Canadaturk162

If undelivered please return to: 2 Clanwilliam Ct., Toronto, ON M1R 4R2

of the Turkish Community Yýl/Year 8 Sayý/IssueThe 121Voice 1 Ekim/October 1, Canadian 2011 T: 416 462-1244 F: 416 444-4073 2 Clanwilliam Crt. Toronto, ON M1R 4R2 info@canadaturk.ca www.canadaturk.ca ISSN 1923-7030 Fiyatı/Price $1 Yıllık Abonelik/Yearly Subscription $30

Yıl/Year 12 Sayı/Issue 162 Mart/March 2015 T: 416 462-1244 2 Clanwilliam Ct. Toronto, ON M1R 4R2 info@canadaturk.ca www.canadaturk.ca ISSN 1923-7030 Fiyatı/Price $1 Yıllık Abonelik/Yearly Subscription $30

Sıra onda

A

ynı günlerde kan kanserine yakalandıklarını öğrenen Toronto’da yaşayan iki Türk gencinden birisi olan Berk Nasi için uygun ilik bulundu. Okşahan Demir için ise arayışlar sürüyor. 7’DE

Mayıs sonu sandıktayız Türkiye Milletvekili Genel Seçimleri için Kanada’da oy verme tarihleri 29, 30 ve 31 Mayıs olarak belirlendi.

Seçmen listeleri ise 14 Mart’ta askıya çıkacak.

Nevruz Bahar Festivali 8’DE Kanada’da örgütleniyor CHP Kanada Derneği kuruldu. 6’DA

ÜÇ GÜN OY KULLANILACAK Kanada’da yaşayan Türk vatandaşları, 29, 30 ve 31 Mayıs tarihlerinde üç gün boyunca Toronto Başkonsolosluğu ve Ottawa Büyükelçiliği’nde kurulacak sandıklarda oy kullanacak.

866 WILSON AVE. TORONTO, ON M3K 1E5

BiZ VARIZ VE YARDIM ETMEYE DEVAM EDiYORUZ

“Kimse Yok Mu” derneği Genel Müdürü Metin Çetiner: SEÇMEN LİSTELERİ ASKIYA ÇIKIYOR Biz, mağdur/fakir bir insanla ya da afetzedeyle, Yurt Dışı Seçmen Kütüğü, 14 Mart Cumartesi günü ilan bağış yapan insan arasında edilecek ve 27 Mart Cuma günü köprüyüz. Türkiye’deki sona erdirilecek. Vatandaşlar hukuksuz sürece rağmen “Yurt Dışı Seçmen Sorgulama” biz varız ve ihtiyaç ekranından kütüğe kayıtlı olup sahiplerine yardımlarımızı olmadıklarını bu süre içinde kontrol edebilecek. 5’TE ulaştırmaya devam ediyoruz.

REFERANS 2015 Seçkin iş yerleri ve kültür merkezlerinde...

PİDE, LAHMACUN, DÖNER, İSKENDER VE KÜNEFE MUSTAFA’DA YENİR...

416 631-0300

1

$

Metin Çetiner ile Hasan Yılmaz’ın yaptığı söyleşi 14-15’TE

Metin Çetiner

2

www.canadaturk.ca

{

{

MART/MARCH, 2015

MART/MARCH, 2015

{

{

www.canadaturk.ca

3

Vatan haini mi dediniz!

G

eçtiğimiz Kasım ayında Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Kanada ziyaretinden Canadatürk olarak haberdar edilmemiştik.

Aynı şey, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in Şubat ayı içinde gerçekleştirdiği Kanada ziyaretinde de oldu.

Sebebini merak ettiğimizden, nedenini doğrudan Cemil Çiçek’e soralım dedik ve “Kanada’nın en büyük Türkçe gazetesini çıkartıyoruz.

Ama sizin gelişinizden haberdar bile edilmedik. Acaba nedendir?” dedik.

Lütfedip cevap yazmış kendisi.

Diyor ki; “Güzel ülkemizi karalamayı ve yabancı ülkelere şikâyet etmeyi ilke edinen yayın organlarına itibar etmiyoruz”.

Diyen kim? TBMM Başkanı.

Kime diyor? Canadatürk’e, yani bize.

Ne diyor? Vatan haini!

Ya bizzat kendisi Canadatürk okuru oradan biliyor, ya da ellerine tutuşturulmuş bir hain listesi var.

Veyahut Kanada’daki elçilik ve konsoloslukta görevli bazı AKP diplomatları hakkımızda kendisine bu

şekilde bir malumat vermişler. Çiçek’e yazdığımız cevap aynen şöyle: “Bizim ülkemizi karalamak diye bir ilkemiz yok. Türkiye’yi hepinizden daha çok seviyoruz.

Yayınlarımızda bize iftira atanları, hırsızları, Ergenekon ile kol kola girenleri zaman zaman eleştiriyoruz.

Bu arada Ergenekonculara, Gezicilere ve Büyükelçilik ile Konsolosluk önünde tencere tava çalanlara itibar etmişsiniz.”

TBMM gibi şerefli bir kurumun başkanının kendi ülke vatandaşlarına iftira atmasından daha vahim ne olabilir.

Canadatürk’ün yayın politikası belli, yayınları belli.

Türkiye’yi karalayan hangi yayınımız var, ortaya koyun, işte bu deyin.

Türkiye’yi hangi ülke ya da ülkelere şikâyet etmişiz, söyleyin biz de bilelim. Öyle bir noktaya geldik ki Türkiye’de iktidarı kim eleştiriyorsa vatan haini damgası yiyor.

Hâlbuki vatan hainliği noktasında bizzat kendi üzerlerine yapışacak o kadar çok şey yapıyorlar ki!

Kendi vatandaşlarını terörist diye dünyaya şikâyet eden, yine kendi vatandaşlarının kurduğu müesseseleri kapattırmaya çalışanlar belli.

Diplomatların, bulundukları ülkelerde, buna Kanada da dahil, kendi vatandaşları hakkında düzmece raporlarla veya sözlü olarak üst makamlara neler anlattıkları da belli.

Aslında vatan hainliği iftirasını bize atan bir tek Cemil Çiçek değil.

17 ve 25 Aralık yolsuzluk

operasyonları sonrası Hizmet Hareketi lehine taraf olunca eski dost bildiğimiz AKP’liler vatan haini olduğumuzu dillendirmeye başlamışlardı.

Vatan haini ilan edilince katlimiz de vacip olmuştu.

Akla hayale gelmedik iftiralar atanlardan, tek tek reklam veren şirketleri arayarak işimize engel olmaya çalışanlara kadar bu süreçte çok şeyler gördük.

Anlaşılan o ki, bazıları kendilerinde olan vasıfları, başkalarına yamamaya çalışıyor.

Bilin ki, bu attığınız çamurun izi bile kalmaz.

Yok illa ben hain arayacağım diyorsanız, öncelikle kendinize bakın...

Türk toplumunu şamar oğlanına çevirmek Özellikle siyasiler yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarını her an ellerinin altında duran ve istedikleri gibi kullanabilecekleri bir hizmetçi, kimi zaman da yolunacak kaz olarak görüyorlar.

Her gelen siyasetçi ya da siyasetçinin yurt dışına atadığı diplomatlar fırsatını buldukça yüklenir, azarlar, tepesine binmeye çalışır gurbetçilerin.

Bu bazen Türklerin kurdukları kuruluşlar üzerinden, bazen de

doğrudan yapılır. Ülkenin tüm imkânlarından; makam, para vs. siz yararlanın, sonra gelin bize iş buyurun, emir buyurun, göreviniz olduğu hâlde yapmadıklarınızın, yapamadıklarınızın hesabını bizden sorun.

Yok öyle yağma!

Her ev ve iş yerine ücretsiz gazete

Bildiğiniz gibi bir süredir olarak Canadatürk’ü hiçbir ücret almadan ev ve iş yerlerine postalıyoruz. Şu anda bine yakın kişi listemizde var ve sayı her ay artıyor. Hedefimiz aylık üç bin.

Siz de açık adresinizi bize emaille ya da gazetedeki formu doldurmak süretiyle iletirseniz Canadatürk’e ücretsiz ulaşmış olursunuz.

Halihazırda listemizde olanlar adres değişikliklerinden bizleri haberdar etsinler lütfen.

Ayrıca sayıları az da olsa bazı okurlarımız bazen gazetelerinin gelmediğinden şikayetçiler. Gazetenizin gelmediğinden bizi haberdar ederseniz Canada Post ile irtibata geçerek nedenini araştırma imkanımız olur. *** Referans 2015 Kanada Türk İş Rehberi Şubat sonunda yayımlandı.

Referans’ı iş yerleri ve kültür merkezlerinden ücretsiz temin edebilirsiniz.

4

www.canadaturk.ca

{

{

MART/MARCH, 2015

MART/MARCH, 2015

{

{

www.canadaturk.ca

5

Mayıs sonu sandıktayız 7 Haziran Pazar günü Türkiye’de yapılacak 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için Kanada’da oy verme tarihleri açıklandı.

Buna göre 29, 30 ve 31 Mayıs tarihlerinde üç gün boyunca Toronto Başkonsolosluğu ve Ottawa Büyükelçiliği’nde kurulacak sandıklarda oy kullanılacak.

Seçmen niteliğini taşıyan vatandaşlar ancak kendileriyle ilgili itirazda bulunabilecek.

İlk seçim fiyaskoyla sonuçlanmıştı

Y

urt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının ilk kez oy kullandığı 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde uygulanan ancak büyük tepki çeken randevu sistemi genel seçimlerde kullanılmayacak.

Kanada’da ikamet eden ve seçmen niteliği taşıyan Türk vatandaşları bağlı bulundukları konsolosluklarda 29, 30 ve 31 Mayıs tarihleri arasında arzu ettikleri bir günde oylarını kullanabileceklerdir.

Yüksek Seçim Kurulu, gün sayısı ülkeden ülkeye farklı olmakla birlikte yurt dışında oy kullanma tarihlerini 8 Mayıs 31 Mayıs olarak belirlemişti.

Seçimlerde oy kullanabilmek için “Yurt Dışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olmak gerekiyor.

Türk vatandaşları “ Yurt Dışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olup olmadıklarını Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın internet sitesinden sorgulayabilirler.

Sorgulamada Yurt Dışı Seçmen Kütüğü’nde kaydının bulunmadığını veya temsilcilik bilgisinin yanlış olduğunu tespit edenlerin adres beyanında bulunmaları gerekiyor. Adres beyanı konsolosluklara şahsen başvurarak veya posta ile yapılabiliyor.

Gümrük kapılarında oy verme işlemi Genel seçimlerde Yurt Dışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı seçmenlerin

gümrük kapılarında oy kullanma tarihleri ise 8 Mayıs -7 Haziran olarak belirlendi.

Seçmen Listeleri askıya çıkıyor Yurt Dışı Seçmen Kütüğü, 14 Mart Cumartesi günü Türkiye saatiyle 08.00’de “www.ysk.gov. tr” adresinde ilan edilecek ve 27 Mart Cuma günü Türkiye saatiyle 17.00’de sona erdirilecek.

Vatandaşlar “Yurt Dışı Seçmen Sorgulama” ekranından kütüğe kayıtlı olup olmadıklarını bu süre içinde kontrol edebilecek. İlan edilen Yurt Dışı Seçmen Kütüğü’ne, seçmenler ve siyasi partilerin genel merkezlerince görevlendirilenler ilan süresi içinde itiraz edebilecek.

Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının ilk kez oy kullandığı 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kanada’da kayıtlı yaklaşık 21 bin seçmenin yüzde 10’u dahi sandığa gitmemişti.

Pek çok vatandaşın adres beyanında bulunmaması; Toronto Başkonsolosluğu görev bölgesinde ikamet etmesine rağmen kayıtların Ottawa Büyükelçiliği’nde gözükmesi; Kanada gibi geniş bir cofrafyada sadece Toronto ve Ottawa’da sandık kurulması; seçimin yaz tatiline denk gelmesi ve oyların Kanada yerine Türkiye’ye götürülerek sayılacağının açıklanmasıyla seçime güvenin kaybolması oy verme oranının düşük olmasında başlıca etkenlerdi.

Tamam mı devam mı Parlamenter sistemin geleceğini belirleyeceğinden 7 Haziran seçimleri önem kazanıyor. Eğer, AKP yeniden tek başına iktidar olursa, Parlamenter Sistemi değiştirip yerine Başkanlık ya da Yarı Başkanlık sistemini getirmeye çalışacak.

6

www.canadaturk.ca

{

MART/MARCH, 2015

{

CHP, Kanada’da dernekleşti Sarı toz alarmı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Kanada’da örgütleniyor.

