7deniz Dergisi Ocak-Şubat 2016

Page 1

Fiyat:10¨ Yıl:4 Sayı:19 Ocak-Şubat 2016

Cem Melikoğlu

Türk Loydu bölgesel bir güç olma hedefinde

Burak Emin

Kaya Ropes, kendi alanında dünyada ilk üçte

Dosya Türkiye’de Yat ve Tekne Endüstrisi




İÇİNDEKİLER

10 Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Genel Yayın Koordinatörü Derya Altuntepe derya@7deniz.net

12

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış cilem@7deniz.net Editör Cengiz Tepebaş cengiz@7deniz.net Katkıda Bulunanlar Kapt. Kubilay Ulucan, Sedat Altunay, Uzm. Psk. Elif İşcan Kocamış Görsel Yönetmen Polat Sarıgül polatsarigul@hotmail.com Yayın Danışma Kurulu Altan Köseoğlu, Can Besev, Kapt. Kubilay Ulucan, Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan, Bahadır Tonguç, Semih Ege Uzm. Psk. Elif İşcan Kocamış Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan, İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan İskandinavya Bölge Temsilcisi: Semra Dag Hınd

62 74

Reklam ve Abone reklam@7deniz.net İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: info@7deniz.net CTP ve Baskı Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd Şti. Yayın Yerel - Süreli Yayın 7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz hiçbir yerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.

78

10

Türk Loydu bölgesel bir güç olma hedefinde

12

Türkiye’de Yat ve Tekne Endüstrisi Dosyası

54

Türk üretici Sunrise Yachts’a yeni yatırımcı

56

İtalyan yat devi Azimut Yachts’ın yeni ve şık modelleri

58

CertAsig’den birinci sınıf reasürans hizmeti

59

Piyasadaki sıkıntılar sigorta sektörüne de yansıyor

60

Deniz araçları Zurich Yat Sigortası ile teminat altında

61

Her türlü tekne alımında 5 yıl vade ve minimum %10 peşinat

62

Kaya Ropes, kendi alanında dünyada ilk üçte

66

Teknelerin Tuna’daki Valsi

68

Denizciler için sağlıklı beslenme önerileri

70

Ocak ayı ihracatında kan kaybı yaşanıyor

72

Zamanı doğru kullanmanın mutlulukla bir ilgisi var

74

Denizlerdeki en nefes kesici gemilerin sahibiyiz

78

Bu başka bir aşk


Denizdeki Adresiniz... Kemikli Dere Mevkii Türbe Sok. No: 24 Güzelyalı Pendik / İSTANBUL

Tel: +90 216 494 28 99 +90 216 494 50 78 Fax: +90 216 494 50 83

Mail: emadenizcilikmurat@hotmail.com Web: www.emadenizcilik.com


Editör

Türkiye yat sektörü önündeki engellere rağmen büyüyor

4 OCAK - ŞUBAT

Üzerinde yaşadığımız toprakların denizle olan ilişkisi çok eski tarihlere dayanıyor. Ancak bu geçmişe rağmen ülkemizde ne denizcilik kültürü tam anlamıyla oturabilmiş ne de bir devlet politikası haline gelebilmiş. Yat ve tekne sektörü; yat üreticileri, deniz motorları, donatım ekipmanları ve teçhizatı, marina, çekek ve bağlama alanları, teknik bakım ve refit işlemleri, su sporları ve distribütörleri ile oldukça büyük bir endüstriden oluşuyor. Türkiye ekonomisi için çok ciddi bir gelir kaynağı söz konusu. Özellikle yat üretimi konusunda İstanbul’da Tuzla, Antalya Serbest Bölge ve Bodrum ön plana çıkıyor. Edindiğimiz verilere göre ise dünyanın önemli yat üretim merkezlerinden biri haline gelen Antalya Serbest Bölge’de 13 yılda 309 yat inşa edilmiş. Dünya süper yat pazarında ise ilk üçe girmeyi başarmışız. Küresel krizin ardından toparlanan sektörümüz, şu anda son yılların en yüksek seviyesine eriştiği de verilen bilgiler arasında. Bizler de bu sayımızda Türkiye’nin önemli ekonomik kazanç sağlayan sektörlerinden biri olan yat ve tekne endüstrisini ele alarak sektörün içinde bulunduğu durumu firmalardan ve sektördeki sivil toplum kuruluşlarından aldığımız bilgiler doğrultusunda sayfalarımıza taşıdık. Bildiğiniz gibi Türkiye yat sektörü önündeki engellere rağmen büyüyor. Ülkemiz imalattaki kalitesi ve işçilik maliyeti konusunda Avrupa’ya nazaran avantaj sağlıyor ancak diğer yandan uluslararası rekabet sektörün belini büküyor. Sektörün bu rekabete dayanabilmesi ve Avrupa yat pazarında öne çıkabilmesi için desteğe ihtiyacı olduğu ortadadır. Görüştüğümüz firmaların çoğu destek konusunda aynı şeyi dillendiriyor. Dosyamızda röportajına yer verdiğimiz Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Bayrak, “Yat endüstrisi açısından gelecekten ümitliyiz. Yeterli devlet desteği ol-

duğu ve söz konusu siyasi ve ekonomik olumsuzluklar son bulduğu takdirde Türkiye Akdeniz çanağında üretimde lider ülke olmaya namzettir” diyerek destek sağlandığı takdirde sektörün büyük atılımlar yapacağına dikkat çekiyor. Son yıllardaki seyre bakıldığındaysa yat sanayisinde çok iyi olduğumuz, dünyada en uzun ve en büyük boyda teknelerin Türkiye’de yapıldığı gözleniyor. Ancak bu olumsuz seyre rağmen sektörde sıkıntıların yaşandığı da aşikardır. Diğer yandan Avrupa’daki tekne üreticisi firmaların depolarındaki ikinci el tekneleri satmak için Türkiye pazarına yönelmeleri de Türkiye’deki tekne ve yat üreticilerini olumsuz etkiliyor. Bodrum Ticaret Odası (BODTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Serdar Kocadon ise, “Yat sanayimizin en önemli eksiği seri üretime geçilememesi, pazarlama ve buna bağlı satış sonrası destek hizmetlerinin rakiplerimize göre yetersiz olmasıdır” diyor. Coğrafi yapısı açısından Türkiye’nin, yat ve tekne endüstrisinde büyük bir avantaja sahip olduğunu, buna işçilik ve malzeme kalitesini, maliyet avantajlarını, sahip olduğumuz marinaları, çekek yerlerini ve imalatçılarımızın müşteri isteklerini karşılama yetkinliği eklendiğinde sektörün gelişmeye çok açık olduğunu görmekteyiz. Edindiğimiz bilgiler ışığında sektörün talebi yeterli devlet desteğinin sağlanması, siyasi ve ekonomik olumsuzlukların bir an önce giderilebilmesidir. Eksiklerini ve artılarını ele aldığımız yat ve tekne endüstrisi dosyamızın sektöre ışık tutması dileğiyle…

Çilem Kocamış



2015 yılında denizle buluşan en büyük 10 süper yat

Kısa Kısa

süper nizle buluşan çok özel 10 Geçtiğimiz 12 ay içinde de rlar. İşte leriyle birbirleriyle yarışıyo yat, özellikleri ve güzellik en güzel 10 süperyat: göz kamaştıran, birbirind

PROJECT OMAR Geçtiğimiz Kasım ayında denizle buluşan en büyük süperyat Project Omar 156 metre uzunluğunda. Halen deniz testleri ve iç dekorasyonu devam eden Project Omar, sahibine teslim edildiğinde ağırlık açısından dünyanın en büyük, ölçü olarak da dünyanın en büyük dördüncü süperyatı olacak.

ATLANTE 55 metre uzunluğundaki Altante, Mayıs ayında CRN tersanesinde denizle buluştu. 5 güverteli süperyat, sahip olduğu iki adet Caterpillar motor ile maksimum 15 knot hıza çıkabilirken, seyir hızı ise 14 knot olarak verilmektedir.

SILVER FAST Geçtiğimiz Mart ayında denize indirile ve Silver Yachts tersanesinin ürettiği Silver serisinin dördüncü süperyatı olan Silver Fast, 77,10 metre uzunluğunda. Tamamen alüminyum olan yat, serisinin en çevre dostu süperyatı.

6 OCAK - ŞUBAT

SAVANNAH Yenilikçi özelliklere sahip olan Savannah, 25 Ocak 2015 tarihinde Hollandalı Feadship tersanesinde denize indirildi. İlk hibrid güç ünitesine sahip Savannah, düşük sürtünme direnci ve çok verimli dizel motorunun merkezi pervanesiyle bağlantılı, itici pervaneleri sayesinde çevre dostu bir motoryat.

YERSİN Yat sahibinin özel talebi doğrultusunda şekillendirilen 76,60 metre uzunluğundaki keşif süperyatı Yersin, denizcilik endüstrisinde ticari gemi üreticisi olarak bilinen, Fransız tersanesi Piriou tarafından üretilen ilk lüks süperyat olarak dikkat çekiyor.


SHIPPING AGENCY PORT STEVEDORING PROJECT LOGISTICS FREIGHT FORWARDER

“

Shipping & Trading

www.meddenshipping.com


SUERTE

Kısa Kısa

İtalyan tersane Tankoa Yachts tarafından, Temmuz ayında denize indirilen 69 metre uzunluğundaki, İtalyanca da ‘Rüyalar’ anlamına gelen Suerte isimli süperyatın dış tasarımını Francesco Paszkowski yaparken, iç mekanlarının çizimlerini Margherita Casprini’nin üstlendiği biliniyor.

SAILING YACHT A AQUIJO Aquijo süperyatı, Hollandalı meşhur yat tersanesi Oceanco tarafından, Mayıs ayında Hollandalı yat üreticisi ve projenin ana üstlenicisi Vitters ile birlikte üretildi. 86 metre uzunluğundaki çift direkli Aquijo, dünyanın en büyük yelkenli süperyatlarından birisi.

İnşaatı süresince White Pearl ismiyle anılan, yelkencilik dünyasının en çok beklenilen süper yelkenli yatı muhtemelen Sailing Yacht A oldu. Tamamlandığında 142,8 metre uzunluğu ile dünyanın en büyük yelkenlisi olacak. Üç yelkenli direği bulunan Sailing Yacht A, sahibine 2016 yılı içinde teslim edilecek.

8 OCAK - ŞUBAT

LADY LARA

2015 yılı içinde Lürssen tersanesinde denize indirilen, inşaatı sürecince Project Orchid ismiyle bilinen 91 metre uzunluğundaki Lady Lara‘nın tüm mühendislik ve dekorasyon tasarımlarında, Reymond Langton imzası bulunuyor.

ALBATROSS Amerikan Delta Marine tarafından üretilen ve Eylül ayında denize indirilen, 72 metre uzunluğundaki Albatross, Delta Tersanesi’nde üretilen en büyük ikinci yat olarak kayıtlardaki yerini aldı. Ayrıntıları halen kısıtlı olarak bilinmesine rağmen, Albatross’un tasarımının Espen Øino tarafından yapıldığı söyleniyor.



Röportaj

Türk Loydu bölgesel bir güç olma hedefinde

10 OCAK - ŞUBAT

Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu

2

015 yılı Mayıs ayında Türk Loydu yönetimini devraldıklarını hatırlatan Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu, o tarihten itibaren çalışmaya başladıklarını ve kurumu tanıyana kadar belli bir sürenin geçtiğini ifade etti. Her kurumun kendine göre hassasiyetleri olduğunu söyleyen Melikoğlu, “Göreve gelir gelmez en az 3-4 ayınızı sistemi, yapıyı anlamaya veriyorsunuz. Sonrasında ise o yapıya uygun stratejiler üretmek gerekiyor. Türk Loydu’nun da kendi iç dinamikleri var. Onları uygun stratejilerle buluşturmanız lazım” diyor. Görev süresinin iki yıl olmasını eleştiren Cem Melikoğlu, bu sürenin uzatılması gerektiğine dikkat çekerek şöyle devam ediyor; “İki yıllık görev süresince kurumu tanıma, stratejileri belirleme ve hayata geçirme aşamalarını düşünürsek eğer bu sürenin yetmeyeceği ortada. Zaten tam bir

Krizlerin aynı zamanda fırsat ortamlarını da beraberinde getirdiğini söyleyen Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu, “Türk Loydu olarak denizciliğimizin durağanlaşan ekonomisine rağmen mücadelemizi ve çalışmalarımızı sürdürdük. Denizcilik sektöründe daha da büyümek ve bölgesel bir güç olmak hedefindeyiz. Edindiğimiz bilgi ve tecrübelerin ışığında hem ülke içi hem de uluslararası ihalelere katılarak endüstri alanındaki başarılı faaliyetlerimize devam edeceğiz” diyor.

şeyler oluşturmak üzereyken de süreniz bitiyor. Yönetimlerin, gelenin de gidenin de birbirlerine yardımcı olmaları lazım. Birlikte hareket edilirse eğer Türk Loydu adına daha güzel adımların atılacağı düşüncesindeyim. Yönetim süresinin uzatılması konusunda ilgili senet maddesinde bir değişiklik çalışması içindeyiz. Genel Kurulumuz öneriyi uygun bulup da kabul ederse Türk Loydu’nda daha uzun soluklu yönetimler olabilecek. “Armatörlerimizin sıkıntı yaşamasını istemiyoruz” Yurtdışı bağlantılarını güçlendirme noktasında bir dizi sıcak ilişkilerde bulunduklarının bilgisini veren Cem Melikoğlu, “Hırvat ve Polonya Loydu ile çalışmalara başladık. Hırvat Loydu ile 2015’in Ekiminde Polonya Loydu ile de 2016 Ocak ayında çeşitli görüşmeler

yaptık. 2015 yılı içinde ayrıca IMO ve IACS kuruluşlarının merkez ofislerine ziyaretlerde bulunarak Türk Loydu’nu ve son yıllarda gerçekleştirdiğimiz ilerlemeleri anlattık. Diğer IACS üyesi klas kuruluşları ile de temaslarımızı sürdürüyor ve randevularımızı almaya devam ediyoruz. Rusya ile yaşanan krizden dolayı ise maalesef Rus Loydu ile olan görüşmelerimizi bir süreliğine askıya aldık. Rusya ile yaşanan krizden denizcilik sektörü ister istemez etkileniyor. Rusya’da Türk gemileri tutuluyor. Türk sörveylerin gitmesine izin vermiyorlar. Tabi biz armatörlerimizin bu konuda sıkıntı yaşamasını istemiyoruz. Diğer uluslararası klas kuruluşlarıyla sözleşmelerimiz var bu kapsamda. Onlardan faydalanıyoruz. Böyle bir durumda sözleşmemiz olan diğer klas kuruluşlarından destek alarak, bizim adımıza onları gönderip ar-


“Gemi portföyümüzü ve tonajımızı arttırdık” Göreve geldikten sonra yönetim olarak gerçekleştirdikleri faaliyetler hakkında da bilgiler veren Melikoğlu, “2015, ülkemizi etkileyen iki ana seçim döneminin yanı sıra dünya ekonomisindeki yavaşlamaların da etkisiyle oldukça zor bir yıldı. Ödemelerin aksadığı, yeni projelerin azaldığı bu zor süreçten denizcilik sektörümüz maalesef etkilendi. Ancak Türk Loydu olarak denizciliğimizin durağanlaşan ekonomisine rağmen mücadelemizi ve çalışmalarımızı sürdürdük. Gemi portföyümüzü 27 adet yeni gemi ile artırarak toplam tonajımızı 743.918 GT’ye başarıyla çıkardık. Ayrıca ülkemizin savunma sanayinin gururu olacak olan mini uçak gemisi olarak da bilinen, LPD havuzlu çıkarma gemisinin klaslama sözleşmesini imzaladık. Dünyadaki en büyük tank çıkarma gemilerinden biri olan LST Bayraktar Gemisi’ni başarıyla denize indirdik. Diğer LST Sancaktar gemisinin de çalışmalarını sürdürüyoruz. Romanya ve Azerbaycan’da yeni şirketler açtık. Tuzla Teknopark’ta ülkemizin teknolojik altyapısına

destek olabilmek için TL Ar-Ge şirketini kurduk. IACS üyeliği için çalışmalarımızı hızlandırarak yabancı denetçilerin ön denetiminden başarıyla geçtik. Endüstri faaliyetlerindeki başarılarımıza 3, Köprü, Körfez Köprüsü, Beşiktaş Arena Stadı gibi yenilerini ekleyerek karasal alanda da gücümüzü gösterdik” açıklamasını yapıyor. Öncelikli hedef Türk Bayrağı’nı başarıyla temsil etmek 2016 yılının Çin’den gelen sinyaller ve petrol fiyatlarındaki düşüşler nedeniyle pek parlak gözükmediğini söyleyen Melikoğlu, dünya ekonomisinin bir başka durgunluğa girmesinin pek de sürpriz olmayacak diyerek sözlerine şöyle devam ediyor; “Ancak krizler aynı zamanda fırsat ortamlarını da beraberinde getirirler. Türk Loydu olarak denizcilik sektöründe daha da büyümek ve bölgesel bir güç olmak hedefimiz. Gemi tonajımızı ve elbette portföyümüzü daha da artırmak, savunma sanayi projelerimizde daha aktif roller almak, savunma teknolojimizin gelişmesine AR-GE çalışmalarımızla destek vermek, IACS üyeliği sürecimizin başarıyla sonlanması, yeni istihdamlar ve yatırımlar sağlayabilecek ülkelerde yeni bölgesel temsilcilikler açmak hedeflerimiz

arasında. Kara endüstrisinde ise ülkemizde kaliteli ve nitelikli hizmeti simgeleyen güçlü bir marka olma yolunda hızla ilerliyoruz. Edindiğimiz bilgi ve tecrübelerin ışığında hem ülke içi hem de uluslararası ihalelere katılarak endüstri alanındaki başarılı faaliyetlerimize devam edeceğiz. Türk Loydu’nun gittiği her yerde Türk Bayrağı’nın başarıyla temsil edilmesi hem en öncelikli hedefimiz hem de milli görevimizdir.”

Röportaj

matörümüzün sıkıntısını çok hızlı bir biçimde çözmeye çalışıyoruz” diyor.

2015 yılı Mayıs ayında Türk Loydu yönetimini devralan Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu, yönetime geldiği günden bu güne özveriyle çalışan ve başarılı işlere imza atan bir isim. Eleştirdiği nokta ise yönetim sürelerinin iki yılla sınırlandırılması. Bu sürenin bazı önemli projelerin hayata geçirilmesi noktasında yetersiz kaldığını ifade ederek, “senet maddesi” ile ilgili çalışmalar yürüttüklerinin bilgisini veriyor

OCAK - ŞUBAT 11


DOSYA

Türkiye’de Yat ve Tekne Endüstrisi T

ürkiye artık gemilerini, uçaklarını, tanklarını, tüfeklerini kendisi yapan bir ülke haline geldi. Son yıllardaki seyre bakıldığındaysa yat sanayisinde de çok iyi olduğumuz, dünyada en uzun ve en büyük boyda teknelerin ise Türkiye’de yapıldığı gözleniyor. Bu olumlu seyre rağmen yat pazarında bazı sıkıntıların da yaşandığı sektör tarafından dillendiriliyor. Bizler de bu sayımızda Türkiye’deki yat ve tekne endüstrisini ele alarak sektörün içinde bulunduğu durumu firmalardan ve sektördeki sivil toplum kuruluşlarından aldığımız bilgiler doğrultusunda sayfalarımıza taşıdık. Türkiye yat endüstrisinin hangi noktalarda eksik, hangi noktalarda artılara sahip olduğunu sorduğu-

muzda ise öncelikli bir hedef belirlenerek mega yat pazarına odaklanılması gerektiğine dikkat çekildi. Diğer yandan Avrupa’nın güçlü ülkeleriyle rekabet edebilmek için de seri üretimle yat yapacak fabrika yatırımlarının yapılmasının da şart olduğu ifade edildi. Yat inşada rakip olarak da İtalya, Hollanda ve Fransa görülüyor. Dile getirilen başka bir sıkıntı ise Türkiye pazarına yönelen yabancı bayraklı tekneler… Avrupa'daki tekne üreticisi firmaların depolarındaki ikinci el tekneleri satmak için Türkiye pazarına yönelmelerinin Türkiye'deki tekne ve yat üreticilerini olumsuz etkilediği bildirildi. Sektörün nabzı yat dosyamızda…


Antalya Serbest Bölge’de13 yılda 309 yat üretilip satıldı Marka haline gelen Antalya Serbest Bölge’de, Türk mühendis ve işçilerinin emeğiyle 7 metreden başlayıp 63 metreye kadar yatlar üretiliyor. Bölgedeki 103 firmanın 55’inin ise yat sektöründe faaliyet gösterdiği açıklandı.

D

ünyanın önemli yat üretim merkezlerinden biri haline gelen Antalya Serbest Bölge’de 13 yılda 309 yat inşa edildi. Lüks yat inşasında marka haline gelen Antalya Serbest Bölge’de, Türk mühendis ve işçilerinin emeğiyle 7 metreden başlayıp 63 metreye kadar yatlar üretiliyor. Bölgede faaliyet gösteren yerli ve yabancı yat firmaları, ABD’den Rusya’ya Hollanda’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne kadar onlarca ülkeden sipariş alıyor. Yat üretimine 2002’de başlanan Antalya Serbest Bölge’de 2014 sonuna kadar 270 yatın üretildiği, 2015 yılında da 39 yatın üretimi tamamlanarak teslim edildiği kaydedildi. Toplamda serbest bölgede bugüne kadar 309 yat üretilip satıldı. Bölgede üretilen yatların tamamı yurt dışına satılıyor. Geçen yıl tamamlanan 39 yatın, 8 metre ile 63 metre arasında değişen boylarda olduğu

belirtilirken, geçen yıl mayıs ayında teslim edilen 63 metre boyundaki yatın bugüne kadar Antalya Serbest Bölge’de üretilen en büyük yat olduğu bildirdi. Süper yat piyasası rekor kırdı Dünya genelinde yaşanan ekonomik krizin ardından süper yat piyasası yüksek toparlanma oranıyla rekor rakamlara ulaştı. Türkiye de dünya süper yat pazarında ilk üçe girmeyi başardı. Küresel krizin ardından toparlanan sektör, şu anda son yılların en yüksek seviyesine erişti. 2009’da 1008 projeyle tepe noktasını gören süper yat üretim rakamları ekonomik krizin etkileriyle yüzde 25 düşüş yaşamıştı. 2013 senesinde süper yat üretimi 692 ile sınırlı kaldı. 735 süper yat üretimiyle 2014’te yeniden toparlanmaya başlayan sektör, yükselme eğilimine devam etti. Yapılan araş-

tırmalar sonucunda 2015 yılında üretilen 24 metre ve üzeri süper yat sınıfı motor yatların sayısı 755 oldu. 2015’in Ocak-Aralık ayları arasında, 2013’te 2.2 milyar pound olan süper yat piyasası, 3.01 milyar pounda ulaştı. Pazardaki bu yükselişin sebeplerinden biri de explorer tipi yatlara olan ilginin artması olarak gösteriliyor. Süper yat sahiplerinin daha uzak yerlere gitme isteği, daha yüksek menzil ve zorlu koşullara uyum sağlayabilen explorer tipi yatlara olan ilginin yüzde 17 artmasıyla sonuçlandı. İtalya hala süper yat pazarının en büyük dilimine sahip ülke konumunda. Şu anda İtalya’da 286 süper yatın üretimine devam ediliyor. Süper yat pazarının ikinci sırasında Hollanda ve üçüncü sırasında da Türkiye yer alıyor. Bu ülkeleri sırasıyla Tayvan, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere takip ediyor.


