
3 minute read
SATRANÇ VE ONLINE SATRANÇ
Yavuz Selim Akpınar
Satranç oyunu milattan sonra 600 - 700 yıllarında ilk başta Gumpta krallığında bulunup “tahta üzerinde çok sevilip oynanan” bir zeka ve strateji oyunu olarak günümüze kadar gelmiştir Ancak bu tabii ki teknolojinin gelişim yılları olan 1957’ye kadardır. Bilgisayar üzerinden oynanan ilk satranç maçı 1957’de oynanır O günden itibaren, özellikle 2020’li yıllardan sonra çokça popülerleşen “Online Satranç” olarak adlandırılan internet üzerinden satranç oynama, dünyada birçok kişi tarafından tercih edilir ve yaygınlaşmaya başlar
Advertisement
Online satrancın son senelerde ünlenmesinin sebeplerinden birkaçı ise 2020 yılında çıkan Netflix dizisinde Queen’s Gambit ve 2022’de Magnus Carlsen ve Hans Niemann maçında olan bir hile skandalıdır. Online Satrançın en çok oynandıgı siteler ise Chess com ve LiChess gibi sitelerdir Satrancın en ünlü olduğu 2022 yılında ise Chess.com da yaklaşık 20 milyon tane aktif kullanıcı olduğu görülmüştür.


Online Satrancın güzel yanlarından birkaçı ise her maç sonrası Satranç botları olarak adlandırılan yapay zekaların yardımıyla maçtaki hataların, güzel hamlelerin, ve pozisyonel puanlamanın gösterildiği bir sistemin olmasıdır. Bu yapay zekalar o kadar çok gelişmiştir ki şu anda dünyanın en iyi oyuncusu olan Magnus Carlsen"in satranç puanı 2882 iken şu anda en güçlü satranç robotu olan “Stockfish”’in satranç puanı 3550 dir. Bu satranç robotları okadar gelişmiştir ki bir pozisyondan sonraki 10 ila 20 hamleye kadar oynanabilecek en güzel hamleleri saniyesinde hesaplayabilir Bu sayı küçük görünse de satranç tahtasında 20 hamleyi ileriyi görmek yaklaşık 10,000,000,000,000 (10 trilyon) tane farklı pozisyon demektir.
Temmuz Ayının bulmaca cevabı Cevabı Eylül ayında yayınlancak bulmaca
Ahsen U.

Yatağınızın altında bir canavar va koyu kırmızı pullarla kaplı Elleri yerine her perdesinden keskin mızraklar çıkan iki yüzgeci var. Kafası bir ejderhaya ait. Ağzı kapalıyken bile bir piranayı andıran dişlerini fark edebiliyorsunuz Yatağınızda saklanırken kıpırdamanızı engelleyen tek şey, sizi kaç saniyede parçalayabileceğini öğrenmek istememek. Mitolojik bir canavar olan ejderhanın özelliklerine sahip, bu da kavurucu bir ateşi muhtemel kılıyor Arkasındaki zehirli yılan kuyruğu ise başka bir mesele, ya ağzını açarsa ve zehirli dili ile yüzyüze gelirseniz? Ancak en kötü senaryoyu asla öğrenmiyorsunuz çünkü cesaretinizi toplayıp yatağın altına baksanız bile hiçbir şey göremeyeceksiniz Bu hayal ürünü yaratık kafanızın içinde, size asla zarar veremeyecek bir yerde Yatağınızın altındaki canavar, bütün korkularınızın bir araya toplanmış hali. Belki de sizin için yılanlar, piranalar, başka deniz yaratıkları ve ateş korkutucu, ancak hiçbir gerçek hayat senaryosunda hepsi bir araya gelemeyecek. Canavarlar muhtemelen birçoğunuz için hiç var olmamış yahut eskide kalmış basit bir çocukluk endişesi Lakin bana göre bu, korkularımızın artık tek bir yaratığa sığamamasından kaynaklı. Hayvanlara ya da karanlığa değil, çok daha soyut şeylere odaklandıkça yok olur bu canavarlar Artık sınavlardan, ay sonundan, diğer insanlardan, kendimizden, sevdiklerimizi ve özgürlüğümüzü kaybetmekten ve bunun gibi uzayıp giden başka şeylerden korkmaya başlarız
Stephen King’in “Gerçek korkularla başa çıkmak için uydurma korkulara sığınırız.” sözü, bu yazı için araştırma yaparken karşıma çıktı İnsanların korku temalı film ve kitaplar izlemesinin elbette bir nedeni olmalıydı, değil mi? Biraz daha derinden bakınca cevap hiç de zor değildi. Okunan onca korku ve gerilim, bizi geceleri uyanık tutan canavarları kapattığımız karanlık bir kutuydu Hikayeye ne kadar yakın hissedersek o kadar işlevseldi. Mesela yazarlar için Stephen King’in “Misery” kitabı iş görürdü. Çok sevilen kitap serisini sonlandıran bir yazarın, hayranı tarafından kaçırılıp zorla kitap yazdırılması sıkça görülmeyen orijinal bir kurgu Korku kitaplarını zevkli kılan şey yazılışından çok, beyne nasıl hitap ettiği. “Misery’i” okuyan bir yazarın aklından sıradan yazar endişeleri değil, gerçekleşmesi çok zor olan uydurma korkular geçer