Bu amaçla CHP Kanada Derneği kuruldu.

Y

aklaşık üç aydır süren çalışmalar sonrasında Kanada’da CHP’yi temsil edecek dernek, yapılanmasını tamamladı.

Derneğin kurulması amacıyla 1 Mart Pazar günü Kanada Türk Dernekleri

Federasyonu Merkezi’nde basın ve halkı bilgilendirme toplantısı düzenlendi.

Burada yapılan açıklamada derneğin kurulma amacının, CHP’nin ilke ve değerlerinin etrafında Kanada’da da yaşayan çağdaş, aydın, demokrat ve Atatürkçü Türkiye vatandaşlarını bir araya getirmek olduğu belirtildi.

Cumhuriyet Halk Partisi Kanada Derneği’nin başkanlığını Halil Sivri yaparken, yönetim kurulu Hasan Taşkıran, Yemliha Yumuşak, Kemal Uzunöz,

Şahin Salim, Mehmet Türk, Sedat Çelik ve Ergun Ataselim’den oluşuyor.

Kanada’nın sınırlayıcı kanunları nedeniyle CHP Kanada Derneği’nin Cumhuriyet Halk Partisi ile organik bağının olmadığı ifade edildi.

CHP Kanada Derneği’nin ofisi Mart ayı içinde 952 Wilson Ave. üzerinde hizmete girecek.

Ofis’in resmî açılışının ise davet edilecek CHP milletvekillerinin katılımıyla Nisan ayında yapılacağı duyuruldu.

Kanada’nın Ankara Büyükelçiliği binasına kapalı zarf içinde sarı toz gönderildi.

Cinnah Çankaya Caddesi’nde bulunan

Kanada Büyükelçiliği’ne posta yoluyla gönderilen bir zarfın içinden sarı toz çıktı.

Yetkililerin durumdan haberdar edilmesi üzerine 112 Acil Servis ekipleri, polis ve Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) elçilik binasına sevk edildi.

Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi alırken, UMKE ekipleri binada yaptıkları incelemenin ardından sarı tozu muhafaza altına aldı. Toz incelenmek üzere Hıfzıssıhha Merkezi’ne götürüldü.

Sarı tozun içeriği henüz açıklanmadı.

Geçtiğimiz Ekim ayında Kanada İstanbul Başkonsolosluğu’na da zarf içinde sarı toz gönderilmişti. Yapılan incelemelerin ardından sarı maddenin tebeşir tozu olduğu ortaya çıkmıştı.

{

MART/MARCH, 2015

{

www.canadaturk.ca

7

Sıra Okşahan’da

Aynı günlerde kan kanserine yakalandıklarını öğrenen Toronto’da yaşayan iki Türk gencind}]en birisi olan Berk Nasi için uygun ilik bulundu.

Okşahan Demir için ise arayışlar sürüyor.

T

edavi gördüğü Princess Margaret Hospital’dan verilen bilgiye göre Berk Nasi için bulunan iliğin 10’da 9 uyumlu olduğu ve Nisan ayı ortalarında ilik naklinin yapılacağı belirtildi. Donörün kimliği ve milliyeti ise gizli tutuluyor.

Toronto’da ailesiyle yaşayan Ryerson Üniversitesi öğrencisi Berk Nasi’ye geçtiğimiz Ekim ayında lösemi teşhisi konulmuştu.

Diğer lösemi yani kan kanseri hastası Okşahan Demir için uygun ilik ise henüz bulunamadı.

Aşırı yorgunluk, iştahsızlık gibi şikâyetlerle doktora giden 29 yaşındaki Okşahan Demir, geçtiğimiz Kasım ayında lösemi hastalığına yakalandığını öğrenmişti.

Berk Nasi

Demir, henüz 12 yaşındayken bir başka kanser türü olan lenf bezi kanserine yakalanmış ancak hastalığı yenmişti.

Milyonda bir ihtimal Okşahan Demir’in de yaşama tutunması ilik nakline bağlı. Genetik olarak aynı coğrafyadan gelen kişilerde ilik uyuşması olasılığı daha yüksek olduğundan Kanada Türk toplumundan destek bekliyor.

Canadian Blood Services’ın verilerine göre Kanada’daki lösemi hastalarının yüzde 80’inden fazlasına uygun

Okşahan Demir

kemik iliği nakli başka ülkelerden yapılan bağışlardan yapılıyor.

Tükürük testi İlik bağışı sadece kan vererek yapılıyor. Ancak önce uygun iliğin tespit edilmesi gerekiyor. İlik bağışı yapmak isteyen kişilerin uyum özelliklerini belirlemek için basit bir ön test var.

Tükürük testi denen bu testte kulak çubuğu yanak içine sürülerek örnek alınıyor ve uyumluluk testi için

Canadian Blood Services’e yollanıyor.

Bağış yapması uygun profil olarak 17-35 yaş aralığı tercih ediliyor.

Bağışlar, kişiye özel olmayıp veriler Canadian Blood Services’ın “Onematch” adlı Kemik İliği Bankası’nda toplanıyor. Kemik İliği Bankası günlük olarak taranıyor ve uyumlu ilik sağlandığında ilgili kişi ile iletişime geçiliyor. İlik bağışında bulunmak amacıyla sisteme kayıt olmak ve çubuk seti (swap set) gönderilmesi talebinde bulunmak için https://www.blood.ca/en/stemcell/how-do-i-register-be-stem-celldonor sitesinden yönlendirmeleri takip ederek veya ücretsiz olarak 7 gün 24 saat 1 888 2 DONATE (1-888-236-6283) hattını arayıp sırasıyla 1,3,1’i tuşlayarak ilgili bölüme ulaşmak; Quebec’te ilik bağışı yapmak için ise aynı işlemleri Hema Quebec’in https://www. hema-quebec.qc.ca/cellules-souches/ donneur/inscription/etape1.en.html sitesinden yönlendirmeleri takip etmek veya ücretsiz olarak 7 gün 24 saat 1 800 565 6635 dahili 279 hattını arayıp geri arama için mesaj bırakmak yeterli.

Test sonuçları üç haftada netleşiyor. Uygun ilik bulunursa ilgili kişi ile irtibata geçiliyor ve nakil için kan alınıyor.

8

{

www.canadaturk.ca

FATMA DURMAZ fatoshdurmaz@yahoo.com

The Cremation of Sam McGee There are strange things done in the midnight sun By the men who moil for gold; The Arctic trails have their secret tales That would make your blood run cold; The Northern Lights have seen queer sights, But the queerest they ever did see Was that night on the marge of Lake Lebarge I cremated Sam McGee............. İngiliz asıllı, Kanadalı bir şair olan Robert W. Service tarafından kaleme alınan bu şiiri katıldığım bir kitap kulübünde okumuşlardı.

Okuyan, aynı zamanda oturumu da yöneten tatlı, yaşlıca bir kütüphaneci hanımdı.

Ona göre okuduğu hikâye-şiir çok komikti.

Bir yandan okurken, bir yandan da kahkahalarını tutamıyordu. Şiirin kahramanı Sam McGee adında biri ve bir de arkadaşı var.

Kanada’nın Kuzeyi’nde bir bölgeye giderler birlikte. Öldürücü bir soğuk vardır havada.

Sam McGee o kadar üşür, o kadar üşür ki, arkadaşına kendisini ölünce yakması için vasiyette bulunur. Böylece biraz ısınabilecektir -ölmüş bile olsa.

Bir süre sonra da terki diyar eder, arkadaşı da tıpkı kendisinden rica edildiği gibi onun buz tutmuş bedenini ateşe verir.

Sam McGee’nin sıcağa ulaşan cansız bedeni öyle mutludur ve rahatlamıştır.

Sonunda dünyanın en güzel hislerinden biri olan üşümeme hissine erişmiştir....

Tabii biz farklı bir kültürde yetiştiğimiz için; ölüm üzerine gülemeyiz. “Bunun neresi komik!” diye düşünmüştüm. O zaman anlamamıştım.

Sam McGee’yi de, vasiyeti yerine getiren şiir kahramanını da, bize şiiri kahkahalar arasında okuyan tatlı hanımı da. Ta ki geçen haftaya kadar.

Vancouver, bir haftadır öyle soğuk ki! Üstelik güneş de var ve hava oldukça açık.

Gökyüzü derseniz, masmavi.

Bahar, kendini çiçeklenen ağaçların dallarında göstermeye başladı bile.

Ama benim soğuktan bedenim hiç ısınamıyor desem yeridir.

Peki, bu ayaz havası mı aklıma getirdi üç yıl önce dinlediğim bir şiiri ve McGee’yi?

Hayır!

Nemli havayla etkisini daha da arttıran soğuk günlerden birinde kazara elimi yaktım.

Acıyı duymadım bile, öyle güzel ılık bir his yayıldı ki içime, birden Sam McGee geldi gözümün önüne. Ateşin etkisiyle gevşemiş yüzüne yayılan gülümsemesiyle...

Canada Post’un Sam McGee’nin pulunu çıkardığını öğrendim sonra.

Etkilendim. Bir şiirden, pula... Çünkü sahiplenilecek, ortak kültür ve değer yaratacak bir şeylere ihtiyaç var bu topraklarda. Ülke çok genç olduğu için tabii.

Ellerindeki tüm olgulara sahip çıkmayı, onlara değer yüklemeyi iyi biliyor burada insanlar.

Oysa ki biz yüzlerce yıllık geçmişimizle, öyle derin bir birikime sahip bir milletiz ki ama değer verme konusunda çok kısırız.

Değerlerimize ve birbirimize sahip çıkmak dileğiyle.

{

MART/MARCH, 2015

Farklı kültürlerin birlikte dansı

Kanada Kültürlerarası Diyalog Merkezi (IDI)’ın organize ettiği Bahar Festivali’ne bu yıl rekor katılım bekleniyor.

Nevruz Bahar Festivali 5 Nisan Pazar günü Toronto’da yapılacak.

Festival’de 18 kardeş ve dost ülke topluluğunun yanı sıra, Moğolistan, Makedonya, Filipinler, Endonezya, Malezya ve Güney Kore’nin de temsil edileceği bildirildi.

“Farklı Kültürlerin Birlikte Dansı” sloganıyla her ülkenin kendi halk dansları ve müzik gösterileri ile kültür ve tanıtım standının yer alacağı Bahar Festivali’nin kültürlerarası barış ve kardeşlik şölenine dönüştürülmesi hedefleniyor.

Nevruz Bahar Festivali’nin tarihi daha önce 22 Mart olarak açıklanmıştı. Katılımcı ülke ve toplulukların temsilcilerinin ortak teklifi ile tarih 5 Nisan Pazar gününe ertelendi. Erteleme kararında yeni katılımcı başvuruları ve soğuk hava koşullarının göz önünde tutulduğu bildirildi.

Nevruz Bahar Festivali 5 Nisan’da

saat 12-6 saatleri arasında 135 Plunkett Rd. adresindeki Nil Akademi Erkek Lisesi binasında yapılacak.

Parlamento’da resepsiyon Nevruz Bahar Festivali kapsamında

Ontario Eyalet Parlamentosu’nda düzenlenecek Anadolu Kültürleri Federasyonu (AHF) Türk Dünyası Resepsiyonu’nunun tarihi ise değişmedi. Resepsiyon daha önce duyurulduğu gibi 23 Nisan Pazartesi günü sabah 11’de yapılacak.

Resepsiyon kapsamında katılımcı ülke ve topluluklar Queen’s Park’ta tanıtım stantları açacaklar.

41 Hatim 1001 Yasin Dicle İslam Vakfı ilginç bir organizasyona imza attı. Vakıf tarafından “41 Hatim 1001 Yasin” adıyla Kur’an okumayı teşvik etmek ve hayatta olmayan akraba ve dostlara dua etmek amacıyla geniş katılımcı bir program düzenledi.

P

rogram kapsamında onlarca kişi arasında paylaşıma gidilerek Hatim indirildi ve Yasin okundu.

Katılımın yüksekliği nedeniyle indirilen Hatim sayısının 101 olduğu belirtildi.

28 Şubat Cumartesi günü Toronto North York Civic Center’da ise 300’den fazla kişinin katıldığı toplu Hatim Duası yapıldı.

Hatim Duası Programı’nda yakınları tarafından dua listesine yazdırılan 800’den fazla merhum kişinin isimleri tek tek okundu.

Hatim Duası Programı’nda ayrıca, Kur’an okumayı yeni öğrenen kişilere sertifikaları verildi.