Dosya

Türkiye terziliği çok iyi biliyor ama…

Tanju Kalaycıoğlu

14 OCAK - ŞUBAT

Tasarımlarını yaptığı yatlar Hollywood’a kadar ulaşan ve başarılı yat inşaları ile adından söz ettiren Taka Yat Limited Şirketi Kurucusu ve Baş Tasarımcısı Tanju Kalaycıoğlu’nu taşıdık satırlarımıza. Denize olan tutkusundan yat üretim sektörüne, dünya yat pazarından, tasarımını yaptığı ünü sınırları aşan yatlarına kadar birçok şeyi konuştuk. Türkiye’nin yat ve tekne inşası yapacak potansiyele sahip bir sektörü olduğuna değinen Kalaycıoğlu, “Türkiye terziliği çok iyi biliyor ama müşteri tarafının bilinçlenmesi gerekiyor” diyor.


döndüm. İngiltere’de bir teknenin yapımında eş proje müdürü olarak görev aldım. Bir yandan da Türkiye’deki işlere de konsantre olmaya çalıştım. Dolayısıyla o sıralar bir ayağım hep Türkiye’deydi.” Bu mirası en güzel şekliyle Halikarnas Balıkçısı anlatır romanlarında… Kalaycıoğlu, üzerinde yaşadığımız toprakların dünyanın en eski gemi inşa ve deniz ticareti noktalarından birisi olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Yapısal olarak sektörümüzün bir değişim göstermesi gerekiyor. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi dünyanın en iyi ve eski müzelerinden biridir. Çünkü içerisinde çok eski gemi batıklarını barındırıyor. Çok eski tarihlerden beri bu sahillerde gemi ve tekneler yapılmış ve yapılmaya da devam ediyor. 1071, tarihimiz için önemli bir zaman dilimidir ve bu tarihten 100 sene sonra Karamürsel Bey ve Çaka Bey çıkıyor tarih sahnesine. Buralara kadar at sırtında gelmiş bir millet nasıl oluyor da denizde başarılı oluyor? İşte bunun sebebi toprakların coğrafi durumudur. Bize de bu mirası en güzel şekliyle Halikarnas Balıkçısı anlatır romanlarında… Biz sadece Orta Asya’dan gelen Türklerin değil, Karyalı deniz amirali Artemisia’nın da mirasçısıyız. Bu sahillerde kaleler yapmış Cenovalılar’ın da mirasçılarıyız. De-

nizcilik lisanımız İtalyanca kökenli. Bu kültür ve gelenek topraklarımızda var. Çok önemli sanatkarlarımıza bakarsak çoğunun ilkokul mezunu olduğunu görürüz. Ancak bu işe gönül verdikleri de ortadadır. Bu sektöre gönül verenler ve yatırımcılar olarak geçmişten gelen o geleneği kullandık ama artık farklı şeylere yönelmemiz lazım. Bizler terziliğimizi çok güzel sergiledik, artık fabrikasyon üretime geçilmesi şart. Henüz daha seri üretim fuarların beslediği ve adet olarak çok satılan teknelere karşı bir şey üretemedik. Dünyanın en zengin insanlarına tekneler yaptık, dünyanın her ülkesine ihracat yaptık, ödüller aldık, en zorunu başardık ama en basitini yapamadık. 10 milyon dolara kurulan bir tersanede 50-100 milyon dolarlık bir ürünü yapabiliriz. 10 milyon yatır ama 100 bin Euro’luk tekne yapıp pazarda Fransızlarla, Almanlarla rekabet edin. Çünkü onlar buraya gelip, kendi ülkelerinin üçte biri gelir seviyesinde bir ülkeye mal satıyorlar. En azından bizlerin bunu yapıp iç pazara satmamız gerekiyor. Şu anda seri üretim ve büyük adette tekne yapacak potansiyele sahip bir sektörümüz var.” “Hollanda hem hedefimiz hem de en büyük rakibimiz” Dünyada çok büyük bir pazarının olduğuna dikkat çeken Kalaycıoğlu, yat inşa konusunda Avrupa’nın

Dosya

D

enizle haşır neşir bir ailede büyüyen, 1961 doğumlu Tanju Kalaycıoğlu’nun çocukluğu Suadiye’de geçmiş. Denize tutkunluk ise babadan kalma. Suadiye Yat Kulübü’nün kurulmasına ön ayak olan kişilerden birisi de babası. Bu da Tanju Kalaycıoğlu’nun hayatında bir dönüm noktası olmuş. Bu vesileyle yelken sporuna atılan Kalaycıoğlu, bu tutkunun peşini bırakmamış ve 1979’da İngiltere’de gemi inşa okumaya gitmiş. 1983’te yurda dönen Kalaycıoğlu’nun yelken tutkusu onu, dönemin yelken dergileriyle de haşır neşir olmaya itmiş. Dergilerin sektörler için öneminin farkında olan Kalaycıoğlu, o dönemde daha çok hobi olarak bu işi sürdürmüş. Taşkızak Tersanesi’ndeki bir yıllık askerliğin ardından da Pendik Tersanesi’nde gemi inşada çalışmış. Pendik Tersanesi’ndeki işinden ayrıldıktan sonra bir daha da gemi inşada çalışmadığını söyleyen Kalaycıoğlu, “O günden bugünlere kadar hep yat inşada çalıştım” diyor. Yaptığı işlere de değinen Kalaycıoğlu şöyle devam ediyor; “O zamanlarda en düzenli çalışmamı 1988 yılında bir firmada Turkuaz adlı teknenin yapımında proje müdürlüğü görevini alarak yapmıştım. Proje 1994 yılında bitmişti. Ardından ufak teknelere ilgi duymaya başladım. O dönemlerde Türkiye’de mega yat inşaları yapılmayınca ben de İngiltere’ye tekrar

OCAK - ŞUBAT 15


Dosya 16 OCAK - ŞUBAT

güçlü ülkeleriyle rekabet edebilmek için seri üretimle yat yapacak fabrika yatırımlarının yapılmasının şart olduğunu söylüyor. Gemi inşada Avrupa’nın en büyüklerinden birinin şu anda Antalya Serbest Bölge’de ikinci tersanesini aldığını ve üçüncüyü de almaya hazırlandığı bilgisini veren Kalaycıoğlu şöyle devam ediyor; “Büyük saç tekneler yapılmaya başlandı. Türkiye çok verimli bir ülke. Bürokrasideki yavaş işleyiş yüzeysel durumlardır, aşılabilir. İşin gerçeği şu; bizde su, toprak, güneş, çalışmak isteyen insan var. Avrupa’da çalışmak isteyen insan yok. Burada insanların işe ihtiyacı var. Ancak bizim de kaliteyle ilgili bazı sıkıntılarımız var. Yat inşa konusunda en üst kaliteyi Hollanda taşıyor. En önemlisi de Hollanda’nın kalite frekansı çok dar. Yani en alt kaliteyle en üst kalite arasındaki fark çok az. Biz de ise bu aralık çok fazla. Dolayısıyla Hollanda hem hedefimiz hem de en büyük rakibimiz.” Tasarımını yaptığı tekneler Hollywood’a ulaştı Tasarımını yaptığı teknelerden söz açılınca, o teknelerden birinin şu anda 20 yaşında ve hala ilk sahibinde olduğuna değinmeden geçmiyoruz. Hatta her bir parçası orijinal durumdaydı diyen Kalaycıoğlu başlıyor anlatmaya; “Türk bir firmanın yaptığı ve benim tasarladığım bir

Dünyada çok büyük bir pazarın olduğunu söyleyen Kalaycıoğlu, yat inşa konusunda Avrupa’nın güçlü ülkeleriyle rekabet edebilmek için seri üretimle yat yapacak fabrika yatırımlarının yapılmasının şart olduğuna dikkat çekiyor. tekne vardı. 10 yaşındayken Amerikalı aktör Johnny Depp’e satıldı. 7 yıl kullandıktan sonra Harry Potter serisinin yazarı J. K. Rowling’e satıldı. Medyada yazan satış rakamları çok uçuk noktalarda tabi. 17 yaşındaki bu tekne bizim yaptığımızın iki buçuk misli fiyata satıldı. Yani Türkiye terziliği çok iyi biliyor ama müşteri tarafının bilinçlenmesi gerekiyor. Yıldız Tersanesi’nde yapılan Malta Şahini teknesinin incelenmesi gereken bir örnek olduğunu düşünüyorum. Amerikalı tekne sahibi birçok riski üstlenerek ve bilerek girdi o işe. O teknenin en önemli özelliği de armasıydı.” “Bu işi Güneydoğu’da yapacağız” Çin’in şu anda ekonomik olarak yavaşladığına değinen Tanju Kalaycıoğlu, “Bu Türkiye için çok iyi bir fırsat. Bizde kaynak olmadığı için dışarıdan ithal ettiğimiz ürünlerin en büyük alıcısı olan Çin’in yavaşlaması, başta petrol olmak üzere bu ürünlerin fiyatlarını da düşürüyor. Gördüğünüz her ürünün yüzde 70’i

Çin’de üretiliyor. Biz de üreticilikte fena bir ülke değiliz. Biz üretimi yaparsak deniz sahillerimizde yapmayacağız. Bunu yaparsak eğer, işçiliğin ucuz olduğu Güneydoğu’da yapacağız. Bu işi daha çok endüstriyel olarak yapılması planlanmalı. Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle çevresinde tekne konusunda aç bir pazar var. Örneğin Hazar Denizi’nde çok büyük bir tekne azlığı var. Azerbaycan, Rusya, Türkmenistan, Kazakistan ve İran gibi ülkeleri de buna dahil edebiliriz. Bu noktada genel olarak ekonomik verilere ve istatistiklere bakmamız gerekiyor. Mesela İsveç’te ortalama 8 kişiye bir tekne düşüyor. O ülkeye tekne satamazsınız. O ülke pazarı doymuş çünkü. Buna karşılık bizim sahillerimiz aç durumda. İsveç veya Norveç’te insanlar eksi derece soğuklarda yelkene çıkıyorlar. Fakat bizler Karadeniz sert diyoruz ve kışın hiç çıkmıyoruz. İşte tam da bu noktada yerel yönetimler devreye giriyor. Denizciliğin gelişmesinde en önemli unsurdur. Türkiye’nin en zengin kurumları yerel yönetimlerdir. Bu yönetimlerin sürdürülebilir gelirleri var. Fransızlar denizcilikte böyle kalkındılar. Yerel yönetimlerimiz yeni nesil gençleri yetiştirmek için biraz olsun destek verirse biz bu işi başarırız” diyor.



Yatçılık lüks olarak görülüyor, emeklerimiz geri planda kalıyor Hüseyin Mengi

Dosya

T

18 OCAK - ŞUBAT

ürkiye yat endüstrisinin hangi noktalarda eksik kaldığını ve hangi noktalarda artılara sahip olduğunu değerlendiren Mengi-Yay Yatçılık Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Mengi, yurt dışından istenen tekliflerle ilgili yeterince iyi analiz ve çalışma yapılamadığından verilen tekliflerdeki farkların çok büyük olduğunu, böylece müşterinin kafasının karışabildiğini söyledi. Mengi, “Teminat veremediğimiz için, alınan işlerdeki kontratlarımız çok iyi değil. Hep müşteri lehine istekleri kabul etmek zorunda kalıyoruz ki bu da en ufak anlaşmazlıkta aleyhimize dönebiliyor. Yurtdışına bağımlı malzeme sistemimiz hala yüzde 60’larda devam ediyor. Mühendislik çalışmalarımızla ve el emeğimizle ciddi istihdam sağlayan endüstrimiz, devletimiz ve basın tarafından genellikle lüks olarak lanse edildiği için emeklerimiz geri planda kalıyor. Bu sektörden yetiştirdiğimiz eleman ve sağladığımız istihdam göz ardı edilip, “size bir şey olmaz, her zaman sizden yat alacak bir zengin vardır” gibi düşünce ve söylemler den dolayı yerli tüketici kapımızı bile açmayıp iki bazen üç katına yurt dışından yat alabiliyor. Bu da bizim endüstrimizin ilerlemesi konusunda büyük engel teşkil ediyor.

Yurt dışından istenen tekliflerle ilgili yeterince iyi analiz ve çalışma yapılamadığından verilen tekliflerdeki farkların çok büyük olduğunu böylece müşterinin kafasının karışabildiğini söyleyen Hüseyin Mengi, teminat veremedikleri için alınan işlerdeki kontratlarının da iyi olmadığını söyledi. Çoğu meslektaşımızın imalat yerleri gelişmemiz için yeterli değil ve bu konuda da hiçbir destek alınamıyor” şeklinde konuştu. Sektörün sahip olduğu artıları da değerlendiren Hüseyin Mengi, “İşçilik maliyetlerimiz düşük. (Son zamanlarda çıkan yasalardan dolayı rakip ülkelerle aramızdaki fark da azalmıştır.) Fiyatlarda daha uygun olmamıza rağmen, kalite konusunda rakip ülkelere çok yakınız. Zamanı iyi kullanarak hızlı bir şekilde hareket ediyoruz. Müşteri bir değişiklik istediğinde önce işi yapıp sonrasında bedelini gerekirse kendisine bırakarak çözüm odaklı olup memnun ayrılmasını sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. Bazı dönemlerde Türkiye’de sektörde faaliyet gösteren firmalar önemli işlere imza atıyor. Uluslararası alanda yakalanan bu başarı istikrarını koruyamıyor. Başarılarda istikrarın yakalanamamasını değerlendiren Mengi, “Başarılı ürünlerin devamının gelmemesinin en büyük nedenlerinden biri bürokrasi ile uğraşmaktan başka pazarlar araş-

tıramamamızdan kaynaklanıyor. Diyelim ki müşteriyi bulduk yine bürokrasinin sıkıntılarından dolayı bu işe de tam konsantre olamıyoruz. Kendi ülkemizdeki müşterimiz bizi bu bürokrasi sıkıntısından dolayı fazla tercih etmeyince kendimizi nasıl geliştirebiliriz ki?” şeklinde konuştu. Hüseyin Mengi, “Türkiye yat endüstrisi, gönül ister ki ciddi boylarda mega yat üreten Almanya’yı rakip olarak görsün ama bizim ebatlar konusunda tecrübemizden dolayı İtalya/Fransa/Hollanda gibi ülkeleri örnek almamız lazım” dedi. Türkiye yat endüstrisinin 2015 yılını ve 2016 yılındaki seyri ile ilgili öngörüleri değerlendiren Hüseyin Mengi, “2015 yılının (Haziran/ Kasım) yarısını zaten telaşeden dolayı kaybettik. Umarım 2016 yılında ülke olarak üzerimizdeki kara bulutlar bir an önce dağılır ve bizler de müşterilerimize ve işlerimize konsantre oluruz. Bu ortamda insanlara yat yapmak için teklif ve proje sunmak mümkün değil diye düşünüyorum” ifadesinde bulundu.


Türk Loydu

Türk Loydu Endüstri

@TL_Industry

@Turk_Loydu


Türkiye Akdeniz çanağında üretimde lider ülke olmaya namzettir

Dosya

Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Bayrak, “Yat endüstrisi açısından gelecekten ümitliyiz. Yeterli devlet desteği olduğu ve söz konusu siyasi ve ekonomik olumsuzluklar son bulduğu takdirde Türkiye Akdeniz çanağında üretimde lider ülke olmaya namzettir” dedi.

Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Bayrak

20 OCAK - ŞUBAT

T

ürkiye yat endüstrisinin, seri üretim yapabilecek pazarlama ve marka yaratarak büyük miktarda satış yapacak şekilde organize olamadığını belirten Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Bayrak, bunun nedenleri arasında; tanıtım, markalaşma ve yeterli sermaye eksikliğinin önemli bir yer tuttuğunu söyledi. Yat sanayisi için üretilen birçok ürünün yurtdışından ithal edilmesi zorunluluğu da sektör için olumsuz bir durum olduğunu ifade eden Bay-

rak, “Bir başka eksiklik de sektöre yönelik hemen hemen hiçbir devlet desteği olmadığı gibi zaman zaman gümrük ve vergi denetmenlerince yapılan haksız uygulamalar da sektördeki üreticileri hayli zor duruma bırakmaktadır. Yetişmiş iş gücü ve müşteri talebine göre üretim yapabilme kabiliyeti, kalite anlayışı, satış sonrası hizmet anlayışı ve de en önemlisi rekabetçi fiyat anlayışı yat endüstrisi için önemli avantajlardandır ” ifadesinde bulundu. Yat endüstrisi gelişimi açısından ülke standartlarımızın geçmişte çok da elverişli olmadığını söyleyen Bayrak, “Ancak günümüzde durum böyle değil. Özellikle markalaşmaya çalışan üreticilerimiz uluslararası düzeyde kaliteli üretim yapabilmektedirler ve bu durum gittikçe olumlu yönde gelişme kaydetmektedir. Günümüzde sektörün içinde bulunduğu istikrarsızlık büyük oranda uluslararası marketteki tıkanıklıktan kaynaklanmaktadır. Elbette bilindiği gibi kriz öncelikle bu konuda yeterli sermaye birikimi olmayan üreticileri etkilemektedir” ifadelerini kullandı. Başaran Bayrak, Türkiye yat endüstrisinin en büyük rakibinin gelecekte Çin olacağını, bugün ise, Hollanda, İspanya gibi ülkeler olduğunu kaydetti. Bayrak, “İtalya, ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkeler yat üretimi ve pazar bulma konusunda ülkemize örnek teşkil

edecek ülkelerdir” dedi. Yat endüstrisini 2015 yılında hiç iyi bir performans gösteremediğini vurgulayan Bayrak, “Toplam ihracat rakamımız 200 milyon civarında gerçekleşti ki bu sektörün potansiyeli dikkate alındığında çok bir şey ifade etmemektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu siyasi sıkıntılar, çevre ülkelerdeki istikrarsızlıklar, hassas bir alıcı kitlesi olan yat alıcılarını ciddi etkilemektedir. Bu nedenle 2016 yılının da zor bir yıl olacağını düşünmekteyiz” şeklinde konuştu. Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği olarak sektörüyle ilgili tüm gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirten Bayrak, “İlgililerin dikkatlerini çekmek, sorunlarımızı ve taleplerimizi iletmek için sık sık ilgilileri ziyaret ediyor, taleplerimizi ve beklentilerimizi aktarıyoruz. Ayrıca, uluslararası etkinlikleri takip edip, üyelerimizin bu etkinliklere katılabilmeleri için organizasyonlar yapmaktayız. Sektörümüzü daha iyi tanıtabilmek adına tanıtım filmleri yaptık ve her yıl yaptığımız tasarım yarışması ile de sektörümüze dikkat çekmeye çalışıyoruz. Biz her şeye rağmen yat endüstrisi açısından gelecekten ümitliyiz. Yeterli devlet desteği olduğu ve söz konusu siyasi ve ekonomik olumsuzluklar son bulduğu taktirde Türkiye Akdeniz çanağında üretimde lider ülke olmaya namzettir” dedi.


Yat ihracat istatistikleri Türkiye yat ihracatından son yıllarda gözle görülür bir düşüş yaşanıyor. 2012 yılında kaydedilen yat ihracat rakamı yaklaşık 228 milyon dolarken, 2013 yılında 250 milyon dolara yükselmiş ve o yıldan sonra 2 yıl üst üste büyük bir düşüş yaşayarak, 2014 yılında 105, 2015 yılındaysa 81 milyon dolara gerilemiştir. Yıllara göre yat ihraç edilen ülkelere baktığımızda her yıl farklı ülkelerin öne çıktığını görüyoruz. 2012 yılında 54 milyon dolar ihracatla Cebeli Tarık ülkeleri birinci sırada yer alırken, 2013’te ilk sırada Cayman Adaları, 2014 ve 2015’te ise birleşik devletler en çok yat ve tekne ihraç edilen ülke oldu.

YILLARA GÖRE TOPLAM YIL İHRACAT RAKAMI 2012 228.586.258 2013 250.618.663 2014 105.967.204 2015 81.036.560

YILLARA GÖRE ÜLKELER BAZINDA 2012 ÜLKE ADI İHRACAT RAKAMI CEBELİ TARIK 54.126.675 BİRLEŞİK KRALLIK 45.062.286 İTALYA 38.686.818 BİRLEŞİK DEVLETLER 34.219.777 INGILIZ VIRJIN ADALA 14.471.555 YUNANİSTAN 7.937.747 BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ 6.395.357 FRANSA 6.066.066 İRLANDA 4.080.256 HOLLANDA 3.112.908 İLK ON 214.159.444 DİĞER 14.426.814 TOPLAM 228.586.258

Dosya

Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

OCAK - ŞUBAT 21


Bodrum, yat üretiminde el işçiliğiyle teknolojiyi birleştiriyor

BODTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Kocadon

Dosya

Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili olması, antik dönemlerde ve sonrasında Osmanlı denizciliğinin gelişiminde önemli rol oynarken, yat endüstrisinin de altyapısının oluştuğunu söyleyen BODTO Yönetim Kurulu Başkanı Kocadon, “Bodrum özelinden sektörü incelersek; yakın komşumuz Yunanistan ile ticaret ve yolculukla başlayan denizcilik sektörü, Osmanlı donanmasına kaynak olması için Bodrum’da tersane kurulmasıyla gelişmiştir” dedi.

22 OCAK - ŞUBAT

B

odrum’un en önemli özelliğinin el işçiliği ile gelişen ahşap yatların varlığını gelişen teknoloji ile hala devam ettirebilmeleri olduğunu kaydeden Bodrum Ticaret Odası (BODTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Serdar Kocadon,”Bu gerçekten yat sanayimizi diğer bölge ve ülkelerden farklı kılmaktadır. Müşterinin isteklerine cevap verebilen yapısıyla da özellikle lüks ve konforu bir arada sunan yapımız önemli bir özelliğimizdir.

Yat sanayimizin en önemli eksiği ise, seri üretime geçilememesi, pazarlama ve buna bağlı satış sonrası destek hizmetlerinin rakiplerimize göre yetersiz olmasıdır” şeklinde konuştu. Ülkemizin bir çok konuda diğer ülkelerle aynı ekonomik koşullarda olmadığından eşit fırsatları yakalayamadığını belirten Kocadon, “Başta vergi, gümrük, istihdam gibi birçok ana başlıkta sektöre uygulanabilecek destek miktarı artırılma-

lıdır. Buna rağmen ülkemizde yat imalatı sanayisinde ihracat birincisi Bodrumlu bir işletmeler var. Ama yine de yat imalat sanayimizin ihracat rakamlarının artması, rekabetçiliğinin gelişmesi gereklidir. Hala ihracatta en büyük pay otomotiv sektöründe olurken, ihraç edilen ürün birim fiyatları ve sayısı endekslendiğinde yat imalatı ihracatının boyutlarının daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu nedenle daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir yat


ri ile ilgili öngörülerini paylaşan Kocadon, “Yaşanan krizle birlikte diğer ülkeler gibi Türkiye’de de birçok tersane sıkıntılı bir dönem geçirmiş, bazı tersaneler kapanmış, bazıları ise geçici olarak faaliyetlerini durdurmuştur. Ancak devam etmekte olan projeler incelendiğinde Türkiye’nin rakiplerine göre daha iyi performans gösterdiği gözlemlenmektedir. Biz ekonomik krizi özellikle yat imalat sektörümüzden izliyoruz. Çünkü biliyoruz ki kriz önce yat imalat sektöründe başlayıp, bitiyor. Belki bu yorum iktisadi açıdan temelleri dayandırıldığında çok daha belirleyici olacaktır. Çünkü yat imalat sektörü lüks ve üst gelir grubunun kullandığı, harcama yaptığı bir sektör. Ekonomilerdeki bir daralma ve belirsizlik sonrasında ise herkes öncelikle lüks giderlerini aza indirerek temel ihtiyaçlarına yönelmektedir. Ticaret Odamızın kayıt verilerine baktığımızda da aynı doğrultuda sonuçlara ulaşmaktayız. Türk yat ve tekne imalat sektörü, kişiye özel imalat, kalite, teknolojiye kolay uyum, yeni tasarımlar ve işçilik maliyet avantajı ile öne çıkabilir” ifadesinde bulundu. Türkiye’de tekne üretiminin Marmara Bölgesi (İstanbul-Tuzla, İzmit ve Bursa), Ege Bölgesi (İzmir, Muğla-Bodrum, Marmaris) ve Akdeniz Bölgesi’nde (Antalya ve Mersin) yoğunlaştığını hatırlatan Kocadon, “Özellikle büyük gemi tersanelerinin bulunduğu ve

yat üretiminin ilk başlangıç yeri olan Tuzla’da yaşanan yer sıkıntısı ve yat üretiminin temiz bir çalışma çevresi gerektirmesi sebebiyle yat üreticileri zaman içerisinde Antalya, Bursa, Yalova ve İzmit’e doğru kaymışlardır. Muğla ve çevresi ise uzun yıllardır kıyı boyu gezi teknesi olarak kullanılan Gulet tipi teknelerin üretimini devam ettirmektedir. Buradan hareketle, 2009 yılında Ekonomi Bakanlığı ile Bodrum’da yoğunlaşan ahşap yat imalatlarının rekabetçiliğinin birlikte geliştirilmesi için “Bodrum Yat İmalatı İş Kümesini kurduk. Kümelenme ile işletmeler birlikte rekabet etmeyi öğrenip, ihtiyaçlarını birlikte karşılamaya çalışıyorlar. Bodrum Ticaret Odası olarak, bu mantıktan hareketle, her yıl sektör temsilcilerimizi yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılımlarını sağlayarak, tanıtım ve pazarlama konusunda desteklemeye çalışıyoruz. Bu yıl yine hem iç hem de dış piyasaya yönelik olarak Avrasya BOAT Show Fuarı’nda yaklaşık 700 metrekarelik standımızla sektörümüzü temsil edeceğiz” dedi. Kocadon, “Gulet ve Tırhandil Bodrum’a özgü yapım ve burada gelişmiş bir imalat şekli. Bu nedenle coğrafi işareti için çalışmalarımız sürüyor. Bu nedenle gulete olan yerli talebin yanında uluslararası taleple de sipariş usulü çalışmalar devam ediyor. Her yıl ortalama 15 gulet ve tırhandil üretiliyor. Bunun kapasitesini de doğru markalaşma ve pazarlama ile geliştirmeliyiz.

Dosya

sanayisi için öncelikle gerekli fiziksel altyapılarımızın tamamlanması, ardından da yasal mevzuatlarla sektörün desteklenmesinin önemli olacağını düşünüyorum. Özellikle üzerinde durmamız gereken bir başka konu ise, yat imalat sanayisi, kendi sektörü ile bağlı kalmayıp, kendisi ile birlikte yan sektörlerini de geliştiren, kalkındıran bir yapı içerisinde. Bu nedenle sektörün gelişimi artık sadece bazı merkezler üzerinde devam etse de markalaşan ve pazarlama yapabilen firmalar farklılığını öne çıkarabilecektir” ifadelerini kullandı. Dünya ölçeğinde incelediğimizde İtalya, ABD, Hollanda ve Türkiye’nin yat endüstrisinin önde gelen ülkeleri arasında yer aldığını belirten Kocadon, “Markalaşan İtalyan şirketleri, özellikle Akdeniz çanağında yoğun şekilde önümüze güzel uygulamaları ve çalışmaları sunmaktadır. Bodrum’da ise hem motor yat, hem de ahşap yat imalatı görüldüğünden, Akdeniz için farklı bir alternatif sunuyor. Bu nedenle potansiyelimizi değerlendirmeliyiz. Marinaların sayısının ve kapasitesinin artırılması ile bölgemizin rekabetçi yapısının artacağına inanıyorum. Bodrum özelinde ise, yat endüstrimiz beraberinde mavi yolculuğun da doğmasını sağlamış, birbirinden güzel koylarda lüks ve mega yatların dolaşımı sıklaşmıştır” dedi. 2015 yılına kıyasla Türkiye yat endüstrisinin 2016 yılındaki sey-

OCAK - ŞUBAT 23


Antalya yat üretiminde dünya standartlarını yakaladı

Dosya

Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen

24 OCAK - ŞUBAT

Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen Antalya’da lüks yat üretiminin çok iyi bir noktada olduğunu, düşük maliyet ve yüksek kalite ürünlerle dünya ile rekabet edecek düzeye geldiğini kaydetti.

T

ürkiye’nin son yıllarda dünya standartlarında yat üreten ülkelerden biri haline geldiğini belirten Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen, “Özellikle BAKA’nın faaliyet gösterdiği illerden biri olan Antalya’da, Serbest Bölge içerisinde bulunan firmalar tarafından lüks yat üretimi konusunda ciddi bir ivme yakalanmış durumda. Antalya’nın sahip olduğu en büyük avantaj rakiplerine nazaran özellikle daha az maliyetle üretim yapılmasına rağmen, dünya

standartları yakalanmış durumdadır. Maliyet avantajı büyük oranda işçilik maliyetlerinin daha düşük olmasından kaynaklanıyor. Sektörün geneline baktığımızda en büyük eksikliğimiz, başka birçok sektörde olduğu gibi, üretim ve pazarlama potansiyeli ülkemizde ve yurtdışında tanıtamamaktır. Söz konusu unsurlara ek olarak sektörün eksikliğini duyduğu başka bir husus da nitelikli ara eleman teminidir. Ara eleman çok zor yetişmekte ancak çok kolay başka sektörlere kayabilmektedir” şeklinde konuştu.

