Editie 221

Page 1

Mevlid Kandili’nizi tebrik ediyor, insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını ve sevdiklerinizle birlikte, sağlık, esenlik, huzur dolu bir ömür geçirmenizi diliyoruz...

Kumar Bağımlılığı, Sebepleri Sonuçları ve Tedavisi

m “Çözü enler, ey m e t ü re n u n b i r s o r u o l m ay a sı a r” ç a r l a r p u û m d S 02 k h a m >>

Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi / Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

Aaralık/December 2016 yıl/jaar 17 sayı/editie 221

>> P 12

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl

da n ı s ı ş r n ka limin ü m l “ Zu m a k , z a k t ı r ” sus a olma ıpk ı ,t nd ya n ı r d e ö l ü r . . . le bi Ü l ke a n l a r g i 05 ins >> S

ENKAZIN ALTINDA KALAN İNSANLIK >> Türkiye’den emekli olma hakkınız var... >> Vergi iadesi alıp tasarruf edeceğiniz kalemler... >> Umut olan DENK Partisi programını açıkladı... >> Siyasiler karşı olsa da, İslam okulları hep zirvede... >> Avrupalı Türklerin önemli iki sorunu çözüme kavuşturuluyor...

“MAĞDURUN YANINDAYIZ, ONUN HAKKINI SAVUNUYORUZ”

EDELSTAAL’DAN TAKSİTLE TATİL İMKÂNI

P 06

S 08

BÜYÜK SÖZÜ DİNLEDİ, İŞ YERİ SAHİBİ OLDU

>> S 11

SİMİTÇİ DÜNYASI ŞİMDİ DE ALMERE’DE HİZMETE AÇILDI

P 11

P 15

“KUR’AN TALEBELERİNİN TALEBİNE KULAK VER!”

S 24


02 yayın odası

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

redactie

Editörden

adnan@dogus.nl

Adnan Şahin

Mazlum ve Mağdurlarla Empati Yapabiliyor muyuz? Değerli okurlarımız, yeniden birlikte olmanın mutluluğunu yaşamaktayız. Umarız güzelliklerle dolu bir ayı geride bırakmışsınızdır. Bunun çok da kolay olmayacağının farkındayız elbette. Her akşam haber bültenlerini izliyoruz ve görüyoruz ki, maalesef ekranlardan oluk oluk kan ve gözyaşı akmaktadır. Bununla birlikte elimizdeki telefonlara yüklediğimiz haber portallarından gelen ‘bip’ sesleriyle her saniye yeni bir felaket haberini okumak için uyarılıyoruz. Sadece okumuyoruz, görüyoruz ve duyuyoruz… Facebook sayfalarında sansürsüz paylaşılan ve birbirinden korkunç dramlara tekrar tekrar tanıklık ediyoruz. Kanlar içinde ve tozlara bulanmış, ağlamaktan yorulmuş; yüzünde insanın kanını donduran derin ifadeler oluşan bebeklerin, bombalanmış evlerin molozları içinden çıkarılışlarını çoğu kez canlı yayınlarla izliyoruz. İzliyoruz izlemesine de sonra ne yapıyoruz? O masun yavrucakların yüzlerindeki o donuk, o ürkek ve o çaresiz bakışlar karşısında ne yapabiliyoruz? Hiç! Evet, maalesef kocaman bir hiç. Kadın, erkek, yaşlı ve çocuk, milyonlarca insan evlerinden yurtlarından ediliyorlar. Bir anda, sonbaharda dökülen yaprakları rüzgârın savurduğu gibi bir meçhule doğru sürüklenip atılıyorlar. Aç, susuz ve bin bir çaresizlikler içinde… Milyonlarca insan.. Yağmurda karda, buz gibi, tir tir titreten soğuklarda, nahak yere, birilerinin çıkarları uğruna yuvalarını, yurtlarını terk etmek zorunda bırakılıyorlar. Soruyorum: Bu tarif edilemez drama sebep olan o vicdan fukaraları her kimlerse, bu acıların, bu feryatların üstüne neyi koymak için çalışmaktalar acaba? Bir de sorsan hiç yüzleri kızarmadan “barış ve huzur getireceklerini” söylerler… Doğrusu kendimi çok eleştiriyorum. Gördüklerim karşısında yeteri kadar acı duyup duymadığımı sorguluyorum. Zira çok az ağlıyorum. Hiçbir şey yapamıyorum. Sadece seyrediyorum. Ortada kaldırılması gereken bir kötülük var. Sorumlu bir insan olarak onu ortadan

Ülke Gündemi

"Eğer gelirinizden % 52 vergi ödüyorsanız, bu yıl faiz giderlerinizin % 51,5’ini geri alabilirsiniz"

kaldırma konusunda en ucuz olanını seçtiğimi düşünüyorum. Sadece kalbimden buğz ediyorum. Dua ediyorum. Beddua ediyorum… Ve diğer insanların hâleti ruhiyesini merak ediyorum. Bu yaşananlar karşısında diğer insanlar başka neler yapıyorlar acaba… Mesela empati yapıyorlar mı? Acaba o mağdur ve mazlum milyonların içindekilerden sadece birini kendi öz evlatlarının yerine koyabiliyorlar mı? İşte o an yüreklerinde gerçekten, tarif edemedikleri ağır bir acıyı hissedebiliyorlar mı? O andan itibaren, yataklarının nasıl diken, uykularının nasıl haram olabileceğini tahayyül edebiliyorlar mı acaba? Çok merak ediyorum. Yoksa bir ben miyim yüreği hassasiyetini yitirip kaskatı kesilen. Az ağlayan, çok gülen vurdum duymaz bir ben miyim acaba? Bu böyle olmamalıydı. Göz göre göre çaresiz insanlar ölüm kusan bombaların hedefi olmamalıydı. Adına “Bahar” diyerek ülkelerin parçalanmasına, insanların hayatlarının zindan olmasına zemin oluşturan bir takım ülkelerin sinsi planları hiçbir gerekçeyle haklı ya da masum gösterilmemeliydi. Dünya, insanların bizatihi kendilerinin gerçekleştirdiği pek çok felaket yaşayageldi. Ancak yakın tarihimizde yaşanan bazı olaylardan sonra, mesela Almanya’da yaşanan Holokost’tan sonra insanları ders çıkarıp bir daha böyle şeylerin yaşanmasına izin verilmeyeceğini sandı. Ya da o duaya herkes “amin” dedi. Ama yaşandı. Hemen ardından benzer bir şekilde “Srebrenitsa Soykırımı”nı yaşadı. Ve daha onun acısı kapanmadan şimdi de Ortadoğu bombalanıp taş üstünde taş bırakılmıyor. Halep kan ağlıyor. Yüzbinler âdeta ölüm nöbetine mahkûm edilmiş durumdalar… Kaçıp kurtulmalarına bile imkân tanınmıyor. İnsanlık nereye gidiyor, neyin peşinde, Allah aşkına? Göz göre göre bu yaşananlardan sonra hâlen “insanlık”tan bahsetmek ne kadar anlamlı olur acaba? Değerli yazarımız Reyhan Şeker, Hanım bu ayki yazısında bu konuya değinmiş ve vurucu başlık kullanmış “Enkazın Altında Kalan İnsanlık” diyor. Okumanızı tavsiye ederim. Aynı şekilde Ergün Madak Bey’de insanlığın gidişatını Avrupa- Türkiye bağlamında değerlendirmiş. Trexit’e neden evet dediğini yazmış. Diğer yazarlarımızda değişik konularda birbirinde güzel yazılar kaleme almışlar keyifle okuyup istifade edeceğinizi umuyoruz. Gelecek sayıda yeniden birlikte olmak dileğiyle Allah’a emanet olunuz…

Vergi iadesi alıp tasarruf edeceğiniz kalemler neler? Vergi iadesi alarak kazancınızı artırabilirsiniz. Bu yıl, 2015 yılına ait vergi iadesi formunu 1 Mart ve 1 Mayıs arasında doldurmanız gerekiyor. Yaptığınız masraflardan vergi iadesi alabileceğiniz kalemler size kazanç sağlayabilir

Y

aptığınız bağışlar, hastalık masrafları, öğrenim masrafları, eski eşinize ve çocuklarınıza ödediğiniz nafaka gibi kalemler sizin gelirinizi düşürdüğünden dolayı ödemeniz gereken gelir vergisi düşüyor. Önümüzdeki yıllarda iade alabileceğiniz kalemler bu azaltılacak. Örneğin bu yıl son defa çocuklarınız için yaptığınız harcamaları, bazı şartlarda, bildirme imkânına sahipsiniz.

nız ve işvereninizden belge almanız gerekiyor.

Ayrıca bu yıl vergi iadesi formunu dijital olarak doldurmanız gerekiyor. Vergi Dairesinin sitesinden bu programları bilgisayarınıza ya da cep telefonunuza indirebilirsiniz. Eşinizle birlikte vergi iadesi formu dolduruyorsanız gelirlerinizin dağıtımını da avantajınıza olacak şekilde yapabilirsiniz.

Hastalık masrafları Bazı hastalık masraflarını da bildirebilirsiniz.

Toplu taşıma araçları ile yolculuk Eğer işinize toplu taşıma araçları ile gidiyorsanız ve bu masrafları kendiniz ödüyorsanız bazı şartlarda vergi indiriminden faydalanabilirsiniz. işinizin 10 km’den uzak olması, haftada en az bir defa ise gidiyor olma-

Dünya Gündemi

Satın aldığınız ev Evinizin ipoteği için bankaya ödediğiniz faiz giderlerinizden vergi indirimi alabilirsiniz. Ancak önümüzdeki yıllarda bildirebileceğiniz faiz yüzdesi gittikçe azaltılıyor. Eğer gelirinizden % 52 vergi oduyorsaniz, bu yıl faiz giderlerinizin % 51,5’ini geri alabilirsiniz.

Okul ve öğrenim masrafları Eğer 2014 yılında, işiniz için bir eğitim ya da kurs almışsanız, bunun için yaptığınız bazı masraflarınızdan da vergi iadesi alabilirsiniz. Buna okul ve kitap masrafları dahil, bilgisayar ya da printer masrafları dahil değil. Burs alıyorsanız ya çocuğunuzun okul masrafları varsa bu imkândan yararlanamıyorsunuz. Nafaka Eski eşinize ödediğiniz nafakayı bildirebilirsiniz. Ancak çocuğunuza

ödediğiniz nafakayı, bu yıl son kez ‘bakım masrafları’ olarak bildirebilirsiniz. Nafaka alanlar ise aldıkları meblağı Vergi Dairesine gelir olarak bildirmeliler. Bağışlar Vakıf ya da derneklere yaptığınız bağış ve aidatlarınızdan da vergi iadesi alabilirsiniz. Bunun bazı şartları var. Bağış yaptığınız kurumun ANBI (Algemeen Nut Beogende Instelling) veya SBBI (Sociaal Belang Behartigende Instelling) belgesine sahip olması gerekiyor.

Cami ve derneklerin çoğu bu şartlara uyduğundan cami bağışlarınızı bildirebilirsiniz. Bağış yaparken bu kurumların yukardaki belgelerden birine sahip olup olmadığını sorun. Bu alanda yaptığınız bağışların gelirinizin % 1’ini geçmesi gerekiyor. Yapacağınız bağışların en fazla % 10’undan vergi iadesi alabilirsiniz. Düzenli olarak ödediğiniz aidatlarınız için kurallar biraz daha geniş. Onları da masraf olarak bildirebilirsiniz. Foto: ANP Haber Merkezi

«

YTB Başkanlığına atanan Mehmet Köse, düzenlenen devir teslim töreniyle görevi Kudret Bülbül’den devraldı.

YTB’de görev değişikliği

Y

urtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB)’na yapılan atamanın ardından görev değişimi gerçekleştirildi. YTB Başkanlığına atanan Mehmet Köse, düzenlenen devir teslim töreniyle görevi Kudret Bülbül’den devraldı. Başkan Yardımcılığı görevinde bulunurken YTB Başkanlığı’na getirilen Mehmet Köse, Başbakanlık Müşavirliği’ne atanan Kudret Bülbül’den görevi düzenlenen devir teslim töreniyle devraldı. Törende konuşan YTB Başkanı Mehmet Köse, Kudret Bülbül’e yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür etti. Kudret Bülbül ise yeni dönemde yapılacak çalışmaların hayırlı olması temennisinde bulundu.

MEHMET KÖSE KİMDİR? Kurum Başkanı olarak atanan Mehmet Köse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde verdiği talimat üzerine 2009 yılında yurtdışında yaşayan vatandaşlara yönelik yaptığı çalışmaların ardından YTB’nin kuruluş kanununun hazırlanmasında görev yapmıştı. Hükümetin Meclis’te çıkardığı yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın yerinde oy kullanımı ve Mavi Kart-

lıların alt soylarının da Mavi Kart’tan yararlanmasına yönelik düzenlemelerinde aktif rol oynamıştı. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Mehmet Köse, aynı üniversitenin Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora çalışmasına devam ediyor. Köse, 2010 yılından beri, YTB Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktaydı. Haber Merkezi


hukuk 03 juridisch

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 221 - Aralık/December 2016

Kısa haberler

“Hiç çalışması olmayan bir kadın,18 yaşından itibaren Hollanda’da ikamet sürelerini borçlanarak emekli olabilir”

‘Türkiye’den emekli olma hakkınız var’

T

.C. Deventer Başkonsolosluğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ataşeliği tarafından emeklilik, sosyal güvenlik konularına yönelik olarak gerçekleştirilen bilgilendirme toplantıları kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ataşesi Dr. Serdar Ekinci, Arnhem HDV Türkiyem Camisi’nde gerçekleşen bilgilendirme seminerinde emeklilik için yurtdışından borçlanma ve Hollanda’daki sosyal güvenlik aylık ve ödenekleri konusunda vatandaşları bilgilendirdi. Ataşe Serdar Ekinci, Türk vatandaşı olanlar veya çifte vatandaş olanların 3201 sayılı Kanuna göre borçlanarak emekli olabilmelerinin mümkün olduğunu belirterek konuyla ilgili detaylı bilgi verdi. “Bu yasadan faydalanmak isteyenlerin Türk veya çifte vatandaş olmaları şart. Mavi kartı olanlar bu yasadan faydalanmak için başvuruda bulunabilir ancak sadece Türk vatandaşlığında geçen ikamet ve çalışma sürelerini borçlandırabiliyorlar.” dedi. Yasanın kadınlara pozitif ayrımcılık çerçevesinde özel haklar tanıdığını ve Hollanda’da hiç çalışmışlığı olmayan kadınların da yasadan yararlanabileceğini ifade eden

Ekinci, “Hiç çalışması olmayan bir bayan 18 yaşından itibaren Hollanda’da ikamet sürelerini borçlanmak suretiyle emekli olabilir. Erkeklerde ise çalışmış olma ve bunu belgelendirme şartı aranıyor” dedi. Yurtdışı sigortalılık sürelerinin yanında bir yılı geçmeyen işsizlik dönemlerinin de borçlanılabileceğini ifade eden Ekinci, işçi ve işveren olarak çalışmakta olanlar ile sosyal yardım alan kişilerin emeklilik aylığı alma haklarının olmadığına dikkat çekerek, alındığı takdirde bu durum tespit edilirse verilen tüm sosyal yardımın geri alınacağını ve para cezasına çarptırılacağını dolayısıyla kişilerin başvurularında doğru beyanatta bulunmaları gerektiğini kaydetti. Türkiye’den emekliliğe başvurmak

isteyen vatandaşlarımızın yapması gereken işlemleri sorunsuz ve başarılı bir şekilde gerçekleştirmelerinin yolunun Müşavirliğimize ve Ataşeliklerimize başvurmak olduğunu ifade eden Ekinci, Büyükelçiliğimiz ve Başkonsolosluklarımız nezdinde Müşavirliğimiz ve Ataşeliklerimizin her zaman vatandaşlarımızın hizmetinde olduğunu belirtmiştir. Ekinci “Yurtdışı borçlanması yoluyla emeklilik, çalışma ve sosyal güvenlik hayatına ilişkin tüm soru ve sorunların hafta içi her gün saat 09.00-13.00 ve 14.00-17.00 saatleri arasında Ataşeliğin 0570 611394 no’lu telefonu veya deventer@ csgb.gov.tr e-posta adresi üzerinden iletilebileceğini kaydetti. Haber Merkezi

«

Soru ve sorunlarınız için: www.hukukburosu.nl

« «

Türkiye’deki avukatları sizlerle buluşturuyoruz... Avukatlık işleriniz için artık Türkiye’ye gitmeye gerek kalmadı... Türkiye’deki avukatlarınız artık Hollanda’da size hizmet verecek...

Kemal Tosun

‘Hacizden Muaf Payı Son zamanlarda Türkiye’ye kesin dönüş yapmış olan vatandaşlarımızın Hollanda’dan aldıkları çeşitli sosyal güvenlik ödeneklerinin haczedildiğini sık-

Tel: 010 - 215 13 11 www.hukukburosu.nl

Rekabet Sözleşmesi... İşveren, bir bakım kurumu işletmektedir. İşveren işçisiyle 1 Temmuz 2014 tarihinde iş sözleşmesini feshetmiştir. 2012 yılında düzenlenen iş sözleşmesinde ‘concurrentiebeding’ dediğimiz ‘rekabet yasağı’ madde olarak eklenmiştir. Kısaca bu madde çerçevesinde, işçi en az 2 sene boyunca işverenine karşı herhangi bir rakip çalışma yapmamasını içermektedir. 1 Temmuz 2015 tarihinde bu konu ile alakalı yasa değişikliği olmuştur ve bu tarihten itibaren işverenler süreli iş sözleşmelerinde (arbeidsovereen-

ça duymaktayız. Eğer bir kişinin borcu varsa ve bu borç mahkeme kararı ile kesinleşmişse borç takibi ve icra işlemleri yapılabilir. Hollanda’da ikamet eden bir borçlunun bu çerçevede gelirine ( maaş ve sosyal güvenlik ödenekleri gibi ) haciz yoluyla el konulabilir. Ancak bu durumda Hollanda’da yasal olarak bir ‘Haciz Muaf Payı’ (Beslagvrije Voet) vardır. İcra memurları haciz işlemlerinde zorunlu olarak borçlunun gelirinin bu kısmına el koyamaz hiçbir şekilde haciz işlemi uygulayamaz. Kanun koyucu bunu insanların asgari seviyede geçimlerini sağlamalarını güvence altına almak için düşünmüştür. Ancak bu yasal güvence borçlunun Hollanda’da ikamet ettiği sürece geçerlidir. Eğer borçlu Türkiye’de ikamet ediyorsa İcra memuru bu yasal güvence olan Haciz Muaf Payını gözetmek zorunda değildir ve kaynağından tüm ödenek gelirinize el koyabilir. Çare Asliye Hukuk mahkemesine başvurmaktır. Bu başvuruda borçlu olarak gelir ve giderlerinizi belgelerle ibraz etmek aile yapınızı anlatmak hayati önem taşımaktadır. Bu bilgi ve belgelere dayanarak mahkemeden bir Haciz Muaf Payının belirlenip karara bağlanmasını talep edebilirsiniz.

Köse Hukuk bürosu/Law Office hakkında...

komst voor bepaalde tijd) rekabet yasağı düzenlenmesiniKöse Hukuk bürosu/Law Office yasaklamıştır. Bu dava içerisinde işçi 1 Kasım 2014 tarihin-2001 yılından itibaren Rotterde rekabet etmeme anlaşmasına uymayarak kendine birdam’da faaliyet göstermektedir. bakım işyeri açıp, işverenin eski müşterilerine hizmetleriniHâlen Hollanda’nın en büyük sunmuştur. Yani, rekabet yasağını resmen ihlal etmiştir. Türk Hukuk Bürosu olarak de1 Temmuz 2015 tarihinden sonra ancak işveren bununneyimli ve uzmanlaşmış avukatfarkına varmıştır. İşveren soluğu mahkemede almıştır velarıyla Türk vatandaşlarımızın avukatı aracılığıyla eski işçisine dava açarak işçinin ihlal-hem bireysel hem ticari davaladen doğan tazminatı/sözleşmede geçen cezanın ödenmesirında önemli ve ses getiren hutalebinde bulunmuştur. Mahkeme bu durumun daha he-kuk mücadele ve başarılarına nüz yasa değişikliği olmamasına rağmen yeni yasanın ge-imza atmıştır. Özellikle (uluslararekçelerinden yola çıkarak işverenin yeterli kadar iş çıkarırası) sözleşme hukukuna odaksebeplerinin olmadığının kararına varmıştır. Yani bu davalanarak, Ankara antlaşması, AB içerisinde eski yasa geçerli olmasına rağmen, İş Mahkeme-Hukuku, AB-Türkiye Ortaklık si yeni yasanın geçerliliğini karara bağlamıştır ve dolayısıy-Hukuku, Uluslararası Hukuk ve Ticaret Hukuku alanlarda uzla işverenin aleyhinde karar almıştır. Dipnot: Kanımızca hukuken yanlış bir karardır. Bu davamanlaşmıştır. kesinlikle temyiz edilecektir ve temyizde bozulacağındanKöse Hukuk bürosu/Law office şüphemiz yoktur. Zira, Mahkeme bir taraftan eski yasa ge-bireysel davalara baktığı gibi, çerli diyerek, yeni yasa üzerinden davanın değerlendirmesişirket, dernek ve kurumlar huve karara bağlaması, hukuken doğru değildir ve yasalarınkuku davalarına bakmaktadır. değişmesini Meclisten alıp, yargının inisiyatifine getirmekHukuk büromuzun müvekkilleri gibi bir anlayış sergilemektedir. Elif KIRAÇarasında yurtiçi ve yurtdışında

küçük, orta ve büyük ölçekli şirketler bulunmaktadır. Köse Hukuk bürosu/Law office avukatları, danışmanları ve tüm çalışanları bütün davalarla en yoğun şekilde ilgilenip, kaliteli ve üst düzey hukuki ve ticari hizmet sunmayı özellikle kendilerine ilke edinmişlerdir. Köse Hukuk bürosu/Law office geniş çapta danışmanlık faaliyetlerine ek olarak belirleyici ve etkin bir dava takibi de yürütmektedir. Ticari ve hukuki alanda geniş bir tecrübe ve birikime sahip olan Köse Hukuk burosu/Law office, aynrıca uluslararası Tahkim Kurullarında dava yürütme ve danışmanlık yapabilen çok deneyimli hukukçulara/avukatlara sahiptir. Ulusal ve uluslararası geniş bir iş çevresine (network) sahip olan Köse Hukuk burosu/Law office, müvekkillerine daha iyi hizmet sunabilmesi amacıyla bu çevresinden gerektiğinde dışardan kendi uzmanlık alanında ihtisas yapmış uzmanlar ve avukatlar ile kolayca işbirliği yapabilmektedir. Kısacası Köse Hukuk bürosu/Law office uzmanlaşmış avukatlarından şirketinize kaliteli, üst düzey ve özenli danışmanlık ve hukuk hizmetleri alacağınızdan emin olabilirsiniz.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 haber nieuws

Fotoğraflarla Hollanda gündemi...

Kısa haberler...

IUR öğrencileri: “Üniversitemize yönelik ayrımcı politika uygulanmamalı”

Rotterdam İslam Üniversitesi’ne destek çığ gibi büyüyor

İmamlar, yoğun bir gündemle toplandılar

Güney Hollanda Millî Görüş Teşkilatları bünyesinde faaliyet yürüten imamlar her ay olduğu gibi bu ayda bir araya gelerek güncel konular üzerinde fikir teatisinde bulundular. Bölge Başkanı ve Bölge İrşad Başkanının hazır bulunduğu toplantıda, imamlara gelişmeler hakkında bilgilendirmeler yapıldı.

Hollanda’da rektör Ahmet Akgündüz’ün açıklamaları ile gündemde olan Rotterdam İslam Üniversitesi İUR’ın Eğitim Bakanlığı tarafından mercek altına alınmasına öğrenciler “üniversitemize yönelik ayrımcı politika uygulanmamalı” başlığıyla bir imza kampanyası başlattı. Alınan son bilgilere göre Üniversiteye haksızlık yapıldığını düşünen öğrenciler, başarılı sonuçlar elde edilmesine rağmen Hollanda basınında çıkan yalan yanlış haberlerin siyasiler tarafından ciddiye alındığının altını çizerek, hükümetin eğitim kurumları ile ilgili alınacak kararlarda etkili olabilecek bir Bakanı görevlendirecek olmasına tepki gösterdi. Bu durumun direk olarak üniversiteyi etkilemeyeceğini ifade eden öğrenciler, Eğitim Bakanlığı dışında herhangi bir Bakanlığın eğitim kurumlarına müdahale edebilecek olmasına karşı olduklarını aktardı. Siyasilerin Rotterdam İslam Üniversitesine yönelik algı operasyonlarına alet olduğunu düşünen öğrenciler, eğitim kurumlarına sahip çıkmak için bir imza kampanyası başlattı. Kısa sürede yoğun ilgi gören kampanyanın yaklaşık 1500 imzaya ulaştığı görülüyor. Rotterdam İslam Üniversitesine destek vermek isteyenler aşağıdaki linke tıklayarak imza kampanyasına katılabilirler. https://www.change.org/p/eerste-ka◄◄ mer-steun-de-islamitische-universiteit-rotterdam

Hollanda’daki göç hareketleri İslam ilkokullarında kalite yükselişi sürüyor

Yapılan son araştırma sonucunda İslam okullarının başarısını konuşmak için Kısa adı SIPOR olan “Rijnmond İslam İlköğretim Vakfı” Başkanı Cihan Gerdan’ı makamında ziyaret ettik. Alınan sonuçlardan hayli memnun olduğunu ve bu sonucu beklediğini belirten Gerdan’la uzun bir görüşme yaptık. Bu sohbeti önümüzdeki sayılarda sizlerle paylaşacağız...

Hollanda İstatistik Kurumu’nun (CBS) son yayınladığı rapor, ilginç veriler ortaya koydu. Rapora göre ülke nüfusu, 2016’nın ilk yarısında 43 bin artışla rekor kırdı. Bu artışın sebebi ise göçmenler olarak gösterildi. 2015 yılında aynı veri, 21 bin 700 olarak kayıtlara geçmişti. Bu yılın ilk yarısında yaklaşık 99 bin göçmen ilgili belediyelere kayıt yaptırdı. Bunların 15 bini Suriyeli, 5 bini Polonyalı. Eritre ve Etiyopya’dan ise 2 biner kişi var. Diğer ülkeler ise şu şekilde sıralanıyor: Hindistan, Romanya, Bulgaristan, Macaristan. Belediyeye kayıt yaptıran göçmenlerin bir kısmının oturma izni olduğu da ifade ediliyor. Ayrıca 6 aydan uzun kalan mülteciler, CBS istatistiklerine dâhil ediliyor. Buna karşılık son 6 ayda yaklaşık 64 bin kişi ise Hollanda’dan göç etti. Bunların 2 bin 718’i Türk kökenli. Türkler için aynı veri 2015 yılında ise 3 bin 500’den fazlaydı. İsteğe göre başvurulabilen “Geri Dönüş Yasası” ise bu tersine göçün altında yatan sebep olarak gösterilebilir. Söz konusu yasaya göre; gerekli şartları sağlayan yabancı kökenliler 55 yaşında, kendi ülkelerine dönmeleri halinde Hollanda’dan aylık maaş alabiliyor. Maaş karşılığında ise Hollanda vatandaşlığı elinden alınıyor. Bu yasada 2015 yılına kadar “45 yaş ◄◄ sınırı” uygulanmıştı.

Dövizle askerlik duyurusu THY Hollanda Şubesinden NIF’e ziyaret

Türk Hava Yolları Amsterdam Müdürü Ahmet Şahin ve Satış Müdürü Hüseyin Yüksek Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan’ı makamında ziyeret ederek bir süre görüştüler. Veda öncesi yapılan ziyarette, hem fedeasyonun hem de THY’nin hizmetleri konuşuldu.

Deventer Başkonsolosluğu dövizle askerlik kapsamında 1978 doğumlu yükümlülerin İşlemleri hakkında duyuru yayınladı. Başkonsolosluk tarafından yayınlanan duyuruda, “Bilindiği üzere, dövizle askerlik için gerekli koşulları karşılayan vatandaşlarımızın, durumlarını ispata yarayan belgelerle 38 yaşını tamamladıkları yılın 31 Aralık tarihine kadar Başkonsolosluğumuza başvurmaları ve 1.000 euro tutarındaki dövizin tamamını peşin olarak ödemeleri gerekmektedir. Bu çerçevede, 1978 doğum tarihli yükümlülerin en geç 31 Aralık 2016 tarihine kadar bağlı bulundukları Başkonsolosluğa dövizle askerlik başvurularını yapmaları gerekmektedir. 1978 doğumluların randevu almalarına gerek bulunmamaktadır. 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren 1978 doğumlu yükümlülerin dövizle askerlik başvuruları kabul edilmeyecektir” ifadesi kullandı. Başvuru koşulları ve gerekli belgelere ilişkin ayrıntılı bilgileri facebook sayfasının (https://www.facebook.com/TC-Deventer-Ba%C5%9Fkonsoloslu%C4%9Fu-Consulaat-van-Turkije-in-Deventer-702903829794242) girişindeki genel notta yer almakta. ◄◄ Soruların consulate.deventer@mfa.gov.tr adresine iletebileceği belirtildi.

Venlo HDV Tevhit Camii inşaatı başladı

HDV Venlo Tevhit Camii temel atma törenine, HDV Başkanı ve Din Hizmetleri müşavir Vekili Dr. Yusuf Acar, siyasiler, Venlo Tevhit Camii ilk din görevlisi Musa Uzunkaya, Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız , Venlo Belediyesi temsilcisi, Limburg bölgesi HDV cami yöneticileri ve vatandaşlar katıldı.

Şanlıurfa İl Millî Eğitim Müdürlüğü ziyareti

Türkiye Ulusal Ajansı tarafından desteklenmekte olan “Eğitimde Koçluk ve Liderlik” adlı Erasmus projesi çerçevesinde ve Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü (Eyyüp Kuş) koordinatörlüğünde Karaköprü İlkokulu, Fatih Sultan Mehmet Ortaokulu ve Emine Göncü Anadolu Lisesi’nden 5’er öğretmen olmak üzere 16 kişilik heyet Hollanda’ya geldi. Kursun yanında katılımcılara, Brüksel ve Paris’e kültürel gezileri de düzenlendi.


aktüalite 05 actualiteit

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

Mehmet Erdoğan:

“Sizler çok önemli, özel ve kutsal bir görevi yerine getiriyorsunuz. 90 ülkede yürütülen ümmet projesinde mazlum ve mağdurlara el uzatıyorsunuz”

“Çözüm üretmek, hepimizin üzerine düşen ortak görevdir” Hollanda İslam Federasyonu bünyesinde faaliyet yürüten cami ve cemiyetlerde görev yapan yöneticiler düzenlenen Genişletilmiş Sosyal Hizmetler Başkanlar Toplantısı ile bir araya geldiler.

