EsteMagazin 2016 Ağustos 4.Sayı

Page 1

AÄ&#x;ustos / 2016

www.estemagazin.com 1


6

/ s to

1 0 2

s

u Ağ

Genel Yayın Yönetmen (Editor in Chief ) Dr.Pınar ÜNAL Mali Müşavir (Financial Advisor) Nesrin ARDA Hukuk Müşaviri (Legal Addvisor) Av. Hülya Dündar ÖZTÜRK Grafik Tasarım CVD Adworks Medya Sabire ÖZDEMİR Fotoğraflar Şükriye Özgül - Serkan ÖZGÜL FeridunYILDIRIM Teknoloji Danışmanı (Technology Consultant) Akın BOŞNAK YAYIN KURULU Dr. Pınar ÜNAL Uzm.Dr.Gamze MENTEŞOĞLU Dr. Tolunay ZEYBEKLER Uzm.Dr. Pertevniyal BODAMYALIZADE Op.Dr.Gürdal ÖREN Op.Dr. Özgür LEYLEK Op. Dr. Mubarek LJOHIY Dr. Nesrin SEZEN Uzm. Psk. Hülya OKYAY ZAMBAK Dyt. Dr. Neslihan TÜRKOĞLU Kişisel Gelişim Uzm. Semra KOZANLI Ast. Evrim TURGUT KATKIDA BULUNANLAR Dr. Berkant OMAN Dr. Turgut YEGjN Dr. Özgür AKDEMİR ERDEM Yazıların Sorumlulugu Yazarlara Aittir. Management İmtiyaz Sahibi: Akademi İstanbul Eğitim, Kültür ve Sanat Vakfı’nın Ücretsiz Aylık Yayın Organıdır. info@aiv.org.tr / www.aiv.org.tr www.estemagazin.com / info@estemagazin.com.tr http://www.acaacademy.tv 4. Cadde Vine Sokak Garanti Koza Çarşısı No:17 Sarıyer- Zekeriyaköy/İSTANBUL 0212 202 79 84 www.estemagazin.com


Ağustos / 2016

Ağustos

sayımızda tüm ekip arkadaslarımla sizlere merhaba diyebilmenin mutluluğunu

yaşıyoruz .

Yayın hayatımıza İstanbul Akademi Sanat Kültür ve Egitim Vakfının değerli destekleri, konusunda uzman yazarlarımız ve bu yayınlarının sizlere en doğru şekilde aktarılmasını sağlayan çok iyi bir teknik ekiple 4 sayıyı geride bırakarak devam etmekteyiz. Temel hedefimiz siz değerli okuyucularımıza faydalı olabilmek ve hedeflerimize ulaşırken de güncel doğru bilgiyi aktarmak aynı zamandada farklı akıcı dikkat çekici bir yayın yapabılmek. Ağustos sayısı bizler için çok önem taşımakta. Estemagazin ekibi olarak harika guzel bir toplantı ve kahvaltı gerçekleştirerek hem gelecek yayınlarımızla ilgili planlarımızı yaptık hemde kocaman ailemizi yakından tanımanız için birazda kendimizden karelere yer verdık Aynı zamanda Türkiye’nin en iyi newage sanatçılarından, muhteşem ve şifalı bir sese sahip olan çok değerli bir sanatçı SEDA BAĞCAN’ınıda konuk etmenin mutluluğunu ve onurunu yaşadık. SİZ DEGERLI OKUYUCULARIMIZA ESENLİKLER VE KEYİFLİ OKUMALAR DİLİYORUM. SEVGİYLE KALIN.

DR. PINAR ÜNAL GENEL YAYIN YÖNETMENİ

pinarunal@estemagazin.com Dr. Pınar ÜTNA

www.estemagazin.com 3


R E İK L

E D İÇ N

İ

SAÇ DÖKÜLMESİ

Ağustos / 2016

Varis: Estetik Sorun Değil

SUFİZM VE KUANTUM IŞIĞINDA GERÇEK MUTLULUK

10

8

“GÜZEL BİR GÜLÜŞ, KARANLIK BİR EVE GİREN GÜNEŞ IŞIĞINA BENZER.” LEV TOLSTOY

Yunan Mitolojisinin Yeryüzü Tanrısı Kronos, Astrolojinin Zaman Tanrısı SATÜRN

16

Burun estetik cerrahisi

4 www.estemagazin.com

20 21

12

14

BURUN GÜZELLİĞİMİZE GÜZELLİK KATAR EEE OZAMAN BİRAZ BİLGİ SAHİBİ OLALIM…

İnsan Kanından Gelen Sağlık

6

“AŞK ACISINI TEDAVİ ETMEK MÜMKÜN...”

18


İÇİN

Ağustos / 2016

SEDA BAĞCAN İLE RÖPORTAJ

27 29

D 22 EKİL ER

“TANRININ NEFESİ OZON”

ARINMA ZAMANI

30

DİLE KOLAY ÇEYREK ASIR Türkiyede Bölgesel Karavan Konaklama Alanları

AŞKIN HAREKETE BÜRÜNMÜŞ HALİ “DANS”…

32 36

BİR TAMAMLAYICI TIP YÖNTEMİ OLARAK AKUPUNKTUR… DR. NESRİN SEZEN SAĞLIKLI YAŞAM KLİNİĞİ

23 TEMMUZ CUMARTESİ ESTEMAGAZİN KAHVALTI BULUŞMASI

Burçlar ve İşteki Karakterleri: Çalışan ve Patron Burçlar…

34 50

39 www.estemagazin.com 5


Ağustos / 2016

I

AN

O M LK UZ

UF

KA HİSİ A

R US CER Y R. AR

M D F. E DA O V R

P

KA

LP

Varis: Estetik

Sorun Değil

Kusursuz fiziğin vazgeçilmez sembolü bacaklarda zamanla oluşan varisler güzelliğe gölge düşürüyor. Estetik bir kusur sandığımız varisler hakkında ise uzmanlar uyarıyor,” Varis sanıldığı gibi estetik bir sorun değil ciddi bir damar hastalığıdır ve zamanında önlem alınması gerekir. Gecikilen durumlarda ayaklarda ve bacaklarda açık kötü kokulu yaralar, şiddetli ağrılar görülebildiği gibi akciğer embolisi sonucu sessiz ölüme dahi neden olabilir.” Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı PROF DR Yusuf Kalko varislerle ilgili tüm bilinmeyenleri Estemagazin okuyucuları için paylaştı.

Ç

oğunlukla bacaklarda görülen varisler bir damar hastalığı olup, kanı akciğer ve kalbe geri taşıyan toplar damarların ilerletici bir şekilde genişlemesidir. 20’li yaşlardan itibaren her kadınlarda hem de erkeklerde görülmeye başlar. Özellikle uzun saatler ayakta kalanlarda daha sık görülür. Çok sık görülen bir rahatsızlık olduğu için genellikle önemsenmez ancak ağrılar oluşmaya başladığında kişiler hekime başvurmayı tercih eder.

Ailede varis sorunu olanlar dikkatli olmalı Diğer toplardamar hastalıkları gibi varis hastalığında da en önemli faktör aileden gelen yatkınlıktır. Anne ve babanın yanı sıra birinci dereceden yakın diğer aile bireylerinde varis sorunu yaşanıyorsa dikkatli olmakta fayda var. Bu kişiler genetik yatkınlığın yanında uzun süreler ayakta kalıyor ya da uzun süre sabit oturuyor ise aynı zamanda sigara tiryakiliği ve kilo ile mücadele ediyorsa varis oluşma oranı daha yüksektir. Özellikle kadınlarda

hamilelik ve doğum sonrası kendini daha fazla gösterir.

Erkenden önlem almakta fayda var Varis ve venöz yetersizliği teşhisi ile ilgili damar sistemi muayenesi sonrası Doppler Ultrason ve gerektiğinde Venografi gibi tetkiklerle varis ve venöz yetersizliği teşhisi konulabiliyor. Yapılan tetkikler neticesinde hastalığın ilerleme derecesine göre venöz basıncısını düşüren ilaçlar ve varis çoraplarının düzenli kullanımının yanı sıra, lazer tedavileri ve gerektiğinde cerrahi müdahaleler gibi kombine tedavi yöntemleri mevcut. Özellikle son yıllarda uyguladığımız İğne tedavisi ve Buhar tedavisi gibi yöntemler en konforlu tedavi seçenekleri arasında yer alıyor. Varis ve venöz yetersizliğin tedavilerinin gecikmesi durumunda ayak ve bacaklarda akıntılı, kokulu ve iyileşmeyen yaralara neden olabiliyor. Tromboflebit dediğimiz damar içi iltihapları ise en ciddi sonuçlar arasında

olup venoztrombozlar sonu akciğer ve kalp damarlarını pıhtı ile tıkamasına neden olabilir. Bu durum da ani ölümlere neden olabilir. Bu belirtiler varsa vakit kaybetmeden uzaman başvurun • Bacaklardaki kılcal damarlar belirginleşmeye başlamışsa, • Kıvrımlı bir şekilde damarlar kabarıklaşmaya başlamışsa, • Kaşıntı, ağrı, yanma ve kramplar oluşmaya başlamışsa, • Bacaklarda özellikle efor sonrası istirahat halindeyken ağrı, ağırlık hissi ve yorgunluk hissediliyorsa, • Ayak bileğinde mor lekeler ve şişlik oluşuyorsa, • Ciltte kızarıklık, kaşıntı ve kuruluk hissi oluşuyorsa,

Küçük çarpma veya yaralanmalar sonrası cilt altında iyileşmesi zaman alan kanamalar oluşuyorsa.

Varisler için önlem almanın yolları • Kadınların en büyük tutkusu şüphesiz topuklu ayakkabılar. Ancak bunlar maalesef uzun süre kullanılması durumda varislere davetiye çıkarıyor. Bunun için de yüksek topuklu ayakkabılardan vazgeçmek ya da kullanımını azaltmak gerekir. • Topuklu ayakkabılar kadar düztaban sandalet ve babetler de varis oluşumuna neden oluyor. En ideal ayakkabı hafif topuklu rahat modellerdir. • Topuklu ayakkabılardan sonra kadın bir diğer tutkusu dar kıyafetler de maalesef varislere neden oluyor. Bunların yerine daha rahat kıyafetler tercih etmeye dikkat etmek gerekir. Ayrıca sıkı kemerler beli ince gösterdiği için çok tercih edilir. Ancak kan akımını zorlaştırdığı için varislere neden olur.

6 www.estemagazin.com


Ağustos / 2016

• Hareketli yaşamı benimseyin. Özellikle yüzme varis oluşumunu engelleyen en büyük nedendir. Ayrıca plates, tempolu yürüyüş ve koşu da varis oluşumunu engeller ancak bacağı zorlayan ağırlık kaldırma hareketlerinden uzak durmak gerekir. • Her duştan sonra bacaklarınıza soğuk su ile masaj yapın. • Fazla kiloları vermeye çalışarak kilonuzu dengede tutun. • Sigarayı hayatınızdan tamamen çıkarın. • İstirahat esnasında ya da uykuda bacaklarınızı bir destek vasıtası ile 10 santim kadar yukarıda tutmak da varis oluşumunu engeller. • Doğru beslenme şeklini benimseyerek Akdeniz mutfağını alışkanlık haline getirmek gerekiyor. Yağlı, baharatlı yiyeceklerden uzak durmak gerekiyor. Ofis ortamında çalışanlar ve masa başı iş yapanlar uzun saatler oturmak zorunda kalırlar. Onlara tavsiyemiz 1 saat arayla kalkıp hareket etmeleri. Bunu yapamıyorlarsa oturdukları yerden ayaklarını V şeklinde sırayla baş parmakları daha sonra topukları birleştirerek sık sık hareket ettirmeleridir.

Tedaviler son derece gelişmiş ve konforlu Varis sorunları için pek çok tedavi yöntemi var. Hastalık derecesine göre ilaç tedavisi, varis çorabı kullanımı ve lazerli tedavilerin yanında cerrahide de hastaya konfor getiren tedaviler mevcut. Özellikle ileri yaştaki hastalara, hamilelere, alerji, obezite sorunu, romatizma, şeker, kalp ve böbrek rahatsızlığı gibi

farklı rahatsızlıkları yaşayan hastalara son yıllarda İğne tedavisi dediğimiz Skleroterapy’ yi uyguluyoruz. Skleroterapy temel olarak bir maddenin ilgili damar içine enjeksiyonu ile bu damarın kollebe olmasını ve içinden kan geçemeyecek bir hale gelerek gözden kaybolmasını sağlayan bir tedavi yöntemidir. Bu sıvı madde kendi halinde ya da köpük oluşturarak enjekte edilebilir. Skleroterapy0.5 mm ve 0.3 mm çapına kadar olan küçük toplardamar ve kılcal damarlarda kullanılır. Skleroterapy hastaya acı veren bir tedavi şekli değildir. Bunun için oldukça küçük çaplı iğneler kullanılır ve seanslar 2 günde bir uygulanır. Skleroterapy sonrasında enjeksiyon yapılan bölgeye kompresyon yapacak şekilde elastik bandaj ve tedavi süresince varis çorabı giyilmesi tavsiye ediyoruz. Cerrahi müdahale gerektiren varisler için bir diğer tavsiye edebileceğim yöntem de Buhar Tedavisi. Çok konforlu, yarım saat gibi bir sürede, isteğe göre lokal ya da genel anestezi altında steril ortamda yapılan bir operasyon. Avrupa’da çok yaygın olarak kullanılan bu tekniği birkaç yıldır ülkemizde de uyguluyoruz ve son derece başarılı sonuçlar aldık

Varisin nüksetmesi engellenemez Tüm bunları uygulamamıza rağmen variste ne yaparsak yapalım nüksetmesini engelleyemeyiz. Genetik yatkınlık, hamilelik gibi durumlarda varisler tekrarlar. Yaşam biçimimizi tamamen değiştirsek de en iyi tedaviyi alsak da bu değişmez. Ancak önlem almamız da kaçınılmaz. Son olarak yapılan araştırmalarda tedavilere yönelik yayınlanan oranlar dahilinde hastalara nüksetme oranı en az tedavileri önermeye çalışıyoruz. Açık ameliyatı çok özel durumlar hariç tavsiye etmiyoruz çünkü yüzde 25’lik bir oranla nüksetme oranı en yüksek tedavi şekli arasında yer alıyor. Lazer ya da radyo frekans uygulamalarında bu oran yüzde 10- 15’lerde. Su buharı tedavisi

güncel tedavilerde yüzde 7 ile en düşük orana sahip. Ama şu var hiçbir teknik yüzde 100 başarılı olamaz.Variste tekrarlamayı etkileyen genetik yatkınlık gebelik, yaşam tarzı ve tedavi yöntemleri direkt varis nüks oranlarında etkilidir.

Varis tipleri • Venöz Yetersizlik: Bacak damarlarında meydana gelen genişleme sonucu, damarların ciltte kıvrımlı bir şekilde kabarıklaşmasıdır. Bunun nedeni ise bacaklardaki yüzeysel toplardamarlarda kanın kalbe doğru değil de ayağa doğru gitmesi sonucu damarlarda oluşan genişlemedir. • Venöz yetersizliğin daha derini ve tehlikelisi ise İç varis olarak bildiğimiz ayak bileği çevresindeki ciltte kalınlaşma ve renk koyulaşması ile birlikte yaraların görülmesidir. Zamanla damar içi iltihaplara da dönüşebilen iç varisler önlem alınmazsa ölüme kadar götürebiliyor. İç varisler bacağın iç kısmında kemiğe yakın ana toplardamarlarda kanın geriye bacağa doğru kaçması sonucu oluşur. Kılcal Damar Varisleri: Estetik olarak kadınları son derece rahatsız eden bir varis türüdür. Cilt üzerinde ince kırmızı veya mor tonlarındaki kılcal damar genişlemeleridir. Estetik görüntünüzü bozduğu kadar saglıgınızıda tehdit eden bu rahatsızlık için mutlaka vakit kaybeden doktorunuza başvurunuz, sağlıklı ve mutlu günler dilerım.

www.estemagazin.com 7


Ağustos / 2016

LI

N ZA

RA

KO

M

SE

Değerli okuyucularım. huzur ve mutluluğun kaynağı, gerçek insan olmak adına bilgilerimi paylaşmak istiyorum. Kişisel gelişim yolculuğumda; bir taraftan insanın mutluluğu için teknikleri insanlarla paylaşırken, bir taraftan ilimle bilimi araştırıp uygulamalar yapıyorum. Beyin programlama, bilinçaltı uzmanlığı, enerji çalışmaları derken insanın ruhsal, zihinsel, bedensel mutluluğu ve kişisel gelişimi ile ilgili her türlü bilgi ve öğretiyi anlayıp insanlara faydalı olmayı seçtim. Bir yanda Kuantum yaşam koçluğu, bir yanda Sufizm ve Mevlana öğretileri ile çalışırken, aslında ilimle bilimin nasıl birleştiğini daha iyi anladım Nefsin terbiyesi, içimizdeki şeytan ve bilge adamın varlığı, bilinçli zihinle aklın iyi kullanılması, ruhun gerçek mutluluğu gibi birçok

8 www.estemagazin.com

SUFİZM VE KUANTUM IŞIĞINDA

GERÇEK MUTLULUK parametrenin hem bilimsel hem ruhsal anlaşılması ile mümkündür.

dedir. Ve bize kuantum sıçrama yaptıran bu elektronlardır.