Yat ve tekne üretiminde sektör olarak dönem dönem iyi işler ortaya konsa da istikrarın yakalanamaması konusunda sıkıntıların olduğu belirten Özen, “Bilindiği üzere günümüzde ülke ekonomileri birbirleriyle eklemlenmiş durumda olduğu için herhangi bir ülkede çıkan ekonomik ya da siyasi kriz, ilişkili olduğu diğer ülke ekonomilerinde de dalgalanmaya sebep olmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan ekonomik ve siyasi krizlere bakıldığında, ülkemizin bütün bu dış faktörlere rağmen üretim ve büyüme ivmesini


yayınlanan Global Order Book verilerine göre Türkiye’nin şimdiden 2016’da tamamlanması beklenen 36 projesi olduğunu görüyoruz. Aynı raporun bir yıl önceki projeksiyonlarında ise bu rakamın 27 olduğunu görüyoruz. Yani şimdiden avantajlı bir konumda olduğumuzu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. BAKA’nın yat, tekne ve marinalar konusunda yaptığı çalışmalardan da söz eden Özen, “BAKA olarak, geçtiğimiz yıl özellikle Antalya’nın Lüks Yat üretimi konusundaki potansiyelini yurtdışında tanıtma amacıyla “Familarization Trip” çalışması yaptık. Fransa’nın önde gelen yat dergilerinde yazarlık yapan seçkin yazarları Antalya’da ağırlayarak, Antalya’nın bu konudaki potansiyelini tanıttık. Yazarların hepsi, Antalya’da lüks yat üretimi

konusunda bu kadar potansiyel olduğunu bilmediklerini ve bu organizasyonun kendileri açısından çok faydalı olduğunu söyleyerek Antalya’dan ayrıldılar. Her biri alanında duayen misafir yazarlar, ülkelerine döndüklerinde de dergileri ve sosyal medya aracılığı ile Antalya hakkında yazılar yayınladılar. Böylelikle Antalya’nın Lüks yat Üretimi konusundaki potansiyelini dolaylı olarak büyük kitlelere tanıtmış olduk. Biz bu çalışmaların yararlılığına inanıyor ve 2016 yılında da devam etmeyi planlıyoruz. Bu tanıtım çalışmalarına ek olarak daha önce UNDP tarafından “Herkes için İnsana Yakışır İş” projesi kapsamında yapılan kümelenme çalışmalarına BAKA olarak katkıda bulunduk” şeklinde konuştu.

Dosya

korumakta başarılı olduğunu söyleyebiliriz” dedi. Türkiye’nin her alanda olduğu gibi özellikle marka imajını sağlamlaştırma konularına yatırım yapması gerektiğini söyleyen Özen, “Dünyaca ünlü Amerikan yat dergisi Show Boats International tarafından, endüstrinin en güvenilir kaynağı olarak kabul edilen ‘Global Order Book’ sıralamasında 2015 yılında Türkiye 2014’te olduğu gibi yine 3. sırada yer almıştır. Geçtiğimiz birkaç yılda bu sıralama değişmemiştir. Bu yayında ülkelerin aldığı yat siparişleri ölçülerine ve sayılarına göre sınıflandırılarak veriliyor. Bu listenin başında ise İtalya ve Hollanda yer alıyor. Her iki ülke de marka imajı konusunda en yakın rakipleri olan Türkiye’nin oldukça ilerisinde yer alıyor. Aralık 2015’te

OCAK - ŞUBAT 25


Bürokratik işlemler ve masraflar yat üreticisinin belini büküyor Dosya

M

26 OCAK - ŞUBAT

Sinan Özer

alzemenin büyük bir kısmının yurtdışından temin edildiği için dışa bağımlılığımızın çok fazla olduğuna değinen Ege Yat Genel Müdürü Sinan Özer, “Teslim terminlerinin yanı sıra gümrük işlemleri ve malzemenin Türkiye’ye girişindeki bürokratik işlemler ve masraflar yat üreticisinin belini büküyor. Bu engellere rağmen özellikle süperyat imalatı konusunda işçilik ve imalat kalitesi olarak dünyada Türkiye’nin adını daha fazla duyuyoruz. Türkiye bir krizler ülkesi. Ekonomik olarak inişler ve çıkışların olduğu gibi maalesef hayatında bir yat yaptırmış armatörler imalatçı sıfatıyla tersaneler kuruyorlar. Bu tarz işletmelerin de ayakta kalması mümkün olmuyor” diyor. Süperyat endüstrisinde Almanya ve Hollanda öncü Süperyat endüstrisinde dünyada Almanya ve Hollanda’nın öncü olduğuna dikkat çeken Sinan Özer şöyle devam ediyor; “İtalyanlar da özellikle tasarımlarıyla ön plana çıkıyorlar. Tasarım yönümüzü geliştirebilirsek gerek işçilik gerekse kalite açısından İtalyanların önüne geçmememiz için hiçbir sebep yok. Ayrıca tersanelerimizi daha temiz

ve yaşanabilir yerler haline getirmemiz gerekli. Özellikle büyük tonajlı yatlar Tuzla bölgesindeki büyük gemilerin arasına girmek istemiyorlar. Demir tozu, is, pas bu teknelerin en büyük düşmanı. Biz yakın geçmişte Turhan Soyaslan ile birlikte 50 metre bir motoryatın refitini yaptık İstanbul’da. Tabiri caizse emdiğimiz süt burnumuzdan geldi. Zor bir yer Tuzla! Yabancı tekne mürettebatı da hiç memnun kalmadı. Sert ve neşesiz bir bölge. İnsanlar bedbin ve yorgun bu da genel havayı ağırlaştırıyor. Bodrum gibi yerler yabancılara nasıl davranılması gerektiğini biliyor, en azından turizm bizleri biraz yontmuş diyeyim ama Tuzla’da çok zor günler geçirdi bizim yabancı mürettebat.” “İki gösterge artarsa keyfimiz yerine gelir” 2016’da yat üretiminin ve satışlarının genel olarak petrol fiyatları ve dünya navlun endeksleri ile doğru orantılı gideceğini öngören Özer, “Bu iki gösterge artarsa keyfimiz yerine gelir, artmazsa keyfimiz kaçar. Özellikle petrol varil fiyatı 20 dolarlara doğru düşerken durumumuz bellidir. Kendimizi kandırmayalım ve önlem alalım” açıklamasını yapıyor.


Kimyasal temperli bombeli cam imalatı konusunda tek adres...

3D Ölçülendirme

Kalibrasyon ve Testler

Class Onaylı Kimyasal Temperli Cam İmalatımız Başlamıştır

Adres: Akşemsettin Mah. Alparslan Cad. Yasin Sok. No:25 Sultanbeyli - İST. Tel: +90 (216) 446 19 30 • Mail: info@maringlass.com.tr

w w w. m a r i n g l a s s . c o m . t r


Sektörün

Dosya

desteğe ihtiyacı var

28 OCAK - ŞUBAT

H

uzur Yat’ın sahibi Halil Çelik, “Türkiye yat ve tekne endüstrisi, önündeki engellere rağmen büyüyor. Ancak Avrupa yat ve tekne pazarında öne çıkmak için sektörün desteğe ihtiyacı var. Avrupa’daki tekne üreticisi firmaların depolarındaki ikinci el tekneleri satmak için Türkiye pazarına yönelmelerinin Türkiye’deki tekne ve yat üreticilerini olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum. Avrupa’daki firmaların depolarında stoklanan eski ve çoğu kullanım ömrünü tamamlamış tekneleri eritebilmek için aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pazarlara yöneldiğinin duyumlarını alıyoruz. Çeşitli yollarla Yunanistan ve İtalya üzerinde Türkiye’ye sokulan bu yabancı bayraklı teknelerin yüzde 80’ni hurda, 10 yaşını aşmış ve malzeme yorulmasına uğramış nitelikte. Bu teknelerin sigorta ücretleri ve maliyetleri de çok yüksek. Maalesef bizim vatan-

Halil Çelik

daşlarımız da fiyatından dolayı bu tekneleri tercih ediyor. Ancak uzun vadede yüksek maliyet çıkaran bu teknelerin, ülke ekonomisine zarar vereceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu. Biz ve bizim gibi yat ve tekne imalatçısı kardeşlerimiz haksız rekabetin kurbanı oluyorlar diyen Halil Çelik, “Son üç senedir sektörde büyük bir sıkıntı var. Dükkanlarını kapatanlar, işçi çıkaranlar var. Derhal bu konuya el atıp bu haksız rekabetin önüne geçilmeli. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Kültür ve Turizm

Yaklaşık 38 yıldır sektörde sayısız tekne üretimi gerçekleştiren Huzur Yat, Ayvansaray’da başladığı faaliyetlerini bugün Tuzla Nuh Sanayi Sitesi’nde sürdürüyor. Sektörde birçok sorunla mücadele ettiklerini belirten firma sahibi Halil Çelik, tüm yat üreticileri için yaşadıkları sıkıntılara çözüm bulunması gerektiğini belirtti.

Bakanlığı’nın koordineli olarak bu sorunu çözmesi gerekiyor” dedi. Türkiye’nin yat üretimi konusunda dünyada çok iyi bir konuma geldiğini ve bunun korunması gerektiğini anlatan Çelik, “Biz artık gemilerimizi, uçaklarımızı, tanklarımızı kendimiz yapan bir ülke haline geldik. Yat sanayimiz çok iyi durumdayken dünyada en uzun ve en büyük boyda tekneleri Türkiye yapıyordu. Biz Avrupa’nın ve ABD’nin tercih ettiği bir ülkeyiz. Bu sektörü zarar vermemek, gelişiminin desteklemesi için devlet desteği gerekiyor” ifadesinde bulundu.



Dosya

Yat üretiminde markamız yok ama ülke olarak en iyi biziz

30 OCAK - ŞUBAT

1

995’te balıkçılığı bırakıp 2009 yılına kadar yat kaptanlığı yapan, daha sonra firma kurup iç piyasaya ve yurtdışına 22 metre civarında 7-8 tane lamine tekne üreten MSA Denizcilik’in sahibi Güven Aktaş, yeni proje olarak Türkmenistan Yat Kulübü’ne polyester katamaran yaptıklarını ve 5 Nisan’da da denize indireceklerini söyledi. Güven Aktaş, “Aslında dünyada birinci sırada İtalya olarak gözüküyor. Biz yat ve gemi üretimi alanında hiçbir ülkeyi kendimize rakip olarak görmememiz lazım. Çünkü biz onların hepsinin üstündeyiz. İtalya’nın bile üstündeyiz aslında. Türkiye olarak biz bu işin hamallığını yapıyoruz. Mega yatlarda dünyada Antalya Ser-

MSA Denizcilik’in sahibi Güven Aktaş, dünyada yat ve tekne üretiminde kalite olarak Türkiye’nin en üst sırada olduğunu ama markalaşamama ve pazarlama stratejilerinden ötürü ilk 5’e bile giremediğimizi kaydetti.

Güven Aktaş

best Bölge ve Tuzla odak nokta haline geldi. Yabancı firmalar burada işçilik ucuz olduğu için çeliği bize yaptırıp, tekneyi donatıp, burada 10 milyona mal ettikleri bir ürünü dışarda 30 milyona satabiliyorlar. Bizi kullanıyorlar. Bizim bu yerlerde birinci sırada olmamız gerekiyor ama biz bu sektörde ilk 5’te bile değiliz maalesef ” şeklinde konuştu. 2000 ile 2010 yılları arasında yat ve tekne sektörünün çok iyi zamanlar geçirdiğini anlatan Aktaş, “Ancak 2010 yılından sonra çok kötü bir gidişat yaşandı. Bunun en önemli nedenlerinden biri, küçük boyda polyester tekne yurtdışından daha ucuza ithal edilmeye başlandı. Yurtdışında da markalaşmanın getirdiği avantajı

kullanan firmalar, seri imalat yaptıkları için maliyetlerini azaltarak alıcıya daha uygun fiyata ürün sunma şansları var. Ama kalite ve işçilik olarak biz o firmaların üzerindeyiz. Bizim en büyük sorunlarımızdan biri markalaşamamaktır. Bugün hiç sermayesi olmayan bir firma Türkiye’de ucuza mal ederek tekne yapabiliyor. Ama en önemli handikabı, bu ürünlerin pazarı yok” dedi. Güven Aktaş, “Avrupa piyasasından ülkemize satışa sunulan tekneler piyasayı etkileyebilir ancak bilinçli yat kullanıcıları oradaki eksiklikleri görüp yerli kaliteden vazgeçmezler. Polyester teknenin amacı farklıdır. Bizi çok fazla etkilemez” ifadesini kullandı.


Hizmetlerimiz • • • • • • • • • •

Lamine yat imalatı, Yat bakım onarım işleri ve teknik servisi, 2. el yat alım ve satımı, Yat kiralama, Yat dizaynı, Survey ve ekspertis hizmetleri, Yat transfer işleri, Yat ithalat ve ihracat işleri, Yerli ve yabancı yat muamele işleri, Yat personel temini.

Sarıgazi Mah. Osmangazi Cad. Serhat Plaza No:16/5 Sancaktepe - İst. Tel/Fax : 0216 620 80 99 Gsm : 0533 332 00 74 Mail : info@msadenizcilik.com


Yat ve megayat inşa sanayisi büyüyor Türk tekne ve yat inşa endüstrisinin günümüzde sahip olduğu işgücü, kaliteli imalatları, modern teknolojisi ve üstün girişimcilik ruhu sayesinde inşa ettiği tekneleri rekabetçi fiyatlarla uluslararası piyasaya arz edebildiğine değinen Türk Loydu Yat ve Küçük Tekne Sörveyörü M.Cevat Yardımcı, “Türk imalatı yatların kalitesinden tüm dünyada övgü ile söz ediliyor. Ülkemiz 24 metre ve üstü yat imalatında, dünya çapında bir marka durumuna geldi” diyor.

Dosya

T

32 OCAK - ŞUBAT

M.Cevat Yardımcı

ürk tekne ve yat imalat sanayisinin İstanbul Haliç Bölgesi’ndeki küçük işletmelerle başlayan gelişimini, günümüzde bütün sahillerimize yayılmış 400’den fazla imalatçısıyla ve modern yat imalat bölgeleriyle, ülkemizin yükselen sektörü olarak devam ettirdiğini söyleyen Türk Loydu Yat ve Küçük Tekne Sörveyörü M.Cevat Yardımcı, “Bugün, Türk tekne ve yat inşa endüstrisi sahip olduğu işgücü, kaliteli imalatları, modern teknolojisi ve üstün girişimcilik ruhu sayesinde inşa ettiği tekneleri rekabetçi fiyatlarla uluslararası piyasaya arz edebilmektedir. Ülkemiz tekne ve yat imalatçıları tarafından, 24 metre üstü yatları klas sertifikalı ve 24 metre altı yatları ise uluslararası standartlara uygun “CE” belgeli olarak, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyaya ihraç ediliyor. Türk imalatı yatların kalitesinden tüm dünyada övgü ile söz ediliyor. Ülkemiz 24 metre ve üstü yat imalatında, dünya çapında bir marka durumuna geldi. Türkiye, ABD, İtalya, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda ile birlikte dünyada en fazla 24 metre ve üstü yat inşa eden ülkeler arasındadır. Özellikle İstanbul-Tuzla ve Antalya Serbest Bölgesi ve kısmen de Bodrum; değişik dizayn, model ya da sınıftaki mega yatların üretim üssü olarak kabul görüyor. Günümüzde 80-90 metreye kadar süper yatlar ülkemizde imal ediliyor” diyor. “Türkiye pazarını canlandırmak mümkün” Tüm dünyadaki talep artışına pa-

ralel olarak ülkemizde de büyüme gösteren yat ve megayat inşa sanayinin, 2008 yılında yaşanan küresel krizin etkisi ile 2009 yılından itibaren bir daralma dönemine girdiğini ifade eden Yardımcı, 2012 yılında itibaren toparlanmanın görüldüğüne dikkat çekiyor ve ekliyor; “Bugün yine başta Antalya Serbest Bölgesi olmak üzere megayat siparişlerinde ve inşasında gözle görünür bir iyileşmenin olduğunu söyleyebiliriz. 24 metre altı küçük tekne ve yat üreticilerine gelince, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu üreticiler, devam eden küresel krizin etkisi ile kriz öncesi üretim sayılarını yakalamaktan çok uzaklar. Gerek büyük ve organize işletmeler ve gerekse küçük işletmeler kapasitelerinin çok altında çalışarak, sınırlı sayıdaki yurtiçi ve yurtdışı siparişleri ile ayakta kalmaya ve küresel krizi atlatmaya çalışıyorlar. Bu durum, küçük tekne ve yat üreticilerinin bazılarını, kompozit başta olmak üzere polie-

tilen ve alüminyum malzemelerden imal edilen küçük yolcu tekneleri, askeri ve sivil amaçlı devriye botları, ambulans tekneleri, pilot bot gibi özel tekne üretimine yönlendirdi. ABD ve Avrupa’da doyum noktasına ulaşmış pazarda üretim sayılarını artırmak çok kolay değil. Ancak henüz doyum noktasına ulaşmaktan çok uzak olan Türkiye pazarında pazarı canlandırmak mümkündür. Türkiye’de orta gelir seviyesinde on binlerce tekne ve yat alabilecek kişi olmasına rağmen bağlama yeri kiralarının astronomik olması nedeniyle birçok kişi tekne, yat sahibi olmaktan kaçınıyor. Yapılması gereken, Türkiye kıyılarında marina, bağlama noktası, çekek yerleri sayısını artırarak, astronomik olan bağlama ücretlerini makul seviyeye getirmek. Böylece yerli imalatçıların da gelecek 10-15 yıl boyunca iç pazara tekne, yat üretmelerinin yolu da açılmış olacaktır.”


Huzur Yat

HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh Sanayi Sitesi A Blok No:3 Tuzla-İSTANBUL/TÜRKİYE Telefon: (+90 216) 395 29 30 • (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48 E-Posta: info@huzuryat.com.tr • Web: huzuryat.com.tr


Yat üretiminde her şeye sahibiz ama koordinasyon yok Dosya

T

34 OCAK - ŞUBAT M.Garo Berberyan

ürkiye yat ve tekne endüstrisinin durumunu değerlendiren Leomar Yacht Genel Müdürü M. Garo Berberyan, “Yat endüstrisinde, Türkiye çok büyük enerjiye, birikime, işçi gücüne ve teknik elemana sahip. Ancak bunları doğru koordine edebilecek ve vizyon sahibi, yaratıcı beyinlere ihtiyaç var. Bütün eksiklik burada başlıyor” dedi. Yat imalatının ve kullanımı ne kadar hobi ve zevk aracı üretmek gibi gelse de, son derece teknik ve günceli takip etme odaklı bir faaliyet olduğunu belirten Garo Berberyan, “Yat üretimi ticari bir faaliyettir. Yani bu işi layıkıyla yapabilmek için ticari tecrübe, piyasa bilgisi ve güvenilir bilgili ticaret erbabı olmak gerekir. Ancak o zaman bu ticaret diğer ülkeler ile yapılabilir ve biz de dünya markalarına adımızı yazdırabiliriz. Tabi ki kar marjımızı da bu şekilde arttırarak daha yenilikçi tekneler imal edebiliriz” şeklinde konuştu. Yat sektöründe rakip olarak görebileceğimiz ve örnek alabileceğimiz ülkeler hakkında da görüşlerini belirten Garo Berberyan, “Gerek kalitemiz, gerekse fiyat avantajını olmasına rağmen 60/70 feet boyundaki teknelere kadar, İtalya’yı örnek almalıyız. Yelkenlilerde İskandinav ülkeler ile yarışmamız biraz zor gözüküyor. Onların uzun yıllara dayanan tecrübeleri ve AR-GE’ye harcadıkları sermayelere ulaşmamız biraz zor. Ancak tüm yat imalatçıları doğru bir çatıda toplanıp, arkasına devlet desteğini de alırsa yeni jenerasyon gemi inşa mühendisleri ve endüstri mühendisleri 110/160 feet aralığında mega yatlar imal edip son olarak da iyi yetişmiş iç mimarlar ile yolumuzu bu şekilde açmalıyız” ifadelerini kullandı.


Eğitim Mh. Ahsen Sk. Sadıkoğlu 5 Plaza No:12 K: 2 D:41 Hasanpaşa / Kadıköy - İSTANBUL Phone: +90 (216) 330 74 80 / +90 (216) 349 70 37 • Fax: +90 (216) 330 74 06


Dosya

Mega yat pazarına odaklanmalıyız

36 OCAK - ŞUBAT

Türkiye yat inşa konusunda dünyada söz sahibi olmaya çalışan ve bu yönde kendini geliştiren bir ülkedir diyen Data Hidrolik Satış ve Pazarlama Müdürü Cem Hüroğlu, Almanya ve Hollanda’nın mega yat inşasına odaklandıklarına dikkat çekerek, “Bizim de ülke olarak yapmamız gereken öncelikle bir hedef belirlemek. Pleasure craft yani 30 metreye kadar olan yat inşasında İtalya gibi ülkeler nedeniyle ciddi bir rekabet yaşandığı için rekabetin daha az olduğu mega yat pazarına odaklanmalıyız” diyor.

T

ürkiye’nin yat inşa konusunda dünyada söz sahibi olmaya çalışan ve bu yönde kendini geliştiren bir ülke olduğunu söyleyen Data Hidrolik Satış ve Pazarlama Müdürü Cem Hüroğlu, diğer yandan sektörün büyük oyuncularıyla mukayese edildiğinde hala

Cem Hüroğlu

gözle görülür eksiklerin olduğuna da dikkat çekiyor. Bu eksikliğin başında ise nitelikli iş gücü ve tesisleşmenin geldiğini ifade eden Cem Hüroğlu, “Bunun haricinde tanıtım/pazarlama faaliyetlerinin de artırılarak devam etmesi gerekiyor. Avantajlı yönlerine bakarsak eğer fiyat kalite oranı, ucuz iş gücü ve bulunduğu coğrafya nedeniyle yat müşterisinin hem projesini kontrol edip hem de tatilini yapabileceği ve bu yönüyle tercih edilen bir ülke olmasını görürüz. Tüm bunları göz önüne alınca, bulunduğumuz konum tabi ki güzel fakat daha iyi yerlere gelmemiz için el birliğiyle çalışmamız gerekiyor” diyor.

reye kadar olan yat inşasında İtalya gibi ülkeler nedeniyle ciddi bir rekabet yaşandığı için rekabetin daha az olduğu mega yat pazarına odaklanılmasının daha faydalı olacağını düşünüyorum. Tabi bunun için nitelikli iş gücü, tesisleşme ve tanıtım gibi faaliyetler planlı bir şekilde geliştirilerek hayata geçirilmeli. Türkiye geniş bir yelpazede yat inşasının yapıldığı bir ülke. Bu nedenle önce hedef belirlenmeli ve buna göre çalışma yapılmalı. Daha sonra rakipler iyi analiz edilip ona göre stratejiler belirlenmeli. Bunun içinde pazarlama faaliyetleri, fiyat politikaları gibi birçok unsur yer alıyor.”

Nitelikli iş gücü, tesisleşme ve tanıtım faaliyetleri hayata geçirilmeli 2008 kriziyle beraber sektörün ciddi bir dalgalanma içerisine girdiğini ve halen bu dalgalanmayı atlatamadığını dile getiren Hüroğlu, özellikle Almanya ve Hollanda’nın bu dalgalanmadan etkilenmediğine de dikkat çekerek şöyle devam ediyor; “Almanya ve Hollanda mega yat inşasına odaklanmış ülkeler. Bizim de ülke olarak yapmamız gereken öncelikle bir hedef belirlemek. Pleasure craft yani 30 met-

2016 toparlanma yılı Yat inşa sektörünün 2015 yılı ikinci yarısından itibaren ufakta olsa iyi sinyaller göstermeye başladığını fakat hala toparlanamadığını hatırlatan Cem Hüroğlu, iyileşmenin ancak dünya ekonomisinin düzelmesiyle olabileceğini ve bunun da uzun vadede gerçekleşebileceğini öngörüyor ve “Bu nedenle 2016 dikkat edilmesi gereken bir yıl gibi gözüküyor. Ama şu an için öngörümüz yat inşa sektörünün 2016’da yavaş da olsa toparlanacağı yönünde” diyor.


2016’da yeni imalattan çok refit ve bakımlar artacak

Yat piyasasının her geçen gün arttığına değinen Ezberci Marine Satış ve Pazarlama Sorumlusu Hakan Türkmenoğlu, bunun net olarak marina sayılarındaki artıştan gözlemlenebileceğine dikkat çekiyor. Öngörüsü ise 2016’da yeni imalattan çok refit ve bakımların daha yoğun geçeceği yönünde.

“Eksikliklerimizden dolayı bir adım geride kalıyoruz” Öncelikle yat piyasasında markalaşma sürecinin tamamlanmasının önemine dikkat çeken Türkmenoğlu, “Rakip ülkelerin markalaşmayı tamamlamış ve seri üretim yapan tersaneleri varken maalesef bu konu-

da çok gerilerde kalmış gözüküyoruz. Ülke bazında en büyük rakiplerimiz İtalya, Hollanda ve Fransa. Kalite açısından bu ülkeleri zorlamamıza rağmen markalaşma sürecindeki eksikliklerimizden kaynaklı bir adım geride kalıyoruz. Üretim yapan firmaların markalaşması ve üretimde kalite kontrolün daha etkin hale getirilerek hem kalitenin hem de karlılığın arttırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu da bizi global piyasada daha ön plana çıkartacaktır. Bu konuda özellikle firma yönetimlerinin daha profesyonel düşünce tarzına geçmeleri gerekiyor. Otomotiv sektörünü inceleyerek yat sektörüne yeni bir yön çizmek gerektiği düşünülebilir. Bu konular kooperatif ve derneklerle beraber devletin de desteğiyle birlikte gerekli adımların atılmasıyla gerçekleştirilmeli” diyor. “Ekipmancılara yönelik bir yıl olacak” Her geçen gün yat piyasası artış gösteriyor diyen Türkmenoğlu şu ifadelere yer veriyor; “Bunu en iyi marina sayılarındaki artıştan gözlemleyebiliriz. 2016’da yeni imalattan çok refit ve bakımların daha yoğun geçeceğini düşünüyorum. Bu da ekipmancılara yönelik bir yıl olacak gibi gözükmekte. Herkes için bereketi bol bir yıl olmasını temenni ederiz.”

Hakan Türkmenoğlu

Dosya

Y

at endüstrisini eksileri ve artılarıyla değerlendiren Ezberci Marine Satış ve Pazarlama Sorumlusu Hakan Türkmenoğlu, “Yat endüstrisindeki eksikleri sıralamak gerekirse, üretici firmaları değerlendirdiğimizde; orta ölçekli firmaların kendi bünyelerinde kalite kontrol departmanı bulundurmayışlarından kaynaklı olarak kaliteli olan işçiliği verimsiz kullanarak karlılıklarının düşük olması ve kaliteyi daha fazla yükseltemeyişini gösterebiliriz. Ekipman imalatçısı olarak yat imalatçılarına dışarıdan baktığımızda müşterinin işlere çok fazla müdahil olduğunu ve bu durumun imalatçıları çok zorladığını da görmekteyiz. Yat endüstrisindeki artılara dikkat edecek olursak; bilgi, beceri ve deneyim açısından çok kaliteli işlerin yapıldığını söyleyebiliriz. Bunun dışında hem tasarım ve hem imalat yapabilen ender ülkelerdeniz. Kaliteli işçiliğin yapıldığı ülkemizde mega yat piyasası içinde cazip bir hal almış durumda.”

