Pirsultan Ingiltere - Sayi 3

Page 1

Tarihi mahkemeyi kazandık!

İAKM ve Cemevi eski başkanı Hüseyin Çiftçi ve grubu tarafından Hüseyin Çiftçi’nin tekrar başkan olabilmesi için açılan davayı İAKM ve Cemevi kazandı.

Tanıklar Maraş Katliamını anlatıyor... 32. Yılındaliamı at Maraş yKası’nı Dos ruz Açıyo an: Hazırlay in k s e K Ali

Sayfa 11

“Biz Türkiye’de hep saklanarak yaşamak zorunda kaldık!”

Cemevi yaşlılarıyla sohbetler Sayfa 27-28

Aleviler her yerde örgütleniyor! Dışarda yüzlerce kişi gözleri dönmüş bir şekilde saldırıyordu. Ellerinde satırlar, bıçaklar, silahlar, gazlı bezlerle sarılmış sopalar vardı.... Okul arkadaşım Şakir Ün’ün ailesinden kendisi dışında hiçkimse kalmadı. Hepsini öldürdüler....Ben henüz 12 yaşındaydım. Babamı, annemi, abimi gözlerimin önünde vahşice öldürdüler.... 21-22-23 Aralık tarihlerinde çok büyük katliamlar oldu. Tugaya çok sayıda kanlar içinde karınları delinmiş, gözleri oyulmuş olan yaralı ve ölü taşınıyordu.... Glasgow’dan sonra Coventry ve Güney Londra Alevi Kültür Merkezi ve Cemevleri de faaliyette. Nottingham’da açılacak bir diğer Alevi Kültür Merkezi için ilk toplantılar yapıldı. Brighton ve Bornemouth’da çalışmalar devam ediyor. Sayfa 38-39

Beşikteki çocuğun, yatağında yatan hastanın ve hatta hamile kadınların bile katledildiğini gördüm... Yaşlı, genç, özürlü, çoluk çocuk ayrımı yapmadan herkese saldırıyorlardı... Sayfa 4-5-6-7

32. YILINDA MARAŞ KATLİAMINI MARAŞ’TA ANACAĞIZ

sayfa 8



‘Çalışmadan geçinenler bizden değildir’ Hacı Bektaş Veli

İsrafil Erbil

Değerli Canlar

İ

AKM ve Cemevi olarak çok yoğun bir dönem yaşamamız nedeniyle kısa bir gecikmeyle de olsa, tekrar beraberiz. Üçüncü sayıda da göreceğiniz gibi pekçok faaliyet ve etkinliği yapabilme gayreti içindeyiz. Gecikmemizin nedenlerinden birisi bazı çalışmalarla ilgili olarak önümüze çıkartılmış engellerdir. Wood Green Cemevi binamızın inşaatı istediğimiz hızda gitmemektedir. Nedeni ise eski yönetimden dört kişinin tapulardaki imza yetkilerini kullanarak bankadan alınacak krediyi engellemesi ve bu konuda üyelerde yaşanan moral bozukluğunun bağış kampanyasının hızını da yavaşlatmasıdır. Kredi çabalarımız ve inşaatımız, önümüzdeki genel kurulda, bu kişilerden tapu üzerindeki yetkileri alındığı takdirde, hiçbir engel çıkmadan devam edecektir. Bina inşaatımız engellemelere rağmen duyarli işadamlarımızın yardımıyla sürdürülüyor. İnşaatta yapılan işlerin zarar görmemesi için, binanın çatısını kapatmak gerekiyordu ve bazı Alevi işadamları bu konuda bize yardımcı oldu. Çatı inşası halen devam etmektedir. Kuşkusuz yapılan tüm faaliyetler önemlidir ama İngiltere Alevileri olarak gurur duymamız gereken başka bir mücadele daha başlatmış bulunmaktayız. İAKM ve Cemevi öncülüğünde başlatılan ‘’Maraş katliamı Maraşta anılmalıdır’’ mücadelesine ABF (Alevi Birlikleri Federasyonu) ve AABK (Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu) gibi büyük Alevi örgütleri de destek veriyorlar. Geçtiğimiz ekim ayı başlarında Maraş Valiliği’ne ve T.C İçişleri Bakanlığı’na yaptığımız anma talebi, Bakanlıktan ve Valilikten gelen 25.10.2010 tarihli resmi yazıyla, yurt dışında faaliyet gösteren kurum olmamız sebebiyle olumsuz sonuçlandı. Ancak ABF Başkanı Ali Balkız bu gelişmeden sonra Ankara’ya ikinci başvuruyu yaptı. Bu arada İAKM ve Cemevi, ABF ve AABK olarak başvuru neticesi ne olursa olsun, 19 Aralık Pazar günü Maraş’ta olacağımız duyurusunu da yaptık. Amacımız kin, nefret yada düşmanlık beslemek değil, tam aksine katliamın 32 yıl geçse bile unutulmadığını ve asla unutulmayacağını hatırlatmaktır.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

Maraş halkına, 1978 Maraş katliamının nasıl bir vahşet olduğunu bildirmek ve bunun Maraşlılar için bir utanç olduğunu söylemektir. Bu utancın yeni nesillere mal edilmemesi için, Maraş’a bir katliam anıtı yapılması gerektiğini Maraş’ta dile getirmektir. Bu anma aynı zamanda devlet tarafindan mükafatlandırılan katillerden hesap sormak için gereklidir. Maraş’ta hayatını kaybeden büyük, küçük, kadın erkek tüm canlarımız hayatlarını kaybettikleri mekanlarda anılmalıdır ve buna hiçkimse engel olmamalıdır. Anma her yıl yenilenmeli; Alevi örgütleri, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum örgütleri ve köy dernekleri her yıl bu anmaya katılmalıdır. Bu katliamın hatırlanması aynı zamanda bazı Alevi kurumlarının hafızalarının yenilenmesine, tüm toplantı ve sempozyumlarına davet ettikleri kişi yada kurumlar konusunda daha seçici olmalarına da neden olacaktır. Ne devlet, ne de katliamda adı geçen hiçbir siyasi parti ya da kişi bu güne kadar bu konuyla ilgili bir açıklama yapıp gereken özrü dilememiştir. Bu makam ve kişiler gereken özrü ya da özeleştiriyi yapmamakla adeta başta Aleviler olmak üzere tüm insanlara hakaret etmektedirler. Her konuda devleti yerden yere vuran AKP, Maraş katliamı konusunda ses çıkarmamaktadır. Bu anma devleti, hükümeti, siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini sınava tabi tutacaktır. Bu anmadan sonra, basında ve kamuoyunda demokrasiden, insan haklarından, ya da hukuktan dem vuranların tavırları netleşecektir. İngiltere’de yaşayan Alevi ve Alevi dostlarını, kurumlarımıza sahip çıkmaya ve çocuklarını yapilan faaliyetlere mutlaka getirmeye davet ediyoruz. Alevice düşünen insanlarımız çoğaldıkça, katliamlar ve savaşlar olmayacak, ilim ve bilim hakim olacaktır diye düşünüyoruz. Son olarak, dergimizin 3. sayısının hazırlanmasında başta Özcan Yalçınkaya, İlknur Yılmaz olmak üzere gönüllü olarak yaptığı destekle bizi yalnız bırakmayan arkadaşımız Ali Keskin’e ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Hoşçakalın.

İÇİNDEKİLER Maraş Katliamı Dosyası 4-5-6-7 19 Aralık’ta Maraş’tayız 8 Kerbela’nın Aleviler İçin Önemi 9 İAKM ve Cemevi’nin Çalışmaları 10 - 26 ‘Biz Türkiye’de hep saklanarak yaşadık’ 27 - 28 Semah/ Ali Rıza Aydın 30 Katliamlar Tarihi İle Yüzleşmek / Fevzi Gümüş 33 Türkiye Ayrışıyor mu? /Abbas Tan 35 Aleviler Her Yerde Örgütleniyor 38 - 39 İngiltere’de Gelir Vergisi/Haydar Ulus 40 Dergimizde yer alan imzalı yazıların her türlü sorumluluğu yazarına aittir. Sahibi: İAKM ve Cemevi adına İsrafil Erbil Sorumlu YK Üyesi Özcan Yalçınkaya Genel Yayın Yönetmeni Haydar Yılmaz Yazı İşleri Müdürü İlknur Yılmaz Grafik Tasarım Halil Yaltırık Katkıda Bulunanlar Ali Rıza Aydın Suna Hurman Nadide Köroğlu Gülizar Yaldız Adres: 89 Ridley Road, London E8 2NH Tel: 020 7241 6285 - 020 7249 5752 Fax: 020 7241 3147 web: www.alevinet.org Email: iakmc@alevinet.org

Pir Sultan İngiltere 3


‘Asıl kör, nankördür.’ Hacı Bektaş Veli

Tanıklar Maraş Katliamını anlatıyor Dışarda yüzlerce kişi gözleri dönmüş şekilde saldırıyordu. Ellerinde satırlar, bıçaklar, sopalar, silahlar vardı.... Beşikteki bebekleri bile öldürdüklerine tanık oldum....

Hazırlayan: Ali Keskin

lahlı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Üç gün süren saldırılar sonucunda; resmi olmayan beyanlara göre 500’e yakın olan ölü sayısı, resmi verilere göre ise 105 kişi olup, 176 kişi yaralanmış. Ayrıca, 210 ev ve 100’e yakın işyeri tahrip edildi. DİSK, TÖB-DER, Pol-DER, CHP, TİKP, Tekstil Sendikası ve Sağlık Müdürlüğü binaları yakılıp yakıldı.

O

kul arkadaşım Şakir Ün’ün ailesinden kendisi dışında hiçkimse kalmadı. Hepsini öldürdüler....Ben henüz 12 yaşındaydım. Babamı, annemi, abimi gözlerimin önünde vahşice öldürdüler....21-22-23 Aralık tarihlerinde çok büyük katliamlar oldu. Tugaya çok sayıda kanlar içinde karınları delinmiş, gözleri oyulmuş olan yaralı ve ölü taşınıyordu.... Hamile kadınların bile bıçaklandığını gördüm... Yaşlı, genç, özürlü, çoluk çocuk ayrımı yapmadan herkese saldırıyorlardı... Bu anlatılan olaylar ne Hitler’in Almanyası’nda, ne Mussolini’nin İtalyası’nda ne de Pinoche’nin Şili’sinde yaşanmadı. Türkiye’nin Kahraman Maraş ilinde yaşandı. Tarih ise Aralık 1978. Maraş Katliamı sonrası birçok Alevi kenti terketti. Bunların bir kısmı Adana, Gaziantep gibi çevre illere veya İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlere yerleşirken, büyük bir bölümü de Avrupa’ya göç etti. Olaylardan sonra dünyanın her yerine yayılmış Maraşlılar arasında katliamdan sağ kurtulanlar, katliam günlerinde neler olup bittiğinin ayrıntılarını hiçbir zaman unutmadılar. Türkiye topraklarında, doğdukları, büyüdükleri coğrafyada yaşadıkları bu acıyı bütün sıcaklığıyla her zaman yüreklerinde taşıdılar. Gördükleri hafızalarına kazındı. Yaşadıkları olaylar büyük travmalara neden oldu. Maraşlılar, en yoğun olarak yaşadıkları ülkelerden biri olarak bilinen İngiltere’de de bu acıyı unutmadılar özellikle son iki yılda düzenledikleri konferanslarla andılar. Bu katliamı gerçekleştirenleri lanetlediler. Ancak bu katliamın mağduru olan Maraşlılar (Birçoğu yaşanan acılardan dolayı, Maraşlılık kimliğini redderek, kendilerini Pazarcıklı, Elbistanlı, Afşinli Göksunlu.. diye tanıtır) hiç bir zaman bu acıyı kin ve nefret konusu haline getirmeyip, tüm acılara, tüm ayrımcılığa ve yaşadıkları büyük haksızlığa rağmen başka halklara düşman olmadılar. İstedikleri tek şey, Türkiye toprakları üzerinde yaşanmış olan bu büyük vahşeti, bu acı olayları gündeme getirip, devlet yetkililerinden bu ve benzeri katliamların tekrar yaşanmaması için önlem almasını sağlamak. Maraş katliamı mağdurları, o günkü olayları

4 Pir Sultan İngiltere

gerçekleştirenlerin, derin devletin adını, gücünü kullanarak hareket edip ülkeyi kana boğduğunu söylüyorlar ve aradan geçen 32 yıla karşın olaylarla ilgili gizli devlet belgelerinin açıklanmasını talep ediyorlar. Maraş katlimı mağdurları, Maraş’ta bir katliam anıtı dikilerek, katliamda hayatını kaybedenlerin isimlerinin o anıta yazılmasını ve ölümsüzleşmesini talep ediyorlar... Türkiye tarihinin en acı sayfalarından biridir Maraş Katliamı. 19 Aralık’ta başlayıp, 24 Aralık 1978’e kadar sürdü. 12 Eylül Askeri Darbesi’ni hazırlayan olaylardan biri olarak da kabul ediliyor. Katliamda Aleviler ve sol görüşlü kişiler hedef olarak seçildi. Bölgedeki güvenlik güçlerinin önlemekte yetersiz kaldığı, dönemin İçişleri Bakanı’nın da istifa ettiren ve günlerce süren saldırıların ortaya çıkışı nasıl oldu? Aleviler ve solcular hedef 19 Aralık’ta kentteki sinemalardan birine patlayıcı madde atıldı. Eylemin solcular tarafından yapıldığı dedikodusunun yayılması üzerine MHP’lilerin ağırlıkta olduğu sağcı bir grup CHP il merkezine, PTT ve Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-Der) binalarına saldırdı. 21 Aralık tarihinde iki sol görüşlü öğretmen faşistlerin si-

Yargılananlar milletvekili oldu Maraş Katliamı’ndan sonra dönemin sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürmüş, çoğunluğu sağ ve aşırı sağ görüşlü olarak nitelenen 804 kişi hakkında dava açılmış, yapılan mahkemeler neticesinde sanıklardan 29 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1 ile 24 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmıştır. Daha sonra sıkıyönetim mahkemesinin kararı Yargıtay tarafından bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda idam cezaları uygulanmamıştır. Ceza alanların cezaları 1991 yılında çıkarılan yasa nedeniyle, ertelenerek serbest bırakıldılar. Böylece kanlı olaylarla dolu Maraş dosyası sessizce kapanmış oldu. Davada yargılananlardan bazıları ise daha sonra milletvekili olarak TBMM’ne girdiler. Olaylarda MİT parmağı Bülent Ecevit’in üzerine “Çok ciddi bir kaynaktan verilmiştir” notunu düşerek kasasına sakladığı 1 Ocak 1979 tarihli belgede şu bilgilerin yer aldığı belirtiliyor: “CHP iktidarı devraldıktan sonra vuku bulan büyük olayların (Malatya, Sivas, Kahramanmaraş) çıkacağına dair bir-iki ay evvelinden haber verilmediğinden yüzlerce vatandaşımızın can ve mal kaybına sebebiyet vermişlerdir. Önceden haber vermek bir tarafa olayın yaratılmasında en etkin rol oynamışlardır. Nitekim Kahramanmaraş olayı MİT’ten (...), (...), (...), (...)’in (isimler gazeteci Can Dündar ve Rıdvan Akar tarafından gizlendi) müşterek planlamaları ile çıkarılmıştır. Türkeş oraya ...’in tavassutuyla ....’u tayin ettirerek Güney Bölgesi’ni ele geçirmiş ve Maraş olayını rahatlıkla tertip ettirmiştir. MİT olayın içinde olmasaydı Maraş‘tan her türlü istihbaratı aylar evvel alır ve olayın zuhur etmesine meydan vermezdi. MİT, CHP zamanında büyük olayları yapan ve yaptıran MHP’lilere ait bilgileri saklamış, sıkıyönetim mahkemelerine sadece sola ait raporların verilmesi hususunda Türkeş, MİT’teki elemanlarına talimat vermiştir.” Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


“Allah bana haber verse/Yezid’de suç yoktur dese

Görgü Tanıkları Anlatıyor.... Şıho Sığırtmaç (Yurtsever Gençlik Derneği Üyesi) araş’taki gelişmeler öncesi kentte aktif siyaset içinde bulunan ve Yurtsever Gençlik Derneği üyesi olan bir gençti Şıho Sığırtmaç. 1965’ten itibaren Maraş’ta yaşamaya başlayan ve olayların yaşandığı tarihte henüz 22 yaşında bir genç olan Şığırtmaç kentteki gelişmeleri yakın bir şekilde izleyenlerdendi. Şıho Sığırtmaç, katliam gerçekleşmeden önceki koşulları ve o dönemde yaşadıklarını şöyle anlatıyor .

M

ediyordu. Maraş’ın rengi değişiyordu. 78’de 7 bin kişiyle cenaze kaldırılıyordu. Fabrikalarda devrimci mevziler kazanılıyordu. Devlet bunun önüne geçmek için Maraş katliamını hazırladı, tezgahladı ve paravan olarakta ülkücü gençlik derneklerini, sağcıları kullandı...”

“Maraş’taki olaylardan önce yaşanan gelişmeleri iyi değerlendirmek gerekiyor. O dönemde seçimlerde sosyal demokratlar kentte 7 milletvelinden çoğunluğunu çıkarabiliyordu. Sunni kesimde de büyük bir devrimcileşme ve solculaşma başlamıştı. Fabrika grevlerinde, işgallerde Sunni işçiler Alevilerle birlikte hareket ediyordu. Mesela 77 yılında yaşanan arsa işgallerinde binlerce kişi “Alevi sunni birleştik, arsalara yerleştik” şeklinde sloganlar atıyordu. O dönemde siyasi anlamda hem ülkede hem de bölgede ciddi gelişmeler vardı. Bu gelişmeler hem devleti hem de Maraş’ın yerlisini tedirgin

“Kamuoyunda bilinmeyen ve hiçbir zaman açıklanmayan bazı olaylar yaşandı. Mesela 78 baharında, tarihini tam hatırlayamıyorum, Yaprak Kırtasiye denen ve sağcılara ait olan bir kitapevine iki ortaokul öğrencisi bomba atarken suç üstü yakalandı. Toplum polisine teslim edilen bu öğrencilerin sabaha kadar yapılan sorgulamalarında bombaları kimden aldıklarına ulaşıldı. Sonuçta çoğunluğu MHP’li olan 23 kişi, silahlar ve çok sayıda patlayıcı maddeyle birlikte yakalandı. Yakalanlardan biri MHP milletvekilinin oğluydu. Sorguya katılan bir polisin bana anlattığı büyük bir planın parçası olarak

önce, Yaprak Kırtasiye’si bombalanacak. Daha sonra MİSK. Üçüncüsü olarak, Ülkü Ocakları ve son olarak da Ulucami... Yakın aralıklarla bunun gerçekleştiğini düşünün. Kim yapmış olacaktı....Devrimciler, Aleviler, solcular. Amaç provakasyon yaratmak. Polisin tutumuyla planın ilk bölümü suya düştü ve daha sonra yeni planı uygulamaya soktular. Ayrıca Maraş kitleleri birbirine düşman yapmak için müsait bir alandı. Tarihte Ermeni katliamının en yoğun yaşandığı bir alan Maraş. 40 bin Ermeni nüfus varmış orada. Çocukken anlatıyorlardı bize. Bir adam gösteriyorlardı mesela, ‘bu 100 tane Ermeni öldürdü’ diyorlardı. Arkadaşlarım anlatıyordu. Dedelerinin nasıl Ermenileri katledip çuvallara koyduklarını anlatıyorlardı. Son katliamda da öyle. Kamyonlarla geliyorlar. Evleri yakarken, diğerleri buzdolaplarını, eşyaları götürüyorlardı. Maraş’ta geçmişte Ermeni halkına yapılan, Alevilere yapıldı. Malları mülkleri ellerinden alındı. Daha sonra da Maraş’ta Aleviler kenti terketti ve kentin dokusu da değişti. Bugün kentte Alevi yok denecek kadar az...”

