BossLife

M a r t 2 0 1 6 Yı l 2 S ay ı 1 3

EN GÜÇLÜ İŞ KADINLARI

H AVA L İ M A N I S A LO N L A R I

8M A R T D Ü N Y A KADINLAR GÜNÜ

DEMET SABANCI .

CETINDOGAN Demsa Group – MediaSa Yönetim Kurulu Başkanı

VIP

VİTRİN

1

www.bosslife.com.tr

VİTRİN

www.bosslife.com.tr

2

Patent No: 2014 105025

EDİTÖRDEN

BossLife Dergi&Medya Mart 2016 Yıl:2/Sayı:13/Fiyat:10

İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü İbrahim Anıl Taşdemir Editör Melih Dural Genel Yayın Yönetmeni Nur Bilgen Fotoğraf Doğu Oba Özkan Reklam - Pazarlama Buse Açıkgöz Hukuk Danışmanı A.Ata Gümüş Yazarlar Beste Korkmaz Can Deniz Timur Ebru Yıldırım Onur Alp Öztürk Sefa Karcıoğlu Sadık Ünal Sezgi Ezer Olay Salcan Ümit Ünver Veli Sarıtoprak Katkıda Bulunanlar Durul Türkmen Duygu Acar Nevin Özcan Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın İdare Merkezi Nergiz Sk. No:7 Kat:6 D:9 Via Tower Plaza Söğütözü/Yenimahalle/Ankara 0312 906 06 21 info@bosslife.com.tr Dağıtım Transnet Basım Yeri Ofset Fotomat 24. Cad. 729. Sokak No:17 İvedik/Ankara Tel:0312 395 37 38-395 33 78 Dergide Yayımlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı BossLife Dergi&Medya’ya aittir. İzin alınmadan kullanılamaz.

Yayımlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.

Melih Dural Editör Merhaba Sevgili BossLife okurları; Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte içimizi kıpır kıpır eden o güzel günleri yaşamaya başladık. BossLife ailesi olarak bu sıcacık günler bize fazlasıyla yaradı ve her zamanki gibi sizlerinde içinizi ısıtacağını düşündüğümüz bomba gibi bir sayıyla karşınızdayız.

Mart ayı geldi çattı. Ancak Mart ayı deyip geçemeyiz. Bu ayı diğer aylardan ayıran çok özel bir gün var. 8 Mart! Kadına karşı şiddetin fazlasıyla yaşandığı, tecavüz oranlarının gün geçtikçe arttığı, kadının erkek egemen olan toplumumuzda sadece bir objeden ibaret görüldüğü ülkemizde 8 Mart’ı sıradan bir gün olarak geçiştirmek çok yanlış olur. Bu nedenle, 8 Mart gününü özel yapan olaylara biraz değinmek istiyorum.

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Adı da “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlendi.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti.

Birleşmiş Milletler ‘in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır.

Günümüzde her üç kadından birisi şiddete maruz kalıyor. Kimi zamansa bu şiddetin boyutu tecavüze kadar ulaşıyor. Peki, suçlusu kim? Şiddet; gelenek, töre, namus vb. nedenler ile meşrulaştırılamaz. Bu nedenle aileler çocuklarını yetiştirirken kız ve erkek çocuğunun standartlarını ayırmamalıdır. Kız çocuğu yetiştirilirken ne giyeceğini, nasıl oturup kalkacağını, kiminle nasıl konuşacağını değil kendisinin de bir birey olduğunu öğretmeliyiz. Erkek çocuğuna ise kadınlardan üstün olduğunu değil eşit olduklarını ve egemen bir taraf olmadığını aşılamalıyız.

Bizler erkekler olarak kadınların yaşadığı bütün zorlukların farkındayız. Onlara bu zorlukları yaşatan hemcinslerimiz (erkekler) adına özür diliyoruz. Ve onlar gibi olmadığımızı göstermek istiyoruz. Başta beni bugünlere getiren hiçbir zaman benden desteğini esirgemeyip iyi bir yerlere gelebilmem için saçını süpürge eden annem “Nergiz Dural” olmak üzere tüm emekçi kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.

#kadınaşiddetevetecavüzehayır “Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir.” - Mustafa Kemal Atatürk

İÇİNDEKİLER Gündem 21- Angiad Yeni Başkanını Seçti 22- Tüsiad 24- Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç

Röportaj

32- Demet Sabancı Çetindoğan

Demsa Group – MediaSa Yönetim Kurulu Başkanı

62- Evrim Aras Aras Kargo Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su

74- Eda Müftüoğlu Sürdürülebilir Gelecek Derneği (SURGED) Kurucu Başkanı

32

62

84- Nevin Özcan Markasanat Marka Yönetimi&Kurumsal Danışmanlık Ajansı Başkanı

Özel Dosya 28- En Güçlü İş Kadınları 46- Telekominikasyon 48- Turkcell - Markalaşma 50- Vodafone - Markalaşma

40

52- Türk Telekom - Markalaşma

70

54- Deep Web Nedir?

Exclusive 40- Dünyanın En Lüks Vip Havalimanı Salonları 60- Colombus 42S Hybrid Yatch 66- Jaguar F-Pace 70- Mini Cooper Clubman 2016

78

KISA KISA

Montblanc Great Characters Leonardo Da Vinci Kapağı ve gövdesi adonize alüminyum olan bu özel kalem, 3,000’i dolma kalem ve 3,000’i tükenmez kalem olmak üzere toplam 6,000 adet üretilecek. Kalemin alüminyum dışındaki parçaları, tokasında bulunan kırmızı altın kaplama dişli hariç, platin kaplama. Tasarımdaki her detay Leonardo da Vinci’nin dehasının ürünü olan çizimlerden ve icatlardan izler taşıyor.

Dolma Kalem – 3,615 $ Tükenmez Kalem – 3,225 $

Guerlain’in Efsane Kokusu “Jar of Bees” Tartışmasız dünyanın en lüks parfüm şişelerinden birine sahip olan Guerlain imzalı Jar of Bees, ilk kez 1853 yılında bizzat PierreFrançois-Pascal Guerlain tarafından Napolyon’un eşi kraliçe Eugenie için özel olarak üretilmişti. Özel parfümünün sayesinde Guerlain bir parfüm üreticisinin elde edebileceği en önemli unvanlardan biri olan “Majesteleri İmparatorun Resmi Parfüm Üreticisi” unvanı ile onurlandırılmıştı. Jar of Bees bu yılda daha önce hiç olmadığı kadar şık ve görkemli 24 ayar altın bir şişeye sahip. Sınırlı sayıda üretilecek olan Jar of Bees’in şık şişesi tam 1 litre hacminde. Özel olarak numaralandırılmış 24 ayar altın 1 litrelik şişelerden yalnızca 32 adet üretilecek ve 12,000 euroluk fiyat etiketiyle satışa sunulacak. Şişenin sadece 60 euroya satılacak olan bir de 100ml versiyonu bulunuyor.

Moncler ve Lunettes İşbirliği Son olarak Fransız elektronik müzik ikilisi Daft Punk ile yaptığı ortak çalışmalarla çok konuşulan dünyaca ünlü siyahi rap şarkıcısı ve prodüktör Pharrell’in son yıllarda moda tasarımına da el attığını duymuştuk. Grammy ödüllü ünlü yıldız bu sefer de İtalyan lüks güneş gözlüğü markası Moncler Lunettes ile bir araya geldi ve markanın yeni gözlük koleksiyonuna taze bir tarz getirdi. Pharrell’in sportif çizgisinin İtalyan şıklığıyla buluştuğu, fotoğraflarda bazılarını görebileceğiniz bu gözlükler yeni sezonda şüphesiz ki oldukça ses getirecek.

14

www.bosslife.com.tr

KISA KISA

Dünyanın En Pahalı Bisikleti El işçiliği ile tamamen saf 24 ayar altından üretilen bisiklet, yalnızca 13 adet üretilcek ve her biri alıcıların ihtiyaçlarına göre özelleştirilecek. Dünyanın en pahalı dağ bisikletinin üstünde ayrıca, 600 siyah elmas ve 500 sarı safirden oluşan üreticinin logosu ve çikolata kahverengi timsah derisi kaplama sele bulunuyor.“Beverly Hills Edition” adı verilen bu 2 tekerlekli servetin üretimi için yaklaşık 750 saatlik bir mesai harcanıyor ve sonuçta ortaya çıkan bisiklet tam 1 milyon dolara satılıyor.

Vertu Signature Pure Chocolate Hem adıyla hem de çikolata renkli gövdesiyle ağızları sulandıran Pure Chocolate, kahverengi deri kaplamaya, seramik desteklere, safir kristal tuşlara ve PVD paslanmaz çelik kasaya sahip. Yüksek çözünürlüklü ekranıyla yalnızca lüks bir telefon olmadığını kanıtlayan Pure Chocolate’ın hoparlörünün çift ses bağlantı noktası bulunuyor.

Telefonun zil sesleri ise yalnızca Pude Chocolate tarafından Londra Flarmoni Orkestrası tarafından çalınan parçalardan oluşuyor.Vertu Signature Pure Chocolate’ın satış fiyatı 16,600 $.

Cartier Trinity Koleksiyonu

16

www.bosslife.com.tr

İç içe geçiş 3 halkadan oluşan bir altın yüzük isteyen Fransız romancı, sanatçı, yönetmen ve şair Jean Cocteau tarafından sipariş edilen koleksiyona hakim olan üçlü yüzük o zamandan beri Cartier’nin simgeleşmiş tasarımları arasında yer alıyor.

Bu özel koleksiyon piyasaya sürüldükten tam 88 yıl sonra bazı ufak değişikliklerle tekrar karşımızda. Koleksiyon, adını iç içe geçmiş 3 halkadan oluşan yüzüklerden alıyor. Pembe altın aşkı, sarı dostluğu, beyaz ise sadakati simgeliyor. Böylesine şık ve prestijli bir yüzüğe sahip olmanın tabii ki küçük bir bedeli var. İnci süslemeli Trinity yüzüklerin fiyatı tam 34,000 dolar.

KISA KISA

Monster ve Chanel Ortaklığı Monster ve Chanel, özel tasarım kulaklıklardan oluşan yeni bir seri için ortak bir çalışma yürütüyor. İki markanın ortak imzasını taşıyan kulaklıkların ilki tanıtıldı.Tahmin edilebileceği gibi bu kulaklıklar sıradan kulaklıklar değiller. Serinin ilk üyesi, Chanel’in simgeleşmiş dikişleriyle süslü özel deri kaplama kafa yastığı, Chanel logolu kulaklıkları ve özel deri taşıma çantasıyla dikkat çekiyor.Yeni kulaklıkların fiyatı ve ne zaman satışa sunulacağı konusunda henüz bir açıklama yapılmış değil.

Piaget Mücevher Lüks aksesuar üreticisi Piaget, şu ana kadar markanın piyasaya sürdüğü en geniş koleksiyon olan ve değerli mücevher ve takılardan oluşan koleksiyonu Biennale des Antiquaires’i piyasaya sürdü. Koleksiyonda 12 lüks saat ve 59 parça mücevher yer alıyor.En değerli malzemeler ve taşlar kullanılarak üretilen parçalar, kusursuz bir işçilik ve estetik ile oluşturulmuş. Beyaz altın, siyah spineller, beyaz elmas ve kırmızı yakut koleksiyonda yer alan takıları ve saatleri süsleyen değerli madenlerden bazıları.

Mürekkepsiz Kalem “Pininfarina”

18

www.bosslife.com.tr

Alüminyum ve ahşaptan üretilen 4.EVER Pininfarina Cambiano, mürekkep gereksinimi kullanmadan sonsuza kadar kullanılabiliyor.Tamamen el yapımı olarak İtalya’da üretilen 4.EVER Pininfarina Cambiano, mürekkep gereksinimine da kartuş değişimine ihtiyaç duymadan sonsuza dek kullanılmasını sağlayan Ethergraph adlı özel bir alaşımdan üretilen bir uca sahip. Kalemin fiyatı henüz belli değil ama satışa sunulduğunda küçük bir servete mal olacağı açık.

VİTRİN

6 ediyor.

0 adet parlak kesimin sıralandığı pembe altın kasanın çapı 42mm.

Aynı ihtişam ışıltı iskelet tasarım kadranın içerisinde de devam

Excalibur Brocéliande kadrana yayılan sarmaşık motiflerinin üzerinde 58 adet parlak kesim elmas ve yarı değerli taşlar ile kaplı. Ayrıca 157 adet parlak kesim elmas ta saate bir çerçeve oluşturmuş.İbreler pembe altından üretilmiş. Rodyum ile kaplanan Excalibur Brocéliande 7.30 yönünde bir de tourbilliona sahip.Roger Dubuis imzası saatin 12 yönünde konumlandırılmış.

Hakiki timsah derisinden üretilen kayışı yakut renginde. 60 saat güç rezervi, Cenevre Mührü, Sketlon Flying tourbillion mekanizmaya sahip Excalibur Brocéliande 30 metre su basıncına dayabilmekte.

20

www.bosslife.com.tr

VİTRİN

BoveT

Ç

evrilebilir Sistemli, ultra spesifik ve kullanışlı modeller üreten Bovet 1822’den koleksiyona yeni eklenen ürünü Bovet Amadeo Fleurier Monsieur.

Dahiyane bir sistem kullanan Bovet 1822, saygın saatçilik dünyasında çevrilebilir ürünler olarak bilinen kol saati, cep saati, pandantif kolye ve masa saati olarak kullanılabilen birimleri üretmeye başlayalı sadece beş yıl oldu fakat bu beş yıl içerisinde de oldukça ilgi gördü.

Monsieur Bovet, klasik ve zamansız yeni bir arketip olarak dikkat çekerken bir taraftan da rafine ve elegan bir görünüme sahip.

Manuel kurma koluna sahip mekanizması ile 7 günlük güç rezervine sahip olan saatin kalibresi yenilendi.

Oldukça farklı ve çarpıcı bir tasarıma sahip. Akrep ve yelkovan saat 12 yönüne konumlandırılarak merkezden uzaklaştırılmış. Saniye göstergesi ise saat 6 yönüne konumlandırılmış ve dikey eksenlerde hareket ediyor.

Güç rezervi saat 10 yönünde bulunurken saatin ana çark ve köprüsü ise saat 4 yönünde.

Bovet Amadeo Fleurier Monsieur aynı zamanda 30 metre su geçirmezlik özelliğine de sahip.

www.bosslife.com.tr

19

Sivil Toplum Kuruluşları

22

www.bosslife.com.tr

GÜNDEM

ANGİAD ( Ankara Genç İş Adamları Derneği )’ın

Yeni Başkanı

EMRE ALTINDAĞ Sheraton Otel’de sabah saatlerinde başlayan seçimde 550'ye yakın delege oy kullandı. Seçimi resmi sonuçlara göre 330 oyla Emre Altındağ kazandı. Abdullah Değer ise 196 oyda kaldı.

5

mart cumartesi günü sabah saatlerinde Sheraton Otel’de başlayan Angiad 13. Dönem Genel Kurulunda Fatma Semiz, veda konuşmasını yapıp kürsüyü başkan adaylarına bıraktı. Adaylar kürsüye çıkıp kendinlerini ve Angiad hakkındaki projelerini anlattılar. Konuşmalar bittikten sonra sıra oy verme işlemine geldi. Saat 18:00 da sandıklar kapandı. Oy sayma işlemi başladığında ise heyecan doruktaydı. Büyük bir farkla seçimi kazanan Emre Altındağ, ekibi ile birlikte başkanlık sevincini davul zurna eşliğinde salonda doyasıya kutladılar.

masında ön ayak oldu. Yoğun iş yaşamı içerisinde mücadele ederken, sivil toplum kuruluşlarına da uzak kalmayan Emre Altındağ 2003 yılından bu yana ANGİAD'ta çeşitli yönetim kademelerinde görev yapıyor. İç Anadolu Genç İşadamları Federasyonu (İÇGİAF)'nun da Genel Başkanlığını da yapan Emre Altındağ, profesyonel iş yaşamını ve sosyal sorumluluk çalışmalarını Ankara ağırlıklı olmak üzere çeşitli illerde sürdürüyor.

Emre Altındağ Kimdir?

ANGİAD'ın 13. Dönem Başkanı olan Emre Altındağ, 1980 yılında Diyarbakır'da dünyaya geldi. Dicle Üniversitesi Maden Mühendisliği ve Çankaya Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olan Altındağ, eğitim yaşamı devam ederken adım attığı iş hayatında, üniversiteyi bitirdikten sonra aktif rol oynamaya başladı. İnşaat, turizm, bilişim, akaryakıt, tarım, AVM ve medya sektörlerinde hizmet veren Altındağ Grup'un ortakları arasında yer alan Emre Altındağ, aile şirketinin bölge ve ülke ekonomisine katkı sunwww.bosslife.com.tr

23

GÜNDEM

TÜSİAD: Enflasyon Giderek Yükselen Bir Trend İzlemeye Başladı

T

TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, Türkiye’de enflasyonun hedeflerden yüksek olduğuna dikkat çekerek, “Bugün geldiğimiz noktada maalesef enflasyon sadece hedeften yüksek olmakla kalmayıp, giderek yükselen bir trend izlemeye başladı” uyarısında bulundu.

ÜSİAD Başkanı toplantıda yaptığı konuşmasında, “Merkez Bankası’nın izlediği politikaların başarısını, Merkez Bankası’nın hedefleri doğrultusunda yani enflasyon hedefini tutturması açısından değerlendirmek gerektiğini hep söylüyoruz” dedi ve ekledi: “Bugün geldiğimiz noktada maalesef enflasyon sadece hedeften yüksek olmakla kalmayıp, giderek yükselen bir trend izlemeye başladı. Aynı zamanda Merkez Bankası politikaları, enflasyon hedeflemesinden uzak bir görüntü çiziyor. Enflasyon için hedef koymakla, para politikası olarak enflasyon hedeflemesi yapmak arasında fark var.

Son zamanlarda sadece bir hedefe sahip olmak yeterliymiş gibi bir izlenim hakim. Asla ulaşamayacağımız bir hedef mi belirliyoruz acaba? Yoksa bu hedefe ulaşmak için yapılması gereken politikaların önünde engeller mi var? Samimi olarak söylemeliyim; anlamakta güçlük çekiyoruz.” Symes, jeopolitik risklerin geçen yıla kıyasla çok daha arttığına da dikkat çekerek, “Son zamanlarda her

24

www.bosslife.com.tr

sohbetin maalesef en tedirgin edici baş konusu maalesef bu” dedi ve şu değerlendirmeyi yapıt: “Düşük petrol fiyatları ise bir çok ülkenin ekonomisinde hiç tahmin etmediğimiz kadar istikrarı bozucu etki yapıyor, daralmaya neden oluyor. Uzun süre daha düşük seviyelerde kalacağı tahmin edilen fiyatlar, yalnızca hammadde satarak sağlanan refahın sürdürülebilir olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bizim de buradan kendi adımıza çıkarmamız gereken ders, sadece hammadde gelirine dayalı ekonomilere dayanarak büyümemizi sürdürülebilir kılamayacağız. Bu durumun çözümünün de petrol fiyatlarının yeniden çözülmesini beklemek olmadığı son derece aşikar. İş dünyamız pazar çeşitliliğinin önemini her zamankinden daha fazla hissediyor. Küresele ekonomik değişiklikler artık istinasız tüm ekonomilerde arz yönlü önemli yapısal değişikler olmasını kaçınılmaz kılıyor.” dedi.

GÜNDEM

Sani ŞENER

TAV'ın Cirosu 1 Milyar Euro’yu Aştı Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye'nin dünyadaki önemli markası TAV Havalimanları 2015 yılında cirosunu 1 Milyar 79 milyon euroya ulaştırdı.

DEVLETE 500 MİLYON EURO, İSTİHDAMA 88 MİLYON EURO

TAV 780 BİN UÇAK SEFERİNE 102 MİLYON YOLCUYA HİZMET VERDİ

Bu sene biz devlete imtiyaz ücreti, vergi ve SGK kapsamında yaklaşık 500 milyon euro ödeme yaptık. Çalışanlarımıza 200 milyon euro maaş ödedik. Yolcu mutluluğu için, ülkemiz gençlerine istihdam yaratabilmek içinde 88 milyon euro yatırım yaptık. Ben başarının sadece karlılıkla açıklanmasının yeterli olmadığına inananlardanım. Bir şirketin, ülke çıkarlarını öne çıkartarak, çalışanlarının emeğinin karşılığını vererek, onların gelişimlerine katkıda bulunan eğitim olanaklarını geliştirerek ve yatırım yaparak bu başarılarını taçlandırması gerekmektedir, diye düşünürüm. TAV’ın ana hedefide böyle başarılar peşinde koşmaktır. Bu açıdan her sene olduğu gibi bu sene de finansal başarılarımızı sosyal faydalarla da taçlandırdık.

2016 yılında ciroda yüzde 7-9, FAVKÖK’te yüzde 7-9 ve net karda da yüzde 10-12 arasında artış bekliyoruz.

Elimizdeki mevcut portföyümüzde büyümeye devam ederken, yeni havalimanlarını portföyümüze katmak için, servis şirketlerimizle dünyanın hertarafındaki havalimanlarında hizmet verebilmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.

TAV Havalimanları, Türkiye’de İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, Milas Bodrum ve Gazipaşa Alanya havalimanlarını işletiyor. TAV yurtdışında ise Gürcistan’ın Tiflis ve Batum, Tunus’un Monastır ve Enfidha-Hammamet, Makedonya’nın Üsküp ile Ohrid, Suudi Arabistan’ın Medine ve Hırvatistan’ın Zagreb Havalimanı’nda faaliyet gösteriyor. Holding, duty free, yiyecek-içecek hizmetleri, yer hizmetleri, bilişim, güvenlik ve işletme hizmetleri gibi havalimanı operasyonunun diğer alanlarında da faaliyet gösteriyor.

Bu çerçevede TAV Havalimanları, Letonya’nın Riga Havalimanı’nda da duty free, yiyecek içecek ve diğer ticari alanların işletmesini gerçekleştiriyor. Şirket 2015’te iştirakleriyle birlikte 780 bin uçak seferine ve 102 milyon yolcuya hizmet sundu. ÖZET FİNANSAL VE OPERASYONEL BİLGİLER (milyon avro) 2014 2015 % değişim Konsolide ciro* 983 1079 %10 FAVÖK* 434 488 %13 FAVÖK marjı (%)44,1 45,3 1,2 puan Net Kâr 218 210 -%4 Ortalama çalışan sayısı 14,478 15,111 %4 Yolcu sayısı (mn) 94,9 102,5 %8 - Dış hat 54,6 57,6 %6 - İç hat 40,4 44,9 %11 www.bosslife.com.tr

23

GÜNDEM

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanlığına Ömer Koç Getirildi.

Koç Holding tarafından yapılan açıklamaya göre, Koç Holding Yönetim Kurulu tarafından Ömer M. Koç Yönetim Kurulu Başkanı, Ali Y. Koç Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak atandı. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Koç, “ Önümüzdeki dönemde de Koç Topluluğu olarak, Türkiye ekonomisinin lokomotifi olmayı sürdürürken, küresel arenada ülkemizi yeni başarı hikayeleri ile buluşturacağımıza yürekten inanıyorum” dedi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınmasında bu denli önemli bir paya sahip olan ve uluslararası arenada Türkiye’yi başarıyla temsil eden bir topluluğun ve ailenin mensubu olmaktan onur duyduğunu belirterek, “Sevgili ağabeyim ve yönetim kurulu başkanımız Mustafa V. Koç’u çok erken ve zamansız kaybetmenin derin acısını içimizde taşırken, kendisini bir kez daha rahmetle anıyorum. Bizlere emanet ettiği bayrağı daha da ileriye taşımayı hem bir sorumluluk hem de bir görev olarak görüyorum. Önümüzdeki dönemde de Koç Topluluğu olarak, Türkiye ekonomisinin lokomotifi olmayı sürdürürken, küresel arenada ülkemizi yeni başarı hikayeleri ile buluşturacağımıza yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Ömer KOÇ Koç Holding Yön. Krl. Başkanı

Açıklamada verilen bilgilere göre, 2008 yılından bu yana Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini yürüten ve Tüpraş’ın Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapan Ömer Koç, Robert Kolej’deki lise eğitiminin ardından, Columbia Üniversitesi’nde Yunan Filolojisi üzerine lisans eğitimini 1985’te tamamladı.

1989’da Columbia Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden MBA derecesi aldı. İş yaşamına 1985 yılında İsviçre’deki Kofisa

Trading Company’de satış elemanı olarak başladı. Ardından 1989’da New York merkezli Ramerica Int. Inc.’de satış elemanı olarak görev yaptı. 1991-2004 yılları arasında Gazal AŞ’de müdürlük, Koç Holding’de finansman koordinatörlüğü, enerji grubu başkan yardımcılığı ve enerji grubu başkanlığı görevlerinde bulundu.

26

www.bosslife.com.tr

2004 Nisan ayında Koç Holding yönetim kurulu üyesi, Mayıs 2008’de ise Koç Holding yönetim kurulu başkan vekilliği görevine atandı. Ömer Koç aynı zamanda birçok Koç Topluluğu şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı ve üyesi olarak görev yapıyor. 2006 yılında Tüpraş Yönetim Kurulu Üyesi olan Ömer Koç, 2008 yılından bu yana da şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyor.

Tüpraş’ın Akdeniz’in en rekabetçi rafineri şirketi olması yolunda, üretim kapasitesi artışı, enerji verimliliği, Ar-Ge gibi birçok konuda atılımlar gerçekleştiren Ömer Koç, “Fuel Oil Dönüşüm Tesisi” projesine liderlik etti.

Bir ülkenin gelişimi için sadece ekonomiye dayalı atılımların yeterli olmadığını her fırsatta vurgulayan Ömer Koç, “KültürSanat ve eğitime yönelik işler yan alanlar olmaktan çıkarılarak toplumsal hayatımızı tamamlayıcı unsurlar haline getirilmelidir” hedefiyle ülkenin sosyal kalkınmasını destekleyecek birçok çalışmaya katkı sağlarken, pek çok projeyi hayata geçirdi.

Vehbi Koç Vakfı’nda Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Ömer Koç, 2015 yılı itibarıyla Koç Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı’nı üstlendi. 2007 yılından bu yana Türk Eğitim Vakfı’nın (TEV) Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyor.

GÜNDEM

“Sağlıklı Bir Gelecek İçin Amaç, Kadın Dostu Hastane Olmak...”

Medicana Ankara Genel Müdürü Op. Dr. Gülçin Türkmen Sarıyıldız, kadınların toplum geleceği açısından taşıdığı öneme işaret etti ve önümüzdeki dönemde kadınlara yönelik projelerini hızlandıracaklarını kaydetti.

K

adın Dostu şirketler sıralamasında yer alan Medicana Sağlık Grubu’nun Ankara Hastanesi Genel Müdürü Op. Dr. Gülçin Türkmen Sarıyıldız, kadınların, kendilerine engel olunmadığı durumlarda iş hayatında büyük başarılara imza atmasının şaşırtıcı olmadığını söyledi. Sağlık sektöründe de kadın yönetici olmanın zor olmadığını ancak yadırgandığını belirten Sarıyıldız, “Ben bunun avantajını yaşadığımı düşünüyorum. Çalıştığım kurumları sahiplenmeyi seviyorum. Kurumun yükselişini de bir bebeğin büyüme sürecine benzetiyorum. Ancak başarının kadın ya da erkek olmakla ilgisi yok, bizim için emek öncelikli...” diye konuştu.

Medicana International Ankara Hastanesi olarak verdikleri hizmetlerde de toplumun geleceği için kadın sağlığını çok önemsediklerini aktaran Dr. Sarıyıldız, bu çerçevede belli aralıklarla Medicana uzmanlarıyla kadınlara özel seminerler ,düzenlediklerini ve kadınları çeşitli sağlık konularında bilgilendirmeyi hedeflediklerini kaydetti.

