Dogus 202

Page 1

Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi / Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

Nisan/April 2015 yıl/jaar 1 sayı/editie 202

e-mail: dogus@dogus.nl www.dogus.nl

Biz sana, FOREX, hisse senedi, madenlere vs. yatırım yapmayı öğreterek, varlıklı olma imkânı sunuyoruz...

Hollanda genelinde bulunan 16 kurs mekânımızla hizmetinizdeyiz www.investingacademy.nl ROTTERDAM DEN HAAG UTRECHT 010 30 70 855 070 22 10 388 030 22 70 411

Diller O’nu andı, yürekler sevgisine kandı, gönüller sürûr buldu…

ÂLEMLERİN RAHMET VE UYARICISINI ANDIK...

S - 08-09

“YANILMIŞIM” BU KADAR BASİT Mİ?

‘PEYGAMBER VE BİRLİKTE YAŞAMA HUKUKU’

S 17

S 18

ÜÇ AYLARINIZI VE KANDİLİNİZİ TEBRİK EDERİZ!

S 19


redactie

02 yayın odası Editörden

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202- 2015

adnan@dogus.nl

Adnan Şahin

Nisan’la gelen güzellikler... Değerli okurlarımız, Bir kez daha Allah’ın selamıyla selamlıyorum. Esselâmü aleyküm. Uzun süredir, yaşadığım Oss kentinden Rotterdam’a gidip gelmekteyim. Hem gazetemizin merkezi orada olduğundan hem de gazetemize malzeme olacak olan sosyal faaliyetlerin yoğunlukla orada yapılmasından dolayı bazen haftada üç-dört kez gidip geldiğim oluyor. Evet, her gidiş geliş iki yüz kilometreyi aşıyor. Bakıldığında günlük gidip gelmek için pek de kolay gözükmüyor. Arkadaşlar hep ‘bu gidip gelmelerin zor olup olmadığını’ sorarlar ben de onlara ‘yolculuğu çok sevdiğimi, yolculuğun aslında çok bereketli bir şey olduğunu, insanın kendini dinlemesi için ve kendini sınaması için çok ideal bir ortamı olduğunu’ söylerim. Ve tabi ki, dahası var. Onları da bir güzel anlatırım. Tabiat canlı bir tablodur bana göre. İyi seyretmek gerekir. Sürekli değişen, her gün güncellenen bir tablodur aynı zamanda. Her mevsimin kendine has güzelliklerini de görmek gerekir. Sonbaharın o, sarının her tonunu aynı anda içinde barındıran hâlini düşünsenize. Bilhassa biraz ormanlık bölgelerden geçerken etrafınızdaki renk cümbüşünü seyretmeye doyamazsınız. Kendinizi renklerle bezenmiş bir tablonun tam ortasında hissedersiniz âdeta. Öyle bir durumda yolculuğunuzun hemen bitmesine gönlünüz razı olmaz. Hele birde arabanızın teybinden hafif bir fon müziği kulağınızdan gönlünüze ulaşıyorsa, işte o zaman yolculuk yapmak eziyet değil bir keyfe dönüşür. Evet, Nisan ayı ile birlikte gelen güzelliklerden bahsetmeye devam edelim. Benim gibi çok yolculuk yapanlar bilirler. Bu ayın ortalarında başlayıp sonuna doğru, Hollanda otobanlarının kenarlarında adını tam olarak bilmediğim hardal çiçeğine benzer çiçekleri olan sarı renkli narin bir bitki türü boy gösterir. Her yıl kendiliğinden çıkıverirler. Bence onlar ilkbaharın gelişinin en canlı şahitleridirler. Yol boyunca yeşil dalları bir metreye yaklaşan boyları ve en tepelerindeki açık sarı renkli çiçekleri ile, sanki cıvıl cıvıl neşeli çocuklar gibi gelip geçenlere el sallarlar. Neşelenmemek, ferahlamamak mümkün değil. Benim güzergâhım olan A15 otobanının kenarında da bunlardan çok var. Seyretmeye doyamıyorum. Dokunmadan, koklamadan, uzaktan seyredip geçiyorsunuz ama yine de

doyumsuz bir haz alıyorsunuz. Bu da Nisan ayının ayrı bir özelliğidir işte. “Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed” Tabi nisan ayının bizim bildiğimiz bir başka özelliği daha var. Bu sayımızda okuyabileceğiniz gibi her yıl Nisan ayı içinde gerçekleştirilen “Kutlu Doğum” ya da “Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed” anma ve anlama programları yapılmaktadır. Bunlar da nisan ayında başlayarak mayıs ayına kadar devam eden çok değerli, çok müstesna etkinliklerdir. Doğrusu dinî hassasiyeti olan STK’larımız bu konuda hiçbir fedakârlık ve masraftan kaçınmıyorlar. Allah ve Resulünün rızasını kazanmak ve onların sevgilerinin gönüllerde daha müstesna bir yer bulması adına ellerinden geleni yapıyorlar. Türkiye’den çok değerli hatipler ve sanatçılar davet edilerek unutulmaz anılar yaşatmaya çalışıyorlar. Bu organizasyonlara gitmek lazım, O’na olan özlemi bu tür etkinliklerle az da olsa bastırmak, O’na olan sevdayı hep beraberce haykırmak lazım...

16 yıllık serüven

Temcit Pilavı yine soframızda...

“Soykırım” oylamasında üç ret, bir kabul

Birlik ve beraberliğimizi buralarda aramamız gerekiyor. Gelecek nesillerimizin sağlam ve geniş tabanlı bir kişilik oluşturmalarını istiyorsak bu gibi organizasyonlarla onları tanıştırmamız gerekiyor. Yoksa şu an gençlerimizi maalesef tepeden tırnağa etkisi altına almış olan sosyal medyanın etkisi ve onun oluşturduğu kişilikten kurtarmamız hayal olur. Kirli Oyun’a alet olmayın! Yalız bu ayda bir de hepimiz üzen bir başka olay yaşadık. Gazetemizin manşetine taşıdığımız sözde Ermeni soykırımının Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilmesi ve Papa’nın bu konuyu var sayması. Bu hepimizi üzdü tabi. Bir şeyler hortlatılmak isteniyor. Bu çok açık ve net olarak karşımızda duruyor. Türk milleti en zor zamanlarda birlik ve beraberliğini oluşturmasını bilmiştir. Bunu yine yapacaktır. Yeter ki oynanan oyunun farkına farsın. Mayıs ayının yeşillikleri içinde yeniden buluşmayı dilerken 20 Nisan’da girdiğimiz “Üç Aylar’ın” hayrılar getirmesini diliyor, hepinizi emanetleri asla kaybolmayan Allah’a emanet ediyorum…

“Sonbaharın o, sarının her tonunu aynı anda içinde barındıran hâlini düşünsenize. Bilhassa biraz ormanlık bölgelerden geçerken etrafınızdaki renk cümbüşünü seyretmeye doyamazsınız...

Hollanda parlamentosunun alt kanadını oluşturan Temsilciler Meclisi’nde yapılan oylamada, hükümetten “Ermeni soykırımı meselesi” yerine “soykırım” ifadesini kullanmasının istendiği önerge reddedildi.

P

VV lideri İslam karşıtı Geert Wilders ile PVV milletvekili Harm Beertema ve CU (Hıristiyan Birlik) milletvekili Joël Voordewind tarafından ortaklaşa sunulan 34 000-V-61 numaralı önergeyle ilgili oylama, Kuzu/Öztürk Grubu lideri Tunahan Kuzu’nun isteği üzerine açık oylama şeklinde yapıldı. Önerge 63’e karşı 78 oyla reddedildi. Ermenistan’da yapılacak sözde soykırımın 100’üncü yılını anma törenlerine Hollanda’dan Kral Willem Alexander ve Başbakan Mark Rutte’nın ya da Başbakan veya bir bakanın katılmasını öngören 2 önerge de yapılan grup oylamasında reddedildi. KABUL EDİLEN ÖNERGE Salı günü yapılması planlanan, ancak son anda ertelenen oylamadaki önergelerden birinin yerine hazırlanan yeni önerge ise açık oylamada 13’e karşı 127 oyla kabul edildi. CU’nun (Hıristiyan Birlik) o dönem lideri olan Rouvoet’un, “Hükümetten, Türkiye ile ilişkilerde Ermeni soykırımının kabul edilmesi konusunu sürekli ve özellikle gündeme getirmesi istenmekte” şeklindeki Temsilciler Meclisi’nin 2004 yılında oybirliği ile kabul ettiği önergesine işaret edilen değiştirilmiş önergede, parantez içinde “netlik için belirtilmiştir: bu soykırımın kurbanları Süryaniler, Rum Pontus ve Aramiler de buna dahildir” ifadesinin kullanılması dikkati çekti.

Joël Voordewind’in (CU), Pieter Omtzigt (CDA), Han ten Broeke (VVD), Michiel Servaes (PvdA), Sjoerd Sjoerdsma (D66), Harry van Bommel (SP), Bram van Ojik (GL), Kees van der Staaij (SGP), Louis Bontes (GRBvK), Marianne Thieme (PvdD) ve Norbert Klein’in de imzasını taşıyan değiştirilmiş önergesinde, “Türkiye ve Ermenistan’ın tarihleri konusunda bir uzlaşı sağlamaları çok önemli. 1915 olayları hakkında iki tarafın karşılıklı görüşleri kabul etmeleri, aralarındaki ilişkilerin bir adım daha ilerletilmesi açısından gereklidir. Hollanda ve dışındaki yerlerde yapılacak olan Ermeni soykırımı 100’üncü yıl anma törenlerinin iki toplum arasında saygı ve kabule katkıda bulunmasını arzu ediyoruz. Hükümetten, Rouvoet önergesinin devamı olarak ikili ilişkilerde ve AB kapsamında Türkiye hükümetinden Ermenistan ile yakınlaşmaya yeni ivme kazandırmasını ve Ermenistan hükümetiyle barışı hedeflemesinin istenmesi rica edilmekte” ifadesi kullanıldı. Konuşmak istedi, ancak Kuzu’yu kestiler Oylamadan önce söz alan milletvekili Tunahan Kuzu, 100 yıl önce yaşananların Temsilciler Meclisi’nde çözümlenemeyeceğine işaret ederek, “Gerçekler hedeflenmiyor, siyasi kazanç sağlanmaya çalışılıyor”

değerlendirmesini yaptı. Kuzu’nun mikrofonu, yorum yapmaması, sadece oylamayla ilgili görüşünü bildirmesini isteyen VVD’li Meclis Başkanı Anouchka van Miltenburg’dan peş peşe gelen 3 uyarıyla birlikte kapatıldı. VVD Meclis Grup Başkanı Zijlstra’nın da, Kuzu’nun konuşmasını engellemeye çalışması dikkati çekti. Bir süre önce milletvekili Selçuk Öztürk ile birlikte DENK adlı siyasi oluşumu kuran Tunahan Kuzu, konuşma yapmasının engellenmesiyle ilgili olarak, “Çok yazık. Bizimle hemfikir olmaları gerekmiyor, ancak bir milletvekili olarak açıklamanı sözün kesilmeden yapabilmelisin” dedi. DENK tarafından yapılan açıklamada, “Meclis çoğunluğu Ermeni meselesini dolaylı yoldan soykırım olarak kabul etti” başlıklı yazılı açıklamada, “Hıristiyan kardeşler CDA, SGP ve CU ile PVV, her yıl tekrarladıkları önergelerle Hollanda’daki Ermeniler ve Türkler arasındaki güvensizliğin, hatta bazen nefret duygularının artmasına neden olmaktalar. Bu partilerin amacı1915 yılında Anadolu’da olup bitenleri öğrenmek değil. Onlar sadece oy peşindeler. Ermeni meselesinin dolaylı yoldan soykırım olarak kabul edilmesini öngören önergelere DENK bu nedenle ret oyu kullanmıştır” denildi.

interajans.nl


Sorunlarımız...

hukuk 03 “Hangi dava olursa olsun, avukatınızın dosya içeriğini çok iyi bilmesi gerekmektedir!”

Bir Ceza Davası’nın işleyişi… B

undan böyle her sayıda bir avukat arkadaşımız, kendi uzmanlık alanıyla alakalı yazılar yazarak, sizleri bilgilendirmeye, soru ve sorunlarınıza çözüm üretmeye çalışacağız. Bu sayıda ben, Avukat Havva Yılmaz-Altındağ olarak Overijssel Mahkemesi’nde görülmüş olan bir ceza davasını sizinle paylaşmak istiyorum. Bu davanın sonucu bizler ve siz değerli okuyucularımız için şunu ifade etmektedir: Hangi dava olursa olsun, avukatınızın dosya içeriğini çok iyi bilmesi gerekmektedir! Dava akışı: Dava içerisinde sanık evinin kilerinde

juridisch

doğuş aylık gazete/maandblad nr.202 - 2015

başvursunlar? Panik yapmayın, gözaltı süresinde verilmiş olan ifadeler çoğu ceza davalarında sanığın ‘ipini çekmektedir’, yani kendi kendini ele vermektedir sanık.

ve garajında bulunan uyuşturucu maddelerden (hennep-kwekerij) dolayı suçlanmıştır. Garaj ve kiler içerisinde uyuşturucu maddenin bulunduğu kesinleşmiştir ancak buna rağmen mahkeme sanığın beratına karar vermiştir!

olduğunu kanıtlayacak yeterince delil bulunmadığı kanaatine varmıştır. Eve ait kiler ve garajda uyuşturucu maddenin bulunmasının ve sanığın da bu evde yaşıyor olmasının yetersiz olduğunu vurgulayan mahkeme, sanığın beraatına karar vermiştir.

suçlu sayılmaz. Sanığın gerçekten uyuşturucu maddelerden haberdar olması gerekmektedir ve bu husus savcılık tarafınca ispat edilmesi gerekmektedir. Bu konuda yapılacak olan savunmada, bu sebepten dolayı büyük önem taşımaktadır.

Zira sanık bu maddelerin evinin garaj ve kilerinde bulunduğundan haberdar olmadığını ifade etmiştir. Sanığın eşi de, bu uyuşturucu maddelerini kendisinin yetiştirdiğini ve sanığın bundan haberi ve bu konuda herhangi bir bilgisi olmadığını ifade etmiştir.

Bu tür durumlarda ev sahipleri veya evde yaşayan kişiler de genelde doğrudan savcılık (Openbaar Ministerie, OM) tarafınca suçlu olarak değerlendirilip mahkemeye sevk ediliyor. Ancak sanıklar, ve avukatları, bu davalarda çok dikkatli olmalılar. Dosyanın ve delillerin incelenmesi çok büyük önem taşımaktadır. Sanık, sırf aynı evde yaşıyor diye

Tavsiye: Dolayısıyla polise karakolda ilk verilen ifade çok önemlidir. Sanıklar gözaltı süresince ve bütün dava aşımında ‘susma hakkından’ (zwijgrecht) yararlanma hakları bulunmaktadır. Önemle bu hakkınızı sonuna kadar kullanmanızı tavsiye ediyoruz.

Avukatınızla görüşmeden önce herhangi bir ifade vermek istemediğinizi belirtin, sonuç itibariyle kimse herhangi bir sanığa zorla ifade verdirtilemez. Davanın mahkemeye sevk edilmesi ise 3 gün sürmektedir. Mahkemeye sevk edildiğinde, dosyanın tamamı sanığın avukatına verilmektedir. O esnada, ifade verilmesi gerekir mi ve hangi ifade verilmesi gerektiği ile alakalı olarak avukatınız görevlidir.

Eğer, polis tarafınca yeterli delil bulunmuşsa, neden sanığın ifadesine

Avukat Havva Yılmaz-Altındağ

Mahkeme heyeti, dosya içerisinde sanığın eşi tarafınca yetiştirilen uyuşturucu maddelerden haberdar

«

Soru ve sorunlarınız için: www.hukukburosu.nl

Ticaret unvanı hukuku ve Marka kanunu Bir girişimci olarak müşterileriniz sizi marka ve ürününüz ile tanır ve bununla piyasada kendinizi diğer şirketlerden ayırt edersiniz. Güçlü bir marka büyük bir değeri temsil etmektedir. Günümüzde marka koruması giderek daha önemli hâle gelmektedir. Sonuçta, rakipleriniz ve girişimci olmak isteyenler her zaman başarınızdan bir parça faydalanmak

İşçi patronuna yalan söylerse, ne olur? için çalışmaktadırlar. Alın teriniz ile bir yerlere getirdiğiniz isminizin ve markanızın başkaları tarafından kullanılmasını önlemeniz lazım. Ticaret unvanı ve marka kanunu şirket isminizi ve markanızı korumak için hayata geçirilmiştir. Ticaret unvanınızı korumak için ticari hayatta o unvanı öncelikle aktif kullanmanız gerekmektedir. Ticaret unvanı hukuku (Handelsnaamrecht) aynı sektörde başka bir şirket karışıklık oluşturursa ancak sizi korur. Diğer şirket aynı sektörde aktif değilse koruma sağlamaz... Yazının devamı için http://hukukburosu.nl/2015/04/03/ ticaret-hukuku-guclu-bir-marka-buyuk-bir-degeri-temsiletmektedir/sayfaya bakabilirsiniz...

Alacaklılar, borçluları problemlere sürüklüyorlar! Ekonomik krizden dolayı, borçlanan insanların sayısında büyük patlama oldu. Birçok kişi borçlarını ödeyemez duruma geldiği için alacaklılar tarafından icra memurlarını devreye geçiriyorlar. Bu da borçluların borçlarının katlanmasına sebebiyet vermektedir. Bu ekstra maliyetlerin şekli ve miktarı kanunda belirlenmiş olup bunun dışına çıkılmaması

Bir işçi, işverenine/patronuna ikamet ettiği şehir hakkında yalan söylediği anlaşılınca, patronu tarafından derhal işine son verilir (ontslag op staande voet). Derhal işe son verilmesi için ortada acil bir sebep olması gerekmektedir. Bu sebepler işçinin, yaptıklarına, özelliklerine ve hareketlerine delalet etmekle beraber, iş ilişkisinin devam etmemesine

yol açar. Bu çok ciddi ve sert bir ölçüdür, yani patron acil bir sebep gerektiren durumlara hızlı kanaat getirmemelidir. Bir diğer şart ise, işçi tarafından meydana gelmiş bir olaydan sonra derhal çıkış verilme sebebini işçiye belirtmek için fazla zaman geçmemesidir. Rotterdam Mahkemesinin vermiş olduğu 27 Mart 2015 tarihli kararında, geçici iş sözleşmesi bir işçinin işine derhal son verilmesi hakkındadır… Yazının devamı için http://hukukburosu.nl/2015/04/08/isci-patronuna-yalan-soylerse-ne-olur/ sayfasına bakabilirsiniz...

AİHM kararı: “Hukuksuz gözaltına son” gerekmektedir. Kanunda alacaklı, borçluyu icra yoluyla asgari geçim şartının (bestaansminimum) altına indiremez yükümlülüğü bulunmaktadır. Hollanda Ombudsman’ı tarafından yapılan araştırmalar sonucu bu sorun detaylı bir şekilde ele alınmış olup ve maliyenin ve icra memurların uyguladığı işlemin Kanun’a aykırı olduğu kanaati oluşmuştur. İlk araştırma: Schending van de beslagvrije voet door gerechtsdeurwaarders... İkinci araştırma: Verstandig invorderen met oog op maatschappelijke kosten... Yazının devamı için http://hukukburosu.nl/2015/04/10/alacaklilar-hukuku-gormezden-gelerek-borclulari-daha-fazla-problemlere-surukluyorlar/ sayfasına bakabilirsiniz...

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 9 Aralık 2014 tarihli Hollanda’ya karşı yürütülen ‘Geisterfer’ Kararı çerçevesinde gözaltı döneminin olabildiğince kısa sürmesi gerektiği tekrar hatırlatılmaktadır. Yüksek Mahkemenin kararı doğrultusunda, savcılık ve gözaltını denetleyen alt mahkemeler sadece genel gerekçelere başvurarak kişinin gözaltı süresini uzatamaz.

AİHM kararında, gözaltına alma konusuyla ilgili çıkış noktası sanıkların davalarını serbest olarak beklemeleridir. Yalnız bazı özel durumlarda, kamuoyu güvenliği bunu gerektiriyorsa, sanıkların gözaltı dönemi uzatılabilir. Böyle durumlarda gözaltı dönemini uzatmanın hangi gerekçelere dayanarak gerekli olduğu izah edilmelidir: Sadece genel veya keyfi sayılabilecek sebeplerden dolayı gözaltı süresininim uzatılması mümkün olmayacağını kararlaştırmıştır. Yani kısacası, tahliye edilmesi gerekir anlamına gelmektedir… Yazının devamı için http://hukukburosu.nl/2015/03/06/ hukuksuz-gozaltina-son/ sayfaya bakabilirsiniz...


actualiteit

04 aktüalite

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202- 2015

Zihin bulanıklığı...

Etkinlikler...

“Hakların müdafaasında zamanlama ve strateji son derece önemli”

Türk toplumunu rencide eden belediye başkanı camiye gelerek özür diledi. Çamur attı izi kaldı...

Cultifest, kültürleri buluşturacak Utrecht kentindeki Jaarbeurs salonlarında bu yıl 3’üncüsü düzenlenecek olan Cultifest Festivali ile ilgili hazırlıklar yoğun bir şekilde sürdürülüyor.4-17 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek buluşmada, bir kültür şöleni yaşanaması bekleniyor... Kusursuz bir organizasyon gerçekleştirilebilmesi için festival yetkililerinin hummalı bir çalışma yürüttüklerini aktaran İmkan Vakfı Başkanı Zekeriya Arslan, 14-17 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek buluşmada tam bir kültür şöleni yaşanacağını kaydetti. Geçtiğimiz yıl da sahne-sanat açısından zengin bir program sunduklarını belirten Zekeriya Arslan, “Bu yıl biraz daha farklı bir konsept uygulayarak, yabancı sanatçılara da ağırlık verdik. Örneğin Lübnan, Surinam, Fas ve Hollanda toplumuna da hitap eden sanatçılar olacak. Bunlar Showmen Jandino ile Maher Zain. Öte yandan Türkiye’den birçok önemli sanatçı festivalimizde sahne alacak. Rafet El Roman, Uğur Işılak, İrem Derici, Ali Kırış ve Murat Atalay fuarımıza katılacaklar. Mehter Takımı ve Türk sanat müziği korosu konserler verecek, moda, şov ve dans gösterileri olacak. Miraç Kandili’nde ise özel bir program düzenlenecek” ifadesini kullandı. Festivallerin artık ‘büyük kermes’ havasından kurtulması gerektiğine inandıklarını söyleyen Arslan, sözleri-

ni şöyle sürdürdü: “Bu yılki festivale yönelik farklı ve ilgi çekeceğini umduğumuz organizasyonlar planladık. Örneğin Türk Dil Bayramı Programı, Düğün Fuarı (CultiWedding) organize edilecek. Fuara giriş, ön satış 5 euro, kapıda 6 euro ve araç parkı ücreti 5 euro olacak. Fuar ve kültür alanı: 6.148 m2, Çocuk ve Düğün (Wedding) alanı: 12.924 m2 ve Konser alanı: 7.074 m2. Toplamda 200’ün üstünde stant yer alacak. Festivalde; düğün, kültür-sanat, fuar, eğlence, Türk ve dünya mutfakları, sağlık, kitap, çocuk parkı, basın merkezi, alışveriş stantları, konferans ve gösteri alanları olacak.” Cultifest’in Çalışma Grubu, Fadime Örgü, Zeki Baran (Proje ve Şehirler Tanıtımı), Aynur Baş (Düğün Fuarı), Emine Yaman Yücetaş (Sağlık Fuarı), Mengili Rahimi (Kültür Fuarı), Rahime Gülcü (Türkçe Dil Bayramı), Yasin Öztürk (Gayri Menkul Turizm), Kaan Tahancı (. Dügün ve Konser), Rıdvan Akbina (Cultistar), Mahmut Eröztürk (Cultistar), Ramazan Emirdoğan (Miraç Özel), Lokman Altunhan (Stant Çizim), Hatice Keklik (Konferans Salonu), Rıza Yılmaz (Genel Stant ve Satış), Ayfer Karabuga (Rotterdam Stant ve Tanıtım), Ayten Uysal-Elife Akkar (Utrecht Stant ve Tanıtım), Arife Şahin-Nurcan Yılmaz (Bölge Temsilcileri), Ahmet ArslanMerve Küçükşen (Sosyal Medya), Mahmut Eröztürk (Medya ve VİP), Şenay Tosun (PR), Merve KüçükşenSinan Şimşek-Erha Desing (Dizayn), Mohammed Talhaoui’dan (Faslılar temsilcisi) oluşuyor. Ergun Kula

Geleceğin mucitleri...

Yerinde müdahale ile sonuç alındı ve özür dilendi, ama... Gilze-Rijen Belediyesi Başkanı Jan Boelhouwer, Türk toplumunu rencide eden açıklamaları sebebiyle HDV İmam-ı Azam Camii’nde Gilze-Rijen Türk halkından özür diledi

G

ilze-Rijen Belediye Başkanı Jan Boelhouwer, Türk toplumunu rencide eden açıklamaları sebebiyle HDV İmam-ı Azam Camii’ne gelerek Türk vatandaşları ve basın huzurunda, belediye sınırları içerisinde yaşayan tüm Türk halkından özür diledi.

İbn-i Sina Okulu’nun 25’inci yıldönümü kutlanıyor Rotterdam’da hizmet veren ve eğitim kalitesiyle Eğitim Bakanlığı’nın ve belediye müfettişlerinin takdir ettiği İbn-i Sina okulunun 25’inci yıldönümü kutlamaları için hazırlıklar dolu dizgin devam ediyor. Okul korosu, kutlama günü olan 13 Mayıs Çarşamba program dahilinde

ilahiler söyleyecekler. Aynı zamanda yine okul tiyatro grubu gereken çalışmalarını sürdürmekte. Program dahilinde grup, kısa bir gösteri sunacak. İbn-i Sina okulu geçtiğimiz yıllarda bir çok başarıya ima atarak adından sıkça söz ettirmişti. Kaliteden taviz vermeyen okul, önümüzdeki haftalarda 500’uncu öğrencisini kayıt altına alacaktır. Bütün öğrencilere kaliteli bir eğitimi İslami değerler çerçevesinde sunmayı amaç edinen okul, bunu başardığını da ispat etmiş durumda Yapılan bütün aktivitelerin, öğrencilerin toplum için başarılı bir birey olmaları ve kimlik kaybını önlemek için olduğuna dikkat çeken okul yönetimi, bu konuda kendilerine güvenen velilere teşekkürlerini sunuyorlar.

Hollanda Türk Federasyon Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Bahtiyar, Gilze-Rijen İmam-ı Azam Camii’nde yaptığı açıklamada, “2 Nisan perşembe günü Gilze-Rijen Belediyesindeki toplantıda, Belediye Başkanı Jan Boelhouwer’ın özür dilediğini, bu özrü camiye gelerek Türk halkı huzurunda da yapması gerektiğini iletttik. Toplantıya katılan Gilze-Rijen Türk toplumu temsilcileri ve Hollanda Türk Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Ejder Köse, bunun mutlaka yapılmasını istediler. Bu istek doğrultusunda, Gilze-Rijen Belediyesi Başkanı Jan Boelhouwer camimize gelerek sizlerin ve basının huzurunda özür dilemeyi kabul etti. Bunun yanı sıra 50 bin nüfuslu bu şehirde 2400 Türk vatandaşının yaşadığını iddia etmişti.Biz bu sayının yaklaşık bin olduğunu ilettik, bunu da başkan kabul etti.” dedi. YERİNDE MÜDAHELE İLE SONUÇ ALINDI VE ÖZÜR GELDİ Hollanda Türk Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Ejder Köse, burada

ki delegasyonla Gilze-Rijen Belediye binasında Jan Boelhouwer ile görüştüklerini söyledi. Köse “Sayın Başkan Boelhouwer, Volkskrant’a yaptığı açıklamalardan dolayı özür diledi. Yalnız bu özür meselesinin dört duvar arasında kalmaması için bir basın bildirisi hazırladık. Bu bildiri basın ile paylaşıldı. Ve akabinde belediye başkanı bu gün camiye geldi. Aslında 2001 yılı olaylarından sonra Faslılar aleyhinde medyada bir yazı çıkmıştı. Bu yazılara o zamanlar Faslı toplumu olumlu bir tepki gösteremedi. Ondan dolayı Faslılara herkes yüklendi. Zamanla bu kabullenildi. Türkler hakkında Motivaction Araştırma Kurumu tarafından yapılan araştırmada, bizim insanımızın yüzde doksanı İŞİD sempatizanı gibi gösterildi. İtirazımız neticesinde araştırma rafa kaldırıldı yeni bir araştırma başlatıldı. Belediye Başkanı Boelhouwer’in açıklamasına da yerinde müdahale edilerek, bunun doğru olmadığını kendisine belgeler ile anlattık. Kendisi Türk toplumundan özür dilemek mecburiyetinde kaldı. Bu açıdan hakların müdafaasında zamanlama ve strateji son derece önemli.” dedi. “GİLZE-RİJEN’DE YAŞAYAN BÜTÜN TÜRK HALKINDAN ÖZÜR DİLİYORUM”

Gilze Rijen Belediye Başkanı Jan Boelhouwer, Cami Başkanı Süleyman Aydın’dan oluşan ekiple belediye binasında bir araya geldiğini, bu sözlerinden dolayı özür dilediğini, daha sonra bu görüşme sonrasında bunu halka ifade etmek amacı ile camiye gelerek halktan özür dilemek istediğini söyledi. Boelhouwer “Bugün sizlerle birlikte olmaktan son derece mutlu oldum. Sizleri bu röportaj sonrasında kırdıysam özür diliyorum. Benim bu özrümü kabul etmek için camide ağırlamanızdan dolayı teşekkür ediyorum. Şehrimizde tüm sorunların üstesinden birlikte gelmek için sizlerin yardımına ihtiyacımız olduğumuzu belirtmek isterim. İş pazarındaki durumların iyileştirilmesi için üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz. Tüm sorunları hep birlikte konuşarak, birlikte tartışarak çözeceğiz. Bu açıdan sizleri üzdüğümden dolayı tekrar özür diliyorum.” açıklamasında bulundu. Gilze Rijen Belediye Başkanı Jan Boelhouwer De Volkskrant gazetesine verdiği röportajda, Türklerin yasadışı işlerle uğraştıklarını, İşçi Partisi’nde (PvdA) Türk kökenli bir belediye meclisi adayının liste başında yer alması için partiye üye olduklarını ve Türk toplumunda herkesin, yasa dışı işleri ve bunlarla uğraşanları bildikleri hâlde bundan bahsetmediklerini iddia etmişti.


het leven

yaşam 05

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Gündem

Gençliğe yatırım, STK’lar tarafından sürdürülüyor...

Durmuş Yılmaz Türk Federasyon’u ziyaret etti Özel bir ziyaret için Hollanda’da bulunan Merkez Bankası eski başkanı ve Cumhurbaşkanı eski başdanışmanı Durmuş Yılmaz Türk Federasyonlularla buluştu. Milliyetçi Hareket Partisi Uşak milletvekili adayı Durmuş Yılmaz Hollanda Türk Federasyona bağlı Amsterdam Mescid-i Aksa teşkilatında, bilgilendirme toplantısı yaptı. Hollanda Türk Federasyon genel sekreteri Erim Uğurlu yaptığı açılış konuşmada 7 Haziran seçimlerinin önemine vurgu yaptı ve vatandaşlardan 29, 30 ve 31 Mayıs günleri Hollanda’da sandıklara gidip oy kullanılma çağrısında bulundu.

U

ğurlu’nun konuşmasından sonra katılımcılara seslenen Durmuş Yılmaz ise kısa olaraktan kendi özgeçmişini ve neden siyasete girdiğini anlatarak sözlerine başladı. Yılmaz: “Benim siyasete girmemi elzem kılan ülkemin içinde bulunduğu değerlerin erozyona uğramaları karşısında ben ne yapabilirim sorumluluğu oldu. Maneviyatın topluma değer katacağına inanıyorum, benim böyle bir inancım, idealim var. Özellikle son 4-5 yıldır Türkiye’de ortaya çıkan olaylar ve olan bitenler benim bu idealimi zayıflattı, dine aykırı işler çoğaldı. Biz haklının yanında olacaktık aldatmayacaktık ve aldanmayacaktık, bizim dini görüşümüz ne aldatmaya ne aldanmaya yer verir. İşte bu gidişata dur demek için siyasete atıldım. Bir örnek verecek olursak YÖK tarafından yapılan atamalar; atama yapılırken en çok oy alan üye Cumhurbaşkanının da onayı ile göreve atanırdı. Şimdi ise kendilerine en

yakın olan üye atanıyor bunun en net örneği ise İstanbul Üniversitesinde yaşanmış olan rektör atanmasıdır.” dedi. Durmuş Yılmaz konuşmasına şöyle devam etti: “Hepinizin hatırlayacağı gibi ülkemizde bir gezi olayları oldu, orada Kabataş’ta bir hanım kardeşimize yaklaşık 70 kişi tarafından taciz edildiği iddia edilmişti. Bugün onun yalan olduğu ortaya çıktı ama hiç bir yetkili çıkıp da yanlış bilgilendirmişiz diyemedi. Bizler kendi aleyhimize bile olsa yanlış yaptığımızda yanlışa yanlış diyebilmeliyiz. Günümüzde ne yazık ki bu tür çıkışlar ile erdemlik gösterilmiyor.” Millî eğitim konusuna da değinen Yılmaz, “Yaşanan sıkıntıların sebebi yönetim kadrosunun eğitimsizliğidir. Son 12 senedir her iki senede bir değişen bakanların hiç biri eğitimci değildir. Her gelen yeni bakan yeni bir sistem ve yeni müfredat getirdi ve eğitim sistemimizin durumu ortada.” ifadesini kullandı. Ekonomik konulara da değinen Dur-

muş Yılmaz,“Ülke, bir ekonomik bir çıkmaz içine sokulmuştur ve bilinçli olarak doğru bilgi vatandaşlara aktarılmıyor” dedi. Durmuş Yılmaz: “Örnek olarak: AKP iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye’yi borç içinde devraldıklarını ve IMF’ye olan borcu ödediklerini söylüyor. Bu ödeme kısmen doğrudur. AKP’den önceki koalisyon hükümeti IMF ile 18 milyar dolarlık bir kredi anlaşması yapmıştı, bu kredinin sadece 4 milyar doları üçlü koalisyon hükümeti tarafından kullanıldı. Geriye kalan 14 milyar dolar AKP hükümeti tarafından alındı. Bunun üzerine AKP hükümeti tekrar 10 milyar dolar, yani toplam 24 milyar dolar borç aldı ve insanımızı bilinçli olarak doğru bilgilendirmiyor.” şeklinde konuştu Toplantı, Durmuş Yılmaz’ın katılımcılardan gelen soruları cevaplaması ile son buldu. Doğuş Haber Merkezi

«

Halil Yanar

Aman dikkat! Çocuklarınız kör olmasın! Çocukların kullanması günden güne daha da normalleşen cep telefonu, bilgisayar ve tabletler, gittiğim her yerde gözüme daha sıkça çarpar oldu. Akşamları her türlü entrika, ahlaksızlık, sevgiden çok nefret içeren, kimin kiminle düşüp kalktığı belli olmayan dizileri ağızları açık seyreden anne ve babalar, çocukların bu esnada neyle uğraştıklarını da çok umursamamakta. Zaten gündüzleri daha az dışarıda oynayan ve gittikçe elektronik oyunlara ve aletlere bağımlı hâle gelen çocuklar, akşam da anne ve babası kendilerini dizilere kaptırınca bu boşluğu ya onların cep telefonları ile ya da bilgisayar ve tabletlerle dolduruyorlar. İşte problemde burada başlıyor. Erasmus Üniversitesinin 6 yaşın altındaki 5000 çocuk üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçları oldukça vahim. Daha önceki yıllara göre gözlük kullanma oranının tam iki kat arttığını ortaya çıkaran sonuçlar, bu çocukların böyle devam etmeleri hâlinde ileriki yaşlarında çok ciddi görme bozuklukları yaşayacaklarını ortaya koymaktadır.

görme bozuklukları değil sürekli oturarak oynanan bu oyunlar aşırı kilo problemlerinden tutun da, D Vitamini eksikliklerine kadar birçok hastalığa davetiye çıkartmakta. Hep duyarız ‘zararın neresinden dönersek kârdır’ diye. İşte şimdi o dönemeçteyiz. Havalar ısınıyor, beden ve ruh sağlığınıza hiçbir faydası olmayan, aksine, yerine göre çok sinirlenip kahramanlarından nefret eder hâle getiren şu saçma sapan dizilerden kurtulup, baharı hem siz hem de çocuklarınız için dışarıda karşılamanın tam zamanı. Siz örnek olun ki, onlarda uygulasın. Atın kendinizi dışarıya. Yollayın çocuklarınızı da dışarıda oynasınlar. Toprağa dokunsunlar, çiçekleri yeşili koklasınlar. Ellerine telefon veya tablet vermek yerine, o ellerden tutup dışarı çıkmanın tam zamanı. Seyreden değil hayatı yaşayan bireyler olmak için hâlâ zamanınız var. Kaçırmayan!!! Eğer bu gidişe müsaade edersek, bizler çok şey kaçıracağız. Ama o zaman, iş işten geçmiş, tren çoktan gitmiş olacak… hm_yanar@hotmail.com

Günde ortalama bir ila bir buçuk saat olarak belirlenen sağlıklı televizyon, tablet, bilgisayar ve telefon kısacası elektronik alet kullanma zamanını, kendi çocuğunuzu baz alarak birkez daha gözden geçirmenizde büyük fayda var. Göreceksiniz ki, bu süre günde 5-6 saati çoktan geçmiş durumda. Sadece

“Bizim zaferimiz değil, Ermenilerin yenilgisi” Hollanda Türk Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Ejder Köse, İnterAjans’a yaptığı açıklamada, 1915 olaylarına dair Ermeni tezlerinin zayıfladığını söyledi. Küçük sağ partilerden Hıristiyan Birlik’in (CU) o dönem siyasi lideri olan Andre Rouvoet tarafından 2004 yılında parlamentonun alt kanadını oluşturan Temsilciler Meclisi’ne sunulan önergeyle geçenlerde ele alınan önerge arasında ciddi farklar bulunduğunu dikkat çeken Avukat Ejder, ‘bunun bizim zaferimiz değil, Ermenilerin yenilgisi’ olduğuna vurgu yaptı. Ejder Köse, “2004 yılındakine bir bakın, bir de şimdiki önergeye. Kesinlikle çok çok geri adım at-

tılar. O nedenle bugünkü durumu bizim zaferimiz değil, Ermenilerin yenilgisi olarak yorumlayabiliriz” dedi. Avukat Ejder Köse, Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilen önergede “1915 olayları” ifadesinin kullanıldığına dikkati çekti. Köse, önergede bir kez kullanılan “Ermeni soykırımı” ifadesinin 100’üncü yıl anma toplantılarıyla ilgili olarak belirtildiğini ve bunun o toplantıların adı olarak değerlendirilebileceğini kaydetti.

