Haber Şehir Gazetesi Sayı 1

Page 1

30 bin kişi aynı sofrada buluştu Başakşehir’e bu iftar yakıştı Bu yıl düzenlenen sokak iftarlarına en büyük katılım Sular Vadisi’nde oldu. Başakşehir Belediyesi’nin evsahipliğini yaptığı ve zengin-fakir ayrımı yapmadan aynı sofrada buluşan binlerce vatandaşın katılımıyla gerçekleşen Bereket Sofraları’na Bakan Hayati Yazıcı ve Olimpiyatlara yolcu ettiğimiz Serbest Güreş Milli Takımı’da katıldı. Sayfa 08’de <<

ÇINAR KOLEJİ’NDEN BİR TÜRKİYE DERECESİ DAHA

DAMACANA SUYA BAKANLIK AYARI

Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği 8. sınıf Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı. İlçemizin başarılı eğitim kurumlarından Çınar Koleji öğrencisi Sena Nur Sığırcı tüm soruları doğru cevaplayarak 500 tam puanla 2012 SBS 8.sınıflar Türkiye birincisi oldu.

Sağlık Bakanlığı son günlerin en çok konuşulan konusunda beklenen açıklamayı yaptı. 114 ürün hakkında sağlıksız kararı çıkarken, 15 su dolum tesisinin de koşullara uygun olmadığı belirtildi.

>> Haberi Sayfa 06’de

>> Haberi Sayfa 07’de

ARAKAN’DA ZULÜM DEVAM EDİYOR Uzun yıllardır müslüman halka her türlü zulmü uygulayan Burma rejimi son bir ay içerisinde soykırım boyutlarına varan katliamları neticesinde en az 1000 müslümanı daha katletti. Arakanlı müslümanlar başta Türkiye olmak üzere müslümanların yardımını bekliyor.

>> Haberi Sayfa 05’de

Ağustos 2012 Sayı: 01

Başakşehir’de

Başakşehir’de erken ezan şoku Başakşehir’den merkezi sistemden ezan 5 dakika erken okununca çok sayıda vatandaş oruçlarını erken bozdu.

RAMAZAN Egemen Bağış Başakşehir’deydi Başakşehir Belediyesi’nin Ramazan programlarına katılmak üzere ilçeye gelen Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Belediyenin beş Ramazan etkinlik alanından biri olan Kayaşehir’de sert konuştu. Bakan Bağış, “Atam izindeyiz derken, izine çıkma anladılar” dedi. Sayfa 09’da <<

Başakşehirde Ramazan bu yıl büyük bir coşkuyla yaşanıyor. Hem Ramazanın manevi ruhuna uygun hem de Başakşehirde yaşayan bütün kesimlerin ilgisine mazhar olan programlar Başakşehir dışında yaşayanlar tarafından da gıpta ile izleniyor. Başakşehir Belediyesinin 5 ayrı bölgede tüm ilçeyi kapsayan programlarının yanında ilçede bulunan AVM lerin yaptıkları programlar da Başakşehir’de Ramazan’a zenginlik katıyor. Bu Ramazanda Başakşehirin beş ayrı noktasında toplamda 250 etkinlikte konserler, söyleşiler, çocuk eğlenceleri, sergiler, cami programları, sokak iftarları yapıl-

dı. Programlarda tüm Türkiye’nin tanıdığı isimlerin yanında Başakşehirli tanınmış simalar da yer aldı. Başakşehir Sular Vadisi, Kayaşehir , Şahintepe, Güvercintepe ve Bahçeşehir bölgesinde yapılan etkinlikler her gece büyük bir ilgiyle izlendi. Başakşehir Sular Vadisi Gölet Restaurant’ta hemen her gün bir Sivil Toplum Kuruluşunun iftar

programında STK mensupları ve sevenleri birlikte iftar yaptı. Son yıllarda gelenekselleşen sokak iftarlarında ise bu yıl da onbinlerce Başakşehirli aynı sofrada birlikte iftar açtı. Bütün bunların yanında Başakşehir Belediyesi çocukları da unutmadı ve çocuklar için ayrı bir sahne yapılıp her gece çocuk eğlenceleri düzenlendi. Sayfa 08-09’da<<

İstanbul’un yeni merkezi Başakşehir 1 Milyonluk Şehir.. Eski TOKİ Başkanı, yeni Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar afet riski altındaki alanların dönüşümü hakkında basına yapmış olduğu açıklamada, kendi döneminde projelendirip uygulamaya

Başlarken Yusuf Taş

SAYFA: 04

koyduğu Kayaşehir ile alakalı çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bakan Bayraktar, “Kayaşehir diye yaptığımız yer, kuracağımız şehrin çekirdeğidir. O çekirdeği 1 milyon nüfusa kadar genişleteceğiz” dedi. Sayfa 07’de << VELÎCE Nereden Nereye...

Kardeşlik, Yardımlaşma ve Dayanışma

Paylaşmak ve Yardımlaşmak

Mustafa Karataş

Mehmet Ali Sel

SAYFA: 08

SAYFA: 09

SAYFA: 10

Fatih Kılıçarslan

Başakşehir’de, 10.08.2012 günü bütün camilerde aynı anda yayınlanan ve iftarı da bildiren akşam ezanı saat 20.20’de okunması gerekirken, 20.15’te okundu. İftar vaktinde ezanın okunmasıyla birlikte bazı kişiler oruçlarını açarken, bazıları imsakiyeye ve televizyon programlarına göre hareket edip, saatin gelmesini bekledi. Ezanın okunmasından 5 dakika sonra da dogru ezan tekrar okundu. Okunan ilk ezandan dakikalar sonra ikinci ezan okunması şaşkınlığa neden oldu. Saatlerini kontrol eden bazı kişiler ezanın erken okunduğunu öğrenince Kayaşehir’de bulunan Hz. Hüseyin Camii’ne gelerek görevlilere durumu sordu. Cami görevlileri ise vatandaşlara durumu izah ederek Ramazan Bayramı’ndan sonra bir gün kaza orucu tutmalarını söyledi. Ancak Başakşehir Müftülüğü’nden yapılan açıklamayla bu sürenin Temkin Payı’nın içinde olduğu anlaşıldığından oruçlarını açan vatandaşlarımızın oruçlarında bir sıkıntı yoktur diye bildirildi.<<

Başakşehir’in Merkezinde Görkemli Uyum Açılışı

Milli Güreşçiler Başakşehir’de

Milli Takıma Moral Ziyareti Londra olimpiyatlarına Başakşehir İSKİ tesislerinde yoğun tempoda hazırlanan, ‘Serbest Güreş Türk Milli Takımı’ sporcularımıza Londra öncesi büyük destek geldi. Başkan Uysal, milli takım güreşçilerimize ilginç bir davette bulundu. Sayfa 15’de <<

İHH’lı Gençlerden Örnek Çalışma “Sanki Yedim İftarı” Sayfa 07’de << VELÎCE Nereden Nereye...

Mehmet Ali Sel SAYFA: 11

Gıda perakendeciliğinde 10 yıldan beri süregelen başarısı ve kaliteli hizmet anlayışı ile yeni yapılanma sürecine start veren Uyum Marketler Zinciri Başakşehir 5.Etap şubesini Başakşehir 5 etap Ahşap Çarşıda açtı.

Sayfa ??’da <<

Başakşehir İmam Hatip Ortaokulu’naKavuştu 4+4+4 yeni eğitim sisteminde İmam Hatip Okulları’nın orta kısımlarının açılması ile öğrenci kayıtlarında patlama yaşandı. Başakşehir’de de İmam Hatip Ortaokulu’na kayıtlar başladı. Çok yoğun ilginin yaşandığı orta okullarda kayıtlar devam ediyor.

Sayfa ??’da <<


02

<<<<<<< GÜNDEM >>

Başkan’dan Basına İftar Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Başakşehir yerel ve ulusal basına bir iftar yemeği verdi. Yerel basından gazetemiz HaberŞehir, 212 haber ve Başakşehir dergisi davetliler arasında yer alırken, Ulusal basından başta Akit Gazetesi sahibi Mustafa Karahasanoğlu ve bir çok tanınmış gazeteci ve televizyoncu iftar yemeğine katıldı.

EKREM GÜNEYSİ VEDA ETTİ Başakşehir ilçesine göreve başladığı günden bugüne kadar çok farklı bir Emniyet Müdürü profili çizen Sayın Ekrem Güneysi, herkesimin gönlünde taht kurmayı başardı.Başakşehir Halkı ve STK larla yakın iletişim halinde olan ve hizmette sınır tanımayan başarılı Emniyet Müdürü Ekrem Güneysi, Avcılar-Büyükçekmece-Beylikdüzü ilçelerinden sorumlu bölge müdürü olarak atandı. Görev yeri değişen Emniyet Müdürü Ekrem Güneysi bir veda mesajı yayınladı. Saygıdeğer Başakşehirliler, Değerli Meslektaşlarım 2. Sınıf Emniyet Müdürlüğüne terfi ederek iki yıldan bu yana yürüttüğüm Başakşehir Emniyet Müdürlüğü görevimden Avcılar-Büyükçekmece-Beylikdüzü ilçelerinden sorumlu bölge müdürü olarak atanmış bulunmaktayım. Büyük bir onur ve şerefle taşıdığım hizmet bayrağını çok değerli bir arkadaşıma teslim etmenin gurur ve heyecanını taşıyorum. Saygıdeğer Başakşehirliler, Değerli Meslektaşlarım Tüm bu çalışmalarımız süresince bizim de hatalarımız ve eksiklerimiz olmuştur. Halkımızdan ve mesai arkadaşlarımdan bilmeyerek kalbini kırdığım kimse varsa özür diliyor haklarını helal etmelerini istirham ediyorum. Sağlık ve mutluluk dileklerimle...<<

Başakşehir İstanbul’la Özdeşleşen Bir ilçe Olacak Başakşehir Hasırlı Restaurant’daki iftarda bir konuşma yapan Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, geçmişteki Başakşehir’le şimdiki Başakşehir

arasındaki farklara dikkat çekerek, hedeflerini anlattı. Başkan Uysal, “Belediyecilikte üç senemizi doldurduk. İstanbul’un yeni kurulan ikinci ilçesiyiz. Başakşehir’de gelişime açık bir ilçe ve inanıyorum ki yakın zamanda Fatih, Beyazıt gibi İstanbul’la özdeşleşen bir ilçe olacak” diye konuştu. Üç Çapa Hastanesi Büyüklüğünde Sağlık Kompleksi Basın iftarında ilçedeki yeni projelerini de anlatan Başkan Uysal, “Bölgemizde yapılacak sağlık kompleksi üç Çapa Hastanesi büyüklüğünde bir kompleks olacak. Hastanenin ihalesi bitti. Bu yıl inşaatı başlayacak” diyerek, müjdeyi verdi. Gazetecileri Başakşehir’e Davet Etti Başakşehir’in ‘en’leri barındıran bir

ilçe olduğunun altını çizen Başkan Uysal, ‘’Başakşehir İstanbul’da en fazla basın mensubunun oturduğu ilçesi. Başakşehir İstanbul’da en fazla hakim ve savcının oturduğu ilçesi. Başakşehir İstanbul’da en fazla Belediye Başkanı, en fazla milletvekilinin oturduğu ilçesi. Gelin siz basın çalışanlarını da Başakşehirli yapalım” dedi. Ramazan Başakşehir’de Yaşanır Basın mensuplarının sorularını da cevaplandıran Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Ramazan ayı programlarına da değindi. “Her ne

yapıyorsak en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Mahalleler birbirine yakın olsa da iki mahalle arasındaki ulaşım zor olabiliyor. Bu nedenle etkinlik alanlarımız genişlettik. Ramazan programlarımıza bu sene Kayaşehir bölgesini de ekledik. Her gece beş bölgede etkinlikler düzenliyoruz“ dedi. İftar daveti için Başkan Uysal’a teşekkür eden basın mensupları ise iş yoğunluğu nedeniyle görüşemedikleri arkadaşlarıyla bu vesile ile görüşmüş olduklarını belirterek, davetten memnuniyetlerini dile getirdiler. <<

CHP Başakşehir İlçe Teşkilatı’ndan din görevlilerine iftar 4. Etap Aygüller Restorandaki iftara Başakşehir ilçe Müftüsü Ahmet Bilgi, CHP İstanbul Milletvekili Faik Tunay, CHP ilçe başkan ve yardımcıları ile meclis üyeleri de katıldı.

YENİ EMNİYET MÜDÜRÜMÜZ GÖREVİNE BAŞLADI Ekrem Güneysi’den boşalan Başakşehir Emniyet Müdürlüğü’ne atanan Murat Başıbüyük görevi devraldı. Yeni Emniyet Müdürü Murat Başıbüyük daha önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliğinde görev yaptı. <<

CHP Başakşehir ilçe Başkanlığı Başakşehir din görevlilerine iftar verdi. 4. Etap Aygüller Restorandaki iftara Başakşehir ilçe Müftüsü

Ahmet Bilgi, CHP İstanbul Milletvekili Faik Tunay, CHP ilçe başkan yardımcıları ve meclis üyeleriyle birlikte davetli din adamları katıldı.

CHP Başakşehir İlçe başkanı Özgür Karabat yaptığı konuşmasında CHP olarak halkımızın dini değerlerine karşı son derece saygılı olduklarını bu niyetlerini de ilçede halkı dini ve islami konularda eğiten imamlarımız ve din görevlerimiz ile bugün iftarda bir araya gelerek ortaya koyduklarını söyledi. Kabat konuşmasının sonunda davete katılan din adamlarına teşekkür etti. Başkanın ardından bir konuşma yapan CHP milletvekili Faik Tunay da “ Bugün oruç

tutmak isteyip de tutamayan birçok vatandaşımız var. Ülkemizde Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Boşnak, vs. vs. birbirinden kız alıp vermiş adeta et ve tırnak gibi olmuşuz. Bazı güçler bu kadar iç içe olmuş bizleri birbirimize düşürmek istiyorlar. Bu halk bunlara müsaade etmeyecektir. Din görevlilerimizin birlik ve beraberliğimizde ki katkısı hepinizin malumudur. Bugün partimiz Başakşehir ilçe başkanlığının din görevlilerimiz için orga-

nize ettiği iftar davetine katılan tüm din görevlilerimize ve ilçe müftümüze teşekkür ediyorum dedi. İftar programının ilçe başkanlığının din görevlilerimiz için organize ettiği iftar davetine katılan tüm din görevlilerimize ve ilçe müftümüze teşekkür ediyorum dedi. İftar programının sona ermesi ile iftara katılan din görevlileri de davet sahibi CHP ilçe başkanına teşekkür ettiler.<<


03

<< GÜNDEM >>>>>>>

Egemen Bağış Başakşehir’deydi Başakşehir Belediyesi’nin Ramazan programlarına katılmak üzere ilçeye gelen Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Belediyenin beş Ramazan etkinlik alanından biri olan Kayaşehir’de sert konuştu. Bakan Bağış, “Atam izindeyiz derken, izine çıkma anladılar” dedi. Başakşehir Ramazan Programlarına katılmak üzere ilçeye gelen Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Kayaşehir’de Başakşehirliler’le buluştu. Etkinlik alanını dolduran 2 bin 500 Kayaşehirli’ye konuşan Bakan Bağış, muhalefeti ve eski hükümetleri sert sözlerle eleştirdi. ‘’Yıllarca bu ülkede kimileri demokrasi, modernlik diye nutuk attı ama insanların gecekondularda, köhne evlerde, daha ısınamadan, suya hasret yaşamalarına göz yumdular’’ diye konuşan Bakan Bağış, ‘’Onlar atam izindeyiz derken, sadece izine çıkmayı anladılar. Ama bizler sizlerin gerçekten demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletine

yakışan konutlarda yaşayabilmeniz için burada Kayaşehir’de 17 bin konutu tamamladık. Birçok yapılamaz denilen şeyi başardık. Geçmişte okul kitaplarını ücretsiz dağıtacağız dediğimizde yapamaz diyenlere, bugün her öğrenciye tablet dağıtacağız dediğimizde evet bunlar başarabilir der hale getirdik” dedi. Kayaşehir Türkiye’nin Gururu ‘’Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesi üzerine çalışarak çıkarız ve çıkmaya devam edeceğiz. Çünkü arkamızda siz varsınız. Biz hep sizlerle bu ülkeyi çok daha iyi yerlere getireceğiz’’ diyen Bakan Egemen Bağış, Başakşehir

Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’a teşekkür etti, “Böylesi güzel etkinliklerde bizleri bir araya getiren Başkanımız Mevlüt Uysal’a teşekkür ediyoruz. Başakşehir ve yeni kurulan Kayaşehir, Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri oluyor. Modern ve çağdaş yaşamı ile Türkiye’nin gururu oluyor” dedi. Konuşmasına, ‘’Durmak yok yola devam’’ sözleriyle devam eden Bakan Bağış şöyle konuştu: “Siz Başakşehirliler çok şanslısınız. Gazze’de, Somali’de, Suriye’de kıtlık ve acı çeken Müslümanlar var. Onlar içinde bu mübarek ayda, bu güzel mekanda dua edelim. Destek olalım.” dedi<<

ARAKAN İÇİN YARDIM VAKTİ Başakşehir Sular Vadisi’nde düzenlenen ve Türkiye Gazetesinden Osman Sağırlı ile A Haber’den Fatih Er’in Arakan fotoğraflardan oluşan sergiyi Bakan Hayati Yazıcı ve Başkan Mevlüt Uysal birlikte gezdi. Bakan Yazıcı Arakan’daki müslümanların uğradığı zulme dikkat çekti. “Arakan’ daki olaylardan tüm insanlık suçlu” 1 milyon 200 bin Müslüman’ın yaşadığı Arakan’ da uzun zamandır Budistler tarafından Müslümanlara karşı yapılan baskılar ve zulmün görüntülerden oluşan sergiden çok etkilendiğini dile getiren Bakan Yazıcı, “Eski ismi Burma olarak nitelendirdiğimiz Arakan bölgesindeki bu sefalet tablosu sadece açlık susuzluk değil. Orada büyük bir ayrımcılık var ve oradaki Müslüman hakla karşı mevcut yönetimin ayrımcı bir tavrı var. Bu çağda hala bu tür olaylar ve yerler bulunmaktaysa bu hepimizin suçu diye düşünüyorum. Tüm insanlık sorumlu diye düşünüyorum. Tabii ki

başta Birleşmiş Milletler sorumlu. Biz ülke olarak son derece duyarlı yaklaşıyoruz, yardımlar düzenleyip yardımları oralara ulaştırıyoruz” dedi. “Vatandaşlarımızın Arakan’a Destek Vereceğine İnanıyorum” Kanayan bir yarayı en çıplak haliyle gözler önüne seren sergiyi düzenleme sebebini basınla paylaşan Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, “Gazetecilerimiz gitmiş, görmüş ve oradaki yaşantıyı, oradaki zor hayat koşullarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermişler, belgelemişler. Biz de Ramazan etkinliklerimize gelen vatandaşlarımızın burada, bu fotoğraflarla bölgedeki durumu biraz daha yakından görsünler istedik. Başbakanımız da yardım kampanyalarıyla ilgili çalışmalarda başlattı. Başakşehir’de fotoğrafları gören vatandaşlarımızın konuyla ilgili destek sağlayacağına inanıyorum” dedi. Amacımız Başakşehirli’nin vicdanına dokunmak Serginin fotoğraflarını çeken gazetecilerden biri olan A Haber’den gazeteci Fatih Er ise görüşlerini şöyle dile getirdi. “Bangladeş’ten geleli yaklaşık bir hafta oldu. Arakan’ın iç tarafına kadar gitmek mümkün değil. Budistler yabancı gör-

Başakşehir Saadet’ten Yeni Emniyet Müdürüne Ziyaret Ekrem Güneysi’ nin Avcılar‚ Beylikdüzü‚ Büyükçekmece Bölge Sorumluluğuna terfi etmesinden sonra boşalan Başakşehir Emniyet Müdürlüğüne gelen, daha önce de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliğinde görev yapmış Murat BAŞIBÜYÜK’ e , 26 Temmuz Perşembe günü Saadet Partisi Başakşehir İlçe Başkanı Yusuf GÜŞEN, İlçe Başkan Yardımcıları Orhan BABACAN ve Zeki PANZEHİR “Hayırlı Olsun” ziyareti gerçekleştirdi.<<

Saadet Partisi Sandıktan Al Haberi Programları Yapıyor.

düklerini öldürüyorlar. Biz Arakan’ın iç taraflarına gidemesek de kıyılarında Arakan’dan kaçan Müslümanları fotoğraflayabildik. Gazetelerin manşetlerine taşımayı başarabildik. Türkiye’den bazı kişiler Arakan’da katliam yok diyorlardı. Etkinlik alanında sergilenen fotoğraflar, bunlara bir cevap oldu. Fotoğraflarlara baktığınızda zaten çok şey anlatıyor. Kadınların yanaklarından süzülen yaş. Ço-

cukların gözü yaşlı fotoğrafları. Mülteci kamplarındaki o hayat her şeyi özetlemeye yetiyor’’ diye konuştu. Umarım Başakşehirliler Arakan için tüm dünyayı ayağa kaldırabilirler diyen Fatih Er, herkesi yardım toplamaya çalışıyor. ‘’Bundan sonraki hamle devlet düzeyinde olmalı. Burma hükümetine baskı uygulanmalı. Birleşmiş Milletler devreye sokulmalı” dedi.<<