{

MART/MARCH, 2015

UXBRIDGE $405,000 Detached 3 park yeri 3 Yatak odası 2+1 Banyo Finished basement

BRAMPTON $459,000 DETACH 4 PARK YERİ GARAJ 3 YATAK ODASI AYRI 2 YATAK ODALI BASEMENT DAİRE

SOUTH ETOBICOKE $374,900 2 yatak odalı CONDO 1 park yeri 2 locker 2 Banyo Gol ve downtown manzaralı

SOUTH ETOBICOKE $399,900 2 YATAK ODALI 2 BANYO 1 PARK YERI LOCKER 900-1000 SQ FT

{

SOUTH ETOBICOKE $315,000 1 + den yatak odali 1 banyo 1 park yeri $401 maintenance fee 700 - 799 sq ft

DUFFERIN & EGLINTON $465,000

DETACHED 2 YATAK ODALI 1 PARK YERİ AYRI GİRİŞLİ BASEMENT APARTMAN

SCARBOROUGH $305,000

SOUTH ETOBICOKE $299,000

NIAGARA FALLS $299,000

NEAR DIXIE MALL $678,000

AJAX $750,000

CONDO 1+ den yatak odalı 1 banyo.

1 park yeri $365 maintenance fee 650-700 sq ft

DETACHED 3 YATAK ODALI 3 PARK YERİ GARAJ 2 BANYO 1 YATAK ODALI BASEMENT

FOR RENT

9

Semi-detach 3 yatak odalı 3 Banyo 3 park yeri Brock Üniversitesi yakını

DETACHED 4 YATAK ODALI 4 BANYO WALK OUT 2 YATAK ODALI BASEMENT DAİRE YÜZME HAVUZLU 2 GARAJ, RAVINE

SOUTH ETOBICOKE $1900

CONDO TOWNHOUSE 2 YATAK ODALI 1 PARK YERİ TOWNHOUSE

BANK SALE

www.canadaturk.ca

2 YATAK ODASI 2 BANYO 1 LOCKER KISA DONEM KİRAYA MÜSAİT. 850-900 SQ FT

10

{

www.canadaturk.ca

{

MART/MARCH, 2015

Mercimek ithalatında büyük artış yaşandı Türkiye 2014 yılında Kanada’dan yaklaşık 250 milyon dolarlık mercimek ithal etti.

K

anada İstatistik Kurumu verilerine göre, geçtiğimiz yıl 158.2 milyon dolar olan mercimek ithalatı yüzde 52.6 oranında artarak 241.4 milyon dolara çıktı.

Türkiye’nin Kanada’dan en fazla ithal ettikleri arasında mercimeği; hurda metal (109 milyon dolar), taşkömürü (54 milyon dolar), uçak (51 milyon dolar), gazete kâğıdı (47 milyon), petrol yağları (41 milyon dolar), durum buğdayı (37 milyon dolar), işlenmemiş alüminyum (28 milyon dolar), demir cevheri (21 milyon dolar) ve kâğıt hamuru (20 milyon dolar) ilk sıralarda yer aldı.

Kanada’nın Türkiye’den ithal ettiği

mallar arasında 150 milyon dolarla demir çelik ürünleri başı çekiyor.

2013 yılına göre yüzde 53’lük azalma görülen işlenmemiş altın 114 milyon dolarla ikinci sırada yer alıyor.

Kanadalı firma Aselsan ile anlaştı B ritish Columbia merkezli MDA, (MacDonald, Dettwiler and Associates Ltd.) Aselsan ile 29

milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı.

MDA, Aselsan’a, uydu haberleşme ekipmanları sağlayacak.

Kabuksuz fındık (70 milyon dolar), seramik döşeme ve kaldırım taşları (45 milyon dolar), işlenmiş mermer (39 milyon dolar) ve ilaçlar (36 milyon dolar) demir çelik ürünleri

ve işlenmemiş altını takip ediyorlar.

Kanada İstatistik Kurumu verilerine göre Kanada ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 2014 yılında 2.25 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Türkiye’nin Kanada’ya ihracatı 1.3 milyar dolar olurken, Kanada’dan ithalatı 962 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ticaret açığı ise Türkiye lehine 324 milyon dolar oldu. İki ülke arasındaki ticaret rakamları Kanada verilerine göre daha fazla.

Türkiye’nin istatistiklerine göre iki ülke arasındaki ticaret hacmi 2 milyar doların altında kaldı.

Madencilere resepsiyon

Kanada Türk Ticaret Odası (TCCC)’nın 2015 PDAC Madencilik Fuarı katılımcıları için düzenlediği Resepsiyon büyük ilgi gördü.

C

onnect Mining Resepsiyonu TCCC’nin Toronto şehir merkezindeki ofisinde 1 Mart Pazar günü düzenlendi. Serex Sales Automation Services firmasının kurucusu Robert Saul’un misafir konuşmacı olarak katıldığı Resepsiyon’a Kanada ve değişik ülkelerinden PDAC Fuarı için Toronto’ya gelen 100’ü aşkın kişi katıldı.

Afganistan Büyükelçisi Sham Lall Bathija ve Moğolistan Büyükelçisi

Radnaabazar Altangerel ile birlikte Kanada’nın Ankara Büyükelçiliği Ticaret Temsilciliği’nden İkinci Sekreter Lucie Verreault da katılımcılar arasındaydı.

PDAC Fuarı 1-4 Mart tarihleri arasında Toronto Metro Convention Center’da düzenlenen PDAC 2015 Uluslararası Madencilik Kongresi ve Fuarı, madencilik ekipman ve hizmetleri alanında dünyanın en büyük fuarları arasında yer alıyor. Prospectors & Developers Association of Canada tarafından düzenlenen PDAC, Türkiye Ekonomi Bakanlığı’nca bireysel teşvik kapsamında bulunuyor.

MART/MARCH, 2015

{

{

www.canadaturk.ca

11

12

www.canadaturk.ca

{

{

MART/MARCH, 2015

ZEKİ MÜREN’İN EVİNDE SEVDA BAHÇELERİNİN ÇİÇEKLERİ HEP SOLDU HALİT ANGINER /CANADATÜRK

Y

ıllar var ki Bodrum’a uğramamıştım: Bursa’da, hanımla, Zeki Müren’in mezarını ziyaret ederken ilk fırsatta, Türk müziğinin eşsiz temsilcisinin Bodrum’daki evine de gitmeyi planlamıştık.

Ve işte şimdi Bodrum’da Zeki Müren’in evindeyiz.

Bu mütevazi evde Zeki Müren’e ait eşyalar, hayranlarından gelen mektuplar, fotoğraflar sergileniyor.

Zeki Müren bütün mal varlığını Mehmetçik Vakfı’na bağışlamıştı.

Vakıf ölümünden sonra, Zeki Müren’in son yıllarını geçirdiği bu evi Müzeye dönüştürmüş.

Müzenin ön bahçesinde Zeki Müren’in Buick Regal marka arabası ve kocaman bir heykeli bulunuyor.

Arka bahçede ise Zeki Müren’le ilgili hediyelik eşyaların da satıldığı, Zeki Müren şarkıları dinleyerek kahve içilebilecek bir kafe var. Şarkılar size, alt ve üst katlardaki odaları gezerken de eşlik ediyor. Eve sonradan eklenen vitrinlere Zeki Müren’in kendi tasarımı olan sahne giysileri konulmuş.

Duvarlar yaşadığı günlerde çıkan gazete haberlerinin kupürleri ve kendi yazdığı gazete köşe yazılarıyla dolu.

Yine duvarların bir bölümünü fotoğraflar süslüyor.

Fotoğraflar arasında en güzeli şüphesiz Zeki Müren’in çok sevdiği annesi Hayriye hanıma ait olanı.

Yatak odası, oturma odası, müzik odası, sahne kıyafetleri, mektupları derken, Zeki Müren’in çizdiği desenlere geliyoruz.

Güzel sanatlar mezunu olan Zeki Müren’in desenleri, onun sanatçı ruhunu yansıtan, hayranlık veren güzellikte.

Bodrum’a ilk gidişimde, Halikarnas Balıkçısı’nın hikâye ve romanlarından tanıdığım, insanları misafirsever ve hoşgörülü olan bu küçük kasabayı pek sevmiştim.

Ama şimdi Bodrum öyle büyüdü, nüfusu öyle çoğaldı ki, bu kalabalıkta o iyi insanları bulmak pek kolay olmasa gerek.

Kanada’ya taşındıktan sonra bir süre göremedim Bodrum’u. Tekrar gittiğimde her yer inşaatla dolmuştu.

Dağlara, taşlara, her yere oteller, evler yapılıyordu. Kalabalıktan sokaklarda yürünemiyordu âdeta.

Liman, sahile bağlanmış yüzlerce tekneyle doluydu. Yelken direklerinin çokluğundan kale görünmez olmuştu.

Karşı sahilde durup, kaleyi arkanıza alarak, fotoğraf makinesine, kale manzaralı poz verme imkânı yoktu.

Günay eniştenin evinin mandalina ağaçları ve çiçeklerle dolu bahçesinde, yukarıda ay ve yıldızlar, havada mandalina çiçeklerinin kokusu, geç saatlere kadar Bodrum türküleri söylerdik.

Artık o bahçe de, o güzel insanlar da yok.

Daha tenha olur diye hafta içleri, yüzme takımlarımızı alır, motorla, çoluk çocuk, Bardacık Plajı’na giderdik.

Zeki Müren’le rastlaşırdık orada.

Arkadaşlarıyla muhabbet eder, şakalaşırdı.

Muhabbetleri denizde de devam ederdi.

Akşamları Zeki Müren’i, Barlar Sokağı’ndaki kahvede, her zamanki masasında görürdük.

Zeki Müren Bodrum’da aynı yolun ucunda, yokuşun bittiği yerdeki sokakta oturuyordu.

Onun Bodrum’daki yaşamını, bire bin katarak anlatan, Günay enişteden dinlerdik.

Zeki Müren’i, ilk kez, okul dönüşü, Kızılay’da, Milka Pastanesi’nde, arkadaşlarıyla şakalaşırken görmüştüm.

Bir şeyler anlatıyor, kahkahalarla gülüyordu. Gazeteler onun fıkra anlatmayı sevdiğini yazıyordu.

O sıralar, Ankara’da sahneye çıkıyordu.

Arkadaşlarla aramızda Zeki Müren’i konuştuğumuzu, onunla ilgili fıkraların moda olduğunu hatırlıyorum.

Yine o günlerden bir başka anımda, çok sevdiğimiz Nesrin Sipahi’yi dinlemeye gittiğimiz Maltepe gazinolarından birine misafir olarak gelişidir.

Abdullah Yüce ile oturdukları locada kendisine uzatılan mikrofonu teşekkür ederek reddetmişti.

Mikrofonu reddetmeyen Abdullah Yüce, “Makber”i söylerken ara ara ona katılmıştı.

Zeki Müren’in yaşadığı İstanbul’dan bir hayli uzakta olduğumuzdan, onu ancak İzmir’e konser için geldiği zamanlarda izleme şansımız oluyordu.

Derme çatma sahneye, iç içe konmuş sandalyelerin sıkışıklığının verdiği anlatılamaz rahatsızlığına rağmen Zeki Müren sahneye çıkınca, çekilen sıkıntılar anında unutulurdu.

Renkli giysileri ve ahenkli davranışıyla bütün ilgiyi çeker, dinleyicilerine kendisinden başka her şeyi unuttururdu.

Sesini, yorumunu zaten bilmeyen, sevmeyen yoktur. Ancak şunu söylemek isterim: Zeki Müren’in ilk yıllarındaki ses ve yorumunu hep daha çok sevdim.

Sonraları, arabeskleşen Türkiye’ye ayak uydurma ihtiyacından mı nedir, Zeki Müren’in yorumu da biraz o yana kaydı sanki.

Ama hiçbir şey dinleyicilerinin ona olan tutkusunu azaltmadı.

O söylerken dinleyicileri radyonun başından ayrılmazdı. Çocukluğumda adını ilk öğrendiğim sanatçılardan biriydi Zeki Müren.

Mahallemizde bulunan az sayıdaki radyolardan biri de bizim evdeki radyoydu.

Dinleyici isteklerinin ya da şarkı programlarının olduğu saatlerde ablamın arkadaşları eve doluşurlardı.

Sedirlerde yer bulamayanlar, yere otururlardı. Hemen hepsinin ellerinde gergefleri olurdu.

Birbirlerinin sesini bastırmaya çalışarak hep bir ağızdan konuşurlar, bir yandan da nakış işlerlerdi.

Hepsinin gelinlik çağları geliyordu. Çeyizlerini hazırlamalıydılar. Şarkılar başlayınca sesler kesilirdi.

