7deniz Dergisi Temmuz-Ağustos 2015

Page 1

Fiyat:10¨ Yıl:3 Sayı:16 Temmuz-Ağustos 2015

Cem Melikoğlu:

Türk Loydu’nu daha da ileriye taşıyacağız Mehmet Akif Ersoy:

4 yılda 50 milyon dolarlık yatırım yapıldı

Mogens Wolf Larsen

Ege’nin en büyük konteyner limanı olmayı hedefliyor!




İÇİNDEKİLER

16 Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Genel Yayın Koordinatörü Derya Altuntepe derya@7deniz.net

20

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış Editör Cengiz Tepebaş cengiz@7deniz.net Katkıda Bulunanlar Kapt. Kubilay Ulucan, Can Besev, Hüsnü Murat Erenli, Sedat Altunay Görsel Yönetmen Polat Sarıgül polatsarigul@hotmail.com Yayın Danışma Kurulu Altan Köseoğlu, Can Besev, Kapt. Kubilay Ulucan, Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan, Bahadır Tonguç, Rıza Arslan Semih Ege Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan, İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan

26 30

Reklam ve Abone reklam@7deniz.net İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: info@7deniz.net CTP ve Baskı Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd Şti. Yayın Yerel - Süreli Yayın 7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.

54

16

"Türk Loydu’nu daha da ileriye taşıyacağız"

20

Pendik Motor Fabrikası sustu, sadece hazin tarihi konuşuyor

24

DON’T FIX IF IT AIN’T BROKE(D)

26

4 yılda 50 milyon dolarlık yatırım yapıldı

30

Koster yenileme projesi beklentileri karşılamıyor

34

MTR, gemi adamlarının eğitim ihtiyacını karşılıyor

38

1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kutlu olsun

40

Sektörün lideri İSSU kaliteden ödün vermiyor

42

STK'lardan Kabotaj Bayramı Mesajları

50

Bizim İçin Her Gün Bayram

54

Ege’nin en büyük konteyner limanı olmayı hedefliyor!

58

Türk Gemi Geri Dönüşüm Sektörü BM’nin Gündeminde

60

Thyssenkrupp Türkiye’de paslanmaz çelik sektörüne girdi

61

Denizaltıların modernizasyonu tamamlandı

62

Piri Reis Üniversitesi'nde MentorShip Projesi Tamamlandı

68

“Piyasa Yazıları”nın İnsani Yüzü!

76

Kaya Ropes Team Turx Cardiff’te ülkemizi temsil etti

78

Yurtdışına adım attım ve adeta ruhuma kanat taktım



Umut etmek için çok sebebi var insanın

Editör

M

4 TEMMUZ - AĞUSTOS

eclis yine birbirinin aynısı olsa da yeni Türkiye’nin en son halkasıydı koalisyon hükümeti. Aynı düzenin, aynı çarkın yine içindeyiz. Darmadağın eski hükümet, yeni hükümet zamları, birbirinin tekrarı olan trajedileri ve komedileri yaşatacaktır. Ertelenen dosyalar açılacak, yeni kavgalar olacak, yeni umut söylemleri havada uçuşacaktır. Kurulacak yeni hükümet, insan hayatının her mevsiminde yaşanan sorunları çözme umudu içinde olacak mı? Ufacık, kısacık, neşeli bir hükümetti meclisimizde gelip geçti diyecek miyiz? Meclis içindeki vekiller, meclis dışındaki iş dünyasına ve halka umut veren olacak mı? Yeni kurulacak hükümet ister takdir edilsin, ister dışlansın hepimiz aynı ülkenin yurttaşıyız ve Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıyız deyip hizmet etmelidirler. Bu seçimde halkın mesajını okuduğumuzda çıkan sonuç, “Bizler bu ülkenin gerçek sahibiyiz, bizler ekonominin can suyuyuz, bizler adaletiz, bizler ortak vatanız, bizler hakemiz ve gerektiğinde kırmızı kartlarımıza başvurabiliriz. Yok öyle kendi hırslarınız için ülkeyi kaosa sürüklemek, yok öyle istediğiniz gibi siyaset yapmak, artık kart elimizde ve aklınızı başınıza alın ve ülkeye hizmet edin” mesajı çıktı sandıklardan.

Hoş geldin yeni hükümet diyemedik çünkü daha kurulamadı. Sağlık ile huzur ile savaşsız, kavgasız ve hatta yalansız siyaset yapan, insanca yaşanacak bir ülke için hayırlı bir hükümet kurulacağını ümit ederiz. Belki bir mucize olur da bu muhteşem ülkemiz, Atatürk’ün önderliğinde yoklukta ve savaşta, tüm imkansızlıklara rağmen birlik ve büyük olmayı başardığı gibi sizler de “Büyük Türkiye” tahtını layıkıyla hep birlikte yönetirsiniz. Belki bir mucize daha olur da hep sözü edilen, özlenen, anlatılan ve anlatılamayan muhteşem ülkemin hakkını gerçekten verebilirsiniz yeniden. Gurur, hırs

ve kibir çekişmelerini bırakıp, onurlu, başı dik, zihni ve varlığı özgür, büyük Türkiye aşkı ile kenetlenin yeniden. Umut etmek için çok sebebi var insanın, bu ülkeyi bir bütün olarak görüp sanayide devrim yaparak başlayabilirsiniz. Denizcilik endüstrisini geliştirerek, masalarınızda bekleyen yatırımlara ve teşviklere el atarak sektörü canlandırabilirsiniz. Kabotaj Yasası ile amaçlanan Türk denizciliği geliştirilmelidir. Kabotaj Kanunu ile kazandığımız avantajı, denizcilik sektörümüzün her alanında layıkıyla kullandığımızı söylemek de ne yazık ki mümkün değil. Gerek yük taşımacılığında, gerekse yolcu taşımacılığında denizyollarını gerektiği gibi kullanamadık. Halbuki 8 bin 333 kilometrelik sahil şeridi ve üç yanının denizlerle çevrili olması açısından ülkemiz, en ucuz ve en çevre dostu taşımacılık türü olan deniz taşımacılığını geliştirmek için her türlü avantaja sahip bir ülke. Yıllardır denize sırtını dönen vatandaşımıza denizi sevdirmeliyiz. Bu yeni kurulacak hükümetimiz, doğru denizcilik politikalarıyla kabotaj taşımacılığını canlandırmanın yollarını aramalıdır. Üç tarafımızın denizlerle çevrili ve bir de iç denizimizin olduğu ülkenin farkına varın! Yeni kurulacak hükümete çağrımız, yüzünüzü denize dönün! Artık, güçlenen gemi sanayi altyapısı, modern tersaneleri ve büyüyen deniz ticaret filosuyla uluslararası rekabete açık denizcilik sektörümüzün ülke ekonomisine katkısını artırmak için deniz endüstrisinin Ar-Ge’sini kurarak gelişmesinde katkı sunun! Bu vesile ile deniz şehitlerimizi rahmetle anıyor, ekmeğini denizden kazanan denizcilerimizin ve denize gönül veren halkımızın 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı kutluyorum.

İbrahim Kocamış


Makale TEMMUZ - AĞUSTOS 5


Boğaz’a yeni arabalı vapur hattı BÜYÜKŞEHİR Belediyesi, köprü trafiğini rahatlatmak için iki yaka arasında denizden araç geçişlerine yöneldi. UKOME kararıyla İstinye ve Çubuklu arasında arabalı vapur seferleri başlatıyor. Birkaç ay içinde İstinye-Çubuklu arasındaki kurulacak yeni arabalı vapur hattı, günlük yaklaşık 8.000 ila 10.000 aracın deniz üzerinden iki yaka arasında geçişine olanak sağlayacak. 1,1 mil mesafesi bulunan hatta tek yönde 63, her iki taraftan günlük 100’ün üzerinde pik saatlerde ortalama 10 dakikada bir yapılması planlanıyor.

Kısa Kısa

Arkas 56 milyon dolara 4 gemi aldı ARKAS 56,3 Milyon dolar bedelle 4 adet ikinci el konteyner gemisi satın aldı. 2500-3000 TEU segmentinde son aylarda yatırımlarını yoğunlaştıran ARKAS, Mayıs ayı içerisinde 4 konteyner gemisini daha filosuna kattı. ARKAS'ın aldığı gemilerin 2000 yılı sonrası 2003-2006 inşa yılı aralığında olması ve Alman ve Güney Kore tersanelerinde üretilmiş olmaları dikkat çekti. "M/V CLYDE" ve "M/V BONNIE" adlı kızkardeş gemiler toplam 31,5 milyon ABD Doları bedelle filoya katıldı. 2824 TEU kapasiteli gemilerden BONNIE 2006, CLYDE 2007 yılı yapımı. Gemiler, Güney Kore'de Hyundai Mipo

tersanelerinde imal edilmiş. ARKAS'ın filosuna kattığı bir diğer gemi ise M/V CALEDONIAN EXPRESS. 38,133 DWT'luk gemi 2702 TEU kapasiteli ve 2006 yılında Almanya'nın Nordseewerke tersanesinde inşa edilmiş. Gemi 14,3 Milyon Dolar

bedelle alındı. Mayıs ayı içerisinde ARKAS'ın yatırım yaptığı son gemi ise M/V CORCOVADO. 2003 yılında Alman Aker tersanesinde inşa edilmiş olan gemi 2478 TEU kapasiteli. Gemiye 10,5 Milyon ABD Doları ödendiği bildiriliyor.

Büyükşehir, Kruvaziyer Limanı Projesi’nin startını verdi

6 TEMMUZ - AĞUSTOS

Antalya Büyükşehir Belediyesi Kruvaziyer Liman Projesi'nin startını verdi. Liman yapımına yönelik etüt proje ve fizibilite çalışmalarının temini hizmet

alımı ihalesini 5 Haziran’da yaptı. Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı, Antalya Kruvaziyer Limanı Yapımına Yönelik Etüt Proje ve

Fizibilite Çalışmalarının Temini hizmet alımı ihalesini 5 Haziran tarihinde gerçekleştirecek. İhale 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19'uncu maddesine göre açık ihale usulü ile yapılacak. İhaleyi alan firma, Antalya Kruvaziyer Limanı’nın projelendirilmesine yönelik vaziyet planı, avan ve kesin projeler, fizibilite etüdü, jeolojik-jeoteknik etüt, hidrografik ve oşinografik rapor, ÇED, imar planlarının yapılması işlerini kapsıyor. Proje 240 günde tamamlanacak.



7. Uluslararası İstanbul Bunker Konferansı yapıldı

Kısa Kısa

7. ULUSLARARASI İstanbul Bunker Konferansı 21 Mayıs 2015 Perşembe günü Four Seasons Hotel Bosphorus‘da Gemi Yakıt İkmalcileri Derneği’nin organizasyonu ile gerçekleştirildi. Gemi Yakıt İkmal (Bunker) sektörü ile ilgili 20 ülkeden 200 civarında delegenin katıldığı konferansta, dünya limanlarında yürürlüğe giren ve girecek

8 TEMMUZ - AĞUSTOS

olan yeni kanunlar, kurallar ve uygulamalar mercek altına alındı. Petrol piyasalarının gidişatı ve gelişmelerin bunker ürünlerine yansımalarının tartışıldığı konferansta, bunker kredi riskleri ve finans yöntemleri tartışıldı, düşük kükürtlü yakıtlar, alternatif yakıtlar ve yeni nesil bunker ürünleri hakkında bilgilendirmeler yapıldı. Konularında uzman, 7’si

yurt dışından olmak üzere toplam 16 seçkin konuşmacının yer aldığı konferans boyunca, dünyanın bütün bölgelerinde faaliyet gösteren bunker ikmalcileri, traderlar, brokerler, survey/ gözetim kuruluşları ile sosyal aktiviteler sırasında buluşma, tanışma ve görüş alışverişinde bulunma fırsatları doğdu.

Türk Loydu Paris Mou’da yüksek performans başarısını sürdürüyor PARİS MoU 2012-2014 yıllarına ait Bayrak devletleri ve Tanınmış Kuruluşlar (RO) performans listelerini yayınladı. Paris MoU kapsamında gerçekleştirilecek Liman Devleti Denetimlerinde Gemi Risk Profili hesabında kullanılmak üzere 1 Temmuz 2015 tarihinde yürürlüğe giriyor. Bayrak Devleti Performans listesine göre Türk Bayrağı Beyaz Listedeki yerini koruyarak 43 adet bayrağın yer aldığı Beyaz Listede 32. sırada yer aldı. 1962 yılında kurulmuş olan ulusal Klas Kuruluşumuz Türk Loydu 2007 yılından itibaren dahil olduğu Yüksek Performans (High) listesinde tekrar yer alarak sürdürülebilir bir başarı elde

ettiğini gösterdi. İki adet IACS üyesi klas kuruluşunun yalnızca orta kategoride (Medium) yeralabildiği performans listesinde, Türk Loydu, göstermiş olduğu üstün başarısıyla toplam dört IACS üyesi klas kuruluşunu

(Russian Maritime Register of Shipping, Polish Register of Shipping, Croatian Register of Shipping, Indian Register of Shipping) geride bırakarak ve Yüksek Performans kategorisinde 11. sırada IACS üyesi olmadan yer alan tek klas kuruluşu oldu.


Makale TEMMUZ - AĞUSTOS 9


11 bin 200 DWT’luk genel kargo gemisi denize indirildi

YILDIRIM Holding bünyesinde bulunan Marmara Tersanesi tarafından inşa edilen ve Holding’in bünyesinde işletilecek olan YM FUJI

isimli 11 bin 200 DWT’luk genel kargo gemisi tersane bünyesinde düzenlenen törenle denize indirildi. Marmara Tersanesi'nde 20

milyon dolara mal olan gemi indirme töreninde, Yıldırım Holding Yönetim Kurulundan Ali Rıza Yıldırım, Yüksel Yıldırım, Mehmet Yıldırım ve diğer grup yöneticileri, Körfez Belediye Başkanı İsmail Baran, sivil toplum kuruluşlarının yönetim kurulu başkanları, firma yetkilileri, Genel Müdür Elif Artan ve Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Zorlu hazır bulundu. Törende basına açıklamada bulunan, Yıldırım Holding CEO'su Yüksel Yıldırım, istihdam sağlamak ve ülkeye döviz kazandırmak amacıyla gemiyi inşa ettiklerini

Kısa Kısa

Autoport Limanı 3 yıl aradan sonra hizmete hazır

10 TEMMUZ - AĞUSTOS

400 BİN araç kapasiteli Kocaeli Yeniköy’deki Autoport Limanı 3 yıl aradan sonra tekrar otomotiv sektörüne hizmet vermeye başladı. Arkas Holding Hukuk Direktörü Av. Hasan Ünal, ihaleyi 49 yıllığına kazandıktan sonra işletmesi durdurulan limanla ilgili kararın lehlerine sonuçlandığını açıkladı. Arkas Holding’in ikinci büyük limanı İzmit Yeniköy’deki Autoport Limanı ile ilgili hukuk çıkmazı netliğe kavuştu. Otomotiv sektörü için 2008’de 400 bin araçlık yükleme kapasitesi ile faaliyete geçen Autoport, yakın arazide bulunan bir şirketin (Turgut Reis) itirazı üzerine ihaleyi uzun bir süre taahhüdü ile 49 yıllığına kazanmış olmasına rağmen fiilen durma noktasına gelmişti. Sorunun uzun uğraşlar sonra çözüldüğünü belirten Arkas Holding, yaptığı açıklamada, “Otomotiv sanayii, Ro-Ro gemi işletmecileri için kritik bir tesis hüviyetine sahip olan Autoport, işletme faaliyetlerine yeniden başlamış bulunmaktadır"fadelerine yer verdi.

söyledi. Yıldırım, "Firmamız yurt dışında 19 ülkede ticari faaliyetlerini sürdürüyor. Denize indirilen gemimiz uluslararası sularda kendi üretim yaptığımız ürünleri taşımada kullanılacak. Bu projenin ardından Fildişi sahilleri için 45 feribot üretimini ve 11 iskele Marmara Tersanesi'nde inşa edilecek. Ayakta durmak için bu tür projeleri yapmak zorundayız. Tersanecilik Türkiye açısından zor zamanlar yaşıyor. Artık Uzak Doğu ile rekabet etmekte güçlük çekiyoruz" dedi.

Çin’de gemi üretimi yıllık 12,47 milyon DWT’ye ulaştı ÇİN Gemi İnşaat Sektörü Birliği'nin yayımladığı verilere göre, bu yılın ilk dört ayında Çin'de gemi üretimi yıllık yüzde 20,4 artışla 12,47 milyon DWT oldu. Söz konusu dönemde Çin'in yeni gemi siparişleri yıllık yüzde 78,1 düşüşle 6,63 milyon DWT olurken, nisan ayının sonunda Çinli gemi inşaat şirketlerinin gemi siparişleri yıllık yüzde 6,8 ve 2014 yılının sonuna kıyasla yüzde 6,3 düşüşle 139,96 milyon DWT oldu. Bu yılın ilk dört ayında, Çin'in ihracata yönelik gemi üretimi yıllık yüzde 18,8 artışla 11,27 milyon DWT olurken, Çin'in sözü edilen dönemdeki toplam gemi üretiminin yüzde 90,4'ünü oluşturdu. Ocak-nisan döneminde Çin'in ihracata yönelik yeni gemi siparişi yıllık yüzde 80,5 düşüşle 5,66 milyon DWT olurken, bu oran toplam siparişin yüzde 85,4'ünü oluşturdu. Nisan ayının sonunda Çinli gemi şirketlerinin ihracata yönelik gemi siparişleri yıllık yüzde 4,9 düşüşle 133,94 milyon DWT olurken, bu oran toplam siparişin yüzde 95,7'sini oluşturdu.


PHoTo: TiLLmaNN FRaNzEN

one small step for Daniel, a giant leap for the shipping inDustry?

We play our part in the bigger picture. Daniel abt is a cargo and stowage securing specialist at DNV GL. He plays a part in finding new solutions for carrying goods around the world in a safe and more energy efficient manner. Together with a team of experts, he has specified an approach to stowing containers that increases flexibility for shipowners. it’s maybe not a moon landing, but it makes a big difference in an industry that’s under constant pressure to remain competitive. Technical experts like Daniel are passionate about advancing safety and performance standards across the entire maritime

SAFER, SMARTER, GREENER

value chain. We take a broader view on the industry and work relentlessly to make sure the small parts DNV GL play can impact the bigger picture. Following the recent merger between DNV and GL, we are 16,000 employees worldwide dedicated to enabling businesses to meet their challenges in a safer, smarter and greener way; in the maritime, oil and gas, energy and a range of other industries. Discover the broader view at dnvgl.com


12. Marine Money Istanbul Ship Finance Forum yapıldı GİSBİR sponsorluğunda gerçekleştirilen 12. Marine Money İstanbul Ship Finance Forum yapıldı. Orkun Özek, forumun Gemi İnşa Fırsatları; Devlet Desteği; Offshore Fırsatları isimli panelinin açılışını ve moderatörlüğünü gerçekleştirdi. Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Orkun Özek ve Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Kalkavan, GİSBİR sponsorluğunda gerçekleştirilen 12. Marine Money Istanbul Ship Finance Forum'a katılım gösterdi. GİSBİR Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Kalkavan, “Denizcilik Sektörü’nün Önemli Sorunları; 2015 Yılı ve Sonrasında Denizcilik Sektörüne Etkileri” isimli oturumda panelist olarak yer aldı.

Kısa Kısa

Dev yelkenli süper yat suya indi

12 TEMMUZ - AĞUSTOS

MERAKLA beklenen 147 metrelik dev yelkenli süper yat White Pearl, Haziran ayında suya indi. Alman tersanesi Nobiskrug’un, Kiel’deki tesislerinde suya indirilen süper yat White Pearl artık, dünyanın en büyük yelkenli süper yatı ünvanına sahip. 10 bin groston hacme sahip olacağı ön görülen, yelkenli süper yatın teknik özellikleri henüz açıklanmadı. Şimdilik bilinen rakamlardan 24.39 metrelik en ve 8 metrelik su kesiminden bahsedilebilir. White Pearl’ün armasını, Dyna firması tamamlayacak. 3 direkli tasarlanan süperyat, sahiplerine 2016 yılında teslim edilecek.

Hibrid-LNG feribotların ilk saç kesimi gerçekleşti

SEDEF Tersanesi’nin Kanada merkezli Seaspan Ferries Corporation (SFC) için üreteceği iki adet yeni çift yakıtlı (Hibrid-LNG) feribotların ilk saç kesimi gerçekleşti. Vancouver, Kanada merkezli Seaspan Ferries Corporation (SFC)’in iki adet yeni çift yakıtlı (dizel yakıt ve sıvılaştırılmış doğalgazdan elde ettiği elektrik ile tahrikli) feribot

ihalesini Sedef Tersanesi kazanmıştı. Bu feribotların aynı zamanda Batarya Tahrik sistemine sahip olup çevre ve doğa dostu olduğu söyleniyor. Hiçbir katı yakıt yakmadan sadece bataryaları ile seyir yapabilme kabiliyetine sahip. Söz konusu feribotlar; 148.9 metre boyunda, 59 treyler taşıma kapasitesinde ve 1034 metre araç hattına

sahip. Azimuth tipi elektrik motorlu tahrik sisteminin yanı sıra dizeli ilk ateşleme yakıtı olarak kullanan; doğalgazı asıl yakıt olarak kullanabilen ve her iki yakıtı aynı anda ya da karışımını yakabilen jeneratörler var. Tekneler belirli bir süre için sadece bataryaları üzerinden sağlanan elektrik ile de operasyon yapabileceklerdir. Bu geminin tasarımı ve klas onaylı resimleri Kanadalı Vard Marine Inc. tarafından Sedef Tersanesi dizayn departmanı işbirliğiyle gerçekleştiriliyor. Projenin geri kalan tüm üretim ve detaylı dizayn çalışmaları Sedef Tersanesi dizayn departmanı tarafından yapılıyor.


EYLÜL-EKİM • | 9 |

7 DENİZ


Kılavuzluk / Römorkörcülük Hizmetleri ve Teknolojileri Kongresi 23 Ekim’de

TMMOB Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası, "Kılavuzluk / Römorkörcülük Hizmetleri ve Teknolojileri Kongresi I” 23

Ekim 2015 Cuma günü İzmir Hilton Oteli’nde gerçekleştirecek. TMMOB Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası’nın

öncülüğünde TMMOB Gemi Mühendisleri Odası, İMEAK Deniz Ticaret ODASI ve Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği’nin eş başkanlığında düzenlenen kongre kapsamında kılavuzluk hizmetleri, römorkörcülük hizmetleri ve bu hizmetlere ait teknolojik gelişmeler ile römorkör inşa sanayi konularının akademik düzeyde ele alınması hedeflendi. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği ve Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği bölümlerinin bulunduğu 13 Üniversite, kongreye akademik olarak

Kısa Kısa

TSM Global Trabzon Bölge Bayii açılışı yapıldı

14 TEMMUZ - AĞUSTOS

TSM GLOBAL Turkey Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş. Trabzon Bölge Bayii Lider Makine’nin yaklaşık 2000 metrekare açık 2000 metrekare kapalı alana sahip Makine Satış, Yedek Parça, Servis, Eğitim Merkezi ve Showroom’dan oluşan yeni hizmet binası düzenlenen törenle açtı. Lider Makine Genel Müdürü Nejdet Kazancı, TSM Global’e ve iş ortaklarına gösterdikleri destek için şükranlarını sundu. TSM GLOBAL’in CEO’su Taner Sönmezer de, dünyanın önde gelen markalarının bir araya toplayan TSM GLOBAL’in, çok kısa sürede Türkiye geneli yapılanmasını tamamladığını söyleyerek, Trabzon’un büyüyen ekonomisine dikkat çeken Sönmezer yapılan bu önemli yatırımın altını çizdi. Sönmezer, amaçlarının iş makinaları müşterileri için 7/24 mantığı ile en hızlı çözüm üreten iş ortağı olmak olduğunu söyledi. Konuşmasının sonunda Lider Makine’nin ortağı Ali Kazancı’ya teşekkür plaketi veren Taner Sönmezer, bölgedeki başarılarından ötürü Kazancı ailesini kutladı.

destek veriyor. Bunun yanında Denizcilik Federasyonu, Deniz Trafik Operatörleri Derneği ile sayıları her geçen gün artan sivil toplum örgütü kongreye kurumsal destek sağlıyor. Kongre konuları ise şöyle: Kılavuzluk Hizmetleri, Kılavuzluk Hizmetlerinde Bilişim Teknolojileri, Römorkörcülük Hizmetleri Palamar Hizmetleri, Römorkör İşletmelerinde Bilişim Teknolojileri, Kılavuzluk Hizmeti ve İnsan Faktörü, Liman Modelleme Çalışmaları, Liman Manevraları, Manevra Emniyeti, Römorkör Sevk Teknolojileri, Römorkör Teknolojileri (Tugnology), Römorkör İnşası, Gemi Bağlama ve Barınma Ekipman Teknolojileri.

CMI 2015 Konferansı geniş katılımla gerçekleşti

TÜRKİYE Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin (GİSBİR) ana sponsor olarak destek verdiği CMI 2015 Bilimsel Toplantısı, denizcilik alanındaki en köklü kuruluşlardan biri olan Comite Maritime International (CMI) ve Deniz Hukuku Derneği tarafından 6-9 Haziran 2015 tarihlerinde İstanbul'da geniş bir katılımla gerçekleştirildi. CMI Başkanı Stuart Hetherington, Deniz Hukuku Derneği Başkanı Prof. Dr. Samim Ünan, Bilimsel Toplantı Tertip Komitesi Başkanı ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Sözer, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Yazıcıoğlu ve dünya denizciliğinden 200’ü aşkın hukukçunun katılımıyla 6 Haziran 2015 tarihinde başlayarak müteakip günlerde gerçekleşen toplantılar, boğaz turu ve gala yemeği ile tamamlanan CMI 2015 Bilimsel Toplantısı’nda, Türk ve uluslararası denizcilik hukuku temsilcileri yönetmelikler, yükümlülükler, denizcilik sigortası, Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği denizcilik hukukunda meydana gelen değişiklikler gibi konular tartışılarak karşılıklı görüş ve fikir alışverişinde bulunuldu. CMI 2015 Bilimsel Toplantısı, Türkiye’de gerçekleşen ilk CMI toplantısı olması bakımından tarihi bir öneme sahip bulunuyor.


Röportaj 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramınız kutlu olsun. TEMMUZ - AĞUSTOS

15


Röportaj

"Türk Loydu’nu daha da ileriye taşıyacağız"

16 TEMMUZ - AĞUSTOS

Mayıs ayında gerçekleştirilen genel kurulla Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanlığı’na gelen Gemi İnşa ve Makine Mühendisi Cem Melikoğlu, yönetim kurulu olarak kendilerine 2 yıl için verilen bu görevi en iyi şekilde yerine getirmek için tüm gayretleriyle çalışacaklarını ve Türk Loydu’nu daha ileriye taşımak istediklerini söyledi.

Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu

Türk Loydu yakın geçmişte bir yönetim değişimi yaşadı. Yeni yönetim ekibi hakkında bilgi alabilir miyiz? Türk Loydu kimliğine güç katacak ekip nasıl bir eğitim ve profesyonel iş tecrübesine sahip? Bildiğiniz üzere Türk Loydu Yönetim Kuruluna her 2 yılda bir adaylar arasından Gemi Mühendisleri Odası’ndan 5 üye, Sigorta Reasurans ve Emeklilik Şirketleri Birliği’nden 2 üye, İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndan

1 üye, İstanbul Sanayi Odası’ndan 1 üye olmak üzere toplam 9 üye seçilmekte. Bu sene yapılan seçimlerde Gemi Mühendisleri Odası’ndan şahsım Cem Melikoğlu dışında Lütfü Savaşkan, Kaan Tunçelli, Serhan Gökçay, Erdal Gedikoğlu, Türkiye Sigorta Reasurans ve Emeklilik Şirketleri Birliği’nden Mehmet Kalkavan, Mehmet Atilla Oksay, İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndan Halim Mete, İstanbul Sanayi Odası’ndan Atilla Çiftçigüzeli


Bu değişimle birlikte geçmişten farklı olarak nasıl bir Türk Loydu kimliği göreceğiz? Bu

değişimin Türk Loydu’na yansıması önümüzdeki dönemde nasıl olacak? Önceki dönemlere göre nispeten daha genç üyelerle desteklenmiş, bir o kadar da deneyimli, alanlarında yetkin ve oldukça istekli bir yönetim kurulumuz var. Türk Loydu’nun, gelişen teknolojiler ışığında daha rekabetçi, daha verimli, daha üretken olması gerekiyor. Eğer bölgemizde denizcilik konusunda, kural koyma, uygunluk belgelendirme konularında bir güç merkezi olmak istiyorsak kendimizi sürekli geliştirmek zorundayız. Yeni yönetim ekibinin Türk Loydu markasının yapı taşları olan vizyon, misyon, kurum kimliği, imajı gibi hususlara bakış açısı nasıldır? Temel konularda yönetimlerin sürekliliği esastır. Bu nedenle yıllardır yürürlükte alan Türk Loydu’nun Vizyon, Misyon ve İlkelerini aynen sürdürmeye devam edeceğiz. Özellikle son yıllarda hizmet vermekte olduğumuz yüksek güvenlikli askeri projeler, önem vermekte olduğumuz hassas güvenlik standartlarımızı daha da geliştirmemizi sağladı.

YÖNETİM KURULU Başkan: Cem MELİKOĞLU Başkan Vekili: Atilla ÇİFTÇİGÜZELİ Sayman Üye: Halim METE Üyeler: Erdal GEDİKOĞLU, Kaan TUNÇELLİ, Lütfü SAVAŞKAN, Mehmet KALKAVAN, Mehmet Atilla OKSAY, Serhan GÖKÇAY Türk Loydu ülkemizin köklü kurumlarından bir tanesi, dolayısıyla tarihinde birçok deneyimi ve başarıyı barındırmakta. Bu bağlamda düşünürsek yeni yönetimin omuzlarına böylesi bir kurumu yönetmek ciddi sorumluluklar yüklemekte… Bu konudaki fikirlerinizi alabilir miyiz? Türk Loydu 1962 yılında bir avuç gemi mühendisinin kurduğu ve büyük emeklerle geliştirdiği, ülkemize kazandırdığı çok önemli bir milli kuruluş. Elbette ülkemizin sigortacılığının temelini oluşturan Reasürans’taki dostlarımızın çok değerli katkılarını da burada saygıyla belirtmeliyim. Sonuç olarak Türk Loydu bugünlere kadar geldi.

Röportaj

Türk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğine seçildiler. Yapılan ilk Yönetim Kurulu toplantısında değerli yönetim kurulu üyelerimiz Yönetim Kurulu Başkanlığı’na beni, İSO temsilcisi Atilla Çiftçigüzeli’ni Yönetim Kurulu Başkan Vekilliğine, 24 yıla yakındır yönetim kurulu üyemiz olan en tecrübeli üyemiz Halim Mete’yi de Sayman Üyeliğe uygun gördüler. Yönetim Kurulu üyelerimizin hepsi alanlarında başarılı işler yapmış, çevrelerince saygı duyulan, beğenilen çok değerli kişiler. Yönetim kurulu olarak bize 2 yıl için verilen bu görevi en iyi şekilde yerine getirmek için tüm gayretleriyle çalışacağız. Bu vesileyle bizlere bu değerli görevleri layık bularak aday gösteren, oy vererek destekleyen tüm meslektaşlarımıza, tüm genel kurul üyelerimize güvenleri için teşekkür ederim. Güvenlerine layık olmaya çalışacağız. Bu iş aslında zorlu bir tür bayrak yarışı, teslim aldığımız Türk Loydu bayrağını 2 senelik yönetimimiz süresince ne kadar ileriye taşıyabilirsek o kadar başarılı olacağız.

TEMMUZ - AĞUSTOS 17


Vizyon: Ürettiğimiz kurallar, bilgi ve uzmanlığımızdan aldığımız güçle, uluslararası alanda ilk tercih edilen klaslama ve sertifikalandırma kuruluşu olmaktır. Misyon: Can, mal ve çevre güvenliği ile ilgili alanlarda, ilkelerimiz doğrultusunda uygunluk değerlendirme hizmetleri vermektir.

Röportaj

İlkeler: • Bağımsızlık ve Tarafsızlık, • Dürüstlük ve güvenilirlik, • Sürekli gelişim, • Bilgi üretimi ve paylaşımı, • Müşteri odaklı ve nitelikli hizmet, • Çalışanlara değer verme.

18 TEMMUZ - AĞUSTOS

Ancak daha da ileriye gidebilmek, uluslararası arenada mücadele edebilmek için kendinizi geliştirmeniz, çağın gerektirdiği yeniliklere, rekabet şartlarının gerekliliklerine uymanız gerekir. Biz de yeni yönetim olarak bu adaptasyonu gerçekleştirmeye çalışacağız. Türk Loydu’nun en büyük hedeflerinden bir tanesi de uluslararası alanda faaliyet göstermekti. Bu konuda yeni yönetim olarak nasıl bir pozisyon alacaksınız öğrenebilir miyiz? IACS üyeliği bu nedenle öncelikli hedeflerimizden. Uzun yıllardır sürdürülen bu mücadeleyi bizim dönemimizde başarıyla tamamlayarak IACS’a adım atmayı ve dünyada söz sahibi klas kuruluşlarıyla aynı masada yer almayı hedefliyoruz. Öte yandan özellikle Karadeniz bölgesinde, Türki Cumhuriyetlerde ve Ortadoğu’da etkinliğimii, arttıracak çalışmalarda bulunacağız. Azerbeycan ve Romanya‘da kurulan yeni şirketlerimiz bunun bir başlangıcıdır. Yurtdışında daha etkin ve yaygın faaliyetlerde bulunacağız.

Yakın geçmişte hem Organize Sanayi Bölgeleri Derneği (OSBDER) ile işbirliği anlaşması hem de Ar-Ge’ye yönelik hamleler gerçekleştirildi. Yapılan bu iki hamlenin Türk Loydu ve sektöre kazanımı önümüzdeki süreçte nasıl olacak? Diğer taraftan önümüzdeki süreçte uygulamayı planladığınız farklı projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Yalnızca OSBDER gibi sivil toplum kuruluşları değil Türk Loydu’nun hizmet verebileceği, ülkemizin sanayisine katkı sağlayabileceği tüm alanlarda çalışmalar yapacağız. Özellikle endüstride, kara faaliyetlerinde, eğitim ve de benim çok hassas olduğum iş güvenliği alanlarında fark yaratacağız. Bilindiği üzere Türk Loydu ağırlıklı olarak denizcilik alanında çalışan bir kurum. Bugüne kadar edinmiş olduğumuz bilgi birikimi ve tecrübeli çalışanlarımızın sayesinde bundan sonra bize ihtiyaç duyulan, hizmet sunabileceğimiz bir çok farklı alanda kendimizi göstereceğiz. TANAP Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nde HSSE Direktörü olarak görev yürütmektesiniz, bu sebeple proje ve projenin ülkemiz ve ekonomimize katkısı ve önemi hakkında görüşlerinizi paylaşır mısınız ? Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) Projesi, Türkiye ve Azerbaycan’ın bugüne kadar başarı ile yürüttükleri projelerin enerji alanındaki en önemli temsilcilerinden biridir. Tarihten gelen kardeşlik bağlarını “Bir Millet, İki Devlet” ülküsüyle perçinleyerek sürdüren iki ülke için büyük öneme sahip TANAP Projesi, dünya enerji piyasalarında da ses getirecek dev bir projedir. 26 Aralık 2011’de Mutabakat Zaptı’nın ve 26 Haziran 2012’de Hükümetlerarası Anlaşma ve eki Ev Sahibi Hükümet Anlaşmasının imzalandığı TANAP, Azerbaycan Şah Deniz-2 sahası ve ilave kaynaklardan gerçekleştirilecek doğal gaz tedariki ile Türkiye ve Avrupa’nın doğal gaz arz güvenliği

ve çeşitliliğine büyük katkı sağlayacaktır. TANAP, Türkiye’nin Gürcistan sınırında Ardahan ili Posof ilçesi Türkgözü köyünden başlayarak; Ardahan, Kars, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Giresun, Sivas, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve Edirne olmak üzere 20 ilden geçecek ve Yunanistan sınırında Edirne’nin İpsala ilçesinde son bulacaktır. Bu noktadan, Avrupa ülkelerine doğal gaz iletimi yapacak olan TAP Doğal Gaz Boru Hattı’na bağlanacaktır. Hattın Türkiye içi çıkış noktaları ise Eskişehir ve Trakya bölgesi olacaktır. TANAP Projesi kapsamında ilk gaz akışı 2018’de gerçekleşecek olup, başlangıç için yıllık 16 milyar metre küp olacak taşıma kapasitesinin, kademeli olarak önce 24 milyar metre küpe ve ardından 31 milyar metre küpe çıkarılması hedeflenmektedir. TANAP, Türkiye sınırları içerisinde bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük çap ve uzunluğa sahip doğal gaz boru hattı projesi olacaktır. Sonuç olarak TANAP parçası olmaktan gurur duyduğum dev bir projedir. Eklemek istedikleriniz… Türk Loydu olarak kendimizi sürekli geliştirerek daha rekabetçi, daha iyi servis veren bir süreçte olmak çağın zorunluluğu aynı zamanda da kuruluşumuzda yer alan ulvi amaçlarımızı da hiçbir zaman ihmal etmedik, etmeyeceğiz. Bugüne kadar sürdürdüğümüz öğrenci burslarımızı arttırarak devam ettireceğiz. Gemi İnşa sanayine katkı sağlayacak bilimsel projelere, bilimsel araştırma yapan doktora öğrencilerine desteklerimizi sürdüreceğiz. Unutmayalım ki, bugünün çalışkan öğrencileri yarının değerli bilim adamları olacaktır. Gelişen Türkiye’miz bilimin desteği ile denizcilik sektöründe katma değer sağlayan alanlar yaratacak ve uluslararası arenada hak ettiği yerini başarıyla alacaktır.


COMBINATION

OF QUALITY AND

EXPERIENCE

SAR BOAT CARBON CATAMARAN PASSENGER FERRY

Makale

FACILITY IN ACCORDANCE WITH STANDARDS

TEMMUZ - AÄžUSTOS 19


Pendik Motor Fabrikası sustu, sadece hazin tarihi konuşuyor

Röportaj

DENİZDER Onursal Başkanı Ali Can

20 TEMMUZ - AĞUSTOS

Düşünceden üretime, üretimden sessizliğe Dönem, Türkiye için zorlukların tabiri caizse her tarafta kol gezdiği 1950’ler. Bir tarafta hızlı yaşanan sosyal ve siyasi gelişmeler, diğer tarafta tüm bunlara göğüs gererek ülkenin kalkınmasını kendine görev addetmiş vatanseverlerin bitmez tükenmez çabaları. İşte, bugünkü imkanların binde birinin olmadığı o dönemlere denk geliyor Pendik Motor Fabrikası’nın hikayesi. Kolay iş değil, o günlerin yokluklar ülkesi Türkiye. Buharlı gemi motoru üretimini bırakıp modern dizel gemi motoru üretebilmek ha deyince olmuyor. İmkanlar kısıtlı bir kere. Malzeme sıkıntısı yaşanıyor ülkede. Döviz yok en başta! Kısaca neye elinizi atsanız elinizde kalıyor. Ama yılmak yok serde. Bin bir uğraşla o motoru üretiyor Türkiye. İşte, azim, hırs ve vatan sevgisinin neler yaptırdığını DENİZDER Onursal Başkanı Yüksek

Mühendis Ali Can anlatıyor bizlere… Buhar makinesi yerine modern dizel motor üretelim Bugün DENİZDER’in Onursal Başkanlığı görevini üstlenen Ali Can, 1953 senesinde Haliç Tersanesi’nde stajyerdir. O yıllarda araba vapuru inşaları başlamıştır ülkede. Buhar makinesi üretiliyordur üretilmesine ama geçmişten beri hedeflenen modern dizel motoru üretmektir. Bu inşalarla birlikte dizel motor üretme fikri yeniden gündeme gelmiştir. Tersanenin Müdür Muavini, 1930’lu yıllarda Milli Takımın kalecisi, bir dönem de Futbol Federasyonu Başkanlığı yapan, Ulvi Yenal da çok heveslidir bu işe. 10 tane Sulzer motor montajının Haliç Tersanesi Dökümhanesinde ve Makine Atölyesinde yapılması için Sulzer ile temasa geçilir fakat yönetim kurulu tarafından onaylanmayın-

ca proje rafa kalkar ve sekiz sene boyunca bir daha gündeme gelmez. Pendik Tersanesi’nin 1930’larda başlayan hikayesi Türkiye 1961’de Planlı Döneme geçmiştir. Böylece Sulzer Motor Fabrikası’nın Pendik Tersanesi içine kurulması tekrar gündeme gelir. Fakat 1978 senesine kadar ne Pendik Tersanesi ne de Pendik Sulzer hayata geçirilemez. Çünkü planda, Denizcilik Bankası, Sulzer ve Dünya Bankası’nın ortak olduğu bir şirket kurulması, kurulacak şirketin beraber işletilmesi hedeflenmiş, işin organize edilmesi de Dünya Bankası’na verilmiştir. 1961’den 1977 sonuna kadar bir Dünya Bankası’na bir Sulzer’e gidilmiş, 16 sene boyunca Dünya Bankası’ndan “Sulzer ortak olursa bu işte olurum”, Sulzer’den de “Dünya Bankası ortak olursa bu işte yer alırım” cevabı alınmıştır.


Sık sık başı değişen kurumla kim yola çıkmak ister ki! Dünya Bankası düşünmek için biraz zaman ister. O sıralarda Süleyman Demirel azınlık hükümeti kurmuş, Nezih Nezih Bey görevinden ayrılmıştır. Olacak ya Dünya Bankası da konuyla ilgili bir mühendisini göndermeye karar vermiştir. Denizcilik Bankası T.A.O. Eski genel müdürlerin fotoğraflarının asılı olduğu toplantı salonunda yapılır görüşme. O kadar fazla fotoğraf asılıdır ki duvarda bu mühendisin ilgisini çeker ve görüşmeden sonra Nezih Nezih Bey’i görmek ister. O zaman işin rengi biraz değişir, çünkü Nezih Bey’in işten ayrıldığını öğrenmek mühendisin pek hoşuna gitmemiştir. O anla ilgili “Suratı düştü mühendisin. Zaten devletle ortaklık kurmak istemiyorlar. Sık sık başı değişen bir kurumla kim yola çıkmak ister ki. Lafı uzatmadı, tekrar temasa geçeriz dedi ve bir daha ne ses ne seda çıkmadı” diyor Ali Can. Zamanında yapılan blöf kapıları bir bir açmaya başlar Bir süre sonra Camialtı Tersanesi’nde sekiz tane 5.500 tonluk gemi inşası dosyası Ali Can’ın

önüne gelir. Bunların her birine üç tane 750 beygirlik dizel motor gereklidir. Bu ihaleyi de Polonya firması kazanmıştır. Bunlar ülkeye Polonya ile yapılan kliring (clearing) anlaşmasıyla alınacaktır. “Polonyalı firma Sulzer lisansı ile üretim yapıyordu. Sulzer ile geçmişe dayanan bir diyalogumuz zaten vardı. Üretim yapmak istediğimizi biliyorlardı. 24 paket dizel motorun bir kısmını Pendik Tersanesi’nde gayet güzel yapabilirdik. Konuyu Genel Müdürümüz Hüsamettin Atabey ile konuştum ve onun da onayıyla Polonya’ya gittim” diyen Ali Can, tüm bu düşüncelerini firma yöneticileriyle paylaşır. Amaç bellidir, motorları komple almak yerine bir kısım parçaları Türkiye’de üretmek, üretilemeyen parçaları kliring anlaşmasıyla temin etmek. Fakat firma yöneticileri bu fikre pek sıcak bakmazlar. Bunun üzerine “Siz razı olmazsanız, bu ihaleyi kazanan bir Norveç firması daha var. Onlar bu anlaşmamızı kabul ediyorlar. Bu işi onlarla yapacağız” diyerek blöf yapan Ali Can, “Bunu biz kabul etsek de ana Sulzer kabul etmez” itirazı karşısında Polonyalılarla birlikte Zürih’e gider.

Röportaj

Hedef, dizel motoru yurt dışından almak yerine yerli üretebilmek Ali Can, 1976 sonunda Denizcilik Bankası T.A.O. Genel Müdür Yardımcısı olunca tabiri caizse o da projeyi kucağında bulur. O zamanlar Sulzer’in mümessili, 27 Mayıs İhtilali’nde Ticaret Bakanı olan Cihat İren’dir. Cihat İren’in yanına giden Ali Can, hikayenin o güne kadar olan serüvenini baştan sona öğrenir. Pes etmez, bu sefer de Cihat İren ile birlikte Sulzer’i ziyaret eder ve yine aynı cevabı alır; Dünya Bankası ortak olursa biz de varız… Aradan 6-7 ay geçer, müdür değişmiştir, yeni müdür Nezih Nezih Bey’i ziyaret eden Ali Can, 1978 senesinde Nezih Bey’le birlikte bu sefer de Dünya Bankası’nın yolunu tutar. Çok daha fazla güveniyorlardır kendilerine çünkü Denizcilik Bankası ve Deniz Nakliyat’ın ihtiyacı olan 20 gemilik büyük bir portföyleri vardır. Bu gemilerin hepsinin ihtiyacı olan motoru yurt dışından almak yerine bir kısmını yerli sermayeyle üretmek, bir kısmını da yurt dışından temin etmektir hedef. “Havaya” bir proje değildir, pazar hazırdır, fabrika yapılır yapılmaz üretime geçilebilir.

TEMMUZ - AĞUSTOS 21


Röportaj 22 TEMMUZ - AĞUSTOS

Haliç Tersanesi’nde yerli sermaye katkılı üretim 1980’de başlar Sulzer hem Ali Can’ın teklifini hem de Polonyalı firmanın itirazlarını dinler ve sonunda İstanbul’da üretimin yapılacağı yeri kontrol etmek üzere iki mühendis göndermeye karar verir. Şayet gelen mühendisler imalatın yapılacağı yerle ilgili olumlu bir rapor hazırlarlarsa üretimin bir kısmı İstanbul’da olacaktır. Aradan bir ay geçer sonra Sulzer’in iki mühendisi İstanbul’a gelir, Haliç Tersanesi’ni ziyaret ederler ve Ali Can’a “Bırakın montajı, siz burada üretim bile yaparsınız” derler, Sulzer’e de olumlu bir rapor iletirler. Polonya firmasıyla yapılan anlaşma yeniden revize edilir ve 1980 yılı başında üretime başlanır. Aşama aşama yerli sermayenin payı artırılır. İlk önce yüzde 38,5 olan yerli üretim katkısı son motorun üretiminde yüzde 60’ın üzerine çıkmıştır. “Haliç Tersanesi bugün ne yazık ki yok edilmiştir. Şahane bir dökümhanemiz vardır, başında da Türkiye’nin en iyi döküm mühendisi Günnur Dikeç Hanım bulunuyordu. Burada parça üretiminde çok ilerlemiştik çünkü döviz olmadığı için gemilerin birçok

parçasını biz üretiyorduk. O ürettiğimiz 18 Sulzer motorun bazıları hala tıkır tıkır çalışıyor” diyerek o günlere geri dönen Ali Can, bu gemi inşa sanayimizin tarihinde gurur duyduğumuz anlardan biridir diyor. Büyük başarıdır Sulzer ana lisansörü olmak Artık Türkiye yerli sermaye katkısı ve montaj işçiliğiyle üretim yapmaya başlamıştır başlamasına ama bu projeler bittikten sonra üretecek herhangi bir şey yoktur. Halbuki hedef büyüktür, amaç Türkiye’de üretimi geçici değil daimi kılmaktır. Tam da bu amaca uygun bir gelişme yaşanır. Pendik Tersanesi bitmek üzereyken Deniz Nakliyat 75 bin tonluk iki gemi siparişi verir. Bunların 14 bin beygirlik birer motora ihtiyacı vardır. Ali Can, Sulzer’in kapısını tekrar çalar. İstediği şey bellidir, Sulzer’in ana lisansörü olmak. Hak edilmiştir bu, başarı ortadadır, motorlar yapılmış, testler mükemmel çıkmıştır. “Biz sizden her türlü gemi motoru üretmek için direkt lisans istiyoruz” teklifi elbet kabul edilmiştir ve Türkiye için çok büyük bir üretim kapısı açılmıştır artık. Büyük başarıdır bu…

Türkiye, en büyüğü 14 bin beygir olan 99 dizel motor üretir Artık Sulzer’in ana lisansörü olunmuş, her güçte dizel gemi motoru üretmek mümkündür Haliç’te. Lakin küçüktür burası, daha büyük yere ihtiyaç vardır. Sulzer ile birlikte Pendik Motor Fabrikası’nın draftı çizilir, hesaplar yaptırılır ve 1 Temmuz 1982’de temel atılır. Üç sene sonra kullanıma hazırdır fabrika. 1985’ten fabrikanın kapatıldığı 1999 senesine kadar en büyüğü 14 bin beygir olan 99 motor üretilir. Kaybedilen 15 sene Türkiye’de gemilere konulan ilk makine, Haliç Tersanesi’nde İngilizlerden kopya edilerek İzmit isimli gemimize konulmuştur. İkinci makine tam 80 sene sonra yine kopya edilerek 1954’te üretilmiştir. Bu tarihten 28 sene sonrası ise azmin, hırsın, pes etmemenin beraberinde gelen büyük bir başarıdır, gemi sanayimiz için bir devrimdir ama ne yazık ki 15 yıldır bomboş durmaktadır… Şimdi bir masal oldu Pendik Motor Fabrikası!..


Kısa Kısa TEMMUZ - AĞUSTOS •23 KASIM-ARALIK |7|

7 DENİZ


Bahadır Tonguç FICS Genel Müdür / Supramar Ltd.

Y Makale

avaş piyasalar, unutulmaya yüz tutan bazı gerçeklerin hatırlanması ve hatırlatılması için en doğru zamanlardır düşüncesiyle, ülkemizdeki brokerlik olgusunu ele alalım.

24 TEMMUZ - AĞUSTOS

Mikro bazdaki veriler değerlendirildiğinde belirgin durumlar genelde arz ve talep modellerindeki mutasyonlar sonucu oluşmaktadır. Navlun piyasalarında nasıl ki basit harmonik hareketler oluyorsa, broker ve kiracı/armatör arasındaki ilişkilerde de tekrarlayan dalgalanmalar yaşanıyor. Ülkemizde brokerlik mesleğinin konumu ve fonksiyonları ile ilgili problemler yaşandığı yadsınamaz bir gerçek. Ticari ve sosyal etkinlikler, internet ve sosyal medya ile birbirine rahatça ulaşan taraflar (yani kiracılar ve armatörler) zaman zaman gemi brokerlerinin gereksiz olduğunu düşünerek büyük kumar oynamaktadırlar. Örneğin; doktora gidiyorsunuz ve vizite ücreti ödüyorsunuz. Çünkü size profesyonel bir hizmet sunuyor. Doktor sizi muayene ediyor, teşhis koyuyor ve hayatta kalmanıza yardımcı oluyor. Nasıl ki bir doktor hastasının derdine derman oluyor veya sağlıklı kalmanız için tavsiyelerde bulunuyorsa, broker de armatörün ve kiracının dokto-

DON’T FIX IF IT AIN’T BROKE(D)

“Arada Broker Yoksa Bağlama”

rudur. İnternetten ulaştığı bilgilerle kendine teşhis koymaya çalışan ve hatta doktoruna danışmadan ilaç kullanan kişiler gibi brokeri gereksiz görüp maceraya atılan kiracılar ve armatörler de yüzde 1,25 komisyon uğruna on binlerce, yüzbinlerce dolarlarını sokağa atmaktadırlar. Her hafta bir dolandırıcılık haberi daha rapor ediliyor ve çoğunda arada broker olmadığı için yeterli istihbarat yapılamamış ve ‘komisyon cebimde kaldı’ diye sevinirken parası çalınmış bir mağdur ile karşılaşıyoruz. Böyle bir sürprizle karşılaştıklarında yine ge-

lip brokerlerden yardım istiyorlar. Halbuki herkes birbirinin işlevine ve mesleğine saygı gösterse, çok daha sağlıklı bir ticaret ortamı sağlanacağı şüphesizdir. Doktor muayenesine gerek yok, kendi ilacımı kendim alırım denmez. Avukata gerek yok, ben kendimi savunurum da denmez. Hal böyleyken, brokere gerek yok, ben kendi gemimi veya yükümü kendim bağlarım da denmemeli. Hem önemli bir meslek dalı olan gemi brokerliğinin devamlılığını, hem de brokerin hizmet verdiği tarafların selameti için böyle olma-


Sürdürülebilir başarı; özellikle hassas dönemlerde mantık dışı risk yönetimi modelleri yaratarak ve brokerleri es geçip “üç beş kuruş” kar ederek değil, bilhassa brokere, avukata, sigortacıya vs. sıkı sıkıya sarılarak, risklerin en aza indirilmesiyle hayat bulur. Nasıl ki kalitesiz armatör, güvenilmez kiracı varsa, her meslek dalında olduğu gibi brokerlikte de çürük elmalar var. Fakat bu azınlıklar genelleme yapmamıza engel olmamalı. Basiretli bir tüccar doğru

seçimler yapabiliyor olmalıdır. Yine ülkemizdeki ticari işletmelerde ve haliyle gemi kiracısı ve gemi işletmecisi firmaların bazılarında gözlenen kronik problemlerden biri de sağduyu eksikliği ve hataların tespit edilmesinde yaşanan krizlerdir. Kriz masası oluşturup, hataların masaya yatırılması ve açıkça tartışılarak bir iç strateji belirlenmesinde ciddi eksiklerimiz olduğu kanısındayım. Başlıca sebep olarak da ekip içi güvensizlik ve tecrübe noksanlığını gösterebiliriz. “Ne olursa olsun inkar et” kuralı ticarette işleyebilecek bir araç değildir. Dolayısıyla bazı hataları ve eksikleri kabullenmekte diretmek, işletmeye bolca vakit ve nakde mal olur. Çok gerçek bir örnek olarak; mataforası bile çalışmayan, gemisi liman devleti kontrolü neticesinde tutuklanan işletmecinin tüm vaktini ve enerjisini acente ile tartışarak, tehditler savurarak, gayrimeşru

yollarla oyalanarak tüketmesini verebiliriz. Aynı şekilde; demoraj kavgası veren kiracının büyük bir yanlış yaparak navlunu geciktirmesi veya ödememesi de amatörce hatalardır. Bu tür yönetimsel hatalar temel işlevlerin aksamasına yol açar ve üzerine hiçbir şey inşa edemezsiniz. Denizci toplum olarak egolarımızdan biraz sıyrılıp, tevazu ile kendi kendimizi analiz etmeliyiz. Karşımızda kim olursa olsun zekasına saygısızlık etmemeliyiz. Abraham Lincoln demiştir ki, “Bazen herkesi aldatabilirsiniz. Bazılarını her zaman aldatabilirsiniz. Fakat herkesi her zaman aldatamazsınız!” Herkesin birbirine saygı gösterdiği ve güvenebildiği, işini doğru yapan tüccarların refaha kavuşacağı bir piyasa dileğimle, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’mızı kutlarım.

