KÜLTÜR
OSMANLI’DA EĞİTİM KURUMLARI:
MEDRESELER
“Medrese, Müslüman ülkelerde orta ve yükseköğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adıdır. Medrese kelimesi Arapça ders kökünden gelmektedir. Medreselerde ders verenlere “müderris”, onların yardımcılarına “muid”, okuyanlara “danışmend”, “softa” veya “talebe” adı verilir” diyen İstanbul ve kültür aşığı Ahmet Nadir Utkan ile birlikte tarihe tanıklık eden İstanbul Medreselerini gezip, sizlere aktarmaya çalıştık. ! Sinan DEMİR • sinan@goldencitymedia.com
Türk
İslam devletlerinde medrese geleneği Karahanlılar ile başlar. Ayrıca Karahanlılar medrese geleneği ile birlikte burslu öğrencilik sistemini başlatmışlardır. F. Reşit Ünat’a göre ise İslam’da ilk medrese Büyük Selçuklu Devleti zamanında Alparslan’ın veziri Nizamülmülk tarafından açılan ve yine onun ismiyle anılan Nizamiye Medreseleri’dir. Necdet Sakaoğlu ise ilk medresenin kurucusu olarak, Nişabur Hâkimi Emir Nasır bin Sebüktekin’i göstermektedir. Medreseler, Selçuklularla zirve yapar. En kapsamlı, çok yönlü medreseleri Büyük Selçuklular açmıştır. En büyük Nizamiye Medresesi, Selçuklu veziri Nizamülmülk tarafından Bağdat’a kurulmuştur. İlk medreselerde ağırlıklı olarak dini dersler okutulurken, Nizamiye medreselerinde hem pozitif bilimler hem de dini bilimler birlikte okutulmuştur. Selçuklular Anadolu’ya geldikten sonra çeşitli şehirlerde çok sayıda medreseler inşa etmişlerdir. Anadolu’da açılan ilk medrese Danişmentliler tarafından Tokat Niksar’da açılan Yağbasan Medresesi’dir. Osmanlı Devleti’nin devrinde ilk medrese Orhan Bey zamanında 1330 yılında Orhan Gazi Medresesi adıyla İznik’te kurulmuştur. Daha sonra Osmanlı Devleti’nin sınırları genişlemesiyle beraber Bursa ve Edirne başta olmak üzere pek çok şehirde medreseler açıldı. İstanbul’un fethinden sonra üst seviyedeki eğitim kurumları başkentte yoğunlaştı.1331-1451 yılları arasında 82 adet medrese kurulmuştur. 1463-1471 yılları arasında kurulanlara Fatih medreseleri 64
ŞUBAT 2018
ya da Sahn-ı seman medreseleri denilir. 1550-1557 yılları arasında kurulanlaraysa Süleymaniye medreseleri denir. Osmanlı Devleti’nin ilk tıp okulu Darültıp Süleymaniye medreselerinde yer almıştır. Tıbbi bilgilerin uygulamalarının yapıldığı Darüşşifa ve diğer bazı bölümler olan Darülakakir
(Eczane), Darüzziyafe, Tabhane ve İmarethane ilk kez Süleymaniye medreselerinde yer almıştır. 16. yüzyıla kadar medreseler arasında en yüksek konum Ayasofya Medresesi’nde idi. 60 akçe ücretli müderrisler burada görev yapıyordu. Bunlara altmışlı deniyordu. Sahn-ı Semân medreselerinde 50 akçe ücretli müderrisler çalışıyordu. XVI. yüzyılda Süleymaniye medreseleriyle bu tasnif değişip genişledi. 16. yüzyılında Süleymaniye’nin inşası sırasıyla şu hiyerarşik düzeni oluşturdu: Darulhadis-i Süleymaniye, Süleymaniye, Hamis-i Süleymaniye, Musile-i Süleymaniye, Hareket-i
Altmışlı, İbtida-i Altmışlı, Sahn-ı Seman, Musile-i Sahn, Hareket-i Dahil, Ibtida-i Dahil, Hareket-i Haric, Ibtida-i Haric başlangıçta bütün eğitim faaliyetlerinin yapıldığı kurum olan medreseler, Tanzimat Döneminde yeni mesleki okulların açılması ile sadece din eğitimi verilen okullar haline getirildi. Osmanlı devletinin son döneminde medreselerin ders programında ve teşkilat yapısında yeni düzenlemeler yapıldı. 1914 yılında Darü-l Hilafeti-l Aliyye adı altında birleştirilen medreseler, Millî Mücadeleden sonra 03.03.1924 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun birinci maddesiyle Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanmış ve zamanın Millî Eğitim Bakanı Vasıf Bey de 13.03.1924 tarihli genelgesiyle medreseler üzerindeki tasarruf hakkını kullanarak medreseleri kapatmıştır. Caferağa Medresesi Caferağa Medresesi İstanbul Sultanahmet’te, Ayasofya ile Alemdar Caddesi arasında yer almaktadır. Soğukkuyu adıyla da anılan medrese, Babüssade ağalarından Cafer Ağa tarafından yaptırılmaya başlandı; ancak kardeşi Gazanfer Ağa tarafından 1559/1560’ta tamamlanabildi. Tuğla ve küfeki taşının kullanıldığı medrese, avluyu çevreleyen kubbeli revaklara açılan bir derslik ile 16 odadan oluşmaktadır. Odalardan 12’si kubbe, 2’si ayna tonoz örtülüdür. Medresenin üst örtüsü kurşun kaplıdır. 1845 ve 1947’de onarılan yapı son kez Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’nca aslına uygun biçimde onarılıp 1989’da Kültür Merkezi olarak hizmete açıldı. Türk el sanatlarıyla ilgili kursların gerçekleştirildiği atölyelerin