Koenendelseweg 1 5222 BG ‘s-Hertogenbosch Tel.: +31(0)73 6220025 Fax: +31(0)73 6220054 www.sws-simtronic.com info@sws-simtronic.com


nieuws

06 haber Ayna

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

kochavva@live.nl

Havva Koç

Sakın ha, doymadan kalkma sofradan!…

Son zamanlarda hızlı yaşam nedeni ile hayatımızı kolaylaştırdığını düşündüğümüz mikrodalga yemekler ve Fastfood gıdalar, tam aksine, vücudumuzu alt üst etmekte bire bir. Tehlikeli o kadar çok kimyasal madde tüketiyoruz ki, bunun farkında bile değiliz. Çocuklarımız şiştikçe şişiyor, bizler tam bir hastalık küpü olduk. Hep bu düzensiz, sağlıksız beslenmelerden dolayı. Ben şimdi size nasıl zayıflanır, nasıl diyet uygulanır çizelgesi çizmek niyetinde değilim. Benim vurgulamak istediğim nokta tamamıyla, bu tür boş (!) konuşmalardan, sohbet ortamlarından olabildiğince uzak durmak. Müslüman kimliğimiz bunu gerektirdiğini düşünüyorum. Bizim vaktimiz çok değerli ve çok özel. Kıymetli vaktimizi daha sağlıklı ortamlarda sağlıklı sohbetlerde geçirmeliyiz. Beynimizi sürekli bu tarz konuşmalarla yormamalıyız. Allah (cc) rızasını kazanacağımız yolda, Resulullah’ın şefaatine nail olacağımız yolda beynimize ihtiyacımız var. Ümmetin, insanlığın en azgın dakikalarını yaşadığı şu zamanlarda, konuşacak çok farklı şeylerimiz var/olmalı da.... Yemek mi bizi yiyor, biz mi yemek yiyoruz bilemiyorum artık. Bunun için yeme içme adabımızı bir defa daha gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Tabii bunu önce kendi nefsime diyorum. Resulullah’ın

uygulamalarıyla kıyaslamamız ve büyük önderden örnek almalıyız. Peygamber Efendimiz (sav) biz insanlara gönderilmiş en güzel örnek ve her hâliyle bize en büyük rehberdir. Resulullah’ın yeme-içme adabı üzerinde asırlar geçse bile hâlen tazeliğini koruyor. Zaman zaman gündeme geliyor. Özellikle günümüzde Fastfoodlar, bir öğünde çok çeşit yemeler, bol kalorili, donmuş yağlar, besin değeri olmayan yiyeceklerin ön plana çıkması, beraberinde bir çok fizikî hastalıklar rahatsızlıklar kilo problemi, davranış bozuklukları, unutkanlıklar, gerginlikler vs. ortaya çıkarmıştır, çıkarmaya da devam ediyor. Resulullah bu konuyla alakalı şöyle demiştir; “İnsanoğlunun belini doğrultacak kadar yemesi kafidir. Mutlaka yemesi gerekirse, midesinin üçte birini yemeye, üçte birini içmeye üçte birini de nefes alıp vermeye ayırmalı.” (Buhari) Küçüklükten beri bize yapılan yanlışın aynısını bizde bizden sonraki nesiller üzerinde uyguluyoruz (?). “Sakın ha sofradan doymadan kalkayım deme!” Oysaki Resulullah sofradan tıka basa doymadan kalkmamızı bizim sağlığımız için söylemiş… Peygamber’i seven, Resulullah’ı önder kabul eden, hayatının her döneminde onu örnek ve model alan, akıllı, uyanık, itaatkar Müslüman yeme-içme konusunda da Sünnet’e uyarsa hem sağlığını korumuş olur hem de Allah (cc)’ın rızasını kazanmış olur. Eh daha fazla söze ne hacet, bol sağlıklı günler...

“İnsanoğlu, midesinin üçte birini yemeye, üçte birini içmeye üçte birini de nefes alıp vermeye ayırmalı.”

Güncel

Bizim işimiz savaşlarla değil, biz geldik düny

SİM, Çanakkale’yi fa bir ruh ve anlayışla kutladı Schiedam İslam Merkezi tarafından düzenlenen ve 3 gün süren “100. Yıl Çanakkale” adlı program yoğun ilgi gördü. Çanakkale’yi farklı ve gerçekçi bir konseptte sunan programın resmi açılışı, T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral’ın da aralarında bulunduğu seçkin davetlilerle yapıldı.

S

chiedam Merkez Camii imamı İbrahim Ersin’in Kur’an tilavetiyle başlayan program, Schiedam İslam Merkezi Camii Başkanı Zekeriya Budak’ın selamlama konuşmasıyla devam etti. Maksatlarının savaşları gündeme taşımak olmadığını, aksine savaşların gerçek yüzünü gelecek kuşağa anlatmak olduğunu ifade eden Budak, bu üç gün boyunca düzenledikleri etkinliklerle bunu kısmen de olsa başaracaklarına olan inancını yineledi. Budak, “Savaş hâlindeyken bile yaralı düşman askerini omuzlayan, onun tedavisi için uğraşan,

yemeğinden yediren, suyundan içiren bir askere bunu yaptıran o yüce duygunun ne olduğu iyi bilinmelidir. Savaşın kazananı yoktur. Biz bu sebeple hem o askerin beslendiği o kaynağı bilmek, o düşünceyi anlamak hem de savaşların insanlığı nasıl bir felakete sürüklediğini gözler önüne sermek için bu üç günlük programı organize ettik. Konunun uzmanı tarafından konferansımız, fotoğraf ve resim sergimiz, çocuklar için hazırladığımız tiyatro ve çocuk şenliğimiz, Kur’an soframız ile dolu dolu üç gün Çanakkale’yi yaşayacağız, şehitleri dualarla anacağız” dedi.

Selamlama konuşması için söz verilen Başkonsolos Togan Oral da bir konuşma yaptı. Togan Oral konuşmasında özetle şunlara değindi: “Bu maksatla düzenlenen pek çok programa katıldım ancak, buradaki düşüncenin çok yüksek bir amaca matuf olduğunu görmek beni ziyadesiyle memnun etti. Savaşların gerçek yüzünü ortaya koymak ve Çanakkale’de yaşananları buraya taşıyarak gelecek kuşağa aktarmak önemli bir vazife. Bunu birlikte başaracağımıza inanıyor ve sizi bu güzel organizeden dolayı tebrik ediyorum.” Oral, Nutuk’ta geçen, o ve o günleri en yalın bir şekilde anlatan bir hatı-

“Yardımsever kardeşlerimi duyarlılığa davet ediyorum” Ayasofya/Westermoskee Camii 1993 yılından beri Amsterdam’da var olabilmek için bir çok sıkıntılar yaşamıştır. Şimdilerde bütün sıkıntıları arkasında bırakmaya hazırlanıyor. Amsterdam’da, İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları bünyesinde kurulan Ayasofya Camii ve teşkilatı, geçici bir süre için anayoldan çıkarak tali yola girmişti. Bu camimiz 2010 yılına kadar IGMG Hollanda Mill Görüş Federasyonu bünyesinde faaliyette bulunmuştur. Ama elhamdülillah, basiretli dava kardeşlerimizin gayretleri ve Şuurlu Millî Görüşçü’lerin dua ve duyarlılığı sayesinde tekrar anayola girmiş, şu mecrasına dönmüş oldu. Ayasofya Camii Millî Görüş’ün bir teşkilatı idi, öyle olmaya da devam

edecektir inşallah. Camiamıza, Amsterdamlılara ve insanlığa hayırlı olsun inşallah. Camimizin inşaatının bitmesi için yardımsever kardeşlerimi duyarlılığa davet ediyorum. Gazetede yer alan cami tanıtım broşürümüzde gerekli bilgiler mevcuttur. Bu konudaki duyarlılığınızı biliyor ve gerekeni yapacağınıza inanıyor, bilvesile sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Oktay Dalmaz Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyon Başkanı


onderwijs

eğitim 07

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Bekir Cebeci

yaya barış için...

arklı

Ayrım ve ayrımcılık üzerine Benzer şeyleri birbirinden ayırmaya ‘ayrım’ diyoruz. Ayrım; başkalığı, farkı göstermektir. Ayrım, tanıtmaktır. Bu bakımdan ayrım yapmak yanlış değildir. Ancak bu ayrımlar ayrımcılığa götürüyorsa işte o yanlıştır. Türk ve Müslüman tanımı doğru bir tanımdır. Ancak siz bunu İslamofobiye götürseniz bu ayrımcılıktır. Çünkü ayrımcılık; bir grubu, bir nesneyi diğerlerinden üstün görmektir. Bu arada diğerlerini de ötekileştirip dışlamaktır. Örneğin söz konusu insan ise burada çok dikkat etmek gerekiyor. Çünkü insanlar arasında yapılan ayrım çok kolayca ayrımcılığa davetiye çıkartabiliyor. Negatif ayrımlar da giderek önyargı ve peşin hükme dönüşebiliyor.

rayı anlatarak ve Mustafa Kemal Atatürk’ün, mezarları Türkiye’de olan düşman askerlerinin annelerine yolladığı mektubu okuyarak konuşmasını tamamladı. Kurdela kesiminin ardından, Çanakkale’ye ait fotoğrafların yağlı tablo olarak hazırlandığı resim sergisi ziyaret edildi. Irak asıllı usta ressam Selahaddin Irak’i tarafından o dönem ait fotoğrafların gerçeğe uygun hâlde dev ebatlarda çizildiği tabloların öyküleri, SİM Teşkilatlanma Başkanı Ömer Atıf tarafından katılımcılara anlatıldı. Programın ikinci gününde, Çanakkale’ye has şiir dinletileri sunuldu, marşlar, ağıtla, ezgiler söylendi.

Türkiye’den gelen Araştırmacı, Tarihçi, Yazar, Öğretim Görevlisi, Ahmet Anapalı tarafından bir konferans verildi. O günlere dair önemli hatıraları paylaşan Ahmet Anapalı verdiği bilgilerle katılımcılara o unutulmaz günleri yeniden yaşattı. Programın ikinci günü çocuklar için özel olarak hazırlanmıştı. O döneme ait giysi, resim, tarihi objelerin sergilendiği programda, çocuklar için ha-

zırlanan Çanakkale konulu özel tiyatro gösterileri de yoğun bir ilgiyle takip edildi. Programda üç gün boyunca Bülent Türker de, elinde Çanakkale’ye ait olan bütün objeleri katılımcılarla paylaştı, sergi açtı. Son gün, Kur’an ziyafeti ve dua ile şehitler bir kez daha anıldı. Doğuş Haber Merkezi

«

Böylece ayrımcılığa davetiye çıkartılıyor. Şu haberi birlikte okuyalım: “Hollanda’nın Nijmegen’deki Radboud Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, Hollandalı öğretmenlerin, özellikle göçmen çocukları hakkındaki beklenti ve peşin hükümleri, bu çocukların zayıf ve yetersiz yetişmelerine neden oluyor.” (1). Bu demek ki yerli-yabancı ayrımı, biz göçmenler için olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Bu ayrım özellikle eğitim ve iş pazarında kendini çok acı bir şekilde hissettiriyor. Ve sonuç ayrımcılığa kadar gidiyor. Başbakan Mark Rutte’nin sözleri Hollanda Başbakanı Mark Rutte ayrımcılık konusunda şöyle diyor: “Hollanda ne yazık ki ayrımcılık çok görülmektedir. İş başvurusunda bulunan Muhammed ile Jan’a farklı muamele yapılıyor. Bu konu hakkında çok düşündüm. Fakat bir çözüm bulamadım. Mantığa aykırı (paradox) görülse de çözüm Muhammed’de görülmektedir. Hollandalılara ‘lütfen ayrımcılık yapmayın’ diyebilirim. İnsanları karakterlerine ve bilgilerine göre değerlendirin. Ama eğer yine de ayrımcılık yapılıyorsa Muhammed kendi geleceği için mücadeleye devam etmelidir.” (2) Bu sözlerin bir açıklamaya ihtiyacı var mı?

Hol- Nev Rotterdam Başkonsolosluğunu ziyaret etti Kısa adı Hol-Nev olan Hollanda Nevşehir’liler Federasyonu Yönetim Kurulu Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral’ı makamında ziyaret etti. Hol-Nev Federasyon Başkanı Şengezer Kürk Yönetim Kurulu üyeleri Aydemir Çetin, Metin Dere, Yusuf Aydoğdu ve Deniz Güçlünün katılımı ile gerçekleşen ziyarette karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu.. Hollanda Nevşehirliler Federsyonu Genel Başkanı Şengezer Kürk, sosyal kültürel ve ticari ilişkilere önem verdiklerini belirterek Başkonsolos Togan Oral’ı federasyonun çalışmaları hakkında bilgilendirdi. Kürk ‘‘29 ekim 2014 tarihinde faaliyete gecen Hollanda Nevşehirliler Federasyonu Hollanda genelinde yaşayan tüm Nevşehirlileri bir araya getirerek sosyal kültürel ve ticari faaliyetler yapmak istiyoruz. Bu amaçla Hollanda’yı dört ayrı bölgeye ayırdık Rotterdam, Amsterdam, Utrecht ve Tilburg bölgelerinde temsilciler belirleyerek faaliyetlerimizi daha etkin hale getirmeyi arzuluyoruz.’’ dedi.

Hollanda Anayasasının birinci maddesi her türlü ayrımcılığı yasaklıyor. Ama buna rağmen ayrımcılık devam ediyor. Bize düşen görev, gençlerimizi Başbakan Rutte’nin de dediği gibi kendi geleceklerini kendilerini kurmaya yönlendirmek olmalıdır. Kısaca; Hasanlar, Ahmetler, Ayşeler,

Muhammedler kendi gelecekleri için mücadele etmelidirler. Parlak geleceğimizin anahtarı eğitimdir. Eğitimin de sonucu ve başarısı diplomadır. Ayrım ve ayrımcılıkların üstesinden gelecek en güçlü silah üniversite diplomasıdır. Hollanda’daki öğretmenliğim yıllarımda öğrencilerime sürekli söylediğim bir sözüm vardı. Tam da Başbakan’ın sözünü teyit eden bir söz... Bir işe başvuruda, Hans’ın bir, ama Hasan’ın üç tane yüksekokul diploması varsa işveren, elbette ki Hasan’ı tercih edecektir. Kaldı ki içinde yaşadığımız ‘Bilgi Çağı’nın da gençlerden istediği budur: Diploma, diploma ve yine diplomadır. Sonuç olarak, insanlar arasında ayrım yaparken ayrımcılığa ve negatif önyargılara götürecek tesbitlerden uzak durmak gerekiyor. Yapılan bu ayrımlar bizi daha çok çalışmaya ve mücadeleye sevk etmelidir. Çünkü hepimizin de bildiği gibi çalışan kazanır. Negatif ayrım ve algılara, ayrımcılığa verilecek en güzel cevap üniversite diplomalı gençlik yetiştirmektir. Çünkü toplum giderek diplomalıdiplomasız ayrımına doğru gidiyor. Umudumuz bunun da ayrımcılığa dönüşmemesidir. Kaynakça: Terbiye ve Tahsil kitabı (Bekir Cebeci) Metro Gazetesi, 16 Mart 2015 Türk Danışma ve Eğitim Vakfı Başkanı Güney-Hollanda Eyalet eski Milletvekili e-mail: info@bekircebeci.com

Başbakan Rutte: “Hollanda ne yazık ki ayrımcılık çok görülmektedir. İş başvurusunda bulunan Muhammed ile Jan’a farklı muamele yapılıyor. Bu konu hakkında çok düşündüm. Fakat bir çözüm bulamadım. Mantığa aykırı (paradox) görülse de çözüm Muhammed’de görülmektedir.


nieuws

08 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

Mr. Onur Emre (Kaza Uzmanı)

İş Kazaları ve Derderegeling “Kaza Geliyorum Demez!” ve büyük bir bedensel, ruhsal ve finansal sonuçlara yol açabilir. Eğer işyerinde başınıza bir kaza gelmişse, bir çok zarara uğradığınızı hemen görmeniz mümkündür. Örneğin: İyileşmeniz için sağlık giderleriniz olacaktır, kazadan dolayı artık çalışamayacaksınızdır, gibi… Bir işyerinde ya da serbest çalışanlar (zzp’ers) İşyeriniz sizin işyerindeki güvenliğiniz ve çalıştığınız makine ve cihazlardan sorumludur. Sadece bir işyerinde sabit personel olarak çalışıp maaş alanlar için değil, serbest meslek olarak çalışan kişiler için de aynı durum söz konusudur. Ancak, maalesef bütün bu kurallara kısmen ya da tamamen uymayan ya da dikkat etmeyen, yani iş güvenliği konusunda çalışanları kendi haline bırakanlar vardı • Kazadan işveren mi sorumludur? Eğer bir işyeri kaza mağduru iseniz şu sorularla karşılaşırsınız: • Bir serbest ya da sabit çalışan olarak hangi hak ve sorumluluklarım vardır? • İşyeri sahibinin hangi hak ve sorumlulukları vardır? • Çalışabilir miyim ve geleceğim ne olacak? • Hasta kaldığım sürece işveren maaşımı ödemeye devam edecek mi? • Ödenek alma hakkım var mıdır? • Kendimi hasta olarak bildirmeli miyim? • İşveren bana çıkış verebilir mi? • Hastalık masraflarını kendim mi ödemeliyim? • Benim manevî zararlarımı (letselschade) kim ödeyecek? Üçüncü Şahıs Suçsuzluk Kuralı (Derde Regeling) Trafik kazalarında iki aracın çarpışması sonunda kimin suçlu olduğu genellikle bilinmektedir. Bazen kazalarda her iki tarafın farklı oranlarda suçlu sayılması da mümkündür. Suç oranı, kazanın oluşuna bağlı olup, uzmanlarca incelenip ortaya çıkartılması mümkündür. Ancak, bir çok aracın karıştığı bir trafik kazasında ise, kimin tam ve kimin kısmen suçlu olduğu hemen belli olmayabilir. Kazanın durumuna bağlı olarak, bir ya da bir çok tarafın hiç suçlu olmadığı söz konusu olabilir. Örnek 1: Trafik lambasını beklerken başka bir aracın size çarpmışsa, şoför ve yolcular suçsuzdur. Örnek 2: Bir kavşakta iki arabanın çarpışması esnasında, birinin gelip size çarpmışsa şoför ve yolcular suçsuzdur. Örnek 3: Arabada yolcusunuz ve başka bir arç hangi şekilde olursa olsun size gelip çarpmış olursa, yolcular suçsuzdur. Örnek 4: Arabada yolcusunuz ve şoför hata yaparak gidip başka bir araca çarpmış olursa, yolcular suçsuzdur. Örnek 5: Arabada yolcusunuz,

Güncel

şoför gidip bir ağaca ya da başka bir şeye çarpmışsa ki buna ‘tek taraflı kaza’ deniliyor; bu durumda yolcular suçsuzdur. Örnek 6: Motor ya da mobilet arka kısmında yolcu iseniz, kazaya maruz kalmanız durumunda, yolcular suçsuzdur, vb.… Hollanda Sigortaları Birliği (Het Verbond van Verzekeraars) aralarında anlaşma yaparak, İnsan Odaklı Hasarlar Kurumu (De Letselschade Raad) da sigorta ve temsilciler arasında kuralları belirleyen kurum olarak, bu tür kazalar sonrası mağduriyetlerde, maddi ve manevi zararın karşılanması için ‘suçsuz üçüncü şahıs’ diye açıklayabileceğimiz mağdurların zararlarını karşılamaktadır. Sigortalar daha sonra kendi aralarında, kimin ne kadar suçlu olduğunu araştırır, zararı belirler ve uzlaşırlar. Burada suçsuz konumdakiler bekletilmez, daha fazla mağdur bırakılmaz. Çünkü kimin hangi oranda suçlu olduğunu araştırıp sonuçlandırmak oldukça uzun sürebilir. Oysa suçsuz kişiyi bu kadar uzun bekletmeye kimsenin hakkı yoktur. İşte burada Hollanda Trafik Kazaları Sigortaları Birliği, bu konuda suçsuz olanları kabul edilen kurallar kapsamında korumaktadır. Böylece üçüncü şahıs mağduriyetleri bekletilmeden zararları ödenir ve daha uzun süre mağdur kalmalarının önüne geçilmiş olur. Yolcular ne zaman (kısmen) suçlu sayılmaktadırlar? Eğer yolculuğunda kemer takmamışsa ve bedensel yaralanma ve zararı kemer takmamasından kaynaklanmışsa; bu durumda sigortalar kaza tazminatlarında % 25’lik kesinti yaparlar.Eğer şoför alkollü ya da uyuşturucu kullanıyorsa, yolcu kısmen suçlu sayılır ve sigortalar kaza tazminatlarında genelde % 10’luk kesinti yaparlar. Ayrıca şoför polis tarafından ceza verilir. Kaza Uzmanı’na Başvurunuz Kaza Uzmanı olarak en yakın ofisimizde, evinizde ya da uygun bulduğunuz adreste kaza davanızı inceler ve hemen hukuksal takip sürecini başlatırız. Kendi dilinizde kaza davanız çok daha kolay konuşulur, işleme alınır ve süreç takip edilir. Kazayla ilgili tüm sorularınız cevaplanır ve hak ettiğiniz tazminat sağlık durumunuza bağlı olarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Kaza tazminatınızda herhangi bir kesinti yapılmaksızın sorumlu sigorta tarafından direkt sizin banka hesabınıza ödenmesi sağlanır. Verdiğimiz bu hizmetten dolayı sizden herhangi bir ücret alınmaz, çünkü bu masraflar yasal olarak sorumlu sigorta tarafından karşılanır; sizin tazminatınıza hiç bir şekilde dokunulmaz. Kaza dışındaki hukuk konuları için www.onuremre.nl sayfasını ziyaret edebilirsiniz. info@onuremre.nl info@kazaavukati.nl 0800-0815

“Osmanlı Devleti, vatandaşlarına tanıdığı bütün hak ve hü

1915 tarihli Ermeni teh Ermeni soykırımı olarak görmek mümkün müd Kirli oyun: Papa da ‘soykırım! dedi! Katolik âleminin ruhanî lideri Papa Franciscus, 1915 yılında hayatını kaybeden Ermeniler için Vatikan’da ayin düzenledi. Papa, ayinin hemen başında yaptığı konuşmada, “20. yüzyılın ilk soykırımı Ermenilere yapıldı” dedi. Papa Françesko, Buenos Aires Başpiskoposu olduğu dönemde yazdığı kitapta, Türklerin Ermenilere karşı “soykırım gerçekleştirdiğini” belirtmişti. Papa, yine Buenos Aires’te 1915 kurbanlarının anıldığı bir törende, “soykırımın, Osmanlı Türklerinin Ermenilere ve insanlığa karşı işlediği en ağır suç olduğunu” söylemişti. 2013 yılında ise bazı Ermeni din adamları ve 1915 kurbanlarının yakınlarını Vatikan’da kabul eden Papa burada, 20’nci yüzyılın ilk soykırımının Ermenilere yapıldığını dile getirmişti. Bu meseles ile lgili, konunun uzmanı Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, görüşlerini dile getirdi...

P

apa siyasi konuşuyor; çünkü tarihi bilmiyor… Meseleyi bir kaç yönden açıklamak gerekmektedir. Birincisi; Tarih boyu Ermeniler, millet-i sâdıka sıfatıyla Osmanlı ülkesinde zimmî tabir edilen statüde yani Müslüman bir ülkenin gayr-i müslim vatandaşı sıfatıyla yaşamışlar ve Osmanlı Devleti, vatandaşlarına tanıdığı bütün hak ve hürriyetleri onlara da tanımışlardır. Şunu belirteyim ki, 1071’den yani 909 seneden beri, şayet bu uzun tarih dönemeci içerisinde biz Müslüman Türkler, azınlıkların hak ve hürriyetlerine saygı göstermeseydik, bugün Türkiye’de az da olsa azınlıklardan söz edilebilir miydi? Aynı tarih dilimi içerisinde İspanya’da Müslüman azınlıktan eser kalmaması, Avrupalılar, daha doğrusu Hıristiyan milletler ile bizlerin yani Müslümanların, bu konudaki gerçek tutumlarını göstermektedir. Ermenilere temel hak ve

hürriyetler tanındığı gibi, İslâm Dinînin koyduğu prensipler ışığında din ve vicdan hürriyeti de tanınmıştır. Tanzîmât’tan sonra ve özellikle de İttihatçılar zamanında, siyasi haklar, Müslümanlar kadar Ermeniler için de kabul edilmiştir. Hatta II. Abdülhamid, maalesef ‘Ermeni kâtili’ diye itham bile edilmiştir. II. Abdülhamid döneminde Agop Paşa, Hazine-i Hâssa Nâzırıdır. İttihâdçılar ise, Osmanlı Devleti’ne ihânet eden Gabriel Noradungiyan’ı Hâriciye nâzırı yapacak kadar basiretsizleşmişlerdir.

bunun gibi bir Ermeni komitesi olan Taşnak Cemiyeti üyeleri, Osmanlı ülkesinde terör estirmeye başlamışlardır. Bu terörü Hamidiye Alayları ile durduran Abdülhamid, ‘Kızıl Sultân’ diye itham edilmiştir. 1894’de Sason’da isyan eden Hamparsum Boyacıyan Harput Milletvekili olarak İttihâdcılar tarafından Meclis’e bile getirilmiştir. Abdülhamid’i bomba olayı ile yok etmek istemeleri, İstanbul’da arka arkaya patlayan Ermeni ayaklanmaları, onların dış güçlerin emriyle hareket ettiklerini açıkça ortaya koymuştur.

Osmanlı Devleti’nin bu davranışlarına mukabil Ermeniler, Rusya’nın tahriklerine kapılarak ve Berlin Muâhedesinin 61. Maddesi’ne dayanarak devlete isyan etmeye başlamışlardır. Asla çoğunluk teşkil edemedikleri Doğu ve Güneydoğu Vilâyetlerinde Müslüman insanları ve özellikle Müslüman Kürtleri kesmeye başlamışlardır. 1886’da kurulan Hınçak Cemiyeti ve

Nihâyet 29 Ekim 1914’de I. Cihan Harbi’ne giren Osmanlı Devleti’ni, Doğudaki Ermeniler, Ruslarla birlikte arkadan vurmaya başlamıştır. Hatta Van’ı boşaltan Ruslar, burayı Ermenilere teslim edince, şarkta Müslüman katliamı başlatmışlardır (3.8.1915).

İşte bu dönemde Doğu ve Güneydoğu dahil bütün Osmanlı ülkesinde, en

Software problemen in Windows verhelpen Componenten in uw computer vervangen bij upgrade Installeren van compleet ADSL of kabel internet pakket (UPC, KPN, Telfort, Ziggo enz.) Volledig thuisnetwerk installeren incl. backup functies Draadloos internet installeren of hulp bij storingen/klachten Antivirus Software DATA Recovery Online Backup LCD en Plasma TV reparatie Saratech PC Service geeft support aan alle versies van Microsoft: Windows 98/ME/2000/XP Vista/Windows 7 en Windows 8

SARATECH ICT Quintstraat 60 3083 JN Rotterdam Tel. +31 649 77 76 78 E-mail info@saratech.nl www.saratech.nl

VVoooorr ssppooeedd kkuunntt uu /7 bbeelllleenn!! 2244/7

7788 0066 -- 4499 7777 7766


perspective

perspektif 09

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Kalemdâr

rriyetleri Ermenilere de tanımıştır”

Mehmet Şükrü Oflaz

hcirini k ür?

Kaçış Planı Kutlu kitabımızda bir âyet var... “Fe firrû ilellâh”. Allah’a firar edin. İnsanı çarpan ve sarsan bir âyet. Önceki ve sonraki âyetler ile beraber okunduğunda insana ağırlık veren bir âyet. “Allah’a firar edin”. Firar edeceğiz, kaçmak değil firar edeceğiz. Sağa sola, eve, anneye babaya değil, Allah’a firar edeceğiz.

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz (IUR Rektörü) abartılı rakamlarla 1.300.000 Ermeni yaşamaktadır ve nüfusun da sadece % 5’ini teşkil etmektedir. Bütün tedbirlere rağmen Ermenilerin Müslümanlara uyguladıkları katliam durdurulamayınca, Nisan 1915’de Dâhiliye Nâzırı Tal’at Bey, Doğu ve Güneydoğudaki 480.000 küsur Ermeni’nin, mecburi göçe zorlanması (tehcir) kararını almıştır. Bunlardan 468.000 kadarı Suriye ve Lübnan gibi yine Osmanlı toprakları olan bölgelere yerleşmişlerdir. Gaye, Rus ordularının yollarından Ermenileri uzaklaştırmaktır. Asker himayesinde Irak, Suriye ve Lübnan’a sürgün edilen Ermenilerden bazıları yolda ağır yol şartlarından ve açlıktan ve bazıları da daha evvel yakınları Ermeniler tarafından katledilen bazı sivil ahali tarafından telef edilmişlerdir. Ermenilerce katledilen Müslüman sayısı ise 1.000.000 kadardır. Olayların içinde yaşayan Amerikalı yetkililer ve askerler, Avrupalı devletlerin bütün yaygaralara rağmen, Ermeni Katliamı iddialarını kabul etmemişler; tam aksine Müslüman katliamının olduğunu söylemişlerdir. Bu raporlar, Amerikan arşivlerinde bulunmaktadır. Ecdâdımızın zafer sebepleri… İkincisi; Başta Osmanlı Devleti olmak üzere bütün Müslüman Türk Devletleri, bütün askeri hareketlerini, tamamen İslâm Hukukunun hükümleri çerçevesinde yapmışlardır. İslâm Hu-

kukuna göre, bilfiil harp hâlinde bile, İslâm ordularına düşmanın şahıs ve mallarına karşı bazı fiillerin icrası ve hele hele katliam yapılması, yasaklanmıştır. Ecdâdımızı zaferden zafere koşturan en önemli sebeplerden biri, bu esaslara harfiyen uymalarıdır. Zaten zaferler, bu esaslara uymaları ile doğru orantılıdır.

Paşa da bilmektedir. Zaten 1986 yılından sonra bütün Osmanlı Arşivindeki belgeler araştırmacılara açılmasına ve bu konuda iddiası olanların iddialarını isbat etmeye davet edilmelerine rağmen, müslim yahut gayr-i müslim hiç bir hukukçu Osmanlı Devleti’nin katliam yaptığını isbat eden bir tek belgeye rastlayamamıştır.

Yasak fiilleri kısaca sayarak katliamın nasıl mümkün olmadığını özetleyelim: Zulüm ve işkence ile düşman askerini dahi öldürmek; muhârip sınıfına girmeyen kadınları, küçükleri, sahiplerine hizmet için gelmiş köleleri, sakat ve müzminleri, yaşlıları, hastaları, akıl hastalarını ve dünyadan el etek çekmiş din adamlarını öldürmek yasaktır. Ancak bunlardan biri bedeni, fikri ve malı ile savaşa katılırsa, öldürülebilirler. İnsan ve hayvanların uzuvlarının kesilmesi (müsle) de yasaktır. Verilen söze veya muâhedeye aykırı hareket yasaktır. Savaş zarureti bulunmadan ziraî mahsuller, orman ve ağaçlar yakılmaz. Zina ve gayr-i meşru münasebetler yasaktır. Rehineler öldürülemez; ölülerin başı ve uzuvları kesilemez ve katliam yapılamaz. Başta baba olmak üzere yakın akraba, savaşla ilgisi olmayan esnaf ve tüccarlar öldürülmez. Daha başka yasaklar da bulunmakla beraber, biz bu kadarıyla iktifâ ediyoruz.

Üçüncüsü; Tehcir yani mecburi göçün hukukî dayanağına gelince, Hz. Peygamber’in Benî Kurayza Yahudilerini, müşterek vatanları olan Medine’nin düşmanlara karşı korunmasına söz vermelerine rağmen ihanet etmeleri sebebiyle Medine’den tehcir etmiştir. Aynı sebeple tehcir yapmak da caizdir. İşte Nisan 1915’de Osmanlı Devleti tarafından yapılan da budur.

Bu hükümleri, tehcir kararı alan Tal’at

Doğuş Haber Ajansı

Kısaca aslı astarı olmamasına rağmen, bir asra yakındır Ermeni katliamı iddialarıyla suçlanan Müslüman Türk milletinin katliam yapmadığı halde suçlanmaya devam edilmesi, tarihî ve ilmî değil, sadece siyasidir. Osmanlı Arşivlerini açan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu iddialara en güzel cevabı vermiştir. Belgeler ve kaynakları görmek isteyenler, ERMENİ MESELESİ kitabımıza bakabilirler.

«

Arnhem’de sorunlar dinlenildi, çözümler sunuldu Görev bölgesindeki yurttaşlarla buluşma turunu sürdüren Türkiye’nin Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş, Gelderland Eyaleti’ndeki yurttaşlarımızın yoğun bulunduğu Arnhem kentinde sorunlara kulak verdi. Türkiyem Camii’nin salonunda gerçekleşen toplantıda Başkonsolos Ateş’e, muavin konsoloslar İsa Müfit Mutlu, Mehmet Öztürk, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ataşesi Serdar Ekinci, Askerlik İşleri Uzmanı Onur Güngör ve Başkonsolosluk Bölge Uzmanı Hasan Şenok eşlik ettiler. Başkonsolos Zafer Ateş yaptığı konuşmasında, sosyal haklar konusunda yetersiz bilginin ciddi sorunlara yol açtığını belirterek, bu tür toplantılarla yurttaşların aydınlatılmaya çalışıldığını kaydetti. Ateş, “Bundan sonraki

oflaz-aliya@hotmail.com

toplantılarda da vatandaşlarımızın sorunlarını yerinde tespit edip en iyi hizmeti verme çabası içinde olacağız. Ayrıca uzmanlarla da sorunlara çözümler üretmeye çalışacağız” dedi. Toplantıya konuşmacı olarak katılan Hollanda Göç Enstitüsü (NMI) memuru Ahmet Alakay, “Her yıl 10 binden daha fazla kişi NMI’ye başvurmaktadır. NMI bağımsız bir kurumdur, sağladığı hizmetler ücretsizdir. Dönüş kararı almadan önce kurumumuza mutlaka uğrayarak kapsamlı bilgi sa-

hibi olduktan sonra işlemlerinize başlayın” ifadesini kullandı. Pasaport ve askerlik işlemleri hakkında bilgiler aktaran Askerlik İşleri Uzmanı Onur Güngör, daha sonra şunları söyledi: “Konsoloslukta yapılacak işlemler ve diğer işlemler için randevu alınması gerekmektedir. Bu randevuları almak için verilen telefon numarasını aradığınız zaman Türkiye’ye bağlanıyorsunuz. Hollanda içi ücreti uygulanıyor, internetten elektronik posta yoluyla da randevu alabilirsiniz.

