7deniz Dergisi Kasım-Aralık 2014

Page 1

Fiyat: ¨ 10 Yıl: 2 Sayı: 12 / Kasım - Aralık 2014

Salih Zeki ÇAKIR:

Koster Projesini Sektör Benimsedi S. Barış TÜRKMEN:

Mira Marine DEW Markasıyla Devlerle Mücadele Ediyor

Dr. Tarık ÖĞÜT:

FİGES’ten Denizciliğe AR-GE ve ÜR-GE Hizmeti


tekstil ta覺mac覺l覺覺 7 Deniz 22cmx29 cm TR.pdf

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

1

14.03.2014

11:10



İÇİNDEKİLER 4

18 Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi: İbrahim Kocamış

Yatırım ve Üretim Yılı Olmalı

18 22 24 32

24

34 36

FİGES’ten Denizciliğe AR-GE Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde GEDDAD’ın Gönüllü Ordusu 7/24 Göreve Hazır

38

Görsel Yönetmen Grafikart

48

Yakıt Dünyasında 2014 Yılında Neler Yaşandı

28

Artık Yokuşu Tırmanmaya Başladık

50

Konteyner ve gemi takip sistemine geçeceğiz

51 51 52

Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan Fransa Temsilcisi: Onur Koyuncuoğlu

Hatay’ın ihracatçısı Ro-Ro gemisi aldı Ro-Ro Gemilerinin Rotası Trieste oldu Mersin Limanı ihracatı ilk 9 ayda yüzde 3 arttı

Reklam ve Abone Reklam ve Halkla İlişkiler Md Ebru İşcan reklam@7deniz.net

CTP ve Baskı Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. Yayın: Yerel - Süreli Yayın 7deniz dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.

Mira Marine DEW Markasıyla

İş Güvenliği Sorunu

Katkıda Bulunanlar Kapt. Kubilay Ulucan Can Besev Hüsnü Murat Erenli

İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: info@7deniz.net 7deniznet 7denizdergisi thecruiselife1 TheCruiseLife

Amerika’da Amatör Denizcilik

ve ÜR-GE Hizmeti

Editör Cengiz Tepebaş cengiz@7deniz.net

Yayın Danışma Kurulu Altan Köseoğlu, Atilla Özdöl, Can Besev Kapt. Kubilay Ulucan Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan Bahadır Tonguç, Rıza Arslan Semih Ege, Av. Pekçan Türkeş

Koster Projesini Sektör Benimsedi

Devlerle Mücadele Ediyor

Genel Yayın Koordinatörü İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış cilem@7deniz.net

2015, Denizcilik Sektörü İçin

53

KOÜ Barbaros Denizcilik, Endless Abroad’ı ağırladı

32

53 54 56

İnce Denizcilik Piri Reis Üniversitesi’nde Sülfür Kontrol Alanları DTO’da bu yılın son meclis toplantısı yapıldı



Editör

2015, Denizcilik Sektörü İçin Yatırım ve Üretim Yılı Olmalı

2

014’ü geride bırakmaya hazırlandığımız şu günlerde hepimizi yeni yılın heyecanı sarmaya başladı. 2015’in, yatırım ve anlaşmaların yapılacağı, gemilerin kızaktan ineceği, üretim ve ihracatın artacağı bir yıl olacağı kanaatindeyim. Her geçen yıl pazar payını arttırarak büyüyen Türkiye denizcilik sektörü için bu durum sevindirici bir gelişme olur. Temennimiz bu ilerleyişin hız kesmeden devam etmesi ki yaşanan gelişmeler ve veriler doğrultusunda, 2015’in yatırımlar konusunda oldukça tatmin edici sonuçlar doğuracağı kanısındayım. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, 2015 yılı bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nu 15. 5 milyar dolar olarak açıkladı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, 2015’te denizcilik sektörüne yönelik 15,5 milyar liralık yatırım yapılacağını belirterek, diğer harcamalarla birlikte toplam harcama miktarının 40,2 milyar lira olacağının bilgisini verdi. Türkiye denizciliğine yönelik önemli yatırımların yapılacağı ve bu yatırımların ihtiyaç önceliğine göre şekilleneceği sektörle paylaşıldı. Yıl içinde bu yatırımlara yakinen tanık olmayı umut ediyoruz.

| 4 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Diğer yandan Türkiye’de ekonominin siyasetin gölgesinde kalmadığı, siyaset yapmadan iş dünyasının desteklendiği, kendi üretim hikâyesine ve yeni bir heyecana ihtiyaç duyduğu aşikardır. Bu da ancak denizciliğin, sanayi yatırımlarının ve üretimin önünü kesen engellerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilecektir. Denizcilik sektörünün Türkiye’nin ekonomi hedeflerine paralel doğrultuda gelişmesini ve ilerlemesini arzu etmekteyiz. Dünya denizcilik pazarında ülkemizin stratejik konumu, gemi inşamızın gelişimi açısından önemli bir etken oluşturuyor. Gemi inşa sanayisi ve tersaneler bakımından ciddi bir alt yapı ve donanıma sahibiz. Coğrafi konumumuz ve iklim şartlarımız, tersanecilik faaliyetlerinde

ülkemize büyük bir rekabet üstünlüğü sağlıyor. Son yıllarda dünyadaki teknolojik gelişmeler ve yaşanan yoğun rekabet, gemi inşa sanayinin gelişimini büyük ölçüde etkiledi. Teknolojik gelişmeler neticesinde gemilerin yapısı değişti ve kapasiteleri arttı. Alt yapı yatırımlarından sonra çoğu tersanemiz, savunma sanayi projelerine ağırlık verdi. Türkiye tersanelerinde inşa edilen MİLGEM sınıfı projeler, bir dünya markası haline gelecek ve gemi inşaya yapılan yatırımların hız kazanmasıyla beraber savunma sanayimizin hacminde de artış yaşanacaktır. Yat Sektöründe İstihdam Artıyor 2014’te yaşanan bir diğer sevindirici gelişme ise yat inşada Antalya Serbest Bölgesi’nin atağa geçmesi oldu. Serbest Bölge’de yeni siparişlerin alındığı ve yat firmalarının kapasite kullanım oranlarıyla birlikte istihdamın da arttığı, geçen yıl bin 600’ler seviyesinde olan çalışan sayısının şu anda bin 850’lere kadar yükselmesi yat sektörü için önemli bir gelişmedir. Dünya yat sektörünün önemli üretim merkezlerinden biri olan Antalya Serbest Bölge’de yılın 7 ayında, 16 lüks yatın denize indirilmesi sektör adına sevindirici bir durum. Bölgede üretilen 16 yatın teslimatının yapıldığı, yılsonuna kadar denize indirilen yat sayısının 40’ı bulması bölgede ciddi bir canlanmanın olduğunun göstergesidir. 2015’le birlikte sektörümüzün canlanacağını ve sektördeki istihdamın artacağını umut ederek, yeni yılın denizcilik sektörünün yılı olmasını dileriz. 7Deniz ailesi olarak okuyucularımızın yeni yılını kutlar, 2015’in ülkemize, sektörümüze ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ederiz. Yeni yılın ilk sayısında buluşmak dileğiyle… Sevgiyle kalın…

İbrahimKocamış


KASIM-ARALIK • | 5 |

7 DENİZ


Kısa

Kekova için yatlar nöbette

Demre İlçesi’nin dünyaca ünlü tarih ve doğa cenneti Kekova’ya açılan penceresi olan Çayağzı Limanı’nda, yerli ve yabancı turistlere günübirlik gezinti yaptıran yat ve tekneler bakım için karaya çekilirken, 5 yat ise kış döneminde nöbetçi bırakıldı kış boyunca nöbet tutan yatlar ise karaya çekilerek, bakıma alınacak. Demre Deniz Taşıyıcıları Kooperatifi yöneticisi Hayrettin Özkan, “Teknelerimizi kış mevsimi için karaya çektik. Fakat, yurt içi ve dışından gelen konuklarımız için, Kekova’nın güzelliklerini göstermek amacıyla 4- 5 tekneyi kış mevsiminde nöbetçi olarak bırakıyoruz. Şu anda diğer teknelerimizin bakım ve onarım çalışması devam ediyor” dedi. Demre’de yat turuna çıkan Alman Jürgen Velolhoen ise “Kış ortasında Kekova turuna çıkmak çok güzel ve ilginçti. Bölgenin tarihi ve doğası çok mükemmel. Cennet gibi bir yer. Bölgedeki geçmiş ve bugünkü yaşamı öğrendim” dedi.

Çin demir fiyatını düşürdü hurdacılar sıkıntıya girdi

Aliağa’da faaliyet gösteren gemi söküm firmalarının, Çin’in kütük demir fiyatlarını düşürmesi firmaları sıkıntıya soktu. Aliağa Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği (GEMİSANDER) Atık Yönetim Merkezi sorumlusu Ersin Çeviker, Çin’in kütük demir fiyatlarını düşürmesinin hurda fiyatlarını olumsuz etkilediğini söyledi. Hurda fiyatlarının ton başına 90 dolar gerilemesinin 2 bin 500 kişiye iş imkanı sağlayan, yılda yaklaşık 320 geminin sökümünün yapıldığı Aliağa ilçesindeki tesisleri etkilediğini ifade eden Çeliker, firmaların 2014 yılını yüzde 30 kapasite kaybıyla kapatacağını dile getirdi. Çeviker, Çin kaynaklı sıkıntı nedeniyle 2015 yılı beklentilerinin olumsuz olduğunu kaydetti.

Hatay, krizi gemi taşımacılığıyla aşmak istiyor ATSO Başkanı Hikmet Çinçin, gemi taşımacılığıyla krizi aşmaya çalıştıklarını ve Ro-Ro gemileriyle yapılan taşımacılıkta tır başına uygulanan bin dolarlık devlet desteğin, kaldırıldığını belirterek “ Bu teşvik yeniden başlatılmalı.” dedi. Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin, kentte 900’e yakın ihracatçı firma bulunduğunu söyledi. İhracatçı firma sayısında Türkiye’de Hatay’ın 13’üncü sırada yer aldığını ifade eden Çinçin, kentin 357

| 6 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

ithalatçısıyla 16’ncı, 3 milyar 937 milyon dolar ithalatıyla 7’nci sırada bulunduğunu kaydetti. Çinçin, kentten geçen yıl 145 ülkeye ihracat yapıldığını, 87 ülkeden de ithalat gerçekleştirildiğini söyledi. Hatay’ın, geçen yıl gerçekleştirdiği 2 milyar doların üzerindeki ihracatla 81 il içerisinde 11’inci sırada yer aldığını kaydeden Çinçin, kentte geçen yıl sonu itibariyle sanayi sicil belgesi almış toplam 925 işletme bulunduğunu belirtti.


KASIM-ARALIK • | 7 |

7 DENİZ


Kısa

Dünyanın en büyük konteyner gemisi MSC OSCAR Shanghai Bank kredisiyle Mediterranean Shipping Company’e Güney Kore Daewoo Tersanesi’nde inşa edilen 19 bin 224 TEU kapasiteli MSC OSCAR, dünyanın en büyük konteyner gemisi ünvanını aldı. Dünyanın en büyük konteyner gemisi MSC OSCAR, Ocak-2015’de Mediterranean Shipping Company (MSC)’nin filosuna katılıyor. Hong Kong Varlık Yönetimi tarafından Shanghai Bank’dan sağlanan kredi ile Güney Kore Daewoo Tersanesi’nde inşa edilen 19 bin 224 TEU kapasiteli MSC OSCAR, dünyanın en büyük konteyner gemisi unvanını aldı. Mediterranean Shipping Company’nin Başkanı Diego Aponte’nin oğlu Oscar Aponte’nin ismini alan MSC OSCAR, 396 metre boyunda, 59 metre genişliğinde ve 196 bin DWT kapasiteli olmakla beraber, yakıt verimliliği özelliğini taşıyor. MSC tarafından işletilecek olan MSC OSCAR, Hong Kong Varlık Yönetimi’nin sipariş ettiği 3 konteyner gemisinden ilki olarak MSC’nin filosuna katılacak.

Eltesan mobil ve Fischer Panda’dan büyük adım

| 8 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Dünya’nın önde gelen marin, araç ve askeri jeneratör üreticisi Alman Fischer Panda, 2015 yılı itibari ile Türkiye’de yoluna sadece Eltesan mobil ile devam etme kararı aldı. Denizcilik sektörünün önemli firmalarından Eltesan mobil, Fischer Panda markası ile göstermiş olduğu üstün satış performansı sonucunda hem Türkiye’yi Alman devi için öncelikli bir pazar haline getirirken, hem de satış sonrası ve müşteri memnuniyeti konularında marka için çok önemli adımlar atarak kullanıcılardan tam not aldı ve büyük bir başarıya imza attı. Amsterdam’da düzenlenen METS fuarında, Fischer Panda yetkilileri, Türkiye pazarında satış ve satış sonrası servisin profesyonel ve tek bir firma tarafından yönetilmesinin müşteri memnuniyeti için önemli bir fark yarattığını ve bundan duymuş oldukları memnuniyeti dile getirdiler.

Sektör Europort İstanbul 2015’e hazırlanıyor 11-14 Mart 2015 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde, İMEAK Deniz Ticaret Odası adına, UBM NTSR Fuarcılık ve AHOY Rotterdam işbirliği ile düzenlenecek. Exposhipping Europort İstanbul 2015; Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR), Gemi Sanayicileri Derneği (GESAD) başta olmak üzere ilgili ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından destekleniyor. EUROPORT İSTANBUL, 2013 yılında 41 ülkeden 212 katılımcı, 538 marka ve 7.542sektör profesyonelini bir araya getirdi. Denizcilik sektöründe umutların devam ettiğini tüm dünyaya göstermek vizyonu ile yola çıkan EUROPORT İSTANBUL Proje Ekibi, 11.000 metre karenin üzerinde bir alanda gerçekleştirilecek fuar için çalışmalarına hızla devam ediyor.


KASIM-ARALIK • | 9 |

7 DENİZ


Kısa

İstanbul Boğazı’na dev dalgakıran ve liman projesi İstanbul Boğazı’nın Karadeniz girişine, dev bir dalgakıran ve liman projesi için düğmeye basıldı. Üçüncü Köprü rotasının geçtiği Sarıyer Garipçe Köyü, köprü ayağının bulunduğu yere yapımı tasarlanan yeni limanla tertemiz bir yüze kavuşacak. Rehberlik ve römorkör hizmetleri de buradan yapılacak. 2.5 senede hayata geçirilecek olan proje, takriben 1 milyon liraya mal olacak. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 1. Bölge Müdürlüğü tarafından yapılması tasarılanan ‘Kaptan Lütfü Berk Rehberlik İstasyonu Mendirek ve Rıhtım İnşaatı Projesi’nin hayata geçirilmesi için, İstanbul Valiliği’ne müracaat ederek, ÇED sürecini başlattı. İMPO İmar Tasarılama Mühendislik İnşaat Limited Şirketi tarafından ihalesi alınan proje, bir kamu yatırımı olacak. Yatırım alanı devletin arazisi olduğundan, proje alanı için resmi müsaadelerin haricinde rastgele bir kiralama veya tahsis bedeli ödenmeyecek.

Huawei’den En İyi Lojistik Partner ödülü DHL’e DHL bünyesinde yer alan hava ve deniz taşımacılığı uzmanı DHL Global Forwarding, Huawei Telekomünikasyon firması ile olan iş ortaklığını güçlü bir takım çalışması çerçevesinde sürdürüyor. Huawei için özel olarak oluşturduğu proje takımı ile önemli başarılara imza atan DHL Global Forwarding, sunduğu yüksek kapasiteli ve kaliteli hizmet anlayışı ile, karşılıklı bir memnuniyet ve güven duygusunun da oluşmasını sağladı. Geçtiğimiz günlerde Huawei tarafından düzenlenen ve başarılı projelere imza atan iş ortaklarının bir arada bulunduğu Tedarikçiler Kongresi’nde, “Birlikte çalışalım, birlikte başaralım” sloganı etrafında şekillenen bu memnuniyet duygusu ödüllendirildi ve DHL Global Forwarding “En İyi Lojistik Partner” ödülünün sahibi oldu. Bu önemli ödül, projede yer alan çalışanların gösterdikleri yüksek performansın değerlendirilmesi neticesinde verildi.

| 10 | • KASIM-ARALIK

Maersk Line yeni yıla yeni servislerle giriyor

7 DENİZ

Ma Maer ersk sk LLine inee su in sund nduğ uğu u yeni yeni 2015 201 015 5 Do Doğu ğu – Batı Batı se serv rvis is Maersk sunduğu servis ağı ile müşterilerine, güvenilir, hızlı ve doğrudan hizmetleri sayesinde istikrarlı bir deneyim vadediyor. Bu hizmetleri, 2015 yılında, daha fazla limana direkt ve daha sık uğramaya başlayarak, aynı bölgede birçok limandaki alternatif son yük kabul tarihleriyle sağlıyor. Üstelik kanıtlanmış tam zamanında varış oranlarının da devam edeceği belirtiliyor. Maersk

Line Li ne, gemilerin gemi ge mile leri rin n ortalama orta or tala lama ma boyutlarında boy oyut utla ları rınd ndaa yapılan yapı ya pıla lan n büyübüyü bü yüLine, me ve daha kısa rotalar ile tedarik zincirinin çevreye verdiği zararın azaltılacağını garanti ediyor. Sektörün en büyük gemilerinin kullanılması (sektör ortalaması 10,685 TEU iken yeni servis ortalaması 12,038 TEU), daha düşük hız ve en son geliştirilen teknolojiler sayesinde CO2 salınımını daha da aza indirgiyor.


Huzur Yat

KASIM-ARALIK • | 11 |

+$<$//(5ø1ø=ø *(5d(./(ù7ø5ø<258=

$GUHV â(YOL\DâdHOHELâ0DK â7HUVDQHOHUâ&DG â1XKâ6DQ â6LWâ$â%ORNâ1R â7X]ODâ â¶67$1%8/â â7h5.¶<( 7HOHIRQ â â â â â â â â â â â â â)D[ â â â â â 80 7HPPX] $ãXVWRV E-Posta: info@huzuryat.com.tr - www.huzuryat.com.tr

7 DENÄ°Z


Kısa

Coli Group, proje taşımacılığında yılların tecrübesini sunuyor

2014 senesinde kuruluşunun 40. yılını kutlayan COLI GROUP, filosundaki 360 ton kaldırma kapasiteli ağır donanıma sahip 10,000 – 15,000 dwt modern gemiler ile proje ve ağır yük taşımacılığında adından çokça söz ettiren bir küresel oyuncu konumunda. Coli Group’un bölge ofisi olan Coli Project Cargo (CPC) Denizcilik Ltd. firması eylül ayında hizmete girdi. Firmanın ortağı ve Genel Müdürü Bahadır Tonguç, piyasamızca iyi tanınan Coli Group’un bu hamle ile bölge müşterilerine daha yakın olma gayesi taşıdıklarını dile getirdi. Müşteri memnuniyeti odaklı çalışan Coli Group, ana rotası olan Kuzey Avrupa – Uzakdoğu – Kuzey Avrupa hattı üzerinde, dünya çapındaki 16 ofisi ile endüstriyel projelerin deniz taşıması ve operasyonları için alışılmışın dışında çözümler üretmekte. Taşınan yükler arasında; rüzgar türbinleri, trafo ve jeneratörler, iş makineleri, yatlar, savunma sanayi yükleri, basınçlı kaplar, rafineri ekipmanları gibi ürünler bulunuyor ve firma deniz taşımaları haricinde proje planlama, kontrol, teknik destek ve danışmanlık hizmetleri de vermekte. Proje lojistiği sektöründe son yıllarda olumsuz tecrübeler yaşayan Türk müşterilerinin artık kaliteli servis arayışında olduğuna dikkat çeken Bahadır Tonguç, 2015 senesinden beklentilerinin pozitif olduğunu ve günün sonunda prensip sahibi firmaların varlığını sürdüreceğine inandığını belirtti.

İÇDAŞ’a ICCI 2014 Enerji

Oscarı ödülü

Çanakkale’ye yeni deniz ulaşımı

| 12 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Çanakkale Boğazı ve adalara deniz ulaşımının sağlandığı hatlar, bu hatlarda çalışan gemiler ve bu gemilerin yanaştığı iskeleler yeniden ihaleye çıkarılıyor. Şu an için bu haklara sahip olan Gestaş firması başta olmak üzere bazı şirketler de ihaleye girmek için hazırlık yapıyor. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararı çerçevesinde, Çanakkale ve çevresinde Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. (TDİ) tarafından verilen şehir hatları hizmetleri 15 Ağustos 2006 tarihli protokol ile Çanakkale İl Özel İdaresi’ne devredildi. Sonrasında Çanakkale İl Genel Meclisi, aldığı kararla ilgili menkul ve gayrimenkuller ile hakların her türlü kullanım ve işletme hakkını, kendi şirketi Gestaş Deniz Ulaşım Turizm Ticaret A.Ş.’ye tahsis etti.

Çanakkale Biga’daki Değirmencik ve Bekirli Termik Santralleri “Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı (ICCI) 2014 Enerji Oscar Ödülleri”nde iki yıldır üst üste büyük ödülü kazandı. İÇDAŞ’ın termik santralleri “Enerji Oscarları” na damga vurdu. Çanakkale Biga’daki Değirmencik ve Bekirli Termik Santralleri “Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı 2014 Enerji Oscar Ödülleri”nde iki yıldır üst üste büyük ödülü kazandı. Geçtiğimiz yıl Bekirli Termik Santrali “Enerji Oscar”ını alırken, bu yıl aynı ödül Değirmencik Termik Santrali’ne verildi. Sanayi ve enerji tesislerinde çevre ve insan sağlığına önem veren İÇDAŞ, iki yıl üst üste “Enerji Oscarı” na layık bulundu. İÇDAŞ Değirmencik Termik Santrali “Kömür Kategorisi”nde Enerji Oscar Ödülü’nün sahibi oldu. 2014 Enerji Oscar Ödülleri Ankara’da yapıldı. Ödülü, İÇDAŞ Genel Müdürü Bülend Engin’e Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından verildi.


KASIM-ARALIK • | 13 |

7 DENİZ


Kısa

Hopaport otomasyonda Solon ile anlaştı

Antartika’ya üs kuruyoruz Türkiye hiçbir ülkenin egemenliği altında olmayan Antartika Kıtası’nın yönetiminde söz sahibi olabilmek için harekete geçiyor. İlgili Kanun Tasarısı, TBMM’ye sunuldu. Tasarının gerekçesinde, Antartika Kıtasının deniz bilimleri araştırmaları, iklim değişikliğinin canlılar ve deniz seviyesi üzerindeki etkileri, balıkçılık, jeoloji, tıp, astronomi gibi alanlarda önemli araştırmaların yapıldığı, zengin maden rezervlerinin bulunduğu değerlendirilen bölge olduğu anımsatıldı. Antarktika Antlaşması’nın, 1 Aralık 1959’da kıta çevresinde aktif olarak bilimsel araştırma yapan 12 ülke tarafından imzalandığı ve 1961’de yürürlüğe girdiği anlatılan gerekçede, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 50 ülkenin taraf olduğu belirtildi.

Türkiye’nin önemli limanlarından Hopaport, tüm operasyon süreçlerini sektörün önde gelen liman otomasyon firması SolonPort’un çözüm ortaklığıyla yönetecek. Limanlarında 2015 yılı itibariyle SolonPort yazılımını kullanacaklarını belirten Hopaport Limanı Genel Müdürü Meriç Burçin Özer, “Yaptığımız işlerde bugüne kadar hep profesyonellerle çalıştık. SolonPort’un yazılımının bize sunduğu esneklik ve profesyonellik istediğimiz noktada. Bu açıdan yazılımın ihtiyaçlarımız karşılayacağına inanıyorum” şeklinde konuştu. Solon Yazılım Genel Müdürü Oktay Okşak, Hopaport Limanı’na kurdukları SolonPort Liman Otomasyon Yazılımı’nın, limanın ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayacağını ve hem zaman kaybının, hem de iş gücü kaybının önüne geçeceğini belirtti. Anlaşmayla sektörde yılların getirdiği tecrübeyi Hopaport’un hizmetine sunmuş oluyoruz dedi.

Japonlar deniz altında şehir kuracak

| 14 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Japon inşaat şirketi, 5 bin kişinin yaşayabileceği ve deniz kaynaklarından enerji üretecek bir sualtı şehri planını açıkladı. 25 milyar dolarlık projeyi hayata geçirebilecek teknolojinin ise 2030’da hazır olacağı ifade ediliyor. Birçok kişiyi sualtında yaşama fikri düşündürürken, bilim-kurgu filmleri yönetmenlerinden George Lucas da bu fikri bir filminde sualtı şehri görüntüleri ile de görselleştirmişti. Bunlardan biri de “Star Wars” serisini ilk filminde su altındaki balonlardan oluşan Gungan şehrindeydi. Şimdi de Japon inşaat şirketi Şimizu, sualtı yaşam alanı kurma fikrinin sadece bir hayal olmadığını ve sadece 15 sene sonra 2030 yılında böyle bir şehri inşa etmeyi planladıklarını açıkladı. Şimizu şirketi sözcüsü Hideo Imamura, basına yaptığı açıklamada, “Bu bir rüya değil, gerçek bir hedeftir.” dedi.

