DOGUS SAYI 207

Page 1

Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi / Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

Ekim/Oktober 2015 yıl/jaar 16 sayı/editie 207

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl

i Hicri Yen 7) 3 4 1 ( ı z ı Yı l ı n er, d e k i r b e t r esenlik le dileriz...

anın m ü l s ü M “ her şeyie, asaletinlı” lma ya k ı ş ı r o >> S 11

Bir yetimi sevindirmek...

>> Fuat Nurlu dâr-ı beka’ya uğurlandı >> Ödenek alanların işi daha da zorlaşacak >> Türk siyasiler Hollanda’yı mesken tuttular >> Hollandalı Türkler ne yapıyorlar; gelin tanış olalım...

DÜĞÜN SEREMONİLERİNİN ETKİLERİ NELERDİR?

OY VERME YER VE TARİHLERİ BELLİ OLDU

“İHTİYATİ HACİZ VE ŞARTLARI NEDİR?”

S 02

S 16

P 23

>> S 18 - 19

”BU DA BENİM İDEAL DÜĞÜNÜM”

TESETTÜR GİYİMİN YENİ ADRESİ ‘GÜMÜŞ BUTİK’

S 26

S 36


redactie

02 yayın odası Editörden

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

adnan@dogus.nl

Adnan Şahin

Sözün bittiği yer... Değerli okurlarımız, bugün sizlerle düğünlerimizi konuşalım; birlikte bazı şeylerin farkına varalım istiyorum. Biliyorsunuz iki çeşit düğün şeklimiz var: biri İslâmî usullere daha uygun yapılmaya çalışılan mevlidli veya ilahili düğünler, diğerini ise zaten biliyorsunuz. Daha yaygın olan orkestralı, danslı, oyunlu olan düğünlerimiz. Bunlar biri birinden çok uzak uygulamalar. Ömürde bir defa yapılan bu etkinlikle esas olarak kutsal bir yuvanın temelleri atılıyor. Düğünler olmalıdır hem de en güzel en unutulmaz şekilde yapılmalıdır. İki gencin birbirleri ile hayatlarını birleştirdiklerini herkes duymalı ve ortada şek şüphe kalmamalı. Ancak bu düğünlerimizin yapılış şekillerinde sorunlar var. Ve ben bugün sizlerle, uzun yıllardır çekim işlerini de yaptığım dolayısıyla tüm detaylarını herkesten daha çok bildiğim bu düğünler konusundaki bazı sıkıntıları paylaşmak istiyorum. Önce oyunlu, yani vur patlasın çal oynasın sözü ile örtüşen düğünlerimizden bahsetmek istiyorum. Bilhassa, yapılan düğün boyunca bol miktarda sarf edilen ama hiç kimsenin üzerine alınıp sahip çıkmadığı oysa herkesin doğrudan muhatap olduğu müzisyenlerin okudukları oynak türkülerin içinde bulunan küfürlü, terbiyesiz ve hakaret dolu, aşağılayıcı sözlerinden başlamak istiyorum. Evet kızlarımızın oğullarımızın keyif içinde dans edip oynamaları için icra edilen güya müziklerin içinde ne ağır mesajlar var; bir de yakından bakalım dilerseniz... İki genci kutsal bir yuva kurmaları için bir araya getirdiğimiz esnada onların şuuraltına yerleştirdiğimiz sözlere lütfen iyi dikkat edelim. En hafifiyle başlayalım. “Al kızını koy çuvala, salla salla vur duvara” Haydaa! Daha başlamadan kavgaya kapı aralanıyor. Ve kavga esnasında söylenecek okkalı sözler şuur altına yerleştiriliyor. Şimdi buna dikkat! “Halimem yandan yandan, severim seni candan, eğer sen de seviyorsan boşan gel kocandan” bu ne biçim ahlaksızca, düşüncesizce söylenmiş bir sözdür Allah aşkına? Efendim, işte son zamanlarda boşanmalar çoğaldı! Çoğalır elbet. Bunun olması gerektiğini ta evlenirken şuuraltına yerleştirmedik mi? Al sana Hatice ve netice.. Ne demek boşan gel kocandan! Bakın bu çok daha garip bir tablo. Gelin kaynana ile oynuyor ortada onların güya bu güzel ortamda oynamalarına ve kaynaşmalarına yardımcı olmaya çalışan müzikteki sözler zehir zemberek âdeta. Kaynanaya yapılmadık hakaret

kalmıyor. Ve yemeğine zehirli hap koymaya varan “Tat koydum tat koydum, içine de hap koydum, kaynanamın adını kuyruklu yılan koydum” Pes! Yahu sen yeni yuva kurmaya çalışan iki gence eğlenmeleri konusunda yardımcı mı olmaya çalışıyorsun yoksa kurulmaya çalışılan o kutsal kurumun temeline mayın mı yerleştiriyorsun bre vicdansız!. Gelinle kaynanayı peşinen hasım ediyorsun. Bu sözlere itiraz edebilecek yürekli gelinlerin, bu fütursuzluğa dur diyebilecek cesur kaynanaların çıkmasını diliyoruz. Bir defasında dayanamadım ve müzik yapan kişiye tepkimi koydum. “Yahu siz ne söylediğinizin farkında mısınız? Bunlar çok kötü sözler! Yapmayın! Söylemeyin. Bunlar gençlerin şuuraltına yerleşiyor.” dedim. Karşımdakinin tepkisi beni daha da endişelendirdi. “Abi bunlar ne ki, daha ne sözler var bir bilsen. Ne yapalım piyasada en popüler oyun havaları bunlar!” diyordu. Bunlar aslında yenilir yutulur sözler olmamasına rağmen ne düğün sahibi ne de salon sahibi bunları düzeltmek adına en ufak bir müdahalede bulunmuyor. Bu sözlerin sahibi var muhatabı yok. Söz bu, ağızdan çıktı mı dönüşü olmaz. Dikkat etmemiz gerekiyor. Ne demiş derviş Yunus bir bakalım; “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz.” Deveye sormuşlar ‘boynun neden eğridir?’ diye. Deve cevap vermiş “nerem doğru ki?” Düğünlerimiz maalesef böyle bir şey. Bu konuda söylenecek daha pek çok şey var ama bu defalık köşemizde bu kadarına yer verebildik. Bu toplumsal bir vakıadır. Kimileri için hiç de önemli olmayabilir ama pek çok insanımızın rahatsızlığına tercüman olalım istedik. Biliyoruz ki pek çok aile evlâtlarının mutluluğu için istemeden de olsa o tür durumlara katlanmaya çalışıyor. Ama külliyen teslim olmak ne kadar doğrudur. Hiç olmazsa oturup para verip getirdiğiniz müzik grubuyla veya salon sahibiyle açık ve net bir şekilde konuşup. “Bak kardeşim, biz kutsal bir yuva kuruyoruz. Bunun temellerini atarken biz müzik adına böyle saçma sapan sözler duymak istemiyoruz” diyebilirsiniz. Evet, maalesef pek çok yanı eğri olan düğün geleneğimizi de biraz düzeltmek için bir yerden başlamamız gerekmektedir.

Hukuk

İşini garantiye almak ve borçluyu baskı altına almak için etkin bir yöntem: "İhtiyati Haciz"

İhtiyati Haciz nedir, şartları ve nedenleri nelerdir?

Saygıdeğer Doğuş okurları, icra davalarında İhtiyati Haciz çok tercih edilen bir müessesidir. Ancak İhtiyati Haciz tam olarak nedir ve nasıl uygulanır? Kısacası, İhtiyati Haciz neden talep edilir ve nasıl işler? Bu yazımda bu önemli konuya açıklık getirmeye çalışacağım...

T

icaret hayatında birçok girişimci/şirket kesilen faturalarını (zamanında) ödemeyen borçlularla karşılaşır. Bu durum bazen bu girişimcilerin kendi ticari faaliyetlerinin bile tehlikeye düşmesine yol açar. İşte tam burada İhtiyati Haciz enstrümanı borcunu ödemeyen borçlulara karşı alacaklıların elini güçlendiriyor. Zira İhtiyati Haciz hem borçlunun mal varlığını ve bankadaki paralarını garanti altına alır ve dondurur hem de borçluyu bu hacizle zor durumda bırakarak ona ödeme yapması için bir baskı unsuru oluşturur. İhtiyati Haciz talebinin bir diğer olumlu tarafı kanun ve prosedür gereği borçlu mahkeme ve hakim tarafından genelde dinlenmediği için ve duruşma yapılmadığı için borçluya kötü sürpriz etkisidir. İhtiyati Haciz Tedbir Hâkiminin (voorziengenrechter) izniyle alacaklının para alacağının borçlunun mallarının ve banka hesaplarının garanti ve ko-

ruma altına alınmasıdır. Haciz fiilen İcra Memuru (gerechtsdeurwaarder) tarafından uygulanır. Bu uygulama örneğin borçlunun menkullerine (beyaz eşya, araba, televizyon vs.) İcra Memuru tarafından haciz konularak veya bankaların bir banka hesabını ‘dondurmasını’ sağlamakla hayata geçirilir. Böylece borçlunun bu değerler üzerinde tasarruf yetkisi imkansızlaştırılır. Bu çerçevede İhtiyati Haciz müessesenin daha genel olan İhtiyati Tedbir müessesinden ayrı görmek lazım. İhtiyati Tedbir herhangi bir hukuk davası konusu olan farklı hakların koruma altına alınması için talep edilebilen bir uygulamadır. (örneğin mirasçılık davalarında taşınmazların koruma altına alınması, kişisel haklara saldırı sebebiyle bir kitabın yayınlanmasını geçici olarak engellemek gibi). İhtiyati Haciz yukarda belirtildiği gibi para alacaklarının garanti alınmasını sağlayan bir uygulamadır.

İhtiyati Haciz nedenleri... 1. Bir alacak hakkının ödenmesine karşılık teminat oluşturmak ve borçlunun mal varlığını koruma altına almak. Pratikte alacak/icra davası öncesi mallarını ve parasını ‘kaybedebilir’. Borçlu hızlıca mallarını satar veya devredebilir. İhtiyati Haciz müessesi bu tür işlemlerin önünü keser. İhtiyati Haciz sayesinde açılacak veya açılan esas dava sonunda alacaklı leyhine çıkacak bir karar öncesinde alacağının garanti altında olmasını sağlar. 2. Alacaklı tarafından borçluya uygulanan bir baskı yöntemi. İhtiyati Haciz bir borçlunun mallarını ve banka hesaplarını koruma altına alarak ve üzerinde borçlunun tasarruf yetkisini kaldırdığı için özellikle ödenmeyen veya zamanında ödenmeyen faturaların ödenmesini sağlamak için çok etkin bir yöntemdir. 3. Borçluya alacaklı tarafından kötü sürpriz olarak ‘baskın’ yapmak. Yukarda belirtildiği gibi prosedür gereği bir

Esasen biraz da camilerimizde yapılan, kadınların ve erkeklerin ayrı ayrı mekânlarda bulundukları ve birbirlerini asla göremeden yapılan düğünlere değinecektim. Camilerin düğün yapmaya ne kadar uygun olup olmadığını yazacaktım ama, bu seferlik bununla iktifa edelim. Gençlerimiz, iki uç noktadan birini tercih etmek zorunda bırakılmamalı. Hamdolsun ki zaman zaman bunun ortasını bulmuş olanlar da var. Uygun salonlarda ilahilerle, sema gösterileriyle, değerli sanatçılar, mehteran ve efeler grubuyla zenginleştirilen düğünlerimiz de yapılıyor. Gelecek nesillerimizin örnek alabilecekleri güzel düğünleri geliştirmeye çalışmalıyız. Gelecek sayılada da, âdetler ve törelerimize değinmek istiyorum.

NIF’ten Güven Mobilya’ya ziyaret

Hollanda İslam Federasyonu tarafından başlatılan esnaf ziyaretleri hız kesmeden devam ediyor. İnsanların kendi kabuğuna çekildiği, herkesin kendi dertleriyle baş başa bırakıldığı bir dönemde “çat kapı” ziyaretler hayli önem arz ediyor. Bu manada hem karşılıklı görüş alışverişi hem de dertleri, sıkıntıları, sevinçleri paylaşma adına başlatılan ziyaret turunun bu seferki adresi Rotterdam’da 17’nci yılını doldurmaya hazırlanan ve kendi alanında saygın ve güvenilir bir adı olan Güven Mobilya idi. NIF Başkanı Mehmet Erdoğan ve Eğitim Başkanı İsmail Kızılırmak’tan oluşan ziyaret ekibi, Güven Mobilya sahibi Yunus Kartaler ile bir süre görüştü. Sıcak bir ortamda gerçekleşen ziyarette, çalışmalar hakkına bilgiler paylaşıldı.


gündem 03

Sorunlarımız...

Kısa haber

borçlu İhtiyati Haciz talebi sürecinde mahkeme tarafından çoğu zaman bilgilendirilmez. Böylece mal ve para kaçırma fırsatı ve zamanı oluşmaz. İhtiyati Haciz şartları İhtiyati Haciz Tedbir Hakiminin iznine bağlıdır. Bu doğrultuda İhtiyati Haciz talebi sadece bir avukat tarafından dilekçeyle Tedbir Hâkimine başvuruyla mümkündür. Avukat bu dilekçede hangi nedenlerden ötürü İhtiyati Haciz talep edildiğini ve borçlunun hangi mal ve banka hesaplarına uygulanmasını istediğini belirtmek zorundadır. Dilekçeyle Tedbir Hâkiminden talep üzerine genelde borçlunun görüşü/savunması alınmaz ve herhangi bir duruşmaya çağrılmaz. Dolayısıyla İhtiyati Haciz genelde borçluyu hazırlıksız yakalar. Hâkim sınırlı bir değerlendirme sonunda İhtiyati Haciz talebini kabul eder veya reddeder. Kabul ederse Tedbir Hâkimi aynı anda alacak miktarını ve kaç para karşılığı İhtiyati Haciz uygulanacağını belirler. İhtiyati Haciz için önce alacaklı davası açılmasına gerek yok... İhtiyati Haciz borçluyu hazırlıksız yakalamak ve baskı uygulamak için etkin bir yöntemdir zira Hollanda kanunlarında Tedbir Hâkiminden ihtiyati haciz talep etmek için alacaklı tarafından önceden bir esas alacaklı davası açılması şartı yoktur. Kanuna

agenda

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

göre bir alacaklı önce İhtiyati Haciz talep edebilir. Alacaklı sadece Tedbir Hâkiminin belirleyeceği bir süre içinde, İhtiyati Haciz kararından sonra, esas teşkil eden bir alacaklı davası açmak zorundadır. Genelde bu süre 2 hafta olarak verilir. Eğer alacaklı bu süre içinde bir alacaklı davası açmazsa konulan İhtiyati Haciz de resen düşer. İhtiyati Haciz ve kaldırılması... Yukarda belirtildiği gibi İhtiyati haciz Tedbir Hâkiminin belirlediği süre içinde alacaklı davası açılmadığında resen düşer ve kalkar. Ancak borçlu tarafından başvurulan nöbetçi/ yıldırım mahkemesi (opheffingskortgeding) tarafından da borçlu talebi üzerine de mahkemenin kararıyla da kaldırılabilir. Borçlu konulan İhtiyati Haczin gereksiz, yetersiz veya haksız nedenlerden ötürü uygulandığını ileri sürmek zorundadır. Örneğin borçlu alacaklının ileri sürdüğü gibi bir borcu olmadığını, veya yeterince teminatın mevcut olduğunu ve malvarlığı ‘kaçırma’ riskinin bulunmadığını ileri sürebilir ve mahkeme bu doğrultuda kanaat getirirse İhtiyati Haciz kaldırılır. Tabii ki şekil ve usül şartları da bu çerçevede değerlendirilir. Son olarak borçlu tarafından alacaklının para alacağına karşılık farklı bir teminat gösterilirse de İhtiyati Haciz kaldırılır.

Borçlu tarafından teminat verilmesi... Borçlu tarafından alacaklının para alacağına dair talebine karşılık bir banka teminat mektubu, ipotek veya tapu şerhi de verilebilir. Bu tür davalarda borçlu genelde banka teminat mektubunu tercih eder. Dolayısıyla borçlu tarafından banka teminat mektubu verilirse İhtiyaci Haciz kaldırılır. Eğer hukuki süreç içinde alacaklı tarafından haksız olarak İhtiyati Haciz konulduğu tespit edilirse alacaklının hukuki sorumluluğu doğar. Alacaklı böyle durumlarda borçlunun İhtiyati Haciz sebebiyle gördüğü zararları ödemek zorundadır. Örneğin arabasına haksız olarak ihtiyati haciz konulan borçlu bundan ötürü başka araba kiraladıysa alacaklı bu araç kirasını ödemek zorundadır. Tabi ki haksız olarak uygulanan İhtiyati Haciz borçlu açısından çok daha büyük maddi zararlara yol açabilir. Kanun gereği haksız yere konulan bir İhtiyati Haciz alacaklı borçlunun göreceği olası zararlardan sorumlu tutulur. Bu sebeptendir ki çok cazip yönleri olmasına rağmen siz siz olun ve bir alacaklı olarak tedbirli ve ihtiyatlı davranın. İhtiyati Haciz müessesini iyi bir uzman avukatınızla titizlikle değerlendirip öyle karar verin. Avukat - Ali Durmuş www.hukukburosu.nl

«

Sağlık sigortasına zam geliyor Kral Willem Alexander’ın Prinsjesdag açıklamasının ardından, meclis üyeleri 2016 yılında yapılacak değişiklikleri tartışmaya başladı. Halk arasında en çok merak edilen konulardan biri de son yıllarda vatandaşın cebini yakan sağlık sigortası primleri ve içerikleri. Hollanda hükümeti, 2016 yılında sağlık sigortası primlerinin aylık yaklaşık 7 euro pahalanacağını tahmin ediyor. Bu oran yıllık bazında 84 euroya geliyor. Temel sağlık paketinde (Basisverzekering) içeriğin genel anlamda değişmediği belirtildi. Ek prim (Eigen Risico ) ücretlerinin de 10 euro zamlanacağı açıklandı. Ek prim 375 eurodan 385 euroya çıkartılacak. Sağlık sigortası ve ek primlerinin zamlanmasıyla birlikte devlet tarafından verilen Sağlık Sigorta yardımı (Zorgtoeslag) aylık bazında 6 euro daha fazla olacak. 19 Kasım tarihinde sağlık sigortası firmalarından 2016 yılı primlerinin açıklanması bekleniyor. Vatandaşlara 31 Aralık 2015 tarihine kadar kendilerine uygun sigorta şirketi ve pekti seçme imkânı tanınıyor. Sigorta firmasını veya paketinde değişiklik yapmak isteyen vatandaşların, en geç 31 Aralık tarihinde sigorta şirketlerine bildirmeleri gerekiyor

Soru ve sorunlarınız için: www.hukukburosu.nl

İşçi hata yapar, kabak işverenin başında patlar Bu dava içerisinde işçi işverenin yanında diplomalı ve tecrübeli bir vinç sürücüsü olarak çalışıyordur. İş esnasında işçinin üzerine vinç düştüğü için, işçinin kalçası kırılmıştır. Bu kazadan dolayı işçi işverenini yasal sorumlu tutmuş ve işverenine karşı dava açmıştır. İş müfettişinin (arbeidsinspectie) söz konusu kazanın Arbo yasasına (iş güvenlik yasası) aykırı olmadığını belirtmesine rağmen,

Nafaka süresiyle ilgili yasa değisikliği! ve aynı şekilde mahkemenin işçinin bu vinci nasıl kullanacağını tecrübelerine bakılırsa bilmesi gerektiğini ve hatta bu vinci yanlış kullandığının kararı vermesine rağmen işvereni bu kaza için sorumlu tuttu. Bunun sebebini ise hakimin / mahkemenin yazılı kararında, işverenin kazayı engelleyebileceği kanaatine varmasıdır. Mahkeme, kararında mesela, işçiyle beraber bir işçi daha gönderip durumu daha da kontrol altında tutabileceğini ön plana çıkarmıştır. Yasal sorumluluk işverende olduğundan dolayı, mahkeme işvereni, işçisine € 10.000,– tazminat ödemeye mahkum etmiştir. Yazının devamı için www.hukukburosu.nl sayfasına bakabilirsiniz...

evlilik 3 yıldan kısa sürmüş ise, hiç bir şekilde nafaka hakkı bulunmamaktadır. Çoğu kanun değişikliklerinde olduğu gibi, bu hassas konuda da ayrı tutulan durumlar vardır. Mesela boşanma esnasında 12 yaşından küçük çocuk(lar) varsa, nafaka yükümlülüğü çocuk 12 yaşına gelene kadar devam edeceği yönünde. Beklenti kanun taslağının bu yıl sonunda meclise kanun teklifi olarak sulanacağı yönünde. Gelişmeleri sizinle paylaşacağımızdan emin olabilirsiniz. Yazının devamı için www.hukukburosu.nl sayfasına bakabilirsiniz..

Hollanda’da mahkûm olmak artık çok pahalı!

Sosyala bildirmeden tatile gitmek, pahalıya patlıyor Bu davadaki sanık, trafik kazası yapmıştır. Bu kazada büyük ölçüde manevî hasar oluşmuştur. Sanık uykulu hâlde araç kullanmıştır halbuki iki-üç gündür uyumamış, veya uykusunu tam olarak almamıştır. Aracı kullanırken uykuya daldığı tespit edilmiş ve söz konusu kaza meydana gelmiştir. Mahkeme, bu şekilde hareket eden sürücünün tutumunu sorumsuzluk ve dikkatsizlik olarak değerlendir-

Şu an nafaka süresi kanunen 12 yıldır. Ancak Hollanda meclisinin çoğunluğu bu süreyi çok uzun bulmaktadır. Bu nedenden dolayı kanunda değişiklik öngörülmektedir. Bu çerçevede Raad van State kurumuna nafakayı 12’den 5 yıla düşüren kanun taslağı hükümet tarafınca sunulmuştur. Taslakta nafaka süresinin evlilik sürecinin yarısı, ama en fazla 5 yıl olması gerektiği öngörülmüştür. Eğer

miş ve sanığın bu kazada tam kusurlu olduğu kanaatine varmıştır. Mahkeme, bunun yanı sıra sanığın ifadesini de dikkate almış ve sanığın bu kazada suçlu olduğuna hükmetmiştir. Sanık, ifadesinde aracı kullanırken belirli bir süre sonra artık gözlerini açamadığını ve çok yorgun olduğunu söylemiş olması da Mahkeme tarafından dikkate alınmıştır. Bu durumda Mahkeme, sanığın uykulu olduğunu, bile bile trafiğe çıktığını tespit etmiş ve sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme, sanığa € 1000,– para cezası, cezanın ödenmemesi durumunda 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ehliyetine 3 ay el konulmasına karar vermiştir. Yazının devamı için www.hukukburosu.nl sayfasına bakabilirsiniz...

Hollanda Meclisi iki yeni yasa tasarısını kabul ederek soruşturma, kovuşturma ve cezaevi masraflarını kısmen faillerden tahsil etme olanağını yürürlüğe koymuştur. Bu düzenlemeler hükûmet programında öngörülmüştü. Failler/ hükümlüler bir de işlenen suçun mağdurlarını da kısmen tazmin etmek zorundalar.

Bu doğrultuda hükümlüler tavanı değişebilir günlük azami bir meblağ ödemek zorunda kalacaklar. Azami meblağ hükümlünün hangi mahkeme tarafından mahkum edildiğine bağlı olacaktır. Devlet Bakanı Dijkhoff tarafından hazırlanan ve kabul edilen ikinci yasa tasarısı hükümlerinin ve reşit olmayan hükümlerinin velileri tarafından en fazla iki yıl boyunca günlük azami € 16,– katkı payı ödemesini düzenlemektedir. Yazının devamı için www.hukukburosu.nl sayfasına bakabilirsiniz...


TÜRKİYE’NİN SEÇİMİ SENİN SEÇİMİN

Hollanda’daki vatandaşlarımız 21-25 Ekim tarihleri arasında 3 konsolosluk bölgesinde oylarını kullanabilirler.

Amsterdam • Rotterdam • Deventer

E Y İ K R Ü T İN İÇ R! E V OY YSK SEÇMEN ÇAĞRI MERKEZİ

+90 444 9 975

KONSOLOSLUK ÇAĞRI MERKEZİ

+31 (0)10 7660007

www.ysk.gov.tr secim.ytb.gov.tr


mozaïek

mozaik 05

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Hayatın yükü ağır

Geleceğe yapılan yatırım meyvesini veriyor...

Hollanda Türk Federasyon ‘Ahde Vefa’ programlarını sürdürüyor...

Hollandalı Türkler haciz pençesinde

HTF, ülküdaşlara vefa borcunu ödüyor Hollanda Türk Federasyon iki yıl önce başlatmış olduğu “Ahde Vefa” programları serisine, Hollanda Türk Federasyon’a bağlı bulunan teşkilatlarda geçmişte yöneticilik yapmış olan ülküdaşları buluşturarak devam etti. .

Hollandalı Türklerden her iki kişiden birinin geçim sıkıntısının içinde olduğu öne sürülüyor.Özellikle izin sonları kendini daha da hissettiren sıkıntının, okulların da açılması ile daha da arttığı belirtiliyor. Ev kirası, sigorta katkı payı, gaz elektrik parası gibi genel giderleri bile ödemekte zorlanan dar gelirliler çareyi hukuk danışma bürolarında arıyor. Son Habere konuşan ve sıkıntının bilinenden de çok olduğunu söyleyen Hukuk danışmanı M.K, “Borç-harç iki üç yılda izine gidenler dönünce biriken faturaları ödemekte hayli

zorlanıyor. Her yıl bir önceki yıla oranla bize başvurularda gözle görülür bir artış söz konusu. Dar gelirliler oldukça mağdur. Çoğu borcunu, taksitini ödeyemediği için haciz ile karşı karşıya. Bir çok aile okul parası yüzünden çocuklarını daha düşük okullara göndermek zorunda kalıyor. Ev büroları ev kirasını zamanında ödeyemediği için bir çok insana son uyarı niteliğinde mektup gönderiyor. Bize gelen insanların durumuna göre yardımcı olmaya çalışıyoruz. Borçlarını erteletme ya da taksitlendirme gibi yollara başvuruyoruz” dedi. Küçük esnafların da zor durumda olduğunu belirten danışman “Rotterdam’ın en işlek caddelerinde bir çok dükkân boş. Bu dükkanlar küçük ölçekli esnafın dayanma gücü kalmadığı için dükkânlarını kapatmak zorunda kaldığını gösteriyor” diyerek durum değerlendirmesi yaptı.

Siyasiler meydanlarda

H

ollanda Türk Federasyon iki yıl önce başlatmış olduğu “Ahde Vefa” programları serisine, Hollanda Türk Federasyon’a bağlı bulunan teşkilatlarda geçmişte yöneticilik yapmış olan ülküdaşları buluşturarak devam etti. Amsterdam Hilal konferans salonunda gerçekleşen buluşmaya yoğun bir katılım sağlayan yöneticiler özlem giderirken hasbihal etme fırsatına sahip oldular. Ahde Vefa programları ile Türk-İslam ülküsüne gönül veren ve farklı görevlerde bulunmuş olanlar Hollanda Türk Federasyon’un zaman zaman düzenlediği programlar ile hatırlanmakta ve aynı dönemlerde görev yapmış olduğu arkadaşları ile buluşma fırsatına sahip olmaktadırlar.

“Siyaset zenginleşme aracı değildir” Hollanda Türk Federasyon Genel Sekreteri Erim Uğurlu tarafından yönetilen programda açılış bölümünden sonra sırasıyla Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik ve daha önce bu görevi icra etmiş olan Hikmet Yıldızeli ve Güven İşçi söz aldılar. Konuşmalarında Ahde Vefa’nın önemine vurgu yapan konuşmacılar birliğin önemine değindiler. İlk olarak söz alan genel başkan Murat Gedik, Hollanda Türk Federasyon’un son 3 yıl içerisinde düzenlemiş olduğu faaliyetler hakkında bilgi verdi. Ardından birliğin önemine değinen Gedik, bu kutlu davaya ömürlerini adayan gönüldaşlara teşekkür ederek hakka yürümüş olan yöneticileri de rahmetle andı. Sözlerinin sonunda 1 Kasım’da yapılacak olan T.C. Milletvekili Genel

Dam’da kültürler buluşması...

Seçimlerine değinen genel başkan bütün ülkücüleri göreve davet etti. Türkiye’de son dönemlerde yaşanılan üzüntülü olaylara değinerek herkesi vicdanını dinlemeye ve ülküleri için mücadele etmeye davet etti. Murat Gedik’in konuşmasından sonra salondan söz alanlar temennilerini ve isteklerini ilettiler. Gedik’in konuşmasından sonra söz alan Hikmet Yıldızeli ve Güven İşçi de güncel sorunlara değinerek ülkücüleri öz eleştiri yaparak daha güzel bir şekilde hizmet vermeye davet ettiler. Program Hollanda Türk Federasyon’un davetlilere ikramı ile son buldu. Haber-Fotoğraflar: HTF Basın Masası

«

“Birlikte bir Amsterdam” inşası 4 Ekim Pazar günü Amsterdam Dam meydanı bir ‘ilk’e sahne oldu. “Birlikte bir Amsterdam” adı altında düzenlenen etkinlik yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. “Kalbin ve ruhunla Dam’ı doldur” sloganıyla hareket eden organize komitesi, farklı din ve kültürden oluşan binlerce kişiyi bir araya getirdi. HDV Emir Sultan Camii yönetiminin gayretli çalışması ve organizede insiyatif almasıyla İslam ve Türkiye adına güzel görüntüler katılımcılarla paylaşıldı. Semazen ve Mehteran göste-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Suriyeli mülteciler sorunu artık Avrupa sorunudur” dedi. Kılıçdaroğlu, Türkiye’de 1 Kasım’da yapılacak 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimi kampanyası çerçevesinde Hollanda’da düzenlenen halkla buluşma toplantısına katıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ile Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in yanı sıra Hollanda İşçi Partisi (PvdA) Genel Başkanı Hans Spekman ve aynı partiden eski Avrupa Parlamentosu üyesi Emine Bozkurt’un da katıldığı programda konuşan Kılıçdaroğlu, herkesi 1 Kasım’da sandık başına gitmeye davet etti. “Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en

derin krizini yaşıyor” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Eğitimde geldik, duvara dayandık. Ekonomide ne olacağımız belli değil. Dolar 3 lirayı aştı. Dış politika başlı başına bir sorun. Ortadoğu kaynıyor. 2 milyon 375 bin Suriyeli mülteci Türkiye’de. Avrupa yeni farkına varıyor. Mülteciler ne zaman ki Avrupa’nın kapılarına dayandılar, şimdi soruyorlar ‘Ne olacak mülteciler’ diye. İyi de 2 milyonu aşkın Suriyeli Türkiye’ye gelirken neden görmediniz? Neden uyarmadınız? Neden ses çıkarmadınız? Neden Suriye’deki iç kavgayı sona erdirmek için mücadele etmediniz? Bunu Brüksel’de, Strazburg’da, Avrupa’nın yetkililerine anlattım. Mülteci sorunu Türkiye’nin sorunu olmaktan çıkmıştır. Suriyeli mülteciler sorunu artık Avrupa sorunudur. Hep beraber bu sorunu çözmek zorundayız.” PvdA Genel Başkanı Hans Spekman, kendi partisiyle aynı çizgide olan CHP ile bir araya gelmekten son derece onur duyduğunu söyledi.

rileri ile Dam meydanı âdeta inletildi. Cami Başkanı Kamber Şener ve ekibi İslam’ı ve Türk kültürünü tanıtmak için âdeta yarıştılar. Hollanda Mehteran ekibinin verdiği konser Dam Meydanı’nı dolduran binlerce insan tarafından ilgiyle izlenildi. Gün boyu

süren etkinlik Amsterdam’da bulunan yüzlerce farklı kültürün bir araya gelmesine, o kültürlerin tanıtılmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına vesile oldu. Emir Sultan Camii’nin bu anlamda verdiği destek ve çalışma herkes tarafından takdir edildi.


nieuws

06 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Deniz Çatıkkaş -Deniz Yolu

Güncel

denizcati@hotmail.com

Kavanoz ve iki fincan Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır. Sonrada kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar… Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler. Bunun üzerine; profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler yine hep birlikte; ‘evet doldu’ derler. Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro hâlinde ‘evet doldu’ derler. Profesör bu kez ise masanın altında

hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar… Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar; “bu kavanoz sizin hayatınızdır. Tenis topları; Hayatınızdaki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter. Çakıl taşları ise; Sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi.

Bayram ve coşkulu bir havada karşılanan

Hacılar, ilahi ve güllerle coşkuyla karşılandılar

Kum ise; diğer ufak tefek şeylerdir. şayet kavanoza önce kum doldurursanız; çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi; ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin: çocuklarınızla oynayın, sağlığınıza dikkat edin, evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin, sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur…” Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar: ‘Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?’ Profesör gülerek cevaplar; “Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar zaman ayırın.” Hoşça kalın…

---------◄◄

“Hac Millî Görüşle yapılır” sloganı bir kez daha anlamını buldu. Güney Hollanda’nın 135 kişilik uzun kafile hacıları görevlerini en güzel şekilde yaparak tekrar evlerine, sevdiklerinin yanına döndüler. Amsterdam Schiphol havaalanında güller ve ilahilerle karşılanan hacılar ve onları bekleyen yakınları çok duygulu anlar yaşadılar.

H

ollanda İslam Federasyonu hacılarını her yıl güllerle karşılıyordu. Bu yıl ise daha farklı bir ortamda karşıladı. Bu yıl “Gökkuşağı Sanat Merkezi” ilahi gurubu sanatçıları hacıları def çalıp ilahiler söyleyerek karşıladılar. “Tala albedru” söyleyerek onlara ayrılmak istemedikleri o beldelerin manevi havasını hatırlattılar bir kez daha. Bir bayram yerine dönen karşılama esnasında hem hacılar hem de yakınları duygulu anlar yaşayarak gözyaşlarına hâkim olamadılar. Bölge başkanı Mehmet Erdoğan her yıl olduğu gibi bu yılda hacıları kar-

şılamada hazır bulunarak hacılara gül verip hoş geldiniz dedi. Erdoğan coşkulu kalabalıklar hacıların sağ salim mebrur bir hac ile dönmüş olmalarından duyduğu sevinci dile getirdi. “Bu coşkulu kalabalığın oluşturduğu bu tablo bizim gurur duyduğumuz ve çok önem verdiğimiz bir tablo” diyen Erdoğan Millî Görüş’ü tercih eden hacılara ve onları karşılamaya gelen yakınlarına teşekkür etti. Henüz gidememiş olanların da bir an önce gitmeleri için dua ve niyazda bulundu. Tecrübeli kafile başkanı Ahmet Yılmaz

ise karşılama esnasında duygularını şu şekilde dile getirdi. “Çok bereketli bir hac dönemi yaşadık. Önce Medine’yi münevereye vardık efendimizi selamladık. 40 yerine kır bir vakit namaz kılabildik. Daha sonra tekrar Efendimize uğrayıp vedalaşıp Mekke’ye vasıl olduk. Orada da her türlü görevlerimizi bihakkın yerine getirerek hacı olma vasfına sahip olduk hamdolsun. Bildiğiniz gibi bu yıl Mekke’de ve Mina’da çok talihsiz olaylar yaşandı. Vinç kazasında biz Medine’deydik. Mina olayını ise biz şükürler olsun yaşamadık. Ama bildiğiniz gibi orada


perspective

perspektif 07

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

hacılar ve yakınları duygulu anlar yaşadılar...

oflaz-aliya@hotmail.com

Mehmet Şükrü Oflaz

ŞEHİR VE HESAP GÜNÜ Sefer Yazıları (2)

a

Bir şehrin sokakları size iz verir, izleyeceğiniz. Sizinle konuşur, size derdini anlatır. Şehir insanı yüceltir. Saygılı olursanız... İnsan şehri imar ederken, şehir insanı dingin tutar. Bir nazenin sevgili gibidir şehir, kırılgan, naif. İncittiğinizde yüzünü sizden çevirir. Gama, kedere, hafakanlara duçar eder insanı. Onun için insan ve şehir teknik bir konudan ziyade, iman meselesidir. Medeniyetlerin ve inançların aynasıdır şehirler. İnancın, imanın cisimleşmiş hâli. İnsanların değerlerindeki değişimin en net görülebileceği yer şehirlerdir. İnsan kaçamak cevaplar verebilir, lâkin şehirler anlatır size neler olup bittiğini. Bunu yaşıyoruz. Hatta şikayet ettiğimiz her konunun uzaktan yakından failiyiz de. ......................................... Camiler şehrin merkezi. İmanın estetik görünümü. Estetik, imanın sanat hali. Camiler emin olanların kendilerini tezkiye ettikleri yerlerdir. Camilerden halka halka genişleyerek yayılan emniyet vardır. İçten dışa, dıştan içe. Camiden başlayarak şehrin her sokağını dolanarak, evin içinde inanmış insanın kalbinde son bulan, son bulduğu yerden tam ters istikamette camiye yönelen ve orada son bulan bir deveran.

Kalemdâr

pek çok huccac hayatını kaybetti. Onlara bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Son ana kadar hacılarımızın hep iyi tepkilerini aldık. Umarız memnun kalmışlardır. Mevla’m hepsinden razı olsun. Henüz gidememiş olanlara da angari bir zamanda gitmek nasip etsin”… Gurup imamı Sefa Bağcı da çok güzel ve sorunsuz bir hac görevi yaptıklarını dile getirirken tüm hacılara bir kez daha teşekkür ederek onlardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Doğuş Haber Merkezi

Beyazıt Camisi. Tadilat güvenliği manasına gelen mavi brandalar. Sıkıştırılmış hissi veren bir ortam. Kalabalık insan yığınları. Caminin etrafında turist kafileleri ve seyyar satıcılar. Seyyar satıcılar; sustalı bıçak, bayıltıcı gaz, cop vb. satan satıcılar. Yani bunları caminin etrafında satan insanlar var ve bunların müşterisi var. Aşağılara inerseniz çöp yığınları ve insanı ürküten yüzler... Hemen hemen buna benzer tablolar galerisi İstanbul. İnsan bile isteye bu kadar nasıl kıyabilir bir şehre.