Hasan Topaloğlu (Emekli Öğretmen) 20 Aralık’ta akşam saatlerinde Alevilerin yaşadığı Yörükselim Mahallesi’nde bir kıraathaneye bomba atılır ve bir kişi ölür. Bir sonraki akşam ise Maraş Meslek Lisesi sol görüşlü öğretmenlerinden Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu okuldan evlerine giderken silahlı saldırıya uğrarlar. TÖB-DER üyesi öğretmenlerin ölüm haberi çevreye erken yayılır. İki öğretmenin vurulduğunu duyan halk, o dönemde Maraş’ta etkili olan demokrat, ilerici ve devrimcilerle birlikte devlet hastanesinin önünde toplanır. Öğretmenlerin cenazesine katılmak üzere Maraş’a gidenler arasında Hasan Topaloğlu’da vardı. “Ben olayların olduğu dönemde Maraş’ın bir köyünde öğretmendim. Aynı zamanda TÖBDER üyesiydim. Vurulan öğretmenler benim arkadaşlarımdı. 2 öğretmeni de tanırdım. Benim çalıştığım köy büyüktü. Bu nedenle cenazeye katılmak üzere 22 Aralık sabahı köyden 2 otobüs dolusu insanla hareket ettik. Cenazeleri almak üzere Maraş Devlet Hastanesi önünde binlerce insanla birlikte beklemeye koyulduk. Öğretmen arkadaşlarımız kitlesel bir şekilde uğurlanacaktı. Herkesin ağzında faşist cinayeti lanetleyen sloganlar vardı. Cenazelerin Ulucami’de kaldırılacağını söylediler. Ancak nedense cenazeler tüm işlemler bitmiş olmasına rağmen bir türlü verilmiyordu. Bu durumdan şüphelendik. Sonradan bunun nedeni üzerinde çok düşündük. Tek bir nedeni olabilirdi. Maraş’ın köylerinde çok sayıda insan otobüslerle merkeze gelmişti ve bu otobüslerin büyük bir çoğunluğu da öğlen saatlerinde geri köylere dönüyordu. Fakat o gün nedense bu otobüsler kalkmadı ve orda kaldı. Gerici kitlenin büyümesine neden olmak için bir yöntem seçmişlerdi. Daha sonra cenazeler alındı ve cenaze kortejle birlikte, bir manga (20 kişi) asker ve Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

az bir polis eşliğinde, Ulucamii’ye doğru ilerlemeye başladı. Kortejde ortalama 3-4 bin kişi vardı. Günlerden Cumaydı ve cami önünde büyük bir kalabalık vardı. Biz ilk etapta o kitlenin de cenazeye katılmak üzere caminin önünde beklediğini düşündük. Camiye yaklaştığımızda askeri komutanlardan biri bize gelerek elindeki megafonla, “caminin önünde bekleyen kitle size saldıracak. Onları engellemeye çalışıyoruz. Sabırlı olun” diye bağırdı. Biraz sonra dedikleri gibi oldu ve camii önünde bekleyen kitle, “vurun komunistlere, vurun Alevilere” diye sloganlar atarak bize saldırıya geçti. Biz böyle bir saldırı beklemiyorduk ve hazırlıksızdık. Herkes sağa sola kaçmaya başladı. Onlar ise önceden planlı bir şekilde gelmiş ve ellerinde silahlar vardı. Saldırı sırasında çok sayıda arkadaşımız yaralandı ve katledildi. O sırada çevredeki evlerden, dükkanlardan ellerine ne geçirirlerse bulup bize saldıranlar da oldu. Ben en arkada kalanlardandım. İki şansım vardı. Ya kalacak ve linç olacaktım. Yada hareket eden araçlardan birinin kenarına atlayarak kaçmaya çalışacaktım. Son anda araçlardan birinin kenarındaki yedek tekerleğe sarılarak arabayla sürüklenmeye başladım... ‘ Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Kaçmayı başaranlar daha sonra bir Alevi mahallesi olan, Yörükselim Mahallesi’ne gittik. Arkadaşlarımızla birlikte o gece orada misafir olduk... Ertesi sabah mahallenin faşistler tarafından sarıldığı duyumunu aldık. Dışarı çıktığımızda gerçekten de aralarında kar maskeli silahlı saldırganların olduğu kalabalık bir grubun mahalleyi ablukaya aldığı ve saldırıya geçtiğini gördük. Mahalle halkıyla birlikte mahalleyi savunmaya geçtik. Öğlen saatlerinde Maraş üzerinde uçan askeri jetlerden ‘sokağa çıkma yasağı uygulamasıyla’ ilgili bildiriler atıldı. Birkaç saat içinde de askeri birlik mahalleye girdi ve komutan elindeki megafonla, “Mahallenin güvenliğini biz sağla-

yacağız. Sizi biz koruyacağız. İsteyen bizimle birlikte askeri tugaya gelerek orada kalabilir” dedi. Tugaya gittiğimizde ilk etapta çok fazla yaralı yoktu. Fakat daha sonra zaman ilerledikçe, diğer mahallelerde yakılan, vurulan, yaralanan insanlar gelmeye başladı . Tugay orda mağdur olan insanları kurtarmak amacıyla toplama kampı gibi çalışıyordu. Orada katliamın boyutlarının ne kadar büyük olduğuna da tanık olduk. Tugaya sürekli —olarak kanlar içinde, yaralı ve ölüler taşınıyordu. Özellikle 23 ve 24 Aralık tarihlerinde Maraş’ta çok büyük katliamlar yaşandı. Bazı hamile kadınların kanlar içinde çocuklarını düşürdüklerine tanık oldum. Orada yaşananları anlatmaya yetecek kelimeleri bulmakta zorluk çekiyorum. 25Aralık günü olayın yatıştığını söylediler. Sonra askeri takviye güçlerin korumasında, gidecek bölgelerimize ayırıp, bizi dağıttılar. Yaşananlar tam bir vahşetti....Yıllar sonra Maraş’a gittiğimde çok az sayıda Alevi kalmıştı.” “Olaya sebeb olan nedenleri düşünürsek olayın bence iki boyutu vardı. Birincisi siyasi boyut. İkinci ekonomik boyut. Siyasi boyut, Maraş’taki yerli halkın ellerindeki siyasi gücü zaman zaman kaybetmesiydi. Maraş o dönemde 5 milletvekili çıkarıyordu ve 4’ünü Alevi kökenliler genelde CHP’ye oy vererek onlar çıkarıyordu. Birini de sağ kesim çıkarıyordu. Ekonomik boyutu da. Kırsal kesimde kapalı durumda yaşayan Alevi toplumu artık okur yazar olmuşlardı ve yavaş yavaş Maraş’ın merkezine taşınmaya başlamışlardı. Köyler verimli. Sulak. Bu nedenle köylüler, ekonomik bakımdan daha zengindi. Bunlar kent merkezine yerleşip kendi işyerlerini açtıkları zaman, gelen köylüler de bunlardan alışveriş yapıyorlardı. Ortaya bir Alevi sermayesi çıkmaya başlamıştı. Gerici Maraş halkı da bu ‘Alevi kesimi nasıl olsa da burdan dışarı çıkarsak” diye düşünmeye başlamıştı. Olayları tezgahlayanlar bu çelişkiyi iyi kullandılar...”

Pir Sultan İngiltere 5


“Ben böyle istedim dese/Ona lahnet ona lahnet” Feyzullah Çınar.

Hayri Ergönül (Olaylarda yakınlarını kaybetti) 22 Aralık günü Serintepe Mahallesi’nden dumanlar yükseliyordu. Burası bir Alevi mahallesiydi. Kar maskeli militanların öncülüğünde yüzlerce faşist mahalleyi ablukaya almış, sloganlar eşliğinde evlere saldırıyorlardı. Evlerin önceden işaretlendiği biliniyordu. Bazı evlerde üç hilal ve kırmızı çarpı işaretleri vardı. 12 yaşındaki Hayri Ergönül o gün ailesi ve misafirleriyle birlikte o işaretli evlerin birindeydi... “Evlerin kapılarını zorluyorlardı. Bir yandan da içeriye tabancalar, tüfeklerle ateş ediyorlardı. Evleri gaz şişeleriyle ateşe veriyorlardı. Dışarı çıkanlara da “ Komünist kaçıyor vurun kahpeye” diye bağırıyorlardı. Evimize saldıranlar, annem Güley’i (43), babam İmam’ı (43), ağabeyim Hüseyin’i (18) ve o sırada evimizde misafir olan öğretmen Mahmut Ünal’ı öldürdüler. Ben tesadüfen kaçmayı başardım.

Kalabalığın arasına kaçarak amcamlara doğru yola koyuldum. Yolda çok sayıda ceset gördüm. Cesetlerin birçoğu işkence görmüştü ve tanınmaz haldeydi. Yakılarak öldürülenler vardı...” “...Birçok aile tümden yok olmuştu. Okul arkadaşım Şakir Ün’ün ailesi de bunlardan biriydi. Bu aileden kendisi dışında hiçkimse kalmadı. Hepsini öldürdüler...Bu katliamı gerçekleştirenlerden nefret ediyorum. İnsanlıktan nasibini almamışlar. Ayrıca devlete hala bu katliamın üzerinden 32 yıl geçmiş olmasına rağmen katilleri cezalandırmadığı ve biz mağdurlardan özür dilemediği için kırgınım, kızgınım...”

"...Aralık başından itibaren, şehirde yüzlerce Mili Piyango bileti satıcısı görülmeye başlandı. Her köşe başında üç beş kişi vardı hepside yabancı idi. Daha önceki yıllarda böylesi görülmemişti. Bunların bilet satmaktan ziyade başka şeylerle meşgul oldukları, herkes tarafından biliniyordu. Şehirde sokak sokak dolaşıyorlardı. Hepside 18–25 yaşlarında ve doğu şiveli… Hemen hepsinin ayağında bağsız lastik ayakkabılar…Birbirini tanımaları bakımından, bu ayakkabıların şifre olarak kullanıldıkları kuvvetle muhtemeldir...”

Ali Okur (Katliamdan ailesiyle son anda kurtuldu) erintepee Mahallesi’nde 22 Aralık günü katliam bütün hızıyla devam ederken, saldırganlar bu kez Alevilere ait tüm evleri ateşe vermeye başladı. Bu evlerin birinde Ali Okur, hamile esi ve ailesi korku içinde ölüm ve yaşam arasındaki ince beklemekteydi. Yaşadıkları olayı hala unutamayan ve o gün tanık olduğu vahşet yüzünden kabuslar görmeye devam ettiğini söyleyen Ali Okur şunları anlattı.

S

paletlerinin altında kaldı ve yaralandı. Biz zaten tutunacak dal arıyoruz ve Alevi olmaktan başka da suçumuz yoktu. Askeri bölgeye ayrılmış geniş bir alan vardı ve orada binlerce insan vardı. Her kes bazı yakınlarını kaybetmişti ve onları arıyorlardı.

“Olaylar sırasında bizim de evimiz yakıldı. Daha önce yaşanan bir takım olaylardan sonra bizim mahallede Sünni kesimlerce bir yürüyüş yapıldı. Bizim evler işaretlenmişti ancak biz bunun nedenini o güne kadar anlayamamıştık. Aniden evimizin önünde yürüyüş görünce ne yapacağımızı bilemedik. Çok sayıda insan ellerinde satırlar, sopalar, baltalar, silahlar ve ellerine ne geçerse alıp gelmişlerdi. Bizim evimiz Serintepe Mahallesi’ndeydi ve bu insanlar gidip mahallenin üst tarafını ele geçirdiler. Sonra belirledikleri evleri yakarak, yıkarak aşağı doğru indiler. Biz 15 kişi olarak amcamın evindeydik. Bir ara amcamın oğlu Zeynel dışarı çıktı ve durumu kontrol etti. Ttüm evlerin yakıldığını söyleyerek evi terk etmemizi istedi. Biz arka kapıdan evi terk ettik ve 2 dakika sonra evimiz yakıldı. Arkamızdan ateş açtılar ve biz başka bir Alevi arkadaşın evine sığındık. Büyük bir evdi ve çok kişi oraya sığınmıştı.

Bir vatandaş görevli subaya güvenlikte olmadıklarını söyledi, görevli subayda bizleri kurtarmak için değil, yakmak için topladığını söyledi. Sonra bizi askerler için yapılmış koğuşlara aldılar. Bu sırada dışarıdan neden Alevilerin koruma altına alındığına dair anonslar yapıyor ve tehditler yapılıyordu.

Bu evde yarım saat kadar kaldık ve ev yoğun ateş altındaydı. Sonra bir askeri tank geldi. Birkaç asker vardı ve bizi kutardılar. Tankın kenarından yürüyerek askeri merkeze gittik. Bu panik esnasında bir vatandaşın ayağı tank

6 Pir Sultan İngiltere

Koğuşlara alındıktan sonra iki çocuğum ve eşimin yanımda olmadığını fark ettim. Onlar başka koğuşlara alınmışlardı. Onları buldum ve kaldığım koğuşa getirdim. Bir saat sonra eşim doğum sancıları geldiğini söyledi. Durumu askeri yetkililere bildirdim ve anons yaparak doğumdan anlayan üç bayan getirdiler. Birkaç saat sonra bebeğimiz doğdu ve savaş ortasında doğduğu için adını Savaş koyduk. Yetkili subay askerler korumasında hastaneye gitmemizi istedi. Çatışmalar devam ediyordu ve biz bu koşullarda hastaneye kadar yürüyerek gidecektik. Ben yeni doğan bebeği askeriyenin çöp bidonlarının içine bıraktım. Ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemiyordum. Olayların ortasında biz kendimizi bile koruyamıyorduk, onu nasıl koruyacaktık. Eşim buna müsaade etmedi ve birlikte hastaneye gittik...” Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


‘Boşa dövüşmeyin bizim yiğitler/Sizi vurduranlar vurulmuyor ki.

Rıza Aydın (Alevi Bektaşi Federasyonu Y.K. Üyesi)

R

ıza Aydın olaylar sırasında Adana Cezaevi’ndeydi ve Maraş Katliamı sanıklarıyla aynı cezaevinde yattı. Maraş davasıyla ilgili araştırmaları da bulunan Aydın, cezaevi sürecinde de yargılanma sürecine ve olayların hukuki boyutuna bizzat tanıklık yaptı. “Adana Cezaevi’ndeyken tanıkların birçoğuyla aynı hücrede yattık ve sürekli konuşuyorduk. Yargılanma sırasında savunmalarını hazırlarken süreci birlikte yaşadık. Maraş katliamını inceleyen herkesin ayan beyan göreceği gibi, bu katliamda hem planlı bir provokasyon örgütlenmesi vardır, hem de buna halkın bir katılımı vardır. Acı olanda budur; yanı bu provokasyonun başarıya ulaşarak bir halk hareketine dönüşmüş olmasıdır. Bunları ayrı ayrı incelemeliyiz. Burada katliamın gelişimin anlatımına geçmeden önce, gözden kaçmasın, unutulmasın diye, Sünni halkın bu katliama katılışına dikkat çekmek istiyorum. Bu katliam, adeta bir halk hareketi şekline dönüşerek yapılıyor; buna kadınlar katılıyor, komşuları saldırganların önüne geçip Alevi komşularının evlerini gösteriyorlar. Kızılbaş’ın evini yakan saldırganlara kadınlar, gaz doldurup bidonlar vererek yardım ediyorlar...” “Savcılık çok ayrıntılı bir iddianame hazırlamış, olayları mahalle, mahalle anlatmış. İddianame okununca bunlar ayan beyan görünüyor. Hele bunlardan bazıları var ki, okuyanın kanını donduruyor, içini yakıyor: Saldırganların önüne geçip kiracısı olan Kızılbaş’ı gösteren bir kişi (Bekir Topal) “ Kızılbaşın pis kanını evime akıtmayın, dışarı akıtalım” diye Alevi kiracısını evinden dışarı çıkarttırıp, dışarı da öldürtüyor . 80 yaşında, bir gözü görmeyen bir kadının, diğer gözünü tornavidayla oyarak, öldürdükten sonra, yaşlı kadını “baş aşağı hale çukuruna atıp, sonra üzerine bir de at arabası deviriyorlar”. Başı ezilip, cinsel organı kesilen… inanlar var. “Önce, aralık ayının başlarında, Alevilerin evleri yeniden numaralandırılıyor; bunun nedenini soranlara, postacılar adresleri kolay bulsun diye deniyor. Buda, Alevilerin çok önceden fişlenmiş olduğunu gösteriyor. Böylesi bir fişlemenin, devletin istihbarat örgütlerinden

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

başka bir yerde olması mümkün değildir.” “16 Aralık’ta “Güneş Ne Zaman Doğacak” adlı film Çiçek sinemasın da oynatımlıya başlanıyor. Kahramanmaraş katliamının baş piyonu, Ökkeş Kenger’in “Kahramanmaraş Olaylarının perde arkası” adlı kitabında bunu şöyle anlatıyor; “16 Aralık 1978 günü Ülkücü Gençlik Derneği’ne Orhun Film Şirketinden” olduklarını söyleyen iki genç geldi ve “Güneş Ne Zaman Doğacak” filminin Kahramanmaraş’ta gösterilmesi için geldiklerini söylediler. Bizi de ziyaret için gelmişler. Tanıştık, sohbet ettik. Yetkili arkadaşlarla görüşüldü”. 19 Aralık’ta “Güneş Ne Zaman Doğacak” filminin gösteriliği Çiçek sınamasına Okkeş Kenger’in görevlendirdiği kişiler ses bombası atıyorlar. 21 Aralık Perşembe günü iki solcu öğretmen öldürülüyor. Cenazeleri Cuma günü kaldırılsın diye bugün öldürülüyorlar. 22 Aralık Cuma günü hastane doktorunun otopsiyi bilerek geciktirmesi sonucu, cenazelerin camiye getirileceği zaman, Cuma namazına denk getiriliyor.” Cuma namazı için camiye toplanan kalabalığın içinden bir kişi, önce bir Türkiye bayrağı çıkarıp, istiklal marşı okutuyor, sonra ant içirterek tekbir getiriyorlar; böylece galeyana gelen Cuma namazından çıkan topluluk cenaze kortejine saldırarak olaylar başlatılıyor. 22 Aralık’ta böyle başlayan saldırılar bütün Maraş sathına yayılarak 25 Aralık akşamına kadar sürüyor. Dikkat edilirse, bütün Alevi katliamları Cuma Namazından çıkan halkın galeyana getirilmesiyle başlıyor. Bir bayrak çıkarılıyor, istiklal marşı söylenip ant içiriliyor. Bu motifler, 2 Temmuz Sivas katliamında da var. Saldırı böyle başlatılıyor. Saldırganlara görünürde ülkücüler, elinde üç hilalli MHP bayrakları olan kişiler öncülük ediyorlar. Bu böyle oluyor, yada böyle görünüyor ama o zaman Maraş’ta böyle bir ülkücü örgütlülüğü olmasa bile, bunu yapanların, bunu planlayanların 6–7 Eylül olaylarında olduğu gibi kendileri de

buna öncülük edecek duruma sahipler. Görünürdeki bu ülkücüleri de bunlar harekete geçirip yönlendiriyorlar. Mahkemenin gerekçeli kararında söylenen, şöyle bir ayrıntı göze çarpıyor. “Aralık başından itibaren, şehirde yüzlerce Mili Piyango bileti satıcısı görülmeye başlandı. Her köşe başında üç beş kişi vardı hepside yabancı idi. Daha önceki yıllarda böylesi görülmemişti. Bunların bilet satmaktan ziyade başka şeylerle meşgul oldukları, herkes tarafından biliniyordu. Şehirde sokak sokak dolaşıyorlardı. Hepside 18–25 yaşlarında ve doğu şiveli… Hemen hepsinin ayağında bağsız lastik ayakkabılar…Birbirini tanımaları bakımından, bu ayakkabıların şifre olarak kullanıldıkları kuvvetle muhtemeldir.” “işi, asıl sevk ve idare enen” bu kişilerinin bazılarının yüzleri de maskeli, “oyun var oyun içinde”. Alevilerin çoğunlukta olduğu Karamaraş semtinde yakalanan Arif Tuğrul adlı bir şahısta ise parala olduğu sanılan şöyle bir yazı çıkmış: “ Parola ay, işareti yıldız.” Bütün bunlar, bu katliamın, devletin bu konularda uzmanlaşmış gizli güçlerince, bütün ince ayrıntılarına varıncaya kadar planlanarak yapıldığının birer göstergesidir. Bence Maraş katliamının devletin gizli güçlerince yapıldığının bir başka görüntüsü de, Maraş katliamının yaşandığı bu ülkede, her gün ülkücülerin adam öldürdükleri bir dönemde, ünlü devlet adamımız Süleyman Demirel’in söylediği sözdür. Demirel böyle bir zamanda “ Bana sağcılarda adam öldürüyor dedirtemezsiniz” diyor. İnsana garip gelen bu sözüyle Demirel şunu kastetmiş olabilir mi: Suç devletin yapma dediğini yapmaktır, yap dediğini yapmak değil. Bir adamı öldürmek, asmak halkın nezdinde her zaman suçtur ama cellat boynuna ip geçirip astığı kişiyi öldürmekle devlet nezdinde suçlanamaz; o bir devlet görevini ifa etmiştir. Örneğin, Atatürk’ün doğduğu evi bombalatmak halkın nezdinde suçtur ama 1955 yılında 6-7 Eylül olaylarının kıvılcımını ateşlemek için, Atatürk’ün evini bombalattıran zat, Türkiye’de yargılanmamış, hatta yargılanmak bir yana dursun, devlet kademelerinde yükseltilerek vali bile yapılmıştır. Demirel’in bu sözleri, bu gerçekliği ifade ediyor olabilir mi? Birde böyle düşünmek gerekmez mi?”

