SAYI 253

Page 1

Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi / Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

Sevgiye, Özgürlüğe, Adalete; Barışa...

Eylül/September - Ekim/Oktober 2019 yıl/jaar 20 sayı/editie 253-254

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl

Kral bir fotoğraf! Kraliyet Günü (Prinsjesdag 2019) bu yıl da, “Kral Willem-Alexander’ın o güne sakallı mı yoksa sakalsız mı gelecek?” sorusu ve merakıyla çalkalandı. Her yıl Eylül ayının üçüncü Salı günü kutlanan Prens Günü, Kral Willem-Alexander’ın yaptığı geleneksel konuşma ile hükûmetin 2020 yılı mali bütçesi açıkladı. “Milyonlar Notası”, diğer ismiyle “2020 Yılı Bütçe Kanunu” neleri içeriyor? Hayatımızda neler değişecek, sağlık sigorta primleri artacak mı? Maaşlar artacak mı? Vergiler artacak mı? Tasarıda önümüzdeki yıl devletin toplam gelirleri 305,5 milyar, giderleri ise 302,1 milyar avro olarak öngörülüyor. Bütçe fazlasının yüzde 0.3, ekonomik büyümenin yüzde 1.5 olarak hesaplandığı tasarıya göre, işsiz sayısı 330 bine gerileyecek... >> S 25

Ahmet Yıldırım

Her geçen günün bir önceki günü arattığı, zulümlerin, ölümlerin arttığı; adaletsizliklerin, hak gaspları ile yarıştığı...

Fe eyne tezhebun? .................................

BU GİDİŞ NEREYE?

Önce burka yasağı, ardından İslam okullarını engelleme girişimi, daha sonra cami vaazlarına araştırma ve denetim, ırkçılığın tavan yapması ve şimdi de helal kesimi tamamen kaldırma uygulaması...

>> S 05-10

HOLLANDA İSLAM FEDERASYONU SEZONA “MERHABA” DEDİ

Beemsterboer: “İslam okulları entegrasyona katkıda bulunuyor”

Hollanda İslam Federasyonu tüm yöneticileriyle bir araya gelerek yeni sezona ‘merhaba’ dediler. Kısa adı NIF olan Hollanda İslam Federasyonu 2019 yılı ikinci dönem çalışmalarını değerlendirmek için Schiedam’da bir araya geldiler.

“İslami ilköğretim, Müslüman çocukların entegrasyonunu güçlendirmekte ve din öğretmenleri de toplumun hassasiyetlerine göre çocukları yetiştirmekte, teşvik etmektedir. İslami okullar, çocuklara Hollanda toplumunun bir parçası olduklarını açıkça ortaya koyuyor”

>> S 23

HOLLANDA İTİDALİ, TÜRK CESARETİ... Köse Hukuk Bürosu

Bree 35A - 3074 BB Rotterdam Telefon: (0031)10-215.13.11-Fax: (0031)10-486.45.64 E-posta: info@koselaw.nl - www. hukukburosu.nl UWV’DEN ÖDENEK ALANLARIN DİKKATİNE!..

S 03

90 KİŞİNİN CEZA DOSYALARINI İPTAL ETTİRDİK

S 05

TATİL SONRASI YABANCI ARAÇLARLA OLAN KAZALAR

S 07

>> S 06

Faaliyet alanlarımız Şirketler / İşletme Hukuku Kira Hukuku Oturum ve Vize Sözleşme Hukuku Uluslararası İhtiyati tedbir Para Tahsİlİ ve İcra Takİbİ Uluslararası Tahkim Kurulları / Mahkemeleri Aile Hukuku ve boşanma davaları Yabancılar ve Göçmen Hukuku Sosyal Güvenlik Hukuku Yurt dışı mal varlığı araştırması

VAJİNİSMUS KADERİNİZ OLMAKTAN ÇIKSIN ARTIK!..

S 08

YENİ KANUNA GÖRE SSK İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİKLER YAPILDI

S 24


02 yayın odası

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

redactie

Adnan Şahin

Editör’den

adnan@dogus.nl

Bram Lancee:

“Politikacılar, göçmenlerin başvuruların kalitesini artırmasından ziyade, işverenlere odaklanmalılar”

Surda gedik açmak Değerli okurlarımız, hepinize yeniden selamlar saygılar sevgiler. Uzun bir ayrılıktan sonra yeniden birlikte olmanın mutluluğunu duymaktayız. Bu yıl nasip oldu tam iki ay memlekette kaldım ve bir çoklarınızın Facebook ‘tan takip ettiği gibi Anadolu’muzun güzel kentlerini dolaşarak tarihî ve kültürel zenginliklerimizi bizatihi yerinde gezip gördüm. Bunu uzun yıllardır düşlüyordum bu yıl gerçekleştirdim şükür. Ve bundan sonra da görmediğim illerimizi ziyaret etmeye devam edeceğim inşallah. Bu sayımızda kısa da olsa bu gezimizden bazı yerleri “tatil notları” başlığı altında sizlerle paylaşmaya çalıştım umarın beğenirsiniz. Bu arada hâliyle Hollanda’da neler olup bittiğini tam olarak takip edemedik. Havaların burada da çok sıcak gittiğini duyduk ama diğer gündemleri takip etmekte geride kaldık maalesef. Ama Müslümanlar olarak bizleri ilgilendiren iki sıcak gündemin karşımızda duruyor olduğunu esefle hemen fark ettik. Birincisi “helal kesim” diğeri ise yine Müslümanları yakından ilgilendiren bir konu. “Camilerde ve İslam okullarında verilen din dersleri, dini öğretiler”. Hollanda’da Burka yasağı ile başlayan yasaklama süreci Müslümanların yaşam biçimlerini kapsayan konularda devam edecek gibi görünüyor. Bazı çevreler surdan bir gedik açıkları düşünüyor ve gediği genişletmek için elinden geleni yapıyor. Her ne kadar Hollanda’da defalarca İslam’ın ne olduğuna, ne içerdiğine dair defalarca araştırma raporları yayınlanmış olsa da, yine bakıyorsunuz bazı çok bilmiş siyasetçiler İslam’ı yeniden keşfetmiş ve içinde yeni şeyler bulmuşçasına yaygara koparmaya devam ediyor. Hollanda’da bulunan Selefîler’e ait camilerde verilen derslerde demokrasiye zarar verecek bazı İslami söylemlerden yola çıkılarak tüm İslami kurumlara saldırılmaya başlandı. Bunlardan biri homoseksüellere yönelik kullanılan ifadeler. Bunlar sanki ilk defa duyulmuş gibi bir tavır sergileniyor. Oysa bu

konunun bütün dinî kitaplarda yer aldığını artık herkes biliyor. Bir dönem bakan olan Rita Verdonk bu konuyu özellikle gündem yapmak için gidip imam Mumni’nin elini sıktığını ve aynı imamın homoseksüellerle alakalı “Bu Kur’an’a göre tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır” dediğini ve bu imam hakkında soruşturma yapılıp netice olarak, “kitabın dediğini dediği için berat ettiğini” herkes biliyor. Bütün bunlara rağmen bu eşcinsellerin konusu bir şekilde gündeme getiriliyor. Bu da İslam’a saldırmak için âdeta bir atlama tahtası olarak kullanılıyor. Ha, homoseksüellere karşı Müslümanlar içinde bir harekette, bir saldırıda, bir tacizde bulunmayı kimse tasvip etmemektedir. Bu böyle biline. Hukuk devleti içinde olduğumuz için bunu yapanlara da zaten kanunlar gereken cezayı verecektir. Genç kız ve erkek öğrencilerin sınıflarda birbirlerine bakmaları konusunda söylenen şeylere gelince bu “bir deli bir kuyuya bir taş atar kırk akıllı çıkaramaz” hikâyesine benziyor. Adı ne olursa olsun biri çıkıyor kafasına göre abuk sabuk şeyler söylüyor ve bütün Müslümanların tasvip etmiş olduğu bir görüşmüş gibi lanse ediliyor ve peşinden tüm Müslümanları töhmet altında bırakabiliyor. Selefîler’in camilerde benzer öğretilerde bulunarak iç barışı tehlikeye soktuğu belirtiliyor ama arkasından Selefî olmayan tüm camiler ve İslam okulları hakkında soruşturma başlatılıyor. Bunun adil bir davranış olduğunu kim söyleyebilir. İslam okulları ve camilerde verilen hafta sonu kursları bilhassa mercek altına alınmaya çalışılıyor. Diğer yandan yine helal kesimle alakalı yasak getirme konusunda meclise önerge verildi. Meclis bu konuyu inceliyor. Neyse ki, bu konu da Yahudi cemaati de bizimle birlikte hareket ediyor da bu konuda biraz elimiz güçleniyor. Daha önceki yıllarda da böyle bir teklif verilmişti ama kabul görmemişti. Bakalım bu Hayvanları Koruma Partisi tarafından verilen son teklif nasıl sonuçlanacak? Kısaca Müslümanların zor günler yaşayacağı dönemler kapıda gibi görünüyor. Ama karamsar olmanın da yersiz olacağını söylemek isteriz. Zira Müslümanlar bu toplum içinde her zaman barışın, kardeşliğin ve dostça yaşamın temsilciliğini yapmaya çalışmaktadırlar. O yüzden anlımız açık, yüzümüz aktır evvel Allah. ◄◄

“Ayrımcılığa uğrayan birinin iş bulma şansı çok az” Azınlıklar, göçmenler, işgücü piyasasında oldukça fazla ayrımcılığa uğramaktadırlar. Özgeçmişlerinde az ya da çok bilgi paylaşıp paylaşmadıklarının da bir önemi yoktur.

B

u durum, A m s t e r d a m Üniversitesi (UvA) ve Utrecht Üniversitesi (UU) tarafından yapılan kapsamlı bir saha deneyiyle bir kez daha ispatlandı. Ayrıca başvuru sahiplerinin fotoğraf, diploma veya üretkenlik gibi becerileri paylaşması da, iş şansını artırmadığını ortaya çıkardı. Araştırmacı Bram Lancee, “Başvuru sahiplerinin kendi iş fırsatlarını artırmak için çok az şey yapabileceklerini ve çözümün gerçekten işverenlerin ve devletin tarafında olduğunun bilinmesi gerekir” diyor. Deney için, araştırmacılar iş imkânı olan yerlere dört binden fazla mektup gönderdiler. Bu müracaatlar sonunda sadece Hollanda vatandaşı olanlar görüşmeye çağrıldı ve yaşları 23 ila 25 arasında olanların çoğu dört yıllık iç hayatına atıldı, tecrübe kazandılar. . Başvuru girişleri, düzen ve özgeçmiş bakımından aynıydı, sadece isim, anadil,

yetkinlikler ve ülkesine göre farklıydı. Hayali başvuru yapan 35 farklı etnik azınlık grubundan belli isimler seçildi. Sonuçta, Batı kökenli olmayan başvuru sahipleri ayrımcılığa en çok uğramış oldu. Aynı nitelikli olmasına rağmen göçmen olan başvuru sahiplerinin, Hollandalı olan işverenlerden olumlu bir cevap alma olasılıkları yüzde 30 daha azdı. İşgücü piyasasındaki ayrımcılık göçmen gruplar için daha da zorlaşıyor ve belirginleşiyor. İş başvurusunda konuşmaya çağrılma ve işe alınma durumu Hollandalıların Batılı olan göçmenlerle işe alınışı kıyaslanınca yüzde 20 daha şanslı olduğu ortaya çıktı. Bu durum Batılı olmayan göçmenlerde yüzde 40’a kadar çıkıyor. Utrecht Üniversitesi’nden araştırmacı Lex Thijssen, “Türk, Fas veya Antiller kökenli azınlıkların işverenler tarafından şiddetle ayrımcılığa uğradığını görmek daha belirgindi,

ancak işverenler Surinam kökenli azınlıklara karşı daha az olumsuz görünüyor” diyor. Araştırmada, iki yeni göçmen grubu olan Bulgarlar ve Polonya da soruşturuldu. Buradan çıkan sonuç da, Bulgarların Surinam azınlıklar ile aynı ölçüde ayrımcılığa uğradığını; Polonyalı azınlıklar için net bir ayrımcılık kanıtı bulunmadığını gösterdi. “Sorunun çözümü için politikacılar, işverenlere odaklanmalı” Bilim ve politika yapıcılar arasında çoğu zaman, bilgi eksikliğinin, işverenlerin etnik azınlık grup insanlarının iş başvurularını reddetmesinin bir neden olabileceği varsaymaktalar. Araştırmacılar, bu varsayımın bu yeni araştırma ile bu iddiayı doğrulamadığını ve gerçeği yansıtmadığını söylüyorlar. Lancee, “Politika yapıcıların, etnik azınlıklardan başvuruların kalitesini artırmaya yönelik önlemlerden ziyade, işverenlerin eylemlerine odaklanmalarının zamanı geldi” diyor. Doğuş Haber ◄◄

Yenilikçi ve başarı odaklı hizmetler sunma anlayışıyla hareket eden Av. Dilek Sarıkaş ve Av. Ali Agayev, “Sarikas & Agayev Avukatlık Bürosu” birçok hukukî konularda avukatlık ve danışmanlık hizmet vermektedir. Hukuksal sorunlarınız için bizimle irtibata geçebilirsiniz!

Faaliyet alanlarımız: Oturum Davaları Mesuliyet İş Hukuku Sözleşme Hukuku Sosyal Güvenlik Hukuku Yabancılar Hukuku Kira Hukuku Vize Hukuku Aile ve Boşanma Hukuku


panorama 03 uitzicht

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

Haklarımız...

Mine Gümüş

info @erasmusak.nl

UWV’den Ödenek Alan Kişilerin Dikkatine!

B

u sene yapılan araştırmalara göre UWV’nin dosyalarda çeşitli hatalar yaptığı ve yanlış kararlar verdiği ortaya çıkmıştır. Bu durum UWV’den ödenek alanlar veyahut ödenek için başvuru aşamasında olan kişiler için önemli olabilir. UWV doktorlarının yaptığı yanlışlar Sosyal İşler Başkanı, W. Koolmees, yaptığı açıklamada malulen emekli olan yaklaşık 2000 kişinin dosyalarının yeniden gözden geçirileceğini belirtti. Normalde malulen emeklilik başvurusundan sonra dosya uzman bir doktor tarafından inceledikten sonra kişinin durumuyla alakalı UWV tarafından karar verilmekteydi. Daha önce UWV’de çoğu dosyanın uzun sürdüğü için bekleme sürelerini kısaltmak amacıyla dosyalar uzman doktorlar tarafından değil de hemşireler tarafından değerlendirildiğini belirtmişti. Daha sonra Sosyal İşler Bakanı bu yöntemi doğru bulmadığını belirtmişti. Bu konuyla alakalı netlik kazanmak için Temsilciler Meclisi’ne başvurdu. Daha sonra yapılan açıklamada 15 Eylül’den önce hemşireler tarafından değerlendirilen dosyaların yeniden uzman bir doktor tarafından inceleneceğini belirtmişti. Bu yapılan yanlışlardan sonra Sosyal İsleri Bakanı soru ve suçlama yağmuruna tutulduğu için, UWV tarafından eski dosyalarda yeniden araştırma yapıldığını görüyoruz. Yeni verilen bilgilere göre eğer bir adreste birden fazla ödenek alan kişiler yaşıyorsa, UWV bu kişileri ve dosyalarını mercek altına alacağını belirtti.

İş uzmanları tarafından verilen yanlış kararlar… Malulen emekli olan kişilerin başvuru yaptıktan sonra ilk olarak UWV doktoruyla (verzekeringsarts) bir görüşme gerçekleştirmesi gerekiyor. Bu görüşmeden sonra kişiyle alakalı sağlık raporu hazırlanıyor ve iş uzmanına (arbeidsdeskundige) gönderiliyor. Yapılan araştırmalara göre hazırlanan bu malulen emeklilik dosyalarında çok yanlışlar yapılmış. UWV doktorları kişinin hangi süre zarfında iyileşebileceğini araştırıp rapor etmesi gerekiyor. Yapılan açıklamalara göre bu süreyle alakalı çoğu kez yanlış kararlar verilmiştir. Veyahut iyileşmeyi engelleyen faktörler yanlış raporlanmıştır. UWV doktorunun, kişinin durumuyla alakalı çok detaylı bir araştırma yapması; mesela, kişinin gördüğü tedavileri göz önünde bulundurması gerekiyor. UWV doktorları raporladıkları hususları kanıtlayabilmesi gerekiyor. Yani bir UWV doktoru kişinin 1 veya 2 sene içerisinde rahatsızlıklarının sona ereceğini ve beklentilere göre çalışabileceğini belirtirken bunu hangi gerekçeyle öngördüğünü kanıtlayabilmesi gerekiyor. UWV doktorların raporlarında sürekli aynı cümleler kullandıkları için kişiye özel bir araştırma yapılmadığı şüphesi artıyor. Raporlara göre, iş uzmanları tarafından verilen kararların da çoğu kez yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. İş uzmanı, UWV doktorunun hazırladığı rapora göre kişinin iş görebilme imkânını araştırması gerekiyor. Bu araştırmayı yaparken bir kişinin çalışması için engel(ler) olup olmadığını araştırması lazım. İş uzmanlarının bu araştırmayı her zaman iyi ve detaylı yapmadıkları için yanlış raporlar hazırladıkları ortaya çıkmıştır. Standart soruların yanı sıra kişinin özel durumunu anlamak için daha iyi ve detaylı bilgi almak önemli olduğunu UWV göz ardı ediyor. Yukardaki bahsettiğim yanlışlar yüzünden sizin durumunuzda da yanlış bir karar verilmiş olabilir. Eğer UWV’den bir ödenek alıyorsanız durumunuzu değerlendirmek için uzman bir avukata başvurabilirsiniz. Ortada bir yanlış varsa her zaman yeni bir değerlendirme için UWV’ye başvuru yapmak mümkündür. Eğer bir başvuru yaptıysanız ve de bir karar bekliyorsanız, verilecek olan karara dikkat etmeniz gerekiyor. Bu yeni verilecek karara 6 hafta içerisinde itiraz etme hakkınız var. Yazımda bahsettiğim hususlarla alakalı sürekli soru aldığım için bu şekilde bilgi vermek istedim. UWV veyahut başka bir devlet kurumu tarafından verilen yanlış kararlara ancak bu şekilde bir son verebilirsiniz. Daha ayrıntılı bilgi için bana ulaşıp bilgi alabilirsiniz. ◄◄

Vision

sener_mustafa@hotmail.com

Mustafa Şener

M

VERANDERING

ijn overgrootouders en hun voorouders zouden volgens mijn stamboomgegevens generatielang in hetzelfde dorpje geboren zijn. Ik kan mij goed voorstellen dat zij niet verder hebben gereisd dan een paar dorpen verder en dat ze weinig mensen hebben ontmoet die anders waren dan hen of culturen hebben ontmoet dat hen versteld achterlieten. Mijn opa, aan mijn vaderszijde, heeft deze traditie verbroken om als gastarbeider naar Nederland te komen en later zijn gezin te verplaatsen. Mijn vader zou de eerste van een lange generatie worden, die in een andere cultuur zou worden opgevoed dan dat hij gewend is. Mijn andere opa is jarenlang naar Oostenrijk gegaan om daar als gastarbeider te werken. Hij zag zijn gezin één keer in het jaar en dan ook heel kort. Mijn moeder groeide op in een dorp in Kayseri. Uiteindelijk had ze na haar huwelijk haar ouderlijke dorp verlaten om naar onze prachtige kikkerland te komen. Ik kan me moeilijk voorstellen hoe dit moet zijn geweest voor haar, om na levenslang in een dorp gewoond te hebben in een totaal andere cultuur terecht te komen. Toen hadden ze ook niet de luxe van tv en internet om een idee te vormen over hoe het eruit ziet. Ik ben de eerste van mijn voorouders die 3500 km verderop is geboren dan ons historische dorp, dat zij thuis noemden. Ik heb meer kilometers gemaakt dan tientallen van hen bij elkaar. Ik ben gezegend om diverse culturen gezien te hebben, verscheidene mensen gekend te hebben en opgegroeid te zijn in een land waarbij ik constant diversiteit heb gezien. Als je dit mijn overgrootouders zou vertellen zouden ze dit dan geloven?

Ik ben dan ook waarschijnlijk de eerste in honderden jaren in mijn familie die een academische opleiding heeft gedaan. Hopelijk zal ik dit jaar mijn geneeskundeopleiding voltooien en volgend jaar naast het werken als arts en mijn voorzitterschap van NIF Studenten, ook beginnen aan de Master(pre-master) opleiding Theologie van de Islamitische universiteit van Amsterdam. We zijn aan het veranderen als gemeenschap. Steeds meer jongeren zoals ik, zullen zich academisch ontwikkelen. Dit in tegenstelling tot de voorouders. Hierbij zullen ze alle hulp nodig hebben die ze kunnen vinden. Een generatie van arbeiders zal gedeeltelijk langzaam veranderen in intellectuelen die tot nieuwe ontwikkelingen zullen komen. Onze universiteitentak, NIF Studenten is van plan om hen hierbij te helpen. Dit willen we bereiken door diverse lezingen, workshops en culturele activiteiten te organiseren. We zetten ons in op het student en zijn ontwikkeling. NIF Studenten zal daarom ook in elke editie van dit krant een stukje bijdragen. Diverse studenten zullen over verscheidene onderwerpen schrijven om hierbij zichzelf te ontwikkelen en ook om jullie te informeren. Schrijven is een belangrijk onderwerp waar NIF Studenten zich dit jaar op focust. Vandaag de dag, kan je duizenden mensen beïnvloeden door een mooi geschreven kwalitatief boek of artikel te plaatsen. We zien echter dat in onze gemeenschap dit nog niet naar voren is gekomen. Vele van ons lezen niet en schrijven doen we veel minder. Daarom hebben we een literatuurcommissie opgezet dat zich hierop gaat focussen en diverse teksten gaat publiceren. Bovendien worden er trainingen en workshops georganiseerd. Ben jij geïnteresseerd om je hierbij aan te sluiten of ken je iemand die hier geïnteresseerd in zou zijn? Stuur dan een mail naar info@nifstudenten.nl en hopelijk zullen we een verschil maken. Tot de volgende editie! ◄◄

HUKUKSAL KONULARDA HER ZAMAN YANINIZDAYIZ!

Çalışma alanlarımız: Yabancılar Hukuku (Oturum, Vize sorunları) İş Hukuku (İşten çıkarılma, iş sözleşmeleri vs.) Aile Hukuku (Boşanma, nafaka, mal rejimi vs.) Kira Hukuku (Kira sözleşmeleri vs.) İcra Hukuku (Alacak-verecek, tahsil davaları) Sosyal Güvenlik Hukuku (işsizlik - hastalık ödemeleri vs.) Schiekade 560, 3032 AZ Rotterdam Tel: 010-4655115 Fax: 010-4657753 E-mail info@erasmusak.nl www.erasmusak.nl

mr. Ş. Süzen-Akdemir mr. M. Gümüş


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

nieuws

04 haber AYNA

kochavva@live.nl

Havva Koç

Kadına Şiddet mi? Ekranlarda habire ağır abiler, ağır ablalar, şiddet içeren “masum” diziler oldukça biz bu konuları dönüp dolaşıp konuşmaktan, “Vah, Tüh” etmekten öteye geçemeyiz. Önlemlerimizi sonuca odaklı değil, insanlarımızı bu duruma sürükleyen sürece bakarak almamız gerekiyor. Aksi takdirde bir nesil hüsranlar içerisinde kaybolup gidecek. Peki, buyurun birlikte sorgulayalım; ölçelim, tartalım, biçelim… Alkole, sigaraya sansür uygulayan RTÜK, şiddet içerikli dizilere, toplumun ahlâkını bozan programlara ne gibi yasaklar getirdi? Aile Bakanlığı’nın toplumun dengesini, fıtratını bozmaya meyilli programlara, dizilere, filmlere yaklaşımı nasıl? Bu konuda nasıl bir duruş sergiliyor? Bunların yanında asıl biz ne yapıyoruz? Birileri bir şey yapsın demenin ötesine geçip, bizler bir şeyler yapmalıyız diye kendimizi sorguluyor muyuz? Yanımızda izlenen, konuşulan şiddet içerikli her ne varsa buna karşı çıkabiliyor muyuz? Sevgi, merhamet gibi vicdanı uyaracak bir panzehir üretebiliyor muyuz? Yoksa sadece şikâyetlenip veryansın mı ediyoruz? Medeni Kanunun bozukluğu, düzensizliği ve bunun sonucu olarak gelinen noktada; ayrılma kararı almış, ya da bir şekilde aile birliği bozulmuş, kadın ve erkek “boşanıyor” lakin Kanunlar kadın ile erkeğin bağını koparmıyor. Bununla ilgili de farklı farklı nedenler

Kısa haberler...

NIF Gençlik Teşkilatı sezona eğitim toplantısıyla başladı Kısa adı NIF olan Hollanda İslam Federasyonu Bölge Gençlik Teşkilatı’nın şube idarecilerine yönelik düzenlediği birim eğitim çalışması yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Toplantıya, IGMG Gençlik Teşkilatı İrşad Başkanı İrfan Bakşiş, NIF Başkanı Mehmet Erdoğan da katılarak birer konuşma yaptılar. Bölge Gençlik Teşkilatı Başkanı Mustafa Aktalan, toplantının son derce verimli geçtiğini, yöneticilerin sezona hazır olduğunu ifade etti.

uydurulmuş. Kadınları koruyalım derken, hem erkek hem de kadın mağdur duruma düşürülüyor. Ayrıca kadının ve erkeğin zoraki görüşmelerine zemin oluşturuluyor. Zoraki görüşmeler de maalesef çoğu kez hüsranla sonuçlanıyor. İslam dininin insani ve fıtri hukukunu almak varken, ne olduğu belirsiz, oradan buradan alınıp konulmuş kanunlar insanları zor durumda bırakıyor. “Konuş ey Aişe ferahlayalım” diyen Peygamberin, “sus be kadın” diyen ümmeti ile Baş başayız… Gerçi günümüzün Aişe’leri de sütten çıkmış ak kaşık değil. Genel anlamda insanlarda bir değişim yaşanıyor, yaşanması isteniliyor. Egolar tavan yapmış, dünyaya geliş sebebimiz unutulmuş, ne amaçla yaşadığımız belirsiz… Her şeyden şikâyetçi, hiç bir şeyden mutlu olmayan bir nesil yetişiyor. “Kadına şiddet” diye bir kavramı asla kabul etmiyorum. Şiddetin kadını, erkeği olmaz, şiddet şiddettir. Kimden gelirse gelsin asla kabul edilemez, hoş görülemez. Şiddetin bahanesi olmadığı gibi cinsiyeti de olmaz. Ayrıca şiddet sadece fiziksel değildir. Şiddet o kadar önemli bir konu ki, ağızda sakız çiğner gibi sürekli her yerde, herkesin ağzında dolaşmamalıdır. Bakanlar, ilgili sivil toplum kuruluşları ve konunun uzmanları ile masaya yatırılıp ciddi bir şekilde enine boyuna konuşulmalıdır. Bu çerçevede insan fıtratına uygun kararlar alınıp kanunlaştırılmalıdır. Ayrıca şiddet haberlerinin yayımlanmasının kime ne faydası var? Yani önünüze gelen şiddet içerikli videoyu sosyal medya hesaplarınızda paylaştığınızda, bir iki de “vah, tüh” şeklinde yorum yazdığınızda şiddeti ortadan kaldırılmış mı oluyorsunuz? Aksine, şiddetin daha hızlı yayılmasına vesile oluyorsunuz. Güzel, olumlu, insanlığımızı ve benzeri değerlerimizi hatırlatacak paylaşımlarda bulunalım ki, bizim de çorbada tuzumuz olsun.Dillerimiz duayı unutmasın ki, kalplerimiz üşümesin… ◄◄

Millî Takımımız, Artistik Jimnastik Turnuvası birincisi Hollanda’nın Heereveen şehrinde düzenlenen ve beş ülkenin iştirak ettiği Artistik Jimnastik Erkekler Hazırlık Turnuvası’na katılan ve birinciliği elde Millî Takımımızı yalnız bırakmayan Deventer Başkonsolosu Tuna Yücel Modrak, sporcularımızı kutladı. Turnuvada, bireysel kategoride Ferhat Arıcan birincilik elde etti. Ekibe, Stuttgart’ta düzenlenecek Artistik Jimnastik Dünya Kupası hazırlıklarında başarılar diliyoruz..

Kuzey Hollanda Millî Görüş Şube Başkanları ile toplandı Kuzey Hollanda Millî Görüş, Şube Başkanları Toplantısını gerçekleştirdi. Bölge Başkanı Oktay Dalmaz, teşkilat sorumlulukları ve güncel konularla ilgili önemli bilgiler verdi. Şube başkanlarının dilek ve temennilerinden sonra Genel Merkez adına toplantıya katılan Eğitim Başkanı Yardımcısı Dr. Hakan Aydın, Kuzey Hollanda Milli Görüş Federasyonu’na başarılı çalışmalarından dolayı tebrik ve teşekkürlerini sundu.

Özyürek ailesinin mutlu günü... Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurul üyelerinden ve Laleli Camii Başkanı Metin ve Sevgi Özyürek’in kerimesi Merve ile Zekeriya ve Hatice Baymak’ın mahdumu Emre 22 Eylül 2019 tarihinde düzenlenen merasimle dünya evine girdiler. Merve ve Emre’yi tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, esenlikler diliyoruz...


prizma 05 prisma

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

Gözden Kaçanlar

dogus@dogus.nl

Mesut Bahtiyar

Haklarımız

info@soytekin.nl

Fatih Özer

Sömürgeci anlayışın yaşamını sürdürme felsefesi:

S

“Ölümü gösterip hastalığa razı etmek”

ömürü çarkını iyi işletemeyen; başka ülkeleri ve halkları sömüremeyen ülkeler, gücünü kendi vatandaşının üzerinde gösterir. Onların emeğini, alın terini sömürür, ağır vergilerle, haksız uygulamalarla, adaletsiz zamlarla canından bezdirir. “Sosyal Devlet” anlayışından sürekli uzaklaşan Hollanda, gözünü vatandaşının cebine dikmiş bulunmakta. Astronomik rakamlara ulaşan kiralara her yıl gelen ekstra zamlar, sağlıklı insanları bile hasta eden sigorta primleri, temel gıda ürünlerine getirilen vergi artışları, en ücra mahalleye bile konulan araba park otomatikleri ücretlerine yapılan yüzde yüzlük zamlar ve hayatı zorlaştıran, insanı köleleştiren, devleti kutsallaştıran bu ve benzer uygulamalar, Hollanda’nın kanına işleyen sömürü anlayışının başka bir versiyonu olarak kendini gösteriyor. Bir de toplumsal yanı var bu olumsuz gidişatın: Önce burka yasağı geldi, ardından İslam okullarını engelleme girişimi, daha sonra cami vaazlarına araştırma ve denetim, şimdi de helal kesimi tamamen kaldırma uygulaması ile Hollanda hak gasbında rakip tanımıyor. Yasal olmayan yollardan mal varlığı araştırması, geri dönüş yasasındaki caydırıcılık maddeleri de pek çok insanı mağdur etmeye yetiyor. “Yeter artık” dedikçe, gerisi geliyor... Bu ağır bedellerin sebebi tepkisizlik... Bu zulüm kervanını yürüten siyasilere de sendikalardan, sermaye ağalarından destek geliyor. Halk, bu kervana “dur” demek istiyor ama uyutularak, avutularak bu kervanın yol almasına müsaade ediliyor. Baba vatan Hollanda en ağır ekonomik faturayı halka ödetirken Türkiye’de ondan geri kalmıyor. O da Avrupa’daki insanları “yolunacak kaz” olarak gördüğü için bütün şansını onlarda denemeyi sürdürüyor. Avrupa futbol kulüplerine sınırsız maddî destek veren ve dünyada rakipsiz olarak övündüğümüz THY ile başlaması gereken yolculuğumuz, onun uyguladığı fahiş fiyatlardan dolayı ya baştan tıkanıyor ya da kara yoluna geçiş yapıyor.

Fırsatçılık ve sömürü çarkının en iyi işlediği alanda, yolunan tüylerle yola çıkan insanlarımız daha yolun başında iken 3000 Euro’yu (5 kişilik aile) uçak bileti için elden çıkarmış oluyor. Seçim zamanı yüzde 25’lik indirim uygulanacağı vadi ile uyutulan insanlarımız, astronomik fiyatlarla uykudan uyarılıyor. Kara yoluyla yola düşenlerin çilesi yazmayla bitmez. Her sınır kapısında saatlerce bekleyişler, mola yerlerinde korkulu bekleyişler... Seçim yatırımı hâline gelen askerlik bedelinin artırılışı da hükûmete olan güveni sıfırladı. Telefon harçları, emeklilik düzenlemeleri, tatil yerlerinde uygulanan çifte standartlar, Avrupalı Türklerin anavatan ile ilişkilerini koparmaya getirdi… Alın teri ile alınan bir göz eve göz diken Hollanda’ya, o evin sahibinin elinden alınması için her türlü kolaylığı sağlayan Türk hükûmeti, vatandaşına sahiplenmeyi bir türlü beceremedi. İnsanlarımız ne yaşadığı ülke olan Hollanda’ya sığabiliyorlar ne de izin için en öncelikli olarak gideceği ülke olan Türkiye’de rahat edebiliyorlar. “Şamar oğlanı”na dönen insanlarımız sadece ekonomik sorunlarla boğuşmuyor; herkes kendine göre ailevi, sosyal, fiziksel, psikolojik, sağlık gibi pek çok sorunlarla mücadele ediyor. Bu sorunlar toplumun ortak sorunları ve herkes bu sorunları konuşuyor ama kimse çözüm noktasında adım atmıyor, fikir beyan etmiyor, ayağa kalkıp “yeter” demiyor… Hollanda’da yaşayanların kabusu, baş belası: Ücretli park uygulaması... Adamlar öyle bir yöntem uyguluyorlar ki, zavallı mahalle sakinleri kendi ölüm fermanlarını kendileri imzalamak zorunda kalıyorlar. Önce şehir merkezi ile başlayan ve daha sonra dalga dalga en ücra mahallelere kadar yayılan ücretli park uygulaması, insanlar arası bütün ilişkileri de askıya almış bulunmakta. Çok yüksek olan park ücretleri nedeniyle ziyaretler de bitme noktasına geldi. Belediye, semt sakinlerine ölümü gösterip sıtmaya razı etme anlayışıyla hareket ediyor ve insanları “Mahallenizde parkın ücretli mi ücretsiz mi olmasını istersiniz?” diye bir forum yolluyor, mahalle sakinleri de park bulmakta zorlandıkları için kendi kendini cezalandırıyor. Ölümden korkuyor, sıtmaya razı oluyor. Belediye de “halk kendi istedi” diye işin içinden sıyrılıyor. Geçen yıl 5 Euro olan aylık araç park bedeli bu yıl, yüzde yüz zamlanarak 10 Euro oldu. Park ücreti ödemek için 3-5 dakika gecikmeyle de en ağır cezaları yazmak onların mesleği oldu. Oysa park alanlarını ücretli hâle getirme gerekçeleri hep çürük. İlkokulda iken “fiş” dediğimiz uygulamalarla okumaya adım atardık. Niyeyse aklımda “Yat Ahmet, uyu Ahmet” yazılı fiş kalmış… ◄◄

