7deniz Dergisi Mart-Nisan 2017

Page 1

Fiyat: 20¨ Yıl:5 Sayı:26 Mart - Nisan 2017

Salim Özpak: Tersanelerin işletme izinleri 2017’de tamamlanacak Murat Kıran: Sektörümüzün hak ettiği yerde olması bizlere gurur veriyor Volkan Uslu: Çanakkale’nin parlayan yıldızı Gestaş

Murat Demir: Denizcilik sektörüyle gönül bağımız var Ali Kaya: Kaya Grubu global oyuncu olma yolunda Kemal Göver: İşi alır, yapar ve başarılı şekilde teslim ederiz


Kalite ve güvenin buluştuğu adres...

Axiom I M P E X

Türkiye Distrübütörlüğü

JULI SLING

YÜKSEK TONAJLI KİLİTLER VE POLYESTER SAPANLAR

YÜKSEK MUKAVEMETLİ ÇELİK HALATLAR

DNV-GL SERTİFİKALI GEMİ HALATLARI

GEMİ GÜVERTE KONTEYNER EKİPMANLARI

ÇELİK HALAT SOKET YAPIŞTIRICI WIRELOCK TÜRKİYE DİSTRÜBÜTÖRÜ

HLIFT KALDIRMA EKİPMANLARI

İŞ GÜVENLİĞİ EKİPMANLARI

GEMİ ÇAPA ZİNCİR VE EKİPMANLARI

JULI SLING CO.,LTD

0 850 466 08 18

info@gover.com.tr

Telefon : 0090 226 461 21 73-74-75 Fax : 0090 226 461 21 75


TOPLAM

777 TON ÇEKME Ç EKME GÜCÜ


İÇİNDEKİLER

16 Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Genel Yayın Koordinatörü Derya Altuntepe derya@7deniz.net

20

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış cilem@7deniz.net Editör Cengiz Tepebaş cengiz@7deniz.net Katkıda Bulunanlar Engin Koçak Doç. Dr. Soner Esmer Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan Görsel Yönetmen Polat Sarıgül polatsarigul@hotmail.com Yayın Danışma Kurulu Can Besev, Kapt. Kubilay Ulucan, Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan, Semih Ege, Pelin Özkan, Engin Koçak, Mustafa Kemal Kırnak Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan, İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan İskandinavya Bölge Temsilcisi: Semra Dag Hınd

28 42

Reklam ve Abone reklam@7deniz.net İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 0216 330 30 23 e-mail: info@7deniz.net CTP ve Baskı Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd Şti. Yayın Yerel - Süreli Yayın 7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz hiçbir yerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.

68

14

Şubatta ihracat yüzde 5,1 artışla 11,3 milyar dolar oldu

16

Tersanelerin işletme izinleri 2017’de tamamlanacak

20

Sektörümüzün hak ettiği yerde olması bizlere gurur veriyor

26

Denizcilik sektörünü 2017’de neler bekliyor?

28

İşletme finansmanı pazarlık gücümüzü azaltıyor

32

Çanakkale’nin parlayan yıldızı Gestaş

38

Deniz ile gökyüzünün birleştiği yere bakmak…

42

Denizcilik sektörüyle gönül bağımız var

48

Hedefimiz; ustalaştığımız karbon kompozit gemi inşalarımızı artırmak

52

SEFT, ülkemizin hedeflediği yerlilik ve millilik seviyesine ancak nitelikli yerli tasarım ve mühendislik ile ulaşabileceği inancıyla çalışıyor

58

Kaya Grubu global oyuncu olma yolunda

62

STM imzasını “İlk”lere atıyoruz

66

İşi alır, yapar ve başarılı şekilde teslim ederiz

70

Yeşil gemi gereklerinin deniz taşımacılığı üzerindeki önemi ve bedeli

74

KGF kredilerinin %6’sı denizcilik sektörünün

78

Sitem Ateş’ten “El İncesi” bir kitap



Editör

Neydik, ne olduk,ne

olacağız?

Önce; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle, denize, denizciliğe gönül vermiş, bu uğurda karşılaşacağı sıkıntılara göğüs germiş tüm denizci kadınlarımızı canı gönülden kutluyor ve başarılarının devamını diliyoruz… İlk defa geçen sene Yakamozlar’ımız vesilesiyle denizci kadınlarımız bir araya geldiler, tek ses oldular ve sektörde kadın kimliğiyle var olabilmek için verilen mücadeleyi dile getirdiler. “Deniz ve Kadın” tanımının nerelerden nereye geldiğini gözlerimiz önüne serdiler. Bu vesileyle Yakamozlar’ımızı tebrik ediyor, ünlü halk ozanımız merhum Neşet Ertaş’ın “Kadınlar insandır, erkekler ise insanoğlu” sözüne satırlarımız içerisinde yer veriyoruz… Gelelim 7Deniz Dergisi’nin Mart-Nisan sayısında sizler için hazırladığımız içeriğimize… Ana konumuz gemi inşa ve savunma sanayii olunca, sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirmek hedefiyle bolca röportaj yaptık. Konuları enine boyuna sektör temsilcileri ile tartıştık. Gördük ki savunma sanayisinde kat ettiğimiz mesafeyi ne yazık ki bir türlü gemi inşa sanayiye yansıtamıyoruz. Kuşkusuz Türk gemi inşa sanayi gelişiyor, bu uğurda hem sektör oyuncuları var gücüyle çalışıyor, hem de kamu tarafı adımlar atıyor. Ancak; Çin’in 25.1 milyon gt, Güney Kore’nin 23.272 milyon gt, Japonya’nın 13.05 milyon gt, Filipinler’in 1.86 milyon gt olduğu gemi ihracat rakamlarında Türkiye’nin esamesi bile okunmaması içimizi burkmuyor mu? Hiç sanmam!

4 MART - NİSAN

Başbakanının, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanının “Denizci” olduğu ülkemizde, Türk denizcilik sektörünün zirve yapacağına inanmak hayal mi? İnşaat konusundaki atağımızın denizcilik sektörümüz için de olmasını istemek fesatlık mı? Peki, “Sektör olarak neredeyiz” sorusunun cevabını rakamlarla, verilerle ortaya koyamıyor olmamız bizim ayıbımız değil mi? Yayınlanan birkaç verinin geçmiş yıllara ait olduğu, yapılan dönemsel analizlerin sürekliliğinin olmadığı, kısaca neyin ne olduğunun belli olmadığı bir sektörde neyi hedefliyoruz? Rakamlarla konuşmadığımız bir sektörü, kamu tarafına nasıl anlatacak, hangi destekleri isteyecek ve bu destekler geldiğinde neler olacağını afaki ifade edip ne olmasını bekliyoruz? Esasen lafı çok da uzatmaya gerek yok! Kervan yolda düzülür mantığıyla dünya oyuncusu olamayacağımız ortada. Dileriz bu konuda, sivil toplum kuruluşlarımız bayrağı devralır ve Türk denizcilik sektörünün mevcut durumunu sektörün tüm paydaşlarını içine kapsayacak şekilde serer önümüze… Diğer taraftan medarı iftiharımız MİLGEM Projesinin denizcilik sektörümüze katkısı, hem ülkemizin, hem de sektörümüzün başarısı yadsınamaz… Başarısıyla uluslararası model olmayı başaran MİLGEM, Türk deniz kuvvetleri personeli, Türk mühendis ve işçisinin örnek bir eseri… Bir sonraki sayıda görüşünceye kadar her şey gönlünüzce olsun.

İbrahim Kocamış




“ Bizim için gerçek hizmet her zaman her yerde olandır.” “POUR NOUS LE VRAI SERVİCE EST” “TOUJOURS, A TOUS LES ENDROITS.” “OUR MISSION IS” “READY EVERYTIME TO EVERYWHERE”

Eğitim Mahallesi Poyraz Sokak Sadıkoğlu Plaza 5 No:33 Kat:1 Kadıköy / İstanbul Tel: +90-216-4496148 / 4147468 • Fax: +90-216-4496175

www.atlasproje.com • www.atlasnakliyat.com • info@atlasproje.com


Kısa Kısa Körfez sızıntısı firmaların ruhsatını iptal ettirdi

TÜRKİYE Cumhuriyeti Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü Acil Müdahale Firmaları ve Denetimleri konulu yaptığı duyuruda, deniz temizliği alanında çalışan birçok firmanın yetkilerini iptal etti. Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürü Hızırreis Deniz imzalı yapılan açıklama şöyle: Bilindiği üzere, Deniz çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale Görevi Verilebilecek Şirket/Kurum/Kuruluşların Seçimine

ve Yetki Belgesi Bulunan Şirket/Kurum/Kuruluşlar ile Kıyı Tesislerinin Çalışma Usullerine İlişkin Tebliğ (2009/4) kapsamında Bakanlığımız tarafından denetimler yapılmaktadır. Yetki belgeleri iptal edilen firmalar: -TÜRKİYE LİMAN İŞLETMECİLERİ DERNEĞİ -BOTAŞ BORU HATLARI İLE PETROL TAŞ A.Ş. -MARE DENİZ TEMİZLİK HİZMETLERİ A.Ş. -MARTI ÇEVRE HİZMETLERİ DENİZ TEM.VE MALZ.ÜRETİMİ İÇ DIŞ TİC.LTD.ŞTİ. -ARAS DENİZ İNŞAAT A.Ş. -BAŞARAN GEMİ ONARIM MÜHENDİSLİK LTD.ŞTİ. -MOST ARMADA SANMAR Ortaklığı NRC ÇEVRE KORUMA ATIK YÖNETİMİ VE ARITMA HİZMETLERİ A.Ş. -MEKE ATIK TOPLAMA VE HİZMETLERİ VE DENİZ TEMİZLİĞİ A.Ş. -MED MARİNE KILAVUZLUK VE RÖMORKAJ HİZM. İNŞ. SAN.VE TİC. A.Ş. Lisansı devam eden firmalar: -ARPAŞ -GİSAŞ -UZMAR

Denizlerde servet yatıyor

Maersk Line, blockchain teknolojisine geçiyor

DÜNYANIN en büyük deniz taşımacılığı şirketi olan Maersk Line, kıtalar arasında dolaşan gemilerini ve yüklerini takip etmek için IBM’nin blockchain altyapısını kullanacak. Değer içeren verilerin şifrelenerek güvenli bir şekilde depolanmasını ve şifrelenen bu verilerin yönetilmesini sağlayan blockchain teknolojisi günümüzde dijital para birimi olan bitcoinin temelinde kullanılmasının yanı sıra finansal kurumlar başta gelmek üzere pek çok farklı sektörden şirketlerin kendilerine ait verilerin kontrolünü sağlamak için kullandığı bir yöntem. Dünyanın en büyük bilişim teknolojisi şirketi IBM de bu alanda önde gelen şirketlerden biri. IBM geçtiğimiz yıl kurumsal müşterileri için şirketin Watson isimli yapay zeka bilgisayarı tarafından desteklenen blockchain teknolojisini kullanıma sunmuş ve aralarında dünyanın önde gelen mağazalar zinciri Wal-Mart’ın da bulunduğu 400’ün üzerinde şirket bu teknolojiyi kullanmaya başlamıştı. Her yıl 70 milyonun üzerinde konteyner sevkiyatı yapan Maersk Line’ın bu yıl sonuna kadar yaklaşık 10 milyon konteyneri blockchain sistemini kullanarak teslim etmesi planlanıyor.

8 MART - NİSAN

TÜRKİYE Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türk insanı olarak yönümüzü denizlere dönmemiz gerektiğini söyleyerek 'Su ürünlerinde 744.7 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz ama Çin 21, Norveç'in 10.8, Vietnam'ın 8 milyar dolar ihracat yaptığı bu alanda hala kat edecek çok yolumuz var' dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, sudaki gıda kaynaklarının dünyada büyük gıda rezervleri olarak kabul gördüğünü, üç tarafı denizlerle çevrili, dört denize kıyısı olan Türkiye'nin, göl, gölet, baraj gölü, akarsu ve kaynak suları mevcudiyetiyle önemli bir su ürünleri potansiyeli bulunduğunu belirtti. Yaklaşık 26 milyon hektar büyüklüğüyle Türkiye'nin sahip olduğu su ürünleri alanlarının orman yüzölçümünden fazla bir yeri kapladığını vurgulayan Bayraktar, 8 bin 333 kilometrelik kıyı şeridine, göl, gölet, baraj göllerine, akarsularına rağmen su ürünlerinde potansiyelini yeterince kullanmadığını dile getirdi.



Kısa Kısa Dünya denizcilik sektörüne yön verenler listesine girdi

Assan Liman’a yeni genel müdür

KİBAR Holding bünyesindeki Assan Liman İşletmeleri A.Ş Genel Müdürlüğüne Toros Tolga Keleşoğlu getirildi. 1971’de Ankara’da doğan Toros Tolga Keleşoğlu, 1994 yılında Hacettepe Üniversitesi Filoloji bölümünden mezun oldu. Aynı yıl içerisinde İstanbul Üniversitesi İktisat Vakfı tarafından düzenlenen Dış Ticaret Eğitimini tamamladı. Çalışma hayatına 1995 yılında Assan Demir ve Sac Sanayi A.Ş.’de ithalat uzmanı olarak başlayan Keleşoğlu, sırasıyla Kibar Holding bünyesinde İthalat Şefliği, Dış Satınalma, Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Kasım 2012 tarihinden bu yana Assan Demir ve Sac Sanayi A.Ş. Genel Müdürlüğü görevini yürüten Keleşoğlu, Şubat 2017 tarihi itibariyle Assan Liman İşletmeleri A.Ş Genel Müdürü olarak kariyerine devam ediyor.

LLOYD'S List tarafından her sene açıklanan denizcilik sektörüne yön veren ilk 100 isim listesinde, Yılport Holding Yönetim Kurulu Başkanı Robert Yüksel Yıldırım, tek Türk yatırımcı olarak 72. sıradan listeye girdi. Öte yandan limancılık sektöründe 2016'da öne çıkan isimler listesinde ise Robert Yüksel Yıldırım, dünya devlerini geride bırakarak 8. sırada yer aldı. Dünyanın en büyük 100 liman işletmecisini belirleyen Lloyd's List, her gün büyüyen konteyner hacimleri ve sektördeki dalgalanmalar karşısında bile konumunu bir adım ileriye taşıyan liman işletmecilerini açıkladı. Listeye sekizinci sıradan giren YILPORT Holding Yönetim Kurulu Başkanı

Robert Yüksel Yıldırım, ilk 10 isim arasında yer alan MSC'nin liman işletmeciliğini yapan Terminal Investment Limited CEO'su Vikram Sharma ve Shanghai International Port Group Başkanı Chen Xuyuan'ı geride bıraktı. Yıldırım Group'un iştiraki olan ve ünlü Türk işadamı Robert Yüksel Yıldırım'ın yönetim koltuğunda oturduğu Yılport, önümüzdeki 10 yıl içinde, ilk 10 uluslararası liman listesine adını yazdırmak istiyor. Bir dizi zekice yatırımla yükselişe geçen Yılport, hedefine her geçen gün yaklaştığı görülüyor. Gemport ve Rotaport'daki yerel anlaşmaları, Norveç ve İsveç limanlarındaki hisseleri ve Portekiz merkezli Tertir'in devralımı yaptığı yatırımlara örnek gösterilebilir.

TORGEM'de dünyanın en büyük pilot botları inşa edildi DÜNYANIN en büyük petrol şirketi Saudi Aramco'nun yüzde 85 ihracatının gerçekleştirdiği Ras Tanura Rafinesi ve 4 mil açıkta yer alan iskelelerinde kullanılmak üzere Torgem Tersanesi'nde inşa edilen 27 metre boyundaki dünyanın en büyük 2 pilot botu, Saudi Marcap firmasına teslim edildi. Geçen sene ihale edilen ve 10 ay gibi kısa bir sürede Torgem Tersanesi'nde inşa edilen pilot botlarının deneme seferlerinin tamamlanmasıyla birlikte, önümüzdeki günlerde Basra Körfezi’nde görev yapmak üzere gemiye yüklemeleri yapılacağı kaydedildi. Ras Tanura Rafinerisi ve iskelelerine yanaşacak ULCC ve VLCC tankerlerine pilotaj hizmeti verecek olan dünyanın en büyük pilot botları, 7 gün ikmalsiz alarga da hizmet verme özelliğinin dışında, 3 metre dalga yüksekliğinde güvenli operasyon yapma özelliğine sahip.

