countrylife40.sayi

Page 1

Aylık Yaşam Dergisi

KASIM 2012 Sayı 40 4 TL

Le Select Restoran’da doğu - batı mutfağı

mİM KEMAL ÖKE İle TARİH ÜZERİNE Hannover’de

Sonbahar

Sokak hayvanları sorunu çözülecek mi? 3. HAVALİMANI FİYATLARI ARTIRDI. Arsalar nerede ne kadar? Bu kış ne moda?

AİLENİZİN YATIRIM DANIŞMANI

REALTY WORLD PLATİNUM GAYRİMENKUL

Davetin yıldızı sen olabilirsin… Art Nokta yine yepyeni Sütün nefis hali

Otantik zamanlar

Kemer6’da

Atla gelişelim DJK’de İngilizce’nin tadını çıkartın

le i r la a t A i r e ll i t S ı ş a Yılb

! r o y i ş e l r ü g z ö





Doðu Batý Mutfaðý

Le Select R E S T A U R A N T

322 27 44 322 27 54

Merkez Mah. Ýstanbul Cad. No:10 Neovista Çarþýsý No:2/K1-2-3 Göktürk/Eyüp-Ýstanbul




Zamansız öten horozla, Sarıkız Bu ayki editör yazımda; emlak rakamlarını fırlatan gelişmelerin yaşandığı bu güzide bölgemizde, belki birçoğumuzun düşüncelerine tercüme olacak bir okur mektubunu paylaşmak istedim. “Merhabalar, Ben ve ailem bir süre önce, İstanbul’a 20 dakika uzaklıkta, küçük bir kasabaya taşındık. İstediğimiz gibi bir evi burada bulmuştuk, ama en çokta şehirdeki birçok olumsuzluktan uzak yaşama şansımız burada olacaktı. Daha temiz bir hava, sakin- tehlikesiz bir trafik, güvenli ve temiz.. Mahalle bakkalı, manavı, börekçisi,turşucusu, ekmekçisi, terzisi.... Samimi ve sıcak. İlk birkaç sene bunu yaşadık ve iyi ki taşınmışız dedik. Çocuklarlarla birlikte evden çıkıp mutfağın ve evin tüm ihtiyaçlarını yürüyerek, mahallenin esnafıyla sohbet ederek yapabiliyorduk. Pazar günleri, sokağımızdaki ilkokulun bahçesinde kurulan küçük yerel pazardan taptaze sebzeler- meyveler, alıp harika yemekler pişiriyorduk. İnsanlar bisikletleriyle geziniyor, akşamüstleri yürüyüş yapıyor, çocuklar toz toprak içinde güneş batana kadar yolda top oynuyorlardı. Yaz geceleri, şehirde asla göremeyeceğimiz kadar yıldızlı bir gökyüzü seyrediyorduk. Hele buranın kuşları.. Meşhurdu buranın göçmen kuşları.. Göç yolları bu köyün üzerinden geçer. Dakikalarca dantel bir kurdele gibi, geçiş törenlerine takılıp kalıyorduk. Karşı komşumuzun, gece saat 3’ te başlayıp sabaha kadar öten horozuyla uyanıp, yine komşumuzun Sarıkız ineğinin möölemeleri eşliğinde kahvaltı ediyorduk:) Çocuklarımız buradaki okullara gidiyor, biz ise mecbur kalmadığımız sürece şehre pek inmiyorduk. ‘Ohh be, hayat ne güzel’ diyorduk akşam bahçede oturup, biraz uzaktan gelen köy düğününün davulla zurnasını dinlerken .. Hayat buraya yerleşen çoğu insan için sakin ve güzel geçiyordu. Tamda istediğimiz gibi. Ama sonra masal bitti! Orman arazilerine kocaman lüks siteler yapıldı. İnşaat tozundan, sesinden pencere açamaz olduk. Yeşillikler yok edildi. Bütün önemli caddeler meşhur markaların bilmem kaçıncı şubelerine verildi. Kiralar öyle abartılı oldu ki mahalle esnafı en arka sokaklarda sıkıştı kaldı. Yollarda bırakın yürüyüp, bisiklet sürmeyi araba kullanmak bile imkansız ve sinir bozucu oldu. Kamyon cehennemini söylememe gerek bile yok ki bu uzun zamandır yazılıp çizilen ama hiçbir yetkilinin birşey yapmadığı bir sorun. Yıldızlar kayboldu. Göçmen kuşlara bina aralarından kaçamak göz kırpıyoruz artık. Biliyorum ki benim gibi düşünen birçok kişi yaşıyor burada. Haydi bir hareket başlatalım, birşeyler yapalım. Yoksa hiçte uzak olmayan bir zamanda yeni bir köy veya kasaba aramak için tası tarağı toplayacağız hep beraber. Unutmadan; Zamansız öten horozla, Sarıkız’ı sorarsanız bilemeyeceğim! Sanırım çoooook uzaktalar artık. Çünkü artık komşumun evinin yerinde 5 katlı, 42 daireli, yüzme havuzlu, terasında bahçesi olan (dikkatinizi çekerim bahçe terasta!:() akıllı bir bina yükseliyor. Yeni sahiplerine doğal yaşamı vaat ediyor:) NE KADAR GÜZEL değil mi?!! Bir Göktürk- Kemerburgaz Sakini İ.K.Ö Sevgide kalın

Birsen ÇELİK

08

CountryLIFE Kasım 2012

countryLIFE İmtiyaz Sahibi Çınar Ajans A.Faruki Çelik Fcelik1@hotmail.com Yazı İşleri ve Yayın Yönetmeni Birsen Çelik Birsen_celik@hotmail.com Art Director Mehmet Akif Dilmen makifdilmen@gmail.com Reklam Satış Direktörü Hacer Öksüzoğlu countrylifetr@gmail.com Katkıda Bulunanlar Fatma Taş Merve Sena Kılıç Fatma Sezer Çırakoğlu Füsun Altaş Ahmet Fatih Çelik A.Serdar Kozanoğlu Selver Çelik Sadi Tunç Sözen Serpil Emek Baskı Yeri İhlas Gazetecilik A.Ş. Tel: 0212 454 35 06 Tiraj 5000 Yönetim Yeri Country Life Mimar Sinan Mah. Dereboyu Sok. No: 2 Kemerburgaz-Eyüp/İstanbul Tel: 0212 322 70 22 countrylifetr@gmail.com www.mycountrylifeturkey.com Reklam Rezervasyon için,

322 70 22 Aylık Süreli Yayın Dergide yayınlanan yazıların, fotoğrafların her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilerek dahi izinsiz alıntı yapılamaz yayınlanamaz. Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.



countryLIFE 58-61/ALMANYA YOLLARINDA Bu bayram ne yapalım dedik çevirdik yönümüzü “Ver elini Alamanya”

42/Atlarla Değişim Programı “Atlarla eğitim nasıl olur ki ?” demeyin, bir at vasıtasıyla kendi hayatınızdaki durumların farkına varmanın şaşkınlığını yaşamak isterseniz İlginay Göbüt Göksel bu konuda size yardımcı olacak.

35/BİLGİ KOZASI ÇOCUKLAR İÇİN MISS NAĞME İLE ENGLISH ART PROGRAMI

24/ADA ZİYARETÇİLERİ Yunanistan’ın Elya Adası sakinleri Kemerburgaz’da dedelerinin yaşadıkları eski binaları gezerek hasret giderdiler. Hüznün ağır bastığı ziyaretler duygu yüklüydü.

21-23/Dikkat Akademi Göktürk’te Göktürk’te çok kısa süre içersinde hizmete girecek olan Dikkat Akademi’nin kurucularından Psikiyatrist Dr. R. Sabri Yurdakul ve İbrahim Bilgen ile eğitim projelerini konuştuk.

44/Davetin yıldızı sen olabilirsin… Yeni ve birbirinden güzel kozmetik ürünleriyle davetin en çarpıcı kadını olmak çok kolay ve çok keyifli

32/KAMPANYA Kitapseverlerin yeni uğrak noktası olacak Elif Kırtasiye bugünlerde yepyeni bir kampanyanın da ev sahipliğini yapıyor.

010

CountryLIFE Kasım 2012

KASIM 2012


Kemer Country 400m² Golf ve Doğa manzaralı 1,5 Dönüm Bahçe İçinde 6+2 Villa 1.850.000$. İlan No Hürriyet 31434-4282 İLKİN YOĞURTÇUGİL 0533 223 88 30

Kemer Country YalıKonaklar 378m² Göl ve Orman Manzaralı, Dekorasyonlu Köşe Villa 1.750.000$ Kemer Country Kemerboyu 300m² 5+1 Bahçe Dubleks 1.450.000$ İlan No Hürriyet 31434-4436 - 31434-4693 SEDEN AKYÜZ 0533 302 35 38

Kemer Country YalıKonaklar 350m² Özel Havuzlu,Göl Manzaralı 5+1 Villa 6.000$ İlan No Hürriyet 31434-4667

İstanbul&İstanbul Evleri 270m² Göl Kenarı , Aydınlık Lüks Tripleks Villa 1.275.000$ İlan No Hürriyet 31434-4705

İLKİN YOĞURTÇUGİL 88 30

İLKİN YOĞURTÇUGİL 0533 223 88 30

İstanbul&İstanbul Evleri 140m² Göl ve Orman Manzaralı ,T eraslı Daire 395.000$ TEK YETKİLİ. Alternatifler Vardır. İlan No Hürriyet 31434-4718 SEDEN AKYÜZ 0533 302 35 38

İstanbul&İstanbul Evleri 250m² İki cephesinde Göl Manzarası Güney-Doğu Cepheli 5+1 Townhouse 1.100.000$ - 4.250$ İlan No Hürriyet 31434-4435 – 31434-4611 İLKİN YOĞURTÇUGİL 0533 223 88 30

Panorama Sitesi 180m² 3+1 İyi Konumlu, Dekorasyonlu Daire 695.000$ İlan No Hürriyet 31434-4607 AHMET AKBULUT 0533 235 79 71

Kemerlife XXI 188m² Havuz Manzaralı, Üstü Açık 3+1 Bahçe Dubleksi 575.000$ 179m² Aydınlık, Giyinme Dolaplı 4+1 Daire 695.000TL İlan No Hürriyet 31434-4696 -31434-4699 İLKİN YOĞURTÇUGİL 0533 223 88 30

Mesa Yamaç Evleri 240m² Dekorasyonlu, Gömme Dolaplı, Aydınlık 4+1 Çatı Dubleksi 725.000$ İlan No Hürriyet 31434-4560 İLKİN YOĞURTÇUGİL 0533 223 88 30

Kemerlife XXI 300m² İçi ve Dışı Yenilenmiş Dekorasyonlu 4+1 Bahçe Dubleksi 630.000$ İlan No Hürriyet 31434-4704 AHMET AKBULUT 0533 235 79 71

Arketip Sitesi 240m² Büyük Teraslı, Güney-Batı Cepheli 4+1 Çatı Dubleksi 4.000TL İlan No Hürriyet 31434-4755 Satılık 490.000$ İLKİN YOĞURTÇUGİL 0533 223 88 30

Zengin Bahçe-2 Sitesi 137m² Geniş Balkon ve Salonlu 2+1 Daire 450.000TL (ALTERNATİFLER ) İlan No Hürriyet 31434-4339 ÖZNUR YAYIKCI 0542 563 54 49

Kemerhill Sitesi 245m² Aydınlık, Ferah 3+1 Bahçe Katı 560.000$ - 2.250$ İlan No Hürriyet 31434-4648 31434-4639 İLKİN YOĞURTÇUGİL 0533 223 88 30

Kemerpark Evleri 560m² İyi Konumlu, Dekorasyonlu 5+1 Müstakil Villa 2.350.000$ İlan No Hürriyet 31434-4264 İLKİN YOĞURTÇUGİL 0533 223 88 30

Aytek Evleri 183m² İyi Konumlu 2+1 Bahçe Katı 425.000$ (ALTERNATİFLER) İlan No Hürriyet 31434-4695 SEDEN AKYÜZ 0533 302 35 38

Country Life Sitesi 85m² İyi Konumlu, Açık Mutfaklı 1+1 Daire 200.000$ (Teslim: Aralık 2012) İlan No Hürriyet 31434-4336 Kiralık 1.500 TL İLKİN YOĞURTÇUGİL 0533 223 88 30

0533 223


countryLIFE 62-65/SPOR Kemerburgaz’da yapımı süren spor kompleksinde gelinen noktayı masaya yatırdık.

46-47/KEMER6 KAHVALTI&BARBEKÜ “KÖYÜMÜ ÖZLEDİM” DİYORSANIZ BİZ BURADAYIZ!

52-53/MİM KEMAL ÖKE “TARİH BİR ÖLÜLER İLMİ DEĞİL YAŞANAN BİR GERÇEKTİR”

11/DEKORASYON MUKAZA TIMELESS HOME; DEKORASYON AKIMLARINI ÜLKEMİZ TABLOSUNDA İNCELİYOR…

27/SÜTİST KEÇİ Sağlıklı ve hijyenik sütleri buradan gönül rahatlığı ile temin edebilirsiniz.

34/Psikolojik Danışman Zeynep Ellialtıoğlu NASIL BİR USTA ANA BABA OLMAK İSTERSİNİZ

66-67/Proje 3. havalimanı projesi gün sayarken bölgenin emlak fiyatlarını araştırdık.

54-56/Yaşam Sokak hayvanları konulu röportajımızda işin doğrusunu uzmanına ve işletme sahiplerine sorduk.

12

CountryLIFE Kasım 2012


MUKAZA TIMELESS HOME; DEKORASYON AKIMLARINI ÜLKEMİZ TABLOSUNDA İNCELİYOR…

Yaşam ve insan ilişkileri, zamanın hızla akıp gittiği ve yolculuğun bitmeden devam ettiği, kişi ile bağlantılı mekanlarda gerçekleşir… Herbirimiz kendimize özgü ve tekiz. Bizi biz yapan yaşadıklarımız, bizi anlatan mekanlarımızda geçerçekleşir. Evlerimiz, ofislerimiz özel mekanlarımızdır. Sosyal hayatımızda, zaman geçirdiğimiz mekanların bazıları: Restaurantlar, cafeler, alış-veriş yaptığımız yerler, güzellik salonları, spor salonları vs. dir. Bu mekanların herbiri, birbirine benzemek amaçlı değil de kişiyi anlatan mekanlar olmalıdır. MUKAZA TIMELESS HOME; Sizin de küçük dokunuşlarla ilerletebileceğiniz, kullanışlı ve özgün mekan tasarımlarını yakalamayı hedefliyor… Yaşam tarzınıza göre, adını sıkça duyduğumuz modern, ultra modern, post modern, klasik, avantgard, country, retro

gibi stillerden birine karar vererek değişime başlamak gerekir. Kullanacağımız renkleri seçerek, yolumuza devam ederiz. Halı, perde, aksesuarlar ve stilinizi yansıtan aydınlatma üniteleri ile çalışmayı tamamlarız. Müşterilerim ile bu aşamaları sonuçlandırırken; Rahatlığı ön planda tutarak, istenirse simetriyi de vurgulayabiliriz. Farklı tarzlarları evin içinde dengeli bir şekilde kullanarak ilgi çeken sonuçlar yakalayabildiğimiz gibi modern ve klasiğin dengesi ile başarılı çalışmalar da gerçekleştirebiliriz. Aksesuarlarda; başrole klasik veya soyut tabloları koyabiliriz. Yada bronz, seramik veya cam sanatı heykellerini de kullanabiliriz. Zamanın değerinin gittikçe arttığı günümüzde, bunları bir arada, günlük işlerimizin kolaylığında ve sizi üzmeden yapmak, MUKAZA –TIMELESS HOME olarak bizim işimizdir. Sevgiyle kalın

Mukaddes Pala MUKAZA Timeless Home ADRES: İstanbul Cad. Göktürk Suites A.Blok No:1 K:3 D: 49 Göktürk / İSTANBUL Tel: 0-212-322 27 40 Gsm: 0-532-663 49 66 WEB: www.mukaza.com MAIL: info@mukaza.com


Alışveriş

DECATHLON • DORE • YENİ İNCİ • HARVEY NICHOLS

Decathlon mağazalarına uğrayın! İstanbul Forum Decathlon’da yok yok! 60 farklı spor dalında ürün ve aksesuarlar sunan Decathlon’un en büyük özelliği, en yenilikçi ve en kaliteli spor tekstillerini, ekipmanlarını mümkün olan en düşük fiyatlarda sunuyor olması!

Çorapta sayısız alternatif Dore Çorap’ın 2012-2013 Sonbahar-Kış Koleksiyon’u her türlü zevke hitap ediyor. Rahatlığı ve tarzımıza kattığı havayla seven anneler için Dore Çorap’ın çocuk taytları sevimli bir alternatif olabilir. Online alışveriş yapmak için www.dorecorap.com adresine ulaşmanız yeterli…

Giuseppe Zanotti

Yeni İnci ile morun büyüsüne kapılın Lüks ve ihtişamın rengi mor, Yeni İnci tasarımlarında yeniden yorumlanıyor Zenginlik, asalet, lüks ve ihtişamı çağrıştıran bir renk olan mor; Yeni İnci’nin yeni modelinde dantel ve bocukla bezeniyor. Göğüsleri olduğundan daha dolgun ve dik gösteren tasarımlar, elbise ve T-shirtlerin daha şık durmasını da sağlıyor.

“shop-in shop” konseptiyle Harvey Nichols’ta! İddialı ayakkabı tasarımlarının İtalyan ekolü Giuseppe Zanotti, shop-in shop konseptiyle Harvey Nichols mağazalarında yerini aldı.

14

CountryLIFE Kasım 2012


izin

Ya

m týrý

.

ný.

ma

nýþ

Da

.

ný.

ma

nýþ

.a ný.D m týraý þm ý.. nYýa amnnizDina m ý e þ r ný týil DaYaA rýmizin atilýen in YA en

Ail

PLATÝNUM GAYRÝMENKUL 0(212) PLATÝNUM GAYRÝMENKUL Ýstanbul Cad. Tan Sk. Kemer0(212) Corner Ýnci Blok No:21 Göktürk-Eyüp/Ýstanbul PLATÝNUM GAYRÝMENKUL PLATÝNUM Ýstanbul Cad. TanGAYRÝMENKUL Sk. Kemer Corner Ýnci Blok No:21 Göktürk-Eyüp/Ýstanbul 0(212) 0(212) Ýstanbul Cad. Tan Sk. Kemer Corner Ýnci Blok No:21 Göktürk-Eyüp/Ýstanbul iz

en

Ail

322 0 900 322 0 900 322 0 900 322 0 900

Ailenizin yatırım danışmanı...

Ýstanbul Cad. Tan Sk. Kemer Corner Ýnci Blok No:21 Göktürk-Eyüp/Ýstanbul

KURUM ABONELİKLERİNİZ VE SİGORTANIZ ÜCRETSİZ, EVİNİZ OTURUMA HAZIR

ENKUL

900 Green Hill 4+1 315 m2 4.kat 550.000USD İLKE OĞUZ ŞENSOY T:0212 322 0 900 G:0532 740 54 94

Kemer Country Villa 6+1 VİLLA 500 m2 2.300.000 USD İLKE OĞUZ ŞENSOY T:0212 322 0 900 G:0532 740 54 94

ist İst Evleri 159 m2 2+1 Çatı Dublexi 430.000USD İLKE OĞUZ ŞENSOY T:0212 322 0 900 G: 0532 740 54 94

Saban Residence 1+1 93 M2 BAHÇE KATI 230.000 USD İLKE OĞUZ ŞENSOY T:0212 322 0 900 G: 0532 740 54 94

PANORAMA EVLERİ 4+1 BAHÇE KATI 725,000USD LEON DALVA T:0212 322 0 900 G:0530 460 86 86

1 Göktürk-Eyüp/Ýstanbul KEMER PARK EVLERİ 6+2 VİLLA 1,950,000USD LEON DALVA T:0212 322 0 900 G:0530 460 86 86

KEMER COUNTRY KÜTÜK EVLER 5+2 VİLLA 6,000USD (KİRALIK) LEON DALVA T:0212 32 0 900 G:0530 460 86 86

ALTINTAŞ SİTESİ 240M2 4+1 VİLLA 690.000 USD LEON DALVA T:0212 322 0 900 G:0530 460 86 86

ARKETİP 2 4+1 ÇATI DUBLEXİ 530,000USD HÜSNÜ KAYGUSUZ T:0212 322 0 900 G:0532 441 76 23

KEMER LİFE XXI 4+1 BAHÇE DUBLEXİ 550,000USD HÜSNÜ KAYGUSUZ T:0212 32 0 900 G:0532 441 76 23

ATRIUM HILL 2+1 130 M2 2.KAT 320.000TL HÜSNÜ KAYGUSUZ T:0212 32 0 900 G:0532 441 76 23

PASİFİK VİLLARI 5+2 450M2 VİLLA 1.500.000 USD YEŞİM YILMAZ T:0212 322 0 900 G:0533 964 11 01

SAKLIBAHÇE 6+1 450 M2 VİLLA 600.000USD YEŞİM YILMAZ T:0212 322 0 900 G:0533 964 11 01

PANORAMA EVLERİ 160 M2 3+1 2.KAT 550.000 USD YEŞİM YILMAZ T:0212 322 0 900 G:0533 964 11 01

İSTANBUL İSTANBUL EVLERİ 5+1 400 M2 VİLLA 1.100.000 USD YEŞİM YILMAZ T:0212 322 0 900 G:0533 964 11 01


Alışveriş

REEF • DKNY JEANS • CREAVİT • LOGITECH

“Reef Rahatlığı” Yazın, parmak arası terlikleri, sandaletleri ve sörf ayakkabıları ile sonsuz rahatlık sunan Reef, kışın kısa botları ve uzun çizmeleri ile gardırobunuzun vazgeçilmezi olacak

Banyolardaki Parıltı:

Creavit Gloss Banyo Mobilyası

DKNY Jeans’ten askeri şıklık New York’un asi ruhunu tasarımlarına yansıtan DKNY JEANS, bu kış asker tarzı kabanları gün yüzüne çıkarıyor. Belden oturtmalı, kemer, düğme ve fermuar detaylarıyla tasarlanan kabanlar, askeri tarzın öncüsü oluyor. Bel ve fermuar kenarlarındaki küçük detaylarla hareketlenen kabanlar, kemerli ya da kemersiz kullanılabiliyor.

Parlak siyahın asaleti ve beyazın saflığı Creavit Gloss Banyo Mobilyaları’nda buluşuyor. Fark yaratan tasarımlarıyla banyo modasının öncülüğünü yapan Creavit, yenilikçi ürünleriyle evlerinizin şıklığını tamamlıyor.

Tarzını Yansıt Logitech, farklı renk ve desenlerde ürünlerin yer aldığı Colour Collection serilerine yeni tasarımlarla bu yıl da devam ediyor. Küresel trendleri yerel motiflerle birleştiren 2012 Colour Collection serisi “Logitech Global Graffiti Collection”, kişiliğinizi ve tarzınızı yansıtan, farklı kombinasyonlar yapmanızı sağlıyor.

16

CountryLIFE Kasım 2012



Alışveriş

BOSCH • MIELE • PIERRE CARDIN

Saçlarda elektriklenmeye son Bosch saç bakım ekibi tarafından geliştirilen yenilikçi BrilliantCare QuattroIon teknolojisine sahip serideki ürünler, saç tellerini her yönden çevreleyen iyon hava akımı ile statik elektriklenmeyi azaltarak, saça parlaklık veriyor. Nazikçe kurutulmuş, şekillendirilmiş, pürüzsüz, kolay taranan ve bakımlı saçlar elde edilmesini sağlıyor.

MİELE ÇAMAŞIR BAKIMININ 111. YILINI

“en iyilerle” birlikte kutluyor Miele’den yeni 8kg ve 7kg’lık Edition 111 serisi çamaşır makinesi ve kurutma makinesi, en iyi temizlik ve bakım performansını kumaşlarınızı en iyi şekilde koruyarak sunuyor.

En şık smokin ve damatlıklar Pierre Cardin’de Erkek modasının öncü markası Pierre Cardin, evlilik hazırlığı yapan erkekleri birbirinden şık smokin ve damatlıklarıyla hayatlarının en özel gününe hazırlıyor. Smokin grubunda ekru, saten, şal yakalı, tek düğmeli slim fit ceketler ve smokin şeritli pantolonlar, İtalyan kumaşlarından yapılmış uzun frak tarzı takımlar yer alıyor.