Makale

sı gerekmektedir. Gelişmiş denizci ülkelere baktığınızda bu sistemin senelerdir değişmeden devam ettiğine şahit olursunuz. Örneğin komşumuz Yunanistan’ın ticari filosu çoğunlukla büyük tonajlı gemilerden oluşuyor. Onlar denizciliği bizden az mı biliyorlar da brokerlerle çalışıp binlerce dolar komisyon ödüyorlar?

TEMMUZ - AĞUSTOS 25


4 yılda 50 Röportaj

milyon dolarlık yatırım yapıldı

26 TEMMUZ - AĞUSTOS

Çelebi Bandırma Uluslararası Limanı Genel Müdürü Mehmet Akif Ersoy

1 Haziran 2014 tarihi itibariyle Çelebi Bandırma Limanı’nda göreve başladınız. Öncelikle kendinizden ve denizcilik sektöründeki background’ınızdan bahsedebilir misiniz? Sizin yönetiminizle beraber limanda nasıl bir fark yaratmayı planlıyorsunuz? 1960 Ankara doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Matematik Bölümü Lisans, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans ve Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü Lisans mezunuyum. İş hayatına, TCDD Limanlar

Yönetime geldiği 1 Haziran 2014 tarihinden bu yana çalışmalarını doğaya, çevreye ve insana saygı ilkeleri doğrultusunda yürüttüğünü ifade eden Çelebi Bandırma Uluslararası Limanı Genel Müdürü Mehmet Akif Ersoy, limanın Mayıs 2010 tarihinde teslim alındıktan sonra 4 yıl içinde yaklaşık 50 milyon dolar alt ve üst yapı yatırımı yapıldığını ve yatırımların limanın planlanmış projeleri dâhilinde devam edeceği bilgisini verdi. Ayrıca limanda bulunan Ro-Ro terminalinin rıhtım, geri saha ve su derinliği iyileştirilmelerinin yapılarak daha da etkin hale getirilmesini planladıklarını belirten Mehmet Akif Ersoy, Çelebi Bandırma Uluslararası Limanı’nın hizmet alanları, hedef ve yatırımlarına ilişkin sorularımızı yanıtladı. Dairesi Başkanlığı’nda araştırmacı olarak başladım. Sırayla Haydarpaşa Limanı’nda Müdür Yardımcısı, Limanlar Dairesi Başkanlığı’nda Ar-Ge ve Operasyon Müdürlükleri, Derince ve İskenderun Liman İşletmeleri’nde Liman İşletme Müdürü olarak çalıştım. Bu süre zar-

fında, yurtiçi ve yurtdışı (Almanya, Belçika, Japonya, Romanya, İspanya) eğitimlerine ve çalışmalarına katıldım. Ayrıca, TCDD Limanlar Dairesi Başkanlığınca gerçekleştirilen, limanlarla ilgili önemli projelerde proje sorumlusu, koordinatörü gibi sorumluluklarda yer aldım.


Konumu itibariyle Türkiye’nin önemli limanlarından biri olan Çelebi Bandırma Limanı’nın yük, gemi, Ro-Ro hizmetleri ve terminal kapasitesiyle ilgili bilgi verebilir misiniz? Yılsonu TEU hedefinize ulaştınız mı? Çelebi Bandırma Uluslararası Limanımızın, 10.000.000 ton dökme katı yük, 1.000.000 ton genel kargo, 1.000.000 ton dökme sıvı yük, 350.000 TEU konteyner ve 500.000 araç/yıl Ro-Ro elleçleme kapasitesi mevcuttur. Ayrıca limanımızın terminal sahasında 4.195 TEU konteyner depolama kapasitesi, 7 bin metrekare kapalı ambar, bin 250 metrekare CFS ambarı ve 80 bin metreküplük tahıl silosu bulunuyor. İlk altı aylık TEU değerleri geçen yılla paralel bir seyir gösteriyor. Yılın ikinci yarısında bu yıl için koymuş olduğumuz hedeflere büyük bir oranda ulaşabileceğimizi öngörüyoruz.

Çelebi Bandırma Limanı olarak iş ortaklarınızla nasıl bir işbirliği içerisindesiniz? Verdiğiniz hizmet kalitesinden ve aldığınız güvenlik önlemlerinizden bahsedebilir misiniz? Çelebi Bandırma Limanı olarak; iş ortaklarımız ile müşteri memnuniyeti ilkeleri doğrultusunda, işbirliği içerisinde çalışıyoruz. Müşteri ziyaretleri ve karşılıklı diyaloglar ile müşterilerin beklentileri, limanımıza olan eğilimleri ve verilen hizmetin kalitesinin değerlendirilmesini karşılıklı yaparak buna göre yol haritası çıkarıyoruz. Limanımızın çalışmaları ve güncel faaliyet durumlarıyla ilgili olarak hinterlandımızda bulunan; Ticaret Borsası, Ticaret ve Sanayi Odaları’nda bilgilendirme sunumları ve çalıştayları yapıyoruz. Diğer taraftan, web sitemiz üzerinden limanımıza ait bilgilere ulaşım sağlıyoruz. Şirketimizin kaliteli hizmet politikası gereği limanımız ISO kalite yönetimi, çevre yönetimi ve iş sağlığı ve güvenliği yönetimi kalite belgelerine sahiptir. Ayrıca, limanımızda çözüm ortağı olarak çalışan (güvenlik, iaşe, temizlik, yükleme-boşaltma operasyonu gibi) şirketlerimizden de kalite yönetim sistemlerine haiz ve benimsemiş olmaları şartı istiyoruz. Liman sahamıza giriş yapan; alt işveren, denetçi, gözetmen, stajyer, çalışanlar, müşteriler ve misafirlerimizin güvenliği bizim için önemlidir. Bunun için liman içeri-

sinde bilgilendirme, yönlendirme levhaları, broşürler, ISG eğitimleri ve saha personelimizin destekleri ile güvenliklerini sağlıyoruz. Limanınızdaki son dönem yatırımlarınız ile hayata geçirmeyi planladığınız gelecek projelerinizden bahsedebilir misiniz? 2016 hedeflerinizde neler var? Şirketimizce, limanın Mayıs 2010 tarihinde teslim alındıktan sonra 4 yıl içinde yaklaşık 50 milyon dolar alt ve üst yapı yatırımı yapılmış olup, yatırımlarımız limanın planlanmış projeleri dâhilinde devam etmektedir. Limanımızda bulunan Ro-Ro terminalinin gerek rıhtım gerek geri saha ve gerekse su derinliği olarak iyileştirilmesinin yapılarak daha da etkin hale getirilmesini planlıyoruz. Ayrıca, önümüzdeki yıl için limanımızda şu anda çok aktif olmayan yük gruplarından birine proje ile hizmet verme çalışmalarımız devam

Röportaj

Şu anda, Çelebi Bandırma Uluslar arası Limanı’nda Genel Müdürlük yapıyorum. Yönetimimle beraber, öncelikle doğaya, çevreye ve insana saygı ilkeleri doğrultusunda, müşteri memnuniyetini dikkate alarak, hinterland sınırlarını genişleten, kapasite kullanım oranını devamlı yüksek tutan, yeni rıhtım yük grubu bazında projeler geliştirerek hizmet vermeye başlayan, bölgesinde ve camiasında örnek olan bir liman işletmesi olması için çalışıyorum.

TEMMUZ - AĞUSTOS 27


Röportaj 28 TEMMUZ - AĞUSTOS

etmektedir. Limanınızda çevreye duyarlılık konusunda hangi çalışmaları yürütüyorsunuz? Çelebi Bandırma Uluslararası Limanı İşletmeciliği olarak; doğaya saygılı ve çevreye duyarlı bir faaliyet gösteriyoruz. Liman faaliyetleri yürütülürken ve liman kaynakları yönetilirken özellikle doğal kaynak tüketiminin minimum seviyelerde tutulması, yasal yükümlülüklerin takibi, dönüşebilir atıkların geri dönüşüme gönderilmesi hususlarını sürekli olarak kontrol etmekteyiz. Limanımızda, çevre izni kapsamında geçici faaliyet belgesi bulunan lisanslı Atık Kabul Tesisi ile gemilerden atık alım hizmeti veriyoruz. Vermiş olduğumuz hizmetlerin kalitesinin sürekliliğini çevre danışmanlık şirketi aracılığı ile kontrol altında tutuyoruz. Ayrıca deniz ve çevresinin kirlenmesinin önlenmesi kapsamında ve limanımızda yaşanması muhtemel herhangi bir deniz kirliliğini önlemek amacıyla çevre ve deniz temizliği hizmetleri firmasını müdahale için hazır bulunduruyoruz. Diğer bir taraftan limanımızın gelişmesi için yapacağımız projelerin ÇED kontrol sürecini takip eden ve yasal bildirimlerini yapan ilgili bakanlık tarafından yetkilendirilmiş firma ile de çalışmalarımız devam etmektedir. Yaklaşık 18,3 trilyon dolarlık hacme sahip dünya ticareti içerisinde denizyolu ticaretinin payı nedir? Sektörde 2023’e kadar ticaret hacminin 46 trilyon

dolara ulaşması beklenirken, buna paralel sektörde yatırım ve hedefler ne yönde şekilleniyor? Çelebi Bandırma Limanı’nın 2023 vizyonunda neler var? Ülkemizin dış ticaretinin yüzde 88-90’lık bir bölümü dünya ticaretine benzer olarak deniz yolu ile yapılmaktadır. Yani, ülkemiz deniz ve denizciliğe hizmet veren önemli bir liman ülkesi olmak durumundadır. 2014 yılı verilerine göre; 400 milyar dolar dış ticaret hacmi gerçekleştirmiş olup bunun yüzde 40’lık 158 milyar dolarlık bölümü ihracattır. Ülkemizin 2023 yılı için 500 milyar dolarlık ihracat hedefi bulunuyor. Ürünün üretilmesi ve pazarlanması kadar sağlam, hızlı ve güvenli bir şekilde gönderilmesi de önemlidir. Burada limanlar devreye girmekte. 2023 yılı ihracat hedefini gerçekleştirebilmek için yeterli üretim imkanı kadar liman imkanlarının da yeterli olması gerekir. Çelebi Bandırma Limanı’nın 2023 vizyonunda 200.000 TEU konteyner, 500.000 Ro-Ro ile taşınan araç, 250.000 araç, 750.000 ton dökme sıvı, 7.500.000 ton dökme katı, 750.000 ton genel kargo hacmine ulaşma hedefi bulunuyor. Liman otomasyon konusundaki operasyon süreçlerinizden bahsedebilir misiniz? Kullandığınız yazılım-liman otomasyonu iş süreçlerinize nasıl bir fayda sağlıyor? Bandırma Limanı, genel kargo, dökme kuru ve sıvı, konteyner, proje yük ve Ro-Ro rıhtım yük gruplarına hizmet veren çok

amaçlı bir limandır. Limanımızın bu özelliğini sistemsel olarak karşılayacak liman yazılım programı ve buna uygun server, el ve araç terminalleri alınarak, limanın otomasyon sistemine geçişi yapıldı. Yazılım programının, limanımıza uyarlanması ve eğitim çalışmalarının tamamlanmasını takiben sistemin uygulanmasına geçildi. Bugün itibariyle, gemi trafiği, gemi operasyonları, kapı, saha, ambar ve kantar birimlerimizin tamamı sisteme entegre edilerek otomasyon dahilinde çalışması sağlandı. Sistem, limanımızda verilen hizmetlerin tarife gereği ücretlendirilmesini otomatik olarak faturalandırmaktadır. Önümüzdeki önemli süreçlerden birisi de web access modülü kullanarak, iş ortaklarımız ve müşterilerimizle genel bilgilendirme ve bilgi paylaşımına geçilmesi olacaktır. Ayrıca, limanımız kapılarında otomatik kapı geçiş sistemi kurulması için çalışmalarımız devam etmektedir. “1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” için iletmek istediğiniz mesajınızı paylaşabilir misiniz? Öncelikle, 89. yılını kutlayacağımız Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nın tüm camiaya ve halkımıza kutlu olmasını dilerim. Ülkemizin dış ticaretinin gelişmesinde denizcilik ve limancılık sektörünün payı büyüktür. Hiç yadsınamaz ki bu gelişimde de Kabotaj Kanunu’nun çıkarılmış olması çok önemlidir.


Makale TEMMUZ - AĞUSTOS 29


Koster yenileme projesi beklentileri karşılamıyor

Röportaj

Devletin açıkladığı Koster Yenileme Projesi’nin yeterli olmadığını belirten Kaptan Çendik, sağlanan bu imkanlarla bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda projenin hayata geçeceğini, yapılan teşvikin yetersiz olduğunu ve uzun vadede yüksek miktarda kredinin işletmecilere sunulması gerektiğini ifade etti.

30 TEMMUZ - AĞUSTOS

2

005 yılında denizcilik okulu mezunu 3 kaptan arkadaş tarafından kurulan Beykoz Denizcilik, diğer grup şirketlerinin eklenmesiyle sektörde hızla büyüyerek emin adımlarla ilerliyor. Firmanın yönetim kurulu üyesi Kaptan Hakan Çendik, şirketi kurduklarında önce 3 bin tonluk Halilağa gemisini satın aldıklarını, daha sonra 3 gemiye kadar sayıyı artırdıklarını söyledi. Çendik, “Şu an gemi işletmeciliği, armatörlük, brokerlik yapıyoruz. Grup şirketlerimizde lojistik konteyner forwarding hizmetleri veriyoruz. Bünyemizde şu anda 5 firma bulunuyor, Avrupalı birkaç firmanın Türkiye temsilciliğini de yapıyoruz” şeklinde konuştu. Türk Bayraklı kendi gemileriyle kontrat bazlı Adriyatik Denizi’ne maden taşıması yaptıklarını ifade eden, Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği ve aynı zamanda Türkiye Gemi Brokerleri Derneği Kurucu Kyesi olan Kaptan Hakan Çendik, “Derince Limanı’ndan Slovenya’nın Koper Limanı’na maden taşıyoruz. 10 yıldır bu taşımayı kendi gemilerimizle yapıyoruz.

Kaptan Hakan Çendik

İhtiyaç olduğunda dışardan gemi kiralıyoruz. Bizim uzman olduğumuz tonaj 3 bin ila 8 bin arası gemilerdir. İşletmede 7 binlik bir gemimiz ve 3 binlik bir nehir tip gemimiz daha var. Bunların sahipleri biz değiliz ama işletmesi bizde. Bizim 3 bin tonluk gemileri tercih etmemizin sebebi yük potansiyelimizin buna uygun olması ve manevra kabiliyetinin yüksek olmasından kaynaklanıyor. Siparişler ve üretim miktarı da bizi bu tonajda tutuyor. Adriyatik’ten farklı yük seçeneklerine de ayak uydurmakta zorlanmıyoruz böylece. Her açıdan bizim için bir avantaj sağlıyor bu kapasite, Slovenya’ya çalıştığımız gemilerimizle adeta Adriyatik – Marmara güzergahında düzenli bir hat oluşturduk. Krizden etkilendik biz de elbette, navlun piyasalarının gerçeği ne bugünkü 2015 piyasaları nede 2008 yılı sonbaharından önceki dönemin navlunlarıdır, Karadeniz – Akdeniz Bölgesindeki siyasal istikrar ve sorunlar ortadan kalkmadan navlun piyasaların düzelmeyeceği dolayısıyla bir tarih dilimi vererek navlunların artmasını öngörmek

doğru bir tespit değildir. Koster tonajında birçok oyuncu yer değiştirmiştir ve önümüzdeki dönemde sermayesi, insan kaynakları ve pazarlama imkanları yeterli olmayan firmalar sektörden çekilecektir. Uluslararası bir çok yeni uygulama ve yönetmeliklerin yürürlüğe girmesiyle firmalara maliyet ve ek operasyon yükü getirecektir. Kriz sürecinde müşteri ve ürün profilini değiştirerek ek navlunlarla verimliğimizi arttırdık, Bunun sonucunda şirketimiz, proje kargo ve yat/ tekne taşımasında da uzmanlaştı. Nehir taşımacılığında da 2009 yılından beri faaliyette olduklarını ifade eden Çendik, “Genelde Azak limanlarından; Türkiye, Gürcistan ve Yunanistan limanlarına tahıl taşıması yapıyoruz. Onlardaki hareket alanı daha dar. İçeri kadar giremiyorsunuz. Rus bayraklı olma şartı var. Tahıl taşımasında da yaklaşık 4-5 aydır tat yok. Rusların tahılın tonuna 35 Euro vergi koyması var. Sonra onu nispeten kaldırdılar ama sıkıntı devam ediyor. 1 Temmuz’dan itibaren bir vergi daha koyacaklarını okuyoruz. Rus ekonomisinin


projesinde devreye girip gerekirse elindeki imkanları bu proje için kullandırmalılar. Bir yanda yaşlı veya ekonomik olmayan gemisinin çalıştırmak zorunda kalıp piyasa ile rekabet edemeyen armatör, diğer yandan tersanesi ve imkanlarını düşük kapasiteyle çalıştıran yeni proje bekleyen tersaneciler , bu iki unsur değişik fikirler/yapılar üreterek bir araya gelmelidir. KOSDER faaliyetlerine elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Bu teşvik çıktı ama teşvik maksadından da uzaklaştı gibi. Tamam devletin bir hibesi var. Şu an şirketlerin sermaye yapısı bu projenin beklentilerini karşılamıyor. Hali hazırdaki devletin açıkladığı verilerle ve imkanlarla çok az kişinin bu işe koyulacağını düşünüyorum. Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda proje üretilecek. Yapanlarda kendi öz sermayeleriyle yapacaklar. Niyet doğru ama kosterde bu iş çok zor görünüyor. Bir işletmecinin 5 bin tonluk gemisini hurdaya verdiğini düşünün. Ortalama 2 bin ton hurda çıkar. 500 bin dolar eder. Teşvikle bu rakamın bir milyon dolara çıktığını varsayarsak, ayrıca yatırımcının sermayesi ile yeterli olmayacaktır. 5 bin tonluk bir geminin maliyeti 6 milyon dolar civarında. Siz 1,5/2 milyon dolarla 6 milyon dolarlık bir gemiyi nasıl sipariş vereceksiniz? Burada devletin yapması gereken uzun vadeli düşük faizli kredi imkanıdır. Yoksa bu proje ölü doğmuş diyebiliriz. Ama bunu bir başlangıç olarak değerlendiriyoruz. İlerleyen dönemlerde gerekli düzenlemeleri devletimizden bekliyoruz Gemilerin çok amaçlı, ekonomik, benzerlerinden farklı özellikte dizayn ve teknik üstünlüklere sahip olmalıdır. Gemi inşa edilirken ve işletilirken istihdam ile işsizliğe ve döviz girdisi ile cari açığımıza katkı sağlayacaktır” ifadesini kullandı.

rilmesi çok zor. ‘Az olsun benim olsun’ düşüncesi var. Bu durumu sosyal hayatımızda da, sporda da görebilirsiniz. Bunun bir yansıması olarak bireysel sporlarda daha başarılı oluyoruz. Takım sporlarında başarılarımızı genellikle yabancı oyuncularla sağlayabiliyoruz. Bu yaklaşım hayatımızın her alanına yansımış durumda. Olması gereken, mantığın gerektirdiği bu ama birlikte hareket etme, birbirine güvenme ve beraber başarma duygusu bizim insanımızda zayıf maalesef ” dedi. Firmaların çalışma yapıları konusunda da görüşlerini belirten Kaptan Hakan Çendik, “Gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim: Firmalara baktığımız zaman bir firmanın ya tekniği çok iyi ya ticari konularda iyi ya da bunun dışında işletmesini iyi yapabiliyor. Bir taraf iyi ama diğer taraflar yetersiz. Kiralamasını bilen işletmesini bilmiyor. İşletmesini bilen tekniği bilmiyor. Sektördeki herkes bir işi kötü deneyimlerle öğreniyor. Ticari hayatta dünyadaki en pahalı şey hasarlarla, problemlerle uğraşarak tecrübe edip öğrenmektir. Hele bu denizde olursa fatura daha ağır oluyor. Eskilerin bir sözü var ‘Deniz fakiri sevmez’ diye. Bu çok doğru bir söz. Denizcilikte “One Man Show” diye bir durum var. Kurumsal Kimlik yok. Bir firmanın başında o işi iyi bilen biri var. O adamı alın firmanın başından firma iş yapamaz hale gelir. Denizcilikteki öz malların değerinde bir yatırımı karada yaptığınız zaman her bölümün başına bir yetkili/uzman kişiyi koymak zorundasınız. Ama denizcilikte bu durum geçerli değil. Tüm işlere bir iki kişi bakıyor. Bu eşyanın tabiatınada aykırı. Sen hem finansı, hem bakımı, hem tekniği, hem ticari faaliyetleri takip edeceksin. Bu imkansız bir durum” şeklinde konuştu.

“Az olsun benim olsun” Durumun çözümü için olması gereken, küçük armatörlerin birleşerek bir filo oluşturup, filo içerisinde de gemileri tek tek yenileyebilirler diyen Çendik, “Ama maalesef bizim insanımızda birlikte hareket etme kültürü az olduğu için bu düşüncenin hayata geçi-

1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı Kaptan Hakan Çendik; “Bu vesileyle tüm denizcilik sektörümüzün 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı kutlar, birlik ve beraberlik içerisinde nice güzel bayramlar diliyorum” dedi.

Röportaj

büyümesi 2008 yılından beri epey düşmüş durumda. Gelecekteki birkaç sene içerisinde de 2008’den öncesine ulaşmayacakları, hatta yüzde 1-2’lik bir bantta devam edecekleri söyleniyor. Ellerindeki en önemli kaynaklar, doğalgaz, tahıl ve gübre. Dolayısıyla ek kazanç sağlayacakları uygulama arayışı içerisindeler. Bunu tahılda yaptılar. Şu an tahıl taşımaları durma noktasında. Yapılan taşımalar maliyetleri kurtarmayacak seviyeye geldi. 1 Temmuz’da tahıl sezonu açılıyor. Artacağı yönünde beklentiler var. Bekleyip göreceğiz. Ama tahminin geçen seneki gibi olmayacak. 30 yaş üstü Nehir tipi gemilerin Balast Tankları için özel denetimden geçmesi ayrıca Rusya’nın tahıl ticaretine yapacağı hamleler etkili olacak. Rusya ek maliyetler koyarsa ithalat azalacak. Türkiye’de de genelde 19 milyon ton olan buğday rekoltesi bu sene 21 -22 milyon tona çıkacak, bu da başka bir etken bunun yanında Türkiye makarna ve unda iyi bir üretici konumunda. Dünyada İtalya’dan sonra ikinci sıradayız. Türkiye bu konuda kendine yetmiyor. Özellikle durum buğdayında. Buğday fiyatları uygun olmadığı sürece ithalatı azalacaktır. Dolayısıyla navlunlar da orta seviyelerde kalacak” şeklinde konuştu. Türk Bayraklı gemilerde koster gemisi yenileme teşvikinden yararlanmak istediklerini ama şartların oluşmasını beklediklerini vurgulayan Çendik, “Türk Bayrağı’nda kalmaya devam ediyoruz. Türk Bayrağı’nda işletme maliyetleri artıyor elbette. Yabancı bayraklı gemilerin pek çok avantajı var ama biz Türk Bayrağının avantajlarından yararlanıyoruz. Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği Başkanı Salih Zeki Çakır’ın bu konuda önemli bir çabası var. Ancak gerek Salih Bey’in şahsi çabası, gerekse derneğin kurumsal çabasıyla bu olacak bir iş değil. Sektöründe buna ciddi bir şekilde yönelmesi ve destek vermesi lazım. Bu destek tabi öncelikle finans kısımda olmalı. Denizcilik firmalarının en büyük eksikliği sermaye yetersizliğidir. İşletme sermayeleri çok kısıtlı, yatırım sermayesi de çok cüz’i. En ufak krizde, en ufak problemde, çabucak geriye düşebiliyorlar, Tersanelerin koster yenileme

TEMMUZ - AĞUSTOS 31


“BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜYÜZ”

Röportaj

DENİZCİLİK BAYRAMIMIZ VESİLESİYLE DENİZLERİMİZDEKİ HAK VE MENFAATLERİMİZİN ÖNEMİNE DAHA ÇOK VURGU YAPILMASININ GEREKLİLİĞİ VE İNANCI İLE DENİZ ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANIYOR, DENİZCİLİK SEKTÖRÜNÜN GELİŞMESİNDE KATKI SAĞLAYAN TÜM GEÇMİŞLERİMİZİ MİNNETLE YAD EDEREK, 1 TEMMUZ DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMINI KUTLUYORUM

32 TEMMUZ - AĞUSTOS

SALİH ZEKİ ÇAKIR KOSTER ARMATÖRLERİ VE İŞLETMECİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI Kosder Armatörleri ve İşletmecileri Derneği Fahrettin Kerim Gökay Cad. Okul Sk. No:1 Altunizade A Blok D:20 34662 Altunizade, Üsküdar, İstanbul Tel: (+90 216) 444 4 386 • Fax: (+90 216) 428 72 19 Mail: kosder@kosder.net


Röportaj

Türk denizciliğinin gelişmesi temellerinin atıldığı 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramınızın 89. yılını kutlarız.