Rotterdam Belediyesinde 90 Dosyanın Ceza Kararlarını İptal Ettirdik

S

on zamanlarda belediyelerin yapılan denetlemelere istinaden sosyal yardım alan kimselerin geri alım kararlarıyla ve yüksek cezalarla karşılaştığını görmekteyiz. Sosyal ödenek alan bir kimsenin ödeneğe etki edebilecek her durumu belediyeye bildirme yükümlülüğü vardır. Örneğin (yurt dışında) mal varlığı, banka hesabına yatırılan paralar, arabanın değeri ve buna benzer şeyler bildirilmesi gerekir. Bu yükümlülüğe uyulmadığı takdirde belediyenin kanunen ödenen sosyal yardımı geri talep etme mecburiyeti vardır ve ayrıca ceza kesilir. Ceza kişinin suç oranıyla bağlantılıdır ve geri talep edilen sosyal ödeneğin %25, %50, %75 veya %100 olarak belirlenir. Örneğin geri alım kararıyla bir kişiden € 2.000,-- talep ediliyorsa, suç oranı normal olan bir kimsede %50 ceza kesilir ve ceza kararı € 1.000,-- olarak belirlenir. Kişinin geri alım kararına ve ceza kararına itiraz etme hakkı bulunur. Bunu kesinlikle tavsiye ediyoruz. Neden mi? Yaptığımız itiraz davalarında tespit ettiğimiz usulsüzlük sonucu yaklaşık 90 dosyada verilen ceza kararlarını iptal ettirdik. Belediyenin geri alım kararı ve ceza kararlarında kanunen uyması gereken bazı yükümlülükleri vardır. Genellikle belediyenin bu yükümlülüklere uymadığını gözlemliyoruz. Örneğin geri alım kararı ve ceza kararı verilmeden önce belediye memuru tarafından tutanak tutulması gerekir ve tutanakta kişinin hangi yükümlülüğe uymadığı, geri alım miktarı, ceza oranı ve ceza miktarı yazmalıdır. Daha sonra ikinci bir memur bu tutanağa dayalı olarak ceza kararını belediye adına verebilir. Kanunda bu işlemin iki ayrı memur tarafından gerçekleşmesi gerektiği belirlenmiştir. Buradaki amaç kararın cezai bir yaptırım olduğu için iki ayrı memur tarafından kontrol edilmesi yönündedir. Yapmış olduğumuz itiraz davalarında belirttiğimiz tutanakların ve verilen ceza kararlarının tek bir memur tarafımdan verilmiş olduğunu tespit ettik ve usulsüzlüğü öne sürdük. Belediye itirazlarımızı haklı buldu ve yaklaşık 90 dosyada verilen ceza kararlarını iptal etti. Böylelikle müvekkillerimizin bu cezaları ödeme yükümlülüğü ortadan kalktı. Yukarıda kısaca belediyelerin yasal olarak uyması gereken birkaç hususa değindik. Belediyelerin bu konuda dikkat etmesi gereken daha fazla unsur vardır.Eğer size de Belediye tarafından geri alım kararı verildiyse veya ceza kesildiyse, bizlere müracaat edebilirsiniz. Sizin adınıza karar tarihinden itibaren altı hafta içerisinde itirazda bulunabiliriz. Bu davalarda avukat masrafları genellikle tamamen devlet tarafından karşılanır. Daha fazla bilgi için bizimle irtibata geçebilirsiniz. ◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

nieuws

06 haber Kardelen

yunus322@hotmail.com

Reyhan Şeker

Gönül hoşgörünce hoş olur... Resul-i Zişan Efendimiz şöyle buyuruyor: “Kim bu dünyada bir kulun ayıbını örterse Allah da onun ayıbını örter.” Adamın biri bir mürşide mürid olmak için arayış içindeyken, kendisine mürşid olarak gösterilen kişilerin yanına gitmek ve gözlemlemek için karar alır ve ilk gösterilen kişinin meclisine girip oturur. Mürşidin cübbesinin kollarının çok geniş olduğunu görünce yanına yaklaşarak “Efendim affınıza sığınarak merak ettiğim bir husus var. Cevaplandırabilirseniz çok mutlu olurum. Cübbenizin kolları neden bu kadar geniş?” diye sorar. Mürşid, adamın yüzüne mütebessim bir çehre ile bakar ve eğilerek adamın kulağına “Bütün kusurları bununla örtmek için” der. “Anladım” der. Adam ikinci gün başka bir mürşidin meclisine girer ve mürşide yakın bir yerde oturur. Bu sefer bir şey nazarı dikkatini celbeder. Şimdi gördüğü mürşidin cübbesinin kolları çok dardır. Duruma anlam veremez ve merakla ona yaklaşarak sorar. “Efendim, edepsizlik etmek istemem. Fakat bir şey dikkatimi çekti. Cevaplandırabilirseniz çok müteşekkir olurum. “Cübbenizin kolları neden bu kadar dar merak ettim.” Mürşit eğilerek, “Gel yamacıma sokul evlat. Marifet kapatmaktan ziyade kusurları görmemektir. Dar çünkü bizde kusur görülmez.” Bu misal bize hoşgörünün ilk şartının kusur aramamak veya görmemek olduğunu ifade etmesi bakımından güzel bir örnektir. İnsanî münasebetlerimizin olumlu anlamda gelişmesini istiyorsak toplum olarak hoşgörülü olmayı öğrenmeliyiz. Eğer insanlara karşı önyargılarımız varsa hoşgörülü olmamız mümkün değildir. Önyargılı olan insanlar genellikle kendine göre güzel ve doğru olmadığını düşündükleri konularda hoşgörülü davranmaya yanaşmazlar. Önyargıları kırmamız için diyalog kurmaya yanaşmalıyız. İnsanlar (doğru) iletişim kurdukça birbirlerini kabullenmeye başlarlar. O

“Müslüman, bir görüşe katılmasa bile asla şiddeti kullanamaz”

A

raştırmacı Marietje Beemsterboer: “İslami eğitim ve okulların entegrasyona katkıda bulunduğunu düşünüyorum” Leiden Üniversitesi’nden doktora öğrencisi Marietje Beemsterboer (34), gazete ve televizyonlarda İslam okullarıyla alakalı çıkan ve gerçeği yansıtmayan haberler karşısında şaşırdığını ifade ediyor.

nedenle doğru anlaşılmak ve doğru anlamak için iletişime açık olmak gerekir. Hoşgörü kavramının zıddı olan katılığın ardında “benmerkezci” bir anlayış vardır. Benmerkezci insanlar, esnek düşünmezler ve bu düşünce tarzları ile kendi beklentilerini her zaman insanların beklentilerinin önünde tutarlar. Hâlbuki, kendi fikirlerine güvenen insanlar genellikle hoşgörülü ve diyaloga açıktırlar. Efendimize hitaben: “Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et.” (Âli İmran suresi, 159) Bu ayetten anlaşılıyor ki, hoşgörü insanları kazanmamızda en büyük etkenlerden biridir. Affedebilmek ve affettiklerimiz için hayır duada bulunmak Kur’an ahlâkıdır. Her hangi bir konuda haklı olduğunuzda ve muhatabınızı affettiğinizde toplum tarafından bu durum “ezik kişilik” olarak değerlendirilebiliyor. Hâlbuki, affedebilmek kolay bir iş değildir. Affedebilen insan, nefsine karşı verdiği mücadeleyi kazanabilmiş demektir. Şunu netleştirmekte fayda var. Bir konuya hoşgörüyle yaklaşmak, yaşanılan her hangi bir durumu her zaman tasvip ettiğimiz anlamına gelmemektedir. Bir şey tam olarak reddedilmemeli. Çünkü değişen zaman ve şartlar karşısında onaylamadıklarımızı zamanla onaylar hâle gelebiliriz. O nedenle düşünme payı bırakmalıyız. Şunu açıkça belirtmeliyiz ki, iletişim kurarken duygularımızı bastırıp her şeye “evet” cevabı vermemiz hoşgörü olarak değerlendirilmemelidir. Hoşgörü, sürekli tekrar edilen ve insanlığa zarar verebilecek şeyler için de söz konusu olamaz. Örneğin, sürekli yalan konuşan birini hoşgörü ile karşılayamayız. Çünkü Peygamber Efendimiz (sav): “(Akıllı ve olgun) Mü’min aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz.” (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63) buyurarak müminleri uyarmıştır. Yani mümin bir kere gaflete düşebilir. Uyarıldıktan sonra aynı hataya düşmemek için azamı derecede dikkat etmelidir. İnsanoğlunun beşer olması hasebiyle hata yapma payının olduğunu göz ardı edemeyiz. Önemli olan hatada ısrarcı olmamaktır. Yunus Emre’nin şu sözü hoşgörünün özeti mahiyetindedir. “Yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü.” Hoşgörü, bizim kültürümüzün ve değerlerimizin bir parçasıdır. Dolayısıyla hoş görenler gönül köprüleri kuranlardır. ◄◄ Marietje Beemsterboer, “İslami ilköğretim, Müslüman çocukların entegrasyonunu güçlendirmekte ve din öğretmenleri de toplumun hassasiyetlerine göre çocukları yetiştirmekte, teşvik etmektedir. İslami okullar, çocuklara Hollanda toplumunun bir parçası olduklarını açıkça ortaya koyuyor” diyor. Beemsterboer’in doktora araştırmasının bulguları, NRC ve Nieuwsuur’un geçtiğimiz haftalarda ulaştığı sonuçlarla çelişmekte. Asma Claassen’ın kitabından örnekler vererek, başarı grafiği çizen İslam ilkokullarını kamuoyu önünü kesmeyi hedefleyen gazete ve televizyon haberleri, araştırma sonucuyla çürütülmüş bulunuyor.

İzin izlenimleri...

Avrupalı Türklerin gözüyle “TÜRKİYE”

B

ir izin sezonunu daha geride bıraktık. Bu yıl ki memleket tatilimizde, her yıl olduğu gibi hem özlem giderdik hem de bir yıllık birikimimizi memleketimizde

bıraktık. Eğer Avrupalı Türklerin, Türkiye’de ne kadar para bıraktığını merak ederseniz, Rus ve Alman turistlerden daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Şimdi gelelim, Avrupalı Türklerin Türkiye izlenimine… Türkiye çok değişmiş. Avrupalı Türkün gözüyle hep ileri gitmiş, geri gitmemiş. “Ekonomik kriz, işsizlik var” deniliyor. Ama inanın gerçekler bunun böyle olmadığını söylüyor. Avrupalı Türkler görüyor ki, memleketimizde lokantalar, alış veriş merkezleri tıka basa dolmuş yer yok. Her evde iki, üç araba var. Buna da şükür yok, daha fazlası isteniliyor. Lüks yaşam dersen doruk noktada. Avrupalı Türklerin parayı tırmıkla topladığını düşünür. Bir pantolonu iki yıl giydiğini bilmez. Avrupalı Türkün borçtan korkup kredi kartı kullanmadığından da haberi yok. Parası ülkesinde kalsın diye, tatil yolculuğunda otelde değil yerlerde yattığından da haberi yok. O tutturmuş “ekonomik kriz, işsizlik var” şarkısını söyler. Kahvede okey oynar, sokakta gezer.

İşsize iş verirsin çalışmaz. İşverene sipariş verirsin sözünde durmaz. Paranı kapar, telefonunu açmaz; senden kaçar. Bu yaptıklarından kendini değil de, Başkan Erdoğan’ı suçlar Köylüsü, evinde yetiştirdiği tavuğun yumurtasını 1 TL’den, domatesini 5 TL’den, Barbunyasını 20 TL’den satar. Bunu yaparken de her şeyi ‘hayat pahalılığı’na bağlar. Satamadığını da çöpe atar. İşte böyle bir ülke, Bize göre; yani Avrupalı Türklere, gurbetçilere göre sorun, Başkan Erdoğan da değil… Asıl sorun vatandaşın ta kendisindedir… Ne sevgi kalmış, ne saygı, ne dürüstlük, ne de iş ahlâkı! Geçmiş olsun TÜRKİYEM!... Kaynak: Hollanda Postası ◄◄

Sabırsız, asabi, nezakatsiz insanlar hayatı zorlaştırıyor...

2

4-07-2019’da karayoluyla ailece çıktığımız Türkiye yolculuğundan 31-08-2019 akşamı itibariyle eve dönmüş bulunmaktayız. Şahsen Türkiye’de toplam 8 gün geçirdim. Çok kısa olarak Türkiye’deki izlenimlerim: - Trafik meselesinin hallolması gerekiyor. Trafikte Hollanda modeli örnek alınmalı. Devlet trafikteki eksikliklerini kısa zamanda gidermeli. Vatandaşlar gerek sürücüler gerek yayalar trafik konusunda ciddi eğitimden geçirilmeli. Okul müfredatlarına trafik dersleri konulmalı. Trafik polisleri ortalıkta pek görünmüyorlar. Trafik polisi eksikliği varsa derhal trafik polisi memur alımına gidilmeli. Trafik polisi eksikliğimiz yoksa bu polislerimiz gece gündüz trafikte görevlerini yapmak üzere sahaya sürülmelidirler. Görüntü var ses yok misali trafik polislerimiz görevlerini hakkıyla yapmamaktadırlar.

Beemsterboer, araştırmasını, 19 İslami ilköğretim okulunda, 75 kurul üyesi, öğretmen ve din öğretmeni ile görüşerek gerçekleştirdi. Araştırmacı Beemsterboer, “NRC ve Nieuwsuur’un araştırmalarını tam olarak nasıl yaptığını bilmiyorum, ancak ortaya çıkan şey karşısında şok oldum” diyor.

Trafikte kural ihlalinde bulunan vatandaşlarımıza hakkıyla cezalar kesilse devlet bütçesi de rahatlar trafik ihlalleri ve trafik kazaları da azalır. - Asabi, ahlâksız, saygısız ve sabırsız davranışlarda bulunan çok vatandaşımız var. Bu vatandaşlarımıza “İslam Ahlâkı” dersleri verilmeli. Çok kısa olarak yolculuk izlenimlerim: - Edirne Kapıkule’de Türkiye-Bulgaristan gümrüğünde en az 9 saat gibi uzun bir süre bekletildik. - Bulgaristan-Sırbistan gümrüğünde en az 3-4 saat gibi uzun bir süre bekletildik. - Sırbistan-Macaristan gümrüğünde en az 3-4 saat gibi uzun bir süre bekletildik. Avusturya-Almanya-Hollanda gümrük hatlarında hiçbir bekletme yaşamadık, görmedik. (M. Ulu) ◄◄

Beemsterboer, gazete ve televizyon haberleriyle olan sonuçlar arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: “Cinsel eğitim konusu, tezimin küçük bir parçasıydı. Araştırmamda, İslami okulların İslami ev ortamında yaşayan Müslümanların gayrimüslim toplumla olan münasebetlerini ve o toplumun hassasiyetlerine nasıl baktığını ve onlarla nasıl başa çıktığını analiz ediyorum. İslam okulundaki çocuklar, devlet okulundaki bir öğretmenden daha kolay kabul ediyor. Ben kendim Bergen’de İslami olmayan bir ilkokulda çalışıyorum ve eşcinsellik hakkında bir şey söylediğimde, Müslüman bir öğrenci bu mesajın onun için geçerli olmadığını düşünebilir. Dini otorite ve inancı bu durumu

kabullenmesine yardımcı olur. İslam okulları, çocuklara Hollanda toplumunun bir parçası olduklarını açıkça ortaya koyuyor. Çocuklara eşcinsellik ile barışçıl bir şekilde başa çıkmayı öğretiyorlar. Öğretmenler bunun, Hollanda toplumunda kabul edildiğinin altını çizerek onun kınanamayacağının altını çiziyorlar. Toplumu İslam’la karşılaştırdıklarını sanmıyorum. Her ilkokulda gerçekleşeceğini garanti edemiyorum, ancak öğrencilerin eşcinselliği kabul ettiği gerçeği göz ardı edilmemeli. Bunu da uygulanan yöntemde okudum: Bir Müslüman, bir şeye, bir görüşe katılmasa bile asla şiddet kullanamaz.” ◄◄


toplum 07

samenleving

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

Hak gasbına devam

Sadece acilden alınan ilaçlar karşılanacak...

Yurt dışı sağlık sistemi değişti! SGK’nın 2 Eylül’de yaptığı değişiklik ile yurt dışında yaşayan gurbetçilerin eczanelerden artık sadece acilde yazılan reçeteleri karşılanacak.

A

ncak değişiklikte Fransalı gurbetçiler iki ülke arasındaki a n l a ş m a l a r nedeniyle mahrum tutuldu. Türkiye ile sağlık alanında sözleşme imzalamış ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarının, Türkiye’de geçirdikleri süre boyunca yurt dışında bağlı oldukları sağlık sigortası şirketinden sağlık belgesi almaları şartı ile yararlandıkları ücretsiz ilaç hizmetlerin de değişiklik gidildiği belirtildi. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Başkanı Nurten Saydan, önceki dönemde Türkiye ile sağlık alanında sözleşme imzalamış ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarının, Türkiye’de geçirdikleri süre boyunca yurt dışında bağlı oldukları

sağlık sigortası şirketinden sağlık belgesi almaları şartı ile hizmetlerden yararlanabildiğini hatırlattı. 2 Eylül 2019’dan itibaren gurbetçilerin acil dışındaki ilaçlarının karşılanmadığını söyledi. Sadece acilden alınan ilaçlar karşılanacak Saydan konu ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada, “YUPASS numarası Türkiye ile sağlık sözleşmesi imzalamış ülkelerde sigortalı olanların Türkiye’de sağlıktan yararlanabilmeleri için verilen numaradır. Yurt dışı Provizyon Aktivasyon Sağlık Sistemi kelimelerinin baş harfinden oluşur. Türkiye’deki bir Türk vatandaşı için hastaneler, doktorlar, eczaneler tarafından provizyon

- Şifa dileği... Safety Service Metin şirket sahibi Sevgili Murat Metin’in kardeşi Ferhat Metin’ in rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi altına alındığını üzüntüyle duymuş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz.

sorgulaması T.C. Numarası ile yapılırken yurt dışı sigortalıları için YUPASS numarası ile yapılıyor. Türkiye’de geçici süre ile bulunan yani izinli vs. olarak gelen Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika, Makedonya, Romanya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Çek Cumhuriyeti, Lüksemburg’da yaşayan gurbetçilerimiz SGK’ya başvurup YUPASS numarası alarak tüm sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyordu. Ancak 2 Eylülden itibaren yapılan değişiklikle SGK geçici süre ile ülkemizde bulunan gurbetçilerimizi turist olarak kabul ediyor ve sadece acilde yazılan ilaçlarını karşılıyor.” dedi. Doğuş Haber Merkezi ◄◄

- Tebrik... Okurlarımızdan ve Mevlana Camii muhasibi Sevgili Mesut Başer’ in, 26 Eylül tarihinde Yusuf adını verdiği bir evladı dünyaya geldi. Genç çifti tebrik ediyor, Yusuf’a hoş geldin diyor, sağlıklı, uzun ve hayırlı ömürler diliyoruz.

Haklarımız

e.emre@letseladvies.nl

Ethem Emre

TATİL SONRASI YABANCI ARAÇLARLA OLAN KAZALAR Randstad Kaza Hukuku Kurumu, kaza hukuku alanında hizmette sınır tanımıyor. Randstad Kaza Hukuku Kurumu (Randstad Personenschade BV) olarak bu yazımızda, sizlerle iki farklı konuyu paylaşmak istiyoruz: 1- Tatilcilerimizin tatil esnasında karıştığı trafik kazalar ve sonrası ne yapmalı? 2- Hollanda’da iki yabancı ülke plakalı aracının karıştığı kaza nasıl sonuçlandı? Tatil esnasındaki kazalar sonrasında ne yapmalı? Tatil esnasında trafik kazalarına maruz kalmış kazazedelerin bir an önce bizimle iletişim kurmaları gerekir. Dosyaları hızlı bir şekilde analiz edilir ve işleme alınarak hukuksal takip işlemleri başlatılır. Hollanda’daki yasal mevzuatlara göre, bu hukuksal takip işlemleri müşteri için ücretsizdir. Dosya kapanırken hizmet masrafı ayrıca sorumlu sigortadan talep edilir. Böylece müşteri sadece sağlığıyla ilgilenirken, biz de diğer tüm gerekli hukuksal takipleri yaparız. Hollanda’da iki yabancı plakalı araç kazası nasıl sonuçlandı? Bir Bulgar ile İsviçre plakalı araç otobanda kaza yaparlar. İsviçre plakalı araç Bulgar plakalı aracı sollar ve hemen kısadan sağ tarafa geçmek ister. Bulgar plakalı araç da

çarpmamak için daha da sağdan gitmeye çalışırken kanala düşer. Kaza oluşumda başka detaylar da vardır. Her iki araç yabancı plakadır. Kazanın yaşandığı yer ise Hollanda’dır. Bulgar plakalı araç sürücü ve yolcuları bizi ararlar. Öncelikle kazanın oluşu telefonda kısa analiz edilir. Ardından randevu yapılır ve kişilerle görüşülür. Gerekli formlar doldurulup ve dosyalar işleme alınır. Daha sonra şahit ve diğer ilgili bilgiler, polis raporu bir araya toplanır. Bazı kurumlar devreye sokularak İsviçre plakalı aracın sigortasının Hollanda temsilcisine ulaşılır. Sigorta kazadan sorumlu tutulur. Gerekli tüm evraklar iletilir ve yazışmalar başlar. Daha sonraki yazışmaların devamında, her iki tarafın da hatası olduğu ileri sürülerek, % 50 kaza sorumluluğu kabul edilir. Devamı yazışmalar sonunda temsilci sigortaya % 75 oranında kaza sorumluluğunu kabul ettirilir. Kazada bizim müşterilerin kısmen hatalı olduğu doğrudur. Tedavi ve sağlık bilgileri alındıktan sonra sigortaya teklif yapılır. Bulgar müşterilerimizin pek bir beklentisi olmadığı kazada, araba hasarı dahil hak ettikleri kaza tazminatları direkt olarak müşterilere ödenmesi sağlanır. Tam üç ay gibi kısa bir süre içinde, iki yabancı ülke plakalı aracın karıştığı kaza dosyaları başarı ile kapatılmış olur. Bize ulaşmak çok kolay. 7 ofisimizle sizlere Hollanda genelinde hizmet vermeyi sürdürmekteyiz. Tel: 088-808 78 78 ◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

04 haber 08 nieuws

Huzur İklimi

info@compasscare.nl

Esma Küçük

Vajinismus kaderiniz olmaktan çıksın artık!..

C

insellik, hem çok merak edilen, hem de utanılan ve konuşulmayan bir konu olduğu için cinsel işlevlere ilişkin yaşanan sorunlar kadınlar için son derece özel, rahatsız edici, fiziksel ve sosyal açıdan yıkıcı bir durumdur. Bu yazımın amacı, vajinismusun tanımı, görülme sıklığı, ve evli kadınların kabusu hâline gelen vajinismus sorununu kader olmadığını ve nice önemli bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Vajinismus nedir? Kişinin istediği hâlde elinde olmayarak ilişki anında çeşitli korku ve endişeleri nedeniyle cinsel ilişkiye tam olarak girememesi durumudur. Kadın çevresinden, arkadaşlarından cinsellikle ilgili duyduğu bir takım yanlış bilgilerin, cinsel mitlerin etkisi altında kalarak cinsel ilişkiye girdiği anda vücuduna zarar geleceğine inanır. Refleks olarak kendini koruma içgüdüsü devreye girer. Sonuçta, tam ilişki esnasında kasılır, eşini iter, bacaklarını kapatır ve kendini geriye çeker, ilişkiye giremez. Bilimde, her 20 kadından birinin vajinismustan muzdarip olduğunu varsayılmaktadır. Vajinismus, hem cinsel ilişkide bulunmayan kadınlarda, hem de cinsel ilişkide bulunmuş kadınlarda görülebilir. Vajinismus bir insanın kadınlık duygusuna ne yaptığını hafife almamalıyız. Danışanım: “Kendimi çok kötü hissettim çünkü kendimi normal bir kadın gibi hissetmedim. Kendini normal bir kadın gibi hissetmiyorsun çünkü diğer kadınların yapabileceği bir şeyi yapamıyorsun. Sadece çözülmesini istedim ama nasıl olacağını bilmiyordum. Bu beni çok çaresiz hissettirdi.”

Kısa haberler...

Aytaç Yılmaz’dan NIF’e ziyaret Kadın kendini eksik hissedebilir, erkek ise reddedilmiş duygusuna öfke hatta bekaret ile ilgili bir soru işaretleri olabilir. Yaz ayları malum düğün mevsimi olarak biliniyor. Evliliğin ilk gecesi gerdek gecesi kültürümüzde çok büyütülen bir mesele olduğu için, ilk gece sorunla karşılaşan ve uzun yıllar mücadele etmek zorunda kalan çiftlerin sayısı oldukça fazla. Özellikle kadınlar çocukluklarından itibaren ilk ilişkinin acı verici olacağını, kanama olacağını, dişlerini sıkmaları gerektiğini duyarak büyüyorlar. Kadınlar ilk gece acı, ağrı ve kanama olması korkusu yaşarken, erkekler de ise eşini cinsel açıdan mutlu edememe ve cinsel ilişkide başarısız olma korkusu yaygındır. Erkekler de, ereksiyon/sertleşme ya da erken boşalma sorunu ilk ilişkide ortaya çıkabiliyor ve eğer çift bunu kabul edip cinsel terapiye başvurmazsa bu sorunlar yıllarca sürebiliyor ve maalesef aldatmalar, aile sorunları hatta boşanmalar veyahut viagra hapına başvuru yapılabiliyor. Yani ilk gece korkusu sadece kadına özgü bir durum değildir.

Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz, Hollanda Türk toplumunun temsilcileri ve girişimcileri ile bir araya gelmeyi, onlara iade-i ziyarette bulunmayı sürdürüyor. Aytaç Yılmaz’ın bu seferki ziyaret durağı Hollanda İslam Federasyonu idi. NIF Başkanı Mehmet Erdoğan ve ekibi tarafından sıcak bir ortamda ağırlanan Yılmaz, hem göreve geldiği günden beri yaptıklarını anlattı hem de federasyon çalışmaları hakkında bilgi aldı. ◄◄

Hollanda Mehteran sezonu açtı

İlk gece, acı ve korku duygularına hükmederse... Bu ilk kez olan cinsel birliktelik bir görev/mecburiyet olarak görülürse, psikolojik baskı o kadar büyük olabilir ki, cinsel birliktelik bir yük olarak görülür ve zevk almaktan çıkıp tam tersi bir etkiye sahip olabilir. Cinsel sorunlar mahremiyete dayandığı için birçok çiftin utanç hissi ile maalesef bu durumun kader olduğunu düşünür ve çaresiz olduğunu zannederek çözülecek bir rahatsızlığı hiç bir şey yapmamayla, cinsel mutluluğunu erteleyebilir. Günlük seanslarımda, ensest/aile içi yasak ilişki ya da tecavüz gibi travmatik bir deneyim yaşayan bayanları, aynı zamanda yoğun ve uzun süreli stres, ya da acı veren bir cinsel deneyim nedeniyle vajinik reaksiyonları olan kadınları görüyorum. Birçok farklı neden olduğu için, birçok farklı tedavi yöntemi de var. Bunun tedavisi ilaçlarla veyahut ameliyatla değil, bilinçaltındaki yanlış inanışlar ve bilgilerin değişmesiyle olur. Genellikle problem psikolojik kökenlidir. Sadece kadının değil, çiftin bir sorunudur. Bu nedenle hiç bir taraf diğerini suçlamamalı veya bu konuda anlayışsız olmamalıdır. Unutmayalım vaginismusun çözümü var, cinsel mutluluğunuzu ertelemeyin. ◄◄

Vajinismusun nedenleri değişiyor. Bilinçaltımız çocukluğumuzdan itibaren duyduklarımızla, gördüklerimizle ve yaşadıklarımızla şekillenir. Biz farkında olmadan, korkularımız, alışkanlıklarımız, kişilik özelliklerimiz belirlenir. Bu korkulardan biri ilk gece deneyimidir. Anlatılan hikayelerin çoğunda ilk gecenin çok ağrılı olduğunu, çok kanama olduğu, kızlık zarının patladığını, bilinç altı bu hikâyeleri alıp özümsemekte ve beyninde şekillenmekte ve kadın ilk gecede bu ‘tehlikelerden’ kendisini korumaktadır. Kadın kendini o kadar kasar ki jenital organın girişi âdeta kapanır.

2011 yılında kuruluşunu gerçekleştiren Hollanda Mehteran, yoğun bir sezonun ardınan bütün ekip ve aileleri ile bir piknik programıyla sezonu kapattı. Avrupa’nın her yerinde en işlek caddelerinde bile ata yadigârı mehteranı en iyi şekilde tanıtan ekip koordinatörü Ünal Fırat, prensip gereği daha önce katılmadıkları ama; halkın tamamına ulaşmak ve gençlere bu güzide oluşumu sevdirmek için düğünlere de katılma kararı aldıklarını ifade etti. ◄◄

ASBİR Holland’dan Sivasspor’a coşkulu karşılama

Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Demir Grup Sivasspor’un 2019-2020 sezonu öncesinde ikinci etap Hollanda kampı güzel ve verimli geçti. ASBİR Holland, kırmızı-beyazlıları kamp boyunca yalnız bırakmadı. Sivasspor, bu süre içeirisnde Vitesse, ve Ajax ile birer maç yaptılar ve her iki müsabakada da 1-1 berabere kaldılar. ◄◄

Groothandelsmarkt 69-78 3044 HC Rotterdam info@tur-ned.nl www.tur-ned.nl +31(0)10 43 78 812

Oz&Er FOOD B.V. Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden

E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com

Hakkımızda... Tur-Ned International Trading BV firması 1992 yılında kurulmuş, 27 yıldan beri etnik piyasada kuru gıda grubu ürünlerde Türkiye’nin ve Dünyanın kaliteli markaların marketlere tedariğini yapmaktadır. Bünyemizde yaklaşık 60’a yakın kaliteli marka ürünleri bulunmaktadır. Türkiye’nin önde gelen, AKFA, ALTINDAMLA, BAKAN, BAŞHAN, ÇAYKUR, COLOMBO ÇAYLARI, ECE, HAZAL, MARMARA BİRLİK ZEYTİNLERİ, NUHUN ANKARA MAKARNASI, ÖNCÜ, ORKİDE ve TUKAŞ gibi kalitede öncü markaları Rotterdam toptancı halinde 1500 m2’lik satış mağazasında ve günlük dağıtım ağıyla müşterilerinin hizmetine sunmaktadır. Haftanın 5 günü (Pazartesi-Cuma) Hollanda’nın tüm bölgelerine servisle ürünlerimizi ulaştırmaktayız. İş ortaklarımızın taleplerini yerine getirebilmek ve tüketicinin kaliteli ürünlerle bulaşmasını sağlamak için yönetim, pazarlama ve servisteki ekibimizle en iyi tedarikçi olabilme prensibiyle çalışmaktayız.


hayat ve inanç 09 leven en religie

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

“Merhametli olmak da vicdanlı olmayı gerektirir. Ashab-ı meymene, yukarıdaki âyetlerde sayıldığı gibi yoksula yardım eden, yetimi gözetip kollayan, modern veya klasik her türlü köleliğe karşı mücadele eden, Allah’ın dışındaki varlıklara kulluk anlayışına direnen kimselerdir”

MEYMENETLİ veya MEYMENETSİZ OLMAK B

izim yörede faydasız işlere, işe yaramaz adamlara, hayırsız çocuklara ‘meymenetsiz’ derler... Kıyâmette insanlar bir açıdan üç kısım olacak: Ashâb-ı meymene, ashâb-ı meş’eme ve sâbıkûn (îmân ve itâatte öncü olanlar). (bkz: Vâkı’a 56/3-11) Vâkıa Sûresinin başında geçen “Ashâb-ı meymene“ kitapları sağından verilecek olanlar, dolaysıyla sonsuz mutluluğa erenler şeklinde, “ashâb-ı meş’eme” ise amel defterleri sol taraftan verileceği için âhiret bedbahtlığını hak edenler şeklinde anlaşılmış. Cennetlikler ‘ashabu’l-yemîn’dir. Yani onlara cennet müjdesi veya amel defterleri sağ taraflarından verilecek. Bu iki kelimenin böyle anlaşılmasının bir sebebi de “meymene ile yemîn“, “şimal ile meş’eme“ sözcükleri arasındaki benzerlik, âhirette amel defterlerini kimilerinin sağ taraftan (yemin’inden), bazılarının ise solundan (şimalinden) alacağını haber veren âyetler olsa gerektir. Mesela; “Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler. Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler.

Âhiret mutluluğuna erenler (yani sağ ehli: Amel defteri sağdan verilenler) var ya, ne mutlu onlara!” (Vâkı’a 56/25-27) Aynı ifadeyi Vâkıa Sûresinde iki defa daha görüyoruz. (Vâkıa 56/3840 ve 88-91. Ayrıca bkz: Müddessir 74/38-39) Burada geçen ashabı-yemin (sağ ehli) Türkçe meallerde; hesabı sağ taraftan görülenler, sağdakiler, sağın adamları, mutluluğu hak edenler, dürüst ve erdemli hayat yaşayanlar, bahtiyarlar, uğurlu adamlar, uğur ve mutluluk yarânı şeklinde ifade edilmiş. Buna karşın bir de “ashab-ı şimal: Sol ehli, yani kitabı solundan verilenler, ya da sonsuz mutluluktan kendilerini mahrum edenler var. (Vâkıa 56/41. Bir benzeri: İnşikâk, 84/11-15) Âyetlerde geçen ve ashab ile tamlama olan “yemîn”; sağ, sağ taraf, sağ kol, kuvvet ve kasem (and) demektir. Sağ taraf, meclis ve mahfillerde saygı yeridir. Yemîn mecazen ‘sağduyu’yu yani vicdanı da anlatir. “Şimal” ise bunun tam tersidir. “Meymene”; bereket, saâdet, mutluluk, iyi nitelik, uğur, hayır demektir. (Türkçe Sözlük, s: 1019),

Ashâb-ı meymene ise; eylemlerinde bereket/uğur olanlar, yaptıklarıyla mutluluk kazananlar, ya da kitabını sağından almayı hak edenler demektir. Ayrıca saygın bir makamda bulunan haysiyetli kimseler, kendilerine ve başkalarına yararı dokunan hayırlı insanlar anlamına da gelir. Kimilerine göre “ashâb-ı meymene” ile “ashâb-ı yemîn“ aynı anlamdadır. Ancak lafzın farklılığı anlamın da farklılığı kuralından hareketle meymene kavramın daha geniş ve özellikle dünya hayatına yönelik, iyilik, yardım, merhametli, vicdanlı ve iyi insan olmayı ifade eden bir manaya sahip olduğunu düşünüyoruz. Bu kavramın sadece kıyâmette kitabını sağından alacak olanları ifade ettiğini söylemek onun bugün, bu hayatta, ahlâkî ve imanî olarak verdiği mesajı gözden kaçırır. Bu kelimenin yer aldığı bağlam, onun mesajı hakkında bir ipucu veriyor. “Bilir misin nedir o sarp yokuş (akabe)? Bir kişiyi daha zincirlerinden kurtarmaktır. Veya açlık gününde (muhtaçları) doyurmaktır. (Mesela) yakını olan bir yetimi, ya da evsiz barksız, yurtsuz yuvasız bir düşkünü...

Daha sonra iman edenlerden olmak ve birbirine sabrı ve merhameti (vicdanlı olmayı) tavsiye etmektir İşte böyleleri ‘ashabu’lmeymene’dir-meymene sahipleridir.” (Beled 90/12-18) Bakınız burada “ashâb-ı meymene“; köle azat eden, yetimi, yoksulu ve aç insanı doyuran, îmân edip sabrı ve merhameti birbirine tavsiye eden kimseler olarak tanıtılıyor. Rahmette hem acıma duygusu, hem şefkat, hem de iyilik etme şuuru vardır. Bu özellik Allah (cc) için kullanıldığı zaman, ihsan ve lütûf; kullar için kullanıldığı zaman ise acıma, bağış ve kalp yumuşaklığı, esirgeme, sevgi gösterme, yardım etme, iyilikte bulunma, bağışlama; yani vicdanlı olmak gibi anlamlar kasdedilir. Merhametli olmak da vicdanlı olmayı gerektirir. Ashab-ı meymene, yukarıdaki âyetlerde sayıldığı gibi yoksula yardım eden, yetimi gözetip kollayan, modern veya klasik her türlü köleliğe karşı mücadele eden, Allah’ın dışındaki varlıklara kulluk anlayışına direnen kimselerdir. Onlar birbirlerine merhametli olmayı öğütlerler. İnsanlar arasında merhamet yaygınlaşsın, merhamet

Hikmet Pınarı Hüseyin Kerim Ece kerimece@hotmail.com

ahlâkı çoğalsın diye çaba gösterirler, bu konuda örnek olurlar. Bunun tersi “ashab-ı meş’eme/ ashab-ı şimal”dir. Merhameti olmayanda meymenet de yoktur. Böyleleri yarın hesap gününde ceza haberlerini/kitaplarını sol taraflarından alacaklar. Bunlar ‘meş’um’ insanlardır. Kur’an bunları şöyle anlatıyor: “Âyetlerimizi tanımayanlar ise (kitabı solundan verilen) uğursuz/bereketsiz kişilerdir.” (Beled/19-20) Meş’um; “uğursuz, kötü” demektir. (Türkçe Sözlük, s: 1014) Meymenetsiz, meş’um kimseler merhametsiz, şefkatsiz, katı vicdanlı adamlardır. Bunların çok olduğu toplumlarda maalesef hak ihlalleri, suçlar, saldırılar, haksızlıklar, hatta savaşlar olur. Bunların eline imkân geçince başkalarına eziyet ederler, zulüm/haksızlık yaparlar. Haktan ve adaletten saparlar. Çünkü onlar ‘meymenet sahibi’ yani vicdanlı insanlar değil, vicdanları körelmiş, merhametsiz, bedbaht, gaddar, zalim, çıkarcı, bencil kimselerdir. “Meymenetli olmak veya meymentsiz olmak”, işte bütün mesele bu.