«

Bu yıl 25 çocuk ülke dışına kaçırıldı Her yıl olduğu gibi bu yıl da çok sayıda çocuk annesi ya da babası tarafından Hollanda dışına kaçırıldı. Uluslararası Çocuk Kaçırma Merkezi (IKO) Genel Müdürü Coşkun Çörüz, bu yaz döneminde toplam 25 çocuğun yurt dışı tatilinden geri dönmediğini bildirdi. 18 anne ya da babanın çocuğunun eski partneri tarafından kaçırıldığını belirten Çörüz, çocukların en çok kaçırıldığı 6 ülkeyi Belçika, Mısır, Brezilya, İsviçre, Türkiye ve Rusya olarak sıraladı. 2014 yılı yazında anne ya da babasıyla gittiği tatilden Hollanda’ya dönmeyen çocuk sayısı 19 olarak saptanmıştı. Yüzde 31 oranındaki artışın kaygı

verici olduğu kaydedildi. 2014 yılında toplam 247 çocuk annesi veya babası tarafından Hollanda’dan yurt dışına ya da bir başka ülkeden Hollanda’ya kaçırılmıştı. CDA (Hıristiyan Demokratlar) eski milletvekili Coşkun Çörüz, bu yaz döneminde kaçırılan 25 çocuktan 15’inin eğitim zorunluluğu kapsamında bulunduğuna dikkati çekerek, çocuk kaçırma vakalarının öğretmenler için de büyük bir sorun olduğunu kaydetti. Çörüz, öğretmenlerin bir çocuğun tatilden neden dönmediğini

sınıf arkadaşlarına anlatmakta zorluk çektiklerinin bilindiğini, bu nedenle Tumult adlı kurumla bu konuda öğrenciler ve öğretmenler için ders ve bilgilendirme programı hazırlandığını ifade etti. İlkokulların yanı sıra orta dereceli okullar tarafından da kullanılabilecek olan dijital programda karma evliliklerin olumlu yönlerinin ele alındığı gibi çocukların anne ya da babaları tarafından kaçırılmaları konusuna da yer verildiği belirtildi.

Şehre gitmek için bindiğim otobüste her defasında kavgaya şahit oldum. Aynı şehrin insanlarının birbirlerine bu kadar kıyıcı olmaları ilginç bir durum. Evet, medeniyetimizin ve tarihimizin çok uzağında kaldık. Kozmopolit bir düşünce ve hayat algısı iliklerimize kadar işledi. Bunu da şehirde görebiliriz. Tarihin içinde eklene eklene ilerleyen, asıl olana rabıtalı bir zihin, düşünce ve amelden uzağız. Erciyes dağını, şehre gökdelenler dikerek perdeleyenler, kendilerini inançlı kadrolar olarak

nitelendiriyorlardı bir zamanlar... Bursa Ulu Camisi ve tarihi çarşının önüne gökdelen dikerek, şehri kalbinden hançerleyenler, motivasyon olarak bir zamanlar “İslam dinî yeter bana” ezgilerini dillerinden düşürmüyorlardı. Galiba, bütün işleri siyasetin ve onun görünümü olan partiye raci kıldığımız müddetçe bu bayağılık devam edecektir. İnsanların gündemi, emniyet telkin etmiyor. Basit tartışmaların, ufuksuz telkinlerin, düşün ve ve sanatı öteleyen takvalığın cari olduğu bir piyasa hakim şu anda. Bu piyasa, yığınlar haline getirdiği fertlerin asıl olan ile irtibatını perdelemek için her yolu deniyor. Müşteri olma lezzetini tadan, terlemeden, ağlamadan, yenilmeden, sınanmadan menzile varmayı planlayan yığınlar için en kaliteli afyon hükmünde tüketiliyor. Ve bu müktesebatı kuvvetli ve kadim bu ülkede, Türkiye’de oluyor. Şimdi burada sizinle bir alıntıyı paylaşayım, meramımı anlatmış olacağım. “Talîkî-zâde Mehmed oğlu Mehmed (ö.1599 civ.) hem Şehnâme-i Hümâyun hem de Şemâil-name adlı eserlerinde Osmanlıyı Osmanlı yapan, dolayısıyla milleti millet yapan yirmi hasleti, özelliği sıralar (biz burada bazı maddeleri alacağız, merak edenler kaynağına müracaat edebilirler); 1.’Lâ-şerefe mine’l-İslam’ mûcibincei, siyâdet-i suriyeye, saâdet-i maneviyeye munzamm olub, mâlik-i memâlik-i riyâseteyn ve nâil-i nevâil-i neşeteyn olduklarıdur ( İslâm’a mensûbiyet ve bağlılık). 2.Hâmil’i-Haremeyni’ş-şerifeyn ve hârisü’l-Beledeyni’l- mükerremeyn olduklarıdur ( Kutsal şehirler olan Mekke ve Medine’nin bekçisi ve koruyucusu olmaları). 6.İstanbul gibi dârü’s-saltanâti’sseniyeye mâlik olmışlardur (İstanbul’un başkent olması) 11.Kuvvet-i şi’riyye (şiir yazma). 17.Edebdür (İyi bir eğitim ve terbiyeye sahip olmaları).” (1) ----------------------------------Burada bize galiba “Göçtü kervan kaldık dağlar başında” demek düşüyor... Alıntı: 1) Akıllı Türk Makul Tarih, İhsan Fazlıoğlu, Peperense Yayınları, Ocak 2015, syf.41-42-43.

GEÇMİŞ OLSUN ŞİFA DİLEĞİ Gazetemiz Yayın Kurul Üyesi Sevgili Zeynel Abidin Kılıç ’ın eşi Eftaliye Kılıç Hanımefendi’nin ciddi bir rahatsızlık geçirmesi sebebiyle iki haftadır hastanede müşahede altında bulunduğunu öğrendik. Hastamıza ve ailesine geçmiş olsun diyor, Allah’tan acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. Doğuş Hollanda İslam Federasyonu…


vleeswaren Koç Et Mamulleri B.V.

Hikmet Gürcüoğlu Oz&Er FOOD B.V.

Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden

E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com

Adres Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude İleti: info@sancak.nl Web www.sancak.nl Telefon +31(0)71 581 00 30 Faks +31(0)71 581 00 33

Adres: Koenendelseweg 1 5222 BG ‘s-Hertogenbosch Tel.: +31(0)73 6220025 Fax: +31(0)73 6220054 web: www.sws-simtronic.com e-maıl: info@sws-simtronic.com


politiek

siyaset 09

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Gündem

Ahmet Yıldırım

a.yildirim@hypotheekshop.nl

Gelecek umut vadediyor! D eğerli Doğuş okuyucuları, inşallah izininiz güzel ve sağlıklı geçmiştir. Tekrar hayatımıza kaldığımız yerden devam edelim mi, ne dersiniz? Başka çare de yok gibi…

Kraliyet Günü... Geleneksel olarak kutlanan Kraliyet Günü (Prinsjesdag) Hollanda’da sessizce geçiverdi. Genelde hummalı bir çalışmanın ardından sabırsızca beklenirdi bu gün. Yenilikler, kanun değişikleri; bizlere getirisi götürüsü günlerce tartışılırdı… Politikacılar gündem oluşturur, basın, bugünün notlarını kamuoyuyla paylaşmak için bilgi sızdırmayla ilgilenirdi… Hepsi eskidendi! Böyle olmadı bu kez, Avrupa’yı sallayan mülteci olayının etkisinde, gölgesinde kalıverdi Prinsjesdag’ımız. Hollandalı arkadaşlarım diyorlar ki, “bu mültecilerin bir çoğu kaçış içerisinde.” Nereye peki? “Bilinmeze, heyecana doğru”. Neymiş, Avrupa’da her şey daha güzel, daha sistemli imiş. Bu durum hayatı daha rahat kılıyormuş. Hollanda’da yaşayan (gastarbeiders) göçmenler bunları

daha önce görmüştü zaten. Bir de gelin bunu (eski) göçmenlere sorun hayatın nasıl rahat olduğunu.

Gelecek... Rakamlar umutlu, 2016 yılında ekonomik büyüme oranı % 2,4 civarında, sonraki yıllarda ise bu oranın % 3’e kadar yükseleceği bekleniyor. Eğer Çin ekonomisinde olağanüstü değişiklerleler olursa bu oran çabucak değişebilir haberiniz olsun. Çinliler, tüm sektörlere o kadar saldırdılar ki, “ürün” diye icat ettikleri her şeyi bütün dünyaya yutturuyorlar. Sağlıksız ürünleri, ucuz olarak tüm dünyaya yayıyorlar. Bunların herhâlde dini imanı para olsa gerek. Birilerinin bunlara “dur” demesi gerekiyor. Çünkü piyasaların kalitesiyle, dünyamızın geleceği ve dokusuyla oynuyorlar. Sağlık mı, yoksa güç mü önemli? Ya sizce? Hollanda’daki işsizlik sayısı hâlen çok yüksek, 1,2 milyon işsiz mevcut. Yani toplumun % 7,7’i işsiz durumda. Teknoloji ilerledikçe, yeni icatlar yapıldıkça, insan kaynaklarına ihtiyaç azalmakta. Gördünüz mü bilmiyorum ama, bazı

süpermarketlerde (mesela Albert Heijn), alışverişinizi scan yapıp kendiniz ödeyebiliyorsunuz. Kasiyer falan yok ha, yanlış yaparsan, sen yaparsın. Kimse yanlış hesap yaptı diye de şikâyet de edemezsin. Sorumluluk almayı bilesiniz diye icat edilmiş bu makine. Peki, “scan yaparken, alışveriş anını, nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna, bir çok müşteri memnuniyetsizliklerini dile getirerek cevap vermişler. “Birazcık sohbet bile edemeyeceğiz” diye! Yani işin insani ve sosyalleşme boyutu bu. Kemerler sıkıldıkça, kısıntı yapıldıkça, elektronik sistem bizim işimizi elimizden alıveriyor. “Ah Thomas Edison ah!” Nereden bilirdin ki bu işlerin 130 yıl sonra bu duruma geleceğini. Senin gayen başka, bu jenerasyonun gayesi başka oldu! Ne kadar az hata, o kadar çok randıman! İşte bu felsefe üzerinden yola çıkarsak, çok iş, az laf yapmak mı gerekiyor? Yorumu size bırakıyorum!

Spotlar

kayakocak@gmail.com

Kaya Turan Koçak

Avrupa’nın mülteci sorunuyla imtihanı Kıymetli Ahmet Yıldırım kardeşimin 2016 ile ilgili yorumlarına tamamen katılıyorum. Umarım beğeni ile okumuş ve paylaştığı bilgilerden istifade etmişsinizdir. 2016 yılı hükûmet bütçesi ile gelişmeleri bilmek istiyorsanız, internet üzerinden Doğuş gazetesinin geçen ayki sayısında (sayı 206) Osman Aslan kardeşimin yazısını okumanızı tavsiye ederim. Ne kadar az hata, o kadar çok randıman!, yazarak bitirmiş yazısını Ahmet kardeşim (yan sütun). Doğru bir tesbit. Gelişmiş ülkeler ekonomilerini ve çalışma sistemlerini bu temel prensip üzerine kurmuşlar. Bu yüzden batıdaki gelişmiş ülkeler ´risk yönetmeliğine´ dayalı bir sistem kurarak kendilerini geliştirdiler. Vikipediya şöyle tanımlıyor: Risk analizi, işletmelerin işlevleri sırasında ortaya çıkabilecek risklerin önceden dikkatli bir biçimde ve ayrıntıları ile tanımlanıp değerlendirilmesi ve bu riskleri minimalize edecek veya tam olarak ortadan kaldıracak önlemlerin alınması olarak tanımlanabilir. Olumsuz gelişmeler olmadan, erkenden gerekli önleyici önlemleri alarak, sistemi işler halde tutmak felsefesi. Orta ve uzun vadeli doğru bir yöntem. Finans ve ekonomi krizinden sonra bankaların Yönetim Kurulundaki en önemli yöneticisi ‘Riskmanagement Officer’ oldu. Batıdaki gelişmiş ülkelerdeki bu değişim sadece bankalarla sınırlı kalmadı. İş dünyasında, kurumlarda ve hatta ülke yönetiminde ‘riskmanagement’ öne çıkar oldu. Doğuda gelişmekte olan ülkeler ise, Türkiye bunlardan bir tanesi, daha çok ´kriz yönetmeliğine´ dayalı bir sistem ile yönetilmekte. Doğu ülkelerindeki gelişmeler batılı

Amsterdam 1 Kasım seçimlerine hazır Hollanda‘da, 1 Kasım’da Türkiye’de yapılacak milletvekili genel seçimine ilişkin oy kullanma işlemi için hazırlıklar büyük oranda tamamlandı.

H

ollanda‘da, 1 Kasım’da Türkiye’de yapılacak milletvekili genel seçimine ilişkin oy kullanma işlemi için hazırlıklar büyük oranda tamamlandı. 21 Ekim’de başlayacak oy verme işlemi kapsamında bu yıl Rotterdam ve Deventer kentlerinin yanı sıra ilk kez başkent Amsterdam’a da sandıklar kurulacak. Amsterdam’da oy verme merkezi olarak Rai Fuar Kongre ve Sergi Sarayı’nın seçildiğini belirten Türkiye’nin

Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun, oy kullanma işlemi için gerekli tüm hazırlıkların büyük oranda tamamlandığını söyledi. Rotterdam Başkonsolosluğu’na kayıtlı Amsterdam ve çevresinde ikamet eden tüm seçmenlerin 21-25 Ekim’de 10.00-19.00 saatleri arasında oy kullanabileceğini kaydeden Orkun, seçim merkezi olarak Amsterdam’ın en bilinen yerini tercih ettiklerini ifade etti. Rai Fuar Kongre ve Sergi Sarayı’na

ulaşımın kolay olduğunu, park sorununun bulunmadığını anlatan Orkun, buraya 18 sandığın kurulacağını bildirdi. Orkun, tüm seçmenleri demokrasi şöleni olarak adlandırdığı seçimlere katılmaya davet etti.

Seçmen niteliklerine sahip yaklaşık 243 bin Türk’ün ikamet ettiği Hollanda’da Amsterdam dışında Rotterdam’da Ahoy Fuar, Kongre ve Sergi Sarayı’nda, Deventer de ise De Scheg spor salonunda kurulacak merkezlerde oy kullanılabilinecek.

Başkonsolos Orkun, seçim dolayısıyla Hollanda makamlarıyla temasta olduklarını da hatırlatarak, bu kapsamda hem salonun dışında hem de içinde gerekli tüm güvenlik önlemlerinin alınacağını söyledi.

Hollanda’da her üç seçim merkezinde de oy verme işlemi 21-25 Ekim tarihlerinde 10.00-19.00 saatleri arasında gerçekleşecek. Haber: AA

«

ülkelerdeki gelişmelerden daha hızlı bir şekilde birbirini takip etmektedir ki, ancak bunu ‘kriz yönetmeliği’ ile idare edebilirsiniz. Doğudaki gelişmekte olan ülkeler de bunu yapmakta. Kısa vadede doğru bir yöntem olabilir. Güncel bir örnek ile bunu açıklamaya çalışayım: Suriye’deki savaş sonucu milyonlarca insan ülkelerini terk etmek durumunda kaldılar maalesef. Ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeli vatandaşlar, mülteci olarak komşu ülkeleri Türkiye ve Ürdün’e gitmek durumunda kaldılar. Gelişmekte olan bu iki Doğu ülkesi, Türkiye ve Ürdün, ‘kriz yönetmeliği’ ile yönetildiği için Türkiye 2 milyon ve Ürdün ise 1.2 milyon Suriyeli vatandaşları kendi içlerine alıp barındırmakta zorlanmadılar. Son bir kaç aydır Avrupa´ya gelen mülteci sayısında birden bire ciddi bir artış oluşunca, Avrupa´nın bu meseleyi yönetmekte zorlandığını hepimiz yakından görmekteyiz. Avrupa alışık değil böyle ani ve hızlı bir değişime etkili bir şekilde müdahale etmeye. 28 farklı ülkeden oluşan Avrupa’dan bahsediyoruz sonuçta. Mülteci konusunda Avrupalı vatandaşların tepkisi, aslında ülkelerini terk etmek durumunda kalan mültecilere karşı değil. Avrupalı vatandaşlar ülkelerini savaş nedeniyle terk etmek durumunda bırakılmış mültecileri geçici olarak tabii ki almak istiyorlar. Burada bir sıkıntı yok. Almanya’nın ´Bayern´ eyaletinde Alman vatandaşların yapmış oldukları çalışma bunun bir somut örneği. Avrupa vatandaşlarının tepkisi daha çok kendi ülkelerindeki siyasetçilere ve yöneticileredir. Bu süreci (krizi) yeterli derecede iyi yönetemedikleri için.


dossier

10 dosya Fotoğraflarla Hollanda gündemi...

Humanitas’tan Kurban Bayramı kutlaması

Humanitas Vakfı, hizmet verdiği yaşlılar evlerinin buluşma merkezlerinde pek çok etkinlik düzenleyerek yalnızlığa terkedilen insanları bir araya getiriyor ve onların eğlenmelerine, yalnızlıklarının ve sorunlarının giderilmesine vesile oluyor. Bu çerçevede Mullerpier evlerinde ikamet edenlere yönelik düzenlenen Kurban bayramı etkinliğine yoğun bir katılım oldıu.

SPIOR’dan yeni sezon atağı

Yeni çalışma sezonuyla üyelerini bir araya toplayan SPIOR yönetimi, resepsiyon sonrası yeni çalışmalarla alakalı gelen davetlilerle istişare etti. Siyasetçi Deniz Çatıkkaş, Hollanda Mehteran Koordinatörü Ünal Fırat, NIF Tanıtma Başkanı Sezer Değmez ve Hoogvliet’ten Mehmet Bey, SPIOR’un geleceğine dair görüşlerini SIPOR Başkanı Mehmet Akbulut ile paylaştılar.

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Dosya

Şair-Yazar Hüseyin Kerim Ece:

“Başkalarını takl edenler, kişiliği henüz gelişmemi olanlardır” Bu ayki dosya konumuz düğünlerimiz. Gazetemiz yazarlarından sevgili Hüseyin Kerim Ece Hocamızın âyet ve hadisler, Asrı Saadetteki uygulamalar ışığındaki tesbitleri bizlere bir yol haritası çiziyor. İstifade edeceğinizi umuyoruz...

Hollanda ekonomisine güç verenlerin bakışı

Yılmaz Finans CEO’su Metin Yılmaz, TOVER Başkanı Durmuş Doğan ve Edelstaal Group Yonetim Kurulu Uyesi Ertan Torunoğulları bir davette bir araya gelerek ülke ekonomisinin gidişatını değerlendidiler. Bakışlarındaki tedirginlik sizleri korkutmasın, güzel şeylerin olacağının müjdesini verdiler.

M

üslümanlar düğün merasimlerinde nelere dikkat etmeliler? Öncelikle şunu tesbit etmek gerekir. İnsan, kadın ve erkek olarak yaratıldı. (Bakınız: Necm 53/45. Kıyâme 75/36-40. Hucurât 49/13) Hayatın (neslin) devamı için evlilik kaçınılmazdır. (Nisâ 4/1) Kur’an’a göre evlenme, eş sahibi olma, eşlerin birbirlerini sevmesi, birbirlerine huzur kaynağı olması Allah’ın âyetlerindedir (varlığının belgelerindendir). (Rûm 30/21)

Yuvarlak masa etrafında memleket meseleleri

Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral’ın görev süresinin dolması münasebetiyle düzenlenen veda resepsiyonuna çok sayıda davetli iştirak etti. NUTIO Başkanı Abdullah Güven, IUE Rektörü Nedim Bahçekapılı, IUE Yöneticisi Adem Uzunca ve siyasetçi Necat Kaya bu fırsatı değerlendirerek ülke meselelerini çözüm için masaya yatırmışlardı.

Dizayn Dekorasyon İnşaat 7/24 service 06 44 99 70 06

Kur’an insan için çok normal olan evlenmeyi iman edenlere aynı zamanda bir dini görev olarak da yüklüyor. (Nûr 24/32) Bu açıdan nikah İslâm’da bir ibadettir. “Kişi evlendiği zaman dininin yarısını korumuş olur. Diğer yarısı için de Allah’tan korkup sakınsın.” (Heysemî, Mecme’u’z-Zevâid, no: 7310. Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, 2/239) Evlenme gibi kişi ve toplum hayatında önemli yeri olan bir faaliyet ve bunu hukuksal açıdan duyurma arzusu düğün denilen toplumsal gerçeği doğurmuştur. Düğünle evlenme insanlık tarihi kadar eskidir. Toplumlara ve yörelere göre farklı düğün şekilleri, farklı evlenme âdetleri olsa da çoğunun ‘eğlenceye’ yönelik olduğu söylenebilir. Müslümanlar da eğlenebilirler, ya da eğlenceli düğünler yapabilirler mi? Elbette ama meşruiyet sınırında kalmak, Allah’a isyan (günah) olmamak şartıyla. Müslümanın her konuda olduğu gibi düğün ve evlenmede de ölçüsü şu âyetler olmalı: “De ki: Ey Muhammed! Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz. Öyle yaparsanız Allah da sizi

sever ve günahlarınızı bağışlar. Allah Ğafûrdur, Rahimdir. De ki, Allah’a ve Resûlüne itaat ediniz. Eğer yüz çevirirseniz, kuşkusuz Allah kafirleri sevmez.” (Âli İmran 3/31-32. Ayrıca bakınız: Âli İmran 3/132) Bir konuda Allah’ın (cc) koyduğu bir ölçü, Peygamber’den (s.a.s.) gelen kesin bir uygulama (sünnet veya hüküm) varsa o noktada Müslümanın görüşü, tercihi, “bana göre, benim görüşüme göre böyledir” demesi söz konusu olmaz. “Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, iman etmiş bir kadın ve erkeğe, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Rasûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzâb 33/36) Düğünlerde hangi âdetin, geleneğin, uygulamanın, eğlencenin, kararın Allah’ın ölçülerine, bir anlamda Allah’ın rızasına uyup uymadığına bakmak gerekir, eğer Müslüman isek. Şu an düzenlenen merasimlerde uygun olmayan uygulamalar nelerdir? Üzülerek söylemek gerekirse, günümüzde Müslümanların evlenme törenlerinde inançlarına uymayan bazı yanlış uygulamalar var. Bunlardan bir kaç tanesi şöyle: Gücü aşan takı istekleri... Mehir yerine gelinlere altın/mücevher veya eşya pazarlıkları. İhtiyaç olmayan pahalı lüks eşyalar, elbiseler... Bunların bir kısmının “desinler” için alındığını herkes bilir. Bu da aşırı israftır. Gelinliklerdeki aşırılıklar... Yani bir defa giyilip bırakılan bir elbise

için binlerce euro ödeniyor. Normalin sınırları zorlanıyor. Bunda da (acaba) gösterişe mi kaçılıyor? Düğünlerde giyilen elbiseler de öyle. Nişanda ayrı, kınada ayrı, düğünde ayrı, sabah bir elbise akşam bir elbise, düğün öncesi bir elbise, düğünün sonuna doğru başka bir elbise giymek ihtiyaç ve düğün sevinci faktörüyle açıklanamaz. Bu israfa berber masraflarını da eklemek gerekir. Bir başka aşırılık da katılanların düğün kıyafetleri... İster kabul edelim, ister etmeyelim, ister tutalım ister tutmayalım, Kur’an yani İslâm, Müslüman erkeklere ve Müslüman kadınlara tesettürü (örtünmeyi) emreder. Bunun da ölçüleri bellidir. Kadınlar için el, ayak ve yüz dışında bedenin yabancı erkeklerin olduğu yerde kapalı olmasıdır. Düğünlerde bırakın İslâm’ın emrettiği gibi kapalı giymeyi, daha da açık, daha da dekolte, daha da pahalı, daha da gösterişli elbiseler giyiliyor. Sanki birileri daha da açılıp saçılmak için düğünleri bekliyor. Şüphesiz düğünlere güzel ve güç nisbetinde kaliteli elbise ile katılmakta bir sakınca yok. Ama her şeyin ölçülü olması, inancımıza uyması gerekmez mi? Sonuçta Allah’ın kuluyuz. Allah’a inanan kimse her yerde canının istediğini yapabilir mi? Kadın-erkek birlikte oynamalar... Kim nasıl düşünürse düşünsün, İslâm dini kadın ve erkeklerin birlikte oynamalarına izin vermez. Ama ayrı olmak şartıyla kadınların veya erkeklerin, davul zurna, kemençe veya müzikle halk oyunları oynamalarında bir mahzur olmasa gerek. Gelin ve damadın, veya misafirlerin, eşleriyle, yakınların veya dostlarıyla dans etmesi...


interview

söyleşi 11

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Şöyle cevap verdi: ‘Evlendiğimin ertesi günü Allah’ın Elçisi beni ziyarete geldi, yanımda iki cariye şarkı söylüyor, Bedir’de öldürülen atalarımıza ağıt yakıyorlardı. Sözleri arasında şunlar da vardı; “Aramızda yarını bilen bir peygamber var”. Peygamberimiz buyurdu ki; “Bunu söylemeyin, yarın ne olacağını Allah’tan başka kimse bilemez.” (Buhârî, Nikâh/48. İbni Mâce, Nikâh/21 no: 1897)

lit

Enes b. Malik (ra) şöyle anlatıyor: “Allah’ın Elçisi (sas), bir gün Medine sokaklarından birinden geçerken def çalıp şarkı söyleyen ve şöyle diyen cariyeler gördü: ‘Biz Naccaroğullarının cariyeleriyiz. Muhammed ne güzel komşudur bize!’ Peygamber (s.a.s.); “Allah (cc) bilir ki ben sizi seviyorum” buyurdu. (İbni Mâce, Nikâh/21 no: 1899) Kaynaklara göre sahabeler de eğlenceli düğünlere katılmışlardır. (Bakınız: Nesâî, Nikâh/80)

Hüseyin Kerim Ece kimdir?

Gazetemiz yazarlarından olan H. Kerim Ece 01.01.1958 Gümüşhane Ballıca Köyü doğumludur. İlkokulu Ballıca’da, ortaokulu ve liseyi Gümüşhane İmam Hatip Lisesi’nde (1973) tamamladı. Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi’nden 1975’de mezun oldu. 1985’e kadar Eskişehir’de öğretmenlik yaptıktan sonra Hollanda’ya yerleşti. Uzun yıllar eğitim alanında çalıştı. Hollanda’da Avrupa İslâm Üniversitesi’nde dersler verdi. Hapishanede rehber olarak çalıştı. Türkiye Yazarlar Birliği, Hollanda Endülüs Öğretmenler Vakfı, Almanya HDR İnsan Onuru ve Hakları Derneği üyesidir. Yazmaya 16 yaşında şiir denemeleriyle başladı. İlk şiiri Milli Fikir Dergisi’nde (Çorum–1975) yayınlandı. Şiirleri Mavera, Muştu, Aylık Dergi, Haksöz, Kayıtlar, Kafdağı, Wird, İntertürk, Umran, Yitik Düşler, Mavi Posta, Türkevi ve Platform dergilerinde yayınlandı. Şiirlerinde insan, varlık, hayat ve ötesi, ölüm ve sonsuzluk, sevgi ve insanın yakın gurbeti, hayal ve özlem, çağın olumsuzluğu, yürek dünyasında değişen serüvenler, ebedî hasret ve hüzün konuları hakim. 1985’e kadar Yenidevir gazetesinde yazılar yazdı. Türkiye’de ve Avrupa’da çeşitli süreli yayınlarda hikâye, makale, deneme, şiir ve araştırmaları yayınlandı, birçok ödül kazandı. Cümleler (Deneme–1984), Buhari (Biyografi–1985), Hz Adem (Biyografi–1998), Tanıklar (1993), Amsterdam Akşamları (Şiir–1998), Çocuklar İçin İslami Bilgiler (İnceleme Araştırma–1999) ve İslam’ın Temel Kavramları (2000) ve Hz Süleyman adlı eserleri yayınlandı. Evli ve 5 çocuk babasıdır. Arapça ve Hollandaca biliyor.

Bu âdetin bizim kültürümüzle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Tümüyle Avrupalıların kültürüdür. Bu âdet bize Osmanlı döneminde başlayan batılılaşma çabalarından sonra geçmiştir. Şimdi neredeyse onsuz düğün yapılmıyor. Dans etmeyen eşlere iyi gözle bakılmıyor, dans olmayan veya karışık oynanmayan düğünler itibar görmüyor. Düğünlerde içki sunulması veya içilmesi... İslâm sarhoşluk veren her türlü içkiyi haram kılar Müslümanlara... Düğünler bu haramı yumuşatmaz. Düğünlerde içki içilmesi bazılarının hoşuna gitse de, bu ev temelinin zayıf/çürük atılması manasına gelir. (İçkiyi sevenlere şunu demeli. Yarattığı insanı çok seven Allah (cc) iyi olan bir şeyi ona niçin haram kılsın ki? Demek ki onu seven Rabbin onun kötülüğünü istemiyor. Onu bir pislikten, kendi iradesiyle kurtarmak istiyor. Bu gerçek bile insanı içkiden uzak tutabilir.) Takılardaki aşırılıklar... Takı takmak, düğün sahibine ve evlenen çiftlere güzel bir yardım/ destektir. Akrabalar, dostlar ve arkadaşlar arasında hoş bir yardımlaşmadır. Ancak bunu gösteri yarışına çevirmek, kimin ne kadar verdiğini hesap etmek, vermeyene küsmek, sıra sana gelince kendimize verildiği kadar vermek değildir. Böyle düşünceler düğünlerdeki yardımlaşma amacına uymaz. Aşırı müzik sesi... Müzik gruplarının herhâlde tarzları böyle. İcra ettikleri müziğin sesini alabildiğine açıyorlar, şarkılar ve türküler koca koca amfilerden bütün salonu sese (gürültüye) boğuyor. Orada değil karşıdaki ile muhabbet etmek, dayanmak bile mümkün olmuyor.

Sağır olmamak için insan oradan bir an önce ayrılmak istiyor. Sanırım güzel müzik ile gürültü arasında fark vardır. Hatırlatmak gerekir ki düğünlerdeki harcamalara ve yapılanlara kesin bir sınır koymak çok zordur. Kimilerine göre lüzumsuz olan bir şey, diğerine göre düğünün olmazsa olmazıdır. Bunun dozunu ayarlamak cidden zor. Ama iman edenler düğün konusunda da dengeli davranmalılar. Ne çok kısma, ne de saçıp-savurma, ne de lüzumsuz harcama...

yollardan giderirler. Bunun da ailelerde, Müslüman toplumda ve hayatta ne kadar yıkımlara, rezilliklere, felâketlere yol açtığı bilinen bir gerçektir. Kadın erkek ilişkilerinde her ne kadar Avrupa ülkelerinde alabildiğine serbestlik olsa da, ‘Rabbim Allah’tır’ diyenler bu konuya onlar gibi bakamazlar. Müslümanlar dinlerine uyarak nikâhlanırlar, ev hayatı kurarlar, bu yolla temiz nesiller elde ederler, nefislerini pisliklerden korurlar.

İslâm’a en uygun bir şekilde yapılacak olan bir düğün merasimi için nasıl bir yol izlenmeli? İslâmî bir düğün nasıl olmalı sorusunun cevabı net olmadığı gibi bunun sınırları da çok net çizilemez. Yani İslâm Müslümanlara düğün şeması çizmiyor ama imana uygun ölçüler/ ilkeler tavsiye ediyor. Dünyanın her tarafındaki Müslümanlar bunu kendi örf ve şartlarına, zevkine göre yaparlar. Düğünlerin farklı icra edilmesinde de dinen bir sorun yoktur. Ama genel prensiplerden bahsetmek mümkündür. Bu da düğünle ilgili her şeyin meşru (dine uygun) olması, mubah (helâl) sınırlarını aşıp harama bulaşmamasıdır. Madem ki kız istemeyi ve nikâhı Allah’ın emri Peygamberin kavli ile yapıyoruz, düğünleri de Allah’ın emri Peygamberin kavli ile yapmalıyız. Allah’ın emrine, Peygamberin sünneti (kavline) uymayan ama tıpkı gayrimüslimlerin düğünlerine benzeyen merasimlere herhalde “İslâmî düğün” diyemeyiz.

Düğündeki öncelikli amaç eğlence değil, nikâhı duyurmaktır. Nitekim bir rivâyete göre Peygamber (s.a.s) “Nikâhı açıkça yapınız” (Ahmed b. Hanbel, 4/5) buyurmuştur. Nikâhın açıkça yapılması da Arapların ‘velime’ dedikleri davet yemeğidir. Peygamberimiz ‘velime’ vermeyi tavsiye etmiş, onun zamanında evlenen sahabeler de bir gün veya bir kaç gün velime’ daveti vermişlerdir. (Bakınız: Buhârî, Nikâh/7, 54, 68-70. İbn Mâce, no: 1907)

Nikâhlanma (evlenme-yuva kurmak) her bekâr genç için İslâm’da -bana göre- farzdır. Zira evlenmek, yemek içmek gibi zaruri bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı helâl yoldan (nikâhla/evlilikle) gidermeyenler, -Allah korusun- İslâm’ın haram kıldığı

Düğün merasimleri de bu ‘velime’ davetinin zamanla kutlamaya ve eğlenceye dönüşen biçimidir. Öyleyse düğün yemeği (velime) vermek Müslümanlar için sünnettir diyebiliriz. Ancak bunun da herkesin gücü ölçüsünde olması, israf ve gösterişten kaçınılması gerekir. Evlenecek Müslüman çiftler veya aileleri nikâhı duyurmak üzere ‘velime, yani düğün yemeği’ vermeliler. Düğüne akrabalarını, dost ve tanıdıklarını davet etmeliler. Davet edilenler de imkânları varsa bu davete karşılık vermeliler. Peygamberimiz (s.a.s.) meşru davetlere icabet etmeyi tavsiye ederdi. Kendisi de bu tür davetleri reddetmezdi. (Bakınız: Buhârî, Nikâh/71. Müslim, Nikâh/96)

Söyleşi- Fotoğraflar: Tâha Yalçın

Düğünün, düğün salonunda, uygun bir yerde, kırda-bayırda, mescitte, müzikli, eğlenceli, ilâhili, sohbetlisohbetsiz olması fark etmez. Müslümanların düğünlerinde eğlence, şarkı-türkü, halk oyunları olabilir mi? Olabilir. Yeter ki mazbut olsun. Yeter ki çılgınlığa varmasın. Peygamberimiz (s.a.s.) inanca aykırı olmayan müzikleri de eğlenceleri de yasaklamamıştır. Hatta düğünlerde uygun eğlenceleri teşvik bile etmiştir. Mesela düğünlerde tef çalınmasına izin vermişti. (Bakınız: İbn Mâce, Nikâh/20. Tirmizî, Nikâh/6. Nesâî, Nikâh/32) Rivâyete göre Hz. Aişe (r.anha) bir yakını düğünsüz evlendirmek isteyince Peygamberimizin ona düğün yapmasını tavsiye etmiş, Ensarın eğlenceden hoşlandığını söylemiştir. (İbn Hacer, el-İsâbe, 4/226) Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlatıyor: “Bir gün Ebu Bekr (babam) içeri girdi, yanımda Ensarlıların iki cariyesi, Ensarın Bu’as günü söylediği şarkıları söylüyorlardı. Aslında onlar şarkıcı değillerdi (şarkı söylemeyi beceremiyorlardı). Ebu Bekr: ‘Allah’ın Elçisinin evinde şeytan sesleri mi var:’ dedi. O gün bayram idi. Allah’ın Elçisi (sas): “Ey Ebu Bekr, her milletin bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır” buyurdu.” (Müslim, Îdeyn/16 no: 892. Buharî, Îdeyn/3. Bir benzeri: Müslim, Îdeyn/17 no: 892) Ebu’l Huseyn Halid el-Medinî şöyle anlatıyor: “Biz Medine’de Âşûra günü tef çalıp şarkı söyleyen cariyeler dinlerdik. Bu durumu Mu’avviz kızı Rubeyyi’ya sorduk.

Bu konuda, evlenecek olan gençlere ve ebeveynlere neler tavsiye edersiniz? İnsanların bir kadın ve bir erkekten geldiğini söyleyen, dolayısıyla evliliği öne çıkaran Nisâ Suresinin birinci ayeti takvaya da vurgu yapıyor. Bir bakıma hem evlenirken, hem de evlilik hayatını sürdürürken, “takvadan ayrılmayın” deniliyor. Yani “Allah’ı hesaba katarak davranın, O’nu unutmayın, O’na karşı sorumluluk bilinciyle hareket edin” deniyor. Dolayısıyla gençler her konuda olduğu gibi nikâh ve düğün konusunda da “el-âlem ne der”, “hoşuma hangisi gider”, “ben böyle istiyorum” demekten öte, “Rabbim bu konuda ne der, acaba razı mıdır” diye düşünmeleri gerekir. Unutmasınlar ki insan olarak hesabımızı Allah’a vereceğiz, çevremize değil. Bugün yapılan yanlışların zararı, ileride farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Binasını sağlam temeller üzerine yapmayanların, evleri yıkıldığı zaman feryat etmelerine hakları yoktur. Bir anlık zevkler, bir günlük eğlenmeler nefsin hoşuna gitse de, haram olan, günah olan işleri yapmak zarardan başka bir şey değildir. Biz başkalarını taklit etmemeliyiz. Başkalarını taklit edenlerin kişiliği henüz yeterince gelişmemiş demektir. Bir de madem ki Müslümanız, her yaptığımız şey inancımıza uygun olmalı, öyleyse neyin helâl neyin haram olduğunu, düğünde ne gibi eylemlerin dinimize uygun olduğunu sorup öğrenmeliyiz. Nikâh, yani evlenme ibadet olduğuna göre Müslümanlar göz göre göre bir ibadeti nasıl haramlarla yapabilirler ki? İşin içine haram karışırsa o ibadet olmaktan çıkmaz mı? “Şanımıza yakışan” düğünler illa da dinen haram olan eğlencelerle mi yapılır? Eğlence deyince de akla “danslar, vur patlasın çal oynasın, sarhoş olmak” mı gelmeli? Bunun makul ve edebe uygun olanı, haram olmayanı yok mu? Sözün özü: Müslümanın her şeyi gibi eğlencesi, düğünü, şakası bile imanına, kimliğine, asaletine yakışır şekilde olmalı.


1991’den bu yana hizmetinizde

Sağlık sigortalarında uzman ekibimizle hizmetinizdeyiz • Kişiye özel sigorta ve paket seçimi • Hollandada kendi dilinizde hizmet • Özel kollektif indirimler • 24 yıllık tecrübe

Tel: 078-6551655

YETKİLİ ACENTASI

Brouwersdijk 149 Dordrecht Putselaan 127-A Rotterdam Volkerakstraat 10 Arnhem


financieel

ekonomi 13

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Gündem

Pusula

Belediyeler açığı kapatmak için yaşı ilerlemiş ödeneklileri dahi işe yönlendirmeye çalışacak...