Pir Sultan İngiltere 7


Kimbilir nerde hangi koltukta/Kömürde tarlada yorulmuyorki’ Aşık Mahzuni Şerif

32 yıl sonra Maraş’tayız İngiltere Alevi Kültür Merkezi, Maraş katliamının 32. yıldönümünde anma törenlerini Maraş’ta yapmak için Kahraman Maraş Valiliği’ne başvuruda bulunarak önemli bir olaya öncülük etti. 19 ile 24 Aralık 2010 Pazar ve Cuma günleri arasında, Maraş Valiliği önünde 32 yıl aradan sonra ilk defa, çocuk, büyük, kadın/erkek, yaşlı/genç ayırt edilmeden katledilen canlarımızın yanında olacağız. 32 yıl aradan sonra ilk kez katledildikleri yerde onlara ölümleriyle insanlığa ders verdiklerini ve karanlığa ışık tuttuklarını haykıracağız… İngiltere Alevi Kültür Merkezi, Maraş katliamının 32. yıldönümünde anma törenlerini Maraş’ta yapmak için Kahraman Maraş Valiliği’ne başvuruda bulunarak önemli bir olaya öncülük etti. İAKM ve Cemevi tarafından yapılan başvurunun reddedilmesi ve bu talebin yurt içinde bir kurum tarafında yapılması üzerine değerlendirileceği yanıtının gelmesi üzerine bu kez Türkiye’de faaliyet yürüten Alevi Bektaşi Federasyonu İçişleri Bakanlığı’na yeni bir başvuru yaptı. ABF Başkanı Ali Balkız ‘Maraş katliamının yıldönümünde Maraş’ta olacağız” dedi. Dergi yayına hazırlanırken başvurularla ilgili herhangi bir somut yanıt gelmedi. Ancak İAKM başta olmak üzere birçok Alevi örgütü bu yıl anmaların Maraş’ta yapılması konusunda kararlı tutumlarını sürdürüyor. İAKM ve Cemevi’nin konuyla ilgili açıklaması ise şöyle: “1978 Aralık ayının son günlerinde Maraş’ta Alevilere karşı bir katliam yapıldı. Bu katliam insanlık tarihinde kara bir lekedir.Maraş katliamı Cumhuriyet dönemine ait, Alevilere yapılan ne ilk ne de son katliamdır. Maraştan önce ve sonraki tarihlerde, Koçgiri, Dersim, Çorum, Sivas ve Gazi/1 Mayıs mahallesi gibi büyük katliamlardan başka, onlarca olaylar ve ölümlerde olmuştur. Türkiye’de Alevi olmak tek başına suç unsuru teşkil etmektedir. Devletin istediği türden bir Alevi değilseniz eğer, Alevi hassasiyetinizle bazı devlet kademelerinde bile, yer almanız mümkün değildir. Aleviler herzaman öldürülmek suretiyle değil, çoğu zaman, aşağılanarak, horlanarak, hakaretlere maruz kalarak da yok sayıldılar. Bu yaşananlar karşısında çözüm arayan çoğu Aleviler, çareyi Aleviliğini inkarda değil ülkesini terk etmekte buldular” “Maraş’ı Unutmadık! Unutturmayacağız!” “Maraş katliamı nedeniyle vatanlarını, yurtlarını terk etmek zorunda bıraktırılmış olan Maraşlı Alevilerin bir kısmıda 1980 li yılların başlarından itibaren İngilterenin başkenti Londraya yerleşmek zorunda kalmıştır. Bugün başta Maraşlı Aleviler olmak üzere İngilterede yaşayan Aleviler, üyesi oldukları, İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevinin, diğer müsahip Alevi kurumlarıyla

8 Pir Sultan İngiltere

ABF Başkanı Ali Balkız, “Maraş katliamının yıldönümünde Maraş’ta olacağız” dedi.

İAKM ve Cemevi Başkanı İsrafil Erbil, “Anma toplantısıyla ilgili Maraş valiliğine resmi bir başvuru yaptık. Ancak başvurumuz reddedildi. Biz herşeye rağmen 19 Aralıkta Maraş’ta olacağız” dedi.

birlikte, katliamın yapıldığı şehirde bir anma etkinliği düzenlenmesini talep ettiler. İAKM ve Cemevi olarak anma toplantısıyla ilgili Maraş valiliğine resmi bir başvuru yaptık. Maraş Valiliği tarafından bize bu konuyla, Maraş emniyet müdürlüğünün ilgileneceği bildirildi. Emniyet Müdürlüğü bu konuyu Dernekler Daire başkanlığına havale etti. İl Dernekler Daire başkanlığı ise Ankaraya, içişleri Bakanlığı Dernekler daire başkanlığına gönderdi. İki ay zaman alan bu diplomasi trafiğinden sonra, bize verilen cevap ‘’yurt dışı merkezli bir vakıf olmanız sebebiyle bu başvuru uzadı, başvuruyu yurt içinde bir dernek yapsın’’ şeklinde oldu. Bunun ardından Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, Ankara’ya gereken başvuruyu yaptı.

ediyoruz. İnsani ve demokratik taleplerimizin modern Dünyada birçok örneği mevcuttur. Bu talepler, devlet ve hükümet için bir sınavdır ve bu taleplere verilen cevaplar Devletin Alevilerle ilgili tutumunu da gözler önüne sereceği bir fotoğraftır. 19 Aralık 2010 Pazar günü, Müftülük Meydanı’nda 32 yıl aradan sonra ilk defa, çocuk, büyük, kadın/erkek, yaşlı/genç ayırt edilmeden katledilen canlarımızın yanında olacağız. 32 yıl aradan sonra ilk kez katledildikleri yerde onlara ölümleriyle insanlığa ders verdiklerini ve karanlığa ışık tuttuklarını haykıracağız.’

Taleplerimiz “Aleviler 21.yüzyılda insanların kültürü, inancı yada etnik kimliğinden ötürü katliama uğramamasını, kendi yaşadıklarını başkalarınında yaşamamasını, katliam suçlularının hesap vermesini ve bunun için gerekenin yapılmasını istiyorlar. Geçmişten kopuk bir bugün ve bugünden bağımsız bir gelecek olamaz. Yaşananların bir daha tekrar etmeyeceği bir gelecek için İAKM ve Cemevi olarak, Maraş katliamının her yıl Maraşta anılmasını, Maraşa bir katliam anıtı yapılmasını ve bu anıtın üzerine katliamda ölümü tespit edilen tüm canlarımızın isimlerinin yazılmasını, Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi olarak Alevilerden özür dilemesini ve devletin, bugüne kadar mükafatlandırdığı katilleri cezalandırmasını, talep

Aynı Senaryo Aynı İsimler Maraş Katliamı Alevilere ve devrimcilere yönelik, 1978 yılında 19-25 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Resmi rakamlara göre 111 kişinin öldüğü katliam davasının 1 numaralı sanığı olan, olayların tetikleyicisi Ökkeş Kenger şimdiki soyadı ile Şendiller’dir. Mahkeme kayıtlarından, dönemin İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı’nın hazırlattığı özel raporda, ‘sinemaya bombanın ülkücülerce provokasyon amacıyla atıldığı’ kayıtlıdır. Raporda, bu vahşetin planlayıcılarının “26 seyyar piyango bayisi görünümünde şehre geldikleri saptanmıştır” denmiştir. Ünal Osmanağaoğlu, Haluk Kırcı, Mustafa Özmen, Bünyamin Adanalı, Ahmet Ercüment Gedikli gibi isimlerin, katliamın yaşandığı günlerde Maraş’ta oldukları belirtilmiştir. 16 Mart katliamından Gazi’ye, aynı isimlerin izini sürmek mümkündür. Ve Maraş’tan sonra Çorum, Sivas, Gazi katliamları gelmiştir.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


‘Mürşitlik, alıcılık değil vericiliktir’ Hacı Bektaş Veli

Kerbela ne anlama geliyor? “Kerbela olayı aradan asırlar da geçse unutulmayacak kadar derin, anlamlı, öğreticidir. Kerbela, iyi ile kötünün, zalim ile mazlumun, lanetli ile kutsalın, karanlık ile aydınlığın hesaplaşmasıdır...”

K

erbela günümüzde Irak sınırları içinde yer alan bir bölgenin adıdır. Kerbela’yı önemli kılan; Hz. Muhammed’in torunu, Hz. Ali’nin oğlu, üçüncü İmam Hüseyin’in 680’de Emevi halifesi Muaviye oğlu Yezid’in askerleri tarafından Kerbela’da şehit edilmesidir. Bu insanlık dışı katliam tarihe “Kerbela Olayı” olarak geçmiştir. Kerbela Olayının Aleviler için önemi nedir ve Kerbela Olayı nasıl gelişti? Kerbela olayı aradan asırlar da geçse unutulmayacak kadar derin, anlamlı, öğreticidir. Kerbela, iyi ile kötünün, zalim ile mazlumun, lanetli ile kutsalın, karanlık ile aydınlığın hesaplaşmasıdır. İmam Hüseyin burada kutsallığı, mazlumu, aydınlığı temsil etmektedir. Kerbela Olayı’nın kökeni Hz. Peygamberin veda hacı’na ve yazılmayan vasiyetine kadar gider. Bilindiği gibi Hz. Muhammed peygamberliğini açıkladıktan sonra İslamiyet hızla gelişti. Bu gelişme Mekkeli müşrikleri telaşlandırdı. Onlar Hz. Muhammed’e olmadık engeller çıkardılar. Hz. Muhammed bütün bu engelleri aştı. Hz. Muhammed bütün bu müşriklerin, putperestlerin çıkardığı sorunlar ve engellerle mücadelede en büyük yardımı Hz. Ali’den görüyordu. Hz. Ali Peygamberin yanında eğitim almış, İslamiyet’i ilk kabul etmiş ve ayni zamanda Peygamberin kızı Hz. Fatma ile evlenerek Peygamberin soyunun sürdürücüsü olmuştu. Hz. Ali Kuran’da geçen ve onlarca hadiste geçen Ehlibeyt’tendir. Ehlibeyt Hz. Muhammed’in ailesi demektir. Ehlibeyt Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den oluşmaktadır. “Hz. Muhammed çok açık bir şekilde kendisinden sonra Müslümanların önderinin (Halifesinin) Hz. Ali olması gerektiğini beyan etmiştir.” Hz. Muhammed’in Medine’ye hicretinden sonra İslam dini gelişmeye devam etti. O kadar gelişti ki, Mekkeli putperestler bile Müslüman oldular. İşte bu putperestlerin içinde Mekke’nin en zengin kişilerinden biri olan Ebu Süfyan da vardı. Ebu Süfyan ve benzerleri İslam’a Peygambere inandıkları için Müslüman olmadılar. Onlar gelişen İs-

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

lamiyet’in maddi değerlerine sahip olmak için Müslüman oluyorlardı. Hz. Muhammed bütün bunları görüyor ve ona göre de önlem alıyordu. Hz. Muhammed çok açık bir şekilde kendisinden sonra Müslümanların önderinin (Halifesinin) Hz. Ali olması gerektiğini beyan etmiştir. Ama bütün bunlar hiçe sayıldı. Hz. Muhammed’in vefatından sonra bu eskinin putperest, müşrik bezirganları bir ara geçiş dönemi hazırladılar. Bu dönemde sırasıyla Ebubekir, Ömer ve Osman halife oldular. Daha sonraki dönemde ise Hz. Ali halife oldu. Hz. Ali’nin halifeliği daha baştan engellenmiş ve onun aşağılanması, yiğitliğinin, fedakârlığının basitleştirilmesi sağlanmıştı. Hz. Ali bütün bu oyunlara karşı doğru bildiği Hak yolundan şaşmamış, dünya malına, paraya pula tamah göstermemişti. Hz. Ali kendisine yapılan onca haksızlığa karşın sabır göstermiş, İslam toplumunun içine nifak sokulmasın diye, kan dökülmesin diye insanları doğruluğa davetini sürdürmüştür. Ama ne yazık ki, Hz. Ali’nin bütün bu çabalarına karşın dünya malına tamah gösterenler, gözünü iktidar hırsı bürümüş olanlar bunu anlamıyordu. Nitekim Ebu Süfyan oğlu Muaviye yaptığı bin bir dalavere ve haksızlıkla kendisini halife ilân ediyordu. İslamiyet’i bir iktidar aracı olarak görüyordu. Muaviye Hilafeti de babadan oğula geçecek bir kurum olarak şekillendiriyordu. Muaviye dönemindeki Emevi saltanatı salt Hilafet için değil, aynı zamanda kendi iktidarlarına hizmet edecek bütün din dışı gelenekleri, töreleri, adetleri din adına kurallaştırıyor, kurumlaştırıyordu. “Yezid kendi iktidarı için İmam Hüseyin’i tehlikeli görüyordu. Çünkü İmam Hüseyin Ehlibeyttendir....” Hz. Ali ve Ehlibeyt var gücüyle bütün olumsuzlukları gidermeye çalışıyor, insanları gerçeğe davete devam ediyorlardı. Ama Muaviye acımasızdı. Hz. Ali şehit ediliyor, ardından ikinci imam Hasan zehirlettirilerek şehit ediliyordu. Bu arada Muaviye ölüyor, yerine oğlu Yezid geçiyordu. Yezid kendi iktidarı için İmam Hüseyin’i tehlikeli görüyordu. Çünkü İmam Hüseyin Ehlibeyttendir. Yani Hz. Peygamberin torunu, Hz. Ali’nin oğluydu. O, doğruluğun, hakkın, adaletin, gerçeklerin yılmaz savunucusuydu.

Bu arada Emevi saraylarında din dışı ne varsa din adına meşru gösteriliyordu. Halk isyan ediyor ama Emevilerin kurduğu askeri teşkilat halka göz açtırmıyordu. İşte Küfe halkı da baskılardan bıkmıştı. Küfeliler her gün İmam Hüseyin’e davet üstüne davet gönderip, kendisini halife olarak kabul ettiklerini belirtiyorlardı. İmam Hüseyin engin öngörüsüyle Küfelilerin ihanet edebileceklerini biliyor buna karşın kendi sorunluluğunun gereğini yerine getireceğini söylüyordu. Ve İmam Hüseyin yakın aile çevresi ile Küfe’ye varmak için yola çıkıyordu. Emevi saltanatının sürdürücüsü lanetli Yezid bu durumu haber alıyor ve önüne engeller çıkarıyor, onu öldürmek için planlar kuruyordu. Yezid ve taraftarları Küfelilerden Hz. Hüseyin taraftarlarını baskı altına aldılar. Bazılarını ise rüşvetle ve çeşitli vaatlerle İmam Hüseyin’den bağlılıklarını vazgeçirdiler. İmam Hüseyin’in ailesi yaklaşık 70 kişiden oluşuyordu. Buna karşın Yezid’in ordusu ise binlerce kişiden. Yezid’in komutanları, İmam Hüseyin’e Yezid’e biat etmesini ve böylelikle onu bırakacaklarını söylediler. İmam Hüseyin asla zalime biat etmeyeceğini, boyun eğmeyeceğini ve gerekirse bunun için şehit olacağını defalarca tekrarladı. İmam Hüseyin dediği gibi yaptı ve Yezid’e biat etmeyerek, onurlu bir şekilde direnerek şehit düştü. “Aleviler sadece yas tutarak İmam Hüseyin’i anmazlar. Aynı zamanda ondan her defasından bir şeyler öğrenirler...” Kerbela Olayı İslam’da safları netleştirmiştir. Zalime asla biat edilmeyeceğini göstermiştir. Alevilik inancında Kerbela Olayı büyük bir öneme haizdir. Aleviler dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, adları ne olursa olsunlar, Hz. Hüseyin’e bağlıdırlar. Onun için oruç tutarlar, yas tutarlar. Onun çektiği acıları bir nebze de olsa hissetmek için çile çekerler. Aleviler sadece yas tutarak İmam Hüseyin’i anmazlar. Aynı zamanda ondan her defasından bir şeyler öğrenirler. Dünya döndükçe, insanlar varoldukça Kerbela unutulmayacak. Kaynak: Bydigi Forum http://www.bydigi.net/alevilik/45715-kerbela-olayinin-aleviler-icin-onemi-nedir-vekerbela-olayi-nasil-gelisti.html#post389655

Pir Sultan İngiltere 9


‘Yorulan yorulsun ben yorulmazam/Derviş makamından ben ayrılmazam....

‹AKM ve CEMEV‹’N‹N ÇALIŞMALARI.... İnegöl ve Dörtyol’da Kürtlere yönelik meydana gelen saldırıları kınadık

İAKM ve Cemevi’ni ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosu Ahmet Demirok, başkan İsrafil Erbil’den Cemevi’nin çalışmaları hakkında bilgi aldı.

Başkonsolos Ahmet Demirok İAKM ve Cemevi’ni ziyaret etti

T

emmuz ayı içerisinde İAKM ve Cemevi’ni ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti Baskonsolosu Ahmet Demirok, Başkan İsrafil Erbil ve yönetim kurulu üyelerin-

den yapılan faaliyetler hakkında bilgi aldı. Konsolos Demirok’un ziyareti esnasında Türkiye’de yaşanan gelişmeler ve İngiltere’de yaşayan Alevilerin açılıma bakış açısı da konuşuldu.

Ken Livingston için düzenlenen destek toplantısına katıldık

K

urdish For Labour’un Ken Livingstone için düzenlediği destek toplantısına katılan İAKM ve Cemevi yöneticileri toplantı esnasında Livingstone ile sohbet etme fırsatını da yakaladılar. Livingston’a Cemevi’nin çalışmaları hakkında bilgi veren Başkan İsrafil Erbil, İngiltere’de yaşayan Alevilerin yaşadığı güçlükleri de aktardı. Toplantıda yeni hükümet tarafından yapılan kesintiler ve yaşanacak sonuçları üzerinde duruldu. 7 Eylül tarihinde yapılan toplantıya Haringey ve Hackney belediye meclis üyelerinin yanısıra çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Toplantıda İAKM ve Cemevi’ni başkan İsrafil Erbil ile birlikte Genel Sekreter Suna Hurman, Yönetim Kurulu üyesi Kaya Demirçivi ve üyeler Haydar Ulus ile Savaş Hurman temsil ettiler.

10 Pir Sultan İngiltere

İnegöl ve Dörtyol’da meydana gelen saldırılarda Kürtlere ait çok sayıda ev ve işyeri zarar gördü.

A

ğustos ayı içerisinde bir basın açıklaması yapan İAKM ve Cemevi, İnegöl ve Dörtyol’da Kürtlere yapılan saldırıları kınadı. Türkiye’de yaşayan tüm halkları kardeşlik, barış, dostluk, hoşgörü ve insan merkezli duyarlılığa çağıran basın açıklamasında, “Türkiye’de son günlerde yaşanılan olayların nedeni ne olursa olsun, etnik ya da başka bir nedenle insanları gruplaştırarak birbirlerine saldırtmak ve bundan çıkar sağlamak isteyen kesimlerin devlet dahil faşist zihniyetli ve insan sevgisinden uzak olduklarını düşünüyoruz. Bu tür çatışmalarda toplumsal olarak nasıl bir zarar görüldüğünü, Kerbela’dan bu yana Kahramanmaraş’ta, Çorum’da ve Sivas’ta da çok net olarak biz Aleviler gördük ve yaşadık. Bunun sonucunda katiller dahil kazanan tarafın olmadığına şahitiz. İAKM ve Cemevi olarak İnegöl ve Dörtyol olaylarının Türkiye’de yaşayan tüm kesimlere zarar verdiğini ve asla tekrarlanmaması gerektiğini savunuyoruz “ görüşlerine yer verildi.

12 Eylül’ü kınadık

Ken Livingstone önümüzdeki dönem yeniden Londra Belediye Başkanı adayı oldu.

12 Eylül 1980’de gerçekleştirilen askeri darbe ve ardından yaşananlar diğer dört sivil toplum örgütü ile birlikte, Kürt Toplum Merkezi’nde düzenlenen bir panelle kınandı. ’30. Yılında Nedenleri ve Sonuçlarıyla 12 Eylül Askeri Faşist Cuntası ‘ adı altında Kürt Toplum Merkezi , Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi, Fed-Bir, Gikder ve İAKM ve Cemevi tarafından ortaklaşa düzenlenen panelde, ‘12 Eylül ve Kürtler’, ‘12 Eylül ve Cezaevleri-Kadınlar’, ‘12 Eylül Genel Hukuku ve Göçmenler’ ve ‘12 Eylül ve Sendikalar – Kültür Sanat’ başlıklı sunumlar yer aldı. Panelde İAKM ve Cemevi başkan İsrafil Erbil, yaptığı sunumla ’12 Eylül ve Aleviler’ konusunu değerlendirdi.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


Dünya kadısından ben sorulmazam/Kalsın benim davam divana kalsın’ Pir Sultan Abdal

16 Eylül tarihinde Royal Court Of Justice’de görülen davada, hakim Justice Proudman, yönetimlerin ancak yapılacak seçimlerle ve üyelerin oylarıyla belirlenip değişebileceğine hükmetti.