Dr. Gülçin Sarıyıldız kimdir?

Op. Dr. Gülçin Türkmen Sarıyıldız, yaklaşık 20 yıldır hekim ve sağlık yöneticisi olarak sektörde hizmet veriyor.

28

www.bosslife.com.tr

Dr. Gülçin Sarıyıldız

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Sarıyıldız, hayalindeki mesleğe kavuşmasının ardından genç yaşta sağlık yöneticiliği de yapmaya başladı. Sarıyıldız, aynı zamanda İşletme Fakültesi mezunudur. “Yol beni yöneticiliğe itti ama hekimlikten ve o duygudan da asla vazgeçemem” diyen Sarıyıldız, çalıştığı kurumu ve hastalarını sahiplenmeyi sevdiğini, hekim olmasının avantajını ise özellikle riskli ve zor bir meslek grubu olan hekimlerle çalışırken yaşadığını aktardı.

Sarıyıldız, yöneticiliğe Ankara Sincan Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı (2000-2008) olarak adım attı.

Ardından özel sektörde Ankara Özel Çağ Hastanesi Genel Müdürlüğü (2008-2009) , Veni Vidi Sağlık Grubu Genel Koordinatörlüğü (2009-2010), Liv Hospital Ankara Kurucu Genel Müdürlüğü (2013-2015)’nün aralarında yer aldığı çeşitli görevler üstlendi. Sarıyıldız ayrıca, Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü Özel Hastaneler Koordinatörü ile Genel Müdür Danışmanı ve Kamu Hastaneleri Kurumu Özel Kalem Müdürü olarak da çalıştı. Op. Dr. Gülçin Türkmen Sarıyıldız, evli ve bir çocuk annesidir.

DOSYA

En Güçlü İş Kadınları Türkiye’de erkek egemen olarak gelişmiş bir iş toplumunda bir kadın olarak iyi bir kariyer sahibi olmak oldukça zor. Hal böyleyken Türkiye başarılı iş kadınları yetiştirmekte oldukça başarısız. Ancak tüm olumsuzluklara karşı gelmiş, alanlarında oldukça başarılı ve iddialı, güçlü iş kadınlarımız da var. Türkiye’nin bu güçlü iş kadınlarını ve onların başarılı kariyerlerine gelin bir göz atalım.

Güler Sabancı Sabancı Holding - Başkan 10 yıldır Türkiye’nin en büyük sanayi devlerinden Sabancı Holding’in kaptan köşkünde. Dünyanın da en etkili iş kadınları arasında. Güler Sabancı, STK’larda, yönetim kurullarında hep ilk ve çoğu zaman tek kadın oldu. En önemli hedefilerinden biri, şirketlerinde kadın çalışan sayısını artırmak. Kendi ifadesiyle, “kapalı değerleri, ortaya çıkarma” peşinde. Sanayi üniversite işbirliğindeki başarısı onu, küresel liderler arasında farklı kıldı. Başarılı olma yolunda uyguladığı üç altın kuralı var: “Ne olursa olsun pes etme, gerektiğinde yardım al ve en zor şartlarda bile gülümsemekten vazgeçme.”

30

www.bosslife.com.tr

DOSYA

Demet Mutlu Trendyol Kurucu Ortağı Genç nüfus, büyüyen ekonomi ve teknolojinin nimetlerinden yararlandı.

Trendyol’u, kısa sürede önemli alışveriş sitelerinden biri haline getirdi. 25 yaş altı gruba yönelik projeler geliştiriyor. 2013’te “Business of Fashion” portalı tarafından hazırlanan ve günümüz moda dünyasına yön veren 500 ismin yer aldığı BOF 500 listesine seçilen tek Türk.

Selen Zorlu Melik Zorlu Enerji Grubu Başkan Yardımcısı

2013’de Pakistan’da ülkenin ilk rüzgar santralinin kurulma aşamasında yer aldı.

Zorlu Enerji’nin Jhimpir’deki rüzgar santrali ile 350 bin Pakistanlı hane aydınlandı.

Jeotermal alana yatırım yapıyor. Türkiye’de bir enerji şirketi tarafından yürütülen ulusal ölçekteki ilk enerji konulu eğitim projesi olan “Enerjimiz Çocuklar İçin”i yürütüyor. Karbon Saydamlık Projesi’nde raporlama yapan Türkiye’deki dört enerji şirketi arasından en yüksek skoru aldı.

Esin Mete Toros Yatırım Ceo’su Toros Tarım 2013 yılında 1 milyar 423 milyon TL ciro gerçekleştirildi. Bu rakam, Tekfen Holding’in toplam cirosunun yüzde 37’sini oluşturuyor. Mete, IFA (Uluslararası Gübre Üreticileri) başkanlığıyla beraber dünyanın tarım ve gübre politikalarına yön veren önemli isimlerden biri oldu. 85 ülkede 540’tan fazla üyesi bulunan IFA’nın başkanlığını iki sene boyunca yapacak. IFA 2015 toplantısının Türkiye’de gerçekleşmesini sağlayarak, global çalışmaların yapılmasına liderlik yapacak.

Suzan Sabancı Dinçer Akbank - Başkan Kariyerine 1986 yılında bankacılık sektöründe başlayan Sabancı Dinçer, 1989 yılından itibaren Akbank’ta görev almıştır. Suzan Sabancı Dinçer, Institute of International Finance Yönetim Kurulu Üyesi ve Gelişmekte Olan Ülkeler Danışma Kurulu Üyesi, Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi Küresel Liderler Ağı Üyesi ve Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi İstanbul Danışma Kurulu Üyesidir. Suzan Sabancı Dinçer, Global İlişkiler Forumu Yönetim Kurulu Üyeliği ve TÜSİAD Üyeliği görevlerini yürütmektedir. Aynı zamanda İstanbul Lüksemburg Fahri Konsolosu’dur.

“Dünyanın En Değerli 100 Bankası” arasında 86’ıncı sırada yer alan Akbank’ı yönetiyor ve 16 bini aşkın kişiye istihdam sağlıyor. Eğitim ve sanat alanlarında da son derece aktif bir yüz. www.bosslife.com.tr

29

DOSYA

Demet Sabancı Çetindoğan Demsa Group – MediaSa Yönetim Kurulu Başkanı

Evrim Aras

Demet Sabancı Çetindoğan’ın girişimci olarak kariyeri, 1999`da eşi Cengiz Çetindoğan ile birlikte kurduğu perakende tekstil firması DEMSA A.Ş. ile başlamıştır. Sabancı Çetindoğan, girişimcilik kariyerine, 2006 yılında kurduğu MEDİASA Yayıncılık A.Ş. ile devam etmiştir.

Tematik kanallar üstüne uzmanlaşmayı hedefleyen MEDİASA, faaliyetine, moda kanalı Fashion TV`nin Türkiye yayın haklarını alarak başlamıştır. Toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket eden Demet Sabancı Çetindoğan`a, katkılarından dolayı Mimar Sinan Üniversitesi, Başbakanlık Çocuk Esirgeme Kurumu, Unicef Türkiye Milli Komitesi, TOÇEV gibi pek çok kurum ve kuruluş tarafından teşekkür ve şükran plaketleri sunulmuştur.

Aras Kargo Yönetim Kurulu Başkanı Ve Ceo’su 2013 yılında kurumsallaşma sürecini tamamlama yolunda önemli adımlar attı. 2013 yılı temmuz ayında Austrian Post, yüzde 25 hisse satın alarak Aras Kargo’ya ortak oldu. Avrupa pazarında önemli yer edinme hedefine doğru ilerliyor. Yatırımlar arasında, operasyon merkezlerindeki teknolojiler, BT sistemleri, müşteri entegrasyonları ve araç filosunu iyileştirmek bulunuyor.

Ümit Boyner Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi İş dünyasının etkili isimlerinden birisi olanTürkiye’nin gıda dışı en büyük perakende gruplarından Boyner Holding’in yeni yatırım ve finansman projelerine yön veriyor.

Türkiye’de perakendecilik grubu olarak ilkleri gerçekleştirdi. Ümit Boyner, holdingin perakendede hedeflerine yön veriyor. Yenilikçilik ve farklılık getiren yönetici misyonu öne çıkıyor. KAGİDER’in kurucusu, TEGV ve Tohum Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi. 20102013 döneminde TÜSİAD başkanlığını yürütmüştür. 2013’te, köklü sigorta kuruluşu Euler Hermes’in Murakabe Üst Kurulu’na giren üçüncü kadın üye oldu. Değişimi seven ve bunu hızlı uygulayabilen, hareket kabiliyeti yüksek bir iş kadını.

Zeynep Erkunt Erkunt Traktör Yönetim Kurulu Başkanı Gelecek üç yıl içinde Ege’de satılan her dört traktörden birinin Erkunt markalı olmasını hedefliyor. Ege’yi, Erkunt Traktör’ün kalesi yapmak istiyor. Ege Bölgesi’nde 2013’te yüzde 9 olan pazar payını, 2014’te yüzde 12’nin üzerine çıkaracak stratejilerin peşinde. Şimdiye dek yer almadığı Batı Avrupa ve Amerika pazarını önemsiyor. İngiltere’de açtığı ofisle başka ülkelerin pazarlarına yakın oldu. ArmaTrac markasıyla, Afrika ülkelerinde büyük oynayacak. Bu ülkelerde yapılacak üretim için know-how transferi yapan ilk Türk traktör firması olma yolunda ilerliyor.

32

www.bosslife.com.tr

DOSYA

Serpil Timuray Vodafone Grubu İcra kurulu üyesi, bölge başkanı

CEO’luk döneminde Vodafone Türkiye’yi gelir, pazar payı ve karlılık açısından rekor düzeyde büyüttü. 1 Ocak 2014’te Vodafone Group İcra Kurulu Üyesi, Afrika Ortadoğu ve Asya Pasifik Bölge Başkanı oldu. Grubun toplam 409 milyon abonesinin yüzde 65’i ve servis gelirlerinin yüzde 30’u onun sorumluluğunda. 2003 yılında Dünya Yayın Grubu tarafından “Gıda ve İçecek Sektörü’nün En Başarılı İş Kadını” ödülüne layık görülen Timuray, SETBİR (Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, YASED ve TUSİAD üyesidir.

Begümhan Doğan Faralyalı Doğan Holding - Başkan 1 Ocak 2012’den beri Doğan Holding’in başkanlığını yürütüyor. Onun yönetimindeki holding, 2013 yılını 1 milyar 764 milyon TL piyasa değeriyle kapattık. Konsolide gelir ise bir önceki yıla göre yüzde 8 artarak 3,3 milyar TL’ye yükseldi. Odağında, sürdürülebilir ve kârlı büyüme var. Sosyal sorumluluk faaliyetlerinde de aktif

Güldem Berkman Novartis Türkiye Ülke Başkanı Ve İlaç Sektörü Genel Müdürü Ocak 2008’den bu yana Türkiye Ülke Başkanı ve İlaç Sektörü Genel Müdürü olarak görev yapıyor.

Berkman, Novartis Asya, Ortadoğu ve Afrika (AMAC) Bölgesi’nde Yürütme Kurulu üyesi. Şirketin globalde net satış geliri, 2013’te 57,9 milyar dolar oldu. Ar-Ge harcamaları ise 9,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Sivil Toplum Kuruluşlarında da görev alan Berkman 2012-2014 arasında Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Başkanı, 2013-2015 Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkan Yardımcılığı, 2013-2015 İsviçre Ticaret Odası Başkan Yardımcılığı görevlerini tamamlamış ve sürdürmektedir. İlaç sektöründe başarılı kadın yönetici olarak hızla yükseliyor.

Galya Frayman Molinas Coca Cola Türkiye, Kafkasya Ve Orta Asya Bölge Başkanı Türkiye ile birlikte 9 ülkenin sorumluluğı omuzlarında. Sosyal sorumluluk alanlarında da etkin. Coca-Cola Hayata Artı Vakfı’nın yönetim kurulu başkanı, Coca-Cola Kadın Liderler Konseyi’nin kurucu üyesi ve MO Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin başkanı. YASED yönetim kurulu üyesi ve başkan yardımcısı.Sorumluluk alanına dahil olan ülkelerde Molinas’ın en büyük savaşı sürdürülebilirlik üzerine. Suyun geri kazanımı için projeler geliştirilmesi, enerji tüketimi, karbon salımının azaltılması, malzeme geri dönüşümü ve ambalaj iyileştirilmeleri gündemindeki konular. Teknolojiden kurumsal sosyal sorumluluk projelerine uzanan geniş alanda, çevre projelerinin takipçisi. Molinas, Cappy meyve suyu satışlarında da önemli bir büyüme sağladı ve bu alandaki çalışmasıyla Türkiye operasyonunun örnek gösterilmesini sağladı. www.bosslife.com.tr

31

Ă–zel

34

www.bosslife.com.tr

Demet Sabancı Çetindoğan Demsa Group – MediaSa Yönetim Kurulu Başkanı

Röportaj: Anıl Taşdemir

Fotoğraf: Doğu Oba Özkan

Mekan: The St. Regis Hotel

Turizm, otelcilik ve tekstil alanlarında gerçekleştirdiği yatırımlarla hedefi Türk ekonomisinin gelişimine ve Türkiye’nin marka olmasına katkıda bulunmak olan başarılı bir İş Kadını. Sabancı ailesinin kadınları iş dünyasında adından söz ettirmeyi başarıyor. Demet Sabancı gibi… Genç, güzel, samimi, zarif, sıcak kanlılığı ile size pozitif enerjisini yansıtan Demet Sabancı, eşine ve ailesine çok önem veriyor. Hem iyi bir anne, hem de mükemmel bir iş kadını olmanın sırlarını BossLife’a anlattı.

• Demet hanım öncelikle sizi tanıyabilirmiyiz?

Sabancı ailesinin bir ferdi olarak gözümü iş dünyasının içinde açtım. Rahmetli babam ve annemin desteği ile iyi bir eğitim aldım. Aile işinden sonra, iş hayatında kendi yoluma gitmeyi tercih ettim. Ama beni tarif eden tek şey iş değil elbette. Hayatımın önemli bir kısmını sosyal sorumluluk projelerine ayırdım. Gönüllü olarak Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmak için gayret gösteriyorum. Hırsların değil hedeflerin insanı olmaya çalıştım. Hayatıma ve çevreme denge vermeye gayret ettim.Adanalıyım :) İngiltere Richmond College’da, işletme üzerine eğitim aldım. Evliyim Üç çocuğum var.

• Ülkenin dört bir yanında yatırımları bulunan, binlerce insan çalıştıran, Türkiye’nin en büyük sanayici ailelerinden birinin mensubusunuz. Dedelerin kurduğu holdingde çalışmak yerine, iş hayatına sıfırdan başladınız.

Bize bu serüveni anlatırmısınız?

20 yıl Tekstil Sanayi de çalıştık. Ama bizim hayallerimiz başka idi. Hizmet sektöründe yeni ufuklar görüyorduk.

Ayrıca ailemiz kendi kanatlarıyla uçmak isteyenleri

yüreklendirir bir tutum içindeydi. Zor ama büyütücü, geliştirici bir enerjiydi bu. Biz zor olanı seçtik. Kendi yolumuzu çizerek, kendi yolunu çizme duygusuyla hareket eden insanlara örnek olduk. Bu garipsenecek bir tutum değildir. Böylece hem ailemiz hem de ekonomimiz büyüyor. Bence yetenekleri, birikimleri bu ülke için kullanırsa üretilen değer de o oranda artacaktır.

• Demsa grup çatısı altında hangi firmalar faaliyet gösteriyor?

Bizim tanınmamızı sağlayan alan Lüks markalar perakendesi oldu. Harvey Nichols, Brandroom gibi markalarımızla birlikte Tom Ford,Gucci, Salvatore Ferragamo, Alexandre McQueen, DVF, Juicy Couture, Michael Kors, yeni markamız Hiref ve İki otelimiz bulunmakta . Özellikle St Regis ile İstanbul’da otelcilik anlayışına yepyeni bir boyut kazandırdık. Müze otelciliği olarak bilinen ama biz de pek olmayan bir alanda Pera Palas Jumeirah ile çok iyi örnekler üretiyoruz. DEMSA’nın yaptığı her işte küresel bir rekabet anlayışı vardır. Yerel dinamikleri aşma çabamız bu işlerde de sürecek.

• İşinizdeki başarılarla ön plana çıkan bir iş kadınısınız. Genç girişimcilere neler önerirsiniz iş hayatı ile ilgili? www.bosslife.com.tr

35

Aslına bakarsanız zaman ilerledikçe ortak yanlarınız da çoğalıyor. Sanırım birbirine benzemeye başlıyor insan.

Ama şunu da net olarak ifade edebilirim ki biz birbirimizi tamamlıyoruz.Aynı şeyleri düşünebiliyor, farklı konularda aynı ifadeleri kullanıyoruz.

Güven iş yapmanın birinci kuralıdır. Güvenmediğiniz kişiyle takım çalışması yapamazsınız. İnsanın eşiyle çalışmasının en olumlu yanı budur. Uyumlu olduğumuz muhakkak ama bu her konuda aynı görüşte olduğumuz anlamına gelmiyor. Biz bir konuda fikir ayrılığına düştüğümüzde birbirimize saygı duymayı çoktan öğrendik.

Dinlemeyi, kendini yenilemeyi ve bir karar aldığında bunun arkasında durabilmeyi başarabiliyoruz. Bu da bizi başarılı kılıyor sanırım.Ama her zaman sevgiyi ayrı bir yere koymak lazım. İşinizi, eşinizi, çevrenizi ve hedeflerinizi sevmeniz gerekiyor. Sanırım ben bunu başarabiliyorum.

Rekabet çok yoğun. Eskiden iyilerle kötüler arasındaki mesafe daha fazlaydı. Şimdi herkes daha sıkı hazırlanıyor.

Yabancı dil bilen, sosyal merakları olan, dünyayı takip eden, kendi hedefleri olan insan sayısı daha fazla. Bir şey başarmak istiyorsanız, hızlı olmalısınız. Yaratıcı olmalısınız, yenilikçi olmalısınız, küresel düşünmelisiniz. Hayata hazır olmak lazım. Her hayat kendi modelini ortaya koyar.

• Tekstile ağırlık vermenizin sebebleri nelerdir?

Tecrübelerimiz hep bu doğrultuda ilgi alanlarımız. Neticede seviyoruz da.

• Eşiniz Cengiz Bey’le birlikte önemli işlere imza atıyorsunuz. İnsanın eşiyle aynı gustoyu ve iş hayatını paylaşması müthiş bir şey. Bu uyumu nasıl başarıyorsunuz?

Eşim perakende ve inşaat, otel, ve müze işiyle ilgili. Ben de sağlık ve medya ile ilgiliyim. İş dağılımından dolayı odaklandığımız konularda daha rahat çalışabiliyoruz.

Günlük işlerde birbirimize müdahale etmeyiz. Ama prensipler ve önemli konular için mutlaka fikir teatisin de bulunuruz.

Bizim ofislerimiz ayrı. Akşamları evde herkes kendi işini anlatıyor. Fikir alışverişi hoşoluyor. Belki evde ve ofiste sürekli birlikte olsaydık, sürekli aynı ortamda, aynı konular olsaydı zor olabilirdi. Ama biz onu yaşamadık.

36

www.bosslife.com.tr

• Sosyal sorumluluk adına verilen bir çok yardım davetlerinde sizinde eşinizle birlikte destek vermek amacaıyla katıldığınızı görüyoruz.

Faaliyet gösterdiğiniz derneklerden bahseder misiniz?

Bu benim boş zamanım değil, işimin bir parçası. İnsanlara, hayata, geleceğe dokunmanın bir yolu. Özellikle çocuklar ve sanatla ilgili konularda ülkemi ve insanı destekleyecek işlerin içinde olmayı yürekten istiyorum. Bunun beni zenginleştirdiği, güçlendirdiğini hissediyorum. Bu gurur beni motive ediyor. Yine de üzerinde çok konuşmak istediğim konular değil bunlar. Sosyetik birer sosyalleşme alanı olarak gösterilen şeyler değil benim içinde bulunduğum süreçler.

TİKAD (Türkiye İş Kadınları Derneği) Yüksek İstişare Konseyi Başkanıyım YÇD (Yaratıcı Çocuklar Derneği) Yürütme Kurulu Başkanı, WAAS ( The World Academy of Art and Science) üyeyim Hayata Paylaşım Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Kurucu üyesim Chaîne des Rôtisseurs Association Mondiale de la Gastronomie’de üye, Swiss Red Cross Ball onursal başkanlık ve Venetian Heritage Foundation’da üyelik yapmaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin kültürel değerlerini korumak ve dünyaya tanıtma amacını güden Turkey One Association’ın kurucu başkanıyım

• Demet Sabancı, iş hayatı ve projeler dışında neler yapar? Nasıl bir Anne?

Sosyalleşiyorum. Arkadaşlarım, hayır işlerim, çocuklarla kadınlarla ilgili projelerimiz var... Bana iyi geliyor.Sanatla ilgileniyorum.Galeri, müze geziyorum..Konsere sinemaya

Ă–zel

www.bosslife.com.tr

37

RÖPORTAJ

Özel

gidiyorum.İnsan istedi mi sevdiği her şeye vakit ayırabiliyor.

Evet Anneyim... Çocuklarımızı çok seven ve fikirlerine saygı duyan anne- babayız. Biz çocuklarımız için birlikte hareket ediyor ve eğitimleri içinde özel hayatları içinde ayni şeyleri düşünüyoruz. Eğitim konusunda onları tamamen özgür bırakıyoruz. Dünya çok hızlı değişiyor. Geleceğin trendleri iş alanlarını da belirleyecek. Kim bilir belki yepyeni alanlarda yepyeni motivasyonlarla başarılı olmayı deneyecekler. Biz çocuklarımızın iyi eğitim aldıktan sonra kendi hayallerinin peşinden gitmelerini isteriz.Sonuç da bizde öyle yaptık.

• İş hayatınız boyunca “Keşke şunu yapmasaydım” dediğiniz oldumu?

Bunca iş yapıp keşke dememek mümkün değil. Ama pişmanlıklara takılıp kalmam ben. Onu da ben yaptım.

Mutlaka bir şey öğrenmişimdir. Pişmanlık başarının ayrılmaz bir parçası ben bundan korkmam.

• ‘Sabancı’ soyadını taşımak nasıl bir duygu? Hiç dezavantajını yaşadınızmı? İnsanlar her zaman sahip olduğumuz soyadının bize kolaylık sağladığını düşünüyor. Bunu engellemek mümkün değil. Bununla yaşamaya alıştım artık. Ama samimiyetle şunu söylemeliyim ki Sabancı soyadı bir takım 38

www.bosslife.com.tr

noktalarda avantaj olsa da çoğu zaman sizi büyük bir sorumluluk baskısı altına alıyor. Biz elimizdeki imkanları kendimizden çok ulusumuz için kullanmak yönünde eğitildik. Biz de kendi çocuklarımızı bu sorumluluk duygusuyla yetiştiriyoruz. Ailemizin ve başarılarımızın devamı için içinde yaşadığımız çevrenin ulusal hatta uluslar arası ölçekte sağlıklı olması lazım. Bu bir bilinçtir ve biz bu bilince daha çocuk yaşlarda sahip olduk. Bize tanınan ve işimizi kolaylaştıran bir yasa yok ki? Kim ne yaşıyorsa bizde aynısını yaşıyoruz. Ama başkalarının içinde hissetmediği ve bunun için suçlanmadığı ortamda toplumsal sorumluluk bizim gibi insanlar için vazgeçilmez bir davranış biçimidir.

Bu ülkemiz için bir değerdir. Bizi bu bilinç ve sorumlulukla yetiştiren büyüklerimize şükran borçluyuz.

• Uzun yıllardır topladığınız eserler merak konusu. Bu nadide eserlerden bizlere örnekler verebilirmisiniz?

Uzun süredir Türk resim sanatı tarihinin başlangıcı olarak kabul edilen 19. yüzyılın ikinci yarısından günümüze uzanan süreçte oluşturulmuş, dönemleri belirleyen başyapıtlar yer almaktadır. Demsa Group, köklü bir geçmişe sahip olan Türk sanatını dünü ve bugünü ile sunabilmek Türk hat sanatında ekol oluşturmuş Yakut Mustasimi, Ahmed Şemseddin Karahisari, Şeyh Hamdullah, Hafız Osman, Abdullah Zühdi, Muhsinzade Abdullah, Mahmud Celaleddin, Mehmet Şevki gibi isimleri, yukarıda bahsettiğim gibi, Türk resim sanatı tarihinin başlangıcı

Ă–zel

www.bosslife.com.tr

37

RÖPORTAJ

Özel

olarak kabul edilen 19. yüzyılın ikinci yarısından günümüze uzanan isimleri ; Osman Hamdiportrelerinden, Şeker Ahmet Paşa’nın peyzajlarına, Süleyman Seyyid ve Hüseyin Zekai Paşa’nın natürmortlarına, Halil Paşa’nın portrelerinden, İbrahim Çallı’nın figürlü peyzajlarına, Nazmi Ziya’nın boğaz konulu yapıtlarına, Şevket Dağ interior den etkileniyoruz.

• Gelecek dönemde Demsa’da farklı markalar,farklı sektörler görebilecekmiyiz? Yada yapmak istediğiniz daha farklı bir hayaliniz varmı?

Her daim farklı sektörler de bulundum.Şimdilik mevcut iş kollarımızı geliştirmekle meşgulüz.Tabi ki güzel bir proje olursa hemen değerlendirmeye alırız.Neden olmasın... Şu aralar, Fransız zincir mağazalar grubu Galari Lafayyette’i İstanbul’a açma çalışmalarımız hızla sürüyor. Ankara, Antalya, Bursa, Gaziantep, Adana gibi illerde de lüks moda perakendesi noktasında taleplere karşılık vereme planlarımız var. Türkiye’yi İstanbul’dan ibaret kabul etmemek lazım. Ülke insanının ve Türkiye’de yaşayan yabancıların ve turistlerin tüketim alışkanlıklarını değiştirecek bir hedefe doğru ilerliyoruz.

• 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Ülkemizde kadınların iş hayatında yükseldiği 38

www.bosslife.com.tr

bir dönemdeyiz. Fakat bir okadar da kadınlara karşı günden güne daha fazla yapılan kötülükler ile karşı karşıyayız. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Başarılı bir iş kadını olabilmek için öncelikle kararlı ve cesur olmalısınız. Kendinize olan güveniniz ve projelerinize, ekibinize olan inancınız asla değişmemeli, asla ve asla atılım yaparken korkmamalısınız Bir işe başlarken kendinize rakip olarak gördüğünüz erkeklerden asla çekinmemek gerek.Onlardan birçok üstün yönünüz olduğunu unutmayalım. Her zaman için dikkatli olmak gerek.. Elinize geçen fırsatları avantaja çevirmeyi öğrenmek gerek. İşinde ilk olan ve gelişmeye açık olan fikirlere sahip çıkmak,( işte benim en sevdiğim bölüm ) İşinizde markalaşmayı önemli ölçüde bir iş kolu haline getirmek. Cesaretli, yenilikçi ve üretken olmak gerek.Benim sırlarım bunlar.Aslında sırlar değil iş hayatında olması gereken unsurlar desek daha mı doğru olur.

• Son olarak BossLife okurlarına neler söylemek istersiniz?

En başka Ankara yı seviyorum.Derginizde sevdim. BossLife ya gelince, Türkiye ve dünyada, sektör liderleri ve her sektörden bir konu bulunması çok güzel. Ayrıca ilginize ve BossLife’a emeği geçen tüm ekip arkadaşlarına teşekkür ederim.