Saadet Partisi Başakşehir teşkilatı Başakşehir’de Sandıktan Al Haberi Programları Yapıyor. Çeşitli tarihlerde ilçe genelindeki tüm Mahallelerde yapılacak programların birincisi Başakşehir ilçesine adını veren Başakşehir Mahallesi 1.Etapta düzenlendi. Yapılan ilk program 1 Temmuz 2012 Pazar günü Başakşehir Mahallesi Cihangir Sokakta düzenlediği “Sandıktan Al Haberi” programında seçmenler “SAADET” dedi. İkinci toplantı ise 8 Temmuz Pazar günü Başak Mahallesi 4.Etap ve Toki Kayaşehir Konutları Uyum Market önünde yapıldı. SP Başakşehir İlçe Teşkilatı tarafından açılan standlara seçmenler yoğun ilgi gösterdiler. İlçe Başkanı Yusuf Güşen olmak üzere teşkilat mensupları vatandaşların sorunlarını dinleyip çözümleri anlattılar. Vatandaşlara gül ve broşür takdim eden SP’liler, eş zamanlı olarak, Ev Ev ziyaret ettiler. SP’li teşkilat mensuplarını güler yüzle karşılayan seçmenlerin ekseriyeti de, Yerel Seçimlerde oylarımız SAADET’e dediler.<<


04

<<<<<<< TÜRKİYE >>

BAŞLARKEN... Sevgili Başakşehirliler; Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Bugün, yeniliklerle anılan Başakşehirimizde yepyeni bir gazete doğdu. Haberşehir ‘Yerelden Evrensele’ sloganı ile Başakşehirimizin entelektüel dünyasına bir katkıda bulunmak üzere yola çıktı. Yusuf TAŞ yusuftash@yahoo.com.tr Bildiğiniz gibi Başakşehir yalnızca Türkiye’de değil dünyada tanınan bir şehir oldu. Hatta bu kısacık ömrüne rağmen dünyanın çeşitli yerlerinden incelenmek üzere ziyaretler aldı. Araştırmalara tartışmalara konu oldu. Başakşehir hızla büyümekte olan bir şehir, bir yandan da Türkiye’nin küçük modeli. Bir yanda laik modern şehirlileri temsil eden Bahçeşehir, bir yanda siyaset ve ekonomide önemli ilerlemeler kaydeden dindar kitleyi temsil eden Etaplar bölgesi ve bir yanda da doğu ve güneydoğudaki yoksul halkı hem de kürt problemini içinde barındıran Güvercintepe, Şahintepe ve Altınşehir’in olduğu orta bölge. Şimdi ise bütün bu kitleyi kaynaştırma iddiasına karşılık gelen Kayaşehir var. Başakşehir bizce olumlu ve olumsuz yönleriyle Türkiye’nin zihni yapısını göstermektedir. Olumsuz yönleriyle Türkiye’ye hakim zihni yapıyı göstermektedir. Çünkü artık en önemli şey para ve iktidardır. Paraya çevrilemeyecek değerler atılamıyorsa mali açıdan en az zarar verecek şekilde yapılmalıdır. Örnek istersek camilere bakabiliriz. İslam medeniyetinde cami mahallenin ortasındadır. Evinizden çıkınca hemen bir mescite veya camiye çıkarsınız. Ancak başakşehirde camiler bina yapılamayacak yol kenarlarındadır. Komşuluk islamda en önemli kavramlardandır. Ancak modern yapılar komşu ilişkilerini en asgariye indirecek yapılardır. Maalesef bu binaları planlayanlar sanki bu medeniyeti hiç tanımıyor gibidir. Herşey sıfırdan yapılmasına rağmen kervan yolda düzülür mantığı ile çıkabilecek sorunlar hesap edilmemiş ancak ölümlü kazalar olunca tedbir alma gereği duyulmuştur. Bir türlü tarafgirlikten kurtulamamış ve herkes kendi gettosunda yaşamaya devam etmiştir. İyi tarafından bakarsak da Türkiye büyük medeniyet oluşturma, yeniden büyük ve güçlü bir ülke olma yolunda ilerlemektedir. Ancak büyük ülke olmanın yolu sadece ekonomik açıdan büyük olmaktan geçmez. Düşünce sanat ve kültür alanında büyüyemeyen ülkeler dünyada söz sahibi olamazlar. Başakşehirliler dünyadaki bütün gelişmelere anında tepki vermektedir. Türkiye’ye ve dünyaya örnek olacak bir Sivil Toplum Kuruluşları dayanışması vardır. Bu dayanışma ilçenin kültürel dünyasına büyük bir katkısı olan organizasyonlar yapan Sivil Toplum Kuruluşları Platformunu kurmuştur. Başakşehir’de başta belediyemizin öncülüğünde olmak üzere kültür faaliyetleri ciddi bir boyut taşımaktadır. Biz de HABERŞEHİR olarak medeniyetimize katkıda bulunmamız gerektiğine inanıyoruz. ‘Şehrin Habercisi’ olarak ilçemizde varolan gelişmeleri adil, tarafsız ve derinliğine inceleyerek sizlere aktarmayı hedefliyoruz. Bunu yaparken de büyük bir medeniyetin temsilcileri olduğumuzu ve dünyanın her yerinde olup bitenlerden de sorumlu olduğumuz bilincini taşıyoruz. Böylece hem Başakşehir’deki yaşananları, hem Türkiye’deki gelişmeleri hem de dünyada olup bitenleri nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte sizlere aktarmayı hedefliyoruz. Gayret bizden başarı Allah’tandır. Bu yolda siz okuyucularımızın da öncelikle dualarınızı bekliyoruz. Ayrıca karşılıklı bilgi paylaşımının da bizi birlikte yükseklere taşıyacağına inanıyoruz. Başakşehir bizim Türkiye bizim dünya da bizim sorumluluğumuzda. Bu bilinçle yeniden merhaba diyoruz. <<

Konuşan danışmanı ama sözler Gül’ün Danışmanı Ahmet Sever’in açıklamalarının kendisinin hissiyatı olarak algılanacağının farkında olan Gül’ün bir süre bu sözlerin basında ve siyaset katındaki yansımalarını izleyeceğine muhakkak gözüyle bakılıyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ahmet Sever’in değerlendirmeleri olarak basına yansımış olsa da rahatsızlık yansıtan tablonun doğrudan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hissiyatını aksettirdiği yorumları ve bu yorumların kapı açtığı siyasi analizler Ankara gündeminin birinci sırasına yerleşti. Öte yandan Gül’ün rahatsızlığının yeni olmayıp bir yılı aşkın süredir var olan gerginliğin had safhaya varmış olmasından kaynaklandığı değerlendirmeleri Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ak Parti, hatta Fetullah Gülen’i içine alan spekülatif yorumlara kapı açmaya başladı. Analizciler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün rahatsızlığının yeni olmadığı görüşünde birleşiyorlar.… Çankaya sorunu gündeme geldiğinden beri Gül görev süresindeki belirsizliğin bir türlü açıklığa kavuşturulmaması, daha ötesi başbakan Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmelerde bir çok kez seslendirmesine rağmen konunun çözümlenmemesinden duyduğu rahatsızlığı kamuoyuyla

da paylaşmıştı.. Cumhurbaşkanının görev süresini belirleyen kanunun gerek hazırlanması safhasında gerekse TBMM’ne sevki sürecinde kendisinin görüşünün alınmamış olması, kanunun metinde adı zikredilmemekle birlikte pratikte sadece kendisine yeniden aday olma yolunu kapatan bir hüküm getirmesi, Abdullah Gül’ü içinden çıktığı Ak Parti’yle karşı karşıya getirdi. Görev süresinin 5 sene mi 7 sene mi olacağı, keza yeniden aday olmasına kanunla engel olunmasının yerinde olup olmadığının açıklığa kavuşturulması için CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru neticesinde yüksek mahkeme Gül’ün yeni düzenlemeye göre bir kere daha cumhurbaşkanlığına aday olmasına yasak konulmasının hukuka aykırı olduğuna hükmedince, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ başta olmak üzere bazı Ak Parti’li yöneticilerin hoşnutsuzluk ifade etmeleri de Abdullah Gül’ü tavır belirleme noktasına getirdi. Danışmanı Ahmet Sever’in açıklamalarının kendisinin hissiyatı olarak algılanacağının farkında olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bir süre bu sözlerin basında ve siyaset katındaki yansımalarını izleyeceğine muhakkak gözüyle bakılıyor. Ve Gül şayet özellikle Ak Parti tabanından gelecek yansımalar, Fetullah Gülen çevresinin eğilimleri ve CHP’yle MHP liderlerinin nabzını tuttuğunda edineceği intiba kendisinde siyaset sahnesindeki konumunu muhafaza etme arzusuna muhalefet katında da destek bulabileceği kanaatini uyandırırsa Çankaya’da devam kararı verebilir… Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başdanışmanı Ahmet Sever’in açıklamaları Ankara gündemindeki yerini

Erdoğan: Sessiz kalmayacağız! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Suriye’de sistemli, kanlı, zalimane bir katliam yaşanırken, biz buna asla kayıtsız kalmadık, kalamazdık, kalamayız’’ dedi.

Başbakan Erdoğan, Türk Kızılayı’nın 144. kuruluş yıl dönümü ile bağışçılarına altın madalya takdim töreni iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, geçtiğimiz çarşamba günü eşi, kızı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Kızılay’ın, TİKA’nın ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin Myanmar’a gittiklerini anımsatarak, ilk kez diplomatik temas kurulduğunu söyledi. Burada ne ırki bir ayrımcılık, ne dinsel bir ayrımcılık olmadığını, fakat Arakan’a da geçmek için de gerekli girişimlerin yapıldığını anlatan Erdoğan, ‘’Sonunda Arakan’ın kapısını da araladılar. Türkiye’den toplanan yardımlar, orada bizzat Müslüman kardeşlerimize ulaştırıldı, aynı şekilde Budistlere de ulaştırıldı, sorunlar yerinde tespit edildi, yetkililerle çözümler üzerinde istişareler yapıldı’’ dedi. Nasıl ki şu anda Suriye’den Türkiye’ye, Lübnan’a ve Ürdün’e insanlar kaçıyorlarsa, Arakan’daki Müslümanların da Bangladeş’e kaçıp sığınmaya başladıklarını ifade eden Erdoğan, 500 bin Arakanlı’nın bu ülkeye gittiğini ve bu insanların

orada yaşam hakkı almaya başladığını anlattı. Myanmar’a giden heyetin bu gece yarısı döneceğini ve tablonun Somali’den daha kötü olduğunun kendisine söylendiğini ifade eden Erdoğan, bazı medya mensuplarının ‘’Hadi Başbakan’ın hanımını anladık da Dışişleri Bakanı’nın orada ne işi var’’ dediğini belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti: ‘’İnanır mısınız, bu bir kısım medyanın Türkiye’yi ellerinden gelse 780 bin kilometrekarelik vatan toprakları içinde bile yaşamamasını isteyecekler. Bu zihniyetli bir yapı var. ‘Ne işin var senin Güneydoğu’da?’ diyenleri de var. Bakıyorsunuz bir tanesi çıkıyor, ‘Hakkari elden gitti’ diyor. Bu nasıl bir zihniyettir. Üstelik ordunun içinden gelen bir kişi olarak söyleyeceksin. Utanmadan, sıkılmadan da Başbakanı televizyona davet ediyor. Kimsin sen de televizyona çıkaracaksın sen. Çapın ne? General olsan ne yazar, mesele çapın olacak. Bir yere yar olacaksın, böyle bir durumun da yok. Bizim işimiz var bu ülkede.’’

Türkiye’nin 230 milyar dolardan, 2011 yılı sonu itibarıyla 772 milyar dolar milli gelire ulaştığını anlatan Erdoğan, ‘’Eğer bugün biz Suriye’den kaçan kardeşlerimizi, ki 55 bine ulaşıyor, şu anda 12 kampta ağırlayabiliyorsak, bu güce ulaşmışsak, işte onun sebebi budur’’ dedi. Türkiye’nin nerede feryat varsa orada olmaya mecbur olduğunu da ifade eden Erdoğan, ‘’Nerede yardım çağrısı varsa, nerede ihtiyaç sahibi varsa, artık birçok koldan biz Türkiye olarak oraya ulaşıyor, orada varlık gösteriyor, yanlarında olduğumuzu hissettiriyoruz. Türkiye bugün artık alan el olmaktan çıktı, veren el konumuna yükseldi’’ dedi. Erdoğan, IMF’den zamanında 30 milyar dolar alan bir Türkiye’nin var olduğunu, göreve geldiklerinde 23 milyar dolar borç olduğunu, şimdi ise 1,7 milyar dolar borcun bulunduğunu dile getirerek, ‘’Ama IMF ile şu anda anlaşmasını yapıyoruz, 5 milyar dolar biz para veriyoruz. Ecdadımızın yaptığı gibi, onlardan devraldığımız mirasla biz bugün insanlığın hizmetindeyiz, adaletin, kalkınmanın, refah ve barışın hizmetindeyiz’’ diye konuştu. Kızılay’ın, geçen yılın nisan ayından itibaren, Suriye’de meydana gelen hadiseler neticesinde Türkiye’ye sığınan göçmenlere de çok önemli hizmetler sunduğunu belirten Erdoğan, şu anda, başta Hatay olmak üzere, Gaziantep Islahiye ve Şanlıurfa Ceylanpınar’da Kızılay’ın Suriyelileri misafir ettiğini anlattı. -Suriye’deki olaylar- Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: ‘’Şu anda Türkiye’de, 55 bine yakın Suriyeli göçmen bulunuyor. Ancak, sınırın sıfır noktasında da Kızılay, diğer kurum ve

kuruluşlarımızla birlikte Suriyeli kardeşlerimize gıda yardımında bulunuyor. Bakın burada önemli bir hususa değinmek durumundayım. Biz, Hükümet olarak, bir vizyonla hareket ediyoruz. Hem tarihimizin bize yüklediği bir vizyonu taşıyor, hem de milletimizin bizden beklediği bir vizyonun gereğini yapıyoruz. Suriye, bizim en uzun sınırımızı paylaştığımız komşumuz. Ayrıca Suriye ve Türkiye, sınırın iki tarafında kardeşlerin, akrabaların, dostların bulunduğu iki ülke. Suriye’de sistemli, kanlı, zalimane bir katliam yaşanırken, biz buna asla kayıtsız kalmadık, kalamazdık, kalamayız. Irak’ta geçmişte benzeri hadiseler yaşandığında biz millet olarak Irak’a gönlümüzü açtık, yüreğimizi açtık, soframızdaki ekmeğimizi onlarla paylaştık. Halepçe katliamının ardından Türkiye’ye sığınan yüz binlerce Kürt kardeşimize milletçe en güçlü desteği biz verdik. Şu anda da, aynı şekilde, Suriye’den kaçan kardeşlerimize kapılarımızı açtık ve gereken her insani desteği onlara sağlıyoruz. Türkiye’nin, mazlumlara, mağdurlara kapısını kapatma, sırtını dönme, gözünü, kulağını, gönlünü kapatma gibi bir kültürü yoktur, tarih boyunca böyle bir kültürü, böyle bir anlayışı olmamıştır.’’ -İzmir Foça’daki saldırı- İzmir Foça’daki saldırıya da değinen Erdoğan, ‘’İzmir Foça’da askerlerimizi taşıyan bir araca yönelik kalleşçe saldırının İzmir halkı tarafından değerlendirilmesi bizleri özellikle, gerçekten mutlu etmiştir. Türk Kızılayı’na süratle elini uzatmaları, orada bir kan toplama seferberliğine girişmeleri bizleri mutlu etti. Bu duyarlılıklarından dolayı kendilerine teşekkür ediyorum’’ dedi. <<

koruyor.Başbakan Erdoğan katıldığı televizyon programında ‘Cumhurbaşkanımızla ilgili bizim aramızdaki hukuku kimsenin bozmaya yetkisi de haddide yoktur’ dedi.CHp’li Haluk Koç ise tartışmaların altında Numan Kurtulmuş’un yattığını iddia etti. MHP Lideri Bahçeli, karşılıklı bilek güreşi ciddiyetsizliğin iffşasıdır dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya adaylığı hakkında süren polemik ile ilgili açıklama yaptı. Gül, ‘’Sayın Başbakan Tayyip Bey ile arkadaşlığımız, ilişkilerimiz kardeşlik hukukunun da ötesindedir. Dolayısıyla bunu da aklınızda tutmanızı isterim’’ şeklinde konuştu.

‘’İlişkilerimiz kardeşlik hukukundan ötedir’’

Cumhurbaşkanı Gül, gazetecilerin, Başdanışmanı Ahmet Sever’in yaptığı açıklamalarla ilgili görüşünü sorması üzerine, şu açıklamalarda bulundu: ‘’Sorduğunuz sorulara hiç uzatmadan

özetleyerek cevap vereyim. Daha önümüzde 2 yıl kadar uzun bir süre var. Bu süre içerisin hepimizin içeride, dışarıda yaptığımız, yapacağımız çok önemli işler var. Hepimizin işimizle en iyi şekilde meşgul olmamız ve görevlerimizi en iyi şekilde yapmamız gerekir. Günü geldiğinde de biz kendi aramızda otururuz, konuşuruz ne yapılacaksa en doğrusunu hep beraber yaparız. Ayrıca şunu sizler de biliyorsunuz, bir kez daha hatırlatmak isterim herkese. Sayın Başbakan Tayyip Bey ile olan arkadaşlığımız, ilişkilerimiz kardeşlik hukukunun da ötesindedir. Dolayısıyla bunu da aklınızda tutmanızı isterim. Dolayısıyla günü gelince otururuz, konuşuruz ne gerekiyorsa hep beraber yaparız. Şimdi hepimiz işimizi en güzel şekilde yapmak zorundayız. Önümüzde daha uzun zaman var. Halkın, milletin hep beklentileri var. Türkiye’nin çevresinde olup biten önemli olaylar var. Zihnimizi bunlarla meşgul etmememiz lazım.’’<<


05

<< DÜNYA >>>>>>>

ARAKAN’DA ZULÜM DEVAM EDİYOR Uzun yıllardır müslüman halka her türlü zulmü uygulayan Burma rejimi son bir ay içerisinde soykırım boyutlarına varan katliamları neticesinde en az 1000 müslümanı daha katletti. Arakanlı müslümanlar başta Türkiye olmak üzere müslümanların yardımını bekliyor.

Bu rapor, Haziran 2012’de Arakan’da başlayan şiddet olaylarını, olayların arka planını ve Arakan Müslümanlarının maruz kaldığı hak ihlallerini ortaya koyan İHH raporunun özetidir. Raporun tamamına www.ihh.org.tr’den ulaşılabilir. Raporun amacı bölgede yaşananları kamuoyuna aktarmak, İslam dünyasını ve uluslararası topluluğu bilgilendirmek ve Arakan’da tırmanan şiddetin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına katkı sağlamaktır. Arakan’da geçmişi uzun yıllara dayanan insanlık onurunu zedeleyici hadiseler yaşanmaktadır. Bölgedeki son olaylarda 1.000’den fazla Müslüman hayatını kaybetmiş, 90.000’den fazla Müslüman da evsiz kalmıştır. Arakan’dan kaçan çok sayıda mülteci komşu ülke

Bangladeş’teki kamplara sığınmaktadır. Ancak tahayyüllerin ötesinde olumsuzluklar barındıran bu kamplarda yaşam Arakanlı Müslümanların geleceğe dair umutlarını tüketmektedir. Uzun süredir bu kamplardan birinde yaşayan 75 yaşındaki Kala’nın dilinden dökülen “Bizi bütün acılarımızdan kurtaracak olan ölümü bekliyoruz.” sözü bu durumun en somut yansımasıdır. Daha da trajik olan durum, Bangladeş Haziran ayından bu yana ülkeye sığınan mültecileri kabul etmemekte, ülkede bulunan mültecileri geri göndermektedir. Bölgedeki şiddet olaylarına dair bu rapor, Arakan’dan kaçarak başka ülkelere sığınmış mültecilerin verdiği bilgilere, insan hakları kurumlarının verilerine ve İHH’nın bölgedeki 17 yıllık tecrübesine dayanarak hazırlanmıştır.

Arakan’lı müslümanlar: “Annelerimiz onurlarını kaybetti”...