18

CountryLIFE Kasım 2012


EMLAKTA GÜVENİLİR HİZMET

Kemer Evleri’nde 6+1

Zenginbahçe’de 6+1 400 m2

Kemer Country Kemerbahçe’de

Kemerpark Evleri’nde1 dönüm

K.C Yalıkonaklar’da Orman manzaralı güzel konumda 5+2 Villa 1.750.000 $ Hürriyet ilan no: 1781 - 5533 Hülya Kalyoncu: 0532 621 46 03

Kemerlife’da 180 m2 4+1 (yardımcı odalı) fırsat daire 695.000 TL Hürriyet ilan no: 1781 – 5097 Nilüfer Gündöner: 0532 465 77 33

Kemer Country Yalıkonaklar’da

Doğa Country’de acil 2+1

Kemerlife’de 123 m2 bahçeli, özel kış bahçesi bulunan, köşe konumlu, 5+1 bahçe dubleksi 750.000 $ Hürriyet ilan no: 1781 – 6069 Selim Danışman: 0532 413 92 63

İstanbul Bis Sitesi’nde 248 m2 5+1 bahçe Tripleksi 630.000 $ Hürriyet ilan no: 1781 – 6046 Hülya Kalyoncu: 0532 621 46 03

İstanbul İstanbul’da 150 m2 2+1 göl manzaralı 430.000 USD Hürriyet ilan no: 1781 – 5713 Nilüfer Gündöner: 0532 465 77 33

Mesa Yamaç Evler’de Gardenya

Panorama’da özel dekorasyonlu,

Kemer Country 1.fazda büyük bahçeli, havuzlu 8+2 villa 11.000 $ Hürriyet ilan no: 1781 – 6050 Selim Danışman: 0532 413 92 63

Kemer Corner Sitesinde dekora-

Neo Stüdyo’da fırsat 1+1 ve 2+1

Aytek’te 275 m2 5+1 bahçe dubleksi 850.000 USD Sitedeki diğer 2+1, 3+1, 4+1 alternatifleri için lütfen arayınız Hürriyet ilan no: 1781 – 6122 Samet Pırnar: 0532 627 01 45

Bentler sitesinde özel dekore edilmiş havuz manzaralı 3+1 daire 550,000 TL Hürriyet ilan no: 1781 – 6078 Makbule Arslantaş: 0532 614 22 22

Kemerlife XXII’de havuz ve

Zenginbahçe’de dekorasyonlu

muhteşem okazyon villa 850.000 TL Hürriyet ilan no: 1781 – 5990 Nilüfer Gündöner: 0532 465 77 33

295.000 TL – 395.000 TL Hürriyet ilan no: 1781 – 5506 Nilüfer Gündöner: 0532 465 77 33

Villa 1.050.000 $ Hürriyet ilan no: 1781 – 5885 Samet Pırnar: 0532 627 01 45

kaçırılmayacak fırsat 3+1 180 m2 470.000 $ Hürriyet ilan no: 1781 – 2062 Samet Pırnar: 0532 627 01 45

tipi 268 m2 4+1 çok güzel konumda çatı dubleksi 735.000 USD Hürriyet ilan no: 1781 – 5856 Samet Pırnar: 0532 627 01 45

4+1 200 m2 Bahçe Dubleksi 690.000 $ Hürriyet ilan no: 1781 – 5474 Makbule Arslantaş: 0532 614 22 22

kaçmaz fırsat 445.000 TL Hürriyet ilan no: 1781 – 5468 Makbule Arslantaş: 0532 614 22 22

orman manzaralı, köşe konumlu 4+1 satılık daire 1.350.000 TL Hürriyet ilan no: 1781 – 5582 Makbule Arslantaş: 0532 614 22 22

bahçeli, çok özel, bakımlı villa 2.350.000 $ Hürriyet ilan no: 1781 – 5537 Selim Danışman: 0532 413 92 63

full orman cepheli 214 m2 muhteşem çatı dubleksi 700.000 TL Hürriyet ilan no: 1781 – 5945 Selim Danışman: 0532 413 92 63

syonlu ferah 170 m2 3+1 daire 490.000 $ Hürriyet ilan no: 1781 – 6150 Hülya Kalyoncu: 0532 621 46 03

250 m2 5+1 çatı dubleksi 700.000 $ Hürriyet ilan no: 1781 – 5768 Hülya Kalyoncu: 0532 621 46 03

İSTANBUL CADDESİ GÖKMAHAL OFİS BLOK KAT:2 NO: 28/2 GÖKTÜRK – EYÜP / İSTANBUL TEL: 0212 322 45 65 pbx FAX: 0212 322 45 68 www.morhills.com



Güzel Gülümseyin Özel Cosmodent Kemer Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği G ö k t ü r k M e r k e z M h . K a r t a l S k . B a ş a r a n P l a z a N o : 1 / 3 A G ö k t ü r k E y ü p İ s t a n b u l Te l : 0 2 1 2 3 2 2 4 0 0 4 w w w . c o s m o d e n t . c o m . t r

Estetik bir gülüşe ulaşmak için ne yapmanız gerektiğini Özel Cosmodent Kemer Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği’ne sorduk. Dişlerin renginden memnun olmayan biri ne yapmalı? Eğer birey dişlerin formundan memnun ise renginden memnun değilse diş beyazlatma (bleaching) en koruyucu yöntemdir. Muayene ortamında bir buçuk saat süren bu işlem dişlerin yapısını değiştirmeden sadece renginin daha beyaz olmasını sağlar. Dişlerdeki şekil bozukluklarını tedavi etmenin en ideal yolu nedir? Bunun tek bir yolu yoktur. Bireye özel planlama yapılmalıdır. Ancak modern diş hekimliğinin bize kazandırdığı yaprak porselenlerden biraz bahsedebiliriz. Peki nedir Porselen Lamina (Yaprak Porselen)? Porselen Laminalar daha çok dişlerin görünümünden memnun olmayan hastalara uyguladığımız, dişlerin sadece ön yüzeylerinden minimum aşındırma yapılarak uygulanan estetik bir yöntemdir. Porselen Laminalar ne kadar dayanıklıdır? 0.5 mm kalınlıkta istenen boy ve formları üretilebilen Lamina Porselen özel bir yapıştırıcı sayesinde dişlerin ön yüzeyine yapıştırılır. Yapıştırıldıktan sonra oldukça dayanıklıdır. Porselen Laminaların özel bir bakımı var mıdır? Porselen laminaların avantajı son derece doğal ve estetik olmalarıdır. Çok ince porselenler oldukları için doğal mine yüzeyi gibi durur. Size uygun şekil, büyüklük ve renkte yapılan porselen laminaları yapıştırıldıktan sonra kullanırken çok aşırı hassasiyet göstermenize gerek yoktur. Kendi dişlerinize göstermeniz gereken titizliği göstermeniz yeterlidir. Çok iyi bir ağız bakımı ile uzun yıllar sağlıklı ve kendi dişiniz gibi doğal porselenlerle dolaşmanız mümkün olacaktır.


Haber

BU KIŞ NE MODA?

Kış koleksiyonlarında modellerin değişmesinin yanı sıra ürünlerde kullanılan kumaş ve dokumalarında müşterinin rahatlığını sağlayacak yönde değiştiğini görüyoruz. Özellikle ev kıyafetlerinde şıklığın yanı sıra rahatlık ön plana çıkıyor. Bu sene kış koleksiyonlarında canlı ve pastel renkler koleksiyonlarda mevcut ve çok ilgi göreceğe benziyor.

Bu kışa canlı ve pastel renkler damgasını vuracak Mendo’s Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Stamati ile sektördeki başarılarını ve önümüzdeki sezonun yeni trendlerini konuştuk. Sizi kısaca tanıyalım bize kendinizden bahseder misiniz?

Biz tekstil kökenli bir aileyiz ve 1989 yılında kurulan Çiçek Iç Giyim’i bu zamana kadar başarı ile getirmeyi başardık. Kurduğumuz Mendo’s mağazalarını birbirinden ünlü ve kaliteli markalarla doldurmak her zaman için hedefimiz olmuştur. Bu sebeple büyümeyi her zaman planlarımız içinde tuttuk. Güncelliğin ve yenilenmenin zorunlu olduğu bir çağa gelmiş bulunmaktayız. Bu sebeple her daim yenilik arayışı içerisindeyiz ve yeniliklerimizi müşterilerimize yansıtabildikçe başarılı olacağımıza inanıyorum.

Mendo’s nasıl gelişti neyi hedefledi? Bugün gelinen durum hakkında ne dersiniz? Türkiye’ye getirdiğimiz ilk marka Dünyaca ünlü mayo markası Gottex’ti. Bu dünyaca ünlü marka ile 1990 yılında çalışmaya başladık ve bunun devamında sektörün diğer iç giyim firmalarını ülkemize getirmeye devam ettik. Selmark, Calvin Klein, Armani çamaşır grubu gibi önemli ve kaliteli markalarıda bünyemize kattık ve 1994 yılında Akmerkez’in açılmasıyla ilk mağazamızı açtık.

22

CountryLIFE Kasım 2012

Bugün gelinen durumda Mendo’s mağazalarımızın sayısı 16 yı bulmuştur ve müşteri portföyümüz her geçen gün artmaktadır. Mendo’s mağazaları birbirinden ünlü ve kaliteli markaları çatısı altında toplayarak müşterilerin mağazaya her gelişlerinde farklı ve yeni bir perspektif ile bakmalarını sağlıyor.

Kadınların alışveriş beklentileri ve 2013 yılı hedeflerinizi anlatır mısınız?

Kadınlar artık aradıkları rahatlığı, şıklığı, kaliteyi hep bir yerde bulmak istiyor, talepler genişleyip geliştikçe farklı ve yenilik arayışı başlıyor. Yeni modeller yeni renkler arayışına giren bayanların taleplerine cevap vermek için bünyemize daima trendleri takip ederek modaya olan yeni markalar ve yeni koleksiyonlar katıyor ve mağazalarımızı da buna göre geliştiriyoruz. 2013 yılı sektörün hareketli geçeceği bir döneme benziyor, istediğimiz lokasyonlarda yeni yapılanmalar, yeni AVM’ler açılıyor ve bizde bu yapılanmalarla mağaza zincirimize yenilerini katıyor olacağız. Yeni mağazalarla büyüme oranımız daha da yükselecektir. Bu açıdan da tüm sektör için 2013 yılının iyi bir sene olacağına inanıyorum.



Söyleşi

çok yakında Göktürk’te açılıyor Göktürk’te Psikiyatrist Dr. R. Sabri Yurdakul, Menar Mental Aritmetik Eğitimi İstanbul İl Temsilcisi Oktay Seçmen ve Psikiyatrist ve Psikoterapist Dr. İbrahim Bilgen’in kurucusu olduğu Dikkat Akademi çok kısa süre içerinde hizmete giriyor. Dikkat Akademi kurucularından Sabri Yurdakul ve İbrahim Bilgen ile eğitim projelerini konuştuk.

Sabri Yurdakul,

1960 doğumluyum. Psikiyatristim. Özellikle gençlerin dikkat eksikliği ve ders başarısı konusunda çalışmalarım var. Psikiyatri eğitimim yanında Hacettepe Üniversitesi psikolojik danışma bölümünde özel öğrenci olarak eğitim aldım. Meslek yaşantıma paralel olarak Psikodrama ve kognitif terapilerle ilgili eğitimlere katıldım. Öğrendiklerimi insanlarla paylaşmak amacıyla televizyon ve radyo programları yanında gazete ve dergi yazarlıkları yaptım. Adana’da sabah gazetesi güney ekinde, çeşitli dergilerde yazılarım yanında şimdi Country Life, Etilife, ve Diva dergilerinde yazıyorum. Hürriyetaile.com da, ve gene internet üzerinden gazete Hamburg’ta yazılarım yayınlanıyor. Geçen yıl bir sene boyunca Cine 5 te “yaşamdan bir yaprak” programını yapıp psikiyatri ve psikoloji ile ilgili konuları ele alıp anlattık. Yayınlanmış 8 kitabım mevcut. Yaprak adında bir kızım var. O’nun da kanına girip psikoloji mesleğine yönelttim. İnsanı tanıdıkça kendini, kendini tanıdıkça insanı tanıdığıma inanan bir insan olup hala büyük bir merakla insanı tanımaya çalışıyorum.

24

CountryLIFE Kasım 2012

İbrahim Bilgen,

1968 Adana doğumluyum. Tıp Fakültesi eğitimimi 2001 yılında tamamladım ve bu tarihten itibaren de psikiyatri uzmanı olarak görev yapmaktayım. Tıp eğitimim dışında altı yıl süre ile Geshtalt Terapisi “Çocuk ve Ergen Odaklı Aile Terapisi”, beş yıl süre ile kaygı bozuklukları (Panik Bozukluk, Takıntı Bozuklukları) ve çocuklarda sınav kaygısında etkin olan “Bilişsel Davranışçı Terapi” eğitimleri aldım ve son iki yıldır psikoterapist olarak çalışmalarımı sürdürmekteyim. Uzun yıllardır “Dikkat Eksikliği ve Öğrenmeyi Engelleyen” faktörler üzerinde, Sabri Bey ve birçok değerli psikolog arkadaşımız ile birlikte çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Özellikle başta Kanal D “Doktorum Programı” olmak üzere bilgi ve tecrübelerimi çok sayıda televizyon kanalı ve gazetelerde paylaşmaktayım. Meslek hayatımda her zaman Stigmatik (Etiketleyici) bir yaklaşım yerine, kişiyi anlamayı ve anladıktan sonra kişiye yardımcı olmayı hedefledim. Bu yaklaşımımı destekleyen bir eğitim kurumu olarak “Dikkat Akademi’nin” oluşumunda bir parçada olsa katkımın olması beni ayrıca mutlu ediyor. Evli ve iki çocuk babasıyım.


Söyleşi Göktürk’te şube açma fikri nasıl oluştu?

S. Yurdakul: İstanbul’da üçüncü şubemizi Göktürk’e açmamızın temel nedeni eğitime önem veren genç anne babaların yoğun olarak bulunduğu bir yer olması. Benim kişisel olarak Göktürk ile ilişkim ise Country Life dergisine yazdığım yazılar, bu yazılar nedeniyle iletişim içinde olduğum okurlar, konferans verdiğim kolej ve anaokullarına dayanıyor. Bu nedenle Göktürk’ün İstanbul’un diğer semtlerinden ayrı olarak çok daha dinamik ve eğitime önem veren bir yapısının olduğuna olan inancım Fulya ve Ataşehir’de tecrübe kazandıktan sonra deneyimli olarak Göktürk’e üçüncü şubemizi açma fikrini ortaklarıma kabul ettirmeme vesile oldu. Göktürk ailesinin bir parçası olacağımıza inanıyorum.

Eğitimi nasıl tanımlarsınız?

S.Yurdakul: Bana göre eğitim; yaşam boyu süren, kişinin gelişimini en üst seviyeye taşımayı amaçlayan teknik ve uygulamaların tamamıdır. Bu yüzden yaşamın ilk yaşlarında başlayıp, ölüme kadar giden bir süreci tanımlamaktadır. Eğitimin amacına ulaşması için eğitilen insanın istek ve arzusu da önemli olup bunu göz ardı eden hiçbir eğitim sisteminin başarıya ulaşma şansı yoktur. O nedenle eğitimin ilgi çekici, sıkmayıcı, ezberden uzak ve anlamaya dayalı bir yöntem olması gerektiğine inanıyorum.

Dikkat Akademi’nin kuruluş amacı ve çalışma sahası nedir?

İ.Bilgen: Dikkat Akademi’nin çalışma sahası eğitimin ve öğrenmenin içinde olduğu her alandır. Bizlere başvuran ailelerin birçok çaresizlikler yaşadıklarını gördük. Ailelerin, çocuklarının neden ders çalışmadığını, neden çalışıp çalışıp başarısız olduğunu bilmeden özel derslere, psikologlara, dershanelere, okullara paralar verdiklerine sonuçta da maddi, manevi yıprandıklarına şahit olduk. Çocuğa ne kadar fazla yüklenilirse o kadar iyi bir sonuç alınacağı düşüncesinde olan çok sayıda aile ile tanıştık. Ama bir plan ve program olmadan yapılan işler bir sonuç vermemekteydi. Uzun süre keşke çocukların nasıl öğrendiğini, nerede sorun olduğunu bize anlatabilen bir test olsa diye düşündüm. Çünkü herkesin parmak izi nasıl farklı ise her çocuğun da öğrenme yetileri farklı olmaktaydı. Uzun araştırmalar sonucunda istediğimiz testi bulduk ve üzerinde beş yıl çalıştık. Bu test sayesinde çocuğun öğrenme yetilerini tespit ederek bu bilgileri ailelerimiz ve eğitmenlerimiz ile paylaştık. Yani bir binanın kaç katlı olacağına karar vermeden önce üzerine kurulacağı alanın nasıl bir zemine sahip olduğunun bilinmesi gerekliliğine inandık. Doğuştan ve genetik olduğunu düşünerek, kimi kişiler görerek, kimileri işiterek, kimileri ise her ikisini kullandığında daha iyi öğrenmekteydi. Bizler bu sonuçları bu test ve gözlemlerimiz neticesinde tespit ederek çocuklarımızın eğitimini bu tespitlerimize göre vermeyi amaç edindik. Çocukların gelişmemiş eksik olan kısımlarını ise eğitim bünyemizin içerisine dâhil ettiğimiz Berard ve Biofeedback ile arttırmayı hedefledik. Eğitim ve uygulamalarımız neticesinde de ne durumda olduğumuzu tespit edebilmek için aynı testi bir yılsonunda tekrar ederek aile ile paylaşmaktayız. Böylece çocuğu bilmeden eğitimi, çocuğa vermek yerine; çocuğun öğrenme özelliklerini bilerek ve gelişmemiş kısımların gelişimini sağlayarak eğitim verilmesini hedef edindik.

Hangi yaş aralığında hangi grup çalışmalarınız mevcut?

S.Yurdakul: Dikkat Akademi’nin mental aritmetik ile ilgili olan kısmı 4-12 yaş çocuklar ve gençlerdir. Dikkat Akademi’nin konsantrasyon ve zihinsel gelişim ile ilgili olan kısımları yani görsel ve işitsel algı arttırıcı yöntemler için ise yaş sınırı daha yukarı yaşlara taşınmaktadır. Ders problemi olan hatta ders problemi olmasa da zihinsel gelişimini daha yukarı taşımak isteyen tüm gençler bu yönden Dikkat Akademi’nin hedef kitlesindeki çalışma gruplarıdır.

Menar Mental Aritmetik nedir ve kazanımları nelerdir?

S.Yurdakul: Mental Aritmetik temeli 3000 yıllık bir geçmişi olan abacus sistemi üzerine kurulu ve herhangi bir alet kullanmadan çocukların zihinsel olarak aritmetik hesaplarını saniyeler içinde çözebilmesini amaçlayan bir sistemdir. Aritmetiğin yaşamın her alanında olduğunu düşünüp ayrıca beynin çalışma yöntemlerini ele alırsak aritmetik işlemler esnasında beynin kapasitesi artıp çocukların konsantrasyonları artmakta, basit ve pratik düşünme becerileri kazanmakta, matematiği sevmekte ve arkadaşlarının çoğunun zorlandığı bir konuda beceri sahibi olup özgüven sahibi olmaktadırlar.

İleriye dönük projelerinizi anlatır mısınız?

İ.Bilgen: Gönül isterdi ki bu sistem tüm eğitim sistemi içerisinde yer alsın. İnanın bu dünyada bir ilk olurdu. Bunun manevi huzurunun her şeyden öte olacağı inancındayım çünkü bu doğruluğuna çok inandığım bir sistem. Bu sistemin içerisinde çocuğumuzu iyi tanımak ve ona göre, eğitim vermek var. Bu sistemde çocuğu yaralamadan, kendine olan güvenini bozmadan, eğitimi yapabildiği yetileri bilerek ve onun üzerinden vermek var. Kim yapamadığı ve beceremediği bir etkinliği sevebilir ki…

İ l e t i ş i m : G ö k t ü r k M a h . B e l e d i y e C a d . İ d e İ ş M e r k e z i N o : 1 3 -3 E y ü p - İ s t a n b u l Te l : 0 5 0 7 7 0 3 0 4 0 1 CountryLIFE Kasım 2012

25


Bölgeden

88 YIL SONRA RUMLAR KEMERBURGAZ’DA Kemerburgazlı Rumlar 88 yıl sonra göç ettikleri yerleri ziyaret ettiler. 1924 Uluslararası Lozan Sözleşmesi gereği mübadele yıllarında Kemerburgaz’dan göç eden Rumlar baba ocaklarını ziyaret ederek özlem giderdiler. Kemerburgaz Rumeli Türkleri Derneği’nin organize ettiği davette, Yunanistan’ın Elya Adası sakinleri Kemerburgaz’ı gezerlerken duygulu anlar yaşandı. Torunlar dedelerinin anlattıklarına göre burada kalan eski binaları tek tek gezerek hasret giderdiler. Hüznün ağır bastığı ziyaretler duygu yüklüydü. Kemerburgaz karakolunun karşısında ve Turşucu Halit’in bitişiğinde yer alan yıkık harabe şeklindeki binada babasının burada Saraççılık yaptığını anlatan bir Rum, binayı gezerken eski günlerini özlemle yad etti. Bakımsız ve harabeye dönmüş vaziyette hala eski hatıraları hatırlatıyordu. “Benim babamın anlattıklarına göre bu bina bize ait.. Babam burada saraççılık yapıyormuş. Benim buraya 2’inci gelişim. Her gelişimde hüzünleniyorum.Ne olur şu kapının kolunu alabilir miyim” sözleri orada bulunanlar duygulandırdı. Bir diğer hüzün tablosu

Kemerburgaz Uçanbalon Anaokulu Yeni Yerinde 2008 yılında kurulan, eğitimde emin adımlarla ilerleyen Uçanbalon ailesi kasım ayından itibaren yeni adreslerinde sizleri ağırlayacak. “Eğitimin temel kuralı sevdirerek öğretmektir” felsefesiyle hareket eden Uçanbalon; 2-6 yaş grubu tüm Kemerburgaz ve Göktürklü çocukları ayrıcalıklı olmaya davet ediyor. 530 601 00 05 numaralı telefondan okul müdürü Nursel Çetın Özbilen ile görüşmek için randevu alabilirsiniz.

26

CountryLIFE Kasım 2012

ise dedesinin evinde hala el değmemiş şekilde bakır tepsi bularak 88 yıl öncesi dedesini hatırlayan Rum torunun gözyaşları oldu. Kemerburgaz Kilisesi’nin önünde ise bir başka anılar tazelendi. 80 yaşındaki bir Rum bayan gözyaşlarına hakim olamazken “Benim babam bu kilisede vaftiz olmuş... Beni buraya davet ederek buraları görmemi sağlayan Kemerburgazlılara teşekkür ederim”. Kemerburgaz Rumeli Derneği Başkanı Neriman Ünal ve Yavuz Yeter davetlileri bir an yalnız bırakmazken Rumlar gördükleri ilgi ve alakadan oldukça memnun olduklarını dile getirerek kardeşlik mesajları verdiler. Kemerburgaz meydanında bulunan Rumlardan kalma eski tarihi meyhane olarak da bilinen Kahvehanenin önünde oturup kahvelerini yudumlayan Rumlar daha sonra Belgrat Ormanı’nda hatıra fotoğrafı çektirerek eski diyarlarından ayrıldılar. Diğer yandan geçen Haziran ayında Kemerburgazlıların Makedonya gezisinde ise Rumların misafirliği kayda değerdi. Flaş Haber’den alıntı yapılmıştır.




