7deniz dergisi kasim aralik 2013

Page 1

FİYAT: 10

Murat KIRAN

YIL: 1 SAYI:6 / KASIM - ARALIK 2013

| GİSBİR, Yönetim Kurulu Başkanı

Gemi İnşa’da 2023 Hedefi 10 Milyar Dolar!

İsmail Hakkı KUTER: Nekton Bot A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

Ge

Do s

y

mi a: İnş

a,

Ba kım

On

ar

ım

Nekton’un Hedefi, sektörde dünya markası olmak




Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi İbrahim Kocamış Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Editör Çilem Kocamış cilem@7deniz.net Muhabir Ömer Öztürk Görsel Yönetmen Grafikart Yayın Danışma Kurulu Altan Köseoğlu, Atilla Özdöl, Can Besev Engin Koçak , Kapt. Kubilay Ulucan Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan Bahadır Tonguç, Rıza Arslan Semih Ege Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan Fransa Temsilcisi: Onur Koyuncuoğlu Reklam ve Pazarlama Reklam ve Halkla İlişkiler Md Ebru İşcan reklam@7deniz.net İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: info@7deniz.net CTP ve Baskı Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. Yayın: Yerel - Süreli Yayın

7deniz dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.

İÇİNDEKİLER 4 6-19 20 26 31 32 36 38 40 42 44 48 50 52 54 58 62 70 76 76 78

Gemi İnşa Sektörü Göçebe Sektörü Olmaktan Çıkmalı KISA KISA Gemi İnşa’da 2023 Hedefi 10 Milyar Dolar! Pilotluk Hayali Onu Başarılı Bir Denizci Yaptı DOSYA Tersanelerin Geleceğine Yönelik Stratejisi Bir An Önce Belirlenmeli Türk Gemi İnşa Sanayii Dünyaya Açılarak Büyük Tonajlı Projelere Hizmet Vermeli Gemi İnşa Kalifiye Eleman Bulma Sıkıntısı Yaşıyor Türkiye Dünya Denizcilik Sektöründe Söz Sahibi Tuzla, önemini ve geçerliliğini asla kaybetmemeli Ham Maddenin Uygun Fiyata Alınması İçin Bazı Önlemler Alınması Şart Gemi inşa sektörünün niş projelere ihtiyacı var Gemi inşanın çıkışı offshore pazarı ile sağlanır Sektör Yüzde 40 Kapasiteyle Çalışıyor Devlet, özel sektörün önünü yatırımları teşvik edici yönde açmalı Nekton’un Hedefi, sektörde dünya markası olmak SAVUNMA GEMİ İNŞA DERNEKLER Salih Zeki Çakır Konuştu, DTO Meclisi Karıştı Meclisin aklını karıştırmaya çalışıyorsanız bu doğru yöntem değil!

MAKALE 24 56 64 68

Can Besev : Yakıt Tasarrufunda Dikkat Edilmesi Gerekenler Engin Koçak : Noel Arifesi Eğlencesi Atilla Özdöl : Görev Modülleri: Harp Gemilerinde Yeni Bir Konsept Bahadır Tonguç : Tahkim Uygulamalarına Genel Bakış



Editör

Gemi İnşa Sektörü Göçebe Sektörü Olmaktan Çıkmalı

O

| 4 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

cak 2013 yılı itibariyle yayın hayatımıza başladıktan bu yana 7deniz Dergisi olarak dönem dönem bazı sayılarımızda sektör iş kolumuzu dosya konusu yaparak, aynı iş kolunda faaliyet gösteren firmalarımızdan aldığımız görüşleri okuyucularımızla paylaştık. Bu özel çalışmalar içinde Savunma sanayi ve deniz araçları, Gemi sigortaları ve gemi brokerliği, Deniz taşımacılığı ve Lojistik gibi dosya çalışmalarımızdan sonrasında ise bu sayımıza Gemi inşa, bakım-onarımı ve yan sanayi sektörümüzü taşıdık. Gemi inşa sektörü deyince hemen aklımıza 2008 yılı ortalarında kendini göstermeye başlayan küresel ekonomik kriz gelir. Hatırlayacağınız gibi gemi inşa sektörü olumsuz etkilemiş ve bütün ülkeler küçülmeye gitmişti. Tabi kriz döneminde kendi devletlerinden destek alan yurtdışı gemi inşa sektörü ise krizi, Türk gemi inşa sektöründen daha erken atlatmıştı. Türkiye’de uygulanan teşvik mekanizmalarının diğer ülkelere kıyasla oldukça yetersiz kaldığını görüyoruz. Rakip ülkelerin uyguladığı bazı teşvikler ülkemizde yapılmış olsaydı, tersanelerimiz yeniden sipariş alma konusunda bu kadar gecikmezdi ve gemi inşa krizden daha erken çıkarak, 2023 için koyulan 10 milyar Euro’luk ihracat rakamının üstünde bir başarı grafiği yakalayabilirdi. Gemi inşanın bugünkü verilerine ve iş gücüne baktığımızda ortaya şöyle bir tablo çıkıyor; bu yılın ilk 10 ayında bir milyar doların üstünde ihracat gerçekleştirerek, 2013 yılı sonu itibari ile bu rakamın 1.2 milyar dolara çıkmasını bekleyen gemi inşa sektörü, 2014 yılı için ihracatta yaklaşık yüzde 20 büyüme hedefliyor. 2014’te başta Avrupa olmak üzere canlanmanın daha net görüleceği bir dış piyasa olacağına dikkat çekilse de 2013 yılı sonlarına doğru, özellikle büyük tonajlı gemilere yönelik siparişlerde önemli canlanma olasılığı sinyalleri var. 2014 yılı itibariyle, özellikle hizmet sınıfı, offshore yat ve mega yat inşası ile bakım-onarımda daha da canlı bir dönem olmasını bekliyor ve umut ediyoruz. Gemi inşa sektöründen güzel haberler alırken, bir yandan da Tuzla Tersaneleri gündeminde yeni bir tartışma söz konusu. Tersane gündemine, 49 yıl olan tersane işletim süresinin uzatılıp uzatılamama endişesi hakim. Anayasa Mahkemesi’nin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların üzerinde kıyı yapısı inşa edebilmek için yapılan irtifak hakkı ile kullanma izni sözleşmelerinin süresinin 49 yıla çıkarılmasına ilişkin Kanun hükmünü iptal tartışmaları

kriz kadar can sıkıcı hale geldi. Tuzla Tersaneleri’nin süreleri için yeniden 49 yıla uzatılmama endişelerinin sektörde konuşulması, yatırımcı açısından tedirginlik ve belirsizlik havası yaratıyor. Haliç, Camialtı ve Taşkızak Tersaneleri tarihimizin bir üretim modeliydi. Oradan Tuzla’ya taşınan tersanelerimiz bizi dünya gemi inşa sektörü sıralamasında üçüncülüğe taşımasında pay sayibi oldular. Haliç Tersaneleri çok uzun bir geçmişe ve tarihe sahipken neden Tuzla Tersaneleri de böyle bir geçmişe sahip olmasın! Tuzla Tersaneleri, Haliç Tersaneleri’nden sonra ikinci bir tersane tarihine sahip olmalıdır. Türk gemi inşa sektörünün dünyada ve özellikle Avrupa’da iş gücü ve marka değerinin güçlü kılınması adına Tuzla Tersaneleri’nin 50. ve 100. yılı için hedefler konulmalı ve bu hedefler çerçevesinde konuşulup tartışılmalı. Tuzla Tersaneler Bölgesi’ne herhangi bir faaliyetin yapılacağı “arsa” olarak bakılmamalı. En gelişmiş donanım ve en tecrübeli kadroya sahip Tuzla Tersaneleri’ni feda etme lüksüne sahip olmamalıyız. Gelişmiş ülkelerdeki benzer sektörlere baktığımız zaman büyük proje ve yatırımların güven içinde yapıldığını görüyoruz. Bugün geldiğimiz noktada Türk Gemi İnşa sektörü, İtalya ve Hollanda’dan sonra üçüncü sırada ise bu başarıda Tuzla Tersaneleri’nin payı yüksektir. Gemi İnşa sektörü göçebe sektörü olmaktan çıkmalı, kalıcı olarak Tuzla’da varlığını sürdürmelidir. Tuzla Tersaneler gündeminde bunlar tartışılırken, 7deniz Dergisi olarak konuyu gündemimize taşıdık ve bu sayımızda gemi inşa, bakım- onarım ve yan sanayi sektörünü ele aldık. Yan sanayi firmalarıyla ve tersanelerle yaptığımız görüşmelerimiz neticesinde sürelerin tekrar 49 yıla çıkarılması gerektiği, aksi takdirde gemi inşa sektörünün çok fazla kan kaybedeceği yönünde oldu. Sektörün nabzını tutmak adına firmalardan aldığımız görüşleri dosya konumuz içerisinde bulabilirsiniz. Ayrıca sektöre dair güncel haberlere ve son gelişmelere de sayfalarımızda yer verdik. 2014, sektörümüzün daha da iyi seviyelere doğru çıktığı, ticari anlamda kazançların arttığı ve sorunların çözüme kavuştuğu bir yıl olmasını dilerim. Yeni yılda, yeni sayımız ile buluşmak üzere sevgiyle kalın…

İbrahim KOCAMIŞ


KASIM-ARALIK • | 5 |

7 DENİZ


Kısa Kısa

DEVAF Semineri’nde Yüzde 100 Yerli Üretim Olan BLT-250 Pnömatik Halat Atar Tanıtıldı İTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO) Mezunları Sosyal Yardım Vakfı (DEFAV) üyelerinden, TRANSBOSPHOR firmasının sahibi, 1988 mezunu Kaptan Mustafa Can tarafından kurulan ACSF Savunma ve Denizde Güvenlik Teknolojileri Sanayi ve Ticaret A.Ş. hisselerinin önemli bir bölümü ve kontrolünün tamamı DEFAV’a bağışlandı. Türk denizciliğinin kaptan ve mühendislerinin kurduğu, DEFAV bünyesinde ve kontrolündeki ACSF Savunma ve Denizde Güvenlik Teknolojileri Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından üretilen BLT-250 Pnomatik Halat Atar ve diğer ürünlerin tanıtımı amacı ile 21 Kasım 2013 Perşembe günü Kadıköy’de bulunan Gündüz Aybay Denizcilik Merkezi’nde bir seminer düzenlendi. Açılış konuşmasını DEFAV Yönetim Kurulu Başkanı Müh. Bülend Temur’ün yaptığı seminerde, yüzde 100 yerli üretim olan ASCF ürünü Pnömatik Halat Atar’a dikkat çekildi. Yerli üretim olan bu ürünün, Türk üreticisine ve Türk ekonomisine sağladığı katkı ve faydalar da dile getirildi. BLT 250’nin en önemli farkı hava basıncı ile çalışması Temur’dan sonra sözü alan Müh. Nuri Can, ASCF ürünü Pnömatik Halat Atar ile ilgili katılımcıları bilgilendirdi. BLT 250’yi rakiplerinden ayıran en önemli farkın hava basıncı ile çalışması olduğuna dikkat çeken Can, BLT 250’nin barut ve patlayıcı madde içermediği için daha güvenli olduğunu belirtti. Güvenlik mekanizmaları sayesinde rahatlıkla kullanılabilen BLT 250, İş Sağlığı ve Güvenliği açısından da bir tehlike oluşturmadığı, sevk ve saklama koşullarının daha kolay ve ucuz olduğu, maliyet açısından emsallerine oranla daha avantajlı olduğu belirtildi. Pnömatik Halat Atar, bir kez alınıp değiştirilmeden, ömür boyu kullanım özelliğine sahip olduğu için patlayıcı içeren halat atarlar gibi her 3 yılda bir imha edilerek yeniden satın alınması gerekmediğine özellikle dikkat çekildi. Wheelmark, RINA ve US Cost Guard sertifikalarına sahip olup tüm klas kuruluşlarına bağlı olan gemilerde kullanılabilen bu ürünün tanıtımını, tatbiki olarak Nuri Can ve firma yetkililerinden Ertürk Ergenekon birlikte gerçekleştirdi. 2 farklı güvenlik mekanizmasına sahip Uluslararası kargo maliyeti çok düşük olan BLT 250, dünyanın her yerinde son tüketiciye ulaştırılabilir olması, hem maliyet hem de zaman açısından, pazar rakiplerine göre çok daha büyük kolaylık sağlamaktadır. Ayrıca güvenlik butonu ve fazla basınç tahliye mili ile 2 farklı güvenlik mekanizması bulunan bu cihaz ile kullanıcılara daha güvenli bir kullanım şekli sunulmakta. 4 ana parçadan oluşan BLT 250 Pnömatik Halat Atar Cihazı, kullanım ve taşıma kolaylığını arttırabilmek için ergonomik olarak tasarlandı. Ağırlık merkezi tam olarak atış mekanizmasında, yani ürünün ortasında bulunduğu için rahatlıkla taşınabilir. Nuri Can’a plaket verildi Seminer sonunda Bülend Temur, böyle bir firmanın vakfa bağışlanmasının önemini vurgulayarak, vakfın sadece bağışlarla değil aynı zamanda sürekli gelir getirecek ticari girişimlerle daha da gelişeceğini vurguladı. Dolayısıyla alınan her ürünün DEFAV’a bağış olduğunun bilinmesini istedi. Temur, daha sonra bu anlamlı bağış için hazırlanan plaketi Kaptan Mustafa Can adına oğlu Müh. Nuri Can’a takdim etti. Seminer, tüm davetlilerin katıldığı bir kokteyl ile sona erdi.

| 6 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ


Bursa yeni ‘Deniz Uçağı’ siparişi verdi

Budo ve SeaBird yatırımlarıyla Türkiye gündemine oturan Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2 yeni deniz uçağını daha yılbaşından sonra hizmete sokuyor.Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, SeaBird hizmetine dahil edilecek 2 deniz uçağı ve Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan Bursa Hava Yolları´nın uçuşlara başlamasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

KASIM-ARALIK • | 7 |

7 DENİZ


Kısa Kısa

Tuzla’da Venedik Modeli Marina İnşası Başladı Tuzla’da su kanalları ve denize yapılacak adacıklarla “Venedik” modelinin uygulanacağı 840 yat kapasiteli marinanın 2015 yılı Mart ayında hizmete girmesi planlanıyor. İnşa çalışmaları süren Tuzla Marina projesi hakkında bilgi veren Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, bu kapsamdaki bir projenin ilçeyi dünya ölçeğinde bir cazibe merkezi haline getireceğini ifade etti. Yazıcı, Tuzla Marina’nın, mimari yapısı ve içerisindeki fonksiyonel birimleriyle dünyanın sayılı marinaları arasında yer alacağını anlattı. Tuzla Marina’nın, sosyal alanları ve 840 yat kapasitesi ile bir çekim merkezi olacağını ifade eden Yazıcı; “Bu proje ile Tuzla’ya yılda 25 milyon iç ve dış turizmden ziyaretçi bekliyoruz. Tuzla Marina, E-5 ve raylı sistem ile entegre olacak ve ulaşım akslarının da merkezinde yer alacak. Tuzla Marina, vatandaşın ekonomik yaşamına da büyük katkı sağlayacak. Marina projesi ile en az 2 bin 500 vatandaşa istihdam sağlanacak” diye konuştu. Marina, 2015’te hizmete girecek Tuzla’ya dünya ölçeğinde bir proje kazandırmanın mutluluğunu yaşadığını dile getiren Başkan Yazıcı, projenin, her ekonomik düzeyden insanın faydalanacağı ve hem yerli hem yabancı ziyaret-

çilerin tercih edeceği fonksiyonel bir yapıya sahip olacağını vurguladı. Başkan Yazıcı; “İnşaat çalışmaları sürmekte olan ve ilk günden itibaren duyan herkesin büyük heyecanla beklediği projenin 2015 yılı mart ayı içerisinde tamamlanması planlanıyor” ifadelerini kullandı. Tuzla Marina Tuzla’da 185 bin metrekare yeşil alanı da bünyesinde barındıracak 840 yat kapasiteli marina projesi kapsamında balıkçı barınağı, alışveriş, hizmet ve servis alanları, su oyunları, eğlence parkı, seyir terasları, kafe ve restoranlar, parklar, çocuk oyun alanları, açık spor sahaları, yürüyüş yolları, gösteri alanları, konaklama alanı, kent meydanı ve 5 bin araçlık otopark da yer alacak. 550 dönüm üzerine kurulacak projede, su kanalları ve denize yapılması planlanan adacıklarla “Venedik” modeli uygulanacak. 250 milyon dolara mal olacağı belirtilen projeyle Tuzla’ya yatırımların ve gelen turist sayısının artması hedefleniyor.

Arkas Vergi Rekortmenliğini Kimseye Bırakmadı İzmir Ticaret Odası, 2012 yılı vergi rekortmenlerine ödüllerini verdi. Lucien Arkas’ın en çok gelir vergisi ödediği kentte onu Nail Özkardeş ve Bernard Lucien Marie Arkas izledi.

| 8 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

İzmir Ticaret Odası, 2012 vergilendirme döneminde başarılı olan üyelerini ödüllendirdi. Swissotel Grand Efes’te düzenlenen ‘Geleneksel Vergi Ödül Töreni’nde, Lucien Arkas, 2012 yılı vergilendirme döneminde İzmir’de en fazla gelir vergisi ödeyen kişi oldu. Bu kategoride Nail Özkardeş ikinci, Bernard Lucien Marie Arkas üçüncü olurken, Philsa Philis Morris Sabancı ve Tütüncülük Sanayi ve Ticaret A.Ş.MSC Gemi Acenteliği A.Ş. ile Akdeniz Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş. ise Kurumlar Vergisi kategorisinde kentteki ilk 3 rekortmen oldu.


KASIM-ARALIK • | 9 |

7 DENİZ


Kısa Kısa | 10 | • KASIM-ARALIK

Bahama’da Göçmen Teknesi Alabora Oldu Bahama’nın güneyinde, 27 Kasım 2013 tarihinde 150 Haitili göçmeni taşıyan teknenin aşırı yüklenme nedeniyle karaya oturmasının ardından alabora oldu. İlk belirlemelere göre 20 kişi hayatını kaybetti. Bahama Savunma Kuvvetleri Sözcüsü Origin Deleveaux, yaptığı açıklamada, 150 Haitili göçmeni taşıyan teknenin aşırı yüklenme nedeniyle karaya oturmasının ardından alabora olduğunu belirtti. Bölgedeki yetkililerin incelemelerine göre ölü sayısının 20 olduğu ancak kurtulanlar bunun 30′a kadar yükselebileceğini söylediği kaydedildi. Sınırlı yiyecek ile can yeleği olmadan yaklaşık 8 gündür denizde seyreden teknede bulunan Haitililerin ABD’ye gitmeye çalıştığı ifade edildi. Bahama polisi ve askeri tarafından yürütülen arama kurtarma çalışmalarına ABD Sahil Güvenlik ekipleri de destek verdi.

IMO Genel Kurulu Başkanlığı’na Türkiye Seçildi Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) 28. Genel Kurulu toplantısında, Genel Başkanlığı’na Türkiye seçildi. Türkiye adına başkanlığı Londra Büyükelçisi ve IMO Türkiye Daimi Temsilcisi Ahmet Ünal Çeviköz yapacak. İngiltere’nin teklifiyle gündeme gelen ve Genel Kurul üyelerinin yoğun destekleriyle seçilen Türkiye, IMO’ya üye olduğu 1956 yılından bu yana ilk kez bu görevi üslenmiş olacak. Türkiye’nin Başkan olarak görev yapacağı Genel Kurul’a Başkan Yardımcısı olarak Panama Londra Büyükelçisi Ana Irene Delgado seçildi. Başkanlığa seçildikten sonra Genel Kurula hitaben kısa bir konuşma yapan Büyükelçi Çeviköz, Başkanlığa seçilmesi için verdikleri destekten ötürü İngiltere ve Meksika’ya ve tüm Genel Kurula teşekkür etti. Denizcilikle ilgili ülkelerin bağlayıcı kararların alındığı ve Birleşmiş Milletlerin alt ihtisas örgütü olan Uluslararası Denizcilik Örgütü’nde (IMO) 170 üye ülke, gözlemci statüsü kazanmış olan 78 hükümet dışı (NGO) uluslararası kuruluş ve 61 adet hükümetler arası (IGO) teşkilat temsil ediliyor. 2 yılda bir yapılan IMO Genel Kurulu’nda 40 Konsey üyesi seçimi gerçekleşiyor. 3 statüde yapılan seçimlerde A Statüsünde 10 ülke, B statüsünde 10 ülke, C statüsünde ise 20 ülke konseye seçiliyor. 25 Kasım 2013 tarihinde başlayıp 4 Aralık 2013 tarihinde biten, 25’i Bakan düzeyinde bin 400’e yakın delegenin takip ettiği IMO Genel Kurulu’nda alt komiteler ve konsey toplantıları sonrası alınan kararlar onaylandı.

GİSBİR Mutabakat Anlaşması’nı imzaladı İslami Armatörler Birliği Teşkilatı OISA’nın Dubai’de 26. Genel Kurul Toplantısı’nda GİSBİR ve OISA arasında başta gemi inşa olmak üzere Mutabakat Anlaşması imzalandı. İslami Armatörler Birliği Teşkilatı OISA’nın Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde 27 Kasım 2013 tarihinde gerçekleştirilen 26. Genel Kurul Toplantısı’nda Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) ve OISA arasında başta gemi inşa olmak üzere denizcilik alanında karşılıklı işbirliği sağlamak amacıyla Mutabakat Anlaşması imzalandı. GİSBİR Yönetim Kurulu BaşkanıMurat Kıran ve Muhasip Üye Orkun Özek, GİSBİR’i temsilen imza törenine katıldı. GİSBİR ile OISA arasındaki ilişkileri güçlendirmek, denizcilik, gemi inşa, tamir, bakım ve onarım faaliyetlerini artırmak gibi konuları kapsayan Mutabakat Anlaşması, GİSBİR’i temsilen Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran ve OISA’yı temsilen Yönetim Kurulu Başkanı Mohammad Shawky Younis tarafından imzalandı.

7 DENİZ


KASIM-ARALIK • | 11 |

7 DENİZ Mayıs - Haziran 2013

65


Ciner Holding 5 Konteyner Gemisi Siparişi Verdi

Kısa Kısa

Bir yıldır sessizliğini koruyan Türk yatırımcılar, gemi siparişleriyle yeniden sahneye çıkmaya başladı. Bu yatırımcılardan biri olan Turgay Ciner, 5 konteyner gemisi siparişi verdi.

| 12 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Bir yıldır sessizliğini koruyan Türk yatırımcılar, gemi siparişleriyle yeniden sahneye çıkmaya başladı gibi görünüyor. Ekim ayının sonunda bir Türk yatırımcısının Kore’de bulunan Hanjin Tersanesi’ne 2 capesize siparişi verdiği rapor edildi. 180.000 dwt tonajında dökme kuru yük gemilerin toplam fiyatı ise 110 milyon dolar olarak belirtilmişti. Brokerlik siteleri araştırıldığında siparişlerin arkasındaki ismin tanıdık olduğu ortaya çıktı. O yatırımcı, kriz süresince gemi yatırımını sürdüren işadamı Turgay Ciner’di. 2009’da gemi yatırımlarına başlayan Ciner Holding, ilk olarak dökme kuru yük gemileriyle ardından da tanker siparişleriyle yatırıma devam etti. Aradan henüz bir ay geçmemişti ki uluslararası araştırma şirketlerinin raporlarında aynı isimle karşılaşıldı. İsim aynıydı fakat sipariş edilen gemiler ve tutar daha da büyüktü. Yabancı denizcilik gazetelerine düşen haberlere göre; Ciner Holding, geçen hafta da aynı tersaneye 9.200 teu kapasiteli 5 konteyner gemisi siparişi verdi. Yatımların toplam tutarının 400 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Her birinin 80-82 milyon dolar olduğu tahmin edilen konteyner gemileri 2015 yılı sonu ile 2016 yılları arasında teslim edilecek. Geçen ay sözleşmesi yapılan iki capesize gemi de 2015 yılında Ciner Holding’in filosuna katılacak. Konteyner gemilerin siparişleriyle birlikte holdingin bir aydaki gemi yatırımı 500 milyon doları aştı. 4 yıl önce armatörlüğe giren işadamı Turgay Ciner’in, bugüne kadar Uzakdoğu tersanelerinde yaptığı gemi yatırımı ise 1.5 milyar doları buldu. 9.200 teu konteyenr taşıma kapasitesi

olan gemiler Türk armatörleri için oldukça yeni bir tonaj. Şu anda Türk deniz ticaret filosunda bunun yarısı büyüklüğünde dahi konteyner gemisi bulunmuyor. Çıkan haberlere göre sipariş edilen konteyner gemilerinin kiracısı da hazır. Gemileri Hanjin Tersanesi yapacak. Teslim alındığında ise Koreli grubun taşımacılık şirketi Hanjin Shipping kiralayıp işletecek. Çünkü Hanjin bir süredir, 9.200 teu’luk yeni gemi siparişi vermek veya kiralamak için arayışını sürdürüyordu. Bu arayışı, farklı gemi işletmeciliğine girmeyi planlayan Ciner Holding ile bütünleşti ve yatırıma dönüştü. 2009 yılında yeni gemi siparişlerine başlayan Ciner Denizcilik’in şu an denizdeki filosunda farklı tonajlarda 18 dökme kuru yük gemisi bulunuyor. Bu gemilerin 6 tanesi de bu yıl filoya katıldı. Ciner’in ayrıca inşası devam eden iki de Suezmax tankeri bulunuyor. 163.000 tonluk bu gemiler de capesize gemiler gibi 2015’te şirketin filosuna katılacak. Yeni siparişler, Türk deniz ticaret filosu için güzel bir haber fakat Türk gemi adamları için pek önem arz etmiyor. Çünkü Ciner, bütün gemilerinde Filipinli gemi adamı çalıştırıyor. Sahibi Türk, gemilerin isimleri Hopa, Rize, İzmir diye yurttan gidiyor fakat bayrağı da personel de yabancı. Geçen yıl şirketin Yunan yöneticisi Vasileios Papakalodoukas’a neden Filipinler diye sorulduğunda şu yanıtı verdi: “Şirket politikamız tüm gemilerimizde tek uyruk çalıştırma yönündedir. Filipinlileri tercih etme sebebim; disiplinli olmaları, kabul edilebilir derecede İngilizce konuşmaları ve gemide içki içmemeleridir.”


KASIM-ARALIK • | 13 |

7 DENİZ


Kısa Kısa

Türk Denizciliği yıllar sonra hayaline kavuşuyor Deniz Ticaret Genel Müdürlüğü koordinasyonu ile 2012 yılının ikinci yarısında başlatılan projede sona gelindi. Yıllardır milli bir P&I sigortasının bulunmaması Türk Denizciliğinin hak ettiği uluslararası prestij ve saygınlık için önemli bir eksiklikti. Bugüne değin bu sigorta için yüksek miktarlardaki milli servetimiz yabancı ülkelere aktarılmakta ve sigorta sektörümüz bu önemli pastadan pay alamıyordu. Türk Denizciliği yıllar sonra hayaline kavuşuyor Bu noktadan hareketle Türk denizcilik sektöründen gelen talepler de dikkate alınarak 655 sayılı KHK ile Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün deniz sigortacılığının gelişmesine ve etkin bir şekilde işlemesine yönelik görevine istinaden Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme

Bakanlığı’nın teşvik ve koordinasyonu ile kamu ve özel sigorta firmaları ortaklığında Türk P&I’ının kurulması için öncülük yaptı. Ve çalışmalar meyvesini verdi Nihayetinde, Türk P&I’ı anonim şirketinin, kamu sigortacıları ve deniz sigortası konusun-

da muhabirlik yapan şirketlerden oluşan bir konsorsiyum tarafından şirket esas sözleşmesinde mutabık kalınarak şirket kurulması için gerekli hazırlıklar yapıldı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığın’a müracaatla destek olunması talep edildi. Deniz Ticaret Genel Müdürlüğü koordinasyonu ile 2012 yılının ikinci yarısında başlatılan proje de sona gelindi. Yoğun müzakereler gerçekleştirildi Bu çalışmalar kapsamda, potansiyel piyasa analizi çalışması tamamlanarak, yönetim modellemesi, idari ve finansal yapı hususlarında karşılıklı görüş alışverişinde bulunulmak üzere uzman ve yöneticiler düzeyinde yoğun istişareler ve çok sayıda toplantı gerçekleştirildi. “Türk P&I” ismi hakkı alındı Şirketin ticaret unvanında “Türk” ifadesinin kullanımına izin verilebilmesi için Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı aracılığı ile18.12.2013 tarih ve 7076 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı alındı. Bütün hazırlıklar tamam Diğer taraftan şirketin faaliyetlerini yürüteceği ofis kiralaması, tefrişi, insan kaynaklarının temini, hukuki ve teknik altyapı hazırlıkları kurucu şirketler tarafından tamamalndı ve şirketin ticaret unvanının tescili ile birlikte Gümrük ve Ticaret Bakanlığının şirket esas sözleşmesi üzerinde yapacağı ön inceleme akabinde kurulum safhasının 2013 Aralık ayı içerisinde tamamlanması ve Şubat 2014’te poliçelerin kesilmeye başlanması planlanıyor.