10 MART - NİSAN



Kısa Kısa Sanmar, römorkör işletmeciliğinde atağa geçiyor SANMAR'IN römorkör işletmeciliği alanında dünyanın en genç ve en kaliteli filosuna sahip olduğunu vurgulayan Ali Gürün, "Yurt dışında yeni fırsatları kolluyoruz.” dedi. LNG ile çalışan ilk römorkörü inşa ederek dünya çapındaki bilinirliğini artıran Sanmar’da büyüme hızlandı, Altınova'daki yeni tersanede 2. faz yatırım 5 yıl öne çekildi. Geçtiğimiz hafta 100. römorkörünü ihraç eden Sanmar, römorkör işletmeciliği ve kılavuzluk tarafında da oldukça iddialı. Türkiye'de 7 limanda römorkör işletmeciliği yapan şirket, yurt dışında yeni işbirliklerine hazırlanıyor. Sanmar Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi Ali Gürün, “Özellikle Türk liman işletmecilerinin yurtdışı yatırımlarında 40 yıllık tecrübemizle avantaj sunacağımıza inanıyoruz” dedi. Römorkör inşasında dünyadaki trendleri belirleyen bir gurubun içerisinde yer aldıklarını vurgulayan Gürün, "Dünyanın sayılı üreticilerinden biri olarak global gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Römorkörlerin çekme kapasitelerinin sertifikasyonuyla ilgili dünyada yeni 'römorkör test edilme inisiyatifi' kuruldu. Buradaki iki römorkör şirketinden biriyiz" diye konuştu.

Temp-Coat Türkiye temsilcisi Vizyon Endüstriyel Europort’a katılıyor

Türkiye ve Rusya arasındaki deniz ticareti gelişiyor

ULUSOY Denizcilik Karadeniz Ro-Ro Samsun Koordinatörü Tuncer Üçüncüoğlu, Rusya ile Türkiye arasındaki uçak krizinin atlatılmasının ardından başlayan gemi seferleri ile günde 6-7 geminin Samsun-Rusya arasında gidip-gelerek ticaret yaptığını söyledi. Türkiye hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından 2 ülke arasında ipler gerilmiş ve ticaret durma noktasına gelmişti. İlişkilerin sıkıntılı olduğu dönemde günde sadece 15 bin ton mal taşıyan 22 gemi Samsun Limanı'na demir atarak ilişkilerin düzelmesini ve ticaretin tekrar başlamasını beklemişti. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Tuncer Üçüncüoğlu, Rusya ile deniz ticaretinin eskisinden 2 kat daha iyi seviyeye gelebileceğini söyledi. Üçüncüoğlu, "Rusya ile ilişkiler ihracat ve ithalat yönünde eskisinden 2 misli daha artma yolunda ilerliyor. Seferlerde herhangi bir aksama yok. Gemiler gidip geliyor. Narenciye gemileri çalıştı. Samsun Limanı'ndan dünyanın her yerine 20 ton bile malı olanlar konteyner halinde gönderebilir. Karadeniz limanlarının büyük çoğunluğu Rusya'ya bağımlı bir şekilde çalışıyor. İlişkiler bozulunca ihracat durmuş, bütün gemiler de yatıyordu. Ama şimdi çalışmaya başladılar ve düzen eskisinden daha iyi işliyor" dedi.

12 MART - NİSAN

VİZYON Endüstriyel, Temp-Coat(sıvı tabanlı ısı ve ses yalıtımı) markasının Türkiye mümessili olarak endüstriyel tesislerde, marinde ve yapı sektöründe uygulama ve tedarik alanlarında hizmet veriyor. Temp-Coat Silent Running sıvı ses yalıtım kaplamasının da Türkiye temsilciliği yapıyor. -20 ile +160C çalışıma bandı süreçlerinde maksimum 5 mm kalınlıkta biten, en az 10 yıl çalışma garantisi bulunan ve uluslararası sertifikalara sahip ürün ve uygulamaları enerji verimliliği, krozyon koruma ve minumum işçilik kayıpları ile fark yaratmakta. Temp-Coat 101 (ısı) ,Silent Running(ses) ve HPI( yüksek ısı sıvı yalıtım) ürünleri kesintisiz yalıtım prensibi ile çalışıyor.



Kısa Kısa

Şubatta ihracat yüzde 5,1 artışla 11,3 milyar dolar oldu Şubat 2017 ihracatı geçen yıla göre 1 iş günü eksik olmasına rağmen yüzde 5,1 artışla 11 milyar 296 milyon dolar oldu. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “En dikkat çekici artışlar Çin, ABD ve İsrail'de görüldü. ABD'ye güçlü ihracat artışının sürmesini bekliyoruz” dedi.

İ

stihdam Seferberliği için üyelerinin yarattıkları yeni istihdamı kaydedecekleri bir portalı faaliyete geçirdiklerini söyleyen Büyükekşi, “Önümüzdeki dönem Sayın Cumhurbaşkanımız ve Çalışma Bakanımızın teşrifleriyle bu konuda bir toplantı gerçekleştireceğiz” diye konuştu. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Şubat 2017 ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 artışla 11 milyar 296 milyon dolar oldu. İhracat rakamlarını Bursa’da Türkiye’nin ilk yerli tramvayı İpekböceği’nin üretildiği Durmazlar Makina’da açıklayan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, artışın bu yıl şubat ayının 1 iş günü eksik olmasına rağmen gerçekleştiğine dikkat çekti. Büyükekşi, “Bildiğiniz gibi 2016 yılı artık yıldı, şubat ayı 29 çekiyordu. Bu sene eksik güne rağmen ihracatımızı yüzde 5,1 artırmayı başaran ihracatçılarımızı kutluyorum. Miktar bazında ise ihracatımız yüzde 10,2 arttı” dedi. Büyükekşi, son 12 aylık ihracatın bir önceki yıla göre yüzde

14 MART - NİSAN

2,6 artışla 143 milyar 218 milyon dolara ulaştığını belirtti.

EN DİKKAT ÇEKİCİ ARTIŞLAR ÇİN, ABD VE İSRAİL’DE GÖRÜLDÜ

Sektörel olarak bakıldığında şubat ayı liderinin otomotiv olduğunu söyleyen Büyükekşi, “Otomotiv sektörümüzün ihracatı yüzde 12,5 artış gösterdi. En dikkat çekici artışlar ise yüzde 82,3 ile Zeytin ve Zeytinyağı sektörümüz yüzde 64 artış ile Mücevher sektörümüzde yaşandı” dedi. Büyükekşi yılın ilk iki ayında değer bazında en fazla ihracat artışı gerçekleştiren 3 sektörün sırasıyla 804 milyon dolar artışla otomotiv, 447 milyon dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri ile 430 milyon dolarla çelik sektörü olduğunu açıkladı. Kimyevi maddeler ve mamulleri ile çelikteki artışın emtia fiyatlarındaki yükselişten kaynaklandığını söyleyen Büyükekşi, “Yine ilk 2 aylık dönemde kg başına ihracatını en hızlı artıran sektörümüz Savunma ve Havacılık oldu. Bu sektörümüzün kg başı değeri geçen seneye göre 12,7 dolar artış kaydetti ve 33 dolar oldu” dedi.

İhracat pazarlarına yönelik değerlendirmelerini de paylaşan Büyükekşi, “Şubat ayında en dikkat çekici artışları Çin, İsrail ve ABD’de görüyoruz. Bu ülkelere ihracatımız sırasıyla yüzde 67, 27.8 ve 26.5 artış kaydetti” şeklinde konuştu. Son üç çeyrektir İhracat Eğilim Anketlerinde ABD’nin hedef pazar tercihlerinde liderliği kimseye kaptırmadığını hatırlatan Büyükekşi, “Bu ülkedeki güçlü ihracat artışının sürmesini bekliyoruz” dedi. Yılın ilk 2 ayında yüzdesel bazda en yüksek ihracat artışının yüzde 139 ile Malta ve yüzde 112 ile Singapur’da yakalandığını ifade eden Büyükekşi, “Malta’ya ihracat artışımızda gemi ve yat, Singapur’a olan artışta ise kimyevi maddeler ve mamulleri sektörleri başı çekti” diye konuştu. Büyükekşi, Şubat ayında en fazla ihracat yapan ilk 10 ilden Sakarya’nın yüzde 167 ile ihracatını en hızlı artıran il olduğunu söyledi.


Türk Loydu

Türk Loydu Endüstri

@TL_Industry

@Turk_Loydu


Bürokrasi Gündemi

Tersanelerin işletme izinleri 2017’de tamamlanacak Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğü’nün 2016 yılında yoğun bir çalışma programı yürüttüğünü belirten Genel Müdür Salim Özpak, “Yoğun olarak gemi sanayi tesislerinin yasal izin süreçlerinin sonuçlandırılabilmesi için ilgili kurumlardaki süreçlerin takibi ile geçen bir 2016’dan sonra bu yıl da yine tesislerin, İdaremizden alınması gereken izin de dahil, eksik izin ve onaylarının tamamlanması için çalışmalarımız devam edecektir. Hedefimiz tersanelerin tamamının işletme iznini 2017 yılında almasını sağlamak” dedi.

Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Salim Özpak

16 MART - NİSAN


www.7deniz.net < geçilmesi adına gemi sanayi tesislerimizin tahsisli alanlar dışındaki kullanımlarından kaynaklı ortaya çıkan ecrimisil bedelleri ve kısalan kiralama süreleri için düzenleme getirilmiştir. Tesislerin 2013 Nisan’dan sonraki dönem için ecrimisil ödeme gereklilikleri ortadan kaldırılmıştır. Özellikle Tuzla’daki tesisler için çok az (18 yıl) kalan kira süreleri işletmecilerin de talep etmeleri halinde 2065 yılına kadar uzatılmıştır. Bu, tersanelerimizin geleceği daha iyi görmesi, daha iyi plan yapması, bundan daha önemlisi kredi saygınlıklarının artmasına yarıyor. Bu süreyi uzatmakla birlikte kredi kapasitelerini de 3 kat artırılmış oldu. Yani tersanelerimiz 6 milyar liralık ilave bir kredi hacmine sahip oldu. Özel sektör yatırımcılarının yat limanı yatırımı yapmasının önü açılmıştır. Kredi Garanti Fonu uygulamaları çerçevesinde özellikle ihraç amaçlı gemi yatırımları için Türk Eximbank tarafından kullandırılacak kredilere %100’e kadar kefalet imkânı getirilmiştir. Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğü görev ve hizmetleri kapsamında 2016 yılı gündeminiz nasıldı ve yeni senede nasıl bir programla ilerliyorsunuz?

Hem eğitim, hem de özel sektör ve kamu tarafındaki iş hayatı boyunca denizciliğin içinde yer almış biri Salim Özpak. Bu bağlamda ilk sorumuz Türk denizcilik sektörünün 2016 değerlendirmesi ve Hükümetin attığı adımlar olsun… Mesleki geçmişime dayanarak denizcilik sektörüne dair bazı tespitler yaparak sorularınıza cevap vermek isterim. Uluslararası kurallarla yönetilen ve küresel dalgalanmalardan en çok etkilenen sektörlerin başında gelen denizcilik sektörü tüm alt bileşenleri ile son 7-8 yılını bu dalgalanmaların gölgesinde geçirmiştir. Bunun bilincinde olan Bakanlığımız ve tabii ki hükümetlerimiz mevcut imkânlar ve konjonktürel gerekliliklere çerçevesinde, sektöre verebileceği tüm destekleri sağlamaya azami gayret göstermiştir. Ekonomik ve stratejik açıdan önemli ve gerekli olan denizcilik sektörünün, hem gelişiminin devam ettirilme-

si, hem de rekabet gücünün yükseltilmesi adına 2016 yılı da sektör adına önemli kazanımların sağlanmaya devam edildiği yıl olmuştur. Bu kazanımları kısaca şöyle özetleyebiliriz: Ülkemiz denizcilik sektörü gemi sanayimizin kalbi Tuzla Tersaneler Bölgesi’nin kıyı yapıları için eksik kalan imar planı onayı gerçekleştirilmiş ve yasal sürecin en önemli kısmı tamamlanmıştır. Dağınık haldeki tekne imal yerlerinin bir araya getirilerek yüksek standartta tekne imal ve çekek yerleri yapılması amacıyla belirlenen alanların ilgili kooperatiflere tahsisi için gerekli çalışmalar yapılmıştır. Bu kapsamda İzmir-Çaltılıdere, Bodrum-Ören ve Antalya-Manavgat tekne imal ve çekek yerleri için kooperatiflerle Maliye Bakanlığı arasında ön izin sözleşmeleri imzalanmıştır. Tersane, tekne imal ve çekek yerlerinin kullandıkları alanlar için devlete ödedikleri kira bedelleri yerine hasılattan %0,1 oranında pay alınması uygulamasına

Genel müdürlüğümüz görev alanı kapsamında 2016 yılında yoğun bir çalışma programı yürütmüştür. Bu çerçevede, gemi inşa, tadilat ve bakım-onarım faaliyetlerinin kurumsal bir yapıda, ulusal ve uluslararası mevzuata uygun olarak yürütülmesini ve yeni inşa edilen veya tadilat yapılan gemilerin İdare tarafından belgelendirme hizmetlerinin projelere uygun olarak yapılmasını temin amacıyla “Gemi ve Su Araçlarının İnşa, Tadilat ve Bakım–Onarım Yönetmeliği” yayınlanmış ve 7 Şubat 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile inşa ve tadilatta izin alma zorunluluğu sınırı tam boyu 15 metreden, tam boyu 12 metre olacak şekilde değiştirilmiş, yolcu gemileri hariç diğer gemilerde 50 metre ve üzeri için zorunlu olan klas şartı 24 metreye düşürülmüştür. Böylece tam boyu 24 metre ve üzeri olan tüm gemilere klaslı inşa edilmek ve bu klaslarını 5 yıl boyunca devam ettirme kuralı getirilmiştir. Bu değişiklik ile gemilerin, kurallara tam uyumlu inşa edilerek ürün güvenliğinin artırılması ve tadil edilecek gemilerin de yeni inşa standartlarına ka-

MART - NİSAN 17


Bürokrasi Gündemi vuşturulması amaçlanmış olup, bu sayede can ve mal emniyetinin yükseltilmesi planlanmaktadır.

kemiz liman yatırımlarının daha planlama aşamasında, yatırımcının ihtiyacı da göz önüne alınarak, bölge ve ülke ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte, liman hinterlandı ile bağlantının kolay sağlandığı, diğer taşımacılık modları ile de entegre olabilecek özellikte ve elleçlenen yükler konusunda ihtisaslaşma sağlanması yönündeki yaklaşım en doğru yaklaşım olacaktır. Diğer taraftan, Genel Müdürlük olarak gemi sanayi tesislerinde gerek iş sağlığı ve güvenliği şartları gerekse çalışanların mesleki yeterliliklerinin geliştirilmesine önem vermekteyiz. Kalite kontrol anlayışının ürün oluştuktan sonra yapılan sıradan bir işlem olması yerine hatasız işlem gerçekleştirilmesine yönelik proses esnasında yapılan zaruri bir adım olmasını benimseyerek bir defada istenen şartlarda ve kalitede ürün ortaya konulması ile kaynak israfının önüne geçilmesinin sektörümüz açısından önemli olduğu kanaatindeyiz

Bakanlığımızın katkı sağlamaya başladığı bir diğer konu ise özellikle gemi sanayimizin hem yerlileştirilmesi hem de desteklenmesi adına Ekonomi Bakanlığı tarafından yürütülen tasarım desteği uygulamasıdır. Bu uygulamada Bakanlığımız/Genel Müdürlüğümüz gemi dizaynı konusundaki destek taleplerine uygunluk görüşü vermektedir. Ayrıca, Genel Müdürlüğümüz koordinasyonunda, İstanbul, İzmir ve Samsun denizdibi tarama başmühendislikleri aracılığıyla, mevcut tarama filosunu kullanarak tüm deniz ve iç sularımızda tarama hizmeti sunmaktadır. Aynı zamanda, kıyılarımızda faaliyet gösteren tarama vasıtaların envanteri ile yeni ihtiyaçların belirlenmesi sağlanacak, ayrıca idarenin planlama yaparak yerli temin imkanları ortaya çıkacaktır. Bakanlığımız, tarama alanında, ayrıca 2016 yılında en son teknolojilerin kullanılarak bir koruma alanında yapılan ilk çalışma olması ve iç sularda tarama alanı ve çıkartılacak sediment boyutuyla Avrupa’nın en büyük, dünyanın ikinci en büyük projesi olan Mogan Gölü Temizleme Projesi’ni başlatmıştır. Genel Müdürlüğümüz koordinesinde 2016 yılı son çeyrek döneminde yoğunlaştırılmış denetim kampanyası yapılmış olup, geçtiğimiz yıl 484 adet ürüne PGD (Piyasa Gözetim ve Denetimi) gerçekleştirilmiştir. Türk denizciliğinin gelişimindeki mihenk taşlarından biri olan kurumun başında yer alıyorsunuz. Bu bağlamda sormak isteriz; Türkiye’nin deniz endüstri tesisleri, kıyı yapılarının durumu ve elbette ki sektörün personel yeterliliği ne seviyede? Tersanecilik olsun limancılık olsun genel olarak kıyı tesislerimiz yatırımcının yatırım yaptığı dönemdeki ihtiyacını karşılayan bir planlama üzerine kurulmuştur. Özellikle limancılık alanında zamanla ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda hammadde ihtiyacı için yapılan iskeleler, genel limancılık faaliyetine dönmüş ve her tesis her yükü elleçleyebilir gibi bir noktaya gelinmiş ve sonucunda ciddi bir kapasite fazlalığı ortaya çıkmıştır. Bazı bölgelerde yüksek oranlarda kapasite kullanımı varken ve