Evrende ne varsa insan bedeninde de o vardır. Fizik, matematik, kimya, biyoloji bilim adına tüm öğretiler önce insanı anlamak için çok önemlidir.

Aslında eksi yük dediğimiz ve adı elektron olan kuanta tanecikleri; kızgınlık, öfke, korku, eksiklik, acı gibi olumsuz duyguları ‘an’da yaşayıp dengeli kullandığımızda faydası bile olabiliyor.

‘Her şey bir enerjidir, enerji her şeydir’ diyen EİNSTEİN, enerjinin hayatımızı nasıl etkilediğini çok iyi anlatıyor. Tek bir hücreyi anladığımızda, kuanta tanecikleri ile varoluşun özünü anlamak daha da kolay oluyor. Her noktada hücre olan insan, hücrenin en küçük parçası olan atom bombası gibidir. Atomun merkezinde yani çekirdeğinde bulunan pozitif yük, gerçekte özümüzün sevgi olduğunun göstergesi gibidir. Ve çekirdeğin etrafında dolaşan elektronlar aslında hem küçük hem de hareket halin-

Örneğin birazcık korku insanı korur. Ateşten korkan insanoğlu kendini ve bedenini korur. Birazcık sınav heyecanı, öğrencinin ders çalışması için motivasyon aracı olabilir. Nerede sorun yaşıyoruz biliyor musunuz? Bu olumsuz duyguları abarttığımızda Korkunun korkusundan korkup, hücrelerimizdeki elektron yükünü arttırıp fazlasını topraklayamadığımızda, kızgınlık öfke gibi olumsuzlukları yarınlara taşıdığımızda dengeyi kaybediyoruz. Sadece tek bir hücredeki eksi yüklerin fazla-


Ağustos / 2016

Nerede sorun yaşıyoruz biliyor musunuz? Bu olumsuz duyguları abarttığımızda Korkunun korkusundan korkup, hücrelerimizdeki elektron yükünü arttırıp fazlasını topraklayamadığımızda, kızgınlık öfke gibi olumsuzlukları yarınlara taşıdığımızda dengeyi kaybediyoruz. Sadece tek bir hücredeki eksi yüklerin fazlalığı mutluluğun üstünü kapatınca, mutluluğu dışarda arıyoruz. lığı mutluluğun üstünü kapatınca, mutluluğu dışarda arıyoruz. Bilinçli zihni ve aklımızı kötü kullandığımızda, nefsin esiri oluyoruz. Bilinçaltına yerleştirdiğimiz olumlu alışkanlıklar bize hizmet ederken, olumsuz programlar bizi esir alıyor. Geçmişten ders alıp, geleceğe program yapıp ‘an’da yaşamak yerine akıl oyunları ile ‘şimdi’ de yaşayamıyoruz. Genellemeler, etiketler, vesveseler, yargılar bizi esir alıyor. Sanki biz beyni değil de, beyin bizi kullanıyor gibi ‘nefis’ bizi ele geçiriyor. Gerçek insan olmanın sırlarını anlamak için aslında ‘Alim’ olmaya gerek yok. Kutsal kitabı ve öğretilerini anlasak gerçek mutluluğun sırlarını anlayabiliriz. Sufizm ve Mevlana öğretileri, Kuantum ve Einstein felsefesi yani ilim ile bilim özünde insanın mutluluğu için gerekli bilgileri içeriyor. Ruh bir enerjidir. Düşünce enerji ve bedenin en derin hücresinde kuanta tanecikleri bile artı eksi elektriksel yapıdadır. Beş duyu organı ile algıladığımız her şey, anında elektriksel sinyallere dönüşür beyin

bu sinyalleri algıladıktan sonra tepki verir. Olumlu düşün, olumlu yaşa demekle aslında çekim yasası gereği hayatımıza güzel şeyleri çekmek hedeflenir. Çünkü beyin radyo gibi çalışır. Hangi frekanstan yayın yaparsanız, alıcı vericiyle buluşur. Tabi ki burada anlatılan, olumsuzun üstünü kapatarak, kendimizi kandırmak demek değildir. Yani sorun her ne ise, üstünü kapatmadan çözüme gidip, enerjimizi pozitifte tutmak gerekir. Einstein kuantum felsefesine göre, iyi de kötü de sadece bir algıdır. Zıtlıklar olmasaydı farkı fark edemezdik. Sıcak ve soğuk gibi, gece ve gündüz gibi zıtlıklar bir gerçeğin iki yüzüdür. Mevlana’ya göre de tekamülün en doruk noktası ‘HİÇ’ likte yatmıyor mu? Aslında Mevlana da Einstein gibi dengeyi anlatmıyor mu? Yaşanılan her ne varsa iyi veya kötü; hepsi birer deneyim ve bir gerçeğin iki yüzüyse, o zaman olumlu ya da olumsuza çok takılmadan yaşamak gerekir. İlim ve bilim aslında aynı şeyi değişik yolla

anlatırken, yapmamız gereken en önemli şey farkındalık ve bilinçli yaşamaktır. İnsanın kendisini iyi okuması, hayatı iyi anlaması demektir. İlk emir ‘oku’ derken, okumanın altı çok kıymetli ve çok manidardır. İlim ve bilimin efendisi olup, kendi kitabını iyi okuyan kişi hayatının da kahramanı olur ‘Her şeyi biliyorum ama uygulayamıyorum’ diyorsak; ya bilinç bizi sabote ediyordur, ya da bilinçaltında olumsuz kayıtlar vardır. İnsan zihinsel programını istendik bir şekilde değiştirip, nitelikli bir yaşamın kapısını açabilir. Niyetlerin kalitesi düşünceleri, düşünceler duyguları, duygular davranışları, davranışlar alışkanlıkları, alışkanlıklar karakteri, karakter ise geleceği yani kaderi şekillendirir. İnsan ruhunu, zihnini, bedenini iyi anlayıp doğru kullansa; mutluluğu sebeplerde aramadan, içsel huzura kavuşur. Estemagazin okuyucuları unutmamalıdır ki içsel huzur ve mutluluk dış güzelliğimizıde oluşturur. Sağlıklı mutlu güzel dilerim.

www.estemagazin.com 9


Ağustos / 2016

I

M

L YA

AL

İY

N EV

T

R PE

. TO DR RMA E

B

I

AN

ZM

İU

J LO

A OD

SAÇ DÖKÜLMESİ

D

Saç insanların önemli karakteristik özelliklerden biridir. Saçın insanlar için hayati bir fonksiyonu olmamakla birlikte seksüel ve sosyal iletişimde oldukça önemlidir. Erkeklerdeki saç kaybı genetik olduğundan idare edilebilse de kadınlarda hayat kalitesini oldukça düşürmektedir. Yaygın saç dökülmesinin çok sayıda nedeni bulunmaktadır. Telojen efluvium en sık saç dökülmesi nedenlerinden birisidir. Kadınların dermatoloji polikliniklerine en çok başvuru sebeplerinden biri difüz saç dökülmesidir. En sık görülen difüz saç dökülmesi tipi telojen efluvium (TE) olup toplumdaki gerçek görülme sıklığı bilinmemektedir. Yüksek ateşle seyreden hastalıklar, anemi (kansızlık), tiroid hastalıkları ve emosyonel stres en sık nedenleridir. Saç dökülmesi hastanın, yaşam kalitesini ve özgüvenini bozan oldukça önemli bir faktördür. Son yıllarda saç dökülmesi tedavisinde mezoterapi ve trombositten zengin plazma (PRP) tedavileri kullanılan yeni tedavi metotlarıdır. Difüz saç kaybının sık görülen nedenlerinden biri olan telojen efluvium (TE) inflamatuvar olmayan bir saç kaybıdır. Ani başlayan TE’lerde genellikle ilişkili özel bir tetikleyici durum vardır. Uzun süreli saç kayıplarında değerlendirme daha zordur. TE 6 aydan kısa sürerse akut, 6 aydan uzun sürerse kronik TE olarak adlandırılır. Akut TE tam olarak iyileşir. Normal bir kişinin her gün yaklaşık 100 tel saçı dökülebilir. Yüksek ateşle seyreden herhangibir bakteriyel veya viral hastalık akut TE’ye neden olabilir. Kronik TE ise tiroid hastalıkları, demir eksikliği anemisinde görülür (Tablo1). Hipertiroidizmde %50, hipotiroidizmde %33 oranında görülmektedir. Akut TE: Klasik TE ilk olarak yüksek ateş, cerrahi müdahaleler, ani açlık, uygunsuz diyetler ve kanama gibi tetikleyici olaylardan 2-3 ay sonrasında saçta akut başlayan saç kaybı olarak tanımlanır. Emosyonel stres, akut TE sebebi olabilir. Kronik telojen effluvium: Altı aydan uzun süre artan saç dökülmesinin olduğu, kendini sınırlayan bir durumdur. Erkek tipi saç dökülmesinden farklı olarak orta saç çizgisinde genişleme görülmez. Kronik TE akut TE’nin aksine daha uzun sürer. Genellikle 30-50 yaş arasındaki bayanlarda daha yaygın olarak görülür. Telojen efluvium tedavisi: TE’nin etkin bir tedavisi bulunmamaktadır. Altta yatan nedene yönelik ayrıntılı tetkikler yapılmalı, hastada hormon bozukluğu varsa ilgili birimlere danışılmalıdır. Tetikleyici faktörün yok edilmesi tek başına saç dökülmesinin azalmasını veya durmasını sağlar. Bu nedenle hastada ek olarak erkek tipi saç dökülmesi yoksa TE’nin seyri genellikle iyidir. Hastalarda oral multivitamin preparatları faydalı

10 www.estemagazin.com


Ağustos / 2016

Tablo 1. Telogen efluvium nedenleri HORMONAL _Hipo ve hipertroidi _Postpartum alopesi _Peri ve postmenapozal dönem BESİNSEL _Protein -enerji malnutrisyonu _Demir eksikliği _Esansiyel yağ aisidi eksikliği _Çinko eksikliği _Biyotin eksikliği İLAÇ KULLANIMI FİZYOLOJİK STRES _Anemi _Cerrahi girişim _Sistemik hastalık

olabilir. Minoksidil gibi damar genişletici etkiye sahip ilaçlardan faydalanılabilir. Kanda ferritin değerleri 40’ın altında olan kadınlarda demir tedavisine başlanmalıdır.

Androgenetik alopesi-AGA (Kadın tipi saç dökülmesi) AGA kadınlarda görülen kadın tipi saç kaybıdır ve oldukça sık görülen saç kaybı nedenlerindendir. Erkeklerdeki gibi androjen bağımlılığı ve kalıtımı net değildir. Kadınlarda nadir durumlar hariç erkeklerdeki gibi gerçek anlamda kellik oluşmaz. Kadınlardaki AGA’nın sıklıkla tipik klinik görünümü saçlı derinin ön-yan bölgelerinde seyrekleşme ile beraber ön saç çizgisinin korunması şeklin-

PSKİOLOJİK STRES

dedir. Saç dökülmesi her iki cinste de 12-40 yaşları arasında başlar ve 50 yaşından önce populasyonun yaklaşık yarısının belli derecelerde saç kaybı olur. Günümüzde kadın tipi AGA’nın giderek arttığı görülmektedir. İngiltere’de yapılan bir çalışmada 30 yaş altında %3-6 olan sıklık, 70 yaş ve üzerinde %29-42 olarak bulunmuştur. AGA’lı çoğu kadında normal menstrual siklus ve gebelik öyküsü vardır. Tedavide yaklaşım olarak Hafif-orta dereceli AGA’nın ilaçla tedavisinde topikal minoksidil ve antiandrojenler yer alır. Topikal minoksidil güvenlidir ve hastalar tarafından da oldukça iyi tolere edilebilir. Kadınlardaki AGA tedavisinde siproteron asetat ve spironolakton yıllarca kullanılmışlardır. Finasterid, 5-α-redüktaz inhibitörüdür. Testesteronun dihidrotestesterona dönmesini önler. AGA’lı erkeklerin tedavisinde 1 mg/ gün dozda etkin iken aynı durumdaki postmenapozal kadınlarda etkisiz bulunmuştur. Androgenetik alopesi (AGA) tedavisinde en sık kullanılan topikal minoksidilin günde iki kere kullanılması hasta için biraz zahmetli bir uygulamadır. Minoksidilin ani olarak kesilmesi tekrar saç kaybına neden olmaktadır. Sistemik antiandrojen ilaçlar yüksek yan etkilerinden dolayı pek önerilmemektedir. Oral finasterid erkek hastalarda etkinliği kanıtlanmıştır ancak bayan hastalarda kullanımı tartışmalıdır. Saç ekimi ise pahalı bir yöntem olup birkaç seans tedaviye ihtiyaç olabilir. Bu hastalıklarda medikal tedaviler her zaman yeterli ve efektif olmayabilir. Yeni tedavi arayışı içerisinde mezoterapi ve Trombositten Zengin Plazma (Plateletrich plasma, PRP) yöntemleri ise son yıllarda kozmetik dermatolojide giderek artan sıklıkta kullanılmaya başlanmıştır. www.estemagazin.com 11


Ağustos / 2016

AR

L

Ü ZG

Ö R.

D

Ş Dİ

Ş YA İ

M Kİ

HE

“Gülüş Tasarımı’’ şu aralar herkesin dilinde. Herkesin dilinde ama ne yazık ki pek bilen de, hakkıyla uygulayabilen de yok gibi. Peki nedir bu “Gülüş Tasarımı’’ ya da “Gülüş Dizaynı”? Kısaca ve basitçe, kişiye güzel bir gülüş kazandırmak için yapılabilecek uygulamaların önce planlanıp, sonra da uzmanınca uygulanması. Ama sakın bunu sadece tüm dişleri kesip üstüne porselen kaplamalar yapılması olarak düşünmeyin. İşte o zaman dizayn değil cinayet oluyor... Gülüş dizaynını planlayan hekimin laminalar, diş beyazlatma, dental botoks, dermal fillerlar, dudak dolgusu bilgisi ve öngörüsü mutlaka olmalı. Çünkü gülüş dizaynı tüm yüzü ilgilendiren bir yenilemedir. Çok güzel dişler yaptırabilirsiniz ama o dişler sizin dudak yapınıza ve yüz şeklinize hiç uymayabilir. İşte o zaman da çevremizde gördüğümüz “Protezli insanlar’’ çıkar

12 www.estemagazin.com

“Güzel bir gülüş, karanlık bir eve giren güneş ışığına benzer.” Lev Tolstoy


Ağustos / 2016

ortaya. Yani dişlerinin kendi dişi olmadığı belli olanlar. Oysa hepimizin istediği, günümüzün de trendi olan, doğal ve güzel gülüşlerdir. Diş hekimi ziyaretinizden sonra “Protezin ne güzel olmuş!’’ değil de; “Dişlerin ne kadar güzel!’’ ya da “Ne kadar güzel gülüyorsun!’’ gibi iltifatlar almanız sizin ve de doktorunuzun amacı olmalıdır.

şurken, erkeklerde daha dikdörtgen formlu dişler kullanılmalıdır. Dişler tasarlanırken de kişiye özel çalışılmalı, hasta fotoğrafları alınarak gerekli ölçümler ve oranlamalar yapılmalıdır. Gülüş tasarımı bilim ve sanatın uyumuyla mükemmel gülüşe kavuşmaktır. Gülmek de herşeyin ilacıdır.