Dr. Ali Parlak, Den Haag Millî Görüş Camii Cemaatiyle Buluştu

IGMG’nin düzenlediği ‘Altın Hilal International Kısa Film Yarışması’nda Güney Hollanda 3’üncü oldu

Lahey Din Hizmetleri Müşavir Vekili Dr. Ali Parlak Millî Görüş Teşkilatlarına bağlı Den Haag Mimar Sinan Camii cemaatine hitap etti. Cuma namazına katılan Parlak, Mimar Sinan Camii cemaatine hem vaaz verdi hem de hutbe irat etti. Millî Görüş’ün ilk ve tek cami olan Mimar Sinan Camii’nde oldukça yoğun bir kalabalık vardı. Ali Parlak hutbede, Müslümanları birlik ve beraberlik içinde yaşamaya davet ederken Hz. Muhammed’e (sav) ümmet olmanın ne kadar önemli olduğunun altını çizdi. Kur’an’ı Kerim’in yüce Allah tarafından her insanın şahsına hitap eden bir nasihat kitabı olduğunu hatırlatan Parlak, Kur’an’ı Kerim’in aynı zamanda kalplerdeki bütün manevî hastalıkların şifa kaynağı olduğunu yine yüce Mevla’mızın bizlere buyurduğunu söyledi. Her insanın bedenen hasta olabildiği gibi ruhen de hastalıklara maruz kalabileceğini belirten Parlak, bu manevî hastalıkların en tehlikeli olanının ise; Allah Teala’ya imansızlık hastalığı olduğunu ifade etti. Parlak, Kur’an’ı Kerim’in bu ve daha başka pek çok hastalığın şifası olduğuna ve insanlığı çağırdığı yolun sonunda Allah Teala ve Hz Muhammed ile buluşma olacağını söyledi. ◄◄

Bu senenin film konuları “Evlilik, Zamanın Kıymeti, Şuur, Bir Gencin Tesettürü, Ayrımcılık, Kardeşlik ve Arkadaşlık” olarak belirlendi. Programa, Genel Merkez Divan Heyeti adına IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş katıldı. Jüri başkanlığını Türkiye’den tiyatro sanatçısı ve senarist Osman Doğan üslenirken, jüri üyeliklerini Ramazan Kara ve Murat Kubat yaptı. Açılış konuşmasında GT Tanıtım ve Kültürel Hizmetler Başkanı Ümit Ocakdan, Müslüman gençler olarak medya anlayışımızın ne olması gerektiğini ve bu çalışmaların nedenine ve gereğine vurgu yaptı. Programın baş sorumlusu olan Ocakdan, “Müslüman gençler olarak yaptığımız her işi, her çalışmayı Allah’ın rızasına uygun ve en güzel şekilde yapmakla sorumluyuz. İşte bugün burada yapmış olduğumuz Altın Hilal Kısa Film Yarışması bizim yayın anlayışımızın bir yansıması olarak karşınızdadır.” dedi. Bir selamlama konuşmasıyla gençlere hitap eden Bekir Altaş, Müslümanların medya tarafından yanlış gösterilmek suretiyle algı operasyonu yapıldığını ve bu algıları kırmanın bir yolunun da bu tür çalışmalardan geçtiğini belirtti. Bölgelerin şube bazında yaptıkları

◄◄

elemelerin ardından dokuz bölge tarafından gönderilen filmler gala gecesinde vizyona girdi. Katılım sağlayan bölgeler Avustralya, Bremen, Güney Hollanda, Hamburg, Hessen, Köln, İsviçre, Kuzey Hollanda ve Ruhr A oldu. Yapılan değerlendirmelerin sonucunda birincilik, ‘Bu Olmadı’ filmi ile Avustralya Bölgesine, ikincilik ‘Sınır’ filmi ile İsviçre bölgesine ve üçüncülük ‘Mum Işığı’ filmi ile Güney Hollanda bölgesine verildi. Aynı zamanda en iyi oyuncu dalında Kuzey Hollanda bölgesi, en iyi senaryo dalında Bremen bölgesi ve en iyi teknik dalında Köln bölgesi ödüle layık görüldü. Bir değerlendirme konuşması yapan Gençlik Teşkilatı Başkanı Ünal Ünalan, “İslam dünyası olarak sinema, tiyatro ve fotoğrafçılık sanatlarından uzak durmuşuz. Eleştirmişiz ama üretmemişiz. Ama bizim bir irşad ve tebliğ sorumluluğumuz var. İnsanlığa İslam’ın güzel ahlâkını ve örnekliğini ulaştırmamız gerekiyor. Onun içindir ki bu sanatı inancımızın bir hizmetkârı olarak görüp, kullanmamız ve değerlendirmemiz gerekir.’ dedi. Program ödül töreninin ardından IGMG 30. Kur’an-ı Kerim Tilavet Yarışması birincisi Telhat Yeter’in kapanış tilaveti ile son buldu. ◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

04 haber 26 10 nieuws

................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Hollanda ve Müslümanların gündemi:

H

ollanda’da toplum alabildiğine sekülerleşmiş/dinden bağımsız bir yapıya sahip. Arkada kalan asrın ikinci yarısından sonra dünyaya gelen nesillerin dinî kültürü alabildiğince zayıf. Yaygın nitelemeye göre, yeni bin yılda toplumu idare eden neslin ‘dinî okur-yazar’ olmadıkları yönünde. Ne Hristiyanlığı, ne Yahudiliği bilmektedirler. Sahip oldukları bilgiler ise, yüzeysel ve çağrışımsal. Hatta denebilir ki, bu neslin din hakkında bilgisi oldukça olumsuz: “Eski zamanlara ait bir şey, geri olmanın temsili, baskı ve zorlamayı çağrıştıran bir şey”. Bu yüzeyselliğin belirgin bir sonucu ise, bütün dinleri bir kefeye koymak şeklinde ortaya çıkmaktadır. Hıristiyanlık, Yahudilik, İslam, hepsi aynı: “Üyelerine baskı yapan, kapatan, boyun eğmeye zorlayan, gelişmeye engel bir şey”. Bu nesilden olanlar, dinî olanla karşılaştıklarında, ne yapacaklarını bilememek tutumuna düşmekte ve alabildiğine ondan ürkmektedir. Sekülerleşme süreci yerli-dinî gelenekleri ve yaşantıyı da toplumun marjına itmiştir. Hollanda’nın tarihsel deneyiminden kaynaklanan ‘din algısının’ üstüne, Hollanda’da yaşayan bir milyona yakın Müslümanların, dinî yaşantıları gelmekte. Hıristiyanlık özel alana geri çekildiği, inancın bireysel bir değer olduğu bir kültürde, Müslümanlar dinî yaşantılarıyla öne çıkmaktadırlar. Kamu alanında, yerli dindarların aksine, dinlerini belirgin-görünür bir şekilde yaşamak istemektedirler. Dinî kimliklerine vurgu yapan ve onu yaşantısının merkezine koyan Müslümanların sayısı artmaktadır. Araştırmalar göstermektedir ki, Hollanda’da da yaşayan yeni nesil Müslümanlar, birinci nesil Müslümanlara nazaran daha dindar olmaktadırlar. Başörtüsü kullanan Müslüman kadın artmakta ve toplumdan ‘eşit ve saygın’ muamele beklemektedir. Sosyolojik olarak, Hollanda toplumunda, birbirlerine ters yönde ilerleyen iki harekât oluşmaktadır: yerli toplum gitgide sekülerleşerek dinî

“Yeni Gerilimler”

referansları unutmakta, göçmen olarak gelen Müslüman kesim ise, dindarlaşarak dinî referansları belirginleştirmektedir. Bu ters yönde ilerleme gidişatının üzerine, Müslümanların ana yurtlarındaki kargaşa, çatışma ve şiddet gelmektedir. Hâkim algıda, oralardaki Müslümanların ellerine fırsat geçse, hepsi buraya akın akın gelecekler şeklinde. Bu durum, toplumsal gerilimi daha da artırmaktadır ve Müslümanlarla ilgili konuları ‘güvenlik’ zeminine kaydırmaktadır. Sanki, Müslümanlar arasındaki dindarlaşma, yeni bir cami veya İslami okulun açılması, helal kesim talebi, dini yaşantıya imkân veren bir düzenleme yerli kesimler tarafından ‘tehdit’ olarak algılanmaktadır: “Toplumumuzu işgal edecekler, şeriatı hâkim kılacaklar, bizi tarihin derinliklerine geri götürecekler”. Güçlü İslami kuruluşlar da bu güvenlik bağlamına oturtulup, onları ‘getto’ ve ‘tehdidin adresleri’ olarak nitelenmesi gittikçe yaygınlaşıyor. ‘Korku’ ve ‘önyargı’ gibi oldukça insani faktörler bu gerilim ve güvenlikçi bakış açısını keskinleştirirken, toplumsal ‘soyutlanma’, yerli toplumun asimetrik avantajlı konumu, Müslümanları daha da kırılgan yapmaktadır. Bu gidişata ise Müslümanların etkin ve olumlu bir tepki geliştiremedikleri de ortada. Bu durum ve gidişat son yirmi yıldır sürmektedir. Gidişatın yönünün daha çok gerilim ve daha çok kutuplaşma olduğu açık. “Her geçen gün bu toplumsal gerilim artıyor” gibi bir algı var. Popüler dilde buna ‘kutuplaşma’ denmektedir. Hükûmet ve devlete bağlı kuruluşların bu gerilimi giderici önlem alma ihtiyaç duyduğu açık. Hollanda Meclisi, Müslümanlarla ilgili her tartışmasında ‘bu gidişata bir dur demek lazım’ talebini yenilemektedir. Ancak, alınması istenen önlemlerin hepsinin Müslümanların dini yaşantılarıyla ilgili olması dikkat çekmektedir. Bu anlayışta, kutuplaştırıcı ve toplumsal güvenliği tehdit eden kaynak genelde Müslümanların ‘aşırı’ olarak nitelenen kesimlerinin tutumlarında, kuruluşlarında

GÖZLEM .......................

Raşit Bal balrasit@gmail.com

‘Korku’ ve ‘önyargı’ gibi oldukça insani faktörler bu gerilim ve güvenlikçi bakış açısını keskinleştirirken, toplumsal ‘soyutlanma’, yerli toplumun asimetrik avantajlı konumu, Müslümanları daha da kırılgan yapmaktadır. Bu gidişata ise Müslümanların, etkin ve olumlu bir tepki geliştiremedikleri de ortada...

ve dinî söylemlerinde olduğu düşünülmektedir. Bu algıya bağlı olarak da ‘dindarlaşma’, ‘Selefîleşme’ ve ‘dinde aşır gitme’ aynı anlamlara gelmektedir. Namaza başlama, sakal bırakma daha belirgin olarak ‘Selefîleşme’ ve ‘aşırı gitme’ anlamına gelmektedir. ‘Burka kullanan’ Müslüman bayanlar ise aşırı ve tehdit olarak görülmektedir. Cornelies Haga Lisesi’nin ‘içine kapalı’, ‘uyumsuz’ ve ‘kafa tutan’ tutumu, dinî bir tutum olarak nitelenip ‘aşırı’ ve toplum güvenliği için bir ‘tehdit’ olarak nitelenmektedir.

Hükûmet ise, meclisin bu talebini yerine getirmek için sabırsız olmasına rağmen, ‘hukuk devleti’ ilkesine takılmaktadır. Bireysel özgürlüğün en yüce “değer” olduğu bir toplumda burka kullanan bayanları ‘tutuklamak’ oldukça zor olmaktadır.

Ve nitekim, hiç bir kamu görevlisi, bu yasağı uygulamamaktan çekinmemektedirler. Cornelies Haga Lisesi için, Eğitim Bakanı Slob, yeni bir idare oluşturmak ve şimdiki idarecilerin de okulu bırakmaları için bir ay mühlet verdi. Bu talep yerine gelmezse, devletin verdiği mali kaynağı durduracağını ifade etti. Ancak bildiğimiz kadarı ile, Bakan bunu yapamayacaktır. Çünkü Hollanda bir hukuk devletidir. Cornelies Haga Lisesi mahkemeye gidecek ve bu süreç (mali kaynağın kesilesi) en az bir sene sürecektir. Hollanda, ‘burka’ ve ‘Cornelies Haga Lisesi’ sorunlarıyla boğuşurken, geçtiğimiz haftalarda Nieuwsuur yaptığı yayınla yeniden sarsıldı. Bu defa Selefî olarak nitelenen camilerde eğitilen din eğitiminin sadece ‘aşırı’ değil aynı zamanda camiye gelen çocukları Hollanda toplumuna “karşı” olacak şekilde yetiştirdikleri ortaya çıkartıldı. Cami imamları ‘tevhid odaklı ve şirke karşı’ eğitim verirken, Müslüman olmayan yerlileri çok keskin bir şekilde kötülemekteler ve küçük çocukları onlardan ‘uzak’ durmaya çağırmaktadır. Allah’a şirk günahının, adam öldürmekten, hırsızlık yapmaktan daha tehlikeli olduğunu söyleyerek, sanki ‘adam öldürmeyi’, ‘hırsızlık yapmayı’ hafife aldıkları izlenimi ortaya çıkmaktadır. Yerli ve Müslüman olmayan insanlar açısından ‘şirk’ hiçbir şekilde sorun olmaması bu algının oluşmasına neden olmaktadır. ‘Yeter ki şirk koşma‘, çünkü hiç bir şekilde cennete gidemezsin, Allah’ın rızasını kazanamazsın ifadesi, diğer günahları göreceli yapıp hafifleştirmektedir. Bu yaklaşım yetmiyormuş gibi, ‘komşunu Noel bayramında kutlamak bir çeşit şirktir’ ifadesi, işi iyice germiştir. Böylece dinin özü ve itikadı, toplumu ayrıştırıcı bir yönde etki etmekte olduğu kanati ortaya çıkmıştır. Bu durumda bu çocuklar nasıl bu toplumda kendi yerlerini bulacaklar, katkı sağlayacaklar, başarılı bir şekilde okuyup kendilerini geliştirecekler? Camilerde verilen din eğitiminden

geçen çocukların topluma yabancı, ürkek ve hatta ona ‘düşman’ olarak yetiştiklerini düşünen politikacılar, cami eğitimini ‘çocuk istismarı’ olduğunu nitelemişlerdir. Bu nitelemeye bağlı olarak ta bu çocukların hemen camilerin elinden ‘kurtarılması’ gerektiğini ve ‘jeugdzorg’un devreye girmesini önermişlerdi. Bu yetmiyormuş gibi, yine Nieuwsuur yayının araştırmalarına göre, İslami okullarda kullanılan bir din dersi kitapçığının (Yardım edin, ben delikanlı oluyorum) çocukları homoseksüelliğe karşı ve cinselliği yadsıyan bir şekilde yetiştirdiğini ortaya çıkardı. Ayet ve hadislerden alıntılar yaparak, “Allah homoseksüellerden ‘nefret eder’ siz de onlardan ‘nefret edin!” anlamı olan bir ifade ile. Kız ve erkek çocuklara ‘birbirlerine bakmamaya’ yönlendirmesini yapan ve cinsel ayrımı buyuran bir yaklaşımla cinsel eğitim veren bir kitap, politikada şok etkisi yaptı. Çünkü bu okullar, resmî ve devletin denetimi altında bu eğitimi vermektedirler. Her ne kadar İslami okullarının çatı kuruluşu (ISBO) çok acele bir şekilde bu kitapçığı kullanımdan çekip, yenisini, daha ‘makbul’ olanını yayımladı ise de, gerilimin bitiğini söylemek mümkün değildir. Bu olaylardan sonra eğitim müfettişliği araştırma yapmak üzere İslami okullarına gönderildi. Okullar bu kitapçığı nasıl kullanıyorlar? Hakikaten çocuklara bu yönde eğitim veriyorlar mı? Bu soruların cevapları bulunacak. Camilerde verilen din eğitimi için de benzer bir süreç başladı. Önce araştırılacak. Hakikaten Müslüman çocuklar, Hollanda toplumuna ve kültürüne karşı, ‘‘gayri İslami’, ‘günahkâr’, ‘uzak durması gereken’ ve ‘kendini dinî kimliği için bir tehdit’ olarak görmekteler mi? Ve Müslüman olmayanlara, homoseksüellere karşı ‘düşman’ olarak mı yetiştiriliyorlar? Araştırma bulguları, meclise gelecek, herkesle paylaşılacak. Ve toplumsal tartışma ve baskı yeniden devreye girecek. Belki de o zamana kadar Müslümanlar yerlerine çakılmış ‘donuk’ bir vaziyette bekleyecekler. ◄◄

Müslüman kadınlara yönelik saldırılara karşı etkinlik düzenlendi Amsterdam ve Rotterdam kentinde, Müslüman kadınlara yönelik yapılan saldırılara karşı dikkat çekmek amacıyla etkinlik düzenlendi. Millî Görüş teşkilatlarına bağlı Hollanda İslam Federasyonu (NIF), Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu Kadınlar Teşkilatı ile Kadınlar Gençlik Teşkilatı, ayrımcılığa ve İslamofobiye karşı toplumsal dayanışma sağlamak adına “Çeşitliliği Destekle” sloganıyla etkinlik gerçekleştirdi. NIF Kadınlar Teşkilatı Kurumsal İletişim Başkanı Esma Taner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hedeflerinin başörtülü kadınların son zamanlarda yaşadığı ayrımcılık ve İslamofobik saldırılara karşı dikkati çekmek olduğunu söyledi. “Başörtülü bir kadına ‘sıcak değil mi’ sorusu bile hoş değil” Müslüman kadınlara karşı ön yargıların kalkmasını umut

ettiklerini belirten Taner, “Başörtüsü konusunda ayrımcılık yaşamak istemiyoruz. Biz de bu toplumda yaşıyoruz. Nasıl ki bu toplumda herkes olduğu ve istediği gibi yaşıyor ve kabulleniliyorsa biz de olduğumuz gibi kabullenilmek istiyoruz. Başörtülü bir kadına ‘sıcak değil mi’ sorusu bile hoş değil.” diye konuştu. Taner, gönüllü kadınlarla, Avrupa ve Hollanda’da yaşanan ayrımcılık ve İslamofobik saldırıların istatistiki bilgilerini panolara asarak etkinliğe katılanları bilgilendirdiklerini dile getirdi. Her kesimden insanın stantlarını ziyaret ettiğini aktaran Taner, genelde olumlu tepkiler aldıklarını kaydetti. İsmini vermek istemeyen bir katılımcı

da “Benim başörtülü kadınlarla hiçbir sorunum yok. Farklılığa saygı aslında insan doğasında var. Sana benzemeyen insanları tanıdıkça ön yargıları da yıkmış olursun.” değerlendirmesinde bulundu. Avrupa’da, 25 noktada stantlar açılarak, Müslüman kadınların karşı karşıya kaldığı ayrımcılığa dikkat çekildi. Hollanda’da “İslamofobi’yi Bildir Vakfı”nın yayımladığı “Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu”nda, ülkede yaşayan Müslümanların yüzde 91’inin son 5 yılda İslamofobik saldırıya maruz kaldığı ortaya konmuştu. Müslüman kadınlara yapılan saldırıların ise çoğunlukla sokakta gerçekleşen sözlü ve fiziki saldırılar olduğu belirtilmişti. ◄◄


aktüalite 11 actualiteit

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

İbrahim Turgut

B

azı kendini ilahiyatçı olarak tanıtan ve bir türlü bu mukaddes göreve uygun davranmayan ve inandığı gerçeklere ters düşerek Müslümanların sağlam imanlarını ifsat anlamına gelecek davranışlar içerisine girmektedir. Oysa bilmezler ki bu çalışmalarında en çok memnun olan şeytan olmaktadır. Bu mevzuda soracağımız şey şudur: “Bu çalışmalarınızda yanıltma metodunu seçmeniz, aklıselim bir davranış mı, yoksa hangi tür hastalığın sonucudur?” Bunların malum konuşmaları ve beden dillerine bakarak şizofrenik hasta tanısını koyanlar, peki peşlerinden gidenlerin durumuna nasıl bir teşhis koymaları gerekir?

İnsanları yanıltmanın arkasında, hangi dünyevi makam veya parasal imkân ve zenginlik yatmaktadır? Makamların geçiciliği, ölüm veya hesap günü size hiç bir şey hatırlatmıyor mu? Bunlarda biri malum şahıs ve

MİHENK

ortaummet_45@hotmail.com

SAYGISIZLIK VE İLÂHİYATÇILAR diğerleri, Hz. Hatice anamıza dil uzatacak kadar gözü dönmüş ve aklı bunalıma kadar sürüklenmiş, kafaları kiralanmış, algıları sisli, İslami ilimlerde kendi reyleriyle yaldızlı ve sözleriyle tali yollara sapmış, şaşkınlık uçurumundan aşağı yuvarlanmış zavallılara, hangi mantığı yürüterek bir sıfat verebiliriz? Siz, Ezvac-i Tahirat (Peygamber sa. hanımları) ilgili ayeti kerimeyi hiç okumadınız mı? Onların üstünlüğünü ve taşıdıkları misyonu, ayeti kerime ortaya koymaktadır: “Ey Peygamber’in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve doğru) söz söyleyin.” (Ahzab:32) Fahri Kainat Efendisi Muhammed’e (a.s) eş olmuş kadınların diğer kadınlardan üstün bir konuma haiz olmaları, bütün âlem ve insanlar için örnek ve rahmet olarak gönderilmesi ile alakalıdır. Onlar bu sıfatları, Nübüvvet nurundan alıyorlardı... İçtimai hayat içinde nasıl davranacaklarını Kur’an tayin ediyordu. Onlar hem ümmetin kadınlarına ve diğerlerine örneklik sunmaları, İlahî irade bağlamında

düşünüldüğünde mevzu kendiliğinde çözümlenmektedir. Yukarda verdiğimiz ayetle, şimdi vereceğimiz örnek şahısların kullandıkları cümleler arasında nasıl bir uyum olabilir? İşte! Önce peygamberin (s.a) sevgili eşi Hz. Hatice’ye (iki kocadan arta kalan) ifadesi, hangi algının ürünü olabilir? Bu cümlelerde murat, temel bir yaklaşım anlayışının sergilenmek istenmesidir. Burada onur kırıcı anlam olduğu ortadadır. Dolayısıyla tüm dul kadınlara hakaret içeren sözcükler sarf edildiği anlaşılmaktadır. Bütün bunları nereye koyacağız? Dul Kadınları, diğer insanlardan farklı bir konuma yerleştirmek ve âdeta noksan varlıklar olarak nitelendirmek neyin görüntüsüdür? Peygamber hanımına karşı bu akıl almaz cüreti kim gösterebilir? Allah’a, Peygambere iman etmiş bir mü’min böyle davranabilir mi? Bütün bunların sorgulanması gerekir... Vahye muhatap olan, Peygamber Efendimizin (s.a) en yakını sevgili eşi, yardımcısı, koruyanı ve yeri gelince görüşünü beyan eden ve buna mukabil kendisine değer veren Nebi ve sevgili eşi Hz. Hatice anamız, ümmetin kadınlarına örnek gösterilen, Kur’an ve Sünnetle övülen Allah Resülünün ailesinden bahsediyoruz!.. Bu mübarek ve mukaddes insanlara dil uzatmak! Öyle mi?

Bu tür şahısların seviyesine inerek kelam yapmak istemiyoruz! Ancak, aynı hatalara düşmüş veya düşürülmüş kişileri tövbeye davet etmeyi, mü’mince davranma titizliği bilinciyle kendimizi sorumlu hissediyoruz!... Özellikle son dönemde gündeme düşen ve buna sebep olan kişiye, “Babanızın hakkınızdaki şehadetini unutmadık!” diyoruz. Allah kendilerine rahmet eylesin. Öyle bir babanın oğlu olmak, size hiç bir şeyi hatırlatmamış mı? Ne yazık ki babanızın bile kadri kıymetini bilemediniz! Babanız, yaptıklarınızdan (gerek yazılı veya sözlü eylemlerinizden) dolayı ümmetin çocuklarını uyarmış, kendinizi gizlediğinizi ve hangi kitapları okuyup hezeyanda bulunduğunuza kadar, her şeyi açıklama sorumluluğuyla görevini yerine getirerek dar-ı bekaya göçmüştür. İslam’da, kişinin inanma ve inanmama hürriyeti vardır. İnandıktan sonra da gereğini yerine getirmek ve ifsattan uzak kalmak gerekir! Fakat, hakaret yapma hürriyeti hiç kimseye verilmemiştir! Ayrıca bunun yanında, sayısız eserler telif eden âlimlerimize hakaretler yağdırmanız, sizin bu kininizin neden kaynaklandığını tahmin ediyor, fakat nasıl ifade edeceğimizi bilemiyoruz. Sizin gibi hakaret ederek değil, inanmış sıradan Müslümanlar

olarak sizin için hangi sözcüğü kullanacağımızı bilemiyoruz! Sizi Allah’a havale ediyoruz!.. Son olarak söyleyeceğimiz şudur: Kullandığımız cümleler, bazen yanlış anlamlara çekilebilir. Bunu önlemek için, açık ve net kapalı olmayacak şekilde, deyim yerindeyse “Bin düşün bir söyle” Atasözüne uygun, lafı ağızda pişirip yolcu etmek gerekir. O zaman kötü dönüşler olamaz. “Söz yerini buldu” atasözünü unutmayalım! Okumak bilgi üretmek kolay bir şey değildir. Çünkü onun sorumluluğu vardır. Bilgiyi taşıyan biri olarak onu, doğru yerde ve doğru zamanda kullanmak, tebliğin olmazsa olmaz şartlarındandır. Bunu ya sözlü veya yazılı yaparsınız... Ancak İslami ilimlere emek vermiş ve geçmişten günümüze akarak miras yoluyla gelmiş müktesebatın aksine, yeni bir şey ortaya koyarken hakaret sözcüklerini kullanmak, son derece endişe vericidir. Kendisi Müslüman olduğu hâlde böyle davranması, akla başka şeyler getirmektedir. Hakaret anlamı, bir birikimin zayi edilmesi ve kötü ifsadı sonucu ortaya çıkmasıdır... Sözün özü: İşlenmeyen ilim, sandıkta muhafaza edilen altın gibidir. Her ne kadar değerini korusa da, başkasına faydası yoktur. Vesselam!.. . ◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

12 tanıtım introduction

KALEMDÂR

oflaz-aliya@hotmail.com

Mehmet Şükrü Oflaz

“MOBBİNG” YA DA HOCALARIMIZIN ÇEKTİKLERİ

Mobbing” sözcüğü önceleri çocukların birbiriyle olan zorbalık ilişkilerini tanımlamakta kullanılmıştır. İşyerlerinde de 1950-1960’lı yıllarda yapılan araştırmalar, mobbing’in sadece çocuklar arasında yaşanmadığını ortaya koymuştur.

En başta dil problemi sebebiyle işlerini cemaatten veya yönetimden birilerine yaptırmak zorunluluğu. Tabi bu sadece resmî işlemler değil, özel durumlar, şahsi işler olduğunda daha zor bir hâl alıyor. Yardım edenlerin hepsi hâlden anlayan insanlar olmuyor.

Mobbing duygusal bir saldırıdır. Yaş, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeden, taciz, rahatsız etme ve kötü davranış yoluyla herhangi bir kişiye yönelen saldırganlıktır. Kişiyi iş yaşamından dışlamak amacıyla kasıtlı olarak yapılır. Kişinin saygısız ve zararlı bir davranışın hedefi olmasıyla başlar. İşveren ima ve alayla, karşısındakinin toplumsal itibarını düşürmeye yönelik saldırgan bir ortam oluşturarak kişiyi işten ayrılmaya zorlar.

Bazı yerlerde cami cemaatleri çoğunluk olarak bir yörenin insanlarında oluşuyor. Hemşehricilik vaziyetleri ortaya çıkıyor. Baskın olanlar hocalarımızı etki altına almaya yeltenebiliyor.

Bir araştırmaya göre mobbing, kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda, okullarda ve sağlık sektöründe daha yaygındır. Mobbing uygulayanların ortak özellikleri ise genel olarak: “1. Aşırı denetleyici, 2. Korkak ve nevrotik, 3. Daima güçlü olma isteği içinde ve iktidar açlığı içinde olan, 4. Kötü niyetli ve hileli eylemlere başvurmaktan çekinmeyen, 5. Antipatik özellikler taşıyan, 6. Düşmanlıktan hoşlanan, 7. Can sıkıntısı içinde zevk arayışında olan diye sıralanmış.” Wikipedia’da “mobbing” bu şekilde yer alıyor. Oradan aldım. Eskiden hastalıkları sayın denildiğinde belli başlı hastalıklar vardı bildiğimiz, bir çırpıda sayıverirdik. Şimdi yeni yeni duyduğumuz hastalık türleri, kavramlar ve kelimelerle karşılaşıyoruz. Bu ve buna benzer konuların, mütehassisleri tarafından gündeme getirilmesi gerekiyor. Buradan duyurmuş olalım. Efendim, durup dururken hem de tatil dönüşü böyle bir konuyu seçmek ilginç gelmiş olabilir. (“İlginç gelmiş olabilir” dediğime bakmayın siz). Uzun zamandır yazmak istiyordum, dünyayı kurtarmakla meşgul olduğumuz için zaman bulamadık. Bugüne nasipmiş. Her neyse. Malumunuzdur, memleketimizden buralara din hizmetlerini görmeleri için imamlar gönderiliyor. Onları denetleyen kurumları var ve onunda başında yetkililer var. Camiler var, camilerin dernekleri, derneklerin yönetim kurulları ve başkanları var. Yurt dışı görevi için gelen hocalarımızın buralarda karşılaştıkları sıkıntıları var. Bu sıkıntıları görebildiğim kadar yazmaya çalışacağım. Mobbing uygulanıyor mu hocalarımıza siz karar verin. (Karar verince bir şey olmayacak...)

Camilerde dernek altında ve bir yönetimin eliyle idare ediliyor. Başkan, muhasib vs. oluyor. Yönetimdeki insanların politik görüşleri genellikle belirleyici amil oluyor. Dönem dönem değişikler olduğunda, gölgesi buraya düşüyor. Yönetim “bu böyle olacak” dediğinde akan sular duruyor. Hocalarımız bunun aksini söylediklerinde çeşitli tarizlere maruz kalıyorlar. Bu daha ilerilere gidebiliyor. Dernek yöneticilerinin büyük kısmı cemaat içinde seçiliyor. Eğitim durumları pek yüksek olmuyor. Bir de yönetici olmanın şehvetine kapıldıklarında, işler sarpa sarıyor. Hocalarımızın üzerinde amir olarak bulunan daha çok meslekten değil de, bürokrat anlayışlı yöneticiler eliyle inanılmaz baskılar kuruluyor. “İstemezükçülüğü” büyük bir marifet zanneden bu yöneticiler manevî baskıyla iş görmeye çalışıyorlar. Amir memur ilişkisi, memleketten uzak oluş sebebiyle kapalı devre yayına dönüyor. Teknik ve ufuk açıcı olmak yerine, “emredersiniz efendim, büyüksünüz efendim, siz olmazsanız bütün işlerimiz yerle yeksan olur efendim” hâline dönüyor. Ve daha başka hususlar... Hocalarımızın buraya gelişlerini nimet bilmek ve burada insanımıza verecekleri hizmetin kalitesini artırmak yerine, işte yukarıda saydığım şekillerdeki davranışlarla verimlilik düşüyor maalesef. Hocalarımızın ekseriyetinde mide rahatsızlığının olması yaşadıkları stres ve maruz kaldıkları mobbing’dir. Burada şunu söylemeliyim: Hiç bir kurumu veya kuruluşu ilzam veya tahkir etmek niyetinde değilim. “Herkes böyledir” diye bir genelleme yapmıyorum. Ortada olan ve çoğuna şahitlik etmek zorunda kaldığım hususları yazdım. Diyeceksiniz ki; hocalar ak sütten çıkmış ak kaşık mı? Öyle bir iddiamız yok. (Hocalarımızı da başka bir zaman yazarız). Lakin hocalarımız bizim toplum hayatımızda kilit konumdadırlar. Hocalarımızın temsil ettikleri makamın kıymetini, toplumuna değer veren, sorumluluklarının farkında olan, ufuk sahibi insanlar takdir edebilir ve dolayısıyla organize edebilir. Halkın içinde gezen Hoca Nasreddin yerine Recep İvedik sahada arz-ı endam ediyorsa, bunu dert edip, bir şeyler yapmalıyız. Allah hocalarımıza ömür versin... ◄◄

vleeswaren

Koç Et Mamulleri B.V.

Hikmet Gürcüoğlu

Adres Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude İleti: info@sancak.nl - Web www.sancak.nl Telefon +31(0)71 581 00 30


Murat Altun

murat.7701@hotmail.com

Muştular

Gönüller Hüseyin’den, Kılıçlar Yezîd’den yana... Rey Valiliği ve

Ve yine nasıl ki Hüseyin Efendimizin kanını dökenler; daha sonra ihramlıyken öldürülen sivri sineğin hükmünü sorma dindarlığında (!) bulunuyorsa, bugün de TV’lerde, ümmet kıtır kıtır doğranırken aynı hassasiyetle beş para etmez meseleleri din adına tartışıyorlar. Hüseyinlere mersiyelerle göz yaşı döküp, Yezîdleri medhiyelerle, ayakta esas duruşta alkışlıyorlar. Bugün Amerika ve İsrail’le işbirliği içinde olup, Müslümanları yöneten -Ömer ibni Sâd gibi sefiller- aynı Rey Valiliği gibi birtakım hesaplar/ menfaatlerle Müslümanların kanını döküyor/döktürüyorlar.

Bu sefil, zavallı mahluklar içinde en acınacak ibretlik kişi de, Sad bin Ebi Vakkas’ın oğlu Ömer’dir. Cesaret edip erkekçe bir karar alamadı ve zaaflarına yenilerek bu zulme bulaştı. Ona mukabil Hürr bin Yezîd de, Yezîd’in komutanlarındandı ama O Hüseyin’in safına geçti ve yiğitçe savaşıp şehid oldu. Ömer bin. Sad ise -Hüseyin’e zarar vermek istememesine rağmenteklif edilen Rey Valiliği’nden ve saldırmakta tereddüt edince de komutayı Şimr’e bırakmaktan imtina etti. Dünya menfaati,(Rey Valiliği, komutanlık ve korkaklık) hem akrabası hem de çocukluk arkadaşı olan Hüseyin’in kanından tatlı geldi. Fakat bu rezil, nasipsiz herifler Hüseyin’den sonra ancak üç-beş sene gibi bir ömür yaşadılar. Ve bu günleri de derin bir pişmanlık ve korku içinde geçirdiler. Hoş… korktukları da başlarına geldi ya. Hüseyin ve Ehl-i Beyt’in intikamı alındı. Ama asıl azab, intikam; o azim günde çok daha muhteşem olacak: “Sakın, Allah’ı zalimlerin

“Bugün Yezîd’in taraftarları kimdir?..” ABD ve Rusya ile hareket edenler ve onları destekleyenlerdir. Bugün Kerbelâ Irak’tır, Suriye’dir, Doğu Türkistan’dır, Arakan’dır, Keşmir’dir... Bugün Hz. Hüseyin’in isyan edeceği siyaset ABD ile müttefiklik siyasetidir.” ◄◄

si

Al-Ghazali

Ibn-i Sina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 E-mail ssalem@sipor.nl www.ikra.nl

Noen

Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel. (010) - 240 94 46 E-mail fkocak@sipor.nl www.ibsnoen.nl

nu

si n i ve r s i t e

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

ch

n i ve r s i t e

tÜ ch

yo

Bezoekadres: Paradijsplein 1 - 3034 SL Rotterdam www. sipor nl - T. (010) - 240 94 46

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 E-mail nbelah@sipor.nl www.al-ghazali.nl

u

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

tri

ır t m a s o n

ve M a a s

a şt

nu

Bugün de aynı aymazlıklar devam ediyor... Bize, “başımıza kim gelirse gelsin muhalefet etmenin haram ve terör olduğunu telkin edenler” sorsan, “meşrep olarak Hüseynî ve mezhep olarak da Hanifi olduğunu” söylerler. Hâlbuki her ikisi de (ruhlarına selam olsun) döneminin soysuz, liyakatsiz yöneticilerine karşı cesurca mücadele etmiş ve en şerefli bir şekilde can vermişler. Dinin direği namaz, zirvesi cihattır. Cihadın zirvesi de; zalim yöneticiye karşı hakkı söylemektir.

iz : R TL Telev

yo

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim 42)

cu

Okullarımızdaki kalite çıtası her geçen yıl yükseliyor. Her yıl CITO sınavlarında 550 tam puan alan talebelerimiz, Hollanda medyasının gündeminden düşmüyor...

iz : R TL Telev

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

İmam Hüseyin’de Mekke’den hareket eder ve yolda Şair Ferazdak’la karşılaşır. Ferazdak’a sorar: “Irak halkı ne durumda?..” Ferazdak, ibret dolu ve uyarıcı bir manayla: “Onların gönlü seninle ama kılıçları Yezîd’in tarafında.” der. Demek ki insanların çoğu -Müslim bin. Akîl’de olduğu gibi- ya korkusundan ya da menfaatinden dolayı güce, iktidara tapar, insanı en zor gününde satar ve Kerb’u belâ’ya (Belâ bataklığına) atar. Zaten Hüseyin de bütün şaşkınlığıyla, “Beni buraya siz çağırmadınız mı, bu hainlik

neden?... Ben peygamberin çocuğu, öpüp kokladığı gülü, Fatıma’nın oğlu değil miyim?...” dediyse de merhamet etmezler. Son olarak Medine veya başka bir yere gitmeyi de teklif eder, diğerleri bu haberi olumlu karşılarlar ama fırsatçı Şimr, onlara baskın çıkarak Yezîd’den de daha beter daha zalimce bir düşmanlıkla, bu belayı başlarına sarar. -(Kerbelâ’daki bu katliamı; Ehl-i Beyt’in ve Hüseyin Efendimizin öldürülme dehşeti ve yapılan gaddarca zulümleri buraya sığdıramayacağız.) ...Onlar Hüseyin’in, Ehl-i Beyt ve dostlarının canlarını yakıp hayatlarını mahvettiler, kendilerinin de ahiretlerini berbat ettiler. Ve tarihe kocaman derin bir acı, kapkara silinmez bir leke bıraktılar.

ar

Bu vakıayı azıcık siyasi şuuru olan herkesin detaylarıyla bilmesi gerekir.

İmam Hüseyin de bir sınav/bela ile denendi; O şunu dedi: “Yezîd bana iki yoldan başka bir yol bırakmadı. Ya izzet!.. (Hak yolunda erkekçe savaşarak ölmek.) Ya da zillet!.. (O meşrebi bozuk, fasık herifin hak etmediği halifeliğe biat etmek.)” İmam Hüseyin kendine yakışanı yaptı. İnandığı şey uğruna canını/ başını verdi ama şerefini, inancını üç gün daha fazla yaşamak için satmadı. O zaten hayatın manasını iki kelimeyle özetlemiş: “Hayat, iman ve cihattır!...” demişti. Bizim bu konuyu yazmaktaki gayemiz ise, bugünün Yezîd’lerini, ibni Ziyad’larını, en hain ve alçak olan Şimr ibni zil Cevşeni, Ömer ibni Sad’larını, Sinan bin Enes’lerini deşifre etmek ve onlara karşı Hüseynî bir tavır almaktır.

KERBELÂ!..

Ve insanın güce/ iktidara sahip olduğunda -eğer ehil değilse Yezîd gibi- nasıl da zalim bir canavara döndüğünü, Peygamber evlâdı da olsa, muhalif mi, boyun eğmiyor mu, o hâlde acımadan o boyna nasıl kıydığını bilmektir. Buna karşın İmam Hüseyin, bize, kimlere biat edilmeyeceğini ve biatın (bu gün için oy vererek veya başka şartlarla desteklemenin) bir namus/şeref hatta imânî bir mesele olduğunu ölümü bahasına öğretiyor. Ve halk/Kûfeliler... On sekiz bin mektupla Hüseyin’i çağırıp biatlarını bildirdiler. Kendisi gitmeden önce gönderdiği elçisi Müslim bin. Akîl’in akıbeti de Hüseyin gibi acı oldu. Müslim, arkasına aldığı halk kitlesiyle beraber vali binasına doğru kıyam eder. Ubeydullah ibni Ziyad’ın menfaat teklifleri ve ölüm tehditleri bu gücü anında kırar ve halkın bir kısmı ayrılarak sadece beş yüz kişi kalır. Sonra elli, sonra beş ve sonra şehrin sokaklarında yapayalnız kalan elçi, kan revan içinde bir kadının evine bitab düşer. Onun da oğlu ödülü duyunca ispiyon ederek ele verir. Onlarca hakaret, işkence ve boynu vurularak vali konağından aşağı atılır, sürüklenerek sokaklarda şerh edilir. İşte halkın dirayet ve vefası buraya kadar!..

u

Kerbelâ faciasını ilk okuduğumda nefesim kesildi, kanım dondu, nerdeyse heyecandan kalbim duracaktı. Bu şaşkınlığımın sebebi, Peygamber evlâdının hunharca katledilmiş olması ve bu zulmü “Müslümanım” diyen bedbahtların yapmış olmasıydı. Bu acı, utanç verici olayı, Ehl-i Sünnet çok kaşıyıp propaganda aracı yapmamış ve bazı âlimler, “fitne dönemi” diyerek kapatmaya çalışmış. Buna mukabil Şia, Alevî ve Caferiler hayatın tam merkezine almış, âdeta bütün bir varoluşu/ kaderi, - varlığı- yokluğu- buraya bağlamış.

