Ayda bir ayvalik sayi 24 agustos

Page 16

“Acısıyla tatlısıyla 80 yılı geride bıraktım” diyen Yurdan Şalmanlı, adadan tek bir sandıkla ayrılan Girit mübadili bir aileden geliyor. Annesinin söylediği Girit manileri ve şarkılarıyla büyümüş, 1944 depreminde ölümden kıl payı kurtulmuş. Uzun yıllardan bu yana 41 Evler’de yaşıyor. Anılarını bizimle paylaştığı için kendisine teşekkür ediyoruz.

AYVALIK ÇOK BÜYÜDÜ, ÇOK DEĞİŞTİ AMA HEP AYNI KALAN 41 EVLER’DE DOĞA VE İNSAN İLİŞKİLERİ HİÇ BOZULMADI Gülbeniz Şentay

-H

Böyle bir durumda gelmişler Ayvalık’a. Gemi mi, kayık mı, neyse artık onları Cunda’da indirmiş. Eşyalarını alıp, kendilerine gösterilen eve yerleşmişler. Mehmet Ali abimi annem bu evde dünyaya getirmiş. O yıl kış o kadar sert, o kadar soğuk geçmiş ve öylesine bir yoksulluk yaşıyorlarmış ki, oturdukları evin panjurlarını söküp odanın ortasında yakarak ısınmaya çalışmışlar. Nihayet bir süre kaldıkları bu evden ayrılıp Ayvalık’a geçmişler. İlk gelen mübadillerden olmadıkları için paylarına çok güzel bir ev düşmese bile daha korunaklı olması onlara yetmiş.

anyalı Hüseyin Bey ile Resmolu Nazife Hanım’ın dört çocuğundan biriyim ben… Annemle babamın Girit’ten Ayvalık’a gelişleri çok acı olmuş. Düşünün; evinizibarkınızı, sahip olduğunuz her şeyi arkanızda bırakıp hiç tanımadığınız, orada sizi neyin beklediğini bilmediğiniz bir ülkeye geliyorsunuz. Dil yok, para yok! Akrabalarınızın her biri bir yerlere savrulmuş, dağılmışsınız. Kimi tarihçiler mübadeleyi bir büyük göç değil de, tarihin en büyük sürgünü olarak niteliyorlar. Doğrusunu isterseniz bu fikre katılmamak elde değil! Hele ki çocukluğunuz mübadelenin yürek sızlatan öyküleriyle geçmişse...

Annem, Resmo’da iyi bir hayat yaşadıklarını, varlıklı bir ailenin kızı olduğunu anlatır, “Anneannem saçlarını kendisi taramazdı. Onun saçlarını tarayan kadınları vardı!” derdi. Tabii zamanla o zenginlik kalmamış ama mübadele öncesinde Resmo’da hep birlikte huzurlu, sakin, güzel bir hayat sürüyorlarmış. Nitekim annemle Giritli Rum komşuları çok iyi anlaşırlarmış. Herkes birbirinin bayramına saygılıymış. Bizim bayramımızı onlar kutlar, onların paskalyalarında çörekler, paskalya yumurtaları birlikte yenirmiş. Kardeş kardeş yaşarlarmış adada. Her şey savaştan sonra değişmiş. Tek bir sandıkla ayrılmışlar Resmo’dan. Artık o sandığa ne koyabildiyse annem? Dediğim gibi, varlık anlamında yanlarına hiçbir

16

şey alamamışlar. Bir tek annemin çeyizi konmuş sandığa… Yastık başları, ‘delik işleri’, lambalar, peşkirler… Atlas üzerine altın simle işlenmiş bir yatak örtüsü vardı örneğin. Onu evlenirken kızıma verdim. O da örtüyü pano yaptı ama hiç unutmuyorum, o kadar ağırdı ki örtü, duvara asmaları olay olmuştu. Mübadele sırasında abim Mustafa bir buçuk yaşındaymış. Annem ise ikinci çocuğuna hamileymiş…

İlk zamanlar babamın ne iş yaptığını bilmiyorum. Kişi başına verilen yirmişer ağaç zeytinle geçindiklerini sanıyorum. O yıllarda Ayvalık-Cunda arasında ulaşım kayıklarla sağlanırmış. Kaptanlığı olan babam sandalcılık da yapmış olabilir. Yine de kesin konuşamam çünkü net anımsayamıyorum. Ancak daha sonraları babam zeytinyağı fabrikalarında asit ölçme işiyle uğraşmış ve hayatları yavaş yavaş bir düzene girmeye başlamış. ANNEM TÜRKÇE BİLMEZDİ, BEN ONUN SÖYLEDİĞİ GİRİT MANİLERİ VE ŞARKILARIYLA BÜYÜDÜM Ben 1936 yılında Saha Sokağı’nın deniz tarafındaki evimizde doğdum. Harika bir çocukluk yaşadım o sokakta. Bahçemizde tavuklar, keçiler vardı. Bugün seksen yaşındayım ve inanın ufak tefek şikayetler dışında sağlığım son


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.