Peki bunun için ne yapılmalı? Bazen sadece beyazlatma ve bonding uygulamalarıyla gülümsemeniz birkaç saat içinde mükemmelleşirken, bazen de zirkonyum, lamina (yaprak porselen) gibi protetik uygulamalar ile estetik sağlanır. Gerektiği takdirde de gülüş tasarımı uygulamasında dişetleri, dudak ve yanak gibi dokularda da çalışmalar yapılır. Önce dişinizin konuşurken ve gülerken ne kadar görünmesi gerektiği değerlendirilir Gerekirse dişeti estetiğiyle diş eti seviyelendirilir.. Buna halk arasında pembe estetik de denir. Lazerle yapılan çok kolay bir işlemdir. Eğer dişeti hala çok fazla görünüyorsa botoksla da gülme hattı aşağıya alınabilir. Burun ucu sarkıklığı da küçük bir botoks enjeksiyonuyla 2-3 mm kadar kaldırılırabilir. Dudaklar çok inceyse cilt dolgularıyla restore edilir. Ya da sadece dudak üstü ince çizgileri giderilir. Böylece tüm yüz mükemmel bir gülüşe hazırlanmış olur. Daha sonra ise dişler renk, biçim ve form olarak tasarlanır. Bunda da doktorunuzun bilgi ve tecrübesi çok önemlidir. Dişler yüz şekli ile uyumluluk göstermelidir. Kadınlarda daha yuvarlak oval hatlı dişler oluwww.estemagazin.com 13


Ağustos / 2016

U

L OĞ

E

AR

A

R LÂ

EF

Ş BA

Yunan Mitolojisinin Yeryüzü Tanrısı Kronos, Astrolojinin Zaman Tanrısı

SATÜRN

Her bilinç daha yüksek bir bilince varma kaderini kendi içinde taşır.

Uranos, çocukları doğdukça onları yerin en derinliklerine (Tartarus’a) hapsetmektedir.

Yunan mitojisi kahramanı Kronos ile özdeşleştirilen Satürn, astrolojik olarak en doğru anlamıyla yapılandırmak ile ilişkili olan gezegendir.

Uranos’un eşi, Kronus’un (Satürn) annesi olan Toprak Ana tanrıçası Gaia bu duruma olan üzüntüsü ile eşinden intikam alma peşine düşer. 6 kız 6 erkek çocuğu olan Gaia’nın en küçük ama en güçlü çocuğu olan Kronos, annesinin üzüntüsünü fark etmektedir ve annesi Gaia’nın isteği üzerine babası Uranos’u bir orak yardımı ile kimi kaynağa göre öldürerek kimi kaynağa göre ise hadım ederek kendini ve kardeşlerini yerin altına hapsedilmekten kurtarmış olur.

Kronos, kelime anlamı olarak baktığımızda Yunanca ‘khronos’ sözcüğünden geldiğini görürüz. Khronos Yunan dilinde ‘zaman’ anlamına gelen bir kelimedir. Satürn’de astrolojide “Zamanın Tanrısı” ünvanını alan bir gezegen olarak bizlere, ‘zaman’ kavramının yapıcılığını, oluşturuculuğunu içinde taşıyan unsura sahip oluşu ile bu ünvanı hak edişini ispatlamakta. Taşıdığı yapısallık ile anlaşılacağı şekilde astrolojik olarak, vücudumuzda bulunan tüm kemikler, omurga, dişler ve cilt tabakasının yöneticiliğini yapan gezegen olan Satürn (Kronos) Yunan mitolojisinde “Altın Çağ” dönemini başlatan Titanların ilk tanrısı ünvanını almış efsanevi kişiliktir. İçinde bulunduğu dönemin kaosunu sonlandıran, düzen getiren tanrı olarak anılmış ve zamanın diğer tanrılarından farklı bir özellik yüklenerek ilk yeryüzü tanrısı olma ünvanına sahip olmuştur. Babası olan Gök Tanrısı Uranos’u (Uranüs) yenerek başa geçen Kronos’un (Satürn) mitolojik öyküsüne baktığımızda; “Kronos’un dünyaya gelişini zamanın ünlü yunan düşünür ve şairi Hesiodos şu şekilde anlatmaktadır, ...Bunlardan sonra Kronos geldi dünyaya, O, art düşünceli tanrı, en belalısı toprak oğullarının.

Ve Kronos diş biledi yıldızlı babasına “ Her birinin bir mitolojik varlığı simgeleyen çocuklarının hilkat garibesi şeklinde doğuyor oluşu ile onlardan nefret etmeye başlayan

14 www.estemagazin.com

Uranos’un hadım edilmesi yada canının alınması ile geriye kalan bedeni parçalarının Tanrıça Gaia tarafından okyanus sularına atılması ile bir başka mitolojik efsane olan Aphrodite’nin (Afrodit) hikayesi başlar ki o bir başka yazının konusu olacak astrolojik sembol yüklü diğer bir hikayedir. Babası Uranos’u etkisiz hale getiren Kronos böylece Titanlar denilen tanrılar ırkının ilk ve en genç tanrısı olarak başa geçer.

Kronos, kendisi gibi bir Titan olan ve ana tanrıça özelliklerine sahip Rheia ile evlilik yapar fakat bu evlilikten doğan tüm çocuklarını bir gün kendisininde babasını devirdiği gibi bir oğlu tarafından devrileceği kehanetinin doğru çıkmaması için yutmakta ve midesine hap-


Ağustos / 2016

setmektedir. “Yunanlı ünlü ozan Hesiodos, Rheia’nın doğurduğu tüm çocukları yutan Kronos’un bu durumunu şöyle anlatılır; Korkuyordu Uranos’un mağrur torunlarından biri ölümsüzler arasında kral olacak diye. Gaia ve Uranos bildirmişti ki ona Ne kadar güçlüler güçlüsü de olsa kendi oğluna yenilmekti kaderi” Bu duruma çare arayan Tanrıça Rhea, en küçük oğlu Zeus doğduğu zaman onun yaşamasını sağlamak için bir kundak bezine taş bağlayarak Kronos’a uzatmış ve Kronos bebeği sandığı bu taş parçasını yuttuğunda Zeus hapsolmaktan kurtulmuş olmuştur. Bir efsaneye göre Girit’e kaçırılan Zeus, büyüyünceye kadar bir mağarada iki peri tarafından keçi sütü ile beslenerek büyütülmüş, bir diğer efsaneye göre ise bizzat annesi Rhea tarafından gizlice büyütülmüştür. Gücünü kazanan Zeus, geçmiş kehaneti gerçekleştirmiş, babasının midesinde hapsolmuş olan tüm kardeşlerini kurtararak onlarla

birlik olup Titanlara karşı savaş başlatmış ve 10 yıl süren savaşın kazananı olarak Titan Tanrıları devrini kapamıştır. Kronos ile başlayan Titan ırkının hakimiyeti, Kronos’un kendi oğlu Zeus ile arasında geçen ve Titanlar Savaşı denilen savaşta Kronus’un mağlup olması ve Titanların, Zeus tarafından Tartaros’a (yeraltı) hapsedilmesi ile son bulmuştur. Bu, Zeus egemenliğindeki Olympos Tanrıları devrinin başlangıcı olmuş, Zeus (Jüpiter) böylelikle Olympos tanrılar devrinin ilk tanrısı olmuştur. Düzen ve somutluğun yeryüzünde varolan sembolünü taşıyan Yeryüzü Tanrısı Kronos’un (Satürn), Zeus (Jüpiter) tarafından (oğul) yenilgiye uğratılışı ve yerin derinliklerine hapsedilişi ise her bilincin daha yüksek bir bilince varma kaderini kendi içinde taşıyor oluşunun mitolojik sembol içeren anlatımına sahiptir. Mitolojik hikaye için faydalanılan kaynak; Mitoloji ve İkonografi,Bedrettin Cömert

Kronos Heykeli, Bavarian National Museum, Münih/Almanya www.estemagazin.com 15


Ağustos / 2016

I

AN

ZM

İU

Ç TA

İT

.

OP

DR

ÜM

İK

VE

R

İF

T

A K OR TRU

B

S ON

K

RE

H RA

T AS

PL

CE

R RU L A O S İ AK SUN. NIZD AKLI ANIT BUL BORATAÇ Y İT AZDI. Y R ÜM OP. D LER İÇİN Z Sİ

BURUN GÜZELLİĞİMİZE GÜZELLİK KATAR EEE OZAMAN BIRAZ BİLGİ SAHİBİ OLALIM… RİNOPLASTİ Estetik burun ameliyatları, kayıtlara göre yapılmış ilk kozmetik cerrahi işlemlerdir. Bulunan ilk kayıtlar M.Ö. 800 yıllarında ve Hindistan kaynaklıdır.

Burnun yeniden şekillendirilmesi hatta rekonstrüksiyonu veya revizyonu zaman içerisinde bilimin, tıbbın hatta teknolojinin ve cerrahi aletlerin gelişimine paralel olarak ilerlemiş ve günümüze burun ameliyatları doğru ellerde daha memnuniyet verici, daha doğal daha kişiye özel estetik sonuçlar ortaya çıkmıştır.

Kimler estetik burun ameliyatı yaptırabilir? Genel anlamda 18 yaşını doldurmuş her birey sağlık sorunu ve ileri boyutta bir psikolojik bozukluk hatta daha önemlisi “vücut disformik bozukluk” dediğimiz kişinin burnunda sorun yokken onu kötü çirkin vs. olarak algılaması, beğenmemesi ve

16 www.estemagazin.com

şiddetle ameliyat istemesi vakalarını tecrübeli bir plastik cerrah rahatlıkla ekarte edebiliyorsa, bunların dışında kalan 18’inden 65’ine herkes hatta daha yaşlılar da ameliyat olabilir. Hatta ve hatta erken yaşta deformite ve de nefes almakla ilgili problem genç erişkini çok ama çok rahatsız ediyor, psikolojisini ve nefes almasını olumsuz etkiliyorsa ameliyat yaşı 1-2 yıl öne alınabilir. Burada unutulmaması gereken tek şey, burunun yüzün tam ortasında en görülen yerinde en projekte en çıkıntılı organ olması sebebi ile en gözle görülen ve en dikkat çeken organımız olmasıdır. Ayrıca kişinin karakterini de yansıtan bir özelliği olması dolayısı ile ameliyatları çok önemlidir. İyi bir doktor seçimi, doğru konmuş bir endikasyon ve doğru bir planlama ile ameliyat sonrasında yüz görünümünde olumlu anlamda düzelme ve güzelleşme noktasında büyük bir değişiklik söz konusudur. Genel olarak plastik cerrahların önerisi, burunda estetik ve de fonksiyonel bir problem varsa mümkün olduğunca bu ameliyatların ileri yaşlara bırakılmamasıdır. Erken yaşta büyük yapısal değişiklikler ileri yaşlara kıyasla daha kolay kabul edilir, daha kolay adaptasyon sağlanır.


Ağustos / 2016

Kimler estetik burun ameliyatı yapabilir?

sinden ortaya çıkan bir bütün olduğu unutulmamalıdır.

Estetik plastik ve rekonstrüktif cerrah mı?

Fasial YANİ yüz cerrahi konusunda ise, bu terim henüz tek başına bir uzmanlık dalı olmadığı için esas olarak plastik cerrahinin bir konusudur.

Yüz cerrahı mı? Ülkemizde böyle bir branş, böyle bir anabilim dalı yada uzmanlık dalı bulunmamakta, yüz plastisi de plastik cerrahinin ana konuları içerisinde irdelenmektedir.

KBB yani kulak burun boğaz uzmanı mı? Tabi ki bu soruya bir plastik cerrah cevap verecek olursa kesinlikle bir estetik plastik cerrahın bu işi yapmasının şart olduğunu söyleyecektir. Burnun yeniden şekillendirilmesinde “plasticus” kelimesinin de anlamı olan; yeniden şekil verebilen cerrah (plastik cerrah) hatta rekonstrükte edebilen, gerektiğinde yeniden yapabilen, komplikasyonları düzeltebilecek yetide olan cerrah, yani rekonstrüktif cerrah burnun her türlü estetik ameliyatından sorumludur.

Kişinin eğitimi, plastik cerrahi uzmanlığı için gerekli 5-7 yıllık eğitimi tamamlayıp tamamlamadığı, yüz plastisi konusunda ilave eğitim ve deneyim alıp almadığı önemlidir. Yüzde ve burunda ihtiyaç halinde gerekli rekonstrüksiyon cerrahisini yapabilecek yetenekte olup olmadığı, bir komplikasyon geliştiğinde bunun üstesinden gelip gelemeyeceği konusu çok önemlidir.

KBB uzmanı ise, kendi branşı dahilinde kulağa, buruna, boyuna ve boğaz bölgesine kendi uzmanlık dalı içerisinde bakılması gerektiğini belirtecektir.

Ameliyata doğru giderken plastik cerrahınız ile iyi bir iletişim, eksiksiz bir muayene ve bu bölgenin radyolojik tetkiklerinin yapılması çok önemlidir.

Fakat buruna yeniden şekil vermek, biçimlendirmek, teorik ve teknik bir işten öte, beceri gerektiren bir durumdur. Burada olayın temelinde bir estetik algı, estetik bakış açısı, estetiğin teorik, pratik ve tekniğin birleşke-

Esaslı bir muayene ile hastanın istekleri ve beklentileri dikkatle incelenirken ayni zamanda esas problemin burun mu yoksa yüzün diğer kısımlarında olan fakat fark edilmeyen diğer anatomik vs. problemlerden kaynaklı

bir problem mi olduğu ve bunun ortaya çıkarılması ve tedavinin esas probleme yönelik planlanması çok önemlidir. Geniş bakış açısı ile esaslı bir yüz muayenesi, çene ve burun muayenesi ile asıl problem ortaya konur. Estetik bakış açısı ile geniş bir tanı ve tedavi seçeneği ayni anda sunulabilir. Daha hafif burun deformitelerinde veya kişinin psikolojik olarak burun cerrahisine hazır olmadığı durumlarda veya sağlık anlamında cerrahiye müsait olmayan vakalarda hafif düzeltmeler için cerrahi olmayan seçenekler de sunulabilir. Bunlar geçici de olsa kişide bir miktar ve bir süreliğine iyileşme yaratacağından bazı kısıtlı vakalarda tercih edilebilir. Bunlar tek başına dolgu maddesi, iple burun asma yöntemi veya botox olabileceği gibi bunların kombinasyonları ile de belirli bir düzelme kısa süreli de olsa sağlanabilir.

www.estemagazin.com 17


Ağustos / 2016

I

AN

ZM

U Hİ

Ç TA KTİF A R RU

İT

RA

R CE

BO NST O

ÜM RE

. OP

K

DR K V Tİ

E

AS

PL

Burun estetik cerrahisi Estetik burun şekillendirme cerrahisi nasıl bir işlemdir? Oldukça invaziv bir işlemdir, yani girişimsel bir cerrahi olduğu için öncelikle bir cok plastik cerrahın tercih ettiği üzere genel anestezi gerektiren bir cerrahidir.Genel anestezi ve hastahane şartlarında yapıl-

18 18 www.estemagazin.com

ması gereken bir işlem olduğundan, ameliyathanede ve gerekli optimum şartların sağlandığı koşullarda yapılabilen bir ameliyattır. Ameliyat süresi burundaki probleme ve de doktorun eline bağlı olmak üzere değişebilir.. Genel olarak bir kaç teknik söz konusu ol-

makla birlikte; açık ve kapalı burun ameliyatı şeklinde yaygın iki tip cerrahiden bahsedilir. Daha çok tercih edilen yöntemde : ki bir çok plastik cerrah da ;ağır deformite içeren vakalarda, burun ucunun abartılı deformitelerinde,büyük kemiksel kayıp veya


Ağustos / 2016

deformitelerde açık nu tercih eder.

burun operasyonu-

Burun estetik cerrahi ameliyatı sonrası bizleri neler bekler? öncelikle bir hafta süre ile koruyucu bir plastik alçı(splint) kullanılır. Burun içinde yapılan işleme ve burun cerrahisinin büyüklüğüne bağlı olarak değişmek üzere bir veya birkaç gün burun delikleri içerisinde, kanamayı önleyici ve de destek görevi de olan tamponlar olacaktır. Bu tamponlar süngerimsi yapıda veya silikonlu olabilir veya son zamanlarda bir de kendiliğinden eriyen tampon çeşidi vardir ki hangisi olursa olsun hastaya herhangi bir ağrı vermez ve tamponun çıkarılma işlemi de sanılanın aksine ağrısız ve konforlu bir işlemdir. Ayrıca yapılan burun ameliyatında; hastanın ciltyapısına, cerrahın eline de bağlı olmak üzere değişen oranda yüzde, göz etrafında şişlik ve morluk olabilir. Bu durum zaten beklenen bir sonuçtur. Hastada hiç bir morluk olmayabileceği gibi çok şiddetli boyutta da olabilir. Her ne derece olursa olsun tüm şişlik ve morluklar ilk bir haftada tamamına yakını düzelir kaybolur. Bu nedenle büyük

sevenlerimiz, ailemiz,ve iş arkadaşlarımızı görmeden önce bazen bir iki hafta beklenebilir. Yara izi kalacakmi? Sadece açık rinoplasti de olmak üzere; genellikle fark edilmeyen ufak bir dikiş izi bırakabilir Her burun estetiği ameliyatı isteyen hastanın farklı bir beklentisi vardır bu yüzden. Ameliyatı yapacak plastik cerrahın ; sizin kişisel ihtiyaçlarınız ve beklentilerinize cevap verebilmesi. için iyi bir estetik vizyonu ve tecrübesi olmalıdır Okuyucularımıza faydalı olabilmeyi amaç edinerek hazırladığım bu yazı umuyorumki kafalardaki soru işaretlerini azaltmiştır. Sağlıklı ve güzel günler dilerim.