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İHLALLER Katliamlar Arakan’daki Burma hâkimiyeti, Rohingyalar için hak ihlalleri ile dolu bir dönemi de beraberinde getirmiştir. Arakanlı Müslümanlara yönelik 1938’de gerçekleştirilen katliamda binlerce Müslüman öldürülmüş, 500.000’den fazla Müslüman bölgeyi terk etmek zorunda bırakılmıştır. 1942’de Müslümanlar yine büyük bir kıyıma uğramışlar, bu dönem yaşanan olaylarda 150.000 Müslüman katledilmiştir. 1947 yılında gerçekleştirilen saldırılarda, 1954 Muson Operasyonu’nda, 1978 Kral Dragon Operasyonu’nda on binlerce Müslüman katledilmiştir. Bugün hâlâ hiçbir şeyin değişmediği bölgede Arakan Müslümanlarına yönelik saldırı ve katliamlar devam etmektedir. Dört milyona yakın Arakan nüfusu sınır dışı edilme, evlerinin basılması, yakılması vb. şiddet olayları ile karşı karşıya. Bölgede ciddi bir insani kriz yaşanmaktadır. İNSAN HAKLARI AÇISINDAN MEVCUT DURUM • Arakan’da her gün Müslümanlar katledilmeye devam etmektedir. Kadınlara tecavüz edilmektedir. • Camiler, mescitler, evler, köyler yakılmakta ve yok edilmektedir. Devletten izinsiz mescit ve medreselerin tamiri yapılamamaktadır. Son 20 yılda yeni cami veya medrese yapımına asla izin verilmemiştir. • Tüm aile bireylerinin tamamının yer aldığı bir fotoğraf her yıl hükümet yetkililerine teslim edilmek zorundadır. Doğan her çocuk için ve ölen her aile bireyi için devlete vergi verilmesi zorunluluğu vardır. • Müslümanların seyahat özgürlüğü yoktur. Bir Müslüman, köyünden başka bir köye gitmek

Devlet başkanları Kadir Gecesi’nde Esed’e ‘git’ diyecek 57 İslam ülkesinin devlet başkanları, Kadir Gecesi’nde Kabe’nin manevi huzurunda ‘daha fazla kan dökmeden gitmesi’ için Beşşar Esed’e çağrıda bulunacak.

Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın girişimiyle 14 -15 Ağustos günlerinde yapılacak İslam İşbirliği Teşkilatı (İTT) Dördüncü Olağanüstü Zirvesi’nde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Suriye ve tüm Ortadoğu’da demokrasi temalı bir konuşma yapacak. Gül de Esed’e, “Ülkelerin içerisindeki insan hakları ihlallerinin, insan-

lara karşı silahların kullanılmasının artık dünyada yeri yok. Değişimi kabul et ve git” mesajını gönderecek. İİT toplantısı için, Suudi Kral, Esed’in en büyük müttefiki İran Devlet Başkanı Ahmedinejad’a da davet gönderirken, Suriye’yi Zirve’ye davet etmedi. Ahmedinejad ise Zirve’ye katılacağını bildirdi.

KOFİ ANNAN İSTİFA ETTİ BM ve Arap Birliği’nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan, 31 Ağustos tarihinden itibaren geçerli olmak suretiyle görevinden istifa ettiğini açıkladı ABD istifa faturasını Çin’e ve Rusya’ya kesti Amerikan hükümeti, BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın görevinden istifa kararını, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in ateşkes planına bağlı kalma sözünü tutmadığının göstergesi olarak değerlendirdi. ABD, Kofi Annan’ın BM ve Arap Birliği’nin Suriye özel temsilciliğinden istifa etmesinden, Rusya ve Çin’i sorumlu tuttu.<<

Toplantılar Kraliyet Sarayı’nda olacak Geçen sene Mısır’da düzenlemesi beklenen ancak 2013 yılına ertelenen Zirve’nin, Suudi Arabistan’da olağanüstü şekilde toplanması, birçok sembolik anlamı da beraberinde getiriyor. Zirve’de, İran dışında tüm Müslüman Devlet Başkanlarının, Esed’e, “Kan dökmeye son ver. İktidarı, halkının meşru kabul ettiği bir yönetime bırakıp, git” çağrısı yapması bekleniyor. Kral Abdullah, konuk Devlet Başkanları için, Kabe’den yalnızca 500 metre uzaklıkta bulunan Kraliyet Sarayı’nı tahsis etti. Sonuç Bildirgesi’nin yayınlanacağı zirvenin final gecesi ise, Müslümanlar

için en kutsal günlerden biri kabul edilen Kadir Gecesi’ne denk geliyor. İTT kaynakları, Kral’ın, Zirve’nin açılış ve kapanışında, Esed’e, “Kan dökmeye son ver ve görevinden çekil” temalı bir konuşma yapacağını ve kutsal günde yapacağı bu konuşmalar için titizlikle hazırlandığını dile getirdi. Diğer yandan Zirve’ye, halkının çoğu Hıristiyan olmasına karşın, Devlet Başkanları Müslüman olan Liderler de davet edildi. Aynı şekilde, Senegal Devlet Başkanı, halkının çoğunluğu Müslüman olmasına karşın, kendisi Hıristiyan olduğu için Zirve’ye Müslüman bir temsilci göndereceğini açıkladı.<<

SALDIRIDAN KÂRLI ÇIKAN SADECE İSRAİL’DİR Mısır’da siyasi sistemin yavaş yavaş oturmaya ve istikrar kazanmaya başladığı sırada ani bir şekilde Sina’da İsrail’in işgali altında olan topraklarla Mısır toprakları arasındaki sınırda bulunan sınır koruma birliklerine, 16 askerin ölümüne, onlarca askerin de yaralanmasına neden olan ani saldırı düzenlenmesi bölgede ciddi bir sarsıntı yaptı. Olaydan Mısır kadar, bu ülkeyle ilişkilerini geliştiren, Gazze’ye uygulanan insanlık dışı ambargoyu tamamen etkisiz hale getirme amaçlı işbirliğini artıran, Rafah sınır kapısını da artık düzenli bir şekilde kullanmaya başlayan Filistin tarafı da etkilendi. Sina’daki Mısır sınır güçlerine yönelik saldırıyı tahlil eden uzmanların ortak görüşü, ‘Saldırıdan kârlı çıkan sadece İsrail’dir’ dedi. Uzmanlar Mısır güçlerine yönelik saldırının bir devlet desteği olmadan yapılamayacağını belirtiyor.<<

için devlete vergi verip izin almak zorundadır. • Beton evler yapmaları yasak olan Müslümanlar, evlerini ahşaptan yapmak zorundadır. Devlete ait kabul edilen bu evler yanlışlıkla yanarsa ev sahibi devletin evini yakmaktan altı yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaktadır. • Bir Müslüman iş yeri açabilmek için bir Budist’le ortaklık kurmak zorundadır. Bu ortaklıkta Budist, sermaye koymadan işletmenin yarısına ortak olmaktadır. • Müslümanlar, hayvanları için her yıl devlete vergi ödemek zorundadır. • Müslümanların evlenmesi izne tabidir. Evlenmek isteyen Müslüman kadın ve erkekler devlete ayrıca vergi ödemek zorundadır. Vergilerini ödeseler bile devlet izin vermezse evlenemezler. • Müslümanlar devletin hiçbir imkânından faydalanamamaktadırlar. Örneğin hastalandıklarında devlete ait hastanelere gidemezler. • Müslümanlar en fazla liseye kadar okuyabilmektedirler. • Müslümanların devlet dairelerinde çalışmaları yasaktır. Bugün Arakan’da tek bir Müslüman devlet memuru bulunmamaktadır. • Müslümanların saat dokuzdan sonra sokağa çıkması ve polisten izinsiz akraba ya da komşu ziyareti yapmaları yasaktır. • Müslümanlar hiçbir ücret almadan devlet ya da Budistlerin işlerinde çalıştırılmaktadır. • Müslümanların vatandaşlık hakları yoktur. Müslümanlara pasaport verilmemektedir. • Arakanlı Müslümanlar yıllardır sistematik bir şekilde uygulanan zulümden kaçarak çevre ülkelere sığınmış ve uzun yıllardır devam eden mülteci hayat, onlar için yaşama umudu olmuştur. Bangladeş’te yaşam mücadelesi veren mültecile-

rin tam sayısı tespit edilememekle beraber buradaki kamplarda son derece kötü koşullarda büyük zorluklar altında bir hayatta kalmaya çalıştıkları BM dâhil herkesin malumudur. Arakanlı Müslümanların yaşamak için tek umudu İslam dünyanın kendilerine sahip çıkması ve Burma rejimine baskıda bulanmasıdır.

Türkiye Arakan’a sahip çıkıyor.

17 yıldır Arakanla ilgilenen İHH yıllardır yaptığı yardımların yanında hazırladığı kapsamlı bir raporla Arakan’ı hem Türkiye hem de Dünya gündemine taşıdı. Ramazan ayında Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan Arakandaki Müslümanlara yardım götürdü. Resmi heyetle birlikte Türkiye’deki yardım kuruluşlarının bir çoğu da yardım organizasyonuna katıldı. Bölgede yıllardır bulunan İHH adına ziyarette bulunan Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Oruç; bu zulmün bir rejim sorunu olduğunu, Burma rejiminin soykırım ve ülkeyi Müslümanlardan temizleme politikasının olduğunu söyledi. Bu durumun ancak uluslararası toplumun baskısıyla çözülebileceğini ve Müslüman dünyasının Arakan’a sahip çıkması gerektiğini belirtti. Emine Erdoğan ise bu katliamların din adamları eliyle yürütülmesinin inanılması güç ve çok acı bir durum olduğunu söyledi.<<


06

<<<<<<< EĞİTİM >>

Çınar Koleji’nden Bir Türkiye Derecesi Daha Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği 8. sınıf Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı. İlçemizin başarılı eğitim kurumlarından Çınar Koleji öğrencisi Sena Nur Sığırcı tüm soruları doğru cevaplayarak 500 tam puanla 2012 SBS 8.sınıflar Türkiye birincisi oldu. SBS SONUÇLARI AÇIKLANDI Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği 8. sınıf Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı. İlçemizin başarılı eğitim kurumlarından Çınar Koleji öğrencisi Sena Nur Sığırcı tüm soruları doğru cevaplayarak 500 tam puanla 2012 SBS 8.sınıflar Türkiye birincisi oldu. 1 milyon 75 bin 533 öğrencinin katıldığı sınavda TED Mersin Özel İlköğretim Okulu›ndan Nezihe Ezgi Menzi Ortaöğretim Yerleştirme Puanına göre Türkiye birincisi olurken, İstanbul Başakşehir Çınar Koleji öğrencisi Sena Nur Sığırcı da 8.sınıflar Türkiye birincileri arasına girdi. Sena Nur Sığırcı aldığı sonuçtan dolayı çok mutlu olduğunu ifade ederek, “Bu başarı sadece bana ait değil. Başarıda, bana her türlü imkânı sağlayan okulumun, sistemli bir çalışmayla beni sınava hazırlayan öğretmenlerimin ve hep yanımda olan ailemin büyük katkısı oldu. Herkese çok teşekkür ediyorum” dedi. Sınava disiplinli ve düzenli bir şekilde hazırlandığını söyleyen Sığırcı, bu başarısının bir sonuç değil başlangıç olduğunu ifade ederek lise döneminde de aynı şekilde çalışmaya devem edeceğini belirtti. Konuyla ilgili açıklama yapan Çınar Koleji Genel Müdürü Kadir Ünal, başarıdan duyduğu memnuniyeti ifade ederek kazanılan başarının tesadüfî olmadığını, SBS’de okul olarak 2006 Türkiye Birincisi Yiğit Yargıç’la birlikte her yıl Türkiye dereceleri elde ettiklerini söyledi. Birinci olan öğrencilerinin akademik başarı yanında sosyal ve ahlaki yönüyle de örnek bir öğrenci olduğunu vurgulayan Ünal “Gerek

4+4+4 Eylül’de uygulamada

Yeni eğitim sistemiyle birçok şey değişiyor. Öncelikle artık 6 yaşına gelmiş çocuklarımız ilkokula başlayacak. Müfredatta değişikler oldu. Ders saatlerinde de değişiklikler yapıldı. Bununla birlikte okulların yapılarında da değişiklikler yapıldı. Artık bazı okullar ‘ilkokul’ bazıları ‘ortaokul’ bazıları ise ‘ilköğretim okulu’

haline geldi. Bunun yanında bazı okullar tekli eğitime geçerken bazıları çiftli eğitime geçti. İlçemizde var olan okullarla birlikte yeni açılan okullar da bu düzenlemeye uydu. Başakşehir TOKİ İmam Hatip Ortaokulu, Öğrenciden Armağan Anadolu Lisesi, Ağaoğlu Kız Meslek Lisesi de 2012 – 2013 öğretim yılında

Ağustos 2012 Sayı: 01

İmtiyaz Sahibi Başakşehir Medya Reklam Tanıtım Organizasyon Hizmetleri adına Fatih Mehmet YILDIRIM Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Yusuf TAŞ Reklam Sorumlusu Nezih ZIRHLIOĞLU Görsel Yayın Yönetmeni Bülent ERGUVAN

Hukuk Danışmanı Talha ÖZCAN Basım Yeri Star Gazete Matbaacılık Tesisleri Başakşehir Mh. İstiklal Cd. No: 29/A Daire: 2 Başakşehir-İstanbul Tel: +90 212 486 22 22 www.habersehir.com habersehir@gmail.com facebook.com/habersehir twitter.com/habersehir

eğitime başlayacak okullar arasına katılıyor. Başakşehir’deki bütün okulların yeni öğretim yılıyla ilgili düzenlemeleri tamamlandı. Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinden edinilen bilgiye göre 2012 -2013 Eğitim yılında Başakşehir’deki okulların durumu aşağıdaki listede yeralmaktadır.

BAŞAKŞEHİR İLÇESİ RESMİ OKULLAR LİSTESİ S/N Kurum Kodu 1 726776 2 726780 3 726783 4 726791 5 726796 6 726815 7 726807 8 726822 9 726829 10 726837 11 726854 12 726867 S/N Kurum Kodu 1 731937 2 731938 3 731955 4 731940 5 731942 6 731945 7 731947 8 731949 9 731951 S/N Kurum Kodu 1 970109 2 970166 3 973856 4 969806 5 974372 6 969811 7 969810 S/N Kurum Kodu 1 970345 2 970346 3 974080 4 974304 Kurum S/N Kodu 1

Kurum Adı Bahçeşehir Süleyman Demirel İlkokulu Başakşehir Cumhuriyet İlkokulu Cahit Zarifoğlu İlkokulu Hacı Ali Osman Gül İlkokulu İBB Fatih Sultan Mehmet İlkokulu Kayabaşı Çamlık İlkokulu Kayabaşı İlkokulu Mahmut Şevket Zırh İlkokulu Mehmet Yaren Gümeli İlkokulu Nurettin Topcu İlkokulu TOKİ Kayaşehir Mevlana İlkokulu Zihni Küçük İlkokulu Kurum Adı Abdi İbrahim Ortaokulu Fenertepe Ortaokulu Güvercintepe Ortaokulu Hikmet Uluğbay Ortaokulu İBB Şair Erdem Bayazıt Ortaokulu İbrahim Koçaslan Ortaokulu İMKB Alparslan Ortaokulu Prof. Dr. Ahat Andıcan Ortaokulu TOKİ Kayaşehir Ortaokulu Kurum Adı Ahmet Kabaklı İlköğretim Okulu Bahçeşehir Boğazköy İlköğretim Okulu İBB Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu İBB Akşemsettin İlköğretim Okulu Oyakkent İlköğretim Okulu Şamlar İlköğretim Okulu Tepe İlköğretim Okulu Kurum Adı Bahçeşehir Anaokulu Şh.Öğrt.Aynur Sarı Anaokulu TOKİ Kayaşehir Anaokulu TOKİ Mimar Sinan Anaokulu Kurum Adı

734849 TOKİ İmam Hatip Ortaokulu

Kurum Türü

İLKOKUL

azmi gerekse örnek kişiliğiyle Sena Nur’un hayatta hep başarılı olacağına inanıyoruz” dedi. 2012 SBS’de sınava giren tüm öğrenciler açısından güzel sonuçlar alındığını söyleyen Çınar Koleji Genel Müdürü Kadir Ünal, “Sınava giren tüm 8.sınıflarda % 100’lük başarı elde ettik, emeği geçen öğrenci, öğretmen ve velilerimize teşekkür ederiz” dedi.<<

Başakşehir İmam Hatip Ortaokulu’na Kavuştu 4+4+4 yeni eğitim sisteminde İmam Hatip Okulları’nın orta kısımlarının açılması ile öğrenci kayıtlarında patlama yaşandı. Başakşehir’de de İmam Hatip Ortaokulu’na kayıtlar başladı. Çok yoğun ilginin yaşandığı orta okullarda kayıtlar devam ediyor.

Kurum Türü

Toki’nin yapmış olduğu 16 derslikli yeni okulun, Başakşehir İlçe Milli Eğitim müdürlüğünün teklifiyle İstanbul Valiliği tarafından İmam Hatip Ortaokulu olarak açılmasına karar verildi.

ORTAOKUL

2012 /2013 yılı eğitim ve öğretime başlayacak okulda Başakşehir İlim yayma Cemiyeti Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ve Başakşehir Toki İmam Hatip Ortaokulu Müdürü incelemelerde bulundu. İmam hatip Ortaokulunun kurucu Müdürü Türkan Kabanka’dan alınan okulun eksikleri ve yapılanması ile alakalı bilgiler doğrultusunda kayıt çalışmalarının başlatılması ve eksikliklerin ivedilikle giderilmesi kararlaştırıldı. İmam Hatip Ortaokullarına son kayıtların 17 Ağustos tarihine kadar devam edeceği bilgisi veren Okul Müdürü Türkan Kabanka, şu an okulumuzun eksikleri dolayısı ile kayıtlarımızı geçici bir süre için Mehmet Yaren Gümeli İ.Ö.Okulunda yapıyoruz, dedi. Kabanka yaptığı açıklamada bu yıl sadece 5. sınıfların alınacağını da belirtti. İmam Hatip Ortaokulu, Başakşehir 1. etaba 1,5 km mesafede olup, Başakşehir İkitelli güzergahı üzerinde, Aymakop otobüs durağından sağa ayrılan yol üzerinde ve anayola 20 metre mesafede solda yer almaktadır. Kayıtlar için iletşim bilgisi: 0531 2934773 nolu telefondan bilgi alınabilir.

Kurum Türü

İLKÖĞRETİM OKULU

Kurum Türü ANAOKULU (Okul Öncesi Eğt.Gn. Md.) Kurum Türü İMAM HATİP ORTAOKULU


07

<< GÜNDEM >>>>>>>

Damacana suya bakanlık ayarı Sağlık Bakanlığı son günlerin en çok konuşulan konusunda beklenen açıklamayı yaptı. 114 ürün hakkında sağlıksız kararı çıkarken, 15 su dolum tesisinin de koşullara uygun olmadığı belirtildi. Sağlık Bakanlığı, daha önce bildirilen markalara ilaveten ‘’Gençsu’’, ‘’Karlık Madran’’, ‘’Alka Madran’’, ‘’İvriz Su’’, ‘’Beysu’’, ‘’EDK Lara’’, ‘’Hünkar’’, ‘’Revan’’, ‘’Buzdağı’’, ‘’Kardelen’’, ‘’İdeal’’, ‘’Hazar Vox Nida’’, ‘’Bahçeayran’’, ‘’Esensu Özayran’’, ‘’Kabalak’’markalarının dolum tesislerinde uygunsuzluk tespit edildiğini açıkladı. Daha önce de ‘Buzada’, ‘Erpınar’, ‘Alps’, ‘Kervansaray’ ve ‘Yalısu’ açıklanmıştı. Bakanlıktan damacana suyu açıklaması Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sonuçlarla alakalı net bir açıklama yapamayacağını vurgularken ‘’Ama halkımıza da ifade ettiğimiz gibi açıklama yapacağız. Çok geniş bir çalışma yaptık, bütün Türkiye’de. Sadece do-

lum tesislerinden değil, sahadan da çok sayıda örnek aldık. Dün itibarıyla bin 100 noktadan örnek almıştık’’ diye konuştu. Alınan örneklerin, hassasiyetle, dikkatle laboratuvarlarda analizlerinin yapıldığını belirten Akdağ, şöyle devam etti: ‘’Şunu da ifade etmemiz gerekir. Dolum tesisinden çıkan problemi, satış noktasında çıkan problemi birbirinden ayırmak lazım. Dolum tesisinde, doğrudan ilgili, markayla ilgili bir problem var demektir, eğer bir sıkıntı varsa. Ama satış noktasındaki problemler daha ziyade satış şartlarının elverişsiz olmasından kaynaklanabilir. Dolayısıyla bu açıklamaları yaptığımız zaman, satış noktasında çıkan bir problemin o markayla ilgili Türkiye’deki bütün damacanayla satılan suları ihtiva ettiği düşünülmemeli. Ama biz bu açıklamaları yapacağız.’’

İHH’lı Gençlerden Örnek Çalışma

Helal Olsun Size!

