1
FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ AYDININ GIDASIDIR; TUTUCUNUN DEĞİL… Prof. Dr. Ali Demirsoy Joseph
Stalin,
1920-1953
yılları
arasında
Sovyet
Sosyalist
Cumhuriyetlerinin en katı ve despot lideriydi. Gerçi İkinci Dünya Savaşında en çok eziyet çeken liderlerden biriydi; neredeyse 25 milyon vatandaşı bu savaşta yaşamını yitirdi. Ülkenin batı kesimi neredeyse yakıldı ve yıkıldı. Stalin, bütün olumsuzluklara karşın, Sovyetlerin alt yapısını yeniden oluşturan ve ayağa kaldıran lider olarak bilinir. Savaştın
bitiminde
batıda
Sovyetlere
önemli
yerler
verildi.
Kapitalizmin tam tersi olan komünizm, batı için potansiyel bir tehlikeydi ve bu nedenle komünizmi yıpratmak için her yol denenmeye başlanmıştı. Tehlikeyi etkisiz kılabilmek için başta Stalin olmak üzere, Sovyet yönetimi sert, kanlı ve tam bir diktatörlüğe dönüştü. Fikir adamlarına karşı hoşgörülü olmadı. Bu nedenle aydınlarca hiç sevilmedi. Stalin döneminde halkın büyük bir kısmı mutluydu, yediği yanında, yemediği arkasında, eğitim bedelsiz, sağlık bedelsiz, konut sudan ucuz, iş garantisi var; spor ve sosyal faaliyetler ve onlara katılım hiçbir dönemde görülemeyecek kadar mükemmeldi. Halka Stalin’in döneminden sonra da defalarca soruluyor: En mutlu dönem hangisiydi diye? Çoğu Stalin dönemi diyor. Pekâlâ, iyi de, Stalin döneminde ifade özgürlüğü yoktu, nasıl oluyor da bu dönemde mutlu oldunuz? Verilen yanıtlar toplandığında şu sonuç ortaya çıktı: İfade özgürlüğü aydınların ekmeğidir, bizim değil (Teoman Dural, Haber Türk TV, 25.01.2014, saat 11.30). Tutucu kesim için en büyük baskı alışılagelmiş davranışlarını değiştirmeye zorlamadır. Değişmeye karşı en büyük direnç bu nedenle bu kesimde görülür.