buluşmadan ; yani

www.estemagazin.com 19


Ağustos / 2016

K N NE SYO R E İTA

. DR

D İL R A AB AH EH

B

E

V Vİ

R

A . M TED Z U İK Z

PRP(Platelet Rich Plasma): Trombositten Zengin Plazma PRP özellikle son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde oldukça popülarite kazanmaya başlamış bir tedavi yöntemidir. PRP, tam adıyla trombositten zengin plazma (platelet rich plasma-PRP) olup, insan kanının tüplerle alınıp özel santrifüj cihazından geçirilerek, kanda bulunan trombositlerin elde edilip hasta olan bölgelere enjekte edilmesi işlemidir. PRP tedavisi oldukça geniş bir alanda kullanılmaktadır bu alanlardan bir tanesi de fızık tedavi ve rehabilitasyon. Özelllikle diz, kalça, ayak bileği olmak üzere kireçlenme (osteoartrit) ile seyreden hastalıklarda, omuz çevresi kaslarında yırtık ve incinme olan durumlarda, dizde menisküs ve ön çapraz bağ hasarlarında, bölgesel ağrılı durumlarda, ayak bileği burkulmaları gibi birçok alanda güvenle kullanılmaktadır. PRP, özellikle kanser geçmişi olan hastalarda, sistemik enfeksiyonlarda ve iltihaplı romatizmal hastalıklarda kesinlikle

Resim 2. Eklem İçi (diz) PRP Uygulanması

20 www.estemagazin.com

İnsan Kanından Gelen Sağlık uygulanmamalıdır. Böyle vakalarda tedavide ozon tedavisi veya hyaluronik asit denilen eklem kıkırdağının özel bir takım bileşenlerini içeren özel ilaçlar kullanılabilir. PRP kişilerin kendi kanlarından elde edildiği için herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır. PRP, içerdiği bir takım özel maddelerin etkisi nedeniyle uygulama sonrasında kısa süreli hafif ağrı artışına yol açabilmektedir. Böyle durumlarda sadece parasetamol içeren ilaçlar kullanılabilir, özellikle 10 gün süre ile doktorun reçete ettiği ağrı kesiciler dışında başka yapıdaki ağrı kesici ilaçlar tedavide kullanılmamalıdır. PRP, sadece kanı kullanılan bireylere uygulanabilir. Aksi takdirde ciddi alerjik reaksiyonlara yola açabilir. PRP, her ne amaçla uygulanırsa uygulansın mutlaka tıp doktoru veya uzman hekimlerce uygulanmalıdır. Uygulama yapılırken mutlaka steril koşullar sağlanmalıdır. PRP tedavisinin seans sayısı ile ilgili olarak tüm dünyada net bir veri olmamakla beraber çoğunlukla uygulanan yöntem haftada ya da en fazla ayda bir defa olarak, toplam iki seans uygulanması şeklindedir. Hastalık şiddetine göre yılda bir defa tekrar dozları yapılabilir. PRP, eklem içi uygulamalarda (fizik tedavi, ortopedi, vs.) SGK ödemesi kapsamı dışındadır ancak estetik amaçlı uygulamalrda ve bazı özel sigorta kurumları tarafından bir bölümü karşılanabilmektedir. Piyasa-

Resim 1. PRP Elde Edilmiş Kit

da çeşitli özellikte PRP kitleri bulunmaktadır. Tedavinin başarısı için her bir kitten en az bir milyon trombosit elde edilmesi gereklidir. Kitlerin mutlaka steril şartlarda elde edilmesi ve bakanlık onayının olması gereklidir. PRP tedavisi ile diğer tedavi yöntemlerini (hyaluronik asit enjeksiyonu, ozon, vs.) karşılaştıran yeterli sayıda çalışma olmaması dolayısıyla tedavide önceliğin hangi yönteme verilmesi konusunda net bir bilgi bulunmamaktadır. Hangi hastaya hangi yöntemin tercih edilmesi konusu tamamen hekimin bilgi ve tecrübesine bağlıdır. Estemagazın okuyucularına sağlıklı günler dilerim.


Ağustos / 2016

UZ

M

“AŞK ACISINI TEDAVİ ETMEK MÜMKÜN...” PS

İK

*Tüm ilişkiler peri masalı gibi başlıyor. Ancak zamanla gelen darbelere dayanamayan ilişkiler çatırdıyor ya da yıkılıyor. Bu yıkım sonucu yaşanan aşk acısı ise öyle kolay kolay geçmiyor. Uzman Psikolog Aşk ve İlişki Terapisti Mert Koçak, Estemagazin dergisi okuyucularına özel aşk acısını dindirmenin formülünü paylaştı.* “Aşk, sevmek, sevilmek en az ekmek ve su kadar gerekli insan hayatında. Ancak aşkı yıpratan nedenleri iyi bilmek buna göre de önlem almak gerekir. Çiftler birbirlerine karşı besledikleri Sevgiyi aşıp olumsuz duygular beslemeye başladıkları anda, ilişkilerde ilk tehlike çanları çalmaya başlıyor.

‘AŞK’ aslında sonsuzdur, ona ömür biçen insanlardır* Aşkı kimileri sevgi olarak adlandırır kimileri ise bağlılık olarak. Aşkı herkes bir duygu sanır ama aşk bir duygu değildir. Tüm duyguların birleşiminden oluşan bir bütündür. Aşk uzay boşluğu gibi uçsuz bucaksızdır aslında. Aşka ömrü biçen insanlardır. Sevgi ve saygının yerini ilgisizlik ve iletişimsizlik aldığında kötü duygular beslenmeye başlar bu da her zaman aşkın ömrünü azaltır.

OL

ğında ilişki tehlikededir demektir

*Taraflardan biri ilişkiyi bitirmeyi kafasına koymuşsa her yolu dener ve…* *Kişi partnerine az zaman ayırmaya başlar. *Gerçek olan ya da olmayan bir takım bahaneler üretir. *Küçük bir sorunu bile büyük ve alevli bir tartışma haline getirir. *Yavaş yavaş partnerine karşı hissizleşmeye başlar. *Karşısındaki o en sevdiği aşkını birden önemsememeye başlar. *Günümüzde çok sık duyduğumuz “sen benden daha iyilerine layıksın” gibi klasik cümleler kurar. *Partnerine karşı aşırı saygısız tavırlar sergiler. *Sözel ya da fiziksel şiddet uygular.

OG

M

ER

T

KO

ÇA

K

Tüm bu nedenlerin altında çoğu zaman üçüncü bir kişinin yatar. Aldatmalardan dolayı biten ilişkilerin oranı fazla olsa da saygısızlık, iletişimsizlik ve şiddetten ötürü biten ilişki oranı da bir bu kadar fazladır.

*İlişki bittikten sonra geriye ruhsal bir enkaz kalıyor* Biten ilişkiler özellikle terk edilen tarafta ciddi ve kalıcı ruhsal travmalara neden oluyor. Biten bir ilişkiden geriye kalan ruhsal enkaz, kişide ömür boyu sürecek bir zarara neden olabilir. Bu yüzden biten bir ilişkinin ardından bireyler kesinlikle yoğun bir şekilde konunun uzmanından psikolojik destek almalıdırlar. Bu durumun tedavisi psikolojik destek alınarak mümkün ancak tedaviye ne kadar geç kalınırsa tedavi olma olasılığı da o kadar zorlaşır. Bu nedenle bitmiş bir ilişkiden yorgun bir şekilde çıkan ya da çıkamayan her birey hızlı bir şekilde psikolojik destek almalıdır.

*İlişkileri çürüten ve kopma noktasına getiren nedenler *Çiftler arasında yavaş yavaş kaybolan saygı, *İki tarafın da birbirlerine karşı geliştirdikleri güvensizlik duygusu, *Tartışmalar esnasında çiftlerin birbirlerine karşı kullandıkları koruma kalkanları, *Çiftlerin birbirlerinin önemsememesi, *Konuşmalar esnasında çiftlerin birbirlerini dikkatli ve özenli bir şekilde dinlememeleri.

*“Sen daha iyilerine layıksın.” demeye başlamışsa dikkat!* Aşkı bitirme kararı; başka biri ile flört, sıkılma ya da ilişkiden memnuniyetsizlik gibi nedenlerle başlar. Partnerler ilişkilerinden sıkıldıkları zaman ya da flört edecekleri başka bir kişiye karşı duygu beslemeye başladıkları zaman veya memnun olmadıkları ilişkilerini bitirmek istedikleri zaman ilişkilerini bitirmek için ellerinden geleni yaparak her yolu denemeye çalışırlar. Bu davranışlar belirmeye başladıwww.estemagazin.com 21


Ağustos / 2016

N

A ĞC

DA

SE

BA

SEDA BAĞCAN RÖPORTAJ Röportaj: Dr. Pınar ÜNAL

Fotoğraflar: Aykut Uslutekin

Sevgili Seda sol beyinli ODTÜ’lü bir mühendis olarak bütün nöronlarının aktiğı yönün tersine gitmeye nasıl karar verdin? Nereden başlasam acaba? Ben müzisyen bir ailenin en küçük kızı olarak dünyaya geldim. Kendimi bildim bileli etrafımda, kulaklarımda ve yaşamımda müzik oldu. Babamlar (Savaş Bağcan) 4 kardeşler Savaş, Sezer, Selda ve Serter. Hepsi de müzisyen. Okuyucularımız muhakkak dünyanın efsanevi kadın sesleri arasında sayılan halam Selda Bağcan’ı duymuşlardır. Evde 3,4 sesli müzik yaparlardı hep küçüklüğümüzde. Biz de 3 kardeşiz; Sonat, Serenad, Seda. Daha çok küçük yaşlarda Ankara konservatuarı öğretmenlerinden rahmetli PROF DR Muzaffer Arkan’dan piyano ve armoni dersleri almaya başladık. Ankara Çoksesli Müzik Derneği’nin Çocuk Korosu’nda, Ankara Radyosu Gençlik Korosun’nda uzun seneler şarkı söyledik. Ankara Opera ve Balesi’nin sahneye koyduğu çeşitli opera ve operetlerde rol aldık. Ben üniversite yıllarımda değişik orkestralarda solistlik yaptım konserler verdim. Klasik, pop, pop jaz, jaz her türlü müziği denedim ama new age müziğinin benim için yeri her zaman farklı oldu. Hep müzikli bir hayatım olmasına rağmen çocukluğumdan itibaren ‘Ben elektronik mühendisi olacağım’ derdim ve oldum da. ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra biyomedikal yani tıbbi elektronik üzerine uzmanlaştım ve tıp şirketleri kurdum Türkiye’de ve daha sonra da Almanya’da. Şirketlerim çok başarılı olmasına rağmen benim içimde bir boşluk oluşmaya başladı. Müziğin yerini iş hayatı aldı ve ben gittikçe şirket işlerinin arasında boğuldum kaldım. Hayatımda bir değişiklik yapma zamanı geldiğimde de birgün gittiğim yoga merkezinde o zamana kadar denemediğim bir yoga seansına katıldım. Seansın sonunda mantralar söyleniyordu ve hem müzik, hem şifa, hem de yoga bir arada. Çok hoşuma gitti ve ben bir

22 www.estemagazin.com


Ağustos / 2016

Kundalini Yoga meraklısı oldum. Kundalini Yoganın kurucusu Yogi Baijan, aynı bizim soyadımız gibi okunuyor. Sanskritçede ilahi şarkılar ve ilahi şarkılar söyleyen demekmiş. Sada da sonsuzluktan dünyaya anlamına geliyormuş. Yani sonsuzluktan dünyaya ilahi şarkılar söyleyen anlamına gelen bir ismim varmış ve ben o yaşa kadar bundan habersiz yaşamışım. Bunu ilk duyduğumda tüylerim diken diken oldu ve evet benim müziğim doğu ile batıyı birleştiren ilahi bir müzik yani mantra müziği olmalı diye düşündüm. Hemen Kundalini Yoga eğitmenlik kurslarına başladım ve öğrendiğim mantraları birer birer besteledim. Derslerimde bestelediğim mantralarımı öğrencilerle söylüyordum, öğrencilerin talebi üzerine bunları kaydetmeye karar verdim. İlk albümümü Avrupa’da yapılan bir yoga festivalinin açılış konserine yetiştirmek üzere apar topar kaydettim. Albüm Avrupa’da çok ses getirdi, sonrasında Türkiye’de, Amerika’da, Kanada’da, Güney Amerika ülkelerinde de yayınlandı. Böylece benim için çok zevkli, çok keyifli yeni bir hayat başlamış oldu.. O gün bugündür ben müzikde yoğunlaştım. Konserler, konferanslar, seminerler, şifa seansları her günüm dolu dolu geçiyor çok şükür. Yaptıklarımı bilimle açıklayabilmek en büyük arzum. Dünyada da bu yönde çalışmalar yapan çok önemli isimlerle seminerler veriyorum. Hayat misyonum kısaca şifa, bilim ve müzik üçlüsünü kullanarak insanlığın farkındalığını artırmak daha mutlu, huzurlu ve barış içinde yaşam yolları sunmak. Ve bu misyonla çok mutluyum.

Türkiye’de new age müziğin temsilcilerindensin, nasıl başladı birbirini destekleyen şifa müzik yolculuğu? Ortaokul sıralarında keşfettim new age müziğini. Okulumuz tam gündü ve eve çok yorgun argın geliyordum. Günün yorgunluğunu atmak ve dinlenmek için Kitaro’nun albümlerini dinliyordum. Daha sonrasında da Ennio Moricone ve Vangelis. Hem zihnim boşalıyordu hem de kendimi enerji doluyor gibi hissediyordum. Çok küçük yaşlardan beri piano çaldığım için ben de pianomun başına geçip new age besteler yapmaya çalışıyordum. O zamanlara ait de çok güzel melodilerim vardır doğrusu. Sonrasında da her türlü müziği söyledim, klasik, pop, jazz hatta rock. Mantra müziği karşıma çıkmasaydı enstrumantal new age müzik albümü yapmayı düşünüyordum. Ama mantra müziğiyle tanışınca, yoga öğrencilerimin de yoğun istekleri doğrultusunda mantra bestelerimi kaydetmeye karar verdim. Almanya’daki yoga festivalinde açılış konserine davet etmeleri üzerine de ilk albümüm Sunrise’ı apar topar yetiştirdim açılışa. Şifalarla tanışmam da teyzemin ciddi bir raharsızlığına care bulma araştırmalarım sonucunda gerçekleşti. Bu sayede tamamlayıcı tıp yöntemlerine yöneldim. Bu konuda sayısız seminere katılıp benim için çok değerli üstatlardan eğitimler aldım. Reiki, Reconnection, Signature Cell Healing, Acutonics, Emotrance EFT, Quantum Biofeedback SCIO bunlardan bazıları. Mühendisliğin verdiği sol beyin sanatçılığın getirdiği sağ beyin bunları birleştirme çalışmaları beni hep deneysel şifa müziklerine sürüklüyor. İlla ki yeni birşeyler

bulmam, denemem gerekiyor. Örneğin en son çıkardığım Miracle albümünde Quantum Biofeedback SCIO aleti ile müziğe Şifa frekansları, Schuman rezonansı ve kutsal geometri programları ekledim. Bu albümü dinlediğinizde bu frekansları da alttan alttan enerji alanınıza almış oluyorsunuz. İpekyolu belgeselinin müzik yapımcısı dünyaca ünlü Kitaro ile tanısman ve Kitaro’nun muzik dağıtimcısı Domo Music Groupla anlaşma yapman çok heyecan verici nasıl gelişti bize anlatabilir misin? 2014’de de hayranı olduğum Kitaro ile tanışma fırsatım oldu, size de anlattığım ortaokul hikayemi kendisiyle paylaştım. Benim müziklerimi dinlemek istedi ve çok beğendi. Amerika’daki şirketinin albümlerimin dünya dağıtımını istediğini söyledi. Hatta ileride de benimle bir album yapmak istediğini dile ge-

www.estemagazin.com 23


Ağustos / 2016

tirdi. Ortaokuldan beri hayranı olduğum, hatta bana ilham veren Kitaro’dan böyle bir teklif tahmin edeceğiniz gibi beni inanılmaz mutlu etti. Artık bir dünya markası olan Domo Records albümlerimi temsil ediyor dünyada. Mantra müziğinin amacı nedir bize nasıl şifa verir? Neden sanskritçe diğer dillerden farklı mıdır enerjisi?