Ă–zel

www.bosslife.com.tr

41

BossLife Exclusive

Dünyanın En Lüks Vip Havalimanı Salonları

Eğer, uluslararası bir yolculuğun “business class” yolcusuysanız, size krallar gibi hizmet edilmesini beklersiniz. Havalimanına girişinizden itibaren havayolu şirketiniz sizin rahatınız için her şeyi düşünür. Business Class yolcuların beklentilerini karşılama noktasında en önemli görevlerden biri VIP salonlarına düşer. VIP salonu, beş yıldızlı bir otelde bulunan tüm lükse sahip olmalıdır. Birkaç yıl öncesine kadar,dünyanın hemen hemen tüm havalimanlarında VIP salonlar misafirlerine hemen hemen aynı imkanları sunuyorlardı. Rahat koltuklar, büyük ekran televizyonlar, bar, ücretsiz internet bağlantısı… Bugün kulağımıza son derece sıradan gelen bu özellikler New York’tan Paris’e, Sidney’den Hong Kong’a kadar bütün havaalanlarında VIP salonları süslüyorlardı. Ancak günümüzde durum değişti. Artık dünyanın en önemli havalimanlarında yer alan VIP salonlarda, tam boyutlu masaj koltuklarından uyuma bölümlerine kadar aklınıza gelebilecek her türlü lüks imkan bulunuyor. Bazı salonlar tam teşekküllü spa salonları, özel şekerleme odaları ve ünlü şefler tarafından hazırlanan yiyecek ve içecek menüleriyle öne çıkmayı başarıyor. Bu sayımızda sizler için dünyanın en güzel VIP salonlarından bazılarını inceledik. Keyfini çıkarın…

L

ondra’daki Heathrow Havaalanı’da bulunan British Airways Concorde Room, klasik dekorasyonu ile Londra’nın kendine has havasını yansıtmayı başarıyor. Bunu başarırken de lüks ve konfordan da ödün vermiyor. Concorde Room’un en önemli özelliği özel garsonların hizmet verdiği, yatak ve banyoya sahip dinlenme odaları. Bu odaları kullanan yolculara şarap ve şampanya servisi de yapılıyor. Terasta bulunan havaalanı manzaralı Concorde Bar da uçuş saati gelinceye kadar British Airways yolcularının keyifli vakit geçirmelerini sağlıyor.

42

www.bosslife.com.tr

Uçuş esnasında sunmuş olduğu ikram ve konfor ürünleri ile başarısı adeta tescillenmiş olan THY, uçuş sonrasında da yolcularını yalnız bırakmıyor. İstanbul Atatürk Havalimanı (AHL) dış hatlar geliş terminalinde açılan yeni yolcu salonu, THY’nin, müşteri memnuniyeti odaklı farklı ve yeni hizmetler geliştirme prensibiyle yolcularına hizmet verme yönündeki yeni bir adım olarak dikkatleri çekiyor.Yolculara, uçuş sonrası dinlenmeleri için konforlu bir ortam sağlamaya yönelik 250m2’lik alan üzerine inşa edilen salonda, 38 kişilik oturma kapasitesi mevcut.

Turkish DO&CO tarafından hazırlanan lezzetli ikramların yolcuların beğenisine sunulduğu İstanbul Lounge Arrival’da ayrıca, duş kabini içeren dinlenme alanları, giysi değişim odası ve görevli bir personelin yolculardan gelebilecek ütü talebi üzerine ücretsiz olarak giysilerini ütülediği bir ütü odası bulunuyor. Salonda yerli/yabancı gazete ve dergiler, kablosuz internet bağlantısı, LCD televizyonlar ve yolcuların elektronik cihazları için şarj noktaları da yer alıyor.

www.bosslife.com.tr

41

BossLife Exclusive

Etihad’ın birinci sınıf salonu girerken yolcuların çocuklarını kapıda özel olarak görevlendirilmiş uzman dadılar alıyor ve çocuklar oyun salonunda eğlenirken, ebeveynler ise istekleri doğrultusunda uçaklarını bekliyor ve bu sürede Six Senses spa salonunda rahatlayabiliyorlar. Etihad Diamond First Class Lounge’da kusursuz servisi, lezzetli yemekleri ve kaliteli içecekleriyle hizmet veren özel bir restoran da bulunuyor.

44

www.bosslife.com.tr

Business class yolcularının dünyanın en kalabalık havaalanlarından biri olan John F. Kennedy’deki karmaşadan kurtulmak için kusursuz bir salonları var. Orta bölümündeki kırmızı deri koltuklu ve mor aydınlatmalı şık kokteyl alanıyla dikkat çeken Virgin Atlantic JFK Clubhouse’un Dr. Hauschka ürünlerinin kullanıldığı lüks spa salonu onu sınıfındaki diğer salonlardan bir adım öne çıkarıyor.

Virgin Atlantic JFK Clubhouse’da masaj salonu, el, yüz ve ayak bakım odaları ve bilardo masaları da mevut.

www.bosslife.com.tr

45

Parlak zeminleri, cam duvarları ve paslanmaz çelik detaylarıyla son derece modern bir havaya sahip olan Qantas First Lounge, günümüz dünyasında lüks bir VIP salondan beklenebilecek hemen hemen tüm hizmetleri sunuyor. Fakat salonu özel kılan asıl nokta, havasını sürekli olarak taze tutmasını sağlayan ve modern şehir yaşantısının ortasında yolculara farklı bir tecrübe yaşatan ve içerisinde 8,400 adet bitki bulunan yeşil bahçe. Payot Paris spa odaları da salonun denenmesi gereken hizmetlerinden. Salonun Marc Newson tarafından dekore edilen üst katında bulunan, 48 kişi kapasiteli, açık mutfaklı restoranda ise Avusturyalı ünlü şef Neil Perry’nin elinden çıkan lezzetli yemekler servis ediliyor.

46

www.bosslife.com.tr

İki katlı ve 3,994 metrekare toplam alana sahip olan The Wing Dünya’nın en büyük VIP salonlarından biri. 24 metre uzunluğunda bir barı, sıcak ve soğuk servisleri, Japon noodle barı, dört restoranı, 24 adet küvetli duş süiti, spa salonu ve 26 IT istasyonuyla bir VIP salondan beklenebilecek tüm donanım The Wing’de mevcut. The Wing’e yalnızca birinci sınıf ve business class yolcuların girişine izin veriliyor.

www.bosslife.com.tr

45

DOSYA

Telekomünikasyon İki ya da daha fazla kişinin teknolojiyi kullanarak bilgi alışverişinde bulunmasına telekomünikasyon denir.

Haberleşme teknolojisi kanalları kullanarak ve fiziksel yollarla (sinyal kabloları) ya da elektromanyetik dalgaların bir formu olarak bilgileri iletilir. Elektrik sinyalleri buna örnek olarak verilebilir. Telekomünikasyon topluluk adı olarak isimlendirilebilir çünkü birçok farklı teknolojiyi içinde barındır.

E

ski zamanlardaki iletişim ışık, dumanla haberleşme, semafor, bayrak gibi görsel sinyaller kullanılırdı. Mesafeler arası iletişime geçişte ilk modern haberleşme de ise trompet, korna ve ıslık gibi sesli mesajlar yaygındı. Günümüz modern teknolojisinde elektriksel ve elektromanyetik dalgalar uzun mesafeler arası iletişim çok yaygın.

Telgraf, telefon, network, fiber optik ve haberleşme uyduları günümüz teknolojisinde kullanılan elektriksel ve elektromanyetik dalgalara bir kaç örnektir. Wireless iletişimdeki devrim 1909’da Fizik dalında Nobel ödülü alan Gglielmo Marconi’nin radyo haberleşmesi alanında öncülük ettiği gelişmelerle 20. yüzyılın ilk on yılı içerisinde başladı. Diğer kayda değer öncü icatlar ve geliştirmeler elektrik ve elektronik iletişimi alanında Charles Wheatstone, telgrafı icat eden Samuel Morse, telefonu icat eden Graham Bell, radyoyu icat eden Lee de Forest, Edwin Armstrong, Wladimir K. Zworykin, John Logie Baird ve televizyonu icat eden Philo Farnsworth.

İlk zamanlarda telekomünikasyon Orta çağda işaret ışığı çok yaygındı. Bu ışıklı işaretler mesafe olarak kısa oldukları için bunun dezavantajları çokça yaşanıyordu. 1792 de Fransız mühendis Claude Chappe Lille ve Paris arasında ilk düzenli görsel telgraf sistemini kurdu. Bu sistem niteliksiz işletmeci ve pahalı kulelerinden ve uzak mesafeden dolayı sıkıntı çekti. Sonuç olarak elektrikli telgraflardan oluşan rekabetten son ticari hat 1880 yılında terk edildi.

Posta güvercinleri farklı kültürler tarafın48

www.bosslife.com.tr

dan tarih boyunca kullanılmıştır. Güvercinlerin aslen Pers kökenli olduğu söylenmektedir ve askeri yardım için Romalılar tarafından da kullanıldı. Frontinus Julius Caesar’ın Galya’yı fethinde güvercinleri kullandığını söyledi. Yunanlarda güvercinleri kullanarak Olimpiyat Oyunlarında galip gelen isimlerini iletti. 19. Yüzyıl başlarında

Radyo ve Televizyon İngiliz bilim insanı James Maxwell 1865 yılında elektronik olarak üretilen radyo dalgalarının yayılma teorisini kurmuş ve Alman fizikçisi Heinrich Hertz, 1888 yılında Maxwell’in teorisini pratik olarak gerçekleştirerek bu konuda öncülük etmişlerdir. Marconi ile birlikte 1898 yılında ilk radyo resmen doğmuş oldu. İlk kullanımı gemiden sahile haberleşme içindi. 1923 yılında yüksek frekans radyo dalgalarının iyonosfer’e çarparak dünyaya döndüğü ispatlanınca radyo, deniz aşırı haberleşme de dahil olmak üzere hızla yaygınlaştı.

Televizyon 1923 yılında, John Logie Baird tarafından İngiltere’nin Hastings kasabasında icat edilmiştir. İlk televizyon görüntüsü ise yine Baird tarafından 1926 yılında yayınlanmıştır. Başlangıçta noktalar halinde ve titrek olan görüntülerin kalitesi Baird tarafından geliştirilmiştir. Baird’in televizyon sisteminde mekanik olarak döndürülen diskler kullanmasına karşın aynı dönemde Marconi – Emi sistemi gibi elektronik olarak işleyen rakip sistemler de üretildi. 1930’ların başında televizyon elektronik eşya olarak satılmaya ve geniş kitlelere hitap etmeye başladı. Örneğin 1936 Berlin Yaz Olimpiyatları Almanya’da

evlerdeki televizyonlardan izlendi.

Telefon ve telgraf Sir Charles Wheatstone ve Sir Fothergil Cooke 1837 de elektrikli telgrafı icat ettiler. Ayrıca ilk elektrikli ticari telgrafı 9 Nisan 1839 Wheastone ve Cooke tarafından inşa ettirilip açılmıştır. 27 Temmuz 1866 tarihinde ilk transatlantik telefon kablosu başarı ile tamamlandı.

Geleneksel telefon 1876 yılında Alexander Graham Bell ve Elisha Gray tarafından icat edildi. Antonio Meucci 1846 yılında bir hat üzerinden ses ve elektrik iletimine izin veren bir cihaz icat etti. İlk ticari telefon hizmetler 1878 ve 1879 yılında Atlantik’in iki yakasından New Heaven ve Londra şehirleri arasında inşa edildi.

Bilgisayar Altyapısı ve İnternet Eylül 1940 tarihinde 11, George Stibitz New York’ta Karmaşık Sayı Hesaplama tele yazıcı kullanarak sorunları iletmek ve New Hampshire Dartmouth College geri bilgisayarlı sonuçlar almayı başardı. 60’ların başında The US Department of Defense tarafından desteklenen ağ çalışmalarından birisi, İnternet Protokolü’nü (IP) kullanan ilk ağ olan ARPANET’tir. ARPANET üzerinden ilk mesaj, Los Angeles’taki Kaliforniya Üniversitesi (UCLA)’daki Professor Leonard Kleinrock’un laboratuvarından, Stanford Research Institute(ISR)’de bulunan bir bilgisayara gönderildi. Yerel alan ağları (LAN) için iki popüler bağlantı protokolleri de 1970’lerde ortaya çıktı. Token ring protokolü için bir patent Olof Soderblom tarafından 29 Ekim 1974 tarihinde açıldı.

DOSYA

www.bosslife.com.tr

47

DOSYA

Türkiye merkezli GSM, 2G, 3G ve 4G operatörüdür. GSM 900 teknolojisini kullanarak hizmet vermektedir. Kurulduğu günden bu yana, lisans bedeli de dahil olmak üzere, yurt içerisinde, Aralık 2014 itibarıyla, yaklaşık 25 milyar Türk Lirası yatırım yapmıştır.

T

ürkiye’de GSM temelli mobil iletişim, Şubat 1994’te Turkcell’in hizmete girmesiyle başladı. 27 Nisan 1998’de T.C. Ulaştırma Bakanlığı ile 25 yıllık GSM lisans anlaşması imzalayan Turkcell, müşterilerine sunduğu mobil ses ve veri iletişimine dayalı hizmetlerin çeşitliliğini, kalitesini ve buna bağlı olarak müşteri sayısını da artırarak gelişimini sürdürdü. Hisseleri 11 Temmuz 2000’de Borsa İstanbul (BİST) ve New York Stock Exchange’de (NYSE) eşzamanlı olarak işlem görmeye başlayan Turkcell, NYSE’ye kote olan ilk ve tek Türk şirketi unvanına sahiptir. Turkcell aynı zamanda Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer almaktadır.

Turkcell’in yurt dışında da yatırımları bulunmaktadır. Azerbaycan, Kazakistan, Moldova ve Gürcistan gibi halen büyümekte olan pazarlardaki mobil operasyonlarına, %41,45’ine sahip olduğu Fintur aracılığıyla iştirak etmektedir. 1999 yılında hizmete giren %100 Turkcell iştiraki KKTCell ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Telekomünikasyon Dairesi ile gelir paylaşımı anlaşması çerçevesinde faaliyet göstermektedir.

Turkcell’in Ukrayna’da %100 hissesine sahip olduğu Astelit markası Şubat 2005’de GSM hizmetleri vermeye başladı. Belarus’ta Turkcell, BeST’in hisselerinin %80’ini Belarus Cumhuriyet Devlet Varlık Komitesi’nden 2008’de satın aldı.

2011 yılından beri Almanya’da Turkcell Europe markasıyla bulunan Turkcell, Deutsche Telekom’un iştiraki ile yaptığı pazarlama işbirliği ile Almanya’daki faaliyetlerine devam etmektedir.

Turkcell dünyada HSPA+ teknolojisini kullanan ilk operatörlerden biri olmuştur. HSPA+ teknolojisini şebekesinde ilk uygulaya operatörlerden biri olarak data kullanımındaki artışa paralel iki yeni HSPA+ teknolojisini daha hayata geçirmiştir. Üç Taşıyıcılı HSDPA ile DC-HSUPA teknolojileri sayesinde, dünyada ilk defa 3G şebekesinde 63,3 Mbps’a varan veri indirme hızı; ayrıca 11,5 Mbps’a varan veri yükleme hızı sağlanabilmektedir. Turkcell, Türkiye’nin evlere kadar saniyede 1000 Mbps’e varan hızlarda fiber genişbant erişimi sağlayan ilk telekom operatörüdür. Turkcell, Türkiye’deki geniş kapsama alanı ve yurt dışında kullanım hizmetlerinin yaygınlığıyla, müşterilerinin iletişim ihtiyaçlarına yüksek kalitede cevap verebilmeyi amaçlamaktadır.

Türkiye toplamın 35.8 aboneye hizmet götüren firma, Türkiye 2015’i tüm zamanların en yüksek sonuçlarına imza atarak tamamladı. Grubun 12,8 milyar TL’yi bulan rekor gelirinde, data ve

48

www.bosslife.com.tr

dijital servislerin katkısıyla % 9,5 büyüyen Turkcell Türkiye’nin performansı etkili oldu.

Turkcell, Topluma olan sorumluluğunu kurulduğu günden bu yana eğitim, kültür sanat, spor gibi farklı alanlarda desteklediği projeler ile yerine getirmekte Turkcell’in toplumsal sorumluluk anlayışının temelinde hissedarları, çalışanları, müşterileri, bayileri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve medyanın oluşturduğu sosyal paydaşlarına duyduğu sorumluluk yatmaktadır.

Turkcell paydaşlarının beklentilerini tüm iş yapış sürecine yansıttığı gibi desteklediği sosyal sorumluluk ve sponsorluk projelerini de bu beklentiler doğrultusunda oluşturuyor.

DOSYA

1991 yılında kurulmuş olan Newbury merkezli uluslararası bir İngiliz cep telefonu şirketidir. Vodafone kelimesi, Voice den gelen 'VO', data dan gelen 'DA' ve phone den esinlenen 'FONE' heceleri ile oluşmuştur. Amblemi ise konuşma açmak anlamındaki tırnak işaretinden esinlenmiştir. Dünya'nın 30 ülkesinde GSM operatörlüğü yapmaktadır.

Mobil telekomünikasyon şirketi olarak Türkiye'nin ikinci büyük mobil iletişim şirketidir ve 21 milyon abonesi vardır. Vodafone ve işletmecisi olan ağlar üzerinde 30 ülkede üzerinden ortak ağları vardır. Vodafone Global Enterprise bölümü üzerinde 65 ülkede kurumsal müşterilerine telekomünikasyon ve IT hizmetleri sağlamaktadır

Gelirler bakımından dünyanın en büyük uluslararası mobil iletişim şirketlerinden biri olan Vodafone Grubu’nun bünyesinde yer alan Vodafone Türkiye, 31 Aralık 2015 itibariyle hizmet sunduğu 21,9 milyon abonesiyle Türkiye’nin ikinci büyük mobil iletişim şirketidir.

mağazası ve ekosisteminde bulunan 43.000 paydaşı ile faaliyet göstermektedir.

“Mobil telefon hizmetlerimiz, çağrı alıp gönderen baz istasyonlarının meydana getirdiği bir şebekeye ve diğer mobil hizmetlere bağlıdır. Kapsama alanımızı ve kapasitemizi geliştirirken ve görüntülü Türkiye’nin ikinci en büyük uluslara- arama, internet ve mobil televizyon gibi rası doğrudan yatırımı olan Vodafo- yeni hizmetleri devreye sokarken yoğun ne Türkiye’nin bugüne kadar toplam şebeke trafiğinin üstünden gelmek için yatırımları 17 milyar TL’ye ulaşmıştır. daha fazla sayıda baz istasyonuna ihtiyaç duymaktayız.”

2010’da Borusan Telekom’u bünyesine katan Şu an itibariyle şebekesini gelişmekte olan Vodafone Türkiye, 2011’de de Türkiye’nin piyasalarda konuşlandırmaya odaklanan en büyük alternatif telekom operatörleve faaliyetlerini bu piyasalarda genişletrinden Koç.net’i bünyesine dâhil etmiştir. meye devam etmekte. Gelişmekte olan piyasalarda elde ettiği deneyimleri ve en Türkiye’nin Dijital Dönüşümüne liderlik iyi uygulama örneklerini yeni şebekeetme vizyonu doğrultusunda bireylere ve ler kurarken kullanıyorlar. Bunun yanı kurumlara mobil ses, sabit ses, mobil insıra gelişmekte olan piyasalarda deneternet, ADSL ve fiber hizmetleri sunan nen yenilikçi/innovatif teknikleri gelişVodafone Türkiye, yaklaşık 3.300’ü aşkın mekte olan piyasalara aktararak buradaçalışan kadrosu, 1.200’ü aşkın perakende ki etkinliği arttırmaya hedeflemekteler. İletişim baz istasyonları üzerinden olmaktadır. Bu baz istasyonlarından her biri sesli arama, SMS, e-posta, MMS, web, TV ve program indirme gibi hizmetleri destekleyen antenlerden ve şebeke teçhizatının muhafaza edildiği bir kabinden meydana gelmektedir. Baz istasyonlarının kapsadığı alan, hücre olarak bilinir. Hücreler kendi içlerinde genellikle üç sektöre bölünmüştür. Bu sektörler komşu hücrenin sektörleriyle örtüşerek kesintisiz/aralıksız bir şebeke meydana getirirler. Bu hücrelerin kapsadığı alan açık alanlarda birkaç kilometre yarıçapa ulaşırken binaların yoğun olarak bulunduğu alanlarda ve bina içlerinde yüz metreye kadar düşebilmektedir.

Vodafone için en öncelikli konulardan biri olan Sosyal Sorumluluk, 4 global değer 50

www.bosslife.com.tr

arasında yer alan “etrafımızdaki dünyaya olan tutkumuzu” ve 6 stratejik hedeften biri olan “sorumlu işletmecilik” anlayışını temsil etmektedir.

Vodafone şirket faaliyetlerini yürütürken her şeyden önce, kanuna ve ahlak standartlarına tam anlamıyla uyumlu davranmayı ilke edinmiştir. Bununla birlikte, faaliyetlerinin sadece şirketini değil, aynı zamanda müşterilerini, tedarikçilerini, içinde yaşadığı toplumu, sivil toplum örgütlerini ve kamu sektörünü de etkilediğinin bilincinde olarak, tüm bu paydaşları ile uyumlu, dürüst ve şeffaf bir işbirliği içinde çalışmayı prensip olarak benimsemiştir. Vodafone, sorumlu işletmecilik anlayışını, “Vodafone Çalışma İlkeleri” ile desteklemektedir.

Kurumsal sosyal sorumluluk, Vodafone’un her faaliyetinde ve paydaşları ile her temasında önemli bir noktadır. Vodafone, kurumsal sosyal sorumluluk çerçevesinde faaliyet gösterdiği her ülkedeki Operatör Şirkette ortak olan bazı öncelikler belirlemiştir. Projelerin gelişimini sürekli takip etmek için her Operatör Şirket, Gruba düzenli ve planlı raporlar göndererek, Grubu yapılan faaliyetler ve gelişmelerden haberdar etmektedir. Vodafone Türkiye de önümüzdeki dönemde kurumsal sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmeye başlayacaktır.

DOSYA

PTT'nin telekomünikasyon ve posta hizmetlerinin 24 Nisan 1995 tarihinde birbirinden ayrılması sonucunda, Türkiye'ye telekomünikasyon hizmetlerini sunmak amacıyla devlet tarafından kurulmuş şirket

1

75 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Türk Telekom, Türkiye’nin en büyük entegre telekomünikasyon şirketidir. Müşterilerin hızla değişen iletişim ve teknoloji ihtiyaçlarına en güçlü ve en doğru şekilde cevap verebilmek amacıyla 2015 yılında “müşteri odaklı” ve entegre bir yapıya geçerek; Türk Telekom, Avea ve TTNET kapsamındaki ürün ve hizmetleri tek çatı altında toplamıştır. Ocak 2016 itibariyle ise Türk Telekom markasıyla yoluna devam etmektedir.

Türk Telekom, “Türkiye’nin Dörtlü Oyuncusu” olarak mobil, sabit ses ve genişbant ile TV hizmetlerini tek noktadan sunmaktadır. Ürün ve hizmetlerini, “Bireysel” ve “Kurumsal” iş birimleri altında müşteri odaklı bir yaklaşımla yeniden yapılandırmıştır. Türkiye’nin en ücra köşelerine kadar uzanan geniş hizmet ağının yanı sıra mobil, sabit ses, genişbant ve TV hizmetleri kapsamında zengin ürün çeşitliliğine sahiptir. Ayrıca grup şirketleri Innova ile IT Danışmanlığı, Argela ile IT ürün ve yazılım hizmetleri, AssisTT ile Çağrı Merkezi hizmeti, Sebit ile eğitim içerikleri, TT International ile toptan veri ve kapasite hizmetleri sunmaktadır. Türkiye’yi yeni teknolojilerle buluşturma ve bilgi toplumuna dönüşüm sürecini hızlandırma vizyonuyla, 81 ilde 34 binin üzerinde çalışanıyla hizmet vermektedir.

Toplumun bilgiye erişiminde önemli bir görev üstlenen Türk Telekom, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve toplumsal kalkınma için temel itici güç olan bilişim teknolojilerini Türkiye’nin her köşesinde kullanıma sunmaktadır. Geliştirdiği ürün ve hizmetlerle ekonomik, sosyal veya fiziksel sebeplerle toplumsal hayata katılamayan tüm kesimlerin bilgiye erişimine katkıda bulunmaktadır. Bu anlayışla, internet kullanımını teşvik eden ve Birleşmiş Milletler tarafından dünyaya örnek gösterilen “İnternetle Hayat Kolay” projesinden, az görenlerin bağımsız ve kendinden emin bireyler olarak yaşamlarını sürdürmesini destekleyen “Günışığı” projesine kadar; dezavantajlı gruplar nezdinde engelleri ortadan kaldırmaya yönelik onlarca proje yürütmektedir.

54

www.bosslife.com.tr

Türk Telekom köklerinden aldığı güç, sahip olduğu deneyim ve geleceğe dönük yüzü ile Türkiye’yi küresel arenada önemli bir oyuncu haline getirme vizyonuyla çalışmalarını sürdürmektedir.

Türkiye’yi küresel platformda dijital bir üs haline getirerek, sadece Türkiye’nin değil; ulaşım, enerji, finans gibi sektörlerde, dünyanın internet trafiğinin Türkiye üzerinden gerçekleşmesini hedeflemektedir.

Türk Telekom Grubu, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve toplumsal kalkınma için temel itici güç olan bilişim teknolojilerini Türkiye’nin her köşesinde kullanıma sunuyor, geliştirdiği ürün ve hizmetlerle ekonomik sosyal veya fiziksel sebeplerle toplumsal hayata katılamayan tüm kesimlerin bilgiye erişimine katkı sağlıyor. İş yapış şekli ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri ile Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma hedeflerini destekliyor.

Toplumların bilgiye erişiminde önemli bir görev üstlenen ICT sektörünün Türkiye’deki lideri olarak bilgiye erişimde dezavantajı gruplara destek olmak için geliştirdiği ürün ve hizmetlerin yanı sıra sosyal sorumluluk projeleri de hayata geçiriyor. İnternetle Hayat Kolay projesi ile kalkınmada öncelikli illerde, daha önce internetin sunduğu olanaklardan faydalanmamış 35 yaş üstü yetişkinleri online dünya ile tanıştırıyor, görme engelli müşterilerine TV keyfi sunmak için Engelsiz Tivibu’yu, evlerinde rahatça kitap okuma deneyimi sunmak için ise Telefon Kütüphanesi projesini hayata geçiriyor. Bilgilendirme ve yönlendirme özelliği taşıyan operatör bağımsız bir uygulama olan Sesli Adımlar uygulaması ile görme engellilerin kapalı mekanlarda rahatça dolaşabilmesine yardımcı oluyor, az gören çocukların mevcut görme yetilerini geliştiren erken müdahale eğitimini kapsayan Günışığı Projesi ile ihtiyacı olan herkesin bu eğitime erişebilmesi için çabalıyorlar.

DOSYA

Deep Web İnternetin Karanlık Yüzü İnternet günümüzde bilgiye ulaşmanın en kısa yolu olarak kabul edilir. Sosyal paylaşım siteleri, haber siteleri, alışveriş siteleri, forumlar, bloglar ve daha niceleri internet kullanıcıları için vazgeçilmezler arasında yerini almıştır.

S

on yıllarda internet kullanıcılığı küresel iletişimin ana unsuru olarak ön plana çıkmıştır. Peki, hiç düşündünüz mü? Kullandığımız internetin gerçek yüzü nedir? Tüm web kullanıma açık mıdır? Dijital ortamdaki bütün veriler internet kullanıcıları için erişilebilir midir?