Hastane Gemisi Ocak’ta İhaleye Çıkacak

| 14 | • KASIM-ARALIK

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ABD’de bile olmayan doğal afetlerde görev yapacak 3 gemi hastanesi için ihaleye çıkılacağını söyledi. bulunacak. Her türlü ameliyat yapılabilecek. 8 ameliSağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’yi çok yathaneden 2’si özellikle beyin cerrahi için kullanılayakından ilgilendiren projenin ayrıntıları ile ilgili cak. 2 doğumhane, 6 yataklı diyaliz ünitesi, 2 yataklı bilgi verdi. Müezzinoğlu, Başbakan Recep Tayyip Er- yanık ünitesiyle toplam 200 yatak olacak. 316 sağlık doğan’ın yapımı için talimat verdiği ve dünyada eşi personelinin gemi hastanede görev yapması planlabenzeri olmayan “Depreme karşı yüzen gemi’lerden nıyor. bahsetti. Proje ihale aşamasında. En geç Ocak ayında ihaleye çıkacak. Gemi hastanede 200 yatak var Bakanlığın bir ay içinde ihaleye çıkacağı gemi hastaneyle ilgili rakamlar ise şöyle: Toplam alan 15-20 bin metrekare. 15 muayene, 15 müşahede, 2 müdahale, 2 resüsitasyon yatağına sahip. 17 branşta poliklinik

7 DENİZ


KASIM-ARALIK • | 15 |

7 DENİZ


Kısa Kısa

Rusya’dan, Greenpeace üyelerine çıkış vizesi Rusya’da tutuksuz yargılanan ve af yasasından yararlanan Greenpeace üyeleri ülkelerine dönebilmeleri için vize almaya başladı. Aralarında Türkiye vatandaşı Gizem Akhan’ın da bulunduğu 30 Greenpeace üyesi 18 Eylül’de Gazprom’a ait platforma tırmanmaya çalışmıştı. Rusya güvenlik birimleri Arctic Sunrise gemisine operasyon düzenleyerek 30 eylemciyi gözaltına almıştı. Belli süre tutukluk bulunan eylemciler mahkeme kararı ile kefaletle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in çı-

karttığı af yasasından yararlanan eylemciler hakkında devam eden mahkeme durduruldu. Serbest kalan Greenpeace üyeleri ülkelerine dönebilmek için Rusya Federal Göçmen Servisi’ne (FSM)başvuruda bulundu. Greenpeace twitter hesabından başvuruda bulunan 20 kişiden 11’ne vize verildiğini duyurdu. Geriye kalan eylemcilerinde en kısa zamanda vize alması bekleniyor

Global Yatırım’dan dev yatırım atağı Daha önce Barcelona Limanı’nın işletmesini yapan şirkete ortak olan Global Yatırım şimdi de Lizbon Limanı Yolcu Terminali Kamu Hizmeti İmtiyazı’nı almak için teklif verdi.

| 16 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Barcelona Limanı’nı işleten Creuers del Port de Barcelona’ya ortak olan Global Yatırım şimdi de Lizbon Limanı’na ortak olmak için girişimlerde bulunacak. Şirketin Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda yaptığı açıklama şöyle: “Şirketimizin yüzde 100 bağlı ortaklığı olan Global Liman İşletmeleri A.Ş.(“Global Liman”), Royal Caribbean Cruises Ltd (“RCCL”), Creuers del Port de Barcelona, S.A. (“Creuers”) ve Grupo Sousa – Investimentos SGPS LDA (“Sousa”), ile birlikte kurdukları Ortak Girişim Grubu vasıtasıyla, Lizbon Yolcu Terminali Kamu Hizmeti İmtiyazının Sınırlı İhale Yöntemiyle İhalesine bugün

itibariyle teklif verdiğini şirketimize bildirmiştir. Ortak Girişim Grubu üyelerinden RCCL 41 cruise gemisi ve 460 varış noktası ile dünyanın ikinci en büyük cruise işletmecisi olup, New York borsasında işlem görmektedir. Global Liman’ın ve RCCL’in müştereken %23′üne sahip oldukları Creuers, Barselona Limanını işletmekte olup, Malaga Limanını işleten şirketin çoğunluk hissesine ve Singapur Limanını işleten şirketin de azınlık hisselerine sahiptir. Sousa ise, Portekiz’in denizcilik ve limancılık sektörünün önde gelen 3 grubundan biri olup, lojistik ve enerji alanlarında da yatırımlar yapmaktadır.


Enerji gemisiyle ülkeleri gezip elektrik satacak Altınbaş Holding’in Onursal Başkanı Ali Altınbaş, 2014 sonunda teslim alacakları enerji gemisiyle Irak, Sudan, Lübnan gibi ülkelere elektrik ihraç edeceklerini söyledi Finans, enerji, lojistik, mücevherat ve eğitim alanlarında faaliyet gösteren Altınbaş Holding, gemiyle elektrik ihracatına hazırlanıyor. Bu kapsamda ‘enerji gemisi’ (powership) yaptırdıklarını söyleyen Altınbaş Holding’in Onursal Başkanı Ali Altınbaş, “Birer yüzer enerji üretim

tesisi olan bu gemiler, enerji alım anlaşmaları doğrultusunda ülkelerin acil elektrik ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Biz de hâlihazırda tersanede yapımı süren gemimizi 2014 sonunda teslim alacağız. Bu gemiyle Irak, Sudan, Lübnan gibi ülkelere elektrik ihraç edeceğiz” dedi. Şu anda dünya çapında faal 75 adet enerji gemisi bulunduğunu kaydeden Altınbaş, “Enerji gemileri, geleneksel enerji santrallerinin gemi üzerine konmasıyla yapılıyor. Yüzer santral ya da santral gemi olarak da adlandırılıyorlar” diye konuştu. Altınbaş, üretim kapasitesi 102.78 MW gücünde olacak geminin, ihtiyacı olan ülkelerin sahillerine yanaşarak elektrik satacağını belirtti.

Deniz Harp Okulu kapılarını basına açtı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Tuzla Deniz Harp Okulu kapılarını basına açtı. Basın mensuplarını, Deniz Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Mesut Özel karşıladı. Basın mensuplarına okulun derslikleri ve sosyal faaliyet alanları gezdirildi. Komutanlar ve öğrenciler basın mensuplarıyla beraber öğle yemeği yedi. Deniz Harp Okulu basın gezisi ilk olarak müze tanıtımıyla başladı. Deniz Öğretmen Binbaşı Aslı Güler, Deniz Harp Okulu’nun müzesiyle ilgili bilgi verdi. Denizcilikte kullanılan araç gereç ve minyatür gemilerle dizayn edilen müzede, okula başlamış ancak bitirememiş veya mezun olmuş ünlü simaların öz geçmişlerinin bulunduğu köşe dikkat çekiyor. Yaklaşık aynı dönemlerde Deniz Harp Okulu’na başlayan şairlerden Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek. Nazım Hikmet, rütbe alamadan okulu bırakmış. Deniz Harp Okulu’nu babasının vefatıyla 3. sınıfta bırakan şair Necip Fazıl Kısakürek de burada okuyanlardan sadece biri. Deniz Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Me-

sut Özel, okulun misyonu ve vizyonuyla ilgili bilgi verdi. Okulun kuruluşundan bu güne kadar geçen süreci anlatan Özel, 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün temelini attığı Tuzla Deniz Harp Okulu’nun 777 dönüm arazi üzerinde kurulduğunu söyledi. Deniz Harp Okulu’nda 21 bayan olmak üzere 861 öğrencinin eğitim gördüğünü aktaran Özel, ayrıca 8 ülkeden 70 misafir askeri öğrenci olduğunu söyledi. Daha sonra okul bahçesinde toplanan öğrencilerin öğle iştiması alındıktan sonra yemekhaneye geçildi.Deniz Harp Okulu’nun basın tanıtım gezisi, öğrencilerin eğitim faaliyetleriyle devam edecek KASIM-ARALIK • | 17 |

7 DENİZ


Kısa Kısa

Okyanus Araştırmaları İçin 43 Milyon Dolarlık Proje Yaşadığımız gezegenin üçte ikisini oluşturan okyanus dünyasının gizemini çözmeyi amaçlayan Fransız mimar Jacques Rougerie liderliğindeki uluslararası bir ekip, uzay gemisini andıran yarısı suyun altında yarısı ise üzerinde yer alan dikey gemi SeaOrbiter‘ı tasarladı. 12 yıllık çalışmanın sonucu olarak duyurulan 58 metre yüksekliğe sahip gemi, 18 bilim insanını aylar boyunca hem çalışıp hem yaşayabilecek şekilde barındırabiliyor. 30 metresi suyun altında, 28 metresi ise suyun üstünde olan geminin alt kısmından araştırma dalışları yapılabilecek ve okyanus

yaşamını keşfetmeye yönelik deniz altıların giriş ve çıkışı sağlanabilecek. SeaOrbiter, ihtiyaç duyduğu enerjiyi rüzgar, güneş ve dalgalardan sağlıyor. Projeyi destekleyenler arasında Ifremer, NASA ve National Geographic de yer alıyor. 43 milyon dolar gerek 2014 yılında üretimine başlan-

ması planlanan geminin su üzerinde kalan ve “göz” olarak adlandırılan kısmının üretimi için Kisskissbankbank.com adlı site üzerinden 325 bin Euro destek toplanmak isteniyor. Projenin tamamının gerçekleşmesi için gereken toplam bütçe ise 43 milyon dolar.

Türkiye İle Pakistan Ortak Askerî Gemi İnşa Ediyor

| 18 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Pakistan Savunma Üretim Bakanlığı ile Savunma Teknolojileri Mühendislik A.Ş. arasında ortak üretim sözleşmesi imzalandı. Buna göre Karaçi’deki bir tersanede askeri deniz ikmal tankeri inşa edilecek. çizdi. İnşa edilecek geminin önemine dikkat çePakistan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihken Tenvir, savunma sanayinde ortak projelere tiyacı olan ve tasarım-ekipman ihalesini Türkidevam etmek istediklerini belirtti. Diğer yandan ye’nin kazandığı denizde ikmal tankerinin ilk saç törende Pak-Türk okulları öğrencileri de hazır kesim töreni Karaçi’de yapıldı. bulundu. Pakistan Savunma Üretim Bakanlığı Geminin inşası, Türk mühendisler tarafından Paile Savunma Teknolojileri Mühendislik AŞ (STM) kistan’ın Karaçi Tersanesi’nde gerçekleştirilecek. arasında imzalanan sözleşme geminin tasarım Törende konuşan Savunma Sanayi Müsteşarı paketi, malzeme, ekipman, ELD, yedek parça, Murad Bayar, iki ülkenin şimdiye kadar birçok test ve tecrübelerinin yapılması, tersane ve kulortak projeye imza attığını söyledi. Bayar, hem lanıcı eğitimleri ile danışmanlık hizmetlerinin Türkiye hem Pakistan’ın savunma alanında dışa verilmesini kapsıyor. Askerî gemi inşası konubağımlılığa son vermek için önemli mesafeler sunda Pakistan ile Türkiye arasında bir ilk olan kat ettiğini vurguladı. Bayar, ayrıca inşa edilecek bu sözleşme ile Savunma ve Gemi İnşa Sanayi geminin Pakistan ordusunun operasyonel kabilialanında özgün bir işbirliği projesi başlatılmış yetlerine de büyük katkı yapacağını dile getirdi. oldu. Denizde İkmal Tankeri Projesi; STM’nin Pakistan Savunma ve Üretim Bakanı Rana Tenvir MİLGEM Projesi ile kazandığı tecrübe ve bilgi biise iki ülke arasındaki dostluk ve işbirliğinin altını rikimi ile hayata geçirilecek. Söz konusu geminin inşası ve donanımı Türk mühendis ve uzmanların kontrol ve gözetiminde Pakistan Karaçi Tersanesi tarafından yapılacak. Proje kapsamında Pakistan Deniz Kuvvetleri için dizayn edilen 15.600 tonluk tanker yaklaşık 155 metre boyunda. Tanker, denizde ikmal sistemi (RAS/FAS) ile helikopter iniş/kalkış imkanına sahip olacak ve 20 deniz mili sürat yapabilecek. Proje dört senede tamamlanacak.


Tersane İrtifak Hakkı ve Kullanma İzni Sözleşmelerinde Yeni Düzenleme

AYM, hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların üzerindeki kıyı yapısı inşa edebilmek için yapılan irtifak hakkı ile kullanma izni süresinin 49 yıla çıkarılmasına ilişkin Kanun Hükmünü iptal etti. Anayasa Mahkemesi, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların üzerinde kıyı yapısı inşa edebilmek için yapılan irtifak hakkı ile kullanma izni sözleşmelerinin süresinin 49 yıla çıkarılmasına ilişkin Kanun hükmünü iptal etti. Bodrum Turgutreis’te yat limanı inşa eden şirket, sözleşmeyle belirlenen 25 yıllık işletme süresinin, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda değişiklik yapılması hakkında kanuna 2008 yılında eklenen geçici madde uyarınca, hakkın başlangıç tarihinden itibaren 49 yıla kadar uzatılması istemiyle başvuru yaptı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı istemi reddetti. Bu işlemin iptali istemiyle açılan davaya bakan Danıştay 10. dairesi, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 29. maddesiyle 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen Geçici 8. maddenin Anayasaya aykırı olduğu kanısına vararak, Anayasa Mahkemesine başvurdu. Anayasa Mahkemesi, Kanunun, “devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların üzerindeki kıyı yapısı inşa edebilmek için, ilgili idare ile 49 yıldan az süreyle yapılan irtifak hakkı ile kullanma izni sözleşmelerinin süresinin, özel düzenlemeler hariç olmak üzere maddede öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesi şartıyla hakkın başlangıç tarihinden itibaren 49 yıl olarak değiştirilmesine olanak tanıyan” geçici 8. maddesini iptal etti.

Yüksek Mahkemenin Resmi Gazete’de yayımlanan gerekçesinde, lehlerine 49 yıldan az süreli olarak irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilen yatırımcılar tarafından, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç dört ay içinde başvuruda bulunulması ve sözleşmeden doğan mali yükümlülükler ve belirli koşulları yerine getirmesi şartıyla irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmelerinin süresinin hakkın başlangıç tarihinden itibaren 49 yıl olarak değiştirileceğinin öngörüldüğü belirtildi. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin temel ilkelerinden birinin “belirlilik ilkesi” olduğu kaydedilen gerekçede, bu ilkenin, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade ettiği vurgulandı. “Hariç tutulan özel düzenlemeler net değil” Hazine taşınmazlarının satışı, kiraya verilmesi, trampası ve mülkiyetin gayri ayni hak tesisinin, ilgili kanuni düzenlemelerle yürütüldüğü belirtilen gerekçede, buna göre hazine taşınmazları üzerinde kullanma izni verilmesi ile irtifak hakkı tesis edilmesi görev ve yetkisinin Maliye Bakanlığına ait olduğu kaydedildi. Gerekçede, Maliye Bakanlığının bu yetkisini, yatırım yapılacak Hazine taşınmazı üzerinde en fazla kırk dokuz yıla kadar irtifak hakkı tesis ederek veya kullanma izni vererek kullandığı ifade edildi. İtiraz konusu maddede, kıyı yapıları yapılması amacıyla, hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer-

ler üzerinde, “özel düzenlemeler hariç” tesis edilen irtifak hakkı ve

kullanma izni sözleşmelerinin süresinin uzatılmasının öngörüldüğü hatırlatılan gerekçede, madde metninde “özel düzenlemelerin” nelerden ibaret olduğu, neden özel düzenleme olarak kabul edildikleri ya da hariç tutuldukları konusunda herhangi bir açıklamanın yer almadığına işaret edildi: Gerekçede şu değerlendirmeler yapıldı: “Bu durumda idarenin, özel düzenlemeler kapsamına nelerin dahil olabileceğinin belirlenmesi hususunda geniş bir takdir yetkisine sahip olacağı açıktır. Bu haliyle sözleşmelerden hangilerinin sürelerinin uzatılacağının ilgili kişilerce önceden bilinebilir olduğu söylenemeyecektir. Hazine taşınmazları üzerinde kıyı yapıları yapılması amacıyla tesis edilen irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmelerinin süresinin uzatılmasında özel düzenlemelerin tespiti konusunda idareye geniş takdir yetkisi tanıyan itiraz konusu kural, yatırımcılar açısından anlaşılabilir, bilinebilir ve öngörülebilir değildir. Bu durum kuralın uygulanmasında tereddüt ve belirsizliklere yol açacağından kural, hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.”

KASIM-ARALIK • | 19 |

7 DENİZ


Röportaj

MURAT KIRAN GİSBİR | Yönetim Kurulu Başkanı

Gemi İnşa’da 2023 Hedefi 10 Milyar Dolar! | 20 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Türk gemi inşa sanayi, 700 bin ton çelik işleme, 4 milyon DWT gemi inşa ve 16 milyon DWT bakım onarım kapasitesine sahip.


1

971 yılında kurulan ve şu an Murat Kıran yönetimindeki GİSBİR’in kurumsal kimliği, 40’ıncı yılını vurgulayacak şekilde yenilenerek modern bir görünüme ve internet sitesi, birlik, üyeler, gemi inşa sanayi, kanunlar ve faaliyetler konusunda güncel ve ayrıntılı bilgilerin bulunduğu bir içeriğe ve tasarıma kavuşturuldu. Murat Kıran’ın başkanlığı sonrasında Yalova başta olmak üzere KKTC, İskenderun ve Tuzla’dan toplam 44 yeni üye birliğe kazandırıldı ve üye sayısı 86’ya yükseltildi. Göreve geldiği 3 Ekim 2011 tarihinden itibaren Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’ni gücüyle orantılı bir sivil toplum kuruluşu haline getirme yolunda önemli adımlar atan GİSBİR Başkanı Murat Kıran GİSBİR’in çalışmalarını ve sektörde yaşananları 7deniz Dergisi’ne değerlendirdi. Muvazza sorunun çözümüne ilişkin öneriler Bakanlığa sunuldu Son zamanlarda firmaların gündeminde olan, tersaneler için önemli bir problem sahası oluşturan muvazaa sorununun çözümüne ilişkin önerilerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na sunduklarını belirten Kıran, konuya ilişkin yasal Bakanlık düzenlemesinin devam ettiğini, bugüne kadar neticelenen davaların da kazanıldığını ifade etti. Yıllardır tersanelerin en önemli problem sahalarından birini oluşturan Milli Emlak - Kira Artışı sorunu ise her seviyede yapılan girişimler ve uzun süreli mücadeleler sonucunda, kanunda tersaneler lehine bir yasal düzenleme yapılmasının sağlanması ile sonuçlandı. Murat Kıran, toplam 54 tersanede yatırımlara başlandığını ancak yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bu tersanelerin zor bir duruma girdiğini belirtti. 2008 yılı sonu itibariyle ihraç edi-

len yeni gemi, yatlar ve bakım-onarım faaliyetleri sonrasında bu değerlerin yaklaşık 4 milyar dolara ulaştığının bilgisini veren Kıran; “Avrupa’daki gemi inşa faaliyeti gösteren ülkeler, 2008 global ekonomik krizin etkilerini göstermesi ile bir çok tersanesini kapattı. Günümüzde çok az Avrupa ülkesi gemi inşa faaliyetine devam etmektedir. Bu sebepten dolayı ülkemiz tersaneleri gemi inşa faaliyetleri bakımından Avrupa ile kıyasladığımızda ilk 3’te yer almaktadır” diyerek ayrıca Türk gemi inşa sanayinin, 700 bin ton çelik işleme, 4 milyon DWT gemi inşa ve 16 milyon DWT bakım onarım kapasitesine sahip olduğunu söyledi. Rakip ülkeler rekabetçiliklerini kriz döneminde aldıkları devlet desteği ile korudu 2008 yılı içerisinde kendini göstermeye başlayan küresel ekonomik krizin, gemi inşa sektörünü olumsuz etkileyerek, birkaç ülke dışında tüm ülkelerin önemli boyutta küçülmeye gittiğini belirten Kıran; “Kriz döneminde aldıkları devlet destekleriyle rekabetçiliklerini koruyan rakip ülkeler, krizi Türkiye’den daha çabuk atlattı. Bu nedenle Avrupa’daki üretim, önemli ölçüde Uzakdoğu ülkelerine kaydı” dedi. 2006,2007 ve 2008 yılında alınan siparişlerin bir kısmının gecikmeli olarak dünya deniz ticaret filosuna katılmasının olumsuz sonuçları da yaşandı. Baktığımız zaman 2008 yılı sonrası dönemde, dünyada gemi siparişlerinde önemli oranda düşüş yaşandığı gözlendi. Uygun rekabet koşullarında Türk gemi inşa sektörü belirli segmentlerde, maliyetler bazında, dünyanın önde gelen gemi üreticileriyle rekabet edebilecek durumda olduğu ortada. Ancak rakip ülkelerdeki önemli devlet destekleri, gemi inşa sanayisini olumsuz etkilemektedir.

AB ülkeleri dâhil, gemi inşaya doğrudan ve dolaylı teşvik sağlamayan bir ülke bulunmadığını belirten Kıran, özellikle Güney Kore, Çin, Brezilya ve Rusya gibi ülkelerin gemi inşa sanayini ulusal politikalarının önemli bir parçası haline getirdiğini ve son 2-3 yıl içerisinde krizi de bir fırsat olarak görerek, yeni teşvik mekanizmalarını hayata geçirdiklerine dikkat çekti. Ancak yine de bütün bu olumsuzluklara rağmen tersaneler Avrupalı müşterilerden, başta özel maksatlı gemiler olmak üzere yeni gemi siparişleri alıp, bakım-onarım faaliyetlerine devam etmektedir. Bugün Yalova ve Tuzla Bölgeleri’nde bulunan 8 tersanede Norveç’li alıcılar için Platform Destek Gemileri (PSV) balıkçı gemileri, feribotlar ve römorkörler gibi özel maksatlı gemilerin inşa edildiğinin bilgisini veren Kıran; “Römorkör inşasında dünyada marka haline gelmiş tersanelerimiz mevcuttur. Sübvansiyonların olmadığı bir ortamda, Türk gemi inşa sektörü, belirli ürün segmentlerinde, maliyetler bazında, dünyanın önde gelen gemi üreticileriyle rekabet edebilecek durumdadır. Eco-friendly gemiler, offshore bağlantılı yapılar ve destek gemileri ile askeri gemiler, iç sularda ve kabotajda kullanılacak küçük tonajlı gemiler, sofistike “niş” enerji gemileri, gemi inşa sektörü için fırsattır. Diğer yandan rüzgâr/dalga enerjisi platformu taleplerinin artacak olmasının da dünyada artan lüks yat ve kruvaziyer ihtiyacı, bu alanda pazar bulabileceğimiz başka önemli fırsatlar yaratmaktadır” dedi. Tersaneler kurulu kapasite, alt yapı ve teknoloji, uzmanlaşmış ve yetişmiş iş gücüne sahip olması nedeniyle yat, römorkör, kimyasal tanker, ahşap tekne, koster, askeri gemi gibi segmentlerde branşlaş-

AB ülkeleri dâhil, gemi inşaya doğrudan ve dolaylı teşvik sağlamayan bir ülke bulunmadığını belirten Kıran, özellikle Güney Kore, Çin, Brezilya ve Rusya gibi ülkelerin gemi inşa sanayini ulusal politikalarının önemli bir parçası haline getirdiğini ve son 2-3 yıl içerisinde krizi de bir fırsat olarak görerek, yeni teşvik mekanizmalarını hayata geçirdiklerine dikkat çekti.

KASIM-ARALIK • | 21 |

7 DENİZ


Röportaj

mış durumdadır. Ayrıca, tamir ve bakımda da bölgesel güç haline gelindi. Bu unsurlar, özellikle bugün dünya tarihinin en büyük ekonomik krizinin etkilerini ülkemizde en ağır şekilde hisseden gemi inşa sektörünün varlığını ve hayatiyetini sürdürebilmesine imkân sağlamaktadır.

| 22 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Türkiye gemi ihracatı rakamları 2008 yılında en üst seviyelere ulaşarak 2,8 milyar dolara çıktı. 2012 yılını ise 1,1 milyar dolar seviyesinde kapattı. Bu rakam 2013 yılının ilk 6 ayında ise 1,2 milyar dolar seviyesinin üzerine çıktı. Tamirle birlikte gemi inşa sanayinin yaklaşık 2 milyar dolarlık bir ihracatı yakalayabileceği de değerlendirmeler arasında. Bu seviyelerin 2023’te ise 10 milyar dolara ulaşması hedeflenmekte. İstenilen hedeflere ulaşmak için Offshore tipi gemiler inşa edilmeye başlanmalı Offshore sektörünün gittikçe yükselen bir grafiğinin olduğunu ve milyar dolarların konuşulduğu bir alan olduğuna dikkat çeken Kıran; “Yabancı basından takip ettiğimiz haberler ve araştırma şirketlerin-

den edindiğimiz veriler ışığında görmekteyiz ki offshore sektörü, alışık olduğumuz milyon dolarların değil milyar dolarların ifade edildiği ve her geçen gün büyümeye devam eden bir sektördür. Keppel, Hyundai, Samsung gibi dev tersanelerin almış olduğu offshore platformu, platform destek gemisi, jack up ve rig benzeri siparişlerin her biri ortalama bir milyar dolar değerine sahip dev projelerdir. Offshore konusunda referansa sahip olmamız ve offshore tipi gemileri inşa etmeye başlamamız durumunda 2023 yılı için hedeflenen 10 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabiliriz” dedi. Dünyada milyar dolarların ifade edildiği offshore sektörünü, gemi inşa sanayisi için bir çıkış noktası olarak gördüklerini belirten Kıran, offshore konusunda referansın olmaması durumunda ise pazara girmek zorlaşacaktır dedi. Offshore sektöründe ciddi işler alınıyor. İnşası devam eden gemi ve platformların yüzde 7’si cironun yüzde 26’sına tekabül etmekte. Bu da gemi inşa sanayinde işlem gören her dört liranın bir lirasının offshore marketine ait olduğunu göstermektedir.

Kıran, gemi inşa sanayisinin offshore pastasından pay alabilmesi için Birlik olarak, Enerji Bakanlığı’nın öncülüğünde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı TPAO’nun bir offshore filosu oluşturulması yönünde önerilerinin olduğunu dile getirdi. Burada, Brezilya’daki PETROBRAS ve TRANSPETRO arasındaki ilişkinin örnek alınarak bir offshore şirketi kurulabilir ve Türk tersaneleri bu filoya platformlar, platform destek gemileri (FPSO, PSV, FSO, Jack-up, Rig, v.b.) inşa edilebilir diyen Kıran; “Bu projeleri hayata geçirebilmek ve gerekli know-how desteğini sağlayabilmek için bu konuda dünyada söz sahibi firmalarla verimli bir ortaklık geliştirilmesi gerekecektir. Çünkü iş ortaklığı (joint venture) bu işin anahtarı olacak. Böylelikle, TPAO’nun Transpetro benzeri bir şirket bünyesinde deyim yerindeyse offshore, makine parkı oluşturulacaktır. Oluşturulacak olan bu filo, Enerji Bakanlığımızın bölgemizdeki offshore faaliyetlerinde kullanılabilecek ve gerektiğinde kiralanabilecektir. Böylelikle, gemi inşa sanayimiz hem boyut değiştirecek, hem de milyon do-


larların döndüğü bu dev markette referansa sahip hale gelecektir” dedi. Türkiye ofshore’da kendi platformunu üretebilecek duruma gelecektir Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın, ‘Eğer sismik araştırmalarda iyi bir nokta yakalarsak, petrol ve doğalgaz bulgusuna rastlarsak, bir platform ihtiyacımızın olduğunu söylemek isterim. Bu platformun, ilk alacağımız teklifin, şu ana kadar hiç yapmamış da olsa, yerli sanayi tarafından, Tuzla tarafından yapılmasını can-ı gönülden isterim’ açıklamasına paralel olarak Başkan Kıran şu yorumda bulundu; “Offshore platformlarının bakım ve onarım faaliyetlerini başarıyla gerçekleştirmiş 3 tersanemiz var. Buna ek olarak, bugüne kadar offshore platformu alanında bakım onarım faaliyetleri yürütmemiş, fakat sahip olduğu imkânlar ve tesis kapasitesi itibariyle bu tür projeleri tamamlama gücüne sahip olan yaklaşık 10 tersanemiz bulunmakta. Birden fazla tersanenin bir araya gelmesiyle inşa edilmesi

durumunda bu sayı artabilir ve bu durumda Türkiye, kendi platformunu üretebilecek duruma gelecektir” dedi. 2008-2012 yılları arasında inşa edilen gemilerin çoğu ihracata yönelik olan Türk tersaneleri, bu gemilerin tamamına yakınını Avrupa Birliği (AB) ülkeleri armatörlerine ihraç etmektedir. Şu anda bakıldığında ise yeni gemi inşada ağırlıklı olarak askeri gemiler ve Norveç siparişi ağırlıklı, balıkçı tekneleri inşa eden tersaneler bulunmakta. Tersaneler açısından 2013 yılını değerlendiren Kıran; “Türk gemi inşa sanayi, 2013 yılının ilk yarısını, geçmiş yıllarda alınmış siparişler, savunma sanayi ihaleleri kapsamında yapılan işler, platform destek gemisi (PSV) ve römorkör, balıkçı gemileri gibi niş market için inşa edilen gemilerle geçirdi. Yılın ikinci yarısını da kapasitenin yaklaşık yüzde 20’sini kullanarak benzer projeler, tamir, bakım ve onarım faaliyetleriyle tamamlayacağı öngörülmekte. Özellikle Nor-

veç olmak üzere ihracata yönelik balıkçı tekneleri, offshore destek gemisi (OSV) projeleri devam etmekte olup yeni siparişlerin yıl içerisinde alındığı bilinmektedir” dedi. Ayrıca Kıran, Türk gemi inşa sanayisinde, dünya deniz ticareti filosundaki ve tersanelerdeki kapasite fazlasının (overcapacity) bir süre daha negatif etkisini sürdüreceği yönünde öngörüleri olduğunu, bu durumun bilincinde oyuncuların, Türk gemi inşa sanayinin hedefini daha çok enerji, offshore ve savunma sanayi için inşa edilen gemilerin ihracatı yönünde belirlendiğini ifade etti. Kıran, son olarak gemilerin tamir ve bakımında Akdeniz, Karadeniz ve Ege Havzaları’ndaki önemli oyunculardan biri olmaya devam edeceklerine değinerek, navlun fiyatlarının tüm zamanların en düşük seviyelerinde olduğu, bu yılkı verilerin dikkate alındığında, önümüzdeki yılın bu yıla göre nispi bir büyüme ve iyileşme olacağını öngörmek fazla iyimser bir öngörü olmayacaktır dedi.