Çünkü ilk tarihten (Peygamberimizin vefatından) bu yana, hilafet/ siyaset meselesi herkesi tatmin edecek mahiyette çözülüp bir hükme/ karara bağlanıp hâlledilememiş. İtikadî ayrılıktan tutun da onlarca sosyal, siyasal kavgalar, katliamlar ümmetin belini kırmış perişan eylemiş. Zaten bu siyasi mesele selamete erseydi, bugün Müslümanların neredeyse tamamı, kendi mesleği olmayan bu siyasi meselelerle sosyal medyadaki atışmalardan TV’lerde ki tartışmalara kadar birbirini ihanetle, küfürle itham etmezdi. Tabii bu kara tablo/ problem, tarih boyunca her dönemde böyle olduğu ve bugün de çözülemez bir muamma olduğu anlamına gelmez. Çözülmüyorsa eğer, bunun sebebini sıkı bir imtihandan geçtiğimizi unutup dünyaya dalmamızda; tercihimizin, tembelliğimizin, korkaklık, ahmaklık ve hainliğimizin neticesinde aramalıyız.

ır t m a s o n

D

eğerli dostlar!.. Yeni dönem için yeniden “bismillah” çekerek söze başlayalım. Bu yazıyı okuduğunuzda On Muharrem Kerbelâ’yı idrak etmiş olacaksınız. Fakat bu öyle bir hadise ki, zaman ve mekânın değişmesi onun ibretliğini, matemini eksiltmeyip/ eskitmeyecektir. “Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed, Aylar bize hep muharrem oldu! Akşam ne güneşli bir geceydi... Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!” (Mehmet Akif Ersoy)

cu

perspektif 13

a şt

perspective

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

ar

ve M a a s

tri

Ibn-i Sina

(Dislocatie) Overijselsestraat 49 3074 VA Rotterdam Tel. (010) - 4484 87 50 E-mail aarabou@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Al-Ghazali

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 E-mail nbelah@sipor.nl www.al-ghazali.nl

Bezoekadres: Paradijsplein 1 - 3034 SL Rotterdam www. sipor nl - T. (010) - 240 94 46

Ibn-i Sina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 E-mail ssalem@sipor.nl www.ikra.nl

Noen

Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel. (010) - 240 94 46 E-mail fkocak@sipor.nl www.ibsnoen.nl

Risala

Hollandsestraat 74 3074 TM Rotterdam Tel. (010) - 448 48 750 E-mail aarabou@sipor.nl www.ibsrisala.nl


14 tanıtım

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

introduction

Bakış Açısı

elif_1705@hotmail.com

Elif Bayraktar

GENÇ ve YAŞLI ÖLÜM... Bir an yanınızda birinin oturduğunu düşünün. Kaşları beyazlamış, göz torbaları sarkmış, yüzü buruş buruş olmuş bir kişi. Ve siması tıpkı sizinki. Bu kişi sizin yaşlanmış hâliniz! Onu görünce ne hissederdiniz? Geçtiğimiz günlerde çoğumuzun karşısına çıkmıştır, yaşlılık hâli. Telefondaki bir uygulama, şu anki fotoğrafınızı yaşlıya çeviriyor. Çoğu kişi merak edip bu uygulama ile yaşlanmış hâlini görüp, kahkahalara boğuldu. Birbirlerinin fotoğrafını paylaşıp, ileride nasıl da “komik!” olabileceklerini düşündüler. Çok uzak geliyordu tabi bir çoğumuza o kadar yaşlı olmak. Peki bir gün, yataktan uyanıp aynaya baktığınızda şu anki hâlinizden otuz yaş büyük hâlinizi görseydiniz ne yapardınız? Yine gülebilir miydiniz? Zaman su gibi akıp gidiyor, hızına yetişmek ne mümkün. Bir anda olmasa da, bir gün (ömrümüz varsa) hepimizin başına gelecek ‘yaşlılık’ hâli. Şimdi fotoğraflara bakıp, gülüp geçebiliyoruz. Çok uzak geliyor bize yaşlılık. Oysa; “(ALLÂH) ‘Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?’ diye sorar. ‘Bir gün veya bir günden de az kaldık. Sayanlara sor!’ derler. ‘Gerçekten çok az kaldınız. Keşke bilseniz!” buyurur. Bebektin, çocuktun, gençtin, yetişkindin ve yaşlandın…

Resul Özdemir: “Sağlıkta kaliteyi yakalamak için, sloganımızı; ‘Sağlıkta Recor Kalite’ olarak belirledik”

Zaman şeridi gibi gözümüzde canlanacak dünya hayatındaki rollerimiz ve sonra ölüm kapıya dayandığında ‘Ne çabuk geçti ömrüm!’ diye iç geçireceğiz belki de. Meraklı insanoğlu bunu düşünmek için de acele etti ve yaşlılık fotoğrafına henüz gençken baktı. Fakat sadece güldü. Keşke ibret alsaydı! BİR KADIN YOK OLDU Varlık ne kadar yüce bir şey. Sevdiklerimize deriz ya; ‘İyi ki varsın.’ ‘İyi ki benim yanımdasın.’ Ya yok olsaydın! Geçtiğimiz günlerde bir kadın daha yok oldu. Eşi tarafından yok edildi/ katledildi. Çocuğunun hayatından yok oldu. Annesinin yanından yok oldu. Arkadaşlarının kahve sohbetlerine bir daha katılamamacasına yok oldu. Dünya hayatı son buldu. Geriye ise sadece ‘video görüntüleri’ kaldı. Çok önemli ya video görüntüleri, insanlar yokluğu düşünmeden hunharca telefonlarına sarıldılar ve kadını videoya çekerek O’nu var etmeye çalıştılar. Video da olursa belki gerçekte de olur diye hayal ettiler. Fakat yine hayal ve gerçeği karıştırdılar. Video kaydederken, kadın yok olmuştu bile.. Geriye sadece çığlıklar kaldı. ‘Ölmek istemiyorum.’ diye atılan çığlıklar… Bu çığlıklar, biz insanların kulaklarını delercesine çınlayıp durdu günlerce. ‘Ahh, vahh, yazık..’ deyip videoları izledik. Videolar internet sitelerinde dolanıp, herkese ulaştı. İzleyenlerde derin izler bıraktı. Peki hangisine kızalım? Adamın kendi kızının gözü önünde bu vahşeti nasıl işlediğine mi, yoksa video çekmek yerine yardıma koşmayan insanlara mı? Ve şunu anladım ki; İnsanlık yok oldu!.. ◄◄

- Tebrik... Hollanda İslam Federasyonu Muhasibi Sevgili Bedreddin Budak ile Şengül Aksu 15 Eylül 2019 tarihinde düzenlenen sade bir düğün merasimi ile dünya evine girdiler. Şengül ve Bedreddin’i tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

- Tebrik... NIF Hac-Umre sorumlusu Sevgili Mustafa ve Gülistan Kayak’ın torunu Cihan, 8 Eylül tarihinde düzenlenen sünnet merasimiyle erkekliğe adım attı. Cihan’ı, babası Veysel ve annesi Gaby’i tebrik ediyor, hayırlı ve uzun ömürler diliyoruz.

RECORZORG, Yeni Binasına Taşındı Den Haag şehrinde, uzun süredir bakıma ihtiyacı olan başta yaşlılara, hastalara ve engellilere hizmet sunan Recor Zorg yeni binasına taşındı. İş çevresinden ve STK’lardan katılımın olduğu açılışa MÜSİAD üyeleri yoğun ilgi gösterdi.

Y

eni hizmet binasında düzenlenen açılış resepsiyonuna Den Haag Belediye Meclis üyesi ve Den Haag Türk İslam Kültür Vakfı Başkanı Tahsin Çetinkaya, CDA temsilcisi, MÜSİAD Den Haag Başkanı Hamza Çelik, Amsterdam MÜSİAD Başkanı Ümit Akbulut, iş insanları, STK temsilcileri ve çalışanları ayrıca Hollanda’da özel sektörde ilk olan hasta taşıma projesi sponsorları katıldı. Açılış öncesi katılımcıları selamlayan ve çalışmalarıyla alakalı bilgi veren Resul Özdemir, “Bizler öyle bir kültür ve gelenekten geliyoruz ki! Elbette ticarî olarak ekmek parası kazanmak için uğraşıyoruz. Bunu biz, Peygamber Efendimizin tavsiyesi olarak görüyoruz fakat bu kazancın vergisini verirken, elimizden geldiğince yardıma ihtiyacı olanlara da farklı bir şekilde (Proje kapsamında) hizmet vererek toplumsal dayanışma görevini bu şekilde yerine getiriyoruz” dedi. 1989 yılında 6 aylığına Avrupa macerası yaşamak için gelen fakat o 6 ayda yaşadıkları yüzünden inat edip burada kalmaya karar veren Resul Özdemir ekmek parası için bahçe sektöründe başladığı Hollanda serüvenini çeşitli alanlarda başarılarla dolu yaklaşık 30 yıl içinde siyaset, çeşitli sektörlerde işadamı ve STK yöneticiliği ve mutlu bir aile babası olarak devam ettiriyor. Siyaset sonrası her ne kadar uluslararası şirketlere danışmanlık hizmetleri verse de sağlık alanında yaşanan sıkıntılar yüzünden buradaki kalite ve güven zedelenmesini tersine çevirmek maksadıyla 2013 yılından itibaren Recor Zorg B.V

kurarak çeşitli dallarda sağlık hizmeti sunuyor Ayrıca böyle bir çalışmadan dolayı yurt dışından da kendilerini ziyarete gelip çalışmaları hakkında bilgi alındığı belirten Resul Özdemir, açılış esnasında Litvanya, Macaristan ve Türkiye’den heyetleri de kabul edip sağlık kompleksi ve çalışmaları hakkında bilgi verdi. MÜSİAD Den Haag Genel Sekreteri Resul Özdemir’in işletmesini yaptığı ‘Recor Zorg’, geçtiğimiz günlerde düzenlenen resepsiyonla yeni kompleksine (5 katlı, 2500m2 ve 33 park alanı olan alana) taşındı. Recor Zorg bu yeni yerinde bütün sağlık hizmetlerini bir çatı altında toplayarak hizmet kalitesini artırmayı amaçlıyor. Ayrıca Hollanda genelinde bir ilk olan (daha önce belediyelerin yapmış olduğu hizmetin bütçe kısıtlaması yüzünden kendisi sunmaya başladı) hasta taşıma hizmetini kendisi sunmaya başladı. Recor Zorg CEO’su Resul Özdemir, her geçen gün daha fazla insana hizmet verdiklerini, bu yüzden daha büyük ve daha rahat bir binanın şart olduğunu, bu yüzden yeni yere taşındıklarını söyledi. en Haag Kerketuinenweg 45 caddesindeki yeni lokasyonu hakkında

kısaca bilgi verirken, Den Haag bölgesinde ilk kez bu ölçekte bir kompleks içinde yaşlı ve bakıma muhtaç insanlara hizmeti verecek olmanın gururunun yanında, ayrıca hasta taşıma projesi ile yine ilk olmak adına daha kaliteli hizmet vermeye devam edeceklerini belirten Özdemir, amaçlarının şube sayısını artırmak olduğunu sözlerine ekledi. Sağlıkta kaliteyi yakalamak için firmalarının adını ona yakışır bir şekilde belirlediklerini ifade eden Resul Özdemir, “sloganımızı; ‘Sağlıkta Recor Kalite’ olarak belirledik” dedi... Yapılan konuşmaların ardından yeni binanın kurdelesi kesildi, konuklara ikramda bulunuldu. Haber ve Fotoğraflar: Doğuş Haber Merkezi

«


spotlar 15

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

Görüş

Hak gasbı...

zekibaran@gmail.com

Zeki Baran

Hollanda’da Müslümanlar “Ben Müslümanım” diyebilecek, lakin İslam’a göre yaşayamayacak 24 Eylül tarihinde Hollanda Parlamentosunda helal kesim yasağı görüşüldü. Hayvan Hakları Partisi yasa teklifi sunup helal kesimi yasaklayacağını daha önce belirtmiş idi. Geçtiğimiz senelerde de aynı yasa teklif edilmişti lakin Danıştay ve parlamento tarafından reddedilmişti. Çok enteresan şeyler oldu bugün. Her fırsatta Orta Doğu ülkelerine mesafe koyan ve hiçbir şekilde etkileşim istemeyen parlamentoda Ürdün kraliçesi görüntülü helal kesim yasağını savundu. Ayrıca Türkiye’den getirilen sözde “eksper” aynı şekilde helal kesim yasağını savundu. Önceki yıllarda yasa meclis çoğunluğuna ulaşamadı ama mevcut siyasi şartlara baktığımızda, korkarım ki bu sefer bu yasa yürürlüğe girecek. İslam kelimesinin geçtiği her konuda siyasi partilerin büyük bir hevesle yeni kararlar aldığı günlerden geçiyoruz. Eğer bu yasa yürürlüğe geçerse Hollanda’da Müslümanlar “ben Müslümanım” diyebilecek lakin İslam’a göre yaşayamayacak. (Doğukan) ◄◄

Tunahan Kuzu Wilders’ı İslam’a davet etti İslam düşmanı Wilders, meclis kürsüsünden İslam’a hakaret edince, Tunahan Kuzu Wilders’e ağzının payını verdi. Irkçı ve İslam düşmanı Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders, meclis kürsüsünden yine İslam’a kin kustu. Wilders, “Huzur arıyorsanız İslam’ı terk edin. Şiddet içeren bu dinin mensubu olmaktan kurtulmak sizi rahatlatacaktır” dedi. Bu küstah sözler üzerine söz alan DENK Partisi lideri Tunahan Kuzu, Wilders’e ağzının payını verdi. DENK Partisi lideri Tunahan Kuzu, “İslam’ı terk edenler huzur bulmuyor. İslam’ı tercih edenler huzur buluyor. Bunu sen çok iyi bilirsin. Çünkü partin bu mecliste üç kişiyle temsil edilirken, iki vekilin İslam’ı tercih etti ve huzur buldu. Sana tavsiyem sen de İslam’ı tercih et ve onlar gibi huzuru bul” şeklinde cevap verdi. Neye uğradığını ◄◄ şaşıran Wilders, tebessüm ile durumu toparlamaya çalıştı.

“Yaşamaktan bıkan yaşlılara ötanazi” tartışması Hollanda’da hükûmet ortağı Demokratlar 66 (D66) Partisi tarafından hazırlanan, yaşamaktan bıkan yaşlı insanlar için ötanazi hakkı getirilmesine ilişkin öneri, koalisyon ortakları arasında tartışma meydana getirdi. Koalisyonda yer alan ‘Hristiyan partiler’, öneriye dini kaygılar nedeniyle karşı çıkıyor. Hükümet ortakları Hristiyan Birliği Partisi (CU) ve Hristiyan Demokrat Parti (CDA) yasa önerisi için “şaşırtıcı ve rahatsız edici” yorumunu yapıyor. Hollanda’da 100 yaşın üzerindeki kişi sayısı hızla artarken, daha fazla yaşamak istemediğini söyleyen kimi yaşlılar, kendilerine ölüm hakkı tanınması gerektiğini savunuyor. Yıllardır bu kesimin talebini gündeme getiren D66 Milletvekili Pia Dijkstra, “Yaşamaktan bıkan insanlara ötanazi hakkı verilmesini” öngören bir yasa önerisi hazırladı. Öneriye göre, daha fazla yaşamak istemeyen yaşlılar, birkaç ay boyunca danışman gözetiminde olacak. Özel eğitimli bu danışman, yaşlı kişinin ölüm konusunda gerçekten istekli olup olmadığını araştırılacak. Hem ötanazi talep eden yaşlı hem de onun yakınları ile düzenli görüşmeler yapan uzmanın raporu doğrultusunda, ölüm hakkı tanınacak. Kişi ◄◄ isterse, son dakikaya kadar bu talebinden vazgeçebilecek.

spotlight

doğuş aylık gazete/maandblad

Irkçılığı belgeleyen Faslı emniyet müdürü açığa alındı Polis merkezlerinde ırkçılığı, gücün kötüye kullanılması ve zorbalığı, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımla kamuoyu gündemine taşıyan Fas kökenli Emniyet Müdürü Fatima Aboulouafa açığa alındı. NRC gazetesindeki haberde, polis merkezlerinde ırkçılığı, gücün kötüye kullanılmasını ve zorbalığı, sosyal medyadan kamuoyu gündemine taşıyan Emniyet Müdürü Aboulouafa’nın, açığa alındığı belirtildi. Habere göre, 23 yıldır polis olan ve son bir yıldır da Lahey Polis Teşkilatına bağlı Leiden Polis Merkezinde 130 polisin müdürlüğünü yapan Aboulouafa, diğer yöneticilere göre “çok fazla çatışmacı duruşu olması” ve “varlığının merkezde huzursuzluk oluşturması” nedeniyle açığa alındı. Hollanda Ulusal Polis Emniyet Genel Müdürü Erik Akerboom’un, geçen yaz Aboulouafa ile konuyla ilgili yaptığı görüşme sonrası bir blogda, “polislerin yanlış hareketlerinin şikâyet edilmesine rağmen yöneticilerin buna müdahale etmemesinin kabul edilemez ve acı verici olduğu” açıklamasında bulunduğu belirtildi. Sonhaber◄◄

Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie. Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/Yayın Yönetmeni Adnan Şahin Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Oğuzhan Kılıç Art Directeurs/Görsel Düzenleme Ali Alemdar Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi M. Şahin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Yayın Kurulu/ Redactie Raad Adnan Şahin, Ergün Madak, Mehmet Şükrü Oflaz, Zeynel Abidin, Ercan Kuzu, Sezer Değmez, Recep Soysal, Havva Koç. Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli Adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam Tel. (010) 471 68 47 e-mail dogus@dogus.nl - website www.dogus.nl Met dank aan InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu, AA Verzonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk/Baskı Rodi

Abone

Mutlu günlerimizi zehir etmeyelim! 30 Ağustos Cuma günü, Hollanda’nın Rotterdam şehrinde bir düğün konvoyu esnasında trafik engellendiğinden dolayı Rotterdam polisi müdahale etmek zorunda kalmıştır. Konvoya katılanlardan biri polisin müdahalesine karşılık vererek, polise vurduğu ve polisin beyin sarsıntısı geçirdiği haberi kısa süre içerisinde tüm Hollanda’ya yayıldı. Bu olay aşırı sağcı partilerin ekmeğine yağ sürdü ve düğün konvoylarının yasaklanması yönünde önergeler verdiler. Her ay onlarca düğün olmaktadır, tabi ki her düğünde böyle polise mukavemet yapılmamaktadır. Ama bu sorununda çözümüne katkı sağlamız gerekir. Bir tarafta hazımsızlık diğer tarafta ise aşırı kalabalıktan trafiğin engellenmesi ve çevreye rahatsızlık verilmesi!.. İkisi de doğru değildir. Çözüm; Hollanda’da Türk toplumunun kendisindedir. Hem örf ve âdetlerimize sahip çıkıp hem de trafiği engellemeyip ve çevreyi rahatsız etmeden bu âdetimizi yerine getirebiliriz. Polis bizim güvenliğimizden sorumlu bir birimdir. Yani bizim polisimizdir. Polise el kaldırmak hiç bir zaman doğru değildir. Bizim güvenliğimizden sorumlu birime gereken saygıyı göstermemiz gerekir. Görevi başında bir polisin aldığı darbeyle beyin sarsıntısı geçirmesi kabul edilemez ve kınanması gereken bir durumdur. Ayrıca zanlı hâlâ yakalanamamıştır. Polisin yaptığı çağrıya uyup kim de bu konu hakanda bilgi varsa gerekli mercilere ulaştırılmasında fayda görüyoruz. Simdi düğün yapmak için belediyeden ruhsat verilmesi düşünülmektedir. Bize göre bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değildir. Yeni bir bürokratik engeldir! Bu ruhsat için çalışacak memurların parası kimden alınacaktır? Eğer düğün sahibi ödeyecekse düğün sahibine ilave bir yüktür. Bu sorunu Hollanda

Türk toplumu en uygun şekilde kendi çözmelidir. Buradan görevi esnasında yaralanan polisimize geçmiş olsun diyor ve umuyorum ki bir an önce sağlığına kavuşur ve görevinin başına döner. Hollanda Türk toplumuna da, bundan sonra yapılacak olan düğün ve şölenlerimizde daha dikkatli, daha imtinalı olmalarını tavsiye ediyorum. Bize yakışan bir hâl ve tavırla sevinçlerimizi yaşamaya çalışalım. Korna gürültüleri, motorlarla etrafı ateşe vermek ve onun çıkardığı aşırı gürültüler, konvoy sırasında diğer araçları engellemek bize yakışan davranışlar olmamalı. Bu tür davranış içerisinde olanları uyarmalıyız. Düğün sahiplerinin o mutlu günlerini zehir etmemeli, onların sevinçlerine katkı sunmak için çaba göstermeliyiz. Eğer bu konuda yasal bir düzenleme gelirse bunun bedelini toplum olarak yine bizler ödeyeceğiz. Buna meydan verilmemeli ve bu günlerimizin şölen havasında geçmesini sağlamalıyız. Geçen hafta yine Amsterdam’da korna sesleriyle gelin almaya gelen konvoyun önü kesildi, 2 saat bekletildi, ağır cezalar yazılarak uğurlandı. Böyle bir durumu yaşamak hiç de hoş değil. Umarım, bu sorunu toplum olarak bizler çözeriz. Her kurum kendi üye ve cemaatine bu manada telkinler ve ◄◄ tavsiyelerde bulunmalıdır.

TAZİYE

Radyo Deniz Yayın Yönetmeni Sevgili

Özcan Özbay ’ın, kıymetli validesi ve biricik ablasının kısa aralıkla ebediyete irtihallerini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Kardeşimizin acısını yürekten paylaşıyor, Merhumelere Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

04 haber 16 nieuws

Monique Oum Elijah:

“Het is onvoorstelbaar hoeveel er veranderd is vooral persoonlijk. Het verbaasd mij soms hoeveel sabr ik heb gekregen omdat het totaal de omgekeerde wereld was...”

Wat vindt u het mooist aan uw geloof?

“Dat de ummah zo ontzettend mooi, lief en vrijgevend kan zijn” Velen van ons zijn benieuwd naar het verhaal van nieuwe moslims. Waarom worden zij moslim, wat trekt hen aan in de Islam? Hoe reageerde de omgeving en hoe reageerden zij daarop? Ondanks dat we in de media dagelijks zoveel negatieve beelden zien over de islam en de moslims, zien we toch steeds meer mensen die geïnteresseerd zijn in de islam. Om al die vragen te kunnen beantwoorden ben ik van plan om verschillende mensen te interviewen die later kennis hebben gemaakt met de islam en moslim zijn geworden. Mijn interview deze maand wil ik gaan doen met Monique Oum Elijah. Ik wens u leerzame leesplezier.

W

ie is Monique Oum Elijah, en wat doet zij? Ik ben Monique 25+ (ben van 88), ik ben woonachtig in Apeldoorn en moeder van een prachtig zoontje van bijna 2 Alhamdullilah. Vanwege mijn beperking CP (cerebrale parese) waar bij spastisch zijn voornaamste klacht is kan ik niet werken. Dat heb ik altijd erg gevonden omdat het bepaalde dromen in de weg staat. Ik had graag vrijwilligerswerk willen doen in het buitenland voor mens of dier. Ondanks mijn beperking heb ik een gelukkig en zeer tevreden leven subhaan Allah. Ik ben naast gek op Allah swt, gek op mijn zoontje en dieren. Ik hou van leren en samenzijn met vrienden. In het dagelijks leven zorg ik voor mijn zoontje alhamdullilah (alleenstaand moeder), doe ik fysiotherapie en probeer ik zoveel als mogelijk mijn moeder en broertje te zien. Natuurlijk probeer ik Allah swt zoveel als mogelijk in het dagelijks leven te stoppen. Bent u met geloof opgevoed? Nee ik ben niet met het geloof opgevoed wel kreeg ik dingen mee maar er werd thuis eigenlijk niets mee gedaan. Wat was uw beeld over de islam voordat u in aanraking mee kwam? Mijn beeld voor dat ik überhaupt kennis had of wist wat islam echt was was verontrustend. Ik durf toe te geven dat ik PVV stemde en zeer extreme gedachten had. Daar wil ik verder niet op ingaan omdat ik mij daar voor schaam en nu de waarheid ken alhamdullilah. Ik kan wel zeggen dat ik oprecht echt dacht dat Allah swt een andere God was dan God. En dat alle vrouwen onderdrukt werden en werden uitgehuwelijkt. En dat ze letterlijk een paar meter achter hun man moesten lopen. Ook dacht ik dat ze allemaal toen destijds Osama bin laden aanhingen want hij was moslim en hun ook. Voor mij was dat destijds 1+1 = 2, nu ik de waarheid ken en weet is ook daar echt schaamte voor. Ik

schrijf dit dan ook wel met een stuk schaamte gevoel met de gedachte er bij : hoe dom kun je zijn. Omgeving heeft wel invloed gehad op mijn gedachten dat was echter minimaal. Maar de media ja dat is echt the devil incarnate/shaytaan zelve. Mijn sluiers zijn weg en mijn dankbaarheid is enorm subhaan Allah. Allah swt bedankt voor het schenken van inzicht, een levens verandering op de beste manier mogelijk. Wie of wat heeft ervoor gezorgd dat u te bekeerd bent tot de islam? Ik was al een tijdje opzoek naar mijn plek in het geloof waar ik eerst een tijdje bij het christendom terecht kwam. Toen onverwachts heb ik mijn (stief)zus leren kennen die een bekeerling is en praktiserend moslima. Ik toen als anti moslim heb echt letterlijk alle vragen die ik had afgevuurd. Ik ging weg en dacht he maar dat is helemaal niet zo en hoe kon ik zo dom zijn om te denken dat Allah swt een andere God is terwijl het gewoon Arabisch is voor God. Door haar vragen te blijven stellen en kennis te maken met haar zusters op Facebook en daar door weer uitnodigingen voor iftars waar kennis gedeeld werd groeide mijn liefde. En heb altijd al gedacht vanaf kinds af aan God kan geen fysieke kinderen verwekken dat is simpelweg onmogelijk. Toen ik kennis kreeg en dingen leerde kon er maar één waarheid zijn en één God en was de vader de zoon en heilige geest direct pure onzin en klonk als een valse gemene leugen. Dus Allah swt was en Hij is het en niemand echt niemand die mij daar van af kan brengen. En toen ik een filmpje zag op facebook van een ex moslima die onze profeet salla allahoe alayhi wa salam beschuldigde van pedofilie en dat hij een pedofiel was kookte mijn bloed. Ik geloofde al maar dit was de positieve druppel die de emmer deed overlopen ik wou bekeren. Tot het daadwerkelijk bekeren heeft het wel een paar jaar geduurd. Hoe heeft uw familie, vrienden

en uw omgeving gereageerd op u toen u zich bekeerd heeft tot de islam? Zusters die ik al kende en mijn eigen zus waren dol blij natuurlijk alhamdullilah. Voor mijn vrienden en familie heeft het wel een tijdje geduurd ik wou ze eerst een beetje peilen. Na een half jaar ongeveer denk ik ben ik het mensen gaan vertellen. Mijn vrienden die nog steeds mijn vrienden zijn en totaal niet gelovig accepteerde het zonder enige vorm van moeite. Het was schrikken even maar niet negatief maar omdat ik er nooit eerder echt over gesproken heb. Ze weten dat ik hijab ben gaan dragen of dat wou en dat was geen enkel probleem en motiveerde mij om te doen wat voor mij goed voelde. Familie daar in tegen is een ander verhaal omdat ik niet negatief over hen wil spreken (oa omdat in islam hoor je respect te hebben voor hen). Wel merk ik na een jaar dat ze het weten toch echt super stapjes hebben gemaakt alhamdullilah . Het niet eten van varkensvlees waar bij later ook rund werd gegeten als ik er was. Laatst over halal begonnen en daar werd goed op gereageerd alhamdullilah. Het dragen van de hijab is nog wel een dingetje maar alhamdullilah zijn daar ook al stappen in gemaakt. Ik denk omdat ik eerst negen maanden heb gewacht met vertellen om ze te laten zien dat ik mijzelf ben gebleven wel heeft geholpen bij het gehele verwerkingsproces. Want voor hun was en is het nog steeds niet altijd even makkelijk. Ik heb hoop dat met kleine stapjes de acceptatie volledige acceptatie echt wel komt.. En hoe gaat dat nu? Zijn er verschil tussen gekomen toen en nu? Het gaat Alhamdullilah steeds beter. Je merkt gewoon dat ze tijd nodig hebben en die geef ik en het werkt. Wat is er, als u kijkt naar uw leven voor de bekering en uw leven na de bekering, echt veranderd? Het is onvoorstelbaar hoeveel er veranderd is vooral persoonlijk. Het verbaasd mij soms hoeveel sabr ik heb gekregen omdat het totaal de omgekeerde wereld was. Ik heb meer

denken, denk nu meteen iets liefs of vriendelijks. Vriendschappen en familie banden zijn beter dan ooit te voren.

liefde in mij zitten voor de mensheid en dieren. Waar ik oprecht soms zo hard en zo gemeen kon zijn en overal schijt aan hebben. Wat mensen heeft gekwetst en pijn gedaan heeft die mensen waren toen beste vrienden. Alhamdullilah is het goed ze zagen oprecht positieve veranderingen. En nu vecht ik heel hard voor ze om ze nooit meer te laten gaan en ze nooit meer te kwetsen. Ben door het stof gegaan om het goed te maken en terecht want wat ik deed was niet oké. En juist dat oprecht goed maken deed ik nooit waren destijds allemaal valse leugens en woorden. Alhamdullilah gaat alles super goed nu subhaan Allah. Ik kan nog steeds boos worden heel erg zelfs maar in de mate dat het vroeger nee totaal niet meer. En komt ook nog maar zelden voor en ben in staat negen van de tien keer duidelijk mijn mening te geven en soms voeg ik er ook wat oprechte lieve woorden aan toe. Omdat ik nu mij veel meer in een ander verplaats dan daar voo. Ik was zwaar tegen halal slachten en toen ik ging lezen wat halal slachten daadwerkelijk betekend. En toen ik wist welke zeer strenge wetten en regels daar aan verbonden waren was ik om. Het respect voor de dier en niet de massa slachting maar een enkel dier per keer ja dat pakte mij gewoon en raakte mij diep subhaan Allah. Respect voor mensen, mensen netjes aanspreken, mensen meer oprecht proberen te helpen, oprecht iets vriendelijks zeggen, mensen eerlijk behandelen. Dat deed ik niet echt, was voor mij niet belangrijk naar mensen toe die ik niet kende. Gedachten liet ik gaan en nu geef ik tegengas: he zo mag je niet

Zijn er ook moeilijke momenten geweest? Helaas zijn er ook wel moeilijke momenten dat je door bepaalde mensen in de ummah niet geaccepteerd word. Door mijn echte zusters in islam die tevens ook vrienden zijn niet. Maar Heb gemerkt dat het stellen van vragen die overigens gesteld waren om te leren niet word gewaardeerd. Dat ik door sommige zuster in islam tijdens iets doen totaal genegeerd werd. Dat er veel druk gezet je moet dit je moet dat, de een je moet dit aanhouden en de ander zegt weer wat anders. Krijg veel commentaar over mijn piercings ja dat is haram en dat zijn vaak kwetsende dingen. Omdat niemand vraagt hoe wat waar en waarom. Eenzaamheid, pijn en verdriet zijn zeker omdat ik geen sujuud kan doen en omdat ivm andere problematiek niet mee kan vasten. Dat is moeilijk want je wilt je broeders en zusters niet teleurstellen. Dat stukje ligt volledig bij mij en neem ik totale erkenning voor. Het niet mee kunnen vasten is overigens wel iets dat niet door iedereen begrepen word en daar krijg je commentaar op. Alhamdullilah in mijn omgeving niet. En wat ik moeilijk vind is dat mensen gelijk anders tegen je doen bijv in een winkel wanneer je een hijab draagt. Wat vindt u het mooist aan uw geloof? Dat de ummah zo ontzettend mooi, lief en vrijgevend kan zijn. Dat de ummah elkaar zo kan steunen dat het echt één front is. De ummah zit vol met liefde ook al lijkt dat soms niet zo. Het mooiste verder vind ik dat het mij echt tot den beter mens maakt. Dat Allah swt mij zoveel cadeaus heeft gegeven enkel omdat je dua doet of echt nodig heeft. Dat de ummah veel aan goede doelen doet. De liefde die je voor Allah swt, de islam, onze profeet Mohamed salla allahoe alayhi wa salam,de


söyleşi 17 interview

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

Genç Gözüyle

talhayildiz_@hotmail.com

Talha Yıldız

Düşüş üzerine düşüş...

Ö

zgürlük.. Günümüzde sıklıkla kullanılan ve çoğu zaman istismar edilen bir kavram. İçinde yaşadığımız çağda özgürlük uğruna gençlerin ailelerini terk ettiğini ya da kimi zaman özgürlüğün, bir ülkenin işgal edilmesini meşrulaştırdığına şahit olmaktayız. Peki sıklıkla tekrarlanan özgürlük acaba nedir? Keyif çatmak ve kurallara bağlı olmadan yaşamak mıdır? Dinî kurallara göre yaşayanların özgür olmadıklarını söyleyebilir miyiz? Özgürlük evrensel bir tanıma sahip midir? Konumuzu netleştirmek adına, günümüzde özgürlükten ne anlaşıldığının üzerinde duralım… İbrahim Kalın’ın aktardığı üzere, modernitenin özgürlük anlayışı seçim hürriyetine dayanır. Bu bağlamda birey, karşısına çıkan imkânlar arasından istediği tercihi yapabilme özgürlüğüne sahiptir. Ancak burada aslolan neyi seçtiğimiz değil, bir şeyi seçiyor oluşumuzdur. Bu nedenle tercihin bizatihi kendisi önemlidir, tercihin hangi yönde kullanıldığı ikinci planda kalmaktadır. Dolayısıyla modern özgürlük anlayışı tercihimizin muhtevasıyla ilgilenmediği için, tercihimizin muhtevasını oluşturan değer ve yaşam biçimlerine dair hüküm vermez. Hâl böyle iken, günümüzde kişinin yaptığı tercihe dair yorum ya da eleştiri getirmek, neredeyse imkansız hâle gelmektedir. Çünkü böyle bir yaklaşım, bireyin sahip olduğu özgürlüğe karşı bir saldırı olarak algılanmaktadır.

ummah en mens en dier voelt is zo intens mooi. Dat is zo groots dat valt niet en kan niet in woorden uitgelegd worden. Zijn de moslims verplicht om het imago van Islam te verbeteren? Zo ja doet u iets om imago van Islam te verbeteren? Ja zeker, je kan geen begrip verwachten voor het gene waar iemand weinig van weet of geen kennis over heeft. Vanwege rotte appels is het beeld compleet vertroebeld en gemaakt tot pure gif en haat. Door te handelen: vriendelijk zijn, helpen, iets uitleggen, niet in discussie gaan. Iemand liefde wensen ook al is die gemeen, netjes met u en meneer en mevrouw aanspreken. Ze bijv uit te nodigen zodat ze privé al hun vragen kunnen stellen. Mensen denk aan je buren of een wild vreemde door bijv. klein boodschapje voor ze te betalen. Ze te helpen met pech. Te doneren aan een goed doel niet gericht aan moslims omdat men denkt dat de ummah enkel de ummah helpt. Het voor iemand op te nemen. Er is zoveel wat je kan doen maar ik vind dat het moet omdat iemand moet de eerste stap doen. Van haat naar liefde, beetje begrip of beetje respect. Zijn Nederlanders bang dat moslims hen hun normen en waarden willen opdringen? Ja zeker het niqaab verbod zegt al genoeg. Hoort de islam bij de Nederlandse samenleving? Ik vind dat alles bij de Nederlandse samenleving hoort alle culturen, subculturen, religies etc Dus ja zeker ook de islam. Denkt u dat massale media islamofobie zaait? Zeker weten omdat de berichtgeving eigenlijk vrijwel nooit klopt. Ze knippen en plakken het zo dat er geen waarheid meer in zit. Rectificaties worden vrijwel nooit gedaan, goede berichtgeving zie je weinig. En wanneer dat wel zo is bijv islamitische basisschool kwam als beste school uit de bus mbt Cito geloof ik. Daar werd meteen al van gemaakt dat het niet klopten en dat er sprake was van fraude. Bijv. bij filmpjes

word een beschrijving gegeven die zegt turk slaat man en dan zie je dat de Turkse man juist word aangevallen. Er word ingespeeld op de angst en onwetendheid van de mens. Moslims hebben respect voor vrijheden, willen vrede en op een liefdevolle manier samenleven. Het is vooral heel belangrijk dat vooraanstaande personen het goede voorbeeld geven. Wat vindt u van vooraanstaande personen, zien we ze op beeld? Nourdeen Wilderman, Mohammed weet even zijn achternaam niet is vlogger, motivational speaker is slechtziend, en dan nog een aantal vrouwen. (Sorry ik ben slecht met namen.) Die de boodschap duidelijk en met respect naar voren brengen. Die liefde en kracht laten zien en vooroordelen vrijwel direct ontkrachten. Die komen op voor iedereen die het nodig hebben. Ik vind het belangrijk dat ze er zijn omdat andere mensen door hun naar voren durven te komen. Ze zijn een soort steunpilaar en soldaat (geweldloos natuurlijk) voor de ummah vind ik. Men hecht waarde aan hun en halen er kracht uit ik ben ze dankbaar. Wat wilt u als laatste zeggen? Wat ik als laatste wil zeggen is : Ik hou van iedereen en geef om iedereen. Ik zal iedereen ongeacht geloof, sekse, religie of seksuele voorkeur helpen waar ik maar kan. Ik wil iedereen enkel heel veel liefde, geluk, gezondheid en een mooi leven toe wensen zonder pijn, verdriet of eenzaamheid. We are all human after all! Niemand is zo slecht als dat je denkt. Söyleşi: Havva Koç Fotoğraflar: Ömer Atıf

«

Özgürlüğün bu şekilde tanımlanması ve kabul görmesi, ciddi sonuçları beraberinde getirmiştir. Zira yapılan tercihlerin muhtevasının dikkate alınmamasının bizi getirdiği nokta, anlamsız ve haz merkezli bir hayatın yaşanılması olmuştur. Erich Fromm’un isabetle belirttiği üzere, modern insan, var olmayı öteleyip her şeye sahip olduğunu zannetmekte ve hazzı hayatın merkezine yerleştirmiştir. Bu anlayışının tezahürü olarak, mal, mülk, şöhret, beden gibi maddesel ve geçici olan şeylere sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Geçici şeylere sahip olduğunu zannetmek, onları istediği gibi kullanma ve sınırsız tüketimi beraberinde getirmiştir. Böyle olduğu için, hayatın her alanında hazcılık belirleyici olmuş ve evlilikten alışverişe, “kullan, sıkıldıysan değiştir” bakış açısı hâkim hâle gelmiştir.