Ne yaşanırsa yaşansın, en kötü senaryoda bile bir çıkış yolunun olduğunu gösterir. Korktuğunuz herhangi bir şey olabilir Palyançolar, kediler, iş, okul, kapalı alan, yalnızlık, oyuncak bebekler
Bunlarla ilgili kitaplar okumak korkunuzu tetikleyebileceği gibi, bakış açınızı değiştirmenize de yardımcı olabilir Korku temalı bir içerik tüketirken akılda tutulması gereken şey, tehlikenin gerçek olmadığı ve aslında güvende olduğumuzdur Kimse kimseye saldırmıyordur, ve bu hissedilen şey yoğun bir duygudan başkası değildir. Herkes tarafından hissedilen yedi evrensel duygudan biri olan korkuyu günlük hayatta içte tutmak yerine sadece kapağı açıldığında devam eden bir kurguyla tatmin etmek bence oldukça mantıklıdır. Herkes korku filmlerini ve kitaplarını sevmeyebilir, korku evlerine gitmekten zevk almayabilir ve bu oldukça normaldir, ancak zevk alan kesimde de sıradan olmayan hiçbir şey yoktur. Sonuç olarak, eğer kendinizi korkutmaktan zevk alıyor ya da insanların neden bundan zevk aldığını sorguluyorsanız artık nedenini biliyorsunuz
OKUMANIN BÜYÜLÜ DÜNYASINDA KAYBOLMAK:
Okurken aklınızla mı okuyorsunuz yoksa gözlerinizle mi?
Büşra Subaşı
Merhaba değerli Yankı okurları, bu ay sizi düşüncelere daldırmak istiyorum. Bu amaçla size birkaç sorum olacak. Ancak lütfen tüm soruları cevaplamadan önce okuyunuz;
Soru 1: Çocukluğunuzla ilgili en çok neyi özlüyorsunuz?
Soru 2: Hayatta keşke daha önce öğrenmiş olsaydım dediğiniz bir şey var mıydı?
Soru 3: Kendinizin ve çevrenizdeki insanların ne zaman farkına varıyorsunuz?
Soru 4: Sizin için en çok huzuru sağlayan şey nedir?

Soru 5: Hayatınızda pişmanlık duyduğunuz en büyük şey nedir?
Soru 6: Genel olarak kendinizi nasıl geliştirebilirsiniz?
Soru 7: Bu hayatta en çok başarmak veya görmek istediğiniz şey nedir?
Soru 8: Tüm sorular arasında sadece 1., 3., 6. ve 7. sorulara cevap vermeniz gerekmektedir.
Evet değerli okurlar eğer açıklamayı dikkatli okumadıysanız ve sadece 1., 3., 6. ve 7. sorularına cevap vermediyseniz daha fazla kitap okumanızı tavsiye ederim ve en önemlisi okuduğunuzu dikkatli okumayı unutmayınız.
Son olarak size benimle alakalı küçük bir şey paylaşmak istiyorum. Ben kitap okumayı çok severim, çok sevmemin sebeplerinden biri ise bir kitap okuduğumda film izliyormuş gibi herşey aklımda canlanıyor. Bu da kitap okumayı benim için çok keyifli bir hobi yapıyor.