Neden ve nasıl firar edelim veya firar edilesi ne var ortada? Firar etmek böyle tehlikeli bir durummuş gibi gözüküyor. Yani bize firar edin deniliyor. Hem de Allah bize firar edin diyor. Kutlu Kitab’ı anlamanın en önemli yolu, bizi değiştirmesine müsaade etmemizdir. Yani irade ortaya koymaktır. Zihin, kalb ve yaşantı olarak vahyin bizi tezkiye etmesi, sağlam iradeye sahip olmakla mümkün olabilir. Allah, bize ‘firar edin’ diyor. Bu çağrıya, “ama niye firar edeyim ki, hâlimden memnunum, yediğim önümde yemediğim arkamda” vs. diye cevap veren bir kişi, nasıl firar edebilir ki? Firar etmeyi göze alamayanlar, namazı nasıl ikame edebilir. Şimdi, Allah bize ‘firar edin’ diyorsa, bu yaşadığımız dünyanın zindan olduğu anlamına gelir. Zira firar sadece esir olanların yapabileceği bir iştir. Dünyayı zindan kabul ediyorsak, bu kabulümüzün bir temeli vardır demektir. Dünyayı niye zindan kabul ediyoruz yani. Bir diğer konu ise, kendimizle alakalı olarak esir olduğumuza dair bir yer kendimize tahsis ediyoruz. Dolayısıyla bu dünyada, yani bu dünya zindanında, hayatımızın işleyişi kendimizi bildiğimiz yere göre şekillenecektir. Buraya kadar geldik. Şimdi firar edecek bir kişinin yapması gereken en önemli iş, yüklerinden kurtulmasıdır. Zindandan kaçmanın planını yapan bir kişi, beraberinde götüreceklerini en aza indirmenin planını yapar. Hiçbir mahkûm, buzdolabı, televizyon, cep telefonu,

tablet vs. gibi eşyaları nasıl götürebileceğinin hesabını yapmaz. Şayet yaparsa bu, eli işte gözü oynaşta ciddiyetsizliği anlamına gelir. Firar edecekler, zindandan kaçmanın çeşitli yollarının olduğunu bilirler. Bütün seçenekler ortadadır ama durumu (hâli) göz ardı etmemek gerekir. Tünel kazarak, kıyafet değiştirerek veya zindan müdürüyle bilgi karşılığında anlaşarak firar etmek gibi. Ama ortada unutmamamız gereken bir hakikât var, o da her mahkûmun sahip olduğu şeref. Yani firar edilecek yer veya hedef ne kadar yüceyse, planda o kadar asil olmalı. Kusursuz olması mümkün değil. Ama asalet mümkün. Başımıza gelebilecekleri devamlı düşünmek ertelemeyi getirir. Kararlılık önemli bu planda. “Allah’a firar edin” diyor Kutlu Kitap. Bizi her yandan kuşatan dünya zindanından Allah’a firar etmeyi öğütlüyor. Önceki ayetlerde, tarihte yaşamış ve helak olmuş kavimlerin durumunu hatırlattıktan sonra, firar etmemiz isteniyor. Esaretinden, zindan hayatından memnun olanların, dünyanın konforundan vazgeçemeyenler, yani bizler nasıl firar edebiliriz ki? “Dünya mü’minin zindanı, ...” ihtarının bizde karşılığı var mıdır acaba? Kutlu Kitab’ın ‘firar edin’ öğüdünün hemen yanına, ‘kaçış nereye’ sorusunun bize, firar etmenin lalettayin bir iş olmadığını unutturmaması gerekir. Bir kaçış planına ihtiyacımız var. Donanımlı ve nitelikli olmamız gerekir. Dünyadan firar edeceğiz, Allah’ a doğru. Bunu göze alabilecekler var mıdır bilinmez ama, iş, irade ve planda. İstiklali hiç kimse bize altın tepsi içinde sunmayacaktır. Öyleyse “Allah’a firar edin’’ (Zariyat, 50)


nieuws

10 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

İbn-i Sina öğrencilerinin muhteşem el becerileri

Kidsrun’a katılan öğrenciler

Maraton öncesi hazırlık

Grub 5, Küp Evler

4 Nisan 2015’te Feyenoord Spor Kulübünün düzenlemiş olduğu sağlıklı koşu programına İbn-i Sina öğrencileri de katıldılar. Grup 7 ve 8 öğrencilerinden bazıları bu program dahilinde 1, 5 km koştular. Katılan öğrencilere madalyalar verildi.Aynı zamanda Feyenoord Kulübünün bir başka programına da grup 6 öğrencileri katıldılar.

Grup 6, de Kuip Feyenoord Stadyumu

Rotterdam’da eğitim veren İbn-i Sina okulunda 30 Mart 2 Nisan tarihleri arasında düzenlenen ‘Rotterdam Kenti’ temalı teknik projesi haftası verimli bir şekilde geçti. öğrenmenler ve gerekse aileler çok memnun kaldılar. Projeye katkıda bulunana Hogeschool Rotterdam’a, bütün öğrenenlere ve okul aile birliği aracılığı ile yardımda bulunan annelere de teşekkürlerini bildiren okul idaresi, bu tür projelerle çocukların motivasyonunu yükselttiklerini ve hayata hazırladıklarını ifade ettiler.

Maratona katılan öğrenciler

iz : R TL Telev

yo

Postadres: Postbus 51188, 3007 GD Rotterdam Bezoekadres: Zegenstraat 120, Rotterdam T. (010) - 495 15 80

Al-Ghazali

Van Lennepstraat 17 3027 SP Rotterdam Tel. ( (010) - 415 21 67 Fax (010) - 262 45 35 E-mail directiealghazali@gmail.com www.al-ghazali.nl

Ibn-iSina

Zegenstraat 120 3082 XZ Rotterdam Tel. (010) - 428 25 90 Fax (010) - 428 20 91 E-mail adurmus@sipor.nl www.ibn-i-sina.nl

Ikra

Spirea 3 3317 JP Dordrecht Tel. (078) - 639 01 51 Fax (078) - 639 04 21 E-mail ikra@sipor.nl www.ikra.nl

Noen

Paradijsplein 1 3034 SL Rotterdam Tel (010) 240 94 46 Fax (010) 240 99 53 E-mail info.noen@sipor.nl www.ibsnoen.nl

Çocuklarınız için güvenli bir gelecek STOOMTRAM KREŞİ'nde başlar

ÇALIŞAN ANNELERİN TEK TERCİHİ

nu

si

“İslam okulları Cito’da en başarılı, en iyiler”

n i ve r site

cu

De Stichting Islamitisch Primair Onderwijs Rijnmond

bir gösteri ile yapıldı. Yoğun bir katılımın olduğu gözlenen Proje Haftası’na katılanlar hayli memnun olarak ayrıldılar. Çocuklarının becerileri karşısında hayranlıklarını, şaşkınlıklarını gizleyemeyen veriler, geleceğin aydınlık neslinden umut dolu sözlerle bahsettiler. Öğrencilerinin çalışmalarından gerek

tri

ch

Bütün öğrenciler bir hafta boyunca bilgi, beceri ve teknik yetenekleri kapsamında değişik konular üzerinde çalışmalar yaptılar. Feyenoord Stadyumu, Küp Evler, Kalem Ev, Van Brienenoord Köprüsü temanın başlıca konuları arasındaydı. Proje haftasının kapanışı, öğrencilerin yapmış oldukları eserlerin sergilendiği

Okul idaresi bu durumdan duyduğu memnuniyeti ifade ediyor ve başta Feyenoord Kulübüne, bu programa katkıda bulunan öğretmen ve ailelere teşekkürlerini sunuyorlar. Sağlıklı yaşam aktiviteleri dahilinde 40 öğrencinin de, Rotterdam Maratonu’na da katıldığını duyuran yönetim, bu çalışmalar sonucunda öğrenci ailelerinin duydukları memnuniyeti de ifade ettiler.

ş tır t m a s o n u

Grup 8, Van Brienenoord Köprüsü

Program sonunda futbolcularla fotoğraf çekinen öğrencilerin sevinçleri yüzlerinden okunuyordu. Sağlıklı yaşam van Lekker Fit ve Saglili Yemek programları dahilindeki çalışmalar sonucu okulda, yüzde 8 öğrenci aşırı şişmanlık sorununu yenmiş durumda.

a ra

Grup 1 ve 2, Rotterdam Limanı

Kidsrun ve Rotterdam Maratonunda koştular

ve M a as


interview

söyleşi 11

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Gündem

Müslümanlığı seçen Hollandalıların hayat hikâyeleri...

Marlieke de Mooij:

“De islam straalt liefde uit, het accepteren van elkaar en het helpen van elkaar”

Wie is Marlieke de Mooij?

Marlieke de Mooij, 19 jarige vrijgezel jonge bekeerling. Marlieke woont in Etten-Leur waar je heel weinig over hoor. Marlieke studeert International Business and Management Studies (IBMS) aan de Haagse Hogeschool. Zij zit ook in het Student Ambassador Team van de Haagse Hogeschool om jongeren te helpen met het kiezen van de juiste studie. In vakanties werkt zij in de thuiszorg voor de huishoudelijke hulp.

V

elen van ons zijn benieuwd naar het verhaal van nieuwe moslims. Waarom worden zij moslim, wat trekt hen aan in de Islam? Hoe reageerde de omgeving en hoe reageerden zij daarop? Ondanks dat we in de media dagelijks zoveel negatieve beelden zien over de islam en de moslims, zien we toch steeds meer mensen die geïnteresseerd zijn in de islam. Marlieke is een van hun: Verder Marlieke de Mooij, houdt zij veel van reizen en leuke dingen doen met haar vrienden en familie. Marlieke weet wat zij wil en is prima in staat haar eigen zaken te regelen. Marlieke is sinds 2 jaar bekeerd. Subhannallah, ben echt spraakloos. Alhamdolillah... Hier gaat mijn interview dan maar: Wat was uw beeld over de islam voordat u in aanraking mee kwam? Ik wist bijna niks over de Islam. Ik kom niet uit een buurt waar veel moslims wonen. Ik stond er neutraal aan maar ik ben er altijd een voorstandig geweest om iedereen te respecteren en niet te oordelen. Wie of wat heeft ervoor gezorgd u te bekeren tot de islam? Mijn reis naar Egypte was mijn eerste echte aanraking met de Islam. Daarna heb ik een vriendin die moslim is gevraagd of ik een keer met haar mee mocht naar de moskee voor het vrijdagsgebed. We zijn samen gegaan en de ervaringen waren geweldig. Zodoende heb ik toendertijd besloten om me te bekeren. Ze is nu mijn beste vriendin, een soort mentor. Soort mentor :) Gaaf zeg. Hoe heeft uw familie, vrienden en uw omgeving gereageerd op uw toen u bekeerd hebt tot de islam? De 1 reageerde beter dan de ander. Ik was bang, bang voor de mening van hen maar ook dat ze me niet meer serieus zouden nemen. Maar langzaam hebben ze het geaccepteerd. Soms heb ik nog wel hevige discussies met ze maar het zal mijn mening of besluit niet veranderen. Ik voel me goed zo,

ik zou dat niet willen inleveren om een ander blij te maken. En hoe gaat dat nu? Zijn er verschil tussen gekomen toen en nu? Er is zeker wel verschil en je merkt ook dat ze nu heel anders naar de wereld kijken maar ook naar andere moslims. Waar ik soms nog wel moeite mee heb, is dat niet iedereen die je ontmoet, open staat als wanneer ik geen hoofddoek zou dragen. Dingen zoals in het openbaar iets aan je vragen zoals de weg bijvoorbeeld. Sommige mensen zijn dan eenmaal geneigd om het dan toch maar aan iemand anders te vragen. Wat is er zo precies als u kijkt naar uw leven voor de bekering en u leven na de bekering, wat zijn dingen die echt veranderd zijn? İk ben rustiger geworden en ben beter geworden in het accepteren van dingen. De islam staat voor verantwoordelijkheid, verantwoordelijkheid voor jezelf. Als iemand je wat aandoet, kan je er voor kiezen om iets terug te doen. Maar de Islam straalt juist uit dat straffen en oordelen aan Allah swt moet laten en niet zelf als rechtertje moet spelen. Dingen gaan zoals Allah swt wilt dat ze gaan, zodat jij er je lessen uit kan halen. Zijn er ook moeilijke momenten geweest? Tuurlijk, ik denk dat elke moslim moeilijke momenten kent dus ook bekeerlingen. Mensen zien bekeren naar de Islam toch als een stap terug en ook wel eens als een stap die eigenlijk alleen maar voor een partner is gemaakt. Dat is natuurlijk niet zo. Ik heb zelf vaak moeilijke momenten gehad in het feit dat ik in een hele andere beleving en dus ook een soort van wereld begon te leven dan bijvoorbeeld familie of klasgenoten. Een vrouw in strakke en korte kleding wordt als heel normaal gezien voor hen terwijl ze vrouwen in bedekte kleding raar vinden. Dat, terwijl ik het juist mooi vind om een vrouw bedekt te zien. Het geeft automatisch veel respect en bewondering.

Kunt u nog zeggen wat u het mooiste vind aan uw geloof? De eigen verantwoordelijkheid. Ik mag niet over iemand anders oordelen, alleen Allah swt mag dat doen. Niemand zal dadelijk aan mijn zijde staan wanneer ik voor Allah swt sta om mijn fouten goed te gaan praten en zo zal ik ook niet bij iemand anders kunnen gaan staan. Jouw daden zijn jouw daden, mijn daden zijn mijn daden. Alleen Allah swt kan de strijd die we met onszelf hebben wanneer we een zonde plegen in onze harten zien. Dus leef je eigen leven, ik bemoei me niet zo met de daden van een ander. De islam straalt liefde uit, het accepteren van elkaar en het helpen van elkaar. Zijn de moslims verplicht om imago van Islam te verbeteren? Zo ja doet u iets om imago van Islam te verbeteren? Tuurlijk moet elke moslim een steentje bijdragen aan het imago maar op de allermakkelijkste manier. Namelijk, een moslim zijn zoals het in de Koran staan beschreven. Liefdevol. Wat verwacht u de toekomst van Islam in Nederland? Het gaat nog wel een paar jaar duren voordat we eindelijk volledig geaccepteerd zullen worden. Het begint bij onszelf want anderen zullen het niet voor ons doen. Zijn Nederlanders bang dat moslims hen hun normen en waarden willen opdringen? Ik vind niet dat je een persoon van het boek of een atheist je normen en waarden opdringt. Wij hebben onze eigen normen en waarden die wij in ons leven kunnen toepassen zonder daar anderen mee “lastig te vallen”. Rekening met elkaar houden is het enige wat we hoeven te doen. Er wordt vaak gezegd dat de Islam een soort “extreem” geloof is omdat we “zoveel” regels hebben. Maar de waarheid is eigenlijk dat de mensen in Nederland christenen zijn maar veel regels uit de bijbel niet toepassen. Het christendom heeft ook genoeg regels.

Hoort de islam bij de Nederlandse samenleving? Nederland wil vrijheid uitstralen. Dus zeker hoort de Islam ook in de Nederlandse samenleving. En aangezien er steeds meer bekeerlingen bij komen, kan Nederland er steeds minder omheen. De regering kan wel doen alsof de Islam een probleem is, maar ze zullen er uiteindelijk niks mee opschieten om de Islam als probleem te blijven zien. Ik denk soms dat ze in Nederlands jaloers zijn op de Islam. De Islam is de enige groeiende religie in Nederland terwijl kerken bijvoorbeeld leeglopen. Het vertrouwde (de kerk voor hen) verdwijnt en daarvoor in de plaats komt iets nieuws wat ze totaal niet kennen. Dat zaait angst wat helemaal niet nodig is. Denkt u dat masale media islmafobie zaait? Ja, ik zie vaak dat de media dingen verdraaid om zo elke keer een negatieve draai aan iets positiefs te draaien. Een voorbeeld was toen moslims op nieuwjaarsdag besloten om vuurwerk op te maken. Een mooi gebaar, iets positiefs. Toch wist helaas sommige media er zo’n draai aan te maken dat het ineens “jihadisten” waren. En eigenlijk vraag ik me elke keer af waarom dat zo is. Ik vraag me af wat het doel hiermee is van de media. Moslims hebben respect voor vrijheden, willen vrede en op een liefdevolle manier samenleven. Het is vooral heel belangrijk dat vooraanstaande personen het goede voorbeeld geven. Wat vindt u van vooraanstaande personen, zien we ze op beeld? Ieder persoon heeft een eigen mening en iedereen heeft eigenlijk ook een verschillende beleving van de Islam. De ene persoon ziet de Islam als een geloof met vele regels waarbij ook veel op detail gelet moet worden. Juist in mijn beleving gaat het uiteindelijk niet om elk detail waar ik me aan gehouden heb maar juist om het zijn van een goed mens en het verrichten van goede daden. Wij zijn mensen en ie-

dereen maakt fouten. Dus soms heb ik wel eens moeite met dat iemand (een moslim) anders in de media gaat vertellen over hoe ik mij als moslima voel. Iedere moslim woont in een andere buurt, is opgegroeid met andere vrienden en familieleden en maakt dus ook elke dag iets anders mee dan de andere moslim. Tuurlijk, soms herken je jezelf in verhalen maar uiteindelijk is ieders leven en dus ook de problemen die diegene in de samenleving meemaakt, anders. Men wil de moslims tegen de westerlingen opzetten met hun haatzaainde zinnen. Hoe moeten de moslims daarop reageren? De enige manier hoe je daar goed op kan reageren is door duidelijk te zijn en het goede voorbeeld te geven. Laat zien dat het beeld wat de media en de massa over een moslim heeft geschetst, niet matcht met de realiteit. Alleen dan zullen mensen veranderen. Wat wilt u als laatste zeggen? Ik zou aan elke moslima willen zeggen dat je je nooit moet laten ontmoedigen om een hoofddoek te dragen of te blijven dragen. Allah swt zal je er voor belonen en je zal er in dit leven ook genoeg voor terug krijgen. Ik heb ook genoeg positieve mensen ontmoet die me juist complimenteerden. Laten wij als moslima’s sterk staan, studeren,werken en moeder zijn met de hijab. Want wij moslima’s kunnen net goed studeren, werk verrichten en moeder zijn als een niet-moslima. Interview: Havva Koç


Brouwersdijk 149 Dordrecht

Putselaan 127-A Rotterdam

Volkerakstraat 10 Arnhem

Konut kredisi uzmanınız 1991 yılından bu yana hizmetinizde

Danışmanlık ücreti SADECE

€ 1799* HAYALİNİZDEKİ EVİ Mİ BULDUNUZ?

• En kapsamlı banka seçenekleri • En düşük aylık giderler • 2013 yılının en iyi konut kredisi uzmanı adayı gösterilen danışmanımız hizmetinizde • 24 yıllık deneyimle kişiye özel danışmanlık hizmeti Randevu için 078-6551655 nolu numaramızdan bizi arayabilir veya en yakın şubemize başvurabilirsiniz * Sartları sorunuz

yilmaz.nl

sigorta, kredi, ipotekli kredi, finansal danışmanlık


financieel

ekonomi 13

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Gündem

Pusula

Hollanda ekonomisi toparlanıyor...

Osman Aslan

Ekonomide yüzde 1’lik büyüme oldu Hollanda ekonomisi 2014’ün son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,5 büyüdü. Merkezi İstatistik Bürosu (CBS), ülke ekonomisinde geçen yılın son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 1’lik büyüme gerçekleştiğini açıkladı.

S

on 3 çeyrekte ekonominin sürekli büyüdüğüne işaret edilirken, ihracat, yatırım ve tüketici harcamalarının da arttığı belirtildi. İstihdamdaki iyileşmenin devam ettiğini kaydeden CBS, 2013 yılına kıyasla işsizliğin yaklaşık 30 bin kişi azalarak 656 bine gerilediğini duyurdu. Verilere göre Sosyal Sigortalar Kurumu’na (UWV) kayıtlı işsizlik ödeneği alanların sayısı ise 320 bin seviyesinde bulunuyor. İstihdamdaki olumlu gidişi memnuniyet verici bulan Sosyal İşler Bakanı ve İstihdam Bakanı Lodewijk Asscher, işsizlik rakamlarında yaşanan azalmanın iyi bir haber olduğunu söyledi. Anlaşamadılar! EURO Bölgesi ekonomi ve maliye bakanlarının Yunanistan’ın mali programının geleceğiyle ilgili olağanüstü toplantısı sonuçsuz kaldı. Euro Grubu Başkanı ve Hollanda Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem, 7 saati aşan toplantının ardından basına yaptığı açıklamada, “Ortak bir sonuç bildirgesi üzerinde anlaşamadık” dedi. Sorunun bildirgede hangi ifadelere yer verileceğiyle ilgili olmadığını,

sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda ortak bir anlayışa varamadıklarını belirten Dijsselbloem, vadesi bu ay sonunda dolacak mevcut programın uzatılmasını tartıştıklarını fakat sonuç alamadıklarını söyledi. Dijsselbloem, “Uzatma ihtimalini konuştuk. Bazıları için tercih edilen seçenek açıkça buydu fakat henüz bu sonuca varamadık. Biraz daha zamana ihtiyacımız var” ifadesini kullandı. “Birbirimizi daha iyi anladık ama anlaşamadık” diyen Dijsselbloem, Euro Bölgesi maliye bakanlarının 16 Şubat’taki toplantısında müzakerelerin devam edeceğini belirtti. İlk Euro Grubu toplantısına katılan Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis ise gazetecilere yaptığı açıklamada, “bir felaket” olan mevcut programı asla uzatmayacaklarını söyledi. “Avrupa ile yeni bir ahit istediklerini” vurgulayan Varoufakis, bu ilk toplantının bir anlaşmaya varılmasını amaçlamadığını, tartışmaya yönelik olduğunu kaydetti. Varoufakis, mevcut kurtarma paketinin neden işe yaramadığını mevkidaşlarına anlattığını da dile getirdi.

Sosyal İşler Bakanlığı Devlet Sekreteri Jetta Klijnsma, yoksullukla mücadele ve borç sorunlarının çözümüne yönelik projeler için 4 milyon euroluk bir bütçe ayırdı. Sivil toplum kuruluşlarına bu çalışmaları için geçtiğimiz yıl da maddi katkı sağlayan bakanlık, yeni başvuruların 1 Nisan 2015 tarihinden itibaren yapılabileceğini kaydetti.

Yoksullukla mücadeleye para

AA-Interajans.nl

Devlet Sekreteri Jetta Klijnsma, Maassluis’e gerçekleştirdiği çalışma ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, sivil toplum kuruluşlarının bu alandaki çalışmalarının takdire şayan olduğunu, bu nedenle parasal desteğin bu yıl da sağlanmasının kararlaştırıldığını belirtti. İşsizlik maaşı alanların… İşsizlik maaşı (WW) alanların yüzde 25’i 2 yıl içinde yeni bir iş bulamıyor. Merkezi İstatistik Bürosu, işsiz kalıp WW maaşı alanların yüzde 45’inin 6 ayda, yüzde 60’ının da bir yıl içinde yeniden çalışmaya başladığını belirledi. 2009-2011 dönemini kapsayan araştırmaya göre, yüzde 75’lik grup da iki yıl içinde yeni bir iş buluyor.

«

Alacaklılar kapıda bekliyor! Yüzbinlerce insan asgari geçim sınırı altında sefalete terk ediliyor. İnsanlar, icra memurları ve Vergi Dairesi tarafından o kadar sıkıştırılıyor ki bırakın borç ödemeyi alış veriş yapmaya dahi para bulamıyor. Yasal olarak bir borçlunun asgari geçim tabanı (beslagvrije voet) altına düşmemesi gerekirken, alacaklıların parasını en kısa zamanda talep etmeleri borcu borç ile kapatma yoluna sevk ediyor. Vergi Dairesi’nin kira, sağlık sigorta yardımı ve az maaş alan kesime yardımı beklenirken borçları sebebi ile bu yardımların kesilmesi ya da ödenen paraların geri talep edilmesi borçluyu yaşanması çok güç bir hayata sürüklüyor. Sosyal Organizasyon Müşaviri Andre Moerman bu şekilde yüzbinlerce insanın asgari geçim tabanı altına düştüğünü belirterek söz-

lerine şöyle devam etti: “Ayda eline €600 kalan biri bu para ile kirasını mı ödesin, sağlık sigortasını mı, telefon faturasını mı, alışveriş giderlerini mi? Elbette bu mümkün değil; peki bütün bu zaruri ihtiyaçlar nasıl karşılanıyor? Tabî ki borçlanarak.” Şikâyetleri ve bu takım problemleri ele alıp değerlendiren ve bunlara borçlu ve alacaklı taraf için tatmin edici çözümler bulan kişi, Ulusal Ombudsman Frank van Dooren Vergi Dairesi ve icra memurlarının, asgari geçim tabanı altında olan şahıslar için ödeme kolaylığı sağlamaları gerektiğini bunun yasal

oaslan@yilmaz.nl

bir hak olduğunu açıkladı. Bu hakka sahip olduğundan haberdar olmayan borçlu taraflar için yardım alma haklarını kullanmaları hatırlatıldı. Asgari geçim tabani (beslagvrije voet) nedir, bunu anlaşılır bir hesap tablosu ile düzenlemek ve borç ödeme konusunda kolaylıklar sağlamak gerekiyor. Hükûmetin yeni bir sistem ile geçim sıkıntısı ile karşı karşıya kalan halkın imdadına yetişmesi kısa zamanda mümkün gözükmese de bunu en kısa zamanda çözmeleri ümit ediliyor. Bir milyondan fazla insanın borçlarını ödeyemez hale geldiği belirtiliyor.

1 Temmuz’dan sonra alınabilecek ev kredisi yine düşüyor

(studiefinanciering) banka için gelir olarak kabul edilmez.

Değerli okurlar, 1 Temmuz 2015 itibariyle alınabilecek kredi miktarı düşürülüyor. Bir taraftan alınabilecek miktar düşerken diğer taraftan da Ulusal İpotek Garantisi (NHG) sınırı düşüyor. Bu sebeple ev almayı düşünüp de gelirine göre maksimum kredi almak isteyenler acele etmeliler.

3. Gelir ve hesap faizine göre bir tablodan gelirin hangi kısmının ev için ayrılabileceği belirlenir.

1 Temmuz itibariyle faiz yüzde 3’ten düşükse alınabilecek kredi miktarı düşüyor. Ortalama düşüş yüzde 5 civarında olacaktır. Ulusal İpotek Garantisi sınırı 265.000’den 245.000’e düşecek. Ulusal İpotek Garantisi bazı durumlarda zorla satış olması durumunda satıştaki olası zararı karşılar. Sınırın düşmesi, alabileceğiniz evin fiyatının 231.132 Euro ve altında olması gerektiği anlamına geliyor.

5. 4’üncü adımdaki aylık giderle de alınabilecek maksimum kredi miktarı özel bir tablo ile belirlenir.

Maksimum kredi miktarı nasıl hesaplanır? Pratikte sıkça karşılaştığımız sorulardan bir tanesi de, yıllık kazancın kaç katına kadar kredi alınabileceğidir. Aslında bunun arkasında karmaşık bir hesap olmasına rağmen 7-8 öncesine kadar bazı bankalar bu karmaşık hesabın yanı sıra gelirinizi sabit sayılarla (6, , 8 gibi) çarparak maksimum kredini miktarını belirliyorlardı. Son 7-8 yıldır bu şekilde kredi hesaplanmıyor. Yine de bu soru sorulursa düşük gelirliler için gelirin 3-4 katı, yüksek gelirlilerde de 5,5 katına yaklaşmakta. Peki bu karmaşık hesap nasıl yapılır? Bu hesap 5 aşamadan oluşur ve aşağıdakiler basitleştirilmiş hâlidir: 1. İpotek için geçerli olan gelir belirlenir. Örneğin, eğitim yardımı

2. Maksimum kredi miktarını belirlemek için hesap faizi belirlenir. Şu anda 10 yıldan kısa süre sabitlenen faizli krediler için hesap faizi yüzde 5’tir. 10 yıl ve üzeri sürelerde gerçek faize bakılır.

4. Bir önceki adımdaki oran ile ikinci adımdaki gelir çarpılır ve ev için ödenebilecek aylık maksimum gider belirlenir.

Örnek: Gelir: 35.000 Faiz: % 2 ve 5 yıl sabit. Kredi 30 yıllık bir süre için alınır. Öncelikle hesap faizi bu örnekte yüzde 5’tir. Tablodan bakıldığında gelirin yüzde 27’sini ev giderleri için kullanılabileceği belirlenir. Bunu gelir ile çarptığımızda aylık giderin 787,50 ile sınırlı olması gerekir. Faizi 5 olan ve tamamı ana para ödemeli (annuiteiten) kredi sistemi tercih edildiğinde, 787,50 olarak ödenen kredi miktarı 146.700 şeklinde belirlenir. Kısacası, 146.700 kredi çektiğinizde 787,50 faiz ve ana para ödersiniz. Bu da gelirinizin yüzde 27’sine tekabül eder. Bu konuyla veya merak ettiğiniz diğer konularla ilgili bana 0786551655 no’lu telefondan, www.yilmaz.nl sitesinden veya oaslan@yilmaz.nl adresinden ulaşabilirsiniz. Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere, hoşça kalın.


nieuws

14 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

Kutlu Elçi anılmaya devam ediyor...

Amsterdam’da ‘Hazreti Peygamber ve Birlikte Yaşama Hukuku’ programı

Hengelo’da 50’nci fotoğraf yıl sergisi açıldı

Amsterdam’da 2 bin kişinin katılımı ile Kutlu Doğum programı düzenlendi. ‘Hazreti Peygamber ve Birlikte Yaşama Hukuku’ konusunun işlendiği Kutlu Doğum programı, Amsterdam’daki çeşitli cami ve dernekler tarafından ortaklaşa organize edildi. Programa Türkiye’den Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Görevlisi İlahiyatçı Yakup Yüksel, Türkiye’nin Amsterdam Konsolos Muavini Ahmet Demir, Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mehmet Malkoç katıldı. Amsterdam Sporthal Zuid kapalı spor salonunda düzenlenen programda Amsterdam Camiler Platformu adına konuşan Yasin Bozacı, her yıl Hz. Muhammed’i Hollandalılara daha iyi bir şekilde tanıtma ve gençlere de peygamber sevgisini aşılamak gayreti içinde olduklarını söyledi. Türkiye’nin Amsterdam Konsolos Muavini Ahmet Demir, “Herkes Peygamberimizin hayatını anlatan bir kitap okumalı” diye konuştu. Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mehmet Malkoç, Kutlu Doğum’la Müslümanlar olarak bir baharda iki baharı yaşadıklarını kaydetti. Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Görevlisi İlahiyatçı Yakup Yüksel, 1989 yılından itibaren Kutlu Doğum programlarının düzenlendiğini belirterek, “Bizim dinimiz birlik ve beraberlik dinidir. Allah bizleri farklı yaratmış. Ama bizlerin birlik ve beraberlik içinde yaşamamızı istiyor. Bizim dinimiz farklı dinden insanlar ile karşılaştığınız zaman onlara selam verin buyuruyor” diye konuştu.

Hollanda’ya Türk işgücü göçünün 50’nci yılı kutlamaları çerçevesinde Hengelo’da ‘Van Turken naar Tukker’ adı altında fotoğraf sergisi açıldı. Türk Çalışma Grubu’nun çabalarıyla gerçekleşen serginin açılışına Türkiye’nin Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş eşi Ayla Ateş, Hengelo Belediye Başkanı Sander Schelberg, Stork firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Robert Nijhuis, Deventer Başkonsolosluğu Bölge Uzmani Hasan Şenok’un yanı sıra çok sayıda yurttaşımız ile Hollandalı konuklar katıldılar. Başkan Sander Schelberg açılışta yaptığı konuşmada Türkler başta olmak üzere çeşitli uluslardan yabancıların 50 yılı aşkın bir süredir kente önemli katkı sağladıklarını, kısa süreliğine gelen Türklerin zaman içinde kök saldıklarını ve Hollanda’nın, Türklerin ikinci vatanı olduğunu kaydetti. Schelberg, Türkiye’ye hayranlığını da belirtti. Zafer Ateş, birinci kuşağın büyük sıkıntılar yaşadığına dikkat çekerek “İlk gelenlerin hedefleri belli bir ekonomik kazanç sağlayıp geri dönmekti. Ama hayatın gerçekleri farklıdır. Süreç içinde buraya kök salıp yeni nesiller meydana getirdiler. Bugün,Türk toplumunun Hollanda’nın her alanında kendisine yer bulabilmiş olması büyük bir gurur kaynağıdır. Türk toplumu siyasetten ekonomiye, kültürden sanata kadar her alanda kendini kanıtlamıştır. Elbette bazı sorunları geride bıraktık ama bugünkü neslimizin önünde başka sorunlar mevcut. Sorunların güçbirliği ve yetkililerle diyalog içinde aşabileceğine inanıyorum” diye konuştu.

Bir ilke daha imza atıldı

1 Euro tazminat talep edilecek

Utrecht Eyüp Sultan’da Kur’an Ziyafeti

Eindhoven şehrinde 1. Uluslararası Halal Expo 2015 Europe Fuarı düzenlendi. Fuara 15 farklı ülkeden 70 firma katılıyor.Halal Expo 2105 Fuarı’nı NBİ firması ile birlikte HOGİAF düzenliyor. Fuarın açılışını Eindhoven Belediye Başkan Yardımcısı Bianca van Kaathoven ve HOGİAF Başkanı Şükrü Masmas birlikte yaptılar. Halal Expo 2015 Fuarı açılışına UNITEE Başkanı Adem Kumcu, TOV Başkanı Aziz Takçı, farklı ülkelerin ticaret ataşeleri, işadamları, akademisyenler, STK temsilcileri, üretici firma sahipleri ile çok sayıda konuk katıldı.

Hollanda Türkleri Konseyi, Hollandalı parlamenterler ile Avrupa parlamentosu üyeleri hakkında Türklere iftirada bulundukları gerekçesiyle açacakları davalarda 1 euro tazminat talebinde bulunacak. Dava ile ilgili hazırlıkların sürdürüldüğünü belirten Hollanda Türkleri Konseyi yöneticilerinden Sefa Yürükel, “Parlamenterlerden Hollanda ve Avrupa’da yaşayan her yurttaş için 1 Euro tazminat ödemeleri talebinde bulunacağız. Bu kararlar ve sergilenen tavırların ne Hollanda halkına, ne de Avrupa’nın diğer ülkelerindeki insanlara faydası yok” diye konuştu.

HDV tarafından Rotterdam ve Deventer Din Hizmetleri Ataşelikleri ile birlikte organize edilen “Kuran Ziyafeti” programı Utrecht HDV Eyup Sultan Camiinde yapıldı. Programa Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Yusuf Acar, din görevlileri, cami yöneticileri, Utrecht’te bulunan diğer kurum ve kuruluşların temsilcileri ve cemaat katıldı. Açılış konuşmasını yapan Dr. Yusuf Acar, konuşmasında, Hz. Peygamberin güzel sesli sahabeye Kuran okutarak dinlediğini ve Kur’an okunan yere meleklerle birlikte sekinetin ve huzurun ineceğinin haber verildiğini ifade etti.

Oz&Er FOOD B.V.

Rooseveltstraat 39 2321 BL Leiden

E-mail info@ozener.com Tel. +31(0)71 - 589 09 99 Fax +31(0)71 - 589 20 26 www.ozener.com


interview

söyleşi 15

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Gündem Diyetisyen Gülgün Özen:

“Sağlıklı beslenmeyi bir yaşam şekline dönüştürmeliyiz”

Diyetisyen Gülgün Özen...

Fiziksek aktivite de burada çok büyük rol oynuyor. Sadece sağlıklı beslenip bütün gün oturarak da maalesef sağlıklı olamıyoruz. Yediklerimizi yakmamız gerekiyor. Günde en az, evet en az bunun altını çizerek söylüyorum bir yarım saat yürümemiz gerekiyor. Yani hiçbir şey yapamıyorsak yürümemiz lazım. Bisiklet kullanabiliyorsak, bisiklet kullanabiliriz. Diğer önemli bir konuda bol miktarda sıvı tüketmemiz lazım. Günde en az bir buçuk litre su tüketmemiz lazım.

G

ülgün Özen kimdir. Okurlarımıza biraz kendinizde bahseder misiniz? Rotterdam’da, 12 yılı şeker hastaları olmak üzere 18 yıldır çeşitli kronik hastalara diyetisyenlik yapmaktayım. Bilhassa son yılarda pek çok kronik hastalıklarda beslenmenin çok önemli olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Bu anlamda ev doktorları daha çok bilinçli olmaya başladı. Diyetisyenler eskiden çok fazla yönlendirilemiyordu. Şimdi ev doktorları da direk hastaları yönlendirebiliyorlar. Hastalarda, özellikle Türkler Türk bir diyetisyenin olduğunu duyunca daha kolay gelmek istiyorlar. Çünkü dertlerini daha rahat anlatabiliyorlar. En azından ben mutfağımızı ve kültürümüzü çok iyi bildiğim için daha kolay bir şekilde iletişim kuruyoruz. Ben insan dilini iyi anlıyorum. Yani bir şekilde empati kurabiliyorum. Onların neyi yapıp yapamayacaklarını kestirebildiğim için onlara uygun onların yapabileceği tarzda beslenme öneriyorum. Şimdiye kadarda çok şükür iyi bir şekilde gidiyor. Bu şekilde full time çalışıyorum. Böyle organizasyonlara konuşmacı olarak davet ediyorlar bunlara da katılıyorum. Nerelerde çalışıyorsunuz? Belli bir yeriniz var mı? Evet, Rotterdam’da beş noktada yerim var. Bunlardan birisi Rotterdam Zuid’de Lang Hilleweg 123. Günlük olarak değişik günlerde değişik yerlerde ev doktorlarının yanında bulunuyorum. Sabah 09.00’da başlıyorum beş, altıya kadar çalışıyorum. Bu gün bir programa konuşmacı olarak katıldınız. Nelerden bahsettiniz. Bir özetleme yapabilir misiniz? Bu gün buradaki ana tema “yaşlılık” olduğu için, o temaya uygun bir sunum yapmaya çalıştım. Sağlıklı yaşlanabilmek için de sağlıklı beslenmenin çok önemli rolü olduğunu insanlara

aktarmaya çalıştım. Çünkü bizim insanlarımız genel de karın doyurmak için yerler. Yani her şeyden önce sağlıklı beslenmenin bilincinde değiller. Nedir sağlıklı ve dengeli beslenme? Bunu ne olduğunu her kes aslında bir yerlerden duyuyor. Televizyonlardan veya bir başka kanaldan öğreniyorlar. Ama nedir sağlıklı beslenmek? Bunu anlatmaya çalıştım. Dengeli beslenme nedir? Ne yapılmalıdır? Tabi ki, böyle ayaküstü beş dakika içinde bunları anlatamam. Ama sağlıklı beslenme derken genel hatlarıyla şudur; vücudumuzun için gerekli olan besin öğelerinden belli miktarlarda ve çeşitli şekilde alabilmektir ve bu aldıklarımızı da gerektiği şekilde yakabilmektir. Fiziksek aktivite de burada çok büyük rol oynuyor. Sadece sağlıklı beslenip bütün gün oturarak da maalesef sağlıklı olamıyoruz. Yediklerimizi yakmamız gerekiyor. Günde en az, evet en az bunun altını çizerek söylüyorum bir yarım saat yürümemiz gerekiyor. Yani hiçbir şey yapamıyorsak yürümemiz lazım. Bisiklet kullanabiliyorsak, bisiklet kullanabiliriz. Diğer önemli bir konuda bol miktarda sıvı tüketmemiz lazım. Günde en az bir buçuk litre su tüketmemiz lazım. Yağlar ve karbon hidratlar konusunda çok itinalı olmamız lazım. Kısaca özetlemek gerekirse bu sağlıklı beslenmeyi bir yaşam şekline dönüştürmemiz gerekiyor. Zira bu bir haftalık bir aylık bir olay değil. Olay “ben bunu nasıl akıl edebilirim ve hayatımın bir parçası haline getirebilirim” şeklinde bir yaşam felsefemiz olursa olay o kadar kolay olur. Bütün mesele dengeleri kurabilmektir. Arada bir herkesin dengeyi kaçırdığı olabiliyor. Ömür boyu her şeyden mahrum kalacak değilsiniz elbette. Ancak o denge iyi kurulduğu vakit o ara sıra yapılan kaçamaklar size kilo olarak geri gelmiyor. Bu bilinci vermeye çalıştım.

