ler hem Amerikalılar bir zorunlulukmuş gibi bu kendine özgü «ülke»nin yolunu tutuyorlar. «Disney'in Ülkesi»ne gerçek bir ülke gözüyle bakmak gerekiyor. Giriş kapısında ülkenin nüfusu 250 milyon ola rak gösterilmiş ve yalan da değil. Time dergisinin yazdığı na göre 1985 yılı içinde Disneyland'ı ziyaret eden insan sa yısı tam 255 milyon... Kapıda ayrıca şunlar yazıyor: «Bu r a d a b u g ü n ü bırakıp, yarına, düne ve hayal dünyasına gi riyorsunuz.» Bilet ücreti olan 17.95 dolarlık ücret gerçekten bugüne ait son gerçek oluyor. O n d a n sonrasını dün ve yarın oluş turuyor... Disneyland'ı ayrıntıları ile anlatmak olacak iş değil. Ayrıca gerek de yok... Bu konuda sadece şunu söylemekle yetineceğim: İçerde bir süre dolaştıktan sonra «böyle bir şey nasıl olabilir» diye düşünmeye başlıyorsunuz. Ben olayı şöyle yorumladım: A B D ' d e her şeyin ölçü sü haddinden fazla büyük ve daha önce de belirttiğim gibi büyüklük en makbul şey kabul ediliyor. Herhalde VValt Disney adlı işadamı da önce «bir çocuk parkı yapayım» di ye yola çıkmış... Ne ki, büyüklük merakı yüzünden ipin ucunu kaçırınca ortaya Disneyland denilen güzel bir «hil kat garibesi» çıkmış... Disneyland'ı bir gün sabahtan akşama kadar dolaştık ve elimize verilen programa göre üçte birini bile göreme dik. Zaten bu yüzden giriş kapısındaki tek günlük biletler den başka üç günlük komple biletler de satılıyordu. Bir farenin (Micky Mouse) altın yumurtlayan bir ta vuğa dönüştürülmesi ancak A B D ' d e olacak bir şey. Üste lik Disneyland sonradan kurulan Epcot adlı eğlence mer kezinin yanında çok küçük kalıyormuş. A l l a h bizi orayı da görmekten korudu... Los Angeles'ta yaşayan Türkler, « B u r a y a kadar gel mişken Universal stüdyolarını görmeden olmaz» dediler. O r a y a da gittik ve şunları yaşadık: Kapıda 15.95 dolar ödedikten ve D r a k u l a ile el sıkış265