18 MART - NİSAN

Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğü’nün 2017 gündeminde hangi projeler ve programlar yer almakta öğrenebilir miyiz?

ilave yatırımlara ihtiyaç duyulurken bazı bölgelerde kullanılmayan atıl kapasiteler oluşmuştur. Küçük olsun benim olsun anlayışı; kurulu kapasitesi yüksek olan, ancak birçok tesisinde, su derinliği ve yanaşma yeri yetersizliği nedeniyle, yeni nesil gemilere hizmet veremeyen tesislerin oluğu bir tablo ortaya koymuştur. Bu anlayış aynı zamanda birbirine komşu tesislerde yatırım yapıp büyümek isteyen bir işletmecinin teknik nedenlerle büyümesini de engeller olmuştur. Örneğin İzmit Körfezindeki tesislerin bazılarının yeni nesil gemilere hizmet vermek için büyüme ihtiyaçları olmasına karşın komşu tesislerin durumundan kaynaklı teknik olumsuzluklar nedeni ile büyüyemez duruma gelmiş bulunmaktadır. Hem sektör hem kamu tarafı olarak, ül-

Yoğun olarak gemi sanayi tesislerinin yasal izin süreçlerinin sonuçlandırılabilmesi için ilgili kurumlardaki süreçlerin takibi ile geçen bir 2016’dan sonra bu yıl da yine tesislerin, İdaremizden alınması gereken izin de dahil, eksik izin ve onaylarının tamamlanması için çalışmalarımız devam edecektir. Hedefimiz tersanelerin tamamının işletme iznini 2017 yılında almasını sağlamak. Özel sektör tarafından yapılacak yeni yat limanı projelerinin değerlendirmesi tamamlanarak büyük bir açığımız olan yat bağlama kapasitemizin arttırılması çalışmaları yapılacaktır. Ayrıca yıllık yaklaşık 2 milyon metreküp tarama kapasitesine sahip olan kurumumuzun bu yaptığı taramalarda ihtiyaç duyduğu ve seyir emniyetine yönelik doğru veri alt yapısını oluşturacak şekilde faaliyet yapabilmesi adına temel bilgileri daha hızlı ve doğru bir şekilde elde etmesine imkan sağlayacak 1 adet yüksek hızlı batimetrik bot teminini projesini de a2017 yılı içerisine tamamlamak hedefindeyiz. Diğer taraftan, hem Bakanlığımızın hem de ülkemizin prestij projelerinden olan Mogan Gölü Temizleme Projesinin 2017 yılı içerisindeki termin planının eksiksiz tamamlanmasına odaklanmış durumdayız.



STK’dan

Sektörümüzün hak ettiği yerde olması bizlere gurur veriyor

GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran

GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran’a Türk gemi inşanın bugünü dedik, “Artık sektörümüz, dev projelerle, savunma sanayine yaptığı katkılarla ve sağladığı istihdamla gündemdeki haklı yerini alıyor. Bunlar bizlere ancak gurur verir” cevabını aldık. Tersane sözleşmelerinin 49 yıllığına uzatılması sektöre nasıl yansıyacak sorusunu sorduk, “Şimdi irtifak hakkı sürelerinin uzatılmasıyla sektöre yaklaşık 2 milyar dolarlık bir kredi girişi daha sağlanmış oldu. Bunu iyi değerlendirebilirsek sektörün önüne koyduğu büyük ihracat hedeflerine ulaşması mümkün olabilir” cevabıyla karşılaştık. Peki, ya 2017 öngörünüz dediğimizde ise “2017 yılında denizcilik sektöründe yukarı hareket için buralardaki gelişmelerin istikrarlı bir yapıya dönüşmesinin beklentisi içinde olacağız. Umuyoruz ve diliyoruz ki 2017 ilk yarısı için olmasa bile 2. yarısından itibaren denizcilik sektörünün dünya ve Türkiye ölçeğinde yukarı harekete başladığı bir döneme gireriz” ifadeleriyle buluştuk… 20 MART - NİSAN


www.7deniz.net <

GİSBİR’e değinmeden önce Türk gemi inşa sanayinin genel bir değerlendirmesi ile başlayabilir miyiz? 600 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan Türk gemi inşa sanayi, uzun yıllardan beri kazanılmış gemi inşa tecrübesi, küçük tonajlı gemilerde dünyaca tanınmışlık ve marka algısı (küçük kimyasal tankerler, römorkörler, mega yatlar), askeri gemi inşa kabiliyeti, detay dizayn aşamasında mesleki yeterlilik, gemi inşa endüstrisini destekleyen armatörlerin mevcudiyeti, malzeme kalitesi, gemi bakım-onarım konusunda Avrupa kıtasına yakınlık ve tanınmışlık, alt işveren uzmanlığı sisteminin gelişmişliği, geçmiş yıllar tecrübesi göz önüne alındığında ciddi miktarda istihdam yaratabilme kabiliyeti gibi yönleriyle dünyada tanınan ve başarılı faaliyetlerine devam eden, stratejik öneme sahip bir sanayidir. Türkiye’nin en eski sivil toplum örgütlerinden biri olarak, Türk gemi inşa sanayini ilgilendiren alanlarda benimsediğimiz, tespitlerimizde ve taleplerimizde gerçekçilik felsefesi anlayışı altında 2016 yılını da yoğun bir şekilde geçirdik. Yaptığımız çalışmalar neticesinde sektörün

gerçeklerini, hem devlet kademesinde, hem de kamuoyuna anlatarak, gemi inşa sanayinin ülke ekonomisi ve savunması için ve hatta uluslararası arenada sahip olduğu bu bayrağı yarıştırması için önemini, gerek rakamlarla, gerek ürettiğimiz tamamen yerli ve milli projelerle gösterdik. Artık sektörümüz dev projelerle, savunma sanayine yaptığı katkılarla ve sağladığı istihdamla gündemdeki haklı yerini alıyor. Bunlar bizlere ancak gurur verir. Türk gemi inşa sanayinin temel sorunlarını belirleyerek ve eylem planı hazırlayarak, uzun yıllardan beri süre gelen ve sorun teşkil eden noktaları süreç içerisinde tek tek ele alarak, toplantılar düzenleyerek, şehir içi, şehir dışı ve yurt dışı seyahatler gerçekleştirerek ve ciddi mesai harcayarak çözüme ulaştırdığımızı ifade etmekten mutluluk duyuyorum. Sorunların çözülmesinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ve kendisi de gemi inşa mühendisi olan Başbakanımız Binali Yıldırım’ın ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın katkıları bizler için oldukça önemliydi. Özel bir ihtisas alanı

“2017 yılı için öngörümüz; denizcilik sektörünün dünya ölçeğinde krizden çıkmasına bağlı olmakla birlikte, 2008’de başlayan ve bir hayli uzun süren olumsuz sürecin sonlarına geldiğimizi değerlendirmekteyiz” olan sektörümüzün sorunları ve çözüm önerilerimize ilişkin Başbakanımızın ve Bakanımızın sektörü her yönüyle biliyor olması, sorunlarımızı anlatırken terminolojiye bağlı konuşabilmek bizi kesintisiz olarak hedeflerimize ulaştırdı. Türk gemi inşa sanayi arz, talep ve kapasite açısından nasıl bir portre çiziyor? 2008 yılında başlayan global krizden dolayı Türk gemi inşa sanayinde tüm dünyada olduğu gibi arz fazlası bulunmaktadır. Bu arz fazlası ve talep eksikliği karşılığında birçok tersanemiz bakım onarım faaliyetlerine ağırlık vererek kurulu işgücünü muhafaza etmek maksadıyla mevcudiyetini korumaya çalışmaktadır. Bu bağlamda devletimizin

MART - NİSAN 21


STK’dan “Artık sektörümüz dev projelerle, savunma sanayine yaptığı katkılarla ve sağladığı istihdamla gündemdeki haklı yerini alıyor. Bunlar bizlere ancak gurur verir” özel sektöre tevdi ettiği savunma sanayi projeleri de sektörümüze önemli bir can suyu olmaktadır. Ardından Hükümetin denizcilik sektörünün gelişimi için atmış olduğu adımların sektöre yansımasını değerlendirip, özellikle tersane sözleşmelerinin 49 yıllığına uzatılmasının gemi inşa sanayinin kredi saygınlığına katkısı konusundaki düşüncelerinizi alabilir miyiz? Sektörün 2008 yılından bu yana yaşadığı sıkıntıların çözülebilmesi için ortalama 18 yıl kalan irtifak hakkı sürelerinin tekrar uzatılmasının getireceği faydaları idaremize anlattık. Yapılacak yatırımların geri dönebilmesi için daha uzun sürelere ihtiyaç duyulmaktaydı. Ayrıca sektöre yabancı sermaye girişinin önünün açılabilmesi için irtifak hakkı sürelerinin 49 yıla çıkarılması önem arz etmekteydi. Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi avantajlarını göz önünde bulundurarak ülkemizde ortaklık kurup, yatırım yapmak isteyen birçok Uzak Doğulu tersane sahibi ile irtifak hakkı süresinin kısalığından dolayı sıkıntı yaşıyorduk. Gerçekleştirilen yeni düzenlemeyle yabancı yatırımcının ülkemize gelerek Türk gemi inşa sektörüne bilgi ve tecrübesini aktarma fırsatı da doğmuş oldu. Bu düzenleme ile yabancı yatırımcıların ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda tersaneler arasında birleşmeler söz konusu olabilir. Ayrıca tersanelerimiz yeni gemi inşa finansmanında teminat problemleri yaşıyordu. Çünkü ipotek edebildiğimiz irtifak hakkımız kalan irtifak hakkı süresi kadar yapılabiliyordu. Kalan sürenin azlığı yeni inşa konuşulduğunda verebileceğimiz teminatı büyük ölçüde düşürüyordu. Şimdi irtifak hakkı sürelerinin tekrar 49 yıla çıkaran düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle, teminat miktarımız neredeyse üç katına çıktı. Tuzla için bir örnekleme yaparsak; 1,5 milyon metre kare olan Tuzla Tersaneler Bölgesi’nin değeri; dönümü 2 bin dolardan 3 milyar dolar civarındaydı ancak bu 49 yıl için geçerliydi. Biz kalan sürelerden dolayı bunun sadece 500 milyon dolar kadarı-

nı kullanabiliyorduk. Şimdi irtifak hakkı sürelerinin uzatılmasıyla sektöre yaklaşık 2 milyar dolarlık bir kredi girişi daha sağlanmış oldu. Bunu iyi değerlendirebilirsek sektörün önüne koyduğu büyük ihracat hedeflerine ulaşması mümkün olabilir. Yeni yasa kapsamında; Milli Emlak Müdürlüklerine verilecek 4706 sayılı yasadan yararlanma isteği dilekçesiyle, irtifak hakkı sureleri 49 yıla çıkarılıyor ve yıllık irtifak hakkı bedeli de hasılatın binde 1’i miktarında oluyor. Tersaneler devlete açtıkları davaları geri çektiği takdirde sözleşmesini uzatabiliyor. Bu gemi inşa sektörü için oldukça önemli bir kazanım. Emeği geçenlere tekrar teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu yasayla tüm tersanelerin irtifak hakkı sözleşmeleri bazı konularda tek tip haline gelecek ve böylelikle geçmişten gelen farklı sözleşmeler de ortadan kalkmış olacaktır. Eskiden yapılan sözleşmelerde bulunan bazı maddelerden dolayı bankalar ipotek vermiyordu, işte bu da yeni yasayla aşıldı. Peşi sıra özellikle gemi inşa sanayi alanında hükümetin yürürlüğe koyduğu takdirde sektöre pozitif yansıyacağı uygulamalar neler? Gemi inşa sanayindeki sorun sadece Türkiye’nin değil dünyanın yaşamakta olduğu krizden kaynaklanmaktadır. Devletimiz bugüne kadar verebileceği her türlü desteği vermiştir ve vermektedir. Sorunun çözümü dünya ölçeğindeki gemi inşaya talebin artmasıyla olacağı değerlendirmekteyiz. Devletlerin rekabet üstünlüğü yaratmak amacıyla müdahalelerde bulunduğu gemi inşa sanayinde, Türkiye’nin de benzer araçlarla haksız rekabet yaratmayacak şekilde diğer bir ifadeyle eşit koşulları sağlayarak sektöre destek olması gerekmektedir. Daha güçlü bir yapıya sahip olarak, Avrupalı armatörleri ve yabancı yatırımcıları ülkemize çekmek, hem teknolojik, hem sermaye altyapımızı güçlendirmek, Avrupa ve dünyada vazgeçilmez olmak, rekabet gücümüzü artırmak gibi hedeflerimize ulaşabileceğimizi değerlendirmekteyiz. Bu konuda GİSBİR olarak gerçekleştirdiğimiz projelerden biri, Piri Reis Üniversitesi’ne hazırlattığımız ve devlet kurum ve kuruluşlarının yanı sıra bankalar ve ilgili denizcilik sektörü paydaşlarına gönderimi sağlanmış Türk Gemi İnşa Sanayinin Rekabet Gücünün Artırılması raporu olmuştur.


www.7deniz.net < Tamir, bakım ve onarım konusunda Türkiye’nin mevcut durumunu değerlendirir misiniz? Bu alanda nasıl bir seyir izliyoruz? Türk gemi inşa sanayi, önceden bahsi geçen güçlü yanlarının yanı sıra, dünyanın önde gelen ve halka açık birçok armatörlük şirketiyle imzalamış oldukları filo anlaşmaları (fleet agreement) sayesinde tamir-bakım konusunda başarılı projeler yürütmektedir. Bahsi geçen filo anlaşmalarının imzalanabilmesi için, İngiltere merkezli The Oil Companies International Marine Forum (OCIMF) Birliği tarafından da belirlenen ve sadece teknik konularda değil, iş sağlığı ve güvenliği, finans ve idari konulardaki şartları da kapsayan denetimlerin başarıyla tamamlanmış olması gereklidir. Bu denetimler dünyada kabul görmüş normlar çerçevesinde gerçekleştirilmekte ve tersanelerimiz bu denetlemeler sonrasında onaylı firma (approved vendor) listesine girebilmektedir. Altyapı ve teknoloji, tersane sayıları, teslim süresi ve kalite yönünden üretim kapasitesi, esnek işgücü, müşteri isteklerine karşı esnekliğimiz ve aynı ayna yeni inşa ve bakım onarım yapan tersanelerimizin varlığı, ürün yelpazesinde çeşitlilik, 52 ülkeye 3 saatlik uçuş mesafesi ile uygun coğrafi konumumuz, klas kuruluşları, ekipman üreticileri, yüzer havuz sayımız, gemi inşa sanayi alanında bölgenin güçlü ülkesi olma, demir çelik endüstrisinin desteği, gemi geri dönüşüm sanayinin mevcudiyeti, üniversiteler ve eğitim kurumları ile tecrübe, sayı ve yeterlikte insan kaynağı, Türk gemi inşa sanayini tamir bakım sektöründe öne çıkaran avantajlar arasında yer almaktadır. Diğer taraftan hükümet desteğini alan ve bu konuda hükümet politikalarına giren savunma sanayii alanında çok hızlı ilerleyen bir Türkiye var karşımızda. Bu konudaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Ağır sanayinin temel yatırım enstrümanlarından biri olan gemi inşa sanayi,

“Şimdi irtifak hakkı sürelerinin uzatılmasıyla sektöre yaklaşık 2 milyar dolarlık bir kredi girişi daha sağlanmış oldu. Bunu iyi değerlendirebilirsek sektörün önüne koyduğu büyük ihracat hedeflerine ulaşması mümkün olabilir” MART - NİSAN 23


