1
İSTEYENİN İSTEDİĞİ KADAR VE İSTEDİĞİ ŞEKİLDE İNANMASI “Laiklik Yeniden Tanımlanmalıdır” Prof. Dr. Ali Demirsoy
Herkesin başka bir yere çektiği laiklik kavramına ilişkin görüşlerden biri de maddeci bir yaklaşımla, canlılar dünyasından elde ettiğimiz bilgilere,
yani
biyolojiyi
dayandırılabilir.
İlkel organizmalar
olarak
nitelendirdiğimiz bakteriden insan ailesinin üyesi olduğu primatlara kadar, hatta insan hariç primatların tümünde, görünürde, bugüne kadar saptanmış bir madde ötesi duygu “mistisizm” saptanamamıştır. İnsan hariç, herhangi bir canlının eşeysel etkinliğini ya da günlük bazı isteklerini belirten ritüel (aynı modelde tekrarlanabilir ritmik hareketler) davranışların ötesinde, madde ötesi, ruh ya da Tanrı kavramını yansıtacak bir eyleme giriştikleri saptanamamıştır. Oldukça gelişmiş canlılar olarak kabul edilen maymunlarda dahi (birkaç maymun türü korktuğu zaman –örneğin şimşek çaktığı zaman- namaz kılar gibi davranışlar sergilemesine karşın) böyle bir eylem saptanamamıştır. Bu şu anlama gelmektedir, ruh ya da Tanrı gibi madde ötesi güçlere ya da kavramlara inanma, canlılığın temel yapısı
içerisinde
yer
almamaktadır.
Bir
gereklilik
gibi
de
görünmemektedir. Yeterince kanıt elde edilememekle birlikte, yerleşik düzene henüz geçememiş, tarih öncesi ilkel ve ilkin insan topluluklarında da yine bu kavramlara ilişkin izler bulunamamıştır. Bizim gibi sıcakkanlı (vücut sıcaklılığı sabit) olan kuşlarda da yine böyle bir davranış şekli (madde ötesi duygular) saptanamamıştır.