Bununla beraber günümüz dizi, film, tiyatro, müzik ve eğlence türlerinde planlı bir şekilde şehevî duyguların tahrik edilmesi, lüks ve ihtişamlı hayat tarzlarına özendirilmesi ve şiddetin sıradanlaştırılması, sürekli maddiyatın ve hazzın ön plana çıkartıldığını ortaya koymaktadır. Tam da bu noktada kâdim geleneğimizin Ademoğlu tasavvuru, bize yeni ufuklar açacağı kanaatindeyim. Kâdim geleneğimiz, beşeriyet ve insaniyeti Ademoğlunun sahip olduğu iki varlık mertebesi olarak değerlendirir. Beşer kişinin maddi, hazzı ve sonlu yönüne işaret ederken, insan, ilahi mesajın muhatabı olarak akıl, erdem ve özgürlük mertebesine yükselmiş kişiyi ifade eder. Dolayısıyla beşer mertebesinde kalan kişilerde madde ve haz ağır basarken, insan mertebesine ulaşanlar, maddi varlıklarının farkında olmakla birlikte bunun ötesinde bir gayelerinin olduğunun bilincindedirler. Bu mertebeye ulaşmanın yolu ise, anlamlı bir hayat yaşamaktan geçer. Böyle ulvî bir hedefe ulaşmak, elbette kurallara uyulmasını ve zorluklara katlanılmasını öngörür. Ne var ki bu yaklaşım, özgürlükten vazgeçtiğimiz anlamına gelmemektedir. Aksine bu davranış, özgürlükleri doğru ve yerinde kullanmak suretiyle özgürlük adı altında madde ve hazzın esareti altında yaşamayı engeller ve bizi hakiki özgürlüğe ulaştırır. Mevzumuzu Mevlânâ ile tamamlayalım: “Ey oğul! Bütün bağlarını çöz ve özgür ol! Daha ne kadar altın ve gümüşün kölesi olacaksın? Denizi bir kaba doldurmaya kalksan, Ancak bir günün ihtiyacı kadarını alabilirsin Gözü doymayan kişinin kabı hiçbir zaman dolmaz, Fakat bir midye inciyle dolmadan doymaz” ◄◄

- Şifa dileği... Yazarlarımızdan Sevgili Talha Yıldız’ın evladı

Duhâ Leyla ’nın rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi altına alındığını ve başarılı bir operasyon geçirdiğini duymuş bulunuyoruz. Hastamıza, aile ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz...


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

04 18 Vatanın her yanı ayrı bir güzel

“Turumuz başlıyor” derken öyle herhangi bir grup veya bir rehber eşliğinde programlanmış bir tur değil. Bir Köroğlu bir Ayvaz çıktık yola...”

Haber-Fotoğraflar: Adnan Şahin

TATİL NOTLARI (1) Değerli okurlarımız bu sayımızda ve gelecek sayımızda sizler için hazırladığım tatil notlarından bir demet sunmak istiyorum. Beğeniyle okuyacağınızı umuyorum. 2 Temmuz’da arabamızla Hollanda’dan hareketle başlayan 2019 tatil serüvenimiz 2 Eylül 2019 tarihinde hitam buldu.

B

u yıl oldukça rahat bir yolculuk yaptığımı söyleyebilirim. Hem gidişte hem de dönüşte sınır kapılarında toplam bekleme süremiz üç saati bulmadı. Geçtiğimiz yıl toplam 25 saat beklemiştik dönüş yolculuğumuzda ve geçen yıl kapılardan feryat figan canlı yayınlar yapmıştık ve çok sıkıntılı olmuştu. Bu yıl canlı yayın yapma ihtiyacı olmadı şükür. İlk durağımız ve en çok kaldığımız İstanbul’da bol bol yakınlarımızın düğün törenlerine katıldık. Güldük, eğlendik ama bir yandan da kaybettiğimiz yakınlarımızın acılarıyla derin üzüntüye gark olduk. Ama yapacak bir şey yok hayatın gerçekleri bir yanımız eğelenirken diğer yanımız acı içinde kalıyor. Bu hep vardı ve olmaya da devam edecek. Aslında yıllardır bir Güney Doğu gezisi yapmayı hep düşlemiştik ama bir türlü gerçekleştirememiştik şükürler olsun ki, bu yıl bunu istediğimiz şekilde hiçbir sorun yaşamadan gerçekleştirdik. TURUMUZ BAŞLIYOR!.. “Turumuz başlıyor” derken öyle herhangi bir grup veya bir rehber eşliğinde programlanmış bir tur değil. Bir Köroğlu bir Ayvaz çıktık yola. Ve önceden planlanmış bir şey programımız yoktu elimizde. Bildiğimiz tek şey; hangi illerimize uğrayacağımızı biliyorduk. Eskişehir, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Midyat, Diyarbakır ve Malatya. Uğrayacağımız illerimiz bunlardı ama arada uğradığımız daha birçok yerlerde oldu ve bunların her biri diğerinden güzel yerler. Dilim döndüğünce sizlere bu uğradığımız yerlerden bahsetmeye çalışacağım. Hatta sizleri oralara gitme konusunda cesaretlendirmeye çalışacağım.

ESKİŞEHİR Peri bacalarıyla tüm dünyanın tanıdığı kısaca Kapadokya olarak anılan bölge Eskişehir ilimize yıllardır büyük gelir sağlayan bacasız fabrika olarak hizmet vermektedir. Bir gece kaldığımız Kapadokya’da göreme bölgesi dışında bir yere gitme imkanı bulamadık. Doğrusu buraya yıllar önce bir kez daha gelmiştik. O yüzden burayı kısaca gezip gördük. Ve her gittiğimiz yerde yaptığımız bir şey oldu. O yer her nereyse adını Google’a yazıp o yerin gezilecek yerlerini sormak oldu ve bu çok işimize yaradı. Youtube’da gerçekten her yerle alakalı çok güzel kısa videoların olduğunu gördük ve güzel yerleri elimizle koymuş gibi bulup ziyaret etme fırsatı yakaladık. Nevşehir, doğanın gizemini ve tarihi sırlarını ele veren bir büyük açık hava müzesi gibi. Yeraltı şehirleri, gizli dini yeraltı manastırları gibi pek çok yapıyı barındıran tarihsel ve kültürel bir medeniyetler sentezinin merkezi. Yine ülkemizin turizm cenneti olan şehirlerimizden. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri. Ölmeden önce gezilecek şehirler arasında sayılan, tadına doyamayacağınız güzelliklerin ve tarihi eserlerin bulunduğu Nevşehir’de başlıca gezilecek yerler nereleridir? PERİ BACALARI Gerek ülkemizden gerekse yurtdışından her yıl binlerce kişinin ziyaret ettiği, büyüleyici atmosferi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerinde hayranlık uyandıran Peribacaları, ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden birisi konumundadır. Nevşehir’e 7 km mesafede olan Peribacaları’nın oluşumu milyonlarca yıl öncesine dayanmaktadır. Bu bölgenin günümüzden 60 milyon yıl önce iç deniz olduğu varsayılır. Harekete geçen yer kabuğuyla

birlikte yer altında bulunan lavlar, oluşan çatlaklardan dışarı çıkar ve milyonlarca yıl sürecek bir süreç başlar. O zamanlar birer volkanik yanardağ olan Hasan Dağı, Erciyes ve Güllü Dağ aracılığıyla lavlar yeryüzüne doğru püskürmeye başlar. Çok uzun yıllar süren bu lav akışı oradaki denizi kurutur ve kuruyan denizin bulunduğu bölgedeki çukurlar lav ile dolmaya başlar. Uzun yıllar sonra yanardağlar söner, Peribacalarının oluşumunda akarsular görev almaya başlar. Serleşen lavın üzerine akan sular kayayı aşındırıp derin vadiler oluşmasını sağlar. Vadilerin yamaç kısımları ise rüzgarın aşındırması sebebiyle dalgalı bir görünüme kavuşur. Lavların katmanlardan oluşması ve esen güçlü rüzgar şu anki baca kısımlarının oluşmasını sağlamıştır. KAPADOKYA Kapadokya Bölgesi Nevşehir, Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerinin kapladığı alandır. Daha dar olan kayalık Kapadokya Bölgesi ise Uçhisar, Ürgüp, Avanos, Göreme, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir. Dünyanın en iyi balon turu güzergahı olarak seçilen Kapadokya, Times Gazetesi’nde yayımlanan “Dünya’nın Yeni 25 Harikası” listesine 5. sıradan girmiştir. 1985’ten beri UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi’ndedir. GAZİANTEP Hollanda’da çok sayıda Gaziantepli dostum var. Belki her biriyle defalarca sırası geldikçe Gaziantep’le alakalı konuşmuş ve o ilimizi tanımaya çalışmış ve kafamda bir Gaziantep oluşturmuşumdur. Ancak hayal etmek ile görmenin ne kadar farklı şeyler olduğunu gördükten sonra iyice anlamış oldum.

Hep kebapları ve bakırcılar çarşısıyla hayallerimizi süsleyen kentin daha çok farklı görmeye değer bir kültür merkezi olduğunu gördüm. İki gün kaldığımız kentin maalesef çok ama çok az bir kısmını gezebildik. Sıcak bir dönemde gittiğimiz için vaktimizin çok önemli bir kısmı gölgelenmekle geçti. Öğleden sonraları yapmaya çalıştığımız gezilerimiz hep yarım kaldı tabiki. Ulu camide Cuma namazını eda ettikten sonra evvela Gaziantep’in kalesini ve içindeki Kahramanlık Panorama Müzesini gezince “Gazi” unvanının nasıl elde edildiğini adeta yaşayarak görüyorsunuz. Tüm milletimize gurur vesilesi olan Gaziantep’teki kahramanlık destanının nasıl yazıldığının tüm detaylarıyla anlatıldığı bir zaman tünelinin içinden geçiyorsunuz. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış olan ülkemizin korunması için nelerin yaşandığını bu kale içindeki müzede görüyor ve adeta yeniden yaşıyorsunuz. Sonra kalenin burcuna çıkıp kenti kuşbakışı seyre dalıyorsunuz. Kentin tam ortasında bulunan kaleden kentin her yerini seyredebiliyor ve hayallerinizi bambaşka ve

koskocaman bir kentle süsleyerek ayrılıyorsunuz kaleden. Sonra aşağı inip buram buram kültür sanat kokan sokaklara, sokaklar içinde cıvıl cıvıl neşeli insanların doldurduğu kervansaraylara dalıyor ve canlı müzikle karşılanıyorsunuz. Daha sonra bakırcılar çarşısına atınca kendinizi gözlerinizi kamaştıracak pek çok el sanatı ile yüz yüze geliyorsunuz. Gez gez bitmeyen iç içe girmiş sokaklar... Elbette Gaziantep’in dünyaya ün salmış damak tadını yerinde tadıyorsunuz. Çeşit çeşit kebaplarıyla, tadına doyamayacağınız tatlılarıyla ve tabi ki adıyla müsemma antepfıstığıyla bizzat yerinde tanışıyorsunuz. Gaziantep’te mutlaka görülüp gezilecek yerlerden biri de elbette Zeugama mozaik müzesi. İnsanı büyüleyen güzellikte tarihi eserleri dokunarak seyretmenin keyfine varıyorsunuz. Bu müzenin ne anlama geldiğini gelin birlikte tarihçilerden okuyalım... Bu arada biz gezimizin bir sonraki ayağı olan Şanlı Urfa ilimize doğru yol almaya devam ederken gelecek sayıda bu ve daha başka illerimizdeki notlarımızı sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz inşallah... (Devam edecek...) ◄◄


gündem 19 agenda

doğuş aylık gazete/maandbladnr.

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

Analiz

ergunmadak@hotmail.com

Ergun Madak sorular sormuştu. Ben kendisine kim olduğunu sorduğumda ise, sinagog güvenliğinden sorumlu olduğunu söylemişti. O yıllarda canlı bomba eylemleri çok olduğundan güvenliğin olmasını pek yadırgamamıştım açıkçası.

de, yarın da Allah’a emanetiz. Derken Norveç saldırısı oldu. Saldırgan caminin içine kadar giriyor ve camide bulunan 65 yaşındaki Muhammed Refik ve 70 yaşındaki Muhammed Ikbal Jave isimli cemaat saldırganın elini gözüne de sokarak etkisiz hâle getiriyor. Belki her ikisi Böyle bir anekdotu anlatmamdaki de Afganistan tecrübesine de sahip en önemli etken, Yeni Zelanda salolmuş olabilirler. Önce Allah, sonra dırısı. Saldırının görüntülerini izledi- da onların inisiyatifiyle bir facia ğimde dikkatimi çeken bir kaç nokta önleniyor. vardı: Saldırganın zannediyorum Batı’da bütün cami yönetimlerine ve silahı bir kaç kez tutukluk yapıyor, bağlı bulundukları vakıflara açık bir mermileri bitiyor ve tekrar arabasına mektuptur bu: Camimize bir saldırgidip yeniden geliyordu. Cami’de gan elinde silahlarla kapıya dikilse öldürülenlere baktığınızda ise korku ne yapacaksınız? ve panikten dolayı herkesin karşı Mescid hınca hınç cemaat dolu ve duvara yığıldıklarını üzüntüyle göre- saldırgan mescide girdiğinde kim ne biliyordunuz. yapacak belli mi? Acil çıkış kapıları işlevini yerine undan bir kaç yıl önce, Saldırıdan sonra, Cuma namazına getiriyor mu? Türkiye’den bir misafirim gitmiş ve tam camiye girerken 2 Daha bir sürü sorular var. gelmiş ve onu Antwerpen’e polisin, araçlarından çıkıp camigezmeye götürmüştüm. ye geldiklerini gördüm ve şöyle Benim naçizane şöyle bir tekMelon şapkalı ve faullerini uzatmış söylediler: ‘eğer bir durum olursa lifim var: Avrupa’daki bütün caYahudileri, mahallelerini, alışveriş 112’yi arayın.’ Sonra mescide gi- milerin bağlı bulunduğu vakıflar bir yaptıkları, koşer ürünleri satan dük- rip herkes gibi ben de zihnimde aynı araya gelip, Ulusal Polis Teşkilatı ile kânları görmek enteresan gelmişti cümleleri geçirdim: ‘Acaba şu an irtibata geçsinler ve hangi güvenlik misafirime. Sonrasında, Yahudilerin burada bir saldırı olsa hâlimiz tedbirlerini nasıl alacaklarını, uygude oldukça aktif olduğu pırlanta ne olur? İş o raddeye geldiklayacaklarını bir eylem planı hâline borsasının olduğu sokağı gezdik ve ten sonra 112’yi aramak ne işe getirsinler. Eylem planı en kısa karşımıza bir anda sinagog çıkmıştı. yarayacaktı?’ zamanda, her ülkede standart olarak Ufak bir tereddütten sonra, biraz da Hoca hutbeye çıkmış, 30 dk. hutbe uygulansın. Aksi hâlde hepimiz içeri girenleri görünce biz de girme- vermiş, hutbeden sonra da ne yöfelaketin kendi kapımızı çalmasını ye karar vermiş ve içeride yapılan netimden, ne polisten, güvenlik ted- bekler vaziyette kaderimize terkedilibadeti izlemiştik. Dışarı çıktığımızda biri olarak pratik en ufak bir eylem miş oluruz. yanımıza sivil kıyafetli birisi gelmiş yapılmamıştı. Yani anlayacağınız Standart bir sistem yerine otuve bizim nereden geldiğimiz gibi gerçekten o günden önce de, bugün rana kadar da teklifim şu:

Camilere Açık Mektup

B

- Cuma namazı süresinde her caminin içinde ve bina çevresinde sertifikalı görevliler olsun. - Görevliler arası iletişim sistemi oluşturulsun. - Acil durum ikaz lambaları ve siren cami içine yerleştirilsin. - Acil durum olduğunda, cemaatin neler yapabileceği kademeli olarak ayda 1 kez Cuma günleri uygulansın, eksiklikler not edilip bir sonraki uygulamalarda güncellensin. - Standart oluşturulsun ve standart seviyesinde olmayan camilerin yönetimleri o gün namaz kılınmasına izin vermesin (örneğin eksik görevli, yerleştirilen sistemin çalışmaması gibi durumlarda.) Nerede Yaşamalı? Müfessirler, “Müslümanların azınlık olacağı memleketlerde yaşamalı mı yoksa yaşamamalı mı?” konusunu tartışmışlar ve maalesef ortaya yekpare bir fetva çıkmamış. O yüzden Müslümanlar olarak iki arada bir derede kalmaya devam ediyoruz: Mesele batılı ülkelerde can güvenliği ise, daha dün Afganistan’da bir düğünde saldırı oldu ve 60 kişi katledildi. Artık Türkiye gazetelerini, istismar ve kadına şiddet gibi her gün çıkan haberlerden dolayı okuyasım da hiç gelmiyor (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bu haberlerle ilgili mail attım, dönüş daha yapmadılar.) İslam dünyasındaki ‘adalet’ mekanizmasından bahsedecek olursak du-

rum daha da içler acısı. Türkiye’de de maalesef bir türlü düzene girmedi adalet sistemi. Yakından tanıdığım ve 7 yıldır hakkını almaya çalışan ve şu an yaşı ellilerin sonunda olan bir bayan tanıdığıma mahkeme hâkimi, elini havaya kaldırarak şöyle bağırmış: “Sus be kadın!” Karşısındaki bayan, üniversite mezunu, sesini yükselttiğine hiç bir zaman şahit olmadığım, mazbut bir insan. O yüzden yaşını da biraz tereddütten sonra verdim nasıl biri olduğu anlaşılsın diye. ‘Sus be kadın!’ dediğinde ‘dönüp arkama baktım ve acaba bana mı söylüyor dedim’ diyor. Şu ana kadar 2 ya da 3 avukat değiştirdi ve sizin dosyanızı, paranızı alana kadar ‘yaparız, ederiz, ağzımızla kuş tutarız’ diyen, parayı aldıktan sonra ulaşmakta zorluk çektiğiniz avukatlara verilen paralar ise içler acısı. Sonuç, bir mahkemeden diğer mahkemeye erteleme süresi en az 4 ay. Gerek hâkimlere gerekse avukatlara keşke imkan olsa da ‘Voor de rechter’ programını bir seyrettirebilsek ne güzel olurdu. Anlatmak istediğim, mesele gayrimüslimlerle yaşayıp yaşamama meselesinden, kendimizi nerede güvende hissedebilir ve hangi toplumda daha adil yaşayabiliriz boyutuna geldi maalesef. Sonumuz hayır olsun, daha ne diyelim! ◄◄

Bütçenizi düşünerek hazırlanan özel indirim kampanyamızdan mutlaka yararlanın!

Marketlerimize uğramanız menfaatinizedir...

YENİ TALİHLİMİZ... SİZ DE OLABİLİRSİNİZ!

We hebben weer nieuwe winnaars Regelmatig verloten wij leuke cadeaus aan willekeurige klanten die boodschappen komen doen bij een van onze vestigingen of online bestellen. Kom uw boodschappen doen of bestel gemakkelijk online en wie weet wint u volgende keer.


20 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

nieuws

Hollanda’da hayat...

Saygıdeğer okurlarımız, bu sayfada yayımlanmasını istediğiniz, hem cemiyet haberlerinizi hem kendi fotoğraflarınızı, hem de ilginç bulduğunuz fotoğrafları yorumlarınızla birlikte paylaşabilirsiniz... Bekliyoruz...

Soest’ta mutlu son

HDV, Din görevlileri ve şube yöneticileriyle bir araya geldi

H

ollanda Diyanet Vakfı tarafından, şube yöneticileri ve din görevlilerinin katıldığı bir toplantı düzenledi.

HDV Venlo Tevhit Camii konferans salonunda düzenlenen toplantıya din görevlileri ve HDV şube yöneticileri katıldı. Toplantıda, yaz tatilinin sona ermesi dolayısıyla 2019 yılında camilerde başlatılacak olan din eğitiminin daha planlı, programlı ve profesyonel hale getirilmesi amacıyla yapılacak çalışmalar ele alındı. Toplantıya, Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve üyelerinin yanı sıra, Din Hizmetleri Ataşeleri de katılarak din görevlilerine ve yöneticilere hitap ettiler.

Toplantının ana teması, okulların başlaması ile birlikte camilerde başlayacak olan din eğitimi konusunda Hollanda Diyanet Vakfı tarafında bir eğitim seferberliği başlatılması konusuydu. Öncelikli olarak camilerde okuyan öğrencilerin sayısı güncellendi. Bu sayıya göre yaş gruplarına uygun olarak HDV tarafından bastırılan ders kitapları ile Hollanda tatil günleri ve dini günlerin de yer aldığı çocuk takvimlerinin camilerde okuyan çocuklara ücretsiz dağıtılmasına, camilerde din görevlilerinin sorumluluğunda yürütülen eğitim faaliyetlerine her türlü desteğin sağlanmasına karar verildi. Eğitimin yanında, gençlik ve kadın kolları yapılanması hakkında sunumlar yapıldı. HDV tarafından planlanan çalışmalar hakkında din görevlileri ve şube yöneticilerine bilgi verildi. ◄◄

H

ollanda Türk Federasyon bünyesinde Soest şehrinde 25 yıldır hizmet veren Soest Türk Kültür Merkezi, 15 yıldır kiracı olduğu binasını satın aldı. Noter huzurunda yapılan alım satım işleri sonrası Soest Türk Kültür Merkezi Van Goyenlaan 90 adresinde bulunan binanın tapusuna kavuştu. Soest Türk Kültür Merkezi Başkanı Baki Emektar yapmış olduğu açıklamada mutluluklarını dile getirerek, büyük bir ihtiyaca imza atıldığını dile getirdi. Soest ve çevresinde bulunan Türk insanına götürülen hizmetlerin bundan sonra da devam edeceğini söyleyen Baki Emektar, başta Hollanda Türk Federasyon yetkilileri olmak üzere katkı sağlayanlara teşekkürlerini belirtti. Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik ise basına şöyle konuştu: “Teşkilatlarımızın kalıcılığı için kiralık olan yerlerde faaliyetlerini yürüten teşkilatlarımız en kısa zamanda mülkiyet binalarına kavuşmalı. Bu sene Soest teşkilatımız ile beraber 3 teşkilatımız binalarına kavuşmuş oldu, darısı diğerlerine. Bu sayıyı artırabilmek için çalışmalarımız tüm hızıyla devam edecektir.” 2019 yılında kiracı oldukları binalarını Rotterdam Versaar ve Soest Türk Kültür Merkezi satın aldılar, Tilburg Türk Gençler Derneği ise daha geniş alana sahip olan yeni yere taşındıkları binayı satın aldı. ◄◄

– “İyi niyet övgüsü’ aldık” İş insanı Uslu, başarısının sırlarından birisinin de zorluklara karşı göğüs germek olduğunun altını çizdi. En çok korktuğu zamanlardan birisinin ise Türkiye’de 2016’da yaşanan darbe girişimi olduğuna değinen Uslu, sözlerine şöyle devam etti:

“O gece ve ertesi gün Hollanda’daki bütün hava yolları uçuşlarını iptal ederken, biz bu zorluğu bir fırsat olarak değerlendirdik ve uçuşlarımızı durdurmadık. Çok yolcu mağdur kaldığı için yolcuları kokpit ve hostes bölümü gibi yerlerde götürdük ve uçaklarımız dolu dolu gitti. Eğer uçuşları iptal etmiş olsaydık zarardan dolayı toparlanmamız çok zor olacaktı. Diğer hava yolları şirketleri uçuşlarını iptal ettiği biz de etmediğimizden dolayı ‘iyi niyet övgüsü’ aldık.”

Profesyoneller gençlerle buluşmaya devam ediyor

T

ürkiye’nin Rotterdam Başkonsolosluğunda, başarı elde etmiş bir kişinin, Türk gençleriyle bir araya getirildiği “Profesyoneller Gençlerle Buluşuyor” temalı söyleşinin 2’incisi yapıldı Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosluğunda, başarı elde etmiş bir kişinin, Türk gençleriyle bir araya getirildiği “Profesyoneller Gençlerle Buluşuyor” temalı söyleşinin 2’incisi düzenlendi. Söyleşiye Hollanda’da 3, Türkiye’de de 5 otel sahibi ve bir hava yolu şirketinin ortağı olan Türk kökenli iş adamı Atilay Uslu katıldı. Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz’ın sunuculuğunu

Uslu, gençlere “Sana verilen tavsiye ne olursa olsun, kabiliyetin varsa inandığın işi her zaman yapmalısın.” tavsiyesinde bulundu. Haber: AA ◄◄

yaptığı söyleşide Uslu, anlattığı başarı hikâyelerinin yanı sıra dinleyicilere tavsiyelerde bulundu. Hollanda dışında birkaç ülkede de otel sahip olduğunu belirten Uslu, hedefinin ilk başta çok büyük bir iş adamı olmadığını fakat ortağıyla tanıştıktan sonra işlerinin yolunda gittiğini söyledi. Uslu, iş hayatına amcasının döner lokantasını kiralayarak başladıktan sonra seyahat acenteliğine girdiğini ifade etti. İlk başlarda Hollanda’daki 150 tur operatörü arasında sonuncu sırada bulunduklarını vurgulayan Uslu, tur operatörlerinin hepsinin iflas ettiğini, kalan dört operatör arasında da ikinci olduklarını belirtti.

Hollanda ile geniş bir çerçevede iş birliği mutabakat zaptı imzalandı

T

ürkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanı Pekcan, “Hollanda ile JETCO kapsamında geniş bir çerçevede iş birliği mutabakat zaptı imzaladık.” dedi. Hollanda Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Kaag, “Hollanda, dünyanın Avrupa’ya açılan kapısıdır. Bu noktada Türkiye ile ortaklık hayati önem arz ediyor.” dedi. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Hollanda Dış Ticaret ve Kalkınma İşbirliği Bakanı Sigrid Kaag eş başkanlıklarında, Ticaret Bakanlığı toplantı salonunda, Türkiye-Hollanda Ortak Ekonomik ve Ticaret Komitesi (JETCO) İkinci Dönem Toplantısı ve İmza Töreni yapıldı. Kaag, buradaki konuşmasında, Hollandalı bir tekstil firması ile Türk meslektaşları arasında döngüsel tekstil konusunda bir çalışma yapılacağını söyledi. Hollanda’nın dünyanın Avrupa’ya açılan kapısı olduğunu dile getiren Kaag, “Bu noktada Türkiye ile ortaklık hayati önem arz ediyor.” ifadesini kullandı.

Sigrid Kaag, ev sahipliği ve JETCO toplantısına liderlikleri için Pekcan’a teşekkür ederek, “Ticaret ilişkilerimiz açısından JETCO toplantısı çok önemli. Bir sonraki toplantıyı belirlemiş olmak da Hollanda tarafının katılım konusundaki gönüllüğünü ortaya koyuyor.” dedi.

Açık, samimi ve karşılıklı saygı içinde bir toplantı gerçekleştirdiklerini vurgulayan Kaag, şunları kaydetti: “Ticaret hacmimiz artıyor. Hollanda Türkiye’ye yatırım yapan en büyük ülkelerden biri ve en önemli ticaret ortaklarından. Bu toplantılar sayesinde fırsatları, çözümleri, sorunları ele alma imkanı buluyoruz. Bu sayede inovasyonlarla ilişkilerimizi nasıl ileri götürebiliriz, sürdürülebilir üretim zincirimizi nasıl oluşturabiliriz, kadın girişimciliğine, döngüsel ekonomilere, akıllı şehirlere ve diğer bütün konulara nasıl katkıda bulunabiliriz, bunları tartışıyoruz.” Hedef 10 milyar dolarlık ticaret Hollanda ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin 8 milyar dolar seviyesinde bulunduğunu dile getiren Pekcan, iki ülkenin potansiyelinin altında olan bu rakamı ilk aşamada 10 milyar dolara çıkarmayı öngördüklerini söyledi. Pekcan, Türk müteahhitlik firmalarının dünyada 9 bin 800 projeyle 124 ülkede 387 milyar dolarlık proje üstlendiklerini, Hollanda’da ise 548 milyon dolarlık projenin hayata geçirildiğini bildirdi. Haber-Fotoğraf: AA ◄◄


mesaj 21 message

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Mavera

Recep Soysal

recepsoysal123@hotmail.com

Hicret, Sıla-i Rahim ve Yeni Sezon..

Ö

Bu yıl da Allah’a şükür köyüme gitmek nasip oldu. Elimizden geldiği kadar çok sıla-i rahim yapmaya ve dua almaya dikkat ettik. Rahmetli annemin kardeşleri teyzelerimin çok yaşlanmış olmaları içimi sızlattı. İkisi de 90’li yaşlarda ve yürümekte zorluk çekiyorlar. Onları sendeleyerek, düşecekmiş gibi yürürken görmek içimden bir şeyleri koparıp götürdü. Hele 95 yaşındaki halamın rahmetli babamın kokusunu ararmış gibi gözlerimden öpmesi beni çok duygulandırdı. Bir başka unutamadığım sahne, köyümüzün camisinden çıkışta babamın yakın arkadaşlarından birisi ile karşılaştım elini öptüm, o da gözlerimden öptü ama dayanamadı, duygusallaştı ve bana sarıldı. Bu sahneleri hatırladıkça duygusallaşıyorum, Türkiye’den geleli 1 haftayı geçti ama bir türlü Hollanda’ya adapte olamadım… Anlaşılan ihtiyarlamaya başladık… Toprak bizi de çekmeye başladı. Kurban Bayramı’ndan birkaç gün önce ahirete uğurladığımız teyzemin kızı rahmetli Zeynep ablamı uğurlamak ta zordu benim için. Çok iyi bir insandı ve benim için her zaman koruyucu bir ablaydı, mekanı cennet olsun.

ncelikle Hicrî Yılbaşı’nızı tebrik ediyorum. Bu yazıyı kaleme aldığım bugün Hicrî, 1 Muharrem 1441, (Cumartesi, 31 Ağustos 2019). Hz. Rasulallah (sav), bundan tam 1441 yıl önce bugün, büyük sahabi ve yakın arkadaşı Hz. Ebubekir (ra) ile Mekke’den Medine’ye hicret

etmiş. O zorlu yolculuğu mutlaka birkaç kez dinlemişizdir. Ben her dinleyişimde veya okuyuşumda o zorlu yolculuğu âdeta yaşarım. Hz. Ali’nin (ks) canını hiçe sayarak, Rasulallahın yatağına yatması, Hz. Ebubekir’in (ra) mağarada delikleri ayak parmakları ile tıkaması ve yılanın, Hz. Ebubekir’e (ra) olan sitemi. Yüz develik ödülü almak için atını Hz. Rasulallah (sav) ve Hz. Ebubekir’in (ra) üzerine süren Suraka bin Malik’in atının ayaklarının kumlara çakılması beni her defasında duygulandırır.

Daha önceki yazılarımda da yazmıştım. Genelde Avrupa’da sezon haziran sonunda kapanır ve eylül başında açılır. Bu yılki güzellik de şu ki, bu yıl sezonu Hicrî Yılbaşı ile birlikte açıyoruz. İnşallah bereketli bir yıl, bereketli bir sezon olur önümüzdeki sezon. Türkiye’den dönüşler nerede ise tamamlanmak üzere. Tatil yapan, sıla-i rahim yapan kardeşlerimizin nerede ise tamamı döndü. Evlerimize yerleştik, yazlık elbiselerimizi, sandallarımızı, şortlarımızı, haşemalarımızı seneye tekrar kullanmak üzere bir yerlere sakladık. Giderken derin donduruculara, buzdolaplarına koyduğumuz, koyarken de son ödeme tarihine özellikle bakmamaya dikkat ettiğimiz faturaları da ortaya çıkardık ve şimdi de ödeme yollarını arıyoruz.

Kesin ve gerçek olan şu ki, Avrupa’da yaşayan bizler yılda en az bir kez vatanımıza, köyümüze, kasabamıza gitmezsek, doğup büyüdüğümüz yerleri görmez, büyüklerimizin duasını almazsak önümüzdeki yılı geçiremeyiz.

Artık birkaç ayımızı Türkiye’de geçirdiğimiz zamanı hayal etmekle, konuşmakla geçireceğiz. Bugünlerde Avrupa’nın her yerinde, kahvelerde, cami önlerinde öbek öbek oturmuş sohbet eden grupları görürsünüz. Güneşten yanmış, dinlenmiş vatandaşlarımızın izin hatıralarını anlatırken gidemeyenlerin mahzun mahzun dinleyişlerini şahit olursunuz.

İçinde sıla-i rahim yoksa tatil bizi dinlendirmez. Eğer ben kendi adıma konuşacak olursam, köyüme gitmediğimde o yıl dinlenemem ve bir yılı geçiremem.

Hoş geldin Erdem Hüseyin! Okurlarımızdan ve başarılı siyasetçilerimizden Sevgili Fatih Elbay ve Sümeyya Elbay Tanrıverdi’nin 5 Temmuz 2019 tarihinde Erdem Hüseyin adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. Erdem Hüseyin’e hoş geldin diyor, genç çifti tebrik ediyor, minik yavrumuza bir ömür boyu, mutluluk ve sağlık diliyoruz. - Tebrik.. Hoş geldin Eymen Emir! Okurlarımızdan ve Rotterdam Birlik Camii Gençlik Teşkilatı üyelerinden Sevgili Fatih Öztürk’ün 12 Temmuz 2019 tarihinde Eymen Emir adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. Eymen Emir’e hoş geldin diyor, genç çifti ve dedelik makamına oturan Emir Öztürk’ tebrik ediyor, minik yavrumuza bir ömür boyu, mutluluk ve sağlık diliyoruz. - Tebrik.. Hoş geldin Amine Serra! Okurlarımızdan Sevgili Ahmed ve Esra Koç’un 16 Temmuz 2019 tarihinde Amine Serra adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. Amine Serra’ya hoş geldin diyor, genç çifti ve halalık makamına oturan Havva Koç’u tebrik ediyor, minik yavrumuza bir ömür boyu, mutluluk ve sağlık diliyoruz. - Tebrik.. Hoş geldin Sara! Yaşama sırası sende... Okurlarımızdan ve Rotterdam Birlik Camii Gençlik Teşkilatı üyelerinden Sevgili Furkan Korkmaz’ın 27 Temmuz 2019 tarihinde Sara adını verdikleri bir bebeleri dünyaya geldi. Sara’ya hoş geldin diyor, genç çifti ve dedelik makamına oturan Bahaeddin Korkmaz’ı tebrik ediyor, minik yavrumuza bir ömür boyu, mutluluk ve sağlık diliyoruz.

- Tebrik.. Okurlarımızdan ve Radyo Deniz program yapımcılarından Sevgili Şenay Tosun, İzmir’de 8 Eylül 2019 tarihinde düzenlenen sade bir düğün merasimi ile dünya evine girdi. Genç çifti tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik.. TICF Başkanı Sevgili Ömer ve Seval Altay’ın mahdumu Samet ile Ayasofya Camii Başkanı Selahattin ve Hacer Biçen’in kerimesi Özlem 15 Eylül 2019 tarihinde dünya evine girdiler. Özlem ve Samet’i tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik.. Hollanda Mehteran ekibinden Sevgili Ömer ve Necmiye Çimen’in mahdumu Emre ile Ferruh Karaca ile Hülya Çalış’ın kerimesi Raziye 14 Eylül 2019 tarihinde dünya evine girdiler. Raziye ve Emre’yi tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

Yazımı Medineli çocuk ve kadınların Rasulallah’ın (sav) Medine’ye gelişinde söyledikleri Tale‘a ‘l-bedru ‘aleyna’nın sözleriyle bitirmek istiyorum.. “Ay doğdu üzerimize Veda tepesinden Şükür gerekti bizlere Allah’a davetinden Ey bizden seçilen elçi Yüce bir davetle geldin Sen Medine’ye, şeref verdin Merhaba ey sevgili...” Hicrî Yılbaşı’nız tekrar kutlu olsun, gelecek yazıda buluşmak üzere Allah’a emanet olun.