Osman Aslan

2016 yılında Sağlık Sigortalarında bizi neler bekliyor?

Ödeneklilerin işi daha da zorlaşacak

Değerli okurlar, bu yazımızda 2016 yılında sağlık sigortalarında hangi değişikliklerin bizi beklediğini ele alacağız. Değişiklikler şöyle sıralanabilir:

Hükümetin uygulayacağı yeni işlem şekli, büyük şehir belediyelerinin ödenekler konusunda sıkıntı çekmesine hatta bütçede büyük açıklar yaşanmasına neden olacak.

A

msterdam, Utrecht, Groningen gibi büyükşehir belediyeleri önümüzdeki yıl ödenekler bütçesinde büyük açıklar yaşayacak. Bunun başlıca nedeni ise hükümetin uygulayacağı yeni işlem sistemi. Hükümet tarafından yapılan bütçe ayarlamasında örneğin Amsterdam’da yüzde 4,6 (25 milyon Euro), Groningen’de ise yüzde 11 (16 milyon Euro) kayıp yaşanacak. Utrecht belediye bütçesinin kaybı 5 milyon (yüzde 4,4) olacak. Ancak bütçesi artacak olan şehirler de bulunmakta. Örneğin Tilburg, Venlo ve Arnhem’in bütçesi yüzde 4 ila 9 oranında artacak. Daha önce uygulanan işlem sistemine göre belediyeler ödenekliler için limitsiz bütçe alabiliyordu ancak yeni yönteme göre belediyenin sosyoekonomik yapısına göre bütçesi belirlenecek. Başka bir deyişle o belediyede yaşayan toplumun yaşı, eğitim durumu, şehirdeki engelliler ve sosyal konutlar da yeni yöntemde işleme alınacak unsurlar arasında yer almakta. Bazı çevreler yeni yöntemin yeterli derecede araştırılmadan işleme konduğu yönünde eleştirilerde bulunuyor. Buna karşı Sosyal İşler ve Çalışma Devlet Sekreteri Jetta

Klijnsma çok büyük bir değişiklik olmadığını tüm belediyeler içinde sadece yüzde 37’sinin bütçesinde kesinti olacağını yüzde 63’ünün ise bu değişimden etkilenmeyeceğini belirtiyor. Klijnsma ayrıca büyük problem yaşayacağı tahmin edilen belediyeler için ayrı bir ek bütçe hazırlandığını da belirtiyor. Yeni sisteme göre bütçe açığı yaşayan belediyeler bu açığı ilk önce kendi imkânları ile telafi etmek zorunda. Konu ile ilgili Volkskrant’ta yer alan bir haberde uzmanların bu durumdan pek memnun kalmadığına dikkat çekildi. Gazeteye göre belediyeler açığı kapatmak için yaşı ilerlemiş ödeneklileri dahi işe yönlendirmeye çalışacak ve ödenek almak için yapılan başvurular daha sıkı kontrolden geçirilecek. Elde edilen bilgilere göre önümüzdeki yıl ödenekli bütçesine 5,6 milyar Euro ayrıldı. Bu rakam geçen yıla göre 23 milyon daha fazla. Her ne kadar ekonomik olarak daha canlı bir döneme girilse de yine de ödeneklilerin sayısının da arttığı belirtilmekte. Öte yandan Katılım Yasası nedeniyle iş göremez olarak ödenek alanlar da yüksek Wajong yerine Sosyal Ödeneğe başvuru yapmak zorunda.

Yeni iş bulanların maaşı düşüyor Bir dönem işsiz kalıp tekrar iş hayatına dönen kişilerin kazançlarında gerileme olduğu belirtildi.Volkskrant gazetesinde yer alan UWV verilerine göre, gençlerin işsiz kalıp tekrar iş hayatına döndüklerinde gelirleri yaklaşık yüzde 5 geriliyor. İleri yaştakilerde ise bu oran yüzde 9 olarak belirtiliyor.Eğitim seviyesi düşük olan kişilerin gelirlerinde çok fazla bir değişiklik olmadığı, yüksek eğitimlilerde ise yüzde 20’ye yakın gerileme olduğu aktarıldı. Dünyanın 6’ncı zengin ülkesi Hollanda, sigorta şirketi Allianz tarafından hazırlanan Küresel Refah Raporu’na göre dünyanın 6’ncı zengin ülkesi.Araştırmada 50’nin üzerinde ülkede halkın borçları ve varlıkları incelendi. Hollanda halkının ortalama net varlığı 78 bin euro olarak belirlendi. Borcun da varlık olarak kabul edildiği brüt varlık ise ortalama 126.700 euro olarak saptandı. Hollanda brüt varlık sıralamasında 4’üncü oldu. Hollanda her iki sıralamada da 2000 yılına göre iki basamak yükseldi.İsviçre (net 157 bin euro) 1’inci, ABD de (net 139 bin euro) 2’nci sıradaki yerlerini korudular. Bu ülkeleri İngiltere (net 86 bin euro), Belçika (net 85 bin euro) ve İsveç (net 85 bin euro) takip etti. Sonhaber.nl-interajans.nl

«

DSW, 2016 yılında ödenecek primi açıkladı Sağlık sigortası şirketlerinden DSW, 2016 yılı temel sağlık sigortası prim miktarını açıkladı. Sağlık giderleri yine artacak... Prime yıl bazında 45 euro zam yapan şirkete ödenecek aylık prim miktarı 96 eurodan 98,75 euroya yükselecek. DSW’de yıllık prim miktarı böylece kişi başına 1.140 eurodan 1.185 euroya yükselmiş olacak. DSW 2014 yılında temel sağlık sigortası primini düşürmüş, 2015 yılı priminde ise değişiklik yapmamıştı. DSW her yıl olduğu gibi bu kez de yeni primini ilk açıklayan şirket oldu. Diğer şirketlerin primlerini ortalama 85 euroluk artışla 1.243 euroya yükseltecekleri düşünülüyor. Ekonomide işler iyi gidiyor

Hollanda ekonomisinde yılın ikinci çeyreğinde, beklenen yüzde 0,1 yerine yüzde 0,2 oranında büyüme gerçekleşti. Merkezi İstatistik Bürosu, büyümenin tahminlerin üstünde olmasında özellikle inşaat sektöründeki yatırımların önemli rol oynadığını bildirdi. Yatırımların yanı sıra tüketimin ve ihracatın da arttığına işaret edildi. Nisan-Haziran dönemindeki büyüme bir yıl öncesi aynı döneme göre yüzde 1,8 olarak belirlendi. Daha önce yapılan tahminlerde büyümenin yüzde 1,6 olacağı öngörülmüştü. İstihdam artışının da beklenen 19 bin yerine

oaslan@yilmaz.nl

29 bin olarak belirlendiği kaydedildi. İstihdam artışı bir yıl öncesine göre 93 bin olarak saptandı. Daha önce yapılan tahminlerde istihdam artışının 80 bin olacağı belirtilmişti. Önce insan! Hollanda hastanelerindeki uzman doktorlar, hastaların en iyi şekilde tedavi görmelerini ilaç harcamalarından daha önemli buluyorlar. Araştırmada doktorlar, insan sağlığının her şeyden önemli olduğunu ifade ettiler. Uzman doktorlar, gerekli olması durumunda hastaya pahalı ilaç vermekten kesinlikle kaçınmadıklarını kaydettiler.

Katkı payı 2016 için 385 euro olarak belirlendi. Primlerin de yıllık 85 euro civarında artması bekleniyor. DSW şirketi 2016 için primini aylık 3.75 euro yükselteceğini ilan etti. Diğer şirketlerin primi bu yazı yazılırken henüz belli değildi. Prim artışının etkisini azaltmak amacıyla düşük gelirliler için sağlık sigortası yardımı ‘zorgtoeslag’ artırılacak. Bu artışın yıllık ortalama 71 euro olacağı belirtiliyor. Daha önceki soru işaretlerine rağmen doğum sonrası ev işlerinde yardım ödeneği devam ettirilecek. Bakan, bir araştırma ile bunun nasıl daha efektif olabileceği ve bu yardımın ilk ve sonraki çocuklar için aynı kalıp kalmaması konusunda bir araştırma yapılabileceğini belirtti. Duyma aletlerinde 18 yaşına kadar % 25 olan katkı payı kaldırılıyor. 18 yaş üzerinde katkı payı % 25 olarak kalacak. Hepatit C hastaları için ödenen ilaçlar artırılıyor. Sigorta seçiminde dikkat edilmesi gereken konuları da şöyle sıralayabiliriz: Ekonomik durum: Ekonomik kriz birçoğumuzu etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. İş piyasasındaki güvensizlik sürüyor fakat fiyatlar da artmaya devam ediyor. Harcadığımız her euro’nun hesabını yapar olmaya başlıyoruz. Sağlık sigortası da büyük harcamalardan birini oluşturuyor.

Geliriniz mi düşük, veya sağlık harcamalarınızın az veya hiç olmayacağını mı düşünüyorsunuz? O hâlde, sadece temel sigorta paketini almayı veya yıllık katkı payını yükselterek priminizi düşürmeyi tercih edin. Bu durumlarda birikmiş bir miktar paranızın olması beklenmeyen harcamaların ödenmesine yardımcı olur. Geliriniz düşük ve yüksek sağlık harcaması mı bekliyorsunuz? Bu durumda özellikle ek sigortalarını iyi inceleyip beklediğiniz sağlık harcamalarını karşılayacağına emin olun. Aile durumu: Bir çocuğunuz mu oldu veya bir çocuk mu bekliyorsunuz? Ya da ayrıldınız ve yalnız mı oturuyorsunuz? Bu tip aile değişikliklerinde yine ek sigortaları iyi inceleyip yeni duruma uyduğuna emin olunuz. Bu konuyla veya merak ettiğiniz diğer konularla ilgili bana 0786551655 no’lu telefondan, www.yilmaz. nl sitesinden veya oaslan@ yilmaz. nl adresinden ulaşabilirsiniz. Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere, hoşça kalın.

Harcadığımız her euro’nun hesabını yapar olmaya başladık. Sağlık sigortası da büyük harcamalardan birini oluşturuyor...


nieuws

14 haber Bekir Cebeci

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

info@bekircebeci.com

Gündem

Fırat Çakıroğlu adına Den Haag’ta gençlik lokali açıldı

Avrupa’nın geleceği... Avrupa’nın geleceği aslında bir yerde dünyanın geleceğidir denebilir. Çünkü Avrupa, dünyaya aydınlık yüzüyle barış, demokrasi, Aydınlanma ve özgürlükler hediye etmiştir. Ama aynı Avrupa diğer yüzüyle yine dünyaya savaş, faşizm, nasyonal sosyalizmi sunmuştur. İki dünya savaşı bu kıtada oldu. Mussoluni ve Hitler gibi faşist ve insanlık düşmanı liderler Avrupa’dan çıktı. Ama aynı Avrupa, Avrupa Birliği projesi ile kendine yeni bir misyon ve vizyon çizmiştir. Bu misyon ve vizyon barış, demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü, sosyal devlet ve refahtır. Bu nimetlerden 5 milyona yakın göçmen vatandaşımız da yararlanıyor. Ancak son yıllarda Avrupa’da ırkçılığın tekrar hortladığını görüyoruz. Bu yazıyı kaleme almamın nedeni Trouw gazetesinde çıkan “Holokost Kıtası Avrupa’ya Hoş Geldiniz” (1) başlıklı makale oldu. Önce o makaleyi özetle buraya almak istiyorum. “Holokost Kıtası Avrupa’ya Hoş Geldiniz” Hollanda Tilburg Üniversitesinde öğretim üyesi ve Arabist Jan Jaap de Ruiter’in Trouw gazetesine Suriye’den kaçan göçmenler için bu başlıkla bir makale yazdı. Yazara göre, Avrupa; yeniden hortlayan yabancı düşmanlığına karşı kör. Yazar, özetle şöyle diyor: “Göçmenler, Avrupa kıtasının sadece özgürlük, demokrasi ve refah kıtası olmadığını, fakat bunların yanında dinci fanatizmin, faşizmin, totalitarizmin de vatanı olduğunun bilincindeler mi? İkinci Dünya Savaşında olduğu gibi yeniden ırkçılığın, yabancı düşmanlığının hortlamayacağını kim garanti edebilir ki? .. Hitler’in İkinci Dünya Savaşında Yahudilere uyguladığı holokostu unutmayalım. Benim gönlüm bütün göçmenlere Avrupa’ya hoş geldiniz derken, aklım

ise bana göçmenlerin Avrupa’ya gelişinin büyük ve kitlesel bir felaketin de habercisi olduğunu söylüyor. Çünkü Avrupa’nın gizli hoşgörüsüzlüğü, ırkçılığı şimdilerde İslam’a ve Müslümanlara karşı bir tehlike olarak boy göstermektedir.” Yazar uyarıyor. Ama sadece böyle felaket senaryoları yazmak ve insanlara korku salmak sorunu çözmüyor ki. Çarelerini de yazmak gerekir. Çare Demokrasiye Sahip Çıkmaktır Demirel’in de dediği gibi ‘Demokraside çareler tükenmez.’ Çare demokrasiyi ve özgürlüklere sahip çıkıp yerli ve yabancı azınlıkları korumaktır. Çünkü demokrasinin gereği yerli ve yabancı azınlıkları yani göçmenleri de yasal statülerle devlet koruması altına almaktır. Bu konuda elimizdeki en büyük yasal güvence Avrupa Konseyi tarafından 1993 tarihinde kabul edilen “Ulusal Azınlıkları Korumaya Dair Sözleşme”dir. AB ülkelerindeki yerli azınlıklar örneğin Hollanda’da Frisliler bu kapsama alındı. Şimdilerde yabancı azınlıklar da demokrasi ve geleceğimiz için bu Sözleşme kapsamına alınmalıdır. Çünkü Sözleşme şöyle diyor: “Kendi topraklarında, ulusal azınlıkların mevcudiyetinin korunması, Avrupa kıtasında istikrarın, güvenliğin, demokrasinin ve barışın korunmasıdır.” Nokta. Buna eklenecek söz var mı?

Hollanda Türk Federasyonun başlatmış olduğu “Ülkücü Şehitler Anma Programları” serisine bu sene başında Ege Üniversitesinde uğramış olduğu saldırı sonucu vefat eden Fırat Yılmaz Çakıroğlu ‘nu anarak devam etti. Çakıroğlu, ülkücü hareketin son yıllarda vermiş olduğu genç şehitlerinden biri.

H

ollanda Türk Federasyonun başlatmış olduğu “Ülkücü Şehitler Anma Programları” serisine bu sene başında Ege Üniversitesinde uğramış olduğu saldırı sonucu vefat eden Fırat Yılmaz Çakıroğlu ‘nu anarak devam etti. Çakıroğlu, ülkücü hareketin son yıllarda vermiş olduğu genç şehitlerinden biri. Den Haag Türk İslam Kültür Vakfı’nda düzenlenen programa Hollanda genelinden yoğun katılım vardı. Sırasıyla Kur’an-ı Kerim tilaveti, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda okunan şiirler ile şehitler anıldı. Fırat Çakıroğlu’nun hayatını anlatan belgesel esnasında ise duygulu anlar

yaşandı. Fırat Çakıroğlu’nun uğradığı saldırı sonucu 24 yaşında vefat etmesi ülkücüleri yasa boğmuştu. Programda söz alan Den Haag Türk İslam Kültür Vakfı Başkanı Tahsin Çetinkaya ve Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik ülkücü hareketin yıllarca vermiş olduğu mücadeleye değinerek, “Ülkücüler vatanımızı her türlü oyunlara ve düşmanlara karşı müdafaayı kendilerine bir görev bilmişler ve canlarını bu uğurda feda etmişlerdir. Başta başbuğ Mustafa Kemal Atatürk ve Alparslan Türkeş olmak üzere bu mücadelede şehit düşen

abilerimizi, ablalarımızı, kardeşlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.” dediler. Murat Gedik ayrıca gençliğin son günlerde yaşanan provokasyonlara çok dikkat etmeleri gerektiğini belirtti. Murat Gedik: “Hiçbir gencimiz başkalarının oyununa gelmemeli, teşkilat disiplini içerisinde hareket etmeli ve ülkücü hareketin içinde olmadığı her yapılanmadan uzak kalmalı. Biz ülkücülerin tek bir düşmanı vardır, o da cehalettir. Okuyarak, araştırarak kendimizi geliştirip örnek ve ışık insan olmalıyız.” şeklinde konuştu. Anma programı sonrası Den Haag Türk İslam Vakfı’nın “Fırat Yılmaz Çakıroğlu” gençlik lokalinin açılışı yapıldı. Topluca kılınan yatsı namazı sonrası programa katılanlara ikram yapıldı

Son on yıldır SIOT Başkanı, Güney Hollanda Eyalet Milletvekili ve Demokratlar Birliği Partisi Genel Başkanı olarak bu konuya çok önem ve öncelik verdik. Bizim kaldığımız yerden STK’larımız ve siyasetçilerimiz bu mücadeleyi sürdüreceklerine inanıyor ve güveniyoruz Avrupa’nın geleceği aydınlık ve parlaktır. Böyle olmak zorundadır. Bizlere düşen görev özgürlükçü demokrasiye sahip çıkmaktır. Irkıçılığa ve ötekileştirmeye karşı mücadele etmektir. Kaynak: Trouw gazetesi, 21 Eylül 2015 (Gümüşhane, 6 Ekim 2015)

NIF ve Hasene’den Hollanda’daki mültecilere yardım

26 ve 27 Eylül tarihlerinde Güney Hollanda Millî Görüş (NIF) Bölge Sosyal Hizmetler ile Hasene yardım kuruluşu birimleri, Zeist ve Doetinchem şehirlerinde mültecilerin kaldığı kampları ziyaret ederek, toplanan yardımları dağıttılar. Zeist Mülteciler kampında yaşayan 350 mülteciye NIF Kadınlar Teşkilatı ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı’nın hazırladığı yardım paketiyle, 300 kg kadar önceden mezbahada hazırlanmış olan 2-3 kg’lık kurban eti paketi dağıtıldı. Doetinchem Mülteciler kampındaki çalışmaya ise, Ulft şubesinin desteği ile 500’den fazla mülteciye pilav ve kurban eti yemek olarak ikram edildi. Yine NIF ve Ulft şubesi KT-KGT’ler, kampta bulunan 50’ye yakın mülteci kadına kendilerinin talebi üzere hazırlanmış olan hijyenik paketi dağıtıldı. Bunun yanında yine 50’den fazla ibadet paketi (seccade, Kur’an-ı Kerim) dağıtıldı.


samenleving

toplum 15

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Kısa haberler

Gündem

Irkçılık ve ayrımcılık tırmanıyor

Ahmet-Hülya Kaya’dan Sivas’a özel okul

H

ollanda’nın ünlü diş hekimlerinden Ahmet Kaya doğduğu, büyüdüğü Sivas’a dört derslikli Özel Eğitim Anaokulu yaptıracak. Sivas Valisi Alim Barut, Sivas’a 4 derslikli Özel Eğitim Anaokulu yaptıracak olan Hollanda’nın ünlü diş doktoru Ahmet Kaya’ya, resmi imza protokolünde “Siz hiç bir zaman Sivas’ın, Sivaslı’nın gönlünden ayrılmamış olacaksınız” dedi. Yaklaşık 20 yıldır Hollanda’da kendi kliniğinde diş hekimliği yapan Kaya ve ona her konuda destek olan eşi Hülya Kaya imza töreni için memleke-

ti Sivas’a gittiler. Resmi protokol imza töreni, Valilik makamında Sivas Valisi Alim Barut, Vali Yardımcısı Ömer Kalaylı, İl Milli Eğitim Müdürü Zekeriya Çınar, Hayırsever Ahmet ve Hülya Kaya´nın katılımı ile gerçekleşti. “Siz hiç bir zaman Sivas’ın, Sivaslı’nın gönlünden ayrılmamış olacaksınız” Sivas Valisi Alim Barut, Kaya ailesini bu örnek davranışlarından dolayı teşekkür etti. Vali Barut yaptığı konuşmada: “İnsanın doğduğu yer unutulmaz. Siz de bu unutmamayı bir anlamda tescilliyorsunuz. Bu güzel bir duygu. Siz hiç bir zaman Sivas’ın, Sivaslı’nın gönlünden ayrılmamış ola-

caksınız” dedi. Daha sonra Kaya ailesi, Selçuk Anadolu Lisesi yanına yapılacak 4 derslikli özel Eğitim Anaokulu resmi protokolünü imzaladılar. 150 zihinsel özürlü çocuk eğitim görecek… Proje bütünü Z+2 kat olarak toplam 3 kat ve tek bloktan oluşmakta. Proje genelinde 4 adet faaliyet odası, 4 adet uyku odası, 1 adet kapalı oyun alanı, 1 adet yarı açık oyun ve etkinlik avlusu, 88 m2 kulis imkanlı çok amaçlı salon planlanmış. 15 Subat Anaokulu-Render-05 Proje tasarımında farklı iklim bölgelerine uyum sağlamak ve gerekli ısı

konforuna ulaşmak amacı ile mekanik taze hava beslemesi ve radyatörlü ısıtma sistemi seçilmiş. Bina ana giriş cephesinde engelli ulaşımı için %5 eğimli engelli rampası tasarlanmış. Yaklaşık 150 zihinsel özürlü çocuğun eğitim göreceği en son teknoloji kullanılarak yapılacak okulun önümüzdeki yıl eğitime başlaması bekleniyor. Böylesi hayırseverliği için büyük takdir toplayan Kaya ailesi, herkese örnek teşkil edecek olan bu yardımlarının devam edeceğini belirttiler. Turksemedia.nl

«

Sanal ortamda ırkçılık ve ayrımcılık artmaya devam ediyor. İnternette ayrımcılık şikayet merkezi MiND, yılın ilk 9 ayında ırkçılık ve ayrımcılıkla ilgili olarak 300’ün üzerinde şikayet alındığını duyurdu. Geçtiğimiz yıl aynı dönem bu sayının 183 olduğu bildirildi. MiND tarafından AD gazetesine yapılan açıklamada, sığınmacı sorununun artışta önemli rol oynadığının düşünüldüğü belirtilerek, şikayetlerin üçte ikisinin ırka ya da dine dayalı ayrımcılıkla ilgili olduğu kaydedildi. İnternette ırkçı söylemlerle ilgili şikayetlerde MiND ilgili web sitesinden bu söylemleri silmesini istiyor. İstemin kabul edilmemesi durumunda ise MiND savcılığa başvuruyor. MiND 2004 yılından bu yana 4 kez savcılığa başvuruda bulunulduğunu bildirdi.

İflaslar, son 7 yılın en düşük düzeyinde Hollanda’da iflaslar geçtiğimiz eylül ayında da düşüş gösterdi. Merkezi İstatistik Bürosu, iflasların son 7 yılın en düşük düzeyinde olduğunu bildirdi. Eylül ayında, duruşma günü sayısı da dikkate alındığında toplam 323 kurum ve kuruluşun iflası açıklandı. Merkezi İstatistik Bürosu, ağustos ayında 4 olan duruşma günü sayısının eylül ayında 5 olduğuna dikkati çekti. Duruşma günü sayısı dikkate alınmadığında ise eylül ayında toplam 367 kurum ve kuruluşun iflası açıklandı. Ocak-Eylül dönemindeki iflas sayısı 4 bin 20 olarak saptandı. Merkezi İstatistik Bürosu, bunun geçtiğimiz yıl aynı döneme göre yüzde 21 oranında bir düşüşe eşit olduğunu kaydetti.

Türk bilim adamı Nobel aldı Moleküler biyoloji alanında yaptığı çalışmalarıyla adını dünyaya duyuran Prof. Dr. Aziz Sancar Nobel Kimya Ödülünü almaya hak kazandı. Kansere karşı ”DNA onarımı” buluşu Kanser konusunda yaptığı önemli çalışmalarla dünya çapında adını duyuran Türk bilim insanı Prof. Dr. Sancar, geçtiğimiz yıl kanser tedavisinde ”sirkadiyen saat (ritmik saat) ” buluşuna imza atmıştı. Sancar, bu buluşundan dolayı ödüle layık görüldü. Prof. Dr. Aziz Sancar kimdir? Mardin’in Savur İlçesinde, okuma yazma bilmeyen ancak eğitime önem veren sekiz çocuklu bir anne – babanın çocuğu olarak doğdu. İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Yurtdışında yaptığı çalışmalarla Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’ne kabul edilen üç Türk’ten biri oldu. Prof. Sancar halen, Kuzey Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü Öğretim Üyesi olarak görevini sürdürüyor.


nieuws

16 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Mültecilerin dramı masada

I Kasım’da sandık başına

Şube başkanları mültecileri konuştular

Oy verme adresleri belli oldu Hollanda’da ikamet eden Türk vatandaşlarının Türkiye’de 1 Kasım’da yapılacak 26. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde oy kullanacakları en büyük seçim bölgesi Rotterdam’da imzalar atıldı. Seçme hakkına sahip yaklaşık 250 bin bin Türk’ün Hollanda’da, Hollandalı Türkler Rotterdam, Amsterdam ve Deventer şehirlerinde oluşturulan seçim merkezlerinde oylarını kullanabilecekler. Sahip olduğu yaklaşık 175 bin kayıtlı seçmenle yurt dışındaki en büyük seçim bölgesi olma özelliğine sahip Rotterdam’da bu seçimlerde yaklaşık 100 bin kişinin oy kullanacağı yer, Ahoy Kongre ve Sergi Sarayı olarak belirlendi. T.C. Rotterdam Başkonsolosluğuna kayıtlı olan ve Kuzey’de ikamet eden diğer seçmenler ise oylarını Amsterdam’da bulunan RAI Fuar Kongre ve Sergi Sarayında kullanabilecekler. Düzenlenen imza töreni ile Ahoy Kongre ve Sergi Sarayı diğer merkezlerde olduğu gibi 21-25 Ekim 2015 tarihlerinde 10:00 -19:00 saatleri arasında kapılarını Türkiye seçimleri için açacak. T.C. Rotterdam Başkonsolos vekili Ulvi Darendeli ile Ahoy Kongre ve Sergi Sarayı Müdürü Peter J.A. van der Veer arasında gerçekleşen imza töreninin ardından bir açıklama yapan Darandereli, “Öncelikle milletimize ve vatanımıza hayırlı olmasını diliyorum. Hazırlıklarımız büyük oranda tamamlandı. Ahoy ulaşım ve güvenlik açısından önemli bir merkez. Bu yüzden tercihimiz Ahoy oldu. Rotterdam Baş-

IUR’da ders zili çaldı

1

8 yıl evvel eğitim ve öğretime başlayan Rotterdam İslam Üniversitesi (İUR), yeni akademik yılını düzenlenen bir törenle başlattı. Rotterdam İslam Üniversitesi ( İUR ), 2015-2016 eğitim ve öğretim yılına merhaba dedi. Üniversitenin akademik yılı dolayısıyla düzenlenen programa Hollanda Denk Partisi milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk, İUR Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, İUR Danışmanı Harm Noordhof, İUR Murakebe üyesi Roef Jan Peters, Osman Elmacı, STK temsilcileri, işadamları ve öğrencilerden oluşan davetliler katıldı. Resmi açılış programında Rektör Prof. Dr.

konsolosluğumuza kayıtlı vatandaşlarımızın bir kısmı bu seçimde oylarını Amsterdam RAI’de kullanabilecekler. Kendilerine neresi yakınsa oraya T.C. Kimlik Numaralarını gösteren nüfus cüzdanı veya pasaportları ile oylarını kullanabilirler. Daha önce oy verme işlemi 3 gün sürüyordu bu kez beş güne çıkartıldı. Vatandaşlarımızdan benim iki ricam var: Yoğunluk yaşanmaması için oy verme işlemini son güne bırakmasınlar. Bir diğer ricam ise mümkün mertebe toplu taşıma araçları ile gelsinler. Ahoy, metro, otobüs tramvay gibi toplu taşıma araçlarının hemen önünde durduğu bir yer” dedi. Başkonsolos Vekili Darendereli güvenlik hususunda, Hollanda makamları ile yakın işbirliği içinde olduklarını, oy verme sürecinde gerekli tüm güvenlik önlemlerinin en iyi şekilde alınacağını söyledi. Ahoy Kongre ve Sergi Sarayı müdürü Peter J.A van der Veer ise imzaların atılmasının ardından yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Türkler oylarını burada kullanmıştı. 7 Haziran’da için ise salonlarımız müsait değildi. 1 Kasım seçimleri için Ahoy’un tercih edilmesi bizleri mutlu etmiştir. Huzur ve güven içinde gerçekleşmesini temenni ettiğimiz oy verme işlemleri süresince her zaman olduğu gibi üzerimize düşeni yapacağız” dedi. İmzaların atılmasının ardından Ahoy Kongre ve Sergi Sarayı’nın devasa elektronik panosunda Türk Bayrağı dalgalanmaya başladı.

Hollanda İslam Federasyonuna bağlı şube başkanları Schiedam Merkez Camii salonunda bir araya geldikleri mutat toplantıda, bu sefer haftalardır Hollanda’da gündeminde yerini koruyan “mülteciler” konusunu ele aldılar.

F

ederasyon Başkanı Mehmet Erdoğan yaptığı açılış konuşmasına, 9 Ekim 2015 tarihinde vefat eden bölge önceki sekreteri Fuat Nurlu için Allah’tan rahmet dileyerek, ayrıca genel merkezden bu toplantıya katılan teşkilatlanma başkan yardımcısı Mehmet Ateş ve Eğitim Başkan Yardımcısı Ramazan Başlık’ı selamlayarak başladı. Erdoğan, başaralı bir kurban kampanyası çalışması yaptıkları için cemiyet başkanlarının hepsine teşekkür etti. Hasene ile Mülteci çalışması Başkan Erdoğan, bazı teşkilatlarda Hasene yardım kurumu ile

birlikte mültecilere yönelik yardım çalışmalarının yapıldığını anımsatarak önce Ulft ve Arnhem Teşkilatlarına yaptıkları çalışmalar için teşekkür etti. Bu teşkilatlardan mültecilere yönelik yaptıkları çalışmaları daha ayrıntılı bir şekilde anlatmaları için bir sunum yapmalarını istedi. Anlatılanlardan anlaşıldığı kadarıyla mültecilere yardım edebilmek için bir dizi bürokratik girişimin yapılması gerekiyor. Hollanda genelinde mültecilere yardım yapma işinin organizesini kiliseler birliği yapmaktadır. Mültecilere yardım dağıtabilmek için bu burumla veyahut Kızılhaç kurumuyla irtibata

geçilmesi ve bir diplomasi yapılması gerekiyor. Başkan bu konuda cemiyet başkanlarından kendi bölgelerindeki mültecilere yardım edebilmek için inisiyatifte bulunmalarını ve bunu da bölge ve diğer şube ve yan birimlerle koordineli bir şekilde yapmalarını tavsiye etti. Başkanlar hem bu konuda hem de daha başka konularda dilek-temenni ve fikir beyanında bulundular. Genel merkezden katılan Mehmet Ateş de bir konuşma yaparak hem genel merkezden getirdiği selamı ileterek çalışmalar hakkında bilgi verdi hem konuşmasında daha çok başkanların genel merkez bağlamında sordukları soruları cevaplandırdı.

21-25 Ekim tarihleri arasında yaklaşık 250 bin Hollandalı Türklerin Türkiye için oy kullanacakları merkezler şöyle: Rotterdam : Ahoy Amsterdam : RAI Deventer: De Scheg…

Haber-Fotoğraf: M. Ali Topcu

Ahmet Akgündüz, “Eğitim ve öğretim yılımızın tüm öğrenci, öğretmen, veli ve Müslümanlara hayırlı olmasını diliyorum. Konuşmamın başında sizlerle paylaşmak isterim ki, bu senede yeni projeler üzerine çalışıp, stratejik hareketlilik bağlamında üniversiteler ile İttifakiyeler imzalamaya devam edeceğiz. Erasmus+ için ilk çalışmamızın meyvesi olarak bu sene bir miktar talebemizi Fas’a yollayacağız. Arkadaşlarımız diğer ülkeler için de çalışmalarını hızla sürdürmekteler. Hareketlilik üniversitemizin çok önemli bir stratejik vizyonunun bir parçasıdır. Kurumumuz bu sene 300 talebeyi bulmuş ve Master programı-

mız 6 sene daha uzatılmıştır. Bachelor programımız ise değerlendirmelerden büyük başarılar elde etmiştir.” “Toplumlar insan hakları meselesinde kapsayıcı bir fikir birliğine varmış değillerdir. Bu konu ile alakalı fikren ayrılıklar vardır. Buna bir örnek verecek olursak Batı dünyasının temel insan hakları olarak kabul ettiği fakat İslam dünyasının kabul edemeyeceği meseleler vardır: eşcinsel evlilik bu konulardan bir tanesidir. Bizler, Müslüman ilim adamları olarak dinimizden en ufak dahi bir taviz verilmesini kabul edemeyiz: fakat bununla beraber Avrupa hukuku veya değerlerini çiğnemek de şer’-i şerife uygun değildir. Alkolü veya eşcinsel ilişkinin yasaklarını anlatan şer’î hükümlerin yer aldığı ilmi bir eserin yasaklanması saçma bir yaklaşımdır. Bunun ötesinde şahısların şeri’atı uygulama noktasında yerel hukuku yok etme pahasına yetkisi de yoktur. İslam hukukunu uygulama yetkisi sadece devlete aittir. Şu bilinmeli ki Rotterdam İslam Üniversitesi radikalizme karşı bir kalkan gibidir. Aklımıza şu sorular gelmelidir: Müslümanlar Avrupa ülkelerine bir

tehdit teşkil edebilir mi? Hayır. Çünkü çoğunluk itibarıyla hem Müslümanlar hem de gayri-Müslim toplumlar birbirleri ile barış içinde yaşamayı arzu etmektedirler. Ancak gidiş iyi değildir. Bunun en temel sebebi ise Müslümanların inandıkları dinin temellerini ve inanç esaslarını tam olarak bilmemeleri ve bir de yaşamamalarıdır. Batılı devletlerin kendi vatandaşlarının dini inançlarına saygı göstermesi de çok önem arz etmektedir. Sadece ilmî çalışmalar bu konulara ışık tutabilir ve bu problemleri çözebilir. İşte bu, İslam Üniversitesi’nin ana görevlerinden biridir. Arzumuz insanları bir araya getirmek ve bu barış ülkesinde barış için İslamiyet hakkında doğru bilgiyi yaymaktır.” şeklinde konuşmasını tamamladı. Hollanda Denk Partisi milletvekili Tunahan Kuzu, “Üniversitenin açılışı esnasında verilen mesajlar çok önemliydi. Öyle ki, Batı dünyası hukuku ile İslam Hukukunun çarpışmaması. Buna en güzel örnek ise, burada yaşayan bir vatandaşın buradaki kurallara harfiyen uyması. Burada eğitim gören ve görecek olan öğrencilere (ırkı ne

olursa olsun), dünyanın farklı ülkelerinden Rotterdam’a eğitimini tamamlamak için gelen öğrencilere şimdiden başarılar diliyorum. Eğitimlerini gördükten sonra Hollanda toplumuna, İslam alemine ve tüm dünyaya faydalı birey olurlar inşallah.” dedi. Denk Partisi milletvekili Selçuk Öztürk ise şunları söyledi: “Son dönemlerde İslam ve Radikalizm çok tartışılıyor. Ama burada önemli olan bu tür üniversitelerin ayakta kalması. Transparan bir şekilde insanlara İslam’ı doğru şekilde öğretmeleri gerekiyor. Son zamanlarda görüyoruz ki, bu tür üniversiteler, Hollanda medyasında ve Hollanda siyasetinde de negatif bir şekilde gösterilmeye çalışılıyor. Bu üzüntü verici bir olay. Çünkü bu tür üniversiteler olmadığı zaman insanlar kapalı kapılar arkasında, eğitilmemiş insanlar tarafından bilgiler alacaktır, bu da radikalizmin belki başlangıcı olabilecektir. İUR gibi üniversitelere köstek değil, bilakis Hollanda’daki diğer üniversiteler gibi eşit ve objektif şekilde destek olmalı. Parti olarak ‘eğitimde bütün üniversitelerin eşit olması’ için mücadele vereceğiz.”


uitzicht

panorama 17

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Gündem

SPIOR Başkanı Mehmet Akbulut: “Müslümanlar her şeyi başkalarından bekleme psikolojisinden kurtulmalı”

Ayna

kochavva@live.nl

Havva Koç

Hedefi ve gayesi olmayan evlilikler, niyetsiz ameller gibi bereketsizdir...

SPIOR, yeni sezona beklendiği gibi hızlı başladı Rotterdam Rijnmond Bölgesi Müslüman Kuruluşlar Üst Platformu (SPIOR), Kurban Bayramı çerçevesinde düzenlediği resepsiyonda üye kuruluşları ağırladı. SPIOR üyelerinin davet edildiği resepsiyonda başkan Mehmet Akbulut bir selamlama konuşması yaptı.