SÜTİST KEÇİ Uzun süredir araştırdığımız keçi sütünü bu ay sevgili müşterilerimize sunduk. Hijyen şartları uygun ve sağlıklı hayvanlara sahip çiftlik bulmakta çok zorlandık. Çünkü ülkemizde keçicilik hala genelde iptidai yöntemlerle yapılıyor. Koruyucu hekimlik yaparak hayvanlarını hastalıklardan koruyan, sağım esnasında gerçek anlamda hijyeni sağlayan, sağımdan sonra sütte bakteri artışını engellemek için soğuk zincirini oluşturan keçi çiftliği sayısı gerçekten çok az. Bundan dolayı bu şartlara uygun çiftlik bulmakta ciddi anlamda zorlandık. Daha sonra çok sevdiğimiz dostlarımızın çocukları bu yatırımı yapınca onlarla hemen çalışmaya başladık ve SÜTİST in sağlıklı ve hijyenik sütlerini buradan gönül rahatlığı ile temin etmeye başladık. Keçi sütü besleyici elementler bakımından anne sütüne en yakın süttür. Keçi sütünün serum proteinlerinin alerjik özelliği olmadığından sindirim sistemi hastalıkları ve bazı cilt hastalıkları için tedavi edici özelliği vardır. Keçi sütü doğal homojenedir, içindeki yağ kürecikleri çok küçük olduğundan sindirimi çok rahattır. Midesi zayıf veya hassas olanlar, alerjisi olanlar ve bebekler için ideal bir besin kaynağıdır. Anne sütünden yaklaşık dört kat daha fazla protein içerir. Kalsiyum açısından mükemmel bir orana sahiptir. Et ve balık yemeyenler için fosfor ihtiyacını karşılamaya yardımcı olur. Birçok bebek, çocuk ve yetişkin alerji ve sindirim problemi yaşamakta ve aramış oldukları keçi sütü ve %100 keçi peynirine çoğu zaman ulaşamamaktadırlar. Bunu göz önüne alarak dostlarımızın ulaşabilmeleri için SÜTİST’in ürün gamına %100 KEÇİ SÜTÜ ve %100 KEÇİ PEYNİRİ’ni ekledik. Her geçen gün farklı sağlıklı ürünleri, dostlarımıza ve çocuklarımıza ulaştırmak için SÜTİST’in bünyesine eklemekten mutluluk duyuyoruz. Keçi sütüne ve diğer ürünlerimize ulaşmak için 0532 407 18 11’i arayabilir. Ya da Göktürk’te; Abant Çiftliği ve Köyüm Market’ten, Kemerburgaz’da da Acarlar’dan temin edebilirsiniz. Sevgi ile kalın

SÜTİST Gündem Zorba

Tel: 0212 4943141

Cep: 0532 4071810

Mail: info@sutist.com

www.sutist.com (çok yakında)


Köşe NEDA SOYDAN nedasoydan@gmail.com

Bir Karizma Hikayesi Yıl 1996. Fortran ve Pascal programlama dillerini anlamaya çalışıp küçük ve anlamsız bilgisayar programları yazdığımız çağ. Bahsettiğim çağda Salı geceleri dışarı çıkmak da “in”di. Bilgisayar kullanıcısı “Merhaba” dediği zaman otomatik olarak “Nasılsın” diyebilen uçuk bilgisayar programları yazıp (!) derhal Etiler’e akardık. Dün gece sürpriz bir kararla edindiğim Mac dizüstü bilgisayarım önümdeyken 1996 senesini hatırladım. Çünkü klavyede bir @ işareti bile yapamamıştım ve derslerde konudan koptuğum zaman nasıl hayal dünyasına dalarsam; 1996 senesine kaçmak kolayıma gitti. Neden, nasıl, hangi arada, ne tür bir sebepten Apple dünyasına sürüklenmiştim? Halbuki Microsoft işletim sisteminde hemen her türlü kısayolun uzmanı haline gelmiş, klavyeye bile bakmadan kolayca yolumu buluyordum. Her şey rahat, kontrol altında, mükemmele yakındı. Telefonum ve bilgisayarım oldukça uyumlu yuvarlanıp gidiyorlardı. Kendimi gerçekten iyi hissediyor; aplikasyon zevkini almak için edindiğim bir Ipad de kah evde kah işyeri yolunda beni oyalıyordu. Derken bir gün bilgisayarıma bir istatistik programı yüklemeye çalışırken altında Macintosh ile de uyumludur yazısı gördüm. Köşede küçücük duran yazı beni bilemediğim bir sebepten dolayı epey rahatsız etti. Ertesi gün bir istatistikçiye programın Mac’te nasıl çalıştığını sordum. Dudak büktü ve programı Mac’te çalıştırmanın karın ağrısı olduğunu söyledi. İşte o an şeytan kulağıma fısıldadı: “Karın ağrısı mı? Tam sana göre, değil mi? Bunu yapmalısın. Bir Mac Airrr kullansan iyi olmaz mıydı???” Air derken r harfini uzatarak söylediğine yemin edebilirim. Şeytana dönüp “Peki ya telefonum?” dedim heyecanla. “Telefonunu boş ver!” dedi. “Zaten son zamanlarda hep sorun yaratıyordu sana, çekmiyordu; durmadan kilitleniyordu.”

Ve ben kucağımda Mac Air, alışkanlıklarımdan uzak düşmüş, yalnız ve hüzünlü bir şekilde klavyede @ işaretini ararken 1996 senesinin ortasında buldum kendimi. Javascript nerden gelmişti, visual basic nasıl çıkmıştı; bugünlere nasıl varmıştık; elbet bunun da üstesinden gelecektim. Nasıl elim her Capital Radio’ya doğru gittiğinde silkinip zorlayarak Fenomen’i açmak sonuç verdiyse ve iyi bir Fenomen dinleyicisi olarak kızıma uyum sağlamayı başardıysam bunu da yapabilirdim. 1996 senesinde telefon kablosunu bilgisayara takmak itibarıyla internete nasıl bağlanmış idiysek, gıcırtılı uzun bir ıslık sesinden sonra gelen patlama sesine nasıl alıştıysak, yine alışabilirdik. Düşününce bol paça pantolondan dar paçalı kesime bile geçebilmiş bir kadındım ben. Bu yürek isteyen bir meseleydi. Düşüncelerimi bölen kocaman bir gürültüyle çocuklar çalışma odama daldılar. –OO, anne hayırlı olsun; yeni Mac yapmışsın! Karizmayı çizdirmemeye çalışarak ağzımda “yaa, öyle işte” gibi bir şeyler geveledim. Çocuklarınız artık çocuk değil, gençse; karizmayı çizdirmemek konusunda ekstra dikkatli olmanız gerekir. Soru sorarken bile sanki aslında biliyormuşsunuz da onları denemek için soruvermişsiniz gibi bir havada olmak önemlidir çünkü o incecik karizma çizgisinin öte yanına geçerseniz bir anda “eski kafalı anne” oluverirsiniz. –Mac’de bu @ işareti nasıl oluyordu kızlar siz bilirsiniz… dememle beraber ufak parmaklar klavyede tek tıkla işi çözdüler. Sanki klavyeyle doğmuş mübarekler! Kızların gürültüsüyle birlikte odaya dolan müzik Gangnam style değil miydi? Ayağa kalkıp çılgınca yeni öğrendiğim Gangnam style dansını yapmaya başladım. Gülmekten yerlere yattılar. “Biliyor musunuz kızlar dedim, ben Kore’deki bu Gangnam caddesine gitmiştim!” Hayranlıkla bakan gözlerini görünce derin bir ohh çektim. Allah bu şarkıyı yazan Koreliden razı olsun. Bir günü daha karizmayı çizdirmeden kurtarmayı başardık.

Tablette 3G devrimi!

İddialı ürünlerin ilklerini Türkiye’ye getirmesiyle tanığımız, e-kitap okuyucu pazarının da lideri olan reeder, yeni ürünü reedPAD4, Türkiye’nin İLK DDR3 hızında hafıza, 1.5 Ghz işlemci ve 3G bağlantısına sahip 7 inç ekranlı tableti. Simkartınızı takarak heryerde 3G ile internete bağlanabileceğiniz bu tablet bilgisayarın FHD teknolojisine sahip ekranı berrak ve gerçekçi b,r görüntü sunuyor. 1.5 Ghz işlemcisi ile oldukça hızlı bir cihaz olan reedPAD4, Android 4.0 ICS işletim sistemi sayesinde onbinlerce uygulamaya ücretsiz erişim imkanı sağlıyor. 1 GB Ram ve 8 GB dahili belleği ile donanım ve yazılım anlamında gücünü kanıtlayan reedPAD4, ince ve zarif bir tasarıma sahip. Yalnızca 390 gram ağırlığındaki reedPAD4 ile artık kendinizi hayatın akışına bırakabilirsiniz çünkü şimdi iş, sosyal ağlar, aileniz, arkadaşlarınız; kısacası her şey elinizin altında. Ekim ayının 2 .yarısından itibaren teknoloji marketlerde yerini alacak olan reedPAD4’ün fiyatı ise 349 TL’den başlayacak.

30

CountryLIFE Kasım 2012



Köşe Op. Dr. Çağrı Sade İPEG Estetik-İstanbul Plastik ve Estetik Cerrahi Grubu Valikonağı Cad. No:27/2 Nişantaşı 0212 248 08 08

BLEPHAROPLASTY (ÜST GÖZ KAPAĞI ESTETİĞİ) Bazen genetik sebeplerle, genellikle de yılların etkisiyle üst göz kapaklarındaki deri, sıkılığını yitirerek gevşer ve yer çekiminin de etkisiyle sarkma meydana gelir. Bu deformasyon kişiyi yorgun, yaşlı ve üzgün bir ifadeyle yaşamaya mahkûm eder. Çehrenizi bu mutsuz görüntüsünden kurtarıp fresh bir ifadeye kavuşturmak, ve ilerde gözlerinizde görme alanının daralmasına neden olan üst göz kapağı düşüklüğü problemini yaşamamanız için, size estetik cerrahinin hem doktor hem de hasta adına en basit ameliyatını, üst göz kapağı estetiğini (Blepharoplasty) öneriyoruz.

Nasıl mı yapılıyor?

Çok basit; Önce göz kapaklarınızdan çıkarılacak deriyi çizerek işaretliyoruz. Ardından lokal anestezik yapıp birkaç dakika bekledikten sonra, üst göz kapaklarınızdaki fazlalığı elips şeklinde alarak estetik dikişle dikiyoruz. Hepsi bu kadar.

İşlem ne kadar sürüyor?

Her biri 10’ar dakika süren iki küçük müdahalede sonucunda, 10 yada 20 yıl önceki bakışlarınıza tekrar kavuşuyorsunuz.

Fark edilen bir iz var mı?

Hayır, yok! Dikişiniz kat yerinde olduğu için fark edilir bir iziniz olmuyor.

Nasıl mı oluyor?

Göz kapaklarımız vücudumuzun en ince derisine sahiptir. Hem ince deride izler çok çabuk kaybolduğundan, hem de izi tam göz kapağının kat yerine gelecek şekilde yaptığımızdan ilk 2 ay hafif kırmızı olan, ancak 6. aydan itibaren çok yakından bakıldığında bile görülemeyecek bir iz kalır.

Ameliyat sonrası neler mi olacak?

Ameliyatın bitiminde göz kapaklarınıza incecik bir bant yapıştırıyoruz. (Gözlerinizi kapatmak vs. söz konusu değil). Bu bantları 3 gün sonra çıkarıyor, banyo ve makyaj yapma izni veriyoruz. 7. gün ise, dikişlerinizi almak üzere sizi polikliniğimize bekliyoruz. Bünyeyle alakalı olarak değişmekle birlikte 2-5 gün göz kapağınızda şişlik ve morluk olur.

Ameliyat sonrası kullanmanız gereken ilaçlar neler ve ağrınız olacak mı?

Ameliyat sonrası reçetenizde sadece 3 gün kullanacağınız bir antibiyotiğiniz var. Operasyonun sonunda size 1 adet ağrı kesici veriyoruz, bunu hemen içiyorsunuz. Böylece anestezik maddenin etkisi geçtikten sonra bile, ağrınız olmuyor.

32

CountryLIFE Kasım 2012

Dikkat!

1. Ameliyat sonrası buz kompresi uygulam asını ne kadar titiz ve düzenli bir şekilde yaparsanız, gö z kapaklarınız o kadar az şiş er ve az morluk olur. 2. Ameliyata gelirken yanınızda güneş gö zlüğünüzü de getirmeyi ihmal etmeyin. Bu, eve dö nü şte sizi hem güneşten, hem de ins anların meraklı bakış larından koruyacaktır. 3. Ameliyattan 15 gü n sonra yapılacak ola n botox, zaten güzel olan sonu cu daha da belirgin ha le getirecektir.



Haber

ELİF KIRTASİYE’DEN 2. EL KİTAP KAMPANYASI Kitapseverlerin yeni uğrak noktası olacak Elif Kırtasiye bugünlerde yepyeni bir kampanyanın da ev sahipliğini yapıyor. Evde veya işyerinizde okuyup bir kenarda tuttuğunuz kitaplarınızı başka okurlarla paylaşmak için firma yetkilisiyle bağlantı sağlamanız yeterli. Kitaplarınız firma yetkilisince kapınızdan teslim alınıyor daha sonra yeni okurlarıyla 2. El sepetinde buluşuyor. Burak Şen ile çalışmaları ve kampanya hakkında konuştuk. Sizi kısaca tanıyalım Uzun süredir Göktürk sakinlerine hizmet veriyoruz. İşimi ve çalıştığım bu alanı çok seviyorum. Genel olarak iyi hizmet veren biri olarak tanınırım. Çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? 6 seneden beri Göktürk’te çeşitli faaliyetler konusunda hizmet veriyoruz. Şu anda Elif kitap kırtasiye adında bir işyerine sahibiz. Daha çok kitap üzerine çalışıyorum.2.el kitap toplama faaliyetleri de yapıyoruz. İşinizin en çok hangi yönünü seviyorsunuz?

34

CountryLIFE Kasım 2012

Uzun süredir tanıdığım sevdiğim müşterilerim var. Onların hala bizi tercih ediyor olmaları işimin en sevdiğim yönlerinden biri. İletişimi kaybettiklerimiz de var. Onlarla da umarım dergi vasıtasıyla iletişime geçebilirim diye düşünüyorum. İleriye dönük hedefleriniz neler? Daha iyi bir konuma geçmek olabilir. Daha merkezi bir noktaya geçebiliriz diye düşünüyorum. Tabi ki işimizi büyütmek ilerletmek isteriz. Şu an oluşturmayı hedeflediğiniz projenizi anlatır mısınız? 2. elde iyi bir portföy geliştirme hedefim var. Gerçek kitapseverler için sıfır ya da ikinci el fark etmiyor. Onlar için önemli olan kitap okumak. Çeşitliliği de artırmak istiyoruz tabiî ki.. Okuyucuyu kitapla buluşturma düşünceniz nasıl gelişti? Göktürk’te bu konuda bir eksik olduğunu fark ettim. İnternet ortamı aslında çok gelişti ve insanlar sanal okumayı tercih etse de bence kitap çok farklı. Kâğıdı çevirme hissi ya da okuyamadığın zaman sayfanı kıvırabilmen lazım. Bu yüzden benim gibi düşünen insanlar olduğunu hissederek kitap işine girdik. Okurlar dükkânımıza buyurup gelsinler, ihtiyaçları olan her şeyi temin etmekten mutluluk duyarız. İletişim: 0532 663 41 01


Dt. Ece ÜSTEL

AĞZINIZDA EKSİK DİŞ Mİ VAR? O halde, bu yazı dikkatinizi çekebilir. Göktürk’te 5 yıldır ağız ve diş sağlığı hizmeti sunmakta olan Prodent/Özel Ergene Diş Kliniği’nde, diş hekimi Ece Üstel ile eksik dişlerin tedavisi için yapılan implant uygulamaları hakkında sohbet ettik. “…Güzel bir gülümseme sağlıklı bir hayatı temsil eder. Sağlıklı ve doğal görünümlü dişler iyi görünmenizi ve iyi hissetmenizi sağlar, hayata bakışınızı olumlu etkiler ve sosyal yaşamda özgüveninizi artırır. Hastalık, kaza, bakım eksikliği ve/veya kalıtımsal nedenlerle diş kayıpları yaşanabilir. Diş eksikliğinde, sağlıklı dişler boşluğa doğru ilerleyerek alt ve üst çenenin ideal kapanışını bozabilir. Çiğneme esnasında eksik diş nedeni ile baskıların değişmesi ağız çevresindeki kas ve eklemler üzerinde ağrıya, kemik kaybına ve dolaylı olarak başka sağlık sorunlara yol açabilir. Çiğneme olmayan bölgede çene kemiği çizgisi aşağı doğru çökerek yaşlı bir görünüme neden olabilir. Bu gibi nedenlerle ağız içinde, ön veya arka bölgede yer alan her diş, sağlıklı çene kemiği ve düzgün diş yerleşimi

açısından aynı derecede önemlidir. Artık, modern diş hekimliği yöntemleri ile kaybedilen dişler kolaylıkla yenilenmektedir. Diş implantları eksik dişlerin yenilenmesi konusunda diş hekimleri tarafından uzun yıllardır güvenle kullanılmaktadır. Diş implantları, kendi dişleriniz gibi hareket ederler. Doğal diş kökünü taklit ederek, yapılacak olan kuron veya köprüye destek verirler. Bio-uyumlu malzemeden yapıldıkları için vücut tarafından kolaylıkla kabul edilirler. Sağlıklı dişlere hiç dokunmadan uygulanırlar. Doğal kemiği korurlar ve daha fazla kemik kaybı olmasını önlerler. İyi bakıldıkları takdirde ömür boyu kullanılabilirler. Bugün gelişen dişhekimliği uygulamaları ile bazı özel durumlarda implant tedavisi birkaç gün içinde tamamlanabilmekte ve hastalarımız sosyal ve iş yaşamlarına dönmektedirler. İmplant uygulamasının bu konuda deneyimli ve uzmanlaşmış hekimler tarafından yapılması ve kullanılan malzemenin kalitesi de iyi sonuç elde etmede önemli rol oynamaktadır. Göktürk Kliniğimiz’de implant tedavilerini 5 yıldır uygulamaktayız…”

Prodent / Özel ERGENE

Ağız Ve Diş Sağlığı Göktürk Polikliniği Belediye Cad. Işıldar Sok. Göktürk İş Merkezi Kat:1 D:1 Göktürk-Eyüp/İstanbul 0212 322 69 98 -99 www.prodentgokturk.com


Köşe FATMA TAŞ Aile danışmanı ilgi.danismanlik@gmail.com

İLETİŞİMDE YAPTIĞIMIZ KÖR NOKTALAR Aile içinde oluşan sorunların genel bir bölümü, bizlerin olaylara ve davranışlara yöneldiğimiz bakış açısı ve yargılar nedeniyle oluşur. Özellikle çocukların eşin davranışlarını yorumlarken, değerlerimiz ve eğitimimizden kaynaklanan yargılama ve etiketlendirmeyle iletişim oluşturuyoruz. Önemli bir nokta da davranışları ve yargılamaları bir birinden ayıra bilmektir. Davranış, yaptığımız ve karşımızdaki kişinin ve kişilerin yaptığı eylemlerdir. Yargılama ise, kendi algılarımızla karşı tarafı düşünmeden acıtma ve etiketlendirmedir. Ebeveynler genellikle birbirlerini ve çocuklarını dinlediklerini düşünürler. Konuşurken bir birine yapılan müdahalelerde sürekli ikaz, hatırlatma, önerilerde bulunma, fikir oluşturma gibi aile içinde kişiler bir birlerini dinliyormuş gibi görünerek dinlemezler. Kendini ve sorununu anlatmak isteyen kişide bu kadar söylemlerden sonra içine kapanmasına neden olur. İletişimi uygularken yaptığımız kör noktalarımız vardır. Lütfen kör noktaları olurken kendinizi de gözden geçirmenizi ve kendinize ayna tutmanızı öneriyorum. İnsan isterse kendini fark edip değişebilir. Öğüt verme, çözüm getirme, fikir verme Genelde kullanılan ifadeler, Ben olsam… Neden yapmıyorsun? Bence… Sana şunları önereyim… Aciz olduğunu ima etmek, ben bilirim, bana bağımlısını anlatmak. Emretme, yönetme Yapacaksın… Yapman gerekir… Yapmazsan ne olur? Yapmak zorundasın… Gibi sözcükler karşılıklı aktif direnç sağlar ve inatlaşma başlar. Zıt davranışlar oluşur. Misilleme ve isyankar davranışa neden olur. Ahlak dersi verme, vaaz etme Yapmalıydın… Senin sorumluluğun… Şöyle yapmak gerekir… Zorunluluk ve suçluluk duygusu oluşur. Kişinin kendisini aktif savunma mekanizmalarını ortaya çıkartır. Bu tür konuşmada uzaklaşma da olur. Uyarma, tehdit etme ( gözdağı verme ) Yapamazsın… Ya yaparsın… Yoksa sonuçlara katlanırsın… Hele bir yapma… Gibi sözcükler kullanılır. Ad takma, gülünç duruma düşürme Aptal, geri zekâlı, koca çocuk, hadi bakalım süper adam, hep sulu göz… Kişinin kendisini yetersiz ve değersiz hissetmesi, sevilmediği kanısına varmasına neden olur. Kişinin öz benliğini etiketlendirir ve çizer. Genellikle karşılık vermesine neden olur. Teşhis ve tahlil etme Aslında öyle değil, senin derdin nedir biliyor musun? Herhalde çok çalıştın? Yine beni hiç dinlemedin, sen zaten hep

böylesin…Tehdit edici ve güvensizlik duygusu gelişebilir. Kişi kendini korumasız ve kötü hissedebilir. İnanılmadığı kanısına varabilir. Kişi yanlış anlaşılma duygusuyla iletişimi keser. Güven verme, teskin ve teselli verebilme, onaylama Takma kafana, önemli değil, geçer, hadi biraz neşelen… Zamanla daha iyi olacak… Yorma kendini… Kendini düşün gibi…Kişinin kendisinin anlaşılmadığını hissetmesi iç dünyasında mutsuzluğa neden olur. Kırgınlık ve kızgınlık duygusu oluşur ve söylenen mesajların kişinin kendisini kötü hissetmesine neden olur. Konu değiştirme, şaka yollu istediği yöne çekme, alaya alma Daha güzel şeylerden bahsedelim… Sen neden ülkeyi yönetmiyorsun? Geç bunları… Kendini ne zannediyorsun… Konuşacağın yerde ötüyorsun, gibi… Hayatın gerçekleriyle yüzleşmek yerine olaylardan kaçınmak gerekli, mesajını verebilir. Kişinin sorunlarının önemsiz saçma sapan ve hayatta geçersiz ima edebilir. Birey bir durum ve olayla karşılaştığında açık ve net ifade etmekten çekinebilir. İletişimde kör noktalar, kendini anlatmaya çalışan kişiye yardımcı olmadığı gibi, onun ilerde yaşayacağı sorunlarını da anlatmamasına, içine atmasına neden olur. Bunun yerine yardım edebilecek ve desteklenmesi gereken yol haritası şunlar olabilir: Sessizlik: Karşı tarafa söz hakkı vermek ve konuşması sağlanması. Empati: Karşısındaki insanın durumunu algılayıp onun dünyasından bakabilmek. Kabul: Kişiyi olduğu gibi sorunlarıyla birlikte kabul etmek. Her insanın hata yapabileceğini, önemli olan ders çıkarabilinmesi ve uygulanması. Dürüst olmak: Karşıdaki kişiyi dinlerken anne, baba, eş vb kimlikleri bir tarafa bırakarak onu insan olarak dinlemek. Anlaşıldığı mesajı vermek güven oluşturur. Bilinçli ve bilinçsiz yaptığımız davranış ve konuşmaların karşımızdaki insanı etkili bir şekilde yönlendirdiğimizi bilmemiz gerekiyor. Pozitif etki pozitif tepkiye neden olur. Negatif etki negatif tepkiye neden olur. Biz kendimizi fark ederek iletişimimizi sağlıklı hale getirebiliriz. Kendimize olan saygımızı ve değerlerimizi korumuş oluruz. Yeni çıkan kitabımda da çocuklarla iletişimin ona temel yapısına değinmekteyim. Sağlıklı, mutlu, sosyal yapıya sahip nasıl çocuk yetiştirebilirime? Cevap veren bir kitap. Kitabımın adı “Çocuk baş belası mı? Baş tacı mı?”… Çocuklarınızı büyütürken size aktif yardımcı el kitabınız olacak. Sevgi dolu barışçıl nesiller yetiştirmeniz, sizin arkanızda bırakacağınız en büyük izdir. Sevgide Kalın;

Fahrettin Kerim Gökay Cad. Çam Tepe Sok. Corner Palas No: 2/13 34724 Göztepe- Kadıköy/ İST Tel : (0216) 567 69 80 Cep : (0535) 777 85 49

36

CountryLIFE Kasım 2012


Haber 24-36 AY ARALIĞINDAKİ ÇOCUKLAR İÇİN MISS NAĞME İLE ENGLISH ART PROGRAMI •

Belirlenmiş bir konu üzerinde 1 saat boyunca o konuyu kapsayan dokunsal aktiviteler, flash kartlar, hikâye zamanı, resim çalışması, blok saati yapılır. • Dokunsal etkinlikler (su, kum, pirinç, mercimek) boyut-derinlik bilgisi kazandırırken, çocukların el göz koordinasyonu ve kendini ifade edebilme yeteneklerini geliştirmelerine aynı zamanda rahatlamalarına yardımcı olur. • Sanat dersi çocuğun sosyal, bilişsel, fiziksel (ince kas motor) ve dil gelişimini bir bütün olarak destekler. Çocuklar, tüm aktiviteler sonrası toplama ve temizleme zamanı ile yardımlaşma, paylaşma ve kendi işlerini yapabilme becerisi kazanırlar. Program KEMERBURGAZ BİLGİ KOZASI ANAOKULU’NDA yürütülecek olup, çocukların yanlarında anneleri veya refakatçi ablalarının olması gerekmektedir.

Program bitiminde okulun bahçesi sizin sorumluluğunuzda çocuklarımıza açıktır.

Miss Nağme Kimdir: 15 yıldır İngilizce öğretmenliği yapan Miss Nağme, Gymboree Türkiye’nin açılış

aşamasında bulunup, 18 – 36 ve 36-48 ay çocuklar için art-sanat dersi eğitimi aldıktan sonra 3 yıl Gymboree’de öğretmenlik ve yeni açılan Gymboree’ler için art eğitimi koçluğu yapmıştır. Son 4 senedir Kemerburgaz Bilgi Kozası Anaokulu’nda İngilizce programını yürütmektedir.

KEMERBURGAZ BİLGİ KOZASI ANAOKULU Tel: 0212 360 15 38- 0212 360 05 98

37

CountryLIFE Kasım 2012


Yılbaşı Özel

DKNY • ATALAR • FREYWILLE • MYLA • PENTİ

DKNY Jeans’ten alternatif yılbaşı şıklığı! Modayı yakından takip eden kadın ve erkeğin vazgeçilmez markası DKNY JEANS, yılbaşı şıklığına farklı bir yorum getiriyor...

