiştir'.

Heykelin diz hizasından aşağı kısmı, sağ kolu ve sol eli eksiktir. Baş, burun dışında oldukça iyi durumdadır.

Yalnız dudaklarda,

çene ve

boyunda önemsiz zedelenmeler vardır. Diadem ve sur tacının üst kısmının ortasındaki

bir bölümü kırılmıştır. Kulakların

uzanan buklelerin serbest kısımları kopmuştur.

arkasından aşağı

Ense desteğinin ufak

bir kısmı da eksiktir. Gövdenin aşağı bölümüyle birleştiği yerde önde ve sol yanda parçalar arasında oldukça büyük aralıklar kalmıştır. Kıvrımlar üzerinde ufak tefek çentikler vardır. Arkada himationun dan aşağı sarkan kısmının üzerindeki izinden anlaşıldığına

omuz-

göre, ayrı

parçadan işlenerek eklenmiş yüzeysel parça eksiktir. Ayrıca sağ yan-

44

da yüzeyden büyük bir parça kopmuştur. Sol bacak taşıyıcı, sağ oynayan bacak hafif dizden bükük olarak geri çekilmiştir.

Sağ kolun kalan kısmından

doğru uzanmaktadır.

anlaşıldığına

göre aşağı

Sol kol, önce vücuda bitişik olarak aşağı, son-

ra dirsekten bükük olarak öne uzanmaktadır.

Figür, göğüslerin altın-

dan ensiz bir kemerle sıkıImış, ince ve bol kumaştan, omuzdan aşağı düğmeli yarım kollu bir khiton üzerine sağ kolu, sağ göğüsü ve sırtın sağ tarafını açıkta bırakan bir himation giymiştir. Sağ kalçadan vücuda dolanan himationun

üst kenar kıvrım rulosu önden ve arka-

dan bedeni diagonal keserek solomuza arkaya atılan himation

bölümü, zengin kıvrımlarla

kar. Sol kol himationun belirtilmiştir.

uzanır. Solomuz

üzerinden

aşağı doğru sar-

altında kalmakla beraber kıvrım sistemiyle

Bu yanda meydana gelen zengin kıvrımlar arasından

uzanan, şimdi mevcut olmayan el, herhalde, bir atribü tutmaktaydı. Himationun

kolun aşağı kısmı ile bel hizasında vücuda sıkıştırılmış

ufak bölümü bir kabarıklık

meydana getirmektedir.

uzanan dikey şelale kıvrımları zandırmaktadır.

heykelin

görünümüne

Buradan aşağı zenginlik

ka-

Figürün hem önünde hem de arkasında himationun

tüm yüzeyi zengin kıvrım sistemi ile canlandırılmıştır. rik baş diadern ve sur tacı ile süslüdür. gen şekilde çerçeveleyen

Hafif sağa çev-

Ortadan ayrık saçlar alnı üç-

ince sık dalgalarla

iki yandan arkaya ta-



ranmış ve bir topuz halinde toplanmıştır. Kulakların önünde birer küçük bukle bulunmaktadır. Kaşlar ince hilal şeklinde, hafif inik üst gözkapakları bakışlara süzgün bir anlam kazandırır. Küçük, güzel şekillendirilmiş ağız ve çene yüze sevimli bir görünüm sağlar. Heykelin korunageImiş durumu tipini ve kimliğini saptamaya yeterlidir. Brüksel Müzesinde bulunan çok iyi durumda korunageImiş, mermerden 2,225 m. yüksekliğindeki Tykhe HeykelP ile heykelimizi karşılaştıracak olursak aralarındaki büyük benzerlik derhal göze çarpmaktadır. Figürlerin duruş motifleri, başın pozisyonu, esas saçların ve kulaklar arkasından omuzlara uzanan buklelerin düzeni ve üslubu yüzün şekillendirilmesi, khiton ve himationun kıvrım sistemi ve üslubunun benzerliği iki yapıtın aynı orijinale dayandıklarında en ufak kuşkuya yer vermiyecek kadar büyüktür. Bu benzerliği figürlerin "S" şeklindeki ana eksenleri, solomuzun geri planda kalması ve sağın hafif öne çıkması ile bedende meydana gelen burkulma hareketi de vurgular. Perge heykelinin aşağı bölümü eksik olmasına rağ-