Radyo ayarları yapılır, ses netleştirilirdi.

Düğmeler çevrilirken radyodan gelen Glu, Glu sesine bayılırdım.

Hatta geceleri herkes uyuyunca kalkar, radyoyu açar, karanlıkta dalga ayar düğmesini çevirirdim.

Düğme döndükçe ayar gözündeki yeşil ışık giderek parlar ya da giderek solardı. Ona eş zamanlı olarak büyülü, yıldızlardan geliyormuş gibi, Glu, Glu sesleri duyulurdu.

Gastor marka radyomuzun salon tavanının dört bir köşesindeki mekiklere asılan bakır kablodan anteni, o zamanlar Türkiye’nin üç radyosundan biri olan İstanbul Radyosu’nun sesini, bir yükselerek bir alçalarak dinleyenlere iletirdi.

Ses 1996 yılında vefat eden Zeki Müren’in kaybolduğunda Bursa’daki mezarı kızlardan

biri, gergefini bırakarak yerinden kalkar, radyonun kahve renkli düğmesini çevirerek ses netleşinceye kadar dalga boyunu ayarlardı.

Kızlar okunacak şarkıları önceden aralarında paylaşırlardı: “Birinci şarkı benim”, “İkinci şarkı benim” diye. Paylaşım yüzünden tartıştıkları bile olurdu.

Hepimizin çok iyi bildiği sanatçılardı söyleyenler: Mualla Mukadder, Perihan Altındağ, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Zeki Müren.

Gün geçmezdi ki gazeteler onlardan bahsetmesin. Hele Zeki Müren’in Radyo Haftası dergisindeki röportajları defalarca okunur, anlatılırdı.

Zeki Müren’in kendi anlattığına göre, İstanbul Radyosu´nun sınavlarını kazanmasının ardından “şans” kendisine yardım etmiş: “Sınavdan bir hafta sonra Radyo’dan aradılar; Perihan Altındağ rahatsızlanmış, proğramına gelemiyormuş. Yerine beni çağırdılar.”

Radyo’daki bu konserle yer yerinden oynuyor. Herkes Zeki Müren adını taşıyan bu harika sanatçının kimliğini merak ediyor.

“O ana kadar müziğin amatör bir meraklısıydım. O andan itibaren ayrılmaz parçası oldum.” İlk şarkısını kendi yazdığı bir şiiri besteleyerek yapmış. O zamanlar henüz lisede öğrenciymiş: Zehretme hayatı bana cananım Elemlerle dolu benim her anım Kederimle yanıp sönse de canım İnan ki ben sana yine hayranım Şiirdeki ilk harfler yukarıdan aşağıya okunduğunda kendi adı çıkıyor. Müzik dersi hocası şarkıyı çok beğenip bir sanatçıya vermiş ve Zeki Müren’in bu ilk bestesi radyolarda okunmuş. “Şansım yaver gitti,” diyor ya, Zeki Müren, daha ilk bestesi böylesi güzel bir şarkı olunca “Ne şansı!” demeden duramıyor insan.

Zeki Müren: Sesiyle, müzik bilgisiyle, harika besteleriyle, tiyatro ve filmlerdeki başarılı performansıyla; şiirler yazan, desenler çizen, kıyafetler tasarlayan sanatkâr ruhuyla, sanat dünyasında ve hayranlarının kalplerindeki yerini hakkıyla kazandı. Şansla değil! Mütevazi, büyük sanatkâr, şansla değil!

MART/MARCH, 2015

{

{

- İhtiva ettiği asitler enfeksiyonlarla savaşır.

-Kansere karşı vücudumuzu koruyan güçlü bir antioksidandır.

Bu yemeğin bir benzeri Türkiye’de pek çok evde yapılır. Aradaki fark; yemeğe su ve salça katılmamasıdır.

Böylece sebzeler tavuğun yanında garnitur gibi servis edilebilir.

Bizim salçalı-yüzlü fırında sebzeli tavuğumuz da çok lezizdir ama biraz farklı bir lezzet olsun ya da daha plain yiyelim diyenler için buyrun tarifimiz.

-Tansiyonu düşürür.

-İyi kolesterolü artırır.

-Limon suyu cilde parlaklık kazandırır.

-Birkaç damla limon sıkılmış sıcak su karaciğeri temizler, ayrıca sindirim problemlerine de iyi gelir.

Malzemeler

Hazırlanışı -Tavuk bagetlerimizi, sebzeler, baharatlar ve tuzu fırına

13

Limon Dosyası

Country Roast Sebzeli Tavuk

6-8 parça tavuk but 2 adet orta boy havuç (ince parmak şeklinde doğranmış) 5 adet orta boy patates (büyük küpler halinde doğranmış) 1 adet soğan (kalın halkalar hâlinde kesilmiş) 1 baş sarımsak (soyulmuş ve dişler halinde hazırlanmış) 2 su bardağı kadar bezelye 3 yemek kaşığı zeytinyağı karabiber, kekik, tuz

www.canadaturk.ca

-Sivilceniz üzerine damlattığınızda aknenin geçmesine yardım eder.

-Taze sıkılmış limonun suyu dildeki yaralara iyi gelir. dayanıklı bir kaba alalım.

-Malzemelerin üzerine zeytinyağımızı gezdirelim.

-Elimizle, baharatlar ve yağ malzemeye karışana kadar iyice yedirelim.

-Önceden orta derecede ısıttığımız fırınımıza kabımızı yerleştirelim.

-10 dakika sonra kabın üzerini, birkaç yerinden delinmiş aliminyum folyo ile usulen kapatalım. Bu şekilde etler ve sebzeler yumuşayana kadar pişirelim.

-Malzemelerimiz piştikten sonra, folyoyu kaldırıp biraz da ağzı açık şekilde pisirelim ki tavuklarımız nar gibi kızarsın.

-Sebzeli tavuğumuzu fırından aldıktan birkaç dakika sonra servis edebiliriz.

Yanına, tabii ki bizim ata yadigârı pirinç pilavımız çok yakışır.

Efendim şimdiden afiyet, bal, şeker olsun...

-Tabi ki hepimizin malumu; soğukalgınlığına iyi gelir.

-İdrar yolu enfeksiyonlarına da iyi geldiği belirtiliyor.

-Suyu, sinek ısırıklarının üzerine sürüldüğünde ağrıyı ve kaşıntıyı azaltır.

14

www.canadaturk.ca

{

{

MART/MARCH, 2015

BiZ VARIZ VE YARDIM ET “Kimse Yok Mu” derneği Genel Müdürü Metin Çetiner: Biz, mağdur/fakir bir insanla ya da afetzedeyle, bağış yapan insan arasında köprüyüz. Türkiye’deki hukuksuz sürece rağmen biz varız ve ihtiyaç sahiplerine yardımlarımızı ulaştırmaya devam ediyoruz.

Kimse Yok Mu, Şırnak’tan Afrika’nın ücra köşelerine kadar yurt içinde ve yurt dışında milyonlarca insana yardım elini uzatmış ve yaptığı yardımların miktarı ile Türkiye’nin en büyük yardım kuruluşu olmuştur.

Somali, Sudan Darfur, Filipinler, Haiti ve Pakistan’ın da aralarında bulunduğu 100’den fazla ülkede yoksulların yardımına koşan, acil ve kalıcı yardımlar yapan Kimse Yok Mu derneği, bir süredir hukuksuz ve asılsız iddialarla uğraşıyor.

HASAN YILMAZ

Kimse Yok Mu’yu tanıyalım isterseniz. Derneğiniz ne zaman kuruldu ve misyonu nedir?

- Derneğimizin hikâyesi 1999 yılında Marmara Depremi’nden sonra Samanyolu Televizyonu bünyesinde kardeş aile programıyla başlıyor. 2002 yılında ise dernek hâline geliyor.

Kimse Yok Mu, dünyada 113 ülkede 31 şubesi ve 3 temsilciliği ile tüm Türkiye’de yardım organizasyonları gerçekleştiriyor. New York, Addis Ababa (Afrika Birliği Başkenti), Bürüksel (Avrupa Birliği Başkenti) de temsilcilikleri ve Pakistan, Filistin, Sudan Darfur’da şubelerimiz bulunmaktadır. Afet ve Savaş Sonrası Yardımlar, Sağlık Yardımları, Eğitim Yardımları, Ramazan ve Kurban Yardımları, Temiz Su Projeleri, Yetim Yardımları ve Kalıcı Yardımlar olmak üzere pek çok başlık altında faaliyet göstermektedir.

Afrika’daki su kuyusu ve katarakt ameliyatları projeleriniz oldukça dikkat çekici. Biraz bu projelerden bahseder misiniz?

- Ekvator ülkelerinde özellikle güneş ışığının dik gelmesinden dolayı, bunun yanında yetersiz ve dengesiz beslenme ile kum fırtınaları gibi iklim şartlarından dolayı katarakt hastalığı oldukça yaygın.

Sudan Darfur’da 2008 yılı itibari ile katarakt ameliyatlarına başladık, şimdi Ekvator bölgesinde 14 ülkede katarakt ameliyatlarımız devam etmektedir.

Derneğin izinsiz yardım toplama yetkisi hukuksuz bir şekilde elinden alındı, kısa mesaj hattıyla bağış toplaması engellendi, asılsız ve mesnetsiz iddialarla karalanmaya çalışıldı.

Kanada Kültürlerarası Diyalog Merkezi Edmonton Şubesi’nin Küresel Barış Ödülü’ne layık görülen Kimse Yok Mu adına ödülü almak için Kanada’ya gelen derneğin Genel Müdürü Metin Çetiner ile Kimse Yok Mu’yu konuştuk.

Başlangıçta Türkiye’den gönüllü doktorlarımızla bu ameliyatları yapıyorduk. Daha sonrasında yerel doktorlar ve yerel göz ameliyatı yapabilecek klinikler bularak hem ülke sayısını hem de ameliyat sayısını arttırdık. Şu ana kadar ameliyat yaptığımız kişi sayısı 32 bini geçti.

Hayırsever insanlar bir göz ameliyatına 100 dolar bağış yaparak vesile olabiliyorlar.

Yani çok küçük bir bağış ile çok büyük bir hayır yapmak için birebir.

Bir insan sizin sayenizde dünyayı görüyor ve dünyası değişiyor.

Temiz Su Projeleri’mize gelince: 19 ülkede 1650 su kuyusu açıldı!

Bunun yanı sıra 162 adet su kuyusunun açılma çalışmaları devam etmektedir. Açılan bu su kuyularından 3,5 milyonun üzerinde ihtiyaç sahibi faydalanmaktadır. Şu anda önünüzde ne gibi projeler var?

- Afrika’da 1000 tane sahra okulu açma projemiz var. Maalesef Afrika’nın çoğu yerinde özellikle de kırsal kesimlerdeki okullar, toprak zemin, dört tane tahtadan kazık çakılmış, üstüne de yapraklar konulmuş şekilde yapılardan oluşuyor. Öğrenciler hakikaten gayri insani şartlarda eğitim alıyorlar. İki veya üç derslikli, öğretmen odası ve tuvaletlerden oluşan, Afrika’nın 1000 farklı noktasında asgari şartlarda okullar yapalım istiyoruz. Şu an projesi yazıldığı için kesin rakam telaffuz edemiyorum ama maksimum 50 bin dolar civarında bir maaliyeti var her bir okulun.

Nisan ya da Mayıs gibi bu projenin tanıtım ve lansmanına çıkacağız.

Kanada’dan da bu projeye destek geleceğine inanıyorum.

Kanada’da faaliyetiniz var mı?

- Şu anda yok. Buradaki arkadaşlarla da görüştük ve bir yardım

‘Kimse Yok Mu’ Genel Müdürü Metin Çetiner kuruluşu oluşturmalarını tavsiye ettik. Eğer ABD’de olan kardeş kuruluşumuz Embrace Relief gibi bir yapılanma burada da olursa iş birliği anlaşması imzalarız ve ortak faaliyetlerimiz olur.

Kuruluşunuz ne kadarlık yardım yaptı?

- Kimse Yok Mu Derneği’nin 3 milyon tekil bağışçısı mevcut. Son 3 yılda ise 507 milyon TL’den fazla ayni ve nakdi yardımı ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. Derneğimize kayıtlı 320 bin ihtiyaç sahibi ailenin 65 bininden fazlasına düzenli yardım yapıyoruz. İzinsiz yardım toplama yetkiniz Bakanlar Kurulu’nca iptal edildi. Bu sizi nasıl etkiledi?

- İzinsiz yardım toplama yetkimiz iptal edildi fakat kamu yararına çalışan dernek statümüz devam ediyor.