KASIM-ARALIK • | 23 |

7 DENİZ


Makale

Can BESEV Yönetici-Analist

Yakıt alırken çaldırmamak, kaliteden taviz vermemek ne kadar önemliyse, kullanırken de iktisatlı olmayı başarabilmek ortalama bir hesapla her aya bir hafta daha eklemeye kadar faydalar sağlayabilir

Yakıt Tasarrufunda Dikkat Edilmesi Gerekenler

2 | 24 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

013 yılı da bitti ama ne mali kriz ne de denizcilik şirketlerinin çilesi bitti. Piyasaların durumuna ve arz talep dengesine bakılacak olursa yakın zamanda herhangi bir sürdürülebilir iyileşme gözükmüyor. Sürdürülebilirlik demişken bu kelimenin denizciliğe getirdiği külfet de artık çok da uzakta değil; düşük sülfürlü yakıtların kullanım mecburiyetinin yaygınlaşması. Bu yaygınlaşmayla beraber talebi karşılayacak bir mekanizma hali hazirda olmadigi için yakıt fiyatlari daha da yukarıya çıkacak. Özellikle 2015’de Avrupa emisyon kontrollerin ağırlaşmasıyla (0.1% sülfür) MGO (Marine Gasoil) ya olan talep artacak. Ancak, Avrupa rafinelerine baktiğımızda böyle bir arz kapasitesinin olmadığı-

nı görüyoruz ve kısıtlı ürün icin rekabet fiyatları doğal olarak yukarıya itecek ve bu 2018, 2020 ve 2025 kademeleriyle yaygınlastıkça devam edecek. 1998’de MGO 100 dolar iken, 2008’de marketin tepesinde bin300 dolara ulaşmıştı. Şu an için ise bin dolar seviyesinde. Önümüzdeki yıllarda2 bin dolar seviyesini öngörenlerin sayısı ise hiç de azımsanacak gibi değil. 100 tonluk küçük bir yakıt ikmalini ele alalım; 1998’de 10 bin dolar iken 20 yıl sonra 200 bin dolar. Yani 20 yılda yirmi kat artan bir maliyet yakıt. Maaşlar, boya fiyatları, yedek parça, sigorta fiyatları veya gemi fiyatları yirmi kat artmadı. Daha önceki yazılarımda alıcıların nasıl uygun ve muteber yakıt satı-

cıları, brokerleri seçerek fiyatları biraz da olsa indirebileceklerini konu almıştım. İşini iyi bilen bir alıcıya sahip ve düzenli ödeyen bir armatörluk şirketi, aksine oranla yakıtı yüzde 10 ucuza alabiliyor demiştik. İyi bir tedarikçiyle çalışınca da anlaşılan miktarın tam olarak teslimi de gerçekleşiyor. Bu sayıda diğer bir önemli etkene, yakıt tasarrufuna kısaca da olsa değinmek isterim. Birincisi tabi ki en kolay olan düşük hızda seyir, araba kullanırken de aynı şey geçerli 150 km/saat hızdaki yakıt tüketimi ile 80 km/saat deki aynı değil. Ancak burada marifet sadece hızı düşürmek değil, en kestirme yolu bulabilmek ve denizlerdeki akıntılardan, hava durumundan da faydalanmak gerek. Sadece 0.5 deniz mili hız düsürerek bile bazı


gemilerde yüzde 5-8 gibi tasarruf sağlamak mümkün gözükmekte. İkincisi, kaliteli yakıt çok önemli; yakıta sadece 100 tonluk bir miktar olarak bakmamak gerek, kalitesiz kömür ile kaliteli kömür gibi bir fark var arada. Biri az miktarla ısıtırken diğerinden çok daha fazla yakmak gerekir. Üçüncüsü de geminin teknik durumu ki bu çok geniş kapsamlı bir konu. Örneğin Scamping de denilen (Scamp firmasina atfen artık endüstride Selpak gibi marka adının ürün için kullanılmasından ötürü) pervane ve denizaltı temizliği bile tek başına önemli tasarruflar sağlayabiliyor. Uygun boyalar, düzenli bakım onarım hatta gemideki ampullerin tasarruflu ampullerle değişmesi bile katkı sağlıyor. Tüm bunlarla yüzde 30 civarında bir tasarruf sağlamak hiç de imkansız degil, fazlası da mümkün. Bunların çoğu da önemli ek maliyetler getiren seyler değil, ama bilgi ve beceri gerektiren şeyler. En önemlisi ise, eğitim ve insan faktörü. Aslında en büyük merhale tasarrufun armatörden başla-

“Yakıt yönetimi” bugün çoğu büyük şirkette artık çok önem verilen bir husus ve cahil alıcıların ve kullanıcıların çok pahalıya patladığı bir gerçek. Anlaşmazlıklarda da bu geçerli; örneğin yakın zamanlı bir vakaya bakarsak bir ihtilaf uzlaşmayla 5 bin dolara çözülebilecekken ve bu rakam da zamanla amorti edilebilecekken salt iş bilmezlikten armatör firmaya 25 bin dolardan fazla bir külfetle sonuç buldu. Küçük kuru yük gemisine baktığımızda (5,000 dwt) gördük ki maalesef 25 bin dollar, bu geminin neredeyse 10 günlük TCE kazancına eşit geliyor. ” yıp finans, satın alma, operasyon, teknik müdür, planlama ve gemi personeline kadar herkesin katılımıyla mümkün olması. Ancak topyekün seferberlik saglanabilirse ve her birim birlik icinde en az yakıtla seferi tamamlamak için bilgi ve beceri sahibi olursa deniziclik firmalari çok büyük kazançlar sağlayacaklardır.

Yüzde 30 olarak düşünsek bile, 200 bin dolarlık küçük bir MGO ikmali yerine 140 bin dolar harcanacak ve 60 bin dolar cepte kalacaktır. Bu miktar ortalama bir Türk gemisi icin neredeyse 10 günlük kazançtır, çoğu gemi için maaşların toplamı kadar bir paradır. Yakıt alırken çaldırmamak, kaliteden taviz vermemek ne kadar önemliyse, kullanırken de iktisatlı olmayı başarabilmek ortalama bir hesapla her aya bir hafta daha eklemeye kadar faydalar sağlayabilir. Bu da çoğu firma için varoluş savaşında sıklıkla göz ardı edilen ama hayat kurtarabilecek bir faktör. Bu yüzden “yakıt yönetimi” bugün çoğu büyük şirkette artık çok önem verilen bir husus ve cahil alıcıların ve kullanıcıların çok pahalıya patladığı bir gerçek. Anlaşmazlıklarda da bu geçerli; örneğin yakın zamanlı bir vakaya bakarsak bir ihtilaf uzlaşmayla 5 bin dolara çözülebilecekken ve bu rakam da zamanla amorti edilebilecekken salt iş bilmezlikten armatör firmaya 25 bin dolardan fazla bir külfetle sonuç buldu. Küçük kuru yük gemisine baktığımızda (5,000 dwt) gördük ki maalesef 25 bin dollar, bu geminin neredeyse 10 günlük TCE kazancına eşit geliyor. Çok büyük bir Danimarka’lı şirketin yakıt yöneticisi ile konuşurken, arkadaşım artık bizim şirkette kiralama departmanı ile es seviyedeyim, bizim yarattığımız kazanç, şirketi karda tutuyor, meğer cehaletten ne çok zarar etmişiz demişti. Kendisini de burada anıp, herkese tasarruflu ve karlı bir 2014 yılı diliyorum.

KASIM-ARALIK • | 25 |

7 DENİZ


Röportaj 2001 yılında eğitim amacıyla Amerika’ya giden ve 2005 yılında GAC Shipping firmasından aldığı iş teklifi üzerine orada yaşamaya karar veren Kaptan Kubilay Ulucan, şu anda GAC Denizcilik firmasında yönetici olarak çalışıyor. Bunun yanı sıra 2008 yılında kurulan ATCOM’un Denizcilik Sektörü Başkanlığı görevini de yürütüyor.

| 26 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Kubilay ULUCAN ATCOM DENİZCİLİK Sektörü Başkanı

Pilotluk Hayali Onu Başarılı Bir Denizci Yaptı

Dünya ekonomisinin daraldığı bu dönemde Amerika limanları ile çalışmayan şirketler zorlanabilir. 7deniz Dergisi yayın hayatına başladığı günden itibaren makaleleri ile her sayımızda yer alan AmerikaTemsilcimiz Kaptan Kubilay Ulucan ile bu sayımıza özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Ö

ncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1977 Karabük doğumluyum. İlk, orta ve lise ögrenimimi Safranbolu’da tamamladıktan sonra 1996/98 yılları arasında yeni kurulmuş olan ve Türkiye’de ilk kez denizciliğin kara ve deniz departmanlarındaki profesyonel çalışan ihtiyacını tamamlamak üzere eğitim veren, Kocaeli Üniversitesi Karamürsel Denizcilik MYO’da yüksek okul eğitimime başladım. Üniversite yıllarında eğitimime devam ettiğim süre içerisinde Körfez bölgesinde hizmet veren bir denizcilik şirketinde çalışma hayatına adım attım. 1998-2000 yılları arasında RT Shipping, Kaptanoğlu Denizcilik şirketleri gemilerinde çalıştım.

2001 yılında eğitim amaçlı olarak Amerika’ya gittim. Amerika’da hem okuyup hem de çalıştığım süre içerisinde halen çalısmakta bulunduğum GAC Shipping (USA) Inc. firmasından iş teklifi aldım. 2005 yılından bugüne denizcilik sektorünün dünyada önde gelen şirketi olan GAC Denizcilik firmasında yönetici olarak çalışmaktayım. Aynı zamanda Amerika’da 2008 yılında kurulmuş olan, Türk ve Amerikan şirketlerini bir araya getirmek, Türk şirketlerine öncülük etmek ve Amerika’daki çalışmalarında yardımcı olmak amacıyla kurulmuş bulunan Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM), Denizcilik odası başkanlığı görevini de yürütmekteyim. Bunun dışında 2009 yılından

bu yana Amerikan Sahil Güvenlik kurumunda (USCG) yardımcı ve destek ünitesinde görev yapmaktayım. 2010 yılında ayrıca Amerika’da bir denizcilik kurumundan Gemi kiralama ve Brokerlik eğitimi ve diploması aldım. Bu mesleği seçmenizdeki etkenler neydi? Aslında çocukluğumdan bugüne hep pilot olmak istemişimdir. Bu isteğime üniforma giymek arzusu da eklenince denizcilik okulu benim için cazip bir seçenek oldu. Ailemizde başka bir denizci olmadığından birinci kuşak denizci olarak yeni nesil aile bireylerime, denizcilik eğitimine yönlendirici bir rol model oldum.


2001 yılında eğitim amaçlı Amerika’ya gittiniz. Peki, GAC Shipping firmasından aldığınız teklif üzerine mi orada yaşamaya karar verdiniz? Ülkenizden uzakta başka bir ülkede yaşamanın zorluklarıyla karşılaştınız mı? Benim Amerika’ya geldiğim yıllar Amerika’nin ekonomik ve imaj olarak iyi konumda olduğu yıllardı. GAC denizcilik firması ile çalışmaya başlayana dek bu ülkede sektör dışında işlerle meşgul oldum. Eğitimimi aldığım denizcilik sektörü üzerine çalışma fırsatı bulmam, Amerika’da kalmamda en önemli etkendir. Her gurbette yaşayan insan gibi bizlerinde burada en büyük eksikliği Türkiye’deki sosyal ortamlarımıza duyduğumuz özlemdir. Ancak son yıllardaki iletişim çağı ve imkanları bu eksikliğimizi bir nebze olsun azalttı. ATCOM’da her kesimden ve her düşünceden iş adamı bir arada… Amerikan Türk Ticaret Odasi Denizcilik Sektörü Başkanlığı görevini yürütüyorsunuz. Bize ATCOM’un kurulma amacından ve Türk denizcilik sektörüne sunduğu katkılardan bahsedebilir misiniz? Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM), New Jersey’de Türk Amerikan iş adamlarının iş, bilgi, kültürel ve sosyal durumlarını iyileştirmek, iki ülke arasında ticaret köprüsü olmak, beraberlikten kaynaklanan tasarruflar elde etmek amacıyla, kar amacı gütmeyen bir organizasyon olarak 11 Mart 2008’de kuruldu. ATCOM’un

genel merkezi Cherry Hill, New Jersey’de bulunuyor. ATCOM’un ayrıca 10’un üzerinde eyalette temsilciliği, Paterson, New Jersey ve New Castle, Delaware’de şubeleri var (Boston, Massachusetts şube çalışmaları hala devam etmekte). Geniş bir tabana dayalı olan ATCOM, her kesimden ve her düşünceden iş adamının sadece Türkiye paydasıyla bir araya geldiği bir oluşumdur. Hali hazırda New Jersey, New York, Delaware, Pennsylvania ve Maryland başta olmak üzere Kuzey Amerika bölgesinde 200’ün üzerinde üyeye hitap etmektedir. KOBİ’lerin mütevazı bir dayanışması ile yola çıkan ATCOM, 2 sene gibi kısa bir süre zarfında bünyesinde Türk Hava Yolları, Çanakkale Seramik, İstikbal Mobilya, Vakıflar Bankası, Ziraat Bankası gibi Türk devlerini, Vintage, Preston Üniversitesi, Rowan Üniversitesi, Beneficial Bank, Troy Granit gibi Amerikalı büyük işletmeleri bulunduran uluslararası bir kuruluş haline geldi. ATCOM Ocak 2009’da imzaladığı bir protokolle (memorandum of understanding) Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (MÜSİAD) Amerika Birleşik Devletleri ortağıdır ve ABD kontak noktası olarak hizmet vermektedir. ATCOM ayrıca, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Dış Ticaret Müstaşarlığı’nın kurduğu Dünya Türk İş Konseyi’nin (DTİK) Amerika Bölgesi Yönetim Kurulu Üyesi’dir. Amerika komitesi DTİK’in Kuzey Amerika, Karayipler ve Güney Amerika bölge-

lerinden sorumludur. Türkiye’den İstanbul Ticaret Odası (İTO), Çorum Ticaret ve Sanayi Odası (ÇTSO), Gebze Genç Sanayici ve İşadamları Derneği (GENCSİAD) gibi birçok şehrimizin ticaret ve sanayi odaları ile formal veya informal dayanışma ve iş birliği protokolleri olan Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM), Türkiye ile Amerika arasında çok sınırlı olan uluslararası ticareti artırmaya katkıda bulunma amacını gütmektedir. ATCOM, faaliyetleri çerçevesinde şimdiye kadar Türkiye’den birçok önemli konuğu ağırladı. ATCOM’u geçtiğimiz bir yıl zarfında ziyaret eden simalar arasında, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İTO Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş’ın dışında daha birçok isim sayılabilir. Ayrıca ATCOM Amerika’daki ticari ve politik alanlardaki etkinliğini Denizcilik şirketlerimiz ve ülke tanıtımımız için lobi faaliyetine dönüştürmektedir. ATCOM’a dahil olma sürecinizden ve ATCOM’daki çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz? ATCOM faliyetlerine, kurulduğu günden bugüne katılmaktaydım. Amerika’daki değişik sektörlerden Türk işadamları ile tanışma fırsatı yaratması dolayısı ile Amerikan Türk Ticaret odası, Amerika’da yaşayan kişiler ve Amerika ile iş yapmaya niyetli olan kurumunlar için en uygun ortamı sunmaktadır. ATCOM Amerika’daki deniz-

Her gurbette yaşayan insan gibi bizlerinde burada en büyük eksikliği Türkiye’deki sosyal ortamlarımıza duyduğumuz özlemdir. Ancak son yıllardaki iletişim çağı ve imkanları bu eksikliğimizi bir nebze olsun azalttı.

KASIM-ARALIK • | 27 |

7 DENİZ


Röportaj

cilik sektöründe Türk şirketlerinin temsil ve gelişim imkanını yaratmak için bana getirdiği teklifden sonra 2012 yılında ATCOM denizcilik odasını bünyesinde kurdu ve yönetim kurulu seçimi ile bu sektörün başkanlığına getirildim. Çalışmalarımız Amerika ile iş yapmak isteyen denizcilik şirketlerimize uygun şartları yaratıp ihtiyaç duyduklari bilgi akışı, teknik ve hukuki desteği vermektir. Ayrıca Amerika’daki iş imkanlarını da üyelerimizle paylaşmakta ve onlara muhtemel veya mevcut ihaleleri önceden bildirmekteyiz. Türkiye’de denizcilik sektörünün geleceği için neler söyleyebilirsiniz? Ülkemizde her sektörde olduğu gibi denizcilik sektöründe de ilk yatırımlar devlet eliyle yapılmıştı. Bunlar elbetteki çok sınırlı ve rekabete açık değildi. Limanlarımızın özelleştirilmesi ve değişik sektörlerdeki büyük kuruluşların denizciliğe eğilimleri son yıllarda Türk deniz filosunun büyümesini ve gençleşmesini sağladi. Şirketlerimizin profesyonel ellerde yönetilmesi ile Türk deniz filomuz son yıllarda daimi olarak beyaz listede bulunmaktadır. Bununla beraber Türkiye, denizcilik eğitimine yaptığı yatırımların karşılığını ilerleyen zamanlarda almaya başlayacaktır.

| 28 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Deniz ticaret filosu ve denizyolu taşımacılığı, deniz yapıları (tersaneler, limanlar, marinalar vb.), denizde seyir, can, mal ve çevre emniyeti, denizcilik eğitimi, kültürü ve turizmi, ve Ar-Ge ve deniz teknolojileri alanlarının her birinde yapılacak çalışmalar ülkemizi bölgesinde lider, uluslararası denizcilik arenasında da ilk sıralarda yer alan bir konuma getirecektir. Denizcilik şirketlerimiz içinden ancak kurumsallaşabilen, kuşaktan kuşağa geçen, aile yönetimine profosyonel yöneticileri de kaynaştırabilen şirketlerimiz uluslararası arenada rekabet edebilir durumda olacaklardır.

Şu an Türkiye-Amerika hattında kaç denizcilik şirketi çalışmakta? Amerika ile düzenli olarak çalışan çok fazla Türk şirketi bulunmamakta. Bununla beraber son 10 yılda bu şirketlerin sayısı belirgin şekilde arttı. Genelde tanker şirketlerimiz dünyanın büyük petrol şirketleri ile yapmış oldukları anlaşmalar sayesinde Amerika’ya düzenli seferler yapmaktadırlar. Bunun dışında birçok kuru yük şirketi sıklıkla Amerika limanlarına yük getirmekte veya yükleme yapmaktadır. Ayrıca Amerika’nın doğu kıyılarından (New Jersey, Norfolk, Savannah) düzenli olarak sefer yapan bir de Türk liner konteyner şirketi bulunmaktadır. Amerika’ya düzenli sefer yapan tüm kuru yük ve tanker şirketleri ile yakın çalışmalarım mevcut olup, bu şirketlerimize gerek çalıştığım GAC Denizcilik gerekse ATCOM kurumumuz aracılığı ile yardımcı olmaktayım. Amerika hattına çalışan armatörlerimize iletmek istediğiniz mesajınız var mı? Güvenliğin ve terörizmin ön plana çıktığı yeni dünya düzeninde, Amerika limanlarına sefer yapmak Türk denizcilik kurumları ve denizcilerimiz için endişe verici bir hal teşkil etmeye başladı. İyi bir ön çalışma yaparak hazırlanan şirketlerimiz bu seferlerden başarıyla döndü. Yaklaşık 10 yıldır Türk denizcilik şirketlerimize bu seferlerinde bayrağımızı başarıyla taşımaları için yardımcı olmaktayım. Genelde Akdeniz ve Karadeniz gibi yakın seferleri tercih eden şirketlerimizin altyapı çalışmalarını tamamladıktan sonra okyanus ötesine düzenli seferler yapabilmeleri sürpriz olmayacaktır. Dünya ekonomisinin daraldığı bu yıllarda Amerika limanları ile çalışamayan şirketlerimizin de bu günlerde zorlanacağı aşikardır. Denizle ilgili bir anınızı paylaşabilir misiniz? Denizde çalıştığım süre içerisinde birçok tehlike atlattım ve güzel anlar da yaşadım. Denizde çalışan

herkesin tecrübe ettiği bu anılardan ziyade denizci olmamdan dolayı Amerika’da yaşadığım stresli bir anıdan bahsetmek istiyorum. Amerika’ya 11 Eylül 2001 tarihinde düzenlenen saldırı herkesin olduğu kadar benimde hayatımı etkiledi. O yıl Amerika’ya yeni gelmiştim ve eğitimime devam ederken bir yandan da çalısıyordum. Saldırıların olmasının ardından kısa bir süre sonra Amerikan Federal Arastırma Bürosu’ndan (FBI) 2 dedektif bir sabah kapımı çaldı ve benimle konuşmak istediklerini söylediler. Tabi ki bu bende büyük endişe yarattı, malum o günlerde büyük bir bilgi kaosu yaşanmaktaydı. Dedektiflerin benimle yaptıkları uzun görüşmeler ve sorular sonunda bana açıkca sordukları soru bende şaşkınlık yarattı. FBI ajansları benim bir gemiyi kullanıp kullanamayacağımı soruyorlardı. Benim cevabım elbette gemi yüzdürmenin veya haraket ettirmenin bir takım çalışması olduğu ve tek bir kişiyle gemiyi götürmenin mümkün olmadığı idi. Ardından peki bir uçak kullanabilir misin diye sordular. Buna cevabım ise böyle bir eğitim almadım ancak uçak düşüyorsa ve uçakta başka bir gönüllü yok ise uçmayı denerdim oldu. Bu cevabı da oldukca samimi ve esprili bulmuş olacaklarki FBI dedektiflerinin bu cevabıma güldüklerini hatırlıyorum . Yaşadığım bu soruşturma ertesinde Amerika’da gazetelerde okuduğumuz haberler, güvenlik kurumlarının neden bu kadar endişeli olduklarını açıklıyordu. Haberlere göre teröristlerin bir sonraki hedefi Amerika’ya tanker veya LPG tipi gemilerle saldırı düzenlemekti. Denizcilik eğitimine ve mesleğine sahip olmamın bana yaşattığı en stresli günlerdi diyebilirim. Okuyucularımıza yeni yıl mesajınız var mı? Herkese yeni yılının mutluluk, başarı, sağlık ve bol kazanç getirmesini diliyorum. Vira 2014…


KASIM-ARALIK • | 29 |

7 DENİZ


Huzur Huzur Yat Yat

HAYALLERİNİZİ HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

| 30 | • KASIM-ARALIK

GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

7 DENİZ

Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE Telefon: (+90 Mah. 216) Tersaneler 395 29 30 Cad. - (+90Nuh 533) 500 93 /No:3 Fax: (+90 446 68/ 48 Evliya- Çelebi San. Sit76 A Blok Tuzla 216) - İSTANBUL TÜRKİYE 80 Adres: Temmuz Ağustos 2013 E-Posta: info@huzuryat.com.tr www.huzuryat.com.tr Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48 E-Posta: info@huzuryat.com.tr - www.huzuryat.com.tr


dosya | Gemi İnşa, Bakım Onarım

İçinde bulunduğumuz şu dönemde sektörün yaşadığı en önemli problemlerden birisi tersanelerin kiraKASIM-ARALIK sürelerinin • | 31 | tekrar 49 yıla tamamlanıp tamamlanmayacağıdır. Tuzla’da ciddi anlamda bir yatırım söz konusu ve Tuzla, Türkiye ekonomisi için ciddi girdiler sağlayan bir sektör. Tüm tersanelerde tersane kira süreleri tartışılırken, bizde Tuzla için önem arz eden bu konuyu sayfalarımıza taşıdık. 2008 yılında yaşanan krizin denizcilik sektöründe de olumsuz yansımaları oldu. Yaşanılan kriz nedeniyle kızaklar boş kalınca tersanecilerin çoğu bakım-onarıma yönelmek durumunda kaldı. Şu anda Tuzla Tersaneler Koyu’nda neredeyse tamir yapmayan tersane kalmadı. Sektörde yaşanılanları analiz etmek adına görüştüğümüz firmaların değerlendirmelerini ilerleyen sayfalarımızda bulabilirsiniz. 7 DENİZ


Süheyl Demirtaş

dosya Gemi İnşa, Bakım Onarım

Dosya

GİSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı

Tersanelerin Geleceğine Yönelik Stratejisi Bir An Önce Belirlenmeli 2008 sonrası yaşanan kriz nedeniyle kızaklar boş kalınca tersanecilerin çoğu bakım-onarıma yöneldi. Bu tersaneler ayakta kalabilmek için ciddi indirimler yaptı ve sonuç olarak sektörde aşırı bir rekabet ortamı oluştu.

| 32 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

GİSAŞ Gemi İnşa Sanayi A.Ş., Tuzla Gemi İnşa ve Onarım Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren tersaneler ve yan sanayi kuruluşlarının katılımı ile 1995 yılında kuruldu. GİSAŞ, Tuzla Tersaneler Bölgesinde, tersane sahibi girişimcilerin önemli bir vizyonu ile oluşturulmuş, 150’nin üzerinde çalışanı olan büyük bir anonim şirketidir. 30’un üzerinde ortağı olan ve büyük çoğunluğunu tersane sahiplerinin oluşturduğu GİSAŞ, Tuzla tersaneler koyunda pilotaj ve römorkaj hizmeti vermekte. 5 römorkaja ve 2 de pilot botuna sahip. Tuzla’ya gelip giden tüm gemilerin manevrası GİSAŞ’ın sorumluluğunda. Bu hizmeti devlet tarafından aldığı yetki ile yapmakta. Tuzla-Aydınlı koyu’nda 51 tesis yer almakta. Bu tesislerden 27’si tersane tanımına giriyor. 18’i tekne imal ve çekek yeri, 5’i kooperatif ve bir de denize kıyısı olmayan tesis var. GİSAŞ bu 51 tesise hizmet vermekte. Bu tesislerin yanı sıra Un RoRo’ya da hizmet vermekte.


G

İSAŞ’ın öncelikli işinin römorkaj ve pilotaj hizmeti vermek olduğunu belirten GİSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Süheyl Demirtaş; Tersanelerin raspalama işleminde kullandıkları griftin Türkiye’deki tek ithalatçısı da GİSAŞ’tır. Deniz Kuvvetleri’nin işletmekte olduğu 2 askeri tersane, Gölcük ve Pendik’teki İstanbul Tersanesi dahil olmak üzere tüm grifti bizden alıyor. Bu yönüyle de sektörün en önemli bileşenini oluşturuyoruz. Bunun haricinde 8 mühendis arkadaşımızın görev aldığı bir çevre danışma birimimiz var. Tuzla Tersanesindeki tüm tesislere çevre danışmanlık hizmeti veriyoruz. Tüm lisanslama ve çevre izinleri, onların takibi ile yönlendirilmesinde yardımcı oluyoruz. Ayrıca Temiz Tuzla diye bir teknemiz var, onunla Tuzla koyunun temizliğine katkıda bulunuyoruz”. GİSAŞ gemi inşa sektörünün önemli güçteki şirketlerinden biridir Demirtaş, GİSAŞ’ın neden kurul-

71 operasyonel tersaneden sadece bir tersanenin resmi olarak iflasına karar verildi. Dolayısıyla çok büyük sıkıntılar yaşayan tersaneler, bu dönemde hayatta kalmanın bir yolunu buldular. Fakat şu an 5 üyemiz savunma sanayinin projelerini başarı ile yapıyor. Bu projeler Değer-San ile başladı. Değer-San milli karakol botu projesi, RMK tersanesi sahil güvenlik kurtarma gemisi, İstanbul tersanesi yedekleme ve kurtarma gemisi ve Yonca-Onuk tersanesi de sahil güvenliğe hızlı botlar yaptı. Tabi sektörün ayakta kalmasını sağlayan sadece tersaneler değil o tersanelere malzeme sağlayan ekipmancıların, tersanelerde eleman çalıştıran alt firmalarla birlikte sektörün ayakta kalması sağlandı” dedi.

duğunu ve sektörün neden böyle bir yapılanmaya ihtiyacı olduğunu şöyle açıklıyor: “ Şu anda içinde bulunduğumuz GİSBİR Gemi İnşa Sanayisi Birliği 1971’de kurulmuş bir dernektir. Tersanelerin ulusal ve uluslararası platformlarda temsilciliğini yapmak amacıyla kurulur. O dönemlerde Dernekler Kanunu, derneklerin bağış dışında başka bir ticari faaliyette bulunmasına izin vermiyordu. Dolayısıyla bağışlarla bu yapıların büyümesi mümkün değildi. Ekonomik faaliyetten kaynak yaratmak gerekiyordu. Bunun üzerine GİSBİR’in üyeleri (ki yüzde 90’ı GİSAŞ’ın kurucu ortaklarıdır) GİSAŞ’ı kurarlar. GİSAŞ’ın yola çıkış amacı, derneğe sürekli ekonomik katkıda bulunacak bir yapı sağlamaktı. Geçen yıllar içerisinde hem sektörün büyümesi, hem de GİSAŞ’ın sektöre paralel büyümesi bizi bugünkü konuma getirdi. 2003 yılı sonrasında ise yeni yasada derneklere bir iktisadi işletme kurma hakkı tanınmış. Dolayısı ile o sorun da ortadan kalktı fakat GİSAŞ bütün hızıyla yoluna devam etti. Çok

“Şunu açıkça ifade edebilirim ki şu anda Tuzla Tersaneler Koyu’nda neredeyse tamir yapmayan tersane kalmadı. Hatta bunun için yüzer havuz edinenler oldu. Dolayısıyla sektörümüz için bakım-onarım önem arz etmekte”

KASIM-ARALIK • | 33 |

7 DENİZ


Dosya

rahatlıkla söyleyebilirim ki finansal açıdan gemi inşa sektörünün önemli güçteki şirketlerinden birisidir GİSAŞ. Gemi inşa sektörünün yaşadığı sorunlara da değinen Demirtaş, 2008 ile başlayan süreçte dünyada denizcilik sektörünün tüm zamanların en büyük krizini yaşadığını, 2008 yılı Mayıs ayında 11 bin ve üzerini görmüş Baltık kuru yük endeksinin Ekim 2008’de 650 – 670’ler civarına düştüğünü hatırlattı. Dünya ekonomisi için önemli bir parametre sayılan Baltık kuru yük endeksinde o yıllarda yüzde 95 gibi ciddi bir düşüş yaşandı. 2014’te is 4 binleri gördü. Son bir yıldır 800 ila 1000 arasında gidip gelirken, son 3-4 aydır bu rakamda yaklaşık yüzde 50 yükselme görülmekte. Kriz döneminde 71 tersaneden sadece biri iflas kararı aldı Türk gemi inşa sanayinin yaşanılan krizi başarı ile atlattığını belirten Demirtaş, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “ 71 operasyonel tersaneden sadece bir tersanenin resmi olarak iflasına karar verildi. Dolayısıyla çok büyük sıkıntılar yaşayan tersaneler, bu dönemde hayatta kalmanın bir yolunu buldular. Fakat şu an 5 üyemiz savunma sanayinin projelerini başarı ile yapıyor. Bu projeler Değer-San ile başladı.