Büyüleyici Daisy Yılbaşı Stilleri Atalar ile Özgürleşiyor!

. ATALAR’ın Sonbahar/Kış sezonu için hazırladığı ‘Yılbaşı Koleksiyonu’ ile 2013’ün yeni ve bağımsız tarzını keşfedin!

Tüm çiçekler solacak değildir. FREYWILLE tasarımcıları, bu yılbaşını zarif ve narin papatya çiçekleri gibi ince yeni yüzüğü ile tatlandırıyor: Daisy yüzüğün çiçeği yıl boyunca açıyor.

Myla ile yeni yıl romantizmi ince detaylarda gizli… İngiliz lüks iç giyim markası Myla’nın yeni yıla özel sunduğu koleksiyon, Harvey Nichols mağazalarında adeta romantizmi yaşatıyor.

Penti’den yılbaşında sıcacık bir hediye! Penti, yılbaşında hem çocukların hem de büyüklerin neşesi ve heyecanına ortak oluyor. Ponponlu, peluş dokulu ev terlikleri, kaydırmaz altlı kalın kışlık çoraplar ile yılbaşı gecesi yine çok eğlenceli geçiyor.

38

CountryLIFE Kasım 2012



Köşe FATMA S. ÇIRAKOĞLU İngilizce Öğretmeni Göktürk, Ravza Sitesi cirakoglu_fatma@yahoo.com Tel. 0532 6327365

Diller üzerine… Geçtiğimiz yıl Paris’te gerçekleştirilen Dünya Linguistik Konsertiyumu yaşayan yabancı dillerle ilgili merak ettiğimiz pek çok konuya ışık tuttu. Raporda öne çıkan başlıklardan ilki dünya üzerinde konuşulan dil sayısı ile ilgili. Buna göre dünyada konuşulan dil sayısı 6.912 civarında. Bu dillerin 6.100 tanesi toplamda 100.000 kişiden az konuşana sahip. Yine diğer önemli bir tespit öğrenilmesi en zor ve en kolay yabancı dil sıralamalarıyla ilgili. Dil sıralamaları dillerin söz dizimi kuralları, gramer yapısı, tarihsel gelişimleri, telaffuz, imla kuralları, harf şekilleri ve sembolleri göz önünde tutularak yapılmış. Bu ölçütler ışığında öğrenilmesi en zor dillerin başında Slovakça geliyor ki bu dilin tam olarak öğrenilebilmesi için öngörülen süre tam 12 yıl. Yine dikkat çekici başka bir nokta; bu dili dünya üzerinde tüm kurallarına bağlı kalarak doğru şekilde konuşan kimse yok. Bu sıralamaya göre en kolay öğrenilen ilk 10 dil sıralamasında listenin en başında tüm dünyada yaklaşık 500 milyon konuşanı olan İspanyolca geliyor. Sıralama İngilizce ve Bulgarca ile devam ediyor. Türkçemiz ise konuşulan diller arasında öğrenilmesi orta zorlukta olan diller arasında gösterilmiş. En çok konuşulan diller sıralamasında ilk sıra Çinceye ait. Çince dünyada yaklaşık 1.300.000.000 insan tarafından konuşuluyor. Bu diller arasında Türkçe Çin’den Kuzey Kıbrıs’a kadar 220.000.000 konuşanıyla 5.sırada.. Raporda son temsilcileriyle beraber ölen ve unutulan dillerle ilgili. Bu konuyla ilgili son yıllarda yapılmış ve durumun ciddiyetini en duyarlı şekilde gözler önüne sermiş pek çok çalışma mevcut. Bu çalışmalar bize her 14 günde 1 dilin öldüğünü ve 2100 yılına kadar konuşulmakta olan dillerin yarısının tamamen unutulacağına vurgu yapıyor. Öğrenilmesi en kolay ilk 10 dil 1- İspanyolca 2- İngilizce 3- Bulgarca 4-Hırvatça 5-Romence 6-İtalyanca 7-Norveçce 8-Yunanca 9- Aramca (Eski Suriye dili) 10-Moğolca (Moğalistan)

40

CountryLIFE Kasım 2012

Öğrenilmesi en zor ilk 10 dil 1-Slovakça 2-Macarca 3-Fince 4-Arapça 5-Farsça 6-Korece 7-Japonca 8-Çince 9-Fransızca 10-Almanca Dünyada en çok konuşulan diller 1-Çince 2-İngilizce 3-İspanyolca 4-Hintçe 5-Arapça 6-Rusça 7-Portekizce 8-Japonca 9-Almanca 10-Fransızca http://www.unesco.org/culture/languages Endangered Languages http://papers.ldc.upenn.edu



Köşe EYYÜP ALTUN eyyupaltun@hotmail.com 05332019533

SEVGİ Mİ YALNIZLIK MI? Sevgi nedir veya sevmek nedir? Bu sorunun yanıtını kaçımız biliyoruz acaba? Hiç kuşkusuz hepimize göre sevgi en ideal duygudur. O nedenle yaşam boyu sevmek ve sevilmek için çırpınır dururuz. Ona ulaştığımızı sandığımızda sevinir mutlu oluruz. Hatta sokaklara çıkar aşkımızı herkese ilan etmeye bile kalkarız. Çoğu zaman işin perde arkasında yatan şeyin ne olduğunu bilmeden yaparız bunu. Aslında yaptığımız şeyin içimizdeki yalnızlık duygusunu gidermeye dönük bir eylem biçimi olduğunun farkında değilizdir. Bebekken en mükemmel partnerimiz annemizdir. Onunla bütünleşerek yalnızlıktan kurtuluruz. Ancak büyüyünce onun fiziki varlığı bizim için yeterli olmaktan çıkar. Bu kez başka partnerler ararız. Bulduğumuz karşı cinsten her arkadaş fiziki ve ruhsal güzellik ölçüleri bakımından beklentilerimize yanıt veriyorsa bundan sonraki yolu onunla yürümeye ve yaşamın zorluklarını birlikte göğüslemeye çalışırız. Gün gelir partnerimiz cazibesini kaybeder. Bu durumda evlilik sürse bile başka arayışlar gayrimeşru bir zeminde devam edip gider. Gerçekte bu tür birliktelikler, yani bizi yalnızlıktan kurtarmaya dönük beraberlikler sevgi olabilir mi? Karl Marks der ki: “Sizin sevginiz bir başkasında sevgi üretemiyorsa, siz başarılı bir üretici değilsiniz.” Yani sevginiz, ilişkide olduğunuz şahısta duygusal, kültürel ve yaşamsal öğeleri çoğaltamıyorsa ona duyduğunuz ilgi sevgi olamaz; olsa olsa sizi oyalayacak geçici bir duygusal yakınlık olabilir. Ünlü sosyal-psikolog Erich Form da yalnızlıktan kurtulmaya dönük arayışların gerçek sevgi olamayacağına vurgu yaparak şöyle devam eder: “Yalnızlıktan kurtulmanın yolları çeşitlidir. Bu yollardan biri her türlü dinsel ayinlerde kişinin kendinden geçiş anıdır. Birçok ilkel kabilede bunun en canlı örneklerini görmek mümkündür. İçki ve kumar da aynı kategoride ele alınabilir. Aynı zamanda cinsel partnerlerimizle bol bol sevişmek de yalnızlıktan kaçmaya dönük bir eylem olarak kabul edilebilir.” Gerçekte, yalnızlıktan kurtulmaya dönük geliştirdiğimiz bütün bu eylemler temel zaaflarımızın bir göstergesidir. Ancak çoğu zaman bunun farkında olamayız. Zayıf insan hep bir yerlere sığınma eğilimi gösterir. Dinleri ortaya çıkaran en büyük etken bu sığınma ve kendisini aşan gücün bağrında erime duygusudur. Sığınma duygusunu yaratan en önemli olgu ise insandaki güçsüzlük ve yalnızlık durumudur. Bu çarpıcı yaklaşıma katılmamak mümkün değildir. Sığınma ruhsal bir gereksinimdir. Günümüzde bile namaz kılan, oruç tutan, kısacası ibadet eden insan kendini çok huzurlu hisseder. Çünkü o, kendini tanrıya adamış, tanrı ile bütünleşmiş ve onun gücüne, kudretine sığınmıştır. Kendi olma büyük bir cesaret ve özgüven istediğinden birçok insan kişiyi yalnızlıkla karşı karşıya koyacak olan böylesi bir durumun içinde olmak istemeyebilir. Kendinden kaçma amacını taşıyan bu tür bir sığınma eylemi bir anlamda so-

42

CountryLIFE Kasım 2012

rumlulukları başka birileriyle paylaşma ihtiyacından kaynaklanabilmektedir. O halde gerçek sevgi nedir? Bunu anlayabilmek için çok sayfalı kitaplar karıştırmak gerekebilir. Ancak şunu söylememiz başlangıçta ikna edici bir yol olacaktır: Sevmek, kültüründen, bilgisinden, deneyiminden, ekmeğinden ve becerilerinden bir şeyler verebilmektir. Sevmek üretmektir. “Sevgi buysa eğer, o halde sevmek güçlü insanların işi olabilir,” der Erich Form. Kuşkusuz sevmek zayıf insanların yapabileceği bir şey değildir. Hele yalnızlık çekenlerin hiç değil. Sevmek, kendi ruhsal ve nesnel zaaflarının üstesinden gelmiş insanların işidir. Sevmek yüceltmekse karşısındakini, bunu zaaf içindeki bir insanın başarmasını beklemek bizi yanılgıya götürür. Karşı cinse duyduğumuz ilgi ise, yalnızlıktan kaçmaya yönelik ruhsal ve cinsel bir ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır; sevgi değildir. İçimizdeki duygusal boşluğu doldurduğuna inandığımız herhangi bir insana karşı duygu dolu bu yöneliş, ancak ihtiyacımız giderilene dek süresi belirlenmiş geçici bir ilgiden ibarettir sadece. Gerçek sevgiyi güçlü insanlar (kendinden bir şeyler vererek) yaşayabilir ancak. Zayıf insanların ise sadece sevilmeye ihtiyacı vardır. Onlardan sevgi beklemek sadece zaman kaybı olacaktır.


Atlantis Sirki, Outlet Center İzmit’te! Nefes kesen gösterileri ile izleyenleri büyüleyen Atlantis Sirk’i, dünyanın gerçekleştirilmesi en zorlu sirk şovlarıyla, 16 Kasım – 02 Aralık 2012 tarihleri arasında Outlet Center İzmit’te izleyicileri ile buluşacak. Outlet Center İzmit arka otopark alanında kurulacak çadırda gösterilerini sergileyecek olan Atlantis Sirki; köpekbalıklarıyla dolu bir havuzda yüzen dalgıçlar, akıllı Alaska fokları, penguenler, solukları kesen trapez gösterileri, palyaçolar ve birbirinden heyecan verici şovlar ve daha fazlası ile çok zengin bir gösteri programı sunacak. Firstgate Organizasyon ve Outlet Center İzmit işbirliği ile düzenlenen Atlantis Sirki gösterileri 02 Aralık 2012 tarihine kadar sürecek. 16 Kasım 2012 Cuma gününden itibaren sergilenecek sirk gösterisi yaklaşık 120 dakika sürüyor. Birçok ülkede gösteri yapan Atlantis Sirki gittiği her ülkede yoğun ilgi görüyor ve çocuklar başta olmak üzere her yaştan insan tarafından keyifle izleniyor. Gösteriler; Cumartesi günleri 14.00 – 17.00 – 20.00, Pazar günleri 13.00 – 16.00 – 19.00 saatlerinde tekrarlanacaktır. Hafta içi günlerde de gerçekleştirilecek olan gösteri saatleri ve on-line bilet satış için www.sirkbileti. com ve detaylı bilgi için http://www.facebook.com/outletcenterizmit adresi takip edilebilir. Zengin bir gösteri programı; Atlantis Sirki izleyicilerine bazen heyecanlandıran, bazen güldüren ama kesinlikle büyük zevkle izlenen çok zengin bir gösteri programı sunuyor. Sevimli Penguenler, Akıllı Fok Balıkları, Vahşi Köpekbalıkları, Palyaço, Jonklör, Muhteşem Trapez Show, İllüzyon Gösterisi, Çemberli Trapez Show, Futbolcu Köpekler, Cüceler, Kurnaz Kediler, Merdiven Show, Hulo Hoop Gösterisi, Havada Denge Gösterisi... Ayrıntılı bilgi için : +90 262 335 31 70

Merkez Mh. Camii Sk. No: 13/2 Göktürk/İSTANBUL Tel: (0212) 322 60 30 Fax: (0212) 322 60 31 Gsm: (0533) 263 83 29 www.gokturkufukperde.com

Döşemelİk Kumaş Jalûzİ Ahşap Jalûzİ Ahşap Stor Dİkey Perde Fantezİ Tül Katlamalı Perde Uzaktan Kumandalı Bambu Mİnderİ Koltuk Kılıfı


Köşe İLGİNAY GÖBÜT GÖKSEL Tel: 05332700957 ilginay@atlageliselim.com www.atlageliselim.com

Atla Gelişelim Atlarla Değişim Programı Başka bir canlı vasıtasıyla “anlamak, farkına varmak” düşüncesini hayal edebiliyor musunuz? Biz, atlar vasıtasıyla kendimizi anlıyor ve bizdekilerin farkına varıyoruz. Bu keşif, bir evrensel biliş ve yerli kabile insanları bunu biliyorlar. “Atlarla eğitim nasıl olur ki ?” diyen danışanım Nilgün’e iki günlük eğitim sonunda “Ne hissediyorsun” diye sorduğumda “ben hakikatten oğullarımın ve eşimin hayatına bu kadar karışıyor muyum” diye cevap verdi. Son zamanlarda yaşadıklarını tek tek saymaya başladı. Atlarla yaptığımız çalışma ile fark etti ki, son zamanlarda ailesindeki herkesi her alanda aşırı derecede kontrol etmeye çalışıyordu. Bu da ona büyük bir psikolojik yük demekti. Sadece kendimizi kontrol edebiliriz. Nilgün bu durumun tüm enerjisini aldığını birlikte yaptığımız çalışma sonrasında fark etti. Atımız Pameron, Nilgün’ün içinde olduğu durumun farkına varmasını sağladı.

Siz de Nilgün gibi bir at vasıtasıyla kendi hayatınızdaki durumların farkına varmanın şaşkınlığını yaşamak istemez misiniz? Atlarda biz ne isek onu gösterme, yansıtma becerisi var. Atlarla eğitimin temellerinden birisi bu. İnsanların kendi gerçeğini görmesini sağlıyor. Bizler kendi zihnimizi dinlemeye alıştık ‘bunu yapmalısın, onu beceremezsin “ seslerini dinleyerek büyüyoruz. Okul, ev, akrabalar, hayat çevremizdeki her şey bize bunları öğretti. Sonra da onu dinleyip, ona inandık, ona göre hareket ettik.. Kendi özümüzün gücünü unuttuk. Atlar ise hayatı son derece basit, olduğu gibi algılıyor. At kendi özünü biliyor. Biz bunu atların otantikliği olarak tanımlıyoruz. Aynı otantik refleksi geliştirmeyi eğitim sonunda kendimizden de bekliyoruz. Oldukça varlıklı bir işadamı olan danışanım Ahmet’in tek endişesi iflas etmekti. Böyle düşünmesini gerektirecek hiçbir sebebi de yoktu. Zihni sürekli devredeydi. Farkındalığını kaybetmiş, zihnine mahkum olmuştu. Ahmet genellikle zihninin arzularını besliyordu ki bunlar da çoğunlukla olumsuz duygulardı. Korku, endişe, kaçırmışlık duygusu, kaybetmişlik duygusu, huzursuzluk, telaş, tatminsizlik duygularını tekrar tekrar yaşıyordu. Ahmet manejde birlikte yaptığımız çalışmada, atlarla, gücünün kendi özünde olduğunun farkına vardığı net bir tecrübe yaşadı. At ona onu yansıttı.

44

CountryLIFE Kasım 2012

Atlarla çalışmalarımızda şunları keşfediyoruz. • Sezgisel ve sözsüz iletişim • Duyguların altında yatan mesajları görmek • Vücudun doğru algılanması • ‘Otantik ben’ i aktive etmek • Değişimde duygusal güçlenmeyi sağlamak • Teşvik edici ve zayıflatıcı inanç kalıplarını ayırt etmek • Kendini sorgulama ve vizyon arayışı. Bu keşifler bize neler sağlıyor? • • • • • • •

Odaklanma becerisi Özgüven Uyumlu ilişkiler Sağlıklı kişisel sınırlar koymak Sosyal becerilerin gelişmesi Otantik liderlik Serbest bırakmayı öğrenmek

Çalışmalarımızda atlarla tecrübe istenmiyor. Uygulamalar atın yanında gerçekleşiyor. Bu programda at binmiyoruz. Siz de kendi yanıtlarınızı bulmak isterseniz, atların dünyasına yolculuk yaparken, aslında kendi iç dünyamıza yolculuk yaparak içimizdeki bilinmeyenleri keşfettiğimizi göreceksiniz. Uskumruköy manejde gerçekleşen programdan faydalanmak için arayın...


Köşe Psikiyatrist Dr.

SABRİ YURDAKUL

ABDİ İPEKÇİ CD. IŞIL APT. NO.5 K.1 D.1 NİŞANTAŞI \İSTANBUL 0 212 219 04 89 0 212 296 0510 0532 611 73 97 syurdakul@psikiyatri.com www.psikiyatri.com

Çocuğum konuşmuyor Son günlerde sık sık “Çocuğum konuşmuyor” şikayetiyle başvuran aileleri gördüğümden bu konuyu özellikle yazma ihtiyacı duydum. Çocuğunun konuşmadığı kaygısı ile başvuranların yaş gruplarına baktığımda en çok 3 ile 4 yaş arasında yoğunlaşıyor. Çoğu da ufak ufak kelimeler söylemeye başlamış ama bunları toplayıp birleştiremiyor. İşitme özürlü olmayan çocuklar konuşur. Konuşamıyorlarsa, konuşmaları bir süre gecikse bile mutlaka konuşmaya başlayacaktır. Hatta başlangıçta yaşanan gecikmeyi telafi etmek istercesine hiç susmadan konuşmaya başladığında aileler “Eskiden konuşturamıyorduk şimdi de susturamıyoruz” diyerek şikayet edebiliyorlar. Bu nedenle sorun konuşmama değil konuşmanın gecikmesi olarak ele alınmalı diye düşünüyorum. Konuşma çok farklı nedenlerle gecikir, geç konuşananne-babasının çocuğu da geç konuşmaya başlayabilir; çocuğunzeka sorunu olabilir, söyledikleri anlamlı olmadan

konuşur; hiperaktif bir çocuktur o kadar hızlı konuşuyordur ki söylediklerinden anlam çıkarmak zordur zaten başını söylüyor sonunu bırakıyordur yada kendi yarattığı dilde bir şeyler söylüyor ama etrafındakiler anlamayınca tepki veriyordur. Tüm bu örneklerde yapılması gereken aslında problemin ne olduğunun ve neden kaynaklandığının anlaşılıp ailelerin telaşa kapılmadan yönlenmesini sağlamaktır. Anne-babanın telaşa kapılması, çocuğum konuşmuyor diye korkarak üzerine gitmesi, onu zorlaması çocuğun daha çok içine kapanmasına ve gelişebilecek konuşmasının ketlenmesine yol açtığı için bundan kaçınmak gerekir. Yapılması gereken en iyi davranış çocuğu iki yaşından itibaren anaokuluna göndermek ve orada arkadaşları ile iletişim kurmasını sağlamak (evde televizyon karşısında gününü geçiriyorsa konuşma ihtiyacı duymayacaktır), karşımıza alıp çocuğumuzla konuşmaya çalışmak, ama bütün bunları yaparken onun üstüne çok düşmemektir. Buna rağmen gecikme devam ediyorsa önce bir kulak-burun-boğaz uzmanına başvurmak, işitmesinde bir sorun olmadığı halde sorun devam ediyorsa bir psikiyatristin fikrini almak işe yarayacaktır. Einstein’in 6 yaşında konuştuğunu unutmayalım...

DJK ‘THE LIVING ROOM’ • DJK ‘The Living Room’ da profesyonel yabancı ve yerli öğretmenlerden bireysel yada grup İngilizce ve Türkçe dersleri. (Turkish lesons for foreigners from experienced teachers) • DJK ‘The Living Room’ her seviye veher yaş grubuna uygun İş İngilizcesi / Genel İngilizce, konuşma dersleri, SAT, TOEFL, İELTS, Cambridge ESOL, IB Okulları hazırlık sınavlarına hazırlanmanızda gerekli desteği vermektedir. • Tecrübeli öğretmenlerden profesyonel metot ve tekniklerle dil öğretimi, • Kendinizi evinizde gibi hissedeceğiniz rahat ve keyifli bir öğrenme ortamı,

Sizleri DJK’ The Living Room’ da bekliyoruz. John Poul Widdows - DJK The Living Room Göktürk Mah.İstanbul Cad. Kemer Corner Sitesi İnci Blok D: 25 Göktürk -Eyüp GSM 1: 0542 235 67 28 GSM2: 0533 416 77 97 john@djkeducation.com www.djkeducation.com CountryLIFE Kasım 2012

45


Herkes için Güzellik

Sağlık

ALZHEIMER

Ebru Halisdemir Sorularınız için ehalisdemir47@gmail.com

Davetin

yıldızı sen olabilirsin…

Yeni ve birbirinden güzel kozmetik ürünleriyle davetin en çarpıcı kadını olmak çok kolay ve çok keyifli… Davetin birkaç gün öncesinde cildinize biraz daha fazla özen göstererek ilk adımı atmış oluyorsunuz. Haftalık bakımda olması gereken peeling, nem maskesi, canlandırıcı maske , göz ve cildiniz için yoğun nemlendirme canlı ve sağlıklı bir görüntü için çok önemli. Davete hazırlık için birkaç püf nokta size yardımcı olacaktır. Makyaj altı canlandırıcı bir baz, cildinizin rengiyle uyumlu bir fondöten, göz çevresi için aydınlatıcı bir kapatıcı, şeftali tonlarında bir allık, bakışlarınızı ön plana çıkarmak için takma kirpik yada güçlü bir mascara, giysinizle uyumlu bir ruj hem şık hem de çarpıcı bir görüntü yaratacaktır. İşte size birkaç öneri… YSL’nin vazgeçilmez ürünü Touche Eclat’nın taklit edilemez formülü şimdi LE TEINT TOUCHE ECLAT’da. Yves Saint Laurent’in her kadının makyaj tercihine cevap verecek renk seçenekleri sayesinde; Bej-dore renklerdeki bir ton seçimi ile bronz ve parlak bir ten görünümüne, Bej-rose renklerdeki bir ton seçimi ile sağlıklı bir duruş sergileyen canlı tonlarda bir makyaja, Ten rengine birebir uyumlu bir ton seçimiyle doğal ve makyajsız izlenimi veren bir tene sahip olmak mümkün. Eşsiz formülü ve nemlendirici özelliğiyle teni hiç olmadığı kadar canlı gösteren Le Teint Touche Eclat, az miktar kullanımla bambaşka bir görünüm yaratır. Bunun için fondöteni avuç içine küçük bir miktar almak ve yüzün merkezinden başlayarak tüm tene uygulamak yeterli. Uygulamadan hemen sonra özellikle çene, alın ve göz bölgesine Touch Eclat ile hafif dokunuşlar yaparak çok daha profesyonel bir görünüm elde edin ve bu muhteşem ikiliyle gün boyu kusursuz makyajın tadını çıkarın.

46

CountryLIFE Kasım 2012

Lancôme Hypnôse Star Maskaraların STARI! Star kıvrımlar pullu bir mücevher kutusu içerisinde gizli. Tam anlamıyla büyüleyici ilk etki. Lancôme maskaraların STARI ile tamamiyle bir kırmızı halı bakışı yaratıyor. İnanılmaz derecede seksi bir fırça “Sinema” gözler için üç farklı özellik: “Siyah elmas (Black Diamond)” gözler Yoğun ve cazibeli hacim, Seksi kıvrımlar ROUGE D’ARMANI Renk Birleşimi: Çığır Açan Polimer Mimarisi. Renk birleşimi özel seçilmiş içerikler ile esnek 3 boyutlu bir matriks yaratarak daha önce hiçbir rujda birleştirilemeyen 2 özellik olan konforu ve kalıcılığı bir araya eşsiz polimer teknolojisi sayesinde ilk defa bir araya getiriyor. Kalıcılık ve konfor rujdan beklenen en önemli 2 kriter için formülü 2 bölümden oluşturulmuştur: Özel formülündeki içerikler sayesinde eşsiz renk kataloğuna sahip ruj uzun süre kalıcılık, dayanıklılık sağlar. Formülün dudaklar üzerindeki sabitliğini ve esnekliğini sağlar. Pürüzsüz yüzeyi ışığın yansımasını ve dolayısıyla rengin canlılığını optimize eder. Yeni tatlı çiçeksi bir ışıltı.. Turunç ve mandalinanın parlak ve ışıltılı yolculuğu.. Portakal çiçeğinin çekici kokusu, amber ve badem sütü notalarıyla sarmalanıyor. OYUN BAŞLASIN! BAŞ NOTALAR Turunç Mandalina Yıldız anasonu ORTA NOTALAR Portakal çiçeği Yasemin Zambak İnci çiçeği DİP NOTALAR Badem sütü Amber


10 SEANS SELÜLİT VE ZAYIFLAMA MASAJI 500 TL.

SADECE 500TL.