Buz dağını bilirsiniz. Sadece çok az bir kısmı suyun üzerinde gözükür. Asıl kısmı devasa boyutlarda ve suyun alt kısmında kalır. İşte kullandığımız internet ise sadece buz dağının görünen yüzüdür. Sizi hayrete düşürebilir ama tüm web’in sadece%4‘ünü kullanabildiğimiz iddia ediliyor. Ulaşamadığımız, bilmediğimiz kısım ise%96‘lık karanlık ve derin bir kısım. Derin ve karanlık sular tehlikelidir. Web’in

54

www.bosslife.com.tr

karanlık yüzü de yanından geçilmeyecek kadar hatta kaçarak uzaklaşmayı gerektirecek kadar tehlikelidir. %96’lık bu dijital ortam Deep Web ya da Dark Web olarak tanımlanır. İnternetin arka bahçesi olan Deep Web, “derin internet”, “derin ağ” gibi anlamlara gelir. Bazı kaynaklar Deep Web’in tüm internetin %90’ını oluşturduğunu, %10’luk kısmın ise erişilebilir web olduğunu iddia etmektedir.

DEEP WEB Deep Web, herhangi bir arama motoru ile girebileceğiniz bir alan değildir. Google,Yandex veya Bing olsun bu konuda size yardımcı olamazlar daha doğrusu yardımcı olmak istemezler. Deep Web’de

bulunan internet siteleri kesinlikle indekslenmez. Genel olarak bunun sebebi kullanıcı güvenliğinin yok denecek kadar az olması ve suç unsuru içeriklere sahip olmasıdır. Arama motorları bile hem kendi güvenlikleri hem de kullanıcı güvenliği açısından Deep Web sitelerini ve içeriklerini indekslemezler. Bu sitelerin yanından bile geçilmesi tavsiye edilmez.

Google‘dan açarım aradığımı bulurum nasılsa diyorsanız yanılıyorsunuz. Ulaşabileceğiniz yine %4’lük dilimde bulunan erişilebilir internet siteleri olacaktır.

Deep Web sitelerine ulaşmak öyle kolay değildir. Herkesin erişimine açık olmayan özel ağlar ve özel sunucular kullanılır. Sonuçta internet depolama değil paylaşım

DOSYA ağıdır. Depolama işlemi herkesin erişmesi istenmeyen kişisel sunucular tarafından sağlanır.Deep Web’e girişin ilk aşaması özel bir internet tarayıcısı kullanmaktır. Bunlardan en popüleri Tor Browser isimli tarayıcıdır.

Bu programı kurduktan sonra yine sınırlı dizinlere ulaşırsınız. Derin internetteki sitelerde “com”, “net”, “org” gibi uzantılar olmaz.

Standart domainler, standart Url’ler bulamazsınız. “onion” uzantılı, karmaşık harf ve rakamlardan oluşan değişken adresli siteler mevcuttur. Deep Web’e adım attığınız anda illegal, denetimi yapılamayan, kontrol ve takip edilemeyen sanal bir dünyaya da adım atmış sayılırsınız!

DEEP WEB İÇERİĞİ Genel olarak Deep Web siteleri illegal unsurlar içerir. Kullanıcıları ise yasa dış suç örgütleri, çılgın bilim adamları, hackerler, uyuşturucu satıcıları ve alıcıları, silah kaçakçıları, sapıklar, katiller, olup biteni merak eden tuzağa düşmüş meraklılar ve bunları avlamak için bekleyen devlet görevlileri ve ajanlardır.

Ulaşılabilir Deep Web sitelerinin veri trafiği incelendiğinde az miktarda legal içeriğin yanında genel olarak aşağıdaki gibi pek çok illegal, tehlikeli, gerçek ya da sahte içeriklere ulaşılmaktadır; DEEP WEB SEVİYELERİ Seviye 1 Herhangi bir arama motoru ile giriş yapabileceğiniz yüzeysel web alanıdır. Şu an kullanıma açık yasal internet siteleri bu seviyededir.

Seviye 2 Arama motoru ile giriş yapılamayan, indekslenmemiş sitelerdir. FTP Serverlar ve +18 içerikler bulunan sitelerdir.

Seviye 3 Proxy seviyesinde engellenmiş illegal içerikler bulunur. Herhangi bir proxy sitesi ile giriş yapılabilir. Yasal yaptırım sonucu yasaklanmış siteler bulunur. Yasadışı araştırma sonuçları, hacker gruplarına ait içerikler, suikast videoları, rahatsız edici yetişkin içerikler, donanım ve yazılım güvenliği ile ilgili veriler de bulunabilir.

Seviye 4 Tor Browser ile girilebilen siteler bulunur.

Tor Seviyesi, Deep Web’in başlangıç noktasıdır. Kişisel sunucular ve “onion” uzantılı yasadışı siteler bulunur. Vikipedi‘nin illegal karşılığı olan Hidden Wiki‘ye bu seviyeden ulaşılabilir. Ayrıca bu seviye gizli finans bilgileri, bahis sonuçları, milyar dolarlık satışlar, silah kaçakçılığı, savunma sistemi satışları, yasaklanmış film ve kitaplar, ajanlar, önemli ses kayıtları, paralı askerler, paralı özel timler, kara kutular, aşırı illegal yetişkin içerikler, devlet görevlilerinin seks kasetleri, insan ticareti, uyuşturucu ticareti, yasaklanan kimyasal maddelerin ve ilaçların ticareti, kan bankalarından çalınan kanların ticareti, çocuk pornoları, yamyam ve vampirlerin öldürmek için kurban arayışları gibi içerikler barındırır.

Seviye 5 Arama motorlarının ve Tor Browser’ın çaresiz kaldığı seviyedir. Bu seviyedeki sitelere giriş yapabilmek ve kriptolanmış içeriği görüntüleyebilmek için özel olarak üretilmiş router isimli cihazlar gerekir. Sitelerin uzantısı “clos” olarak tanımlanır. Wikileaks belgeleri bu seviyeden sızdırılmıştır. Yapay zekalı ölüm makineleri, yapay zeka işlemcileri, GGGEQP işlemcileri, Tesla’nın planları, kristalize güç kontrolörleri, hava durumunu değiştirebilen cihazlar, gizli HAARP projeleri, Atlantis’in yeri ve gizemi hakkındaki özel araştırmalar, özel üretim motor planları, masonlar, illuminati, gizli algoritmalar ve hesaplamalar, küresel terör ağı, küresel cinayet ağı, küresel uyuşturucu ağı, küresel insan ticareti ağı, süper bilgisayarlar ve yapay zekalar gibi içerikler de bulunur.

Seviye 6 En tehlikeli seviyelerden birisi de 6. seviyedir. Global düzeyde gizli veriler içerdiği düşünülmektedir.

Seviye 7 Web’in savaş bölgesi olarak tanımlanır. Küresel düzeyde savaşa sebep olabilecek verilere ev sahipliği yaptığı komplo teorileri arasındadır.

*İnsan ticareti *Kiralık katil ve suikast siteleri *Hırsızlık siteleri *Sahte pasaport, vize *Sahte ehliyet, diploma *Silah satışı *Bebeklerin alınıp satılması *Organ ticareti *Gizli tarikatlar *İlluminati *UFO ve uzaylı görüntüleri *Yasaklanmış materyaller *Bomba ve silah eğitimleri *Uyuşturucu satışı *Sapıklık derecesinde görseller *İşkence videoları *İntihar videoları *Özel projeler *Pornografik İçerikler *Gizli deneyler *Canlılar üzerinde acımasız çalışmalar *Kara para aklama *Önemli kişilerin ses ve video kayıtları *Kişisel verilerin çalınması *Özel bilgilerin hacklenmesi *Banka hesaplarının boşaltılması *Gizli belgeler *İllegal bilimsel araştırmalar *İstihbarat bilgileri

Seviye 8 İnternetin son noktasıdır. Primarch sistem adı verilen kişilerin veya devletlerin erişemeyeceği bir sistem tarafından kontrol edilir.

Seviyenin tepkisiz olduğu ve web dünyasına değiştirilemeyen komutlar gönderdiği ifade edilir. www.bosslife.com.tr

55

DOSYA

Seviye 9 Kapalı seviye olarak bilinir.

coin ile yapılır. Bitcoin dünyanın neresinde olursanız olun Deep Web’de ortak para birimi olarak kullanılır.

Seviye 10 Seviye 9’da olduğu gibi kapalı sistem olarak tanımlanan bu seviye ismini Dünya’nın en derin noktası olan Mariana Çukuru‘ndan alır. Ancak günümüz bilgisayar teknolojisi ile ulaşılması imkansız olarak düşünülmektedir. Kuantum teknolojisi ile verilere ulaşılabileceği iddia edilmektedir.

DEEP WEB TEHLİKELERİ

DEEP WEB PARASI Deep Web güvenli ve yasal olmadığı gibi gerçek kredi kartı bilgileri ve para transferleri de söz konusu değildir. Deep Web ödemeleri Bitcoin isimli sanal para birimi ile sağlanır.

1 Bitcoin (BTC) neredeyse Ülkemizdeki asgari ücrete eş değerdedir!

Deep Web’in önemli alışveriş sitelerinden birisi Silk Road (ipek yolu)’dur. Bu sitede uyuşturucudan yiyeceğe her tür ürüne rastlamak mümkündür. Web’in şimdiye kadar görülmüş en karışık ve en illegal pazar yeri olarak da bilinir. Bu sitede de alışverişler bit58

www.bosslife.com.tr

Deep Web sonuçta legal olmayan bir alandır. Sisteme giriş yapılmasını sağlayan program ve cihazlar sürekli IP değiştirilmesini sağlar. Bu durumda sizin IP’nizde kötü niyetli kişilerin kullanımında olabilir. IP’niz ile siz farkında bile olamayacağınız için yasa dışı bir suç işlendiğinde işin içinden sıyrılmanız zor olacaktır. En basitinden kişisel verileriniz, kredi kartı hesaplarınız, şifre ve gizli dokümanlarınız hackerların eline geçebilir. Dijital cihazlarınız takip edilebilir.

Deep Web kullanmak veya Tor Browser ile Deep Web’de bulunmak suç değildir. Fakat %99’u illegal bir yapıya sahip olan Deep Web’de gezinmek uçurumun kıyısında bulunmak demektir. Bu sebeple bilmek dahi istemeyeceğiniz içeriklerle dolu Deep Web’in yanından bile geçmemek en iyisi.

www.bosslife.com.tr

59

KALEM

Kadınlar İçin En Önemli Üç Mineral

B

iz kadınların hayatında birbirinden önemli ve besin ögesi gereksinmesinin değiştiği bazı dönemler vardır.

Bunlar; menstruasyon (adet), gebelik, emziklilik ve menopozdur. Yaşamımızın hangi döneminde olursak olalım, önemi ve gerekliliği değişmeyen, alınmazsa olmaz minerallerden en önemli üçüne değinmek istiyorum.

Bunlardan ilki demirdir. Menstruasyon (adet) döneminde kaybedilen kanı yerine koyabilmek, yoğun ve koşturmacalı hayat temposu içinde enerji gereksinimimizi karşılayabilmek için demirden zengin besinler olmazsa olmazdır. Demir, tüm memeli hücreleri için vazgeçilmez bir mineraldir ve yaşamsal öneme sahip olaylarda rol alır. Vücuttaki başlıca görevi oksijen taşınımı ile ilgilidir. Hemoglobinin bileşiminde bulunur, detoksifikasyon enzim sisteminde görev alır, bağışıklık sistemi ve bilişsel-zihinsel performans için gereklidir. Demir besinlerde “hem” ve “hem olmayan” olmak üzere iki şekilde bulunur. “Hem” demirinin biyoyararlılığı-vücutta kullanım oranı “hem olmayan” demirden yüksektir. Hem demiri hayvansal

60

www.bosslife.com.tr

kaynaklı besinlerde, hem olmayan demir ise bitkisel kaynaklı besinlerde bulunur. Hayvansal demir kaynağı olan besinler; kırmızı et, kümes hayvanları eti (özellikle hindi eti ve de diyet yapıyorsanız, göğüs kısmı), balık ve deniz ürünleridir. Bitkisel demir kaynağı olan besinler ise; koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı, kale, tere, roka, vb), kurubaklagiller (yeşil mercimek gibi), pekmez, kuru meyveler ve yağlı tohumlardır (fındık, ceviz gibi). Bitkisel demir kaynağı besinlerin (hem olmayan demir içeren) bileşimindeki demirin biyoyararlılığını arttırabilmek için bu besinlerle birlikte askorbik asit (C vitamini) kaynağı besinlerin tüketilmesi gerekir. C vitamin, kaynağı besinlere örnek olarak turunçgiller, çilek, domates, yeşil biber, kiviyi örnek gösterebilirim.

En önemli ikinci mineral kalsiyumdur. Sağlıklı diş ve kemiklere sahip olmanın, sinir iletiminin sorunsuz gerçekleşmesi, kalp kası başta olmak üzere kas faliyetlerimizi korumanın yolu vücudumuzdaki kalsiyum depolarımızın dolu olmasından geçer. Kemik büyüyen ve yenilenen bir organdır. Büyümesi belli bir yaşa kadar, yeni-

KALEM

Yrd.Doç.Dr.Ç.Tuba Günebak

lenmesi ömür boyu devam eder (yetişkinlerde kemik dokusunun ortalama %10’u her yıl yenilenir).

choy), brokoli, badem, susam, barbunya, tatlı patates, ıspanak ve pazı iyi kalsiyum kaynaklarıdır.

Kızlarda 16-18, erkeklerde 18-22 yaşların kadar kemik büyümesi devam eder. Yirmili yaşların ortasında kemik mineral yoğunluğu sabitlenmeye başlar. Otuzlu yaşlarda kemik mineral yoğunluğu maksimum düzeyine ulaşır. Otuzlu yaşlardan sonra vücudumuz kalsiyum depolamayı bırakır. Gün içinde aldığınız kalsiyumu kemik, diş ve kas aktiviteleri için kullanır. Yeterli kalsiyum alımı yok ise kalsiyum depolarından gereksindiği miktarı çekerek depoları boşaltmaya başlar. Özellikle menopoz dönemi ve sonrasında ise, yeterli miktarda kalsiyum alınmıyorsa, kemik kaybı başlayabilir ve osteoporoza (kemik erimesine) yatkınlığımız artabilir. Süt, kalsiyumla zenginleştirilmiş soya sütü, kalsiyumla zenginleştirilmiş tofu, peynir, yogurt, kalsiyumla zenginleştirilmiş yiyecek ve içecekler, karnabahar, tere, brüksel lahanası, şalgam, kale (lahanaya benzer bir sebze), hardal yaprakları, Çin lahanası (bok

En önemli üçüncü mineral ise magnezyumdur. Magnezyum yetersizliği olan kadınlarda en çok hissedilen belirtiler kronik yorgunluk, halsizlik ve isteksizlik, çarpıntı, baş dönmesi ve kıramplardır. Magnezyuma ulaşabileceğiniz besinler; koyu yeşil yapraklı sebzeler, kabak, brokoli, mercimek, nohut gibi kurubaklagiller, kereviz, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, susam ve keten tohumudur.Sağlıklı beslenme, sağlıklı yaşamın mihenk taşıdır. Her ne kadar belli dönemlerde belli besinler ön plana çıksa da, her insanın sağlığını koruyabilmek için gereksinmesi kadar besini geniş bir çeşitlilikte tüketmesi gerekir.

8 Mart Kadınlar Günümüzü kutlar; sağlıklı ve “güzel” günler dilerim…

Yrd.Doç.Dr.Ç.Tuba Günebak Beslenme ve Diyet Uzmanı Ofis 1: Turan Güneş Bulvarı Sancak Mah. 509 Sok. 2/6 YıldızÇankaya/Ankara Ofis 2: VIAFLAT İş ve Yaşam Merkezi No: 45 Söğütözü/Ankara İletişim: 0535 790 67 17 – 0312 438 39 99 Web: www.tubagunebak.com Insta: drtubagunebak

www.bosslife.com.tr

61

BossLife Exclusive

40s Hybrid 40 metrelik megayatın üst güvertesinde iç mekânlar minimalize edilerek dış yaşam alanlarına daha geniş yer ayrılmış. Columbus 40S Hybrid, yat inşasında çevreci yaklaşımın öncüsü İtalyan Columbus Yatchs Spor Hybrid serisinin en sonuncusu... Elektrikli motorlarla da çalışabilen 40 metrelik Columbus 40S Hybrid, bir megayatın hem lüks ve hem de çevreye duyarlı olabileceğini gösteriyor.

62

www.bosslife.com.tr

1967’de Napoli’de bir marangoz ve kaynak atölyesi olarak kurulan Columbus Yatchs, üç jenerasyon sonra Akdeniz’in en büyük marin gruplarından biri haline geldi. 2008 yılında lüks yat sektörüne girmeye karar veren grup, 2011 yılında ilk süperyatı Prima ile sektöre giriş yaptı. 2011 de Monaco Yatch Show’a katılarak hızlı bir şekilde ilk lüks yatının saışını gerçekleştiren firmanın şimdi 40-75 metre arası Classic, 37-73 mere arası Explorer ve 25-65 metre arası Spor Hybrid serisi lüks yatları bulunuyor. Columbus filosuna en son eklenen Spor Hybrid Serisi ise, yenilikçi sıfatını çevreci yaklaşımına borçlu.Bu çevreci seri, 25-65 mere arası yarı deplasman teknelerden oluşuyor. Megayatlarda çevreci bakışın ya sekörüne yeni bir soluk getirdiğini belirten Palumbo Tersanesi Proje Müdürü Gianpaolo, Üst güvertedeki geniş dış yaşam mahalli çok sayıda misafirin ağırlanabileceği şekilde donatılmış.Tekne, kıç tarafındaki plaform açıldığında içinde bar ünitesinin olduğu lüks bir beach club’a dönüşüyor. İç tasarımda Ho Lab Yach&Design imzası bulunan megayata Amerikan cevizi ve Tay ahşabı karışımı mobilyalar tercih edilmiş. Lapenna, sektörde bütün teknolojilerin birbirine benzediğini ve yeniliklere ihiyaç duyulduğunun alını çiziyor. Bu da onları çevreci teknolojiyi geliştirmeye iten şey olmuş. Napoli deki Palumbo tersanesinde üretilen üç güverteli Columbus 40S Hybrid, serinin diğer modelleri gibi alüminyumdan inşa edilmiş. Sportif ve agresif dış

tasarımı çevreye duyarlı özelliklerle donatılan megayat, lüks bir yatın da denizle uyum içinde olabileceğini göseriyor. 2014 yılında uluslararası iki yarışmada birden aday göserilen megayat, Dünya Süperyat Ödüllerinde 30-44,90 metre arası yarı deplasmanlı motoryatlar kategorisinde ve ShowBoats Tasarım Ödüllerinde en iyi iç tasarım kategorisinde yarışıyor. üst salon ana salon Hibrit konsepti Megayatın en önemli özelliği; motor özelliklerinin akılcı oluşu. Model, ikiz MTU dizel motorlarının yanı sıra 2x60 Kw gücünde iki adet Siemens elektrikli motor tarafından destekleniyor.

Hibrit propulsiyon olarak da adlandırılan bu sistem, aerodinamik hafif gövde tasarımıyla birleşiğinde jeneratörler daha düşük hızda çalışarak, yakıtın daha verimli kullanılmasını sağlıyor ve çevreci bir yaklaşım sergiliyor. RINA serifikalı megayat, çevreci kimliğinden dolayı Green Sar Plus özelliğine de sahip. Üç çalışma modu olan megayat, birinci modunda ana motorlarla maksimum 22 knot hıza ulaşabiliyor. İkinci modda, ana motorlar devre dışı kalarak tekne, 60 kw lık elekrik motorlarıyla 15 knot hızla gidebiliyor. Daha ekonomik olan üçüncü modda ise 80 kw lık dizel jeneratörler açılarak ana motorlar kapatılıyor. Böylece megayat 8 knot hızla gidiyor ve yakıt tasarrufu yapılarak daha çok verim elde ediliyor. Özellikle gece seyirleri için kullanışlı olan bu modda Columbus 40S Hybrid, hem düşük yakıtla hem de sessiz ve düşük vibrasyonla çalışıyor.

www.bosslife.com.tr

63

RÖPORTAJ

Özel

64

www.bosslife.com.tr

RÖPORTAJ

Evrim Aras Aras Kargo Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su 28 yaşında patronluk koltuğuna oturan Aras Kargo Yönetim Kurulu Başkanı Evrim Aras’ın başarı hikayesi takdire şayan... Babasının vefatından sonra iflasın eşiğindeki şirketi alarak ayağa kaldıran Evrim Aras’ın şirketi bugün 1 milyar lira ciroya koşuyor. Kendi sektöründe dünyanın tek kadın CEO’su olan Aras’ın hedefinde Aras Kargo’yu bir dünya markası yapmak var. Şarkı söylemeyi seven ve savaş muhabiri olma hayaliyle medya sektörüne bile giren Evrim Aras, hayatını BossLife okurlarına anlattı

• Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? İnsanın kendini anlatmaya çalışmasının zor olduğuna inananlardanım. Her şeyden önce iyi bir insan ve iyi bir anne olmak için çaba gösteren, ardından da yaşadığı topluma değer yaratmayı hedefleyen birisiyim…

Küçük bir çocukken en büyük hayalim, şarkıcı olmaktı. Annem de bu hayalde beni yalnız bırakmadı ve onun sayesinde gizlice çalışarak Ankara Devlet Konservatuarı’nı kazandım. O dönem opera sanatçısı olmak istiyordum. Ancak babam Celal Arasla hayallerimiz örtüşmedi ve konservatuara gitmemi istemedi. Babam, “İnsan hayalleri kadardır” derdi hep. Ben de profesyonel bir müzisyen olamasam da müzik hayatımdan hiç eksik olmadı. Hala çello çalmaya çalışıyorum ve fırsat buldukça şarkı söylüyorum. Bir diğer hayalim ise savaş muhabiri olmaktı. Bu amaç doğrultusunda İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü’nden mezun oldum. Üniversiteyi bitirdiğimde kendi kanatlarımla uçmak, kendi ekmeğimi kazanmak istedim.

Babamın torpili olmadan iş aradım ve buldum. Bir televizyon kanalında çalışmaya başladım. Tabii o dönemler, ekonomik krizin çok ağır yaşandığı zamanlardı ve daha yeni başladığımdan tecrübem gereği doğal olarak ilk işten çıkarılanlardan biri ben oldum. İş bulmakta zorlandığımı gören babamın teklifiyle birlikte, benim için de Aras Kargo dönemi başlamış oldu. Şansa inanmam. İnsanların kendi şansını kendinin yarattığını

düşünürüm. Şans durup dururken başınıza konan talih kuşu değildir. Ortak hedeflere birlikte koşmak en önemli yol haritam. Ben de benimle aynı hedeflere koşan insanlarla yan yana durabiliyorum. Kitap okurum, özellikle kişisel gelişim kitapları. Ayrıca müzik dinlemeyi de şarkı söylemeyi de çok severim.Ayrıca TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı, KAGİDER ve TÜSİAD üyesiyim.

• Aras Kargo’nun kuruluş hikayesinden, sizin Yön. Krl. Başkanlığınıza uzanan yolculuğu anlatabilir misiniz?

Babam Celal Aras, Aras Kargo’nun temellerini benim doğduğum yıl olan 1979 yılında kapıdan kapıya pazarlama hizmeti sunan bir şekilde atmış. Ülkemizde yokluk yıllarının yaşandığı bir dönemden bahsediyoruz. Babam o yokluk yılları içinde, doğumum nedeniyle bana takılan altınları sermaye yapıyor. İlk tekerlek bu altınlarla alınan mazotla dönüyor. Bu bağlamda aileye uğurlu geldiğimi ve bereket getirdiğimi söylerler. Kapı kapı tencere tava satan bir şirketken, zamanla etkin bir dağıtım ağına kavuştuklarını gören kurucumuz, inovatif bir bakış açısıyla ticareti karşılıklı hale getirerek bugün Türkiye’nin en büyük taşımacılık kuruluşu olan Aras Kargo’nun temellerini atmış oldu. İlk yıllarda şirket evimizin altındaydı. Okuldan çıkınca oraya giderdik.

Bir bakıma evle iş iç içe geçmiş gibiydi. İşe o zamanlardan aşinayım diyebilirim. Aras

Kargo’nun mutfağında yetiştim diyebilirim.

2001 ila 2007 yılları arasında Aras Kargo’da Şube personeli, Şube Yönetmen Yardımcısı, Marmara Bölgesi Müşteri Hizmetleri temsilcisi, Halkla İlişkiler sorumlusu, Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve İnsan Kaynaklıklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak da görev yaptım. Temmuz 2007 tarihinde Genel Müdürlük görevini yürüttüm. 2008-2013 yılları arasında ise Aras Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı üstlendim. 2013 yılı itibariyle Aras Kargo Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su olarak görevimi yürütüyorum.

Bildiğim kadarıyla dünyada kargo sektöründeki tek kadın CEO’yum.

• Kaç bayiiniz, kaç şubeniz ve kaç çalışanınız var? Günde ortalama ne kadar kargo ulaştırıyorsunuz?

Dünyanın her yerine kargo götürebiliyor musunuz?

Aras Kargo olarak bugün, 13 Bölge Müdürlüğü, 28 Transfer Merkezi, 825 şube, 3.320 araçlık filosu ve 12 bin çalışanıyla Türkiye’de sektöre yön veriyoruz. Günlük 450 bini aşan gönderiyi, aylık olarak ise 5.4 milyon koli, 3.1 milyon dosyayı Türkiye’nin bir noktasından diğerine taşıyoruz.Aras Yurtdışı hizmetimiz ile 5 kıtada 227 ülkeye, dünya çapında kendisini kanıtlamış çözüm ortaklarımızla tercihinize göre ‘‘Standart, Ekspres, Hava Kargo ve Karayolu” hizmet seçenekleri ile teslim edebiliyoruz.

www.bosslife.com.tr

63

RÖPORTAJ • Şirketin başına geçtiğinizden bu yana ciddi bir büyüme gözlemleniyor.

Bunu neye bağlıyorsunuz? Şirket olarak sancılı ve zorlu bir dönemden geçtiğimiz bir zamanda Aras Kargo Yönetim Kurulu Başkanı oldum. Bu dönemde Babamı, kurucumuzu kaybetmiştik. Şirketin başına geçtiğimde 28 yaşında ve kucağında küçük bir çocuğu olan genç bir anneydim. 250 milyon TL borcun üzerine bir de 145 milyon TL vergi borcu ile karşı karşıyaydım. Kasada ise sadece 4 bin TL para vardı. Yani arabalara mazot koyacak, tekerlek döndürecek kadar bile sermaye yoktu.

O günler için “hayatımın en zor günleriydi” diyebilirim…

Birçok insan o gün benim genç yaşta omuzuma yüklenen sorumluluğu şanssızlık olarak görebilir. Çok yakınlarımız bile öyle gördü. Aklına fikrine güvendiğim bazı büyüklerimden reddi miras yap diye öneriler bile geldi. Rahmetli babam bana hep ”İnsan hayalleri kadardır” derdi. Bu sözü hayatımın hiç bir döneminde unutmadım.

Bu nasihatten yola çıkarak bu zorluğun aynı zamanda bir fırsat olduğunu gördüm. Böylesi karamsar ve zorlu bir dönemde yılmadan, öğrenmeye açık bir şekilde, sürekli gelişim ilkesiyle hareket ettim.

Ben aynı zamanda melek yatırımcıyım.

Yaşadığımız topluma değer yaratan projeler beni hep heyecanlandırır. Bu yüzden teknoloji ve doğa dostu alanlarla ilgileniyorum.

Bu iş kollarını destekliyorum.

Bu günlere gelmek, çok kolay olmadı. Borçları ertelemek için daha çok borçlandım. Her şeyin başı çalışanlarımızdı. Hemen sahaya indim, çalışanlarımızla konuştum, maddi tabloyu anlattım, onlardan desteklerini istedim. Bu zor günleri ancak onlarla birlikte aşabileceğimizi dile getirdim. Bu zorlu koşullarda, dar gelirle yaşam mücadelesi veren emekçilerin tek tek gözlerinin içine bakıp, ellerini sıkarak güvenlerini istedim.