Tarihi mahkemeyi kazandık!

İ

AKM ve Cemevi eski başkanı Hüseyin Çiftçi ve grubu tarafından Hüseyin Çiftçi’nin tekrar başkan olabilmesi için açılan davayı İAKM ve Cemevi kazandı. 16 Eylül tarihinde Royal Court Of Justice’de görülen davada, hakim Justice Proudman, yönetimlerin ancak yapılacak seçimlerle ve üyelerin oylarıyla belirlenip değişebileceğine hükmederek, hiç bir kimse ya da grubun mahkeme kararıyla yönetime getirilemeyeceğine karar verdi. İAKM ve Cemevi’nin dava nedeniyle yapılamayan genel kongresinin önünü de açan mahkeme, ayrıca dava masraflarının Hüseyin Çiftçi tarafından ödenmesine hükmetti. Sözkonusu mahkeme 16 Nisan tarihinde düzenlenmesi planlanmış genel kurul öncesinde, yapılacak genel kurulun yasadışı olduğu gerekçesiyle Hüseyin Çiftçi ve grubu tarafından başlatılmış ve görülen davada genel kurulun yapılmasına çekince konmuştu. Daha sonra yeni yönetimle ilgili “Pir Sultancı” oldukları gibi pek çok suçlamayı da içeren 1650 sayfalık bir iddianame ile yeni bir dava açan Hüseyin Çiftçi ve grubu, mahkeme yoluyla yeniden yönetime gelme talebinde bulunmuşlardı. Aylardır devam eden ve Cemevi’nde bazı faaliyetlerin aksamasına da neden olan dava için son karar 16 Eylül tarihinde yapılan duruşmada verildi.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

“Mahkeme Alevi toplumuna uyan bir gerekçeyle tartışmalara son koydu” Kararın ardından bir açıklama yapan İAKM ve Cemevi başkanı İsrafil Erbil, demokrasiye gönüllü Alevilerin mahkemelerle atanacak kurullar tarafından yönetilmeyi kabul edeceğini düşünmenin bile yanlış olduğunu belirterek, ‘Mahkeme, Alevi toplumuna çok uyan bir gerekçeyle seçimle işbaşına gelmiş yönetimi haklı görerek süregelen tartışmalara son noktayı koymuştur’ dedi. Öte yandan Londra Pir Sultan Abdal dergisine sözkonusu genel kongrenin bir an önce yapılabilmesi için gerekli girişimlerde bulunulduğunu açıklayan Erbil, ‘Birinci mahkemede konulmuş olan çekince yasal olarak henüz kalkmadı. Ancak son mahkeme bu konuda yapacağımız yasal başvurunun önünü açarak gereken ilk adımları atmamızı sağladı. Genel kongremizin bir an önce gerçekleşmesi için gereken bütün başvuruları yaptık ve kararı bekliyoruz. Genel kongremizin bir an önce yapılması, daha sağlıklı çalışılabilmesi, insanlara yeni bir heyecan gelmesi, kafalardaki belirsizliklerin giderilmesi ve yöneticilerin gereksiz yere enerji harcalamalarının önlenmesi açısından çok önemlidir. Varolan koşullarda avukat, dava, mahkeme gibi işlerle uğraşmak zorunda kalmaktan dolayı çok büyük enerji harcanılıyor, yapmayı planladığımız ev, işyeri,

dernek ziyaretleri gibi çok önemli faaliyetlere gereken vakti ayıramıyorduk. Yapılacak genel kurul bütün bunlara yeni bir ivme kazandıracak ve faaliyetlerin istenen düzeye ulaşmasını sağlayacaktır’ diye konuştu. Yapılacak genel kongrenin İAKM ve Cemevi’nin yeni binasının bir an önce tamamlanabilmesi için de çok önemli olduğuna değinen İsrafil Erbil, ‘O nedenle tüm üyeleri çok kısa süre içinde yapılacağını düşündüğümüz genel kurulda oy kullanmaya çağırıyoruz. Henüz üye olmayan canları da oy kullanabilmek için bir an önce üye olmaya davet ediyoruz’ dedi.

İAKM ve Cemevi yönetim kurulu üyeleri Hüseyin Üzüm ve Yaşar Demiralay mahkeme kararını İngiltere’de yaşayan Aleviler açısından, “tarihi bir karar” olarak değerlendirdi.

Pir Sultan İngiltere 11


‘Kaç kez gani oldum kaç kere fakir/Kaç kez altın oldum kaç kere bakır

Yeni Eğitim dönemi 16 Eylül’de başladı

sorumlu Eğitimden e Köroğlu id ad N i es YK üy

Y

Tiyatro h ocası

Fahri Boz baş

unu da yetiştiBilinen çok sayıda semah grub döneminde ren Kerim Hakko, yeni eğitim grubunu festiİAKM ve Cemevi’nin semah için hazırlıyor. valler ve uluslararası gösteriler

Oyun çıkarmayı hedefle yen yetişkinler tiyatro grubu Fahri Bozbaş yönetiminde çalışmaları na büyük bir heves ve azimle devam ediyor.

12 Pir Sultan İngiltere

eni eğitim dönemini 16 Eylül tarihinde başlatan İAKM ve Cemevi, 20102011 eğitim yılının kurslarını Türkçe, matematik, saz/bağlama, gitar, tiyatro, halk oyunları, semah, fotoğraf, satranç, futbol ve Alevilik dersleri olarak belirledi. Sözkonusu dersler yetişkinler, çocuklar ve gençler olmak üzere üç ayrı yaş grubu için düzenleniyor. Yeni eğitim döneminde uzun süredir planlanan Alevilik derslerini programına ekleyen İAKM ve Cemevi, bu derslerle Londra’da yaşayan genç kuşaklara Alevilik kültürü ve felsefesini aktarmanın yanısıra genç ve yaşlı kuşakları biraraya getirerek tecrübenin paylaşılmasını hedefliyor. Cemevi’nde verilen Alevilik derslerinin, belli bir müfredat ve programı takip eden klasik sınıf anlayışından daha çok Alevilik geleneğinin temel taşı olan sohbet ve konuşmaya dayandığını vurgulayan İAKM ve Cemevi Başkanı İsrafil Erbil, ‘Bu derslerde amacımız Aleviliğin nasıl yaşandığını pratikte göstermektir. Alevilikte ayrıcalık olmadığı için derslerde hocalar kadar öğrenciler de insiyatif alıyorlar ve kendi Alevilik tecrübelerini anlatıyorlar. Ayrıca Aleviliğin tarihi, günümüzde nasıl uygulanabileceği, 21. Yüzyılda Alevilik gibi konulara da yer verilip tartışılacak. Alevilikle ilgili kitaplar ve kaynaklar birlikte okunup beraber araştırmalar yapılacak. Elbetteki Aleviliğin baş unsurlarından şiir, deyiş ve sazlı sohbetlere de yer verilecek’ dedi. Nadide Köroğlu: “Kurslarımız büyüdü” Yeni eğitim döneminde semah, tiyatro, fotoğraf ve satranç derslerinde yeniliklere yer verdiklerini vurgulayan eğitimden sorumlu YK üyesi Na-

dide Köroğlu da ‘Yetişkinler Semah grubumuz semahın bilinen ustalarından Kerim Hakko ile büyüyüp gelişti. On kişilik grubumuz 24 kişiye ulaşarak uluslararası festivaller ve organizasyonlarda semah dönmeyi hedefleyen usta bir gruba dönüşme yolunda ilk adımları attı. Fotoğraf dersleri bu dönem Vehbi Koca ile devam decek ve geçen dönem olduğu gibi yine bir fotoğraf sergisi ile sonlanacak. Fahri Bozbaş’ın çalıştırdığı yetişkinler tiyatro grubumuz büyük bir heves ve yetkinlikle oyun çıkarmaya hazırlanıyor. Melih Kançelik’in hocalığını yaptığı çocuklar satranç grubu ise çocukları için bilgisayar ve elektronik oyunlar dışında da alternatifler arayan aileleri hedefliyor. Kayıtları hala devam eden satranç ve fotoğraf sınıflarımıza katılmak isteyenler Cemevi’ne gelerek ya da telefon ederek bunu gerçekleştirebilirler’ açıklamasını yaptı. İAKM ve Cemevi Semah grubunu çalıştıran Kerim Hakko sınıf hakkında “Şu anda semahı öğrenme aşamasındayız. Çok kaliteli bir grup ile çalışıyoruz ve çalışmalar böyle giderse hem Türkiye’de, hem de Avrupa’da yapılacak Alevi festivallerinde semah dönmeyi elbetteki istiyoruz” dedi. Yetişkinler tiyatro sınıfının ciddi anlamda bir tiyatral grup ortaya çıkarmak yolunda olduğunu söyleyen Fahri Bozbaş ise ‘Katılan insanların olgunluk derecesi ve Çalışmalardaki ciddiyeti Cemevi’nde bu konuda ne büyük bir ihtiyaç olduğunun göstergesi. Gelen insanlar çalışmaya bir oyun teklifi ile başlaması bile benin için çok heyecan verici. Cemevinde çok iyi ibir tiyatro sahnesi oluşacağına inanıyorum. İsmail Kaygusuz’un Baba Erenler adlı Bektaşi hikayelerini sahneye koymaya hazırlanıyoruz. Oyun çalışmalarımıza yazarın da katıldığı bir toplantı ile başladık’ şeklinde konuştu.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


Bilmem ki kaç katip ismimi okur/Kaç defterde kaç dürüldüm kim bilir’ Aşık Güfrani

Hacı Bektaş-i Veli Şenliği öncesinde cem bağladık

G

eleneksel Hünkar Hacı Bektaş-i 16. Gençlik Şenliği’nden bir gün önce, 1 Ekim tarihinde Cemevi’nde gerçekleştirilen Cem’e büyük katılım oldu. Ünlü ozan ve dede Dertli Divani tarafından yürütülen cem, Dertli Divani’nin birlik, dostluk ve insancıllığın önemini vurgulayan konuşmasıyla başladı. Konuşmasında Hacı Bektaş-i Veli’den alıntılara da yer veren dede Dertli

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

Divani, geleneklerin yaşatılmasının öneminin yanısıra ve cemlerin hayatımızdaki yerine de değindi. Geleneksel cem usulleri ile devam eden Cem’de her zaman olduğu gibi 12 hizmetler görüldü, semahlar dönüldü, secdeye varıldı ve deyişler söylendi. Dertli Divani’nin sazlı sohbetiyle sonlanan Cem töreninin ardından her zaman olduğu gibi canların getirdiği lokmalar dağıtıldı.

Pir Sultan İngiltere 13


‘Sırrını verme kalleşe/Kalbi çürük meyli boşa

Hünkar Hacı Bektaş-i Veli 16. Gençlik Şenliği’nde Salona Sığmadık İAKM ve Cemevi tarafından geleneksel olarak düzenlenen Hünkar Hacı Bektaş 16. Gençlik Şenliği 2 Ekim tarihinde Prince&Princess Düğün Salonu’nda kutlandı.

Y

aklaşık 2000 kişinin katıldığı şenlikte Dertli Divani, IDMC Folklor Grubu, Cemevi Bağlama Grubu, Cemevi Halkoyunları ve Semah Grubu, Baran Deniz ve Arzu Şahin sahneye çıktılar. Ersan & Co Avukatlık firması tarafından sponsor edilen şenlikte sazlar çalındı, halaylar çekildi, deyişler söylendi, konuşma ve sohbetlere yer verildi. Yer kalmaması nedeniyle pek çok ailenin kapıdan geri dönmek zorunda kaldığı şenlik, Londra Alevileri için çok daha büyük bir mekan zorunluluğunu bir kez daha ortaya koydu. Alevi Federasyonlaşmasına Vurgu Yapıldı Glasgow, Coventry ve Güney Londra Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi temsicilerinin de katıldığı kutlamada bir konuşma yapan İAKM ve Cemevi Başkanı İsrafil Erbil, Alevi federasyonlaşmasının önemi ve gereğine değinerek ’16 yıldır İngiltere Alevi Kültür Merkezi olarak yalnızdık. Yönetime

14 Pir Sultan İngiltere

geldiğimizden bu yana İskoçya ve Covenrty’deki Alevi örgütlenme ve oluşumlarını destekledik, Cemevi haline gelebilmeleri için ön ayak olduk. Yakında Güney Londra’da da bir cemevi açılıyor. Brighton ve Birmingham’da yeni başvurular ve Britanya’nın farklı bölgelerinde çalışmalarımız var. Bu yeni oluşum ve büyümeyi değerlendirip İngiltere Alevi Birlikleri Federasyonu’nu yaratmamız gerekiyor. Örgütlenmelerimiz aynı amaçladır. İAKM ve Cemevi olarak daha güçlü bir ses için federasyonlaşmadan yanayız’ dedi. Şenlikte konuşan Glasgow Cemevi Başkanı Veli Taşçı ve Coventry Cemevi başkanı Duran Ala da Alevilerin birliğinin önemine değinerek federasyonlaşmayla ilgili çalışmaları destekleyeceklerini dile getirdiler. Gecede konuşan başarı ödüllü gençler ise eğitimin öneminden bahsederek, kendi kurumlarının çatısı altında kalmanın başarılarındaki katkısını anlattılar.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


Kapabilmem düşse taşa/Yetmeden tutar mı dersin’ Kul himmet

Uzun süreli kronik hastalıklar çalışma grubu kuruldu İAKM ve Cemevi sağlık faaliyetleri çerçevesinde uzun süreli kronik hastalıklarla İlgili çalışma grubu kurularak ilk çalışmalarını yaptı. Ön çalışmalara 6 hafta boyunca devam eden grup, bu konuda Alevi toplumu içinde hissedilen ihtiyacı belirleyip gerektiği gibi karşılanabilmesi için adımlar attı. Mehmet Ali Erbil’in, Star TV’de yaptığı gaf, İAKM tarafından kınandı.

Mehmet Ali Erbil’i kınadık

S

tar TV’de yayınlanan Çarkıfelek programının sunucusu Mehmet Ali Erbil’in, 6 Ekim’de yayınlanan bölümde Alevilerle ilgili rencide edici sözler sarfetmesini protesto eden bir basın açıklaması yaptık. Program esnasında ‘Burada mum söndü mü yapıyoruz’ sözlerini sarfeden Mehmet Ali Erbil’in yanısıra programı yayınlayan Star TV’yi de İAKM ve Cemevi’nin yanısıra tüm Aleviler adına kınayan başkan İsrafil Erbil, ‘Bunu yapan Mehmet Ali Erbil aslında kedisinin ne kadar kişiliksiz ve seviyesiz olduğunu göstermiştir. Bu suç sadece Er-

bili’in değildir. Onu ekrana çıkaran Star TV de en az onun kadar suçludur. Osmanlı şeyhülislamları yüzyıllarca Alevilere hakaret fetvaları yazdı. Cumhuriyet Osmanlı’nın yarım bıraktığı Alevi asimilasyon programını diyanetle, dergah yasağıyla, zorunlu din dersleriyle ve Alevi inancını yok saymakla devam ettirdi. Suçlu devlettir, eğitim sistemidir ve düzenin kendisidir. Pir Sultan’ın dediği gibi bozuk düzende sağlam çark bulunmaz. Bizim Mehmet Ali Erbil gibi sapıklarla işimiz yoktur. Bizim işimiz düzenin kendisiyledir’ ifadesini kullandı.

Alzenheimer çalışma grubunun açılışı yapıldı

Y

aşlıların Alzenheimer ve hafıza problemleri ile ilgili faaliyetlerine bir süredir devam eden İAKM ve Cemevi bu konuda da bir çalışma grubu oluşturarak yeni dönem aktivitelerine başladı. Alzenheimer Society ile birlikte yürütülen çalışmalar kapsamında, alzenheimer problemi olan yaşlılar ile yürüyüş, jimnastik ve sohbet gibi aktiviteler düzenli olarak yapıldı. Yeni dönem çalışmalarını 11 Ekim’de başlatan grup, 10 Kasım, 24 Kasım ve 8 Aralık tarihlerinde toplanarak yapılacak çalışmalara yön verdi.

Alzenheimer Society ile birlikte yürütülen çalışmalar kapsamında, alzenheimer problemi olan yaşlılar ile yürüyüş, jimnastik ve sohbet gibi aktiviteler düzenli olarak yapıldı.

Kadınlar için sağlık toplantıları düzenledik İAKM ve Cemevi’nin kadınlar için yürüttüğü çalışmalar kapsamında biri bir jinekolog, diğeri de diyetisyen ile olmak üzere bilgilendirme toplantıları düzenlendi. Çok sayıda kadının katılarak merak ettikleri her konuda soru sorma imkanına kavuştuğu toplantılar kahvaltı eşliğinde yapıldı. NHS ve İAKM ve Cemevi işbirliği sonucunda düzenlenen toplantılardan memnun ayrılan kadın üyeler bu tür toplantıla-

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

rın devamını istediler. Kadınların talebi üzerine süreklilik kazanmasına karar verilen toplantıların üçüncüsü önümüzdeki günlerde bir psikolog ile tekrarlanacak. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Kadın Kolları Başkanı Elvan Akın, ‘Aralık ayının 21’inde kadınlara yönelik piskoloğun da katılımıyla bir kahvaltı ve sohbet toplantısı gerçekleşecek. Tüm kadınlarımızı bu toplantıya davet ediyoruz’ dedi.

Diş sağlığı bilgilendirme toplantısı yaptık İAKM ve Cemevi’nin sağlıkla ilgili faaliyetleri çerçevesinde, NHS’ten görevlendirilmiş diş sağlığı uzmanları ile birlikte bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. Katılımın yoğun olduğu toplantıda uzmanlar diş sağlığnın önemine ve diş sağlığı için dikkat edilmesi gereken noktalara değindiler.

Polisin yaptığı toplantıya katıldık Kültürleri yerinde tanıyıp görmek ve İngiltere’de hizmet verdikleri azınlıkları daha iyi anlamak için İstanbul ve Maraş’ı da ziyaret eden Metropolitan Polis yetkilileri, izlenimlerini aktarmak üzere bir basın toplantısı düzenlediler. Türk sivil toplum örgütlerinin de davetli olduğu toplantıya İAKM ve Cemevi yöneticileri de katıldı. Türk Hava Yolları’nın sponsörlüğü ile gerçekleşen ziyaret kapsamında esnaf ve vatandaşlarla temaslarda bulunduklarını, ayrıca gittikleri bölgelerdeki cemevi ve camileri ziyaret ettiklerini belirten polis yetkilileri, suç oranın azaltılması için işbirliğinin önemine değindiler. Bu konuda sivil toplum örgüterine de rol ve görev düştüğünü dile getiren yetkililer, bu tür ziyaretlerin kültürleri daha iyi tanıyıp anlayarak yaklaşmak açısından çok yararlı olduğunu da vurguladılar. Ekim ayında gerçekleşen toplantıda, İAKM ve Cemevi yöneticilerinin yanısıra , Aziziye ve Süleymaniye Camii yetkilileri ile TC Londra Emniyet Müşaviri Recep Gültekin ve basın mensupları hazır bulundular. Toplantıda yetkili polislere çeteleşmeye karşı yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren İAKM ve Cemevi başkanı İsrafil Erbil, polisin bu çalışmalara yeterli destek sunmadığını ve duyarsız kaldığını söyledi.

Pir Sultan İngiltere 15


‘Afe Bacı sözü kısalt/Adulara verme firsat

Binamız için başvurulan kredi, üç eski yönetim kurulu üyesinin başvuruyu imzalamaması nedeniyle alınamadı Wood Green’de inşa edilen yeni binanın tamamlanması için temmuz ayında başvurulan 700 bin Sterlinlik kredi, tapuda hala imza yetkisi olan üç eski yönetim kurulu üyesinin (İmam Hüseyin Çiftçi, Ali Güneş ve Ali Öztürk) başvuruya imza atmaması nedeniyle alınamadı.