R

otterdam İskender Paşa Camii salonunda düzenlenen toplantıya kadın ve erkeklerden oluşan 60 civarında yönetici katıldı. Dortrecht Gençlik Teşkilatı Başkanı Volkan Düz tarafından sunulan toplantı, İskender Paşa Camii imamı ve El Birüni Eğitim Yurdu Müdürü Mustafa Kılıç tarafından okunan Kur’an-ı Kerim ile başladı. İsa Kandemir’den boşalan göreve getirilen Sosyal Hizmetler Başkanı Süleyman Küçükuysal, birimiyle alakalı kapsamlı bir bilgi sundu. 2017 yılı infak çalışmasına start verdiklerini ifade eden Küçükuysal, bu yıl verilen hedefe yaklaştıklarına dikkat çekti. Cemiyetlerin geçen yıl yaptıkları çalışmayı detaylı bir şekilde şema ile katılımcılarla paylaşan Küçükuysal, bu yıl cemiyetlerin önüne konulan hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için atılması gereken adımlara da değindi. 2017 yılında 9 ayrı projeye infaktan pay ayrılacağını duyuran Küçükuysal, Strazburg’da inşa edilecek olan ve maliyeti 30 milyon Euro’yu bulacak külliye hakkında da bilgi verdi. Elimizi taşın altına koyarak gerekli çalışmayı yaparak hedefi aşacaklarını vurgulayan Küçükuysal, bu görevin çok özel, önemli ve kutsal olduğunu belirtti. Merkez üyelik sorumlusu Mehmet Zararsız da yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Dilimizi, dinimizi, değerlerimizi korumak, imanlı, şuurlu, ahlaklı erdemli, faziletli, donanımlı bir nesil yetiştirmek ve aidiyetimizi belirlemek, Avrupa’da İslam’ın gücünü ortaya koymak için merkeze üyeliğin önemli bir girişim olduğunun altını çizen Zararsız, kendilerine biçilen üyelik hedefine ulaşacaklarına dikkat çekti. IGMG Teşkilatları Sosyal Hizmetler Başkanlığı biriminden Erol Aldemir de toplantıda bir sunum yaparak katılımcılara bir yol haritası çizdi. İnfak çalışmalarının 2012 yılından beri proje bazında yürütüldüğüne dikkat çeken Aldemir, komisyonlarla bu yükün daha da hafifleyeceğini ve bu konuda başkanlar olarak gerekli çalışmanın yapılması gerektiğini belirtti.

Güney Hollanda Millî Görüş Teşkilatı Başkanı Mehmet Erdoğan yaptığı değerlendirme konuşmasında özetle şunlara değindi: “Sizler çok önemli, özel ve kutsal bir görevi yerine getiriyorsunuz. 90 ülkede yürütülen ümmet projesinde mazlum ve mağdurlara el uzatıyorsunuz. En yakınınızdan bile borç para isleyemezken, dünyanın bir ucunda hiç tanımadığınız ihtilaç sahibi biri için el açıyorsunuz. Bu kolay bir iş değil. Sizleri kutluyorum. Son 4 yıldır bize verilen hedefe ulaşmak için büyük bir özveriyle çalıştık. Bu ay başlayan infak çalışmamızı da aynı duyarlılıkla sürdüreceğiz. 2011 yılından beri, Erbakan Hocamızın da teşvikiyle, yapılan infaklar eğitim alanında harcanmakta. Eğitim müesseselerimizin yaygınlaşması ve kurumsallaşması için bu çalışmalara destek olmalıyız. İslâm’ın Avrupa’da yer bulabilmesi için infak ve merkeze üyelik

hedefine kilitlenmemiz gerekir. Bölgemizde bulunan Schiedam ve Leerdam cemiyetlerimiz de bu infak çalışmalarından istifafe etmişlerdir. Peygamber Efendimiz, bir Hadis-i Şerifi’nde şöyle buyuruyor: “İnsan ölünce onu üç şey takip eder; aile fertleri, yakın dostları, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner. Biri onunla gider. Aile fertleri, dostları ve malı kalır, ameli onunla gider” Bizlerde kıyamete kadar sürecek amellerle hayatımızı süslemeliyiz. Bunlara en iyi örnek de, şu an yaptığımız hayır hasenat çalışmalarıdır. Merkeze üyelik noktasında gerekli düzenlemeleri hayata geçirdik. Üyelikleri sorunlu olanları eledik ve önümüzdeki yıl için bize verilen 400 üye hedefine ulaşmak için çalışmalar başlatıldı” Program, okunan Kur’an-ı Kerim ve verilen ikramın ardından sona erdi. Haber-Fotoğraflar: Zeynel Abidin

«

Bakış Açısı Elif Bayraktar

Ülkelerde Ölür... Tıpkı İnsanlar Gibi... Bir kitapta okumuştum: “Ülkelerin de ömrü vardır, doğarlar, büyürler ve ölürler” diyordu yazar. Tarih okumaları yaptığımızda bu tezin kendini doğruladığını görebiliriz. Şanlı Osmanlı Devletimiz; 1299 yılında kurulup, 1922 yılına kadar yaşamış, 623 yıl hayatta kalmış koca bir çınardı. Dünya hayatı için uzun bir süre belki, belki de değil, Allah-u âlem! Ve bir bebeğin yıl yıl fotoğraf çektirdiğini düşünelim. İlk yıllarda küçük sevimli hâlini, diri ve hayat dolu gençlik zamanlarını, nihayetinde hasta bir ihtiyar vaziyetinde yaşlılığını gözünüzde canlandırın. Tıpkı haritada ülkelerin fotoğraflarının değiştiği gibi. Osmanlı Devleti küçücükken büyüdü, altın çağını yaşadı, üç kıtaya hâkim oldu ve nihayetinde öldü. Geride miras olarak kalan Anadolu topraklarında, Osmanlı kanından yeni bir devlet kuruldu. Türkiye!

bir video izledim ki âdeta izlerken kanım dondu. Bir anne ufak bir hastane köşesinde; yaralı vaziyette, kanlar içinde kalan oğlunun elini tutmuş, ölümü bekleyen oğlunun şehadet getirmesi için onunla birlikte ‘LA İLAHE İLLALLAH’ diyor. ‘La ilahe illallah de annem, Allah duanı işitiyor. La ilahe illallah de, yüreğin selamete ersin ey ömrüm!’ diyerek oğlunu ölüme, ahirete uğurluyor. Onlar için ölüm bizim düşündüğümüzden farklı. Her gün ölümü düşünmek, ölüme bu kadar yakın olmak, ahireti daha fazla düşünmeyi gerektirir, Allah’ı daha çok anmayı, daha fazla dua etmeyi… Şehadet şerbeti içmek için, sevdiklerine kavuşmak için, Rabbinin huzuruna çıkmanın heyecanıyla ölüm onlara ne kadar sevimli! Şimdi düşünelim kimin imtihanı daha çetin! Evinde oturup, dünya telaşına dalan bizlerin mi, ölümü an be an yakınında hissedenlerin mi?

Türkiye, atalarından miras olarak sadece toprak almadı, İslam sancağı da elimize verildi. Dünyanın sonuna kadar ve ülkemiz ve insanımız yaşadığı müddetçe dünya haritasında dini İslam yazan ülke olarak bilineceğiz. İslam Devleti olarak fethettiği ülkelere sadece barış ve ferahlık götüren, kendinden yardım isteyen devletlere yardımını esirgemeyen atalarımız gibi, ülkemize sığınan Suriyeli kardeşlerimize destek olacağız, yardım edeceğiz. Bu, Sevgili Peygamberimizin güzel ahlâkından bizlere ulaşmış, İslam kardeşliğinin bir gereğidir.

İHTİYAR AVRUPA! Batılıların, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde sıkça kullandığı bir ifade vardı, hatırlarsınız; ‘İhtiyar ve hasta adam’ ifadesi. Şimdilerde kendileri hasta ve ihtiyar vaziyetteler. Avrupa Birliği dağılmanın eşiğine geldi. İngiltere’nin AB’ den çıkmasıyla sarsılan AB, içinde barındırdığı karışıklık ve ekonomik hastalıklardan kendini kurtaramıyor. Türkiye 1959 yılından beri Avrupa’nın kapısında AB’ye üye olmak için türlü mücadeleler verdi. Ne yazık ki âdeta süründürüldü. En sonunda geçtiğimiz günlerde cumhurbaşkanımız resti çekti.

Gözümüzün önünde bir ülke daha ölüyor. Üstelik sessiz sakin kendi hâlinde değil; bizzat cebren ve şiddet ile yok oluyor. Suriye! Ne hasta ne ihtiyar bir ülke! Zorla intihara mahkûm edilerek öldürülen bir insan gibi alev alev yanarak, yakılarak ölüyor. Onunla birlikte masum milyonlarca insan cayır cayır alevler altında kalarak, sebepsiz kurşunlara hedef olarak can veriyor. Kadın, çoluk çocuk denmeden acımasızca ve ahlâksızca! Bu yazıyı yazarken Halep’in bombalar altında kalıp, binlerce insanın öldüğü haberleri verildi. Ve öyle

Bence çok geç kalınmış bir davranış bu. AB, hiç bir zaman Türkiye’yi üyeliğe kabul etmeyecekti. Kendilerini âdeta dünyanın ekonomisini elinde bulunduran, dünya gündemini etkileyebilen güçlü devletler olarak gören Avrupalılar, yakında kendi hezimetlerine de şahit olacaklar. Yaşamak için diğerlerini yok etmek mantığıyla yıllarca sömürge devletlerine saldıran Avrupa’nın da bir sonu var elbette! Bizim için en hayırlı olan AB’den uzak durmaktır! İhtiyar ve hasta adam için ölümü bekleme sırası bizde...

... i... r ü Öl r Gib e rd a n l a e l e İns k l Ü kı Tı p


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 haber 06 nieuws

Ertan Torunoğulları:

“ Yani diyebilirim ki, 1981 yılından beri Avrupa’daki Türk ailelerinin yüzde 85’nin evinde bizim üretmiş olduğumuz Simtronic tencerelerimiz bulunmaktadır”

Simtronic Edelstaal Şirketler Grubu’ndan taksitle tatil imkânı Merkezi, ‘s-Hertogenbosch kentinde bulunan Edelstaal Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyelerinden Ertan Torunoğulları ile “Devre mülk” yatırımı hakkında bilgi aldık. Ertan Bey ile, şirketin geçmişi ve bundan sonra yapacakları hakkında hoş bir sohbet gerçekleştirdik. İlgi ile okuyacağınızı ve hayli istifade edeceğinizi umuyoruz?

D

oğuş: Edelstaal Şirketler Grubunu kısaca okurlarımıza tanıtır mısınız? Edelstaal Şirketler Grubu 1981 yılında kurulmuş,merkezi Hollanda’da bulunan bir aile şirkettir. Şuan Avrupa’nın 12 ülkesinde pazarlama şirketimiz var. Bu pazarlama şirketlerimizde yaklaşık 800 üzerinde görev alan arkadaşımız var. Üretimimiz Belçika ve İtalya’da yapılmaktadır. Yani diyebilirim ki, 1981 yılından beri Avrupa’daki Türk ailelerinin % 85’nin evinde bizim üretmiş olduğumuz Simtronic tencerelerimiz bulunmaktadır. Bunu, görev verdiğimiz bayan arkadaşların gerçekleştirmiş olduğunu söyleyebilirim. Biz Türk bayanların imkân verildiği vakit neler yapabileceğini yakinen gördük ve onlara 1996 yılından itibaren daha çok imkân vererek bayan ekipler oluşturduk. Şimdi onlar Avrupa’nın bir çok ülkesinde pazarlama yapmaktalar. Dolayısıyla onlarla olan çalışmalarımız hız kesmeden devam etmektedir. İnşaat Sektörüne geçiş... Biz 1991 yılında güzel ülkemizin Ege Bölgesinde bulunan Fethiye’de ilk kez turizm sektörüne girdik. Yönetim Kurulu Başkanımız abim Turgut Bey’in o bölgede yaptığı bir tatil sonrası burayı çok beğenmesi üzerine ailecek konuşup karar verdik. Ve “Orka Kulüp” adıyla ilk otelimizin temelini burada attık ve 1993 yılında açılışını yaptık. Daha sonra o bölgede bir inşaat eksikliğini gördük ve bunu da gelip İngiltere ve İsveç’teki ortaklarımızla görüştük. Onların yatırımlarını da ülkemize yönlendirmeyi düşündük. Onları da ikna ederek 1993 yılından itibaren de yine Ege Bölgesi’nde inşaat sektörüne de girmiş olduk. Bu esnada otellerin yapımına da devam edildi. Marmaris, Fethiye, İstanbul olmak üzere şuan bitmiş ve davam eden 14 tane otelimiz oldu. Ama bizim daha çok önem verdiğimiz sektör inşaattı. Bilhassa soğuk iklimi olan İskandinav ülkelerine sıcacık ülkemizin, denizini, güneşini anlatıp tanıtarak onların yatırımlarını ülkemize yönlendirmek oldu.

1993 yılından beri Ege bölgemizde villa ve site şeklinde inşaatımız devam ediyor ve diyebilirim ki şuan itibariyle bölgenin inşaatının % 30-% 40’ı bizim elimizdedir. Yabancı kökenli müşterilerimize değişik imkanlar da sunuyoruz. Şöyle ki, buradan ev alan bir İngiliz müşterimiz tekrar ülkesine döndüğü zaman evi ile ilgileniyoruz. Bakımı, onarımı ve kıraya vermek işini üstleniyoruz. O bölgede bulunan emlak şirketimiz bütün işleri yapıyor. Zira yurtdışından gelenler en fazla 5-6 hafta burada kalıyorlar sonra ülkelerine dönüyorlar çalışmak için. Onlar gittikten sonra biz evlerini kiraya veriyoruz ve yıllık ortalama 7 bin 8 bin pound bir gelirleri oluyor ve tekrar geldiklerinde o para ile de rahat rahat tatillerini yapıyorlar. Devre mülke yöneliş... Daha sonra devre mülk konusunda bilhassa bizim pazarlamacılarımız tarafından bir talep geldi. Son zamanlarda hayli popüler olan devre mülke yönelik. Maalesef bu dalda kötü şeyler de yaşandı. Çok mağdur olanlar oldu. 1981 yılından beri bizleri tanıyan, bizimle çalışan insanlar güvenli bir şekilde bu imkânlardan da yararlanmak istediklerini dile getirdiler. Şirketimizin devre mülk projesine girmesi yönünde istekte bulundular. Bunun üzerine Yine Fethiye’de 2800 hissedar kapasiteli bir devre mülk projesi başlattık. Bunun inşaatı iki yıl sürdü ve Mayıs 2016’da bu devre mülklerin tapularını teslim ettik. Geçtiğimiz yaz sezonunda devre mülk alanları % 90’ı gidip evlerinde kaldılar. Güzel bir proje oldu. Doğa harikası Fethiye’de dağ eteğinde bol oksijenli bir yerde. Dubleks iki artı bir daireler, alt katta oturma odası ve mutfak üst katta yatak odası ve teraslı. Şu an bu proje doldu. Gidip gelenlerden çok olumlu tepkiler almaktayız. Bu projemizde hisseleri topraktan alanlara € 3.500 bittikten sonra peşin alanlara € 5,000 taksitli alanlara da € 5.500 fiyat uyguladık. Bir de şöyle bir uygulama yaptık kimseye sabit bir tarih vermedik. Herkes ilk gideceği tarihi noter huzurunda kura ile çektiler ve bundan sonraki yıllarda bu tıpkı ramazan ayı

gibi her yıl 10 gün önce gelecek ve bu yolla herkes yılın tatil aylarının hepsini görmüş olacak. Yeni bir proje için yine yoğun bir talep var, şimdi onun hazırlığı içindeyiz. Bunu Yalova tarafında termal kaynakları kullanarak yapmayı düşünüyoruz.

Ertan Torunoğulları: “Fethiye’de 2800 hissedar kapasiteli bir devre mülk projesi başlattık. Bunun inşaatı iki yıl sürdü ve mayıs 2016 bu devre mülklerin tapularını teslim ettik. Geçtiğimiz yaz sezonunda devre mülk alanları % 90’ı gidip evlerinde kaldılar. Güzel bir proje oldu. Doğa harikası Fethiye’de dağ eteğinde bol oksijenli bir yerde.”

Söyleşi : Adnan Şahin

Ertan Torunoğulları, “Önemli olan zor zamanda ülkeye sahip çıkmaktır. Eğer yatırım yapacaksan zaman tam da o zaman” diyerek asıl yurtseverliğin böyle kritik zamanlarda ortaya konulması gerektiğini savunuyor.

Devre mülk alan vatandaşın avantajları... Bizim çıkış noktamız şudur: Her yıl tatile çıkan bir insanın ortalama harcaması €.3.000 ila €.5.000 arası. Biz vatandaşın bu her sefer ödediği bu tatil masrafını devre mülke dönüştürerek her yıl çok daha az bir masrafla kendi evinde yapmasını sağlamayı amaçladık. Tapulu bir devre mülk veriyoruz ki bunu istediği gibi kullandıktan sonra gelecek nesillerine de miras olarak bırakacak. Gelemediği yıllar ister kiraya versin ister bir akrabasını yollasın. Her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Her yıl bir hafta ona ait hem de değişik zamanlarda. Bu devre mülklerin onarımı bakımı bize ait. Bu nedenle bunun gurbetçilerimiz için cazip bir yatırım olduğunu düşünüyoruz.

Tesettürlü aileler için otel projesi Ertan Bey’e daha önce bir toplantıda sorumuz üzerine belirttiği gibi; güzel ülkemizde tesettürlü bayanların da denizden ve güneşten rahatlıkla istifade edebilecekleri, hiçbir şekilde ne deniz tarafından ne de karadan rahatsız olmayacakları bir şekilde dizayn edilecek bir otelin 2018 yılında yapılması için çalıştıklarını tekrarladı. Bunun için bakanlık düzeyinde görüşmelerin sürdüğünü söyledi. Bu arada Ertan Bey bir parantez açarak, ülkenin içinde bulunduğu zor döneme dikkat çekerek böyle bir durumlarda sermayesini dışarı kaçıranların olduğunu hatırlatarak kendilerinin ne olursa olsun Edelstaal Şirketler Grubu olarak ülke ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla yatırım yapmaya devam ettiklerini belirtiyor. Şuan yabancı ortaklı üç büyük projenin devam ettiğini söylüyor ve çevrelerindekilere de “Önemli olan zor zamanda ülkeye sahip çıkmaktır. Eğer yatırım yapacaksan, zaman tam da o zaman” diyerek asıl yurtseverliğin böyle kritik zamanlarda ortaya konulması gerektiğini savunuyor. ◄◄

18 yıldır çıkan sesiniz, gören gözünüz, duyan kulağınız olan Doğuş gazetemizin 2017 yılı reklam ve tanıtım fiyatlarından istifade ediniz... Sizleri Hollanda’ya tanıtan bu güçten yararlanın. Vereceğiniz destekle, yıllardır, Türkçeyi yaşatmak ve haklarımızı kaybetmemek için mücadele eden gazetemize de nefes aldırmış, hayat vermiş olacaksınız... www.dogus@dogus.nl - Telefon:06 43 85 74 32

MASRAFLARI KISMAK İÇİN REKLAMLARI “DURDURMAK, ZAMANDAN TASARRUF ETMEK İÇİN SAATİ DURDURMAYA BENZER” HENRY FORD


mesaj 07 message

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

“Başörtüsü ve diğer dini semboller ‘anayasal özgürlük garantisine’ alınsın mı? EVET!” ....................................................................................................................................................................................................................................................................................... ....................................................................................................................................................................................................................................................................................... ....................................................................................................................................................................................................................................................................................... .......................................................................................................................................................................................................................................................................................

A

TREXIT

vrupa Parlamentosu’nda yapılan oylamanın sonucu hiç de sürpriz olmadı: “Türkiye ile müzakereler durdurulsun”. Akabinde yaşanan gelişmeleri zaten biliyorsunuz. Peki meseleye biraz da Türkiye’nin derinlemesine bakması gerekmez mi? Başkanlık süreci ile birlikte yaklaşan bir referandum var. Madem ki referanduma gidiyoruz, neden sadece ‘Başkanlık’ konusu vatandaşa sorulsun ki! Halka, Türkiye’de ne kadar sorunlu alan varsa, anket yapar gibi referandum yapılsa ne olur? Trexit: “Türkiye AB ile müzakerelere devam etsin mi, yoksa tamamen AB sürecinden ayrılsın mı?” “Evet” ya da “hayır”. Şimdiden söyleyeyim, benim oyum “evet” olurdu. Bunun sebebi Brexit değil, tamamı ile ilkesel bir duruşla alakalı. Pragmatizmle uzaktan yakından bir ilişkisi de yok. Hristiyanlıkla pek de bağlantısı kalmayan AB devletlerinin, konu Türkiye olduğunda, örneğin Bulgaristan ve Romanya ile kıyaslandığında, nasıl Hristiyan refleksler verdiğini, Türkiye’nin 3. dünya ülkesiymiş gibi bir muameleye tabii olduğunu hâlâ gözlemliyoruz. En son Hollanda dışişlerinin de açık bir dille Türkiye

ile müzakerelerin durdurulmasını dillendirmesi aslında ne kadar onur kırıcı!

Trexit, çünkü Türkiye’nin AB’den faydalandığı tek konu, açılan fasıllar sayesiyle, Türkiye’deki hantal yapının AB mevzuatlarına uygun hâle getirilmesinin getirildiği kolaylıklar. Bu da sadece kısa vadeli bir zaman kazancı(ydı). Başka? Başka da ben bir şey göremiyorum. Eğer sadece vize, serbest dolaşım kolaylığı için bu onur kırıcı muameleye tabii isek varsın serbest dolaşım onların olsun. Trexit sonrası istikametini Şangay ya da başka oluşumlara çevirecek bir Türkiye hem daha onurlu, hem katma değeri daha da yüksek bir yön çizebilir. Ekonomik olarak Gümrük Birliği’nin getirdiği ya da doğru kelimeyle götürdükleri ise daha yeni yeni gün yüzüne çıktı: AB kotasız, Türkiye’ye ticari faaliyetler için girebiliyor, oysa Türkiye ürünleri elini kolunu sallaya sallaya giremiyor. O yüzden diyorum ki: Trexit: EVET Başkanlık Sistemi Gelsin mi? EVET! Başörtüsü ve diğer dinî semboller ‘anayasal özgürlük garantisine’ alınsın mı? EVET

2014’te İşçi Partisi’nden ihraç edilen Türk asıllı milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün kurduğu DENK isimli siyasi parti, seçim programını açıkladı. Partiyi 15 Mart 2017 seçimlerine götürecek olan programın temelinde ayrımcılıkla mücadele yer alıyor. Programda “entegrasyon” kavramı yerine

İstanbul başkent olsun mu? Lafı eveleyip gevelemeye hacet yok. Almanya, başkenti Bonn’dan Berlin’e taşıyınca Nazizm hortlamadığına göre, dünya markası İstanbul, başkent olunca Osmanlı İmparatorluğu yeniden mi kurulacak? Varsın devlet aparatları Ankara’da kalsın, ama İstanbul da artık başkent olsun. Türkiye’de Sosyal Dönüşüm Geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de eğitimin bütün fizikî koşullarını; yeni binalarla, akıllı tahtalar ve tabletlerle değiştirdiklerini ama bir türlü eğitimin içeriğini ve kaliteli insan yetiştirmede, istenen seviyeye ulaşılamadığını söyledi. Gayet yerinde bir tesbit. Türkiye’de 196 üniversite var ve geçmişle kıyasladığında ciddi adımlar atıldı. (1) Peki, Türkiye toplumunu yakından tanıyan ve siyasi gizli ajandası olmayan ciddi üniversiteler, eğitimi daha kaliteli hale getirmek için araştırmalar yapamazlar mı? Eğitimi

Ermeni meselesi hakkında bağımsız bir uluslararası araştırma yapılması, çocuk istismarına “kimyasal hadım” formülü, Filistin’in “devlet” olarak tanınması. Amsterdam Üniversitesi’nin araştırması da DENK’in parlamentoda 2 ila 5 sandalye kazanacağı yönünde. Özellikle göç geçmişi olanların DENK’i kendine yakın bulacağı düşünülüyor

Seçim atmosferine girildi

“Denk” Parti Programını Açıkladı

Bazı yasal düzenlemeler ile değil, anayasal garanti altına alınsın ki, bir iktidar değişikliği olduğunda sil baştan aynı sıkıntıları yeni baştan yaşamayalım.

“karşılıklı kabul” kullanılması isteniyor.

kelimesinin

Partinin projeleri arasında sömürgeci döneme ait sokak isimlerinin değiştirilmesi ve ırkçılıkla mücadele için özel bir polis biriminin kurulması da var. Bu kapsamda ırkçılık sabıkası olanların devlet kurumlarında çalışmasının engelleneceği de partinin vaatleri arasında ön plana çıkıyor. Programda devletin daha insancıl bir mülteci politikasının olması gerektiğinin altı çiziliyor. Parti programında yer alan diğer önemli başlıklar ise şu şekilde:

Gelir adaletsizliği ve ırkçılıkla mücadele ilk önceliğimiz olacak Türk kökenli milletvekillerinden Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk ve diğer partililer ile birlikte dün düzenledikleri basın toplantısı ile 2017 parti programını kamuoyu ile paylaştılar. Parti programında gelir adaletsizliği ve ırkçılık ile mücadele ilk öncelikler arasında yer alıyor. Parti programında öne çıkan diğer konu başlıklarından bazıları şöyle: - Fakir ailelerin çocuklarına ücretsiz

kaliteli hâle getirmekten kasıt ise, sonuçta okula gelen öğrencilerin girişteki ve mezun oldukları andaki ölçülebilir (not dışındaki) profillerinden bahsediyoruz. Gelişmişliğin ölçüsü, görünen o ki, üniversite sayısı ile doğrudan alakalı değil. Öyle olsaydı, en tepedeki 8407 üniversite ile Hindistan ve 1268 üniversitesi ile Bangladeş’i nasıl yorumlamak lazım? Özetle; mesele hem kantite hem de kalite. Eğer Türkiye’de sosyal dönüşüm yaşanacak ise en tepe ile en alt arasında her toplum katmanında, önümüzdeki 10-20 ve 30 yıl süresince bir değişim öncelikli hâle getirilebilir. Acı Tablo... Bir başka değişim yapılması gereken alandan bahsedelim: Çok ön planda olduğu için, yüreğimi yaralayan ve şimdi yeniden tazelenen facialardan iki örnek verelim: Soma faciası 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşandı ve 301 madenci hayatını kaybetti. Artık Türkiye’de de kaba demokrasinin biraz daha incelmesi için, madenlerden sorumlu bakan kim ise istifa etmesi gerekmez miydi? Taner Yıldız? Gece gündüz orada madenci ailelerinin yanında olması

bisiklet verme, ayrıca dar gelirlilere toplu taşıma araçlarının ücretsiz yapılması.. Çocuk parasına sınırlama getiriliyor, sadece yıllık kazançları 75 bin avro altında olanlara verilecek. - Irkçı söylem içeren tüm cadde ve sokak isimleri değiştirilecek - Irkçılık merkezi kayıt sistemini altına alınacak ve resmi dairelerde bu kişiler istihdam edilmeyecek - Entegrasyon kelime olarak tedavülden kaldırılacak ve yerine karşılıklı kabullenme getirilecek. İş başvurularındaki artan ayrımcılığın önüne geçmek için iş başvuruları mercek altına alınacak - Çocuk istismarının önüne geçmek için ciddi mücadele verilecek, bu kişileri kombine kimyasal kastrasyon uygulamasına tabi tutulacak Ayrımcılık, her alanda mercek altına alınacak. Polis tarafından alenen ayrımcılık yapıldığı bir çok defa yapılan araştırmalar ile ortaya konmuştu. Parti olarak bu konun üzerinde duracakları yer alıyor. Ayrıca yine denk partisi, polisin bu keyfi tutumundan hareket ile benzer bir araştırmanın vergi dairesi için de yapılmasını önermişti. Bu konunun da üzerinde duracakları belirtiliyor.

Analiz Ergün Madak ergunmadak@hotmail.com

bir jest, buna laf yok ve kişisel olarak da algılamamak gerek. Kimse sorumlu bakan, ‘bakmadıysa’, bedelini neden ödemesin? Adana’nın, Alaşehir ilçesindeki Kız Yurdu’nda ölen 12 kişiden kim sorumluydu? Millî Eğitim mi? Kredi Yurtlar Kurumu mu, Belediye mi? Kim? Dikkat edin, hemen demagoji başlar. Anahtar şunun cebinde, şöyle denetim yapıldı, böyle yapılmadı. Kimdir bunun bakmayan Bakanı? Bizde hâlâ alt kadrolardan istifa ettiriliyor, üst perdeden bir türlü istifa edilmiyor. Aslında gerekçe ise çok basit: Eğer bakan istifa ederse, hükûmetin acizliği olarak algılanır, imaj ve oy kaybında neden olabilir. Oysa, realist politikaların halkın gözünde daha çok itibar kazandırdığı hatta hükûmeti daha da güçlendirdiği göz ardı ediliyor. Bakanlar neden dokunulmaz olsun? Şemsiyesini kendi tutsun, kelli felli koltuklara oturmasın, ‘bakanım’ dedirttirmesin, doğal insan olsun ve facialarda da istifa etsin. Bu kadar zor mu? Hiç bir yerde şu “protokol” ve “ağam-paşam kültürü”nü aşamadık ves’selam… (1) Hindistan: 8407, ABD:5758, Filipinler 2060, Arjantin: 1705, İspanya: 1415, Bangladeş: 1268, Endonezya: ◄◄

Vergi Dairesi’nin yabancı düşmanlığı incelensin DENK partisi polislerin yabancı kökenli kişilere karşı önyargılı olmasının Vergi Dairesi gibi kurumlarda da yaşandığını belirterek incelenmesini gerektiğini savundu. Vergi Dairesinde yabancı kökenli vatandaşlara karşı uygulanan çifte standardın incelenme konusunun bazı firma sahipleri tarafından partiye iletildiği bildirildi. Hollanda’da daha önce polislerin vatandaşı etnik kökenine göre değerlendirip suçsuz yere takibe aldıkları ortaya çıkmıştı. DENK’i uyaran işyeri sahiplerinin bu durumun sadece polislerle yaşanmadığı ve ülkede vergi dairesi gibi diğer kurumların da etnik kökene göre değerlendirme yapıp önyargılı davrandığı konusunda endişelerinin oldukları aktarıldı. Selçuk Öztürk, “İnceleme yapılması için konuyu gündeme getiren işyeri sahipleri kurumları ayrımcılık ve haksız yer şüpheli görülmeleri ile ilgili harekete geçmekten çekinmemeli. İncelemeler, her şeyi ortaya çıkacaktır” dedi.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 aile 08

gezin

Huzur İklimi

info@compasscare.nl

Esma Küçük

Çocuğum için ders programını nasıl belirlemeliyim?

Programlar hafta içi ve hafta sonu farklı olacaktır. Bir çok aile cuma gününden çocukların ödevini bitirip, hafta sonunu doya doya yaşamasını istiyor. Bu da bazen çocuklar üzerinde baskı oluşturabiliyor. Çocuk bir gününü bir saatini hafta sonuna ayırabilir. Bunun için başka özel bir şey yapılmaması gerekiyor.

Değerli okuyucularımız, yazıları sizlerden gelen sorular ışığında hazırlamaya çalışıyorum. Bu veya buna benzer konular hakkında, bana aşağıdaki iletişim bilgilerimle ulaşabilirsiniz.

Çocuk “haftanın son günü” diyerek kendini eve mutlulukla attığında; “hafta sonu bütün ödevlerin bitirilecek” demek çok yanlış olabilir. Hafta içi de, belli bir saat aralıklarında ders yapılabilir.