Sağ olsunlar, açık sözlülüğüme, dürüstlüğüme inandılar, bana güvendiler. Borcum borçtu, hepsini de kuruşuna kadar kendilerine ödedim ama o zaman onların da yaptıkları fedakarlığı unutamam.Bu dönem içerisinde verimliliği odağımıza aldık. Kimi atıl yatırımlardan vazgeçerek tüm odağımızı kargoya verdik.

Yoklukta nakdi yönetme kavramını öğrendik.

Aynı zamanda kurumsallaşma çalışmalarına hız verdik. Aile anayasamızı oluşturduk, bağımsız yönetim kurulu üyeleri atadık ve iş arkadaşlarımla birlikte birçok projeyi hayata geçirdik. İflas eşiğindeki şirketi başarılı ve stratejik politikalar sayesinde 5 yılda yüzde 100 büyük.

• Erkeklerin egemen olduğu bir sektördesiniz. Seçim şansınız olsaydı hangi sektörde yer almak isterdiniz? Şu an seçim yapma şansım olsa yine Aras Kargo’nun başında olmayı isterim. Biz Aras

64

www.bosslife.com.tr

Kargoyla yaşıtız. Beraber büyüdük. O zor günlerde “Bana ne 10 bin kişiden” diyebilirdim; girip başka bir işte çalışabilirdim. Demedim.

Diyemezdim! Ben en başta babama olan aşkımdan bu işi sevmeye çalıştım. Şimdi geriye dönüp baktığımda harcadığım çaba ve emeğe deydi diyebiliyorum.

• IAIR Global Economy ve Sustainability (Küresel Ekonomi ve Sürdürülebilirlik) organizasyonu tarafından, 2015 yılının özel kategorisi “Woman of the Year” (Yılın Kadını) ödülüne layık bulundunuz. Bu ödülü “Özgecan Aslan” için aldınız. O an neler hissettiniz?

Bu ödül benim için çok farklı anlamlar taşıyor.

Dünyanın tüm ezilen, şiddete uğrayan, öldürülen kadınlara dikkat çekmek amacıyla bu ödülü 20 yıllık çalışanımızın kızı Özgecan Aslan’a adadım. Annesi Songül Aslan, yıllarca Aras Kargo’ya hizmet verdi. Yüreğimiz dağlandı, tüm Türkiye gibi acı haberi aldığımız sabah.

Biz de Aras Kargo olarak hem ödülü Özgecan’a adayarak hem de adını annesinin çalıştığı şubeye vererek adını ölümsüzleştirmeyi ve bu cinayete dikkat çekmeyi amaçladık. Bazı şeyler unutularak değil de hep hatırlanarak üstesinden geliniyor. Bu karanlığın üzerine bir damla bile ışık vursa aydınlatacağından eminiz. Bu anlamda Özgecan’ın ismini bu şubemizde yaşatmak istedik.

•

Şirket olarak hedefleriniz neler?

2015 yılını ise Türkiye ekonomisinin yüzde 3 seviyesinde büyümesi beklenirken, bunun 5 katına yakın bir büyümeyle, yüzde 14 ile kapattık. Aras Kargo’yu 100 yıllık bir şirket yapma hedefimiz var. Önümüzdeki dönemde de bu hedefi gerçekleştirmek için çalışacağız.

Aras Kargo bugün, günlük 450 bini aşan gönderiyi, aylık olarak ise 5.4 milyon koli, 3.1 milyon dosyayı Türkiye’nin bir noktasından diğerine taşıyor. Bu organizasyonun hatasız bir şekilde yürütülmesi ise teknik ekipman ve teknolojik atılımları gerektiriyor. Bu durumun sürdürülebilirliğini sağlamak, müşterilerimize daha iyi hizmet götürebilmek adına yatırımlarımıza devam ediyoruz. Son birkaç yılda ortağımız Austrian Post ile koordinasyon içerisinde başlattığımız 30 yeni proje yürütüyoruz. Bunların çoğu müşteriye ve operasyonel mükemmelliğe odaklanan projeler.

Türkiye’nin yenilikçi ve öncü kargo şirketi olarak önümüzdeki dönemlerde yeni teknolojileri iş süreçlerimize dahil etmeyi hedefliyoruz. Bu yeni uygulamalar ile verileri daha hızlı kayıt altına alarak zaman konusunda verimliliğimizi

RÖPORTAJ

Özel

artırmayı amaçlıyoruz.

• Genç girişimcilere neler söylemek istersiniz. İş dünyasında nasıl bir yol izlemeliler?

Genç girişimcilere tavsiyem, kendi değerlerinin farkına vararak hayallerine ve fikirlerine sahip çıkmaları ve bunları gerçeğe dönüştürme konusunda cesaretli davranmaları yönündedir. Bir şeyi yapmak istiyorsan cesaretle yapacaksın. Hayal et, cesaret et ve aksiyona geç. Hayal eden başarır.

Bundan on yıl sonra nerede olmayı istiyorlarsa, adımlarını da ona göre atmaları ve bunu yaparken asla pes etmemeleri çok önemli. İşin sırrı kendini tanımaktan ve bir işi başarabileceği inancını yitirmemekten geçiyor.

• Hep şarkıcı olma hayaliniz varmış. Şu an büyük bir şirketin başındasınız. Hala ilgileniyor musunuz müzikle?

Müzik benim için vazgeçilmez bir tutku. Küçük bir çocukken en büyük hayalim, şarkıcı olmaktı. Annem de bu hayalde beni yalnız bırakmadı ve onun sayesinde gizlice çalışarak Ankara Devlet Konservatuarı’nı kazandım. Ancak babamla hayallerimiz örtüşmedi ve konservatuara gitmemi istemedi. Profesyonel bir müzisyen olamasam da müzik hayatımdan hiç eksik olmadı. Hala çello çalmaya çalışıyorum ve fırsat buldukça şarkı söylüyorum. Şarkı söylemek benim için; içimi mutlulukla dolduran ve yüksek konsantrasyon sağlayan bir terapi yöntemi gibi… Özellikle aklımı dolduran düşünceler sırasında, dudaklarımdan dökülen bir melodi

varsa, bu, düşüncelerimle ilgili bir karar aşamasına yaklaştığımın ipuçlarını verir…

• Anne Evrim nasıl biri? Çocuğunuzla birlikte neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz? Anne olmak yöneticiliğinizi nasıl besliyor?

11 yaşında Aras isminde bir oğlum var. Aras benim en büyük hazinem, en büyük şansım. Hem aramız çok iyi hem de ben de ondan, en az onun benden öğrendiği kadar çok şey öğreniyorum.

Sevginin, paylaşmanın en güzel hali evlat.Yönetim kurulu başkanlığını ilk devraldığımda Aras çok küçük olmasına rağmen 7/24 çalışıyordum. Çünkü bir sistem kuruyorduk. Artık sistem oturdu, ofis bağımlısı olmadan çalışabiliyorum. Çocuğuma daha çok vakit ayırabiliyorum. İş temposundaki yoğunluğu, Aras’a yansıtmamaya özen gösteriyor, ona ayırdığım vakitten fedakarlık yapmak yerine, işlerimi Aras’a göre organize etmeyi tercih ediyorum. Zaman zaman zorlansam da, Aras’ın enerjisinin bana yansıdığını görmek, onunla birlikte daha da neşeli bir insan olmayı başarabilmek iş yaşantımdaki performansıma da çok daha olumlu yansıyor. Dengede olmayı öğreniyorum. Kendim sağlıklı olacağım, kendimi geliştireceğim ki etrafa faydalı olayım.Doğaya aşık bir oğlum var. Her ikimiz de doğada olmayı, farklı yerler keşfetmeyi, seyahat etmeyi çok seviyoruz. Doğa ile iç içe güzel bir arkadaşlığımız var. Mümkün olduğunca boş vakitlerimizde kendimizi doğanın kucağına bırakıyor; birlikte at biniyor, yüzüyoruz. Aslında biz Aras’la birlikte hayatı paylaşıyoruz. Canım bir şey istiyorsa, Aras’a ‘Yapalım mı?’ diyorum, onun da canı isterse beraber yapıyoruz.

www.bosslife.com.tr

65

BossLife Exclusive

F-PACE GUİNESS REKORTMENİ LOOP-THE-LOOP Yeni Jaguar F-Pace, Dünyanın En Büyük Çember Dönüşünü (LOOP-THE-LOOP) tamamlayarak Guiness Dünya Rekorunu kırdı.Geçtiğimiz yıl Eylül ayında Frankfurt Niederrad Yarış Pisti’nde İngiliz uzman sürüş dublörü Terry Grant pilotluğunda, özel olarak kurulmuş pisti 360 derece dönerek tamamladı. 19,08 metre uzunluğunda 360 derecelik çember dönüşü sırasında 6,5G gibi muazzam bir çekim kuvvetine karşı koyarak Dünyanın en büyük çember pist dönüşünü tamamlayarak Guiness Rekorlar Kitabına girdi.

68

www.bosslife.com.tr

www.bosslife.com.tr

69

BossLife Exclusive

F-PACE Yazar: Onur Alp Öztürk

onur.a.oztrk@hotmail.com

Jaguar markası geçtiğimiz yıl Frankfurt Otomobil Fuarında yeni nesil üyesi bir SUV olan f-pace ın lansmanını yaptı. Tasarımı ve donanımlarıyla ilk bakışta fuarın incilerinden biri haline geldi.

G

lobal pazarda SUV açığı olan jaguarın bu paydan nasiplenme çabalarını gördüğümüz bu modelin İngilizlerden aldığı Premium lüks kimliğini kaybetmediğini görüyoruz.Nitekim Tata 2008 de Jaguarı satın aldığında otomobil çevrelerince asil duruşunu, daha ucuz araçlar üreterek kaybedeceği korkusu genel bir kanıydı fakat Tata sanılanın aksine markayı daha yüksek seviyelere taşımayı bildi.Yaptığı çok önemli değişikliklerin yanında zıplayan jaguar figürünü yayalara oluşturduğu tehlike sebebiyle değiştirdi ve onu bir amblemin içine hapsederek ayrıntıda gizli güvenlik paketleriyle destekledi.

70

www.bosslife.com.tr

İç mekanda 4 farklı tavan renk seçeneği, kapı kolları gibi alanlarda 6 farklı kaplama seçeneği ve donanım paketine göre koltuk renk seçenekleri sunulan jaguar f-pace modelinde 12.3 inçlik dijital gösterge paneli, 8 inç dokunmatik ekranı geniş ve işlevsel bulduğumu söylemek isterim.

Opsiyon listesinde 10.2 inçlik ekranda yer alıyor.

Bu opsiyonu alan müşterilere 10 gb depolama alanı bulunan multimedya sistemide yanında geliyor. Standart özellikler arasında navigasyon, wi-fi hotspot, USB şarj girişleri, 12V şarj girişleri ve HD ekranlar müşterilere sunuluyor.Ayrıca 11 hoparlörlü ve 380 watt çıkış gücüne sahip Meridian ses sistemi muazzam.

Bagaj hacmi 650 litre yükleme kapasitesinin yanında, katlanan koltuklar ile beraber hacmi 1740 litreye kadar yükseltilebiliyor.360 derece park sistemi, şerit takip sistemi, çarpışma önleme sistemi, adaptif hız sabitleyici, trafik tabelası tanıma ve mesafe kontrol sistemi gibi özellikler takdir edersiniz ki görmek istediğimiz özellikler. Aracın prestige, portfolio, s-sport, s ve first edition olmak üzere 5 farklı paket seçeneğide bulunuyor.

SEGMENT LİDERİ DEĞERLER Jaguar’ın ilk SUV’u olma özelliğini taşıyan F-Pace’in satış fiyatı donanıma ve motor seçeneğine bağlı olarak değişiklik gösterecek.

Türkiye satış değerleri ise 80.000 euro olarak görücüye çıktı. İngiliz yetkililere göre ,arka yolcular için ayrılan bacak ve baş mesafeleri noktasında segment lideri olacak.F Pace beş kişinin klostrofobik olmayan,ferah bir iç alan sunduğunu hatta bu iç hacimle segment lideri olacağını düşünüyorum. F-Pace’in yenilikçi alüminyum şasi üzerine kurulu olduğu ifade ediliyor.Bunun en önemli getirisi ise gerçek anlamda yakıt ekonomisi sunması. F-Pace; %80 alüminyumdan üretilmiş olup, segmentinde alüminyum yoğunluklu tek monokok gövdeye sahip.Yanında yine magnezyumdan yapılmış parçalarında eklenmesyile çok daha hafif bir malzeme müşteriye sunulmuş.0’dan 100 km’ye 8.7 saniyede çıkarken , 100’km de ortalama 5.3 litre yakıt tüketiyor. SuperCharged 380bg V6 benzinli motor ise 0’dan 100 km/sa’e yalnızca 5.1 saniyede ulaşıyor.Bu değerler bize aracın hem yüksek performans hemde ekonomik değerler sunduğunu gösteriyor. Dış tasarıma kısaca değinecek olursak kaslı bel çizgileri, çamurluk havalandırması ve arka tasarım stop lamba grubu F-TYPE modelinden esinlenilmiş.Bununla beraber yine Tata grubun satın aldığı Land Rover markasınında tasarıma etkisi olmuş sanırım çünkü arka tasarım olarak Ranger Rover Evoque dan esintiler olduğunu söylemek zorundayım.

Sonuç olarak çok yönlü günlük kullanıma uygun oluşu Jaguar markasının performans odağını farklı bir segmente taşıyor. Çevikliği ve akıcılığı benzersiz bir tasarım ile birleştirerek premium SUV segmentinde seçenek olarak düşünebileceğimiz bir model.Şahsen,özenle incelememe rağmen olumsuz tek bir detay bulamadığımı itiraf etmek zorundayım.Dinamik şık ve sade görüntüsü yıllardan beri süregelen jaguar çizgilerinden ayrılmamış bir fenomen.

BossLife Exclusive

72

www.bosslife.com.tr

CLUBMAN 2016 Yeni Clubman iç tasarım dinamikleri geçmişten gelen İngiliz ve Alman ortaklığı kalitesi hala heyecan verici görüntüsünden hiçbir şey kaybetmemiş. Rakipleri her ne kadar pazarda oldukça etkin yüzdelere sahip olsada bu aşk hep vardı ve kullanıcıları en büyük fanları. Aileniz genişliyor diye Mini’den vazgeçmek zorunda değilsiniz. Paceman,Countryman ve özellikle Clubman modellerine geçiş yapabilir içinizdeki bu aşkı taze tutabilirsiniz.

www.bosslife.com.tr

73

BossLife Exclusive

CLUBMAN

Mini Artık Devler Arenasında Yazar: Onur Alp Öztürk

onur.a.oztrk@hotmail.com

1959'da üretilmeye başlandı ve 1960'lı yılların kült bir otomobil markası haline geldi. 1950'li yıllardan 1999 yılına kadar yaklaşık 40 yıl ufak tefek değişikliklerle aynı model olarak üretimde kalmıştır. Fabrika İngiltere'nin Oxford şehrindedir.

Tasarımcısı Alec Issigonis’dir.

M

ini markası, BMW grubuna ait bir markadır 2001 yılında, bu model, retro tasarımı alanında günümüzdeki en başarılı uygulamadır. Yeni MINI Cooper Clubman modeli mini severlerin huzuruna çıktı. Mini felsefesi uzun yıllar süregelen tasarımından hiç ödün vermedi.

Kullanıcılarıda hiç vazgeçmedi.Marka ait olduğu çizgiyi biraz büyütmeye karar verdi ve hatchback 6 kapılı versiyonu ile hacmini artırdı.

74

www.bosslife.com.tr

Firmanın gelmiş geçmiş en büyük tasarlanan modeli Clubman firmanın yeni sulara yelken açtığını gösteriyor.Mini bu yeni modelinde Premium Compact Hatcback sınıfına atladı ve devler arenasına giriş yaptı.Bu arenada öyle rakipler öyle modeller var ki tam bir savaşın ortasında.

Ne kadar başarılı olup olamayacağını birlikte göreceğiz.Nitekim bir önceki kasa tasarımında çok başarılı olduğunu söyleyenemez.Rakipleri arasında Audi A3 Bmw 1 serisi Mersedes A serisi,B serisi ve Volvo V40 ile yine Volvo V40 crosscountry bulunuyor.

Yeni Miniye önden baktığımızda,ailesinden çokta uzaklaşmamış bir yapıya sahip.Çok büyük farklılıklar olmadığını görüyoruz ancak ön tasarımı yıllar yılı süregelen İngiliz fenomeni olduğundan ön tasarımı değiştirmeye hiçte niyetleri yok gibi görünüyor.

Mininiden farklı tasarımlar bekleyenler yanılacaktır çünkü firma yetkililerinin açıklamalarıda bu yönde .Yalnız Clubmanin küçük farklılıklarla daha geniş ve daha kaslı bir görünüme sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Bir önceki Clubmande ön kapılar normalken arka kapının kesik ve yarım formu arkaya binmek isteyenlere kolaylık sağlıyordu.Bu durum aracın dinamikliğine ve akıcılığına ket vuruyordu. Tamam belki arkaya açılarak değişik bir tasarım denediler ama pazarda bunca rakip varken bu riskin alınması otomobil çevrelerince olumsuz karşılandı.Eski nesil clubman o tasarımı çokta yüksek satış rakamlarına ulaşamadı.Yeni kapılar çok daha oturaklı profili katmış.Bütün minilerin en büyüğündeki en fazla tasarım güncellemesi yapılan tarafın arka stop grubunda olduğunu görüyoruz.Ailenin hiçbir üyesine benzemeyen bu tasarım daha dinamik bir görüntü katıyor .Selefinde olduğu gibi bagaj kapağı çift parçalı olarak açılıyor. Ayrıca otomatik bagaj kapağı özelliği var.Kolay açılır bagaj kapağı opsiyonel olarak ekletilebiliyor.Yalnız kapatırken bu sistem size yardım etmiyor yine kol kuvvetiyle kapatmak zorundasınız.

360 litrelik hacmi kotluları 30:40:30 derecelerde yatırarak 1250 litre gibi hatrı sayılır iç hacim seviyelerine kadar yükseltebiliyorsunuz.Göstergeler her zaman ki gibi direksiyon kolonuna bağlı ve tam önünüzde.Bu durum mininin alışılageldik iç tasarım öğesi.Sağ tarafta ise yuvarlak formda çok kaliteli bir multimedya sistemi sizi karşılıyor.Yine iç tasarımda yeni öğelerden biri göğsün çevresini krom bir malzeme ile çepeçevre sarması.Optik tasarımdada yeni öğeler bulunuyor.Orta konsolun alt kısmını kaplayan yeni parçalar biraz lamborghini tarzı olmuş ve oldukça heyecan verici bir şekle bürünmüş.

Tuşların yeri kolay ulaşılabilir formda tutulmuş.

www.bosslife.com.tr

73

RÖPORTAJ

Özel

74

www.bosslife.com.tr

RÖPORTAJ

Eda Müftüoğlu

Sürdürülebilir Gelecek Derneği (SURGED) Kurucu Başkanı Röportaj: Melih Dural

Fotoğraf: Doğu Oba Özkan Mekan: Paragon Tower

Geleceğin en büyük sorunlarından birisi hiç şüphesiz geri dönüşüm.

Günümüz toplumu gün geçtikçe sadece tüketen bir toplum olmaya devam ediyor. Peki, bu sorunu nasıl çözebiliriz? Sektörün yeni genç girişimcilerinden Recycle Turkey markasının kurucusu ve yönetim kurulu başkanı, aynı zamanda Sürdürülebilir Gelecek Derneği (SURGED) Kurucu Başkanı Eda Müftüoğlu; sektör ve girişimcilik hakkında BossLife okurları için merak edilen soruları cevapladı.

•

Eda Hanım, kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünden 2015 yılında mezun oldum. Üniversite yıllarından itibaren çevreyi koruma çalışmalarının içinde yer aldım. Bu doğrultuda devlet kurumları ve Sivil Toplum Kuruluşlarıyla ortak projeler yürüttüm. 2015 yılında hep hayalini kurduğum Recycle Turkey’i kurarak kendi markamı yarattım. 2016 yılında bir sivil toplum kuruluşu olan Sürdürülebilir Gelecek Derneği (SURGED)’i kurduk ve öncü projelerin çalışmalarını başlatacağımızı umuyoruz.

Ayrıca Elektronik Atıkları Geri Dönüştürme Derneği (EAGD) yönetim kurulu üyesiyim. SURGED ve EAGD olarak elektronik atıkları topluyoruz ve bunların geri dönüşümünü köy okullarına bilgisayar sınıfları yaparak değerlendiriyoruz. Türkiye’nin ilk ve tek çevre etkinlikleri platformu olan Çevreci Etkinlikler ’in düzenlediği “Geleceğin Sürdürülebilirlik Liderleri” hareketinin de üyesi olarak projelerimi sürdürüyorum.

• Kendi markanızı oluşturma süreci ne zaman başladı?

Recycle Turkey markasını oluşturma süreci benim için üniversite yıllarında başladı. Günümüz şartlarında en önemli şeyin marka bilinirliği ve kurumsallaşma olduğunu düşündüğüm için başta sosyal medyada olmak üzere birçok alanda kendi markamı tanıtma faaliyetlerine başladım.

•

Recycle Turkey’i kurma amacınız nedir?

Çeşitli kuruluşların sosyal sorumluluk projeleriyle çevreye verdiği zararların karşılanmasını veya bu kuruluşların çevrenin korunmasıyla ilgili konularda kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde olmasını sağlamak Recycle Turkey’in başlıca amaçları arasında. Her şirketin bir hedef kitlesi olmalı ve hedef kitlesinin beklentisine karşı bu tür çalışmalar yapması gerektiğine inanıyorum. Ülkemizin böyle oluşumlara ihtiyacı var, spesifik anlamda çevreye duyarlı sosyal sorumluluk projeleri yazarak bir ilke imza atmak istiyorum.

• Şirketlerde kurumsal kültürü oluşturmak uzun ve zorlu bir yolculuk, siz kendi markanızda nasıl bir kurum kültürü oluşturmayı düşünüyorsunuz?

Deadline kültürü oluşturulması gerektiğine inanıyorum. Şirketimi kurarken en başta kurumsallaşmayı hedef aldım.

Bu anlamda Recycle Turkey’i organize şekilde çalışarak, ekibimle birlikte büyütüyoruz. Kısa ve uzun vadeli hedeflerimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerlemek istiyoruz.

• Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri’nin şirketler açısından sizce önemi nedir? www.bosslife.com.tr

75

RÖPORTAJ

Rekabetin hızla arttığı iş dünyasında farkındalık yaratmak ve sosyal anlamda yapılan projelerle öne çıkmak kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin şirketler arasında hızla yayılma sebebidir. KSS’nin ana hedefi kurumsal itibar ya da mevcut kurumsal itibarı sağlamlaştırmaktır.

Firmalar KSS ile genel anlamda iyi bir imaj satın almaya çalışmaktadırlar.

Yaratılmak istenen iyi bir kurumsal vatandaş imgesidir. Bu hedefler doğrultusunda Recycle Turkey olarak şirketlere en iyi hizmeti sağlamak esas görevimizdir.

planlıyoruz, böylece hem ülkemiz hem toplumumuz hem de gezegenimiz için sınırların dışına çıkmayı hedefliyoruz.

• Dernek olarak en son faaliyete geçirdiğiniz projeleriniz nelerdir?

Projelerimizde öncelikli hedefimiz çevremizi bireysel tüketimin neden olduğu zararların engellenmesi ve oluşan zararların giderilmesi. Bu bağlamda Komşuluk Ölmedi, Dolabınızda İyilik Var, Senden Artan Ona Kalan ve Kapılarınızı

• Sizce Türkiye’de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri’nin eksikleri nelerdir?

Kişisel olarak özellikle sosyal sorumluluğun günlük yaşantımızda önemli bir rol oynayabileceğine ve bu aktivitelerin hayatımızın bir parçası olması gerektiğine inandığım için bunu kurumsal bir platforma taşımak istedim ve bu derneği kurdum. Sürdürebilir Gelecek Derneği, çevreyle ilgili koruma hareketlerinin çoğaldığı son zamanlarda yeni bir şeyler ortaya koymak ve bunların sürdürülebilir bir şekilde yapılmasını sağlamak amacıyla kurulmuş bir dernek.

Derneğimizin amacı geçici önlemler ve çözümler ortaya koymak değil, kalıcı ve köklü değişimler sunabilmek. Çeşitli öncü projelerle bu alanda yapılmamışı yapmayı 76

www.bosslife.com.tr

• Ekibinizi oluştururken nelere dikkat ediyorsunuz?

Yönetim kurulu olarak iyi niyetine güvendiğim bu uğurda çalışacağına inandığım her yönden güvendiğim derneğime katkıda bulanabilecek arkadaşlarımı seçtim ve kısa sürede bir aile gibi olduk. Ekip olarak, kolektif bir biçimde çalışarak hedeflerimize doğru adım adım ilerliyoruz.

• Kişisel olarak ulaşmak istediğiniz nokta nedir?

Son yıllarda şirketlerde kurumsal sosyal sorumluluk projelerine ilginin arttığını görmekteyiz. Farkındalık geliştikçe bu tarz projelere firmalar daha fazla yatırım yapmaktalar. Firmaların hem maddi açıdan hem de manevi açıdan büyük kazanımları olacağını düşünmekteyim.

Ayrıca marka güvenilirliği ve prestij açısından da kurumların büyümesine ve gelişmesine katkıda bulunacağını düşünüyorum. Özellikle devlet kuruluşlarının da bu tarz farkındalık projelerine katkı sağlaması şirketlerinde tercih sebebi olacaktır.

• Sürdürülebilir Gelecek Derneği ‘ni (Surged) kurma amacınız nedir?

uluslararası alanda da etkin gücü gençleri daha fazla teşvik etmektedir. Ülkemizin ekonomik kalkınması acısından da gençlerin bu platformlara katılması gerektiğine inanıyorum.

En büyük hedefim yurtdışında da sürdürülebilirlik anlamında ülkemi temsil etmek. Kişisel hedefler teknolojik anlamda gelişmelerin sonucunda üretim kaynakları çeşitlenmekte. Bu çeşitlenmeler; tüketicilere konfor sağlarken hepimiz için büyük israflara da yol açtığını görüyoruz Bunun önlenebilmesi, en azından fazla kar için tüketim adına yapılan gereğinden fazla üretimin dengelenmesi ile sağlanabilir.

• Kadın girişimcilere tavsiyeleriniz nelerdir? İyiliğe Açın adlı projelerimizi hayata geçiriyoruz. Amacımız çevremiz için koruyucu önlemler alırken toplumumuzu bilinçlendirerek, aramızdaki bağların güçlenmesini sağlamak.

• Genç bir Sivil Toplumcu olarak Türkiye’deki STK oluşumunu değerlendirecek olursak neler söylemek istersiniz?

Gençlerin gün geçtikçe sivil toplum kuruluşlarına daha fazla ilgisinin arttığını düşünüyorum. Günümüzün gelişen teknolojisi ve sosyal medyanın gücü ile bilgi alış verişi hızlandı. STK’ların önemli projelere paydaş olması, yurtiçi ve

Bir şeyleri başarabilmek için önce onu hayal etmemiz gerekir. İnanmak başarmanın yarısıdır düşüncesi klasik ama gerçekçi bir yaklaşım. İnandığınız başarı uğruna hedefler belirlenmeli, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için risk alıp, mevcut fırsatlar için farkındalık yaratılmalıdır. Kendini koordine edebilen insanlar her zaman başarıya bir adım daha yakındır. Yaptıklarını organize edebilenler başarının anahtarını elinde tutanlardır.