| 34 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Değer-San milli karakol botu projesi, RMK Tersanesi sahil güvenlik kurtarma gemisi, İstanbul Tersanesi yedekleme ve kurtarma gemisi ve Yonca-Onuk Tersanesi de sahil güvenliğe hızlı botlar yaptı. Tabi sektörün ayakta kalmasını sağlayan sadece tersaneler değil o tersanelere malzeme sağlayan ekipmancıların, tersanelerde eleman çalıştıran alt firmalarla birlikte sektörün ayakta kalması sağlandı” dedi. Dünya üzerinde küçük bir yüzde oluşturan ama hareketi genel ekonomiden bağımsız olan niş marketlerin olduğuna dikkat çeken Demirtaş; “ Römorkör piyasası, balıkçı gemileri, platform supplay dediğimiz platform destek gemilerini yapanlar var. Son dönemde Türkiye’deki 20 tesise bakarsanız, yapılanların neredeyse hepsi bu gemilerden. Tanker ve konteyner gemisi yapan tersane pek göremezsiniz. Çünkü o segmentlerde hala ciddi sıkıntılar var” diyerek sektördeki bir diğer önemli konunun ise bakım-onarım olduğunun altını çizdi. Her geminin bir klası vardır ve sertifiye olmak zorundadır dedi. Tuzla Tersaneler Koyu’nda tamir yapmayan tersane kalmadı Bu dönemde kızaklar boşalınca, gemi inşa sanayicilerinin nere-

deyse tamamının tamire yöneldiğini ve şu anda sektörde 3 tip tersanenin var olduğunu ifade eden Demirtaş; “ 2008 yılından önce, sadece bakım-onarım yapanlar (örneğin GEMAT ve Tuzla Shipyard gibi ), sadece gemi inşa yapanlar ve her ikisini bir arada yapanlar olarak 3 tip tersane vardı. Şunu açıkça ifade edebilirim ki şu anda Tuzla Tersaneler Koyu’nda neredeyse tamir yapmayan tersane kalmadı. Hatta bunun için yüzer havuz edinenler oldu. Dolayısıyla sektörümüz için bakım-onarım önem arz etmekte. Bakım-onarımı önemli yapan ise devamlı bir faaliyet olmasıdır. Öte yandan sektörde aşırı rekabetin yaratmış olduğu bir durum söz konusu. Yani bir firma bir yılda 10 gemi onarıp, diğer yıl bu sayıyı iki katına çıkarsa dahi yine de cirosu yarı yarıya düşüyor. Bunun nedeni ise bakım-onarım sahası uzmanlık gerektiren bir sahadır ve sonradan bakım-onarıma yönelen tersaneler ayakta kalabilmek için ciddi indirimler yaptı ve bu da aşırı rekabete yol açtı. Bu durum sadece Türkiye’de değil dünyada da böyle” diyerek tersanelerin bakım-onarıma yönelmesi ile aşırı rekabet ortamının oluştuğuna dikkat çekti. Şu anda sektörün yaşadığı en önemli problemlerden birisi de tersanelerin kira sürelerinin tek-


rar 49 yıla tamamlanıp tamamlanmayacağıdır. Konuyla ilgili değerlendirmelerini sorduğumuz Demirtaş, şu açıklamayı yaptı: “ Öncelikle bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim. GİSAŞ olarak bu konuyu farklı platformlarda gündeme getirdik. Yasal düzenleme gereği tüm ülke kıyıları devletin malıdır. Tersaneler de kıyılarda, devletin malı arazileri üzerin konuşlanmıştır. Bu yerler devletten de kimisi 49 yıllığına, kimisi daha az süreyle irtifak hakkı sözleşmeleri ile kiralanmış arazilerdir. Neticede devletin de bir stratejisi, planı programı vardır. Ancak burada çok ciddi yatırımlar var. Bu tersaneler ve yatırımlar, Tuzla için önemli bir değer oluşturuyor. Askeri gemi yaptığı için stratejik, istihdam ve ihracat girdisi sağladığı için ekonomik önem arz ediyor. Dünyada gemi inşa diğer sektörlerden farklı bir yere konur. Ülkemizde de bunun böyle olacağından şüphemiz yok. Ancak tersanelerin kira süreleriyle ilgili durumu devletimizin bir an önce açıklığa kavuşturup, hem gemi inşanın hem de Tuzla Tersaneler Bölgesi’nin geleceğine yönelik stratejisini belirgin bir şekilde ortaya koyması gerekiyor.” Türkiye’nin son 10 yıl içerisindeki ekonomik gelişimi, ülkemize olan yabancı yatırımcı ilgisini arttırdı diyen Demirtaş, Türkiye’nin ekonomik açıdan bir cazibe merkezi konumuna geldiğini ortaya koydu. Ancak artan yabancı ilgisinin olduğu böyle bir yerde, bugüne kadar tersanelere hiçbir yabancı yatırımcının talip olmadığını, bunun nedeninin de

tersane kiralarındaki kalan süreler olduğunu açıkça ifade eden Demirtaş; “ Buradaki yatırımlar milyon dolarla ifade edilen yatırımlardır. Yatırımcılarda bir yatırıma karar verdiği zaman, o yatırımın ne zaman döneceğini ve ne şekilde karlılık sağlayacağını öngörmek durumundadır. Ancak böyle bir ortamda bunun mümkün olacağını sanmıyorum” dedi. Demirtaş, tersane kira sürelerinin uzatılması konusunda Bakanlığa, Müsteşara ve Genel Müdüre kadar tüm müracaatları yaptıklarını ve yapmaya da devam ettiklerini, her platforma bu konuyu taşıdıklarını söyledi. Her şey objektif, mantıklı, makul olmalıdır Son dönemde tersanelerin, tersane kazaları ve çevre ile ilgili cezalarla gündeme gelmesini değerlendiren Demirtaş; “ Tersanecilik ve gemi inşa, ağır risk grubunda yer alan bir iştir. Maalesef dünyada ve ülkemizde de bu iş kolunda kazalar yaşanabiliyor. Dileğimiz hiç yaşanmaması tabi ki. Kaybolan bir insan hayatı hiçbir şey ile ölçülmez. Biz, olan kazaların hepsinden son derece üzüntü duyduk. Gemi inşa sektörü eleştirilmeden önce matematiksel bir hesap yapılmalı. Zaten meydana gelen kaza da iflas eden bir firmada gerçekleşti. İflas sürecinden kaynaklanan bir otorite boşluğundan dolayı böyle bir olayın meydana geldiğini düşünüyorum. Daha önce eski tersane sahipleri kaza ihtimaline karşı uyarılmıştı. Tek bir olayın tüm tersaneye mal edilmesi çok yanlış. Toplamda kesilen cezalar ise bilgi v belge bazındadır.

Çünkü atık oluşturan bir sektör değiliz. Çevreye ciddi zararlar vermiyoruz. Ne atık suyumuz var ne de hava kirliliğine sebep oluyoruz. Bu çıkan haberler objektif, mantık ve makul bir çerçevede yapılmalı” dedi. GİSAŞ Çevre Danışmanlık Birimi 41 tesise hizmet veriyor Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde verdiği çevre danışmanlık hizmeti hakkında GİSAŞ Çevre Danışmanlık Birimi Koordinatörü Türkan Manasır Öz şunları aktardı: “GİSAŞ Çevre Danışmanlık Birimi sadece Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde faaliyet gösteren, GİSBİR‘in kardeş kuruluşu olan bir firmadır. Bu amaçla GİSAŞ bünyesinde kuruldu. Çevre Denetim Yönetmeliği kapsamında Türkiye’deki tüm tesisler ya bir çevre danışmanlık birimi kurmak zorunda ya da çevre görevlisi istihdam etmek istihdam etmek zorundalar. GİSBİR ve GİSAŞ’ta 2010 Aralık ayında böyle bir birim kurmaya karar verdiler. Bu çevre birimi faaliyetlerine 2011 yılında başladı. Şu anda birimde 8 kişi görev alıyor. Tuzla Tersane Bölgesi’nde sadece tersaneler olmak üzere 41 tesise hizmet veriyoruz. Yaptığımız hizmetler sonucu Çevre Bakanlığı’ndan teşekkür aldık ve bizzat takdir edildik.” Son olarak sektörle ilgili yapılan tüm forumlara katıldıklarını söyleyen Demirtaş, 6 ayda bir yapılan OİCD’nin gemi inşa çalışma grubuna katıldıklarını da belirterek, bu platformlarda edindikleri gözlemler neticesinde 2014’ün daha iyi bir yıl olacağını ifade etti.

“Tersanelerin kira süreleriyle ilgili durumu devletimizin bir an önce açıklığa kavuşturup, hem gemi inşanın hem de Tuzla Tersaneler Bölgesi’nin geleceğine yönelik stratejisini belirgin bir şekilde ortaya koyması gerekiyor.”

KASIM-ARALIK • | 35 |

7 DENİZ


Gökalp Gündoğdu

Dosya

Shipyard Famagusta Cyprus Genel Müdürü

dosya Gemi İnşa, Bakım Onarım

İstihdam sağlamaya devam eden ve birçok yatırım veya başka giderlerden kısarak istihdamını bütçesiyle orantılı tutabilen şirketlere, vergi desteği veya yatırım faiz desteği gibi teşvikler verilmelidir.

Türk Gemi İnşa Sanayi Dünyaya Açılarak Büyük Tonajlı Projelere Hizmet Vermeli | 36 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Gemi havuzlama, kızaklama ile denizde gemilerin her türlü bakım-onarım işlerini ve her tip yeni gemi inşası da yapan Shipyard Famagusta Cyprus, Gazimağusa Tersanesi ile Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren gemilere hizmet sağlayan, aynı zamanda büyük doğu-batı ticaret rotaları üzerinde bulunan bir şirkettir. Şirket, halen bünyesinde bulunan 100 çalışanı ile faaliyetlerini sürdürmekte. Shipyard Famagusta Cyprus Genel Müdürü Gökalp Gündoğdu, son dönemde yaşanan, Türk gemi inşa, bakım-onarım ve tersanelerin içinde bulunduğu koşullarla ilgili görüşlerini 7deniz Dergisi ile paylaştı.


T

ürkiye tersaneleri, için-

sağlamaya devam eden ve bir-

de bulunduğu dönemde,

çok yatırım veya başka giderler-

bu koşullarda gemi inşa

den kısarak istihdamını bütçe-

bakım onarım ve iş kol-

larının varlığını uzun süre sürdürebilmesi için öncesinde acil eylem planları alınması gerektiğini belirten Gündoğdu; “Bu acil planı örneğin yangın tehlikesine karşı, olay gerçekleşmeden çok önce planlanır, tatbikatlar yapılır

“Türk Gemi İnşa bir bütün olarak dünyaya açılmalı ve farklı, aynı zamanda büyük tonajlı gemi projelerine de artık hizmet vermelidir.

siyle orantılı tutabilen şirketlere, vergi desteği veya yatırım faiz desteği gibi teşvikler verilmelidir” diyerek Türk gemi inşa çıkışı ve devlet teşviki ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Türk Gemi İnşa bir bütün olarak dünyaya açılmalı ve farklı, aynı za-

ve dersler çıkarılarak bir standart

manda büyük tonajlı gemi proje-

haline dönüştürülür. Artık, bu

na ve imkan kabiliyetlerine göre

plana tâbi her kişi bu eylemin bir

kontrat imkanı verilebileceğini,

parçasıdır ve planlanan yapıldığı

her üyesine pazarlama ve proje

için karışıklığa, paniğe dönüşme-

yönetim desteğinin de sağlan-

trafiği yabana atmayarak, tamire

den olay çözümlenir. Oysa bizim

ması gerektiğini vurguladı. Bu,

de bu desteği sağlamalıdır” dedi.

piyasalarımız bütünüyle böyle

profesyonellerin elleriyle yapıl-

Gündoğdu, son olarak tersanele-

bir plan için geç kaldı. Şimdi dö-

malı ve bunu bir devlet meselesi

rinde 2+2 adet RINA klaslı 18 ton

nem, her firma için günü kurtar-

olarak görüp devlet nezdinde de

çeki güçlü, manevra kabiliyeti

ma planlarıyla işlemekte” dedi.

kalkınma projesi olarak destek-

yüksek, maliyeti düşük römor-

lenmelidir dedi. Kredi ve mali

körler inşa ettiklerini, 2 adedinin

Şirketlere vergi ve yatırım faizi

desteğin dışında, dolaylı olarak

desteği gibi teşvikler verilmeli

ise 2014 Haziran-Eylül aylarında

vergiler düşürülerek tersanelerin

Gündoğdu, alternatif olarak Türk

ve yan sanayi kuruluşlarının ça-

gemi inşa sanayinin hedefler ko-

lışmalarının desteklenebileceğini

yabileceğini, üyelerine boyutları-

belirten Gündoğdu; “İstihdam

lerine de artık hizmet vermelidir. Akdeniz ve Karadeniz’de olan

anahtar teslim hazır olarak satışa sunulacağının bilgisini paylaştı.

KASIM-ARALIK • | 37 |

7 DENİZ


Mustafa Kemal Torlak

dosya Gemi İnşa, Bakım Onarım

Dosya

TORGEM Yönetim Kurulu Başkanı

Gemi inşa sektörü 2023 hedeflerine birkaç offshore platform projesi ile çok rahat bir şekilde ulaşılabilir.

Gemi İnşa Kalifiye Eleman Bulma Sıkıntısı Yaşıyor

| 38 | • KASIM-ARALIK

Sektörün, 2008 krizi sonrasında durağan bir döneme girdiğini, birçok tersanenin elindeki işleri bitirdikten sonra atıl bir duruma düştüğünü ifade eden Torgem Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kemal Torlak, ancak 2012-2013 yılı içerisinde bir hareketlenmenin olduğunu ifade etti. 2014’ün ise daha umut verici bir profil çizdiğini de sözlerine ekledi. Gemi inşa konusunda hacmin biraz daha büyüyeceği kanaatinde olduklarını ve kriz sonrası yıllara oranla daha iyiye doğru bir gidişatın başladığını belirten Torlak, gemi tiplerindeki değişikliklerle ilgili şöyle dedi: “Gemi tiplerinde bazı değişiklikler gözleniyor. Piyasada daha çok Norveç projeleri hakim. Torgem olarak Ortadoğu’da ufak tip gemiler ve balıkçı gemileri yapıyoruz. Gözlemlediğim kadarı ile daha çok ticari yük gemileri haricindeki gemilerde bir yoğunluk ve talep var. Gemi inşa bu süreci hafif büyümeler ile devam ettirecek gibi gözüküyor.”

T 7 DENİZ

orlak, gemi inşanın 2023 hedeflerine ulaşabilmesi konusunda, birkaç offshore platform projesi ile bu hacimlere çok rahat bir şekilde ulaşılabileceğini, arz olduğu sürece talebi sağlamanın kolay olduğunu belirtti.

Sektöre küsen iş gücünün dönmesi için cazip fırsatlar sunulmalı Sektörde yaşanan en belirgin problem ise kalifiye eleman bulma sıkıntısı. Kriz sonrası sektöre küsen bir iş gücü var. Kalifiye elemanların neredeyse tamamı-

nın başka sektörlere kaydığını ve geri dönüş yapmak istemediğini belirten Torlak, sektöre küsen bu iş gücünün dönüş yapması için çok cazip fırsatların sunulması gerektiğini, ancak bu fırsatlar sunulduğu takdirde Türk gemi inşa sektörü, maliyet ve işçilik açısın-


dan Avrupa’daki sektör ile eşit duruma gelebileceğini ifade etti. İşlem hacminde yıllık yüzde 5-10 gibi bir artış olsa bile iş gücündeki sıkıntının son dönemde yoğun bir şekilde hissedildiğini hatırlattı. İş gücünü geri çekebilmek için maliyetlerin ikiye katlanması gerekiyor. Ancak bu durumda devlet, sektörü teşvik edici bir takım önlemler almalı, aksi takdirde ne kadar işlem hacmi ve rakamlar büyüyor gibi gözükse de sektör kan kaybetmeye devam eder. Kalifiye eleman sıkıntısı iş gücü fiyatlarını arttırıp, az iş gücünün proje teslim sürecini uzatarak maliyetlerin artmasına ve karlılık seviyesinin azalmasına neden olur diyen Torlak, bu durumda iş alınsa dahi zara etme olasılığının yüksek olduğunu söyledi. Bu gelişmeler neticesinde sektörde riskli bir tablonun hakim olduğu ortaya konuldu. Kira süreleri 49 yıla çıkarılmazsa sektör çok fazla zara görür Tersanelerin 49 yıllık kira sürelerinde olumsuz bir sonucun çıkması durumunda sektörün oldukça fazla zarar görebileceğini belirten Torlak; “Bizim 22 yılımız kaldı. İş gücünden daha fazla verim almak ve tersanenin ömrünü uzatmak için yatırım yapmamız gerekiyor. Fakat yatırım yapmaya kalkışsak, yaptığımız yatırımdan ne kadar sürede dönüş alabiliriz diye bir analiz yaptığımızda ortaya şu çıkıyor; diyelim ki 10 yılda yaptığımız yatırımı geri alsak bile

geriye bir 10 yılımız kalıyor. O 10 yılda ne olacağını ise sektörün içinde bulunduğu koşullar nedeni ile öngöremiyoruz” dedi. Tersanelerin yaşadığı bir diğer problemin ise yer sorunu olduğuna değinen Torlak, Haliç’ten sonra Tuzla’ya taşınan tersanelerin, ikinci kez yer değiştirmesi durumunda sektör çok fazla değer kaybeder dedi. Özellikle de uluslararası piyasada… Torlak; “1980’li yılların başında Haliç’ten Tuzla’ya gidin dediler. 2030’larda da denecek ki Yalova’ya gidin. Zaten bunu kısmen der gibi oldular. Böyle bir durumun olması ihtimalinde Tuzla’dan ayrılanlar ya Yalova’dan yer alacaklar ya da Yalova’dakiler yetmeyecek, başka bir lokasyon belirlenip orada yatırımlar yapılacak. Bu tablo sonucunda ne olacağını kestiremiyoruz. Bu da sektör için iyi bir gösterge değil. Zaten bu durumda yabancı yatırımcı da yatırım yapmaktan kaçınır” dedi. Kira süreleri ile ilgili olumlu yönde bir karar çıkarsa kesinlikle yatırım yapmayı planladıklarını söyleyen Torlak, böyle bir durumda çok rahat yabancı yatırımcı da bulunabileceğine dikkat çekti. Bankacılık veya finansman bacağı tersaneler üzerinden müşteriye sunulabilir hale gelmeli Torlak, şu anda Türk gemi inşanın olumlu yönde bir marka değerinin olduğunu, bu değerin artmasında son zamanlardaki askeri ihalelerin ve kamu ihalelerinin

sağladığını ifade etti. Bu değerin sürekliliğinin sağlanması için atılacak birkaç adım var diyen Torlak; “İlk olarak kira sürelerinin 49 yıla uzatmak ve ekonomik olarak rekabetçi hale gelebilmek gerekiyor. Çünkü tersanelerimizin kapasitesine göre gelen siparişler çok sınırlı. Onu arttırmanın yolu ise daha cazip hale getirmektir. Cazip hale getirmenin en güzel yolu ise teşvik sağlamaktan geçer. Bu teşvik ya uluslararası kontaklar ile sağlanmalı ya da bir kredi yapılanmasına gidip müşteri potansiyelimizi arttırarak sağlanmalı. Bir diğeri ise bankacılık veya finansman bacağıtersaneler üzerinden müşteriye sunulabilir hale gelmeli. Finansman bacağı armatöre sunulduğu zaman armatör uluslararası piyasada kendi tercihini yapabiliyor fakat tersane üzerinden yapıldığı zaman müşteri direkt çekilebilir. Yapılması gereken sadece finansman bacağı değiştirilmeli” açıklamasını yaptı. Torgem bünyesinde şu anda 10 inşaatları olduğunu söyleyen Torlak, bu inşaatlardan 8 tanesini haftaya teslim edeceklerini, 2 tanesinin ise kızakta olduğunun belirtti. Torlak; “Bir 10 tane daha paketimiz var. İmzaları attık fakat henüz inşaatlarına başlamadık. Önümüzdeki senelerde başlayacağız. Teslim programımız 2018’e kadar dolu. Hali hazırdaki siparişlerimiz kapasitemizin yüzde 20’sini teşkil ediyor” dedi.

Sektöre küsen iş gücünün dönüş yapması için çok cazip fırsatlar sunulmalı. Ancak bu fırsatlar sunulduğu takdirde Türk gemi inşa sektörü, maliyet ve işçilik açısından Avrupa’daki sektör ile eşit duruma gelebilir.

KASIM-ARALIK • | 39 |

7 DENİZ


Şükrü Ergün

JOTUN, Doğu Avrupa ve Başkan Yardımcısı

dosya Gemi İnşa, Bakım Onarım

Dosya

Dünyanın en büyük inşaat boyaları, deniz boyaları, endüstri boyaları ve toz boya üreticilerinden biri olan ve Norveç’te kurulan Jotun Boya, 80 yıllık uluslararası deneyimi ile bugün 5 kıtada 71 şirketi ve 40 fabrikasıyla faaliyet göstermektedir. Birçok sektörün ihtiyacını karşılayan firma, yüksek müşteri memnuniyeti, ileri teknolojisi, geniş Ar-Ge ağı, yüksek ürün kalitesi ve mükemmel teknik servis ilkelerini, her koşulda koruyarak günümüze kadar başarılı bir şekilde gelmiştir.

Türkiye jeopolitik açıdan önemli bir konumda bulunuyor ve dünyada denizcilik sektörü için yeni bir merkez olabilecek kapasitede. Gerekli olan ise doğru alt yapının kurulmasıdır.

| 40 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Türkiye Dünya Denizcilik Sektöründe Söz Sahibi

H

avuzlarda yüzde 50, yeni inşada ise yüksek bir pazar payına sahip olduklarını belirten Jotun Türkiye firma sahibi Şükrü Ergün bu başarıyı ekibine ve yüksek ürün kalitesine bağlıyor. Şirketin en büyük varlığının ekipleri olduğunu belirten Ergün; “Şirket bünyesinde yer alan tüm arkadaşlarımız özenle seçilmiş, uzun yıllar emek verilmiş kişilerdir” diyerek organik büyümeye inandıklarını ve genç yetenekleri şirket kültürü ile yetiştirdiklerine dikkat çekiyor. Bakıldığı zaman Jotun Türkiye, Jotun ülkeleri arasında da örnek gösterilen bir organizasyona sahip. Ergün, yöneticilerin başarılarının ise Jotun Global’in dikkatini çektiğini ve bu performansları onların uluslararası platforma transferlerini beraberinde getirdiğini de sözlerine ekledi. Jotun bünyesinde uluslararası görevde bulunan birçok Türk yönetici de bulunmakta.

“Türkiye dünya denizcilik sektöründe, geçmişte küçük bir paya sahipken, günümüzde bu payı yükselterek söz sahibi bir konuma ulaştı.” Son 10 yıllık süreçte Türkiye’nin gemi inşa kapasitesi artış gösterdi Türkiye’nin dünya denizcilik sektöründe, geçmişte küçük bir paya sahipken, günümüzde bu payı yükselttiğine ve söz sahibi bir konuma ulaştığına değinen Ergün; “Özellikle son 10 yıllık süreçte Türkiye’nin gemi inşa

kapasitesinin arttığını görmekteyiz, fakat ekonomik kriz nedeniyle yatırımları durdurulmuş tersane sayısı da oldukça fazla. Aktif tersanelerin büyük kısmı da yeni sipariş bulamadığı için gemilerin bakım onarım faaliyetlerine yöneldi. Unutmamalıyız ki Türkiye jeopolitik açıdan önemli bir konumda bulunuyor ve dünyada denizcilik sektörü için yeni bir merkez olabilecek kapasitede. Tek ihtiyacımız olanın doğru alt yapının kurulması olduğuna inanıyorum” dedi. 2012 yılı sonunda yeni bir global yapılanmaya geçen ve dünyayı 7 parçaya bölen Jotun, her bölgeyi ayrı bir yönetime bağlayarak Türkiye’yi de Jotun’un, Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesi’nin merkezi haline getirdi. Türkiye’nin merkez olduğu bölgede Rusya, Balkanların bir kısmı, Karadeniz ülkeleri ve Çin sınırına kadar tüm ülkeler mevcut.


KASIM-ARALIK • | 41 |

7 DENİZ


Kaptan Cengiz Karabüber

Dosya

İnternational Paint Pazarlama Marine EMEA Bölge Müdürü

dosya Gemi İnşa, Bakım Onarım

Tuzla, önemini ve geçerliliğini asla kaybetmemeli Akzonobel, merkezi Hollanda’da bulunan ve geçmişi 1700’lü yıllara dayanan oldukça köklü bir firma olan, İnternational Boya’nın bağlı olduğu bir holdingdir. 50 ülkede üretim, 85 ülkede operasyon ve 60 binin üzerinde çalışanının olduğu çok uluslu bir kimya devidir. İnternational Boya, yaklaşık 18 yıl önce Akzonobel bünyesine dahil olur. Önce deniz boyaları üreterek sektöre adım atan İnternational Boya, sonrasında yat ve sanayi boyalarını da üretim bandına dahil eder. Türkiye’deki yapılanması önce distribütörlük yöntemi ile olur. Ancak 1994 yılında yüzde 100 sermayeli firma olan İnternational Paint Pazarlama kurulur. İnternational Boya, Türkiye pazarına marin, sanayi ve yat boyaları olmak üzere üç farklı segmentte hizmet sunmakta. Hali hazırdaki boyaların tamamı İngiltere ve İsveç’teki fabrikada üretilip Türkiye’ye gelmekte.

| 42 | • KASIM-ARALIK

S

ektöründe ilk üçte yer

rine ulaştıklarını söyledi. Kara-

ve market payının birbirine çok

alıyor

büber, “İnternational Boya’nın

yakın olmakla beraber market

Türkiye’deki öncelikli he-

sektöründe ilk üçte yer aldığını

paylarının

deflerinin İnternational

söyleyebiliriz” dedi.

olduğunu söyleyen Karabüber,

Boya’nın kalitesini, Türkiye mar-

7 DENİZ

liderlik

düzeyinde

market paylarının birkaç boya

ketlerine tanıtmak olduğunu dile

İnternational Boya marin bo-

firması ile çok yakın bir dilimde

getiren İnternational Paint Pa-

yaların market paylarında li-

yer aldığını, buna sanayi ve yat

zarlama’nın Marine EMEA Bölge

der konumda

boyaları dahil olduğunda ise

Müdürü Kaptan Cengiz Karabü-

İnternational Boya’nın marin bo-

farklı yüzdelerin ölçülebileceğini

ber, 20 yıl içerisinde bu hedefle-

yalarında dünyadaki pazar payı

belirtti. İnternational, global baz-


da ise teknolojiye öncülük ede-

ması bakımından yeni tersane

rek, market payındaki liderliğini

bölgesi olarak Altınova büyük bir

devam ettirme vizyonunu ortaya koymuştur. 2008 sonundaki global krize kadar her şeyin çok iyi gittiğini, tersanelerin neredeyse kendi sahaları içerisinde yer bulamadığını belirten Karabüber; “Firmalar, tersane dışında Orhanlı’ya kadar boş olan her sahada, taahhütlerini yerine getirebilmek için üretim yapar durumdaydılar. Ancak

“Tersane kira süreleri tekrar 49 yıla çıkarılmalı. Türk gemi inşa sanayi önünü görmek istiyor. Aksi takdirde gemi inşa sanayimizin kaderi ve izleyeceği yol bir belirsizliğe gidecektir”

artı oluşturmakta. Fakat Tuzla, önemini ve geçerliliğini asla kaybetmemeli” dedi. Bakım-onarımda bölgedeki en iddialı ülkeyiz Sektörle ilgili oldukça pozitif düşüncelere sahip olduğunu ifade eden Karabüber, son olarak olarak şunları aktardı: “5 yıllık bir süre zarfında kapasitenin düş-

krizle beraber siparişlerin iptal

mesi, işlerin azalması ve aka-

olması, sektörü ciddi bir kaosa

gerekse civardaki komşu donan-

soktu. Bazı tersaneler bu duru-

maların, dolaylı olarak vermiş

ma ya hazırlıklıydı ya da sistem-

oldukları siparişlerin canlılık ya-

leri tam oturmuştu. Bu sebeple

rattığı, ayrıca spesifik gemilerde;

sıkıntılı ve sancılı dönemi daha

açık deniz temin gemisi, destek

az hasarla atlattılar. Ancak geçen

gemisi, balıkçı gemisi, offshore

yıl gördüğümüz olumlu işaretler

gemisi diye adlandırılan gemiler

2013 yılında daha da güçlendi.

ve römorkörde oldukça iyi yönle-

Özellikle spesifik gemilerde İs-

re doğru bir gidiş var. Firmaların,

kandinav ülkelerinden, eskiden

krizi fırsata çevirip hatta büyüye-

kabuk olarak verilen siparişlerin

rek ve yatırımlar yaparak geliştiği

zaman içerisinde anahtar tesli-

gözlenmekte.

me döndüğünü gördük. Bu da

Gemi inşa sanayinin istenilen se-

esasında Türkiye’deki yeni gemi

viyelere ulaşabilmesi için devlet

inşanın kalitesine duyulan güve-

teşvikinin sağlanması gerektiği-

nin bir göstergesidir” dedi. Ter-

ne dikkat çeken Karabüber, ter-

vurması ve siparişlerin iptal edil-

sanelerin, anahtar teslim gemi

sanelerin devletten bekledikleri

mesi, bizi sektör olarak bakım-o-

yapabilecek donanıma, kaliteye,

desteği alamadıklarını söyledi.

narıma yöneltti. Zaten bakım ve

imkana ve tecrübeye sahip ol-

Devlet desteği alınmış olsaydı,

onarım konusunda kalitemiz or-

duğunu, sadece yabancı müş-

mevcut yabancı siparişlerin Tür-

tada. Bu konuda bölgedeki en id-

terilerin bunu görmesi ve buna

kiye’de kalması sağlanabilir ve

dialı ülkeyiz. Verilere baktığımız

inanmasının biraz zaman aldı-

Uzakdoğu’ya gitmemesine teş-

zaman yıldan yıla bakım-onarım

ğını söyleyen Karabüber, bunda,

vikle engel olunabilirdi.

volümümüzün arttığını söyle-

yapılan iyi işlerin iyi bir referans

Geçmiş dönemde talepleri kar-

yebiliriz. Türkiye’yi tercih eden

olduğunu ve yeni siparişlerin

şılayabilmek adına çok büyük

yabancı bayraklı gemi sayısı her

gelmesini sağladığını da sözleri-

yatırımların yapıldığını, bu ya-

geçen gün artıyor. Gemi inşa ve

ne ekledi.

tırımların ömrü olan yatırımlar

bakım-onarım konusunda ileriye

Türkiye’deki

olduğunun ifade eden Karabü-

dönük oldukça umutluyum ve

gemi inşa marketine bakıldığı

ber; Tuzla mutlaka devamlılığını

daha da iyi olacağını düşünüyo-

zaman gerek Türk donanmasının,

sürdürmeli. Kapasitenin kullanıl-

rum.”