Pozitif düşünce, hayatı hafife almak, yaptığın şeyi sevmek, bol meditasyon, doğru beslenme, bol su, doğru nefes almak, kaliteli uyku ve hareketli yaşam. Bir de tabi ki en az 7 dakika şarkı söylemek. Dünyada çok yaygın dinlenilen ve kullanılan bir müzik türü aslında mantra müziği. Mantra Sanskritçe bir kelime. Man; zihin, düşünce, tra ise serbest bırakmak anlamına gelir. Her iki anlamı birleştirirsek zihni serbest bırakmak için kullandığımız titreşimler diyebiliriz kısaca. Mantra müziği ise ses ve oluşan titreşimler aracılığı ile kişinin daha yüksek bir bilince ulaşmasını, aklın hayallerden ve günlük safsatalardan kurtulmasını amaçlar, zihni boşaltmak, konsantrasyonu artırmak, huzura ermek, zorluklardan kurtulmak için “tekrarlanan hece, sözcük ve sözcük gruplarının

24 www.estemagazin.com

melodiyle birleşmesi” olarak tanımlanabilir. Herşeyin bir titreşim olduğunu düşünürsek; kendi mükemmel titreşimimize uyumlanmak için zihinde boşluk anı yaratmaya yarıyor mantra müziği. Ses titreşimleri hücrelerimizin titreşimini düzenliyor. Seslerin ve kelimelerin belirli şekillerde tekrarı beynin farklı bölgelerini uyarıyor. Damağımızda 84 adet sinir merkezi var, bunların uyarılması beynimize farklı sinyaller gönderiyor. Böylece hem beynin kimyası hem de düşüncelerin frekansı değişiyor. Mantra müziğini nasıl dinleyelim? Neler tavsiye edersin? Mantra müziğini hem dinlemenizi hem de söylemenizi tavsiye ederim. Dinlemekle de belirli titreşimler alınıyor olsa da beraber söylendiğinde; kafatasındaki titreşim, beynin sol ve sağ hemisferlerini dengelemenizi, kullanılmayan beyin hücrelerinin aktive olmasını, hormon ve enzimlerin daha dengeli salgılanmasını sağlıyor. Konunun uzmanları, “Genç, uzun ve sağlıklı yaşamak için günde en az 7 dakika şarkı söyleyin!” diyorlar. Araştırmalar ancak 7 dakikada enerji alanımızın değişmeye başladığını gösteriyor. Bir alışkanlığınızı bırakmak istiyorsanız ilgili mantrayı 40 gün söylemeniz, yerine yeni bir alışkanlık eklemek istiyorsanız 90 gün, yaşam deneyiminizde bu alışkanlığın sizin karekterinizin bir parçası olmasını istiyorsanız 120 gün ve bu alışkanlıkta üstatlaşmak istiyorsanız da 1000 gün en az 7 dakika ilgili mantrayı söylemeniz tavsiye ediliyor.


Ağustos / 2016

Mantra müziğinin toplulukla birlikte söylendiğinde daha da etkili olduğu, bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmış: Bireylerin -teker teker ölçüldüğünde- herbiri farklı olan beyin dalgaları, mantra meditasyonu sırasında bir daha ölçüldüğünde tümünün eşitlendiği gözlemleniyor. Bu bulgu, birlikte şarkı söylemenin tek bir titreşimde buluşmayı sağladığını ve ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor. Birlikte söylemenin oluşturduğu bu mucizevi sinerji, mantra meditasyonlarından sonra katılımcıların ifade ettikleri gibi; rahatsızlıkları /sıkıntıları yokediyor, dileklerin ve düşüncelerin kısa sürede gerçekleşmesini sağlıyor, hayatlarda bir iyileşme ve hızlanma yaratıyor. Her ay ‘Mantra Meditasyon’ seansları yapı-

yoruz ve bu seanslarda da hangi mantrayı hangi hareketlerle desteklersek daha hızlı sonuçlar alırız onu paylaşıyoruz. Japon Bilimadamı Masaru Emoto’nun Japonya’daki Laboratuarında müziklerim üzerine yaptığı araştırma sonuçlarından bahsetmek istiyorum. Dünyada su moleküllerinin kristalizasyon fotoğrafları ve videolarıyla tanınmış olan Japon bilimadamı Masaru Emoto, Sunrise ve Remember albümlerindeki mantraların suyun moleküler yapısını ne yönde değiştirdiğini araştırdı. Bozulmuş moleküler yapıya sahip su örneklerine mantralar çaldılar ve su moleküllerinin tekrar uyumlu hallerine geri döndüklerini gözlemlediler.. Bu sonuçla; bu mantraları

dinlediğimizde, ortalama %75-%80’i su olan vücudumuzun moleküler yapısının daha uyumlu hale geldiğini kanıtlamış oldular. Evrende herşey bir titreşim, hastalıklar titreşim bozuklukları olarak düşünülürse, müzik, bozuk titreşimi mükemmel titreşimine dönüştürmek için mükemmel bir araç. Enerji alanına mükemmelliyeti hatırlatılabilir. Bu da en kolay müzikle gerçekleşir. Çok özel bir ailenin ferdisin ; baban,halan,kardeslerın, amcan türk müzik tarihine damga vurmuş isimler bu isimlerden hangisi sende ön plana çıkti, seni etkiledi? Müzisyen ailede müzisyen olmak, yazar ailede yazar olmak, ressam ailede ressam olmak

www.estemagazin.com 25


Ağustos / 2016

Hep birbirimizi sever ve gurur duyarız. Yaptığımız müzikler tarz olarak birbirinden farklı olsa da nicelerinin ruhuna ve kalbine dokunuyor. Dinleyicilerimizden inanılmaz mesajlar, geri dönüşler alıyoruz. Bunlar da bizi çok çok mutlu ediyor tabi ki! çok zord u r aslında. Düşünün ki etrafınızdaki herkes acayip müzisyen ve siz önlerinde piyano çalıyorsunuz ya da şarkı söylüyorsunuz. Yanlış yapma ve yeteri kadar güzel söyleyememe korkusu oluyor hep. En ufak bir yanlışınız hemen farkediliyor, en ufak bir detone hemen farkediliyor. Her zaman mükemmel olmanız lazım. Çocukken çok sterese sokuyor ve bu stress sizi mükemmelliyetçiliğe götürüyor. Biz başarılı olmamızı sanırım birbirimize borçluyuz. Her zaman çıtayı daha da yükseğe koyduk ve koymaya da devam ediyoruz.

26 www.estemagazin.com

Beni ilk başta davudi sesi ve eşsiz yorumu ile babam Savaş Bağcan, yumuşacık sesi güzel yorumu ile annem Süheyla Bağcan, dünyanın sevgilisi muhteşem ses halam Selda Bağcan, her zaman ilginç fikir ve yorumlarıyla amcalarım Sezer ve Serter Bağcan etkilemiştir. Türkiye’nin dört bir yanında ve dünyanın birçok yerinde kadim öğretiyi kullanarak şifa dağıtiyorsun çok seyahatin olduğunu biliyorum, sürekli bavul hazırlayıp yolculuğa çıkmak seni yormuyor mu ? Zinde ve sağlıklı kalmayı nasıl başarıyorsun bizle sihirli formulunu paylaşırmısın? Gerçekten de ayın 7-8 gününü evde geçirir oldum yoğun seyahat programlarından. Profesyonel bir gezgin oldum diyebilirim. Neredeyse 10 -15 dakikada bavul hazırlıyorum.

Anda kalmayı başarabilirseniz, yaptığınız şeyi iş olarak görmeyip yaşam tarzı olarak benimsediğinizde yorgunluk hissetmiyorsunuz. Ne yazık ki kendisine ve yaratılışına uygun olmayan meslekler seçip mutsuz bir şekilde yaşayan çok insan var. Gün geçtikçe stress oaranları artıp ister istemez kendilerini bazı çıkmazlara sokuyor ve bu süreçte de sağlıklarını yitiriyorlar. Burada en önemli nokta yaptığın şeyi çok sevmek, yaptığın şey olmak, yaşamınla bütünleşmesi. O zaman sizden mutlusu yok. En zorlandığım şey bu süreçte beslenme oluyor. Bol su, bol bol taze meyve ve sebze, bol hareket size sağlıklı ve zinde bir hayat sunuyor. Tabi her zaman da pozitif düşüncelere odaklanmak, etrafınızda ne olursa olsun neşede kalabilmek, gülümseyebilmek, iç huzuru koruyabilmek yıpranmamanıza yardımcı oluyor. Seyahat edin etmeyin sağlıklı ve zinde kalmak için bence en önemli şeyler: Pozitif düşünce, hayatı hafife almak, yaptığın şeyi sevmek, bol meditasyon, doğru beslenme, bol su, doğru nefes almak, kaliteli uyku ve hareketli yaşam. Bir de tabi ki en az 7 dakika şarkı söylemek.


Ağustos / 2016

DR

ZG

“TANRININ NEFESİ OZON”

ÜL

ER

DE

M

AK

DE

M

İR

“Tanrının Nefesi Ozon” yazıdizimizin 3.bölümüyle tekrar sizlerleyiz. İlk iki bölümde Medikal Ozonun ne olduğundan, nasıl etki ettiğinden, hangi durumlarda kullanıldığından, uygulama yöntemlerinden uzunca bahsettik. Bu bölümde ise en çok merak edilen konudan ; yani Medikal Ozonun Kozmetik Dermatoloji ve Estetik alanında kullanımından bahsedeceğiz. Evet Medikal Ozon Kozmetik amaçlı olarak da güvenle uzun yıllardır kullanılmaktadır. Başlıca kullanım alanlarından bahsedecek olursak;

Kadınların Korkulu Rüyası Selülit ve Bölgesel İncelme Ozonterapi selülitte en az geleneksel tedaviler kadar etkilidir. Ozon hücre oksijenlenmesini arttırarak arttırarak hücrelerin toksinlerden arınmasını. Ciltte biriken yağasitleri ile etkileşerek yağ zincirlerinin kırılmasını ve vücuttan atılmasını sağlar. Dokusal kan dolaşımı aktive olur, kılcal damarlardaki bozulmuş kan akımı düzene girer. Ozon selülitli bölgeye mezoterapi şeklinde cilt altına enjekte edilir. (OZONMEZOTERAPİ ) Ozonun buhar şeklinde bir kabin içinde verilmesiyle ( OZONSAUNA) cildin üst tabakasına girip o bölgenin de oksijenle dolması sağlanır.Terleme yoluyla beraberinde toksinler vücuttan atılır. Böylelikle hem detoks sağlanmış, hem de daha parlak ve pürüzsüz cilt elde edilmiş olur.

İstenmeyen Kırışıklıklar ve Ciltte Elastikiyet Kaybı Deri yaşlanması sonucunda ciltte kırışıklık ve elastikiyet kaybı kaçınılmazdır. Daha genç daha sağlıklı daha canlı görünmek herkesin arzusudur. Bu amaçla Medikal Ozon cilt altına ya mezoterapi tabancasıyla ya da özel mezoterapi iğneleriyle enjekte edilir. Yüz bölgesi problemlerinde daha etkili sonuç için hasta major terapi alıyor olsa da bölgesel enjeksiyonlar da mutlaka yapılmalıdır.

Gözaltı veya Göz Çevresi Koyu Renkli Halkalar Gözaltı morlukları ya da halkaları insanların aynaya baktığında görmek istemedikleri ; Kiwww.estemagazin.com 27


Ağustos / 2016

şiyi yorgun. hasta gösteren olumsuz bir durumdur. Genetik olarak bazı insanlarda daha çok görülmektedir. Göz altı damar yapılarının ince ve dayanıksız olmasına bağlı olarak damar yırtıkları ve buna bağlı küçük kanamaların olmasıyla meydana gelmektedir. Aslında Koyu renkli göz halkalarının/gözaltı morluklarının nedeni ve tedavisi halen tam olarak bilinmemektedir. Halen çok çeşitli tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Majör terapi yapılan hastalarda göz çevresindeki koyu halkalarda azalma, beraberinde yapılan ozonmezoterapi ile daha kalıcı sonuçlar elde edilmektedir.

Çatlaklar (Stria ) ve Cilt Gevşekliği Kalıtsal yatkınlıkla ve bazı hormonal yatkınlıklarla birlikte cildin aşırı gerilmesiyle Kollajen ve Elastin liflerinde ayrılmalar. kırılmalar sonucunda çatlaklar meydana gelir. Kollajen üreten hücreler görevlerini tam yapamazlar. Çatlaklar ilk oluştuklarında renkleri kırmızı-mor dur. Zamanla renkler solar ve sedefimsi beyaz bir renk halini alır. Hızlı kilo alıp verme, Hamilelik, bazı hormonal rahatsızlıklar, genetik yatkınlık ve cildin aşırı kuru olup esneme kabiliyetini yitirmesi en başta gelen sebeplerdir. Erken dönemde yapılan tedaviler le çatlaklar büyük oranda rehabilite olur. Medikal ozonun mezoterapi ve sauna şeklinde uygulanmasıyla kollajen üretimi uyarımı ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Ameliyat ve Yara İzleri İstenmeyen ameliyat ve yara izlerini medikal ozon kısmen hafifletebilir ya da tamamen giderebilir. Medikal ozon mezoterapi şeklinde ince mezoterapi iğneleri ile izlere yakın yerlere cilt altı enjekte edilir.

Saç Dökülmeleri ve Medikal Ozon Saçlı deriye yapılan medikal ozon enjeksiyonlarıyla saçların daha sağlıklı olması, saç dökülmelerinin durdurulması ve saç oluşumunun arttırılması sağlanır. Hem kadın hem de erkek tipi saç dökülmelerinde medikal ozon tedavisi etkili bir yöntemdir. Ama yine de öncesinde saç dökülmesine sebep olacak sistemik hastalıklar var ise tedavi edilmelidir.

Antıagıng. Detoks ve Medikal Ozon Antıagıng yaşlanmayı mümkün olduğunca yavaşlatmak. vücudun bir bütün olarak sağlıklı yaşlanmasını sağlamak ve yaşam kalitesini yüksek tutmaktır. Sağlığımızı kaybetmemizin nedeni çoğunlukla hücrenin işleyişisırasında oluşan atık ( serbest radikal ) maddelerdir. Bu maddeler yeterli sürede ve yeterli miktarda atılmadıklarında zararlı maddelere ( toksinlere ) dönüşürler. Medikal Ozon ile oksijenin dokular trafından daha iyi kullanılması sağlanır. Bağışıklık mekanizması harekete geçer. vücudun kendi antioksidanları ve serbest radikallerle savaşan hücreleri aktive olur. Böylelikle yaşlanmaya karşı fiziksel dayanıklılık artar. Beraberin de cildin de yenilenmesi sağlanır. Bunun için uygulanan yöntem Major Ozonterapi ve Ozon Sauna’dir.

Cilt Hastalıkları ve Medikal Ozon Medikal Ozon iyi bilinen ve tıbbi olarak kanıtlanmış bakteri öldürücü (bactericidal ). mantar öldürücü ( fungicidal ) ve virüs çoğalmasını önleyici ( virostatic ) özelliklerinden dolayı bir çok cilt hastalığında kullanılmaktadır. Günümüz de Medikal Ozon ilaçlarla giderilmeyen ve kronik hal almış bir çok cilt hastalığında oldukça etkili olduğu gözlenmiştir. Başlıca kullanıldığı durumları şöyle sıralayabiliriz • Deri ve tırnaklarda ki mantar enfeksiyonları • Viral deri enfeksiyonlar ( Herpes simplex, Herpes zoster…gibi ) • Bakteriyel deri enfeksiyonları ( Açık yatak yaraları,Alt bacak ülserleri,Şeker hastalarının iyileşmeyen cilt yaraları, Gangren. Fyoderma. Akne. Abse, Fronkülozis …gibi ) • Otoimmun deri hastalıkları ( Sedef hastalığı,skleroderma, Egzema. Kollejenoz, Liken planus, Neurodermatit, Seboreik dermatit, Atopik dermatit…) • Allerjik deri reaksiyonları ( Ürtiker, Döküntülü alerjik cilt hastalıkları, Kaşıntılı dermatitler …) Sağlıklı güzel günler dilerim.