Haber

“Köyümü özledim” diyorsanız

BİZ BURADAYIZ! Kemerburgaz alternatif yaşam tarzlarının buluşma noktası olmaya devam ediyor. Tarihi su kemerlerinin hemen yanı başında yer alan Kemeraltı’yı sahibine sorduk. Köy özlemini gidermek için kurduğu mekânın aynı zamanda 3 yıldır da işletmeciliğini yapan Faruk Çelik aynı zamanda da dergimizin imtiyaz sahibi… Yılların gazetecisi neden bu kadar farklı bir sektöre el atmış gelin hikâyesini kendisinden dinleyelim.

48

CountryLIFE Kasım 2012


Kemer6 Kahvaltı&Barbekü’nün hikâyesini anlatır mısınız? Müessesemiz müşterilerin istekleri doğrultusunda kurulmuş olup, yine talepler doğrultusunda gelişmeye devam ediyor. Kısa bir süre önce açılmasına rağmen hizmet ve kalitemiz güvencesiyle yoğun bir talep ile karşılaşıyoruz. Özellikle İstanbul’dan çok sayıda müşterimizi ağırlıyoruz. Yeşile doğaya hasret kalan İstanbullu soluğu hafta sonu Belgrat ormanlarında alıyor. İstanbul’un artan nüfusu karşısında artık Belgrat ormanları yetmiyor. Sepetini alan otoban kenarında bile piknik yaparak hafta sonunu değerlendiriyor. Özellikleriniz nelerdir? Tesisimiz Kemerburgaz girişinde tarihi su kemerleri ile karşı karşıyadır. Tesisimiz dere kenarında, köyünüzü aratmayacak doğallıktadır. İçinde çocuk olun alanları, hamaklar mevcuttur. Mini hayvanat bahçemizde ise ördekler kazlar ile çocuklara eşlik eden şirin bir köpeğimiz vardır. Nefis bir Kahvaltı ile güne başlayabilirsiniz, ister etinizi kendiniz getirin, ister bizden alın, isterseniz biz pişirelim, ne arzu ederseniz onu yerine getiririz. Ürün kaliteniz için ne söylersiniz? Ürünlerimizi seçerek alıyoruz. Biz önce insan diyoruz, kaliteden ödün vermiyoruz. Özellikle reçellerimizi kendimiz yapıyoruz. Balımız Karadeniz ve Hakkari yöresinden, tereyağımız Trabzon’dan, geliyor. Zeytini İznik, Gemlik yöresinden, üzüm pekmezini ise Isparta Senirkent’ten getiriyoruz. Ayrıca Hakkari bölgesinin doğal karakovan ve süzme bal satışını da yapıyoruz. Mekânda insanlar hangi özlemlerine cevap bulacak? Tesisimiz yaz-kış hizmet vermeye devam ediyor. Kışın orman evi konseptindeki mekanımızda kuzine sobasının ateşiyle ısınabilir ekmeğinizi kızartabilirsiniz. Özellikle soğuk kış günlerinde kuzine sobasında yaptığımız ekmek ve haşhaşlı çöreklerimizin tadına bakmanızı isteriz. Canınız tatlı çekti ise közde pişirdiğimiz künefemizin tadına bakabilirsiniz. Ben et yemem derseniz alternatif olarak Gözleme, ve menemen ile öğününüzü hafifletebilirsiniz. Biraz da keyif yapayım derseniz odun ateşinde semaver, yanında da nargile tüttürebilirsiniz. Pazar günleri açık büfe kahvaltımız da hafta sonunu damak tadında değerlendirmek isteyenlere iyi bir seçenek sunuyor.

Ben köyümü özledim diyorsanız

bir adım ötenizdeyiz, bekliyoruz! Kemer6 Kahvaltı&Barbekü

Mimar Sinan Mah. Dereboyu Sok. (Kahve Dünyası Karşısı) Kemerburgaz-Eyüp/İstanbul 0539 633 48 05 – 0507 787 44 33 www.kalvaltikemeralti.com

CountryLIFE Kasım 2012

49


Mekan

01 ÖZSÜT Özsüt’ün kış menüsü lezzet avcılarının huzurunda Yılda iki defa menüsünü yenileyen Özsüt, soğuk havanın etkisini hissettirdiği günlerde, özel olarak oluşturduğu ve yeni lezzetler eklediği menüsü ile tatlıseverleri, yeni dünyasını keşfetmeye çağırıyor. Doyulmaz lezzetler “Pralin Gateau”, “Portakallı Pasta”, “Devil’s Food Cake”, “Elmalı Tart”, “Çikolatanın Büyüsü”, “Dakuaz Pasta”, “Triple” ve bu yepyeni özel tatlara eşlik edecek enfes içecek “Sıcak Çikolata”, Özsüt kış menüsünün yeni oyuncuları arasında kendilerine yer buluyor.Menüde çikolatanın eşsiz lezzeti, fındık ile Pralin Gateau’da birleşiyor, muhteşem bir birlikteliğe ortaklık eden bu iki lezzet sevenlerine rüya gibi anlar yaşatıyor. Bitter çikolata ve portakalın mükemmel birlikteliği ise Portakallı Pasta’nın büyüsüne çağırıyor.

50

CountryLIFE Kasım 2012

02 NAR OTEL Nar Otellerinde Bu Kış Daha Sıcak Geçecek İstanbul’un en güzel teraslarından birine sahip olan Nar Suites Pera’da, bir yandan muhteşem İstanbul manzarasını izlerken bir yandan da Ücretsiz Beş Çayı servisi ile ev yapımı kurabiyeler ve tatlıların tadına varacaksınız. Tarihi binasıyla Galata ruhunun bir parçası olan Nar Galata Hotel’in Galata Kulesi’ne çıkan taş döşeli sokağa bakan cafesinde, lezzetli ikramlar eşliğinde akşam çayınızı yudumlarken günün yorgunluğunu üzerinizden atabileceksiniz. Bu kış kendinizi evinizde hissettirecek Nar Oteller, Türk misafirperverliği ve ikramlarıyla sizleri ağırlamaktan mutluluk duyacak. Nar Suites Pera Şahkulu Mahallesi, Şahkulu Sokak, No:20 Galata 34420 İstanbul

03 UÇAR CAFE & RESTAURANT Boğazın İncisi Uçar Cafe & Restaurant Bu günlerde şehrin kalabalığından uzakta keyifli bir kaçamak yapmak isteyenler soluğu Uçar Cafe & Restaurant’ta alıyor. Küplüce’deki muhteşem Boğaz manzarası eşliğindeki mekan, konuklarına İstanbul’un şiirsi güzelliğini 360 dereceden izleme imkanı veriyor. Ulaşım kolaylığı ile “İstanbul’un içinde karmaşanın dışındaki” bu özel mekanda, günün her saati ayrı bir keyife dönüşüyor. İstanbul aşığı müdavimleri bazen Boğaz’daki mehtabın güzelliğinde, bazen de dolunay eşliğindeki yıldızlı gecelerde Uçar Cafe & Restaurant’ta buluşuyor. www.ucarcaferestaurant.com


05 SEKİZİSTANBUL

04 GiGi GiGi’de haftasonu partileri başlıyor İstanbul şehir yaşamına yeni ve benzersiz mekanlar sunmaya devam eden İstanbul Doors Group’un yeni markalarından GiGi, sezonu yenilenen menüsü ve Cuma-Cumartesi akşamlarının vazgeçilmezi olacak partileriyle karşılıyor. İstinyePark Beymen’in içinde hizmet veriyor.

05 KEYVENİ CATERING Hamburger bile buna şaşırdı! Türkiye’nin önde gelen kurumsal hazır yemek kuruluşlarından Keyveni Catering, Dünya Gıda Günü’nü farklı bir açıdan anlamlı kılacak yeni bir etkinliğe imza attı ve ilköğretim çağındaki çocukları bir gün boyunca evinde misafir ederek onlarla birlikte SAĞLIKLI HAMBURGERLER yarattı. Hemen her türlü hastalığın fitili haline gelen sağlıksız ve niteliksiz beslenme yaşadığımız çağda çocukları bile çok erken yaşlarda esir alırken toplumsal sorumluluklarının her zaman bilincinde olan Keyveni Kurumsal Hazır Yemek bu konuya sessiz ve duyarsız kalmayı bir kez daha reddetti.

Beyoğlu’nda. Lezzeti Yerinde... Sekizİstanbul Sekizİstanbul ,Beyoğlu’na hem lezzet hem mekan hem de müzik açısından iddialı bir “yeniden giriş” yaptı denebilir. İşletmesini Şermin Kınay ve Şef Maksut Aşkar’ın üstlendiği Sekizİstanbul, Alaçatı Salça’nın sahibi DJ Cenk ve renove edilmiş otelin girişindeki harika atmosferiyle, Beyoğlu sokaklarının karmaşasına açık seçik bir fark getireceğe benziyor. Sekizİstanbul’un Şefi ve işletmecilerinden olan Maksut Aşkar’ın özgeçmişi zaten belli, demek ki bu konudaki iddianın altı boş değil. Maksut Aşkar yepyeni bir menü anlayışı ve felsefesi oluşturmuş Sekizİstanbul için. Ayrıntısı için bir ara restorana uğramanızı öneriyoruz. Gelelim müzik olayına. Mekan, müziğiyle değil, tatlarıyla önde olmak niyetinde ama bunu da iyi müzik olmadan başaramayacağını biliyor. Alaçatı Salça’nın sahibi DJ Cenk’in meseleye dahil olması da, haftanın belli günleri bir kulakdamak ziyafetinin garanti olduğunun habercisi.

CountryLIFE Kasım 2012

51


Haber

NASIL BİR USTA ANA BABA OLMAK İSTERSİNİZ! ayrılma sürecine girer. Büyük bir iştahla dış Anne baba olmadan çocuk olduk dünyayı deneyimlemeye başlar. Merakını hepimiz. Pembelerle, morlarla, yeşillerle bastıramayarak gün geçtikçe biraz daha olduğu kadar grilerle hatta zaman uzağa gitmek kaçınılmazdır. Anneden zaman siyahlarla bezeli çocukluklar uzaklaşmak kendisinin çözüm bulmak gerilerde kaldı. Yaşanmışlıklar izler zorunda kalacağı durumları beraberinde bıraktı, çentikler hatta yarıklar açtı. getirir. Her yeni problem ile karşılaşmada “Anne veya baba olduğumda ben kendi önceki deneyimleri ışığında yeni stratejiler ana babamdan daha iyi ya da onlar geliştirerek düşünme eylemi gerçekleştirir. kadar iyi ebeveyn olma” düşüncesi her Bu da beynin alt ağ yapısını oluşturur. nesli bir diğerinden farklı kıldı. Her yeni Modern yaşamda artık nesil içgüdüsel bir meydan çocuklarımız içten gelen okumayla devraldı ebeveynlik keşif duygusu ile anne ve rolünü. 2000’li yıllara gelene babalarından uzaklaşma kadar milyonlarca yıl devam imkanı bulamıyorlar. Anne, etmiş bir döngüydü bu. İletişim baba veya onların yerini alan çağının başlamasıyla nesilden bir yetişkinin eşlenmesi ile nesle deneyimlerle aktarılan büyüyor pek çok çocuk. Sorunla ana babalık önemli bir değişim karşılaşmaksızın düşmeden yaşadı çağımızda. Çekirdek kalkmadan, incinmeden, stres aile, yakın akrabalar, uzak ile tanışmadan. Sorun çözme akrabalar derken televizyonun eylemini kendisine ait bulmuyor yaşamımıza girmesi ile böylesine bir ortamda büyüyen ebeveynlik portföyümüze bir çocuk. Oysa insana ait bir Amerikalı, Avrupalı aile kalıpları gerçeklik var ki o da insanın da girmeye başladı. Karmaşık diğer insanlarla birlikte yaşama bir hal aldı ebeveynlik. Bu neslin içgüdüsü. Birden fazla kişinin ana babaları olarak büyük bir bulunduğu ortamda ihtiyaçların bilgi bombardımanı altındayız. çatışmasından kaçmak Doktorların, psikiyatrların, mümkün olamaz. Çocuklarımızı psikologların, eğitimcilerin… koruyabiliyoruz; ancak bedeli çocuk yetiştirme konusundaki yaşamdan koparmak olabiliyor. görüşleri ve reçeteleri ile Çağımızın anne babalık dopdolu bir deneyim yaşıyor deneyimleri de çocukluk modern çağın ebeveynleri. deneyimleri de değişime Ebeveynlik, çocuk ve yaşam uğramıştır. İyi veya kötü olarak ile bilgi edinmenin katkısı yargılamak mümkün değildir; tartışılmaz; ancak bu durum Zeynep Ellialtıoğlu ancak dikkatinizi belirli konulara bizleri özümüzden, içten Eğitim Danışmanı - Psikolojik Danışman çekmek isterim. gelenden, sezgilerimizden de mi Anne- baba çocuk üçgeninde anne ve baba hiyerarşinin koparmakta? tepesinde bulunur; aynı usta-çırak ilişkisinde olduğu gibi. Ana babalık tarzlarımız, öğrenme şekillerimiz değişti; Ebeveynler sahip oldukları deneyimsel üstünlüğü çocuklara peki çocuklar değişti mi? Anne karnında başlayan anne-çocuk hissettirebilmelidirler. Üç tip usta düşünün. Biri çırak ilişkisi doğum ile birlikte dünyaya taşınır. Annenin bakımı kendisini sevsin, tatsızlık çıkmasın diye çırağın istediğini olmaksızın yaşama şansı bulunmayan yeni doğan ile anne yapması için kenara çekilir. İkincisi ustalığına o kadar sarılır arasında sözsüz bir anlaşma vardır. Anne, bebeği yaşatmak ki çırağı küçümser, saygı duymaz. Rehberlik etmeden talep için dış dünyada rahim benzeri korunaklı bir dünya yaratır. eder, söke söke alır istediğini. Üçüncü usta ise ustalığının Annenin tüm hormonları bu anlaşmayı destekler ve anne farkındadır ama çıraktan da alabileceğini bilir. Yol gösterir, çocuk aşkı her şeyin önüne geçer. Dünyanın yaşanılabilir eşlik eder, gereğinde zorlar. Değerli anne babalar siz ne tip bir bir yer olmasının anahtarı annededir. Bedenini kullanmaya ustasınız? başlamasıyla, bağımlı olan bebek yavaş yavaş anneden

52

CountryLIFE Kasım 2012


Köşe BİLGİ ARTTIKÇA, ŞİŞMANLIK ARTIYOR! Uzm. Dyt. Simge ÇITAK Göktürk : İstanbul Caddesi Suvenue Residans E blok No: 6 Göktürk / İstanbul - 0212 322 08 73 Nişantaşı : Abdi İpekçi Cad. Reassürans Han2 No: 61 Kat: 5 Nişantaşı/ İstanbul -0212 219 12 02 www.simgecitak.com simgecitak@gmail.com

Başlık nasıl geldi size? Garip bir ironi var şişmanlık konusunda. Bilgi çağında yaşıyoruz. İstediğimiz bilgilere ulaşmak hepimiz için artık çok kolay.. İnternetten, dergilerden, televizyonlardan her yerden bilgi bombardımanına tutuluyoruz. Bilgilendikçe bu sorunu çözmemiz gerekmez miydi? Peki neden şişmanlık gittikçe artıyor? Nerede hata yapıyoruz? Şişmanlık en basit tanımıyla, alınan kalorinin harcanan kaloriden fazla olması..aslında basit bir matematik hesabı. Yediğin besinlerle, harcadığın kaloriyi dengelersen sorun çözülür. Teori böyleyken ve basitken, neden pratikte böyle olamıyor ve çözülemiyor… Bilgi arttıkça, şişmanlık artıyor.. Dünya Sağlık Örgütü’nün İstatistiklerine göre; 400 milyon obez 1.6 milyar fazla kilolu bulunmakta, 2015 yılında bu rakamların artış göstereceği söyleniyor. 700 milyon obez, 2.3 milyar fazla kilolu olacağı düşünülüyor. Son otuz yılda şişmanların sayısı ikiye katlandı. Ayrıca başka bir araştırmaya göre, tarihte ilk kez, tüm dünyada aşırı beslenen insanların sayısı, yetersiz beslenen insanlarınkine eşit. Günümüzde dünyanın hemen hemen tüm bölgelerinde obezite oranı artmakta, bu durum sadece yetişkin kadın ve erkekleri değil, çocukları ve gençleri de etkilemektedir. Kalp ve damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, bazı kanser türleri, kas iskelet sistemi hastalıkları gibi hastalıkların oluşmasına, yaşam kalitesinin azalmasına ve ölümlere yol açan obezite, sadece küresel boyutta bir halk sağlığı problemi olmakla kalmayıp, ülke ekonomilerine olumsuz yönde etki eden bir unsur olarak da karşımıza çıkmaktadır. Geçenlerde psikiyatrist Dr. Beşir Doster’in bir yazısını okudum. Türkiye’de en çok okunan on kitaptan üçü beslenmeyle ilgili olduğunu söyleyen. Doster yazısına şöyle devam ediyor: “Özellikle düşünüyor insan. Toplumumuzun yemek, diyet kitapları kadar merakla okuyacağı başka kitaplar yok mu? En azından tarih, edebiyat, hatıra, şiir, roman en az yemek kitapları kadar okunmayı hak etmiyor mu? Endonezya biberinden Meksika salatasına, Nijerya domatesinden İtalyan soğanına kadar bu denli renkli bir beslenme ve iştah biraz abartılı değil mi? Kaldı ki, gördüklerimizin ve okuduklarımızın pek çoğu iç açıcı ve iştah kabartıcı olmaktan da uzaktır. Sıradan vatandaş neyi, ne vakit, ne kadar yiyip içeceğinin çelişkisi içindedir. “ diyor.

Son söz olarak “Bu Anadolu coğrafyası dört iklimi, yüzlerce değişik kültürü barındıran bir kutsal mekândır. Doğudan batıya, kuzeyden güneye etiyle, yağıyla, sebzesiyle, meyvesiyle, tatlısıyla, acısıyla kitaplara sığmayan bir lezzet atlasıdır. Bu topraklar, bu beslenme şansı ve olanaklarıyla asırlık insanlar yetiştirmiş, yaratmıştır. Siz siz olun, her türlü teknolojik metaları dışarıdan aldığımız bir zamanda, hiç olmazsa bu güzel mutfağımızın kıymetini bilin, onu koruyun ve de ağzınızın tadını bozmayın.” diyerek bitiriyor. Ben de Dr. DOSTER’e katılıyorum. Bu kadar çok beslenme bilgisi nereye gidiyor? Bence insanlar bilgileniyor ancak bilinçlenmiyor. Domateste laykopen olduğunu biliyor ama bir günde ne yediğinin ve ne kadar yediğinin farkında değil. Bilginin size faydası olmalıdır. Bilgi, davranışlarımıza yansımadığı sürece bana göre o bilgi hamallıktır. Araba kullanmayı teoride bilmekle, uygulamada bilmenin ne kadar farklı olduğunu hepimiz çok iyi biliriz. Aynı bunun gibi..bildiğinizi davranışlarınıza, hayatınızda uygulamaya geçirmelisiniz. Uygulamaya geçirmekte zorlanıyorsanız önünüzdeki engelleri fark etmelisiniz. En başarılı olan danışanlarım, genelde ilk kez diyetisyene gelenlerin veya beslenmeyle ilgili daha önce hiçbir şey okumamış olması sanırım tesadüf değildir. Ben bunu beni gerçekten dinleyebilmelerine bağlıyorum. Ben konuşurken, beni gerçekten duyuyorlar. Dinlerken bilgi kirlilikleri olmadıkları için kendi filtrelerinden konuşmalarımı geçirerek duymuyorlar. Ancak bana gelenlerden çok bilenler, çok yanılıyorlar.. Aslında ben de sizin kadar beslenme biliyorum diye başlayan cümleler, kişinin aslında beni hiç duyamayacağının bana göre göstergeleri. Herhangi bir uzmana gittiğinizde, ona teslim olabilmeniz başarının en önemli anahtarıdır. Bir uzmandan yardım istediğinizde izin verin ki, size yardım edebilsin..siz izin vermedikçe size kimse yardım edemez. Uzmanın kapısından içeri girdiğinizde, tüm bilme hallerinizi unutun ve sadece o an orada olun.. Aslında Türk halkı olarak başka kültürlerin sağlık reçetelerine ihtiyacımız yok. Türk mutfağı, batıdaki bir çok mutfaktan çok daha zengin ve dengeli beslenmeye uygun..çünkü; bizim kültürümüzde bir tabak etli kabak dolma yiyip, yanında yoğurt yediğimizde tüm besin gruplarını bir tabak yemekle karşılayabiliyoruz. Bu nedenle, kendi mutfak düzenimizi bozmadan sadece yediğimiz yiyeceklerin miktarının farkında olarak bu sorunu çözebileceğimizi düşünüyorum.. CountryLIFE Kasım 2012

53


Yaşam

HAYVAN HAKLARIYLA İLGİLİ YENİ YASAL REVİZELER Sokak Hayvanları yıllardır üzerinde konuşulan ancak sistematik çözümün uygulanamadığı bir alan.. Ülkemizde özellikle de ormanlık alan olması hasebiyle bölgemizde sorun olmaya devam ediyor. Biz de konuyu bir uzmanına danışalım dedik. İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan çalışmalarını dergimize anlattı. Sizi kısaca tanıyalım? İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldum. Aynı fakültede Fizyoloji ve hayvan davranışları konusunda lisans ve doktora öğrencilerin eğitimlerine katkıda bulunmaya çalışıyorum. Ülkemizde ilk defa kurulan hayvan kan bankası projesinin yürütücülüğünü yapmaktayım. Üç dönem Yönetim Kurulu Başkanı olmak üzere uzun süredir meslek örgütü içinde mesleğimizin hak ve yetkilerini korumak için görev yapıyorum. Oda bünyesindeki çalışmalarınızı anlatır mısınız? Hayvan refahı, sağlığı, toplum ve çevre sağlığı ile toplumda hayvan sevgisinin yerleştirilmesi, Veteriner hekim bilincinin oluşturulması ve mevzuat konusunda önemli çalışmalar yaptık. Mevzuatta yer alması için büyük çaba harcadığımız bu hükümle, petshopların bir klinik gibi hizmet vermesi, yasadışı ilaç satmaları büyük ölçüde engellendi. Bir diğer konu ise İnternet üzerinden ilaç satışına karşı etkili yöntemlerle mücadele ettik. Minik dostlarımızın pasaportu olacak; Bakanlığın yakın zamanda yayınlayacağı yönetmelikle, AB Ülkelerinde de uygulanan pasaport, sadece muayenehanesi olan olan Klinisyen Veteriner Hekimlere verileceği için yasadışı çalışanbazı petshoplar, sağlık teknisyeni, teknikeri ve ampiriklerin, aşı ve tedavi yapması, pasaport düzenlemesi suç haline getirilmiş olacaktır. Böylece hayvan severlerin yanıltılması ve uzman olmayan kişilerin teşhis tedavi yapmalarının önüne geçmeye çalıştık. Bu konuda hayvan severlerin bilinçli olması ve mutlaka ruhsatlı kliniklerden hizmet alması gerekmektedir. AB’ne uyum amacıyla çıkarılan Gıda mevzuatına katkı yaparak mesleki haklarımız ile toplum sağlığı açısından önemli olan hususların mevzuata alınması için gayret gösterdik. Hayvan haklarının bugünkü yasal içeriği ile yeni yasa ve yönetmeliklerde öngörülen uygulamalar hakkında neler söylersiniz? Aslında bu konu ülkemizde giderek bir kaotik durum halini almaya başlamıştır. Örneğin, ülkemizde hayvan sağlığından sorumlu bakanlık Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığıdır ama hayvan sağlığını da içeren 5199 sayılı Hayvanları koruma kanunun uygulamasından Orman ve Su İşleri Bakanlığı sorumludur. Ancak sokak hayvanlarıyla ilgili uygulamaların çoğu İçişleri Bakanlığına bağlı belediyeler tarafından yapılmaktadır. Yani daha başından karmaşık bir sistem oluşturulmuş. Daha da ilginci bu konunun asıl sahibi görünen Orman ve su işleri bakanlığında neredeyse hiç veteriner hekim bulunmamaktadır. Yetersiz de olsa bir kanunumuz vardı. Ancak bu kanunun uygu-

54

CountryLIFE Kasım 2012

lanması ve denetimiyle ilgili büyük sıkıntılar vardı. Yeni kanun çok ideal bir şekilde çıksa da uygulama yapılamadıktan sonra bir gelişme olmayacaktır. Yeni kanun taslağında tartışmaya açılan tehlikeli ırklar konusuna gelirsek; ben hayvan davranışları dersi veren bir bilim adamı olarak bu tanımlamanın doğru olmadığını söyleyebilirim. Ancak belli eğitimler ve aşamalardan sonra bu tip köpekler sahiplenilirse tehlike arz etmeyecektir. DOĞAL YAŞAM PARKLARI Diğer önemli bir konuda doğal yaşam parklarının oluşturulması ve hayvanların buralara gönderilmesi. Fikir olarak kulağa hoş gelmesine rağmen, hayvanların buradaki yaşamlarının denetim altında bulundurulamaması, beslenme ve popülasyon yönetimi gibi konular henüz açık değildir. Örneğin buradaki hayvanların bu geniş arazilerde yakalanıp aşılama çalışması yapılması mümkün olabilecek midir? Gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda sokak hayvanlarının Türkiye’deki durumu için ne dersiniz? Sorunlara çözüm önerileriniz neler? Somut bir örnekle açıklamak isterim; 5199 sayılı kanunun uygulamasından sorumlu bakanlığın yaptığı resmi açıklamada, geçen yıl rehabilite edilen sokak hayvanı sayısı 24.000’dir. Oysa sokaklarda milyonlarca hayvanın olduğu tahmin ediliyor. Uzun zamandır belediyeler tarafından önemli miktarda bütçeler ayrılmasına rağmen, sayı her geçen gün artmaktadır. Belediyeler taşeron firmalardan hizmet satın almaktadırlar. Taşeron firmalar kar kaygısıyla bir veya iki Veteriner hekimin emeği üzerinden bu hizmeti vermeye çalışıyorlar. Ancak bu yöntem iğneyle kuyu kazmaya benziyor ve sorun büyüyerek devam ediyor. Çözüm önerimizi daha önce birçok kez dile getirmiştik. İstanbul’da 450 civarında ruhsatlı muayenehane, poliklinik ve hayvan hastanesi bulunmaktadır. Bu birimlerden hizmet alınması durumunda birkaç yıl içinde sorunun büyük oranda çözüleceğini düşünmekteyiz. Bu projeye harcanacak bütçenin mevcut durumda belediyelerin harcadığı bütçenin çok altında olacağı kesindir. Belediye ekipleri hayvanların yakalanması ve bırakılması işlemini yaparlarsa kliniklerimizde kısırlaştırma, postopetratif bakım ve aşılamayı yapabilirler. Böylece yasaya uygun ve hayvan refahı açısından daha etkili bir uygulama gerçekleşecektir. Petshop sizce hayvan hakları için ihlaller zincirinin bir halkası mı? Maalesef büyük bir halkasını oluşturmaktadır. Bazı yasadışı çalışan petshoplar, uygun olmayan ortamlarda ve şartlarda, henüz gerekli yasal süreyi doldurmadan hayvan satmaktadırlar. Bu hayvanlar genellikle hastalandığı için satın alan hayvan severler bir süre sonra hayvanı sokağa bırakmakta veya kaybetmektedirler. Diğer taraftan yine bazı petshoplar sattıkları hayvanların tedavi ve aşılama hizmetlerini kendileri vermeye çalışmaktadırlar. Bu durum yasaya aykırı olup, esasen sağlıklı bir ortam olmadığı için hayvan refahını da olumsuz etkilemektedir. Hayvan severler burada hayvanlarına yapılacak hatalı


bir müdahale için yasal muhatapta bulamayacaklardır. Bu durum hasta çocuğumuzu bebek malzemeleri satan mağazada tedavi ettirmeye benzer. Diğer yanlış bir uygulamada hayvan satın alınırken kendilerine verilen garantilerdir. Bu uygulama yasa dışı olup, mevzuat gereği hayvanın tüm aşıları tamamlanmış ve veteriner hekim onayından sonra satılması gerekiyor. Hayvan severin hekim seçme özgürlüğü vardır. Bizim tavsiyemiz de objektif bir muayene için hayvan severlerin kendi seçtikleri hekime hayvanlarını tedavi ettirmeleridir. Çocuklarımıza Hayvan sevgisini nasıl aşılamalıyız? Öncelikle mili eğitim müfredatımızda bu konuyla ilgili dersler olmalı. Diğer taraftan her ailenin bu konuda yapabilecekleri var. Yaş ve mekana bağlı olarak eve bir hayvanın alınması sanırım en etkili yol olacaktır. Veteriner hekimlerin sorunları nelerdir? Farklı alanlarda çalışan birçok meslektaşımız ve bunlarında kendilerine has sorunları bulunmaktadır. Ancak Klinisyen Veteriner Hekimlerin en büyük sorunu toplumda genellikle ”amme hizmeti veren” profesyonel olmayan bir meslek grubu olarak algılanmalarıdır. Oysa kira, vergi, elektrik, su, doğal gaz, personel gideri, malzeme gideri olan ve günde 10-12 saat çalışmak zorunda kalan, hafta sonu tatilleri genellikle olmayan bir çalışma şeklidir, Klinisyen Veteriner hekimlik. Bütün bunların yanında günün her saatinde hasta sahiplerinin sorularına cevap vermek zorunda kalmaktadırlar. Sanıyorum hekimlik yanımızın ağır basması ve hayvan sevgimiz profesyonel bir meslek olarak algılanmamızı engelliyor. Her şeye rağmen bu mesleği bu zorluklarına rağmen seviyoruz.

AB’ye girersek sokak köpekleri ne olacak? Türkiye Avrupa modelini örnek almıyor. Bu doğrultuda, Avrupalaşmamış. Bence de böylesi daha iyi, şehirde sokak köpeklerinin sahipsiz dolaşmalarına karşın yasa yok. Oysa Paris’te ve Avrupa’daki diğer pek çok şehirde sahipsiz köpek, ölü köpektir. Bulunan köpekleri anında barınağa gönderiyorlar ve orada evlat edinilmelerinin ihtimali çok düşük. Terk edilen evcil hayvanların sayısı o kadar yüksek ki, çözüm yok edilmeleri (ötanazi yapılıyor). 19. yüzyılın ikinci yarısından beri uygulamakta olan bir yöntem bu. Avrupa’da hayvan koruma derneklerinin ve İngiltere menşei internet sitelerinin (imza için çağrı yapanlar), Türkiye Avrupa Birliğine dahil olmak istiyorsa sokak hayvanlarına yaraşır bir şekilde davransın çağırısında bulunuyorlar ve tabii ki hadlerini aştıklarına inanıyorum. Bu “oyunların” peşine düşen insanların şunu bilmeleri gerekir: Türkiye bu isteklere uysa İngiltere, Fransa ve Almanya’daki gibi Avrupa modelini örnek alsa, sokaklarda bir tane bile köpek bulunmaz. Tabii bu demek değil ki sokak köpeklerinin şartlarını daima iyileştirmek gerekmiyor: Şartlar iyileştikçe, yerleri belli olan köpekler ve sıklıkla kişiler tarafından bakılan köpekler günün birinde yok olma riskine düşmezler ve kötü muamele görmezler. Gazeteci-Yazar Berrin Karakaş’ın Hayırsızada filmini konu alan söyleşisinden alıntıdır..

SOKAK RÖPORTAJLARI Sedat Yılmaz (İşletme Sahibi)

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, biz hayvan düşmanı değiliz. Ben de evimde bir köpek besliyorum, ama bu demek değil ki başkalarını rahatsız etmeliyim. Göktürk’te sokaklar akşamları köpeklerin hakimiyetine giriyor, sürüler halinde gezip çeteleşiyorlar. İnsanlarımız geceleri köpekler yüzünden sokağa çıkıp yürüyemez oldular. Bizler onların daha güvenli bir ortamda barındırılmasını istiyoruz. Gece birbirleri ile kavga ederek kendilerini yaralıyorlar. Hatta biraz daha ilerisini söyleyeyim arabaların önlerine atlayarak hem kendilerine hem de araçlarımıza zarar veriyorlar. Mahalle köşelerine bırakılan yemekler onların bulundukları mekanı sahiplenmesine sebep oluyorlar. Ben yemek bırakanları ısırdıklarını bile gördüm.

Bir Göktürk sakini

Ben sokaklarda köpeğimi yürüterek gezdiremiyorum. Sokak köpekleri saldırıyor. Bir defasında arabama saldırdılar, zor kurtardım kendimi, bu kadar fazla sokak köpeği olmasından rahatsızım.

Göksenin Dalbastı (İşletme Sahibi)

Evimde köpeğim var. Hayvanseverim. Ama insan sayısına yakın köpek olan bir yer daha görmedim. Bir köpek havlayınca diğerleri karşılık veriyor ve geceleri uykudan fırlayıp kalkıyoruz. Daha sonra uyumak ne mümkün! Yani gecelerimiz köpekler yüzünden uykusuz geçiyor. Semtimizde hayvansever olduğunu ifade eden yüzlerce kişi var. Belediye, sivil toplum kuruluşları ve bizler, bu hayvanları daha güvenli ve sağlıklı ortamlara taşıyıp barındırabilme adına her türlü yardımı yapmaya hazırız. Neler yapılabilir diye sorarsanız, onları daha özgür olabilecekleri bir yere taşıyıp yardım edecekleri de oraya yönlendirip, ihtiyaçlarını giderebiliriz.

Mümin Aşık (Kuaför)

Sizin düzenlediğiniz toplantıdan sonra belediyenin Kurt Kemeri tesislerine ailem ile birlikte yemeğe gittim. Arabadan inerken bir iki tane köpek bana doğru gelmeyle başladı. Küçük çocuğumu kucağıma alıp kapıyı kapatmaya çalışırken 15 tane daha köpek yanıma geldiler. Aracıma geri binmek zorunda kaldım. Görevli uzaktan gelin bir şey yapmaz diye söyleyince, garantiniz ne diye sordum. Eşim araçtan inmek istemeyince geri dönmek zorunda kaldık. Ormanın içinde binlerce köpek cirit atıyor. Çözümü birlikte arayacağız, Her şeyi belediyeden beklemek doğru değil.

CountryLIFE Kasım 2012

55


Ekonomi

türk’te k ö G i r le je o r 3. köprü p Havaalanı ve sını hareketlendirdi. emlak piyasa

3. Havaalanı projesi gün sayıyor. Çok yakın zamanda ihaleye çıkacak proje yeri konusunda da dikkatleri üzerine çekiyor. Özellikle Karadeniz kıyısına yakın bir alanda yapılacak büyük projenin nihai yeri henüz belirtilmezken şimdiden emlak piyasasında dalgalanmaları da beraberinde getirdi. Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığı kısa bir süre önce çevre, orman örtüsüne zarar vermemek, en düşük maliyetle havalimanını tamamlamak için 3. Havaalanı yer tercihlerini yaptıklarını açıklamıştı. Bakan Binali Yıldırım, aldıkları önlemlerle Atatürk Havalimanı’nın bir kaç yılını kurtardıklarını belirterek

56

CountryLIFE Kasım 2012

“Biz nihai kararımızı 1,5 yıl önce verdik. Alternatif yerleri çalıştık. Bunu Başbakanımızla paylaştık. Bir kaç yer belirledik. Çevre, orman örtüsüne zarar vermemek, en düşük maliyetle havalimanını tamamlamak için tercihimizi yaptık. Ve bir yere karar verdik. Bu meydan, Karadeniz kıyısına yakın, Avrupa yakasında bir yer. Bunun tam olarak yerini önümüzdeki günlerde açıklayacağız” demişti. 2016’da birinci etabı bitecek 3. Havalimanı Atatürk Havalimanı’nın en az 3 katı daha büyük olacak. 3. Havalimanı Projesi’nin ilk etabı yaklaşık 7 milyar Euro’ya mal olacak. Yolcu kapasite 100 milyon minimum ile başlayacak. Daha sonra 150 milyona çıkacak. İlk etapta 70 milyon yolcu kapasiteli. 10 yıllık süre içinde tam kapasite olacak


de kalan in iç ı r la ır ın s avzaları h r ü Havaalanı m ö k n la ak o ve doldurulac

BÜYÜK İLGİ VAR

İhale Eylülü ayında planlanmıştı ancak yetişemeyince önümüzdeki günlerde ihalenin gerçekleşmesi bekleniyor. Yurtdışından ilgi gören projeye dev şirketlerin girmesi de bekleniyor.

CountryLIFE Kasım 2012

57


Köşe

seymaorak2006@yahoo.com

Güz

e ll i k U z m

ı Şe

Kalıcı

an

ym a O ra k

Makyaj

Sabah uyandığınızda, havuzdan çıktığınızda, sıcak yaz günlerinde bile makyajınız bozulmayacak. Kulağa hoş geliyor değil mi?

Daha çok kozmetikdövme sayılabilecek kalıcı makyaj işlemi sayesinde kaş, göz çizgisi veya dudaklarda doğal cilt renginizle uyumlu etkiler yaratılabileceği gibi bazı ufak kusurlar kapatılabilir veya şekil bozuklukları giderilebilirsiniz.

Kalıcı makyaj kimlere tavsiye edilir? Zamanı kısıtlı, çalışan kadınlar, Seyrek çok açık renk ya da yarım kaşları olan kadınlar, Hassas gözleri olan kadınlar, Seyrek kirpikleri olan kadınlar, Kozmetik ürünlerine alerjisi olan kadınlar, Genellikle stresli veya ağır işleri olan kadınlar, Atletler, sporcular Profesyonel hayatta sürekli iyi görünmek zorunda olanlar Hastalık, kemo-terapi gibi tedavilerden sorunları olan kadınlar, Yüzlerinde bulunan asimetrik hatlardan kurtulmak isteyenler, Dağılmayan makyajın avantajını kullanmak isteyen kadınlar. Kalıcı makyaj güvenli midir? Yaptıracağınız yeri daha önceden araştırıp işini iyi yaptıklarından emin olun.Yapmış oldukları kalıcı makyajların öncesi ve sonrası resimlerine bakın. Yaptırdığınız yer gereken özenİ gösterir ve temizliğe önem verirse güvenlidir.

Kullanılan pigmentlerin (renklerin) tümü doğaldır. Kullanılan malzemenin tek kullanımlık steril malzemeler olması gerekir.

Böylece ortamdan herhangi bir hastalığın bulaşma riski sıfırlanır. Kalıcı makyaj yaptırmadan önce, cilt renginin alt tonlarındaki farklılıkları ortaya çıkaracak olan bir test uygulanabilir. Bu test sayesinde kişinin alerjik olup olmadığı da anlaşılır. Kalıcı makyaj nasıl yapılır? Çoğu

58

CountryLIFE Kasım 2012

kişi uygulama anını hafif bir batma hissi olarak tarif eder. Kişinin ağrı duyarlılığı ve uygulayıcının el hafifliğine göre farklılıklar gösterecek minimum bir rahatsızlık söz konusudur. Bölgede oluşabilecek rahatsızlıkları en aza indirmek ve bölgeyi uyuşturmak için yüzeysel anestezi ve yağlar kullanılabileceği gibi, bir doktor ya da dişçi gözetiminde lokal anestezi de yapılabilir. Uzunluğu kişinin hassasiyetine, cilt nemine, yoğunluğuna, elastikiyetine ve cildin genel durumuna göre değişebilir. Ortalama süre 2-3 saat kadardır. Bir set mikro steril iğne, kalıcı renk karışımına batırılarak kişinin istekleri doğrultusunda cilde uygulanır. Taze renk, iğneler vasıtasıyla cildin üst tabakasına enjekte edilir. Dövme uygulamasının aksine, cilt hafifçe kaldırılarak renk uygulandığından, daha ağrısız gerçekleşir. Yine aynı nedenle ciltteki travma da çok daha çabuk iyileşir. Uygulama sonrasında çoğu kişi normal hayata derhal devam edebilir. Uygulamanın sağlıklı ve kalıcı olması bazı şeylere dikkat edilmesini gerektirir. Güneşin UV ışınlarına fazla maruz kalmak ya da solaryum seansları, cildin fazla kuru olması, bazı uyuşturucular ve sigara kalıcılığı olumsuz yönde etkileyen faktörlerdir. Biliyorusunuz ki bunlar cildimizin başlıca düşmanları zaten! Cildimize ne yaparsak yapalım bu maddelerin izlerini iyileştirmek bizler için hiçte kolay olmayacak! Uygulamaların etkisi azalabileceğinden belli sürelerde ekstra bakım gerekebilir. Göz kapaklarına güneş korumalı krem kullanmak, eye-liner uygulanmış gözlerde güneş gözlüğü takmak, dudaklara koruyucu sürmek gibi bazı önlemler makyajın kalıcılığını artıracaktır.



Seyahat

Hazırlayan: Faruk ÇELİK

a d n ı r yolla Hani Rahmetli Barış Manço’nun bir parçası var ya çoluk çocuk bu bayram ne yapalım dedik çevirdik yönümüzü “Ver elini Alamanya” …Yıllarca yollarını gözlediğimiz akrabalarımızı bir de biz ziyaret edelim dedik düştük yollara. Bayram ziyaretleri makbuldür deyip Sabiha Gökçen havalimanından sabah yola çıkıp Berlin’e ulaştık. İlk durağımız. Avrupa’nın en büyük fuar merkezi Hannover’di. Yaz tatilinde köyüme gittiğimde yengeme, söz vermiştim torununun düğününe geleceğim diye… Önce inanamadılar ama iş ciddiye binince sen hiç yerinden oynama biz seni gelip Berlin’den alalım dediler, mesafede az değil hani 280 km, peki dedik ve Berlin Sönifert havaalanında buluştuk. İstanbul’un güneşli havasını da yanımızda götürdük.

60

CountryLIFE Kasım 2012


Ayaküstü yapılan bir sohbetten sonra yollara düştük. Her rak yapıyorlardı. .Alamancıların araba ile gelme merakı ikinci yer otoban yollarda korna sesi duyulmuyor, arkanızdan selekkuşakta uçağa döndü. Benim nişanına katılacağım akrabam ise tör yapan yok bekliyor yol vermenizi, vermezseniz sabrediyor, 3 kuşak almancımız idi. Almanya’da doğup büyümüş oranın vasağımızdan geçene rastlamadım, herkes kendi işinde kimse tandaşı Almancayı Türkçeden daha iyi konuşan, babasının doğkimsenin işine karışmıyor. İşin türkçesi “su gibi akıp Hannover’e duğu topraklara 4-5 senede bir, birkaç günlüğüne ziyaret eden ulaştık”. Yolda açılan telefon konuşmaları sessiz seyrediyordu, ve gittiğinde sıkılan evden dışarı çıkmayan ve babasının gözleriduyabildiklerim “ az kaldı geliyoruz, 20 dakika sonra oradayız” ne bakıp ”ne zaman gidiyoruz diyen” jenerasyondandı. evet ilk dikkatimi çeken şey, zamanı doğru tahmin edebiliyorlarNişan töreni cumartesi akşam kiralanan bir salonda yapıladı, İstanbul trafiğindeki gibi zamanınızın çoğunu yollarda harcaktı. Hafta sonu olması çevre illerden bir çok davetlinin de kacamıyorsunuz, birde köprüye geçecekseniz vay halinize.. tılmasını sağlayacak böylece güzel bir Türk gecesi yaşayacaktık. Hane halkı büyük bir titizlikle masayı hazırlamış bizi bekliHavasından mıdır yoksa yaban ellerde olduğumuzdan mıdır yorlardı. İlk aklıma gelen, geçen yıl televizyon programlarının bilmiyorum, sabahın köründe uyandım. Herkes uykuda sessizce yıldızı olan yemek programlarının geyiği olan sofra düzeninde kapıya yöneldim ve kaldırımları arşınlamaya başladım. eksik aramak oldu. Ama masadaki o güzel yemekleri görünce ONLARIN KÖYÜ BİZİM KEMER COUNTRY bende soğuk bir meze ilave etmek istemedim. Analarımızın Misafir olduğumuz ev Hannover’e 8 km uzaklıkta bir köy. hazırlayıp soğuk kış günlerinde zorla içirdiği tarhana çorbasını Köyde birkaç tane Türk ailesi yaşıyor. Fiyatını sordum, 600iştahla yudumladık. 700 bin tl ama daha da ucuzdu iki yıl Öyle bir sofra hazırlamışlardı ki kendiiçinde arttı dediler. Anlayacağınız .bizim mizi sanki Türkiye’de hissettik. Hele kuru country onların köyü ayarında kalıyor. fasulye pilavın lezzetine doyamadık. Her HANNOVER 2.dünya savası sonrası Bahçeler çok güzel çiçeklerle süslenmiş, yemekte bolca konulan eti görünce artık hepsi bakımlı ve farklı farklı çitlerle aydayanamadım” eti bol buldunuz herhalde” rılmış. Yolların tamamı asfaltlı ve kaldıdemişim. Evet doğru sormuşum, et bol ve rımlar var. Daha sonra öğrendiğime göre ucuz ‘kilosu 15 lira” hem de lezzetli ...Çay köyde ziraatçılık, mandıracılık yapılıyor. kahve faslından sonra ertesi gün yapılacak Mandıradan herkes günlük taze süt alıolan nişan merasimini merak ederek istirayor. Ama bizdeki gibi sokaklarda hiç inek hata çekildim. Çünkü Almanya’ya giden ilk ve mandaya rastlamadım. Birde yaşlılara kuşak her şeyi ile vatanından kopamamıştı. 2.dünya savaşı öncesi bakım evi var. Söylediklerine göre 5 yılOnlar ilk fırsatta kendilerini köylerine doğdızlı otel konforuna sahipmiş. Köyün her duğu topraklara atıyorlardı. Yatırım dersen yerinde asırlık ağaçlara rastlıyorsunuz. yine kendi köyünden kasabasından arazi Sonbaharın tüm güzelliğini yansıtıyor. ev alarak yine birikimini oralara yatırıyorRengarenk yapraklar kaldırımları süslülardı. İkinci kuşak ise yatırımlarını bulunyor. Kaldırımları arşınlarken kendimi tariduğu illerde yapmaya tatillerini ise turlarla hin derinliklerine sürüklüyorum. OsmanAntalya’ya gelip birkaç gün köyünde kalaCountryLIFE Kasım 2012

61


Seyahat 1

1. 2. 3.

2

Arabayı çevirdikleri pedalla yürütemeyince içlerinden bir kaç tanesi tabana kuvvet iterek yokuşu geçmeye çalışıyorlar. Belediye başkanlığı binasının ayaklarını süsleyen aslan heykelleri Belediye başkanlığının bahçesi tablo gibi olunca yeni evlenen çiftler buraya resim çekilmek için geliyorlar.

lı döneminden kalma İstanbul resimleri gözlerimin önüne geliyor. Sanki çınarlar o ülkenin tarihini anlatıyor. İstanbul’da Gülhane Parkı, Dolmabahçe ve camilerimiz hariç asırlık çınarları görmek ne mümkün, onlar da hastalanınca kesilmeye başladı ya bu günlerde. Kendi kendime biz sadece saraylarda mı koruyabilmişiz geçmişimizi diye hayıflanıyorum. Açıkçası biz kendi tarihimizi talan etmişiz. Güzelim İstanbul’u kendi ellerimizle yok etmişiz..Hikayemidir yoksa gerçek mi, ben duyduğumu söylüyorum, Timur Anadolu’yu istila ettiğinde ormanlar o kadar sıkmış ki fillerini geçirecek yol bulmakta zorlanmış derler. Şimdi çocuklarımıza ormanların içinde kalmış tek tük 300/ 500 yıllık ağaçları göstermek zorunda kalıyoruz. HANNOVER BELEDİYE BİNASI Hannover’in savaş sonrası ayakta kalmış binalarından bir tanesiymiş. Haydarpaşa Tren istasyonu benzeri yapılara Almanya’da fazlasıyla rastlıyorsunuz. Belediye binasının tarihi olduğu için turistler gezebiliyorlar. İçeride Hannover’in tarih içindeki gelişimi var. Hannover’i 1687’lerden almışlar günümüze kadar geçirdiği evreleri maketler üzerinde göstermişler. Benim dikkatimi çeken ise 1945 yılında 2. Dünya savaşından çıktıktan sonra Hannover ve 1960’da Hannover. Savaşta taş üstünde taş kalmayan şehir 15 yıl sonra yeniden aynı mimari ve güzellikte inşa edilmiş. BİZ 63 SENE “YERLİ MALI YURDUN MALI” EDEBİYATI YAPMIŞIZ. Ülkemi kötülemek istemiyorum ama bazı gerçekleri göstermek acıda olsa kendi insanımızı eleştirmekten geri kalmayacağım. 1960’lı yıllar Türkiye’den Almanya’ya gurbetçi akının olduğu yıllar. Türkiye o yıllarda “Devrim” diye bir araba üretmiş ama siyasi oyunlar, bekli de menfaat çeteleri araca benzin koymayarak bu projeyi rafa kaldırtmıştır. Türkiye 1930 yıllarda Nuri Demirağ ile uçak üretimine başlamış, yurt dışına satışlar başlamış ne hikmetse bu projede siyasi sebeplerden rafa kalkmış. Ama o yıllarda THK bir planör ile köy köy kasaba kasaba gezip halktan uçak fabrikası kuracağız diyerek yıllarca para toplayıp keyif çatmışlardır.