Dünyanın en büyük konteyner gemisi ilk seferine çıktı Çin Nakliye Konteyner İşletmesi’nden (CSCL) yapılan açıklamaya göre, dünyanın en büyük konteyner gemisi CSCL Globe, ilk seferini gerçekleştirmek üzere Şanghay’dan Avrupa’ya doğru hareket etti. Güney Koreli Hyundai Ağır Sanayi Şirketi tarafından üretilen yük gemisinin 400 metre uzunluğunda ve 60 metre genişliğinde olduğu, saatte 43 kilometre hıza ulaşabildiği kaydedildi. Dünyanın en büyük gemisi olarak bilinen Danimarkalı denizcilik ve liman işletmesi grubu Maersk’e ait yük gemisinin 18 bin konteyner taşıma kapasitesini egale eden CSCL şirketinin yeni gemisine 19 bin 100 konteyner yüklenebildiği açıklandı.


KASIM-ARALIK • | 15 |

7 DENİZ


Kısa | 16 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ


KASIM-ARALIK • | 17 |

7 DENİZ


Gemi İnşa Röportaj

Salih Zeki ÇAKIR KOSDER Derneği YKB

Koster Projesini Sektör Benimsedi Kaptan Salih Zeki Çakır, Koster filolarının yenilenmesi konusunda sektörde bürokraside, kamu kurum ve kuruşlarında şüphesiz en çok çaba gösteren isimlerin başında geliyor. Yaptıklarıyla sektörde adından söz ettiren Çakır, bilgiyi paylaşmak konusunda her zaman hevesli olduklarını, çünkü bilgi paylaşıldıkça kazananın her zaman sektör olduğunu vurguluyor.

H | 18 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

er insanın bir yapısı var diyen KOSDER Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Orion Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Kaptan Salih Zeki Çakır, “Denizcilikte pek çok uzmanlık alanında faaliyet gösteriyoruz. Bu biraz yapıdan kaynaklanıyor. Ben denizciliğe adım attığımdan beri sektörün sorunlarıyla ilgiliyim. Madem denizciyiz bu işler nasıl diye anlamaya çalışıyorum. Sektöre girdiğim ilk yıllarda hemen her işle uğraşmak zorunda kaldım. Uğraşınca deneyimde kazandım. Böylece sektörde önemli bir bilgi birikimine sahip oldum. Ancak ben bilgiyi kendime saklamam.

Kendime zarar vereceğini bilsem bile paylaşırım. Zaten paylaşarak bugünlere geldik. Ama bundan herkes istifade etmiş oluyor. Benim hayat felsefem herkes mutluysa ben de mutlu olurum. Etrafımdaki insanlar mutlu değilse ne olursa olsun memnun olmam. Sektörde kim olursa olsun iyi niyetli bir şekilde destek olmaya çalışırım” dedi. Kaptan Salih Zeki Çakır, “Hepimizi aynı gemideyiz. Fikirlerin daha çok paylaşılması gerekir. Bilgilerimizi paylaşmalıyız. Bilgi paylaşınca fayda getirir. Ben ne biliyorsam paylaşırım. Her şeyi biliyorum diyemem zaten o yüzden pek çok

konularda temkinli yaklaşırım ve istişare ederim. İnsan doğası gereği her şeyi bilemez. Her şey odaklanmak mümkün değil. Kim ben büyük resmi görüyorum derse sizi yanıltmış olur. Herkes kendi uzman olduğu konuya odaklanmalı. Dolayısıyla herkes kendi bildiği işi yapsın ve çok iddialı da olmamak lazım. Tecrübemizi kullanarak bir ekip çalışmasıyla bir asgari müşterek çıkarıp bilgiyi paylaşarak daha başarılı olacağımızı düşünüyorum” şeklinde konuştu. “Yeni Türkiye” olgusu ve denizcilik sektörünün bu oluşumda işin neresinde olduğunu değerlendiren Kaptan Çakır, “Yeni Türkiye


vizyonu genel kabul görmüş ve her kademesiyle değişen yeni anlayışlar barındırıyor. Bu anlayışlardan bir tanesi belirlenen yeni Türkiye’nin hedefleri var. Orta ve uzun vadede belirlenmiş hedefler var. Yeni Türkiye modelinin ana teması şudur. Denizcilik kamusal işleyişte ve siyasette gerektiği gibi anlaşılamıyor: Anlaşılamamasının temel sebebi denizcilik bir bütün olarak, soyut kavram ve ele alınıyor. Soyut kavramla da bütünün parçalarını ortaya çıkarmak mümkün. Denizcilik bizlere, ‘Üç tarafı denizlerle çevrili,8 bin küsur sahil şeridi olan, denizci ülke denizci millet, denizlere hâkim olan cihana hakim olur…’ gibi söylemlerle ezberletildi. Belki 100 sene önce bu cümlelerle bir farkındalık oluşturmak mümkündü. Zaten bu söylemlere kimsenin bir itirazı yok. Böyle bir genel kabul var. Denizcilik önemlidir ama neden önemlidir bunun altı doldurulmadı. İhtiyaç duyulan analizler, uzmanlar, etütler işin içerisine sokulmadı. Türkiye Cumhuriyeti’nde denizciliğe önem vurgulanmasına rağmen bu detaylandırılmadı. Bunun altında yatan gerekçeler açıklanmadı. Şimdi tek başına denizcilik bir bütün olarak ele alındığı zaman anlaşılır değil” ifadelerini kullandı. “Herkes projesi kadar konuşsun” Denizcilik pek çok alt faaliyetten oluşan bir yapıya sahiptir diyen Kaptan Salih Zeki Çakır, “Amatör denizcilikten başlayarak, balıkçılıkla, gemi inşa sanayi, armatörlük faaliyetleri, deniz turizmi, limancılık, su altı turizmi gibi sayacağımız pek çok alt grup var. Bütün bunları ayrı ayrı ele almak lazım. Önümüzdeki büyüyen Türkiye vizyonunda. Bu hedeflerden biri de ekonomik büyüklük olarak 2023’e kadar dünyadaki 10 ülkeden biri olmak. Vizyonun ana fikri bu. O zaman denizcilik de buna entegre olabilecekse, bu ilk 10 sıralamasına girmesi lazım. Bununla ilgili somut olarak yapılan elle tutulur, gördüğümüz somut bir çalışmaya ben şahit olmadım.

Buna dikkat çekmek istiyorum. Önümüzdeki süreçte denizciliği hangi alanda büyüme potansiyeli var onun çalışması, projelendirilmesi, etütlerini yapılması fizibilitelerini yapılması lazım. Bunu yapacak olana da, bu iş için bir kamu kaynağı aktarılıyor. Bunu yapacak olan Deniz Ticaret Odası’dır. Onun bütçesi, insan kaynakları var. Yönetimlerinin de böyle oluşması lazım. Bu tip çalışmalar proje odaklı çalışılmalı. Onlar buna kafa yoracak. İlgisi, bilgisi olan insanların söz sahibi olması lazım. Değilse zaman geçiyor. Bir şekilde bu kurumlar sorgulanmadan idare ediliyor. Kimsenin diyecek bir şeyi yok. Burada Türk denizciliği balıkçılıktan, deniz turizmden mi, gemi inşadan mı, armatörlükten mi veya diğer faaliyet alanlarından mı gelişecek. Hepsinde de potansiyel var zaten. Ama bunlar kendiliğinden olmayı çıkartıp bir ivme kazandırmak lazım. Burada daha büyük potansiyel, deniz hak ve menfaatleri var. Zaten Türkiye ekonomisi büyüyorsa limanlar büyüyor demektir. O da başka bir çalışmaya ihtiyaç var. Ama armatörlük aynı değildir. Türkiye ekonomisi büyüyünce armatörlük büyür diyemeyiz. Orada yapılması gerekenler var. Turizmi, balıkçılık, deniz eğitimde de öyle. bunların fizibilitesinin yapılması lazım. Dolayısıyla kamuya bu ihtiyaçlar anlatılırken bu projelerle ortaya çıkılması lazım. Değilse anlaşılamıyor. Bir ezber var. O ezberi kimse de bozmak istemiyor. Hele bürokraside değişler olduğu zaman. Siyasette değişmeler olduğu zaman her gelen aynı söylem üzerinden zamanı geçiriyor. Biz kendiliğinden olmasını bekliyoruz. Biz kendiliğinden ne kadar oluyorsa olayı oradan çıkarıp gelişmeyi hızlandırmamız lazım. Buna ivme kazandırmak lazım. İnisiyatifi sektörün eline alması lazım. Bu anlamda deniz ticaret odasının fiilen bunları yapmasını beklemek belki haksızlıktır ama bu iş tavsiye edilir. Bu işle ilgilenen sivil toplum kuruluşlarının etkinliği artırılır. Onlar bu çalış-

maları başlatanlara yardım eder. Onların önünün açılmasına çalışılır. Sektör projeleriyle konuşulsun ve tartışılsın istiyorum. Projeler üzerinde hedefler revize edilsin. Söylemden bu iş çıkarılsın. Herkes projesi kadar konuşsun. Meclis toplantılarında gelip 3-5 konu üzerinde rutin konuşmalar yapılıp dağılıyoruz. Hâlbuki her meclis toplantısında bir proje tartışılsa, uzmanlar gelip sunumlar yapsalar, diğer paydaşların da ilgisini çekme açısından faydalı olur. Bunları paylaşınca da doğru bildiğimiz varsa bir eksiğimiz ortaya çıkar. Böylece projelerde fazla katkıyla yenilenmiş, doğru hedefe varmış olur. İlgi ve bilgi artırılır. Katılım sağlanır. Biz buna çalışıyoruz. Değilse zaten herkes işini yapıyor. Önemli olan konuya büyük resme bakarak hareket etmek lazım. Bu arada bir dinamizmi tekrar devreye sokmak lazım. Buradaki uyumu yeterli görmüyorum. Bunun kasıtlı veya bilerek yapıldığını düşünmüyorum. Eleştirmek için eleştirmiyorum. Ben sektörün iyiliğini istediğim için bu şekilde öneriler sunuyorum” açıklamasında bulundu. Koster yenileme projesi Koster yenileme çalışmaları konusunda da bilgiler veren Çakır, “Çalışmaya başladığımız aydan itibaren bunun genel kabul görmesi üzerine vurgu yaptık. Çalışmalarımızı başlattığımızda böyle bir ihtiyacın olup olmadığı yönünde soru işaretleri vardı. Ne gerek var, Türkiye büyük tonajda büyüyor. Küçük tonaja özgün bir kapasiteyle koster diye adlandırıyoruz. Böyle bir genel kabulle koster diye adlandırdık. Bir algı oluşsun özgün bir market oluşsun diye. Bizim şu anda başardığımızı düşünüyorum. Artık kimse olmamasını düşünmüyor. Kamuda, reel piyasada, denizcilik camiasında böyle bir ihtiyaç olduğunu herkes rahatlıkla kabul ediyor. Tonajla ilgili hem Türkiye’de hem dünyada güvenilir ve gerçekçi veriler bizim elimize geliyor. Onun için inandırıcılığı ve gerçekçiliği daha bir

“Yeni Türkiye vizyonu genel kabul görmüş ve her kademesiyle değişen yeni anlayışlar barındırıyor. Bu anlayışlardan bir tanesi belirlenen yeni Türkiye’nin hedefleri var. Orta ve uzun vadede belirlenmiş hedefler var. Yeni Türkiye modelinin ana teması şudur. Denizcilik kamusal işleyişte ve siyasette gerektiği gibi anlaşılamıyor. Anlaşılamamasının temel sebebi denizcilik bir bütün olarak, soyut kavram olarak ele alınıyor. Soyut kavramla da bütünün parçalarını ortaya çıkarmak mümkün olmamaktadır.“

KASIM-ARALIK • | 19 |

7D DENİZ ENİZ


Röportaj | 20 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

kabul görür hale geldi. Biz bütün çalışmalarımızda toplantılarımızda böyle bir ihtiyaç var diyoruz. Bu ihtiyacın giderilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Mevcut yapıda kendi kendini finansa edecek bir düzen olmuyor. Uzun vade olması gerekiyor. Bu projenin hayata geçmesi için 3 temel şartı var. Birincisi uzun vadeli finansman ve maliyeti düşük olacak. İkincisi minimum öz kaynaklı olacak. Bir diğeri, bunları gerçekleştirecek organizasyonun olması gerekiyor. Koster derneğinin kuruluş amacı da budur” ifadesinde bulundu. Türkiye Ulusal Deniz Araştırma Stratejisi Belgesi Benim gündeme getirmek istediğim konular üyelerin ilgisi dışında olunca söylediklerimiz anlaşılmadı diyen Kaptan Çakır, “Keşke o belgeye yine bakılabilinse. 2006’da yine DTO’da 7-8 sayfalık bir rapor hazırladım. Odanın denizcilik araştırma geliştirme uygulama merkezi kurmasına vurgu yaptım. DTO’nun AR-GE’yi özendirecek çalışmalar yapması lazım. Metin Kalkavan’dan önce konuşanlar sıkıntılarını anlatıyorlar. Daha sonra Metin Kalkavan çıkıp cevaplıyor. Daha sonra konuşulmadığı için bir dahaki meclis toplantısına kalıyor söyleyeceklerimiz. Ve bu da yanlış anlaşılmalara sebep olabiliyor. Ben Deniz Ticaret Odası AR-GE yapsın demiyorum. Bunu söylemeyecek kadar tecrübeye ve bilgi birikimine sahibim sektörde. Benim söylediğim DTO’nun ARGE’ye özendirecek eşgüdümlü çalışmalar yapmasıdır. Böyle sivil toplum örgütü AR-GE yapamaz. DTO’nun fikirleri ortaya çıkarması konusunda öncülük edebilir diye fikir beyan ediyorum. Geçtiğimiz günlerde Bakanlar kurlu’nun imzasıyla Türkiye Deniz Araştırmaları Stratejik Belgesi yayınlandı. O belgeyi bu çalış-

ma seyir, hidrografi ve oşinografi hizmetleri plan ve koordinasyon kurulu üzerinden yetki verildi. Doğal olarak muhakkak güzel işler yapıyordur. Ama Türk denizciliğinin ticari olarak varmayı düşündüğü hedeflere yönelik AR-GE yapmasında sakınca yok ama DTO ile bir eşgüdüm olması gerekirdi. Çok iyi fikriniz vardır ama uygulamaya geçmiyorsa heba olmuş demektir. Bu AR-GE’nin ticarete dönüşmesi lazım. DTO‘nun burada olmamasını bir eksiklik olarak gördüm. Ancak Metin Kalkavan buna savunma olarak DTO AR-GE yapmaz dedi” ifadelerini kullandı. “2014 yılı iyi geçti” Kaptan Çakır, “Ben denizcilik sektörüne adım attığım günden beri yaşanan olumsuzluklara rağmen sektörün müspet yönde gelişeceğinin düşündüm. Türk denizciliği her alanda büyümeye devam edecektir. Ama hangi alt meslek grubunda ilerde olacağını kestirmek zor. Denizcilik hem bir bütün olarak büyüyecek. Hem bütünün parçaları olarak da büyüyecektir. Burada geçmiş yaşananlardan ders çıkartarak benim hep söylediğim bir söz vardır. Şanslı olmak istiyorsak hazırlıklı olmalıyız. Şans her zaman hazırlıklı olana güler. Biz her şartta hazırlığımızı yapıp duruma göre riskleri iyi analiz etmemiz gerekir. O anlamda da bu kadar riskli bir sektörde birlikte hareket etmemiz gerekir. Firmaların önünü açacak oluşumların hayata geçirilmesi gerekir. Birlikte iş yapma kültürünü oluşturmak ve yaygınlaştırmak gereklidir. Geçmişte örnekleri var ama bunu daha çoğaltmak ve başka meslek gruplarına dağıtmak lazım. İyiye de kötüye de hazır olup oradan istifade etmek lazım. Yoksa karşınıza ne çıkarsa ona razı olmak zorundasınız. Hangi açıdan baktığı-

nıza bağlı ama örneğin 2014 yılına bakarsak, 2013’e göre daha iyiydi. Seneye de daha iyi olacak. Kendini toparlamış. Uluslararası rekabet şartlarına göre konumlanmış tersaneler oluştu. Onların aldığı siparişlere göre bir noktaya gelindi. Onun da artırılması gerekir. Orada tamir ve bakım gelirlerinde ciddi bir artış var. Bu kümelenmeden kaynaklanan bir sonuç oldu. Bu kümelenme olumlu anlamda bir etki yarattı sektöre. Bu açıdan bu gibi gelişmeler sevindirici bizim için. Umarım çok daha iyi ve güzel günler bizi bekliyor. Tamir bakımdaki gelirler katma değeri yüksek olan faaliyetlerdir. Bunun aslında ihracat rakamlarına dâhil edilmesi katılması dahi gerekebilir. Burada başarı için tersanelerin bazı konularda uzmanlaşması gerekir. Örneğin bazı tersaneler römorkör konusunda uzmanlaşmış durumda. Seri üretim prensibine göre çalışan tersaneler oluşturulması gereklidir. Her şeyi yapan tersane yerine belli konularda uzman olan ve belli projeleri kabul tersaneler olması daha faydalı olur. 2015 yılı gemi inşa ve armatörler için iyi bir yıl olacak. Tek istisna büyük tonajdaki belli segmentler çok fazla yeni inşa, kapasite/ihtiyaç fazlası var. Oralarda sıkıntı devam edecek. Büyüme gecikecek. O tonajlarda dünyada da gelişmelerin olması gerekiyor. Bütün bunları denizcilikte faaliyet yapıyorsanız her alanında Çin’e dikkat etmek lazım. Çin’in istatistikleri çok şeffaf değil. Çin’den alınan verilere güvenmemek lazım. Çin’deki verilerin çok iyi analiz edilmesi lazım. Hem Türkiye hem dünya piyasaları Çin’e bağlı durumda. Dolayısıyla orayı çok iyi analiz etmek gerekir” şeklinde konuştu.


KASIM-ARALIK • | 21 |

7 DENİZ


Makale

Kubilay ULUCAN ATCOM DENİZCİLİK Başkan

Amerika’da Amatör Denizcilik

| 22 | • KASIM-ARALIK

Tekne edinmenin ekonomik olarak daha uygun olması ve Amerikan bayrağı taşımanın avantajları sebebi ile Türkiye’de de irili ufaklı birçok tekneyi Amerikan bayrağı ve Delaware eyaleti bağlama limanı olarak gözlemliyoruz. Peki neden Amerikan bayrağı ve özellikle Delaware eyaleti kayıt limanı olarak seçiliyor? Herkesin bildiği gibi yabancı bayraklı tekneye Türkiye’de vergisiz yakıt avantajı en büyük sebep. Diğer bir sebepse senelik vergilendirme ve kayıt/tescil ücretleri. Delaware eyaleti Amerika’da federal vergi ödemeyen tek eyalet. Bu hakki Amerika’nın ilk bağımsızlık ilan eden eyaleti olması sebebi ile kazanmış ve bu eyalette alım satım yapanlara büyük avantaj sağlamaktadır.

A

7 DENİZ

merika’da en güçlü lobi bilindiği gibi silah şirketlerinin elindedir. Amerika’nın kurulusundan gelen anayasasındaki maddeye dayanarak (Her bireyin silah taşıma hakki vardır)

ülkede en çok pazara sahip olan konumdadır ateşli silahlar. Yine bu ticari lobilerden biriside denizcilik şirketlerinden yat üretimi yapan şirketlerdir. Yat üretimi yapan şirketler ülkede herkesin rahatça yat sahibi olabilmesi ve kullana-

bilmesi için tüm yasal kolaylıkları desteklemektedirler. Ülkenin su ile bağlantısı olan gerek Okyanus, göl ya da Irmak olsun hemen her kösesinde irili ufaklı kişisel kullanım için alinmiş yatları marinalarda veya evlerin önünde teker-


taşıt kullanmanın bu denli kolay olması inanması zor bir durum. Ancak insanların eğitimli ve bilinçli olmaları sebebi ile hemen hemen her tekne sahibi özel kurs, sertifika programlarına katılıp genel denizcilik bilgisi edinmeden deniz sevgisini yasamıyor.

lekli taşıyıcılar üzerinde sıklıkla görebilirsiniz. Amatör denizciliğin bu denli yaygın ve seviliyor olmasındaki sebep ebetteki yatların ve bu deniz araçlarını kullanım için gerekli belgeleri edinmenin kolaylığı. İster yeni ister ikinci el olsun yat alım satımı Amerika’da araba ve silah alım satımından sonra üçüncü sırada bulunuyor. Amerika’da yat sahibi olmak için zengin olmaya gerek yok. Birçok orta sınıf aile gelirlerine uygun yat edinebilmekte. Her eyalette ve şehirde irili ufaklı marinalarda bu yatlara çok uygun yıl boyu servis verilmekte. Çoğu zaman ise bu marinalar bir gurup amatör denizcinin bir araya gelip dernekleşerek işletmesi ile hizmet vermektedir. Bu tip yat kulüplerine üye olmadan servis alınması mümkün değildir. Yat kulüplerinde yatlara verilen hizmetlerin dışında üyelerin faydalandığı sosyal aktiviteler,

restoranlar, su sporları eğitimleri de mevcut oluyor. Deniz araçlarını edinmenin bu denli kolay olduğu ülkede gelelim bu araçları kullanmak için gerekli olan ehliyetlere. Teknenin sahip olması gereken Sahil güvenlik sertifikalarının dışında kullanan kişi için bir çok eyalette hiç bir kısıtlama yoktur. Eğer aracınızı ticari amaç ile kullanmıyor iseniz ve ücretli yolcu taşımıyorsanız tekneyi kullanmak için herhangi bir ehliyete ihtiyacınız yok ya da çok sinirli eğitim sonucunda alınabilen kişisel deniz aracı kullanım ehliyet kursları mevcut. Bu kurslar sınıf yada internet ortamında olabiliyor. Birkaç saat içinde kursu tamamlayıp ehliyetinize kavuşuyorsunuz. Kara trafiğin de ehliyetsiz araç kullanmaya teşebbüs ettiğinizde tutuklanacağınızı düşünürsek Amerika’da denizde

Tekne edinmenin ekonomik olarak daha uygun olması ve Amerikan bayrağı taşımanın avantajları sebebi ile Türkiye’de de irili ufaklı birçok tekneyi Amerikan bayrağı ve Delaware eyaleti bağlama limanı olarak gözlemliyoruz. Peki neden Amerikan bayrağı ve özellikle Delaware eyaleti kayıt limanı olarak seçiliyor? Herkesin bildiği gibi yabancı bayraklı tekneye Türkiye’de vergisiz yakıt avantajı en büyük sebep. Diğer bir sebepse senelik vergilendirme ve kayıt/ tescil ücretleri. Delaware eyaleti Amerika’da federal vergi ödemeyen tek eyalet. Bu hakki Amerika’nın ilk bağımsızlık ilan eden eyaleti olması sebebi ile kazanmış ve bu eyalette alım satım yapanlara büyük avantaj sağlamaktadır. Tekneyi Delaware eyaletine kayıt ettirmek için burada bir adres göstermek yada kağıt üzerinde bir şirket kurmak ki şirket kurmak yine bir gün içinde yapılabilen bir işlem yeterli. Ülke ekonomisine büyük kazanç sağlayan amatör denizcilik Türkiye’dedir desteklenmeli ve lüks olmayan orta sınıf yatçılık üretimi ve amatör denizcilik teşvik edilmelidir. İnsanlarımızın denizlerimizi tanımasını sağlamak, denizlerimizden en verimli şekilde faydalanmanın ve ülke ekonomisini çeşitlendirmenin en uygun yöntemi budur. Tüm amatör denizcilerimizin rüzgarı bol olsun!

“Deniz araçlarını edinmenin bu denli kolay olduğu ülkede gelelim bu araçları kullanmak için gerekli olan ehliyetlere. Teknenin sahip olması gereken Sahil güvenlik sertifikalarının dışında kullanan kişi için bir çok eyalette hiç bir kısıtlama yoktur. ”

KASIM-ARALIK • | 23 |

7 DENİZ


Röportaj

Kapt. S. Barış TÜRKMEN Mira Marine Genel Müdürü

Mira Marine DEW Markasıyla Devlerle Mücadele Ediyor Türkiye’de deniz yağları ve yakıtları konusunda faaliyet gösteren yaklaşık 15 firma bulunuyor. Bunlar ya uluslararası dev firmalar ya da Türkiye’nin büyük holdinglerinin markaları. Kaptan Barış Türkmen, bu firmalarla DEW markasıyla başarılı bir mücadele içinde olduklarını söyledi.

| 24 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

1

999 yılından itibaren ikmal sektöründe faaliyet gösteren Mira Marine, armatörlere, acentelere, traderlere hizmet eden bir firma. Kurulduğu ilk yıllarda su tankerleriyle gemilere su vererek faaliyete başlamış ve diğer faaliyetlerinin yanında halen bu işi devam ettiriyor. Mira Marine şirketinin Genel Müdürü Kaptan S. Barış Türkmen, “Yıllık 7 milyon dolar civarında olan ciromuzun içerisinde ihracatın oranı yüzde 97 civarında.