K

onuşmanın ardından katılımcılara yemek ikramı yapıldı. SPIOR’un yeniden eski kimliğine ve eski heyacanına kavuşturulması gerektiğine vurgu yapan Akbulut, bu sezon içerisinde çalışmalarını bu yöne odaklaştıracaklarının altını çizdi. Başkan Mehmet Akbulut’tan SPIOR’un tarihçesi hakkında şu bilgileri aldık: “Rotterdam Rijnmond Bölgesi Müslüman Kuruluşlar Üst Platformu (SPIOR), İslam Okullarının kuruluşuyla birlikte 1988 yılında faaliyetlerine başladı. Kuruluş aşamasında Kadir Canatan’la birlikte Ali İhsan Ünal Bey’in başkanlığını yaptığı dönemlerde bu oluşuma katkılarımız olmuştu. Rotterdam Belediyesi’nin yoğun bir talebiyle, İslam Okullarının açılmasıyla birlikte doğabilecek sorunları ortadan kaldırmak ve din derslerinin tek bir kurum vasıtasıyla verilmesi ga-

yesiyle hayata geçirilmiş bir kurum. Daha sonraları faaliyet alanları genişletilmiş ve bugünkü hâlini almıştır. SPIOR, Rotterdam Rijnmond Bölgesinde, 20’ye yakın farklı milletten, 66 Müslüman kuruluşunu temsil eden bir platform. Daha doğrusu, Rotterdam ve çevresinde Müslümanların büyük bir kısmını temsil eden, onların sorunları ile ilgilenen, onların sorunlarına çözüm bulmaya çalışan, proje üreten ve aynı zamanda Hollandalı kurum ve kuruluşlar ile ortak çalışarak kamuoyu oluşturan bir platform. Bunun yanı sıra, kurumlar bulundukları bölgelerdeki merkez veya yerel belediyeler ile iyi ilişkiler içerisinde bulunuyor. Dolayısıyla, bu gibi kurumlarda Müslümanların temsilciliğini yapma gibi bir sorumluluğu bulunuyor. Aslında SPIOR kurumu, Hollanda’da bir ilk. Başka, bu türde bir yapılanma yok. Aslında, farklı ülkelere de örnek gösterilecek bir yapı. Biliyorsunuz,

Humanitas’tan Kurban Bayramı kutlaması

Müslümanlar dünyanın her yerinde ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Daha doğrusu kamplara bölünmüşler, darmadağınlar. Kendi içlerinde, sorunlar yaşıyorlar. Rotterdam çevresindeki Müslümanlar ise bu akışın tam tersine, birlik ve beraberliği sağlama adına bir araya gelmişler. 27 yıldır SPIOR’un bu çalışmaları devam ediyor. Kendini kanıtlamış olan bir platform. Müslümanların, Hollanda toplumu içerisinde entegrasyonunu, katılımını ve birlikteliğini sağlamak ve en iyi şekilde kendilerini ifade edebilmelerine zemin hazırlamak amacı ile kurulmuş bir platform. Türklerden, Bosnalılardan, Faslılardan, Surinamlılardan, Pakistanlılardan, Hintlilerden ve farklı milletlerden oluşan insanlar, bu platform içerisinde yer alıyorlar. Bu kurumların büyük bir kısmı, birinci nesil tarafından kurulan kurumlardır.” www.dogus.nl

«

Humanitas Vakfı, hizmet verdiği yaşlılar evlerinin buluşma merkezlerinde pek çok etkinlik düzenleyerek yalnızlığa terkedilen insanları bir araya getiriyor ve onların eğlenmelerine vesile oluyor. Bu çerçevede Mullerpier evlerinde ikamet edenlere yönlik düzenlenen Kurban bayramı etkinliğine yoğun bir katılım oldıu. Humanitas Müşteri Danışmanı Özden Yılmaz’ın koordinesinde gerçekleşen etkinlikte, IUR öğrencisi Fatma Küçük de kurbanla alakalı verimli bir sunum yaptı. Türk mutfağının seçkin tatları misafirlere ikram edildi. Humanitas görevlilerinden olan İsmail Bey sazıyla, ekibi de sözüyle katılanalra güzel anlar yaşattılar.

Maalesef gençlerimiz küçük yaştan itibaren ailelerinin yönlendirmesi ve çevrenin de etkisi ile odaklandıkları tek nokta var, o da “şaşalı, dillere destan düğün merasimi.” Bu olgunun aileler ve gençler arasında büyük sorunlara neden olduğu gibi sosyal hayatı da git gide zorlaştırmaktadır. Örneğin, evlilik yaşı giderek yukarılara tırmanmaya başlamaktadır. Düğünlerde yapılan harcamalar israf noktasına gelmiş durumdadır. Keza son zamanlarda yapılan düğün öncesi ve sonrası etkinlikler ve harcamalar akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. Kutsal bir müessese olan aile kurumu, israf, günah, yanlış bir temel üzerine kurulursa, bu aile içerisinde doğacak olan neslin bundan etkilenmesi elbet kaçınılmazdır. Şöyle ki; uygun olmayan veya ekim zamanı gelmemiş bir toprağa ekilen tohum nasıl verimli olmaz, ürün alınamazsa, Kur’an ve Sünnet’e aykırı olarak yapılan düğün ve nikahlarda da sağlam ve mümin nesillerin yetişmesi o kadar uzaktır. Bir kere evlenen insan, niçin evlendiğini, gayesini, amacını iyi bilmelidir. Maalesef halk arasında “düğündür, bir kere yapılıyor, ne yapılırsa, nasıl yapılırsa yapılsın mubahtır” düşüncesi hâkim. Bu yaklaşımın ölçüsüz bir hareket olduğunu düşünerek Doğuş gazetemizin yönetimi olarak bu konuyu ele almak ve bir sonuca ulaşmak istedik. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da getirilen tavizler ancak diğer bir

tavizi gündemine getiriyor. Ayrıca Müslüman Türk toplumu olarak bu hususta yeterince bilgi sahibi olmadığımızdan da kaynaklandığını düşünüyorum. Geçmiş nesillerin hayat tarzı ve günlük meşgalelerin çokluğu ve gayri meşru eğlence imkanlarının azlığı sebebiyle bu noktada onlar günümüz nesilleri kadar fazla yara almamıştır. Son olarak hızla hayatımıza giren her teknoloji, hayatımızı bir taraftan kolaylaştırırken, diğer taraftan bizleri tembelliğe sürüklüyor. Boş zamanlarımızın çoğalması ile boş işlerle uğraşmamızda kaçınılmaz oluyor. Nasıl mı? Dünyaya geliş nedenimizi, gayemizi unutarak, dünya hayatına dört elle sarılarak yapıyoruz bunu. Öyle ki, Müslüman Türkler olarak gelenek ve göreneklerimize bağlı olduğumuz kadar, globalleşen dünya üzerinde, farklı kültürler ile iletişime geçmemiz kaçınılmazdır. Bu noktada etkileşim yaşayarak farklı kültürlerin gelenek ve göreneklerini de benimseyerek üzerimize aldık. Artık, o kadar çok özel günlerimiz, kutlamalarımız var ki meşguliyetlerimizden Allah’a olan kulluğumuzu unutma noktasına geldik. Evlilikte ki birinci gaye elbette Allah (cc) rızasını kazanmak, Peygamber Efendimizin sünnetine nail olmak ve inançlı nesiller yetiştirmektir. Hedefi ve gayesi olmayan evlilikler, niyetsiz ameller gibi bereketsizdir. Evlilik ne birçoğumuzun anladığı gibi çocuk yapma fabrikası, ne de şaşalı, abartılı düğünler yaparak millete gösteriş yapmaktır. Evlilik kutsal bir müessesedir.

B.T.H Bemiddeling Wolphaertsbocht 285 3083 MP ROTTERDAM Tel:010-4954875 - Mob: 0641362096 email:bthgroup@gmail.com Onze zalen: SCHALMEI - Krabbendijkestraat 520 3084 LP Rotterdam MARGRIET HAL- Nieuwe Damlaan 5 3119 KA Schiedam


reis en commentaar

18 gezi-yorum

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Kurban görevlilerinin gözlemleri...

Zimbabve’dan Selâm Var...

Haber - Fotoğraflar: Adnan Şahin

H

asene Yardım Kuruluşunun her yıl düzenlediği kurban dağıtım programı çerçevesinde bu yıl gözlemci olarak Afrika’nın uzak ülkelerinden biri olan Zimbabwe’ye gidip döndük hamdolsun. Orada yaşayan ve ülke nüfusuna göre bir avuç diyebileceğimiz Müslüman kardeşlerimizle tanıştık. Selam ve kurban götürdük, dua ve selamlarla geri döndük. Rabbim vesile olan herkesten razı olsun. Size önce yolculuk serüvenimizden bahsetmek isterim. Zimbabve nire, Hollanda nire, bir fikir sahibi olmanıza çalışacağım. Yaklaşık 17 saat süren yolculuğumuz, 20 Eylül 2015 tarihinde Amsterdam’dan başladı. Önce altı buçuk saat süren hava yolculuğundan sonra Dubai’ye indik. Dubai’den Zimbabve’nin başkenti Harare’ye varmak için havalandık ancak uçağımız 5 saat sonra yeni yolcu almak için Zambia’nın Lukasa havaalanına indi. Bir saatten fazla uçağın içinde bekledik ve tekrar havalandık. Bir saat sonra Harare’ye indik. Gümrükte vize alabileceğimizi önceden öğrenmiştik. Havaalanında polis girişine yaklaşırken vize almak için İngilizce düzenlenmiş bir forum doldurduk. Kısa bir forum. İsim, soy isim, pasaport numarası, geçerlilik tarihi ziyaret sebebi, kalınacak adres gibi temel sorular. Bu vize için 30 dolar ödedik ve herhangi bir sorunla karşılaşmadan vizemizi alabildik. Hasene, her gittiği ülkede birlikte çalışabileceği güvenilir bir partner kurum bulur ve onunla çalışır, burada da böyle yapılıyor. Bu kurumlar ülkeye varan gözlemcileri havaalanından alırlar ve barınacakları mekâna ulaştırır ve yapılacak çalışma boyunca beraber olurlar. Bu kurumdan bizi almaya gelen partner kuruluş temsilcisi İsmail adlı kardeşimiz polis kontrolü ile gümrük kontrolü arasına kadar girmiş bizi bekliyordu. Onu hemen tanıdık ve karşılıklı el sallayıp birbirimizden haberdar olduk. Yaklaşık 40 dakikalık bir bekleyişten sonra nihayet ülkeye giriş yapabildik. Zimbabve 70’li yıllara kadar İngiliz sö-

mürgesi imiş ve o nedenle resmi dilleri İngilizce. Ama kendi aralarında yaklaşık on ayrı etnik dil konuşuluyormuş. Harare’nin merkezinden geçiyoruz. Sokaklar sakin görünüyor. Elektriklerin çok sık kesildiğini hatırlatan İsmail, tek sıkıntımızın o olabileceğini ama kalacağımız evde jeneratörün de bulunduğunu ve gerektiğinde devreye girebileceğini söylüyor. Kentte güvenliğin iyi olduğunu hırsızlık olayının pek olmadığını belirtiyor. Yaklaşık 15 milyon olan toplam ülke nüfusunun üçte birinin yani 5 milyon insanın bu kentte yaşadığını söylüyor. Yatsı vakti olmuştu. 20 dakikalık bir yolculuktan sonra dost kuruluşun bize tahsis ettiği misafirhaneye yaklaşıyoruz. Asfalt yoldan ayrılarak kızıl topraklı bir paralel yola giriyoruz. Çok gitmeden yüksek duvarlarla çevrilmiş bir avlunun geniş demir kapısı önünde duruyoruz. Avlu kapısını araladığımızda içinde ağaç ve çiçeklerin de bulunduğu geniş ve tertemiz bir avlu ve tek katlı şirin bir ev ile karşılaşıyoruz. Dört kişilik ekibimizle bu evde yaklaşık 10 gün kalacağız. Tahminen 80 metrekare büyüklüğünde dikdörtgen bir salon. Yan yana konmuş dört adet yatak. Küçük bir mutfak, tuvaleti ve banyosu bulunuyor. Her şey düzenli ve temiz görünüyor.

kurumun dershanelerinde inci dişli siyahi çocuklar okuyorlar. Müslümanlığı İslam’ı öğreniyorlar. Hatta Hafız oluyorlar. Hepsinin yüzleri nurlu tertemiz insanlar. Bunu hemen fark edebiliyorsunuz. Şahsen bu kardeşlerimizi tanımaktan son derece mutlu olduğumu belirtmeliyim. Bu kurumla Hasene ortak çalışmamız 5 yıl öncesine dayanıyor. Bize daha önceki yıllarda gelen kardeşlerimizden bahsettiler ilk tanışırken. Birazcık çalışmalardan konuştuk. Ancak daha detaylı konuşmayı yarına erteledik. Bir hayli yol yorgunluğu vardı ve dinlenmek gerekiyordu. Yarın ilk olarak kurumun merkez binalarına gitmeyi planladık. Ama onun öncesinde Büyükelçiliğimize bir ziyarette bulunmanın uygun olacağını düşündük.

Partner kuruluşla tanışıyoruz Bizi eşyalarımızı yerleştirebilmemiz için bir süre yalnız bıraktılar. Ama daha sonra 80 yaşlarındaki kurumun başkanı olmak üzere diğer yöneticiler bizimle tanışmak için yanımıza geldiler. Bu kardeşlerimiz Hindistan kökenli Müslümanlar. Dedeleri buraya ticaret yoluyla gelmiş.

Tabii ki, dış ülkelere aynı amaçla giden kardeşlerimizin ortak endişelerinden biri sağlık tedbirleri, aşı ve malarya hapı vesaire. Ama daha da önemlisi yiyecek-içecek konusudur. Biz de doğrusu bu konuda tereddütlü idik ve bir hayli tedbirli gitmiştik. Götürebildiğimiz kadar balık konservesi, mayalı ekmek, ballı bisküvi gibi yiyecekler almıştık. Ama Zimbabve’de kaldığımız bu misafirhanede yaptığımız ilk kahvaltı bizi son derece mutlu etti ve hayli rahatladık. Zira sofrada hep tadına aşina olduğumuz yiyecekler vardı. Ekmek mevcuttu. Hele “Roti” dedikleri bir küçük kepekli çörek vardı ki, o her sofranın vazgeçilmezi idi. Ve lezzetliydi. Yediğimizin hepsinin evlerde hazırlandığı söyleniyordu. Dolayısıyla yüzde yüz helalliği konusunda da bir tereddüdümüz kalmıyordu. Zimbabve’de sadece beş yüz bine yakın Müslüman yaşamaktadır. O yüzden dışarıda helal

Partner kurumun da tıpkı Hasene gibi yardım çalışmaları var. Talebe yetiştiriyorlar. Yetimlere yardım ediyor okutuyorlar. Bunların büyük bölümü yatılı olarak kalıyor. Yüz kadar da yetim öğrenci okuyor. Kız ve erkek öğrenci sayısı yaklaşık aynı oranda. Harare ve çevresinde yaşayan Müslümanlara ulaşarak ücra köşelere mescitler yapıp Müslümanların dinlerini yaşamalarını sağlamaya çalışıyorlar. Onların çocuklarını yetiştirmeye çalışıyorlar. Kendileri bizler gibi beyaz tenli olan bu

Soğuk bir gece... Galiba burada kış dönemi yaşanıyor. Zira evin içi hayli soğumaya başladı. Ben üzerime ekstra bir battaniye atma ihtiyacı duydum. Biz Hollanda’dan ülke sorumlumuz Bedrettin Budak ile birlikte gitmiştik. Dubai’de Köln’den gelen Adil Oksal kardeşimizle buluştuk. Diğer arkadaşımız ise Kanada’dan Turhan Barin idi ve o aynı gün ancak gece geç saatlerde Harare’ye gelebildi.


het leven

yaşam 19

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

yiyecek bulmak pek kolay olmayabiliyor. Menk kardeşlerin evleri birbirine bitişik sayılır. Yemek konusunda her ev görev almış ve her vakitte bir başka kardeşin evinden yemek geliyordu. Büyükelçilikteyiz... Telefonla bir türlü ulaşamadığımız Harare büyükelçiliğimize çat kapı girmeyi denemeye karar verdik. Ve bu da işe yaradı. Büyükelçiliğimiz Kadir Hidayet Eriş’in bayram dolayısıyla Türkiye’de olduğunu örendik. Elçilik ikinci kâtibi Hasan Özdemir Bey ve Ataşe Mehmet Türkay Bey bizi içeri aldılar. Yaklaşık 45 dakika kadar görüşerek karşılıklı bilgi alışverişinde bulunduk. Hasan bey daha önceki yılda Hasene’den gelenlerin olduğunu memnuniyetle dile getirdi. Ülkenin geniş ve verimli topraklara sahip olduğunu öğreniyoruz. Ama aynı zamanda bilhassa kiraların çok pahalı olduğunu, akaryakıt fiyatlarının ise hemen hemen Avrupa ile aynı olduğunu anlıyoruz. Bağımsızlığına kavuşan ülke beyazlardan teslim aldıkları arazilerini onlar kadar işleyememişler. Bu ülkede bilhassa inşaat sektörü başta olmak üzere pek çok alanda yatırıma elverişli olarak görülmektedir. Ülkede çok büyük granit madeni bulunduğunu öğreniyoruz. Ancak onlarda bakir bir şekilde durmaktalar. Dışarıda dolaşırken en çok dikkatimizi çeken şey ise her sokakta rastladığımız mor çiçekli Jacaranda adlı ağaçları idi. Çiçek açtıktan sonra, o çiçekleri iki hafta kadar koruyabilen bu ağaç adeta ülkenin sevimli bir sembolü haline gelmiş. Partner Kuruluşun Merkez Binası Kurumun beyni Şeyh Şebir. Tüm organizeyi o yürütüyor. Şebir’in akıllı ve oldukça tecrübeli olduğu belli oluyor. Büyük bir arazi üzerine yapılmış merkez bina tam bir külliye. Derslikler yatakhaneler, yemekhane, mescid, kızlara ve erkeklere ait ayrı ayrı sınıflar ve yönetim odası. Ayrıca bu külliyenin geniş olan bahçesinde çok sayıda küçükbaş kurbanlık hayvanı bir süre beslemek imkânı bulunuyor. Şuan altı yüz kurbanlık burada hazır bekletiliyor. Eğer planlanan yerlerde herhangi bir durumdan dolayı eksik kesim yapılırsa o vakit bu eksik burada bekletilen kurbanlıklardan ikmal ediliyor. Kuruma geldiğimizde önce kurumun çalışmalarını özetleyen 10 dakikalık bir sunum izledik. Pek çok konuda, güzel çalışmalar yaptıkları gözüküyor. Öz itibariyle dine ve insana hizmet… Daha sonra ise en ince noktasına özenle hazırlanmış olan, yapılacak kurban kesim çalışmalarını detaylı bir şekilde gözden geçirdik. Her şey kâğıt üzerinde yazılı idi. Nerede ne kadar kurban kesilecek. Kaç grup olacak ve kimler, kiminle nerelere gidecekler. Yol ve mesafe durumu, kim hangi saatte eve geri gelebilecek… Bütün detaylar yazılmıştı. Bu bizim işimizi hayli kolaylaştırıyordu. Bize düşen başlarında bulunup bu planın uygulanışını gözlemlemek olacaktı. Ve öyle yaptık…

Birinci gün… Zimbabwe’de 2017 adet kurban hedefimiz vardı. Buna ulaşmak ve bundan daha fazlasını kesebilmek için her şey hazırdı artık. Bayram namazından hemen sonra bir kahvaltı yapıp üç grup olarak yola çıktık. Ben ve Bedrettin birinci grup olarak Harun Menk ile çalışacağız. Gideceğimiz yerler Mosti, Nyava ve Musiva yerleşim birimleri idi. Yaklaşık iki yüz kilometrelik çalışma yapacağımız bir alan. Ancak köy yolları oldukça bozuk olduğu için ulaşım süresi çok fazla uzayabilecek. Zimbabve’de kesim sistemi... Zimbabve’nin bu konuda çok hassas bir ülke olduğuna şahit olduk. Bir büyükbaş hayvanı kesebilmek öyle kolay bir iş değil. Bunun alım satımı ve kesimi polis ve sağlık sorumlusu kontrolünde yapılması gerekiyor. Çok sıkı bir kontrol yani. Bunun büyük kentlerde çok daha zor olduğunu belirten kardeşlerimiz o nedenle kesimleri mahallî olarak yapmayı uygun bulmuşlar ve bu kez de öyle yaptık. Sistem şöyle işliyor: gidilecek fakir bölgeler önceden belirleniyor ve o bölgede kaç büyükbaş ve yaklaşık kaç küçükbaş hayvanın kesileceği oradaki temsilciye ya da görevliye bildiriliyor. Görevli o yöredeki hayvan sahiplerine bu durumu iletiyor ve o gün hayvan sahipleri satacakları hayvanları oraya getirip satışa hazır halde bekletiyorlar. Ve biz vardığımızda et alacak fakirler de hayvan satacak köylüler de orada hazır oluyorlar. Ve pazarlık başlıyor. Polis ve sağlık sorumlusu önce hayvan sahibinden hayvana ait “kayıt belgesini” istiyor, inceliyor ve bilgi tamam ise satış izni veriyorlar. Pazarlık yapılıyorparası ödeniyor ve kesim gerçekleştiriliyor. Bu bürokratik sistem tüm büyükbaş hayvanlarda aynen uygulanıyor ve bir de uzun uzun yapılan pazarlıklara harcanan zaman eklenince müthiş bir zaman israfı oluyor maalesef. Ama yapacak fazla bir şey yok, sistem böyle kurulmuş bir defa.. Kesimden sonra ise partner kuruluşun görevlendirdiği yüzme ve parçalama ekibi devreye giriyor, yüzüp parçalayıp poşetleyip, isimleri önceden tespit edilmiş olan fakirlere etlerin ulaşmasını sağlıyorlar. İlk gittiğimiz noktada büyük küçük toplam 98 hisse, ikinci yerde 99 hisse ve üçüncü noktada ise 168 hisse kestik. Kurbanlar genellikle o bölgede isimleri tespit edilmiş fakir ailelere veriliyor. Ayrıca kurumun bünyesinde bulunan yetimlere de yeteri kadar kurban eti verilmektedir. Eve geldiğimizde yatsı namazı olmak üzereydi. Hayli yorulduğumuzu fark ettik. Hemen abdest alıp namazımızı eda edip, ardından yemek yerken yarının programını da gözden geçirdikten sonra istirahate çekildik. Çünkü yarın sabah namazından hemen sonra yola

çıkacaktık. İsmail Menk’in grubunda olan Turan Barin ve Adil Oksal arkadaşlarımız bizden biraz daha erken eve gelmişlerdi. Yarın grup başkanlarını değişeceğiz. İkinci gün İsmail kardeşle birlikte çalıştık. Bugün dört ayrı noktaya gitme planımız var. Chiendambuya, Pfumoiguru, İnyati ve Magaranda. Buralarda ise toplam 168 hisse kestik. Üçüncü gün biz yine aynı ekiple çalıştık ve yine dört ayrı noktada çalışma yaptık. Bu kez gittiğimiz yerler şunlar. Chitangazuva, Bowas, Murewa ve Chizanga. Çok yoğun geçen üçüncü gün ise toplam 392 hisse kestik. Toplamda diğer gruplarla birlikte 223 büyükbaş 656 küçükbaş olmak üzere toplam 2217 hisse kesmiş olduk. Bu da bizdeki hedefin üzerinde bir rakam oldu hamdolsun. Her hissenin en az 4-5 çocuklu 7-8 aileye ulaştığı düşünülse toplamda 50 bin insana ulaştığımızı söyleyebiliriz. Kurban kesimi o yöredeki insanlarda gerçekten bir bayram havası içinde geçiyor. Erkekler kesme yüzme işi ile uğraşırken genç yaşlı kadınlar kendi aralarında ilahiler söyleyerek ortamı canlı tutmaya çalışıyorlar. Et alan insanlar saygı ifadesi olarak uzatılanı almadan önce iki ellerini birbirine vurup biraz aşağı doğru çökerek bir teşekkür anlamına gelen harekette bulunuyorlar… Belki lisanlarını bilebilsek ve hal hatır sorabilsek çok daha fazla şeyler söyleyeceklerdir eminim… İlk gün gece kış havası olacak diye düşündüğüm Zimbabve’de gündüzleri yakıcı bir sıcak hüküm sürüyor. Çalışma alanlarımızın tamamı kırsal kesimdi ve zaman zaman serinlemek için su bulmakta zorlandığımız oldu. İçme suyumuzu arabamızda taşıyorduk fakat onca susuz insan çevremizde dolaşırken arabadan su çıkarıp içmekte pek hoş olmaz diye düşündük. O bölgede çalışan kardeşlerimizin bilhassa güneş çarpmasına karşı mutla şapka, fötr veya takke giymeleri çok önemlidir. Başarılı bir çalışmanın ardından bu ülkeye gelmişken güzel yerlerini görmeden gitmek olmazdı ve biz de öyle yaptık. Ülkenin dünyaca meşhur Victoria Falls şelalelerini görmek için 500 km. mesafeyi göze aldık. Yolların ne durumda olduğunu tam bilemediğimiz için uçak yolculuğunu tercih ettik. Bir gece orada kaldık ve unutulmaz güzelliklere de şahitlik etmiş olduk… Ve gidişte olduğu gibi dönüşte de toplam 17 saati bulan uçak yolculuğu yaparak evlerimize döndük elhamdülillah… Son söz olarak bizlere çok ama çok iyi davranan partner kuruluş yöneticilerine yürekten teşekkür etmek istiyorum. Bizim, kendilerinin nazik davranış ve misafirperverliklerinden son derece memnun kaldığımızı bilmelerini isterim…


meningen

20 görüşler Gelin tanış olalım!

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Hollandalı Türklerle tanışıyoruz...

Doğuş Gazetesi Yayın Kurulu Üyeleri... Birbirimizi Tanıyalım Köşesi... Tanışmak; samimi ve güzel bir muhabbetin başlangıç noktası. Sosyal medyanın ağırlığını ve etkisini gösterdiği bu modern çağda aslında insanlar, daha da kendi köşelerine çekilmeye başlamadılar mı sizce de? Bunu bir nebze olsun kırabilmek ve tanış-dost olabilmek için; Doğuş olarak önce kendimizi, önümüzdeki sayılarda da sizleri kısaca tanımaya ve tanıtmaya karar verdik...

Yerine göre “vurdumduymaz” olmak güzel olurdu...

Ergün Madak Adınız, soyadınız, yaşınız, medeni hâliniz, çocuklarınız, memleketiniz ve Hollanda’da nerede yaşıyorsunuz? Ergün Madak, 45, evli ve 2 çocuk, Yozgat, Leerdam.

kitaplar yayınlamak üzere ağırdan çalışıyoruz. İlk olarak Hollandaca Kur’an bastık elhamdülillah. Ha bir de Cumartesi akşamları salon futbol ve voleybolu olmazsa olmazlarımdan.

Aldığınız eğitim(ler)... Rotterdam’da, HBO Maatschappelijk werk (1997). Mesleğiniz yapıyor musun, yoksa ne iş yapıyorsunuz? Mesleğimi yapıyorum ve psiko-sosyal danışman olarak çalışıyorum 18 yıldır.

Yoksa neden yok? Allah için çalışmak için ‘zamanım yok’ mazeretine hiç inanmadım ve samimi bulmadım. O’nun için çalışmak için haftada 2 saat çok az ama hiç yoktan iyidir. Bu bir gönül işi, kalpten sevip sevmemekle alakalı, eğer olmazsa olmuyor. Ama çaba bizden.

İdealinizdeki mesleği mi yapıyorsunuz, değilse ne yapmak isterdiniz? İdeal mesleğim değil, gazete ve televizyon okumayı çok isterdim.

Dünyayı değiştirmek gücü olsaydı elinizde, ilk olarak ne yapardınız? İlk olarak, İslam dünyamızdaki bütün çıkarcı liderlere, önemli noktalardaki insanlara el çektirir, adil ve dürüst

insanları başa getirir, böylelikle herkese huzurlu, adaletli bir dünya olmasını sağlardım. Kendi özelliklerinizden birini değiştirmek isteseydiniz, hangisini değiştirirdiniz? Herhâlde daha az düşünmek, yerine göre vurdum duymaz olmak güzel olurdu. Endişe duymak sorumluluk yüklüyor, ama bazen insan ezildiğini hissediyor, dünyanın yükünü taşımak gibi. Kitap okumayı sever misiniz? 1 yıl içerisinde hangi kitapları okudunuz ve şu an hangi kitabı okuyorsunuz? Ağustos ayında, 3 yıl kadar aralıklarla okuduğum Gazali’nin İhya’u Ulumiddin’i üzülerek bitirdim. Bir kaç kitabı birden okumayı seviyorum. Şu an elimde, A. U. Kurucu Hocanın hatıratının 4. kitabı, Tayyar Altıkulaç’ın hatıratı, 2. kitap, İ.S. Sırma, Osmanlı Devletinin Yıkılışında Yemen İsyanları kitabına da yeni başlamayı düşünüyorum. Bu arada, Endonezyalı bir Müslümanın (ki şu an vefat etmiş diye tahmin ediyorum) bana 13 yıl önce verdiği m anuscript biyografisini yeni bitirdim ve çok etkilendim. Varislerine ulaşabilirsem, Doğuş’ta yayımlamayı çok isterim. Sizi hayatta en çok etkileyen bir kaç olay? 2002’deki sevgili babamın vefatı ve hac tecrübelerim. Her ikisi de dönüşü olmayan derin izler bıraktı hayatımda ve bir evreden başka bir evreye atladığımı hissettim. Bir de kızımı evlendirmek, çok sarsmıştı. Rabbimin koyduğu bu düzende sırtımdan ileriye doğru itildiğimi hissetmiştim. Hayatınızda sizi etkileyen

ve onlarsız yapamayacağınız insanlar? Peygamberimiz zirvede, sonra âlim olarak beğendiğim bir sürü insan var, özel hayatta ise tabii ki öncelikle gönülden bağlı olduğum, hayat arkadaşım, eşim ve çocuklarım. Onun dışında ise belki bir, zorlasam iki elin parmak sayısını geçemeyecek kadar ailece görüştüğüm, onlarla gözü kapalı her şeyi yapabileceğim samimi dostlarım. Hayatta neyi önemsersiniz? Müslümanın prensipli olmasını çok önemserim ve bunun tersi olduğunda ise rahatsız olurum. Örneğin Müslüman verdiği sözde durmalı, randevusuna vaktinde gelmeli, temiz giyinmeli, tam bir Rasulullah modeli olmasına çok önem veririm. Lakaytlığı sevmiyorum. İnsanda neyi ararsınız? Klasik şeyleri sıralamayacağım. Aradığım en önemli özellik, insanın ahlâkî özelliklerinin yerli yerinde olması. İslam’ı kendine değil, kendini İslam’a uyduranlara gıpta ederim ve dostluk kurar, hâl hatır sorarım. Çünkü insanın Allah için kendini değiştirme çabası takdir edilir. Bir de sorgulayan, eleştiren ama üreten insanları severim. Nelerden kaçınırsınız, nelerden sakınırsınız? Gıybeti sevmem, yapanları beyhude de olsa 3 kez uyarırım, sonra mesafe koyarım. Yaptığım işi güzel yapmayı çok severim. Helalinden kazanmaya dikkat ederim, insana mümkün olduğu kadar kimliğine bakmadan insan olarak bakmak çok hoşuma gider Allah yarattığı için. Nelerden mutlu olursunuz? Yabancı bir Müslüman ülkeyi gezmek, tanışmak, beni çok mutlu eder.

Bunun yanı sıra, eşimle, değişik şehirleri ve müzeleri, tarihi yerleri gezmek hep cezbeder ve mutluluk verir. Neler sizi üzer? Dünya medeniyetleri içinde İslam en tepede olması gerekirken, şu anki bulunduğu konum beni sürekli üzer ve bundan kendimi sorumlu tutarım. O yüzden bazen dünyayı sırtımda taşıdığımı hissediyorum ve bu çok yıpratıcı. Kişisel olarak, yanlış anlaşılmak çok üzer. Örneğin hayata biraz mükemmeliyetçi gözlükle baktığımdan, dışarıdan kibirli gibi görünmekten çok çekinirim. Öyle olursa da üzülürüm. Ki bazıları da öyle düşünebilir, umarım öyle değildir.

Hayatınızın merkezine neleri koydunuz? Aşık olduğum ve düzenli olarak anlayarak okumaya çalıştığım Kur’an. Hâlâ okumaya doyamadığım ve kişilik özelliklerine hayran olduğum Rasulullah (pop müzik ilahilerdeki Muhammed (as) değil). Onun dışında merkeze başka layık bir şey düşünemiyorum. Rol modeliniz var mı? İlki her Müslüman için tabii ki Rasullullah, ama pratik Rasulullah, klişe değil. Yani güzel ahlakı tamamlamak için gelen bir Rasul. Ama yeri gelince Hendek’ten sonra ihanet edenlerin idamına da, Yahudilerin hukuku gereği karar veren de bir Rasul. Özel hayatta başta, babama hayrandım, sonra manevi babam ve Doğuş’ta da bahsettiğim, Sıtkı Odabaş Hocam. E-mail adresinizi okuyucularla paylaşmak ister misiniz ? Memnuniyetle, ergünmadak@hotmail.com

Tutkularınız, hedefleriniz nelerdir? Saymakla bitmez ki; yaşadığım yerde İslam ahlakıyla yetişen çocuklar ve gençler yetiştirmek, Hollanda kamuoyuna Hz. Muhammed İslam’ını göstermek, dünyayı gezmek vs. vs. Bazen ahtapot gibi hissediyorum kendimi. Hedefim, hedeflerimi azaltmak olacak herhâlde... İşinizden arta kalan zamanlarda, sosyal etkinlikleriniz var mı? Leerdam’da oturuyorum ve Hollanda İslam Federasyonu’na bağlı vakfımızda eğitim ve tefsir dersleriyle uğraşıyorum. Doğuş gazetemize aylık makaleler yazmaya çalışıyorum ve yayın kurulunda fikir üretmeye çalışıyoruz. Bir başka vakıfta da Hollandaca


introduction

tanıtım 21

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Gazeteniz Doğuş 17 yaşına giriyor

Sizi tanıyabilir miyiz?

“Kâinatın, esenlik iklimine kavuşması için verilen kutlu mücadelenin içerisinde olmak…” Adınız, soyadınız, yaşınız, medeni hâliniz, çocuklarınız, memleketiniz ve Hollanda’da nerede yaşıyorsunuz? Zeynel Abidin Kılıç. 50. Evli. 1 kız, 2 erkek, 3 çocuk babası. 3 torun dedesi. Sivas-Şarkışla. Rotterdam. Aldığınız eğitim(ler)... Türkiye’den lise 2 terk. Hollanda’da, Teknik Meslek Lisesi (TTO) 3 yıl diplomasız eğitim... 45 yıldır da ‘Hayat Okulu’na devam ediyorum. Oradan da diplomasız ayrılacağa benziyor. En iyi eğitim ve öğretim bu okulda veriliyor. Her geçen gün neleri ıskaladığınızı, neleri kaybettiğinizi, neleri kazandığınızı nelerle sınandığınızı öğreniyorsunuz. Her öğrendiğinizde bilgileneceğinize ne kadar cahil, bilgisiz olduğunuzu anlıyor yeniden sarılıyor, yeniden tutuyorsunuz Hayat Okulu’nun yolunu... Mesleğinizi mi yapıyorsunuz, yoksa ne iş yapıyorsunuz? Mesleğim matbaa makinistliği idi. 20 yıl o mesleği icra ettim. 16 yıldır da bir tutku olan gazetecilikle uğraşıyorum. İdealinizdeki mesleği mi yapıyorsunuz, değilse ne yapmak isterdiniz? Şu an için evet. Tutkularınız, hedefleriniz nelerdir? Merkez Efendi gibi her şeyi merkezinde bırakarak, insanlar eliyle coğrafyası, kimyası, fiziği değişen kâinatın, huzur, barış, saadet, adalet , merhamet ve esenlik iklimine kavuşması için verilen kutlu mücadelenin içerisinde ve bir parçası olmak… İşinizden arta kalan zamanlarda, sosyal etkinlikleriniz var mı, varsa neler? - Çeyrek asırdır, Millî Görüş Teşkilatları bünyesinde Şube Gençlik, Şube Başkanlığı, Federasyon Sekreterliği olmak üzere farklı kademelerde verilen görevleri yerine getirmeye çalıştım. - Aynı amaç doğrultusunda 1998 yılında Doğuş Gazetesini çıkarma görevi verildi, 17 yıldır da onu en iyi bir şekilde okurla buluşturmaya çalışıyoruz. - Yine 25 yıldır her hafta Cuma akşamları oluşturduğumuz güzel bir ekiple voleybol oynuyoruz. - 4 yıl önce kurulan bugüne kadar Almanya, Belçika, Fransa, Danimarka ve Avusturya’da yüzlerce

gösteri yapan, konserler veren Hollanda’nın ilk, tek ve profesyonel ekibi Hollanda Mehteran’da halkla İlişkiler ve sancaktar görevini tevdi ettiler, onunla uğraşıyorum. Çocuklarıma yapamadığımız babalık görevimi torunlarımda ‘dede’ olarak ifa etmeye çalışıyorum. - Yine güzide bir ekiple pazar günleri sadece bize ait olan bir havuzda yüzüyoruz. - Voleybol, Mehteran ve yüzme grubundaki arkadaşlarla her hafta bir evde toplanarak, sohbet etmeye ve çağımızın hastalığı olan insanlar arasındaki iletişimsizliği, kopukluğu gidermeye çalışıyoruz. Kitap okumayı sever misiniz? 1 yıl içerisinde hangi kitapları okudunuz ve şu an hangi kitabı okuyorsunuz? Okumak, vazgeçemediğim bir tutku bende. Aldığım hava, içtiğim su gibi, yediğim ekmek gibi. Okumayan insanların ne yaptıklarını anlayabilmiş değilim. Okuduğum her kitabın sonlarına doğru yavaşlarım. O kitabın bitmesinden ve ondan ayrılacağımdan, onsuz kalacağımdan korkarım. Aynı anda birkaç kitabı birden okuyorum. Bazen zihnimi dinlendirmek için, usta kalemlerin romanlarını okuyorum bazen de, gençliğimizde elimizden geçen Batı klasiklerine yeniden göz atıyorum. Şimdilerde Amin Maaulouf’un “Yüzüncü Ad” adlı eseri var elimde. Son bir yıl içerisinde de pek çok kitabın yanı sıra Aliyya İzzetbogoviç’in “Tarihe Tanıklığım”, Amin Maalouf’un “Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri” ”, İngmar Karlsson’un “İslam ve Avrupa”, merhum Erbakan Hoca’nın “Davam” adlı eserlerini okudum. Başka ilgi alanlarınız nelerdir? Günlüklerimi “Hatıralarım” adıyla kitaplaştırmayı düşlüyorum… Dünyayı değiştirmek gücü olsaydı elinizde, ilk olarak ne yapardınız? İnsanlığın içerisinde bulunduğu karanlıktan, girdaptan kurtulmasını; adil bir dünyada yaşamalarını sağlardım. Ancak, Yaradan’ın bunu neden yapmadığını düşününce, kendime gelip dua silahına sarılıyorum… Kendi özelliklerinizden birini değiştirmek isteseydiniz, hangisini değiştirirdiniz? Az yiyen, az uyuyan, az konuşan biriyim. Bu özelliklerimden sadece bu az konuşma, hatta hiç konuşamama

özelliğimi biraz değiştirip, çok olmasa da az biraz konuşabilmeyi isterdim. Sizi hayatta en çok etkileyen bir ya da iki olay nedir? Ağabeyimin (44) genç yaşta vefatı benim hayatımın dönüm noktası oldu. O olayın etkisini hâlâ en ağır bir şekilde yaşar, hissederim. Ve bir de, İsrailli eşkıyalar tarafından babasının kucağında şehid edilen Filistinli Muhammed Durra’nın hâlinden çok etkilenmiştim… Bu iki olay belleğime kazındı âdeta… Hayatınızda sizi etkileyen ve onlarsız yapamayacağınız insanlar var mı? Bu insanlar beyaz atlara binip gittiler. Onlarsız yaşamın ne demek olduğunu anlamak için, bazen onları hayalimde öldürürdüm, yaşamın nasıl da dayanılmaz olduğunu görür, irkilirdim. İnsan ne kadar güçlü olsa da, elbette şuan etrafımı çevreleyen ailem ve dostlarım olmadan pek bir şey yapamam. Hayatta neyi önemsersiniz? Sadakat... Emek ve alın terine kıymet vermek...