TEMMUZ - AĞUSTOS 33


Röportaj

KOSDER ve MTR 500.000 TL’lik TÜBİTAK Projesine imza attı

34 TEMMUZ - AĞUSTOS

K

MTR Eğitim ve Danışmanlık Direktörü Özgür Alemdağ

OSDER Derneği’nin eğitim konusundaki farkındalığını bildiklerini ifade eden MTR Kurucusu Alemdağ, “Bu sistemin onlar için çok uygun olduğunu düşünerek dernekle görüştüm. Yaptığımız görüşmede anladım ki iki tarafta aynı doğrultuya bakıyor. Eğitimi mümkün olduğu kadar hızlı ve etkin bir şekilde üyeleri için yaygınlaştırma çabaları var. Eğitimle yaşanabilecek birçok kaza ve olumsuzlukların önüne geçebileceğini düşünüyorlar. Çünkü bir armatörde problem yaşamış bir personel, hatalarını düzeltmediği sürece çıkıp diğer armatörde de aynı hataları yapıyor. Ya da farklı firmalar birbirlerinden habersiz aynı hataları tekrar tekrar yapıyor. Böyle bir sistemin tek tek her bir firma için kurulmasının maliyetli olacağı düşüncesiyle KOSDER üyeleri için tek bir sistem kurulması üzerinde anlaştık. Bu kapsamda ortak bir TÜBİTAK 1507 projesi hazırladık. TÜBİTAK’ın bu konuda 500 bin TL’lik hibe desteği var. Başvurumuzu yaptık. Halihazırda var olan

sistemimiz KOSDER için tekrar kurgulanacak. MTR olarak uluslararası alandaki eğitim ve gelişim gerekliliklerin farkındayız ama bu projede aynı zamanda KOSDER müşterilerinin spesifik eğitim ihtiyaçlarına da odaklanacağız. Yani hangi konularda sıkıntıları var, nerelere müdahale etmek gerekir, onu belirleyeceğiz. Bunu KOSDER’e nasıl uygularız onun çalışmasını yapacağız. Eğitim modülleri tamamen onların ihtiyacına yönelik interaktif ve aktif eğitim anlayışıyla oluşturulacak. KOSDER Akademi olarak kurulacak sistem üzerinden faydalanacaklar. Biz bu sistemi hazırlayan, yürüten ve desteğini veren firma olacağız. KOSDER’e üye firmalar buraya tanımlanacak ve ilgili personel eğitimlerini aldıktan sonra KOSDER Akademi üzerinden sertifikalandırılacaklar” şeklinde konuştu. KOSDER, halihazırda yaşanan sıkıntıların büyük bir oranının insan hatası kaynaklı olduğu bilinciyle, birçok orta ve küçük ölçekli

Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER) ve MTR, KOSDER üyesi firmaların seçme, değerlendirme, eğitim ve gelişim süreçlerinin yönetilebileceği bir yazılım geliştirilmesi üzerinde anlaşmaya vardı. KOSDER, MTR firmasıyla yapmış olduğu anlaşmayla, bu kez KOSDER üyelerinin ihtiyaçlarına yönelik, spesifik olarak geliştirilecek sistemle, üye firmaların gemi ve ofis personelinin yetkinliklerini arttırmayı hedeflemekte. firmanın bütçe ayıramadığı personel eğitim gereklerini karşılama amacını güden bu yazılımla, KOSDER üyesi filonun emniyet, çevre ve operasyonel performansını maliyet etkin bir şekilde arttırmak üzere çalışmalarını yoğunlaştırdı. Alemdağ proje kapsamında yapılacakları aşağıdaki şekilde özetledi; “Proje kapsamında yapılacak olan farkındalık semineriyle, tüm üye firmalara sektörün insan kaynakları seçme, eğitim ve gelişim konusundaki talepleri aktarılarak KOSDER üyelerine uygun bir süreç tasarlanacaktır. Sınav Modülü Tanımlanmış görevlere göre psikometrik, İngilizce ve mesleki sınavlardan oluşacak kapsamlı, yetkinlik bazlı bir soru bankası oluşturularak, seçme, değerlendirme sürecinin çok daha etkin ve objektif bir şekilde yönetilmesi sağlanacaktır. Eğitim Modülü Yapılacak kapsamlı eğitim ihtiyaç analizi sonrası, sektörün zorunlu tuttuğu eğitimlerin yanısıra sık karşıla-


timlerin kolay bir şekilde geniş kitlelere yaygınlaştırılması sağlanacak, sistem üzerinden yapılabilecek anketlerle geniş bir kitlenin herhangi bir konudaki geri bildirimleri kolay bir şekilde alınabilecek ve analiz edilebilecektir. “ Biraz MTR’yi tanıyalım… Bu sektöre hizmet etmeden önce farklı alanlarda çalıştığını söyleyen Alemdağ, “Dokuz Eylül Üniversitesi Güverte Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldum. Okulun ilk mezunlarındanım. Bir süre denizde çalıştıktan sonra, babamın rahatsızlığından dolayı babamın kurmuş olduğu işin başına geçtim. Bir süre makine, yedek parça imalatı ve deniz yakıt sörveyi işleri yaptım. Ardından denizcilik tutkusu ağır bastı ve işi devrederek mezun olduğum üniversitede öğretim görevlisi olarak 4 yıl çalıştım. Daha sonra 2009 yılında köklü bir denizcilik firmasının büyük bir eğitim merkezi projesi için İstanbul’a geldim. Eğitim enspektörü olarak 2 yıl tanker personeli eğitimleri, simülatör ve eğitim sistem kurulumu ve büyük eğitim merkezi projesinin hazırlığında çalıştım. O dönemdeki finansal krizden ötürü proje hayata geçemedi. Üniversitede vermiş olduğum sektör eğitimlerinde ve firmalarla yaptığım görüşmelerde okullar ve sektör arasındaki bilgi boşluğunun bir şekilde doldurulması gerektiğini gördüm ve birçok bildiride de bundan bahsettim. Hatta o dönemden soru bankasını oluşturmaya başlamıştım.

Her firmanın kendi bünyesinde eğitim departmanı kurmasının mümkün olamayacağını bildiğim için bu işi üçüncü parti olarak nasıl yapabilirimi araştırmaya başladım. 2011 yılında çalıştığım yerden ayrılarak MTR firmasını kurup bu işi yapamaya karar verdim. Özellikle tanker firmalarının eğitim ihtiyacını karşılamak için sektör gereklerini karşılayacak bir süreç hazırladım ve o sürecin içini doldurdum. O dönem mali kriz inanılmaz boğmuştu firmaları. Birkaç denemem olmasına rağmen krizden dolayı yeterince yol alamadım. Başka bir denizcilik firması eğitim departmanını kurmak istiyordu. Kurduğum şirketi bırakıp 2 yıl eğitim koordinatörü olarak orada çalıştım. Şimdi uyguladığımız uzaktan eğitim sistemini orada da hem denizcilik hem de tersane kısmında kurdum, ve çalıştırdım. Gayet başarılı oldu ve sektör tarafından kabul gördü. 2013 yılında çalıştığım firma ile yollarımız ayrıldı. MTR Eğitim ve Danışmanlık şirketini edindiğim tecrübeyle tekrar ayaklandırmaya çalıştım. Başlangıçta yaklaşık 3-4 ay İş Güvenliği ve Sağlığı eğitimleri verdim. Gelişim sürecini bu şekilde destekledim. Ardından firmalarla anlaşmalar yapmaya başladık. Halihazırda 20 firmanın, 100’ün üzerinde gemi ve ofis personeline hizmet veriyoruz. Bunların dörtte üçü kimyasal tanker firmasından oluşuyor. Ayrıca Ro-Ro, kuru yük firmaları da var. Sistem nasıl işliyor… Sistemin işleyişi konusunda bilgi-

Röportaj

şılan problemlere yönelik, interaktif eğitim modülleri hazırlanarak, tüm üye firma personelinin görevlerine göre atanmış olan eğitimleri tamamlaması sağlanacaktır. Sistem bünyesinde güncel mevzuata yönelik bir modül geliştirilerek kayıtlı personelin işe başlama öncesi kural ve kaidelere hakim olması amaçlanmaktadır. Ayrıca gemi personeli için hazırlanacak katılış öncesi eğitimle STCW’nin şirketlere yüklediği gerekleri karşılamak mümkün olacaktır. Sistemde üyelerin güncel kalmalarını sağlayacak denizcilik gazetesi, aylık emniyet ve sağlık bülteni ve üyeler arası bilgi alışverişinin sağlanabileceği bir platformda bulunacak. Bu sayede bilginin hızlı bir şekilde yaygınlaştırılmasıyla benzer problemlerin tekrarlı olarak yaşanmasının önüne geçilmesi planlanmaktadır. Uzaktan Erişim Hazırlanacak yazılım, web üzerinden çalışacağından personele uzaktan erişim imkanı tanıyarak, firmalara, personel lojistiği konusunda ciddi maliyet avantajları getirecektir. Ayrıca ciddi bir veri tabanının oluşması sağlanarak işlenecek bu veriler, saptanan zayıf noktalara müdahale edilmesi konusunda önemli bir avantaj sağlayacaktır. Video Paylaşımı, Anket ve Veri Analizi Kosder Akademi adıyla tüm üyelere hizmet verecek sistem üzerinden her türlü eğitim videosu paylaşımı mümkün olacağından, yapılacak eği-

TEMMUZ - AĞUSTOS 35


Röportaj 36 TEMMUZ - AĞUSTOS

ler veren Alemdağ, “Yaptığımız şey, eğitim sürecini her bir şirkete özel hale getirerek onlara web tabanlı bir sistem kurmak. Diyoruz ki, bir personel size başvurduğunda, bu personelin yetkinlikleri tanımlı. Bu personeli yapacağa göreve göre psikometrik, mesleki ve İngilizce sınavına tabi tutmanız gerekiyor. Bu kapsamda hazırlamış olduğumuz sesli, animasyonlu ve görsel soruları içeren geniş bir bankamız var. Ayrıca kapsamlı raporlama modülümüz sayesinde personelin eğitim ihtiyaçlarını ve zayıf yanlarını belirleme şansınız var. Eğer personel kriterlerinize uygunsa devamında o şirkete özel hazırlanmış oryantasyon eğitimini alıyor. Bunun dışında firma, sektör ve gemi tiplerine göre belirlenen standart eğitimler var. Bunlarla ilgili sistemimizde mevcut tecrübelerimizi de ekleyerek hazırlamış olduğumuz interaktif sunumlarımız var. Son olarak, STCW’nin gemiye katılacak gemi adamları için şirketlerin gerçekleştirmesini istediği bazı eğitimler var, onları da hazırlıyoruz. Bütün bu eğitimlerden sonra öğrenme süreci devam ediyor. Online olarak günlük bir denizcilik gazetemiz ve aylık bir emniyet/sağlık bültenimiz var. Bu sayede personeli güncel ve emniyet/sağlık farkındalığını yüksek tutmaya çalışıyoruz. Sistemin yönetimi çok kolay. Örneğin herhangi bir insan kaynakları asistanı herhangi bir başvuru geldiğinde direkt kişiyi tanımlayıp sınavlarını atayabiliyor. Uzaktan erişim olduğu için ofise gelmeden sınavları uzaktan yapabiliyorlar. Doğrulamak

için ofise geldiğinde de aynı sınav yapılabiliyor. Bu kişi belli bir başarı gösterdiğinde ofise, mülakata çağrılıyor. Mülakatı geçtikten sonra eğitimlerini grup olarak atıyorlar. Ve bu eğitimleri tamamlıyorlar. Bu eğitimler içerisinde en önem verdiğimiz SMS eğitimleri. Şirketlerin SMS manualinden 400-500 soruluk bir soru bankası hazırlayıp her göreve özel bir sınav oluşturuyoruz. Dolayısıyla personel gemiye gitmeden ya da ofisteki görevine başlamadan önce, manuali açıyor, detaylı bir şekilde okuyor, sorulara gidiyor, tekrar manuale gidip soruların cevabını bulup sınavını tamamlıyor. 70 üzeri bir puan alıyorsa gemiye gidiyor. Bu bahsettiğimiz sürecin tamamı klas onaylı olduğu için sertifikalandırılıyor aynı zamanda. Bu kişi bütün eğitimlerini tamamladıktan sonra katılım öncesi eğitimini de tamamlıyor. Ofiste hazırlanan katılım öncesi bilgilendirme klasörüne sistem üzerinde erişerek gideceği gemiyle ilgili bilgilere, revizyon, sirküler, kaza olaylara hakim oluyor. Çok kısa sürede ofisteki oryantasyonu tamamlayıp gemiye tüm eğitimlerini ve sertifikalarını almış bir şekilde gidiyor. Bu sayede armatör eğitimle ilgili üzerine düşen görevi tamamlamış oluyor. Bu sayede emniyet, operasyonel ve çevre performansı artarken denetlemelerde de sıkıntı yaşamıyor. Bu süreç her katılım öncesi devam ediyor” şeklinde konuştu. Firmaların eğitim altyapısı eksik Sektörün eğitim konusunda önemli eksiklerinin olduğunu vurgulayan Alemdağ, “Sektörde gördüğüm

en büyük sorunlardan biri, denizcilik firmalarının eğitim altyapılarının eksik olmasıdır. Kurumsal firmalarda insan kaynakları departmanının altında görünen bir fonksiyon olan eğitim, son dönemde eğitim ve gelişim, hatta yetenek yönetimi adı altında ayrı departmanlarca yönetiliyor ve yöneticilerin en çok önem verdiği departmanların başında geliyor. Ancak birkaç denizcilik firması dışında bu fonksiyon denizcilik firmalarında, enspektörler tarafından yürütülmeye çalışılırken, İK departmanları daha çok insan lojistiği üzerine odaklanıyor. Bazı eğitim notları hazırlanırken, bazıları kitapçık haline getirilip gemi adamlarına veriliyor ya da belli zamanlarda düzenlenen eğitimlerle enspektörlerin bu birikimi aktarması bekleniyor. Bu da yoğun olan enspektörlerin iş yoğunluğunu daha da çok arttırıyor ve yapılan eğitimler etkin olmaktan uzak kalıyor. Dolayısıyla firmaların kurumsal hafızası hazırlanan bazı eğitim notları ve enspektörlerin kısıtlı zamanında aktarabildiklerinden ibaret oluyor. MTR olarak yazılım ve içeriklerimizi hazırlarken, firmaların kurumsal hafızalarını rahatça oluşturabilecekleri ve maliyet etkin bir şekilde yaygınlaştırabilecekleri bir altyapı oluşturmaya çalıştık. Bunu yaparken de eğitim ve gelişimle ilgili çözüm ortakları olmayı hedefledik. Bu kapsamda vermiş oluğumuz hizmeti yakın zamanda denizcilikle ilgili tüm alanlarda genişletmeyi arzuluyoruz.” dedi.


Rรถportaj TEMMUZ - Aฤ USTOS 37


Hüsnü Murat Erenli Nort Sea Tankers

Makale

1 Temmuz

38 TEMMUZ - AĞUSTOS

Denizcilik ve Kabotaj Bayramı Kutlu Olsun

D

enizcilik Bayramı, muhakkak ki sektörün gelişmesi ve genç kuşaklara sevdirilmesi açısından oldukça önemli bir gün. Milli ülkü olarak da gördüğümüz, sektörümüzün yeni kuşaklara tanıtılması ve sevdirilmesi için son derece güzel bir şans.

ğil. Uluslararası kaynakça çok derin olmamakla beraber meselenin ortaya çıkışını 16. yüzyılda Fransa’da olduğunu anlatıyor. Bu noktada 1535 yılında yapılan Osmanlı - Fransız dayanışması ve bu dayanışmaya beyanen sağlanan kapitülasyon haklarını hatırlamakta fayda var.

Kısaca, Kabotaj haklarının millileştirilmesi, 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girmesi ile gerçekleşen bir olay. 4 Maddelik bir kanun ile esasen Türkiye Cumhuriyeti hükümranlığındaki karasularında yapılan ticari işlemleri, Türk Bayrağı dalgalandıran armatörlere bırakılması için düzenlenmiş bir yasadır. Kabotaj Kanunları elbette ki bizim ülke ve topraklarımıza özgü de-

Kabotaj haklarının tesis edilmesi bir bayram olarak kutlanma hadisesi zannediyorum bize özgü. Dünyadaki diğer örnekler daha çok denizcilik bayramları. Benim gördüğüm kadarı ile dünyada bugün Kabotaj haklarının tesisinin kutlanması pek görülen bir uygulama değil. Benim düşünebildiğim en yakın kutlanan örnek, 1773 yılında Amerika Birleşik Devletleri he-

nüz bir İngiliz kolonisi iken İngiliz parlamentosunda yeterince temsil edildiklerine inanmayan Amerika’lı Kolonistlerin, çaylar üzerinde tesis edilmiş bir tekel ve de yükseltilmiş vergileri protesto etmek için canım çayları denize dökmesi. Ertesinde gelişen Amerikan Bağımsızlık Savaşı, işte bu kahramanca denize dem tutturma çabasını simge edinmiştir. Günümüzde dünya çapında en etkili kabotaj kanunu zannediyorum 1920 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından kabul edilen Jones Act’tir. (Merchant Marine Act of 1920). Bu kanun tipik bir kabotaj kanunu’nun da bir adım ötesine de geçmeyi başararak kabotaj ticareti hakkını yalnız Amerika Birle-


Coğrafyamızda bulunan bir başka kabotaj ise elbette kıyı komşumuz Yunanistan’a ait. Malların

ve hizmetlerin serbest dolaşımını esas alan Avrupa Birliği’nin elbette ki Yunanistan’ın bulunduğu hassas coğrafya veya komşularından gelebilecek tehditler gibi argümanlardan etkilenmesi pek mümkün değil. Neticesinde bütün kriz ve anlaşmazlıklara rağmen kader ortaklığı yapmış bir birlikten bahsediyoruz. Bu açıdan Yunanistan’ın Birlik üye ülke ve vatandaşları lehine kabotaj tekelinden vazgeçmesi 4 adımda gerçekleşmiş görünüyor: 1- Cruise Servisleri için 1 Ocak 1995 yılında Atina karasularını AB’ye açtı. 2-Stratejik ürünler taşınması (Petrol, petrol ürünleri ve içme suyu) karasularını 1997 yılında AB’ye açtı. 3-Sıradan vapur ve yolcu taşınması konusunda karasularını 1999 yılında açtı. 4-Ada kabotajlarından ve 650

GRT altındaki teknelerin işletilmesi için karasularını 2004 te AB’ye açtı. Elbette Birlik dahilinde bir sürü iç politika çekişmelerinin bulunduğunu, İngiltere’nin ve Fransa’nın çeşitli istisnalar üzerine kelime oyunları yaptığını gördüğümüzde, Yunanlıların isteklerinin aşırı olmayabileceğini teslim etmek gerek. 52. senesini kutladığımız, Ankara Antlaşmamız’ın elbet bir gün mutlu sona ulaşacağına inanan bizler için bu oldukça heyecan verici bir durum. 45 kilometre ötemizdeki Midilli gibi irili ufaklı binlerce ada ile yapılacak bu ticaret sadece karşı konulmaz bir ekonomik mantığı yanında taşımıyor, barışılamayacak bir düşman olmadığının da müjdesini bizlere veriyor. Ege’ye de yakışan bu olsa gerek. Nice mutlu bayramlarda görüşmek üzere.

Makale

şik Devletleri’nde yapılmış gemiler tarafından yapılmasını da şart koşmuştur. Bu kadar korumacı bir kanunun esasen bugün hala yürürlükte olması, bizler için oldukça ilginç. Zira bizim gözlemimiz; serbest ticarete hareket imkanı tanımayan korumacı (Sovyet) modellerinin giderek verimsizleşeceği ve elbet bir gün toprak olacağı üzerine kurulu. George Bush’un Katrina Fırtınası ertesinde geçici olarak askıya aldığı kanun, Demokratlar tarafından Deepwater Horizon kazasında eksiksiz uygulandı. Amerika Birleşik Devletleri, Jones Act’in navlun ve denizcilik sektörlerine olan maliyetini sürekli olarak rededdiyor, öte yandan Dünya Ekonomik Forum’u ve Federal New York Bankaları Jones Act’in Ulus (Puerto Rico ve ABD) gelişimini sekteye uğrattığı konusunda ısrarcı.

TEMMUZ - AĞUSTOS 39


Sektörün lideri İSSU kaliteden ödün vermiyor

Röportaj

İSSU Yönetim Kurulu Başkanı Murat Temel

40 TEMMUZ - AĞUSTOS

İSSU Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Akgün

Marmara Deniz’inde gemilere kullanım suyu temin eden İSSU, sahip olduğu 9 gemiyle 24 saat su ikmali yapacak şekilde operasyonunu oluşturmuş durumda.

D

ört ortaklı bir şirket olan İSSU’nun Yönetim Kurulu Başkanı Murat Temel, gemilere verdikleri suyu Yalova bölgesinde, hemen hemen bütün belediyelerin bağlı olduğu Yeşil Körfez Su Birliği’nden temin ettiklerini, suların mikropsuz ve evlerdeki musluklardan akan suyun aynısı olduğunu söyledi. 1994 yılından beri sektörün içinde olduğunu belirten Murat Temel, “1994 yılında Sutur firmasını kurarak gemilere su satma işine girdik. O yıllarda piyasada çok fazla firma yoktu. Bu işi yapan ikinci ya da üçüncü firma olduk. 1996 yılında Sutur’un yönetimini ele aldım. Firmanın kapasitesini artırdım. 1998 yılında babamla


beraber Sutur’dan ayrıldık, Aksu firmasını kurduk. O zaman bizim Muratbey gemimiz tadilattaydı. 6 ay piyasadan ayrı kalarak gemimizi denize indirdik. O dönem çok çalıştık. Gece gündüz hiç durmadan çabaladık. Çok düzgün ve dürüst çalıştık. Çok müşteri edindik. Kısa sürede borcumuzu ödedik. Sonra Zekibey gemisini aldık. Daha sonra kapasitemizi 12-13 bin tonlara çıkardık. 2005 yılında dolum gemisini aldık. Aksu olarak kapasitemiz 15-16 bin civarındaydı. Bu 20 senelik süreçte bu firmaların bir araya gelmesini düşünüyordum. Hep birleştirici olmaya çalıştım. Birbirimize daha yakın olalım, daha iyi tanıyalım diye İstanbul Sucular Kooperatifi’ni kurduk. Suyu ve yakıtı beraber alalım, indirim sağlayalım düşüncemiz de vardı. Bu dört firma bir araya geldi ve İSSU’yu kurduk. Daha fazla yakıt ve su aldığımız için önemli indirim avantajları yakaladık. Son 5 senedir gayet iyi gidiyoruz, daha da iyi olacağız” şeklinde konuştu. “Piyasanın lideriyiz” Temel, “Piyasanın lideri konumundayız. Bizim dışımızda iki ufak firma daha var. Birinin 2 gemisi, diğerinin 1 gemisi var. Gemilerden 3 tanesi Aksu’ya ait, 3 tanesi İpek Su’ya ait. 2 tanesi Maysu

Denizcilik’e ait, 1 tanesi de Sutur firmasına, ait 200 ton ile 900 ton arasında kapasiteleri olan 9 gemilik bir filoya sahibiz. İstanbul’da su verilen limanların tümünde çok hızlı ikmal yapıyoruz. 4 tane operasyon elemanımız var. 24 saat çalışıyoruz. Kanunlara çok uygun ve düzgün ve dürüst çalışıyoruz. Çok iyi hizmet verdiğimizi düşünüyoruz. Müşterilerimizden gelen görüşler de bu yönde zaten” ifadesinde bulundu. Hızın kendileri için çok önemli olduğunu söyleyen Murat Temel, “Sipariş aşamasını belli bir sisteme oturtmuş durumdayız. Siparişlerin çoğu bize mail yoluyla geliyor. Biz hazırdaki gemiye de su veriyoruz. 2 gün öncesinden de sipariş geçebilirler ama biz gemi geldiği andan itibaren yarım saat içerisinde ikmali yapacak duruma geliyoruz” dedi. Yaklaşık bir buçuk yıldır İSSU’nun başında olduğunu ifade eden Temel, “Burada çok şey değişti. Tasarruf yönünden özellikle çok şey değişti. Yakıtı daha az kullanıyoruz. Gemilere GPS cihazı taktık. Bizim bilgimiz dışında hareket etmemelerini sağladık. Gemilerimizde yapılan bazı ufak tefek hataları düzelttik ve en mükemmel şekilde nasıl hizmet veririz onun çabası içerisindeyiz. Zaten dünya standartlarında hizmet veriyoruz.

Maliyet anlamında biraz daha az giderimiz olsa rakibimiz olan Rusya ve Yunanistan ile de rekabet ederiz. Bu arz talep işidir. Elimizdeki gemilerle bulunduğumuz bölgede su ikmalini karşılıyoruz. Şu anda yeni gemi yatırımına ihtiyacımız yok. Ama işlerin artmasıyla beraber taleplerde artış olursa duruma göre belki 1-2 gemiyi daha filomuza katabiliriz” şeklinde konuştu. İstanbul Liman’ının dünyanın en iyi ikmal limanlarında birisi olduğunu vurgulayan Murat Temel, “Hem kumanya yönünden hem de yakıt yağ ikmali yönünden bir çok avantajı var. Hem Karadeniz’e giden hem de Karadeniz’den gelen gemilerin yolunun üstünde bir yer. Durup rahat ve hızlı bir şekilde ikmallerini yapabilecekleri bir liman İstanbul. Örneğin, Pire Limanı’na bir gemi sırf kumanya için veya yakıt ikmali için gitmez. İstikametindeyse ancak öyle gider. Ama İstanbul öyle değil. Karadeniz’e giriş çıkış yapan gemiler mecbur buradan geçecekler. Bizim gerek yakıt yağ gerekse kumanya konusunda çok iyi operasyon yapan firmalarımız var. Su olarak da biz varız. Keşke talep daha fazla olsa bizde daha fazla hizmet versek” dedi.

Röportaj

Murat Temel: "İSSU olarak tüm sektörün 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kutluyoruz."

TEMMUZ - AĞUSTOS 41


Erol Yücel Türk Armatörler Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili

Kabotaj Mesajları

Denizcilik ve Kabotaj Bayramımız Kutlu Olsun!