K

redinin alınmasının bu isimler tarafından engellenmesi üzerine, devam eden inşaat yerinde üyelere de açık bir basın toplantısı düzenlenerek durum basına ve halka duyuruldu. 16 Ekim tarihinde gerçekleşen basın toplantısında inşaatın durumu ile ilgili güncel bilgilere de yer verildi. Kredi başvurusu ve inşaatın son durumu ile ilgili olarak Londra Pir Sultan dergisine bilgi veren İAKM ve Cemevi Başkanı İsrafil Erbil, yapılması planlanan genel kongrede bu üç kişinin elinden imza yetkisinin alınmasının da oylanacağını ve bu gerçekleştiği takdirde yeniden başvuru yapılacağını belirtti.

kendi kültürüyle birleştirip doğru sentezleri yapabilmesi için kendi merkezlerimiz şarttır. Cemevlerimizi çocukların anne babaların zorlamasıyla gittikleri değil kendilerini bulabildikleri için geldikleri mekanlara dönüştürmek de görevimizdir. Yönetim olarak bunun için çalışıyoruz ve bu hedeflere varmak için bütün üyelerden destek bekli-

yoruz. Üyelerimizin ve hali vakti yerinde işadamlarımızın duyarlı davranıp, yeni binamız için geçtiğimiz dönem başlattığımız bir tuğla da sen koy kampanyasına bağışlarıyla destek vermeye devam etmelerini bir gereklilik olarak görüyoruz. Şu ana dek duyarlı davranmış tüm üye ve işadamlarımıza teşekkür ederiz” dedi.

“Engellemelere rağmen, destek büyüyor” ‘Engellemelere ve sürüp giden mahkemelere rağmen üyelerden ve Alevi işadamlarından aldığımız destek ve bağışlarla binanın inşaatına devam ettik ve çatı inşasına başladık’ diyen İsrafil Erbil, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu ‘Yeni binamızın kasım 2010’da bitirilmesi planlanmıştı.Halktan ve işadamlarından toplanan bağışlarla birlikte, alınan ön kredi de kullanılarak şu ana dek 320 bin Sterlin civarında bir ödeme yapıldı.. İhtiyaç duyulan 700 bin Sterlinin ise banka kredisiyle karşılanması planlanmıştı. Ancak bu kredinin alınması engellendi. Bu tür engellemeler ve sürüp giden mahkemeler nedeniyle yaşanan enerji ve zaman kaybına rağmen yöneticiler olarak duyarlı üyelere ve bazı Alevi işadamlarına dayanarak inşaatı sürdürdük. Kaba inşaat ve çatı tamamlanmak üzere. Yapılacak olan genel kurulda tam yetki alındğı takdirde hemen krediye başvurup inşaata daha büyük bir hızla devam edebilmek şu anda en büyük hedefimiz. Binanın Haziran 2011’de tamamlanmış olmasını planlıyoruz. Yeni bina Cemevimiz için olmazsa olmaz bir ihtiyaç durumundadır. Varolan binaya kesinlikle sığmıyoruz ve yaşanan büyümeyi de sığdıramıyoruz. Cemevleri çocuklarımızın geleceği ve kendi kültürlerine ait alternatif yaşam biçimini tanımaları için mutlaka gerekli kültür merkezleridir. Eğer biz çocuklarımıza bu alternatifi sunamazsak o boşluk Aleviliğe ters başka kültürler tarafından doldurulacaktır. İAKM ve Cemevi aynı zamanda anne ve babaların çocuklarını iyiye yönlendirebildiği, alternatif alanlar sunan bir yerdir. Çocuklarımızın İngiltere’de edindiğini

16 Pir Sultan İngiltere

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


Demi zehir eder fesat/Ne haktan anlar ne ozden” Afe Ana

Birlik Cemi yaptık Mehmet Turan Dede tarafından yürütülen birlik cemine çok

sayıda aile ve birey katıldı.

M

ehmet Turan dedenin eşi Aysel Turan ile birlikte yürüttüğü cem geleneksel usüller izlenerek bağlandı. 12 hizmetlerin yanısıra semahların da yer aldığı cemin sonunda bağlama eşliğinde deyişler söylendi. Cemden sonra katılan canlara her zaman olduğu gibi lokmalar dağıtıldı. Mehmet Turan Dede yaptığı konuşmalarda, birlik ve beraberliğin önemine vurgu yaparken, ailelerin çocukların eğitimine gereken ilgiyi göstermesinin gerekliliğine değindi.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

Pir Sultan İngiltere 17


Glasgow Alevi Kültür Merkezi’ni ve Cemevi’ni ziyaret ettik

Kasım ayı içerisinde Glasgow Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi’ni ziyaret eden İAKM ve Cemevi yönetcileri düzenlenen ceme de katılarak İskoçya’da yaşaşan Alevilerle bir araya geldi.

Kasım ayı içerisinde Glasgow Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi’ni ziyaret eden İAKM ve Cemevi yönetcileri düzenlenen ceme de

Mehmet Turan Dede önderliğinde yürütülen ceme Aleviler yoğun ilgi gösterdiler.

katılarak İskoçyalı Alevilerle tanıştılar. Mehmet Turan Dede önderliğinde yürütülen ceme İskoçya’da yaşayan Aleviler yoğun

ilgi gösterdiler. Geleneksel cem usulleri ile yürütülen cemden sonra her zaman olduğu gibi getirilen lokmalar paylaşıldı.

Devlet sınıfta kaldı, tepkimizi gösterdik

Y

İAKM ve Cemevi’nde gerçekleşen panelde, katliamda yaşananlar dile getirilerek tanıklıklar anlatıldı.

Dersim Paneli’ne evsahipliği yaptık

D

ersim Kültür ve Dayanışma Derneği’nin “38 Dersim Katliamı” ile ilgili düzenlemiş olduğu panele İAKM ve Cemevi evsahipliği yaptı. Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği başkanı Ali Pekin, Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği üyesi Birsen Demirel, Hollan’dadan gelen Yazar Mehmet Çetin ve Araştırmacı Besim Can’ın katıldığı panelde katliamda yaşananlar dile getirilerek tanıklıklar anlatıldı. Bir dia gösterisinin de yer aldığı panele yaklaşık ikiyüz kişi katıldı. Panelde araştırmacı Besim Can, Tunceli’de açılan üniversitede yapılan sempozyumla ilgili izlenimlerini dile getirdi.

18 Pir Sultan İngiltere

unus Emre Kültür Merkezi’nin açılışını yapmak ve temaslarda bulunmak üzere İngiltere’ye gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül onuruna 7 Kasım Pazar akşamı TC Londra Büyükelçisi Ünal Çevik tarafından verilen resepsiyona ve açılışa İAKM ve Cemevi davet edilmedi. Bunun üzerine bir basın açıklaması yaparak devletin sammiyetsizliğine tepki gösteren İAKM ve Cemevi Ak Parti hükümetinin ve devletin samimiyet testinde sınıfta kaldığını iafde etti. İAKM ve Cemevi adına açıklama yapan Başkan İsrafil Erbil ‘ Yunus Emre Kültür Merkezi açılıyor ancak Bektaşiler ve Aleviler bunun dışında tutuluyor. Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahı’nda yetişen ve öğrencilerinden biri olan Yunus Emre’nin kültürlerarası diyalog, sevgi ve hoşgörü anlayışıyla hiç bağdaşmayan bu tutum, dinin siyasete alet edildiği şu günlerde, Yunus Emre’nin adıyla yeni bir siyaset mi yapılıyor sorusunu aklımıza getiriyor’ dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Londra’ya geleceği duyulduğunda ilk akıllarına gelenin kendisiyle görüşüp İngiltere’de yaşayan Aleviler hakkında bilgi vermek ve AK Parti hükümetinin başlattığı Alevi açılımıyla ilgili görüşlerini öğrenmek olduğunu vurgulayan Erbil ‘Özellikle açılışını yaptığı yer Yunus

Emre Kültür Merkezi olunca bu isteğimiz daha da büyüdü. Haftada 3000 ile 5000 arası insana hizmet sunan ve İngiltere’nin en büyük Türkiyeli sivil toplum örgütü olma özelliği bulunan İAKM ve Cemevi’nin bu açılış ve resepsiyona mutlaka davet edilmesi gerekiyordu. Beklediğimiz resmi davet gelmeyince 5 Kasım Cuma günü büyükelçiliği aradık ve bir yanlışlık olmadığını, resepsiyona davet edilmeyeceğimizi öğrendik. Bu tavır AK Parti’nin ve devletin Aleviler konusunda samimi olmadığını da ortaya koymuştur’ açıklamasını yaptı.

Abdullah Gül onuruna 7 Kasım Pazar akşamı TC Londra Büyükelçisi Ünal Çevik tarafından verilen resepsiyona ve açılışa İAKM ve Cemevi davet edilmedi.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


‘Aldanma cahilin kuru lafına/Kültürsüz insanın kulu yalandır.

İAKM ve Cemevi gençlik yönetim kurulu, geçtiğimiz dönem olduğu gibi bu dönem de kahvaltılı toplantılara devam etmeye ve haftasonları düzenlenen sportif etkinlikleri sürdürmeye karar verdi.

İAKM ve Cemevi’nin gençleri dernek binasında düzenlenen etkinliklerde bir araya gelmeye devam ediyor.

İAKM ve Cemevi Gençlik Kolu kahvaltı düzenledi

Y

eni dönem faaliyetlerine 27 Kasım Cumartesi günü cemevi gençlikten sorumlu yönetim kurulu üyesi Suna Üzüm’ün de katıldığı bir sabah kahvaltısı düzenleyerek başlayan İAKM ve Cemevi gençlik yönetim kurulu, geçtiğimiz dönem olduğu gibi bu dönem de kahvaltılı toplantılara devam etmeye ve hafta sonları düzenlenen sportif etkinlikleri sürdürmeye karar verdi. İAKM ve Cemevi gençleri olarak her cuma akşamı mutlaka biraraya gelmeyi kararlaştıran gençlik YK, yıl boyunca yapılacak diğer faaliyet-

‘Militarizm ve Cinsiyetçilik’ konulu panele ev sahipliği yaptık Roj Kadın Meclisi tarafından ‘Kadına Karşı Şiddete Son’ kampanyası kapsamında düzenlenen ‘Militarizm ve Milliyetçilik’ konulu iki günlük seminerlerden birincisi İAKM ve Cemevi binasında yapıldı. İkincisi Gikder’de yapılan seminere gazeteci yazar Ece Temelkuran da katıldı. Çok sayıda insanın katıldığı ve kadınların yoğun rağbet gösterdiği semineri, Roj Kadın Meclisi temsilcisi Gayal Tekin yönetti. Kadın Yazarlar Derneği’nden Sevim Korkmaz Dinç, Nevzat Suer Sezgin ve Britanya Barış Meclisi’nden Evrim Yılmaz’ın konuşmacı olarak katıldığı seminerde, kadınlara tarih boyunca adım adım dayatılan geri çekilme ve ikincil olmayı kabul etme süreci masaya yatırılarak, tarih içinde ataerkillikle birlikte ortaya çıkmış iktidar ve güç olguları da tartışıldı.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

lerin isteğe göre belirleneceğini duyurdu. ‘Her cuma akşamı gençler olarak mutlaka bir faaliyetimiz olacak ancak bu genel isteğe göre bazen halay gecesi, bazen bilgi yarışması, bazen sohbet biçimini alabilecek’ diyen Gençlik Yönetim Kurulu Başkanı İnan Aslan, yapılacak faaliyetin hep birlikte belirleneceğini ve o hafta panolarda herkese duyurulacağını belirtti. İAKM ve Cemevi’nde gençlerin aldığı insiyatifin gurur verici olduğunu dile getiren gençlikten sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Suna Hurman ‘Çok güzel şeyler yapacağımıza inanıyorum’ dedi.

İngiltere’de Alevi festivali düzenlemek üzere başvuru yaptık Alevi kültürü ve felsefesinin İngiltere’de yaşayan diğer kültürlere ve dünyaya tanıtılması için her yıl yapılacak bir Alevi festivali düşüncesini ekim ayı içinde hayata geçiren İAKM ve Cemevi, bu konuda adımlar attı. İlk festivalin 2011 Haziranında gerçekleşmesi için Hackney Belediyesi’ne resmi başvuru yapan İAKM ve Cemevi olumlu yanıt aldı. İlk festivalin Hackney Downs Park’ta yapılacağını belirten cemevi yetkilileri, tarih belirlemek için resmi işlemlerin devam ettiğini açıkladılar.

Nurhak Kültür Evi’nin açılışına katıldık Enfield bölgesinde faaliyete başlayan Nurhak Kültür Evi’nin açılışına İAKM ve Cemevi de katıldı. Nurhak’lıları biraraya getirmeyi hedefleyen kültür evinin açılışını Alevi ozan Dertli Divani ve İAKM ve Cemevi başkanı İsrafil Erbil birlikte yaptılar. Açılışta konuşan Erbil, yerel kültürlerin önemine değinerek kendi kültürlerini yaşatmak için kurulan yöre derneklerinin desteklenmesi geretiğini söyledi. 27 Kasım günü bir konser eşliğinde yapılan açılışa yaklaşık 300 Nurhak’lı katıldı.

İAKM ve Cemevi’nde gençlerin aldığı insiyatifin gurur verici olduğunu dile getiren gençlikten sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Suna Hurman

Yerel basına ziyaretler yaptık Yeni dönem faaliyetlerinin başlaması ile birlikte yerel gazeteleri ziyaret eden İAKM ve Cemevi, hem faaliyetler konusunda ayrıntılı bilgi verdi, hem de bu faaliyetlere verdikleri destekten dolayı gazete yönetici ve çalışanlarına teşekkür etti. İAKM ve Cemevi Başkanı İsrafil Erbil, Başkan Yardımcısı Hüseyin Üzüm , yönetim kurulu üyesi Haydar Yılmaz ve Sayman Yaşar Demiralay tarafından gerçekleştirilen ziyaretler esnasında Cemevi’nin yeni dönem faaliyetleri, Muharrem Ayı ile ilgili faaliyet ve bilgiler, yeni binanın yapımıyla ilgili gelişmeler, Maraş katliamının yerinde anılması için yapılan girişimler konuşuldu. Telgraf, Olay, Avrupa, Londra Gazete,Turkish Times ve Haber gazetelerini içeren ziyaretlerde, basından İAKM ve Cemevi’ne desteğinin devamı istenerek yıl boyunca Cemevi faaliyetlerine gösterilen duyarlılık için teşekkür edildi.

Pir Sultan İngiltere 19



Mermi çekti Ayse Fatma/Biz de insan değil miyiz? Kul Latife

Dertli Divani ile sohbet toplantısı düzenledik

U

nesco’nun 2010 yılı ‘Yaşayan İnsan Hazineleri’ ödülüne aşıklık ve zakirlik dalında layık görülen ünlü Alevi ozan Dertli Divani ile İAKM ve Cemevi’nde bir sohbet toplantısı düzenlendi. 28 Kasım Pazar günü gerçekleşen sohbete Unesco’nun ödülü ile ilgili bilgi vererek başlayan Dertli Di-

vani, ödülü tüm Alevi düşünür ve ozanlarının adına aldığını belirterek ‘Onlar bir derya ise ben sadece bir damlayım’ dedi. Sohbete Hacı Bektaş Veli’den şiirler okuyup felsefesini açıklayarak devam eden ozan ve dede Dertli Divani, Alevilerin güncel sorunlarından insanoğlunun varoluşsal soru ve denklemlerine dek her konuda sorulan so-

28 Kasım Pazar günü gerçekleşen sohbete Unesco’nun ödülü ile ilgili bilgi vererek başlayan Dertli Divani, ödülü tüm Alevi düşünür ve ozanlarının adına aldığını belirtti.

ruları da yanıtladı. Büyük Alevi düşünürlerin deyiş ve şiirlerinden haraketle Alevi kültürü ve felsefesini açıklayan ozan, bilginin ve bilgeliğin sadece okullarda elde edilmediğini, büyük Alevi düşünürlerden bazılarının okuma yazma bilmediğini ancak kamilliğe insanı okuyarak vardıklarını söyledi. Sohbet sırasında ‘Okunacak en büyük kitap insandır’ felsefesi üzerinde uzun uzun duran ve insanın minyatür evren olduğunu dile getiren ozan Dertli Divani, Aleviliğin arkadaş ve sırdaş Tanrı anlayışı ile yobazlığın korkutan, yargılayan ve cezalandıran tanrı anlayışının hiç bir zaman bağdaşmayacağını dile getirdi.

Ozan ve dede Dertli Divani, Alevilerin güncel sorunlarından insanoğlunun varoluşsal soru ve denklemlerine çeşitli konularda sorulan soruları yanıtladı.

Alevilik derslerinin Hafta sonları çocuk eğitim ve okullarda da aktivite grubu düzenlemeye başladık verilmesi için AKM ve Cemevi gençlerinden 12 yaş grubu için resim, yüz boçalışmalara başladık Ezgi Kaya’nın önerisiyle çocuk- yama, okuma saati ve oyun grubu

A

levilik derslerinin İngiltere resmi ders müfredatına alınmasını talep eden İAKM ve Cemevi , bu konudaki çalışmaları hızlandırmak ve ailelere öncülük edebilmek için bir temsilci belirledi. Çocuklarının okullarda Alevilik dersi alabilmesi için girişimlerde bulunmak isteyen aillelere İAKM ve Cemevi adına rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen Haydar Ulus ‘Okullarda herhangi bir aktivitenin yer alabilmesi için 7 ailenin bir araya gelip bu konuda okul yönetiminden talepte bulunması yeterli oluyor. İAKM ve Cemevi olarak hem aileleri bu konuda teşvik etmek, hem de biraraya geldikleri takdirde gereken başvuruları yapabilmelerine yardımcı olmak için bu kararı aldık. Alevilerin yoğunlukta olduğu her okulda bu dersleri istemek hakkımız ve üyelerimizi bu hakkı kullanmaya çağırıyoruz. Aileler bir araya

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

İ

lar için bir eğitim ve aktivite grubu oluşturuldu. Bu alanda eğitim alan Ezgi Kaya’nın gönüllü öğretmenliği ile yürütülen aktivite 6-

geldikleri takdirde biz onlara hem tercümanlık, hem de yasal başvuru prosedürleri konusunda her türlü yardımı sunacağız. Çocuklarının okulunda en az

gibi çeşitli faaliyetleri içeriyor. Çocuk eğitim ve aktivite çalışması cumartesi günleri saat 12 ile 3.00 arasında yapılıyor.

yedi Alevi öğrenci olduğunu bilen ve biraraya gelmek isteyen tüm aileler Cemevi’ni arayarak şahsımdan daha ayrıntılı bilgi alabilirler’ dedi. Pir Sultan İngiltere 21




Ölçeğimi gram gram yediler /Bir kantarda tartamadım ben beni ‘ Aşık Mahzuni Şerif

Yaşlı üyeler içi n yürüyüş, eg zersi yer verilirken kreşte düzenlen z ve sohbet gibi faaliyetle re en aktivitelere de devam edild i.

İAKM ve Cemevi 40 yaşın üzerindeki üyeleri için yürüttüğü genel sağlık kontrollerine yeni dönemde de devam etti.

Sürekliliği olan diğer servis ve çalışmalar İAKM ve Cemevi 40 yaşın üzerindeki üyeleri için yürüttüğü genel sağlık kontrollerine yeni dönemde de devam etti.

B

u çalışmalar kapsamında yaşlıların tansiyon, şeker, astım gibi rahatsızlıklarının düzenli kontrolü Cemevi’ne gelen sağlık uzmanları tarafından da yürütüldü. Yaşlı üyeler için yürüyüş, egzersiz ve sohbet gibi faaliyetlere yer verilirken kreşte düzenlenen aktivitelere de devam edildi. İAKM ve Cemevi ücretsiz avukatlık hizmeti, pazartesi ve perşemde günleri saat 14.00 ve 16.00 arasında olmak üzere, Ozaran&Turkan, Serpil Ersan& Co, İsmail & Co ve Kılıç Avukatlık bürolarından gelen avukatlar Filiz Kılıç, Hüsniye Üstek ve Mahir Gül ile devam etti. Ev ve gelir yardımlarıyla ilgili sorunlardan aile ve işyeri anlaşmazlıklarına kadar her konuda yasal danışmanlık

veren gönüllü avukatlar, yüzlerce Cemevi üyesinin pek çok sorununa çare olmaya çalıştılar. Her gün ücretsiz öğle yemeği çıkaran İAKM ve Cemevi mutfağı, sağlıklı beslenme kurallarına uygun olarak hazırlanan öğünleri üye ve misafirlerine sunmayı sürüdürdü. Ücretsiz yemek servisimizden özellikle yaşlı üyeler daha yoğun olarak yararlandılar.