TAZİYE

Türk İslam Kültür Vakfı üyelerinden Sevgili

Vedat Balkaya ’nın, elîm bir olayda hayatını kaybettiğini teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

TAZİYE

Okurlarımızdan Sevgili Mehmet ve Nezaket Sancar’ın biricik evladı

Yasin Sancar ’ın, (24)

hayatını kaybettiğini teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. Hoş geldin Alparslan! Okurlarımızdan ve Versaar Cemiyeti yöneticilerinden Sevgili İlyas ve Gülser Özdemir’in 6 Eylül 2019 tarihinde Alparslan adını verdikleri bir torunları dünyaya geldi. Alparslan’a hoş geldin diyor, Gökhan ve Semra Özdemir çiftini tebrik ediyor, minik yavrumuza bir ömür boyu, mutluluk ve sağlık diliyoruz.

◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

onze rechten

22 haklarımız Haklarımız

info@ibco.nl

Mehmet Yamaç

SGK Emekliliği ile Geleceğiniz Güvencede!

gün sigortalılık süresini, günlük 85.28 TL kazanç üzerinden borçlanmak isteyen sigortalının bir günlük borçlanma tutarı, 85.28 x % 45 = 38.376 TL, toplam borç tutarı ise 38.38 x 5.400 = 207.252.00 TL olacak.

Emekliliğinizi artık BAĞ-KUR ile sağlamanız mümkündür. Hepimizin malumu üzere yurt dışı emekliliği ile ilgili şartlar tamamen değişti. Aldığım ve telefonlardan gelen sorular üzerine bugün yine bu konuda bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Son çıkan 7146 sayılı kanun ile artık yurt dışında yaşayanların emeklilik için borçlanma sistemini değiştiren yasa, 1 Ağustos 2019’da yürürlüğe girdi. Resmî Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe giren yasaya göre 1 Ağustos’tan itibaren yurt dışında yaşayanların Türkiye’den emekli olma şartları zorlaştı. Kısacası yurt dışında yaşayan Türkler 1 Ağustos’tan sonra, yani şimdilerde başvuranlar artık sadece BAĞ-KUR kapsamında emekli olabilecekler. Eğer bu ve diğer SGK ile ilgili herhangi bir konuda bilgi almak istiyorsanız, lütfen SGK Ankara’yı arayarak bunu öncelikle teyit ettiriniz ve televizyon kanallarında ve reklam programların da sıkça çıkan “gelin sizi eski kanundan yararlandıralım” yalanlarına kanmayınız. Bundan böyle emeklilik için asgari ücretin en az yüzde 45’i esas alınarak emeklilik primi hesaplanacaktır. Ama 1 Ağustos’tan önce borçlanma rakamı için asgari ücretin en az yüzde 32’si alınarak hesaplanıyordu. Yani emekli olabilmek için 27.28 TL yerine günlük 38.31 TL ödenecektir. Yani yurtdışı borçlanabilmek için ödenecek rakam günlük olarak 11 TL arttı. Diğer bir deyişle; yurt dışı borçlanma yaparak emekli olmak için artık 3 bin 600 gün yerine en az 5 bin 400 gün borçlanma yapmak gerekecek. 5 bin gün ile emekli olan bir gurbetçimiz bundan sonra en az 7 bin 200 gün prim ödemek zorunda kalacak” dedi.

TÜRKIYE’DEKI SİGORTALILIK STATÜSÜ NASIL BELİRLENECEK? 1 Ağustos’tan önce yapılan borçlanmalar sigortalılar için 4a, yani SSK kapsamında değerlendiriliyordu. 01/8/2019 (dahil) tarihinden itibaren borçlandırılan yurt dışı süreleri 4b, yani BAĞ-KUR kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilecek. Örneğin, 9/11/1980 - 27/4/2017 tarihleri arasında Hollanda’da geçen çalışmalarını 1/8/2019 tarihinde borçlanma talebinde bulunan sigortalının, diyelim ki Türkiye’de 20/5/2019-5/6/2019 tarihleri arasında SSK hizmeti bulunuyor. Sigortalının 9/11/198027/4/2017 tarihleri arasında Hollanda’da geçen çalışma sürelerinin borçlandırılması işlemleri talep tarihindeki sigortalılık statüsüne bakılmaksızın 4/1-(b) kapsamında sonuçlandırılacak. HANGİ GÜNLERE SAYILACAK? Gurbetçiler için iki türlü durum söz konusu. Türkiye’de sigortası olup sonra yurt dışına gidenler ve Türkiye’de hiç sigortası olmayanlar. Bu iki durumda farklı uygulamalar var. YENİ YASA İLE ŞARTLAR DEĞİŞTİ Türkiye’de sigortası olanlar için örnek: Türkiye’de 2/10/2018-15/10/2018 tarihleri arasında SSK kapsamındaki sigortalı, 15/11/2019 tarihli yurt dışı borçlanma talep dilekçesiyle 1/1/1990- 31/12/2006 tarihleri arasında Hollanda’da geçen 6.120 gün sigortalılık süresinin tamamını borçlanma talebinde bulunmuştur. Borçlanma tutarını 3/12/2019 tarihinde ödeyen sigortalının borçlanılan süreleri Türkiye’de ilk işe giriş tarihi olan 2/10/2018 tarihinden geriye götürülen sürelere ait ilgili aylara mal edilecektir.

TÜRKİYE’DE SİGORTASI OLMAYANLAR İÇİN ÖRNEK: Türkiye’de sigortalılığı bulunmamakla birlikte, 15/11/2019 tarihli yurt dışı borçlanma talep dilekçesiyle, 1/1/1990- 31/12/2006 tarihleri arasında Hollanda’da geçen 6.120 gün sigortalılık süresinin tamamını borçlanan ve parayı 3/12/2019 tarihinde ödeyen sigortalının borçlanılan süreleri ödediği tarih BU YIL İÇİN ÖDEME KAÇ LİRA olan 3/12/2019 tarihinden geriye götürülen OLACAK? sürelere ait ilgili aylara mal edilecektir. 1/1/2019 - 31/12/2019 tarihleri arasında Müracaatınızı yapmış olsanız dahi, kalan günlük kazanç alt sınırı 85.28 TL, üst sınırı diğer bütün bu işlemlerinizi ve sizin adınıza 639.60 TL olarak belirlendi. Buna göre, Türkiye’ye gitmenize gerek kalmadan bura1/8/2019- 31/12/2019 tarihleri arasında bir dan takip ediyoruz. Daha geniş bilgi veya günlük borçlanma tutarının alt sınırı 38.38 randevu için bizi telefon veya WhatsApp ile TL, üst sınırı ise 287.82 TL olarak uygula- arayabilirsiniz. nacak. Böylece bir aylık borçlanma tutarı Emeklilik Uzmanı & Konsoloslukta kayıtlı en az 1.151 lira 28 kuruş olacak. Örneğin yeminli tercüman Doç. Mehmet Yamaç 1/8/2019 tarihinde yurt dışında geçen 5.400 Tel: 06 222 056 33 ◄◄

DOSTUM

Şairler dile geldi Yeteneklerin gençliğe sözleriyle mesajları...

Avrupa 10.Şiir Yarışması Sonuçlandı

H

ollanda’da 22 yıldır yayımlanan aylık düşünce, aktüalite ve haber dergisi Platform ve 12 senedir yayımlanan Kadın Dergisi’nin birlikte düzenlediği geleneksel Avrupa Şiir Yarışmalarının 10.cusu sonuçlandı. Avrupa’da yaşayan ve Türkçe yazan şair ve şair adaylarının çok sayıda eser ile yarışmaya katıldığını belirten Platform Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ebubekir Turgut, ‘‘Yarışmaya Almanya’dan katılan Mecit Aktürk, “Dostum, Sabret Gönlüm, Kıyam Et” adlı üç şiiri büyük başarı gösterip birinci olurken, Hollanda’dan katılan Muammer Çalar (Aşık Çağlari) “Şehr-i Yâr” adlı Şiiri ile ikinciliğe, Hollanda’dan katılan F.Ülkü Doğmuş Sabret adlı Şiiri ile Üçüncülüğe ve Mustafa Akgül “Çevirme Yüzünü” adlı şiiri ile Dördüncülüğe layık görülmüştür. “Doğrusu Avrupa genelinde bu kadar şair adayının oluşu bizi sevindirdi” Kendi anadiliyle bir şeyler yazabilen kişiler elbette dillerini kaybetmezler. Dilini unutan nesillerin, giderek değerlerini ve zamanla kimliklerini kaybettikleri bir gerçektir. Avrupa’daki insanımız, özellikle yeni kuşaklar, dillerini ancak Türkçe literatürü takip ederek, anavatanla bağını kuvvetli tutarak, anadilinde yazarak koruyabilirler. Şiir bu işin sadece küçük bir aracı. Şiir, şair ve şiir seven için okumaya kapı açabiliyorsa çok iş yapıyor demektir diyen Ebubekir Turgut, ‘‘Avrupa’da da şairlerin yetişmesine zemin hazırlamak istiyoruz. Kendi anadiliyle bir şeyler yazabilen kişiler elbette dillerini kaybetmezler. Kendinden sonra gelen kuşaklara da aktarırlar’’ dedi. “İş adamlarımız şiir yarışmalarını pek önemsemiyorlar gibi” Turgut, İş adamlarımız şiir yarışmalarını pek önemsemiyorlar sanki. Şiirin ne getirisi var ki, şiir yarışmasının bir getirisi olsun şeklinde sitemde bulunan oldu. Oysa ki, yarışmaya katılan şairlere daha değerli ödüller verilebilse, daha fazla katılım, daha kaliteli ürünler gün ışığına çıkacak diye düşünüyorum’’ dedi. Ayrıca yarışmamızın duyurulmasında yaptıkları haberlerle destek olan basın mensuplarına ve sponsor olarak katkı sağlayan Sim Tronic, Park Hotel yöneticilerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” dedi.

DERECE ALAN ŞAİRLER VE ŞİİRLER 1. Mecit Aktürk Almanya 2. Muammer Çalar Hollanda 3. F. Ülkü Doğmuş Hollanda 4. Mustafa Akgül Hollanda Haber: PlatformMedia ◄◄

Yarışmada dereceye giren şairlerin şiirleri... İblise vermedik, vermeyiz paye Dedik “gönül yapmak” yegâne gaye İkram ettiğimiz bal olur dostum

Edebi ruhuma şiar edindim Kem kelam dilime zül olur dostum Gönül otağını diyar edindim Elimde tuttuğum gül olur dostum

Gafil daldırsa da sözünü kire Niyet okumayız bakıp zahire Yollar vardığında Münkir, Nekir’e Diller sükût eder, lâl olur dostum

Yüzümüz gülmezdi şayet kin gütsek Dostumuz kalmazdı geleni itsek İstemeden dahi gönül incitsek Sînemiz kavrulur kül olur dostum

Kişiyi yücelten tevazu, haya İnsanı alçaltan kibirle riya Rahmân’a yâr dedik, Kur’an’a ziya Mahşerde Resûl’üm dal olur dostum

“Ahlak” insan için en yüce değer İrade güçlüyse kin boyun eğer Akıl süzgecinden geçmezse eğer Ağızdan çıkanlar kal olur dostum Varsın eller üzsün ilanihaye

Ayarsız çıkan söz vermez inşirah Nefsi düşman bildik kalbi nazargâh Ne sultan tanırım ne de padişah Bu fânî, Rabb’ine kul olur dostum. Mecit Aktürk (Yarışma birincisi şiir)

ŞEHR-İ YÂR

Gönül kafesinde bülbül misali Feryâdı figânda ahüzardayım Aşk çölünde açan bir gül misali İrem bağlarında şehr-i yârdayım *** Sevda denizine yelken açalı Seyyahlar misâli sonsuz turdayım Dünyaya rest çekip serden geçeli Bilmem zarardayım bilmem kârdayım *** Çağlari dediler kuru göllere Dört mevsim hazanda boran kardayım Sevdanla düşeli dilden dillere Medet ey sevdiğim başı dardayım Aşık Çağlari Muammer Çalar (İkinci)

SABRET

Işığa hasret amaya döndüğünde, Yunus misali, karanlıkta kaldığında, Kamer sana doğup parlayacak Yağdıysa yığınlarca kar omuzuna, Sabret! Hala dile gelmemiş sözlerin varsa, Bahar gelip birgün eriyecek Yanmışsa canın, aah! Yükselmişse Sabret! Hapsolmuşsa hayallerin bir koza- arşa, Kalk! Üzmesin seni, ne keder ne ya, de tasa, Kelebek olup kanat çırpacak Hak! Gün gelip tecelli edecek Sabret! edecek Sabret! Akıyorsan, yönü belirsiz ırmak Ümitler olmuşsa yüreğinde keder, gibi, Rüzgara kapılmış kuru yaprak gibi, Farklı bir yazı yazmışsa sana kader, Hedefi belirsiz uçan bir mızrak Ne sevinçler kalıcıdır, ne de keder, gibi, İnançların pusulan olacak Sabret! Sabrın sonu selamet olacak Sabret! Gece siyahında mumun söndüF.Ülkü Doğmuş (Üçüncü) ğünde,


23 görüş 17 opinie

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

NIF Başkanı Mehmet Erdoğan: “Teşkilat olarak yürütülen çalışmalarımız titizlikle ve şeffaf olarak yapılmaktadır”

NİF, yeni sezona “merhaba” dedi

Hollanda İslam Federasyonu tüm yöneticileriyle bir araya gelerek yeni sezona merhaba dediler. Kısa adı NIF olan Hollanda İslam Federasyonu 2019 yılı ikinci dönem çalışmalarını değerlendirmek için Schiedam şehrinde bir araya geldiler. Tüm yöneticilerin davet edildiği toplantıya, 18 şubeden kadın-erkek 340 yönetici katıldı.

K

ur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan toplantı, yoklama ile devam etti. Bilal Yanık tarafından sunulan programda, Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan selamlama konuşması yaptı. Başkan Mehmet Erdoğan, Ramazan ayı, Zekât Fitre, Kurban ibadeti, Sıla-i Rahimi kapsayan üç aylık sürecin değerlendirilmesini yaparak özetle şunlara değindi: “Ramazan ayında yaptığımız ibadetlerin kabul olmasını diliyorum. Zekât fitre ve kurban ibadetinde teşkilatımızın belirlediği hedefi geçerek, mağdur ve mazlumların yanında oldunuz. Allah sizlerden razı olsun, çalışmalarımızda bir başarı varsa bu sizin başarınızdır. Sıla-i rahim ibadetini yaptınız Allah ziyaretlerinizi kabul etsin. Federasyon olarak 2019 yılında planlanan çalışmalar, yüzde 90 olarak icra edilmiştir, kalan bölümü de verimli başarılı bir şekilde inşallah icra edeceğiz. Bu dönemde “Kardeşlik Teması”nı işledik. Zedelenen kardeşlik bağlarımızı yeniden hatırlatarak, Cenabı Allah’ın bizleri kardeş ilan ettiği gibi birbirimize karşı saygının, sevginin, muhabbetin sağlanması elzemdir. 2020 çalışma dönemimizde bu temayı tekrar gündeme alıp, işlememiz ve geliştirmemiz gerekmektedir. Hollanda gündemi, hafta sonu kurslarımız, İslam okulları... Eylül ayının başında Hollanda’nın televizyon kanalında ve bir gazetede, Müslümanların camilerinde hafta sonu kurslarında çocuklara verilen eğitimin Hollanda değerlerine ters olduğunu gündeme getirdiler. İslam toplumunda, Ehl-i Sünnet olmayan bir gurubun camilerinde verilen eğitim metoduyla ilgili medyaya yansıyan olumsuz söz ve görüntülerden dolayı hafta sonu kurslarımız töhmet altında bırakıldı. Teşkilat olarak bizim verdiğimiz eğitim şeffaftır; müfredat ve materyalimiz bellidir ve ortadadır. Bizler her zaman eğitimci ve yöneticilerimizin temkinli olması konusunda uyarılarımızı yapıyoruz. Aslında bizim hafta sonu verdiğimiz eğitimle biz Hollanda toplumuna değer katmaktayız. Çocuklarımıza, bizim dışımızdaki insanlara saygı gösterilmesi, Hollanda kanunla-

rına riayet edilmesi bu ülkenin benimsenmesi konusunda dersler vermekteyiz. Ayrıca çocuklarımızın, İslam dinini doğru öğrenmesini, İslami kimliğini kazanmasını, anadilini ve Hollandaca dilini iyi öğrenmesini, okulda başarılı olmasını sağlıyoruz. Çocuklarımızı, iyi, başarılı, topluma değer katan biri olarak yetiştiriyoruz. Yeni dönemde, Teşkilat İçi Eğitim Seminerleri ve Temel Esaslarımız konulu programlarımızla yeniden çelikleşme ve şuurlanma yapılmalıdır ve insanlara faydalı olmamız gerekmektedir. Sokak aksiyonumuz gerçekleşti... Müslüman hanım kardeşlerimizin son yıllarda karşılaşmış oldukları haksızlıklar ve ırkçı hareketlerden dolayı teşkilatımız bir sokak aksiyonu yaparak, Hollandaca broşürlerle, Rotterdam çarşı merkezinde insanlar ile iletişim kuruldu. Olumlu tepkiler ve taktirler alındı. Kadınlar ve Kadınlar gençlik teşkilatımıza teşekkür ediyorum. Değerlendirme... Bölge olarak 2020 Çalışma Takvimini hazırlıyoruz 2 hafta içinde şubelerimize gönderilecektir. Erkam ve İhsan Sohbetleri’ne bu dönemde daha çok önem verilmelidir. Erkam Sohbetleri ile daha çok insana

ulaşılması, iş adamları esnaflar ve akademisyenler İhsan Sohbetiyle bir araya getirilmelidir. Cami üyelik kampanyaları mutlaka bu dönemde azimle devam edilmelidir. 2022 yılında bölgemizin üyelik hedefi 9 bin olmalıdır. Teşkilatımızın gazete ve dergilerine sahip çıkmalıyız, Doğuş, Camia, Perspektif, Sabah Ülkesi bunlar cemiyetlerimizde bulundurulmalı, üyeler, cemaat ve yöneticiler olarak sahip çıkmalıyız. İUA, Amsterdam İslam Fakültesini tanıtmak ve sahip çıkmamız gerekiyor. Şuanda toplamda 29 öğrencimiz bulunmaktadır. Değerli dava kardeşlerim hepinize bu toplantımıza katılım gösterdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum, Toplantıyı organize eden Teşkilatlanma birimimize İdari İşler Başkanımıza yürekten teşekkür ediyorum. Sizleri emanetlerin kaybolmadığı yüce Allah’a emanet ediyorum.” Hediye takdimi İGMG Üyelik Birim Başkanı Mehmet Zararsız, Genel Merkez üyeliğin-

de 20 yılı ve 10 yılı aşan üyelere Altın ve Gümüş Kart takdim etti. Arif Balcı, Aydemir Doğruyol, Günnur Balcı Altın kart. Erkan Turan, Meryem Yekeler Gümüş kartlarını aldılar. Törenin ardından, İrşad Başkanı Hasan İnan, 2019 yılı NİF çalışmalarını özetlerken, 2020 yılında yapılacak faaliyetleri anlattı. Bölge Birim Başkanları kısa sunumlar yaptılar. Daha sonra, günün hatibi İGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş bir konuşma yaptı. Altaş konuşmasında, Müslümanların Avrupa’da dinini yaşama hakları olduğunu ve bunu yaşamaları için kısıtlamalar olmamalı gerektiğinin altını çizdi. Gençlik Başkanı Mustafa Aktalan, Kadınlar Teşkilatı Başkanı Nejla Erdoğan ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı Büşra Kandemir yaptıkları faaliyetleri anlattılar. Toplantıda bayanların organize ettiği sokak aksiyonu “Ondersteun de diversiteit” klibi ve Altın Hilal kısa film yarışmasında 3’cülük ödülü kazanan “Mum Işığı” filmi gösterildi. Program, Kur’an tilaveti ve verilen ikramla son buldu. Haber-Fotoğraflar: Ercan Kuzu ◄◄

Restoran ve kafelerde sigara Müslümanların neredeyse tama- Thomas Cook’un Hollanda ve Belçika alanları tamamen yasaklandı mı İslamofobik saldırıya uğradı iştirakleri iflaslarını açıkladı Hollanda’da kafelerde, restoranlarda ve diğer yiyecek içecek işletmelerinde bulunan sigara alanları (Rookruimtes) yasaklandı. Hollanda Danıştay’ı, restoran ve kafe gibi yerlerde bulunan kapalı sigara bölümleri (Rookruimtes) için verilen özel iznin geçersiz olduğuna hükmetti. Danıştay’dan yapılan yazılı açıklamada, Den Haag Mahkemesinin bu yöndeki kararının yerinde olduğu belirtilerek, restoran ve kafelerde sigara içilebilen üstü kapalı bölümler için verilen özel iznin bugünden itibaren geçersiz olduğu bildirildi. Karara gerekçe olarak, restoran ve kafe çalışanları ile sigara içmeyenlerin, bu bölümlere girerek istemeden sigara dumanına maruz kalma ihtimalleri gösterildi. Bu durumun da Dünya Sağlık Örgütü Anlaşmasına aykırı olduğu ifade edildi. Hollanda’da, 1 Temmuz 2008’den itibaren sigara yasağı getirilen restoran ve kafelerde kapalı sigara bölümleri (Rookruimtes) için özel izin hakkı bulunuyordu. Hollanda sigara yasağında bir adım daha ileriye giderek teraslarda da sigara içmeyi yasaklamaya hazırlandığı bildirildi. ◄◄

İslamofobi’yi Bildir Vakfı, 5 yılı içeren “Müslüman Karşıtı Irkçılık Raporu”nu resmî internet sayfasından yayımladı. Araştırmanın ülkede yaşayan 337 Müslüman’ın katılımı ile gerçekleştirildiği belirtilen raporda, bunlardan 306’sının (yüzde 91) son 5 yılda sözlü veya fiziki İslamofobik saldırıya maruz kaldığı bildirildi. Raporda, sözlü veya fiziki İslamofobik saldırıya uğrayanların huzuru ve refahının derinden etkilendiği ifade edilirken, bunların yüzde 74’ünün son 5 yılda ülkede kendini daha az güvende hissetmeye başladıkları kaydedildi. Müslüman kadınlara yapılan saldırıların çoğunlukla sokakta gerçekleşen sözlü ve fiziki saldırılar olduğu, Müslüman erkeklerin ise polis tarafından ırkçı muameleye maruz kaldığı ifade edildi. Araştırmaya katılanların yüzde 49’unun kendini Müslüman olarak ifade etmekte özgür hissetmediği ve Müslüman oldukları için saldırıya maruz kalmaktan endişe duydukları aktarıldı. ◄◄

Thomas Cook Hollanda tarafından yapılan yazılı açıklamada, şirketin Amsterdam Mahkemesine istifasını sunduğu ve bunun kabul edildiği belirtildi. Açıklamada, Thomas Cook Hollanda’nın bireysel veya Avrupa’daki diğer Thomas Cook şirketleri ile devam etmesi için görüşmeler yapıldığı ve bunun kısa vadede mümkün olmadığı için iflasın kaçınılmaz olduğu ifade edildi. Thomas Cook Hollanda’nın 200 çalışanı için toplu istifa başvurusu yapıldığı bilgisi de paylaşıldı. Thomas Cook Belçika tarafından yapılan yazılı açıklamada, çeşitli taraflarla yapılan yoğun görüşmelere rağmen gerekli kısa vadeli finansman konusunda bir anlaşmaya sağlanamadığı ve şirketin resmen iflas ettiği bildirildi. İngiliz Sivil Havacılık Kurumu, dünyanın en büyük seyahat şirketlerinden İngiliz tur operatörü Thomas Cook’un kurtarma görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından ticari faaliyetlerine son verildiğini açıklamış, gelişmenin ardından Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkeden 150 bini aşkın İngiliz vatandaşının geri getirilmesi için operasyon başlatılmıştı. ◄◄


24 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

nieuws

Hollanda’da hayat...

Saygıdeğer okurlarımız, bu sayfada yayımlanmasını istediğiniz, hem cemiyet haberlerinizi hem kendi fotoğraflarınızı, hem de ilginç bulduğunuz fotoğrafları yorumlarınızla birlikte paylaşabilirsiniz... Bekliyoruz...

Hollanda’da açılması planlanan Türk okulları endişe oluşturdu

Y

urtdışı Türkler Başkanlığı tarafından yürütülen Anadolu Hafta Sonu Okulları projesi Hollanda’da tartışmalara yol açtı.

Sosyal İşler Bakanı Wouter Koolmees göçmen çocuklarının “dilini, kültürünü ve dinini unutmaması amacıyla” açılması planlanan 15 okulun her türlü denetimden uzak olacağını, bunun da endişe verici olduğunu söyledi. Demokratlar 66 Partisi’ne (D66) mensup Koolmees, milletvekillerine bilgi verdi. Koolmees, okulların Hollanda eğitim mevzuatı kapsamında olmaması nedeniyle müfettişler tarafından denetlenemeyeceğini vurguladı.

Birgün’den Turap Tercan’ın haberine göre, hükümet ortağı Liberal Sağ Parti (VVD) ile Hıristiyan Demokrat Parti (CDA) ise Türkiye tarafından açılacak okulların etkin bir şekilde denetlenmesini istedi. Hollanda’daki okullarda ne olup bittiği konusunda Ankara’ya bağımlı olunmasını eleştiren iktidar partisi milletvekilleri, okulların denetimi ve yabancı fon akışının durdurulması konusunda hükümeti göreve çağırdı. Hükümetin diğer ortağı CDA Milletvekili Pieter Heerma, açılacak okullar üzerinde denetim uygulaması çağrısında bulundu. Muhalefet partilerinin çoğu hafta sonu okullarını “Ankara’nın uzun kolu” olarak nitelendiriyor. Hollanda Başbakanı Rutte de okulları projesini “rahatsız edici” olarak değerlendirmişti. Türkiye kökenli ailelerin 6-17 yaş arasındaki çocuklarına haftada 5 saat Türkçe, din ve tarih dersleri verilecek. Sınıflar en az 15, en fazla 25 kişiden oluşacak. Ankara tarafından tek gruba sahip bir hafta sonu okuluna 7 bin Euro, iki gruba sahip okula 11 bin Euro, üç gruba sahip okula da 15 bin Euro destek sağlanacak.

Gençler iki ülke arası köprü olacak

Y

üksek eğitim ve öğrenim için Hollanda’dan İstanbul Aydın Üniversitesi’ne (İAÜ) gelen gençler, okulları bitmeden Türkiye ile Hollanda arasında köprü olmayı başardılar. İAÜ’nin Florya’daki kampüsündeki konferans salonunda gerçekleşen Büyük Buluşmaya onlarca değişik ülkeden öğrenciler, akademisyenler katıldı. Etkinlikte gençlere seslenen Avrupa’nın en büyük şirketlerinden biri olan EDELSTAAL Group Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları bu gençlerin mezun olduktan sonra ister Türkiye’de kalsınlar, isterse Hollanda’ya dönsünler iki ülke arasında ilişkilerin çok daha kuvvetleneceğine inandığını vurguladı. 11 Mart 2017 tarihinde Rotterdam’da yaşanan olaylarının ticari ilişkilere yansımamasını iki ülke arasında 400 küsur yıllık güçlü dostluğa bağlı olduğunu ifade eden Torunoğulları, yaşanan olaylardan iki gün sonra dönemin Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Konders’ın Den Bosch’daki şirketlerini ziyaret etmesinin kendilerini ziyadesi ile memnun ettiğini, yükselen tansiyonu düşürmeye yettiğini anlattı. Torunoğlulları gençlere müjde de vererek, “Çalışmak, staj yapmak isteyen gençler için şirketlerimizin kapıları sonuna kadar açıktır” dedi. Şair-Yazar Yavuz Nufel Hollanda, Almanya ve Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinde yaptığı “GÖÇ” konulu dinleti ile Avrupa’ya 60’lı yılların başlarında bir-iki yıllığına işçi olarak giden ilk neslin öykü, anılarını anlatarak başladığı sunumunda, yarım asrı geçmesine rağmen hâlâ dönemediklerini ve nedenlerini anlattı. ◄◄

eden camileri ise kapatacağını vurguladı. Amsterdam’ın inanç ve inancı yaşama özgürlüğü prensiplerini benimsediğini belirten Halsema, şunları söyledi: “Ama biz köktendinciliğe hayır diyoruz. Fikirlerinizi başkalarına dayatırsanız, hukukun üstünlüğüne karşı saldırgan bir tutum takınırsanız, o hukuk devleti tarafından korunamazsınız. Amsterdam’da anti-demokratik vaazların verildiği birkaç cami

var. Onları yakından izliyoruz. Buna devam ederlerse bizimle ciddi sorun yaşayacaklar.” “SELEFİLERLE MASAYA OTURMAM” BBC’nin haberine göre, Amsterdam Belediye Başkanı, tartışmaların odağındaki Selefi örgütleri ile işbirliği yapmayacaklarını da açıkladı. Halsema, “Eşit haklara saygı duymayan gruplarla istişare geçmişte kaldı. Kadın ve erkek eşitliğini ciddiye almayan insanlarla masaya oturmam” diye konuştu. Belediye başkanının, radikal görüşlerin savunulduğu camileri kapatma açıklaması, sağ partiler tarafından olumlu karşılandı. Muhalefetteki sosyal demokrat çizgideki İşçi Partisi (PvdA) ise Halsema’ya tepkili. PvdA Amsterdam İl Başkanı Sofyan Mbraki, camileri kapatmanın yasal dayanağı bulunmadığını savunarak, ibadethaneler yerine, vaaz veren imamlara yaptırım uygulanmasını istedi. “HABERLER ENDİŞE VERİCİ” Hollanda medyasının araştırmaları sonucu, Selefîlerin kontrolündeki camilerde hafta sonlarında çocuklar için düzenlenen kurslarda “toplumdan, eşitlik ve özgürlük ilkelerinden uzaklaşmaya yönelten” dersler verildiğinin ortaya çıkması, tartışmaları daha da alevlendirdi. Medyada yer alan haberlere göre, hafta sonu kurslarında çocuklara, “kafirlerin, eşcinsellerin ve zina edenlerin öldürülmesi; Müslüman gençliğin, ‘kafir Hollanda’yı’ terk ederek bir İslam ülkesine yerleşmesi gerektiği” gibi şeyler anlatılıyor. Hükûmet ortağı partiler, bu haberleri “endişe verici” olarak değerlendirdi. Koalisyon ortakları Liberal Sağ Parti (VVD) ve Hıristiyan Birliği Partisi (CU), yasaların değiştirilerek, hafta sonu okul ve kurslarının denetim altına alınmasını istedi. Haber: AA ◄◄

Polisin göçmenlere ayrımcılık ve aşırı şiddet uygulaması

Saadet Hollanda sezona başladı

ahey kentinde özellikle göçmen kökenlilerin yoğunlukla yaşadığı Schilderswijk semtinde polisin ayrımcılık yaptığı ve aşırı şiddet uyguladığı kaydedildi. Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan polis merkezlerinin bir kısmında, göçmenlere yönelik ayrımcılık yapıldığı ve aşırı şiddet uygulandığı belirtildi. Ülkede kamu yayın kuruluşu olan NOS’ta yayımlanan habere göre, Lahey kentinde bulunan bazı polis merkezlerinde ayrımcılık yapılıyor ve aşırı şiddet kullanılıyor. Haberde, bunun özellikle göçmen kökenlilerin yoğunlukla yaşadığı bölge olarak bilinen Schilderswijk semtindeki Hoefkade Polis Merkezi’nde yaşandığı anlatıldı. Bazı polisler tarafından tutuklulara uygulanan aşırı şiddetin örtbas edilmeye çalışıldığı kaydedilen haberde, polislerin meslektaşları tarafından yapılan uyarılara rağmen, yöneticilerin duruma müdahale etmediği ifade edildi.

Siyasî partilerin yurt dışında da temsilcilikler açabilmesine imkân veren yasanın kabul edilmesinin ardından Saadet Partisi Hollanda’da Bayram Başalan’ın başkanlığında kurulan temsilcilik ile çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Sezonun ilk Divan Toplantısını gerçekleştiren Saadet Hollanda, yeni çalışma takvimini de belirledi. ◄◄

Kadın ve eşcinsel karşıtı vaazlar takibe alınacak

A

msterdam kentinin ilk kadın Belediye Başkanı olan Femke Halsema, yerel AT5 kanalına yaptığı açıklamada, kadın ve eşcinsel karşıtı görüşleri nedeniyle son dönemde yoğun tartışmalara neden olan camilere ilişkin rahatsızlığını dile getirdi. Halsema, imamların, kadınları aşağılayan, eşcinselliğin günah olduğunu savunan vaazlar verdiği camilere karşı harekete geçeceğini, bu tür olumsuz görüşlerde ısrar

L

Haberde ayrıca polis teşkilatı tarafından yapılan açıklamada, bazı polisler tarafından yapılan kötü muameleye ilişkin uyarıların doğru olduğu, fakat eyleme geçilmediğinin doğru olmadığı ve konuyla ilgili başlatılan bir iç soruşturmanın devam ettiği aktarıldı. Polislerin aralarında kullandıkları sosyal medya grubunda, polis köpeği taşıyan polislere “Faslıları yok eden” olarak hitap ettikleri kaydedildi. Geçen sene tutuklanan bir kişiye kötü muamelede bulunan 3 polisin hakim karşısına çıktığı ve mahkemede, polisin, gözaltına alınan bir göçmenin üzerine polis köpeğini saldığı ve köpeğin zanlıyı bacağından ısırdığı görüntülerin gösterildiği aktarıldı. Karakolda diğer bir polisin bilerek, zanlının yaralı bacağına bastığı anların görüntülerinin gösterildiği mahkemede, savcının, söz konusu polis hakkında 3 ay şartlı hapis, diğer polisler için de kamu hizmeti cezası verilmesini talep ettiği dile getirildi. Haber-Fotoğraf: AA


mozaik 25 mozaïek

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

Veren el ile alan el buluştu Hasene’nin “Bir kurban bin şükre vesile” sloganı ile yürüttüğü kurban kampanyası başarılı bir şekilde tamamlandı.

Pusula

Drs. Ahmet Yıldırım

Kurban milyonlarca şükre vesile oldu

M

ilyonlarca ihtiyaç sahibine ulaşan kampanya 100 ülke ve bölgede, 440 gözlemci nezaretinde gerçekleştirildi. Kampanyanın bu seneki hedefi olan 163 bin sayısı geçildi ve 171 bin 700 kurban hisse bağışı toplandı. Hasene Başkanı Mesud Gülbahar kampanyayı şöyle değerlendirdi: “Bağışlanan her bir kurban farklı kıta ve coğrafyalarda binlerce, on binlerce hatta milyonlarca şükre vesile oldu. Bizler böyle anlamlı bir çalışmaya aracılık etmekten dolayı Allah’a şükrediyoruz. Geçen sene topladığımız 156 bin 255 hisse bağışı geride bıraktığımız gibi, hedefimiz olan 163 bin hisseyi de geride bırakarak 171 bin 700 hisse bağışı topladık. Yüzlerce gözlemcimiz kampanyanın başarılı bir

K Filipinler

Somali

şekilde tamamlanması için canla başla çalıştılar, büyük gayret sarf ettiler. Kampanyayı yerinde ve zor şartlar içerisinde takip eden tüm gözlemcilerimize müteşekkiriz. Kurban kampanyası vesilesi ile milyonlarca insanın şükrüne ve teşekkürüne vesile olduk. Kurban bağışında bulunarak bizlere güvenen tüm bağışçılarımıza, kampanyadaki hedeflerimizi aşmamızda bizlerle birlikte koşturan tüm temsilcilerimize ve tüm gönüllülerimize teşekkür ediyoruz.” Doğuş Haber Merkezi ◄◄.