STK’dan ileri teknolojilerin uygulandığı savunma sanayi ile yakın ve kaçınılmaz ilişkisi nedeniyle aynı zamanda stratejik bir sanayidir. Benim için ‘Denizlere hâkim olan cihana hâkim olur’ sözünün anlamı ve değeri çok büyüktür. Dünyadaki gelişmiş ülkelerin ortak özelliklerine baktığımızda deniz kuvvetlerinin çok ileri düzeyde olduğu görülüyor. Bugün Türkiye olarak geldiğimiz noktada, MİLGEM projesinin Türk gemi inşa sanayi tarafından Türk deniz kuvvetlerine kazandırılması birçok önyargıyı yıktı. Artık Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın peş peşe askeri gemi ihalelerine çıktığını görüyoruz, çünkü bu konuda Türk tersaneleri önemli bir imkân ve kabiliyete ulaştı. Şu an yüzde 60-65 oranındaki yerli katkı oranı, gönül ister ki yüzde 100’e ulaşsın, bu gemilerin içindeki tüm donanımlar ve sanayi ürünleri Türkiye’de üretilsin. Yan sanayi anlamında da önemli gelişmeler olduğunu görmek bizi daha da umutlandırıyor. Gelelim GİSBİR’e. GİSBİR’in 2016 gündeminde genel olarak neler yer alıyordu ve nasıl bir programlamayla yılı geride bıraktı? Gemi inşa sanayinin uzun süredir

24 MART - NİSAN

önünde bulunan Revizyon İmar Planı ve irtifak hakkı süreleri gibi yapısal engellerin aşılmasıyla, sektörümüz geleceğe daha güvenli bakmaya başladı. 2008 yılından sonra sektörümüz, yeni pazarlar arayarak kimsenin aklında olmayan projelerin Türk tersanelerinde inşa edilmesini, üretilmesini sağladı. Gelecekte de yeni pazarlar bularak güçleneceğimize inanıyorum. Devletimizin yeni projelerin finansmanı konusunda sağladığı ve sağlayabileceği kolaylıkların yanı sıra yeni inşaya olan talebin canlanması durumunda 2017 yılının ikinci yarısından itibaren tersanelerimizin yeni inşa talebi alabileceği ümidini taşımaktayız. An itibarıyla 2017 için geçerli olan yol haritanız nedir öğrenebilir miyiz? Bilindiği üzere dünya ölçeğinde yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle gemi inşa sektörü olarak bakım-onarım ve savunma sanayi gemi inşasına ağırlık vermiş durumdayız. Devletimizce 2016 yılında açılan ve 2017 yılında açılacak yeni savunma sanayi projeleri gemi inşa sanayi için bir can simidi olmaktadır. 2017 yılı için öngörümüz; denizcilik sektörünün dünya ölçeğinde krizden çıkmasına

bağlı olmakla birlikte, 2008’de başlayan ve bir hayli uzun süren olumsuz sürecin sonlarına geldiğimizi değerlendirmekteyiz. Ancak daha önce de söylediğimiz gibi denizcilik alanında olumlu bir sürecin başlaması, bölgemizde yaşanacak olan istikrarla doğrudan ilişkilidir. Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkas bölgelerinin ortasında yer alan ve deniz yolları açısından önemli geçiş noktasında bulunan ülkemizin çevresinde yaşanan olumsuz ekonomik ve politik gelişmeler, doğal ve direkt olarak ülkemizi etkilemektedir. 2017 yılında denizcilik sektöründe yukarı hareket için buralardaki gelişmelerin istikrarlı bir yapıya dönüşmesinin beklentisi içinde olacağız. Umuyoruz ve diliyoruz ki 2017 ilk yarısı için olmasa bile 2. yarısından itibaren denizcilik sektörünün dünya ve Türkiye ölçeğinde yukarı harekete başladığı bir döneme gireriz.

“Devletlerin rekabet üstünlüğü yaratmak amacıyla müdahalelerde bulunduğu gemi inşa sanayinde, Türkiye’nin de benzer araçlarla haksız rekabet yaratmayacak şekilde diğer bir ifadeyle eşit koşulları sağlayarak sektöre destek olması gerekmektedir”



Makale

Denizcilik sektörünü 2017’de neler bekliyor? 2

016 yılında dünyada toplam deniz taşımacılığı % 2,6 artışla 11 milyar tona ulaştı. Kuru dökme yükler %44 pay ile en önemli yük türü olma özelliğini korurken onu % 27 ile ham petrol izledi.

Doç.Dr. Soner Esmer Dokuz Eylül Üniversitesi, Denizcilik Fakültesi, Lojistik Yönetimi Bölümü Bölüm Başkan Yardımcısı

Deniz taşımacılığındaki büyüme yavaşladı Türkiye’de ise 2016 yılındaki artış bir önceki yıla göre % 3,4 oranında gerçekleşti ve toplamda limanlarımızda 430 milyon ton seviyelerine ulaşıldı. Bu artış oranı 2015’de %9’lardaydı, bu anlamda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de deniz taşımacılığındaki büyüme yavaşladı.

26 MART - NİSAN


www.7deniz.net < 2016 yılı dökme yük sektörü için de kayıpların yaşandığı bir yıl oldu. Baltic Dry Index 2016 yılı başlarında tüm zamanların en düşük seviyesi olan 290’a gerilemiş, sonrasında Kasım ayında 1261’lere yükselmiştir. Dökme piyasasındaki bu sorunların temelinde gemi arz ve yük talebindeki dengesizlikler sayılabilir. Çin ve Hindistan tanker taşımacılığındaki talebi artıracak

2017 beklentisi çok da iyimser değil! Dünyanın önemli ekonomik öngörü kurumları, dünyanın 2017’deki ekonomik durumu için çok da iyimser konuşmuyor. Dolayısıyla denizcilik sektörü için 2017 yılı beklentileri tüm yük türleri için düşük. Aslında bu durum 2008 yılından bu yana sürüyor, dünyada önemli ülkeler halen ekonomik olarak toparlama sürecini sürdürmektedir. Denizcilik sektörünün bu durgun ekonomik gelişmelerle bahşedebilmesi için öncelikle yüksek gemi kapasitesini azaltması gerekiyor. İlk verilere göre dünyada konteyner taşımacılığı 2016’da sadece %2,5 oranında gelişme gösterebildi. Bu düşük gelişim oranına rağmen 2016’da 20 milyon TEU’yu geçen yüksek gemi kapasitesi, navlun oranlılarının düşük seyretmesi yönünde baskıyı arttırdı. Düşen nav-

lunlar ise hurdaya giden gemi sayısında artışa neden oldu. Nitekim 2016 sonunda 660 bin TEU kapasitenin hurdaya gönderilmesiyle birlikte kapasite az da olsa 20 milyon TEU’nun altına geriledi. Yeni gemi teslim oranları ise 2004 yılından bu yana en düşük seviyelerde seyretti. Konteyner filosundaki artışın %3,1 olması bekleniyor Konteyner filosu 2016 yılında sadece %1,1 oranında büyürken 2017 yılında bu artış %3,1 civarında bekleniyor. 2017 yılı yük verilerinde önemli bir artış olmayacak gibi görünüyor ve navlun oranlarının 2016 yılına benzer bir seyirde gitmesi bekleniyor. Fakat konteyner gemi hatları yine de konsolidasyonların ve birleşmelerin faydalarını görecek, hatta karlılıklarını arttırmanın peşinde olacaktır.

2016 yılında ham petrol arzı gelişimini sürdürmüş hatta ilave olarak İran küresel piyasalara yeniden giriş yapmıştır. Tanker filosu gelişimine, 2016’da %6 oranında devam etmiştir. Tanker taşımacılığının 2017’de özellikle Çin ve Hindistan’ın talepleriyle artış yönlü ilerleyeceği beklenirken tanker filosunun %3 oranında artması bekleniyor. Hem dünya, hem de Türkiye için toparlanma yılı 2017 olacak Ekonomik tahmin yapan dünyanın önemli kurumlarına göre 2017 yılında dünya GSYİH gelişimi için öngörülen %3’lük artışın gerçekleşmesi durumunda denizcilik pazarının durağan seyretmesi öngörülebilir. 2017 yılında Türkiye’nin de içinde yer aldığı Uzak Doğu-Avrupa ana ticaret rotasında düşük de olsa bir yük artışı bekleniyor. Her ne kadar yavaş olsa da 2017 yılının, hem Türkiye hem de dünya için toparlanmaların yaşandığı bir yıl olması beklenmektedir.

MART - NİSAN 27


Ruzname

İşletme finansmanı pazarlık gücümüzü azaltıyor Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği Başkanı Salih Zeki Çakır

Sektör gelecek günlere, geçmişe kıyasla daha bir umutla bakıyor. Bu koster tarafı için nasıl? Denizcilik sektörü her zaman ümitli olmuştur. Marjinal yorumların dışında genelde hep ümitli olmayı tercih ettik. Hep müspet beklentiler içinde olmalıyız. Sektörde bundan daha fazla olumsuzluğu yönetecek enerji ve finansman da kalmadı zaten. İstiyoruz ki her şey daha iyi olsun. Tabii ki uluslararası araştırma kurumları da bunu iyi yönde destekliyor. Bizim de ilgi alanımız Karadeniz ve Akdeniz’de olduğu için başından beri hep olumlu konuştuk. Önceki yıllara kıyasla 2017’ye daha olumlu başladık. Bölgenin ticaret beklentisi 2016’ya göre daha iyi. Beklentiler, bölgesel ticaretin daha da iyileşeceği yönünde. Geçen sene, petrol fiyatlarının düşük olmasından dolayı, alım-satımlarda azalma vardı. Bu sene petrol fiyatları, ticaretin makul sevilerde sürdürülebileceğini gösteriyor. Bu tonajın en büyük avantajı da büyük tonajdaki gibi kapasite fazlasının olmaması. Tam tersi yeni inşa oranı neredeyse sıfır düzeyinde. Büyük tonajda ihtiyacın fazlası %30-40 oranında gemi üretimi durumu varken, küçük tonajda böylesi bir durumla karşılaşmıyoruz. Kısaca durum armatör lehine.

28 MART - NİSAN

Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği Başkanı Salih Zeki Çakır’la sektörün gündemini ve olası geleceğini masaya yatırdık. Çakır’a, hem sektörün hizmet verdiği bölgedeki potansiyeli ve bu potansiyelin yakın gelecekteki durumunu, hem de dernek bünyesinde yürütülen faaliyetleri ve Türk denizciliğinin gelişimi için atılan adımları sorduk.

Peki, ya olumsuz faktörler? Hiç mi olumsuz taraf yok, dersek elbette var. Hesaba katılmayan, seferleri geciktiren kötü hava etkisi bunlardan biri. Kötü hava şartlarının tüm yükü armatörlerin üzerinde. Bu da karlılığı olumsuz yönde etkiliyor. Bununla ilgili dernek bünyesinde bir çalışmamız var. Sözleşmelerin kötü hava riski gözetilerek düzenlenmesi ve riskin her iki taraf arasında paylaşılması gerekiyor. Ayrıca bunun sadece Türk armatörleri olarak yapamayız. Bölgedeki tüm armatörlerin bu konuda bilinçli olması ve adım atması lazım. Keza, bu durum yıllardır konuşuluyor, tartışılıyor lakin henüz bir çözüme kavuşmuş değil. Derneğimiz de bu konuda bir irade ortaya koyarak bu görevi üstlendi. Bir diğeri de hurdaya çıkması gereken ama halen çalışan gemilerin varlığı. Bu gemiler, hem yük sahibi, hem mürettebatı, hem de firmanın kendisini büyük riske sokuyor. “Bu sefer son” diyerek iş almaya devam edilmesi sürdürülebilir bir yaklaşım değil çünkü risk oranları hayli yüksek. Bu noktada broker tarafını sormak isteriz? Brokerler bu yarışın içine. Öncelikle yük sahipleri, sonra da gem sahipleri…

Yük sahipleri gemi bulma, gemi sahipleri de yük bulma amacıyla brokerleri işin içine sokuyorlar. Ucuz navlun getirmeleri için baskı yapıyorlar. Yani brokerler ucuz navlun getirdiği sürece var oluyor ve bu da sistemin dengesini bozuyor. Bunun acısı bölge ülke ekonomilerine sonradan yansıyacak. Gemi sayısı azalıp navlunlar yükseldiğinde ticaret de sekteye uğrayacak. Özellikle Türkiye açısından çok önemli. Ülkemiz konumu itibariyle dış ticaretinin %70’ini küçük tonajla yapıyor. Koster filosunun yaptığı işlere biz çok bağlıyız. Onun için buna bir çare bulunması gerekir. Bizim yıllardır dile getirdiğimiz birlikte hareket etmek… Birlikte hareket etme kabiliyetini kazanamadığımız sürece, ne yazık ki bu durum da sürdürülebilir değil. Tersane sözleşmelerinin yeniden revize edilip, uzatılması konusundaki düşüncelerinizi alabilir miyiz? Hükümetimiz tarafından atılan bu adımın etkisini hemen göremeyiz. Öncelikli faydası psikolojik yönde. İnsanlar daha uzun vadeleri plan yapar hale geldi. Bankayla olan bilançolarda rahatlama da oldu. Bu şunu ispatladı: Devletin bir denizcilik politikası olduğunu ve sektörün arkasında devletin durduğunu gördük.


www.7deniz.net <

“Gemi adamlarının eğitim düzeyinin uluslararası rekabete ne kadar müsait olup olmadığını tartışmamız lazım. Bu insanları sadece Türk armatörüyle sınırlı tuttuğumuz zaman bu kadar büyük bir pazara ihtiyaç olmadığı ortaya çıkıyor. Bu yüzden uluslararası alana açılması gerekiyor” Sektör sıkıştığı yerde devlet bir şekilde devreye girip çözüm üretiyor. Halkanın eksik tarafı ise böyle bir iyileştirmenin armatör için de yapılmasının gerekliliği. Şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey zaman. Navlunlar birden iyileşmiyor. Bir süre geçmesi gerekiyor. Armatörler içinde bulunduğumuz bu dönemde bir geçiş sürecinde ve işletme sermayesi eksikliği yaşıyorlar. Firmalar, ekonomik anlamda sıkışık. Düşük navlunu da mecbur kaldıkları için kabul ediyorlar. Firmalar, ay sonunda maaşları ödeyebileceğini, masraflarını karşılayabileceğini, yakıtı kredisiz alabileceğini bilse, düşük navlunu kabul etmeyecek. Hızla pazarlık gücü azalan bir sektör durumuna geçiş yapıyoruz. Bu sebeple acil ihtiyacımız gemi işletme finansmanı. Bunun için Eximbank ile görüşmelere devam ediyoruz. Sohbetimizin başında KOSDER Armatörleri ve İşletmecileri Derneği bünyesindeki faaliyetlerine değindiniz ama KOSDER’in üç senelik geçmişini ve çalışmalarını bir toparlayalım mı? Üç seneyi sektörümüz için çalışarak, projeler üreterek, sorunların üstüne çözmek için giderek geçirdik. Sektörde konuşulan ancak çözümü için herhangi bir adım atılmayan sorunları, idareye taşıdık. Armatörlerin günlük işleyiş ve çalışmalarını kolaylaştıracak çalışmalar yaptık. En son 48 saatlik transit geçiş süresinin 7 güne çıkmasıyla ilgili taleplerimizi ilettik, bunla ilgili sonucu bekliyoruz. Dernek bünyesinde yaptığımız önemli çalışmalardan biri de işletme ma-

liyetlerinin düşürülmesine yönelikti. Bununla ilgili 2015’te bir çalışma yaptık ve 2016 için hedefi %20 seviyesinde tuttuk. Pek çok işletme gider kaleminde de bunu başardık. Toplamda 115 kalem var, bunlarla ilgili çalışmalarımıza devam ediyoruz. Denizcilikte her şey navluna bağlı. Bu yüzden de navlunları sürdürülebilir şekilde yukarı çekebilmek için toplu hareket etmemiz gerekiyor.