OCAK - ŞUBAT 37


Sektörde yetişmiş eleman sıkıntısı var Bahattin Çarkçı

Dosya

Sektörlerin en önemli eksiklerinin başında bulunan yetişmiş eleman sıkıntısının denizcilik sektöründe de yaşandığına dikkat çeken Çarkçı Denizcilik Genel Müdürü Bahattin Çarkçı, “Özellikle tecrübeli mühendisler sektörümüzde nadir bulunuyor. Ülkemizde yatçılık anlamında teknik üniversitelerde ilgili bölümler bir sene önce açıldı. Gemi inşa ve yat inşasının farklı alanlarda olması, bu alandaki tecrübe yetersizliğini kanıtlamaktadır. Öncelikle bu iki bölümün ayırdını yapmak gerektiğine inanıyorum” diyor.

38 OCAK - ŞUBAT

G

elişmiş ekonomilerde en önemli sektörlerin başında denizciliğin geldiğini belirten Çarkçı Denizcilik Genel Müdürü Bahattin Çarkçı, “Ülkemizde yat inşa ve ihracatında özellikle son yıllarda büyük bir atılım gerçekleşiyor. Ancak ne yazık ki üç tarafı denizlerle çevrili bu ülkede bu atılımlarda sürdürülebilirlik sağlanamıyor. Bu nedenlerin başında da sektörü cazip görerek dışarıdan girenlerin, sektörü ve en önemlisi denizi tanımaması geliyor. Üretici firmalarda çalışanların, aynı zamanda tedarikçilerin denizle uzaktan ilgilenmeleri veya hiç ilgilenmemeleri diğer en büyük problemlerden biri. Sattığı malzemenin teknenin neresinde ne işe yarayacağını tecrübe etmemiş, denizin ortasında belki de hiç zorluk yaşamamış veya keyfini ve seyrin huzurunu bilmeden o keyfi satmaya çalışmaları eksiklik olabilir. Diğer yandan sektörlerin en önemli ek-

siklerinin başında bulunan yetişmiş eleman sıkıntısı denizcilik sektöründe de yaşanıyor. Özellikle tecrübeli mühendisler sektörümüzde nadir bulunuyor. Ülkemizde yatçılık anlamında teknik üniversitelerde ilgili bölümler bir sene önce açıldı. Gemi inşa ve yat inşasının farklı alanlarda olması, bu alandaki tecrübe yetersizliğini kanıtlamaktadır. Öncelikle bu iki bölümün ayrımını yapmak gerektiğine inanıyorum” diyor. “Kendi tarzımızı oluşturarak, markalarımızı yaratmalıyız” Yat üretiminde rol model olarak Hollanda’yı görmek gerekiyor diyen Çarkçı, şu şekilde devam ediyor; “Yat üretiminde son yıllarda Uzakdoğu ülkelerinin başarılarını görüyoruz. Ancak bize göre rol model ülke Hollanda olabilir. Türkiye yat üretiminde Avrupa’nın önde gelen merkezlerinden birisi haline geldi. Ancak kendi tarzımızı oluşturarak,

markalarımızı yaratmalıyız. Bunun için de Hollanda, İtalya model ülkeler olabilir. Üretim açısından bakıldığında sektör ihracat ülkeleri bulabildiği takdirde sektör de büyüme devam edebilir. Ancak rakibimiz ülkelerde destekler çok fazla ve haksız bir rekabet yaşanıyor. Biz kendi çabalarımız ile sektörü büyütmeye çalışıyoruz. Çarkçı olarak ise bizim öncelikli hedefimiz sürdürülebilir başarı. Bunu sağlamak için gerek temsil ettiğimiz markalar gerekse müşterilerimize verdiğimiz hizmetlerde daha profesyonel çalışmalarda bulunuyoruz. Aynı şekilde yatırımlarımız ile müşterilerimize ulaşabilecekleri en yakın noktadan hizmet vermek arzusundayız. 2016 yılında da bu yöndeki çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca yeni markalar ve modellerle müşterilerimize daha geniş bir ürün yelpazesi sunmayı hedefliyoruz.”


Y e v

ÜVENİLİR G I T I Hİ AK

ZM ET

NUYORUZ.

EN KALİTEL İ YA

SU LE

ĞI

TÜRKİYE KARASULARINDA ve DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAKİ LİMANLARDA

• ÖTV’li ve ÖTV’siz Motorin • ÖTV’siz Fuel Oil-İfo • ÖTV’li KDV’li Deniz Dizel Yağları • Transit Yakıt • Transit Yağ

Evren Caddesi Elif Sk. Erdem İş Merkezi Kat: 3 No:1 Güneşli / İst. Tel : +90 212 551 53 43 • Faks: +90 212 552 28 03 • GSM: 0 538 365 30 00 • 0532 574 67 20 • 0507 446 03 91 e-mail:info@erdempetrol.com.tr | www.erdempetrol.com.tr


Dosya

Marin Glass 15 yıldır sektöre hizmet sunuyor

40 OCAK - ŞUBAT

Yat sektöründe 15 yıldır hizmet veren Marin Glass, şuanda 500 metrekare kapalı, toplam 650 metrekarelik bir tesiste, yıllar içerisinde sektörde kendini kanıtlayarak büyüdü. Firma son beş yıldır fabrika ve imalat konusunda yatırım yaparak dışa bağımlılık konusunu en aza indirmek için yoğun bir çaba içerisinde. Gökhan Öztürk

C

am bükme fırınları ve lamine hattı ile cam konusunda uzmanlaşan Marin Glass, son zamanlarda klas kuruluşlarının bombeli camların temperli olmasındaki istekleri doğrultusunda kimyasal temperli bombeli cam tedariki konusunda Türkiye’deki durumun farkına varıp bu durumla ilgili yurt dışında bir firma ile anlaşıp kimyasal temperli bombeli cam imalatını da yapar hale geldi. Denizcilikte kullanılan tüm camları üretebildiklerini söyleyen firma sahibi Gökhan Öztürk, “Firmamız ürün pörtföyünü genişleterek paslanmaz yat aksesuarları konusunda kendini geliştirerek otomatik sür-

gülü kayar kapılar, hidrolik paserella, otomatik açılır sunroof tavan sistemleri, pantograf kapılar ve tüm paslanmaz krom yat aksesuarları konusunda çözümleri sunuyor” şeklinde konuştu. Bu kadar kısa sürede bu kapasiteye ulaşmalarının büyük bir başarı olduğunu kaydeden Öztürk, ancak bazı noktalarda desteğe de ihtiyaç duyduklarını ifade etti. Gökhan Öztürk, “Bizim burada çok ciddi yatırımlarımız olamamasına rağmen elimizden geldiğince; gerek makine, gerek bina yatırımları yaparak kendi becerimizle, kendi sermayemizle bir yere kadar gelebiliyoruz. Bir buçuk yıldır uğraştığımız bir projemizi

şu sıralar sona doğru yaklaştırdık. Ama bazı yardımlara ihtiyacımız olduğu için tıkandığımız noktalar var. Türkiye’de olmayan, şimdiye kadar yurtdışından aldığımız camı biz burada yapmaya başlayacağız. Bunun hayata geçmesi için 1-2 aylık bir süreye ihtiyacımız var. Şu anda test aşamasındayız. Bunlar için bizim bir yardıma, teşvike ihtiyacımız var. Sonuçta bizim bu yaptığımız iş kolay bir iş değil. İtalyan da, Alman da Hollandalı da bizim burada bu ürünü yapmamızı istemiyorlar. Çünkü bizim bu camı onlardan satın almamızı istiyorlar. Bugüne kadar gelen durum buydu. Biz bu işin bundan sonra da böyle olmaması


dece ülke içinde değil yurtdışına da taşımak. Önümüzdeki kasım ayında Hollanda’da fuara katılarak kendimizi dünyaya ispatlayıp, ‘Bunu biz de yapıyoruz’ diyebilmektir” şeklinde konuştu. Firma yıllar içersinde kendini kanıtlayarak büyüdü, son beş yıldır fabrika ve imalat konusunda yatırım yaparak dışa bağımlılık konusunu en aza indirmek için yoğun bir çaba içerisinde. Şuanda kapalı 500 toplamda 650 metre kare alanda cam bükme fırınları ve lamine hattı ile cam konusunda uzmanlaşan Marin Glass, son zamanlarda klas kuruluşlarının bombeli camların temperli olması konusundaki istekleri doğrultusunda kimyasal temperli cam te-

darikini sağlamak için makina yatırımı yaparak class onaylı kimyasal temperli cam imalatını da başarıyla yapar hale geldi. Ölçümleme ve kalıp konusunda da kendisini geliştirerek 3D ölçümlemeye geçmiştir. Tüm class testlerini de kendi bünyesinde yapan firma her geçen gün bünyesine yenilikler katmaktadır. Denizcilikte kullanılan tüm camları üretebildiklerini söyleyen firma sahibi Gökhan Öztürk, “Kurşun geçirmez cam dahil elektrikli cam konusunda ve birçok alanda kendimizi ıspatladık ve en iyisini yaparak dünya markası olmak istiyoruz” şeklinde konuştu.

Dosya

için elimizden gelen bütün gayretimizle çaba sarf ediyoruz. Bu konularda bize yol göstermesi ve yardım etmesi için devletimizden bizim taleplerimize olumlu yanıt vermesini bekliyoruz” dedi. Devletin de bu konularda üzerine düşen çok şey olduğunu kaydeden Öztürk, “Bizim en büyük sıkıntımız derdimizi anlatamamak, karşımızda bir muhatap bulamamak oldu. Bu projeyle ilgili KOSGEB başvurularımız var ama hiçbir şekilde yanıt alamıyoruz. Bırakın fabrika yanıtını, fuar yanıtı bile alamıyoruz. Devletin söylediği ‘Yurtdışında fuarlara katılan firmalara destek veriyoruz’ cümlelerine baktığımızda bunun bir karşılığının olmadığını görüyoruz. Bizim amacımız bu ürünü sa-

OCAK - ŞUBAT 41


Bahadır Şen ve Seda Sanlısoy Marin Base Firma Ortakları

Ekonomik belirsizlikler ve peş peşe gelen seçimler nedeniyle son iki yılın yat sektörü açısından verimsiz bir yıl olduğunu belirten Bahadır Şen, “Şimdi ise avantajımız şu; uzun bir süre seçimsiz döneme giriyoruz. Bu da ekonominin istikrarlı olmasını gerektirir. Ekonomik olarak stabilite sağlanırsa 2016 için yat sektörü yükselişe geçer” diyor.

Dosya

2016’da ekonomik stabilite sağlanırsa yat sektörü yükselişe geçer

42 OCAK - ŞUBAT

“Güven konusunda eksiklik var” Türkiye’de yat endüstrisinin güven konusunda bir eksiklik yaşadığına dikkat çeken Bahadır Şen, “Güven eksikliği yat endüstrisinin temelinde var. Tekne sahibinden mürettebatına, teknik servisten yat kullanıcısına kadar ilişkilerin çoğu güvensizlik üzerine kurulu. Güvensizliği yaratacak durumların ortadan kalkması için yerleşmiş olan zihniyetin ortadan kalkması gerekiyor. Denizle iç içe bir millet olmadığımız için sırtımızı hep denize vermişiz. Ve yat tarafı da denizin en lüks kısmı olduğu için aşırı bir güvensizlik söz konusu. Türkiye yat piyasasının bu sıkıntıyı aşması gerekiyor öncelikle. Yoksa teknik sıkıntılar, dizayn eksikleri veya yatırım eksiklikleri var ama bunlar zamanla aşılabilecek eksikliklerdir. Firmalar düzgün çalıştıkça bu sıkıntı aşılabilir ki sektör olarak birçok firma da bunun farkına varmış durumda. Bunun önlemini güvenilir firmalarla çalışarak alıyorlar. Temel mantık bu; güveni arayacaksınız” diyor. Türkiye’nin yat ve tekne en-

düstrisinde eksikliklerine oranla artılarının da olduğunu ifade eden Bahadır Şen şu bilgileri aktarıyor; “Bir defa ucuz işçilik konusunda avantaja sahibiz. Malzeme fiyatları Avrupa’ya nazaran daha uygun. Fiyat konusunda bir avantajımız var. Kalite konusunda avantajlı pozisyonlar var fakat bu tartışılır. Uygun fiyatlı iş yapan tersanelerimiz servislerimiz mevcut. Kalite konusuna dikkat etmek gerekiyor. Üretimler konusunda da belli bir kalitenin üzerinde olduğumuzu düşünüyorum.” “Büyük tekne üretimi konusunda Hollanda’yı yakalamamız gerekiyor” Türkiye’nin 15 metre altı ve 35 metre üstü yat ve tekne üretiminde söz sahibi olduğunu belirten Seda Sanlısoy ise şu bilgileri paylaştı; “15-35 metre arası üretimlerde maalesef iyi değiliz. İtalya, Fransa ve İspanya gibi ülkeler orta boy yat üretiminde oldukça iyiler. Almanya ve Hollanda gibi ülkeler ise büyük tekneler konusunda iddialı. Bu ülkeleri kendimize rakip alıp kıyas yapmalıyız. Özellikle de

Hollanda’yı rakip olarak görmeli ve örnek almalıyız. Diğer yandan yat sektörünün gelişimi için uluslararası fuarlar çok önemli. Özellikle üretici firmaların bu konuda destek ve teşvikler alarak uluslararası fuarlara katılması gerekiyor. Şu anda Türk üreticiler uluslar arası fuarlarda bireysel olarak yer alıyor. Dolayısıyla büyük tekne üretimi konusunda Hollanda’yı yakalamamız gerekiyor.” Yat sektörünün 2014 ve 2015’te kötü bir dönem yaşadığını belirten Bahadır Şen’in 2016’ya dair öngörüleri ise şu yönde; “Ekonomik belirsizlikler ve peş peşe gelen seçimler nedeniyle son iki yıl sektörümüz açısından verimsiz bir yıl oldu. Şimdi ise avantajımız şu; uzun bir süre seçimsiz döneme giriyoruz. Bu da ekonominin istikrarlı olmasını gerektirir. Fakat ülkemizin doğusundaki ve çevre ülkelerdeki sıkıntılar ayrı bir belirsizliğe yol açıyor. Ekonomik olarak stabilite sağlanırsa 2016 için yat sektörü yükselişe geçer. Ekonomik stabilite sağlanamazsa eğer sektör her zaman dalgalanır.”



Yat taşımacılığında profesyonel yaklaşım şart Elleçledikleri tüm proje ve ağır yüklerde olduğu gibi yat taşımacılığı yaparken de profesyonel bir yaklaşımın şart olduğunu ifade eden Medden Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi Vanessa Medini, “Zira yatlar hem hasar görme riski hem de mal bedeli yüksek bir yük tipidir. Yatın boyutu büyüdükçe risk de doğru orantılı olarak artıyor” diyor.

Haber

M

44 OCAK - ŞUBAT

edden Denizcilik kurulduğu günden bu yana Azimut/Benetti grubu gibi prestijli yat üreticilerine ait çeşitli modellerin yurtiçi ve yurtdışı taşınmasında aktif rol alarak hizmetlerini sürdürmektedir. Bu taşımaların kimi zaman water-towater, yani yatın sudan alınıp gemi vinciyle o yata özel olarak üretilen cradle (beşik) üzerine yerleştirilerek yapıldığını aktaran Medden Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi Vanessa Medini, “Kimi zaman da müşterinin yatın yol kat etmesini istememesi – ki bu genelde yeni satın alınan veya belli bir deniz mili ve kullanım saati üzerine satışı gerçekleştirilmiş ikinci el yatlarda söz konusu - ve yatın bulunduğu lokasyona bağlı olarak kara yolu ile yükleme limanına getirilmesi ve gemiye yüklenmesi şeklinde oluyor. Elleçlemiş olduğumuz diğer tüm proje ve ağır yüklerde olduğu gibi yat taşımacılığı yaparken de profesyonel bir yaklaşımın şart olduğunu düşünüyoruz. Zira yatlar hem hasar görme riski hem de mal bedeli yüksek bir yük tipidir. Yatın boyutu büyüdükçe risk de doğru orantılı olarak artıyor” diyor. “İşimizde risk faktörü hep var” Water-to-water denilen taşıma şeklinde yatın gemi vinçleri tara-

fından sudan kaldırılabilmesi için gereken sapanlamanın ekipten bir dalgıç tarafından yapıldığını söyleyen Vanessa Medini, o anları şu sözlerle ifade ediyor; “Gemi vincine bağlanan özel sapanlar suya indirilerek yatın altına yerleştiriliyor, operasyon ekibimiz tarafından onay verildikten sonra sudan kaldırma işlemi yapılıyor. Bu dikkatlice ele alınması gereken bir süreç. Beni en çok heyecanlandıran kısım da aslında burası; o yatların bir süreliğine sadece spreadera bağlı sapanlar tarafından taşınarak havada asılı kalması ve gemi güvertesi üzerinde planlanan alana yerleştirilmeden önce yine havada vinç yardımıyla yön verilmesi, operasyonu soluksuz bir şekilde izlemenize sebep oluyor. Bizim işimizde risk faktörü hep var, operasyonlarda aksaklıklar her zaman çıkabilir. Bu yüzden hasarsız bir şekilde elleçlediğimiz her yatın operasyon bitiminde ekip olarak yaşadığımız tatmin ve mutluluğu tahmin edebilirsiniz.” Şimdiye kadar gerek küçük gerek büyük boyutlu taşımaları sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdiklerini söyleyen Vanessa Medini, “Operasyonel olarak mümkün olduğu sürece belli bir sınırlamamız yok fakat 37 metrelik bir yatın gideceği yere tabi ki de denizden gitmesi gerekiyor! Önemli olan yatın

istenilen zamanda istenilen yerde olabilmesi. Bunun için de çalışacağınız armatörün belirtilen tarihte uygun bir gemisi olması, talep edilen yükleme ve tahliye limanına uğrak yapıyor olması ve güverte üstünde yatın ihtiyacı olacak kadar alana sahip olması gerekiyor. Bu kriterlerin hepsinin bir arada olması ve aynı zamanda navlunun da müşteriye cazip gelmesi o kadar kolay olmayabiliyor. Çünkü birçok ağır yük armatörünün Türkiye’ye düzenli uğrağı yok, inducement basis çalışıyorlar yani yük talebine göre uğrak yapıyorlar. Fakat bizim işimizin de en zevkli yanlarından biri bu, imkansız görüneni mümkün kılmak!” diyor.


Damen’in en yeni tasarımı SeaXplorer, en soğuk koşullara meydan okuyacak DAMEN Group tarafından tasarlanan SeaXplorer konsept süperyat, buzulları adeta yararak yoluna devam edebiliyor ve dünyanın en soğuk yerlerinde, en uç enlemlerde rahatlıkla seyir yapabiliyor. SeaXplorer konsept tasarımı, ‘Expedition’ tipi motoryat sınıfında kabul edilecek bir süperyat. Yeni tasarım bu sınıfın sınırlarını hayli yukarılara taşıyor. Kutuplar gibi ulaşılması zor noktalarda, donmuş

deniz yüzeyini kırabilme özelliği sayesinde rahatlıkla seyir yapabilecek şekilde tasarlanmış. 213, 295 ve 328 feet boy uzunlukları ile üç ayrı tasarım halinde çizilen SeaXplorer’ın birincil özelliğinin kutuplarda seyir yapabilme olması, bu doğrultuda üretilmiş ilk süperyat olma niteliğini kazandırıyor. SeaXplorer konsept süperyat, 30 kişilik misafir konaklama kapasitesi sunuyor. Son derece üstün teknoloji

ve lüks unsurlarıyla donatılmış olan SeaXplorer, karadan herhangi bir desteğe ihtiyaç duymadan 40 gün boyunca misafirlerine tam kapsamlı servis sağlayabiliyor. Üç farklı boy uzunluğuyla tasarlanan SeaXplorer konsept süperyat, sipariş kontratını imzalayan yeni sahibinin kişisel istekleri doğrultusunda tamamen özel iç düzen ve dekorasyon ile üretiliyor.

Alman Galata Poliklinik

Güler yüzlü, güvenilir ve profesyonel kadroyla; Amatör, Genel Muayene, Periyodik, Güverte ve Makine Raporlandırma hizmeti verilir. Raporlandırma işlemleri aynı gün içerisinde sonuçlandırılır.

Meclisi Mebusan Caddesi No:19 Salıpazarı, Beyoğlu/İstanbul (Tramvay Yolu)

Tel : +90 212 249 49 97 Fax : +90 212 249 32 22 Mail : info@almangalata.com.tr

www.almangalata.com.tr


Yat sektöründe en büyük eksiklik yurtdışında tanıtım Dosya

T

46 OCAK - ŞUBAT

ekno Marin olarak Türk yat endüstrisine komple sistem yat boyasını sunduklarını ifade eden Tekno Marin Boyaları Pazarlama Müdürü Caner Masmanacı, “Sadece ürünümüzü satmakla kalmayıp, uygulanması sırasında teknik destek ve ölçüm hizmetleri de sunmaktayız. Ağırlıklı olarak ithal markalar ile rekabet etmekteyiz. Ürünlerimizin fiyat aralığı diğer tüm yerli ürünlerin biraz üstünde, ancak ithal rakiplerimize göre belirgin ölçüde aşağıdadır. Yine kendi markamız olan Teknomar ile de pazarın daha ekonomik kısmına hitap etmekteyiz. Temsil ettiğimiz Alexseal markası ile de pazarın daha lüks üst kısmına hitap etmekteyiz. Böylelikle pazardaki tüm müşteri gruplarına hitap edebilecek üstün kaliteli ürünleri piyasaya arz etmekteyiz. Ürünlerimizin özelliklerini sürekli geliştirme çabasındayız ve dünyadaki son hammadde yeniliklerini kullanarak müşterilerimize ekstra faydalar sunabilecek ürünler ortaya koyuyoruz” şeklinde konuştu. Yat endüstrisinin en önemli eksiklerinden birinin yurtdışında tanıtım ayağının eksik kalması olduğunu söyleyen Caner Masmanacı,“Geçmişte üretilen düşük maliyetli, büyük yatlarda yaşanan teknik sıkıntılar nedeniyle Türk yat üreticilerin imajı za-

Caner Masmanacı

Türkiye yat boyaları piyasasında faaliyet gösteren Tekno Marin, sahip olduğu ve temsil ettiği markalarla sektörde tüm segmentlere hitap ederek firmaların çözüm ortağı konumunda. yıfladı. Bunun yanı sıra yurt dışında en çok bilinen Vicem, Peri gibi seri üretim yapan Türk yat markalarının faaliyetlerini sonlandırması hep bu olumsuz imaja eklenmektedir. Yine de Türk yat endüstrisi, günümüzde Avrupa tersanelerine yakın kalitede üretim yaparak, çok daha cazip fiyatları son kullanıcılara sunmasıyla ön plana çıkabilmektedir” dedi. Türkiye yat endüstrisinin istenen başarıyı bir türlü yakalayamamasını değerlendiren Masmanacı, “İstikrar olabilmesi için kuşaklardan kuşağa bir geçiş olması gerekmektedir. Ülkemizde faal tersanelerin ne yazık ki az bir miktarı kuşaktan kuşağa devam eden geleneği ileri taşıyarak sürdürebilmektedir. Bu zaman alacak bir süreçtir. En büyük handikap sektörün dışından holdinglerin yat üretimine büyük yatırımlar yapmaları ancak yeterli süre sabredemeyerek 1-2 tekne imalatı sonrası yatırımını geri çekmeleridir. Hatta bize özgü şekilde tekne satın almak yerine tersane kurup kendi teknesini kendi imal eden yat müşterileri fazladır. Sonrasında yatırım boşa gitmesin diye piyasaya iş yapmaya çalışıp, masraflar diz boyu hale gelince tersaneyi satışa çıkaran veya tasfiye eden sayısız müşteri örneği vardır” şeklinde konuştu. Dünya piyasalarında Türkiye’nin

durumunu değerlendiren Masmanacı, “Öncelikle Batı Avrupa pazarlarını örnek almamız mümkün değildir. Çünkü ülkemizde Avrupa’daki gibi bir denizcilik kültürü yoktur. Oluşması için de devlet nezdinde bir çalışma yoktur. Biz hali hazırda 18 milyonluk İstanbul nüfusunun yarısından çoğunun muhtemelen boğazı görmediği ve daha üzücüsü merak dahi etmediği bir ülkede yaşıyoruz. Bunu maddi imkansızlıklar ile açıklama mümkün değildir. Çünkü aynı nüfus, yemeğinden bile kısarak futbol maçı izlemeye stadyumlara koşabilmektedir. Yani ilgi, kültür, gelenek meselesidir. Benim görüşüm ülkemizin özgün şartları dikkate alınarak devlet ile koordineli bir çalışma yapılarak denizi gençlere sevdirerek, yetişkinlere tanıtarak bir denizcilik kültürü oluşturulmaya çalışılmalıdır” ifadesini kullandı. Türkiye yat endüstrisinin 2016’dan beklentilerini değerlendiren Masmanacı, “Bu sene siyasi gündemdeki rahatlama ile beraber yeni inşa yatırımlarında artış bekliyoruz. Refit işleri yine artış gösterecektir ancak yine siyasi gündemdeki olabilecek çalkantılar ve iç-dış tehditlerin varlığı, lüks harcamalarında daralmaya ve dolaylı olarak da yat endüstrisinde durgunluğa yol açabilir” dedi.


Bükreş - Şirket Merkezi Adress: 61B Nicolae Caramfil Street, 1st district, Bucharest, Romania 014142 Telefon: +40 311 91 04

Köstence Ofisi (Constanta) Adress: 251-253 Mamaia Blv. 2nd flor Constanta, Romania, 900546 Telefon: +40 241 64 52 66

İstanbul Ofisi Adress: Windowist Tower, Eski Büyükdere Cad. Kat:7, Ofis No 0708 No:26 Maslak, 34467 Istanbul Telefon: +90 212 214 7181


Bot Üretimi

Nekton Bot yeni yerinde üretimlerine devam ediyor

48 OCAK - ŞUBAT

Kısa zaman önce yeni bir yatırıma giderek üretim atölyesini 15 bin 550 metrekarelik bir alana taşıyan Nekton Bot A.Ş, artık yeni yerinde üretimlerine devam edecek. Kaliteden ödün vermeden spesifik ürünler üretmeye odaklandıklarını ifade eden Nekton Bot A.Ş. Genel Müdürü İsmail Hakkı Kuter, tekne boyutlarını ise 8-24 metre aralığında tutacaklarının bilgisini veriyor.

