ÜNİVERSİTELERDE BİLİMSEL ÜRETİMDE AHLAKİ SORUNLAR Prof. Dr. Ali Demirsoy Öncelikle evrensel açıdan değil ülkemizin durumu göz önüne alındığında iki şeyi birbirinden ayırmamız gerekiyor. Ancak bu ayırımı yapmadan bir tanımı iyi yapmamız gerekir. Bir insanın bir unvan edinmesi için başka birinin emeğini açık ya da kapalı bir biçimde alması (aşırması)1; bir ülkenin ya da bir işletmenin üretimini geliştirmesi ve çeşitlendirebilmesi için kaynak bilgiyi izinsiz olarak kullanması doğru da değildir ahlaki de değildir. Ancak, şu anda dünya ekonomisine damgasını vuran önemli ülkelerin bir kısmı, en azından geçmişinde, bilginin ahlaki yoldan elde edilip edilmemesine bakmaksızın, dünyanın başka bir yerinde edinilmiş bilgiyi kullanarak yarışmaya katılmıştır (çoğunlukla da doğu ülkeleri). Hatta üstüne bir şeyler koyarak bu yarışta öne geçmiştir. Uzak doğuluların sanayi
casuslukları
ünlüdür.
Kapitalist
sistem
kendi
dinamiğini
sürdürebilmek için bilginin korunması ile ilgili birçok yaptırım geliştirmiş olsa bile, sistemin kendisi yarışmaya dayalı olduğu için, fazladan bir adım ileri atabilmek için her yolu yine de mubah görmüştür. Aslına bakarsanız birilerinin para ve emek harcayarak bulduğu bir şeye bir başkasının karşılıksız konması ve kullanması ahlaki değildir. Ancak gelişmekte olan ülkelerin bu yarışa katılabilmesi için başka çaresi bulunmamaktadır. Ayakaltında kalmamak için bu bilgiyi –yasal olmasa da- belirli bir süreliğine ödünç almalıdır. Türkiye bu yolu yakın zamana 1
Collins Concise Dictionary’ e göre aşırmacılık; Latince’deki yağmalamak, kaçırmak anlamına gelen
plagiarus ve plagium kelimelerinden türemiş olup “çalma eylemi” anlamındadır. “Aşırmak fiili başka bir çalışmadan veya yazardan alarak kendine mal etmek olarak tanımlanmıştır”. Aşırmacılık kendisini sessizce, ince bir şekilde hazırlanmış ve tanınmayacak şekilde belli etmektedir (Stephens, 2009). 1