“Brokerler ucuz navlun getirdiği sürece var oluyor ve bu da sistemin dengesini bozuyor. Bunun acısı bölge ülke ekonomilerine sonradan yansıyacak”

MART - NİSAN 29


Ruzname

Son dönemdeki çalıştayınızda masaya yatırılan konu “Neden Türk filosunda bu kadar çok yabancı çalışıyor?” idi… Biz, sorun olarak gördüğümüz hususun üstünü kapatmıyoruz, aksine üstüne gidiyoruz. Bu çalıştayda, “Neden Türk filosunda bu kadar çok yabancı çalışıyor?” sorusuna cevap aradık. Bu cevap için de işveren ve çalışanları buluşturduk çünkü konu iki tarafın bir araya gelerek cevap bulabileceği bir soruydu. Çalıştayda ele alınan sorunlar ve çözüm yollarını bir rapor haline getirip, ilgili mercilerle paylaşacağız. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Ahmet Arslan’la yaptığımız son görüşmede kendisine Türk bayrağına geçişin özendirilmesiyle ilgili bir rapor sunduk. Bu raporda, Türk

“Önceki yıllara kıyasla 2017’ye daha olumlu başladık. Bölgenin ticaret beklentisi 2016’ya göre daha da iyileşeceği yönünde” 30 MART - NİSAN

bayrağından kaçışın sebeplerinden biriydi personel politikaları. Yeni istihdam oluşturmak demek, yatırım demek. Yatırım için de teşvik olması gerek. Nisan ayında stratejik bir çalışma daha yapmayı planlıyoruz. Bu çalışmayı da toplantı formatından çıkartıp TÜBİTAK ile birlikte yapacağız. Sektörün durumunu başka kurumların görüşlerini alarak değerlendirmek istiyoruz. Hep kendimizi iyi ifade edemediğimizi dile getirdik. Bu yüzden sektörü üçüncü göze ihtiyacı olduğu kanaatindeyiz. Bazı iş kollarında, gemi inşa yan sanayide Ar-Ge ve inovasyon önemli bir kalem. Onunla ilgili neler yapılabiliri ortaya koymaya çalışacağız. Keza sırada deniz taşımacılığı, deniz turizmi ve eğitimle ilgili sorunlar var konuşulması gereken. Gemi adamlarının eğitim düzeyinin uluslararası rekabete ne kadar müsait olup olmadığını tartışmamız lazım. Bu insanları yetiştiren okullar var. Bu konuda bir pazar oluştu. Bu insanları sadece Türk armatörüyle sınırlı tuttuğumuz zaman bu kadar büyük bir pazara ihtiyaç olmadığı ortaya çıkıyor. Bu yüzden uluslararası alana açılması gerekiyor. Ancak, bu eğitim düzeyiyle de başka ülkelerde rahat iş bulabilecek durumda değiller. O zaman ortada bir kaynak israfı

“Kötü hava şartlarının tüm yükü armatörlerin üzerinde. Bu da karlılığı olumsuz yönde etkiliyor. Bununla ilgili dernek bünyesinde bir çalışmamız var” olduğu kanaatindeyiz. Tespitimiz ise şu, denizcilik çok bilinçli tercih edilmiyor. Daha tercih aşamasında bir elemeye tabi tutulması daha sağlıklı olabilir. Böylece fırsatlar yanlış insanlara verilmeyecek ve denizciliği hakikaten insanlara sunulmuş olacak. Eğer gemide çalışanlar bir an önce karaya geçmenin peşindeyse burada ciddi bir sıkıntı var demektir. Denizciliği sevemeyen bir çalışandan, ne kadar verim ve aidiyet duygusu bekleyebiliriz ki? Sektörümüzün sıkıntılı alanlarından bir tanesidir çalışanların aidiyet duygularındaki yoksunluk. Kurum kültürü için de aidiyet şart. Son olarak sormak isteriz DTO’da bu yıl bir seçim süreci var… Evet, bu sene bir seçim sürecimiz var. Şahsımla ilgili bir açıklama yapamayacağım lakin geçmişten beri ifade ettiğim hususu tekrar edeceğim: DTO’da değişime olan ihtiyaç ortada. Sektörün yaşadığı kapalılıktan bir an önce kurtulması gerektiği kanaatindeyim. Bu da ancak bir değişimle mümkün. Bu konudaki gelişmeleri takip ediyorum…


“ÜLKEMİZİN HEM KARA, HEM DENİZ, HEM HAVA SINIR KAPISI OLAN TEK LİMANI”

HOPAPORT

“Biz ülkemizin geleceği için çalışıyoruz” 1346 M. RIHTIM KAPALI ALAN :18.220 m2 AÇIK ALAN :102.462 m2 TAHIL DEPOLAMA :10.000 ton TANK TERMİNALI :38.000 m3 ÇİMENTO TERMİNALİ :8.300 ton HER TÜRLÜ ELLEÇLEMEYE UYGUN MAKİNE PARKI

HOPAPORT PARK DENİZCİLİK VE HOPA LİMAN İŞLETMELERİ A.Ş. Ortahopa Mah. Liman Cad. 08600 - Hopa / Artvin • Tel:+90 466.3512259 • Fax:+90 466.3514791 E-mail:hopaport@hopaport.com.tr • Web: www.hopaport.com.tr • /Hopaport • /HOPAPORT


Röportaj

Çanakkale’nin parlayan yıldızı Gestaş

GESTAŞ Deniz Ulaşım Genel Müdürü Volkan Uslu

32 MART - NİSAN

Çanakkale Boğazı’nda ve Güney Marmara hattında araç ve yolcu taşımacılığını yürüten GESTAŞ Deniz Ulaşım, hem yeni yönetimi hem de yeni hedefleriyle denizcilik sektöründe önemli bir role soyunuyor. Geride bıraktığımız yılın başlarında göreve gelen, kamu yararına hizmet veren şirketi kısa sürede farklı bir noktaya getiren Genel Müdür Volkan Uslu, bir yandan 2016’yı değerlendirdi, bir yandan da 2017 yılı hedeflerinden bahsetti.

Gestaş’ın faaliyetlerinden ve filosundan kısaca söz eder misiniz? Gestaş, deniz ulaşım faaliyetlerine 2006 yılında başlamıştır. Farklı hatlarda, dönemden döneme değişen 14 ile 19 gemiyle hizmet veren, yılda 15 milyon yolcu, 4 milyondan fazla araç taşıyan, 100 binden fazla sefer yapan, 9 ayrı hatta çalışan bir deniz ulaşım şirketiyiz. Özel sektör yapısında bir anonim şirket olarak faaliyet göstermekteyiz. Ama esasına bakıldığında aynı zamanda devlet şirketiyiz de. Çünkü yüzde 99.8’imiz İl Özel İdare’nin mülkiyetinde. Çanakkale-Eceabat, Çanakkale-Kilitbahir, Gelibolu-Lapseki, KabatepeGökçeada, Geyikli-Bozcaada, Çanakkale-Gökçeada, Çanakkale-Bozcaada, Güney Marmara hattı (Avşa-Marmara-Erdek-Balıklı-Ekinlik) hatlarında;


www.7deniz.net <

takip ettiği, zaten müşterisi olduğu bir şirketten bahsediyoruz. 1 deniz otobüsü, 15 arabalı feribot ve dönemsel olarak kiraladığımız gemilerimizle hizmet vermekteyiz. Bozcaada ve Gökçeada’nın anakaraya ulaşımı sağlayan tek firma konumundayız. 2006 yılından bu yana aşama aşama büyüyen, hizmet kalitesini artıran, zaman ilerledikçe daha büyük hale gelen bir şirketten bahsediyoruz. Çanakkale için önemli şirketlerden bir tanesiyiz. Çünkü çoğu ilçede iskelemiz mevcut. Gelibolu’da, Lapseki’de, Eceabat’ta, Kilitbahir’te, Kabatepe’de, Gökçeada ve Bozcada’da iskelelerimiz var. Adalar için ulaşımı sağlayan bir kurumuz. Gökçeada ve Bozcaada’yı Çanakkale’ye bağlıyoruz. Çanakkale dışında Güney Marmara’da faaliyetteyiz. Balıkesir sınırlarında olan Erdek, Avşa, Marmara Adası’nda yine iskelelerimiz var. Çanakkale’den Eceabat’a, Çanakkale’den Kilitbahir’e seferler düzenliyoruz. Böyle bakıldığında herkesin bildiği, herkesin çalışmalarını yakından

Gestaş’ın Çanakkale için önemi nedir? Gestaş, hem Çanakkale’nin, hem bölgenin hem de Türkiye’nin değeri. Bölge olarak bakıldığında her geçen gün yeni şeyler yapmamız gerektiğinin farkındayız. Yeni işler ortaya koymalıyız. Dünden bugüne yaptıklarımızla örnek olmalı, kurumu daha ileriye taşımalıyız. Deniz taşımacılığı, etkili ve ucuz bir taşımacılıktır. Çok çeşitli ve yüksek miktardaki ürünlerin bir seferde taşınmasını sağlar. Enerji tüketimi azdır, çevre dostu bir ulaşımdır. Ücret bakımından havayolundan 22, karayolundan 7, demiryolundan 3 kat daha ucuzdur. Uluslararası anlamda en yaygın kullanılan taşıma türüdür. Güvenirliliği yüksektir. Kent ve ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlar. Çanakkale’de hem sosyal anlamda hem ekonomik anlamda çok önemli bir şirket profilindeyiz. Çanakkale’de ilk akla gelen şirketler arasındayız. Ekonomiye nasıl katkı sağlıyoruz? Biz şu anda 500’e

yakın kişiyi istihdam ediyoruz. Bu kişilerin çok büyük oranı Çanakkale’de. Bu yıl 40-45 civarında ek istihdam oluşturduk. Mevcut hizmet kalitemizi artırabilmek için, temizlik, güvenlik, iskele-operasyon bölümlerinde daha fazla, daha profesyonel kişileri istihdam etmeye başladık. Bunları bir tek Çanakkale merkezinde yapmadık. Faaliyetimiz olan her bölgede istihdam artışına gittik.

“Gestaş, hem Çanakkale’nin, hem bölgenin hem de Türkiye’nin değeri. Bölge olarak bakıldığında her geçen gün yeni şeyler yapmamız gerektiğinin farkındayız. Yeni işler ortaya koymalıyız. Dünden bugüne yaptıklarımızla örnek olmalı, kurumu daha ileriye taşımalıyız” MART - NİSAN 33


Röportaj Firmanızın yolculara verdiği önem onlara sunduğu hizmetler ve çalışanlarına yaptığı yatırımdan söz eder misiniz? Biz, Gestaş’ı hizmet kalitesinde, kurumsallıkta daha ileriye götürmek için çalışmalara başladık. Bu senenin başından itibaren, ekip arkadaşlarımızla birlikte yoğun bir performans sergiliyoruz. İlk etapta süreç ve sistem iyileştirme çalışmalarına başladık. Her şeyi sistematik olarak yapmaya, takip edilebilir, ölçülebilir bir şekilde faaliyetlerde bulunmaya yöneldik. Kurumsallık seviyemizi artırmaya yönelik faaliyetlerimiz oldu. Bununla birlikte mevcut operasyonumuzu iyileştirme yolunda çalışmalarımız var. Yolcu taşıyoruz. Yolcularımız her zaman haklıdır. Yolcularımızın memnun olmaları, daha iyi hizmet alabilmeleri için; daha iyi gemiler, içerisinde engelli asansörlerinin olduğu, ibadet alanlarının olduğu, iskelelerde daha rahat vakit geçirebilecek alanların olduğu, annelerin çocuklarının bakımını rahatlıkla yapabileceği bebek odalarının olduğu tesisler

34 MART - NİSAN

“Bu senenin başından itibaren, ekip arkadaşlarımızla birlikte yoğun bir performans sergiliyoruz. Her şeyi sistematik olarak yapmaya, takip edilebilir, ölçülebilir bir şekilde faaliyetlerde bulunmaya yöneldik” oluşturmaya çalıştık. Altyapımızın daha iyi olduğu, müşterilerimizin daha memnun olmasını sağlayacak tesisler tasarlamaya çalıştık. Bizim için olmazsa olmazların başında eğitim geliyor. Gestaş Akademi adı altında personellerimize kurum içi eğitimler veriyoruz. Gerek kişisel gelişim, gerekse mesleki yeterlilik anlamında eğitimlerle çalışanlarımızın seviyesini üst seviyelere çekip bunun da müşteri memnuniyeti olarak geri dönmesini

sağlıyoruz. Mutlu çalışan-mutlu müşteri felsefesi önemli. Çalışan mutlu olursa bu müşteri memnuniyetini ortaya çıkartıyor. Anlık ödüllendirmelerle görevini layıkıyla yerine getiren personellerimize moral motivasyon kaynağı olacak faaliyetlerde bulunuyoruz. Şehrimiz için yaptığımız sosyal sorumluluk projelerine çalışanlarımız ve ailelerini de öncelikli olarak katarak onlara ve ailelerine verdiğimiz değeri gözler önüne seriyoruz. Bunlar bakıldığında ufak şeyler gibi görülebilir ancak ‘mutlu çalışan’ tanımını elde edebilecek önemli adımlardır. Biz işimize sadece yolcuyu bir kıyıdan bir kıyıya geçirmek olarak bakmıyoruz. İnsana dokunan, şehrin faydasına olan projelerde adımızın yer almasına özen gösteriyoruz. 23 Nisan’da sinemalarla anlaşıp çocuklarımıza ücretsiz film izletmek, Anneler Günü’nde tüm hatlarımızda annelerimizin sevdiği şarkıları seslendiren bir orkestra eşliğinde Anneler Günü’nü kutlamak, Babalar Günü’nde gemilerimizde seyahat eden babalara çeşitli hediyeler vererek Babalar Günü’nü


www.7deniz.net <

kutlamak, bayramlarda yolcularımızı kolonya ve çikolatayla karşılamak, müşteri odaklı çalışmalarımızın başında geliyor. Onun dışında şehrimizin faydasına olan birçok projeye ya öncelik ediyor, ya da bir ucundan tutuyoruz. Yaş ortalaması düşük gemiler çalıştırıyorsunuz. Bu sizin işlerinizi nasıl etkiliyor, hem size hem kullanıcılara ne gibi kolaylıklar sağlıyor? Filomuzda ‘çok yeni’ kapsamında sayacağımız 5 adet gemimiz bulunmaktadır. Yeni gemilerle çalışmak şirketimize; daha fazla müşteri memnuniyeti, araç ve yolcu kapasitelerinin yüksek olması, daha hızlı ve konforlu yolculuk, bakım tutum masraflarının düşük olması, olumsuz hava koşullarından diğer gemilere oranla daha az etkilenmesi, işleten personel maliyetinin daha düşük olması, engelli yolcu ulaşımını sağlamada kolaylıklar sunması, manevra kabiliyeti yüksek olduğu için zaman kazanımı, tavan yüksekliği fazla ve tabanın daha güçlü olması sebebiyle proje yüklere uygunluğu gibi faydalar sağlamaktadır.

Önümüzdeki dönemde yeni gemi veya başka bir yatırım planınız var mı ve orta vadede hedefleriniz nelerdir? Gestaş’ın ekonomik büyüklüğüne baktığımızda 140 milyon TL’lik bir şirketten bahsediyoruz. Kazandığını şehre harcayan, yatırım yapan, şehrin önemli değerlerine destek olan bir şirketten bahsediyoruz. Örneğin bu sene, yıllardan beri konuşulan, bize nasip olan, Ramazan öncesi Çanakkale’de şehitlik boğaz turunu başlattık. İstanbul’da nasıl boğaz turu varsa Çanakkale’mizde de olsun istedik. Gelibolu Tarihi Yarımadası’na ulaşımı kolaylaştırmayı amaçlayan iskele ve üstyapı projeleri üzerinde çalışıyoruz. Yeni projelerle birlikte Deniz üzerinden Şehitlik turu, kara ziyaretiyle birleşecek ve ziyaretçilere tadına doyum olmayan bir gezi imkanı sunacak. Yunanistan’ın Midilli Adası ile Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi arasında feribot seferleri yapmayı düşünüyoruz. Bu proje de gerçekleştiğinde Çanakkale turizmine büyük katkı sağlanacak. Kazandığımız

ekonomik

değerin

Çanakkale’ye nasıl dönmesi gerektiğini düşündük, bir ortaklık yapısına gittik. Şehrimizdeki Ar&Ge projelerini artırmak, teknolojik yatırıma destek olmak amacıyla Çanakkale Teknopark’a ortak olduk. Ekonomik katkı sağlanması gereken, sivil toplum kuruluşları, KOBİ’ler ile birlikte işbirliği içerisinde, onları destekleyerek, birlikte proje üretmek için el ele kol kola çalışmaya devam ediyoruz. Gökçeada ve Bozcaada hattı için ilk defa online bilet sistemini başlattık. Çevre illerden, özellikle İstanbul’dan ve Çanakkale’den adalara gelecek yolcularımız, yola çıkmadan dahi biletlerini alabilme imkanına sahip olacak. Çanakkale’ye yapılması planlanan köprü hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu köprü sizin hizmetlerinizi nasıl etkiler? Biz devletimize, ülkemize, vatandaşımıza hizmet eden bir şirket olarak, milletin faydasına olan her türlü projeye ‘evet’ diyecek mantalitede bir şirketiz. Ülkemizi, şehrimizi bir adım dahi yukarıya taşıyacak her türlü yenilik, A’dan Z’ye

MART - NİSAN 35


Röportaj

“Gestaş’ın ekonomik büyüklüğüne baktığımızda 140 milyon TL’lik bir şirketten bahsediyoruz. Kazandığını şehre harcayan, yatırım yapan, şehrin önemli değerlerine destek olan bir şirketi konuşuyoruz” bizim desteğimizi görecek; takdirimizi toplayacak bir adımdır. Yıllardır Çanakkale Boğazı’nda gönül köprüsü kurmuş bir şirket olarak Çanakkale’nin Lapseki ilçesine yapılacak olan 1915 Çanakkale Köprüsü’nün şehre ve vatandaşlara faydasının tartışmasız olduğu düşüncesindeyiz. Köprü potansiyeliyle birlikte şehir de büyüyecek, nüfus artacak. Bölgenin çehresi değişecek, yeni iş kolları ortaya çıkacak, iş imkanları daha da artacak, sanayide gelişim söz konusu… Tüm bunlar birbirini takip ettiğinde çok farklı bir Çanakkale görmemiz kaçınılmaz. Artan ve yıldan yıla artacak nüfusla birlikte, ulaşımda çeşitlilik ve bol alternatif zaruri bir gereklilik haline gelecek. Tekrar altını çizmekte fayda var; köprü yatırımı Çanakkale’ye olumlu anlamda çok şey katacaktır. Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Ahmet Arslan, Çanakkale Milletvekilimiz Sayın Bülent Turan’a Gestaş olarak teşekkürlerimizi iletiyoruz.