Hedefimiz bu sene bu rakamı 10 milyon dolara çıkarmak olacak. Bizim Türkiye’de yeni bir marka satma hedefimiz yok şu anda. Çünkü DEW markasının tek yetkili satıcısıyız ve başka markanın satışını Türk limanlarında yapmayız. Ama yurtdışında başka markaları taleplere göre satıyoruz. Türkiye’deki satışlarımızı artırmak için yurtdışındaki başka firmalarla görüşmeler halindeyiz. Türkiye’de birkaç senedir iyi olduğumuzu gösterebildik. Çok fazla

rekabet var. 15’e yakın marka var ve hepsi de çok büyük uluslararası ve ulusal firmalar. Biz onlarla mücadele etmek zorundayız. Geldiğimiz konum itibariyle de gayet iyi mücadele ediyoruz ve her geçen gün daha da başarılı işlere imza atıyoruz. Bunun içinde ayrıca yerli bir üretici olarak gururluyuz. Çünkü bu diğer markların arkalarında çok güçlü ve büyük gruplar var. Onların karşısında biz gayet başarılı durumdayız” şeklinde konuştu. Barış Türkmen, firmasının


zaman geçtikçe portföyünü genişleterek yakıt ikmallerine de başlayacağını belirterek, uluslararası bir marka olan Total ürünlerini denizde ilk kendi firmalarının sattığını söyledi. Türkmen, “2008 yılında DEW markasının deniz yağlarını Türkiye piyasasına sunduk. Ayda 80-90 ton arasında Transit ve ÖTV’li KDV’li bir şekilde Türkiye’nin bütün limanlarında gemilere yağ ikmali yapıyoruz. Şu anda deniz DEW yağlarıyla denizde varız. Karada da yakıt var. DEW markasının Türkiye’de ve dünyada tek yetkili bayisiyiz. Çok yakında yurtdışında da DEW markasıyla ikmale başlayacağız. Yerli bir üretim olarak satışa başlayacağız” ifadelerini kullandı. “Geminin, gümrüğün ve denizin olduğu her yerde ikmal yapabiliriz Türkmen, “Benim yaşım genç olduğundan okuldaki sınıf arkadaşlarımız yavaş yavaş önemli yerlere gelmeye başladı. Böyle olunca da ufak artıları oluyor. Başlıca filoların başında işletme müdürleri olarak, satın alma müdürleri olarak, kendileri müteşebbis olan arkadaşlarımız var. Onların tabi ki artıları oluyor. Ancak bizim başarımızdaki asıl önemli olan başka etkenler var. Öncelikle fiyatlarımız diğer markalara oranla yerli üretici olduğumuzdan ve dar bir kadroyla çalıştığımızdan daha uygun. Benim şuanda başında bulunduğum operasyon kadrosuyla başka bir markanın kadrosu arasında dağlar kadar fark var. Bu da maliyetlere çok fazla yansıyor. Ben sürekli operasyonun başında olduğum için hizmette operasyonel yönde çok kuvvetliyiz. Diğer markaların yanaşmadığı, önemsemediği, bilgisizlikten dolayı girmek istemediği bütün limanlarda ikmal yapıyoruz. Geminin, gümrüğün ve denizin olduğu her yerde ikmal yapabiliyoruz. Biz rakiplerimize oranla daha profesyonel ve yetkin bir kadroyla çalışıyoruz.

Büyük markalarda bu kadrolar daha tecrübesiz ve denizcilik kültüründen olmayan elemanlardan oluştuğu için esneklik kabiliyetleri de az. O yüzden bizim için yağ ikmali yapılmayacak yer yoktur. Onlar sadece İstanbul ikmallerinde başarılılar. Alıştıkları yerlerin dışında ikmal yapamıyorlar veya yapmakta zorlanıyorlar. Oralarda biz devreye giriyoruz. Ana merkezimiz İstanbul’da ama bazı bölgelerde kara bayilerimiz var, bazen ikmallerde bölge bayilerini de kullanıyoruz. Türkiye’nin neresinde ihtiyaç varsa DEW olarak oraya hizmet götürebiliyoruz” dedi. 2014 yılı bizim için çok olumlu geçti diyen Türkmen, yıl içerisinde Tuzla’da bir fabrika daha satın aldıklarını ve bu fabrikada gresleri, hidrolik ve jeneratör yağlarını üretip deniz grubunu eski fabrikada devam ettirdikleri için üretim tonajlarının arttığını söyledi. Türkmen, “Armatörler çok fazla kredi istiyorlar. Sektör artık traderlerin sektörü olmaya başladı. Türkiye’de bu işi iyi yapan belli başlı önemli firmalar var. Bunlar kendi armatörlerine kredi açmaya başladılar. Üretim kapasitesi artınca, bizde Mira Marine olarak 2014 yılının ilk çeyreğinden itibaren DEW yağlarını Türkiye nin en büyük yağ ve yakıt Traderlerine satmaya başladık. Tabi ki bizim ulaşamadığımız bir zümre vardı. Türk armatöre ve acenteye satıyorduk. 2009 krizinden sonra artık acenteler yağ yakıt işlerine karışmaz oldular. Geminin rutin evrak işleriyle uğraşıp yağ ve yakıt ikmallerini bıraktılar. Onların yerini traderler aldı. Traderler da bizden daha uygun fiyatlara ürünleri alarak yabancı armatöre kredi açarak satıyor” ifadesinde bulundu. “Biz ticarete duygusal bakıyoruz” 2009 krizinden sonra ayakta kalanlar bundan sonra da ayakta kalır diyen Barış Türkmen, “İnsanlar yatırımlarının karşılığında ne

kadar para kazanması gerektiğini anladılar. Bir dönem insanlar yatırımlarından normalden çok daha fazla para kazandılar. Bir milyon dolarlık yatırıma ayda 100 bin dolarlar kazanıyorlardı. Aslında yurtdışındaki armatörler sadece finansçı gözüyle, yatırım gözüyle bakıyorlar. Ama biz hala duygusal bakıyoruz sektöre. Bizdeki armatörler hala babasının veya çocuğunun ismindeki gemiyi satmaya kıyamıyorlar. Mallarına çok duygusal yaklaşıyorlar. Aslında o gemi çoktan miadını doldurmuş, kazandıracağını kazandırmış zaten. Satılması gerekiyor ama satılmıyor. Bunun sonucunda da filolar küçük koster bazında ve biraz yaşlı kaldı. Kriz dönemlerinde Türk armatörünün etkilenmesinin en önemli sebeplerinden biri de budur. Çünkü bizimkiler kondisyonu iyi az gemi olmasındansa sayı olarak çok gemi olmasını tercih ediyorlar. Bazı durumlarda 10 gemi yabancı armatörün bir gemisi etmiyor. Ne kadar çok gemi varsa personelinden bakımına, o kadar çok sorun demek. Bizimkiler gösterişi sevdiği için çok fazla gemim var diyorlar. Oralarda biraz yanlış yapıyoruz. Ancak genel olarak sektöre baktığımızda krizden bu yana ayakta kalan firmalar bundan sonra da devam eder diye umut ediyoruz” şeklinde konuştu. Firma ve sektör olarak 2015 yılından beklentilerini dile getiren Türkmen, “İnşallah 2015 yılı bütün denizcilik camiası için, denizcisinden, armatörüne, ikmalcisinden brokerine, basınına kadar herkes için iyi geçer. Armatörün yüzü gülünce herkesin yüzü gülüyor. Sektör mensupları olarak birbirimize destek olursak, iyi günlerde olduğu gibi kötü günlerde de birbirimizin yanında olursak hep beraber başarıya ulaşacağımızı düşünüyorum. 2015 yılı tüm sektöre ve ülkemize başarı ve bol kazanç getirsin” dedi.

“Fiyatlarımız diğer markalara oranla yerli üretici olduğumuzdan ve dar bir kadroyla çalıştığımızdan daha uygun. Benim şu anda başında bulunduğum operasyon kadrosuyla başka bir markanın kadrosu arasında dağlar kadar fark var. Bu da maliyetlere çok fazla yansıyor.”

KASIM-ARALIK • | 25 |

7 DENİZ


Deniz Turizmi

Global, Dubrovnik Gruz Limanı’na talip Global Limanı İşletmeleri ve BBI, Dubrovnik Gruz limanı ihalesine katılmak için başvuruda bulundu. Barselona Limanı’nın da hissedarı olan Global Liman İşletmeleri’nin Fransız Bouygues Batiment İnternational (BBI) ile ortak kurduğu Dubrovnik International, Dubrovnik Gruz Limanı ihalesine girmek için başvuruda bulundu.

| 26 | • KASIM-ARALIK

İhale, 40 yıl süreyle, Dubrovnik Gruz Limanı’nda yer alacak olan kruvaziyer gemi terminalinin, merkez otopark ve yönetim binasının ve otobüs durağının inşaatı ve tesislerin işletilmesini kapsıyor. Global Yatırım Holding A.Ş.’nin Kamuoyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayınlanan açıklaması şöyle:

7 DENİZ

Şirketimizin yüzde 100 bağlı ortaklığı olan Global Liman İşletmeleri A.Ş. “Global Liman”, Fransa’da yerleşik BOUYGUES BATIMENT INTERNATIONAL “BBI” ile ortak olarak kurmuş oldukları Dubrovnik International Cruise Port Investment d.o.o. unvanlı şirketin, “Dubrovnik Gruz Limanı’ndaki Deniz Arazisi Üzerindeki Kamu Yararının Ekonomik Olarak Kullanılması İhalesi”ndeki (“İhale”) ön-eleme prosedürüne bugün itibariyle başvuruda bulunduğunu şirketimize bildirmiştir. Söz konusu İhalenin konusu, Dubrovnik Gruz Limanı’nda yer alacak olan kruvaziyer gemi terminalinin, merkez otopark ve yönetim binasının ve otobüs durağının inşaatı ve tüm bu tesislerin İhale Sözleşmesi’nin imzalanmasından itibaren 40 yıl süreyle işletilmesini kapsamaktadır.


Yılın Marinası ödülü D-Marin Turgutreis’in oldu Skal International İstanbul tarafından bu yıl 16’ıncısı düzenlenen ve ‘Turizm Oscarları’ olarak bilinen Skalite Ödülleri’nin “Marina İşletmeciliği” kategorisindeki sahibi D-Marin Turgutreis oldu. Doğuş Grubu bünyesinde faaliyet gösteren D-Marin bir yaşam alanı da sunmayı amaçlayan D-Marin TurMarinalar Grubu marinalarından D-Marin Turgutreis gutreis, marinacılık faaliyetlerinin yanı sıra entegre sektördeki başarısını bir kez daha tescilledi. Küresel bir turizm tesisi olarak da hizmet veriyor. turizmi yaymak amacıyla yola çıkan, uluslararası sivil toplum kuruluşu SKAL’ın bünyesinde yer alan Skal International İstanbul’un Skalite ‘Turizmde Kalite’ ödülleri 10 Aralık gecesi, 17. kez sahiplerini buldu. İlki 1998 yılında düzenlenen ve geleneksel hale gelen Skalite Ödülleri’nde bu yıl “Marina İşletmeciliği” dalında D-Marin Turgutreis, ödüle layık görüldü. Doğu Akdeniz Çanağı ve Adriyatik Denizi’nin en büyük marina zinciri D-Marin Marinalar Grubu’nun ilk halkası olan D-Marin Turgutreis; 2003 yılından bu yana denizde 550 tekne bağlama, karada 150 kara park kapasitesiyle yerli ve yabancı misafirlerini en iyi şekilde ağırlamayı sürdürüyor. Yat sahiplerine yönelik ayrıcalıklı hizmetlerine ek olarak, bölge halkına sosyal

KASIM-ARALIK KA K AS SIIM M--A AR RA ALLIIK K • | 2277 |

7 DE D DENİZ ENİZ


Yan Sanayi

Toni TİMİRCİ Ülke Müdürü | Soğutma Sistemleri

Danfoss, Denizcilik Sektörüne 2 Bin 600 Adet Ürün Gamı Sunuyor Denizcilik sektörü ürünlerindeki derin bilgi birikimi ile müşterilerini tüm tedarik zincirinde destekleyen Danfoss’u rakiplerinden ayıran, sektöre geliştirilmiş 2 bin 600 adetten oluşan ürün gamı sunuyor olmasıdır. Firma, odaklanılan ürünler pazarında ise yüzde 25 pazar payına sahip.

D | 28 | • KASIM-ARALIK

anfoss Türkiye, 22 bin 500 çalışanı ile altyapı, gıda arzı, enerji verimliliği ve iklim dostu çözümlerin artan ihtiyaçları için teknolojiler sunan üretici bir firma. Şirketin genel merkezi ise Danimarka’da bulunuyor. Dünya genelinde 100’den fazla ülkede satış gerçekleştiren Danfoss’un çatısı altında Isıtma sistemleri, soğutma sistemleri ve güç elektroniği bölümleri bulunuyor. Danfoss’un denizcilik sektörü ürünleri ise soğutma sistemleri bölümü - endüstriyel otomasyon ürünleri grubunun alt segmenti olarak konumlanır. Firma İstanbul’daki merkez ofisi ile ülkemize ürün ve hizmet sağlamakta. Danfoss Türkiye’nin denizcilik sektörüne sunduğu ürün ve hizmetleri konusunda bilgi veren firmanın Ülke Müdürü Toni Timirci, sektörün gemi inşaatı, offshore endüstrisi, enerji jeneratörleri/türbinler /ıs ve güç kaynakları gibi uygulama alanlarına ürün tedarik ettiklerini belirtti.

7 DENİZ

Bir geminin ana makinesinden, hava kompresörleri, kazanı, pompa sistemleri, su- yakıt arıtım sistemleri, yağ ayırıcıları, su temini sistemlerine kadar birçok bölümünde ürünlerininin kullanıldığına değinen Timirci, portfolyolarının başlıca ürünleri olarak; basınç /sıcaklık sensörleri, basınç ve sıcaklık anahtarları, akışkan kontrolleri olduğunu ifade etti. Ürün gamının yüzde 53’ünü sensörler, yüzde 31’ini anahtarlar, yüzde 11’ini akışkan kontrol ürünleri, yüzde 4’ünü ise diğer farklı ürünler oluşturuyor. Firma, denizcilik sektöründeki müşterilerine distribütör kanalı ile ulaşıyor. Türkiye endüstriyel ürünleri yetkili distribütörleri ise Devinim Makine ve Totem Isı firmalarıdır. Bu firmalar, satış ve satış sonrası ihtiyaçlarda müşterileri desteklemeleri için yetkilidirler. “Denizcilik Sektöründeki Müşterilerimizin Yüzde 84’ü Markamıza Sadakat Duyuyor”


2014 yılında globalde denizcilik sektörü cirolarının yaklaşık 2527 milyon euro civarında olduğunu söyleyen Timirci; “Türkiye pazarında da yılı, odaklanılan ürünlerin lider firması olarak tamamladık. Ancak 2015 yılı için hedeflerimizi ve beklentilerimizi yüksek tutuyoruz. Ulaşamadığımız müşterilerimizle bir araya gelmek, pazarımızı genişletmek öncelikli hedeflerimizden. Türkiye pazarında ürün gamı avantajımızı kullanamadığımızı tespit ettik. Çok satan ürünlerimizin yanı sıra, pazarda bilinmeyen ürünlerimizin de satışının yapılmasını amaçlıyoruz. 2015 yılında ürün çeşitliliğini arttırmak için tanıtım eğitimleri vermeyi planlıyoruz. Global araştırmalar, denizcilik sektörü müşterilerimizin yüzde 84’ünün markamıza sadakat duyduğunu belirledi. Bu vesile ile sektördeki müşterilerimize teşekkür ederiz.” açıklamasında bulundu. Dünya Genelinde En Fazla Ürün Onayına Sahip Pazar deneyimleri ve ürün kaliteleri kabul gördüğü için güçlü ve

Dünya genelinde 100’den fazla ülkede satış gerçekleştiren Danfoss’un çatısı altında Isıtma sistemleri, soğutma sistemleri ve güç elektroniği bölümleri bulunuyor. Danfoss’un denizcilik sektörü ürünleri ise soğutma sistemleri bölümü - endüstriyel otomasyon ürünleri grubunun alt segmenti olarak konumlanır. Firma İstanbul’daki merkez ofisi ile ülkemize ürün ve hizmet sağlamakta. güvenilir bir partner olarak bilindiklerine dikkat çeken Danfoss Türkiye Pazarlama Uzmanı Nesli Doğan; “Denizcilik sektörü ürünlerindeki derin bilgi birikimimiz ile müşterilerimizi tüm tedarik zincirinde destekliyoruz. Denizcilik sektörü için geliştirilmiş 2 bin 600 adetten oluşan ürün gamımız, bizi rakiplerimizden ayıran en belirgin özelliğimizdir. Odaklanılan ürünler pazarında yüzde 25 pazar

payımız mevcut. Güçlü pazar konumumuzu Danimarka, İngiltere ve Çin’de üretimi yapılan ürünlerin lojistik becerileri ile destekliyoruz. Danimarka, Amerika ve Singapur’da merkezi depolama tesislerimiz bulunuyor” diyerek dünya genelinde en fazla ürün onayına sahip oluşları (10 farklı ürün sertifikası) ile itibarlarını pekiştirdiklerine de değindi. Odak Alanı Denizcilik Sektörü Denizcilik sektörü ürünleri endüstriyel otomasyon ürün gruplarının yüzde 21 ile en yüksek cirolu segment olduğunu ifade eden Doğan; “Danfoss, sektör bazlı pek çok düzenleme yapıyor. Örneğin kilit ürünlerde özelleştirmeler yaparak ürün gamını genişleterek, farklı ihtiyaçlara karşılık verebilmekteyiz. Odak alanı denizcilik sektörü olan özel bir takım teknik destek ve koordinasyon hizmeti sağlıyoruz” dedi. Danfoss, denizcilik sektörüne odaklanıp, müşterilerine tek bir kaynaktan ürün ve hizmet sağlayan stratejik bir tedarikçi rolü üstleniyor.

KASIM-ARALIK • | 29 |

7 DENİZ


LPD projesine uçak gemisi ayarı

Savunma

Türk Deniz Kuvvetleri’ne alınacak “Havuzlu Çıkarma Gemisi - LPD” projesine uçak gemisi ayarı verildiği ortaya çıktı. Türkiye’de inşa edilecek LPD gemisineDeniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın talebi üzerine, Juan Carlos (Avustralya) ve Canberra (İspanya) gemilerinde olduğu gibi 12 derece eğime sahip kalkış rampası (Ski jump) konulacak. Daha önce LPD’de bu rampanın olmayacağı belirtiliyordu. Ski Jump, uçakların kalkış mesafesini yarı yarıya kısaltıyor. Bu gelişmeye paralel olarak Türkiye’nin alacağı 100 adet F-35 -A alımı kapsamında, uçak gemisinde konuşlandırmak üzere 16 - 20 adet F-35 B (Kısa Kalkış - Dikine İniş) sipariş edilebileceği de belirtiliyor. Türkiye’nin sahip olacağı en büyük savaş gemisi LPD için 1.2 milyar dolar kaynak ayrıldı. Geminin üretimi, İspanyol Navantia ile Sedef Tersanesi işbirliğine teslim edildi. Kıtalararasında asgari bir tabur büyüklüğündeki bir kuvveti ana üs desteği gerektirmeksizin, kendi lojistik desteği ile kriz bölgesine intikal ettirebilecek LPD, İspanyol Kraliyet Deniz Kuvvetleri için bugüne I Helikopter Gemisi’nin benzeri olacak. 2005 tarihinde Navantia Tersanesi’nde inşa edilmeye başlanan Juan Carlos, 30 Eylül 2010 yılında İspanyol Kraliyet Deniz Kuvvetlerine teslim edildi. Juan Carlos I gemisinin uzunluğu 231, genişliği 32 metre, toplam ağırlığı ise 27 bin ton. Gemide 247 kişilik mürettebat görev yapıyor.

Juan Carlos I gemisi, 46 adet Ana Muharebe tankı, 31 adet Taktik Tekerlekli Araç, 27 adet Zırhlı Amfibi Hücum Aracı (AAV) veya 30 adet Hummer aracını taşıyabiliyor. Gemi, su alabilen bir kıç havuza sahip olacak. Bu havuzun içinde tank taşıma kapasiteli 6 adet bot girecek. Böylece amfibi harekâtlarda, tanklar düşman kıyılarına taşınabilecek. LPD’ye, 12 derece eğime sahip kalkış rampası (Ski jump) konulmasına ise kısa süre önce karar verildi. Gemi toplam 1450 kişiyi barındırabiliyor. Lojistik destek almadan 50 gün denizde görev yapabilen gemi 22 knot seyir hızına ulaşabiliyor. GemininTSK envanterine girmesi için 6 yıllık bir takvim belirlendi. LPD, Ege,Karadeniz ve Akdeniz harekât alanlarında ve gerektiğinde Hint Okyanusu ile Atlantik Okyanusu’nda kullanılabilecek. Havuzlu çıkarma gemisi, gerektiğinde bünyesindeki tam teşekküllü hastane ile doğal afet bölgelerinde de kullanılabilecek.

Düşman gemiler için casus balık “Sessiz Nemo”

| 30 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

ABD, düşman gemilerini takip edecek elektronik balık geliştirdi. Ton balığı gibi hareket eden casus robot, sonar dalgalarıyla tespit edilemiyor. ABD Donanması, düşman sularında casusluk yaparak bilgi toplayacak elektronik bir balık üzerinde çalışıyor. ‘Project Silent Nemo’ yani Sessiz Nemo adı verilen maket balık, geliştirilme aşamasının ardından gelecek yıl ilk kez denenecek. Uzaktan bakıldığı zaman ton balığından farksız bir görünüm sergileyen Silent Nemo, kuyruk ve yüzgeç hareketleriyle gerçek bir balık gibi hareket edebiliyor. 1.5 metre uzunluğunda ve 45 kilo ağırlığındaki casus balık, tamamlandığı zaman kamera ve birçok alıcı taşıyacak. Hayalet Yüzücü Tehlikeli sularda görev almasının yanı sıra mayın tarama gibi zor görevlerde de kullanılması düşünülen Sessiz Nemo, aynı zamanda gemilerin gövdelerini hasar tespiti için de tarayabilecek.

Projede hakkında bilgi veren Yüzbaşı Jerry Lademan, “Zamanın başlangıcından bu yana mükemmel hale getirilen binlerce yıllık evrimi bir mekanik cihazda topluyoruz” ifadesini kullandı. Donanma casus ton balığına Sessiz Nemo adını vermiş olsa da, Washington’daki tersanede geliştiricileri tarafından ‘Ghost Swimmer’ (Hayalet Yüzücü) olarak adlandırılıyor.


KASIM-ARALIK • | 31 |

7 DENİZ


Savurma Sanayi

Ulusal ve uluslararası firmaların Ar-Ge ve Ür-Ge bölümlerine ileri mühendislik ve proje hizmetleri sunan Figes, aynı zamanda Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarında kullanılan yazılım ve donanım ürünlerinin pazarlama ve satış hizmetlerini veriyor. Dr. Tarık ÖĞÜT FİGES YKB

FİGES’ten Denizciliğe AR-GE ve ÜR-GE Hizmeti

D

r Tarık Öğüt tarafında 1990 yılında kurulan FİGES’in temel iş kollarını özetle; ileri mühendislik hizmetleri, danışmanlık, mühendislik eğitim hizmetleri ve yazılım-donanım satışı oluşturuyor. Firma, dünyanın önde gelen sonlu elemanlar yazılımı ANSYS’in temsilciliğini kuruluşundan bu yana yürütüyor ve MATLAB&Simulink’in Türkiye’deki dağıtıcılığını da 2001 yılından bu yana devam ettiriyor.

| 32 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Denizcilik sektörüne verdikleri hizmetlerden bahseden firmanın kurucusu Dr. Tarık Öğüt, “FİGES olarak sunmuş olduğumuz hizmetleri, Yapısal Hesaplamalar, Akışkanlar Dinamiği Analizleri (CFD), Egzos Sistemi ve Hava Emiş Sistemi, Gemi Kontrol Sistemi, Gemi Dış Formu, Askeri Denizaltılar başlıkları altında sıralayabiliriz. FİGES, deniz araçları ve deniz araçları alt sistemlerinde mühendislik hizmeti, eğitim ve

yazılım tedariği sağladı. Bu hizmetlerin büyük bir bölümü ulusal savunma projelerinde gerçekleştirildi. Ulusal savunma projelerinin geçmişi MİLGEM projesi adı altında yürütülen Heybeliada Korveti ile başladı. Bu kapsamda üç boyutlu tüm global ve lokal mukavemet analizleri FİGES tarafından gerçekleştirildi. Bu proje kapsamında şirketimiz ayrıca Heybeliada korvetinin hava emiş ve egzos sisteminin tasarımını, akış ve mukavemet analizlerini, optimizasyon çalışmalarını başarıyla tamamladı” şeklinde konuştu.

rının ilgili şok yükleri altındaki dayanımları hesaplandı. Şirketimiz MİLGEM projesinde edindiği tecrübe ve uzmanlık ile Yeni Tip Karakol Botu (YTKB) projesinde benzer bir görev üstlendi. YTKB projesinde de FİGES üç boyutlu global ve lokal mukavemet analizlerini halihazırda DEARSAN Tersanesi ile yakın bir işbirliği içerisinde gerçekleştirmektedir. YTKB projesi kapsamında egzoz sistemleri susturucularının tasarımı ile akışkan ve akustik analizleri FİGES tarafından gerçekleştirildi.” ifadelerini kullandı.