‘Çocuğum ders çalışmak istemiyor, ne yapabilirim?’ konulu yazımızdan sonra sizlerden gelen sorulara bu yazımda cevap vereceğim. Çocuğun aldığı dersler, yaşına ve gittiği sınıfa göre değişecektir. Öncelikle anne ve baba bu konuda bilinçli olmalı. Çocuk hangi dersten sorumlu? Kaç tane dersi var? Neler yapması gerekiyor? Okulda neler yapılıyor? Hangi konular işlenmiş?

Bir misafir gelir, bir yere gidilir, aksi bir durum olmadığında yarım saat şu saat arasında ders çalışmak gerekiyor gibi. Püf noktası: Çocuklarınıza ‘ders çalış!’ demeyin. Bu işlevi olmayan cümle yerine ‘ödevini yap, özgür ol!’ işlevi olan cümleyi söylemek gerekiyor..

Her çocuğun farklı öğrenme biçimi, farklı hafızada tutma biçimi olduğunu, yavaş yavaş hem aile hem öğretmen çocukla birlikte ders çalıştığında öğrenecektir. Bunun için anne ve babanın öğretmenle yakın diyalogda olması gerekiyor. Her çocuğun kişiliği ve özellikleri çok farklıdır. Bazı çocuklar için oturmak çok zordur. Bazısı başka bir dersi çok sever. Sevdiği şeylerden yola çıkılarak bir program geliştirilmeli. Çocuğun motivasyonunu artırmak çok önemlidir. Motivasyonunu arttıracak faktörler belirlenmelidir, zira her çocuk için bu çok farklı olabiliyor.

Aslında yapılması gereken şey, çocuk için en kolay, en zahmetsiz yolu bulmaktır. Çünkü doğal olarak hiç bir çocuk için uzun saatler ders çalışmak çok keyifli olmayacaktır. Mesele bunu keyifli hâle getirmeye çalışmaktır. Ödüllendirme yapılabilir. Mesela, bir yıldız koyma sistemi geliştirilebilir. Ödevler düzenli yapıldığında, bir yıldız alınabilir. Yıldızların sayısına göre, örneğin 10 tane yıldız oldu, ufak bir hediye alınabilir. Bu bir “rüşvet” gibi değil de, eğitici bir kitap olabilir. Çocukların çocuk olduğu unutulmaması gerekiyor. Bu nedenle anne ve baba bu konuda kendini yeterli hissetmiyorsa, yaratıcılıkları çok gelişmediyse, bir profesyonel uzmandan destek almak her zaman için faydalı olacaktır. Bilinçlenmek ve daha başarılı bir hayat dileğiyle.. (Psiko-Sosyal Danışman/terapist) Tlf: 06- 17 59 29 70 info@compasscare.nl http://www.facebook.com/CompassCarePsikolojikDanismanlik htttp://www.compasscare.nl

Onur Emre:

“İhtiyaç sahibi bir mağdurun elinden tutamamış,

“Mağdurun yanındayız, onun haklarını savunuyor İnsanımızın trafik ve iş kazaları sonunda mağdur hâle geldiğini müşahede ettikten sonra, bu alanda hizmet veren ELFI Kaza Avukatı Onur Emre ile hoş bir söyleşi gerçekleştirdik. Rotterdam’ın merkezinde hoş bir mekânda 6 kişilik ekibiyle hizmet veren Onur Emre, bu hizmeti severek yapanlardan. Bu işi istismar edenlere karşı mücadele eden Onur Emre, insanlarımızın haklarını alabilmeleri için gece gündüz uğraş veriyor. Onur Emre ile yapılan bu sohbetten keyif alacağınızı ve hayli istifade edeceğinizi umuyoruz.

O

nur Emre Kimdir? Aslen Trabzonlu ve 1982 Den Haag doğumlu olan Onur Emre, Tilburg Üniversitesi’nde hukuk alanında tahsilini bitirir. 2006 yılında geçirdiği kaza sonucunda, bu alandaki aksaklıkları görür ve eğitimini kaza avukatlığı çerçevesinde tamamlar. Yaklaşık 6 yıllık çeşitli avukat bürolarındaki hizmet dönemi sonunda, Ocak 2016 tarihinde kendi ofisine kavuşmak suretiyle 2016 yılında Rotterdam’ın merkezinde ELFI Kaza Avukatı adıyla avukatlık bürosunu açar.

nın hukuksal anlamda takip edilip alınmasını kapsıyor. Bu konularda insanlarımız yeterli bilgiye sahip değiller. Yani başlarına böyle bir olay geldiği zaman nereden başlayacaklarını, dosyaların nasıl oluşacağını bilmiyorlar. Bilgi eksikliği, yönlendiren insanların yetersizliği, dil bilenlerin ise mevzuatı bilmemesi mağduriyetleri arttırmakta. Bu alanda uzmanlarımız bulunmakta. Yani hasar belliyse, sorunlu taraf sorunu kabul ettiyse, sulh yoluyla çözümleniyor bu işler. Yeter ki, zararını, ziyanını ispat et.

için bu konuda iddialıyız. Tezim nedeniyle, hem mağdur hem de sigorta avukatlarının çalışma yöntemini incelediğimden bu işlerin en ince detayını da öğrenmiş olduk. Bu bilgiler, uygulamada çok faydalı oluyor.

ELFI tam olarak ne yapıyor? Kaza avukatlığı büromuzda 6 kişilik donanımlı, tecrübeli elemanla trafik ve iş kazalarına bakıyoruz. Şiddete maruz kalan mağdurların tazminat haklarını arıyoruz. Ayrıca, iş hukuku, sosyal güvenlik hukuku, sigortalar hukuku ve şiddet içerikli suçların çözümü için de uğraşıyoruz. Sorumlu sigortaya karşı mağdurun yanında yer alıyor, onların haklarını savunuyoruz. Bize iletilen dosya takibi sırasında, acı parası, gelir kaybı, bakım parası ve ileriye dönük kayıplarının kazanımı için mücadele veriyoruz. Mahkemelik bir tarafı olmayan bu dosyaların çoğu, sulhen halledilen davalardır. Yaptığımız iş, trafik ve iş kazalarında yaralanan kişilere fiziksel (bedensel) zararlarının tazminatları-

Nasıl bir süreç işliyor? Bu davalarda bir ekip çalışması gerekiyor. Avukatın yanı sıra, danışmanlar ve kendi aralarında bu işin uzmanı olan elemanlar bu işin hesaplamasını, kontrolünü yapıyorlar. Sağlık konusunda tavsiyelerde bulunan danışman doktorlarımız da bizim bu alanda verdiğimiz hizmette önemli rol oynamaktalar. Mağdurun hakkını tamamıyla ve doğru şekilde savunabilmek, alabilmek için bu adımların atılması gerek. Sadece bu alana konsantre olmuş bir şekilde çalıştığımız için çok iyi bir hizmet verdiğimize ve mağdurun hakkını en üst seviyede savunduğumuza inanıyoruz. Bundan dolayı da kendimizi bu alanda ilklerden sayıyor en üstlerde görüyoruz. Hem tahsilimi hem de mastırımı bu alanda tamamladığım

Hangi durumlarda size başvurulmalı? Kişinin, trafik ve iş kazası sonrasında avukatıyla görüşmesi en uygun ve sonuç alınabilecek yoldur. Kaza anında karşı tarafla sorun yaşanıyorsa, polis devreye sokulmalı. Polis her ne kadar fizikî sıkıntı anında geliyorsa da, anlaşmazlık anında da gelip yardımcı olmaktadır. Sorumlunun kim olduğunu rahatça bilmemiz için orada tutulan polis raporu çok önemli. Polis gelene kadar da, arabaların duruş şekli görüntülenmeli. İş kazalarında da, meslektaşlarının şahitliği çok önemli. İş müfettişinin tuttuğu rapor çok önemli. İşçiyi kazaya götüren sebebin işveren ve oradaki çalışma düzeninden olduğu tesbit edilirse, kazazedenin hakkını savunmak ve almak o kadar kolay olur. Şiddet içeren davalarda da benzer yollar ta-

ELFI’nin tarihçesi hakkında biraz bilgi alabilir miyiz? ELFI Kaza Uzmanlık bürosu, babam Ethem Emre tarafından kuruldu. ELFI kurumunu bu yılın başından beri ben devraldım ve avukatlık bürosu olarak hizmet veriyor. Bu alanda hizmet veren tek Türk kurumu biziz. Pek çok farklı şehirlerde şubelerimiz var.

Avrupalı Türklerin iki sorununa çözüm geliyor İki önemli sorunu daha çözüme kavuşuyor. Boşanma kararlarının Türkiye’de tanınması kolaylaşacak, emekli aylığı alana ek işte çalışma hakkı verilebilecek.

Koenendelseweg 1 5222 BG ‘s-Hertogenbosch Tel.: +31(0)73 6220025 Fax: +31(0)73 6220054 www.sws-simtronic.com info@sws-simtronic.com

AK Parti hükümeti, Avrupalı Türklere iki konuda daha müjde verme hazırlığında. AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu yaptığı açıklamada, “Türkiye’de de boşanma davalarının daha kolay tanıması için bir çalışma yapıyoruz. Öneriyi Adalet Bakanlığı’na da sunduk. Bu önerinin son şeklini alarak 2017 yılının başında yasalaşması hedefliyoruz. İnşallah 2017 yılının ortasına kadar bu sorunu çözüp boşanma kararlarının Türkiye’de

daha rahat tanınması konusunda adım atmış olacağız” dedi. Konunun çok teknik ve karmaşık olduğunu söyleyen Yeneroğlu, “Tenfiz dediğimiz, boşanma ile gelen miras, velayet, mülkiyet gibi konuların düzenlenmesi ayrıca ele alınacak” diye konuştu. Yeneroğlu, adı geçen önergede kendi tavsiyesinin boşanmanın tanınması konusunun aracısız ve hatta konsolosluk aracılığı ile çözülmesi olduğunun altını çizdi. Yurtdışında yaşarken Türkiye’den

maaşını almak isteyenlerin Almanya’da yarı zamanlı ek işlerde çalışmasına izin vermeyi gündeme alabileceklerini ifade eden Yeneroğlu, “Böylece hem ek iş imkânı vermek hem maaşını almak mümkün olur” dedi. Borçlanarak emekli olma hakkının dünyada eşi benzeri olmadığının altını çizen Yeneroğlu, “Uygun bir çözüm arayışımız var. Akılımda olan 400-600 euro arası sosyal kesinti olmayan işlerde çalışmaya izin vermek olabilir” dedi.


toplum 09

samenleving

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

Kalemdâr

onun yarasını saramamışsan ne önemi var hayatın”

Mehmet Şükrü Oflaz

Komşularla Olan Muamelelerin Âdabı Beyanındadır

uz”

Komşuya ikram etmek, İslâm sünnetlerindendir. Hadis-i şerifte: “Cebrail bana komşu hakkında tavsiyelerde bulunmaktan da geri kalmadı. Hattâ öyle zannettim ki, bir kimse ölünce komşusu ona mirasçı olsun diyecektir.” buyurulmaktadır. Komşu hakları konusunda da bir çok âdab beyan olunur: 1. Mümkün olduğu kadar, komşusuna ikram kaydında bulunulmalıdır. 2. Komşusu aç olduğu zaman, kendisine yemeğinden bir miktarını göndermelidir. 3. Komşusunun ezalandığı ve yapılmasını hoş görmediği şeyleri yapmamalıdır. 4. Ne kadar az olsa da ve komşusu gayrimüslim bulunsa da, komşularına hediye göndermelidir.

kip edilmeli. Mağduru iyi tanıyan bir yakını ve bir ambülans çağrılmalı. Mesleğinizi icra ederken zorlanıyor musunuz? Mağdurun ve avukatın, iki tarafın da yabancı olmasının bir dezavantajı var elbette. Sigorta şirketlerinin belli bir tereddütleri oluyor. “Burada bir kasıt, aldatmaca var mı?” diye belli bir önyargıyla hareket edenleri görüyoruz. Onlar da belli araştırma ve tecrübelerden sonra böyle bir yaklaşım sergiliyorlar. Ama bu herkes için geçerli değil. Biz elbette hakkı olanların davalarını almak isteriz, böyle bir şeye alet olmak istemeyiz ama bazen de bu tür olaylarla da karşılaşmak mümkün. Sen ne kadar senaryo yazsan da, dosya araştırması sonucunda her şey ortaya çıkıyor. Sıkıntılı davalar oluyor mu? Yurtdışında kaza yapan ve annebabasını kaybeden çocukların davasını sonuçlandırdık. Elbette böyle bir durumla Allah kimseyi imtihan etmesin ama, sonunda mağdurun hakkı teslim edilince bizler de teselli oluyoruz. Trafik kazası geçiren ve beyninde hasar gören Türk asıllı bir kadının davasını aldık. Karşı tarafın avukatı, davacının “Türk” olmasından dolayı ileride evlenip, çocukları olacağı ve daha az çalışacağı gerekçesiyle ileriye dönük gelir kaybını

çok düşük şekilde hesaplamak istedi. 7 klasörlü ve 10 yıldır süren o dosya bizde. Bu davanın bu kadar uzun sürmesi de avukattan kaynaklanıyor. Niyet biraz bozuk olunca bu gibi durumlar yaşanıyor. Dava takibinde somut adımların atılması gerek. Gereksiz yere davalar uzatılmamalı. Mağdurun, ikinci kez bir mağduriyet yaşamasını kimse istemez. Bu konuda “uzman” ve “avukat” olduğunu söyleyen pek çok kişiden dosyasını alıp bize ulaşan onlarca dosya var. Bu da birilerinin bu işi yapamadığını açıkça ortaya koymakta. Bize düşen de onun yanlışını düzeltmek kalıyor. Eski müşterilerimizin bile bu işi yapmaya soyunduklarına şahit oluyoruz. Buna meydan vermemek için, bu konuda daha bilinçli, seçici ve hassas davranılmalı. İşimizi doğru yaparsak, bu sadece mağdura bir

kazanım olarak dönmeyecek aynı zamanda, sigorta şirketlerinin de bize olan mesafesini ortadan kaldıracak, güven ortamı tesis edecektir. Elbette ekmeğini kazanacaksın ama, ardında iyi bir isim bırakamamışsan kazandığın neye yarar ki. İhtiyaç sahibi bir mağdurun elinden tutamamış, onun yarasını saramamışsan ne önemi var hayatının. Bize gelenlerin çoğu, bizim verdiğimiz hizmetten memnun olup da bu güzelliği etrafıyla paylaşanlardan duyduklarındandır. Söyleşi - Fotoğraf: Zeynel Abidin

«

Hollanda Diyanet Vakfı’ndan ‘ihbarcılık’ açıklaması Hollanda Diyanet Vakfı, kurumla ilgili çıkan ‘ihbarcılık yapıyor’ haberleriyle ilgili bir basın açıklaması yayımladı. HDV ile ilgili çıkan haberlerde ‘FETÖ ihbarcılığı yapıyor’ iddialarının yer almasına tepki gösteren kurum, vatandaşlarımızın basında çıkan asılsız haberlere itibar etmemeleri gerektiğini belirtti. Hollanda’da yasalar çerçevesi içerisinde hareket etmenin önemi vurgulanırken, ülkede yaşayan Türk vatandaşlarının da bu doğrultuda davranış sergilemeleri konusunda HDV’nin elinden geleni yaptığının altı çizildi. Yayımlanan bildiri şöyle: “HDV ‘ihbarcılık yapıyor’ haberi

oflaz-aliya@hotmail.com

tamamıyla yanlıştır! Birçok basın yayın organlarında yer alan Hollanda Diyanet Vakfı ile ilgili ‘FETÖ ihbarcılığı yapıyor’ şeklindeki haber tamamıyla yanlıştır ve asılsızdır! HDV’nin bu gibi haberlerle ilişkilendirilmesi asla kabul edilemez. HDV öteden beri şunu söylemektedir: ‘Türkiye’deki darbe girişiminden sonra ortamı gerebilecek ve taşkınlıklara sebebiyet verebilecek eylemlerden uzak durulması ve herkesin yasalar çerçevesinde hareket

etmesi gerekmektedir. Her türlü şiddeti lanetliyoruz’. Bir süredir kurumumuza yönelik oluşturulmaya çalışılan olumsuz algı çabalarının yeni bir halkası olan ve gerçeklerle bağdaşmayan bu iddiaları üzüntüyle karşılıyoruz. Kurumumuz tarafından haberin içeriğinde iddia edildiği gibi bir çalışma ve rapor talimatı verilmemiştir. Toplumun huzuruna katkıda bulunmak üzere gece gündüz gayret sarf eden Din Görevlilerin bu şekilde karalanmaya çalışılması son derece çirkindir”.

Komşu üç kısımdır: 1) Bir hak sahibidir. 2) İki hak sahibidir. 3) Üç hak sahibidir. Bir hak sahibi olan, gayrimüslimlerden olan komşulardır. İki hak sahibi olan, mü’min olan komşudur. Üç hak sahibi olan ise; hem mü’min, hem de akraba olan komşudur, buyurulmuştur. Bir kimse, aleyhissalâtü vesselâm efendimiz hazretlerine gelip, komşusunu şikâyet etti. Fahr-i âlem efendimiz de, Mescid-i şerifin kapısında: “Kırk haneye kadar komşu itibar olunur” diye nida ve ilân olunmasını emir buyurdular. Bu hadisin mânası hakkında, mübarek başları ile dört tarafa işaret buyurdu diye rivayet etmişlerdir. 5. Giyecek ihtiyacı olanlara, mümkün olduğu kadar giyebileceği bir şeyler vermelidir. 6. Çarşıdan evine bir şey getirirken, komşulardan ve çocuklardan saklamalıdır. Özellikle bu getirdiklerinden hediye vermeyecekse, kendisi için aldıklarını gören komşularını me’yus edebilir. 7. Komşudan gelen hediye, her ne kadar değersiz ise de, ziyade memnuniyet göstermelidir. 8. Komşusunun duvarı tarafına bevletmemelidir.

9. Komşulardan, mümkün olabildiği kadar ezayı def’etmelidir. 10. Komşudan gelecek ezaya tahammül ve onu affetmelidir. 11. Komşusu razı olmadıkça, evini onun evinden yüksek yaptırmamalıdır. 12. Evini satmak istediği zaman, herkesten önce komşusuna haber vermelidir. 13. Kendi nefsi için sevip istediği şeyi, komşusu içinde sevip istemeli; nefsine razı olmadığı şeylerden komşusunu da korumalıdır. 14. Salih komşuyu ganimet bilmeli ve daima onunla iftihar ederek Allah’ın ihsanı olduğuna şükretmelidir. 15. Komşularını, kendisi hakkında iyi hâline şahitlik ettirecek davranışlarda bulunmalıdır. ............................... İlginç değil mi? Komşumuz razı olmadıkça onun evinden yüksek ev yapamayız. Millet şuuruna eremeyişimizin sebeplerinden birisi de budur. Yani komşuluğumuz iyi değilse, ünsiyet kuramıyorsak komşumuzla, onun rızasının hilafına komşumuzun evinden yüksek ev yapıyor, güneşini kesiyor, mahremiyetine saygıyı göz ardı ediyorsak, insan olarak yaratılışımızı parçalamış oluyoruz. İnsanın parçalanması bir sonraki aşamaya geçmemizi engelliyor. Yani cemaat olamıyoruz. Cemiyet olamıyoruz ve millet olamıyoruz. Mahremiyetin kalktığı yerde insani ilişkilerden ve gelişmişlikten bahsedemeyiz. “Komşu hakkı” diyoruz ve bunun ne kadar önemli olduğu zihnimizde mevcud. Hayatın içinde bir karşılık bulmuyorsa kendi evimizde yok demektir. Evimizde mobilyaların pahalı olması bir evimizin olduğu anlamına gelmez. Dekordur ve dekorun arkasında yaşanan hayatın intisap ettiği mana çok daha önemlidir. Her hâlde makas epey açıldı. Kaybettiklerimizin hesabını yapmaya kalkışsak bitab düşeriz. Komşusunun hüsn-ü şahadetini sağlayamamış bir insanın şahitliği geçerli olmasa gerek.

TEBRİK

Hoş geldin bebek! Yaşama sırası sende!.. Emin ve Fatma Erdoğan çiftinin 27 Kasım 2016 tarihinde Muhammed Hamza adını verdikleri nur topu gibi bir erkek çocukları dünyaya geldi. Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan’a ikinci kez dedelik unvanı kazandıran Muhammed Hamza’ya dünyamıza hoş geldin, diyor, genç çifti ve ailelerini tebrik ediyor, sağlık ve mutluluk dolu uzun ömürler diliyoruz.


PARA TRANSFERi MÜBAREK AYLARDA FÍTRE, ZEKAT VE KURBAN PARALARINI EN HIZLI, GÜVENÍLÍR VE HESAPLI GÖNDERMENÍN TEK ADRESÍ HAVALEM.

Beklemeye son, havaleniz 10 dakikada Türkiye'de. İsme veya banka hesabına para gönderilir. Euro gönderin, Euro alınsın. Alıcı komisyon ödemez. Çeklerinizi ödeyebilirsiniz.

EN YAKIN ACENTAMIZA UĞRAMAYI UNUTMAYIN ! www.havalem.com | facebook.com/havalem

+31(0)78 655 16 50 | info@havalem.com

Tren, gemi, uçak biletleri, araç kiralama tatil ve seyahatlerinizde kalite ve güvenin adresi...

Goeman Borgesiusstraat 20 7604 XH Almelo Tel. 0546 - 43 34 49 Fax: 0546 - 43 34 49 E-mail info@sarayreizen.nl www.sarayreizen.nl

a Almelo’d

SARAY REIZEN


panorama 11 uitzicht

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

Gündem

“N’FES Cafe & Baklava” düzenlenen resmî açılışla, bölge insanına hizmet vermeye başladı...

Kardelen Reyhan Şeker

Enkazın altında kalan insanlık!

Büyük sözü dinledi, iş yeri sahibi oldu Bir program sonrası kendisine “mutlaka dükkân aç” diyen Sebahattin Hocayı dinledi ve bir iş yeri sahibi oldu. “N’FES Cafe & Baklava” tabelasıyla işe “bismillah” dedi.

H

ollanda’nın Uden kentinde yaşayan Fatih Yüksel, aslında bir baklava ustası idi ancak bunu yapıp satacak bir dükkanı yoktu. Bir gün bir program sonrası onun yaptığı baklavadan tadan Sebahattin Uçar hoca çok beğendiği bu baklavayı kimin yaptığını sorunca Fatih’le tanıştı. Kendisine mutlaka bir yer açarak bu güzel marifetini ortaya koymasını istedi. Zaten bu işe meyilli olan Fatih bu tavsiye üzerine kolları sıvayarak derhal işe koyuldu ve Uden’in merkezine yakın bir yerden kiraladığı bir binayı şirin bir tatlıcı dükkânına dönüştürdü. 20 Kasım Pazar günü bu şirin dükkânın dualarla açılışını yapıldı. Kurdele kesimine özellikle bu işe girmesine önayak olan Bölge eski Başkanlardan ilahiyatçı–yazar Sebahattin Uçar ve şimdiki Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan davet edildi. Daha başka birçok davetliler huzurunda kuran tilaveti ve duadan sonra kurdele kesimi gerçekleştirildi. Duayı yapan Uçar, tavsiyesinin işe

yaramasından duyduğu memnuniyeti dile getirirken her işin her başarının sırrının onu yapacağına inanmış olmaktan geçtiğini söylerken bu girişimin diğer kentlerde de yapılmasını tavsiye ederek, “Bunu da mutlaka yaparsın, ama önce buna inanmalısın” diye konuştu. Fatih tüm katılımcılara ve özellikle kendisini motive eden Uçara teşekkür etti. Fatih Yüksel. aynı zamanda NIF’e bağlı Uden Süleymaniye Camii yönetiminde İrşad Başkanlığı görevini yürütüyor o nedenle Şube Başkanı Bilal Haznedar, şube yöneticileri, din görevlisi ve cemaati de açılışta hazır bulundular. Haber- Fotoğraflar: Adnan Şahin / Uden ◄◄

Hollanda MensaAward’a Türk aday Hollanda’dan Türk kökenli ödüllü yazar ve psikolog öğretmen Hülya Çelik, MensaAward’a aday gösterildi. Dünyaca bilinen Hollanda’daki üyeleri arasında fikir alışverişi için ortam sağlayarak, üstün zekalı ve dahi çocuklara projeler üreten kişilere, Hollanda Mensa Award 2016 ödülünü veriyor. Bu sene,Hollanda’dan Türk kökenli, ödüllü yazar psikolog ve öğretmen olan Hülya Çelik, Mensa Award’a Aday gösterildi. Hülya Çelik, hazırladığı üstün zeka eğitim programı icin ödüle aday gösterilen ilk Türk.Yüksek düzeydeki bu yarışmaya Mensa

jürisi tarafından aday gösterilmek bile büyük önem taşır ve bir saygınlık belirtisidir. Bu yarışmanın sonuçları’da kasım’da belli olacak. ‘Gönül Vakfı’ (Stichting Wezenlijk) kurucusu ve başkanı olan Hülya Çelik, daha öncede zihinsel ve bedensel engelliler için yapmış olduğu gönüllü çalışmalarından dolayı TROS TV tarafından altın rozet ve 1000 Euro para ödülü ile ödüllendirilerek haftanın gönüllüsü

seçilmisti. Hollanda da, yapmış olduğu değerli projelerle adını sık sık duyaran yazar, her fırsatta Türk olduğunu vurgulayarak gurur kaynağımız olmaya devam ediyor.

yunus322@hotmail.com

“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah’tan korkup sakının; umulur ki esirgenirsiniz.”(Hucurât 10) Bu ayeti sürekli zikrettiğimiz ve okuduğumuz hâlde dilden kalbe inmeyen samimiyetimizin var olduğunu söyleyebilirim. Bu ayete ne kadar iman ettiğimizi İslam dünyasına baktığımızda da görmemiz mümkün. İman bağı ile bizi birbirimize bağlayan rabbimiz, dünyanın neresinde olursa olsun Allah’a iman etmiş herkesi birbirine kardeş kılıyor. Hangi topluluğa mensup olduğunun, ya da hangi dili konuştuğunun önemi yok. Önemli olan rahmet Peygamberinin şu sözüne kulak vermemiz: “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buharî, Edeb 27) İslam dünyası büyük bir imtihanın içinde. Halep kan ağlıyor. Çocukların enkaz altında kalmış uzuvlarını gösteren kareleri televizyondan seyrediyoruz. Son anlarını yaşamakta olan bir gence annesinin şehâdet getirmesi için yalvardığını görüyoruz. Arakan’da sadece Müslüman oldukları için insanlar diri diri yakılıyor ve dünya bu vahşet karşısında sessiz kalıyor. Doğu Türkistan’da Müslüman olduklarından dolayı kardeşlerimiz kötü muamele görüyor. Facebook’ta bazı haberleri okurken gördüğümüz acı manzaralar karşısında duygulanırken, bir anda gözümüze çarpan eğlenceli bir fotoğrafla duygu dolu ruh halimizden hemen uzaklaşabiliyoruz. Yahut neşemiz yerindeyse o manzaraları görmemezlikten gelerek bir sonraki resme hemen geçiveriyoruz. Bu kadar yoğun ve hızlı bir şekilde duygu geçişleri yaşamamız ne kadar doğru? Yoksa çokça gördüğümüz bu manzaralar karşısında insanlık duygularımızı ve merhametimizi mi kaybediyoruz? Rahatımızdan ödün vermeyen Müslümanlar olmaya başladık. “Ateş düştüğü yeri yakar” diyen atalarımızın bu sözüne muhatap olmayı mı beklemekteyiz! Artık birbirimizi

kardeşçe sevdiğimiz söylenemez. Birbirimizi sadece çıkarlarımız için seviyoruz. Öz eleştiri yapmaktan pek hoşlanmayız, ama nasihat vermeye gelince hepimiz iyi bir nasihatçiyiz. Fakat şu bir hakikat ki, kardeşlik konusunda sınıfta kaldık. Yukarıda yazmış olduğum ayetin içerdiği mesajı anlamadıkça bir adım ileriye gidemeyeceğimiz aşikâr. Zulüm ve acı çeken Müslüman kardeşlerimizin yanında olduğumuzu maddî ve mânevî olarak hissettirmeliyiz. Bu bir lütuf değil, zorunluluktur. Maddî olarak katkı sunamıyorsak, en azından gece vakti sıcak yataklarımızdan kalkarak onlara dua etmeliyiz. Duayı, sadece zor durumda kalınca yapılacak bir şeymiş gibi görmemeliyiz. Rabbimiz bu hususta bizi uyarıyor: “insana bir sıkıntı dokunduğu zaman, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek dikilirken bize dua eder. Kendisinden sıkıntısını gideriverdik mi sanki kendisine dokunan o sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi aldırmadan geçer gider. (Yunus suresi 12) Manevî olarak bize güç katan en büyük şey duadır. Bizi teskin eden ve sabrımızı çoğaltan bir vesiledir dua. Son zamanlarda Suriye’de ve birçok İslam beldesinde acı çeken insanların feryatlarına şahit oluyoruz. Evlâdının cansız bedenini tutan babanın tüm Müslümanların yüzüne haykırırcasına “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir” dediğini işitiyoruz. Bu ayeti bu aralar bilmeyen ve duymayan yok gibi. Çünkü acının diyarından tevekkülü tam olan müminlerin feryadıdır bu ayet. Dua dua gökyüzüne yükselen çaresizliğin sessiz çığlığıdır bu ayet. Fakat bizim yüreklerimize bu ayet dokunuyor mu bilmem! Ya mazlumların umutlarını ellerimizde emanet olarak sımsıkı tutar ve koruruz, ya da bir fırtınada rüzgara teslim ederiz. Ümmet olarak ilk yapacağımız tercih, bizim rûz-i mahşerde Allah’ın huzurunda boynu bükük kalmamamız için en elzem yoldur. Aksi takdirde şehitlerin yüzüne bakacak yüzümüz olmayacak.

ı t l a ız n ! ka nlık n E sa in

n

k a d

n a l a


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 haber 12 nieuws

Ramazan Başlık:

"Avrupa Müslümanları olarak yapmamız gereken çok işimiz var. Dinî cemaatlerin ulaşabildiği insan sayısı toplam nüfusun yarısına bile tekabül etmiyor. Teşkilatımız bu konuda üzerine düşeni yapmaya gayret ediyor."

“Çözüm üretmeyenler, sorunun bir parçasıdır”

Hollanda İslam Federasyonu bünyesinde faaliyet yürüten cami ve cemiyetlerde görev yapan eğitimcilere yönelik düzenlenen eğirim semineri yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Daha verimli ve kaliteli bir eğitimin verilmesi amacıyla düzenlenen Hizmet İçi Eğitim Semineri'ne, 200 civarında eğitmen ve belletmeninin yanı sıra, IGMG Teşkilatlanma Başkan Yardımcısı Ramazan Başlık ve merkez gezici hatibi Şinasi Şimşek konuşmacı olarak katıldı.

P

rogramda Bölge Eğitim Başkan Yardımcısı Yılmaz Bilgiç’in sunduğu program, Hafız Kenan Aslan’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile başladı. İsmail Kızılırmak’tan boşalan Eğitim Başkanlığı görevine getirilen Mustafa Öztoprak yaptığı selamlama konuşmasında, bu alanda yapılacak yenilikleri katılımcılarla paylaştı.