İnsani Yardım Vakfı İHH Başakşehir Yetim destekleme merkezi (Yedem)’in Genç gönüllüleri tarafından Arakan için Sanki Yedim İftarı gerçekleştiriliyor. Piyasayı yakından takip ettiklerini ifade eden Akdağ, yaz mevsiminin sıcak geçişinin, bu açıdan hassas bir durum oluşturduğunu belirterek, ‘’Halkımız hiç endişe etmesin, şeffaf biçimde gerçekleri onlara açıklıyoruz,

açıklamaya devam edeceğiz. Bazı basın yayın organlarında hala işin spekülasyonu peşinde koşanlar var. Arkadaşlarımıza da bu spekülatif haberlere itibar etmemelerini duyurmak istiyorum’’ şeklinde konuştu.<<

Son günlerin tartışma konusu olan damacana su şirketlerinin birçoğu yabancıların elinde

Suyumuza da el değdi! Damacanaların kirliliği ile gündeme gelen su sektörü, her geçen gün büyüyen bir pazar. Buna karşılık pazardaki yabancı payı dikkat çekiyor. Yabancı şirketler sektördeki ilk 10 şirketle yüzde 50’ye yakın pazar payına sahip. Yabancı yatırımcılar birçok yerli firmayı da bünyesine katmış durumda.

Danone-Hayat, Coca Cola-Damla, NestleErikli, Pepsi-Aquafina gibi satın almalar bunlardan sadece birkaçını oluşturuyor. Öte yandan dünyadaki su kaynaklarının giderek tükeniyor oluşu, Türkiye’nin ise doğal su kaynakları bakımından zengin bir ülke oluşu bu ilginin nedenini açıklıyor.

Türkiye’de ambalajlı su sektörü hareketleniyor. Sektör hızlı olmasa da istikrarlı bir biçimde büyüyor. Yıllık ortalama büyüme yüzde 5 düzeyinde seyrederken bu yıl su pazarı hacminin miktarda yaklaşık 10,3 milyar litreye, ciroda 3,6 milyar liraya ulaşması bekleniyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre yerli ve yabancı olmak üzere 288 firma rekabet ediyor. İlk 8 şirketin toplam pazar payı yüzde 30 seviyesinde olurken ambalajlı su sektöründe yabancı firmların ağırlığı hissediliyor. Yabancı yatırımcıların ilgisi, Danone-Hayat, Coca Cola-Damla, Nestle-Erikli, PepsiAqua gibi satın almalarla kendisini gösteriyor. Yabancı markaların payı pet su pazarında yüzde 50, damacanada yüzde 17 dolayında. Açık anlatımı ile yabancı sermayeli kuruluşlar bizim suyumuzu şişelere doldurarak, bize satarak pazarın yarısına hakim olmuş durumda. Su tüketiminde Avrupa ile yarışıyoruz Su tüketiminde de üst sıralardayız. Kişi başına tüketim miktarı 189 litre olan

BİLET TEMİNİ İÇİN : 0507 788 0 500 Elde edilecek gelir İHH kanalıyla Arakan’a ulaştırılacaktır. <<

Bir anlamlı iftar da 571 Gençlik Hareketi’nden İtalya, 165 litre olan Almanya, 123 litre olan İspanya ve 120 litre olan Belçika gibi AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında, Türkiye’de ambalajlı su tüketimi AB’deki seviyelere yaklaşıyor. 2011’de yıllık kişi başına ortalama su tüketimi (46 lt pet, 87 lt damacana olmak üzere) 133 litre olarak gerçekleşti. Bu yıl kişi başına tüketimin (50 lt pet, 88 lt damacana olmak üzere) 138 litre olması bekleniyor.<<

Çalışmaları Karayolları Genel Müdürlüğünce yürütülen Kuzey Marmara Otoyolu güzergahı imarlı kesimlerine ait 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nca onandı.

Kuzey Marmara Otoyolu İstanbul İli güzergahının, Tuzla’dan başlayıp, Poyrazköy ve Garipçeden geçerek, Silivri Küçükkılıçlı’da TEM Otoyoluna bağlanan bir aks olduğu ve aks boyunca birçok ilçe ile birlikte Başakşehir İlçesi sınırları dahilinden de geçtiği kesinleşti. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Başakşehir Belediyesi yetkililerinin Gazetemize yaptığı açıklamada da ‘Yasa gereği söz konusu planlar 1 ay süre ile askıya çıkarılmıştır. Askı süresi

içerisinde şahıslar tarafından yapılan tüm itirazlar ile Belediyemiz tarafından söz konusu yol güzergahına ilişkin itirazlar yapılmıştır. Yapılan itirazlar Başkanlığımızca Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü 1. Bölge Müdürlüğüne gönderilecek olup; itirazlara ilişkin değerlendirmeler Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılacaktır. Söz konusu yola ilişkin uygulama, yapım, işletim gibi hususlar yine Karayolları

Ramazan, bereket, paylaşma, kardeşlik ayı... Arakan’da kardeşlerimizin evlerine düşen ateş yüreklerimizi yaktı. Kardeşlerimizle aynı sofrayı paylaşmak için SANKİ YEDİM diyerek sofralarımızı Türkiye’den Arakan’a uzatmaya karar verdik... Vira Bismillah deyip çıktık yola.. Diyerek siz duyarlı Müslümanları Arakan için yardım eli uzatmanızı istiyor. Arakanda’ki Müslümanlara yardım elinin ulaşabilmesi için bir bilet almanız yeterli olacaktır. Tarih: Bir Ramazan akşamı Saat: İftar vakti Yer: Kendi evimiz Menü: Allah ne verdiyse

Ortasından Otoban Geçen Site Genel Müdürlüğünün yetki ve sorumluluk alanında kalmaktadır’’ denildi. 4. Etap yüksek gerilim bölgesinde oturan vatandaşlar gazetemize yaptıkları konuşmalarda yola karşı olmadıklarını bilakis Başakşehir’in en büyük ihtiyacının yol olduğunu belirttiler. Fakat bazı vatandaşlar ‘biz burayı KİPTAŞ’tan satın alırken bize boş alan olarak kalacağını söylediler. Hatta bazı arkadaşlarımız fazladan şerefiye bile ödediler. Halbuki o zamandan buraların otoban olacağı belliymiş. KİPTAŞ bize bunu söylemeliydi. Biz burasını sakin ve huzurlu bir yer diye satın aldık” dediler. Bazı vatandaşlar ise komşularının haklı olduğunu ancak yine de yol sebebiyle yüksek gerilimin kalkmasının daha iyi olacağını söylediler.<<

Yedem’in genç gönüllüleri;

İstanbul’un yeni merkezi Başakşehir...

Başakşehir’de yapılanmasına hız veren ve bir grup genç aktivist’ten oluşan 571 Gençlik Hareketi,Arakan’da müslümanlar’a yapılan zulme sesiz kalmamak adına iftar programı düzenliyor.Verilecek iftar’ın geliri İnsani Yardım Vakfı ‘’İHH’’ kanalı ile Arakandaki müslümanlara ulaştırılacak. Ümmetle İftihar Ediyoruz! Sloganı ile verilecek olan iftar menüsünde; Simit, Hurma, Su ve Çay var. 571 Gençlik Hareketinden Yapılan Açıklama Şöyle: Arakan’da bulunan ve Ümmetin küçük bir parçası olan Arakan’lı Müslümanlar,bugün şiddete,haksızlığa ve zulme mağdur kalmaktadırlar.571 Gençlik Hareketi Olarak,bu haksızlığa ve zulme dur demek ve bu üzücü hadiseyi gündeme getirmek isteğinde bulunmaktayız.Simit,hurma ve su ile iftar açıp dostlarla buluşup istişareler yapıp,dualar edeceğiz,bağışlar toplayacağız.Böyle bir gecede bizlerle beraber aynı simidi ve hurmayı paylaşmanız dileği ile. Selam ve Dua İle.. <<

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ekim ayında başlayacak olan afet riski altındaki alanların dönüşümü hakkında bilgi verdi. Bayraktar, süreçle ilgili çalışmaların devam ettiğini, binaların çetelelerinin çıkartıldığını söyledi. 2023’te şehirlerin çok daha düzenli ve marka şehirler olacağını belirten Bayraktar, dönüşümün sadece afet riski kapsamında bir çalışma olmadığını, salaş, kaçak, mühendislik hizmeti almamış, enerjiyi savuran ve gecekondu gibi ruhsatsız yapılan tüm yapıların realize edileceğini söyledi. “20 YILDAN DAHA ERKEN BİTİRİLEBİLİR” Sürecin 20 yıldan daha erken bir zamanda bitirmeyi hedeflediklerini vurgulayan Bayraktar, “Uygulamaya Eylül ve Ekim başı gibi başlamayı düşünüyoruz. İleriye yönelik bir milyon nüfuslu bir şehir kurmayı planladıklarını da söyleyen Bayraktar, ilk etapta 500 bin nüfus, arkasından 700 bin, onun da arkasından 1 milyonu bulacak şekilde yeni bir şehre başlanıldığını ifade etti. Bayraktar, “Bizim Kayaşehir diye yaptığımız yer, yapacak olduğumuz şehrin çekirdeği durumundadır. O çekirdeği genişleteceğiz. O şehrin çalışmalarına süratle başlıyoruz.” diye konuştu.<< Bayramilani_cocuka12x17.indd 1

10.08.2012 18:47


08

<<<<<<< GÜNDEM >> KARDEŞLİK, YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA...

Mübarek Ramazan ayını idrak etmek üzerineyiz. Huzur, coşku, sevinç ve sevgi doluyuz. Ramazan rahmet ve bereket ayıdır. Zenginle fakiri eşitleyen, toplumsal adaleti dengeleyen bir aydır. Ancak günümüzde yaşanan değişime paralel olarak sosyal sorunlarda hızla artış görülüyor. Küreselleşme devrinin başlamasıyla birlikte, artık sermaye, mal ve hizmetler çok daha rahat yer değiştiriyor. Liberal piyasa ekonomisinin fikir babaları küreselleşmenin bütün dünyaya refah artışı bahşedeceğini söylüyorlardı. Aradan yıllar Fatih KILIÇARSLAN fkilicarslan34@gmail.com geçti ama milyonlarca insan hala fakirlik çekiyor, içecek su bulamıyor, tıbbi bakımdan ve eğitimden yoksun yaşıyor. Maddi kalkınma huzur ve mutluluk getirmiyor. Bilakis farklı toplum kesimleri arasında derin yaralar açıyor. Birey, aile ve toplum sosyal sorunlar içersinde çaresizlik, yetersizlik, kaygı, endişe ve derin korkular içersinde yaşıyorlar. Sorunlar karşısında ilgisiz, tepkisizlik yerine ortak duyarlılık geliştirmeliyiz. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma içersinde insanımızın maddi ve manevi sorunlarına çözüm üreterek geleceğe güvenle bakabilmeliyiz. İşte Mübarek Ramazan kardeşlik, dostluk ve yardımlaşma iklimiyle geleceğimizi barış ve huzur içersinde inşa etmenin fırsatlarını sunar ve imkânlarını oluşturur. Ramazanının rahmeti ve bereketi ile toplumsal refah, saadet ve selameti tesis edebiliriz. Çözüm için kendi medeniyet perspektifimize ve Rabbimize yönelmemiz, güvenmemiz, iç kaynaklarımızı keşfetmemiz gerekir. Medeniyet ve kültürümüzden getirdiğimiz değerlerimizi harekete geçirerek mutlu aile, güvenli toplum yapısı oluşturur. Böylece toplumda sorumluluk duygusu, vatandaşlık bilincini geliştirerek dayanışma içersinde sosyal sorunları çözebiliriz. Mübarek Ramazan ayında korunmaya muhtaç kimsesiz çocukları hatırlamalı yuvaları, yetiştirme yurtlarını ziyaret etmeliyiz. Korunmaya ve bakıma muhtaç yalnız yaşayan veya Darülacezede kalan yaşlılarımızı yanında olmalı saygımızı ve hürmetlerimizi sunmalıyız. Özellikle yakınlarımızla, komşularımızla, ihtiyaç sahibi kardeşlerimizle soframızı paylaşmalı aramızdaki muhabbeti geliştirmeliyiz. Ramazanın rahmetiyle ve bereketiyle sağlıklı, mutlu ve huzurlu hayatın yaşanmasına öncülük etmeliyiz. İnsanı merkeze alan, insana yatırımı ve hizmeti amaçlayan sosyal projeleri hızla gerçekleştirilmeli, eğitim hizmetleriyle toplumsal bilinci yükselterek ve gelişeme katkı sağlayarak gelecek nesillere güvenli yarınlar bırakmalıyız. Mübarek Ramazan Ayına has rahmet, bereket ve mağfiret ile hemhal olmanız dileği ile. Sosyal Hizmet Uzmanı/ Aile-Der Yönetim Kurulu Başkanı

Başakşehir’de Ramaz Başakşehirde Ramazan bu yıl büyük bir coşkuyla yaşanıyor. Hem Ramazanın manevi ruhuna uygun hem de Başakşehirde yaşayan bütün kesimlerin ilgisine mazhar olan programlar Başakşehir dışında yaşayanlar tarafından da gıpta ile izleniyor.

Her sene olduğu gibi Başakşehirde Ramazan bu yıl da büyük bir coşkuyla yaşanıyor. Başakşehir Belediyesinin başkanından en alttaki görevlilerine kadar herkesin büyük

bir fedakarlıkla yürüttüğü programlar Başakşehirlileri memnun ediyor. Hem Ramazanın manevi ruhuna uygun hem de Başakşehirde yaşayan bütün kesimlerin ilgisine mazhar olan programlar Başakşehir dışında yaşayanlar tarafından da gıpta ile izleniyor. Başakşehir Belediyesinin tüm ilçeyi kapsayan programlarının yanında ilçede bulunan AVM lerin yaptıkları programlar da Başakşehir’de Ramazan’a zenginlik katıyor. Beş Farklı Bölgede Beş Etkinlik Bu Ramazanda Başakşehirin beş ayrı noktasında toplamda 250 program yapılması hedeflenmekte. Konserler, söyleşiler, çocuk eğlenceleri, sergiler, İstanbul’un sevilen ve ilgiyle takip

edilen hocaefendilerinin katılımıyla “aynı safta buluşalım” cami programları, iftarlar, sokak iftarları şeklinde devam eden programlarda tüm Türkiye’nin tanıdığı isimlerin yanında Başakşehirli tanınmış simalar da yer aldı. Başakşehir Sular Vadisi, Kayaşehir , Şahintepe, Güvercintepe ve Bahçehir Gölet Bölgesinde yapılan etkinlikler her gece büyük bir ilgiyle izlendi. Hayrunnisa Annelerimiz Konserlerde Mehteran, Tasavvuf Musikisi, Türk Sanat Musikisi, Türk Halk Müziği ve Özgün Müziğin beğenilen eserleri tanınmış sanatçılar tarafından icra edildi. Ramazan söyleşilerinde her sene bir temayı

Paket Servis

671 71 42 - 43

işleyen Başakşehir belediyesi bu yıl da Ramazan söyleşilerinde ‘Hayrunnisa Annelerimiz” temasını işledi. “Aynı Safta Buluşalım” sloganıyla İstanbul’un sevilen hocalarının sohbetleriyle renklenen teravih namazları birlikte kılındı. Ülkemizin tanınmış hatiplerinin söyleşi programları oldukça ilgi gördü. Bahçeşehir Gölet ve Başakşehir Sular Vadisi sergi alanlarında “Geleneksel Türk İslam Sanatları Eserleri” sergilendi. İftarlarını Topluca Açtılar Başakşehir Sular Vadisi Gölet Kafede hemen her gün bir Sivil Toplum Kuruluşunun iftar programında STK mensupları ve sevenleri birlikte iftar yaptı. Son yıllarda gelenekselleşen sokak iftarlarında ise bu yıl da onbinlerce Başakşehirli aynı sofrada birlikte iftar açtı. Bütün bunların yanında Başakşehir Belediyesi çocukları da unutmadı ve çocuklar için ayrı bir sahne yapılıp her gece çocuk eğlenceleri düzenlendi. Ramazanı coşkuyla yaşayan Başakşehirliler gelecek yıl da benzer etkinliklerin yapılması temennisinde bulundular.<<


09

<< GÜNDEM >>>>>>>

zan bir başka yaşanıyor Aliya İzzet Begoviç’in Torunları Başakşehir’de

Başakşehir Belediyesi Ramazan programlarının yedinci günüde yurt dışından gelen misafirlerini ağırladı. Bosnalı 20 hanımın, Bosna Savaşı’nın ardından Saraybosna’da kurduğu Kevser İlahi Grubu, Sular Vadisi’nde sahne aldı. Vadi’de Bosna Rüzgarları Esti Bosnalı kadınlara destek için kurulmuş olan Kevser İlahi Grubu, tanınmış Türk Tasavvuf Müziği ve ilahileri Boşnakça seslendirdikleri eserlere farklı bir yorum kattı. İlahileri Türkçe’de okuyan grup vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Bosnalı kadınlardan oluşan Kevser ilahi grubunun vermiş olduğu konsere katılan 3.bölge Milletvekili Ünal Kacır, Başakşehirliler’e yaptığı selamlama konuşmasında Başakşehir Belediye Başkanı

Mevlüt Uysal’a teşekkür etti. “Ben de Başakşehirliyim. Ramazan etkinliklerini zevkle takip ediyorum. Herkesin evinde yiyeceği fazlasıyla var ama sokak iftarları birlikte aynı sofrada buluşmanın mutluluğunu yaşatıyor. Dün bu vatanı birliktelikle kurtarmışsak bu günde hep birlikte omuz omuza yukarılara taşıyacağız. Bizim için Bosna ayrı bir öneme sahip büyük komutan Aliya İzzetbegoviç’in torunlarını Başakşehir’de ağırlamak çok anlamlı” dedi.<<

Hayrunnisa Annelerimiz Başakşehir Belediyesi’nin ilçe genelinde gerçekleştirdiği Ramazan programlarında “Hayrunnisa Annelerimiz” temalı sohbetler düzenledi. babasız bir çocuk. Hz. İsa’nın ilahi mesajını söndürmek isteyenler onu iki kez yaşadıkları yerden kovmuşlardır. Kuran-ı Kerim’de övgü mertebesinde birçok yerde adı geçen Hz. Meryem’in güzel ahlakı hepimize örnek olsun. Bu akşam bütün insanlığın kadınlarına

Ramazan etkinlikleri kapsamında üç yıldır farklı temalar üzerine sohbetler düzenlenen Başakşehir Belediyesi programların ilk teması “Yolumuzu aydınlatanlar”, geçtiğimiz yıl “İz bırakanlar” ve bu yılda “Hayrunnisa Annelerimiz” başlığı ile devam etti. ‘Hayrunnisa Annelerimiz’ teması altındaki söyleşilerde, insanlığa örnek olan Hz. Hatice (r.a.), Hz. Meryem (r.a.), Hz. Asiye (r.a.), Hz. Hacer (r.a.), Hz. Sümeyye (r.a.) ve Hz. Fatıma (r.a.) etkinlik alanında bütün yönleriyle konuşuldu. ‘‘Hayrünnisa-Annelerimiz’ temalı sohbetlerin ilkinde Sular Vadisinde gerçekleşen söyleşide Hz. İsa’nın (a.s.) annesi Hz. Meryem’ın hayatı, gazeteci yazar Sibel Eraslan tarafından anlatıldı. Hz.Meryem hayatı ile insanlığa örnek oldu Hayrünnisa-Annelerimiz’ başlığı altındaki sohbetlerin

ilkinde gazeteci-yazar Sibel Eraslan, Hz. İsa’nın (a.s.) annesi Hz. Meryem’i yazar kimliği ile anlattı. Sular Vadisi etkinlik alanını dolduran çok sayıda Başakşehirli’ye hitabeden Eraslan, “Hz. Meryem’in kaderi, dünya üzerinde ondan başka hiç kimse tarafından tecrübe edilmemiş biricik bir serüvendi. Kuran-ı Kerim’in 34 yerinde Hz. Meryem’den söz edildiğini belirten Eraslan, yaşamıyla İnsanlığa örnek oldu” dedi. Hz. Meryem’in hayatından kesitler anlatan yazar “Hz Meryem -ki iffetliyle bilinir, yapayalnız yaşardı- babasız bir çocuk dünyaya getirdi. Babası bilinmeyen bir çocuk değil,

örnek olan Hz. Meryem’in ruhuna Fatihalar gönderelim” dedi. Hz. Fatıma Annemizin Hayatı Hayrünisa Annelerimiz başlığında bu defa samimi hitabeti ve etkileyici üslubuyla tanınan Ömer Döngeloğlu, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) küçük kızı, nebevi soyunun devam

itibaren, babasının her işine koşturması, onu bir anne gibi koruyup kollaması sebebiyle, babası Muhammed ona; “Ümmü Ebîha” yani “Babasının Annesi” lakabını vermiştir” dedi.