42 TEMMUZ - AĞUSTOS

H

er yıl 1 Temmuz’da kutladığımız “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı”nın 89. yılının kutlu olmasını diliyorum. Bu bayram münasebetiyle geride bıraktığımız 89 yılda denizciliğimiz istenilen yere gelebildi mi? sorusunu sormamız gerekiyor. Deniz taşımacılığında 2013 yılı verilerine göre; ödenen 9,5 milyar dolar navlunun 8 milyar doları yabancı armatörlere ve sadece 1,5 milyar doları da Türk armatörüne ödeniyorsa bu işte bir sorun bulunduğunun altını çizmek gerekiyor. Bayrak konusunda Milli Gemi Sicili’nde Türk Bayrağı ile gemi çalıştırmanın yanı sıra uluslararası piyasalarda Türk Bayraklı gemilerin rekabet gücünü arttırmaya yönelik olarak 1999 yılında kabul edilen kanun doğrultusunda Türk Uluslararası Gemi Sicili veya kısaca “İkinci Sicil” uygulaması ile; başka bir ifade ile Türk Armatörüne iki ayrı mevzuata göre Türk Bayrağında gemi çalıştırma hakkı tanınmasına rağmen Türk Armatörü sahip olduğu takriben 27 milyon DWT’luk filosunun takriben 19 milyon DWT’luk kısmını değişik ülkelere ait 40 ayrı bayrakta gemi çalıştırıyorsa burada bir sorun olduğunu kabul etmek

gerekiyor. İşte tam bu ortamda seçimlerden henüz çıkmış olan ülkemizde Koalisyon Hükumeti’nin kurulması çalışmaları yapılmaktadır. Bizler de denizcilik sektörü olarak acilen bir hükumet kurulması konusunda partilerimizin uzlaşmacı bir anlayış içerisinde bir an önce bir hükumet kurmalarını bekliyoruz. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Siyasi Partilerimizin Saygıdeğer Genel Başkanlarına denizcilik sektörümüz adına bir mesaj vermek istiyorum. Geliniz denizcilik sektörümüzün ülkemiz ekonomisi için nasıl bir ekonomik değer ifade ettiğini değerlendiriniz. Ülkemizin 2023 yılı ihracat hedefi vardır. 500 milyar dolar ihracat yapmayı hedefliyoruz. Bu ihracatı yapmak için gerekli olan ithalat taşımalarını da dikkate aldığınızda 2023 yılında ülkemizin 36 milyar dolar navlun ödemesi gerekecektir. Yabancı armatörlere, ülkemiz için çok değerli olan bu dövizleri ödeme yerine gelin bunu ülkemizde bırakmanın yollarını arayalım. Sayıları ve kapasiteleri artmış tersanelere sahibiz. Gemi inşasının yanı sıra ülkemizde inşa edilmekte olan asma köprü, Marmaray gibi çok özel önem isteyen projelerin çelik işçilikleri de ülkemiz tersanelerinde yapılmaktadır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu gemilerin inşasında kullanılan malzemelerin büyük çoğunluğunu üretme imkanına sahip yan sanayimiz bulunmaktadır. Nihayet bu inşaatları gerçekleştirecek yetişmiş, kaliteli mühendis ve işçilerden oluşan iş gücüne sahibiz. Bakınız 36 milyar dolar neredeyse T.C. Merkez Bankası’nın sahip olduğu kendi öz kaynağına yakındır. Tarihimizdeki en yüksek ihracat rakamı olan 157 Milyar

doların yüzde 23’üne denk gelmektedir. Geliniz yıllardır konuşulan ve gerçekleşmeyen müstakil “DENİZCİLİK BAKANLIĞI”nı kuralım. Denizcilik Mevzuatını ülkemizin diğer genel mevzuatı ile çelişen bölümlerini tespit edelim. Önce bu mevzuatı düzeltelim ve mevzuattan kaynaklanan sorunları giderelim. Bakınız en basit bir örnekle gemi yapımını “inşaat” veya “imalat” olarak değerlendiren mali sistemimiz iki farklı uygulama yapmaktadır. Gemi üretmek inşaat mı yoksa imalat mı? Tartıştığımız konuya bakınız! Basit gibi görünen bu sorunlar denizcilik sektörünün önüne engel olarak çıkmaktadır. Görüştüğümüz maliye uzmanları inanarak bizlere hak vermelerine karşın ellerindeki mevzuatın kendilerini bağladığını ifade etmektedirler. Mevzuatın yanı sıra gerek tersanelerimizi ve gerekse armatörlerimizi uluslararası piyasalarda rekabetçi hale getirecek önlemleri tartışalım. Türk Armatörü Türk Bayraklı gemisini kendi karasularında 48 saatten fazla tutamamaktadır. İster yük beklemek, ister tamirat veya her ne sebeple olursa olsun Türk Armatörü Türk Bayraklı gemisini kendi ülkesinde kendi evinde 48 saatten fazla tutamamaktadır. Bunun ne kadar acı bir şey olduğunu halkımızın ve bizleri yönetenlerin takdirine bırakıyoruz. Gelin bunları da düzeltelim. Gelin tüm filomuzu anlı şanlı Türk Bayrağı altında çalıştırmamıza imkan verilmesini sağlayınız. Sizlerden sesimize kulak vermenizi bekliyoruz. Bir 89 seneyi daha boşa geçirmeyelim.


Yaşar Duran Aytaş Kıyı Emniyeti Genel Müdürü

K

arasularımızda egemenlik ve bağımsızlığımızın sembolü olan ve 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra elde ettiği en önemli başarılardan birisidir. Türk denizciliğinin gelişmesinin ve ekonomik kalkınmanın temellerini atan bu kanun ile denizlerimizde her türlü yük ve yolcu taşıma hakkı, kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri Türk gemilerince yapılmaya başlanmıştır. Güçlenen altyapısı, modern tersaneleri ve büyüyen deniz ticaret filosuyla uluslararası rekabete açık denizcilik sektörümü-

zün ülke ekonomisine katkısı her geçen gün artmaktadır. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü olarak yenilenen filomuz, eğitimli personelimiz ile denizlerimizde seyir, can mal ve çevre emniyetini sağlamak üzere 7/24 görev yapmaktayız. Ülkemizin dünya denizciliğinde söz sahibi olması yönünde emin adımlarla ilerlemesi için hep birlikte denizciliğimize gereken önemi vermeliyiz. Bu duygu ve düşüncelerle ülkemizin 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj bayramını içtenlikle kutluyor, sağlık, huzur ve mutluluklar temenni ediyorum.

Murat Kıran GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı

olan ilişkilerimizi, gerek katıldığımız yurtdışı fuarları, gerekse Türkiye’de yürüttüğümüz ikili görüşmeler ve toplantılarla kuvvetli tutmaya çalışıyoruz. Faaliyet gösteren tersanelerimize baktığımızda ise yabancı armatörlerden hiç şikâyet gelmemesi adına yaptıkları işlerde ekstra özen gösterdiklerini görüyoruz. İstatistiklere bakacak olursak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2013 yılında 1,139 milyar USD gemi ve yat ihracatı rakamına ulaşan Türk gemi inşa sanayinin 2014 yılını 1,27 milyar USD ile tamamladığını görmekteyiz. 2015 yılında bu rakamın 1,5 milyar USD’ye ulaşılması öngörülmektedir. Türk tersaneleri, dünyanın önde gelen ve halka açık birçok armatörlük şirketiyle imzalamış oldukları filo anlaşmaları (fleet agreement) sayesinde tamir-bakım konusunda başarılı projeler yürütmektedir. Bahsi geçen filo

anlaşmalarının imzalanabilmesi için İngiltere merkezli The Oil Companies International Marine Forum (OCIMF) Birliği tarafından da belirlenen ve sadece teknik konularda değil, iş sağlığı ve güvenliği, finans ve idari konulardaki şartları da kapsayan denetimlerin başarıyla tamamlanmış olması gereklidir. Bu denetimler dünyada kabul görmüş normlar çerçevesinde gerçekleştirilmekte ve tersanelerimiz bu denetlemeler sonrasında approved vendor (onaylı firma) listesine girebilmektedir. Ülkemizde her yıl 1 Temmuz tarihinde kutlanan Denizcilik ve Kabotaj Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti’nin elde ettiği uluslararası başarıların başında gelmektedir ve Türk ticaret denizciliğinin başlangıcıdır. Kurtuluş Savaşı’nın denizlerdeki zaferi olan Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nın 89’uncu yılını en içten dileklerimle kutlarım.

Kabotaj Mesajları

K

uruluşunun üzerinden 44 yıl geçen Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR), Türk gemi inşa sanayini ve tersanelerini başarıyla temsil etmeye devam etmektedir. 12 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleştirilen GİSBİR 45’inci Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda şahsım başkanlığındaki Yönetim Kurulu listesi, tek liste olarak seçime girerek katılan tüm üyelerin oy birliğiyle 3 yıl daha göreve devam etmek üzere seçilmiş bulunuyorum ve seçilen Yönetim Kurulu Üyeleri ve GİSBİR’in tüm organları adına GİSBİR üyelerinin göstermiş olduğu teveccüh için tekrar teşekkür ediyorum. GİSBİR bilhassa son üç yılda oldukça faal bir kurum haline gelmiştir. Gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı faaliyetlerimizde Türk gemi inşa sanayini daha iyi nerelere götürebiliriz adına ciddi arayışlar içerisinde çalışmalar yapmaktayız. Bununla beraber tabir-i caizse çalmadık kapıda bırakmıyoruz. Şunu memnuniyetle ifade etmek isterim; göreve başladığım 2011 yılındaki Türk gemi inşa sanayinin tablosu ile bugünkü tablo arasında ciddi bir fark var. Dünyada 2008 yılının ikinci yarısında başlayan ekonomik kriz hala bitmemiş olsa da, Türk gemi inşa sanayinin sürdürdüğü faaliyetler bizleri mutlu ediyor. GİSBİR olarak, yurtdışı bağlantılarımızı, özellikle yoğun ihracat yaptığımız İskandinav ülkeleriyle

TEMMUZ - AĞUSTOS 43


Salih Zeki Çakır Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği Başkanı

Kabotaj Mesajları

D

enizciliğin bir bayramı olması çok güzel bir şey elbette. Bu bayramın kutlamasını yaparken hakkını vermek gerekir. Bu anlamda ülke çapında sönük geçen bir gün olduğunu söyleyebiliriz. Bu bayramın önemine binaen verilen ilgi ve kutlamalar sönük kalmakta. Denizciliğin hüsnükabul görmesi için daha etkin olması kaçınılmazdır. Böyle bir bayrama vesile olan faaliyetin de hakkının yeterince verildiğini düşünmüyorum. Çünkü özellikle dâhili karasularımızdaki mavi coğrafyamız dediğimiz mavi

44 TEMMUZ - AĞUSTOS

vatandan istifade bu düzenlemeye rağmen sınırlı kalmaktadır. Hala yük araç ve yolcu taşımaların büyük oranı karayoluyla gerçekleşmektedir. Oysa deniz doğal asfalttır. Deniz yolundan istifade üst düzeyde olabilirdi. Bunun için gerekli düzenlemelerden önemli bir tanesi, mevcut hükümetin 2004 yılında ÖTV’siz yakıtı teşvik ederek attığı ciddi adımı kabul edebiliriz. Fakat bunun getirdiği kazanım istenilen oranda olmadı. Çünkü hala deniz yolu, teoride, taşımacılığı diğer taşıma modlarına göre daha ucuz dense bile, maalesef dâhilîde karayoluyla rekabet edecek durumda değil. Hem yük hem yolcu hem de araç taşıma yeterli oranda denize dönmemektedir. Bunun özendirilmesi için ilave teşviklere ihtiyaç vardır. Bunlardan önemli bir tanesi limanlarda elleçlenen yüklerin özel bir tarifeye tabi tutulmasıdır. Ayrıca liman ve yük özelliklerine uygun özel maksatlı yeni gemiler inşa edilerek yük, yolcu ve araç taşımaları yapılmalıdır. Bu fedakarlığı liman sahiplerinden beklemek zor. Bu sağlandığında denizde taşıma oranları artacaktır. Şu anda bunlar mevcut haliyle kara trafiğini denize kaydırmaya yetmemektedir. Zaten Avrupa Birliği

bunun için özel teşvikler geliştirip kıyı boyu taşımalarında özendirmeler yapmaktadır. Çünkü bunun ekonomiye, çevreye, otoyol bakımına, ekonomik ve çevresel faktörlere ciddi katkıları var. İstanbul denizciliğin merkezidir. Pek çok yıldır bu bayram etkinliklerini takip ediyorum ama ilkokul müsameresi gibi sönük geçmektedir. Denizci devlet, denizci millet iddiasındayız ama tüm kamuoyunda, ulusal medyada her yerde etkin kutlamaların yapılması, denizciliğin farkındalığının artırılması için önemli bir vesile olur. Bu bayramın anlam ve öneminin anlatılması lazım. Bayram iyi bir uygulamanın, iyi bir kazanımın sonucunun kutlanmasıdır. Ama buradaki kazanımlar yeterli değil. Bu haliyle bir bayram gerektirmeyebilir. Gerçekte bayram gibi bayram olması gerekir. Çocuklarımıza denizin sevdirilmesi gerekir. Buradaki menfaatlerin anlatılması için önemli bir gün. Bir fırsat. Bu vesile ile deniz şehitlerimizi rahmetle anıyor, denizciliğimizin gelişmesine katkı sağlayan geçmiş bütün şahsiyetleri minnetle yad ediyor, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutluyorum.

Hasan Çemrek Kabotaj Hattı Ro-Ro ve Feribot İşletmecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

1

Temmuz 1926’da yürürlüğe giren ve Türk Denizcilik tarihinde, karasularımızın bağımsızlığı adına bir dönüm noktası olan Kabotaj Kanunu, modern Türk Denizciliği açısından da; ulaşımdan, taşımacılığa, turizmden, balıkçılığa büyük bir önem taşımaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili ve dünya üzerinde önemli iki boğaza sahip güzel ülkemiz denizcilikte daha modern seviyelere ulaşmak, ülke ekonomisine katkısını arttırmak, denizcilikte daha çok söz sahibi olabilmek için her türlü avantaja sahiptir. Ülkemizin denizlerde sahip olduğu bu zengin potansiyeli en iyi şekilde değerlendirerek, dünya denizciliğinde hak ettiğimiz yeri almamız, deniz ticaretinin daha da gelişmesi en büyük dileğimizdir. Bu vesile ile deniz şehitlerimizi rahmetle anıyor ve ekmeğini denizden kazanan denizcilerimiz ve dernek üyelerimiz adına 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutluyorum.


Süheyl Demirtaş GİSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı yükselişe bakıldığında kurumsallığa, şeffaflığa ve hesap verebilirliğe önem vermesi GİSAŞ’ı bugünlere getirmiştir. Yenilikçi yönüyle de öne çıkan bir kurum olan GİŞAŞ, eğitime, çevreye, Ar-Ge ve inovasyona verdiği önem kapsamında Manevra Takip Programı ve Grit Satış Hizmet Programını hayata geçirmiştir. 2014 yılını çok başarılı bir şekilde geçiren GİSAŞ, faaliyet alanlarını azaltmasına rağmen (örneğin bünyemizde önceden Ortak Sağlık Birimi mevcuttu), karlılığı yüksek bir artış göstermiştir. Dolayısıyla önümüzdeki dönem GİSAŞ’ın iştirak kapsamındaki yatırımlarının artırılması ve farklı bölgelerdeki fırsatların takip edilmesi ihtimal dahilindedir. Ulusumuzun, 1 Temmuz 1926 yılında yürürlüğe girmesiyle dünya denizlerine açılma yolunda attığı sağlam adımlardan biri ve Türk ticaret denizciliğinin başlangıcı olan Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı en içten dileklerimle kutlarım.

Erkan Dereli Denizcilik Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı

8

9. yılını yaşadığımız Kabotaj Bayramı, ülkemiz ve denizcilik endüstrisi için kutlu olsun. Ülkemizin kurtarıcısı ve cumhuriyet ile demokrasimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ulusumuza armağan ettiği Kabotaj Hakkı’nı, ne yazık ki “Denizcilik Bayramı” ya da “Türkiye Ulusal Denizcilik Günü” olarak kutlayacak aşamaları elde edemedik. İstanbul’un 39 ilçesinin Anadolu’da 9 ve Avrupa yakasında 14 olmak üzere 23’ünün denize kıyısı bulunmaktadır. Diğer taraftan, Artvin’den Hatay’a kadar, 17’si büyükşehir olmak üzere 28 ilimiz de deniz kıyısında olup, 404

ilçesi ve 69 beldesi vardır ve bu illerde, ülkemiz nüfusunun 37 – 40 milyonu yaşamaktadır. 1 Temmuz Kabotaj Bayramı etkinliklerinin, mülki amirliklerimiz ve belediyelerimiz, her kademedeki tüm denizcilik eğitim kurumlarımız ile deniz ve çevre, doğa, turizm, kültür, spor STK’larımızın işbirliğiyle, bu illerimiz ve ilçelerimizin kaçında kutlama yapılacaktır, gerçekten araştırma konusudur. “Denizci Millet, Denizci Ülke” olabilmemiz, ancak çocuk yaşlarda “Deniz İzciliği” etkinlikleriyle başlayarak, insanlarımıza deniz sevgisi, denizcilik mesleği ve deniz kültürünün bilincini vermemiz, sevdirmemiz ve benimsetmemiz ile mümkün olabilir. “24 Eylül Dünya Denizcilik Günü” ve “20 Mayıs Avrupa Denizcilik Günü” ve “25 Haziran Dünya Denizciler Günü” olduğu gibi, ülkemizde de “1 Temmuz Türkiye Ulusal Denizcilik Günü” olmalıdır. Sadece deniz kıyısı il ve ilçelerimizde değil, iç sularda, tabii ve baraj göllerinde de bir denizcilik bayramı, denizcilik şöleni olarak kutlanmalıdır. Toplumda bu bilincin oluşması

ve gelişmesi, ülkeyi yönetenlerin de “Denizcilik Endüstrisi”ne bakış açısını değiştirecektir. “STRATEJİK SEKTÖR” konumundan ne yazık ki çıkarılan denizcilik sektörü, gerek ülke ekonomisinde gerekse, küresel denizcilik arenasında hak ettiği yerde değildir. Sürdürülebilir, kalıcı ve her kesimi bütünleştirici kanun, tebliğ, yönetmelik ve genelgeler ile gelişmiş denizci ülkeler olanaklarına sahip olacak “Denizcilik Endüstrisi”, çok yakın gelecekte, Türkiye’nin cari açığının kapatılmasına ve o oranda da istihdamın artmasına, işsizliğin azalmasına talip olacak duruma gelecektir. Denizcilik Federasyonu olarak, bu ilkeler doğrultusunda, Atatürk’ün çizdiği rotada, Türkiye’mizi demokratik, çağdaş, medeni ve refah seviyesi yüksek, gelişmiş ülkeler düzeyine getirmek en büyük hedefimizdir. Bu duygu ve düşüncelerle, tüm ulusumuzun ve deniz dostu, denizseverler ve tüm denizcilerin Kabotaj ve Denizcilik Bayramı kutlu olsun.

Kabotaj Mesajları

1

995 yılında Tuzla Gemi İnşa ve Onarım Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren tersaneler ve yan sanayi kuruluşlarının katılımı ile kurulan GİSAŞ Gemi İnşa Sanayi A.Ş., özellikle 2011 yılından bu yana bireylerin kişisel yöntemlerine bağımlı olmadan sürdürülebilir, genişletilebilir bir yapı olan kurumsal yapılanmaya geçilmiştir ve kurumsal yönetim ilkelerinin dört temel unsuru olan “şeffaflık, adalet, sorumluluk ve hesap verebilirlik” ilkeleri, yönetimin vizyonuyla birleştirilerek şirketin tüm kademelerine yayılmıştır. GİSAŞ Gemi İnşa San. A.Ş.’nin sunduğu başlıca hizmetler şunlardır: Kılavuzluk ve Römorkaj Hizmetleri, Grit Satış Hizmetleri, Liman Hizmetleri: Acil Müdahale Hizmetleri ve Çevre Danışmanlık Hizmetleri GİSAŞ Gemi İnşa Sanayi A.Ş. Tuzla Aydınlı Koyu’nda tek olarak hizmet vermektedir ve muadili bulunmamaktadır. Murat Kıran’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı’na geldiği 2011 yılından itibaren gerçekleştirdiği

TEMMUZ - AĞUSTOS 45


Cem Melikoğlu Türk Loydu Vakfı Başkanı

T

Kabotaj Mesajları

ürkiye’mizde, 20 Nisan 1926 tarihinde kabul edilmiş olan Kabotaj Kanunu, 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girmiş ve bu Kanun, “Türkiye Limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri, Türk Vatandaşları ve Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılır” hükmünü getirerek Osmanlı Devleti zamanında yapancılara kaptırmış olduğumuz bu önemli hakkı geri kazanmış, eskiden yabancıların elinde olan bu faaliyetlerin bundan böyle sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yapabileceğini belirtmiştir. Kabotaj Yasası ile amaçlanan Türk denizciliğinin gelişmesidir. Daha önceden kapitülasyonlarla yabancılara verilen haklar böylelikle denizde kendi vatandaşlarımız adına geri alınmaktadır. 8 bin kilometreyi aşkın sahil şeridimiz ve üç yanının denizlerle çevrili olması açısından ülkemiz, en ucuz ve en

46 TEMMUZ - AĞUSTOS

çevre dostu taşımacılık türü olan deniz taşımacılığını geliştirmek için her türlü avantaja sahiptir. Kabotaj Kanunu ile kazandığımız bu önemli avantajı, her fırsatta, her şekilde denizcilik sektörümüzün tüm alanlarında kullanmalıyız. Şüphesiz hem yük hem de yolcu taşımacılığında denizyollarını şu andakinden çok daha iyi, çok daha verimli kullanabiliriz. “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” olarak kutladığımız bu önemli günde doğru denizcilik stratejileriyle, iyi planlanmış kısa ve uzun vadeli ama ayağı yere basan denizcilik politikalarıyla kabotaj taşımacılığını canlandırmanın yollarını aramalıyız. Bir dalgadan bir damla çıkarmak kolaydır, biz bir damladan bir deniz çıkarmalıyız. Yüreği denizden geçen tüm vatandaşlarımızın 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı kutlarım.

Ziya Gökalp GESAD Yönetim Kurulu Başkanı

G

ESAD Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Gökalp 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu ile Türkiye’nin, kendi kara sularında egemenlik ve bağımsızlığını ilan ettiğini belirterek, mesajında şunları kaydetti: “Güçlenen gemi sanayi altyapısı, modern tersaneleri ve büyüyen deniz ticaret filosuyla uluslararası rekabete açık denizcilik sektörümüzün ülke ekonomisine katkısı her geçen gün artmaktadır. Denizciliğimizin daha da gelişmesi için, denizlerimizden sağlanan imkanların

Fikret Kösoğlu Gemi Brokerleri Derneği Başkanı

G artırılması ve kaynaklarının ekonomiye kazandırılması yeni kurulacak hükumetimizin öncelikleri arasına girmesini temenni ediyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili ve iki önemli boğaza sahip ülkemizin jeopolitik açıdan büyük önem arz eden bu konumunu, ülkemiz denizciliğimizin ülküsü açısından da en iyi şekilde değerlendirmek zorundayız. Yeni kurulacak hükümetimiz bu anlayışla denizcilik alanındaki çalışmalarımızı ve sektörün değerli temsilcilerinin gayretlerini destek-

elişen ekonomimizde henüz hak ettiği yeri ve önemi tam olarak anlaşılamayan denizciliğimizin, yeni dönemde hak ettiği yerine kavuşması ve ekonomimize kattığı katma değerin artarak devam etmesi dileği ile tüm denizcilik camiamızın Kabotaj Bayramı’nı kutluyorum.

lemeye devam etmelidir. Bu düşüncelerle, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutluyor, denizcilerimize başarılar diliyor, bütün denizcilik sektörümüzü sevgiyle selamlıyorum.”


Huzur Huzur Yat Yat

STK’lar

1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramınız kutlu olsun.

HAYALLERİNİZİ HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

TEMMUZEYLÜL-EKİM - AĞUSTOS• | 47 15 |

GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE Telefon: (+90 Mah. 216) Tersaneler 395 29 30 Cad. - (+90Nuh 533) 500 93 /No:3 Fax: (+90 446 68/ 48 Evliya- Çelebi San. Sit76 A Blok Tuzla 216) - İSTANBUL TÜRKİYE 80 Adres: Temmuz Ağustos 2013 E-Posta: info@huzuryat.com.tr www.huzuryat.com.tr Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48 E-Posta: info@huzuryat.com.tr - www.huzuryat.com.tr

7 DENİZ


Kısa Kısa

Dev projede 5 bin 520 personel aralıksız çalışıyor

48 TEMMUZ - AĞUSTOS

İSTANBUL–Gebze-Orhangazi-İzmir otoyol projesinin en önemli bölümü İzmir Körfez Geçiş Köprüsü inşaatında köprü giriş viyadükleri tamamlandı. Geçtiğimiz Mart ayında kopan kedi yolunun tekrar yapılması için hazırlıklarda son aşamaya gelindi, 2015 yılı sonu olan köprü bitim tarihinde bir değişiklik olmadığı belirtildi. Şu anda 5 bin 520 personelin aralıksız çalıştığı dev proje tamamlandığında İstanbul-İzmir arası 3,5 saatte inecek. Köprünün yılda 650 milyon dolarlık bir tasarruf sağlaması planlanıyor. Kedi yolunun tamamlanmasının ardından 330 bin metre ince kablodan oluşacak, ana kablonun yapımına başlanacak.

“Gemi sanayimiz, dünyada teknolojinin lokomotifidir” GEMİ Sanayicileri Derneği’nin (GESAD) 15. Olağan Genel Kurulu Türk Loydu Profesör Teoman Özalp Salonu’nda gerçekleşti. GESAD’ın 15. Olağan Genel Kurulu’na, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Tuzla Kaymakamı Mümin Heybet, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Yaşar Duran Aytaş, Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Cengiz Kaptanoğlu, Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Başkanı Murat Kıran, Denizcilik Federasyonu Genel Başkanı Erkan Dereli, İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Salim Söğüt ve çok sayıda davetli katıldı. Genel Kurul’da konuşma yapan Gemi Sanayicileri Derneği Başkanı Ziya Özalp, “Gemi sanayi sektörümüz, dünyada teknolojinin lokomotifi olarak tanımlanır. İlk olarak 11 Aralık 1455 tarihinde Fatih Sultan Mehmet’in fermanıyla faaliyete geçirilen Tersane-i Amire, gemi sanayimizin de başlangıcı olmuştur.

Avrupa denizcilik sektöründe dev işbirliği P&O Ferries ve Ro-Ro gemi operatör şirketi SOL Continent Line Büyük Britanya, Benelux ülkeleri (Belçika,Hollanda,Luxemburg) ve İskandinav ülkeleri arasında çeşitli servis ağları konusunda işbirliğine hazırlanıyor. Günlük talep oranında belirlenecek seferler Tilbury, Teesport, Zeebrugge ve Göteborg şehirleri arasında olacak. P&O Ferries şirketi Ticari İlişkiler Direktörü Janette Bell yaptığı açıklamada, bu ortaklık ile İskandinav bölgesinde yapmış oldukları taşımacılık hizmetlerinin boyutunu daha da büyüttüklerini belirtti. Bu işbirliği sayesinde artık İngiltere’nin güneyi ve Kuzey Britanya’dan İskandinav

ülkelerine ulaşmak hem daha yüksek oranda hem de daha kolay olacak diyen Bell, ortaklıktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. SOL Continent Line şirketinden Ragnar Johansson ise konu ile ilgili şöyle konuştu: “P&O Ferries şirketi ile yapmış olduğumuz bu son derece profesyonel ortaklığı kamuoyuna duyurmaktan son derece memnunuz. Bu anlaşma Göteborg-Zeebrugge arası hizmetlerin kapasitesini arttırmak adına çok akıllı bir adım. Bu sayede Birleşik Krallıkla aramızda daha hızlı, rahat ve sık hizmet sağlayabileceğiz.