İnsanlarımız çok iyi dinliyorlar ve söylenenleri bütün kalpleriyle kabul ediyorlar. Ancak uygulamada sorun var sanıyorum? Doğrudur. O yüzden ben bana gelenlere düzenli ve devamlı randevu vererek onların beyinlerine yerleşmesine çalışıyorum. Bunun bir veya iki seansla olması mümkün değil. Sık sık çağırıp motive etmeye çalışıyorum. Ne kadar çok inanır ve motive olurlarsa o derece başarılı olurlar. İstek önemlidir. Siz eğer yarı istekli iseniz o zaman başarılı olmamız mümkün değil. Kişi her şeyden önce şunu demeli; Artık ben bu zamana kadar pek sağıla takmadım ama bundan sonra artık ben sağlıklı yaşamak istiyorum. O zaman gerekeni yapman gerekiyor. Çünkü her şeyde olduğu gibi bunun da bir bedeli var. Bunu yaptıktan sonra bir de bana gelindiğinde biraz daha motiveleri artıyor. Kilo vermiş olduklarını görmeleri de onları motive ediyor tabi ki. Dolayısıyla işimiz daha kolaylaşıyor. Beni 40 -50 kilo vermiş birçok hastam var. Bir yıl sonra ben görüyorum ki, artık alışıyorlar. Mideleri küçülmeye başlıyor. Abur cuburlardan uzak kalıyorlar. Spora alışmış oluyorlar. Vücutları artık otomatik olarak onu istemeye başladığında iş bitmiş oluyor. Bildiğiniz gibi beslenme bir kültür meselesidir. Bir alışkanlık durumu söz konusudur. İnsanlar kolay kolay bunu aşamıyorlar. Nasıl olacak bunu değiştirmek? Bilgilenmekle, bilinçlenmekle olur. Siz insanları ne kadar çok bilgilendirirseniz o oranda başarılı olursunuz. Kısaca bunları yıkmak bilgilenmekle doğru orantılıdır. Eğer kişi bunu akledebilirse pratiğe de geçirebiliyor. Bu kişinin kafasına yatması gerekir. Kafasına yatmazsa kimse bunu hayata geçiremez. “MİSAFİR AĞIRLAMAYI SİZ FARKLI YAPIN” Ben en çok bunu aşılamaya çalışı-

yorum. Size gelen misafirlere karşı siz farklı olun. Kendinizce bir sunum hazırlayın. Salatalar yapın kepekli krakerler koyun. Meyve tabakları hazırlayın. Bakın nasıl bir tepki olacak. Bunları vermeye çalışıyorum. Böyle böyle bunları yapabiliriz. Yoksa her gelene ben mantı açacağım börek yapacağım dersek bundan kurtulamayız. O zaman o istemediğimiz kilolar hep bizimle yaşamaya devam eder. Maalesef o zaman ne şeker hastasının şekerini düşürebiliriz nede kolesterolü olanın kolesterolünü düşürebiliriz. İstediği zaman bunlar yapılamayacak zor şeyler değil. Yeter ki biraz isteyelim, yapmak için yola koyulalım. Biliyorsunuz istemek başarının yarısıdır. Evlerimizde yapılan nefis yemek kokuları dayanılmaz bir biçimde iştahımızı kabartıyor. Bu da çok yemek yememiz yönünde büyük bir etken oluyor. Bu konuda neler tavsiye edersiniz? Sağlıklı beslenmek nefis yemeklerden veyahut onların kokularından kaçmakla olmaz. Sağlıklı beslenmeyi sadece brokoli haşlaması yemek olarak algıladığımız vakit bambaşka bir psikolojiye giriyoruz. Onu sadece bir hafta yapabilirsiniz ve bir hafta sonra; “ Yok ya, artık yeter! Ben normal yemek istiyorum” dersiniz. Oysa sağlıklı beslenirken de çok güzel lezzetler tadabilirsiniz. Ama lezzet illaki, kızartarak veya vıcık vıcık hamurlu şeyler yemek değildir. Eğer size göre lezzet bu tür şeylerse biraz bunun üzerine gidip bunu değiştirmeye çalışmalısınız. Zayıflamak isteyenlerin birçoğu genellikle, sabah kahvaltısından sonra akşama kadar başka hiçbir şey yememe yolunu seçiyorlar. Bu ne kadar sağlıklı? Bu çok yanlış bir yol. Bütün gün bir şey yemeyip sonra da bir oturuşta birçok şey yemek çok sağlıksız bir harekettir. Bir günlük beslenmeyi örnek-

lendirecek olursak şöyle bir liste yapabiliriz. Mesela sabah, iki dilim kepekli ekmek, peynir, zeytin ve bol yeşillikle ve şekersiz olarak çayınızla birlikte tüketebilirsiniz. Daha sonra (2 saat arayla) bir porsiyon meyve olabilir. Bu bir elma veya portakal veyahut iki küçük mandalina olabilir. Bunun yanında çayımızı suyumuzu alabiliriz. Sıvı çok önemli günde en az bir buçuk litre sıvı tüketmeliyiz. İki saat sonra ise öğle yemeği olarak soğuk salata, bir iki dilim kepekli ekmek. Yine yağsız et ürünleri veya başka ürünler de olabilir. Az yağlı süt veya ayran şeklinde tüketebiliriz. İki saatlik aradan sonra biraz kepekli krakerlerden meyve veya fındık badem türü şeyler tüketebiliriz. Sonra 5-6 gibi akşam yemeğinde karbonhidrat alabiliriz. Bulgur pilavı veya haşlanmış patates olabilir. Bol miktarda sebze, et olarak fırında veya ızgarada veyahut buğulama tavuk, balık olabilir. Bir iki saat aradan sonra tekrar bir ara öğün olarak az yağlı, meyveli yoğurt tüketebiliriz. Böylece üç ana ve üç ara öğün almış oluyoruz. Bütün gün suyunuzu, çayınızı içiyorsunuz. Bu şekilde zaten 1500 – 2000 kalori doldurmuş oluyorsunuz. Bir de yarım saat yürürseniz eritmiş oluyorsunuz. Bir de yemek yeme şeklimiz var. O az önce saydığınız ara öğünleri bir ısırışta hadi bilemedin iki ısırışta hooop mideye indiriyoruz. Bu konuda da talime ihtiyacımız var galiba. Kesinlikle.. Çok hızlı tüketmememiz lazım. Yavaş yavaş yediklerimizin tadına vararak yemeliyiz. Hızlı yediğiniz hiçbir şeyin tadına varamazsınız. Ve daha çabuk acır ve daha çok yeme eğilimi oluşur. Bir elmayı iki dakikada da yersiniz beş dakikada da. Zamana yayarak, keyfine vararak yemeliyiz. Röportaj ve Fotoğraf: Adnan Şahin


nieuws

16 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

Harun Karaaslan (BAB)

Haksız yere ödenenleri, geri talep ediyoruz Zaandam’da uzun süredir borçlulara ve alacaklılara destek veren, arabuluculuk yapan Bureau Achterstand Bemiddeling (BAB) tarafından bazı borçların ve alacakların yeniden yapılandırılması hakkında Amsterdam’da bir bilgilendirme toplantısı düzenlendi. BORÇLARIN AFFINI VE YAPILANDIRILMASINI SAĞLIYORUZ Gerek borçlarını zamanında ödeyemeyen çok sayıdaki insanımızın içine düştüğü şaşkınlık, panik ve çaresizlik içinde hukuken nasıl bir yol izleyeceklerini bilmemeleri ise meslek hayatımızda çokça rastladığımız bir hâldir diyen Bureau Achterstand Bemiddeling (BAB) sahibi Harun Karaaslan: “Günümüzün ekonomik krizinin getirdiği ve sosyal yaşantımızı etkileyen şahısların veya şirketlerin bir başka şahıs veya şirket ile alacak-borç ilişkisi içinde olması sıkça rastlanan bir durumdur. Sebebi her neye dayanırsa dayansın borçlunun borcunu zamanında herhangi bir yaptırıma(zorlamaya) maruz kalmaksızın ödemesi ise maalesef her zaman mümkün olamamaktadır. Her zaman bir çözüm yolu bulunmaktadır. Biz bu manada BAB adı altında uzman bir kuruluş olarak borçların ödenmesi konusunda, haciz öncesi ve icra işlemleri konularında vatandaşlarımıza kendi dillerinde arabuluculuk yapıyoruz, destek oluyoruz ve mağdur durumdakileri bilgilendiriyoruz” dedi. BORÇLULARA DESTEK OLUYORUZ Mağdur duruma düşen kişilerin borçlarının belirlenen esaslar dâhilinde yapılandırma kapsamına girip girme-

Gündem

diği ve ödeme seçenekleri ne şekilde yapılacağı hususlarında da katılımcılara bilgiler veren BAB sahibi Harun Karaaslan daha sonra söyle konuştu: “Hollanda’nın çeşitli şehirlerinde bilgilendirme toplantıları düzenledik ve insanlarımızın hangi sorunlarla karşılaştıklarını yakinen müşahede ettik. Yapmış olduğumuz bu tür toplantılarımızda amacımız, borçlu vatandaşlarımıza sadece bilimsel ve teorik bilgi vermek değil aynı zamanda kendilerine bu çerçeve dahilinde destek ve aracı olmak istiyoruz. Bize müracaat ederek destek alanların icra ve haciz işlemlerine uğramayacaklarının yanı sıra, tecrübeli ve deneyimli ekipmanlarının arabuluculuğundan da istifade edebilecekler” GELİR – HACİZ ORANI HESAPLAMASINA DİKKAT EDİYORUZ İcra daireleri ve devlet kuruluşlarının çoğu zaman ‘gelir haciz oranını’ çok düşük belirledikleri ve bununda zaten zor durumda olan insanları daha zor bir duruma soktuğu değerlendirmesinde bulunan Karaaslan, “Bir borçlunun, alacaklılarına ödeyeceği borcun sabit maaş gibi geliri üzerinden yapacağı ödeme oranına ‘gelir haciz oranı’ denilmektedir. Kişinin ödeme yapacağı gelir haciz oranı hesaplanırken, mecburi yaşam giderleri, konut maliyet giderleri ve sağlık sigorta prim giderleri dikkate alınmalıdır. Borçlu kişi bu tür hesapları yapılırken bunlara dikkat etmelidir. Gelir haciz oranının yüksekliği yasa ile belirlenmiş olup izin parası dahil (yeterli gelir hâlinde) en az geçerli yardım ödeneğinin %90’ı kadardır. Bir çoğumuz yeterli bilgiye sahip olmadığımızdan, büyük miktarda paramız haksız yere haciz dairelerine gitmektedir. Bureau Achterstand Bemiddeling (BAB) olarak insanımızın tüm borçlarını yeniden hesaplıyoruz, eğer haksız veya fazla miktarda ödenmiş para var ise, bunların geri ödenmesi talebinde bulunuyoruz.” dedi.

B.T.H Bemiddeling Wolphaertsbocht 285 3083 MP ROTTERDAM Tel:010-4954875 - Mob: 0641362096 email:bthgroup@gmail.com Onze zalen: SCHALMEI - Krabbendijkestraat 520 3084 LP Rotterdam MARGRIET HAL- Nieuwe Damlaan 5 3119 KA Schiedam

“Hollanda’da 23 bin civarında Türk kökenli girişimcinin olması son derece sevindirici”

Genç MÜSİAD, gelecek vadediyor Hollanda Genç MÜSİAD, ‘Widen Your Vision With Temel Kotil’ konulu başarılı bir konferansa imza attı. World Trade Center Lahey’de düzenlenen konferansa gençlerin yoğun ilgisi vardı.

P

rograma THY Genel Müdürü Temel Kotil, Gazeteci – Yazar Sami Özey, T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Hollanda’nın Ankara Ticaret Müşaviri Jeroen Kelderhuis, işadamları ve gençler katıldı. Genç MÜSİAD Hollanda Başkanı Asiye Gedik açış konuşmasında, “Değerli konuşmacılarımız Türk Hava Yolları Genel Müdürü Temel Kotil ve Gazeteci- Yazar Sami Özey Bey’i ağırlamak bizim için bir onurdur. Göçün 50. yılında THY’nin bugüne kadar olan başarısı bizim için gurur vesilesidir.” dedi. MÜSİAD Hollanda Başkanı Ali Bekdur, gençlerin MÜSİAD Hollanda için öneminden bahsetti ve gençlere çeşitli fırsatlar sunulması gerektiğinin altını çizdi. Bu bakış açısının Genç MÜSİAD Hollanda’nın kurulmasında etkili olduğunu belirtti. GazeteciYazar Sami Özey, MÜSİAD’in kurulmasındaki felsefeyi

anlattı. Hollanda Genç MÜSİAD’ın gelecekte önemli projelere imza atacağından kuşkusunun olmadığını dile getiren Özey, “Hollanda’da 23 bin civarında Türk kökenli girişimcinin olması son derece sevindirici. Hollanda ekonomisine katkıları büyük.” şeklinde konuştu. THY’nin CEO’su Temel Kotil konuşmasında gençlere önemli tavsiyelerde bulundu. Türk Hava Yolları’nın yıllar içindeki gelişimini ve nasıl prestijli bir hava yoluna dönüştüğünü, kendi kariyerindeki başarılarından ve iyi seçim yapmak gerektiğinin öneminden bahsetti. Kotil, “Siz değerli gençlerimize önerim, hiçbir zaman pes etmeyin ve okuyup kendinizi sürekli geliştirin. Azmin sonunda mutlaka başarı olacaktır. Önce fidan dikip, sonra meyve beklemek gerekir.” açıklamasında bulundu. T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral ise şöyle konuştu: “Son yıllarda çok sayıda gencimizin Türkiye’ye gitme hayalleri olduğunu biliyoruz.

Ama biz sürekli kendilerine hep nasihatte bulunarak, bu ülkeyi de sevip burada güzel bir gelecek inşa etmeleri gerektiğini öneriyoruz. Bu ülkede de başarılı olabileceklerini söylüyoruz. Hepimiz artık dünya vatandaşıyız. Önemli olan yaptığın işi sevmektir.” Konuşmaların ardından programa katkı sağlayanlara plaket takdim edildi. MEHMET ALİ TOPCU

NIF’e bağlı camilerde görev yapan imamlar aylık toplantılarını yaptılar

Hollanda İslam Federasyonu’na bağlı camilerde görev yapan imamlar geleneksel hâle getirilen aylık imamlar toplantısını federasyon binasında gerçekleştirdi. NIF İrşad Başkanı İdris Kandemir koordinesinde gerçekleşen toplantıda, bir mazeret dışında bölgeye bağlı bütün cemiyetlerin imamları iştirak etti. Gündemin değerlendirildiği toplantıya Genel Merkez’den Hulusi Ünye ‘de katılarak imamlara yaklaşan üç aylar ve diğer çalışmalarla alakalı bilgi verdi. İmamlar, kendi yaşadıklarını ve gözlemlerini de toplantıda paylaştılar. Değerlendirme konuşması için toplantıya katılan Güney Hollanda Millî Görüş Federasyon Başkanı Mehmet Erdoğan, imamların verdiği hizmet ve performanstan duyduğu memnuniyeti ifade etti. Gençliğin içerisinde bulunduğu bocalama devresinde onların ellerinden tutulması gerektiğine işaret eden Erdoğan, Hollandalı semt sakinleriyle olan ilişkilerde de imamlar olarak gerekli çalışmaların yapılması gerektiğine vurgu yaptı.


agenda

gündem 17

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Analiz

ergunmadak@hotmail.com

Foto haber

Ergün Madak

“Yanılmışım!” Bu Kadar Basit mi? De Volkskrant’ın, 4 Nisan 2015 tarihli Sir Edmund ekini karıştırırken, büyük puntolarla yazılan şu başlık hemen dikkatimi çekti ve okumadan geçemedim: ‘Yanılmışım: Sıradan Müslümanlar değişimden yana’. Son kitabı Ketters üzerine konuşmak için ABD’ye giden Volkskrant’ın muhabirine (Rob Vreeken) söylenen bu sözlerin sahibi Ayaan Hirsi Ali. Makalede oldukça ilginç detaylar var. İlk dikkatimi çeken muhabirin, ön hazırlığını çok iyi yapması ve bunu da A. H. Ali’nin 2010 yılında yayınlanan ‘Nomade’ isimli kitabındaki düşüncelerle Ketters’daki düşüncelerin birbirinden çok farklı olduğunu ortaya koymasıyla belli ediyor ve Rob Vreeken, A. H. Ali’nin yumuşadığı ve iyimserleştiği sonucuna varıyor. Yumuşamak ve iyimser olmak: Peki bunun faturası çok ağır olmadı mı? Senaryosunu yazdığı ‘Submission’ filmini T. Van Gogh’un çekmesinin ardından öldürülmesinden sonra Hollanda’da hep beraber alt üst olmamış mıydık? O zamanlar A. H. Ali yumuşak ve iyimser değilmiş ve bunun bedelini Hollanda’da yaşayanlar olarak hepimiz ödedik, ödüyoruz. Peki neler olmuş da A. H. Ali değişmiş, ki burada külli, topyekûn bir değişimin izlerini kesinlikle görmediğimi de hemen ekleyim. Yalnızca nüans farklılıkları var, ana çizgisinden çok az ödün veriyor A. H. Ali. Dilerseniz bir kaç örnek vereyim: Yeni kitabı Ketters’da A. H. Ali, İslam’ın yeniden yapılandırılmasının gerekli ve mümkün olduğunu söylüyormuş. Peki 2010 yılında, çok değil 4-5 yıl öncesinden bahsediyoruz, Nomade adlı kitabında ise şöyle demiş: ‘Batı ve İslam dünyası savaş hâlinde. Savaşı Batı’nın kazanacağını söyleyebilirim’. Nomade kitabının sonunda da bunun nasıl olacağını da söylemeden edememiş: ‘Hristiyan liderler (...) enerjilerini daha çok bütün Müslümanların Hristiyanlaştırılmalarına harcarlarsa.’ Sonrasında şöyle bir itiraf geliyor Ali’den: ‘Nomade kitabını yazarken, İslam’ın yeniden yapılandırılması için uygun olmadığını ve o yüzden Müslümanların başka bir din seçmelerini düşünüyordum. (Arap Baharı başlayınca) 4 ulus devletin düştüğünü ve 14 ülkede protestoların yapıldığını görünce, yanıldığımı ve sıradan Müslümanların değişimden yana olduklarını gördüm.’ Makale içerisinde, A. H. Ali’nin düşüncelerindeki karmaşayı, İslam ve İslam tarihindeki bilgi eksikliklerini ve yanlışlıklarını hemen fark edebiliyorsunuz. Örneğin, Hz.. Muhammed’i ve Müslümanları Mekke ve Medine kategorilerine ayırarak, Mekke döneminin daha

sıradan Müslümanları temsil ettiğini, IS ve şeriatçı olanların ise, Kur’an ayetlerini motamot anlayarak Medine Muhammed’ini örnek aldıklarını ifade ederken, farklı düşünenler (dissident) olarak bir üçüncü alternatifin de olduğunu söylüyor. Tema İslam olduğunda Batılıların her zaman kafalarının karıştığını ve Doğu’yu anlamakta zorlandıkları hep dikkatimi çekmiştir. Burada A. H. Ali gibi figürlerin de buna ciddi katkı sağladıklarını aşikâr. Çünkü bu tür figürler, batılıların hoşlarına giden aykırı laflar ettiklerinde hemen sahipleniliyorlar. A. H. Ali’de de böyle oldu. Ama gelin görün ki A. H. Ali, kendi bireysel tecrübeleriyle, zaman içerisinde gördükleri ve öğrendikleriyle 4-5 yıl içerisinde, İslam’ın ve Müslümanların, Arap Baharı tecrübesinden hareketle, düşüncelerini revize etmek zorunda kalıyor. Bu bir erdem midir? Erdem olmasını çok isterdim. A. H. Ali, şeriat, Müslüman toplumlar ve daha spesifik olarak kadın, geri kalmışlık, İslami Cihad gibi konularda, çok hızlı bir şekilde, epistemolojik bakış açısından uzak ve ideolojik kaygı ekseninde kendi İslam şablonunu oluşturdu ve akabinde de Hollanda’daki sanal kamuoyu da onun ayak izlerini takip etti. En sonunda Hollanda’da da barınamayınca, soluğu, davetli olarak Amerika’daki Neocon düşünce kuruluşu AEI’de aldı. Burada en üzücü durum, Batı’nın, A. H. Ali’nin, İslam’la ilgili bilgi edinme sürecindeki düşe kalka gidişinde, onunla beraber batıp çıkmasıydı herhâlde. Bir de röportajda, kendisinin haklı olduğu noktaları öne çıkarma kaygısı da göze çarpıyor: IS’in yaptıklarının tek nedeni, Medine dönemindeki uygulamalar ve Kur’an’daki âyetleri kendilerine göre yorumlamaları. ‘Bütün bu olup bitenler bunca zaman benim haklı olduğuma bir delil’. A. H. Ali, sanki çok önemli bir tesbitte bulunmuş, yeni bir şey keşfetmiş gibi. Selefilik düşüncesini acaba kendisi mi ilk defa deşifre etmiş? Röportajda, A. H. Ali’ye göre, yeniden yapılandırılması, düzeltilmesi gereken 5 başlık var. Bu başlıklar bile hâlâ ne kadar vahim hataların yapıldığına işaret ediyor. Ben de bu konulara kendi perspektifimden cevap vereyim: 1. Muhammed’in kusursuz, tartışmasız statüsü ve Kur’an’ın motamot okunması… Zaten peygamberimiz ne zaman kusursuzum dedi ki? ‘Siz dünya işlerini benden daha iyi bilirsiniz’ diyen O. Yaptığı üç büyük savaşta da sürekli sahabelerle istişare eden O. Despot ve kendisinin kusursuz olduğunu düşünen, kibrinden dolayı istişare eder mi? ‘Kızım Fatıma, babam Peygamber diye güvenme. Daha ben bile sonumun ne olacağını bilmiyorum’ diyen de O. Peki statüsü tartışmaya açık mıdır? Bütün ümmetin yüreğinden kabul ettiği ve ana-babamıza olan sevgiden daha üstün tuttuğumuz bu statünün neresini tartışmaya açacağız? İlla ki açmak istiyorsa, HODRİ MEYDAN!. Kur’an motamot okunmamalı, muhakkak tefsir ve âlimler öncülüğünde ve nüzul sebebi de bilinerek Kur’an okumaları yapılması gerektiğini bu işte azıcık mürekkep yalamış herkes bilir. 2. Ölüm öncesi yerine, ölüm

sonrası hayata yatırım yapılması… Yine pratik hayatta hiç bir karşılığı olmayan bir yargı. Eğer genel olarak bu algı tüm dünya Müslümanlarında yaygın olsaydı, bırakın birbirimizi öldürmeyi, bütün savaşlar anında biter, hiç kimse başını secdeden kaldırmazdı. Öyle olmasına rağmen, ‘Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için’ uydurma hadisinin yerine, ‘Elinizde bir fidan olsa ve kıyametin koptuğunu görseniz o fidanı dikin’ diyen hadisi aktarmayı isterim. 3. Şeriat… Bu da harika bir konu: Şeriat derken, taşlanan, linç edilen kadınlardan bahsediyor A. H. Ali. Eğer Afganistan’daki yaşananlar doğru ise, çok acı bir durum. Hele hele 27 yaşında, ‘suçsuz’ yere sokakta linç edilen kadının hesabı çok ağır bir hesaptır. Ama bunun faturası Şeriata mı çıkarılmalı?! Üstelik, Allah, ‘Eğer bir Müslüman, kazara bir Müslümanı öldürürse, önce bir köle özgürlüğüne kavuşturulmalı, kısas uygulanmalı veya diyeti verilmelidir’ diyor. Kısasın affedilmesi yetkisini ise öldürülenin ailesine bırakıyor. Bugün modern toplumlardaki gibi devlete bırakmıyor, acıyı kim çekiyorsa, yasal müeyyideler arasında yakınlar tercih yapsın diyor. Bir vesile ile de hesap yaptım. Ödenecek diyet miktarı ise bugünkü bedelden 50.000 Euro civarında.Tarihteki recm, zina edenlerin taşlanarak öldürülmeleri ise ayrı bir yazı konusu. Yalnızca şunu söylemekle yetineyim: A. H. Ali’nin beğenmediği Hz. Muhammed, Medine’de kendisine gelen ve ‘ben zina ettim, cezalandırılmak istiyorum’ diyen kadını, önce duymazlıktan geliyor, sonra, ‘yok, yapmamışsındır’ diyor, sonra kadın ısrar edince, çocuğunu doğurunca, eli ekmek tutup yiyinceye kadar tehir ettiriyor. Recm edildikten ve kadın hakkında bir kişinin kötü laf etmesi üzerine şöyle diyor: ‘Eğer bu kadının iffeti, şu Medine’deki kadınlara dağıtılsa, herkese yeterdi’. Üstelik bu konuda, Tevrat’taki aynı hükümden kimse bahsetmiyor. Neden acaba? 4. İyiliği emir ve kötülükten men etme prensibi… NS tren yollarında kondüktörlerin neler çektiğine herkes şahit oluyor, ama yalnızca şahit olmakla yetiniyorlar. Videoya kayıt ediyorlar, ha bir de 112 aranıyor. “Emr-i bi’l maruf, nehy’i ani’l münker” nedir? Susmak değil konuşmak, pasif olmak değil aktif olmak. Yalnızca güzel olana yardımcı olarak düzeltmek ve sağlıklı bir toplum kurabilmek için. Bunu anlamak bu kadar mı zor? 5. Emir olarak Cihad… Haksızlığa uğradığınız, saldırıya uğradığınız, yurdunuzdan çıkarıldığınız durumlarda Allah yolunda savaşın... Bu bir mastır konusu neredeyse, ama maksat asla ve asla zulüm değil. ABD bütün yeryüzünde, kendi cihadını, Fransa Mali’de kendi cihadını, İngilizler kendi cihadını yapmıyor mu? Acaba, A. H. Ali, bundan 5 yıl sonra İslam’ın hangi tarafını keşfedecek ve “yanılmışım” diyecek. Çok mu merak ediyorum? Hiç de değil. Ancak üzülüyorum. Acı bir kayıp... Leerdam’dan Bekir Kılıç abimiz 2 Nisan günü Rahman’a kavuştu. 3 Nisan Cuma namazından sonra, kalabalık bir grup olarak cenazesini kıldık, ebedi yolculuğa uğurladık. Son aylarında çok acılar çekti, sabretti. Rabbimin bir bildiği hesap olmalı ki, oldukça genç denilecek bir yaşta yanına aldı. Mekânını cennet olsun, değerli ailesine de sabırlar versin.

Abdulhalim Öner’den NIF’e ziyaret

Uzun yıllar Hollanda’da imamlık ve Eğitim Kurumlarında görev yapan ve son üç yıldır da IGMG Hannover Bölge İrşad Başkanlığı görevini yürüten Abdulhalim Öner, Hollanda İslam Federasyonu Başkanı Mehmet Erdoğan’ı makamında ziyaret ederek bir süre görüştü. Hasret gidermesi olarak da değerlendirilen ziyarette, bölge çalışmaları hakkında da bilgi alış verişinde bulunuldu.

Çanakkale müzesine ziyaretçi akını sürüyor

Rotterdam’da yaşayan ve yıllarca engellilere yaptığı yardımlar ve gönül işleri nedeniyle Hollanda kraliçesi tarafından üst düzey kraliyet madalyası ile ödüllendirilen Bülent Türker, Rotterdam’daki evini müzeye çevirdi. Evin müzeye dönüşmesinden sonra her gün onlarca ziyaretçi ağırlayan Türker, Çanakkale ile alakalı yazdığı kitaplara ve pek çok orijinal objeye sahip.

Yozgat Belediye Başkanı Arslan Hollanda’da

Yozgat Belediye Başkanı Kazım Arslan, 7 Haziran seçimleri dolayısıyla Avrupa’ya gerçekleştirdiği ziyaret çerçevesinde önce Fransa’da sonra da Hollanda’da vatandaşlarla biraraya geldi. Yozgat Belediye Başkanı Kazım Arslan, belediye çalışmaları hakkında bilgiler vererek, Hollanda’daki Yozgatlı hemşerilerinin sorunlarını dinledi.

Mustafa Ünver veda turunda

Türkiye’ye dönüşe hazırlanan Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver, Deventer Başkonsolosluğu’nun görev bölgesindeki camilerin din görevlileri ve dernek yöneticileri ile buluştu.Deventer Merkez Camii’ndeki buluşmada konuşan Başkonsolos Zafer Ateş, Ünver’in yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı gelecekte de adından söz edileceğini kaydetti.

Rotterdam Yurttan Sesler Korosu konser verdi

Rotterdam Yurttan Sesler Korosu (RYSK), her yıl düzenli olarak müzikseverlerle buluşmayı sürdürüyor. Geleneksel hâle getirilen programların bu seferki adresi Rotterdam’da bulunan Larenkamp gösteri salonuydu. Yoğun bir katılımın olduğu gözlenen gecede, Rotterdam Yurttan Sesler Korosu birbirinden güzel türküler seslendirdiler.


nieuws

18 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

Star Market sahibi Adem Ozan:

Kısa haber

“Müşteri memnuniyeti önceliğimiz, helal kesimde hassasız”

Rotterdam’ın Star’ı yenilendi hijyenik olarak günlük-taze ürünler sunmaya devam edeceklerini belirtti.

T

ürklerin yoğun olarak yaşadığı Rotterdam Zuid (Güney) bölgesinde, 14 yıldır hizmet veren ‘Star Market’, daha geniş ve nezih bir ortamda müşterilerinin ihtiyaçlarına cevap vermek için yeni yerinde hizmete açıldı. Star Market’in yeni yerinde hizmet vermeye başlaması dolayısıyla program düzenlendi. Du-

alarla hizmete açılan Star Market için müşteri ve davetliler, bol kazanç ve bereket temennisinde bulundular. Dualarla açılışı yapılan Rotterdam’ın Laan Op Zuid caddesi üzerinde kuru gıda, manav, kasap, süt ürünleri reyonlarıyla müşterilere haftanın 7 günü hizmet vermek için hazır olduklarını söyleyen Star Market sahibi Adem Ozan,

MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ ÖNCELİĞİMİZ Adem Ozan, “Star Market olarak, ilk günden buyana ‘müşteri memnuniyeti’ prensibiyle hareket ettik, bundan sonra da aynı düsturla hareket edeceğiz. 2001 yılından bu yana Rotterdam’ın Zuid (Güney) bölgesinde market alanında hizmet veriyoruz. Hedefimizde, mevcut yerimizi büyütmek ve genişletmek vardı, nasip oldu ve daha geniş ve büyük bir yere taşındık. Mekanı büyütürken dikkate almamız gereken hususlar vardı. İnsanların kolay alışveriş yapabileceği temiz, titiz, güzel, huzurlu ve aradığını bulabileceği bir yer hep hedefimizde vardı. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da kaliteden ödün vermeden, güzel ve iyi hizmet etmek istiyoruz.” “YENİ ŞUBELER YOLDA” “Müşterilerimiz aradığı ürünlerin (kuru gıda, sebze-meyve, süt ve peynir çeşitleri, kırmızı ve beyaz et v.s) yüzde doksanını günlük -taze olarak bulabilir. Sadece Türk toplumuna değil, Hollandalı ve diğer millete mensup insanlara

da hitap ediyoruz, geniş bir müşteri yelpazemiz var. Uzun yıllara dayanan tecrübe ve birikimimizi başka bölgelerde de şube olarak değerlendirme plan ve projelerimiz var. Star Market artık Güney Rotterdam’da biliniyor. Yakınımızda Hollanda süpermarketleri var ve biz bundan olumsuz etkilenmiyoruz bilakis buraya gelen çoğu müşteri bizim de müşterimiz.” HELAL KESİMDE HASSASIZ “Sabah 8’den akşam 8’e kadar, haftanın 7 günü (Pazar öğleden sonra) 10 kişilik ekiple hizmet veriyoruz. Belirli zamanlarda, belirli ürünlerde ciddi kampanyalar yapıyoruz ve bunu halka daha önceden duyuruyoruz. Özellikle Hollandalı müşterilerimiz bu tür kampanyalara büyük ilgi gösteriyorlar. Bilhassa et ürünlerimiz ‘helal’ olarak kesilen mezbahalardan geliyor ve bu şekilde müşteriye sunuyoruz. Helal kesim konusunda hassas davranıp, mezbahalardaki kesimleri bazı zaman aralıklarında bizzat görmeye giderek, mutmain oluyoruz.” şeklinde konuştu. Haber - Fotoğraflar: M. Ali Topcu

Boşanmalar, MOSLİM OMROEP’un gündemindeydi Nederland-2 kanalında, Moslim Omroep yayın saatinde yayınlanan bir program, boşanmalarda yaşanan sorunların boyutlarını basit ve sade bir şekilde gözler önüne serdi. Hedef Medya imzalı olarak hazırlanan ve boşanmaları konu alan programda farklı etnik kökenden olan boşanan Müslümanların hayatlarına farklı bir bakış açısıyla sorunu gündeme taşıdı. Boşanmaların, dinî, sosyal, ruhsal ve hukuki boyunun uzmanlarca irdelendiği programda, pek çok istatistik bilgiler de verildi. İşte yapılan araştırmalardan çıkan ürkütücü sonuçlar… İçerisinde yaşadığımız ülkede, Hollandalılarda boşanma oranı yüzde 40’lera dayanmışken, bu oran Türklerde yüzde 38’lerde, Faslılarda ise yüzde 50’lerin üzerinde gözükmekte. - Boşanmalara en çok neden ise, kültürel farklılıklar olarak gösterilmekte. Ailelerin evliliklere müdahalesi, eşlerin birinden sorumsuzluğu, kötü alışkanlıklar, boşanmaları tetikleyen diğer önemli sebeplerden bazıları… Bu önemli programı alttaki linkten takip edebilirsiniz... http://gemi.st/VPWON_1241158

Hilalspor C1 Takımı

Hilalspor 4 genç takımı ile lig şampiyonlu oldu Hollanda amatör liginde mücadele eden, Hilalspor Eindhoven genç takımları umut vaat etmeye devam ediyor. Hilalspor Eindhoven Genç takımlarından B1, B2, C1 ve E1 takımları şampiyonluklarını liglerin bitmesinden önce ilan ederek mutlu sona ulaştılar. Bu sezon şampiyonluğunu ilk ilan eden takım, Hilalspor Gençler B1 takımı oldu. Şampiyonluğunu liglerin bitmesine üç hafta kala ilan etmek için, Best Vooruit Genç B1 takımıyla mücadele eden Hilalspor Genç B1 takımı, rakibini dış sahada 3-1 yenerek mutlu sona ulaşmış oldu.. Hilalspor Genç B1 ve C1 takımları, bu sonuçla Hollanda kraliyet kupasında mücadele etmeye haki kazandı. Görüşlerini aldığımız Hilalspor Eindhoven Başkanı Erdal Uygun, geleceğe artık daha güvenle

Hilalspor E1 Takımı

baktıklarını, çünkü kulübü bu günlere taşımak için çok büyük zorluklar çekmelerine rağmen, gelen böylesi güzel ve anlamlı başarıların, kendilerinin tüm yorgunluğunu aldığını ve daha çok kenetlemeye neden olduğunu belirtti. Önümüzdeki sezona çok daha iddialı hazırlandıklarını, bunun içinde çocuklarını kulübe yazdıracak ailelerin biraz erken davranmalarını, seçmelerin mayıs ayı ortasına kadar tamamlanacağını belirtti. Ayrıca, geleneksel 28. Hilalspor Eindhoven Turnuvası içinde çalışmaların olanca hızıyla devam ettiğini belirterek. 31 mayısta yapılacak olan turnuvaya, 4 gurupta 24 takımın mücadele edeceğini, turnuvaya Hollanda’nın yanı sıra Belçika ve Almanya’dan da takımların katılacağını belirtti. Turnuva isim sponsorluğu ve diğer sponsorluklar için görüşmelerin devam ettiğini belirterek, sponsorluk vermek isteyen işverenlerin, veya turnuvaya katılmak isteyen takımların, Hilalspor turnuva afişindeki telefon numaralarından kendilerine ulaşabileceklerini ifade etti.