Yayın odası ince eleyip sık dokuyor…

En ufak bir imla hatasından, gözü rahatsız edecek tasarımdan uzak olması için büyük bir emek ve titizlikle okurlarla buluşan Doğuş, 15 yılını doldurdu. Yayın odasının hummalı çalışmasının ardından gazete baskıya gidiyor…

Wegener’de basılan gazete dağıtıma hazır

99 yılın 1 Şubat’ında ilk sayısı 7000 adet olarak basılan Doğuş, o tirajın hep üstünde yayımlanmış, en az 12 bin ve bazı özel durumlarda 20 bin adet basılarak yüzbinlere ulaşmıştır. Dağıtım için yola çıkacak olan gazetemizin Wegener’de basılmış hali bu durumu anlatıyor olsa gerek...

İnsanda neyi ararsınız? Kendisini karşısındakinin yerine koyarak, empati yaparak hareket etmesini, kendisi için istediklerini karşısındaki için de istemesini... Nelerden kaçınırsınız, nelerden sakınırsınız? Allah’ın yasakladıklarından... Nelerden mutlu olursunuz? Hakkı razı, halkı memnun etmekten... Neler üzer sizi? Anlaşılamamak... İhanet... Hayatınızın merkezine neleri koydunuz? Kur’an hayatımın merkezinde olunca, onun rehberliğindeki her şey hayatınızın merkezine oturuveriyor.

Hollanda genelinde 800 noktaya dağıtım

En fazla basılan, en fazla abonesi bulunan, en fazla dağıtılan, en fazla postalanan ve dolayısıyla 15 yıldır en fazla okunan da hep Doğuş oldu… Bu konudaki çalışmalarını belgelerle sürekli sizlere duyurmuştur…

Rol modeliniz var mı? Görmeden inandığımız ve canımızdan aziz bildiğimiz, sevdiğimiz Kutlu Elçi ve O’nun yol arkadaşları, Onları doğru anlayıp günümüzde onların verdiği mücadeleyle hareket eden Merhum Erbakan Hocam ve o kaynaktan beslenerek bizlere yol gösteren babam ve ağabeyim bana örnek olmuşlardır. E-mail adresinizi okuyucularla paylaşmak ister misiniz? Elbette. abidinzeynel58@gmail.com

Kurum-kuruluş ve camilere postalanıyor...

Sadece dağıtım değil, Hollanda’nın en ücra yerlerine de posta yoluyla ulaşan Doğuş’la, Groningen’de de, Maastricht’te de karşılaşmanız ve orada duyarlı okurlarıyla karşılaşmanız mümkündür…

Bu emekten sonra, ekmek tadındadır okumak

Zeynel Abidin Kılıç

Apeldoorn’da, Özbaktat Marketindeyiz.. Bizi sizlerle buluşturmak ve dağıtım için ellerinden geleni yapan bu ve bu gibi işverenlerimize teşekkürler. Gazetemizin gelmediğinde bizlere haber veren, müşterisinin çantasına aldığı ürünlerle birlikte Doğuş koyan ve alıp evine götüren, okuyan okutan herkese selam ve kalbi şükranlarımızı sunuyoruz… Birlikte daha nice 17 yıllara...


meningen

22 görüşler

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Hollanda’da neler oluyor? ruluşunda, vakfın temelini sağlam ve bilinçli biçimde atıp, ne tur bir vakıf istenildiğini bilmek önem arz ediyor.

Emre Teker

Vakıf kurmanın püf noktaları Vakıf mı kurulacak? Toptan hazır ‘Fastfood’ tüzükleri önleyin! Uygun tüzükler için tavsiyeler ve dikkat edilecek hususlar: Mesleğim icabı devamlı vakıflar kuruyorum. sivil inisiyatiflerin toplumumuzun merkezinde olup desteklendiği bir toplumun içinde yaşıyoruz. Toplumumuzun çeşitliliği ne kadar ise, bunun yansıması olarak, vakıfların çeşitliliği de o kadardır. Her vakfın kendine has karakteri vardır ve bundan dolayı her vakıf bir ayrı özeldir. O yüzden bir vakfın ku-

Bu gerçekten çok önemli, çünkü uygulamada yönetim derecesinde bir sorun oluştuğunda, insanlarımızın bu hususta ne kadar çok canının sıkıldığını görüyorum. Devamlı gördüğüm örneklerden biri, problem çıktığında tüzüklerin yetersizliği ortaya çıkıyor. Bu sırf tüzüklerin ‘esnek’ olmadığından veya vakfın kuruluşu esnasında tüzüklerde belirli bir hususun göz ardı edilerek, hiç düzenlenmemiş olmasından kaynaklanıyor. Bunun ardından bu tüzükleri ‘hemencecik’ değiştirecek bir noter aranıyor. Bu ‘hemencecik’ değişmesini isteyen vakıf yöneticisi bir bakıyor ki, tüzükler ‘hemencecik’ değiştirilemiyor, çünkü tüzük değiştirmek bazen sıfırdan sağlam tüzükler hazırlamaktan daha emek isteyen ve vakit alan bir iştir! Daha çok vakit alınan bir iş olduğu için, bu maddi boyutuna da yansıyor. Bunun sebebi bir tüzük değişikliğinde bu değişikliğin diğer maddelerle de uyum halinde olması gerekiyor olması ve noter tüm tüzüğü, a’dan z’ye tekrar gözden geçirmesi gerekiyor. Buna ilaveten kısmi tüzük değişikliklerde, yenilenmiş tüzükleri ve diğer tüzükleri içeren bir bütün oluşturuluyor. Bu yüzden tüzük değişiklikleri genel anlamda maliyetli olabiliyor.

Halbuki bütün bunlar, vakfın kuruluş aşamasında düşünülmüş olup göz önünde bulundurulursa, böyle bir maliyet önlenebilir. Vakfın kuruluşunda ucuz diye sunulan ‘arızalı’ tüzüklerin ileride nasıl pahalıya patladığını nice vakıf ilgilenenleri çok iyi bilir. Şimdi sizlerle paylaşmak istediğim ve vakıf kurmak istediğinizde tüzüklerde dikkat edeceğiniz (bazı) önemli hususları sıralayayım: – Vakfın amacını belirleyin. – Bu amacın nasıl ve hangi yollarla, ne tür faaliyetlerle ulaşılması gerektiğini belirtin. – (En az) kaç tane yönetici olması gerekiyor, kaç yılda bir yönetim değişikliği olması gerekiyor, bir yönetici yeni dönemde tekrar görev yapabiliyor mu, kaç dönem görev yapabiliyor? Yönetici olmak için belirli vasıflara sahip olmak şart mı? – Temsil yetkisi nasıl düzenlenecek, her yönetici münferit olarak imza yetkisine sahip mi? Yoksa sadece bir diğer yöneticiyle beraber mi yetkili? – Vakıf tarafından yöneticiye bir maddî ödül verilebilir mi, yoksa sadece giderlerini karşılamak için mi bir maddî katkı verilebilir? – Bir yöneticinin askıya alınma veya görevinden alınma prosedürü nasıl olacak, bu prosedür ciddi ve aynı

zamanda esnek biçimde tüzüklerde düzenlenmiş mi? Çünkü böyle bir mevzunun mahkemeye intikal etmesi, istenilmeyen ve en son tercih olarak görünüyor. – Komisyonların veya bir denetleme kurulunun olması gerekiyor mu? – Günlük işleri takip edecek bir genel müdür atanabilecek mi? – Vakfın mali gücü hangi gelirlerden oluşacak? – Vakıf binası alınıp satılacağında, bu karar kaç oyla kabul olacak, bütün yöneticilerin oybirliğiyle mi yoksa (üçte/iki) oy çokluğu yeter mi? – Vakıf bir federasyona veya buna benzer bir geniş bir yapıya mi bağlanacak? O zaman tüzüklerinde buna uyumlu biçimde düzenlenmiş olması gerekiyor. Fakat burada vakfın kendi isteğiyle federasyondan ayrılabilme hürriyeti de tüzükler tarafından bir şekilde güvenceye alınmış olması gerekiyor. Mesela ‘Eğer vakıf federasyondan ayrılırsa, bu vakıf feshedilir’ gibi bir madde her zaman istenilen bir madde değildir ve ayrıca bunun hukuki açıdan ne kadar sağlıklı olup olmadığı bir ayrı sorudur. Noterinize bu hususu özellikle danışın, çünkü noteriniz hukuki sonuçlari daha iyi öngörebildiği için, tarafları bir dezavantaja düşüremez. – Birleşme, bölünme ve fesih kararları nasıl alınacak? Diyelim ki bir yönetici böyle bir kararı verme hususunda

toplantıya her hangi bir sebepten dolayı katılamayacak olursa, o halde kaç oyla böyle bir karar alınabilecek ve nasıl bir süreç izlenilecek. – Vakfınızın ANBI (= Algemene Nut Beogende Instelling) olabilmesi gerekiyor mu? ANBI topluma bir hayır kurumu olarak geçiyor. ANBI statüsünün vergi avantajları var, çünkü hibe edilenler vakfınız için vergiden muaf oluyor. Hibenin yüksekliği ne kadar olursa olsun fark etmiyor! Üstelik, eğer siz bu hibenizi, beş yıl için belgeli olarak taahhüt ederseniz, yani ‘periodieke schenking’ olarak düzenletirseniz, bu hibenizin tamamını ödeyeceğiniz gelir vergisinden (inkomstenbelasting) indirebiliyorsunuz. Yine burada hibenizin yüksekliği hiç fark etmiyor! Size emin ve kaliteli tüzükler için ve daha nice aklınıza ilk etapta getiremediğiniz püf noktalar için noter(adayı)nız yol gösterecektir. Sonuç olarak gerçekten soru sormaktan çekinmeyin, aklınıza gelen ve kuracağınız vakfınızı ilgilendiren her hususu sorun ki tüzüklerin içeriğini ve sonucunu anlayabilin. Sizi ileride karın ağrısı verecek olan toptan hazır ‘Fastfood’ tüzükleriyle aldatmasınlar. Emre Teker - Noter(adayı) Actus Notarissen E.teker@actusnotarissen.nl

Metin Külünk Hollanda’daydı Halkla buluşma programları çerçevesinde Hollanda’ya gelen AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk Amsterdam bölgesinde gerçekleşen salon programında partililerle bir araya geldi. Konuşmalarını yaptıktan sonra vatandaşlarla tel tek ilgilenen Külünk, programdan sonra Amsterdam SKM bölge yönetimi ve şube başkanları ile bir araya geldi. Toplantıda, seçim çalışmalarını değerlendiren milletvekili, gençlere daha fazla önem verilmesini ısrarla vurguladı.

Başörtülü 10 günün hikâyesi... Belçika’nın Antwerpen kentinde yaşayan, Müslüman olmayan 21 yaşındaki kız öğrenci tesettüre bürünüp neler yaşadığını anlattı. Belçika’nın Antwerpen kentinde yaşayan, Müslüman olmayan 21 yaşındaki kız öğrenci tesettüre bürünüp neler yaşadığını anlattı. Toplumsal ortamlardaki tepkileri merak eden 21 yaşındaki Silke Raats, 10 gün boyunca tesettüre girerek yaşadıklarını “Başörtülü 10 gün” adını verdiği kısa filminde topladı. Gazet van Antwerpen’e konuşan Silke Raats, bu proje aslında 1 aylık bir projeydi, fakat tepkiler o kadar şiddetli o kadar inanılmazdı ki, 10 gün anca

dayanabildim. “Okulda neredeyse herkes tarafından dışlandım.” Diye konuşan Raats, “Onlara göre ben nasıl olsa, Suriye’ye gidip bombacı olacaktım.” Raats, özellikle kendi arkadaşları, tanıdıkları ve ailesi tarafından olumsuz reaksiyonlarla karşılaştığını, adeta soru yağmuruna tutulduğunu söyledi. Yıllardır tanıdığım birlikte tatile gittiğim arkadaşlarım “Bir daha asla iş bulamazsın,” “Kesin bir Müslüman arkadaşı vardır” gibi yorumlarda bulundu. Arkadaşlarım ben yokmuşum gibi davranıyordu, dedi.

ASBİR Hollanda, istişare kurulu toplantısını gerçekleştirdi

Kısa adı ASBİR olan Avrupa Sivaslılar Birliği, uzun bir süredir Hollanda’da teşkilatlanma altyapısını sürdürüyor. Bu kapsamda, Rotterdam’da bir istişare toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya katılanların önerileri ve fikirleri doğrultusunda ileriye yönelik başta Hollanda’daki Sivaslılar için yapılabilecek faaliyetler hakkında bir yol haritası çıkarıldı. 60 kişilik bir kurucular kurulunun oluşumuyla bütün Hollanda’da aktif olmayı kararlaştıran İstişare Kurul Üyeleri, bu doğrultuda üç aylık bir çalışma programı belirlediler. ASBİR Hollanda Başkanı Göksel Soyugüzel başkanlığında toplanan Ertuğrul Gültekin, Ünsal Artuk, Ünal Fırat, Mikail Yılmaz, Siyami Demir, Hulüsi Kılıç, Yalçın Yeyden ve Namık Dikilitaş İstişare Kurul Üyeleri, 6 Aralık’ta geniş kapsamlı bir toplantıyla bir araya gelerek önlerine koydukları hedefleri gözden geçirecekler. Kurucular kurulunda yer almak isteyen Sivaslılar, Göksel Soyugüzel’in “gsoyuguzel58@gmail.com” adlı mail adresine isimlerini verebilirler.


interview

söyleşi 23

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Âdetler, İslam’ın önüne geçmemeli...

Yazar-Eğitimci, Yönetici Havva Koç:

“Boşanmalarda düğün merasimlerinin elbette etkisi var ” Her sayıda işlediğimiz dosyalarımızın bu ayki konusu “düğünlerimiz”. Yaz tatilinin bitmesiyle, düğünler de hız kazandı. Yıllardır düğünlerle ilgili bir memnuniyetsizlik var ancak, çözüm noktasında ortak bir akıl ortaya konulamıyor, alternatif bir düğün merasimi gerçekleştirilemiyor. “Düğünlerimiz ve Müslümaların düğün algısı” üzerine gazetemiz yazarlarından sevgili Havva Koç Hanımefendiyle konuyla alakalı hazırladığı tez üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. İstifade edeceğinizi umuyoruz....

H

avva Koç’u kısaca tanıyabilir miyiz? Bu soruya cevap vermeden önce şunu okurlarımızla paylaşmak istiyorum. Yıllardır röportaj yapıyorum ve her zaman sorduğum ilk soru “ kısaca kendinizi tanıtır mısınız?” Röportajı verenler genelde bunun çok zor soru olduğunu söylerlerdi. Hakikaten çok zor bir soru. Nerden başlasam, nasıl anlatsam ki? Havva Koç ilkokul eğitimini Türkiye’de, orta, lise ve üniversite eğitimini Hollanda’da tamamlamış, “Het leven van een moslim kind” hikâye kitap serisinin yazarı. Hayat felsefi “Halka hizmet, Hakk’a hizmet” düsturu ile yola çıkarak bir çok farklı kurumlarda yöneticilik yapmış ve hâlâ da yapmakta. Havva Koç Hanımefendi evli ve 2 çocuk annesi. “Düğün Seremonisinin Müslümanlar üzerindeki etkisi” başlıklı bir tez hazırladınız, pek çok mesele varken, neden böyle bir konuyu tez olarak işleme gereği duydunuz?Aslında seçmiş olduğum tez konusu “düğün seremonisinin Müslümanlar üzerinde ki etkisi” değildi. Tez konum müzik eşliğinde eğlence ve İslam’ın buna bakışı idi. Lakin araştırmalarım aşamasında ve bizzat düğün organizelerinin içerisinde olduğumdan dolayı kendimi tamamıyla düğünlerdeki eğlenceleri gözlemlerken buldum.

Bu noktada bulunduğumuz toplum için daha faydalı bir iş çıkartacağımızı ve toplumumuzun bir nevi kanayan yarasına parmak basarak, gerekli mercilerin bu konuda merhem olması konusunda meseleye işaret etmiş olabileceğimi düşünerek bu konuyu ele almak istedim. Teziniz hakkında kısa bilgi verir misiniz, nasıl bir çalışma yürüttünüz ve teziniz hangi ana başlıklardan oluşuyor? Bu çalışmamızda son zamanlarda dünyanın da globalleşmesi ile Müslümanlar arasında maddî ve manevî olarak çığırından çıkartılan düğün geleneğinin getirileri ve götürüleri ele alınmaya çalışılmıştır. Bu konuda asıl olarak, “düğün öncesi, düğün sırasında ve düğün sonrasında yapılan etkinliklerin Müslümanların hayatını nasıl etkiliyor?” sorularına cevap aranmıştır. Lisans tezim altı bölümden oluşmaktadır ve bunlar şu şekildedir: Birinci bölümde “Nikâh”, ikinci bölümde “Düğün” ve üçünü bölümde de “Eğlence” başlıkları altında Kur’an’da ve sünnette bu konularla ilgili ayet ve hadisler ele alınmıştır. Dördüncü bölümde, genel anlamda Türklerin düğün konusu ele alınmış, beşinci bölümde, Hollanda’da yaşayan Müslüman-Türklerin düğün anlayışı ve altıncı bölümde de, tüm bu konular

Yazar-Eğitimci Havva Koç:

Yuva kurmak için evlenmek, hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Her Müslüman buluğ çağına erdiğinde, şayet imkânları da el veriyorsa, sünnet olan aile müessesesine evlenerek ilk adımını atmalıdır. Kutsal bir olgu ve bir anlamda hayatın devamı olan evlilik, Allah (cc)’ın rızasını, Peygamber Efendimizin sünnetine hakkı ile riayet edilirse dünyada ve ahirette huzur ve saadet kaynağıdır. Günümüzde maalesef Müslümanlar dünya hayatına öyle sarılmışlar ki, “emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i anil münker” yani “iyiliği emretmek ve kötülükten men etmek” düsturunu unutmuşlar. Bunu sizin aracılığınız ile hatırlatmak istiyorum. Birbirimize iyiliği hatırlatıp emredelim, kötülükten de birbirimizi alıkoyalım.

birlikte değerlendirilerek kişisel görüşüm yer almakta ve bu bilgiler ışığında da bir sonuca bağlanmaktadır. Başlarken düşündüğünüz şeylerden farklı bir tez ortaya çıktı mı? Aslında pek çıkmadı. Tabi bunun en büyük nedeni uzun yıllardır düğün organizeleri içinde bulunduğum ve bir çok yaşanmışlıklara birebir şahit olduğum içindir. Bu konuyu yazdığımı etrafa anlattıkça, bu konuda ne kadar dertli, ne kadar yarası olan insan varmış bunu daha net anladım. Bir çoğu konuşurken bulduğu her fırsatı değerlendirip, konumuzu düğünlere getirerek yaşadıklarını anlatıyordu. Hâlâ bu konuda bizi arayıp dertlerini paylaşmak istediklerini bildirenler var. Düğün merasimleri Müslümanları nasıl bir etki altına alıyor? Düğünden düğüne değişiyor tabii ki. Her iki aile düğün konusunu uzlaşarak yaptılarsa etkileri olumlu. Lakin aksi olduysa olumsuz etkisi ömür boyu sürüyor. İnsanlar, zihinlerinde bazı özel anlarda olan olumsuzlukları maalesef beraberlerinde bir ömür boyu taşıyorlar. Bu çalışmamda, son zamanlarda maddî ve manevî açıdan çığırından çıkartılan düğün konusunu, Müslümanlar üzerindeki etkisini, getirisini ve götürüsünü ele almaya çalıştım. Maalesef gençlerimiz küçük yaştan itibaren ailelerinin yönlendirmesi ve çevrenin de etkisi ile odaklandıkları tek bir nokta var, o da “düğün”. Bu olgunun aileler arasında büyük sorunlara neden olduğu gibi sosyal hayatı da gitgide zorlaştırdığını düşünüyorum. Örneğin, evlilik yaşı gitgide yukarılara tırmanmaya başladı. Elbet bu durumun sosyolojik sebep ve boyutları da var ama pek çok sorunu da beraberinde geliyor.

“Boşanmalarda düğün seremonilerinin etkisi...

“Boşanmalarda düğün seremonilerin etkisi elbette var lakin bununla sınırlandırmak doğru olmaz. Düğün esnasında yaşanılan tatsız olaylar maalesef unutulmuyor. En ufak bir tartışma esnasında aileler ya da çiftler tekrar yaşanan olumsuzlukları dile getirerek tekrar canlandırıyorlar. Bu da tabii ki nahoş sonuçlar doğuruyor...”

Düğünlerde yapılan harcamalar israf noktasına gelmiş durumda. Keza son zamanlarda yapılan düğün öncesi ve sonrası etkinlikler ve harcamalar akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. Bazı düğünlerde yapılan harcamalar o kadar uçuk rakam ki, aileler bu rakamları

ödemek için, düğünde çiftlere takılan takılara odaklanıyor ve bu zaman zaman çok kötü sonuçlar doğuruyor. Hatta öyle ki, takı esnasında yapılan tartışmalar, kavgalar nedeni ile yollarını ayırmak zorunda kalan çiftler dahi olabiliyor. Kutsal bir müessese olan aile kurumu, israf, günah, yanlış bir temel üzerine kurulursa, bu aile içerisinde doğacak olan neslin bundan etkilenmesi elbet kaçınılmazdır. Şöyle ki; uygun olmayan veya ekim zamanı gelmemiş bir toprağa ekilen tohum nasıl verimli olmaz, ürün alınamazsa, Kur’an ve Sünnet’e aykırı olarak yapılan düğün ve nikâhlarda da sağlam ve mümin nesillerin yetişmesi o kadar imkânsızdır. Bir kere evlenen insan, niçin evlendiğini, gayesini, amacını iyi bilmelidir. Buradan hareketle, Müslümanların bu âdetlerinde önemli bir değişiklik yapması zaruri midir? Âdetler güzel gelenekler lakin bu âdetler İslam’ın helal ve haram sınırlandırmasının önüne geçiyorsa ya da insana eziyet oluyorsa burada buna birileri “dur” demeli. Nasıl bir merasim öngörüyorsunuz? Şahsen orta yollu bir merasimini öngörüyorum. Yani şöyle ki: Ne bir salonda kadın erkek karışık, vur patlasın çal oynasın, ne de bir salonda kadın erkek ayrı ortamlarda saatlerce vaaz verilen bir merasim. Esas olan iki gencin evlilik kararı alıp, bunu etrafına meşru şekilde ilan etmesidir. Nezih bir ortamda davetlilerine ikramda bulunularak kulağa hoş gelen, ney taksimi, ilahi, ezgi eşliğinde icra edilebilir. Boşanmalarda düğün seremonilerinin etkisi var mı? Boşanmalarda düğün seremonilerin etkisi elbette var lakin bununla sınırlandırmak doğru olmaz. Düğün esnasında yaşanılan tatsız olaylar maalesef unutulmuyor. En ufak bir tartışma esnasında aileler ya da çiftler tekrar yaşanan olumsuzlukları dile getirerek tekrar

canlandırıyorlar. Bu da tabii ki nahoş sonuçlar doğuruyor. Sizin anlatmak istedikleriniz, eklemek istedikleriniz? Yuva kurmak için evlenmek, hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Her Müslüman buluğ çağına erdiğinde, şayet imkânları da el veriyorsa, sünnet olan aile müessesesine evlenerek ilk adımını atmalıdır. Kutsal bir olgu ve bir anlamda hayatın devamı olan evlilik, Allah (cc)’ın rızasını, Peygamber Efendimizin sünnetine hakkı ile riayet edilirse dünyada ve ahirette huzur ve saadet kaynağıdır. Günümüzde maalesef Müslümanlar dünya hayatına öyle sarılmışlar ki, “emr-i bi’l ma’ruf ve nehyi anil münker” yani “iyiliği emretmek ve kötülükten men etmek” düsturunu unutmuşlar. Bunu sizin aracılığınız ile hatırlatmak istiyorum. Birbirimize iyiliği hatırlatıp emredelim, kötülükten de birbirimizi alıkoyalım. Söyleşi-Fotoğraf: Tâha Yalçın


nieuws

24 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Toplum

Türk çocuklarına psikolojik test istendi T.C. Rotterdam Başkonsolos Vekili Ulvi Darendeli’den NIF’e ziyaret

Bayram ziyareti çerçevesinde Hollanda İslam Federasyonu’nu ziyaret eden Rotterdam Başkonsolusu Vekili Ulvi Darendeli NIF Başkanı Mehmet Erdoğan’dan çalışmaları hakkında bilgi aldı. Sıcak bir atmosferde geçen ziyarette Bölge İrşad Başkanı İdris Kandemir de hazır bulundu. Yaklaşan 1 Kasım Türkiye seçimleri için hazırlıkların sürdüğüne işaret eden Darendeli, üç ayrı bölgede oy verme işleminin yapılacağını söyledi. Togan Oral’ın yerine Sadin Ayyıldız’ın 1 Ekim itibariyle göreve başlayacağını duyuran Ulvi Darendeli, Hollandalı Türk toplumunun gidişatıyla alakalı olumlu düşüncelerini de başkan Erdoğan’la paylaştı.

TDV Heyetinden Büyükelçiye Ziyaret 2015 Yılı Vekaletle Kurban Organizasyonu Yurtdışı toplantıları için Hollanda’da bulunan Türkiye Diyanet Vakfı Heyeti T.C. Lahey Büyükelçisi Sadık Arslan’ı ziyaret etti. Büyükelçilik makamında gerçekelen ziyarete Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşavir Vekili Dr. Mehmet Malkoç, TDV Mütevelli Heyeti İkinci Başkanı Mazhar Bilgin, Diyanet İşleri Başkanlığı Sosyal ve Kültürel İçerikli Din Hizmetleri Daire Başkanı Abdurrahman Han, TDV Kurumsal İletişim Koordinatörü Kerim Küçüksarı katıldı.

Irkçılar kudurdu, sığınmacılar hedefte Brunssum kentindeki Zuyderland Medisch Centrum hastanesi ile Druten Belediyesi’ne bağlı Deest köyünde bazı binaların duvarlarına “Sokakta cihat istemiyoruz” “Önce kendi halkın”, “Mülteci merkezi istemiyoruz” şeklinde sloganlar yazıldı ve gamalı haçlar çizildi. Yetkililer, eylemin hedefinin sığınmacılar olduğunun düşünüldüğünü kaydettiler. Druten Belediyesi’nin şu an sığınmacı kabulüyle ilgili planları olmadığı, ancak belediye yetkililerinin bir süre önce mültecilere yardım merkezi COA ile görüşme yaptığı öğrenildi. Hastanenin taşınacağı mevcut binaya sığınmacıların yerleştirilmesinin planlandığı belirtildi.

Hollanda’daki okulların tüm Türk ve Faslı öğrencilere psikolojik test uygulamaları savunuldu. Amsterdam Özgür Üniversitesi (VU) araştırmacılarından Marcia Adriaanse, Türk ve Faslı çocuklarda davranış bozukluğuna ve psikoz deneyimine daha fazla rastlandığını, bu nedenle bu grubun yetişkin yaşlarda topluma ayak uydurmada zorlandığını savundu. Adiraanse, araştırmayı 1500 Türk ve Fas kökenli öğrenci arasında yaptı. Bu çocukların Hollandalı akranlarına göre çoğunlukla fakir semtlerde yaşadıklarını, yoksul ailelerde büyüdüklerini ve kendilerini tüm yaşıtlarından daha çok ayrımcılığa uğramış hissettiklerini belirten araştırmacı, Türk ve Fas kökenli çocukların birbirinden çok farklı iki kültür arasında kaldığını, bunun da strese yol açtığını savundu. Stresin öfkeye ve asiliğe neden olduğu belirtilerek, “Bu çocuklar okulda da, sokakta da sorun yaşamaya başlıyorlar. Evde ise ekstra desteğe ihtiyaçları olduğu halde cezalandırılıyorlar” ifadesi kullanıldı. Yabancı kökenli çocukların daha fazla sorun yaşamalarına rağmen uzman desteğinden Hollandalı akranlarına göre daha az yararlandıkları kaydedildi.

Demokrasiden memnunlar

Hollanda halkının demokrasiden memnun olduğu, politikacılara ise zayıf not verdiği belirlendi. Sosyal ve Kültürel Planlama Bürosu tarafından yapılan araştırma sonrası hazırlanan raporda, halkın yüzde 93’ünün demokrasiyi en iyi yönetim şekli olarak gördüğü yer aldı. Demokrasi denince çoğunluğun aklına özgürlükler, oy hakkı, seçimler ve hükümetin geldiği bildirildi. Halkın demokrasiden memnun olmasına rağmen, politikacılardan fazla hoşnut olmadığı saptandı. Politikacıların çok konuşup az iş yaptıkları, insanları dinlemedikleri ve kendi kafalarına göre karar verdikleri eleştirileri yapıldı. Yüzde 55 oranındaki çoğunluk önemli kararlarda halkın daha fazla söz hakkı olmasını savundu ve yüzde 54 halk oylamasını bu konuda önemli bir yöntem olarak gördüğünü kaydetti.

Weert HDV Osman Gazi Camii’ne Ziyaret Burhanettin Carlak’tan iki yüzlü medyaya ders

Hollanda Gazeteciler Cemiyeti’nin geleneksel olarak düzenlediği “Gazeteciler Gecesi”nde, Burhanettin Carlak âdeta ders verdi. Müslümanlar ve Cihad hakkında yapılan yayınlarla ilgili başlayan tartışmada Carlak, Cihad Kavramının bilenin de bilmeyenin de gelişi güzel kullanılarak topluma korku aşılandığını vurguladı. Cihadın bir çok çeşidi ve boyutunun olduğuna vurgu yapan Gazeteci-TV yapımcısı Burhanettin Carlak konuşmasında “Medyada İslam adına söz alan bir kesim var ki, aslında onların bu konuda hiç bir temsil kabiliyeti yoktur. Bu konuda uzman ve konuya hâkim yeni yüzlere ihtiyaç vardır.” dedi. İslam dünyasındaki sorunların da teolojik nedenlerle değil, kendine has politik, sosyolojik farklı analizlerle ele alınması gerektiğine vurgu yapan Carlak, gazeteciler gecesinde Türkiye’de basın özgürlüğü olmadığını savunan Hollandalı meslektaşlarına âdeta gazetecilik dersi vermiş oldu. (Foto: Sebastiaan ter Burg)

HDV Başkan Vekili ve Lahey Din Hizmetleri Müşavir Vekili Dr. Mehmet Malkoç, HDV Denetleme Komisyonu Üyesi Metin Özyürek ile birlikte Weert HDV Osman Gazii Camii’ni ziyaret etti. 29.09.2015 tarihinde gerçekleşen ziyarette Dr. Mehmet Malkoç öğle namazını kıldırdıktan sonra camide Kur’an-ı Kerim okuyup cemaate hitap etti. Ayrıca yönetim kurulundan ve din görevlisi Cebrail Çiftçi’den cami faaliyet ve hizmetleri hakkında bilgi aldı, cemaatle sohbet etti.


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

HDV’den geleneksel bayramlaşma programı HDV geleneksel bayramlaşma programı Soest, HDV Fatih Camii konferans salonunda yapıldı. 27 Eylül Pazar günü yapılan bayramlaşma programına Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş, Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun, Rotterdam Başkonsolos Yardımcısı Ulvi Darendeli, HDV Başkan Vekili Dr. Mehmet Malkoç, HDV Yönetim Kurulu Üyeleri, din görevlileri, şube yöneticileri ve vatandaşlar katıldı. HDV Vaassen Sultan Ahmet Camii din görevlisi Şakir Şahin tarafından sunulan bayramlaşma programı, Rotterdam HDV Laleli Camii din görevlisi Niyazi Atmaca tarafından okunan Kur’an tilavetiyle başladı. Şube yöneticileri adına HDV Soest Fatih Camii başkanı Salih Canöz, din görevlileri adına HDV Zwolle Ulu Camii din görevlisi Ömer Kanyılmaz konuşma yaptılar. HDV Başkan Vekili Mehmet Malkoç, Başkonsolos Yardımcısı Ulvi Darendeli, Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun ve Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş birer selamlama konuşması yaparak davetlilerin bayramını kutladılar. HDV Soest Fatih Camii konferans salonunda yapılan ve yaklaşık 250 kişinin katıldığı bayramlaşma programı, selamlama konuşmaların ardından HDV tarafından yapılan yemek ikramı ile sona erdi. HABER FOTO: Muhammed Ulu

Islam Color, gençlerin arayışlarına cevap vermeye devam ediyor Islam Color, yaklaşık 3 yıldır düzenli olarak sürdürmekte olduğu Hollandaca salon sohbetlerinde bu kez en çok hadis rivayet eden sahabelerden Enes bin Mâlik’i katılımcılarla tanıştırdı. Hollanda İslam Federasyonu (NIF) Gençlik yöneticilerinden ve NIF dışındaki bir grup genç tarafından yaklaşık iki yıl önce kurulan, NİF Gençlik Teşkilatına bağlı olan Islam Color, İslam dinini Hollandaca lisanıyla özelde gençlere, genelde içerisinde yaşadığımız ülke insanına, eksiksiz-katışıksız olarak anlatmayı, aktarmayı hedeflemektedir. Her hafta Salı akşamları kadın ve erkeğin katıldığı, Ehl-i Sünnet itikadını esas alan, Hollandaca olarak verilen ders, sohbet ve programlara katılım her geçen gün artmakta. İslam’ın içinin boşaltılarak anlatıldığına, peygambersiz bir din inşası oluşturulduğuna dikkat çeken Islam Color Vakfı başkanı Sezer Değmez, bu eksikliğin meydana getirdiği tahribatı ve yozlaşmayı önlemek için yola çıktıklarını ve gerçekleştirdikleri programlarla vakfın bu amaca kısmen de olsa ulaştığını ifade etti. Türk kökenli gençlerin bu derslere katılımını özellikle beklediklerini belirten Değmez, gençlerimizin, tanıdık ve arkadaşlarından oluşan yabancıları, Müslümanları veya Müslümanlığı öğrenmek isteyenleri de bu sohbetlere getirmelerini istedi. “Allah’ın boyası; Allah’ın boyası ile boyanandan daha güzel olan kim vardır? Ve biz, O’na kul olanlarız.” mealindeki ayeti, Islam Color’un adını belirlediğine dikkat çeken Sezer Değmez, “Buradan hareketle, adımızı ve sloganımızı ‘ İslam’ın boyası ile boyan’ anlamına gelen “Islam Color” olarak belirledik” dedi.

samenleving

cemiyet 25

“Karanlığın ardından sökecek olan şafak vakti yaklaşıyor” Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonunun yılda iki sefer düzenlediği Bölge ve Şube Yönetim kurullarının toplantısı bu yıl Nijkerk’te gerçekleştirildi. Toplantıda, sezon başlangıcı olmasından dolayı idarecilere yıllık hedefler verildi. Türkiye’den programa katılan MEB Stratejik Plan ve Yön. Daire Başkanı, Başbakanlık Etik Eğiticisi Mehmet Baki Öztürk, gerçekleştirdiği sunumla katılımcıların motivasyonu yükseltti. Genel Merkez’den İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç, G. M. üyelik sorumlusu Cengiz Kadırgan da toplantıda görev alanlarıyla alakalı konuşmalar yaptılar. Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu Başkanı Oktay Dalmaz toplantı açış konuşmasında hem gündemi değerlendirdi hem de yeni sezon çalışmalarıyla alakalı bilgi verdi. İslam coğrafyalarında yaşanan zulüm ve adaletsizlik karşısında düşünce ve dualarıyla durduklarını ifade eden Dalmaz, bu zulmün ilelebet sürmeyeceğini, karanlığın ardından sökecek olan şafağın vaktinin geldiğine işaret etti. Genel Merkezin üyelik kampanyasında 20 yılı dolduran üyelerine altın kart ve altın rozet takdiminden sonra program sona erdi.

Hollanda Türk Federasyon Kadın Kolları istişare toplantısı yapıldı Hollanda Türk Federasyon Kadın Kolları genel istişare toplantısı Dordrecht Ayasofya teşkilatının ev sahipliğinde yapıldı. Hollanda’nın çeşitli yerleşim yerlerinde faaliyetlerini yürüten Hollanda Türk Federasyon Kadın Kollarına bağlı kadın kollarının başkan ve yöneticilerinin katıldığı istişare toplantısında yapılması düşünülen çalışmalar istişare edildi. Ayrıca istişare toplantısında Kadın Kollarının çalışmaları hakkında genel bilgiler verildi. İstişare toplantısına Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik de katıldı. Gedik, yapmış olduğu konuşmada Kadın Kollarından beklentilerini dile getirdi. Yapılan istişare toplantısı sonrası Rotterdam Versam, Schiedam ve Tiel teşkilatlarının Kadın Kollarının kuruluşları duyuruldu ve görevlendirmeler yapıldı. Yeni kurulan bu 3 teşkilatın başkanlarına Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı birer Kur’an-ı Kerim ve Türk Bayrağı hediye ederek yeni başkanlara başarılar diledi.



mozaïek

mozaik 27

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Gündem

Yaklaşık 800 üyesi bulunan ve restorasyonu 1 milyon 825 bin avroya mal olacak olan Ayasofya Camii yenileniyor...

Ayasofya yenileniyor

Tamer Karademirli

Gayrimenkul alım-satım işlemlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar Sayın okuyucularımız, geçen sayıda ki yazımızda Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımıza Emlak Sektörü ile ilgili faydalı bilgiler vereceğimizi belirtmiştik…. Bu yazımızda gayrimenkul alım - satım işlemlerinde dikkat etmeniz gereken konuları sizlere aktaracağım..

Hollanda İslam Federasyonu (NİF) bünyesinde hizmet veren Rotterdam Ayasofya Camii, daha ferah ve nezih kullanım adına mimari çizimleri ışığında yeniden inşa ediliyor. Rotterdam Belediyesi’nin cami projesini onaylamasının ardından inşaata başlandı. Ayasofya Camii inşaatını başlatılmasıyla alakalı bir merasim düzenlendi.

