Gölge e-Dergi, sayı 114

Page 1

SAYI 114

MART 2017

1


2


Yener ÇAKMAK Usta’yı Sevg yle anıyoruz... 33


SAYI:

114

İÇİNDEKİLER HABER 6 Mehmet Berk Yaltırık Yedikuleli Mansur HABER 8 Mehmet Berk Yaltırık Aşkın Karanlık Yüzü ÖYKÜ 9 Atilla Bilgen, Hüseyin Esen Bir Tiryakinin Günlüğü ANİME İNCELEME 15 Olca Karasoy Saint Onii-San RÖPORTAJ 18 Ahmet YÜKSEL Ege Avcı ÇİZGİ ROMAN 21 Anıl Şahal Çocuk ÖYKÜ 27 Tuğba Turan, Gökge Deniz Hasetimden Prangalar Eskittim ÇİZGİ ROMAN İNCELEME 32 Tunç Pekmen Andre the Giant SİNEMA 35 Hasan Nadir Derin Kuirfest ÖYKÜ 47 Mehmet Berk Yaltırık, Eren Ersoy Varkolakların Gecesi - V KİTAP İNCELEME 51 Aynur Kulak Almeyra’nın Sırça Köşkü SİNEMA 53 Hasan Nadir Derin Oscar Ödülleri’nin Ardından

www.golgedergi.com golgedergimail@gmail.com

EDİTÖR Tuğba TURAN YAYIN KURULU Olca KARASOY, At lla BİLGEN Hasan Nad r DERİN, Aynur KULAK, Mehmet Berk YALTIRIK, Mustafa Emre ÖZGEN REDAKSİYON Ecehan BİÇEN KAPAK Tolga TANYEL

Gölge e-Derg , nternet üzer nden yayınlanan, kolekt f emekle hazırlanan, özgür ve özgün çer kl alt kültür derg s d r.

4


Ed tör der k ; 114 sayı olmuş d le kolay! 120. sayı olduğunda onuncu yılını kutlayacağımız Gölge Derg , tam 114 sayıdır her ay masa üstünüzde! Sen, ben ve o le değ l 'b z' olarak lerlet len, bu 'b z' n çer ğ değ şse de, hep gönüllülük esasıyla, kar amacı gütmeyen, karşılık beklemeyen sevg yle, evde sırtüstü gel p yatma saatler nden feragat ederek yazıp ç zen nsanların buraya ve b r araya get rd ğ emek yumağı... Kadın ya da erkek d ye ayırt ed lmeden herkes n nsan sayıldığı, katkıda bulunan herkes n emek sarf ett ğ b r yer. O yüzden bu satırları k m yazarsa yazsın, güzel ülkem n bekası g b , bekası öneml olan derg . M.' n 'The World s Not Enough'ta Bond'a ded ğ cümley uyarlarsam: “Gölge'n n ya arkasında, ya da önündes nd r, asla üzer nde olamazsın.” Gölge Derg ed törlüğü adına,

Tuğba Turan aka Balık Hafıza

5


Ürpert l ve külhan b r mavra:

YEDİKULELİ MANSUR kabadayıların köken ve tar hçes ne l şk n yapılan araştırma esnasında alınan notlar, sonradan “Esk İstanbul Kabadayısı F gürü ve B r Şehr n Yaşadığı Değ ş mler” başlıklı b r b ld r ye dönüşerek 2015'te Sakarya'da Uluslararası Osmanlı Araştırmaları Sempozyumu'nda sunuldu.

Mehmet Berk YALTIRIK Yazmaya başlangıcımın resm tar h üzer nden (k bu başlangıç Şubat 2010'a ve Gölge e-Derg 'ye dayanır) yed sene geçm şken, yazma maceramın başladığı bu derg de lk romanımın tanıtım yazısını yazmak da kısmet oldu.

*Romanın çıkış kaynağı, 8 Ek m 2016 tar h nde kaybett ğ m z G ovann Scognam llo'nun “İstanbul G zemler ” adlı araştırmasındak tar h b r r vayete dayanmaktadır. G zemc l kle lg l k tapları bulunan Fransız yazar Roland de V lleneuve'n n kurtadamlar ve vamp rlerle lg l b r çalışmasında, 17. yüzyıl yazarı Jacquesd'Autun'un “S h rbazlar ve Büyücüler Konusunda B l msel İnançsızlık ve Cah l Saflık” adlı k tabında 1542'lerde İstanbul'da sürü hal nde gezen kurtadamlar olduğundan bahsett ğ bel rt lmekted r. d'Autun, Sultan'ın (Kanun Sultan Süleyman) has askerler le s lahlanarak sarayından çıkıp kurt adamlardan yüz ell kadarını surlara d zd ğ n , bunların toplanana halkın gözler önünde surlardan atlayıp kaybolduklarını anlatmaktadır. Bu kısa r vayet önce “Kanlı Pençe” adıyla öyküye, sonra da “Yed kulel Mansur” romanına dönüşmüştür.

Uzun seneler yazılan takr b 160'ı mütecav z öyküye rağmen “Roman ne zaman gel yor?” sorularını n hayete erd recek cevabım “Yed kulel Mansur” oldu. Romanın arka kapak yazısını muhtel f yerlerde paylaştım ama çer ğ n n ne olduğunu soracak olsanız kısaca; “korkulu b r kabadayı anlatısı” d yeb l r m. Gölge e-Derg başta olmak üzere b rçok mecrada kaleme aldığım h kâyelerde k s de eks k olmadığından, romanın yayın aşaması esnasında pek lg görmeyeceğ n düşünüyordum. Ancak gelen tepk ler ve ger dönüşler b r “ lk roman” olarak hayl farklı ve alışılmadık olduğu yönünde oldu. 10 Mart t barıyla b lumum k tapçılarda zuhur edecek olan Yed kulel Mansur (İthak Yayınları-2017), s zler Kanun Sultan Süleyman dönem n n İstanbul'una ve yarı efsanev yarı hayal kabadayıların âlem ne taşıyacak. Yed kulel Mansur le lg l bazı notlar:

*Romana lham veren şarkı külhan b r tınıya sah p oluşu aş kâr “Bahr ye Ç ftetell s ”

* Romanın yazılması esnasında 6


yahut “Kad feden Keses ”d r. *Romandak tuhaf mahlûkların tasv rler nde b r har ç (s nemamızın ünlüler nden meşhur b r t p) d ğerler nde tar h kaynaklara geçen ve folklor derlemeler nde rastlanan tar flere başvurulmuştur. *Romanın lk sm “Kara Şaban” olarak bel rlenm ş, sonrasında değ şt r lm şt r. Arka Kapak Yazısı: “Mansur ç nde bulunduğu durumun tuhaflığına şaşmaktaydı. Önces nde Osman Ağa'nın gümüş karşısında duman tüten koluna ve o ayı mı kurt mu bel rs z ürkünç mahlûkun leş ne şah t olmuştu. Peş nde dolaştıkları ht yar b r meyhanec anladığı kadarıyla uzun seneler büyücülükle, s h rle uğraşmıştı. Ş md se yeraltında gez n r hortlakların, ec nn ler n başıyla, onların kabadayısıyla karşılaşmak üzere yola çıkmışlardı. An gel yor gerçek b r dünyanın hak k dertler yle hemhal olup dayılara ve zorbalara denk gel yor, sonra b r anda masallardan çıkma tuhaf b r düşler âlem ne gark oluyordu. Yaşadığı acay pl kler n ömrünü nereye sürükleyeceğ ne şaşırmaktaydı…”

zorbaların kanunu, kanunun falakası… Sultan Süleyman Han'ın saltanatının son seneler nde, zorbazların p n n ucunu çoktan kaçırmış Kara Şaban Ağa, zorbazlığa namzet Mansur, s myaya tövbel meyhanec Panayot, nsan kaçkını ve da m karanlıkta yürüyen Ayı Osman Ağa, zorbazların rüzgârında savrulan Roza ve b r n ce tılsımlı, efsunlu, ürpert l mekân ve mavra…

Galata Kules 'n n akbabayı andıran gölges . Bıçak parıltıları, şarap kokuları, sarhoşların koynunda yattığı eğr büğrü sokaklar, bükülen kaytan bıyıklar, kadı neferler n n ayak patırtıları, külhan topuk vurmalar, başlayan ve b ten efsaneler,

Yed kulel Mansur kısmen korkulu z yades yle fantast k ve tar h b r sergüzeşt… 7


“AŞKIN KARANLIK YÜZÜ”NE ÜRPERTİLİ BİR DAVET Atasoy, Alper Kaya, Göktuğ Canbaba, Işın Ber l Tet k, Hakan Bıçakcı, Gal p Dursun, Ork de Ünsür, Murat Baykan, Özlem Ertan, Murat Başek m, Gülb keBerkkam, Uğur Batı ve Murat S. Dural, okuyucuya z yades yle heyecanlı ve tüyler d ken d ken eden 14 ayrı öykü sunuyor.

Mehmet Berk YALTIRIK Kend s n z yades yle got k ve yerl “Kan Bağı-Lam a” romanından tanıdığım Ork de Ünsür'den, 14 Şubat'a özel b r öykü seçk s ç n çağrı aldığımda lk n duraksadım. İk san yel k b r duraksamanın ardından karanlık temalı öykülerden oluşma b r seçk olacağını öğren nce h ç düşünmeden kabul ett m. Aşktan meşkten bahseden ancak korkulu, ürpert l yollardan geçen b r korku kaleme almak ben fazlasıyla heyecana sevk etm şt . Katılan s mler öğrend kçe heyecanım katlanarak arttı. Yazarken, tekrar okurken, ustalarımın, arkadaşlarımın yazdıklarını okurken “İy k dâh l olmuşum…” ded m b rkaç kere.

(Derleyen: Ork de Ünsür, Aşkın Karanlık Yüzü, İthak Yayınları, 2017)

Aşkın Karanlık Yüzü sadece 14 Şubat teması etrafında geçen korku öyküler nden oluşmuyor. Adından da anlaşılacağı üzere aşkın, sevg n n, sevg l l k müesseses n n ötek boyutuna taşıyor. Büyüley c mehtabın aydınlattığı bahçey b r de ayın karanlık hal nde, ışıksız, çerağsız seyrett r yor, o muhteşem bahçen n güller n n aslında nsan y yen ç çeklerden baret olduğunu göster yor. İnt kam alanlar, doğası gereğ öldürenler, hayalet kılıklı c nler, nsan suretl bl sler, hormonların tet kled ğ büyüler, tar h n tozlu raflarından ve rahatsız ed c alacakaranlık düşler m zden dökülenler bu eserde z yades yle mevcut. Her b r n n lla b r romanına, öyküsüne denk geld ğ n z 14 kalem -k bu satırları yazan benden z har ç, Demokan 8


TİRYAKİNİN GÜNLÜĞÜ YAZAN: Atilla BİLGEN

İLLÜSTRASYON: Hüseyin ESEN Mutfaktan çıkıp salona geçt m.

BİRİNCİ GÜN İLK SAATLER

Kanepeye

otururken gözüm saate takıldı; on k y çeyrek

Bu sabah t barıyla s garayı bıraktım. Daha

geç yordu. Normalde bu zamana kadar en az üç

doğrusu bırakmışım! Kahvaltının ardından

s gara çerd m. Bugün se daha s ftahım yoktu.

paket me bakınırken eş m bana bunu tebl ğ ett .

Güçlü rademden dolayı kend m kutlayıp

Dün gece alkolü b raz fazla kaçırmıştım. O

gazetelere uzandım. El me pazar ekler nden b r

kafayla saçmalamışım anlaşılan. Sarhoşken

geld . K m k m nle ne yapmış d ye bakınırken

ver len sözler hükümsüz olduğundan paket m

bugünün Pazar olduğunu anımsadım. B r süre

aranmaya devam ett m. Ortalıkta

d u r a k s a d ı m ve s g a r a ç m e m e m l e y e n

gözükmüyordu. Nerede olduğunu sormak ç n

uyanmam arasında b r bağ olup olmadığını

eş me doğru döndüm. Başını hafifçe sağa doğru

düşündüm. Varsa b le sonuç değ şm yordu;

yatırmış, k nayel b r fadeyle ben süzüyordu.

s gara çmem şt m. Zaten olay uyumakta değ l,

“Neee?” d ye sordum. “Yok b r şey,” ded . Ama

bey nde b t yordu. Ona da gerekl em rler

bakışları rades z olduğumu, s garayı asla

verm ş ve ş b t rm şt m. Rahatlamış olmanın

bırakamayacağımı söyler g b yd . Bana olan

huzuruyla d kkat m magaz n haberler ne

g ü ve n s z l ğ n e b ozu l m u ş t u m . S özü m ü n

verd m. Gördüğüm kadarıyla cem yet tam gaz

arkasında olduğumu göster rces ne kollarımı

eğlen yordu ve herkes n el nde s gara vardı!

masanın üstüne dayayıp gözler m gözler ne

Gazetedek bu fotoğraflar vücudumda b r syana

d kt m. Bu sahnen n etk ley c olması ç n

neden olmuştu. Hücreler mden

s garamdan b r nefes çek p dumanını yüzüne

kromozomlarıma dek tüm organlarım ayaklanıp

savurmam lazımdı; ne yazık k bırakmıştım.

n ko t n ç n e y l e m e g r ş t l e r. B e y n m

Bakışlarımdak kararlılıktan duygulanıp

syankârlara “Onsuz yaşamayı artık öğren ,.”

ağlayacağına “Ne o hemen p şman mı oldun?”

mesajları yollarken, bana da “Hay sen n aklına

d ye sordu. “Bunu da nereden çıkarttın?” d ye

s…yım” d yordu. Küfretmekte yerden göğe

sordum. Yanıt vereceğ ne güldü. Artık y ce

kadar haklıydı. Eş m s garayı bıraktığımı

s n rlenm şt m ve o öfkeyle sonradan çok p şman

söyled ğ nde “H ç hatırlamıyorum.” demel ,

olacağım sözler ağzımdan b r çırpıda döküldü:

ardından da b r s gara yakıp konuyu

“İnsanın ağzından laf b r kere çıkar. Bıraktık

kapatmalıydım ama artık o tren kaçırmıştım.

ded ysek bırakmışızdır!” Alaycı b r ses tonuyla

Vü c u d u m d a n y ü k s e l e n s y a n s e s l e r n

“İnşallah.” ded ve ardından ayağa kalkıp masayı

duymamak ç n ayağa fırlayıp odalar arası

topladı.

dolaştım. B r şe yaramayınca balkona çıkıp Boş boş oturmaktan sıkılmıştım. 9


Eve geld ğ m zde dışarıya nefes yer ne duman ver yordum. Anlayacağın kafa kıyak, ağız küllüktü. G d p yatsam b r sorun çıkmayacaktı, ne var k tutup b r s gara daha yaktım. Hal yle söylenmeye başladı. “Bu kaçıncı?” ded . “Yeter artık“ ded . ”Han bırakacaktın?” ded . Aslında doğru söylüyordu, bırakmayı b rkaç defa düşünmüştüm ama her sefer nde s gara kend s n aklamıştı. Örneğ n b r aralar sabahları öksürük nöbet yle uyanıyordum. Eş m fırsatı kaçırmadı ve hemen s garayı suçladı. Oysa havalar soğumuştu ve mevs msel değ ş kl klerde bu tür sağlık sorunları görüleb l rd . “Hele yaz gels n geçmezse bırakırım ded m,” geçt , bırakmadım. Asansör bozulduğunda da aynı şey oldu. Beş nc katta oturuyorduk. Bunca merd vene can dayanmadığından katlar arasında mola ver yordum. Bunu da s garaya bağlıyordu k asansör tam r ed ld ve kr z b tt . Yürüyüş sırasında verd ğ m kısa d nlenmeler ç n suçu hemen beled yeye attım. Her taraf çukur doluyken tempolu yürünür mü? Halı sahada maç yaparken daha k nc dak kada tıkanmamın sebeb n hava k rl l ğ ne bağlayınca, oradan da yırttım. En kötü kr z yatak odasındak performansım düştüğünde ortaya çıktı. Bu olay paket n üstünde; s gara çmek kan akışını yavaşlatır ve c nsel kt darsızlığa neden olur yazısı çıktığı zamanlara denk düşünce, eş mden önce s garayı ben suçladım ve bırakmaya karar verd m. Ama meğerse ps koloj km ş! Bu gerçek ortaya çıkınca bırakmamın b r anlamı kalmadı.

dışarıya bakındım. Sokak s gara çen nsanlarla

doluydu. Söylenerek çer g rd m. Unutmak ç n ne yapab leceğ m düşünürken masanın üstündek defter gözüme çarptı. Ve b rden günlük tutmaya karar verd m. B l yorum çocukça b r olay, ama tutunacak başka dalım yok. Bu b r şe yaramazsa or gam , seram k, torna tesv ye, dış cephe kaplama ve mantolama g b şlerde şansımı deneyeceğ m.

