Golge e-Dergi ''Kahraman''ozel Sayi

Page 62

Kahraman

Kahraman

Teks Willer Teks Willer... Onu pek çok şekilde tanımlayabilirsiniz; ilk sayılarında basit bir kanun kaçağı, daha sonraları yasaları pek de takmayan bir ranger, Novajoların beyaz şefi Gece Kartalı, yeri geldiğindeyse oğluna kol kanat geren bir baba. Benim içinse hepsinden öte, farklı bir yeri vardır bu kovboyun, çünkü o benim ilk kahramanımdır. Teks (ya da orijinal adıyla Tex) Willer yayın hayatına 1948 yılında başlamış, Bonelli ve Galep ikilisi tarafından yaratılan İtalyan menşeli bir çizgi roman, bir “fumetti”dir. Aynı zamanda İtalya’nın en çok okunan, en meşhur karakteridir de. Ülkenin çizgi roman piyasasını neredeyse tek başına ayağa kaldırmakla kalmamış, yayın hayatına o günden bugüne dek kesintisiz devam etme başarısını da göstermiştir. Bugün Bonelli Comics olarak tanıdığımız firma onun sayesinde kendine bir yer edinmiş ve hepimizin tanıyıp sevdiği Zagor, Mister No, Dylan Dog, Martin Mystere ve Nathan Never gibi kahramanları arka arkaya piyasaya sürme başarısı göstermiştir. Ülkemizde ise 1961 yılında Ceylan Yayınları tarafından yayınlanmaya başlanmış bu seri. Tıpkı benim gibi iflah olmaz bir çizgi roman okuru olan rahmetli dedem de o zamanlar tanışmış bu sıra dışı kovboyla ve neredeyse ilk sayılarından itibaren bütün ciltlerini biriktirmiş. Hatta daha sonra mesleği hâline getireceği ticarete de ilk adımlarını bu sayede atmış dedem. Biriktirdiği ciltleri para karşılığında kiralarmış okumak isteyenlere. Gerçi bu uygulamayı sadece ev ahalisi çerçevesinde uygulayabildiği için küçük çapta bir isyana sebep olmuş ama olsun. Yıllar sonra, dedem evlenip çoluk çocuğa karışınca, iş hayatı özel hayatın önüne geçince ve babaannemin kristal vazoları çizgi romanlardan daha ağır basınca istemeye istemeye de olsa koleksiyonunu babama devretmiş. O da hepsini o zamanlar salonumuzda duran büyük ve ahşap bir dolaba gizlemiş. Hani şu kocaman, metal anahtarları ve ağır kapakları olan dolaplardan... Okumayı söktüğümde ilk işim bu paha biçilmez hazineye balıklama dalmak olmuştu. Neler yoktu ki içinde? Kızılmaske, Mandrake, Teksas, Tommiks, Zagor, Tenten, Mister No, Asteriks ciltleri ve Seksen

122

Günde Devriâlem, Arzın Merkezine Seyahat, Pardayanlar gibi romanlar... Ama içlerinde bir tanesi vardı ki benim için yeri çok ayrıydı: Teks. Farklı bir şeyler vardı onda. Tommiks gibi adaletin kusursuz bir temsilcisi değildi. O da bir kanun adamıydı ama yeri geldiğinde - doğru olanı yapmak adına - onları çiğnemekten geri kalmıyordu mesela. Red Kit gibi hiç değildi. Küfür ediyordu, yaralanıyordu, acıkıyordu ve (nadiren de olsa) hedefini ıskalıyordu. Acımasız bir dünyaydı onunki. Kısacası daha ilk sayısından itibaren beni etkisi altına almıştı bu asabi kovboy. Âdeta eyerinin arkasına oturmuş ve tüm maceraları onunla birlikte yaşamıştım. Önce ‘ihtiyar teke’ Kit Karson’la tanışıp ranger olmuştuk, ama bu bizi kendi doğrularımıza bağlı kalmaktan alıkoymamıştı. Kanunun elinin kolunun bağlı kaldığı yerde yumruklarımızı, o da yetmezse altıpatlarımızı konuşturmaktan hiç geri kalmazdık. Novajoların arasına karıştık sonra ve bu soylu halkın uğradığı zulüm ve haksızlıklara tüm gücümüzle karşı koyduk. Bir oğlu oldu Teks’in, Kit amcasının adını verdi ona, sonra yine bir Novajo yerlisi olan Tiger Jack ile tanıştık. Böylelikle efsanevi dörtlü bir araya gelmiş oldu: Teks Willer, Kit Karson, Tiger Jack ve Kit Willer. Hindistan’dan kopup gelen katiler tarikatı Boğaz Sıkıcılarla, Meksikalı haydutlarla, gözünü kan bürümüş Apaçilerle, dalavereci Çinlilerle, burnu havada komutanlarla ve Kızılderili avını bir spor gibi gören beyazlarla çarpıştık yıllarca. Dağ gibi kızarmış patates ve iki parmak kalınlığında biftekler yedik. Yeri geldi Kuzey-Güney savaşına katılıp bir insanlık dramına şahit olduk, yeri geldi Karson’a yaşıyla ilgili şakalar yapıp kahkahalarla güldük. Bin bir surat Proteus’un peşinde çölleri aştık. El Morisco ve Tom Devlin gibi iyi dostlarımız oldu. Ya da kara büyücü Mefisto ve oğlu Yama gibi can düşmanlarımız... Mefisto’nun yeri de çok ayrıdır bende. Voodoo sanatlarında usta mertebesine yükselmiş bu kara kalpli büyücü yaptığı birbirinden ürkütücü numarayla adeta kanımı dondururdu. Hatta onun yüzünden karanlıktan korkmaya başlamış, her köşe başında bir iblisle karşılaşmayı bekler olmuştum (Neyse ki sonraki yıllarda Batman, karanlığı nasıl lehime kullanacağımı öğretti de işler değişti.). Yıllar boyu pek çok çizgi roman kahramanıyla tanıştım. Hepsini de ayrı bir sevdim, hepsinden de ayrı bir keyif aldım. Ama şurası bir gerçek ki Teks’in yeri benim için bambaşka. Çünkü o benim ilk kahramanım... M. İhsan TATARİ

123


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.