Yakın

zamanda

binde yeniden bir iyileşmenin olması bizlere sabrı öğretti. Yani planlarımızı kısa vadede değil de uzun vadede yapmamız gerektiğini gördük. 2012-2013 yılı bu anlamda umut verici bir yıl oldu. Zaten bunu ihracat rakamlarından da görmekteyiz. İnanıyorum ki 2014 yılı çok daha iyi bir yıl olacak ve yıldan yıla gerek

Türk tersaneleri, anahtar teslim gemi yapabilecek donanıma, kaliteye, imkana ve tecrübeye sahip. Ancak istenilen seviyelere ulaşabilmesi için devlet teşvikinin sağlanması şart.

gemi inşa sektörü, gerekse gemi bakım onarım sektörümüz yükselen bir grafiği olacaktır. Krizle beraber gemi inşa pazarının dibe

KASIM-ARALIK • | 43 |

7 DENİZ


Fuat Çolak

Dosya

Selay Group Genel Müdürü

dosya Gemi İnşa, Bakım Onarım

Selay Group, farklı gemi tipi ve özel maksatlı gemilerde ciddi projelere imza atarak, bu gemi tiplerinde bir marka olma yolunda ilerliyor.

Ham Maddenin Uygun Fiyata Alınması İçin Bazı Önlemler Alınması Şart | 44 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Tersane faaliyetlerine 1988 yıllarında başlayan Selay Group, Türkiye’de tanker ve kimyasal tankeri ilk imal eden firmadır. 2005 yılında kendi tersanesini alan firma, bugüne kadar şu andaki projeleri de dahil olmak üzere yaklaşık 42 proje gerçekleştirdi. Farklı gemi tiplerini tersanelerine kazandırmayı hedefleyen firma, çok detaylı olmamakla beraber bakım-onarım işi de yapmakta. İskele ve rıhtım bedeli karşılığında ufak tamirler yaptıklarını dile getiren Selay Group Genel Müdürü Fuat Çolak, bu konuda çok fazla havuz olduğunu ve şartlara göre ilerlemeyi tercih ettiklerini söyledi.


T

ürkiye‘de gemi inşaya katkı sağlamış olmanın kendileri için gurur verici olduğunu belirten Çolak, Tuzla Tersaneler bölgesinin bir marka olduğunu ve bu marka değerinin devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “ Tuzla tersaneleri, gemi inşadaki potansiyelini kaybetti. Gemi inşa artık eskisi gibi değil ve 2008 krizi ile beraber gemi sipariş sayısında bir düşüş yaşandı” dedi. Diğer yandan bakım-onarım konusunda sektörün iyi referanslara sahip olduğuna belirten Çolak; “Bu durum diğer tersanelere de sıçradı. Tabi gemi inşadan ne kadar pay alabiliriz veya eski günlere dönebilir miyiz diye çalışmalar yapıyoruz. Bu konuda hem biz hem de GİSBİR birtakım çalışmalar yapmakta. Artık, eski devir sona erdi. Bizlerin çok ciddi bir şekilde hem araştırma geliştirme, hem de müşteri ziyaretleri yapması gerek. Dünyada süregelen bu

“Bütün tersanelerin belli bir kapasiteye kadar ham madde ihtiyaçları belirlenip, ortak olarak aynı satın alma yapılıp toplu indirim sağlanabilir. Ayrıca bize uygun fiyatta sacın verilmesi için bazı teşvikler yapılmalı. Gemi inşa, dünyanın en büyük ikinci sanayisidir.” gemi inşa trafiğinden pay alabilmek için hala geç kalınmadığını düşünüyorum ve bu trafikte Uzakdoğu’daki tersanelerin aktif

bir yol oynadığını söyleyebilirim” diyerek 2008 yılı sonrası tanker ve kuru yük gemilerinin çok fazla yapılamamasına da dikkat çekti. Tuzla’nın gemi ihracatı %1 Avrupa’da tersaneciliğin gemi inşa tarafında hemen hemen durduğu bu ortamda, farklı olmak ve farklılık yaratmak adına tersanelerin de ortak hareket etmesi gerektiğini belirten Çolak; “ Sektöre baktığımızda şöyle bir durum ortaya çıkıyor; şu anda elinde projesi olan tersanelerimiz finansal açıdan güçlü, gerekli teminat ve garanti mektuplarını ayarlamış olan tüzel kişilerdir. Fakat krizden sonra bankaların, tersanelere bakış açısı da değişti. Bu durum bir an önce değiştirilmeli. Tersanelerin, sipariş iptalleri yüzünden gereksiz yere krizden dolayı borç yükümlülüğü artmış olup, elimizde kalan gemilere sahip olmak durumunda kalındı ve bu gemileri tersane-

“Sektör olarak baktığımızda şöyle bir durum ortaya çıkıyor; şu anda tersanesinde projesi olan kişiler ancak finans konularını ayarlamış, teminat ve garanti mektuplarını alıp-vermiş kişilerdir. Fakat krizden sonra bankaların, tersanelere bakış açısı da değişti. Bu durum bir an önce değiştirilmeli. KASIM-ARALIK • | 45 |

7 DENİZ


Dosya

20-30 yıl öncesinde bin veya 2 bin tonluk gemi inşa eden tersanelerin şimdi askeri gemi inşa etme noktasına olduğunu, hatta 2001 yılından itibaren ihracatın krize kadar çok ciddi şekilde arttığı istatistiklerden görülebilir diyerek şöyle devam etti: “Dolayısıyla devletimize tersaneciliği ve yaratmış olduğu katma değerin önemini anlatmak şart. Gemi inşada Norveç sektörün baş oyuncusudur. Tersanelerimizde Norveç’e yapılan farklı gemi tipleri içerisinde anahtar teslim projelerimiz de var.”

| 46 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

lerimiz işletmek gibi ek külfet gereken faaliyetlerimizin oluşmasına neden olmuştur. Dolayısıyla bu da çok ciddi borçlanmalar yarattı. Bu süreçte tersaneler yatırım yapmaya devam etti. Fakat proje alamayınca o yatırım maliyeti, genel giderler ve tabi sonrasında gelen yeni bir kural ve regülasyonların değişimi gibi durumlar da eklenince, tersanelerin borçları daha da arttı. Ancak bizim sektörün bir handikapı var, o da ham madde sorunu. Uzakdoğu ile rekabet edemiyoruz, çünkü onlar saç ve profili, ekipman ve sevk sistemlerini uygun fiyata alıyorlar. Biz ise sac alımlarını çok yüksek fiyatlarla yurtdışından ya da Erdemir’den temin diyoruz. Bu donanımlar neredeyse inşaatın yüzde 40-50 sini oluşturmakta. Devlet bankaları sektörümüzü, kontrat veya iş bazında desteklemeli” açıklamasında bulundu. Türkiye’de yapılmış ilk proje… Şu anda tersanelerinde daha çok niş projeler yaptıklarını belirten Çolak, boyut olarak daha ufak fakat içerisinde katma değer üstünlüğü olan, ciddi sermayeli projelere yöneldiklerini söyledi. “Tersanemizde 1 + 1 olmak

üzere Ropax gemisi inşası devem etmektedir” diyen Çolak, dizaynını tamamen armatör ile birlikte tasarladıkları bu projeye başladıklarının bilgisini verdi. Bu projenin, 450 taşıma kapasiteli yolcu, 54 kamyon ya da 36 tır taşıma kapasiteli olacağını, minimum güç ve minimum yakıt tüketimi ile maksimum hız ve yakıt tasarrufu da sağlayabileceğine dikkat çeken Çolak; “ Bu projelerimizin devamı gelecek. Yurtdışındaki yatırımcılar da bu proje ile çok ciddi ilgileniyor. Ayrıca buna ilaveten 2 adet Oil Recovery Vessel olmak üzere Irak hükümetine çevreci gemiler inşa etmekteyiz. Yapacağımız bu gemiler Basra Körfezi’nde, deniz yüzeyindeki sıvı ve katık atıkları depolama donanımına sahip olup, Türkiye’de bu boyutta yapılmış ilk projelerdir. Offshore tipi bu gemilerde seri sipariş yakalama durumumuz var, hatta üçüncü imzamızı attık” diyerek bu tonajda, bu gemi tiplerinde bir marka olma yolunda adım attıklarını aktardı. ‘Norveç bize anahtar teslim gemi inşa ettiriyor’ Çolak, Türkiye’de gemi inşanın zamanla çok iyi yerlere geldiğini,

Bireysel başarılar günlük başarılardır, toplu hareket etmek başarı sağlar Son olarak sektörün rekabet şartlarının geliştirilmesinin ve ham maddeleri daha uygun fiyata almak için bir mekanizmanın yaratılması gerektiğini söyleyen Çolak; “ Bütün tersanelerin belli bir kapasiteye kadar ham madde ihtiyaçları belirlenip, ortak olarak aynı satın alma yapılıp toplu indirim sağlanabilir. Ayrıca bize uygun fiyatta sacın verilmesi için bazı teşvikler yapılmalı. Gemi inşa, dünyanın en büyük ikinci sanayisidir. Uçak sanayiden sonra ağır sanayi gemi sanayidir. Diğer yandan sektörümüze olan bakış açısını değiştirip, tersane ile ilgili bir iktisat komisyonu kurulmalı. Nasıl ki devlet planlama teşkilatının bazı sektörlerle ilgili iktisasları varsa, bu komisyon da odaların yardımıyla hayata geçirilmeli. Öte yandan Murat Kıran başkanlığındaki GİSBİR çok güzel işler yapıyor. Fakat biz tersanecilerin de bir şeyler yapması gerekiyor. Bireysel başarılar günlük başarılardır, toplu hareket etmek her zaman bu sektöre hareket getirir” dedi.


KASIM-ARALIK • | 47 |

7 DENİZ

18

Mart - Nisan 2013


Sinan KAVALA

Dosya

Cemre Mühendislik Ticaret Müdürü

dosya Gemi İnşa, Bakım Onarım

Gemi inşa sektörünün niş projelere ihtiyacı var 70 dönümlük arazi alanını 40 dönüm daha genişletmeyi planlayan Cemre Tersanesi, yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Bin 2 yüz personeli ile çalışan tersane, 2012’de 6, 2013’te ise 4 gemiyi denize indirerek tam kapasite ile çalışmalarına devam etmekte.

| 48 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

İ

İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda 2 adet Anchor handling denilen offshore support gemisinin çelik kabuk inşaatı yapılmaya başlandıktan sonra 2006’da Cemre bünyesine katılan Cemre Mühendislik Ticaret ve Pazarlama Müdürü Sinan Kavala, Tersanesi’nin şu anki iş potansiyelini, yapılan projeleri ve gelecek dönem hedeflerini 7deniz Dergisi’ne değerlendirdi.

Cemre Tersanesi’nin kurulduğu yıldan bugüne yükselen bir grafiğinin olduğunu söyleyen Kavala, Pendik’te askeri tersanedeki kiralık alanda 9 gemi, Ereğli’de bir gemi yapıldığını ve geri kalan 18 gemiyi de Yalova’da kendi tersanelerinde yapılarak teslim edildiğini aktardı. Bu işe ilk olarak kabuk ile başladıklarını, şu anda donatımlı gemi de inşa ettiklerini söyleyen Kavala; “ İlk olarak Norveçli Seaworks AS firmasına, 2 bin ton

ufak bulk carrier ( kum taşıma gemisi ) ile donatımlı gemi yapmaya başladık. Gemiler şu anda Norveç’te çalışır vaziyette. Sonrasında bir de 75 metre Purse seiner / trawler ( gırgır ve trol gemisi ) dedikleri donatımlı, kombine balıkçı gemisi siparişi aldık. Bu gemiyi 2 hafta önce denize indirdik ve Mart sonunda teslim etmeyi planlıyoruz. Buna ilaveten yine Norveç’ten 2 adet donatımlı sismik destek gemisi siparişi aldık.


Bu gemileri 2015’in son çeyreğinde teslim edeceğiz” dedi. Tersane tam kapasite ile çalışmakta 2012’de 6, 2013 yılı içerisinde ise 4 gemiyi denize indirdiklerini, şu anda tersanelerinde 10 order ( sipariş ) olduğunu belirten Kavala, Cemre Tersanesi’nin şu an tam kapasitesi ile çalıştığı bilgisini verdi. Cemre Tersanesi’nin başından itibaren Norveç’e gemi yaptığını söyleyen Kavala; “ Firmalarla güvene dayalı bir ilişkimiz var. İşleri zamanında teslim ettiğimiz için müşteriler bizden memnun kalıyor. Ayrıca imkanlarımızı, kapasitemizi ve kalitemizi arttırdık. 7 yıl önce yaptığımız gemi ile bugün yaptığımız gemi arasında çok fark var. Şu anda çok daha iyi imkanlarla ve işlerinde uzman kişilerle çalışıyoruz. İlk dönemler Pendik Tersanesi’nde kiralık kızaklarda iş yaparken, şimdi ise 70 dönümü aşkın olan kendi tersanemizde projelerimizi teslim ediyoruz. Çalışma yapımıza uygun bir alanımız var. Ancak alanımızı 40 dönüm kadar genişletmeyi planlıyoruz. Tersanemize yatırımlarımız devam diyor ki zaten hiç ara vermedik. Ayrıca yeni bir bina ve boru hangarı gibi yapımlar da devam etmekte. Bünyemizde bin 2 yüze

yakın personel çalışıyor, bunların 2 yüzü kendi personelimiz, geriye kalanı ise taşeron firma personelidir. Sektör ancak niş projeler yaparak devam edebilir Özel amaçlı, spesifik gemi projelerine devam edeceklerini söyleyen Kavala, tersanecilerin, büyük tonajlı gemileri, hem işçilik olarak hem de materyal olarak Uzakdoğu kadar ucuz imal etme şansının olmadığını ve büyük gemi sahibi armatörlerin haklı olarak Uzakdoğu’ya gittiklerini ifade etti. Kavala; “ Biz, niş projeler yapalım ki sektörde devam edebilelim. Ancak yine de sektörde olumlu bir gidişat var. Bunu Tersan Tersanesi, Beşiktaş Tersanesi ve Cemre Tersanesi gibi tersanelerin yaptıklarına bakarak görmek mümkün. Hepsi olumlu dönüşleri olacak olan, büyük emekli işlerdir. Cemre Tersanesi olarak amacımız bugüne kadar inşasını yaptığımız gemileri ve o tipte daha birçok donanımlı gemileri anahtar teslim olarak tersanemizde yapmak. Fakat sektör olarak iş seçebilecek durumda değiliz. Örneğin bizde iki ayrı iş bir arada yürüyor. Bir yandan sadece çelik inşasını yaptığımız, kabuk dediğimiz gemileri Norveçli bir müşterimize yapmaya devam

ediyoruz. Diğer yandan donatımlı projeleri yapıyoruz. Yaklaşık 15 bin ton saç işleme kapasitemiz mevcut. Bunu yeni alanla daha da arttıracağız. Donatımlı projelerimizin sayısını arttırmak istiyoruz” diyerek 70 dönümlü araziye eklenecek 40 dönüm arazi ile birlikte tersanede işlerin daha rahat yapılacağına da dikkat çekti. Ticari gemilerde hareketlilik yakalanabilir 2014 hedeflerinden bahseden Kavala; “ 2014’te kabuk gemilerden 7’sini teslim etmeyi planladık. Anahtar teslim projemiz olan balıkçı gemileri kızaktan iner ve teslim olur. Teslim zamanı 2015 olan sismik geminin inşası başlar ve devam eder. Bu balıkçı gemilerini 2015 Mart ayı gibi denize indiririz diye tahmin ediyorum” diyerek olumlu bir tablo çizdiklerini fakat önemli olanın bu projelerin devamlılığını sağlamak olduğuna dikkat çekti. Kavala, son olarak gemi inşanın bu yıla kıyasla 2014’te daha iyi olacağını düşündüğünü, gemi inşada iyiye giden bir şeylerin olduğunu fakat bunun çok yavaş ilerlediğini ve gelecek dönemde ticari gemilerde tekrar bir hareketlilik yakalanabileceğini ifade etti.

1996 yılında kurulan, 2005 yılı sonuna kadar tersanelerde boya uygulamaları yapan Cemre Mühendislik Gemi İnşa Sanayi Ticaret Şirketi, 2005 Aralık ayından itibaren gemi inşa etmeye başladı. Sektörün başarılı tersanelerinden biri olan Cemre Tersanesi, özellikle Norveç’e yaptığı gemiler ile başarılı bir profil çiziyor.

KASIM-ARALIK • | 49 |

7 DENİZ


Mutlu Yelten

Dosya

Elektro Deniz Satış ve Müşteri Hizmetleri Yöneticisi

dosya Gemi İnşa, Bakım Onarım

Gemi inşanın çıkışı offshore pazarı ile sağlanır Gemi yan sanayisinin gelişmesini engelleyen iki faktör var; ilki kalifiye eleman sıkıntısının olması , diğeri ise organize bir bölgenin olmamasıdır.

| 50 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

1

975’te faaliyete başlayan Elektro Deniz Seyir ve Haberleşme Sistemleri, denizcilik sektörüne seyir elektronik ve haberleşme cihazlarının satış, montaj, bakım-onarım ve yedek parça hizmeti sunmakta. Bugüne kadar yaklaşık 270 yerli ve yabancı bayraklı geminin haberleşme ve seyir ekipmanlarının donatımı ile 6 askeri projenin belirli ekipmanlarının tedarikini yapan

firma günümüzde de bu faaliyetlerini devam ettirmekte. 2008 kriziyle beraber gemi inşa projelerinde bir düşüş yaşandığını söyleyen Elektro Deniz Satış ve Müşteri Hizmetleri Yöneticisi Mutlu Yelten; “ Fakat çözüm ortaklarımızdan bazıları ( Cemre ve Tersan tersanesi gibi) tersane bazında vizyonlarını geliştirdi. Bu firmalar, Baltık ülkelerindeki tanı-

tımları ve diğer yollar vasıtası ile o bölgeden sipariş almaya başladı. Cemre Tersanesi ile ortak yürüttüğümüz projelerimiz var. Geçtiğimiz yıl Cemre Tersanesi’nde yapılan 2 kuru yük gemisini Norveç’li müşterilerimize teslim ettik dedi. İş kazalarına eğitimsiz iş gücü sebep oluyor Gemi yan sanayisinin içinde bu-


lunduğu durumu değerlendiren Yelten; “ Sektörde başıbozuk bir düzen var. 2004-2008 yılları arasındaki inşa furyasında, sektörde tecrübe edinmemiş alt işverenler türedi. Son dönemlerde iş kazalarının çoğalmasını, eğitimsiz insanların işlerin başında olmasının tetiklediğini düşünüyorum. GİSBİR Başkanı Sayın Murat Kıran, ve Genel Sekreter Süheyl Batum bize göre GİSBİR’in önceki kabuk yapısını kırdılar. GİSBİR’de daha önce sadece tersane ve tersane sahiplerinin konuştuğu, onların istekleri doğrultunda işleyen bir yapı vardı. Şimdi bu yapı değişti, yelpaze daha da büyüdü ve gemi yan sanayine gereken önemi vermeye başladı. Şimdi GİSBİR ile beraber hareket ediyoruz. Alt işverenlerin kimdir, hangi standartlarda çalışması gerektiği konusunda yaklaşık 5 aylık bir çalışma yapıldı. Tamamlanan bu çalışma şu an ilgili müdürlüğün masasında hayata geçmeyi bekliyor. Bu taslak proje hayata geçerse, Tuzladaki gemi inşa yan sanayi belli bir standarda ulaşmış olacak” dedi. Yelten, gemi yan sanayinin gelişmesini engelleyen problemlerin ve bu problemlere sunulması gereken çözümlerin ne olduğu konusunda şu açıklamayı yaptı: “ Genel olarak şu andaki en büyük sorunumuz kalifiye eleman sıkıntısıdır. Yaşanan kriz nedeniyle sektördeki tecrübeli ustamızın çoğu başka sektörlere kaydı. 2004-2008 sezonundaki furyada, Tuzla’daki tersanelerin yaklaşık çalışan sayısı 40-50 binler civarındaydı, şu an ise bu rakam 7-8 binler civarına düştü. İnsan faktörü tersanecilikte çok önemlidir. Çünkü tersanelerde yüzlerce mühendis ve işçi istihdam etseniz bile işini bilen, belli alanlarda uzmanlaşmış teknik personeliniz yoksa bir şey yapamazsınız. Bu konuda

bazı önlemlerin alınması ve okulların teşvik edilmesi lazım. Ayrıca okullarda yeterli seviyede mesleki eğitim almayan öğrencilerin eğitim seviyeleri yükseltilmediği sürece, oradan gelen öğrencilerin uzmanlık ve tecrübe kazanmaları uzun bir süre alacak. Dolayısıyla bunu alt işverenler olarak biz finanse etmek zorunda kalacağız. Kısacası birincil sorunumuz insan faktörü. İkincisi ise organize bir sanayi bölgesinin olmamasıdır. Tuzla, Haliç’teki tersanelerin buraya toplanması ile oluşturulmuş bir alan. Bütün tersaneleri Haliç’ten Tuzla’ya taşıdılar, şimdi ise Tuzla’dan Yalova’ya taşının gibi durumla karşı karşıyayız. Fakat bunun yanı sıra Aydınlı’ya kadar ufak tefek sanayi siteleri oluşturuldu. Organize bir yan sanayi bölgesi oluşturulmadığı için bize ait belirli bir bölge yok. Açıkçası bu durum da problem teşkil etmekte. Yaşanan kazaların da yer sıkıntısı yüzünden olduğunu düşünüyorum. Çünkü yan yana, sırt sırta gemi yapılmaya çalışılıyor.” Offshore pazarına odaklanmak gerekir Devletin bu konuda üzerine düşen birkaç noktanın olduğuna dikkat çeken Yelten, özellikle savunma sanayideki projelerin askeri tersanelere değil de özel tersanelere verilip, özel tersanelere bu kazanımların kazandırılıp, daha sonra ihraç yoluna gidilmesi gerektiğini belirtti. Sektörün kesinlikle kuru yük konteyner veya tanker piyasasında Kore, Japonya ve Çin ile baş edebilecek durumda olmadığını söyleyen Yelten; “Sektör olarak odaklanmamız gereken offshore pazarıdır. Çünkü offshore pazarında çeşitli gemi ihtiyaçları var. Bunun yanı sıra spesifik projelere yönelmek gerekiyor. Buna örnek olarak Tersan tersanesinde

yapılan Norveç balıkçı gemisini gösterebiliriz. Cemre Tersanesi ise tamamen Norveç’e çalışıyor. Denizcilikte Norveç bir markadır. Önemli olan müşteriyi yüzde 100 memnun etmektir ve biz bu vizyona sahibiz” diyerek gemi inşanın çıkışının ancak bu şekilde olabileceğini aktardı. Bakım-onarım hiçbir zaman durma noktasına gelmedi Bakım-onarım sektöründe belli bir kalite tutturulursa durgunluk yaşanmaz diyen Yelten, bakım-onarımda GEMAT ve Kıran Tersanelerinin uzmanlaşmış, kaliteli ve iyi işler yaptığını da ifade etti. Bakım-onarımın Tuzla için hiçbir zaman durma noktasına gelmediğini söyleyen Yelten; “Tuzla’da gemi inşa yapan tersanelerde şu an faaliyetler yok denecek kadar az fakat bakım-onarımda, özellikle 10 civarı tersane 2008’den itibaren hiç durmadan çalışıyor. Biz de onlara servis hizmeti veriyoruz. Dolayısıyla tersanelerin ihtisaslaşması gerekiyor. Yani gemi inşa ile bakım-onarım aynı tersanede zor olur” dedi. Gemi yan sanayi bir çatı altında birleşmeli Öncelikle gemi inşa yan sanayinin birlik olması, bir STK çatısı altında birleşmesi gerektiğine dikkat çeken Yelten; “ Açıkçası GESAT’ın (Gemi Yan Sanayicileri Derneği) kendini tam olarak tanıtamadığını düşünüyorum. GİSBİR ile çalışmalar yapıyoruz fakat GESAT’ın yan sanayide ne gibi önlemler aldığını, nasıl çalışmalar yaptığı ve devlet ile koordinasyonunu nasıl sağladığı hakkında bir bilgim yok. Ancak sektörün problemleri ve ihtiyaçları bir birlik olunduğu takdirde çözülebilir.

“Şu andaki en büyük sorunumuz kalifiye eleman sıkıntısıdır. Yaşanan kriz nedeniyle sektördeki tecrübeli ustamızın çoğu başka sektörlere kaydı.”

KASIM-ARALIK • | 51 |

7 DENİZ


Erhan Çorap

Dosya

Efes Yalıtım Genel Müdürü

dosya Gemi İnşa, Bakım Onarım

Gemi yan sanayide yaşanan, devlet eliyle çözülebilecek en önemli sorun Katma Değer Vergisi’dir.

Sektör Yüzde 40 Kapasiteyle Çalışıyor

G | 52 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

emicilik sektörüne yalıtım malzemesi tedariki ve inşaat sektöründe dış cephe yalıtım uygulamaları yapmak amacı ile 2004 yılında faaliyete başlayan Efes Yalıtım, yalıtım ürünleri başta olmak üzere, yalıtım uygulamasında kullanılan tüm yardımcı malzemelerin (alüminyum folyo bant, yanmaz kumaş, seramik yünü, izolasyon çivisi ve pulu gibi ) yurt içi ve yurtdışından tedarikini sağlamakta. Tersanelerin, alt yapısı daha iyi düzenlenmiş yan sanayi içinde uzun vadeli planlama yapılmış yeni bir yere taşınmasının gemi inşa sanayisine yara aldırmayacağını ifade eden Efes Yalıtım Genel Müdürü Erhan Çorap; “İstanbul çok hızlı büyüyen bir şehir. Tersanelerin Tuzla’dan taşınma ihtimalinin bugün olmasa bile 5-10 yıl sonra en nihayetinde bu olayın gerçekleşeceğini düşünüyorum. Bu durum gerçekleşene kadar da tekrar tekrar tartışmanın zaman kaybı yaratacağını kanaatindeyim. Asıl önemli olan tersanenin taşınması planlanan yerin, uzun vade-

de tüm sektöre hizmet edebilecek seviyede olmasıdır” dedi. Gemi inşa sektörü için yüzde 8 KDV ile alınmalı. Gemi yan sanayide yaşanan sorunlara değinen Çorap, devlet eliyle çözülebilecek en önemli sorunun Katma Değer Vergisi’nin olduğunu belirtti. Çorap; “ Bu KDV oranları yan sanayi şirketi muafiyetli bir tersaneye mal satarken aldığı için daha düşük bir KDV’den alacak. Örneğin biz İzocam bayisiyiz, inşaat sektörü için ürünü yüzde 18, gemi inşa sektörü için yüzde 8 KDV ile almalıyız ya da KDV iade dosyalarımızın en geç 3 ay içerisinde ödenmesinin, bağlı bulunduğumuz vergi dairelerince yapılmasını, iade ödemelerini hızlandırıcı tedbirlerin alınmasını sağlamaları gerekir” dedi. Türk Gemi İnşa sanayinin yapamayacağı bir projenin olmadığını, her türlü askeri veya ticari projeyi başarıyla gerçekleştirecek kapasiteye sahip olduğunu ifade eden Çorak; “ Zaten teslim edilen projeler ile bunu kanıtladı. Fakat sektör şu an yüzde 40 kapasitey-

le çalışıyor. Kriz zamanında, yetişmiş iş gücü kaybı yaşandı. Bir türlü toparlanamayan tersanelerin finansal sebepler dışındaki en büyük sorunu yetişmiş iş gücünü kaybetmeleri oldu. 4 yıl kapanan bir tersanenin tekrar taşeron ve teknik ekip oluşturup yeni projelere başlaması kolay değil. Şu sıralar elinde proje olan tersaneler yeni projeler alırken, işi olmayanlar bakım-onarıma kayarak veya kapalı kalarak devam ediyorlar. Yani büyüyen iş hacmini daha da arttırırken, elinde projesi olmayan tersaneler ise boş kalmaya devam edecek. Birçok kızak, açık ve kapalı üretim alanları boş duruyor, stratejik satın almalar veya birleşmelerin olması kaçınılmaz. Ama ataerkil tersaneci kültürü bunu yapmaya çok müsait değil. Kurumsallaşabilen tersaneler aynı bankacılık sektörü gibi stratejik satın alma ve birleşmelerle güçlerini birleştirip, işi olmayan tersane de böylece kendine destek bulup tekrar ayağa kalkabilir. Aksi halde büyüme kapasitesi olan da sadece kendi altyapısı kadar büyüyebilir” dedi.


KASIM-ARALIK • | 53 |

7 DENİZ


Röportaj

Murat Yeşilyurt Yeşilyurt Limanı Yönetim Kurulu Üyesi

Limanı ve sektörün içinde bulunduğu durumu konuşmak üzere Yeşilyurt Limanı Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yeşilyurt ile bir araya geldik.

| 54 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

2013 yılı itibari ile iskele ve depolama konusunda yaklaşık yüzde 60’lık bir büyüme kaydeden Yeşilyurt Limanı, depolama alanındaki yatırımlarına, 2014 yılı itibari ile hız kesmeden devam etmeyi planlıyor.

Devlet, özel sektörün önünü yatırımları teşvik edici yönde açmalı

2

006 yılında faaliyete geçen Yeşilyurt Limanı, Samsun merkezli bir liman işletmesidir. Modern bir alt ve üst yapıya sahip olan limanın en önemli avantajı ise 20 metreyi bulan drafta sahip olmasıdır. İşletme, kaliteli, hızlı, zamanında ve güvenilir bir hizmet anlayışı ile müşterilerine hizmet vermekte. Faaliyetlerine her zaman çevreye duyarlı ve müşteri memnuniyeti odaklı bir şekilde sürdüren Yeşilyurt Limanı, İSO 9000 ve 2008 belgelerine de sahiptir. Yeşilyurt Limanı ve verdiğiniz hizmetler hakkında bilgi alabilir miyiz? Yeşilyurt Limanı, Yeşilyurt Group bünyesindeki teşekküllerden bir tanesidir. Ana faaliyet alanımız demir-çelik olmak üzere 1987’den itibaren sektördeki faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Samsun merkezli bir firmayız. Karabük ve

İskenderun’da faal kurumlarımız bulunmakta. Yine grup bünyesinde alışveriş merkezi, enerji santrali, bu yıl faaliyete başlayan elektrik santralimiz mevcut. Yeşilyurt Limanı ise 2006 yılında faaliyete geçen yeni bir liman işletmesidir. Dökme yük üzerine çalışan limanımız alt ve üst yapı olarak modern bir yapıya sahip. Tesisat bakımından da yeterli bir seviyedeyiz. Rıhtımımızda yaklaşık bin metreye yakın yanaşma mümkün. 20 metreyi bulan derinliğe ve aynı anda 8 adet gemiyi kabul edip hizmet verme durumuna sahibiz. Hizmetimizi kaliteli, hızlı, zamanında ve güvenilir bir şekilde veriyoruz. Yaklaşık 70 bin ton kapasiteli kapalı depolama alanımız ve 60 bin metre kadar açık alan depolarımız mevcut. İSO 9000 ve 2008 belgeli bir liman işletmesiyiz. Faaliyetlerimizi her zaman çevreye duyarlı ve müşteri mem-

nuniyeti odaklı bir şekilde sürdürmekteyiz. 100 bin tonaja kadar olan büyük tonajlı gemileri kabul edebiliyor Yeşilyurt Limanı’nı öne çıkaran farkları ve avantajları nelerdir? Yeşilyurt Limanı’nın en önemli avantajı konumudur. Konum itibari ile Samsun ilinden kaynaklanan bir avantaja sahip. Samsun ili tüm yolların kavşak noktasında yer alıyor. Hava, deniz, demir yolu ve kara yolları gibi tüm ulaşım imkanları Samsun’da mevcut. Gelen tüm yükler, bütün imkanları kullanarak Türkiye’nin ve aktarma olarak dünyanın her tarafına çok rahat bir şekilde ulaşabilir. Liman olarak bizi ön plana çıkaran en önemli noktamız ise draftımızdır. Karadeniz’deki ender limanlardan biri olduğumuzu söyleyebilirim. 100 bin tonaja kadar olan büyük tonajlı gemileri kabul edebiliyoruz 2013 yılının son çeyreğindeyiz.