2

009 yılından itibaren üretim alanı olarak kullandığı 3 bin 500 metrekarelik tesisin fiziksel olarak yeterli gelmemesi ve denize uzaklığı nedeniyle yer arayışına giren Nekton Bot, kısa zaman önce bir yatırım gerçekleştirerek üretimini 15 bin 600 metrekarelik bir alana taşıdı. Nekton Bot A.Ş. Genel Müdürü İsmail Hakkı Kuter, “2014 yılı başlarında eski yerimize sığmadığımızdan

İsmail Hakkı Kuter

işletmemizin fiziksel sınırlarını büyütmek için araştırma yapıyorduk. Bu araştırmada iki hedefimiz vardı; fiziksel hacmi büyütmek ve denize daha yakın olmak. Bu araştırmanın sonucunda burada atıl duran birçok tesisle görüştük ve hiçbiriyle anlaşamadık. Son olarak 2014 Aralık ayında, Dalsan Liman İnşaatı Projesi’ndeki yeri fark ettik ve görüşmelerimiz sonucunda anlaşmaya vardık. Bu alanın fiziksel


550 metrekarelik bir alana sahip. Şu anda bulunduğumuz yer 14 bin 400 metrekare; 50 metre genişliğinde, 288 metre boyunda. Ayrıca deniz tarafında yapılacak dalgakıranın üzerinde, denize 50 metre cephesi olan 1150 metrekarelik bir alanımız daha olacak. Yani toplamda 100 metre denize cephemiz bulunacak. Denize yaklaşık 25 metre mesafede kurduğumuz kapalı alan imalat alanımızın boyutu yaklaşık 5000 metrekare. Bu alanın içinde tamamen imalat sahası olarak kullanılacak alanımız 4 bin 600 metrekaredir. Ayrıca binanın bir kısmında 5 katlı toplam 2000 metrekareyi bulan ofislerimiz var. Hem deniz tarafında hem de kara tarafında açık alan olarak da kullanmayı düşündüğümüz yaklaşık 4000 metrekarelik bir alan daha var. Aldığımız yeni tersane alanının tamamını kullanmayı şu anda planlamıyoruz” diyor.

İki adet 24 metrelik tekne kızakta Nekton Bot’u kurduklarında kendilerine bir hedef koyduklarını ifade eden İsmail Hakkı Kuter, şu bilgileri paylaştı; “Nekton Bot’u kurduğumuzda kendimize hedef koyduğumuz boyut ve limitler vardı. Tekne boyuyla ilgili koyduğumuz üst limit 24 metreydi. Bunun üstündeki boyutta tekne yapmayı uzun bir süre düşünmüyoruz. Yani 6 metre ile 24 metre arası zaten çok geniş bir aralık. Üst limitimizi 24 metreye çekince alt limitimizi 6 metreden uzaklaştırıp 8-9 metre aralığına çekmek istiyoruz. Şu anda iki adet 24 metrelik tekne kızakta. İmalatına başladık ve bu tekneleri Hindistan’a yapıyoruz. Kaliteden ödün vermeden daha çok spesifik ürünler üretmeye odaklanıyoruz. Sunmuş olduğumuz profesyonel hizmetle beraber taleplerde de artışlar yaşandı. Üretimde bizi ön plana çıkaran özelliğimiz ise polietilen malzemesini doğru kullanıyor oluşumuzdur.”

Bot Üretimi

şartları bizim için çok güzel ve tatmin edici olmakla beraber kısa vadede planladığımız ihtiyacımızın da üzerinde. 2009 yılında yerleşip üretime başladığımız tesisimizin toplam alanı 3 bin 500 metrekareydi. Yaptığımız işin gereği imalatı kapalı alanda gerçekleştiriyoruz ve eski yerimizin 1000 metrekare kapalı imalat alanı vardı. Diğer yandan eski yerimizin en önemli fiziksel problemlerinden birisi de denize yaklaşık 18 kilometre uzakta olmasıydı. Eski atölyemizde çalışırken yaptığımız en büyük teknenin boyu 16 metreyi geçmediği için bize çok ciddi bir lojistik problem yaratmadı. Gün geçtikçe talepler doğrultusunda tekne boyları arttıkça, lojistik problemler ortaya çıkmaya başladı. Zaten arayışa başlamamızın temel sebeplerinden biri de buydu. Şu anki yerimizin fiziksel boyutları eski yerimizden oldukça büyük. Toplamda 15 bin

OCAK - ŞUBAT 49


Gerçek hayattan mektup

Amerika’da

Kubilay Ulucan GAC Shipping (USA) Yönetici

Makale

İ

50 OCAK - ŞUBAT

stanbul’a yaptığım en son ziyarette denizcilik şirketleri yöneticilerinden bana en çok Amerika limanlarında mürettebatın gemiden kaçmasını nasıl engelleyebilecekleri konusunda sorular geldi. Onlarla paylaştığımız konuların bazılarını benden bir yazı ile dile getirmemi, böylelikle gemilerinde mürettebatın bilgisine aynı görüşleri sunabileceklerini belirttiler. Aslında günümüzde hala denizcilerimizin veya okumaya gelen gençlerimizin Amerika’da kanunsuz şekilde kalmaya çalışmalarına şaşırmamak elde değil. Eski yıllarda Amerika bir rüya ülkesi idi. Çalışmak ve hayallerindeki hedeflere ulaşmak kanunsuz yollarla ülkeye girilmiş dahi olsa mümkündü. Aslına bakarsanız Amerika’da kaçanların birçoğu da burada karşılaşacakları şartları dahi bilmeden kulaktan dolma bilgilerle, buradaki tanıdıklarının tavsiyeleri ile cesaretlenip yola çıkmışlardır. Buraya geldiklerinde kanunsuz bir yaşam sürerken ne iş yapacaklarını, aylık gelirlerinin ne olacağını, yaşam kalitelerinin ne seviyede olacağını bilmiyorlardı. Kanunsuz yollardan gemiden inip Amerika’da kalmak (denizci tabiri ile gemiden atlamak) çok kolaydı ve fazla plan yapmayı düşünmeyi gerektirmiyordu. Amerikan Gümrük polisinden sahile iniş izni olmasa dahi kolaylıkla gemiden ayrılabiliyorlar, eğer var ise bir yakınları tarafından liman çevresinde hatta içinde karşılanıp yeni hayatlarına yelken

kanunsuz şekilde kalmanın getirdiği sonuçlar

açıyorlardı. Bu şekilde ülkede kalıp yıllar yılı ağır yaşam koşullarında ve çalışmalar sonrasında ekonomik başarılara ulaşma hikayelerini sıklıkla duymuşuzdur. Benzinlikte çalıştıktan sonra benzinlikler zinciri sahibi olan, restoranda bulaşık yıkarken restoran satın alıp işleten, pizza dükkanları sahibi olan Türkler örnek başarı hikayeleri olarak karşımıza hep çıktı. Yıllar önce bu başarıları yakalamak mümkündü elbet. Çünkü ülkenin kanunları ve hayat şartları buna müsaade ediyordu. Günümüzde halen çalıştığı gemiyi terk edip bilinmeze yol almayı düşünen denizcilerimize yeni Amerika hakkında bilgiler vermek istiyorum. Çalıştığınız gemiyi terk ederken, şirketinizi, meslektaşlarınızı ve hatta Türk bayrağı kimliğinin işlediğiniz eylem sebebi ile kara listeye alınmasına sebep olmaktasınız! Ardınızdan birçok Türk denizci ve şirketi sert kanuni ve ekonomik yaptırımlara maruz kalmakta, bu da ülkemizin itibarını zedelemektedir. Her şeyden evvel kendisine emanet edilen görevi terk etmek bir meslek erbabının ve insan evladının kendisi için ardında bırakabileceği en büyük kara lekedir. Global bir sektörde emek harcasak dahi, kişisel eylemlerimizin etkilerinin ait olduğumuz bayrağımıza itibar olarak olumlu ya da kötü olarak yansıtıldığı bilincinde olmalıyız. Şimdi bir denizcinin Amerika’da gemiden kaçtığında karşılaşacaklarından bahsetmek istiyorum. Bunu

yaparken de Amerika’da 2000 yılından bu yana yaşayıp, 20 yıllık denizcilik sektörü tecrübemin 12 yılını Amerika’da geçirdiğimi belirtmek istiyorum. Birçok denizciye Amerika’daki yaşam ve çalışma şartlarını, burada halihazırda bulunan veya eski zamanlarda buraya gelmiş olan tanıdıkları, akrabaları anlatmakta. Bunu yaparken de kendi yaşam şartlarına onlarca zorlu çalışma yıllarından sonra ulaştıklarını, kendilerinin Amerika’ya çok farklı kanunların hüküm sürdüğü yıllarda geldiklerini anlatmamaktadırlar. Sosyal medyada lüks arabalarla çekilen fotoğraflarını paylaşırken kendilerinin de böyle bir hayata kolaylıkla ulaşabileceği izlenimini vermektedirler. Halbuki ülkeye kaçak yollar ile giren birinin Amerika’da ehliyet dahi alamayacağından hiç bahsetmiyorlar! Birçok yazımda bahsettim tüm dünya gibi Amerika da 11 Eylül saldırıları sonrası ekonomiden önce güvenliğe önem verir hale geldi. Ülke bir polis devleti haline dönüşmeye başladı ve kanunlar kaçaklara yaşama imkanı vermeyecek duruma getirildi. Şunu belirtmek istiyorum ki ülkeye kaçak yollardan giren birisinin Amerika’da yaşama, çalışma veya vatandaşlık hakkı edinmesi hiçbir yoldan mevcut değildir. Kanuni af çıkacağı beklentisi içine girenler de Amerika’da kanuni afların hiç kolay çıkmadığını kaçaklara olan özel affın sadece 25 ila 50 yılda bir çıktığını bilmelerini istiyorum.


gelir gider seviyesine bakalım. Yukarıda belirttiğimiz mesleklerde maksimum günlük çalışma saatleri ile çalışan bir kişi günlük ortalama 100 dolar ila 150 dolar kazanabilir. Haftada 7 gün çalıştığını farz edersek aylık geliri ortalama 4 bin dolar olabilir. Tabi bu geliri aylık ortalama 340 çalışma saati ile edinebileceğini hatırlatalım. Olağan masraflarını bu tahmini gelirden çıkartınca (acil sağlık giderleri bu hesaplamanın içerisinde değildir) elinde kalacak miktar en fazla aylık yaklaşık bin dolar olacaktır. İnsani olmayan bu ağır çalışma şartlarını hiçbir sağlık güvencesi olmadan, yıllar sonunda emeklilik hakkı edinemeden devam ettirmek ne kadar mümkün olacaktır bir mantık muhakemesi yapmanızı istiyorum. Genç yaşta bu ağır çalışma şartlarına katlanıp 10 yıl Amerika’da kalan birisi elinde ancak ortalama 150 ila 250 bin dolar birikim elde edebilir ancak bu parayla da Türkiye’ye dönemeyecektir. Amerikan kanunları gereği ülkeye giriş ve çıkışlarda 10 bin doların üzerindeki miktarların gümrükte deklere edilmesi gerekmektedir. Rapor edilmeyen miktara hava alanında gümrük tarafından el koyulmaktadır. Hiç bir bankada hesap açtıramayacağı için de paranın elektronik ortamdan transfer edilmesi mümkün değildir. Döndüğünde sektöre geri dönmesi çok zor olacağı gibi Türkiye’de de hiçbir emeklilik hakkı olmadığını görecektir. Bu birikimle ancak kendisine yaşayabileceği bir ev alıp emeklilik hakki edinene kadar çalışma hayatına devam etmek zorunda kalacaktır. Gelgelelim bu plansız hayata, kulaktan dolma bilgilerle adım atmayıp gemideki çalışma hayatına devam ederse yukarıda anlattıklarımıza kıyasla 10 yıl sonunda neler elde eder? Gemideki konumu ve çalışma yılına göre edineceği birikim ile kendisine memleketinde yaşayacağı bir ev alması gayet mümkün olacaktır. Bununla beraber çalıştığı süre boyunca düzenli tatilini yapıp, sağlık imkanlarından faydalanarak,

emeklilik ödemeleri de tamamlanmış olacaktır. Düzenli olarak çıktığı tatillerde kurduğu ailesini ziyaret edip onlarla zaman geçirebilecek ve gelecek için planlar yapabilecektir. Bu basit matematik hesabına göre Amerika’da kacak olarak ağır şartlarda çalıştıktan 10 yıl sonra ancak bir ev edinebiliyor iken aynı evi gemide çalışarak da alabileceğini ve daha insani şartlarda yaşamını devam ettireceğini gördük. Çalıştığı müddetçe mesleğinde kıdem elde edeceğinden dolayı da gelirinin ve çalışma şartlarının her geçen yıl Amerika’da kacak bulunmasına kıyasla iyiye gideceğini de unutmayalım. Bu mektubu denizcilerimize geleceklerine dair kararlar almadan evvel hayaller üzerinden değil, planlar dahilinde hareket etmelerini tavsiye etmek için yazdım. Amerika’da bulunduğum yıllar boyunca yurtdışında eğitim almak, çalışmak için bulunanlara ve gelmek isteyenlere hep destek oldum yol gösterdim. Eğitim için yurt dışına çıkmalarını bunun kendilerini geliştirmeleri için en iyi yöntemlerden birisi olduğunu her daim tavsiye ettim. Ancak hayatın sadece bir gelir gider hesabı olmadığını unutmadan, yıllar sonunda mutlu olduğumuz mesleği yaparken edindiğimiz tecrübeleri iş hayatımızda kullanıp sonraki kuşaklar ile paylaşarak, şahsımıza, mesleğimize ve bayrağımıza yakışan izleri ardımızda bırakmamız gerektiğini hep salık verdim. Başarıyı ve mutluluğu ancak bu şekilde yakalayabiliriz.

Makale

Özellikle bu konuda kulaktan dolma bilgelere aldanmak yerine, gemiden sahile adım atmadan önce hukuksal tavsiye almanızı öneriyorum. Kaçak yaşamdan birkaç yıl sonra yeşil kart veya vatandaşlık alma planları yapıyorsanız bu planlarınız sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Amerika’da gemiden kaçan ve kaçak hayat sürenlerin ilk yılları gerçekten de çok zorlu şartlarda geçecek, bir nevi açık hava hapishanesine dönüşecektir. Kendi adınıza ev kiralayamayacak, araba alamayacak ve hatta cep telefonu bile edinemeyeceğinden burada yaşadığınız süre içinde hep bu imkanları size sunabilecek birilerine muhtaç olacaksınız. Genelde Amerika’da kaçak yaşayan Türkler benzinliklerde, inşaat ve restoran sektöründe çalışıyor. Bu sektörlerde çalışırken barınma ve ulaşım sorunlarını yine kendi durumunda olanlar ile beraber yaşayarak, aynı apartman içinde birkaç kişi kalarak ve iş yerine beraber gidip gelerek çözmektedirler. Amerika’nın doğu kıyısındaki eyaletlerde kiralar da oldukça yüksektir. İki odalı bir apartman için en az bin dolar kira verilmekte. Buna fatura, gıda ve ulaşım giderleri de eklenince yaklaşık aylık sabit gider 2 bin 500 dolar civarındadır. Beraber yaşandığı ve masraflar bölüşülse bile en az ortalama bin dolar bir aylık sabit harcama New Jersey, New York gibi eyaletler için normaldir. Yine bu sektörlerde kaçaklar için çalışma şartları oldukça ağırdır. Haftada en az 6 gün, 12 saat çalışılmadığı takdirde masraflarınızı karşılama şansınız olmaz. Birçok kaçak yaşayan kişiler bu sebeple ikinci bir işi dahi yapmakta haftada 7 gün 18 saate varacak şekilde çalışmaktadır. Bu çalışma şartları altında hiçbir sosyal hayatınız olmayacağını belirtmeye gerek yok. Sağlık sigortası ödemeleri de oldukça yüksektir. Kanun gereği kaçak bir çalışana hiçbir işveren sağlık sigortası yaptıramaz sosyal hak, emeklilik imkanı veremez. Özel sağlık sigortası için de aylık minimum 500 dolar ila 1,000 dolar ödenmesi gerekir. Şimdi bu sadeleştirilmiş rakamlar üzerinden kaçak bir çalışanın

OCAK - ŞUBAT 51


Sigorta

‘Oyuncağımı geri isterim’

52 OCAK - ŞUBAT

Sigorta firmalarının hizmet ağının özellikle uluslararası sularda ulaşılabilirliğinin, tanınmasının çok önemli olduğunu belirten Kuzey Marine Sigorta Brokerliği Kurucusu Emin Yaşacan, bu konuda ‘Pahalıdır vardır bir hikmeti, ucuzdur vardır bir kötülüğü’ penceresinden bakılması taraftarı. “Biz bu konuda uluslararası geçerliliği olan yabancı menşeili sigorta şirketleriyle çalışmayı tercih ediyoruz” diyor ve denizcilik konusunda uluslararası sigorta tedarikçilerini de daha iyi tanıdıklarına dikkat çekiyor.

A

ldığı eğitim içerisinde yelkenciliğin büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyen Emin Yaşacan, eğitimlerini de denizde almış biri. Aynı zamanda Deniz Harp Okulu mezunu. Fırsat buldukça yelkenle açıldığını söyleyen Yaşacan’ın işine ve denizcilik jargonuna olan hakimiyeti biraz da denizcilik tutkusundan ileri geliyor. Şirket bünyesinde yer alan 15 kişilik çalışan kadrosunun da denizcilikle içi içe kişiler olduğuna değinen Emin Yaşacan, ekibinin sörveyörlük, sigorta temsilcilikleri ve avukatlık yapmış, yurtdışında eğitim görmüş, tekne yarışlarında bulunmuş konusuna hakim ve denizi seven bir personel olduğunu da ekliyor. Türkiye’de ilk üçte! Denizcilik sigortalarında uzmanlaşan Kuzey Marine, denizde herhangi bir çıkarı veya bağlantısı olan bütün firmalara hizmet veriyor ve ünitelerini sigortalatıyor. Bu konuda Türkiye’de ilk üç içeri-

Kuzey Marine Sigorta Kurucusu Emin Yaşacan

sinde olduklarının bilgisini veren Emin Yaşacan, “Kuru yük gemilerini, tankerleri, yolcu gemilerini, Ro-Ro’ları ve bunların dışında armatörlerin gözbebekleri olan yatları sigortalıyoruz. Kuzey Marine olarak denizciliği çok iyi biliyoruz. Hatta denizcilik konusunda uluslararası sigorta tedarikçilerini de daha iyi tanıdığımızı düşünüyoruz. Türkiye’nin dışında Almanya ve İngiltere’de çalıştığımız birçok sigorta şirketi mevcut. Yurtdışında çalıştığımız şirketlerde rakamlar çok yükseklerdeyken Türkiye’de ise daha çok 150-200 bin Euro’luk yat-

lar için çalışıyoruz” diyor. Yat keyif işidir Yat biraz da keyif işidir. Yat sahipleri ise yatlarını kullanırken kafalarında herhangi bir soru işareti taşımak istemezler. 40 yaşından önce yat alıp denize çıkan yat sahibinin neredeyse olmadığına değinen Yaşacan sözlerini şöyle sürdürüyor; “İçinde deniz tutkusunu barındıran ve belli bir yaşa gelenler, keyfinin ve merakının peşinden gitmek isterler. Teknesi artık onun oyuncağıdır. Nasıl bir çocuğun oyuncağı kırılır yerine


Sigorta şirketinin hizmet ağı uluslararası olmalı Ülkemizdeki denizcilerin ve yat tutkunlarının Ege, İtalya, Adriyatik, Fransa kıyıları gibi yerleri gezen insanlar olduğunu söyleyen Yaşacan, bu insanların seyahat halindeyken poliçelerinin acentesinin sınırlarına girdikleri ülkede var olup olmadığını düşünmeme-

munu düşünmeden anında tepki verebilmelidir.” Düstur; ‘Pahalıdır vardır bir hikmeti, ucuzdur vardır bir kötülüğü’ Sigorta şirketlerinin bir sektörde para kaybettiği zaman o sektörden çıkma eğilimine girdiğini belirten Yaşacan, “Örneğin, 5-10 sene aynı sigorta şirketine prim ödemiş birisi, bir bakıyor sigorta şirketi ben çok hasar ödedim bu sektörden çekiliyorum diyor. Kapattım diyebiliyor. O yüzden brokerin dışında sigorta şirketinin devamlılığı arz eden bir şirket olması ve içeride kalan priminiz ile olası hasarlarınıza cevap verebilecek bir denizcilik geleneğine sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Yat sigortalarında piyasada farklı fiyatlar bulunuyor. Bu konuda ‘Pahalıdır vardır bir hikmeti, ucuzdur vardır bir kötülüğü’ penceresinden bakılması taraftarıyım. Biz daha çok bu konuda uluslararası geçerliliği olan yabancı menşeili sigorta şirketleriyle çalışmayı tercih ediyoruz. Yabancı derken bize yabancı değiller. Biz firma olarak neredeyse çalışma arkadaşlarımızla bile konuşma dilimizi İngilizceye çevirmiş durumdayız. Ofiste okumalarımız İngilizce’dir. O sigorta hukukunun geçerliliği evrenseldir. Bu dili de okuyabilmemiz gerekiyor” diyor. ‘’Bu alanda, ihtiyaç duyulması halinde, müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun sigortayı bulup gereğini yapmak için her zaman istekli ve hazırız.’’ diye de ekliyor. “Türkiye’deki bir çok yat tersanesi isimsiz” Yat üretim yerleri için yurtdışındaki sigortacılardan mevzuat gereği poliçe temin edemediklerini belirten Yaşacan son olarak şöyle diyor; “Çünkü hala Türkiye’deki birçok yat tersanesi isimsiz olarak geçiyor. Yurtdışındaki sigortacılar belli yabancı markalar adı altında üretilmiş olan o poliçelerle o üretici firmalara hizmet vermek istiyorlar. Zaten Türkiye’de yat inşa rizikolarıyla ilgili yeterli ve uygun sigorta poliçeleri bulunuyor.”

Sigorta

hemen yenisini ikame edersen o kadar mutlu edersin, bu da onun gibi bir şey. Yat alan, yatıyla gezen denizciler rizikoları bilir, denize çıkmadan önce en önemlisi can sağlığı için gerekli önlemleri alıp, hatta misafirlerine brifing verip yola öyle çıkarlar. Tüm bu faaliyetin tam olarak keyfini çıkarabilmesi için hem mesuliyet hem de kendi kaskosu diyebileceğimiz sigortanın da yerinde olduğu, sağlam olduğu rahatlığını yaşamak isterler. Hiçbir kusuru olmadığı halde bir kaza ile karşı karşıya kaldıklarında ise “kullanmak istemedikleri” sigorta devreye girer.”

si gerektiğini belirtiyor ve ekliyor, “Sigorta firmasının bu anlamda hizmet ağı özellikle uluslararası sularda ulaşılabilirliği, tanınması çok önemli. Yat sahiplerinin sigorta yaptırmadan önce bu gibi noktalara özellikle dikkat etmesi gerekiyor. Diğer yandan bir poliçe sadece sahibi tarafından değil, gittiği limanlarda da anlaşılabilir olmalıdır. Uluslararası bir geçerliliği olan hukuk çerçevesinde hasarlarının ele alınması gerekir. Maalesef Türkiye’de bu konuda büyük bir eksiklik var. Her ne kadar gerek Deniz Ticaret Kanunu’nda gerekse Borçlar Kanunu’nda yeniden kaleme alınmış olsa da bu konuyu maalesef es geçtiler. Denizde yüzen gemilerin, yatların sigorta değerlerini her hangi bir tam zayi gibi hasar olduğunda maalesef piyasa değeri için araba muamelesi çekiyorlar. Poliçe değerlerini ödememeye çalışıyorlar. Sigorta poliçesinde Türk hukuku geçerli olduğu zaman kimsenin mutlu olabileceği bir durum oluşmuyor. Poliçe üzerindeki değeri almaları çok zor oluyor. Bu Türk Ticaret Kanunu’ndaki bir boşluktur. Örneğin 50 milyon dolarlık bir yat, içinde bir sürü teçhizatıyla birlikte yandı. Bu teknenin piyasa değerini kim tespit edecek? Poliçe üzerindeki değer mi yoksa sigortacının uygun gördüğü değer mi? Herkesin yatı kendine özgüdür. Ona göre prim ödemiştir. Bu konuda en iyi cevabı ise İngiliz Hukuku verir. Poliçeler İngiliz veya Alman hukukuna göre düzenlenirse, sigortalılar kaybettikleri yatlarını poliçe üzerindeki değeri neyse onun üzerinden geri alabilme hakkına sahiptirler. Ama bunu Türkiye’de başarmamız konusunda taahhüt edemiyorum. Tam ziya olarak konuşuyoruz. Denizde her türlü rizikoya açıksınız. Tam ziya olmaz da başka birçok hasar gerçekleşebilir. En iyi ihtimalle başka tekne limanda gelip teknenize çarpabilir. O çarpan tekne sigortalı değilse ne olacak? Parasını nasıl alacaksınız? Sigorta poliçeleri o yüzden başkasının hatasından kaynaklanan hasarları da herhangi bir rücu hakkını kullanamama duru-

OCAK - ŞUBAT 53


Yat İnşa 54 OCAK - ŞUBAT

Türk üretici Sunrise Yachts’a yeni yatırımcı 2

007’den beri Türkiye’de süperyatlar üreten Türk firması Sunrise Yachts, yabancı yatırımcıyla güçlerini birleştirmeye hazırlanıyor. Hong Kong bazlı fon, Diamond Living Private Investment Fund ile görüşen Sunrise Yachts, yatırımcıyla görüşmelerin tamamlanması ve mutabakata varılmasının sonucunda anlaşmanın detaylarını açıklayacak. Geride bıraktığımız Aralık ayından itibaren Türk üretici Sunrise Yachts’ın gündeminde olan konu, içinde bulunduğumuz ayın ortalarında sonuçlanacak gibi görünüyor. Diamond Living’in yönetim direktörü Wes Medford; ‘’Bizim görüşümüz itibariyle Sunrise çok iyi isme sahip bir marka. Ulaşılabilir fiyatlarla yüksek kalitede yatlar teslim ediyor’’ diyor. Medford; ‘’Sunrise ile onların büyüme hırsları ve Asya pazarında

satışlarını, çok daha yukarıya taşıma arzularını desteklemek üzere anlaşmak istiyoruz. Sunrise’ın bu yüksek hedefleri doğrultusunda stratejik bir yatırım ortağı olma şansını kullanmak için görüşmelerimiz devam ediyor’’ dedi. Öte yandan Sunrise Yachts CEO’su Guillaume Roche, müstakbel yatırımcılarıyla olan görüşmeler ile ilgili, ne zamandır ihtiyaç duydukları ideal stratejik ortağı bulmuş olabileceklerinden bahsetti. Roche; ‘’Bu anlaşma, müşterilerimiz için bizim çok daha güvende, çok daha sağlam adımlar atabilmemize zemin hazırlayacak’’ dedi. Sunrise Yachts’ın Türkiye’de ürettiği ve dünyada ses getiren yatlar arasında, 63 metrelik Irimari ve yapımı halen devam eden 68 metrelik Project Skyfall gibi başarılı projeleri var.