62

3

CountryLIFE Ekim 2012

ALMANLAR 15 SENEDE DÜNYA SANAYİ DEVİ NASIL OLDULAR Almanya ne yapmış Mercedez, BMW, Wolswogen, Opel, dünyanın en iyi matbaa makinesi Hayderbeng, çelikte Solingen , giyimde Adidas, daha niceleri bunların hepsini 15 yıla sığdırmışlar. Biz ise 1919’dan 1983 rahmetli Özal’a gelen kadar “Yerli malı yurdun malı” edebiyatı ile uyutulmuş, dışa bağımlı bir ülke haline getirilmişiz. Almanya’ya işçi göndermişin, ama dönüşte yanlarında getirdikleri dövizi dışarıda kullanma hakkını vermeyecek kadar vesayet rejiminin kalıntılarını bugünlerde hala tam olarak silmiş değiliz. FABRİKALAR 24 SAAT 3 VARDİYA ÇALIŞIYOR Almanya’da çalışan Türkler ile konuştuğum zaman bu gün gececiyim, yarın gündüzcü bazen de akşamcı, evet sanayi tam kapasite çalışıyor. Üretkenlik hat safhada bu ülkede.. Ülkemizde durum nasıl işliyor ben bunu bir hatıram ile aktarmak istiyorum. 1993’lü yıllarda bir özel televizyon kanalına belgesel çekiyordum. Tokat ilini çekerken burada bulunan sigara fabrikasına da belgeselde yer vermek için ziyaret ettim. Müdür bey, ”Tokat sigara fabrikası”nın tam kapasite çalıştığını fakat yetersiz kaldığını söyleyince, gece fabrikayı niçin çalıştırmadıklarını sordum. Aldığım cevap ilginçti: “Fabrikada şu anda zaten 1000 kişi çalışıyor, bunlardan 500 tanesi ya milletvekili yada bakan tarafından gönderilenler. Birde gece vardiyasını açsak 1000 kişide öyle alacağız. Bunlardan 500 tanesi yine çalışmadan maaş alacak. Zaten bu şartlarda zarar ediyoruz, o zaman ne olacak bilemiyorum.” dedi. Türkiye’de devlet fabrikaları teker teker özelleştirdi, yabancılara mallarımız peşkeş çekiliyor diyenler, bu fabrikalar bizde iken kendi vatanına ihanet ederken niçin rahatsız olmuyorlar. Bu sebepten özelleştirilme eleştirileri yapanlara her zaman gülüp geçmişimdir. Çünkü onlar kendi yalanlarına kendileri de inanmıyorlar, ama “yalandan kim ölmüş ki”.. NİŞANA DAVETLİ ALMANLAR GÖBEK ATTILAR Mevzubahis ülkeyi kurtarmak olunca söz bitmiyor. Biz yine davetli olduğumuz nişan merasimine gelelim. Hannover’e sınır bir ilçede bulunan düğün salonunda akşam saatlerinde başlayan


1

2

3

4

5

6

7 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9.

Resim çekilmek için Belediye bahçesini seçen Mehmet ve Betül çifti.. Bir başka düğün için gelen gençler bindikleri 15 kişilik arabayı çevirdikleri pedallarla yürütmeye çalışıyorlar. Bu arada boş durmayarak fıçıdan çektikleri biraları da götürüyorlar. Günümüzde Hannover Düğüne davetli Almanlar piste çıkıp oyun havalarına eşlik ediyorlar. Belediye Binası Yapraklar ağaçta bir başka güzellik verirken dökülmesi bile güzelliğinden bir şey kaybettirmiyor. Sonbahar bir tablo gibi kendini yansıtmış. Bu yolda yürümek bile insanı dinlendiriyor. Düğünler her yerde aynı. Yeni evlenen bir çift gelin arabası olarak nostaljik bir araç seçmiş. Hitler zamanında yapılmış olan suni gölet. Hannoverliler işten çıktıktan sonra buraya gelerek yürüyüş, bisiklete binme, yelken, kano gibi spor yapıyorlar, hiç bir şey yapmayan bir bankın üzerine oturup sonbaharın tadına varıyor.

9

8 nişan merasimi adayların salona karşılıklı dizilen kızların ellerinde tuttukları güllerin altından geçerek girmeleri ile başladı. Gelin ile damat adaylarının dansı ile başlayan merasim gecenin ilerleyen saatlerinde yüzük takma merasimi ile hız kazandı. Tepside hazırlanan makaslar davetliler tarafından tek tek çağrılarak birer parça kesilmek sureti ile sona ulaşılmaya çalışıldı ama arzu edilen para toplanamayınca iki tarafın akrabaları sıra ile anons edip herkesin huzurunda sahneye davet edildi. Gelen bir miktar parayı tepsiye bırakarak kurdeleyi kesmeye çalıştı ama iş bir hayli uzadı. Sonunda hedeflenen parayı ulaşıldı ve yüzükler parmaklardaki yerini buldu. Dışarıdan gördüğümüz manzara böyle görünse de yüzük takma merasimi bir gelenekten ileri gitmiyor. Düğün sahipleri davetlilerin icabetinden ziyadesiyle memnunlar. Konuklara etli pilav, salata, meyve ve kuruyemiş dahil bir

çok ikram sunuluyor. Her düğün de bu menü uygulanıyormuş. Nişana yakın illerden bir çok vatandaşımız katılırken damat ve gelinin çalıştığı ve okuduğu okullardaki bir çok alman dostu da davette yerini aldılar. Onları en çok pistte oyun havalarına eşlik ederken fark edebildim. Eğlenceye kayıtsız kalmadılar. Hatta bir ara içlerinden temsilci seçtikleri birisi ilinde zarf ile damadın yana giderek hediyelerini takdim ettiler. Zarf ile hediye verme adetini ben Karadeniz düğünlerinde görmüştüm. İkinci defa Almanlar bunu uygularken rastladım. Düğün saatini kapıda beklerken yanaşan araçları Türkiye’de görseniz Ağaoğlu davetli dersiniz, ama orada araç fiyatları bizdeki gibi pahalı olmadığından biraz keyfine düşkün olarak istediği lüks arabaya sahip olabiliyor. Almanya’dan bu kadar… Bir sonraki sayıda Hollanda ve Belçika turumuzda yaşadıklarımızla yeniden birlikte olma dileğiyle. CountryLIFE Kasım 2012

63


Haber Ü BAŞKAN

KULÜB SPOR KASIMPAŞA

HİLMİ VEKİLİ HASAN

ÖKSÜZ:

“Dev Spor Kompleksi Kemerburgaz ve Göktürk için bir Katma Değer” Kemerburgaz’da yapımı süren Dev Spor Kompleksi ile ilgili görüşlerini aldığımız Kasımpaşa Spor Kulübü Başkan Vekili Hasan Hilmi Öksüz, “Proje, Türk futboluna katkı sağlayacak. Futbolcular için iyi bir antrenman ve dinlenme tesisi olarak hayata geçecek” dedi.

64

CountryLIFE Kasım 2012


Haber

Kimdir?

1946 Rize doğumlu. Kasımpaşaspor Yönetim Kurulu Başkanvekilliği görevinde bulunan Hasan Hilmi Öksüz 2002-2012 yılları arasında Kasımpaşaspor’da başkanlık görevini yürütmüştür. 1974 yılında Milli Selamet partisiyle başlayan siyaset yaşamında 40 yıl aktif görevler almıştır. 1999 yılında geçirdiği rahatsızlık sonucu aktif siyasete veda etmiştir. Öksüz evli ve 4 erkek çocuk babasıdır.

CountryLIFE Kasım 2012

65


Haber Proje nasıl doğdu? Bu 3 yıllık bir mücadelenin eseri oldu. 11 yıldır bu kulüpteyim. Bizim kulübün antrenman sahası hiç olmadı. Geldiğimde 3. Ligdeydik. Eyüp’te bir demir döküm sahasında toprak alanda antrenmanlarımızı yapıyorduk. Bir yer arayışımız sürüyordu. Alemdağ’da bir yer bulduk. Anadolu yakasında olduğu için uygun görmedik. Kemerburgaz’daki yeri ormanda çalışan bir mühendis arkadaşımız bize tavsiye etti. Bu sahayı belediye ve milli emlaktan araştırdık. İl Spor Müdürlükleri TURGAY CİNER’ E alanı tahsis ediyor. Müdürlük isteyen kuruGÖKTÜRK’E OKUL luşa projeyi gerçekleştirmek koşuluyla yeri YAPMASI İÇİN tahsis ediyor. Milli Emlak Genel Müdürlüğü Proje bittiğinde Kemerburgaz için TEKLİF GÖTÜRDÜK 2 yıllık kullanım hakkını il Spor müdürlüğükazanımları neler olacak? Turgay Ciner ülke genelinde ne veriyor. Müdürlük de bizi sponsor olarak 50 milyon dolarlık yatırımla Kemerburyapıp bağışlayacağı 50 kabul etti ve bu alana yatırımımızı gerçekgaz Dev bir tesisi kazanıyor. Kemerburgaz okuldan bir tanesini leştirdik. Yatırımın % 50 si bitti. Bu proje ile rant kazanıyor. Bazı ağaçlar kesildi ama çok Kemerburgaz’a futbol Kemerburgaz’a ayrılan spor ve sosyal alan da daha fazlasını biz oraya dikeceğiz. Proje kapokulu olarak yapacak. resmileşti. Hamidiye Suları havza alanından samında ayrıca bir yatılı futbol okulu yapıBir diğerini ise Göktürk’e dolayı projenin dönümü 2 katı büyüklükte lacak. Önümüzdeki yıl 2013’te bu okulu da yapabilir. Eğer teklif gelirse iken yarıya 110 dönüme düştü..Kemerburgaz bitireceğiz. Okul 200 kapasiteli olacak. Şehir niçin olmasın. Ben sizden bölümü için dışında kalan alanlar yeşil sosdışından da öğrenci ağırlayacak bu yurdun COUNTRY LİFE dergisinden yal alanlar olarak projelendirilmiştir. Böltüm masraflarını yönetim kurulu üyemiz bunu teklif etmiş olarak genin akciğerleri ormanlık alanı da koruyaTurgay Ciner karşılıyor. Olimpik ölçülerde kabul ediyorum ve Turgay cağız. Kasımpaşa Spor Kulübü bir zenginler mükemmel bir yüzme havuzu da diğer bir Ciner’e talebinizi ileteceğim. kulübü. Kasımpaşa İstanbul’un büyükleri kazanımı olacak bölgenin. Çevredeki vatanİnşallah Göktürk’e bir okul arasına girmeye aday güçlü bir takımdır. Futdaşların çocukları ve okullar faydalanacak. kazandırırız. bolcularımız Kemerburgaz’da antrenmanBu proje Kemerburgaz ve Göktürklüler için lara başladı ve bölgede ev arayışına girdiler. bir katma değerdir. Futbolcu iyi para kazanır ve iyi harcar. Bu da bölge esnafı için bir kazançtır. Kemerburgazspor ve Kemerburgazlılar nasıl bir projeyle yeniden bu alanda buluşacak? Eyüp Belediyesi 17 dönümlük alan için Milli Emlak’tan yer Turgay Ciner Bey’in okul projelerinden de bahsetahsisi aldı. Şu anda alan projesi hazırdır. Mimari projeleri biz der misiniz? Göktürk için de bir tane düşünmezler mi? üstlendik. Projede; yeşil saha, idari bina ve sosyal alanlar, basTurgay Bey’in Türkiye geneline 50 okul yaptırma vaadi ketbol sahası ile açık yüzme havuzu yer alıyor. var. Bir tanesini Kemerburgaz’a kazandırıyor. Bir tanesini de Biz söz verdiğimiz gibi Kemerburgazlılara Şehit Osman neden Göktürk’e kazandırmasın. Bu konuyu da kendilerine Yumuk tesislerinin aynısını daha modern bir şekilde yapıp ileteceğim. teslim edeceğiz. Hatta bu tesisleri yıkmadan önce tüm ayrıntıları fotoğrafladık. Düğün yapılabilecek sosyal tesis, futbol, Sizin kulübe geliş hikayeniz nedir? basketbol sahası ve idare binası tarafımızdan yapılacaktır. 1959’dan beri Kasımpaşalıyım. Bizim buraya gelişimiz Yüzme havuzu ise Eyüp belediyesi tarafından yapılacaktır. Başbakanın isteğiyle oldu. Benim 40 yıllık bir aktif siyası haSpor Kompleksi’ndeki çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz? Şantiyede şu an toplam 3 kat olan idare binası, 1 kapalı salon, tribün alanı ile A2 takımının maç yapabileceği saha çalışmaları devam ediyor. Seyirci tribünü için 500 kişilik bir proje yapıldı. Ancak proje ihtiyaç duyulduğunda 2500 kişilik kapasiteye kadar genişletilebilecek. 110 dönüm alanımız var. 3 tane normal standartta futbol sahası, 1 kamp, 1 idare binası, olimpik kapalı yüzme havuzu, 1 basketbol ve voleybol sahası ile Tenis kortları proje kapsamında yapılacak.

Logonuzdaki Türk bayrağı armasının özel bir anlamı var mı? Kulübümüz, 1948 yılında gerçekleştirilen Dünya Olimpiyatlar’ında, Olimpiyat Şampiyonu olan Güreşçilerimiz Gazanfer Bilge, Mehmet Oktav ve Ahmet Kireççi’nin başarılarından dolayı, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından, armasında Ay - Yıldız taşıma şerefine layık görülmüştür. Ve bu şerefin ardından Kasımpaşa Spor Kulübü, Beşiktaş Spor Kulübünün ardından Türkiye’de armasında Ay-Yıldız taşıyan ikinci Türk Takımı olmuştur. Güreşte başarılarımız göğsümüzü kabartıyor. Dünya ve Avrupa’da 40 şampiyonluğumuz gerçekleşti. Bu da gurur verici.

66

CountryLIFE Kasım 2012


Haber ŞEHİT OSMAN YUMUK TESİSLERİ İÇİN EYÜP BELEDİYESİ HAZİNEDEN YER TAHSİS ETTİ

Kasımpaşa sporun gelmesi ile tesisleri yıkılan ve yerine yenisi yapılacak olan Şehit Osman Yumuk tesisleri için Eyüp Belediyesi hazineden 17 dönüm yer tahsisi yaptı ve bunu spor tesisi yapımı için Kemerburgazlılara kazandırdı. Kasımpaşa Spor en kısa zamanda projeyi çizerek inşaatına başlayacak. Böylece Kemerburgazlılar kalıcı bir tesise kavuşmuş olacak.

yatım oldu.. 1974’ten itibaren Milli Selamet Partisi’nde başlayan siyasal yaşamım farklı görevlerle devam etti. 1999’da bir rahatsızlık geçirdim. Mermer fabrikamı ve siyaseti bırakarak Armutlu’ya yerleştim. Ancak 2002’de başbakanımın isteği ile kulübün başına geldim. Kulüpteki çalışmalarınız ve gerçekleşen hayalleriniz yarın için düşleriniz neler? Kasımpaşa Kulübü köklü bir takım… 1921’li yıllarda kuruldu.. İşimi iyi yaparım. 1964’te ligden düştü ve 43 yıldan sonra çıkış bizimle nasip oldu. Recep Tayyip Erdoğan stadı 1989 yılında hizmete girdi. Kasımpaşa böylece bir mekan sahibi oldu. Süper lige geldik son 3 yıldır Gazi Mahallesi orada Albaraka’nın tesislerinde antrenman yapıyoruz. Kasımpaşa iyi yerlere geldi. Kulüpler iyi idare edilirse iyi şeyleri olacağını ispat ettim. Kimseye kuruş borcumuz yok. Biz kendi gelirlerimizle buralara geldik. Ancak maddi zorluklar futbolda başarıyı da sekteye uğratıyor. Bu sene zenginler bize katıldı. Tabi onlar para harcıyorlar.

KASIMPAŞA SPOR KULÜBÜ YÖNETİM KADROSU Başkan: Zafer Yıldırım Yönetim Kurulu Üyesi - Başkan Vekili: Hasan Hilmi Öksüz Yönetim Kurulu Üyeleri: TURGAY CİNER İHSAN KALKAVAN • MEHMET YİĞİT ŞARDAN • MEHMET TURGUT YILMAZ • MÜBARİZ MANSİMOV GURBANOĞLU • MEHMET FATİH SARAÇ

Çok güçlü bir Yönetim kadronuz var? Burada 1. Adam Turgay Ciner, parayı veren harcayan odur. 2. Adam Zafer bey. Turgay bey ile Zafer beyin ortak hayali İstanbul’da bir semt takımını süper lige çıkarmak. 3 yıl önce Zafer bey bizimle görüştü ama nasip bugünlerdeymiş. Zirveye çıkmak kolay ama orada kalmak zordur. En zor zamanda kendileri yönetime girdi. Ve gücümüzü artırdı. CountryLIFE Kasım 2012

67


Söyleşi

Hazırlayan: Şeyda Erva Kılıç

“TARİH BİR ÖLÜLER İLMİ DEĞİL YAŞANAN BİR GERÇEKTİR” Bu ayın en özel söyleşisini Mim Kemal Öke ile gerçekleştirdik. Tarih Profesörü Öke, 1955 İstanbul doğumlu. Robert’li ve İngiltere’de iktisat ve tarih eğitimi almış. Gençlere kendini sevdirmiş iyi bir akademisyen, iyi bir eş ve bence onu zirve adamı yapan yanı babalığı… Yıllarını Sevgili ailesine adayan ve etrafında olan bitene duyarlı Öke’yi gelin daha yakından tanıyalım.

Milletler tarih bilgisi ile ilerliyor. Sizce tarihimizle bağlantımız yeterli düzeyde gelişti mi? Bu konuda yeterli arşivimiz var mı ve gün yüzünde mi? Tarihimiz bizim hafızamızdır, bu hafızadan yoksun olursak o zaman Alzheimer hastaları gibi bir toplum oluruz ki bunu kimse istemez. Çünkü tarihi bilmek demek, bugünü değerlendirmek ve yarın tarihin nasıl bir seyir alacağını tahmin edebilmek melekelerini insana getirir. Dolayısıyla tarih hepimiz için gerekli ve öğrenilmesi gereken bir husustur. Bizim bu konuda yeterli kaynaklarımız, arşivlerimiz var ve giderek daha fazla tasnif edilmekte ve araştırmacılara açılmaktadır. Çok uzun yıllar ihmal edildiği için şuanda yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Tarih yalnızca arşiv bilgisi, arşivden elde edilen belgeler ve kitaplar değildir, çünkü tarih bir ölüler ilmi de değildir. Tarih yaşanan bir şeydir, dolayısıyla gençlerimize ve çocuklarımıza baktığımız vakit tarihin içinde yaşamayı öğrenmeliler, bu aile içi terbiyeden başlar, okul ile devam eder, coğrafya ile devam eder. Yani binalarınıza baktığınız vakit o tarihin bir parçası olduğunu fark etmelisiniz, o bilince vakıf olmalısınız. Maalesef bizim tarihi binalarımız yok olmakta. Kültür açısından yine müzelerimiz kifayetli değil. Gençlerimizin çocuklarımızın kendilerini tarihle özdeşleştirmeleri tek mezarlıkları geçince olabiliyor, mezarlıklardaki kavukları görmekle oluyor… Bunları söylememin sebebi, bunun müspet örnekleri de var. Siz bir İngiliz çocuğuna tarih ile

68

CountryLIFE Kasım 2012

ilgili hiçbir şey söylemeniz gerekmez, coğrafyasını, etrafındaki kültürüne kadar bunları görür, üstelik kendisinin tarihini tahrif edilmeden de öğrenir. Çünkü bizde tarih düşmanlığı da vardır, kendi geçmişimizle, kendi ecdadımızla kavgalı olan bir milletiz biz. Dolayısıyla önce kendi tarihimiz ile barışmalı, sonra yaşanabilir hale getirmek doğru iştir. Peki tarihle yüzleşme süreci başladı mı sizce? Belli bir süreçte böyle gözüküyor. Eskisine kıyasla herhalde daha fazla bir ilgi var ama bu ilgi acaba hareme mi, padişahların eğlence hayatına mı, bunlar ile mi sınırlı onu bilemiyorum. Benim görmek istediğim bizim tarihimizi eşsiz ve engin kılan uygarlığımız, kültürel varlıklarımız, bizim edebiyatımız, musikimiz, güzel sanatlarımızdır. Bu taraflara ilgi olursa, o zaman ben tarihin ihya edildiğini anlayacağım. Okullarda verilen tarih eğitiminin biraz daha pratiğe dönük olması, ezberciliğin dışına çıkılması gerekmez mi sizce? Tarih derslerinden nefret eden bir tarihçi yetişti, karşınızdaki insan o. Bütün okul hayatı boyunca tarih derslerinden nefret eden biri olarak yetiştim. Ben tarihçi olmaya da ahdetmiştim ilk okulda, bunu kendi yöntemlerimle buldum, askeri müzeye, oradan Cağaloğlu’na, oradan tarihi mekanlarımızı dolaşarak yol çizdim ilkokuldan itibaren. Bireysel olarak bu mümkün yeter ki okullar soğutmasın, nefret ettirmesin.