etmesini sağlayan Hz.Fatıma (r.a.) validemiz’in kısa ve çileli hayatını Kuran’dan ayetlerle ve kıstaslarla anlattı. Döngeloğlu “Doğumundan önce, Muhammed’in düşmanları, onun son oğlunun da öldüğü görünce, Muhammed’in soyunu sürdürecek kimsenin kalmayacağı, yolunun da bu yüzden mahvolacağı yönünde propaganda başlatmışlardı. Muhammed, kendisine nazil olan Kevser Suresi ile müjdeyi almıştır: “Şüphesiz biz sana bol hayır (bereketli nesil) vermişiz. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Doğrusu asıl ebter (soyu kesik) olan sana kin duyandır.” Küçük yaşından

Annelerimizin Annesi Hz. Hacer Hz. Hacer annemizi anlatan, Nihat Hatipoğlu, “Hz. Hacer, Hz. Meryem, Hz. Amine, Hz. Hatice ve Hz. Fatıma, Medine’nin hanımefendileridir. Bu annelerimizin her birini çok konuşmak gerek. Resulallah onlara cennetin hanımefendileri diyor. Çağımız hanımefendileri de onları örnek alır inşallah” dedi. Hz. Hacer’in, Allah’ın evinin ebedi hizmetkarı olduğunu, Hz. Hacer’den bahsederken aklımıza hemen Hz. İbrahim ve Hz İsmail’in de geldiğini söyleyen Hatipoğlu, Hz. İbrahim’le karşılaşmaları ve evliliği ile ilgili ibret alınacak örnekleri de anlattı.<<

PAYLAŞMAK VE YARDIMLAŞMAK... Etrafımızda nice yoksul insanlar vardır. Bunlardan bir kısmı belki de akşam pazar dağıldıktan sonra kimseye görünmeden karınlarını doyurmak için dökülmüş sebze ve meyve artıklarını toplayan kimselerdir. Bu insanlar belki de giyecek ayakkabısı olmadığı için bir lastik veya karton parçasını bağlayıp yürümeye çalışanlardır. Bu kimseler belki de yiyecek yemeği, giyecek Mustafa KARATAŞ elbisesi olmayan biridir. Bu karDoç. Dr. - İlahiyatçı deşlerimiz belki yardım istemeye bile gücü kalmamış kimselerdir. Bu durumdaki insanların sayısı hiç de az değildir. Eğer gerçekten ciddi bir şekilde arayacak tetkik edecek olursak, böyle insanların hemen yanı başımızda bir mahalle ileride ve ya bir semt ötede yaşadığını fark ederiz. Mü’min önce etrafını tanımalı, yapması gerekenleri düşünmeli, yardıma muhtaç olan kimseleri bulduğunda üzerinde düşen vazifeyi yerine getirmelidir. Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir düsturunu unutmamalıdır. Kazandığı ve harcadığı malında yetimlerin, yoksulların, gariplerin de hukukunu gözardı etmemelidir. Mal ve servet elbette helalinden kazanıldığı sürece dinimize göre kutsaldır. Fakat onu doğru ve uygun bir şekilde kullanmak ve harcamak da o kadar önemlidir. Zira kendimiz sahip olsak bile malımızda fakirlerin ve toplumun hakkı vardır. Bir defasında Hz. Fatıma eşi Hz. Ali’nin getirdiği bir gerdanlığı takmıştı. Hz. Fatıma babası da görünce beğenir diye düşünerek Rasulullah’ın huzuruna gerdanlığıyla çıktı. Kızının boynunda bu gerdanlığı gören Hz. Peygamber, Ya Fatıma Muhammedin kızı boynuna ateşten bir altın takmış denilmesini ister misin? Buyurdu. Hz. Fatıma derhal boynundan bu gerdanlığı çıkardı onu sattı ve yerine bir köle alarak onu hürriyetine kavuşturdu. Kadınlara helal olduğu halde Allah Rasulü topluma örnek olması gereken kızına bunu uygun görmemiştir. Ayrıca yönetici olan insanların ve onların ailesine mensup kişilerin daha titiz davranması gerekeceğini, hatta helal olan hususlardan bile bazen kaçınmasının daha uygun olacağını anlatmak istemiştir. Toplumlarda her kesimden insan mevcuttur. Zenginlerimizin hemen yanı başında fakirlerimiz de yaşamaktadır. İnsanların her halini düşünmek yine yöneten insanların vazifesidir. Diğer taraftan mahlukat arasında iyilik yapılacağı zaman insana öncelik verilmelidir. Allah’ın mükerrem olarak yarattığı insanı düşünmek onun derdine deva olmak gücü yeten her insanın üzerine vazifedir. Ayrıca fakirlerin bulunması zenginler için birer nimettir. Onları sevindirmek, onların hayır duasını almak Rabbimizin en sevdiği ibadetlerdendir. Rasulullah (a.s) devletin reisi, ordunun komutanı, müminlerin imamı Allah’ın sevgilisi kulu olduğu halde lüks ve rahat içinde yaşamayı arzu etmedi. Toplumundaki insanlar gibi yaşadı. Allah’ın Elçisinin bu husustaki düşünceleri ne kadar manidardır. Onun kendine özel sarayları, özel yemek menüleri, özel korumaları yoktu. O bazen aç bazen de tok olmak isterdi. Bir defasında Hz. Ömer (r.a), Rasulullah (a.s)’ın yanına girmişti. Üzerinde yattığı hasırın vücudunda bıraktığı izleri görünce: Sana yumuşak bir döşek yaptırsak Yâ Rasulallah! dedi. Bunun üzerine O; ‘Dünyayı ben neyleyeyim, dünya bana ne gerek’ buyurdu. Devamında, ‘dünya neye benzer bilir misiniz? Hayat kervanı giderken bir yolcu istirahat etmek için bir ağaç gölgesinde nasıl konuklarsa biz de öyleyiz’ dedi. Hz. Peygamber beytülmâle gelen malı hemen fakirlere sarf ederdi. Hz. Aişe (r.a)’dan nakledilen bir rivayete göre: Peygamber ailesi koyun kestiler ve dağıttılar. Peygamberimiz (a.s.) ondan geriye ne kaldığını sordu. Bunun üzerine Hz. Aişe (r.a) ancak kürek kemiği kaldı, diğerlerini dağıttık dediğinde; ‘şu halde kürek kemiğinden başka hepsi duruyor, hepsi bizim oldu’ buyurdular. Allah Rasulü, Ebû Bekir’in kızı Esma’ya şöyle demişti: ‘Kesenin ağzını bağlama senin de rızkın bağlanır. İnfak et, sayma! sana da sayı ile verilir. Kilere kapatma senin de rızkın kapanır. Nitekim Rasulullah (a.s), bu söylediklerinin gereği gibi yaşayarak cömertliğin ve yardımseverliğin en güzel örneklerini sundu. Hayatta sahip olduğumuz nimetleri paylaşabilirsek bize ait olacaktır. Verebildiklerimiz bizimdir. Bir yoksulu, ihtiyaç sahibini sevindirmek, onun duasını alabilmek en değerli ibadetlerdendir. Yiyecek ve içecekleri evlerimizde depolamak, lüks ve israfa kaçmak, cimrilik yapmak doğru değildir. Dünya malı dünyada kalıyor. İmkânımız varken ihtiyaç sahiplerine hayır yapmak, elimizdeki nimetleri paylaşmak hem dünyamızı hem de ahiretimiz kazanmaya vesile olacaktır. Hayır ve hasenatta yarışmak ne kadar güzel bir duygudur. Ülkemizde ve dünyanın bir çok yerinde bizden yardım bekleyen nice kardeşlerimiz bulunmaktadır. Ramazan ayı bu hayırlar için en güzel fırsattır.<<

Binlerce komşu aynı sofrada iftar açtı

Her Ramazan’da on binlerce vatandaşı sokak iftarlarında bir araya getiren Başakşehir Belediyesi, bu sene de bereket sofralarını ilçe mahallelerine taşıdı.

Düzenlediği sokak iftarlarıyla örnek bir yerel yönetim anlayışı sergileyen Başakşehir Belediyesi, dün akşamda Sular Vadisi’nde düzenlediği iftarla, on binlerce kişiyi aynı sofrada buluşturdu. İftara, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ile Serbest Güreş Türk Milli Takımı sporcuları da katıldı.

Her mahallede kurulan iftar sofralarında buluşan vatandaşlarımızın bazılarının görüşleri: Ahmet Çetin: “Organizasyonu çok iyi buluyoruz, çok seviyoruz. Allah (c.c.) Belediye Başkanımızı başımızdan eksik etmesin. Komşularımızı organize edip hep beraber geliyoruz. Komşularımızla işten güçten dolayı görüşemiyoruz sokak iftarları bir araya gelmemize vesile oluyor” dedi.

Recep Ünlü: ‘’Çok duygusal, huzurlu bir ortam. Burada başkanımızla birlikte iftar yapmak çok güzel. Allah mahrum etmesin.’’ Mustafa Yavuz: ‘’Düzen çok iyi, her sene daha iyi oluyor. Başkanımızla da konuşma fırsatı bulduk. Eşim, gelinim, oğlum, torunum hep beraber sokak iftarına geldik. Kalabalık ortamda iftar açmak ayrı bir güzellik.’’ Nail Altınok: ‘’Çok güzel bir etkinlik. İnsanların sosyalleşmesi için çok güzel. İnsanlar işlerinin yoğunluğundan dolayı komşuluk ilişkilerine unutmuş durumda. Sokak iftarları sayesinde komşuluk ilişkilerimizi kuvvetlendiriyoruz. Görüşemediğimiz arkadaşımızla dostumuzla burada görüşüyoruz.’’ <<

Bayramilani_domates12x17.indd 1

10.08.2012 18:47


10

<<<<<<< SAĞLIK >>

Oruçla Sıhhat Bulmak

Nihat BENGİSU

Prof. Dr. Genel Cer. Uzmanı

Diş SGK kapsamına giriyor SGK, özel muayenelerde yapılan diş tedavi masraflarını da karşılayacak. Yeni uygulama 2013’te başlayabilir. Diş de sigorta kapsamına giriyor. SGK, özel muayenelerde yapılan diş tedavi masraflarını da karşılayacak. Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Kılıç, konuyla ilgili son durum hakkında bilgi verdi. Kılıç şunları söyledi: “Çalışma Bakanı Faruk Çelik bir talimat verdi. SGK’nın dişle ilgili yeni uygulaması EKK karasından sonra gelecek yıl uygulanabilir. Maliye Bakanlığı ve Hazine’nin görüşleri alınarak karar verilecek. Olumlu bir karar çıkacağını düşünüyorum. 14 bin muayenehane var. Bunlara diş tedavi hizmeti bağlamında vatandaşın başvurması sağlanacak. Bugüne kadar yoktu. 1 Ocak’tan itibaren herkes genel sağlık sigortası kapsamında. Sağlık hizmetine diş tedavi hizmetlerinin de konulması durumunda her şey devlet eliyle karşılanmış olacak.”<<

Aşırı sıcaklar hasta ediyor Ruh Sağlığı Uzmanı Dr. Melike Ceyhan Balcı, aşırı sıcakların stres kaynağı oluşturduğunu ve psikolojik rahatsızlıkları tetikleyebileceğini söyledi. Aşırı sıcakların insan psikolojisi üzerinde olumsuz etkilere sebep olabildiğini belirten Dr. Melike Ceyhan Balcı, “Bunaltıcı havalarla birlikte, insanların sinirlilik düzeyleri doruk noktasına ulaşıyor. Stresin doruk noktasına ulaşmasıyla birlikte stres zihinsel, ruhsal ve hatta fiziksel açıdan sağlığı olumsuz yönde etkileyen bir tehdit unsuru oluyor. Bu yüzden stresi kontrol altında tutarak hayatı daha üretken bir hale getirmeliyiz” dedi.<<

Oruç ve diğer dînî rükünlerin birçoğu; bir yönü itibarı ile dünyada sağlık, sıhhat, huzur ve mutluluk reçetesi hükmündedir. Rükünleri bütünü ile yerine getirenler; kişinin hem kendisini, hem ailesini ve hem de etrafını psikolojikman stresten, saldırganlıktan, depresyondan emîn, güvenilir ve barışık kılar. Husûsen de Rabb’i ile barıştırır. Ayrıca biyolojik organizmasını rehabilite eder. Orucun farz bir ibadet olduğu ve tutulmasının insanın bedenî, ve ruhî sağlık; ayrıca huşu ve mutluluğu açısından pek çok pozitif getirisinin olduğu ile ilgili olarak birçok ayet, hadis, bilimsel ve tecrûbî gözlemler vardır. “Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız; seyahat ediniz ki zengin olasınız.” (Şerhu’l-Müsned 9/218, Mecme’u’z-Zevâid 5/324, Tergîb 2/83, Nihaye 3/12). Allah İncil’de Hz.İsa’ya şöyle vahyetmiştir: Ey İsa! İsrailoğullarına şunu haber ver ki, benim rızam için oruç tutan kimsenin vücuduna sıhhat veririm, ecrini büyük eylerim.” (Kitabu’lUmmal, Tesdîdü’l-Kavs). “Oruç; mideyi, bağırsakları ve kalbi dinlendirir. Vücuttaki fazlalıkları eritir. Hem rûhî, hem bedenî bir devâdır.” (İbnu’l-Kayyim, Mukaddime, s.382). “Oruç, Allah’ın düşmanı olan şeytanı kahreder. Şeytanın

kullandığı vâsıta şehvettir. Şehvet de yemek içmekle kuvvetlenir. İşte oruç, şeytanın vâsıtasını zayıflatır.” (İmam Gazâlî). Namazdan sonra oruç; bütün ümmetlere emredilmiş biyolojikman ve psikolojikman yapılan bir ibadet türüdür. Oruç ve onun benzeri diyet ve perhizler, sıhhatin kıymetini bilen ilkeli insanlar için; 1-Egonun, yani nefsin aşırı tepki ve isteklerine karşı aktif ve pasif mücadele yöntemidir.2-Öfke ve saldırganlık, 3-Bencillik ve cimrilik, 4-Ahlâkî çöküntü, 5-Cinsel taciz, 6-Müskirât veya madde bağımlılığı, 7-Aşırı yeme içme, 8-Diyabet, hiperkolesterolemi, damar sertliği gibi metabolik hastalıklar, 9-Her şeyi tüketme ve 10-Morbid obesite gibi pek çok bireysel hastalığın ve 11-Ötekileştirme gibi pek çok toplumsal hastalığı profilaksisi, tedavisi ve rahabilitasyonu için etkin bir reçetedir. Veya yine ilkesel olarak yemek yemenin temel nedeni bedenî ihtiyaçları karşılamak, hastalıkları iyileştirmek, çalışıp üretebilmek için eksojen enerji temin etmektir. Lezzet ise işin bir promosyonudur. Lakin ferdî veya dînî ilkesi olmayanlar için yemek bir ego tatmini ve eğlence aracıdır. İşte kulun yaratacısı olan Şârî yani kural koyucu; ilkeli ve kontrollu yeme ayı olan Ramazan’ı ihdas etmiş; onu bir ibadet haline getirmiş olmalı. Ramazan ayı aslında tam bir yememe ayı değil; yeme içmeyi ve günlük yaşamı dinî, ama aslında insanî prensiplerle disipline etme ayıdır. Kural basittir: Üç öğün yerine 2 öğün yemek, malayanilik yapmamaktır. Bunun ego açısından abartılacak pek bir yönü yoktur. Olay bir niyet, küçük bir irade meselesidir. Karşılığında bir yıl boyunca aşırı yağ ve toksin yüklenmiş bedeni;

tıkanmış veya daralmış damarları, rayından çıkıp azıtmış huy ve davranışları iyileştirme, bencilce tüketime dur deme ayıdır. Tüketmek yerine üretme, elde olanı olabildiğince yoksullarla paylaşma, garip gurebayı fark etme, onlarla ikramlaşma, hep almak yerine verme; sonuçta vermenin o muhteşem hazzını yaşama, ruhî ve bedenî hafifliği ve manevî yükselişi yakalama ve huzura kavuşma ayıdır Son 30 yıldır, özellikle batı dünyasında müthiş gıda bolluğu ve israfı yaşanmakta, tüketim sınırsız oldu. Lakin obesite, kalb ve beyin damarlarında tıkanma, diyabet, kanser gibi hastalıklar pik yaptı. Dünya tarihinde ilk kez aşırı beslenme yüzünden çocuklar; anne ve babalarından erken ölmeye başladı. Oysa oruç; çok daha doğal, basit ve bedava bir perhizdir. Zaten perhiz hemen tüm hastalıklarda,ilaçtan önce gelen bir tedavi yöntemidir. Perhizlerden farklı olarak, inanalar için oruç; ecri ve sevabı yüksek bir ibadettir. Yani kârı yüksek bir pasif eylemdir. Ayrıca oruçlu; tefekkür yani derin düşünme, zihnî ve hatta bedenî üretim daha verimlidir, hem ruh hem de biyolojik organizma daha diri ve daha uyanıktır. Oysa dolu mide ve barsaklarla söz gelimi spor ve söz konusu üretimiler yapılamaz; yapılsa da verim düşüktür. Çünkü dolaşımdaki kan; beyin ve kaslara değil; dolu mideye ve barsaklara yönelir, sindirim için aşırı enerji tüketimi olur; diğer bedenî ve zihnî fonksiyonlar kısıtlanır, çok iş yapmışçasına vücut yorgun düşer veya tembelleşir ve kişi uyur. Oruçta sıkıntılı süre öğlen ile gün batımına kadar olan birkaç saattir. O da Ramazanın o pozitif atmosferi içinde ve herkesle bir beraber; anca beraber kanca beraber olma psikolojisi içinde, toplumsal dayanışma

Ramazan ayı aslında tam bir yememe ayı değil; yeme içmeyi ve günlük yaşamı dinî, ama aslında insanî prensiplerle disipline etme ayıdır. içinde, herkesle birlikte, herkes kadar iş başarmanın zaferini duygusu içinde akşam olur ve o bitimsiz sevinç ânı gelir. Sofra başında aile, dava ve din kardeşleri ile ve illa ki sevdikleri buluşulur. Oruç sofraları hep seven ve sevilenlerin köşesidir. O sofraya oturan her fert bir artı değer olup sofraya bir neşve katar. Yalnız başına, paylaşılmadan yenilen veya “Vira bismillah” ile, dua için topluca açılmış ellere yetişilemeyen iftar sofrasında pek tat ve neşve yoktur. O neşve, depresyona bire bir ilaçtır. İftar sofrasında küsme yoktur; barış, meveddet vardır. O köşelerde sadece pide, ekmek ve yemek değil yürekler de bölüşülür. Artık sofrada her ne bulunsa, lezzet küpüdür. Çünkü en lezzetli yemek, aç iken, topluca ve bilhassa oruçularla birlikte yenilen yemektir. Oruç tutacaklara kolay bir yöntem Birincisi; baştan oruçtan maksadın yememek olduğunu, kendimizi tutmak olduğunu idrak etmeli. Sahurda, ortalama bir kahvaltıda ne yiyorsak onun dahi asgarisini yemeli, fazlasını değil. Zorlamadan, bolca sıvı ve az tuzlu ayran içmeli. Açlık korkusu ile kesinlikle fazla gıda alınmamalı. Yoksa oruçtan beklenen maksat hâsıl olmaz. Hem gereksiz yemek; sahurdan sonra tekrar uykuya yatanlara sıkıntı verir, mideyi ekşitir, gastrit yapar. Sahurdan maksat ibadettir, seher vaktini değerlendirmektir, oruç ibadetine niyetlenip oruçtan ne beklediğini tartıp açık bir bilinçle başlamaktır; tabaklar dolusu yemek değildir. Oruçluyum diyerek iş temposunu düşürmek gereksizdir, yanlıştır. Rutin iş ve meşguliyet aynen sürdürülür. Hatta aşırıya kaçmamak şartı ile spora devam edilir. Oruçlu veya aç kişi rutin iş,

eksersiz ve bedeni hareketlerini kısıtlamaz ise, kas yıkımı değil, adipo doku yani yağ dokusu yıkımı olur; bu da obesite tedavisi için arzu edilen bir şeydir. İftarda dikkat edilecek faktörler İftarda su, meşrubat ve 2-3 hurma ve birkaç zeytinle ve yarım tabak çorba ile oruç açılıp 10-12 dk. kadar ara verilmeli; namaz veya benzer bir şeyle meşgul olunmalı. Bundan maksat; alınan karbonhidrat, yani şekerin kana geçmesine ve açlık hissini gidermesine ve enerjiye dönüşmesine fırsat vermektir. Sahih sünnete uygun tutulan oruca organizma yaklaşık bir haftada alışır. Üçte bir veya yarım kapasite ile çalışmaya alışan mide ve diğer organlar; ilk ay 5 kg. kadar kayıp verir ve fazla kilolar bitene kadar ayda 5 kg. kayıp verme devam eder. Fazlalıklar atıldıktan sonra, organizma artık biyolojik bilince veya dengeye kavuşur, kilo kaybını durdurur. Fazlalık olan her bir kilo verildiğinde kişi 1 yıl gençleşir; 5 kilo verebilirse 5 yıl gençleştiğini hisseder. Buradaki ön şart, kişinin açlık ve işten geri kalma korkusu ile asla fazla gıda almaması; önceki toplam gıda tüketiminin en az yarısının altına düşebilmesidir. Özetle Nebevî sünnete uygun oruç ve haddi aşmayan planlı açlık; damar hastalıklarına, alkolizme, madde bağımlılığına, psikopatik kişiliğe, obesiteye, hatta kansere dahi şifadır. Tebrikler sana ey oruç! Biz hekimlerin başaramadığını başardığın için tebrikler. Bizi tut! Orucun hikmetini hâlâ anlayamamış, özellikle de lüzumsuz yere hastalarına oruç bozduran hekimleri, tiryakileri, azgın nefislerimizi, sarhoşlarımızı, serkeşlerimizi, psikopatlarımızı tut. Ey şifa veren oruç, hoş geldin aramıza. Selam mübarek Ramazan’a.<<