46

men Brüksel repliğinde olduğu gibi ince uzun vücut oranları sezilmektedir. Detayda göze çarpan bir fark, Perge heykelinde himationun üst kemer kıvrım rulosu sağ yanda daha aşağıya kaymış olduğundan, göğüs altından bağlanmış kuşak meydana çıkmıştır. Diğer fark, Brüksel repliğinde sur tacının ortasında minyatür orman manzarasının bulunmasıdır. Figürün sol elinde tuttuğu bereket boynuzunun Perge heykelinde de mevcut olduğu kolun pozisyonundan ve kolun yukarı kısmında kalmış izinden anlaşılmaktadır. Figürün sağ elinde tuttuğu atribü hakkında aynı tipe giren Side hevkelciği' bir fikir verir. Plinthin üzerinde sağ ayağın yanında bir küre üzerine dayalı gemi dümeninin bir kısmı kalmıştır. Figürün mevcut olmayan sağ eli ile dümenin sapını tuttuğu anlaşılmaktadır. iki destek dümen ve kolu figüre bağlanmaktadır. Brüksel repliğinde Plinth üzerindeki iz ve sağ yanda aynı hizada iki desteğin kalıntısının bulunmasına dayanarak figürün sağ eli ile küre üzerine dayalı gemi dümenini tuttuğunu gözümüzün önünde canlandırabiliriz. Perge heykelinde ancak üstteki desteği n kalıntısı görülür. Diğeri heykelin eksik kısmına rastlamaktadır. Replik benzerliklerine dayanarak Perge figürünün de aynı atribülere sahip olduğunu kabul edebiliriz. Aynı tipe Boston Müzesi'nde bulunan Pisidia Kremnası'ndan gitme



Tykhe hevkelciğini' Kremna'da

köylüler

de sokabiliriz. tarafından

Eser üslup ve işçilik bakamından yapılan

heykeller' ile büyük benzerlikler

kaçak kazılarda

taşımaktadır.

bulunan

Heykelciğin

duruş

motifi, vücudun "S" şeklinde ana ekseni, başın pozisyonu, saçların, diadem ve sur tacının biçimi, omuzdan düğmeli kısa kollu khiton ve himationun

kıvrım sistemi incelediğimiz

ği gösterir. 0,955 m. yüksekliğindeki ları ile gösterilmiştir. önemli

iki heykelle replik benzerli-

heykelcikte

Figürün sol elinde

kısmı korunmuştur.

kıvrımlar ana hat-

tuttuğu

Cornucopia'nın

Sağ ayağının yanındaki

kalıntısından

tanrıçanın sağ eli ile küre üzerine dayalı gemi dümeninin

sapını tut-

tuğu anlaşılmaktadır. Kremna'da 1970 yılında yaptığımız kurtarma kazısı sırasında bulunan

1,280 m. yüksekliğindeki

Burdur torsosu da aynı tipe girmekle bera-

ber bazı farklar gösterir.

Himation

khitonun

kıvrımları barok üsluptadır.

da belirttiğimiz

48

daha kısadır, altından görünen Daha önceki araştırmalarımız-

gibi tipin Hellenistik variantına dayanmaktadır?

Leptis Magna'da tiyatroda

bulunmuş

Ceres tapınağına

kolossal portre heykeli de aynı tiptedir", Traversari,

ait Livia'nın

figürü Vatikan

Koresi" tipi ile ilgili görür. Kanımızca heykel incelemekte olduğumuz Tykhe tipine girer. Başındaki sur tacı Tykhe gibi Livia'yı roniçesi olarak göstermektedir.

şehrin pat-

3,10 m. yüksekliğindeki

ge, Brüksel ve Kremna repliklerinin

heykel Per-

yanında hantal görünümlüdür.

Bununla beraber, duruş motifi, başın pozisyonu, saçların düzeni giysi kıvrım sistemi incelediğimiz

heykellerle

replik benzerliği gösterir.

Kulak arkasından omuzlara uzanan buklelerden uymadığı için vazgeçilmiştir. küre ile gemi dümeninden

Livia'nın portresine

Aynı nedenle Tykhe'nin Cornucopia ve oluşan atribülerinden

de vazgeçilmiştir.