İhtiyaç duyulduğu takdirde kullanıma açılan bilgisayar ve internet odamız da gençlerin ve diğer üyelerin hizmetine açık tutuldu. Her dönem olduğu gibi bu dönemde de mektup okuma ve tercüme etme hizmetleri her gün saat 9.00 ile 13.00 saatleri arasında eksiksiz sürdürüldü.

Türkiye’deki yoksul Alevi gençlere destek verebilmek amacıyla başlatılan kermesimiz ikinci ve birinci el eşya pazarlaması yaptığı tezgahlarını cemevi binası kapı önünde açmaya devam etti. Cuma ve cumartesi günleri açık olan kermeste gönüllü üyeler Dilek Yalçınkaya, Müesser Çevik, Ali Garip ve Meral Tekin görev aldılar.

Cenazelerde Arapça dua yerine gülbenk okumaya başladık Verilen cenaze hizmetlerinin tam anlamıyla Alevi gelenek ve göreneklerine göre yapılabilmesi için çalışmalara devam eden İAKM ve Cemevi, cenazelerde Arapça dua yerine Türkçe gülbenkler okunmasına başladı. İAKM ve Cemevi’nde yapılan cenaze erkanı konusunda dede ve Alevi büyüklerinden danışmanlık alındığını belirten yöneticiler

24 Pir Sultan İngiltere

‘Hakka yürüyen Alevi canlar artık kendi gülbenklerimiz ile son yolculuklarına uğurlanıyorlar. Ancak felsefemizdeki rızalık ve hoşgörüye

dayanarak arzu eden canlarımız için Kuran ve Arapça dua okunması için de gereken duyarlılığı gösteriyoruz’ açıklamasını yaptılar.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


“Ben melâmet Hırkasını /Kendim giydim kendime

Aşure günü

Âşûrâ - Âşûre

G

eleneksel Cemevi Aşure günü 19 Aralık tarihinde İAKM ve Cemevi’nde yapılacak. Bu yılki aşure gününde de her yıl olduğu gibi canların getirdiği lokmalarla aşure kazanı kaynatılacağını duyuran İAKM ve Cemevi yetkilileri, tüm canları saat 12’den aşure gününe katılmaya davet ettiler. Alevi canların yanısıra Alevi dostlarını da aşure gününe beklediklerini vurgulayan yöneticiler ‘Gelin yine aşuremizi paylaşalım. Çocuk, genç, ihtiyar bir araya gelip birlik ve beraberlik duygusunu yaşayalım” çağrısında bulundular.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

Âşûrâ, Arapça onuncu gün anlamına gelir; (Arap takvimine göre düzenlenen), Hicri yılının ilk ayı olan Muharrem ayının onuncu gününe bu ad verilir. Hicretin 61. yılı Muharremin onuncu günü ( Miladi:18 Ekim 680), İmam Hüseyin, Muâviye’nin oğlu Yezîd’in emriyle Kerbelâ’da Kufe ve Şam ehlinin büyük bir ordusu tarafından, kendisine uyanlarla (yanında bulunan 72 kişiyle) beraber şehîd edilmiştir. Bunu unutmayan, her yıl, bu yası tazeleyerek Ümeyye oğullarına düşmanlığı güçlendiren Ehlibeyt taraftarlarına karşı, o günü bir bayram günü -olaraktanıtma gayretine düşen karşı taraf da, Âdem Peygamber’in o gün yaratıldığına, yerlerin, göklerin, Cebrâil’in, meleklerin o gün halk edildiğine, Nuh Peygamber’in o gün tufandan kurtulduğuna, Yusuf’un o gün zindandan çıktığına, Yakub’un gözlerinin –o günaçıldığına, Yunus’un balık karnından – o gün- halâs olduğuna, bütün peygamberlerin, dertlerden, belâlardan o gün halâs olduğuna, o gün sürme çekenin göz ağrısı görmeyeceğine, ehline – ayâline bir şeyler, evine yiyecek – içecek alanın, darlık çekmeyeceğine... hâsılı o

günün bir bayram günü olduğuna, hattâ Hazreti Peygamber’in o gün doğduğuna dair hadisler uydurmuşlar, o günü bir bayram günü gibi kutlamışlardır ( Süyûti: El Leâl’il- Masnûa Fi’l- Ahâdis’il Mevzûa: Kahire 1317.c. s.61-64). Aliyy’ul – Kaari de bu yalan hadislerin bir kısmını “ Mevzûâtu Kebir” inde nakleder ve bunların, İmâm Hüseyin’in katilleri tarafından uydurulduğunu da bildirir. ... Bütün bunlara rağmen gene de Ehli sünnet arasında, o gün Nuh Peygamberin gemisinin karaya oturduğu, gemide kalan hubûbâtı karıştırarak bir “Selamet Çorbası” yaptığı inancı yayılmış, aşure yapmak, eşe dosta dağıtmak, bir adet olup kalmıştır. Mevlevîlerde, aşure pişirmek – geleneği- olmadığı halde onlarda öbür tarîkatçılara uyup dâvetlerine icabet zorunda kalmışlardır. Bektâşilerdeyse aşure, Ehlibeyti anmak, mersiye okumak için bir vesile olmuştur. Kaynak: Abdulbaki Golpinarli, “Tasavvuf’tan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri” sayfa 33-34

Pir Sultan İngiltere 25


Ar ü namus şişesini/Taşa çaldım kime ne” Nesimi

Yozlaşma ve Çeteleşmeye Karşı Halay Gecesi... Yozlaşma ve Çeteleşmeye Karşı Halk İnsiyatifi zaman zaman çeteleşmeye karşı yaptığı eylemlerle biliniyor.

Y

ozlaşma ve Çeteleşmeye Karşı Halk İnsiyatifi 18 Aralık 2010 tarihlerinde bir halay gecesi düzenliyor. Yozlaşma ve Çeteleşmeye Karşı Halk İnsiyatifi’ni oluşturan İAKM ve Cemevi, Yüzçiçek Açsın Kültür Merkezi,Tohum Kültür Merkezi, Gik-Der, Kürt Toplum Merkezi, Dersim Dayanışma ve Kültür Derneği, Kırkısraklılar Dayanışma Derneği ve Bozcader tarafından ortaklaşa düzenlenen halay gecesi Hackney Downs Round Chapel’da saat 5’te başlayacak. Bu tür aktivitelerin gençlere aradıkları ortamın kendi dernekleri tarafından yaratılarak dışarıdaki kötü etkilerden korunmalarını sağlamak olduğunu söyleyen İAKM ve Cemevi başkanı İsrafil Erbil ‘Geceye birliktelik duygusu yaşamak isteyen herkes davetlidir’ dedi.

Ali Serdar Toprak isimli gencin ölümü İngiltere’de yaşayan Türkiyeli toplum arasında büyük üzüntü yaratmıştı.

Yerel dernek etkinlikleri

S

alonlarını yerel derneklere ve köy derneklerine açan İAKM ve Cemevi talep eden Alevi köy derneklerine yer konusunda yardımcı olmaya devam edecek.

26 Pir Sultan İngiltere

Mekan problemi olan yerel Alevi derneklerinin yanısıra diğer kültürel içerikli kutlama, toplantı ve birlikteliklere ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyulduğunu belirten

İAKM ve Cemevi yetkilileri, Cemevi’nde aktivite düzenleyecek dernek ve toplulukların en az bir ay öncesinden arayarak başvuruda bulunmaları gerektiğini duyurdular.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


“Aynı Anadan babadan doğanlar, senin miras kardeşlerin,

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

Pir Sultan İngiltere 27


Söyleşi

‘Biz Türkiye’de hep saklanarak yaşadık’ Londra Pir Sultan Abdal için İAKM ve Cemevi’ne gelen yaşlılarımızla eski cemler, eski gelenek ve görenekler, Türkiye’de ve İngiltere’de Alevi olmak ve cem yürütmek üzerine sohbetler yaptık. Gelecek sayılarda da tekrarlayacağımız bu sohbetlerle amacımız onlardan gençlere bir şeyler aktarabilmek.

Mehmet Ülger-Kayseri -Mehmet Amcam bize sizin çocukluğunuzdaki cemleri anlatır mısın? Köyünüzde cem yürütülür müydü? Yürütülüyorsa usüller nelerdi ve ne koşullarda yapılırdı? -Çocukluğumda cem yapılırdı. Dedeler gelirdi , büyük evler olurdu ve cemler o evlerde yapılırdı. Konuşulurdu, birisi haksızlık, küskünlük yaptığı zaman o cezalandırılırdı. -Nelerdi bu usüller, nasıl başlar nasıl biterdi cemleriniz? -Dede geldiği zaman o dedeye kurban keserlerdi, kurban verirlerdi. Dede, ‘küskün olan dargın olan var mı’ diye sorardı. Küskünlüğü, dargınlığı, haksızlığı olan varsa onları dara alırdı, sorgulardı ve haksızlık eden varsa bir ceza verirdi ki bir daha öyle bir şey yapmasın. Haksızlık edeni ceme almazlardı, malını mala katmazlardı, bizim cezamız o idi. Biz çok darlık, çok rezillik de çektik. O zamanlar kıtlık zamanıydı, çarık giyerdik. İçeri gireriz diye korkardık, dilimizi konuşamazdık. -Konuşamadığınız kendi diliniz miydi, hangi dil konuşuluyordu köyünüzde? - Kürtçeydi, çokları Türkçe bilmiyordu, kadınlar Türkçe konuşamıyordu. Biz çok çektik. -Peki cemlernizi nasıl yürütüyordunuz bu ortamda, onlar da gizli mi oluyordu? -Biz cem için toplanınca, dışarda bir iki kişi bekçi bırakırlardı ki yabancı gelirse haberimiz olsun. Hepsi gizli oluyordu, kapalı oluyordu. Zaten doğuştan sırtımıza binmişler bizim. -Peki bu koşullarda nasıl haberleşiyordunuz, yürütülecek cemlerden nasıl haberiniz oluyordu? -Dede geldiği zaman o ona söylüyordu, o ona söylüyordu. Bizim böyle haberimiz oluyordu. Birisi duydu mu, gidip ötekine söyler haber verirdi. - Yani kulaktan kulağa fısıldaşarak mı oluyordu bu haberleşme? -Evet öyle oluyordu. Kimseye duyurmadan

28 Pir Sultan İngiltere

birbirimize haber veriyorduk. O zaman cemevleri yoktu ki, büyük evler vardı, cemler orada yürütülürdü. - Adına cemevi denmeden büyükçe bir ev inşa edip, cemleri orada mı yürütmeye çalışıyordunuz yani? -Evet öyleydi. - Öyle görünüyor ki hep gizlenmenin bir yolunu arayıp bulmak, yaptığınıza bir başka isim vermek zorunda kaldınız ve geleneklerinizi sürdürebilmek için pek çok yol denediniz? -Evet öyleydi. Her şey gizliydi. Biz hala da öyleyiz. Bu hepimizin toprağıdır, hal böyleyse biz nereye gidelim? Bu insanlık mı, bu insanlığa yakışır mı? Bak bunlar Avrupa’da her şeye bir gözle bakıyorlar. Türkiye zengin bir ülke idi. Biz Alevisiyle, Sünnisiyle, Kürdüyle, Türküyle niye bir gözle bakamadık da bunlar böyle oldu? İktidar yalan söylüyor, herkesi birbirine katıyor. Insanın vicdanı olmayınca ne yapacaksın? Bizim kültürümüz, ibadetimiz vicdan üzerine kuruludur. Ben bu ülkeye çok yıllar önce geldim, ondan sonra belki 2000 kişiye iş buldum, evime aldım, her yeni gelene yardım ettim.

Biz öyle gördük, öyle biliriz. Bende telefon varsa sende de olsun, bende araba varsa sende de olsun deriz. Ben bu kalpteyim, babam bile yapsa haksızlığa tahammül demem. Biz öyle büyüdük, öyle gördük. -O zaman genç kuşaklara ne söylemek istersin Mehmet Amca? -Bu ülkede gençler birbirini tanımıyor, kardeşoğlu kardeşi tanımıyor. Aile bile kalmadı, yaşlanan kurumlara gidiyor, sen bakamazsın ben bakamam davası yapılıyor. İnsan atasını atar mı, bu olacak şey mi? Böyle kanun var mı? Biz böyle görmedik, önceden bunun lafı bile edilmezdi; atasını, yaşlısını kuruma, yurda gönderen ayıplanırdı, doğrusu da oydu. Biz yaşlılar hep o eski sevgi saygıyı arıyoruz. Aç kalırdık, susuz kalırdık, darda kalırdık, çarık giyerdik, perişan olurduk ama birbirimizi bırakmazdık. Şimdi güya bolluk var ama insanlık yok. Ben dünyanın şu haline bakınca hep torunlarımı düşünüp duruyorum, bunlara ne olacak, nasıl bir dünyada yaşayacaklar diye kaygılanıyorum. Gençlere saygı sevgi öğütlüyorum. Şimdiki gençler bu saygıyı sevgiyi bilmiyor. Bizde odaya insan girince ayağa kalkılır, ge-

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


“Uzak yerlerden gelen, huyu suyu sana benziyenler ise senin öz kardeşlerin sayılırlar.” Hz Ali

lene hoşgeldin denir, yer verilir. Yaşlı genç farketmez, dışardan birisi geldi mi ayağa kalkılır, yer gösterilirdi. O geleneğe, öyle insanlıklı adete doyulur mu, vazgeçilir mi? Ben gençlere derim ki aslınızı asla unutmayın. Bizim aslımız da, o aç da kalsa, susuz da kalsa birbirini bırakmamış insanlıktır. Bu devran, bu düzen bizi birbirimize, kendimize yabancı etmesin. Biz Aleviler olarak aslımıza sadık kalalım, bu insanlıktan vazgeçmeyelim. - O güzel öğütlerin için çok teşekkür ederiz Mehmet Amcacığım..

-Niye Esma ablacığım? -Çünkü cemlerimizi gizli yapardık, o zaman da sunniler bize bir sürü şey söylerlerdi. Bunlar cemden sonra ana bacı tutuyor derlerdi. Halbuki biz o cemleri açık yaşasaydık böyle söyleyemezlerdi. Olanı görür bilirlerdi. Bizim burada ne işimiz vardı? Bizim tarlamız vardı, bağımız bahçemiz vardı, geleneğimizi göreneğimizi orada yapabilseydik buralara gelmezdik. -O zaman siz o baskı yüzünden göç ettiniz öyle mi? -Tabi o yüzden geldik, benim eşimi içeri almak istediler, biz o yüzden geldik. -Eşini niçin içeri almak istediler Esma Abla? -Maraş olaylarından sonra bildiri dağıttığı için..Benim Maraş’ta akrabalarım öldü, halamın oğlunun kollarını silah sıkmışşın diye kestiler.. -Sen gördün mü Maraş katliamını? -Ben kendim görmedim ama Maraş’ta akrabalarım vardı ve öldürüldüler. Halamın oğulları orada yaşıyordu. -Kaç akrabanız öldü Maraş’ta? -Vallahi kızım onu da bilmiyorum, çünkü ben onları tanımazdım. Onlar Maraş’taydı ve biz sonradan duyduk ki öldürülmüşlerdi ve halamın bir oğlunun kolları kesilmişti. Biz o akrabayı niye tanımıyorduk, çünkü her yere hep böyle dağıldık, dağılmak zorunda kaldık. -Sen kaç yaşındaydın o zaman Esma Ablacığım? -Ben yeni gelin idim.

Esma Aydemir-Maraş -Esma Ablacığım çocukluğunda yaşadığın bölgedeki Alevi gelenekleri görenekleri nelerdi, cemler nasıl yürütülürdü? -Benim anne babam Ağcadağ’lıdır. Bizim köyümüz çitlik derler bir çerkez köyü idi. Çerkezler arasında çok yaşadım, sonra Düğünyurt köyüne gelin gittim ben. Ağcadağ’da Hasan Dedemiz, Hüseyin Dedemiz, Abdal Dedemiz vardı. Benim anne babamın evinde cem yürürdü, semah dönerlerdi. O dedelerimiz bu cemlere gelirlerdi. Köyden köye giderdik, köyler bir araya gelirdik ve cem tutulurdu. Ama keşke bunlar açıktan olsaydı. Açık değildi, kapalı olurdu. Kapalı olduğu için de ezildik.

-Bu ülkeye ne zaman geldiniz? İlk geldiğiniz zamanlarda burada bir araya gelebiliyor muydunuz? Toplanıp cem yürüttüğünüz ortamlar oluyor muydu? -Ben buraya 25 sene önce geldim ve çok zorluklar yaşadım. O zaman burada çok Türk yoktu. Benim zaten gelmeden önce bir oğlum çok genç ölmüştü ve arkasından babamı kaybettim. İki acı birbirine karıştı ve yeni bir ülkeye de taşınınca ben çok büyük bunalımlara girdim. Bu ülkede dolaşmadığım hastane kalmadı o yüzden ama ben güzelliği de burada buldum, İngilizlerde

buldum o zaman. Tabi ki insan memleketini, arkada bıraktığını arıyor. Ben çocukluğumdaki zamanı ve o dedeleri çok arıyorum mesela. Şimdiki dedelerimize de çok hürmetim var ama o zaman cemler başkaydı. O dedeler saz çaldı mı saz titrerdi. Onlar eski zaman adamlarının elinde yetişmişlerdi ve onlar geldiği zaman bir hafta cem tutulurdu. Benim babamın evinde de, kayınbabamın evinde de cem tutulurdu ve bazen bu cemler bir hafta sürerdi. O zaman da lokmalar dağıtılırdı ama şimdiki lokmalar gibi değildi. Bir kere lokmada et yasak idi, günah idi. Lokmalarda et olmazdı, şimdi lokmalara et de koyuyorlar ve bu gelenekte yoktur. - Esma ablacığım? Buradaki gençlere ve genç yönetime ne öğütlemek istersin, ne önerirsin bu konularda? - Önceden her şeyimizin bir adabı, bir usulü vardı. Şimdiki kuşaklar bunları biraz değiştirmişler ve kimilerini biz eski kuşakların görmediği, bilmediği kalıplara sokmuşlar. Genç kuşaklarımızdan bu geleneklere saygı bekliyoruz. Mesela cemlere fazla giyinip süslenip gelinmesin kızım. Kılığımıza kıyafetimize dikkat edelim, cem ortamına uyacak şeyler giyelim. Biz cemlere temiz giyinir gider ama süslenmek bilmezdik, basimizi da orterdik. Çünkü cem öyle bir ortam değildir. Ama bakıyorum şimdi her türlü giyineni var. Cenazelerde de öyle. Bakıyoruz cenazelere açık saçla, bir de beyaz giyinip geleni bile oluyor. Biz yaşlı kuşaklar bunu anlayamıyoruz. Kısa kol giyip geleni bile var ve bizim cenaze erkanımızda bu yoktur. Cenazeye açık saçla gidilmez. İnsanlar başlarına bir örtü alırlar. Tamam bu gençlerin kimileri bu ülkede büyüdüler ama yine de bizim bir adabımız, geleneğimiz göreneğimiz var. Bizde cenazede beyaz da giyilmez, renkli şey de giyilmez. Güzelce siyahını giyer gidersin, başına da bir örtü örtersin. Bu kapanmak değildir ona ben de karşıyım. Ama cenazelerde benim bildiğim şey herkes başına bir örtü örterdi. Bizim geleneğimizde her şey güzellikle ve talı dille halledilir. Ben de gençlerimize tatlı dille bu gelenekleri hatırlatmak istiyorum. -Hem hatırlatmaların, hem de tatlı sohbetin için teşekkür ederiz Esma Ablacığım..