Y e v

ÜVENİLİR G I T I Hİ AK

ZM ET

NUYORUZ.

EN KALİTEL İ YA

SU LE

ĞI

TÜRKİYE KARASULARINDA ve DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAKİ LİMANLARDA

• ÖTV’li ve ÖTV’siz Motorin • ÖTV’siz Fuel Oil-İfo • ÖTV’li KDV’li Deniz Dizel Yağları • Transit Yakıt • Transit Yağ

Evren Caddesi Elif Sk. Erdem İş Merkezi Kat: 3 No:1 Güneşli / İst. Tel : +90 212 551 53 43 • Faks: +90 212 552 28 03 • GSM: 0 538 365 30 00 • 0532 574 67 20 • 0507 446 03 91 e-mail:info@erdempetrol.com.tr | www.erdempetrol.com.tr


Sedat Altunay G.M.S Consulting Group Director

Makale

B

50 TEMMUZ - AĞUSTOS

izler ülke olarak henüz farkında değiliz ama tüm dünyada denizler büyük bir zenginlik kaynağıdır. Kirletmemek şartı ile ekmeden biçilen tarladır. Geliri Ortalama 7 trilyon dolar olan çok büyük bir alandır. Dünya çapında yılda 90 milyon tonun üzerinde su ürünü (Balık ve Türevleri) avlanmaktadır. Petrolün yüzde 30’u, Doğalgazın yüzde 50’si denizlerden çıkarılmaktadır. Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 85’i deniz yolu ile yapılmaktadır. Ülkemiz Türkiye Coğrafi yapısı itibariyle bir deniz ülkesidir. 8 bin 483 kilometre sahil şeridimiz, 377 bin 714 kilometre ekonomik deniz alanımız mevcuttur. Yeteri kadar sahip çıkamasak da bu alan kara alanımızın dışında mavi bir vatandır. Bu mavi vatanın her karışı 73 milyon insanımızın ilgisine ve yönlendirilmesine ihtiyacı vardır. Dünyadaki küreselleşme sonucunda gerek uluslar, gerekse denizcilik firmalar bazında çok önemli değişimler yaşanmaktadır. Makro düzeyde yaşanan bu değişimin en gelişmiş örneği Avrupa Birliği’dir. Avrupa Birliği her konuda olduğu gibi denizcilik alanında da 25 ülkenin denizcilik piyasasındaki entegrasyonu, sanki 25 ülke değil de tek bir denizcilik piyasası gibi işler haldedir. Rekabet güçlerini arttıran bu

Bizim İçin Her Gün Bayram

oluşum aktif büyüklükte yüzlerce milyar dolarlık firmaları ortaya çıkartmıştır. Artık rekabet ve mücadele geçmişteki kapitülasyonların ortaya koyduğu limanların ve suyollarının kullanım haklarının tekrar geri alınmasının ötesinde Türk Denizcilik firmalarının ülke sınırları dışında her yerde dev şirketlerle mücadeleye bırakmıştır. Cumhuriyetin Kuruluşu ile birlikte genç Türkiye Devleti Osmanlı’dan gelen yabancı ülke sömürüsüne tepki olarak ortaya koyduğu irade, bugün artık anlamını yitirmiş ve yerli-yabancı denizcilik şirket evlilikleri ile 92 yıl önceki anlayışı ve tepkiyi anlamsız kılmıştır. Artık 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı kutlarken, bu bayramı sadece “Denizcilik Bayramı” olarak kutlamak ve denizcilik alanındaki ülkemizin ulaşmak istediği hedefleri bu bayramda ortaya koymak gerekir. Zaten İMO 25 Haziran tarihini Dünya Denizciler Günü ilan etmiştir. Biz de dünyadaki bu gelişmeye uyarak artık bu tarihi bayram olarak kutlamak en doğru olanıdır. Öncelikle ülke olarak denizcilik alanında neyimiz eksik, bunları önümüze koymamız gerekir. 8 bin 483 kilometre sahil şeridimiz ve 377 bin 714 kilometre ekonomik deniz alanımızla çok özel bir strate-

jik alan ve 3 önemli denizi kontrol eden bir ülkeyiz. Gemi yapımı için çok önemli olan, çelik üretimi çok gelişmiş, muhteşem tersanelerin yer aldığı ve de mühendislik-işçilik kalitesi üstün vasıflarda olan birikimlerimiz var. Sınır tanımayan, dünyayı ve gelişmeleri iyi tanıyan ve de takip eden yeni nesil genç işverenler ve profesyoneller var. Avrupa’daki tersanelere kilit vuracak, Çin, Kore, Japonya ile rekabet edebilecek hırs ve enerjiye sahip şirketlere sahibiz. Sadece diğer alanlarda olduğu gibi denizcilik alanında da yeterince organize olamıyoruz, paslaşma yapamıyoruz, üniversite sektör işbirliği zayıf, uzun vadeli hedefler ve planlar yapabilecek ve uygulamayı gerçekleştirip, teşvik edecek devlet bürokrasisi kadroları yeterli değil. Kredi Kurumları denizcilik sektörüne mesafeli devlet teşvikleri ise yok denecek kadar az. Bunların dışında; amatör denizcilik alanındaki engeller aynen devam etmektedir. Amatör denizcilerin yaşam koşullarına uymayan, her kademede ve seviyede amatör denizcilerin tekne sahibi olmasını önleyen mevzuat ve uygulamalar aynen devam etmektedir. Deniz ve yelken kulüpleri ile marina ve yat limanlarının bulunduğu kara alanlarından alınan ecrimisil yetmiyormuş gibi bir de deniz alan-


ancak yüzde 4’üne hitap etmektedir. Üniversiteler, meslek okulları değillerdir. Bilimsel çalışmaları, doktora programları, uluslararası kabul görmüş bilimsel yayınları, dünyaya ses getiren araştırmaları ile varlıktırlar. Türkiye Avrupa Kıtası’nda Hırvatistan ve Polonya’dan sonra deniz kıyısı ve nüfus yapısı nedeniyle denizcilik alanında yetişmiş uzman personelin ihracını gerçekleştirecek kapasitededir. Ancak bu denizcilerin uluslararası standartta bir eğitim almaları, sınır tanımayan denizlerde görev yapmaları, tercih edilmeleri için gerekli olan şartlardır. Eğer denizcilik eğitimi veren kurumlar komşu ülkelerden ve dünyanın çeşitli yerlerinden öğrencileri kabul edip eğitemiyorsa ve ilgi görmüyorsa, mahalli bir meslek okulu halinde kalınması kaçınılmazdır. Deniz Ticaret Odası’nın yapması gereken, tüm denizcilik eğitimi

yapan kurumlara eşit mesafede davranmak, bu kurumlardaki öğrencilere eğitimleri süresince burslar vermek, bilimsel araştırmalara fonlar tahsis etmek, dünyadaki en iyi öğretim üyelerini eğitim vermek için Türk üniversitelerine gelmeleri için cazibe ve destek sağlayan fonları yaratmalıdır. Yeni parlamento ile yeni hükümetle Denizcilik Müsteşarlığı’nı ortadan kaldıran 655 Sayılı Kanun hükmündeki kararnamenin değiştirilerek, tekrar Müsteşarlığın Kurulması, hatta bir Bakanlık olarak teşkilatlanarak 377 bin 714 kilometre ekonomik deniz alanımızın deniz altı ve deniz üstü servetlerimizi daha verimli kullanmamız gerekir. Bütün bu olumlu ve olumsuz yönlerine rağmen dünya sıralamasında önemli bir yerdeyiz. Bütün denizcilerin 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kutlu olsun!

Makale

larından da ecrimisil alınarak amatör denizciler için pahalı bir uğraşı ve ödenmesi mümkün olmayan bir fatura ile karşılaşmaları söz konusu olmaktadır. Türkiye de 28 bin öğrenci çeşitli üniversite ve meslek okullarında denizcilik eğitimi alıyor. İlgililer şu anda 7 bin denizci istihdam açığı olduğundan bahsediyor. Denizcilik alanında eğitim ve istihdam arasındaki uyumu nasıl sağlayacağız, bu konunun çözümü için kimse bir şey söylemiyor. Deniz Ticaret Odası Başkanı Sayın Metin Kalkavan “Deniz Ticaret Odamızın en büyük projesi Piri Reis Üniversitesi’dir. 100 milyon dolar bu proje ile önümüzdeki 5 yılda bu üniversite 4 bin 500 öğrenci kapasitesine ulaşacak. Şu anda 700 öğrencimiz var.” Bu durumda çok büyük emeklerle ve çok büyük mali destekle Piri Reis Üniversitesi denizcilik eğitimi yapan 28 bin öğrencinin

TEMMUZ - AĞUSTOS 51


‘Denizle Randevu 2015’ festivali merakla bekleniyor ‘KARANIN bittiği yerde yeni bir yaşam başlar’ mottosuyla hareket eden Deniz Yatçılık, bu yıl dördüncüsü gerçekleşecek ‘Denizle Randevu 2015’ için rotasını Marmaris Palace Beach’e çevirdi. Milyon dolarlık teknelerin bir araya geleceği festivalde Absolute, Dominator ve Sea Ray markalarının modelleri sergilenecek. 31 Temmuz–2 Ağustos tarihleri arasında Marmaris'te gerçekleşecek 'Denizle Randevu 2015’ festivalinde, Deniz Yatçılık müşterileri için özel sürprizler hazırlıyor. Marmaris Palace Beach by Grand Yazıcı, organizasyona özel hazırlıkları ile bundan sonraki yıllarda da deniz tutkunlarının mola merkezi olma yolunda emin adımlarla devam ediyor.

Kısa KIsa

Dünyanın en büyük batık gemi müzesi Yenikapı’da açılacak

52 TEMMUZ - AĞUSTOS

MARMARAY kazılarında çıkarılan arkeolojik buluntular için yapılacak müze ve arkeopark projesi Fatih Belediye Meclisi’nden geçti. Müze, dünyanın en geniş antik tekne koleksiyonuna ev sahipliği yapacak. Marmaray kazılarıyla gün yüzüne çıkarılan Yenikapı batıklarının sergilenmesi için yapılacak müzenin avan projesi Fatih Belediye Meclisi’nden oybirliğiyle geçti. 2004’te Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nce başlatılan kazılarda çıkarılan eserler Yenikapı’da inşa edilecek müze ve arkeopark projesinde sergilenecek.

İstanbul trafiğine 14 adet "double ended" yeni gemi İSTANBUL trafiğini azaltmak, denizin toplu ulaşımdaki payını artırmak için Dentur Avrasya, 14 adet ''double ended'' yeni gemi yapıyor. Dentur Avrasya Genel

Müdürü Ünsal Savaş; “Ulaştırma Bakanlığı ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin yürüttüğü başarılı ulaşım projelerinden esinlenerek, İstanbul'un doğal asfaltı olan denizin daha etkin kullanımını sağlayarak, deniz taşımacılığının toplu ulaşımdaki payını artırmak ve trafiğin çevreye olan olumsuz etkisini azaltmak için özel sektör olarak başladığımız 14 adet yeni

nesil gemi projesinin bir İstanbul projesi olarak hayat bulmasını arzu ediyoruz.” dedi. İstanbul siluetine uygun tasarlanmış, modern hatlara sahip yeni nesil gemilerin proje aşaması 9 ayda tamamlandı. Bu projede, sessiz ve emisyon oranı düşük yeni nesil çevreci motorlar kullanılacak. Polonya'da yapılan havuz testi sonuçlarına göre; yüksek manevra kabiliyeti olan yeni gemilerde, dünyada ilk kez kullanılan özel tekne formu sayesinde yakıttan yüzde 54 tasarruf sağlanacak ve aynı zamanda şu anki gemilere göre yüzde 40 daha hızlı seyir yapılabilecek. Her bir gemi yaklaşık 1.500.000 dolara mal olacak, proje yakıttan elde edilecek tasarrufla kendi maliyetini 7 yılda amorti edecek. Yeni nesil gemiler milde 4 litre civarında yakacak.



Ege’nin en büyük konteyner limanı olmayı hedefliyor! İzmir Aliağa’da PETKİM Limanı içinde inşaat faaliyetleri devam etmekte olan liman 1,3 milyon TEU kapasite ile Ege Bölgesi’nin en büyük konteyner limanı olmayı hedefliyor. APM Ege Terminali, hızlı ve modern konteyner işletme yeteneği ile birlikte 700 metre rıhtım uzunluğu, 16 metre su derinliği ve 16 bin TEU kapasiteli son nesil gemileri yanaştırabilme özelliğiyle Ege Bölgesi’nin ihracat, ithalat ve ticaret yeteneğine büyük bir güç katarak, Ege’yi küresel ticarete doğrudan bağlayacak özelliklere sahip modern bir işletme olarak faaliyete girecek. Terminal ve Denizcilik Endüstrisi’nde 24 yılı aşkın deneyimi bulunan APM Terminals Genel Müdürü Mogens Wolf Larsen, APM Terminals’in yurtiçi ve yurtdışı hizmet operasyonları ile terminale ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Röportaj

APM Terminals Genel Müdürü Mogens Wolf Larsen

54 TEMMUZ - AĞUSTOS

Mr. Larsen, öncelikle kendinizden ve denizcilik sektöründeki background’ınızdan bahsedebilir misiniz? Terminal ve Denizcilik Endüstrisi’nde 24 yılı aşkın deneyimim bulunuyor. Profesyonel kariyerimi A.P. Moller Maersk Grubu’nun değişik iş birimlerinde üst düzey yönetici olarak yaptım. Eğitimimi Copenhagen Business School‘da tamamladım ve daha sonra Ohio State University, IMD Business School, The University of Chicago okullarında lojistik, yönetim ve MBA eğitimi aldım. Dünyanın önde gelen denizcilik ve terminal işletme şirketlerini bünyesinde barındıran A.P. Moller Maersk Grubu’nda 24 yılı aşan profesyonel yönetim deneyimim ile denizcilik ve liman işletmeleri konularında geniş bir birikime sahip olup, hali hazırda APM Terminali İzmir, Genel Müdürlük görevini yürütmekteyim.

APM Terminals’in yurtiçi ve yurtdışı hizmet operasyonlarıyla ilgili bilgi verebilir misiniz? Ana merkezi Hollanda Lahey’de bulunan APM Terminals, denizcilik sektöründe 100 yılı ve liman/ terminal işletmeciliğinde 50 yılı aşkın süredir hizmet vermekte olan Danimarka kökenli A.P. Moller Maersk Group bünyesinde terminal işletmeciliğinde dünya liderliğini hedefleyen bağımsız bir iş birimidir. APM Terminals, 20 bin 300 çalışanı, 5 kıtada ve 39 ülkede hâlihazırda hizmet vermekte olduğu 63 liman ve terminali, 46 ülkede operasyon yaptığı 164 lojistik köyü ile küresel bir terminal ağını dünyanın önde gelen 60 düzenli hat taşıyıcısının hizmetine sunmaktadır. APM Terminals’in dünya lojistik ağını gösterir aşağıdaki resim, şir-

ketin küresel operasyonel yeteneğinin önemli bir göstergesidir. PETLİM’in 28 yıllığına işletim hakkını almanızla beraber Hizmet Ofis Binanızı açtınız. Öncelikle nasıl bir kadroyla hizmet sunacaksınız? İşletme hakkını almakla birlikte limanda ve İzmir ekonomisinde nasıl bir fark yaratacaksınız? APM Terminals İzmir olarak öncelikle sağlık, emniyet ve güvenlik alanlarında en başarılı, bölgedeki en kaliteli ve rekabetçi hizmeti, verimlilik ve kalite esaslarına dayalı olarak gerçekleştirebilecek, bu hedefler ile limanı zamanında işletmeye alabilecek yetenek ve birikimde bir ekip oluşturduk. Bu ekip, APM Terminals İzmir olarak misyonumuzu gerçekleştirmemiz için gerekli tüm alanlarda birikim ve deneyimli, sektöre ve bölgeye liderlik getirebilecek yetenekte insanlardan oluşturuldu. Amacımız Ege’nin ticaretini büyütmek ve Türkiye’nin en kaliteli ve eni iyi yönetilen limanlarından birini ülkeye kazandırmaktır. APM Terminals’in uluslararası birikim ve deneyimi de bu hedeflerimizi gerçekleştirmede


Aliağa’da yeni konteyner terminalinin açılması yönünde önemli bir adım attınız. Terminalin faaliyete geçme tarihi, toplam kapasitesi ve terminal özellikleriyle ilgili bilgi verebilir misiniz? Bu terminal ile İzmir piyasasına nasıl bir katkı sağlayacaksınız? İzmir Aliağa’da PETKİM Limanı içinde inşaat faaliyetleri devam etmekte olan liman 1,3 milyon TEU kapasite ile Ege Bölgesi’nin en büyük konteyner limanı olacaktır. APM Ege Terminali hızlı ve modern konteyner işletme yeteneği ile birlikte 700 metre rıhtım uzunluğu, 16 metre su derinliği ve 16 bin TEU kapasiteli son nesil gemileri yanaştırabilme özelliği ile Ege Bölgesi’nin ihracat, ithalat ve ticaret yeteneğine büyük bir güç katacak ve Ege’yi küresel ticarete doğrudan bağlayacak özelliklere sahip modern bir işletme olarak faaliyete girecektir. Liman birçok teknik özelliği ile Türkiye’deki en modern konteyner limanı olarak faaliyet gösterecektir.

Tam otomatik kapı (plaka okuma bilgisi ve IT entegrasyonu ile), ileri teknoloji vinçler ve açık ve kapalı alanlarda konteyner hareketlerini anlık yönetebilen akıllı sistemler ile ülkemizin en modern ve en verimli konteyner işletmesine şimdiden adaydır. Terminalin birinci fazının 2016 başında hizmete açılması ile birlikte faaliyete başlayacak olan ve Türkiye ve bölgedeki en büyük yük gemilerinin rıhtıma yanaşarak yük aktarmasına olanak sağlayacak olan 3 adet STS vinç ile 10 adet RTG vinç devreye alınacaktır. Bu ileri teknoloji ekipmanlar ile donatılmış olan vinçlerin (STS ve RTG) Eylül ayının sonunda limana getirilmiş ve montajına başlanmış olacaktır. Terminalin ikinci fazının 2016 yılı sonuna doğru devreye alınması sürecinde ayrıca 6 adet STS vinç ile 26 adet RTG vinç devreye alınacak ve konteyner limanı tam kapasite ile devreye girebilecek yeteneğe kavuşacaktır. Limanda çevreye duyarlılık konusunda yürüteceğiniz çalışmalar ile alacağınız güvenlik önlemlerinden bahsedebilir misiniz? Çevre konusu APM Terminals olarak öncelik alanlarımızın başında gelmektedir. APM Terminals küresel olarak tüm limanlarında etkin çevre yönetimi ilkeleri uygulamakta ve örnek projeleri hayata geçirmektedir. Bu alanda birkaç önemli örnek vermek gerekirse, hava salınımlarını en aza indirmek üzere kullanmakta olduğumuz ağır iş

makinaları – vinçlerimiz- elektrikli motor ile donatılmış olacak. Böylelikle hava emisyonlarını azaltmayı planlıyoruz. Bunların yanı sıra bu yıl mayıs ayında Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız ile bir protokol imzalayarak “Yeşil Liman” projesine katıldık. APM Terminals faaliyete geçtikten sonra “Yeşil Liman” statüsüne kavuşabilecek ve bu alanda Avrupa’daki yeşil liman belgesine sahip birçok APM terminali arasına İzmir Terminalimizi de ilave etmiş olacağız. “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” için iletmek istediğiniz mesajınızı paylaşabilir misiniz? Denizcilik ve Kabotaj Bayramı bu sektörde faaliyet gösteren tüm kuruluşların başta, kamu kuruluşları olmak üzere çok önem verdiği, denizcilik faaliyetlerinin ülkemiz açısından öneminin vurgulandığı çok önemli bir bayramdır. Türkiye’de yaklaşık iki yıllık görev sürem içinde bu bayramın sektör için önemini gördüm ve bunu hem sektörümüz hem de ülkemizin denizcilik ve lojistik alanındaki fırsatlarını daha iyi anlaması bu bilincin toplumun birçok kesimine yayılması için çok önemli bir gündür. Türkiye’nin denizcilik alanındaki farkındalığını geliştirmek üzere Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kapsamındaki faaliyetlerini görmekten büyük mutluluk duyuyorum ve sektörümüzün bu önemli bayramını en içten duygularımla kutluyorum.

Röportaj

bize önemli bir destek sağlamaktadır. APM Terminals olarak PETKİM ve APM Terminals arasındaki ortak görüş ve güçlü işbirliğinin bir neticesi olarak 2023 yılında bölgede 2,5 - 3 milyon TEU arasında bir konteyner hacminin oluşmasını öngörüyoruz. Ege Bölgesi’nin kombine taşımacılık alanında yapılmakta olan master planın uygulamaya alınması halinde de bu talebin daha da gelişeceğini ve büyüyeceğini tahmin ediyoruz.

TEMMUZ - AĞUSTOS 55


Dew Marine, Bunker Konferans katılımcılarına keyifli anlar yaşattı BU yıl Uluslararası İstanbul Bunker Konferansı'nın 7’ncisi yine Gemi Yakıt İkmalcileri Derneği tarafından organize edildi. İstanbul’da düzenlenen konferans pek çok ülkenin katılımı ile gerçekleşti. Konferansın sponsorlarından olan Dew Marine, konferans katılımcıları için organize edilen Boğaz Turu gezisi ile katılımcılara keyifli anlar yaşattı. Boğaz gezisinin ardından Galatasaray Adası olarak bilinen Suada Club’ da akşam yemeği ile gece sona erdi.

Kısa Kısa

“Hopa-Batum demiryolu bağlansın”

56 TEMMUZ - AĞUSTOS

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’de “Hopa-Batum demiryolu bağlansın” dedi. Bölgenin iletemediği sorunu Başbakan’a TİM Başkanı iletti. Hopa-Batum demiryolu konusu, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından Türk ihracatçısının isteği olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu’na sunuldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da katıldığı Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Sektörler Toplantısı’nda HopaBatum Demiryolu bağlantısının yıllardır bir sorun ve istek olduğu ifade edilerek TİM Başkanı Büyükekşi tarafından gündeme getirildi. Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirilen toplantıda sektörlerin ihracat perspektifleri, sorunlar ve çözüm önerileri görüşüldü. Sektörlerin ihracata yönelik sorunlarının yanında, bölgesel bazda ihracatın geliştirilmesine yönelik öneriler Başbakan’a sunuldu. Bu kapsamda Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan tarafından sıklıkla gündeme getirilen HopaBatum Demiryolu bağlantısının

ivedilikle hayata geçirilmesi konusu da gündeme geldi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracatçıların sorunları ve taleplerine yönelik yaptığı 11 sayfalık sunum içinde yer alan 13 maddelik öneriler bölümünde Hopa-

Batum Demiryolu konusunu da özel bir talep olarak dile getirdi. Büyükekşi, “Özel bir talebimiz ise Hopa-Batum Demiryolu projesidir. Bu hat bizi Batum limanıyla Çin’e kadar uzanan hatta bağlamış olacak” şeklinde konuştu.


Denizkurdu 2015 Tatbikatı’nda “seçkin gözlemci günü” dikkat çekti yılı tatbikatlar programına istinaden Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından planlanan Denizkurdu Tatbikatı, Donanma Komutanlığınca 14-28 Mayıs tarihlerinde Marmara, Ege ve Doğu Akdeniz’in Türk karasularında gerçekleştirildi. Tatbikatla gerçek hedeflere fiili güdümlü mermi atışları icra ederek birlik ve gemilerin harbe hazırlık seviyelerinin geliştirilmesi, harp kabiliyetlerinin en yüksek düzeye ulaştırılması, birlik ve personelin görevlerine olan alışkanlıklarının artırılması amaçlandı. Denizkurdu 2015 Tatbikatı,

birlik ve gemilerin Gölcük, Erdek, Foça ve Aksaz limanlarından 14 Mayıs'ta hareketiyle başladı, harbe hazırlık eğitimleri ile askeri senaryoya dayalı serbest oyun faaliyetleri icra edildi. Eğitimlerin ardından birlik ve gemiler 18-19 Mayıs tarihlerinde İzmir, Foça, Çeşme, Kuşadası, Bodrum, Marmaris ve Aksaz limanlarını ziyaret etti, gemiler halkın ziyaretine açıldı.

Kısa Kısa

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Denizkurdu 2015 Tatbikatı'nda "seçkin gözlemci günü" dikkat çekti. Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele'nin sevk ve idaresinde gerçekleştirilen tatbikatın "seçkin gözlemci günü", TCG Salih Reis Fırkateyni'nin Aksaz Deniz Üs Komutanlığı rıhtımından ayrılmasıyla başladı. Fırkateyn, limandan ayrılmadan önce komuta kademesi gemiye geldi. Gemiye ilk olarak Donanma Komutanı Koramiral Kösele çıktı. Ardından gelen Genelkurmay Başkanı vekili ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, geminin güvertesinde törenle karşılandı. Orgeneral Akar, gemiye çıkışında denizcilere özgü "silistire" adı verilen selamlama düdüğü çalındı. Güverteye çıkışında önce Türk Bayrağı'nı selamlayan Akar, Donanma Komutanı Koramiral Kösele ve gemi komutanının ardından tören mangasını selamladı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 2015

Dünya Denizcilik Üniversitesi yeni kampüs binasına kavuştu DÜNYA Denizcilik Üniversitesi'nin (World Maritime University-WMU) Tarihi Malmö Liman Binasının da içinde bulunduğu yeni kampüs binası, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Genel Sekreteri ve aynı zamanda WMU Konsey Başkanı Koji Sekimizu, Nippon Vakfı Başkanı Yohei Sakasawa ve Dünya Denizcilik Üniversitesi (WMU) Rektörü Cleopatra Doumbia-Henry tarafından törenle hizmete girdi. Törende konuşma

yapan IMO Genel Sekreteri ve Dünya Denizcilik Üniversitesi Konsey Başkanı Koji Sekimizu, yeni binanın Avustralyalı Mimar Tyrone James Cobcroft ile ünlü Danimarkalı Mimar Kim Utzon tarafından tasarlandığını söyledi. Tarihi Malmö Liman Binasının da içinde bulunduğu kampüsün, Nippon Vakfı ve bağışcıların desteği ile restore edilerek Dünya Denizcilik Üniversitesi'ne kazandırıldığını ifade eden IMO

Genel Sekreteri Koji Sekimizu, yeni kampüs alanının, eski kampüsün iki katı büyüklüğünde ve yaklaşık 6 bin metrekarelik bir alana sahip olduğunu belirtti. IMO Genel Sekreteri Koji Sekimizu, Türkiye'den Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı Binali Yıldırım ve Şimşekler Gemi Geri Dönüşüm Şirketi'nden Adem Şimşek'in Altın Sponsor olarak 25'er bin dolar bağış yaptığını kaydederek, kendilerine teşekkür etti.

