
1 minute read
YANKI’DAN SİZLERE…
Tarihten bu yana birçok yazarın aklında, ruhunda ve dahi satır aralarında dolaşan bir sorudur bu: Neden yazıyorum? Kimisi yazıyı kendini ifade aracı olarak görür ve yazmasaydım delirecektim der. Kimi de sosyal kaygılarla toplumun daha iyiye ve güzele ulaşması adına birer basamak kılar kelimelerini.
Biz de YANKI ekibi olarak bu soruyu sorduk kendimize: Neden yazıyoruz? Elimizdeki kalem, dilimizdeki kelam ve dahi kalbimizde bir kor gibi yanan anlam niye? Neyin yankısı bunca çaba ve bunca kelime?
Advertisement
Her birimizin kendi yolculuğu doğrultusunda cevapları var elbet bu soruya. Hayallerimiz, hedeflerimiz, hikayelerimiz.. Aynı kaynaktan doğup da farklı kollara ayrılan ırmaklar gibiyiz biz. Kimimiz tarih, kimimiz sanat, kimimiz biyoloji, teknoloji ya da hayvanlar alemi.. Her birimiz bambaşka varlık coğrafyalarında dolu dizgin akıyor, bu akışta bize eşlik eden hakikatleri alüvyonlar gibi önümüze katarak, geleceğin ufkunda satır satır işlenmiş anlam adacıkları oluşturmayı ümit ediyoruz.
Peki, kolay mı bu anlam adacıklarını oluşturmak? Değil elbette. Çünkü önce kendini anlamak ve kendi hikayeni anlamlandırmak ile başlıyor bütün mesele. İşte bu yüzden yazıyoruz biz de. Halden hale dönüp duran dünya içinde su gibi aziz ve duru kalarak hayatla birlikte akabilelim diye.. Kelime kelime, hece hece özümüzü arayıp bulma niyetiyle.. Varoluş imlasına uygun, cümle cümle ruhumuzu inşa edelim diye kendi ellerimizle.. Hani hep okumaktan bahsedilir ya yazıdan konu açılınca; ne kadar çok okursa bir yazar, kalemi o kadar kuvvetlenir denir ya. Biz de en çok kendimizi okumak için yazıyoruz aslında.
“ Kainattan Halık’ını soran bir seyyahın müşahedatıdır.’ diyordu Zamanın Güzeli hani bir bahsinde. Biz de kainattan kendimizi soruyoruz yazı vesilesiyle. Mesela bu sayımızda emek emek işlenen yazılarımızla soruyoruz: Kah tekerrür eden tarihte, kah DNA ve genetikte.. Kah aşk ateşinde, kah tasavvufun şefkat elinde.. Rüyada, distopyada , yapay zekada.. Oyunda, gerçekte ve hakikatte nasıl anlamlar yankılanıyor bizden bize, Öz’den söze?
İşte bunlar için ve bunlar üzerine yazıyoruz biz dostlar. Peki, siz neden okuyorsunuz?