Vergi indirimi kapsamına giren ayni yardımları yine toplayabiliyoruz ancak İl Dernekler Dairesi’nden izin almadan

kampanya düzenleyemiyoruz. Yani daha önce bir felaket bölgesine yardım etmek için Yönetim Kurulu’muzun karar alması yetiyordu.

Yardım kampanyasını yürütürken de yazı göndererek Dernekler Dairesi’ni bilgilendiriyorduk. Bu hak alınınca önce İl Dernekler Dairesi’ne yazı yazıyorsunuz, onlar da 60 gün içinde size cevap veriyorlar: 60 gün içinde bu ilk gün de olabilir, 60’ıncı gün de! Bu durum bir STK için büyük bir engelleme aslında.

Size engelleme yapılıyor mu?

- Tabii ki! Yürütmenin durdurulması için Danıştay’a başvuru yapmıştık.

Danıştay lehimize karar verdi ve yürütmeyi durdurdu.

Hakkımız bize geri iade edildi.

Ama uygulanıyor mu? İşte orası soru işareti. Maalesef uygulanıyor diyemiyorum.

Kısa mesaj hattınız da iptal edilmişti…

- Evet bizim 5777 kısa mesaj bağış

Haiti’de yetim çocuklara yardım

{

MART/MARCH, 2015

{

www.canadaturk.ca

15

TMEYE DEVAM EDiYORUZ hattımız var. Mesaj hattına cep telefonuyla mesaj atanlar bize 5 TL bağış yapmış oluyor. Onu da iptal etmişlerdi. Başvurumuz üzerine Danıştay yine yürütmeyi durdurma kararı aldı. Türkiye’de faaliyet gösteren 3 GSM operatöründen sadece 1 tanesi 5777 SMS bağış hattını tekrar açtı. Diğer operatörler Danıştay’ın kararına rağmen hukuksuz işlemlerini devam ettiriyor.

Mahkeme kararına rağmen bunu nasıl yapıyorlar?

- “Sebebi nedir, niye açmıyorsunuz?” diye sorduğumuzda dolambaçlı cevaplar veriyorlar. Ama esas sebep belli: Bu, Türkiye’deki hukuksuzluk sürecinin derneğimize yansıması maalesef.

Hükûmet’in Kimse Yok Mu’dan alıp veremediği nedir? Deniz Feneri, Cansuyu, İHH gibi onlarca yardım kuruluşu var Türkiye’de ama neden özellikle Kimse Yok Mu? - Normalde dernekler iki senede bir teftiş edilir. Bu süreçte bize üç teftiş geldi. Birinci teftiş yaklaşık iki ay sürdü. Hiçbir şey bulamadılar.

Bir tavsiyeden başka raporda birşey yok. Normalde dernekler dairesine ait müfettişler tarafından denetleniyoruz. İkinci teftişte mülkiye başmüfettişini de getirdiler.

O ekibin raporunda da suçu bırakın Kabahatler Kanunu’na girecek bir şey dahi bulamadılar. Sonrasında çok genç iki müfettişten oluşan üçüncü bir teftiş heyeti geldi. Bir buçuk gün durdular ve dosyaları alıp gittiler. Üçüncü teftiş heyetinin ziyaretinin üzerinden yaklaşık sekiz ay geçti ancak biz üçüncü teftiş raporunu alabilmiş değiliz. Dosyaya ne yazdılar, neyi imzaladılar bilmiyoruz. İlk iki müfettiş raporu olumlu, üçüncüsü ise açıklanmadığına göre neye dayanarak Kimse Yok Mu derneğinin izinsiz yardım ve mesajla bağış toplama yetkileri elinden alınıyor?

- Müfettiş raporu bize gelmiyor ama bazı medya organlarına bu rapor

Kimse Yok Mu Derneği, organize ettiği uluslararası yardım kampanyalarından dolayı Kültürlerarası Diyalog Merkezi Edmonton Şubesi (IDI Edmonton) tarafından ödüllendirildi. 24 Şubat’ta düzenlenen törende Kimse Yok Mu adına Genel Müdür Metin Çetiner, Ödülü’nü Alberta eyaleti milletvekili Steve Young’dan aldı. Törende Kimse Yok Mu ile birlikte Red Cross’a da Teşekkür Ödülü verildi.

ulaşabiliyor. Bu raporda yazan bazı şeylere binaen bizi değişik şekilde suçlamaya girdiler. Mesela bu medya organlarından bir tanesinde ‘Somali’de Kimse Yok’ diye bir haber çıktı. Biz Somali faaliyetlerini bitireli ne kadar zaman geçmiş.

Oraya hastane, okul, yetimhane ve aşevi yapmışız, insanların en zor dönemlerinde 100 binden fazla insana her gün yemek vermişiz.

Biz bunları yapmış bitirmişiz, sen şimdi gidersen neyi bulacaksın!

Orada olma mecburiyetiniz mi var?

Somali’de Kimse Yok, denilerek nasıl bir suçlama yapılmak isteniyor?

- “Somali için yardım topladılar ancak Somali’de yoklar,” denilerek karalamaya çalışıyorlar. Tamamen algı operasyonu. İnsanların kafasında farklı bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.

Somali’ye yardım yaptık diye devamlı orada durma gibi

Afrika’da açılan yüzlerce su kuyusundan bir tanesi

bir durumumuz yok.

Esas olan bize ne kadar bağış gelmiş, biz bunu nasıl kullanmışız.

Derneğimize Somali Kampanyamız kapsamında yaklaşık 43 milyon gibi bir yardım geldi. Somali’ye toplamda yaptığımız yardım ise 56 milyonu buldu. Arada 13 milyon TL’lik bir fark var.

Suriyeli mülteciler için de aynı durum var. Bize gelen yardım miktarı 50 milyon TL civarında ancak biz 70 milyon TL civarında bir yardımı Suriyeli ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık.

Aradaki farkı nereden buluyorsunuz?

- Derneğimize yapılan yardımlar şartlı bağış yani bir kampanya için özel olarak yapılan bağış olarak yapılıyor. Örneğin Suriye, Katarakt, Su Kuyusu bağışları bu kapsamda değerlendiriliyor ve sadece bağışlandığı alanda değerlendiriliyor.

Bir diğer yöntem ise genel bağış.

Bu kapsamda gelen bağışlar ise Yönetim Kurulu’nun kararıyla farklı projelerimizde ihtiyaca göre kullanılıyor. Suriye Kampanyası ya da Somali Kampanyası’ndaki farklar işte bu genel bağışların bu kampanyalara aktarılması ile oluşuyor.

Son yaşanan gelişmelerden sonra toplanan yardım miktarında bir düşüş oldu mu?

- Kimse Yok Mu Derneği olarak bu durumdan tabii ki olumsuz yönde etkilendik.

Biz proje bazlı çalışıyor, projemiz olduğunda bunu halkımızla paylaşıp destek olmasını bekliyoruz.

Halkımızın projeye destek verdiği oranda da biz o desteği ihtiyaç olan yerde değerlendiriyoruz.

Biz, mağdur/fakir bir insanla

ya da afetzedeyle bağış yapan insan arasında bir köprüyüz.

Bu köprünün zarar görmesini isteyen birileri mi var?

- Derneğimizin yaptığı yardımlar ülkemiz adına yapılan yardımlar. Örneğin Panama’da yaptığımız yetimhanenin açılışına gitmiştik.

Arkadaşlar elektrik ve suyun olmadığı 8 bin kişinin yaşadığı bir adaya kırtasiye yardımı organize etmişti.

Pervaneli uçaklarla bir saat uçarak adaya gittik. Kabile reisinin de katıldığı bir tören düzenlendi. Tüm ada halkı “Türkiye Türkiye...” diye tezahürat yaptı. Kimse Yok Mu diye değil, Türkiye diye yaptı! Dolayısıyla Kimse Yok Mu’nun yapmış olduğu bu yardım Türkiye’nin hanesine yazıldı.

Kısa bir süre önce İsviçre’de Global Ceneva diye bir organizasyon dünyadaki en iyi NGO’ları açıkladı. İlk 100’ün içinde Türkiye’den yardım kuruluşu olarak bir tek Kimse Yok Mu derneği yer aldı.

Bu Türkiye adına bir artıdır. Bizim orada varlığımız da Türkiye’nin hanesine yazıldı. Kimse Yok Mu’yu siz bilirsiniz, biz biliriz ama oradakiler kim olduğunu bilmezler, Türkiye’den bir NGO ilk 100’e girmiş diye değerlendirirler.

Bu sürecin ne zaman sona ereceğine dair bir öngörünüz var mı?

- Bu konuda bir şey söyleyemem.

Derneğimiz, tüm olumsuzluklara rağmen yardım yapmaya hız kesmeden devam ediyor, hatta birçok projemizde hedeflerimizi ikiye katladık ve bu bizi her zamankinden daha fazla motive ediyor.

Umuyoruz yanlışlıklar en kısa sürede biter.

16

www.canadaturk.ca

{

{

MART/MARCH, 2015

MART/MARCH, 2015

{

{

www.canadaturk.ca

17

Domatesin tohumu Türkiye’den

Sebze tohumu konusunda araştırma, geliştirme ve ıslah yapan Antalya merkezli Yüksel Tohum, yeni geliştirdiği kokteyl türü domatesin tohumunu Kanada’da denemeye başladı.

Ç

ilek görünümlü Eider F1 adı verilen yeni kokteyl domates, koyu kırmızı renkli, tatlı ve hızlı büyüme özelliğine sahip.

2012 yılından beri Kanada ve ABD’de aktif olan Yüksel Tohum, özellikle Ontario’da Leamington bölgesindeki nitelikli ileri teknoloji kullanan seralar için tohum üretiyor ve pazarlıyor.

Yüksel Tohum’dan ziraat mühendisi Ziya Yıldz, Canadatürk’e yaptığı açıklamada, 2012 yılında Kanada’da ürünlerini tanıtmaya başladıklarını, ilk satışı ise 2013’ün sonunda yaptıklarını söyledi.

Ziya Yıldız: “Kanada pazarına girerken Windsor yakınındaki Leamington bölgesinde bulunan seralarda topraksız üretim yapan büyük üreticiler ile bağlantı kurduk. Zaten onlar sürekli daha iyi bir çeşit bulmak için deneme yaparlar. Bizim

çeşitlerimizi de denemeyi hemen kabul ettiler. Beğendikleri çeşitlerden sipariş verdiler,” dedi. Firma olarak domates, biber, hıyar, karpuz, kavun, patlıcan ve kabak tohumu üzerinde çalıştıklarını ancak şimdilik Kanada’ya sadece domates tohumu sattıklarını belirten Ziya Yıldız, domates üretimi fazla olduğu için Leamington’dan başladıklarını, sonrasında Quebec ve BC eyaletlerinde de bağlantılar kurduklarını ve Kanada geneline yayılarak pazar paylarını arttırmayı hedeflediklerini söyledi.

Dünya genelinde 50’den fazla ülkeye sebze tohumu satan Yüksel Tohum, tüm dünya genelinde olduğu gibi Kanada’da da tohum sektörünün diğer büyük oyuncuları Monsanto, Sygenta, Rijk Zwaan ve Enza Zaden gibi firmalarla rekabet ediyor.

18

www.canadaturk.ca

{

{

MART/MARCH, 2015

Tobermory YAPRAK GÜRDAL yaprakgurdal@hotmail.com

B

ruce Peninsula/Tobermory, benim için Toronto civarında gidilecek en güzel yerlerden biri. Toronto’nun 300 km kuzeybatısındaki kasabaya ulaşım arabayla beş saat kadar sürüyor ama görünen güzellikler için kesinlikle değer bu yolculuğa.

Tobermory pırıl pırıl suyu ve gemi batıklarıyla ünlü. Burası ayrıca tüplü dalış için de oldukça popüler ama ben 20 °C’den soğuk suda dalmadığım için benim için iyi bir alternatif değil dalış açısından.

Ayrıca pek çok yürüyüş yolu var.

Burada yaptığım en güzel ve can alıcı gezi, Cameron Gölü’nde kano kiralamamızla başladı. Bu gölü kanoyla geçtik. Yolda güzel koylarda durup yüzdük, su oldukça ılık bu gölde.

Gölün bitimindeki dereyi yine kanoyla geçerek Cypress Gölü’ne çıktık. Cypress Gölü’nü de kanoyla geçip mola verdik.

Burası Cameron Gölü’nde durduğumuz yerler gibi bakir ve insanlardan uzak, gizli kalmış kumsallar değil. Oldukça kalabalık. Buradan Grotto’ya yürüdük.