B

ir grup Türk vatandaşı tarafından 1989 yılında kurulan NİF Rotterdam Ayasofya Camii’nin yeniden inşa edilmesi için düzenlenen merasime Rotterdam Rotterdam Başkonsolos vekili Ulvi Darendeli, Delfshaven İlçe Belediye Başkanı Tom Harreman, Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşavir Vekili ve HDB Başkanı Mehmet Malkoç, Hollanda İslam Federasyonu (NİF) Başkanı Mehmet Erdoğan, İGMG Gençlik Kolları Başkanı Ünal Ünaldı, siyasiler, STK temsilcileri, işadamları, kadın ve gençlik kolları ile vatandaşlar katıldı. “Maddî ve manevî destek olan herkese teşekkürler”

Rotterdam kentinde çeyrek asrı aşkın bir süredir hizmet veren ve bundan sonra da vermeye devam edeceğini hatırlatan Ayasofya Camii Başkanı Hakkı Özkan, “Başta Müslüman toplum olmak üzere, Hollandalı ve diğer milletlerden insanlara da yönelik faaliyetler yapıyoruz. Özellikle Hollandalı komşularımızla kaynaşarak, huzur içerisinde çalışmalarımızı yürütüyor, 5 vakit ibadetimizi yapabiliyoruz. Zaman içerisinde hizmet verdiğimiz binamız yeterli olmamaya başladı ve bu münasebetle binamızın yeniden inşası (restore) için karar aldık. Restorasyon çalışmalarımıza start verdik, nasip olursa 2016 yaz aylarında tamamlamayı planlıyoruz.

Buradan maddî ve manevî destek olan herkese teşekkür ediyoruz.” şeklinde konuştu.

“Çocuklarımıza iyi bir yatırım” Hollanda İslam Federasyonu (NİF) Başkanı Mehmet Erdoğan, Hollanda’daki şubelerin daha nezih ve daha kullanılır olması için bu gibi restorasyonların önemine değindi ve özellikle çocuklarımıza iyi bir yatırım olduğunun söyledi.

Delfshaven İlçe Belediye Başkanı Tom Harreman, “Cami binasının yeniden revizyondan geçirilmesi yerinde bir karar. Bu bakımdan yönetimi tebrik ediyorum. Belediye olarak bütün aşamalardan bire bir bilgimiz var. Özellikle gençlik ve bayan kollarının özverili çalışma larını takdir ediyorum.” ifadelerini kullandı. “Birlik ve beraberliğin tesisine daha fazla katkısı olur inşallah.” Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşavir Vekili ve HDB Başkanı Mehmet Malkoç, “Bu camiler vesilesiyle Allah’ım aramızdaki uhuvveti (din kardeşliği, samimiyeti) daim eylesin. Hollanda Türk toplumunun sahip olduğu yaklaşık 250 camii, bütün STK’ların el ele vererek, birlik ve beraberliğin tesisine daha fazla katkısı olur inşallah.” dedi.

İGMG Gencik Kolları Başkanı Ünal Ünalan, “Camiler, insanları bir araya getiren, insanın doğumundan ölümüne kadar en önemli mekanlardır. Camiler insanı, bireysel yaşamın karanlıklarından kurtarıp, ben demekten alıp, biz demeye ve toplumun içerisine faydalı insan olarak sunabilen en önemli mekanlardır” dedi. “Gençlik ve Kadın Kollarının çalışmalarını takdir ediyorum.”

“Örnek bir kültür merkezi” Rotterdam Muavin Konsolosu ve Başkonsolos Vekili Ulvi Darendeli ise, mabedlerin tek fonksiyonun 5 vakit namaz kılmakla sınırlı kalmadığını, özellikle diğer dinlere mensup insanlara örnek bir kültür merkezi hüviyetinde olduğunu ifade etti. Yaklaşık 800 üyesi bulunan Rotterdam Ayasofya Camii’nin restorasyonu 1 milyon 825 bin avroya mal olacak. Haber. M. Ali Topcu

Satıcıya Öneriler... • Evinizi DOĞRU fiyatlandırmak satışın gerçekleştirilmesinde kuşkusuz en önemli rolü oynamaktadır. Düşük bir fiyatla piyasaya çıkmak para kaybetmenize neden olur. Fiyatınızı rayiç fiyatların üstünde tutmanız halinde ciddi alıcıların kaçmasına neden olursunuz. Zaman kaybedersiniz. Evinizin satış sürecinde yıpranmasına neden olursunuz. • “Doğru fiyat” piyasadaki benzer evlerin, yani rakiplerinizin maksimum fiyatları ile sizin evinizi satmak istediğiniz fiyat arasındaki dengedir. Bu dengeyi etkileyen diğer bir faktör de, sizin evinizi satmak için beklemeye hazır olduğunuz süredir. • Doğru fiyat tespitini; eş, dost, akraba, komşu önerileri yerine, bağımsız çalışan bu işi meslek edinmiş güvenilir Gayrimenkul profesyonellerinin raporlarına bırakın. • Her ev mutlaka satılır. Önemli olan ne kadar sürede ve kaça satıldığıdır. Bir evin uzun bir süre piyasada kalması potansiyel alıcıyı kuşkulandırır. Ya evin bir sorunu vardır ya da fiyatı yüksektir. • Tapu devri yapmadan ev veya işyeri anahtarını müşteriye teslim etmeyin. Alıcılara öneriler... • Tapu dairesinden gayrimenkulün satıcı adına kayıtlı olup olmadığını sorunuz. Gayrimenkulün üzerinde haciz, ipotek, irtifak gibi kayıtların bulunup bulunmadığını sorunuz. • Tapu kayıtlarında işlem yapılan yerin adresi yer almaz. Tapuda; ilçe, mahalle, pafta, ada, parsel, blok ve bağımsız bölüm numaraları ile kayıtlıdır. Size satılan yer ile gösterilen yerin; aynı yer olduğunu kontrol etmenizde fayda var. • Arsa ya da arazi alırken gerekirse yer tespiti için mutlaka kadastroya başvurun. • Alacağınız gayrimenkulün kat irtifaklı, kat mülkiyetli, arsa tapulu, iskanlı, ifraz veya tevhid olup olmadığına dikkat edin. • Gayrimenkulün, yeşil alanlara, okullara, ticari ünitelere, ulaşım araçlarına, ana caddelere uzaklığı değerini etkileyen faktörlerdir. • Gayrimenkulün, yaşı, bulunduğu kat, cephesi, manzarası ve bölgenin gelişimi son derece önemlidir.

Tapuya gitmeden önce yapılması gerekenler... • Tapu işlemleri için önceden hazırlanması gereken belgelerden biri; Belediye Rayiç Bedeli Belgesi’dir. Alıcı veya satıcı tapunun fotokopisi ile gayrimenkulün bağlı olduğu belediyeye başvurarak bu belgeyi alabilir. Bu belge alım-satımın yapılacağı gün tapuya verilecek. • Vergi Borcu Yoktur Yazısı da tapuya gitmeden önce hazırlanması gereken belgeler arasında yer alır. Bu belgeyi konutun bağlı olduğu belediyeden alabilirsiniz. • Eğer satıcı iseniz ve evinizi krediyle alıp borcunuzu bitirdiyseniz, evinizi satmadan önce “ipotek fek yazısı” ile birlikte tapu dairesine gidip ipoteği sonlandırmanız gerekiyor. • Tapuda alım – satım işleminin yapılması için konutun deprem sigortasının mutlaka yaptırılması gerekiyor. DASK (doğal afet sigortalar kurumu) yapılmadan tapuda alım-satım işlemi yapılamaz. • Tapu işlemleri için gerekli evraklar arasında nüfus cüzdanı ve fotoğraf da bulunuyor. Her iki taraf yanlarında nüfus cüzdanının (TC kimlik numaralı) aslını, ayrıca satıcı için 1, alıcı için 2 vesikalık fotoğraf (Son 6 ay içinde çekilmiş, 6x4 cm ebadında orijinal) bulundurması gerekiyor. • Tapu Sicil Müdürlüklerine alıcı ve satıcı birlikte gitmeli. Eğer tüm işlemler tam yetkili kılınan bir kişi tarafından yapılacaksa önceden vekaletname verilmeli. • Tapunun aslı, aslı bulunamıyorsa fotokopisi de önceden hazırlanması gereken belgeler arasında yer alıyor. Tapu dairesinde yapılacak işlemler; • Satıcı, tapu dairesinde sıramatikten T.C. Kimlik Numarası ile sıra numarası alır. • Evrakların eksiksiz ise ön başvurunuz onaylanacaktır. Tapu dairesinde gerçekleşen incelemeden sonra satıcıya mesaj gelir. Mesaj içeriğinde tapu harcının nereye ödeneceği bilgisi ve akabinde randevu günü ve saati verilir. • Tapu harcı yatırılır. • Tapu dairesine, randevu saatinden en az 15 dakika önce gidilir. • Evraklar ile tapu harç dekontları ilgili memura verilir. • Başvuru numaranız anons edilince Akit Odası’na geçilir. • Akit Odası’nda tapu kayıtları imzalanır. • En son müdürün imzasından sonra tapu belgesi teslim edilir. • Gayrimenkulü satın alan şahsın, emlak beyanını cezaya girmemesi adına en geç 3 ay içerisinde belediyeye vermesi gerekir. Bu yazımda sizi gayrimenkul alım ve satımı hakkında bilgilendirmeye çalıştım. Bu işlemlerinizde profesyonel destek almanız hata yapmanızı önler. Bir daha ki yazımda sizlere satış ve kiralamadan elde edilen gelirlere ait vergiler konusunda bilgiler aktaracağım. Sorularınız ve sorunlarınız için: tamer@karademirli.com. mail Telefon: 0031- 73 - 737 00 87


reis en commentaar

28 gezi-yorum Ümmet bilinci ve kurban

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Hasene, 161.650 hisse ile paylaşma bilincini zirveye taşıdı...

“Kurban paylaşınca güzeldir” Dualar ve sevinç... 161.650 hisse ile Hasene paylaşma bilincini zirveye taşıdı

et görmüyorlar. Onların adına söz alan yaşlı bir amca, “Türk kardeşlerimize ve bu yardımı buraya ulaştırmada emeği geçenlere müteşekkiriz. Bizi unutmadığınız, bu insanları bulup ulaştığınız için Allah razı olsun” diyerek teşekkürlerini iletti. Bu mesajı Hasene’ye kurban bağışında bulunan insanlarımıza ulaştırmak görevimizdir.” “Çad’da Orta Afrikalı mültecilere kurban yardımı yaptık”

IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene “Kurban paylaşınca güzeldir” sloganı ile başlattığı 2015 Kurban Kampanyası’nda 161.650 hisse kurban toplayarak kendi rekorunu kırdı. Geçtiğimiz sene 153.374 hisse toplayan Hasene, kurban çalışması yürüten tüm yardım kuruluşları ve STK’lar arasında birinci sırada yer almıştı. 100 farklı ülkede yürütülen kurban kampanyası ile başta yetimler, öksüzler, mazlum ve mağdurlar olmak üzere milyonlarca ihtiyaç sahibine ulaşıldı. Malezya’daki mazlum Arakanlılardan, Paraguay’da ziyaret edilen lösemi hastası çocuklara; Meksika’da paylaşılan kurbanı büyük bir ilgi ve teşekkürle karşılayan ihtiyaç sahiplerinden, Çin’de başları okşanan yetim çocuklara varana kadar yeryüzünün farklı kıta, ülke ve bölgelerinde bayram sevinçle yaşatılmaya çalışıldı. Kurbanlar on binlerce kilometre uzaklarda kesilip dağıtıldığı gibi, Avrupa’ya gelen mültecilere de kesildi ve ikram edildi. 6.317 hisse kurban Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa ve Hollanda’ya gelen mültecilerle bayramlaşma programı çerçevesinde değerlendirildi; mültecilerin yalnızlıkları ve yabancılıkları giderilmeye çalışıldı. 2015 Kurban Kampanyası milyonlarca ihtiyaç sahibinin duasına ve sevincine vesile oldu.

Çad’da Orta Afrikalı mültecilere kurban yardımı yaptık 6 kişilik Çad kurban gözlemci heyetimizin yürüttüğü çalışmalar başarı ile gerçekleşti. Çad’ta nerelerde dağıtım yapılacağı hususunda yapılan toplantının akabinde bilhassa Orta Afrikalı mültecilere ağırlık verilmesi gerektiği vurgulandı ve yardımlar Orta Afrikalı mültecilere ulaştırıldı. Çad Ülke Sorumlusu Hikmet Atak “Avrupa’dan kurban bağışlarını Hasene aracılığı ile gönderen kardeşlerimizin emanetlerini itina ile asıl sahiplerine ulaştırdık. Buradaki Müslümanların Avrupa’daki kardeşlerine selamları var.” diye konuştu. Sizler adına yetimlerin başını okşadık - Cezayir Kurban çalışmaları öncesinde yetimlerle bir araya gelen gözlemci heyetimizde yer alan Ömer Kızıltoprak şunları aktardı: “Yetimlerle bir araya geldiğinizde duygulanmamanız mümkün değil. Sizler adına yetimlerin başını okşadık.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in yetime sahip çıkın ki ahirette beraber olalım tavsiyesinin gereğini yaptık. T.C. Cezayir Büyükelçisi Mehmet Toroy’u makamında bizleri kabul etti. Yaptığımız çalışmaların önemine vurgu yapan Toroy, kurban çalışmalarının Türkiye ile Cezayir halkı arasında dostluk bağlarını daha da kuvvetlendireceğini ifade etti.” Endonezya’da geleceğin hafızlarına kurban ikramı.. Endonezya’daki gözlemcilerimizden Ramazan Olmaz ve M. Ahmet Yılmaz bildirdi: ““Altı kişilik Hasene Endonezya kurban gözlemcileri olarak İstanbul’dan 13 saatlik bir uçak yolculuğu ile başkent Cakarta’ya ulaştık. Buradan Kuzey Sumatra bölgesinin başkenti Medan şehrine ikinci bir uçak yolculuğu yaptık. Medan’da toplam 70 büyükbaş, Endonezya’nın genelinde toplam 350 büyükbaş kurbanlık kesimini gerçekleştirdik. Medan’da 7 farklı noktada kurban kestik. Bunlardan bir tanesi de Dar’ul Kalem isimli yatılı hafızlık yurdu idi.”

“Etiyopyalı çocuklarla birlikte Kur’an’ı Kerim okuduk” Etiyopya kurban ülke sorumlusu Kadir Terzi aktardı: “Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da bulunan bir yetimhaneyi ziyaret ettik. Yaklaşık 360 yetimi hediyelerle sevindirdik. Yetimlere bakan 150 aileye içerisinde 5 kg sıvı yağ, 5 kg un ve 5 kg pirinç bulunan

kumanya paketi yardımında bulunduk. Etiyopya’da kurbanlarımızı kestik ve dağıtımlarımızı yaptık. Strasbourg’dan Mehmet Çelik Hoca’nın Hararlı (Etiyopya) çocuklarla birlikte okuduğu Kur’an ortak yönümüzü, ortak dilimizi ortaya kor nitelikte idi.” “Fas’ta Suriyeli mültecilere de kurban dağıttık” Fas’ta kurban çalışmalarımızı yürüten ekipte yer alan Fatih Sumar Suriyeli mültecilere kurban dağıtımında bulunduklarını aktardı: “Beni en çok duygulandıran Suriyeli mültecilerin durumu oldu. Burada onları yalnız bırakmadık. Buruk olan yüreklerine bayram sevincini fısıldadık. 170 aileye kurban eti yardımında bulunduk. Dağıttığımız balon ve şekerlerle mülteci çocukların yüzlerinde tebessüm oluşmasına gayret ettik.” “Gana’ya uçarken kurban bağışı aldık” Gana’da görev yapan Hasene gözlemcisi Ahmet Kılıç yaşadığı ilginç olayı şöyle anlattı: “Uçakta Hasene yeleklerimizle bizi gören bir vatandaşımız kurban için gittiğimizi farkedip gelip yardımda bulundu. “Yanımda fazla yok, olsaydı daha fazla verirdim. Gerçekten çok güzel işler yapıyorsunuz.” diye konuştu. Dualar etti, dualarınızı esirgemeyin dedi.” Gana ülke gözlemcilerimizden Levent Şener ise şunları paylaştı: “Gana’nın meşhur Volta Gölü’nü geçtik ve karşıda bulunan çocuklara Hasene balonları hediye ettik. 7 ayrı bölgede yüzlerce büyükbaş hayvan kurban ettik. Öğleden önce çok sıcak olan hava daha sonra yerini yağmura bıraktı. Çamur da olsa, yağmur da yağsa çalışmalarımızı sürdürdük. Çocuklara dağıttığımız hediyeler sevince vesile oldu.”

“Kankan bölgesinde ilk defa Hasene kurban kesti” - Gine -

Gine kurban ülke sorumlumuz Ali Yücel yapılan çalışmalardan dolayı çok dua aldıklarını paylaştı ve ilk defa yardım giren bir bölgeye dair şunları konuştu: “Fakirlik ve olumsuz hayat şartlarını yüzde 95’i Müslüman olan ülkenin genelinde görmek mümkün. Kankan bölgesinde ilk defa bir hayır kurumu kurban kesiyor ve bunu da Hasene Derneği gerçekleştiriyordu. Gerek halk ve gerekse resmi görüşmelerimizde bu heyecanı yaşamak bizleri oldukça duygulandırdı; bir o kadar da böyle anlamlı bir çalışmanın bir parçası olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyduk.” Ahıskalı Türklerden anlamlı mesaj - Kazakistan Ahıskalı Türkler’den olan Hayrullah Rızaoğlu Ahıskalı Türkler adına Avrupa’da yaşayan kardeşlerine teşekkür etti. Kendisiyle röportaj yapan Kazakistan kurban görevlimiz Yavuz Erat’a Rızaoğlu şunları konuştu: “Biz savaş zamanında buraya sürgün edildik. Allah’a şükrediyoruz ki, bize ait olan değerlerimizi koruyabildik. Avrupa’da yaşayan kardeşlerimizin bizi bulup yardım etmeleri bizleri sevindirdi. Allah birliğimizi bozdurmasın. Her vaktimiz, kurbanda olduğu gibi paylaşma ve birlik içerisinde geçsin inşallah. Avrupa’daki kardeşlerimizin hepsine selam ediyorum. Kurban bayramımız

Ülkelerden kısa kısa Afganistan Bu mesajı Hasene bağışçılarına ulaştırmak görevimizdir - Afganistan Kesimlerin ardından köylere gidip dağıtım yaptıklarını ve çocuklara gofret vererek bayram sevinci yaşattıklarının söyleyen Afganistan kurban sorumlumuz Burak Altaş, Hasene bağışçılarına ulaştırılması gereken bir mesajın olduğunu ifade etti: “Samangan şehrinde kalan 531 Özbek ve Türkmen asıllı mülteciye 40 hisse götürdük. Bu şehir bizim ana dağıtım bölgemiz olan Mezar-ı Şerif’e 160 km uzaklıkta. Ancak bu insanların durumunu öğrenince mutlaka yardımlarına koşmak istedik. Sovyetlerin Afganistan’ı işgali sırasında Afganistan’ı terk eden bu insanlar, İran ve Pakistan hükümetlerinin onları sınır dışı etmesiyle tekrar vatanlarına geri dönmek durumunda kalmışlar. Ancak on yıllar önce terk etmek zorunda oldukları vatanlarında bunca zaman sonra hiçbir varlıkları kalmamış. Adeta yabancı bir ülkede mülteci durumundalar. Her yardıma muhtaçlar. Erkekleri ve kadınları ayrı toplama yerlerine yerleştirmişler, yani aileler bir arada yaşayamıyor. Yıllardır

“Türkiye’de 65 ilde kurban çalışmaları yürüttük”

Hasene Derneği Türkiye’de 65 ilde kurban çalışmalarını yürüttü; toplam 5 ilde yapılacak kesimler tırlarla 65 ilde mazlum ve mağdurlara dağıtıldı. Kesim yapılan iller: Artvin, Sivas, Aydın, İzmir ve Elazığ. Hasene Türkiye kurban sorumlusu Erol Aldemir, çalışmaların İstanbul’da yapılan bilgilendirme toplantısının ardından başladığını ve toplantının ardından 80 gözlemcinin görev yapacağı illere gittiğini aktardı.


het leven

yaşam 29

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Kafa aynı kafa!

mübarek olsun. Allah sizlere bin bereket versin.”

Makedonya Kurban için yola çıktılar, mültecilerin dramı ile karşılaştılar Makedonya’ya kurban kampanyası için yola çıkan ekibimiz Slovenya-Hırvatistan sınırında mültecilerin sıkıntılarına şahit oldu. Sınırlar kapatılmış. Mülteciler Hırvatistan kapısında kurduğu çadırlarda kalıyor. Mülteciler arasında Suriyeli mültecilerin yanı sıra Kazakistan ve Afrika’nın değişik ülkelerinden gelen sığınmacılar da vardı. Makedonya kurban ülke sorumlusu Veysel Öztürk şunları aktardı: “Mültecilerle konuştuk. Türkiye’de iş bulamadıkları için, ailelerini geçindiremediklerini söylediler. Avrupa’ya doğru yolculuklarının bir keyfiyet değil, zorunluluk olduğunu ifade ettiler. TRT muhabirinden aldığımız bilgiye göre; Makedonya sınırında bekletilen mültecilere su ve yiyecek gibi temel insani yardımların yapılmadığını öğrendik.” “Malezya’daki Arakanlılar çok mağdurlar “

Malezya kurban ülke sorumlumuz Tayyip Sayan ülkede bulunan Arakanlı mülteciler hakkında edindikleri bilgileri paylaştı ve 800 Arakanlı mülteci ailesine kurban dağıtıldığını ifade etti: “Arakan Rohhingya mültecileri muhtarını ziyaret ederek Arakanlı mülteciler hakkında bilgi aldık. Aldığımız bilgiye göre, Malezya’da 80 ile 100 bin arasında Arakanlı yaşıyor. Bunların çoğu BM denetimi ve kontrol ünitesi altında. Fakat kalan kısmı çok mağdur bir durumda yaşıyor. Pasaportları da olmadığı için eğitim, sağlık ve diğer bütün haklardan mahrum durumdalar. Biz Hasene Malezya ekibi olarak Arakanlı 800 mülteci aileye kurban dağıttık.” “Sancak’taki görevimizi de hakkıyla tamamladık” Sancak kurban gözlemcilerinden Ahmet Özkan Sancak’taki çalışmaları tamamladıklarını aktardı: “Bizlere emanet edilen kurbanları bir haftalık bir çalışma sonucunda Sancak’ta dağıtıp, evlerimize döndük. Benim için Sancak’ın ayrı bir manası vardı. Bölgemizin öncülerinden rahmetli Kazım Taşbunar amcamız, 2003 yılında kurban gözlemcisi olarak Sancak’ta görev yapmıştı. Benim için örnek bir insandı; onun izinden gitmek ve aynı hizmette bulunmaktan büyük bir memnuniyet duydum. Birbirinizi görmeden, tanımadan sevebilmek ne kadar güzel bir duygu. Allah bizleri arada hiçbir menfaat olmadan sevebilen kullarından eylesin.” “Dünya topraklarının son bulduğu noktada, Şili’de kurbanları dağıttık” Şili’nin başkenti Santiago’da ve Viña del Mar’da kurbanlar kesildi ve dağı-

tımlar yapıldı. Şili, kelime manası olarak ‘dünyanın sonu’ anlamına geliyor. Şili dünya topraklarının son bulduğu noktadır. Bu topraklarda 205 küçük baş kurban kestik ve dağıttık. Başkentin 400 km kuzeyindeki deprem bölgesine kadar ulaşıldığını söyleyen ülke sorumlusu Bekir Şahin “Buradaki Müslümanlar çok dağınık halde yaşıyorlar ve kendi aralarında sosyal dayanışma sağlanamamış.” diye konuştu. “Sudan’da yardıma muhtaç kişi o kadar çok sayıda ki!”

Sudan’dan ülke kurban sorumlumuz olarak görev yapmış Ahmet Alakay bildirdi: “Başkent Hartum dışındaki mezralardan aldığımız kurbanlıkların kesimlerinin gerçekleştirdik. Sudan’ın doğusunda Kassala bölgesinde Eritre mülteci kampları için 100 büyükbaş kurbanlık ayırdık. Uğradığımız yerler, gördüğümüz manzaralar Sudan’a ayırdığımız 4.200 hisse kurbanın çok çok az olduğunu gösterir nitelikte. Bu ayırdığımız hissenin azlığını değil, buradaki mağduriyetin çokluğunu gösteriyor. Medreselerde eğitim gören çocuklarla tanıştık. 13 yaşındaki Sudanlı Tahir onlardan bir tanesi. Yaklaşık 4 yıl önce ‘Chalva’ (Medrese)’ye katılmış. 1 yıl sonra da hafızlık eğitimi tamamlanacak. Eğitimlerini loh denilen bir tahta üzerine yazarak ve oradan ezberleyerek tamamlıyorlar. Gece 2’de kalkıyor, sabah namazına kadar ezberini yapıyor, buradaki diğer öğrenciler gibi.”. “Taylandlı öğrencilerle bir araya geldik”

Tayland Patani’den kurban gözlemcimiz Yusuf Akbaba aktardı: “36 saatlik bir yolculuğun ardından Tayland’ın Patani bölgesine ulaştık. Sıkı bir pazarlığın sonucunda anlaşmaya varıldı ve 80 büyükbaş hayvanın alım işlemlerini tamamladık. Songkla Üniversitesi’ni ziyaret ettik ve öğrencilerle bir araya geldik. Öğrencilere kendimizi tanıttık ve sorularına cevap verdik. Tayland’ın Patani Bölgesi’nde 100 yetimin eğitim gördüğü 300 çocuk kapasiteli ‘Buranakarn Suksa School’ okulunu ziyaret ettik.”

“Türkiye’de 65 ilde kurban çalışmaları yürüttük” Hasene Derneği Türkiye’de 65 ilde

kurban çalışmalarını yürüttü; toplam 5 ilde yapılan kesimler tırlarla 65 ilde mazlum ve mağdurlara dağıtıldı. Kesim yapılan iller: Artvin, Sivas, Aydın, İzmir ve Elazığ. Hasene Türkiye kurban sorumlusu Erol Aldemir, çalışmaların İstanbul’da yapılan bilgilendirme toplantısının ardından başladığını ve toplantının ardından 80 gözlemcinin görev yapacağı illere gittiğini aktardı. “Gambiya’da et çok şey ifade ediyor” Gambiya ülke sorumlusu Arif Bildik bildirdi: “Çalışmalarımızı aşırı sıcaklık altında yürüttük. 3-5 kg et alabilmek insanlar saatlerce beklediler. Bu tablo dahi etin bu bölgeler için ne ifade ettiğini göstermesi açısından yeterlidir. Dualar ve teşekkürler aldığımız en güzel hediye oldu. Yetimhane ziyareti gerçekleştirdik. Yetimlerin gözyaşı, yetimhane sorumlusunun biz hediye dağıtırken duygulanıp ağlaması bizleri de hislendirdi. T.C. Büyükelçisi Ergin Soner beyi ziyaret ettik. Bizleri çok iyi karşıladılar. Büyükelçimiz Gambiya’da yapılacak çok iş olduğunu belirtti.” “Paraguay’ın sevgiye muhtaç çocuklarıyla bir araya geldik” Ülke gözlemcilerimizden Bekir Güzel Paraguay’daki çalışmaları anlattı: “Paraguay’da yalnız kalmış ve hasta yaşlıları, anasız babasız bırakılan çocukları, lösemi hastası çocukları, çoğunlukla yoksulluktan dolayı suça bulaşmış cezaevindeki kadınları ziyaret ettik ve kurban eti dağıttık. Çocuk yurdunda kalan çocuklar, sanki bizleri önceden tanıyormuş gibi sıcak davranmaları ve bizlere sarılmaları, çocukların anne baba sevgisinden, ilgiden mahrum kaldıklarını gösterir nitelikteydi. Zengin ve fakir arasındaki uçurum çok büyük burada. ABC Color gazetesi Paraguay’ın en güçlü gazetelerinden birisi. Yaptığımız çalışmaları bu gazeteye yansıtma imkanı bulduk.” “Togo’da ‘bu yardımlarınızı unutmayacağım’ sözü” Togo gözlemcilerimizden Ayhan Yıldız ve Selim Karahan aktardı: “Dağıtımlarımızı köy köy, mahalle mahalle yaptık. Dağıtım yaptığımız yerler; Sokode ve civar köyleri ve başkent Lome’de oldu. İhtiyaç o kadar çok ki, yaptığımız yardımlar yetersiz geldi. Et dağıttığımız insanlar gerçekten ihtiyaç sahibi. Bunun yanı sıra sabırlı oluşları, kanaatkâr duruşları ve kavga etmeden beklemeleri dikkatimizi çeken bir başka husus oldu. Et alabilmek için geceden gelip saatlerce bekleyen insanların varlığı ihtiyaç durumunu yeterince açık resmeden somut bir örnekti. Ayrıca hapishanedeki mahkumlara da kurban verdik. Bir adam bize gelip ‘Bu yardımınızı unutmayacağım’ dedi.” “Yunanistan’daki en büyük sorun ekonomik kriz” Yunanistan kurban ülke sorumlusu Mehmet Ali Süleyman şunları söyledi: “Yunanistan’ın birinci derecedeki sıkıntısı ekonomik kriz ve işsizlik. Dağıtımlarımızı İskece, Gümülcine, Dedeağaç ve Dimetoka’da yaptık. Mali sıkıntıdan dolayı zor durumda olan ailelere, dullar, yetimler ve hastalara dağıtımlar gerçekleştirdik. İhtiyaç sahiplerinin dua ve teşekkürlerini aldık.”

Haber: Murat Kubat

Sahte belgelerle ‘Sözde Soykırım’ sergisi! Hollanda’nın Lahey Belediyesi Sergi Salonunda açılan sergi Hollanda’da yaşayan vatandaşlar tarafından tepki ile karşılandı. Ermeni Diasporası tarafından 19121915 yılları arasında yapıldığı iddia edilen Sözde Soykırım’a ve o döneme ait olduğu var sayılan belgelerle açılan sergi hakkında bir basın bülteni yayınlayan Hollanda Türkleri Konseyi, Hollanda kamuoyunun sahte belgelerle yanıltıldığını söyledi Hollanda Türkleri Konseyi Başkanı Sefa Yürükel sergi ile ilgili açıklama-

sında, “ Hollanda’nın Lahey şehrinde 1912-1915 dönemlerini içerdiği iddia edilen; sahte savaş propagandalarını kapsayan bir sergi açılmıştır. Biz de Hollanda Türkleri olarak hem Hollanda Türkleri Konseyi hem de Türklere Soykırımları Araştırma Vakfı olarak, hassasiyetlerimizin dikkate alınması ve Hollanda’da yasayan yaklaşık 500 bin Türkün bu gibi sahte bilgileri sergileyerek rencide edilmemesini belirten bir mektubu Belediye Sergi salonunun yöneticisi konumundaki Atrium Stichting’e gönderdik. Ayrıca bu tür sahte bilgilerle Hollanda kamuoyunun yanıltılmaması konusunda uyardık. Kendilerine bu gibi konularda diyaloga açık olduğumuzu ve belgelerle bu sergideki sözde belgelerin yalan olduğunu kanıtlayabileceğimizi ve bizim de bu gibi konularda sergi düzenleme isteğimizi ilettik” dedi.

Duy da inan(ma)

Başbakan Rutte: “Girişimcilikte öndeyiz” Başbakan Mark Rutte, Hollanda’da girişimciliğin giderek arttığını belirterek, geçtiğimiz yıl her 10 kişiden 1’inin kendi iş yerini açtığını ya da açmaya çalıştığını söyledi. Kral 1. Willem konferansında konuşan Rutte, Hollanda’nın bununla Almanya ve ABD’nin de önüne geçtiğini kaydetti. Başbakan Rutte, “Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü de bir süre önce girişimciliğin

Hollanda kadar hiçbir yerde bu kadar gelişmediği sonucuna vardı” ifadesini kullandı.Hollanda’daki istihdam artışının yaklaşık yüzde 60’ının yeni işletmeler sayesinde gerçekleştiği belirtildi. Hollanda Ticaret Odaları Birliği verilerine göre, yeni girişimci sayısı bu yılın ilk 9 ayında bir yıl öncesi aynı döneme göre yüzde 1 artarak 134 bin 40’a yükseldi. Bunların 90 bini tek kişi işletmelerinden oluştu. Aynı dönemde 74 bin işletme faaliyetlerini durdurdu. Bu sayıda yüzde 2 oranında düşüş kaydedildi. İflas eden işletme sayısı da 3 bin 800 olarak bildirildi. Ticaret Odaları Birliği şirket iflaslarında bir yıl öncesi aynı döneme göre yüzde 22 oranında düşüş yaşandığını belirtti.

Ölüm gelirse grip bahane

65 bin kişi öldü Hollanda tarihinin en uzun süren grip salgını sırasında ölenlerin sayısı 8 bin 600 kişilik artış gösterdi. Halk sağlığı ve çevre enstitüsü RIVM, 21 hafta süren salgın sırasında 65 bini aşkın kişinin yaşamını yitirdiğini ve bunun tahminlerin çok üstünde olduğunu

kaydetti. Salgından yaklaşık 2 milyon kişinin etkilendiği, bunlardan 10 binin zatürree gibi komplikasyonlar nedeniyle hastanede tedavi gördüğü bildirildi. RIVM, kronik hastalara ve 60 yaş üstü kişilere ücretsiz yapılan grip aşının geçtiğimiz kış döneminde daha az etkili olmasının ölümlerin artmasında rol oynadığının düşünüldüğünü ifade etti.


leven en religie

30 yaşam ve inanç

İSLÂM’IN BARIŞ ÇAĞRISI (8)

Zulmün aslı cevr ve haddi tecavüzdür. Kim başkasının hakkını kısarsa veya hak ettiğinden fazla verirse bu zulümdür. Türkçe’de ‘zulüm’ genellikle tecavüz, haksızlık, işkence ve baskı anlamlarına gelir. Zalim de, merhametsiz, haksızlık yapan, gaddar ruhlu, işkence eden, baskı yapan, hakkı hak sahiplerine vermeyen ve aşırı kötülük edendir. Bu anlamlar doğru olmakla beraber yetersizdir. Zulüm, yaratılış düzenindeki bozukluğun sebebidir. Yaratılış düzenini, tabiatı ve toplum bünyesindeki dengeyi,

Zulüm ve zalim hakkında bu bilgiyi verdikten sonra şunu eklemek gerekiyor. İslâm’da zulmün her çeşidi büyük günahtır ve şiddetle yasaktır. Peygamber (s.a.s.) Allah’ın (cc) şöyle buyurduğunu söylüyor: “Ey Kullarım! Ben nefsime zulmü haram ettim, onu sizin aranızda da haram kıldım. Öyleyse birbirinize zulmetmeyin...” (Müslim, Birr/15 no: 2577)

İşte ölçü bu, hüküm bu. Müslüman düşman olacaksa sadece zalimlere düşman olabilir. Ancak bu konuda da dikkatli olup kafasına göre birine zalim deyip, sonra da buğzetmesi isabetli olmayabilir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da adaletten ayrılmamalı, hevâya (nefsin temelsiz kararlarına) uymamalı.

Buna göre aklı başında bir Müslüman asla zalim olamaz, zulüm sayılabilecek bir faaliyetin içinde bulunamaz.

İslâm, Müslümanlara zalim olmayı yasakladığı gibi; zalimlere yanaşmayı, onlara dost olmayı, onlara maddi ve manevi yardımda bulunmayı da yasaklamaktır. Kur’an, her türlü zulmü mahkûm ediyor, zalimleri ise en ağır cezalarla tehdit ediyor. Adalet, merhamet ve insaftan yana olan Müslümanları da şöyle uyarıyor: “Zalimlere yanaşmayın, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah´tan başka veliniz (dost ve yardımcınız) yoktur. Sonra (O´ndan da) yardım görmezsiniz.” (Hûd 11/113)

Dininin ilkeleriyle hareket Müslüman bir kimseye inancından, kavminden, ülkesinden, kabilesinden, renginden, partisinden, cemaatinden veya mezhebinden dolayı düşmanlık ve nefret duyguları beslemez. Zira bilir ki öncelikle bütün insanlar Allah’ın kuludur. İslâm’a göre herkes insandır ve insanı Allah (cc) şerefli olarak (İsrâ 17/70) ve halife adayı olarak yaratmıştır. (Bakara 2/30) Hiç bir insan doğuştan başkasının nefretini, düşmanlığını, hasımlığını hak etmez. Bütün insanlar günahsız doğar. İnsan ancak âkil-bâliğ (ergen) olduktan sonra hareketlerinden sorumlu olur. Yaptıkları sebebiyle zalim sıfatını kazanır, iyi veya kötü bir kimse olur.

“Zalimlere sakın ha yanaşmayın!” Ürpertici bir uyarı: “Sakın ha… Aman ha... Yoksa; evet, ateş size de dokunur!” Bu ateş cehennem ateşi olabileceği gibi, dünyada fitne-fesat, huzursuzluk, kaos, anarşi, güvensizlik ve korku da olabilir. Yani zalimlerin sebep olduğu kötülükler herkese dokunabilir. Nite-

İslâm başkalarına , bizden olmayanlara, diğerlerine, gayrimüslimlere değil;

kim bu gerçek bir hadiste şöyle haber veriliyor: “İnsanlar zalimi görüp de elini (zulümden alıkoymayacak olurlarsa), aradan fazla zaman geçmeden, Allah’ın onlara genel bir azap göndermesi yakındır.” (Tirmizî, Fiten/8 no: 2168, Tefsir/Mâide no: 3057. Ebu Dâvud, Melâhim/17 no:4338) Âyette, “zalimlere destek/ortak olmayın” denilmeyip de “meyletmeyin” denilmesi gerçekten dikkat çekici. Müslümana, zalime meyletmek değil, aksine ona yardımcı olması emrediliyor. Nasıl mı? Peygamber (s.a.s.) buyuruyor ki: “Mazluma da zalime de yardım edin. Soruluyor. “Mazluma yardımı anladık da zalime nasıl yardım edebiliriz?” “Onun zulmüne engel olmaya çalışın, bu da ona bir yardımdır.” (Tirmizî, Fiten/68, 2255)

İşte bu anlamda her Müslüman bulunduğu yerde elindeki imkanlarla, gücü yettiği kadar, meşru araçlara başvurarak, ancak kendisi zulme sapmadan zulümlere engel olmaya çalışır. Zalimlerle uygun araçlarla, eliyle, diliyle, kalemiyle, kurumlarla, olabilecek imkanlarla mücadele eder. Bütün bunlara gücü yetmiyorsa, hiç olmasa zalimleri tanır, onlara “sen zalimsin” deme cesareti gösterir. (Ahmed b. Hanbel, 2/190) Onlara meyletmez, onlara yaltaklanmaz, onlara hiç bir şekilde yardımcı olmaz, onların değirmenine bir şekilde su taşımaz. İşte bu da barış ve huzur ortamına, insanlığa bir hizmettir. ◄◄

cu

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

iz : R TL Telev

yo

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

nu

si

‘Zulüm’, sözlük anlamı olarak, bir şeyi ait olduğu yerin dışında bir yere koymaktır. Kur’an bu kavramı küfür, şirk, kötülük, baskı, işkence ve haksızlık anlamlarında kullanmaktadır.

