2 minute read

BiR GENCiN PENCERESiNDEN HOCAEFENDi

ElifSudeAy

Advertisement

Hocaefendi’nin Edirne'ye ait unutamadığı hatıralardan biri de iki idamda “ruhanî reislik” yapmış olmasıdır

Bunlardan ilki; 1959 senesinde olmuştur. Üç Şerefeli Camii'nde imamlık yaparken, bir gün biri gelip "Hakim Gani Bey seni istiyor" der. Hocaefendi endişeyle yanına gider. Hakim "Bir idamlık var, seni “Ruhani Reis” olarak bulundurmaya karar verdik."şeklinde durumu anlatır. Hocaefendiye, kendisini tanıyıp itimad ettikleri için çağırdıklarını ve bu görevi verdiklerini ifade eder. Bu durum bir dönem idamlarin millete ibret olsun diye açıkta yapılması uygulamasına bir örnektir. İhtilalden sonra açıkta idam kaldırılmıştır.

Gece Hocaefendi alınır ve hapishanenin yolu tutulur. Hücreye girdiklerinde Rasim Dik adlı idamlığın elleri bağlıdır Adam idam kararının mecliste tasdik edildiğini daha önce gazeteden öğrenmiş ve şoka girmiştir. Konuştukları hep hezeyandır ve devamlı olarak: "Atatürk gelecek ve eve gideceğiz." demektedir. Biraz sonra gelip beyaz gömleği giydirirler ve boynuna da işlediği suçu bildiren bir yafta asarlar. Bu idam mahkumunun asıl hikayesi ise şöyledir: Rasim ve eşi birinin evine soyguna girer hem evdeki adamı hem de eşini öldürürler. Bahçede köpek havlamaya başlayınca onu da baltayla parçalayıp, cesetleri götürüp bir yere gömerler. Öldürdükleri adam kalaycılık yapan fakir birisidir ve bütün buldukları üçyüz lira paradan ibarettir...

İdam sehpası Üç Şerefeli'nin önüne kurulur. Halk etrafı doldurmuş, ortalık panayır yerine dönmüştür. Kimisi kuruyemiş, kimi şerbet satmakla meşguldür ve kimsede ibret alma niyeti görülmemektedir. Sadece Kuşcudoğan Camii’nde müezzinlik ve aynı zamanda Kur'an kursu öğretmenliği yapan, o gün elli yaşlarındaki İbrahim Efendi bu olaya çok üzülür. Hatta bir hafta kadar da idam yapılan bu yerden geçemez.

Son Telkin:

Hocaefendi, “Ruhani Reis” olarak son telkinini yaptıktan sonra idamlık, sehpanın üzerine çıkarılır. Yakından görmek, o ruh halini yaşamak, şimdi canlı olan bu insanın birkaç saniye sonra ölü olacağını düşünmek ve bunu bizzat müşahede etmek Hocaefendi’yi derin düşüncelere ve hislere sürükler Gani Bey, Rasim'e yaklaşarak: Son bir arzun var mı? der. O yine "Atatürk gelecek, eve gideceğiz" diye karşılık verir. Bir cellat getirirler, adam körkütük sarhoştur, zaten adet de böyledir. Rasim kıbleye çevrilir ve cellat zorla ipi boynuna takar . Fakat cesed tam kıblenin tersi istikamete döner. Rasim'in ibretlik korkunç cesedi ertesi gün öğle vaktine kadar orada asılı kalır. Ancak Hocaefendi yine de kimsenin ders aldığı kanaatinde değildir.

Artık meşhur olduğundan ikinci idama yine Hocaefendi çağrılır. O zaman dışarıda asmak yasaklanmıştır. İkinci idamlığın adı Mehmettir Hükümet tabibi gelir ve "Papaz geldi mi?" diye sorar Beraberce hapishaneye giderler Mehmed çok temiz çehreli bir gençtir. Hocaefendi onun katil olacağına ihtimal vermez. Mehmet’in onları görür görmez ayaklarının bağı çözülür ve geçici felç olur Bir kanepeye otururlar, Hocaefendi anlatmaya başlar: “Mehmet, işte durum bu. Meclis tasdik etmiş. Bundan sonra başka çare yok. Allah'a giden bir yoldasın ve başka yollar da kapalı ” Hocaefendi; “Abdest almak ister misin?” diye sorduğunda, isterim der Ayaklarına gelince takati kesilir ve ayaklarını yıkayamaz.

Hocaefendi, Amentü'yü okutmaya başlayınca biraz okur; fakat gerisini getiremez. Kelimeler aklından bir bir silinir. Arada da "Beni bir daha adlî tıpa verseniz" diye ricada bulunur.Hocaefendi orada hayatın kıymetini sanki idama götürülecek olan Mehmet değil de kendisiymiş gibi daha iyi anlar. Aradan seneler geçmesine rağmen hatırladıkça bu hicranı hala yaşadığını söyler Hocaefendi…

Mehmet’in ardından bir çobanı öldürmüş diye anlatılır. Kimbilir belki onun da boynuna böyle bir yafta asmışlardır. İnfaz sırasında Cellat sarhoştur, ayakta duramaz ve yıkılır. O hükümet tabibi hemen sehpaya sıçrar ve cellatlığı o yapar. Mehmed etrafına sitemkâr bakışları ile son kez küskün küskün bakar. Sonra da sehpanın itilmesine yardım eder gibi ayaklarını oynatır. Bir iki sallanır ve hemen kolayca can verir.

Hocaefendi’nin his dünyasını sarsan ibretlik bu iki idam da O’nun hayat hikayesinde önem arz etmektedir.

This article is from: