Yalçın Pekşen: Nevşehir'den Newyork'a

Page 254

Büyük bir olasılıkla hayvanın tam ortasından enine bir p a r ç a çıkarılmış ve hiç kesilip biçilmeden olduğu gibi pişirilmiş. Kalınlığı 7 - 1 0 cm. arasında... Son derece lez­ zetli bir et... Herkes bifteğini bir ucundan yemeye başladı. Ben de normal bir insanın yiyebileceği kadar yedim ve karnımı doyurdum. Ne ki, biraz sonra gelen garson bifteğe hiç el sürmediğimi sanarak sorular sormaya başladı: — Hoşunuza gitmedi mi? — Hayır, çok hoşuma gitti ve yedim... — A m a hiç dokunmamışsmız... Aslında garson da haklıydı... Biftekten normal bir in­ sanın yiyebileceği kadar bir miktarı yediğim halde, eksik­ lik hiç belli olmuyordu. O gün yedi kişi en az yarım ineği ziyan ettiğimizi sa­ nıyorum. Yemeğimizi yedikten sonra hazmetmek için «lokanta» içinde bir gezintiye çıkıyoruz. A k l a hayale gelebilecek ve gelemeyecek her şey anı .eşyasına dönüştürülmüş. Akla gelebilecekleri değil gelmeyecekleri sayayım: Yılan kemiği ve derisinden her çeşit süs eşyası, ger­ çek akreplerden yapılmış kovboy kravatları... 'Akrepten kravat olur mu' diyeceksiniz. Amerikan ze­ kâsı bunun da yolunu buluyor. Sarı renkli çöl akrepleri donmuş plastiğin içine yerleştiriliyor. Plastiğin deliklerin­ den geçirilen ipler sayesinde de kravat haline getiriliyor. Lokantanın önünden parasız toplayabileceğiniz Arizona taşları bile b u r a d a parayla satılıyor. Hatta bir ka­ buklu fıstığın üzerine iki küçük göz yapıştırıp bunu da anı eşyası diye satışa çıkarmışlar... H e r şeyin ateş pahası olduğunu söylememe bilmem gerek v a r mı? En iyisi, sokak taşlarının dahi yarım dolara satıldığını belirterek fazla p a r a lafı etmekten kurtulmak galiba... B u r a d a satılan yılanlı akrepli eşyaları gördükten ve hu yaratıkların yörede en bol bulunan canlı türleri olduOC1


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.