TEMMUZ - AĞUSTOS 57


Yan Sanayi

Türk Gemi Geri Dönüşüm Sektörü BM’nin Gündeminde

58 TEMMUZ - AĞUSTOS

U

Aliağa GEMİSANDER Başkanı Adem Şimşek

luslararası alanda çevre ve kalkınmaya yönelik faaliyet gösteren kuruluşlar tarafından tüm dünyaya ‘örnek tesis’ olarak gösterilen ‘Türk Gemi Geri Dönüşüm Tesisleri’ Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) gelişim gündemine alındı. İzmir’in Aliağa İlçesinde faaliyet gösteren tesislerin çevre ve iş sağlığı olanakları açısından dünya gemi geri dönüşüm sektöründe tek akredite tesis olarak kabul görmesi; uluslararası kuruluşların da dikkatini çekiyor.

Sebahattin Turan’dan oluşan heyet Aliağa’daki Gemi Geri Dönüşüm Tesislerinde bir dizi temas ve incelemelerde bulundu. Teknik inceleme programı kapsamında; Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’ni de (GEMİSANDER) ziyaret eden heyet, Dernek Başkanı Adem Şimşek tarafından karşılandı. Adem Şimşek Başkanlığındaki yönetim kurulu üyeleri ile birlikte yaklaşık 3 saat süren bir toplantı gerçekleştiren heyet, karşılıklı görüş alış verişinde bulundu.

Türkiye desteği hak ediyor UNDP Birleşmiş Milletler Türkiye Elçisi Katalin Zaim ve beraberindeki UNDP Gemi Geri Dönüşüm Proje Hazırlama Uzmanı Carlo Lupi, UNDP Proje Hazırlama Asistanı Burak Erten Şahin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uzman yardımcıları Gülsen Şahin Oltulu ve

Zaim: Türkiye dünyanın en modern tesislerine sahip Toplantıda konuşan UNDP Birleşmiş Milletler Türkiye elçisi Katalin Zaim, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın global kalkınmayı sağlamak adına oluşturulmuş bir program olduğunu ve özellikle gelişmekte olan ülkeler ile iş

birliği yaparak kalkınma çalışmaları yaptığını söyledi. Proje karşılığında hibe desteği vermek adına uzun bir süredir gemi geri dönüşüm sektörünü dünya ölçeğinde gözlemlediklerini anlatan Zaim, “Buradaki amacımız yatırıma en uygun tesisi tespit ederek, hemen her alanda kusursuz bir tesisin oluşmasına öncülük etmektir. Bu doğrultuda yaptığımız araştırmalar neticesinde Türkiye dünyanın en modern gemi geri dönüşüm tesislerine sahip olan bir ülke konumundadır. Açıkçası Türkiye desteği hak eden tek ülkedir” dedi. Türkiye’de sektörü temsil eden Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nin yatırım ve gelişim noktasında son derece tecrübeli ve hazırlıklı olmasının büyük avantaj olarak değerlendiren Zaim, “Küresel Çevre Fonu; (Global Environment Facility -GEF), BM Kalkınma Programı (UNDP), BM Çevre


Çevre korumaya yönelik 10 milyon TL yatırım Türk Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri adına BM heyetine teşekkür eden GEMİSANDER Başkanı Adem Şimşek ise Gemi Geri Dönüşüm tesislerine son dönemde 10 milyon TL’lik çevre korumaya yönelik yatırımlar yaptıklarını belirterek, “Biz Türk gemi geri dönüşüm sektörü olarak gelişime her daim açığız. Özellikle çevre ve iş sağlığı konusunu çok önemsiyoruz. Bunun içindir ki elimizde çevre alanında uzmanlar tarafın-

dan hazırlanmış projelerimiz var. Bu projeleri sizlere memnuniyetle sunabiliriz. Ancak, sizin tespitleriniz ışığında da daha başka önerilere de açığız” dedi. AB mevzuatının, ekonomik ömrünü tamamlamış AB Bayraklı gemilerin sadece Türkiye’de geri dönüşüme kazandırılabilmesine imkân tanıdığını hatırlatan Şimşek, şunları söyledi: “Dünyada AB bayraklı gemileri geri dönüşüme kazandırmak adına AB mevzuatının getirdiği yükümlülükleri yerine getiren tek ülke Türkiye’dir. Ancak bunun bilincinde olan Avrupalı şirketler gemilerini değerinin daha üstünde satmak adına gemilerini önce AB bayrağından çıkarıyor ve Panama gibi ülkelerin bayrağı altına taşıyor. Sonrada gemilerini dünyanın geri kalmış, çevreci tesislere sahip olmayan ülkelere gönderiyor. Zira çevre duyarlılığını iş sağlığı ve güvenliğini esas alan Türk gemi geri dönüşüm sektörünün ilkel şartlarda faaliyet gösteren o ülke-

ler ile rekabet etme şansı yok. Biz Türk gemi geri dönüşüm sektörü olarak gelişime açığız, gemilerin güvenli ve çevreye duyarlı geri dönüşümü için hazırlanan Hong Kong Sözleşmesi’ne ilk imza atan ülkeyiz, ancak yaptığımız çevreci yatırımların, gelişimin ve çevre hassasiyetimizin karşılığını almak bizim en büyük hakkımız olmalıdır” Başkan Adem Şimşek’in sözlerini şaşkınlıkla karşılayan UNDP Birleşmiş Milletler Türkiye Elçisi Katalin Zaim, tespitlerin son derece önem arz ettiğini, haksızlığın ortadan kaldırılması adına gerekli girişimlerin mutlaka yapılacağını ve konunun takipçisi olacaklarını söyledi. Daha sonra gün boyunca gemi geri dönüşüm tesislerinde incelemelerde bulunan heyet, gemi geri dönüşüm operasyonlarını da yerinde izledi ve yürütülen faaliyetler hakkında Başkan Adem Şimşek’ten bilgi aldı.

Yan Sanayi

Programı (UNEP) ve Dünya Bankası tarafından yönetilen, ortak bir çevre programıdır. Sivil toplum kuruluşları tarafından çevrenin korunması adına hazırlanan tüm projeler Birleşmiş Milletler Küresel Çevre Fonundan desteklenmektedir. Bu noktada proje karşılığında Türk Gemi Geri Dönüşüm sektörünü de proje karşılığında desteklemeye hazırız” diye konuştu.

TEMMUZ - AĞUSTOS 59


Yan Sanayi Makale

Thyssenkrupp Türkiye’de paslanmaz çelik sektörüne girdi P

60 TEMMUZ - AĞUSTOS

aslanmaz çelik ürünler, endüstriyel malzemeler ve ham maddelerin dağıtımı ile lojistik hizmetlerinde 40 ülkede 500 şubesiyle dünyanın önde gelen kuruluşları arasında yer alan ThyssenKrupp Materials International, şimdi ThyssenKrupp Materials Turkey adıyla ülkemizde faaliyet göstermeye başladı. Türkiye’de 20 yıllık deneyimi bulunan paslanmaz çeliğin lider markası, gerçekleştirdiği bu hamle ile birçok sektöre paslanmaz çelik ürünlerin tedarik edilmesi ve servis hizmetlerinin verilmesi konusunda hizmetlerini yeni hedeflerle sürdürecek. Dünya genelinde 30 bin çalışanı bulunan ThyssenKrupp Materials International, cirosunu 13.7 milyar Euro şeklinde açıklarken, 2014 yılı cirosu 55 milyon Euro olarak belirtilen ThyssenKrupp Materials Turkey de cirosunu 3 yıl içinde iki katına çıkarmanın hesaplarını yapıyor.

tüm paslanmaz çelik kalitelerinde, standart veya özel ölçülerde levha ve ruloları, farklı üretim standartlarında dikişli, dikişsiz borular ile kutu ve dikdörtgen profilleri, özel talepler doğrultusunda hem Avrupa’nın birçok ülkesindeki üretim tesislerinden hem de dünyanın önde gelen üreticilerden tedarik edilerek müşterilerinin hizmetine sunuluyor. ThyssenKrupp Materials Turkey, ihtiyaca göre levha ya da rulo halindeki malzemelere mevcut servis merkezinde ilave yüzey işlemleri de uygulayarak her sektöre uygun çözümler üretiyor. Yıllık 27 bin ton ürün satışı gerçekleştiren kuruluş, yakın gelecekte tüm sanayi kollarının ihtiyaç duyduğu alüminyum, karbon çelik ve endüstriyel plastikler gibi diğer ürün gruplarında da müşterilerine özel çözümler sunacak bir “Malzeme Tedarik Merkezi” oluşturmayı da hedefliyor.

Özel çözümler için “Malzeme Tedarik Merkezi” geliyor ThyssenKrupp Materials Turkey, ürün portföyü içinde yer alan;

Stoklardaki 150 bin farklı ürünle hızlı tedarik hizmeti ThyssenKrupp Materials Turkey, ülkemizde otomotivden gemi

inşa sektörüne, endüstriyel mutfak sanayiinden zücaciyeye kadar birçok sektöre ürün tedariki sağlıyor. Gündelik hayatta kullanılan birçok üründe imzası bulunan ThyssenKrupp Materials Turkey’in en önemli farkını ise hızlı tedarik hizmeti oluşturuyor. Dünyanın birçok ülkesindeki şubeleri ile ThyssenKrupp Materials International’ın küresel gücünü kullanan kuruluşun, geniş ürün ve hizmet çeşitliliği hemen her türlü malzemeyi kapsıyor. ThyssenKrupp Materials International’ın sadece Almanya’daki tesislerinde bulunan stoklarında 150 bin farklı ürün yer alıyor. İleri seviyede gelişmiş depo, lojistik ve bilgi lojistiği sistemleri; tüm şubelerin mümkün olan en düşük stok seviyeleri ile müşterilerine en hızlı teslimat hizmetini vermelerini sağlıyor. ThyssenKrupp Materials Turkey, bu sayede ister tek parçalık ve bir defaya mahsus olsun ister birkaç milyon gibi yüksek adetlerdeki müşteri ihtiyaçlarında, ürünleri tam zamanında ve tam istenilen ölçülerde müşterilerine ulaştırıyor.


Bugünün ve yarının ihtiyaçları için Türkiye’yi çevreleyen denizler ve açık denizleri kapsayan alanlarda Türkiye’nin menfaatlerini korumak amacında olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, envan-

Denizaltıların

modernizasyonu tamamlandı terindeki denizaltıların modernizasyonuyla bugünün ve yarının harekât ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor. STM’nin yürüttüğü son teknolojiye paralel denizaltı modernizasyonları da bu hedefe ulaşmada önemli rol oynamakta. Başta Milli Gemi Projesi (MİLGEM) olmak üzere deniz platformlarında çok sayıda milli projenin sahibi olan STM, önümüzdeki dönemde de muhtemel yurt içi ve yurt dışı denizaltı projelerinde yer almayı hedefliyor. “Ay Sınıfı Denizaltı Cihaz/Sistem Yenileme Projesi” kapsamında, STM, Sistem-Platform montaj ve entegrasyon faaliyetlerinin, Entegre Lojistik Destek (ELD), ve teknik yardım/destek hizmetlerinin sağladı. STM, hala devam eden “Yeni Tip Denizaltı” projesinde de azami yerli katkının sağlanması için önemli görevler üstleniyor.

Savunma Sanayi

D

eniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın TCG Doğanay ve TCG Dolunay isimli denizaltılarının modernizasyonları tamamlandı. STM tarafından yürütülen proje ile denizaltıların en önemli savaş ve seyir sistemleri modernize edilerek Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildi. STM Savunma Teknolojileri ve Mühendislik A.Ş’nin 4,5 yıldır sürdürdüğü denizaltı modernizasyon çalışmalarını tamamlandı. “Ay Sınıfı” denizaltılar TCG Doğanay (S-351) ve TCG Dolunay’ın (S-352) modernizasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın imkân ve kabiliyetlerine önemli katkı sağlandı. Türkiye’de sivil bir firmanın denizaltı modernizasyonunda ana yüklenici olması bakımından bir ilk olma özelliğini taşıyan proje kapsamında denizaltıların elektronik destek, hücum ve seyir periskopları ile atalet sistemleri modernizasyonu başarıyla tamamlandı. Projenin başarıyla tamamlanması, denizaltı projelerinde yerli sanayinin aldığı sorumluluğun gelişmesi bakımından da önem taşıyor. Proje, 35 yılı aşkın süredir denizaltı inşa eden ve bu konuda büyük tecrübesi olan Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Tersanesinin iş-gücü ve bilgi desteği ile başarıya ulaştı.

TEMMUZ - AĞUSTOS 61


Deniz Eğitimi 62 TEMMUZ - AĞUSTOS

Piri Reis Üniversitesi’nde MentorShip Projesi Tamamlandı P iri Reis Üniversitesi tarafından yürütülmekte olan “Gemi İnşa Sanayi Ar-Ge ve İnovasyon Kapasitesi Geliştirme Merkezi ve Sertifikasyon Programı” projesi akademik faaliyetleri 17 Haziran günü Piri Reis Üniversitesinde gerçekleştirilen “Ar-Ge ve İnovasyonda Klas Kuruluşlarının Rolü’’ konulu çalıştay ve proje kapanış toplantısı ile tamamlandı.

Piri Reis Üniversitesi Konferans Salonu’nda yapılan, üniversite sanayi işbirliğinin ön planda olduğu çalıştayda açılış konuşmasını Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Oral Erdoğan yaptı.SEFT, DELTA, STM, SU MARİNE, TAKA, ÇİNDEMİR , SANMAR, ÇELİKTRANS, TÜRKTER, ARTI, OKYANUS ANAHTAR, AYSU, SEDEF, İSTANBUL, CEMRE, SANMAR, RMK, SELAH gibi tanınmış tersane ve dizayn ofislerinin yer aldığı sertifika programı eğitimleri ve bu

kapsamda yapılan ders, çalıştay ve seminerler ile sektörde Ar-Ge ve inovasyon konusunda önemli bir farkındalık yaratıldığı, sektör oyuncusu tersane ve tasarım ofislerinin Ar-Ge, yaratıcılık ve İnovasyon kapasitelerinin arttırılması yönünde önemli adımlar atılmış olduğu belirtildi. Piri Reis Üniversitesi’nin kuruluş amacının Ar-Ge ve inovasyon anlamında sektörüne hizmet vermek olduğunu belirten Proje Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Taner Albayrak tarafından projenin planlandığı şekilde devam ettiği, öngörülen tüm hedeflerine ulaştığı ve proje çerçevesinde gemi inşa sektörü temsilcilerine verilen mentorluk hizmetlerinin proje süresi sonunda da devam edeceği ifade edildi. Projenin Sektör Danışmanı Sena Nomak ise bu çalıştayda ele alınan ana temanın; 2005-2008 yılları arasında gerçek potansiyeli-

ni gösteren gemi inşa sektörünün eski parlak günlerine dönebilmesi maksadıyla, Ar-Ge ve inovasyon kapasitesinin arttırılmasında klas kuruluşlarının rol ve önemi üzerinde olacağı ve konuşmacıların buna göre özenle seçilmiş olduğunu vurguladı. Erkan Dereli Başkanlığında yapılan klas kuruluşu oturumunda Türk Loydu, ABS, DNV-GL, Class NK ve RINA temsilcileri tarafından konuya ilişkin sunumlar gerçekleştirdi. İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen MentorSHIP (Gemi İnşa Sanayi Ar-Ge ve İnovasyon Kapasitesi Geliştirme Mentorluk ve Sertifika Programı) Projesinin kapanış oturumu yapılacak ve ayrıca ‘’Ar-Ge ve İnovasyon Sertifika Eğitimi’’ katılımcılarının sertifikaları çalıştayın sonunda kendilerine takdim edildi.


Limanlar TEMMUZ - AĞUSTOS 63


DHL Supply Chain Türkiye’nin yeni CEO’su David Christmas

Kısa Kısa

DÜNYANIN en büyük lojistik şirketi DHL Supply Chain, David Christmas’ı Orta Doğu, Rusya ve Türkiye pazarlarından sorumlu CEO olarak atadı. David Christmas yeni görevinde DHL Supply Chain Türkiye’nin strateji ve büyüme süreçlerinden sorumlu olacak. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Christmas, “Müşterilerimiz için daha büyük değer yaratma yolunda çalışmalarımıza devam ederken, lojistik endüstrisini şekillendiren programlar oluşturmaya odaklandık. Orta Doğu, Rusya ve Türkiye bizim için önemli büyüme pazarları. Bu bölge içerisindeki iş geliştirme süreçlerinin bir parçası olmaktan dolayı büyük heyecan duyuyorum.” dedi. 11 yıldır DHL’de çeşitli görevlerde bulunan Christmas, son olarak şirketin Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgelerinde CCO (Chief Customer Officer) görevini yürütürken, 28 ülkenin hesap yönetiminden de sorumluydu.

64 TEMMUZ - AĞUSTOS

Limanlara uğrayan gemi sayısı yüzde 10,5 artışla 6 bin 403 oldu

2015 yılının ilk 5 ayında toplam limanlara uğrayan gemi sayısı 28 bin 414’e ulaştı. Bu gemilerin 14 bin 792 adedi Türk bayraklı, 13 bin 622 adedi ise yabancı bayraklı gemilerden oluştu. Toplam uğrayan gemilerin ağırlığı 284,4 milyon tona ulaştı. Türkiye’nin limanlarına uğrayan gemi sayısı mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 10,5 artışla 6 bin 403 oldu. Bir önceki ayda gemi sayısı 5 bin 794 seviyesindeydi. Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü İstatistik Bilgi Sistemi tarafından açıklanan verilere göre, bu gemilerin 3 bin 322 adedi Türk bayraklı, 3 bin 81 adedi yabancı bayraklı gemilerden oluştu. Toplam uğrayan gemilerin ağırlığı aynı ayda 64,56 milyon ton oldu.

Körfez vapurları dalış turizmi için batırılacak İZMİR Büyükşehir Belediyesi 2012 yılından itibaren ekonomik ömrünü tamamladığı için pek çok kez satışa çıkarmasına karşın talibi olmayan "Alaybey" ve "9 Eylül" adlı körfez vapurlarını Karaburun belediyesine bedelsiz verdi. Karaburun Belediyesi hem dalış turizmini canlandırmak hem de balık popülasyonunu arttırmak amacıyla iki vapuru da batıracak. İzmir'in Alaybey tersanesinde 1974 yılında inşa edilen Alaybey ve 9 Eylül vapurları, 40 yıla yakın bir süre İzmir Körfezi'nde yolcu taşıdı. Sık sık arızalanan ve tamir masrafları artan gemiler İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2012 yılından itibaren ekonomik ömürlerini tamamladıkları gerekçesiyle satışa çıkarıldı. Alaybey'in demirbaş fiyatı 517 bin TL, 9 Eylül'ün ise 631 bin TL olmasına karşın birçok kez üçte bir fiyata satışa çıksa da kimse alıcı olmadı. Satış süreci devam ederken vapurlara sürpriz talipli çıktı. Karaburun Belediyesi vapurları dalış turizmine ilgiyi çekmek ve balık popülasyonunu arttırmak için istedi.Büyükşehir Belediye Meclisi, iki vapuru bedelsiz olarak Karaburan Belediyesi'ne verme kararı aldı. Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır, İlçe kaymakamıyla da protokol yaptıklarını iki vapuru turizm amaçlı olarak kullanacaklarını söyleyerek, "Batık gemi olarak dalış turizmine hizmet edecekler. Dalış turizmine teşvik amaçlı kullanacağız. Ayrıca, balıkların popülasyonunun arttırmak için balık yuvası işlevi görecek" dedi.


1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramınız kutlu olsun. www.coli.com.tr COLI PROJECT CARGO (CPC) SHIPPING LTD. - ISTANBUL represents Singapore based ABB Asia Break Bulk Pte Ltd and Hamburg based CPC Coli Project Cargo GmbH. Both are providing

COLI Project Cargo Ltd.

regular project parcel services between Europe and Asia and vice versa including SE Asia, India, Persian Gulf, Black Sea, Turkey, Med Sea and Baltic. CPC Istanbul is priorly responsible for Turkish and Black Sea markets for imports, exports, transit cargoes and cross trades.

Solutions beyond the ordinary Coli Project Cargo Denizcilik Ltd. Şti.

Eğitim Mah. Ahsen Sk. Sadıkoğlu İş Merkezi 1 No:10 D:66 Kadıköy 34722 İstanbul | Turkey Phone: +90 (216) 325 7970 • E-mail: istanbul@coli.com.tr


Dünyanın en büyük petrol şirketi PetroChina oldu

Kısa KIsa

PEKİN tarafından Çin'in büyüyen ekonomisi için gerekli petrolü güvende tutması için 1999 yılında kurulan PetroChina, piyasa değeri bakımından Exxon'u geçerek dünyanın en büyük petrol şirketi unvanını elde etti. Çinli şirketin piyasa değeri 352,8 milyar dolarla, 352,6 milyar dolarlık Exxon Mobil'i geride bıraktı.Son bir yılda PetroChina'nın hisseleri yüzde 61 yükselirken, Exxon'da yüzde 14 düşüş görüldü. Petrol şirketleri fiyatlardaki düşüş nedeniyle gelirlerinde düşüş yaşadı. Exxon Mobil'in gelirleri son çeyrekte 6,3 milyar dolarla 2009'dan beri en kötü performansı gerçekleştirdi. Aynı dönemde PetroChina'nın kârı 1,8 milyar dolar olarak gerçekleşmişti.

66 TEMMUZ - AĞUSTOS

Kumport Limanı’nın yüzde 65’i satışa çıkarıldı FİBA Holding, 2007’de Turkon’la birlikte 255 milyon dolara aldığı Ambarlı’daki ‘Kumport Limanı’nın yüzde 65’ini yaklaşık 2 milyar dolara satıyor. 2008’de limanın tek sahibi olan Fiba, 2010 yılında yüzde 35 hissesini Umman Devlet Fonu’na satmıştı. Türkiye’nin 3’üncü büyük limanı Kumport için China Merchants dahil 5

talip olduğu belirtiliyor. Çin ve Hong Kong’un en büyük liman işletmecisi China Merchants Grup, Fiba Holding’in Avcılar’daki limanı Kumport’a talip. Çin’in en büyük devlet şirketlerinden biri olan China Merchants Grup ile birlikte bir bir diğer Çinli devlet şirketinin daha Kumport’a talip olduğu ve limanın toplamda 5 talibinin

bulunduğu belirtildi. Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, Kumport Limanı’nda hisse satışının söz konusu olduğunu teyit ederken, ilgili sorumuzu, “O konuda süreç devam ediyor. Bunun dışında bir bilgi vermem doğru değil” şeklinde cevapladı.

YASA Denizcilik gemi siparişinde değişiklik YASA Denizcilik Şirketi, Güney Koreli SPP Tersanesi’ne sipariş ettiği 2 adet 83 bin DWT taşıma kapasitesine sahip kamsarmax tipi kuruyük gemi siparişlerini iptal ederek, yerine 50 bin DWT taşıma kapasitesine sahip MR tipi ürün tankeri ile değişikliğe gitti. Edinilen bilgiye göre YASA Denizcilik Şirketi’nin geçen sene sonu SPP Tersanesi’ne sipariş ettiği 83 bin DWT taşıma kapasitesine sahip 2 adet kuruyük gemi siparişini iptal ettiği ve yerine 183 metre boyunda, 32 metre genişliğinde ve 50 bin DWT taşıma kapasitesine sahip MR tipi 2 adet ürün tankeri siparişi verdiği öğrenildi.


TÜRK ARMATÖRLER BİRLİĞİ

1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı

89. Yılı Kutlu Olsun Tarihten günümüze Denizcilik, hem ekonomik, hem politik hem de kültürel öneme sahip olmuştur. Güçlü Türkiye, Denizcilikle Olacaktır.


Can Besev Yönetici-Analist

G Makale

eçtiğimiz haftalarda denizcilik medyasında gözden kaçan ilginç bir haber vardı. Nedense pek yankı bulmadı. İnsan hayatıyla, kalitesiyle ilgili haberler genelde gölgede kalıyor ve ekonomi, piyasalar ağırlıklı haberler ise daha çok okuyucu çekiyor uluslararası medyada.

68 TEMMUZ - AĞUSTOS

Bu haberde, Pire mahkemesinin 1998 yılında batan Agios Panteleimon adlı kuru yük gemisinin (1972 yapımı, 3,018 DWT) sahiplerinden ikisinin 17 yıl sonra ölüme sebebiyet vermekten mahkumiyetine karar verildiğini yazıyordu. Fiilen de hapis cezalarını bir Yunan adasında çekmeye de başlamıslar, adalet geç de olsa bu sefer biraz tecelli etmiş. Bu olayda, bu eski ve bakımsız gemiyi işleten armatörler gereken bakım onarımı yapmaktansa çareyi bayrak ve klas değiştirmekte aramış, sonunda gemi Honduras bayrağı ve klasında iken Akdeniz’de batmış. Beşi Pakistanlı, ikisi Yunan olmak üzere yedi denizci boğularak can vermiş. İşte bu iki Yunan vatandaşı denizci için mahkeme 17 yıl sonra kesin kararı açıklamış: Bu bir cinayettir, insanlık suçudur. Halen böyle gemiler var, hatta Türk armatörlüklerde de var ve ölüme davetiye şeklinde yüzmeye devam ediyorlar. (DADDER)

“Piyasa Yazıları”nın İnsani Yüzü!