Son 10 yılda kamuya ait limanların özelleştirilmesi ve bu limanları alan firmaların modernizasyonu bakımından yapılan yatırımlar, limancılık sektörüne hız kazandırdı. Özellikle Körfez Bölgesi, Aliağa-İzmir Bölgesi ve Karadeniz’deki limanlar, Türkiye’deki limanların dünyadaki limanlar ile rekabet edebilecek seviyeye getirilmesinde önemli bir faktörü oynamakta.”

2013 yılında firmanız ticari açıdan nasıl bir süreç geçirdi? Limanımız yıllık 8 milyon ton elleçleme kapasitesine sahip bir limandır. Ancak süregelen kriz nedeniyle bu rakamlara henüz ulaşmış değiliz. Son yıllarda yaşanan ihracat rakamlarındaki düşüklükte buna eklenince, doğal olarak bu durum limanların yük hacmini etkiledi. Buna istinaden bizim yük hacmimizde bir düşüş yaşanmadı ancak 2008’deki gibi ivmeli bir artış olmadı. Bu, sektör olarak yaşadığımız bir durumdur. Tabi yeni yasalarla, yatırımcıları teşvik edici ve ihracatı özendirici bir takım çalışmalar yapılırsa, bu çalışma bize olumlu bir şekilde yansıyacaktır. Biz alt ve üst yapı olarak hazırız. Yeter ki yük gelsin ve çalışalım. Önümüzdeki süreçte liman yatırımları ile ilgili planlarınızdan bahsedebilir misiniz? Biz zaten yeni bir liman işletmesi olduğumuz için 2013 yılına yeni yatırımlarımızı bitirmiş bir durumda girdik. Hem iskelede, hem de depolama konusunda yaklaşık yüzde 60’lık bir büyüme kaydettiğimizi söyleyebilirim. Fakat gözlemlerimiz sonucunda son 6 ayda depolama konusunda daha da fazla büyümeye gitmemiz gerektiğini anladık ve depolamada gelen taleplere cevap verme konusunda sıkıntı yaşayınca yeni yatırım planlaması içerisine girdik. Bu yatırım planımız şu an izin aşamasında ve izin aşamasını geçtikten sonra 2014 yılında faaliyetine başlayacağız. Gelecek

süreçlerde depolama bakımından çok ciddi noktalara geleceğimizi ön görüyorum. Ayrıca Yeşilyurt Group olarak dünyadaki tüm gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Sektörün ivme kazandığı kanalları belirleyip ona göre yatırımlarımıza yön vermeye çalışıyoruz. Peki konjonktürel açıdan Türkiye ekonomisini ve denizcilik sektörünü limanlar bazında değerlendirebilir misiniz? Son 10 yılda kamuya ait limanların özelleştirilmesi ve bu limanları alan firmaların modernizasyonu bakımından yapılan yatırımlar, limancılık sektörüne hız kazandırdı. Özellikle Körfez, Aliağa-İzmir Bölgesi ve Karadeniz’deki limanlar, Türkiye’deki limanların dünyadaki limanlar ile rekabet edebilecek seviyeye getirilmesinde önemli bir faktörü oynamakta. Bunlar yeterli mi dersek tabi ki değil! Henüz alt yapı yetersizliğine sahip olanlar da var. Bir limanın gemi sahası, depolama sahası ve her türlü ulaşım ağının birbirine paralel şekilde gelişmiş olması lazım. İyi bir limana sahip olabilirsiniz fakat buna bağlı ithalatınız olmadığı ve karayolu size gerekli cevabı veremediği zaman, tren yolundaki vagon sayısı yetersiz olduğu takdirde bu tıkanıklığa yol açar. Bir limanı değerlendirirken bunların hepsini göz önünde bulundurmak gerekiyor. TCDD (Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları) bir yatırım başlattı ve bu yatırım ile özelleştirmenin önünü açtı. Vagon sayılarının arttırılması ve mevcut ray sistemlerinin iyileştirilmesi lazım.

Yaklaşık 70 bin ton kapasiteli kapalı alan ve 60 bin metreye kadar açık alan depoları mevcut

Karayollarında ise düzelmeler var. Depolama bakımından Samsun’da lojistik bir üs kurulması ile ilgili çalışmalar valilik önderliğinde sürdürülüyor. Gelinen aşamada bir neticeye varılıp, yer tespiti yapıldı. Bu projenin hayata geçirilmesi ile Samsun ve Karadeniz Bölgesi bayağı bir yol kat etmiş olacak. Çünkü modern bir limana sahip ve geri sahası da iyi olduktan sonra dünya ile rekabet konusunda iyi bir noktaya gelecektir diye düşünüyorum. Limancılık sektörünün yaşadığı sorunlar neler ve bu sorunlara ne gibi çözümler sunulabilir? Devletin, özel sektör temsilcilerinin yatırımlarının önünü, teşvik edici yönde açması gerekiyor. Kamusal izin, yönetmelikler ve gümrük mevzuatı konusunda zaman açısından bir şeyler yapılabilir. Bir yatırımcı yatırımını planladığı zaman, bu yatırımını bir an önce faaliyete geçirebilmeli. Prosedürler için uzun süreler beklemek zorunda bırakılmamalı. Ortada bir iş gücü, sermaye ve istihdam var ve bunun önünün açılması gerekir. Son dönemde devlet, bu sektöre önem verdiğini, yaptığı çalışmalar ile gösterdi. Özellikle Ulaştırma Bakanlığı’nın karayolu ve denizyolu ile ilgili yapmış olduğu çalışmalar oldukça sevindirici. Bu çalışmalara daha da hız verilirse, bizlerde özel sektör temsilcileri olarak kamu ile beraber bu sektörü ayağa kaldırmak için çalışmalarımızı daha da ilerletiriz.

“Yeni yasalarla, yatırımcıları teşvik edici ve ihracatı özendirici bir takım çalışmalar yapılırsa, bu çalışma bize olumlu bir şekilde yansıyacaktır. Biz alt ve üst yapı olarak hazırız. Yeter ki yük gelsin ve çalışalım.”

KASIM-ARALIK • | 55 |

7 DENİZ


Makale

Engin KOÇAK Uzman Yönetici

Kuzeybatı Avrupa’da da tam bir patlamadan bahsediliyor. Noel arifesinde yüklerini kaldırma telaşı içerisindeki kiracıların, armatörlerin insafına kaldıkları rapor ediliyor. Burada da günlük getiriler üst üste 2 aydır her hafta 100 avro artarak seyretti.

Noel Arifesi Eğlencesi

H | 56 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

epinizin malumudur, bilhassa Kuzey ülkelerinde bir nevi bayram geleneğidir, Kasım ayının sonuyla birlikte şehir merkezlerinde, belediye saraylarının bahçelerinde, turistik mekanlarda hatta işlek caddelerin kenarlarında rengarenk, insanı kendine çeken pazarlar kurulur, esnaf ve halk buradaki tezgahlarda soğuk havaya rağmen her akşam “Noel hâlet-i rûhiyesi” içinde sıcak bir ortamda buluşurlar. Tezgâhlar rengârenktir, çeşit çeşit şekerlemeler, tarçınlı özel hamur işleri, kırmızılı, beyazlı Noel Baba ve kar temalı envai çeşit noel süsleri, hatta atkılar bereler vesaire ne ararsanız bulursunuz. Akşamları da ışıklarıyla sizi kendine çeker bu mekânlar ve bir şey alacak olmasanız da yolunuz buraya düşerse tezgâhlara bakarak belki bir kupa

sıcak çikolata eşliğinde hoş vakit geçirirsiniz. Bu girizgâhtan sonra aklınızda beliren soruya hemen cevap vereyim; hayır, bu köşede seyahatname yazmaya karar vermedim. Noel falan kutlamaya da heves etmiş değilim. Ama yukarıda tasvir ettiğim hâlet-i rûhiye şu an aynen koster piyasalarındaki armatör ve brokerler için de geçerli. Güzel, rengarenk bir pazardan geçiyorlar, nereye baksalar yüzleri gülüyor, her “tezgahta” ilgilerini çeken bir şeyler var ama bir yandan da “Bayram elbet bitecek, peki bu tezgâhlar burada kalacak mı? Keşke biraz daha sürse bu güzel zamanlar…” diye endişe ve melankoli içindeler. Bunu anlamak da çok kolay aslında. Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de

işler birden bire o kadar iyileşti ki, sevinçle birlikte bir “nazar değecek” endişesi hâsıl olması normal. Karadeniz’den tek ayaklı yük çıkışlarında ton başına konuşulan navlunlar, yaz aylarına göre yüzde 30-40 artmış durumda. Eskiden Doğu Akdeniz’den yakıt parasını ancak çıkartacak navlunlar elde edilirken, en son geçen haftalardaki bağlantılarda işletme masraflarına tekabül eden bağlantılar göze çarpmakta. Kuzeybatı Avrupa’da da tam bir patlamadan bahsediliyor. Noel arifesinde yüklerini kaldırma telaşı içerisindeki kiracıların, armatörlerin insafına kaldıkları rapor ediliyor. Burada da günlük getiriler üst üste 2 aydır her hafta 100 avro artarak seyretti. Bunlar inanılmaz gelişmeler ve


herkes daha fazla sürmesini istiyor. Kimi armatörler, daha sürecek beklentisiyle zaman kiralarında (time charter) artışlar yapmakta, kiracılarından daha fazla gündelik gelir talep etmekteler, kiracı konumundakiler de bunun ne kadar sürebileceğini, “pazar yerine birden kar yağıp esnafı kaçırırsa” zarar edip etmeyeceklerini hesaplamaya çalışıyor. Ben de bir önceki yazımda hissettiğiniz temkinli iyimserliğimi sürdürmekteyim. Önce iyimserliğimi izah edeyim: Karadeniz’de Rusya’nın tahıl hasadı 100 milyon tonu aştı ki bu son yılların rekoru. Ukrayna’nın tahıl hasadı ise 62 milyon tonu bulmuş durumda, hem buğday hem mısır burada da rekor kırmış vaziyette. Zaten Karadeniz’de şu an tahıl çıkmayan yer yok gibi. Öte yandan çelik yüklerinde kıpırtı beklenmekte. Rusya ve Ukrayna’nın biraz da çelik ihracatlarındaki durgunluk yüzünden sanayi büyümeleri düşük seyret-

mekte. Yine de İspanya ve İtalya’da iyileşme başlarsa -ki böyle umuluyor- Karadeniz çeliklerine akacak yeni mecralar açılabilir. Çünkü bu ülkeler iç talep eksikliğinden kapasitelerini ihracata yöneltmiş durumdalar. Orta ve Batı Akdeniz’de Cezayir ve Libya’nın inşaat malzemeleriyle ilgili talepleri bazı uzmanlara göre 2014’te yüzde 7 ila 9 artabilir. Zaten Batı’daki çimento ve inşaat çeliği bölgedeki navlunları genel olarak ortalamanın üzerinde tutmaktaydı. Aynı durum Batı Afrika’nın Avrupa talebi için de geçerli. Kaldı ki Batı Afrika’daki petrol ihracatçısı ülkelerin büyümesi muazzam bir hıza ulaştı. Kuzeybatı Avrupa’da, ekonomide bu aralar İngiltere’nin yıldızı parlıyor. İrlanda’yla birlikte 67 milyon nüfusa sahip bulunan bu bölgede büyüme de AB’den bağımsız olarak yükselmeye başladı. Dolayısıyla, Baltık’tan ve Kontinant Bölgesi’nden buraya akışlar hızlanıyor.

Temkin kısmına gelirsek… Yazımın başında aktardığım endişelere ben de katılıyorum. Tamam, bir şeyler iyiye doğru değişiyor fakat 2011 sonunda Yunanistan krizi patlamadan önce de benzer bir tırmanış görüyorduk. Bölgede Suriye’de, Libya’da, Mısır’da, hatta bazen Tunus’ta hala patlamaya hazır bombalardan bahsediliyor. İran ile olumlu bir yöne girilmiş olunabilir, Türkiye ile Irak’ın bir yakınlaşması da söz konusu ama bunların koster ticaretine etkisi tamamen dolaylı olacaktır. İsterseniz paranoya deyin, genel itibariyle Avrupa Birliği krizden çıkarken, birliğin doğudaki komşuları yani Balkanlar ve Rusya’da artçı şoklar hissedilmekte. Ama her şeye rağmen, güzel bir dönemden geçiliyor ve umalım ki sonu da hayırlı olsun. ISTFIX olarak 2014’ün tüm denizcilere huzur, sağlık ve yıllardır özledikleri bereketi getirmesi dilekleriyle…

KASIM-ARALIK • | 57 |

ISTFIX’de Kasım sonu itibariyle 2-4 bin DWT gemilerin bölge ortalaması olarak günlük gelirleri (TCE) 2.100 doları, 4-6 bin DWT gemilerin geliri de ortalama 3.200 doları aşmış bulunuyor. Daha büyük tonajda, 6-8 bin DWT gemiler günde 4.400, 10.000 dwtlik büyük kosterler ise 6.300 dolar kazanabilmekteler. Bu durum Eylül sonuna göre ortalama yüzde 25’lik gelir artışına tekabül etmekte.

7 DENİZ


Röportaj Son dönemde yaptıkları çalışmalar ve imal ettikleri botlar hakkında bilgi almak üzere Nekton Bot A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Hakkı Kuter’i firmalarında ziyaret ettik.

| 58 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Nekton’un Hedefi, sektörde dünya markası olmak Nekton Bot ‘un hedefinde, 2014 yılında ihracat payını yüzde 60-70‘lere çıkartarak, sektörde bir dünya markası haline gelmek var.

2009 yılı Nisan ayında faaliyetlerine başlayan Nekton Bot, polietilen malzemeyi kullanarak özel amaçlı hizmet tekneleri imal eden bir firma. Bu hizmet teknelerini; güvenlik ve devriye botları, sağlık hizmet botları, liman hizmet botları ile yolcu ve servis botları oluşturmakta. Bunların dışında özel proje hizmetleri de veren firma, temelde bu dört kategoride faaliyetlerini sürdürmekte ve bu hizmetlerin yanı sıra 2009 yılından bu yana hem proje hem de imalat yapmakta.


Ü

rün bazında çok fazla çeşitliliğe sahip olduklarını, her bir ürünün müşterinin talebi ve verdiği datalar doğrultusunda oluşturulduğunu söyleyen Kuter; “ Kendi bünyemizdeki tasarım ofisimizde, müşterinin ihtiyaç duyduğu teknenin bilgileri doğrultusunda çalışıp, teknenin boyutu, içindeki ekipmanı, donanımı, hızı, çalışma koşullarını belirleyip, önce müşterinin onayına sunuyoruz ve üzerinde mutabık kalındığı takdirde imalatını yapıyoruz. Botlarımızın en önemli özelliği ana yapı malzemesidir ve yüksek yoğunluklu olan polietilen malzeme, ülkemizde kullanılan çok yeni bir malzemedir. Polietilen teknelerin veya gemilerin birçok yerinde kullanılmış olmasına rağmen, daha önce teknenin ana yapı malzemesi olarak kullanılmamış. Kullanılmaya başlanmasının sebebi de deniz koşullarına dayanıklılığı, çürümemesi, ömrünün çok uzun olması ve elastikiyetidir” dedi. Kuzey ülkelerinde, özellikle Norveç ve Kanada’da polietilenin soğuğa karşı dayanıklılığı da göz

önüne alınarak yaklaşık 30- 40 yıldır ufak boyutlu tekneler yapıldığını, son 10-15 yıl içerisinde bu teknelerin boyutlarının büyüyüp, biraz daha hizmet teknelerine dönüşmeye başladığını belirten Kuter, dünyanın kabul ettiği denizcilik kuralları çerçevesinde bu malzemeyi, belirli bir boyuta kadar olan tekneler için, ana yapı malzemesi olarak kabul ettirmeyi başardıklarına dikkat çekti. Polietilenin ölçülebilen ömrü 50 yıldan uzun Kuter, polietilen malzemesinin avantajları konusunda şunları aktardı: “ Öncelikle malzeme çok hafif. Hafif olduğu için de muadil teknelere göre daha süratli tekneler yapabiliyoruz. Malzemenin elastikiyeti dolayısıyla kırılganlığı daha düşük ve bu nedenle darbelere daha dayanıklı, şeklini muhafaza edebilen tekneler üretiyoruz. Malzemeyi işlemek, kaynatmak, kesmek, biçmek ve birbirine ilave etmek oldukça kolay. Saydığım özellikler nedeni ile teknelerimizi bir kalıpta yapmıyoruz. Hizmet tekneleri ana başlığı altında hemen her türlü amaca hitap edebi-

len tekneler üretebiliyoruz” diyerek bu malzemenin sağladığı en önemli avantajın ömrü olduğunu söyledi. Kuter, malzemenin, laboratuar ortamında yapılan yaşlandırma testlerinde ölçülebilen ömrünün 50 yıldan uzun olduğunu, denizde böyle bir malzemenin de olmadığını aktardı. İmalat kapasitemiz yüzde 90’ın üzerinde 2013 yılının Nekton Bot için ilk ticari yıl olduğunu ifade eden Kuter, bu durumu şöyle açıkladı: “Kuruluştan bu yana 3 buçuk yıl içerisinde öncelikli olarak imalatın oturması için çaba sarf ettik ve sonrasında yeni tekne projeleri oluşturmak, o projeleri ve atölyenin düzenini, işçilerimizi, makinelerimizi ve diğer her şeyimizi sertifikalandırmak için uğraştık. Sonrasında da ortaya çıkardığımız yeni özellikli polietilen teknelerimizin tanıtımı için çabaladık. Açıkçası özetlediğim tüm bu işler 2012’nin sonlarına kadar bizi meşgul etti. Dolayısıyla 2013 yılı Nekton Bot için ticari anlamda geri dönüşün başladığı ilk yıl oldu. Amacımız sistemi oturtmak,

Firmamızın kuruluşundan bu yana hedefi ihracattı. 2014 yılında ihracat payımızı yüzde 60-70‘lere çıkartmayı hedefliyoruz.

KASIM-ARALIK • | 59 |

7 DENİZ


Röportaj “Türk firmalarının yurtdışı pazarında, geçmiş yıllara kıyasla yükselen bir grafiğinin olduğunu düşünmüyorum. Krizle birlikte bunun sebebi olarak da plansız büyümeyi gösterebiliriz.”

| 60 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

ürünlerimizi tanıtmak ve daha kaliteli hale gelmelerini sağlamaktı. Yıl ortalamasına bakarsak imalat kapasitemizin yüzde 90’ın üzerinde dolu olduğunu söyleyebilirim. Yurtdışında birçok yeni pazara açıldık. Latin Amerika’dan Asya’ya kadar tekne satar duruma geldik” diyerek 2014’ün firmaları açısından daha da güzel bir yıl olacağını umduğunu belirtti. 2014 hedefinde ihracat payını yüzde 60-70‘lere çıkartmak var Son iki yıldır yurtiçindeki tekne fuarlarına katılmadıklarını söyleyen Kuter, yurtiçinde kendilerini tanımayan firma kalmadığı için tanıtım faaliyetlerini yurtdışında sürdürdüklerini ifade ederek, kendimize Ortadoğu ve Afrika’yı hedef pazar olarak seçtik dedi. Bu tanıtımlar sonucunda hiç beklemedikleri pazarlardan talepler almaya başladıklarını ve bu duruma yurtdışında katıldıkları fuarların etkisinin olduğunu düşünen Kuter; “ Şu anda Venezuela’ya tekne yapıyoruz. Bunun dışında Rusya, Kazakistan, Azerbaycan gibi ülkelerle birlikte tekne imalatı konusunda görüşmelerimiz sürüyor. Benzer görüşmelerimiz bazı Afrika, Ortadoğu, Orta Asya ve Latin Amerika ülkeleriyle de başladı. 2014 yılında daha çok yurtdışı odaklı tanıtıma, bu yatırımlara ve ilişkilere önem vereceğiz. Fir-

mamızın kuruluşundan bu yana hedefi ihracattı. 2014 yılında ihracat payımızı yüzde 60-70‘lere çıkartmayı hedefliyoruz. Zaten gidişatımız da o yönde. Hedefimiz Nekton Bot’u sektörde bir dünya markası haline getirmek.” dedi. Şu anda yaklaşık 15-20 ülke ile ticari ilişkileri var Şu anda yaklaşık 15-20 ülkede acentesi, temsilciliği veya irtibatta bulunduğu firma olduğunu belirten Kuter, bunların ise; Afrika’da Gana, Nijerya, Angola, Libya ve Cezayir; Ortadoğu’da Dubai, Abudabi, Katar, Suudi Arabistan, İran ve Irak; Asya’da Azerbaycan, Kazakistan, Rusya, Bangladeş ve Hindistan; Avrupa’da Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz ve Norveç; Amerika’da ise Panama, Venezuela, Kolombiya ve Meksika’da Nekton Bot’u temsil eden birçok firmanın olduğunu aktardı ve “2014 yılında da bu ilişkilerimizi geliştirerek sürdürmeyi hedefliyoruz” dedi. Kuter, bu hedefleri gerçekleştirebilmek adına, mevcut çatıları altındaki nitelikli eleman sayısını arttırmayı ve personelini daha eğitimli ve disiplinli hale getirmeye çalıştıklarını da sözlerine ekledi. ‘Firmamızı krizin ortasında kurduk’ Türkiye’deki bot üretiminin 2008

yılında yaşanan kriz öncesinde çok iyi durumda olduğunu, hem kaliteden hem de fiyatlardan dolayı yabancı firmaların Türkiye’den bot almaya başladığını aktaran Kuter, krizin denizcilik sektöründeki olumsuz yansımalarından dolayı birçok firmanın piyasadan kaybolduğunu belirterek, krizle beraber Türkiye’de bot üretim pazarının yara aldığını söyledi. Sektörün bu aşağı yönde gidişinden çok fazla etkilenmediklerini ifade eden Kuter; “ Firmamızı krizin ortasında kurduk. Kurduğumuz günden bugüne kadar olan süreçte yukarı yönde, dikine gelişen bir grafiğimiz var” dedi. Afrika pazarında, hizmet teknelerinde Türk üreticilerin aktif olduğunu, birçok Avrupalı tersane ve tasarım firmasının dahi projelerini Türkiye’deki imalatçılara yaptırdıklarını söyleyen Kuter, son olarak şu bilgileri aktardı: “ Fakat yine de Türk firmalarının yurtdışı pazarında, geçmiş yıllara kıyasla yükselen bir grafiğinin olduğunu düşünmüyorum. Krizle birlikte bunun sebebi olarak da plansız büyümeyi gösterebiliriz. Çünkü plansız büyüme göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir faktördür. Bu büyüme esnasında kriz gibi bir engel baş gösterdiğinde ise plansız ani bir küçülmeye dönüştü.”


Geçmişten bu yana süregelen ve gelişmekte olan portföyümüz ve ilkelerimiz doğrultusunda sunduğumuz “kalite”, çalışmalarımızın ciddiyeti ve öneminin en güçlü kanıtıdır.

KASIM-ARALIK • | 61 |

Evliya Çelebi Mah. Rauf Orbay Cad. Yasemin Sok. No:10 - Kat 2 Daire 1 İçmeler / Tuzla Telefon: 0216 395 22 35 - 446 01 75 - Fax: 0216 446 01 75

www.korkmazyat.com

7 DENİZ


Savunma

10 Sahil Güvenlik Botu Teslim Edildi İçişleri Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği (AB) tarafından desteklenen LOT 1 projesi kapsamında Antalya’da imal edilen sahil güvenlik botu teslim törenine katıldı. Antalya Serbest Bölge’de faaliyet gösteren ARES Tersanesi’ne DEARSAN Gemi İnşaat Sanayi A.Ş. tarafından yaptırılan 10 Sahil Güvenlik Kontrol Botu, Sahil Güvenlik Komutanlığı’na törenle teslim edildi. İçişleri Bakanı Muammer Güler; “Amacımız Türkiye’nin kolayca geçilebilen ülke imajını değiştirmek, caydırıcı tedbirlerle yasa dışı göç rotası olmaktan çıkarmaktır” dedi. Avrupa Birliği tarafından desteklenen “Türkiye’nin Pilot ve Prototip Bölgelerde Kara ve Deniz Sınırları Gözetleme Ekipmanları Tedarik Bileşeni LOT 1 Projesi” kapsamın-

da Antalya Serbest Bölge’de faaliyet gösteren ARES Tersanesi’ne DEARSAN Gemi İnşaat Sanayi A.Ş. tarafından yaptırılan 10 Sahil Güvenlik Kontrol Botu, Sahil Güvenlik Komutanlığına törenle teslim edildi. Antalya Serbest Bölge’de düzenlenen teslim töreninde konuşan Bakan Güler, şöyle konuştu: “Bu yasa dışı geçişler sırasında hem karada hem de denizde yürekleri sızlatan insanlık dramları yaşanmakta, aileler parçalanmakta, çok sayıda insan hayatını, eşini, evladını kaybetmektedir. Yürüttüğümüz bütün bu çalışmalarla amacımız

Türkiye’nin kolayca geçilebilen ülke imajını değiştirmek, caydırıcı tedbirlerle yasa dışı göç rotası olmaktan çıkarmaktır. Sınırlarımızın daha iyi ve etkin korunması, ülkemiz için temel gereksinimdir.

TCG Göksu Fırkateyni Türkiye’ye Döndü Aden Körfezi ve Somali açıklarında deniz haydutluğuna karşı oluşturulan Birleşik Deniz Kuvvetleri bünyesindeki görevini tamamlayan TCG Göksu Fırkateyni, yurda döndü.

| 62 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Uluslararası deniz ticaret yollarında deniz korsanlarına karşı güven ortamı sağlamak amacıyla 13 Mayıs 2013’te Türkiye’den ayrılan TCG Göksu Fırkateyni 7 ay 8 gün sonra yurda döndü. Gölcük Donanma Ana Üs Komutanlığı’nda düzenlenen karşılama törenine Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele, çok sayıda üst rütbeli subay, astsubay ile göreve katılan bahriyelilerin aileleri katıldı. Göksu Fırkateyni Gölcük Donanma Limanı’na girişte helikopter ile limanda bulunan diğer fırkateynlerin sirenleri tarafından karşılandı. Göksu, iskeleye yanaştıktan sonra üst rütbeliler karaya çıkarak selamlamaya katıldı. Selamlama ve karşılama töreni sonrasında komutanlar gemiye davet edildi.

TCG Gökova fıkrateyninden görevi devralarak, NATO Birleşik Deniz Kuvveti (CMF) ve Avrupa Birliği Görev Kuvveti işbirliği çerçevesinde Aden Körfezi, Somali Havzası, Arap Denizi ve bölgelere yakın yerlerde faaliyet gösteren deniz haydutlarına karşı koruma görevini TCG Göksu Fıkrateyni, 6 Aralık 2013 tarihinde TCG Gelibolu Fıkrateyni’ne görevi devrederek yurda dönmek üzere yola çıkmıştı. TCG Göksu Fırkateyni, Gölcük Ana Üs Komutanlığı’nda düzenlenen törenle karşılandı. Gemi Komutanı Deniz Kurmay Yarbay Ahmet Gül tarafından Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele’ye görev sonu raporunun verilmesi sonrasında aileler ve gemi personeli kavuşmasında duygu dolu

anlar yaşandı. Komutanların hemen ardından da bahriyeli eşlerini, evlatlarını ya da kardeşlerini bekleyen aileler gemiye alındı. Güvertede tarihi bir gün yaşadı. Bahriyeliler ile yakınlarının kavuşması sırasında gözyaşları tutulamadı. Çocuklar babalarına sımsıkı sarılırken sevinç gözyaşlarını tutamadılar.


