Gölge e-Dergi 32. Sayı

Page 14

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KORKU İnsanoğlunun asırlarla ifade edilebilen geçmişinde korku her daim varlığını sürdürmüştür. Bazı dönemlerde şeklini değiştirmiş olsa da değişmeyen, varlığı, yani korkunun kendisi olmuştur. Bilinmeyenden kaynaklanan, yönlendirilerek oluşturulan ya da insan zihninde yaratılan kimi imgelerle de korku, bilinçaltımızın bir parçası haline gelerek, kırıntıları kendinden sonra gelen insanların ortak geçmişinde yer edinmiştir. Böylece korkmak; belki yaratılıştan gelen belki de sonradan şekillenen bir duygu olarak en temel gereksinimlerden biridir. Korkuların şeklinin değiştiğinden bahsediyoruz. Peki, nedir bu değişiklik? Ya da bunu en kolay nasıl görebiliriz? İşte bu bağlamda sanat karşımıza çıkar. Kişilerin duygularının, her şeyden önce toplumun ve gündelik yaşantının bir yansıması olan sanat, içinde ait olduğu dönemin korkularını barındırır. Buradan yola çıkarak da insanların benliklerinde ya da alt benliklerinde yatan korkulara ışık tutar. Şöyle ki, Antik dönemde Yunan ve Roma tragedyalarında, efsanelerinde yer alan şiddet, kanlı çözümler, gaddarlık; milattan önce sayılan zamanlardaki bireylerin korkularını anlatır. Onların korkularının kaynağı çaresizliktir, sahip olamadıkları güçtür. Güç dengesi dendiğinde ise akla Hıristiyanlığın ilk yılları gelir. Avrupa’nın putperestlikten ve eski inançlarından kurtulduğu dönemde güçlenmeye

14


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.