öfkelenmek, sevinmek insani bir davranıştır. Ama insanı hep bu haller yönetmemelidir. Bizleri sevgi ve mutluluk yönetmelidir. Üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeyenlerin, hayattan bir şeyler beklemeye hakları yoktur. Yaptığınız işi, iş olmaktan çıkarır, hayatın bir parçası olarak görmeye çalışırsanız, hem başarılı olursunuz, hem keyif alırsınız hem de o işi ağırlığını hissetmezsiniz.”

“Öğrenci Özellikleri” konulu bir seminerle eğitimcilere bir yol haritası çizen Şinasi Şimşek, konuşmasında özetle şunlara değindi: “Gönül adamı yetiştirmelisiniz. Peygamberimizi bir model olarak önünüze koymalı, çocuklara bu manada bir hedef göstermelisiniz. Doğruyu yanlıştan ayıran aklı, faydalıyı zararlıdan ayıran iradeyi, adaleti zulümden ayıran ünsiyeti ve davranış kodlarını belirleyen üstün ahlâkı rehber edinen, kimseye muhtaç olmayan, en az şeye ihtiyaç duyan bir neslin yetişmesi için çaba sarf etmeliyiz. Çocuğa kendini tanıtmalıyız. Kendini tanıyan insan, güçlü insandır. Kendini tanıyan, âlemi tanır. Kendine yardım eden herkese yardım eder. Kendiyle barışık olan herkesle barışık yaşar. Çocuğa, kendi gücünün farkında olmasını hissettirmelisiniz. Ona aşıladığınız özgüvenle onu hedefe odaklamalı, sabit bir güvenceye ihtiyaç duymadan hayata hazırlamalısınız. Hayattaki amacının ne olduğunu bilmeli, hedefini belirlemelidir. ‘Adalet dağıtmak istediğini’ söyleyen bir çocuğun Adalet Bakanı olmasının yolu açılmalıdır. Bu donanımla yola çıkanlar, sendeleseler bile düşmezler. Üzülmek,

Programın birinci bölümünde “Gönül Adamı Olmak” konulu bir konferansla ilk seminerini vererek katılımcıları selamlayan Ramazan Başlık, ikinci bölümde “Eğitimde İletişim” konulu bir konferansla davetlilere yeniden seslendi. Çocukların seviyesine inmedikçe onlarla sağlıklı bir iletişim kurulamayacağına dikkat çeken Başlık, özetle şunları söyledi: “Bizler bir yola çıktık. Bu yolun adı, sırat-ı müstakim. Eğitimciler olarak, öğrencileri yolcu, eğitimciler şoför, ders materyalleri otobüs, müfredatımız da yoldur. Arabamız ne kadar yeni ya da eski olursa olsun, yol ne kadar iyi veya bozuk olursa olsun, o arabayı hedefine götürecek olan kişi şofördür; yani bizleriz. Yani önümüze çıkan engellerin hiçbiri önemli değil. Önümüze hedef korsak ve istersek o yolcuları emniyet ve huzur içerisinde o yolcuları istediğimiz yere ulaştırırız. Biz sadece bir eğitimci değiliz, biz aynı zamanda bir teşkilatçıyız. Öğrenciyle bizim, sadece ders ilişkimiz yok ki. İlişkimiz, sadece sınıfla ya da öğretmen öğrenci ilişkisiyle sınırlı değil ki. Bizler onlarla bir hayatı paylaşıyoruz. Yaptığımız bütün çalışmalarda tek

isteğimiz var o da, Allah’ın rızasını kazanabilmek. Bilgiler bize emanet, çocuklar bizlere emanet, bu emanetlerin hakkını verebilmek için de işimizi düzgün yapmalı, hedefe odaklanmalıyız. Teşkilatımızın ortak dili Türkçedir. İçimizde her dili konuşan milletten insan var. Eğer ortak bir dilde buluşamazsak, konuşamazsak, daha sonraları kendi aramızda bile anlaşamayız. Bugün Belçikalılar 3 ayrı dil kullanıyorlar. Ortak bir dil kullanmazsak, teşkilat toplantıları için dünyanın her bir ülkesinden gelen insanlarımızla bile ortak bir toplantı yapamayız. “Çözümde görev almayanlar, sorunun bir parçası olurlar. Allah bizleri, çözümde görev alanlardan ve sorunları ortadan kaldıranlardan, iyi bir eğitimci olanlardan, Peygamber mesleği olan bu mesleğin hakkını verenlerden eylesin.” “Avrupa Müslümanları olarak yapmamız gereken çok işimiz var” Programı başından sonuna kadar takip eden Güney Hollanda Millî Görüş Teşkilatları Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan, bir değerlendirme konuşması yaptı. Amaçlarının şuurlu bir nesil yetiştirerek insanlığa hizmet etmek olduğuna dikkat çeken Erdoğan, konuşmasında şunlara değindi: “Eğitimcilerimiz, imamlarımız, Peygamber Efendimizin mesleğini icra etmelerinden dolayı çok önemli bir makamda olduklarını asla unutmamalılar. O makamın hakkını vererek görev ifa etmeliler. Teşkilat bünyesinde görev yapan kardeşlerimizin de bu görevi layıkıyla yerine getirdiğine, çocuklarımızı hayata hazırlarken onları dinî, ilmî, ahlâkî, sosyal ve kültürel anlamda da donanımlı hâle

getirdiklerini müşahede etmekteyiz. Verdiğiniz bu emekten dolayı Rabbim sizlerden razı olsun. Hizmet İçi Eğitim Seminerlerimizin eğitimcilerimiz üzerindeki müspet etkisini görmek bizi bu alanda daha güzelini yapmak için cesaretlendiriyor. Genel Merkez’de yapılan son başkanlar toplantısında bu alanda verilen hizmetler masaya yatırıldı ve eksiklerimiz konuşuldu. Daha iyi ve kaliteli bir eğitim için yapılması gerekenler bir rapor hâlinde hazırlandı ve önümüzdeki dönem uygulamaya konulacak. Hafta sonu eğitimi için camilerimizi dolduran çocukların çoğu, camiamız dışındaki ailelerin çocukları. Bu çok sevindirici bir durum. Zira veliler, teşkilatlarımızda verilen eğitimden hayli memnunlar. Biz bununla da yetinememeliyiz. Onları hayata daha iyi hazırlamalıyız ve kendi çocuğumuz gibi özen göstermeliyiz. Ailelerini de teşkilatlarımızın faaliyetlerine davet etmeli, hatta üye olması konusunda teklif sunmalıyız. Avrupa Müslümanları olarak yapmamız gereken çok işimiz var. Dinî cemaatlerin ulaşabildiği insan sayısı toplam nüfusun yarısına bile tekabül etmiyor. Teşkilatımız bu konuda çok yoğun bir mesai ile üzerine düşeni yapmaya gayret ediyor. Camileriyle, kurum ve kuruluşlarıyla, İslam ve imam Hatip Okullarıyla, yurtlarıyla, İlahiyat Fakültesiyle çocuklarımızı geleceğe hazırlıyoruz. Çocuklarımıza camilerimizde 3- 14 yaşa arası eğitim veriliyor. Ardın-

dan kız ve genç erkekler teşkilatında hizmete başlıyorlar. Bazen de 14 yaş sonrasında çocuklarımız ellerimizden kayıp gidiyorlar. Eğitimciler olarak ö bu yaş çocukları camilerde tutmak, İslami eğitimde, orta eğitimde onlara görev vermek önceliğiniz olmalıdır. Çocuklarımızı eğitirken, onlara aidiyet duygusu, şuur ve davamızın mesajı iyi verilmelidir. Millî Görüş davası ve Erbakan Hocamızın hayatı, mücadelesi bir ders olarak çocuklarımıza anlatılmalıdır. Bu şuuru verebilirsek, ondan sonraki dönemlerde o çocuk nereye gitse kimliğini, kişiliğini asla kaybetmeyecek ve kaybolmayacaktır. Camisine, teşkilatına sahip çıkacaktır. Bünyemizde hizmet veren bütün teşkilatlarımızda eğitim merkezlerimizi oluşturma ve teşkilat olarak eğitimi kurumsallaştırma gayreti içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunu da, Allah’ın yardımı ve sizlerin üstün gayretiniz ve kıymetli çalışmalarınızla başaracağız inşallah” Göreve geldiği günden beri Eğitim Başkanlığı görevini yürüten İsmail Kızılırmak’tan boşalan göreve Mustafa Öztoprak’ın atandığını duyuran Mehmet Erdoğan, bu görevi üstün bir başarı ve büyük bir azim ve gayretle yürüten İsmail Kızılırmak’a teşekkürlerini bildirdi. Program, Ali Türk’ün okuduğu Kur’an-ı Kerim ve ardından verilen ikramın ardından sona erdi. Haber-Fotoğraf: Zeynel Abidin ◄◄


mozaik 13 mozaïek

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

Çağrı...

BM’den yeni yıl atağı...

“Gönlüm Düştü Bu Sevdaya”

“Artık daha da güçlenme dönemi”

Yunus Emre Konserinde, Barış ve Sevgi Mesajları verildi Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nün Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Lahey Büyükelçiliği ve Kültür Müşavirliği işbirliğiyle düzenlediği “Gönlüm Düştü Bu Sevdaya” adlı konseri Hollanda’da büyük bir beğeni topladı.

S

olist olarak mezzosoprano Tulu İçözü, kanunda Tahir Aydoğdu, piyanoda Hakan Ali Toker ve neyde Bilgin Canaz’dan oluşan Tanini Trio ve vurmalı sazlarda Hakan Çetinkaya’dan oluşan usta sanatçıların Hollanda’nın ve Amsterdam’ın en seçkin konser salonlarından olan Concertgebouw’da verdiği konser izleyicileri büyüledi. Konserin sunuculuğunu ise Hollanda’nın tanınmış simalarından Bo van der Meulen tarafından İngilizce ve Türkçe olarak gerçekleştirildi. Diplomasi, siyaset, bürokrasi, iş/ ticaret çevrelerinin yanı sıra kültür ve sanat dünyasından geniş bir katılımın sağlandığı, seçkin bir topluluğun izlediği konserde Yunus Emre’nin barış, dostluk ve sevgi mesajları içeren şiir ve ilahilerinden oluşan şarkılar Batı ve Türk müzik stil ve unsurlarıyla sunuldu. Asırlar önce yaşamış ve hâlen günümüze, barış ve sevgi huzmeleri gönderen Derviş Yunus’un deyişlerinin seslendirildiği konser Amsterdam Consergebouwda verildi. Konserde Budapeşte’de yaşayan Mezze Soprano ses sanatçısı Tulu

İçözü alışa geldiğimizinim ötesinde bir tarzda icra edilen eserlerle izleyicilere Derviş Yunus’a bir başka pencereden bakmayı sağladı. Türk ve Batı klasik müziğinin harmanlandığı harika bir sufi melodisi dinletisi sunuldu. Konserde Yunus Emre’nin en seçkin şiirlerinin bestelendiği eserler seslendirildi. “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz” gibi insanlığa yaptığı barış ve sevgi çağrısına vurgu yapıldı. Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Remzi Kabadayı konseri ve geceyi şu şekilde değerlendirdi: “Gönlüm Düştü Bu Sevdaya” adlı konser Kültürel diplomasinin en güzel örneklerinden birisi olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Lahey Büyükelçiliğimiz ve Kültür ve Turizm Müşavirliğimizle işbirliğiyle gerçekleştirdik. Alanlarının ustaları sanatçı ve müzisyenlerimizin verdiği bu konser için salonumuz tamamıyla doldu. Dinimizin barış ve dostluk mesajlarını en iyi yorumlayan, yaşayan mutasavvıf ve şairlerimizden olan ve aynı zamanda kurumumuza adını veren Yunus Emre’nin insanlığa mesajını

müzik yoluyla vermeye çalıştık. İnsanlığın barış, huzur ve dostluğa en fazla ihtiyaç duyduğu bir çağ ve dönemden geçiyoruz. Yunus Emre 700 yıl İslam’ı yorumladığı ve bize şiir ve ilahi yoluyla bu mesajını ulaştırdı. Biz de bu mesajı “Gönlüm Düştü Bu Sevdaya” adlı konserimizle Batılı dostlarımıza aktardık. Sanatçılarımız sesiyle ve müziğiyle bu güzel mesajımızı diplomasi, siyasi ve iş çevrelerine ve sanat-kültür dünyasından seçkin bir gruba ilettiler. Sunucumuz Bo van der Meulen mesleğini başarıyla yürüten bir kişi ve bu programa katkısı büyük oldu. Bakanlıklarımız ve Hollanda’daki kurumlarımız bu konsere inandılar ve destek verdiler. Konsere katılım sağlayan tüm dostlarımızdan büyük övgüler aldık. Bu bize büyük bir güven ve güç verdi. Bu konsere verdikleri destekten ötürü Büyükelçiliğimiz Maslahatgüzarı sayın Kurtuluş Aykan ve Kültür ve Turizm Ataşemiz sayın Neşe Akdoğan’a bilhassa teşekkür ediyorum. Onların katkıları olmasaydı böylesi güzel ve başarılı bir konser düzenlememiz mümkün olamayacaktı. Haber - Fotoğraf: Adnan Şahin

Türkiye’den Deventer Başkonsolosluğuna nezaket ziyareti

Apeldoorn Aventus Meslek Lisesi ile değişim programı kapsamında Hollanda’yı ziyaret eden, Beşiktaş Mehmet Ali Büyükhanlı Ticaret Meslek Lisesi eğitmenleri, 28 Kasım günü Deventer Başkonsolosluğuna bir nezaket ziyaretinde bulundular. Başkonsolos Zafer Ateş tarafından sıcak bir atmosferde ağırlanan ziyaretçiler, yurtdışında yaşayan insanlarımızın durumuyla alakalı bilgi aldılar.

«

Rotterdam’da düzenlenen basın toplantısında, BM sigortam ile Türkiye’de Zilveren Kruis ve Achmea müşterilerine asistanlık hizmetleri sunan Eurocross’un çalışmaları hakkında bilgiler aktarıldı. Hollanda’nın önde gelen Türk sigorta şirketleri acentelerinden BenimSigortam’ın (BM sigortam) sahipleri Mehmet Keskin ve Nafi Keleş, önümüzdeki dönemde acente sayısının daha da düşeceğine işaret ederek, “Artık daha da güçlenme dönemi” dediler. Finans dünyasında olduğu gibi son yıllarda sigorta pazarında da güçlenme döneminin başladığına dikkati çeken Mehmet Keskin, “Eskiden 16 bin kadar acente vardı sigorta pazarında. Bu sayı günümüzde 7 binlere geriledi. Önümüzdeki yıllarda ise acente sayısı 3, 4 bine düşecek. Portföyü güçlü olanlar ayakta kalabilecekler. BM olarak daha da güçlenebilmek, böylece müşterilerimize imkânların en iyisini, en kalitelisini sunabilmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” ifadesini kullandı. Keskin, sigorta şirketlerinin hemen hemen tümünün acenteliğini yaptıklarını belirterek, “Güçlü olmak için portföyün büyük olması gerekiyor. Vatandaşlar araç sigortasından sağlık veya cami binası sigortasına, yangın sigortasından ticari sigortaya, hukuk yardımı ya da seyahat sigortasına kadar her alanda mevcut şirketlerinde kalıp, aracı yani acente olarak bizi seçebilirler. Bizim güçlü olmamız, müşterilerimizin güçlü olması, onların grup olarak bir takım istek ve beklentilerinin sigorta

şirketi tarafından dikkate alınması demektir” dedi. 2017 yılı sağlık sigortası primlerinin şirketler tarafından açıklanmaya başlandığını, her yıl olduğu gibi bu yıl da insanların 31 Aralık tarihine kadar mevcut şirketteki sigortasını durdurup, 1 Şubat 2017 tarihine kadar yeni bir şirkete geçebileceklerini anımsatan Mehmet Keskin, daha sonra şunları kaydetti: “Sigorta şirketini değiştirmek bazı durumlarda kârlı olabiliyor. İnsanlar hiç yararlanmayacakları olanaklar için prim ödememeli. Nasıl bir yaşlı doğum hizmetlerinden yararlanmayacaksa, genç biri için de fizik tedavisi gereksiz olabilir. İnsanımız kendine en uygun seçenekten yararlanmalı. Biz bu konuda müşterilerimize her türlü yardımı sağlıyoruz. Düşük primde seçeneklerin son derece kısıtlı olduğu da kesinlikle unutulmamalı.” Eurocross müdürü Şebnem Korkmaz da yıllar önce Agis Türkiye olarak başlayan hizmetlerin şimdi Eurocross Türkiye olarak devam ettiğini anlattı. Eurocross’un Türkiye’nin dört bir yanında hastanelerle özel anlaşmaları olduğunu belirten Şebnem Korkmaz, Türkiye’deki tatili sırasında rahatsızlanacak Zilveren Kruis – Achmea müşterilerine kendi dillerinde asistanlık hizmeti sunduklarını kaydetti. Korkmaz, acil vakaların yanı sıra bazı durumlarda, sigorta şirketinden önceden onay alınarak planlı cerrahi hizmetlerinden de yararlanılabileceğini ifade etti. Şebnem Korkmaz, birçok kişinin AGIS firmasının Achmea bünyesindeki Zilveren Kruis ile birleşerek bu adı almasından sonra Türkiye’de AGIS adı altında sunulan hizmetlerin de sona erdiğini düşündüğünü, ancak bunun doğru olmadığını, çalışmaları Eurocross olarak devam ettirdiklerini anlattı.


Bir trafik kazası mı geçirdiniz?

Ne yapacağınızı mı bilmiyorsunuz?

Kaza tazminatı hakkınızın olduğunu biliyor musunuz?

Bize ulaşın, hukuksal takibinizi başlatalım.

Oz&Er FOOD B.V.

randstadpersonenschade.nl

iz : R TL Telev

yo

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

nu

si

cu

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

n i ve r s i t e

letseladvies.nl

Rijswijkseweg 582 2516 HV Den Haag 070-810 08 08

kazauzmani.nl

Dordtselaan 32-A 3073 GC Rotterdam 010-766 00 25

tri

ch

E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com

Ondiep Zuidzijde 6 3551 BW Utrecht 030-711 13 70

ş tır t m a s o n u

Tussen Meer 1-B 1068 EX Amsterdam 020-410 94 94

a ra

Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden

ve M a a s

Bezoekadres: Paradijsplein 1 - 3034 SL Rotterdam www. sipor nl - T. (010) - 240 94 46

Al-Ghazali

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. (010) - 415 21 67 E-mail nbelah@sipor.nl www.al-ghazali.nl

Ibn-i Sina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 E-mail ssalem@sipor.nl www.ikra.nl

Noen 3034 XM Rotterdam Tel. (010) - 240 90 46 E-mail fkocak@sipor.nl www.ibsnoen.nl

Ibn-i Sina

(Dislocatie) Overijselsestraat 49 3074 VA Rotterdam Tel. (010) - 4484 87 50 E-mail aarabou@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl


gündem 15 agenda

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

Gündem

İbrahim Turgut - MİHENK

“Hollanda’da herkes, “çıtır simit’ yiyecek”

ortaummet_45@hotmail.com

Kapalı Toplum

Simitçi Dünyası Şimdi Almere’de Simitçi Dünyası geçtiğimiz hafta görkemli bir törenle Almere’de dördüncü şubesini açtı.Türk kültürünün ayrılmaz bir parçası olan “çay simit” son yıllarda Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde değişik isimlerle çığ gibi büyümeye ve çoğalmaya devam ediyor.

H

ollanda’nın Almere kentinde dördüncü şubesini açan “Simitçi Dünyası” bunlardan biri.

Utrecht, Den Haag, Rotterdam ve şimdi de Almere kentinde açılan Simitçi Dünyası çeşitli Türk damak tadı yiyeceklerle yerli ve yabancılara hizmet vermeye başladı. Hollanda Mehteran takımının görkemli marşları ile sesini tüm kente duyuran Simitçi Dünyası kalabalık bir davetli ve meraklı eşliğinde açıldı. Açılış kurdelesini kent belediye başkan yardımcısı wethouder Frits Huis, Simitçi Dünyası Türkiye ortaklarından ve yurtdışı temsilcilikleri genel müdürü Levent Yıldırım ve Simitçi Dünyasının Hollanda işletmecileri Demet hanım birlikte kestiler. “Yeni Şubeler gelecek” Sorularımızı cevaplayan Simitçi Dünyasının ortaklarından ve yurtdışı temsilcilikleri genel müdürü Levent Yıldırım Hollanda’da Aralık ayı sonlarına doğru önce Utrecht’te (ikincisini), sonra Amsterdam ve arkasından da Brüksel, Düsseldorf ve Köln kentlerinde yeni şubeler açmayı planladığını belirtti. Simitçi dünyası ne zaman kuruldu? “Simitçi Dünyası 2011 yılında üç ortaklı olarak kuruldu. Üretim yerimiz Ankara’da. Bütün simit, Açma, Börek, Çörek, kurabiye dediğimiz un mamullerini Ankara’da üretiyoruz. Onları donduruyoruz ve bu şekilde şubelere dağıtıyoruz. Şuan yurt içinde 115 tane şubemiz var. Yurt dışında ise dördüncü şubemizi burada açtık. 2017 yılında ağırlığımızı yurt dışına vereceğiz. Orta-Doğu ve Avrupa ülkelerinde çoğalacağız. Simitçi Dünyası Allah izin verirse 2023 yılına gelindiğinde 300 şubeli Türklerin tanınmış, bilinmiş bir markası olacak. “Hollanda’da Demet Rençber ve eşi Polat Bey Benelux’de bizim ana bayimiz. Onlar Benelux’de on şubeyi açacaklar ve sonra adımıza bayilikler verecekler. Utrecht’te ana depolarımızı kurduk ve dağıtım zincirlerimizi oluşturduk.” -Peki, sektörde daha başka isimler-

le bu pazara girilmektedirler. Pasta pay herkese yeterlimi? “Elbette. Özellikle Avrupa’da 4 milyonun üzerinde Türk yaşıyor. Onlarla birlikte “helal” kavramını önemseyen milyonlarca Müslüman yaşıyor. O nedenle pasta büyük”.

İnsani ilişkiler ve ilmî gelişmeler bağlamında, Müslümanların kapalı toplum olduklarını iddia etmek, mümkün değildir. Bu tez, inançlarıyla ters orantılıdır. Bu iddia sahipleri olsun başkaları olsun, kendi hayat anlayışlarına göre ötekileştirdikleri bazı toplumları küçümseyerek, içtimai alanda istedikleri yere konumlandırıyorlar. Bu ise, sosyal bilim adına kurgulanarak yapılmış en büyük talihsizliktir.

Avrupa’da Türklerin artık işveren konumuna geldiğini belirten Yıldırım SD Holding olarak Avrupa’da açılan bu dört şubede şuan pek çoğu yabancı 110 kişinin istihdam edildiğini söylüyor. Yıldırım, zincir büyüdükçe burada önemli bir katma değerin oluşacağına ve bunun da her iki ülkeye olumlu bir şekilde yansıyacağına dikkat çekiyor. Yıldırım, Simitçi Dünyası’nda yiyeceklerin ana omurgasını “çay ve simit” oluştursa da işin orda kalmadığını; makarna çeşitleri, salata çeşitleri ve beyaz et çeşitlerine varana dek daha pek çok ürünün tüketildiğini belirtiyor. Benelux ana bayi Demet Hanım da sorularımızı şu şekilde cevapladı. “Biz eşimle zaten Hollanda’da HORECA işleten bir kurumuz. Bununla birlikte büyük bir franchise/ bayilik yönetimine girmeyi istedik. Ve bu yöndeki tercihimizi Simitçi Dünyası’ndan yana kullandık. Bunun nedeni de Simitçi Dünyası’nın Türkiye’de çok kısa bir sürede büyük başarılara imza atmış olmasıydı. Bundan dolayı Simitçi Dünyasını Benelux’e getirmeyi uygun gördük. İlk çalışmamıza iki yıl önce başladık. Altyapıyı oluşturduk. Ana dağıtım depomuzu ve ofislerimizi oluşturduk. Ve geçtiğimiz Nisan ayında ilk şubemizi Utrecht’te açtık. Şuanda Aralık ayındayız ve dördüncü şubemizi Almere’ye açmış bulunuyoruz. Bizim bu hızlı gelişmemizin ilham kaynağını başından beri insanlardan gördüğümüz destek, samimiyet

Kapalı toplum kavramının kullanıldığı tarih, her ne kadar 1945 yıllarına dayandırılıyorsa da, aslında, Kur’an ve sünnet ekseninde düşünüldüğünde, toplum vurgusunun çokça zikredildiğini anlamak, hiç de zor değildir. Bireyin hukuku, toplumun inşası, diğer topluluklarla hukuksal ilişkiler bağlamında, yeteri kadar malzeme vardır. İslam Medeniyet tarihinde bu malzemeler işlenmiş ve insanlığın önüne konulmuştur. Örnek vermek gerekirse, İbni Haldun, Mukaddime adlı eserinde “Açık Toplum, Kapalı Toplum” kavramlarını, geniş anlamda kullanmıştır. Şöyle diyor: “Milletlerin ve âlemin ahvali, toplumların âdetleri ve dindarlıkları bir tek süreç ve istikrarlı bir yol üzere devam etmez. Bu durum günler ve zamanlar geçtikçe vukua gelen bir değişiklik ve bir hâlden diğer hâle intikalden ibarettir. Nitekim bu özellik -bu değişim- şahıslarda, vakitlerde ve şehirlerde de mevcuttur. Ülkelerde, bölgelerde, zamanlarda ve devletlerde de durum böyledir. Kulları arasında Allah’ın cari sünneti ve kanunu budur”. Mukaddime, C,2,S, 241, S. Uludağ.

Kapalı toplum yaftasıyla insanları rencide etmek, insani olmaktan ziyade, kasıtlı ortaya konmuş boş laftan öteye gitmeyecek bir hezeyandır. Beraber yaşamayı içselleştirmiş insanlara “siz busunuz, bunu kabul edin” telkininde bulunarak, bir algı operasyonu yürütüldüğü ortadadır. Bu tür faaliyetlerin insanlığa, iyilik adına hiç bir getirisi faydası olmayıp, toplumsal yaşam anlamında da yararı olmayacaktır.

ve memnuniyet”. Bunun aynı zamanda bir kültür hizmeti olduğuna dikkat çeken Demet Hanım şuan çıtır çıtır simit yiyen müşterilerinin çoğunu kimi zaman yüzde yetmişini Hollandalıların oluşturduğunu belirterek bu yönde de bir başarıya imza attıklarının altını çiziyor. Haber- Fotoğraflar: Adnan Şahin / Almere

◄◄

İtiraf etmek gerekir, İnternet ortamında konuyla “kapalı veya açık toplumla” ilgili, İslami anlamda bir analiz veya calibi dikkat, kendini ele verecek bir çalışmayı bulmak, mümkün değildir. Bu tür konularda toplumun aydınlatılması görevi, Avrupa’da eğitim görmüş insanlarımız ve medya organlarımızındır. Burada en büyük iş, Doğuş Gazetemize düşmektedir. Gerek Hollandaca ve gerekirse diğer dillerde yapılması elzemdir. Aynı zamanda bir vecibedir… Kısa bir vetereden sonra devam edecek olursak, toplum hafızasında yerleşmiş, inanç ve yaşama dair

değerlerin, toplumların hayata bakışlarını orta koyar ki, tabiatıyla farklılıklar göstermektedir. Bu dünyada yaşayan insanlar, aynı gemide seyahat ettiklerini bilerek, karşılıklı hukuk bağlamında saygılı olmaları, dünya barışının ve içinde yolculuk yaptıkları dünya gemisinin, sahile ulaşmasına karar vermeleri, hep birlikte gayret göstermeleri, bütün bir insanlık için en büyük kazanım olacaktır. “Elde bulunan nimetin kadri kıymeti, elden çıkınca anlaşılır” deyimi tahakkuk etmeden, sahip olduğumuz değerlerimizin kıymetini bilmeli ve bu muvazenede öngörülerimizi ve medeniyet tasavvurumuzu yeniden inşa etmeliyiz. Zamanı ve zemini buna göre değerlendirmeliyiz… Ayeti kerimede: “Bunun sebebi şudur: Bir toplum kendilerinde bulunan ‘iyi davranışlar’ı değiştirmedikçe, Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez ve şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir” (8.53 ) buyurması, emredilen sabitelerin bütün insanlığın ortak değerleri olması bakımından, verilen nimetin şartı kılınmıştır. Bunun dışında kalan sosyal değişimlerin ( teknolojik vs.), toplumların ontolojik iddialarının gerçekleşmesinin bir sonucu olacaktır. İyilikleri hakim kılmak, kötülüklere set çekmek, açık veya kapalı toplum ilkelerini, bu cümleden çıkarmak gerekir. Bütün bu savlar ( kapalı veya açık toplum ), İslam toplumunun örf, adet, gelenek, teamülleri dışında İslam adına söylenmiştir. Tamamen temelsiz, mesnetsizdir Nihayet söylenecek sözümüz şudur: İslam medeniyetinin geniş Coğrafyalara yayılmasının en büyük göstergesi, kapalı toplum anlayışına karşı olmasıdır. Asya, Avrupa ve Afrika’da derin izler bırakması, diğer toplumlarla ilişkisini ortaya koyar ki, buda açık toplum fotoğrafıdır. İslam Medeniyeti, Yönettiği insanları, yerli veya yabancı statüsünde görerek ayırım yapmamıştır. Hepsine insan muamelesi yapmıştır. İnsanlara etiket yapıştırarak, değer yüklememiştir. Eşrefi mahlukat olarak görmüştür. İnsanları, din, dil, ırk, renk, etnik köken ayırımlarını ortadan kaldırarak, adalet ilkesini uygulamıştır. Tarih, bütün bunlara şahittir. Kur’an’ın amir hükmü şöyledir: “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır”. (5.8 - )


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 sağlık 26 16

gezondheid

........................................................................................................................................................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................................................................................................................................................

Kumar Bağımlılığı, Sebepleri ve Tedavisi

B

u ayki konumuz, Hollanda’da yaşayan Türklerin boşanmalarına, bitmek tükenmek bilmeyen çaresizlik ve psikolojik derin yaralar açmasına sebep olan “kumar bağımlılığı”. Kumar bağımlılığı olan kişiler bu bağımlılığı kabul edip tedavi olmaya yanaşmazken, bu durum, aile ve çevreleri üzerinde geniş ve derin yaralar açmaya devam etmektedir. Hollanda’da kumar bağımlılığı çok konuşulmayan ama birçok bireyi ve hatta aileyi etkileyen en önemli sorunlardan biridir. Kumar bağımlılığı, diğer psikolojik sorunlardan daha geniş bir problemi beraberinde getirmektedir. Bu sebepten dolayı, bağımlı olan kişinin, tedavi olmadan kumar bağımlılığından kurtulması mümkün değildir! Bu yıl, bize kocalarının, oğullarının kumar bağımlılığı sebebiyle terapiye müracaat eden ve konsültasyon alan kadınların sayısı geçen yıla nazaran iki kat artmıştır. Bu sayının artması, insanlarımızın kumar bağımlılığını gizlemekten bıktıklarını, bir hastalık olduğunu kabul etmelerini ve bilinçli bir şekilde profesyonel yardıma başvurmalarını göstermektedir. Kumar Bağımlılığı ve Tedavisi Psikolojide, patolojik kumar oynama adını alan, bir dürtü kontrol bozukluğudur kumar bağımlılığı. Patolojik kumar oynama sürekli, yineleyen ve uygunsuz kumar oynama davranışıdır. Tarih boyunca var olan kumar, aşırı durumları bir hastalık olarak kabul edilen, dürtü kontrol bozuklukları içinde sınıflandırılan, psikiyatrik bir rahatsızlıktır, tıpkı madde bağımlılığı gibi. Kumar bağımlılığında davranışsal etkenler de rol oynar. Öğrenilmiş bir davranış olan kumar alışkanlığı kazanma dönemleriyle pekişir. İlerleyen dönemde bilişsel çarpıtma ve saptırmalar da devreye girer. Kişi denetleyebilme, egemen olma ve sonuçları kontrol edebileceği yanılsamalarına düşer. Düzenli kumar oynadıkça risk alma davranışı yükselir. Psikodinamik kuramcılar ise, kumar bağımlılığında “anal dönem” özelliklerini ve “faallik dönem” karmaşasını ön plana alırlar. Kumar bağımlılığının temel sebebi... Çocukluk yaşından ergenlik çağına kadar olan süreçte ebeveynler tarafından uygunsuz cezalara uğrama, ilgisiz-sevgisiz büyümeleri, psikolojik ya da fiziksel şiddete maruz kalmaları, aşağılanmaları, hakaret görmeleri, ebeveynler tarafından ihmal edilmeleri, baskı altında kalmaları, ergenlikte kumar ortamına maruz kalmaları, yanlış arkadaş ortamına girmek zorunda kalmaları ve çocukluk döneminde dikkat eksikliği hiperaktivite

bozukluğu olan ergenlerde patolojik kumar oynamanın sebeplerindendir.

kararı ve isteği olmadan yapılacak her tür destek ve yardım yüzeysel kalabilir.