Katar’a Türk Hücumbotu Teslim Edildi Yonca-Onuk A. ortaklığı tarafından Katar Emirliği Deniz Kuvvetleri için inşa edilen ve sınıfının ilk gemisi olan ileri kompozit “ONUK MRTP34” isimli yüksek hızlı hücumbotu, Katar Emirliği Deniz Kuvvetleri’ne teslim edildi. Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar ve Katar Emirliği Deniz Kuvvetleri Komutanı Mohammed Bin Nasser Al-Mohannadi, Tuzla’daki Yonca-Onuk Tersanesi’nde botun teslimi için düzenlenen törene katıldı. Törende konuşan Murad Bayar, bölgenin iki kardeş ülkesi olan, ilişkileri gelişerek ve artarak süren Türkiye ile Katar’ın din, tarih ve gelenek gibi önemli bağları bulunduğunu belirtti. Bayar, bu sağlam ilişkilere bağlı olarak iki ülke arasında Savunma İşbirliği Anlaşması ve Savunma İşbirliği Protokolü’nün 2011′de imzalandığını hatırlatarak, söz konusu anlaşmaların Yonca-Onuk’un hızlı devriye botları, Kalebaykar’ın insansız hava araçları, HAVELSAN’ın AW-139 helikopter simülatörü gibi projelerle somutlaştığını anlattı. Yonca-Onuk Ortaklığı ve Katar Emirliği Deniz Kuvvetleri’nin yaptığı sözleşmeyle MRTP16′nın 2013′te teslim edildiğini ve ONUK MRTP34′ün d 24 Aralık 2013’te teslim edildiğini dile getiren Bayar, ilave ONUK MRTP34 projelerinin devamını desteklediklerini vurguladı. Bayar, müsteşarlık olarak Mart 2014′te düzenlenecek DIMDEX Deniz ve Savunma Fuarı’na 25 firmayla katılmayı planladıklarını ifade ederek, bu işbirliğinin diğer savunma konularında yeni girişimlere öncülük yapacağına inandığını belirtti. Katar Emirliği Deniz Kuvvetleri Komutanı Mohammed Bin Nasser Al-Mohannadi ise, Katar ve Türkiye arasında imzalanan anlaşmayla 6 parça yüksek manevra kabiliyetinde MRTP16′larından 3′ünün bitirilerek teslim edildiğini kaydetti. Kalan 3 botun inşa edildiğini ifa-

de eden Mohannadi, “Yeni platformlar, Katar Deniz Kuvvetleri’ne daha büyük görevler ekleyecektir. Bu botlar, Katar Deniz Kuvvetleri’ne ekonomik ve kontrollü suların korunması için ilave güç sağlayacaktır” dedi. Konuşmaların ardından Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar, Katar Emirliği Genelkurmay Başkanı Ghanim Bin Shaheen Al Ghanim, Katar Emirliği Deniz Kuvvetleri Komutanı Mohammed Bin Nasser Al-Mohannadi ve Yonca-Onuk Ortağı Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Yılmaztürk tarafından kurdele kesilerek, botun teslimi gerçekleştirildi. Bota, Katar bayrağı çekildi. Türkiye ve 7 ülkede 130′un üzerinde ONUK MRTP yüksek hızlı ileri kompozit hücumbot görev yapmakta. Botların tasarımı ve üretimi tamamen Türk mühendis ve işçileri tarafından yapıldı. MRTP34 Hücumbotu’nun özellikleri Yonca-Onuk tarafından Katar Emirliği Deniz Kuvvetleri için inşa edilen ve sınıfının ilk gemisi olan ileri kompozit ONUK MRTP34 yüksek hızlı hücümbotu, 42 knots

üzerinde sürate sahip. 36,80 metre tam boydaki hücümbotu, 21 personeliyle yaklaşık 3 gün lojistik destek almadan harekat yapma özelliğine sahip. Hücümbotuna, Katar Emirliği Deniz Kuvvetleri tarafından “THAT ASSUARY (Q-31)” adı verildi. Dünya denizlerinde 2004’ten bu yana görev yapan ONUK MRTP33’lerin gelişmiş bir devamı olan ONUK MRTP34, denizcilik, performans ve taşıyabileceği görev, silah, sistem yükü açısından bilinen 250-300 tonluk hücümbotlardan üstün olmak amacıyla tasarlandı.

KASIM-ARALIK • | 63 |

7 DENİZ


Makale

Atilla ÖZDÖL Deniz sistemleri Proje Koordinatörü

Görev modülerliği NATO tarafından 2008 yılından itibaren NATO Submarine Rescue System (NSRS), yani NATO Denizaltı Kurtarma Sistemi olarak kullanımdadır.

Harp Gemilerinde Görev Modülleri: Yeni Bir Konsept

M | 64 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

odülerlik aslında yeni değildir, daha evvel Mısırlılar ve Romalılar tarafından kullanıldı. Hava Kuvvetleri değiştirilebilen pod (ISR, EW, hava-hava, hava-yer) uygulamaları ile görev modülerliğini halen kullanmaktadır. Modüler harp gemisi yapımı da eski bir konsepttir. İlk defa 1975 yılında Hollanda Kortanaer Sınıfı Fırkateynler’de uygulandı. Bu gemilerin tüm sistemleri modüler konteynerler şeklinde dizayn edilir. Kortenaer ismi konteynere benzemekle beraber tamamen isim benzerliğidir ve ismini 17’nci yüzyılda yaşamış Hollanda Amirali Egbert Bartholomeuszoon Kortenaer’den alır. Bu şekilde herhangi bir sistem isabet aldığında, o sistemi içeren konteyner yedeği ile süratle değiştirilebilmesi hedeflenir. 1975-82

yılları arasında bu gemilerden 10 adet yapıldı ve Hollanda, Yunanistan ve Birleşik Arap Emirlikleri deniz kuvvetlerinde kullanıldı. Almanlarda aynı dizayna sahip ancak daha büyük Bremen Sınıfı Fırkateynler yapmışlardır. Daha sonra bunların yerini Alman Blohm + Voss firmasının geliştirdiği MEKO Sınıfı Fırkateynler aldı. MEKO “Mehrzweck-Kombination” (İngilizce: multi-purpose-combination) anlamına gelmektedir. Bu gemiler de benzer konseptle; tüm silah, silah sistemi, elektronik sistemler ve diğer cihazları süratle değiştirilebilecek şekilde modüler şekilde tasarlanır. MEKO Sınıfı Gemiler Türk Deniz Kuvvetleri (YAVUZ ve BARBAROS Sınıfı Fırkateynler) dahil 11 deniz kuvvetinde kullanılmaktadır.

Görüldüğü üzere burada sistem modülerliği esas alınır ancak şimdi ABD ve NATO tarafından geliştirilen bir konsepte göre “Görev Modülerliği”ni esas alan modüller kullanılmaktadır. Bu şekilde geminin üzerine konacak görev esasına göre inşa edilmiş konteynerler ile örneğin gemiye MKTMayın Karşı Tedbirleri, Su üstü Harbi (ASUW) veya Denizaltı Savunma (ASW) kabiliyeti kazandırılabilmektedir. ABD için görev modülerliği özellikle Littoral Warfare Ship (LCS) için düşünülmüş bir konsepttir. Bu maksat ile ABD tarafından iki adet prototip LCS-1 (USS FREEDOM) ve LCS-2 (USS INDEPENDENCE) farklı tersanelere inşa ettirilmiş ve halen deniz kuvvetleri tarafından denenmektedirler. Bunlardan LCS-1 bizim MILGEM Ada Sınıfı Korvetlerimize benzemekte. Resimde LCS-2


< Görev Modülleri • Mayın harbi • Su üstü harbi • Denizaltı savunma harbi • İnsani yardım/Afetle müda hale • Korsanlıkla mücadele/Deniz emniyeti • Liman savunma • İllegal göçmenlik ile mücadele • Acil tıbbi müdahale • İnsansız hava aracı (UAV) desteği • Deniz-Hava desteği • Elektronik Harp • Gayrinizami harp • Özel harekatlar üzerindeki görev modülleri görebilirsiniz. NATO için ise şimdilik dört görev modülerliği üzerinde çalışılıyor. Bunlar İnsanı Yardım ve Afet Müdahalesi (HADR – Humanitarian Assistance and Disaster Relief), Korsanlıkla Mücadele (CP – Counter Piracy), Liman Savunma (HP – Harbour Protection) ve Arama Kurtarma (SAR – Search and Rescue)’dır. Bu çalışmanın sonucunda NATO tarafından

inşa ettirilecek Görev Modülleri, bu modülleri kendi Görev Bölmesi’ne (Mission Bay) alabilecek hale getirilen gemilere havadan süratle intikal ettirilerek, yukarıda belirtilen görevlere hazır hale getirilmesi hedefleniyor. Böylece bir nevi Plug-and-Play gemi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma tamamlandığında NATO bir STANAG (Standardization Agreement) yayınlayarak NATO üyesi ülkelerin gemilerine Mission Bay yapılmasını isteyecek. Şimdilik öncelikle sahip oldukları güverte üzeri alan nedeni ile LPD ve LHD tipi gemiler için düşünülüyor. Görev modülerliği NATO tarafından 2008 yılından itibaren NATO Submarine Rescue System (NSRS), yani NATO Denizaltı Kurtarma Sistemi olarak kullanımdadır. Amaç herhangi bir yerde Denizaltı batma kazasını belirten SUBSUNK alarmı alındığında, kazaya müdahale edecek MOSHIP (Mother Ship)’e havadan süratle intikal ettirilerek geminin müdahale kabiliyetinin artırılması veya kazandırılmasıdır. Halen böyle bir MOSHIP, Türk Deniz Kuvvetleri’nde kullanılmak üzere İstanbul Tersanesi tarafından inşa edilmektedir. Görev modülerliği; NATO’nun 2012’deki Chichago zirvesinde al-

dığı SDI-Smart Defense Initiative kararına göre başlatılan, 22 adet projeden birisidir. SDI ile birlikte kolektif gereksinimler ve ulusal önceliklere uyum amacıyla geliştirilmiş çokuluslu işbirliği ve kaynakların daha verimli kullanılması amaçlanmaktadır. Görev modüllerinden elde edilecek faydalar şu şekilde belirtilir; adapte edilebilen görev kuvvetleri, ölçeklenebilir ve yeniden düzenlenebilir savaşma gücü oluşturma, harekata hazırlığın artması, yeni bir tehdide karşı süratle cevap verebilme, çeşitli şekilde kullanılabilen insansız sistemlerin görevlendirilebilmesi, artırılmış görev esnekliği, daha az personelle verimin artırılması, yatırım maliyetinin düşürülmesi, idame ve bakım maliyetlerinin azaltılması, gemilerin üzerindeki sistemlerin yenilenebilmesi ve müttefikler arası ortak harekatlarda karşılıklı kullanabilmedir. Şu anda askeri gemiler tek veya çoklu görevler için inşa edilmekte ve ömürleri de 35+ olarak değerlendirilmektedir. Halen var olan asimetrik savaş tehdidi sürekli karşı stratejilerin ve yeni görev yeteneklerinin geliştirilmesini dikte ettirmektedir. Modülerleşme ile bir geminin savaş yeteneği süratle yeniden yapılandırılarak kuvvet çarpanı oluşturulmaktadır. Modülerlikle, bir donanma, farklı görevler için gemileri yeniden dizayn etmek ya da tekne-makine ve sistemlerini yükseltmek zorunda kalmamakta. Bu şekilde yaşam döngüsü maliyetlerinin azaltılması sağlanır. Durumsal farkındalık sağlamak için kullanılan bilgisayar ve ağ teknolojileri doğal modüler tasarımda da kullanılır. Tüm alanlarda kullanılan (hava, su üstü ve sualtı) insansız sistemleri, mürettebat gereksinimlerini azaltmak için modularize edilebilir. Modülerlik kullanılarak, hızla değişen görevler için yeniden yapılandırılmış deniz platformları ile donanmaların büyüklüğü azaltabilir.

KASIM-ARALIK • | 65 |

7 DENİZ


Savunma

Ege’de İmha Edilen Mayınlar Görüntülendi Türkiye’nin ev sahipliğinde, NATO ve Türk Deniz Kuvvetleri unsurlarının katılımıyla Ege Denizi’nde gerçekleştirilen “Nusret 2013″ tatbikatı Saros Körfezi’nde yapıldı. TCG Ayvalık mayın avlama gemisinin su altındaki mayını bulup imha ettiği anlar ise saniye saniye görüntülendi. Tatbikat kapsamında Saros Körfezi’ne havadan ve denizden 50’ye yakın mayın bırakıldı. Eğitim mayınlarından bir tanesi mayın arama ve tarama gemisi TCG Ayvalık tarafından sonar cihazı ile bulundu. Sonar operatörünün “Mayın bulundu” anonsundan sonra gemide alarm durumuna geçildi. Tespit edilen cisim insansız su altı cihazı ile görüntülendi. Bu cihaz sayesinde cismin mayın olduğu tespit edildi. Ardından mayın harbi dalgıçları mayının bulunduğu alana gitti. Ekipler, mayına su üs tüne çıkardıktan sonra patlayıcı bağladı. Dalgıçların bölgeden ayrılmasının ardından mayın patlatılarak imha edildi. Dalgıçların gemiye dönmesiyle faaliyet sona erdi.

22 Kasım’da başlayan “Nusret 2013″ tatbikatına Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 7 mayın karşı tedbirleri (MKT) gemisi, 1 mayın dökücü gemi, 1 firkateyn, 2 karakol gemisi, 1 mayın toplama gemisi, 1 helikopter, 1 su altı savunma (SAS) timi, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan mayın döküşü için 1 C-130 uçağı, Sahil Güvenlik Komutanlığı’ndan 3 sahil güvenlik botu, NATO daimi mayın karşı tedbirleri görev grubu-2 (SNMCMG-2) unsurlarından Türkiye ve Almanya’dan 1 komuta kontrol ve 1 mayın avlama gemisi ile Yunanistan’dan 1 mayın avlama gemisi katıldı. Tatbikatı çok sayıda ülkeden gözlemci ve personel izledi. Tatbikat 1 Aralık tarihinde sona erdi.

Japonya ve Amerika Donanma Kuvvetleri Liaoning’i İzliyor Liaoning’in, ülkenin kuzeyindeki Çingdao limanı’ndan Haynan eyaletinin Sanya kentindeki askeri limana vardığı ve seferin ABD ile Japonya donanma kuvvetlerine ait gemilerce izlendiği bildirildi. Çin’in ilk uçak gemisi Liaoning’in, ülkenin kuzeyindeki Çingdao limanı’ndan Haynan eyaletinin Sanya kentindeki askeri limana vardığı ve seferin ABD ile Japonya donanma kuvvetlerine ait gemilerce izlendiği bildirildi.

| 66 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Sanya’daki askeri limana varan Liaoning uçak gemisi, burada Güney Çin Denizi’nde yapılacak bilimsel incelemeler ve askeri eğitim için hazır duruma getirilecek. Liaoning ve beraberindeki filonun, Güney Çin Denizi’nde Diaoyü adalarına yakın noktadaki Tayvan Boğazı’ndan geçişi sırasında çok sayıda ABD ve Japonya donanma gemisi tarafından yakın takip altına alındığı vurgulandı. ABD, Tayvan ve Japonya tarafından izlenen Liaoning’in, hiçbir ülkenin deniz sınırını ihlal etmediği ve uçak gemisinin bölgede yapacağı faaliyetlerin olağan düzenleme çerçevesinde devam

edeceği belirtildi. Liaoning, Çin Donanması’na ait iki hava savunma destroyeri ve iki füze fırkateyni eşliğinde, ülkenin doğusundaki Şandong eyaletinin Çingdao kentindeki askeri limandan ayrılmıştı. Ülkenin ilk uçak gemisi muharebe grubunu oluşturduğu vurgulanan filonun, kısa ve uzun mesafeli hava savunma gücü ile denizaltı savunma misyonlarını temsil ettiği belirtilmişti. Ukrayna’dan alınan ve Türkiye’de Boğazlardan geçişi büyük ses getiren, eski adıyla “Varyag” olan uçak gemisi, geçen yılın Eylül ayında Çin donanmasının en büyük müteahhit şirketi Çin Gemi İnşa Sanayi Kuruluşu tarafından ülkenin kuzeydoğu liman kenti Dalien’de törenle donanmaya teslim edilmişti. ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Rusya, Hindistan, Tayland ve Brezilya’nın ardından uçak gemisine sahip olan 10. ülke konumunda olan Çin, Liaoning’in barışçıl amaçlarla kullanılacağını savunuyor.


İlk Türk Uçak Gemisi Sedef Tersanesi’nde Üretilecek Savunma Sanayi İcra Komitesi’nin dün aldığı karar kapsamında Sedef Gemi İnşaatı A.Ş. ile sözleşme görüşmelerine başlanması, anlaşma sağlanamaması durumunda sözleşme görüşmelerine ikinci sıradaki DESAN Deniz İnşaat Sanayi A.Ş. ile devam edilmesi kararı alındı. Koç grubunun RMK Tersanesi, geçen Ocak ayında Milli Savaş Gemisi (MİLGEM) projesi kapsamında 6 geminin yapım ihalesini kazanmış, ancak Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun “kamu zararı doğduğu” yönündeki raporu üzerine bu ihale iptal edilmişti. Gezi Parkı eylemleri sonrasında yaşanan bu gelişme nedeniyle çıkarma gemisi ihalesinde RMK Tersanesi’nin durumu merakla bekleniyordu. DEV PROJENİN KAPSAMI Havuzlu Çıkarma Gemisi Projesi kapsamında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için 1 adet Havuzlu Çıkarma Gemisi inşa edilecek. Havuzlu Çıkarma Gemisi (LPD); Ege, Karadeniz ve Akdeniz harekat alanlarında ve gerektiğinde NATO operasyonları ve tatbikatları için okyanuslarda kullanılacak. LPD’nin ana görev fonksiyonu kuvvet aktarımı

ve çıkarma harekatı olacak. Gemi tabur seviyesinde askeri personeli taşıyacak. BU İHALE İÇİN ÜÇ FİRMA YARIŞIYORDU Gemi, gerektiğinde doğal afetlerde, bünyesinde yer alan hastane sayesinde insani yardım ve mülteci tahliyelerinde de görev yapacak. Havuzlu Çıkarma Gemisi Projesi, 22 Haziran 2005’te başlatılmıştı. İhaleye sadece DESAN Deniz İnşaat Sanayi A.Ş., Koç grubundan RMK Marine Gemi Yapım Sanayi A.Ş. ve SEDEF Gemi İnşaatı A.Ş. katılmıştı. İŞTE DEV GEMİNİN ÖZELLİKLERİ Gemi, su alabilen bir kıç havuza sahip olacak. Bu havuzun içinde tank taşıma kapasiteli 6 adet bot girecek.

GEMİNİN ÖZELLİKLERİ: Ağırlığı:

19 bin ton

Boyu:

200 metre

Hızı:

22 knot (Saatte 40 kilometre)

TAŞIMA KAPASİTESİ: * 190 Gemi Personeli 3.20 M * 56 Uçuş Personeli 498 T * 50 Sağlık Personeli 600 T * Bin 200 Amfibi Personel 205 T * 13 adet Tank 9710830 * 27 adet Zırhlı Amfibi Hücum Aracı (AAV) TCWE2 * 6 adet Zırhlı Personel Taşıyıcı (ZPT) * 33 adet Muhtelif Araç * 15 adet Romörk * 8 adet Helikopter * 3 adet İnsansız Hava Aracı

KASIM-ARALIK • | 67 |

7 DENİZ


Makale

Bahadır TONGUÇ Broker

Londra tahkimi tarafsızlık yönünden de ciddi bir itibara sahiptir. Verilen yüzlerce kararın sadece birkaçına itiraz edilmiştir. Verilen yüzlerce kararın sadece birkaçına itiraz edilmiştir.

Tahkim Uygulamalarına Genel Bakış

Y

argısal bir işlem olarak da nitelendirilebilen tahkim, bir ‘Alternatif Uyuşmazlık Çözümü’ (Alternative Dispute Resolution) yöntemidir. Temel ADR yöntemleri ise aşağıda listelenenler ve türevleridir.

• - Arbitration

(Bağlayıcı)

• - Consiliation (Bağlayıcı değil) | 68 | • KASIM-ARALIK

• - Mediation

(Bağlayıcı değil)

• - Facilitation

(Bağlayıcı değil)

• - Negotiation

(Bağlayıcı değil)

• - Med/Arb

(Karma)

• - Adjudication (Karma)

7 DENİZ

Tahkimin özelliklerine değinecek ve devlet mahkemelerine kıyasını yapacak olursak, avantajlarını aşağıdaki biçimde sıralayabiliriz:

Hız: Tahkimin tek başına en önemli avantajı bile denilebilir. Süreç, genellikle yoğunlukla boğuşan devlet mahkemelerine oranla daha hızlıdır. Gizlilik: Tahkim yargılaması ve kararları gizlidir. Kamuoyu ile paylaşılmaz. Maliyet: İhtilafın niteliğine göre daha düşük maliyetli olabilmektedir fakat uzun ve detaylı tahkim süreçleri istisna yaratabilmektedir. Seçme imkanı ve uzmanlık: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, konunun profesyonelleri tarafından değerlendirilir, böylece hata ve haksızlık yapma riski azdır. Taraflar hakemlerin seçim usulünü belirleyebilirler. Yargılama usulü: Taraflar hakem veya hakem kurulunun uygulayacağı yargılama kurallarını serbestçe kararlaştırabilirler. Örneğin LMAA (kurumsal), ICC (kurumsal), Ad-Hoc (Arızi) vb.


on) ile ilgili gerçekler ve gelişmelere de değinmemiz yerinde olur.

“Gemi alım-satım ve taşıma sözleşmelerimizin neredeyse hepsinde tahkim şartı bulunmaktadır. Bu nedenle sürekli tekrarlamakta fayda görüyorum; uyuşmazlık anında belirsizlik yaşamamak için “proper incorporation” kuralına dikkat etmeliyiz. Ana sözleşmeye ek olarak bir tahkim sözleşmesi hazırlanması veya tahkim klozunun dikkatli bir biçimde ana sözleşmeye dahil edilmesi veya dış tahkim klozu/ şartlarına atıfta bulunulması şarttır.” Tahkimin devlet mahkemelerine kıyasla bazı dezavantajları ise şunlardır: Maliyet: Dava konusunun düşük değerde olduğu durumlarda tahkim, devlet mahkemelerinden daha masraflı bir uygulama halini alabilir. Temyiz: Hakem kararları belirli durumlar dışında temyiz edilemez. Bu kıyaslamaları elbette çeşitlendirebiliriz ve günümüzde ADR yöntemleri halen tartışma konusudur. Bazı kesimler hakem yargılaması ile hukuk güvenliği ilkesinden vazgeçildiğini savunurlar. Harcanan vakit ve masraflar ise uyuşmazlığın özelliklerine göre farklılık gösterebilmektedir. Hakem kararlarının tenfizi konusu yine beraberinde fazlaca tartışma getiren bir noktadır. Fakat tahkim, avantajlarının dezavantajlarından fazla olduğu gerçeği ile gelişmeye ve geliştirilmeye hızla devam etmektedir. Uncitral Model Kanunu ile ilgili çalışmalar buna güzel bir örnektir. Ayrıca ADR yöntemlerinin devlet mahkemelerinin yükünü hatırı sayılır biçimde hafiflettiği gerçeği yadsınamaz. Konuya sübjektif bir yön vererek, bizi çokça ilgilendiren LMAA (London Maritime Arbitrators Associati-

Çin Deniz Hukuku Birliği (China Maritime Law Association), geçtiğimiz yıl 2000 uyuşmazlığın Londra tahkiminde çözüldüğünü belirtmiştir. 2008-2009’da patlak veren piyasa koşullarının yarattığı ilave yük (özellikle time-charter sözleşmelerinin erken fesihleri) olmasaydı, kanımca bu rakam daha fazla olabilirdi. 2012 senesinde, LMAA üyeleri tarafından verilen 650 adet Londra tahkim kararı bulunmaktadır. Bu rakam Singapur Deniz Tahkim Odası, Hong Kong Uluslararası Tahkim merkezi, Paris Deniz Tahkim Odası ve New York tahkiminde karara bağlanan uyuşmazlıklardan oldukça fazladır. Bana sorarsanız Londra bu üstünlüğünü dünyanın en önemli deniz ticaret üslerinden biri olmasına, yüzyıllardır deniz ticareti ile uğraşıyor olmasına ve deniz ticaretine ilişkin düzenlemelerin de merkezi olmasına borçludur. Londra tahkimi tarafsızlık yönünden de ciddi bir itibara sahiptir. Verilen yüzlerce kararın sadece birkaçına itiraz edilmiştir. Gemi alım-satım ve taşıma sözleşmelerimizin neredeyse hepsinde tahkim şartı bulunmaktadır. Bu nedenle sürekli tekrarlamakta fayda görüyorum; uyuşmazlık anında belirsizlik yaşamamak için “proper incorporation” kuralına dikkat etmeliyiz. Ana sözleşmeye ek olarak bir tahkim sözleşmesi hazırlanması veya tahkim klozunun dikkatli bir biçimde ana sözleşmeye dahil edilmesi veya dış tahkim klozu/ şartlarına atıfta bulunulması şarttır. Değerli hocam, imtiyazlı uluslararası hakem ve CIArb/FICA eğitmeni Bill McLaughlin’in dediği gibi ‘Collaboration is better than confrontation’, bu nedenle riskleri analiz edip, uyuşmazlık çıkmadan evvel önlem alabilmek en başarılı risk yönetimidir diye düşünüyorum. Son olarak, zorlu geçen bir senenin daha ardından büyük umutlarla beklediğimiz 2014’ün, dünya denizciliğine refah getirmesini ve tüm denizci meslektaşlarımın sağlıklı, başarılı bir yeni yıl geçirmesini dilerim.

KASIM-ARALIK • | 69 |

7 DENİZ


Gemi İnşa

Çin’in gemi yapımı yılın ilk 11 ayında %23,1 düştü

Çin Ulusal Gemi İnşa Endüstrisi Birliği (CANSI) tarafından açıklanan verilere göre bu yılın ilk 11 ayında Çin’de inşası tamamlanan gemi tonajı bir önceki yılın aynı dönemine göre %23,1 düşüşle 38,68 milyon dwt oldu. Yılın Ocak-Kasım döneminde Çin gemi inşa sektörünün aldığı toplam sipariş hacmi, bir önceki yılın aynı dönemine göre %204 artışla 51,86 milyon dwt olarak kaydedildi. Kasım ayı sonu itibarıyla Çin’de toplam gemi siparişleri, yıllık %5,2, 2012 yılı sonuna göre ise %11,5 artışla 119,23 milyon dwt seviyesinde yer aldı. Ocak-Kasım döneminde Çinli üreticilerin ihracata yönelik gemi üretimi yıllık %24,2 düşüşle 32,41 milyon dwt olurken, bu miktar Çin’de söz konusu dönemdeki toplam gemi üretiminin %83,4′üne karşılık geldi. Söz konusu dönemde Çin’de yeni gemi ihracat siparişleri yıllık %260 artışla 48,07 milyon dwt olurken bu miktar, yılın ilk 11 ayında alınan toplam yeni gemi siparişlerinin %92,7′sine karşılık geldi. Kasım ayı sonu itibarıyla Çinli üreticilerin aldığı toplam ihracat sipariş hacmi 2012 yılının aynı dönemine göre %11,5 artışla 104,68 milyon dwt olarak kaydedildi. Bu miktar ocak-kasım dönemindeki toplam gemi ihracat siparişlerinin %87,8′ine karşılık geliyor. Bu yılın ilk 11 ayında, Çin’de 80 gemi inşa şirketinin toplam üretim değeri, bir önceki yılın aynı dönemine göre %10,6 düşüşle 322,8 milyar RMB (52,75 milyar $) olarak kaydedildi. Aynı dönemde söz konusu şirketler, yıllık %15,4 düşüşle 163,5 milyar RMB (26,72 milyar $) ihracat değeri elde etti. Bununla beraber, söz konusu şirketler ocak-kasım döneminde yıllık %15,8 düşüşle

| 70 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

217,4 milyar RMB (35,52 milyar $) faaliyet karı ile yıllık %63,5 düşüşle 4,66 milyar RMB (760 milyon $) brüt kar elde etti. Yılın ilk 11 ayında Çin’de 39 büyük ve orta ölçekli gemi inşa şirketinin toplam gemi üretimi yıllık %28,8 düşüşle 32,07 milyon dwt seviyesine geriledi. Söz konusu şirketler, aynı dönemde yıllık %253 artışla 49,55 milyon dwt yeni gemi siparişi aldı. Kasım ayı sonu itibarıyla söz konusu şirketlerin aldığı toplam yeni gemi sipariş hacmi ise 2012 yılının aynı ayına göre %7,7 artışla 108,96 milyon dwt olarak kaydedildi. Bu yılın ocak-kasım döneminde Çin’de 39 büyük ve orta ölçekli gemi inşa şirketinin ihracata yönelik gemi üretimi yıllık %28,9 düşüşle 27,22 milyon dwt olurken, bu miktar şirketlerin söz konusu dönemdeki toplam gemi üretiminin %84,9′una karşılık geldi. Söz konusu dönemde Çin’de 39 büyük ve orta ölçekli gemi inşa şirketinin ihracata yönelik gemi yapım siparişleri yıllık %319 artışla 46,13 milyon dwt olurken, bu miktar söz konusu şirketlerin toplam siparişlerinin %93,1′ine karşılık geldi. Kasım ayı sonu itibarıyla söz konusu şirketlerin toplam ihracat siparişi hacmi, 2012 yılının aynı dönemine göre %13,7 artarak 95,44 milyon dwt olarak kaydedildi. Bu miktar şirketlerin toplam siparişlerini %87,6′sına karşılık geldi.


Bu “yüzer – gezer gemi” Çok Marifetli İZSU Genel Müdürlüğü’nün karada ve suda hareket edebilen yeni dere temizlik aracı İzmir’e geldi. Türkiye’de ilk kez İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kullanılacak “marifetli gemi”, ilk olarak Meles’de temizlik çalışmalarına başladı. 2 milyon liranın üzerinde yeni aracın güçlü emme ve iletme pompaları ile kırma, parçalama ve kesme gibi özellikleri var. 11.2 milyon liralık yatırımla 20 adet iş makinesi ve 20 adet kamyon alarak kent merkezi ve çevre ilçelerde dere temizliklerini 2 yıldır kendi ekipleri ile sürdüren İZSU Genel Müdürlüğü, teknolojik yeniliklerle çalışmalarına hız katıyor. Kısa bir süre önce sazlık alanlarda kullanılmak üzere makine aparatı alarak hizmet kapasitesini artıran İZSU, yine dere temizliklerinde kullanılmak üzere karada ve suda hareket edebilen, sığ derinliklerde mükemmel temizlik sağlayan iş makinesini temizlik filosuna kattı. İZSU Genel Müdürlüğü Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı yetkilileri, “yüzer – gezer gemi” diye tabir edilen ve palet sistemi ile hareket edebilen “amfibik” dere temizlik makinesinin Türkiye’de ilk kez İzmir’de kullanılmaya başlandığını bildirdi. Yetkililer, özellikle Manda, Meles ve Arap derelerinin Körfez’e açılan ağızlarında ulaşamadıkları bölümlerin temizliklerini bu araç sayesinde kolaylıkla yapabileceklerini belirterek, “Sığ derinliklerde hareket edebilen, güçlü emme ve iletme pompaları, kırma, parçalama, kesme gibi özellikleri olan bu aracın gelmesi ile çalışmalarımız hız kazanacak. Yağışlı mevsimlerde bile dere temizliği yapabilecek hale geleceğiz. Amfibik dere temizlik makinesi, dere tabanlarında ve yan-

larında yer alan kargı, ot, çöp ve katı malzemeleri alabilecek; karada ve suda hareket edebilecek. Böylelikle hem zamandan hem de iş gücünden tasarruf edeceğiz” diye konuştu. “Yüzer-Gezer” aracı ilk gün Meles Deresi temizliğinde kullanan yetkililer, “Daha önce hiçbir iş makinemizle müdahale edemediğimiz bölümlerde rahatlıkla temizlik yaptık. Bu aracı merkez derelerimizde olduğu deniz çıkış ağızlarının tıkandığı Menderes’teki Tahtalı ve Azmak derelerinde de kullanacağız ve dere temizlik çalışmalarımızda yüzde yüz hız kazanmış olacağız” dedi. İZSU, yeni araç için 2 milyon 51 bin liralık yatırım yaptı.