-Çerkezlere aranız nasıldı, nasıl bir ortamda yaşıyordunuz o zaman? -Biz rençberlik yapardık, dağlarda hayvan güderdik, koyun güderdik, karpuz beklerdik. Bir sağ sol davası da yoktu benim çocukluğumda, ortamımız iyiydi. Sonra bir Maraş olayı çıktı. Maraş olayı olunca bize de bu sağ sol davası geldi. Daha önce bizde hiç sağ sol yoktu. O zaman Türk Kürt de yoktu, biz dağlardan gelirdik, ekin biçerdik, davar güderdik, karpuz beklerdik. Bu Türk Kürt meselesi de, sağ sol davası da sonradan çıktı, şimdi var bu mesele. O zaman bizim orada yoktu. Ben şimdi o dedelere de kızıyorum.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

Pir Sultan İngiltere 29


“Uğraşırız nefsimizle/Kimse ile davamız yok” Meluli

Semah hakkında sohbet Rıza Aydın. Adana

B

ilindiği gibi semah, Cem ibadetinin bir parçasıdır. Cem ibadeti bir bütündür. Bundan dolayı da, cem ibadetinde yapılan her hizmet, her şey, onun ilahi coşkusu içerisinde yapılan, bu bütünlük içerisinde, bu ibadettin bir parçası sayılır. Öyle anlaşılmalıdır. Cem ibadetinde, birçok hizmet vardır, bunların hepside ibadetten sayılır; öyle algılanır. Örneğin küskünler barıştırılır; şikayet edilen kişiler dara durdurulup müşküllerine çözüm yolları aranır. Örneğin sazlar çalınır, deyişlerimiz söylenir; bazı yörelerimizde –örneğin bizim Emlek yöresinde- cemde saki dem sunar, dem alınır1. Bütün bunlar ibadettir, ibadetin birer parçasıdırlar; böyle görülür. Bunların yapılışı sırasında oranın özeliklerine göre kendine has bazı ayrıntılarına da dikkat edilir. Ancak bunlar dışarıdaki sosyal hayatta da sürdürülür; yapılır. Örneğin cemde müşküller hallediliyor diye cem dışında bu yapılmaz denilmez, saz çalıp deyiş söylemekte, dem almakta öyle. Bu örnekler artırıla bilinir. Örneğin semah cemde dönülürken dededen dua alınır, semah dönenler dedeye sırtlarını dönmezler, bunlar o ibadetin gerektirdiği bir bütünlük içerisinde sürdürülürler. Ancak semaha benzer bir oyun, cem ibadeti dışında da yapıla gelmiştir. Örneğin bizim Sivas’ın –Şimdilerde Şarkışla’nın bir bölgesi olarak anılan- EMLEK bölgesinde, düğenlerde, toplantılarda “YARELİM2” denilen bir oyun oynanır; Tahtacılarda da buna benzer “MENĞİ” denilen bir oyun oynama geleneği vardır. Bunlar semaha çok benzerler. Sergilenen ortam farklıdır, dede yoktur dua yoktur ama benzerlikte çoktur. Bunlar bu konu konuşulurken bilinmelidir, diye 1 Cemde “Dolu” alındığı “İmam Cafer Sadık Buyruğu” diye bilinen “BUYRUK” larda vardır, konu için Fuat Bozkurt’un hazırladığı “BUYRUK” kitabının 76 – 7793 sayfalarına bakınız. 2 “Karındaş” sözcüğünün süreç içerisinde “kardeş” sözcüğüne dönüştüğü gibi “Yar Alim” sözcüğünün de süreç içerisinde “Yarelim” şekline dönüşmüştür diye düşünüyorum. “Yar Ali” Şah İsmail Hatayi’nin abisinin adıdır. Sultan Ali de denilen Yar Ali bir savaşta atıyla düştüğü bir nehirde boğularak can vermiştir. Konu için bakınız, Nejat Birdoğan, “Alevilerin Büyük Hükümdarı SAH İSMAİL HATAYI” Cem Yayınları, birinci baskı 1991, sayfa 10, 11. Bu Yar Alim yada YARELİM semahının adını buradan aldığını yanı bunu anmak için böyle adlandırıldığını düşünüyorum 3Miraclama diye bilinen bu nefes birçok yerde yayınlandı, bir çok kitapta vardır ben bir kaçını yazayım: İsmail Onarlı, Şah İsmail. Sayfa: 185. Mehmet Yaman, “Alevilikte Cem”, sayfa 64, Nejat Birdoğan, “Alevilerin Büyük Hükümdarı ŞAH İSMAİL HATAYİ”, sayfa 164. Nejat Birdoğan’ın kitabında beyit şöyle

30 Pir Sultan İngiltere

“El çaluban Allah Allah dediler Allah Allah” şeklinde geçiyor. Bizim yörede “El çırpmak” yada “El çaluban” tabiri yerine “Çibik çalmak” denir. Şimdilerde bu işleme alkış tutmak deniyor. düşünüyorum. Yani Alevi halkımız, semaha benzer bir oyunu seyirlik olarak, yada başka bir tabirler söylersek eğlencelerinin bir parçası olarak ta yapa gelmişlerdir. Alevi dilinde “İç Semah”, “Dış Semah” diye söylenen olgununda bunu anlattığını düşünüyorum. Semahlar söz konusu olduğu zaman, sanki bir kuralmış gibi aman alkışlamayın dendiğine çokça tanık olmuşuzdur. Biz (Adana Pir Sultan Derneğinde) bunun üzerinde zaman zaman konuşmuşuzdur. Özellikle cem dışında yapılan, bir gösteri niteliğinde algılanması gereken bir durumda bile alkış yasağı uygulanmaktadır. Ben bununda tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin şah İsmail Hatayi “MİRAÇLAMA” adli deyişinde Muhammedin “Kırklar cemine” konuk oluşuyla başlayan süreci şöyle resmediyor: “Canım size kimler derler Şahım bize kırklar derler Cümleden ulu yolumuz Eldedir kulhü varımız Birimize neşter vursan Bir yere akar kanımız Cümledir ulu yolumuz Eldedir küllü varımız Madem size kırklar derler Neden eksik biriniz Selman Şeydullah’a gitti Ondandır eksik birimiz Selman Şeydullah’dan geldi Hü deyip içeri girdi Muhammed esridi coştu Tacı başından da düştü Ol şerbetten biri içti Cümlesi oldu hayran Mümün müslüm üryan büryan Hep girdiler semaha Cümleside el çırpuben Dediler Allah Allah Muhammed de bile girdi Kırklar ile semaha3. Hatayi’nin bu konuyu işlediği başka deyişlerinde de “el çırpuben” deyimi geçiyor.

Şimdi ben, hemen bu “el çırpuben” deyimine sarılıp bunun bu günkü alkışlamanın bir benzeri, yani o günkü söylenişi olduğunu ileri sürmek istemiyorum. Bu tabirin yada deyimin o zaman ne için kullanıldığını, neyi anlattığını henüz araştırmadım. Bilmiyorum. Ama kafamda da bir kuşku oluştu. Bunu açıkça itiraf etmemde sakınca var mı onu da bilemiyorum. Semah, cemde alkışlanmaz ama dışarıda böylesi bir olgu ortaya konduğunda da alkışlanmasına niye bir yasak getirilir bunu bilmiyorum; bu yasağı kim koymuştur, bu yasak nasıl başlatılmıştır onu da bilmiyorum. Ama bunları sakince konuşmakta fayda var diye düşünüyorum. Yukarda ki, söylediklerime tekrar dönersek, cem ibadeti sırasında gördüğümüz bazı şeyler dışarıdaki sosyal hayatta da olur, ama bu cemdeki gibi ibadetten sayılmaz. Örneğin bunlar, saz eşliğinde deyişler çalmak, sakinin dem (içki) sunması, bir dedenin lokma vermesi, bir müşkülün hallolması için kolu komşunun birleşip bir çözüm araması, muhabbet edilmesi, gibi sıralana bilinir. Cemlerimizde dönülen semahın, bir benzeri olan seyirlik oyunlar yukarda andığım gibi “yarelim” yada “mengi- mengü” adıyla sergilenmiştir. Bunlar geleneksel olarak yaşanmış şeylerdir. Yaşlılara yada o yöreleri bilenlere sorduğunuzda bunlar söylenecektir. Bugünde epey bir zamandan buyana semah varı bir oyun türü cemler dışında – nasıl tabir edilir bilmem ama- sergilenmektedir; dönülmekte yada oynanmaktadır. Şimdi, gelelim sözün özüne; Pir Sultan Abdal Kültür Derneklerinin Genel Başkanlığını yürütmekte olan bir arkadaşımız böyle bir söz söyledi diye telaşa kapılmanın gereği var mı. Konuyu önce dinleyip, sonra anlayıp üzerinde muhabbet etmemiz gerekmez mi. Cemlerde bir sorun olunca, yada bir sorun varsa, o meclisin yöneticisi konumundaki dede önce “dilli başlı olun” derdi, sonrada “destur” çekerdi. Bizde bu niyetle destur diyelim. Buyurun, bu konuyu da bu anlayış içerisinde konuşalım, bunun içi herkes “dili başlı olsun”, “destur”. Aşkı muhabbetlerimle saygılarımı selamlarımı sunuyorum.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


Aral覺k 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

Pir Sultan 襤ngiltere 31



”Meluli'yim sözümüz bir/Dostumuzla özümüz bir.”

Katliamlar Tarihi İle Yüzleşmek Av. Fevzi Gümüş Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı

D

ersim Katliamının üzerinden 80 yılı aşkın zaman geçti. Hala katliamın izleri toplumsal bir travma olarak yaşanıyor. Sayın Başbakan “Dersim’de katliam yapıldı!” diyerek bu söylemi bir referandum malzemesi yapmaktan öteye gitmedi. Dersim’de yapılan katliamın boyutları ne yazık ki henüz yeterince gün ışığına çıkmış ve anlaşılmış değildir. Yapılması gereken hiç kuşkusuz bu katliamda sorumluluğu olan kurumların ve devletin gerçeklerle yüzleşmesi, insana ve topluma karşı sorumluluk neyi gerektiriyorsa onu yapmasıdır. Dersim’de başlayan katliam politikası adeta gelenekselleşmiş ve Maraşlar, Madımaklar bu zihniyetin insanlığa karşı işlediği suçlar olmuştur. Türkiye’de etnik kimlikleri ve inançları yasaklayan zihniyetin kendi içinde dahi meşruiyeti kalmamıştır. Türkiye’deki

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

etnik ve inançsal sorunların dünya ölçeğinde tartışıldığı bu süreçte Dersim ibret verici bir örnektir. Türk, İslamcı zihniyet “Tek tipleştirme” politikalarını pervasızca sürdürdü ama amaçladığı sonuca ulaşamadı! Laik, Demokratik Türkiye özlemi artık sadece sorunlara duyarlılık gösteren aydın ve siyasetçilerin değil, Türkiye’nin özlemi ve istemidir. Bu konuda önemli ve belirleyici bir toplumsal hafıza ve bu hafızanın bir projeye dönüşeceği kurumsal yapılar oluşmuştur. Sorun bu hafızayı taşıyan aydınların ve siyasetçilerimizin sorumluluk duyması ve ortak mücadele ağının örülmesidir. Laik, Demokratik Türkiye gerçeğinin bir umut ve özlem olmaktan çıkıp yaşamsal proje olması için demokrasiden sorumluluk duyan her birey ve kuruma görev düşmektedir. Dersim gerçeği de bu projenin bir sonucu olarak tüm ayrıntı ve sonuçları ile

gün yüzüne çıkacak demokrasi ve hukuk bağlamında ne gerekiyorsa yapılacaktır. Dersim Katliamı ve öncesinde yaşanan Koçgiri Katliamı Türkiye’nin hafızasından gizlenerek, örtbas edilerek çıkarılamaz. Demokratik devlet, sorun çözücüdür. Çoğulcu bakabilen hükümet ve muhalefet olmanın gereği ise gerçeklerden kaçmak, gerçekleri ıskalamak değil onlarla yüzleşmek ve hukuk bağlamında gereğini yapmaktır. Türkiye’deki tüm aydın, yazar, sanatçı, siyasetçilere çağrımızdır. Laik Demokratik Türkiye inançların, dillerin ve kültürlerin özgür ve eşit olacağı bir projedir. Bu projeyi oluşturup tarihimizi doğru yazmak ve insanca yaşayabilmek hepimizin sorumluluğudur. Kendi tarihi gerçekleri ile yüzleşmiş, Laik Demokratik Türkiye özlemiyle Dersim Şehitlerini ve bir hukuk faciası ile idam edilen Seyit Rıza’yı saygı ile anıyoruz.

Pir Sultan İngiltere 33


İngiltere Gündemi

İngiltere’de Öğrenciler Yine Sokaklarda

İ

ngiltere’de hükümetin üniversite harçlarını artırma planını protesto eden ve sayıları on binleri bulan üniversite ve kolej öğrencileri sokağa döküldü. Öğrenciler hükümetin üniversite harçlarının artırılması planını ve eğitim bütçesindeki kısıntıları protesto ediyor. Başbakanlık ofisinin bulunduğu Londra’daki Downing Caddesi’ne

yürüyen öğrenciler polis engeliyle karşılaştı. Göstericiler çeşitli üniversitelerde işgal eylemleri de planlıyor. İki hafta önce yapılan gösterilere de 50 bin öğrenci ve öğretim görevlisi katılmış, polisle eylemciler arasında çatışmalar yaşanmıştı. Göstericiler çeşitli üniversitelerde işgal eylemleri de yapıyor. İki hafta önce yapılan gösterilere de 50 bin öğrenci ve öğretim görevlisi katılmış, polisle

eylemciler arasında çatışmalar yaşanmıştı. İngiltere’de sokakları harekete geçiren neden, hükümetin üniversite harçlarını üç katına çıkarma tasarısı. İktidardaki Muhafazakar-Liberal Demokrat koalisyon hükümetinin planına göre, 3 bin 290 sterlin olan yüksek öğrenim harçları, 2012’den itibaren yıllık 9 bin sterline yani yaklaşık 21 bin Türk Lirası’na yükselecek.

Robert Fisk’in Wikileaks Değerlendirmesi: “Ortadoğu ABD’nin umurunda değil”

Göçmen işçilere kota

İ

ngiltere, AB dışındaki ülkelerden alınacak nitelikli işçi kotasını beşte bir oranında düşürme kararı verdi. İçişleri Bakanı Theresa May’in parlamentoya yaptığı açıklamada, nitelikli işçi alımı yılda 21 bin 700 ile sınırlı tutulacağını açıkladı. Buna göre, bir işverenden davet gelmeden kabul edilecek çalışanlar bin ile sınırlı olacak ve bu kota, bilim adamı, akademisyen, sanatçı gibi üst düzey niteliğe sahip çalışanlar tarafından kullanılabilecek. Bu alanda 13 bin kişilik bir azaltma yapıldı. Bir iş teklifi karşılığı ülkeye girişine izin verilecek nitelikli işçi sayısı da yaklaşık 7 bin kişi arttırılarak 20 bin 700’e yükseltildi. Toplam 21 bin 700 kişilik kota, önceki uygulamaya göre beşte birden fazla bir azalmayı ifade ediyor

34 Pir Sultan İngiltere

İ

ngiliz Independent gazetesi yazarlarından Robert Fisk, Wikileaks belgelerini değerlendirdi: “Ortadoğu, ABD’nin umurunda bile değil. Belgelerde İsrail’in yasadışı yerleşimlerinden eser yok Wikileaks’in gizli ABD belgelerini sızdırmasının ardından “Artık biliyoruz, ABD gerçekten de Ortadoğu’daki adaletsizlikleri umursamıyor” manşetini atan İngiliz Independent gazetesinin muhabiri Robert Fisk, Washington’un Ortadoğu politikasının başlıca dayanağının İsrail’le işbirliği yapmak olduğunun kanıtlandığını söylüyor. Belgelerde İsrail’in Batı Şeria’daki yasadışı yerleşimleri hakkında hiçbir bilgi bulunmadığını, ABD’nin bölgedeki yegâne amacının İran’ı mahvetmek olduğunu belirten Fisk, Filistinlilere ise yıllardır reva görülen yakıştırmaların sürdüğünü belirtiyor. “Ayrıntılar Atlanmış” Fisk’e göre yayımlanan belgelerdeki bir

ayrıntı tüm gazeteler tarafından atlanmış. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Amerikan Senatosu delegasyonu ile bu yıl başındaki buluşmasında misafirlerine şöyle seslenmiş: “Siz büyük bir istihbarat ağına ve araçlarına sahipsiniz, ancak bu bilgiyi başarılı şekilde analiz etme yeteneğiniz yok. Bizde sizdeki istihbarat yeteneği yok, ancak bizim de çok yetenekli analizcilerimiz var. Siz ABD’liler teröristleri vurmayı seviyorsunuz, ama onların örgütlenmelerini boğmak çok daha etkilidir.” Esad’ın Amerikalılara, bölgedeki en önemli devletin İran olduğunu, arkasından Türkiye ve üçüncü olarak da Suriye’nin geldiğini söylediğini yazan Fisk, “zavallı” İsrail’den hiç bahsedilmediğini vurguluyor. Fisk, belgelerde Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai’den “paranoyak” diye bahsedildiğini hatırlatarak, böyle bir ülkede herkesin, özellikle ABD’lilerin ve NATO’nun da paranoyak olmasının doğal olduğunu söylüyor.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


”Yer içeriz nazımız bir/Sen ben diye kavgamız yok” Meluli

Türkiye ayrışıyor mu? Abbas Tan 12 Eylül Anayasa referandum sonuçları Türkiye haritası üzerinde ilginç bir tablo ortaya koydu. Haritada Tunceli, Eskişehir ve Bilecik illerinin seçim sonuçları değişik olsaydı konunun başlığında kullandığım “Türkiye Ayrışıyor mu?” sorusunun tam cevabı olacaktı. Eskiden Türkiye yedi coğrafi bölgeye ayrıldığı öğretilirdi öğrencilere ama geldiğimiz nokta ise üç siyasi bölgeye ayırdı ülkeyi. Bu üçe ayrışma Anayasayı farklı algılamadan mı kaynaklanıyor,ihtiyaçtan mı yoksa kaygılardan yada niyetten mi tartışma konusu olmuştur. Trakya, Marmara, Eğe ve Akdeniz bu referanduma “Hayır” derken Anadolu’nun tamamına yakınının yüzde elliden fazlası “Evet” oyu kullandı. Doğu ve Güneydoğu ise Boykotçular olarak sandığa gitmeyen diğer bölgelerdeki insanlarla yüzde yirmi üçe yakın bir sayı ile farklı bir tablo ortaya çıkarttı. Görüldüğü gibi bölgeler verdikleri oylarla resmen ayrıştılar. Hayır oyu veren ve bölgeleri ve eğitimleri itibariyle biraz daha yüksek seviyeye ulaşmış kesim bu anayasa değişikliğinden kaygı duydukları için hayır derlerken değişikliklerin ne olduğunu bilmeyen ve irdeleyemeyen birçok insan ise bilmediği değişikliklere evet dediler. Bölgesel sorunları ve talepleri ciddiye alınmadığı için güneydoğu ve doğu bölgesi halkının da büyük bir kısmı değişikliklerin neler içerdiğini bilmeden partilerinin önerileri doğrultusunda boykot etmiş oldular. Başbakanın ifadesiyle ülke halkının yarısı darbeci diğer yarısı da cemaatlerin talimatıyla, iktidarın talimatıyla hareket eden bazı sendikalarla birlikte darbe karşıtı olarak ortaya çıktılar. Bu ayrışma ciddi bir tehlikeyi de beraberinde getirmiş oldu. İktidar ve Başbakan her ne kadar bu sonuçtan memnun gözükse de boyalı haritayı önüne koyduğunda kafası iyice karışacaktır. Yada karışmalıdır. Doğu ve güneydoğudaki katılımın çok düşük olmasına rağmen yüzde on, onbeş gibi katılım sonunda aldığı yüzde seksen yada yüzde doksanları bulan sonuçların bir anlam ifade etmediğini çok iyi bildiklerine göre iyice düşünmesi gerekecektir. Her ne kadar kendisine oy vermeyen bölgeye kum şehri olarak görse de onlarda bu ülkenin vatandaşları ve o topraklar da bu ülkenin topraklarıdır. Bu bölgelerden oy alamaması artık sıkıntıların bir kat daha arttığının işaretlerini vermekte ve alarm zillerinin 12 Eylül