28 www.estemagazin.com


Ağustos / 2016

DR

BE

SL

.N

ARINMA ZAMANI Yaz tüm hızıyla devam ediyor! Tatilde evden uzaklaşanların ise beslenme düzeni tamamen değişebiliyor. Rengarenk içecekler, tatlı atiştirmaklıklar derken tartiya çıktiğınızda kilo aldığımızı görmek ise tüm tadımızı kaçırıyor. Tam bu noktada diyetinize uzman eli değiyor. Alkol alımı ve yanlış yemek tercihleri sonucu yenilenmeye ihtiyaç duyan bedeninizin arınması için smoothie ve aromalı sular tüketebilirsiniz. İşte size hem sağlıklı, hem çok renkli içecek tarifleri!

DETOX SULARI ELMA-TARÇIN MUCİZESİ 1 büyük dilim yeşil elma 1 adet çubuk tarçın 1 sürahi buzlu su Gece yatmadan önce bir sürahi buzlu suya elma dilimini ve çubuk tarçını koyup , gece boyunca buzdolabında bekletin. Sabah aç karnına içmeye başlayın ve tüm gün tüketin.

ES

EN

M

E

VE

HA

Suya eklediğiniz meyveleri bir saat buzdolabında bekleterek tüketin. Alkol aldığınız günden sonra arındırıcı etkili bu içecek size çok iyi gelecek.

YE

T

RK

UZ

M

LU

AN

I

YEŞİL DETOX

İPEKSİ MANGO SMOOTHİE

1 dilim limon 1 dilim lime 1/2 salatalık 1sürahi su

1 adet mango 1 adet avokado 1 çay kaşığı lime suyu 4 ceviz 1/2 bardak light süt

Salatalığın kabuklarını soyun, 3-4 parçaya ayırarak limon ve lime ile birlikte suya atin. Buzlukta 15 dakika beklettikten sonra afiyetle tüketebilirsiniz. AHUDUDU FERAHLIĞI 1/2 su bardağı ahududu 1 dilim limon 8 tane taze nane yaprağı 1 sürahi su Tüm malzemeleri suya karıştirın ve 6 saat dolapta bekletin. Hazır olduktan sonra 6 saat içinde tüketmelisiniz.

PEMBE SU 1/4 su bardağı çilek 1 dilim limon 1 dilim greyfurt 1 sürahi buzlu su

N

SMOTHİE Tariflerdeki tüm malzemeler karışrıcıya koyulup akıcı bir kıvam alana kadar blenderize edilmelidir. Üç gün boyunca her ana öğünde tercih edilen bir tarif tüketilmelidir. Ara öğünlerde ise detox suları içilmelidir.

FRAMBUAZ RÜYASI 1 su bardağı dondurulmuş frambuaz 1 orta boy muz ( Bir gece buzlukta bekletilmiş) 1 çay kaşığı soğuk sıkım keten tohumu yağı BADEMLİ YEŞİL SMOOTHİE 1/2su bardağı badem sütü 6 adet badem 1 orta boy muz ( Bir gece buzlukta bekletilmiş) 1 avuç kale marulu CHOCO – RASPBERRY SMOOTHİE

1/2 su bardağı badem sütü 1 bardak dondurulmuş ahududu 2 küp bitter çikolata 1 çay kaşığı kakao

SAĞLIKLI TATLI BARDAĞI 1/2 su bardağı badem sütü 1 orta boy muz ( Bir gece buzlukta bekletilmiş) 5 adet fndık 2 çay kaşığı kakao 1 çay kaşığı akçaağaç şurubu 1 çay kaşığı tarçın www.estemagazin.com 29


Ağustos / 2016

N

R

R KE

E AN

T

İL

U UZ

DİLE KOLAY ÇEYREK ASIR

“Yönetim piramidinin tabanında, şirketin ‘piyade erleri’ yer alır. Bunlar her gün müşterilerle ilişki kuran ve işlemler hakkında en çok bilgi sahibi olan kişilerdir… “ Gerçeklik Dakikaları - Jan Carlzon

İ

lk profesyonel iş deneyimimi, üniversite son sınıfta stajımı yaptığım ve halen Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olan işletmenin, muhasebe bölümünde yaşamıştım. Muhasebe ve ben! Asla olmazmış. Oysa ne kadar da istemiştim o işi. İnsan, çok genç yaşlarda ne istediğini pek bilemiyor sanırım.

Bir yıl zor dayandım Akşama kadar masanın başında oturup, gelen evrakları o eski ve şimdi kullanılmayan devasa defter-i kebir ve kalamoza defterlerine işlemek, yevmiye kayıtlarını tutmak, beyannameleri hazırlamak ve mesai bitince de gün boyu oturmaktan uyuşan popomu

30 www.estemagazin.com

sürükleye sürükleye eve dönmek, bana göre değilmiş. Hele bölümdeki arkadaşların ve neredeyse hepsinin, uzun süre oturmaktan kaynaklanan hemoroitleri yüzünden, oturdukları koltukların altına koydukları basur simitlerini görünce, uzun süre dayanamadım.

İstifa ettim Uluslararası bir şirketin, satış danışmanlığı görevine başvurduğumda, bu meslekle henüz profesyonel olarak tanışmamıştım. Lise ve üniversite yıllarımda komilik, garsonluk, düğünlerde, gecelerde saz çalmak, meyve halinde karpuz kamyonlarını boşaltmak, pazarlarda cam kavanoz satmak gibi harçlığımı çıkartmak için birçok işte çalıştıysam da bu başka bir şeydi. 1990 yılında, aday adayı olarak kabul edildiğim o şirketle birlikte mesleğe başlayalı, tam 25 yıl olmuş.

Dile kolay, çeyrek asır O günden bu yana bir meslek olarak kabul edip, birçok sektörde ve satışın her kademesinde çalıştım. Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere, on beş binin üzerinde bire bir satış görüşmesi yaptım. Randevu almak için bin-

lerce kez çevirdim telefonun tuşlarını. Milyon kilometreler kat ettim müşterilerimin peşinden. Mesleğimle ilgili, yüzlerce kitap, makale okuyup, onlarca eğitime, düzinelerce fuara, konferansa katıldım, eğitimler verdim ve bir o kadar da bu mesleğe insan yetiştirdim. Ve halen, uluslararası bir şirketin satış koordinatörü olarak, görevime devam ediyorum. İyi ki o gün istifa etmişim. İyi ki bu mesleği seçmişim. Bugüne kadar, verdiğim en güzel kararlardan biridir bu. Sana bir sır vereyim mi? Seni ne heyecanlandırıyorsa, o işi meslek edin. Böylece işe değil, oyuna gidersin. Bugün geriye dönüp baktığımda, halâ o işte çalışıyor olsaydım eğer, göbeği sarkmış, motivasyonu düşük, emekli olacağı günü iple çeken ve muhtemelen dünyadaki çalışan insanların birçoğu gibi, sevmediğinden dolayı, her sabah homurdanarak ve ayakları geri geri basarak işine gitmek zorunda kalan, mutsuz, silik ama kesinlikle bir basur simidi sahibi olurdum. Satış her şeyden önce kendine, değer ve önem vermeyi gerektiriyor.


Ağustos / 2016

Hayatım değişti Yazdıklarımın neredeyse tamamı, bugüne kadar bire bir sahada yaşadığım, okuduğum, aldığım eğitimlerde dinlediğim, ekip arkadaşlarımdan, yöneticilerimden öğrendiğim ve tecrübe ettiğim iş hayatımdaki piyasa deneyimlerimden oluşuyor. Halâ, öğreniyorum. Halâ, yanlışlarımdan ders çıkartıyorum. İnsan, öğrenmeyi, merak etmeyi bıraktığı gün, ölüyor zaten. Satış, son derece kompleks, her alıcıya göre değişkenlik gösteren ve sürekli kendinizi yenilemeniz gereken bir meslek. Yaptığım hataların başkaları tarafından da tekrarlanmasını istemiyorum. Bu yüzden tecrübelerimi, sizlerle paylaşmak istedim. Bilgi paylaşılarak büyüyor, aktarılarak da daha kalıcı hale geliyor. Bu kitabı yazarken, 25 yıllık tüm mesleki bilgi birikimimi, öncelikle satış mesleğini tercih eden ve bu meslekte bir kariyer planı olan, tüm meslektaşlarıma ve “her ne iş yapıyor olursa olsun,” satışın mutlaka içinde olmak zorunda kalan, tüm insanlara aktarmayı, amaç edindim. Satış, insanın insana yaptığı bir eylem ve temelde de ikili ilişki kurma, geliştirebilme

ve sürdürebilme yeteneğini esas alır. Bu yetenek ise, tüm insanların ve en az doğru bir iletişim kurabilmelerinin temel şartıdır. Bu yüzden satışı, herkes öğrenmelidir. İşte bu kitap sana, tam da bunu öğretecek. Eğer bir kelimeyi bile doğru aktarıp katkı sağlayabilirsem, amacıma ulaşmış sayacağım kendimi.

William Penn’in bir zamanlar söylediği gibi, “Hayattan bir kere geçmeyi bekliyorum. O nedenle, eğer gösterebileceğim bir nezaket ya da diğer insanlar için yapabileceğim iyi bir şey varsa, bunu ertelemek ya da ihmal etmek yerine, şimdi yapmalıyım. Çünkü bu yoldan bir daha geçmeyeceğim.

www.estemagazin.com 31


Türkiyede Bölgesel Karavan Konaklama Alanları İN

UT

DR

Ğ YE

G UR

T

Dr. Turgut Yeğin yaz henüz bitmemişken sizler için karavan konaklama yerlerini araştırdı.

MARMARA BÖLGESİ BALIKESİR

Altınoluk

Sır Motel - Camping

Avcılaraltı Altınoluk

0.266.3883510

BALKIESİR

Ayvalık

Ada Camping

Alibey Adası

0.266.3271211

BALIKESİR

Burhaniye

Altıncamp

0.266.4163732

BALIKESİR

Burhaniye

Aykul Camping

Çukurbağlar No.3 - Pelitköy

0.266.4261418

BALIKESİR

Edremit

Antandros Camping

Altınoluk- Akçay çıkışı

0.266.3785361

BALIKESİR

Erdek

Ant Camping

BALIKESİR

Erdek

Göktur Camping

BALIKESİR

Küçükkuyu

Hasanaki Camping

ÇANAKKALE

Ayvacık

Gidişim Tesisleri

ÇANAKKALE

Çanakkale

Paradise Camping

ÇANAKKALE

Babakale

Akkaya II Camping

Yalı Mah Mangırcı Mevkii Düzler Bandırma - Erdek Sahilyolu Erdek’e 3 Km Çanakkale Yolu üzeri, Narlıaltı-Altınoluk Behramkale Köyü, Assos Tatil Beldesi, Kadırga Yolu İzmir Yolu, Dardanos Mevkii Çınarlı Köyü Altı Ayvacık-Assos Yolu 17.Km

0.266.8557044 0.266.8557050 0.266.3981516 0286.7217063 0536.2286146 0532.4721621 0.286.2470380

ÇANAKKALE

Behramkale

Candostum Camping

ÇANAKKALE

Bozcaada

Ada Camping

Eski Kule Mevkii - Sulubahçe

0.286.6970442

ÇANAKKALE

Eceabat

Kabatepe Milli Parkı

0.286.8141025

ÇANAKKALE

Eceabat

Kum Motel Camping

ÇANAKKALE

Eceabat

Seddülbahir Mokamp

Seddulbahir

0.286.8446204

ÇANAKKALE

Gelibolu

Derya Camping

0.286.5862972

EDİRNE

Edirne

Fifi Mocamp

İSTANBUL

Ataköy

Ataköy Mocamp

İSTANBUL

Kilyos

Mıstık Camping

İSTANBUL

Silivri

Semizkum Mocamp

İSTANBUL

Şile

Akkaya Camping

İSTANBUL

Şile

Karyat Camping

İskele Mevkii

Kabatepe Limanı Mevkii Pazarbaşı

Edirne-İstanbul Çıkışı 9.Km Demirkapı Mevkii Rauf Orbay Cad. Sahil Yolu Ataköy / Bakırköy Turban Cad. No:41 - Kilyos Lüleburgaz Deniz Evler Sahili - Semizkumlar Akçagöl Köyü - Şile Aziz Turan Beler Cad Kumbaba Karavan Park

0.286.7217040

0.286.8141455

0.284.2260101 0.212.6614313 0.212.2011077 0.212.7112058 0.216.7277010 0.216.7115441


TEKİRDAĞ

Yeniçiftlik

Dalçık Camping

Yeni Çiftlik

YALOVA

Yalova

Mer - Tur Camping

ARTVİN

Yusufeli

Greenpeace Camping

ÇORUM

Boğazkale

Aşıkoğlu Camping

Boğazkale - Hattusaş

0.364.4522004

DÜZCE

Akçakoca

Akçakoca Camping

Ereğli yolu

0.380.6114525

DÜZCE

Akçakoca

Hello Camping

Karaburun Mevkii

0.380.6286247

DÜZCE

Akçakoca

İskele Camping

Ereğli yolu - Değirmenağzı

0.380.6187546

DÜZCE

Akçakoca

Martı Camping

Çayağzı Köyü

0.380.6187650

DÜZCE

Akçakoca

Nejat Camping

Değirmenağzı

0.380.6114345

GİRESUN

Salon Çayırı Camping

Kümbet Yaylası

GÜMÜŞHANE

Gülcar Alabalık tesisleri

Gülcar Köyü Gümüshane

0.456.6257513

GÜMÜŞHANE

Zigana Turizm Center

KASTAMONU

Abana

Doğan Güneş Camping

Liman Mevki Abana

0.366.5643082

ORDU

Ünye

Altınkum Camping

ORDU

Ünye

Çınarsuyu Orman Tesis.

Sahil Köy - ÜNYE

0.452.3424243

ORDU

Ünye

Fasıl Camping

0.452.3232444

ORDU

Ünye

Mavideniz Camping

ORDU

Ünye

Uzunkum Camping

0.452.3232022

RİZE

İkizdere

Genesis Motel Tesisleri

SAMSUN

19 Mayıs Camping

SAMSUN

Çamlık Kampı

SAMSUN

Alaçam

Geyikkoşan Tesisleri

SİNOP

Akliman

Martı Camping

Akliman

0.368.2876214

SİNOP

Belediye Yuvam Tesisleri

Gelincik Mah.

0.368.2612532

SİNOP

Gazi Orman Kampı

Yalova-İzmit Yolu 7.Km - Çiftlikköy

0.282.6441425 0.226.3520088

KARADENİZ BÖLGESİ

Bafra cad. Karakol Sok.No.52 /D

Karakum Yolu 2 km Gelincik

0.362.6213300

SİNOP

Karakum Tatil Köyü

TRABZON

Akçaabat

Hıdır Nebi Yayla Kent

TRABZON

Maçka

Coşandere Camping

TRABZON

Maçka

Sümela Camping

TRABZON

Maçka

Verizana Camping

TRABZON

Uzungöl

İnan Kardeşler Camping

Gölbaşı Uzungöl

0.462.6566297

TRABZON

Uzungöl

Kofuoğlu Tesisleri

ZONGULDAK

Alaplı

Kocaman Camping

ZONGULDAK

Çayköy

Milli Egemenlik Parkı

ZONGULDAK

Çöldağı Camping

Mah. Kiremitçiler yolu Akçaabat-Trabzon 45kmHıdırnebiYaylası Sümela Manastırı Yolu üzeri 5.Km Sümela Manastırı Yolu üzeri 2. Km Sümela Manastırı Yolu üzeri 2.km

0.362.2612693 0.462.3267337 0.462.5121024 0.462.5121581 0.462.5124062

www.estemagazin.com 33


Ağustos / 2016

A ER

NT

,

N A ZE TER KİMİ E L S A E

R H NÖ ETİK , R T NE KTU L ES . N A DR UPU DİK E AK E M V

N

İ SR

O OZ

Sevgili Este-magazin okuyucuları geçen sayımızda başladığımız ve çok dikkat çeken bir konu olan akupunktur tedavisine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Daha önceki sayımızda akupunkturun tarihçesi, etkisi ve akupunktur uygulamalarından bahsetmiştik. Bu sayımızda etki mekanizması, DSÖ’ne göre akupunkturla tedavi edilen hastalıklar, yan etki ve kontrendikasyonları, dünyada ve Türkiye’de akupunktur uygulamaları hakkında bilgi vereceğim.