MİLGEM projesi kapsamında, Türkiye’de ilk kez 3 boyutlu sualtı patlama analizlerinin FİGES tarafından gerçekleştirildiğini kaydeden Dr. Öğüt, “Şirketimiz ayrıca MİLGEM projesinde yer alan çeşitli alt yüklenicilerin sağladığı sistemlere yönelik şok yüküne karşı dayanım analizleri hizmeti vermektedir. Bu analizler ile ekipmanların ve bağlantı elemanla-

Dr. Öğüt, “Bu iki büyük savunma projesinin yanı sıra Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi projesi ve Kurtarma ve Yedekleme Gemisi projesinin global ve lokal mukavemet analizleri ile birlikte form optimizasyonu için gerekli olan hesaplamalı akışkanlar dinamiği çalışmalarını gerçekleştirmek üzere İstanbul tersanesi ile anlaştı. FİGES son olarak, “Denizaltı Dalış


Simülatörü (DEDAS) Projesi” nin (HAVELSAN) Teknoloji Kazanım Yükümlülüğü olan “Denizaltı Manevra Modeli Geliştirilmesi Projesi” (DEMMOG) kapsamında, HAVELSAN ile sözleşme imzaladı” dedi. İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa’da ofisleri bulunan FİGES’in bu sayede farklı bölgelerde çok rahatlıkla her alanda hizmet verebildiğini kaydeden Dr. Öğüt, “Pek çok şeyi Türkiye’de ilk defa yaptığımız için, aynı zamanda da öğreniyoruz. Bu birikimimiz gün geçtikçe çoğalmakta ve yaptığımız işlerde edindiğimiz bütün tecrübeler bize yol göstermekte. Bizi rakiplerimizden ayıran en büyük özelliğin edindiğimiz bu birikim olduğunu düşünüyorum. Bunun ek olarak oldukça geniş ve multi-disipliner bir şirkete sahibiz. Fiziğin bütün alanlarında uygulamalarımız ve hizmetlerimiz mevcut. Elbette tüm bu alanlarda yazılım altyapısına da sahibiz, bizleri rakiplerimizden ayıran bir diğer özelliğin de bu olduğunu düşünüyorum. İstanbul ofisimizde mekanik tasarım ve yapısal analizler ekibi olarak 8 kişiyiz. Ekibimizde analiz mühendislerinin yanında mekanik tasarımcı arkadaşımız da bulunuyor ve mekanik tasarım ve statik yapısal analizler, yorulma, titreşim, patlama, düşme gibi analizleri gerçekleştiriyoruz. Ekibimize ek olarak elektromanyetik, akışkanlar dinamiği, mekatronik, satış ve iş geliştirme gruplarımız da dahil toplam 30 kişi ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Uzmanlıklarımıza gelecek olursak; elektromanyetik grubumuz alçak frekanslı elektromanyetik analizler konusunda özellikle elektrik motoru / jeneratörü tasarımları ve analizleri, güç elektroniği tasarımları, yüksek gerilim elektrostatik analizleri, yıldırım etkileri analizleri konularında; yüksek frekanslı elektromanyetik analizler konusunda ise yüksek frekans komponentlerinin üç boyutlu modellenmesi, tasarımı ve analizleri konularında çalışmaktadır. Radar kesit alanı (RKA), anten tasarımı ve analizi, RF mikrodalga devre tasarımı ve EMC/EMI analizleri konuları ise elektromanyetik eki-

bimizin özel olarak uzmanlaştığı konulardır. Mekatronik ekibimiz ise sistem modelleme, kontrol sistemleri tasarımı ve gerçeklemesi, sinyal işleme, görüntü işleme, akıllı görme sistemleri, 3 boyutlu animasyon, simülatör tasarımı, veri toplama sistemleri, test sistemleri konularında uzmanlaştı. Son olarak akışkanlar dinamiği alanında ise form optimizasyonu, lokal optimizasyonlar, susturucu geri basınç ve sıcaklık hesaplamaları, hava emiş, egzoz tasarımları baca gazı yayılma analizleri, sevk sistemi analizleri, yanma ve radyasyon, ses altı (subsonic) ve ses üstü (supersonic) akışlar, elektronik ekipman soğutma tasarımları, yakıt pilleri ve türbin tasarımları konularında uzmanlıklarımız olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. 2014 yılını değerlendiren ve 2015’ten beklentilerini anlatan Dr. Öğüt, “2014 yılı içerisinde askeri denizcilik alanında Sismik gemi yapısal analizleri ve LST gemisi su altı patlama analizleri sözleşmelerini imzaladık. STM ile yürüttüğümüz Dimdeg projesinin analiz ve tasarım paketlerini tamamladık, DEARSAN’ın Türkmenistan gemilerinin ileri mühendislik hesaplarını yürütmekteyiz . Şu anda tekliflerimizin olduğu denizcilik projelerimizde mevcut .Bunlara ilave olarak yürütmekte olduğumuz iki farklı TÜBİTAK projesi ile susturucu tasarımına ilişkin yazılım geliştirme faliyetlerimizi sürdürüyoruz. 2015 yılında SSM’nin deniz araçlarına ilişkin projelerinde yer almak , askeri ve özel tersaneler ile faliyeet alanlarımızı geliştirmek hedefindeyiz. Aslına bakarsanız MİLGEM projesi ile elde etmiş olduğumuz yeteneklerimizin üzerine koyarak sürekli katma değer yaratacak mühendislik projelerinin içerisinde yer almak herzaman misyonumuz olacaktır. Bunun ile ilgili nitelikli personel istihdamımız da devam edecektir” şeklinde konuştu. Dr. Öğüt, “Denizcilik alanında savunma sanayimiz son 15 yılda ve özellikle diğer projeler ile karşılaştırıldığında askeri anlamda daha üst sınıf bir gemi olan MİLGEM projesi ile birlikte oldukça hızlı bir

yükseliş gösterdi. Önceleri işleyiş şu şekildeydi; bütün hesaplamalar ve işçilik resimleri yurt dışından gelir, biz burada askeri tesislerimizde üretimi gerçekleştirirdik. Ancak şu an kendi dizaynlarımızı yapabiliyor, üretebiliyor ve hatta gerek ürün olarak gerekse mühendislik-danışmanlık hizmeti olarak ihracatlar yapabiliyoruz. Uygulanan politikalar sayesinde üretim anlamındaki imkan ve kabiliyetler askeri tesislerimiz ile kısıtlı kalmayarak sivil sektöre de aktarılmış durumdadır. Mühendislik alanında da bu gelişmelere paralel olarak bir ilerleme görmek mümkündür. Daha önce de bahsettiğimiz mühendislik hizmetlerinin hemen hepsi dışarıdan alınıyorken, FİGES olarak biz şu an hepsini yapabilecek imkan ve kabiliyete sahip durumdayız. Ancak tabi ki bu en ileri teknolojiye sahip olduğumuz anlamına gelmemekte, diğer büyük ülkeler ile karşılaştırdığımız zaman henüz emekleme aşamasındayız. Sürekli yeni projeler ile sektörün beslenmesi durumunda kısa zamanda çok daha ileri seviyelere gelebileceğimizi söylemek mümkün. Savunma sanayine ait projelerinin maliyetlerinin yüksek oluşu, uzun vadeli ve yüksek çaba istediği göz önünde bulundurularak bu alanda sektöre yapılacak desteğin de ancak TSK-DZKK, SSM v.b. devlet kurum kuruluşları tarafından yapılabileceği de unutulmamalıdır. Bu alanda yapılabilecek en büyük katkı yenilikçi projeler ile gelecek vadede sürekliliğin kesintiye uğramamasını sağlamaktır” dedi. FİGES olarak denizciliğin yanı sıra kara ve hava sistemlerinde de başarılı çalışmalara imza attıklarını belirten Dr. Öğüt, “Bunlardan biri, Güney Kore’nin en büyük havacılık şirketi KAI ile imzaladığımız ‘Sivil Hafif Helikopter Ortak Geliştirme Projesi’, Havacılık ve Uzay Sanayiinde ilk Ar-Ge ihracatını gerçekleştiren uluslararası antlaşma oldu. Bunun yanı sıra TÜMOSAN’a “Güç Grubu Geliştirme Projesinde” danışmanlık hizmeti vererek milli projelerde yer almaya devam edeceğiz” ifadesinde bulundu.

“Firmamızın sunduğu hizmetler, başlıca, Mekanik Tasarım ve Prototip Üretimi, Anahtar Teslimi Mekatronik Sistem Tasarımı ve Üretimi (Test ve HIL sistemleri), Sonlu Elemanlar Analizleri (statik yapısal analizler; yorulma, titreşim, patlama, düşme, devrilme, çarpma benzetimleri; ısıl analizler; akışkanlar dinamiği analizleri; elektromanyetik analizler ve akustik analizler), Model Tabanlı Sistem Simülasyonları ve Müşteriye Özel Teknik Yazılım Geliştirilmesi alanlarını kapsamakta. Firmada toplam 100 kişi civarında çalışan bulunuyor. Bunun %10’u doktoralı, %60’ı ise yüksek lisanslı yetmişi aşkın mühendisten oluşan kadroyla hizmet veriyor.”

KASIM-ARALIK • | 33 |

7 DENİZ


Ömür ÖZTAŞ Lyonel A. Makzume Şirketler Grubu Irak Ülke Müdürü

Gümrük kural ve kanunlarına mutlaka dikkat etmeli ve üzerinde çalışmalısınız. Her ne kadar yerel bir gümrük müşaviriniz olsa da özel durumlar hakkında bilgi edinmek size fayda sağlayacak ve zaman kazandıracaktır.

Makale

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde İş Güvenliği Sorunu

| 34 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

K

ürdistan Bölgesel Yönetimi kısaltılmış adıyla KBY ile tanışmam, Uçağımızın Erbil Uluslararası Havalimanı’na inişe geçtiği zaman oldu. Uçak’ın tekerleri yere değer değmez, kabin amirinin ve hostesin sürekli uyarılar yapmasına rağmen yolculardan çoğu, telefonlarını açmaya, hatta hareket halinde olmamıza rağmen, eşyalarını alıp kapıya doğru yönelmeye başladılar. Bu bölgede işlerin nasıl yürüdüğünü anlamak için hızlandırılmış bir kurstan geçmem gerektiği kanaatine varmıştım. Bölgede yürütülen lojistik hizmetleri, genelde uluslararası petrol firmaları, ya da bu firmalara

hizmet eden, servis firmaları için yürütülmektedir. Bildiğiniz üzere petrol firmaları, yerleşim bölgelerden uzak yerlerde kamp kurdukları için tüm ekipman, yaşam ve günlük ihtiyaçlarının bulundukları bölgelere taşınması gerekmektedir. Fakat, uluslararası petrol firmaları ile çalışmak sandığımız kadar kolay değil. Öncelikle, onlara hizmet vermemiz için gereken asgari şartları sağlamalısınız. Bunun başında da (HSSE), sağlık, güvenlik, iş güvenliği ve çevre konularında gelişmiş bir alt yapıya, uluslararası geçerliliği olan sertifikalara ve tabi ki eğitimli kalifiye elemanlara sahip olmak gerekir. Sizler elinizde dergiyi okurken, HSSE ile ilgili olan bilgiler size ga-

yet normal görünebilir. Ama öyle bir ülke düşünün ki; sürücülere alkol muayenesinin olmadığı, insanların bebekleri kucaklarındayken araç kullandıkları, tır şoförlerinin parmak arası terliklerle araç kullandığı, neredeyse hiç kimsenin bir kalite yönetim kitapçığı okumadığı, iş güvenliği sağlayan koruma destek ürünlerinden habersiz olduğu, koruyucu güzlük, güvenlik botları, güvenlik yelekleri, baretler gibi iş güvenliği açısından önemli malzemelerinin kullanılmadığı bir ortam. Bu güvenlik ürünlerinin kullanılmasını sağlamak için, çalışanlar üzerinde maalesef baskı kurmak gerekmektedir. Çünkü bu tip ürünleri kullanmayı tek bir şartla kabul etmektedirler, o da kullanmazlar ise işten atılacakları gerçe-


ği. Bu da iş güvenliği malzemelerinin çalışanları değil, çalışanların işlerini koruduğu anlamını çıkarmaktadır. Bu da bizim farklı bir mantıkla karşı karşıya olduğumuzu ispat etmektedir. Uzun soluklu eğitim programlarının yanı sıra çarpıcı iş kazalarının nasıl meydana geldiğini örneklerle anlatan görseller yardımıyla HSSE ve yüksek kalite standartlarını ortaya koyan bir kültür yerleştirmek gerekmektedir. Elbette bu yalnızca elinizdeki yerel personeli çok iyi bir şekilde eğitmekten geçer. Yerel personel dedim; çünkü elinizdeki bütün personeli yabancılardan kuramazsınız. Bu size hem adam maliyeti olarak yüksek olacaktır, hem de yerel personel çalıştırmak size çevrenizle daha iyi iletişim kurmanızı sağlayacaktır. Tabi ki; yerel personel eğitmek için uzun çalışma saatleri ve iyi eğitmenlere ihtiyacınız bulunmaktadır, yalnızca bu eğitimlerden sonra bu personelin işleri sağlıklı ve güvenliyapması gerçekleştirebilir. Bunun başında da HSSE eğitim programlarınızın ve kitaplarınızın çok basit ve anlaşılabilir olması

gerekmektedir. Bununla beraber bu yazılı evraklar yerel dilde olması, görsel açıklamalarının yeterli derecede dikkat çekmesi çok önemlidir. Elbette bu görsel tanıtımlar, uzun soluklu eğitimler, ve güvelik ekipmanlarının kullanılması ile ilgili eğitimler çok uzun zaman ve emek gerektirir. Petrol sektörü çalışmalarında zaman en pahalı kalemdir. Diğer bir önemli konu ise; lojistik sektörü için yapılmış kanun ve yönetmelikler, gümrük kanunları, petrol sektörü taşımaları için tamamen farklı bir yöntem ve uygulama şeklidir.

bulunur ve iki, bir klimayı oluşturur, fakat iç ünite ve dış ünite olarak bunları paketlerseniz, gümrükte her bir kutu bir klima olarak sayılır. Bu durumda çeki listenizin farklı olması halinde, gümrükte büyük problem çıkacağı ortadadır. Ölçü olarak bizim BTU diye nitelendirdiğimiz klima ölçüleri, KBY’de 12.000 BTU bir ton olarak değerlendirilir. Gümrük kural ve kanunlarına mutlaka dikkat etmeniz ve üzerinden alışmanız gerekli. Her ne kadar yerel bir gümrük müşaviriniz de olsa özel durumlar hakkında bilgi edinmek size fayda

Kanunların devamlığının olmaması, sürekli değişim göstermesi ve her gün yeni uygulamaların getirilmesi, yabancı firmaları zor durumda bırakmakta. Eğer bu uygulamalar hakkında kısa sürede bilgi sahibi olunmazsa, yerel rekabette geri kalmanıza yol açar. Hatta yaptığınız hatalar sonucunda sizlere iş ve itibar kaybı olarak da geri döner.

sağlayacak ve zaman kazandıracaktır. Ayrıca son dönemde Irak’ta ithalat rejime destek olarak yeni bir uygulama başlatıldı. Belli ürün gruplarının ithalini sağlayabilmek için üretici ya da satıcının, ürünlerin uygunluk değerlendirmesini yapması gerekiyor. Bu da dünyaca ünlü SGS ve BV (Breau Veristas) firma-

Gümrük kanunları ve ithalat rejimide büyük önem arz ediyor. Bazı uygulamaları dünyadaki uygulamalarla kıyasladığınız zaman büyük farklılıklar ortaya çıkıyor. Buna örnek vermek gerekirse; buzdolabı ithalatlarında, çeki listesi üzerinde mutlaka litre belirtmeniz gerekir. Eğer belirtmezseniz, ithalat operasyonunuz daha başlamadan durdurulur. Bu da zaman ve para kaybına sebep olur. Böyle özel konularla ilgili bilgileri hem müşterinize hem de yükleyiciye önceden bildirmek, ilerde yaşanacak sorunların önüne geçmenizi sağlar. Diğer taraftan bilindiği üzere ev tipi klimalarda iki parça

ları tarafından yapılabilmektedir. Bu rapor, ürünlerin Irak Devleti standartlarına göre ithalat izni konusunda sunulmaktadır. Fakat üreticilere ve ihracatçılara ek bir maliyet getirmekte. Irak bölgesinde uzmanlaşmış lojistik hizmetlerini verebilmek, sabır, sıkı çalışma

KASIM-ARALIK • | 35 |

ve özveri gerektirmektedir. Fakat iyi eğitim almış, uzman yeni nesil, gelişmiş ülkelerde doğup eğitim almış kişilerin sayesinde Irak ve KBY‘nin büyüyerek daha da güçleneceğine ve bölgede söz sahibi bir ülke haline geleceğine inanıyorum.

7 DENİZ


Dernekler

GEDDAD’ın Gönüllü Ordusu 7/24 Göreve Hazır Gönüllü genç denizcilerden oluşan bir yapıya sahip olan GEDDAD, sektörde hiçbir karşılık beklemeden yardıma ihtiyacı olan herkese en ivedi şekilde ulaşmak için 7 gün 24 saat hazırda bekleyen kalifiye ekibiyle sektörün hizmetinde.

G

enç Denizciler Dayanışma Derneği (GEDDAD) 2011 Eylül ayında kurulan bir dernek. Kuruluş amacı öncelikle denizcilik öğrencileriyle denizde yapılabilecek faaliyetler ve sektörün geliştirilmesini sağlamak. GEDDAD, emniyet alanında araştırma ve geliştirme faaliyetleri amaçlıyor ve kurucuları denizcilikten mezun ya da denizcilik öğrencilerinden oluşuyor. Genç Denizciler Dayanışma Derneği (GEDDAD) Yönetim Kurulu Başkanı Umur Zamanoğlu, yaptıkları işin tamamen gönüllülük esasına dayalı olduğunu ve yaptıkları çalışmalarla denizcilik sektörüne katkı sağlamak amacıyla hareket ettiklerini söyledi. Zamanoğlu, “Öncelikle deniz emniyet

| 36 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

ve güvenlik sistemlerine yönelik AR-GE çalışmaları yapıyoruz. Yaptığımız bu AR-GE çalışmalarında daha sonra; lise, meslek yüksekokulu ve fakültelerde okuyan denizcilik öğrencileriyle beraber kendi içimizde uygulamalar ve pratikler yapıyoruz. Tekne nasıl yanaşır, nasıl kalkar? Teknenin tipleri, elementleri gibi konularda okulda eksik kalınan eğitimleri biz burada kendi içimizde tamamlamaya çalışıyoruz. Artık kendi botlarımızla ve deniz unsurlarımızı suya indirip prototip çalışmalarına başladık. Aynı zamanda biz bir gönüllü ordusuyuz. Bir gönüllü ordusu olarak denizde emniyet ve arama kurtarma alanlarında faaliyet gösteriyoruz. Arama kurtarma alanında denizde yüzen 6 adet unsurumuz var. Kapalı ve

açık kasa olarak boylarına göre değişkenlik gösteren RİP bot dediğiz araçlardan oluşuyor. Bunun dışında karada da lojistik destek araçlarımız var” şeklinde konuştu. Maltepe, Haydarpaşa, Eyüp Haliç ve Silivri olarak dört bölgeye yayılmış durumda olduklarını vurgulayan Zamanoğlu, “Marmara Denizi’nde denizden ve karadan intikale hazır durumdayız. Hem bu bölgelerde denizcilik okullarında okuyan öğrenciler uygulamalı manevralar yapabiliyorlar. Üst sınıflardan aldıkları bilgileri alt bölümlere aktarıyorlar. Hem de afet ve kaza durumlarında acil müdahale ekibi olarak olay yerine intikal ederek en kısa sürede arama ve kurtarma çalışmalarına dahil olmuş oluyorlar. Devletin tüm organlarıyla koordineli bir şekilde


mızla ve ekipmanlarımızla eğitim ve öğretimlerimizle daha kaliteli bir şekilde devam ediyoruz. Daha iyi birer zabit olacağımızı düşünüyoruz. Bunun için belli standartları tutturduk. Bununla alakalı çeşitli kurum ve kuruluşlarla arama kurtarma, güvenlik ve emniyet faaliyetlerini icra ediyoruz. Tüm personelimiz amatör gönüllülerden oluşuyor. En büyük dayanağımız ise STCW ve konvansiyonlarına uygun personel tarafından donatılmış olmamızdır. Bizim ilkyardım belgemiz iki günde kursunu alıp bir günde sınavına girip aldığınız belgelerden değil. İMO standartlarında ilkyardım belgesine sahip personelimiz var. Bütün belgelerimiz ve yeteneklerimiz İMO standartlarındadır. Bu belgelere uygun bir şekilde hareket ettiğiniz zamanda Shell gibi büyük firmalar da sizinle çalışmak istiyorlar” şeklinde konuştu.

tüm afet durumlarında hareket ediyoruz” ifadelerini kullandı. Finansal açıdan nakdi olarak hiçbir gelirlerinin olmadığını belirten Zamanoğlu, “İşin finansal kısmında devletin hibe fonlarından ve destek projelerinden yararlanıyoruz. Dernek olarak hiçbir şekilde, ne emniyet görevi, ne kurtarma görevi, yedekleme, çeki ve sportif faaliyetler gibi etkinlikler için hiçbir şekilde nakdi karşılık kabul etmiyoruz. Çünkü biz gönüllüyüz. Karşı taraf zorunda değil ama bize yardımda bulunmak isterse, biz hibe olarak can yeleği, yakıt, operasyon malzemeleri gibi bizim ihtiyacımız olan malzemeyi temin ediyorlar. Kesinlikle para kabul etmiyoruz” dedi Bundan sonraki hedefleri arasında denizde daha fazla araca sahip olmak ve daha fazla akademik eğitim imkanını yakalamak olduğunu belirten Zamanoğlu, “Eğer mümkünse bir gün bütün üniversite hocalarıyla birlikte biz akademik eğitimimizi tamamlamak istiyoruz. Burada akademik eğitim açısında yeterli imkanlara sahip değiliz. Eğer hocalarımız bize gönüllü olarak destek olurlarsa, okullar arası bir protokolle daha iyi denizciler ve daha kalifiye zabitler yetiştirmek istiyoruz. Okulda hocalar akademik ve teorik manada eğitim verirler. Kendi simülatörlerinde ve laboratuvarlarında bir yere kadar eğitim verebilirler. Oysa burada teknelerimiz, botlarımız, telsizlerimiz var. Biz bunları burada bozabiliyoruz, kırabiliyoruz, modifiye edebiliyoruz, araştırabiliyoruz, geliştirebiliyoruz. Farkımız bu” diyerek eğitimin pratikle pekiştirilebileceğine dikkat çekti. Arama kurtarmada 7 gün 24 saat

Umur ZAMANOĞLU GEDDAD YKB esasına göre 4 istasyonda görev yaptıklarını ifade eden Umur Zamanoğlu, “Olası bir olayda toplamda 12 personelimiz görev yerine ulaşabilecek şekilde sistemimiz dizayn edildi. Bu sistemde botlarımızla, karada ve denizden veya amfibik unsurlarla ivedi bir şekilde İstanbul Boğazı’nda en fazla 20 dakika içerisinde müdahale edemediğimiz herhangi bir yer yok. Şu ana kadar denizden cenaze çıkarılması ve 14 gün boyunca kayıp şahısların aranması görevlerinde bulunduk. Kumburgaz’da, Rumeli kavağında, Haydarpaşa Limanı’nda meydana gelen bir kazaya ivedi bir şekilde müdahale ettik. Jurnale baktığımızda bu yaz için 14 vaka görebiliyoruz. Biz donanımları-

Zamanoğlu, “Her isteyen gönüllü bize katılamıyor. Bize gelmeniz için kesinlikle STCW belgenizin olması gerekiyor. Denize gönül vermiş olan herkes gelebilir. Elimizden geldiğince onlara gerekli eğitimi veririz. Ancak biz ona bir sertifika veremeyiz. Sıfırdan gelen bir insana akademik eğitim vermeden Ar-Ge çalışması yapamazsınız. Denizde sportif amaçlı haftada bir kullanan birini, ben denizi seviyorum dediğinde onu da arama kurtarma elemanı yapamayız. Onun için de ilk yardım belgesi olması gerekiyor ama bizim için yetersizdir. Bu denizde ilkyardım belgesi denizde geçerli olan STCW olması gerekiyor. Bu belge olmazsa çıkılamaz açık denizde. Bizde bu belgeyi vermeye yetkili olmadığımıza göre gerekli belgelere sahip olması gerekiyor. Bu zaten dernek tüzüğümüze de aykırı, mantığa da aykırı” dedi.