Sevg l Günlük! Böyle b r başlık attığıma nanamıyorum. Resmen lkokul çocukları g b y m. Oldu olacak sayfanın kenarlarına b r de ç çek res mler ç zey m. Sevg l Günlük, dün gece bu kadar çmeseyd m şu an sen nle dertleş yor olmazdım. Ama suç bende değ l, Boğaz'da! Dün şten erken çıkmıştım. Eş me b r sürpr z yapayım ded m ve onu yemeğe götürdüm. Oturduğumuzda güneş batmak üzereyd . Boğaz tüm ht şamıyla b z selamlıyordu. Gökyüzü öyles ne kızıl, den z öyles ne mav yd k , sank ressam az önce fırçalamıştı. Gözümüzü den zden ayırmadan s par ş m z söyled k. Şarkı söyleyen, el sallayan, alkış tutan nsan kalabalıklarını taşıyan tur motorları b r kıyıdan d ğer kıyıya g derken garson rakımızı get rd . Sağlığımıza d yerek kadehler tokuşturduk. İlk yudumu çer çmez bu güzel manzaradan o da nas plens n d ye b r s gara yaktım. Sonra güneş battı. Her taraf ışıl ışıl oldu. Bu güzell ğe k m dayanmış k rakı ve s gara dayansın…

BİR SAAT SONRA

Yaşadıklarımdan öğrend ğ m b r şey var Günlük: İçt n m asla söz vermeyeceks n. Z ra o kafayla her şey kolay gözükür gözüne. Yaşadıklarımdan öğrend ğ m k nc b r şey daha var Günlük, çt n m bar eş ne söz verme. Z ra söz uçar yazı kalır. Yazı s l n r, ama kadının hafızası asla sıfırlanmaz! İşte dün gece ben bu k kuralı ç ğned m. Ama ne yapayım be Günlük, Boğaz çok güzeld .

Ad Günlük, sen ne şe yarıyorsun? Yazdıkça unutacağıma onu daha çok özler oldum. S gara çme steğ artık kapımı yarım saatte b r çalıyor ve o anlarda kend m Küçük Emrah'tan b le daha batsız h ssed yorum. Başım çatlarcasına ağrırken ç m b r hüzün kaplıyor. 'Ağlasam ses m duyar mısın ey zal m kadın' derces ne eş me seslen yorum, anlamsızca bana 10


11


vücut ısısı ve nabız, sek z saat sonra da kandak oks jen düzey normale dönüyormuş. Kalp kr z geç rme r sk de bayağı azalıyormuş. Y rm dört saat sonra da vücut karbon monoks tten arınıp c llop g b oluyormuş. Bu olay kafama bayağı yattı. B rkaç saat daha dayanırsam vücudum b r bebek g b olacak. Yen den başlamak ç n artık sebep kalmadı.

bakıyor. Çares zce mutfağa dalıp kend me yarım ekmek arası tost yapıyorum. Ama y ne de unutamıyorum. Onu dudaklarımın arasına koyup nefes n ç me çekmek st yorum, ne var k eş m n gözü sürekl üzer mde. Az evvel “Hava çok güzel. Çık b raz hava al,” ded m. “Beraber çıkarız,” ded . Bunun üzer ne “Yorgunum, yatacağım,” ded m. “Sen bu halde h ç yalnız bırakır mıyım?” ded . Yokluğunda sözümden döneceğ mden korkuyor. Ben h ç tanımamış bu kadın. Söz verd ysem dönmem, sadece çer m! Zaman da b r türlü geçmek b lm yor. Saatlerd r saate bakıyorum, ne yelkovan ne de akrep hareket etm yor. Bozulmuş d yeceğ m ama t k tak ses gel yor. Gal ba ş yavaşlattılar!

YİRMİ DAKİKA SONRA Eş m düşüncem son derece saçma buldu. Israr ed nce de “Madem bu kadar rades zs n ç o zaman.” ded . Tamam d yeceğ m sırada gözler m z keş şt . Bana acıyarak bakıyordu. “Benden nefret et ama bana acıma,” ded m ve ardından yanıt vermes ne fırsat vermeden odadan hışımla çıktım. O hırsla yarım ekmek arasına salam ve kaşar koyup yed m. Öğleden ber bu yed ğ m beş nc tost.

İKİ SAAT SONRA Y ne ben. Ne o başka b r n m bekl yordun? Bana bak zaten canım burnumda anında yırtarım sayfanı. B raz evvel odalar arası voltamı atarken b r ses duydum. Göz del ğ nden baktım, yan komşum kapıcıyla konuşuyordu. Kapıyı açıp bugün neden serv se çıkmadığını naz kçe(!) sordum. Adamcağız ağzını açmadan yan komşu araya g rd . S n rlenmeme gerek olmadığını, apartman görevl s n n pazarları çalışmadığını söyled . K bar b r d lle “Sana mı sordum dallama?” ded m. Nedense bu sözüme alınıp söylend . Ses n yükseltmemes n r ca ett ğ m sırada üst komşum merd venlerden başını uzatmaz mı? Tab k uzattırmadım. Çıktığı del ğe ger g rmes n k barca r ca ett ğ m sırada eş m araya g r p adamlardan ben m adıma özür d led . Ona da dalacaktım ama bakışlarından tırstım. O zamandan ber ayrı odalarda takılıyoruz. Hazır bana darılmışken s garaya başlasam mı? Ne ders n Günlük?

BEŞ DAKİKA SONRA Buradan demokras aşığı tüm nsanlara seslen yorum: Tost yapma özgürlüğümün el mden alınmasına sess z kalmayın! Unutmayın, bu zulüm yarın s ze de geleb l r. Mutfağın kapısı k l tlenemez. ON BEŞ DAKİKA SONRA Uzun süren müzakereler n ardından antlaşma sağlandı. Mutfağa sınırlı sayıda ve gözet m altında g r ş hakkını elde ett m. Tost mak nes ne ulaşım hakkı ş md l k olanaksız, ama kabak çek rdeğ dolu kavanozu başarılı b r operasyonla dışarı çıkartmayı başardım. Eylemler m devam edecek. İKİ SAAT SONRA Kabak çek rdeğ m b t nce tazelemes n sted m. “Kalmadı,” ded . “Bu evde kabak çek rdeğ b tt sözünü b r daha duymayacağım,” d ye bağırdım. Korkup s neceğ ne kahkahalarla gülmeye başladı. Soran gözlerle baktım. “Bu dudaklarla çok seks olmuşsun” ded . B r koşu aynanın önüne g tt m. Kabak çek rdeğ nden

BİLMEM KAÇ SAAT SONRA Artık saat maat tutmuyorum. İnceld ğ yerden kopsun modundayım. İnternette gez n rken s garayı bıraktıktan sonra vücutta oluşan değ ş kler okudum. Y rm dak ka sonra 12


ÜÇÜNCÜ GÜNÜN AKŞAMI

dudaklarım s l konlanmışçasına ş şm şt . Unutmanın tek yolu yatmak. Belk onunla rüyalarda buluşuruz.

İşyer nde odamdan dışarı çıkmayıp sürekl kabak çek rdeğ çıtlattım. Arada kabarıklık oluşuyor mu d ye pantolonuma baktım, b r değ ş kl k göremed m. C nsel gücü artırdığı bence palavra! Neredeyse yetm ş k saatt r çm yorum. İnternette okuduğuma göre nefes alıp vermem rahatlayacak. Bu durumda s garaya gönül rahatlığıyla başlayab l r m ama olaylara mantıklı yönden bakmayı beceremeyen eş me bunu nasıl anlatacağımı b lem yorum.

İKİNCİ GÜN Buluştuk, ama b r türlü b rleşemed k. Gece boyunca ağzımda s gara yakacak ateş arayıp durdum. Tam bulduğum sırada da başımdan aşağıya b r kova dolusu su döküldü. Yalnız laf aramızda tem z ağızla uyanmak güzel b r duygu be Günlük. Gal ba bırakacağım bu meret .

BEŞ DAKİKA SONRA ON DAKİKA SONRA Buldum. S garaya değ l puroya başlayacağım. Günde b r tane puronun ne zararı olab l r k ? Hem zaten bütün ünlüler ç yor. Hem ben onlar g b b r seferde b t rmeyeceğ m. Gece boyunca az az çeceğ m. Konuyu eş me henüz söylemed m. Önce uzun zamandır almak sted ğ güneş gözlüğünü alacağım, ardından yemeğe çıkaracağım. Hed yem ver rken de n yet m söyler m.

Kahvaltıdan sonra b r key f s garası yakamadıktan sonra neye yarar yaşamak? Varsın ağzım pas ç nde kalsın, bırakmayacağım. AYNI GÜNÜN AKŞAMI Ulan Günlük bugün çok zor geçt be. Üç defa kovulma tehl kes geç rd m. Şefe neyse de, müdüre bağırmam y olmadı. Uzun zamandır aynı ş rkette çalıştığım ç n b r şans daha tanıdılar. S gara yakmak ç n üç defa teşebbüste bulundum ama kırk sek z saat sonra kandak n kot n düzey n n azalıp, tat ve koku duyumun artacağı aklıma gel nce kend m tuttum. İşten çıktığımda kabak çek rdeğ almak ç n kuruyem şç ye uğradım. Hayvan her fi neredeyse gebert yordum. İk k lo sted ğ m duyunca “Hıncal Uluç'u mu okudun?” d ye sordu. “Ne alaka?” ded m. P s p s sırıtıp “Yazdığına göre c nsel güce y gel yormuş,” ded .. “Ulan kt darsız mıyım ben?” d yerek her fe saldırdım. Allahtan araya g rd ler, z ra çok acımasızca dövüyordu. Akşam b r kola çey m ded m. Kapağını açacağım sırada ş şedek yazı gözüme çarptı: “Soğuk ç n z.” “İster soğuk çer m ster sıcak sana ne lan?” d ye bağırdım. Ardından çaydanlığa su koyup kaynattım ve ş şey ç ne attım. Umarım k m nle dans ett ğ n artık öğrenm şt r.

DÖRDÜNCÜ GÜN GEÇ SAATLER Planım tıkır tıkır şled . Önce mırın kırın ett ancak konuyu abartmayacağımı, günde sadece b r tane çeceğ me da r söz ver nce yumuşadı. Bunun üzer ne gel rken aldığım puroyu çıkartıp yaktım. Gece boyunca da aynı puroyu söndürüp söndürüp yaktım. İnanmayacaksın Günlük, ama kalktığımızda üçte b r hala duruyordu. İradey görüyorsun değ l m ? Kalanını tab k orada bırakmadım. Peçeteye güzelce sarıp ceb me koydum. Nasılsa hakkım. Evde çer m.

YEDİNCİ GÜN Hafta sonları özel günlerd r. Geç saatlere kadar oturab l r, eş nle gönlünce sohbet edeb l rs n. İşte bu günlerde fazladan b r puro 13


L ght s garalar berbat be Günlük. Çek yorsun çek yorsun ç ne h çb r şey gelm yor. Tatm n olman ç n arka arkaya üç dört dal çmen lazım, bu da normal s garadan daha fazla n kot n demekt r. Bu yüzden az ve öz çmeye karar ver p fabr ka ayarlarıma ger döndüm. Ama artık sadece yemeklerden sonra çeceğ m. Konuyu abartmanın b r anlamı yok.

çme hakkımın olduğunu n hayet eş me kabul ett reb ld m. Artık cumartes ler k puro çeceğ m. Yaşasın cumartes !

SEKİZİNCİ GÜN Hafta sonu pazarı da kapsar. Bu konu hakkında yaptığımız tartışmalar eş m n “Ne hal n varsa gör.” sözüyle tatlıya bağlandı. Hafta sonlarını sev yorum be!

YİRMİ BİRİNCİ GÜN Alkol alındığında konu abartılab l r. Bu konuda eş m de ben mle hemfik r. En azından t raz etm yor. Hatta ben mle konuşmuyor b le!

DOKUZUNCU GÜN İnsanlar arasında adalet savunan ben m g b demokrat b r nsanın haftanın günler arasında ayrımcılık yapması kadar saçma b r düşünce olamaz. İnsanlar ve haftanın günler eş tt r. Bu nedenle her gün k puro çeceğ m. Ancak bu gerçeğ eş m henüz kaldıramaz. Bu nedenle d ğer puroyu eve gelmeden çeceğ m.

YİRMİ İKİNCİ GÜN Eş m n ben mle dargın olmasına çok üzülüyorum. Bu yüzden s garayı artırdım. Ah be güzel m sen n yüzünden sağlığımı kaybed yorum!

ON İKİNCİ GÜN YİRMİ BEŞİNCİ GÜN

Eş m çok sev yorum, ona asla yalan söyleyemem. Bu yüzden gerçeğ anlattım. Gar pt r h çb r tepk vermed . Dudak büküp odadan çıktı ve ben puromla yalnız bıraktı. .

Eş m s garayı bıraktığım takd rde ben mle barışacağını söyley nce anında kabul ett m. Ancak bu düşüncen n beyn mde büyüyüp olgunlaşması ç n zamana ht yacım olduğunu söyled m. Ramazanda bırakmam konusunda anlaştık. Sorun yok. Nasılsa b r kez bıraktım y ne bırakırım. Hatta her gece bırakıp sabah yen den başlarım!

ON ALTINCI GÜN Bugün t barıyla puroyu bıraktım. Z ra n kot n m ktarı s garadan daha fazlaymış. Üstel k tütününde topraktan gelen b r çeş t ağır metaller varmış. Bu metaller puronun yakılmasıyla duman olarak vücuda yayılıyor ve solunum düzens zl kler nden kalpte çarpıntılara kadar çeş tl hastalıklara sebep oluyormuş. Eş me detaylı olarak bunları anlattım. Bu kadar b l nçl olmama şaşırdı. Ardından l ght s garalardak n kot n düzey nden bahsett m. Artık m n mum düzeyde l ght s gara çeceğ m. ON DOKUZUNCU GÜN 14


SAINT ONII-SAN ANİME İNCELEMESİ Olca KARASOY Yaklaşık doksan dak kalık süre zarfında k l n n yaşadıkları ve karşılaştıkları durumlar genelde skeçler hal nde ve m zah b r şek lde b zler n beğen s ne sunulur. İk yücel k, karnavala g der, b ra çer, nternette takılır ve çeş tl oyunlar oynar; kısacası günlük hayattan aklınıza ne gel yorsa yaparlar.

“Ve az zler şehre nd ” İ s a' y ı ve B u d a' y ı h e r ke s t a n ı r. Der nlemes ne d ne g rmeyeceğ m ama en bas t yle b r s ç n Hır st yanlığın, b r s ç n de Bud zm' n tems lc s d yeb l r z. Pek , apayrı d nlere mensup olan bu k sm n kanka olduğunu ve küçük b r tat l ç n dünyaya, Japonya'ya geld ğ n söylesem?

İsa ve Buda'yı ekrana yansıtmak aslında göründüğünden daha zor b r ş. Öncel kle bu k k ş l k nasıl b rçok nsan ç n sadece s mden baretse b rçok nsan ç n de dalga geç lmemes gereken kutsal figürler. Dolayısıyla bu tarz b r proje gerçekleşt r rken b r hayl d kkat ed lmes gerek r. Sonuçta komed an mes , yan gülmek ç n yapılmış b r film olsa da manev değerlere hakaret etmek yanlış olur. An me film nde se bu

Kahramanlarımız doğal olarak İsa ve Buda. K ml kler n saklamak ç n özen göstererek Tokyo'nun Tach kawa şehr nde küçük b r apartman da res k ralayıp modern dünyada tat l yapmaya karar ver rler. B r taraftan modern dünyanın Japonya'sını anlamaya çalışırken d ğer yandan da kurtlarını dökmen n peş nded rler.

15


nce ç zg ye gayet y d kkat ed lm ş. Objekt f b r

karşı karşıya kalması. Elbette bazı d n öğelere de

gözle baktığımda k karakter n maruz kaldığı

atıfta bulunulmuş lak n bahsett ğ m nce ç zg ye

durumlar aşağılayıcıdan z yade

çok d kkat ed lm ş. Mesela İsa suyu şaraba

şapşalca/masumca ve k ş l kler n n

dönüştüreb l yor veya sak n ve h sler n kontrol

değ şt r lmeden lanse ed lmes yer nde olmuş.

edeb len b r s olarak Buda kafası parlayab l yor.

İsa'nın hırslarını kontrol edeb len, herkes seven ve

B r komed an mes olarak Sa nt On -san ş n

kucak açan b r s oluşu, Buda'nın sak n ve tutumlu

yapab l yor mu? Net b r evet d yemesem de kötü

tavırları g b karakter st k özell kler an mede

b r ş çıkarmadığını söyleyeb l r m. Demeye

mevcut.