Akupunkturun Etki Mekanizması: Binlerce yıllık bir tamamlayıcı tip tedavi yöntemi olarak günümüze kadar sağlam verilerle ulaşan akupunktur, son 20-30 yılda birçok gelişmiş ülkede çok popüler olmuştur. Klasik tibbi tedavilere dirençli birçok hastalıkta iyileşme sağlaması, yan etkilerinin olmaması, kolay uygulanabilir, etkili, ekonomik olması nedeniyle günümüz tibbında önemli bir yer edinmiştir. Akupunktur Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafndan kabul edilmiş, etkin ve bilimsel bir tedavi yöntemidir. Akupunkturun bilimsel olarak kanıtlanmış 6 etki mekanizması şunlardır: 1-Analjezik Etki: En çok bilinen ve sık kullanılan etkilerinden biridir. Baş ağrıları, bel ağrı-

BİR TAMAMLAYICI TIP YÖNTEMİ OLARAK AKUPUNKTUR… DR. NESRİN SEZEN SAĞLIKLI YAŞAM KLİNİĞİ

ları, romatizmal ağrılar ve benzeri kas, eklem gibi hareket sistemi hastalıklarında bazı spesifik noktalar kullanılarak ağrı kesici etkiler sağlanır. Birçok ağrı türünde Akupunktur’un plasebo’dan anlamlı bir şekilde daha etkin olduğu, kronik ağrılarda da etkinliğinin morfinle karşılaştirılacak kadar yüksek olduğu yapılan kontrollü çalışmalar sonucunda saptanmıştir. Bu konuda 3 teori vardır: a)Gate Kontrol Teorisi (Kapı Kontrol Teorisi) b)Nosiseptif Afferent Teori c)Endorfin Teorisi Ağrı kesici etkisi konusunda en geçerli nörolojik açıklama, 1965 yılında R.MELZACK ve P.D.WALL adlı bilim adamları tarafndan öne sürülen ‘Gate Control Theory’ (Kapı Kontrol Teorisi) dir. Bir diğer teori de ‘Endorfin Sekresyon Teorisi’dir. (B.POMERANZ,1976) Endorfin vücudun kendisinin ürettiği, morfinden çok daha etkili ağrı kesici bir maddedir. 2- Sedasyon Etkisi: Bazı hastalar tedavi sırasında uykuya dalarlar ve dinçleşmiş, canlanmış olarak uyanırlar. Akupunktur tedavisi süresinde beyin aktivitesi değişir, EEG de delta ve teta dalgaları azalırken beta dalgaları artar. Bu da kişilerin

uyumasını ve stresten arınmalarını sağlar. Akupunkturun bu etkisinden; uykusuzluk, anksiyete, ilaç ve madde bağımlılıkları, fobi ve bazı ruhsal hastalıkların tedavisinde yararlanılır. 3- Homeostazis Etkisi: Homeostazis vücuttaki hayati şartların sabit şekilde korunması demektir. Otonom sinir sistemi iç organların çalışmalarını, vücut sıvıları içindeki su, elektrolit, asit, baz dengesini sürekli ve otomatik olarak kontrol eder. Ayrıca dolaşım, boşaltim, solunum, sindirim ve üreme fonksiyonlarını ayarlar ve düzenler. Bu mekanizma, birçok hastalıkta ciddi olarak düzenleyici etki yapar ve dengenin olması gereken seviyeye gelmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmasında çok etkin rol oynar. Akupunktur otonom sinir sistemi üzerinden homeostazi sağlar, dolaşım sistemini, kalp atişını düzenler, terlemeyi ve vücut sıcaklığını ayarlar, idrar ve gaita atilımını düzene sokar. 4- İmmuniteyi Artbrıcı Etkisi: Bağışıklık sistemini güçlendirir. Vücudun hastalıklara karşı direncini artbrır. Akupunktur tedavisinden sonra, lökositlerin artbğı, vücudun direnç gücünü oluşturan gamaglobulinlerin, antikor ve substanslarının kandaki seviyelerinin artbğı tespit edilmiştir. Örneğin: Mide 36 no’lu (Diz kapağının altinda ve ön yüzde bulunur) nokta uyarıldığında kandaki lökosit ve lenfositlerin artbğı, aynı zamanda lökositlerin fagositoz dediğimiz bakteri ve virüsleri yok etme işlevini artirdığı tespit edilmiştir. Özellikle T lenfositlerin salgıladığı interferon seviyesinde belirgin bir artiş bulunmuştur. 5-Motor Tamir Etkisi: Paralizilerde motor iyileşme akupunktur ile hızlanmaktadır. 6-Psikolojik etkisi: Beyinde dopamin ve beta endorfin salgısını artirarak sakinleştirici ve rahatlaticı etki sağlar. Ayrıca akupunkturun antidepresan etkisi de vardır. Anksiyete ve depresyon tedavisinde de son derece etkilidir. Bunu vücuttaki serotinin salgısını artirarak gerçekleştirir. Akupunkturun bu etkileri anatomik, histolojik, embriolojik, biyo-fiziksel, biyokimyasal, nörofizyolojik, Fizyolojik mekanizmalarla açıklanmaktadır.

34 www.estemagazin.com


Ağustos / 2016

Özellikle analjezik etkisi üzerine yapılmış bir çok bilimsel çalışma yayınlanmıştir.

*İnfertilite (kısırlık)

Akupunktur noktasına uygulanan yöntemler:

*Vajinismus, Frijidite

1. İğne,

*İmpotans *Menapoz nedeni ile olan sıcak basması ve diğer sorunlar

2. Lazer akupunktur: Lazer bir ışıktir, iğne batirılarak uyarı yapılacak noktaya lazerle uyarı verilmektedir. Ayrıca, çocukların akupunkturla tedavisinde iğneye alternatif olarak kullanılmaktadır.

*Tinnitus=kulak çınlaması (işitme kaybı ile birlikte veya işitme kaybı olmaksızın)

3. Ultrason(ses dalgası) ile,

2.Alkol bağımlılığı,

4. Elektro-akupunktur: Noktaya belirli voltaj ve frekansta akım uygulamak,

3.Madde bağımlılığı,

5. Moksa (noktayı ısıtmak), 6. Cupping (Kupa çekmek = şişe çekmek yani noktaya belirli bir ölçü ve sürede vakum uygulamak), 7. Acupresure (Akupunktur noktasına özel masaj uygulaması), 8. Akupunktur noktasına belirli ilaçların enjeksiyonu (Serum fizyolojik, vitamin v.s.)

Akupunkturla Tedavi Edilen belli başlı Hastalıklar (WHO): *Migren ve baş ağrıları *Boyun, omuz, sırt ve kol ağrıları *Bel ağrıları *Siyatalji (siyatik sinir kökenli bacak ağrısı) *Romatizmal ağrılar *Zona Zoster (su çiçeği mikrobunun yol açtiğı ağrılı sulu cilt hastalığı) *Trigeminal nevralji (yüz yarısında nöbetler halinde gelen ağrılı sinir hastalığı) *Yüz felci *Bronşial Astim *Saman nezlesi ve benzeri allerjiler *Dismenore (adet dönemi sancıları) *İnsomnia (uyku bozuklukları) *Psikosomatik hastalıklar (sinirsel hastalıklar) depresyon, anksiyete, heyecan (sınav heyecanı), öfke, stress, sinirlilik, huzursuzluk... *Polinöropati (el ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, üşüme, yanma) *Enürezis nokturna (geceleri idrar kaçırma) *Hiperemezis gravidarum (gebelik dönemindeki bulantilar) *Konstipasyon (kabızlık)

*Bağımlılık Tedavilerinde: 1.Sigara bağımlılığı,

4.Yiyecek bağımlılığı (OBEZİTE=ŞİŞMANLIK), Yan etkileri: Yan etkileri ve komplikasyonları oldukça seyrek görülür. Bazen tedavinin başlangıcında hastaların şikayetleri artabilir. Sık görülen bir başka komplikasyon vazo-vagal tonus artişıyla birlikte bayılmadır. Bundan korunmak için hastayı yatirarak tedavi etmek daha iyi olur. Çok nadir görülen bir komplikasyon ise lokal infeksiyonlardır. Tek kullanımlık steril iğnelerin kullanılması ile bu sorun aşılabilmektedir.

Akupunktur kontrendikasyonlarını ise şöyle sıralayabiliriz: *Sağlıklı bir teşhis olmadan akupunktur tedavisine kesinlikle başlamamak gerekir. *Tanısı tam konulmamış akut ağrılı hastalarda akupunktur uygulanmamalıdır. *Özellikle hamileliğin ilk 3 ayı içinde bazı akupunktur noktaları kullanılmaz, düşüğe neden olabilir. Hamilelik kusmalarında ve ağrısız doğumda akupunktur kullanılabilir. *Kanserde; ancak kanseri tedavi etmekten ziyade kanser teşhisi kesinleşmiş olan hastanın yakınmalarına destek olabilmek ve ağrıyı azaltmak için kullanılabilir. *Kanama bozukluklarında (Hemofili gibi), antikoagülan (pıhtilaşmayı azaltan ilaçlar) kullanan hastalarda dikkatli kullanmak gerekir. *Psikiyatrik hastalıklarda örneğin şizofreni ve endojen depresyonlarda. Ancak depresyon ve depresyona meyilli olan hastalarda akupunktur ile hastanın yakınmalarını kontrol altina almak mümkündür.

Dünyada Akupunktur Başta ABD olmak üzere, tüm AB ülkelerin-

de, Rusya’da ve diğer gelişmiş ülkelerin, Tıp Fakültelerinde uzmanlık dalı olarak gelişmekte ve tedavi gideri sigorta kapsamında ödenmektedir. Dünya Sağlık Örgütü bünyesinde yer alan ‘ICMART’ adı verilen “Uluslararası Tıbbi Akupunktur Bilim Konseyi” her 2 yılda bir dünyanın çeşitli ülkelerinde akupunktur kongreleri düzenlemekte ve akupunkturla ilgili yapılan her türlü bilimsel çalışmalara maddi ve manevi destek vermektedir. Ayrıca 1950’li yıllarda Prof. Dr. Johannes BİSCHO’nun önderliğinde, Avusturya’da Viyana Tıp Fakültesi’nin bünyesinde Ludwig Boltzman Akupunktur Enstitüsü kurulmuş ve o tarihten bu yana, akupunktur dalında, kanıta dayalı bilimsel, akademik, klinik araştirma ve çalışmalar yapılmıştir. Halen bu çalışmalar devam etmektedir. Türkiye’de Akupunktur Türkiye’de Akupunktur tedavisi uygulayacakların Kanun gereğince hekim olmaları ve Bakanlıkça düzenlenmiş eğitimleri tamamlayarak Akupunktur Tedav isi Uyg ulama Sertifikasına sahip olmaları şartbr. T.C. Sağlık Bakanlığı izni ile açılan kurslardan veya yurtdışından alınan eğitimlerden uygun olduğu kabul edilenler, Sağlık Bakanlığı Akupunktur Bilim Komisyonu üyelerinden oluşan bir jüride değerlendirmeye tabi tutulurlar ve burada yeterli olanlara akupunktur tedavisi uygulama sertifikası düzenlenir. Akupunktur Eğitimi: Akupunktur Bilim Komisyonu tarafndan belirlenen eğitim müfredati kapsamında, gerekli öğretim üyesi ve Akupunktur birimlerine sahip olan Tıp Fakülteleri ve Araştirma hastanelerinde Bakanlık onayı ile düzenlenir. Eğitimler, Bakanlık tarafndan denetlenir. Eğitim sonrasında Bakanlık tarafndan düzenlenen sınavı geçen hekimler, “Akupunktur Uygulama Sertifikası” almaya hak kazanır. Pek çok Tıp Fakültesi ve Araştirma Hastaneleri bünyesinde Akupunktur birimleri aktif olarak çalışmaktadır. Akupunktur konusuyla ilgili vereceğim bilgiler şimdilik bu kadar, umarım faydalı olmuştur. Gelecek sayıda başka bir konuda bir arada olmak dileğiyle… www.estemagazin.com 35


Ağustos / 2016

L

R

İ AH

A T E EDY Y Rİ T M

K

ŞÜ

Ö

PR

İN

PO

Ü ZG

AŞKIN HAREKETE BÜRÜNMÜŞ HALİ “DANS”…

Dans denilince akıllara eğlence, keyif, mutluluk geliyor. Herkesin kendine göre özgün figürler geliştirdiği ve tabiri caizse “kurtları döktüm” dediği bu eğlence kültürü yalnızların da en büyük sığınağı oluyor. Sirtakiden tangoya, modern danslardan oryantale kadar pek çok dans seçeneği sunuyor dans antrenörleri ve dans okulları. Ama tabii en popüler dansla, liderliği Latin dansları alıyor. Aşkın dansı olarak da bilinen Bachata, Salsa, Kizomba gibi dansların müdavimleri aslında aşktan yana şanssız olanlar da diyebiliriz. Çünkü dans etme kararını genelde terk edildikten, sevgiliden ayrıldıktan ya da boşandık-

tan sonra alıyorlar. Bunu biz söylemiyoruz, bunu onlar ifade ediyor, birçoğu da hayatı dansla sıfırladıklarını belirtiyor. Çok renkli bir dünya sunuyor dans tutkusu, müdavimlerine. Birincisi hepsi eğitim alıyor ve dans eğitimine başlayan mutlaka devamını getiriyor. Hep daha iyisi için çabalıyor. Dans dersleri, festivaller, hatta yurt dışı festivallerini bile takip ediyor birçoğu. Türkiye’nin dört bir yanında, hatta dünyanda birçok ülkede, gittikleri her yerde mutlaka bir Latin dans gecesi organizasyonu ile karşılaşıyorlar. Birbirinin dilini bilmeyen birçok insan bir araya gelip dansla bütünleşiyor.

Selin Nazlı - Juliet Nazz markasının yaratıcısı ve imalatçısı ( 6 yıldır dans ediyor ) “Bundan yaklaşık 6 yıl önce başladım bir arkadaşımın tavsiyesi ve ısrarı ile kendimi bir dans kursunda buldum. Hayatımda kendim için aldığım en doğru karar diyebilirim. Özellikle ilk 2 yıl dersler ve kurslarla geçti. O kadar motivasyonu yüksek saatlerdi ki, o gün gelsin de derse gideyim diye iple çekiyordum. Orada geçirdiğim 2 saat boyunca ne işyerimdeki stres, ne evimdeki özel sorunlar, ne de insanların hakkımda ne söyledikleri umurumda olmuyordu. İlerleyen zamanlarda çeşitli yerlerde düzenlenen dans geceleri, festivaller, etkinlikler derken çok güzel insanlarla tanıştım, harika dostluklar kurdum. Yeni bir sosyal çevre girdi hayatıma ve birçok artısını daha yaşadım. Biz kadınların fiziğini inanılmaz şekillendiriyor mesela. Duruş, bel oyuntusu, göbek, basen, bacaklar inanılmaz şekilleniyor ve güçleniyor. Vücudun direnci ve kondisyonu artıyor. Psikolojik olarak bir kere inanılmaz pozitif ve sürekli yapıcı oluyorsunuz. Öte yandan biz kadınların tek başına eğlenceye gidip gönlünce eğlenmesi nerede ise imkansız normal zamanlarda. Dans gecelerinde tanıdığımız insanlardan oluşan, aynı dili konuştuğumuz, rahatsız edilemeden eğlenebileceğimiz bir ortam var. Hayatta her şeyden sıyrılıp mutlu olduğumuz anlar çok az. Dans bunu sağlıyor.”

Özlem Ünal – Dans antrenörü, ilkokul öğretmeni Çocukluk hayalim olan sosyal Latin danslarına İstanbul’a tayin olduğum zaman başlayabildim. 2012 yılının mart ayında dans dersleri almaya başladım ve bir sure sonra dans hocamın asistanlığını yapmaya başla-

36 www.estemagazin.com


Ağustos / 2016

ÖZLEM ÜNAL Dans antrenörü, İlkokul öğretmeni

www.estemagazin.com 37


Ağustos / 2016

dım. Derslere girip eğitimleri gözlemleyerek insanlara dansı nasıl aktarabileceğimi öğrendim. Bir süre sonra da dans okulunda artık eğitmendim. Sosyal Latin dersler vermeye başladım ve hayatımda asla sıkılmayacağım, her zaman severek yapacağım bir iş oldu benim için. Dans salonuna girdiğiniz zaman her şey değişiyor ve bütün sorunlarınızı kapının arkasında bırakıp kendinizi müziğe ve ritme kaptırıyorsunuz. Eğlenmek, dans etmek ve sosyalleşmek isteyen herkesin uğradığı, çok sıcak bir ortam görmek isteyenler buraya geliyor.”