Enerji veren besinler yaşam kalitenizi arttırıyor Sürekli bir halsizlik ve bitkinlik hissi yaşıyorsanız bunun temelinde yanlış beslenmeniz yatıyor olabilir. Uzmanlar, vücudun enerji metabolizmasında görev alan besinlerin yeterli ve dengeli alınması hem enerji düzeyini artırarak fiziksel hem de sürekli bitkin hissetmekten kaynaklanan duygusal yorgunluğu azaltabileceğini söylüyorlar. Bu bilgilerden yola çıkarak, beslenme durumlarınızda bir değişikliğe gidebilir, bu şekilde daha sağlıklı ve güçlü bir vücut yapısına kavuşabilirsiniz meleklerim. B12 den zengin besinler Vitamin B12 enerji düzeyinin artırılması açısından önemli bir vitamindir. Az düzeydeki yetersizliklerinde bile anemi, halsizlik, depresyon ve cinnet görülebilir. Uzun süreli ve yüksek düzeylerdeki yetersizlikler ise kalıcı beyin ve sinir sistemi hasarlarına sebep olabilir. Doğal yollardan almak için hayvansal kaynaklı besinlerin tüketilmesi gerekmektedir. Özellikle kum midyesi başta olmak üzere ıstakoz, istiridye, yengeç gibi kabuklu deniz hayvanları, karaciğer, havyar, ahtapot, balık, kırmızı et, peynir, yumurta B12 den zengin besinlerdir. Tam tahıllı besinler Karbonhidrat eneri sağlanmasında baş aktördür. Ancak tüketilecek karbonhidratın yavaş emilen formda olması kan şekerinin hızlı yükselip hızlı düşmesine engel olur. Bu sayede uzun süreli ve kaliteli enerji üretilmesini sağlar. Tam tahıllı besinler yüksek oranda posa içeren karbonhidrat kaynaklarıdır. Bu sayede vücuda uzun süreli enerji desteği verir-

ler çavdar, yulaf, buğday, arpa ve bunlardan elde edilen rafine edilmemiş unlar, bulgur, kahverengi pirinç akla ilk gelen tam tahıllı besinlerdir. Tirozin içeren besinler Tirozin beyinde dopamine, epinefrin ve norepinefrin sentezlenmesi için kullanılır. Nörotransmitter düzensizliğinden kaynaklanan rahatsızlıkların düzeltilmesinde kullanıldığı gibi enerji düzeyinin artmasında da görev alır. Yoğurt, soya, avokado, badem tirosinden zengin besinlerdir. Demirden zengin besinler Demir yetersizliği başta yorgunluk ve bitkinlik olmak üzere çarpıntı, nefes darlığı, anemi, soğuğa karşı hassasiyet, iştahsızlık, konsantrasyon bozukluğu ve zihin fonksiyonlarının zayıflamasına sebep olur. Demir, kan hücreleri aracılığıyla vücutta oksijenin tüm hücrelere taşımasında görev alır. Bu sayede enerji düzeyini artırarak yorgunluğu azaltır. Kırmızı et, yumurta sarısı, koyu yeşil yapraklı sebzeler, üzüm, istiridye, karaciğer demirden zengin besinlerdir. Bir önceki yazımız olan Diyete başlamadan önce dikkat edilmesi gerekenler! başlıklı makalemizde diyet öncesi bilmeniz gerekenler hakkında bilgiler verilmektedir.<<

Başakşehir’de Yeni Bir Sağlık Merkezi Başakşehir ilçemiz yeni bir diş sağlığı merkezine kavuştu. 10 yıldır diş sağlığı sektöründe varolan ESTE DİŞ Başakşehir 1. Etap girişinde bulunan benzin istasyonun yanındaki binada hizmet vermeye başladı. 15 kişilik kadrosuyla Başakşehirde çalışmaya başlayan ESTE DİŞ diş sağlığını ilgilendiren her alanda hizmet veriyor. ESTE DİŞ yetkililileri 7/24 çalıştıklarını ve Başakşehirlilere hizmet etmekten memnuniyet duyduklarını belirttiler.


11

<< KÜLTÜR-SANAT >>>>>>>

Başakşehir’de Suffa Vakfın’dan Büyük Hizmet

Başakşehir Kütüphanesi, okuyucu sayısının artırılması amacıyla ‘paket servis’ projesini uygulamaya koydu Başakşehir Suffa Vakfı Kütüphaneyi Evinize Getiriyor Projeye göre kitaplar; telefon ederek, SMS

yollayarak veya e-mail yoluyla kütüphaneden talepte bulunan okuyucunun evine getiriliyor. Suffa Vakfı’nın kurduğu Başakşehir Kütüphanesi’nde okuyucular için evlere kitap servisi yapılıyor. 6 yıldır Başakşehir halkına hizmet eden ve her yaştan kesime hitap eden 8 bin 561 tane kitabın bulunduğu kütüphane, okuyucu sayısının artırılmasının amaçlandığı ‘paket servis’ projesinin uygulamaya konulduğu ilk yer. Birkaç hafta önce hayata geçirilen uygulamada vatandaşlar telefon ederek,

SMS yollayarak veya e-mail yoluyla kitap talebinde bulunabiliyor. Kütüphane müdürü Onur Fazlıoğlu, okuyucuların kitapları rahatlıkla seçebilmeleri için tüm altyapının hazır olduğunu söylüyor. Çocukların ulaşmaları gereken bilgilere kitaplardan ulaşmalarını istediklerini kaydeden Fazlıoğlu, “Bu projeyle okumayı neredeyse unutacak kadar az okuyan halkımıza destek olmuş ve katkı sağlamış olacağız.” diye konuşuyor. Alınan kitap süresinin maksimum 20 iş günü olduğu uygulamada, kitap dağıtımı ve toplanması saat 17.00 ve 18.00 saatleri arasında yapılıyor. Üyelik ücreti dışında hiçbir ücret alınmadan evlere teslim edilen kitapların sipariş ve iadesi tamamıyla kütüphanenin sorumluluğu altında. Başakşehir Kütüphanesi’nde al-götür-oku-getir sistemi ile birlikte, al-götür-izle-getir servisi de yapılıyor. Al-götür-izle-getir sistemi ile ise çocuklar ve yetişkinlere film ve belgeselleri kütüphaneden ödünç alma imkânı sağlanıyor. Şahintepe, Esenyalı, Pendik, Madenler, Göztepe gibi ilçelerde de kütüphaneleri bulunan vakıf, Avcılar ve Güngören’deki kütüphanelerinde de bu uygulamayı en kısa zamanda başlatmayı planlıyor.<<

Başakşehir ÇANAKKALE’ye aktı... Başakşehir halkı bu yıl ilk defa düzenlenen Çanakkale ziyaretleri gezisinde Başakşehir Belediyesi öncülüğünde Sivil Toplum Kuruluşları’nın katılımı ile Çanakkale’ye önemli bir katılım göstererek adeta çıkartma yaptı. Tarihimizin en büyük savunma destanının yazıldığı topraklara gerçekleştirilen ziyaret’e 10.087 Başakşehirli katıldı. Hikayeleri ile büyüdüğümüz, vatan toprağı için canlarını vermiş dedelerimizin şehit olduğu toprakların acılı atmosferini soluyan ziyarette duygu dolu anlar yaşandı. İlçedeki STK ve derneklerin talepleri doğrultusunda düzenlenen ziyaretler 26 Mayıs’ ta başladı. 18 Temmuz’ a kadar devam eden geziler her gün

5 otobüsle gerçekleştirildi. Başakşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ziyarette katılımcılar her gün sabah mahalle muhtarlıklarından kalkan otobüslerle Çanakkale’ye ulaştırıldı. Çanakkale ‘de Seyit Onbaşı, Şahindere Şehitliği, Abide, Ertuğrul Koyu, 57. Alay ve son olarak Conk Bayırı’ nı kapsayan yarımayı rehberler eşliğinde gezen ziyaretçilere ziyaret yerleri ile ilgili bilgi de verildi. Hep birlikte edilen dualar da şükran ve minnet sözcükleri vardı. Zengin içerikli gezi katılımcılarına Başakşehir Belediye’si tarafından kahvaltı tabağı ve Akşam yemeği verildi. Çanakkaleye yapılan bu ziyaretlerden duyulan memnuniyetin herkesin gözlerinden ve dillerinden anlaşıldığı yoğun ziyaret prog-

ramlarının önümüzdeki senelerde de devam etmesi planlanıyor.<<

VELÎCE NEREDEN NEREYE... Vara boşa sevinme Yoğa durup yerinme Sabreyle sen sabreyle Gün döne devrân döne… (Velî) Dün gece daha Başakşehir’de gençleri gördüm. Sular vadisinden iftardan geliyorlar, kalabalıklar, ellerinde içecekler. Sigara içeni de vardı içinde. Cam madensuyu şişesini yere attılar önce sonra top gibi tekmelediler kaldırım boyunca. Durdum baktım, rahatsız oldular ve tekmelemeyi bıraktılar. Şişe kırılmadı. Yürüdüler gittiler, arkalarından baktım ve düşündüm; Sahi, yoldan taşı çekmek hangi peygamberin sünnetiydi! Malûm mübarek Ramazan ayındayız. Nûruyla bereketiyle geliyor, bin şükür. İftar davetleri oluyor. İş ve siyaset camiasının yanında eş dost davetleri de oluyor. Hepsine yetişmek mümkün olmasa da gitmeye gayret ediyorum. Beş yıldızlı otellerde verilen iftarlara katılmak mecburiyetinde kaldım bu sene, ısrar sonucu gittim ama! Keşke gitmeyeymişim… Doğu Anadolu’dan büyük bir tekstil firmasının iftarıydı ilk gittiğimiz. Gazeteci bir ağabeyimle katıldık. Oldukça büyük bir salon tamamen doluydu. Canlı fasıl heyeti sahnede, şık hanımlar beyler. Hem İstanbul’dan hem diğer illerden milletvekilleri ve kamu yöneticileri de davetliler arasında. İftar başladı. Kur’an-ı Kerîm okundu ardından dua. Sonra ev sahibinin amcazadesi olan bir bey çıktı sahneye, tekrar Kur’an okumaya başladı, ama ne okuduğunu anlamak ne mümkün, ağlıyor sandım bir ara. Bir özenti, bir kötü taklit, bol teganni, tam bir felaket. Dayanamadım yakınına gittin baktım yüzü değme tiyatroculara taş çıkartacak abartılı mimiklerle dolu, acıklı bir

yüz ifadesi, bende utanılası, gülünesi etki bıraktı ancak. Fazla okuyamadı, dayanamadı kendisi de “ben iftar verenin amcazadesiyim, 5-10 dakika dediler ama yetmez hocaların eline mikrofon verince en az 15-20 dakika daha lazım bana” dedi ve bu sefer dinlediğim en kötü ilâhiyi okumasına başladı. Bir satır okuyor güya ardından ‘rap’ yapar gibi aralara konuşmalar yapıyor, dualar sıkıştırıyor, ilkokul çocuğuna yakışmayacak bir tavırla eziyetini noktalıyor. Kabûs gibi bir şey. Allah akıl fikir versin. Daha sonra ki gün yine lüks sayılacak bir işletmenin Florya şubesinde toplandık arkadaşlarla. Ortak dostlarımızdan biri sohbeti pek sever, güzel de konuşur. Cesur ve sıra dışı örneklerle, yine aynı ekipte olan gençlik arkadaşıyla beraber yaşadıkları komik maceralarla epeyce bir eğlendirdi kalabalığı. Bu ağabeyimiz vakti zamanında büyük işler yapmış batırmış şimdi tekrar iş camiasına dönmüş. Yemek arasında tek tek bizleri takdim etmeye başladı. Dostlarımız arasında bir kardeşimize sıra gelince “çok kabiliyetli, sanatçı, marifetli ve dünyayı görmüş ama ‘zor geçiniyor’ bu günlerde…” diye bir laf etti, benim tüm tadım tuzum kaçtı. Zira o kardeşime de baktım onunda öyle, yüzünü ekşitti önce, üzüldü. Lavaboya gitti sonra. Peşinden gittim, ağabey adına özür diledim. Sonra mesaj attım cep telefonuna o ağabeyimizin; “Örneğiniz şık olmadı, herkesin izzet-i nefsi var” diye, bozulmuş, ertesi gün benimle ilişiğini kesti, isabet olmuş. O rencide olan dostumuz helâlinden rızkının derdinde, çok konuşacaklarına iş verseler ortada öyle bir dertte kalmazdı, vebâli var bu işlerin… Bakın Şeyh Sadi (Şirazî) Bostan ve Gülistan adlı enfes eserinde ne diyor; “Ey fakir, bir zengini kibir ile sermest gördüğün zaman, ‘başkasını incitecek’ iktidara mâlik olmadığın için Cenâb-ı Hakk’a şükret!” Allah

Mehmet Ali SEL

memetalisel@gmail.com

muhafaza buyursun bizleri. (Âmin) Sular Vadisi iftarları da malumunuz kalabalık olur epey. Yaşına ilmine mesleğine hürmeten dua okuması için eline mikrofon verilenlerin hâlleri ibretlik. Daha çorbalar içilmeden aceleyle başlanan dua, yemekleri (tamamen) soğutana kadar sürüyor. Bazı gençler ve çocukları görüyorum, çok hoşlar sol ellerini açıp sağ elleriyle yemeye devam ediyorlar. Gereksiz teşekkürler mübalağalı iltifatlar (sanırsınız ki her şey ve herkes mükemmel!) boş lâtifeler (şaka demeli asıl, lâtife lâtif olur çünkü) daha ne tür garabet ararsanız var. Dualarda ne Filistin, ne Suriye, ne Irak yok son zamanlarda, fena, çok fena… Bir elimin parmağını geçmedi katıldığım iftar sayısı ama milletin, ümmetin, din kardeşlerimin acıklı durumları daha fazlasına gitmeme mânidir efenim. Riyâ, hased, gıybet, taassûb, gaflet, cehâlet sarmış etrafımızı ve işin en acı tarafı kimsenin de bu durumdan şikâyeti yok! Hep söylüyorum eğer bizler aklımıza başımıza alıp tövbe edip tedbir almazsak büyük felâketler ve belâlar kapımızda, Allah masûmları korusun, âmin… Evliyâdan bir mübarek zarif vefâd anında sorulan soruya irfanıyla ibretlik bir cevap vermiş; - “Baba Erenler göçüyorsun evlâdına ne koydun geride?” - “Evlâdım adam değil ki parayı ne yapsın, evlâdım adamsa parayı ne yapsın?” Selametle efenim,selametle...<<


12

<<<<<<< EKONOMİ-TİCARET >>

OSB’nin yıldızı olacağız! 27 Mayıs’ta tekrar 2.kez başkanlığa seçilen Muhittin Yeşilçiçek ; Dersankoop üyelerinin bizi bu şerefli göreve tekrar layık gördükleri için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.Üyelerimizden isteğim bizleri takip etmelerini, yanlışımız olursa bizleri uyarmalarını, yapıcı eleştirilerle bizleri uyarmalarını istiyoruz.

Başakkadın Projesine, Profesyonel Destek

Başakşehir Belediyesi’nin, Başakşehirli hanımların el emeklerini değerlendirerek, iş sahibi olmaları için hayata geçirdiği “Hanımeli Başakkadın Girişimcilik Projesi”, profesyonel eğitim programları ile de büyük ilgi görüyor. Motivasyon, planlı çalışma ve istikrar Başakşehir Kent Konseyi Kadın Meclisi organizasyonu ile Başakpazar Fuar ve Sergi alanında gerçekleştirilen seminerler zincirinin ikincisinde, “Pazarlama Stratejileri” konusu ele alındı. İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Übeyid Korbey’in verdiği seminere yoğun katılım oldu. Seminerde, her hafta salı günü Başakpazar’da belediyenin sağladığı ücretsiz stantlarda satış yapan hanımların, kazançlarını nasıl artırabileceklerine dair ipuçları verildi. Doğru üretilen ürünün nasıl olacağı, doğru pazarlama teknikleri, müşterinin satın alma sebeplerini sıralayan Korbey, işin sırlarını hanımlarla paylaştı. Bir ürünü severek üretmelisiniz Hatalı bir ürünle pazarlama yapılamayacağını söyleyen Übeyid Korbey, ”Bu şekilde en fazla bir kere ürününüz satılır. Bir ürünü severek üretmelisiniz. Beceri ve ustalığın yanında sevginizi de katarsanız ürününüz faydalı olmuştur” dedi. Başarının sırrı ne? Başarının temel koşulu olumlu düşünmekten geçer. İstek, sevgi, kalite ürün pazarlama da çok önemlidir diyen Korbey, pazarlamada işin sırrının, kendine güvenmek, başarıya inanmak, olumlu düşünmek, kendini geliştirmek, çalışmak ve işbirliği yapmak olduğunu söyledi. Korbey, ”Ünlü markalara baktığımızda, kalitelerinden dolayı ün yaptıklarını görürüz. Siz de Başakşehir sınırlarını aşmak istiyorsanız pazarlama kriterlerine uymalısınız. O zaman marka olma yolunda ilerleyebilirsiniz. Doğru pazarlama da müşteriyi anlamak ve tanımak pazarlamanın en önemli unsurudur. En doğru pazarlama satışla sonuçlanandır. Daha çok müşteriye ulaşmak için tanıtım ve reklam faaliyetlerine önem vermelidir. Müşteri ihtiyaç duyar beğenir ve kalitesine inandığı takdirde satın alır. Fiyatına bakar ve bütçesine göre hareket eder’’ dedi. Alanında uzman eğitmenler tarafından belirli periyotlarla Başakpazar Fuar ve Sergi alanında tekrarlanacak seminerleri tamamlayan hanımlara, Başakşehir Belediyesi tarafından sertifika da verilecek.<<

Başakşehir’li Sarı Otobüsü Sevdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş toplu ulaşımda kullanılmak üzere 100 yeni otobüsün hizmete girdiğini, her ay 100 yeni otobüsün toplu ulaşıma katılacağını ifade etti. Feshane Uluslar arası Kongre ve Sergi Salonu’nda düzenlenen törenle tanıtımı yapılarak hizmete giren araçlar uluslararası standartlarda ve aynı zamanda çevreye duyarlı motora sahip. LED ekranlı, güvenlik kameralı otobüslerde, hem içeride hem de dışarıda görüntü kaydı alınabilecek.<<

Başakşehir’de yeni görev alan otobüsler ve sayıları: 78B 78M 78E 79G 79K 89C 146M

Başakşehir4. Etap -Yenibosna Metro Başakşehir 4. Etap -Mecidiyeköy Başakşehir4. Etap - Kayaşehir Başakşehir - Güvercintepe Kayaşehir - Yenibosna Metro Başakşehir-1. Etaplar- Taksim Başakşehir4. Etap-Mecidiyeköy

5 adet 2 adet 3 adet 6 adet 8 adet 5 adet 1 adet

Dersankoop 1984 yılında kurulan sanayi kooperatifi, 2007’de yeniden yapılanıp toplu iş yapı kooperatifi olarak Deri Mamulleri Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi haline getirildi. O günden bu güne bölgedeki en çok sorunu olan kooperatif olarak kaderinin hiç değişmediğini söyleyen Muhittin Yeşilçiçek; sitemiz diğer kooperatif sitelerin 3’te 1 oranında bile değil. Normal değerini bulamadı. Ama biz yönetime geldiğimiz günden bugüne sitemizin değeri %100 arttı dedi. Dersankoop yönetimi olarak hedef ve projelerini anlatan Yeşilçiçek; biz birinci dönemimizde önceki yönetimlerden hiç yardım almadık. Yani biz görevi alırken her şey ortadaydı, düzen ve disiplin yoktu. Biz icraat ve proje ortaya koymadan önce, kooperatifimizde düzen ve disiplini sağladık. Daha sonra rutin işler olan kanalizasyonları, çevre düzenlemelerini vb. bunlarla ilgilenerek ilk dönemimizde projelerimizi hayata geçirme fırsatı bulamadık. Birinci dönemimiz tamiratla geçti. Ama ikinci dönemimizde önemli bir projemiz var. Onlardan biri, kooperatifimizin doğusunda bulunan 62 dönüm arazimiz var. Arazimiz organize sanayi bölgesinin en değerli, en pahalı arazisi konumunda.