Deniz Çalışanları Dayanışma Derneği’nin bir yazısında şöyle yazıyordu: Maaşlar geciktiğinde veya geminin işleyemesi için gerekli harcamalar yapılmadığında alarm zilleri çalmaya başlıyor. Bir sonraki ay yatar, halledeceğiz gibi vaatlerle oyalanıyorlar. Daha sonra kâbus başlıyor. Evden binlerce kilometre uzakta gemi sorunlarla karşılaşıyor veya yetkililerce denize elverişsizlik nedeniyle tutuklanıyor. Birden işletmeciyle tüm irtibat kesiliyor; belki şirket iflasa sürükleniyor. Kim bilir belki binlerce dolar maaş alacağınız var, eve dönebilecek paranız dahi yok. Yemek, su, yakıt hepsi tükenmeye başlıyor ve giderek anlıyorsunuz ki şirket değil maaşınız, en temel insani ihtiyaçlarınızı bile karşılamayacak. En iyisi beklemek ve paranızı aldıktan sonra eve dönmek. Ancak bu bekleyiş sonsuza kadar da sürebilir. Uluslararası sözleşmelere göre, terk edilme durumunda gemiadamlarının yurtlarına iadesinin ayarlanması ve karşılanması bayrak devletinin sorumluluğu altındadır. Yaşanan birçok vakada görüldüğü gibi gerçekte ise geminin mürettebatı, onların davasını savunan sendikalar ve diğer kurumlar karşılarında herhangi türden bir

yardım sağlayacak bir yetkili bulamamaktadır. Yüzlerce kaderlerine terkedilmiş gemiadamı, perişan koşullar altında aylarca, sağdan soldan verilen yemek ve yakıt sayesinde yaşamakta; nasıl hayatta kalacaklarını, bırakın ailelerine bakmayı, onları bir daha görüp göremeyeceklerini düşünmektedirler. Bir daha görüp göremeyecekleri meselesi gerçek bir nokta, zira Agios Panteleimon murettebatı ve daha birçok murettebat göremedi. İspanya’da, Afrika’da, İtalya’da terk edilen Türk gemilerinin çalışanlarından bazıları (acıları deşmemek için isim vermek istemiyorum) sevdiklerini bir daha hiç göremediler. İşte bu yazıp çizdiğimiz “piyasa yazıları”nın insani yüzü, bu gemiler para kazanmıyor, piyasalar inişte dediğimiz şeyin arka sokakları. O arka sokaklarda çoğu kimsenin hayal bile edemeyeceği şeyler dönüyor, çok rezaletler, sefaletler yaşanıyor. Maaşları, emeği çalan hırsız ve gemiye en zaruri bakımları yapmayıp batışına sebep olan katil elbette suçlu. Ama çaresizlikten ama cahillikten bu gemilere binenlerin de bir düşünmesi, araştırması ibret alması lazım. Gemicilerin çok para


Yaptırım var mı? Yok. Gemiyi haczetmek bir yaptırım değil artık,

çünkü zaten satılsa bankaya olan, yakıtçılara, personele, acenteye, kumanyacıya ve daha birçok yere olan borcu kapatacak para bile gelmeyecek o icra satışından. Yani, öyle örnekler var ki, gemiyi çalıştırıp parasını yiyip sonra üzerindeki mürettebatla terketmek bir kolay kaçıs kapısı. Terkedilen gemi yük altında da olabilir, o yüzden kiracıların da bilhassa çok dikkat etmesi gerek. Mallarını taşıttıkları gemiler bir limanda tutuklanıp, terkedilebilir. Onun için kiralayıcıların bu konuda azami hassasiyet göstermesi gerek. Ancak ve ancak bu tarzda iş

yapan firmalar yük bulamazlarsa yaptıklarının bir anlamı kalmaz ve dolayısıyla bir arınma sağlanır. Rus ruleti oynayan yük sahipleri ve vicdansız armatörlerin birleşimi ise kayıp hayatlar ve sefalet. Diğer taraftan da öyle armatörler var ki, bir kamarot hastaneye düştüğünde yabancı bir ülkede onu gidip kendisi getirmeye kalkışıyor bir diğeri ayağı kırılanı rahat etsin diye business classla getiriyor, tüm tedavisi, ailesi ve gereksinimleri için hassas düşünüyor, elinden geleni yapıyor. İşte bu armatör en iyi kiracılarla çalışmayı, en yüksek navlunları kazanmayı hak ediyor.

Makale

vaad eden şirketlere kanmadan bir düsünmesi lazım, neden diye. Aynı şekilde katılmadan önce gemi ismini açıklamayanlardan ve diğer şüpheli davranışları sorgulaması lazım. Kolay bir şey de değil, bazısı da biraz da bile bile lades diyor. 3-4 ay iş bekledikten sonra evden ve çevreden de baskı olunca gemiye çıkayım da nasıl olursa olsun, kısmet artık diyiveriyor. Ama sonrasında bir teneke kutu içinde (artık gemilikten çıkıyor) iz bilinmez, dil bilinmez bir yerde kaderine terk edilmek, belki de ölmek.

TEMMUZ - AĞUSTOS 69


Mezunlar ‘Geleneksel Dayanışma Gecesi’nde buluştu İTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO) Mezunları DEFAV’ın ev sahipliği ile gerçekleşen ve bu yıl 20’ncisi düzenlenen Geleneksel Dayanışma Gecesi’nde bir araya geldi. İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları’nın bir araya geldiği geleneksel Dayanışma gecesi 23 Mayıs Cumartesi akşamı Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’nde sektörün yoğun katılı ile gerçekleşti. Yemeğin ardından gerçekleşen ödül töreni ile plaketler sahiplerine takdim edildi. İlerleyen saatlerde ise sahneye çıkan ünlü sanatçı Bengü, geceye damgasını vurdu.

Kısa Kısa

Vergi Düştü, Deniz Taşımacılığı Arttı

70 TEMMUZ - AĞUSTOS

KARADENİZ Bölgesi’nin kuzeye açılan kapısı olan Samsun’da bulunan Samsunport ve Yeşilyurt Limanları başta olmak üzere liman hizmetlerinde artış meydana geldi. Samsun TSO Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Salih Zeki Murzioğlu, konteyner elleçlemesinde 2013 yılına göre artışın olduğunu söyledi. Başkan Salih Zeki Murzioğlu, 2013 yılında 29 bin 855 adet konteyner elleçlemesi yapılan Samsun’da 2014 yılında yüzde 45.7 oranında artışla 43 bin 503 adete çıktığını söyledi. 2002-2014 yılları arasında Samsun limanlarının toplam elleçleme miktarının yüzde 143.8 oranında arttığını belirten Başkan Murzioğlu, “Aynı dönemde Türkiye’deki artış yüzde 101.5 oranında oldu. Samsun’un 2002 yılında toplam elleçleme payı yüzde 2.02 iken, 2014 yılında payı yüzde 2.44 olarak gerçekleşti. 2013 yılında elleçlenen konteyner sayısı payı yüzde 0.57 olan Samsun’un 2014 yılında bu payı yüzde 0.79 olarak gerçekleşti. 2014 yılında Türkiye’de toplam elleçlenen konteyner adedi ise bir önceki yıla göre yüzde 4.8 oranında artmıştır” dedi.

Sarp Yat Uluslararası A’ Design Altın Ödülü’nü kazandı DÜNYANIN en prestijli ve geniş kapsamlı tasarım yarışması olarak kabul edilen Uluslararası A’ Design Ödülleri ve Yarışması’nda Türk yatçılık şirketi Sarp Yat ‘Altın Madalya’ ile ödüllendirildi. 83 ülke farklı ülkeden şirketlerin katıldığı yarışmada ‘Yat Tasarımı’ ve ‘Yat İç Mekan’ kategorilerinde ödüle layık görülen Sarp Yat, Türkiye’den ödül almayı başaran tek yat tersanesi olmayı da başardı. İtalya Como’da düzenlenen ödül törenine Sarp Yat adına Sarp Yat Genel Müdürü Ünal Şakar ve Sarp Yat Tersane Müdürü Emre Şandan katıldı.


Makale

GATE�TO LOGISTICS

18-20 Kasım 2015 İstanbul www.logitrans.com.tr

TEMMUZ - AĞUSTOS 71

Uluslararası Transport Lojistik Fuarı Organizasyon EKO MMI Fuarcılık Ltd. Şti.

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.


Zamanında teslimat otomotiv sektöründe maliyeti azaltıyor OTOMOTİV ve yan sanayinin uluslararası pazarda rekabet gücünü artırmasında lojistik firmalarına çok iş düşüyor. Bugün, 100'den fazla ülkeye otomotiv ürünü ihraç eden Türkiye’de lojistik faaliyetlerin önemi gün geçtikçe artıyor. Otomotiv firmaları, stok maliyetlerinin ciddi rakamları bulmasından dolayı stoksuz çalışmayı tercih ediyorlar. Yüklerin taşınmasındaki en ufak bir gecikme yan sanayinin kendi hattının durmasına sebep oluyor, bu nedenle yüklerin her zaman terminli olması gerekiyor. Konuyla ilgili sektör ihtiyaçlarına uygun hızlı, esnek ve alternatifli çözümler sunan Sertrans Logistics CEO’su Nilgün Keleş: “Sertrans Logistics olarak otomotiv sektörüne kurulduğumuz yıldan bu yana hizmet veriyoruz. Hem sektörü,

Lojistik

Çin, lojistikte Türkiye’yi seçti

72 TEMMUZ - AĞUSTOS

LOJİSTİK projelerine 2 trilyon dolar ayıran ve 600 milyar dolarlık lojistik pazarını dışa açma kararı alan Çin, ilk karayolu anlaşması için Türkiye ile masaya oturdu. UND’nin, “en büyük hedeflerden biri” olarak belirlediği Çin pazarına giriş için ilk büyük adım atılmış oldu. 25-26 Mayıs’ta Pekin’de Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Mustafa Kaya başkanlığındaki Türk heyeti ile Çin Ulaştırma Bakanlığı heyeti arasında Karayoluyla Uluslararası Taşımacılık Anlaşması taslağı karşılıklı parafe edildi. UND adına toplantıya katılan Genel Sekreter Nagihan Soylu, “Çin, böyle bir anlaşma için ilk kez Türkiye ile masaya oturdu. Anlaşmanın önemi çok büyük. Çin’den üçüncü ülkelere taşımalar gerçekleştirebileceğiz. İlk anlaşma Türkiye ile yapılıyor. Büyük bir avantaj yakalayacağız. Çin’in Rusya ve AB hatta Türki Cumhuriyetlere olan ihracat mallarını Türk nakliyecileri taşıyabilecek” dedi.

hem sektörün iç ve dış dinamiklerini, hem de sektörün günden güne gelişen ve değişen ihtiyaçlarını yakından takip ediyor ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda biz de hizmet modellemelerimizi güncelliyoruz. Otomotiv lojistiğinde uluslararası nakliye, yurt dışı depolama ve dağıtım, toplama ve geri dönüşüm, yurt dışı depolardaki malların stok takiplerinin yapılması gibi hizmet detaylarıyla rakiplerimizden farklılaşıyoruz” dedi. Özellikle otomotiv firmaları için “Just in Time” hizmetinin gereklilik olduğunu söyleyen Keleş, Sertrans Logistics olarak sunduğumuz “Just in Time” hizmetimiz ile müşterilerimiz, hem stok maliyetlerinden kazanıyorlar hem de ürünleri anında gümrüklenip üretime girebilme fırsatı elde ediyorlar’’diye ekledi.

Ekol İspanya “Speedy Gonzales” hızında YURTDIŞI yatırımlarına hız kesmeden devam eden Ekol Lojistik, 2014 yılında ülke portföyüne İspanya’yı ekledi. Ekol İspanya’nın Satış Müdürü Juan Bautista, “Almanya, Hollanda, Belçika, Macaristan, Polonya, İtalya ve tabii ki Türkiye ile olan karşılıklı günlük grupaj bağlantıları sayesinde Ekol, grupaj çözümler açısından en iyi 5 firma arasına girmeye aday” şeklinde konuştu. Ekol, nakliye hizmetlerinin çoğunu, filo ve gemileri kapsayan kendi altyapısını kullanarak sağlıyor. Ekol İspanya’nın kısa geçiş süreleri gibi birçok rekabet avantajı bulunurken; kendi Ro-Ro gemilerinden birisi olan Ayshe, Barselona ve Madrid’i Münih ve Frankfurt’tan daha yakın hale getiriyor. Bu hizmet, çift şoförlü kara taşımacılık araçlarından çok daha hızlı bir taşımacılık olanağı sunarken, limandan limana teslim süresi 48 saatte gerçekleştiriliyor. Ekol’ün bütünleşik taşımacılık modlarını kullanması firmaya esneklik kazandırıyor.


Endüstriyel Kontrol Ürünleri Akış kontrol, basınç ve sıcaklık izleme ve kontrol

“Uyguladığımız eğitimlerin yanı sıra, özellikle mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda faaliyet gösteren cilerinin katılımı ile gerçekleştirdiğimiz “Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik farkındalığını üst seviyede tutuyoruz. ”

1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramınız kutlu olsun.

MAYIS-HAZİRAN • | 29 |

DEVİNİM MAKİNA

Müh. ve Müm. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Atatürk Oto Sanayi Sitesi, Ahi Evran Cad. Nazmi Akbacı İş Merkezi No: 278 34398 Maslak/İstanbul

Tel : 0 212 346 25 79 Faks : 0 212 346 25 78 info@devinimmakina.com

7 DENİZ

www.devinimmakina.com


Artvin’in gündemi kruvaziyer turizmi HOPA TSO ve HOPAPORT ortak imzaladıkları Kruvaziyer Turizmi Protokolünü hayata geçirmek için aralıksız çalışmalar sürüyor. Son yıllarda Akdeniz’de yaşanan sıkıntılar, Mısır ve Suriye’de yaşanan olaylar Kruvaziyer Turizmi için Karadeniz’in öne çıkmasına neden oldu. Sinop ve Trabzon’da yaşanan kruvaziyer turizm hareketliliğinin Artvin turizminin de değerlendirilmesi düşüncesini öne

çıkardı. Bu kapsamda Hopa Ticaret Odası ve HOPAPORT İl’de kruvaziyer turizmini geliştirme anlamında geçen yıl ortak bir protokol imzalayarak çalışmalara başlamışlardı. Çalışmalar kapsamında Margen Deniz ve Kara araştırmaları, Eğitim ve Danışmanlık firması ile çalışma konusunda anlaşmaya varılmıştı. HOPAPORT Genel Müdürü Meriç Burçin Özer, HOPAPORT olarak kendi limanlarında

Deniz Turizmi

Türkiye’de son 10 yılda gemi turlarına ilgi arttı

74 TEMMUZ - AĞUSTOS

DÜNYADA yaklaşık 22 milyon kişinin tercih ettiği kruvaziyer turlarına ilgi Türkiye’de son 10 yılda büyük oranda arttı, her geçen yıl daha da artıyor. Tüm dünyada toplam 300’e yakın kruvaziyer gemisi var ve bu gemilerin önemli bir kısmı Akdeniz sularında hizmet veriyor. Bu gemilerin destinasyonlarında Türkiye limanları önemli bir yer teşkil ediyor. Kruvaziyer turlarında yolcuların tercihlerini belirleyen ana unsurları fiyat, hizmet, destinasyon, geminin özellikleri olarak sıralayabiliriz. Yolcular kruvaziyer tercihlerini yaparken bazen fiyata göre seçerken bazen de uğranılan limanların özelliğini ya da geminin yeni ve en büyük olması gibi unsurları ön planda tutabiliyor. Kruvaziyer seyahatleri Türk turistler tarafından giderek daha çok tercih ediliyor. 7-8 yıl öncesinde tüm Türkiye’de 10 bin kişinin çıktığı ve lüks seyahat olarak anılan gemi turları turizm pastasındaki yerini giderek genişletti. Çünkü hem fiyatlar daha ulaşılabilir oldu hem de çok daha çekici destinasyonlar oluşturulmaya başlandı. Geçen yıl Türkiye’de kruvaziyer turlarıyla toplamda 70 bin kişi seyahat etti.

projenin uygulanabilirliği anlamında bir dizi çalışma içine gireceklerini, ancak asıl önemli olanın turizm firmalarının gelen turistlere sunacakları hizmetler olduğunu, turizm firmalarından tutun, esnafa ve lokantalara kadar her sektörün bu projenin önemini kavramasını sağlama adına bu bilgilendirmelerin yapıldığını söyledi.

Türkiye Mavi Bayrak’ta dünya ikincisi

TÜRKİYE’de, suyunun temizliği ve çevre yönetimi açısından nitelikli plajlara verilen “Mavi Bayrak”a sahip plaj sayısı, son 10 yılda 2,5 kat artarak 436’ya ulaştı. “Mavi Bayrak Programı”nı uygulayan Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı (EFF) ile Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) verilerinden derlenen bilgiye göre, Türkiye, gerekli standartları taşıyan nitelikli plaj ve marinalara verilen uluslararası çevre ödülü “mavi bayrak”a, 1994 yılında kavuştu. Türkiye, 6’sı Antalya, 5’i Muğla, 1’i Aydın olmak üzere toplam 12 plajla başladığı “mavi bayrak yarışı”nda, geçen süreçte dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldı. Bu yılki değerlendirme sonucu 436’ya yükselen bayraklı plaj sayısı, böylece 174 mavi bayraklı plajın bulunduğu 2005 yılına göre 2,5 kat arttı. Türkiye, bu sayıyla, 578 plajla İspanya’nın birinci olduğu mavi bayraklı plaj sahibi ülkeler sıralamasında, ikinciliğe ulaştı. Avrupa ülkelerinin önem verdiği gözlenen “Mavi Bayrak Programı” uygulayan 47 ülke arasında, Yunanistan 395 plajla üçüncü, Fransa 379’la dördüncü, Portekiz 299’la beşinci, İtalya 280’le altıncı, Danimarka 250 ile yedinci sırada yer aldı.


Yat-Tekne TEMMUZ - AĞUSTOS 75


Kaya Ropes Team Turx Cardiff’te ülkemizi temsil etti

Y

Yelken

elkenin formulası sayılan ve dünyanın en zor 4 yelken yarışından biri olan Extreme Sailing Series™ (ESS)’te ülkemizi temsil eden Kaya Ropes Team Turx 18 – 21 Haziran tarihleri arasında Cardiff ’te yapılan dördüncü ayak yarışlarına katıldı Seri’nin geleneği olduğu üzere, etap 18 Haziran’daki basın günüyle başladı. Gerçekleştirilen dümenci ve basın toplantılarının ardından Cardiff ’te 4 günlük zorlu yarış için start verildi. Extreme Sailing Series™’in dünyaca ünlü

76 TEMMUZ - AĞUSTOS

“stadyum yarışları”nda ekipler hergün için planlanan 8 yarış için 4 gün boyunca parkurda mücadele verdiler. Serinin Cardiff Etabı 21 Haziran’da sona erdi. Extreme Sailing Serisinin Cardiff ayağında ülkemizi temsilen yarışan Kaya Ropes TeamTurx’ün ana sponsporu olan Kaya Ropes’un Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kaya şunları söyledi: Bu yarış bizim için çok daha farklı bir anlam taşıyordu. Beklediğimiz gibi katamaranlar Cardiff ’te zorlu dalgalar ve güçlü rüzgarlarla

mücadele ettiler. Kaya Ropes Team Turx bu zor etapta yine Kaya Ropes’un yüksek teknolojiyle ürettiği “high-tech halatları” ile rakipleriyle mücadele etti. Bu sayede, biz de, TeamTurx de gücümüzü bu zor yarışta ortaya koymuş olduk. Kaya Ropes Team Turx, daha önce yarıştığı 3 etap olan Singapur, Umman ve Çin’de gösterdiği üstün performans sayesinde elde ettiği Land Rover Above and Beyond Kupası’nı da elinde bulunduruyor.


Kısa Kısa

1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramınız kutlu olsun.

TEMMUZ - AĞUSTOS 77

MIRA MARINE

SOLE GLOBAL DISTRIBUTOR MARINE LUBRICANTS Osmanağa Mah. Özpark Sk. No:7 Kadıköy/İst.- Türkiye Tel: +90 216 449 1900 Fax: +90 216 449 3169 E-Posta: info@miramarine.com.tr Web: www.miramarine.com.tr


Ufuk Akkuş

Gezi

Yurtdışına adım attım ve adeta ruhuma kanat taktım

78 TEMMUZ - AĞUSTOS

Safranbolu’da sigortacılık yapan Ufuk Akkuş, işinin dışında seyahat etme tutkusuyla bugüne kadar dünyanın 33 ülkesini gezdi ve 2008 yılında yurtdışına çıktığı ilk seyahatinde adeta ruhuna kanat takarak özgürlüğün tadına vardığını söyledi. Ufuk Akkuş ile yaptığımız söyleşide, “Bu kadar ülke ve bu kadar şehir ile başımıza ilginç şeyler gelmemesi tabii ki mümkün değil. Çok komik anılar hatta trajikomik şeyler de yaşıyoruz. Bunları daha sonra bir kitapta derlemeyi düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Ufuk Akkuş kimdir kısaca tanıyabilir miyiz sizi? Gezgin olmak ve fotoğraf merakı nereden hayatınıza girdi? 1977 Safranbolu doğumluyum. Şu an sigorta acentesi olarak yine Safranbolu’da çalışıyorum. Gezmek ve dünyanın farklı kültür ve renklerini görmek her zaman içimde olan bir duyguydu. Tabii ki beraberinde fotoğrafçılık da kendiliğinden geldi ve gezilerimle birlikte hayatıma girdi. Çok uzun zaman önce gezmeye başlasam da yurtdışına ilk adımımı 2008 yılında attım ve ruhuma adeta birer kanat daha taktım. Bugüne kadar kaç farklı ülke ve şehir gezdiniz, Bunlardan en ilginç olanı hangisiydi? 2008 yılından bu yana 33 farklı ülkeye adım attım ve hepsini de şehirleri ile birlikte doya doya gezdim diyebilirim. Sanıyorum 100’ün üzerinde bir şehir de portföyümde olmuş oldu. İlginç diyebileceğim o kadar şehir var ki, ayırt etmek tabi ki mümkün değil. Afrika’dan Güney Amerika’ya, Avrupa’dan Asya’ya kadar her

ülke ve şehir bambaşka güzellikler sundu adeta. En son yaptığım Amerika seyahatim ilginç olanlardan birisiydi benim için. Bu kadar ülke ve bu kadar şehir ile başımıza ilginç şeyler gelmemesi tabii ki mümkün değil. Çok komik anılar hatta trajikomik şeyler de yaşıyoruz. Bunları daha sonra bir kitapta derlemeyi düşünüyorum. En son yaptığınız Amerika seyahatinizde hangi eyaletleri gezdiniz, buralardan en ilgi çekici bölgeler hangileriydi? Fotoğrafçılar için en güzel kareleri nerede yakalama imkân var Amerika’da? Ve son olarak Amerika’nın sizin gözlemlediğiniz, kendilerini diğer ülkelerde ayıran kültürel ve yaşamsal farklılıklar nelerdi? Her seyahat farklı deneyimler kattı tabii ki bana. Amerika da bunlardan bir tanesi idi. New York, New Jersey ve Washington DC eyaletlerini, Philadelphia ve Atlantic City’i gezme imkanı buldum ve unutulmaz zaman geçirdim buralarda. Philadelphia’da


Seyahatlerinizi nasıl planlıyorsunuz. En ekonomik seyahat yöntemleri nelerdir. Ayrıca bu tip keşif seyahatlerine aile ve çocuklarla çıkmanın zorlukları var mı? Seyahatlerimi planlarken genel olarak fotoğraf zenginliği olan ülkeler ve şehirler öncelikli tercihim. Tabii ki mevsimlere göre de planlar yapmak zorundayım aynı zamanda. Kültür de benim için çok önemli. Çünkü aynı zamanda kültürlerin farklı yönlerini kendi gezenkelebek.com adlı sitemde yazıyorum. Seyahat için ilk önce uçak biletlerini kampanya ve uygun zamanlarda yakalamak gerekiyor. Daha sonra ise seyahatin asıl harcaması çok olan konaklama bedeli geliyor. Konaklamada da uygun hostel ve otelleri tercih ediyorum. Hostel zaten başlı başına farklı bir kültür aynı zamanda ve çok güzel anılar yakalayabiliyorsunuz. Genelde sırt çantası ile çıktığım seya-

hatler ve konaklama tipleri aile için biraz zorlu bir etap olabiliyor. O nedenle aile ile seyahat edeceklere tek ülke tek şehir gibi sabit konaklamalı yerleri tavsiye ediyorum. Türkiye’deki gezgin ve fotoğraf severler için yurt içi ve yurtdışı nereleri tavsiye edersiniz? Türkiye’de benim gibi gezen gezginler elbette var ve herkes kendi ruhuna hitap eden bölgelere seyahati tercih ediyor. Mesela benim ilk yurtdışı çıkışım Brezilya ve Arjantin olmuştu ve ruhum gerçekten beni oraya doğru yönlendirmişti. Ama ilk defa çıkacaklara ufak bir tavsiyem vizesiz ve kolay bir rota ile başlayıp daha ilk çıkışta zorlanmamalarıdır. Şu ana dek gittiğiniz yerlerden en çok etkilendiğiniz ülke ve şehir neresiydi? Ve gitme fırsatınız olmadığı fakat listenizde bulunan yerler var mı? Doğruyu söylemek gerekirse ben güney Afrika’nın en uç bölgesi olan Cape Town’dan çok etkilendim. Doğa, kültür, deniz, tabiat her şey oradaydı benim için. Harika fotoğraflarla ve muhteşem anılarla döndüm Cape Town’dan ve her zaman listemin ilk sırasına koyabilirim. Filipinler’de bulunan Boracay Adası da doğası ile beni çok etkileyen yerlerden bir tanesi idi aynı zamanda. Şu ana kadar gidemediğim ama çok merak ettiğim yerlerden bir tanesi Alaska’dır. Ancak buraya gittiğimde çok daha fazla zaman geçirmek istiyorum Alaska’nın do-

ğasında. Sizin gibi gezginler için modern seyyah denilebilir. Gittiğiniz yerlerin en özel ilgi çekici yerlerini, belki de bilinmeyen yönlerini kısa süre içinde keşfedip, gezip gördüğünüz yerlerin web sayfalarınızda yazı ve fotoğraflarınız ile gönüllü tanıtımını yapmaktasınız. Bu şekilde yapılan turizm etkinliğinde ülkemizin daha fazla bulunması ve ilgi çekmesi için neler yapılmalıdır? Özellikle sizin yasadığınız yer olan Safanbolu bir dünya tarih kenti ancak gezginleri ve fotoğraf tutkunlarını kendisine çekmekte yeteri kadar etkin mi bu tip şehirlerimiz? Modern seyyah bakışı ile çok güzel tanımlamışsınız ve gerçekten de yaptığımız her şeyi yaparken Türkiye ve ülkem adına gurur da duyuyorum. Ben Türkiye’den çıkan gezgin sayısının yeterli olmadığını ve daha çok bu ruha sahip kişilerin olması gerektiğine inanıyorum. Sadece bizim çabalarımız elbette yeterli olmuyor. Bu konuda desteğe de her zaman ihtiyaç duyuyoruz. Bunun için tabi ki gücümüzün yetmediği yerlerde yardıma ihtiyacımız var. Yaşadığım yer olan Safranbolu turizme çok önem veriyor ve buradaki turizmi tanıtmak amacı ile desteklerini her zaman veriyorlar. Bu desteklerin daha organize ve daha sürekliliği olacak şekilde yapılması lazım diye düşünüyorum.

Gezi

ve New York’ta çok güzel gece fotoğrafları yakalama imkanım oldu elbette ama Niagara Şelalesi’nin olduğu Buffalo şehrinde apayrı bir doğa fotoğrafları yakalamak ve orada olmak müthişti. Amerika gerçekten tahmin ettiğimden çok çok farklıydı. Kültürü ve tarzı muhteşem. Kanun ve nizam ülkesi olduğunu, kuralları insanların ne kadar güzel uyguladığını, saygıyı ve insana verilen değeri burada çok daha iyi gördüm. Herkesin mutlaka bunları görmesi gerektiğini ve bunlardan bir şeyler çıkartması gerektiğini düşünüyorum.

TEMMUZ - AĞUSTOS 79





Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.