İtalyan yat devi Azimut Yachts’ın yeni ve şık modelleri Azimut 55 S

Azimut 55 S Teknik Özellikleri

Yat İnşa

Tam boy ................... : 17.29 m. Genişlik...................... : 4,75 m. Su çekimi................... : 1.14 m. Ağırlık ....................... : 23.22 ton Motor ....................... : x 435 mHP VOLVO D6 Yakıt Kapasitesi ......... : 1600 l. Temiz su kapasitesi ... : 590 l.

56 OCAK - ŞUBAT

Azimut 55 S İtalyan devi Azimut Yachts’ın 55 S modeli son teknolojik fonksiyonları muhteşem tasarım detayları ile harmanlayarak, yumuşak ve esnek hatları ve performansıyla ilgi odağı. Kusursuz donanımı ve ince profili sayesinde kısa sürede uzun mesafe kat edebilen, 17.29 metre boy 4,75 metre ene sahip sportif görünümlü 55 S, Türkiye’de, 13-21 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecek CNR Avrasya BOAT SHOW’da lansmanı yapılarak tekneseverlerin beğenisine sunulacak. Yat severlerin karşısına tarz sahibi duruşu ve teknolojik özellikleriyle çıkan yeni modelin dış tasarımını Stefano Righini yapıyor. Lansman teknesi olan Azimut 55 S’ in iç alanını aydınlatan büyük pencereleri ve 4 kabini bulunuyor. Ana kamaradaki bölümde modern, lüks ve rahat mobilyalarda Carlo Galeazzi’nin seçimlerine yer verilmiş olup, teknenin iç kısmına büyük bir oturma grubu ve yemek masası eşlik ediyor. Geniş açık alanları ile kalabalık arkadaş grubuyla seyahat edenlere konforlu bir kullanım vaad ediyor. 3 x 435 mhp Volvo D6 motoru ile seyirde 30 knot maximumda ise 35 knot hıza ulaşabiliyor.


Azimut Magellano 66

Azimut Magellano 66 Teknik Özellikleri

Tam boy..................... : 20,15 m. Genişlik . ................... : 5,40 m. Su çekimi................... : 1,67 m Ağırlık ....................... : 44,5 ton Motor ....................... : 2x800 mHP Volvo D13 Yakıt Kapasitesi.......... : 4500 l Temiz su kapasitesi ... : 1000 l.

Azimut Magellano 66 İtalyan yat devi Azimut Yachts’ın Trawler koleksiyonu Magellano serisi yeni modeli Magellano 66 Türkiye’ de. 20.15 metre boy, 5.40 metre en ve flybridge özelliği ile bir mega yat konforu ve genişliği sunan Azimut Magellano 66’ 13-21 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecek CNR Avrasya BOAT SHOW’da lansmanı yapılarak tekne severlerin beğenisine sunulacak. 1 VIP, 1 master ve 1 misafir kamarası bulunan lansman teknesi Magellano 66, depolama alanı olarak düşünülen ekstra bölümüne istenirse 1 misafir kamarası daha ekleme seçeneği sağlıyor. Bunların yanı sıra 2 kişilik bir mürettebat kamarasını da teknenin kıç bölümünde barındırıyor. Teknenin flybridge bölümünde

Azimut 72 FLY

Azimut 72 Fly Teknik Özellikleri

Tam boy..................... : 22.64 m. Genişlik...................... : 5.60 mm. Su çekimi ................. : 1.82 m. Ağırlık........................ : 53,3 ton Motor ....................... : 2 x MAN CR V12 - 1.400 mhp Yakıt Kapasitesi ......... : 5200 l. Temiz su kapasitesi.... : 1100 l.

çok geniş iki bölümden oluşan oturma grupları ve büyük bir yemek masası yer alıyor. Ekstra geniş bir bölüme daha sahip olan flybridge bölümü, istenirse güneşlenme ve deniz oyuncaklarının muhafa edilebileceği bir alana sahip. Havuzluk bölümünde geniş bir oturma grubunun yanı sıra aynı şekilde bir oturma grubu da teknenin uç bölümünde bulunuyor. Havuzluk bölümü ile iç salon kısmı cam panelden oluşan kapı ile birbirinden ayrılmış. Geniş salon bölümü modern, lüks ve rahat mobilyalar ile döşenmiş. Büyük bir oturma grubuna yemek masası ve mutfak bölümü eşlik ediyor. 2 x 800 mHP Volvo D13 motor ile seyirde 18 knot maximumda ise 23 knotlara ulaşabiliyor.

Yat İnşa

Azimut 72 FLY Azimut’un FLY koleksiyonunda yer alan 72 Flybridge modeli dış ve iç tasarımındaki iddialı çizgileri, lüks detayları, konforlu yaşam alanları ve güçlü performansıyla hayalden ötesini sunuyor. 13-21 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecek CNR Avrasya BOAT SHOW’da lansmanı yapılacak ve tekneseverlerin beğenisine sunulacak İtalyan yapımı 72 Flybridge, karbon lifi kullanımına yönelen yeniliği ve üst düzey konfor özellikleriyle dikkat çekiyor. 22.64 metrelik boyu ve 5.60 metrelik eniyle görüntüsünün ötesinde bir genişlik, kullanışlılık sağlayan lansman teknesi 72 Fly, büyük pencereleri ve geniş güverte köprüsü ile 360 derecelik deniz manzarası sunuyor. 4 kamarası ve 2 adet mürettebat kamarası, geniş oturma grupları, büyük yemek masası ve ekstra geniş güneşlenme alanı bulunan 72 Fly’ın dış dekorasyonu Stefano Righini’ye ait. Vakit geçirmekten keyif alacağınız, her kabini ekstra konforlu ve lüks, ince detaylar düşünülerek hazırlanan iç dekorasyonu ise Carlo Galeazzi imzası taşıyor. Tasarımının yanı sıra güçlü performansıyla göz dolduran 72 Fly, seyirde 26 knota ve maksimumda 31 knota kadar çıkabilen 2x MAN CR V12 - 1.400 mhp motor seçeneği ile tam bir performans yatı.

OCAK - ŞUBAT 57


Sigorta Röportaj

CertAsig’den birinci sınıf reasürans hizmeti

58 OCAK - ŞUBAT

Portföyünün %32’si deniz sigortaları, %68’i ise deniz dışı sigorta branşlarından oluşan CertAsig’in faaliyet konularını Romanya, Bulgaristan ve Türk ticaret filoları ile yükleri kapsıyor.

H

ayat dışı sigorta branşlarında uzman, brokerler aracılığı ile müşterilerine hizmet veren bir sigorta şirketi olan CertAsig, 2003 yılında kurulmuş olup, toplam yazılı prim yönünden sürekli büyüme kaydederek 2007 yılında 0.5 milyon EUR olan

toplam yazılı prim tutarını 2015 yılında 14 milyon EUR’nun üzerine çıkarıyor. CertAsig’in portföyünün %32’sini deniz sigortaları, %68’ini ise deniz dışı sigorta branşları oluşturuyor. CertAsig’in güçlü yanlarını ise; yenilikçi sigortacılardan oluşan ekip, mükemmel broker ve müşteri ilişkileri, hızlı, adil ve profesyonel hasar servisi, birinci sınıf reasürans hizmeti oluşturuyor. İşlerinin %95’ini brokerler aracılığı ile sağlıyor Diğer yandan Romanya’da yer alan çok az sayıdaki bağımsız sigorta şirketinden olan CertAsig, işlerinin %95’ini brokerler aracılığı ile sağlıyor. Firmanın Romanya, Bulgaristan ve Türkiye’de olmak üzere toplamda 8 ofisi bulunuyor. CertAsig’in çoğunluk hissesine, Aralık 2007’ den bu yana Royalton Capital Investors II sahip.

Özel bir sermaye fonu olan Royalton Capital Investors II, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki servis sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin satın alınması ve gelişimi konusunda çalışıyor. CertAsig’in faaliyet konularını Romanya, Bulgaristan ve Türk ticaret filoları ile yükleri kapsıyor. CertAsig Londra Enstitisü Klozlarına göre deniz sigortası sağlamakta olup başka alternatif klozları da göz önünde bulunduruyor. Poliçelerde genellikle uygulanan hukuk İngiliz hukuku ve mahkemeleridir. Geniş ürün yelpazesine sahip CertAsig’in müşterilerine sunduğu hizmetler; profesyonel ve tecrübeli hasar tazmin yönetimi açık ve dürüst hasar takip prosedürü, hızlı ve adil güvenilir hasar tazmini prosedürü, 24 saat hasar servisi hizmeti, güçlü ve deneyimli experler ve denizcilik muhabirlerinden oluşan geniş kapsamlı haberleşme ağıdır. Firmanın ürün yelpazesi ise şöyle; tekne&makine, koruma&tazmin (mavi kart ve bunker konvensiyonu dahil), inşaat riskleri, gezinti tekneleri&yatlar, kargo, diğer deniz riskleri: gemi tamiratları, liman oteritelerinin ve operatörlerin sorumluluğu, para transfer riskleri, madeni para (sikke), seferlik sigortalar (hurda seferleri hariç)… Tüm poliçeler Partner Re, XL Catlin ve Hannover Re dahil olmak üzere birinci sınıf reasürans şirketleri tarafından, kapsamlı bir şekilde reasüre edilmektedir. Bu itibarla, poliçe sahipleri CertAsig’in kendilerine sunduğu reasürans şirketleri tarafından sağlanan finansal güç ile kendilerini güvende hissetmektedirler. Tüm reasürans şirketleri anlaşmaları S&P ve/veya AM ile birlikte A- veya (daha yüksek derecelere) sahip.


Piyasadaki sıkıntılar sigorta sektörüne de yansıyor 2015 yılı sonu itibariyle yaklaşık 1.000 adet ticari gemiye teminat sağladıklarına dikkat çeken Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Levent Sönmez, “Uzun süredir yaşamakta olduğumuz global ekonomik kriz nedeniyle, uluslararası taşımalara konu yük hacminde ciddi daralma yaşanması navlun fiyatları üzerinde aşırı baskı yaratıyor. Taşınan yük kapasitesine göre, toplam gemi yük taşıma kapasitesinin fazla olması da bu etkiyi arttırıyor. Piyasadaki bu sıkıntılar, otomatik olarak sigorta sektörüne de risk fiyatlamasında aşırı rekabetle birlikte farklı sorunlara da yol açıyor” diyor. Deniz sigortacılığında karşınıza çıkan sorunlar nelerdir? Tekne sigortacılığının uluslararası rekabete açık bir piyasa olması nedeniyle global oyuncularla rekabet edilmektedir. Dünya genelinde denizcilik sektörü, uzun süredir yaşanmakta olan ekonomik daralmanın en çok hissedildiği sektörlerden biridir. Uzun süredir yaşamakta olduğumuz global ekonomik kriz nedeniyle, uluslararası taşımalara konu yük hacminde ciddi daralma yaşanması navlun fiyatları üzerinde aşırı baskı yaratmaktadır. Taşınan yük kapasitesine göre, toplam gemi yük taşıma kapasitesinin fazla olması da bu etkiyi artırmaktadır. Piyasadaki bu sıkıntılar, otomatik olarak sigorta sektörüne de risk fiyatlamasında aşırı rekabetle birlikte farklı sorunlara da yol açmaktadır.

Şirketiniz deniz sigortaları yapmaya ne zaman başladı? Kuruluş yılımız olan 1925’den birkaç yıl sonra, deniz sigortacılığına ilişkin ilk kanunların yürürlüğe girmesiyle beraber deniz sigortaları şirketimizde temin edilmeye başlandı. O tarihten bugüne, birçok sigorta branşında olduğu gibi denizcilik sigortaları branşında da başarılı, öncü ve lider konumumuzu devam ettirmenin gururunu yaşıyoruz.

Nasıl bir reasürans yöntemi uyguluyorsunuz? Dünya ve Türk sigorta uygulamalarına paralel olarak Anadolu Sigorta olarak biz de yıllık reasürans anlaşmaları ile taşıdığımız risklerin belli kısmını uluslararası reasürans şirketlerine devredecek yöntemler uyguluyoruz. Reasürans korumamız, şirketimizin nakliyat gibi büyük hasarların yaşandığı bir branşta elde ettiği neticelerin düzenliliğini ve sürdürülebilirliği sağlayacak şekilde, her yıl yurtiçi ve yurtdışı reasürörlerle yapılan anlaşmalarla sağlanmaktadır. Ancak bu konuda önemli olan, müşterilerimizin reasürans gibi sigorta tekniğinden kaynaklanan ayrıntıları düşünmelerine dahi gerek olmaması esas güvenmeleri gerekenin Anadolu Sigorta’nın 90 yıllık ta-

2015 yılı sonu itibariyle teminatınız altında kaç gemi bulunuyor? 2015 yılı sonu itibarı ile yaklaşık 1.000 adet ticari gemiye teminat sağlıyoruz.

rihinden kaynaklanan kurumsallığı, güçlü mali yapısı ve müşteri odaklı çalışma ilkeleri olduğudur. Bu durumu kaliteli bir otomobil satın aldığınızda, motorun nasıl çalıştığı hakkındaki teknik ayrıntılarla ilgilenmenize gerek kalmadan, onun güç ve güvenilirliğinin keyfini çıkartmanıza benzetilebiliriz. Deniz kazalarında hasar tespitini nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Süreci şu şekilde özetleyebiliriz. Hasar ihbarını takiben dosya açılmakta ve hasar gören kıymetin niteliği, bulunduğu yer ve hasar tutarı dikkate alınarak konuyla ilgili deneyim ve bilgisi yeterli olan en uygun eksper görevlendirilmektedir. Atanan eksper ile ekspertiz çalışmaları sürecinde irtibat sağlanarak sigortalıya gerekli destek sağlanmaktadır. Kesin eksper raporunun şirketimize iletilmesini takiben poliçe şartları doğrultusunda dosya sonuçlandırılmaktadır. Son yıllarda deniz sigortalarınızda hasar oranınız ne durumdadır? Teknelerin sigorta değerlerinin yüksek olması nedeniyle olası büyük bir hasar, hasar prim dengesini ciddi ölçüde etkileyebilmektedir. Bu durum tekne sigortacılığını çok özel, risk yönetiminde ciddi tecrübe ve birikim gerektiren bir branş haline getirmiştir. Tekne sigortacılığı birçok şirketin yer almayı denediği ancak bir süre sonra sonuçları itibariyle riski taşıyamadığından vazgeçtiği bir branş olmuştur. Bu ortamda, birkaç yıllık hasar oranı, tatmin edici bir teknik sonuç olarak değerlendirilmemektedir.

Levent Sönmez

Sigorta

Hangi tür (deniz) sigortaları yapıyorsunuz? Deniz (marine insurance) sigortaları ana branşı su araçları ve yük sigortaları adı altında iki alt branştan oluşmaktadır. Başlıca sigorta konularımız, su araçları branşında; ticari yük gemileri, özel ve ticari amaçlı gezinti tekneleri, tekne inşaat/yenileme projeleri, gemi tamircilerinin, marinaların, liman işletmelerinin ve gemi sınıfında olmayan küçük deniz araçlarının zorunlu sorumluluk sigortalarıdır. Yük sigortaları branşında; emtia taşıma sigortaları, yurtiçi/yurtdışında taşıma faaliyeti ve aracılığı yapan şirketlerin taşıyıcı/taşıma aracısı sorumluluk sigortaları, depocu yasal sorumluluk sigortalarıdır.

OCAK - ŞUBAT 59


Deniz araçları Zurich Yat Sigortası ile teminat altında Zurich Yat Sigortası olarak deniz araçlarını karada ve denizde, her türlü afet ve kazaya karşı korurken, yat sahiplerinin üçüncü şahıslara verebileceği zararlara karşı sorumluluğunu da teminat altına aldıklarını söyleyen Zurich Sigorta Kurumsal ve Ticari Riskler Koordinatörü Banu Tuncel Aydın, şöyle devam ediyor; “Zurich Yat Sigortası’yla paket olarak sunduğumuz ‘Yat Asistans Paketi‘yle ise müşterilerimize birçok ayrıcalık sunuyoruz. Yat Asistans paketiyle sigortalılarımız, yat temizlik ve bakım hizmetlerinden yakıt ve su ikmal hizmetlerine, denizcilik resmi işlemlerinden, uçak bileti organizasyonuna kadar birçok farklı konuda destek alabiliyor”

Sigorta

Banu Tuncel Aydın

60 OCAK - ŞUBAT

Firmanızın yat-tekne veya deniz motorları alımlarında sağlamış olduğu sigorta seçenekleri nelerdir? Kapsamından bahseder misiniz? Zurich Sigorta olarak, deniz aracı sahiplerine Zurich Yat Sigortası ürünümüzle hizmet veriyoruz. Zurich Yat Sigortası deniz araçlarını karada ve denizde, her türlü afet ve kazaya karşı korurken, yat sahiplerinin üçüncü şahıslara verebileceği zararlara karşı sorumluluğunu da teminat altına alıyor. Sigortalı tekne denizde, marinada, çekek yerinde iken yangın, çarpma, çatışma, çalınma, hırsızlık, karaya oturma risklerine karşı teminat altına alınırken, tekne içinde yapılan çalışmalar sırasında doğabilecek hasarlar ve çarpma hasarları sonucunda oluşan masraflar da sigorta kapsamında karşılanıyor. Zurich Yat Sigortası’nın teminat altına aldığı riskler arasında, korsanlık, deniz aracının rıhtım, liman, kara veya hava taşıtları ile temas etmesinden doğacak hasarlar, deprem, yıldırım, volkanik patlama nedeniyle deniz araçlarında meydana gelecek hasarlar da yer alıyor. Yaşanabilecek bir infilak durumunda doğacak masraflar ve enkaz kaldırma masraflarının yanı sıra teknenin liman, iskele gibi sabit cisimlere

vereceği zararlar da güvence altına alınıyor. Yatta bulunan şahısların kaza, yaralanma ya da hastalık nedeniyle ihtiyaç duyabilecekleri hastane veya ikametgaha seyahat masrafları ve her türlü acil durumda ilgili kurumlarla temasın sağlanması yine poliçe kapsamında karşılanırken kötü niyetli hareketler gibi sabit teminatların yanı sıra teknelerin özelliklerine göre makine kırılması, kişisel eşya, çevre kirliliği, çekme-kurtarma masrafları, hukuksal koruma, ferdi kaza vb. ek teminatlar da sağlanıyor. Zurich Yat Sigortası’yla paket olarak sunduğumuz ‘Yat Asistans Paketi‘yle ise müşterilerimize birçok ayrıcalık sunuyoruz. Yat Asistans paketiyle sigortalılarımız, yat temizlik ve bakım hizmetlerinden yakıt ve su ikmal hizmetlerine, denizcilik resmi işlemlerinden, uçak bileti organizasyonuna kadar birçok farklı konuda destek alabiliyor. Yurtdışına yapılacak seyahatler içinse teknenin yurtdışı çıkış işlemleri Zurich Sigorta tarafından sağlanıyor. Asistans paketiyle ayrıca yat sahiplerinin ihtiyaç duyabilecekleri pek çok konuda ilgili kurumlarla 7/24 bağlantı kurmaları sağlanıyor. Gerekli durumlarda ikame tekne temin edilmesi, yat kazası durumunda rent-a-car hizmeti, teknik ekip veya geçici kaptan gönderilmesi gibi olası senaryolara göre detaylı düşünülmüş pek çok ihtiyacın karşılanmasına yönelik hizmet ve destekleri içeren Zurich Yat Asistans’ta,

dikkat çeken bir ayrıntı da Türk vatandaşlarının yurtdışında ihtiyaç duyacakları destekler. Hukuki kefalet hizmetinin üstlenilmesi ve yine yurtdışında gerekebilecek nakit ihtiyacının 1.000 Euro’ya kadar karşılanması, Zurich Yat Asistans’ı ayrıştıran uygulamalar olarak öne çıkıyor. Bu sigortadan faydalanmak isteyen tüketicilere sunduğunuz avantajlar, teminat kapsamı ve cazip fırsatlarınız nelerdir? Müşterilerimize Zurich Sigorta’nın dünya genelinde uzun yıllara dayanan uluslararası tecrübesini, finansal gücünü ve hizmet kalitesini sunuyoruz. Zurich Sigorta olarak müşterilerimizi yaptığımız işimizin odak noktasına koyuyor ve bu doğrultuda her bir sigortalımızın ihtiyacına özel teklifler hazırlıyoruz. Yat sigortası yaptırırken risk analizinin doğru yapılması büyük önem taşıyor. Bu nedenle sigortalama sürecinde ilk olarak uzman risk mühendislerimiz aracılığıyla sigortalanacak deniz aracının bedel tespitini yapıyor ve teknenin nihai durumuna göre müşteri ihtiyaçlarına uygun teminatlara sahip poliçeyi oluşturuyoruz. Hasar süreçlerinde de işbirliği içinde olduğumuz eksperlerimizle beraber doğru ve hızlı bir şekilde hasar tespiti yapıp, müşterilerimizin mağduriyetini en hızlı şekilde gideriyoruz.


Her türlü tekne alımında 5 yıl vade ve minimum %10 peşinat Burgan Leasing’in sektördeki yeri ve hedefi nedir? Deniz ulaşım araçlarında sektör pazar payı %2, bizim şirketimizin ise bu pazardan aldığı pay %8. Bu sektörde pazar payımızı korumayı sürdürerek deniz severlere finansman desteğimizi devam ettireceğiz. Büyük distribütörlerle işbirliğimiz devam edecek, Türkiye’deki fuarlarda yerimizi alacağız, yeni lansman teknelerde kampanyalarımız olacak.

yata karar vererek başlamak gerekiyor. Lease edilecek tekne belli olduktan sonra müşterilerimizden, proforma faturalarını bize göndermelerini istiyoruz. İkinci el tekne ise ekspertiz yaptırıyoruz. Başvuru için gerekli evrakları hazır ederek kredilendirme sürecini başlatıyoruz. Burgan Leasing farkı ile müşterilerimizi her türlü operasyonel yükten kurtarıyoruz ve vade sonunda tekne devrini gerçekleştiriyoruz.

Burgan Leasing’in yat ve tekne alımlarında sağlamış olduğu leasing seçenekleri nelerdir? Tekne işlemlerini, kredibilitesi uygun, tüzel kişiliğe sahip olan müşterimize, en mütevazı olanından en lüksüne kadar her türlü tekne için, genelde 5 yıl vade ve minimum %10 peşinat ile yapabiliyoruz. Ayrıca sözleşme sonuna balon ödeme koyarak düşük kira ödemeleri sağlıyor, leasing olanaklarını daha da çekici hale getirebiliyoruz. Yaptığımız tekne leasingi işlemleri hem bireysel kullanıcıya, hem de turizm sektörüne hizmet ediyor.

Leasing almak isteyen kişi ya da kurum leasing alacağı firmayı seçerken nelere dikkat etmeli? Öncelikle tecrübe çok önemli. Biz sektörde en çok tekne leasingi yapan şirketlerden biri olarak ciddi bir deneyim kazandık. Müşterilerimizi yormadan, uygun maliyetlerle işlemlerini hızlı bir şekilde sonuçlandırıyoruz. Burgan Leasing’in sunduğu avantajlar neler? Burgan Leasing deniz tutkunlarının hayallerini yaşamalarına, onları hiç yormadan, hatta tekne yurtdışı teslimi ise sigorta, navlun, tüm ithalat ve bayrak işlemlerini çözerek yardımcı oluyor. Müşterimize ise detaylarla uğraşmadan sadece teknesini teslim almak istediği yeri Burgan Leasing’e bildirmek kalıyor.

Tekne ve yat leasingi almak isteyen kişi ya da kurumun takip etmesi gereken süreç nedir? İşlemlere, almak istediğiniz ya da ihtiyaç duyduğunuz tekneye/

Dr. Cüneyt Akpınar

Finans

Tekne işlemlerini, kredibilitesi uygun, tüzel kişiliğe sahip olan müşterilerine, en mütevazı olanından en lüksüne kadar her türlü tekne için genelde 5 yıl vade ve minimum %10 peşinat ile yapabildiklerini belirten Burgan Leasing Genel Müdürü Dr. Cüneyt Akpınar, “Burgan Leasing deniz tutkunlarının hayallerini yaşamalarına, onları hiç yormadan, hatta tekne yurtdışı teslimi ise sigorta, navlun, tüm ithalat ve bayrak işlemlerini çözerek yardımcı oluyor. Müşterimize ise detaylarla uğraşmadan sadece teknesini teslim almak istediği yeri Burgan Leasing’e bildirmek kalıyor” diyerek, yaptıkları tekne leasingi işlemlerinin hem bireysel kullanıcıya, hem de turizm sektörüne hizmet ettiğinin altını çiziyor.