Kur’an göre genel manada üç çeşit zalim tipi vardır. Birincisi; Allah’ı bile bile, inadına, hatta O’na karşı adeta savaşarak inkâr veya Allah’a haksız yere ortak koşanlar, Allah’tan rol çalmaya kalkışan ahmaklar. (Bakınız: Lokman 31/13. Kehf 18/18, 57. Cuma 62/5. Zümer 39/32. En’am 6/93. Bakara 2/ 92-93. Necm 53/52) İkincisi; Toplum ve kişi haklarına tecavüz edenler. Bu zulüm, kamu haklarına saldırı ve kişinin, -ister doğuştan ister sonradan elde ettiği- hakları gasbetme, kişiye ve topluma her türlü işkence, baskı ve hak ihlâli şeklinde ortaya çıkar. (Bakınız: Şûra 42/42. Nisâ 4/10) Hak ve adaleti dağıtma makamında olanlar, adaletten ayrılırlarsa zalim olurlar. Kim olursa olsun toplumun ve kamunun haklarına tecavüz edenler, onların haklarını vermeyenler, hakların kullanımını rüşvet, torpil, baskı, şiddet ve terörle engelleyenler zalimdirler. Bu zalimler, Müslümanlardan da olabilir, inkârcılardan da. Üçüncüsü; Büyük hata yaparak, günah işleyerek Allah’ın, bedenin, ruhun ve insanların hakkını vermemek de Kur’an’a göre kişinin kendi kendine zulmetmesidir. Böyleleri bu zulümleriyle bedendeki, toplumdaki ve çevredeki dengeyi bozarlar. Kur’an onlar hakkında, “Allah onlara

zalimlere düşmanlık beslemeye, buğzetmeye izin veriyor. Kur’an bu konuda Müslümanlara şöyle bir ölçü getiriyor: “ve’l-udvâna illâ ale’z-zâliminDüşmanlık ancak ve ancak zalimleredir.” Fakat; “… Eğer (zalimler) yaptıkları yanlışlara son verirlerse, zulmedenlerin haricindekilere düşmanlık da sona erecektir.” (Bakara 2/193)

n i ve r site

Zalimlerin faaliyetlerine Kur’an fitne diyor (Tevbe 9/47). Böyle bir fitnenin de savaştan daha berbat bir şey olduğunu ekliyor (Bakara 2/191 ve 217). Zalimlerin sebep olduğu fitne ve fesadın olduğu yerlerde karışıklık, emniyetsizlik, hak ihlalleri, eziyet ve işkence, baskı ve yıldırma, korku ve dehşet, şiddet ve terör olur. Zulmün olduğu yerde haklar kaybolur barış olmaz.

‘Zalim’, zulüm yapan kimsedir. Zalim kavramı, zulmün taşıdığı bütün olumsuz anlamların bizzat yapıcısı, meydana getiricisidir.

zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmettiler.” demektedir. (Bakınız: A’raf 7/23. Kasas 27/16. Âli İmran 3/133-135. Bakara 2/229. Fatır 35/32. Bakara 2/229. Yunus 10/44. Zuhruf 43/76. Nahl 16/33 ve diğerleri)

- Zulme karşı duruş barışa hizmettir İnsanlar arasındaki normal ilişkileri ve toplumsal barışı bozan faktörlerin başında zulüm gelir. Zulüm yapan zalimlerin kötülükleri sebebiyle pek çok insan huzursuz, mağdur ve mazlum olur, en tabii haklarından bile mahrum kalır.

adaleti ve barışı hep bu kötü insan tipi bozmaktadır. Öyleyse bu anlamda en büyük zalim kötü insandır.

tri

ch

slam’ın barış çağrısını anlatmaya devam ediyoruz.

ş tır t m a s o n u

Hüseyin Kerim Ece kerimece@hotmail.com

a ra

Hikmet Pınarı

İ

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

ve M a as

Postadres: Postbus 51188, 3007 GD Rotterdam Bezoekadres: Zegenstraat 120, Rotterdam T. (010) - 495 15 80

Al-Ghazali

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 Fax (010) - 262 45 35 E-mail directiealghazali@gmail.com www.al-ghazali.nl

Ibn-iSina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 Fax (010) - 428 20 91 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 Fax (078) - 639 04 21 E-mail ikra@sipor.nl www.ikra.nl

Noen

Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel (010) 240 94 46 Fax (010) 240 99 53 E-mail info.noen@sipor.nl www.ibsnoen.nl


actualiteit

aktüalite 31

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Analiz

Bu da benim ideal düğün programım… R

ahmetli babam düğünlere gitmeyi neredeyse hiç sevmez ve çok zorunlu olmazsa da gitmezdi. Gittiğimiz düğünlerde ise her şey standart olurdu. Çocuk hâlimle en çok kolaların dağıtılma anını severdim. Daha litrelik, kutu kolalar piyasada yoktu, varsa yoksa küçük şişe kolalar ve biz o kolalara bayılırdık. Bazıları o şişeleri alır, parmağıyla üst tarafını kapattıktan sonra iyice sallar ve sonra caddenin ortasına doğru fışkırtırdı. Hem izlerken çok zevk alır, hem de bunu neden yapamadığıma da hayıflanırdım, çünkü kola çok değerliydi ve her zaman alma imkânımız yoktu. Düğünlere gidilen mekânlar da hemen hemen hep aynıydı, ya Ankara Maltepe’deki ya da Cebeci’deki binaların altlarındaki zorla güzelleştirilen izbe yerler, ki zannediyorum hâlâ da öyle. Bugüne kadar bir facianın çıkmaması Allah’ın bir lütfu olsa gerek. Esas faciayı biz yaşadık, neredeyse travma hâliydi, yeryüzünde kıyameti yaşamıştık 2003 yılında. Yine Ankara’da, izine gittiğimizin daha ertesi günü, İncesu denen ve ilk kez gittiğim bir yerde, bir benzin istasyonun üst katını düğün salonu yapmışlar ve biz dışarıda dikilirken, LPG boşaltan bir tanker önce gaz sızdırdı ve küçük bir patlama ile bütün camlar aşağı indi. Daha sonra ise, İsrafil’in sura ilk üflemesi gibi, bütün insanlar, birbirlerini çiğneyerek kendilerini dışarı attılar. Ben ise düğün salonu önünde, oğlumu kucaklayarak güvenli bir yere götürdüm ve sonra eşim ve kızımın çıkmasıyla, onları da güvenli bir yere doğru gönderdim. İsrafil’in ikinci üflemesi gibi, saniyeler sonra akşam 21:00 civarında, tanker kibrit alevi çakmış ve her tarafı bir anda sarımtırak renkli gündüz aydınlığı kaplamış, kocaman bir alev topu herkese yeryüzünde erken bir kıyamet yaşatmıştı. Bütün aile fertlerim, eşim, çocuklarım, anne, kayınbaba, kaynana, abi, teyze, hala, dayı, herkes oradaydı. Neredeyse, ‘çocukların bile saçlarını ağartan’ bir halet-i ruhiye yaşanıyordu. Kimi taksici, kimi müşteri, kimi itfaiyeci, 6 kişi can vermişti. Yanıklar dışında akrabalardan bir ölüm olmadı ve bunun için Allah’a hamd ediyorum. Akabinde günlerce herkes bu konuyu konuşuyordu. Travmalarda, üzerinde bol bol konuşmak iyidir derler, ama biz 3-5 gün sonra dayanamayıp Ankara’yı terk etme tercihini yapmıştık. Bu türlü olaylar insanın üzerinde unutulmaz etkiler bırakıyor. Her benzinliğe girdiğimde eğer bir tanker varsa irkilir, bir düğüne gidersem acil çıkış kapılarının nerede olduğuna bakarım.

Peki Allah’ın bununla muradı ne idi? Herkes kendi sonuçlarını çıkardı, ama buna mukabil hayat tarzları değişti mi? Mevzu açıldığında ilk sorduğum, o gün yarı çıplak düğün kıyafetiyle gelenlerin, hatta alevden üstü yanıp sokak ortasında elbiselerini çıkaran insanların yaşam tarzlarında bir değişiklik olup olmadığı. ‘Hayır’, yaşanan hayatlar kısa süreli bir sekteden sonra kaldığı yerden devam ediyormuş. E, bizim hayatlarımız da öyle tabii. Düğünler... İslam’ı hayatlarında referans olarak görmeye çalışan ‘bizler’ için ikilem, ‘oynanan’ düğünlere katılım konusunda nedense bir çözüm yolu bulamamış olmamız hâlâ. Burada ise sorun, davete icabet etme gereği, ama davet edildiğimiz ortamın bizim dünya görüşümüzle hiç de bağdaşmaması. İki arada bir derede kalma hâli. İşin içinden çıkamadık, çıkamıyoruz. Hatır, gönül meselesini aşamıyoruz. Ne bizler haram ve helaller noktasında inandırıcıyız ne de insanlar inandıklarında samimi. Peki buna mukabil bizim düğünlerimiz... Türkiye’de 80’li yıllarda İslam biraz daha parıldamaya başlayınca bunun marjinal de olsa düğünlere de yansıdığına şahit oluyordum. İlk İslami düğün tecrübem, 16-17 yaşlarıma denk gelir. Bir evde erkekler olarak oturmuş, sohbet etmiş, meyve vs. yemiş, sonra kız evine gidilip, sokağın ortasında tekbirler getirilerek gelin evden çıkarılmıştı, hepsi bu. Düğünlerle genel olarak aram olmadığı için böyle bir düğün de içime bir türlü ısıtmamıştı. Sokağın ortasında tekbirler getiriliyor, ahali ise

uzaylı görmüş gibi bize bakıyordu. 20 yaşımda kendi düğünüm yapıldığında ise, evimizin yakındaki bir camiyi ayarlamış, bayanlar aşağı katta, beyler üst katta ve kürsüde, ortaokul din dersi hocam. Hoca hutbeyi erken bitirince, pideler yetişmemiş, ortalık bir anda panikten karışmıştı. Eşim aşağıda, gelen eleştirilerden dolayı üzgün, ben ise çaresiz. Size destek olması gereken insanların o anda eşinizin moralini alt üst etmesi ne üzüntü verici bir durum. Ne ki, insanların kişilikleri ancak böyle durumlarda turnusol kağıdı gibi bir anda gün yüzüne çıkabiliyor. Her ikimiz için de şöyle geriye dönüp baktığımızda içimiz burkulur, çünkü böyle bir düğün, her ikimizin de arzuladığı bir düğün olmamıştı. Peki 25 yıl sonrasına geldiğimizde düğünlerin durumu nedir? İdeal düğün? Oynamalı düğünler, repertuara eklenen yeni Ankara havaları dışında hemen hemen aynı. Enstrümanlar devreye girer girmez, soluğu pistte en başta bayanlar alıyor, patolojik bir durum değil tabii, daha çok fıtri bir durum. İmtihan da aslında bu fıtri durumla cebelleşmek değil midir? Allah kadına süslenme ve güzel görünme içgüdüsünü vermiş, kadının imtihanı ise herhâlde bunun ölçüsüne, yerine, zamanına dikkat etmek olsa gerek. Erkekler ise, bakmaya meyilli, yani o da bu dengeyi gözetecek ve içgüdülerini gemleyecek. Eğer bayanlar, erkeklerin zihinlerinden geçenleri duyabilselerdi gözlerini dahi göstermekten imtina ederlerdi. Çünkü şeytana uyan, gözünü haramdan sakınmayan bir beşer, ‘aşağıların aşağısına’ düşebiliyor, Resulullah’ın

tabiriyle ‘utanmıyorsa dilediğini yapabilecek’ pozisyona düşebiliyor. Herkesin kendi meşrebine göre ‘ideal bir düğün’ düşüncesinin olması doğal, çünkü anladığım kadarıyla batı kültürüyle her geçen gün tanışan gençlikle beraber düğün çeşit skalası da genişliyor. Her ne kadar bu gidişat beni kaygılandırsa da. Bu da benim ideal düğünüm o zaman... Gürültü: Ses kirliliğinin olmadığı ve şu an bütün salonlarda uygulanan desibeli % 75 oranında düşürmek ki, yanı başımda oturan arkadaşımın kulağına bağırmak zorunda kalmayayım. Çocuklar: Bazı insanlar, kendileri düğünlere çocuksuz davet edildiği zaman hakaret olarak algılıyorlar. Oysa, eğer düğünler insanların birbiri ile görüştüğü, hâl hatır sorduğu mekânlar hâline gelirse, çocuğunu bir bakıcıya bırakıp gelen ebeveynler aslında bu işten en çok onlar kârlı çıkacaklar. Resmî ya da dinî nikâh töreni... Salonda, gayet sessiz ve güzel bir konuşma ile kıyılabilir. Müzik:.. Bir gruba bile ihtiyaç duymuyorum. Enstrümantal çalınan bir müzik, 15 dakikada bir davetlilerin, damat ve gelinle ilgili düşüncelerini anlatabileceği bir mikrofon. Süre... Saat 16:00’da başlayacak düğüne 18:30’a kadar kapıda hoş geldiniz demek, aslında zaten günlerin yorgunluğunu çeken anne-babalara zulümden

Ergün Madak ergunmadak@hotmail.com

başka nedir ki? Düğünü saat 16:00’da başlatıp, 16:30’a kadar giriş, sonra en geç saat 20:00’de düğünü bitirmek bence gayet güzel bir süre. Çocukları olanlar yatmadan evlerine döner, gelin ve damat daha fazla perişan olmadan, mutlu yuvalarına adımlarını atarlar ve düğün işkence olmaktan çıkar. Davetliler ve takı... Düğünlerimiz ortalama 500 ile 1000 bazen daha da fazla kişilerle yapılıyor. Akrabalar, aynı köylüler, hemşeriler, çok samimi dostlar, ayıp olur diye çağırılanlar, bir de takı takılmış olanlar var. Ben olsam artık, birinci dereceden akrabalarımın yanında, ancak çok sevdiğim dostlarımı ve evlenen çocukların sevdiklerini çağırmalarını isterdim. Düğün 200 kişi ile yapılsa ne olur? Ben çağrılmazsam gücüme gitmez, baştan şöyleyeyim. Yemek ve pasta... Yemekler gün geçtikçe düzeliyor. Porselen tabakları kim ne derse desin çok beğeniyorum. Kağıt kartonların içinde verilen yemekler hem estetik değil, hem de daha pahalı değil midir? Ucuz da olsa, aşırıya kaçmayan güzel görüntü insanların gönlünü açar. Pasta; daha doğrusu pasta görünümlü ekmekler demek lazım. O alınan ücrete zannediyorum pastaneden alınan taze leziz pastalar rahatlıkla ikram edilebilir. Dışı plastik ekmek yemekten kat kat güzeldir herhalde. Gelenekler... Artık bunların da bir süzgeçten geçme zamanı geldi. İnsanların birbirine eziyet etmemesi için iyi niyet esas alınarak gençlerin evlilikleri taçlandırılmalı. Alan değil veren olmaya dikkat edilmeli. Eskiden yalnızca erkek tarafı mihir olarak altın takmakla yükümlüydü. Farkındaysanız son yıllarda, zengin bir kız tarafının inisiyatifiyle olsa gerek, artık kız tarafından da altın takma âdeti başladı. Öyle bir gelenek/mahalle baskısı oluştu ki, artık kız tarafı da kınanma korkusuyla altın takıyor. Bunun sonu ne zaman gelecek? Genel olarak çerçeveyi ancak böyle çizebiliyorum. En çok üzüldüğüm, düğünlerdeki kargaşaların, geleneklerin baskısının ve yukarıdaki olumsuzlukların aslında hayatın başka bir evresine adım atan gençlerin heveslerini, duygularını da etkiliyor olması. Oysa, başından itibaren yuvalarına adım atana kadar, haz alarak ve mutlu olarak evlerine girseler, ardından sadece dinin gereği olduğu üzere değil gerçekten gönüllerinden gelerek 2 rekat şükür namazı kılsalar, bir mü’mine yakışan bir ‘evlilik’ başlamış olmaz mı? Benim de ideal düğünüm böyle. Ömrüm yeter mi böyle bir düğün görmeye. Allah-u âlem! ◄◄


nieuws

32 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Çocuklar gülsün...

20 ila 25 yaş arasında üye olacak gençler için ilk yıl üye katılım bedeli sadece 30 Euro’dur

Hollanda MÜSİAD’dan anlamlı girişim Hollanda MÜSİAD bu sene Kurban bayramının 4. gününü ‘Dünya Çocukları Gülsün Bu Bayram’ adı altında 1200 kişinin yaşadığı ve 400 çocuğun bulunduğu mülteci kampı Katwijk ‘de kutladı. MÜSİAD Hollanda başkanı Ali Bekdur Kutlama sonrası yaptığı açıklamada, “ Dünyanın her ülkesinden gelip, Katwijk mülteci kampında, özellikle Suriyeli, Bosnalı ve diğer Afrika ülkelerinden, mülteci kardeşlerimiz yaşamaktadır. Onların hayat hikayeleri, korkuları ve ümitsizlikleri anlatılmaz, onların gözlerine bakılmadığı müddetçe, bunlar boş bir kağıt üzerinde hak ettiği değeri bulmaz. Mülteci kardeşlerimizle ilk bayram kutlamamızı Ramazan bayramında yapmıştık. Bu bayramda da yine çocukları için eğlence bölümü yanı sıra, mülteci kardeşlerimize hijyenik paketler hâlinde TUNA mezbahası vasıtası ile kurban eti dağıtıldı. Katkıda bulunan bütün kardeşleri-

mize teşekkür ederiz, kurbanlarınız kesildi ve kendi ellerimizle dağıttık. Bağışlar isimle anılmaz, ama bize her zaman destek verdikleri için, biz bunu anlatmayı borç biliriz. Mülteciler bayramı Ümit Akbulut, Harrisons baklavaları ile, Abdurrahman Akbulut, yediğiniz helal olsun dediği Helal Food lahmacunları ile, Sinan Tosun, 3. Yönetim başkanımız meyve, sebze ve etleri ile, Muhammed Karadeniz, kara fırın ekmekleri ile, Nuri Şekercan çocuklar için şekerleri ile ordalardı. Ariyetten bizleri yalnız bırakmayan Behzat Eren’e Silifke ayranları için şükranlarımızı sunarız. Allah bağışlarınızı kabul etsin Onların yardımdan çok sevgiye ihtiyaçları var. Bizler, Müstakil İş Adamlar Derneği içerisinde bulunan işadamları ve gençleri ile birlikte, sadece iş hayatında değil, önemli sosyal faaliyetlerde bulunarak dinî, ahlâkî ve kültürel değerlerimizi korumaktayız. Biz büyük bir aileyiz, Allah birlik ve beraberliğimizi daim kılsın. MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ve Genç MÜSİAD Genel Başkanı Yavuz Fettahoğlu önderliğinde diğer şube başkanlarımız bizleri destek mesajları ile mutlu ettiler. Biz tek değildik, biz tek yürek olarak bu faaliyeti düzenlemiş olduk”

Vefat eden üyelerimiz: Çınar Cenaze Yardımlaşma Fonu üyelerimizden, Tita Becirbasic (Arnhem), Süleyman Demirel (Den Haag), Yasemin Kabasakal (Leerdam), Muhijrah Abdurrahman (Utrecht), M. Zeki Zeren (Rotterdam) vefat etmişlerdir. Merhum ve merhumelere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz...

Gayret bizden...

Togan Oral’dan son dakika hizmeti Rotterdam Başkonsolosluğunun girişimiyle Rotterdam – Rijnmond Gençlik Dairesi arasında (Jeugdbescherming Rotterdam Rijnmond – JBRR) bir yıl önce başlatılan işbirliği meyvelerini verdi. 4 Temmuz 2014 tarihinden Rotterdam Eski Başkonsolosu Togan Oral’ın gayretleri ile hayata geçirilen proje çerçevesinde bir yılı aşkın süredir Gençlik Daireleriyle alakalı konularda, iki Türk personeli tarafından Rotterdam Başkonsolosluğunda vatandaşlara danışmanlık hizmeti veriliyordu. İlk aşamada 3 aylık bir deneme döneminin ardından 1 yıllık bir pilot proje şeklinde uygulanan söz konusu hizmetin vatandaşlarımız nezdinde gördüğü ilgi gerek Başkonsolosluk ve Gençlik Dairesi tarafından başarılı bulunmasının ardından bir yıl uzatılmıştı. Gençlik Dairesi’nce Başkonsolosluğumuz çatısı altında verilen bu hizmet, Türk toplumunun Gençlik Dairesi’nin çalışmaları hakkında doğrudan bilgi edinmesini, yanlış bilgi ve önyargıla-

rın düzeltilmesine katkı sağlamış ve Bir yıllık süreçte Başkonsoloslukta söz konusu danışmanlık hizmetinden yaklaşık 300 aile yararlandı. Başkonsolos Togan Oral Rotterdam’da hizmet süresinin dolmasına sayılı günler kala Gençlik Dairesi Müdürü Rene Meuwissen ile bir imzalayarak bu hizmetin kalıcı olma yönünde bir adım daha atarak Hollanda Türk toplumunun yüreğindeki sevgisini de bir kez daha perçinledi. İmzalanan Mutabakat Zaptı ile ilgili olarak Oral, “Başkonsolosluğumuz çatısı altında Gençlik Dairesi’nce verilen hizmetin gerekçelerini; amacını; kapsamını ve hizmet alanını tespit eden söz konusu Mutabakat Zaptı, tarafların ortak niyeti doğrultusunda, bu uygulamanın gelecek yıllarda sürdürülmesine de imkân sağlamaktadır“ dedi. İşbirliği çerçevesinde, her Cuma 09.00-12.00 saatleri arasında Gençlik Dairesi yetkilileri Deniz Çatıkkaş ve Okan Balaban Başkonsolosluk bünyesinde vatandaşlara danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyor. Vatandaşlar söz konusu saatlerde doğrudan başvuruda bulunabileceği gibi, 06 16 14 51 74 numaralı telefondan randevu alınmasının da mümkün olduğu belirtildi.


samenleving

toplum 33

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Seçim var!

Veren el ile alan elin buluştu, dualar yükseldi “Hollanda’daki üyelerimizin ve Kurban bağışında bulunanların derneğimize emanet ettiği vekâleten Kurbanlar, bizzat yöneticilerimiz ve gönüllülerimiz nezaretinde, dinî esaslara uygun bir şekilde kesilerek ve ihtiyaç sahiplerine bayramın birinci ve ikinci günlerinde birebir dağıtılmıştır”

Hollanda Yardım Gönüllüleri veren el ile alan eli buluşturdu Hollanda Kırım-Tatar Vakfı, Hollanda Sivaslılar Platformu ve Türk İslam Kuruluşları Birliği üyelerinin oluşturdukları “Hollanda Yardım Gönüllüleri” başta Kafkasya olmak üzere Dağıstan ve Stavropol’un çeşitli bölgelerinde ihtiyaç sahipleri için vekâleten kurban kesimi gerçekleştirdi.

Hollanda Türk Federasyonu’na Bağlı Mescid-i Aksa Camii konferans salonunda MHP Genel Başkan Başdanışmanı ve Antalya milletvekili Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, Hollandalı Türkler ile bir araya geldi. Milletvekili Yurdakul, 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarına göre seçmenin AKP hükümetinin 13 yıllık iktidarlığını sona erdirdiğini söyledi. Yurdakul “Bu seçimin en önemli ikinci sonucu ise Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hayalinin sona ermesi oldu. Halk ona bu seçimde gereken cevabı vermiş oldu” ifadesini kullandı. Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul , çözüm süreci ile ilgili olarak yaptığı

açıklamada “AKP Hükümeti 2006 yılından bugüne değin, Oslo’dan başlayan süreç boyunca bu HDP ile çözüm süreci denilerek birlikte anlaştılar. Fakat vatandaşa şu çözüm süreci nedir kimse bir şey anlatmadı. Çözüm sürecinin içeriğini Türkiye’de 4 kişiden başka kimse bilmiyor. Ben 10 yıldır siyasetin içerisindeyim, ben bile bir milletvekili olarak bunun içeriğini bilmiyorum. MHP Genel Başkanımız bile bilmiyor. Daha doğrusu kimse bilmiyor. Buradaki çözüm sürecinde acaba terörist başını serbest mi bırakmak istiyorsun? Veya birilerine özerklik mi vermek istiyorsun? Daha doğrusu bu çözüm süreci ile Kürdistan mı kurmak istiyorsun? Çözüm süreci ile analar ağlamasın her şey iyi olacak deniliyordu. Gelinen süreçte bakıyoruz hala hiç bir şey açıklamıyorlar” ifadesini kullandı.

Kapitalizmin eseri...

“Bu seçim son seçim olabilir”

H

ollanda’daki Yardımseverlerin destekleriyle İslamî usullere uygun olarak kesilen kurbanlar, daha önceden belirlenen Karaçay-Çerkez Özerk Cumhuriyeti, Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyeti, Dağıstan ve Stavropol bölgelerindeki yetimhanelere, huzurevlerine, Kur’an kurslarına, yetim, yoksul aileler ve kimsesizlere birebir dağıtıldı. Hollanda Kırım-Tatar Vakfı Başkanı Mehmet Pekcan, bu yıl Kurban Bayramında 600 kurban kesimi yaptıklarını belirterek, “Vekâletle kurban kesimini en iyi şekilde organize ederek, Allah’a şükür eksiksiz, İslamî şartlara harfiyen uyarak, başarıyla tamamladık. Yetimhanelere, medreselere, huzurevlerinde yaşayanlara, yıl boyunca et yüzü görmeyen ihtiyaç sahiplerine renk, dil, din ayırımı gözetmeksizin kurban eti ulaştırdık. Bağışçılarımıza kurbanlarının kesildiği bilgisi kısa mesaj ile bildirildi. Kurban etini ihtiyaç sahipleri ile paylaşmanın büyük bir gurur olduğunu” söyledi.

Kupaya az kalmıştı

Veren elle alan eli buluşturduklarını söyleyen Hollanda Sivaslılar Platformu Başkanı İbrahim Çitil, “Dernek olarak yıllardır kendilerine gösterilen güven ve itimat ve de emanet edilen iyilikleri gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırmanın huzurunu yaşadıklarını belirterek, amacımız ihtiyaç sahiplerini tesbit ederek, kendimizi sorumlu kılarak ekmeğimizi muhtaçlarla paylaşmaktır. Hollanda’daki üyelerimizin ve kurban bağışında bulunanların derneğimize emanet ettiği vekâleten kurbanlar, bizzat yöneticilerimiz ve gönüllülerimiz nezaretinde, dinî esaslara uygun bir şekilde kesilerek ve ihtiyaç sahiplerine bayramın birinci ve ikinci günlerinde birebir dağıtılmıştır.” dedi.

dik. Kurbanın bir ibadet, paylaşmak ve kardeşliktir’ misyonuyla oradaki ihtiyaç sahipleriyle, Müslümanlarla bayramlaşarak emanetleri teslim ettik. Onların yapmış oldukları etkinlik ve programları yerinde gözlemlemiş olduk. Allah, kurban bağışında bulunan bağışçılarımızın kurbanlarını kabul etsin” şeklinde konuştu.

Fakir ve zengin arasındaki uçurum hızla artıyor 13 Avrupa başkentinde fakir ve zenginler arasındaki farkı inceleyen bilimadamları, Amsterdam’da fakir ve zengin arasındaki farkın yüksek olduğunu ve gelecek yıllarda da hızla artacağını düşündüklerini bildirdiler. Emlak sektöründeki krizin ortadan kalkması ve birçok kiralık evin satışa sunulmasının ardından, bu farkın daha da artacağı düşünülüyor.

Yapılan çalışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hollanda Türk İslam Kuruluşları Birliği Başkanı Abdullah Güven ise, “Arkadaşlarımızla birlikte Dağıstan bölgelerinde de kurban kesimlerini yaptık. Hollanda’daki bağışçılarımızın vekâletleriyle kesilerek hisselerin dağıtımını gerçekleştir-

Millî takım voleybolda 4. oldu Hollanda’nın ve Belçika’nın ev sahipliğinde düzenlenen 2015 CEV DELA Bayanlar Avrupa Şampiyonası üçüncülük maçında Türkiye, Sırbistan’a 25-19, 25-17 ve 25-18’lik setlerle sahadan 3-0 mağlup ayrıldı. Milli takım bu sonuçla 2015 Avrupa Voleybol Şampiyonası’nı 4. olarak tamamladı.

Amsterdam’a her sene on binlerce kişi geliyor. Sürekli artmakta olan Amsterdam nüfusu (822 bin), böyle giderse 1959’daki en yüksek nüfus oranını (872 bin) yakalayacak gibi görünüyor. Fakir ve zengin arasındaki uçurumun gitgide büyüdüğünü gözlemlediklerini belirten TU Delft Şehir Yenilenmesi Profesörü Maarten van Ham, “Kriz esnasında emlak sektörü durmuştu. Orta gelirli ailelerin şehirde kalmış olması, açığın çoğalmasını engelledi. İnsanlar, şimdi yeniden ev almaya başladılar ve Amsterdam’a olan ilgi arttı. Çok talep edilen semtlerde yaşayan orta gelirliler ile yeni gelenler,

beraber karışacaklar. Böylelikle bazı mahallelerin değeri artacak ve bu durum, geri kalmış mahalleler ile olan farkı artıracak. Soru, büyüyen uçurumun ne kadar kötü olduğu. Hollanda içinde ve dışında rekabeti artırmak için, Amsterdam’ın yüksek eğitimlileri çekmeye çalışması ve onlar için cazip yaşam alanları sağlaması çok önemli. Bu durum, düşük gelirli aileler için iyi olmasa da, şehir için iyi olacak.” diye konuştu. Bilim adamları, 2001 ve 2011 yılları arasında sosyal eşitsizliğin etkilerinin neler olduğunu araştırdılar ve Madrid’de bu açığın en fazla olduğu ve fakir ile zengin arasındaki uçurumun giderek arttığı ortaya çıktı. Amsterdam ise, bu konuda sekizinci sırada geliyor. Utrecht Üniversitesi Şehir Coğrafyası Profesörü Ronald van Kempen, şehir geneline bakıldığında bu uçurumun gittikçe arttığını gözlemlediklerini, ama semtlere bakıldığında ise karışık bir yerleşimin görüldüğünü açıkladı. Van Kempen, “Eski binalar yıkıldı. Aynı Güney Rotterdam ve Batı Amsterdam’da olduğu gibi, eski binaların yerine yüksek gelirliler için yeni binalar yapıldı. Başka yerlere taşınmak zorunda kalan fakir insanlar ise, hayatlarından memnun. Çünkü gittikleri yerlerde aynı paraya daha iyi evlerde oturuyorlar.” dedi.


nieuws

34 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Hollanda’da neler oluyor?

“Gidenlerin her biri memnun ki yerinden, bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden”

sine ise sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Kendisi ile on yılı aşkın bir süre Hollanda İslam Federasyonunda hizmet ettik. O, bölgemizde genel sekreter olarak görev yaptı. Ben ise halen olduğu gibi basın yayın ve tanıtma olarak. Pek çok unutulmaz anılarımız oldu elbette… Birlikte uzak ülkelere yolculuk yaptık. Aynı tabaktan yedik, aynı odayı paylaşıp sırt sırta yatıp uyuduk.

Fuat Nurlu (53)

Teşkilatımızın yardım veya kurban çalışmalarını yürütmek için birlikte koşuşturup ter döktük.

Acı Kaybımız...

İlk gittiğimiz ülke Bangladeş idi. En son gittiğimiz yerler ise Endonezya ve Uganda olmuştu. O ülkelerde çekilmiş birkaç resmi paylaşmak istedim.

Yıllardır Hollanda İslam Federasyonunda birlikte ve omuz omuza aynı dava uğruna hizmet verdiğimiz değerli kardeşimiz Fuat Nurlu Bey’i 9 Ekim Cuma günü geçirdiği kalp krizi sonucunda kaybettik. Öncelikle Rabbimden kendisine bol rahmet ve geride kalan kederli aile-

Fuat Bey özel bir insandı. Sağlam prensipleri olan biri idi. İmanlı, dürüst, işini en iyi şekilde yapmaya çalışan bir kardeşimizdi. Bölgemizde görev yaptığı dönemde üst düzey yetkililerle yaptığı seviyeli

yazışmalarla pek çok alanda bölgemizin itibarını artırdı. Şimdiki bölge binamızın alımında ve cemiyetlerimizin resmi prosedürlerinde önemli çalışmalar yaptı. Çınar Cenaze ve Doğuş gazetemizde de bir dönem görev yaptı. Kısaca kapasiteli bir kardeşimizdi. Sağlam İngilizcesi vardı. Bu nedenle pek çok ülkeye giderek hem kurban veyahut yardım götürdü hem de teşkilatın selamını iletti. Teşkilatın ümmet anlayışını uzak yerlerde en güzel şekilde anlattı. İyi bir diplomatik yaklaşımı vardı. Lüzumsuz konuşmaktan imtina eder, sözü asla yormazdı. Tokat ilimizin Turhal kazasından gelmişti Hollanda’ya. Uzun süre İbn Ghaldoun İslam Lisesinde, İngilizce öğretmenliği yaptı. Daha sonra oradan ayrılıp resmi ve tam zamanlı olarak Federasyon’da sekreterlik görevini sürdürmeye başladı. Mehmet Yaramış’ın başkanlıktan ay-

rılması ve yönetiminin değişmesiyle bu görevinden ayrıldı. En son Rotterdam Ayasofya cemiyetimizde fahri danışmanlık yapıyordu. Bu yıl sıla-i rahim için Türkiye’ye gitmişti. Türkiye’den döneli henüz iki gün olmuştu. Ve ani bir kriz sonrası kaldırıldığı Rotterdam Maasstad Hastanesi’nde tüm müdahalelere rağmen maalesef kurtarılamayarak bizlere veda etti. Nur içinde yatsın kardeşimiz. Biz onula aynı zamanda aile dostu idik. Birbirilerimize haklarımız taalluk etmiştir elbette. Benden yana hakkım kendisine kana kana helal olsun… Fuat Bey evli ve iki çocuk babasıydı. Cenazesi defnedilmek üzere doğum yeri olan Turhal’a götürüldü. Tekrar kendisine Mevlâ’dan rahmet ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum... Adnan Şahin - Doğuş Hollanda İslam Federasyonu

Eşi, dostu, sevenleri ve dava arkadaşları Fuat Nurlu’yu Dar’ı Beka’ya uğurladılar...

9 Ekim 2015 tarihinde kalp rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı Rotterdam Maasstad hastanesinde hayatını kaybeden Fuat Nurlu’nun (53)cenaze namazı 11 Ekim Pazar günü üyesi olduğu Rotterdam İskender Paşa camiinde kılındı. Milli Görüş teşkilatı içinde yetişen Nurlu, 10 yılı aşkın bir süredir Hollanda İslam Federasyonunda (NIF) genel sekreterlik görevi yapmıştı. Eşi, dostu ve bilhassa dava arkadaşlarından

oluşan büyük bir kalabalık, İskender Paşa camiine akın ederek Nurlu’nun cenaze namazını kıldılar.

başka yöneticiler namazda hazır bulundular. Namazı Hulusi Ünye hoca efendi kıldırdı.

Namaza katılanlar daha sonra merhumun yakınlarına taziyelerini bildirdiler.

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Merkezi’nden çok sayıda merkez yürütme kurulu üyesi cenaze namazını kılmak için hazır bulundular.

Öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazına bölge başkanı Mehmet Erdoğan ve bölge yürütme kurulu üyeleri, cemiyet başkanları, Hasene başkanı Mehmet Yaramış, Boşnak Federasyonu Yönetimi ve Hollanda Boşnak irtibat subayı Amir Ahmiç, bir çok işadamı ve kurum temsilcisi katıldılar.

53 yaşında hayata veda eden Nurlu evli ve iki çocuk babasıydı.

Hulusi Ünye, Ramazan Başlık, Mehmet Ateş, Mustafa Uyanık, Mehmet Şentepe, Zeki Toprak, Osman Çoban ve ismini hatırlayamadığımız daha

Kendisi ile uzun süre birlikte çalışmış bir dava arkadaşı olarak merhuma bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabr-ı cemil diliyorum. Mekânı cennet olsun.. Adnan Şahin - Doğuş


meningen

görüşler 35

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Gündem

İbrahim Turgut

MHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın:

ortaummet_45@hotmail.com

Günümüzde imam veya âlim olmak Her güne ayrı bir anlam veren insan, işlediği her fiilin hesabının olduğunu bilmeli ve buna göre sosyal hayatta yer edinmelidir. Bu ise, temelde insan olmanın bir gereğidir. Günlük hadiselerde, hayat içinde karşılaşılan her zorluğun ve mesuliyet duygusuyla icra edilen her vazifenin, ifade ettiği değer oranında toplum içinde karşılık bulur. Eğer siz icra ettiğiniz bir görevi, kötüye kullanma gibi bir şenaatı(iğrençlik) işlerseniz, yine aynı şekilde toplumda karşılık bulur. Birileri onu sahiplenir veya sahiplenmez. Burada önemli olan mesuliyet bilincinin olup olmamasıdır. Mesleğin kutsal oluşunu besleyen sebebin, iman ve amel bağlamında düşünülmesi gerekir. İşte ana amil ve ölçü budur.

“Partimiz, 7 Haziran öncesi olduğu gibi şeçime hazır ” ‘Ülkenin geleceği için gönül sohbetleri’ programı kapsamında Hollanda’ya gelen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Edip Semih Yalçın, Hollanda Türk Federasyonu Başkanı Murat Gedik’in Rotterdam Oba Restaurant’ta düzenlemiş olduğu kahvaltılı toplantıda yaptığı açıklamada, Ankara’da üst üste yapılan saldırı terörün geldiği nokta açısından çok ibretlik bir hadise olduğunu söyledi.