çalıştığım; gerçekten güldüğüm yerler de oldu

Pek , İsa ve Buda an me film nde tam olarak

ama sıkıldığım yerler de azımsanmayacak

ne yapıyor? Aslında öyle abartılı h çb r şey

derecedeyd . B r de doksan dak ka boyunca farklı

yapmıyorlar. Alışver şe g d yorlar, manga

skeçler zlemek b r süre sonra d kkat n z n

okuyorlar, lunaparka g d p doyasıya eğlen yorlar.

dağılmasına neden oluyor çünkü tak p edeceğ n z

Varmak sted ğ m nokta şu: An men n tak p ett ğ

b r h kaye yok. Dolayısıyla b r müddet sonra

b r senaryo yok. Skeçler ve beklenmed k olayların

an men n çıtayı bırakın sab t tutmayı yükseltmes

başa gelmes

gerekl yd .

le durum komed s yaratılmış.

Başvurulan m zah unsurlar genelde standart

An me film n n yönetmen koltuğunda b r

olaylar. Yan b rçok an me film nde karşımıza çıkan

bayan oturuyor: Nor ko Takao. B rçok an mede

şeyler. Farklı olansa bu olaylarla İsa ve Buda'nın

görev almış olan Nor ko, Sa nt On -san dışında 16


ed l yor) olduğunu da Sa nt On -san sayes nde öğrenm ş olduk.

The Idolmaster an me ser s yle ünlü. Bu arada an me film , 2012 ve 2013 yıllarında çıkmış olan k OVA bölümünün gen şlet lm ş hal d r. An me film n n yapımcı stüdyosu A-1 P ctures. 2005 yılından ber faal yette olan stüdyo, önde gelen an me yapımcılarından.

Sa nt On -san ç n ortalama b r komed an mes d yeb l r m. Karakterler n n İsa ve Buda olması yapımı baştan farklı kılıyor lak n çer k olarak çok da görülmem ş b r şey sunduklarını söyleyemem. Sa nt On -san'ın mangası hâlâ devam ed yor. Yan lerleyen dönemlerde k nc b r film veya OVA le karşımıza çıkmaları olasılık dışı değ l.

An men n ç z mler genel an melerden b raz farklı. Öncel kle detaylara d kkat ed lm ş. İsa'nın çarmıha ger l rken başına geç r len d kenl taçtan Buda'nın kulaklarının sarkmış tasv r gözlerden kaçmıyor. Ç z mler bakımındansa an me d ğer ser lere göre daha gerçekç . Kullanılan m m kler se İsa ve Buda'yı sev ml b r hava katıyor. Gözüme çarpan ve bana göre negat fl k olarak adlandırab leceğ m olaysa karakterler n ç z mler nde kullanılan beyaz ç zg ler. Karakter çoğu zaman beyaz ç zg lerle (örneğ n İsa'nın saçının b r kısmı g b ) lanse ed lm ş k gereğ nden fazla göz alıyor. Bu arada, Japonca'dan İsa'nın Iesu ( yesu d ye telaffuz

D ğer Adı: Sa nt Young Men Yönetmen: Nor ko Takao Stüdyo: A-1 P ctures Senaryo: R ka Nezu Müz k: Ke ch Suzuk , Ryome Sh ra Tür: Komed

17


ÇİZGİ FANZİN’DEN “THE BOY WHO CAME CLOSER”A;

EGE AVCI Ülkem zde yen yen genç ç zg romancıları tanımak b z mutlu ed yor. Ç zg Fanz n ve Yaban Derg 'de ç zg romanlarını gördüğümüz Ege Avcı'nın 2016 sonunda S mon B rks' n yazdığı “The Boy Who Came Closer” albümünde sm n görünce heyecanlandık. Hem bu albümü hem de ç zg romancılığını konuştuk. Ahmet YÜKSEL: Ege Avcı k m? Ege Avcı: 1995, Ed rne doğumluyum. Çorlu'da büyüdüm. M mar S nan Güzel Sanatlar Ün vers tes 'nde grafik tasarım öğrenc s y m. Ahmet YÜKSEL: Ben adını lk olarak Ç zg Fanz n le duydum. Ne kadar zamandır ç zg roman yapıyorsun, neler ç zd n? Ege Avcı: Evde, daha yazmayı b lmed ğ m zamanlardan kalma, d yaloglarını anneme yazdırdığım ç zg romanlarım var. Hep hayatımda olan b r şeyd . Ün vers tede arkadaşlarla b r araya gel p, Ç zg Fanz n' oluşturunca da yazıp ç zmek, bu ş nsanlara ulaştırab lmek anlatmayı daha key fl b r hale get rd . Bu sürede b r sürü kısa öykü ç zeb lme, düşüneb lme fırsatım oldu. Ahmet YÜKSEL: Ç zg Fanz n 4. sayıdan sonra uzun b r ara verd , nasıl g d yor derg , yen sayı ç z yor musunuz? Ege Avcı: Uzun b r ara verd ğ m z n farkındayız. Bu durum b z mde canımızı sıkıyor. Tat lle b rl kte en kısa zamanda ger dönmek ç n çalışmaları hızlandıracağız.

Ege Avcı: Başkasının yazdığı öyküler ç zmeye başta pek sıcak bakmıyordum. Arkadaşım Hal l İbrah m Karasu bu konuda ufkumu açtı d yeb l r m. Sonuçta bunun ç z mle lg l b r şey olduğunu ve b r karey nasıl resmett ğ m n tüm h kâyen n durumunu ve duygusunu değ şt reb leceğ n söylem şt .

Ahmet YÜKSEL: Bu arada b z sen n adını S mon B rks' n yazdığı “The Boy Who Came Closer” ç zg roman albümünde gördük. Nasıl ortaya çıktı bu b rl ktel k, nasıl çalıştınız, ne kadar zamanda hazırlandı ç zg roman?

Bazı durumlarda, yazar le ç zer n eser üzer ndek yaratım etk s ; yarı yarıyanın da 18


üzer ne çıkarak, ç zer n üstünde toplanab l yordu. Bu ben baya etk lem şt . Hal l b r gün nternette lanını gördüğü S mon'a portofolyomu göndermem sted , ben de gönderd m. S mon ç zg ler m beğend ve çalışmaya başladık.

süre boyunca S mon le nternetten let ş m hal ndeyd k. Kurşun kalem, ç n ve renklend rmey sırayla yaptım. Sayfaların onayını almadan b r sonrak aşamaya geçm yordum. Arkabahçe “The Boy Who Came Closer”ı dükkanlarına get recek. Merak edenler Arkabahçe dükkânlarından ulaşab l rler.

İlk en uzun soluklu ş md . 3 ay kadar sürdü. Bu

19


Ahmet YÜKSEL Çok genç b r arkadaşımızsın, gelecek ç n ç zg roman üzer ne düşünceler n neler?

Ahmet YÜKSEL: Yayıncı bulmak kolay oldu mu? Ege Avcı: Kolay oldu çünkü S mon kend yayınev n kurdu.

Ege Avcı: Türk ye'de ç zg roman gel şme sürec nde. Daha önce h ç olmadığı kadar yerl ş üret l yor. Har ka ç zg romanlar çevr l yor. İlkokulda Arkabahçe'n n bastığı Hakan Tacal'ın yazdığı ve Yıldıray Çınar'ın ç zd ğ Karabasan'ın ben nasıl heyecanlandırdığı nı hatırlıyorum. L sede eğer Watchmen le tanışmasaydım ç zg romanın nasıl b r anlatım gücü barındırdığını fark edemezd m. Bu ülkede Scalped g b b r ser yayınlıyorsa daha geçen ay Essex County raflara çıkıyorsa bence gelecek ç n güzel şeyler düşünmek mümkün. Em n m k bunların ben m g b ç zg romanla lg l olanlar üzer nde etk ler olacaktır.

Gölge e-Derg : Konusu ne “The Boy Who Came Closer”ın? Ege Avcı: Geçm ş n yaralarını sarmak ve büyümek üzer ne. Ahmet YÜKSEL: S mon B rks le çalışmaya devam edecek m s n z? Yen ç zg romanlar hazırlıyor musunuz? Ege Avcı: Devam edeceğ z. 3 sayı sürecek b r projem z daha var. Şu an lk sayısını b t rd m. İsm 'Robyn'. Ahmet YÜKSEL: Türk ye'de maalesef ç zg roman sektör olarak yok. Ç zg Fanz n har c nde Türk ç zg roman p yasasına yen ç zg romanlar hazırlıyor musun? Ege Avcı: Şu an yazıp ç zd ğ m b r albüm var. Trakya'nın topraklarında dolanan b r Çoban'ın, gölges nde büyüyenler ve büyümeye çalışanlarla lg l b r h kâye olacak. Arkabahçe'den yayınlanacak. Tar h henüz bell değ l. B t rmek ç n uğraşıyorum.

Yurt dışına daha çok k ş ye ulaşab lecek öyküler ç zmek tab k de ster m. Şu anlık sadece hayal ed yorum. Ahmet YÜKSEL: B ze zaman ayırdığın ç n teşekkür eder z. 20


21


22


23


24


25


26


HASETİMDEN PRANGALAR ESKİTTİM YAZAN: Tuğba TURAN

İLLÜSTRASYON: Gökçe DENİZ Yban : Yeter be! Sardınız sağımızı solumuzu! Ne yaptınız bugüne kadar dünyayı güzelleşt rmek ç n! S z pol t kacılar! S z şa rler, yazarlar! S z şarkıcılar, türkücüler! Ne düzeld ha? Ne düzeld ? Hang ölümler azaldı? Hang kadınlar tecavüze uğramaktan kurtuldu? Hang küçük çocuklar gel n olup kocaman adamların koynuna g rmek yer ne sınıfına, okuluna g deb ld ? Hang şç ler eş t ve ad l çalışma saatler elde ett ? Hang madenc ler n ölümler stat st klerde 301 sayısını doldurmaktan başka anlamlar fade ett ? Hang kalkan pol s korudu? Hang m ğfer asker korudu? Hang barış sürec ezel aynı ülkede yaşayan halkları ebed kardeş yapab ld ? Kes n artık zırvalarınızı! Ş r n z de, şarkınızı da, resm n z de ananızı da alın g d n!

Prev ously on Gölge: G. G. Marquez, h kayem zdek ant kahramanlarımızın greve g tmes neden yle bana yardıma gelm şt : Marquez: Bak kızım, nsanların hak, eş tl k ve adalet talep etmeler yle lg l yazı yazmak zordur. Hele şç ler n grevler yle lg l haber yapmak, grev yapmaktan daha zordur. İşç olunca da çekers n. Dert çekers n, mesa saat n ple çekers n, kura çekers n, ç le çekers n. H çb r patron sen n hakkını korumak ç n uğraşmaz, ürett rd ğ mala ve kazanacağı paraya bakar. Durum böyle olunca send ka kurarsın ya da kurulu b r send kaya kaydolursun. Sonra greve g ders n ve zaten hakkın olan şeyler sters n. Ha, bu arada send ka başkanın dönem n bakanları le H lton otellerde yemekler filan y y p hakkın olanı almaman üzer ne kurulu b r düzende, ağzında en kal tel Küba purosuyla kahkahalar atarken, sen ya h çb r şey elde edemezs n ya da coplanıp yerlerde sürüklenerek tutuklanırsın. Bu dünyanın kanunu böyle maalesef. O yüzden bu yola baş koyman lazım. Her türlü haksızlığa -sana yapılmasa da- başkaldırman ve adalet n herkese lazım olduğunu unutmaman…

*** Fakat Gölge ve L sbeth'e grev fikr n aşılayan çılgın nt kamcı karakter m z Yban , grev alanına gelen ve meydanlarda herb r d ğer hakkında -küfür de dah l olmak üzere- atıp tutmalarına rağmen, şler ne gel nce halka karşı şb rl ğ yapan tüm o pol t k kuklalara s n rlenerek bağırmaya başlamıştı: Yban : Yeter be! Sardınız sağımızı solumuzu! Ne yaptınız bugüne kadar dünyayı güzelleşt rmek ç n! S z pol t kacılar! S z şa rler, yazarlar! S z şarkıcılar, türkücüler! Ne düzeld ha? Ne düzeld ? Hang ölümler azaldı? Hang kadınlar tecavüze uğramaktan kurtuldu? Hang küçük çocuklar gel n olup kocaman adamların koynuna g rmek yer ne sınıfına, okuluna g deb ld ? Hang şç ler eş t ve ad l çalışma

Fakat Gölge ve L sbeth'e grev fikr n aşılayan çılgın nt kamcı karakter m z Yban , grev alanına gelen ve meydanlarda herb r d ğer hakkında -küfür de dah l olmak üzere- atıp tutmalarına rağmen, şler ne gel nce halka karşı şb rl ğ yapan tüm o pol t k kuklalara s n rlenerek bağırmaya başlamıştı: 27


28


Ard arda kaç zemher Kurt uyur, kuş uyur, z ndan uyurdu Dışarda gürül gürül akan b r dünya B r ben uyumadım Kaç leyl m bahar Hasret nden prangalar esk tt m

saatler elde ett ? Hang madenc ler n ölümler stat st klerde 301 sayısını doldurmaktan başka anlamlar fade ett ? Hang kalkan pol s korudu? Hang m ğfer asker korudu? Hang barış sürec ezel aynı ülkede yaşayan halkları ebed kardeş yapab ld ? Kes n artık zırvalarınızı! Ş r n z de, şarkınızı da, resm n z de ananızı da alın g d n!

Prangaları hasetten değ l, hasretten esk ten adamlara aşık olaydınız ya! S z bunca güzel söz söyleyen, gücünü halktan alan adam varken memleket n zde, gücünü halka rağmen, halka karşı kullanan adamlara aşık olmuşsunuz! 'Kula kulluk etmen' d yenlere değ l, Sonuna kadar b at ed n' d yenlere aşık olmuşsunuz! Sonra bu körü körüne aşktan faydalanan adamlar s z sömürünce, neden, neden, neden! Batıda el n adamı ded kler n z, yan b z, oy ver rken, b r yere b r k ş y seçerken kar-zarar olayına bakarız. Ülkeme ne fayda get recek, çocuklarımızın geleceğ ne ne katkıda bulunacak, mutfak masraflarından tutun da ülke ekonom s ne kadar ne etk s olacak, bu part veya bu k ş bana ne verecek d ye düşünürüz. S z aynı Osmanlı'dak g b 'Ne olursa olsun, ben ona canımı ver r m' fikr n güdüyorsunuz. Hem de sene 2017 olmuş hala!

*** Bu arada İsveçl yazar St eg Larsson'dan (ödünç) aldığımız d yel m, ant -kahramanımız L sbeth sadece Türkçe öğrenmekle kalmayıp, b z m gelenekler m z de kavramaya başlamıştı. Tab eleşt r hakkını da kullanarak: L sbeth: El şey yle greve g dersen olacağı budur! Gölge (gülmekten kırılarak): Sen Türkçe'y öğenmekle kalmadın! İnanmıyorum! Ne ded n sen yaaa?! L sbeth: S z Türkler çok romant ks n z tar h konusunda. Aslında her konuda. Seç mlere, referandumlara ve s yas part lere b le romant zmle, aşkla yaklaşıyorsunuz. Halbuk halka ve Hakk'a aşık ne adamlar gelm ş geçm ş şu Anadolunuz'dan. Köroğlu'na duyun aşkınızı bakın ne dem ş:

Gölge: Yahu b zde her şeyden var. Ortaya karışığız b z. Ama son ell yıldır ne b rl ktel ğ m zden b r kuvvet doğuyor, ne ayrılmamızdan! Ortadoğu m st s zm var, mırra var. Kafkas soğukkanlılığı var, kımız var. Trakyalı kan kaynaması var, köçek oynatması var. Akden z sıcaklığı var, karsambacı var. Karaden z del kanlılığı var, hams l p lav var, kuymak var. Ege efel ğ var, zeyt nyağlı yaprak sarması var. Doğu maçoluğu var, tandır kebabı var. İç Anadolu kavrukluğu var, tarhanası var. İstanbul beyefend l ğ ve hanımefend l ğ var, rakı sofrası var. Güney Anadolu ve Toroslar göçebel ğ var, acılı kebabı var. Say sayab ld ğ n kadar! B z m belgeseller m zde, belgeler sel alır! Onlar b le b r romant k bakış açısıyla çek l rler. Osman Amca'nın tarlasını çek rge

Fak r fukarayı nc tmen sakın Mal yemez tamahkar zeng ne bakın P r Sultan Abdal'a duyun aşkınızı bakın ne dem ş: Kurtulaman Ezra l' n el nden Dünya dolu malın olsa ne fayda Dadaloğlu'na duyun aşkınızı bakın ne dem ş: Hakkımızda devlet etm ş fermanı Ferman Pad şah'ın dağlar b z md r Yunue Emre'ye duyun aşkınızı bakın ne dem ş: Doğruya varmayınca, mürş de yetmey nce Hak nas p etmey nce, sen derv ş olamazsın Ahmet Ar f'e duyun aşkınızı bakın ne dem ş:

29


basar. Fatma Teyze'n n koyunlarının yünler azalır.