Kumar bağımlılığı olan kişinin kumar oynama sebebi... Kumar oynamanın altında kişinin bir takım yetersizlik duyguları, özgüven sorunları, kaygı bozuklukları, depresyon, çaresizlik ve yoğun suçluluk duyguları gibi bozukluklar ve psikolojik sorunlar yatar.

Patolojik kumar oynama bozukluğu olan kişi, kumarın sıklığını ve miktarını azaltmaya çalıştığında aynı madde bağımlılığında olduğu gibi yoksunluk belirtileri yaşar. Huzursuzluk, gerginlik, konsantrasyon bozukluğu, depresif bir duygu durumu, yoksunluk belirtileridir. Kumarbaz bir dönem iyi kazanabilir. Bu dönemde çok mutlu ve öforiktir. Çoğu kez kaybedecektir. Bunu genelde kötü şansa bağlar ve kaybettiklerini kovalayarak kumar döngüsüne girer. Bu dönemlerde depresifleşir. Para kaybı büyüdükçe umutsuzluk ortaya çıkabilir. Bu dönemde intihar girişimlerinde bulunabilir, yasadışı yollara sapabilir.

Kumar alışkanlığı erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülmektedir. Kumara başlama ve bağımlılığı erkeklerde ergenlik çağında başlar. Bir yıldan sonra sürekli oynayan kişilerde bağımlılık yapmaktadır. Kadınlarda ise kumara başlama yaşı daha ileri yaşlara kaymaktadır. Kumar bağımlılığının belirtileri ve kişinin davranışları... Kumar bağımlısı olan kişi, daima bağımlılığına enerji sarf ettiği için, kendine ve ailesine maddî ve manevî yatırım yapamaz. Kendini kişisel geliştiremez. Kişisel gelişimi âdeta durmuştur. Sanki hâlâ ergenlik çağındaymış gibi, ergen tavırları sergiler. Sorumsuz davranışları, yalan söylemesi, alıngan olması ve daima saldırganlığa meyilli olması kumar bağımlısı olan kişiye ait davranışlardır. Kumar bağımlısı bir birey, aynen madde bağımlısı gibi davranır. Aklı fikri, bütün zihni kumar oynama ile doludur. Kişi kumar oynayarak hayatında elde edemediği birçok kazanımı ya da konforu elde edebileceğine dair bir inanç geliştirmiştir ve bu şekilde kumar oynamakla bir tür haz yani tatmin duygusuna ulaşır. Kumar oynayarak hiç kimsenin refaha ulaştığı ya da maddî kazançlar elde ettiği görülmemiştir çünkü kişi kazansa dahi kazandığından daha fazlasını kazanmak için elinde bulunan her şeyi koyarak tekrar kumar oynamaya devam eder. Bu bir tür kısır döngüdür ve kumar parası sağlamak için aşırı zaman harcamaya başlar. Bunun için aile üyelerinden ve yakınlarından sürekli isteklerde bulunur, onlardan yardım talep eder. Kumarı bırakmak için tekrar tekrar söz verir, fakat bunu başaramaz. İşinde, ailevî hayatında sorunlar başlar. Geliri olmayan veya para bulamayan kumar bağımlıları sınırları tamamen aşıp para bulmak için zimmet, dolandırıcılık, hırsızlık gibi yasadışı eylemlerde de bulunmaktadır. Kumar bağımlısı kişi oynadığı miktarı çoğu kez ailesinden saklar, daha küçük gösterir. Kumar oynayan kişi içine düştüğü durumu asla bir sorun olarak görmez. Aileyi de sarsan önemli sorunlarla karşılaşıldığında yine aile bireylerinin yönlendirmesiyle kumar alışkanlığından kurtulmak amacıyla yardım almaya başlayabilir. Ancak kişinin kendi

Kumar bağımlılığı ile kişilik bozukluğu... Bipolar bozukluk, madde ve alkol kullanım bozukluğu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, antisosyal, narsistik ve borderline kişilik bozuklukları kumar bağımlılığına sıklıkla eşlik eden psikiyatrik rahatsızlıklardır. Kumar sadece arkadaşlar arasında oynanıyor, oyun başlamadan harcanacak para miktarı belirleniyor, belli bir zamanla sınırlanıyorsa, “sosyal kumar” adını alır. Yatkınlık varsa “patolojik kumar” için bir risk faktörüdür.

Kumar bağımlılığında tedavi - psikoterapi... Patolojik kumar oynama tedavisi, bir bağımlılık tedavisidir. Genel prensipleri, alkol ve madde bağımlılığı tedavisi ile aynıdır. Kumar bağımlılığı tedavisinde kişide ek bir psikiyatrik rahatsızlık varsa bu mutlaka tedavi edilmelidir. Psikoterapi sürecinde, kumar bağımlısı olan kişinin bir defa da olsa psikiyatr tarafından konsültasyon alması gerekmektedir. Sistemik ilişki ve aile terapisi, duygusal odak terapi, bilişseldavranışçı terapiler, grup terapileri, psikoanalitik terapiler kumar bağımlılığı tedavisinin psikoterapötik yöntemleridir. Olumsuz koşullama, tepkiyi engelleme, imgesel duyarsızlaştırma gibi psikoterapötik uygulamalar yanında bireysel terapi ile kişinin kendi borçlarının sorumluluğunu ve dürtülerini kontrol altına alması üzerinde çalışılır. Bunun yanı sıra stres ile nasıl başa çıkılması konusunda eğitim çalışmaları yapılmaktadır. Bütün psikolojik ve sosyal danışmanlık desteği ve tedavinin yanı sıra kumar bağımlısının düzenli fiziksel aktif (spor) olması da önemlidir. Ayrıca psikoterapi programının büyük bölümüne kumar bağımlısı olan kişilerin eşlerinin de katılması çok önemlidir. Gerekli görüldüğünde, çocukların da terapiye katılma imkânları vardır. İhtiyaca göre aile terapisi ya da birey terapilerine katılabilirler. Tecrübelerimize göre kumar oynayan kişilerin eşlerinde ciddi derecede stres ve strese bağlı olan fiziksel sağlık sorunları bulunmaktadır: “Depresyon, agresiflik, güven kaybı, uyku sorunları, şüphe takıntısı” gibi psikolojik rahatsızlıklar. Araştırmalara göre kumar nedeni ile boşanmaların fazla olduğu dikkat çekicidir. Ayrıca aile içi şiddet ve istismarın, diğer ailelere göre ciddi

Bir Nefes Sıhhat Ayşe Yazılıtaş info@therapie-eigenkracht.nl

sayıda yüksek olmasıdır. Çocuklarda ise, ihmalkârlık, kötü örnek, şiddet ve istismarlık gibi kumar bağımlılığının çocuklara verdiği en önemli zararlardan sadece bir kaç tanesidir. Sevgili okurlarımız, kumar bağımlılığı tahmin edemeyeceğimiz kadar derin ve geniş yaralar açmaktadır. Kumar bağımlılığı olan kişilerin yanı sıra, eşleri ve çocuklarının da bu hastalıktan zarar gördüğünü okuduk, biliyoruz ve belki de tecrübe ettik. Kumar bağımlılığı ciddi bir psikolojik hastalıktır. Bunu kabul etmek ve bir uzmanla bu konuyu paylaşmak sizin için ilk adım olacaktır. Bu hastalıktan kurtulmak kolay olmayacaktır, fakat inanmak başarmanın yarısıdır. Unutmayalım zararın neresinden dönersek kârdır! Problemleriniz ile yalnız yaşamayın, paylaşın, sorunlar paylaştıkça azalır. Sağlıklı ve huzurlu bir ay diliyorum,

Duyuru: Online konsültasyon almak için, www.onlineconsultatie. nl websitemizden danışma alabilirsiniz. Dilerseniz kimliğinizi gizli tutabilirsiniz. Diğer problemler ve terapi yöntemleri için bize websitemizdeki bilgilerimizden ulaşabilirsiniz. Tel: 06-85453854 www.therapie-eigenkracht.nl www.onlineconsultatie.nl Facebook: aile psikoterapi danışmanlığı Twitter: Ayse Yazilitas Instagram: aile psikoterapi

◄◄


ekonomi 17 financieel

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

Gündem

ahmethulya@live.nl

Ahmet Yıldırım

Randıman gözüyle...

D

yapar. Bir kişinin finansal durumu, eğitim seviyesi, eğitim dalı, bilgi, tecrübe ve rizikoya bakış açısıyla endekslendiriliyor. Bu aktörler, bir insanın, mesela “borsaya cesaret edebilir mi edemez mi?” gibi duruşunu da belirliyorlar. “Yardım alarak mı yoksa kendisine güvenerek mi işlemleri yapacak?” bunun hesabını yapıyorlar.. Tüm bu konular değerlendirilirken, yatırım yapılmak istenen paranın nasıl kazanıldığına veya nasıl elde edilmiş olduğuna bakılıyor. Atalarımız, “Haydan gelen Hu’ya gider” demişler. yani, Allah’tan gelen Allah’a gider anlamında. Ama, kolay kazanılmış veya haksız elde edilmiş paradan hayır gelmezmiş... İşte, bir insanın rizikoyu taşıyabilmesi veya rizikoyu nasıl anlaması da çok önemli. Riziko kimileri için, parayı kaybetmek, kimileri için ise, kârda düşüklük veya yükseliş anlamı ifade ediyor. Yani kişi, “amacıma ulaştım mı, ulaşamadım mı?” sorusuyla meşgul. Eğer yatırımın amacı ve zamanlaması var ise, mesela emeklilik gibi; bu tür konular çok hassasiyet gerektirmektedir. Bu amacı elde et-

oaslan@yilmaz.nl

Osman Aslan

Risk almaya bak! eğerli okurlar, yatırımcılar iki kategoriye ayrılıyor: Biri gelecek için, diğeri ise kâr için yatırım

Pusula

mek için az risk alınması gerekiyor. Eğer amaç lüks bir kategoride (dünya gezisi) ise ve zaman açısından uzun bir dilim alıyorsa (10-15 yıl) o zaman risk alınarak, borsaya yönlenmesi gerekebilir. Çünkü burası, kurtlar piyasası; risk taşır ha! Madalyanın diğer bir tarafı ise, Dünya Ekonomik Gelişmesi. Yani gördünüz 11 Eylül 2001 tarihinde ikiz kulelere dalan uçaklar, borsayı birden % 50 aşağıya çekiverdi. Paracıkların değeri birden yarıya düşüverdi. Ekonomik büyüme, petrol fiyatları, savaşlar, tarım üretimi, siyaset kararları, güç kavgası, para/kur dengesi, faiz seviyesi, iş yatırımları, globalleşen ilişkiler, pazarların birbirine bağlanması ve de en önemlisi beklentiler, yatırımların seyrini, çehresini değiştirebiliyor işte. Bir kişi veya kurumun borsaya bakış açısı ve kişilerin iç güdüsü, hissiyatı, emosyonel durumu ve kararlılığı yatırım yapmada büyük etken oluşturuyor.

bir biçimde yatırım olarak yatırılmıyor. Garantiye oynanıyor. Eğer miras parasıyla bir amaç elde edinmek isteniyorsa, bu kolaylıkla risk edilerek, riskli yatırımlara dönüşebiliyor. Ne de olsa, kolayca elde edilen paranın değeri de başka oluyor işte! Borsa analizcileri, yatırımcı kişilerle görüşüp fikir, zikir, bilgi alışverişinden ve kaynakları öğrendikten sonra hangi portföye yatırım yapılacağına karar veriyor veya tavsiye ediyor. Tavsiyem (naçizane) şöyle: “Az ile yetinmeyen, doymak bilmezmiş “derler! Kanaatkâr olmakta fayda var... Randıman gözüyle değerlendirerek, cesaretinizi de eklerseniz, risk alın, yatırım yapın!.. Ben de mesela yıllarca Hollanda da yaşayan Türk vatandaşıma yatırım yapıyorum. Eğitime yatırım yapıyorum... Demek ki herkesin amacı farklı işte!

Eğer uzun bir vade sonunda birikim sağlamak isterseniz, “ben borsaya girmesini bilirim” diyorsanız, yani risk alıyorsanız, randımanlı bir gözle bakın emi! Araştırmalarda şu apaçık ortaya çıkıyor: Alın teriyle elde edilen kazanç/gelir, öyle kolayca borsaya risk

2017 yılında Sağlık Sigortaları... Değerli okurlar, bu yazımızda 2017 yılında sağlık sigortalarında hangi değişikliklerin bizi beklediğini ve prim artışının sebeplerini ele alacağız. Değişiklikler şöyle sıralanabilir: • Göğüs protezleri bazı durumlarda temel sigorta kapsamına alındı • Göz kapağı zayıflığı veya felcinde düzeltme operasyonu temel sigorta kapsamına alınıyor • Medikal sebeplerle yapılan sünnet masrafları temel sigorta kapsamına alınıyor. • Kısa süreli bakım evlerinde kalma masrafları da temel sigorta kapsamına giriyor • İmplant üzerine geçirilen dişler için kişinin ödemesi gereken kısım €125’den toplam masrafın yüzde 8’i ile 10’u arasında olacak. • ‘Eigen risico’ onumuzdaki yıl için € 385 olarak sabit kalacak Sigorta seçiminde dikkat edilmesi gereken konuları da şöyle sıralayabiliriz: • Ekonomik durum: Ekonomik kriz birçoğumuzu etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. İş piyasasındaki güvensizlik sürüyor fakat fiyatlar da artmaya devam ediyor. Harcadığımız her Euro’nun hesabını yapar olmaya başlıyoruz. Sağlık Sigortası da büyük harcamalardan birini oluşturuyor. Geliriniz mi düşük veya sağlık harcamalarınızın az veya hiç olmayacağını mi düşünüyorsunuz? O hâlde, sadece temel sigorta paketini almayı veya yıllık katkı payını yükselterek priminizi düşürmeyi tercih edin. Bu durumlarda birikmiş bir miktar paranızın olması, beklenmeyen harcamaların ödenmesine yardımcı olur. Geliriniz düşük ve yüksek sağlık harcaması mı bekliyorsunuz? Bu durumda özellikle ek sigortaları

iyi inceleyip beklediğiniz sağlık harcamalarını karşılayacağına emin olun. • Aile durumu: Bir çocuğunuz mu oldu veya bir çocuk mu bekliyorsunuz? Ya da ayrıldınız ve yalnız mı oturuyorsunuz? Bu tip aile değişikliklerinde yine ek sigortaları iyi inceleyip yeni duruma uyduğuna emin olunuz. Prim artışı: 2017 için yüzde 3 olarak ön görülen prim artışı açıklanan primlerle yüzde 7-10 arasında değişiklik gösteriyor. Prim artışının sebebi olarak Menzis ve CZ şirketleri ortalama yaşam süresinin uzamasından dolayı artan sağlık masrafları, teknolojik gelişmeler ve pahalı yeni ilaçlardan ötürü tedavilerin daha pahalı olmasını gösteriyorlar. 2017 primlerinin masraflarını karşılamayacağını, primlerin ‘sadece’ bu oranlarla yükselmesinin şirketlerin rezervlerinin bir kısmının kullanılmasından ötürü kısıtlı tutulduğunu belirtiyorlar. Kısacası, önümüzdeki yıllarda primlerin hızlı bir şekilde -ne yazık ki- yükselmeye devam edeceği anlamına geliyor. Bu konuyla veya merak ettiğiniz diğer konularla ilgili bana 078-6551655 no’lu telefondan, www.yilmaz.nl sitesinden veya oaslan@yilmaz.nl adresinden ulaşabilirsiniz. Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere, hoşça kalın.

De Optiek, hizmeti insanlarımızın ayağına götürdü Rotterdam’da hizmet veren De Optiek gözlük dükkânı, Hollanda Türk Gönüllüler Vakfı ile ortaklaşa olarak Mevlânâ Camii’nde göz ölçüm hizmeti sundular. Yoğun geçen muayeneler sırasında De Optiek sahiplerinden Özcan Mert ve Gökhan Yıldız ile De Optiek hakkında sohbet ettik. Bu kontroller ve muayeneler sırasında çok ilginç ve üzücü olaylara şahit olduklarını söyleyen ortaklar, gözünü ölçtükleri bir hastanın kullandığı gözlük numarasının bir buçuk olduğunu ama gerekli olan gözlük numarasının ise dört buçuk olduğunu ifade ettiler. bu durumun o insana verebileceği rahatsızlığın çok büyük olduğunun altınız çizen Mert ve Yıldız, bu tür uygulamaları

sürdüreceklerini ve hizmet vatandaşı ayağına götürerek insanlarımızın bu alanda yaşadıkları sorunları bir nebze de olsa çözeceklerini vurgulardılar. İşte iki ortağın De Optiek hakkında bizimle paylaştığı önemli notlar... De Optiek, Rotterdam’da göz sağlığı hizmet veren ve Türkçe konuşan sağlık personeline sahip yegâne bir optisyen mağazasıdır. Görme bozukluğu ve diğer göz problemleri için güvenilir ve kaliteli hizmeti gaye edinen de Optiek, hassas ölçümler yapan cihazlarıyla rakiple-

rine meydan okuyor. Son teknoloji göz ölçüm cihazlarıyla çalışan de Optiek mağazası personeli, ölçüm sonrası gerektiğinde göz doktoru veya hastanesine yönlendirebiliyor. Hollanda’da bulunan bütün sigorta şirketleri ile çalışan de Optiek mağazası, gözlük hakkınızın olup olmadığını araştırıp sizin için başvuruda bulunuyor. Göz muayenesinin önemi... Gözlerimiz, duyu organlarımız arasında bizler dünyanın kapılarını açan, öğrenme ve algılama yete-

neğimizi harekete geçiren ilk ve en önemli organımızdır. Gözlerimizi düzenli göz muayenesi ile korumamız gerekiyor. Sağlıklı bir yaşam için atılacak önemli adımlardan birisi de budur. Gözlük kullanan veya kullanmayan herkesin şikâyeti olmasa bile yılda en az bir kere göz muayenesi yaptırması gereklidir. Göz bozukluğunun en önemli belirtileri, baş dönmesi, yorgunluk, mide bulantısı, migren/baş ağrısıdır. Bu şikâyetlerle ev doktoruna giden hastalar doğrudan bir optisyene yönlendiriliyorlar.

De Optiek’de göz muayenesi ücretsizdir... Mağazamızda, genel göz kontrolünün yanı sıra, göz tansiyonu ve göz derece ölçümü yapıyoruz. En küçük hata bile insanımızın görme kalitesinde etki oluşturur. Bu sebepten dolayı göz muayene ev ölçümümü sabah ve akşam olmak üzere iki kez yapıyoruz. Bu ölçümler sonunda doğru kişiye doğru gözlük camını müşterimizle birlikte belirliyoruz. Net ve konforlu bir görüşe sahip olmayı isteyen insanlarımızı mağazamıza bekliyoruz.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 haklarımız 26 18 onze rechten

Ethem Emre (Kaza Eksperi)

Güncel

"

2.Geleneksel Kayserililer Gecesi Yapıldı

Randstad Kaza Uzmanı Kurumu Den Haag’da Yeni Şubesini Hizmete Açtı Kaza Geliyorum Demez! Randstad Kaza Uzmanı Den Haag’da tamamen kendi bünyesindeki yeni ofisini açtı ve kaza hukuku hizmetlerini devam ettirmektedir. Daha önce Den Haag’da başka bir adreste destek noktası olarak hizmet veriliyordu. Ancak bu yeni ofis tamamen kendi bünyesinde olup, insanlara daha yakından etkin bir hizmet sunulması hedeflenmektedir. Amsterdam merkezi, Utrecht şubesi ile Orta ve Kuzey Hollanda bölgesine ve Rotterdam merkezi de Den Haag şubesi ile Güney Hollanda bölgesine kaza hukuku hizmetlerine devam etmektedir. Randstad Kaza Uzmanı Kurumu (Randstad Personenschade B.V), Den Haag’da açtığı yeni ofisinde, kaza hukuku kapsamında dosya işleme almaya başladı. Böylece bölge mağdurlarına daha yakın ve hızlı hizmet sunulmaktadır. Den Haag ofisinde ayrıca özel olarak Polonya ve Afrika bölümleri devreye girdi ve mümkün olduğunca bu grupların dosyaları buradan işleme alınıp takipleri yapılmaktadır. Böylece, Rotterdam ve Den Haag Güney Hollanda bölgesine, Amsterdam ve Utrecht ise Orta ve

Kuzey Hollanda bölgesine kaza hukuku hizmetlerini sunmaya devam etmektedir. Kaza Hukuku hizmetlerimizde araba, bisiklet, motor, yaya, otobüs, tren, tramvay gibi trafik kazaları ve iş kazaları davaları için dosya açılıp sonuçlandırılıncaya kadar gerekli olan hukuksal takip yapılmaktadır. Verilen bütün hizmet sürecinde en yüksek kalite, kazazedelerin hak ettiği maksimum kaza tazminatının alınması ve müşteri memnuniyetine azami özen gösterilmektedir. Günümüzün teknolojik inavasyon yenilikleri ile birlikte, daha kaliteli, daha hızlı, daha ulaşılabilir, daha etkili ve daha fazla memnuniyet hedeflenmektedir. Yıllardır ilk ve öncü kültürlerarası kaza hukuku kurumu olarak kazazedelere hizmet veren Randstad Kaza Uzmanı; kaliteye öncelik vermiş, bünyesindeki deneyimli kadrosuyla günümüzün teknolojik gelişmelerini de takip ederek tamamen dijital olan i-letsel sistemini uygulamaya başlamıştır. Piyasada her ne kadar yeni yeni kuruluşlar ortaya çıksa da, bu hizmetlerin belirli bir altyapısı, kalitesi, kuralları olmalı. Kaza Hukuku davalarında uyulması gereken kurallar vardır ve profesyonel kurumlar bu kurallara uygun çalışır. Daha geniş bilgi için www.letselschaderaad. nl sayfasından ‘Gedragscode’ ve ‘Richtlijnen’ bölümlerini incelemenizi öneriyoruz.

Hollanda’da aktif çalışımalar yürüten Hollanda Kayserililer Vakfı, 2 Geleneksel Kayserililer Gecesini Rotterdam kentinde Schalmei düğün salonunda gerçekleştirdi. Programa, Denk Partisi’nden Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk, Özel hastaneler Platformu başkanı Lokman Hekim Hastanesi yönetim kurulu başkan yardımcısı Mehmet Altuğ, Efsane Efe Grubu, Nida Partisi’nden Aydın Peksert, Rotterdam Yurttan Sesler Korosu, Türkiye’den Halk müziği sanatçısı Neşet Abalıoğlu, Kayseri’den Hacılar Belediyesi halk ve ilişkiler basın yayın müdürü Sinan Erdoğan, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanını temsilen daire başkanı Duran Safrantı katıldı. Mücahit Hoca, Kur’an-ı Kerim ve Kayserililere ithaf ettiği şiiri okudu. Daha sonra İstiklal marşı okundu. Hollanda Kayserililer Vakfı Başkanı Hasan Tekten, Vakfın çalışmaları ve geleceğe yönelik planları hakkında detaylı bilgi verdi. Denk Partisi Milletvekili Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk kürsüye geldi. Kuzu, Hollanda’da Wilders’e karşı tek karşı duran siyasetçi biziz. Hollanda’da artan ırkçılık ve İslam aleyhtarlığı var. Buna karşı birlikte mücadele etmek zorundayız. Hollanda bizimde ülkemiz. Hollanda’nın daha ileri gitmesi için bizimde gayretlerimiz olacak. Yaklaşan seçimlerde mutlaka sandığa giderek desteğinizi bekliyoruz dedi. Rotterdam Yurttan Sesler Korosu sevilen şarkıları seslendirdi. Sponsorlara plaket takdiminden sonra Kayseri Spor futbolcularının imzalı forması açık artırma ile satışa sunuldu. İki iş adamı arasında devam eden çekişme neticesinde 1.000 Euroya sahibini buldu. Efsane Efe grubu bir birinden güzel oyunlarını sergiledir. Daha sonra Kayserililerin geleneksel yemeği Mantı ikram edildi. Bu sene ilki yapılan ağalık seçimini Vlaardingen’den İş adamı Moescars sahibi Mustafa Taşhan alarak Hollanda’da Kayseri Ağası oldu. Hollanda Kayserililer Vakfı yönetim kurulunun tanıtımı ve pasta kesiminden sonra günün halk müziği sanatçısı Neşet Abalıoğlu Kayseri ◄◄ yöresine ait türküleri ile dinleyenleri mest ettti.

Hollanda Nevşehirliler Kültür ve Sanat Gecesi’ne ilgi yoğundu Amsterdam”da Kristal Düğün salonunda, Hollanda’da aktif çalışmalar yürüten Hollanda Nevşehirliler Federasyonu, 2. Kültür ve Sanat Gecesi düzenledi. Programa, Denk Partisi lideri ve milletvekili Tunahan Kuzu, tanınmış Ozanlardan Hilmi Şahballı, Neşet Abalıoğlu, Kazım Kalaycı, STK temsilcileri ve Hollanda’nın değişik şehirlerinden Nevşehirliler katıldı. Hollanda Nevşehirliler Federasyonu Başkanı Şengezer Kürk, çalışmaları hakkında kısa bilgi verdi. Plaket takdimlerinden sonra, Denk Partisi lideri ve milletvekili Tunahan Kuzu, “Mart ayında yapılacak seçimlere mutlaka yoğun bir katılım sağlamalıyız. Sorunlarınızı yakından takip eden ve sizden biri olan siyasetçileri mutlaka destekleyin Sizleri daha iyi temsil etmemiz için bizi mutlaka güçlü bir şekilde tekrar meclise göndermeniz gerek. Hollanda bizimde devletimiz. Devletimizde yanlışlıkları düzeltmek bizimde görevimiz” dedi. Sanatçı ozan Hilmi Şahballı, Neşet Abalıoğlu ve Kazım Kalaycı’nın ◄◄ bir birinden güzel türkü ve şarkıları ile katılımcılar doyasıya eğlendiler.

D.İ.B. Yardımcısından HDV Schiedam Muradiye Camiine Ziyaret Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz HDV Schiedam Muradiye Camii’ni ziyaret etti. Kutlu Doğum haftası münasebetiyle Hollanda’da bulunan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz’a ziyaretinde Lahey Müşavir Vekili ve Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Yusuf Acar eşlik etti. Gerçekleşen ziyarette HDV Schiedam Muradiye Camii Yönetim Kurulu ve din görevlisi tarafından karşılanan Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Cami ve müştemilatını gezerek Yönetim Kurulu ve din görevlisinden camideki özellikle din ve Kur’an eğitimi, hafızlık sınıfı ile 04-06 yaş arası çocuklara yönelik dini bilgiler kursu hakkında genel bilgi aldı, öğle namazının ardından cemaate hitap etti. ◄◄

“Dosyanızı açın ve haklarınızı güvence altına alın!” e.emre@letseladvies.nl-0800-0815 ◄◄

“Uyum ve eşit haklar, siyasilerin komplekslerine kurban edildi” vleeswaren Koç Et Mamulleri B.V.

Hikmet Gürcüoğlu

Adres Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude İleti: info@sancak.nl - Web www.sancak.nl Telefon +31(0)71 581 00 30

Hollanda’da Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu Amsterdam kentinde yeni hizmet binasını hizmete açtı. Genel Başkan Aydın Üre, konuşmasında özetle şunlara değindi: “143 cami derneğinin bağlı olduğu federasyonumuz Hollanda’nın en büyük Sivil Toplum Kuruluşudur. Bazı kurumların ve siyasilerin federasyonumuz hakkında geniş bilgiye ihtiyacı olduğu için sizleri de kısaca bilgilendirmek isterim. Federasyonumuz 1979’da kurulmuş olup Hollanda Diyanet Vakfının kurucu üyelerindendir. Sosyal ve kültürel faaliyetler federasyona, dini konular ise

HDV bünyesine verilmiş. Gerek federasyon gerek HDV iki ayrı bağımsız kurum olarak Hollanda kanunlarına göre kurulup aynı tabana hizmet etmektedirler. Bu iki kurumun bağımsızlığı gerek mali gerekse yönetim düzeyindedir.