36 MART - NİSAN

2016 sizin için nasıl geçti, 2017’den beklentileriniz nelerdir? Deniz ulaşımını mevcut yapıda en iyi, en verimli, en karlı operasyonel anlamda müşteri memnuniyetini en yüksek seviyeye çıkardıktan sonra, büyüme alanlarına baktığımız ve bu konuda adımlar attığımız bir 2016 yılını geride bıraktık. Önceliklerimizi belirleyip, ana işimizdeki sorunlarımızı, gelişim alanlarını belirledikten projelere yöneldik. Hem süreç yönetiminde, hem işlerin yapış şeklinde, kişiyi çektiğinizde sistemin çökmediği bir sistem oluşturduk. Kişilerden bağımsız bir sistem kurduk. Birkaç akılcı hamleyle bile geçmiş yılların aksine; kamu yararına çalışan bir şirketten öte kar eden ve bunu şehre yatırıma dönüştüren bir şirket hüviyetine büründük. 2017 yılında bu sistem üzerindeki iyileştirmelerle iç yapıda daha kurumsal noktalara ulaşacağız ve dolayısıyla şehre yaptığımız yatırımı daha da artırma yoluna gideceğiz. 2017’nin başladığımız projelerin tamamlandığı, yeni projeleri hayata geçirdiğimiz; daha kurumsal bir kimlik haline geldiğimiz bir yıl olmasını hedefliyoruz. Bu gelişimler, sonuç olarak müşteri memnuniyeti ve kaliteli hizmeti ortaya çıkaracaktır. Bunun yanında Ça-

nakkalemize gerek iş istihdamını artırma, gerekse sosyal sorumluluk anlamında fayda sağlamaya, insan odaklı hizmet vermeye devam edeceğiz. Çanakkale, Türkiye büyüdükçe; denizcilik sektörü büyüdükçe, bizim de bu büyümeye ayak uyduracağımız bir 2017 yılını geride bırakmayı hedefliyoruz. 2016 yılında bunun sinyallerini verdik, adımlarını attık; 2017’de adımlarını daha da sıklaştırarak büyüyerek yola devam edeceğiz.

Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum “Filomuzdaki bir gemiye ‘Şehid Ömer Halisdemir’ adını verdik. 15 Temmuz darbe kalkışması sırasında en önde yer alan, kahramanlık gösteren şehidimizi, bir başka kahramanlıkların yazıldığı Çanakkale şehitleriyle buluşturduk. Çanakkale’de buna vesile olmak, bizim için büyük bir onurdur. Çanakkale Deniz Zaferi’nin ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü’nün 102. yıldönümünü kutladığımız şu günlerde tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.”



Perspektif

Deniz ile gökyüzünün birleştiği yere bakmak…

Engin Koçak ISTFIX Araştırma Müdürü Avrupa ile Güney Kore’nin tekrar parlayacağı yıllara şahit olacağız Önce şununla başlamak istiyorum: Gemi inşaatında katma değerli ürünler inşa etmenin faziletleri konusunda pek çok beylik laf edilebilir ama “artık işi bitti” denilen Avrupa ile “liderliği kaptırdı” denilen G. Kore’nin aslında katma değer ile nasıl tekrar öne geçeceğine uygulamalı şahitlik edeceğimiz yıllara geldik. Cevher: Kruvaziyer gemi sektörü Görünen o ki Avrupa gemi inşaatında yeni bir cevher keşfetti: Kruvaziyer gemi sektörü. Avrupa, geçen yıl teslim edilen gemilerin değeri açısından G.Kore, Çin ve Japonya’nın ardından dördüncü sıradayken, sipariş defterinin değeri açısından en yakın rakibine üç misli fark atmış durumda. Yüzlerce milyon dolarlık, lüksün zirvesine çıkan, adeta yüzen saraylar diyebileceğimiz ge-

38 MART - NİSAN

7Deniz Dergisi’nin bu ayki sayısı gemi inşa sanayiine ayrılmış özel bir sayı… Ben de ülkemizin müstesna okullarından Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği diploması almış ama zinhar bir gemi inşaatı ve (hatta) makineleri mühendisi olduğunu iddia etmeyecek kadar haddini bilen biri olarak, bu konudaki herhangi bir konuda sözü ustalara bırakıyorum. Yok, şu kadar gemi yapıldı, yok bu kadar sipariş var vesaire diye istatistik takdimi yapmak da çık sıkıcı olacak. Ama şu var ki, genelde yaptığım gibi piyasa penceresinden bakınca çok uzaklarda gibi gözüken fakat gemi inşa sanayisini çok yakından ilgilendiren gelişmeleri biraz seçebiliyorum ve bu yazımda da elimden geldiği kadar az sıkıcı olmaya çalışarak bunlara değineceğim. Belki bazı konularda Türkiye’nin de söyleyecek sözü vardır. mileri inşa edebildiği için Avrupa tekrar gemi inşa sektörünün zirvesinde. Aslında dünyanın genelinin de hala lükse çok para harcayacak durumda olmamasına rağmen, kruvaziyer gemi filosu krizden beri yılda ortalama yüzde 4,3 büyümüş, bundan sonra da 2021’e kadar yıllık yüzde 6 büyüyecek. Sektöre küçük ama lüks segmentiyle giriş yapamaz mıyız? Türk tersaneleri kruvaziyer gemi “yapamaz” mı? Çok mu “zor”? Malta Şahini gibi lüksün alamet-i farikası olmuş yatlar inşa ettik, bunu biraz gemi inşa ve biraz vizyonla birleştiremez miyiz? Queen Mary 2 veya Allure of the Seas yapamayabiliriz belki fakat küçük ama çok lüks kruvaziyer segmentinden giriş yapamaz mıyız? Güney Kore ise kendi yeteneklerini geliştirdi. Belki Çin’den daha az gemi teslim ediyor ama en iyi LPG, LNG ge-


www.7deniz.net <

mileri, sıvılaştırılmış doğalgazı gaz fazına (FSRU), ya da gaz haldekini sıvıya dönüştüren (FLNG) son derece yüksek teknolojiye haiz ve pahalı üniteleri hala en iyi Güney Kore ve Japon tersaneleri inşa ediyor. Önümüzdeki aylarda dünyadaki LNG gemisi sayısı 500’ü geçecek. Sipariş adedi ise 120’nin üzerinde ve neredeyse tamamı G. Kore ve Japon tersanelerinde. Çin daha bu konularda yeni sayılır. Türkiye’nin LNG gemisi inşa edeceğini düşünmek hayal mi! Deniz yoluyla doğalgaz ithalatına gi-

derek artan bir önem atfetmeye başlarken, Türkiye için en azından daha küçük ölçekte LNG gemisi inşa etmeyi düşünmek “hayalperestlik” mi? 1990’ların sonuna doğru, ben diplomasını aldığım gemi inşaatı mühendisliği bölümüne yeni girdiğimde kimyasal tanker inşaatı da gerçekleşmekte ve başarılmakta olan bir “hayal” değil miydi? Pazar, 2022’de 2 milyar doların üstüne çıkacak Dünyada enerji artık karalardan çok denizlerde aranmaya başlandı. Bakmayın siz Amerika Birleşik Devletleri’nin topraklarında petrol bulmasıyla düşen petrole, fosil yakıtları önümüzdeki yüzyılda yine önemli olacak. Fosil yakıtları bir kenara bırakalım, denizin dalgasından, rüzgarından enerji elde edilmesi yaygınlaşacak. Deniz aşırı operasyon (offshore) önem kazanacak. Sadece dinamik konumlandırma (dynamic positioning) ekipmanı pazarı 2022’de 2 milyar doların üstüne çıkacak. O pastadan bize dilim bile “yedirmezler” mi? Bu konuda dünya markaları çıkartamaz mıyız? Offshore sektörüne şu anda üretim yapan tersanelerimiz var. Doğalgazlı ilk römorkörlerden birini inşa ettik, sismik araştırma gemisi bile inşa ediyoruz. Neden birkaç yıl içinde tam teşekküllü bir offshore gemi üretim merkezi olmayalım? O pastadan bize dilim bile “yedirmezler” mi? Savunma sanayiinde stratejimiz yerli üretimden ihracata doğru kaymaya başladı. MİLGEM’i gördük, üstüne giriş se-

"Türk tersaneleri kruvaziyer gemi “yapamaz” mı? Çok mu “zor”? Malta Şahini gibi lüksün alamet-i farikası olmuş yatlar inşa ettik, bunu biraz gemi inşa ve biraz vizyonla birleştiremez miyiz? Offshore sektörüne şu anda üretim yapan tersanelerimiz var. Neden birkaç yıl içinde tam teşekküllü bir offshore gemi üretim merkezi olmayalım?" viyesi uçak gemisi hatta denizaltı yapacağız. Bugünleri de gördük, çok şükür. Savunma Sanayii Müsteşarlığı 20172021 Strateji Belgesi’nde “savunma sanayiinde deniz araçları sektörünün yapılandırılmasında uzmanlaşmayı desteklemek”ten bahsediyor. “Herkes bir platformda özelleşsin, uzmanlaşsın” diyor SSM değerli tersanelerimize. Bir gün, ofset anlaşmalarıyla güç bela getirebildiğimiz üretimi ve teknolojileri (o anlaşmalar teknoloji transferi için ne derece kullanılabildi bilemiyorum) kendimiz geliştirip, üstüne de ofset konusunda masanın öteki tarafına geçemez miyiz? Blohm & Voss, Thyssen, HDW gibi olmak ne kadar uzakta? Bu öngörüme itiraz edemezsiniz herhalde. Ayağımız yerden kesildi mi? Haydi biraz daha “havalanalım” bakalım… Teknoloji 4.0, makinelerin birbiriyle haberleşmesi, insansız gemiler? Bilimkurgu mu? İskandinavya kaynıyor bu işlerle. Tronheim’da insansız gemi test alanı tahsis etti devlet araştırmacılara. MUNIN diye bir projeleri var, laboratuvar ortamında akıllı gemi devşirmekteler. Norveç, İsveç, Almanya, İrlanda, onlarca akademisyen, gemi, elektronik,

MART - NİSAN 39


Perspektif

bilgisayar mühendisi, bilim ve tekniğin ayrıca kendi beyinlerinin sınırlarını zorluyor. İngiltere durur mu? Rolls Royce bu iş için 200 milyon sterlin çıkartacak cebinden. DNV-GL’in de bir konsept çalışması var. Biz kim, akıllı gemi kim mi? Biz kim akıllı gemi kim… mi acaba? Akıllı ulaşım sistemlerinde yetiştirilmek üzere akademisyen alım programlarımız var. Bu gençler Erasmus ile ya da başka olanaklarla yukarıda adresi verilen yerlere gönderilemez mi? Yoksa oralar çok mu soğuk gelir gençlere? Hiç sanmıyorum, akademisyenlerimiz kutuplarda Türk Bayrağı dalgalandırıp araştırma yapıyor, “buradan ülkemize bir fayda sağlar mıyız” diye. Norveç’e gitmek hiç zorlamayacaktır onları. Bir bakmışsınız biz de söz sahibiyiz o konuda. İnsansız hava aracımız var, insansız devriye botumuz, hatta denizaltımız olamaz mı? Peki, “Big Data” diye bir şey duydunuz mu? Çok moda bu aralar kesin duymuşsunuzdur. Geçenlerde uçakta çok değerli bir Türk elektronik şirketinde çalışan bir veritabanı mimarının yanında oturma ayrıcalığını yaşadım. “Mesela bu uçak” dedi kendisi “bir Atlantik geçişinde, 2 terabayt veri üretiyor” Saniyede kim bilir kaç kere uçağın her hareketini, etrafındaki her koşulu, her etkiyi ve tepkiyi kaydediyor. Binlerce sensör, aygıt,

40 MART - NİSAN

veri gönderiyor. Sonuçta laboratuvar ortamında uçak geliştirecek veriye sahip oluyorsunuz. Bunu işlemek de ayrı bir sanat tabi. Bunu gemi için düşünün… Gemi inşa eden değil, gemi geliştiren bir ülke olmak ancak bu kadar uzağınızda. Yok mu bu araştırmalar için bütçemiz? Konuyu bilenler hemen “Bunu büyük bir konteyner operatörü seneler önce yaptı” diyebilir. Ben de soruyorum “Kiminle paylaşmış peki o şirket bu veriyi?” Bu konu da hem gemi inşa, hem tasarım, hem de denizcilik açısından ayrı bir lige giriş sağlayacaktır. İki seneyi bile bulmadan Tuzla ve Yalova’da gemi koyacak yer kalmayacak Ben bu makalede elimden geldiğince görünen ufkun dışına çıkmaya çalıştım. Ama kasıtlı olarak ilk söylemem gerekeni sona bıraktım çünkü malumun ilanı olacak. Önümüzdeki dönemde, dünyadaki tüm tersanelerin önünde olduğu gibi Türk tersanelerinin de balast suyu arıtma sistemi ve baca gazı arıtma sistemi gibi Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün adeta gökten zembille indirdiği zorlama gereksinimlerden kaynaklanan büyük fırsatlar var. Büyük ihtimalle iki seneyi bile bulmadan Tuzla’da, Yalova’da gemi koyacak yer bulunmayacak. Ama bu fırsat, kendini geliştirmek için hiçbir gayret sarf etmeyen ülkelere de, gayet şuurlu biçimde Ar-Ge ve inovasyon ile yatıp kalkan ülkelere de muhtemelen aynı seviyede yansıyacak.

"Biz kim akıllı gemi kim… mi acaba? Akıllı ulaşım sistemlerinde yetiştirilmek üzere akademisyen alım programlarımız var. Bu gençler Erasmus ile ya da başka olanaklarla yukarıda adresi verilen yerlere gönderilemez mi?" Tabii ki parayı kazanan ve farkı yaratan teknolojiyi geliştiren ve bilinçli veya bilinçsiz ayrım gözetmeksizin herkese satan icat sahipleri olacaktır. Gemi inşa ve gemi yan sanayisi, bu fırsatı stratejik insan kaynağını yeniden oluşturmak, Ar-Ge için kaynak yaratmak ve birkaç yıl içinde kendi ekipmanını geliştirmek için kullanabilirse, bence sıra yukarıdakilere daha çabuk gelecektir.