İnebolu Tersanesi’nde talep yoğunluğu İnebolu Tersane Müdürü Kalyoncu “Son aylarda gemi bakım ve onarımı için yurt içi ve yurt dışından talep artışı yaşıyoruz” dedi İnebolu Tersanesine son aylarda gemi bakım ve onarımına yönelik taleplerin arttığı bildirildi. İnebolu Tersanesi Müdürü Kıvanç Kalyoncu,, gemi bakım ve onarımında başarılı çalışmalar yaptıklarını söyledi.

ve yabancı bayraklı gemilere hizmet veriyoruz” dedi. Kalyoncu, Ukrayna’dan gelen iki geminin onarım havuzuna girmek için sıra beklediğini ifade ederek, şunları kaydetti:

Tersanede, “Kaptan-ı Derya-2″ adlı batık çıkarma gemisinin onarımını sürdürdüklerini belirten Kalyoncu, “Karadeniz bölgesinde gemi bakım ve onarım havuzu sadece İnebolu’da bulunuyor. Bu avantajımızı tecrübemizle birleştirerek Türk

“Türkiye’nin yanı sıra Karadeniz’de kıyısı olan diğer ülkelerin gemilerine de hizmet veriyoruz. Ukrayna’dan St. Filip ve Zenith isimli iki gemi onarım için limanımıza geldi. Bu gemileri sırasıyla havuza alarak bakım ve onarımlarını gerçekleştireceğiz. Yurt dışından yeni bağlantılar için görüşmelerimiz devam ediyor. Son aylarda gemi bakım ve onarımı için yurt içi ve yurt dışından talep artışı yaşıyoruz. Ocak ayında da bunun süreceğini tahmin ediyoruz.”

KASIM-ARALIK • | 71 |

7 DENİZ


Gemi İnşa

Cemre Tersanesi Tarafından İnşa Edilen ‘Osterbris’ Denize İndirildi Yalova’da, Cemre Tersanesi tarafından Norveç Osterbris AS için inşa edilen Osterbris adlı balık avlama gemisi, törenle denize indirildi. Yalova’nın Altınova İlçesindeki Tersaneler Bölgesi’nde Cemre Tersanesi tarafından Norveç Osterbris AS firması için yapılan balık avlama gemisinin denize indirilişi için bir tören düzenlendi. Trawler tipi olan 75 metrelik geminin denize indiriliş törenine Altınova Kaymakamı Nurullah Kaya, Cemre Tersanesi ortakları Orhan Gülcek, Hüseyin Toftar ve Necmettin Çubuk, Osterbris AS Firması Sahibi Olav Ostervold ve eşi Margareth Ostervold ile tersane çalışanları katıldı. 2014 yılının Nisan ayında sahibine teslim edilmesi planlanan geminin denize indiriliş kurdelesini Cemre Tersanesi Ortağı Orhan Gülcek ile Osterbris AS Firması Sahibinin eşi Margareth Ostervold birlikte kesti. Gemi, tersane çalışanlarının alkışlarıyla suyla buluştu. 75 metre boyunda ve 15 metre genişliğindeki geminin 3 bin 200 metreküp taşıma kapasitesine sahip olduğu, geminin anahtar teslim olarak yapıldığı bildirildi. Cemre Tersanesi’nin suya indirilen 29’uncu gemisi olma özelliğini taşıyan Osterbris, 2014 yılının Nisan ayında donanım işlemleri tamamlandıktan sonra Norveç’e yola çıkacak

İzmir’in ilk yolcu gemisi denize indirildi

İzmir’de körfez ulaşımında kullanılacakı 15 adet karbon kompozit gövdeli katamaran tipi yolcu gemilerinden ilki, Yalova’daki Özata Tersanesi’nde denize indirildi.

| 72 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin körfez ulaşımında kullanacağı 15 adet karbon kompozit gövdeli katamaran tipi yolcu gemilerinden ilki, Yalova’daki Özata Tersanesi’nde denize indirildi. İhale sürecinin tamamlanmasının ardından Haziran 2013′te Yalova’daki Özata Tersanesi’nde inşa edilmeye başlanan karbon kompozit gövdeli katamaran tipi yolcu gemilerinden ilki tamamlanarak denize indirildi. 39 metre uzunluğunda, 11.6 metre genişliğinde karbon fiber malzemeden inşa edilen gemiler 420+6 yolcu kapasitesi ve 18 knot (mil) servis hızında olacak. Son iki gemi 30 knot (mil) servis hızında hizmet verecek. Kullanılan malzemeden dolayı daha uzun ömürlü ve hafifliği sayesinde yakıt olarak daha tasarruflu olan gemiler çevreci olarak adlandırılıyor. Tersanede yapımı tamamlanan ve dünyadaki en büyük karbon fiber yolcu gemisi olduğu belirtilen ‘Çakabey’den sonra, 90 gün arayla diğer 14 geminin de inşa edileceği ve İzmir’in deniz ulaşımında kullanılacağı belirtildi.


KASIM-ARALIK • | 73 |

7 DENİZ


Gemi İnşa

Deniz üzerinde bir mega şehir projesi ABD’li girişimci Norman Nixon’ın 10 milyar dolara mal olacak dev gemi projesi, deniz üzerinde sürekli bir hayat vaat ediyor. Bin 317. metrelik gemi uçak pistinden evlere kadar tam bir yüzen şehir.

A

merikalı girişimci Norman Nixon’ın gemi projesi, bilimkurgu filmlerine taş çıkartacak cinsten. Proje, tamamen deniz üzerinde bir yaşamı mümkün kılacak dev bir gemi... Bin 317 metre uzunluğunda, 229 metre genişliğinde ve 117 metre yüksekliğinde, 11 milyon ton ağırlığındaki bu dev geminin, her 2 yılda bir dünyada tur atması ve sürekli olarak yüzmesi planlanıyor. Tam 10 milyar dolar (21 milyar TL) değerindeki “dünyanın en büyük gemi projesinin” adıysa Özgürlük Gemisi... 3 YILDA İNŞA EDİLECEK Tasarımı Florida merkezli Freedom Ship International tarafından gerçekleştirilen yüzen şehrin yapımı, Norman ve mühendislerin hesabına göre 3 yılda, binlerce işçinin yoğun çalışmasıyla tamamlanabilecek. Büyüklüğünden ötürü deniz üzerinde yapılması gereken gemi, dünyanın en büyük kruvaziyeri Queen Mary’nin dört katı büyüklüğünde bir yüzen şehir olmakla kalmayacak, teknolojik özellikleri ve tasarımıyla da çığır açacak. Gemide vergiden muaf bir alışveriş merkezi ve çeşitli şirketlerin ürünlerini sunabileceği 158 bin metrekarelik bir alan bulunacak. Okyanus üzerinde süzülecek bu şehir iş merkezlerinin

| 74 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

yanı sıra, sanat ve spor etkinliklerine de ev sahipliği yapabilecek altyapıya sahip. Dünyayı sürekli dolaşacak gemideki hayat; yaşamak, çalışmak, tatil yapmak, kısa süreli ziyaretlerde bulunmak hatta emeklilik hayatı sürmek üzere kurgulanmış durumda. Maksimum 40 kişiye kadar yolcu kapasiteli özel ve ticari uçakların iniş yapabileceği bir havaalanının da bulunacağı geminin ana güvertesine inşa edilecek 25 katlı bir binada ev, kütüphane, okul, birinci sınıf bir hastane, mağazalar, bankalar, oteller, restoranlar, eğlence mekanları, kumarhaneler, ofisler, depolar bulunacak. 50 BİN KİŞİ İKAMET EDECEK Lüksün ön plana çıkarılacağı gemiyle ilgili tüm detaylar henüz belli değil. Ev satın almak isteyenler için freedomship. com internet sitesine “Daire malikleri için ilk tasarımlar inşaat başlar başlamaz belirlenecek” ifadesi konulmuş. Evlerin fiyatları büyüklük ve manzarasına göre 150 bin dolarla 9 milyon dolar arasında değişecek. Güneş panelleri ve dalga enerjisiyle çalışacak Özgürlük Gemisi’nde sürekli olarak yaşayan 50 bin kişi bulunacak. 20 bin mürettebatı bulunan gemide her gece ekstra 10 bin ziyaretçinin kalması bekleniyor.


M/T CITY Tanker Gemisi Suya İndirildi Total Türkiye ekipleri tarafından Akbaşoğlu Holding’e yaptırılan M/T CITY tanker gemisi, Yalova Kocatepe Tersanesi’nde yapılan bir törenle suya indirildi. Total Türkiye ekipleri tarafından Akbaşoğlu Holding’e yaptırılan M/T CITY tanker gemisi, Yalova’da Kocatepe Tersanesi’nde 4 Aralık 2013 tarihinde saat 11.00’da yapılan bir törenle suya indirildi. Suya indirme töreni öncesinde yapılan toplantıda M/T CITY tanker gemisi basına tanıtıldı. Törene Akbaşoğlu Group Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emin Akbaşoğlu, Akbaşoğlu Group Holding Genel Müdürü Kemal Akbaşoğlu, ailesi ve Total Oil Türkiye Müdürü Antoine Tournand, Lub Marine Dünya Direktörü Norbert Shieren, Total Oil Türkiye Genel Sekreteri Begüm Egesel ile denizcilik sektöründen çok sayıda davetli katıldı. Açılış konuşmasını Kemal Akbaşoğlu’nun yaptığı toplantıda konuşan Total Oil Türkiye Müdürü Antoine Tournand, M/T CITY tanker gemisinin yapılmasının en önemli nedeninin emniyetli bir servis sağlamak olduğunu belirtti. Teknolojiye uygun, çevreye duyarlı ve emniyetli servise sahip Zorlu piyasa şartlarına rağ-

men, hizmet kalitesini daha da ileri taşımak istediklerini belirten Kemal Akbaşoğlu; “Total ailesi ile birlikte günümüz teknolojisine uygun, çevreye duyarlı ve daha emniyetli servis hedefleyen bu projeye imza atmayı başardık. Emeği geçen herkese teşekkür eder, hayırlara vesile olmasını dilerim” açıklamasında bulundu. Akbaşoğlu sonrasında sözü alan Antoine Tournand, bugünün kendisi için çok önemli ve özel bir gün olduğunu dile getirdi. Kendileri için emniyetin ve güvenin öncelikleri arasında yer aldığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Bir süredir yatırım yapma kararımız vardı. M/T CITY tanker gemisini inşa etmeden önce, emniyetli ve müşterilerimizin güven duyacağı bir yatırım yapmak istiyorduk. Bu doğrultuda Total Türkiye’nin ekipleri ile çalışmaya karar verdik ve Akbaşoğlu Holding ile anlaşma yaptık. Sonrasında Kocatepe Tersanesi’nde M/T CITY tanker gemisinin yapımına başlandı. Sonuç itibariyle insanların güvenebileceği, emniyet açısından son derece güvenli bir tanker gemisi inşa ettik. Denize gemi indirmek büyük bir cesaret örneğidir. Bu yüzden burada sizlerle birlikte bu töreni gerçekleştirmekten büyük mut-

luluk duyuyoruz. Rüzgarı bol olsun” dedi. Norbert Shieren’ın konuşmasının ardından M/T CITY adlı tanker gemisinin açılışına geçildi. Açılış kurdelesini Total Oil Türkiye Genel Sekreteri Begüm Egesel kesti. Açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından M/T CITY adlı tanker gemisi denizle buluştu.

GEMİNİN ÖZELLİKLERİ: LOA :

45.99 M

LBP :

43.88 M

BREADTH:

9.60 M

DEPTH :

4,00 M

DRAFT :

3.20 M

GROS :

498 T

DWT:

600 T

NET:

205 T

IMO NO:

9710830

CALL SING:

TCWE2

KASIM-ARALIK • | 75 |

7 DENİZ


Dernekler

Salih Zeki Çakır Konuştu, DTO Meclisi Karıştı İMEAK Deniz Ticaret Odası Aralık ayı olağan meclis toplantısında konuşan Salih Zeki Çakır, Piri Reis Üniversitesi’nin ilgili 9 maddelik soru önergesini meclis kürsüsünden okuyunca, başta Meclis Başkanı Cengiz Kaptanoğlu olmak üzere, Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan ve Yönetim Kurulu Üyesi Sualp Ürkmez tarafından tepkiyle karşılandı. Kürsüye gelen Salih Zeki Çakır, Denizcilik endüstrisinin en büyük kamu kuruluşu olan Deniz Ticaret Odası’nın kaynaklarının çok önemli bir kısmının aktarıldığı Türk Deniz Eğitim Vakfı’nın inşaat etmekte olduğu Piri Reis Üniversitesi’nin sektör gerçeklerini dikkate alarak ölçek ekonomisine göre fayda -maliyet analizinin yapılabilmesi gerektiğini söyledi. Bütün sektör mensuplarına kısa, orta, uzun vadeli sağlayacağı yararların ortaya konulabilmesi ayrıca söz konusu bu üniversitenin TÜDEV üzerinden Deniz Ticaret Odası desteğinin devamının sağlanabilmesi açısından meclis üyelerini nezdinde oluşturulacak bir araştırma komisyonu tarafından incelenerek tüm denizcilik sektörünün paydaşlarının görüş ve önerilere açılması konusunun meclis oturumunda gündeme alınarak oylanmasını istedi.

Salih Zeki Çakır’ın 9 Maddelik Soru Önergesi

| 76 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Sözlerine, İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanlığı’na verdiği 9 maddelik öneriyle devam eden Salih Zeki Çakır, bu maddelerin sektör mensupları tarafından merak edildiğini kaydetti. Salih Zeki Çakır’ın İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanlığı’na sunduğu 9 madde ise şöyle: • 1-TOBB (Türkiye Odalar Borsalar Birliği) ve Vakıflar Kanunu bağlamında Deniz Ticaret Odası TÜDEV arasındaki hukuki organik bağın konumun tespiti. • 2- Deniz Ticaret Odası’nın TÜDEV’e günümüze kadar aktarmış olduğu ayni ve maddi kaynaklar. • 3-TÜDEV mütevelli üyelerinin ve sektör mensuplarının vakfa bağışlamış olduğu ayni ve nakdi değerler. • 4-Piri Reis Üniversitesi kurulması bütçesi çerçevesinde TÜDEV’e Deniz Ticaret Odası tarafından bundan sonra aktarılması planlanan miktarın belirlenmesi. • 5-TÜDEV’in ‘Deniz Akademisyen’ yetiştirmesi misyonu hakkında günümüze kadar yapılanlar hakkında bilgi edinilmesi. • 6-Mevcut vakıf tüzüğüne göre ki başkan izahatta bulundu bu konu ile ilgili arzu eden İMEAK Deniz Ticaret Odası üyesi TÜDEV’e üye olabilir mi? • 7-Piri Reis Üniversitesi ile denizci yetiştiren aynı durumdaki devlet ve vakıf okullarına alınan öğrencilerin okula giriş puanları ve kontenjan kayıt sayısı gibi istatistiki bilgilerin değerlendirilmesi. • 8-Deniz Ticaret Odası’nın sektör kaynaklarını TÜDEV vasıtasıyla kullandığı yatırımlar ve projeksiyon hakkında öncesinde gerekçelerini ve sonrasında periyodik olarak 4982 sayılı bilgi edinme kanunu bağlamında sektör paydaşlarını bilgilendirip bilgilendirmediğinin tespit edilmesi. • 9-Söz konusu komisyon üyelerinin gündeme getirebileceği sektörün merak edebileceği varsa diğer konular. • Ankara Feribotu, Piri Reis’e Okul Gemisi Olarak Devredilecek Ankara Feribotunun Piri Reis Üniversitesi’ne okul gemisi olarak devredilmesinin doğru olup olmadığını dile getiren Salih Zeki Çakır, geminin değerinin merak edildiğini söyledi. Salih Zeki Çakır sözlerine şöyle devam etti: “Ankara Feribotu Piri Reis Üniversitesi’ne okul gemisi olarak devredilecek. Ben uzun yıllardır bu sektörde faaliyet gösteriyorum feribot işi de yapmış biri olarak ve en çok zarar ettiğim bir iş olarak bu işten biraz anlarım. TÜDEV, odanın tüzel kişiliğinde bir vakıf olmuş olsaydı bu muhakkak burada gündeme gelecekti ve bizde kalkıp görüşlerimizi söyleyecektik. Bu gemi, feribot Piri Reis için okul gemisi olarak uygun mu değil mi? Ben ve benim gibi bu işten anlayan arkadaşlar burada kalkıp görüşlerini belirteceklerdi. Ortaya çıkan değer, gerçekçi mi değil mi? Bu tartışılacaktı. Bu hepimizin herkesin faydasına olacak bir durumdur. Katılımcının da esası budur. Bu ve benzeri uygulamaların öncelikle meclisle, sektörle paylaşmaktan her zaman fayda gördüm. Bundan sonraki çalışmalarımı da benzeri sektörü aydınlatma hissettiğim hususları gündeme taşımaya gayret edeceğimi ifade ediyorum hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum” dedi.


BADER İhtisas Seminerlerinden İlkini Gerçekleştirdi “Bunker Survey Implementations” konu başlığı ile düzenlenen ilk ihtisas seminerine denizcilik sektöründen oldukça yoğun ilgi yaşandı. Barbaros Denizciler Derneği (BADER) dernek merkezinde ve sınırlı sayıda katılımcılara yönelik düzenleyeceği ihtisas seminerlerinden ilkini 23 Kasım 2013 tarihinde “Bunker Survey Implementations” konu başlığı ile düzenledi. Seminerin açılış konuşması BADER Yönetim Kurulu Başkanı Kaptan Mustafa Dülgar tarafından yapıldı. Dülgar, BADER’in bugüne kadar 50’ye yakın seminer gerçekleştirdiğini fakat ihtisas seminerlerinin ilki olması sebebiyle ayrı bir mutluluk ve heyecan duyduklarını belirtti. Özellikle sektörün göstermiş olduğu ilgiye teşekkür eden Dülgar, ihtisas seminerlerinin devam edeceğini belirtti. Yakıt alımı ve kiraya giriş çıkış surveylerinde karşılaşılan sorunlar, çözüm önerileri, dikkat edilmesi gereken konuların ele alındığı semineri Andrew-Moore

Associates İstanbul ofis müdürü ve Bader yönetim kurulu üyesi Hamdi Demirkol sundu. İnteraktif olarak ele alınan konularda sadece belli sayıda katılımcıya açık olan seminere, denizcilik sektörü yoğun ilgi gösterdi. 40’ın üzerinde genel katılımlı seminer düzenleyen BADER’de, yeni dönemde düzenlenecek ihtisas seminerleri ile seminer konularının temel bilgiye sahip olan, o alanda iş yapan 30-40 katılımcı ile interaktif ve detaylı olarak ele alınması hedeflendi. Seminer, katılımcıların karşılaştıkları sıkıntıları, yaşadıkları sorunları, çözüm yollarını birbirleri ile paylaştıkları, karşılıklı beyin fırtınalarının ve fikir alışverişlerinin konuşulduğu güzel bir atmosferde yapıldı. Fotoğraf çekiminin ardından seminer sona erdi.

ISRA Başkanlığını 3 Yıllığına Adem Şimşek Yürütecek Hong Kong’ta yapılan Uluslararası Gemi Geri Dönüşüm Birliği (ISRA) Genel Kurulu’nda yapılan seçimlerde, Türkiye Gemi Geri Dönüşüm Derneği Başkanı Adem Şimşek, 3 yıllığına yeniden Başkanlığa seçildi. ADEM ŞİMŞEK ISRA’YA YENİDEN BAŞKAN SEÇİLDİ ISRA’ya 3 yıllığına yeniden Başkan seçilen Türkiye Gemi Geri Dönüşüm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Adem Şimşek, yaptığı açıklamada, “ISRA üyeleri olarak, yeni dönemde özellikle gemi geri dönüşü-

münde Avrupa Birliği yönetmeliğine uygun çalışmalar yapacağız. ISRA üyelerinin Başkanlık görevinde bana güvendikleri için büyük bir onur duyuyorum” dedi. ŞİMŞEKLER SERTİFİKA ALAN TEK TÜRK FİRMASI OLDU Hong Kong’ta yapılan Uluslararası Gemi Geri Dönüşüm Birliği (ISRA) Genel Kurulu’nda, ISRA standartlarına tam uyum sağlayan firmalara sertifikaları verildi. Şimşekler, Gemi Geri Dönüşüm Firması, ISRA Sertifikasını alan tek Türk firması oldu. ISRA Direktörü Arjen Uytendaal, Şimşekler firmasının aldığı sertifikanın uygulanan standartlar ve ISRA adına Lloyds Register tarafından denetlenerek ISRA sertifikasını almaya hak kazandığını belirtti.

KASIM-ARALIK • | 77 |

7 DENİZ


Dernekler İMEAK Deniz Ticaret Odası Aralık Ayı Olağan Meclis toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, ay içerisinde yapılan çalışmalara ilişkin üyelere bilgi aktardıktan sonra Türkiye’nin IMO Genel Kurul Başkanlığı görevini yürütecek olması ve IMO Konseyi’ne rekor oy ile seçilmesinin gurur verici olduğunu ifade etti. | 78 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Meclisin aklını karıştırmaya çalışıyorsanız bu doğru yöntem değil! İMEAK Deniz Ticaret Odası Aralık Ayı Olağan Meclis toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, Piri Reis Üniversitesi hakkında konuşan Salih Zeki Çakır’a cevap verdi. Türkiye’nin IMO’daki etkinliğini her geçen gün artırdığını belirten Kalkavan, emeği geçen herkese de teşekkür etti. Salih Zeki Çakır’ın konuşmasında değindiği TÜDEV ve Piri Reis Üniversitesi’ne ilişkin hususlara da değinen Kalkavan, Çakır’ın soru önergesi şeklinde bir önerge sunmasının yanlış olduğuna dikkat çekti. Soru önergesinin ifadesinin genelde mecliste yer aldığını ve muhalefet tarafından iktidara karşı yapılan icraatlarda art niyetli orada birşey var, birşey kaçırıyorsunuz, ya bir götürme var diye sözlü ya da yazılı belge verilen ad olduğunu belirterek Çakır’ın verdiği önergenin iyi niyetli olarak verildiğini düşünmediğini söyledi. Kasım ayı toplantısında aynı konudaki sorulara cevap verdiğini ifade eden Kalkavan, YÖK’ün denetimler gerçekleştirdiğini ve en ufak detaya kadar incelendiğini belirtti. Piri Reis Üniversitesi’nin DTO üyelerinin eseri olduğunu vurgulayan Kalkavan, “Bir kuruma bağış yapıyoruz. Oraya yapılan yardımlar, gelirler, bağışlar hakkında bilgileri Türk Eğitim Vakfı’ndan alacaksınız. Piri Reis ile ilgili bilgiyi Piri Reis Üniversitesinden alacaksınız. Bilgi edinme kanuna göre yazarsınız bilgi alırsınız. Siz kalkıp burada onu niye açıklamadınız, bunu niye söylemediğiniz diye geldiğinizde ben üzülüyorum” dedi. MECLİSİN AKLINI KARIŞTIRMAYIN Yapılan eleştirilerin seçimde alınan sonucun bir göstergesi olarak mı yapıldığını merak ettiğini söyleyen Kalkavan, Meclis üyelerinin aklını karıştırmaya çalışmanın doğru olmadığını belirterek; “Eğer seçimde yediğiniz golün karşılığını atmak istiyorsanız doğru yol bu yol değil. Üniversiteden çıkın başka bir alana

girin. Üniversiteyi bırakın. Üniversiteden devamlı gol yersiniz. Ben gol atmaktan sıkıldım siz bıkmadınız gol yemekten. Muhalefet liderisiniz diye burada çıkıp sürekli konuşmak zorunda değilsiniz. İstatistikî bilgilerin paylaşılması demişsiniz, rektörüm çıkar size öğrenciler ile ilgili bilgi verir. Devlet üniversitelerine giren öğrenci sayısını merak ediyorsanız internetten açar bakarsınız. Birisi bedava aldığı puan bellidir, üst puan bellidir. Ama paralı eğitime geldiğiniz zaman hepsi tuş olmuştur, en üstte Piri Reis vardır. İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi paralı bölümde bizden çok daha düşük puanlı öğrenci almıştır. Ama bunu ne niyetle sorduğunuz önemli. Ne yaptınız? Ne becerdiniz? Merak ederseniz gider bakarsınız. Burada meclisin aklını karıştırmaya çalışıyorsanız bu doğru yöntem değil” dedi. Toplanan kaynakların öğrencilerin burs kaynaklarına aktarıldığını da söyleyen Kalkavan, dar gelirli öğrencilere uygun şartlarda eğitim için harcandığını söyledi. SEKTÖRÜN BİN TANE SORUNU VAR Sektörün binlerce sorunu olduğunu dile getiren İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan “ Marmaray açıldı, yolcu teknelerinin yolcu sayısı yüzde 18 düştü, taşımacılarımızın sorunu var. Birçok sorunumuz var. Teşekkür edeceğiniz yerde, bu kadarı fazla. Üniversite kurmak herkesin hayali olması lazım, ebedi bir eser bırakıyorsunuz, çok ciddi bir olay bu. Böyle bir şey nasıl dersiniz? Zeki olmasanız olayı başka bir şeye yoracağım. Üniversite konusunda eksiğimiz olabilir, ama bu proje tüm Türkiye’nin büyük projesidir. Üniversite modelimiz, vadeli eğitim ücreti modelimiz bir ilktir. Üniversite innovasyon ödülünü biz alacağız. Ayda 300 TL ile çocuk okutuyoruz. Yeni yılın bol kazançlar ve hayırlar getirmesini diliyorum” diyerek sözlerini tamamladı.


KASIM-ARALIK • | 79 |

7 DENİZ


Yat-yelken

marine system

ACO Clarimar ile gemiler çevreye daha duyarlı ACO Clarimar, IMO’nun atık arıtma tesisleri için atık su standartları ve performans testi prosedürlerini içeren revize edilmiş MEPC 159(55) kararnamesini benimsemiş durumda. Bu yeni kararname, 1 Ocak 2000 tarihinde veya bundan sonraki tarihlerde mevcut gemilerdeki ve omurgaları bu tarihten sonra inşa edilen gemilerdeki bütün atık arıtma tesisleri için geçerli olacak. 400 GRT ve üstündeki gemiler ile 400 GRT’nin altın olan ve 15 kişiden fazlasını taşıma izni bulunan gemilerin, bu tarihten itibaren bu kararnameye uymaları gerekecek. ACO Clarimar® atık arıtma sistemleri, IMO MEPC 159(55) standartlarına göre onaylıdır ve genişletilmiş Havalandırma ve Çökeltme Sistemi aktif çamur prensibini kullanan ACO Clarimar®, doğal biyolojik süreçleri etkin bir şekilde hızlandırır. Son aşama klorlaması ve ardından boşaltma için klordan arındırmayı takiben, temiz, güvenli ve gemiden dışarı boşaltmaya uygun bir atık su oluşturur. n IMO MEPC 159(55) ve MED Modül B’ye göre Tip Onaylı, n Hem yerçekimi hem de vakumlu toplama sistemleri ile uyumlu, n Otomatik sıvı kimyasal ile dezenfekte etme ve klordan arındırma, denize boşaltmaya uygun bir atık su oluşturur, n Tamamen AB’de, kaplamalı siyah çeliğin aksine tamamıyla korozyona dirençli ve hafif olan yüksek performanslı kompozit malzemelerden üretilmiştir, n Basit kurulum için modüler tasarım konsepti, doğrudan montajlı bir vakumlu toplama sistemi kullanılsa bile, tek bir güç

bağlantısı gerektirir, n Basit otomatik çalışma, asgari operatör müdahalesi ve bakım gerektirir. CLARIMAR TEKNIK BILGILER Ana tank, kaplamalı siyah çeliğin aksine tamamıyla korozyona, aşınmaya ve kimyasal saldırılara dirençli eşsiz bir yangın geciktirici kompozit malzemeden üretilmiştir. Malzeme, dışarıdan müşterinin istediği renkte ve cila kalitesinde boyanabilir. Tank, tam bir kaynaklı yapı veya gemi yükseltmesi, değiştirilme veya dönüştürme kurulumlarında yerleştirilmek üzere vidalanır bir “düz-paket” olarak mevcuttur. Bütün bileşenler, tank yapısı üzerine modüler olarak monte edilir ve böylece “tak-kullan” türü bir kurulum çözümü sağlar. Sistemin kontrolü, güvenlik yalıtıcısı ve geminin merkezi izleme ve kontrol sistemine bağlantı için gerilimsiz kontakları içeren IP55 sınıfı çelik kabin aracılığıyla yapılır. Bir veya daha fazla döner hava üfleyicisi - çalışma/ bekleme - havalandırma elemanlarına ve dahili hava köprüsü sistemine hava sağlamak üzere monte edilmiştir. Bir veya daha fazla atık su pompası - çalışma/bekleme - atık suyun boşaltılmasının yanı sıra, periyodik çamurdan arındırma işlemini de sağlarlar. Klorlama ve klordan arındırma, kendine özel ve tamamen otomatik dozaj sistemleri aracılığıyla gerçekleştirilir. Her sistemde 30 litrelik bir tank bulunmaktadır ve standart olarak ACO Clarimar®’a monte edilmiş olarak sunulur, ancak alanın önemli olduğu yerlerde, uzak bir yer için ayrı bir modül olarak da sunulabilir.

M.I.S. MARINE & INDUSTRIAL SYSTEMS LTD. Eğitim Mah. Kasap İsmail Sk. İstanbul Plaza No: 10 Kat: 3 D.25 PK 34777 Hasanpaşa, Kadıköy, İstanbul, Türkiye Phone: +90 216 330 74 80 +90 216 349 70 37 Fax: +90 330 74 06 74 Mayıs - Haziran 2013 e-mail: mis@mis-istanbul.com www.mis-istanbul.com



Pilotage-Towage Port Services Grit Sales Training Emergency Intervention Of The Sea Services Environmental Consultancy Services Cleanup Activities of Marine

GİSAŞ GEMİ İNŞA SANAYİ A.Ş. Tersaneler Caddesi No:24 (34944) Tuzla - İSTANBUL Tel : +90 216 446 00 81 Pbx Faks : +90 216 446 06 83 www.gisasgemi.com


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.