“İşin finansal kısmında devletin hibe fonlarından ve destek projelerinden yararlanıyoruz. Dernek olarak hiçbir şekilde, ne emniyet görevi, ne kurtarma görevi, yedekleme, çeki ve sportif faaliyetler gibi etkinlikler için hiçbir şekilde nakdi karşılık kabul etmiyoruz. Çünkübiz gönüllüyüz”

KASIM-ARALIK • | 37 |

7 DENİZ


Can BESEV Yönetici-Analist

Makale

Sevgili okurlar, artık 2015’e geldik. Denizcilik ve yakıt dünyası açısından önemli bir yılı daha geride bıraktık. Gelenekselleşen bir şekilde geçmişe dönüp neler demişiz, neler olmuş, bir bakalım istedim.

| 38 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Yakıt Dünyasında 2014 Yılında Neler Yaşandı

7

Deniz’deki yazılarıma “Kredi buzdağı eriyor” diyerek başlamıştım ve hakikaten de bunker (deniz yakıtları) endüstrisinin Titanik’i Danimarkalı dev OW Bunker, Kasım 2014’te aynı Titanik gibi en sağlam olduğu düşünülen noktada ansızın battı. Bunun etkileri de halen devam ediyor. Bazı dersler çıkarılmış olduğu muhakkak ama yine büyüme hırsı galip geldi ve diğer oyuncular mirası paylaşma yarışında hızlı bir mücadele içindeler. OW’nun çöküşündeki esas nokta yetersiz denetleme mekanizması ve en büyük olmaya odaklı stratejisiydi. “En büyük” olmaktan ziyade, sürdürülebilirliğin daha önemli olduğunu bir kez daha gördük. Alıcıların da tedarikçileri seçerken çok dikkatli olması gerektiğini Şubat 2014 ta-

rihli yazımızda dile getirmiştim. Sevgili Can Ertem‘de dergideki yazısında “Artık Banker Kastelli yok Bunker Kastelliler Var” demişti. Ocak 2014’de bunkerle ilgili başlıklara baktığımızda dikkati çeken şeylerden birisi ödenmeyen yakıt borçlarından tutuklanan gemiler oldu. Bu trend halen devam ediyor. Son zamanlarda yakıt fiyatlarının düşmesiyle biraz nefes alındıysa da banka borçları, maaş borçları ve yakıt borçları halen daha tutuklamaların birincil sebebi. 2015’te ise banka tutuklamalarının artacağı öngörülüyor. Şubat 2014’e baktığımızda büyük kiracıların, nasıl daha düşük yakıt sarfiyatlı gemilere yöneldiğini gördük. Yunanistan’da bir bunker ikmalcisinin yöneticileri kaçakçılık suçlamasıyla tutuklandı. En

büyüklerden Chemoil, borsadan çekileceğini duyurdu. LNG konusu yine gündemdeydi ve halen de en çok tartışılan konulardan birisi olmaya devam ediyor. Yakıt dünyasının en büyük muhafazakar aile şirketlerinden Peninsula Petroleum, 300 milyon dolarlık ek finans sağladı ve büyümeye devam etti. Mart 2014’te OW Bunker’in halka açılma haberleri, Titanik’in suya indirilme günleri gibiydi. Yine gündemde ECA (Zehirli Gaz Kontrol Alanları) ve uymayanlara yaptırımlar vardı. Nisan 2014’te deniz çalışanlarının dramı tekrar Türkiye medyasında yerini buldu. Yakıt ve banka borçlarından İspanya’nın Algeciras Limanı’nda tutuklanan Ana-N ge-


misinin personeli, hepimize bütün bu ekonomik oyunların en büyük kaybedenini hatırlattı. Aç, susuz, karanlıkta, cop yığınlarıyla ve ailelerine mahcup bir şekilde bir tenekeden hapishaneye dönüşen gemilerinde deniz çalışanları... Ana-N mürettebatından Mehmet Keskin, şirketinin mali durumunun neden olduğu durumu hayatıyla ödedi ve vefat etti. Mayıs ayında, Büyük John lakaplı milyarder John Fredriksen 70 yaşına bastı. Doğum günü haberleri, bütün büyük başarılarıyla beraber 1986’da bunker usulsüzlüğü iddiaları yüzünden yattığı dört aylık hapis cezasından bahsediyordu. Diğer haberler de Rotterdam’daki MGO talebinin yüzde 500 artacağından ve sürekli artan yakıt fiyatlarından söz ediyordu. Denizcilik iflasları yine en çok tartışılan konulardan biriydi. Haziran, iflas edenlerin mallarının kapışılmaya çalışıldığı bir ay oldu. Bunker dünyasında, yılların yakıt komisyoncusu Wilhemsen Premier Fuels, OW tarafından satın alındı. OW iflas ettikten sonra da bu firma World Fuel Services’in

oldu. Afrika’da bunker korsanlığı şeklinde haberler çıktı ve bazı oyuncular Batı Afrika pazarından çıktı. Danimarkalı Monjasa şirketi aylık 100-130 bin ton yakıt satılan bu pazarın aşağı yukarı tek hakimi oldu. Temmuz 2014’te bunker duayenlerinden OceanConnect ve Chemoil CEO’su Tom Reilly koltuğunu bıraktı. Bunker sektörü için risk her zamankinden daha fazla ve bu riski bir nebze olsun azaltmak için alıcılar ile direkt çalışmak çok daha avantajlı. Bu mümkün olduğunca alıcılar için de çok daha avantajlı bir konum. Çünkü bazı aracı kurumların (bunker tüccarları) mali yapıları piyasadaki bu değişimleri kaldırmaya müsait değil ve neticede ödemeyi satıcıya (ikmalci) yapmayıp armatörün aynı faturayı iki kere ödemesine yol açabiliyorlar. Sonraki aylarda bunu, haberlerden okuyarak gördük. Maalesef bazı alıcılar aynı yakıt için iki kere ödeme yapmak zorunda kaldı. Gemiler tutuklandı veya büyük korkular yaşandı. Ağustos 2014’te Çinli Brightoil büyümeye devam etti ve genel ola-

rak Asyalı oyuncular küresel hakimiyeti dile getirmeye başladılar. Çinlilerin aktif olduğu Afrika’da korsanlar tarafından Gine Körfezi’nde kaçırılan bir Bunker Barge mürettebatıyla beraber serbest bırakıldı ama tabi ki içindeki yakıt çalınmıştı. Eylül 2014’te iş araştırma ve geliştirmenin önemine değinmiştim. O yazımdan sonra olumlu e-postalar geldi ve merak edilen konuları elden geldiğince okurlarla beraber irdeledik. Petrol ve yakıt fiyatları düşmeye başladı. Ton başına 600 US$ seviyesinden bugünkü 300’lere doğru inişe geçti. Uzun vade için Kasım ayındaki yazımda, emin olabileceğimiz bir şey var ki yakıt fiyatları yükselmeye devam edecek ve bir gün gelecek bu günleri de yakıtın ucuz olduğu güzel günler diye hatırlayacağız demiştim. Fakat o kadar emin olmamam gerektiğini gördüm kısa vadede. Şu anda tekrar 2009 seviyelerine döndük. Politik baskılar amacına ulaşınca, tekrar yükselişin devam edeceği görüşündeyim. Rehavete kapılmamak gerek.

KASIM-ARALIK • | 39 |

7 DENİZ


Limanlar

Yeşil Liman protokolü imzalandı

U

laştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Feridun Bilgin, TSE ile imzaladıkları Yeşil Liman projesinin limanların çevreye duyarlı olmasına ve limanlardaki iş güvenliğinin sağlanmasına yönelik bir proje olduğunu söyledi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü ile Türk Standartları Enstitüsü (TSE) arasında Yeşil Liman İşbirliği Protokolü imzalandı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı binasında gerçekleştirilen imza törenine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Bilgin ve TSE Başkanı Hulusi Şentürk katıldı.

| 40 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

“TSE VAZGEÇMEDİ” Şentürk, Bursa’da yapımı planlanan Oto Test Merkezi’nin yerinin değişimi ile ilgili, “Söz konusu bize tahsis edilen yerde bazı sorunlar çıktı. Dolayısıyla başta Bursa olmak üzere yeni bir arazi arayışımız devam ediyor. Basında ‘TSE vazgeçti’ diye haberler çıkıyor. ‘Hayır’ TSE vazgeçmedi. Yani, orası olmaz, Yenişehir olmaz, Kemalpaşa olur. Ama mutlaka olacak” ifadelerini kullandı. “ÜLKEMİZ VE LİMANLARIMIZ BÜYÜK MENFAATLER KAZANACAK” Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Feridun Bilgin, TSE ile imzalanan Yeşil Liman projesinin sadece çevreye yönelik alınacak tedbirlerle ilgili bir proje olmadığını belirterek, “İş güvenliğini kapsayan ve limanda verilen hizmetlerin standartlarını içeren bir projedir. Dolayısıyla hem çevre duyarlılığını hem de limanlarımızı ekonomik anlamda

rekabet edici bir şekilde kapasitelerini ve faaliyetlerini arttırmaya yönelik bir projedir. Umarım tüm limanlarımızı bu sistem içerisine geçirip daha rekabet edici ve çevreye duyarlı hale getireceğiz. Bu projenin sonuçlarından ülkemiz ve limanlarımız çok büyük menfaatler kazanacak diye ümit ediyorum” şeklinde konuştu. “LİMANLARIN TETKİKLERİ TSE TARAFINDAN YAPILACAK” TSE Başkanı Şentürk imzalanan işbirliği protokolü ile ilgili yaptığı açıklamada, ”Bu protokol hem mevcut limanlarımızdaki hem de yeni yapılacak olan limanlarımızdaki çevreye ve çalışanların iş güvenliğine duyarlı kaliteli bir sistem oluşturmayla ilgili geliştirilen bir projedir. Bu proje kapsamında, limanlarımızın Yeşil Liman belgelendirilmesi TSE tarafından tetkikleri yapılarak gerçekleştirilecek. Amaç limanlarımızın çevreye zarar vermemesini ve çalışanların iş güvenliğini sağlayarak, daha etkin ve verimli çalışma sistemine sahip hale getirmektir. Ayrıca limanlarımızın rekabet gücünü arttırmak ve dünya rekabetinde de söz sahibi haline gelmelerini sağlamaktır” ifadesini kullandı. İmza töreni sonrası TSE Başkanı Şentürk, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Bilgin’e plaket takdim etti.


İzmir durak değil, başlangıç noktası olmalı

İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Geza Dologh, İzmir’in kruvaziyer turizminde başlangıç noktası olması halinde gelirin artacağını söyledi. İzmir’e kruvaziyer gemileriyle gelen yolcu sayısında yaşanan düşüş kentte hayal kırıklığı yaşatıyor. Bunun temel nedenleri arasında turizmde yaşanan daralma ve Kuşadası ve Çeşme liman alternatifleri bulunuyor. HEDEF CAZİBE MERKEZİ Bu kapsamda, İzmir’de sektörün yeniden canlandırılması için önerilerde bulunan İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı ve Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Geza Dologh, “cazibe merkezi” vurgusu yaptı. İzmir’in kruvaziyer turizminde “durak” değil, “başlangıç” noktası olması gerektiğini belirten Dologh, şunları anlattı: “İzmir’i homeport (analiman) dedikleri başlangıç noktası yapmak için çalışmalıyız. İtalyan ya da İn-

giliz, uçakla İzmir’e gelecek, bir gece kalacak ertesi gün gidecek gemi turuna. Bu çift kaymaklı kadayıf gibi olur. Çekim merkezleri artmalı. Örneğin turisti kente çekebilmek için ‘Kadifekale’ye gidersin’, Ortodoks olana ‘buradaki kiliselerde ayine katılabilirsin’ demek lazım.” 1535 GEMİ GELDİ İzmir’e 11 yılda 1535 kruvaziyer gemisiyle toplam 3,4 milyondan fazla turist geldi. 2003 yılında 5 geminin yanaşarak 3 bin 271 yolcu getirdiği kentte, 2012 yılında patlama yaşandı ve 286 gemiyle 552 bin 764 yolcu geldi. Bu yılın ilk 10 ayında ise 111 gemiyle 274 bin turist İzmir’e adım attı. Normal bir turistin günlük harcaması 48 dolar iken, transit bir limanda kruvaziyer turistlerinin harcama ortalaması genel olarak 120 dolar. İndi-bindi yapılan ana limanda ise 150 dolar.

Maersk, Marmara Bölgesi’nde liman arıyor

D

ünyanın en büyük konteyner taşımacılı şirketi Maersk’in limancılık şirketi APM Terminals, satın almak üzere Türkiye’den liman arıyor. Maersk’in buna gerekçesi de konteyner taşımacılığının Türkiye’de ekonomiden iki kat fazla büyüme şansının olması APM Terminals Ülke Müdürü Mogens Wolf Larsen, bu konuyla ilgili şunları söyledi: “İstanbul yakınlarında Marmara bölgesind ebir liman satın almak istiyoruz. Ayrıca Akdeniz bölgesinde Mersin ile İskenderun arasında da bir liman arayışımız var1 Larsen’e göre, hızlı büyümeye karşılık Türkiye’ninn endüstrü büyüklüğü Almanya’nın yarısı kadar. 12 Milyon TEU kapasitesi olan Türkiye, Larsen’e

göre 2003’te 8 milyon TEU konteyner elleçlemiş. Larsen; “Türkiye’de konteyner limancılık endüstrisi henüz az gelişmiş surumda. Türkiye açılım yapar ve büyük gemileri kabul etmeye başlarsa konteyner limancılık endüstrisi de büyüyecektir” Hague merkezli şirket, Batı Türkiye’deki Aliağa bölgesinde önümüzdeki yıl sonu liman işletmeye başlayacak. Liman 2016 yılından itibaren tam kapasiteyle çalışmaya başlayacak. Liman, ülkenin en büyük petrokimye tesisi olan Petkim Petrokimya Holding A.Ş. yakınında buluınuyor. APMT, tesisleri 28 yıllığına işletmesi karşılığında Petkim’e yıllık kira ödeyecek. Goldman Sachs bu yıl 250 milyon dolar karşılığında limanın %30’unu satın aldı.

KASIM-ARALIK • | 41 |

7 DENİZ


Limanlar

Petkim Limanı’na dev ortak

| 42 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

P

etkim bağlı ortaklığı Petlim Limancılık Ticaret A.Ş.’nin yüzde 30’unu temsil eden 45 milyon adet hissesini 250 milyon dolar bedel karşılığında Goldman Sachs’a devretmesi hususunda bağlayıcı sözleşme imzaladı. Petkim’den konuyla ilgili olarak KAP’a yapılan açıklamada şöyle denildi: ‘’Bağlı ortaklığımız Petlim Limancılık Ticaret A.Ş. (“Petlim”) ile ilgili olarak Goldman Sachs International (“GSI”, iştirakleri ile birlikte “GS”) ve SOCAR Turkey Enerji A.Ş.(“STEAŞ”) ile yaptığımız görüşmeler hakkındaki 18 Temmuz 2014 tarihli özel durum açıklamamızı takiben, PETKIM ve GSI, PETKİM’in Petlim’de sahibi olduğu, Petlim sermayesinin % 30’unu temsil eden 45 milyon adet hissesini (“Hisseler”) 250 milyon ABD Doları bedel karşılığında GSI’a devretmesi hususunda bağlayıcı sözleşmeleri imzalamıştır.

Diğer taraftan GS, STEAŞ ile yedi yıl süreli bir satma hakkı (put option) sözleşmesi imzalayarak, bu satma hakkı (put option) sözleşmesi karşılığında STEAŞ’a 50 milyon ABD Doları tutarında peşin ödeme yapacaktır. Keza ilgili satım opsiyonunun GS tarafından kullanılması halinde STEAŞ, GS’ın şirketimizden devralmış olduğu hisseler’i, opsiyon sözleşmesinde tarafların anlaşmış olduğu ve hakkın kullanılmasından önce ödenecek olan minimum getiriye ek olarak ödenecek 300 milyon ABD doları karşılığında GS’den devralacaktır. Petkim’in, bahsedilen satma hakkı (put option) sözleşmesinden kaynaklanacak bir yükümlülüğü bulunmayacaktır. Diğer taraftan GS, STEAŞ’a karşı ileri süreceği satma hakkından kaynaklanabilecek riski minimize edebilmek amacıyla, sahibi olduğu hisseler ve satma hakkı üzerinde, nihai yatırımcılar lehine teminat tesis edecektir. “hisseler”in, herhangi bir zamanda satılması ve, STEAS tarafından taahhüt edilen satma hakkı bedelinin üzerinde bir getiri yaratması durumunda, ilgili artı değer STEAŞ ile oransal olarak söz konusu nihai yatırımcılar ve GS arasında paylaşılacaktır. GS satma hakkının kullanılmasına kadar geçen süreçte satma hakkından kaynaklanan riskini artırıp azaltabilecektir. STEAŞ’ın ana hissedarı olan SOCAR Azerbaycan, STE-

AŞ’ın, yukarıda detayı verilen işlemle ilgili yükümlülüklerini yerine getirebilecek kaynaklara sahip olmasını temin etme niyetinde olduğunu ifade eden bir güvence mektubu (Comfort Letter) sağlamıştır.’’ ÖN ANLAŞMA 18 TEMMUZDA YAPILMIŞTI Petkim, geçtiğimiz temmuz ayında bir anlaşma yapmış ve yüzde 100 iştiraki olan Petlim Limancılık A.Ş.’de sahip olduğu hisselerin devri hususunda dünyanın en büyük yatırım bankalarından Goldman Sachs’a münhasıran müzakere hakkı tanıdığını açıklamıştı.. Anlaşmada İzmir Aliağa’da gerçekleştirilen ön anlaşma ile Petlim hisselerinin yüzde 30’unun 250 milyon dolar bedel ile Goldman Sachs’a satılması öngörülüyordu ve ayrıca, yapılacak sözleşmede Goldman Sachs’ın bir zarara uğramaması için ilgili hisseleri SOCAR Türkiye’ye satma hakkı da yer alıyordu. SOCAR Türkiye Başkanı Kenan Yavuz, ön protokol anlaşmasından sonra yaptığı açıklamada “Dünyanın en büyük yatırımcılarından birinin liman şirketimize ortak olması, projemizin ekonomisinin ve değerinin tescili anlamına gelmektedir. Liman yatırımımızın proje finansmanı kapsamında da ön anlaşmasını Türkiye’nin en büyük bankalarından biri olan Akbank ile imzaladık. Akbank ile imzalanan term-sheet kapsamında 13 yıl vade ile 211 milyon USD finansman sağlamış olacağız.” açıklamasını yapmıştı. Kenan Yavuz, Goldman Sachs ile yapılan ön anlaşma ile çok önemli bir adım atıldığını ve dünyanın en büyük yatırımcılarından birini İzmir’e getirdiklerini söylemişti. Yapılan anlaşma hakkında da bilgi veren Yavuz, “Petlim Limancılık’ın yüzde 30 hissesinin Goldman Sachs’a devredilmesinin yanısıra, 7 yıl içerisinde, Petlim’in halka arz çalışmalarının yürütülmesi ve Goldman Sachs International’a ait olacak hisselerin halka arz edilmesi için Goldman Sachs International’a yetki veriyoruz. Bu işbirliği sayesinde Petkim’de yarattığımız değer tescil edilmiş oluyor. Bu anlaşmayı stratejik ve uzun vadeli bir işbirliğinin temeli olarak görüyoruz. Yaptığımız her işin, global ölçekli ve dünya ile entegre olabilen projeler olmasına özellikle dikkat ediyoruz” açıklamasını yapmıştı. Tamamlandığında, Türkiye’nin 3. büyük konteyner limanı olacak yatırım 2015 yılı son çeyreğinde hizmete girecek.


Adnan Saka: Aliağa’ya sektörel teşvik verilmeli

E

ge Bölgesi’nin 17 milyar dolarlık ihracatının 10.2 milyar doları Aliağa limanlarından gerçekleştirildiğini söyleyen Adnan Saka, Aliağa’ya sektörel bazda teşvik verilmesi gerektiğini söyledi. Aliağa Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Saka, Türkiye’nin büyüme trendini devam ettireceği en önemli etkenin ihracat olduğunu söyledi. Rekabet tanımının yeniden yapıldığı dünya piyasalarında ayakta kalmanın eskisi kadar kolay olmayacağına dikkat çeken Saka, dünya ekonomisinde oluşan yeni koşulları göz önüne alarak kısa, orta ve uzun vadeli dış ticaret stratejisinin uygulanması gerektiğini be-

K

lirtti. Dış ticaretin gelişmesinde ve ihracatta sürdürülebilir küresel rekabet gücünün artırılması için katma değer oluşturacak ürünler ihraç etmemiz gerektiğini belirten Saka, “Burada tabii önemli olan ürüne katma değer katmak, yani bir ürüne ilave bir değer katabilmek. Bu süreçteki en kıymetli girdi de bilgi. Bilgi toplumu olmayı özümsemeliyiz. İhracatımıza baktığımızda bunun önemli bir kısmının katma değeri düşük ürünler olduğunu görüyoruz veya hammadde ya da yarı değerlendirilmiş ürünler olduğunu görüyoruz. Ekonomide de sanayide inovatif olamadığımız sürece bu kulvarda uzun süre yol alamayız” dedi.

Hopaport Limanı’nda bir ilk

aradeniz Limanları içinde hızla kendini geliştirmeyi başaran ve limanda ürün çeşitliliğini artıran Hopa Limanı 2014’ün son günlerinde Liman tarihinde ilk defa yeni bir ürünü limana getirtmeyi sağladı..

M.N. Ereğli isimli gemi ile Ukrayna’dan getirilen 2 bin 100 ton Pancar Küspesi Hopa Limanı’na getirilerek kapalı ambara depolama işlemi tamamlandı. HOPAPORT Lojistik Müdürlüğü’nün başarılı bir çalışması sonucu Hopa Limanına getirilen Pancar Küspesi kışın yaşanmaya başlandığı bugünlerde özellikle Ardahan, Kars, Erzurum, Elazığ, Rize ve bölgede büyük çaplı hayvancılık yapan hayvan üreticilerinin önemli bir ihtiyacını karşılayacak. Pancar Küspesi özellikle büyükbaş hayvanlar için besin değeri çok yüksek ve diğer bes-

leyici ürünlere göre de oldukça ekonomik. HOPAPORT Genel Müdürü Meriç Burçin Özer konu ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi; “İşimiz gereği Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki iş potansiyellerini sürekli araştırma içindeyiz. Bu ziyaretlerimizde bölgede bulunan büyük ve orta boy hayvan üretici çiftlikleri ile iş yapan işadamlarından böyle bir taleple karşılaşınca bu konuyu müşterilerimiz ile paylaşarak gündeme getirdik. Yapılan girişimler sonucu Hopa Limanı tarihinde ilk defa Pancar Küspesi yükünün Hopa Limanı’na getirilmesini sağladık. KASIM-ARALIK • | 43 |

7 DENİZ


Çandarlı Limanı’nın kapasitesi azaltılmayacak

Limanlar

U

laştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Çandarlı Limanı’nın 12 milyon TEU’luk (uluslararası gemi ticareti konteyner ölçü birimi) toplam nihai kapasitesinin azaltılmasının söz konusu olmadığını, tek seferde değil 4’er milyon TEU’luk dilimler halinde arz talep dengesine göre kademeli olarak 12 milyon TEU’ya erişilecek şekilde tamamlanması ve bu kapsamda yap-işlet-devret modeliyle ihale çalışmalarının yürütülmesi işlemlerinin devam ettiğini bildirdi.

Bakanlık’tan yapılan yazılı açıklamada, kıtalararası deniz taşımacılığı güzergahları üzerinde Akdeniz havzası içerisindeki Çandarlı Limanı’nın, lokasyon itibariyle jeostratejik önemi ile batimetrik ve oşinografik avantajlarının yapılan etüt ve fizibilite raporlarında göz önüne alındığı, nihai olarak toplam 12 milyon TEU’luk potansiyelin hesaplandığı ifade edildi. Açıklamada, Çandarlı Limanı altyapısının bakanlık tarafından bitirilmesinin ardından, 12

milyon TEU kapasite için üstyapı, geri saha ve ekipmanlarının tek seferde yapımı ve işletilmesi ile ilgili yap-işlet-devret modeliyle ihaleye çıkıldığı ancak hiç bir isteklinin olmadığı belirtildi. açıklamada, bunun üzerine 12 milyon TEU’luk bu nihai kapasiteye, tek seferde değil de zaman içerisinde kademeli olarak realize edilebilecek şekilde yeniden planlama yapılarak, 4’er milyon TEU’luk dilimler halinde iş etaplandırılarak, yeniden ihale hazırlıklarına başlanıldığı ve yeni yılın ilk aylarında tekrar ihaleye çıkılacağı vurgulandı. Çandarlı Limanı’nın 12 milyon TEU’luk toplam nihai kapasitesinin azaltılmasının söz konusu olmadığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Tek seferde değil de 4’er milyon TEU’luk dilimler halinde arz-talep dengesine göre kademeli olarak 12 milyon TEU’ya erişilecek şekilde tamamlanması ve bu kapsamda yap-işlet-devret modeliyle ihale çalışmalarının yürütülmesi işlemleri devam etmektedir.”