İKTİSADHABER aracılığıyla buradan ülkemizde düzgün, ahlaklı işini dürüst yapan müteşebbislere sesleniyorum. Arsamızı kat karşılığı ihaleye çıkaracağız. Arsamız 42 dönüm 2,8 emsal ticari alan, 20 dönüm 1.5 emsal sosyal hizmet alanı olarak tasarlıyoruz. Arsamızla ilgilenecek olanların bizimle irtibata geçmesini istiyoruz dedi. DERSAKOOP’UN İHRACAT ORANI % 80 Dersankoop’un ihracatta ülke ekonomisine katkısının %80 olduğunu belirten Yeşilçiçek; kooperatif olarak bünyemizde dünya çapında markasını tutturmuş 20 büyük firma var bu firmaların ihracat yaptığı ülkeler ağırlıklı olarak İskandinav ülkeleri ve Türki Cumhuriyetlerdir. Bünyemizde bulunan firmalarımız ülkemizin kalkınmasında ciddi katkılarda bulunmaktadır dedi. Buna paralel olarak Türkiye’nin ekonomisinde değerlendiren Yeşilçiçek; Türkiye ekonomisi artık rayına girmiştir. Bundan 10 sene önce Cumhurbaşkanı Başbakan’a anayasa kitapçığını fırlattığında ekonomi bir anda alt üst oluyordu. Şimdi Genelkurmay Başkanı, Generaller ve üst düzey yetkililer soruşturmaya alınıyor, tutuklamalar olmasına rağmen eskisi gibi ekonomimizde kriz yaşanmıyor. Artık

TOPBAŞ: Başakşehirlilere Metro Müjdesi verdi! Kadir Topbaş, Kadıköy-Kartal Metrosu’nun 17 Ağustos’ta açılacağını belirterek “Artık karikatürize olmuş minibüs dönemi geride kalacak” dedi.Marmaray’ın 2013 yılı sonu itibariyle tamamlanacağını kaydeden Topbaş, böylece herhangi bir noktadan metroya binildiğinde Ümraniye’ye, Çekmeköy’e, Kartal’a, havaalanına, Başakşehir’e, Levent’e gidebileceğini söyledi. Başakşehir-İkitelli Metrosu’nun tamamlanan kısmının ise eylül ayında hizmete gireceğini söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbulluları canından bezdiren trafik sorununun 2014 yılında tamamen ortadan kalkacağını söyledi. ÇİLENİN SONU KONFOR OLACAK İstanbul’un 2014 vizyonunu anlatan Topbaş, “İstanbul 14 milyon nüfusu ile günde 22 milyon hareketliliğe ulaştı. Bütün ulaşım planlamalarını günde 40 milyon hareketliliğe göre yapıyoruz. İstanbullu 2014 yılında çok daha çağdaş, konforlu ve entegrasyonun sağlanmış bir ulaşım ağına kavuşacak. Şimdi yaşanılan trafik çilesi o konforlu günler için” dedi. Topbaş’ın verdiği bilgilere göre İstanbul’da balık istifi yolculuk tarihe karışacak ve zengin-fakir aynı ulaşım aracında olacak. KADIKÖY-KARTAL-BAŞAKŞEHİR HATTI Ulaşıma bugüne kadar 24.3 milyar lira harcandığını hatırlatan Kadir Topbaş, Üsküdar- Ümraniye- Tepeüstü- Çekmeköy Hattı’nın da 38 ay gibi kısa bir sürede bitirileceğini ifade etti. Halen günde 1 milyon 370 bin kişi taşıdıklarını belirten Kadir Topbaş, bu rakamın 2014 yılında 5 milyon kişiye ulaşacağını bildirdi. Topbaş, makinsitsiz sistem ile donatılan Kadıköy - Kartal Metro Hattı’ndaki test çalışmasının da tamamlandığını ve bu hattın önümüzdeki ay açılacağını, Başakşehir-İkitelli Metrosu’nun tamamlanan kısmının ise eylül ayında hizmete gireceğini söyledi. Ancak Başakşehirliler Kadir TOPBAŞ’ın metro açılış tarihini dört yıl önce 29 Ekim olarak verdiğini unutmadıklarını söylediler. Daha sonra da zaman zaman tekrar açılış tarihi açıkladığını hatırlatan ilçe sakinleri bu tarihi de çok inandırıcı bulmamakla beraber ‘inşaallah bu sefer açılır çünkü Başakşehir’in metroya gerçekten çok ihtiyacı var’ dediler.<<

ekonomi tabana oturmuştur. Bundan sonra izlenecek sağlam politikalarla Türkiye’nin önünün açık olduğunu düşünüyorum. Jeopolitik olarak dünyanın en önemli ülkelerinden bir tanesiyiz. Bu durumumuzu iyi kullanabilirsek Başbakanımızın dediği gibi 10 yıl sonra dünya’nın en iyi 10 ekonomisi arasına gireceğiz. Ben bu konuda başkanımıza katılıyorum, ekonomik göstergelerde bunu gösteriyor. BEŞ YIL SONRA OSB’NİN YILDIZI OLACAĞIZ 27 Mayıs’ta tekrar 2.kez başkanlığa seçilen Muhittin Yeşilçiçek ; Dersankoop üyelerine bizi bu şerefli göreve tekrar layık gördükleri için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Üyelerimizin bizleri takip etmelerini, yanlışımız olursa bizleri uyarmalarını, yapıcı eleştirilerle bize katkıda bulunmalarını istiyoruz. Biz tebrik, takdir beklemiyoruz. Üyelerimizden istirhamım bizlere güvensinler. 5 yıl sonra organize sanayi bölgesinin yıldızı olacağız” dedi. Muhittin Yeşilçiçek: Sizlerin aracılığıyla buradan ülkemizde düzgün, ahlaklı işini dürüst yapan müteşebbislere sesleniyorum. Arsamızı kat karşılığı ihaleye çıkaracağız. Arsamız 42 dönüm 2,8 emsal ticari alan, 20 dönüm 1.5 emsal sosyal hizmet alanı olarak tasarlıyoruz. Arsamızla ilgilenecek olanların bizimle irtibata geçmesini istiyoruz dedi.<<


13

<< SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ >>>>>>> ABDURRAHMAN DİLİPAK:

Allah, servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çevirecek. Bizleri mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Bu süreçte herkes kendi istihkakını kazanıyor. Sonuç ise Allah (cc)’ın takdirindedir.. Birilerinin bir planı varsa Allah’ın da bir planı vardır ve galip olacak olan O’nun planıdır.

Bana kalırsa İsrail, bölgedeki çatışmayı kışkırtarak intikam almaya çalışıyor. Musul petrolleri üzerinde bir hesap söz konusu. İran sıkıntılı.. Türkiye de etkisizleştirilirse, İslâm ülkeleri üzerinde daha kolay oynayacaklar.. Onun için var güçleri ile Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. Bu hedefe ulaşmak için PKK iyi bir fırsat. Birileri, “Arap baharı”ndan yola çıkarak kendilerine göre bir “Kürt baharı” icat etmek istiyorlar. Türkiye’yi Irak’a ve Suriye’ye çevirmeye çalışıyorlar.. Uluslararası sistemde bu fırsatı kullanıyor.. Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için 3 yol var: Terör, siyasi kriz ve iktisadi kriz.. Terör öncelikli konu gibi sanki. Ardından siyasi kriz için birileri devrede. Hedefte Erdoğan ve AK Parti var.. Erdoğan’ı ve Davudoğlu’nu hedef seçmişler gibi sanki.. Bu süreçte parti içinde kriz çıkartabilirlerse, partiyi

geliyor: Direniş, silah desteğini öncelikle dışarıdan sağlamadı.. İlk silah, Suriye ordusundan kaçan askerlerle birlikte geldi ve ardından karakol baskınları ile elde edildi. Daha sonra Bekaa üzerinden silah girişi oldu ve ardından Ürdün üzerinden.. Bir yandan karşınızda silahlı Suriye birlikleri, Muhaberat, Şebbiha birlikleri varken, halka eline silah alma demenin ne anlamı var ki? Birileri Türkiye’ye karşı çıkarak, dolaylı olarak da olsa Suriye rejiminin ihtiyaç duyduğu moral desteği sağlayarak onlara zaman kazandırıyor. Bu da bu işin kan ve can maliyetini, zaman maliyetini artırıyor.. Bundan sonra Suriye’de geri dönüş yok. Olamaz da. Bu iş iç savaşa da dönüşse, gelecekte Baas rejimine yer yok.. İşlerin bu noktaya gelmesi, halkın sivil taleplerine silahla cevap veren Esad rejiminin sorumluluğundadır.. Bu işler bu noktadan sonra da fazla uzun sürmez.. İşin kötü yanı; muhalefetin, sivil

Ne Oluyor?

06 Ağustos 2012 Birileri düğmeye bastı ve topyekûn saldırıya geçtiler. Türkiye uluslararası güçlerin bölgede yağma yapmasına izin vermediği için, Türkiye’nin zayıflatılması ve kendi derdine düşürülmesi gerekiyor..

bölebilirlerse çok mutlu olacaklar.. O zaman önlerinde bir engel kalmayacak gibi düşünüyorlar.. Bu şekilde Anayasa tartışması da rafa kaldırılmış olacak. Kürt sorununun çözümünde birilerine göre başka yol da kalmamış olacak. Birileri, bütün bu gerçekler ortada iken, Türkiye’nin ABD’nin taşeronluğunu yaptığı, bölgede onların politikalarının hayata geçirilmesi için çalıştığını iddia ediyor.. Oysa bana göre, gerçek bunun tam tersi. Aynı çevreler, Suriye’de işlerin bu noktaya gelmesinden Türkiye’yi suçluyorlar.. Türkiye muhalefete destek vermeseydi, işler bu noktaya gelmez, bu kadar kan dökülmezdi gibi bir yorum yapıyorlar. Sanki daha önceki Hama katliamında muhalifler silah kullanmadılar da ne oldu? Kaldı ki; Türkiye, sınırlı olarak bölgedeki siyasi muhalefete destek vermiş, onların sesini dünyaya duyurmaya çalışmış, sorunun siyasi çözümü için çaba göstermiştir.. Şu gerçeği de birileri görmezden

Şeriat’ın Erdemleri Son on yılda “Kopenhag kriterleri”ni çokça konuştuk, tartıştık. Çoğumuz Avrupa Birliği’nin demokrasi ve insan hakları standartlarını içeren bu değerler manzumesinin Türkiye için gerekli olduğunu savunduk. (Ben hala da savunuyorum, çünkü “Ankara kriterleri”ne hayran olamadım henüz.)

Ancak bunu yaparken, yani Avrupa’nın siyasi ve hukuki kriterlerinin ithalini isterken, biraz tuhaf olmuyor da değil insan. “Elin gavuru bunları düşünüp bulmuş da, biz niçin yerimizde saymışız” gibi sorular geliyor akla. “Hiç kimseye işkence yapılmasın” gibi iyi bir fikir, örneğin, niye Avrupalıların aklından çıkmış da, biz ancak onların telkiniyle, baskısıyla, “ilerleme raporu”yla filan işkenceden uzaklaşabilmişiz? Bu gibi sorular, son iki asırdır, İslam dünyasındaki okur-yazarların aklını kurcalar durur. Bunlardan bazıları, “bizim medeniyette iş yok arkadaş” diye özetlenebilecek bir kendini-inkar yolunu seçer. Onların tam karşısında yer alanlar ise, Batı’nın emperyalist yönünü öne çıkararak, “insan hakları filan yalan, biz bize yeteriz” diye özetlenecek bir içe-kapanmacılık savunur. Fakat üçüncü bir yol daha var: Başka medeniyetlerin objektif başarılarını takdir etmek, ancak bunların o medeniyetlerin özündeki bir üstünlükten değil, tarihsel şartlardan kaynaklandığına hükmetmek. Ve dolayısıyla “öz”ü koruyarak, hatta ihya ederek, tarihsel şartları geliştirmeye çalışmak. Ancak bu üçüncü yol da, “haydi tutalım bu yolu” demekle olacak bir iş değil. Belirli bir tarih bilinci gerektiriyor. Özellikle de İslam dünyası ve Batı arasındaki zıtlıkların tarihine dair bir bilinç. Yeryüzünde Cennet İşte tam bu konuda ufuk açabilecek bir eser yayınlandı bu yaz Amerika’da: Pakistan kökenli İngiliz hukukçu Sadakat Kadri’nin “Heaven on Earth: A Journey Through Sharia Law” (Yeryüzünde Cennet: Şeriat İçinde bir Yolculuk) adlı

kitabı. New York Times gibi önemli gazetelerde yorumlanan kitap, şeriatın tarih içindeki serüveni inceliyor. Bu arada şeriat ile Ortaçağ Avrupası arasında yaptığı bazı karşılaştırmalar ise çok ezber bozucu. Sözgelimi, Ortaçağ Avrupası’nda bir sanığın suçlu olup olmadığı nasıl “ispatlanıyor”muş, biliyor musunuz? Ona işkence yapıp mucizeyle kurtulup kurtulmadığına bakarak! Norman ve Cermen hukukunda, örneğin, bir başkasının karısını ayartmakla suçlanan bir adamın masumiyetine, ancak “kızgın bir demiri eliyle tutması ve bundan yara almadan kurtulması” sayesinde hükmediliyormuş. Bir diğer yargı tekniği ise, sanığı ağır taşlarla bağlayıp suya atmakmış. “Eğer masumsa Tanrı onu kurtarır” düşüncesiyle... “Buna karşılık, İslam hukukçuları yargı sistemini hiç bir zaman mucizelere dayandırmamıştı” diyor Sadakat Kadri. Aksine, “şahitlik ve deliller konusunda sofistike kural ve kriterler geliştirmişlerdi.” Öte yandan, “sanık hakları” dediğimiz (ve Türkiye’de hâlâ pek parlak olmayan) ilkeler konusunda da şeriat çok ileriymiş. Kadri’nin ifadesiyle: “12. yüzyılda [Müslüman Endülüs’teki] Sevilya’da yazılan bir hukuki metin, haksız şiddete karşı gardiyanları uyarmakta, dahası sanıkların ziyaretçi kabul etme ve bir an önce hakim karşısına çıkma hakkını savunmaktadır. Dahası, ‘Devletin hiç bir yetkilisi, bir hakim veya vali izni olmaksızın, hiç kimseyi hapsedemez’ demektedir. Bu, Avrupa tarihinde kaydedilmiş bilinen ilk adil yargılama şartıdır. ” İlginç, değil mi? Aynı zamanda da düşündürücü ve soru sordurucu: İslam dünyası, bundan dokuz asır önce “adil yargılama”nın öncüsü imiş de, bugün niye değil? Acaba Müslümanlar, şeriata içkin olan erdemleri göz ardı etmiş, yahut şeriatın “lafzına” odaklanırken, onun “maksatlarını” unutmuş olabilirler mi? Şeriatın maksatları Bir önceki yazımda Amerika’da yeni yayınlanan bir kitaba atıfta bulunmuştum: Pakistan kökenli İngiliz hukukçu Sadakat Kadri’nin “Hea-

ven on Earth: A Journey Through Sharia Law” (Yeryüzünde Cennet: Şeriat İçinde bir Yolculuk) adlı eseri. Oradan devam edelim... Söz konusu kitaptaki ilginç noktalardan biri, “işkence” pratiğinin İslam dünyasındaki seyrine dair sunduğu gözlemler. Buna girerken, evvela işkencenin Ortaçağ Avrupası’nda çok standart bir “sorgu yöntemi” olduğunu da hatırlatalım. Tutuklanan hemen herkesin ağır şekilde “elden geçirildiği” bir devirden bahsediyoruz. (Tam da 2000’lere gelene dek Türkiye’de olduğu gibi.) Peki işkencenin vaka-i adiye olduğu bu dünyada şeriat neyi öngörüyormuş? Kadri şöyle yazıyor: “İşkence, İslam fıkhı tarafından başlangıçta yasaklanmıştı... Fahiklerin büyük çoğunluğu, belirli bir suçtan itham edilen sanıkların sessiz kalma hakkı olduğunu kabul etmişti. Hatta Hanefiler, idam gerektiren bir suçta işkence yoluyla itiraf elde etmeye çalışan bir hakimin kendisinin idama mahkum olması gerektiğini savunacak kadar ileri gitmişti.” (s.140) Fakat yazar, “başlangıçta” böyle olan durumun, giderek değiştiğini de anlatıyor. İzah ettiğine göre, dokuzuncu yüzyıldan itibaren önce Maliki sonra da Hanbeli mezhebinden olan bazı fakihler işkenceye cevaz vermeye başlamış. Buradaki kritik nüans, işkenceye yakılan bu yeşil ışığın “siyasi ihtiyaçlardan” kaynaklanmasıymış. Bir başka deyişle, giderek güçlenen ve merkezileşen devlet aygıtı, otoritesini sağlamlaştırmak için ihtiyaç duymuş işkenceye. (Yahut “zındıkların katli” gibi otoriter uygulamalara.) Sadakat Kadri, bu duruma bir örnek de Osmanlı’dan getiriyor. Osmanlı’nın Hanefi fakihleri, hırsızlık gibi bireysel suçların yargılanmasında işkenceyi men etmeye devam etmişler. Ancak “Sultan’ın otoritesine karşı işlenen suçlar”a gelince, durum değişmiş! (s.141) Kısacası işkence, “şeriattan” değil, “devletten” çıkmış... Fikir özgürlüğü Kuşkusuz bu meseleler gazete köşesinde vuzuha

için gelecek günler, geçen günleri aratabilir.. Bu olanlar ilk defa olmuyor.. Daha bir süre de olmaya devam edecek.. Şimdi her zamankinden daha metin olmamız gerekiyor.. Daha sabırlı olmamız gerekiyor. Öfkeye kapılmamak gerekiyor.. Bir topluluğa olan öfkemizin, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerekiyor.. Daha çok dua etmemiz gerekiyor. Bütün bunlar birer imtihan vesilesi. Bu işler ilk kez bugün olmuyor. Dün de bu böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak.. Allah, servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çevirecek. Bizleri mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Bu süreçte herkes kendi istihkakını kazanıyor. Sonuç ise Allah (cc)’ın takdirindedir.. Birilerinin bir planı varsa Allah’ın da bir planı vardır ve galip olacak olan O’nun planıdır. Selâm ve dua ile.. YENİ AKİT <<

Osman Turhan - Zaman

MUSTAFA AKYOL:

kayıplar karşısında Şebbiha ve Muhaberat elemanlarına, Suriye askerleri içindeki Nuseyri unsurlara karşı kan davası başlatması ihtimali. Bu direnişçileri, haklı bir noktadan haksız bir noktaya savurur.. Hele bu işin siviller arasında bir çatışmaya dönmesi, felaket olur. Bu iş kan davasına, intikam savaşına dönmemeli. Aslında bütün bunlar beklenmeyen şeyler değil.. Bundan sonra da bölgede benzer olaylar yaşanacak.. Sabırlı olmak lazım.. Tarihin en önemli kavşak noktalarından birinde bulunuyoruz.. Bazı işlerin kemale ermesi, zeval vaktinin işaretidir.. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır.. Evet, cansıkıcı şeyler oluyor. PKK’nın fırsatı ganimet bilip saldırması, bazı insanların bazı gerçekleri görmesi, bazı konular üzerinde birilerinin bir kez daha düşünmesine vesile olması açısından önemli.. Eğer birileri akılsızca, öfkesi aklından büyük işlere kalkışmaya çalışacak olursa, onlar

kavuşturulamayacak kadar karmaşık. Ancak akademinin kapalı dünyasına terk edilemeyecek kadar da önemli. Önemli, çünkü son bir asırdır gerek Türkiye’de gerekse İslam dünyasının genelinde bir hukuk sefaleti hüküm sürüyor. Şeriat hayatın dışında kalmış, onun yerine ikame edilen modern kanunlar da, bu coğrafyada zaten yüzyıllardır hüküm süren müstebit devletleri daha beter azmanlaştırmış durumda. (Bkz: “Devrim Kanunları” gibi vehametler.) Bu sebeple, birey hak ve özgürlüklerini korumak için gerekli kriterleri bir tek Batı’dan bulup getirebiliyoruz. Ancak onlar da yabancı kalıyor ve dolayısıyla eğreti duruyorlar. Dolayısıyla bence “şeriat”a yeniden dönüp bir bakmak lazım. Örneğin, İmam Şatibi’nin, İslam düşüncesi açısından büyük önem taşıyan, ancak bizde nedense pek anılmayan “şeriatın maksatları” (makasıd-ı şer’ia) yaklaşımını hatırlamak lazım. Şatibi’ye göre, tüm şeriat, aslında beş temel değeri korumak içindir: Can, mal, din, akıl ve nesil. (Dikkat ederseniz, “yüce devletin ve devletlülerin korunması” diye bir şey yoktur burada. Aksine, devletten de korunacaktır bu temel değerler.) Eğer buradaki felsefeyi anlar, ihya eder ve yeniden yorumlarsak, ufuk açıcı çıkarımlar yapabiliriz. Örneğin, bakın, eskiden Boğaziçi’nde, şimdi de Malezya İslami Finans Üniversitesi’nde ders veren Prof. Dr. Murat Çızakça, Türkiye’nin fikir özgürlüğü açığına dair şöyle demiş: “Fikir özgürlüğü, hıfz al-akl [aklın korunması] gereğidir. Şeriatin amaçlarındandır. Fikirler dolayısıyla tutuklamalar Şeriat’a aykırıdır.” Bence de öyle. Ve onun için “şeriat isteriz” deyip duruyorum... Mustafa Akyol - STAR<<