Bu şekil bir ayrım başka kurumlarda az görülen bir şekildir ve bununla da övünebiliriz. TİCF olarak Hollandalı Türklerin uyum, eşit haklar ve eşit vatandaşlık konularında sorumluluğu alıyor, üzerimize düşen görevi yapmaya gayret ediyoruz.”



maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 spotlar 26 20 spotlight

Bekir Cebeci

Eğitim, İnsanı Yaşatmaktır Acı bir haber: “Ailesinin ‘ders çalış’ baskısı ölüm getirdi”. Haber böyle başlıyor ve devam ediyor: Lise son sınıf öğrencisi, ailesinin sürekli ‘ders çalış’ baskısına dayanamayıp kendisini yedinci kattan atıp intihar ediyor. Korkunç bir durum. Gazetenin en alt köşesine sıkıştırılmış bu küçük haberi okuyunca çok üzüldüm ve çok etkilendim. Çünkü söz konusu olan bir insanın, bir gencin hayatı. Konu insan ve eğitim olunca dayanamadım. Düşüncelerimi siz okurlarımızla paylaşmak istedim. Çünkü eğitimin amacı insanı öldürmek değil; yaşatmaktır. Böyle olunca insan ister istemez şu soruyu soruyor: Ailelerin çocuklarının eğitimi ve ev ödevleriyle nasıl ilgilenmesi gerektiği okullarımızda öğretiliyordur. Çünkü bu işler baskı ile olacak işler değildir. Aile çocuğuna kitap okumayı, okulu eğitimi ve ev ödevlerini yapmayı sevdirmekle işe başlamalıdır. Çünkü sevginin olmadığı bir yerde eğitim ve öğretim de olmaz. Hayatta hemen hemen her şeyin bir kuralı olduğu gibi eğitimin ve ev ödevleri yapmanın da bir kuralı vardır. O kuralı ya da kuralları aileler eğitim ve öğretim yılı başında çocuklarıyla görüşerek paylaşmalıdırlar. Yoksa çocuğa her gün ‘ders çalış’ demekle bu iş olmaz. Her gün çocuğa “ders çalış” demek yerine çocuğun kendi öz iradesi ve öz güveni ile kendi işlerini kendisinin yapması istenmeli ve sağlanmalıdır. Velimizin çocuğuyla bir ‘günlük ödev çizelgesi’ yapıp bunu evin

info@bekircebeci.com

Habib Kurt:

"Namazlarımıza dikkat edelim. Namaz dinin direğidir, direksiz ev olmadığı gibi namazsız da İslam olmaz"

uygun yerine asması bir çözüm olabilir. GÜNLÜK ÖDEV ÇİZELGESİ Çocuk olan her evde bir günlük ev ödevleri çizelgesi olmalıdır. Bunun nasıl yapılacağı okulun öğretmenleri tarafından velilere anlatılır. Rotterdam Hugo de Groot Lisesinde Türkçe öğretmenliğim yıllarımda velilerimize ve öğrencilerimize yardımcı olmak için bu konuları anlatırdık. Çok da yararlı olduğunu söyleyebilirim. Peki bu günlük ödev çizelgesi nasıl yapılır? Eğitim ve öğretim yılının başında anne ve baba ortaokula ve liseye giden çocuklarıyla bir toplantı yapar. Çocukların okuldan çıkış saatleri temel alınır. Ve en geç bir saat içinde evde olmaları istenir. Diyelim ki saat: 16.00 da çocuklar eve geldiler. Çizelgeye göre saat: 16.30 – 18.00 arası çocuk kendi odasında, okulda öğrendiklerini okuyup tekrar eder. Çünkü tekrar öğrenmenin anasıdır. Tekrar edilen bilgiler, unutulmaz. Belleğe yerleştirilir. Saat: 18.00 -19.00 arası ailece birlikte yemek yenir. Saat: 19.00-21.00 arası, çocuk okuldan verilen ödevlerini yapar. Yarınki derslerini hazırlar. Böylece okula hazırlıklı olarak gider. Böylece çocuk evdeki ödev çizelgesine uyar. Veli de çocuğuna ‘ders çalış’ baskısı yapmaz. Sonuç; bir genci yaşatmak bütün insanlığı yaşatmaktır. Bir gencin eğitim ve öğretim yoluyla hayatını kurtarmak bütün bir insanlığın hayatını kurtarmaktır. Öyleyse sevgili yavrularımızı korku ve baskı yerine, kitabı, okulu, eğitim ve öğretimi sevdirerek hayata hazırlamalıyız. Eğitime yatırım, geleceğe yatırımdır. Başarı dileklerimle.

Soest Millî Görüş Gençlik Lokali Açıldı! Geçtiğimiz yıl baştan aşağı yenilenen Soest Millî Görüş Teşkilat binasının açılışı kalabalık bir davetli topluluğu ile yapılmıştı.

P

landa yer alan, ancak Gençlik Teşkilatının çabaları ile geçen ay tamamlanan Gençlik bölümünün açılışı da düzenlenen bir programla gerçekleştirildi. Gençlerin yoğun ilgi gösterdiği açılış programı Yasin Kurt tarafından sunuldu. Soest Millî Görüş Teşkilatı Başkanı Numan Akyüz yaptığı selamlama konuşmasında şunları söyledi: “Öncelikle açılışını yaptığımız Gençlik bölümümüzün Soest’umuza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Açılmasında yönetim kurulumuz elinden gelen maddî ve manevî desteği sağladı. Sizlerden beklediğimiz elinizdeki imkânları değerlendirerek gençlere sahip çıkmanız ve kendi ayaklarınızın üstünde durmanızdır” Daha sonra Gençlik Başkanı Habip Kurt, gençlere şu şekilde seslendi: “Peygamber Efendimiz (sav) ‘insanoğlu 5 şeyden hesaba çekilmeden kıyamet günü Allah Tealanın huzurundan ayrılmayacaktır, demiştir. Bunlar, ömrünüzü nerde tükettiğiniz. Gençliğinizi nerde yıprattığınız. Malınızı nerde kazandığınız. venerereye harcadığınız. Öğrendiğiniz ilimlerle nasıl amel ettiğinizdir’. Avrupa’da yaşayan Müslümanlar olarak İslam’ı yaşamak için elimiz-

de büyük fırsatlar var. Bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Dünya’ya niçin geldiğimizi biliyoruz. Ahirette Allah, bizleri razı olduğu kulları arasına koysun” 1989 yılında kurulan Soest Millî Görüş Teşkilatının ilk başkanı Recep Soysal ise gençlere şu şekilde hitap etti: “Bundan 27 yıl kadar önce bırakın böyle sizler gibi bir salona sahip olmayı toplantı yapacak bir yerimiz bile yoktu. Sizler ne kadar şanslısınız ki böyle güzel ve geniş bir yerde arkadaşlarınızla hem eğleniyor hem kaynaşabiliyorsunuz. Sizlerden ricam, dışardan yeni gelen gençlere sıcak ilgi göstermeniz ve kucaklayıcı olmanız. Onların sizin özel misafirleriniz olduğunu varsayın” Daha sonra kürsüye gelen ve gençlerle interaktif bir sohbet yapan önceki din görevlisi Abdurrahman Aydın ise şunları söyledi: “Gençler, bizler imanlı gençler olmamız gerekir. İmanlı gencin en önemli özelliği bildiği ile iman etmesidir. Peki nasıl iman edeceğiz? Öncelikle, namaz kılacağız. Çünkü namaz İslam dininin direğidir. Bakın bu binanın direklerini sökerseniz bu bina yıkılır, çöker değil mi. Namaz kıldığınızda İslam’ın güzelliğini harekete geçiriyorsunuz, Allah’a

ve Peygamberimize (sav), karşı olan sevgimizi ilan ediyoruz. ‘Allah’ım ben seni seviyorum, seni sevdiğimin kanıtı benim namazımdır’ Peygamberimize şunu diyoruz, ‘Ey Kutlu Elçi! sen nasıl namaz kıldıysan, bize de nasıl tavsiye ettiysen, bir Müslüman genç olarak bak ben de namaz kılıyorum, sen namazı çok sevmiştin ben de seviyorum ben seni de seviyorum, sana sevgimi ilan etmek için Allah’ın huzurundayım ve o sevgimi kanıtlıyorum’ Namaz kılmazsak ne olur Elimizdeki telefonun içinde kart olmazsa telefon bir işe yaramaz değil mi ? Telefona kartını takarsan, içinde kontör olursa biz o zaman başkası ile konuşabiliriz. Biz namaz kılmazsak Allah ile olan bağlantımızı keseriz, Allah ve Peygamberimiz ile olan sevgimizi keseriz ama namaz kılarsak Allah ile aramızda bir bağlantı gerçekleştirmiş oluruz. Haber ve Fotoğraflar: Recep Soysal

«

Rotterdam’da ‘Teröre Lanet Demokrasiye Davet’ gösterisi düzenledi Hollanda’da yaşayan Türkler, Rotterdam’da terörü lanetlemek ve demokrasiyi desteklemek için bir gösteri düzenledi. Afrikaanderplein Meydanı’nda, “Teröre Lanet, Demokrasiye Davet” adı altında gerçekleştirilen gösteriye yağmur ve fırtınaya rağmen çok sayıda kişi katıldı. İstiklal Marşı’nın ve Hollanda Millî Marşı’nın okunduğu gösteride, Türk ve Hollanda bayraklarının yanı sıra üzerinde “Terör insanlık suçudur”, “PKK=DEAŞ=YGP=PYD=FETÖ” ve “Avrupa’da teröre destek vermeyi bırakın” yazılı dövizler taşındı. “Kabul etmesen de PKK bir

terör örgütü ve terör örgütü olarak kalacak” yazan büyük bir pankart taşıyan katılımcılar, terör örgütlerinin lanetlendiği sloganlar attı. Gösteriye, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) başta olmak üzere çok sayıda STK destek verdi. “AB’nin söyleyecek sözü yok” Gösteride okunan basın bildirisinde, kendi oluşturduğu terör örgütü listesine kendisi riayet etmeyen AB’nin ve Hollanda devletinin, kimseye söyleyecek sözü kalmayacağına vurgu yapılarak, “Türkiye’de, Fransa’da, Belçika’da ve dünyanın daha bir çok yerinde

terör örgütlerinin yol açtıkları vahşet ortadayken, Türkiye, Suriye ve Irak gibi ülkeler âdeta terör örgütlerinin işgaline uğramışken, Avrupa’da böyle duyarsız bir anlayışın kök salması asla kabul edilemez.” ifadeleri kullanıldı. Hayatını ve geleceğini bu coğrafyayla bütünleştirmiş bireyler olarak, böyle bir felakete duyarsız kalamayacakları belirtilen bildiride, “Bizler, büyük Avrupa ailesinin mensupları olarak, demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere, hukuka, adalete, evrensel insani değerlere bağlılığımızı vurgulamak için buradayız.” denildi. Haber: AA


yaşam ve inanç 21 leven en religie

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

“Müslümanlar gıybetten, suçlayıcı, önyargılı fikirlerden, diğerlerini onda olmayan kötü sıfatlarla anmaktan yeterince vazgeçemiyorlar”

DEĞİŞMEZ DEĞERLER ve HATALAR (3) D

eğişmez değerlere rağmen yapılan hataları anlatmaya devam ediyoruz.

5- İftira etmemek: Değişmez değerlerden bir tanesi de kimseye iftira etmemek, kimsenin hakkında bilmeden, kesin delil olmadan hüküm vermemektir. Sözlükte “yalan söylemek, uydurmak, asılsız isnatta bulunmak” gibi mânalara gelen iftirâ, terim olarak “bir kimseye asılsız olarak suç, günah yahut kusur sayılan bir söz, davranış veya nitelik isnat etmek” anlamında kullanılmaktadır. Ancak günlük dilde iftira yaygın olmakla birlikte hukuk ve ahlâkta daha çok ifk ve bühtan terimleri, zina iftirası için de kazf kelimesi kullanılmaktadır. (Çağrıcı, M. TDV İslâm Ansiklopedisi, 21/522) Peygamber (sav) gıybeti; “Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!” şeklinde açıklıyor. “Ya benim söylediğim anda varsa, (bu da mı gıybettir?)”sorusuna ise; “Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir” cevabını vermiştir. (Ebu Dâvud, Edeb/40 no: 4874. Tirmizî, Birr/23 no: 1935. Müslim, Birr/70 no: 2589) Bazı yorumcular “Kim bir hata yapar veya kasıtlı günah işler de onu bir suçsuzun üzerine atarsa büyük bir bühtan ve apaçık bir günah yüklenmiş olur” (Nisâ 4/112) âyetinde geçen

“bühtan” kelimesini, “Din kardeşine kendisinde bulunmayan bir kusur ve kötülük isnat etmendir” diye açıklarlar. “Kazf”, terim anlamıyla Kur’an’da yer almamakla birlikte hadislerde hem genel olarak iftira hem de özellikle zina iftirası için kullanılmıştır. Büyük günahların sayıldığı bir hadiste, kötülükten habersiz iffetli bir kadına zina iftirasında bulunmak bu günahlar arasında gösterilmiştir. (Buhârî, Vesâyâ/23 no: 2766, Hudûd/44 no: 6857. Müslim, İmân/145 no: 262) (Çağrıcı, M. TDV İslâm Ansiklodisi, 21/522) Said ibnu Zeyd (ra) anlatıyor: Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Faizin en kötüsü haksız yere (bir) Müslümanın ırzını (manevî şahsiyetin) rencide etmektir.” (Ebu Davud, Edeb/40 no: 4876) Peygamber (sav) bir Müslümana “kâfir” diyerek iftira eden kimsenin onu öldürmüş gibi günah işlemiş sayılacağını söylüyor. (Buhârî, Edeb/44 no: 6047. Tirmizî, İmân/16 no: 2636) “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir” (Buhârî, İmân/4, 5 no: 10, 11. Müslim, İmân/64-66 no: 161-163) Buna benzer âyet ve hadisler genel olarak doğruluk, dürüstlük ve adaleti emrederek; yalancılık, haksızlık, suizan gibi kötülükleri yasaklayarak insanların birbirine asılsız suç ve kusur isnat etmelerini de

önlemeyi amaçlamaktadır. (Çağrıcı, M. TDV İslâm Ansiklopedisi, 21/522) İslâm’da iftira haram kılındığı gibi asılsız olması muhtemel, doğruluğu henüz kesinleşmemiş haberlere doğruymuş gibi ilgi göstermek ve bunlara araştırmadan inanmak da yasaklanmıştır. (İsrâ 17/36. Hucurât 49/6) Böyle haberlere inanmak haram da, bunları araştırmadan, doğru olduğundan emin olmadan, eldeki imkanlarla başkasıyla paylaşmak caiz (helâl) olur mu? Bugün sosyal medyada bunun sayısız örneğini görüyoruz.

“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir”

Kur’an’da, Hz. Âişe’ye yapılan iftira (ifk) karşısında o günkü Müslümanların (sahabelerin) tutumu değerlendirilirken bütün müminlerin, böyle bir habere hemen inanmayıp iftiraya uğrayan hakkında hüsnüzanda bulunmaları gerektiği vurgulanmakta, bu tür asılsız isnat ve iftiraların yayılmasından hoşlananların dünyada ve âhirette ağır bir şekilde cezalandırılmayı hak ettikleri bildirilmektedir. (Nûr 24/12-19) İslâm ahlâkında, ilke olarak insanlar aleyhinde onları kötüleyici

ve incitici mahiyetteki her türlü konuşma ve dedikodu (gıybet, nemîme) yasaklanmıştır. Şuna da dikkat etmek gerekir; birinin aleyhinde yapılan konuşmanın, yazılan yazının gerçeğe dayanması çoğu zaman onu gıybet olmaktan çıkarmaz. (Çağrıcı, M. TDV İslâm Ansiklopedisi, 21/522) Hadislere göre de iftira İslam’da büyük günahlardandır ve insanın âhiret hayatını iflâsa götürecek, hüsrana uğratacak olan kul hakları arasındadır. (Bakınız: Müslim, Birr/59 no: 6579. Tirmizî, Kıyâmet/2 no: 2418) Bir kimsede olmayan kötü bir şeyi onda var diye kesin bir dille, ısrarla düşünmek, söylemek ve yazmak doğru olur mudur. “O kesinlikle hırsızdır, o zanidir, o üç kağıtçıdır, o mel’undur, o dedikoducudur, o aç gözlüdür, o falancadır, o haindir, o münafıktır, o zındıktır, şu’cudur, bu’cudur, o falancanın adamıdır” gibi, ya denilenler o kişide yoksa bu iftira olmaz mı? Bu, böyle yapanlar için vebâl olmaz mı? Böyle yapmak kardeşler, akrabalar, toplum arasında güveni sarsmaz mı? Şüpheleri, nefreti, mesafeleri artırmaz mı? Kardeşliğe, barışa, huzura zarar vermez mi? Ama üzülerek söyleyelim ki Kur’an’ın ve hadislerin açık hükümlerine rağmen Müslümanlar gıybetten, birbirleri hakkındaki suçlayıcı, önyargılı fikirlerden, diğerlerini onda olmayan kötü sıfatlarla anmaktan yeterince vazgeçemiyorlar. Akla gelen her fikir, ağza gelen her

Hikmet Pınarı Hüseyin Kerim Ece kerimece@hotmail.com

kelime, rüya gibi görülen her hayal doğru diye anlatılmaz ki. Hele konu başkasının şerefi, hakkı ve ırzı söz konusu ise. Nihayet kişi sözünün nereye gittiğini, başkaları hakkında konuşmanın sonuçları olacağını, konuştuklarından da hesaba çekileceğini unutmamalıdır. Hele hele iftiranın en büyüğü de Allah’a yapılan iftiradır. Kur’an her ne sebeple olursa olsun, hangi şekilde olsun Allah’a karşı veya Allah adına yalan uyduranları kınıyor ve tehdit ediyor. Mesela; bir kimsenin Allah’a isnat ederek kendi kafasından hükümler, kurallar, ölçüler koyması (Bakınız: En‘âm 6/138-140), kendine bir şey vahyedilmemişken, “bana vahyolundu” demesi, Allah’a karşı yalan uydurması (Bakınız: En’am 6/2, 63, 144, 156-157. A’raf 7/37. Yûnus 10/17. Kehf 18/14-15. Ankebût 29/68 v.d.) Allah’a iftiradır. Birisinin dindarlığını ölçmek, ona gruplardan grup, kendine göre dinde ona bir yer ayarlamak, hatta birilerini kendine göre cennete veya cehenneme göndermek Allah’ın işine karışmak, Allah adına konuşmak değil midir? Kimin ne kadar Müslüman olduğunu, hangi ibadetlerinin kabul edildiğini, kimin cennete gideceğini bir insan nereden bilebilir ki? Sonuç olarak, başkası hakkında yerli yersiz söylenenler, verilecek yanlış kararlar, önyargılar, suçlamalar, aşağılamalar, incitici, yaralayıcı ifadeler, gıybet, suizan ve iftiralar (bühtanlar) hem olgun Müslümana yakışmaz, hem de toplumda herkese zarar verir. (Devam edecek) ◄◄

Adres: Binckhorstlaan 340 2516 BL Den Haag İleti: info@borabouw.nl Web: www.borabouw.nl Telefon: +31(0)634 33 91 41


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 haber 26 22 nieuws

Murat İleri:

“Bazı ‘hoca kılıklı’ insanların ekranlarda boy göstererek “Biz Kur’an’da var ise alırız Kur’an’da yoksa kabul etmeyiz” demeleri tam bir sapıklıktır. Kur’ân’ı açıklayan, sünnetlerdir.”

NIF, İDARECİLERİ KAMPTA BULUŞTURDU

Hollanda İslam Federasyonu bünyesinde hizmet veren yöneticiler, Elspeet kasabasında bulunan kamp merkezinde bir araya gelerek hem dinlendiler hem de verilen seminerler ışığında irşad edildiler...

M

ustafa Aktalan’ın sundu program saat 11.00 ‘de başladı. İki gün süren kampta çeşitli konularda seminerde verildi. Program, Teşkilatlanma Başkanı Abdullah Aşıran tarafından yapılan yoklama ile başladı. Stratejik Planlama İlk olarak Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan söz alarak, idarecilere bir selamlama konuşması yaptı. İidarecilere teşkilat çalışmaları ile alakalı bazı konuları açıklayan Erdoğan özetle şöyle konuştu: “Değerli yöneticilerimiz hepinizi en kalbi selamlarımla selamlıyorum. Bizleri bir araya getiren yüce Allah’a hamdolsun. Peygamber efendimize salat ve selam olsun. Bu iki günlük eğitim kampımızın idarecilerimizin kaynaşmasına ve davamızın çalışmalarının pekişmesine vesile olmasını diliyorum. İki gün boyunca aynı sofrada aynı salon ve mescitte beraber olup aynı havayı soluyacağız. Böylece aynı duygularla çalışmalarımızı pekiştirmiş olacağız. Teşkilat olarak çalışmalarımız gayet düzenli devam ediyor. Dünyanın birçok yerinde Müslümanların yaşadığı acı durumlar bizleri derinden üzüyor. Teşkilatımız, ilk kurulduğu günden beri nerede bir mağdur ve mazlum varsa onların yanında oldu hep. Ortadoğu’da ve diğer coğrafyalarda Müslümanlar zülüm görmekte ve kör dünya susarak bu zulmü seyretmekte, desteklemektedir. Biz teşkilat olarak ümmetin derdiyle dertlenmeyi kendimize şiar edinmişiz. Nerede bir mazlum varsa onun yanında olmayı kendimize bir görev olarak bilmişiz. Ümmetin kurtuluşu için, onların birlik ve beraberlik içinde olması için dua edeceğiz. Yakın bir dönem içinde, teşkilatın gelecek

10 yıl içinde neler ve nasıl yapmayı planladığının anlatılacağı seminerlerle, bütün cemiyetlerde strateji uzmanı Abdullah Ateş tarafında stratejik planlama dersleri verilecek” “İnfak kalıcı bir sadaka” İnfak konusunda gereken hassasiyetin gösterilmesini bekliyoruz. Avrupa genelinde 30 adet eğitim kurumu bu infak kampanyası ile desteklenmektedir. Leerdem ve Schiedam Yıldız Eğitim kurumlarımız da bunlar içerindedir. Hz. Ali Efendimizin şu veciz sözünü paylaşmak isterim: ‘Öldükten sonra yaşamak isteyenler kalıcı bir eser bıraksın’ Bu arada çok acil olarak maddî desteğe ihtiyacı olan Ayasofya ve Schiedam’a destek olmanızı da istirham ediyorum” Daha sonra Bölge Basın Yayın Başkanı Ercan Kuzu “Tarih Bilinci” başlıklı bir sunum yaparak dünyada sömürü düzenin nasıl başladığını bazı çarpıcı örneklerle anlattı. Darwin’in ortaya bir teori atarak inanç sahiplerinin onu tartışmasını sağladığını ancak kendisinin bu arada üç kıtada nasıl sömürü düzeni ve köleleştirmeyi gerçekleştirdiğini izah etti. Daha sonra “Bizden adam olur” öngörüsüyle ortaya çıkan Erbakan Hoca ve Aliyya gibi liderlerin sömürü düzenini deşifre ettiklerini ve buna karşılık hangi İslami çözümleri ortaya koyduklarını anlattı. Millî Görüş ve İlkeli Duruş... Günün ikinci seminerini IGMG Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri yaptı. İleri, iki bölümden oluşan seminerinin birinci bölümünde “İlkeli Duruş” başlığı altında konuştu İleri sözlerine, “Neden ilkeli duruş? Nedir ilkeli duruş” sorularıyla başlayarak sözlerini şöyle sürdür-

dü: “Her Millî Görüşçü’nün bilmesi ve uyması gereken temel esaslar var. Biz bir davayız. ‘Bana göre, sana göre, ona göre’ anlayışı olmaz. Çünkü bizim davamız bir, referanslarımız bir anlayışımız bir, ruhumuzu gıdamızı aldığımız kaynaklar bir. Nedir onlar? Kitaptır. Sünnettir. Ve Resullullah’ın izini takip eden selefisalihindir. Tarihimizdir. Bu doğrultuda da bir misyon meydana gelmiş. O nedenle biz bütün bunları fikrî, düşünce ve zihniyet bazında şekillendiren derslerimiz var. Biz buna ‘Temel Esaslar’ diyoruz. Bizim on iki temel esaslar dersimiz vardır ve bunun biri de “ilkeli duruş”dur. Bu gün insanlığın sınıfta kaldığı en önemli madde şudur: İnsanlıkta ilke kalmamıştır. Suriye’ye bakın, Irak’a bakın ilke kalmamış. Avrupa’da da ilke kalmamış. İnsanların ortak değerleri kalmamıştır. Daha doğrusu cahiliye dönemindeki helvadan yapılan puta dönüşmüş. Yani ilkenin kuralın insani değerlerin kime göre, neye göre nasıl olacağı, göreceli bir hâl almıştır. Özellikle dünyada sosyal, kültürel ve ekonomik bir takım değişiklikler sürekli el değiştiriyor ve sürekli değişken hâlde devam ediyor. Şüphesiz ki o değişimler arasında değişmeyen birde sabiteler var. Evet, biz hicret ederiz, biz dilimizi geliştiririz, biz diyaloglarımızı çoğaltırız, biz teknik anlamda bir takım çalışmalarımızı anlayışımızı günümüzün şartlarına göre anlatmada farklı metotlar kullanabiliriz. Ama bir de değişmeyenlerimiz var. O değişmeyenlerimizin temelinde bütün dünyayı okuyabilmenin adıdır İslam toplumu Millî Görüş. Onun için ne diyor Mevlana, ‘Pergelin iğneli ayağı sabittir; benim dinim de, yani kitap ve sünnettedir.

Diğer ayağı ile de yetmiş iki milleti dolaşır. Hikmetin kayboluş misali, nerede bir güzellik varsa onu alırım ve insanlığın hizmetine sunarım’ bizim dava anlayışımız budur” “Sünneti kabul etmemek dini dinamitlemektir” Bazı hoca kılıklı insanların ekranlarda boy göstererek “Biz Kur’an’da var ise alırız Kur’an’da yoksa kabul etmeyiz” demeleri tam bir sapıklıktır. Kur’an’ı açıklayan sünnetlerdir. Namazın nasıl kılınacağını sünnet açıklar. Sen Peygamberi devreden çıkarırsan, dinin dibine dinamit koyarsın. Bu gibi insanlar, bazı zayıf hadisleri cımbızla çekerek Buhari ve Müslim’in tamamını ve sahih kaynakları hedef tahtasına koyuyorlar. Oysa bunu yapanlar bir saat televizyonda konuşup onlarca pot kırmaktalar. Hatta onlar Kur’an’ı dosdoğru okumaktan dahi acizler. Ama insanların kafalarını karıştırmakta çok mahirler. Bizim bu manada ki duruşumuz nettir. Biz geçmişe, geleneğimize sahip olarak geleceğe emin adımlarla yürüyen bir davanın mensuplarıyız. Ve hiç ayrım yapmaksızın, her kim olursa olsun tüm insanların bir takım temel haklarının olduğunu düşünürüz. Bizim ilkeli duruşumuz budur” “Teşkilat nedir, teşkilatçı kimdir?” İleri seminerin ikinci bölümünde ise “teşkilatlanmanın önemi” başlıklı bir sunum yaptı. İleri konuşmasında özetle, ancak teşkilatlanmış toplulukların başarılı olabileceğinin altını çizdi. İyi bir teşkilatçıyı tarif ederken şu örneği verdi. “İyi bir teşkilatçı, çok muhalefet ettiği bir konuda karar alındıktan sonra o kararı herkesten çok savunandır” dedi.

Kamp programının serbest saatinde eğlenceli aktiviteler yapılarak idarecilerin rahatlaması sağlandı. Programın ikinci gününde de seminerler verildi. İlk seminer Bölge Kurumsal İletişim Başkanı Hasan Hüseyin Göğüş tarafından verildi. Göğüş, siyasi arenada neler olup bittiği konusunda kısa bir analiz yaptı. Daha sonra, DENK Parti Lideri Tunahan Kuzu’ya söz verildi. Kuzu 2014 yılında içinde bulunduğu partinin yaptırdığı bir araştırmanın, yabancı gençleri IŞİD taraftarı olarak gösterip suçlamasına itiraz etmesiyle partisiyle yollarının ayrıldığını hatırlattı. O tarihten sonra Selçuk Öztürk’le bir araya gelerek neler yaptıklarını, yapabildiklerini anlattı. Öncelikle Ermeni meselesinde “hayır” oyu kullandıklarını, camiler için koruma bütçesi ayrılması için önerge verdiklerini ve buna benzer konularda yabancıların haklarını savunmaya devam ettiklerini söyleyen Kuzu, önümüzdeki 17 Mart seçimlerinde en az 5 milletvekili çıkarmayı hedeflediklerine dikkat çekti. Kuzu, bunun için de başta Türkler olmak üzere her kesimden oy beklediklerini söyledi. Hollanda’da başarılı olan bir hareketin tüm dünyada başarılı olacağının altını çizen Kuzu “Bizim hareketimizin tüm Avrupa’ya sıçramasından korkuyorlar. Hollanda bizim baba vatanımız, “Türkiye’ye sahip çıktığımız kadar Hollanda’ya da sahip çıkacağız” diye konuştu” Daha sonra IGMG Eğitim Başkanı Abdulhalim İnam bir sunum yaparak eğitim alanında yapılan çalışmaları anlattı. Haber - Fotoğraf: Adnan Şahin ◄◄


perspektif 23 perspective

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

Talha Yıldız

Genç Gözüyle

t.yildiz@iue-edu.nl

................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

“İslam Devleti” açılmayı beklenen paket midir? Müslümanların açıklamaya zorlandığı en zor kavramlardan birisi hiç şüphesiz “İslam Devleti” kavramıdır. Bir yandan farklı İslamcı hareketler hayallerindeki İslam devletini farklı bir şekilde açıklarken, diğer yandan Suudi Arabistan ve İran gibi devletler bu kavramın içini farklı şekilde doldurduğunu biliyoruz. Keza birkaç yıldır sürekli gündemde olan İŞİD ya da DAEŞ adlı örgüt, Ortadoğu’da bir İslam devleti kurduğunu iddia etmektedir. Burada zikrettiğimiz bütün yapılar, yalnız kendi İslam devletini doğru görmekte ve diğer yapıların bu kavramı istismar etmekte olduğunu söylemektedirler. Ayrıca bu yapıların tamamı İslam devletini dini bir zorunluluk olarak görmekte ve İslam devleti olmadan dünyada huzur ve barış temin edilmesinin mümkün olmadığına inanmakta. Bir başka ifadeyle, dünyada huzuru temin edebilmek için İslam devleti sihirli bir değnek olarak Müslümanların bilinç altında yerleşmiş durumda. Bu meyanda şu soruların cevaplandırılmasının önemli olduğunu düşünüyorum: İslam’ın bir devlet gayesi var mı? Var ise, bu devlet modelini uygulayacak köklü bir mirasa sahip miyiz?