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

akşamı çalmaya başladığının göstergesiydi. Başbakan ve iktidar üç bölgeden birisine sahip diğerleri ise analıktan. Cemaatlerin önemi Türkiye’de ve dünyada küçümsenmeyecek bir güce ulaşan cemaatlerin okyanus ötesi liderlerinin ölüleri dahi mezardan çıkartarak bu referandumda oy kullanmaları gerektiği talimatını alan mensuplarının çıkardığı sonuç gerçekten ürkütücü olmuştur. MHP nin milliyetçi anlayışı ciddi güç kaybetmesinden sonra ortaya farklı bir tablo çıkmış olmuyor mu acaba? Dindarlar ve demokratlar yada dinciler ve demokratlar ayrışması. Kampanyalarda Anayasa değişikliğinin gerekçelerinden çok Başbakan özellikle Anamuhalefet partisi CHP nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun milliyetinden, inancından, soyundan, sopundan,Aleviliğinden,Alevi Dedeliğinden bahsetmesiyle tabanına farklı bir mesaj vermiş oldu. Bu da Alevilerle Sünnilerin ayrışmasına doğru atılan bir adım olarak değerlendirilirse daha ciddi bir ayrışmaya götürecektir bu ülkeyi. Kılıçdaroğlu tüm Alevileri temsil etmiyor ne onun böyle bir iddiası var nede Aleviler böyle bir temsiliyeti asla kabul etmezler ama gözüken tablo oraya doğru götürmeye başladı bile. Satır aralarına sıkıştırarak belirtilmelidir ki Aleviler böyle bir oyunun kullanılacak malzemesi asla olmazlar ve de olmayacaklardır ama bu yarayı kaşıyanların çıkacağı da bilinmelidir. Recep Tayyip Erdoğan, kampanya boyunca kabul etmeyeceğimiz, edemeyeceğimiz sloganlar kullandı. “Taraf olan Bertaraf olur.” “Hayır oyu verenler darbecidir.” gibi laflar ederek halkı tamamen ikiye böldü. Şimdi çıkıp ne diyecek? Bu ülkenin yarısı darbeci ve bunlar taraf olduklarına göre bertaraf edelim mi diyecek. Belki de Okyanus ötesinde duran ve Başbakan tarafından teşekkür edilince taraftarları dakikalarca alkışlarla destek verdikleri dini liderleri yada kendilerinin ifadeleriyle cemaat önderleri F.G. artık oralardan talimatlar yağdırarak taraf bertaraf anlayışına nokta koyacak mı bunu da zaman içerisinde göreceğiz. Bu Anayasa referandumu kimlere ne kazandırır, kimlere ne kaybettirir sorusu ile birlikte niçin ortaya böyle bir sonuç çıktı sorusuna cevap aranmalıdır. Recep Tayyip Erdoğan halkın anlayacağı

dili kullandı ve halkın hoşuna gidecek sözler söyledi. Kılıçdaroğlu kendi doğrularını adeta tek başına anlatmaya çalıştı ama yeterli olamadı. Tunceli Boy hedefi Tunceli bundan sonra boy hedefimi olacak? Türkiye haritasına bakıldığında adeta tek başına duran bir dağı andırıyor. Elbette onlar gibi düşünmeyenler ve inanmayanların hele hele iktidarın boy hedefi olacak Tunceli ve Tuncelililerin bundan böyle daha dikkatli olmaları gerekir. Her türlü oyunlara ve provokasyonlara hazırlıklı olmalılar. Gerçi Tunceli ilk defa böyle bir farklılığı yaşamıyor oranın suyunda,havasında böyle bir farklılığı herkes biliyor. Tuncelilerde gereğini yapıyorlar. Alevi Örgütlerinin tavrı Bu kadar ciddi gelişmeler ve cemaatlerin siyasallaşması Alevileri ve özellikle örgütlü Alevileri de önemser hale getirmiş oldu. Yöneticilerin üyelerini ve tüm Alevi insanları çok iyi dinlemeleri gerekecektir. Ben bilirim sevdasına kapılmadan,ülkedeki gelişmeleri çok iyi değerlendirerek,bunun için danışma kurullarını bir an önce toplayarak ciddi kararlar almalıdırlar. Bunu söylerken siyasallaşmalılar yada siyasi tavır geliştirmeliler anlamında söylemiyorum. Zaten Alevilerin yaşam tarzları bir siyasettir,bundan böyle Alevi Dernek,Vakıf,Federasyon ve Konfederasyonlarının ülke sorunlarına eğilmeleri ve sorunların bir parçası olan Aleviliğin rayına oturtulması konusunda ciddi önlemler alması gerekmektedir. Referandumun hemen arkasından bir yıla kalmadan ülke bir genel seçim yaşayacaktır. Bu seçimlerde geçmişten ders alarak hareket etmek de Alevi kurum yöneticilerine düşmektedir. Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ son konuşmasında askerlerle siviller arasındaki görüş farklılıklarını açıklarken ilginç örnekler vermişti. “Siviller ovaya baktıklarında düzlüğü görürler,Askerler engebeleri görürler” “Siviller deniz baktıklarında Maviliği görürler,Askerler derinliği görürler.” “Siviller ormana baktıklarında ağaçları görürler,askerler ormandaki tehlikeyi görürler.” “Siviller dağa baktıklarında yüksekliği görürler,askerler dağdaki uçurumları görürler.” demişti.

Pir Sultan İngiltere 35



“Pir Sultan Abdal’un dertlerim firak / Alışmuş yaniyor şu dertli yürek

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

Pir Sultan İngiltere 37


” Hatuni dert dizi dizi/Yikma gonul koskumuzu

Aleviler her yerde örgütleniyor Bulundukları her bölgede biraraya gelip örgütlenme çalışmaları yapan İngiltere Alevileri, geçtiğimiz altı ay içinde İAKM ve Cemevi’nin de desteğiyle üç yeni Alevi Kültür Merkezi ve cemevinin açılışını gerçekleştirdiler.

Y

eni cemevlerinin birincisi Haziran ayında Coventry bölgesinde çalışmalarına resmi olarak başladı. Güney Londra’da temmuz ayında resmi olarak faaliyete başlayan Alevi kültür merkezi ve cemevinden sonra Nottingham’da bir üçüncü cemevi için çalışmalar başlatıldı. Brighton ve Bournemouth şehirlerinde de cemevi açılması için talep var ve yakında bu bölgelerde de çalışmalara başlanacak. İngiltere’deki Alevi nüfusun iki yüz bini aştığını ve hemen hemen her şehirde yaşayan Alevi nüfusun bulunduğunu ifade eden İAKM ve Cemevi başkanı İsrafil Erbil ‘Hedefimiz yaşadığımız her şehirde bir Alevi kültür merkezi ve cemevi açabilmektir. Gelişmeler de o yöndedir ve çok heyecan vericidir. Geçtiğimiz yıl açılan Glasgow Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi ile birlikte resmi sürecini tamamlamış cemevi sayısı dörde ulaşmıştır. Sayımız çoğaldıkça federasyonlaşmak da sesimizi daha iyi duyurabilemk için bir gereklilik haline gelmektedir. İAKM ve Cemevi olarak açılan bütün cemevlerini destekliyor ve pratik yardımda da bulunuyoruz. Açılan her merkeze desteğimiz bundan sonra da devam edecektir’ dedi. Glasgow Alevi-Bektaşi Kültür Merkezi ve Cemevi Geçtiğimiz yıl açılan Glasgow Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi çalışmalarına aynı karalılıkla devam ediyor. Glasgow Alevi-Bektaşi Kültür Merkezi ve Cemevi Yönetim Kurulu Başkanı Veli Taşçı tarafından yapılan açıklamada, İskoçya’da yaşayan Alevi vatandaşların Cemevi çalışmalarını heyecanla takip ettiklerine vurgu yapılırken, “Bizler Pir

Coventry

38 Pir Sultan İngiltere

Sultan Abdal duruşumuzla, yorulmadan, bıkmadan ve düşüncelerimizden asla taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz. Ağır bedeller ödenerek, ulularımız tarafından günümüze kadar taşınan bu öğretiyi bizler de daha fazla çalışarak, emaneti gelecek kuşaklara aktaracağız” dedi. Muharrem Orucu’na da değinen Veli Taşçı, “Önümüzdeki günlerde hep birlikteanacağımız Matem orucu nedeniyle canlarımızı selamlıyoruz. Bedir’den Kerbela’ya, Çanakkale’den Dersim’e, Maraş’tan Çorum’a ve Sivas’a tüm şehitlerimizi selamlıyoruz. GlasgowAlevi Bektaşi Kültür Merkezi ve Cemevi olarak, Hz Ali’ye, Ehlibeyt’e, 12 İmamlar’a , Hacı Bektaş’a vePir Sultan’a bağlı olmak onların düşüncesini yaşatmaktan geçer. Gerçek Alevilikte onların öğretisini anlamakla mümkün olur”diye konuştu. Taşçı, Alevilerin Britanya genelinde örgütlü olmasının önemine değinerek federasyonlaşmanın gereklililğine vurgu yapıp, “Bilinç vedayanışma bizleri her zaman olmamız gereken yerde başı dik, alnı açık, ayakta ve onurlu durmaya götürecektir” dedi. Coventry Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi Haziran ayında faaliyete geçen CABKM(Coventry Alevi Bektaşi Kültür Merkezi) ve Cemevi vakıf statüsünü sgeçtiğimiz günlerde kazandı. Merkez binasını geçtiğimiz haftalar içinde kiralayan CABKM ve Cemevi, taşınmak için tamir ve dekorasyonun tamamlanmasını bekliyor. Gelinen aşama dolayısıyla çok mutlu olduklarını belirten CABKM ve Cemevi yetkilileri ‘Bir aksilik olmazsa yılbaşından sonra açılış

yapmayı planlıyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana her hangi bir zorlukla karşılaşmadık. Tam aksine gerek canlarımızdan gerekse Coventry Belediyesi’nden çok güzel tepkiler aldık. Coventry Belediyesi bize çok yardımcı oldu, danışmanlık sundu ve gereken bilgileri en doğru yerlerden ala bilmemiz için destek verdi. Türkiye'de AKP hükümeti Alevi sayısı 20 milyon mu yoksa 15 milyon mu tartşması yaparken bu ülke şu anda sadece 100-150 kişi olan grubumuza her türlü desteği sunuyor. Bu da AKP -Recep Tayyip zihniyeti ile Avrupa arasındaki farklılığı gösteriyor. Üye sayımız 120’ye ulaştı ancak şu ana dek bir yerimiz olmaması nedeniyle büyük etkinlikler yapamadık. Yine de Sivas katliamı ve kadına karsi şiddetle ilgili küçük paneller düzenledik. Birmingham, Lemington, Notingham, Lectershire, Peterborough gibi illere

Güney Londra

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


Para icin askimizi/Satma sakin satma sakin” Hatun Baci/Hatuni

Coventry

Glasgow

Nottingham İçinde bulunduğumuz günlerde en büyük çaba ve enerjisini Güney Londra’da yaşayan tüm Alevilere ulaşıp kucaklayabilmek için ev ve işyeri ziyaterine ayıran GLABKM ve Cemevi kurucu meclis üyeleri, üye sayısı istenen düzeye ulaştıktan sonra genel kurulunu yapmayı planlıyor. Yapılacak genel kurulda yönetim kurulunun da belirleneceğini vurgulayan kurucu üyeler tüm Güney Londra’lıları GLABKM ve Cemevi’ne üye olmaya davet ettiler.

Glasgow giderek orada yaşamakta olan canlarımızla kucaklaştık. Bütün canlarımızdan da iyi tepkiler aldık. Şu anki hedefimiz bir an önce yerimize taşınıp eğitim ve diğer faaliyetleri başlatabilmektir. Londra dışında yaşamakta olan canlarımızı hala üye olmadılarsa bir an önce üye olmaya ve destek vermeye çağırıyoruz. Şu ana dek yapılan çalışmalara destek vermiş tüm canlarada teşekkür ediyoruz’ dediler. Güney Londra Alevi-Bektaşi Kültür Merkezi ve Cemevi Geçtigimiz temmuz ayında faaliyete geçen GLABKM(Güney Londra Alevi-Bektaşi Kültür Merkezi) ve Cemevi üye sayısını kısa

Glasgow

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

süre içinde arttırarak 60 kişiye ulaştı. Yeni merkezine taşınma çalışmalarına da başlayan GLABKM ve Cemevi ocak ayından itibaren 100 New Kent Road, SW1 adresinde bulunan bina içerisinde faallyetlerine devam edecek. Dergimize Güney Londra Cemevi ve faaliyetleri ile ilgili olarak bilgi veren yetkilliler, kurucu üyelerin her hafta toplanarak yapılacak çalışmaları konuştuğunu ve bu çalışmalardan bazılarının hayata geçirildiğini söylediler. İlk faaliyet olarak üyelerden gelen talep ile saz kursunu hayata geçirdiklerini ve bu kursun çalışmalarına başarıyla devam ettiğini ifade eden yetkililer, eğitim aktivitelerini çoğaltmak için çalışmaların devam ettiğini dile getirdiler.

Nottingham Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi Nottingham’da açılacak bir Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi için ilk toplantı, 5 Aralık Pazar günü yapıldı. Nottingham’da yaşayan elli kişinin katıldığı bu toplantıda İAKM ve Cemevi de destek vermek üzere hazır bulundu. Toplantıda, Nottingham’da en az 150 Alevi aile ve 500 Alevinin yaşadığı dile getirilerek, yaklaşık yüz bin öğrencisi bulunan iki üniversitede 100 Alevi öğrencinin eğitim gördüğü bildirildi. Bu toplantıda önümüzdeki aylar içerisinde ikinci bir örgütlenme toplantısı yaparak kurucu meclis üyelerini belirlemeyi kararlaştıran Nottingham’lı canlar, hemen ardından faaliyetlere başlamayı planlıyorlar. Nottingham’da bulunan üniversitelerde bir Alevi öğrenci birliği oluşturmak üzere girişimlerde bulunan Alevi gençler de açılacak cemevi’nin faaliyetlerine gönüllü olarak katılacaklar.

Güney Londra

Nottingham

Pir Sultan İngiltere 39


‘Sırrını verme hayrata/Senden alır gider yada’

İngiltere’de Gelir Vergisi - Temelleri Haydar Ulus

G

elir Vergisi, bir kazanç vergisidir. Her kazanç vergiye tabi değildir, sadece belli bir seviyenin üzerinde olan kazanç 'vergiye tabi gelirdir'. Resmi hafifletme ve indirim vergi planlama uygulamaları Gelir Vergi faturanızı azaltabilir - ve bazı uygulamalar ardı ödenecek vergi kalmıyabilir. Vergiye tabi gelir nedir? =Vergiye tabi olan gelir: =İstihdam / Maaş kazançları =Serbest Meslek kazançları =Bir çok Emeklilik geliri (Devlet, şirket ve kişisel emekli maaşı) =Tasarruf birikim hesapların faiz’i =(Temettü) hisse senetlerinden kazanç =Kira geliri =Size odenen itimat / “trust”geliri Vergiden muaf gelirler Bazı tür gelir vergiye muafdır ve vergi kesintisi olmaz. Bunların bazıları almış olduğunuz sosyal yardımlar dahil, Working Tax Credit dediğimiz “Çalışma Vergi Kredisi” ve prim tahvil kazanç da-

hildir. Bu gelir kaynakları Gelir Vergisi hesaplanırken tamamen göz ardı edilir. Vergiden muaf ödenekler Vergi amaçlı İngiltere'de ikamet etmekte olan herkes gelirinin belirli bir kısmını 'Kişisel Ödenek' olarak sabit miktar olmak uzeri gelirinden düşülür ve vergilenmez. Bu sabit miktar (2010-11) mali senesi içeriğinde Kişisel Ödenek olarak - ya da vergiden muaf olan tutar olarak £6,475.00 olmaktadır. 65 yaş ve’ya üzerinde olan vergi mükkellefi daha yüksek Kişisel Ödeneği alma hakkına sahiptir. Eğer görme özürlüyseniz veya herhangi görme gerektiren iş alanında vizyon’nunuza sahip değilseniz ayrıca vergi hesaplamanızda Kör Kişi Ödeneği/indirimi talep edebilirsiniz. Gelir Vergilenmesinde sadece vergiden muaf ödenek miktari £6,475.00 üstü gelir vergiye tabi tutulur. Var olan Ödenek ve indirme planları Gelir Vergisi faturanızı azaltabilir. Eğer Gelir Vergisine mükellefseniz, var olan ödenek ve indirme planları beraberinden vergi faturanızı azaltabilirsiniz. Bunların içeriği şöyledir: Evli Çift Ödeneği/indirimi – Eşinizin ve ya sizin 6 Nisan 1935 tarihinde önce doğmus olması gerekir Bakım Ödeme İndirimi – Eşiniz ve ya

Gelir Vergisi bant

Tasarruf olmayan Gelir Vergisi oranı

Tasarruf Gelir Vergisi oranı

Temettüler üzerinden Gelir Vergisi oranı

£0 - £2.440 için tasarruf için başlangıç hızı

Mevcut değil

10%

Geçersiz

£0 - £37,400 için Temel oran

20%

20%

10%

£37,401-£150,000 için yüksek oran

40%

40%

32.50%

£150.000 űzeri

50%

50%

42.50%

40 Pir Sultan İngiltere

sizin 6 Nisan 1935 tarihinden önce doğmuş olması gerekir Bu indirim sağlıyan miktarları sosyal yardım olarak degilde hesaplanmış verginizden miktar olarak duşebilirsiniz. Şirket yöneticilerine ve elemanları için vergi planlaması Çalıştığınız veya yonetdiğiniz şirketde iş gerekçesiyle yapmış olduğunuz harcamalarınızda vergi indirimi almak mümkün olabilir Şirket ikramiyelerin Vergilenmesi Çalışmış olduğunuz şirket içeriğine almış olduğunuz nakit olmayan ikramiyeleriniz vergi’ye tabi tutulabilinir. Vergiye tabi İkramiyeler =Şirket araçları veya vanlar =Aracınız için sağlanan yakıt =Sağlık sigortası =İş yerinizin vermiş oldugu Konaklama hacmi =Düşük faizli kredi Gelir Vergisi ne kadar? Ödenecek vergi, vergiye muaf miktarı ve ikramiye gider oranları ve vergi bantları kullanılarak hesaplanır.

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org


”Nokta tüm çizgilerin esasıdır” Hallaci Mansur

Ödenen verginiz’de Cemevine Yardim - Gift AID

H

ediye Yardım düzeni altında, İngilterede vergi mukellefi iseniz Cemevimize yapmış olduğunuz bağışın % 25 İngiltere Vergi Dairesinde vergi iadesi olarak geri alabiliriz. 6 Nisan 2008 ve 5 Nisan 2011 tarihleri ara-

sında, İngiliz hükümeti Cemevimize ayriten tüm bağışların % 3 ekliyerek toplam iadeyi %28 çıkartıyor. Bu tur vergi bagis iadesi siz vergi mukellefimizin Cemevine son 6 senedir yapmış oldugunuz bagıslarınızada uyguluyabiliyoruz.

VERGİ MÜKELLEFİYSENİZ BU FORMU DOLDURUN

London Alevi Cultural Centre & Cemevi Reg. No: 1041394

GIFT AID DECLARATION for London Alevi Cultural Centre & Cemevi Title.....................Forename(s)......................................................................................................... Surname.......................................................................................................................................... Address............................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................

Örnek Her yapdıgınız £100 bagışın £28 biz Vergi Dairesinde ve Hukumetde yardim iadesi olarak alabiliyoruz. Ne yapmam gerekiyor? lutfen aşağıdaki formu doldurarak cemevinde saymaliga getirin.

CEMEVİ ÜYE AİDATI BANKA ÖDEME FORMU London Alevi Cultural Centre & Cemevi Reg. No: 1041394 Bank Standing Order Mandate To (Name of your Bank) __________________________________________________ Address (Address of your Bank) __________________________________________________ __________________________________________________ _________________________Post Code___________________ Please pay: Alevi Cultural Centre and Cemevi Number 2 Account BARCLAYS BANK PLC, 1-2 TRINITY WAY, CHINGFORD, LONDON E4 8TD SORT CODE: 20-46-57 ACCOUNT NUMBER: 70882844

...............................................................................................................Post Code.......................... I want London Alevi Cultural Centre & Cemevi to treat all donations/membership subscriptions I

The sum of (Amount in words)£_______________________________

have made over the last six years and all donations I make from the date of this declaration until I

The sum of (Amount in figures) £______________________________

notify you otherwise as, Gift Aid donations. Date................................................................................................................................................. Signature(s)..................................................................................................................................... NOTES 1. You can cancel this declaration at any time by notifying the National Office 2. You must pay an amount of Income tax and/or Capital gains tax at least equal to the tax that LONDON ALEVI CULTURAL CENTRE & CEMEVI reclaims on you donations/membership subscriptions in the appropriate tax year (currently 28p for each £1 you give) 3. If you pay tax at the higher rate you can claim further tax relief in your Self Assessment tax return (currently 18%) 4. If in the future your circumstances change and you no longer pay income tax/capital gains tax equal to the tax LONDON ALEVI CULTURAL CENTRE & CEMEVI reclaims, you can cancel your declaration (see note 1) 5. Please notify us of any change in your name and address. 6. If you are unsure whether your donations qualify for Gift Aid tax relief then contact the Office and/or your local tax office. When complete, please mail to: The Treasurer: London Alevi Cultural Centre & Cemevi 1st Floor 89 Ridley Road, London E8 2NH

Aralık 2010 - Ocak 2011 | www.alevinet.org

Commencing (Date for first payment) ________/___________/_______ and there afterwards on the same day each month until you receive further notice from me/us in writing, and debit my/our account accordingly. My Name_____________________________________________ Address______________________________________________ __________________________________Post Code___________ Account to be debited______________________________________ Account Number_________________________________________ My Telephone Code and Number_______________________________ Email_______________________________________________ Signature_____________________________Date_____________ PLEASE SEND TO:

The Treasurer: London Alevi Cultural Centre & Cemevi, 1st Floor 89 Ridley Road, London E8 2NH

Pir Sultan İngiltere 41





Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.