Heykelimiz duruş motifi, vücut oranları ve giysi kıvrım sistemi açısından Vatikan Urania heykeli ile de benzerlik gösterir. aynı tipe giren Side Tykhe Fortuna heykelciği araştırmalarımızda

da değinmiştik".

Vatikan

üzerine yaptığımız Müzesi'ne

önce Fortuna olarak onarılmış olan heykel Velletri'de netti'de bulunuyordu.

Vatikan Müzesinde

Palazzo Gin-

tamamlamak

Papa

bulunan Tivoli'den

amacıyla ebadca uymamakla

beraber heykel, sol eline küre sağına kalem verilerek getirilmiştir.

girmeden

Heykel Prens Luigi Lancelotti tarafından

Vi. Pius'a hediye edilmiştir. gelme Mousa grubunu"

Bu ilişkiye

Urania haline

Bu arada heykele kendine ait olmayanantik

bir baş da



ilave edilmiştir. Orijinal atribülerini ve başını yitirmiş Vatikan Urania'sının gerçek identifikasyonu Visconti'den" bu yana arkeologları meşgul eden çözülmez bir sorun haline gelmiştir. Şimdiye kadar atribüleri ile korunageImiş diğer bir repliğine rastlanmadığı için heykelin kesin identifikasyonu sağlanamamıştır. Son zamanlarda motif ve üslup bakımından heykelin Floransa Koresi ile yakınlığı üzerinde durulmuştur".

Urania heykelini Brüksel heykeli ile karşılaştıracak

olursak aralarındaki motif ve üslup benzerliğinin daha büyük olduğu derhal göze çarpar. Khiton ve himationun kıvrım sistemi önemsiz farklarla büyük benzerlik gösterir. Khitonun plinth üzerine inen etek kıvrımları iki eserde sağdan sola doğru izlendiğinde aralarında tam bir uyum görülür. Önce dikey, paralel ve ince kıvrımlarla plinth üzerine inen etek, sağ ayağın tarak kısmını ince kıvrımlar meydana getirerek ters "U" şeklinde sarar. iki ayak arasında himationun eteği ayaklara doğru uçları kıvrılan yelpaze kıvrımlar meydana getirir. Sol ayak üzerinde ise kıvrımlar ayağın hareketine uygun serbest şekil gösterir. Khitonun yukarıda himation dışında kalan kıvrımları ve

50

düğmeli yarım kolu da benzemektedir. Vatikan heykelinde göğüs altından bağlanan kuşak yalnız sağ tarafta biraz görünmektedir. Brüksel heykelinde ise kuşak görünmez ama mevcut olduğu khitonun taşan kısmı ile belirtilmiştir.

Himati-

onun sağ ayak bileğinden sol kalçaya doğru uzanan yay şeklindeki kıvrımları ile sağ serbest bacağın ve dizin hareketini belirterek aynı noktaya doğru uzanan kıvrımlar iki yapıtta da ana hatları ile benzemektedir. Urania heykelinde sol tarafta bel hizasında yatay uzanan kıvrım Perge ve Brüksel heykellerinde yoktur. Himationun sol kola dolandıktan sonra aşağı sarkan bölümünün şelale kıvrımları ise büyük benzerlik gösterir. Bazı ufak tefek farklara rağmen iki eser arasında saptadığımız benzerlikler aynı orijinale dayandıklarını kanıtlayacak durumdadır. Aynı tipe dayandıklarına göre, akla gelen ilk soru Urania'nın tadilattan önce orijinal atribülerinin Cornucopia ve küre üzerinde gemi dümeni olup olmadığıdır. Kanımıza göre sorunun cevabı olumludur. Şu halde Vatikan Urania heykeli aslında heykelimizin tipinde Tykhe'yi tasvir etmiş olmalıdır. Aradaki farklar Vatikan heykelinin Urania haline getirilmesi ile ilgilidir. iki heykel arasında göze çarpan en büyük