M

HP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın “Terör artık ülkemizin başkentine sıçramıştır. Milli Mücadele döneminde bile Ankara’ya top atılmamıştı. Milli Mücadele döneminde Ankara’da bu tip bombalar patlamamıştı. Mahremimize haremil ismetimize dahi artık yavaş yavaş sirayet etmektedir terör örgütü. Bu işi bu noktaya getiren siyasi iktidarın ne yaptığını, nasıl bir çözüm ürettiğini veya üreteceğini doğrusu çok merak ediyorum. Bu geçici hükümet de bu saldırı sonunda bitmiştir. Bugüne kadar teröre çare olamayan, terörü bitiriyoruz analar ağlamayacak şekli ile yaklaşımda bulunan AKP iktidarı maalesef bugünkü terör

saldırısı hadisesi ile, kendi sonunu 1 Kasım itibari ile hazırlamıştır. Bu saldırıyı bu vesile ile bu tür terör saldırılarını şiddetle kınadığımızı ifade etmek istiyoruz. Vefaat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Bir daha olmamasını ısrarla temenni ediyoruz. Ancak ülkenin gidişatı ile alakalı genel bir değerlendirme yaptığımızda bu çıkışlar bu olaylar nereye gittiğimizi, ülkenin uçurumun kenarına yuvarlandığını göstermektedir.” şeklinde konuştu. Türkiye’nin onca karmaşık bir durum ve yapı içerisinde 1 Kasım’da yeni bir seçime gittiğini söyleyen Yalçın özetle şunlara değindi: “Bu seçime MHP 7 Haziran öncesi olduğu gibi

kendini hazırlamıştır. Hazırlıklarımızı gerek beyannamemizin güncellenmesi bakımından, gerekse Ankara’dan seçimle ilgili görsellerin meydana getirilmesi anlamında tamamlanmıştır. Her sandıkta MHP seçime katılacaktır.” 7 Haziran sonunda bir hükümet kurulmamasının tek sebebinin Cumhurbaşkanı olduğunu söyleyen MHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın “Daha doğrusu tek sorumlu Cumhurbaşkanı olduğunu alenen ifade ediyorum. Sayın Başbakan olduğunu alenen ifade ediyorum. Çünkü başbakan ve cumhurbaşkanı koalisyon kurmak için herhangi bir çalışma içerisine hiç girmediler.” Haber: Basri Doğan

«

Rotterdam Merkez Camii kermesine yoğun ilgi Hollanda İslam Merkezi Vakfı (SİCN) bünyesinde hizmet veren Rotterdam Merkez Camii, düzenlediği kermesle, Hollanda ve Türk toplumunun kaynaşmasına vesile oldu Hollanda Denk Partisi Milletvekili Tunahan Kuzu, Hollanda MÜSİAD Başkan Yardımcısı ve HOKAF Başkanı Mustafa Duyar, İzah Vakfı Başkanı Durak Altıok, işadamları, çok sayıda Türk ve Hollandalı ailelerin katıldığı kermeste dernek görevlileri davetlilerle yakından ilgilendiler. Hediyelik eşya, el sanatları, elektronik eşya ürünlerinin sergilendiği kermeste, Türk mutfağının pek çok çeşidinden oluşan standlarda saat 10.00-21.00 arası hizmet verildi. Rotterdam Merkez Camii yöneticisi Tahsin Aybey,

özellikle Hollanda toplumunun büyük ilgi gösterdiği kermesin bu yıl da başarılı geçmesinden memnun olduklarını söyledi. Aybey, “Kermesle hem camimize maddî destek sağlıyoruz hem de asıl amacımız olan dinimizi, kültürümüzü ve camimizi tanıtma fır-

satı buluyoruz. Kermese gelen Hollandalılarla kurulan dostluklar son derece önemli. Bu toplumda yaşıyoruz ve bu toplumun bir parçasıyız, dolayısıyla kermes gibi organizasyonlarla Hollanda toplumuyla daha fazla kaynaşma içerisinde olmalıyız.” dedi.

Hangi önemli fonksiyonu deruhte ettiğini bilmeyen veya onun şuurunda olmayanın, ortaya koyacağı hiçbir şey yoktur. Hele insanlara öncülük yapan ve yaptığı işin Allah’ın (c.c) emri ile mukayyet bir vazife-i ubudiyet olursa, bunun hesabının çok daha zor olacağı şuurunda olmalıdır. İmam, “önde olan, önden giden, yol gösteren, yola getiren” demektir. Bu vazife, gerek camide ve gerekse devletin başında icra-i faaliyeti ifade etmektedir. Bu durum, Fıkıh kitaplarımızda; İmamet-i su’ra (Cami-i de imamın yerine getirdiği vazife) ve İmamet-i kübra (Devletin başında yerine getirilen vazife) olarak beyan edilmektedir. Son derece önemli olan bu vazifeler yerine getirilirken, Kitap ve Sünnet’e uyulmalıdır. Peygamberî bir görev ve şuurla mütemeyyiz ve uyanık davranmalıdır. İmam, cemaatle münasebetleri, konuşmaları, vaaz ve nasihatleri bu çerçevede olmalıdır. İfrat ve tefritten kaçınmalıdır. Peygamber efendimizin ifadesiyle: “İşlerin en hayırlısı, orta olanıdır” buyurur. Gerek imamların ve diğer Müslümanların, bir işi ne olduğundan az, ne de olduğundan çok yapmamalıdırlar. Çünkü bu Ümmet orta bir Ümmettir. Kur’an konuyla ilgili “İşte böylece sizin insanlara şahitler olmanız, Resül’ün de size şahit olması için sizi mutedil ‘orta’ bir millet kıldık” buyuruyor.” (Bakara:143) Âlim olmak ise, bilgi ile mütenasip ölçülen bir kavram olmakla birlikte, dinî anlamda önemli bir vasıftır. Taşınılması kolay olmayan bir ayrıcalıktır. Âlim kimdir? Âlim, aynı zamanda, Allah’ın bir sıfatıdır. Âlim: Kur’an metnine ve Peygamberin hayatına dayanan ve bu iki kaynaktan istinbatla (çıkarılan) hükümlerin, çeşitli ilim dallarına ayrılan (Akaid, Tefsir, Fıkıh) gibi ilimleri tahsil edip, evrensel İslam anlayışıyla hayatına uygulayan ve insanlara tebliğ eden şahsiyeti ifade eder. Bu sıfatlarla muttasıf olan zatların, günümüz dünyasında, edindikleri

makamlara uygun davranmaları çok büyük önem arz etmektedir. Herkesten farklı bir ses çıktığı bir ortamda, âlimin konumu daha da önem arz etmekte, insanlar arasında “âlim kimdir?” tartışma konusu olmaktadır. Belki bu hadise, Ehl-i Sünnet vel-Cemaat arasında çok derin bir tartışma olmamakla birlikte, karşıt bir takım akımların boy göstermesi, tartışmayı içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Bu ise, İslam Ümmetinin kurduğu medeniyetler ülküsüne aykırı oluşumların meydana gelmesine sebep olmaktadır. Bu durum faydadan çok zararlar vermektedir. Âlim bildiklerimizin, şu hususlara dikkat etmeleri gerekir: Gerek TV’lerde ve gerekse basında yaptıkları sohbetlerde, en iyi şekilde hazırlanmalıdırlar. Ayet ve hadislere mana yüklerken, kendi dirayetlerini kontrol etmelidirler. Mesela, âlimler sohbetlerinde okudukları Hadis-i Şeriflerde, güneşten, aydan, arzdan bahsediliyorsa, bütün bunların konumlarını, işlevlerini, pozitif ilim çerçevesinde öğrenmeleri gerekir. Yoksa dinleyenlerin veya izleyenlerin zihninde şüphe uyandırır ki, bunun vebali büyük olacaktır. Halkın nazarında itibar kaybına yol açar, dolayısıyla İslam Ümmetine ve diğer insanlara da fikri ve bilgi anlamında faydadan ziyade, zararı olacaktır. Âlimler sohbetlerinde, İslam adına konuştuklarını unutmadan, kendi bağlısı oldukları, mezheb, meşreb, tarikat, parti vs. oluşumlardan örnek vermekten kaçınmalıdırlar. Bütün Müslümanların ve diğer insanların muhatabı olduklarını göz önünde bulundurmalıdırlar. Kendi, mezheblerinin, meşreplerinin, tarikatlarının bağlılarına konuşurken veya vazederken, lokal konuşmalarında örnekler vermelerinde bir sakınca yoktur. Sonuç olarak söyleyeceğimiz şudur: imamlarımız ve âlimlerimizin, evrensel İslam anlayışıyla hareket etmeleri, bütün insanlığa faydalar sağlayacaktır. Peygamberimiz bir hadislerin de “Âlimler, peygamberlerin varisleridir” buyurur. Onlar taşıdıkları mirası, ilahi buyruklara uygun olarak insanlığa sunarlar. Ona asla ihanet etmez, onunla amel ederler. Allah’ın selâmı üzerinize olsun!..

İmamlarımız ve âlimlerimizin, evrensel İslam anlayışıyla hareket etmeleri, bütün insanlığa fayda sağlayacaktır. Peygamberimiz “Âlimler, peygamberlerin varisleridir” buyurur...


meningen

36 görüşler Okur Mektubu...

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Herkes şikâyetçi. Düğünlerimiz nasıl olmalı? İslâmî bir düğün programı için hangi yol izlenmeli?

Düğünler… Bizi eğlendiremeyen düğünlerimiz… Değerli dostlar, bu ayki Doğuş Gazetesinin belirlemiş olduğu gündem gereği düğünlerimizi değerlendirmeye çalışacağız. Bu sayıda bize gönderilen Eftal Fırat adlı okurumuzun görüşünü sizlerle paylaşıyoruz. Sizin de bu ve diğer dosya konularımızla alakalı görüşlerinizi paylaşmanızı istiyoruz... Bekliyoruz...

Hemen konunun başında Allah ve Resulünün evlilikle/evlenmekle ilgili emirlerinden birer âyet ve hadis meâli ile başlamak istiyorum.Her evlilik söz konusu olduğunda yakındığımız dünyalıkların hiç bir manasının olmadığını, rızıkların Allah (c.c)’a ait olduğunu ve hatta bunun bizzat kendi garantisi altına aldığını ifade buyurmaktadır. Hemen hemen hepimizin alışılagelmiş; “daha oğlanın işi yok, evi yok” diye başlayıp ardı arkası gelmeyen bir sürü bahane ve endişelerle ertelediğimiz evlilikle ilgili kanaatlerimizin ne kadar yanlış olduğunu bakınız Kur’an nasıl çürütüyor: “Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir”(Nur:32)

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) de:“Ey gençler topluluğu! Sizden kimin evlilik yükümlülüklerine gücü yeterse evlensin. Çünkü evlilik gözü ve ırzı harama karşı koruyucudur: Kimin evlenmeye gücü yetmezse oruca devam etsin. Çünkü oruç onun için bir kalkandır.” (Kütübü Sitte) Bu deliller, kimlerin neden ve niçin evlenilmesi gerektiğini bize açık bir şekilde bildirmektedir. Konumuz düğünler olunca bu konuyu kısa tutup, asıl bundan sonrası için nasıl bir düğünle hayatların birleştirileceği konusunu işlemeye çalışalım. Bir işe nasıl başlanırsa öyle devam eder. Evlilik konusunda da, yine Peygamberimizin (s.a.s) ifade buyurdukları “Kadın dört şeyi için nikah edilir; malı soyu güzelliği ve dini. Sen dindar olanını seç ki elin bereketlensin.” (Buhari- Ebu Davud * İbn-i Mace)

Bizler bu Peygamber öğretisini hafife alarak, hatta hiç kale almadan işe başlıyoruz ve tavsiye edilenlerin aksine bir başlangıç yapıyoruz. Ondan sonrada ardı arkası kesilmiyor yanlışlıkların. Kutsal bir müessese olan aile; günah, hata ve yanlış bir temel üzerine kurulursa, doğacak neslin bundan etkilenmemesi mümkün değildir. Uygun bir zemine ekilemeyen tohumdan nasıl verimli bir ürün alınamazsa, sünnete aykırı olarak yapılan düğün ve nikâhlardan da sünnete göre yetişecek nesiller beklemek abes olur. Düğünlerin içeriğine başlamadan şu kısa fıkrayı da sizlerle paylaşmak isterim... Ta çocukluk yıllarında rahmetli babamdan çok kez dinlediğim bir hikâye... Kilisenin birinde çok titiz bir papaz varmış, hergün çan çalmaya gelince çanı iyice temizlermiş. Bir gün ne görsün, karganın biri çana pislemiş. Neyse temizlemiş çanı, fakat ertesi gün karga tekrar pislemiş. Karga bu işi âdet hâline getirmiş ve her gün çana pisler olmuş. Papaz da bu işe bir hayli sinirlenmiş. Sonunda kargaya tuzak kurmaya karar vermiş ve çanın kenarına bir bardak şarap koymuş, çana pislemeye gelen karga şarabı içince oracıkta sızıp kalmış ve papaz kargayı kanatlarından yakalayıp sormuş: “Ulan karga; Hıristiyan olsan çana pislemezsin, Müslüman olsan şarap içmezsin; söyle bana sen nesin?”

Bizim düğünlerin bu karga hikâyesinden hiç farkı yoktur. Bir tarafta davul-zurna, bir tarafta imam. Allah’ın sınırları çiğneniyor kimsenin umurunda değil. Anne – babalar olarak çocuklarımızın nerdeyse yarı çıplak milletin içerisinde dolaşmasını görmez hâle geldik. O kadar insanın önünde insanın yazmaya ellerinin varmadığı oyunlar. İçlerinden akıl dane geçinen birisi çıkar; davul zurnayı durdurur ve “hadi hocam siz de bir dua yapın” der... Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.. Mecburiyetten kaldırmak zorunda kalırsınız ellerinizi... Gelin- damat salona gelirler. Davetlilerin bir çoğu ayakta karşılarlar ve alkışlar eşliğinde içeri girerler. Özellikle yaşadığımız Avrupa’da hemen hemen her gün sokak ortalarında öpüşen densizlerden/dinsizlerden bahseder, ayıplarız. Hattâ “köpek gibi sokaklarda öpüşüp- sevişiyorlar” cümlesi dökülür dudaklarımızdan. Bunu da herkes görmez. Ama bizler düğüne davet edilen yüzlerce belki binlerce davetlinin çalgıcının bilmem neyin önünde gururla o eş olarak seçtiğimiz hayat arkadaşımızın tertemiz duvağını herkes görsün diye açar ve alnından şak diye öperiz. Milletin ortasında bu öpücük niye, neden, niçin? Hani Müslüman örnek insandı. Böylemi örnek olacağız... Biz Müslümanız bizim ne inancımızda, ne örfümüzde, ne ahlâkımızda milletin

ortasında eşler birbirini öpmez, öpemez... Ne farkımız kalır sokak ortasında öpüşenle senin, benim... Hadi bu da yetmedi kimse oynamayacak ama gelin ve damat dans edeceklermiş. Bu harekette yine bir sürü neden ve niçinlerle dolu bir soru...Kimse kusura bakmasın ama buna “avrat oynatma” derler. Oynayanlara ya da oynatanlara sözüm yoktur. Ben sadece İslam’da böyle bir olay yoktur sadece onu demeye çalışıyorum. İsteyen buyursun oynatsın, öpsün ama İslam’ın neresinde nasıl şekillendireceğini de iyi bilsin. Son olarak müzik grupları da başka bir dert. İnsanlığın bir hayli yozlaştığı son zamanlarda en azından düğünler bahanesiyle bir araya gelme fırsatı bulabiliyoruz. Bir kaç tanıdık, dost görüp muhabbet etmek istiyorsunuz. Maalesef bunu da boş ses ve gürültüden ibaret olan ve adına müzik dedikleri saçmalıklar yüzünden beceremiyorsunuz. Müziklerin sözleri de ayrı bir tartışma konusu… Aile yapısını kökten dinamitleyen, büyükleri öteleyen söz diye yazılmış paçavralar zorla dinlettiriliyor. Bir kaç söz edeyim diyorsunuz eve geldiğinizde sesinizi kısılmış olarak görüyorsunuz. O gürültüde ne kadar bağırdığınızı ancak o zaman hissedebiliyorsunuz. Sahi biz kimiz?

Eftal Fırat (Sıradan bir Müslüman).

Gümüş Butik hizmete açıldı “Tesettür ve abiyelerin tek adresi” iddiasıyla Schiedam’ın en işlek caddesinde hizmete açılan Gümüş Butik, bu alandaki ihtiyaca cevap verecek Hollanda’nın tek adresi olacak gibi...

S

chiedam, Hoogstraat’ta yoğun bir katılımla açılışı yapılan Gümüş Butik, tesettür giyimde iddialı bir çıkış yaparak, Türkiye’nin en gözde markalarını müşterileriyle buluşturmaya hazırlanıyor. Sahibeliğini Merve Gümüş’ün yaptığı Butik, şık, zarif ürünleriyle benzersiz bir hizmet sunmak için resmi açılışını düzenlenen bir törenle gerçekleştirdi. Açılışta, NIF Başkanı

Mehmet Erdoğan, Birlik Camii Başkanı Cafer Gümüş de hazır bulundular. Müşteri profiline göre mağazayı dizayn edeceklerini ve en iyi kaliteyi en uygun fiyatla müşteriye sunacaklarını belirten butik Sahibesi Merve Gümüş, kadınların en sık karşılaştığı büyük beden sorununu da çözdüklerini ifade etti. Zengin bir ürün yelpazesi bulunan Gümüş Butik, Hoogstraat 23 Schiedam adresinde hizmet verecek.

2015-2016 Reklam fiyatlarımız ekonomik durgunluğu göze alarak yeniden ayarlanmıştır... Daha geniş bilgiyi 06 43 85 74 32 numaralı telefondan alabilirsiniz - Doğuş


message

mesaj 37

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Gündem

Fotoğraflarla Hollanda Gündemi....

Seçimlerde otobüsler kaldırılacak...

Karamollaoğlu Hollanda’daydı

Bir dizi temaslarda bulunmak ve Saadet Partisi Hollanda temsilsiliğinin divan toplantıısna katılmak için Hollanda’ya gelen Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğlu partililerle bir araya gelerek 1 Kasım seçim çalışmalarını değerlendirdi. SP Hollanda Başkanı Bayram Başalan’dan konuyla ilgili bilgi alan Karamollaoğlu, divan toplantısında bir konuşma gerçekleştirdi.

“Eksikleri tamamlayarak 1 Kasım için hazırlandık” Hollanda Ak Parti SKM Başkanı İslam Kanıtoğlu ve başkan yardımcısı Saadet Koral ile birlikte Hollanda’nın en ücra köşelerine kadar gidip, şehir temsilcileri ve vatandaşlarla bir araya gelmeye, görüş alışverişinde bulunmaya başladı.

B

aşlatılan ziyaretlerde önce Hollanda’nın en ücra köşesi Maastricht’e giden Kanıtoğlu ve Korel, Maastricht teşkilat başkanı Ahmet Gülesen ve ekibi tarafından karşılandı. Ardından Roermond Teşkilat Başkanı Osman Hancı ve ekibini ziyaret eden Kanıtoğlu’nun ve Korel’in üçün durağı Venlo oldu. Venlo Ak Parti Teşkilatı Erdal Kurban ve ekibinden sonra günün son durağı AK Parti Eindhoven teşkilatı başkanı Fikri Demirci ve ekibi oldu. Teşkilat başkanları Gülesen, Kurban, Hancı ve Demirci konuşmalarında 1 Kasım seçimlerine katılımın 7 Haziran’a göre daha çok olacağını belirtirken, çok daha iyi organize olduklarını ifade ettiler.

“7 Haziran’da gördüğümüz eksikleri tamamlayarak 1 Kasım için hazırlandık” diyen şehir teşkilat başkanları; mevcut kadın kolları ve gençlik kollarımıza daha önem vererek profesyonelce çalıştıklarını belirttiler. Tüm teşkilatların kadın ve gençlik kolları çalışmalarına, esnaf ziyaretlerine ağırlık verildiği vurgulanan toplantılarda Ak Parti Hollanda SKM Başkanı İslam Kanıtoğlu ise “Size Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun selamını getirdim” dedi. Teşkilatların çalışmalarını yerinde gördüğünü ve özverili çalışmalarını takdir ettiğini söyleyen Kanıtoğlu, “Tüm teşkilatlarımızın Türkiye’miz için gece

Mevlana Camii çocukları çocuklar gibi şendiler

gündüz, canla başla çalıştıklarına bizzat şahit oldum. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Hepsi de büyük bir aşkla, severek, isteyerek bu işe sarıldıklarını görmek şahsım, ülkemiz ve partimiz adına benim için büyük gurur vesilesi olmuştur” diyerek, Hollanda’da teşkilatlara ziyaretlerin devam edeceğini vurguladı. Bazı bölgelerden 7 Haziran seçimlerinde 1 otobüsün kaldırıldığını 1 Kasım seçimlerinde ise otobüs sayısının dörde çıkmış olması, hem seçimlere katılımın hem de AK Parti’ye Hollanda’dan verilecek oyların şimdiden ikiye katlandığının göstergesi oldu. sonhaber.nl

«

Hollanda MUSİAD rehberlik yapıyor

Eindhoven Mevlana Camii bünyesinde eğitim gören çocuklar için geleneksel hâle getirdiği Kurban Bayramı kutlama programı bu yıl çok renkli geçti. Cami Başkanı Arif Balcı ve yönetimin girişimiyle düzenlenen etkinlikte Regenboog Sanat Merkezi’nin usta oyuncuları Ömer Atıf ve Sezerhan yaptıkları gösterilerle , çocuklara unutamayacakları anlar yaşattılar.

HDV tarafından Endülüs gezisi düzenlendi

Hollanda Diyanet Vakfı, din görevlileri ve şube yöneticilerinin bilgi ve kültürlerinin arttırılması amacı ile İspanya (Endülüs) gezisi düzenledi. 3 günlük Endülüs gezisini tamamlayarak Hollanda’ya dönen grup, Malaga, Cordoba ve Granada’ da Endülüs uygarlığının hayatta kalan tarihi ve kültürel varlıklarının bulunduğu bu şehirlerde müze, kale, kiliseye çevrilmiş cami gibi tarihi eserleri gezdi.

Hollanda’da çeyrek asırdır Türk işverenlerini çatısı altında toplayan MÜSİAD Hollanda, 25 kişilik MÜSİAD Kastamonu heyetini ağırladı.

V

İVA Medicana’da düzenlenen tanışma toplantısına, 25 kişilik MÜSİAD Kastamonu heyetine başkanlık eden MÜSİAD Kastamonu Başkanı Oğuz Fındıkçıoğlu, T. C. Lahey Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Mehmet Tayfun Erkan, T.C. Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun ile birlikte MÜSİAD Hollanda Başkanı Ali Bekdur, Başkan Yardımcısı Abdurrahman Akbulut ve MÜSİAD Hollanda üyeleri ile birlikte işadamları ve basın mensupları katıldı. MÜSİAD Hollanda eski başkanlarından Gülali Alkılıç’ın yönettiği toplantıda katılımcıların kendilerini tanıtmalarının ardından selamlama konuşması yapıldı. MÜSİAD Hollanda Başkanı Ali Bekdur’un misafirlerine “Hoşgeldiniz” dediği konuşmasında bu ziyaretin karşılıklı bilgi deneyim ve tecrübe paylaşımının yanı sıra MÜSİAD üyelerinin ufkunu açması bakımından

Tesettür giyimin yeni adresi ‘Gümüş Butik’

önemli olduğunu söyledi. MÜSİAD Kastamonu Başkanı Oğuz Fındıkoğlu ise MÜSİAD Kastamonu olarak ilk kez böyle bir yurtdışı seyehatine çıktıklarını belirttiği konuşmasında, bu ziyaretlerine Hollanda’dan sonra Almanya’ya geçerek devam edeceklerini söyledi. Daha sonra kürsüye gelen T.C. Lahey Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Mehmet Tayfun Erkan, Hollanda ile Türkiye arasında ticaret hacminin 7.8 milyar dolar olduğunu ifade ettiği konuşmasında bu tür ilişkilerle birlikte bu rakamın ilk hedefte 10 milyara çıkmasını beklediklerini söyledi. Türkiye’nin Asya ülkelerine açılmak için aranan bir ülke durumunda olduğunu vurgulayan Erkan, 2014 yılında Türkiye’ye yatırım yapan Hollandalı firma sayısının 2 bin 433 olmasının, Türkiye’nin yatırımcılar açısından cazip ülkelerin başında geldiğine işaret ettiğine değindi.

Karşılıklı iş imkânlarının araştırılmasının önemine değinen Erkan, Türkiye’nin çeşitli alanlarda yatırımcıları desteklediğini bu konuda fonların olduğunu söyledi. T. C. Amsterdam Başkonsolsou Tolga Orkun ise, geçici ofiste gece gündüz seçim çalışmaları ile meşgul olduklarını söyledi. 1 Kasım seçimleri için 21-25 tarihleri arasında Hollanda’da oy kullanacak Türk vatandaşları için Amsterdam RAI Kongre Merkezi ve Sergi Sarayında 18 sandık kurulduğunu belirten Orkun, seçimlerin ‘Demokrasi Şöleni” olduğunu söyledi, hayırlı olmasını diledi.

Schiedam Hoogstraat caddesinde görkemli bir törenle hizmete açılan Gümüş Butik daha şimdiden büyük bir ilgi odağı hâline geldi. Merve Gümüş’ün sahibeliğini yaptığı butik, Hollanda’daki bu alanda var olan büyük bir boşluğu doldurmuş ve genel bir ihtiyacı karşılamış gibi gözüküyor.

Mehmet Ali Topcu arşivinden...

Doğuş Gazetesi olarak başlattığımız ve büyük ilgi gören “Doğuş Kahvaltı Sohbetleri” adlı bölüm için pek çok dostumuzu gazetemiz mekânında ağırlamıştık. Zamanın Hollanda İslam Merkezi Vakfı Başkanı Haydar Akkaya Hoca ve beraberindeki ekip ile hoş bir sohbet gerçekleştirmiştik.


ons pagina

38 bizim sayfa

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Tebrik Taziye Şifa dileği - Taziye... Fatih Camii emektar Başkanlarından Sabri Tekin'in eşi ve Kuzey Hollanda Eyalet Milletvekili Adnan Tekin'in kıymetli validesi Nazire Tekin (Hoca Hanım) hakkın rahmetine kavuşmuştur. Kendisine Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

- Taziye... Abonelerimizden Sevgili Zeynep Güler'in kıymetli babasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah'tan rahmet, geride kalan sevdiklerine başsağlığı ve sabr-ı cemil diliyoruz. - Taziye... Doğuş Gazetesi ilk Yayın Yönetmeni Sevgili Sami Oğuz'un eniştesinin genç yaşta vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz. - Taziye... Abonelerimizden Sevgili Abdülkadir (Ogün) Koza'nın kıymetli ağabeyinin genç yaşta vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz. - Taziye... Abonelerimizden Sevgili Gazi Özkara'nın baldızının vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

- Taziye... Sevgili Serdar Çiçek'in kıymetli validesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye rahmet, geride kalan sevdiklerine başsağlığı ve sabr-ı cemil diliyoruz.

- Taziye... Sevgili Ali Osman Biçen'in amca kızı Büşra Biçen genç yaşta (19) elim bir kaza sonucu hayatını kaybetti. Büşra'ya Allah'tan rahmet, geride kalan gözü yaşlı, gönlü yaslı aileye sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz.

- Tebrik... Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Sevgili Mehmet ve Türkan Erdoğan'ın mahdumu İdris ile M. Akif ve Serap Altun ailesinin kerimesi Kevser sade bir düğün töreni ile dünya evine girdiler. Kevser ile İdris’i kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

- Tebrik... Doğuş Gazetesi ilk Yayın Yönetmeni Sevgili Sami ve Sergül Oğuz'un kerimesi Saliha ile Alanoğlu ailesinin mahdumu Furkan sade bir düğün töreni ile dünya evine girdiler. Saliha ile Furkan’ı kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

-

Tebrik... Hoş geldiniz Bebeler! Yaşama sırası sizde!.. Güncel Haber sitesi Yayın Yönetmeni Sevgili Mahmut Eröztürk ve Hatice Eröztürk - Ünalan çiftinin, Necati Miraç ve Yağmur Naz adını verdikleri ikiz evlatları dünyaya geldi. Genç çifti tebrik ediyor, bebeklere hayırlı ömürler diliyoruz. - Şifa Dileği... Apeldoorn'da Göksu Döner işletme sahibi Sevgili Durmuş Ali Yanmaz'ın ciddi bir rahatsızlık sonucu müşahede altına alındığını ve tedavi gördüğünü üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Hastamıza geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Şifa Dileği... Hollanda İslam Federasyonu Sosyal Hizmetler Başkanı İsa Kandemir'in eşi Zehra Kandemir, bayramın ilk günü midesindeki rahatsızlıktan dolayı başarılı bir ameliyat geçirmiştir. Hastamıza geçmiş olsun diyor, Allah'tan acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Şifa Dileği... Hollanda'nın usta gazetecilerinden Sevgili Ergun Kula'nın, peş peşe gelen ciddi bir rahatsızlıklar sonucu müşahede altına alındığını ve tedavi gördüğünü üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Hastamıza ve ailesine geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Şifa Dileği... Abonelerimizden Sevgili Cengiz Akpınar'ın, eşi Fatma Akpınar'ın rahatsızlığı nedeniyle bir ameliyat geçirdiğini üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Hastamıza ve ailesine geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Şifa Dileği... Abonelerimizden Sevgili Bekir Derman'ın, rahatsızlığı nedeniyle bir süre hastanede müşahede altında bulunduğunu üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Çok istemesine ve kayıt işlemleri bitmesine rağmen hastalığı nedeniyle Hac yolculuğuna çıkamayan hastamıza ve ailesine geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz.

- Tebrik Hoş geldin Bebek! Yaşama sırası sende!.. El Birunî Yurdu Müdürü Sevgili Bilal ve Mücahide Yanık çiftinin, Necmeddin Malik adını verdikleri bir erkek evlatları dünyaya geldi. Genç çifti tebrik ediyor, bebeğe hayırlı ömürler diliyoruz. - Tebrik Hoş geldin Bebek! Yaşama sırası sende!.. Gazetemiz emektarlarından Sevgili Osman ve Sevda Şahin çiftinin, Ayşe Ela adını verdikleri bir kız evlatları dünyaya geldi. Genç çifti tebrik ediyor, bebeğe hayırlı ömürler diliyoruz.

Taziye... Küçük bir aileyiz; senin gidişinle daha da küçüldük. Henüz 19 yaşında bir kaza ile aramızdan çekip gittin. Allah mekânını cennet eylesin Büşra Biçen. Geride kalan herkese sabırlar versin. (Ali Osman Biçen) Taziye... Abonelerimizden ve Millî Görüş Hareketi emektarlarından Sevgili Nail Dağ'ın biricik eşinin ve kuzeninin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah'tan rahmet, geride kalan sevdiklerine başsağlığı ve sabr-ı cemil diliyoruz.

Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie. Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/ Yayın Yönetmeni Mehmet Erdoğan Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Doğukan Ergin Art Directeurs/Görsel Düzenleme Ali Alemdar Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Mob. 06-43 85 74 32 Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi M. Şahin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Yayın Kurulu/ Redactie Raad Adnan Şahin, Ergün Madak, Havva Koç, Mehmet Şükrü Oflaz, Esra Yılmazer, Zeynel Abidin Kılıç, Sezer Değmez Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam tel. (010) 471 68 47 fax (010) 471 95 13 / Mob. 06-43 85 74 32 e-mail dogus@dogus.nl website www.dogus.nl Met dank aan InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu, B. Doğan Ingezonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk/Baskı Wegener

Tren, gemi, uçak biletleri, araç kiralama tatil ve seyahatlerinizde kalite ve güvenin adresi...

Goeman Borgesiusstraat 20 7604 XH Almelo Tel. 0546 - 43 34 49 Fax: 0546 - 43 34 49 E-mail info@sarayreizen.nl www.sarayreizen.nl

Abone

a Almelo’d

SARAY REIZEN


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 207 - Ekim/Oktober 2015

Bulmaca

puzzels - raadsels

bilmece - bulmaca 39 Hazırlayan: Mücahid Çeçen Soldan sağa: 1- Koyun, kuzu ve keçinin baş (kelle) etlerinden yapılan bir tür çorba * Tesbihlerin baş tarafına takılan uzunca parça. 2- Baston * Halk dilinde işe alışkın olmayan, yabani * Kükürtün simgesi * Öğrenim görmemiş, okumamış. 3- Genellikle üzüm, dut vb. Meyvelerin kaynatılarak koyulaştırılmış hali * Bir şeyin olmasına çok az kalmak * Bir tür cetvel. 4- (Tersi) Bal yapan hayvan * Potasyumun simgesi * Kayısısıyla ünlü bir ilimiz. 5- Potasyumun simgesi * Bir nota * Taslak * Gelir getiren mülk. 6- Sonradan olma yumru * Belirtiler * Bir tür cetvel * Meyve suyunun şekerle kaynatılmasıyla istenilen yoğunlukta elde edilmiş şekerleme. 7- Bir nota * Ağacın kolları * Bir nota * Üzerine öteberi koymak için duvara veya dolapların içerisine paralel biçimde tutturulmuş tahta veya metal levha. 8- Daha az kötü, daha az zararsız * Havada beşte dört oranında bulunan bir tür gaz * İyotun simgesi. 9- Bir nota * (Tersi) Ezmekten emir * Atın yavrusu * Beyaz. 10- Soy * Ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan beyaz bir hap * Kırmızı. 11- Alfabemizin altıncı harfi * Beyaz * Yüz, el, kol, hareketleriyle düşünceyi anlatma sanatı * Vasıta. 12- Ballıbabagillerden yaprakları sapsız, güzel kokulu bir baharat * (Tersi) Amaç, hedef * Kriptonun simgesi * baryumun simgesi.13- Nikelin simgesi * Sarhoş bağırması * Fasıla * Oksijenin simgesi. 14- Çok gerekli olan, vazgeçilmez * Deniz * Fasıla. 15- Vücutta derinin gözeneklerinden çıkan tuzlu sıvı * Dişi kurt * Giysi. Yukarıdan aşağıya: 1- Türkiye ile Bulgaristan arasında bulunan bir sınır kapısı * Dünyada iken Allah’ın rızasına uygun olarak yaşayanların, öldükten sonra sonsuz mutluluğa erişecekleri yerin adı. 2- Yapıt * Üzerinde kitap okunan ve yazı yazılan küçük masa *Karı koca ve çocuklardan oluşan topluluk. 3- (Tersi) Erkeklerin yapması gereken Peygamberimizin bir sünneti * Yurt * Zirkonyumun simgesi. 4- Alfabemizin on beşinci harfi * Kısaca metre * Geri verme * Hayvanların derisinde asalak olarak yaşayan bir böcek. 5- Bedenin belden aşağısına giyilen, genellikle kadın giysisi * Üst üste yapılan yatak tipi * Gözleri görmeyen. 6- Resim ve fotoğrafta duruş * Mülkiyetinde bulunan taşınır ve taşınmaz varlıkların tümü * Siyaha çalan buğday rengi * Kükürt’ün simgesi. 7- Utanma duygusu * ( Tersi ) Fiyat artışı * Yaya olarak savaşan askeri birlik. 8- Alfabemizin dördüncü harfi * (Tersi ) bir işten elde edilen kazanç * Dolaylı anlatım * Genişlik. 9- Soyluluk * (Tersi) girmekten emir * Radyumun simgesi. 10- Aritmetik, cebir, geometri gibi bilimlerin ortak adı * Kamer. 11- Yeni bir şey bulma, buluş * Anlayış, anlama yeteneği * Hükümdar. 12- Yüz bakımı * Rey * Fasıla * İyotun simgesi. 13- Beddua * Bir çalgıda doğru ses vermesi için yapılan ayar * Utanma duygusu * Avrupa birliğini simgeleyen harfler. 14- Millî İstihbarat Teşkilatını simgeleyen harfler * Karışık renkli * Geminin yan yatması. 15Elemekten emir * Arkadaş, dost * (Tersi) Tok olmayan * Asmaktan emir.

Tesettür giyimdeki ihtiyaçlarınızı karşılayacak Gümüş Butik hizmetinizde

Artık yalnız ve çaresiz değilsiniz!..


KILINÇLAR B.V olarak, Almere şubesi ile sizlere hizmet vermekten gurur duyarız... Almere kentinde bulunun 14’üncü şubemize dost ve müşterilerimizin verdiği destekten ötürü teşekkürler...

Adres: Markerkant 11-12, 1316AG Almere - Tel: 036-5465926

Spaanse polder ve Ijsselmonde şubelerimiz pazar günleri saat 13:00 - 17:00 arası açıktır. Acil durumlar için bize 06-543 110 96’dan ulaşabilirsiniz. Groothandel Zoetermeer Edisonstraat 125 2723 RT Zoetermeer Tel: 010-342 28 85

Spaanse Polder Linschotenstraat 74 3044 AW Rotterdam Tel: 010-485 43 30 Fax: 010-415 00 99

Delfshaven Nieuwe Binnenweg 421 3023 EM Rotterdam Tel: 010-276 30 04 Fax: 010-244 75 26

Afrikaanderplein Pretorialaan 50A 3072 EP Rotterdam Tel: 010-485 77 54 Fax: 010-486 50 33

Waalhaven Sluisjesdijk 86 3087 AJ Rotterdam Tel: 010-294 02 40 Fax: 010-429 99 40

Vlaardingen George Stephensonweg 19 3133 KJ Vlaardingen Tel: 010-434 60 14 Fax: 010-434 50 58

Ijsselmonde Ridderkerkstraat 41 3076 JT Rotterdam Tel: 010-291 74 68 Fax: 010-291 74 69

Kralingen Crooswijk Jonker Fransstraat 84-86 3031 AW Rotterdam Tel: 010-411 11 95 Fax: 010-411 98 00

Breda Boschstraat 110 4811 GK Breda Tel: 076-520 93 53 Fax: 076-514 98 23

Dordrecht Van Oldenbarneveltplein 14 3317 EP Dordrecht Tel: 078-651 52 53 Fax: 078-618 40 76

Schiedam Van Berckenrodestraat 17 3029 AT Rotterdam Tel: 010-473 47 46 Fax: 010-473 86 08

Ridderkerk Mandenmakerstraat 17B 2984 AS Ridderkerk Tel: 0180-48 77 88

Toptan satışlar için adresiniz

Free-Parts

Yedek parça ithalatı ve BENELUX bölgesine dagıtımı


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.