Grotto, Georgian Bay kısmına bakıyor, su aynı Akdeniz gibi, pırıl pırıl. Tek farkı su sıcaklığının 15 °C olması! Yüzenler vardı ama “bana göre değil” diyerek ben ayağımı bile sokmadım!

Kanoyla iki gölü geçmek iki saatimizi aldı, tabii aynı yolun bir de dönüşü olduğunu hesaba katmak gerekiyor. Yolun sonuna doğru hafif yorgunluk hissetsem de çok keyifli bir gün geçirdiğimiz için oldukça memnundum hâlimden...

Bölgede diğer görülmesi gereken yerler: -Altı camlı teknelerle

batık turlarına katılmak -Fathom Five National Marine Parkı’na ve Flowerpot Adası’na gitmek -Feribotla, Kızılderili bölgesi olan Manitoulin Adası’na gitmek. Ben daha önceki gidişimde geleneksel dans gösterilerine (pow wow) denk gelmiştim. Çok değişik ve kesinlikle deneyimlenmesi gereken bir tecrübe.

Defalarca gitmeyi kesinlikle isterim...

Tobermory, Toronto’da yaşayıp da atlanılmamalı. Görülmeli, tadına varılmalı...

MART/MARCH, 2015

{

{

www.canadaturk.ca

19

20

www.canadaturk.ca

{

{

MART/MARCH, 2015

Seçimler Yönetmelikle gidiyor yaklaşınca 2014 yılında bir başka söyleşide, yıllık ortalama gelirleri kişi başına 200 milyon dolar olan en zengin 400 Amerikalının %10’dan daha az vergi ödediklerini anlatarak: “Bazı çok zengin Amerikalılar evlerindeki hizmetçilerinden oran olarak daha az vergi ödüyorlar,” demiş.

S

eçimler yaklaşınca yöneticilerimiz bizleri, yani sıradan vatandaşlarını, hatırlıyorlar.

Vatandaşlarının ceplerine üç beş kuruş fazla girmesini ve böylece hayatın sıkıntılarını bir nebze olsun atlatabilmelerini sağlamak için geceli gündüzlü çalıştıklarını gazetelerde okuyoruz.

Mesela vergi yükünü hafifletmek amacıyla yeni önerileri var. Bunları anlamak ve anlatmak bizler için pek kolay değil.

Zaten Kanada Federal Gelir Vergisi (Federal IncomeTax) yasası 2847 sayfa tutuyormuş. Ve anlaşılmasının bir hayli zor olduğu söyleniyor.

Buna bir de 1339 sayfa tutan Federal Gelir Vergisi Yönetmelikleri’ni ekleyince, bütün bunları hangimiz okur, hangimiz anlayabiliriz ki!

Ardından provincial vergileri de ilave edin!

Acaba niye hükûmetler bu vergi işini basit bir aritmetiğe bağlamazlar da bizleri her vergi ayında derin derin düşünmeye zorlarlar!

Neden bizi bir dakika dinleyip, beş dakikada bir yıllık defterimizi düren muhasebe firmalarının elemanlarına teslim ederler?

Bu karmaşık hesapların içinden ancak uzmanlar çıkabiliyor. Uzmanların ücretlerini karşılayabilenler için sorun yok.

Ama karşılayamayanlar kadere, ne çıkarsa bahtına vergisine razı olma durumundalar.

Bir vergi uzmanının yazdığı bir kitapta okumuştum: İş yerlerini kapatan iki ortak, vergileri çok çıkınca, eyvah ne yapacağız diyerek kendisine danışmışlar.

Uzman, yasalardaki püf noktalarını bildiğinden, iki ortağı, vergi vermek bir yana, neredeyse alacaklı duruma getirmiş.

Yılda milyar dolar kazanan, 72.8 milyar dolarlık net varlığı ile Amerika’nın ikinci büyük zengini olan Warren Buffet şöyle demiş: “Ben 2010 yılında % 17.4 oranında vergi ödedim. Benim ofisimde çalışan 20 kişi kazançlarının % 36’sını vergi olarak ödüyorlar.

Yani ben, oran olarak, onların yarısından az vergi ödüyorum.”

2013 yılında ise, televizyondaki bir söyleşide, yapılan vergi düzenlemelerine rağmen, sekreterinin hâlâ kendisinden daha yüksek oranda vergi ödediğini söylemiş.

Buffet, Amerikan şirketlerinin de, %35 olan şirket vergi oranını, yasalardaki boşluklardan yararlanarak çok aşağılara düşürdüklerini de söylüyor.

Türkiye’de bir televizyon programında, memleketin en çok kazanan bir holding bankasının %8 oranında vergi ödediği söylenmişti.

Oysa o zamanlar şirketlerin gelir vergisi oranı %40 idi.

Yani dünyanın her yerinde çok kazananlar, uzman muhasebe firmalarını kiralayarak ya da lobiler aracılığıyla yasalar çıkartarak az vergi vermenin yolunu buluyorlar.

Toronto Star’ın haberine göre dünya nüfusunun % 1’ini meydana getiren en varlıklı kişiler, dünya zenginliğinin % 48’ine sahipmişler.

2016 yılında bu oran % 50’ye varacak, sonra da geçecekmiş.

Yani dünyada yaşayan insanların yüzde biri, diğer bütün insanların toplamından daha zengin olacak.

Hükûmetler parasızlıktan yoksullukla mücadele edemedikleri için bir milyar insan günde 1.25 dolarla yaşamak durumunda.

Buna karşın büyük şirketler, vergilerininin daha da düşürülmesi için, Amerika’da ve Avrupa Birliği’nde lobby faaliyetlerini hızlandırmışlar.

Mesela Sağlık ve Finans alanında çalışan şirketler kendilerini kollayacak yasaların çıkarılması için yaptıkları Lobby faaliyetlerine, Amerika’da 900 milyon dolar, Avrupa topluluğunda ise 200 milyon dolar harcamışlar.

Warren Buffet bu adaletsizliğe karşı çıkıyor: “Hadi kendini savunamayanları tutmuşsunuz, vergiyi istediğiniz oranda alıyorsunuz ama az da olsa zenginden de alın!” demek istiyor.

Lobby yaptıranlar ne kazanırlar bilemeyiz; peki önümüzdeki seçimde oy kullanacak olan vatandaşlar ne kazanacak?

Yeni vergi düzenlemeleri ile çeşitli gelir gruplarındaki ailelerin ceplerinde kalacak para miktarı şöyleymiş: Yıllık Geliri 60.000 dolara kadar olan ailelere: 970 dolar Yıllık geliri 180.000 dolardan fazla olan ailelere: 1.452 dolar Atalarımız ne demiş: Para parayı çeker!

Bir gece yarısı operasyonuyla Ekonomi Bakanlığı’na bağlanan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)’na bir darbe daha geldi.

E

konomi Bakanlığı yaptığı yönetmelik değişikliği ile iş konseyi başkanlıklarında görev süresini üç dönemle sınırlandırdı. Artık aynı iş konseyinde bir kişi en fazla üç dönem arka arkaya başkanlık yapılabilecek; mevcut iş konseyleri başkanlarının önceki dönem başkanlık süreleri de bu hesapta dikkate alınacak.

Bu düzenlemeden Türk Kanada İş Konseyi de nasibini alacak.

2002’de kurulan ve kurulduğu günden beri başkanlığını yürüten Yılmaz Argüden, yeni yönetmelikle bu yıl içinde yapılacak olan ilk seçimli genel kurulda görevi bırakmak zorunda kalacak.

Türk Kanada İş Konseyi’nin Kanada’daki karşıt kanat kuruluşu Kanada Türk İş Konseyi’nin başkanlığını ise Eski Uluslararası Ticaretten Sorumlu

Yılmaz Argüden

Devlet Bakanı Gar Knutson yürütüyor. İş Konseyleri başkanlıkları gönüllülük esasına göre yürütülüyor.

Geçtiğimiz Eylül ayında Torba Yasa’ya son dakikada eklenen bir düzenlemeyle, TOBB öncülüğünde yönetilen DEİK ve iş konseyleri, Ekonomi Bakanlığı’na bağlanmıştı. Çıkarılan yönetmelikle konseyler ve kurulda yönetimi belirleme yetkisi büyük ölçüde Ekonomi Bakanlığı’na geçmişti.

MART/MARCH, 2015

{

{

www.canadaturk.ca

21

Medeniyete kadın eli değmeli!

Ö

zgecan Aslan’ın hunharca katledilmesi üzerine yaşanan tartışmalar, dinin erkek egemen yorumunu savunanlar ile feminist yaklaşımların aşırı tepkileri arasında med ve cezirler yaşattı. İnkâra hiç gerek yok, maalesef 15 asırlık İslamî ilimlerde üretilen tefsir, fıkıh, hadis, kelam, tasavvuf, hikmet eserlerinin büyük bir çoğunluğu erkekler tarafından kaleme alınmıştır. İslam medeniyet ve kültürüne kadın elinin ne kadar değdiği tartışmalı ve az araştırılmış bir konudur. Kur’an’ın 21. Yüzyıl’da yeni tefsiri yazılacaksa, mutlaka Müslüman kadın bakışı yansıtılmalıdır. Çünkü Kur’an’ın kendisi ataerkil bir Allah kelamı değildir.

Onu yorumlayan erkek egemen tefsirciler, kadına İslam’ın verdiği hak, hukuk ve değerleri kısıtlamışlardır. Kadının ikincil bir varlık olarak kabul edilmesi asla kabul edilemez. Zulüm eden zalimin yeri iki dünyada da ateştir.

Müslüman feminist kadınlar, erkeklerin baş belası olarak görülür. Gelenekçi, muhafazakâr ve klasik Müslüman tipi için hakkını arayan kadın tehlikedir. “Kadın otursun evinde çocuk baksın, elinin hamuru ile erkek işine karışmasın” diye kestirip atarsınız. Zulüm yaparsınız, kendi kendinizi kandırırsınız. “Kadın eksik etektir, kusurludur, cezalandırıldıysa hak etmiştir, tecavüze uğramışsa bile hep suçludur.”

Bu önyargıyı kırmak için sosyal bir sorun olduğunu önce kabul etmelisiniz. Sonra toplumda ihtilaf varsa, bunun çözüm yollarını sadece ilahiyatçılara değil, sosyologlara da sormalısınız. Fatıma Mernissi’den Amina Wadud’a, Asma

Barlas’tan Saba Mahmud’a, Sedef Arat Koç’tan Nilüfer Göle’ye kadar size pek çok değişik feminist sosyolog, akademisyen görüşleri sunabilirim. Saydığım isimleri pek çok okurum ilk defa duymuş olabilir. İslam tarihi boyunca erkeklerin kaleme aldığı mevcut dinî yorumlar, kadın perspektifinden nasslara bakamadı, bu eksiklik toplum yaşamında ciddi sorunlar ve hayati boşluklar doğurdu.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV), kadına hak ettiği üstün değeri ve yeri verdi, Kur’an ataerkil bir dil kullanmayarak, kadın ve erkeğin Allah nezdinde eşit olduğunu ilan etti. Sadece Peygamberimizin Veda Hutbesi bile delil olarak yeter. Eski Arap âdetleri ve kültürü Emevi ve Abbasilerle saltanat ve çirkin siyasi politikalarıyla geri döndü. Selçuklu ve Osmanlı bunu devam ettirdi. Asr-ı Saadet’in 35 yıllık Peygamberimizle beraber Dört Halife Dönemi’nde getirdiği eşitlik, özgürlük ve ayrımcılıktan uzak mutluluk yılları yerini tekrar ataerkil toplum inşaatına bıraktı.

Bu kısır döngünün değişmesi için içtihada bile aslında gerek yoktur. Şov yapmayın feministler!

Asma Barlas, “Kur’an ve Hadis’te kadın hakları Batı medeniyetinin sunduğundan çok fazlasıyla zaten vardır” diyenlerden.

“Batılılara, feministlere bakmak yerine Kur’an’a bakın, yeter” diyor. Kur’an’ın ataerkil ve cinsiyet ayrımcılığı kokan bir yaklaşım sergilemediğini ayetlerle ispatlıyor. Adli mutlak olan Allah’ın zulüm emretmediği çok açık. Kutsal kitapların farklı yorumlanabileceğini peşinen kabul edelim. Kur’an’a kadın bakışını samimi ve saygılı biçimde gerçekleştiren Barlas, takva ve edepli yaşam konusuna vurgu yapıyor.