Türk-Ermeni ilişkilerinin hangi tarihte sekteye uğradı, günümüze kadar hangi badireler atlattı? 19. yüzyılda milliyetçiliğin bütün dünyada egemen olmasıyla birlikte Ermeni toplumunda milliyetçiliği uyandıran, tahrik eden batılılar olmuştur. Batılılar da Osmanlı devleti üzerinde tahakkümlerini kurmak için bu emperyalist çağda Ermenileri kendi emellerine kullanmışlardır. Dolayısıyla o güne kadar Osmanlı ile barış içerisinde yaşayan Ermeni toplumu yöneticilerinin karşısına dikilmişlerdir. Hele bir kere bir yere bir kıvılcım atılmasın ondan sonra tutmak mümkün olmaz artık. 1. Dünya savaşı, 1. Dünya savaşından sonraki gelişmeler bizi bir arada yaşamaya alışmış iki toplumu maalesef düşman kılmıştır. Bunun karşısında başka tezler çıkarmak isteyenleri, sizin biraz evvel sormuş olduğunuz soru doğrultusunda, gitsinler ve arşivlerden araştırsınlar. Türk’ün tarih yolculuğunda müziğin yeri nedir? Müziğin ruh sağlığı üzerindeki tesirini nasıl yön buluyorsunuz? Bunu hayatınıza nasıl uyarlıyorsunuz? Ben tarihçiyim, tarihe baktığınız vakit tarih neyi yazar? Tarih şunu yazmalı bence; acaba başlangıç noktasından bugüne gelen çizgi içerisinde uygarlaşabildik mi, yani savaşların tarihi değil, insanların birbirleriyle barışmalarının çizgisidir. İnsanoğlu kişiliğini, kimliğini ve ruhunu bulabildiği sürece müspet işlemlerde bulunabiliyor, o zaman bir katkısı oluyor varlığına. Ama eğer kişi kimliğini ve hele ruhunu kaybetmişse o zaman yıkıcı oluyor ve dünyayı tahrip ediyor. İnsanın kişiliğini, kimliğini ve ruhunu bulmasından en önemli etkenlerin başında güzel sanatlar gelir, güzel sanatlar içerisinde de musikinin çok özel bir yeri vardır. Özellikle de İslam dünyasında bu çok önemlidir. Çünkü musiki, insana kendisinin ne olduğunu hatırlatan en önemli uyarıcıdır. Çünkü insanlar Allah’ın ‘ben sizin Rabb’iniz değil miyim?’ sorusuna karşılık ‘Bela’ evet diye karşılık vermişlerdir. İşte bu musikinin başlangıç noktasıdır. Cenab-ı Hakk’ın bu latif sedası musikinin başlangıç noktası olarak düşünülür. Musiki gökyüzünde, semalarda oluşmuş ve sonra insanlara inmiş, insanlar da onunla tekrar bir köprü oluşturup ruhlarına çekerek ve özümseyerek yeniden kendi miraclarını yapabilirler. Bunu yaptıkları ölçüde rafine olurlar, insancıllaşırlar ve ruhu da gelişir, o ruh da Allah’ın bizden beklediği ruha yakın bir ruhtur. Nasıl bir ney sesi geldiği vakit tüylerimiz diken diken olur, duyduğumuz sesin o sese en yakın ses olduğu düşünülür. Tarih boyunca baktığımız vakit bu benim teorim değil. Afrika ve Latin Amerika’da musikiyi bu amaçla görmüşler ve kullanmışlardır. Türk İslam dünyasına baktığımız vakit Türk Musikisi arkasından Türk Sanat Tasavvuf Musikisi , Halk musikisi hep bu felsefeyle üretilmişlerdir, sonra ticarileşmiştir, müzik endüstrisi herşeyi yozlaştırmıştır ve tüketim toplumuna bir eğlence metaı haline getirmiştir. Benim müziğin terapi olarak ortaya çıkışını bulmam kendi down sendromlu kızımla ilgili deneyimler dolayısıyla onu mutlu kılabilmek için yapmış olduğum çabaların en önemli boyutudur. Onun mutluluğunu gördükçe, acaba başka çocuklara aktarabilir miyim diye başlayıp kendi hayatımda müziği çok önemli bir hale getirdim. Eserlerinizin hepsinde büyülü bir etkiyle okuyucuya aksettirme stili var. Bir eseri kaleme almadan önce bu zihninizde nasıl şekilleniyor? Öncelikle hangi konuda çalışacağınıza dair bir fikir gelir size, o içinize bir tohum gibi yerleştirilir. Karar verdiğiniz andan itibaren benim yaptığım o konu ile ilgili kitapları bulmak, okumaktır. Bu okuma yaklaşık 1, 1 buçuk yıldır, 1,5 yıldan sonra bu konuyu nasıl yazacağımı düşünmeye başlarım ve çalışma stilim de çarşaf gibi kağıtlar alıp o konuyu nasıl şekillendireceğimi oraya notlar halinde çıkartırım. Sonra onu adeta bir senaryonun sahneleri gibi belli bir akışa getiririm, sonra düzenlerim ve sıraya tabii tutarım. Daha sonra onu rulo halinde yanımda taşıyıp nerede olsam yazarım. Ama şunu da söylemek isterim ki; bu iş Allah’sız olmuyor, yani bu ilham size verilmişse yazan da siz değilsiniz, yazdırılmak üzere kullanılan kalemsiniz. Ben onu her zaman hissetmişimdir, bitirdikten sonra geriye imla hatalarını düzelmeye koyulduğumdan ‘bunu ben mi yazdım?’ diyorum. Zaten eğer ‘ben’ yazdım derseniz olmaz. Bizim Osmanlı sanatkarları da her zaman öyle

demiştir. Biz mecburen koyuyoruz ismimizi, çünkü öteki türlüsünü kabul etmiyorlar. Asıl sahibi, bunu yazdıran var ben sadece aracı oldum. Çocuklarınız Alihan ve Nazlı hayatınıza neler getirdi? Siz onlardan çok şey öğrendiğinizi söylüyorsunuz, bize biraz tüyolar verseniz.. İnsanlık öğrendim ben onlardan. Oğlumda kalp ameliyatı öncesinde insanın acziyetini öğrendim. Kul olunması gereken yegane merciin Allah olduğunu öğrendim. Ameliyat masasına oğlunuzu yatırıyorsunuz ve sonucu bilmiyorsunuz, çok tehlikeli bir ameliyat ve orada sığınacağınız tek mercii orası. Ben bu dünyada neden varım? Ona hizmet için, o ne derse onu yapayım o zaman… Kızımla da aynı şekildi kendimin dünyada ne yapmam gerektiğini öğretti bana. ‘Sen niye varsın?’ Yunus Emre’nin bir ilahisinde söylediği gibi ‘dünyaya niye geldin?’ , demek ki senin işe yaradığın yön bu tür çocuklara yardım etmekmiş, sen bırak dünyayı, Türkiye’yi kurtarmayı. Arap baharı geçek bahar mı? Yoksa kara kış mı? Yorumlarınız nedir? Burada iki farklı görüş var, bir tanesi bu Araplar nasıl olsa ilkeldir anlamazlar böyle şeylerden, demokrasiyi de bilmezler, siyasal bir tecrübeleri de, donanımları da yoktur, onları mutlaka dışarıdan kontrol edenler vardır tarzında bir teori var ki bence bu doğru değil. Arapları bu kadar küçümsemek hiç doğru değil, bunun çok ırkçı olduğunu düşünüyorum. Diğer açıdan baktığımız vakit evet burada bir heyecan var, özgün bir heyecan var, zamanın değişmesini istiyorlar. Her şey kendi içsel güdüleriyle ‘oh ne kadar iyi olmuş’ bir yaklaşım da var. Bunun içerisinde dahili olduğu kadar dışarıdan da müdahale etmek isteyenler de var. İnşallah bu müdahaleleri iyi kullanırlarda önleri açılır. Tarihe baktığımız vakit o kadar sene diktatörlüğün iki üç günde değiştirmesi mümkün değil, biraz insanlar sabır sahibi olmalı. Ama ben bu Arap baharının devam edeceğini sanıyorum, insana güvenmek lazım, insanlar dünyanın hangi yerinde olurlarsa olsunlar özgürlüklerini isterler. Son olarak üniversitelerde eğitimi sormak isterim. Üniversitelerde yeterli eğitim veriliyor mu? Her üniversite kendine göre bir gayret içerisinde. Yeni üniversiteler açılıyor, dışarıdan görenler bazen ‘niye bu kadar üniversite açılıyor, bu süpermarket mi? Kalite düşüyor’ diyorlar. Bunların hepsi doğru ama yapmayalım mı? Yapacağız ama aynı zamanda kaliteyi de muhafaza etmemiz lazım. Ben 30 yılımı devirdim, üniversiteye ilişkin hayallerim vardı, hiç birini gerçekleştiremedim ama küsmüyorum. Tabii ben 20 sene önceki öğrencimi göremiyorum ama şimdiki öğrencilerime küsmek olmaz, biz ne yapabilirsek bizim için kârdır. Yangında ilk kurtarılacaklar… Ben öyle bakıyorum bu çocuklara… Müfredat benim için önemli değil, benim için önemli olan onun kendi başına araştırma yapıp kendini sorgulayabilmesi ve kendini bulması, kendi ayakları üzerinde dikilmesini sağlamak. Kendi Kaderle Dans’ını iyi yapacak şekilde ben ona mümkün olduğu kadar ruhunu bulmasında kılavuzluk edeyim, benim görevim bu.

Diyorlar ki; ‘kendini çocuğuna adadı, başka bir şey yapmıyor.’

Diyorum ki; Nazlı’yla son 21 yıldaki yazdıklarıma bakın, yazdıklarımın kalitesine ve sayısına da bakın, artış mı olmuş azalma mı? Dünyadan kaçarsan alem senin olur. Ne dersin ‘kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi/ kah inerim yeryüzüne seyreder alem beni’. Bir de bakıyorsunuz ne ata biniyor, ne spor yapıyor, ne müzikle uğraşıyor, ne kitap yazıyor, ne de öğrenciden memnun… e kendisiyle sorunu var, pek çok insanımız bu durumda. Nazlı ve Alihan bana pozitif şeyler verdi, onlar nimet benim için, kendimi keşfettirmişler bana. CountryLIFE Kasım 2012

69


Köşe Gülşah ALtuntecim Çağatay Fransızca-İngilizce Öğretmeni /Eğitim Koçu, Kemer Country Tel - 0542 6912728

YENİ BİR DİL EĞİTİMİ VE ÖĞRENCİNİN KİŞİLİĞİ Yeni bir dil öğrenme süresince, öğrencinin kişiliği ile verilecek eğitimde yaklaşımlar tamamen paralel önemli iki etkendir. Bu bağlamda dil öğrenimi sırasında öğrenci oldukça karmaşık duygular içine girebilir. Bu duygular sınıf ortamında doğan, gelişen ve zamanla ders takibi yapılmadığı takdirde öğrencide, öğrenmede davranış bozukluğuna kadar gidecek isteksizlik haline dönüşebilir. Örneğin sınıflarda yapılan etkinliklerde öğrenciye konu hakkında soru yöneltilebilir ve öğrenci soruyu yanıtlamakta sıkıntı yaşar. Soruya yanlış cevap verebilir ve bir dahaki etaplarda kendisine yöneltilecek soruları bilememe korkusuna sahip olabilir. Öğrencinin bu kör noktaya gelmemesi için ailesi ya da bir eğitimci tarafından gözlem altında tutularak, ödev ve ders takibi yapılması sağlanmalıdır. Sizlerle bu konuda yaşadığım bazı tecrübeleri paylaşmak istiyorum. İçine kapanık, sessiz çok sevdiğim bir öğrencim ingilizce konuşmakta çekimser tutumlar içerisindeydi. Ne yapmalı diye düşünürken pedagojik formasyonum çerçevesinde çalışmalara başladık. Bir ses kayıt cihazı ile öğrencime ses kaydı yaparak kendini tanıtacağını söyledim ve ses kaydı için hazırladığımız sunumu okumasını istedim. Çalışma çok güzel başlamıştı; sesi her zamankinden gür, kendine tam güvenen bir öğrenci vardı karşımda.. Heyecanla kayıt bitiminde ses kaydını dinlemek üzere oturduk. Çok mutlu, çok dinamik bir atmosferde kaydı dinledik ve öğrencim başka yazılar yazmamızı, onları seslendirmek istediğini hatta ingilizce şarkılar öğrenmek istediğini ve bu şarkıları sınıfta da arkadaşlarıyla paylaşmak istediğini söyledi. Artık ingilizce konuşmaktan kaçmıyordu. İçinde sessizce kurduğu düşünceleri saklamıyordu. Sanıyorum kendine olan güveniyle tanışacağı ilk adımları beraber atmıştık..

70

CountryLIFE Kasım 2012

Yapılan araştırmalara gelince, edinilen sonuçlar öğrencinin dil öğrenimdeki çeşitli konularda motivasyonunun nasıl bir kişilik oluşuna bağlar.. Örneğin dışa dönük kişilerde konuşma becerileri, okuma becerileri ileri seviyelere çıkarken; içe dönük kişilerde konuşma becerilerinin fazla ilerlemediği saptanmıştır. Bu gibi durumlarda yine profesyonel destek ile öğrencinin zayıf yanları güçlendirilebilir. Sınıf ortamında öğrencinin yabancı dili konuşamamasının altındaki nedenler ortaya konulabilir. Tüm bu süreç öğrencinin yalnızca şimdiki yaşantısını değil, tüm hayatı boyunca yaşamında yabancı dil dışındaki konularda da etkili olacaktır. Öğrenci her konuda kendine tam güvenebilmelidir. Bu süreçte öğrenciyi kendisine olan güveni arttırmada, deneyimli anne babalar ve öğretmenler takdir ederseniz çok önemli bir yere sahiptir. Ezberle eğitim ise tamamen kalıplara sokarak, tek amacımız olan özgür düşünceyi yaralayacaktır. Öğrencinin hevesini artıran eğitimlerle, olumlu güdülenme sağlanmalıdır. Eğitmen, öğretmen, anne baba; bilgileri öğrenciye sunmaktan sorumlu kişidir. Yalnızca bilgiyi değil, bilmeyi ve öğrenmeyi öğretendir. Önce güdüleme ardından merak ardından olumlu tavır ve en son bilgi gelecek ve kuşaktan kuşağa pırıl pırıl gençlerin yetişmesi sağlanacaktır. Gelecek yazımda güdüleme yolları hakkında faydalı bilgiler paylaşacağım. Herşey gönlünüzce olsun, başarınız bol olsun.

“Eğitim bir ateş yakmaktır.” Montaigne


AGENDA K Ü L T Ü R

S A N A T

S E R G İ

K İ T A P

A L B Ü M

“Suyun Boğulduğu

Yer” 5 Aralık – 5 Ocak tarihleri arasında Mahmut Kaartoprak’ın eserlerinden oluşan “Koku” isimli resim sergisini Galeri Selvin’de görebilirsiniz. www.galeriselvin.com

CountryLIFE Kasım 2012

71


“Orta Gelir Tuzağ” içine girmiş olan Türkiye’nin geleceğinin aydnlanmas için yeni fikirlere ve cesur girişimcilere ihtiyacmz var. Dilerim kitaptaki başar öyküleri, genç girişimcilerimize ilham kaynağ olur ve onlarn yolunu aydnlatr.

Kaldraç Etkisi kitab, çevrim içi başarnn mantk çevrimini anlamak isteyenler için iyi bir başlangç noktas. Ayrca kitap, ‹nternet etkileşimiyle şekillendiği için de bir trans-kitap örneği. İlginç, yararl ve yenilikçi bir çalşma olmuş.

A Ç

MÜMİN SEKMAN Yazar-Başar uzman

KALDIRAÇ ETKİSİ in İnternet Türkiye’n

T

Kitapta okuyacaklarnz, sadece “başarl iş hikâyeleri” olmaktan çkp toplumsal değişimin ipuçlarn veren örnek metinler haline geliyor.

S İ

ERDAL SAĞLAM Hürriyet gazetesi yazar

K İ

Fotoğraf: Erdal Kaplanseren

ALPHAN MANAS Brightwell Holdings Yönetim Kurulu Başkan

E

Benim için başarl girişimci “Bildiği değil, öğrendiği işi yapan”dr. Türkiye’nin geleceği için “seri ve inovatif girişimci” gereksinimi fazladr. Bu çalşmann gerçek anlamda girişimci kitleleri ortaya çkarmaya yardmc olmasn dilerim.

@ekimnazimkaya

L D I R

FATOŞ KARAHASAN Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Milliyet gazetesi köşe yazar

K A

TÜRKİYE’NİN İNTERNET GİRİŞİMCİLERİNDEN DENEYİMLER VE DERSLER

Ekim Nazm Kaya, 1977’de İstanbul’da doğdu. İTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra, Virginia International University’nin Yönetim Bilişim Sistemleri Yüksek Lisans programna katlmak için Virginia’ya gitti. Turk Nokta Net ve NTV’de Ağ Mühendisi olarak çalşt. Kurucusu olduğu, B2C pazaryeri olarak faaliyet gösteren Uygunteklif.com 2008’de Beriltech tarafndan satn alnd. Etohum mentorlar arasnda yer alan Kaya, IBM için hazrlanan “Bölgesel Startup İstihbarat Raporu’nda “Diyalog Liderleri” ve “En Aktif Üyeler” arasnda anlmştr. İletişim Teknolojileri Dergisi Tele.com.tr’nin Yayn Yönetmenliği’ni, Dil İşleme Teknolojileri üreten Botego’nun Genel Müdürlüğü’nü yürütmekte, ekimkaya.com adresli blogunda iş hayatna ve gündeme dair görüşleri, Webrazzi’de ise konuk yazar olarak sektörle ilgili makaleleri yer almaktadr.

18,00 TL

www.optimistkitap.com

eyimler ve

rinden Den

Girişimcile

ALPER AKCAN ASLI GÖKDERE ÇAĞLAR EROL DEVRİM DEMİREL EMRE AYDIN ERSAN ÖZER FATİH İŞBECER HASAN YALÇINKAYA MELİH ÖDEMİŞ ORKUN TEKİN ÖZGÜR ALAZ ÖZGÜR ZAN SELÇUK SARAÇ SERKAN BORANÇILI SİNA AFRA TÜMAY ASENA EKİM NAZIM KAYA

Dersler

@kaldiracetkisi

Şanslydk, doğru zamanda doğru yerdeydik. Sabrlydk, yllarca doğru zamann gelmesini bekledik. Çoğunlukla başarlydk, inatçydk, çalşkandk. Kimse bulunduğu yere hiç başarszlk yaşamadan, ac çekmeden, hata yapmadan, hatalarndan öğrenmeden gelmedi. Kuvvet kolunuzu iyi ölçün. Yük kolundan gelecek tepkilere hazr olun. Kulaklarnz kötü eleştiriye tkayn. Yapmanz gerekeni yapn. Dayanak noktasn en uzağa yerleştirin. Sonra da tüm kuvvetinizle bastrn.

KALDIRAÇ ETKİSİ KİTAPÇILARDA “Türkiye’nin internet girişimcilerinden deneyimler ve dersler” alt başlığıyla yayımlanan Kaldıraç Etkisi, Türkiye’nin birinci nesil internet girişimcilerinin yaşadıklarını anlatıyor. Ekim Nazım Kaya tarafından 16 girişimcinin desteğiyle yazılan ve TTNET’in desteğiyle basılan kitap raflarda yerini aldı. Kitap, e-ticaretten pazaryerine, yazılım geliştirmeden ajansa, içerik üretiminden uygulama geliştirmeye, videodan ödeme sistemlerine, İnternet girişimciliği konusunda hemen her alanı kapsayan bir içeriğe sahip. Bu alanlarda faaliyet gösteren girişimcilerin olumlu ve olumsuz deneyimlerini içeren Kaldıraç Etkisi, genç girişimcilere ve girişimci adaylarına rehberlik etme iddiasını taşıyor.

ARTIK RUHUNU DA BESLE! Siz onu hep fiziksel şişmanlığa en doğru çözümleri bulan uzman hekim olarak tanıdınız. Sağlıklı beslenme konusundaki önerilerini dinlediniz, uyguladınız. Milyonların sevgilisi Dr. Ender Saraç bu kitabında ise ‘yaralı ruhları’ tedavi ediyor! Stetoskopuyla insanların ‘içini’ dinliyor. Doğumdan yaşlılığa yaşamın her dönemi için ‘manevi gıdalar’ öneriyor.

BEN

“Ses-Sizlik”le yalınlık ve samimiyetin peşinde…

G. I. Gurdjieff’in öğretisi ve P. D. Ouspensky’nin “Dördüncü Yol”unu temel alan bu kılavuz, bir Çalışma kitabıdır. Hiçbir şey yapmamayı önerir: olan biteni bütünüyle kavramaya yetecek bir süre boyunca sessiz ve tarafsız bir tanığa dönüşmek...

Özgür Ay’ın ilk albümü Ses-sizlik UCM D&R’lar ve büyük müzik marketlerde dinleyicilerin beğenisine sunuldu. Özgür Ay bu albümünde, zaman zaman Cat Stevens zaman zaman Anthony & Jonsons gibi tınlayan ama kendine özgü ses rengiyle hayatı yavaşlatıyor adeta.

Türkiye’nin İlk Bira Kültürü Dergisi B:RA Raflarda! Türkiye’nin ilk ve tek bira kültürü konulu tablet dergisi B:ra, matbu versiyonuyla artık büyük alışveriş merkezleri ve seçkin kitabevlerinin raflarında okuyucularıyla buluşuyor. Kipa ve Carrefour gibi büyük alışveriş merkezlerinde, Remzi Kitabevi ve D&R gibi önemli kitabevlerinde okuyucularına sunulan derginin satış fiyatı 7,5 TL.

72

CountryLIFE Kasım 2012

AŞK METAFİZİĞİ Fahreddîn-i Irâkî, modern araştırmalarda İslam’ın fideli d’amore’u (aşk dostları) olarak adlandırılan ve tevhidin sırlarını aşk dilinde izah eden sûfîdir. Aşkı yine aşk ile aramış bir âşık olarak Irâkî, Aşk Metafiziği adlı eserinde yukarıdaki soruların peşindedir. Ve bulduğu cevapları cömertçe paylaşmaktadır.


HİSAR OKULLARI KÜLTÜR MERKEZİ’NDE ETKİNLİK TAKVİMİ Düğün/Aysa Organizasyon ETKİNLİK TARİHİ 5 ARALIK 2012

ROMAN, tasarımcılarla “SALON Amsterdam/ İstanbul Atölyesi”nde buluşuyor! Bu yıl İKSV tarafından 13 Ekim – 12 Aralık tarihleri arasında ilki düzenlenen İstanbul Tasarım Bienali kapsamında gerçekleşen; Cathal McKee, Gijs Stork ve Manon Schaap’ın sanat, tasarım ve moda alanında ilham verici diyaloglar ve deneyimler yaratma amacıyla kurduğu SALON/’un İstanbul’da hayata geçirdiği atölye çalışması, ROMAN Hazır Giyim sponsorluğunda gerçekleşiyor.

Sezonun en eğlenceli oyunu Düğün, aile yadigârı bir köşkte bir düğün hazırlığını anlatıyor. Ayşe Bayramoğlu’nun yazdığı, Tilbe Saran’ın yönettiği oyunun usta oyuncuları; Güler Ökten, Zerrin Sümer, Şebnem Sönmez, Tilbe Saran, Eda Çatalçam, Evren Ercan, Serpil Göral, Maria Akgüllü.

Shrek/Talimhane Tiyatrosu ETKİNLİK TARİHİ 8 ARALIK 2012

İSTANBUL MODA AKADEMİSİ ‘KUSURLULUK’ SERGİSİ İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Tasarım Bienali Akademik Programlar kapsamında düzenlenen ve ‘Tasarım Geliştirme ve Uygulama Projesi’ olarak İstanbul Moda Akademisi Moda Tasarımı ve Teknolojisi Lisans Programı öğrencilerinin tasarımlarıyla hayata geçirilen ‘Kusurluluk’ sergisi sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Tarih: 15 Ekim 2012 – 12 Aralık 2012 (*Pazar günleri kapalıdır) Saat: 09:00 – 17:00 Yer: İstanbul Moda Akademisi

Akbank Sanat Çocuk Tiyatrosu’nun 40. yıl kutlamaları çerçevesinde, Broadway ve West End’den sonra ilk kez Türkiye’de Mehmet Ergen tarafından sahneye konacak olan, Talimhane Tiyatrosu’nun ortak yapımcılığını üstlendiği Shrek Müzikali, canlı orkestrası, orijinal müziğin Türkçe uyarlamaları ve dans performanslarıyla 7’den 70’e tüm izleyicilere keyifli dakikalar yaşatacak bir müzikal komedi.

Joke van Leeuwen Tüyap Kitap Fuarı’nda! Ödüllü yazar Joke van Leeuwen, Hollanda Edebiyat Vakfı, Hayykitap Çocuk ve TÜYAP işbirliğiyle 20 Kasım Salı günü saat 13:15’te çocuklarla buluşacak. Bir kız çocuğuna benzeyen kanatlı Minik Kiş’in etrafında gelişen sıradışı olayları konu alan Cik! ve yeni kitabı Babam Çalılığa Dönüşünce üzerine konuşacak olan Leeuwen, söyleşinin hemen ardından Hayykitap standında kitaplarını imzalayacak. Kitapları yirmiden fazla dile çevrilen Joke van Leeuwen, İstanbul Kitap Fuarı’na konuk ülke olan Hollanda’nın en büyük edebiyatçıları arasında gösteriliyor. Söyleşi: “Hollandalı yazar Joke van Leeuwen çocuklarla buluşuyor!” 20 Kasım 2012, TÜYAP Marmara Salonu, 13:15-14:15 Düzenleyenler: Hollanda Edebiyat Vakfı (Dutch Literature Foundation) Hayykitap Çocuk - TÜYAP

Cem Yılmaz-CM101MMXI Fundamentals ETKİNLİK TARİHİ 12 ARALIK 2012

Muhteşem CM101MMXI Fundamentals showunun sezon finali Hisar kültür merkezinde gerçekleşecek. Cem Yılmaz’la, yeni yıla bol kahkahalı ve neşeli girmek isteyen herkese duyurulur…

CountryLIFE Kasım 2012

73


Kent Rehberim Sağlık Aile Hekimi Müge Kardaş 322 29 21 Acıbadem Göktürk 322 56 60 Biruni Laboratuvarı 322 68 22 Cosmodent Diş Kliniği 322 40 04 Çocuk Doktoru Mürsel İnanç 322 79 83-84 0532 542 75 71 Dr. Faid Hasan 360 03 12 0532 274 55 80 Florence Nightingale 322 63 22 Dr. Demet Elvan 322 91 78 Dr. Tülay Çağlar 322 18 08 Özel Dermamed Göktürk Polikliniği 322 57 37 Özel Ergene Diş Sağlığı 322 69 98-99 Kemer İstanbul Diş Sağlığı 322 38 28

Yeme-İçme Abant Çiftliği 322 48 48 Anna’s Bakery 322 78 32 Bafra Karafırın 322 42 42 Big Chef 322 68 00 Boğaziçi Kuruyemiş 322 81 97 Bolulu Hasan Usta 322 22 88 CafeLera 322 89 94 Ceviz 322 26 64 Divan Pastanesi 322 52 78 Fırın İstanbul 322 54 05 Galata Muhallebicisi 322 85 25 Gazal Et sofrası 322 48 02 Güven Kuruyemiş 322 12 17 Kanatçızade 322 77 33 Karafırın 322 43 34-42 Kemeraltı Kahvaltı&Barbekü 0507 787 44 33 Kemer Cafe Ev Yemekleri 322 01 71 Koefteque Restaurant 322 45 02 La Cucina 322 27 62 Le Bakery 322 55 16 Le Select Restaurant 322 27 44-54 Olivo Ristorante 322 32 12 Özsüt 322 73 43 Tarladan Eve 322 93 29 Pelit Pastanesi 322 56 11 Venüs Pastaneleri 322 05 55

Kargo Aras 322 33 49 MNG 322 66 75 Yurt içi 322 47 19

Gerekli Telefonlar Cineport 322 31 04 Eyüp Hayvan Barınağı 627 91 87 Göktürk Orman Fidanlığı 322 82 92 Eyüp Belediyesi Göktürk şube 322 11 12 Doğalgaz 187 Elektrik 360 00 91 İtfaiye 322 18 00 Kale Kilit 322 17 87 Göktürk Merkez Taksi 0212 268 34 34 Kemer Taksi 0212 427 45 54

74

CountryLIFE Kasım 2012

20




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.