ülken n s yaset meydanlarına, ş md bu halde

Keçec l k mesleğ unutulmaya yüz tutar. Akbaş

olmazdık Sayın Ecev t!"

köpeğ n n nesl tüken r. B z m belgeseller m z acıklı

Gölge ve L sbeth, 2 Mayıs 1999 tar h ne, Ankara'ya,

b r müz kle başlar, ağlamaklı b r ses tonuyla

21. dönem Mecl s açılışına g tm şlerd .. Bülent

sunulur!

Ecev t' n odasında konuşmaya başlayan Gölge'y , b r

L sbeth: Evet, çünkü duygusal filmlerden alıntı ya

k part l susturmaya kalksa da, Ecev t b r el şaret

da es nlenm ş müz kler kullanılır belgesellerde. En

le onları durdurdu. Genç kadını, konuşması b tene

son zled ğ m duygusal Türk film de Kırgız romancı

kadar d nled :

Ceng z Aytmatov'dan uyarlama zaten: SELVİ

Mart 2017. Yer Türk ye.

BOYLUM AL YAZMALIM! B r de ben m anlamadığım, L sbeth: Yem n eder m ağlayacağım ş md ya! B r

bütün filmlerde Anadolu'dak kadınların heps n n

filmden bahsett m, maceramız Cah t Berkay'ın en

başında yazma, yaşmak, çember, şal, başörtü adı

ağdalı bestes ne taş çıkaracak duygusallıkta

her ne olursa olsun örtü var ama, parlamentonuza

lerled . Arkadaş s z n Ecev t: Her ülken n s yas

başörtülü b r kadın m lletvek l g r nce kr z yaratıp

hayatı hatalarla doludur, haklısınız Gölge Hanım.

onu kovdunuz...

Ben m en büyük hatam da az sonra Mecl s ***

salonunda başörtüsü le gelm ş b r hanımefend y

"İnsanları tek t pleşt rmek steyen rej mlere kızdık,

dışarı attırmak olacak. Maalesef tar h

karşı geld k ama kend ülkem z n çok renkl l ğ

değ şt remeyeceğ m z b l yorum. Gönül sterd k

ç nde boğulduk. Köyden kente göçe engel olmak

şurada el m kolumu bağlayın da, çer g r p o

şöyle dursun, köyünden uzakta memleket hasret

hareketlerde bulunmayayım. İnsanların kafasının

çeken nsanların d nled ğ , türküler n şeh r hayatına

ç n görmek yer ne, kafasına taktığı örtüyle

göre 'update' ed lm ş vers yonu olan arabesk

uğraşmayayım ama en çok da bu örtüyle

müz ğ tu-kaka lan ett k. Almanya, Türk şç s ne

nemalanacak yen nes l pol t kacıların önünü

nasıl davrandıysa, büyük şehr n nsanı da kend

açmayayım! S z 2017'ye ger g d n z. Bana

kasabalısına, köylüsüne öyle davrandı senelerce.

anlattığınıza göre gelecekte yapacağınız 'hayır'

Her yöreden gelm ş nsanın İstanbul-İzm r-Ankara

şler ne daha çok ht yacı var nsanların.

ağzıyla konuşmasını, g y nmes n , şarkı söylemes n

***

bekled k. Tab bundan en çok kadınlarımız Pol t kacılarınız da koltuklarına müth ş b r

etk lend . Erkeğ n -şalvar g y p sarık takmadıkça- b r

romant zmle bağlı. Öyle k heps 'Ben g dersem ne

pantolon b r gömleğ vardı, k msey rahatsız

olur bu part n n/ülken n hal !' fob s yle yaşıyor.

etmed . Şeh rde yaşayanlar, köydek anaları le

K mse kıçını koltuktan kaldırmıyor yahu!

n neler n n başörtülü olduğunu unuttu. Şehre her

Gölge: İy de n'olmuş bu 2017 Türk ye's ne böyle?

adım atan kadının, topuklu ayakkabı le modern kıyafet g ymes n bekled . Düşünmed k , o nsana

Ecev t'le yaptıkları konuşma meyveler n verm ş,

'Başını aç' demek, 'Kıyafetler n çıkart' demekten

Maz let Part s İstanbul m lletvek l olan Kerve

farksızdı. Bunu yapan sıradan halk ken, halkın

Mavakçı s ml hanımefend y mecl sten

kurduğu part üyeler de m lletvek l olunca aynı

kovdurmamıştı: "Burası devlete meydan okunacak

hataya düştüler. 'Ben m başörtülü bacım'

yer değ ld r. TBMM özel yaşam yer değ l, devlet n

söylem nden seneler evvel, BENİM KADINLARIM,

en yüce kurumudur. Burada görev yapanların

GENÇ KIZLARIM OKULA GİTMELİ, MESLEK

kurallara uyması gerek r. Bu hanıma hadd n

EDİNMELİ, ERKEK EGEMENLİĞİNE MAHKUM

b ld r n," demem şt . Ülke 17 yılda başkanlık

OLMAMALI d yecek pol t kacılar gelseyd bu

s stem ne geçm ş, geçm ş yle barışmıştı. Ülken n 30


Kızlar hep b r ağızdan: Dav d Hasselholf!

pol t k geleceğ , y ne döne dolaşa 2017'de b r referanduma dayanmıştı. Her yerde asılı

B r erkek ses : Selam ben M chael Kn ght. Sanırım

referandum afişler n n üzer nde arkasında b r

geçm şe g d p halletmen z gereken şler var. Üstel k

futbol takımı kadar Mezdeke dans grubu g b yüzü

Yban le de başınız dertte. Ben ve arabam KITT

peçel ama revü kıyafetl b rb r nden güzel kızlarla

yardımcı olmaya geld k.

Mal Mağaoğlu'nun sırıtan b r fotoğrafı vardı. L sbeth: Vay canına! KITT sen ne olmuşsun yahu

Referandum sorusu: 'Ülkey yönetmeye devam

böyle! Esk nden bu kadar kıyak b r araba değ ld n!

edey m m etmeyey m m ?' d . Amer kan başkanı M chael Jackson'dı, ölmem şt , beyazlamamıştı,

KITT: Sevg l L sbeth, ben de kend m yen led m.

hala zenc yd . Amer kan m ll marşı 'Beat t'

Ferrar 'n n 70. yılı neden yle özel üret len 1 m lyon

olmuştu. İng ltere yen den monarş ye geçm ş, Leyd

avroluk aracından Türk ye'ye yollanan k

D ana memleket Dem r Leyd 'den de daha y

tanes nden b r ben m. Üzer mdek s yah boya tam

yönet r hale gelm şt . Avrupa B rl ğ 'ne İng ltere'n n

12 kat. B r dokun stersen!

de katılması ç n toplantılar ve davetler yapılır hale

Gölge: L sbeth, arabayla sonra fing rdeş rs n, hayd

gelm ş, sm de şöyle konmuştu: BRITA-IN. Fransız

atla da ş m ze bakalım. Bu Yban , o Fabergé

halkı, çapkın erkeklerden bıktığı ç n Fransa'nın

yumurtasından başka ne yumurtlayacak acaba!

yüzü olarak seçt kler güzel kadınları aynı zamanda L sbeth: Son b r şey soracağım: 'Namus belasına

da cumhurbaşkanı lan ed yordu. Afr ka hala aç,

gardaş yatarız z ndan b z m' derken kızı mı, kızı

Güney Amer ka hala fak rd . Pablo Escobar

dağa kaldıran şerefs z m , yoksa her k s n de

Kolomb ya devlet başkanı olmuştu. Ç n Japonya'yı

öldürmekten m yatar şarkıyı söyleyen adam? Ve

şgal etm şt . B z m ç n fark etmem şt . Nasıl olsa

cevabı az çok tahm n ett ğ m ç n kızın günahı

heps çek k gözlüydü.

ned r!? Gölge: Küba'ya bak Allah aşkına! Küba n'olmuş? *** L sbeth: Castro'yu kurşuna d zm şler! Ve Raul (Duygusal müz k b tt . F lm n son sahnes kapandı.

Castro başa geçm ş. Havana'ya D sneyland açılmış!

Aşklar b r telefon konuşması kadar kısaldı, ayrılıklar

Küba Amer kan mandasını kabul etm ş! Hemen

b r SMS'e düştü. F lmde Asya, her ne kadar aşkı

ger ye dönmem z lazım Gölge! Boşuna demem şler

değ l de mantığı seçm ş olsa da, belk de mantık,

Türkçe'de 'Beter n beter vardır' d ye!

aşktı onun ç n. Sesler kes ld aşkların, aşıkların. Gölge: Ya öyle deme n'olur İspanya'yı gezel m

Sesl harfler hep m ze küstü. Ger ye filmden 2000'l

ondan sonra g der z geçm ş düzeltmeye. Baksana

yıllara a t şu başlık kaldı d yecekt m, yazıya da bu

Salvador Dal cumhurbaşkanı olmuş!

başlığı atacaktım k ;

L sbeth: İy de b z 1999 yılına g tm şt k. Dal

-SLV BYLM AL YZMLM-

1989'da, Leyd D ana 1997'de, Escobar 1993'te Y ne gündem değ şt . Malum...

öldü! Bu nasıl b r kelebek etk s d r k ger ye doğru şlemekte! Tam o sırada haber s teler ne b r son dak ka haber düştü: Yban Rusya'da Raskoln kov le b rl kte b r suç çetes kurmuş ve Fabergé yumurtalarından b r n ele geç rm şt . B rden Gölge ve L sbeth' n yanına s yah müth ş b r arabanın ç nde yakışıklı b r adam yanaştı: 31


ANDRE THE GIANT ünlüler n onunla lg l anlattıkları anılarından derlem şt r. K tap “F rst Second Books” tarafından basılmıştır, s yah beyazdır ve çok bas t ç z mlerden oluşmaktadır. Dev Andre'n n kend s nden bahsetmek gerek rse ;

“Andre the G ant” ya da Türkçe adıyla “Dev Andre” , ülkem zde “Amer kan Güreş ” d ye b l nen , ülkem zde çok fazla tak pç s ve hayranı olmayan bu sporun esk yıldızlarından b r d r.

Dev Andre ,ya da gerçek adıyla Andre Rene Rous moff , 1946 yılı Mayıs ayında doğmuş, 1993 Ocak'ta se ölmüş, Fransız b r Amer kan güreşç s yd . Şöhret n n doruğundayken 2, 24 metrel k boyu ve 240 k loluk vücuduyla kel men n gerçek anlamıyla b r devd . (Bu rakamlar net değ ld r, güreş dünyası ç n abartılmış olab l r.) Kend s , büyüme hormonunun sürekl çalışmasından dolayı “Akromegal ” hastası olan devleşm ş b r k ş yd . Daha 12 yaşındayken 1,91 metre boyuyla bu hastalığın bel rt ler n göster yordu ama Andre bu hastalığını resm olarak 1970 yılında Japonya'da b r turne esnasına kadar öğrenemed . O zaman kend s ne doktorun verd ğ teşh s “40 yaşına kadar yaşaran şanslısın” d ama Andre bunu umursamadı ve kend n tamamen şov dünyasına adadı. Andre öldüğünde 46 yaşındaydı ve arkasında b r sürü üzgün hayran bıraktı.

Tam sm “Andre the G ant :L fe and Legend” adlı bu ç zg roman, tahm n edeb leceğ n z g b Dev Andre'n n hayatını konu alan b r b yografid r ve Box Brown tarafından yazılmış ve ç z lm şt r. Brown, k tapta geçen çoğu olayı röportajlardan, telev zyon showlarından ve

Dev Andre 17 yaşındayken Par s'e taşınmıştı ve sabah b r taşıyıcı/ hamal olarak çalışırken akşamley n lokal b r güreşç tarafından eğ t m alıyordu. İlk sahneye “Geant Ferre” adıyla çıktı . (Geant Ferre, dev b r Fransız halk kahramanıdır) Yavaş yavaş Avrupa'da ve

Tunç PEKMEN

32


olduğu ve onlarla kavgalı olduğu; l şk ye g rd ğ kadınlarla arasının bozuk olduğu g b söylent ler yayıldı. Ç zg romanda Brown bunları da eklem ş ve Andre'y y s yle kötüsüyle aktarmış, taraf tutmamaya çalışmıştır. K tapta Andre'n n yaptığı prat k şakalardan tutun ne kadar c dd b r alkol k olduğuna; çocukluğunda yazar Samuel Beckett le yaptığı kr ket konuşmalarından tutun da D ck Murdock'un doğum gününde çıkardığı rezalete kadar lg nç olan her şey tek tek gözler önüne ser lm ş. Andre hakkında nasıl karar ver lmes gerekt ğ , tamamen okuyucuya bırakılmış.

Kanada'da meşhur olduktan sonra Japonya'ya g tt ve “Canavar Rous moff” adıyla tanındı. 1972'de Amer ka'ya g tt ğ nde, WWWF' n kurucusu V nce McMohan le tanıştı ve McMohan'ın onu yönlend rmes yle r ngde koşup zıplayan atlet k hareketler yapmayı bıraktı, lakabının hakkını vererek “Dev Andre”ye dönüştü. Artık Andre , durdurulamaz b r fırtına g b yd . Ağır fakat kend nden em n hareket ederek yürüyordu, az hareket ed yordu fakat rak pler n yakaladığında se onların ş n b t rmeden bırakmıyordu. Andre WWWF'de çok popüler oldu ve güreş b r sürü k ş ye sevd rd . Gerçek hayatta sak n ve naz k b r dev olarak b l n yordu, r ngde se korkunç b r kasırga. Kend s 1-2 filmde de rol aldı ve roller n n hakkını gerçekten verd . En uzun rolu ve en meşhur rolu “The Pr ncess Br de (Prenses Gel n) ” adlı filmde oldu. Bu film n ve Andren n karakter n n hala kült b r tak pç k tles vardır.

Ç zg roman aynı zamanda güreş dünyasına da ışık tutmaktadır. O cam ada kullanılan ter mler, dövüşler n ayarlanma şek ller ve güreşç ler n b rb rler arasındak let ş m de göstermekted r. Andre'n n b r ara Hulk Hogan le oldukça popüler olan ve aralarında uzun süre devam eden b r anlaşmazlık olmuştu. Brown burada bunun tamamen sansasyon yaratmak ç n yaratılmış b r oyun olduğundan bahseder. K tabı okurken b rçok yerde Hulk Hogan referansına rastladım ve merak ederek

Andre öldükten sonra, aslında çok da “naz k dev” olmadığı hakkında yazılar yazıldı. Federasyonda bazı güreşç lerle arasının kötü 33


yalnış bastığı ç n vücudun ağırlığına dayanamayan b leğ kırılır. Bunu hemen güreş n ç ne yed r rler. B r evvelk maçta rak b n n ayağının üstüne vurduğu b r sahne bulunur ve arka arkaya bu sahne güreş ekranlarında döner. Andre'n n ayağını rak b kırdı d ye yayılır ve o rak b yle rövanş maçı yapılır, sonra onun arkadaşlarından b r Andreyle maç ster, onun tekrar rövanşı yapılır vs vs... Bu h kayey becereb ld kler kadar sağarlar.

araştırdım, gerçekten de Youtube g b v deo kanallarında yayınlanan söyleş ler n çoğunu bulmayı başardım. B r ropörtajında Hulk Hogan'a Andre hakkında soru sorarlar ve Hogan ben m şu ana kadar gördüğüm en empat k konuşmayı yapar: “Andre hakkında öldükten sonra çok şeyler söyled ler. İy şeyler ve kötü şeyler. Fakat önce durun ve düşünün. Kend n z onun yer ne koyun. Şu dünyada h ç b r koltuğa rahatça oturamadığınızı düşünün. H çb r masada rahat yemek y yemed ğ n z . Uçakta g derken uzun boyunuzdan dolayı kafanızı ancak bell b r açıda tutarsanız g deb leceğ n z ve 8 saat boyunca uçakta kafanızı o şek lde tutmanız gerekt ğ n . H çb r yatağa sığamadığınızı. H çb r çatalın veya bardağın s ze uygun yapılmadığını. Yürürken acı çekt ğ n z . Önce bunları b r düşünün. Yaşamınızın nasıl olacağını hayal ed n. Ancak bundan sonra onu yargılama hakkına sah p olab l rs n z.”