Başarı hayatta seni mutlu eden şeydir ve senin hayallerine ulaşmanın somutlaşmış halidir. Dolayısıyla kadın girişimcilere, her türlü riski göze alıp, korkmadan hayallerine koşmalarını tavsiye ediyorum.

RÖPORTAJ

Özel

“

Sizi konuşmaları değil, sizi nasıl konuştukları önemlidir.

“

www.bosslife.com.tr

77

BossLife Rota

Yazar: Olay Salcan olay.salcan@gmail.com www.olaysalcan.com

78

www.bosslife.com.tr

Akdeniz İle Çöl Rüzgarlarının Harmanlandığı Lezzet

TUNUS

www.bosslife.com.tr

79

Tunus, her şeyden önce bir Akdeniz ülkesi. Akdeniz’in o büyülü havasını burada da hissediyorum. Tunus’un en büyük özelliklerinden birisi de beyaz badana, mavi kapı ve pencereli, çatısız evleri. Bunlara o güzelim işlemeli kapılar da eklendiğinde göze hoş gelen bir görüntü ortaya çıkıyor. Şu bir gerçek ki Akdeniz’de denize girmek ve Akdeniz deniz ürünlerini yemek bile farklı bir lezzet. Son derece güzel deniz, uzun kumsallar, sahiller boyunca uzanan modern otelleri ile Tunus denizden hoşlananlar, ben tatilde denize giderim diyenler için öncelikle dikkate alınabilecek bir yer. Bu kadarla da yetinmem, ben tarih ve kültürden hoşlanırım diyorsanız, fazlasını bulabileceğiniz bir ülke Tunus. Tüm bunlara denizin yarattığı olumluluk içerisinde gülen, sevecen, iyi niyetli, güzel insanları da ilave ettiğinizde ortaya çıkan eser, yerinde görülmeye değer. Sahip olduğu eşsiz değerlere bu güne kadar sahip olmadığı demokrasiyi ekleyerek kendisine yeni bir gelecek oluşturma çabaları içerisinde olan Tunus’u yerinde tanımak, güzel insanları ile birlikte, güvenlik içerisinde bir müddet beraber olmak için; Tunus, gezi listesinin şimdiden başına konulacak bir ülke olmayı hak ediyor.

BAŞKENT Uçağımız Tunus adı ile anılan başkentine gece geç saatlerde indiğinden hemen odama dinlenmeye çıkıyorum. Güzel bir uyku ve enerji veren güçlü bir sabah kahvaltısının ardından ilk önce başkenti keşfetmeye başlıyorum. Gece geç gelişimizden dolayı otelin yeri konusunda tam bir bilgiye sahip olamamıştım. Kapıdan adımımı dışarı atınca; kendimi geniş kaldırımlı ve ağaçlıklı, kalabalık bir bulvarın içerisinde bularak bu güzel ülkenin cazibesine kapılıyorum.

Bir hafta boyunca yaşadığım güzel günler ve rüya aleminden aklımda kalanları sizlere aktarmaya çalışacağım. Tabii ki her gezdiğim yeri ve gördüklerimi sizlere burada anlatmak mümkün değil. Daha ziyade belli başlı olanların bazılarını 82

www.bosslife.com.tr

aktaracağım. Tunus hakkında daha fazlasını öğrenmek istiyorsanız, yalnızca gitmenizi öneririm. Öğrenmenin en güzel yolu bu.Başkentin son derece geniş ağaçlıklı güzel görünüşlü bir caddesi var. Adı Habib Burgiba olan bu cadde, gündüzleri çalışma hayatının hareketli kalabalığına; akşam saatlerinde ise iki taraflı kafelerinde nargilelerini tüttürürken, sıcak çaylarını içen insanların sakinliğine sahip. Başkentin önemli bir yeri olan bu bulvarın her iki ucundaki Yedi Kasım ile Bağımsızlık meydanları, bu bulvara ifade ettikleri ile bir farklılık katıyorlar.

ESKİ KENT EL MEDİNE Tunus’un geleneksel el sanatlarının tezgahlarda sergilendiği “suk” denilen inişli çıkışlı, labirent gibi sokaklarında yürümek geçmişe yapılan bir yolculuk gibi. Zaman, sanki burada durmuş. Bir turistin gittiği yerde görmeyi hayal ettiği yerlerden birisi bu suklar. Kapalı çarşı, Osmanlı mimarisinin güzel ve alışılmış örneklerinden birisi. Dışarıdaki sıcak ve rutubetli havadan sonra, buradaki serin hava iyi geliyor.

Cana yakın satıcıları, kendine özgü rengarenk vitrinleri ile çarşının sonuna ulaştığımda dikkati çeken eser, her yerden görülen kare biçimli minaresiyle Kuzey Afrika’nın en büyük camilerinden birisi olan Zeytin Camisi. İnşasına 732 yılında başlanan, 13 asırlık geçmişi ile 5 bin metrekareye kurulmuş muhteşem bir tarihi eser. Camide dikkatimi çeken, klasik geleneksel kıyafetleri ile dolaşan; içeride ve avluda uyuyan Tunuslular. Daha da önemlisi Kartaca antik kentinden getirilerek caminin inşaatında kullanılmış 160 sütun.

Başkent’te çok sayıda Osmanlıdan kalma tarihi eser var.

Hatta şunu söyleyebilirim ki en güzel eserler Osmanlı eserleri ve hala kullanılıyorlar. Hükümet meydanında hastane dahil devlet tarafından kullanılan bir çok bina Osmanlılardan kalma. Hepsi tek tek görülmeye değer.

KARTACA VE HANNİBAL Gebze’ye gittiğimde mezarını saygı ile ziyaret ettiğim tarihin en büyük politikacı ve askerlerinden olan Hannibal’in memleketi, Tunus. Başkent yakınlarında harabeleri bulunan Kartaca, bir zamanlar Hannibal ile Roma İmparatorluğu’na zor zamanlar yaşatmış ve çok uğraştırmış. Hannibal, 30 kadar savaş fili ve yaklaşık 30 bin askeriyle müthiş zorluklarla dolu, inanılmaz bir yol kat ederek; İber Yarımadası, Pireneler ve Alpler’i aşıp, kuzey İtalya’ya girer ve önemli çarpışmalarda Roma ordusunu bozguna uğratır. Roma’ya kadar gelen Hannibal, Roma’yı yıkmaz. Daha sonra Romalılar toparlanıp Kartaca’ya saldırır, Hannibal’ı yener ve Kartaca’yı yıkarlar. Onun Romalılara yapmadığını; Romalılar Kartaca’ya yapar. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde olan Kartaca, Başkent’e çok yakın.

SİDİ BOU SAİD Akdeniz’in mavi rengi ile dalgalarının köpüklerinin beyaz renginin karada yansıması ve yasemin kokulu Sidi Bou Said. İnsana huzur veren bir yer. Birbirine yakın, gölgelerinin üst üste geldiği beyaz badanalı evlerinin, mavi kapı ve pencereleri ile verdiği sükun dolu görüntüsü insanı dinlendiriyor.

Tarihte önemli bir yer tutmuş ve Roma İmparatorluğu’na zor anlar yaşatmış Kartaca sahilllerinde yer alan, küçük ama çok şirin kasaba. İsterseniz Akdeniz’e bakan lokantalarda, isterseniz dar sokaklarının kesiştiği köşe başındaki gölgeli ve serin kafelerde bir bardak Akdeniz’in havası ile tatlandırılmış çayınızı içerken yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Hediyelik eşya dükkanlarındaki çeşitlilik ve renkliliğin bu şirin kasabaya kattığı canlılığın cazibesinden kurtulmaya çalışmayın. Bırakın kendinizi, baş döndürücü yasemin kokularını soluyarak Sidi Bou Said’in insanı rahatlatan güzelliğinde ve dar sokaklarında kaybolun, güzelliklerin tadını çıkarın. Emin olun Akdeniz, Sidi Bou Said’de bir başka güzel.

AMFİTİYATRO-EL JEM Roma İmparatorluğu’nun ihtişamının bugüne kadar gelmiş büyük bir göstergesi olan amfitiyatro, küçük bir kasaba olan El Jem’de bulunuyor. Bu küçük kasabaya girildiğinde insan, böyle muazzam bir tarihi eserle karşılaşacağını hiç ümit etmiyor. Evet amfitiyatroyu görmeye geldim, ama insanı gördüğünde büyüklüğü ve heybeti ile bu kadar şaşırtan bir eser beklemiyordum.

Yapılışı 3. yüzyıla kadar giden, gerçekten son derece iyi korunmuş bir eser bu. Benzeri Roma’daki Colosseum’dan daha küçük olan bu tiyatro, 35.000 kişi alan seyirci kapasitesi ile insanı kendine çekiyor. Seyirci yerlerine oturup döğüşlerin yapıldığı arenaya baktığımda kendimi bir anda gladyatörlerin birbirleri ile yaptığı kanlı döğüşlerini izler buluyorum. Kılıç ve mızrak şakırtılarını, seyircilerin coşku dolu bağırmalarını duyabiliyorum. Bir kapının açılıp kana susamış arslanların alana doğru koştuğunu görebiliyorum.

Amfitiyatronun çıkılabilecek en yükseğine kadar çıkıp şehirle bütünleşen o güzel görüntüsünü son defa görüp burada yapılan vahşi döğüşler ve insanların eğlence için hayatlarını ortaya koymalarının korkunçluğu karşısında soğuk bir ürperti hissediyorum. Ama insanların zevk anlayışları o zaman çok farklı. O zamandan bu zamana çok şey değişti.

KAIROUAN Kairoun, 670 yılında Hz. Muhammed’in sahabelerinden Ukbe Bin Nafi tarafından kurulmuş, dünyanın dördüncü Müslüman merkezlerinden birisi olması nedeni ile Müslümanlar tarafından özel bir öneme sahip, Kuzey Afrika’nın ilk kutsal şehri. Şehirde sahabe ve evliyaların türbeleri, camiler ile her yıl Hz. Muhammed’in doğumunun kutlandığı Ulu www.bosslife.com.tr

83

Camii bulunmakta. 688 yılında yapımına başlanan ve Kuzey Afrika’nın en büyük ibadet yerlerinden biri olan Kairounan Camii, yüksek duvarlarla çevrili geniş avlusu, güneş saati, Roma ve Bizans döneminden kalma 365 adet sütun üzerinde duran tavanı, dış avludaki sütun ve kapılardaki işçiliği ile insanı büyülüyor. İlk bakışta kapılarındaki işçiliğin aynı olduğunu zannediyoruz. Dikkatli baktığımızda caminin kapılarındaki işçiliğinin, tamamen farklı olduğunu görebiliyoruz ki bu da camiyi diğerlerinden farklı kılan bir özellik. Ancak bana göre en büyük özellik, caminin dışındaki Sahabe mezarları. Araplarda mezar adeti olmaması nedeni ile bu mezarlar beyaz güzellikleri ile Tunus’a çok büyük değer katıyorlar.

HAMMAMET Hammet, deniz kenarında uzun ve ince kumlardan oluşan sahili ile tam güneş ve denizi sevenler için eşine az rastlanır güzellikte sakin bir yerleşim yeri.

Sahil kenarındaki tarihi kalenin varlığı, bir zamanlar bu şehrin ne kadar önemli olduğunun bir kanıtı. Küçük olmasına rağmen, sağlam yapısı ile bir zamanlar Tunus’a giriş yollarında düşmanlara meydan okuyan görüntüsü ile sakinlerine güven verdiği bir gerçek. Bu kaleden deniz ve şehrin görüntüsü çok güzel. Kalenin surları dibinde bulunan küçük pazarda Tunus’a özgü geleneksel hediyelik eşyaları bulabilirsiniz ve pazarın sonuna denize bakan, oryantal dekorasyonu ile açık hava kahvesinde, yer minderlerine oturarak nane çayınızı içerken, nargilenizi tüttürebilirsiniz. Doyulmaz bir keyif.

MONASTIR Monastır’daki ziyaret edilecek en önemli yer hiç kuşkusuz ki 84

www.bosslife.com.tr

Tunus’un gelmiş geçmiş ve Tunus’a mal olmuş en büyük lideri Habip Burgiba’nın anıt mezarı. Son derece gösterişli ve göz alıcı bir mimari yapıya sahip bu yapıyı hem görmek ve hem de bu büyük insana saygı duruşunda bulunmak son derece güzel.

Buraya kadar gelmişken anıt mezarın hemen karşısındaki kaleyi de ziyaret etmeden olmaz. Özellikle kalenin içerisinde bulunan kuleye çıkarak şehrin manzarasını ve mavi ile beyazın muhteşem beraberliğini seyretmek insana keyif veriyor.

NEDEN TUNUS? Tunus; 3000 yıllık tarihi ile dünyada önemli bir yer işgal etmiş, Akdeniz Medeniyeti’nin önemli merkezlerinden birisi, Kartaca, Roma, Bizans, Arap, Osmanlı ve Tunus medeniyetlerinin güzel örneklerini sergileyen çok önemli bir müze niteliğinde bir ülke,Kültür ve tarihi değerlerinin yanında uzun kumsalları, deniz ve güneşi ile Akdeniz’in güzelliklerinin yaşanacağı bir ülke, Güneyden sapsarı sahra çöllerinin sıcak havasının Akdeniz’e geldiğinde serinlediği, Afrika ruhunun Akdeniz ritmine ulaştığı bir ülke, İnsanlarının sevimli, misafirperver olduğu, güvenli bir ülke,Demokrasiyi kabul etmiş ve bunu geliştirmek için her türlü çabayı gösteren, bu konuda samimi ve içten önerilere açık bir ülke, Akdeniz’in görüntüsünün bir başka güzel olduğu ülke.

Tunus’daki en önemli turizm faaliyetlerinden birisi de, çöl turizmi. Bunun için çok iyi organize olduklarını söylüyorlar.

Eylül ayında gittiğim için bu fırsatı iklimin müsait olmaması nedeniyle kaçırdım. Sırf bu nedenle de olsa Tunus’a bir kere daha gidilebilir diye düşünüyorum.

www.bosslife.com.tr

85

RÖPORTAJ

Nevin Özcan Markasanat Marka Yönetimi&Kurumsal Danışmanlık Ajansı Başkanı Markasanat, sadece referansla müşteri kabul eden ve yılda 15 firmayla çalışan bir ajans. İtibar yönetimi ve marka iletişimi konusunda, Türkiye’nin sayılı birkaç ajansından biri! İletişim sektöründeki 20 yıllık tecrübesini, Markasanat Yönetimi&Kurumsal Danışmanlık Ajansı’na aktaran Nevin Özcan, önümüzdeki aylarda Ankara’da da Markasanat’ın açılacağının müjdesini verdi.Yurt içinde başarıyı yakalamış firmaların özellikle yurt dışı pazarına açılırken yaşadığı en büyük problemlerden bir tanesi, markalaşamamak…

Firmaların birçoğu yüksek cirolarına, yaptıkları kaliteli işlere rağmen marka olamadıkları için hiçbir bilinirlikleri bulunmuyor. Bu yüzden de şirketler, büyüme noktasında bir noktadan sonra tıkanma yaşıyorlar.

Markalaşmak, kurumsallaşmak ve marka stratejilerine uygun ilerleyebilmek. Günümüz şirketlerinin mihenk taşını oluşturuyor. Ancak sektörde bu anlamda çok büyük bir açık bulunuyor. Şirketler markalaşmak istiyorlar ama kendilerini teslim edebilecek ajans bulmakta zorlanıyorlar. 20 yıldır iletişim sektörünün içerisinde yer alan ve resmi kurumların stratejik planlamalarını yapan Nevin Özcan, sektördeki açığı görüp 2009 yılında Markasanat Marka Yönetimi&Kurumsal Danışmanlık Ajansı’nı kurmaya karar veriyor. 6 yıldır sağlam adımlarla sektörde ilerleyen Nevin Özcan, ekibiyle firmaların markalaşmaları için birebir ilgileniyor.

Bu yüzden de yılda sadece 15 firmayla çalışıyor. Firmaların hepsi de referansla Markasanat’ın kapısını çalıyor. Özellikle ekonomi alanında rüştünü ispat eden Markasanat, 2016 yılını ise büyüme yılı olarak ilan etmiş. Büyüme hedeflerinden bir tanesi de yıl içerisinde Ankara’da şube açmak. Markasanat Marka Yönetimi&Kurumsal Danışmanlık Ajansı Başkanı Nevin Özcan ile bir araya gelip sektörü ve Markasanat’ın yeni yatırımlarını öğrendik.

86

www.bosslife.com.tr

Çok kısaca Markasanat, firmaları görünür kılıyor. Yani onları markalaştırırken, itibar yönetimiyle birlikte onların kurumsallaşma süreçlerini yönetiyor, marka stratejilerini belirliyor. Gazete, dergi, TV gibi ulusal ve yerel basında haber olmalarını sağlıyor. Bu anlamda firmalar medyada yer alırken, hem yeni müşteriler kazanıyorlar hem de iş potansiyellerini artırıyorlar. Markasanat; Aydoğan Group, Mobilya Sanayi İş Adamları Derneği, Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği, Ev Eşyaları Federasyonu, Züccaciyeciler Derneği, AE Mimarlık, DizaynVip by Erbakan Malkoç, Muhittin Palazoğlu/AdStation Ajans, Kösem Group (Sandalyee Brasserie), Este Group (Clinimed Dermatoloji Medikal Estetik ve Plastik Cerrahi Merkezi, Este Pharma medikal ürünleri) ve Majeur Group (Elchyn Catering, Tepe Majeur, Fransız Bahçeleri), Yazar İnal Aydınoğlu, Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği, Ulusoy Un gibi ülkemizin ileri gelen markalarına kurumsal iletişim danışmanlığı hizmeti veriyor. İstanbul’dan sonra Ankaralı firmalara da bölgelerindeki hedef mecraları tarafından tanınırlıklarını arttırmak ve markalaşmaları adına hizmet vermeye başlayacağız.

• Markasanat’ı kurmaya nasıl karar verdiniz?

20 yıla dayanan çalışma hayatım süresince özel şirketlerin iletişim stratejilerini yürüttüm. Kamu alanında kurumsal iletişim direktörlüğü yaptım ve birçok sosyal sorumluluk projesine imza attım.

Doğru bir kariyer planlamasının kişiyi hedeflerine ulaştırdığına dair somut bir örneğim diyebilirim. Markasanat’ı kurmak yıllar öncesinden planladığım hedefimdi. Ajansın ismini bile çok önceden düşünmüş ve şirketin yol haritasını çizmiştim. Çalışma hayatında sektörle ilgili tüm deneyimleri yaşayarak

zamanı geldiğinde kendi ajansımı kurmam gerektiğine inanarak bekledim. Bu yüzden de “Markasanat’ı kariyerimin başında değil, tam da kariyerimin olgunluk döneminde kurdum” diyebilirim. Gönülden hedeflediğiniz bir işi başarılı kılabilmek için öncelikle bilgiye ve tecrübeye dayalı sağlam temellere oturtmak gerektiğine inanıyorum.

• Markasanat olarak verdiğiniz hizmetler ve diğer firmalardan farkınız nedir?

Markasanat olarak medya iletişimi ve marka konumlandırma alanlarında çalışıyoruz. Marka konumlandırma ile itibar yönetimini yan yana yürütüyoruz.

“

İŞİNİZİ İYİ YAPTIĞINIZI DUYURAMAZSANIZ, KABUĞUNUZDAN ÇIKAMAZSINIZ.

“

• Ününüz İstanbul sınırlarını aşmış durumda. Bize biraz Markasanat’ın neler yaptığını anlatabilir misiniz?

Müşterimizin hem hedef iş planını düzenliyor hem de bu planlamaya uygun stratejilerle ulusal ve yerel basında haber olarak yer almasını sağlıyoruz.

Federasyonlar ve derneklerle çalışıyoruz.

Onların yol haritalarını hedeflerine göre çizip, bilinirlik kazanmalarını sağlıyoruz.

Farkımız ise birincisi; sadece referansla çalışıyoruz. Çalıştığımız firmalar bizi diğer firmalara tavsiye ediyorlar ve tavsiye edildiğimiz firmalardan görüşme daveti alıyoruz. İkincisi; bize gelen her çalışma teklifini ticari kaygılar adına kabul etmeyi uygun bulmuyoruz. Öncelikle gelen müşterimizi detaylı inceleyip yapılan işin konusunu yerinde görüp, doğru bir içerik yönetimi yapabilmek adına sadece inandığımız işleri kabul ediyoruz. Üçüncüsü ise; bir yıl içerisinde kendimize koyduğumuz 15 müşteri kotasına göre hizmet veriyoruz. Çünkü tüm müşterilerimize en iyi ve en kaliteli performansı sunmak istiyoruz.

• İşinizin en çok sevdiğiniz ve “Ben bunu yapmaktan çok keyif alıyorum” diyebileceğiniz yönleri nelerdir?

Genel anlamda yaptığım işi çok seviyorum. Daha doğrusu yaşam biçimimi işime entegre ediyorum.

Dolayısıyla yaptığım iş, çok keyifli bir hal alıyor ama yaptığım işin en sevdiğim tarafı ise çalıştığımız her yeni müşterimizde yeni bir şey öğreniyorum.

Bu da hayatıma çok ciddi değerler katıyor. Örneğin; hem inşaat firması hem mimarlık ofisi hem de inşaat derneği müşterimiz var. Dolayısıyla inşaat sektörüne oldukça hakimim.

Daha önce adını bile duymadığım inşaat malzemelerini bilir duruma geldim.

Hangi ilçelerin değer kazanacağını, dövizdeki dalgalanmanın sektöre nasıl yansıyabileceğini önceden kestirebiliyorum.

• Peki, Markasanat’ı kurarken bu kadar büyüyeceğinizi düşünüyor muydunuz?

Tabii ki. Çünkü her yıl için planladığımız iş hedeflerimiz oluyor. Ülkenin ekonomik şartları, piyasaların durumu, rekabet faktörü ve ekonomik dalgalanmalar, şirketlerin tasarruf www.bosslife.com.tr

87

RÖPORTAJ

“Büyük bütçelerle iş yatırımı yapanların kabul görmek, geri dönüş alabilmek ve bilinirlik adına profesyonel hizmet almaları kaçınılmazdır. Çok iyi, çok kaliteli işler yapıyor olabilirsiniz ama bunu duyurmazsanız sadece kendiniz bilirsiniz. Bu durumun ne işinize ne de itibarınıza hiçbir faydası olmaz. Biz bu noktada devreye girip işinizi en doğru şekilde haberleştiriyoruz.”

tedbirleri içerisinde biliyorsunuz. Kriz durumlarında ilk olarak reklam ve pr hizmetlerinin bütçelerinin kesintiye uğraması ya da bu bütçelerin tamamen ortadan kaldırılması söz konusu oluyor.

Dolayısıyla bu durumu orta ve uzun vadede hesaplayarak işimizin büyüme hızını kontrol altında tutabiliyoruz.

Bu öngörüyle çalıştığımız için işlerin nereye geleceğini de büyüme oranını da düşünebiliyoruz.

• Bir kurumla çalışmaya başlamadan önce nasıl bir yol izlersiniz? Firmalar sizinle çalışmayı niçin tercih ediyorlar?

Dediğim gibi sadece referansla çalıştığımızdan, işimizin sonuçlarını başarılı bulan müşterilerimiz, bizi bir başka firmaya öneriyor. Dolayısıyla yeni firmalarla görüşmelerimiz bir sinerjiyle başlıyor. Önceliğin içtenlik • Biraz da hizmet verdiğiniz ve güvenilirlik olduğunu vurgularız her zaman. Sonrasında müşterimizi firmalardan bahsedebilir misiniz? dinleyip çalışma konumuzu iyice araştırıp yapabileceklerimizi müşterilerimize Çoklu yönetimler ile çalışmaktan keyif sunarız. Bizimle çalışmayı tercih alıyoruz. Örneğin; bir grup şirketi, etmelerinin nedeni ise her zaman içerisinde birçok markayı barındırıyor. Bu net, sonuçlanmış çalışma anlayışımız sayede çalıştığımız konular daha zengin ve başarı odaklı oluşumuzdur. Kendi ve çalışma alanı da daha geniş oluyor. işimize duyduğumuz saygıyı ve disiplini, Müşteri yelpazemiz çok geniş. Kozmetik, müşteri tarafına çalışma şeklimizle mobilya, inşaat, ev ve mutfak eşyaları hissettirebildiğimizi düşünüyorum. gibi çeşitli alanlarda müşterilerimiz var. “Özellikle federasyonlar ve ekonomi • İşinizle ilgili hedefleriniz konularında uzmanlaşmış bir ajansız.” nelerdir? diyebilirim.

88

www.bosslife.com.tr

Markasanat olarak hedefimiz, öncelikle ülkemizde kuruluşları ve sürdürülebilirlikleri aşamasında büyük bütçelere malolmuş işletmelerin medya iletişimine bütçe ayırmalarının ne kadar önemli olduğunu anlatmaktır. Çok iyi işler yapan firmaların; çalışma konularını hedef kitlelerine doğru duyurmalarının, reklam değil haber olabilmenin önemini, itibar yönetiminin ne kadar önemli olduğunu ve bunun için profesyonel destek almalarının gerekliliği hakkında bilinç oluşturmaya çalışıyoruz.

• İş hayatınızdaki kurallarınız nelerdir?

Markasanat olarak kuruluşumuzdan bugüne kadar sektörde gösterdiğimiz farklı duruşumuzdan ödün vermemek en önemli kuralımızdır. Önceliğimiz başarılı sonuçlar üretmektir. Net olmak, sonuç odaklı çalışmak ve iş disiplinimiz olmazsa olmazlarımızdır.

YAZAR

Ebru Yıldırım

Futbolda Kadın

ebru@bosslife.com.tr

F

utbol bilindiği üzere erkek egemenliğinde... ülkemizde kadınların bu alanda da var olması imkansız gibi görünse de öyle değil.Ben ve benim gibi birkaç meslektaşım var olmaya çalışıyoruz.Bu ay ki yazıım kadınlara ithafen; Bu zorlu yolda yürürken en büyük destekçilerim birbirinden harika antrenör ve futbolcu eşleri….Bir kız çocuğunun futbola olan ilgisi ve naçizane bilgisi herkesi şaşırtıyor biliyorum.Ne de olsa futbol erkek işi!Bu kadının futbolla işi ne anlayamayabilirsiniz.Açıklayım; Taraftarların hep bir ağızdan söyledikleri marşlar,tezehüratlar,takıma maç ısınması yaptırdığımda kendi adımı o tribünlerden duymak,o enerjinin nasıl sahaya yansıdığına şahit olmak,farklı kültür ve ekonomik yapılardan gelen yani birbirleriyle kolay kolay hiçbir ortamda bir araya gelmeyecek insanların omuz omuza sevinmesi,üzülmesi beni çok etkileyen bir olay! İşte bütün mesele bu…

88

www.bosslife.com.tr

Mesleğimi yapmaya çalışırken tüm önyargılara rağmen belli bir süre sonra futbolcular üzerindeki olumlu değişime şahit olmak pahabiçilemez bir deneyim. Futbolda sizin için kabul edilemez olan başkası için kabul edilebilir,size yanlış gelen diğerlerinin doğrusu olabilir.

Kimi için hayatın kendisi olur kimi için 90 dakika…

Buna kararı siz verirsiniz. Ciddi bir fiziksel ve mental güç gerektiren bu alanda beraber yürüdüğüm,beraber büyüdüğüm kadın oluşumu aksettirmeden keyifle işimi yapabilmeme fırsat veren herkese teşekkürü borç bilirim.

Tüm gelişmeler,güzellikler bana yolumu, hedefimi hatırlatıyor bir toplumun gelişmişliği kadına verdiği önemden anlaşılır çünkü bir erkeği de yetiştiren bir kadındır.Eksilmeden çoğalmak dileğiyle…

Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun.