Serkan Özgül – Dans antrenörü, reklamcı, iletişimci ve oyuncu Dansa 2012 yılında başladım. Önce sosyal bir çevre edinmeyi amaçlıyordum. Daha sonra çok keyifli bir hobi haline dönüştü. Tutkum oldu da diyebilirim. Dans dersleri ile beraber dans festivallerine de gitmeye başladım. Burada değişik hocalardan da dersler almaya başladım. Beyrut, Varna, Ankara, İstanbul gibi yerlerde festivallere katıldım. Çok yararlı oldu. 2014 yılında Türkiye Dans Federasyonu’ndan antrenörlük belgesi aldım. Şu anda işlerimin yoğunluğundan dolayı sadece özel dersler verebiliyorum. Ancak dans geceleri-

ni ve festivallerini elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Dans dediği gibi bir tutku ve a şk… İçine kapanık erkeklerin sosyalleşmesi için çok güzel bir alan dans. Dünyanın neresine giderse gitsin dil bilmeden aynı keyfi yaşayabilir. Kadınlar için ise en güvenli eğlence ortamı diyebilirim. Aşk acısını unutmak için de dansı seçenler çok oluyor. Bu onlara yeni bir sosyal çevre dolayısı ile hayata yeniden adaptasyon sağlıyor.

ŞÜKRİYE TAHİR ÖZGÜL

38 www.estemagazin.com













Ağustos / 2016

Burçlar ve İşteki Karakterleri: Çalışan ve Patron Burçlar… Cİ

E ET

Z

UT

M RG NIŞ U T , DA

AN

M G Rİ OLO V E TR

VE

GA

AS

D

eğerli okuyucularımız, yepyeni bir aydan hepinize pozitif temennilerle dolu Merhabalar. Astroloji ayın ve yıldızların insan ve olaylar üzerindeki etkisini inceleyip analiz eden bilim dalıdır. Ve bende sizler için her ay yeni Astroloji makalelerini hazırlıyor ve paylaşıyorum. Günümüzün çalışma koşullarının ağırlığı ve çağın getirdiği stres yoğunluğu özellikle iş sahasında hepimizi uğraştırıyor. Bu kapsamda bazen iş arkadaşlarımız veya otoriteler bizi şaşırtabiliyor. Peki ya aksi durumda kabul edelim ki, bizde karakterimiz dışında davranıp çevremizi şaşırtabiliyoruz. Sonuçta bu geçici durumlar öz benliğimizdeki karakterimizle hemen buluşuyor ve neysek onu sergiliyoruz. Tabii karşımızdakilerde. Her ne kadar çağımızın hastalığı sahte ve gizlenmeye çalışılan maskeleri takınma hastalığına rağmen! Kişi özü neyse ona dönüyor, kaçmaya çalışsa da yakalanıyor. Sevgili dostlar bu ayki makalemde burçların iş dünyasındaki analizine yer verdim. Burçlara göre çalışan ve burçları okurken, önce kendinizi ve sonrada iş arkadaşlarınız ve patronları değerlendirmeye çalışın. Çalışan da patronda olsanız iş dünyasındaki siz, buyurun... Koç Çalışanı ve Patronu: Ateş ailesinin özelliği liderlik karakteriyle, emir almak ve hesap vermekten hoşlanmaz. Ani öfke nöbetleri haksızlıklar karşısında çıkabilir ve otoritelerle zıt düşmeye meyillidir. Bu nedenle kendi işinde çalışmayı veya bağımsız işleri sever. Emir altındaysa, işteki başarılarının oranı, bulundukları meslek çevresini benimsemelerine bağlıdır. Başarıyı yakalayabilecekleri iş sahaları genellikle, İletişim, restaurant işletmeciliği, gıda, tekstil ve endüstri dallarıdır. Patron Koç’lar; Parlak fikir yakaladığında peşinden gider ve mutlaka uygular. Zor patronlardır başka fikirleri kolay kabul etmezler. Titiz yapıları işte denetimi öne alır. Onlarla geçinmek için işinizi iyi yapmalısınız.

50 www.estemagazin.com

Boğa Çalışanı ve Patronu: Çalışkan ve iradesi güçlü bu burç için aslında hep istesede illede kendi işini açma tutkusu, riske girmeyi sevmediğinden pek yoktur. Rahat ve güvenilir iş ortamlarını tercih eder. Düzenli maaş verilmeyen yerlerde kesinlikle durmaz. Eğer yeterince güvende hissederse sadık çalışır. İnsan haklarına saygılıdır. Pratik fikirli karakteri Boğa’ları işte aranılan danışılan yapabilir. Başarıyı sevdikleri her ortamda yakalayabilirler. İşletmecilik, otorite konumları, eğitim, politika, menajerlik ve teknolojik yazılımda kabiliyetlidirler. Patron Boğa’lar; Çalışmayı sever ve güven endişesi titizlikle işine yönelmesine yol açar. Çalışanlara genellikle adil davranmaya çalışır. Ancak herkesi bulunduğu göreve göre değerlendirecektir. Çalışanından potansiyeli az alırsa uğraşmaz ve yeni kişilere görev verebilir.

İkizler ve Patronu: Canlarının zamanla sıkılmayacağı hareketli ve aktivasyonu güçlü iş yerlerini severler. Aksi takdirde değiştirmek için, alternatif iş arayabilir. Meraklı ve insan seven yanları medyada yazarçizerlikte kabiliyetlerini artırır. Dayanışmaya müsaittir ve grup önderliğini yapabilirler. Organizasyon kabiliyetleri gelişmiştir. Büro dışını daha çok tercih ederler. Tıp, Spor, halkla ilişkiler, eğitmenlik, el sanatları, gazetecilik, medya ve organizasyon işlerinde kabiliyetlidirler. Patron İkizler; Huzursuz davranabilen değişken hallerine rağmen başarılı yöneticilerdir. Ayrıntılara çok takılmaz ve sürekli ısrardan nefret eder. Çalışanlarının sorumluluklarını bildiğini fark edince denetimi azaltacaktır. Sürekli denetirmiş gibi tavrı belli bir ortam yakalanana kadardır.

de güvenir. Pratik fikirli ve sevdikleri işte düzenli çalışırlar. Beklemeyi bilen yapıları uyumlu davranmayı tercih edecektir. Kolay kolay iş arkadaşlarıyla tartışmazlar. Eski hatalarını işinde önemser. Zeki kişilerden iş önerilerini dinleyecektir. Ticarete kabiliyetlidirler. Akademisyenlik, mimarlık, Eğitmenlik, turizm, yurt dışıyla ilgili meslekler, ziraat ve ticaret mesleklerine uygundur. Yengeç patronları; Genellikle hassas ve çalışanının psikolojik yönüne de önem veren örnek patronlardır. Ticari zekâları parlak zekâya sahip çalışanları önemser. İş ve görev dağılımında buna çok dikkat eder. Hatır için çalışan bulundurmak yapısına çok zıttır. Para kazandıran çalışan favorisidir.

Aslan Çalışanı ve Patronu: Doğuştan liderliğe meyilli bu burcun insanları hırsa da aynı oranda sahiptir. Yeterli zaman tanınırsa çalıştıkları sahada başarıya endeksli hareket edip, eninde sonunda kendileri- ni ispatlarlar. Öncü yönleri ve atılganlıkları organizasyonda başarılarını artırır. Kolay kolay çekingenliğe kapılmayan karakterleri her türlü iş ortamında öz güvenle hareket etmelerine destek verir. Bankacılık, sağlık, moda, estetik, aktristlik, psikoloji, halkla ilişkiler ve yöneticilik dallarına daha uygundurlar. Aslan patronları; kuruculuk ve organizasyon kabiliyetiyle otoriter işverenlerdir. Çalışanlarından parlak fikir ve pratik üretkenlik ister. Oyalanmaktan nefret ederler. Cesur davranmayan çalışanları her an gözden çıkarabilir. Eleştiri ve şikayeti değil, mantıklı teklif ve fikri destekler.

Başak Çalışanı ve Patronu:

Yengeç Çalışanı ve Patronu:

Çalışkan, işine özen gösteren, sayılarla ve hesapla arası iyi bu burç, hedeflerine kararlı ilerler.

İşte de aile ortamını arayan bu burç, güvenli iş yerlerini tercih eder. Hislerine iş seçimin-

İŞ ortamını kendi işi gibi sahiplenir. Dağınıklık ve prog-


Ağustos / 2016

ramsız hareket etmekten hiç hoşlanmaz. Kendi kalıpları vardır ve karşılıklı saygının bulunmadığı iş ortamları tarzına çok zıttır. Mükemmeliyetçi yanları işte başarısızlıkta depresyona dönüşür. Hesap ve para işleri, müfettişlik, banka işleri, eleştirmenlik, yazarlık, moda sahası meslekleri ve butikçilik konularına daha çok uygundur. Başak patronları; titiz ve programlı yapılarına rağmen çalışkan çalışanlarını sahiplenen patronlardır. Eğer güvendiyse kolay vazgeçmezler. Gecikme ve hataya karşılık eleştirisel yanı sivridir. Ancak tekrar edilmedikçe esprili davranıp yumuşayacaklardır. İşte başarıyı hep zirvede tutmaya çalışan yanları müşkülpesentliğe yakalanabilir.

Terazi Çalışanı ve Patronu: Sessiz ve barışçıl görevlerini yapan çalışanlardır. Çekici ve insana anlayışla yaklaşabilen yanlarıyla ikna kabiliyetleri gelişmiştir. İş arkadaşlarına destek vermekten hoşlanırlar. Gerginlik ve huzursuz ortamlardan kaçınırlar. Başkalarının işlerine karışmaktan hoşlanmazlar. Bazen arkadaşını işte dengelemeye kalkışıp yorulabilirler. Sanata kabiliyetlidirler. Borsa, Mimar, film yönetmeni, kameraman, moda ve güzelliği içeren meslekler, güzel sanatlar ve dizayna yönelik işler ve tıp sahasına uygundurlar. Terazi patronları; adalete önem veren ve dürüsttürler. Aktif davranır ancak işi aceleye getirmeden başarı için beklemeyi bilir. Sürekli ortalıkta dolaşan patronlardır. Aktif iş hayatını hedef alırlar. Huzursuzluk çıkaran uyumuşuz çalışanların üstünü çizmek için fazla beklemeyecektir. Zira istikrar önemlidir.

Akrep Çalışanı ve Patronu: Bir gün kendi işine kavuşacağı umuduyla çalışırlar. Riski seven yanları fırsatları yakalama konusunda başarılarını artırır. Ancak boşa riske girmez, mantıklı davranırlar. Genellikle olaylar karşısında soğukkanlı ve pratik fikirlilerdir. Zeki amirlerin sözünü dinlemekten gocunmazlar. Yetersiz bulduğu otoriteler onlar için zulümdür. İş arkadaşlarının öne çıkma isteği ve çalışmalarını gölgelemeleri huzursuzlanıp asilik yapmalarına yetecektir. Ticaret, Hukuk, banka, finans, tıp, eczacılık ve danışmanlık dallarında başarıya yatkındırlar.

ya yürürler. Büro ve kapalı ortamlar yerine yolculuklara açık işler yapılarına daha uygundur. Geniş çevrelerini işte değerlendiren Yaylar, emir almaktan uzak iş sahalarına yönelir. Emir aldıkları kişinin adilliğe aykırı yapısı o işi ilk fırsatta bırakmalarına yol açacaktır. Ticari işler, medya, yayıncılık ve yazarlık, eğitmenlik, psikiyatri, vakıf veya dernek yöneticilikleri ve özellikle kadınları moda ve stile yatkındırlar. Yay patronları; çalışanlarına dobra davranabilen ancak merhamet sergileyen iş verenlerdir. Açık konuşurlar ancak tuttuklarından kolay vazgeçmezler ve alternatif çare düşünürler. Eleştiri yanları esprili taraflarıyla dengelenir.

Oğlak Çalışanı ve Patronu: Çalışkan, idealist karakterleriyle kararlı ilerler ve işten kolay yılmazlar. Yönetici kabiliyetlidirler ve kendi işlerini kurmanın hayali hep vardır. Ciddiyetleri, saçmalanan veya laubali ortamlardan nefret eder. Eğlence ayrı iş ayrıdır ve herkes sorumluluğunu iyi bilmelidir. Bu nedenle kendi işleri gibi çalışan performanslarını zorlayan çalışanlardır. Şirket yöneticliği, para işleri, gayrimenkul danışmanlığı konuları dâhil, geniş sahada özellikle yöneticiliğe kabiliyetlidirler. Ticaret, eğitmenlik, medya, yazarlık, otel veya restaurant yöneticiliği, bilim ve tıpta başarıyı daha çok yakalayabilirler. Oğlak patronları; kesinlikle çalışma temponuzdaki dengeyi denetleyeceklerdir. Ciddi ve mesafeli iş verenlerdir. İdealist yapıları üretken ve parlak fikirli çalışanlarını yükseltmek için çekinmeyecek karakterdedir. Yeter ki saygılı üsluplarını işle birleştirsinler.

Kova Çalışanı ve Patronu: Mantıklı ve özgür yanıyla çözüm odaklı çalışandır. İşlerini sevdilerse disiplinli çalışır ve eğitim, kişisel ge-

lişime önem verirler. Yaptıkları işin yeniliğe açık yanlarını uygulamaktan çekinmezler. Ukala tavırlı iş arkadaşı veya yöneticilerden hoşlanmazlar. Baskının fazlasına dayanamazlar. Potansiyelleri hemen düşer. Pozitif bilim, siyasal bilgiler, elektronik, matematik ve sayı işleri, alternatif bilgiye yönelik meslekler, estetik ve yeniliğe endeksli ticarette başarıya daha çok yatkındırlar. Kova patronları; çalışanlarını emirlerle yormaz. Özgürlük tutkuları çalışanlarına da anlayışla yaklaştırır. Ancak görev ihmali onları sıkar, uğraşmadan işten uzaklaştırabilirler. Onu yormayan ve görevini yapan çalışanları severler. Devamlı denetlemek ve baskı yapılarına terstir. Herkes görevinin bilincine sahip çıkmalıdır. Yeniliğe açıktırlar.

Balık Çalışanı ve Patronu: Hayalini işine yansıtmayı sever ve eninde sonunda başarır. Duygusal ve iş ortamına adaptasyonda kabiliyetli bu burç, uzmanlaşmayı hedefler. Aslında gizli liderdir ve iş çevresine güvenmeden önderliğini sergilemez. İyi niyetli yapısı hayal kırıklığına uğrarsa o iş yerinden soğumasına yol açar. Sevmediği ortamlarda mevcut potansiyelini sergilemeyecektir. Karizmatiktir ve sanatı işine yansıtır. Sanat dalları, basın, medya, mimarlık, tasarım, bilgisayar teknolojisi, halkla ilişkiler, danışmanlık ve eğitmenlikte daha çok başarıyı yakalayabilirler. Balık patronları; hayallerini işlerine ustaca yansıtabildiklerinden bu ortama uyum sağlamayı başaran çalışanları hedefler. Birden çalışanından vazgeçmez, toleransı sever. Bu durum yanıltmasın, sürekli hata tekrarında yumuşak yüzü zıttı sertlikte değişebilir. Kimseden potansiyelinden fazlasını beklemez ancak verdiği görevlerin yerine gelmesi çok önemlidir. Tüm burçlara başarılı çalışmalar temennisiyle...

Akrep patronları; aktif yapıda ve zekâya önem veren amirlerdir. İyi gözlemcidirler. Çalışanlarını kabiliyetlerine göre bir yere sınıflarlar ve artık potansiyellerine uygun verimliliği beklerler. İşlerini yaptıkça aksileşmezler. Çok kolay patronlar değildir ancak dinlemeyi bilirler.

Yay Çalışanı ve Patronu: Özgürlüğe düşkün yapıları gereği, baskıdan uzak, kendilerine güvenilecekleri iş yerlerini severler. Tecrübeyle hedefledikleri başarıwww.estemagazin.com 51


AÄ&#x;ustos / 2016

52 www.estemagazin.com


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.