OCAK - ŞUBAT 61


Röportaj

Kaya Ropes, kendi alanında dünyada ilk üçte

62 OCAK - ŞUBAT

Kendi alanında dünya çapında ilk üç firmadan biri olma yolunda ilerleyen Kaya Ropes, askeri ve ticari alanda yaptığı üretimlerle hızlı bir büyüme içerisine girdi. Şu sıralar bir buçuk milyon euro’luk yurtdışı yatırımıyla dikkat çeken Kaya Ropes’un Stratejik İş Birimi Müdürü Burak Emin, “2013, 2014 ve 2015 yılında yaptığımız yatırımlar ile 2016 yılında da hizmet verdiğimiz birçok sektörün halat ihtiyacını karşılamaya devam edeceğiz. 2016 yılı ticaret politikamızın ana hedefi ihracat bazlı bir büyüme ve uluslararası rekabet gücümüzün atmasını sağlamak olacaktır” diyor. Öncelikle 2015 Kaya Ropes için nasıl geçti, 2016’dan beklentiler neler? Gündeminizdeki yatırım ve planlarınız neler? Uzun yıllardır yüksek modüllü askeri halatlar ve yat-yelken halatları üreten bir firmayız. Geçtiğimiz sene sonunda gemi bağlama halatları, tank ve römorkör çeki halatları ve amaca özel halatlar üretebilmek için İtalya ve Almanya’da yer alan üreticilerden yeni makineler alarak bir buçuk milyon euro’luk yatırım yaptık. Böylece savunma

sanayisine yeni ürünler sunmuş, ticari denizcilik sektörüne ise üretici pozisyonunda giriş yapmış olduk. 2013, 2014 ve 2015 yılında yaptığımız yatırımlar ile 2016 yılında da hizmet verdiğimiz birçok sektörün halat ihtiyacını karşılamaya devam edeceğiz. 2016 yılı ticaret politikamızın ana hedefi ihracat bazlı bir büyüme ve uluslararası rekabet gücümüzün atmasını sağlamak olacaktır. Bugün bir Türk markası olarak ABD, Fransa, İngiltere, Kanada, Libya ve Rusya’dan

Kaya Ropes Stratejik İş Birimi Müdürü Burak Emin

tutun da dünyanın oldukça geniş bir coğrafyasına ihracat gerçekleştiriyoruz. Hobi denizcilikte Türkiye pazar payının %75’ine sahibiz. 2016 yılında da yaptığımız makine, istihdam ve Ar-Ge yatırımlarıyla pazar payımızı Türkiye’de ve dünyada artırmayı hedefliyoruz. Kaya Grubu bünyesinde yer alan Kaya Ropes’un hizmet kapsamı nedir? Şirketinizin Ar-Ge ve inovasyona yaklaşımı nasıl? Kaya Ropes, can ve mal güven-


imalatında kullandığınız iplik hammaddesi ve makine parkurunuz hakkında bilgi verir misiniz? Halatlarımızda lisanslı üreticisi olduğumuz, sektöründe dünya lideri DSM Dyneema®’nın ipliklerini kullanıyoruz. Yıllık üretim kapasitemiz 2 buçuk milyon metredir. Geçen sene ve bu sene yaptığımız ciddi yatırımlarla, bugün artık makine parkurumuzu gerek üretim kapasitesi gerekse kalite açısından, dünyanın önde gelen markalarıyla boy ölçüşebilecek seviyeye getirdik. Çağımızın konusunda en yüksek teknolojisine sahip alman markası “Herzog Machine” ile halatlarımızı üretiyoruz. Üretim yaptığımız başlıca konstrüksiyonlar “3,4, 6, 8, 12, 16, 20, 24, 32, 36, 40 ve 48 kollu olup istenilen form, çeşitlilik, renk ve desende bu üretimleri gerçekleştirebiliyoruz. Ayrıca özel aplikasyonlar da kullanılması

için çelik bir telin üzerine de 3+1, 4+1, 5+1 ve 6+1 konstrüksiyon da halatlar örebiliyoruz. Ticari denizcilikteki faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Türkiye’de yer alan bir çok liman, römorkör üreticisi ve römorkör hizmeti veren firmaların Dyneema®’dan imal edilen çeki (towing) halatlarını üretiyoruz. Ayrıca Tuzla Bölgesi’nde faaliyet gösteren birçok tersanenin de örneğin Dearsan Tersanesi, Anadolu Shipyard, RMK, Yonca Onuk, Sanmar Shipyard, İstanbul Shipyard vs… gibi önde gelen firmalarla özel halat imalatlarını da gerçekleştiriyoruz. Son dört yıldır Yalova Bölgesi’nde faaliyet gösteren ve hem Kıyı Emniyeti, hem de Sahil Güvenlik Komutanlığı vb. kuruluşlar ve firmalar için bot ve gemi üretimi yapan firmalarla da çalışıyoruz.

Röportaj

liğinin amaçlandığı her alanda, konum ve şartlara uygun teknik özelliklerde, standart ve konuya özel, uluslararası sertifikasyona sahip, çeşitli konstrüksiyonda ve hammaddeden, her tipte halatın üretimini yapmaktadır. Kaya Ropes, gelişmiş hammaddeler ve üretim teknolojisiyle ürettiği teknolojik halatlarla Türkiye’de yeniliklerin öncüsü, dünyada ise tanınan ve aranan bir marka haline gelmiştir. Dünya çapında gelişmiş makine parkuruyla birçok farklı sektöre hizmet vermekte olan Kaya Ropes’un ürün gamında hobi denizcilik halatları (yarış, gezi teknesi, dingi, yat bağlama, yelken yapım, su sporları) ticari denizcilik halatları (gemi bağlama, römorkör, balıkçılık) askeri operasyon halatları, dağcılık, kurtarma, sivil savunma, iş güvenliği ve özel amaçlı halatlar önemli bir paya sahiptir. Kaya Ropes Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları ile akıl terine yaptığı yatırımlarla fark yaratmayı hedefleyen bir şirkettir. Kaya Ropes, sektöründe dünyanın sayılı şirketleri arasında ilk üçte yer alma vizyonunun gerçekleşmesini hızlandıracak, müşterilerinin hayatını değiştirecek, kurum ve ülke stratejileriyle uyumlu ve bu stratejiler üzerine etkisi olabilecek fikirleri araştırıp ve geliştirmektedir. Teknik ve teknolojik halat

OCAK - ŞUBAT 63


Röportaj 64 OCAK - ŞUBAT

Savunma sanayi tarafındaki faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Türk Silahlı Kuvvetleri ile olan temasımız yaklaşık 20 yıl öncesine dayanıyor. Türk Deniz Kuvvetleri’nin daha önceki yıllarda, fırkateynlerin bağlama halatları çok yüksek fiyatlara yurtdışından aracı firmalar tarafından ithal ediliyormuş. 1990’lı yılların sonlarında deniz kuvvetlerinden gelen talep doğrultusunda bu halatlar incelenmiş, imalatında kullanılan iplikler kontrol edilmiş, testler yapılmış ve sonuç olarak bağlama halatlarının Türkiye’de yapılabileceği sonucuna ulaşılmış. Ardından, bağlama halatlarına yönelik ihalelere girilmiş ve bu ihaleler alınarak çok daha iyi fiyatlara ve aynı kalitede halatlar üretilerek deniz kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bahsi geçen halatlar genelde 3 kollu polyamid hammaddeden üretilen bağlama halatlarıdır. Bu halatların çapları 4 mm’den başlar ve yaklaşık 64 mm’ye kadar talep edilmektedir. Son yıllarda ise Türkiye’de özel projeler ile karşılaşmaya başlıyoruz. FNSS, Otokar, Aselsan ve TAI

gibi firmalarca yürütülen askeri projelerde görev alıyoruz. Örneğin, FNSS’in Malezya Ordusu’na verdiği AV8 zırhlı muharebe araçları ZMA’nın halatlarını imal ediyoruz. Bunun dışında Aselsan’ın bazı projelerinde bizim Dyneema® iplikten imal edilen halatlarımız kullanılıyor. TAI’ye insansız hava araçlarını tutan halatlar veriyoruz. Otokar’ın Altay AMT Projesi’nde de varız. Dolayısıyla sadece TSK ile değil, TSK’ya malzeme yapan, araç yapan firmalarla da çalışıyoruz. Askeriyede ciddi bir iş potansiyeli var. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın kullandığı statik halatlar ve tırmanış halatları gibi halatlar ile Hava Kuvvetleri’nin kullandığı helikopterden iniş halatlarını da üretiyoruz. Türkiye dışında geçmişte İran ve Irak gibi birçok ülke ordusuna da helikopter iniş halatları ve bağlama vs. halatları verdik. Dolayısıyla savunma sektörüne yönelik halat üretimimiz ciddi şekilde artmaya devam ediyor. Bu sektöre olan satışlarımızın katlanarak artmasından ve askeri projelerin her geçen gün yoğunlaşmasından dolayı Kaya Defence birimimizi kurma kararı aldık.

Kaya Defence, hangi alanlara odaklanacak ve ne gibi üretimler gerçekleştirecek? Deniz Kuvvetleri’nin kullandığı halatlardan, Kara Kuvvetleri’nin kullandığı halatlara, Hava Kuvvetleri’nin kullandığı iniş halatlarına kadar geniş bir yelpazedeki halatlara ve kurtarma malzemelerine odaklanacak. Bunun dışında yine Kaya Defence’in içerisinde, özel olarak yaptığımız güvenlik malzemeleri, sedyeler, helikopter ağları vs. gibi teknik ürünler de olacak. Kaya Defence 2016 yılı içerisinde kurulacak. Katalog çalışmaları tamamlandı. Bu işin bir SBU (Stratejik İş Ünitesi) Müdürü ve kendi Ar-Ge ekibi olacak. Kaya Defence yine ana binamız içinde faaliyet gösterecek. Üretimini gerçekleştirdiğiniz halatların kalite kontrolünü siz mi yapıyorsunuz? Bütün halatlar ISO 2307’ye göre bünyemizde test ediliyor. İlgili standardın gerektirdiği şekilde testlerimizi yapıyoruz ve sertifikalar da bu sonuçlara göre kalite birimimiz tarafından hazırlanıyor.


BAŞARINIZ BİZİM TEK ÖNCELİĞİMİZDİR • • • • • • •

SUALTI SURVEY ÇAPA ÇIKARMA HASARLI GEMİ ONARIMLARI PERVANE PARLATMA KARİNA TEMİZLİĞİ LİMANLARDA DİP TARAMA ŞAMANDIRA BAKIM VE ONARIMI

Sultan Selim Mah, Lalegül Sok No:10 (NEF 09) Daire: 59 Kat: 5 Kağıthane / İstanbul Tel: 0212 809 20 03 - 04 • Fax: 0212 809 20 04 • Cep: 0533 127 0455 info@anatoliadaiving.com • www.anatoliadiving.com


Sedat Altunay G.M.S Consulting Group Director

A Makale

vrupa Birliği’nin Tuna’ da kıyısı bulunan ülkelerle geçtiğimiz aylarda imzaladığı Tuna Nehri’nin, nehir ulaşımına açılması için çalışmalar yapılması konusunda anlaşma yaptıkları bilgileri bizlere de ulaşmış bulunuyor. Bu gerçekleştiği takdirde Tuna Nehri’nin ticari ulaşıma ve yat trafiğine açılması muhteşem bir gelişme olacaktır.

66 OCAK - ŞUBAT

Teknelerin Tuna’daki Valsi

Bildiğiniz gibi Tuna Nehri Donaueschingen’den, Karadeniz’e döküldüğü Sulina Limanı’na kadar 2779 kilometrelik bir uzunluğa sahiptir. Bu uzunluğun 2415 kilometresinde nehir gemileri ve yatlar sefer yapmaktadır. Sefer yapılmayan ve yeniden düzenlenerek sefer yapılır duruma getirilecek uzunluk ise 364 kilometre bir uzunluktur.

Tuna Nehri, kaynağından Karadeniz’e döküldüğü noktaya kadar nehre kıyısı bulunan ülkelerden Almanya, Avusturya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan, Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya, Moldova ve Ukrayna olmak üzere toplam 10 ülkenin topraklarından geçerek Karadeniz’e Sulina Limanı’ndan dökülüyor.


kıyısı bulunan ülkeler ticari ve turizm olarak çok büyük kazanç sağlayacaklardır. Avrupa’nın kuzeyinde bulunan ve milyonlarca yata sahip ülke vatandaşları okyanusu ve de Cebelitarık’ı geçmeden, Tuna Yolu ile Karadeniz’e, Karadeniz’den boğazları geçerek Ege ve Akdeniz’e inebilecektir. En fazla yararı sağlayacak ülke Türkiye Bu imkândan en fazla yarar sağlayacak ülkelerin başında ise Türkiye geliyor. Türkiye Tuna Nehri’ne kıyıdaş olmamakla birlikte, çevresel ve ekonomik açıdan bu nehrin tamamının ulaşıma açılması ile en çok faydalanacak ülkelerden birisidir. Sıcak iklimi, tarihi ve kültürel yapısı, turizm açısından beklentinin çok üstünde hizmet sunan tesisleri kuzey ülkelerin binlerce yatına ev sahipliği yapacak ve de tatil köyleri dolup taşacaktır. Ayrıca Türk Boğazları, 1992

yılında açılan Main-Tuna kanalı ile bütün Avrupa’yı katederek Karadeniz’e ulaşan Ren-MainTuna Nehir Yolu’nun Akdeniz’e çıkışını sağlayan tek nehir ulaşım yoludur. Yatların dışında, Türkiye’nin halen iç sularında sefer yaparak yolcu ve yük taşıyacak hiçbir gemisi yoktur. Ayrıca da bu nehirlerde sefer yapacak süvarilerin bilgi ve deneyimlerinin olmadığını tahmin ediyoruz. Eğer hızlı hareket edildiği takdirde Tuna Nehri’nin yeniden yapılandırılması konusunda uzman Türk kuruluşlarının buralarda görev alması ve de Türk amatörler için yeni bir gelir kaynağı yaratılması söz konusudur. Deniz Ticaret Odamızın ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın hızla harekete geçmesi, komisyonlar kurularak işin içine dahil edilmesi Türkiye’nin faydasına olacaktır. Bizden söylemesi.

Makale

Günümüzde nehir seferlerine uygun olan bölge ise 1690 kilometrelik bölümüdür. Tuna Nehri’nin havzasının yüz ölçümü ise 817 bin kilometre karedir. Tuna Nehri’nin Novi Sad’daki köprü yıkıntıları ve İkinci Cihan Harbi’nden kalan mayınlar nedeniyle bu bölgede nehir seferleri yapılamıyor. Yapılan anlaşmanın tam içeriğini bilmemekle birlikte, yıkık köprülerin kaldırılması, mayınların temizlenmesi, nehir yatağının derinliğinin en az 7,5 metreye indirilmesi, özellikle Sulina Kanalı’nın ağzına yığılmış olan kumların temizlenmesi ve nehir kıyılarında yatlar ve ticari nehir gemileri için lojistik tedarik merkezleri ve yanaşma bölgeleri kurulması sağlandığı takdirde dünyanın en önemli nehir ulaşımı böylece sağlanmış olacak. Tuna Nehri Almanya’dan başlayarak, Karadeniz’e döküldüğü Sulina Limanı’na kadar bölge güvenli nehir trafiğine açıldığında, Tuna’ya

OCAK - ŞUBAT 67


Denizciler için sağlıklı beslenme önerileri A

Sağlık

lman Galata Polikliniği kurumuna giden gemicilerin dosyaları incelendiğinde belli başlı hastalıkların yaygın olduğu görüldü. Bu nedenle gemicilerin nasıl beslenmesi gerektiğini, var olan bu hastalıkların azalması için öğünlerde nelerin değişmesi gerektiğini, gemi işçisinin iş veriminin ve performansının artması için beslenmede nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini Alman Galata Polikliniği Uzman Diyetisyeni Zeynep Mete anlattı. Öncelikle işçi beslenmesinden bahsederek, bir gemide yeme – içmeden kimlerin sorumlu olduğuna, yenilen yiyeceklerin içeriğine ve bu beslenme nedeniyle oluşan sağlık sorunlarına değinen Uzm. Dyt. Zeynep Mete, gemicilerin beslenmesinde neleri değiştirerek bu hastalıkların azaltılabileceğine ilişkin bilgiler paylaştı.

68 OCAK - ŞUBAT

Gemicilerde beslenmeden kaynaklı oluşan sağlık sorunları Denizcilerin beslenmesini incelerken gemide yaptıkları işe göre gereksinimlerinin kendi aralarında da farklılık gösterdiğini ve yeterli enerji sağlansa bile besin öğelerindeki dengesiz dağılımın sağlıklarını olumsuz yönde etkilediğini söyleyen Uzm. Dyt. Zeynep Mete şu açıklamayı yaptı: “Alman Galata Polikliniği’ne gelen gemicilerin dosyaları incelendiğinde başta ateroskleroz, hiperlipidemi ve hipertansiyon gibi hastalıkların bu işçi grubunda daha fazla olduğunu görülüyor ve bu problemlere çözüm yolları araştırılıyor. Her bir gemi adamına bir günde verilecek kalori oldukça fazladır. Ama unutmamak gerekir ki gemide verilen bu sabit ve yüksek kalori gemide çalışan işçilerin bazılarının gereksinimlerinin bir bölümünü karşılarken bazı gemiciler içinse yetersiz veya gereksiniminden daha fazla olacaktır. Bu durumda alınan fazla

Alman Galata Polikliniği Uzman Diyetisyeni Zeynep Mete

enerjiyi yakamayan gemici grubun belli bir kesiminde bir süre sonra kilo artışı olacak ve bu kilo artışı diyabet, kardiovasküler hastalıklar - ateroskleroz, kolesterol, hipertansiyon gibi hastalıkları tetikleyici en önemli etken olarak karşımıza çıkacaktır. Biz biliyoruz ki gemicilerde günlük alınması gereken enerjinin çoğu 3 – 4 ana öğün olacak şekilde verilirken bu öğünlerin içerik olarak protein ve yağlardan zengin, bunun yanı sıra meyve ve sebzeden az, karbonhidratlardan protein ve yağ grubuna göre daha az zengin şekilde karşılanır. Karbonhidrattan zengin, glisemik indeksi yüksek ve fazla enerjinin bu kadar az öğüne bölünerek verilmesi sonucunda kan şekerinin hızlı yükselmesine neden olarak kısa vadede hipoglisemi ataklarına ve ilerleyen zamanlarda insülin direnci oluşumuna ve yine buna bağlı olarak diyabete zemin hazırlamaktadır. Bunun tam tersi durumda ise daha önce söylediğimiz gibi enerjinin yetersiz kaldığı belli bir gemici kesimin de fiziksel performans için gerekli olan ve kan glikoz düzeyini normal sınırlar içerisinde tutabilecek düzeyde yeterli enerjinin alınamamasına bağlı olarak halsizlik, yorgunluk ve bitkinlik gibi belirtiler görülecektir. Kan glikozunun düşüklüğüne bağlı olarak beyine

yeterince glikoz gitmemesi sonucu, beyin fonksiyonlarında, dikkat ve algılamada sorunlar yaşanacak bu da işçinin sağlığını, performansını ve iş verimini etkileyecektir” Öğünlerde yetersiz tüketilen sebze ve meyveler vitamin ve mineral eksikliklerine neden olacağına ve yine hem işçinin sağlığını hem de performansını etkileyeceğine değinen Uzm. Dyt. Zeynep Mete; “Yetersiz tüketilen kalsiyum ve yetersiz alınan D vitamini kemik sağlığı yönünden risk oluşturarak, iş kazalarının artmasına zemin hazırlayacaktır. Evet D vitamini besinlerle karşılanamasa da en azından uzmanlar tarafından uygun görülen takviyeler kemik sağlığı açısından yararlı olacaktır. Magnezyum eksikliğinde görülecek uyku problemleri artarak vücut strese girecek ve buna bağlı kemik ve kas ağrıları oluşacaktır. Tüm bu bilimsel bilgilere baktığımızda görülen şu ki yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda hem gemicilerin sağlıkları olumsuz etkilenecek hem de iş verimi düşecektir. Bu nedenle ne kadar beslenmeye özen gösterilirse o kadar performans artacak ve de işçilerin sağlığı korunarak yaşamlarının ileriki evrelerinde oluşabilecek hastalıkların riski azalacaktır” diyor.


“Başarı yenilikçi ve profesyonel olmakla sağlanır”

Y

eni bir firma olmalarına rağmen tecrübede çok eski olduklarının altını çizen Halil Öztürk; “Bizler bu tecrübelerimizle bu noktaya kadar gelebildik. Müşterilerimize daha güzel bir hizmet sunmak adına odaklanmış durumdayız ve bu doğrultuda çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yaptığımız çalışmalar ise şunlardır; sualtı survey, çapa çıkarma, hasarlı gemi onarımları, pervane parlatma, karina temizliği, limanlarda dip tarama, şamandıra bakım ve onarımdır. Bu hizmetleri profesyonel bir şekilde müşterilerimize sunuyoruz. Başarımız, bizim tek önceliğimizdir. Bizi biz yapan şeyler; yenilikçi olmak, çalışma izni, çalışma azmi, odaklanmak, hızlı ilerlemek, büyük düşünmektir. Biz ne kadar büyük düşürsek karşımızdaki insanları da o kadar çok büyümeye yönlendirebiliriz” diyor.

“Çalışan sağlığına önem veriyoruz” Bu hizmetleri verirken dikkat ettikleri noktaların başında çalışan sağlığının geldiğini ifade eden Öztürk şöyle devam ediyor; “Biz A sınıfı tehlikeliler grubuna giriyoruz. Bizde işten önce sağlık gelir. Hizmetlerimiz sırasında iş güvenliğini en üst seviyede aldıktan sonra operasyona başlıyoruz. Operasyondaki en önemli şey de yukarda her zaman iki supervisor’un olması ve suyun altında hiçbir şekilde sıkıntı yaşamamak için elimizden gelen tüm önlemleri almamızdır. Aynı şekilde bu iş bittikten sonra karşı tarafa çok güzel bir şekilde rapor sunarsak bu da bizim başarımızın kanıtı oluyor.” “En büyük destekçimiz de KOSGEB” Güzel hedefler ve planlamalar yaparak yola çıktıklarını belirten Halil Öztürk, yurtdışı odaklı ha-

Halil Öztürk

reket edeceklerini söylüyor ve ekliyor; “Bu yıl için kendimize güzel hedefler koyduk ve planlamalarımızı yaptık. KOSGEB destekli yurtdışı odaklı iki büyük projemiz var. Türkiye’de olmayan iki cihazı getirmeye çalışıyoruz. Yurtdışından getirdiğimiz anda ilk 6 ay içerisinde makineyi piyasaya sunacağız. Ve burada büyük firmalarla görüşüyoruz. Çünkü Türkiye’de böyle bir makine yok. İlk getiren de biz olduğumuz için devlet destekli yapıyoruz bu projemizi. Ülkemizde bu hizmetlerin henüz profesyonel bir şekilde verildiğini söyleyemeyiz. Artık profesyonelleşmemiz gerekiyor. Diğer yandan sektörde bu işi yapan iyi firmalar var ama biz yeni başlamamıza rağmen bu işi en ince ayrıntısına kadar araştırıp karşı tarafa o şekilde sunuyoruz. Özellikle yurtdışı çalışmalarımızı yapıyoruz. En büyük destekçimiz de KOSGEB’dir. Bütün çalışmalarımızı ve projelerimizi kabul ederek bu yola başvuru yaptık. Biz Anatolia Diving olarak müşterilerimize profesyonel bir hizmet sunacağımızın garantisini veriyoruz. Müşteri memnuniyetini sağlamak için de elimizden geleni yapacağız.”

Sualtı

2016 itibariyle faaliyetlerine başlayan Anatolia Diving Sualtı Hizmetleri Tur ve Tic. Ltd. Şti., yenilikçi ve profesyonel bir anlayışla hizmetlerini sürdürmektedir. Uzun yıllara dayanan bir tecrübeye sahip üç ortak tarafından kurulan firmanın odak noktasında müşteri memnuniyeti yer alıyor. Başarıları yenilikçi olmaya, çalışma azmine, odaklanmaya, hızlı ilerlemeye ve büyük düşünmeye dayanıyor. Amaçlarının profesyonel bir hizmet sunmak olduğunu ifade eden Anatolia Diving Sualtı Hizmetleri‘nin faaliyetlerine ilişkin bilgileri firmanın üç ortağından biri olan Halil Öztürk’ten alıyoruz.