Kur’an’da “İslam Devleti” var mı? İslam dininde belirli bir konuda dini zorunluluktan söz edebilmek için, Kur’an ve Sünnet’in bu konuya ilişkin düzenleme yapmış olması gereklidir. Bu konuyla alakalı Kur’an’a müracaat ettiğimiz takdirde, Kur’an’ın devletin ismi, biçimi, yapısı ve teşkilatından bahsetmediğini görmekteyiz. Kur’an’ın bu tavrı, bu alana dair hükümlerin değişimini göz önünde bulundurarak, bu alanlara ait düzenlemeleri Müslüman toplumun gelenek, bilgi ve tecrübesine bıraktığı şekilde anlaşılabilir. Dolayısıyla Kur’an’da halihazırda bir devlet arayanlar büyük bir hayal kırıklığına düşeceklerini söyleyebiliriz. Kur’an’da bu konuyla alakalı az bilgilere yer vermiş olması, Kur’an’ın iktidar olgusuyla ilgilenmediği anlamına gelmemektedir. Zira Kur’an’ın en temel ve evrensel vasfı, birey ve toplum hayatının bütün alanlarını kendi ilke, prensip ve değer yargılarıyla kuşatmış olmasıdır. Kur’an bu bağlamda emanetlerin ehline verilmesi, adaletle hükmedilmesi, ulülemre itaat (Nisa 4/58-59) ve işlerin istişare ile yapılması (Şura

42/38) gibi, somuttan ziyade genel prensipler vermektedir. Ayrıca Kur’an yeryüzünde adaletin temin edilmesi, suçluların cezalandırılması, zekat müessesesinin işletilmesi, din, can ve mal emniyetinin korunması gerektiğini bildirmektedir. Her ne kadar Kur’an açık bir şekilde bu görevlerin bir devlet tarafından yerine getirilmesinden bahsetmiyorsa da, İslam alimlerinin kahir ekseriyeti hukukun hayata geçirilmesi ve toplum düzenini temin edebilmek için devletin varlığını kaçınılmaz olduğunu söylemişlerdir. Nitekim “farzı gerçekleştirmek için varlığı zaruri olan şey de farz olur” şeklindeki fıkıh prensibi, bu durumu ifade etmektedir. Eğer suçluları cezalandırmak farz ise, o takdirde suçluları cezalandırmak için gereken kurumların oluşturulması da aynı şekilde Müslümanlar üzerine düşen bir farzdır. Burada anlattıklarımızdan anlaşıldığı üzere, Kur’an devletin nasıl olması gerektiğini değil, devletin neler yapması gerektiğinin üzerinde durmuştur. Kur’an iktidarı bir amaç olarak değil, toplumsal düzenin korunması, adaletin sağlanması, zulmün engellenmesi için bir araç olarak değerlendirmektedir. Dolayısıyla Kur’an farklı devlet şekillerinin

olmasını doğal karşılarken, devletin yapacağı işler konusunda tutucu bir tavır sergilemiştir. Bir başka ifadeyle; Kur’an devletin yapacağı işlerin ana hatlarıyla değişmediğini ve bu görevlerin devletler tarafından yerine getirilmesi gerektiğini bizlere bildirmektedir.

tilmesi gerektiğinin bilincinde idiler. Yukarıdaki bilgiler doğrultusunda, yazımın başındaki “İslam’ın devlet gayesi var mı?” şeklindeki soruyu olumlu cevaplayabiliriz. Diğer taraftan ana kaynaklarımız, devleti yönetenin şahsiyeti, özellikleri, görevleri, görevini istismar ettiği takdirde görevden alınması veya cezalandırılması konularını neredeyse hiç yer verilmiyor. Ayrıca ana kaynaklarımız devlet yönetiminin olmazsa olmazlarından olan bakanlıklar, eyaletler, belediyeler ve diğer devlet kurumlardan da söz etmiyor. Madem ki Kur’an ve Sünnet bu konuda net düzenleme yapmamış, o takdirde A’dan Z’ye kadar her şeyi ile hazır, sadece açılmayı beklenen bir “İslam Devleti” paketinden söz etmek ne kadar doğru? Önümüzdeki ay, ikinci soruyu cevaplandırmaya çalışalım. ◄◄

Kur’an’ın bu konudaki esnek tavrının pratikteki uygulamasını O’nun Elçisi Hz. Peygamber’in (sav) uygulamalarından da görebiliyoruz. Zira Peygamberimiz (sav) vefatından evvel kendisinden sonra ümmeti yönetecek bir lider belirlememiştir. Keza ümmeti kendisinden sonra yönetecek olan yöneticilerin kimliklerini, niteliklerini, iktidara nasıl geleceklerini, hangi şartlarda görevden alınacaklardan da bahsetmemiştir. Halbuki bu konular günümüz dünyasının temel siyasi tartışma konularıdır. Şayet Peygamberimiz (sav) bu konuda net kurallar belirlemiş olsaydı, O’nun vefatının ardından sahabe bu konuda ihtilafa düşmezdi. Bununla birlikte sahabe siyasi liderin kim olacağı konusunda ihtilafa düştü, fakat Müslüman toplumun bir lider tarafından yönetilmesi gerektiği konusunda ihtilafa düşmedi. Öyleyse sahabe, Müslüman toplumun bir siyasi lider tarafından yöne-

Sipariş için: Socks

www.eshelsocks.nl

€22,95

Çorap Mest oldu Su geçirmeyen ve terletmeyen çorap, Ürünümüz bay ve bayan kullanımı için uygun bulunmaktadır.

KİMSEYE “YÜK” OLMA, ÇINAR’A “ÜYE” OL!

Hayatınızın her anında abdest alma kolaylığı sağlar

• Bu çorabın üzerine mesh edilebilir; • Fıkhî olarak mestde bulunması gereken tüm özelliklere sahiptir; • Ayakkabı numaranıza birebir uymaktadır;

Kış mevsiminde

Yolculukta

Çalışırken

• Ileri yaşta ve rahatsızlığı bulunan insanlar için mükemmel kolaylık sağlar; • Günlük hayatta kullandığımız çoraplar gibi kullanılabilmektedir.

Üye kaydınızı www.yenicınar.nl üzerinden online olarak yapabilirsiniz

Okulda

Hac ve umre

Hastanede

Teri Dışarı Atar

• Nefes alabilen yapısıyla teri dışarı atar ve su geçirmez

Dış Yüzey

• Yeni teknolojiyle üretilen mestlerimiz özel

Su Geçirmez

Nefes Alabilen

Polyamid Elastane

dokusuyla %30 daha fazla teri dışarı atar • Estetik ve pratik kullanımlıdır

Elastik Zar

• Sudan ve zamandan tasarruf sağlar • Farklı renk seçenekleri bulunmaktadır

 www.eshelsocks.nl

Iç Yüzey Pamuk

 06 26 69 40 40

 info@eshelsocks.nl


04 haber 24 nieuws

Hollanda nereye gidiyor?

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

Wilders’a ‘İsrail’e sadakat’ araştırması”

Başbakan Rutte, kendini savunmak zorunda kaldı

Hollanda istihbaratı teşkilatının (AIVD), 2009-2010 yıllarında ırkçı Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders ile İsrail arasındaki ilişkileri araştırdığı iddia edildi. Volkskrant gazetesinin iddiasına göre, Wilders, “İsrail’e olan sadakati ve bu ülkenin etkisi altında kaldığına dair şüpheler” nedeniyle araştırıldı. Dönemin İçişleri Bakanı Ter Horst’un bu araştırmadan haberdar olup olmadığı henüz bilinmiyor. Wilders, habere değinmeden gün içinde sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Başbakana, Başsavcılığa, AIVD ve diğer elit gruplara mesajım: Beni durdurmak isteyen kişilerin önce beni öldürmeleri gerekiyor” dedi. AIVD ve İçişleri Bakanı Plasterk ise, iddiaya dair açıklama yapmaktan kaçındılar. 2010 yılına kadar Wilders’ın İsrail’in önde gelenleri ile yakın bağlantıları olduğu ve İsrail Büyükelçiliğini sıkça ziyaret ettiği biliniyor.

Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin ABD seçimlerini kazanan Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesini ‘pasif’ bulan meclis üyeleri tepkilerini dile getirdi. Hollanda Temsilciler Meclisinde bazı Milletvekillerinin tepkisiyle karşılaşan Başbakan, Trump ile yaptığı telefon görüşmesinin içeriği ile ilgili kendini savunmak zorunda kaldı. Özellikle D66 parti lideri Alexander Pechthold ile PvdA Milletvekili Michiel Servaes’in tepkisi dikkat çekti. Başbakanın görüşmesinde Trump’a demokrasi, özgürlük ve saygı gibi kavramlardan bahsetmediği için eleştiren Pechthold, ”görüşmenin içeriği boş ve pasif” dedi. Servaes de Pechthold ile aynı fikirde olduğunu ve görüşmeyi hayal kırıklığı olarak değerlendirdi. Rutte, ABD gibi bir ülkenin başkanı olacak kişiye karşı direk uyarıda bulunmanın mantıksız olduğunu belirterek, “Sizin istediğiniz gibi davranarak ilişki kurmak zorlaşır. Bu şekilde kapıları kapatmış oluruz” ifadesini kullandı.

.................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ..................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Geleceğe yatırım...

“Uzun Kol Uzantısı” derken, Hollandalı siyasetçiler kimin uzantısı? Hollanda Temsilciler Meclisi “Erdoğan’ın uzantısı” dedikleri DENK partisinin sunduğu siyasi partilere yurtdışından finansal destek yasaklansın önergesini reddetti. Bu durum “acaba kim nerenin uzantısı” sorusunu akıllara getirdi. DENK partisi Milletvekili Selçuk Öztürk’ün sunduğu önergeye sağ partiler PVV, VVD, CDA, SGP ve CU kesinlikle karşı çıktıklarını ifade etti. Daha önce yapılan bir araştırmada PVV partisinin Yahudi lobisi tarafından finanse edildiği ortaya çıkmış ve AİVD tarafından incelemeye alındığı ancak Hollanda toplumuna zarar verecek bir unsura rastlamadıkları tespit edildiği bildirilmişti. Hollanda hükümeti özellikle konu İslami kuruluşlar olduğunda yurtdışından finanse edilmelerinin topluma zarar verdiği gibi düşüncelere sahip olmasının ardından siyasi partilerin de ülkeye zarar verebileceklerini ve başka ülkeler tarafından yönlendirilmelerini dikkate almayarak DENK partisinin önergesini reddetti. Selçuk Öztürk yaptığı açıklamada, Hollanda’nın yurtdışından finanse edilen partiler tarafından zarar görebileceğinin altını çizerek, “Ülke bu durumda tehlike altında. Rüşvet karşılığı Hollanda siyasetine sızan yurtdışı ideolojilerin topluma zarar vermesinden endişeliyiz. Biz bu zihniyete savaş açtık ve bu nedenle mecliste bulunuyoruz. Ayrımcılık, baskıcı yönetim ve ötekileştirme gibi konulardan dolayı özellikle iş dünyasında yaşanan olumsuzluklarla mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugüne kadar Wilders’ın siyaseti diğer partiler tarafından da benimsenmeye başladığını görüyoruz. Söz konusu zihniyet ile artık ılımlı bir yaklaşımla değil, anladıkları dilden ◄◄ kendileriyle mücadele edeceğiz” ifadesini kullandı.

“Bir masa, bir sandalye seti 100 avrodur”

Hollanda’da refah arttıkça boşanmalar yükseldi Merkezi İstatistik Bürosu CBS tarafından yapılan araştırmaya göre Hollanda’da boşanma oranları hızla büyüyor. CBS’in araştırmasında 1971 yılında boşanma oranının sadece yüzde 12 olması dikkat çekiyor. Refah seviyesi arttıkça boşanmalarında arttığı gözlemleniyor. Bundan 10 yıl önce boşanma oranı yüzde 33,4 olarak belirtilirken, 2015 yılında boşanmaların yüzde 39,6’ya ulaştığı bilgisi verildi. Boşanma ile biten evliliklerin sayısında yaşanan hızlı ◄◄ büyümenin yetkilileri korkuttuğu aktarıldı.

Hükümetten MKB’lere ekstra destek...

Yıldız’a ‘bir masa bir sandalye’ lazım İki yıl önce Hollanda’nın Schiedam şehrinde temeli atılan Yıldız Eğitim Merkezi’nde kapılarını öğrencilere açmak için geri sayım başladı. Yıllardır çocukların eğitimine büyük önem veren Güney Hollanda Milli Görüş Teşkilatına bağlı Yıldız Eğitim Merkezi Scheidam, yeni binanın hizmete girmesi ile öğrenci sayısının 800’e çıkartacağı belirtildi. Bünyesinde çeşitli eğitim birimlerini barındıran Yıldız Eğitim Merkezi Scheidam’ın Eğitim Başkanı Kenan Aslan yaptığı açıklamada; “Şu an itibarı ile öğrenci sayımız 345. Yeni binamızın hizmete girmesi ile bu sayı 800 olacak inşallah” dedi. 1 Şubat 2017 tarihinde hizmete açmayı planladıkları Schiedam Yıldız Eğitim Merkezi için son bir kez duyarlı, hayırsever insanlarımızın desteğine ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Kenan Aslan, “Bunun için bir kampanya başlattık. Merkezimizin iç, dış inşaat işleri tamamen bitti. Sadece ve sadece çocuklarımızın eğitim göreceği masalar ve sanadalyeler başta olmak üzere bir eğitim merkezine; sınıflara lazım olan araç gereç ve mobilya dışında bir eksiğimiz kalmadı. Bu yüzden 17-18 Aralık 2016 tarihlerinde ‘Yıldız Eğitim Merkezi için el ele hayır kampanyası’ düzenledik. Vatandaşlarımızın destekleri ile bu hale getirdiğimiz Eğitim Merkezimiz için düzenlediğimiz kampanyaya herkesi karınca kararınca davet ediyoruz. Bu tarihlerde katılamayacak, gelemeyecek olanlarda bulundukları yerlerden katılabilirler. Bir masa, bir sandalye setinin tutarı 100 avrodur.” dedi. Kampanyanın ilk günü olan 17 Aralık 2016 tarihinde Kampanya’ya destek amacıyla Ömer Döngeloğlu hocaefendinin de gelerek aralarında bulunacağını ve kampanyayı bizaat başlatacağını ifade eden Kenan Aslan, “ Bu bir hayır işidir, kendimiz için değil çocuklarımız, gelceğimiz içn, Ben bu son kampanya ile eğitim merkezimizin tüm ihtiyaçlarının karşılanacağına inanıyorum. Merkezimizin bu hale kadar gelmesini sağlayan insanlarımız, bundan sonrası için de ellerinden geleni yapacaktır, inanıyorum” dedi.

Hollanda Ekonomik İşler Bakanı Henk Kamp tarafından MKB’ler (KOBİ) için hazırlanan çalışma planı Salı günü Temsilciler Meclisine sunuldu. Önergede milyarlarca euro finans desteği verileceği yer alıyor. Önergenin aslında 2014 yılında meclise sunulduğu ancak ekonomik krizden dolayı bir türlü hayat geçirilemediği aktarıldı. Henk Kamp konuyu tekrar mecliste taşıyarak MKB’lere devlet desteğinin görüşülmesini talep etti. Hollanda ekonomisinin düzelme kaydettiğini belirten Kamp, MKB’lerin sadece finans desteğine ihtiyaç duymadıklarını ve zorlandıkları belirli konularda da devletin desteğini alabileceklerini ifade etti. MKB Nederland yaşanan gelişmelerden memnun olduklarını dile getirdi. Kurum başkanı van Straalen, “Bakan Kamp bu hamlesi ile son yıllarda finansal sorunlar yaşayan MKB’lerin nefes ◄◄ almasını sağlayacak” dedi.

Irkçılık ve şiddet ile suçlanan Hollanda polisi isyan etti Hollanda’da son dönemlerde basında sürekli polislerin yabancı düşmanlığı yaptığı ve şiddet kullandığı yönündeki haberlere Frank de Vetter polis memuru “Evet, ben ırkçıyım, şiddet uyguluyorum” ifadeleriyle yaptığı paylaşım ile sosyal medyayı salladı. Breda ile Tilburg arasında bulunan Rijen şehrinden polis memuru Frank de Vetter Facebook sayfasında yayımladığı tepki mesaji ile onbinlerce kişinin beğenisiyle karşılaştı. Son dönemlerde polisler üzerinde psikolojik baskı uygulandığına dikkat çeken de Vetter, “Evet, ben bir ırkçıyım, bu benin hobim. Aynı zamanda durduk yere vatandaşa şiddet kullanmayı seviyorum. Hırsızı kovalarken kaza geçirmesi benim suçum, çünkü ben kovaladım kazaya sebep oldum. Hırsızın peşinden gitmeyince de ‘gerizkalıyım’, bir hırsızı yakalayamıyorum. Etnik kökeni dikkate alarak vatandaşı durduruyorum. Mesleğimi icra etmiyorum ben zevk için yapıyorum. Herkes haklı polisler suçlu” ifadesiyle polislerin işini yapmaya çalıştığını vurgulamak istediği belirtildi. Polis memuru işini severek yaptığını ve medyanın bazı konuları abarttığını dile getirsede, ülkede çok sayıda polis şiddetinden, hatalarından hayatını kaybeden vatandaşların olduğu da bir gerçek. Etnik kökeni dikkate alarak vatandaşa çevirme yapıldığı ise Bakanlık tarafınan yapılan bir araştırma sonucu ortaya çıkmıştı. ◄◄ Frank de Vetter yayımladığı video mesajı ile her polisin aynı olmadığının altını çiziyor.

FNV sendikası Shell’i tehdit ediyor Hollanda’da geçtiğimiz haftalarda kısa süreli iş bırakma eyleminin ardından FNV sendikası Pernis’te bulunan Shell’in gelir şartlarını dikkate almadığı takdirde eylemlerin şiddetinin artacağını duyurdu. Yaşanan gelişmelerin ardından Shell firmasının sendikalarla olumlu bir görüşme gerçekleştirdiği ancak eylemlerin yine de devam edeceği bilgisi verildi. Gelir şartlarının dikkate alınmasını isteyen sendikaların henüz istediklerini alamadıkları gerekçesiyle Shell ile tekrar masaya oturmak istedikleri aktarıldı. Sendikaların yapılacak olan görüşmeden umutlu olmadıkları belirtilirken, iş bırakma eylemi ile üretimde gerileme sağlanması planlanıyor. Her iki tarafın da bu durumda güvenliği dikkate alması gerektiğini ifade eden yetkililer, çevre ◄◄ sakinlerinin sesten rahatsız olabileceği uyarısında bulundu.


yaşam 25 het leven

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016d

“Karabağ Ermenilere mezar olacak” sözü mahkemeye taşındı. Aşkın’ı yalnız kaldı Hollanda Azerbaycan Kültür Derneği Başkanı İlhan Aşkın, İki yıl kadar önce yaptığı bir konuşmada, “Karabağ Ermeniler Mezar olacak” dediği için hâkim karşısına çıktı. Hollanda Ermeni diasporası tarafından mahkemeye verilen Aşkın hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün Hollanda’nın Almelo şehrinde görüldü. Tarafları dinleyen hakim, duruşmayı 3 Mart 2107 tarihine erteledi. Dava hakkında henüz bir karar vermeyen Hâkim, Aşkın’ın konuşma yaptığı eylemin video görüntülerinin ve kayıtlarının detaylı incelenmesi için ertelediği dava Hollanda basınında da yer buldu. Mahkeme heyetinin ayrıca, Türkiye uzmanı Türkolg Eric jan Zürher’den Karabağ davası hakkında, mehter takımının okuduğu marşlar, İlhan Aşkın’ın attığı “Karabağ Ermenilere mezar olacak” sloganı hakkında detaylı bir rapor istediği öğrenildi. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. ................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................

Denk, büyüyor

Meclis ırkçılıkla ilgili harekete geçti

“Bu ülkeyi yaşanılır kılmak için birlikte hareket etmek şart ”

Bugün seçim olsa Denk partisi 3 vekil çıkartıyor Hollanda’da bugün seçim olsa son kamuoyu yoklamasına göre Tunahan Kuzu liderliğindeki Denk partisi 3 sandalye kazanıyor. 15 mart 2017de genel seçimlere gidecek olan Hollanda’da hâlâ aşırı sağın açık ara önde gittiği görülüyor. Hollanda’da bugün seçim olsa aşırı sağ PVV birinci çıkıyor. Hollanda genelinde yapılan ankete göre Wilders’ın ırkçı partisi (PVV) ülkenin en büyük partisi konumunda. Araştırma kurumu Maurice de Hond tarafından yaptırılan haftalık ankete göre Wilders’ın ırkçı partisinin (PVV) bu gün seçim olsa 33 sandalye çıkaracağı açıklandı. Hollanda Temsilciler Meclisinde PVV partisi 2012 seçimlerinde 15 sandalye çıkartmıştı. Hollanda’da iktidar partileri oy kaybetti 12 Eylül 2012 seçimlerinde koalisyon ortaklarından Liberal Parti ve İşçi Partisi birlikte toplam 79 sandalye çıkarmıştı. Bu gün seçim olsa bu iki koalisyon ortağı PvdA ve VVD ancak 34 sandalye çıkarabiliyor. PvdA artık ülkede söz sahibi parti değil. Yıllardır Hollanda’da söz sahibi olan ve her zaman ilk üç arasında yer alan İşçi Partisi PvdA, son anket sonuçlarına göre ülkenin 8. partisi konumuna geriliyor. Hollanda’da bugün seçim olsa anket sonuçları ve partilere göre sandalye dağılımı yandaki şemadaki gibi olacak...

Hollanda Türk Kadın Hareketi hızla gelişiyor Hollanda’daki Türk kökenli iş kadınlarının daha da güçlenmelerine katkı sağlamak amacıyla bir süre önce kurulan Hollanda Türk Kadın Hareketi şimdiden 400 üyeye ulaştı. Tanınmış işadamlarından Edelstaal Group Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları önderliğinde bir araya gelerek yönetimini belirleyen Türk Kadın Hareketi tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Hollanda’da yaşayan kadınlarımızın sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi alanda başarıya ulaşmaları için kurulan Hollanda Türk Kadın Hareketi, emin adımlarla ilerlemeyi kendine görev bilmektedir. Türk Kadın Hareketi kısa bir süre içerisinde 400 üyeye ulaşmıştır” ifadesi kullandı. Hollanda Türk Kadın Hareketi’nin geçici yönetimine seçilenler, aralarında şu şekilde görev bölümü yaptılar: Başkan: Sibel Sakı, Başkan Vekili: Ülkü Öğüt, Başkan Yardımcıları: Yasemin Ay, Hülya Kaya Kula, Muhasip: Özlem Torunoğulları, Genel Sekreter: Alyem Çelik, Basın Sözcüsü: Şenay Tosun, Birgül Aksoy, Halkla İlişkiler: Aysel Gürler, Fatma Yaylalı, Gülçin Sade, Nezahat Yıldırım, Sosyal ve Aile Sorumluları: Nesrin Altuntaş Akbulut, Süreyya Yeğiner, Fatoş Dural, Emine Kula, Eğitim Sorumlusu: Elise Ayhan, Filiz Pervin, Girişimci Sorumluları: Özlem Torunoğulları, Şefika Balkayan, Nilüfer Bingöl, Hatice Bağlıcak, Yedek Üyeler: Özlem Coşkun, Züleyha Taşpınar, Denetleme Kurulu: Birgül Gültekin Aksoy, Münire Manisa, Fatma Arabacı, Disiplin Kurulu: Ülkü Öğüt, Birgül Gültekin Aksoy, Nesrin Altuntaş Akbulut.

DENK partisi Milletvekili adayı Sylvana Simons’a karşı yapılan ırkçı tehditlerin ardından meclis üyeleri sonunda ayrımcılık ve ırkçılığı mecliste tartışmaya karar verdi. Simons’ın DENK partisinden Milletvekili adayı olmasının ardından tehdit edilmeye başlandığı ve son olarak hazırlanan ırkçı video görüntülerinde Ku Klux Klan fotoğrafına montaj edilerek asılması sonucu Terörle Mücadele Koordinasyon ekibi ile görüşmenin olumlu sonuç verdiği bildirildi. DENK partisinin Terörle Mücadele Koordinasyon ekibi ile yaptığı görüşmenin ardından Simons’ın güvenliğinin sağlanacağı sözü verildi. Videoyu hazırlayan kişinin teslim olduğu belirtilirken, bu kişinin ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı aktarıldı. Kişinin takip edileceği ancak mahkemenin ne zaman görüleceği netleşmedi. Temsilciler Meclisi ayrımcılık ve ırkçılık konusunun tartışılmasını Noel’den önce yapılmasına karar verdi. Groenliks partisi◄◄ nin tarihi geriye almak istemesine mecliste çoğunluğun destek verdiği görüldü.

Hollanda’da basın özgürlüğü kısıtlanamaz! PvdA Milletvekili Marcouch’ın “polislerin görüntülenmesi yasaklansın” önerisine ilk tepki Hollanda gazeteciler derneği NVJ’den geldi. “Bu basın özgürlüğüne darbedir” ifadesi kullanıldı. Temsilciler Meclisinde görüşülmesine karar verilen Marcouch’ın önergesiyle ilgili açıklama yapan Hollanda gazeteciler derneği NVJ Genel Sekreteri Thomas Bruning, “Polislerin görüntülenmesi yasaklandığı takdirde vatandaşın hakları elinden alınmış olur. Polisler halka hizmet görevini yerine getirdikleri için kontrol edilmeleri de gerekir ” dedi. Bruning, “Son dönemlerde bazı vloggerlar tarafından polislerin aşağılandığı gerekçesiyle böyle bir önergenin görüşülmesini anlıyoruz, ancak yasalar ve hukuk yoluyla bu tür olaylarla başedebilirsiniz. Meclisin gündeminde olan bu konunun acilen rafa kaldırılması gerek. Aksi takdirde gazetecilerin de işlerini yapmalarını engellemiş oluyorsunuz. Bu önergeyi hayata geçirmek imkânsız bir durum. Hollanda’da basın özgürlüğüne darbe olur” ◄◄ ifadesini kullandı.

Hollanda Meclisinde gençler hükümeti protesto etti Hollanda’da son yıllarda yaşanan ekonomik krizin en büyük mağdurları iş dünyasına adım atan gençler oluyor. Seslerini hükûmete duyurmaya çalışan gençler mecliste ilginç bir protestoya imza attılar. Temsilciler Meclisinde misafir tribününde yer alan SP Gençlik Kolu Rood organizasyonu, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Asscher’ın istihdam ile ilgili yaptığı konuşması sırasında kıyafetlerini çıkararak protesto etti. Siyah yazı ile vücutlarına “flexit” (flexibel işe hayır) yazısı yazarak gençlerin de kadrolu işe ihtiyaç duyduklarını ve bu durumun artık değişmesi gerektiğini istediklerini ifade ettiler. Gençlerin sözcüsü Merel Stoop (25), gençlere kadrolu iş imkânının giderek azaldığına dikkat çekerek, asgari ücretin 18 yaşından itibaren geçerli olması gerektiğini savundu. Sekiz kişi ◄◄ oldukları belirlenen gençlerin meclisi terk etmeleri istendi.

Utrecht CS 6 yıl sonra törenle hizmete açıldı Hollanda’nın Utrecht kentinde 6 yıldır devam eden tren garının inşaatı sona erdi. Devlet Sekereteri Dijksma tarafından açılışı gerçekleşen Centraal Station’da yoga, nikâh törenleri gibi etkinlikler dikkat çekti. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği açılışta ücretsiz yoga dersleri veriliyor ve isteyenler nikâh törenlerini burada gerçekleştirebiliyor. Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda vatandaşın yeni tren garından memnun oldukları gözlemlendi. Tren garının büyük bir kısmı camdan oluşuyor ve yapının 18 metre yüksekliğinde olduğu belirtiliyor.

◄◄

Hollanda’da zenginler listesinde 3 Türk var Hollanda’da Quote dergisi tarafından hazırlanan Hollanda’nın en zenginleri listesinde üç Türk işadamı yer alıyor. Hollanda’da her yıl açıklanan zenginler listesinde ilk 500’de bu yıl hiç Türk yok. Daha önceki yıllarda Hollanda’nın ilk 500 zengini arasında yer alan Celal Oruç ancak 712. olabildi. Hollanda’nın saygın dergilerinden Quote’nin her yıl açıkladığı listeye Celal Oruç ile birlikte iki Türk’ün daha ilk 500’e değil en zengin 1000 kişi arasında yer aldığı görüldü. 8 yıldır ilk 500 arasında yer alan Celal Oruç, bu yıl sermayesindeki küçülme nedeniyle geri sıralara düştü. Corendon Havayolu şirketinin iki ortağı Yıldıray Karaer ve Atılay Uslu’nun da ilk 1000 zengin içinde yer aldı. Hollanda’da en zengin 1000 kişi arasında ◄◄ Yıldıray Karaer, 977. olurken ortağı Uslu ise 989. sırada yer aldı

Hollanda’nın ”Fatih’i” olmak isteyen genç şaşırttı Hollanda’da 16 yaşında olan bir gencin yaptığı başvuru “Hollanda’nın Fatih’i olmak istiyor” dedirtti. Çeşitli medya kuruluşlarında yer alan habere göre, henüz 16 yaşında olmasına rağmen Katwijk Belediye Başkanlığı için başvuruda bulunan gencin hangi siyasi partiden, kız veya erkek çocuğu olduğu bilinmiyor. Katwijk Belediye Başkanı Jos Wienen’in görevine Haarlem belediyesinde devam edecek olmasından dolayı mayıs ayında yeni belediye başkanının belirlenmesi gerekiyor. Toplam 21 kişinin başvurduğu başkanlık koltuğuna 16 yaşındaki gencin de başvurması herkesi şaşırttı. CDA, ChristenUnie, PvdA, SGP,VVD partilerinden üyelerle bağımsız kişiler tarafından başkanlığa yoğun ilgi olduğu belirtiliyor. ◄◄ Hollanda’nın en genç Belediye Başkanının Gelderse Scherpenzeel’den 31 yaşındaki Ben Visser olduğu bildirildi.


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 haber 26 nieuws

Gündem

Neticede her birimizin engeli var. Kimimizinki görünür, kimimizinki görünmez. Bu düşüncelerle Dünya Engelliler Günü’nü Dünya Engelsizler Günü olarak isimlendirdik. Bu seneki slogan ‘Kardeşliğimiz engel tanımaz’

“Kardeşlik ‘engel’ tanımıyor!” Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 3 Aralık Dünya Engelliler Günü olarak kutlanıyor. IGMG Kuzey Hollanda Kadınlar Gençlik Teşkilatı’nın girişimleri ve Hasene Derneği’nin katkıları ile 24 Aralık’ta engellilere dönük bir program icra edilecek.