Hilalspor B1 Takımı


politiek

siyaset 19

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

“Hedefimiz, Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır”

Gündem

“Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır”

Mehmet Erdoğan Hollanda İslam Federasyonu Başkanı

M

anevî atmosferi yoğun olan Üç Aylara 20 Nisan 2015 Pazartesi günü girmiş olacağız, Ramazan ayına doğru yol alırken ilk durağımız Regaip Gecesi olacaktır. Bu geceyi de, 23 Nisan Perşembe akşamı idrak etmiş olacağız. Peygamber efendimiz üç aylara girdiği zaman şu duayı yapardı: “Allahümme bârik lenâ fi Recebe ve Şa’bane ve bellığnâ Ramazân.” Manası: “Allah’ım, bizim için Recep ve Şaban aylarını bereketli ve mübarek kıl ve bizi Ramazan’ı Şerif’e ulaştır.” Recep, şaban ve ramazan aylarından müteşekkil olan bu mübarek aylara öteden beri “üç aylar” denir. Bu ayların her biri, Allah’ın izni ile, birer manevî gıda hazinesi ve sofrası olarak bizleri kuşatacaktır. Allah Teâlâ, içinde birçok hikmet taşıyan bazı gün ve geceleri diğerlerine göre daha özel kılmış ve bu zamanlarda ifa edilecek ibadetlere ve rızasına uygun güzel işlere daha feyizli ve daha bereketli karşılık vereceğini vadetmiştir. Bu özel zamanların başında Recep, Şaban ve Ramazan ayları gelir. Bu ayların gündüzlerinde tutulacak oruçlar, verilecek sadakalar; gecelerinde yapılacak ibadetler, inşallah, diğer zamanlara itibarla daha bereketli olacaktır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir hadîs-i şeriflerinde bunu bize şöylece ifade buyurmaktadır: “Beş gece vardır ki, o gecelerde edilen dualar geri çevirilmez. (Bu geceler şunlardır): Recep ayının ilk cuma gecesi (Regâib Gecesi), şaban ayının on beşinci gecesi (Berat gecesi), (her) cuma gecesi ve bayram geceleri.” Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ayrıca

“Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır.” buyurarak, bu üç ayın taşıdığı önemi vurgulamıştır. Recep ayı, aynı zamanda Kur’ân-ı Kerîm’de bahsedilen haram ayların da ilkidir. Bu aylarda bizim teşrif edeceğimiz gecelerden ilki de recep ayının ilk cuma gecesidir. Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bu gecenin öncesinde, yani perşembe gününde oruç tuttuğunu, gecesinde de namaz kıldığını; böylece bu gecenin feyzine dikkatlerimizi çektiğini biliyoruz. Bundan dolayıdır ki bu gecede dua etmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi çeşitli ibadetlerle geçirmek güzel amellerden kabul edilmiştir. Öyle ise biz de bu mübarek gecenin evvelinde oruçlu olmaya gayret edelim. Gecesinde de namaz kılalım, Kur’an okuyalım, zikir ve tefekkürle meşgul olarak, geceyi ihya edelim. Ayrıca ümmetin ve insanlığın kurtuluşunu talep ederek dualar edelim. Çünkü dua, Allah’a ulaşmanın direkt yoludur. Şahsımızın, ailemizin, bütün ümmetin ve insanlığın kurtuluşu için dualar edelim. Bu mübarek aylarda her zamankinden daha fazla iyilik, hayır ve hasenata koşalım, sadakalar verelim, infakta bulunalım. İnşallah 18 Haziran 2015 tarihinde ise Ramazan ayına ulaşmış olacağız. Ramazan ayı ise on bir ayın sultanıdır. On bir aydan daha değerlidir. İçinde bin aydan daha hayırlı olan ve o gecede Kuran’ın indirildiği kadir gecesi mevcuttur. Yüce Rabbimiz Ramazan ayının önemini bizlere şöyle bildirmektedir. “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri

olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise, sizden ramazan ayına ulaşanlar idrak edenler onda oruç tutsun.” Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz ise Ramazan ayında gerçekleşen manevî atmosferi şöyle bildirmektedir. Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır. Sevgili Peygamberimiz diğer bir hadislerinde Ramazan ayında tutulan orucun önemine şu şekilde işaret etmektedir. “Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” Yaşadığımız bu çağda, bu manevî güç ve sebata, din kardeşliğimizin pekişmesine, Mübarek gecelerin lütuf ve rahmetine ziyadesiyle ihtiyacımız vardır. Kardeşliğimizin ve dayanışmamızın muhafazasının önemi ise Allah’ın rızasını kazanacak doğrultuda bir hayat sürdürmenin vazgeçilmezliğinden kaynaklanır. Hedefimiz, herhangi bir dünyevî karşılık beklemeden, sadece Allah’ın rızasını kazanmak olduğu kadar; bu fani dünyada imtihanı kazanabilmek için bize emanet edilen evlatlarımızı hayırlı bir şekilde imanlı, şuurlu, kendisine özgüveni olan maneviyatına, kimliğine sahip çıkan gençler yetiştirebilmek olmalıdır. Kimlik ve İslami kültürümüzü muhafaza etmeye ve yaşadığımız Hollanda toplumuna olumlu katkılarda bulunup, Allah rızası için çalışmamız ve marufa yönelmemiz gerekmektedir. Bu vesileyle, Üç aylarınızı tebrik ediyor, Ramazan ayının bereketi ve mağfiretinin hepinizin ve hepimizin üzerine olmasını temenni ediyor, şimdiden yapacağınız bütün ibadetlerin kabul olunmasını, yüce Allah’tan dileriz.

Spotlar

kayakocak@gmail.com

Kaya Turan Koçak

Daha güzel Muhammed’i olmak, O’nun ahlâkıyla donanmak… Bu ayki yazıma, Kâinatın Efendisi Âlemlere Rahmet olarak gönderilen, son peygamber, şefkat peygamberi; bizleri yoktan var eden Allah (c.c.)’ın ‘Habibim’ diye hitap ettiği, peygamberimiz Hz. Muhammed (s.av) Efendimizi anarak başlamak istiyorum. Kutlu Doğum haftası münasebetiyle, O’nun veladetinin insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını diliyor, düzenlenecek programlara katılmanızı tavsiye ediyorum. Feyz almak ve O’nu daha iyi anlamak için. Hollanda Millî Görüş Teşkilatının düzenlemiş olduğu bir programa misafir konuşmacı olarak katılan Dr. Abdurrahman Büyükkörükçü Hocaefendinin ifade ettiği gibi: ‘Daha güzel Muhammed’i olmak lazım’. Avrupa’da artan Müslümanlar sadece tebliğ ile değil, temsille Müslüman oluyorlar. Sadece anlatmak, sadece tebliğ etmek, sadece söylemek değil, ‘ben öyle bir Müslüman olmalıyım, İslam’ı üzerimde öyle bir taşımalıyım, öyle bir tebliğde, öyle bir temsilde bulunmalıyım ki ben hiçbir şey anlatmadan, beni gören gayrimüslimler Müslüman olsunlar’ diyerek yaşamak lazım. Görenler, gördüklerine hayran olarak kabul etmeliler. Hollanda’da etkili pozisyonda olan bir kişi beni telefonla arayarak bir konuda yardımcı olmamı istedi. Okula giden çocuğunun, din dersindeki ev ödevi için bir Müslüman ile söyleşi yapması gerektiğini, aklına da benim geldiğini ve bunu kabul edip edemeyeceğimizi sordu. Bende memnuniyetle kabul

edeceğimi söyledim. Tarihi, saati ve buluşacağımız yeri anlaştık. Hollanda’nın isim yapmış, üniversite öncesi eğitim veren bir gymnasium okulunun öğrencileriyle buluşacağız. Anladığım kadarıyla bu sınıfta veya bu okulda henüz Müslüman talebe yok. İkişer kişilik grup oluşturarak ev ödevlerini yerine getirmeleri gerekiyormuş. Sınıf arkadaşı ile anlaştığımız gibi çıkıp geldiler. Yaşları henüz 13-14, ama çok iyi hazırlandıkları her hâllerinden belli. Tablette sorularını hazırlamışlar ve söyleşiyi kayda almak için de cep telefonundaki imkânları kullandılar. Beğendim, böyle profesyonelce hazırlanmaları hoşuma gitti. Söyleşi başladı. Zeki çocuklar, çok da güzel sorular hazırlamışlar. İşin zor tarafı, çocukların anlayacağı şekilde, sorularına cevap vermekti. Sorulardan bir tanesi şöyle idi: “Müslümanlar tüm hak peygamberlere inanırlar. Peki, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Müslümanlar için özel bir yeri olmasının sebebi nedir?” Gelin bu soruya; inançlı Hıristiyan ailelerin çocuklarına, Hıristiyan gymnasium okulunda eğitim ve öğretim gören 13-14 yaşındakilerine cevap verin. Benim vermiş olduğum cevabı buraya yazmak fazlada önemli değil. Önemli olan, bu veya buna benzer sorulara sizin nasıl cevap verecek olmanızdır. Evet, Avrupa’da yaşayan bizler, Müslüman Türkler; Âlemlere Rahmet olarak gönderilen şefkat Peygamberini doğru anlamak, iyi anlatmak ve O’nun güzel ahlâkını örnek alarak bizlere yaşatmayı Rabbim nasip etsin. Amin. Kutlu Doğum programlarında görüşmek üzere… Hoşça kalın.


nieuws

20 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

Cebeci’den veda...

Cebeci gitti SİOT bitti Türk Danışma ve Eğitim Vakfı (SİOT), Başkanı Bekir Cebeci’nin Türkiye’ye geri dönme kararı alması üzerine 20 yıldır Hollanda’da sürdürdüğü sosyal çalışmalara son verdiğini duyurdu. Son noktanın konulduğu yemekli toplantıda söz alan konuşmacılar SİOT’un kuruluş amacını ve 20 yıldır yaptıkları faaliyetleri anlattılar. Siot İkinci Başkanı Drs. Harm Puite: “Biz, Bekir Cebeci ile 25 yıl önce Hollanda Yetişkinler Eğitimi Genel Merkezinde eğitim koordinatörü olarak çalışırken tanıştık. Siot’u birlikte kurduk. Amacımız Hollanda’daki Türk toplumuna başta eğitim olmak üzere çeşitli alanlarda hizmet etmekti. Bu amacımıza kısmen ulaştığımızı söyleyebilirim. Elbette daha yapacak çok işlerimiz vardı. Ancak başkanımız Bekir Cebeci’nin Türkiye’ye dönme kararı alması bizleri derinden etkiledi. Çünkü Bekir Cebeci, Siot vakfının kalbidir. Nasıl ki bir insanın kalbi durunca hayat durur. Onun için Siot vakfımızı kapatma kararı aldık. Bundan sonraki hayatında Bekir Cebeci’ye başarılar dileriz” dedi SİOT’un kurucusu ve 20 yıllık başkanı Başkanı Bekir Cebeci ise şunları dile getirdi: “SİOT Vakfının kurarken

Gündem

önümüze 3 E hedefini koymuştuk. Bunlar EĞİTİM, EMANSİPASYON (özgürlük ve eşit haklar) ve EKONOMİ. Bu hedeflere hizmet etmek için çeşitli projeler geliştirdik ve kitaplar yazdık. Türk STK’larıyla yaptığımız ortak toplantılarda toplam 20 bine yakın kitaplarımızı katılımcılara bedava dağıttık. Siot Vakfı olarak Hollanda Anayasasını Türkçe’ye tercüme edip Türkçe ve Hollandaca kitap olarak yayımladık ve herkese bedava takdim ettik. Hollanda eğitimi ile ilgili olarak Eğitim Rehberi, Terbiye ve Tahsil kitaplarını halkımızın hizmetine ücretsiz sunduk. SİOT kitaplarını destekleyen yazılar yazan Büyükelçilerimizden Tacan İldem, Aydan Karahan’a, Din Hizmetleri Müşavirlerimizden Arif Soytürk ve Yusuf Kalkan’a teşekkürlerimi sunarım. Bize çalışmalarımızda büyük destek veren, başta Konsoloslarımız olmak üzere Hollanda Diyanet Vakfı ve Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonuna bütün STK’larımıza candan teşekkür ederim. Toplumun dil, din ve kültürel değerlerini korumanın yolu ULUSAL AZINLIKLARI KORUMAYA DAİR SÖZLEŞME kapsamına alınmaktır.. Bu azınlık statüsünü kazanmak için mücadele etmeliyiz” Cebeci’nin konuşmasının ardından Türk İslam Kültür Dernekleri (TİKF) Başkanı Arif Yakışır da yaptığı konuşmada Bekir Cebeci ve ekibine çalışmalarından dolayı teşekkür etti.

“Hz. Muhammed’in ümmeti olmakla ne kadar şükretsek

Kuzey Hollanda Millî Görüş, Peygamber sevdalılarını buluşturdu Kuzey Hollanda Millî Görüş Teşkilatı Zaandam Tulp 2’de düzenlediği “Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed” adlı Kutlu Doğum etkinliği ile peygamber sevdalılarını buluşturdu. İki bin kişinin tıklım tıklım doldurduğu salona, sevgi ve özlem hâkimdi.

Göze batanlar...

Kuzu ve Öztürk engellenmeye çalışılıyor Temsilciler Meclisi, partilerinden ayrılan milletvekillerinin parlamentonun alt kanadında kendi gruplarını oluşturmalarının önlenmesini istiyor. Partilerinden ayrılan milletvekillerinin kendi başlarına ya da kendi gruplarından çıkmış diğer milletvekilleriyle grup oluşturmalarına karşı çıkan siyasi partiler, bu milletvekillerinin grup olarak söz hakkından ve parasal destekten yararlanmalarına son verilmesi gerektiği görüşündeler. Planlara göre bu milletvekilleri Temsilciler Meclisi’ndeki çalışmalarına bağımsız milletvekili olarak devam edebilecekler, ancak konuşma hakkı ve parasal destekten yararlanamayacaklar. Bu konudaki tartışma, Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün iktidar ortağı PvdA’dan (İşçi Partisi) ayrılarak çalışmalarına Kuzu/Öztürk Grubu adı altında devam etmeleriyle alevlenmişti. Son planlarla ilgili haberlere Hollanda medyasının milletvekilleri Tunahan

Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün fotoğraflarını kullanması dikkati çekti. Milletvekillerinin partilerinden ayrıldıktan sonra oluşturdukları grup ya da siyasi oluşumla seçimlere katılıp Temsilciler Meclisi’ne seçilmelerinden sonra parti/siyasi oluşum statüsünü kullanabilmeleri isteniyor. 2012 seçimlerine Temsilciler Meclisi’ne 11 parti seçilmişti. Şu an ise bu sayı partilerinde ayrılıp kendi gruplarını oluşturanlarla birlikte 16’ya yükseldi. Geert Wilders’in siyasi oluşumu PVV’den (Özgürlük Partisi) ayrılan Bontes ve Van Klaveren kendi gruplarını oluşturmuş, aynı partiden Van Vliet ise çalışmalarına bağımsız üye olarak devam etme kararı vermişti. İktidar ortağı Liberal VVD’den ayrılan Houwers ile yaşlılar partisi 50Plus’tan ayrılan Klein de Temsilciler Meclisi’nde bağımsız milletvekili olarak bulunuyorlar. PvdA’dan ayrılan Kuzu ve Öztürk ise Kuzu/Öztürk Grubu’nu oluşturdukları gibi DENK adlı siyasi oluşumu da kurdular. İslam karşıtı Geert Wilders de 2004 yılında VVD’den atılmış ve çalışmalarına 2004-2006 döneminde Wilders Grubu adı altında devam etmişti. Wilders 2006 yılında da PVV adlı siyasi oluşumu kurmuştu.

S

elimiye Camii hafızlık kursundan Elizkan Karayiğit’in Kur’an’ı Kerim okumasıyla başlayan programda, peygamberimiz Hz. Muhammed tanıtılarak dualarla anıldı. Zaandam’ın en büyük salonu Tulp 2’de düzenlenen ve Seyfullah Kartal tarafından sunulan etkinliğin açılış konuşmasını yapan Kuzey Hollanda Millî Görüş Bölge Başkanı Oktay Dalmaz, İslam’ı yaşayarak bize miras bırakan Peygamberimiz bizlere eşsiz bir örnek olarak gönderildi. “Hz. Muhammed’in ümmeti olmakla ne kadar şükretsek azdır. Bu programlar, Hz. Muhammed’i tanımak ve anmak ve anlamak için güzel bir vesile dir. Bundan dolayı bu organzieye emeği geçenlere teşekkür ediyorum. O’nun gibi yaşamanın, O’nun gibi davranmanın gayreti içeirinde olmamızı diliyor, gününüzü tebrik ediyorum” dedi. İranlı Kari Hassan Sadeghi’den Kur’an-ı Kerim ziyafeti ve Sinevizyon gösteriminden sonra İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları Genel Başkanı Kemal Ergün kürsüye geldi.

Kemal Ergün, IGMG’nin Kutlu Doğum programları kapsamında düzenledikleri etkinliklerle Hz. Muhammed’i tanıtıp andıklarını belirterek, “Derdi ve davası insanlık ve ümmeti olan kainatın efendisini elbette bir günde anlatmak mümkün değil. Bugünün anısına peygamberimizin tavsiyelerine uyarak “Büyüklük taslamayacağız, İhtirastan uzak duracağız. Hasetten uzak duracağız” diye konuştu. Ergün, İslam’ı yanlış gösteren insanlarla kendimizi anlatarak mücadele etmemiz gerektiğini ifade eden Ergün, “İslam, tüm dünya için gönderilmiştir. Barış dini İslam’ı bu bilinçle tanıtmalıyız. Peygamberimizin ahlakını örnek alarak Müslümanların her yönden örnek birer insan olduğunu yansıtmalıyız. Farklı dinleri yaşayan komşularımızı rencide edecek şeylerden uzak durmalıyız” şeklinde ifadelerde bulundu. Günün hatibi Ömer Döngeloğlu ise son dönemde aile ilişkilerindeki

yozlaşmaya değinerek sosyal medyanın zararlarına dikkat çekti. Haftada bir erkeğin eşine en az 3 defa sevdiğini ifade etmesini öneren Döngeloğlu, kadınların da bir defa sevgisini belirterek ailede sevginin güçlenmesi sağlanmalı dedi. Eğer sevgiyi ailede oluşturamazsak Facebook gibi sosyal medyada elin erkeği sahte sevgilerle kadını aldata bildiğini belirten Döngeloğlu, evinde İslam’ı hakim kılamayanların dışarda bir şey anlatma hakkı olmadığını belirtti. Güney Afrikalı Kari Abdurrahman Sadien’in nefis Kur’an-ı Kerim ziyafeti katılanlarda duygu selinin oluşmasına neden oldu. Daha sonra programa katılanlar arasında yapılan çekilişte bir kişi Kuzey Hollanda Millî Görüş’ten Ümre seyahati kazandı. Program, Seyfullah Kartal’ın “Kime Emanet” şiirini okuduktan, sponsorlara hediye takdim edildikten sonra Selimiye Camii hafızlık kursundan Mehmet Emin Batman’ın Kur’an-ı tilavetiyle son buldu.


herdenking

anma 21

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün:

Diller O’nu andı, yürekler sevgisine kandı, gönüller sürûr buldu…

“O, kul olmayı risaletin önüne koymuştu”

H

ollanda İslam Federasyonu’nun her yıl geleneksel olarak düzenlediği ‘Peygamberimizi Anma’ ve ‘Kur’an Sofrası’ programı bu yıl Rotterdam’da gerçekleştirildi “O’nun hangi mesajlarla geldiğini muhataplarımıza anlatmalıyız” Schalmei Düğün Salonu’nda düzenlenen programa, Almanya’dan IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, NIF Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan, Türkiye’den Abdurrahman Körükçü (İlahiyatçı), Abdulkadir Şehitoğlu (Hafız), Güney Afrika’dan Abdurrahman Sadien (Hafız),TC. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, CMO Başkanı Raşit Bal, Türk Hukukçular Birliği Başkanı Ejder Köse, BATİM Başkanı Uğur Arısoy, SPIOR Başkanı Mehmet Akbulut, IUR Öğretim Görevlisi Özcan Hıdır, Bölge Yönetimi, cami ve cemiyet idarecileri, politikacılar, işadamları, bazı STK temsilcileri ile peygamber sevdalıları katıldı. Bielefeld Gençlik Teşkilatından Muhammed Ali Toptaş tarafından sunulan program, Schiedam Yıldız Eğitim Müdürü Kenan Aslan’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile başladı. “Biz, senden hayır umarız, sen kerem ve iyilik sâhibi bir kardeşsin” Programın ilk konuşmasını ev sahibi olması hasebiyle Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan yaptı. Erdoğan, katı-

lımdan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, konuşmasını günün anlam ve önemi üzerinde sürdürdü. Herkesi selamlayarak sözlerine başlayan Mehmet Erdoğan özetle şunlara değindi: “Peygamberimizi anmak ve anlamak üzere bir arada toplanmanın sevincini, heyecanını yaşıyoruz. O, Rabbimizin buyurduğu üzere ‘Âlemlere Rahmet’ olarak gönderilen, sevgi, merhamet, şefkat peygamberidir. Kainattaki bütün varlıklar, O aziz ve şanlı Peygamberin yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır. O eşsiz elçinin her hâli bize örnek olmalı ve O’na ait bütün vasıf ve özellikleri, kalbimizde, aklımızda, beynimizde, duygu ve düşüncelerimizde yaşamalı, yaşatmalıyız ki, ancak O’na layık bir ümmet olabilelim. Hayatında ne zorluklara göğüs gerdiğini, ne sıkıntılara duçar kaldığını ve bu dini insanlığa yaymak için ne meşakkatlere katlandığını biliyoruz. Mekkeli müşrikler, Peygamberimize hüznünü bile yaşamasına müsaade etmeden baskı ve zulümlerini artırmışlar, İslam’ı tebliğ edemez hâle getirmişlerdi. Rasulullah (SAV), Mekke’de tüm yolları denedi, olmayınca, Hicret’ten evvel bir umut ve tebliğ için Taif’e gitti, orada çirkin bir muameleye maruz kaldı ve taşlandı. Dönüş yolculuğu sırasında, Cebrail göründü, yanında bulunan ikinci bir meleği işaret ederek “Ey Allah’ın Elçisi! ALLAH, o insanların size yaptıklarını gördü ve onlar için dilediğin emri veresin diye Sana

dağlarla görevli meleği gönderdi” der. Sonra dağlarla görevli melek konuşur: “Eğer onların üzerine dağları kapatmamı emredersen, söyle, dilediğini yerine getireyim.” Ama O, her şeye rağmen kıyamaz Taif halkına ve “Hayır! Ben sadece onların nesillerinden yalnız Allah’a ibadet edecek, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayacak insanlar gelmesini dilerim.” der. Peygamberimiz, eza, cefa gördüğü, kovulduğu Mekke’yi fethettiğinde, en ufak bir kibir ve gurura kapılmadan devesinin üzerinde secde eder hâlde girdi şehre. Sevgili Peygamberimiz, korku içinde ne yapacaklarını şaşırmış hâldeki müşriklere bir müddet baktı; “Ey Kureyş topluluğu! Şimdi size nasıl muamele edeceğimi sanıyorsunuz?” diye sordu. Kureyşliler: “Biz, senden hayır umarız, sen kerem ve iyilik sâhibi bir kardeşsin! Kerem ve iyilik sâhibi bir kardeş oğlusun! Ancak bize hayır ve iyilik yapacağına inanırız.” dediler. Peygamberimiz onlara tebessüm buyurdu ve “Benim hâlimle sizin hâliniz, Yusuf’un (aleyhisselâm) kardeşlerine söylediği gibi olacaktır. Yusuf’un kardeşlerine dediği gibi ben de size: ‘Bugün artık size geçmişten sorumluluk yoktur, günahınızı yüzlerinize vurmak suretiyle benim tarafımdan size, bir kınama ve ayıplama yoktur; Allah Teâlâ, sizi mağfiret buyursun’ derim. Haydi gidiniz, serbestsiniz” buyurdu. Biz böyle bir Peygamberin ümmetiyiz, öyleyse O’na

layık olmak için, sadece O’nun doğum yıldönümünde değil her anımızı O’nunla doldurmalıyız” “İslam’ı, Hollandalılara doğru bir şekilde anlatacağımız projeler üretmeliyiz” T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral bir baba ve iki oğul ile ilgili verdiği darbı mesel ile sözüne başladı ve konuşmasında özetle şunlara değindi: “O kutlu elçinin bize bıraktığı mirasa layıkıyla sahip çıkmazsak, onu anlayamaz, anlatmazsak bizim içerisinde bulunduğumuz sıkıntılardan daha büyüğünü çocuklarımız yaşayacaklardır. Azınlık olarak yaşadığımız bu ülkelerde, inancımızı daha bilinçli, daha ilkeli, daha aktif bir hâlde yaşamamız gerek. Aksi hâlde, omuzlarımıza yüklenen bu sorumluluk bizi torunlarımız karşısında çok müşkül durumda bırakacaktır. Biz sadece bu meseleyi kendi aramızda anmaya ve anlamaya çalışırsak, maalesef sonuç almak için bu girişimler yeterli olmayacaktır. Bizim bu duvarları yıkıp, önce komşularımıza, mahallemize, semtimize, şehrimize ve içinde yaşadığımız ülkeye bizzat yaşayarak, bizzat tatbik ederek, İslam’ın, Kur’an’ın ne olduğunu, Hz. Peygamberin kim olduğunu, O’nun hangi mesajları getirdiğini muhataplarımızın anlayacağı bir şekilde anlatmamız gerekiyor. İslam’ı, Hollandalılara doğru bir şekilde anlatacağımız projeler üretmeli ve hayata geliştirmeliyiz. Yoksa, kapı dışında bizi ve çocuklarımızı bekleyen tehlikeler artarak devam edecektir. Kendimiz söyleyip kendimiz dinleme gibi bir lüksümüz olmamalı artık. Bu mesajı duymaya herkesin hakkı var.” “Hased, sömürünün, zulmün, kanın, terörün sebebidir” Avrupa Kur’an-ı Kerim yarışmasında küçükler kategorisinde dereceye giren Zeynep Yücetaş’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim’den sonra IGMG Teşkilatları Genel Başkanı Kemal Ergün’e söz verildi. O’nu anma ve anlamayı sadece bir güne hapsetmenin Müslümanca bir tavır olmadığına dikkat çeken Ergün, günümüzde yaşananların peygamberlikten önceki durumla benzerliğine işaret ederek şunları söyledi: “Açlık, sefaletle karşı karşıya olanların, ekmek bulama-

yanların ellerinde en ağır silahlar var. Bu silahları onlara kim veriyor? Algı operatörleri, dünyaya şekil verenler öyle bir İslam ve Peygamber portresi ortaya koyuyorlar ki, yanındaki 40 yıllık komşun bile senden korkuyor, ‘acaba beni ne zaman boğazlayacak?’ diye endişe duyuyor. ‘Kuduz bir köpeği bile öldürürken merhametli olun’ buyuran bir Peygamberin ümmeti mi insan yakacak, insan boğazlayacak, asla… O, kul olmayı risaletin önüne koymuştu. İyi bir kul olmadan elçi olunmaz, kul olmadan mü’min olunmaz. O bize en güzel bir örnekti. Kibirden, ihtirastan ve hasedden uzak durun. Şeytan, kibirlendiği, büyüklük tasladığı için rahmetten kovuldu. Hz. Adem, ihtirası sebebiyle cennetten kovuldu. Kabil, hasedi yüzünden yeryüzünde akıtılan ilk kana sebep oldu. Hased, sömürünün, zulmün, kanın, terörün sebebidir” “Zahmetiniz, rahmete inkılap edecektir” İlahi sanatçısı Bülent Aktaş’ın seslendirdiği birbirinden güzel ilahilerin ve sinevizyonun ardından, Türkiye’nin yetiştirdiği ender karilerden olan Abdulkadir Şehitoğlu güzel sesi ve yorumuyla katılımcılara bir Kur’an ziyafeti verdi. Şehitoğlu, okuduğu birbirinden güzel ilahi ve kasidelerle salon içinde hâkim olan manevî atmosferi zirveye taşıdı. Günün hatibi olarak programa katılan Abdurrahman Büyükkörükçü bir saati aşkın yaptığı konuşmada Peygamber Efendimizin hayatından kesitler sundu. Programın beklenen bölümünde dünyaca ünlü hafız kari Abdurrahman Sadien kendine has güzel sesi ve yorumuyla okuduğu Kur’an-ı Kerim ile gönüllere sürur verdi, yürek tellerini titretti. Katılımcılar, çağlara meydan okuyan Kur’an’ın mesajı ve Sadien’in içli sesiyle yarım saat boyunca manevî bir atmosferde Kur’an sofrasından nasiplendiler, o manevî iklimde gezintiye çıktılar. Program, organizeye emek ve destek verenlerin ödüllendirilmesinin ardından, Abdurrahman Büyükkörükçü’nün yaptığı dua ile sona erdi. Haber - Fotoğraf: Doguş



introductie

tanıtım 23

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202- 2015

Gündem

"HOTİAD olarak sadece ticarete odaklanmadık; eğitim, kültür ve sanata da yatırım yapıyoruz"

HOTİAD, Hollanda’nın kalbinden seslendi Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) tarafından Lahey Society de Wit Konferans salonunda düzenlen HOTİAD SUMMİT 2015 Zirvesi’nde Hollanda Türklerinin ekonomik gücü sergilendi; katılımcılar önemli mesajlar verdiler.

H

ollanda Meclisine 50 metre uzakta bulunan tarihi Society de Wit Konferans salonunda Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru’nun da davetliler arasında olduğu SUMMİT 2015 ekonomik zirvesine ilgi yoğundu. Ev sahibi HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu ve ekibinin de tam kadro hazır bulunduğu zirveye, işadamlarının yanı sıra, siyasetten sanata, STK Temsilcilerinden yöneticilere kadar pek çok seçkin davetli katıldı. “HAKİKATLERİ ARAYANLARA ARŞİVİMİZ AÇIKTIR” Zirvenin ilk konuşmacısı Numan Kurtulmuş idi. Pek çok konuda partisinin görüşlerini ifade eden Kurtulmuş, gündemde olması hasebiyle sözde Ermeni soykırım meselesine de değindi. Kurtulmuş, “1915 yılı, Birinci Dünya Savaşı şartları içerisinde ortaya çıkmış gerçekten acıların yaşandığı bir dönem. Savaşın lortları o kirli savaşın labirentleri içerisinde bir çok millete maalesef ciddi şekilde bir takım bedeller ödettiler. Dolayısıyla biz, bir asır evvel olmuş olan şeylerin bugün bir intikam duygusu ile, ya da kan davası hisleri içerisinde konuşmanın anlamsız olduğu kanaatindeyiz. Türkiye olarak şunu çok açık olarak ifade ediyoruz. Geçtiğimiz ay İstanbul’da dünyadaki bütün devlet arşivlerinin genel müdürlerinin

bir araya geldiği uluslararası toplantı oldu. Orada bizler Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün arşivleri hakikati aramak isteyen herkese açıktır. Kim nerede bir araştırma yapmak istiyorlar ise gelsin arşivlerimiz önlerindedir. Kimin elinde nerede hangi arşiv var ise ortaya koysun, 1915 olaylarının hakikatini ortaya koyalım. Ama hiç kimsede 1915 olaylarını bahane ederek, Türkiye’ye dayak atmaya kalkmasın. Buna da asla tahammül etmeyiz ve buna da rıza göstermeyiz. Ama tarihçiler, hakikati araştırmak isteyenler, gerçeğin ne olduğunu bilmek isteyenler buyursunlar gelsinler Türkiye’nin arşivleri ortadadır. Dolayısıyla bizim tarihimizin hiç bir döneminden ürkecek korkacak bir durumumuz yoktur. Tarihin bütün sayfalarını hakikat arayıcılarına açmaya hazır olduğumuzu bir kere daha Hollanda’dan ifade ettik.” şeklinde açıklamada bulundu. “AB’ye girdik sadece imzalar atılmadı” HOTIAD SUMMIT 2015 ‘de ikinci konuşmacı Hollanda Ekonomi Bakanlığı Uluslararası Girişimcilik uzmanı Tjerk Opmeer oldu. Sanayi ve İşverenler Konfederasyonu (VNO-NCW ) Başkanı Hans de Boer, TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Bahadır Kaleağası ve HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu’nun konuşmalarının ardından Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru birer

konuşma yaparak Hollanda ile Türkiye arasında HOTİAD başta olmak üzere Türk işverenlerin köprü vazifesi gördüğü vurgulandı. İki ülke arasında ticaret hacminin artırılmasından HOTİAD ve Türk işadamlarının önemine değinildi., Kısa bir sinevizyonla HOTİAD’ın anlatıldığı HOTİAD SUMMİT 2015 zirvesinde HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, HOTİAD olarak sadece ekonomik faaliyetler yapmadıklarını sanata kültüre ve verdikleri öneme değindi. Üniversitelerde yaptıkları faaliyetlerle geleceğin genç girişimcileri ile bilgi ve deneyimlerini paylaştıklarını söyledi. Geçen yıl ilki verilen HOTİAD başarı ödüllerinin bu yılda verileceğini belirtti. Kabare Sanatçıca Jörgen Raymann geçen sene olduğu gibi bu senede sahne alarak mizahi bir dille Hollanda Türkiye ilişkilerini ve HOTİAD’ı davetlilere anlattı. Programı kahkaha ve alkışlarla sık sık kesilen Raymann, Hollandalıların ön yargısından söz ederek, Hollandalı Türklerin çoğunun bu durumdan habersiz olduklarına vurgu yaparak, hâlâ Türkleri temizlik işçiliğinden ileri gidememiş insanlar olarak görüldüğünü oysa durumun hiç de öyle olmadığına iki yıldır şahit olduğunu söyledi. 5 Televizyondan biri, 10 beyaz eşyadan biri Türk malı Rabo Bank Head of International Desk’den Ronald Batstra, GP Trust Fi-

Gençler, böyle bir düğün merasimiyle evlendiler

Oss’ta, düğünümüz vardı...

Teşkilatımızın en renkli simalarından İbrahim Bilgin kardeşimizin oğlu Ömer-El Faruk ile yine teşkilatımızın değerli üyelerinden Adnan Dündar’ın kızı Güleser, Oss Mescid-i Cuma Camii’nde yapılan sade ve alternatif bir düğün töreni ile dünya evine girdiler. Güney Hollanda Millî Görüş Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan’ın da hazır bulunduğu ve kısa bir selamlama konuşması yaptığı törende Bölge eski Başkanlarından Hüseyin Bündar evlilik konusu ile alakalı bir konuşma yaptı. Daha sonra Hollanda Mehteran takımının verdiği konserle renklenen düğün töreni yapılan ikram ve hediyeleşme ile hitam buldu. Doğuş gazetesi olarak gençleri tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

nansal- DEİK Yönetim ve İcra kurulu Üyesi Pınar Eczacıbaşı, DEİK TürkiyeHollanda İş Konseyi Başkan Yardımcısı Semiha Ünal, Vestel Benelüks Genel Müdürü Umut Canbaz programın son konukları olarak bir panelde önce kendilerini ve firmalarını tanıttılar daha sonra da Türkiye Hollanda ekonomik ilişkileri üzerine görüşlerini dile getirdiler. Panelistler, mevcut durumun daha da iyileştirilmesi için düşüncelerini aktardılar, öneriler sundular. Vestel Vestel Benelüks Genel Menajeri Umut Canbaz, Avrupa’da kullanılan her 5 televizyondan birinin Türkiye’de üretildiğini, dünyaca ünlü bir çok markanın üreticileri olduğunu söyledi.

Pınar Eczacıbaşı ise markalaşmanın önemine değinerek, Almanya’da kullanılan seramik ürünlerinin yüzde 16’sının Vitra olduğunu söyledi. Başta Hollanda olmak üzere Avrupa’ya sık sık geldiniz söyleyen Pınar Eczacıbaşı, “1960 yılından beri flört ettiğimiz AB’ye aslında çoktan girdik sadece imzalar atılmamış” dedi. HOTİAD SUMMIT 2015, davetliler onuruna verilen akşam yemeği ile son buldu. Toplantıya katılan heyet, Den Haag Mescid-i Aksa Camii ile TÜMSİAD Genel Merkezi’ni ziyaret ederek bir süre görüşmelerde bulundu. Doğuş Haber Merkezi


nieuws

24 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

Toplum

Deventer Başkonsolosundan HDV’ye Ziyaret Avicenna İslam Koleji’nin tanıtım ve yürüttüğü kaliteli eğitim atağı sürüyor

Henüz yeni olmasına rağmen başlattığı tanıtım çalışmalarıyla bölgede saygın ve aranır bir konuma gelen Avicenna İslam Koleji müdür ve yöneticileri, inisiyatif grubu elemanlarıyla bir araya gelerek bir durum değerlendirmesi yaptılar. Kısa, orta ve uzun vadeli yürütülecek çalışmaların değerlendirildiği yemekli toplantıda müdür Richard Troost, grup üyelerinin gösterdiği üstün gayretlerden duyduğu memnuiyeti ifade etti. Cihan Gerdan, Halil Karaaslan, Richard Troost, Halil Yanar, Ünal Fırat, Mehmet Öztürk, Çelebi Sarıbek, Zeynel Abidin Kılıç ve Adnan Mutlu’nun hazır bulunduğu toplantı, yeni çalışma takvim ve alanlarının belirlenmesinin ardından sona erdi.

Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş, Hollanda Diyanet Vakfı Genel Merkezini ziyaret etti. 18.03.2015 tarihinde gerçekleşen ziyarette HDV Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver tarafından karşılanan Deventer Başkonsolosu, HDV Başkanından Vakfın faaliyetleri hakkında bilgi aldı. Başkonsolos Zafer Ateş’e ziyaretinden dolayı teşekkür eden HDV Başkanı Prof. Ünver, kendisine Vakfın faaliyet raporu ile bir ebru tablosu hediye etti.

Hengelo-Yozgat Vakfı bir ilki gerçekleştiriyor!

Ayşe Frank olmasın, aynı acılar yaşanmasın

Birinci nesil, şükran plaketleriyle ödüllendirildi

Hengelo-Yozgat Vakfı, Hollanda’nın Hengelo şehrinde, Türklerin Hollanda’ya gelişinin 50.yılı anısına topluma açık bir çeşme yaptırıyor. Hengelo-Yozgat Vakfı Başkanı Ayhan Coşkunsu “Hengelo Belediyesi’nin vakfımıza vermiş olduğu müsaade ile Proje’nin gerçekleşmesi kesinleşmiştir. Hollanda’da, hatta Avrupa’da bir ilk olduğuna inandığımız bu ÇEŞME PROJESİ’nin, Türkiye’mizin ulusa açık çeşmeleriyle topluma kattığı o güzelliği, Hollanda’ya da taşıyabilecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Şehir merkezinde hizmete sunulacak olan Çeşmenin açılışının, 2015’in Haziran ayında yapılması tahmin ediliyor.

2010 yılında Ilık Production tarafından hazırlanan ve 2013 yılına kadar Rotterdam’da izleyenlerde derin izler bırakan ‘Anne Frank Türkçe Konuşuyor’ temalı program, ülkenin dört bir yanında ilgi odağı oldu. Türkler için Danışma Kurulu (İOT) ile ortaklaşa yürütülen ‘antisemitizm yani Yahudi düşmanlığı nedir’ konulu proje çerçevesinde Anne Frank’ın Hatıra Defteri’nden bölümler okunuyor. Ömer Hünkar Ilık, “2. Dünya Savaşı’nda bu ülkede çekilen acılar, bizim de acılarımızdır. O günleri anlamadan bu ülkeyi, bu ülkenin birçok atasözünü, birçok alışkanlığını, haklarını ve özgürlüklerini anlayamayız” dedi

Hollanda Diyanet Vakfı’na (HDV) bağlı Hilversum Mevlana Camii ile Huizen Selimiye Camii yönetimleri örnek bir çalışmaya imza atıp, emekleriyle ülkeye çok büyük katkılarda bulunan birinci nesil yurttaşlarımıza şükran plaketleri verdi. Huizen’de düzenlenen törene her iki kentten 65 yaş üstü 49 yurttaşımız katıldı. Anıların tazelendiği törende bir konuşma yapan Selimiye Camii Derneği Başkanı Bayram Özçelik, Hollanda’da Türk iş gücü göçünde yarım asrın geride kaldığını ve geçen bu süreçte büyük zorluklar ve sıkıntılar yaşayan birinci nesle toplum olarak çok şey borçlu olunduğunu kaydetti.

Pekünlüler Derneği’nde başkanlık değişimi İlklerin okulu Al-Ghazali’den bir ilk daha…

Bünyesinde bulundurduğu öğrencileri için her zaman kaliteyi en ön planda tutan Al-Ghazali İslam okulu geçtiğimiz hafta bir ilke daha imza attı. Çocukların eğitimlerine verdiği önem kadar sağlıklı yetişmelerini de düşünen okul, öğrencilerinin daha yeşil ve daha çok hareket edebilecekleri bir okul bahçesi için geçtiğimiz yıl başlattığı girişimleri sonuçlandırdı. Birçok okulun müracaat ettiği 50.000 Euro’luk bahçe düzenlemesi için verilecek yardımı almaya hak kazandı. Okulda düzenlenen ve velilerin de katıldığı çek teslim töreninde birçok semt sakini ve yetkililerde hazır bulundu. Jantje Beton’dan aldığı bu destekle öğrencilerine daha sağlıklı bir gelecek için koşturan okul yöneticilerine ve öğretmenlerine, bizde Doğuş ailesi olarak başarılar dileriz.

Hollanda Pekünlüler Derneği Yönetim Kurulu, Tiel kentinde yapılan toplantısında, işadamı Musa Kunt’u başkanlığa, eski başkan Bekir Cebeci ise onursal başkanlığa seçti. Hollanda Pekünlüler Derneği’nde başkanlık değişimi esnasında bir konuşma yapan ve Türkiye’ye dönecek olan Bekir Cebeci, “35 yıldır Hollanda’dayım. 27 yıl eğitimin her kademesinde çalıştım. Tam 27 tane eğitim kitabı yazıp yayımladım. Türk STK’larında yıllarca etkin görevlerde bulundum. Temel ilkem hep şu oldu. Bizleri ayrıştıran değil ama birleştiren değerler üzerinden sosyal kültürel ve eğitim çalışmaları yapmak.”dedi.


samenleving

cemiyet 25

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Leiden Mimar Sinan Camii’ne yeni yönetim

Yozgatlılar yeni yönetimi belirledi

Hollanda Diyanet Vakfı (HDV) Leiden Mimar Sinan Camii, olağan genel kurul toplantısını yaparak, yeni yönetim kurulunu belirledi. Yeni yönetim kurulunu seçen Leiden Mimar Sinan Camii cemaati, Yönetim Kurulu Başkanı olarak Göksel Arıbaş’ı tekrar seçti. Üyelerin çoğunluğunun iştirak ettiği genel kurulda, faaliyet ve mali rapor okunup, oylandı. En fazla oyu alanların yönetim kuruluna seçildiği genel kurulda, üyelerin/cemaatin dilek ve temennileri dinlendi. Tekrar başkanlığa seçilen Göksel Arıbaş, geçen dönemde olduğu gibi, önümüzdeki 2 yıl içerisinde de dinî -millî bayramlarımızın kutlanması, bazı önemli günlerde programlar tertip edilmesi, Hollandalı komşu ve kurumlarla ortak faaliyetler yapmayı sürdürmek istediklerini söyleyerek, üyelere teşekkür etti. LEİDEN MİMAR SİNAN CAMİİ YÖNETİM KURULU: Başkan: Göksel Arıbaş, Başkan Yardımcısı: Erkin Şen, Sekreter: Latife Uğur, Muhasip: Zekeriya Köroğlu, Üyeler: Naci Emecen, Mustafa Ocak, Deniz Çiftçi. Denetleme Kurulu: Hasan Güney, Hilmi Çalışkan, Yahya Bayrak. Cami yönetim kuruluna seçilen ilk kadın üyelerden Latife Uğur kimdir? Birinci kuşak kızı olarak 1974 te Hollanda’ya geldi. Aslen Bafra’nın Düzköy köyünden. Çocukluğu güzel geçti ama gençliği sıkıntılarla geçmesine rağmen kendine bir hedef koyan ve bu hedefe ulaşmak için bütün engellere rağmen ilerlemeye başlayan Latife, bu ilerleyişi Allah’a borçlu olduğunu söylüyor. Resim çizerek yola çıkar, ardından sergiler başlar. Sonra kısa öyküler yazar. Recep Tayyip Erdoğan’a, Lahey Büyükelçisi Sadik Arslan’a, Leiden Belediye Başkanı H. Lenferink’e tablolar hediye eder.

Hollanda’da ticari faaliyetlerde bulunan Yozgatlı girişimcileri aynı çatı altında toplamak için oluşturulan, ‘Hollanda Yozgatlı İşadamları Derneği’, 2 yıl boyunca görev yapacak yeni yönetim kurulunu belirledi. Derneğin Rotterdam’daki merkezinde gerçekleşen olağan genel kurul toplantısına Hollanda Yozgatlılar Federasyonu Başkanı Nihat Koçak, Hengelo Yozgat Vakfı Başkanı Ayhan Coşkunsu, bazı STK temsilcileri ile üyeler katıldı.

İstihdam/İnovasyon Ödülü’nün sahibi Organik Kimya

Enschede Türk Kültür Derneği’nden kültür gecesi

Hollanda Türkiye İş Konseyi’nin (NETUBA) tarafından iki yılda bir verilen İstihdam/İnovasyon Ödülü’nü Organik Kimya Netherlands BV adlı Türk şirketi kazandı. Rotterdam Büyükşehir Belediye Sarayı’nda düzenlenen ödül törenine Lahey Büyükelçisi Sadık Arslan, Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi Ron Keller, Rotterdam Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb, Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral ile çok sayıda işadamı ve çeşitli kurum ve kuruluşlardan temsilciler katıldı. Aboutaleb, Türk girişimcilerin Hollanda’da ki çalışmalarını takdirle izlediklerini, ülkenin ekonomik olarak kalkınmasına çok fazla katkı sağladıklarını söyledi. NETUBA Başkanı Bastian van der Knaap, bu ödülün iki ülkede iş yapan başarılı işadamlarına verilen bir ödül olduğunu söyledi. NETUBA tarafından iki yılda bir verilen ödül, bu yıl Organik Kimya Netherlands BV’nin müdür yardımcısı Emre Kaya’ya verildi. Hollanda ve Türkiye arasındaki ilişkileri geliştirmek için NETUBA tarafından verilen bu ödül sayesinde gururlandıklarını söyleyen Emre Kaya, “2015 yılında bir Türk şirketi olarak bu ödüle layık görülmekten dolayı mutluyuz. Organik Kimya Türkiye menşeli bir aile şirketi. Biz yaklaşık 10 yıldır aktif olarak burada bulunuyoruz. Ciddi bir yatırımımız mevcut. Buradan tüm batı Avrupa’ya ürün ve hizmetlerimizi sunuyoruz. Biz bu işi yaparken Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine hizmet ediyoruz. Bu ödül ile bu hizmetin tespit edilmesi görülmüş olması bizim göğsümüzü kabarttı.” dedi. Ödül, iki ülke arasındaki ticari ilişkilere, ekonomiye ya da yatırımlara katkı sağlayan kurum ya da kişilere veriliyor.

Hollanda Türk Federasyon bünyesinde faaliyet gösteren Enschede Türk Kültür Derneği uzun bir aradan sonra düzenlemiş olduğu, katılımın görüldüğü, Türk Kültür Şöleni’ne çevre illerden ve teşkilatlardan yoğun bir katılım oldu. Programın açılış konuşmasını yapan Enschede Türk Kültür Derneği Başkanı Alpaslan Adıbelli, gençlerin içinde bulundukları sorunlara ve bunların çözümü ile ilgili çalışmalara dikkat çekti. Özellikle Kadın Kolları’nın canlandırılması için çalışmalar yapıldığını ve yakın bir zamanda hanımlar için özel bir programın yapılacağı müjdesini verdi. Daha sonra söz alan Hollanda Türk Federasyon Hanım Kolları Başkanı Neslihan Büyükhan yapmış oldukları çalışmalar hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Programın müzik eğlence bölümünde sahne alan Ozan Ömer Kadan ve uzun yıllar sonra tekrar sahnelere dönen HTF sanatçısı Esat Koçyiğit özellikle şehit Fırat Çakıroğlu için yapmış olduğu beste ile bütün salonu hüzne boğarken hareketli parçaları ile salonu coşturdular Gecenin sonunda Türkiye’den programa katılan sanatçı Yıldırım Yıldızdoğan, seslendirdiği birbirinden güzel eserlerle katılımcılara keyifli anlara yaşattı Yoğun sponsor katkısının olduğu gecede yapılan çekilişlerle,birbirinden güzel hediyeler katılımcılara sunuldu.

Geçen dönemim faaliyet ve mali raporu okunup, yönetim kurulunun onayını almasından sonra yeni yönetim kurulunun seçimi yapıldı. Üyelerin tamamına yakınının olurunu alan Kadir Açkalmaz başkanlığındaki yeni ekip, bu yıl içerisinde bazı programlar hakkında bilgiler verdi. Hollanda Yozgatlı İşadamları Derneği Yönetim Kurulu: Kadir Açkalmaz (Başkan), Durak Altıok (Başkan yardımcısı), Tahsin Özer (Sekreter), Mehmet Doğan (Muhasip), Üyeler: Faruk Yazan, Bektaş Yıldırım, Bülent Günsel, Mehmet Çamsarı, Erdal Şahan, Özgür Topuz.


nieuws

26 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

THY Rotterdam Müdürü Ferhat Yerli:

“Destinasyon bazında dünyada 4., Avrupa’da 1.sıradayız. Yolcu taşımacılığında Türkiye’de 1., Avrupa’da 2., dünyada 7.sıradayız.”

Rotterdam THY, birinci yılını kutladı dünyaca ünlü futbol yıldızları Didier Drogba ve Lionel Messi ile anlaşmıştır. Onlar bizim reklam elçilerimizdir.” “FEYENOORD’A SPONSORLUK” “Hollanda 1.lig ekibi Rotterdam-Feyenoord takımıyla geçtiğimiz Kasım ayında sponsorluk anlaşması yaptık ve çok memnunuz. Avrupa Basketbol Ligi’ne ana sponsoruz. Ayrıca gelecek seneden itibaren Şampiyonlar Ligi’nin ana sponsorları arasında yer alıyoruz. 2015 yılı süresince Makedonya Millî Basketbol Takımı’na sponsor oluyoruz.” “İKRAMDA İDDİALIYIZ” “İkram konusunda, business klas ta 2014 yılında Skytrax tarafından 1., ekonomik klasta ise dünyada 2.seçildik. ikramda iddialıyız. Yolcularımızın tercih sebebinden biriside, THY’nin ikramdaki titizliği, yemeklerdeki tazelik ve lezzetidir.” açıklamasında bulundu.

Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” Türk Hava Yolları, 244. uçuş noktası olarak belirlediği Rotterdam’da, 1.yılını düzenlenen resepsiyonla kutladı. Geçen yıl Mart ayından itibaren İstanbul -Rotterdam – İstanbul seferlerini haftada 4 kez planlayarak Rotterdam destinasyonunu hizmete açan THY, seferlere başlamasının 1.yıldönümü nedeniyle, Rotterdam The Hague Havalimanı yanındaki Worldhotel Wings’de özel kutlama programı düzenlendi. THY Rotterdam Müdürü Ferhat Yerli ve çalışma ekibi tarafından organize programa başta TC. Lahey Büyükelçisi Sadık Arslan olmak üzere, TC. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Rotterdam Ticaret Ateşesi Tuba Sander, Rotterdam The Hague Havalimanı yetkilileri, MÜSİAD Hollanda Başkanı

Ali Bekdur, THY Amsterdam Müdürü Ahmet Şahin, Feyenoord kulübü yöneticileri, THY acenteleri, işadamları ile bazı STK temsilcileri katıldı. THY Rotterdam Müdürü Ferhat Yerli resepsiyon öncesi bir basın toplantısı düzenledi. THY’nin, 2011-2014 arası, 4 kez, “Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” seçildiğine vurgu yapan Yerli, “Destinasyon bazında dünyada 4., Avrupa’da 1.sıradayız. Yolcu taşımacılığında Türkiye’de 1., Avrupa’da 2., dünyada 7.sıradayız. Uçak sayısı bakımından dünyada 13.sıradayız.” dedi. “2014 YILINDA 54.7 MİLYON YOLCU TAŞIDIK” THY Rotterdam Müdürü Ferhat Yerli, “Yolcu taşımacılığında Türkiye’de birinci, Avrupa’da ikinci, dünyada yedinciyiz. 2014 yılında 54.7 milyon yolcu

Bahçeşehir Üniversitesi marka olma yolunda ilerliyor Türkiye’nin sayılı ve öncü eğitim kurumlarından olan Bahçeşehir Üniversitesi yöneticileri Hollanda’da temaslarda bulundu. 2014 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Banki Mun’dan Küresel Eğitime Katkı ödülü alan başarılı eğitimci Enver Yücel, Bahçeşehir Üniversitesi olarak önümüzdeki dönemde Hollanda’da yeni çalışmalara imza atacaklarını söyledi. Enver Yücel ve çalışma arkadaşları Hollanda temasları çerçevesince Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Sadık Arslan’ın yanı sıra DENK Partisi milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk ile görüştü. Enver Yücel, Uluslararası İlişkiler ve İletişim Danışmanı Filiz Dağ, Almanya

Direktörü Öznur Özcan Yıldırım ve Koordinatör Eyüp Sunay’dan oluşan heyetle Hollanda Sivil Tartışmalar Merkezi’ne (CPD) yaptığı ziyaretin ardından, Rotterdam’da STK temsilcileri, siyasiler ve çeşitli kurumlardan yöneticilerle buluştu. Enver Yücel toplantıda yaptığı konuşmada “Bahçeşehir Üniversitesi’nin hedefi Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023 yılında dünyadaki en iyi 500 üniversite arasında yer almaktır. Dershanecilik sektöründe epey yol katettik. Uğur dershaneleri artık ülkemizin her bölgesinde var. Türkiye’de 200 şubesiyle 100 bini aşkın öğrencisi olan bir kurum haline geldi. 1994 senesinde Bahçeşehir Kolejleri’ni kurduk.

taşıdık. 108 ülkede 266 destinasyona uçtuk. 2005’te 14.1 milyon yolcu taşırken, 2009’da 25 milyon, 2013’te 48 milyon, 2014’te 59.5 milyon yolcuya ulaştık. Uçak sayımız 266 adet. 2005 senesinde 82 adet uçak, 2015 sonuna kadar hedef 293 uçak. Destinasyon bakımından 2005’te 104, 2015 sonunda 272 destinasyona uçmuş olacağız.” “Rotterdam destinasyonunu Mart 2014’te açtık ve 244.uçuş noktasıydık. Rotterdam’dan sonra 22 hat daha açılmış durumda. Rotterdam uçuşlarının saati yaz tarifesiyle değişecek. Amacımız, Hollanda genelinde yeni bir ürün ortaya koymak ve Rotterdam uçuşlarını sabaha almak. Sabah 08.10’da kalkan uçak, 12.30 (yerel saatle) da İstanbul’da olacak. Bu sayede hiç kimse o gününü kaybetmeyecek. Eğer etnik yolcumuz şayet Kayseri, Konya, Anka-

ra, Adana, Antalya’ya devam edecekse en geç saat 21.00’de evinde olması planlandı. İstanbul’dan hareket 18.45, saat 21.00’de Rotterdam’a varış. Bizim bu uçuşu koymamızdaki sebep, (Amsterdam’da dahil olmak üzere bütün havayolu şirketleri de dahil), sabah erkenden uçak olmadığı içindir. Ancak Almanya üzerinden sabah uçuş mümkün.” açıklamasında bulundu.

Buralarda anaokulundan liseye kadar eğitim veriliyor. Bahçeşehir-Uğur Eğitim Kurumları,Türkiye’de Bahçeşehir Üniversitesi haricinde, 35 ilköğretim okulu, 18 lise, 47 anaokulu ve ayrıca 177 özel eğitim merkezi ve 16 Hazırlık Lisesi sahibi. Bu kurumlarda yaklaşık 5000 öğretmen çalışıyor” ifadesini kullandı. 1998 yılında kurulan üniversitede 11 fakülte, 1 yüksekokul ve 2 meslek yüksekokulunun bulunduğunu anlatan Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü: “4 enstitüde lisans üstü eğitim veriliyor. Yaklaşık 20 bin öğrencinin öğrenim gördüğü üniversitemizde lisans öğrenci sayısı 10 bin 137, yüksek lisans ve doktora öğrenci sayısı 4 bin 716, önlisans öğrenci sayısı 1072. Üniversitemizde 1047 akademisyenle eğitim veriliyor. İstanbul’da 4 kampüsümüz bulunuyor. 36 farklı ülkeden 193 üniversite ile iş birliği var. Bahçeşehir Kütüphanesi 250 binin üzerinde kitap, dergi ve dijital doküman ile hizmet veriyor. Üniversitemiz, 2007 yılında ‘Superbrands of Turkey’ ödülü aldı” HEDEF DÜNYA MARKASI OLMAK Enver Yücel konuşmasının devamında, “Eğitim-öğretim konusunda tecrübelerimiz, bilgilerimiz var. Biz bunu dünya ile de paylaşalım istedik. O

zaman bizim dünyaya açılmamız gerekir, dedik. Üniversite ve okullarımızı bir ‘dünya markası’ nasıl yapabiliriz noktasında çalışmalar içerisinde bulunduk. 10 yıl önce Washington’da bir dil okuluyla işe başladık. Akabinde geçen yılda Washington’da kendi yerimizi aldık ve bir ‘Amerikan Üniversitesi’ kurduk. Onunla birlikte Berlin gelişti. Berlin’de bir üniversite kurduk. Son olarak 20 gün önce onayını aldığımız, Gürcistan Batum’da bir ‘Tıp Üniversitesi’ kurduk. Şuanda kuruculuğunu yaptığım dünyanın 4 değişik yerinde üniversitelerimiz var. Bu üniversiteler, o ülkelerin yasalarına göre kurulmuş üniversitelerdir. Dünyada yüksek öğretim her geçen gün değişiyor. Özellikle son 10 yılda yüksek öğrenimde önemli değişimler var ve bunun öncülüğünü Amerika yapıyor. Biz de onlarla birlikte bu değişime ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda dünyaya üniversitemizi açmak istedik. Artık üniversiteler sınıflarda, anfilerde ders yapılan yerler olmaktan çıktı ve çıkıyor. Daha çok uygulamanın içerisinde ve daha çok kültür edinen, kültürleri tanıyan bir eğitim anlayışına doğru gidiyor. Biz de mümkün olduğu kadar böyle açılıyoruz ve dünyanın çeşitli yerlerinde merkezlerimiz oluşuyor. Hong

“DROGBA VE MESSİ REKLAM ELÇİLERİMİZ”Ferhat Yerli, “Türk Hava Yolları Yeni ‘Widen Your World’ Televizyon Reklamında Didier Drogba ve Lionel Messi’yi Ağırlayacak. Skytrax tarafından üst üste dört yıl Avrupa’nın en iyi havayolu seçilen Türk Hava Yolları tüm dünyada yayınlanacak yeni “Widen Your World (Dünya Daha Büyük; Keşfet)” reklam kampanyası için

“AMSTERDAM’DA 50 YILDIR VARIZ” THY Rotterdam Müdürü Ferhat Yerli konuşmasını şöyle tamamladı: “Hollanda’ya ilk uçuşumuz bundan tam 50 yıl evvel Amsterdam Schiphol havalimanına yapıldı ve Amsterdam bizim için çok önemli destinasyonlarımızdan biridir. Bu yıl 50.yıl kutlaması yapacağız. “Rotterdam’dan İstanbul Atatürk Havalimanı’na her gün 1 uçuşumuz var, yaz sezonunda da bu uçuşlarımız geçerli olacak. Bugüne kadar yaklaşık 60 bin yolcu taşıdık.”

Resepsiyonda, en fazla satış yapan THY acentelerine sertifika verilirken, 2 kişiye İstanbul uçak bileti, 3 kişiye Feyenoord forması çekilişle hediye edildi. Öte yandan 2 kişiye de HollandaTürkiye milli maçı bileti hediye edildi. Haber - Fotoğraflar: M. Ali Topcu Kong, Köln, Toronto, Silikon Vadi ve Roma’da merkezlerimiz var. Lahey, uluslararası hukukun merkezi, gönül ister ki bizim burada bir merkezimiz olsun” açıklamasında bulundu. Enver Yücel konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’de en fazla eğitim bursu veren kuruluşuz. 40 milyon dolar civarında yıllık burs veriyoruz. 4 bin civarında burslu öğrenci okutuyoruz. Üniversitemizin en büyük özelliği uluslararası olmasıdır. Avrupa’yla olan ilişkilerimiz Erasmus çerçevesindedir. Ancak Erasmus’un dışında, 98 ülkeden 2600 yabancı öğrencimiz vardır. Amerika yüksek öğretimde önemli bir nokta. Ama bilimin de beşiği Avrupa. Burayı da göz ardı etmemiz mümkün değil. Üniversitelerin rolü öğrenci gelsin okutalımdan ibaret değildir. Üniversitelerin topluma yol gösteren, toplumun sorunlarına çözüm bulan ve daha iyi yerlere götüren anlayışı, uygulaması olması lazım.” 3’ÜNCÜ KUŞAK ÖNEMLİ Enver Yücel konuşmasını şöyle tamamladı: “Avrupa’da yaklaşık 5 milyona yakın insanımız var. Avrupa’daki 3’üncü kuşak insanımız çok önemli. Bu bağlamda Avrupa’da yapılanmaya devam etmek istiyoruz. Haber: Ergun Kula


25 MAYIS 2015 12.00 - 17.00

Hollanda’da ticaret hayatına girmesinin

25’inci yılı özel kampanyası!

YA S

€699

I

DOLAP + 1 PALET SU

Y 25.

ALPS IMPEX’TEN 25. Yıl Kampanyası Su ülkesi Hollanda’ya su taşıyan adamın,

IL AN ÖZE L KAMP

Kampanya süresi: 15 Mayıs 2015’den 20 Haziran 2015 tarihine kadardır Kampanyamız sınırlıdır, acele ediniz... Alps Impex B.V. Vlaardingweg 29, 3044 CJ, Rotterdam Telefon: 010 – 415 50 11 www.alpsimpex.eu - Email: info@alps-impex.nl



introductie

tanıtım 29

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202- 2015

Gündem

“On binlerce gıda paketini Ramazan Ayı başlamadan mazlum ve mağdurların sofrasına ulaştırmayı hedefliyoruz"

“YEDİKLERİNİZDEN YEDİRİNİZ!” HEDEF: 45 ÜLKE VE BÖLGEDE, TÜRKİYE’DE 35 İLDE, 50 BİN KUMANYA Hasene Derneği beş yıldır insanî yardım çalışmaları yürütüyor. Bugüne kadar doksandan fazla ülke ve bölgede milyonlarca ihtiyaç sahibine ulaşan dernek, Ramazan ayında ihtiyaç sahiplerinin sofralarına katkı sağlamak amacıyla kumanya kampanyasının startını verdi. Hasene Derneği kampanyalar sorumlusu Ömer Benli ile kumanya kampanyasını konuştuk. .

G

erçekleştireceğiniz kumanya kampanyasının önemi nedir? Savaşlar, doğal afetler ve adaletsiz paylaşım küresel ölçekte insan yaşamını tehdit ediyor. Bugün dünyada 805 milyon insan açlıkla karşı karşıya yaşamını sürdürüyor. Bu sayıyı dünya nüfusuna oranladığımızda her 9 kişiden biri açlık sıkıntısı çekmekte olduğunu görürüz. Her yıl milyonlarca insan, bilhassa çocuklar açlığa bağlı nedenlerden dolayı hayatını kaybediyor. Afrika nüfusunun % 72’si yoksulluk kapsamı altında değerlendiriliyor. 1,2 milyar insan günde 1,25 dolar ve daha aşağı miktarla yaşamaya çalışıyor. Dünya nüfusunun %1’inin geliri %99’unun gelirine eşit. 2010-2012 yılları arasında Somali’de yarısı çocuk toplam 260 kişi açlıktan hayatını kaybetti. Suriye’de devam eden savaş sebebiyle yüzlerce çocuk ve yaşlı açlıktan hayatını kaybetti. Dünyadaki bu gelir dengesizliği sürdürülebilir gözükmüyor.Bizler yediklerimizden muhtaçlara yedirmeyi, mağdurları gözetmeyi, aç olanlara ikramda bulunmayı ibadet biliriz. Bugün yeryüzünde bir lokma ekmeğe ihtiyaç duyanlar var. İftar ve sahur sofraları boş olanlar var. Biz bunları yardım çalışmaları bağlamında az gelişmiş ülkelere gittiğimizde görüyoruz. İnsanlar bu tür tabloları televizyonlardan seyrediyor, gazetelerden okuyor. “Yediklerinizden yediriniz” sloganı ile başlattığımız 2015 Kumanya Kampanyası aracılığıyla, açlık ve yoksulluk çeken ülke ve bölgelerde yüz binlerce ihtiyaç sahibine ulaşmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda kumanya kampanyası mazlum ve mağdurlara el uzatabilmeyi; Ramazan ayı içerisinde zengin olan soframızdan, yani yediklerimizden, bulamayanlara da yedirebilmeyi ifade ediyor diyebilirim. Biraz da kumanya için hedeflerinizi konuşalım. Bu kampanyada hedefiniz nedir? Kumanya kampanyası, her sene artan kumanya sayısı ve buna bağlı olarak değişen ülke sayısı ile yüz binlerce ihtiyaç sahibinin dualarına vesile olan bir kampanyadır. Her bir bağış dünyanın farklı coğrafyalarında, farklı mağduriyetler içerisinde yaşamını sürdüren mazlum, mağdur ve ihtiyaç sahipleri-

ne iftarında ekmek oluyor, sahurunda yemek. Çalışmalarımızı 45 ülke ve bölgede, Türkiye’de 35 ilde yürütmeyi planlıyoruz; kampanya için belirlediğimiz hedef ise 50 bin kumanya bağışı. Kumanya kampanyası başlığı altında hangi çalışmaları yürüteceksiniz? Kumanya kampanyası isminden de anlaşılacağı gibi kumanya (gıda) yardımını içeriyor. On binlerce gıda paketini ramazan ayı başlamadan mazlum ve mağdurların sofrasına ulaştırmayı hedefliyoruz. Yılın her günü ekmek çıkaran mobil fırınımız Ramazan ayında daha yoğun çalışacak. Mobil fırınımız ve iftar çadırımız geçtiğimiz sene Şanlı Urfa’da, ondan önceki sene ise Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde yardım çalışmalarını yürütmüştü. Bu sene yine Şanlı Urfa’da başta Suriyeli mülteciler olmak üzere ihtiyaç sahibi kimselere sıcak ekmek ve yemek ikram edecek. ‘Bir ekmek kadar sıcak, bir dua kadar yakın’ sloganı çerçevesinde mobil fırınımızda günlük üretilen binlerce ekmeği mağdurların sofrasına sunacağız. Ramazan ayı bereket ayıdır. Toplumsal dayanışma ve kaynaşma bu ayda daha da artıyor. Kurduğumuz iftar çadırlarında her gün çıkardığımız sıcak yemeklerden muhtaçlara ikram edeceğiz. Yetimler toplumun en zayıf kesimidir. Farklı ülkelerde, farklı mağduriyetler içerisinde yaşayan yetimlerimize bayram sevinci yaşatabilmek için; gönüllerini almak ve onları hediyelerle mutlu edebilmek için 2015 Kumanya Kampanyası’nı bir vesile biliyoruz. Sıcak bir yemeğe ihtiyaç duyan insanlar var. Saray Bosna’daki Hasene Aşevi’nde günlük yüzlerce ihtiyaç sahibine sıcak yemek ikram edeceğiz. Kitap ve defterleri olmadığı için tahta üzerine yazan ve bunları defter kitap olarak kullanan çocuklar var. İhtiyacın olduğu ülke ve bölgelerde başta Kur’ân-ı Kerîm olmak üzere farklı kitaplar ve eğitim materyalleri dağıtmayı hedefliyoruz. Hangi ülke ve bölgeler, hangi şehirlere ağırlık vermeyi düşünüyorsunuz? Somali’deki yaşam şartlarının ne kadar kötü olduğunu biliyoruz. Çad’ta Orta Afrikalı mülteciler bizlerden yardım bekliyor. Nijer’de bulunan Nijeryalı

SİZLER DE YEDİKLERİNİZDEN YEDİRMEK İSTEMEZ MİSİNİZ?

“Kampanyanın son tarihi nedir? Dağıtımları ne zaman ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Kampanyamıza bağışları 22.05.2015 tarihine kadar almayı düşünüyoruz. Dağıtımları Ramazan ayı başlamadan bitecek şekilde organize ettik. Kumanya kampanyasını ülkelere gönderdiğimiz gözlemciler eliyle ulaştırıyoruz. 150’den fazla gözlemciyi çalışmalar yerinde şeffaf bir şekilde takip edebilmesi ve kumanyaları sahiplerine ulaştırabilmesi için 45 ülke ve bölgeye gönderiyoruz.”

mülteciler yardıma ihtiyaç duyuyor. Ebola virüsünün mağdur ettiği bölgelerde de ihtiyaç var. Bilhassa Suriyeli mültecilerin bulunduğu il ve ilçelere ağırlık vermeyi düşünüyoruz. Reyhanlı’da düzenli bir şekilde desteklediğimiz yetimlerimiz var. Oralarda kumanya dağıtımlarımız olacak. Gaziantep’te anne ve babalarını kaybetmiş Suriyeli çocukların kaldıkları yerler var. Bu tür yerlere ağırlık vereceğiz. Türkiye’de toplam 35 ilde kumanya çalışmalarını yürüteceğiz. Her ilde valilik ve belediyelere bağlı sosyal hizmetler birimlerinin yönlendirmesiyle hareket ediyoruz. Ayrıca Balkanlar’a ağırlık vereceğiz. Saray Bosna’da bir aşevimiz bulunuyor. Belediye ile işbirliği içerisinde çalışıp, ihtiyaç sahiplerini tespit ediyoruz. Yılın her günü sıcak yemek çıkaran aşevimiz rahmet ayı Ramazan’da daha yoğun çalışacak ve en az 350 kişiye sıcak yemek çıkaracak. Bir kumanya bağışı ne kadar? Kampanyanıza destek vermek isteyenler sizlere nasıl ulaşabilirler? Bir kumanya bağışı 45 €. Kampanya kapsamında yürüttüğümüz tüm yardım çalışmalarını bu miktarlarla karşılıyoruz. Bu miktara ilave olarak ayrıca 5 €’luk yardımları farklı ülke ve bölgelerde eğitim materyallerine ihtiyaç duyan öğrencilere eğitim yardımı olarak düşündük. Hayırseverlerimiz 45 €’luk kumanya bağışı yapabileceği gibi, buna 5 € eğitim katkısı ilave ederek 50 €’luk yardımda da bulunabilirler. Kampanyanın son tarihi nedir? Dağıtımları ne zaman ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Kampanyamıza bağışları 22.05.2015 tarihine kadar almayı düşünüyoruz. Dağıtımları Ramazan ayı başlamadan bitecek şekilde organize ettik. Kumanya kampanyasını ülkelere gönderdiğimiz gözlemciler eliyle ulaştırıyoruz. 150’den fazla gözlemciyi çalışmalar yerinde şeffaf bir şekilde takip edebilmesi ve kumanyaları sahiplerine ulaştırabilmesi için 45 ülke ve bölgeye gönderiyoruz. Son olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Bu sene de birlikte iftar açacağız. Bu sene de on binlerce kişiye kumanya paketi dağıtacağız. Bu sene de maz-

lum ve mağdur yüreklerin dualarını alacağız. Unutulanları hatırlayacak, paylaşmayı çoğaltacağız. Nisan ayının 20’sinde Üç Aylar olarak tabir ettiğimiz manevi iklimin daha yoğun yaşandığı aylara giriyoruz. Bu ayların zirvesi ise Ramazan ayı. Ramazan ayına girmeden dağıttığımız kumanyalar adreslerini bulmuş olacak ve bir ay boyunca mobil yardımlarımız sürecek. Bizleri takip eden kardeşlerimize şunu sormak istiyorum: Sizler de binlerce kilometre ötedeki ihtiyaç sahiplerine bir kumanya paketi ulaştırmak istemez misiniz? İşte başlattığımız kumanya kampanyası ile böyle anlamlı bir hayırda bize katkı sağlayabilirler ve yediklerinden ihtiyaç sahiplerine de yedirebilirler. Kampanyanın gerçekleşeceği ülkeler: Afganistan, Arnavutluk, Bangladeş, Benin, Bosna Hersek, Bulgaristan, Burkina Faso, Burundi, Cibuti, Çad, Endonezya, Etiyopya, Fas, Filipinler, Gana, Gine, Gine Bisau, Hindistan, Irak, Kamerun, Karadağ, Kenya, Kolombiya, Kosova, Lübnan, Makedonya, Mali, Meksika, Mısır, Moğolistan, Nijer, Orta Afrikalı mülteciler, Pakistan, Romanya, Sırbistan – Preşova, Sırbistan-Sancak, Sierra Leone, Somali, Sudan, Tanzanya, Togo, Türkiye, Uganda, Ürdün. Ayrıca Almanya’daki mülteciler, Avusturya’daki mülteciler, Fransa’daki mülteciler, İtalya’daki mülteciler. Kumanya paketlerinin içeriği: Kumanya paketlerinin içeriği ülke ve bölge şartlarına değişmekle birlikte genel olarak pirinç, makarna, mercimek, sıvı yağ, şeker, un, süt tozu, çay, meyve suyu ve hurma gibi temel gıda maddelerini içermektedir. YARDIMLARINIZ İÇİN: Hesap Sahibi: IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V. Banka: Kreissparkasse Köln Banka Kodu: 370 502 99 Hesap No: 0184273164 IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 BIC: COKSDE 33 Amaç: 0002356 İLETİŞİM: T +49 2237 92942-11 Email: kumanya@hasene.org Röportaj: Murat Kubat


nieuws in het kort

30 kısa haberler

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

Kısaca Hollanda gündemi Genel Haberler... ‘Islamofobie: Niet accepteren, maar melden’ İslamofobi ve Ayrımcılıkla Mücadele Kolektifi tarafından başlatılan kampanyanın en önemli amacı, İslamofobi içerikli olaylar, ifadeler ve deneyimlerin daha fazla gün yüzüne çıkmasına çalışmak. Son dönemde kamuya yansıyan bilgilere göre halk içinde İslamofobi vakalarına uğrayanların sayısı aslında azımsanmayacak kadar çok ancak bu çirkin olaylara maruz kalanlar inisiyatif gösterip şikayette bulunmuyor. Buna neden olarak korktukları, çekindikleri veya işlemlerin fazlalığından kaçtıkları geliyor. Halk içinde bu türden olaylara maruz kalanları cesaretlendirmek ve şikayet yapmalarına önayak olmak için başlatılan kampanyada Müslümanların kesinlikle kendi din ya da etnik köken nedeniyle yapılan hakaretler ve saldırıları kabul etmemesi ve polis, ayrımcılıkla mücadele gibi çeşitli kurumlara mutlaka şikayette bulunması gerektiği vurgulanıyor. Kampanya’nın vurguladığı bir başka konu ise yapılacak şikâyetler ne kadar çok olursa o kadar siyasi çevrelerin konuya eğileceği ve halk arasında da buna karşı bir mücadele başlayacağı belirtiliyor. Herhangi bir sorun karşısında vatandaşların İslamofobi ve Ayrımcılık Şikâyet Hattı’na (Het Meldpunt Islamofobie en Discriminatie) başvuru yapabileceği belirtilen kampanyada, kurum personelinin yapılması gerekenler hususunda bilgi vereceği belirtiliyor.