OCAK - ŞUBAT 69


Ocak ayı ihracatında kan kaybı yaşanıyor

İhracat

T

70 OCAK - ŞUBAT

ürkiye, Orta Vadeli Program’da 2016 yılı için ihracat hedefini 155.5 milyar dolar olarak belirledi. Geçen yıl iki kere revize edilen ihracat yılın ilk ayından itibaren 2014 yılına göre gerilemiş ve yılı yüzde 8.6 düşüşle 143.9 milyar dolardan kapatmıştı. Rusya ambargosunun da ilk ayı olan ocak ihracatçıya umut vermedi. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre 2016 Ocak ayı ilk 29 gün verileri sadece 9 milyar 22 milyon dolarlık ihracata işaret ediyor. TİM’in yazılı açıklayacağı ihracat verileri 9 milyar dolarda kalırsa geçen yıl ocak ayına göre yüzde 12.6’lık kayıp yaşanacak gibi görünüyor. Geçen yıl ocak ayında ihracat TİM verilerine göre 10.8 milyar dolardı. Altın ihracatının da eklenmesiyle ocak ayı ihracatı 12.3 milyar dolara çıkmıştı. Türkiye İhracatçılar Meclisi her ay ihracat verilerini ayrı bir ilde düzenlediği basın toplantısıyla açıklıyor. Ancak TİM 2016 Ocak ayı ihracat rakamlarını yazılı açıklayacağını duyurdu. Bu durum geçen yıl ocak ayında başlayan ve bir türlü durdurulamayan ihracat kaybının süre-

ceğinin de habercisi gibi. 1 günde 785.5 milyon dolar Türkiye İhracatçılar Meclisi internet sitesinde her gün o gün yapılan ihracat rakamlarını açıklıyor. En yüksek rakamlı ihracat ise cuma günleri yapılıyor. Sitede hafta için 150-300 milyon dolar civarında olan ihracat verisi cuma günü yükseliyor. Nitekim perşembe günü 361 milyon dolar olan günlük ihracat haftanın son günü 785.5 milyon dolara yükseldi. Ve haftanın bu son günü gelen atak aylık ihracatı 6 milyar dolardan 9 milyon dolara yükseltti. Ancak bu atak geçen yılın gerileyen ihracat verisine bile ulaşmaya yetmedi. Rusya etkisi hissediliyor İhracatta yeni sorun Rusya. Uçak krizi sonrasında Rusya, Türkiye’den mal alımını neredeyse durdurdu. Ocakta düşen ihracat verilerinde bu krizin de etkisi görülecek. Geçen yıl ocak ayında Rusya’ya 313.2 milyon dolarlık ihracat yapılmıştı. 2015’in tamamında ise Rusya’ya yapılan ihracat 3.6 milyar dolardı. Geçen yıl ayrıca Euro/dolar paritesi nedeniyle ka-

yıp yaşayan ihracatçının bu yıl geçen yıla göre kaybı çok olmayacak. Ancak Avrupa Birliği ülkelerinin büyümesine ve İran’a ihracat artışına umutlarını bağlayan ihracatçı için küresel büyüme beklentilerinin düşük olması ve Çin’deki yavaşlama 2016’nın yeni sorunlara gebe olduğunu gösteriyor. 2015 yılı ihracatı (bin dolar) Ocak 12.302 Şubat 12.232 Mart 12.522 Nisan 13.350 Mayıs 11.081 Haziran 11.954 Temmuz 11.132 Ağustos

11.028

Eylül 11.590 Ekim 13.260 Kasım 11.737 Aralık 11.535


MAR-CA Diesel & Gas Engines

MARCA DIESEL & GAS ENGINE SERVICE MAR-CA Marine Service is a highly specialised company within repair, troubleshooting and planned maintenance of diesel engines on marine and offshore installations as well as power plants. MARCA DIESEL & GAS ENGINE SPARE PART SERVICE MAR-CA GAS Engine Departmant spare parts availability is critical if engine downtime is to be kept to a minimum. We have a reputation for friendly and excellent service and we are familiar with spare parts across the Wartsila, MAN, MAK, Deutz, MWM, Stork, Sulzer, Daihatsu, Yanmar, Scania, SKL diesel engines, GE Jenbacher, MWM gas engines range. Airports, shipyards and ports are where we feel at home. Our location in Istanbul offers logistical conditions for us to provide our customers with qickly delivery service

MAR-CA Marine Office Aydıntepe Mah. Sahilyolu Bulvarı No:191/42 Tuzla - İstanbul TURKEY. Pk 34947 Tel : +90 216 494 44 72 Fax : +90 216 494 44 73 Mail : info@marcamarine.com Web : www.marcamarine.com


Uzm. Psk. Elif İşcan Kocamış

Makale

Y

72 OCAK - ŞUBAT

aşamda çoğu kere kıymeti bilinmeyen geçip gittiğinde dönülüp “keşke şöyle yapsaydım” denilen, yapılmayanlara pişman olunan ya da eksik bırakılanlara üzüldüğünüz anlarınız olmuştur. Bir sınava hazırlanırken ya da işle ilgili bir proje hazırlarken gün gelip çattığında eksikler görülür ve zamanın kıymeti o an anlaşılır. Genellikle yetiştirmeniz gereken işleri yetiştirme konusunda sıkıntı yaşıyorsanız, zamanın çok hızlı geçtiğini düşünüp kendinize vakit ayıramıyorsanız, sürekli bir yerlere yetişmeye ya da bir şeyler yetiştirmeye çalışıyorsanız, maalesef zaman yönetimi konusunda sıkıntılar yaşıyor olabilirsiniz. Zaman yönetimi konusunda nasıl olduğunuzu anlamak için dönüp geçmiş yaşamınıza bakmanız yeterli olabil-

Zamanı doğru kullanmanın mutlulukla bir ilgisi var!

mektedir. Sınavlara hazırlanan kişilerin konuları yetiştirme durumları ya da aynı koşullarda aynı işi yapan kişilerin yaptıkları işler ve ürettikleri konusunda farklılık olduğunu görürüz. Bu farklılıklar kişilerin bireysel farklılıklarından kaynaklanıyor gibi görünse de biraz daha detaylı incelendiğinde zaman yönetimlerinden de kaynaklı bir farklılık olduğunu görebiliriz. Kaliteli bir yaşam için zaman yönetimi şart! Bireysel farklılıklarımızı bir kenara bıraktığınızda zaman konusunda yapmanız gerekenler sizin elinizde olabilir. Zaman konusunda sıkıntı yaşamamak için en başta yapılması gereken, bir günün nasıl geçirildiğine bakılmasıdır. Herkesin yaşamında bir günde rutin olarak yaptıkları işler vardır. Türkiye’de

insanların bir günde yaklaşık dokuz saati işyerinde, yaklaşık üç saati sabah öğlen akşam yemeğinde, bir saat kişisel temizliğinde, ortalama iki saat yolda ve sekiz saat uykuda geçmektedir. Bunlar toplam yirmi üç saat yapmaktadır ve bize geriye kalan bir saat de genelde günlük rutin işlerin sarkması ya da elde olmayan başka işlerden -fatura yatırmak, bankada işinizin olması, ani gelen bir misafir- dolayı genelde yok olup gitmektedir. Kendinize ya da işlerinize vakit kalsın diye bazen yemek yemek yerine farklı alternatifler yapmak ya da uykunuzdan feragat etmek çok önemli görünmese de strese yol açan ve yaşam kalitenizi etkileyen bir durumdur. Hayat kalitenizi olumsuz etkilemeden kendinize de kaliteli zaman kalabilecek şekilde bir yaşantınız olsun istiyorsanız yapma-


Etkili bir zaman yönetimi için rutininizi gözden geçirin Etkili bir zaman yönetimi için günlük rutininize bakarken hayatınızda zaman çalıcılar dediğimiz şeyleri belirleyerek hayatınızdan çıkarmaya çalışabilirsiniz. Zaman çalıcılarının farkına varabilmeniz için dürüst ve gerçekçi olarak değerlendirme yapılmalıdır. Çünkü bu zaman çalıcılar bazen farkında olduğunuz bazen de farkında olmadığınız hayatınızın rutini gibi görünen eylemlerdir. Uzun süre telefonda vakit geçirmek, düzensiz bir masanızın olması, günlük yapılacak işlerle ilgili planınızın olmaması, hayatı ana göre yaşamak, sosyal medyada vakit geçirmek, mükemmeliyetçi olmak, ayrıntılara takılmak, kararsız olmak, ani gelen misafirlerinizin olması, acil ve önemsiz olan işlere çok vakit harcamak, önceliklerinizi belirlememek, hedeflerin belirsiz olması, ani ve aceleci olmak hayatınızdaki bazı zaman çalıcılar olarak sıralanabilir. Hayatınızı ve günlük rutin işlerinizi gözden geçirdikten sonra zamanı planlamanız gerekmektedir. Etkili ve iyi bir zaman yönetimi için etkili olabilecek yolları şu şekilde sıralayabiliriz; organizasyon ve plan yapmak için vakit ayırmanız gerekmektedir. Plansız bir şekilde hareket edildiğinde başarısızlığı da planlamış sayılırsınız. Toplantılarda bir toplantı gündemi oluşturmak, gündüz işe geldiğinizde o gün yapılacak işlerinizi bir düzene koymak kısa vade için yapacağınız planlardandır. Yine uzun vade için de planlamalar yapmanız gerekmektedir. Bu planlamalar içinde kendiniz için ayıracağınız vakitler spora gitmek ya da düzenli bir aktiviteye katılmak gibi zamanları da göz önüne almanız gerekir. Hedeflerinizi belirleyin Hayatınızdaki ve işinizdeki amaç ve hedefleri belirlemeniz gerekmektedir. Amaçlarınızı belirlemek zamanı kullanmanıza yön verir. Hedefleriniz de kısa vadede ve uzun vadede elde etmek istediklerinizi belirlemeniz için size yol gösterir. Acil işleriniz öncelikli hedefiniz olmalıdır. İşlerinizin yapılacak tarihlerine göre yanına

not almakta işinizi kolaylaştırabilir. Hatta bu işlemi yaparken sizi motive etmesi için farklı renkte kalemler kullanabilir ya da severek aldığınız bir ajanda kullanabilirsiniz. Yapılacak işlerin listesini oluşturup yapılması gereksiz olanları ve uzun vadede size sonuç getirmeyecek işleri de listeden çıkarmak da size vakit kazandırır. Yapılacak işlerinizi sıralarken bir takvim ya da bir ajanda kullanmak gerekirse renkli kalemler kullanmak yine sizi motive edici olabilir. Planlama yaparken biraz esnek olmak gerekebilir. Bu esneklik aniden ortaya çıkan, planlarınızda olmayan ama yapmanız gereken şeyler için stres altında olmanızı önler. Biyolojik olarak en güçlü olduğunuz ve en iyi çalıştığınız zamanı belirleyip en zor işlerinizi o zamanlarda yapmanız işinizi daha da kolaylaştırabilir. Kişilerin biyolojik olarak en güçlü olduğu zamanlar kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Örneğin bazı kişiler sabah daha iyi iş yaparken, bazıları akşamüstü kendini daha motive ve iyi hissedebilir. Yapmanız gereken şeyleri doğru bir şekilde yapmak da etkili bir zaman yönetimi için önemli ve gereklidir. Aceleyle yapılmış işlerde genelde hata payı yüksek olur. Bu nedenle bir işe başlarken o işi nasıl en doğru şekilde yapabileceğinizi gözden geçirip o şekilde yapmanız gerekir. Acele ya da nasıl yapılacağını bilmediğiniz bir işe nasıl yapıldığına bakmadan yapmak zaman kaybına neden olur.

nunda birkaç dakika mola vermek tekrar işe döndüğünüzde işinizi yaparken sizi motive edip oyalanmanızı önleyebilir. Hayır diyebilmeyi öğrenmeniz gerekmektedir. Çevremizdeki insanları kırmamak için o an yapmanız gereken bir işi yapmayarak kişiye vakit ayırmak bazen gereksiz yere vakit harcamanıza neden olabilir. Bu nedenle sizden istek ve ricada bulunan insanlara vakit ayırırken kısa da olsa bir muhakeme edip gerekirse hayır demeyi bilmeniz gerekir. Önemli bir iş üzerinde çalışırken o işi bitirdiğinizde ufak da olsa kendinizi ödüllendirmeyi öğrenmeniz gerekir. Hatta kendimiz için yaptığımız bir planı da başarı ile yerine getirdiğimizde kendinize vereceğiniz ufacık ödüller motive edici olur. Bu şekilde zamanı etkin kullanmanız pekişir ve sürekli bir davranış haline dönüşebilir.

Yapacağınız işleri zamana bölün Bazı işler mükemmeliyetçilik gerektirse de genel olarak işleri yaparken en ufak ayrıntılara takılıp gereksiz ayrıntılar ile oyalanmak zaman kaybına neden olur. Bu nedenle işinizi yaparken en küçük ayrıntı için fazlasıyla vakit ayırmamak gerekir. Yapacağınız iş ile ilgili önemli ayrıntılar için vakit ayırmak daha doğru olur. İşleri yaparken oyalanmak ya da işleri ertelemek de zaman kaybına neden olur. İşlerimizi yaparken yapacağınız işi zamanlara bölerek arada küçük molalar vererek yapmak motive edici ve zaman açısından da verimli olacaktır. Örneğin işin her bölümü için yirmişer dakikalık zaman periyodları belirleyip yirmi dakika so-

Zaman çalıcıların farkına varın! Tüm bahsettiğimiz etkili bir zaman yönetimi için olması gerekenler ve zaman çalıcıların farkına varıp planlamalar yaptığınız halde işleriniz hala yolunda gitmiyorsa bu konuda profesyonel bir yardım almanız sizin için gerekli olabilir. Ya da etkili bir zaman yönetimini planlama konusunda motive değilseniz ve hayatınızda bir şeylerin tüm bunların dışında yanlış gittiğinizi düşünüyorsanız hayatınızı yoluna sokup zamanı verimli ve mutlu kullanmak istiyorsanız yine bir profesyonelden yardım almanız gerekebilir. Herkese, yaptığı işlerin yarım kalmadığı geriye baktığında pişmanlıkları ve eksikliklerinin olmadığı güzel zamanlar diliyorum.

Makale

nız gerekenlerden biri de etkili bir zaman yönetimi yapmaktır.

OCAK - ŞUBAT 73


Deniz Turizmi

Denizlerdeki en

74 OCAK - ŞUBAT

nefes kesici gemilerin sahibiyiz Geçtiğimiz yıldan bu yana hemen hemen baştan aşağı bir değişim süreci yaşıyor Sunorama. Gerek şirketin yapısında, gerek işleyişinde, gerekse de hizmet anlayışında yaşanan bu süreç, içinde bulunduğumuz yılda devam edecek ve elbette ki bunun sektöre yansıması olacak. Tüm bunlar ve çok daha fazlasını Royal Caribbean Türkiye - Sunorama Genel Müdürü Alper Taşkıranlar ile konuştuk. Gördük ki Sunorama, çok yakın zamanda online satışlara başlayacak, Karayipleri Türk müşterilerinin yılın üç ayı değil de 12 ayında tercih etmesi için birçok avantaj sağlayacak, hem dünyanın en büyük hem de en akıllı gemisi “Harmony of the Seas” ile Akdeniz’i fethedecekler.

Neredeyse tepeden tırnağa yaptığınız değişiklikler sebebiyle 2016 sizin için farklı bir yıl olacak gibi. 2015 senesinde başlanılan değişim sürecinin 2016 senesinde de devam ettiğini söyleyebiliriz. Geride bıraktığımız yılda hem şirketimizin ortaklık yapısında hem de hizmet anlayışında farklı bir oluşuma gidildi. Bu farklılıkların içerisine bir de benim şirkete dahil olmamı ekleyebiliriz tabi. Royal Caribbean International, Türkiye temsilciliği olarak teslim aldığımız bayrağı çok çalışarak daha ileriye taşımak için elimizden gelen gayret ve özveriyi göstereceğiz.

Hem yaşanan değişimlere hem de söz konusu değişimlerin size nasıl yansıyacağından başlayalım mı? Türkiye temsilciliği olarak artan yatırım gücümüzü en iyi ve en doğru şekilde kullanarak daima bir gemi seyahatinden fazlasını sunan Royal Caribbean gemilerinin tanıtımını ve farklılıklarını anlatarak başlamamız gerektiğini düşünüyorum. THY ile Royal Caribbean işbirliği çerçevesinde; Miami ve Karayip Adaları’na düzenlediğimiz basın gezilerimiz ile ilgili yazılı ve görsel basında çıkan haberlerin Royal Caribbean’ın marka bilinirliği ve imajı konusunda oldukça faz-

la katkısı olduğunu gözlemliyoruz. Bir yandan çağımızın gerektirdiği teknolojik yatırımlara yönelik alt yapı çalışmalarımızı sürdürürken diğer taraftan dijital pazarlama faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Sosyal medya hesaplarımız aracılığı ile şirketimiz ve gemilerimiz hakkında en güncel bilgileri paylaşırken, merak edilen tüm sorulara da anında yanıt veriyoruz. Blog ve video paylaşım sitelerinde ise reklam ve tanıtım çalışmalarımızı dolaylı pazarlama yöntemlerini takip ederek gerçekleştiriyoruz. 2016 yılı içerisinde yenilenecek olan web sitemiz ile tüm acentelerimize ve müşterilerinize 7/24 bilgi ve onli-


Neden Royal Caribbean? Bizim üzerimize düşen en büyük görev potansiyel müşterilerimizin Royal Caribbean’ı neden tercih etmeleri gerektiğini en doğru şekilde anlatmak olacaktır. Sektördeki en eğlenceli gemilere sahip olan şirketimiz, dinamik ve yenilikçi bakış açısı ile tüm dikkatleri kendi üzerine çekmeyi başarmaktadır. 2010-2016 yılları arasında “Dünyanın En Büyük, En Akıllı ve En Teknolojik” gemilerini tanımlayan Oasis ve Quantum Class altı yeni gemisini dünya denizleri ile buluşturan Royal Caribbean International bu imajını daha da kuvvetlendirmiştir. Biz hem denizlerdeki en nefes kesici gemilerin sahibiyiz hem de gemi seyahatlerine farklı boyutta bir tarz ekleyerek yeniliklere imza atmaya devam ediyoruz. “Cruise değil, Royal Caribbean” derken… Sadece Royal Caribbean filosundaki gemilerde bulunan Royal Promenade, Central Park ve Boardwalk gibi yaşam alanlarındaki benzersiz tarzı benimsemeleri için dünya denizlerinde seyahat eden

gemilerimizden herhangi birisiyle geçirecekleri bir gemi seyahatinin ilk günü bile yetecektir. Dünyaca ünlü ve ödül kazanmış “Broadway Müzikallerini” (Grease, Cats, Mamma Mia, We Will Rock You ) Royal Caribbean gemilerinde canlı ve ücretsiz olarak izleyebilirsiniz. Broadway’in Yeşil Devi Shrek ve Madagaskar Penguenleri çocuklar için bu seyahati daha da unutulmaz hale getiriyor. Aqua Theatre’da yüzme olimpiyatlarında ödül kazanmış sporcuların nefes kesen gösterileri, Studio B’de gerçekleştirilen artistik buz pateni şovları ayrıcalıklarımızdan bazıları. Her yaş grubuna özel aktivite ve eğlence anlayışının hakim olduğu gemilerimizde, video oyunlarından, atlı karıncaya; çarpışan otomobillerden, sörf ve uçuş simülatörlerine; tırmanma duvarından, golf sahasına; Zip Line’dan, su kaydıraklarına kadar her şey bu eşsiz deneyimin tadını doyasıya çıkarabilmeniz için düşünülmüş. Açık büfe anlayışını baştan aşağı değiştiren yeni sistemle, restoran girişinde sizi karşılayan garsonunuz size masanıza kadar eşlik ederek ilk olarak içecek siparişlerinizi alıyor. Royal Promenade üzerinde yer alan Sorrento’s Pizza ve Cafe Promenade, Central Park içindeki Park Cafe, Solarium Bistro, Hot Dog House, Boarwalk Donuts ve Vitalilty Cafe ücretsiz restoranlardan damak zevkinize uygun lezzetli alternatiflerin tadını çıkabilirsiniz. Denizler üzerindeki ilk

Alper Taşkıranlar

Starbucks’ta kahvenizi yudumlayabilir, farklı tarzı ve 1950’li yılların dekorasyonu ile hizmet veren Johnny Rockets’ta hamburger menülerinin veya canlı gitar performansları eşliğinde Rita’s Cantina’daki Meksika mutfağının lezzetlerini tadına varabilirsiniz. Quantum Class gemilerimizdeki biyonik barlarımızda robot barmenlerimizin hazırladığı kokteylleri içerken de teknoloji kullanımında sınır tanımadığımıza şahit olacaksınız. Quantum Class gemilerimizde sizi en çok şaşırtacak olan da şüphesiz ki okyanus manzaralı iç kabinler! Sanal balkonlu kabin olarak adlandırılan bu kabinlerde, özel bir teknoloji ile odanıza balkonlu kabinlerdeki manzara görüntüsü yansıtılmaktadır, eş zamanlı olarak okyanus manzarasının tadını çıkarabilir, gün batımını izleyebilirsiniz.

Deniz Turizmi

ne rezervasyon imkânı sunmaya hazırlanıyoruz. Temsilciliğini yapmakta olduğumuz Royal Caribbean, Celebrity Cruises ve Azama Club Cruises şirketlerinin tüm programlarına ve fiyatlarına ulaşabileceğiz web sitemizde her zaman olduğu gibi paket programlarımızı da ilan edeceğiz.

OCAK - ŞUBAT 75


Deniz Turizmi 76 OCAK - ŞUBAT

Peki, ürün bazında bakarsak neler söyleyebilirsiniz? Bugüne kadar yolcularımız Karayipleri genelde Aralık, Ocak, Şubat gibi kış aylarında tercih ederken yaz aylarında ise daha çok Kuzey Avrupa ve Akdeniz programlarına ilgi göstermekteydiler. Bu sene ise; Türk Hava Yolları’nın Miami’ye direkt uçuşunun da başlamasıyla 12 ay süresince her hafta hareketli Karayip programlarımızı çok cazip fiyat avantajlarıyla müşterilerimizin beğenisine sunmaktayız. Antalya veya Bodrum’daki beş yıldızlı ultra lüks otellerde bir haftalık yaz tatili ile neredeyse aynı fiyatlara dünyanın en büyük iki gemisi “Oasis of the Seas” ve “Allure of the Seas” ile yaz aylarında da Karayip Adaları’nın keyfini çıkarmaları artık mümkün. Harmony ile Akdeniz programlarının sizin için ayrı bir önemi olacak diyebilir miyiz? Dünyanın en yenilikçi gemi şirketi olan Royal Caribbean’ın yatırımlarına hız kesmeden devam ettiğini ve iki yeni gemisini daha denize indirmek için geri sayıma başladığını belirtmek istiyorum.

Quantum sınıfının üçüncü gemisi olan Ovation of the Seas Nisan ayında, Oasis sınıfının üçüncü gemisi olan Harmony of the Seas ise Mayıs ayında dünya denizleri ile buluşuyor. Ovation of the Seas ilk sezonunda Asya programlarını gerçekleştirmekte, Harmony of the Seas’in ise ilk yılında Akdeniz’e gelecek olması büyük şimdiden çok büyük bir heyecan yaratmaktadır. Ouantum ve Oasis sınıflarının birleşimi ve bu özelliği ile bir ilk olan “Harmony of the Seas” 7 Haziran ile 23 Ekim tarihleri arasında Roma ve Barselona’dan hareket ile Mayorka, Marsilya, La Spezia ve

Napoli limanlarına uğramaktadır. Türkçe rehber garantili olarak hazırladığımız uçaklı paket programlarımız ile yolcularımızın “Harmony of the Seas” ile bu muhteşem deneyimi yaşamalarını sağlayacağız. Kuzey Avrupa’da, beş yıldızlı Serenade of the Seas ile Norveç Fiyortları ve Baltık başkentleri için hazırladığımız uçaklı paket programlarımızı ve İstanbul hareketli modern tarzını servis kalitesiyle taçlandıran Celebrity Equinox gemisinin Akdeniz programlarını müşterilerimizin beğenisine sunmaktayız.



Bu başka bir aşk

Her ressam denizi resmeder. Ama her birinin denize yaklaşımı, duygusu, bunu dışa vuruş biçimi farklıdır. Hele ki devreye deniz sevgisi, aşkı giriyorsa, denizle içi içe yaşıyorsa işte o zaman ortaya bambaşka bir şey çıkar. Deniz denince akla ne geliyorsa onları resmetmiş bir ressamı, Necdet Öksüz’ü taşıdık satırlarımıza. Kendisi şu sıralar ‘Deli Deniz’ serisiyle dikkat çekiyor. Ressam, “Aslında beni cezbeden denizin sessizliği, dokusudur. Bu başka bir aşk zaten. Denizin mavisini, köpüğünü sevdiğim için sevgimi tablolarımda bu şekilde yansıttım. Ortaya da ‘Deli Deniz’ serisi çıktı” diyor. Tabloların kimisi alıcıyla buluşmuş, diğerleri ise alıcısını bekliyor.

Sanat

1

78 OCAK - ŞUBAT

956 yılında Eskişehir’de doğan Ressam Necdet Öksüz, ilk, orta ve lise eğitimini Eskişehir’de tamamlamış. 1981 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Resim Bölümü’nden mezun olan ressam çalışmalarını İstanbul’da sürdürüyor. Hayatının her kesitinde resmin yer aldığını ifade eden Ressam Necdet Öksüz, “Resimde çeşitli konuları işledim ancak ben doğa ressamıyım. Anlaşılır olmayı severim. Tablolarımda daha çok gördüklerimi resmettim. Resim içinde şu güzelliği barındırır; ressam konuya bakar, o konuyu yüreğinden geçirir, onu hisseder ve bu duygu elinden çıkarak tabloya yansır. Kısacası görürsünüz, hissedersiniz, içinize alırsınız ve elinizle bunu dışarı yansıtırsınız” diyor. Şu sıralar ‘Deli Deniz’ serisiyle dikkat çeken ressam, “Tablolarıma hep doğa resimlerini yansıttım. Fakat denizin içinde olan her şeyi ise zamanla keşfettim. Denizin içinde yaşayan canlılardan, denizden beslenen martılara, denizcilere yol gösteren fenerlere kadar denizle ilişkili olan her şeyi resmettim. Çünkü denizde yaşayan canlıların her biri kendi içinde renkleri, formları dokularıyla çok etkileyici

ve ilham verici” diyor. “Beni cezbeden denizin sessizliği, dokusu” Ressam, Haziran ayından beri ürettiği, bahar döneminde sanatseverlerle buluşturacağı ‘Deli Deniz’ serisinin ortaya çıkmasını şöyle açıklıyor; “Ben denizle iç içe yaşayan biriyim. Aynı zamanda yelkenciyim. Denizi çok seviyorum ve bu sevgimin tezahürü olarak yaz kış kar demeden denize çıktığım olur. Aslında beni cezbeden denizin sessizliği, dokusudur. Bu başka bir aşk zaten. Denizin mavisini, köpüğünü

sevdiğim için de bu sevgimi tablolarımda bu şekilde yansıttım. Ortaya da ‘Deli Deniz’ serisi çıktı.” Denizi alışılmışın dışında işleyen Ressam Necdet Öksüz, “Benim yapmak istediğim şey resmin tüm özelliklerini içinde bulunduran resimler ortaya koymak. Resimlerimi yaparken tekniğe, lekeye çok ağırlık veriyorum. Bunu bir fotoğraf gibi değil de kendi yorumumla yapmaya çalışıyorum. Yağlıboyayı çok farklı kullanıyorum, dokuları kabartmalar ve katmanlarla yakalıyorum.” diyor.


Ressam Necdet Öksüz

“Bir ressam sevdiği şeyleri resmetmek ister” Bir ressam her zaman sevdiği şeyleri resmetmek ister diyen Necdet Öksüz, “Sevdiği şeyleri resmeden bir ressam ticari anlamda piyasadan etkilenmemeye çalışır. İyi ressam olmanın özelliklerinden biri resmin içindeki tüm öğelere saygı duymak ve farklı olmaktır.

“Her şey küçücük bir kayıkla başladı” 35 yıldır denizlerde dolaştığını söyleyen ressam son olarak şunları aktarıyor: “Denizi seven, teknesi olan, yelkenle, dalışla, yüzmeyle

ilgilenen, denizin keyfini çıkarabilen bir insan denizin tadını, soğukluğunu, dokusunu hep hissediyor. Yaptığım resim hak ettiği yeri buluyor. Denizi seven insanlar resimlerimi evlerine, ofislerine asıyorlar. Denizi sevdiğiniz zaman hep yakınında olmak, manzaranızda denizin olmasını istiyorsunuz. Deniz olmayan bir yerde yaşayabileceğimi düşünmüyorum. 35 yıldır denizlerde dolaşıyorum. Her şey küçücük bir kayıkla başladı. Kendi teknem de oldu. Gezi amaçlı da spor amaçlı da deniz her zaman çok keyifli oluyor. Dalgalarla boğuşmak da insana bambaşka bir haz veriyor.”

Sanatçı hakkındaki güncellemeleri bu hesaplardan takip edebilirsiniz. twitter.com/necdet_oksuz facebook.com/necdetoksuzart instagram.com/necdetoksuz

Sanat

Farklı bir argümana sahip 1980’den bu yana 15 kişisel sergi açan ressam farklı bir argümana sahip. Kalıpların dışına çıkmayı ve farklı olmayı benimsiyor. Resimde tek bir genel geçer kuralın olmadığını şu sözleriyle ortaya koyuyor; “Denizi kırmızı da resmedebilirsiniz. Mor da yapabilirsiniz. Sorun değil. Zaten doğayı izlediğinizde renk değişimlerini hepimiz görüyoruz. Benim de resimlerimde renkler belki zamanla değişecek. Bulutun, gecenin, ayın… Bir gece resmi yaptığınızda ayın ayna gibi parlayan ışığını denizin üzerinde gördüğünüzde artık ona mavi değil gümüş deniz diyebiliyoruz.”

1300’lü yıllardaki ressamlara baktığımızda denize yakın yerlerde, kıyılarda yaşayan ressamlar kompozisyonlarında çoğunlukla denizi kullanmışlardır. Ben de denizle içi içe yaşadığım için biraz da minimal, sade ve net olmak adına soyut dediğimiz, zaman zaman denizin içine girerek, ona yakından bir mercekle bakar gibi suyun ıslaklığını ve dokusunu yakalamaya çalışıyorum aslında” diyor.

OCAK - ŞUBAT 79





Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.