B r başka örnek se Andre'n n saçları. Andre'n n kabarık ve kıvırcık saçları majının öneml b r parçasıdır ama bundan sıkılmıştır ve kest rmek stemekted r. Bunu organ zasyona b ld r r. Bunun üzer ne b r sonrak maçta Andre'y karşı takımdan b r k ş kıstırırken, d ğer rak b onun saçlarını keser. Hayranlar del ye döner, bu kl p tekrar tekrar göster l r ama ş n gerçeğ Andre yen saç st l ne kavuşmuştur. Brown'un Andre'y sevd ğ çok açık çünkü çok duygusal b r d l kullanmış, fakat az önce b ld rd ğ m g b bunu tarafsız b r şek lde aktarmaya çalışmış. Brown çok bas t b r ç zg kullanmış fakat muhteşem b r s nematografi kullanmış. K tap 240 sayfa fakat kes nl kle okurken sıkılmıyorsunuz, çok akılcı b r şek lde resmed lm ş ve tasarlanmış , k tap resmen b r çırpıda b t yor. Güzel ve b yografik b r k tap arıyorsanız kaçırmayın der m...

K tabı okurken hep aklıma Queen' n “The Show Must Go On” şarkısı geld . Güreş dünyasının bu kadar şova dayandığını ve güreşç ler n yaşadığı günlük trajed ler n nasıl müsabakaların ç ne eklend ğ bana oldukça lg nç geld . K tapta bu konuda ver len k örneğ anlatmak ster m. Andre b r sabah kalktığında b leğ n n üstüne 34


KUİRFEST 6 YAŞINDA! Hasan Nad r DERİN

kes nl kle daha sıcak b r fest val oldu.

Pembe Hayat Derneğ 'n n düzenled ğ Ku rFest bu yıl 6. kez b zlerle b rl kteyd . Geçt ğ m z yıllarda yazdıklarımı tekrarlamakta b r sakınca yok. Ku rFest çeş tl nedenlerden dolayı en sevd ğ m fest valler arasında yer almaya devam ed yor. Öncel kle Ku rFest b r ön göster m fest val değ l. B raz da temasından kaynaklı olarak, bu fest valde karşımıza çıkan filmler başka yerlerde görme şansımız pek yok. Doğrusunu söylemek gerek rse b r fest valden beklent m de sezon boyunca adını duyduğumuz ve pek çok ödül kazanan filmler karşımıza get rmes nden çok, belk adını b le duymadığım filmlerden oluşan b r program yapması. Ku rFest tam da bunu yapıyor. Bunun yanında söyleş ler ve yan etk nl kler de z h n açıcı oluyor. Belk de en öneml s g derek muhafazakârlaşan b r ortamda, LGBT temalı b r fest val olması ve bu fest val n altıncı yılına ulaşma başarısını gösterm ş olması.

Ku rFest' n sey rc k tles n n d ğer fest vallere göre b raz küçük olduğu b r gerçek. Ne yazık k halen b r önyargı var. Ancak sank bu yıl sey rc sayısı b raz daha azdı. Fest val n düzenlend ğ mekânlardan b r nde, çok kısa b r zaman önce düzenlenen terör eylem n n yarattığı ted rg nl k de bunda etk l olab l r. Umalım k fest val önümüzdek yıl daha fazla sey rc ye ulaşab l r. Lafı fazla uzatmadan fest val n Ankara ayağının günces ne geçel m:

Bu yıl Ku rFest, göster mler n n tümünü ücrets z yaparak farklı b r atılım daha yaptı. Belk de bu nedenle (farklı nedenler de olab leceğ n fest val sırasındak panellerde fark ett k) fest val b ld ğ m z anlamda b r s nema salonunda yapılmadı. Ankara göster mler Çankaya Beled yes Çağdaş Sanatlar Merkez ve Haymatlos Mekan'da düzenlend . K m tekn k sorunlar ya da oturulan sandalyeler n rahatsızlığı g b sıkıntılar olmadı değ l ancak 35


kapsamında b r stop-mot on an masyon atölyes gerçekleşt ren S nem Sakaoğlu le b r söyleş gerçekleşt rme mkânım oldu. Gölge'n n gelecek sayısında bu söyleş y okuyab l rs n z.

12 Ocak Perşembe: 19:00 – Bu yıl fest val n açılış tören , geçt ğ m z yıllara kıyasla çok daha sade b r törend . Fest val yönetmen B lge Taş'ın açılış konuşması sonrası filme geç ld . B lge'n n bu yılın son yılı olduğunu bel rtmes b zler üzse de ek b n fest val başarılı b r şek lde devam ett receğ ne nancımız tam.

14 Ocak Cumartes : 12:00 – Ku rFest, geçt ğ m z yıl düzenlemeye başladığı kısa film yarışmasını bu yıl da devam ett rd . Yarışma filmler n n lk bölümü dün göster lm şt . Bugünkü programda yer alan 8 kısa film arasında b r kadının kadınları neden sevd ğ n anlattığı Onların Gölges (All The r Shades) ve sığınmacılık meseles n n lezb yenl k le b rleşt ğ nde aldığı durumu anlatan Mukwano ön plana çıkan filmler olarak değerlend r leb l r.

Fest val n açılış film , Ş l s nemasından gelen Asla Yalnız Olmayacaksın (Nunca Vas a Estar Solo) d . Geçt ğ m z yıl Berl n'de Teddy ödülü alan film, eşc nsel oğlunun uğradığı ş ddet sonrasında babasının ona yardım ç n el nden gelen yapmasını anlatıyordu. F lm, fest val n temasına da son derece uygun b r şek lde homofob k b r ş ddet eylem ne uğrayan b r genc n s stem tarafından h ç umursanmadığını ve suçluların cezalandırılmadığını, hatta toplumum k yüzlülüğünü de gözler önüne ser yordu. F lm n adına da kısaca değ nel m. F lmden önce Asla Yalnız Olmayacaksın adı eşc nsel b rey n çevres tarafından yardım gördüğü, yalnız bırakılmadığı b r h kâyey akla get r yordu. Ancak filmde bu cümlen n ş ddet u y g u l ay a n l a r t a r a f ı n d a n k u l l a n ı l d ı ğ ı n ı görüyoruz. Her zaman ensende olacağız der g b . Bu da filmden aklımda kalan lg nç b r detaydı. Müz syen b r geçm ş olan yönetmen Alex Anwandter, bu lk film yle s nema alanında da b r geleceğ olab leceğ n göster yordu.

Fest val sonunda açıklanan yarışmanın kazananlarının, zlemed ğ m lk bölümde yer alması b r tal hs zl k sayılab l r. İzlemem ş olsam da kazananları bel rtmeden geçmeyey m. Jür , İsveç yapımı Anneler En İy s n B l r (Mamma vet Bäst) film ne b r nc l k ödülünü ver rken Rengâhenk P şmanlık (Techn colour Angst) film ne de özel ödül verd . 14:00 – Geçt ğ m z yıl !f'de göster len Veşart (Saklı) film n göster me g rd ğ nde zler m d yerek pas geçm şt m. Aradan geçen sürede v zyon şansı olmadığı anlaşıldı. Ku rFest programında tekrar karşıma çıkınca bu kez kaçırmamalıyım ded m. Doğrusunu söylemek gerek rse Al Kemal Çınar'ın lk uzun metrajlı film olan Kısa F lm' çok başarılı bulmamıştım.

13 Ocak Cuma: Fest val n lk gününde başka yoğunluklardan dolayı, ne yazık k programıma herhang b r film alamadım. Ancak fest val 36


15:45 – Ku rFest'te başlangıcından ber b e l g e s e l l e r d e ö n e m l b r y e r t u t u y o r. Dan marka yapımı Ne Yaptı? (Det Han Gjorde), bu yılın belgeseller nden b r yd . F lm 1988'de Chr st an Kampmann s ml yazarın sevg l s tarafından öldürülmes n konu alıyor. Ancak bunu yaparken olayları doğrudan kat l n, yan Jens M chael Schau'nun gözünden d nl yoruz. K m arş v görüntüler de var elbette ama bu k sevg l n n on üç yıllık beraberl ğ ne da r elde çok f a z l a k ay ı t y o k . Yö n e t m e n b u d u r u m u belgesellerde sıkça kullanılan canlandırma tekn ğ le de çözeb l rd belk ama buna yanaşmamış ve aynı h kâyey konu alan b r t yatro oyununun provalarına götürüyor b z . Bu sayede b r oyunun ortaya çıkışını zlerken bu gerçek h kâyen n kahramanı olan k ş l kler n l şk ler n de anlama fırsatı buluyoruz. Yönetmen bu yanıyla gayet zek ce b r yapı kurmuş. Özell kle olaydan yıllar sonra bambaşka b r noktada olan Schau'nun çek ngen ve belk de utanç dolu hal n dengeleyen b r unsur olmuş.

Kısa film çekmek sterken aynı zamanda basur sorunları le uğraşan karakter n h kâyes çok çek c gelmem şt . Al Kemal Çınar y ne ana karakter olarak kend s n kullanıyor. Bu kez evl l k hazırlıkları ç nde b r mahalle bakkalını canlandırıyor. N şanlısı le c nsel b r beraberl k yaşamak st yor ama n şanlısı evlenmeden olmaz düşünces nde. Bu esnada Al Kemal' n karşısına b r kadın çıkıyor ve 30 yaşına g rd ğ nde c ns yet n n değ şeceğ n ve b r kadın olacağını söylüyor. Bunun gerçek olup olmaması b r yana, c ns yet değ şt rd kten sonra n şanlısının onunla b rl kte olmaya devam ed p etmeyeceğ , edecekse bu ne şek lde olacağı da film n ana unsurlarından b r ( l şk k kadın olarak mı devam edecek, n şanlı da c ns yet değ şt r p erkek m olacak örneğ n). F lm n h kâyes lg nç ama Al Kemal Çınar bununla da yet nmem ş ve b ç m açısından da farklı b r şey denem ş. F lmde konuşan k ş y h çb r zaman görmüyoruz. İk k ş konuşuyorsa sürekl olarak d nleyen k ş y görüyoruz. S nemanın temel kurallarından sayılab lecek açı/karşı açı tekn ğ n n ters yüz ed lm ş hal d yeb l r z. Bu kullanım lk başta yadırgatıcı olsa da b r süre sonra sey rc de alışıyor ve film n gerçekl ğ ç nde normal karşılıyor.

F lm n yönetmen Jonas Poher Rasmussen de fest val n konuklarından b r yd . F lm sonrası yapılan söyleş de hem film çekme mot vasyonundan hem de Jens M chael Schau'nun ruh hal nden bahsett . İlg nç b r film ve y b r söyleş yd .

F lm sonrası Al Kemal Çınar le yapılan söyleş de bekleneb leceğ g b film n temalarına ve b ç msel özell kler ne değ n ld . Bu arada Al Kemal Çınar, b r sonrak film nde b r süper kahramanı canlandıracağını söyled . Onu da merakla bekl yoruz (elbette bambaşka b r süper kahraman olacaktır).

17:30 – Bu seansta zled ğ m z Sevd ğ m İlk Kız (F rst G rl I Loved) aslında t p k b r Amer kan bağımsız film yd . Genç b r kızın okulun softbol takımında oynayan başka b r kızdan 37


keşfetm ş. Zaten fem n st b r kadının lezb yen olması gerekt ğ n düşünüyor. Ger dönülmez b r hastalığın pençes nde olduğunu öğrend ğ nde de daha önceden tanıdığı Sébast en L fsh tz' n kapısını çalıyor ve hayatının bu dönem n n film hal ne get r lmes n sağlıyor. F lmde b r yandan Thérèse'n n hayatını kend cümleler le d nlerken b r yandan da çocuklarının anneler hakkında yaptıkları konuşmalara tanıklık ed yoruz. F lmde, aradan geçen 88 yılda değ şen bakış açıları le b rl kte hayatının yarısında başka, d ğer yarısında bambaşka b r hayat süren b r kadının yolculuğuna tanıklık ed yoruz.

hoşlanmasını anlatan film, özell kle başarılı senaryosu le d kkat çek yordu. Kızların henüz kend c nsell kler n n de yen yen farkına varmaya başladıkları bu dönem başarılı b r şek lde ele alırken kurduğu h kâye yapısı da filmdek merak unsurunu sürekl ayakta tutuyordu. Ayrıca b r gençl k aşkı h kâyes n anlatırken çevren n baskı unsurunu da es geçm yordu. Genel anlamda bakıldığında çok or j nal b r konuya sah p değ ld belk ama yönetmen ve senaryo yazarı Kerem Sanga, çok rahat zlenen b r filme mza atmış. Sundance'de sey rc ödülü de aldığını düşünürsek,bundan sonra da yolu açık olab l r.

15 Ocak Pazar:

13:00 – Bu yıl, fest val n kısa film seçk ler nden b r n , Gl tch F lm Fest val düzenl yordu. Seçk dek filmden b r n n sm olan Belleğ n Azm , aynı zamanda bu seçk n n de ana temasıydı. Gerçekten de bu bölümdek 7 kısa film de b r şek lde bellek, anımsama, geçm ş g b temalar üzer nde dolaşıyordu. Seçk n n açılış film olan Yansıtma (Em t), 3 dak kalık kısacık süres ne ve çok bas t fikr ne rağmen güçlü görsell ğ yle seçk n n d kkat çeken filmler nden b r yd . Tekn k b r sorun neden yle k kez zled ğ m z söyleyeb leceğ m z Belleğ n Azm (Pers stence of Memory) de b l m-kurgu sevenler n özell kle d kkat n çekeb lecek b r kısa filmd .İk Yılan (Two Snakes) film nde de Ç n'de doğup, Kanada'da büyüyen yönetmen Kr st n L , kend belleğ nden ve Ç n' n b r efsanes nden yola çıkarak ku r kavramına bakıyordu.

19:15 – Yönetmen Sébast en L fsh tz' n orta metraj d yeb leceğ m z belgesel Therese'n n Hayatları (Les V es de Thérèse), fem n st ve lezb yen akt v st Thérèse Clerc' n hayatının son dönem nde onu ve çevres n tak p ed yordu. Thérèse, gerçekten lg nç b r k ş l k. 1927 yılında doğan Thérèse, muhafazakâr sayılab lecek b r a len n çocuğuymuş. Genç yaşta evlenm ş ve dört çocuğu olmuş. 60'ların özgürlükçü ortamında, önce fem n st duyarlılıkları öne çıkmış, daha sonra da lezb yen olduğunu

Göster m sonrasında fest val ek b nden k k ş y l e y a p ı l a n s öy l e ş d e g e n e l o l a r a k 38


devam ett ğ ne göre o da başka b r belgesel n konusu olur belk de.

İng ltere'de bu tarz filmler n durumundan, Gl tch fest val n n nasıl yola çıktığından ve seçk n n nasıl hazırlandığından bahsett ler.

F lm sonrası hem söz konusu mücadelede akt f rol oynayan hem de film n yapım ek b ç nde yer alan s nema yazarı Fırat Yücel le b r söyleş vardı. Fırat, hem mücadeleden hem de film n yapım sürec nden bahsett . Sey rc ler n de akt f olarak katıldığı güzel b r söyleş yd . Ben m aklımda n ced r olan b r soru, net cede oraya ucube b r yapı yapılmış durumda, bundan sonra ne yapılab l r, dava kazanılırsa ne değ ş r acaba d . Fırat da buna 2. Dünya Savaşı sonrası yıkılan pek çok t yatro ve opera b nasının yen den yapıldığını örnek vererek cevap verd . Evet, k mb l r belk de b r gün, bu mücadele sayes nde Emek S neması esk şekl le yer n alacak. B z de bu mücadelen n yanında, belk de ç nde olacağız.