>On Site Services Globally >In Site Services >Engine Services for 2 and 4 Stroke >Shaft & Propeller Services >Electric - Electronical Services Tel: +90 (0216) 349 70 37 • Gsm: +90 (0555) 491 58 87 www.entechmarine.com


Söyleşi

Denizcilik sektörüyle gönül bağımız var Memleket ve ülke sevdalısı biri Murat Demir. Aynı zamanda da denizcilik sektörü ile gönül bağını her seferinde dile getirmekten vazgeçmeyen bir nefer. Yakın geçmişte Ak Parti Kastamonu Milletvekili olan Murat Demir ile bir araya geldik. Gördük ki çok yoğun geçiyor Demir’in günleri. “Nefes almaya vakit bulamamak” tabiri kendisi için sonuna kadar geçerli. Herkesin meramına çare bulmak istemesi, memleketinin daha güzel yarınlara ulaşması için bitmeyen projeleri ile kendine hiç zaman ayıramadığı ortada. Kendisinin tabiriyle Ankara-Kastamonu-İstanbul arasında mekik dokuyor. Tüm bunlara rağmen şikayet kelimesini ağzına bile almıyor. “Memleketime, ülkeme faydalı olmayı, milletvekili olmadan önce kendime yol olarak çizmiştim. Hizmet için bu görevi üstlendim. Bu sebeple çalışmaktan ve zamansızlıktan şikayet etmem mümkün değil” diyen Demir ile hem ülkemizi, hem memleketi Kastamonu’yu, hem de Güven Kepçe ile birlikte denizcilik sektörünü konuştuk. 42 MART - NİSAN

AK Parti Kastamonu Milletvekili ve Güven Kepçe Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir

Bugün AK Parti Kastamonu Milletvekili olan Murat Demir’in ana gündemini kuşkusuz milletvekili seçildiği memleketi ve ülkemiz oluşturuyordur. Ancak biz bu konulara değinmeden önce sohbetimize Güven Kepçe ile başlamak isteriz. Ticari geçmişimiz 1980’lere kadar uzanıyor. Gerçekten uzun soluklu bir süreç. Emeğimiz ve azmimizle hamurunu yoğurduğumuz şirketimizin, büyük ihtimalle kimse bugünlere geleceğini tahmin etmiyordu. Ailecek Güven Kepçe’yi belirli bir noktaya taşıdıktan sonra, hep niyetimde olan, aynı zamanda çevremdeki kişilerin de bana olan güvenleri ve teşvikleriyle siyaset hayatına geçiş yaptım. Bir süredir de enerjimin çok büyük bir kısmını memleketim ve ülkem için harcamaktan gurur duyu-

yorum. Bugün nereye geldiysek bunda aile yapımızın katkısı çok ama çok fazla. Bizler, Allah korkusu olan, aile kavramına ve alın teri ile çalışmaya önem veren bir aileyiz. Bugün Güven Kepçe’yi adını dünyanın bildiği bir firma haline getirdik. Alanımızda dünyada en fazla üretim yapan şirket olduk. Bu başarımızda geride bıraktığımız yıllarda sergilediğimiz tavrımızın katkısı olduğunu düşünüyorum. Hem işimizi iyi yaptık, hem de iş yaptığımız kişileri ne maddi, ne manevi yorduk. Çoğu zaman maddi kazancı, müşteri memnuniyetinin gerisinde tuttuk. Çalışanlarımızın her zaman yanlarında olduk. Ve biz ne 2008 krizini yaşadık, ne de sonrasında yaşanan ufak tefek darboğazları gördük. 2015 bizim için inanılmaz bir yıl oldu. Üretimimizi ikiye katlarken %26 büyüdük. 2016’da iyi bir yıl olarak geride kaldı. Standart


www.7deniz.net <

büyümemizin üzerinde performans sergilediğimiz bir yıldı. 2017’nin ilk iki ayını geride bıraktığımız bu yılı, diğer yıllarda sergilediğimiz performansla kapatacağımızı öngörüyoruz. Bugün Güven Kepçe, sektörde gelebileceği en yüksek noktada. Hiç mi olmadı sıkıntılarınız? Olmaz mı, oldu tabii ama ne ekonomik, ne de ticari sıkıntılar yaşanmadı bizde. Bizim sıkıntımız Türk Patent Enstitüsü’nde var olan açıktan kaynaklıydı. O kadar emek verdiğimiz ürünlerimizi, ufak tefek değişiklik yaparak taklit etmeleri, yani emeğimizin çalınması, hem bizleri üzdü, hem de epey uğraştırdı. Bunun önüne geçebilmek için çok çalıştık. Biz dünyaya kepçe üreten bir firmayız. İhracatımızın %70’i Çin’e. Çin’de artık kepçe üretimi yok diyebilirim. Keza Almanya’da da adımızı duyurmuş, piyasada her geçen gün payını artıran firma konumundayız. Bir zamanlar “Denizcilik sektörü Güven Kepçe’yi unuttu” demiştim. Bu sözümde son derece haklı olduğumu düşünüyorum. Hem ülke ekonomisine, hem de denizcilik sektörüne katkı sağladığımıza inanıyoruz.

Yatırımlarınız nasıl bir yol izleyecek? Biz kazancımızı yine sektörümüze yatırım bir kurumuz. Hem fabrikamızı büyütmeye, hem de teknolojimizi geliştirmeye özen gösteriyor ve bu alandaki yatırımlarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Bunun dışında Dilovası OSB’de 10 bin metrekarelik alandaki yerimizin yapımı tamamlandı. Şuan için mevcut yerlerimiz bize yettiği için orayı kiraya verdik. Yalova Tersaneler Bölgesi’nden 20 bin metrekarelik bir yer aldık. Buranın da ön çalışmalarını yaptık. Burasını gelişmekte olan bir yer olarak görmekle birlikte, denizcilik sektöründen de uzaklaşmak istemiyoruz. Burayı her şey netleştikten sonra 2020’ye ’adar üretime hazır hale getirmek istiyoruz. Biz neredeyse 40 yıla ulaşan iş hayatımızda sadece kepçe üretimi yapmadık. Hem ağabeyimin, hem de benim gemi inşa alanında uzun bir geçmişimiz var. Eğer yarınlar planlarımız doğrultusunda ilerlerse gemi inşa veya bakım onarım işine girebiliriz. Milletvekili olmam, şahsım adına ticari faaliyetlerimin önünde ilerliyor. Bu yüzden işe çok fazla zaman ayıramıyorum. Bu da iş çeşitliliğimizi bir nebze kısıtlı-

MART - NİSAN 43


Makale

yor. Lakin memleketimin geleceği için girmek istediğim bir sektör var. O da savunma sanayi. Ar-Ge bölümümüzü genişletip zırhlı araçlar konusunda çalışmalara başladık. Bir yol haritası belirleyip, prototip oluşturacağız. Biz asker kardeşlerimizin yaşanan patlamalarda can güvenliğini memleket meselesi olarak görüyoruz. Bu mesele bizim hassas noktamız oldu. Neler yapabiliriz, hangi katkıları sunabiliriz sorusu cevap aradığımız sorularımız.

Şimdi birazda Milletvekili Murat Demir’i konuşmak isteriz. Denizcilik kökenli Demir; Hükümetin denizcilik sektörünün gelişmesi için son dönemlerde aldığı kararları ve uygulamaları nasıl değerlendiriyor? Sadece bizim sektörümüz adına değil, ülkenin geleceği için de önemli kararlar alabilecek bir Başbakan’a sahip olmamız çok büyük bir şans. Başbakanımız Binali Yıldırım’ın denizcilik kö-

kenli olması, kuşkusuz sektörümüzün önüne duran sıkıntıların kolay bir şekilde aşılmasını beraberinde getiriyor. Bu bağlamda tersane sözleşmelerinin 49 yıllığına uzatılması, üretici ve yatırımcı bakış açısında güven tazeledi. Netice olarak iş hayatında kısa vade hiçbir anlam ifade etmez. Yatırım için uzun vade olmazsa olmaz bir kuraldır. Bu adım, bir yandan tersanelerimizin aklındaki soru işaretini ortadan kaldırdı, diğer yandan da kredibilitemize pozitif yansıdı. Keza Türk Bayrağı’na geçişin kolaylaştırılması da sektörümüz adına güzel bir gelişme. Bu gelişmede benim de payım var: Bir arkadaşım yurt dışından aldığı yatı Türk Bayrağı’na geçirmek istedi, geçiremedi ve yatı bağlandı. Sonrasında Deniz Ticaret Genel Müdürümüzle, Tersaneler Genel Müdürümüzle yaptığım görüşmelerde hep bunu dile getirdim. Bu önerilerimizi bir toplantıda Başbakanımız ile paylaştık. Başbakanımızın da konuyu iyi bilmesi ile bu sorunun çözümü sağlanmış oldu. Peki, milletvekili olduğunuz Kastamonu için çalışmalarınız nasıl bir seyir izliyor? Memleketime, ülkeme faydalı olmayı, milletvekili olmadan önce kendime yol olarak çizmiştim. Memleketim için

44 MART - NİSAN


www.7deniz.net < en önemli sorun, bir türlü çözüme kavuşmayan İnebolu Limanıydı. Bu sorunu çözdük çok şükür. İnebolu Limanı’nın 2020’ye kadar tüm yatırımları tamamlanacak ve liman bölge ihtiyacını karşılayabilecek konuma erişecek. Bir diğer çalışmamız da, Karadeniz sahil yolu projesiydi. Bartın ile Çatalzeytin arasındaki yolun yapılması, Artvin’in 3’üncü boğaz köprüsüne bağlanması şarttı. Aradaki yolların hepsi yapıldı. Bu projenin tam anlamıyla tamamlanması için az bir zaman daha var. Cide’deki uzun sahil şeridi turizmin gelişmesi için çok önemliydi. Burası için girişimlerimiz hala devam ediyor. İnşallah bu yılın son çeyreğinde ihalesi yapılacak, çözüme kavuşacak. Memleketim için bir sevdam, bir hedefim de önemli bir fabrikanın bölgeye kazandırılması. Bunun için de yatırımcıları buraya davet ediyorum. İnebolu Limanı tamamlandığında, yollar bittiğinde Kastamonu-İnebolu arası 30 dakikaya düşecek. Artık yol, yatırımın önünü kesmeyecek.

Son olarak sormak isteriz nasıl geçiyor Murat Demir’in günleri? Memleket sevdalısı olarak tabii ki yoğun. Telefonum gün boyu susmaz. Memlekette herkeste telefon numaram vardır. Elimizden geldiği kadarıyla herkesim meramına çare bulmaya çalışıyoruz. Bir yandan da hem ülke meseleleri, hem de memleketimin gelişimi için zaman ve emek harcamaya devam ediyorum. Hizmet için bu görevi üstlendim. Bu sebeple çalışmaktan ve zamansızlıktan şikayet etmem mümkün değil. Ankara-Kastamonu-İstanbul arasında mekik dokuyorum. Denizcilik sektöründeki arkadaşlarımla, büyüklerimle iletişimimi kesmemeye çalışıyorum. İstanbul’da çok olamadığımdan dolayı, ne yazık ki denizcilik camiasından fazla kişiyle görüşemiyorum. Yakın geçmişte de ifade ettiğim gibi denizcilik camiasının Güven Kepçe’yi unutması bizleri üzer. Bizim denizcilik sektörümüzle gönül birlikteliğimiz var. Bu birlikteliğin kopmaması için elimizden geleni yapıyoruz.

MART - NİSAN 45


DYNE K ; çelikten daha güçlü ve 8 kat daha hafif! ®


K

aya Ropes, DSM Dyneema® firmasından aldığı üretici lisansı ile birlikte 12 kollu ve duble örgülü Dyneema® halat üretimlerini yaklaşık 4 yıldır son teknoloji makine parkuru ile farklı bir çok sektöre (Yat, Savunma Sanayi, Endüstriyel, OffRoad, Medya vs…) üretiyor. Kaya Ropes, Ticari Denizcilik sektöründe Römorkor çeki halatı ve gemi bağlama halatı olarak kullanılan yüksek mukavemetli, düşük esnemeli, hafif, daha güvenli çeki operasyonları ve gemilerin hızlı bağlanması gibi birçok profesyonel özelliği sahip olan yeni nesil PU kaplamalı DYNE K® halatlarını geçtiğimiz aylarda pazara sundu. Yeni nesil Poliüretan (PU) kaplama ile ürünlerin sürtünme dayanımı en üst seviyeye çekilirken, ürün ömrü ve dayanıklı-

lığı neredeyse 2 kat arttı. DYNE K® halat, Yüksek Mukavemetli Polietilen (Dyneema®) ipliklerden oluşmaktadır. Halatın özgül ağırlığı 0,97 kg/dm3 olduğu için suda yüzebilir özelliktedir. Dyneema® fiber; 30 yıl önce DSM (Hollanda) firması tarafından bulunmuştur. Gel-Spinning yöntemiyle üretilmiş olan Dyneema® iplikler inanılmaz yumuşak, minimum ağırlıkta ve son derece yüksek mukavemete sahiptir. Dyneema® iplikler farklı tiplerde ve çeşitli aplikasyonlara uygun olacak şekilde üretilmektedir. Başlıca İplikler ve Özellikleri; SK75; Çok yüksek mukavemet ve Çok düşük esnemeli halatlar üretilmesine olanak sağlar.

SK78; SK75 ile aynı özelliklere sahip olan bu iplik, ek olarak daha gelişmiş sünme özelliği sunar. (Statik aplikasyonlar için uygundur.) SK99; SK75/78’e göre %20 daha yüksek mukavemete sahip dünyanın en güçlü ipliğidir. Sünme özelliği SK75 iplik ile aynıdır. (Çok düşük çap ve çok yüksek mukavemete gereksinim duyulan özel aplikasyonlarda kullanılır.) Ticari Denizcilikte özellikle Dyneema® halatlara olan talebin artması ve kısa zamanda tedarik edilebilme isteğinden dolayı makine yatırımlarını bu yöne kaydıran Kaya Ropes en son kaplama teknolojisine sahip DYNE K® ürünlerini Ø72 mm çapa kadar, istenilen metraj ve renklerde üretebilmektedir.

Detaylı Bilgi İçin: 0262 677 19 03 • KayaRopes.com


Röportaj

Hedefimiz; ustalaştığımız karbon kompozit gemi inşalarımızı artırmak

“Özata Tersanesi olarak 2012 yılından beri yeni segmentimiz olan karbon kompozit gemilerimizin inşalarını gerçekleştirmek adına yatırım yapıyoruz. Bu yatırımların tutarları oldukça büyük ve geri dönüşleri için de uzun zamana ihtiyacınız oluyor. Yatırımlarınızın geri dönüşünü sağlamaya çalışırken, bir yandan da sektörde geri kalmamak adına yeni yatırımlar yapmanız, tesislerinizin sürekli modernizasyonunu sağlamanız gerekiyor. Özetle söylemek gerekirse, elde ettiğimiz kazancı, tekrar işimize yatırıyoruz” diyen Özata Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Ataseven, 2017 hedeflerinin artık ustalaştıkları karbon kompozit gemi inşada hacimsel büyüme olduğunun altını çiziyor.

Özata Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Ataseven Özata Tersanesi için 2016 yılı nasıl kapandı ve yeni yıla hangi projeler ve hedeflerle girildi? 2016 tersanemiz için verimli bir yıldı, sadece daha önceki yıllarda imzalanmış projelerin inşalarını devam etmekle kalmadık, 2017 yılında inşaları icra edilecek projelerimizin başlangıçlarını da 2016’da gerçekleştirdik. 2017 yılı, sektörümüz için ne kadar zor da gözükse de biz umutla bakıyoruz. Yıla, artık ustalaştığımız karbon kompozit gemi inşalarımızı arttırmak hedefiyle girdik. Bu sebeple pazarlama faaliyetlerimize ağırlık verdik. Daha önce ihracat yap-

48 MART - NİSAN

madığımız ülkelere giderek ürünlerimiz ve avantajları hakkında bilgiler vermeye, kabiliyetlerimiz hakkında sunumlar yapmaya başladık. Bu girişimlerden sene içinde sonuçlar almaya başlayacağımıza inanıyorum. Yine bu yıl içinde ülkemizde açılacak ihalelere, her zaman olduğu gibi katılarak mümkün olduğunca proje almaya çalışacağız. Özellikle, geçtiğimiz yılsonunda tamamlamış olduğumuz prosedürler neticesinde aldığımız tesis güvenlik ve üretim izin belgelerimiz ile artık savunma sanayi projelerinde de iddialı bir duruma geçmeyi hedefliyoruz. Sektörde 30 yılı aşkın süredir faaliyette bulunan bir firma olarak Hükümetin denizcilik sektörünün gelişimine yönelik attığı adımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Denizcilik sektörüne gelmeden önce ifade etmeliyim ki ülkemizin gelişimi, huzuru ve refahı için atılan adımların geleceğimize pozitif yönde katkı sağlayacağı kanaatindeyim. Türkiye zor bir süreç yaşadı ve bu sürecin hala daha içerisinde. Hükümetimiz Türkiye için oldukça zor olan bir seneyi, yarınları çok daha güçlü bir Türkiye olarak geride bıraktı. Kendi

sektörümüz adına ifade etmem gerekirse, Cumhurbaşkanımız denizci bir aileden gelmekte, Başbakanımız Gemi inşa mühendisi, Sayın Ulaştırma Bakanımız gemi inşa mühendisi, ulaştırma müsteşarımız kaptan genel müdürlerimiz ve neredeyse tüm kadro denizcilerden oluşmakta bu denizcilik sektörü için çok büyük bir şans ve güzel işler başarmaktalar. Yapılan çalışmalar ve alınan kararlar atılan somut adımlar bunların göstergesi dörtyüzün üzerinde mevzuat çıkmış bugüne kadar, denizciliğe yönelik atılan adımlar bizlere olumlu yansımakta. Hükümetin aldığı ekonomik anlamdaki kararlar, kuşkusuz Türk denizciliğinin gelişiminde çok önemli bir rol üstlenmekte. Özellikle kredi ve teminat konularında bize sağlanan kolaylıklar Türkiye’nin tersanecilik sektörüne kazanç olarak yansıyacak. Birçok projenin Türkiye’ye dönmesine yardımcı olacak. Sorunuz vesilesiyle, başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Binali Yıldırım olmak üzere ülkemizin geleceği için var gücüyle çalışan, hükümetimiz ve emeği geçen herkese teşekkür etmek isterim.