YAZAR

İşsizliğin Panzehiri “Girişimcilik” Veli Sarıtoprak velisaritoprak@gmail.com

Bugün Türkiye’nin en önemli sorunu işsizliktir. Ülkemizde her 7 kişiden biri işsizdir. 2016 başı itibarıyle istatistiklere göre işsizlik oranı %10.5, işsiz sayısı 3 milyon 125 bin kişidir. Genç işsizlerin oranı ise %20 dir. İşsizlik baskısı gelecek 10 yılda daha da şiddetlenecek ve Türkiye’nin gündeminden hiç düşmeyecektir. İşsizlik kanayan bir yara gibi sosyal yapımızı kemirecek, hırsızlık , dolandırıcılık, gasp, zina ve soygun gibi tüm kötülüklere analık edecektir. Türkiye’nin suç dosyası iyice kabaracak ve tavan yapacaktır.

İ

şsizliğin panzehiri ise yatırımdır, üretimdir, ihracattır, diğer bir deyimle kalıcı ekonomik büyümedir. Maalesef Türk ekonomisinin istihdam yaratma performansı düşüktür ve topluma yetecek iş ve istihdam üretememektedir. İşsizlikle mücadele konusunda dünya ülkelerinde gelmiş geçmiş tüm başarılı uygulamaların temelinde “GİRİŞİMCİLİĞİN GÜCÜ” ne bağlı özendirici, teşvik edici ve destekleyici düzenlemeler bulunmaktadır. İşsizlikle mücadelede baş aktör GİRİŞİMCİDİR. Girişimci; Ulusal refahın itici gücüdür.

Katma değer yaratandır.

Cesaretle risk alıp yenilik yapandır. İstihdam yaratandır.

Değişime ve rekabete ayak uydurandır.

AR-GE ye önem verendir.

Yenilik peşinde koşandır.

Günümüz dünyasında girişimciliğe verilen önem ve değer iyice artmıştır. Çünkü girişimci arzı talebi belirlenmekte ve yönlendirmektedir. Girişimcinin başarısı ve başarısızlığı tüm toplumu ilgilendirmekte, olumlu veya olumsuz etkilemektedir.

Girişimci, ekonomik kaynakların düşük üretkenlik alanlarından yüksek alanlara aktarılması sürecinde baş aktördür. Girişimcilik faaliyetleri gelişmiş olan ülkelerin kalkınması daha hızlı gerçekleşmektedir. Maalesef Türkiye’nin girişimcilik performansı çok zayıftır. Uluslararası girişimcilik endeksinde kullanılan 100 yetişkinde Türkiye’de 4 veya 5 kişi şirket kurarken bu sayı Meksika’da 19, İrlanda’da 12 ve ABD’de 11.7 dir. İşin ilginç tarafı ise ülkemizde kadınlar ve gençler girişimci olarak değerlendirilememektedir. İşverenler arasında kadınların oranı TİSK’in ( Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) araştırmalarına göre % 4.5 tir.İşsizliğe karşı her ne yapılacaksa, bunları gerçekleştirecek olan özel sektör girişimcisidir.

Girişimci bir ülkenin gelişmesinde itici güçtür ve lokomotiftir. Ülkeyi yönetenlerin Türk girişimcisine her türlü kolaylığı sağlaması, destek vermesi ve teşvik etmesi şarttır. Türk girişimcisini korkutan yatırım ve üretim yapmaktan caydıran, Bulgaristan’a, Romanya’ya, Rusya’ya ve Türk Cumhuriyetlerine kaçıran engeller ortadan kaldırılmalıdır.

Türkiye’de elverişli yatırım ortamı sağlanmalı, çalışma mevzuatı kolaylaştırılmalı, kıdem tazminatı sorunu çözülmelidir.

Türkiye en ağır istihdam vergisi ödeyen, dünyada enerjiyi en pahalı kullanan, en yüksek vergi artışı yaşayan, en hızlı büyüyen kayıt dışına sahip bir ülke olmamalıdır. Türkiye girişimciye hak ettiği değeri vermelidir.

90

www.bosslife.com.tr

YAZAR

Kadınların İş Hayatına Katılımı Üzerine… Ümit Ünver Mali Müşavir unumit@gmail.com

Kadınların her geçen gün daha ön plana çıktığı iş dünyasında kadınların önündeki engellerden bahsetmek istiyorum.

Türkiye’de ve Dünya’da Kadınların iş hayatına katılım düzeyi nasıldır ?

Kadınların iş hayatına katılımı arttırmak için neler yapılabilir?

2011 yılında, Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus içerisinde iş gücüne katılma oranı yüzde 47,5 olup bu oran erkeklerde yüzde 69,2, kadınlarda ise yüzde 25,9’dur. Bu oran 2012 yılında yüzde 29,5, 2013 yılında ise % 31,8 olmuştur.

Bu göstergelerle Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri içinde kadın istihdamında son sırada yer almaktadır. Kadın istihdamında Türkiye’ye en yakın ülke yüzde 47,8 ile Meksika olurken, OECD ülkelerinin ortalaması ise yüzde 62,3’tür.

Cam tavan problemi nedir?

Örneğin bu konuda 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı’na bakacak olursak , başta gençler ve kadınlarda olmak üzere işgücüne katılımın ve istihdamın artırılması, işsizliğin azaltılması, iş kazalarının ve kayıt dışı istihdamın önlenmesi, işgücü niteliğinin yükseltilmesi ve kırılgan istihdamın azaltılması hususlarının önemini korumakta olduğu ifade edilmektedir. Buradan yola çıkarak, kadınların karar alma mekanizmalarında daha fazla yer almaları, istihdamının artırılması, eğitim ve beceri düzeylerinin yükseltilmesi ile aile ve iş yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik güvenceli esnek çalışma, kreş ve çocuk bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve erişilebilir kılınması ile ebeveyn izni gibi alternatif modellerin uygulanması da 10. Kalkınma planı hedef ve politikaları arasında yer almaktadır (Onuncu Kalkınma Planının onaylandığına ilişkin karar,2013). Bu planda “Kadınların işgücüne katılım ve istihdam oranlarının Plan dönemi sonunda sırasıyla yüzde 34,9 ve yüzde 31’e yükseltilmesi” somut olarak belirlenmiştir.

Cam tavan; devlette, şirketlerde, eğitim kurumlarında veya kar amacı gütmeyen kuruluşlarda yüksek mevkilere gelmeyi arzulayan ve bunun için çabalayan kadınların karşılaştıkları engellerdir. Yönetici pozisyonunda çalışan kadınların, belirli bir aşamadan sonra yükselmelerini engelleyen faktörlerin toplamına “Cam Tavan” ya da “Cam Tavan Sendromu” adı verilir. Cam Tavan adından da anlaşılacağı gibi görünmez bir engeli tanımlamaktadır. Cam tavan, bir kadın yönetici olarak belirli bir noktaya kadar yükseldikten sonra önemli bir terfi beklediği anda adını tam olarak ortaya koyamadığı nedenlerden ötürü istediği terfiyi alamama durumu olarak açıklanmaktadır.

Kaynakça: ÖNDER Nurcan (2013) ,Türkiye’de kadın işgücü’nün görünümü ,Çalışma dünyası dergisi Türkiye Cumhuriyeti Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı,Kalkınmada anahtar verimlilik dergisi (Mart 2015) Birleşmiş Milletler insani gelişmişlik endeksi 2015, AYCAN, Zeynep (2004), Üç Boyutlu Cam Tavan: Kadınların Kariyer Gelişiminde Kim,Kime, Neden Engel Oluyor ?, www.anneyiz.biz/haber/haberdtl. php?hid=1809 ŞİYVE, Ozan Çağım (2004), “Kadın-Erkek Liderlik Tarzları ve Cam Tavan”Tügiad Elegans Magazin, Sayı:66, MartNisan, www.elegans.com.tr/arsiv/66/ haber018.html

Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksi verilerine göre kadınların en yüksek oranda iş hayatına katıldığı ülke, Danimarka. Danimarka’da her yüz kadından 71’i çalışıyor. İkinci sırayı %70 ile İsveç, üçüncü sırayı %66 ile Hollanda, dördüncü sırayı %65 ile Finlandiya, beşinci sırayı %62 ile İngiltere alıyor. Türkiye %22 ile AB ülkeleri içinde kadınların en az oranda çalıştığı ülke konumundadır.

92

www.bosslife.com.tr

YAZAR

Şirketlerin Elindeki Pimi Çekilmiş Bomba: Kişisel Veriler Sefa Karcıoğlu Avukat sefa@karcioglu.av.tr

Yeni dönemin sermayesi bilgi ve kişisel verilerdir. Kişisel verilere sahip olan şirketler, ne kadar çok kişisel veriye sahip ise aslında o kadar güçlü sermayeye sahiptirler. Çünkü artık günümüzde sermaye, sadece para ve fiziksel araçlardan oluşmaz. Önemli olan müşteri kitlesine doğrudan ulaşabilme üstünlüğünü sağlamaktır.

Nitekim, kişisel verilerle ilgili veri tabanları Türkiye’deki kuruluşlar arasında yıllardır aktarılmakta, paylaşılmakta ve satılmaktadır. Örneğin, Boyner grubu tarafından Aralık 1998‘de çıkartılan Advantage Card, bazı promosyon, taksit ve indirim olanaklarından yararlanmak için, tüketicilerin gönüllü olarak verdikleri bilgilerle oluşan bir kart organizasyonudur. Advantage Card, 2002 yılında HSBC’ye 75 milyon dolara satılmıştır. Aslında burada satılan tüketicilerin gönüllü olarak verdiği, kişisel verilerdir.

K

işisel verilerin sermaye olarak kullanılması, onların toplanması, işlenmesi ve kullanılması ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde dikkatli bir şekilde yönetilmelidir. Eğer kişinin bilgisi ve açık rızasını almadan, kişisel verilerini topluyor, işliyor ve hatta kullanıyor iseniz, 6563 Sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 12. Maddesi uyarınca 1.000 TL’den 50.000 TL’ye kadar idari para cezalarına maruz kalabileceğiniz gibi, veri sahibinin Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunması halinde, Ceza Mahkemelerince yapılacak yargılama sonucunda, hapis cezasına da mahkum olabilirsiniz. Bu sebeple, elektronik ileti göndermek amaçlı kişisel verilerin toplanması, saklanması, işlenmesi ve kullanılması, sıradan bir ticari faaliyet olarak görmek mümkün değildir. İşte bu sebeple kişisel veriler, adeta pimi çekilmiş bomba gibidir. Her an patlayabilir ve o bombaya temas eden ister yönetim kurulu başkanı olsun, ister sisteme erişim imkanı olan sıradan bir personel ceza davasında hakim önünde kendisini savunma yapıyorken bulabilir. Kişisel veriler hukuka uygun bir şekilde elde edilmeyip, usulüne uygun şekilde muhafaza edilmez ve yasalara uygun şekilde kullanılmaz ise, bu el bombasının şirket içinde patlaması kaçınılmazdır.

Peki kişisel veri nedir?

Kişisel veri, “belirli veya kimliği belirlenebilir gerçek ve tüzel kişilere ilişkin bütün bilgiler”dir. Kişisel veri kavramının sadece ad, soyad, doğum yeri, doğum tarihi gibi kişilerin tanınmasını ve teşhisini sağlayan bilgilerden ibaret değildir.

94

www.bosslife.com.tr

Kişilerin fiziksel, sosyal, kültürel, ekonomik, psikolojik tüm bilgilerini kapsayan son derece kapsamlı bir ifadedir. Kişinin kimlik bilgilerine ek olarak vatandaşlık numarası, vergi numarası, pasaport numarası, sosyal güvenlik numarası, sürücü belgesi numarası, taşıt plakası, ev adresi, iş adresi, e-posta adresi, telefon numarası, faks numarası, banka ve nüfus kayıtları, alışveriş yaptığı yerler ve tercihleri, sosyal medya alışkanlıkları, hastane, kan grubu ve genetik bilgileri, kriminal geçmişi, adli sicil bilgileri, siyasi görüşü, dini inancı, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerine üyeliği, sosyal faaliyetleri, aile yapısı, cinsel hayatı gibi kişinin belirli veya belirlenebilir olmasını sağlayan tüm bilgiler, kişisel veri niteliği taşımaktadır.

Günümüzde bu veriler, gerek özel sektör ve gerekse kamu sektörü tarafından bilişim sistemleri üzerinden otomatik yollarla sıkça kullanılmaktadır. Bu bilgilerin kullanılması bireyler ile mal ve hizmet sunanlar bakımından bazı kolaylıklar veya avantajlar sağlasa da, bu durum söz konusu bilgilerin istismar edilme riskini de beraberinde getirmektedir.

Kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde kaydedilmesi, saklanması, verilmesi, ele geçirilmesi veya kullanılması; Türk Ceza Kanunu m.135, 136, 137 ve 138’de suç olarak düzenlenmiş olup, bu suçu işleyenlere 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası verilebilmektedir. Üstelik, aynı Kanunun 139. maddesine göre de, bu suçların soruşturulup kovuşturulması şikayete bağlı değildir. Bir başka ifadeyle, bu suçların işlendiğine dair basit şüpheye ulaşan Cumhuriyet Savcısı tarafından, mağdurun şikayeti olsun veya olmasın, mağdur sonradan şikayetinden

YAZAR

vazgeçse bile doğrudan soruşturma başlatılacak, yeterli delillere ulaşılması halinde de şüpheli hakkında kamu davası açılması için iddianame düzenlenecektir. TCK m.140’a göre, suçların tüzel kişi yararına işlenmesi halinde, tüzel kişiyi temsil eden gerçek kişinin cezalandırılması yanında tüzel kişiye de TCK m.60 uyarınca güvenlik tedbiri uygulanabilecektir.

Bu bakımından şirket yöneticileri hiç vakit kaybetmeden, kişisel verilerin nasıl toplandığı, nerde ve hangi teknik alt yapıda saklandığı, ne amaçla işlendiği ve hukuka uygun olarak kullanıp kullanmadığını denetlemeli ya da denetletmelidir.

Zira kişisel verilerin, toplanması, saklanması, işlenmesi ve kullanılması mutlaka yasal zeminde ve kontrol edilebilir bir halde olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, kişisel veriler bilgi işlem ya da satış pazarlama personeline dahi kolaylıkla hiçbir önlem almadan emanet edilemeyecek kadar hassas ve önemli, şirkette her çalışanın ulaşabileceği kadar uluorta ve kontrolsüz kullanılmaması gereken son derece gizli bilgilerdir. Şirket yöneticileri, gerekli hukuki korumayı sağlayamazlar ise, haklarında ceza davası açılabileceği gibi, şirket mallarının müsaderesi dahi söz konusu olabilir.

Kişisel Verilerin Korunmasına ilişkin Şubat 2016’da mecliste görüşülmeye başlanan Kanun Tasarısının Mart ayı içerisinde yasalaşması beklenmektedir. Tasarı ile mevcut yasal düzenlemeye ek olarak, kişisel verilerin işlenmesinin disiplin altına alınması ve anayasada öngörülen başta özel hayatın gizliliği olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin korunması amaçlanmaktadır. Son yıllarda önem kazanan kişinin mahremiyet hakkı ile bilgi güvenliği hakkının korunması da bu kapsamda değerlendirilmektedir. Ayrıca, kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasların da düzenlenmesi Kanunun amaçlan arasında yer almaktadır.

Kanun Tasarısının kapsamı ise, kişisel verileri işlenen gerçek kişiler ile bu verileri işleyen gerçek ve tüzel kişiler hakkında uygulanacak olmasıdır. Tasarıda, özel sektör ile kamu sektörü bakımından bir ayrım yapılmamış olup, öngörülen usul ve esasların her iki sektörde de uygulanması benimsenmektedir. Kişisel verilerin otomatik olan veya herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla işlenmesi bakımından da herhangi bir fark öngörülmemektedir. Veri kayıt sistemi, Kanunun 3. maddesinde tanımlandığı üzere kişisel verilere ulaşımı kolaylaştıracak şekilde, belirli bir kritere göre yapılandırılmış kayıt sistemini ifade etmektedir. Bir dosyalama sistemi olarak nitelenebilecek veri kayıt sistemi sadece dijital yahut elektronik ortamda oluşturulması gereken bir sistem değildir. Bu kapsamda, otomatik olmayan yollarla işlenen kişisel veriler bir veri kayıt sisteminin parçası değilse kanun kapsamında değerlendirilmeyecektir. Ancak, bu hüküm anılan verilerin kişisel veri niteliğini etkilemeyeceğinden, bu tür verilere ilişkin hukuka aykırı eylemler, yukarıda izah edildiği üzere, 5237 sayılı Türk

Ceza Kanunu uyarınca suç teşkil etmeye devam edecektir.

Peki Şirket Yöneticilerinin alması gerekli teknik ve idari tedbirler nelerdir?

Verilerin, özellikle de kişisel verilerin sıklıkla kullanıldığı şirketlerde verilerin korunması özel bir önem taşır. Verilerin, yasal yollardan elde edilip edilmediğinden başlayarak, saklanmasına, işlenmesine ilişkin koruma tedbirlerinin alınıp alınmadığına ilişkin, 6563 Sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunu, yasalaşması halinde Kişisel Verilerin Korunması Hakkındaki Kanun, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca, şirket içi işleyişin denetlenmesi ve yeniden organize edilmesi gerekmektedir. Şirketin Esas Sözleşmesi gözden geçirilmeli, veriler bakımından şirketin analizi yapılmalıdır. Daha sonra şirkete özgü risk analizi yapılmalı ve risklerin gerçekleşmesini önlemek için ne tür tedbirlerin alınacağı tespit edilmelidir. Pimi çekilmiş el bombasına erişim hakkı olan tüm kişilerin yetkileri gözden geçirilmeli, patronlar ve yönetim kurulu üyelerinin cephanelik ile ilişkisi kesilmelidir. Aksi halde, pimi çekilmiş el bombası patladığında, 50.000 TL’ye varan idari para cezaları bir yana, bombaya temas eden ister şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olsun ister kapıdaki güvenlik görevlisi, Cumhuriyet Savcılığında ifadeye çağırılacak ve şartları oluşmuş ise Mahkeme tarafından hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

Aslında Türkiye’nin birçok önemli şirketi, konusunda uzman kişilerden hizmet alarak veri güvenliğini sağlama almış ve yönetim kurulu üyelerinin, bir şikayet halinde Cumhuriyet Savcılığı’na gitmemesi için gerekli hukuki alt yapıyı hazırlamıştır. Halen, gerekli ve hatta zorunlu bu tür hukuki düzenlemelerin, kişisel veri toplayan, muhafaza eden, işleyen ve kullanan her bir şirket için bir an evvel yapılması gerekmektedir.

KMK Hukuk Bürosu www.karcioglu.av.tr Arabulucu Avukat Sefa KARCIOĞLU sefa@karcioglu.av.tr

YAZAR

Değer Katan Girişimler Can Deniz Timur candeniztumur@hotmail.com

Bu cümleyi siz tamamlayın. Sizin işletmeniz olmasaydı bulunduğunuz yerde bir çok şey …………………………………………………………………. olduğundan daha kötü olurdu. Neler olurdu diye kendinize sorun. Yeterince iyi sebepleriniz yoksa, başarabileceğiniz yolda ya daha çok yorulacaksınız, ya da değmez bir şey için başarısız olacaksınız.

U

nutmayalım ki, günümüzde bir birinin benzeri daha fazla girişim var. Bir işletmeyi diğerinden ayıran şeyler arasındaki büyük makaslar kapandı. Son kullanıcıya benzer faydalar sağlayan bir çok marka var. Bu noktada farklılaşmayı sağlayan şey işletmelerin ve markaların yarattığı anlam… Evet, daha güçlü daha prestijli olmanız yetmiyor. İşletmeniz ve ürününüz günümüz dünyasına nasıl bir anlam kazandırıyor? Ve siz yarattığınız bu anlamı ekibiniz ile birlikte yaya biliyor musunuz? Çalışma arkadaşlarınızın arasında bulunun ve onlara işletmenizin misyonunu sorun. Emin olun ki aldığınız cevaplar, sizin uzun uzadıya yazdığınız misyon bildirgelerinin aynısı olmayacak. Evet sizin için çok anlamlı olabilir, uzun bir zaman harcamış olabilirsiniz… Ve sizin dışınızda , ekibiniz yeterince içselleştirememişse web sayfanızda tozlanmayı bekler. Kısa ve anlaşılır bir mottonuz olsun. Ekiplerinizin aklından çıkmayacak, yaptıkları her iş de anımsayacakları…

Nike için bu ‘’just do it ‘’ W. Disney için ‘’ İf you can dream it yo can do it ‘’ oldu ve kendi çalışanlarının dışında bu cümleler bütün dünyaya ilham veriyor.

Sadece bir girişiminiz mi var, ve beraberinde bir iş modelinizde var mı? Başarılı ve başarısız işletmeleri birbirinden ayıran ve işletmelerin ömrünü belirleyen şey bir iş modellerinin olması. ’ Eğer iş modeliniz on sözcük ve daha azıyla tanımlayamıyorsanız, o zaman bir iş modeliniz yok demektir’’ Guy Kawasaki Size ne iş yaptığınız sorulduğunda; Cevabınızı, deyim yerindeyse tüm operasyonlarınızı bir cümlenin içerisine sığdırabiliyorsanız, şanslısınız demektir. Büyük resmi parçalara ayırın, tekrar birleştirmek üzere kilometre taşları belirleyin.

96

www.bosslife.com.tr

‘’ Hazırlıkların ve fırsatların bir araya gelmesinden oluşan şeye şans denir’’ Anthony Robbins İşletmenizin küresel bir oyuncu olmasını isteyebilirsiniz.

Ardından kendinize şu soruyu sorduğunuzda, Küresel oyuncu olmak ne demek? Vizyonunuz daha anlamlı hale gelir. Daha sonra ‘’ küresel bir oyuncu olma yolunda nerde olduğunuzu görürsünüz. En son oluşan resim üzerinden hedefleri ve görevleri belirlediğinizde kilometre taşlarınızı oluşturmuş olursunuz. Kilometre taşları işletmelerin tabir caizse çölde yolunu kaybetmemesi için kutup yıldızı görevi görür.

Esnek olun…

Değişim hızının çok yüksek olduğu bir yüz yılda yaşıyoruz.

Kontrolümüz dışında gelişebilecek çok şey var. Dünyanın değişik yerlerinde gerçekleşen olaylar bir biri le bağlantılı ve her şey, herkesi etkileme kapasitesine sahip. Danışmanlıklarımda şu hikayeyi her seferinde paylaşıyorum. Çam ağacı çok dayanaklıdır. Kar ve fırtınada üzerinde biriken kara karşı oldukça dayanıklı davranır. Sonra bir noktada dayanamaz ve kırılır. Aksine söğüt ağacı o kadar dayanıklılık göstermez.

Her kar yığınlarının üzerine birikmesinde daha eğilir ve daha çok toprağa yaklaşır ve kırılmaz. Koşullar bizim beklentimiz dışında gelişebilir ve esnekliğimiz ile bu koşullarda dahi bir ahenk yaratabiliriz. Bu katı durum daha çok sadece hedefe kitlendiğimiz durumlarda kendini gösterir. Hatırlayın Amerikan ordusuna esir düşmüş Japon askerleri, kendilerini hedefe o kadar odaklamışlardı ki, yaptıkları köprünün kendi ülkelerinin aleyhine olduğunu zaman zaman unutur olmuşlardı. Nihai vizyonunuzu gerçekleştirmek için ara hedeflerinizi kontrol edin, gerekirse rotanızı değiştirebilin.

www.bosslife.com.tr

99

YAZAR

İki Kadından Birinin Derdi VARİS Doç. Dr. Dilek Erer Medicana Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı

Medicana International Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Dilek Erer, Antik Yunan'dan bu yana bilinen ve özellikle kadınlarda son derece yaygın olan varisin ihmal edilmemesi gerektiğini, hastalığın ilerlemiş halini alması durumunda uzun bir tedavi gerektirdiğini söyledi.

B

atı toplumunda yüzde 20'ye yakın yaygınlıkta görülen bir problem olan varisin, Türkiye’de en az 5 milyon bireyde değişik derecelerde olduğu tahmin ediliyor. Kozmetik bir sorun olduğu sanılan rahatsızlık her zaman bu kadar masum değil ve ihmale gelmiyor. Medicana International Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Dilek Erer, varisin belirtileri, safhaları ve tedavi şekilleri hakkında bilgi verdi: "Varis, bacak toplardamarlarının genişlemesi, uzaması ve büklümlü hale gelmesi olarak tanımlanır. İnsana özgüolan varis hastalığı; 2.500 yıl önce yapılan bazı heykellerde çok belirgin olarak gösterilmiştir. Kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Yaşla birlikte varis görülme olasılığı çok artmaktadır.

Neden oluşuyor?

Varis oluşumuna dair bilinen en belirgin sebep, toplardamarlardaki kapağın yeterince çalışmıyor olmasıdır. Toplardamarlarda kanın akış yönü kalbe doğru olmalıdır. Mevcut olan yer çekimi, kanı aşağı kısma çeker. Toplardamarlarda yer alan kapakçıklar sayesinde kanın aşağıya doğru gelmesi engellenir. Varis hastalığı yaşayan bireylerde bu kapakçıklar görevini yerine getiremez ve kan ayaklarda birikerek rahatsızlık yaratır.Varis hastalığını 'kozmetik' ve 'hastalık' olmak üzere iki ayrı şekilde derecelendirebiliriz. Hoş bir görünüme sahip olmayan ve Kozmetik Varis dediğimiz durumda fiziki olarak bireye rahatsızlık söz konusu değilken bunların tedavisi çok daha kolaydır. Fiziki anlamda bireyi rahatsız eden varisleri ise Varis Hastalığı olarak değerlendirebiliriz. Bu tip varisler, fiziki olarak bireyin günlük hayattan verim almasını engeller. Gelişmeden önce kılcal varis olarak dikkati çeken hastalık, sonraları ilerleme süreci ile kendisini belli eder. Tedaviyi reddettiğiniz aşamalar sonrasında varis hastalığınız ilerler ve cilt üzerinde görülen büküntülü damarlar ve cilt değişikliğine neden olur.

Tedavi geciktirildikçe damarda pıhtı oluşumu, ülsere yaralar gelişir. Bu tip yaralara Varis Ülseri adını vermekteyiz. Bu durumda tedavi süreci ayları bulabilir.

Belirtileri nelerdir?

Tedavi edilmeyen her bir ayrı süreç, ciddi problemleri de beraberinde

98

www.bosslife.com.tr

getirir. Hastalığın ilerlemesinden sonra bireyler, bacaklarında genişlemiş, morarmış, kıvrımlaşıp dışarı taşmış damar yapılarını rahatlıkla görebilirler. Ayrıca bacaklarda ısı artışı, ağrı, kaşıntı, dolgunluk hissi ve kramp gibi diğer belirtiler de tabloya eşlik eder. Gündüze oranla geceleri daha sık yaşadığınız ağrılar varisin habercisidir. Aynı zamanda ağrı ve kramplar, kişiyi uyku halindeyken bile uyandırır. Bacaklarınızda sürekli olarak aniden kramplar yaşıyorsanız mutlaka kalp ve damar cerrahisi uzmanına görününüz.

Soruna özel tedavi seçenekleri mevcut Muayene ve Doppler Ultrason, varis tedavisi öncesinde hastalığın altında gelişen her türlü nedenin saptanması aşamasında son derece tercih edilen bir tekniktir. Cerrahi anlamda risk taşıyan hastalara ya da belirtiler dahilinde yakınması az olan hastalara öncelikle ilaç tedavisi ve varis çorabı önerilmektedir. Çeşitli tedavi yöntemleri mevcuttur.