15:00 – Bugün lk göster mde yaşanan tekn k sorun ve pek çok söyleş ve panel n arka arkaya olması seansları b r m ktar kaydırdı. Buraya programdak saatler yazıyorum ama gerçekte göster m saatler ler doğru sarktı. Ama olsun, filmler, söyleş ler güzel olunca açlık h ss dışında b r sorun olmadı. Bu seanstak film n doğrudan LGBT konusu le b r lg s yoktu ama fest val n dayanışma ve mücadele temaları uyumlu b r belgeseld . Özell kle s nemaseverler n ç n yakan ve onları adeta

16:30 – Sırada b r film göster m değ l b r panel vardı bu kez. Kültür Endüstr s nde Yaratıcı Ötek l k başlıklı bu panel n katılımcıları öncek söyleş de de yer alan Fırat Yücel, dün b r film n zled ğ m z Al Kemal Çınar ve Ku rFest'ten B lge Taş ve Esra Özban'dı. Al Kemal Çınar, tümüyle bağımsız filmler çeken b r Kürt yönetmen olarak ş n bu tarafındak zorluklardan, ama b r noktada da bunun avantajlarından bahsett . Fırat Yücel, ç nde olduğu başka b r belgesel olan Kapalı G şe'den hareketler sektördek tekelleşme hakkında konuşurken B lge ve Esra da yıllar ç nde Ku rFest'dek değ ş mden ve d ğer

b r akt v st hal ne get ren b r sürec anlatan Özgürleşen Sey rc : Emek S neması Mücadeles , tıpkı bu mücadele g b kolekt f b r anlayışla gerçekleşt r lm ş b r belgeseld . Bu nedenle künyes nde,Emek B z m İstanbul B z m İn s yat fi tarafından yapıldığı bel rt lm ş ama b r yönetmen adı yazılmamıştı örneğ n. Belgeselde Emek S neması'nın yıkılacağının lk defa kamuoyuna yansıdığı günlerden başlayarak, mücadelen n g derek büyümes , farklı mücadele alanları, sonunda gel nen nokta, Gez d ren ş de ş n ç ne katılarak ele alınıyordu. Sürec y b r şek lde özetleyen belgesel, k m zaman tüyler d ken d ken ed yor, k m zaman da, özell kle Emek S neması'nın yıkıldığı sahnelerde nsanı hüzne boğuyordu. Sahte Emek S neması'nın yapımı sonrasındak gel şmelere de değ n leb l rd d ye düşündüm ama mücadele 39


fest valler n bağımlı yapısından bahsett ler çoğunlukla. İk saat boyunca süren panelde konuşulanlar bundan baret değ ld elbette. M e r a k e d e n l e r n Ku r Fe s t ' n Fa c e b o o k sayfasından panel n kaydını zlemeler n öner r m. Fest valde yapılan tüm söyleş ler n kaydının Facebook sayfasında olduğunu da not olarak düşel m. 18:30 – Fest val bu yılk bölümler nden b r n b r dönem ülkem zde de yaşayan s yah eşc nsel yazar James Baldw n'e ayırmıştı.Günün son film Baldw n' n hayatını çeş tl yönler yle ele alan Et ket n Bedel (The Pr ce of the T cket) belgesel d . Baldw n' n 1987'dek ölümünden kısa b r süre sonra çek len 1989 yapımı filmde yönetmen Karen Thorsen, hem Baldw n' n arş v görüntüler nden hem de onun arkadaşları le yapılan söyleş lerden b r karma oluşturmuş. Aslında genel anlamda klas k b r belgeselden çok farklı olduğu söylenemez. F lm zlemeye değer kılan, James Baldw n' n k ş l ğ . B z m ç n ayrı b rkaç sürpr z daha var filmde. Baldw n' n İstanbul'da kaldığı dönemdek arkadaşları da filme dâh l oluyorlar. 1989'dak görüntüler le Eng n Cezzar ve Yaşar Kemal g b s mler görmek gerçekten hoştu.

ortak yönler olduğu da söyleneb l r. Bu seçk de çoğunlukla nsanların bellekler ve hatırladıkları le lg l d . Bunun yanında hatırlamak ve arş v sah b olmak arasındak l şk de rdelen yordu. Y ne bu filmler arasında ön plana çıkan b rkaç tanes ne değ nmek gerek rse, daha önce de f e s t v a l d e fi l m l e r n z l e d ğ m z Da n e l McIntyre'ın s nema tar h n n arş vler nden k m görüntüler üzer nde oynayarak ortaya çıkardığı Şöhretl Elmaslar (Famous D amonds) ve çok ünlü k m res mlerdek kadın tasv rler n kurcalayan Uzanan Kadınlar (Ly ng Women) sayılab l r. Seçk ç nde yer alan Pembe Hayat derneğ nde yapılan b r tartışmayı zled ğ m z filmden hareketle göster m sonrası b r de söyleş düzenlend . Söyleş de, söz konusu filmde de zled ğ m z, Pembe Hayat Derneğ 'den Gan Met le Artık şler'den Alper Şen katıldılar. Söyleş de, yarın b r nefret suçu le karşı karşıya kalıp kalmayacağın em n olamayan, sürekl oradan oraya sürüklenen LGBT b reyler n b r arş ve sah p olmasının ne kadar zor olduğundan bahsed ld . Bunun yanında resm arş vlere t bar ed lmemes , b r mücadelen n kend arş v n yaratma zorunluluğu üzer nde de duruldu. Y ne güzel b r söyleş yd .

16 Ocak Pazartes :

17:00 – Fest val n Gökkuşağının Altında bölümünde yer alan Henüz B tmed (N chts st Erled gt)film , çocuk sah b olmak le lg l olayın farklı noktalarında duran kadınları karşımıza get r yordu. Kürtaj olmak steyen b r kadını da zl yorduk, çocuk sah b olmak steyen b r kadını da. Taşıyıcı olmak steyen b r kadın da

15:30 – Fest val n arş v- lubun bölümü ç n lk anda eşc nsel tar h nden k m anları beyaz perdeye taşıyan kısa filmlerden oluşacağını düşünmüşüm. Oysa bu bölümdek 10 kısa film n her b r yakın tar hl yapımlardan oluşuyordu. Bu seçk n n b r gün önce zled ğ m z Gl tch seçk s le 40


hoştu ama burada tek tek bahsetmek çok anlamlı olmayacak.

karakterler m zden b r d ğer d . F lm b r yandan da yen üreme tekn kler n n anlatıldığı b r ko n f e r a n s a d a ç e v r y o r d u k a m e r a s ı n ı . Doğrusunu söylemek gerek rse d kkat m toplamakta zorlandığım, çok da ç ne g remed ğ m b r film olarak fest val yoğunluğu ç nde çok da z bırakmadan geç p g tt ğ n söyleyeb l r m.

20:30 – Par s Yanıyor (Par s Is Burn ng), 1990 yılından gelen b r belgeseld . Her ne kadar adında Par s geçse de New York'un o yıllardak gece hayatını LGBT b reyler merceğ ne alarak anlatıyordu. O yıllarda drag baloları bu ortamın en gözde akt v tes . Eşc nsel ve trans gruplar çeş tl evler kurmuşlar, her ev n b r annes var ve bu evler, drag balolarındak yarışmalarda b r nc olab lmek ç n uğraşıyorlar. Bu balolara çok çeş tl kıyafetler le katılanları görüyoruz. K m gerçekten çok abartılı g y n rken k m de sokaktak ş adamı g b g y nmey seç yor. Bunların her b r n n ayrı b r kategor s var ve her b r nde gal p gelmek de mümkün. Yeter k kostümü g yen ve dans eden k ş bu hal n ben mses n.

19:00 – Bu seansta Mar e'n n İlham Per ler başlığı altında yönetmen Mar e Los er' n 5 kısa film n zled k. B r gün sonra Los er'den b r seçk daha zleyecekt k. Los er gerçekten lg nç b r yönetmen. F lmler bambaşka türlere gönderme yaparken sürekl olarak ses ve görüntü le oynuyor. Bunun yanında çok da eğlencel filmler ama farklı ve herkes n ç ne g remeyeceğ b r m zah anlayışı çer yor. Bu seçk dek filmler ne bell k daha çok B filmler ve sess z filmler lham kaynağı olmuş. F lmler zlerken b r an bana Guy Madd n' n bazı şler n anımsattığını düşünüyordum k seçk dek filmlerden b r nde beraber çalıştıklarını fark ett m. Seçk dek en eğlencel film de El Emeğ El Bebeğ (Manuelle Labor) adlı bu filmd belk de. B r kadının a les n n gözler önünde doğum yapma macerasını anlatan film, Guy Madd n' n eller le bambaşka b r yere evr l yordu. Ontoloj k Kovboy (The Ontolog cal Cowboy) da avangart b r t yatro oyununu aynı anlayışla belgeleyen b r filmd . Yönetmen n belgesel olarak ele alınab lecek Alan Vega film de bu kon k müz syen hakkında key fl b r belgeyd . Aslında seçk n n her film

F lm temel olarak drag baloları ve onlara dâh l olan b reyler anlatsa da dönem Amer ka'da da LGBT b reylere büyük b r önyargı le bakıldığı, AIDS' n büyük b r korku yarattığı b r dönem. Belgesel bu b reyler n hayatlarını anlatırken elbette bu konuları da atlamıyor. Ayrıca belgeselde konu ed len k ş ler n b r kısmı s yah ve Lat n kökenl olunca ş n ç ne b r yer nden ırkçılık meseles de g r yor. Bu nedenle b r yandan neşel , b r yandan traj k b r film zl yoruz. F lm n çek mler sırasında ve sonrasında filmde yer alan k ş ler n b r kısmının çeş tl nedenlerle (hastalık, c nayet v.b.) ölmüş olmaları da film n etk s n arttırıyor. 41


yapmaktan çıkıp, b raz da kafayı buldukça gerçek Jason Holl day olmaya başlamasını da h ssetmek mümkün. Bunlar lg nç elbette ama 105 dak ka boyunca b r adamı zley nce film sev p sevmemek tamamen Jason Holl day' n kend s n ve anlattıklarını ne kadar lg çek c bulduğunuzla lg l oluyor. İşte ş n o kısmı ben yakalayamadı.

B r not. F lmde çok fazla gördüğümüz danslardan b r “vogue” dansı ya da “vogu ng”. Altyazıda zaman zaman bu dans “Madonna dansı” olarak çevr lm ş. Bu nedenle Madonna'nın Vogue şarkısının ve kl b ndek dansın eşc nseller üzer nde çok büyük etk s olduğunu düşünmüştüm. Ufak b r İnternet araştırması durumun tam ters olduğunu gösterd . Meğerse bu dans eşc nseller arasında çok ünlüymüş zaten. Madonna buradan alıp gen ş k tleye ulaştırmış.

15:45 – Fest val n en zorlandığım film nden s o n r a s ı r a f e s t v a l n e n ke y f a l d ı ğ ı m filmler nden b r ndeyd .Karpuz Kadın (The Watermelon Woman), kurmaca le belgesel arasında g d p gelen b r filmd . Hatta… Neyse ş n o hatta kısmını söylemeyel m, spo ler'a g rer. F lm yazan ve yöneten Cheryl Dunye aynı zamanda başrolü de üstlenm ş. Aslında kend s n oynuyor zaten. F lmde Cheryl' b r v deo dükkânında çalışırken görüyoruz (v deo dükkânı mı kaldı d yenlere film n 1996 yılı yapımı olduğunu hatırlatalım). Genç b r s yah lezb yen kadın olarak hem onun yen l şk s n n gel şmes n zl yoruz hem de film çekme çabalarına tanıklık ed yoruz. F lm n kurmaca tarafı bu l şk ken belgesel tarafını da film çek m kısmı oluşturuyor. F lme adını veren Karpuz Kadın, 1930'larda beyazların hâk m olduğu s nemada yan rollerde boy gösteren s yah kadın oyunculardan b r s . Cheryl, kend s de s yah b r s nemacı olarak, hakkında neredeyse h çb r şey b l nmeyen bu kadın hakkında b r film yapmaya n yetlen yor ve adım adım lerled kçe onun, dönem n beyaz kadın

17 Ocak Salı:

14:00 – Günün lk film , fest val n de en tuhaf film yd belk de. Tuhaf demek çok doğru olmayab l r, zorlu d yel m. Aslına bakarsanız fest vallerde pek çok zorlayıcı film zl yoruz. K m çok yavaş tempolu, k m çok uzun, k m çok zor anlaşılan. Doğrusu Jason'ın Portres (Portra t of Jason) bu kalıpların h ç b r ne dâh l ed leb lecek b r film değ ld . Bu belgeselde 105 dak ka boyunca Jason Holl day' n kamera karşısında konuşmasını, gülmes n , ağlamasını zl yoruz. Jason Holl day k m? Aslında hakkında bu filmde öğrend kler m z dışında çok fazla b r şey b l nm yor. 1960'larda New York'da yaşayan, s yah , eşc nsel b r karakter. Pek çok şe g r p çıkmış, o dönemde gece kulüpler nde sahneye ç ı k ı y o r. B e l g e s e l d e ço k g e r ç e k b r ş e y zled ğ m ze şüphe yok. Yönetmen Sh rley Clarke, b r gece, 12 saat boyunca yaptığı çek mlerden bu film oluşturmuş. Görüntü k m zaman bozuluyor, k m zaman tamamen kayboluyor ama çek mler devam ed yor. Zaman geçt kçe Holl day' n kamera karşısında rol 42


farklı değ ld . Ama bu yıl b r seçk oluşturab lecek kadar kısa film b r km ş. Her b r n n aynı kal tede olduğunu söylemek mümkün değ l ama çler nde başarılı örnekler de vardı. Bunların arasındayapım kal tes olarak en profesyonel olan Tuhaf Zamanlar film yd . Mah r G ü n ş r ay , İ n a n ç Ko n u kç u g b t a n ı n m ı ş oyuncuları le de d kkat çek yordu belk ama yaşlanmaya başlamış b r trans b rey le lg l lk a k l a g e l e n h k ây e n e y s e , ü ze r n d e ço k düşünmeden çek lm ş g b yd . Mahallede LGBTİ Olmak film daha uzun b r belgesel n kısa b r bölümü g b yd . N tek m göster mden sonra söyleş ye katılan film n yönetmen de daha fazla karakter n şleneceğ b r uzun vers yonun olacağını da söyled .

yönetmenler nden b r yle b r l şk s olduğunu öğren yor ve araştırmasına daha da sıkı sarılıyor. B z sey rc ler de Karpuz Kadın'ın tar h n daha b r lg yle tak p ed yoruz. F lm n sonunda öğren yoruz k … O da film n sonunu zleyenlere kalsın. Karpuz Kadın, dönem n Amer kan bağımsız filmler n çok y tems l eden key fl b r yapım. Tar hsel açıdan da öneml . İzlenmel ve sonradan üzer ne konuşmalı. 17:30 – Dün zled ğ m z Mar e Los er filmler seçk s n n k nc bölümü de bugün zled k. Bu seçk n n adı Mar e'n n Düşler Ülkes adını taşıyordu. Bu kez çoğunlukta Los er' n konuşmayı hemen hemen h ç kullanmadığı, hatta daha çok müz ğe ve dansa daha fazla yer verd ğ , ku r meseles n n de daha fazla ön plana çıktığı filmler vardı bu seçk de. Özell kle müz kal olarak n teleyeb leceğ m z kısa filmler çok eğlencel yd . Bunun yanında B m, Bam, Bum Morena Güreşler (B m, Bam, Boom, Las Luchas Morenas) g b üç kardeş güreşç y anlatan belgesel n tel ğ nde b r film de vardı. Los er' n b r Ingmar Bergman film n alıp kend nce yen den b ç mlend rd ğ Temas'a Yen den-Temas (The Touch-Retouched) da lg nç b r yapımdı.

Seçk n n en eğlencel ve en lg nç film Mo ra d . F lmde farklı k ş ler n fotoğrafları onları h ç tanımayan k ş lere göster l yor ve onların bu k ş ler hakkındak yorumlarını zl yoruz. Gelen bazı yorumlar tüm salona kahkahalar attırdı. Aslında b z de sey rc olarak tam da filmde zled ğ m z k ş ler n yaptıklarını yapıyor, fotoğraflar hakkında yorum yapan k ş ler hakkında yorumlar yapıyorduk. F lm n b r başka boyutu se bu eğlencel film n aslında b r anlamda b r yas ya da anma film olduğunu göster yordu. Fotoğrafları göster len k ş ler aslında b r trafik kazasında hayatlarını kaybeden LGBTİ akt v stler d . Göster m sonrası bu film n yönetmen N lgün Küçükbatman da söyleş ye katıldı. Gelen sorularla beraber key fl b r söyleş oldu.