Het Meldpunt Islamofobie en Discriminatie kurumuna Telefoon: 020-4288825 website: www.meldpunt-islamofobie.nl E-mail: islamofobie@gmail.com Facebook: www.facebook.com/ islamofobie.endiscriminatie aracılığıyla ulaşılabiliyor. İnternet üzerinden dijital ortamlarda uğradığınız bir haksızlık için de MiND’a ait (Meldpunt Internet Discriminatie) www.mindnederland.nl web sitesinden şikâyette bulunabilirsiniz. Müslümanlar 2050’de eşitlenecek Doğum oranları ve din değiştirme eğilimlerine bakılarak hesaplanan Pew Araştırma Merkezi araştırmasında İslam dünyada en hızlı büyüyen din olarak görülüyor. Dünya genelinde 2010 yılı rakamlarına göre, 2,2 milyar kişi ile dünya nüfusunun yüzde 31’i Hıristiyan. 1,6 milyar kişi ile dünya nüfusunun yüzde 23’ü de Müslüman. Pew’in tahminine göre, güncel demografik eğilimlerin sürmesi halinde 2050 yılında dünya nüfusunun 9,3 milyar olması, Müslüman nüfusun 2,8, Hıristiyan nüfusun ise 2,9 milyara ulaşması bekleniyor. Buna göre 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 30’u Müslüman yüzde 31 ise Hıristiyan olacak. 2010 yılında 13 milyon 860 bin olan Yahudi nüfusunun da 2050’de 16 milyon 90 bin’e ulaşması bekleniyor. Artışın nedeni Araştırmada Müslüman nüfusun artışındaki en önemli etkenin genç nüfus ve doğum oranının yüksek olması gösteriliyor. Buna göre, Müslüman kadın-

ların doğum oranı 3,1 iken, Hıristiyanlarda 2,7, Hindularda 2,4, Yahudilerde ise 2.3 olarak gösterildi. Din değiştirenler Din değiştirme eğilimlerinin de incelendiği araştırmada, sadece 70 ülkede yapılabilen çalışmanın dinler arasındaki geçiş konusunda kapsamlı bilgi vermediği kaydedildi. Ancak elde edilen verilere göre 40 yıllık süreçte en fazla din değiştiren topluluk Hıristiyanlar oldu. Tahminlere göre Dünya genelinde 40 milyon kişinin başka inançlardan Hıristiyanlığa geçecek, Hıristiyanlıktan ayrılacak olanların sayısının da 106 milyon kişi olacak. Yahudiliğin de bu süreçte toplamda 300 bin kayıp yaşayacağı belirtilen araştırmada, İslamiyet geçenlerin sayısı ise 3 milyon kişi olacak. Dar gelirliler konut mağduru oluyor! Hollanda’da düşük kira bedelli sosyal konut ihtiyacı büyümeye devam ederken, bu konutların giderek özel sektöre geçiş yaptığı belirtiliyor. De Volkskrant gazetesinin Woonbond araştırmasına dayanarak bugün yayınladığı haberinde, giderek daha fazla sosyal konutun özel sektöre geçiş yaptığına dikkat çekildi. Habere göre konut kooperatifleri bu sayede kira bedelini sektör ortalamasına göre belirliyor, başka bir değişle kira bedeli oldukça yükseliyor. Geçtiğimiz 2 yıl içinde yeni kiracıya verilen evlerin kira bedellerinde yüzde 29’luk bir artış söz konusu. Üç hafta boyunca, 8 büyük şehirdeki sosyal konutları incelemeye alan Wo-

onbond, ortalama kira bedelinin 605 euroya çıktığını ortaya çıkarttı. 2688 konutun yüzde 15’inde ise kira 710 euroya kadar fırladı. 710 euronun üzerindeki bir kira bedeli o konutun özel sektörde kiralandığını gösteriyor ve kiracı bu konut için devletten kira yardımı alamıyor. Woonbond direktörü Ronald Paping, durumun gerçekten endişe verici olduğunu belirtirken, “yaşlılar, engelliler ve psikolojik rahatsızlığı bulunan hastalar kendi başlarına yaşamak istiyor, kriz merkezlerinde aralarında 6 bini çocuk olmak üzere 66 bin kişi yeni bir ev için sırada bekliyor. Mülteci kamplarında kalan 13 bin kişi sosyal konut için bekliyor” ifadesini kullandı. Söylediği bu gruptaki kişilerin bir ev bulma konusunda aciliyetleri olduğunu belirten Paping, “ancak 2010 yılından sonra alım gücünde düşüş yaşayan, dar gelirli vatandaşlar, kurban oluyor. Bu kişiler için ödene bilir bir konut bulmak çok daha zorlaşıyor” dedi. Sandıkların adresi belli oldu 2015 Milletvekili Genel Seçimlerine az bir süre kala, Türkiye dışında 200 bine yakın kayıtlı seçmenle en büyük seçim bölgelerinden biri olan Rotterdam ve çevresindeki seçmenlerin oylarını kullanacağı yer ve adres belli oldu. Bilindiği üzere geçen yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde T.C Rotterdam Başkonsolosluğu seçim bölgesindeki seçmenler, oylarını Rotterdam’ın ünlü fuar merkezi Ahoy’da kullanmışlardı. Bu yıl seçim sandıklarının yerleştirileceği merkez hakkında Son Haber’e açıklama yapan T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, “29-30- 31 Mayıs tarihlerindeki 25. Dönem Milletvekili Seçimleri için seçim sandıklarının

Den Haag yakınlarında Rijswijk’da bulunan De Broodfabrik EXPO Center’a kurulacağını” belirtti. Hollanda’nın ikinci seçim bölgesi ise Deventer. T.C. Deventer Başkonsolosluğu’na bağlı Türk vatandaşları oylarını ‘De Scheg’ Spor Kompleksinde anılan tarihlerde, 10.00 – 19.00 saatleri arasında kullanabileceklerdir. (Adres: Piet van Donkplein 1, 7422 LW Deventer) Kuzu’dan, Rutte’ye ‘hodri meydan’ Tunahan Kuzu bir sözlü önerge ile Başbakan Rutte’ye ‘hodri meydan’ diyerek Rutte’nin, işsizlik ve ayrımcılık konusundaki sözleri nedeniyle Meclis’te genel bir tartışma istedi. Kuzu, “Burada doğup büyüyen gençleri hâlâ göçmen olarak gören bir başbakanı anlamakta zorlanıyorum. Düşünüp taşındığını söylüyor ve ayrımcılığa karşı hiç bir şey yapamayacağını iddia ediyor. Gençler arasındaki işsizliğin boyutları ve ayrımcılığın ciddiyetine rağmen başbakan bu konuya çözüm getirmiyor. Bu yüzden başbakanla Meclis içinde tartışma istiyoruz” dedi. Rutte, Metro gazetesine verdiği röportajda ayrımcılığa karşı kendisinin yapabileceği birşey olmadığını, ayrımcılık sorununu göçmen çocuklarının kendilerinin çözmesi gerektiğini söylemişti. “Kendiniz kendi yeriniz için mücadele etmelisiniz” diyen Rutte, iş başvurularında ayrımcılığa uğrayan gençlerin kendi sorunlarını kendilerinin çözmesini istemişti. Kuzu’nun önergesi Meclis’te çoğunluğun karşı çıkmasıyla reddedildi. SP, CDA, VVD ve PVV ile birlikte PvdA da red oyu kullandı Yeni kamu denetçisi görevine başladı Yeni Ulusal Ombudsman Reinier van Zutphen, dün Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen yemin töreninin ardından görevine başladı. 54 yaşındaki Van Zutphen görevi, 1 Ocak 2014 tarihinden bu yana geçici kamu denetçisi olan Frank van Dooren’den devraldı. Ulusal Ombudsman Alex Brenninkmeijer’den boşalan göreve daha önce Turing kulübü ANWB’nin Genel Müdürü Guido van Woerkom getirilmek istenmişti. Van Woerkom’un 2010 yılında bir konferansta “Eşimin bir taksiyle seyahat etmesini istemem. Çünkü direksiyon başında bir Faslı olabilir’ dediği gündeme getirilerek, Van Woerkom’un kamu denetçiliği görevini bağımsız ve tarafsız yapıp yapamayacağı tartışması yaşanmıştı.

Taner Yıldız Hollanda’da temaslarda bulundu

Yurtdışında yaşayan vatandaşlarla bir araya gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’de 7 Haziran’da yapılacak genel seçimler için sandık başına giderek oylarını kullanmaları çağrısı yaptı. Rotterdam’daki Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa Bakan Yıldız’ın yanı sıra Ak Parti Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun, Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün ve Ak Parti Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Konya Milletvekili Harun Tüfekçi de katıldı. Bakan Taner Yıldız Rotterdam Veysel Karani Altıparmak’a ait Oba Restaurant’ın açılışını yaptı. Oba Restaurant’ın Hollanda Türk toplumuna hayırlı ve uğurlu olmasını diledi. Akabinde mekânı gezen Bakan Yıldız Türk işadamları ile kahvaltıda bir araya geldi. Bakan buradaki görüşmelerden sonra Rotterdam Mevlana Camii’nde Cuma namazını kıldıktan sonra MÜSİAD’ı ziyaret etti.

Onlarca çocuk MBP kurbanı Hollanda’da her yıl onlarca çocuğun ruh hastası anne ya da babanın kurbanı olduğu belirtildi. ‘Munchausen by Proxy Sendromu’ (MBPS) olarak adlandırılan durumda çocuğun sağlığına, anne ya da babası tarafından kasten zarar veriliyor. Özel bir çocuk istismarı şekli olan MBPS’te çocuk uydurma rahatsızlıklarla hastaneye kaldırılıyor ve bu durum çok sık tekrarlanıyor. Ruh hastası anne ya da baba, kalp ilacı gibi gereksiz yere verdiği ilaçlarla da çocuğun hastalanmasına neden olabiliyor. Resmî rakamlara göre yılda ortalama 60 çocuğun sağlığına anne ya da babası tarafından kasten zarar veriliyor.


herdenking

anma 31

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Uden Gençlik Teşkilatı Başkanı Deniz Bozkurt

Uden Gençliği, kuruluşunun 10’uncu yılını dev bir programla taçlandırdı...

“Biz de “Ensar” olmak için yola çıktık”

I

GMG Hollanda İslam Federasyonu’na bağlı Uden Gençlik Teşkilatı (ENSAR) kuruluşunun onuncu yılını dev bir organize ile taçlandırdı. Uden Süleymaniye cemiyeti bünyesinde faaliyet gösteren Ensar Gençlik Teşkilatı ve İsra Kadınlar Gençlik Teşkilatı kuruluşlarının onuncu yılında dev bir projeye daha imza attılar. Programa Uden ana teşkilatı ve Uden Fidan Kadınlar Teşkilatı destek verdiler. Dünyaca ünlü Kari Ahmet Naina, son yılların gözde hatibi Dr. İhsan Şenocak ve TRT televizyonunda “Gez, Göz ve Arpacık” adlı programıyla da tanınan ünlü şovmen Bekir Develi’nin katıldığı program Uden’in en gözde tiyatro salonu ‘Markant Uden’de gerçekleştirildi. Harun Öztürk’ün okuduğu Kur’an tilavetiyle başlayan program, selamlama konuşmaları ile devam etti. İlk konuşmayı Uden Gençlik Teşkilatı Başkanı Deniz Bozkurt yaptı. Bozkurt şöyle konuştu. “Bizleri bir araya getiren, yüce Mevlâ’ya hamdolsun. Her hâliyle bize önder olan, rehberimiz sevgililer sevgilisi Peygamber Efendimize salat ve selam olsun. Geleceği-

mizin mimarı değerli gençler! Sevgili dava kardeşlerim. Yol arkadaşlarım. Hoş geldiniz. Rabbim bizi bu gün burada bir araya getirdiği gibi cennetinde de efendimizin bayrağı altında bir araya getirsin inşallah. Bugün icra ettiğimiz bu muhteşem programın gerçekleşmesine vesile olan Ensar Gençlik ve İsra Gençlik Teşkilatımız 2005 yılından beri davamıza hizmet etmektedir. Bu nedenle Rabbimize ne kadar şükretsek azdır. Teşkilatımız, Ali- İmran suresinin 4’üncü ayetinde geçen. ‘Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır’ anlayışıyla hakkı anlatmak, insanları iyiliğe çağırmak ve kötülükten uzaklaştırmak için kurulmuştu. Bizim yolumuz hakk davasıdır. Bu yola çıkarken teşkilatımızın adını “ENSAR” koyduk. Arapça ‘seven, kucaklayan, yardım eden’ demektir. Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanlara yardım eden Medinelilere verilmiş bir unvandır. Bizlerde yardım eden, seven ve kucaklayan olmak için bu isimle yola çıktık.” Bozkurt sözlerini Millî Görüş lideri rahmetli Erbakan Hocanın bazı sözlerini

hatırlatarak tamamladı. “Bir milletin asıl gücü, topu, tüfeği, tankı değildir. İmanlı ve inançlı gençleridir” Bozkurt Uden Ensar ve İsra gençliğinin amacını şu cümle ile özetledi; “Bizim amacımız gençlerimizi camilere doldurmak değil. Camileri gençlerimizin gönüllerine yerleştirmektir.” Daha sonra Güney Hollanda Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan bir selamlama konuşması yaptı. Erdoğan sözlerinin başında, gençlerin bu güzel bir salonda yapmış oldukları böylesine dolu dolu programda bulunmaktan duyduğu onur ve memnuniyeti dile getirerek gençlere teşekkür etti. Erdoğan şöyle konuştu. “Kıymetli kardeşlerim, içinde yaşadığımız bu ülkelerde gençlerimizin ifa etmekte oldukları görevler gerçekten çok kutsaldır. Uden Süleymaniye Camii’miz teşkilatımızın 90’lı yıllarda temelden inşa ettiği ilk minareli camimizdir ve açılışından itibaren ümmet şuuru ile hizmet vermeye devam etmektedir. Uden cemiyetimiz bünyesinde kuruluşlarının 10’uncu yılı münasebetiyle bir araya geldiğimiz Ensar ve İsra Gençlik Teşkilatlarımızda çok başarılı bir şekilde

hizmet etmeye devam ediyorlar. Ben bütün idareci kardeşlerime teşekkür ediyorum. Bu gün geçlerimizin böyle güzel hizmetler sunabilmelerinin temelinde birinci kuşak büyüklerimizin çok büyük emeklerinin olduğunu bilmemiz gerekir. Şimdi gençlerimize düşen bu güzel mekânlara sahip çıkarak hizmetleri devam ettirmektir. Allah’a hamdolsun biz gençlerimizde gerekli özgüven ve hizmet aşkını görüyoruz. Dolayısıyla bu hizmetlerin artarak devam edeceğine bütün kalbimizle inanıyoruz. Avrupa’da İslam davasına sahip çıkan imanlı, bilgili ve birçok bakımdan donanımlı gençliğin olması bizleri sevindirmektedir. Bu bakımdan biz çok hamd ediyoruz.” IGMG Gençlik Teşkilatı Başkanı Ünal Ünalan konuşmasında özetle şunlara değindi: “Gençlik bir heyecandır, bir harekettir, bir coşkudur. Gençlik zaman ve mekân bana emanettir diyerek, kendisinin nereden geldiğini ve nereye gideceğini bilerek bu davanın içinde, içerisinde enerjisiyle, aksiyonuyla var olduğu müddetçe kendisini de ebedileştirir davasını da büyütür, güç katar. Onu içindir ki, İslam tarihinde Mekke’de iken, Peygamber Efendimizin ilk kırk Müslümanına baktığımız zaman bunlardan 30 kadarı 25 yaşın altındaki gençlerdi. Onun için peygamberimiz. ”Yaşlılar bana muhalefet ederken, Allah bana gençlerin bereketini verdi” demiştir. Bir davada genç varsa ileriye doğru heyecan vardır; ufuk vardır. Onun içindir ne mutlu bizlere ki, Avrupa’da gençlerimiz erkeği ile, kadınıyla, kızıyla el ele vererek böyle güzel programlar yapıyorlar. İlk gelen nesillerimiz ilk icraat olarak ibadet yeri açma gayretine düşmüşlerdir. Bu gayret sürüyor. Allah’a hamd olsun, bu gün Avrupa’da sadece Millî Görüş Teşkilatlarının 550 tane camisi bulunmaktadır. Diğerleri de aynı şekilde camiler açmışlardır. Bu da Müslümanların azimlerinin ne ölçü-

de olduğunu göstermektedir. Cenabı Hakk’a ne kadar hamt etsek azdır” Selamlama konuşmalarının ardından dünya Kur’an-ı Kerim okuma birincisi Ahmet Naine sahne alarak kendine has okuyuşuyla salandakilere unutulmaz bir Kur’an ziyafeti verdi. Daha sonra günün hatibi Dr. İhsan Şenocak bir saati aşkın konuşmasında tebliğ konusunu işledi. Efendimizin her türlü ezaya cefaya rağmen, kovulma riskiyle karşı karşıya olmasına rağmen iki Ömer’den biri ile İslam’ın önünü aç diyerek dua ettikten sonra defalarca Hz. Ömer ve Ebu Cehil’in ayağına gittiğini anımsatarak. Avrupa’da yaşayanların da aynı apartmanda birlikte yaşadıkları gayrimüslimlerin ayaklarına gitmelerinin gerektiğinin altını çizdi. Şenocak konuşmasının sonunda günümüz meselelerinden Selefilik konusuna değindi. ‘Sünnete gerek yok, Kur’an bize yeter’ diyerek vaaz edenlerin beyinleri bulandırdığını ifade eden Şenocak verdiği çapıcı örneklerle ‘sünnetsiz’ olunamayacağını savundu. “Eğer ki, Kur’an âyetlerinin kıyamete kadar devam edeceğine inanıyorsak. Kur’an’da bize ‘Aranızda anlaşamadığınız konularda Peygambere müracaat edin’ diyen âyetler bulunmaktadır. Şu an peygamber olmadığına göre bu âyeti nasıl anlamalıyız? Kime gideceğiz? diyerek sünneti lüzumsuz görenlere soran Şenocak “Elbette ki sünnete gideceğiz” diyerek sünnetin olmazsa olmazlığının altını bir kez daha kalın çizgilerle çizdi. Programın ikinci bölümünde yer alan Gökkuşağı tiyatro ekibi ve şovmen Bekir Develi ve Şiir sunumu ile Cengiz Halıcı salondakilere unutulmaz hoş dakikalar yaşattılar. Programın genel koordinesini İbrahim Bayraktar, sunumunu ise Fatih Yüksel yaptı. Haber - Fotoğraf: Adnan Şahin


nieuws

32 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202- 201 5

“Hollanda ile Kayseri arasında köprü kurmak istiyoruz.”

Gündem

Yol haritası belirlendi...

Hollanda Kayserililer kurumsallaştı

Nevşehirliler destek arayışını sürdürüyor

H

G

ollanda Hollanda Kayserililer Rotterdam Laleli Camii salonunda düzenlenen toplantıda Rotterdam’da bir araya gelen Kayserililer, tek çatı altında toplanmaya karar vererek, Hollanda Kayserililer Vakfı’nı kurdular. Hollanda’da yaşayan 40 bin civarında Kayseriliyi temsil edecek Vakfın resmi kuruluşu dolayısıyla Rotterdam’da geniş katılımlı bir organizasyon tertip edildi. Rotterdam Laleli Camii salonunda düzenlenen toplantıya T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Hollanda Denk Partisi milletvekilleri Tunahan Kuzu, Selçuk Öztürk, Avrupa Kayserililer Birliği Başkanı Erdoğan Esen, politikacılar, işadamları, bazı STK temsilcileri ile Kayserili vatandaşlar katıldı. İstiklal Marşı ile başlayan programda açılış konuşması gerçekleştiren Hollanda Kayserililer Vakfı Başkanı Mevlüt Gürcü, “Kurmuş olduğumuz Hollanda Kayserililer Sosyal ve Dayanışma Vakfı’nın altyapı çalışmalarına geçen yıl başladık. Bugünde resmi açılışını yapıyoruz. Hollanda’da yaşayan hemşerilerimizin sosyal ve kültürel alanda ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte

faaliyetler yapmak amacındayız. Hollanda’nın neresinde bir hemşerimiz varsa, ona ulaşmak istiyoruz. Hollanda ile Kayseri arasında köprü görevi üstlenmek istiyoruz.” dedi. Avrupa Kayserililer Birliği Başkanı Erdoğan Esen, bugün kurulan Hollanda Kayserililer Vakfı yönetimini tebrik, eder başarılarının devamını diliyorum, şeklinde konuştu. Denk Partisi milletvekili Tunahan Kuzu, “Türk toplumu olarak yarım asırdan beri Hollanda’dayız. Batı Avrupa’da zor zamanlar geçiriyoruz. Özellikle ’11 Eylül’ sonrası göçmenlere ve Müslümanlara karşı bakış açısı çok ciddi şekilde değişti. Toplumun her kesimi bu sıkıntıyı yaşıyor. Nerden geldiğimiz, aslımız çok önemli, ve bununla gurur duymamız gerekir.” açıklamasında bulundu. T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral ise şunları söyledi: “Son zamanlarda Türkiye’ye kesin dönüş konusu çok konuşulur oldu. Bu bana göre çok yanlış. Tam tersi burası da bizlerin vatanıdır. Gençlerimizin bu ülkeyi terk etmemeleri gerekir. İyi bir iş, kalifiye bir iş için gidebilir ancak kaçmak, kurtulmak için gidiş olmamalı. Terk etmek için gelmedik buralara...sizlerden,

Başbuğ Alparslan Türkeş, vefatının 18’nci yılında dualarla anıldı

A

lparslan Türkeş, ölümünün 18. yılında Hollanda’da düzenlenen bir programla anıldı. Hollanda Türk Federasyonu tarafından Arnhem Hoca Ahmed Yesevi Türkiyem Camii Konferans salonunda tertiplenen programa yaklaşık 500 kişi katıldı. Kuran-ı Kerim ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından açılış konuşmasını Arnhem Hoca Ahmed Yesevi Başkanı İbrahim Günay yaptı. Günay, Başbuğ Alparslan Türkeş’in Türk

gençliğine bakışını ve verdiği önemden bahsetti. İbrahim Günay, “Başbuğ Türkeş bizlere her zaman ışık olmuş ve bizler de ona layık olmaya çalışmaya devam edeceğiz. Hollanda Hoca Ahmed Yesevi teşkilatı olarak Başbuğ Alparslan Türkeş’i unutmayacağız ve unutturmayacağız.” dedi. Hoca Ahmed Yesevi teşkilatından gençler, Alparslan Türkeş’in anısına şiir okudu. “BAŞBUĞ BİZE CEHALET İLE MÜCADELEYİ ÖĞRETTİ”

büyük düşünmenizi, güncel sorunlara odaklanmanızı öneriyoruz. Bu tarz ‘vilayet’ özelinde örgütlenmeler arttı. Bir toplum köklerinin nereden geldiğini bilmezse, nereye gideceğini de bilemez. Özellikle çocuklarımıza, gençlerimize bu ülkeyi sevdirmeliyiz. Türkçe bizler için son derece önemlidir, bizim ortak dilimizdir. Ülkemizde yapılacak olan genel seçimlerde mutlaka vatandaşlık görevimizi yerine getirelim, oyumuzu kullanalım. Bu vesileyle kurmuş olduğunuz bu vakıf hayırlı olsun.” Türkiye’den gelen kutlama mesajlarının okunduğu programda, Rotterdam Yurttan Sesler Korosu, Kayseri yöresi türküler seslendirdi. YÖNETİM KURULU: Mevlüt Gürcü (Başkan), Oktay Ünlü (Başkan Yardımcısı), Hasan Tekten (Başkan Yardımcısı), İsmail Coşkun(Başkan Yardımcısı), İzzet İlksoy (Muhasip), Seyit Yeyden (Danışman), Mehmet Safranti (Sekreter), Üyeler: Dursun Atik, Ebru Şahan, Mine Gümüş, Hanım Gürcü, Tuğçe İlksoy, Meliha Boğutekin, Derya Mutlu, Erdoğan Cankurtaran, Adem Karaçelik, Umut Karataş, İbrahim Kayabal, Faruk Karabudak, Erkan Gümüş, Ali Bagcivan, İbrahim Acer. Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik, Avrupa Türklüğünün Dünya Türklüğünün bir parçası olduğunu ve bunu en iyi görenlerden birinin de Başbuğ Alparslan Türkeş olduğunu dile getirdi. Murat Gedik, “18 yıl geçmesine rağmen Başbuğ halen kitleler tarafından anılmaktadır. Bu sadakat başka hiç kimseler için gösterilmemektedir. Türkeş demek, Türk tarihinin bir bütün olarak ele almak demektir. Yaşamış olduğumuz toplumda huzur ve barış için mücadele etmek demektir. Ruh kökünden kopmadan herkes ile kucaklaşmak demektir. Başbuğ bizlere cehalet ile mücadele etmeyi öğretmiştir ve bu cehalet çok sayıda maskeler kullanıp karşımıza çıkmaktadır. Onun bırakmış olduğu emanetler her daim yaşatılacaktır.” diye konuştu. Türk Milletine hizmet için hazır olduklarını söyleyen Başkan Gedik, asil Türk milletinin tarihinin binlerce yıllık bir geçmişe sahip olduğunu söyledi. Gedik, “Türk milletinin yetiştirdiği iki Başbuğ’un azim ve çizgisi de aynıdır. Bizler her

eçtiğimiz yılın Kasım ayında Rotterdam’da ‘Nevşehirliler Buluşuyor‘ programıyla geniş bir kitleyi bir araya getiren Nevşehirliler, derneklerini federasyonlaştırdıktan sonra yeni faaliyetleri planlamak için tekrar bir araya geldiler. Amsterdam’da Hünkar restoran ve Rotterdam’da Oba Restoran’da buluşan yönetim kurulu üyeleri yeni destek arayışı içindeler. Nevşehirliler Federasyonu Başkanı Şengezer Kürk yaptığı konuşmada öncelikli hedeflerini “Dinimize, dilimize ve kültürümüze sahip çıkma, birlik beraberliği sağlama ve bu yönde çalışmalar yürütme şeklinde olacaktır” şeklinde özetledi.

için faaliyetler gerçekleştireceklerini ifade etti. Federasyon Başkanı Şengezer Kürk geçtiğimiz günlerde Nevşehir’e bir çalışma ziyareti gerçekleştirip Nevşehir Valisi Mehmet Ceylan, Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver, Hacı Bektaşi Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Filiz Kılıç, Nevşehir Kent Konseyi Başkanı Muhammet Çetin ve Nevşehir İl Kültür Turizm Müdürünü makamında ziyaret ederek federasyon hakkında bilgilendirmede bulunmuştu.

Hollanda’nın her bölgesinde Nevşehirlilerin dağıldığını söyleyen Şengezer Kürk, Rotterdam, Amsterdam ve Tilburg’da şube çalışmalarını tamamladıktan sonra bu yıl içinde ilki işadamlarıyla Türkiye gezisi olmak üzere, iftar programı ve federasyonun kuruluşunun 1. yılını kutlamak

türlü ırkçılık ve ayrımcılığa karşıyız. Amacımız Türk milletine iyi bir nefer olmaktır. Sadece Anadolu Türklüğü için değil, mücadelemiz tüm dünya Türklüğü içindir. Türk milliyetçilerin yegane dostu başbuğu Alparslan Türkeş’tir. Amacımız ne yaparsak yapalım Allah’ın rızasını kazanmaktır. “ dedi. MHP Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Avrupa’da bu tür teşkilatların açılmasına vesile olan Türkeş’e Allah’tan rahmet diledi. Şandır, “Allah ona rahmet eylesin; cennet mekan eylesin. Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatının 18. yıl dönümünde Hollanda’da bulunuyoruz. 1965 yılında Başbuğ’u tanıma şerefine nail oldum. Onun bize öğrencilik yıllarında tarif ettiği ülkücülüktür. Bunu iki temel ayak üstüne tuttururdu. Birincisi İslam ahlak ve fazileti. Sonra Türklük gurur ve şuuru idi. Müslüman olmanın faziletini, bize bir hayat biçimi olarak ve yaşama biçimi olarak Başbuğ öğretti. Sonra da Türk milletine ait olmanın gurur ve şuurunu bize aşıladı. Bu iki husus

çok değerli.” şeklinde konuştu. Hollanda Sivaslılar Platformu Başkanı İbrahim Çitil ise Başbuğ’u bir baba olarak, bir aile reisi olarak ve aile yakını olarak tanıdığını söyledi. Çitil, “Hollanda’ya 3-4 defa geldi. Geldikleri zaman her zaman yanında bulundum. O zaman gittiği her yerde büyük sevgi gösterisi ile karşılanıyordu. Alparslan Türkeş Türk milletinin Avrupa’da Türklerin lideri idi. Her gittiği yerde bu ilke ile karşılandı. Bu teveccühten oldukça mutlu olmuştu. Burada dinimize, dilimize sahip çıkın tavsiyelerinde bulunmuştu. Bu günde aynı şeyi bizlerde yaşatmaya çalışıyoruz. Onun tavsiyelerini yaşatmaya çalışıyoruz. Türk dünyasında olduğu gibi Hollanda’da saygı ile anılıyor. Alparslan Türkeş olsun Rahmetli şehit Muhsin Yazıcıoğlu olsun bunlar bizim manevî mimarlarımızdır. Bu tür Türk büyüklerinin bugün yokluğu yakinen hissedilmektedir.” ifadesini kullandı. Kur’an-ı Kerim ve dualar ile devam eden anma programı, Teşkilatın şiir ve ilahi grubunun katkılarıyla devam etti, ikramla son buldu.


actualiteit

aktüalite 33

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Gündem

Ünver, 20 Nisan 2015 tarihinde Hollanda’dan ayrılacak

Togan Oral: “Kendisi ile her karşılaştığımda ve konuşmalarından huzur duyuyorum”

Mustafa Ünver hüzünlü bir veda ile uğurlandı T.C. Lahey Dinİşleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver görev süresinin dolması nedeni ile Hollanda’ya veda etti.

H

DV Rotterdam Laleli Cami konferans salonunda düzenlenen veda törenine ilginin yoğunluğundan konferans salonu dar geldi. Hollanda’nın her yerinden gelen yüzlerce din görevlisi, cami dernek başkanları, STK temsilcileri dernek ve vakıf başkanlarının yanı sıra vatandaşlar da Ünver’e güle güle demek için hazır bulundu. T.C Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Rotterdam Başkonsolosluğu Din İşleri Ataşesi Mehmet Malkoç, Ünver ve Hollanda’da bulunduğzu zaman diliminde yaptığı çalışmaları anlattıkları konuşmalarda Togan Oral’ın Ünver hakkında söyledikleri şu sözler hafızalara kazınırken, Ünver’in Mütevazı kişiliğini anlatan cümle oldu. Oral: “Kendisi ile her karşılaştığımda ve konuşmalarından huzur duyuyorum” dedi. Daha sonra kürsüye gelen ve kendisine güle güle demek için yüzlerce kilometre uzaklardan gelen sevenlerine hitaben bir konuşma yapan Prof. Dr. Mustafa Ünver, Hollanda’da görev yaptığı süre içinde kendisine destek olan tüm çalışanlara, cemiyet başkanlarına ve tüm din görevlilerine teşekkür etmesinin ardından helallik istedi. Kendisinin herkese hakkını helal ettiğini söyleyen Ünver, Yüce Allah’ın inayetiyle karşılaştıkları zorlukların üstesinden geldiklerini belirtti. Hollanda’da bulunduğu süre içinde, Din Hizmetleri Müşavirliği ile Hol-

landa Diyanet Vakfı Başkanlığı olmak üzere iki ayrı görevi üstlendiğini belirten Ünver, yeni görev yerinin Ankara Diyanet Merkez Müşavirliği olduğunu ifade edip tüm dostlarını Ankara’ya davet ederek ağırlamaktan mutluluk duyacağını vurguladı. Çeşitli hediyeler takdim edilen Ünver’in zaman zaman duygulu anlar yaşadığı gözlemlenirken, Ünver kendisi için gelenlerle tek tek vedalaşıp helalleşti. 4 Nisan Cumartesi akşamı Prof. Dr. Mustafa Ünver onuruna düzenlenen veda programı Hollanda Türkleri tarihinde gelmiş geçmiş en kalabalık veda programı olarak tarihte yerini aldı.

Mihenk

ortaummet_45@hotmail.com

İbrahim Turgut

Hayatın akışında ikinci şahsa duyulan ihtiyaç Zaman zaman içini burkan ve hayatın akışını inkıtaa uğratan bir durumla karşı karşıya geldiğiniz de, o hâlinizi biriyle paylaşmak istersiniz. Âdeta hayatla ölüm arasında kalmış, temiz havaya (oksijen) ihtiyacı olan birinin, (Ne olur! Bana yardım eden yok mu?) diyerek çığlık atan, feryadını ve son çırpınışlarını bir hamleyle, başkasına duyurma gayretini gösteren kişi gibi, bazen iç çöküşü onarmada ikinci bir şahsa, sırdaşa, ihtiyaç kaçınılmaz hâle gelir . Dostluklar bunun için, hayatın olmazsa olmazlarındandır. İnsanlar birbirlerini dost edindikleri gibi, en büyük dostun, Allah olduğunu unutmamalıdırlar. Şüphesiz bize en büyük örnek, Peygamber Alişan Efendimizdir. O, dünya hayatının son demlerindeyken, mübarek ağızlarından, şu kelimeler dökülüyordu: (Yüce dosta, yüce dosta). O’nun en büyük dostu Allah idi. Bu dünya hayatına, bu kelimelerle noktayı koyuyordu. Bu bize şu hikmeti çağrıştırır: “Hayırla başlanılan hayat, hayırla son bulur.” Maalesef günümüzde, önemli ihtiyaç olan paylaşmayı, ikinci şahısla gidermek, oldukça sakıncalı hâle gelmiştir. Zira kişi bilir ki, fitne avcıları pusudadır. Onların ağızlarında sakız olacak sırrını ifşa etmek istemez. Onlardan dost olmaz, hayatın rahmetine talib değil, insanların zahmetine talib yardımcılardır. Dolayısıyla böyle bir dünyada susmak daha evla ve daha makul gelebilir. Aslında susmak, onların cüretlerini artırır ve insanlara zarar verirler. Hukuk çerçevesinde uyarıda bulunmak, insani ve İslami bir görevdir. Hâlbuki Efendimiz: “İnsanların en hayırlısı onlara en çok faydası dokunandır” buyurdular. Bu Hadis-i Şerif’de Efendimiz, insanları ayrıştırmadan hayatın akışı için de maddî manevî yapılacak bütün faaliyetleri içine alan, özel bir ifade seçmiş olması, çok manidârdır. Çünkü O, bütün insanlığa rahmet olarak gönderilmiştir. Müminlerin en büyük özelliklerinden biri de herkese dost olabilmeleridir. Peygamberimiz; “Mümin, kendisiyle dostluk kurulabilen insandır. Kimseyle dostluk kurmayan ve kendisiyle de dostluk kurulama-

yan insanda hayır yoktur.” (İbn Hanbel,2,400) Bu Hadis-i Şerif’de, mü’minin tarifi verilmektedir. Kendisiyle dostluk kurulamayan insana hayrın değil şerrin hâkim olacağı, mümin olmayı ise, insanlarla dost olmaya bağlamıştır. Dostluk kurarken, bir etüt çalışmasına ihtiyaç olduğu aşikrâdır. Muhatabın yaşam kalitesini, tuttuğu yolun eğriliğini ve doğruluğunu tesbit etmek, gerçekleşecek dostluğun sağlıklı yürümesine katkı sağlayacaktır. Bu uyarılar bunun için yapılmıştır. “Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Ebu Davut, 4833) Bir başka Hadis’de ise Efendimiz, sosyal yapı içinde insan psikolojisiyle ilgili orta koyduğu mucizevi ve hikmetli sözünü, ilgili bilim adamlarının analizini yaparak halkı, bunu uygulamalar konusunda teşvikçi olmalıdırlar. Peygamber (a.s) bizlere bir dostun yeterli olamayacağını, birden fazla dostların kazanılmasını teşvik ederek, yaşamın temel umdelerinden biri olan ve bu konuda sosyal, siyasal ve iktisadi dayanışmanın can bulacağı en büyük öğretiyi önümüze koymaktadır. İşte Hadis-i Şerifimiz: “Şeytan tek başına olanla, iki kişi beraber olana sıkıntı verir. Eğer üç kişi olurlarsa onlara sıkıntı veremez.” Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Dünya hayatının bizim için bir imtihandan ibaret olduğunu, bu imtihanda karşılaşılabilecek bir çok hadiseler, problemler, sıkıntılar olacaktır. Önemli olan bu dostluk ve dayanışma ruhunu besleyecek çalışmaların başlatılması; önce bireyler bazında, daha sonra da cemiyet ve toplum alanında bu tür faaliyetlerin başlatılması önemlidir. Yazımıza, Rabbimizin kelamından, konunun özetinin hafızamızda canlı kalması için, Kur’an-ı Kerim’in şu ayetiyle son verelim: “İyilik yaparak kendisini Allah’a teslim eden ve İbrahim’in dinine dosdoğru olarak tabi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim’i DOST edinmişti.” (4:125). Herkese selam olsun..