“Zor bir dönemden geçiyoruz”

H

ollanda İslam Federasyonu şube imamları ile yaptığı periyodik toplantısını bu kez bölge merkez ofisinde gerçekleştirdi. Tam katılımla yapılan toplantıda imamlara yapılan çalışmalar ve önümüzdeki sezon yapılacak çalışmalar konusunda bilgiler sunuldu. İrşad Başkanı Hasan İnan imamlara hitap etti. Daha sonra imamların dilek ve temennilerine yer verildi. Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan ve IGMG İrşad Başkan Yardımcısı ve Fetva Kurulu Başkanı Hulusi Ünye imamlara hitap ederek onların sorularına cevap verdiler. Ünye, şunlara değindi: “Sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Sadece Millî Görüş değil Diyanet dahil tüm cemaatler bu sıkıntıyı yaşıyorlar. Aşırı siyasetçilerin baskıları artmaya devam ediyor. Camilerde verilen dersleri kontrol edemiyoruz diyerek Müslümanlara baskı uyguluyorlar. Hamdolsun bizim teşkilat olarak ikinci bir ajandamız yok. Elli yıldır insanlığın huzuru ve saadeti için çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz. Müslümanlar zor

Hollanda’da evsizlerin sayısı 10 yılda iki katına çıktı

H

ollanda İstatistik Bürosunca (CBS) yapılan araştırmada, ülkede 18 ile 65 yaş arası evsizlerin sayısının 2009’da 17 bin 800 iken, 2018’de 39 bin 300’e yükseldiği bildirildi. Araştırmada, evsizlerin yüzde 57’sinin göçmen kökenli olduğu, Batılı olmayan göçmen kökenli evsizlerin sayısının ise yaklaşık üç kat artarak 6 bin 500’den 18 bin 300’e çıktığı belirtildi. Bu kişilerin yüzde 16’sını kadınların oluşturduğu tespitine yer verilen araştırmada, 18 ile 30 yaş arası evsizlerde ise

Hac, Millî Görüş ile anlamlı ve güzel…

H

ac ve Umre Sorumlusu Mustafa Kayak’ın verdiği bilgilere göre bu yılki hac organizesi şu şekilde gerçekleşti: 77 kişiden oluşan ve 1 aylık olan uzun kafile 25 Temmuz da gitti ve 21 Ağustos tarihinde döndüler. 84 kişiden oluşan 3 haftalık kısa kafile de 30 Temmuz günü gidip, 20 Ağustos tarihinde döndüler. NIF adına hacıları çiçeklerle karşılayan Feyzi Aksoy, sorunsuz, sıkıntısız bir hac farizasının

bir dönemden geçiyor. Sizlere bilhassa bu dönemlerde çok ağır sorumluluklar düşüyor. Camilerde verilen dinî eğitim son zamanlarda gündemde çok ciddi biçimde tartışılmakta, hatta bu eğitimlerle alakalı olarak incelenmeler başlatılmış bulunmakta. Eğitim verirken daha dikkatli olmanızı, İslam’a karşı olan siyasilere malzeme vermemeniz için daha gerekli imtinayı göstermenizi sitiyoruz.” ◄◄ sayının üç kat artarak 4 binden, 12 bin 600’e yükseldiği ifade edildi. Evsizlerin yüzde 37’isinin Amsterdam, Rotterdam, Lahey ve Utrecht gibi büyük şehirlerde yaşadığı kaydedildi. Ülkede kaçak yaşayan evsizlerin araştırmaya dahil edilmediği aktarıldı. Hollanda Sağlık, Refah ve Spor Bakanlığı Devlet Müsteşarı Paul Blokhuis, kamu yayın kuruluşu NOS’a yaptığı açıklamada, rakamların “ürkütücü” olduğunu belirterek, “Ülkede, evsizlerin sayısında düşüş yerine artış gösterdiğini biliyorduk fakat güçlü bir artışın olması hayal kırıklığı. Zengin bir ülkede insanları iyi bir çatı altında barındırmayı başaramadığımız için utanmamız gerekir.” dedi.◄◄

daha yerine getirildiğini söyledi. Hacı adaylarını karşılamaya gelen yakınlarının da heyecan ve sevinçleri yüzlerine yansımıştı. 20 civarında farklı etnik kökene sahip (Pakistan, Fas, Somali) hacı da Millî Görüş hac organizesinin sunduğu hizmetlerden son derece memnun kaldıklarını ifade ettiler. ◄◄

ahmethulya@live.nl

Kral bir fotoğraf!

raliyet Günü (Prinsjesdağ 2019) bu yıl, “Kral Willem-Alexander’ın o güne sakallı mı yoksa sakalsız mı gelecek?” sorusuyla ve merakıyla çalkalandı. Halka hitap konuşmasının ardından balkona çıkan Kral ve Kraliçe, bu kez de dışarda binlerce meraklıyı selamladı. Onlar da Kralın sakallı hâlini görünce, kendi beklentileriyle ölçtüler ve biçtiler. TV sunucuları, o gün yüzlerce insana aynı soruyu sordular: “Kralı sakallı hâliyle nasıl buldunuz?” Kaynak: ANP, 18 09 2019. Yani anlayacağınız, o önemli günün bilgileri, milyonların nereye harcanacağı ekonominin nasıl gittiği, nerelere ve kimlere yatırım yapılacağı birden gündem dışına çıkıverdi. Bir kez daha görüldü ki, bu medya (hem yazılı hem de görsel) olayları istediği yere götürüyor (kim bilir belki de Rutte hükûmeti böyle istiyor?!)

Deneyimli siyasetçiler bunu çok iyi bilirler: Eğer konuların veya görülmemesi gereken işlerin saklanması veya göz ardı edilmesi gerekiyorsa, olayları başka yere çekerek, gündem dışına çıkarlar… Yeter ki kendi hataları görünmesin; vizyonları veya misyonları yanlış veya tutarsız eleştiriye kapanıversin. Hasır altına at bakalım soru ve sorunları... Sonra piyangonun kime çıkacağını bilinmiyor zannediyorlar! Olan yine vatandaşa oluyor, değil mi?!

piyasada fırsatçı yatırımcılara yüklemek istiyor. Bu bence de güzel bir öneri. Yatırımcılar piyasadaki tüm küçük ve fiyatı uygun konutları satın alarak kendi pozisyonunu pekiştiriyor ve emlak piyasasını sıkıntıya sokuyor. Gençler ne kiralık ev bulabiliyorlar, ne de bütçelerine göre konut satın alabiliyorlar. Bu konunun 2020 yılında doğrudan ele alınması bekleniyor. Bunun yanı sıra yeni yapı projelerine maddî destek öngörüyor Rutte hükûmeti. Kaynak: ANP, 18-09-2019. 2019-2020 yıllarına ait bir kaç istatistik veri ve bilgiler: Ekonomik büyüme: % 1,50 İşsizlik oranı: % 3,5, yani çalışan kesimin % 3,5’i işsiz olarak bekleniyor. Yaşam ömrü: 82 yıl (yani Hollanda gitgide yaşlanıyor ve daha uzun yaşıyor) Finansal Durum Memnuniyeti: % 80’i alım gücünden ve gelirinden memnun. Alım gücü artışı: % 2,1 bekleniliyor Konut pazarına yatırım bütçesi: 350 milyon Euro Yargı Reformu Paketi: 61 milyon Euro Toplam Millî Gelir 2020: 305 milyar Euro Toplam Millî Giderler 2020: 302 milyar Euro Toplam Bütçe Artışı: 3 milyar Euro Kaynak: ANP, 18-09-2019.

Kral Willem-Alexander 2020 ve sonraki yıllara hem pozitif bir çerçeveden baktı hem de temkinli yaklaşımından dolayı dikkat çekti. Kral, “2020 yılında Hollanda ekonomisinin % 1,5 büyüme beklediğini, 2019 yılında 10 milyar bütçe artışı olduğunu ve 2020 yılında, 3 milyarlık artı bütçeyi Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımız arasında paylaştırılacağını ve bunun fark edileceğini” söyledi ve ekledi: “Ama herkese de aynı pay düşmeyebilir” Yani, “gözü açık olan ve imkânları fırsata çevirmek isteyenler yararlanır; bilmeyen veya ilgilenmeyenler ise yararlanamaz” demeye getirdi.

Siyasi partiler, “Bu 3 milyar Euro nasıl harcansın, nereye yatırım yapılsın, kimlere faydası olsun, nelere ek yardım yapılsın, nelere, kimlere, nasıl, ne zaman harcansın, sorumlu ve adilce bir paylaşım olsun” diyerek önümüzdeki aylarda, birbirleriyle kıyasıya yarış yapacaklar. Yüzlerce önerge, havada uçuşacak ve sonunda bakalım kimlerin dediği olacak ve kimlere faydası olacak onu da hep beraber göreceğiz inşallah.

“Topluma yatırım yapacağız, zira topluma yatırım, geleceğimize yatırımdır” dedi. Sağlık sektörüne önem verdi. Hukuk ve sanayinin daha iyi bir konuma getirilmesi, Çevre ve Yerleşim (konut pazarına) alanlarına dikkat çekti ve “buralarda yasal değişiklik yapılarak ilerleme kaydedilmesini arzu ettiğini” belirtti Kralımız!

◄◄.

Konut pazarındaki bu dengesiz dönemin çabucak ele alınması ve çözümler üretilmesi bekleniliyor. Emlak vergisini, konut sahip olmak isteyen gençlerden alınmamasını isteyen hükûmet, bu % 2’lik vergiyi

O zaman tam da bir fotoğraf anı: Kral’ın fotoğrafı gündem olur da, bizlerin selfisi/özçekimi olmaz mı! Olur ama, benim tercihim olumlu ve ilerlemiş bir ekonomik fotoğraftır! Seçim sizin olsun… Kral bir fotoğraf olsun!


04 haber 26 nieuws

Hollanda Sosyal Güvenlik Sistemini tamir ediyor Yaşlı İşsizler Gelir Yasası (Wet inkomensvoorziening oudere werklozen (IOW); 60 yaş ve 4 aydan sonra işsiz kalanlar, İşsizlik Ödeneği (WW) veya Geçici Malullük Ödeneğini (WGA) alanların, Emeklilik yaşı (AOW) 67 yaşına kadar ödenek almalarını sağlayan yasa. Ödenek şartları WW ödeneği ile eşdeğerde olan yasa ile, 60 yaş ve 4 aydan gün alanların Sosyal yardım ödeneğini (Bijstand) almalarına gerek kalmamaktadır. Daha önce bu yasada, son başvuru tarihi 31 Aralık 2020 olarak belirlenmişti. Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanı Wouter Koolmes‘in onayladığı yeni yasa değişikliğine göre; IOW ödeneği başvuru tarihi 1 Ocak 2024 olarak belirlendi. 1 Ocak’ta 2024’de, 60 yaş ve 4 aydan gün almış ve o tarihten önce işsiz kalmış olmak gerek. İşsizlik ödeneğinin süresinin 2 yıl olduğuna göre, son başvuru tarihi 1 Ocak 2026 ‘ya kadar başvuru imkânı bulunmaktadır. ......................................................................................................................................... ......................................................................................................................................... .........................................................................................................................................

Taziye...

Yazar Şule Yüksel Şenler vefat etti Filmi ve dizi filmi yapılan “Huzur Sokağı” romanının yazarı Gazeteci-yazar Şule Yüksel Şenler 81 yaşında vefat etti Filmi ve dizi filmi yapılan “Huzur Sokağı” romanının yazarı Gazeteci-yazar Şule Yüksel Şenler 81 yaşında vefat etti. Şenler, yaklaşık 8 aydır tedavi gördüğü Bağcılar Medipol Mega Üniversite Hastanesinde hayatını kaybetti. Usta kalem Şenler, başörtü konusunun eğitimli Müslüman kadının hayatına girmesine vesile olurken, gerek yazıları gerekse konferanslarıyla da 1960-70’li yıllara damgasını vurmuştu. Merhumeye Allah’tan rahmet diliyoruz.

Avrupa ülkelerinin adalet sisteminde ırkçılık hâkim Avrupa Irkçılıkla Mücadele Ağı (ENAR), 24 AB üyesi ülkede yaptığı araştırmada Avrupa ülkelerinin adalet sisteminde ırkçılığın hakim olduğunu ortaya çıkardı. ENAR’ın “Avrupa’da Irkçı Suç ve Kurumsal Irkçılık” başlıklı raporu 24 AB ülkesinde 2014-2018 yılları arasında işlenen ırkçı suçlara ilişkin kapsamlı bir veri sağlıyor. Rapor; nefret suçlarını kayda geçirme, araştırma ve soruşturma aşamalarındaki kurumsal uygulamaların ırkçı önyargılara dayandığını gösteriyor. Rapor, ırkçılık kaynaklı bir suçun polise bildirilmesinden araştırma ve soruşturma safhalarına kadar ırkçılığın farklı boyutlarının ceza yargılama sisteminde nasıl kurumsal olarak yaygın olduğunu ortaya koyuyor. Bu durumun ciddi anlamda bir “adalet boşluğuna” yol açtığına dikkat çeken rapor, aynı zamanda ırkçı ve nefret suçlarının çoğu zaman kayda alınmadığını tespit etti. Brüksel merkezli ENAR kapsamlı araştırmasını “Adalet Uçurumu: Avrupa Çapında Cezai Adalet Sisteminde Irkçılık Yaygın” başlıklı basın bülteniyle duyurdu. ENAR Başkanı Karen Taylor, “İngiliz polisinin kurumsal olarak ırkçı olduğunu ortaya çıkaran Macpherson Raporu’ndan 20 yıl sonra şimdi biz şunu bulduk: Irkçılık kaynaklı şiddet içeren suçların sayısında artış olmasına rağmen Avrupa Birliği’nde ceza yargılaması sistemleri ırkçı suçların mağdurlarını korumada başarısız.” dedi. Rapora göre 2014-208 döneminde Avrupa ülkelerinde ırkçı suçlar artış gösterdi. Araştırma terör saldırılarının nefret suçlarını tetiklediğini de vurguluyor. Buna göre Fransa’da 2015’te gerçekleşen terör saldırıları sonrasında Müslüman karşıtı saldırıların arttı. 2014’te 133 olan saldırı sayısı 2015’te 429’a çıktı. İngiltere’de ise Brexit referandumu sürecinde nefret suçlarının yükseldi. 20162018 yılları arasında dini nefret suçlarında yüzde 40 artış oldu. ENAR raporu dini nefret suçlarından en fazla etkilenen grubun başında Müslümanlar geldiğini kaydetti. ENAR Başkanı Taylor “Eğer Avrupa’daki ırkçılık suçlarının kurbanları için ırkçı adalet hakimse, ceza yargılama sisteminde önemli değişikliğe ihtiyacımız var. ◄◄ Hükümetler ve kurumlar nefret suçlarına daha iyi cevap verebilir.” dedi.

Rahman Camii eğitime başladı

Amersfoort Rahman Camii eğitim alanında verdiği çalışmalarla da hayli iddialı. Hafta sonu eğitiminin açılışı için veli ve talebelerle bir araya gelen Cami Başkanı Mustafa Hamurcu, “bize güvenerek emanet ettiğiniz yavrularınız bizim de evlatlarımızdır. Onları en güzel şekilde yetiştirmek size, eğittmek de bize düşüyor. ◄◄ Sizinle beraber geleceğin neslini inşa etmek için kolları sıvadık” dedi.

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

Avrupa’nın en pahalı toplu taşıması Hollanda’da Avrupa Birliği istatistik bürosu Eurostat verilerine göre , Avrupa’nın en pahalı toplu taşıma ücretini Hollandalılar ödüyor. Hiç bir Avrupa ülkesinde toplu taşıma ücreti bu kadar pahalı değil. Verilere göre 28 AB ülkesinde toplu taşıma fiyatları Hollanda’daki kadar pahalı değil. Hollanda toplu taşıma fiyatları 28 AB ülkesi ortalamasından yüzde 34 daha pahalı. Ülkede park ücretleri çok yüksek, trafikte yoğunluk sorunu var. Şehir merkezlerine özellikle hafta sonu araç ile ulaşım çok zor. Otopark ücretlerinin astronomik olmasına rağmen, vatandaş yine de aracı ile gitmeyi tercih ediyor. Çünkü toplu taşıma çok daha pahalı. 4 kişilik bir aile 5 Km mesafe için toplu taşımaya 16 avro ödeyecekken, gideceği yerde en fazla 3 saat kalacağı düşünüldüğünde ödeyeceği otopark ücreti 8 ila 12 avro arasında olur. Yine birçok Avrupa ülkesinde Toplu taşıma devlet desteği alıyor veya belediyeler tarafından işletilerek hizmet veriyor. .................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................. ..................................................................................................................................................................................................................

Hollanda’da 2020 mali bütçesi açıkladı İşte, 2020 yılında yapılacak olan değişiklikler... Hollanda’da 2020 mali bütçesi açıkladı, yeni kanun ve yasalar ile hayatımızda neler değişecek? 2020 yılından itibaren yürürlüğe girecek yeni düzenlemeler ve uygulamalar ile Hollanda’da hayatımızda neler değişecek. Her yıl eylül ayının üçüncü salı günü kutlanan Prens Günü, Kral Willem-Alexander’ın yaptığı geleneksel konuşma ile hükümetin 2020 yılı mali bütçesi açıkladı. Milyonlar Notası, diğer ismiyle 2020 yılı bütçe kanunu neleri içeriyor? Hayatımızda neler değişecek, sağlık sigorta primleri artacak mı? Maaşlar artacak mı? Vergiler artacak mı? Milyonlar Notası” olarak adlandırılan tasarıda önümüzdeki yıl devletin toplam gelirleri 305,5 milyar, giderleri ise 302,1 milyar avro olarak öngörülüyor. Bütçe fazlasının yüzde 0.3’e ekonomik büyümenin yüzde 1.5 olarak hesaplandığı tasarıya göre, işsiz sayısı 330 bine gerileyecek. ALIM GÜCÜ ARTACAK Alım gücü toplumun tüm kesiminde ortalama yüzde 2,1 düzeyinde artacak. Çalışanlar yüzde 2,4, ödenek alan ve emeklilerin yüzde 1,4 alım gücü oranında artacak. Yıllık Gelir Alım gücü artışı 22.000 Euro’ya kadar 1,4% 22.000 - 35.000 Euro 1,8% 35.000 - 52.000 Euro 2,2% 52.000 - 75.000 Euro 2,4% 75.000 Euro en yükseği 2,3%

Hollanda’da gelir vergisi değişiyor. Çalışanların net geliri artacak 2020 yılından itibaren 4 kademeli gelir vergisi uygulamasından 2 kademeli vergi sınıflandırmasına geçilecek. 2021 yılında yürürlüğe girecek olan uygulama 1 yıl öne alınıyor. Hollanda’da 2020 yılı gelir vergisinde yapılacak değişikler… 2020 yılında 68,507 avro yıllık brüt maaş en yüksek kademenin başlangıç sınırı olacak. Başka bir deyişle 68 bin 507 avroya kadar yüzde 37,35 vergi kesilecek, üstünde olanlardan yüzde 49,50 oranında kesinti yapılacak. Böylece çalışanların eline daha fazla net maaş geçecek. Verilen örneğe göre yıllık 40 bin avro brüt maaş alan bir kişinin eline yılda net 1200 avro fazla maaş geçecek. Hollanda’da Sağlık sigorta primleri 2020’de aylık 3 avro zamlanacak Hollanda’da 2020 yılında Sağlık s Hollanda’da Sağlık sigorta primleri 2020’de aylık 3 avro zamlanacak sigorta primlerin aylık ortalama kişi başı 3 avro artacak. 2019 yılında kişi başı yıllık temel sağlık sigorta primi 1384 avro iken, 2020 yılında 1421 avroya yükseltilecek. Bu da yıllık kişi başı ortalama 37 avro artış anlamına geliyor. Zorunlu sağlık sigorta katkı payı ise 2020 yılında değişmeyecek ve 385 avro olarak kalacak. Vergiden muaf Tasarruf mevduat Spaartaks Vermogensbelasting limiti yükseliyor Kişi başı 30.360 avro olan vergiden muaf tasarruf mevduat hesabınızdaki para miktarı 2022 yılında 440.000 avroya yükseltilecek. 2019 yılında evli çiftler için vergiden muaf mevduat birikim limiti 60 bin 730 avro iken, bu rakam 2020 yılında 880.000 bin avroya yükselecek. Bu birikimler üzerinden vergi ödenmeyecek. Şirketlere kısmı vergi indirimi geliyor Besloten Vennootschap (BV) ya da limited özel şirket; Naamloze Vennotschap (NV) ya da halka açık Limited şirket; veya Anonim Şirketlerden 200 bin avro ve üzeri kar durumunda Şirket vergisi değişmeyecek ve yüzde 25 olarak kalacak. 2021 yılında ise yüzde 21,7 oranına çekilecek. İlk 200 bin avroluk şirket karı için ise 2019 yılında yüzde 19 olan vergi yüzde 16,5e, 2021 yılında da yüzde 15e düşecek. Tek kişilik veya tüzel statüdeki şirket vergilendirmesinde artırıma gidilecek 2020’den itibaren girişimciler 7280 avro olan vergiden muaf kazanç miktarı kademeli olarak 5000 avroya çekilecek. Böylelikle aradaki 2280 avro üzerinden de vergi alınmış olacak. Zelfstandigenaftrek en arbeidsongeschiktheidsverzekering Her yıl 250 avro düşerek 2028 yılına gelindiğinde 5000 avroya inmiş olacak. Hollanda çok uluslu şirketlere temettüt vergisi geliyor 2020 yılından itibaren yürürlüğe girecek yeni uygulama ile çok uluslu şirketlere temettüt vergi muafiyeti kaldırılıyor. Bu da aralarında Shell, Philips ve AkzoNobel gibi çok uluslu şirketlerin artık vergi ödeyeceği anlamına geliyor. Vergiye tabi araç geliri(bijtelling) Şirket arabalarını şahsi kullanmanız durumunda kullandığınız araç için ödemeniz gereken Vergiye tabi araç geliri(bijtelling) değişiyor. 2020 yılında elektrikli araçlar için bijtelling ilk 45.000 avro için yüzde 4ten yüzde 8e yükseliyor. 2021 yılında ise ilk 40 bin avro için yüzde 12 olacak. 45 bin ve üzeri için ise yüzde 22 olacak. Bu rakam aracın katalog fiyatı üzerinde hesaplanır ve yıllık gelirin üzerine eklenir. KDV, BTW dijital gazete ve e-kitapların vergisi düşüyor Tüm elektronik dergi gazete, kitap ve haber sitelerinde uygulan yüzde 21’lik KDV oranı 2020 yılında yüzde 9a iniyor. Ev vergisi Nihai değeri 75 bin ile 1 milyon 80 bin avro arası evler için yıllık ödenen yüzde 0.65 vergi, 2020 yılında 0,05 puan düşürülecek ve yüzde 0.60 olarak uygulanacak. Konutlardan alınan Mülkiyet vergiler(eigenwoningforfait) yüzde 0,65den yüzde 0,60e düşürülüyor Vergiden muaf 2020 ve 2021 yılı için vergiden muaf Tasarruf mevduat birikimi Kişi başı 30.360 avro olarak kalacak. Evli çiftler için birikim limiti 60 bin 730 avro olacak. Kişi başı 30.360 avro olan vergiden muaf tasarruf mevduat hesabınızdaki para miktarı 2022 yılında 440.000 avroya yükseltilecek. Haber: TURKINFO ◄◄


27 mozaik 23 mozaïek

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

Ağır ağrı kesiciler nedeniyle ölüm sayısı arttı

“42. Dünya Liman Günleri Festivali” yapıldı

Hollanda da son zamanlar ağrı kesicilerin çok sıkça kullanılması nedeniyle ülke genelinde ölüm vakalarında artış gözlendiği öğrenildi. Yetkililerin yaptığı açıklamalara göre Oksikodon gibi ağır ağrı kesicilerin kullanımından kaynaklanan ölümlerin sayısı 2017’de yaklaşık 220 olarak belirlenirken bu rakam 2013 yılına göre yüzde 50 artış olarak kayıtlara geçti. Leiden Üniversitesi Tıp Merkezi araştırmacılarından Albert Dahan, “Bu önemli bir artış” derken, “Bunlar iki yıl öncesinin verileri. Daha 2018 ve 2019 rakamlarını hazır olmadıkları için dikkate alamadık, ama elde edilecek rakamların çok daha fazla olacağını varsayıyorum.” dedi. Utrecht Üniversitesi ile birlikte araştırma çalışmaları yaptıklarını da belirten Dahan ‘opioids’ grubundaki ağrı kesicilerin Ölüm sayısına ek olarak, şiddetli ağrı kesicilere bağlı hastane yatışlarının sayısı da artmıştır. 2017 yılında 2.200 kayıt yapıldı.” dedi. Edinilen bilgilere göre 2008 yılında, doktorlar hastaları için 94.000 kez oksikodon ilacını reçeteledikleri belirlenmiş, bu rakam 2018 yılına kadar 484.000’e yükseldiği gözlenmiş.

Hollanda’nın Rotterdam kentinde 6-8 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen 42. Dünya Liman Günleri Festivali’ne 345 bin kişi katıldı. Hollanda’nın Rotterdam kentinde 6-8 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen 42. Dünya Liman Günleri Festivali’ne 345 bin kişi katıldı. Rotterdam Dünya Liman Festivali Vakfınca organize edilen ve “su festivali” olarak da bilinen etkinli kapsamında Erasmus Köprüsü çevresinde ve Kuzey Denizi’ne bağlanan Nieuwe Maas Nehri’nde gerçekleştirilen gösteriler, katılımcıların beğenisini topladı. Köprü çevresinde çocuk ve yetişkinler için yarışma ile etkinlikler düzenlenirken, askeri, kaza ve yangın tatbikatları yapıldı. Ziyaretçiler, içinde alışveriş merkezi, sinema ve restoran bulunan 1360 kişi kapasiteli Avrupa’nın en büyük feribotlarından biri olarak gösterilen “Pride of Hull” ile gezme fırsatı da buldu. Kentin liman ve denizcilik alanlarına ilişkin bilgilendirmelerin yapıldığı festivalin ikinci günü havai fişek gösterisi de gerçekleştirildi. Festivale 345 bin kişinin katıldığı bildirildi.

................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Haklarımız...

Yasak şekilleniyor: Düğün konvoylarının önceden bildirimi zorunlu hâle getiriliyor

Hollanda’da sosyal yardım ödeneği Bir zamanlar, geniş sosyal haklara sahip olan bir Hollanda devleti vardı. Almanya’dan Hollanda’ya ziyarete gelen akrabalarımız Hollanda sosyal güvenlik sistemine imrenerek bakarlardı. Ya bugün ? Ne zaman sosyal yardım? Geliriniz asgari ücretin altında, işsizlik ödeneğiniz (WW) bitmek üzere veya geçim zorluğu içindeyseniz ve de düzenli bir geliriniz ve mal varlığınız yok ise, (Participatieuitkering) ödeneği için başvuru yapabilirsiniz. 1 Ocak 2019 tarihi itibari ile Hollanda’da; Brüt Yasal Asgari Ücret € 1.615,80 avro’dur. Ödenekler ve Brüt Asgari Ücret enflasyona bağlı artışa endekslenerek, her yılın 1 Ocak ve 1 Temmuz’unda yeniden düzenlenir. Yıllık Tatil hakkınız nedir? Sosyal yardım ödeneği alanların, iş pazarındaki pozisyonu ne olursa olsun, 18’den 67 yaşına kadar, her yıl 4 haftalık ücret veya ödeneği tatil parası olarak hak ederler. Gönüllü hizmetler ödenekleri etkiler mi? Ödenek alan kişilerin bir kurumda gönüllü hizmet vermeleri mümkündür. Verilen hizmeti, ödenek alınan belediyeye bildirmeniz şarttır. Yapılan hizmet karşılığı, hizmet verilen kurumdan ve belediyeden veya vergi iadesinden ayda en fazla € 170 avro ve yılda toplam € 1700 avro ek yardımdan faydalanmanız mümkün olup, belediyelerde ve vergi dairesinde bu gönüllü ödenek, gelir sayılmadığı için, aldığınız gönüllü hizmet katkısı; kira, hastalık ve çocuk parası gibi yardımları da etkilemez. Sosyal Yardım Ödeneği. Sosyal yardım ödeneğinden yararlanabilmek için, eşlerin veya yalnız yaşayan çocukluların, azami para ve mal varlığının € 12.240 avro, yalnız yaşayanların azami mal varlığının ise € 6.120 avro olması lazımdır. Hollanda’da ayrıca, beklenmeyen bir kaza sonrası zararların karşılanması, gazete, kütüphane, yüzme havuzu aboneliği, derneklere aidat, iflas edenlere yardım, borçlu olanlara yardım gibi hizmet veren Hukuksal Danışmanlık Bürosu (Rechtshulp ), ‘Het Juridisch Loket’ denilen ücretsiz hukuksal yardım büroları bulunmaktadır. Bu bürolardan da hukuksal yardım alabilirsiniz. www.juridischloket.nl. Daha geniş bilgiyi belediyelerden, UWV ve SvB’ın www.gemeenten.nl, www.uwv.nl, www.werk.nl ve www.svb.nl gibi web adreslerinden almanız da mümkündür. Nejat Sucu Sosyal Hizmetler Uzmanı ◄◄

Rotterdam’da düğün konvoyunu uyaran polisin darp edilmesiyle harekete geçen belediye, düğün konvoylarına bildirim zorunluluğu getirmeye hazırlanıyor. Düğün sahipleri, konvoya katılacak araç ve kişi sayısı konusunda yetkililere ayrıntılı bilgi verecek. Hollanda’da, düğün konvoyunu uyaran bir polisin darp edilmesi sonucu belediye harekete geçmişti. Göçmenlerin yoğun olduğu Rotterdam kentinde, gürültü kirliliği ve trafik sorununu önlemek amacıyla, çoğunlukla Türkiye ve Fas kökenli göçmenler tarafından düzenlenen düğün konvoyları için bir dizi önlemler alınacak. Rotterdam Belediye Meclisi, trafik kurallarının ihlali durumunda, düğün sahibine konvoydaki kişi başına para cezası verilmesi önerisini de tartışıyor. POLİS MEMURUNU DARP ETMİŞLERDİ Geçen hafta Rotterdam’da tehlikeli sürüş, sol şeridi gereksiz ihlal ve korna çalarak gürültü yaptıkları şikayetiyle bir düğün konvoyunu durduran polis memuru, konvoydaki bazı kişiler tarafından dövülmüştü. Damat da dahil 3 kişinin gözaltına alındığı olayla ilgili olarak, polise arkadan saldırdıkları belirtilen 2 zanlı hala yakalanamadı. Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb’e göre, düğün sahipleri, zanlıların kimliği konusunda bilgi vermiyor. Bu gelişmenin ardından, siyasi partilerin, düğün konvoylarının yasaklanması önerisi Rotterdam Belediye Meclisi’nde ele alındı. BİLDİRİM ZORUNLULUĞU GELİYOR Belediye yönetimi, Perşembe günü yaptığı toplantıda, düğün konvoylarının yarattığı sorunlara çözüm bulunmasını tartıştı. Aboutaleb, “Kitlesel gösterilerde olduğu gibi düğün konvoyları için de uyulması zorunlu koşullar getirmeyi düşünüyoruz” dedi.

Rotterdam Belediye Meclisi’nde, tamamen yasaklama yerine, Belçika’nın Anvers kentindeki gibi düğün konvoylarına bildirim zorunluluğu getirilmesi benimsendi. YETKİLİLERE AYRINTILI BİLGİ VERİLECEK Aboutaleb, Hollanda Televizyonu’na yaptığı açıklamada, zorunlu bildirim sayesinde, düğün konvoyunda işlerin ters gitmesi durumunda belediyenin ilgili biriminin devreye girebileceğini söyledi. Rotterdam’da hayata geçirilecek uygulama kapsamında, düğün sahipleri 6 hafta öncesinden belediyeye başvurarak, düğün konvoyu konusunda izin isteyecek. Düğün sahipleri, konvoya katılacak araç ve kişi sayısı konusunda yetkililere ayrıntılı bilgi verecek. SORUMLU DÜĞÜN SAHİBİ OLACAK Konvoyda bir olumsuzluk yaşanması durumunda, polis ve diğer yetkili makamlara karşı düğün sahibi sorumlu olacak. Düğün konvoyları için bildirim zorunluluğu, bir düre önce Belçika’nın ikinci büyük kenti Anvers’te hayata geçirildi. Flaman kentinde, düğün konvoyu düzenlemek isteyen kişiler 6 hafta öncesinde belediyeye başvurarak izin almak zorunda. Korna çalma, camdan sarkma ya da trafiği aksatacak şekilde sürüş gibi olumsuzlukların yaşanması durumunda, düğün sahibi, sürücü olsun olmasın konvoydaki her davetli başına 350 euro para cezası ödemek zorunda. Rotterdam Belediye Meclisi’ndeki sağcı partiler, kuralların ihlali durumunda düğün sahibine, her katılımcı için ayrı ayrı para cezası verilmesini istiyor. Kaynak: BBC Türkçe ◄◄

HDV camilerinde hafta sonu eğitimi başladı

Software problemen in Windows verhelpen Componenten in uw computer vervangen bij upgrade Installeren van compleet ADSL of kabel internet pakket (UPC, KPN, Telfort, Ziggo enz.) Volledig thuisnetwerk installeren incl. backup functies Draadloos internet installeren of hulp bij storingen/klachten Antivirus Software DATA Recovery Online Backup LCD en Plasma TV reparatie Saratech PC Service geeft support aan alle versies van Microsoft: Windows 98/ME/2000/XP Vista/Windows 7 en Windows 8

SARATECH ICT Quintstraat 60 3083 JN Rotterdam Tel. +31 649 77 76 78 E-mail info@saratech.nl www.saratech.nl

ed spooed VVoooorr sp ku kunntt uu lenn!! elle /7 bbel 2244/7 76 77 76 49 77 06 06 -- 49

78 78

Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı 147 Camide din görevlileri sorumluluğunda organize edilen hafta sonu din eğitimi, izin sezonunun sona ermesi ve Hollanda’nın üç bölgesinde okulların açılmasıyla birlikte başladı. Hollanda Diyanet Vakfı tarafından Eğitim Koordinatörlüğü vasıtasıyla desteklenen camilerimizdeki din eğitimi programları, 4-6 yaş, 7-9 yaş ve 10-12 yaş arası olmak üzere üç kategoriye ayrılarak çocuklarımıza modern bir dini eğitiminin verilmesi konusunda yoğun çalışmalara başlandı. Camilerimizde hafta sonu din görevlilerimiz tarafından verilen bu kurslarda, öğrenci ve öğreticiler için ders materyali hazırlanması, eğitimde metot ve materyal birliği gibi konularda ihtiyaçlar gideriliyor. Hollanda Diyanet Vakfı bu yıl, ders kitaplarının bir son iki kategoride çocuklara ücretsiz verilmesine, altyapısı henüz t ◄◄ amamlanmamış camilerimizin desteklenmesine karar vererek eğitime olan desteğini devam ettirdi.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

04 sanat ve kültür 28 cultuur & kunst

Spotlar Mehmet Şükrü Oflaz oflaz-aliya@hotmail.com “ Benim yüzüm yerde gerek, / Bana rahmet yerden yağar.” demiş Yunus Emre hazretleri. Ne güzel demiş. Yaz sonrası, daha doğrusu tatil sonrası yine döndük. Bir yılın acısını çıkarmak için tatil beldeleri tercih edildi yine. Memlekete ve insanına dokunabildiysek, maksat hasıl olmuştur. Yok tam tersi olmuş ise, vay halimize. İnsan olarak bizden, iyilik adına her ne sadır oluyorsa, küçük görmemeliyiz. İyiliğin küçüğü büyüğü olmaz. Kâr, uyanıklar için ebedi vatanımızda işimize yarayacak şeylere denir. Üç beş kuruş fazlalık kazandık diye abad olduk sayamayız kendimizi. Bu sebeple insana dokunabilmeliyiz. Bir vatanımız olduğunu unutmamalıyız. Tarihimizi öğrenmeliyiz. İyilerle, salihlerle, doğrularla ve adaletten yana olanlarla beraber olmayı bir vazife olarak görmeliyiz. Hoş geldiniz cümleten... Umarım her şey yolundadır. Bir ay oldu görüşmeyeli, sizleri özledik. İnsanın din kardeşi, döl kardeşinden evladır, gördük. Hayırlı günler dua ederiz. Hayırlı günler dua ederken sizden de gazetemize sahip çıkmanızı, abone olmanızı, okumanızı ve okutmanızı, hasılı maddî ve manevî desteklerinizi bekleriz. İyi okumalar dileriz...

B

“İnsan, hem dindar hem de kaba, geçimsiz ve nezaketiz olamaz. Zira İslâm’ın özü ve ruhu; itikatta tevhid, amelde ise edep ve merhamettir.” (Osman Nuri Topbaş) “İslam korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir!” (Aliya İzzetbegoviç) Dünya cesarete olduğu kadar, adalet ve merhamete de muhtaçtır. Mazlumların hukukunu korumak için risk almak, cesur ve kararlı bir şekilde korkuların üzerine yürümek, bizi gerçekten erdemli kılar. Davanın Temeli Ahlaktır Her şeyden önce, hangi mücadeleyi ne tür vasıtalarla yürütmemiz gerektiği konusunda bir yol belirlemek zorundayız. Meşru hedeflere, meşru vasıtalar kullanarak yürümek zorundayız. Ahlâkî amacı olmayan her mücadele, kişiyi de toplumu da çürütür. Kafamıza göre değil, davamızın gereklerine uygun yol almalıyız. “Beni yaratan, elbet yolumu da gösterir…” (Şuara, 78)

AY’IN KİTABI - Mızraklı İlmihal

İmam Gazali “Tehafüt’ül Felâsife”nin önsözünde; eserini yazma sebebini açıklarken; “Müslüman toplumu içinde bir gurup insan, kendi yaratılış ve zekâlarının üstünlüğüne dayanarak, İslâm’ın ibadetlerle ilgili tekliflerini reddetmekte, dinin esaslarını küçümsemektedir. Bunlar namaz vb. dinin tekliflerini veya emirlerini küçümsemekte, Şeriat’ın yasakladığı şeyleri yapmaktan çekinmemekte ve kendi bildikleri gibi yaşamaktadırlar.” diye yazmış. Kendi hayatını ve değerlerini, batı uygarlığının etkisiyle hafife alan veya kötüleyen bir zümre, iki asırdır var oldu, olacak. Bize düşen, öncelikle bu eleştirileri hakikat süzgecinden geçirmek ve nihayetinde haklı ve mâkul eleştirileri dikkate almaktır. Tüm bunları yaparken de herhangi bir şekilde komplekse kapılarak ilkelerimizi, değerlerimizi ve kıymetli şahsiyetlerimizi bozuk fikirlere ve kötü niyetlilere kurban etmemektir. Zaman geçiyor, problemli zihinlerin fitne üretme metotları değişmiyor. Öyleyse oturup bir daha düşünelim ve yeniden bakalım kendi kendimize. Neyi kaybettik? Niye kaybettik? … “Allah’ın hükmünü bilmeyen kimse, Allah’a tam olarak kul olamaz. Allah’a tam ibadet edemez. Şüphesiz, Allah, cahil bir kimseyi kendine veli ittihaz edinmez.” (İbn-i Arabî) Neden kötülükler üzerimize yürüyor? Niçin durmadan zarara uğruyoruz? Gibi sualler bizi yıldıramamalı. “İmtihanımız ağırlaşmadı. Biz Allah’ı unuttukça imtihanın ağırlığını hissetmeye başladık.” (Nuri Pakdil) Bir Çıkış Yolu Bulmalıyız Sünnî paradigma dediğimiz “vasat ümmet” anlayışı, insanlık için umut

40 HADİS - (25)

olmaya devam ediyor. Problem, bu anlayışı modern zihnin idrakine sunamayan, üretkenliğini ve inandırıcılığını yitiren anlayıştadır. Âlim ve Arif kişilerin, basit ve bayağı tartışma zeminlerine çekilerek lüzumsuz kamplara ve kamplaşmalara dâhil olmaları, Hz. Peygamber’in “Üsve-i Hasene” misyonunu çağa taşıma iradesini zayıflatmaktadır. İlim ehli, öncelikle toplum menfaatine ve ümmet maslahatına olan konulara öncelik vermeli, öncülük yapmalıdır. Elbette farklı anlayış ve yorum metotları var dır ve var olacaktır. Farklılıkları zenginlik olarak görmek ne kadar önemliyse, bunları belirli süzgeçlerden geçirerek bir ihtilaf adabı ve ahlâkı inşa etmek de bir o kadar değerlidir. Asıl tehlikeli olan, dışlayıcı olan ve küfür vb. ithamlarla muhatapları yok sayan aşırılık anlayışıdır. “Yalnızca doğruyu değil, istikameti de önemsiyorsan, sadece söze değil söyleyene de dikkat et. Zira; İblisin doğrusu olur ama istikameti olmaz. Eskiler; İblis yaranı kaşır, ama acımaz. Derdine güler ama çare bulmaz, derler.” (İhsan Fazlıoğlu) Çağlar boyunca kendi mecrasında akan ana akım İslâm anlayışı, hedefleri ve usulleri açısından insanlığa değer katan ve huzur bahşeden bir yaşayış inşa etmiştir. Zaman zaman sapmalar yaşanmış olsa da bu iklim varlığını daima korumuştur. Tabii ki sapmalar ve hedeften uzaklaşmalar yaşadık ve yine yaşamamız mümkün. Bunun zararlarını azaltmak için çözüm yolları aramamız veya üretmemiz lâzım. İyi, güzel ve doğru olanı

insanlığın idrâkine, nezih bir üslup ve adil bir hüküm ile taşıma mücadelesi, hepimizin temel sorumluluğudur. Ve bu, öncelikle dert sahibi olmakla mümkündür. “Allah celle celâluhu, dinini dert edinenlerin, dünyalık dertlerine kefil olur.” (Hadisi şerif) “İşlerin sonunda pişman olmamak için ehliyle istişare etmek vaciptir.” (Hz. Mevlâna) Bu bağlamda, şu ilkeyi defaatle hatırlayıp hatırlatmakta fayda var: “Ben olsam, Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere ‘eleştirel düşünme’ dersleri koyardım. Batı’nın aksine, Doğu, bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur.” (Aliya İzzetbegoviç) Temiz bir hayat; evvelâ düzgün bir itikat ile doğru bir muhakeme ve idrak gerektirir. Eğri olanın gölgesi de eğri olur, hikmetinden yola koyularak, öncelikle doğruluk, sadakat sahibi olmak ve kardeşlerimize güvenip güven vermek gerekir. Netice olarak, öncelikleri iyi tespit edilmeyen her mücadele, aslında yük almaz, yük olur… Not: Yazının başlığı Ahmed Yesevî hazretlerine aittir. Alıntı - Selim Cerrah / ---◄◄ Fikirname Dergisi

FOTOĞRAFLAR DİLE GELSE...