18 Ocak Çarşamba: 15:30 – Günün lk seansı Türk ye'den Kısalar bölümüne ayrılmıştı. Ülkem zde LGBT temalarında uzun metraj filmlere hemen hemen h ç rastlamıyoruz. Kısa filmde de durum çok 43


20:30 – Günün filmler n n bazılarını önceden zled ğ m ç n araya v zyon filmler soktuktan sonra fest vale ger döndüm. Günün son seansındaMajor! s ml b r belgesel vardı. Belgeselde M ss Major'ın hayatı konu ed l yordu. M ss Major, Amer kalı b r trans kadın. Bugün 76 yaşında olan Major, trans olmanın bugünden çok daha zor olduğu dönemlerde büyümüş. O da pek çok şe g r p çıkmış, seks şç l ğ de yapmış, hap ste de yatmış. Hatta hap ste ken büyük b r ayaklanmanın parçası da olmuş. B r erkek olarak doğup kend s n kadın olarak tanımladıktan sonra başka b r kadınla b rl kte olup b r çocuğu da olmuş. Belk bu kadarı b le b r belgesele konu olmak ç n yeterl olab l r. Ancak M ss Major, 1960'ların sonundan t baren özell kle trans b reyler le lg l etk nl klerde akt v st olarak yer almaya başlıyor. Bugün sağlık sorunları le de uğraşmasına rağmen trans b reyler ç n yürütülen b r projen n de başında bulunuyor.

belgesel le kurmaca arasında g d p gelen filmlerden b r d ğer d . F lm ç n 100'e yakın Taylandlı gençle söyleş ler gerçekleşt r lm ş. Bu gençler n farklı c nsel k ml kler var ve bunları o l a b l d ğ n c e d ü r ü s tç e k a m e r a ö n ü n d e anlatıyorlar. Ancak film bu söyleş lerden baret değ l. B r yandan JoJo adındak b r genç kızın öyküsünü de zl yoruz. Aslında onun h kâyes de bu gençler n anlattıklarından yola çıkarak oluşturulmuş b r h kâye. İlg nç b r fik r olmakla b rl kte film n ben çok yakalayamadığını t raf etmel y m. 15:30 – Gacı G b , ülkem zden gelen b r belgeseld . Zaman zaman trans b reyler n sadece büyük şeh rlerde görünür oldukları yanılgısına kapılıyoruz. Ancak elbette bu doğru değ l. Bu filmde de Mers n'de yaşanan b r ş ddet eylem sonrasında yaşananları zl yoruz. Den z s ml trans seks şç s b r gece fec şek lde dövülüyor, vücudunda pek çok yara olduğu g b b r de bacağı kırılıyor. Yönetmen Serkan Ç fç b r yandan onun y leşme sürec n kameraya alırken b r yandan da Mers n'de kurulan 7 Renk derneğ n n çabalarını zl yor. Görüyoruz k derneğ n b r da re k ralaması b le h ç kolay olmuyor. Buna rağmen derneğ n Mers n'de başlayan eylemler , İstanbul'da onur

Bu t p belgeseller çoğunlukla ele aldıkları karakterler ve sorunları ön plana çıkarıp ş n s nemasal tarafında çok fazla yen l k düşünmeyen yapımlar oluyor. Major! da bu klas k yapıdak belgesellerden b r . İzlenmel ama s nemasal açıdan çok da b r beklent olmamalı. 19 Ocak Perşembe: 14:00 – Ve geld k b r fest val n daha son gününe. Son günüm çoğunlukla, bu filme m g tsem d ğer ne m k lem nde geçt . İlk seçt ğ m film Tayland yapımı #BKKY d . Bu film de 44


yapımdı ama 10 dak kanın b raz kısa olduğunu söylemek lazım. Çok fazla karakter olunca bu kadar fazla l şk y anlatab lmek ç n toplamda 88 dak ka çok da yeterl olmuyordu doğrusu. Y ne de zlemeye değer b r yapımdı.

yürüyüşüne katılmaya kadar g d yor. Den z de tekerlekl sandalyes le bu yürüyüşün b r parçası oluyor. Gacı G b de anlattıkları le öne çıkan belgesellerden b r . İzlerken ölümle sonuçlanab lecek b r ş ddet eylem ne rağmen umudun h ç tükenmed ğ ne tanık oluyoruz. Bu t p filmler çoğunlukla ele aldığı karaktere b r acıma duygusuyla yaklaşırlar. İzlerken sey rc den de gözyaşı beklerler. Burada, Den z' n hayata poz t f bakmasının da etk s yle acıma h ss nden çok onun hayata bağlılığını paylaşarak zl yorsunuz.

19:15 – Günün son film ne karar vermekte çok zorlandım Ar anna mı Rara mı? Net cede Ar anna'ya başlayayım, sevmezsem sonunu

17:00 – Ku rFest bu yıl d z lere de ayrı b r bölüm ayırarak k İnternet d z s n karşımıza get rd . Bu seans ç n bunlardan b r n seçmem gerek yordu. B raz da öncek fest vallerde zled ğ m z Sarah Koşmak İst yor (Sarah Prefers to Run) film n n yönetmen nden gelmes neden yle Kadın/Kadına (Fem n n/Fem n n) daha fazla lg m çekt ve onu seçt m. Kadın/Kadına yaklaşık onar dak kalık 8 bölümden oluşan b r d z . Kanada'da yaşayan ve çoğu lezb yen olan b r kadın grubunu anlatan bu d z n n hemen her bölümü bu kadınlardan b r ne ya da k s ne odaklanıyordu. Farklı l şk haller üzer ne eğ len d z başarılı b r

zlemem ve Rara'ya g rer m d ye karar verd m. Seversem de Rara'ya yaklaşık 10-15 dak ka gec kmel g rer m d ye düşündüm. Fakat Ar anna'nın başlaması b raz gec k nce k nc ops yon sıkıntıya düştü. Ar anna aslında zlemeye alışık olduğumuz b r büyüme öyküsü. B r genç kızın kend s n , vücudunu ve c nsell ğ n keşfetme öyküsü. Ar anna, 19 yaşına gelm ş olmasına rağmen henüz adet görmem ş, göğüsler yaşıtları kadar büyümem ş ve henüz b r c nsel b rl ktel k yaşamamış. Kend s de doktor olan babası onu kend seçt ğ kadın doğum doktoruna götürüyor ama ondan başkasına g tmes ne z n verm yor. B r yaz a les onu b rkaç günlüğüne yazlıklarında yalnız bırakınca yaşıtları le daha fazla zaman geç r yor ve c nsell ğ n yaşamayı den yor ama sonuç hayal kırıklığı. Bunun üzer ne g zl ce başka b r kadın doğum doktoruna g d yor ve kend s le lg l gerçekler öğrenmeye başlıyor. 45


Pek Rara ne anlatıyordu? Aslında bu da b r büyüme h kâyes yd . Ama bu kez 13 yaşında Sara adlı b r kızın büyüme h kâyes . Sara'nın anne babası ayrılmışlar. Babası yen den evlenm ş, annes se başka b r kadınla b r b rl ktel k yaşıyor. G zl b r b rl ktel k değ l bu aslında. Taraflardan b r b r yazar ve bu b rl ktel k gözler önünde yaşanıyor. Y ne de Sara, k annes olduğunu okulda söylemekten çek n yor. Bunun yanında yaşı gereğ lk aşkını da yaşarken anne babası da b r velayet savaşına g r yorlar. İşte Sara da g derek dünyanın kend sorunları çevres nde dönmed ğ n keşfetmeye başlıyor. Bu sıcak film, fest val n b t ş ç n y b r seç md doğrusu.

Ar anna, klas k b r yapıya sah p olmasına rağmen senaryosu ve oyunculukları le başarılı b r yapımdı. Yarıda bırakamadım doğrusu. İş n kötüsü, film n en zayıf kısmı final yd . Ar anna le lg l sır bell b r yerden sonra sey rc ç n son derece açık b r hale gel yordu. Bunun zaten b r sır g b saklanmasına gerek yoktu. Öneml olan, bu sır ortaya çıktıktan sonra Ar anna'nın h ssett kler ve a les le yaşayacakları olmalıydı. Oysa bu konu çok hızlı b r şek lde geç şt r ld ve Ar anna'nın hemen kend s le barışık hale geld ğ n gördük. Hâlbuk orada başka b r h kaye vardı. 20:30 – Rara'nın yaklaşık yarım saat n kaçırmış olmalıydım ama y ne de son b r saat n zleyey m ded m ve kend m film n göster ld ğ Haymatlos Mekan'a attım. F lm b t nce fest valden arkadaşlara, şu film n başını b r anlatır mısınız ded ğ mde, sana oynatalım ab ded ler ve film n baştan kaçırdığım kısmını tekrar oynattılar. Başka fest valde böyle b r şey bulamazsınız. Adam g b adamsınız ku rc ler! (evet, bu cümle saçmalığının farkında olunarak kurulmuştur )

Ku rFest' n Ankara ayağını böyle b t rd k ve arkadaşlarımızı İstanbul'a uğurladık. Sonrak fest vallerde ve fest val günceler nde buluşmak üzere.

46


VARKOLAKLARIN GECESİ BÖLÜM V YAZAN: Mehmet Berk YALTIRIK

İLLÜSTRASYON: Eren ERSOY b a k ı ş l a r ı n ı y a k a l a y a m ı y o r, k a ç a m a k seyred yordu. B r ara gözler kes şt ğ nde Dan ca'nın kes n b r şek lde hayatına g rd ğ n kabullen verd Çağıl.

Ortamdak bell bel rs z ger l m Muzaffer de h ssetm şt . Eng n' n gerg n olmasını normal karşılıyordu ancak Dm tr 'n n de aynı h ss vermes tuhaf gelm şt . Y ne de çok aldırmayarak tabağındak d d klenm ş tavuk göğsüyle meşgul olmaya başladı.

Masadak sess zl k Dm tr 'n n çağrısıyla bozuldu: “Madem ben m mezardan dönen olup olmadığımı anlamak st yorsunuz, yapalım şu test .” Kız kardeş ne y ne aynı resm gülümsemeyle baktı: “Dan ca tatlılarımızı get r de tatlı y yel m tatlı konuşalım…” Adamın ses ndek soğukluk Muzaffer' hayl rahatsız etm şt lak n çok üzer nde durmadı.

Dm tr 'n n tavırları Yaren'e de gar p gelm şt . Zorlama gülüşünü o da fark etm şt . İster stemez Eng n'e s n rlenm ş olab leceğ n düşündü. Ancak Yaren' n çten çe gar p bulduğu kend s yd . Dm tr 'ye karşı kaynağı meçhul b r çek m duyuyordu. Hem Eng n'e hem de Dm tr 'ye fark ett rmeden onu süzüyor, g zl caz bes n n kaynağını bulmaya çalışıyorken b r anlığına göz göze geld . Dm tr 'n n k san yel k bakışı ve hafif gülümsemes b r anda kend s n büyülem şt sank . Gözler n hızla masaya çev rd utangaçça.

Dan ca sess zce yer nden kalkarken b r anlığına Çağıl'a hovarda b r bakış atarak y ne gülümsed . Bu seferk bakışında ve gülümsemes ndek eda ötek lerden katbekat cezbed c yd . Adeta ardından çağırıyordu Çağıl'ı. Mutfağa doğru dönerek kaybolduktan sonra Çağıl masaya baktı. Su olmamasından st fade le: “Ben susadım…” d yerek sandalyes nden kalktı. Mutfağa yaklaştıkça kalb heyecandan neredeyse yer nden fırlayacaktı.

Eng n, Yaren böyle an den dalgınlaşınca el n avucunda sıkarak fısıldadı: “İy m s n?” Yaren rk ld : “Yok b r şey… İç m geçm ş öyles ne…”

O esnada Muzaffer, Dm tr 'ye karşılık verd : “Evet bas t ve zararsız b r test olacak. Bu arada Bulgar stan'ın neres ndens n z Dm tr Bey?”

O esnada benzer b r bakış muharebes de Dan ca le Çağıl arasında yaşanmaktaydı. Ancak masadak ler n d kkat başka taraflarda olduğundan daha alen yd . En azından Dan ca sürekl k -üç san yel k bakışlarla Çağıl'ın gözler ne bakıyor, bakışları kes şt ğ nde hafif gülümsüyordu. Çağıl, Yaren' çoktan aklından çıkarmıştı. Kaybed ş lk kez kabullenm şt belk de. Ancak bu tesl m yetten çok başka ve daha göz alıcı b r hedefe yönelmes neden yleyd . Y ne de Dan ca'nın davetkâr bakışların, caz bes n n kend s n mest etmes ne rağmen

“Stara Zagora…” “Ah! Esk Zağra demek…” “Şehr n adı uzun b r süred r Stara Zagora. Daha Osmanlı zab tler şeh r sokaklarında dolaşırken almış bu sm …” Muzaffer, adamın tersl ğ karşısında hayl şaşırdı. Sonra çocukluğunda Bulgar stan'da 47


48


Dm tr ş şey alıp kapağını açtıktan sonra b r anlığına Yaren'e ve Eng n'e baktı. B r yudum çt kten sonra kız kardeş ne uzattı: “İstersen z k l seden aldığınız kutsal suyu kardeş m de denes n…”

a les n n yaşadıklarını, kend yaşadıklarını hatırlayarak umursamadı. Her ne kadar b rb rler ne yakın bölgelerde de olsalar farklı kültürler çatışab l rd . O esnada Dan ca, Çağıl mutfağa g rd ğ sırada arkasına dönerek y ne hovarda b r eda le gülümsed . Bu sefer gözler ndek arzu apaçık okunab l yordu. Çağıl yutkunduğu esnada yen den tezgâha döndü Dan ca. Acem ce tezgâha bakındığı esnada Dan ca ona y ne yan yan bakarak ç gıdıklayıcı b r tavırla konuştu: “Taşınırken çoğu tabak çanak kırıldı. Musluktan çeb l rs n…” O son “-s n” vurgusu kulağında b rkaç kere çınladı Çağıl'ın.

Dan ca suratında hafif alaycı b r sırıtışla ş şeye uzanarak b r d k şte kalan suyu ç p Muzaffer'e uzattı. Muzaffer ş şey alıp çıkına ger atarak ayağa kalktı: “Bu ş bu kadar. Gördün şte Eng n… Sandığın g b değ ller…” Eng n b rden s n rle ayağa fırladı: “Anlamıyorum! Bu saçmalık! Onların vamp r olduğunu her türlü spatlarım. Yanında dua yazılı kağıt varsa çıkar göster Muzaffer ab …”

Musluğa eğ l p yarım ağız su çerken Dan ca ona seslend y ne: “Çekmece sıkışmış gal ba. Açab l r m s n?”

“Yeter! Yeter artık! İnsanlara yeter nce rahatsızlık verd ğ n düşünüyorum Eng n. Sözünü hatırla… Dersler ne günü gününe çalışırsan final zamanları daha az geceler ve daha az kâbus görürsün bence!”

Çağıl h pnot ze olmuş g b yaklaştı Dan ca'ya. Önünden çek lmes n söyleyemed b le. Kadından yükselen parfüm kokusu başını döndürürken el n çekmeceye doğru uzattı. O anda h ç beklemed ğ b r şey oldu. Dan ca b rden ona dönmüştü. Saç teller neredeyse Çağıl'ın yüzüne değ yordu, gözler gözler n n h zasındaydı. Burun buruna gelm şlerd . Çağıl daha ağzını açamadan Dan ca kend n ona yaslayarak flahını kest . Öpecekm ş g b ona yaklaşarak kulağına yaklaştı, “Ben böyle etk led ysen çer dek n hayl hayl avcuna alırsın!”

Eng n hırsından kıpkırmızı kes lm ş b r vaz yette b r Muzaffer'e, b r de Dm tr 'ye baktı. Ardından s n rle kor dora fırladı. Sokak kapısının duvara çarpılarak açıldığını duyunca Yaren de ayaklandı: “Nereye g d yor y ne… Yürü Çağıl ya!” Çağıl, sarsılarak Yaren' n peş nden yürürken son kez Dan ca'yla göz göze geld . Muzaffer eller n k yana açtı: “Gerçekten çok üzgünüm Dm tr Bey. Çocuklar adına özür d ler m…” “R ca eder m. Tanıştığımıza memnun oldum Muzaffer Bey. Ayrıca bunu saymam. Müsa t b r zamanda tekrar bekler m… Sohbet ç n… Eğer zn n z olursa ade- z yarette de bulunmak ster z…”

Dan ca bunu söyled kten sonra kokusunu adeta savurup hayalet g b süzülerek uzaklaştı. Tatlıların durduğu teps y alarak mutfaktan çıktı. Çağıl'ın soluğu kes lm şt . Öpse bu kadar etk altında kalmazdı belk de. Fısıldaması, kulağında h ssett ğ karıncalanma… En öneml s se Yaren' kast ederek söyled kler … Çağıl olanca sak nl ğ yle masaya geç p oturduğunda ç nde b n b r kurt kaynaşıyordu.

“Tab tab … Seve seve efend m. Başımın üstünde yer n z var, s ze k tap da mzalarım! Ev m n kapıları her zaman açıktır, d led ğ n z zaman buyurun gel n k n z de…”

Muzaffer sandalyeye astığı çıkından küçük boy b r pet ş şe çıkarıp Dm tr 'ye uzattı.

Dm tr 'n n yüzünde rahatsız ed c b r sırıtma peyda oldu: “Davet n z ç n 49


Dan ca, Dm tr 'n n karşısına geçerek en az

müteşekk r m.” “Ş md

ab s kadar soğuk bakışlarla karşılık verd :

zn n zle ben de eve döney m…

“ B a r d a ğ a h t y a ç d u y m ay a l ı a s ı r o l u n c a

Dm tr … Dan ca… Pr atno m e otnovo.” (Tekrar

unutab l yorsun… Hoş! Sank Rodoplar'da ken

tanıştığımıza memnun oldum)

b llur kadehler m z, porselen tabaklarımız vardı!” Her k s yle de el sıkışırken eller n n “Yeter! Adam anladı. Bakışlarına b le

soğukluğu tüyler n d ken d ken ett . Açık kapıdan

gerek duymadan z hn nde çınlayan adımı

aceleyle çıkıp kapıyı örtecekken antre ışığı

duydum!”

altında büsbütün görünen yazı d kkat n çekt .