I

GMG Kuzey Hollanda Kadınlar Gençlik Teşkilatı Sosyal Hizmetler Başkanı ve komisyonundaki kişilerden kendi isimlendirmeleri ile ‘Dünya Engelsizler Günü’ programına dair bilgi aldık. Zeynep Sarı: “Tohum toprağa, engelliler topluma emanet” (IGMG Kuzey Hollanda Kadınlar Gençlik Teşkilatı Sosyal Hizmetler Başkanı “Toplum olarak engelli kardeşlerimizin çoğu defa farkında olamıyoruz. Bu da bizlerin engeli olsa gerek. Bu engeli ortadan kaldırma adına, Dünya Engelliler Günü olarak kutlanan 3 Aralık’ta (2015) teşkilatımızdaki gençleri de işin içine katarak, engelli kardeşlerimizi davet edeceğimiz bir program düzenledik. Engelli kelimesi sorunlu bir kelime. Engelli demekle o kardeşlerimize farklı bir gözle bakıyor, onları sınıflandırıyor ve sınırlandırıyoruz. Asıl engelli olan, engellilere engel olanlardır diye düşünüyoruz. Neticede insan engelden azade değil. Her birimizin engeli var. Kimimizinki görünür, kimimizinki görünmez. Bu düşüncelerle Dünya Engelliler Günü’nü Dünya Engelsizler Günü olarak isimlendirdik. Bu seneki slogan ‘Kardeşliğimiz engel tanımaz’ Engelimiz olsun ya da olmasın, bu gözle gözüksün ya da gözükmesin, bizler insanlık ortak paydasında, özelde ise İslam kardeşliği noktasında kardeşiz. Sizlerle kardeşliğimiz arasında bir engel olamaz diyerek, onlara desteğimizi sunmak istiyoruz. Toplum olarak gerekli hassasiyeti göstermekte eksikliğimiz var, toplumun içerisinde ama önünde olmayan bu kardeşlerimizi çoğu defa unutabiliyoruz. 24 Aralık’ta gerçekleştireceğimiz programa, ‘engelli’ kardeşlerimiz ve ailelerini ‘Biz bir aileyiz’ diyerek, kardeşlik teması altında güzel, farklı ve eğlenceli bir gün geçirmeleri için davet ediyoruz. ‘Engelli’ kardeşlerimiz bu programın çok

özel konukları. Onlara o gün eşlik edecek kadar kendini özel hisseden gönüllülerimizi de programa bekliyoruz. ‘Engelli’ çocukların ailelerine bir çağrımız var: Lütfen camilerimize, eğitim merkezlerimize çocuklarını getirsinler, göndersinler. Unutmayalım; her birimiz bir engelli adayıyız. Toplumsal olarak ‘engelli’ kimselere ve ailelerine karşı yeterince duyarlı değiliz. ‘Engelliler’den toplum olarak uzak duruyoruz. Onlara sadece uzaktan acıyoruz. Aslında olması gereken, onlara yakınlaşmak, onlarla kardeş ve arkadaş olmak. Tohum toprağa emanet, ‘engelliler’ ise topluma. ‘Engelli’ bir evladı olan bir anne ya da baba kendisi hayata gözlerini kapadığında ardında kalan evladı için endişe ediyor. Bizler bu endişeyi anlamıyoruz. Ailesinden başka bakacak kimsesi olmayan engelliler bakım evlerine alınıyor. Toplumun bu kesimi için senede bir defa program yapmakla yetinmemeli, kalıcı projeler üzerinde düşünmeliyiz. Bu proje vesilesiyle bu ihtiyaçlara dikkat çekmeyi ümit ediyoruz.” Yusuf Çiçek: “Onlar bizlerin kalbinde” (Program afişini yapan tasarımcı) “Afişimizle şunları anlatmak istedik: Kenetlenmiş iki el üzerinde duran bir kalp ve kalbin üzerinde oturan bir engelli. Eller engelli kardeşlerimizi el üstünde tutma sorumluluğuna atıf yapıyor. Onlarla aramızdaki kardeşlik köprüsünü ifade ediyor. Kalp, engellilere dar pencereden bakan çoğu kişinin hafızasında yer alan klasik tekerlekli sandalye imajını silmek, onlara sevgi ile yaklaşmamızı ifade etmesi açısında kullanıldı. Kalbimizde yerleri olduğunun, bizim bir parçamız olduklarının ifadesidir.” Hilal Yılmaz: (Kuzey Hollanda KGT Üniversiteliler Başkanı) “Engel kavramını farklı olarak anlamak ve anlatmak dahi başlangıç için çok önemli. İçerisinde bulunduğumuz durumu bir engel

olarak görmemeliyiz. Allah indinde engelli kelimesinin ne manaya geldiğine bakmak lazım. Böyle bir konuda kardeşlik vurgusunun yapılmasını da çok önemli buluyorum. ‘Mazlum ve mağdurlar için el ele’ sloganı ile dünyanın farklı coğrafyalarına yardım ulaştıran Hasene Derneği kardeşlik vurgusunu uzaklarda hissettirdiği gibi yakınlarda da hissettirmiş oluyor.” Merve Aydoğan: “El ele vermeliyiz” “Hiçbir kişi engelli değildir. Toplum olarak ‘engelli’ kardeşlerimizle olan ilişkilerimizi daha da artırmamız gerekiyor. Bu tür konularda el ele vermeliyiz. Kardeşlik de bunu gerektirir. Bu çalışmalara katkılarından dolayı Hasene Derneği’ne teşekkür ediyoruz.” Yasemin Tunç Gök: “Kardeşlik sözde değil, özde olmalıdır” “Dünya Engelliler Günü dolayısıyla çevremizdeki ‘engelli’ kardeşlerimize yönelik toplumsal duyarlılığı harekete geçirme adına bir program tertip ediyoruz. Müslümanların bu tür konularda daha duyarlı olması gerekiyor. ‘Engelli’ kardeşlerimize bu manada anlamlı bir gün yaşatmayı arzu ediyoruz. Bu kardeşlerimizi psikolojik çöküntüye götüren aslında engelleri değil, toplumdur. ‘Engelliler’in toplum içerisinde hayatlarını istedikleri gibi yaşayamamaları, toplumdan uzaklaşmasına, kendilerinde var olan yeteneklere ve bece 5rfrzrilere odaklanamamalarına, özgüven kaybına ve mutsuzluğa sebep olmaktadır. Hiçbir engel, fiziksel ya da ruhsal olsun, kardeşliğimize engel teşkil etmez. Kardeşlik sözlerle ifade edilen, sözde olan bir şey değil, kalpte atan, eylemde gözüken bir sevgi halesidir. İnsanlar eğlenebildikleriyle arkadaş, anlatabildikleriyle dost, ağlayabildikleriyle kardeş olurlar. Bizler hem arkadaş, hem dost, hem de kardeş olabilmeliyiz.”

Esma Karataş:“Engellere takılırsak bizi sınırlandırır” “Engellere takılırsak bizi sınırlandırır. Biz kardeşliğimizin önündeki engelleri kaldırmak istiyoruz. Hucurat Suresi 49’da “Mü’minler ancak kardeştirler” buyruluyor. Hiçbir engel din kardeşliğimizin önünde engel teşkil edemez. Bu programa Hasene Derneği’mizin katkısı hem manen, hem de madden büyük. Ben şahsen toplumda şimdiye kadar hiç engelsiz bir kardeşimle vakit geçirmedim, bu manada hiçbir aktivitede birlikte yer almadım. Böyle bir program ‘engelli’ kardeşlerimizle vakit geçirebilmem için fırsat oldu. 24 Aralık’taki programda ‘engelli’ kardeşlerimizle şiirler okuyacağız, boyamalar yapacağız, ilahiler söyleyeceğiz. ‘Engelli’ bir çocuğa sahip olmak insana zor gelebilir. Ama unutulmamalıdır ki, bu Allah’tan gelen bir hikmet gereğidir, biz bilemeyebiliriz.” Betül Köse: “Azmin önünde hiçbir engel duramaz” “Kanaatimce, engelli demekle toplum olarak biraz da damgalıyoruz. Yaşamak ve başarılı olmak için hiçbir şey engel değildir. Milli Görüş hiçbir engel tanımadan kardeşliği hakim kılmaya çalışan bir teşkilattır. Bu tür programlar artarak devam etmeli, toplumsal kardeşlik duygusu daha da pekiştirilmelidir. Bu programlara engelsiz çocukları olan aileleri davet ediyoruz. Bir gün de olsa kardeşlerimizin gülümsemesine vesile olmak apayrı bir duygu. Engelli çocuk sahibi olmak, iman etmiş bizler için bir imtihan olarak okunmalıdır. Allah taşıyabileceğimizden fazla yük yüklemez. Rabbimiz “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin...” buyuruyor. Bu kardeşlerimizin Allah’ın özel emaneti olduğunu düşünüyorum. Ne isyan etmek ne de bunu bir ceza olarak değerlendirmek doğru olur. Allah sabredenleri kat kat mükafatlandıracaktır.” Süreyya Toker: Aşamayacağımız engel yoktur” “Bizim için kardeşlik kavramı merkezi bir kavram. Toplumda ‘engelli’ kardeşlerimizin göz ardı edilmediği ve onlara uygun hem dini hem de sosyal görevlerimizi hakkıyla ifa edemediğimiz bir gerçek. Bu

bağlamda ‘Kardeşlik engel tanımaz’ sloganımız bu görevi hatırlatan bir fonksiyonu ihtiva ediyor. El ele verdiğimizde, yaptıklarımızı sevgiyle yaptığımız takdirde aşamayacağımız engel yoktur. Ben de ‘engelli’ bir bireyin ablasıyım. Hatta bu yıl sunumu kardeşim yapacak. ‘Engellileri’ uzaktan anlamak ve ‘engelli’ birisi ile aynı evde yaşamak çok farklı.”

Şeyma Küçükbekmez: “Güzel şeyler paylaşıldıkça çoğalı” “Böyle bir program, engelli kardeşlerimizin toplumda daha aktif rol almaları için elzem. Her insanın eksik kaldığı, yetersiz olduğu yönleri vardır. Ve her insanın neyi yapamadığına değil, neyi yapabildiğine bakmamız doğru olan bakıştır. Aynı şekilde farklı olduğumuz noktalara değil, aynı hissi taşıdığımız ortaklıklara dikkat çekmek gerekir ki o da kardeşliğimiz. Arada herhangi bir ayrım yapılmamalı. Sonuçta her birimiz kardeşiz. Gerek insanlık ortak paydasında buluşmamız, gerekse dinde kardeş oluşumuz, fiziksel/ zihinsel engeli aşabilecek büyüklükte. Bu programı geçen sene ilk defa duyurduğumuzda çevremizden gelen ilk tepki şaşkınlıktı; fakat programdan sonra beğenildi ve desteklendi. Bu çalışmadan dolayı bizleri takdir ettiler.” Kerime Yılmaz: “Kardeşlik engel tanımaz” 24 Aralık’ta yapacağımız programda engelli kardeşlerimize engelsiz olduklarını hatırlatmak istiyoruz. Ve istediklerinde birçok şeyi başarabileceklerini göstermek istiyoruz. Programımız için kardeşlik vurgusu yaptık; zira kardeş olduğumuz ve kardeşçe davrandığımız müddetçe üstesinden gelemeyeceğimiz engel kalmaz. O gün engelli kardeşlerimiz içten sevgilerini bizimle paylaşacaklar. Bu tür programları daha da çoğaltmamız gerekiyor.” Haber-Fotoğraflar: Murat Kubat


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 haber 26 28 nieuws

Hasan Hüseyin Göğüş:

Güncel

Sonuçlara göre İslam okulları zirvede yer alırken, diğer dinî okulların da üst sıralara bulunduğu görülüyor...

Siyasiler karşı olsa da, İslam okulları hep zirvede H.Hüseyin Göğüş: “Okullarımızın başarısı sürecek” Her yıl yapılan Cito sınavlarının sonuçlarını araştıran kurum, dinî temele dayalı okulların puan ortalamasının en yüksek olduğunu açıkladı. Bununla birlikte Hollanda’da bulunan 42 İslam ilkokulunun puan ortalamasının 7.32 ile en yüksek olduğunu belitti. İslam okulları arasında 350 talebesi bulunan Maastricht El Habib İslam okulu 9.5 ile en yüksek ortalamayı alan okul olduğu belirtildi. Schiedam’da bulunan Ababil ve El Furkan İslam okulları Müdürü Hasan Hüseyin Göğüş, RTL’in yaptığı bu araştırmadan çıkan suçtan memnun olduğunu dile

getirdi. “Bu başarının sırrı nereden kaynaklanıyor?” şeklindeki sorumuzu Göğüş şöyle cevapladı: “Çocukların ve ailelilerin, bu okullarda kendilerini evlerinde hissettikleri rahat ve ahenkli bir ortam var. Öğretmenlerimiz çocuklarla birebir ilgileniyorlar. Özellikle bu iki sebep onların başarılı olmalarında çok önemli etken. Bir diğer neden ise, bizim okullarımızda diğer okullara nazaran dil konusunda ekstra dersler veriliyor. Bu da çok önemli. Ve bizim çocuklarımız arasında hiçbir zaman ayrımcılık olmuyor. Tabii ki biz “taal actherstand” dediğimiz dil eksikliğini kapatmak için daha çok çalışıyoruz. Bütün bu gayretler sadece bizim okulumuz için değil, 42 tane İslam okulu için geçerlidir.” Bakanlık müfettişlerinin inceleme sonrasında okulların başarısından dolayı duydukları memnuniyeti paylaştıklarını söyleyen Hasan Hüseyin Göğüş, okullarındaki bu başarıların gelecek yıllarda da devam edeceğini ifade etti.

Hollanda’da RTL Nieuws Buurtfacts’ın yaptığı araştırmaya göre İslami ilkokullar okul sonu sınavlarında/finallerinde diğer ilkokullara göre daha iyi sonuç alıyorlar.

S

iyasilerin İslam okullarına karşı olmasına rağmen bu okullar eğitimde birinci sırada yer alıyor. Son yıllarda ön plana çıkan ve nerdeyse her yıl zirveye oynayan İslam okulları, geçtiğimiz eğitim yılında yapılan CİTO sınavı ile yine en yüksek puan ile liste başında yer almayı başardı. Maastricht kentinde bulunan El Habib okulunun 9,3 puanı ile bölgede birinci olduğunu açıklayan RTL

Nieuws Buurtfact, listeyi nasıl hazırladığını ve neye göre okulları değerlendirdiklerini linkten paylaştı. Araştırmada öne çıkan konulardan biri, Hollanda geneline göre İslam okullarında daha çok eğitmenin yer alması ve çocuklarla özel olarak ilgilenmesi oldu. Aynı zamanda büyük okulların küçük okullara göre ortalama puanının daha yüksek olduğuna değinen RTL, El Habib okulunun 350 öğrenci ile Hollanda’nın en büyük okulları arasında yer aldı-

ğını belirtti. Yapılan araştırmada aynı zamanda okulun finans durumu, eğitmenler, öğrencilerin devam edeceği okullarla ilgili verilen tavsiyeler, sınıfta kalanlar ve öğrencilerin elde ettiği başarıların dikkate alındığı bildirildi. Sonuçlara göre İslam okulları zirvede yer alırken diğer dinî okulların da üst sıralara bulunduğu görülüyor. Bu durumda dini okulların diğer okullara göre daha başarılı olduğu belirtiliyor Haber Merkezi

«


harmoni 29 harmonie

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

Gündem

‘Biz engelliyiz evet bunun farkındayız ve bununla yaşamayı öğrendik. Asıl bizi böyle kabul etmeyi yaşadığımız toplumun öğrenmesi gerekir…’

Kitap dünyası...

‘Azimleriyle örnek oldular’ 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle bir grup engelli vatandaşımız, Rotterdam Başkonsolosluğu’na bir ziyaret gerçekleştirdi.

Kadir Canatan’dan ‘Bir Dünya Görüşü Olarak İslam’ Kitabı

O

rganizesini Özden Yılmaz’ın, ev sahipliğini Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız’ın yaptığı bu ziyarette, engelli vatandaşlarımız kendi yaşamlarını ve karşılaştıkları sorun ve zorlukları katılımcılarla paylaştılar. Bu anlamlı ziyareti organize eden Özden Yılmaz yaptığı açıklamada, “Bizler de bu toplumda varız. Engelli vatandaşlarımızın sesini duyurmak istiyoruz. Duyarlılığından dolayı Başkonsolosumuz Sadin Ayyıldız’a

teşekkür ediyoruz” dedi. Özden, ayrıca Hollanda’da engelli vatandaşlarımızın hakları ve kullanabilecekleri imkânlar hakkında da bilgiler verdi. BeyazAy Vakfı Başkan Yardımcısı, Aynur Gül Bircan’ın da katıldığı ziyarette, engelli vatandaşlarımızın, tek tek anlattıkları birbirinden özel, azim dolu yaşam öyküleri bu anlamlı güne damgasını vurdu. Özellikle engelli insanlarımız ile yaşayan vatandaşlarımızın karşılaştıkları sorunlar ve deneyimleri paylaşıldı.

Ayrıca engelli vatandaşlarımızın kendi içine kapanarak sadece özel gün ve organizeleri beklememeleri, bizzat yaşamın her boyutunda yer almaya çalışmaları, fiziksel olamasa bile bilgi ve tecrübeleriyle bu süreçlere katkı sağlayabilecekleri mesajları verildi. Başkonsolos Ayyıldız, engelli vatandaşlarımıza konsolosluğun her zaman açık olduğunu, kendisini ile diledikleri zaman görüşebileceğini ve bazı engelli vatandaşlarımızın işyerlerini bizzat ziyaret edeceğini belirtti. ◄◄

Büyüyen Ay Yayınlarından çıkan “Kendi Gözlerimizle Görmek” kitabıyla Profesör Canatan, entelektüel sermayesini, toplum ve din konularıyla ilişkili tartışmaları, gençlerin sorabileceği muhtemel sorulardan hareketle kısa ve farklı bir anlatımla, gençlere ve meraklıların ilgisine sunuyor. Kadir Canatan’dan ‘Bir Dünya Görüşü Olarak İslam’ Kitabı “Dindar bir nesil” talebi, toplumu üç yıldır gençlik üzerine düşünmeye ve konuşmaya sevk etti. Gençler ile ilgili farklı pencerelerden tartışmaların daha yoğun sürmesi, gençlerin ihtiyaçları kadar varoluşsal bir biçimde neyi merak ettikleri, neyi düşündükleri ve neyi sorduklarını da önemli hale getiriyor. Prof. Dr. Kadir Canatan, Avrupa ve Türkiye’deki akademik çevrelerin içinde yer almış, aynı zamanda bu iki toplumun değişim süreçleri hakkında söz sahibi olan bir sosyoloji profesörü. Büyüyen Ay Yayınlarından çıkan “Kendi Gözlerimizle Görmek” kitabıyla Profesör Canatan, entelektüel sermayesini, toplum ve din konularıyla ilişkili tartışmaları, gençlerin sorabileceği muhtemel sorulardan hareketle kısa ve farklı bir anlatımla, gençlere ve meraklıların ilgisine sunuyor. Zihin karışıklığının en fazla yaşandığı bir alanda gençleri düşünmeye çağıran kitap, İslam’ı yeni bir perspektiften ve bir dünya görüşü olarak ele alıyor. Kitaptaki yazılar, günümüzdeki farklı akım ve gruplar arasında süren tartışma konusu birçok meselenin, eleştirel bir gözle sorgulanmasını ve bütüncül bir anlayışla ele alınmasını, konuşulan ama pek sorgulanmayan ezberler ve klişelerin tartışmaya açılmasını sağlayacak gibi gözüküyor. Canatan’ın İslam ekseninde yaptığı tartışmalar, okuyucuyu kitabın kaynağı olan hoca-öğrenci diyalogundaki özel sohbete taşıyor. Sıcak ve samimi yürüyen sohbet, bir dünya görüşü ile İslam arasındaki bağıntıdan varlığa, varlık içindeki insanın özel yerine, insanın aşkın varlık ile kuracağı ilişkideki din tasavvuruna kadar uzanıyor. Tartışma, bunlarla kalmayıp,

okuyucuyu, din mesajını insanlara ulaştıracak kitap konusuna; dinin anlaşılması noktasında rolü bulunan nübüvvet tasavvuruna; tarih, Kur’an ve Peygamberin hayatı gibi İslami kaynakların yanı sıra dünyadaki entelektüel kaynaklardan da örneklerle bir tartışmanın içine çekiyor. Sohbet, “Bir Dünya Görüşü Olarak İslam” ekseninde yürümeye başlayınca, işin içine din ve ahlak arasındaki bağın zorunluluğu, İslam’ın ahlak tasavvuru, bir değerler ve kurallar sistemi olan ahlakın başkalarıyla yapılan etkinlik biçimi olan siyaseti nasıl belirlendiği noktasında derinlik kazanıyor. İslam’ın siyaset tasavvurunu şekillendiren bu derinlik, İslam’ın siyasete ilişkin genel ilke ve prensiplerinden hareketle geliştirebileceği siyasal model imkânına kapı aralıyor. “Kendi Gözlerimizle Görmek” kitabıyla Profesör Kadir Canatan, İslam’ın bir dünya görüşü olarak bize hem zihinsel hem de toplumsalpratik anlamında bir “yol haritası” sunduğunu, hayatımızı bilinçli olarak yaşamak ve anlamlı kılmak istiyorsak bu fenere ihtiyacımız olduğunu, altını çizerek anlatıyor. Bu anlatımdan sonra da bizi bir kişi, grup ya da cemaatle değil, kendi gözümüzle dünyayı görmeye davet ediyor. Kitabın belki de en özgün yönü tamamının soru ve cevaplardan oluşması. Soruları, adı Mustafa olan bir genç hazırlamış ve hocaya sormuş. Böylece kitap oluşmuş. Tartışmayı ve çağrıyı daha yakından duymak isteyenler kitabı edinmeli. Kendi Gözlerimizle Görmek “Bir Dünya Görüşü Olarak İslam” Kadir Canatan, Büyüyen Ay Yayınları, 2016. 240 Sayfa, ISBN 9786059268523


maandblad/aylık gazete doğuş nr. 221 - Aralık/December 2016

04 bizim sayfa 30 ons pagina

Tebrik Taziye Şifa dileği

Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie. Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/ Yayın Yönetmeni Doğukan Ergin Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Oğuzhan Kılıç Art Directeurs/Görsel Düzenleme Ali Alemdar Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Mob. 06-43 85 74 32 Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi M. Şahin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Yayın Kurulu/ Redactie Raad Adnan Şahin, Ergün Madak, Havva Koç, Mehmet Şükrü Oflaz, Esra Yılmazer, Zeynel Abidin Kılıç, Sezer Değmez Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli Adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam Tel. (010) 471 68 47 Fax (010) 471 95 13 / Mob. 06-43 85 74 32 e-mail dogus@dogus.nl website www.dogus.nl Met dank aan InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu, B. Doğan Ingezonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk/Baskı DE PERSGROEP

- Tebrik... Gorinchem kenti sakinlerinden Sevgili Zeki ve Şengül Bülbül’ün kerimesi Arzu ile Recep ve Şerin Taş’ın mahdumu Muammer, 8 Ekim Cumartesi günü dünya evine girdiler. Arzu ve Muammer’i tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik... Sevgili Yusuf Sungur ve Claudia Westerveld’in mahdumu Adem ile Murat ve Derya Doğan’ın kerimesi Tuba, 8 Ekim Cumartesi günü dünya evine girdiler. Adem ve Tuba’yı tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik... Sevgili Erol ve Dilek Aktaş’ın kerimesi Hülya ile Murat ve Zübeyde Keser’in mahdumu Harun, 5 Kasım Cumartesi günü dünya evine girdiler. Hülya ve Harun’u tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik... Gorinchem kenti sakinlerinden Sevgili Zeki ve Şengül Bülbül’ün kerimesi Arzu ile Recep ve Şerin Taş’ın mahdumu Muammer, 8 Ekim Cumartesi günü dünya evine girdiler. Arzu ve Muammer’i tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik... Sevgili Hüseyin ve Kadriye Elbay’ın mahdumu Fijenoord Belediye Başkan Yardımcısı Sevgili Fatih ile Abdi ve Fatma Tanrıverdi’nin kerimesi Sümeyra 12 Kasım Cumartesi günü dünya evine girdiler. Sümeyra ve Fatih’i tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik... Rotterdam Versaar Cemiyeti üyelerinden Sevgili Şükrü ve Badegül Çimen’in kerimesi Burcu ile Muammer ve Nahide Kılıç’ın mahdumu Emre, 19 Kasım Cumartesi günü dünya evine girdiler. Burcu ve Emre’yi tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Tebrik... Rotterdam Kocatepe Camii ve Birlik Camii üyelerinden, Güven Mobilya sahiplerinden Sevgili Yunus ve Elif Kartaler’in kerimesi Merve ile Ramazan ve Zeynep Sabah’ın mahdumu Emre, 11 Aralık Pazar günü dünya evine girdiler. Merve ve Emre’yi tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz. - Taziye... Üyelerimizden, Oss kentinde ikamet eden Sevgili Erol Kayan, Allah’ın Rahmetine kavuşmuştur. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve sevenlerine sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz. (Stichting Yeni Çınar)

- Taziye... ORKA Oteller Grubu CEO’su Sevgili Turgut Torunoğulları’nın kıymetli kayınbabası, Erdagül Torunoğulları’nın babası, Ercan, Caner, Özlem ve Zeynep’in biricik dedeleri Kars eşrafından Mehmet Ali Katırga’nın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

YANDAKİ BULMACANIN DOĞRU CEVAPLARI SOLDAN SAĞA: 1- HADİS * APTALCA * I. 2-ADALET * LES * ABİT. 3-KAN * NİLÜFER * ISI. 4-AKİBET * T * BE * HAR. 5-N * METABOLİZMA. 6-ŞİAR * NAN * YAMYAM. 7-ÜZRE * İ * EL * ALA. 8-K * K * AK * TE * TAN. 9-ÜNAL* Tİ * BA. 10-RE * ARTOVA * ALO. 11-DALKAVUK * AŞURE. 12-KABE * SAR * A * ETAN. 13-EM * ZAT * ARA * E. 14-REHABİLİTASYON. 15-ET * RAKAM * SAAT * O.

- Taziye... Hollanda Sudurağı Derneği Kurucu Başkanı Sevgili Hasan Güzel’in kıymetli validesi Meliha Güzel’in vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... De Optiek gözlük dükkânı sahiplerinden Sevgili Özcan Mert’in kıymetli babasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Taziye... Schiedam sakinlerinden Sevgili İsmail Bayram’ın kıymetli babası Rıza Bayram’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz. - Şifa Dileği… Hollanda Mehteran ekibinden (zurnazen) Sevgili Gökmen Bekar’ın başarılı bir operasyon geçirdiğini öğrendik. Hastamıza geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. (Hollanda Mehteran) - Şifa Dileği… Hollanda Mehteran ekibinden Sevgili Oğuz Vural ve kardeşi Ömer Vural’ın rahatsızlıklarını başarılı bir operasyon geçirdiklerini öğrendik. Hastalarımıza geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. (Hollanda Mehteran) - Şifa Dileği… Hollanda Mehteran ekibinden (zurnazen) Sevgili Doğan Kayabal’ın ve kıymetli validesinin rahatsızlıklarını öğrendik. Hastalarımıza geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. (Hollanda Mehteran) - Şifa Dileği… Hollanda Mehteran ekibinden Sevgili Ergin Albay’ın babasının rahatsızlığı nedeniyle ameliyat olduğunu öğrendik. Hastamıza geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. (Hollanda Mehteran) - Şifa Dileği… Hollanda Mehteran ekibinden (davulzen) Sevgili Süleyman Bingöl’ün rahatsızlığını öğrendik. Hastamıza geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. (Hollanda Mehteran) - Şifa Dileği… Rotterdam Kocatepe Camii üyelerinden Sevgili Bayram Özdemir’in rahatsızlığı nedeniyle hastanede müşahede altına alınarak tedavi gördüğünü öğrendik. Hastamıza geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz. - Şifa Dileği… Hollanda Nevşehirliler Vakfı Başkanı Sevgili Şengezer Kürk‘ün rahatsızlığı ve başarılı bir ope

rasyon geçirdiğini öğrendik. Hastamıza geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz.

YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1- HAKAN ŞÜKÜR * KERE. 2-ADAK * İZ * NEDAMET. 3-DANİMARKA * AB * H. 4-İL * BERE * LALEZAR. 5-SENET * A * RK * ABA. 6-TİTANİK * TASDİK. 7-A * L * BA * OVA * LA. 8-PLÜTON * VUR * İM. 9-TEF * L * AK * AT. 10-ASEBİYET * ARAS. 11-L * REZALET * A * ASA. 12-CA * MM * İAŞE * YA. 13-ABIHAYAT * LUT * OT. 14-İSA * ALABORA * N. 15-ITIR * MANA * ENE * O.

- Taziye... Amsterdam Türk Kültür Merkezi eski Başkanı, Burcan Reclame’nin sahibi Sevgili Hüseyin Duman’ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

Abone


bilmece-bulmaca 31 puzzels - raadsels

doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 221 - Aralık/December 2016

Bulmaca

Hazırlayan: Mücahid Çeçen

Soldan sağa:

1 - Hz. Peygamberin söz ve davranışları * Biraz aptal, alık salık * Türk alfabesinin on ikinci sırasında yer alan harf. 2- Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması * (Tersi) Sürekli yağan yağmurdan veya eriyen kardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su, su taşkını * İbadet eden kimse. 3- Damarlarda dolaşan sıvı * Nilüfergillerden, yaprakları yuvarlak ve geniş, çiçekleri beyaz, sarı, mavi, pembe renkte, durgun sularda veya havuzlarda yetişen bir su bitkisi * Sıcaklık. 4- Son * Trityumun simgesi * Berilyumun simgesi * Sıcak, kızgın, yakıcı. 5- Azotun simgesi * Canlı organizmada veya canlı hücrelerde hareketi, enerjiyi sağlamak için oluşan, biyolojik ve kimyasal değişimlerin bütünü. 6- Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik, belgi * Ekmek * Yabani, vahşi. 7- Amacıyla, şartıyla * İyodun simgesi * Bir uzvumuz * Karışık renkli. 8- Potasyumun simgesi * Alfabemizde on dördüncü harf * Beyaz renk * Bir tür cetvel * Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, fecir. 9- Adın duyulsun, tanın, ün kazan anlamında kullanılan bir ad * Boru sesi * Baryumun simgesi. 10- Bir nota * Tokat’ın bir ilçesi * Telefon lakırdısı. 11- Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı * Buğday, nohut vb. tanelerle kuru yemişlerin bir arada şekerle kaynatılmasıyla yapılan bir tür tatlı, alaca aş. 12- Fotoğrafta görülen, Müslümanların kıblesi * Sarmaktan emir * Argonun simgesi * Formülü C2H6 olan, doymuş hidrokarbon sınıfından, gaz halinde, doğal gazda bol bulunan bileşik.13- Emmekten emir * Kişi * Fasıla * Aynştaynyumun simgesi. 14- İyileştirme. 15Besin maddesi * Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri * Zaman gösteren alet * Oksijenin simgesi. Yukarıdan aşağıya: 1- Şu an kaçak duruma düşen eski bir millî futbolcu * Kez, defa. 2- Nezir edilen şey * Belirti * Pişmanlık. 3- Kuzey Avrupa’da İskandinavya’da bir ülke * Eski dilde su * Hidrojenin simgesi. 4- Vilayet * Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık * Lale yetiştirilen yer, lale bahçesi. 5- Bir kimsenin yapmaya veya ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmî kâğıt, belgit * Argonun simgesi * (Ters) kriptonun simgesi * Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş. 6- 15 Nisan 1912 gecesi daha ilk seferinde bir buz dağına çarpmış ve yaklaşık iki saat kırk dakika içinde Kuzey Atlantik’in buzlu sularına gömülen yolcu gemisi * Doğrulama, onay. 7- Argonun simgesi * Alfabemizde on beşinci harf * Baryumun simgesi * Çevrelerine göre çukurda kalmış, çoğunlukla alüvyonla örtülü, eğimi az, akarsuların derine gömülmediği, geniş veya dar düzlük, yazı * Bir nota. 8- 1930 yılında keşfedilen, Güneş’e en uzak gezegen * Vurmaktan emir * (Tersi) bir nota. 9- Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan çalgı * Alfabemizde on beşinci harf * Beyaz renk * Bir binek hayvanı. 10- Asabiyet * Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’nde doğup, Kura Nehri ile birleşerek Hazar Denizi’ne dökülen bir nehir. 11- Alfabemizde on beşinci harf * Toplumun duygularını inciten olay veya durum, kepazelik, maskaralık * Argonun simgesi * Baston. 12- Kalsiyumun simgesi * Kısaca mili metre * Yedirip içirme, besleme, bakma * (Tersi) kamer. 13- Efsanelere göre içen kimseye ölümsüzlük sağladığına inanılan bir su, bengi su, dirim suyu * Gönderilen peygambere inanmadıkları ve sapıklık içerisinde yaşadıklarından dolayı helak olan bir kavim * Nebat. 14- Bir Peygamber Adı * Geminin Yan Yatması * Azotun Simgesi. 15- Güzel Koku * Anlam * Enemekten Emir * Oksijenin Simgesi.

Mazlum ve Mağdurlar İçin El Ele

IGMG Sosyal Yardım Derneği IGMG Hilfs- und Sozialverein e. V. T +49 221 942240-445 | F +49 221 942240-435 www.hasene.org | info@hasene.org | haseneorg — Havale için banka bilgileri: Hesap Sahibi: IGMG Hilfs- und Sozialverein e. V. Banka: Kreissparkasse Köln IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 | BIC: COKSDE 33 Amaç: Destekçi No veya [Adresiniz], 0002357

I S I R Ğ A Ç M I D R A Y

20€*

150 DKK | 200 SEK 200 NOK | £ 20 | 30 CHF 35 AUD | 30 CAD

* Bu miktar ihtiyaca göre yardım kalemlerinden birini ya da birkaçını kapsamaktadır.

TAN ÜŞÜYENE, K U Ğ SO I M B E K L E YE N E D R A Y

Kuraklıktan

lerden t e f A l Doğa

Savaşlardan...

... Etkilenen mazlum ve mağdurlar desteklerinizle acil ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Bağışlarınızla soğuktan üşüyenlerin ısınmasına, gıdasız kalanların doymasına yardımcı olabilirsiniz.


Hollanda’dan yapılacak olan bağışlarınız için, Millî Görüş camilerine başvurabilirsiniz...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.