------------

İsmail Kara

‘Er Olana Dava Gerek’

HURAFATTAN HAKİKATE... ir davaya adanan, bir mücadelenin tarafı olan kişi, evvelâ gönül kazanma, dost artırma yollarını bulmalıdır. Mensuplarına doğru bilgi, sahih iman ve temiz düşünce öğretmeyen bir inanç, üretkenliğini ve maslahat üretme kabiliyetini kaybeder. Kırmadan, dökmeden, incitmeden yol yordam göstermeliyiz. Ve bunu yaparken, başkalarının hatalarını değil, öncelikle kendi kusurlarımızı, eksik yönlerimizi tamamlamak için gayret etmeliyiz.

Dergâh Yayınları

Ezan-ı Muhammedi okundukta, İsrafil aleyhi’s-selam Sur’u üfüreyor deyü ve abdeste kalkarken kabrimden kalkıyorum deyü, camiye giderken mahşer yerine gidiyorum deyü, müezzin kamet edip, cemaat saf saf ölürken bu insanlar mahşer yerinde yüz yirmi saf olup seksen safı bizim peygamberimizin ve kırk safı sair peygamberlerin ümmetleri olsa gerektir deyü, imama uyduktan sonra imam Fatiha-yı şerifeyi okurken sağımda Cennet, solumda Cehennem, ensemde Azrail, karşımda Beytullah, önümde kabir, ayağım altında Sırat, acaba benim sualim asan olur mu, ettiğim ibadet ahirette başıma tac ve yanıma yoldaş ve kabrimde çerağ olur mu, yoksa kabul olmayıp eski bez gibi yüzüme vurulur mu deyü tefekkür etmek

“Gâle Mevridü’l-‘ulûm Aleyhi salâtü’l-ma’lûm “Sû’ü’l-hulkı şu’mün” “Uğursuzluğunuz sizden ve sizinledir…” ------------

“Olayları kötüye yoran, devamlı kötü şeylerden, kötü ihtimallerden bahsetmek, uğursuz görmek, teşe’üm, şom ağızlılık, başlı başına bir kötü ahlaktır. Gördüğünü hep şerre felakete yoran bu huyda birine halk arasında: Hay dilin tutulsun, yorduğun şeye bak! derler. Zira uğursuz ve ters gördüğün, şomluk asıl senin bu halindir. Kısıtlı, sınırlı anlayışındır asıl uğursuz olan. Uğursuz görme, hayra yok, güzel bak, güzel gör, güzeli gör! Bir misal ile açalım: Sarımsak yemek uğursuzluktur dese bir şom ağızlı. Biz de deriz ki: Sarımsak hakkında Resulullah Efendimiz (sav), “Ben sarımsağın kokusunu kerih görürüm” buyurdu, yoksa, “Ben sarımsağı kerih görürüm” buyurmadı. Böylece, bir şeyin ayn’ının, kendinin kerih, iğrenç olduğundan söz edilemez, ancak ondan zahir olan şeyin kerih olmasından söz edilebilir. Ve çirkinlik, bir şeyin örfe uygun olmamasında, tabiata uygun olmamasında, bir maksada uygun olmamasında, şeriata uygun olmamasında veya bir şeyin kemal düzeyinden noksanlık derecesine düşmesindedir. Bu sebepler dışında bir şeyin kerih görülmesi, uğursuz sayılması söz konusu değildir.”

“İZNİK 2019 FOTOĞRAFLAR DİLE GELSE... OPEL KADET: (Benim için Cadillac... Yıl mı? Model anlatıyor.. ) Hollanda’ya geliş sebebim işte buydu; bir araba sahibi olmak… Çalışıp para kazanmak, ehliyet ve bir araba alarak tez elden anavatana dönmek… Nitekim, Hollanda’ya geldikten 9 ay sonra hayalimi gerçekleştirdim. “Hollanda nire Türkiye nire?” demedim. Opel’imle tek başıma düştüm yollara ve 2 gün sonra İstanbul Bakırköy’de evimde oldum. Sonrası mı? Görüldüğü gibi KIKKERLAND’da saplandık kaldık.... Hey gidi gençlik, sen ne kadar çılgınmışsın… Usta Gazeteci Ali Okşak Arşivi


kültür ve sanat

doğuş aylık gazete/maandblad

göçtü kervan, kaldık dağlar başında

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

H

, ER ER, . L ÜÇ DİL AR.. YE R K L KI

ayatı ve Mücadelesi: Yedi Meşalecilerin ve Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı’nın en önemli isimlerinden Ziya Osman Saba, 30 Mart 1910 tarihinde Beşiktaş’ta dünyaya gelir. İlk ve ortaokul eğitiminden sonra, Galatasaray Lisesi’ne yazılır. Yatılı olarak okuyan şair, burada Cahit Sıktı Tarancı ile tanışır ve 1931 yılında liseden mezun olur. Lise mezuniyetinden sonra Saba, bir süre amcası ile Paris’e gider ve orada kuzeni Nermin’e âşık olur. Ruh sağlığı bir hayli bozuk olan Nermin Hanım ile evlenmesine karşı çıkılır ancak Ziya Osman Saba, bütün itirazlara rağmen Nermin’le evlenir. Liseden sonra Saba, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydolur ve eğitimi devam ederken bir süre Cumhuriyet gazetesinde çalışır. Lisede sınıf arkadaşı olan Cahit Sıktı Tarancı da bu yıllarda onunla aynı gazetede çalışmaktadır. 1936 yılında fakülteden mezun olan Ziya Osman Saba, aynı yıl İstanbul’da askerliğini de yapar. Askerliğin ardından 1938 yılında Saba, Emlak Bankası’nda çalışmaya başlar. Ancak bu yıllarda Nermin Hanım’ın durumu pek de iyi değildir. Sağlığı iyiden iyiye bozulmuştur ve Bakırköy’de tedavi görmektedir. Haliyle Ziya Osman Saba, olup bitenlerden fazlasıyla etkilenir ve bu ruh halini o yıllarda yazdığı şiirlerine yansıtır. Nermin Hanım ile olan evliliğini on yıl boyunca sürdüren Saba, 1941 yılında eşinden boşanır. Yine bu yıl, şair, babasını da kaybeder. Bu ızdıraplı ve buhranlı döneminde, bir yandan da savaş söylentileri ile askerliğe çağrılır. Askerden döndükten sonra, Rezzan Hanım ile tanışır. Uzun zamandır, mutsuzlukla beslediği kalbi tekrar sevinç ile dolan Ziya Osman Saba, Rezzan Hanım ile yakınlaşarak ona hislerini açar. Kısa bir zaman içinde Rezzan Hanım ve Ziya Osman Saba evlenirler. İkinci evliğini yaptıktan bir müddet sonra Milli Eğitim Bürosu’nda şef olarak çalışmaya başlar. Beş yıl kadar büroda çalışan Ziya Osman Saba, geçirdiği kalp krizi neticesinde iş yerinden tazminat verilerek malûlen emekli edilir. 1950’den sonra çalışamaz duruma gelir. Bu dönemde maddi sıkıntılar yaşar. Saba’ya gençlik arkadaşı Yaşar Nabi sahip çıkar; Varlık dergisinin çeviri ve düzeltme işlerini yapmayı teklif eder. Böylece Ziya Osman Saba, evinde tashih yaparak geçimini temin eder. Bu günlerde şair, şiirlerinde büsbütün ölüm temasına yönelir ve mütevekkil bir teslimiyetle beklediği ölüm, 29 Ocak 1957 tarihinde kapısını çalar. Bir kalp krizi sonucu Kadıköy’deki evinde hayata veda eder ve bugün bir mezar taşı dahi olmayan, sahip çıkmayı başaramadığımız meçhul kabrinde sırlanır. Türk Şiirindeki Yeri: Türk şiirinde sosyal gerçekçiliğin ön plana çıktığı 1940’lı yıllarda âdeta bir derviş tevekkülü ile daha çok kendi iç dünyasında huzurlu bir hava oluşturmaya çalışan Ziya Osman yaşama sevinciyle insan sevgisini, ev hayatını, fakirlere acıma duygusu ile kadere boyun eğme ve âhiret özlemini işler. Sıradan insanların günlük yaşayışı,

29

ŞAİR GİBİ ŞAİR:

ZİYA OSMAN SABA acı ve sevinciyle teslimiyet, Tanrı’nın rahmet ve merhametine sığınma onun şiir dünyasının vazgeçilmez unsurları arasında yer alır. Hayatı boyunca yapmacıktan uzak bir sanat anlayışından ayrılmayan Ziya Osman kendi devrinde görülen yeni modalara kapılmamış, edebî sanatlara, süs unsurlarına hiçbir zaman rağbet etmemiş, hayatı ve dünya görüşü gibi son derece sade ve tutarlı bir şiir ortaya koymuştur. “Garip” hareketinden sonra bir kısım şiirlerinde serbest tarzı da denemiş olmakla beraber genellikle hece veznini tercih etmiş, sürekli şekilde kendine has bir şiir atmosferi kurma çabası içinde olmuştur. Hâtıra tarzındaki hikâyelerinde ise daha ziyade çocukluğu ile gençlik yıllarını, evliliğini ve İstanbul’un çeşitli semtlerine yaptığı gezintilerle evini ve aile sevgisi etrafında küçük mutluluklarını anlatır. Ziya Osman, doğup büyüdüğü şehirde hızla değişen hayat karşısında hüzünlü bir duyarlılık ortaya koymuştur.

ile Saba’nın Allah’a yöneliminde farklılıklar vardır. Yunus katıksız, saf bir imanla Allah’a yönelmiş, tasavvuf terbiyesinden geçmiş bir derviştir. Saba ise dönemi içinde etkili olan varoluşçuluk felsefesinden etkilenmemiş, metafizik kaygılardan uzak kalmış, İkinci Dünya Savaşı’nın bunaltıcı atmosferi içinde Allah’a yönelmiştir. Saba’nın şiirlerinde Allah’ın yaratıcı olarak kabul edildiği ve ona ‘kul’ olma isteği görülür. Şair Yaratıcının varlığından şüphe duymamış, onun merhametine güvenmiştir. O, şefkati sonsuz bir Tanrı’ya kul oluyor(du.) Saba’nın şiirlerinde Allah motifinin “yaratıcı olan Allah” ve “O’nunla irtibatı ile insan” olmak üzere iki merkezde toplandığı görülür. Birçok şiirde zikredilen Allah, daha çok yaratıcı (Bari isminin karşılığı); Rabb (sahip, efendi manasında) ve merhameti ile öne çıkarılır. Bunun yanında yaratıcı karşısında kul olma şuuru taşıyan şairin tavrı Allah anlayışını saran bir atmosfer olarak şiire yerleşmiş durumdadır.

Yakın arkadaşlarından Oktay Akbal’ın yeryüzünde bir ermiş hayatı yaşadığını söylediği Ziya Osman, belli bir süre etkisi altında kaldığı Necip Fazıl Kısakürek’ten farklı olarak ölüm karşısında isyan etmek yerine bir Yûnus Emre edasıyla ölümü tevekkülle karşılamış ve daima ölümün asıl gerçeklik olduğunu vurgulamıştır. Eski İstanbul’un sade, huzurlu ve güzel günleriyle çocukluk, gençlik ve evlilik hayatını anlattığı hikâyelerinde Abdülhak Şinasi Hisar etkisi sezilmektedir. Cahit Sıtkı Tarancı’nın Ziya’ya Mektuplar’ı (1957), sadece Cahit Sıtkı’nın şiir anlayışını ve şiir üzerine düşüncelerini değil aynı zamanda bu iki şair arasında ömür boyu süren dostluğu göstermesi bakımından önemlidir. Ziya Osman için ölümünün onuncu yılında Varlık dergisi bir özel sayı hazırlamış (1 Şubat 1967) ölümü üzerine basında çıkan yazıların bir kısmı Değişen İstanbul adlı kitabının arkasına eklenmiştir.

Şair kâinatı ‘Allah’ın bize ayan ettiği’ varlık âlemi olarak görür ve bu varlıklara ‘mucize’ gözüyle bakar. Saba, tasavvuf terbiyesi almış bir şair değildir ama söylediği durum tasavvuftaki ‘hayret’ makamına denk düşmektedir. Şair her şeyin sahibinin Allah olduğunu bilmektedir. Evren dahi Allah’ın eseridir’. ‘Denizde ışıyan güneş, şu rüzgâr, bir yosun parçası kâinattaki her şeyin’ sahibi ve ‘şu günü gösteren, hasret kavuşturan, gözyaşı dindiren, garip gönlünü alıp şairi sevindiren yine Allah’tır. ‘Allah’ın yarattığı şeylerde aleladelik yoktur, o(nlarda) düzen ve hikmet vardır. Üstelik hikmet, şairi derin mütalaalara itmeyip, onun korkularını gideren bir kuvvet durumundadır. Buradaki durum Allah’ın Bâri (Yaratan, kusursuzca var eden) isminin özelliklerini göstermektedir. Geniş dairede kâinatta, dar dairede ise şairin-insanın hayatında da şair bunların farkındadır. Saba’nın şiirlerinde kâinattaki her şey, evlat bile Allah’ın ‘bir bağış’ı olarak değerlendirilmiştir

Behçet Necatigil, Rilke’nin Malte’nin Notları’ndaki “Daha önce yapılacak pek çok şeyimiz vardır; dünya işlerine daldık; Tanrı’yı bir kenara ittik, sonlara bıraktık” sözlerine atıfta bulunarak Ziya Osman için şöyle söyler:” Rilke’nin anlattığı insanın tam aksiydi Ziya Osman: Şiirleri, yani ömrü boyunca ahireti, ölümü, Tanrı’yı gönlünde kutsal bir emanet gibi taşıdı. İlk şiirinden son şiirine kadar onda ya çok belli, ya biraz gizli ve derinde, hep bu üç tema görülür. Ahireti, ölümü sanat hayatının, belki de çocukluğunun, ilk yıllarından beri bu derece içten benimsemesi, ona ölümü çok önceden sevdirmiş, onda ölüm korkusu diye bir şey bırakmamıştı. Ölüme, eski soydan tasavvufçuların şevkiyle memnun, hazırlıklı, ümitli gitti.” Ziya Osman Saba’da Allah ve Kulluk Tasavvuru Ziya Osman Saba, metafizik kaygılardan uzak, süssüz şiirinde, Yunus Emre gibi insan ve Allah sevgisiyle dolu bir dünya kurmuştur. Saba bir mistik değildi; fakat şiirlerine yansıyan ve hayatındaki ‘ermiş’ edasıyla modern çağlarda Yunus’a benzeyen bir şairdi. Fakat Yunus

Allah, hayatın olduğu gibi ölümün de sahibidir. ‘Bu garip dünyada yerini yadırgayan’ şair, bir gün Tanrı’nın meleği vasıtasıyla canını alacağını bilmektedir. O, ölümü bilinmezlik olarak değil, emanetin yerine ulaşması olarak gören şair ölümü âdeta mutlulukla karşılar. Şairin sonsuz güzellikleri veren Yaratıcı karşısında hissettiği duygulardan biri de ‘geç kalmışlık’tır. Dışımızı saran hayat, ömrün fazlası olarak algılanır. Bu durumun insan ve sonrasında Allah’ın sükûnuna ermeye geç kalındığını belirtmesi hayatın Allah çerçevesinde algılandığını gösterdiği için önemlidir. Geç kaldık, Ya Rab, geç kaldık! Bırakıp fazlasını ömrün, Koşup sükûnuna ermeye, Koşup sana hesap vermeye Geç kaldık, Ya Rab, geç kaldık Ziya Osman Saba, meydanların şairi veya uzun soluklu büyük şiirlerin şairi değildir. Bu özellikleri taşımadığı için onu görmezden gelmek ve onu ‘kendi hâlinde bir büro adamı’ tabiri içine hapsetmek de haksızlık olur. Bu tabir, sadece

verilen işi yapan, büro ile ev arasında mekik dokuyan silik bir insan portresini çağrıştırır, fakat Saba bu portrenin dışında arkadaşlarının şahitliğini yaptığı üzere entelektüel birikimi olan gösterişsiz bir ömür sürmüş aynı zamanda insan sevgisiyle dolu zihninin eseri olan yalın ve duyarlı şiirler yazmıştır. Saba, şiir kitabını yayımladığı yıllarda etkili olan varoluşçuluk, materyalizm gibi akımlara itibar etmemiş, dönemindeki bazı sanatçılar gibi metafiziği inkâr da etmemiş ama onu kaygılarla örülü girift bilmece hâline de getirmemiştir. Şiirlerinde görülen iyimserliğin, küçük mutlulukları gören insanî tavrın en önemli dayanağı Allah ile insan arasında kurduğu/ yaşadığı irtibatta saklıdır. Allah, onun şiirlerinde/ yarattıklarında her an görülen, kanun koyan, her şeyi hikmetle yaratan, merhameti ile öne çıkar. Yaratıcının kâinattan/hayattan kovulmaya çalışıldığı kendi döneminde ve günümüzde hâkim olmaya çalışan bu tavrın karşısında farklı duruş sergilemektedir Ziya Osman Saba’da Saadet Tasavvuru Ziya Osman Saba’nın saadet arayışını değerlendiren bazı yazarlar, onun çocuk yaşlarında iken annesini kaybetmesini bu arayışın nedeni sayarlar. Yaşar Nabi bu hususu açıkça ifade ederek “Daha ilk çocukluk şiirlerinde kendini gösteren bu ölüme yakınlık, bu mezar özlemi sanırım ki annesiyle babasını küçük yaşta kaybedişi ile yakından ilgilidir” der. Annesinden sonra bütün kalbiyle anneannesine bağlanan Ziya yıllar sonra onu da kaybeder. Bütün bunlar onun psikolojisini alt üst eder. Fakat Ziya Osman Saba Abdülhak Hamit’ten farklı olarak psikolojik sarsıntılara kapılarak ölüme isyan etmez, ölümü daha olgun bir biçimde karşılar. Cahit Sıtkı mektuplarının birinde Saba’nın zamansız kaybettiklerinin acısına ortak olarak “Sen anasız babasız kalmayacaktın Ziyacığım! Sen ve senin mizaçta adamlar için sevilmek, teneffüs etmek kadar hayati bir ihtiyaçtır” yazar. Ziya Osman Saba arkadaşlarından farklı olarak saadeti en ufak şeylerde bile bulabilen bir mizaca sahiptir. Hayattan fazla beklentisi yoktur. Ziya Osman Saba, evliliğin fertleri sınırladığını, hürriyetlerini ellerinden aldığını düşünmez. Ona göre evlilik saadeti bir kat daha perçinler. Bu yüzden ailesiyle birlikte eve kapanır. Günlük hayatın koşuşturma içinde geçen ve insan hayatını tüketen şartlarından uzaklaşıp, evin içerisinde ailesiyle birlikte huzuru bulabileceğini düşünür. Eve ya da odaya kapanmak şair ve ailesi için korunaklı bir kabuğun içerisinde yaşamakla aynı anlamı taşır. Ziya Osman’ın evi sığınağıdır. Onun şiirinde, bütün hayalleri, hatıraları, özlemleri içinde, genellikle yalnız ve toplumsal yaşantının ağırlığından kurtulmak isteyip eve sığınan bir adam vardır. Saba’nın saadet arayışının arka plânında medeniyet tasavvurunun kuvvetli tesirinden bahsetmek mümkün. İmparatorluğun merkezi İstanbul’da yaşamış ve hayatında bir kere Paris’e ve bir müddet de

tayin olduğu Ankara’ya gitmiş bir yazar olarak Ziya Osman Saba, İstanbul hayatını değişmeyen değer biçimleriyle anlatır: Ev, aile, mutlu evlilikler, sevgi, sıradan insanın mütevekkil ve mütebessim teslimiyeti. Ziya Osman’ın “Değişen İstanbul” hayatına karşı geliştirdiği imanlı, dünya hırsından uzak, derviş meşrep ve nihayet ölümle barışık bir tavır var. Saba’daki tavrın, ölümle yakınlık kurma ve Allah’a bel bağlayış şeklinde bir dile kavuşması, kafasında Osmanlı’nın yıkılışı sonrasında aydınlar arasında başlayan buhranın berrak bir çözümle aşıldığını gösterir. Onun şiirlerinde ölüm, korkulan bir akıbet ya da uzaklaşılması gereken bir his olmaktan çıkar. Ölümle kurbiyet, onu sürekli hatırında tutma, göçtükten sonra sevilenlerle buluşma gibi duygular şiir ve hikâyesinin fikrî zeminin oluşturur. Hayat ile ölüm iç içe ve barışıktır Ziya Osman Saba’nın şiirlerinde. Bu durum Osmanlı şehir kültüründe mezarların ve kabirlerin semt içlerinde bulunması gerçeği ile de mutabıktır. Medeniyetin muhit ve ikliminde yaşayan insanlar, eski muhit ve mekânları kaybederek aslında saadetlerini kaybetmek üzeredir. Ancak Ziya Osman bütün bu çaresizliklere rağmen bir çıkış yolu bulmaktadır: “Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz… Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı, Belki her sabah vakti, belki gece yarısı, Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz… Ben artık korkmuyorum, her şeyde bir hikmet var Gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar. Belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar, Birer ağaç altında sevgilimiz, annemiz. Gece değmemiş sema, dalga bilmeyen deniz, En güzel, en bahtiyar, en aydınlık, en temiz Ümitler içindeyim, çok şükür öleceğiz…” Eserleri: 1. Sebil ve Güvercinler (İstanbul 1943). 1943 yılına kadar yazdığı ve yayımladığı şiirlerden yaptığı bir seçmedir. 2. Geçen Zaman (İstanbul 1947). Büyük bir kısmı hece vezniyle yazılmış şiirlerinden meydana gelmektedir. 3. Nefes Almak (İstanbul 1957). Şairin hayatının son günlerinde yazdığı şiirleri içeren kitap ölümünden sonra yayımlanmıştır. 4. Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi (İstanbul 1952). 1944-1950 yılları arasında çeşitli dergilerde çıkan dokuz hikâyesinden meydana gelmektedir. 5. Değişen İstanbul (İstanbul 1959). Eserde şairin 1954-1957 yıllarında kaleme aldığı altı hikâyesi yer almaktadır. 6. Germinie Lacerteux (Goncourt Kardeşler’den, tercüme roman, İstanbul 1949). D. TUNÇ ---◄◄


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

ons pagina

30 bizim sayfa

Tebrik Taziye Şifa dileği - Taziye... Hollanda Mehteran Genel Koordinatörü Sevgili Ünal Fırat’ın dayısı Sami Canpolat’ın vefat ettiğini, üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı diliyoruz. - Taziye... Rotterdam Birlik Camii Gençlik Teşkilatı yöneticilerinden Sevgili İsmail Yıldız’ın dedesinin vefat ettiğini, üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı diliyoruz. - Taziye... Eindhoven şehrinde ikamet eden ASBİR Hollanda üyeleri Şarkışlalı Cahit ve Bayram Toprak’ın kardeşi Mesut Toprak’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan ve TICF önceki başkanlarından Sevgili Kasım İbrahim Akdemir’in kıymetli amcası Kazım Akdemir’in ebediyete irtihalini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Oss cemaatinden Sevgili Enver Gülmez’in vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Hollanda Mehteran ekibinden Sevgili Mahmut Sönmezer’in kayınvalidesinin ebediyete irtihalini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Hollanda İslam Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Sevgili Mustafa Taner’in kıymetli babasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Kocatepe Camii üyelerinden Sevgili Zekai Güneş’in genç yaşta yeğeninin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan Sevgili Tekin Göktaş’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Türk İslam Kültür Vakfı önceki başkanlarından Sevgili Niyazi Akdemir’in vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Haarlem Fatih Camii Eski Başkanlarından Sevgili Hamit Eskiköy’ün vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Rotterdam Birlik Camii üyelerinden Ali Altıntaş’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan Ahmet Andal’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan ve Veenendaal Tevhid Camii cemaatinden Mustafa Kızılyazı’nın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan ve Haarlem Millî Görüş kurucularından Fazlı Söğütlü’nün vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan ve eski siyasetçilerden Sevgili Serdar Çiçek’in kıymetli dayısının ebediyete irtihalini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Rotterdam Birlik Camii üyelerinden Hüseyin Görer’in kayınbiraderi Mehmet Ersipahi’nin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Schiedam Merkez Camii ve Saadet Hollanda üyelerinden Sevgili Mehmet Kılcı’nın biricik eşi Münire Kılcı’nın ebediyete irtihalini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

- Taziye... Kocatepe Camii üyelerinden ve Ahmet, Hasan ve Elif Işıktaş’ın ağabeyleri Sevgili Mehmet Işıktaş’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan ve Rotterdam Versaam cemiyeti üyelerinden Mustafa Genç’in vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Yazarlarımızdan ve Yayın Kurul Üyemiz Sevgili Recep Soysal’ın teyze kızı Zeyneb’in ebediyete irtihalini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Leiden Fatih Camii İdari İşleri Başkanı Hilmi Çankaya’nın babası Şükrü Çankaya’nın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Sevgili Burhanettin Carlak’ın anneannesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Mevlana Camii cemaatinden Sevgili Halil Kaya’nın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Kocatepe Camii üyelerinden Ziya Sasa’nın eşi Sebahat Sasa’nın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan Yıldıray Çınar’ın biricik ağabeyi ve Gazi Özkara’nın yeğeni Sevgili Bekir Çınar’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Amsterdam Ayasofya Camii imam hatibi Sevgili Abdurrahman Yaşlı’nın kıymetli validesi Rahime Yaşlı’nın annesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Zaandam Osmanlı Camii Kadınlar Teşkilatı Başkanı Meryem Gökkaya’nın kıymetli validesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan Haarlem Millî Görüş kurucularından Sevgili Fazlı Söğütlü Hoca’nın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

- Taziye... Okurlarımızdan ve siyasetçilerimizden Sevgili Fatih Elbay’ın dedesi Mevlüt Şener’in vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan Sevgili Yeşim Candan’ın anneannesi ve dayısının vefatlarını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Ölenlere Allah’tan rahmet, kederli aileye sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan Sevgili Cemal Kuş’un dayısı Osman Kuş’un vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Genel Yayın Yönetmenimiz Sevgili Adnan Şahin’in arkadaşı Aslan Gülpolat’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Okurlarımızdan Sevgili Bülent Akkaş’ın amcaoğlu Mustafa Akkaş’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Usta gazetecilerden Sevgili İlhan Karaçay’ın eniştesi Yahya Kavvas’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Gazetemiz yazarlarından Sevgili Kaya Turan ve Necla Koçak’ın babaları Mehmet Turan Koçak’ın ebediyete irtihalini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Zaandam kentinde yaşayan 25 yaşındaki Sevgili Haki Taylan’ın (25), geçirdiği trafik kazasında hayatını yitirdiğini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Hollanda Mehteran ekibinden ve Doğuş emektarlarından Sevgili Osman Turan’ın baldızı, Suna Turan’ın ablası Fadime Karasoy’un ebediyete irtihalini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Uden Yıldırım Bayazıt Camii imam hatibi Selvet Turhan’ın kıymetli validesinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Türk İslam Kültür Vakfı üyelerinden Hakkı ve Şükrü Balkaya kardeşlerin babası, Salim Balkaya ve yeğeni Vedat Balkaya’nın vefatlarını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumlara Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır ve başsağlığı dileriz.

- Şifa dileği... Millî Görüş camiası emektarlarından ve Birlik Camii üyelerinden Sevgili Rıfat Açıkgöz’ün ciddi bir rahatsızlık sonucu hastanede müşahede altına alındığını üzüntüyle duymuş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Leiden Fatih Camii cemaatinden Sevgili Mustafa Kuş’un rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi altına alındığını üzüntüyle duymuş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Okurlarımızdan ve Hollanda Mehteran ekibinden Sevgili Mehmet Demirbaş’ın hem kendisinin hem de eşi Saadet Demirbaş’ın rahatsızlıkları nedeniyle hastanede tedavi altına alındığını ve birer operasyon geçirdiklerini duymuş bulunuyoruz. Hastalarımıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Gazetemizde önceden yazarlık yapmış olan Sevgili Yaşar İçyüz’ün rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi altına alındığını üzüntüyle duymuş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Birlik Camii cemaatinden Sevgili İlhan Özpoplat’ın rahatsızlığını üzüntüyle duymuş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor,

- Şifa dileği... Aktüel TV Müdürü Sevgili Ömer Hünkâr Ilık’ın ciddi bir rahatsızlık nedeniyle hastanede tedavi altına alındığını ve başarılı bir operasyon geçirdiğini duymuş bulunuyoruz.Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Şifa dileği... Sevgili Cengiz Dönmez’in başarılı bir operasyon geçirdiğini duymuş bulunuyoruz. Böbreğinin birini yeğenine veren dayısı Mehmet Sucu, Cengiz ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Yazarlarımızdan Sevgili İbrahim Turgut’’un biricik evladı Mehmet Turgut’un rahatsızlığı nedeniyle başarılı bir operasyon geçirdiğini duymuş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Kocatepe Camii cemaatinden Sevgili Mustafa Topaloğlu’nun rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi altına alındığını üzüntüyle duymuş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Rotterdam Versaar Teşkilatı Başkanı Sevgili Muammer Bilgişli’nin rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi altına alındığını üzüntüyle duymuş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz. - Şifa dileği... Şahan Marketler ortaklarından Sevgili Erdal Şahan’ın bir iş kazası geçirdiğini üzüntüyle duymuş bulunuyoruz. Hastamıza ve yakınlarına geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyor, dualarınızı bekliyoruz.


doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

Bulmaca

Hazırlayan: Mücahid Çeçen Soldan sağa: 1- Fotoğrafta görülen ve 1 Eylül 2018 tarihinde göreve atanan Rotterdam Başkonsolosumuz * Bağırsaklar. 2- Bir Peygamber adı * Radyumun simgesi * Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama, merhamet etme. 3- Asya halkından olan * Helyum elementinin simgesi * Geri çevirme * Alfabemizde on beşinci harf. 4- (Tersi) çok olmayan * Okuma * İnanç. 5- Bir nota * Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi * Allah’ın buyruklarını yerine getirme, ibadet etme. 6- Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpınmalar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, tutarık, tutarak, tutarga, yilbik, epilepsi * Hükümdar , hakan * Uzaklık işaret eder * Nikelin simgesi. 7- Alfabemizde yirmi altıncı harf *Avuç içi * Atların yetiştirildiği ve bakımlarının yapıldığı yer * Alfabemizde son harf. 8- Kötü, sevimsiz * Vanadyum elementinin simgesi * Mikroskopta incelenecek maddelerin üzerine konulduğu dar, uzun cam parçası. 9- Batı Anadolu köy yiğidi * Utanma duygusu * İyodun simgesi * Oy. 10- Bir nota * En çok * Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu veya televizyon filmi * Alfabemizde sekizinci harf. 11- Eli işe alışmamış olan * Bir işte yetkili olan, erbab * Florun simgesi * Bir nota. 12- Üye * Cet, soy * Oturma, eğleşme. 13- Birden bire * karabuğdaygillerden, dere kenarlarında, sulak yerlerde kendiliğinden yetişen, bahçelerde ıspanak gibi de yetiştirilebilen, boyu kimi zaman iki metreyi bulan, yaz aylarında yeşilimtırak renkli küçük çiçekler açan, kökünden ve yapraklarından tıpta yararlanılan, yaprakları sebze olarak yenilebilen bir bitki * Argonun simgesi. 14Kükürdün simgesi * Pişmanlık * Becerikli, yetenekli. 15- Bir bağlaç * Bir sultanlık olarak 1514’te kurulmuş Endonezya’da bir bölge * Bir komşu ülke * Azotun simgesi. Yukarıdan aşağıya: 1-Kuru soğuk * Trabzon’un Maçka İlçesinin Altındere Köyü sınırları içinde, Altındere Vadisi’ne hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Manastır * İsyan eden. 2- Yasa koyma, yasa yapma * Zeki ve yaramaz çocuk * Alfabemizde on beşinci harf. 3- Türk Hava yollarını simgeleyen harfler * Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü * Çanakkale’de bir ilçe. 4- Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri * Avuç içi * Hazır. 5- Çarpık * Yeryüzü parçası * Naz, işve. 6- İtriyum elementinin simgesi * Komşu bir ülke * Fasıla * Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan. 7- Şarkı, türkü * Baston * Kabarma * Kuzu sesi. 8- Bir kış sebzesi * İş, mal vb.ni birçok istekli arasından en uygun şartlarla kabul edene verme, eksiltme veya artırma. 9- Kısaca metre * Kokusuz ve renksiz bir gaz * İyodun simgesi * Gelecek. 10- Utanma duygusu * Potasyumun simgesi * Hidrojenin simgesi * Suriye’nin kuzeybatısında bulunan ve aynı isimli yönetim bölgesinin merkezi olan şehir * Alfabemizde yirmi birinci harf. 11- Sivas’ta bir ilçe * En uygun durum ve zaman * Alfabemizde yirmi birinci harf * Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak. 12- On bin metrekarelik ya da on dönümlük alan ölçüsü birimi * Az pişmiş yumurta. 13- Mal (Arapça) * Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça * Ay. 14- Kuzu sesi * Uzak doğu sporlarında derecelere verilen ad * Kamer * Kuzu sesi * Yabani hayvan barınağı. 15- Beden gücünü, çevikliği, yetenekleri geliştirmeye yarayan koşu, atlama, ağırlık kaldırma, atma vb. tek başına yapılan bireysel sporların genel adı * Genellikle ahşap gövdeli, perdeli, altı teli olan, telleri parmakla çekilerek veya pena ile vurularak çalınan bir telli çalgı. (Geçen sayıdaki bulmacamızda olan yanlışlıktan dolayı yeniden yayımlıyoruz)

bilmece-bulmaca 31 puzzels - raadsels

OKULLARIMIZIN BAŞARI GRAFİĞİ HER GEÇEN GÜN YÜKSELİYOR... BİZİ TANIMAK İSTERSENİZ, BİZLER BURADAYIZ!.. BEKLERİZ, EFENDİM... Başarılı ve hayırlı bir eğitim yılı diliyoruz...

Koenendelseweg 1 5222 BG ‘s-Hertogenbosch Tel.: +31(0)73 6220025 www.sws-simtronic. com info@sws-simtronic.com


32

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 253-254 - Eylül/September - Ekim/Oktober 2019

HASENE International e. V. T +49 221 942240-400 | F +49 221 942240-401 www.hasene.org | haseneorg HASENE 2019 KURBAN KAMPANYASI | KURBAN-KAMPAGNE | QURBAN CAMPAIGN | CAMPAGNE DU QURBANE | ‫حملة قربان‬

BİNLERCE ŞÜKRE VESİLE OLDUNUZ | TAUSENDFACHER DANK | YOU HAVE INSPIRED THOUSANDS OF THANKS | GRÂCE À VOUS, DES MILLIERS ONT RENDU GRÂCE À ALLÂH |

‫أصبحتم سببا أللف شكر‬

100

Ülke | Länder Countries | Pays | ‫دولة‬

440

Gözlemci | Helfer | Observer Observateur | ‫مراقب‬

171.700

*

Kurban Hisse Bağışı | Spende Donation | Don | ‫مساعدة‬

* Tüm Hasene dernek ve temsilciliklerinde toplanan bağış sayısı | Anzahl der gesammelten Spenden in den Zweigstellen und Vertretungen von Hasene The amount of donations collected at all branches and representative offices of Hasene | Nombre des dons recueillis auprès de tous les bureaux et représentants Hasene | ‫* عدد التبرعات التي جمعت في كل فروع ونوادي حسنة‬ 13.08.2019 saat 13:00‘a kadar gelen toplam bağış sayısı | bis · until · à · 13.08.2019, 13:00 ‫حتى‬


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.