“Ben de duydum. D m tarVarkolak!

Yen ve süslü harflerle şu sözler kazınmıştı:

Türkler n Makedonya'da bozguna uğramasından

“VARKOLAKLAR”

ber d r k mse böyle h tap etmem şt sana…” Muzaffer o yazıyı görür görmez duraksadı. “ S a n a b a ş k a b r s oy a d ı y a z m a m ı z

Sank esk b r tanıdığını görmüş de bu h ç hoşuna

gerekt ğ n söylem şt m sanıyorum.”

g tmem ş g b yd . Ancak anımsayamıyordu… Derken b r anda z hn nde ş mşekler çakmaya, her

“Evet. Ardından Ed rne'de bu yüzyılda

ş m ş e k te s m l e r ay d ı n l a n m ay a b a ş l a d ı :

Varkolak sm n hatırlayacak b r n n olmayacağını

“Varkolaklar… Esk Zağra… Kızanluk veya

da söylem şt n…”

Kazanluk… Dan caVarkolak…

Dm tr 'n n s n rden yumrukları sıkılmıştı:

D m t r Va r ko l a k … D m t r … D m t a r…

“Daha kapıya gel r gelmez burnuma çarpan ölü

D m tarVarkolak… D m tarVarkolak!”

vamp r kokusundan anlamalıydım. Soydan

Muzaffer o anda zaten korku

s rayet eden o uğursuz kokudan! Üzer nde

çer s ndeyken b r anda enses ndek tüyler n yel

kardeşler m z n der s n taşıyor ve Bulgar stanlı.

değm şçes ne d k ld ğ n h ssett . Ger ye

Vap rdz a… Vamp rdz … Yahut cadıcı… Ortadan

baktığında Dm tr 'n n ürkünç derecede soğuk

tamamen kaybolduklarını zanned yordum.”

bakışlarıyla göz göze geld . S yah beyaz esk b r

“Bu zamanda kalmış olmaları tuhaf. Ancak

fotoğraf z hn nde bel rd , kulağında Bulgar

kaçıp g tmes daha da tuhaf…”

eller nden b r çetec türküsü çınladı. “İ… İy … İy “Asıl gar p olan sevg l kardeş m onun

geceler…” d yerek kapıyı hızla çek p gözler n

buraya gece vakt gelmes . Bunu hang ahmak

yumdu. Alelacele besmeleler okuyarak

yapab l r? Bu b zlere nanmadığını göster yor.

karanlıkta sağa sola tutuna tutuna merd venlere

Zaten h sler m

hamle yaptı. Tam merd venlerden necekken

anlayab lmes ne,

h ssedeb lmes ne rağmen c dd ye almadı.

duraksadı. Kend kend ne söylend : “Sen b r de

Cadıcı… Ancak soyunun get rd ğ ne nanmıyor!

bunları eve davet ett n… Kafana sıçayım

Dan ca'nın gözler kocaman kocaman

Muzaffer, kafana! Tövbe! Tövbe estağfurullah…”

açılmıştı: “O anladıysa onun da ş n b t rmel …”

Kend ne sövdüğüne kızarak yen den dualar okuya okuya merd venlerden koşar adım nmeye

“Elbette sevg l kız kardeş m. Lak n onu

başladı karanlığın elverd ğ ölçüde.

d ğerler nden farklı olarak kend m z g b yapacağız. Çeteme daha önce h ç cadıcı

O esnada Dm tr , Dan ca salondan çıkar çıkmaz s n rl b r ses tonuyla Bulgarca söylend :

katmamıştım… Ölümsüzler arasında şanım

“Keşke boğazlarını parçaladığın

yürüyecek!”

komşularımızdan tabak çanakla b rl kte bardak

DEVAM EDECEK

da get rseyd n…” 50


ALMEYRA’NIN SIRÇA KÖŞKÜ Kasper Almayer s ml kahramanımız Hollanda'dan kalkıp uzakdoğuda sömürgec l ğ n hak m olduğu Bernoa'ya gelm ş; çok zeng n olduğu r vayet ed len den zc Kaptan L ngard'ın evlatlığı olan b r kızla evlenerek hayal n kurduğu yaşama kavuşmak ç n çaba sarf etmeye başlamıştır.

Aynur KULAK Almeyra'nın Sırça Köşkü k tabını okumaya Joseph Conrad'ın y rm yaşında İng l zcey öğrend ğ b lg s n ed nerek başladım. Polonya doğumlu Ukrayna asıllı olan Conrad genç yaşta den zc olmayı seçer ve y rm yıl den zc l k yapıp emekl olduktan sonra yazmaya başlar. Üstel k yukarıda da yazdığım üzere y rm l yaşlarda öğrenmeye başladığı İng l zce d l nde kaleme alır eserler n . İng l zce d l n geç öğrenmes ne rağmen d le hak m olarak ve sağlam b r farkındalıkla yazmaya başlar.

Tam da romanın konusuna uygun b r g r şle başlıyor Kasper Almayer' n yaşamı: “O tanıdık t z ses, muhteşem b r gelecek düşüne dalıp g tm ş olan Almayer' sarsarak ç nde bulunduğu anın nahoş gerçekler ne döndürdü. Üstel k ne kadar da nahoş b r sesle. Yıllardan ber d r ş tt ğ bu sese katlanmak onun ç n her geçen yıl b raz daha güçleşm şt . Olsun, bütün bunlar pek yakında sona erecekt .”

Sel Yayınları tarafından yayınlanan Joseph Conrad eser Almayer' n Sırça Köşkü k tabı 1896 yılında kaleme alınmış Conrad'ın lk edeb yat eser . Henüz esere geçmeden veya herhang b r yorum yazmaksızın yazardan bahsed yor olmam yazma meseles n merkeze koyarsak l sanın ne kadar öneml olduğunu; fadey şek llend rd ğ n ve bell b r noktada farkındalığı okuyucuya geç reb lmes adına öneml .

Almayer öyle hayaller kurarak yaşıyor k karısına sırf bu yüzden katlanıyor mesela. Karısının zeng nl ğ yle adanın hak m sanıyor kend n ve İng l zler n gün gelecek adayı şgal edecek söylent ler ne karşılık ev n n yanında b r köşk nşa ed yor. R vayet ed len şgal gerçekleşmed ğ nde nehr n kenarına yapılmakta olan Almayer' n köşkü yarım kalıyor. Adaya gel p g den den zc ler n uğrak yer ve alay konusu olan köşk tüm olumsuzluklara rağmen Almayer ç n umudunu koruduğu ve umudunu h ç kaybetmed ğ yere dönüşüyor.

Almayer' n Sırça Köşkü'nde Hollandalı b r tüccarın zeng n olma hayaller n okuyoruz.

51


ayrıldı. Erkekler onların arkasından aheste adımlarla, b r araya gel p ayrışan kümeler hal nde yürüyorlardı, ta k kasabaya yaklaşıp gruplar yavaş yavaş çözülmeye ve herkes, açlıktan sabah p r nc n n hayal n kurarak hızlı adımlarla kend ev n n yolunu tutana kadar. Yalnızca çamurlu burna doğru nen hafif yükselt n n üzer nde, Mehmet' n dostu ya da düşmanları olsa gerek b rkaç adam b r süre daha neh r kıyısındak cesed n etrafında d k lerek küçük grubu meraklı gözlerle zlemey sürdürdü.”

Arka planda den zc l ğ n, t caret n, kölel ğ n, ırkların, mutsuz evl l ğ n, yurtsuzluğun, Doğu – Batı karşılaştırmalarının, sömürgec l ğ n olduğu romanda y rm yaşında İng l zcey öğrenen ve ancak emekl olduğunda yazmaya başlayan Conrad'ın d le hak m yet , h kayey anlatışındak d nam zm öneml unsurların başında gel yor. Ayrıca romanın çok katmanlı olması, ted rg n ed c karanlığı, arada karmaşık b r yapıya bürünse de bütünlüğünden b r şey kaybetmem ş olması Almeyar'ın Sırça Köşkü'nün y rm nc yüzyıl edeb yatında öncü romanlar arasında göster lmes n n baş sebeb olarak karşımıza çıkıyor.

İnsana da r, kültürlere da r, yaşayışlara da r pek çok unsuru b r arada barındıran Almayer' n Sırça Köşkü romanında Conrad, Kasper Almayer' n hayatını, hayaller n yukarıda da yazdığım tüm o arka plan konuları üzer nden b rb r ne teyelleyerek anlatıyor. Hayallerde 'Sırça Köşk' olan tüm unsurlar gerçekte çok farklı, tek ns z konuyla sarmalanıyor k Conrad; hayatın tam tezahürü olarak okuyucuya bunu çok y geç r yor.

“Kalabalık ş md steks zce dağılmaya başlamıştı. Önce kadınlar var güçler yle eller ne asılan çocuklarını da sürükleyerek oradan

Hayaller 'Sırça Köşk' gerçekler Almayer' n kend s ; kend asıl benl ğ .

Almayer' n Sırça Köşkü Yazar: Joseph Conrad Yayınev : Sel Yayınları Türü: Roman Çev r : Ayşe Den z Tem z Yayın Tar h : Ocak 2017 Sayfa : 204

52


89. OSCAR ÖDÜL TÖRENİNİN ARDINDAN

Moonl ght oldu. Bunu da unutmamak lazım.

Hasan Nad r DERİN

O halde önce ödül l stes ne b r bakalım.

B r mağarada yaşamıyorsanız 89. Oscar Ödül Tören 'ne damga vuran olayı duymuş olmalısınız. 89 yıllık Oscar tar h nde lk kez olan b r olay yaşandı ve en y film ödülü yanlış anons ed ld . Üstel k yapımcılar olaya müdahale etmekte geç kalınca ödülü aldığını zanneden La La Land ek b teşekkür konuşmasını da yaptı ama s o n r a s ı n d a d u r u m u a n l a d ı l a r ve ö d ü l ü Moonl ght'a tesl m ett ler. Gerçekten de ş md ye kadar örneğ ne rastlanmamış b r skandal. Olay ncelen nce anlaşıldı k son ödülü sunan WarrenBeatty'n n el ne yanlış zarf ver lm ş ve olaylar karışmış. Bu durum ster stemez ödülün sah b Moonl ght'ın b raz gölgede kalmasına yol açtı. Ama La La Land en çok ödülü alan film olsa da gecen n gal b

En İy F lm:Moonl ght En İy Yönetmen:Dam enChazelle(La La Land) En İy Erkek Oyuncu:Casey Affleck (Manchester bytheSea) En İy Kadın Oyuncu:Emma Stone (La La Land) En İy Yardımcı Erkek Oyuncu:Mahershala Al (Moonl ght) En İy Yardımcı Kadın Oyuncu:V olaDav s(Fences) En İy Özgün Senaryo: Manchester bytheSea(KennethLonergan) En İy Uyarlama Senaryo:Moonl ght(BarryJenk ns, TarellAlv nMccraney) En İy Kurgu:HacksawR dge(John G lbert) 53


En İy En İy En İy En İy En İy En İy

En İy Görüntü Yönet m : La La Land (L nusSandgren) En İy Prodüks yon Tasarımı: La La Land (Dav d &Sandy-ReynoldsWasco) En İy Kostüm Tasarımı:Fantast cBeastsandWheretoF ndThe m(ColleenAtwood) En İy Özgün Müz k: La La Land (Just nHurw tz) En İy Özgün Şarkı “C ty Of Stars”; La La Land (BenjPasek, Just n Paul (Söz), Just nHurw tz (Müz k)) En İy Makyaj & Saç Tasarımı:Su c de Squad (AlessandroBertolazz , G org o Gregor n , Chr stopher Nelson) En İy Ses Kurgusu:Arr val(Sylva nBellemare) En İy Ses M ksajı:HacksawR dge(Kev nO'connell, Andy Wr ght, Robert Mackenz e, Peter Grace) En İy Görsel Efekt:TheJungleBook(Robert Legato, Adam Valdez, Andrew R. Jones, Dan Lemmon)

Yabancı F lm:TheSalesman (İran) An masyon:Zootop a Belgesel: O.J.:Made n Amer ca Kısa F lm:S ng (M ndenk ) Kısa An masyon:P per Kısa Belgesel:The Wh te Helmets

Oscar tar h nde h ç olmamış, yıllar boyu söz ed lecek b r olay olunca tören n d ğer kısımlarından söz etmek b raz zor ama y ne de ufak yorumlar yapalım. Öncel kle La La Land rüzgârı beklend ğ kadar kuvvetl değ lm ş, bu anlaşıldı. İk hanel ödül rakamlarına ulaşacağı, belk de rekor kıracağı tahm n ed l yordu. Bu satırların yazarı olan benden z de 9 Oscar tahm n yapmıştı. Net cede 6 Oscar'da kaldı ve belk de en hak ett ğ Oscarları almış oldu: Yönetmen, kadın oyuncu, müz k, şarkı, görüntü yönet m ve prodüks yon tasarımı (k bence kadın oyuncu da Jack e le Natal ePortman'ın hakkıydı ama son haftalarda şansı yok denecek kadar azalmıştı).

54


sorusu se Trump karşıtı b r sonuçla, İran'a veAsgharFarhad 'ye k nc Oscar'ını get rerek cevaplandı. Sonrasında da elbette tören n en pol t k konuşması yapıldı. Zaten bu kategor de k m ödül alırsa alsın pol t k b r konuşma geleceğ bell yd .

Bunun dışında Su c deSquad'a bundan sonra Oscar'lı b r film d yeb lecek olmamız gecen n tal hs zl kler nden b r yd sanırım. Benzer şek lde Harry Potter ser s ne dâh l edeb leceğ m z Fantast cBeasts' n bu ser n n Oscar alan lk film olması da lg nç b r ayrıntıydı. Evet, 8 Harry Potter film n n h çb r Oscar alamamış. Arr val'ın ses kurgusu dalındak tek Oscar'ı da film n hayranlarını sev nd rd doğrusu.

Moonl ght, ç nde tek b r beyaz oyuncu olmayan b r film olarak, adeta geçen yılın “Oscar çok beyaz” s temler ne b r cevaptı. Elbette kötü b r film de değ ld . Üstel k s yah ve eşc nsel b r adamın h kâyes n anlatmasıyla ötek n n ötek s n şleyen, küçük ve bağımsız b r film n bu noktaya gelmes de son derece öneml yd . Bu film n en y yardımcı erkek oyuncu ve uyarlamasenaryo ödüller se zaten beklen yordu

Tören n genel atmosfer ne gel rsek. Elbette her zaman finaldek skandal le anımsanacak ama o ana kadar, beklent lere uygun g den b r törend . Arada Donald Trump'a laf sokmalar olsa da çok pol t k b r atmosfer yoktu. J mmy K mmel çok başarılı olmasa da üzer ne düşen yer ne get rd . Ama açılış, bekled ğ m z Oscar tören açılışlarına göre son derece sönüktü. Belk de Oscar'dan bekled ğ m z açılışı Altın Küreler yapmıştı. Bu yüzden Akadem de tören Just nT mberlake' n aday şarkısı le açmaya karar verm ş sanırım. Eğlencel olmasına eğlencel yd ama o kadar. Ödül aralarında lg çeks n d ye yapılmış ş r nl kler se başarılı değ ld kanımca.

Oscar adayları arasında k ş sel olarak en sevd ğ m olan Manchester bytheSea se tam da kend s nden beklenen ödüller aldı. Casey Affleck çok ama çok haklı b r Oscar sah b olurken, film n son derece başarılı özgün senaryosu da ödüllend r ld . Ana kategor lerde h çb r şansı olmayan HacksawR dge' n aldığı adaylıklar akadem tarafından sev ld ğ n göster yordu. N tek m ses m ksajı ve kurgu g b La LaLand' n favor göster ld ğ k kategor de de Oscar'a ulaşarak gecey 2 Oscar'lı b r film olarak tamamladı.

Net cede neredeyse sıkıcı d yeb leceğ m z b r ödül tören , yıllar boyu unutulmayacak b r finalle noktalandı. Gelecek sene yen b r Oscar yarışında buluşmak üzere derken geçen ayk yazımdak tahm nler mde, 24 kategor den 18' nde başarılı olduğumu not olarak düşey m.

Zootop a, O.J.:MadeInAmer ca ve TheJungleBook kend ler nden beklenen ödüller aldılar. Yabancı d lde en y film (yan İng l zce dışındak demek st yoruz) Ton Erdmann mı, TheSalesman m olacak 55


56


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.