Tuzla Marina’nın açılışı Mayıs ayına ötelendi İstanbul’un yeni cazibe merkezi olmaya hazırlanan Tuzla Marina projesinin yüzde 80’i tamamlandı. Dev marina mayıs 2015’te açılacak.

| 44 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

T

uzla’da arsa ve konut değerlerini şimdiden artıran, 2015 mayıs ayında açıldığında bölgede ciddi istihdam sağlayacak Tuzla Marina, Venedik benzeri tasarımı, oteli, AVM’si, dev akvaryumu, kültür ve eğlence mekanları ile İstanbul’un cazibe merkezi olmaya hazırlanıyor. Tuzla Marina inşaatını inceleyen Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı yaptığı açıklamada, bölgede 6 noktada çalışmaların sürdüğünü, projenin yüzde 80’inin tamamlandığını söyledi. Proje için deniz altında bir yılı aşkın süredir ciddi bir çalışma yapıldığına dikkati çeken Yazıcı, altyapı çalışmalarında toplam 90 kilometre ka-

zık çakıldığını anlattı. Dolgu üzerinde hiçbir yük olmayacağını vurgulayan Yazıcı, binaların tamamen kazıkların üzerine yapılacağını kaydetti. Yazıcı, marina için dolgu işlemlerinin, kazık, denizaltı ve mendirek altı çalışmalarının sürdüğünü dile getirerek, “İlgili firmayla da görüştük. İnşallah 2015 yılının mayıs ayında Tuzla Marina’nın açılışını yapacağız” dedi. Marinanın deniz üzerinde 520 bin metrekarelik bir alana kurulduğuna ve iki yıldır inşaat çalışmalarının sürdüğüne işaret eden Yazıcı, bu alanın önemli kısmının balıkçı barınağı ve yat limanı, 60-70 bin metrekarelik alanın ticaret ve eğlence birimleri, diğer kısmının da yeşil alan olarak dizayn edileceğini anlattı.


TIR krizinde yeni sorun

U

luslararası Nakliyeciler Derneği (UND) İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, İran’la yaşanan tır geçiş krizi sonrasında rotalarını Hazar’a çeviren taşımacıların Bakü’den Türkmenistan’ın Türkmenbaşı şehrine geçmek için yaklaşık 10 gün Ro-Ro beklediklerini belirterek, “Bu güzergahı kullanmak isteyen araçlar beklemeler nedeniyle Azerbaycan’ın bir an önce feribot seferlerine başlamasını istiyor” dedi. UND’den yapılan açıklamaya göre, Fatih Şener, Hazar’ı Ro-Ro ile geçmek isteyen araçların 10 gündür gemi beklediği Bakü’de konuyla ilgili incelemelerde bulundu.

İran’la yaşanan tır geçiş krizi sonrasında rotalarını Hazar’a çeviren taşımacıların bu sefer Ro-Ro duvarına çarptığını dile getiren Şener, bu güzergahı kullanmak isteyen taşımacıların beklemeler nedeniyle Azerbaycan’ın bir an önce feribot seferlerine başlamasını istediğini aktardı.

Şener, Bakü yönetiminin izin vermesiyle bunun uygulanabileceğini bildirdi. Şener, “Her iki tarafta liman şartları uygun ve bekleme olmayacaktır. Şehir içindeki diğer limana Ro-Ro’nun istediği sayıda araç gönderilir. Böylece feribotun yükü Ro-Ro’ya da kısmen bölünür. Azeri kardeşlerimizden çok acil olarak iki feribotu Türk araçlarına tahsis etmelerini ve 25 Eylül’de açılışı yapılan Alat limanından hiç bekleme yapmadan geçişimizi sağlamalarını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Yapılan yeni liman ve yeni iskele teknolojisinin feribot yükleme kapasitesini de yüzde 20 artıracağını dile getiren Şener, “Yüzlerce araç Bakü’ye girmeyeceği için her şey daha güzel olacak. Azerbaycan ve Türkmenistan tarafında limanlar Ro-Ro gemileri için uygun hale gelene kadar tırlarımız feribotlarla taşınmalı” görüşünü aktardı KASIM-ARALIK • | 45 |

Sorunun çözümünün kolay olduğunu ifade eden Şener, Türkmenbaşı’nda yanaşacak liman ve dönüş yükü bulamayan Ro-Ro yerine, liman sorunu olmayan ve vagon da taşıyabildiği için dönüş yükü problemi bulunmayan feribotla taşıma yapılması gerektiğini dile getirdi. Feribot tahsis edildiğinde Bakü’nün içine girme zorunluluğu bulunmayacağını ve 80 kilometre daha yakın olan Alat Limanı’nı kullanabileceklerini aktaran

7 DENİZ


Lojistik

Erdal KILIÇ ETİS Genel Müdür

“Lojistik Sektörü Parlayan Bir Yıldız” Etis Lojistik, 19-21 Kasım tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşen Logitrans – Uluslararası Transport Lojistik Fuarı’nda olukça büyük ve dikkat çekici standıyla yer aldı. Fuarın en ilgi çekici standı olan Etis, LogiGame oyun alanıyla da ziyaretçilerin ilgi odağı olurken aynı zamanda kazananlara da sürpriz hediyeler verdi.

Y

| 46 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

ılı,Yüzde 60’lık Büyüme ve 210 Milyon Liralık Ciroyla Kapatacak. Fuarda bir araya geldiğimiz Genel Müdür Erdal Kılıç, entegre sistemleri, proje ve hedefleri konusunda açıklamalarda bulundu. Yılı yüzde 60’lık büyüme ile kapatmaya hazırlandıklarını söyleyen Kılıç; “Etis Lojistik olarak, 2014’ün başında stratejik planımıza uygun yüzde 50’lik bir büyüme hedefledik. Yılın son çeyreğindeyiz ve öyle görünüyor ki şu anki sonuçlar itibariyle yüzde 60’lık bir büyüme ile 210 milyon liralık bir ciro yakalayarak bu yılı kapatacağız. Açıkçası son iki yıldır firmamız yüzde 50’lik bir büyüme grafiği ile yılı kapattı. Etis Lojistik’in bulunduğu yer itibariyle baktığımızda yüzde 50 büyümeyi üçüncü yıldan itibaren sürdürmesinin zor olduğu bir döneme geldi. Şimdi ise her şeye rağmen yüzde 25 civarı bir büyüme hedefimiz var. Bu, hem Türkiye’nin hem de sektörün büyüme hedefinin üzerinde bir performans hedefidir.” dedi. “ENTEGRE LOJİSTİK, İNTERMODAL FONKSİYONALİTELERİ KULLANMAYI GEREKTİRİYOR” Uzmanlaştıkları entegre lojistik alanlarında –dökme yük lojistiği, endüstriyel paletli yük lojistiği, tarım lojistiği- çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Kılıç; “Entegre lojistik, tamamen intermodal fonksiyonaliteleri kullanmayı gerektiriyor. 3,5 milyon tona yakın bir yük hareketimiz var. Bu yük hareketlerini karayolu, demiryolu ve denizyoluyla bağlantılı olacak

şekilde çözecek altyapı yoksa, müşteriye bu şekilde bir değer sunulmazsa ayakta kalmak zorlaşır. Biz de denizci olmanın getirdiği avantajla hareket ediyoruz. Ciddi bir denizcilik grubuyuz. Kuru yük ve Ro-Ro gemilerimizle birlikte iç denizde 60’tan fazla noktada intermodal taşımacılık faaliyetleri yürütüyoruz. Eğer Marmara Bölgesi’nden Anadolu’ya bir yükümüz varsa ve bu büyük bir ölçek oluşturuyorsa, ilk tercihimiz denizyolunu kullanmak oluyor. Ve Marmara Körfezi’nden Trabzon, Samsun, Hopa limanlarını kullanarak yükü o noktalara götürüp oradan karayoluna geçerek daha efektif hizmetler sağlamaya çalışıyoruz. Keza demiryolu için de aynı şey geçerli. Demiryoluna uygun yük hacmimiz varsa eğer, burada da elimizden geldiği kadarıyla karayolunu tamamlayacak şekilde demiryolu taşımalarını yapıyoruz.” açıklamasında bulundu. Lojistik sektörünün parlayan bir yıldız olduğunu belirten Kılıç, özellikle 2023 hedefleri göz önüne alındığında, 500 milyarlık ihracat, buna yönelik ortaya konulan ekonomi ve beraberinde getirdiği ithalat-ihracat üretim ekonomisi, sektörde ciddi bir hareketin, dönüşümün ve önemli fırsatların var olacağını gösteriyor dedi. Kılıç, bu hareketliliğin kendileri için iş yaparken en önemli motivasyonlarından biri olduğunu da sözlerine ekledi.


“LOJİSTİK SEKTÖRÜ BİR PLATFORMDA TOPLANMALI” Diğer yandan sektörde çok ciddi sorunların yaşandığına da dikkat çeken Kılıç, bu sorunlar bir an önce çözüme kavuşturulmalı dedi. Kılıç; “Fakat bunların içinde en büyük sorun, lojistik sektörünün problemlerini tartışacak ve çözüm sağlayacak bir platformun olmamasıdır. Öyle bir platform kurulmalı ki etrafında sektör temsilcileri, bürokrasi, yerel olmak üzere kamu temsilcileri, ilgili üniversiteler, bankalar ve istihdamı teşvik edecek kurumların olduğu; hepsinin platformda eşit bir şekilde yer aldığı, sadece istişare değil aynı zamanda uzun vadede plan yapan, bütçe yöneten ve ortak kararlar alabilen bir yapının oluşturulması gerekiyor. Bu yapılanma oluşturulmadan çözüm üretmek ve doğru çözümler geliştirmek mümkün olmaz. Dolayısıyla tüm enerjimizi böyle bir platformun oluşturulmasına harcamalıyız. Sonrasında ise istihdam, yakıt, uluslar arası geçişler, liman ve geri sahalarıyla ilgili problemler çözüme kavuşturulması gereken sorunlardır.” diyerek çözümsüzlüğün tek sebebi olarak sektördeki iletişim platformunun eksikliğini hedef gösterdi. “BİZLER BU BİLİNCİ OLUŞTURMALIYIZ” Kılıç; “Etis Lojistik yabancı ortaklı bir gruptur. Diğer taraftan Türkiye’deki ortaklarımız, ülke ekonomisine yön veren ve ciddi katkılar sağlayan kurumsal organizasyonlardır. Dolayısıyla iş yaparken sektörün geliştirdiği, kamunun ortaya koyduğu kurallar ve regülasyonlar neyse onların her birine inanır, görev bilinciyle uyar ve yerine getiririz. Fakat bu hassasiyet sektörün tamamında yok. Bu hassasiyete sahip olmayanlar herhangi bir yaptırımla da karşılaşmıyor. Açıkçası biz bu durumdan rahatsız oluyoruz. Ancak bu bizim iş yapma mantığımızı değiştirmi-

yor. İşte bu noktada devreye girmesi ve önlem alması gerekenler bahsettiğim platformun etrafında toplananlar olmalı. Burada topu devlete atmamalıyız. Bizler bu bilinci oluşturmalıyız.” dedi. “LOJİSTİK MERKEZ KURULMASI DOĞRU BİR FİKİRDİR” Kılıç’a, lojistik üs kurulumuyla ilgili çalışmaları hatırlattığımızda ise şöyle yanıt verdi: “Lojistik merkez kurulması doğru bir fikirdir. Bu aslında bahsettiğim platformun bir doğal sonucu olmalı. Ancak mevcut lojistik merkezleri gerçek anlamda tüm sektörün evet dediği ve ihtiyaç duyduğu şekilde mi dizayn edilmiş? Herkes orada kendini görüyor mu? Bunu tartışmak lazım. Fakat organizasyon mantığı yapılanması itibariyle doğru adımlar olarak görüyorum.” “EN ÖNEMLİ FAALİYET ALANIMIZ ENTEGRE LOJİSTİK” En önemli faaliyet alanlarının entegre lojistik olduğunu belirten Kılıç, bu yıl farklı bir kararla dağıtım lojistiğine de adım attıklarının bilgisini verdi. “Sonuçta bu lojistik spektrumun farklılığı ama önemli alanlarından bir tanesidir.” diyen Kılıç, özellikle tüketimin yoğun olduğu bölgelerde farklı bir hizmet görmek üzere organize olmayı gerektiren bir alan olduğunu ifade etti. Kılıç; “Hamidiye Su, bunun ilk uygulamalarından biri oldu. Devamı olarak şu an alt yapısını yaptığımız ve bir anlamıyla da şirketin kontratını satın alarak girdiğimiz yeni bir alan daha var. Biz ona zincir market lojistiği diyoruz. Zincir market tedarikçilerinin parçalı yüklerini depolayabileceğimiz, birleştirebileceğimiz, taşıyabileceğimiz parçalı yük lojistiğidir. Bu da bizim açımızdan dağıtım lojistiğinin yeni bir alanı. Buradaki dağıtım lojistiği ile ilgili yatırımlarımızı yeni projeler ve yeni iş birlikleriyle beraber arttırmayı hedefliyoruz.” ifadelerine yer verdi.

“FARKLI BEKLENTİLER İÇİNDEYSENİZ FUARLAR BUNUN İÇİN DOĞRU YERLER DEĞİL!” Son olarak Logitrans – Uluslararası Transport Lojistik Fuarı’yla ilgili görüşlerini aldığımız Kılıç, genel anlamda fuardan beklentilerini karşıladıklarını ve verimli bir fuar geçirdiklerini söyledi. Kılıç; “Fakat her firmanın fuardan beklentisi aynı olmayabilir. Diğer yandan iletişim imkanlarının kolaylaştığı, her türlü ürün ve hizmetin alternatif platformlarda tanıtıldığı ortamlarda, fuarların eski fonksiyonlarını sürdürmeleri zor görünüyor. Fakat buna rağmen fuarlar, İstanbul gibi trafiğin çok yoğun olduğu bir ortamda, sektörün tüm oyuncularının bir araya gelmesi ve bir çatı altında buluşması açısından hala geçerliliğini sürdüren ve talep edilen organizasyonlardır. Fuarlarsektörün bir araya gelip fikir alışverişinde bulunması, yeni fırsatlar yaratılması, yeni iş birliklerinin kurulması yönünden önemli yerlerdir. Etis Lojistik’in beklentisi de bu yöndedir. Dolayısıyla beklenti bu yönde tutulursa eğer talepler karşılanır. Ancak farklı beklentiler içindeyseniz fuarlar bunun için doğru yerler değil.” dedi. Bir geminin ana makinesinden, hava kompresörleri, kazanı, pompa sistemleri, su- yakıt arıtım sistemleri, yağ ayırıcıları, su temini sistemlerine kadar birçok bölümünde ürünlerininin kullanıldığına değinen Timirci, portfolyolarının başlıca ürünleri olarak; basınç /sıcaklık sensörleri, basınç ve sıcaklık anahtarları, akışkan kontrolleri olduğunu ifade etti. Ürün gamının yüzde 53’ü sensörler, yüzde 31’i anahtarlar, yüzde 11’i akışkan kontrol ürünleri, yüzde 4’ünü ise diğer farklı ürünler oluşturuyor.

“Kuru yük ve RoRo gemilerimizle birlikte iç denizde 60’tan fazla noktada intermodal taşımacılık faaliyetleri yürütüyoruz. Eğer Marmara Bölgesi’nden Anadolu’ya bir yükümüz varsa ve bu büyük bir ölçek oluşturuyorsa, ilk tercihimiz denizyolunu kullanmak oluyor.”

KASIM-ARALIK • | 47 |

7 DENİZ


Makale

Bahadır TONGUÇ Brokerler Derneği Başkan Yardımcısı

| 48 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

İtalya’nın demir cevheri ithalatındaki azalma ve Türkiye’nin ithalatındaki artış sonucunda aradaki fark yaklaşık 1 milyon tona indi. Türkiye, Brezilya başta olmak üzere Rusya, İsveç, Ukrayna ve Kanada’dan demir cevheri ithal ediyor. Platts verilerine göre Türkiye 2014’ün ilk üç çeyreğinde 5.88 milyon ton demir cevheri ithal etti. Geçen seneyle kıyasladığımızda % 8,8’lik bir artış görüyoruz.

Artık Yokuşu Tırmanmaya Başladık rtık küresel ekonomi ve ticaret kaynaklı tehditlerin nispeten aşıldığını varsayarak genel bir değerlendirme yapacak olursak, büyüme kaynaklı talep artışlarının, türev talep olarak değerlendirdiğimiz navlun piyasalarına yansıması ve bunun yanında arz fazlasının kademeli olarak azalması ile artık yokuşu tırmanmaya başladık gibi duruyor”.

A

düştüğü gözlendi. Verilere bakıldığında Çin’in %7,5 büyüme hedefini yakalayamama riski mevcut gözükmekte. 2015 tahmini ise %7,1 olarak kayıtlara geçti. GÖZLER HİNDİSTAN’DA Çin’in tam tersine, Hindistan’ın önümüzdeki sene hızlı bir büyüme kaydetmesi bekleniyor. Bu hareketliliğin kuru yük piyasasında kayda değer etkiler yaratacağını düşünüyorum.

Avrupa Merkez Bankası, 2014 yılı büyüme tahminini %0,8’e, 2015 yılı tahminini %1’e ve 2016 yılı tahminini ise %1,5’e revize etti. Bunların yanında FED’in 2014 için GSYİH tahmini %2-2,2 seviyesinde.

OECD tahminleri ise 2030 yılında Çin’in GSYH’sının %28 ile ABD’yi geçmesi ve ilk sıraya yükselmesi yönünde. Hindistan’da ciddi bir atak ile önümüzdeki yıllarda büyümesini sürdürmesi bekleniyor. Bu durumların deniz ticaretinde köklü değişiklikler yaratması kaçınılmaz.

MALİYET ARTIŞI VE TALEPTEKİ AZALMA ÇİN’E OLUMSUZ YANSIDI Çin’in üretim faaliyeti Kasım ayında da düşüş kaydetti. Sebep olarak maliyetlerin artışı ve talepteki azalma gösterilmekte. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisindeki büyümenin üçüncü çeyrekte %7,3’e

ABD’DEN BEKLENTİ GÜÇLÜ BÜYÜME Küresel büyümeyi tehdit eden önemli unsurlar arasında Ukrayna ve Ortadoğu’daki gerilim mevcut. Güncel tahminlere göre 2014-2015’te gelişmiş ülke-


lerde büyüme beklentisi mevcut, fakat toparlanma hızı bölgesel farklılıklar gösteriyor. En güçlü canlanma ABD’de beklenirken, Euro Bölgesindeki büyümenin nispeten yavaş olacağı tahmin ediliyor. Euro Bölgesi için revize oranlar; 2014 için ortalama %0,8 ve 2015 için %1,3 seviyesinde. Küresel GSYİH tahminleri 2014 için %3,4 ve 2015 için %4 olmakla birlikte, gelişmiş ülkeler 2015 tahmini % 2,4 ve gelişmekte olan ülkelerin 2015 tahmini % 5,2 seviyelerinde. Dünya ticareti ve dolayısıyla yükleri ele aldığımızda, tahıl ürünlerinin Akdeniz ülkelerince ithalatının son 10 yılda iki misli arttığını görüyoruz. Hepimizin bildiği üzere bazı ticaret rotalarında köklü değişiklikler oldu. Akdeniz ülkelerinin Kuzey Amerika ve Güney Amerika’dan ithalatı son 10 yıl içerisinde ciddi oranda Karadeniz’e kaydı. Bulgaristan, Romanya, Rusya ve Ukrayna’nın toplam tahıl ihracatı 2013 yılında 63 milyon tona ulaşarak rekor kırdı. Bu hacmin büyük bir bölümünü buğday oluşturmakta ve önümüzdeki sene de ihracatın artacağı öngörülmekte. İtalya’nın demir cevheri ithalatındaki azalma ve Türkiye’nin ithalatındaki artış sonucunda aradaki fark yaklaşık 1 milyon tona indi. Türkiye, Brezilya başta olmak üzere Rusya, İsveç, Ukrayna ve Kanada’dan demir cevheri ithal ediyor. Platts verilerine göre Türkiye 2014’ün ilk üç çeyreğinde 5.88 milyon ton demir cevheri ithal etti. Geçen seneyle kıyasladığımızda % 8,8’lik bir artış görüyoruz. TONAJ FAZLASI HALEN İÇ TEHDİT DURUMUNDA Tonaj fazlasını halen iç tehdit olarak nitelendirebiliyoruz ve bu trendi destekleyen unsurlar arasında

uygun maliyetler, finansman kaynakları ve modern ekonomik gemilere yatırım yapma isteği bulunuyor. 2014’ün ilk yarısında 600’e yakın yeni inşa rapor edildi. 2013’ün ilk yarısı ile kıyasladığımızda % 70’e yakın bir artış görüyoruz. Ultramax segmentindeki ciddi artış ise benzer tonajdaki dinamikleri değiştirecek gibi duruyor. Artık küresel ekonomi ve ticaret kaynaklı tehditlerin nispeten aşıldığını varsayarak genel bir değerlendirme yapacak olursak, büyüme kaynaklı talep artışlarının, türev talep olarak değerlendirdiğimiz navlun piyasalarına yansıması ve bunun yanında arz fazlasının kademeli olarak azalması ile artık yokuşu tırmanmaya başladık gibi duruyor. YAKIT FİYATLARI OPEC’in Kasım ayında yapılan toplantısında üretime devam edilmesi yönünde alınan karar, arz fazlasının 2015’te de devam edeceğini gösteriyor. En güçlü ihracatçı konumundaki Suudi Arabistan, diğer bazı üyelerin üretimi azaltma baskısına kayıtsız kaldı ki bu stratejik kararın 2015’e etkileri tartışma konusu. Kuveyt, tarihi bir düşüş yaşayan ham petrolün önümüzdeki 6-7 ay boyunca 65 USD seviyelerinde seyredeceğini öngörüyor. Morgan Stanley ise 2015 tahminini 70 dolara, 2016 tahminini ise 88 dolara çekmiş bulunuyor. Yakıt fiyatlarının navlunlara yansıması ise çok merak edilen bir konu. Gemi işletmecisinin tek maliyeti yakıt olmadığından dolayı ve gemilerin zaten düşük karlılık oranları ile çalışmalarından ötürü, işletmecilerin yakıt fiyatlarındaki düşüşleri navlunlara birebir yansıtmaları zor görünüyor. GEMİYE YATIRIM YAPMAK İÇİN DOĞRU ZAMAN MI? “Gemiye yatırım yapmak için doğru zaman mı?” diye soracak olursanız, buna net bir cevap vermek hala zor çünkü birçok faktörü bir arada değerlendirmek gerektiği düşüncesindeyim. Hem değişen dinamikler, hem de güçlü olduğunuz piyasayı iyi analiz ederek “doğru” tonaja yatırım yapılması taraftarıyım. Bunun yanında, filonuzu gemi tipi açısından veya yaş/dwt ile çeşitlendirmeniz riskleri azaltmanıza yardımcı olacaktır.

KASIM-ARALIK • | 49 |

7 DENİZ


Konteyner ve gemi takip sistemine geçeceğiz

Deniz Ticareti

B

| 50 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

akan Canikli petrol ürünün Türkiye’ye ilk giriş yaptığı sıfır noktasına sayaç koyarak, vergilendirme yapacaklarını ayrıca konteyner ve gemi takip sistemine geçeceklerini, konteynerlerin takılacak çip ile takibinin sağlanacağını söyledi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, petrol ithalatında ürünün Türkiye’ye ilk giriş yaptığı sıfır noktasına sayaç koyarak, vergilendirme yapacaklarını belirterek, bunun sıfıra yakın kaçak anlamına geldiğini belirtti. Canikli, Bakanlığının 2015 bütçesinin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, gümrüklerdeki düzenlemeler hakkında bilgi verdi. Gümrüklerde işlemlerinin hızlandırılması ve güvenli gümrük faaliyetinin iki temel hedef olduğunu belirten Canikli, bu yıl şimdiye kadar gümrüklerden 7 milyon 667 bin araç, 104 milyon yolcu giriş çıkışı yapıldığını kaydetti. Canikli, gümrüklerdeki giriş çıkışlardan 68 milyar lira vergi toplandığını ve bunun toplam vergilerin yüzde 23’ü olduğunu dile getirdi. Gümrüklerde 2003’ten beri sonuç alıcı çalışmalar yapıldığını anlatan Canikli, 2002 sonu itibarıyla yüzde 3 olan ilk bir dakikada gerçekleşen ihracat işlemi oranının bu yıl yüzde 67’ye çıktığını, 2002’de 10 saatin üzerinde olan ortalama ihracat işlemi süresinin de 2 saat 43 dakikaya indirildiğini vurguladı. “Gümrük memuru pasaport kontrolü yapsın” Gümrük kapılarında 6 aşamalı kontrolü tek kademeye indirmeyi hedeflediklerini dile getiren Canikli, bir aracın tek peronda durdurulacak bütün işlemlerinin tek kişi tarafından yapılmasını öngördüklerini söyledi. Canikli, “Pasaport işlemlerinin de gümrük memurları tarafından yapılması mümkün olursa, tek kişi kontrol yapacak. Olmazsa denetim tek

Nurettin Canikli Gümrük ve Ticaret Bakanı

durakta yapılacak ama iki kişi tarafından olacak. Böylece giriş ve çıkışta işlemlerin daha hızlı yapılması imkanı olacak” dedi. Canikli, uygulamaya Sarp sınır kapısından başlayacaklarını ve diğer sınır kapılarına yaygınlaştıracak altyapı çalışmalarının tamamlandığını ifade etti. Canikli, Irak ile üç yeni sınır kapısı açılacağını da belirtti. Gümrük ve Ticaret Bakanı Canikli, konteynır ve gemi takip sistemine geçeceklerini de belirterek, konteynırların takılacak çip ile takibinin sağlanacağını anlattı. Kaçak sigara TIR’ını yakaladık Transit araçların giriş ve çıkışında tam tespit uygulaması başlattıklarını, araç takip sistemiyle araçların izlendiğini belirten Canikli, “Birkaç gün önce bir olay meydana geldi. Sigara yüklü bir TIR Kapıkule’den girdi. Araç takip sistemi cihazını Kocaeli civarında söküp attı. Aracı izleme imkanımız kalmadı. Hemen en yakın ekiplerimiz harekete geçti ve diğer sistemdeki bilgilerinden, aracın, firmanın ve şoförün adresine yakın bir yerde bir TIR sigarayı boşaltırken yakaladık” dedi. Petrol ithalatında sayaç uygulaması Akaryakıt ithalatında da etkin tedbirler getireceklerini anlatan Ca-

nikli, şöyle devam etti: “Gemiyle gelen ve denizden 5-6 kilometre açıktan boru hatlarıyla Türkiye’ye aktarılan, pompalanan ve daha sonra ithal edilen petrolün ölçülmesinde ve vergilendirilmesinde sistemi değiştirdik. Şu andaki sisteme göre, bunlar boru hatlarıyla içeride antrepoya, tanka aktarılıyor, orada bir teminat alınıyor ama vergilendirilmesi daha sonra tankere verirken gerçekleştiriliyor. Mersin Limanı’nda, bir gemiden petrolün bu şekilde nakliyesinden son aşamasına kadarki bütün işlemleri yerinde gördüm. 6-7 saate yakın bir zaman harcadık. Elbette birtakım mekanizmalar var ama o izi kaybetme ihtimali çok kuvvetle muhtemel ya da onu takip etmek için ciddi anlamda tedbirler almak ve bedel ödemek gerekiyor. Bakanlar Kurulu kararı aldık. Gemi geldikten sonra petrol boruyla pompalanıyor, tam karaya çıktığı yerde sayaçlar koyuyoruz. Sayaçtan geçen rakam üzerinden vergilendirmeyi yapıyoruz. Firmalara sayacı temin etmeleri için 15 Şubat’a kadar süre verdik. Edemeyenlere ithal izni vermeyeceğiz. Tam karaya çıktığı yerde ölçümü yapacağız, vergiyi kesinleştireceğiz. Ondan sonra ne yaparsa yapsın. Ayrıca TÜPRAŞ’a gelen, Ankara’ya gelen boru hattı, ham petrol boru hattının da Ceyhan’dan çıktığı yere sayacı koyuyoruz. Sıfır noktasına koyuyoruz, orada vergilendiriyoruz. Bu artık sıfıra yakın kaçak anlamına gelir.” Nurettin Canikli, ticarette de özellikle tüketicinin korunması noktasında önemli adımlar attıklarını dile getirerek, “İthal edilenler başta, tekstilden tutun oyuncağa kadar her ürünü denetliyoruz. Bu sene 800 bine yakın ürünü denetledik. 60 bini güvensiz çıktı. Sürekli denetliyoruz ve güvensizlik oranını düşürmeye çalışıyoruz. Bu çalışmalarla inşallah önümüzdeki yıl, güvensizlik oranını daha da aşağıya çekeceğimizi tahmin ediyorum” dedi.