Allah nezdinde takvalı olanlar üstün, erkek ve kadın ayrımı yapılmıyor. Eşitsizlik ve bir cinsin diğerine üstünlüğü asla söz konusu değil, ancak biyolojiden kaynaklanan farklı yaklaşımlar var. Kur’an bu realiteye dikkati çekerek ölçüler getiriyor. Kur’an’da tevhid esas, ahlaki değerlerde aynı ahenkli ses var.

Kadına takvalı, edepli, hayalı ol derken, aynı tonda erkeklere de gözünü haramlardan sakındır, kibir taslama diye defalarca

hatırlatıyor. Ataerkil ve erkek egemen bir kültürde yaşayan geleneksel kültürel Müslümanlar, kadın perspektifinden Kur’an yaklaşmazsa pek çok meseleyi net göremiyorlar. Belki de işlerine gelmiyor.

Barlas, “Dış dinamik gerekli ama iç dinamik şart,” diyor. Kadınlar artık ilimle meşgul oluyorlar. Bu sanırım Kur’an tefsiri ve tevili alanine de yansıyacaktır. Müslümanların yitik cenneti Kur’an’da bulunuyor. Tabi aramasını bilene…

Müslüman ülkelerde, ciddi bir kadın ve çocuk koruma sistemi bulunmuyor. Kadın ve Çocuk Koruma Kurumu, Kanada’da yarı devlet kurumudur, bu konunun önemine inanan hayırseverler ve üyeler çok yüklü bağışlar yaparlar. Feminist sivil toplum örgütleri, eğer bu konuda ciddiyse sivil toplum olarak Kadın ve Çocuk Koruma evleri açmalı, işletmeli. Mağdur kadınlara hizmetler sunmalıdır. Bu alanda çok sayıda NGO’lar, kadınların rol aldığı yeni STK kurumları gereklidir. 77 milyonluk Türkiye’de Kadın ve Çocuk Koruma kurumları eğer bir gün sağlam kurulursa, en az 77 bin kişi sosyal çalışan, terapist olarak çalışmalıdır. Kadın ve Çocuk Koruma kurumlarının düzgün kurulması için, oy devşirme endişesi ve ucuz politikadan uzak olması gerekir. Master yapmış Sosyal Çalışan elemanları olmadan bu sistem zaten olamaz, yürümez de. Lisans seviyesinde okuyanlar da son bir yılını pratik yapacağı kurumlarda geçirmelidir. Ülkemizde Sosyal Hizmet mezunları pratik yapacak zemine sahip değil, ne kadın ne çocuk koruma evleri yeterli. Olan ‘Social Work’ fakültesinin de zaten piyasaya Sosyal Çalışan kazandırma, işe yetkin profesyonel hazırlama sistemi yok. O hâlde kime höykünüyor da, kime idam cezası istiyorsunuz?

Kanada’da ve Batı ülkelerinde uygulanan Kadın ve Çocuk koruma sistemini beğenin veya beğenmeyin, sistem çalışıyor, başvuru makamınız vardır.

Kadın ve Çocuk Koruma’nın kanunu, sorunu tespit etme kriterleri, terapi sunma formülü, özetle sosyal devlet olmanın bir terapi düzeni vardır. Kanada’nın Brantford

Aile, Kadın ve Çocuk Koruma kurumunda bir sosyal çalışan olarak altı ay psikoterapi stajı yaptım. 80 soruşturma yürüttüm.

1000 saatlik stajımın yarısı bu kurumda, yarısı ise Stratford Hastanesi’nde geçti.

MSW titresi kolay kazanılmıyor. Alın teri ve emek lazım.

Yeni Özgecan Aslan cinayetleri yaşanmaması için, Aile, Kadın ve Çocuk Koruma kurumu ve sosyal ekipleri Türkiye’de modern ve denetime açık biçimde kurulmalıdır. 2006′dan beri Kanada’da çocuklarına bakmada kusurluların çocuklarına el koyma yerine aile içi terapi ve çözüm aranıyor.

Bu da tabiki alanda sağlam tecrübe istiyor. Boşandığı hâlde eski eşine şiddet uygulayan psikopatların bulunduğu erkek egemen ülkemizde, Kadın ve Çocuk koruma sistemi acilen farzdır. Amerikan kültürü ülkemize yerleştiği için acilen bu sistem kurulmalıdır. Kadro yetiştirmek gereklidir. Bireyselliğin ve yalnızlığın yaygınlaştığı, çekirdek aile yapısının ataerkil aile büyükleri de dinlemediğinden Kadın ve Çocuklar korunmalıdır. Şiddet, kusur ve tecavüz olaylarına Kanada’da müsamaha gösterilmez. 118 bin kadına şiddet olayı ve 77 bin kadına hakimlerin koruma kararı verdiği bir ülke Türkiye. Ülkemizde bu nedenle yeterli soruşturma yapılamıyor.

Uyuşturucu, içki tüketimi fırlamış ülkede masum vatandaşı korumalısınız. Children Aid’de çalışırken kendi çocuğuna tecavüz eden anne ve babalar gördüm; çok ağır cezalar ve terapiler uyguladık. Kimse sosyal çalışanlara kızmasın, doğrusu budur. Aşırı hassasiyet iyidir.

Sokaklarda tepki göstermek, göstermelik demeçler vermekle sorun çözümlenmiyor. Eğer bu sistem kurulmazsa, daha çok Özgecan Aslan’lar tecavüze uğrar ve öldürülür. Sosyal hukuk sistemi lazımdır. MSW, BSW ve RSW yetiştirmeden, zaten olsa da çalıştıramazsınız. Kadın ve Çocuk koruma sistemini polisten alıp yarı devlet kurumu gibi ama şeffaf çalışan kurumlara vermeli, kanunlar çıkmalı, elemanlar yetişmeli.

Bu koruma sisteminde Sosyal çalışanlar polis ve terapist gibi yetkili çalışırlar. Suç işlenmeden önlemeye çalışırlar. Daha sonra ağlayıp sızlamaktansa suç potansiyeli olan ihbarları zamanında değerlendirip terapilerle sorunlu kişileri kontrol altına alırlar. Sektörde çalışanların yüzde 90’ı kadındır. Medeniyete kadın eli değmeden erkeklerle buraya kadar! “Kanada’ya geldik kadınlar sözümüzü dinlemiyor,” demekle olmuyor.

22

www.canadaturk.ca

{

{

MART/MARCH, 2015

İş tecrübesi avantaj olmaktan çıktı MURAT KANDEMİR murat_kandemir@outlook.com

Kanada iş tecrübesi ülkeye yerleşmek isteyen uluslararası öğrenciler için artık avantaj değil.

K

anada Göçmenlik Sistemi’nde olan tüm değişiklikleri an be an takip ediyor ve burada sizinle paylaşıyoruz.

Son üç aydır Kanada’nın yeni göçmen alım sistemi olan Ekspres Giriş (Express Entry) Sistemi’ni bolca konuştuk. 1 Ocak itibariyle yürürlüğe girmesinin ardından Sistem’in nasıl yürüdüğünü daha da yakından takip ediyor ve Kanada göçmenliğine etkilerini izliyoruz.

Bu yazıda yeni Sistem’i, Kanada’da okuyan yabancı öğrenciler açısından değerlendirmek istiyoruz. Kanada üniversitelerinde okuyan öğrenciler için Kanada göçmenlik hayali önceki kadar kolay değil artık.

Kanada’ya okumaya gelen binlerce uluslararası öğrenci için daimi göçmenlik biraz daha zorlaşıyor. Son yıllarda sürekli üzerinde konuştuğumuz ve bu yılın başında yürürlüğe giren yeni federal kurallarla göçmenlik başvurusu yapıldığında Kanada tecrübesi sahibi olmanın artık bir avantajı olmuyor. Ülkede yaklaşık 300.000 uluslararası öğrenci Kanada yüksek okullarında, üniversitelerinde ya da diğer teknik kurumlarda ön lisans, lisans ve yüksek lisans eğitimi alıyorlar. Kanada’da yüksek eğitim almak daha sonra Kanada göçmenliği için bir fırsat oluyor ve birçok öğrenci eğitimlerinin ardından Kanada’ya yerleşme şansı buluyordu. Hatta Kanada bünyesinde eğitim almış ve bu sürede ülkeye alışmış bu nitelikli kişilerin ülkede kalması için elinden geleni yapmış, önce 2008 yılında Kanada’da iş ve eğitim tecrübesi olanlara özel Kanada Tecrübe

Sınıfı (CEC) Göçmenlik Programı’nı başlatmış daha sonra mezun öğrencilere mezuniyet sonrası çalışma izni (PGWP) verilmesini kolaylaştırmıştı.

Tabi bu durum Kanada’daki yüksek okullar ve üniversiteler tarafından oldukça iyi bir adım olarak karşılanmış ve eğitim kurumları pazarlama yaparken Kanada göçmenlik şansını bolca kullanmışlardı.

Yabancı öğrencilerin değerlendirilmesi ve Ekspres Giriş (Express Entry) Sistemi’ne ülkeye göçmen olarak kazandırılması ülkenin daha fazla uluslararası öğrenci çekmesine sebep olmuştu.

Yeni kurallarla durum biraz daha eski hâline dönmüş durumda. Kanada’da üniversite bitiren lisans dereceli mezunlar Ekspres Giriş Sistemi’nde dünyadaki diğer yabancı işçiler ile aynı havuza yerleştirilecekler. Havuzda bekleyen adaylar Kanada Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı (CIC)’nın düzenli yaptığı çekilişlerde ülkeye kabul edilmeyi bekleyecekler. Eski sistemde uluslararası öğrenciler yabancı kalifiye işçilerle yarışmak durumunda değildi ve eğitim ve iş tecrübesi olması bakımından daha avantajlıydı.

Hükûmet, Ekspres Giriş Sistemi’yle daimi göçmenlik başvuru süreçlerinin daha kısa zamanda sonuçlandırılacağı ve işçilerle işverenler arasında bir köprü görevi yapacağı sözü vermişti.

Ekspres Giriş Sistemi’yle havuza yerleştirilen adaylardan kabul edilenlere daimi göçmenlik başvurusu yapmaları için davetiye (ITA) gönderiliyor. Davetiyeyi alan göçmen adayı altmış gün içinde

başvurusunu yapmak zorunda.

Davetiyeler belli bir puanlama sistemine göre yapılıyor. Pozitif bir LMIA (iş gücü pazarı etki değerlendirmesi belgesi) tek başına 600 puan değerinde.

Bu belge sahibi olan birisinin Kanada’da işinin hazır olduğu anlamına geliyor.

Aday yaş ve eğitimden 600 puan alabiliyor. Davetiye almak için 800 puan gerekli olmakta ve LMIA’sı olmayan uluslararası mezunların bu puan seviyesine ulaşması imkânsız.

Uluslararası öğrencilerin daimi

göçmenlik şansı eyalet aday programlarına (PNP) kalıyor dersek yanılmış olmayız. PNP programları Kanada eğitim ve iş tecrübesi olan uluslararası öğrencilere pozitif ayrımcılık yapıyor. Sadece Ontario’da 2.500 PNP pozisyonu uluslararası öğrenciler tarafından doldurulmuş.

Tabi öğrenci sayısının çok olması talebi patlatıyor ve bu durumda çok kısıtlı olan PNP programları bu talebi karşılamakta yetersiz kalıyor.

Yeni mezun olan ve diğer şartları taşıyan öğrenciler 1 Ocak 2015’ten önce başvurularını yapmaya çalıştılar.

CIC yaptığı bir açıklamayla uluslararası öğrenciler için açık yer olduğunu belirtti fakat daha sonra 20 Ekim 2014 itibariyle CEC programının maksimum 8.000 başvuru sayısına ulaşarak kapandığı açıklandı.

Genç işsizliğin arttığı ve Kanadalı öğrencilerin bile iş bulmakta zorlandığı Kanada’da yabancı öğrencilerin hazırdaki işleri aldığı konusunda şikâyetler de yükselmişti. Yabancı öğrencilerin daha az ücretle çalışmaya istekli olmasının Kanadalı işverenlerin özellikle onları tercih etmesine yol açtığı da söyleniyor.

Sebebi ne olursa olsun Kanada’nın, ülkede okuyarak hem kültürüne ayak uydurmuş yeterli hem de eğitim ve iş tecrübesi kazanmış nitelikli mezunları sistemin dışında tutması çok radikal bir karar. CIC’yi bu karara iten motivasyonun haklı mı haksız mı olduğunu yakında göreceğiz. *Murat Kandemir, (Member of ICCRC)

{

MART/MARCH, 2015

{

www.canadaturk.ca

23

Eyalet takım kampına Türkiye’den davet edildiler 7 madalya ile döndüler

S

u ve Türkiye Buz Pateni Federasyonu tarafından 13-15 Şubat tarihleri arasında düzenlenen Kısa Kulvar Sürat Pateni Dünya Kupası Yarışları’nda Kanadalı sporcular 7 madalya kazandı.