fark başların ayrı yöne çevrilmiş olmasıdır. Restoratör kendine ait olmayan bu antik başı oturtmak için figüre modern boyun ilave etmiştir. Olasılıkla figürün sol eline atribü olarak verdiği kürenin önemini belirtmek için başı o tarafa çevirmiştir. Tipin küçük çapta yapılmış taşra niteliği gösteren örneklerine birçok yerlerde rastlanır. Side'de bulunan hevkelclkler" tarafımızdan incelenmiş, ancak başları eksik ve genellikle taşra niteliği gösteren bu eserler kopya kritiği ve orijinal araştırmalarına yenilik getirmekten uzak olduklarından üzerlerinde fazla durulmamıştır. Yukarıda aynı tipe soktuğumuz eserlerden üçü doğal ölçülerden büyüktür. Livia'nın portre heykeli ile dördü başlarıyla korunageimiş olduğundan orijinal eser üzerine araştırmalarımızı derinleştirecek durumdayız. Vermeule, tipin M.Ö. 4. yüzyılda Hera ve Hygeia tasviri olarak yaratıldığı kanısındadır. Oysa tipin önemli repliklerini oluşturan Perge, Brüksel, Boston ve Leptis Magna'daki heykeller Tykhe'yi tasvir etmektedir. Ayrıca tipin pek çok küçük kopyaları da Tykhe'nin

52

atribüleriyle gösterilmiştir. Kanımızca tipin Tanrıça Tykhe için yaratılmış olduğunu kabul edebiliriz. Bilindiği gibi kader tanrıçası Tykhe'nin kültüne ve kült heykeline M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren rastlanır". Tanrıçanın zamanımıza kadar gelen Roma çağına ait heykel ve heykelcikleri bazı değişikliklere rağmen bize M.Ö. 4. yüzyıl eserlerini yansıtırlar. Yunan tanrıçasının atribüleri sur tacı, bereket boynuzu ve pateradır. Romalılar patera yerine tanrıçanın sağ eline küre ve gemi dümeninden oluşan yeni bir atribü vererek Roma tanrıçası Fortuna haline getirmişlerdir. Zamanımıza kadar korunagelen heykeltraşi yapıtlarında ve 3. yüzyıl Roma imparatorluk sikkeleri üzerinde Tykhe genellikle bu atribü ile gösterilmiştir. Sikke resimleri üzerinde tanrıça pek ender sağ elinde patera ile gösterilmiştir". Perge Tykhesi üzerine araştırmalarımız şimdiye kadar bilinmeyen yeni bir tipi ortaya koymuştur. Bu nedenle tipe heykelimizin ismini vermenin yerinde olduğu kanısındayım. Heykelin gerek başı gerekse vücudu, üslup bakımından orijinalinin M.Ö. 4. yüzyılda aranması gerektiğini vurgulamaktadır. Ortadan ayrılarak yanlardan arkaya taranmış saçların sık ve ince dalgalar meydana getirerek alnı üçgen çerçevelemesi ve arkada topuz halinde toplanması başı üslup bakımından Praksiteles'in ünlü eseri Knidos Aphroditesi'ne vaklastırmaktadır".


-----~-

-

iki yapıtın başlarını karşılaştırdığımızda

yalnız saçların düzenlenme-

si üslubu değil, yüzün şekillendirilmesi

de büyük benzerlik gösterir.

Hafif inik göz kapakları, bakışların süzgün anlamı, burnun alın çizgisini devam ettirmesi,

küçük ağızIa kalınca alt dudağın şekillendiril-

mesi ve yüz uzuvlarının oranları aynı kişinin el yazısı gibi benzerlik gösterir. Uzun bacaklı vücut oranları ve ahenkli kıvrılan "S" şeklindeki ana ekseni sanatkarın üslup niteliğine

uygundur.

ğüs altından ince kuşakla sıkılmasını Hellenistik

Khitonun gö-

dönem değişikliği-

ne mal edebiliriz. Öteden beri arkeologlar

kaynaklarda

sözedilen tanınmış bir heykel-

traşın bir eserini zamanımıza kadar gelmiş kopyalar arasından veya sikkeler üzerindeki

keşfetmeğe

çaba sarfederler.

Kay-

naklar genellikle eser hakkında detaylı bilgi vermediklerinden

bu tür

araştırmalarda

üslup,

kompozisyon

sanatkarın

üslup analizinde

belirtmiş bulunuyoruz. as'ın

daha önceden bilinen eserlerinin

ve teknik özelliklerinden

Perge heykelinin

53

resimlerden

ile sıkı bağlantılarını

göre Megara'da Tykhe tapınağı için

tanrıçanın kült heykelini yapmıştır.

leri orijinalin

Praksiteles

klasik metottur.