Hatay’ın ihracatçısı Ro-Ro gemisi aldı ntakya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Kabaali, Antakya OSB’de yaklaşık 4 milyon TL maliyet ile yaptıkları doğalgaz çalışmalarının başladığını, Mart ayında da OSB’deki 80 yatırımcının iş yerlerine kadar toplamda 40 bin metreküp/saatlik doğal gaz vermeyi planladıklarını söyledi.

A

larını söyleyen Kabaali, “İlerleyen dönemlerde genişleme potansiyeline uygun alt yapıyı da kurduk. Şu anki projenin yüzde 25’i mevcut OSB için, yüzde 75’i ise gelecek OSB için kurgulandı. Kimyasal arıtma tesisini de yıl sonuna kadar devreye sokmayı planlıyoruz. Önümüzdeki günlerde tesisin montajının başlayacağız” dedi.

“Uluslararası ilişkilere dayalı çözümlere ihtiyacımız var” Ortadoğu’daki olaylar düzelmeden kalıcı çözümler bulma şanslarının olmadığını belirten Kabaali, “Hatay’ın ihracatçısı, önünü açmak için bir Ro-Ro gemisi aldı. Fakat Mısır mart ayından sonra yolu kapattı. Bizim ihracatçılarımız girişimde bulunuyor ama bizim sivil toplum girişimlerimiz üzerine uluslararası ilişkilere dayalı çözümlere ihtiyacımız var” diye konuştu. İlk etapta doğal gaz kullanacak 10 iş yerinin bulunduğunu belirten Kabaali, 1 yıl içerisinde yaklaşık 10 sanayicinin de doğal gaz kullanımına dönmesini beklediklerini söyledi. Bundan sonra yeni gelecek olan yatırımcının da profilini

Yeni yatırımcılara yer tahsisi 2015’in ilk çeyreğinde Bu yatırımlarla birlikte yaklaşık 20 dekarlık alanı da yeni yatırımcılara tahsis edeceklerini belirten Kabaali, genişleme alanlarında yeni yatırımcılara yer tahsis etme çalışmalarına da 2015’in ilk çeyreğinde başlayacaklarını söyledi. Şu anda yeni yatırımcılardan gelen taleplerin olmadığını belirten Kabaali, “Devletin ilgili kurumlarının son dönemlerde açıklamış olduğu Tarım Bakanlığı’nın ‘Kırsal Kalkınma’ başlığında hibeleri var. Bu hibeler sonucunda yapılabilecek yatırımlara göre şartlarımızı hazırlıyoruz. Bize yatırım projesi sunan ve arazi talebinde bulunan yatırımcının beklentilerini de karşılamak için çalışıyoruz” dedi.

Tahsin Kabaali ANTALYA OSB. Yönetim Kurulu Başkanı

doğalgaz olarak belirleyeceğini düşündüklerini belirten Kabaali, geçmişte doğal gazla üretim gerçekleştiren çoğu yatırımcıya ev sahipliği yapamadıklarını bu sorunun artık ortadan kalktığını vurguladı. Şu anda mevcut OSB’nin yanı sıra yer seçimi tamamlanmış 140 hektarlık yerin de ihtiyacını karşılayacak kadar doğalgaz projesi yaptık-

Ro-Ro Gemilerinin Rotası Trieste oldu

Y

ılın 10 aylık döneminde Ro Ro gemileriyle yurt dışına taşınan araçların yüzde 54’ü İtalya’nın Trieste şehrine indirildi Ro Ro hatlarında seyahat eden yolcu sayısı 173 bin 534 oldu. Türkiye merkezli uluslararası Ro-Ro taşımacılığı kapsamında yılın 10 aylık döneminde yurt dışına sevkiyatı gerçekleştirilen 190 bin 374 aracın yüzde 54’üİtalya’nın Trieste şehrine indirildi. Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgiye göre, geçen yılın ocak-ekim döneminde 363 bin 474 olan Ro-Ro gemileriyle sevkiyatı yapılan araç sayısı, bu yılın aynı döneminde yüzde 6 artarak 385 bin 676’ya yükseldi. Yatırımlarla hat sayısının 24’e çıktığı sektörde, Ro-Ro taşımacılığı

kapsamında yurt dışına 190 bin 374 araç gitti, 195 bin 302 araç geldi. Taşınan araç sayısı 10 aylık dönemde 385 bin 676 oldu. Gemilerin rotası Trieste İç savaşın devam ettiği Suriye ve geçiş belgesi sorununun yaşandığı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere karada karşılaştığı engelleri Ro-Ro ile aşan nakliyecilerin en sık rotası Trieste oldu. Deniz üzerinden yurt dışına giden tır, dorse, otobüs, ve vinç gibi araçların yüzde 54’üİtalya’nın Trieste şehrine indirildi. Pendik/Haydarpaşa, Çeşme, Mersin ve Tekirdağ olmak üzere 4 hat üzerinden bu şehre giden 619 gemiyle taşınan araçların sayısı 102 bin 991’e ulaştı. Yılın 10 aylık periyodunda Pendik/

Haydarpaşa-Trieste hattı, en çok aracın taşındığı güzergah oldu. 173 bin 534 yolcu seyahat etti Öte yandan, Ro-Ro hatlarında seyahat eden yolcu sayısı 173 bin 534 olarak kayıtlara geçti. 746 Tuzla-Toulon 81 1.507 35.761 Toplam 2.349 173.534 385.676 HAT

GEMİ

ARAÇ

Pendik/Haydarpaşa-Trieste

384

144 bin 181

Çeşme-Trieste

126

40 bin 141

Tuzla-Toulon

81

35 bin 761

Taşucu-Girne

363

29 bin 767

Mersin-Trieste

86

29 bin 74

HAT

YOLCU

Taşucu-Girne

77 bin 433

Taşucu-Tripoli

42 bin 295

Mersin-Magusa

18 bin 880

Zonguldak-Ilyichevsk

KASIM-ARALIK • | 51 |

9 bin 596

7 DENİZ


Deniz Ticareti

Mersin Limanı ihracatı ilk 9 ayda yüzde 3 arttı

M

ersin Limanı’ndan yapılan ihracat, yılın ilk 9 ayında yüzde 3 oranında arttı. Aynı dönemde limanda gerçekleştirilen ithalatta ise yüzde 5’lik azalma yaşandı. İthalattaki azalma Eylül ayında yüzde 53 olurken, bu daralmanın etkisiyle limanda elleçlenen yük miktarı da düştü.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Aylık Göstergeler Eylül Bülteni’ne göre, liman başkanlıklarındaki istatistikler baz alındığında, Mersin Limanı’ndan yapılan ihracatta küçük miktarda artış gözlenirken, ithalatta azalma yaşandı. İthalatta özellikle Eylül ayındaki azalma yüzde 50’nin üzerinde gerçekleşti.

| 52 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Mersin Limanı’nda 2014 Ocak-Eylül döneminde Mersin ili elleçlenen yük miktarı, ithalat yüklerindeki daralmanın etkisiyle önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3 azalarak 23 milyon 679 bin 916 tona geriledi. Yük trafiğinde geçen yılın Ocak-Eylül dönemine göre yükleme tonajı yüzde 3 artarak yaklaşık 9,4 milyon tona yükselirken, boşaltma tonajı ise yüzde 6 azalarak 14,3 milyon ton seviyesine geriledi. Bu verilerle Mersin Limanı, 2014 yılı Ocak-Eylül döneminde Liman Başkanlığı tarafından elleçlenen yük miktarı ile Türkiye genelindeki liman başkanlıkları içerisinde 5. sırada yer aldı. Yük trafiğindeki gelişmeler aylık bazda incelendiğinde ise elleçlenen yük miktarının Mart ve Mayıs ayları haricinde azalma eğiliminde olduğu gözlendi. 2014 yılı Eylül ayında yük trafiğinde yükleme tonajı geçen yıla göre aylık bazda yüzde 1 azalarak 995 bin

311 tona, boşaltma tonajı yüzde 53 azalarak 1 milyon 610 bin 53 tona, toplam yük trafiği ise yüzde 41’lik daralmayla 2 milyon 605 bin 364 ton seviyesine geriledi. İhracattaki artış yüzde 3 Limandaki gelişmelere ihracat açısından bakıldığında dalgalı bir seyir izlediği gözlenirken, yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre kaydedilen ihracat artışının, ikinci çeyrekte yerini azalmaya bıraktığı, üçüncü çeyrekte sınırlı da olsa önceki yılın aynı döneminin üzerinde gerçekleştiği, yılın ilk 9 ayında geçen yıla göre yüzde 3 oranında artış kaydettiği görüldü. 2014 yılı Eylül ayında ise ihraç yükleri geçen yılın Eylül ayına göre yüzde 2’lik artış kaydetti. Hem yılın ilk 9 ayında hem de Eylül ayında ihracatta geçen yıla göre artışta makineler, taşıma teçhizatı, aksam ve çeşitli parçaları ile konteynerler etkili olurken, gıda maddeleri ve hayvan yemleri yılın 9 aylık döneminde, cevher ve metal atıkları ise aylık bazda ihracat artışında etkili diğer sektörler oldu. İthalat eylül’de yüzde 53 Öte yandan, Mersin Limanı’ndan özellikle Eylül ayında yapılan ithalatta çok belirgin bir düşüş gözlendi. 2014 yılı Ocak-Eylül dönemi için ithalattaki gelişmeler değerlendirildiğinde, ithal edilen yük miktarının yılın ilk çeyreğinde geçen yılın ilk çeyreğine göre artış eğiliminin görüldüğü, ikinci çeyrekte belirgin ölçüde yavaşladığı, üçüncü çeyrekte ise azaldığı, yılın 9 aylık döneminde önceki yıla göre yüzde 5 oranında azaldığı görüldü. Bu yılın Eylül ayı ithalatında

ise geçen yılın Eylül ayına göre yüzde 53 oranında düşüş yaşandı. İlk 9 aylık dönem ve Eylül ayı ithalatındaki düşüşte makineler, taşıma teçhizatı, aksam ve çeşitli parçaları ile konteynerler yük grubu belirleyici olurken, petrol ürünleri ise 2014 Eylül ayında geçen yıla göre ithalattaki azalmada payı olan bir diğer yük grubu oldu. Taşımacılık yükleri azaldı Mersin Limanı’ndan gerçekleştirilen transit ve dahili taşımacılık yüklerindeki gelişmeler incelendiğinde de 2014 yılı 9 aylık döneminde transit taşımacılık yüklerinde geçen yıla göre yüzde 71’lik, dahili taşımacılıkta ise yüzde 12’lik azalış gözlendi. 2014 yılı Eylül ayında ise transit taşımacılık önceki yılın aynı ayına göre yüzde 96, dahili taşımacılık ise yüzde 35 oranında azalış kaydetti. Öte yandan, 2014 yılı Ocak-Eylül döneminde elleçlenen konteyner miktarı geçen yıla göre yüzde 11 oranında artış göstererek 1 milyon 108 bin 340 TEU, 2014 yılı Eylül ayında ise yüzde 4 azalarak 108 bin 452 TEU olarak gerçekleşti. Mersin Limanı, 2013 yılı Ocak-Eylül döneminde elleçlenen konteyner miktarına göre, Türkiye’deki konteyner limanları içerisinde 2. sıradaki yerini bu yıl da korudu. Söz konusu dönemde Mersin Limanı’na operasyon için uğrayan gemi sayısı da yüzde 9 azalarak 3 bin 413 adet olurken, Türkiye genelinde liman başkanlıkları bazında limanlara uğrayan gemi sayısına göre Mersin 4. sırada yer aldı.


B

arbaros Denizcilik Kulübü, Barbaros Denizcilik Yüksekokulu öğrencilerine yeni staj imkanları sağlama amacıyla Vira Konferans Salonu’nda 17 Aralık 2014 Çarşamba günü saat 13.00’da gerçekleşen tanıtım seminerinde Endless Abroad Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı’nı konuk etti. Tanıtıma Endless Abroad Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı adına Satış Müdürü Gizem Sönmez ve Kocaeli Koordinatörü Gamze Sönmez katıldı. Gizem Sönmez konuşmasına şirket tarihçesi ve yapısı hakkında bilgiler vererek başladı.2015 yılı itibariyle İstanbul, Londra, Anka-

ra, Denizli, Antalya ve Kahramanmaraş’ta ofislerinin bulunduğunu, öğrenciler ve eğitim kurumları ile iletişimlerinin öneminden bahsederek bu anlamda şirketlerinin sorunsuz bir yurtdışı tecrübesi sağladığından bahsetti. Şirketlerinin work and travel, work and study, erasmus staj danışmanlığı , yurtdışı dil okulları ve kampları gibi farklı programlarının olduğundan ve birçok öğrenciyi bu programlar ile yurtdışı deneyimi yaşattıklarını söyledi. Barbaros Denizcilik Kulübü ile ortaklaşa gerçekleştirilen eğitim programı olan Malta’da Dil Okulu

ve Deniz Staj Programı hakkında öğrencilere bilgi verildi. Malta’da ki dil okulu, deniz stajı şeçenekleri, konaklama , ulaşım , sosyal yaşam , eğlence hayatı hakkında sunum yapıldı. Son kısımda konuşmacılar öğrencilerin sorularını yanıtladıktan sonra Endless Abroad Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı adına Gizem Sönmez ve Gamze Sönmez seminere katılan kişiler içinden iki kişiye çekiliş ile Londra’da 2 hafta dil eğitim programı hediye etti. Konuşmacılar seminere katılan herkese ve kulüp yönetimine teşekkürlerini ilettikten sonra seminer son buldu.

Deniz Eğitimi

KOÜ Barbaros Denizcilik, Endless Abroad’ı ağırladı

İnce Denizcilik Piri Reis Üniversitesi’nde

P

iri Reis Üniversitesi 2014 Güz Kariyer Günlerinin son konuğu İnce Denizcilik oldu. İnce Denizcilik yetkilileri birikimlerini öğrencilerle paylaşırken, önümüzdeki dönemde filolarına 3 yeni gemi daha katacakları müjdesini verdi. Piri Reis Üniversitesi 2014 Güz Kariyer günlerinin son konuğu İnce

KASIM-ARALIK • | 53 |

denizcilik oldu, İnce Denizciliği Temsilen İnsan Kaynakları Müdürü Şeyma Sezgin ve D.P.A Yardımcısı Gizem Çevik katıldılar. Yaptıkları sunumla şirket tarihinden ve organizasyon yapısı hakkında bilgi veren Gizem Çevik, mevcut 14 gemilik kuru yük filosuna önümüzdeki yıllarda 3 geminin daha katılacağını söyledi, Gemilerinde Türk bayrağı kullan-

maya önem verdiklerini belirtti. Şeyma Sezgin ise şirketin personel ve stajyer politikaları hakkında bilgi verdi, gemilerdeki kontrat süreleri ve gemi olanakları hakkında öğrenciler bilgilendirdiler. Oturum D.U.I.M II.Sınıf Öğrencileri Kuzey Erdal, Alper Işıkve Tuğberk Efe tarafından Piri Reis Tablosu takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.

7 DENİZ


Makale

Hüsnü Murat ERENLİ Nort Sea Tankers

Yeni ürün önerilerindeki sıkıntılardan başlıcası deniz ihrakiyesi için kullanılacak ürünlerde gereken yüksek flash noktası gereksinimidir. Özellikle deniz araçlarının güvenliği için bu kriter kara araçlarına göre epeyce yüksek tutulmaktadır. Bir başka sıkıntı ise buna bağlı olarak fuel oil ihrakiyelerin ısıtılarak kullanılmasına karşın damıtılmış ürünlerin ortam sıcaklığında kullanılmasıdır.

Sülfür Kontrol Alanları

O | 54 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

cak 2015’in gelmesi ile beklenen en ciddi değişiklik, Emisyon Kontrol Sahaları içinde kullanılan tüm yakıtların kükürt salınımlarının yüzde 0.1 m/m ile sınırlandırılması. Hiç kuşkusuz bu değişiklik neticesinde “scrubber” yatırımı yapmamış büyük çoğunluk için, tek çözüm yeni yakıtlar ve özellikle mazot kullanmak olacak. Özellikle kıta Avrupası’nda talebin ciddi biçimde artması kaçınılmazdır. Aralık ayının son haftaları ve yeni yılın ilk günleri için bazı daralmaların yaşanabileceği ihtimal dışı değildir. 2020 yılı ertesinde ise tüm denizlerde yakıtların 0.5% m/m in altına inmesi planlanmaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekiyor ki, bu tür yönlendirici yönetmeliklerle yapılan değişiklikler her zaman için sıkıntıları beraberinde getirmiştir. Özellikle yeni yıl gibi dönemler de yürürlüğe giren bu yönetmelikler, yoğun tatil dönemlerinden dolayı tedarik kısmında sıkıntılar yaratmaktadır. Düzenlemeye armatör tarafından bakıldığında ciddi biçimde artacak maliyetler ve can sıkıcı kısa bir dönem görünmektedir. Maalesef bugüne kadar görünen scrubber ünitelerinin oldukça pahalı ve mevcut gemilere oturtulması imkansız olmasa bile oldukça zorlu kılmaktadır. Bir başka nokta ise bu yeni sistemlerin gemiye montesi ile gelen lightship ağırlığı ar-

tışı ve stabilite sorunları olacaktır. Bir rahatlatıcı unsur ise; petrol fiyatlarında gözlemlediğimiz önemli düşüş ve bunun damıtılmış yakıtlar dahil geniş bir gamda ki petrol ürünlerine yansımış olmasıdır. Mevcut navlun dengesinde kiracılar değişen düzenlemelere rağmen gemi armatörüneherhangi bir tazminat ödemesine yanaşmazken, ihrakiye pazarında gözlemlenen ciddi düşüş yeni duruma geçişi kolaylaştırmakta,sorunu daha teknik bir hale getirmektedir. Mazot fiyatlarının seyrinden yapabileceğimiz bir başka çıkarım ise her ne kadar talep artışı kaçınılmaz ise de Avrupa’ da tedarikçilerin bu yeni duruma hazırlan-


makta olduğunu ve özellikle yeni ürünler üzerine çalıştığını göstermektedir. Yeni ürün önerilerindeki sıkıntılardan başlıcası deniz ihrakiyesi için kullanılacak ürünlerde gereken yüksek flash noktası gereksinimidir. Özellikle deniz araçlarının güvenliği için bu kriter kara araçlarına göre epeyce yüksek tutulmaktadır. Bir başka sıkıntı ise buna bağlı olarak fuel oil ihrakiyelerin ısıtılarak kullanılmasına karşın damıtılmış ürünlerin ortam sıcaklığında kullanılmasıdır. Bu kullanım ısısı farklılığı özellikle değişim esnasında problemler çıkarabilmektedir ve ABD etrafındaki Emisyon Kontrol Sahalarında (EKS) fuel oil’den mazota geçişte bu sorun sıkça yaşanmaya devam etmektedir (senede 30-40 geminin ısı farklılığı dolayısı ile geçici tahrik kontrol kaybı gözlemlenmektedir). Bu yeni ürünlerden gözümüze

çarpanlardan biri Exxon Mobil’in Antwerp rafinerilerinde bu sene üretimine başladığı Ultra Low Sulfur Fuel (ULSF) HDME 50. Aynı Fuel Oil gibi HDME 50’nin de kullanılmadan önce ısıtılıması gerekiyor. İyi bir yağlayıcı ve uygun bir yakıt olarak kullanımının yanı sıra güvenli ve arıtılmış yakıt gibi de temiz olması özellikleri ile pazarlanıyor. Bu tür yarı arıtılımış ürünleri Finlandiyalı Rafineri devi Neste de geliştirmeye çalışıyor. Senelik 10 milyon ton mazot tüketimi olan Avrupa’da, Baltık denizi taşımacılığı için kullanım bu rakamın yarısına tekabül ediyor ki bu da Neste’nin hevesini açıklamaya yeterli olmalı. Piyasa’ya sürülecek yeni ara ürünler ve artacak mazot arıtımı kapasiteleri ile tedarik endüstrisi hali hazırda mevcut 1% S muhteviyatlı yakıt üretimine son verme yolunda gidiyor. 2014 Son çeyrekten itibaren Shell, 1% S LSFO üretimine son verdi bile. Öte yandan Ams-

terdam, Rotterdam ve Antwerp’te tedarikçiler hali hazırda bu yeni ürünleri tedarike son bir kaç aydır devam etmektedir. Bir çok filo armatörü, petrol şirketleri ile yapılan gizlilik antlaşmaları çercevesinde yakıt sistemlerinde büyük değişim gerektirmeyen bu ara ürünleri test etmektedir. Düzenlemenin uygulama tarihi bu kadar yaklaşmışken gemi armatörlerinin yapması gereken planlama yakıt sistemlerinin mazot kullanımına uygun hale getirilmesi ve bununla ilgili parçaların (yakıt pompası vs) edinilerek monte edilmesi ve yakıt tanklarının da mazot ve ara ürün depolanması için temizlenmesidir.

Mevcut navlun dengesinde kiracılar değişen düzenlemelere rağmen gemi armatörüne herhangi bir tazminat ödemesine yanaşmazken, ihrakiye pazarında gözlemlenen ciddi düşüş yeni duruma geçişi kolaylaştırmakta, sorunu daha teknik bir hale getirmektedir.

KASIM-ARALIK • | 55 |

Uygarlığımızın artan ihtiyaçlarını daha hızlı karşılarken, dünya’mıza daha az zarar verdiğimiz bir 2015 dileği ile. Mutlu senelere… 7 DENİZ


Dernekler

DTO’da bu yılın son meclis toplantısı yapıldı Cengiz Kaptanoğlu Başkanlığı’nda İMEAK Deniz Ticaret Odası’nda bu yılın son olağan meclis toplantısı yapıldı. Geçmiş aylara oranla daha yoğun bir katılımın gözlendiği toplantıda her zaman olduğu gibi sektörün sorunları ve çözüm önerileri konuşuldu.

T

oplantıya sürpriz isimler de katıldı. Yeniden yapılanma sürecinde görevleri değişen; Deniz ve İç Sular Düzenleme Eski Genel Müdürü Cemalettin Şevli, Kıyı Yapıları ve Tersaneler Eski Genel Müdür Hızır Reis Deniz, yeni göreve gelen Deniz Ticaret Genel Müdürü Mustafa Çalışkan da katıldı. İMEAK Deniz Ticaret Odası, Cemalettin Şevli ve Hızır Reis Deniz’e denizcilik sektörüne verdikleri destek ve katkılardan dolayı plaket takdim etti.