Kanadalı sporculardan Marianne St-Gelais kadınlar 1500 metrede gümüş, vatandaşı Kim Boutin ise bronz madalya kazandı. Kim Boutin 1000 metrede de bronz madalya

alırken, Kasandra Bradette gümüş madalyanın sahibi oldu.

Bir diğer bronz madalyayı ise 3000 metrede kadınlar bayrak takımı kazandı.

Diğer Kanadalı sporcular Charles Hamelin 500 ve Patrick Duffy erkekler 1000 metrede bronz madalya alarak podyuma çıktılar.

Kanada, Şampiyonaya beşi kadın, beşi erkek olmak üzere on sporcuyla katıldı.

Nil Akademi Güreş Kulübü sporcularından İbrahim Elma ve İhsan Atılan Ontario Takımı (Team Ontario) Kampı’na davet edildiler.

O

ntario High Performance Team Kampı’na, Ontario Güreş Şampiyonası’nda ilk üçe girenler davet diliyor.

En son yapılan Ontario Güreş Şampiyonası’nda İbrahim Elma gümüş, İhsan Atılan ise bronz madalya kazanmıştı.

Elma ve Atılan, ilk olarak 12-14 Mart tarihleri arasında Brock Üniversitesi’nin ev sahipliği yapacağı St. Catharines’te düzenlenecek Kamp’a katılacaklar. Başarılı güreşçiler, Kamp’ın ardından ABD’de düzenlenecek uluslararası bir şampiyonada Ontario’yu temsil edecekler.

Elma ve Atılan’ın hedefinde Kanada Millî Takımı’na girebilmek var.

Nil Akademi Güreş Kulübü antrenörü eski milli güreşçi Yasin Kaya (ortada), başarılı güreşçiler İhsan Atılan (solda) ve İbrahim Elma (sağda).

CANADATÜRK SATIŞ NOKTALARI Canadatürk gazetesi her ay bine (1,000) yakın adrese posta ile ücretsiz gönderiliyor.

Hedefimiz aylık 3 bin gazeteyi doğrudan adreslere göndermek. Siz de adres listemizde yer almak istiyorsanız, 24’üncü sayfadaki formu eksiksiz doldurup bize postalayabilir ya da isim ve adres bilgilerinizi info@canadaturk.ca email adresine gönderebilirsiniz.

EDMONTON

MONTREAL

Anatolia Food Market 15920 Stony Plain Rd. 587 521-4004

Anadolu Kültür Merkezi 11280, av Jules-Dorion 514 852-2223

KITCHENER

Antep Baklava 5098 Jarry Est 514 419-8758

Anadolu Kültür Merkezi Lawrence Ave. 519 954-1773

LONDON Anadolu Kültür Merkezi 193 Homestead Cres

MISSISSAUGA Adonis 1240 Eglinton Ave W. Master Delight 7033 Telford Way Unit 2&3 905-671-9229 Tahsin Meat Products 755 Queens Way E. Unit 16 905 272-1300

Turquoise Pide 3662 Rue Fluery Est 514 903-9571

Chef 47 879 Wilson Ave. 647 430-2178

OTTAWA

Dr. R.N. Sezer & Associates 1273 Broadway Ave. 416 429-3317

Anadolu Kültür Merkezi 335 Michael Cowpland Dr. 613 829-7787

Atlas Boucherie et Grillades 1905 Henri-Bourassa Est 514 388-2888

TORONTO

Çiçek Pastanesi 3656 rue Fluery E. 514303-5361

Accurate Accounting 450 Wilson Ave. Unit 2 416 638-0700

Efes Pastanesi 689, Rue Saint-Roch 514 495-6535 Gold Scissors Kuaför Salonu 698 Rue Saint-Roch 514 273-8947 Marche Ayder 3791 Willeray (514) 722-1835

Al Premium Food Mart 1970 Eglinton Ave E Can-Turk İpek Mobilya 1179 Finch Ave W. Suite #13 416 736-4473 Nesli-Osman Dino 101 - 8800 Dufferin Street 416 661-7880

Eren’s Hair Salon 893 Wilson Ave 416-638-1530 Iqbal Halal Foods 2 Thorncliffe Park Drive Kanada Sufi Kültür Merkezi 270 Birmingham St. Mustafa Turkish Pizza 866 Wilson Ave. 416 631-0300 Narin Pastanesi 881 Wilson Ave. 416 631-7500 Nile Academy Erkek Lisesi 135 Plunkett Rd. 416-285-0115

Nile Academy İlköğretim & Kız Lisesi 5 Blue Haven Crst.

647 748 6453 Nuri Sansarlıoğlu 754 Wilson Ave. 647 343-6113 Pizza Pide 949 Gerrard St. E. 416 462-9666 Polat Auto Services 14 Sable St. 416 630-1444 Sofra Grill 1166 St. Clair Ave. W. 416 653-6536 Sunny Foodmart 747 Don Mills Rd. Unit 60

24

www.canadaturk.ca

{

{

MART/MARCH, 2015

{

MART/MARCH, 2015

{

www.canadaturk.ca

25

Değişmeyen kural: Zengin daha da zenginleşiyor Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg (33.4 milyar dolar) 16, Google’ın sahipleri Lary Page (29.7 milyar dolar) 19 ve Sergey Brin (29.2 milyar dolar) 20’nci sıradan girdiler.

Kanada’nın en zenginleri

H

er zaman zenginler zenginliklerini arttırmasını biliyorlar. Ne ekonomik kriz, ne petrol fiyatları ne de başka bir şey buna negel olabiliyor. Forbes dergisinin her yıl yayımlamış olduğu dünya milyarderleri listesinde yer alan milyarderlerin servetlerindeki artış bunun kanıtı.

Dünya genelinde bin 800 kadar milyarderin toplam serveti 7.5 trilyon dolara yaklaştı.

Geçtiğimiz yıla göre 1 trilyon dolarlık bir artış var.

Milyarderler listesine bu yıl 290 yeni giriş olmuş ve bunların 79’u Çin’den.

Forbes listesinin başında bu yıl da 79.2 milyar dolarla Microsoft’un kurucusu Bill Gates var.

Bu kadar servet içinde yüzmesine rağmen Microsoft.com gibi doğru dürüst çalışmayan ve sürekli hata veren bir siteye sahip. Kazancının milyarda biriyle bu siteye yatırım yapsa müşterileri gayet memnun kalacak.

Listede ikinci sırada 77.1 milyar dolarlık servetiyle telekom sektöründe faaliyet gösteren El Turco lakaplı Meksikalı iş adamı Carlos Slim Helu, üçüncü sırada ise 72.7 milyar dolarlık servetiyle ABD’li yatırımcı Warren Buffett yer alıyor.

Zara mağazalarının sahibi İspanyol Amancio Ortega 64.5, Oracle’ın sahibi Larry Ellision 54.3, ABD’li sanayiciler Charles Koch ve David Koch 42.9, Walmart’ın sahipleri Christy Walton 41.7, Jim Walton 40.6 ve L’oreal’in sahibi Liliane Bettencourt 40.1 milyar dolarlık servetleriyle ilk onda yer alıyorlar.

Amazon’un sahibi Jeff Bezos (34.8 milyar dolar) dünya listesinde 15,

Kanada’nın en zenginleri listesinde birinci sırada 25.5 milyar dolarlık servetiyle Thomson Reuters’ın sahibi David Thomson ve ailesi yer alıyor.

Loblaw’ın sahibi Galen Weston 9.6 milyar dolarlık servetiyle ikinci, Ripley’s Believe It Or Not! zincirlerinin de sahibi olan yatırımcı Jim Pattison 7.5 milyar dolarlık servetiyle üçüncü sırada yer alıyor.

James Irving 6.5, Alibaba Group’un ortağı Joseph Tsai 5.9, Rogers’ın sahibi Loretta Anne Robinson 5.8, Arthur Irving 5.5, Uber’in kurucu ortağı Garret Camp 5.3, Saputo’nun sahibi Emanuele (Lino) Saputo 4.8 ve online kumarhane işleten Mark Scheinberg 4.1 milyar dolarlık servetleriyle Kanada’nın en zenginleri listesinde ilk onda yer alan diğer isimler oldular.

Q

uebec eyaletinin kuzeyinde Hudson Boğazı yakınlarında bulunan Pingualuit Krater Gölü (Pingualuit Crater Lake)’nün Kuzey Amerika’nın en derin göllerinden birisi olarak kayda geçtiğini, etrafındaki tundradan yüksekliğinin 160, derinliğinin 400 m, çapının ise 3.44 km olduğunu, dünyanın en temiz tatlı suyunu barındırdığını, tuzluluk oranının

Türkiye’nin en zenginleri

devam etmiş. Sonunda Floridine isminde ısrarcı olan yoruldum bu işten demiş ve Medeena yazan levhaya dokunmamış. Ondan sonra da ismi bugünkü hâliyle Madina olarak kalmış.

Bill Gates dahil pek çok ünlü ve zenginin evi bu şehirde. Gates ile birlikte Amazon’un CEO’su Jeff Bezos, Costco’nun kurucu ortaklarından Jeffrey Brotman da burada yaşıyor. Şehre verilen isim sanırım bereketli gelmiş.

3 ppm’den az (Great Lakes tuzluluk oranı 500ppm) olduğunu, göle su akışı ya da belirgin su çıkışının olmadığını, yağmur ve kar sularından beslendiğini, su kaybının ise sadece buharlaşmayla medyana geldiğini, dünyanın en şeffaf göllerinden olan Göl’ün, Secchi disk ile yapılan ölçümlerde 35 m derinliğinin görülebildiğini biliyor muydunuz?

26’ıncı sayfadaki çengel bulmacanın çözümü

Türkiyenin en zenginleri listesinde ise zirvede 4.4 milyar dolarlık servetiyle Ülker’in sahibi Murat Ülker yer alıyor. Murat Ülker dünya sıralamasında ise 369’uncu sırada yer alıyor. Hüsni Özyeğin (2.7) ikinci, Vehbi Koç’un kızı Semahat Sevim Arsel (2.6) ise Türkiye’nin üçüncü en zengini.

Mustafa Rahmi Koç (2,5), Ferit Faik Şahenk (2,5), Şarık Tara, (2,4), Erman Ilıcak (2,2) Suna Kıraç (2,2), Filiz Şahenk (2,2) ve Ali İbrahim Ağaoğlu da (1,8) diğer en zengin Türkler.

ABD’de Medine şehri ABD’nin Washington eyaletinde Seattle’ın hemen karşısında Medina adında bir şehir var. Yaklaşık 3 bin nüfuslu bu şehir, ismini Suudi Arabistan’daki Medine şehrinden almış.

Bölgeye ilk taşınan iki aile yaşadıkları yere isim vermek istemişler. Bir tanesi Medeena, diğeri ise Floridine isminde ısrarcı olmuş. Bir tanesi bir gün bir yol ayrımına Medeena yazılı levha asmış, diğeri de onu söküp Floridine yazılı levhayı asmış. Bu böyle günlerce

Pingualuit Krater Gölü

Yayıncı/Publisher BestOne Media Inc.

E: info@canadaturk.ca W: www.canadaturk.ca

Genel Yayın Yönetmeni / Editor-in-chief Hasan Yılmaz

Canadatürk’te yayımlanan yazıların her türlü sorumluluğu yazarına aittir. Canadatürk, yayımlanan reklamların içeriğinden, reklamı yapılan ürün ve hizmetin alınması veya kullanılması sonrasında oluşabilecek olumsuzluklardan sorumlu tutulamaz.

Yazarlar/Writers Akif Eren, Engin Sezen, Faruk Arslan, Fatma Durmaz, Halit Angıner, Murat Kandemir, Yaprak Gürdal Görsel Yönetmen/Art Director Hasan Yılmaz Adres/Address 2 Clanwilliam Crt. Toronto ON, CANADA M1R 4R2 Phone: 416 462-1244

ISSN 1923-7030 CANADA POST AGREEMENT NUMBER 42779532 We acknowledge the financial support of the Goverment of Canada through the Canada Periodical Fund of the Department of Canadian Heritage.

FRUITERIE ERMIS Günlük taze meyve ve sebzeler Türk gıda ürünleri Tel: 514 329-2220 3257 Henri Bourassa E. Coin (corner) St-Michel, Montreal, QC H1H 1H3

ŞİFRE:

MART/MARCH, 2015

{

{

www.canadaturk.ca

27