Ünver’in 20 Nisan 2015 tarihinden Hollanda’dan ayrılacağı öğrenildi.

vleeswaren Koç Et Mamulleri B.V. Hikmet Gürcüoğlu

Adres Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude İleti: info@sancak.nl Web www.sancak.nl Telefon +31(0)71 581 00 30 Faks +31(0)71 581 00 33



leven en religie

yaşam ve inanç 35

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Hikmet Pınarı Hüseyin Kerim Ece kerimece@hotmail.com

İSLÂMIN BARIŞ ÇAĞRISI (4)

K

ul/insan hakkı İslâm’ın en fazla üzerinde durduğu konulardan biri de hak’lardır. Hak; sabit, gerçek, ortada ve başkasına ait olan şeydir. Hak gerçekliği ifade ettiği gibi, her yaratığa ait değerleri de ifade eder. Hayvan olsun, insan olsun; her mahlûkun (yaratılmışın) öyle veya böyle hakkı vardır. İnsanlardan beklenen her şartta ve her yerde bu haklara saygı göstermesidir. İslâm hukukuna göre üç çeşit hakk vardır: 1-Allah hakkı (hukukullah): İnsanların kulluk görevi, onları Allah’a yaklaştıran şeyler, genelin çıkarına olan ama Allah tarafından belirlenmiş hükümler, 2-Kişinin faydasına olan şeylerin (maslahatının) korunduğu haklardır (hakku’l-ibad). Çok geniş bir alanı vardır. Günümüzde “insan hakları” denilen hakları ve daha fazlasını ifade eder. 3-Allah hakkı ve insan/kul hakkı. Bazı durumlarda, bazı fiillerde Allah hakkı ile kul hakkı iç içe olabilir. Örneğin, hırsızlık yapmakta iki hak vardır. Hırsızlıktan sakınan Müslüman hem Allah’ın emrine uymuş olur, hem de toplum ve kişilerin hakkına saygı göstermiş olur. İslâm insanların haklarına ‘kul hakkı’ diyor ve bunun üzerinde titizlikle duruyor. İslâm, kendisini din ve yaşama biçimi olarak seçen Müslümanlardan öncelikle Allah’ın haklarına saygı göste-

rilmesini ister. Zira O, Cenab-ı Hak’ tır. Hak olan dini (Hakikati) hak olan bir Kitapla ve hak bir Peygamberle gönderendir. Yaratıkları hak üzere yaratan ve onların haklarını verendir. Dolaysıyla en çok saygıyı ve sevgiyi O (cc) hak eder. İnanan kimsenin ikinci görevi mahlûkatın haklarına saygıdır. Bu saygı da yaratılmışlara merhamet etmek, âdil davranmak, kimsenin hakkını yememektir. Allah’a saygı duyan O’nunla ilgili her şeye de saygılı davranır. Böyleleri yaratılanların Allah’la olan ilişkisini bilirler. Yaratıkların, Yaratan tarafından bahşedilmiş hakları olduğunun farkında olurlar ve onları ellerinden geldiği kadar korurlar. Yaratılanı Yaratandan dolayı sevmek/ hoş görmek bu olsa gerek. Buna göre, hakların kaynağı Allah’ın koyduğu ölçüler olduğu gibi, haklara saygının veya onları yerine getirmenin sebebi ve gerekçesi de Allah’a saygıdır. Kul/insan haklarının çiğnenmesi, ihlâl edilmesi büyük bir hatadır. Allah’ın bütün günahları affetmesi mümkün iken (Nisa 4/48, 116) kul hakkının affı çok zordur İlgililerin zayıf diye nitelediği bir rivâyette şöyle deniyor: “Zulüm” üç çeşittir: 1. Allah’ın affetmeyeceği zulüm, Allah’a ortak (sirk) koşmaktır. Çünkü şirk büyük bir zulümdür. (Kişi Müslüman olursa durum değişir) 2. Allah’ın affedeceği zulüm ise, kulların kendileri ile Rableri arasındaki ilişkilerinde kendilerine yaptıkları

zulümdür, yani Allah’a işledikleri günahlar. 3. Allah’ın göz ardı etmeyeceği zulüm ise, kulların birbirlerine karşı yaptıkları zulümdür ki, haklarını birbirlerine ödetmedikçe onu terk etmeyecektir.” (Suyutî, el-Câmiu’sSağir, 2/94. Mecmâu’z-Zevâid, h. no:18379) Ebu Hureyre’nin (ra) anlattığına göre Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Kimin yanında (din) kardeşinin haksızlık (zulüm) ile elde edilmiş bir hak varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı gün gelmeden önce bu gün, dünyada iken helâlleşsin. Yoksa sâlih ameli varsa, haksızlığı kadar alınır, hak sahibine verilir. Şayet hasenatı yoksa hak sahibinin günahları alınır, onun üzerine yüklenir.” (Buhârî, Rikâk/48 no: 6534, Bir benzeri: Buhârî, Mezâlim/10 no: 2249) Bu hadise göre kul hakları diğer haklardan farklıdır, günahı diğerlerinden farklı boyuttadır ve farklı işlem görecektir. Aşağıdaki âyet bu manayı doğruluyor. “Sen, o zalimlerin işlediklerinden, sakın Rabbinin habersiz olduğunu zannetme! O, sadece onları, dehşetinden gözlerinin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.” (İbrahim 14/41) Kul/insan haklarına bu kadar önem veren, onu ihlâl edenleri cehennem ile tehdit eden bir Dine inanan Müslüman, hayatının neresinde olursa olsun

kul hakkına dikkat eder. Hiç kimsenin hakkına tecavüz etmez. Yetkili bir makamda ise herkesin hakkını hakkıyla verir. Bir kimseyi rahatsız etmek, haksız yere dövmek, öldürmek, malına ve şerefine zarar vermek, gıybetini yapmak, ihanet etmek, çalıştırdığı kimsenin veya aldığı malın ücretini ödememek, işini sahte yapmak, birilerinin sırtından haksız kazanç sağlamak, aldatmak, hırsızlık yapmak, sömürmek, sövmek, hakaret etmek, aşağılamak, kötü lakapla anmak, sahte evrakla çıkar sağlamak, kamu malını sahtekârlıkla zimmetine geçirmek, hak etmediği parayı hileli yollarla elde etmek, haramı helâl diye pazarlamak, hayır için toplananları veya vakıf mallarını kendi menfaati için kullanmak, işkence etmek, namus ve şerefe el-dil uzatmak ve benzeri davranışlar kul hakkı ihlâlleridir. Birisi başkasını bile bile aldatıyorsa, onun malını ve değerlerini izinsiz, yani hırsızlama ele geçiriyorsa, ona gücü yettiği yerde işkence ediyorsa, onu sömürüp sırtından geçiniyorsa, kendi çıkarı için başkalarını çok çok zarar uğratıyorsa, onu öldürecek kadar vahşileşiyorsa; böyle birinin insana/insaniyete değer verdiğini kim söyleyebilir?

fetvalarla başkasının hakkını elinden alamaz. Ben Müslümanım diyen bir kimse, inandığı dinin hükümleri/ölçüleri bu kadar açık iken, başkasına zarar vermeyi, rahatsız etmeyi, işkence ve baskı uygulamayı, hele hele öldürmeyi caiz (meşru’) göremez. Görüyorsa, bu onun kendi yanlış görüşüdür. Allah’ın dini İslâm’ı bağlamaz. Herkesin hakkını vermek, âdil davranmak, kimseyi rahatsız etmemek, kimsenin malına, canına zarar vermemek, herkese Allah’ın kulu gözüyle bakıp ona ait hakları kısmamak veya elinden almamak, yani kısaca insan/kul haklarına riayet etmek, barışın, huzurun ve insanî ilişkilerin en önemli imkânıdır. İslâm da öncelikle Müslümanları, sonra bütün insanları bu barış anlayışına, huzur iklimine, bu mutluluk sağlayan tavra/ahlâka davet ediyor. İslâm, insan/kul haklarına böylesine önem verirken, bu kadar titizlikle üzerinde dururken, İslâm ümmeti neden dünyaya bu konuda örnek olamadı? Niçin bir insan/kul hakları temsilciliği yapamadı?

Kim olursa olsun, nerde yaşarsa yaşasın Müslümana İslâm bunları yapmamasını emrediyor. Kul hakkı açısından Müslüman gayrimüslim fark etmez. Hiç bir Müslüman, başka ülkelerde, yerlerde bir takım hileli yollarla, yanlış

Neden Müslümanlar İslâm’ın bu güzelliklerini başkalarına anlatmadılar/ anlatamadılar? Anlatamadılar da şimdi birileri İslâm’ı ile şiddeti, İslâm ile hoşgörüsüzlüğü, İslâm ile kabalığı, İslam ile fanatizmi yan yana düşünebiliyorlar? (Devamı var) ◄◄

Cami ve Vakıflara ANBİ başvurusu ve takibi yapılır Administratie Jaarrekeningen Belastingen Bedrijfadviezen Loonadministratie Interim oplossingen Leemansweg 2, 6827 BX Arnhem T. (085) - 600 47 47 info@raqam.nl www.raqam.nl

Leemansweg 2 | 6827 BX Arnhem | T. 085 600 47 47 | info@raqam.nl | www.raqam.nl

Cami ve Vakıflar için özel vergi iade imkânları sunulur


nieuws

36 haber

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

Murat Kubat

Yediklerimizden yedirme sorumluluğu... Aynı gök çatısı altında yaşarız; komşuyuz aslında her birimiz bir diğerimize... Mesafeler önemini yitirmiştir artık iyice...Yaşanan olaylara, dram ve acılara şahidizdir artık, dünyanın bir yerinden diğer başka bir yerine. Gözümüz görür, kulağımız duyar ve gelişmelerden haberdar oluruz; hiç olmadığı kadar tarihin herhangi bir döneminde. Toplanır; acılar bir yerde, sevinçler başka bir yerde. Duyarsızlaşma mı dediniz, o da dünyanın başka bir yerinde! Mağduriyetler bir yerde, refahın vermiş olduğu israf başka bir yerde. Deva olmak isteriz bir hatta bin derde. Kendinde olandan paylaşmaktır aslolan; paylaştığının fiyatı önemli mi, her ne ise... Eylemi asıl değerli kılan şey budur, söz konusu paylaşmanın kendisiyse... “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” nebevi sözü yankılanır yüreğimizde. “Bir şeyler yapmalı, yaralara merhem olmalı, başını yaslayacak omuz arayanlara bağrımızı açmalı; dinmeyen göz yaşını silmeli ve acılara çare olmalıyız” deriz, bir yetim çocuğu ağlar, bir mahzun anneyi çaresiz gördüğümüzde... Annelerin kıyamadığı bebeklerine, kıyar bombalar acımasız ve merhametsizce. Annesiz ve babasız çocuklar, çocuksuz kalan anneler. Kahkahalarla dolu bir menü yerine, onların payına düşen acıdır ve acıyı paylaşırlar bir ekmeği paylaşır gibicesine... Onlar dünyanın mazlum, mağdur, mustazaf ve masumlarıdır... Onlar kadın, ihtiyar, çocuk ve bebeklerdir en fazla; çaresiz kalmış, savunmasız bırakılmış... Savaşlar en çok da çocuklara karşı acımasız. Savuruyor adeta her birini bir mağduriyetten başka bir mağduriyete. Savaşı bir fotoğrafa sığdırmak ne mümkün! Lakin bir fotoğraf ki, savaşın acımasız sonuçlarını görmek mümkün. Annesini ve babasını kaybetmiş Suriyeli iki kız kardeş; biri

Gündem

7, diğeri 13 yaşlarında. Savaşa en sevdiklerini kurban vermişler. Beyrut sokaklarında, kaldırıma serdikleri kartonlar üzerine uzanmış yatıyorlar. Üşüdükleri her hallerinden belli. Gece üzerlerini kim örter bu yavrucakların? Kim şefkatiyle kol kanat gerer onlara? Şefkatten mahrum kalmış bu çocukları kim sarar, kim ısıtır üşüyen yüreklerini? Bunlar gibi on binlerce, yüz binlerce savunmasız çocuk var, savaşların mağdur ettiği. Tarih, geçmişi ifade eder; yaşanmışlığı, olayları, gelişmeleri ve sonuçları. Yaşadığımız zaman dilimi de gelecek için tarih olacaktır. Her şey biz yaşarken oluyor. Yaşadığımız ana şahitlik ediyoruz. Olan olaylara ve gelişmelere karşı zihni, kalbi ve eylemsel duruşumuzdan sorumluyuz. Gözümüzün gördüğü, kulağımızın duyduğu, aklımızın yettiği hadiseler karşısında, elimizin uzanabileceği durumlarda ‘Ne yaptık?’ ya da ‘Ne yapıyoruz?’ sorusu sorulması elzem sorulardandır; bu sorulara kayıtsız kalmak, lakayt davranmak insanî bir tavır olamaz. Vicdani olandır insanî olan. İnsan yolcudur bu hayatta. Yolcunun sorumluluğu doğru yolda yol almaktır. Yolcunun yoldan kalması, yolda yatması, yolda durması makbul değildir. Yolcu, sorumluluk sahibi kişidir. Yollar uzun, yollar meşakkatli ve çetindir. İnsanın bu yolda olmazsa ulvi bir derdi, duyarsızlaşır ve bencilleşir. Bir derttir bizi yollara düşüren. Yediklerimizden yedirebilmek, dünya mustazafları, ezilenleri ve hesaba katılmayanlarının dertlerine ortak olabilmek için... Gözler ve gönüllerden şu sözler okunur: ‘İnsanlık ölmedi. İyi adamlar hâlâ var; heybelerinde umut getiren. Güzel adamlar hâlâ var; karşılıksız veren. İyi ki varsınız.’ Zira birileri hep almışlardı onlardan, hem de hiç sormadan... Oysa biz almak için değil, vermek için gelmiştik. Çünkü biz kardeştik, hatta insanlık paydasında eştik. Bu duygu ve düşüncelerle birleştik... İyi insanlardan olmak, güzel eylemlerde bulunmak için, vakit yola çıkma vakti. Vakit şimdi mazlum ve mağdurların yanı başında olma vakti. Vakit yediklerimizden yedirme, sofralara katkıda bulunma vakti.

“Bir Hilâl Uğruna Ya Rab ne güneşler batıyor”

HDV Gençlik, ‘Bir Hilâl Uğruna’ konulu anma programı düzenledi

H

ollanda Diyanet Vakfı Gençlik Komisyonunu tarfaından, Çanakkale Zaferinin 100. Yılı etkinlikleri çerçevesinde “Bir Hilal Uğruna!” konulu Çanakkale Şehitlerini anma etkinliği düzenlendi. Breda Chasse Theater salonunda gerçekleştirilen etkinliğe Türk Tarih Kurumu Başkan Yardımcısı Ahmet Belada, T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, T.C.

Şanlıurfa’dan, gelecek vadeden, pırıl pırıl ziyaretçilerimiz vardı...

Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mehmet Malkoç, HDV Yönetim Kurulu Üyeleri ve Hollandanın dört bir yanından gençler katıldı Selami Coşkun tarafından sunulan Çanakkale programı Rotterdam HDV Mevlana Camii Din Görevlisi Osman Çelik tarafından okunan Kur’an tilavetiyle başladı. HDV Gençlik Komisyon Sorumlusu Bünyamin Yıldız’ın açılış konuşmasından sonra Rotterdam Kocatepe ve Delft Gençlik

Şanlıurfa – Karaköprü, İsmail-Nazif Bayraktar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Sadun Birlik ve Giyim Teknoloji Öğretmeni Zehra Canyurt ile, idaresindeki 18 öğrenci, Erasmus + programı çerçevesinde Hollanda’da bir ay boyunca temaslarda bulunacaklar. Berfin Turgut, Hüsne Yavuz, Meliha Yetkin, Medine Direkli, Büşranur Dağlar, Merve Kaya, Filiz Elkol, Sevda Yapıcı, Elif Yavuz, Aslınur Turhan, Şeyma Sezer, Filiz Kırmızı, Kübra Canbeyli, Gökçe Felhan, Büşra Toprak, Songül Karataş, Fatma Yetimoğlu, Emine Cavşak’tan oluşan öğrenci grubu, temasları çerçevesinde gazetemiz ofisini de ziyaret ettiler. Ziyarette, Yazı İşleri Müdürümüz Zeynel Abidin Kılıç, Doğuş ve Hollanda’daki basın-yayın ile alakalı bilgi verdi. Pırıl pırıl gelecek vadeden, Halkla İlişkiler ve Organizasyon bölüm öğrencilerinden gelen soruların da cevaplandırıldığı ziyarette, Müdür Yardımcısı Sadun Birlik tarafından, okul ve öğrencilerin hangi zorluklarla eğitime devam ettikleri hakkında da bilgiler verildi.

kollarının hazırladığı tiyatro gösterileri sergilendi. Ardından Türk Tarih Kurumu Başkan Yardımcısı Ahmet Belada gençlere hitap etti. “Bir Hilal Uğruna” Çanakkale programında HDV Gençlik Komisyonunun tanıtım videosu yayınlandı. Çanakkale programına Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in HDV Gençlik Kollarına ve Hollanda’da yaşayan gençlere yönelik mesajı da yayınlandı. Yoğun katılımın olduğu programda duygulu anlar yaşandı.


kunst-cultuur

kültür-sanat 37

doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Gündem

Moda tasarımcısı Türk genci Deniz (Dennis) van Dorem:

HDV Başkanı Dongen’de Hollanda’ya Veda Etti

“Gençleri topluma kazandırmalıyız” Hollanda doğumlu ve moda-tasarım alanında yaklaşık 10 yıllık tecrübeye sahip Türk genci Deniz (Dennis) van Dorem, yetenekli gençlere imkân sağlayarak, onların topluma kazandırılması gerektiği çağrısında bulundu.

T

ürkiye’de moda üzerine çalışmalar yapan, ünlü sanatçılarla çalışan Deniz, moda üzerine deneyim kazanmak amacıyla 3 yıl evvel dünya turuna çıktı. Çin ve bazı ülkelerde belirli bir süre kaldıktan sonra Türkiye’de, özellikle İstanbul’da kalmaya karar veren Deniz, bundan sonraki yaşamını Türkiye’de geçirmek istiyor. Deniz Van Dorem, “Hollanda’da edindiğim tecrübemi bir şekilde Türkiye’de sanat dünyasına ispat etmek istiyordum. İlk zamanlar özellikle modacılar tabir yerindeyse yüzüme bile bakmadılar. Bu arada bir şekilde kendi yeteneğimi göstermem gerekiyordu. Eylül 2012’de özel bir televizyon kanalında ‘Yetenek Sizsiniz’ programına katılma şansım oldu ve 1 dakika içerisinde kıyafet diktim. Yarışmada ilk turu geçtim, ikinci turda takıldım. Yarışmada, 5 dakika içerisinde bir kumaştan ‘Pantolon, ceket, etek ve çanta’ yapmak gerekiyordu. Ben 7 dakikada yapabildiğim için 2. Turda elendim. Süreyi 5 dakika değil 10 dakika söylemiş olsaydım, kesinlikle dereceye girerdim. Zamanı kendim belirlemiştim. Oysa ben bu sürede bütün bu malzemeleri atölyemde çok rahat yapıyorum, ancak sahne

ve yarışma heyecanı beni biraz telaşlandırdı. Yarışmada bir şekilde yeteneğimi gösterdikten sonra modacılar ve ünlü sanatçılardan teklifler gelmişti. Hülya Avşar, Funda Arar, Zerrin Özer ve birçok ünlü sanatçıya tasarım yaptım. İstanbul’da kaldığım 2,5 sene zarfında özellikle sanat ve moda dünyasından çevre edindim, onlarla çalışmalar yaptım.” HOLLANDA AYAĞI DA ÖNEMLİYDİ “İstanbul’da çalışmalarıma devam ederken Rotterdam’daki çalışmaların da devam etmesi gerekiyordu. Sonuçta buradaki atölyede çalışmalar devam etmesi gerekirdi. Rotterdam’daki atölyeyi özellikle yetenekli ancak imkânı olmayan Türk, Faslı ve diğer milletlerden gençlere emanet ettim. Sonuçta bu gençlerin de elinden tutmak gerekir. Rotterdam’daki atölyede bu gençlerimiz, gelen siparişleri hazırlayarak, tecrübelerini geliştiriyorlar. Bende istedim ki, buradaki gençlerimizin elinden tutmalı ve onların yeteneklerini de keşfetmeli.” GENÇLERE SAHİP ÇIKMALIYIZ Geçmişte kötü alışkanlık batağına düşmüş, ancak birilerinin el uzatmasını bekleyen yetenekli gençlerimizin birçoğuna imkan sağlamaya sözlerine ekleyen Deniz

sözlerini şöyle tamamladı: “Şimdilerde bu gençlerimiz, işyerleri ve okullar için tişört, şapka, kıyafet için logo tasarımı, baskı işleri yapıyorlar, hem yeteneklerini geliştiriyorlar, hem para kazanıyorlar hem de kötü alışkanlıklardan uzaklaşıyorlar. Bu projeyi ben çok önemsedim ve çok iyi gidiyor. Özellikle Rotterdam Zuid (Güney) bölgesindeki anne ve babasız gençler veya okulu bitirmiş, ancak iş bulamayan yetenekli gençlere zaman içerisinde atölyemde iş istihdamı sağlamak en büyük hayalim. İlk etapta geçici ancak zamanla devamlı iş imkânı sağlamak istiyorum. Gençlerimizi topluma kazandırmalıyız. Türkiye moda konusunda oldukça büyük ve farklı bir pazar. Kumaş, malzeme Türkiye’de daha çok. Hollanda bu konuda biraz daha geride. Öyle ki Hollanda’daki birçok ünlü mağazaların kıyafetleri Türkiye’de hazırlanıp, burada etiketleniyor. Türkiye’de defileler daha fazla. Hollanda’da ise sanatçı ve modacılara ulaşmak için çok çaba sarf etmelisiniz, aracıları bulmanız gerekir. Ben yaklaşık 8 yıldır Hollanda’da moda sektöründeyim, sadece 2 sanatçıyla belirli bir süre çalıştım.”. Doğuş Haber Merkezi

Bu yıl 29 Mayıs - 6 Haziran tarihleri arasında üçüncüsü düzenlenecek olan Kırmızı Lale Film Festival’inde gösterilecek filmler ve katılımcılar belli olmaya başladı. co Nuti gibi saygın isimlerle başladı. İlk filmi Hamam, aralarında Cannes Film Festival’i de dahil olmak üzere, pek çok ulusal ve uluslararası festivalde gösterime sunuldu. Karşı Pencere filmiyle Karlovy Vary uluslar arası Film Festival’inde en iyi yönetmen ödülüne layık görülen Özpetek, aynı filmle Bangkok ve Seattle Film Festival’lerinde en iyi film ödülünü kazandı. Festival kapsamında Türkiye sinemasının en seçkin 30 filmi Rotterdam, Amsterdam ve Eindhoven şehirlerinde gösterime sunulacak.

HDV Dongen İsra Cami Kültür Merkezinde Brabant bölgesindeki sekiz camii tarafından ”100.Yılında Çanakkale Ruhu” konulu bir konferans düzenlendi. Programa konuşmacı olarak HDV Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver katıldı. Konferans, HDV Dongen İsra, HDV Breda Yeni, HDV Waalwijk Abdulkadir Geylani, HDV Rijen İmam Azam, HDV Drunen Hacı Bayram Veli, HDV Oosterhout Ahmet Yesevi, HDV Oudheusden Yunus Emre Camileri tarafından ortaklaşa düzenlendi. ”100.Yılında Çanakkale Ruhu” adlı programa Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Prof.Dr. Mustafa Ünver, Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, bölge camilerin yöneticileri, din görevlileri ve cemaat katıldı. Programa saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlandı. Ardından HDV Rijen İmam Azam Camii Gençlik Kolları’ndan Furkan Aydın’ın Kur’an tilaveti, selamlama konuşmalarından sonra, HDV

Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver’in “Çanakkale Ruhu” konulu konferans- ıyla devam etti. HDV Başkanı konferansında “imanın bu dünyadaki en büyük güç ve nimet olduğunu” ifade ederek Çanakkale ruhunun tam da iman, teslimiyet ve fedakârlık ruhu olduğunu söyledi. Konuşmasının sonunda HDV Başkanı Ünver, “Hollanda’da üç yıldır yürüttüğüm Müşavirlik görevim son bulmuştur. Güzel hatıralarla memlekete döneceğim. Bu süre içerisinde kimin sırtına haksızlıkla vurmuşsam, işte sırtım gelsin vursun; kime borcum varsa işte malım lütfen alsın. Hakkınızı helal ediniz. Benim sizin üzerinizde zaten hakkım yoktur, varsa bile helal olsun, hoş olsun. Allah’a ısmarladık” sözleri üzerine vatandaşlar duygulu alkışlarla helal olsun tezahüratında bulundular. Programın ikinci bölümde öğrencilerden şiirler, skeçler, din görevlilerinden oluşan korodan türküler, HDV’nin düzenlemiş olduğu İstiklal Marşı’nı ezbere ve güzel okuma yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödüllerinin verilmesi ile devam etti. HDV Eindhoven Fatih Camii din görevlisi Ali Haydar Mehmetalioğlu’nun yapmış olduğu dua ve ikram ile program sona erdi.

Bayrak yarışı sürüyor...

«

Kırmızı Lale Film Festivali şekilleniyor Yönetmen Ferzan Özpetek’i ağırlayacak olan Kırmızı Lale Film Festivali’nde ayrıca ünlü yönetmen Ferzan Özpetek’in Amsterdam Tuschinski Pate Sinemasında 2 Haziran Salı günü bir masterclass etkinliğine katılacağı öğrenildi. Aynı gün Özpetek’in Karşı Pencere, Cahil Periler ve Mine Vaganti filmleri de gösterileceği belirtilen açıklamada Özpetek hakkında şu bilgilere yer veriliyor: Özpetek İtalya’da sinema tarihi eğitimini tamamladıktan sonra, sanatsal çalışmalarına Ricky Tognazzi, Lamberto Bava ve Frances-

Hüzünlü veda...

Maassluis Türk Kültür Derneği’nde kongre heyecanı Hollanda Türk Federasyon’un en genç binalı şubesi olan Maassluis Türk Kültür Derneği ilk kongresini yaptı. Teşkilat üyelerinin yanı sıra başta Hollanda Türk Federasyon genel başkanı Murat Gedik olmak üzere çevre teşkilat başkanları ve Hollanda Türk Federasyon icra kurulu üyeleri kongrede hazır bulundular. Kuran-ı Kerim tilaveti, şehitler için bir dakika saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan kongrede divan oluşturuldu. Oluşturulan divanda başkanlığı Hollanda Türk Federasyon genel sekreteri Erim Uğurlu, divan üyeliklerini ise Dordrecht Ayasofya Cami teşkilat başkanı Vedat Özdal ve Rotterdam Versam başkanı Mustafa Şenyürek üstlendiler. Maassluis Türk Kültür Derneği’nin

kurucu başkanı Can Bağcı yapmış olduğu konuşmasında üyelere teşekkür etti. Bağcı: “Yaklaşık altı ay önce Hollanda Türk Federasyon’dan almış olduğum teşkilatımızı kurma yetkisi ile teşkilatımızın yürütme başkanlığını üstlendim. Bana güvenerek bu görevi veren Federasyonumuza ve siz üyelerimize teşekkür ederim. Bu kongre ile yürütme kurulu başkanlığım son bulmuştur ama davama hizmetim daimdir. Göreve gelecek olan teşkilat başkanımın her zaman emrindeyim.” dedi. Yapılan seçimler sonrası yürütme kurulunda başkan yardımcılığı yapan Murat Ak Maasluis Türk Kültür Derneği başkanlığına seçildi. Bu yeni görevinden dolayı teşekkür konuşması yapan başkan Murat Ak yapacakları çalışmalar ile bilgiler sundu. Kongreye katılan Hollanda Türk Federasyon genel başkanı Murat Gedik ise konuşmasında gündemde olan konulara değinerek konuşmasını sürdürdü. Maassluis Türk Kültür Derneği’nin kurucu yönetimine teşekkür eden Murat Gedik yeni seçilen başkan ve yönetim kuruluna başarılar diledi.


ons pagina

38 bizim sayfa

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 202 - 2015

Tebrik Taziye Şifa dileği

Taziye...

- Kocatepe Camii Yönetim Kurulu Üyesi Sevgili Zekai Güneş'in kayınpederi Ahmet Ali Yıldız'ın vefatını üzülerek öğrenmiş bulunmaktayız. merhuma Allah'tan rahmet, sevenlerine başsağlığı dileklerimizi bildiriyoruz. Şifa Dileği... - Abonelerimizden Sevgili Nazım Çelik'in ciddi bir rahatsızlık sonucu hastanede tedavi altına alındığını üzülerek duymuş bulunmaktayız. Hastamıza acil ve hayırlı şifalar diliyor, sevenlerine geçmiş olsun dileklerimizi bildiriyoruz. Şifa Dileği... - Abonelerimizden Sevgili Muzaffer Uğur'un ciddi bir rahatsızlık sonucu hastanede tedavi altına alındığını üzülerek duymuş bulunmaktayız. Hastamıza acil ve hayırlı şifalar diliyor, sevenlerine geçmiş olsun dileklerimizi bildiriyoruz. Tebrik - Yılmaz ve Öner ailelerinin biricik evlatları Kader ile Salih 29 Mart 2015 tarihinde düzenlenen sade bir düğün merasimiyle dünya evine girdiler. Genç çifti ve ailelerini tebrik ediyor, mutluluklar diliyoruz.

Tren, gemi, uçak biletleri, araç kiralama tatil ve seyahatlerinizde kalite ve güvenin adresi...

Goeman Borgesiusstraat 20 7604 XH Almelo Tel. 0546 - 43 34 49 Fax: 0546 - 43 34 49 E-mail info@sarayreizen.nl www.sarayreizen.nl

a Almelo’d

SARAY REIZEN Het leven van moslim te midden van andere maatschapijnen

Tebrik

- Sevgili Vecih Er'in biricik evlâdı Emir Emre, sünnet olarak hayata yeni bir adım daha attı. Er ailesini tebrik ediyor, Allah tamamına erdirsin diyor, Emir Emre’'ye esenlikler ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Tebrik - Sevgili Mehmet Kabakyer'in kerimesi Zehra, 30 Mart 2015 tarihinde düzenlenen düğün töreniyle dünya evine girdi. Genç çifti ve ailelerini tebrik ediyor, mutluluklar diliyoruz.

Het boek ‘Minderheden Fiqh’ van Dr. Yusuf Al Qaradawi is gepubliceerd in het Nederlands

Tebrik - Cihan ve Zaman Hollanda temsilcisi Sevgili Basri ve Necmiye Doğan'ın mahdumu Rıza ile Ramazan ve Nurşen Kayıkçı’nın kerimesi Merve, 29 Mart 2015 tarihinde düzenlenen düğün merasimiyle dünya evine girdiler. Doğan ve Kayıkçı ailelerini tebrik ediyor, Merve ile Rıza’yı kutluyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

Bestel adres: info@nifonline.nl Voor meer informatie: 06 22 60 88 52

Tebrik - Sevgili İbrahim Emili'nin mahdumu Akif, Ömer Varol'un mahdumu Mehmet ve İbrahim Bilgin'in mahdumu Ömer Faruk dünya evine girdiler. Genç çiftleri ve ailelerini tebrik ediyor, iki cihan saadeti diliyoruz.

Colofon Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie. Uitgever/Sahibi Stichting Dogus/Doğuş Vakfı Hoofdredacteur/ Yayın Yönetmeni Mehmet Erdoğan Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Doğukan Ergin Art Directeurs/Görsel Düzenleme Ali Alemdar Advertenties/İlan- Reklam Servisi dogus@dogus.nl Mob. 06-43 85 74 32 Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi M. Şahin Abonnement / Abone Servisi dogus@dogus.nl Oplage/Tiraj 8.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Landelijk/Hollanda Geneli adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam tel. (010) 471 68 47 fax (010) 471 95 13 / Mob. 06-43 85 74 32 e-mail dogus@dogus.nl website www.dogus.nl Met dank aan InterAjans.nl, SONHABER.nl, M.Ali Topcu, B. Doğan Ingezonden artikelen vallen niet onder de redactionele verantwoordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk/Baskı Wegener

Abone


doğuş aylık gazete/maandblad nr. 202 - 2015

Bulmaca

puzzels - raadsels

bilmece - bulmaca 39 Hazırlayan: Mücahid Çeçen

Soldan sağa: 1- Fotoğrafta görülen Hollanda İslam Merkezi Vakfı Başkanı * Argonun simgesi. 2- Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin simgesi olarak kabul edilmiş resim, harf veya şekil, ongun * Bir sayı * Gerçek * Kırmızı renk. 3- (tersi) çok olmayan * Kuzu sesi * Güzel koku * Oksijenin simgesi * Argonun simgesi. 4- (Tersi) bayağı * Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirme işi * Anlatım. 5- Dış kabuğu çıkarıldıktan sonra fırında kavrulup çerez olarak yenen nohut * Duadan sonra söylenir * Kısaca metre. 6- Alfabemizdeki altıncı harf * Geri verme * Beyaz renk * İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî tür. 7- lezzet * İyodun simgesi * Potasyumun simgesi * Büyük anne. 8- Kötü, çirkin * Alfabede altıncı harf * Gidiş. 9- Avrupa Birliğinin kıslatması * Yasaklama * Ün, şan * Boru sesi. 10- Masal dağı * Alışveriş * Borun simgesi * Kalsiyumun simgesi. 11Orta oyununda çoğu kez aptal uşak rolünü oynayan komedyen * Üzüm veya başka meyve sularını türlü yöntemlerle mayalandırarak elde edilen alkollü içki, mey * Kur'an’ın bölümleri. 12- Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum * Borun simgesi * Belirti. 13- Argonun simgesi * Yeniçeri Ocağına yeni girmiş delikanlı * Küçük gümüş para. 14- Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz * Örnek alınan, en çok hayranlık duyulan kimse * Argonun simgesi * Bir nota. 15- Oksijenin simgesi * Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet * Karışık renk * Azodun simgesi. Yukarıdan aşağıya: 1- -Erdem * Yeni doğan çocuk için kesilen kurban * Oksijenin simgesi. 2- Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü, istenç * Yırtıcı bir kuş * Potasyumun simgesi. 3- Kısaca Kolometre * Anıt * Kahve içilen nesne. 4- Uyma * Bir nota * Kısaca Mili Metre * Eksiklik, kusur, ayıp. 5- İyodun simgesi * Sonsuz, ölümsüz, bengi * Bir besin maddesi * Yüksek ses, nara. 6- Bir nota * Doğum yaptıran kadın * Kız kardeşin kocası * Argonun simgesi. 7- Genişlik * Bir nota * Kalsiyumun simgesi * (Tersi) bir tür toprak. 8- Kısaca Metre * Bir nota * Argonun simgesi * Kavga, gürültü patırtı. 9- Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan * Beyaz renk * Radyumun simgesi * Bir tür kalın kumaş. 10- Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri * Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk * Alfabede on beşinci harf. 11- Kâfir sayma * Kişi * Eski dilde su * Argonun simgesi. 12- Kırmızı renk * Adı sanı bilinmeyen * Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü. 13- Alfabemizde yirmi üçüncü harf * Ateş * Arab alfabesinde yirmi dördüncü harf * Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı * Argonun simgesi. 14- Alfabemizin ilk harfi * Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia * Gerçek. 15- Karışık renk * Netice * Kısa zaman parçası.

Aktiviteler...


ru u şv ını a b aat k e a r y c Ü üra ola rm ine’ abili l ‘on yap iz da sin


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.