Gölge e-Dergi Sayı 28

Page 17

HOLMES

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: DÜĞÜM KOPUYOR Wiggins geldiğinde saat öğlen on ikiye yaklaşıyordu. Derhal kapıyı açtım. Nefes nefese kalmıştı. Biraz da şaşkın gözüküyordu. ‘‘Bay Holmes, işe dönmüşsünüz,’’ dedi. “Ne kadar sevindik bilemezsiniz! Bu ülkedeki suçluların size ihtiyacı var.” Gülmemi bekliyordu, ama bunu yapmadım. Başımla onaylayıp, ‘‘Hemen içeri geç,’’ demekle yetindim. O da aynen öyle yaptı. İkimiz de koltuklarımıza yerleştikten sonra, ‘‘Şimdi beni iyi dinle Wiggins,’’ dedim. ‘‘Evet, işe döndüm. Şimdi siz de işe döneceksiniz.’’ Şaşırmış gözüküyordu. ‘‘Ama Bay Holmes, artık eskisi gibi değiliz. Aradan yıllar geçti. Benim bir işim var, biliyorsunuz.’’ Kaşlarımı çatıp sert bir bakış attıysam da, sözlü olarak yanıt vermedim. ‘‘Komiser Paul Williams kayıp. Onu bulacaksınız. Çeteyi topla. Bu çok önemli Wiggins; gerçekten önemli.” Israr edecek gibi oldu ama kem küm edip sustu. ‘‘Bay Williams’ı tanımıyoruz. Yine de yardımcı olacağız. Sizi kıramayız. Ne yapmamız lazım?” Pipomu yakıp, olayı anlatmaya koyuldum. Epey ilgisini çekmiş gibiydi. Detaylardan ziyade Paul Williams’ı anlatıyordum ona. Ama her cümlemde biraz daha heveslendiğini görebiliyordum. Bu, iyiye işaretti. Baker Sokağı Çetesi, bugüne kadar birçok vakada bana yardımcı olmuştu. Gerçi artık eskisi kadar küçük değillerdi. Büyümüştü hepsi. Belki eski hevesleri de yoktu, bilemiyorum; ama bana yardım edeceklerinden adım gibi emindim. En eski zamanlardaki gibi heyecanlı bir şekilde, ‘‘Çeteyi toplayacağım Bay Holmes,” dedi. “Size söz veriyorum, bu olayı çözmenize yardımcı olacağım.” Gülümsedim. ‘‘Akşama kadar bir şeyler bulmaya çalışın Wiggins. Akşam gel ve bana rapor ver.” ‘‘Peki Bay Holmes,’’ deyip hızla gitti. Şimdi yapacak pek bir iş kalmamıştı. Ben de düşünmeliydim. Yapabileceğim başka hiçbir şey yoktu. Bir zanlı bulmalıydım. Bir şüpheli. Katil olması muhtemel bir kişi. Fakat bulamıyordum. Kimden kuşkulandıysam, suçsuzluğu kanıtlanmıştı. Gerçi Paul’un kayboluşu beni biraz kuşkulandırmıştı. Sonuçta kendi de kaçmış olabilirdi. Ama Paul’un katil olduğuna pek inanmıyordum. Bir şeyler eksikti. Her şeyi bu gece gösterecekti. Wiggins’in Paul’u bulacağından, en azından bana bir ipucu getireceğinden kuşkum yoktu. Beni neredeyse hiç yanıltmamıştı. Ona güveniyordum. Bu defa da yanıltmayacaktı, biliyordum.

*

*

*

Odama çekilip akşama kadar düşündüm. Vaka hakkında kafa patlattım. Zaman zaman bu düşüncelerimin arasına başka şeyler de sızdı. Yaptığım işle ilgili fikir kasırgaları. Neden yapıyordum? Senelerdir suçluların ve ipuçlarının peşinden neden koşturuyordum? Hele bu yaşta... Mantıklı olmadığını biliyordum. Sanırım bu işin bağımlısıydım. Belki de o benim bağımlımdı. Dedektiflik mesleğinin Holmes’süz – yani bensiz – nasıl olacağını düşünebiliyor musunuz? Evet, Poirot da son derece iyi bir dedektifti. Fakat o Arsene Lupin’le asla baş edemezdi. Ben de elimden kaçırmıştım ama aptal Fransız polisinin suçuydu. Sonuç olarak, benden iyisi yoktu. Son zamanlarda bazı hatalar yapmış olabilirdim. Ama bu vakanın altından da başarıyla kalkacaktım.

*

*

*


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.