Orta ya da küçük çaplı varislerde başarı şansı İğne tedavisi olan skleroterapi ile yüksektir ve boyutu 1-3 mm civarında olan varislerde tercih edilmektedir. Köpükle yapılan skleroterapi tedavisi,her seansta belli bir alan yapılmakta ve belirli aralıklarla hasta çağırılarak tedavi süreci tamamlanmaktadır. En popüler tekniklerden Lazer/RF teknolojisiyle ise çapı 1 mm altında olan toplardamar genişlemeleri rahatlıkla yok edilebilmektedir. Büyük varislerin iç kısımdan Lazer/RF ile kapatılması, hastalar tarafından tercih edilen yöntemlerdendir. Hastalar bir gün sonrasında normal hayatlarına geri dönebilmektedirler.

Varisten korunabilir miyiz?

Varis hastalığının gelişmesinde en temel faktör, genetik yatkınlıktır.

Fazla hareketlilik gerektirmeyen işlerde çalışan bireylerde de varis gelişmesi olasıdır. Genetik yatkınlıklar ve meslekler değiştirilemeyeceğinden ötürü varisin oluşmasından kesin korunma gibi bir durum söz konusu değildir. Venoaktif ilaçlar, kilo kontrolü, düzenli egzersiz, sabit bir şekilde oturmamak ve koruyucu nitelikte olan varis çoraplarını kullanmak son derece önemlidir. Topuklu ayakkabı giymemek ve bacaklarınızı fırsat buldukça yukarıda tutmak varisi önleme açısından dikkate değer bir ayrıntıdır. Hayatınızın her sürecinde sağlıklı ve güzel bacaklara sahip olmak için erken tedavinin önemli olduğunu ve varisten dolayı oluşan kötü görüntülerin kaliteli uygulamalar ile düzeltilebildiğini unutmamak gerekir."

Wİ-Fİ Teknolojisinden 100 Kat Daha Fazla Hızlı Veri Transferine Olanak Sağlayan Lİ-Fi Teknolojisi Sadık Ünal sadik@bosslife.com.tr

Edinburg Üniversitesi’nden Harald Hass tarafından 2011’de icat edilen Lİ-Fİ; ışık üzerinden veri transferi yapmaya yarıyor. Yapılan son deneylerde Lİ-Fİ Teknolojisi 224 gb hıza ulaştı. Bu da kullanıcılara ortalama 1.5 gb boyutundaki 18 filmi, 1 sn kadar bir sürede indirebilme olanağı sağlıyor.

W

i-Fİ ye göre daha güvenli olduğu düşünülen bu sistem sadece ışığın iletilebildiği yerlere bağlantıya izin veriyor. Işık duvarlardan geçemeyeceği için yerel ağ tamamen kontrol altında olabilecek.

Prensip olarak mors alfabesi mantığında çalışan bu sistem gözün göremeyeceği kadar hızlı yanıp sönen ledlerin çözümlenmesiyle transfer yapıyor… 1 watt lık led ampul ile 4 bilgisayarın yüksek veri hızında internete bağlanabileceği bir teknoloji. Uzmanlara göre bu teknoloji wi-fi teknolojisini bitirmek yerine wi-fi ile paralel çalışacak bir düzen üzerine oturtulacak…

Peki, Lİ-Fİ ne zaman hayatımıza girecek?

Yapılan açıklamalara göre önümüzdeki 3 yıl içerisinde tam anlamıyla kullanılabilecek… Şuan için güneş ışınlarının sinyali bozabileceği gerçeği sadece içerde kullanıma imkan sağlıyor.

102

www.bosslife.com.tr

Henüz çok yeni olan bu teknolojinin geliştirilerek bu tip sorunları aşacağı düşünülüyor.

Lİ-Fİ elektromanyetik parazite neden olmadan uçak kabinleri, hastaneler ve nükleer santraller gibi elektromanyetik hassasiyeti bulunan ortamlarda güvenle kullanılabilir. Yani iletişime engel olan zorunlu durumları da ortadan kaldırmış olacak. Şuan için kurulumu çok maliyetli olsa da wi-fi göre ücretlendirmesi 10 kat daha ucuz olacağı düşünülüyor. Ayrıca enerji tasarrufu da sağlıyor…

Hali hazırda kullanım alanı kısıtlı olsa da iletişim için çok büyük bir ufuk açan bu teknoloji artık ışık hızının da hayatımıza girebileceği düşüncesini önümüze seriyor. Her şeye ne kadar hızlı ulaştığımız düşüncesinin hakim olduğu şu günlerde bu hızın 100 kat artığını düşünmek bile heyecan verici. Yapmamız gereken tek şey aydınlatma cihazlarımızın içine hem aydınlatma hem de veri transferi yapabilen birer mikroçip yerleştirmek.

BossLife Fashion

“Dünyadaki En Güzel Renk Size Yakışandır” Beste KORKMAZ info@bestekorkmaz.com

Bu ay 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne denk gelen ilk yazım, ayakları üzerinde duran, başarılı ve azimli iş kadınlarına.

Tüm ihtiyacımız; Cesaret, özgüven ve gayret… İşte bütün sır burada yatıyor!

M

oda zevkten zevke, yaştan yaşa değişir.

Kendinize yakışanı giymek ise her şeyi değiştirir. Bu düsturdan yola çıkarak artık her ay sizinle sezonun trendlerini ve renklerini, kurtarıcı kombinleri, alışveriş tüyolarını ve stil ipuçlarını yani kısacası modaya dair her şeyi paylaşacağım.

Mart, modanın baş kahramanları, kadınların ayı. Hepimiz biliyoruz ki, bir kadın eğer gerçekten isterse bütün hayallerini, hedeflerini gerçekleştirebilir. Yeter ki cesareti olsun, kendine güvensin ve başarmak için gayret etsin.

Bu ay 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne denk gelen ilk yazım, ayakları üzerinde duran, başarılı ve azimli İş kadınları için.

Bir iş kadınının imajının iki temel boyutu olmalı. Bir: Kişiye uyması. İki: Duruma uyması. Bu iki boyuttan kopmamak gerekiyor. Başarılı bir iş kadınının dış dünyaya vermesi gereken imajda, feminenliğini vurgulaması ancak bunu yaparken seksüaliteden uzak olması, profesyonel olması ve aynı zamanda duygu kontrolünü iyi beceriyor olması lazım.

Bu sezon takımlar çok moda! Öncelikle, giydiğimiz kıyafetler bize güven verirken aynı zamanda rahat olmalı. İlla takım elbise giymek zorunda değiliz ama bu sezon, “takım” anlayışınızı güncellemenizi tavsiye ederim. Çünkü takımlar bu sezon çok trend. Peki ya pantolonlar? Onların da boyları kısaldı. Eğer değişiklik arıyorsanız kısa paçalı kumaş pantolonlar tercihleriniz arasında olabilir. Beyaz gömlek her çalışan kadının dolabının

102

www.bosslife.com.tr

olmazsa olmazı! Kalem etekler, desenli ya da renkli pantolonlar, düşük ve yüksek beller, jileler, takımlar… Hepsinin en yakın dostudur beyaz gömlek!

Siyah elbise ise hayat kurtarır. Şık bir iş yemeği ya da bir iş toplantısında diz altı yahut dizin biraz üstünde siyah bir elbise sizi kesinlikle büyük bir dertten kurtarır. Topuklu ayakkabılar, iş kadınlarının en büyük silahıdır ama koşuşturmalı bir işe sahipseniz daha kalın topuklar, yaz aylarında şık babetler ya da makosen ayakkabılar tercih edebilirsiniz.

Güç, tutku ve iktidar…

Sıradanlıktan uzaklaşmak adına kesinlikle ufak numaralar şart. Mesela ‘’Fular’’ şık ve tamamlayıcı bir aksesuar. Koyu renk bir takımla kullanacağınız bir leke dikkat çekici ve tamamlayıcı olabilir, renkli bir çantayla da aynı bütünlüğü sağlayabilirsiniz.

Gelelim tamamlayıcı unsurlara… Stil bir bütünse, saç ve makyaj bu bütünün en önemli parçaları. Vurgulu gözler, pastel dudaklar bu senenin en çok tercih edilenleri. Çünkü ilk iletişim ve etkileşim bakışlarla olur. Diyeceğim o ki, eğer iyi bir iş kapmak istiyorsanız etkileyici bakışlar şart!

Ve renkler… Her rengin farklı bir hikayesi vardır ve çok şey anlatır. Bu yıl terfi almak istiyorsanız, kırmızı giyin! Sıcak tonuyla bu renk, insanların bir liderde aradığı özellikleri vurgular: Güç,tutku ve iktidar!

5: Saat Michael Korse -750 tl 5 2 2: Ceket Mango -169.90 tl

4 4: Pantolon Mango- 99.00 tl

3

3: Çanta Michael Korse - 1300 tl

1 1: Gömlek Mango- 69.90 tl

6 6: Stiletto Bershka -79.90

4 4 : Ceket HM - 129 tl

2 : Pantolon Mango - 89.90 tl

3

3 : Gömlek Mango -69.90 tl

2

5 5 : Canta Vintage - 200 tl

1 : Makosen Ayakkabı Zara - 199.90 tl 1

www.bosslife.com.tr

105

Lüksün Evrensel Adı Louis Vuitton adı kulağınıza çalındığında, aklınıza hemen kahverengi şık bayan çantaları, pahalı aksesuarlar ve markanın kendisi kadar ünlü LV logosu gelir. Moda dünyasının en saygın, en prestijli ve en ünlü, buna bağlı olarak da sahtesi en fazla üretilen markalarının başında gelen Louis Vuitton, başlı başına lüksü simgeler.

Kim bu Louis Vuitton? Özellikle birbirinden şık çantalarıyla tanınan Louis Vuitton bunun yanında ayakkabı, hazır giyim, saat, parfüm, gözlük ve aksesuar da üretiyor. Peki, markanın ismi nereden geliyor? Bunu daha önce düşünme gereği duymamış olabilirsiniz ama Louis Vuitton, diğer pek çok ünlü moda markası gibi, adını kurucusundan alıyor.

1821 yılında Fransa’nın Anchay kentinde doğan Vuitton, 1830’lu yılların ortasında, henüz 14 yaşındayken doğduğu şehirden başket Paris’e uzanan bir yolculuğa çıkar. Yaya olarak çıktığı, çeşitli işlerde çalışarak geçirdiği ve 2 yıl kadar süren bu yolculuk boyunca 400 kilometreden fazla yol kat eder. 1837 yılında, henüz 16 yaşındayken Paris’e gelen ve geldiği şehirde şaşırtıcı bir ihtişam, yoksulluk ve yıkıcı salgınlarla karşılaşan Louis Vuitton’un yol boyunca kazandığı deneyimler, her geçen gün daha da büyüyen bu kocaman şehirde ona yardımcı olacaktır. Uzun bir yolu yürüyerek kat eden Louis Vuitton, kaliteli ve kullanışlı bir çantanın nasıl olması gerektiğine dair tecrübe ile desteklenen

106

www.bosslife.com.tr

fikirlere sahiptir. Bu fikirler, günümüzde bir dünya markası olan Louis Vuitton’un temellerini oluşturur.

Küçük bir girişimden bir dünya devine…

1854 yılında Paris’te kurulan Louis Vuitton’un bugün de markanın birçok tasarımında kendisini gösteren efsanevi monogram deseni “Monogram Canvas” adıyla 1890 yılında ortaya çıktı. Kuruluşunun ardından hızla büyüyen marka, 1950’li yıllarda değişen dünyanın gereksinimlerine ayak uydurdu ve seyahat çantalarından çok, cüzdan, el ve omuz çantaları üretmeye başladı. 50’li yıllardan 1990’lı yıllara kadar daha çok deri ürünlerine ağırlık veren marka, 1997 yılında Aisha Walker’ın kreatif direktörlüğünde ilk giyim koleksiyonunu piyasaya sürdü. 2001 yılında Marc Jacobs’un bünyesine katılmasıyla farklı bir döneme adım atmış oldu.

Stehen Sprouse ile ortak bir çalışma yürüterek klasik LV çantalarına farklı bir hava getiren ünlü tasarımcı, marka için erkek ve bayan giyim koleksiyonları hazırlayarak Louis Vuitton’un bu alanda kendisini göstermesini sağladı.

70’li yıllarda Tokyo ve Osaka’da, 80’li yıllarda Seul ve Taipei’de mağazalar açarak Asya’ya uzanan marka, 1999 yılında Fas’ın Marakeş kentinde bir mağaza açarak Afrika’ya da adım atmış oldu.

2008 yılında ilk kes bir Louis Vuitton çantasında LV monogramı yer almıyordu. İlk olarak erkek aksesuarlarında, özellikle de cüzdanlarda kullanılan “Damier” deseni Louis Vuiotton tasarımlarına maskülen bir hava katıyordu.

Dünyanın En Değerli Lüks Markası

sahte ürünlerin %18’i Louis Vuitton logosu taşıyor.

Louis Vuitton sahteciliğinin bir sektör haline gelmesi de markayı bu konuda önlemler almaya itiyor. Fransız moda devinin sadece sahteciliği takip etmek üzere kurulan ve özel ajanlardan ve konunun uzmanı hukuk adamlarından oluşan bir departmanı bulunuyor.

25.9 milyar dolar değerinde olduğu belirtilen ve her geçen yıl değerini arttırmaya devam eden Louis Vuitton, 2006 yılında eline geçirdiği “Dünyanın En Değerli Lüks Markası” unvanını o zamandan beri hiç kimseye kaptırmıyor.

Günümüzde Louis Vuitton dünyanın en değerli markalarından biri. İlk olarak sahteciliği önlemek için tasarlanan LV monogramı, bugün moda dünyasının en prestijli markalarından birini simgeliyor. Marka o kadar popüler hala gelmiş durumda ki Avrupa Birliği ülkelerinde üretilen

www.bosslife.com.tr

107

KALEM

Şehir içindeki Kasaba Hayatı Lizbon Yazar : Sezgi Eser eser.sezgi01@gmail.com

U

zun süredir büyük şehirde yaşamış olmanın bazı dezavantajlarını sonradan fark ediyorsunuz. Malum, Türkiye’de büyük şehir kaosu da beraberinde getiriyor; endüstriyel şehirlerde insanlar arası yabancılaşma, dolayısıyla sosyalleşmede yetersizlik ve buna bağlı olarak bireyin daha öne çıktığı söyelenebilir. Halbuki kasaba hayatının değerleri daha az özneldir, insanlar arasındaki sosyal bağ daha kuvvetlidir ve dahası aslında küçük yerleşim yerlerindeki bu doğal ve paylaşımcı yaklaşımlar, o toplumun kültürel bir kodudur; değişime yanaşmaz ve dışarıdan anlaşılmayabilir. Lizbon’da geçirdiğim 7.aya yaklaşırken, aslında şehrin bu kadar çok sevilmesini, bir yandan büyük şehir havasını yaşatırken diğer yandan da kasaba hayatını sunmasına bağlıyorum. Kendinizi şehrin tarihi ye-

108

www.bosslife.com.tr

rinde bulursanız, muhtemelen sokakları, kendi çocukluğunuzu hatırlatacaktır. Uzun zamandır restorasyona uğramamış binaların ve arabaların zor geçip, yayaların zor yürüdüğü dar ve eğilimli caddeleri, muhtemelen size daha nostaljik bir atmosfer sunacaktır. Nüfusu 3 milyona yaklaşan başkentte, o büyük şehrin yabancılaşmış etkisini pek göremiyorsunuz. Şehrin her bir bölgesi, sosyalleşme adına farklı özellikler taşıyor. Lizbon’daki kültürel ve sanat etkinlikleri her daim güncel kalmayı başarıyor. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, Portekiz kendi yerel niteliklerini, pazara çok iyi sunabilen bir ülke haline geldi. Buna bağlı olarak yaşadığım yere çok yakın olan ve özellikle Lizbon’da oldukça yaygın olan ‘quiosque’ geleneğinin yerel ve sosyalleşme için ne kadar önem taşıdığından biraz bahsetmek istiyorum.

KALEM Quioasque, genelde açık ortamda kurulmuş, içerisinde alkollü/alkolsüz içeçeklerden, küçük atıştırmalıklara kadar çeşitli gıdalar barındıran, içine sadece bir ya da iki görevlinin sığabileceği büyüklükte olan ve etrafında çok az sayıda masa ve sandalyesi bulunan, minimal bir dinlenme noktası diye tanımlanabilir. Şehirdeki manzara noktalarında bulunan quioasque’ler, turistler tarafından cazip hale getirilirken, bazı sokak noktalarında bulunanlar ise daha çok o bölgede yaşayan insanlara hizmet vermekte. Bu durumda, quioasque’un buluştuğu sokaklarda ikamet edenler arasında, sosyalleşmeyi cezbeden ortak bir mekan ortaya çıkıyor.Türkiye’deki mekansal karşılığının olduğunu pek düşünmüyorum fakat mahallelerdeki ‘kahvehane’ kültürüne benzetilebilir. Bilinen bir gerçek var ki, kahvehane kültürü cinsiyetci bir ayırım yapmakta ve kadını sosyalleşme alanına almamaktadır.

Halbuki quioasque’lar kahvehanelere nazaran her kesimi kapsayan, kısa süreli sosyalleşmeye imkan veren, kapalı alanda bulunan kahve evlerine nazaran açık hava ortamı sunan ve aynı caddede yaşayan komşunuzu gördüğünüzde on dakikalık bir kahve arası için davet edebileceğiniz bir uğrak yeri sayılabilir. Daha net bir örnek vermem gerekirse, aşağı caddemde uzun süredir yaşayan Portekizli arkadaşımdan quioasque mekanlarına dair, kendi gündelik alışkanlıklarının nasıl değiştiğine yönelik kısa bir sohbet gerçekleştirdim. Kendisi bana her sabah 11 de kahve için arkadaşlarıyla buluştuğunu ve akşamları saat 7 de ise Portekizin kendi yerel likörü olan ‘Ginjinha’ için quioasque de buluştuklarını söyledi. Merak edip, caddemin aşağısında bulunan ve kendisinin de mutlaka her gün uğradığı quioasque’e kimlerin gelip gittiğini sordum. Bana, genelde bu civarda ikamet eden hemen hemen herkesin mutlaka günde bir kere uğradığını ifade etti. Hatta mekanın tam karşısında bulunan binada yaşayan Fransız bir sanatçının her sabah kendi balkonundan seslenip, orada çalışan kişiye, birazdan aşağıya inip kahve içeceğini haber etmesini de oldukça samimi ve sıcak bir davranış olarak buldum. Ankara’da geçirdiğim onca zaman boyunca böyle bir alışkanlık edinemediğimin farkına vardım.

tercih ediyorlardı. Gençler için ise en yakın sosyalleşme mekanı, bir iki kilometre uzaklıkta bulunan alışveriş merkezi oluyordu.

Ben ise sosyalleşmek için yolda yaklaşık bir buçuk saat geçirip, şehrin merkezine inmek zorunda kalıyordum. Bu durumun bir tercih meselesi olduğunu düşünmedim hiç. İnsan ve mekan ilişkisi giderek politikleşiyor; insanlara mekanların sunulmasını destekliyor, fakat bunun tek seçenekli olarak servis edilmesini uygun görmüyorum. Lizbon’daki şehir ve kasaba hayatının belirsizliği, sadece turistleri cezbetmiyor, orada yaşayan insanlara da rahat bir nefes aldırıyor. Bilinen birşey var ki betonerme mekanlar, beton ilişkiler yaratır; insanların kendi çevresiyle olan ilişkilerini olumsuz etkilemekle kalmayıp, doğa‐insan; mekan‐insan ilişkilerinde duyarsızlaşma neden olabilir. Sanırım artık, insan ilişkilerinin geçmiş zamanlarda daha iyi olduğu fantezisinden vazgeçip, şuanki zamanlarda eskiyi yaşabileceğimizin mümkün olduğuna inanmamız gerekiyor.

Yaşadığım civardaki en sosyal mekan, bir zamanlar pastaneden ‘kahvehane’ ye dönüştürülen ve yıllardır orta yaş üstü komşularımızın saatlerce kağıt ve okey oynadıkları haylice maskülen bir mekan olmuştu. Yine kaldığım sitedeki kadınlar ise, kendi evlerinde, dolayısıyla daha içe dönük bir şekilde, sosyalleşmeyi www.bosslife.com.tr

107

BossLife Gurme

Sandalyee Brasserie Yemeğe Kimlik Kazandırıyor Sandalyee Brasserie, “Yemeğe kimlik kazandıran mekan” sloganıyla Etiler, Bağdat Caddesi ve Ortaköy’de açıldı. İstanbul’un yeni hit mekanı Sandalyee Brasserie, Ankara’da da şube açmaya hazırlanıyor.

2

0 yıldır yiyecek içecek sektörüne yön veren Kösem Group, Etiler, Bağdat Caddesi ve Ortaköy’de açtığı Sandalyee Brasserie ile gerçek brasserie kültürünü İstanbullularla buluşturuyor. Birbirinden özel lezzetler arasından seçim yapmakta zorlanacağınız zengin mönüsü ve yeniden yorumlanan klasik tatlarıyla Sandalyee Brasserie, yediğiniz her yemeğe yeni bir kimlik kazandırıyor. Açıldığı günden bu yana İstanbul’un yeni hit mekanı Sandalyee Brasserie’nin mutfağı ise Mutfak Sanatları Akademisi’nde uzun yıllar eğitmen şeflik yapan Şef Erkan Yeşil’e ve ekibine emanet. Yemekleriyle olduğu kadar mavinin ve grinin hakim olduğu dekorasyonuyla da günün her saatini keyifli bir zaman dilimine dönüştüren Sandalyee Brasserie’nin tasarımında ise ünlü İç Mimar Ali Türker’in imzası bulunuyor.

Sandalyee Bağdat Caddesi

Sandalyee Etiler

Sandalyee Etiler 110

www.bosslife.com.tr

Sandalyee Bağdat Caddesi

Kendinizi özel hissedeceksiniz!

Etiler Sandalyee Brasserie, Nispetiye Caddesi’ne bakan geniş terası, üç bölümden oluşan 220 kişilik kapasitesiyle müşterilerine hizmet veriyor. Ferah yapısıyla gününü keyiflendirmek isteyenlerin yeni mekanı Etiler Sandalyee Brasserie, haftanın her günü sabah 10.00’da açılıyor ve 15 metrelik barıyla 02.00’ye kadar hizmet veriyor. Etiler Sandalyee Brasserie’de kahvaltı keyfi ise saat 14.00’e kadar devam ediyor. İstanbul ve alışveriş deyince ilk akla gelen yerlerden biri olan Bağdat Caddesi’nde açılan Sandalyee Brasserie ise caddenin en işlek lokasyonu Caddebostan’da bulunuyor. Caddeye yeni bir mekan anlayışı kazandıran Sandalyee Brasserie, sabah 09.00’da kapılarını açıyor ve gece 02.00’ye kadar en özel misafirlerini ağırlıyor. 150 kişilik kapasitesiyle Sandalyee Brasserie, şimdiden Cadde’nin yeni gözdesi oldu. Boğaz’ın en güzel lokasyonlarından biri olan Ortaköy’deki Sandalyee Breakfast&Grill ise Etiler ve Bağdat Caddesi şubelerinden farklı olarak daha geniş kahvaltı ve ızgara mönüsüne sahip. Artık uzun ve keyif dolu pazar kahvaltılarının tadı Sandalyee Breakfast & Grill Ortaköy’de çıkacak!

Yeni bir lezzet yolcuğuna hazır mısınız? Şef Erkan Yeşil başta olmak üzere yemek yapmayı aşk olarak gören birbirinden tecrübeli ekibin hazırladığı mönü, yemekten zevk almayı bilinlere hitap ediyor. Güne harika bir başlangıç yapmak isteyenler için hazırlanan kahvaltı mönüsünde İngiliz Mutfağı’nın gözdesi eggs benedict’ten poşe menemen’e kadar tüm lezzetler özel sunumlarıyla da oldukça dikkat çekiyor.

Enerji veren öğle yemeklerinde ise armutlu lorlu pizzadan kırmızı pancarlı somon gravlax’a kadar geniş bir mönü, sizleri özel bir lezzet turuna çıkarıyor. Güne hafif ama tatlı bir mola vermek isteyenler ise tatlı reyonunun önünden ayrılamayacak! Çünkü Sandalyee Brasserie’de her gün farklı tatlı çeşitleri vitrini süslüyor. Çilekli, frambuazlı ve kedi dilli mousse’dan, gerçek İtalyan lezzeti tiramisu’ya kadar tüm lezzetler, sizleri seçim yapmakta zorlayabilir. Günün tüm yorgunluğunu rahat bir atmosfer içinde atıp, günü enfes lezzetlerle noktalamak isteyenler için Sandalyee Brasserie & Fine Cuisine, tüm beklentilerin üstüne çıkıyor. Izgara kuzu karski’den bambu sepette ıspanak, wasabi ve patates püresi ile servis edilen Lagos balığı’na kadar tüm yemekler, sizleri alışılmışın dışındaki lezzet noktalarına götürecek.

Etiler Mahallesi, Nispetiye Caddesi, No 96, Beşiktaş,İstanbul 02122650055 Bağdat Cad. No: 275 Kadıköy İstanbul 02163687070 www.bosslife.com.tr

111

LOGOLAR NEYİ İFADE EDİYOR

?

S

uebyalı’nın gururu. Porsche amblemi, 1952 yılından bu yana Suebya milliyetçiliğini öne çıkartan simgelere yer veriyor. Amblemdeki siyah at, Almanya’nın Stuttgart şehrinin armasından. Geyik boynuzu ile kırmızı-siyah çizgiler ise Almanya’nın Württemberg köyünün flamasından alındı.

Rolex logosu firmanın kurucusu Hans Wilsdorf ’un yaratıcılığı sayesinde ortaya çıkmış. İsmin üzerindeki taç, saat ustalığının işareti, beş parmak şeklindeki çıkıntılarda saat ustasının hünerli parmaklarını sembolize ediyor.

112

www.bosslife.com.tr

Asaletin simgesi. Alfa Romeo amblem tasarımı, Italya'nın Milano şehri ile ülkenin soylu ailesi Viscontietrafına dönüyor... Kırmızı haç soyluluğu, beyaz zemin halkı ve köylüleri simgeliyor. Taç giymiş engerek yılanı ise soylu Viscoti ailesi'nin armasından alındı.

Coca Cola’nın mucidi Dr. Pemberton’un ortağı ve aynı zamanda muhsebecisi Frank Robinson, iki C harfinin mükemmel bir estetik yaratacağını düşündü ve kendi el yazısıyla Coca Cola’nın bugüne kadar değişmeden gelen logosunu yarattı. Logonun anlamını “Nefis ve Taze” olarak belirtiyor.

Hırsızların en çok rağbet gösterdiği bir figür. Dünyada en çok tanınan markalar arasında yerini alan Mercedes'i, üç ayaklı yıldız figürü, markanın kara, hava ve suda ki gücünü tanımlıyor. Mercedes ambleminin mucidi Daimler. Mercedes amblemi, dünyada en çok tanınan marka olmanın yanı sıra en çok çalınan figür olarakta ilk sırayı alıyor.

Üç Alman 1906’da bir araya gelerek kalem üretme kararı aldı.

O tarihten bu yana en pahalı kalemlerin tepesinde üstü karla kaplı, Avrupa’nın en yüksek dağı Mont Blanc’ın resmi var.

Yukarıdan bakınca beyaz bir yıldızı andıran dağın karlı tepesi, aynı zamanda kalitenin zirvesi olduğunu da gösteriyor.

Bavyera renkleri. 1916 yılında Münih'te kurulan BMW (Bayerische Motoren Werke)'nin amblemindeki mavi beyaz renkler, Almanya'nın Bavyera eyaletinden geliyor.

1929 yılından bu yana uçak ve uçak motoru üreten BMW, amblemdede üretime uygun lastik içinde dönen pervane figürüne yer veriyor... daha sonra araba üretimine başlayan BMW arabalarındada aynı amblemi kullanmayı tercih etti. www.bosslife.com.tr

113