“Her zaman denizciliğin hizmetindeyim” Toplantıda bir konuşma yapan Cemalettin Şevli, “Her zaman denizcilik sektörünün hizmetindeyiz. 2003 yılında İstanbul Bölge Müdür Yardımcısı olarak göreve başladım. Ondan önce de 15 yıllık bir deniz hayatım var. Esas tecrübemizi denizde çalışarak edindik. Tecrübemizi denizde edinmeseydik belki de sizinle bu kadar iyi bir frekans yakalayamazdık. Sekiz yıl kadar da İstanbul Bölge Müdürü olarak görev yaptım. Benim için çok önemli olan; denizcilik eğitimiyle ilgili çalışmalar yaptım. Denizcilik eğitimini denetleme kurulu başkanı olarak görev yaptım ve bu görevime hala devam ediyorum. Gemi adamları sınav merkezleriyle ilgili görevlerde bulundum. 2012 Mayıs ayında da genel müdür olarak Ankara’da göreve başladım. Şuanda da Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nda müşavirlik görevime devam ediyorum. Görevler devam eder. Her görev kutsaldır ve ayrım yapılmaz. Her zaman denizciliğin hizmetindeyiz ve her zaman sizlerle birlikteyiz. Ben burada kendimi evimde hissediyorum. Hiçbir zaman makamımı önde tutmaya çalışmadım. Makamı-

| 56 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ


mın altına sığınmamaya çalıştım. Sorunlarda çözüm aramaya çalıştık. Kapımız herkese açıktı. Her zaman yettiğimiz kadarıyla yardımcı olmaya çalıştık” şeklinde konuştu. “Biz değil esas olan denizciliğin kendisidir” Daha sonra söz alan Hızır Reis Deniz de, “Odamızın bize yönelik hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyorum. Biz değil esas olan denizciliğin kendisidir. Sektörü çok önemsiyorum ve seviyorum. Geçmişim bu sektördeydi, geleceğim de bu sektörde olsun diye birtakım hedeflerimiz var. Devlette devamlılık esastır ve yenilenmesi gerekir. Yaptığımız her işi istişare ederek yaptık. Belli bir disiplin çerçevesinde sektöre hizmet ettik” İfadelerini kullandı. “Sizin içinizden biriyim” Daha sonra mikrofon başına geçen yeni göreve gelen Deniz Ticaret Genel Müdürü Mustafa Çalışkan da, denizciliğin istenilen seviyede olmadığını, sektörün önünü açacak çözüm odaklı projeler geliştirme hedefinde oldukları belirti. Çalışkan, “Daha önce Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde uzun yıllar görev yaptım. Kendimi sizin içinizden biri olarak görüyorum. Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü olarak sektörle aynı hissiyatı paylaşmak istiyoruz. Birlikte çözüm odaklı projeler geliştirmek isyiyoruz. Bunun için tüm ekibimle birlikte samimi bir gayret içinde bulunacağız. Sadece kamu olarak değil hepimiz bir taraf olarak, denizcilik sektörünün uluslararası alanda rekabet gücünün artması için somut projeler geliştirmek gerektiğine inanıyorum. Denizciliğimiz olması gereken noktada değil. Yapacak çok işimiz var. Bunun için gecemizi gündüzümüze katıp denizciliğimizi hak ettiği çok daha iyi yerlere getirmek için çalışacağız“ şeklinde konuştu. “Atık alım konusu çok büyük bir projeye dönüşüyor”

Son olarak konuşma yapan İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, 22 Kasım’da gerçekleştirilen Denizcilik Çalıştayı’yla ilgili açıklamalar yaptı. Kalkavan, “Denizcilik Çalıştayı odamız için çok önemliydi. Sayın Bakanımız Lütfi Elvan, dört saat bizimle birlikte oldu. Sorun çözmekten çok ilerisi için yapılan bir çalıştaydı. Gemi inşa, deniz taşımacılığı, limanlarımızın kapasitesini masaya yatırdık. Vizyoner bir toplantı yaptık. Navlun açığını dikkatli şekilde ele aldık. Atık alım tesislerinde Muğla pilot bölge. Biz TURMEPA ile birlikte İMEAK Deniz Ticaret Odası olarak bu göreve talibiz. Bu sistemin ana parçası karada atık alım bertaraf tesislerinin kurulması konusunda kararlıyız. Bu noktada belediyelerle hem fikiriz. Muğla Büyükşehir Belediyesi bu konuda çok iyi çalışıyor. Atık alım konusu çok büyük bir projeye dönüşüyor. Bu projeye bir kamu kurumu olarak Deniz Ticaret Odası taliptir. Yoğun olarak çalışıyoruz. Kısa zamanda olumlu neticeler alacağımıza inanıyoruz. Önce Muğla’dan başlayarak Türkiye’nin tüm kıyı şehirlerinde uygulamayı düşünüyoruz. Bu hem bir sosyal sorumluluk, hem de insanlık görevidir. Bunun neticelendirilmesi için tüm çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Kısa zamanda sonuç almayı umuyoruz” ifadelerini kullandı. Metin Kalkavan konuşmasının sonunda, tüm denizcilik camiasının yeni yılını şimdiden kutladığını belirterek, yeni yılın denizcilik sektörüne ve tüm ülkemize başarı getirmesini diledi. DTO’nun DATİ’deki hissesi, TÜDEV’e bağışlandı Toplantıda, İMEAK DTO Yönetim Kurulu’nun aldığı bir karar çerçevesinde, 66 ortaklı DATİ Yatırım Holding’in hissedarlarından olan İMEAK Deniz Ticaret Odası’nın yüzde 2,09 hissesi, mali bütçesinin güçlendirilmesi amacıyla Piri Reis Üniversitesi’nin kurucusu Türk Deniz Eğitim Vakfı’na devredilmesine karar verildi. İMEAK DTO Meclisi’nin onayladığı karar ile birlikte, Türk Deniz Eğitim Vakfı (TÜDEV), yüzde 2,09 hisse ile DATİ Yatırım Holding’in ortağı oldu.

KASIM-ARALIK • | 57 |

7 DENİZ


Kısa Yat İnşa

Gemi boylarına getirilen kısıtlama, yat ihracatçısını vurdu

A

söylenebileceğini sözlerine ekleyen Gürses, “Yat sektöründe yeni siparişlerin alındığı, medikal ve elektronik sektörlerinde kapasite kullanım oranlarının arttığı ve en önemlisi istihdam sayımızın 3 bin 700’den 4 bin 500 kişiye çıkarak yüzde 21’lik artış gösterdiği bir yıl oldu. Bir yılı geride bırakmak üzereyiz. Kapasite kullanımında yaşanan artışın etkisi 2015 yılından itibaren ticaretimize yansıyarak, önümüzdeki yılı bir milyar dolar seviyelerinde kapatacağımız söylenebilir” diye konuştu.

SBAŞ Genel Müdürü Zeki Gürses, yat sektöründe tekne boylarındaki artış, teslim sürelerinin uzaması ve Serbest Bölge limanına yanaşan gemi boylarına getirilen kısıtlama nedeniyle ihracatta azalma olduğunu söyledi. Antalya Serbest Bölgesi’nin (ASBAŞ) 11 aylık ticaret hacmi, limana yanaşan gemi boyutlarına getirilen kısıtlama nedeniyle ihracata negatif yansıdı.

| 58 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

ASBAŞ’ın 2013 yılı Kasım ayında 62.2 milyon dolar olan ticaret hacmi, 2014’ün aynı döneminde yüzde 13 artışla 70.2 milyon dolara çıktı. 2014’ün 11 aylık döneminde ise ticaret hacmi yüzde 5 geriledi. 2013 yılı 11 aylık döneminde 820.4 milyon dolar olan ticaret hacminin 2014’ün 11 ayında 776.9 milyon dolara gerilediğini belirten ASBAŞ Genel Müdürü Zeki Gürses, “Bir önceki yıla göre az da olsa görülen azalış, yat sektöründe tekne boylarındaki artış

Zeki Gürses ASBAŞ Genel Müdürü

nedeni ile teslim sürelerinin uzaması ve Serbest Bölge limanına yanaşan gemi boylarına getirilen kısıtlama nedeniyle Afrika ülkelerine ihracat yapılamamasından kaynaklanıyor” dedi. Genel olarak yıl değerlendirildiğinde oldukça verimli geçtiğinin

Yılsonuna kadar satışı gerçekleşen yat sayısının 30 adet olacağını öngördüklerini kaydeden Gürses, “Bu yatlar Bahreyn, Katar, Hollanda, ABD, Yunanistan gibi ülkelere satıldı. Yeni yatırımlarla birlikte bölgemizde doluluk oranı yüzde 100’e ulaştı. Yıl içerisinde ağırlıkla yat sektörü olmak üzere elektronik ve tekstil firmaları ruhsat müracaatında bulundu” dedi.


İtalyan estetiği denizlere taşındı

İ

talyan estetiğini ve sporcu ruhunu denizlere taşıyan yeni AB 116, en üst düzeyde konfor sunmak üzere üretildi. Fipa Group tarafından Massa Tersanesi’nde üretilip denize indirilen AB 116, 46 knot’luk hızının yanında iç mekan dizaynı ile tüm dikkatleri üzerinde topluyor. Keskin dış hatlarıyla göz dolduran AB 116, 36,20 metre uzunluğa, 7,5 metre genişliğe, 5 bin litrelik temiz su ve 15 bin litrelik yakıt tankı kapasitesine sahip. Hiç yakıt almadan 500 millik bir menzile ulaşabilen AB 116 tercihe göre 4 veya 5 kamaradan oluşabiliyor. Fipa Group tarafından üretilen ve markanın en çok tercih edilen modellerinden biri olan AB 116, Türkiye’de Fipa Turkey tarafından satışa sunuluyor. İlk kez 2009 yılında üretilmeye başlanan AB 116’nın iç ve dış ta-

sarımda bir önceki nesillere göre devamlılık sağlandı. Yat’a giriş yapıldığında doğal malzemelerden seçilmiş ahşaplar, hoş renklere sahip kumaş ve deri döşemelerle birlikte ferah bir atmosfer sizi karşılıyor. Büyük camlar geniş iç mekana katkı sağlarken, kamaralar ve yaşam alanları denizin eşsiz tadını çıkaracak şekilde dizayn edilmiş. Baş güverte 10 konuk kapasiteli U-biçimde bir sofaya bulunuyor. Masanın yanında mobilyaların bir parçası olarak isteğe göre alçaltılabilen 50 inç’lik televizyon, buzdolabı, buz makinesi ve lavabonun yer aldığı bar köşesi bulunuyor.

niş camlar sayesinde hem aydınlık hem de geniş olmasıyla gerçek bir suit özelliği taşıyor. AB 116’ının baş tarafında bulunan VIP kamarasının yanındaki ek kabin ise egzersiz salonu veya konuk kabini olarak kullanılabiliyor. AB 116’da dış kaplamalar da aynı şekilde dikkat çekici özellikler taşıyor. Kokpit tik ağacına benzer malzemelerle kaplı ve rahatlamak için gerekli olan atmosferi anında sağlamak üzerine yeniden tasarlandı. Yatın üzerinde sofa olarak da kullanılabilecek geniş bir oturma alanı yer alıyor. Bunun yanı sıra masa ve sofaların oluşturduğu bir keyifli alan da dikkat çekiyor.

Kaptan köşkü salondan ayrı bir biçimde tasarlanmış ve bu panelin orta kısmı odanın yarı yüksekliğine getirilerek, her açıdan 360 derece açı sağlayan iyi bir görüş açısı sağlanıyor. Kıç tarafında bulunan geniş kamara, her iki taraftaki ge-

AB 116 2400 HP’lik üç MTU 16V2000 M93 CR motora sahip. Her birinde 3 MJP su jeti bulunuyor ve bu sayede yeni AB 116 46 knot’lık maksimum hızına “0” vibrasyonsuz bir şekilde güvenle ulaşıyor

KASIM-ARALIK • | 59 |

7 DENİZ


Kruvaziyer turunda 350 avro indirim var

T Deniz Turizmi

urizmciler erken rezervasyonun başladığını, % 40’a varan indirimlerle 5-6 ülke görme fırsatı sağlayan gemilerle seyahatin olası olduğunu söylüyor

| 60 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Türkiye, dev otelleri andıran cruise gemilerini limanlarında ağırlamaya alıştı. Şimdi ise aynı gemilerle yolcu eden Türk turist sayısında hızlı artış var. Turizmciler, erken rezervasyonun başladı-

ğını, hızlı hareket edilirse yüzde 40’a varan indirimlerle 5-6 ülke görme fırsatı sağlayan bu gemilerle seyahatin olası olduğunu söylüyor. Prontotour Pazarlama Müdürü Sarp Özkar, “Gemi ve nehir turları son 5 senede Türkiye’de önemli bir paket haline geldi. Gemi turları 2008’den bu yana her sene yüzde 100’ün üzerinde büyüyor” dedi. Bu gemi turlarında 18 yaşına kadar olan 2 çocuğun ailesiyle aynı odada kalması

halinde ücretsiz yolcu edebildiğini söyleyen Özkar, “Türkler İstanbul kalkışlı Ege-Adriyatik turu, Yunan Adaları ve uçakla gidilen Avrupa başlangıçlı turları tercih ediyor. Her limanda alışveriş, o ülkeyi gezip görme fırsatı var. Çocukları için ise güvenli bir alan” diye anlattığı turlar için kişi başı 350 avroya varan indirimler sağlandığına dikkat çekiyor.


MSC Cruises’ın en sevilen 3 destinasyonu

M

SC Cruises, filosundaki 12 gemisinin gerçekleştirdiği 202 seyahat seçeneğinden en çok talep edilen üç destinasyonunu açıkladı. Türkiye, MSC Cruises’ın 2014 yılı en sevilen destinasyonlar listesinde ilk sırada yer alıyor. MSC Cruises’ın 2014 yılının özellikle Avrupalı cruise yolcuları arasında en popüler seyahat programı olarak, MSC Preziosa gemisinin gerçekleştirdiği Ege ve Adriyatik turu seçildi. Venedik’ten kalkan gemi, Bari, Katakolon, İzmir ve İstanbul’a demir atıyor ve Venedik’e geri dönmeden önce Dubrovnik’e uğruyor. Türk yolcular tarafından da en çok tercih edilen bu rotada, Türk yolcular gemiye İzmir ve İstanbul’dan biniş yapabiliyor. MSC Cruises, Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki gemi

seyahati talebindeki hızlı artışa cevaben, 2015 yılında bölgede ilave iki gemiyi daha sefere sokuyor. MSC Divina İstanbul’da 2015 yılında 3 gemisi ile (MSC Magnifica,MSC Opera ve MSC Poesia) gerçekleştireceği 2 farklı Türkiye çıkışlı, 1 Türkiye uğraklı turları ile Doğu Akdeniz ve Türkiye’deki kapasitesini arttırıyor. Böylelikle MSC gemileri ile Türkiye’ye gelen turist sayısında ciddi bir artış elde edilirken, geçmiş senelere kıyasla daha fazla Türk yolcusuna hizmet verilmiş olacak. Türkiye’de 2005 yılından bu yana Arkas Holding ortaklığıyla faaliyet gösteren MSC Cruises Türkiye, 10 yıldır gerçekleştirdiği İstanbul ve İzmir hareketli Ege Adriyatik programını, 2015 yılında MSC Magnifica gemisi ile yapacak. MSC Opera gemisi ile, 6 Temmuz – 14 Eylül 2015 tarihleri arasında

14 gece olarak gerçekleştireceği seferinde, İstanbul’dan hareketle , sırasıyla Mikanos, Santorini, Kefalonya/Argostoli, Dubrovnik, Venedik, Bari, Pire/Atina, Köstence, Soçi ve İstanbul rotasını izleyecek. En çok tercih edilen destinasyonlar arasında ikinci sırada Batı Akdeniz’in İncileri yer alıyor. Cenova’dan kalkan MSC Cruises gemileri Napoli, Messina, Tunus, Barselona ve Marsilya’ya uğruyor. Üçüncü sırada ise, Kuzey Avrupa turları yer alıyor. MSC Orchestra ve MSC Sinfonia gemilerinin Baltık Denizi’nde gerçekleştirdikleri seferlerde; sırasıyla Warnemünde ve Kiel’e gidiyor. MSC Orchestra sefer sırasında Stockholm, Tallinn, St. Petersburg ve Kopenhag’a uğrarken, MSC Sinfonia Kopenhag, Gdynia, Helsinki ve St. Petersburg’a uğruyor.

KASIM-ARALIK • | 61 |

7 DENİZ


Yaşam

Norveçli balıkçılar rotayı Türkiye’ye çevirdi Dünyanın ikinci büyük deniz ürünleri ihracatçısı olan Norveç, Türkiye pazarında rekordan rekora koşuyor. 2013 yılında Türkiye’ye 45 bin ton deniz ürünü ihraç eden Norveç, 2014 yılını da yüzde 20’lik bir artışla kapamayı hedefliyor Türk tüketicisi Norveç deniz ürünlerine her geçen gün daha çok ilgi göstermeye başladı. Türkiye ile Norveç arasındaki Norveç deniz ürünleri ticaret hacmi 2014 Ekim ayı itibariyle 70 milyon Euro’yu geçti. Türkiye pazarının yüzde 90’ına sahip olan Norveç

deniz ürünleri özellikle sağlıklı, lezzetli, kaliteli ve Türk damak tadına uygun ürünleri ile pazarda rekabette önde yer alıyor.

| 62 | • KASIM-ARALIK

7 DENİZ

Türkiye pazarı stratejik öneme sahip Protein deposu olarak adlandırılan ve zengin Omega3 içeriği ile Norveç somonu son 10 yılda 5 kat artan ihracat hacmi ile dikkat çekiyor.Türkiye’nin balık pazarını incelemek üzere incelemelerde bulunan Norveç Ticaret, Sanayi ve Balıkçılık Bakan Yardımcısı Dilek Ayhan, Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Bölge Müdürü Maria Kivijärvi Heggen, NIFES (Norveç Ulusal Beslenme ve Deniz Ürünleri Araştırmaları Enstitü-

sü) Araştırmacıları Øyvind Lie ve Ingvild Graff ve Norveçli ünlü şef Daniel R. Madsen basını bilgilendirdi. Toplantıda konuşan Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Bölge Müdürü Maria Kivijarvi Heggen, 2010-2014 yılları arasında Norveç ve Türkiye arasındaki deniz ürünleri ticaret hacminin yüzde 80 oranında arttığına dikkat çekerek, “Türkiye özellikle gelişmekte olan ülkeler içinde ekonomik istikrarı, büyüme potansiyeli ve dinamik tüketici profili ile bizim için stratejik öneme sahip. Hedefimiz Türk tüketicileri, sağlıklı, lezzetli, besleyici ve gerçek Norveç somonu ve uskumrusu başta olmak üzere damak zevklerine uygun ringa ve morina balığı gibi birçok yeni türle de buluşturmak olacak” dedi. Türkiye’ye ihracat rekora koşuyor Norveç deniz ürünlerinin 130’dan fazla ülkeye ihraç edildiğini açıklayan Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Bölge Müdürü Maria Kivijarvi Heggen, Türkiye’de kişi başı yıllık ortalama balık tüketiminin 8 kilogram olduğunu ifade etti. Heggen, ‘2013 yılında Norveç, Türkiye’ye 45 bin ton deniz ürünü ihraç ederek bir rekora imza attı. 2014 yılı ihracat rakamlarına baktığımızda da bu yıl için yüzde 20’lik bir artış öngörüyoruz’ diye konuştu. Hergün 36 milyon kişi tercih ediyor Türkiye’de balık tüketiminin artacağını düşünen Norveç Sanayi, Ticaret ve Balıkçılık Bakan Yardımcısı Dilek Ayhan, Türkiye pazarını incelemek üzere Bakanlık ve Norge yetkilileri ile incelemelerde bulunduklarını kaydetti. Dilek Ayhan, “Türkiye’de deniz ürünleri tüketimi her geçen gün artıyor. Norveç deniz ürünlerine de ilgi artıyor. Dünyada her gün 36 milyon

öğünde Norveç deniz ürünleri tüketiliyor. Norveç’te yıllık kişi başı balık tüketimi 22 kg. Türkiye’de tüketimin artması için önemli fırsatlar var. Bakanlığım adına ben de Türkiye pazarını incelemek ve Norveç deniz ürünleriyle ilgili Türk tüketiciler nezdinde farkındalık oluşturmak için İstanbul’a geldim” diye konuştu. Deniz ürünleri kırmızı etten daha çevreci NIFES (Norveç Ulusal Beslenme ve Deniz Ürünleri Araştırmaları Enstitüsü) Araştırmacıları Øyvind Lie ve Ingvild Graff da Norveç’te deniz ürünlerinin güvenliğine verilen önemin altını çizdi. “Gelecekte balıkçılık önemli bir protein kaynağı olarak gelişmeye devam edecek. Birleşmiş Milletler, deniz ürünlerinden elde edilen proteinin çevreyi de koruyarak dünyada hızla artan nüfusun beslenmesinde önemli bir rol oynayacağını belirtiyor. Bunu bir örnekle daha net açıklarsak; 1 kilogram biftek için 8 kilogram yeme ihtiyaç duyuluyor, oysa 1 kilogram balık için 1 kilogram yem yeterli. Bu da gösteriyor ki deniz ürünleri karbondioksit ayak izini de azaltıyor.” Somon kokoreç ile deniz ürünlerini sevdireceğiz Norveçli ünlü şef Daniel R. Madsen ise Türkiye’de somonun giderek daha fazla tercih edildiğini ancak pişirilmesinin iyi bilinmediğini açıkladı. Türkiye’nin kendine özgü mutfağı ve damak tadı ile önemli bir yemek kültürüne sahip olduğuna işaret eden Madsen, Norveç deniz ürünleri ile Türk damak tadına uygun yenilikçi ürünler geliştirdiklerini belirtti. Madsen, “Somonlu kokoreç, somonlu çiğ köfte ve somonlu zeytinyağlı yaprak dolması gibi lezzetler Türk tüketicilere Norveç deniz ürünlerini sevdirecek” dedi.


Dünyanın en büyük akvaryum markası Sea Life Türkiye’ye geliyor

çekleştirerek 55 adet köpekbalığına ev sahipliği yapacak. Bu özelliği ile büyük bir köpekbalığı krallığı olacak İstanbul SEA LIFE, köpekbalığı familyasının en çok merak eden türleri olan Bowmouth, Bonnethead, Gri Yüzgeçli, Zebra, Kum Kaplanı ve Çekiçbaş köpekbalıkları başta olmak üzere birçok tür köpekbalığına ev sahipliği yapacak.

Dünyanın en büyük akvaryum markası SEA LIFE, bünyesinde barındırdığı 45 akvaryumun en büyüğünü İstanbul’a açıyor. Dünyanın en geniş okyanus tanklarından birine sahip akvaryum, aynı zamanda Avrupa’nın en büyük köpekbalığı ailesine ev sahipliği yapacak. Avrupa’nın 1 numaralı, dünyanın ise ikinci büyük ziyaretçi etkinlik alanı işletmecisi olan Merlin Entertainments Group, SEA LIFE Akvaryum markasıyla Türkiye’deki ilk yatırımını gerçekleştirecek. 4 kıtadaki 23 ülkede 105 eğlence merkezi, 11 otel ve 3 tatil köyünün işletmeciliğini sürdüren grup, 45’inci akvaryumunu İstanbul’da açacak. Bayrampaşa Forum İstanbul AVM’de düzenlenecek toplantı ile 7 Ocak 2015 günü açılacak İstanbul SEA LIFE Akvaryum, Merlin’in SEA LIFE zinciri kapsamında barındırdığı 15 binin üzerinde deniz

canlısına ev sahipliği yapacak. Deniz canlıları için en uygun koşulları dünyanın en büyük okyanus tanklarından birinde sağlayacak olan İstanbul SEA LIFE Akvaryum, 83 metre uzunluğundaki Okyanus Tüneli, 270 derecelik panoramik Okyanus Odası ve 47 adet sergi tankına sahip 21 konseptli alanı ile su altı canlılarını deniz severlerle buluşturacak.

Avrupa’nın en büyük köpekbalığı ailesine yuva olacak İstanbul SEA LIFE’ın açılış gününde ise deniz canlılarını koruma görevini üstlenen Köpekbalığı Kralı Sharkus Antonius, deniz severlere köpekbalıkları başta olmak üzere deniz canlılarının özelliklerini anlatacak.

Dünyanın çeşitli noktalarında, eğitim ve eğlence anlayışını 30 yılı aşkın süredir bir çatı altında toplayan SEA LIFE, denizi ve deniz canlılarının korunmasına da büyük bir önem veriyor. Markanın en önemli kuruluşlarından SEA LIFE Trust vakfı ise dünyadaki okyanusları ve deniz yaşamını korumak ve korunmasına yönelik farkındalık yaratmak için küresel çalışmalar yapıyor. Avrupa’nın en büyük köpekbalığı ailesi İstanbul SEA LIFE’ta… SEA LIFE, Türkiye’de bir ilki ger-

KASIM-ARALIK • | 63 |

7 DENİZ


Savunma | 64 | • KASIM-ARALIK

7 DE D DENİZ ENİ NİZ




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.