14

<<<<<<< GÜNDEM >>


15

<< SPOR >>>>>>>

Başakşehir’de güreşe ilgi başarıyı getirdi

2012’de rekor:

86 Madalya Yıllardır Avrupa, Dünya ve Olimpiyatlarda en çok başarı ve Altın madalya kazandığımız spor branşımız kuşkusuz ata sporumuz güreştir. İlçemiz Başakşehir’de ise ata sporumuz güreşe İstanbul Büyükşehir Belediyemizin altyapı açmasından sonra işin başına getirilen Cemal BAKIR ve Mehmet Fatih

BAKIR hocalarımızın gayretli çalışmaları ile son 3 yıldır meyvelerini toplamaya başladı. Özellikle 2011 ve bu yıl başarıdan başarıya koşan güreşçilerimiz, İlçe birincilikleri, İl birincilikleri, Bölge birincilikleri ve Türkiye Şampiyonlukları dahil her sene ciddi mesafe kat ettiler. 2012 yılı kazanılan toplam

madalya sayısı 86 bu madalyaların 10 tanesi Türkiye derecesi, 2 Türkiye şampiyonluğu gibi çok önemli bir derecede bunların içinde.20 tane madalya Türkiye grup maçlarına, 56 tanesi ise İstanbul şampiyonalarına ait, toplamda 86 madalya, bu sayı gerçekten çok önemli, Ayrıca kısa bir süre önce 3 sporcu-

muz yıldızlar milli takımına seçilerek bu sezon ilk milli tecrübelerini yaşadılar. Kısa bir zaman sonra bu sporcularımızın Avrupa,Dünya ve hatta Olimpiyat dereceleri yapmaları bile mümkün. Bu konuda bir dönem Milli takımda antrenör olan hocaları Cemal BAKIR; çalışmaların çok iyi gittiğini ilerideki günlerde Allahın izniyle daha büyük başarıların geleceğini belirtti. OKULLAR ARASI YILDIZLAR GÜREŞ ŞAMPİYONALARI Okullar arası Yıldızlar güreş şampiyonalarında ilçemizden en çok birinci ve Türkiye Şampiyonu çıkaran okul Çınar Koleji , ardından bu sene açılmasına rağmen çok iyi dereceler yapan Başakşehir İmam hatip Lisesi. 13-14 YAŞ MİNİKLERDE, NURETTİN TOPÇU İ.Ö.O. İSTANBUL ŞAMPİYONU 2011-2012 Sezonunun 13-14 yaş grubunda Nurettin Topçu İ.Ö.Okulumuzun takım

halinde İstanbul şampiyonu olarak başarısını tescillemiş oldu,yine Bakır ailesinden olan beden öğretmeni milli güreşçi Muhammed Sadin BAKIR hocanın talebeleri büyük bir başarı yakaladılar. Pehlivanlarımızın 1 yıl boyunca almış oldukları madalyalar...<< İSTANBUL ŞAMPİYONASI Altın :20 Gümüş : 13 Bronz : 23 TOPLAM : 56 GRUP ŞAMPİYONASI Altın : 5 Gümüş : 3 Bronz : 12 TOPLAM : 20 TÜRKİYE ŞAMPİYONASI Altın : 3 Gümüş : -Bronz : 7 TOPLAM : 10 GENEL TOPLAM : 86 MADALYA

Annesinin Tazegül’ü, Türkiye’nin Servet’i 68 kiloda tatamiye çıkan milli sporcu, Dolmabahçe’de ‘Ülken için, annen için savaş Servet’ diyen Başbakan Erdoğan’ı mahcup etmedi. İranlı Mohammad Bagheri’yi 6-5 yenerek, Türkiye’ye Londra’daki tek altın madalyasını kazandırdı Murat Tarhan - Londra Tarihimizde ilk kez 114 sporcuyla gitmemize rağmen madalyaya hasret kaldığımız Londra Olimpiyatları’nda, yüzümüzü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel olarak motive ettiği Servet Tazegül

güldürdü. Olimpiyatta Türkiye’yi 68 kiloda temsil eden milli tekvandocumuz, finalde İranlı Mohammad Bagheri’yi 6-5 yenip, Türkiye’ye Londra Oyunları’ndaki tek altın madalyayı kazandırdı. ACILARIN EN BÜYÜĞÜ AVRUPA ve dünya şampiyonu olan, Pekin 2008’den de bronz madalya ile dönen Tazegül, dünyanın 1 numaralı tekvandocusu... Ancak Londra Oyunları’na kısa bir süre kala büyük bir acı yaşadı. Annesi amansız bir hastalığa yakalandı. Servet, olimpiyat kampını da annesini bu süreçte yalnız bırakmamak adına Almanya’da

yaptı. Servet’in annesi, yaklaşık 2 ay önce vefat etti. BAKAN KILIÇ DEVREDE BU acı olay olimpiyattaki en büyük madalya umudumuzu moral olarak dibe vurdu. Danışmanı Ercan Yavuz aracılığıyla Servet’in yaşadığı dramdan haberdar olan Bakan Suat Kılıç, 21 Temmuz’da Dolmabahçe’deki iftar yemeğinde Servet Tazegül’ün 1. masada oturup Başbakan’a takdim edilmesini sağladı. Bakan Suat Kılıç, 7 Ekim 2011’de annesi Tenzile Erdoğan’ı kaybeden Başbakan’a milli sporcunun durumunu anlattı.

Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut tarih yazdı Başbakan Tayyip Erdoğan; kadınlar 1500 metrede altın madalya kazanan Aslı Çakır Alptekin ile gümüş madalya alan Gamze Bulut’u canlı yayında tebrik etti. 2012 Londra Olimpiyat Oyunları 1500 metre finalinde Aslı Çakır Alptekin ile Gamzu Bulut altın ve gümüş madalyanın sahibi oldu. Aslı Çakır Alptekin, yarış sonrası yaptığı açıklamada, herkesin kendileri için dua ettiğini bildiklerini belirterek, ‘’Bu madalyaları tüm Türkiye’ye armağan ediyoruz. Biliyoruz ki herkes bize dua etti. Onların dualarıyla son turdu Gamze ile iyi ko-

şup ilk iki sırayı aldık’’ diye konuştu. Atletizm dalında Türkiye’ye olimpiyat tarihindeki ilk altın madalyayı kazandıran Aslı Çakır Alptekin, ‘’Burada İstiklal Marşı’nı tüm dünyaya okutacağımız için onurlu gururluyuz. Bu Türklerin gücü. Bize emeği geçen herkesten Allah razı olsun’’ dedi. -Gamze:’’İnandık ve başardık’’ 1500 metrede gümüş madalya kazanan Gamze Bulut ise, ‘’Aslı ablayla inandık ve başardık’’ diye konuştu. Şokta olduğunu ifade eden Gamze Bulut, ‘’Herşey bana rüya gibi geliyor. Güzel koştuk, hala inanamıyorum. Olimpiyat ikincisiyim, çok mutluyum. Çizgiyi geçerken inandık ve başardık’’ dedi. Yarışın hemen ardından Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ı arayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bakan Kılıç ‘ın telefonundan olim-

piyatlarda ülkemize madalya kazandıran atletlerimizle görüştü. TRT ekranlarına da canlı olarak yansıyan telefon görüşmesinde altın madalya kazanan Aslı Çakır Alptekin ‘Allah sizden razı olsun Sayın Başbakanım. Desteklerinizi unutmayacağız. İşte bu

Türk’ün başarısıdır ‘ dedi. 1500 metrede gümüş madalya sahibi olan Gamze Bulut ise ‘Destekleriniz için çok teşekkür ederim. Elimizden geleni yaptık ‘ ifadelerini kullandı. Gamze Bulut ayrıca Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a da teşekkür etti. <<

Çifte Şampiyon

Anne acısının ne olduğunu çok iyi bilen Başbakan da şampiyon sporcuyu adeta terapiye aldı. MADALYA GETİREN SÖZ BAŞBAKAN Erdoğan, ‘Senin acını biliyorum ve anlıyorum... Londra’da annen ve ülken için savaş Servet! Senden madalya bekliyorum... Bu başarından en çok mutlu olacak kişi annen olacaktır. Onun ruhunu şad etmek istiyarsan bunu başar Servet’ dedi. VE DÜN GECE MUTLU SON OLDUKÇA duygulanan Servet de, ‘Emriniz olur Sayın Başbakan’ım... Ne yapıp edip madalya alacağım’ sözü verdi. Londra’da madalya getirmezsem Başbakanımız’a çok ayıp olur’ diyerek tatamiye çıkan Servet, ilk turda Amerikalı Jennings Terrence’yi 8-6, çeyrek finalde Ukraynalı Hryhorii Husarov’u 9-2 ve yarı final maçında Büyük Britanyalı Martin Stamper’ı 9-6 yenerek finale yükseldi. Servet finalde de İranlı Mohammad Bagheri’yi 6-5 yenerek altın madalyanın sahibi oldu. ANNEME ARMAĞAN Olimpiyatlar’da kürsünün en üst basamağına çıkmayı başaran Servet Tazegül, kazandığı madalyayı iki ay önce kaybettiği annesi Gültan Tazegül’e armağan etti. Son 2 yılda katıldığı Dünya ve Avrupa şampiyonalarında hiç yenilmediğini hatırlatan Servet, ‘Öncelikle Başbakanımız Tayyip Erdoğan’a ve Spor Bakanımız Suat Kılıç’a teşekkür ediyorum. Buraya gelmeden önce bileğimde yırtık vardı. 2-3 haftadır bu yüzden idman yapamıyorum. Bu madalyayı anneme armağan ediyorum’ diye konuştu.<<

Bir madalya da Nur Tatar’dan İlk Madalyamız Kayaalpten

67 kiloda mücadele eden Tekvando sporcumuz Nur TATAR gümüş madalya aldı. Daha önce Avrupa şampiyonluğu bulunan 19 yaşındaki genç sporcumuz final maçında çok tecrübeli Koreli sporcuyu ge-

çemedi. Ancak Nur önümüzdeki olimpiyatlarda mutlaka madalya alacağını söyledi. Final maçından önce Cumhurbaşkanımız Abdullah GÜL/ün eşi Hayrünnisa GÜL arayarak tebrik etti.

Çeyrek finalde ABD’li rakibini yendi 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda tekvando kadınlar 67 kiloda Nur Tatar, Amerikalı rakibi Paige McPherson’u 6-1 yenerek yarı finale yükselmişti. Excel Arena’da yapılan müsabakada, Nur Tatar ilk raundda 1-0 geriye düşmesine rağmen, rakibine 2-1’lik üstünlük sağladı. İkinci raundun bitmesine 5 saniye kala yaptığı vuruşla 4 puan alan Nur Tatar, bu raundu da 6-1 önde tamamladı. <<

2012 Londra Olimpiyatları’nda grekoromen güreşte 120 kiloda Rıza Kayaalp, Gürcü rakibi Guram Pherselidze’yi 2-0 yenerek bronz madalya kazandı. Londra Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’ye ilk madalyasını kazandıran Rıza Kayaalp, çok mutlu olduğunu belirterek, “İnşallah diğer sporcu arkadaşlarıma moral olur” dedi.Ne kadar tecrübeli olursak olalım bizim de stresimiz vardı” diye konuştu. Nitekim Rıza’nın madalyası diğer sporcularımıza moral oldu ve altın ve gümüş madalyalar geldi. Grekoromen güreş müsabakalarının ilk gününde Selçuk Çebi’nin yenilmesinin üzerlerindeki baskıyı artırdığını dile getiren Kayaalp, “Biz ondan da altın madalya bekliyorduk. Bugün

kendimi çok iyi hissediyordum. Ufak tefek bazı hatalar oluyor. Yaşım genç olduğu için buna tecrübe olarak bakıyorum” ifadelerini kullandı.

Başakşehir güreş altyapısından yetişen Enes Bilal Yeşilçiçek (15) genç yaşında çok büyük bir başarıya imza attı. Kendi yaş grubundaki neredeyse hiçbir güreşçinin yapamadığı şeyi yaptı ve aynı sezonda hem grekoromende hem serbest stilde güreşerek her iki dalda da Türkiye Şampiyonluğunu kazandı. Grekoromen ve serbest sitilde 85 kg da güreşen Enes Bilal Yeşilçiçek öncelikle İstanbul elemeleri ve Türkiye grup elemelerini geçerek Türkiye şampiyonasında güreşmeye hak kazandı. Bu şampiyonada tüm rakiplerini tek tek geçerek adını finallere yazdırdı. Final maçlarında rakiplerini yenerek her iki turnuvada Türkiye Şampiyonu olarak İ.B.B güreş tarihinde bir ilki başarmış oldu.<<

Milli Takıma Moral Ziyareti Londra olimpiyatlarına yoğun tempoda hazırlanan, ‘Serbest Güreş Türk Milli Takımı’ sporcularımıza Londra öncesi siyasilerden destek geldi. İSKİ Başakşehir Arıtma Tesisleri Kampı’nda Londra olimpiyat oyunları için hazırlık yapan Serbest Güreş Milli Takımı’na moral ziyareti gerçekleştiren Başkan Uysal, İstanbul Milletvekili Harun Karaca ve Ak Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, olimpiyat hazırlıkları hakkında bilgi aldı. Serbest Güreş Milli Takım Antrenörü Yakup Topuz da ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek “Şu an biz takım olarak hazırız, inşallah güzel dileklerinizi Cenabı hakkın yardımıyla boşa çıkarmayız. Elimizden gelenin en güzelini yaparız. Pekin olimpiyatlarında bir altın madalyamız var oda Ramazan Şahin Kardeşimize ait. Olimpiyat, ciddi bir hazırlık gerektirir. Biz buna Türkiye şartlarında çok iyi hazırlandığımıza inanıyoruz. Ayın 6’sında da Londra’ya gidiyoruz” dedi. Başkan Uysal da güreşçilerimizin madalyaları toplayacağına inandıklarını belirterek, kendilerini Başakşehir’de ağırlamaktan memnun olduklarını belirtti. Başakşehir’deki Ramazan etkinliklerini de anlatan Uysal, sokak iftarlarına geçen yıl 26 bin 500 kişinin katıldığını bu yıl da yine 25-30 bin arasında katılım olacağını söyledi. Takım sporcuları için moral desteği olacağını ifade eden Uysal, bu nedenle Başakşehir’de 4 Ağustos’ta gerçekleştirilecek sokak iftarına tüm güreşçileri davet etti. Başkan’ın daveti, memnuniyetle karşılandı. Ziyaret sonrası Başkan Uysal ve Milletvekilleri, sporcularla hatıra fotoğrafı çektirdi.<<


İşte 14. yüzyıla ait altın Kur’ân-ı Kerîm Bulgaristan’ın Çangırdere köyünde İslamî eserler hazinesi saklı. Arapça ve Osmanlıca bilmeyen köy halkı eserleri adeta gözünden bile sakınıyor.<<

Finlandiya’daki Müslümanlar iftar sofralarında birleşiyor ‘Beyaz Zambaklar Ülkesi’ Finlandiya’da Ramazan ayı, yazın uzun günlerine denk gelmesine rağmen oldukça renkli geçiyor. Ortalama 20-21 saat oruç tutulan Finlandiya’da sıcağın ve nemin yoğun olmaması sayesinde ciddi bir zorluk yaşanmıyor. Başkent Helsinki’deki ‘Yeni Dünya İslam ve Kültür Derneği’ gelenekselleştirdiği 30 gün iftarlarına devam ediyor. Dernek Başkanı İsmail Bayoğlu yaptığı “Her gün bir kişi Allah rızası için iftar veriyor. Ortalama 40

kişiyle iftar açıyoruz. İnsanlar iftar vermek için sıraya girdi ama maalesef listelerimiz dolmuş durumda.” dedi. Teravih namazlarının kılındığı dernekte mukabele ve Kur’an kursu da devam ediyor. Lahti şehrinde ise Lahti İslam ve Kültür Derneği’ne bağlı camideki iftar ve teravihler farklı milletlerden Müslümanları bir araya getiriyor. Camide Myanmar’daki Müslümanlar için yardım kampanyası başlatıldı. (Zaman) <<

Dünyanın kalan gününü açıkladı! Stephen Hawking’in 70. yaşına basması onuruna Cambridge Üniversitesi’nde verdiği konferanstaki sözleri büyük tartışma yarattı… ‘Evrenin Durumu’ adlı konferansa sağlık durumunun el vermemesi nedeniyle katılamayan ünlü fizikçi, internet üzerinden canlı olarak toplantıyı izledi. Konferansa bir de konuşma kaydı gönderen Hawking, “İnsanlığın geleceği gezegenler arası seyahatin mümkün hale gelmesine bağlı’’ dedi. “1000 yıl bile kalmadı” Dâhi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aşağıya ayaklarınıza değil, gökyüzüne bakmayı aklınızda bulundurun. Yaşadığımız bu narin gezegenin ötesine gitmeyi başaramamamız durumunda bir 1000 yıl daha hayatta kalacağımızı sanmıyorum.’’ BEYİN DİLİ KULLANACAK Ünlü bilim adamı Stephen Hawking, önceki gün 70 yaşına girdi. Özel teknolojiyle donatılmış cihaz yardımıyla boyun kasları ile düşüncelerini bilgisayara aktarabilen Hawking’in, boyun kaslarının iyice zayıfladığı ve bu nedenle artık söylemek istediklerini aktaramadığı belirtildi. Hawking’in şimdi son teknolojik cihazlarla, beyin dalgaları ya da gözbebeklerinin hareketleri ile konuşması için çalışılıyor.<<

Sapkın tarikat yerin dibinden çıktı! Sapık bir tarikatın mensubu olan 20’si çocuk 70 kişinin 10 yıldan fazla bir süredir yeraltında oluşturdukları sığınakta yaşadıkları tespit edildi

444 3 222

www.uyum.com Yaz Guvenli Gida 29x42.indd 1

10.08.2012 18:42

Çocukların birçoğunun yer altında doğduğu ve bugüne kadar da gün ışığı görmedikleri belirtiliyor. Rusya savcılığının bir ihbarı değerlendirerek yaptığı operasyon sonunda bulunan sapık tarikat üyelerinin, kendisini peygamber olarak ilan eden Fayzrahman Satarov’un (83) önerisi ile yer altında yaşamaya başladıkları kaydedildi. Devlet televizyonu Vesti’de yer alan habere göre Satarov, 1990’lı yıllarda kendisini peygamber ve sığınağını da «İslam Devleti» olarak ilan etti. Bir binanın bodrum katından aşağıya doğru kazılarak 8 katlı bir sığınak oluşturuldu. Tarikat üyeleri burada Satarov’un eserlerini okuyordu. Görünüşte 3 katlı bir bina olan sığınağın bodrum katlarında 6 metrekarelik 30 ayrı odanın olduğu belirlendi. 2000’de dünya ile bağlantılarını kesen tarikat üyelerinin dışarı çıkmamaları ve diğer insanlarla görüşmemeleri isteniyor Sığınakta bulunan tek radyoyu ise sadece Satarov dinleyebiliyor. Rusya başsavcılığı sapık tarikatla ilgili hukuki süreç başlattı. Üyelerinin sağlık yardımı ya da eğitim almasını engellemek gibi hukuk dışı fiiliyatların devam etmesi durumunda tarikatın kapatılacağı ifade edildi. Bazı çocuklara kötü muamele yapıldığı şüphesi olmasına karşın polis herhangi bir tutuklama yapmadı. Mahkemenin çocuklara kötü muamele konusunda kararı bekleniyor. Satarov, hukuk dışı inşaat yapma ve kendi eliyle kanun oluşturma suçlarından yargılanacak. Kurban çocukların uzun süreli psikolojik destek almaları gerektiğini ifade eden Rusya Çocuk Hakları Ombudsmanı Pavel Astahov, “Maalesef örgüt üyesi anne ve babaların da çocukları ile tekrar buluşmadan önce tedavi olmaları gerekiyor” açıklamasını yaptı.<<


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.