M.Ö. 4. yüzyılın bu ünlü heykeltraşı, Pausani-

(i 43, 5 ve 6) bildirdiğine

gi vermemekle

yararlanmak

Kaynak yapıt hakkında fazla bil-

beraber Perge ve Brüksel heykellerinin Praksiteles

kült heykeli olduğunu

tarafından

düşünebiliriz.

yaratılmış

temsil ettik-

Megara tapınağının


1. A.M. Mansel, AA (1956), 111 vd. 2. J. İnan, III. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1981,48. 3. Brüksel Musees Royeux d' art et d'histoire, Antikacı M. Yeganeh' den satın alınmış. M. Yeganeh, Griechische und Römische Kunst, Frankfurt/Main (1968), 3; C. Vermeule, Numismatic Art in America, 1971, 63-65 Res.73; C. Vermeule, Roman Art: Early Republic to Late Empire (1978) 121 vdd. Res. s.345; Nr. 126; s.196 Nr. 126. 4. J. İnan, Side Kat. Nr. 40. 5. M.B. Comstock-C.C. Vermeule, Sculpture in Stone, The Greek, Roman and Etruscan Collections of the Museum of Fine Arts Boston (1976), 123 Nr. 190. Bibliyografya da verilmiştir. 6. J. İnan, TAD 21,2 (1970),51 vdd. Lev.19-24. 7. J. İnan, TAD 21,2 (1970), 62 vdd. Lev.18,2. 8. H. Fuhrmann, AA 1941 717; H. Bartels, Studien zum Frauenpottriit der augustdischen Zeit. Fulvia, Octavia, Livia, Julia. (1963) 55; E.E. Schmidt, Romische Frauenstatuen (1967) 50; G. Caputo-G. Traversari, Le Sculture del Teatra di Leptis Magna (1970) 76 vdd. Nr. 58 Lev. 54,55.

54

9. Amelung, Vat. Cat. II, 605 Nr. 400, Lev.49; Rizzo, Prassitele, 100 vdd. 118, Lev.123; Lippold, Handb. 237,290; R. Kabus-Jahn, Studien zu Frauenfiguren des vierten Jahrhunderts v. Chr. 1963,2 vd.; Helbig4 I, 103 vd. Nr. 138 (v, Steuben); B. Neutsch, Studien Zur Vortanagraisch-attischen Karoplastik, JdI 17 Erg.-H, 1952, 38 vdd.; Picard, Manuel V I, 1954, 378 vdd.; R. Kabus-Iahn, Die Grimanische Frauengruppe in Venedig, AntPl. 11 71 vdd. 10. J. İnan, Roman Sculpture in Side, Ankara 1975, Kat.Nr. 40. 11. Lippold III. 1,30 Nr. 504 Lev.8 Fölzer, RM 25 (1910) 312; Lippold, Handb. 237 Not.6; Neutsch, a.g.e., 43 ve 45 Nr. 1 Lev.25, 2 Helbig4 I 51 Nr. 64 (v. Steuben). 12. E. Q. Visconti, Musee Pie-Clementin

(1818) 213 vdd. Lev.25.

13. R. Kabus-Jahn, Studien zu Frauenfiguren Chr. 1963,5 vd.

des vierten Jahrhunderts v.

14. J. İnan, Side Kat. Nr. 39-41. 15. Roscher, Ausführliches Lexikon der griechischen und römischen Mythologie, Cilt S, s. 1357 vdd. 16. Imhoof-Gardner, Lev. A14, s.7 vdd. 17. Ch. Blinkenberg, Knidia (1933); G.E. Rizzo, Prassitele (1932) 45 vdd. Lev.41-44; Lippold, Handb. 239; Th. Kraus, Die Aphrodite von Knidos Opus Nobile Heft 10 (1957) bibliyografya için bk. Vierneisel - Schlörb, 348. Karşılaştırma için özellikle: Rizzo, Lev. 78-79.


içiNDEKiLER

Sunu V

Nezih Başgelen

Anadolu Roma Heykeltraşlığı ve Jale İnan Prof. Dr. Ramazan Özgan

VI

Jale İnan ve Heykelleri... Prof. Dr. Eli! Tül Tulunay

VII

Athena Torsosu (Athena Parthenos)

1

Athena (Velletri Variantı)

17

Aphradite (Dayanan Aphrodite Tipi)

31

Tykhe

41



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.