www.7deniz.net < Bu bağlamda sormak isteriz tersane sözleşmelerinin 49 yıllığına uzatılmasının size yansıması nasıl oldu? Tersanelerimizin arazi tahsisleri binde 1 gibi sembolik bir kira oranıyla yeniden düzenlendi ve 49 yıllığına kiralama hakkı verildi. Bu gemi inşaat sektörünü ve tersaneler ile gemi yan sanayiinde çalışan binlerce esnaf ve işçiyi için hayati derecede önemli bir gelişmedir. ÖTV’nin kaldırılması ve KDV’nin %1 olması Türk tekne sahiplerini önemli bir vergi yükünden kurtarmıştır ve bu durum piyasayı hareketlendirecektir. Bu gelişmeler aslında az önce bahsetmiş olduğum hükümetimizin denizci dilinden ne kadar iyi anladığını gösteren gelişmelerden bazılarıdır. Tersanecilik oldukça zahmetli bir iştir. Sadece inşaları gerçekleştirmeyi başarmanız yetmez, sürekli gelişen ihtiyaçlara uygun olarak sürekli alt yapınızı geliştirmek zorundasınızdır. Örneğin biz Özata Tersanesi olarak 2012 yılından beri yeni segmentimiz olan karbon kompozit gemilerimizin inşalarını gerçekleştirmek adına yatırım yapıyoruz. Bu yatırımların tutarları oldukça büyüktür ve geri dönüşleri uzun zamanlar gerektirir. Yatırımlarınızın geri dönüşünü sağlamaya çalışırken, bir yandan da sektörde geri kalmamak adına yeni yatırımlar yapmanız, tesislerinizin sürekli modernizasyonunu sağlamanız gereklidir. Özetle söy-

lemek gerekirse, elde ettiğimiz kazancı tekrar işimize yatırıyoruz. Bu açıdan bakıldığında tersane sözleşmelerinin uzatılması bizler için yatırımlarımızın geri dönüşleri ile ilgili bir umut sağlıyor. Siz sektörünüzde ilerlemeye çalışırken aynı zamanda size tahsis edilmiş tersane alanında tabiri caizse, zamanla yarışıyorsunuz. Bu uzatma bu yarışta bize bir avantaj sağladı. Artık yatırımlar için çok daha

cesur adımlar atabileceğiz. Hem gemi inşa tarafı hem de bakım onarım tarafı Özata Tersanesi’nde nasıl bir seyirde ilerliyor? Özata Tersanesi olarak yeni inşalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Bu yıl içinde yaklaşık küçüklü büyüklü 8 geminin denize indirilişi ve sahiplerine teslim edilişi gerçekleşecek. Amacımız kısa zamanda elimizdeki projeleri, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği hedef doğrultusunda ihracatımızı, arttırmak için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Özata Tersanesi’nde tamir konusunda çok fazla konsantras-

“Yıla, artık ustalaştığımız karbon kompozit gemi inşalarımızı arttırmak hedefiyle girdik. Bu sebeple pazarlama faaliyetlerimize ağırlık verdik. Daha önce ihracat yapmadığımız ülkelere giderek ürünlerimiz ve avantajları hakkında bilgiler vermeye, kabiliyetlerimiz hakkında sunumlar yapmaya başladık” MART - NİSAN 49


Röportaj ekonomik olduğunu biliyoruz. Filolarının hepsini bu tip gemilere geçirmeyi düşünüyorlar mı?

“Özellikle kredi ve teminat konularında bize sağlanan kolaylıklar Türkiye’nin tersanecilik sektörüne kazanç olarak yansıyacak. Birçok projenin Türkiye’ye dönmesine yardımcı olacak” yonumuz yoktu ama 2017 de bu konuda bir atılım yapmayı hedefliyoruz, bu konuda yatırımlar yapma planımız var. 2017 ikinci yarısında tamir konusunda da boy göstermeyi hedefliyoruz. Burada yeri gelmişken bahsetmek istediğim yeni bir girişimimiz var. Geçen yıl ilk defa girdiğimiz yeni bir segment olan yat refit alanında ilk projemizi de aynı yıl içinde tamamlamıştık. Son derece pozitif geri dönüşler aldığımız bu proje sonrasında aynı yılın sonlarına doğru yeni bir yat refit projesi aldık. 2017 yılında bir hedefimiz de tersanemizi bu konuda biraz daha fazla tanıtabilmek. Bu tür projelerde önemli bir boşluk olduğunu düşünüyoruz, geçen yıl tamamladığımız projemiz gibi projeleri arttırarak daha büyük yat sahiplerinin ilgilerini çekmek istiyoruz. Bu sene içerisinde denize inecek gemiler neler? Bu sene içinde İzmir Büyükşehir Belediyesi için karbon kompozit malzemeden inşa ettiğimiz 2 adet 39m boyunda feribotumuz denize inecek, bununla birlikte Kenyaya ihraç edeceğimiz 2 adet

50 MART - NİSAN

İstanbul Büyükşehir Belediyesi için gerçekleştirdiğimiz projemiz kamuoyunda da çok yankı bulmuştu. Bu gemiler ile ilgili işletmeci firma olan Şehir Hatlarından çok iyi geri dönüşler aldık. Bize aktarıldığı kadarıyla, aslında tamamen hizmet olarak gerçekleştirilen şehir hatlarında ilk defa bir hatta kar edilebilmiş. Bu tabi ki hatlarda çalışan gemilerimizin son derece tasarruflu olmasından kaynaklanıyor. Bildiğim kadarıyla, İBB bu projelerin devamı için de bir çalışma gerçekleştiriyor. Benim tahminim, halka hizmet kalitesini ve tasarruf miktarlarını arttırmak amacıyla bu yıl bir alım ihalesi açılabilir yönünde. 87m boyunda çelik gövdeli double ended tipi araç/yolcu feribotunun da inşasını tamamlayacağız. Yine Sağlık ve Hudutlar Genel Müdürlüğü için inşa edilen 2 adet pratika botu, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü için inşa edilen bir adet Pilot Bot ve Norveçe ihraç edeceğimiz balıkçı gemisinin denize indirilmeleri ve teslimleri de 2017 yılında gerçekleşecek. İzmir Büyükşehir Belediyesine 15 gemilik bir projeyi de üstlendiniz. Bu proje ile ilgili çalışmalar nasıl bir seyir izliyor öğrenebilir miyiz? Projenin 13 gemisinin İzmir Büyükşehir Belediyesine teslimi gerçekleşti. Artık İzmir’de 3 yıldır serviste olan gemilerimiz var. Hem İzmir, hem de biz çok mutluyuz. Projelerimizin Türkiye’ye bir ufuk kazandırması, teslim ettiğimiz gemilerimizin yoğun çalışma şartlarında herhangi bir problem çıkarmadan aralıksız servis veriyor olması bizim gurur kaynağımız oldu. Son iki gemiyi de bu yıl içinde teslim ederek, başlangıçta Türkiye’de yapılamayacağı düşünülen bir projeyi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşayacağız. Birçok avantajı olan bu malzemenin sadece savunma sanayinde değil, ticari taşımacılıkta da yayılması bizim beklentimiz. Karbon kompozit gövdelerin çevre dostluğu, tasarruf ve bakım avantajları denizcilik sektöründe eminiz ki ileriki yıllarda çok daha fazla ilgi görmesine sebep olacaktır. Özellikle İzmir ve İstanbul büyükşehir belediyelerine yaptığınız yeni nesil gemilerin yakıt tasarrufu hakkında çok

İBB için önerdiğimiz bir diğer çözüm de daha küçük kapasiteli yine karbon malzemeden inşa edilebilecek deniz taksi/dolmuş projemiz. Bu tekneler vasıtasıyla, yoğunluk dışı saatlerde, ya da hatlarda maliyet verimliliği sağlanabileceğini düşünüyoruz. Bu konuda görüşmelerimiz halen devam etmekte. İzmir Körfezi’nde gidenler artık sadece bizim feribotlarımızı görüyorlar nerdeyse, yapılmakta olan son derece iyi bir işletmeyle hemen hemen an gemilerimizi körfezin bir yerinde görmeniz mümkün. Eminim kullanım kolaylığını hisseden İzmir halkı da bu gemilerin devamını isteyeceklerdir. İzmir Körfezi bu gemilerin işletmesi için çok uygun, daha hızlı gemiler ile dış körfez bölgelerine ve hatta Yunan adalarına seferler düzenlemesi mümkün. Bu sebeple, bu projelerin de devam edeceğini umuyorum. Yurt dışı firmalarına yönelik yaptığınız projeler nasıl bir gelişim içerisinde? Az önce de değindiğim gibi bizim hedeflerimiz Türkiye’nin ihracat hedefleri ile paralel. Halen yurt dışına inşa etmekte olduğumuz 3 proje ve bunların dışında bu ay içinde teslim edeceğimiz 2 supply gemisi projemiz ile 2017 yılı içinde ihracatımıza elimizden gelen katkıyı göstereceğiz. Bu ticari projelerin yanında 2016 yılında yeni bir segment olarak başladığımız yat refit işlerinin de gelişeceğini bekliyoruz. Bu kapsamda halen refit uyguladığımız bir 35m’lik yat projemiz mevcuttur.


Eğitim Mh. Ahsen Sk. Sadıkoğlu 5 Plaza No:12 K: 2 D:41 Hasanpaşa / Kadıköy - İSTANBUL Phone: +90 (216) 330 74 80 / +90 (216) 349 70 37 • Fax: +90 (216) 330 74 06


Savunma Sanayi

SEFT, ülkemizin hedeflediği yerlilik ve millilik seviyesine ancak nitelikli yerli tasarım ve mühendislik ile ulaşabileceği inancıyla çalışıyor SEFT Genel Müdürü Semih Zorlu

“Hedeflerimizi, bugünden yarına, çok kısa sürede gerçekleştirebilmeyi sağlayacak bir sihirli değneğe sahip olmadığımızı ve kimsenin de olamayacağının farkındaydık. Başarılı olmuş örnekler incelendiğinde çok çalışmak gerektiği açıktı. Ne bizler yönetici olarak, ne de bugüne kadar birlikte çalıştığımız mesai arkadaşlarımız bu hususta hiç tereddüt göstermediler. Çalışkanlık, SEFT ’in üzerinde yükseldiği önemli ayaklardan biri oldu” diyen SEFT Genel Müdürü Semih Zorlu ile SEFT’e ve denizcilik sektörüne dair pek çok noktayı konuştuk… 52 MART - NİSAN


www.7deniz.net <

“Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi” TCG ALEMDAR (A-582) ve “Kurtarma ve Yedekleme Gemisi” IŞIN (A-583)

SEFT’in dört ortağının yollarının nasıl kesiştiği ve bugünlere sizi taşıyan değerlerle başlayalım mı? Kurucu ortaklar olarak yollarımızın kesiştiği nokta üniversite yılları. O dönemlerden başlayan arkadaşlık daha sonra bir kader birliğine dönüştü. Yola çıkarken iki temel hedefimiz vardı: Bunlardan biri Türkiye’de gemi tasarımı konusunda dünya standartlarında çözümler üreterek sektörde sağlam bir yer edinebilmek iken, ikinci hedefimiz de ilkinin devamı niteliğindeydi… Türkiye’de bu iş dünya standartlarında yapıldığında dünya pazarında boy gösterebilmenin ilk şartı da yerine gelmiş olacaktı. Bu anlamda dünya ile entegre olabilen, o pazarlarda da alıcı bulabilecek ürünler ortaya kayabilen bir tasarım firması olmak. Hedeflerimizi, bugünden yarına, çok kısa sürede gerçekleştirebilmeyi sağlayacak bir sihirli değneğe sahip olmadığımızı ve kimsenin de olamayacağının farkındaydık elbette. Başarılı olmuş örnekler incelendiğinde çok çalışmak gerektiği açıktı. Ne bizler yönetici olarak, ne de bugüne kadar birlikte çalıştığımız mesai arkadaşlarımız bu hususta hiç tereddüt gös-

termediler. Çalışkanlık, SEFT ’in üzerinde yükseldiği önemli ayaklardan biri oldu. SEFT’i kuran insanlar olarak birbirimize ve mesai arkadaşlarımıza duyduğumuz güven, bizimle iş yapacak insanların da fark ettiği ve tercih ettiği önemli bir diğer taşıyıcı oldu. Müşterilerimizle kurduğumuz uzun süreli çalışma ortaklıkları bunun en önemli göstergesidir. Firmaların devamlılığı, özelliklede fikri işler yapanlar için, yetişmiş insan gücü ve gelişmiş altyapıyla mümkün olabilmektedir. Bu anlamda edindiğimiz bilgilerin ve yaşadığımız tecrübelerin ilerleyen süreçte “tasarım çözümleri üretme yolunda uygulama yöntemlerine dönüşmesi” için; gemi teorisi, konstrüksiyonu ve donatımı ile ilgili ana tasarım bölümlerini ortak arkadaşlarım yönetmeye, ben de koordinasyonu sağlamaya gayret ettim. Zaman için de bu yapının altında kadromuz büyürken, teknik anlamda bilgi ve tecrübeler bu silsile ile firma geneline yayılırken, aynı şekilde, bizlerin aramızda oluşturduğumuz dürüstlük, güven, kader ortaklığı, sürekli gelişme ve titiz çalışma gibi manevi kavramlar da firma geneline yayıldı. Bir nevi kurum kültürü haline geldi.

Bugün SEFT kaç kişilik ve nasıl bir ekibe sahip? SEFT bugün itibariyle alanında oldukça tecrübeli; 13’ü yüksek lisans mezunu olmak üzere 31 mühendis ve 7’si uzman tekniker seviyesinde olmak üzere 15 teknisyenden oluşan toplam 46 kişilik ekibi ile hizmet vermeye devam etmektedir. Kadro yapılanması gemi konstrüksiyonu, gemi donatımı, gemi teorisi ve analiz, idari birimler ve yönetim olarak sınıflandı-

“Devletimizin savunma sanayi alanında hedeflerinin büyük olması çok önemli. Aslında bir sektörün doğuşuna hep beraber tanıklık ettik ve şimdi de koyulan hedeflerle ayakta durduğuna, yürüdüğüne ve bir gün gelip koştuğuna şahitlik edeceğimizi umuyorum” MART - NİSAN 53


Savunma Sanayi

Enerji Gemisine Dönüşüm Tasarımı, SEFT tarafından gerçekleştirilen Karadeniz Powership Osman Khan gemisi. Gemi 480 MW üretim kapasitesi ile dünyanın en büyük kapasiteli Powership’i olma özelliğini taşıyor.

rılabilir. Ayrıca bu uzmanlık alanlarından bir araya getirilerek oluşturulan ve çeşitli alanlarda Ar-Ge projeleri üreten alt ekipler kurmaktayız. Bu sayede bir yandan yenilikçi projeler ortaya çıkarken bir yanda da farklı birimlerdeki uzmanlıkların yatay olarak diğer birimlere de geçişi sağlanmaktadır. SEFT’in 2001’den bu yana geçen tarihinde öne çıkan iki farklı süreç olduğunu görüyoruz. İlk süreç ticari gemi tasarımı, ikinci süreç ise savunma sanayii ve özel projelerle başlanan dönem. Bugün gemi tasarım, savunma sanayi, enerji, Ar-Ge ve danışmanlık hizmetleri veren bir kurumsunuz. Böylesi bir yapılanmaya gitmenizin size ve müşterilerinize kazanımı neler? Aslında sorunuzun yanıtlarına özet bir bakış yapmak, gerçekçi cevaba ulaşmak için uygun olacaktır: Hedeflerimiz neler? Sahip olduğumuz imkânlar bunlara yeterli mi? Söz konusu hedeflere ulaşmak için mevcut imkânlarımızı hangi strateji çerçevesinde kullanmanız gerekli? Bu soruları belirli aralıklarla ve özellikle de belirleyeni biz olmadığımız koşul değişikliklerinde kendimize sorduk. Örneğin 2001-2004 aralığında bilgi birikimimizi arttırmak için ağırlıklı olarak servisteki gemilere yönelik hizmetler verdik ve hedefin gerçekçi koyulması da bunu gerektiriyordu. SEFT olarak yaşadığımız değişim, dönemsel olarak ürettiğimiz projeler üzerinden okunabilir. 2001-2004 döneminde daha çok servisteki gemilere yönelik, yeni regülasyonlara adaptasyon ve tadilat projeleri alanında tasarım hiz-

54 MART - NİSAN

metleri verdik. Mevcut gemilere hızlı ve aksatmadan hizmet vermemiz gerektiğinden yoğun bir çalışma dönemiydi. Çok farklı tip ve ebatlarda gemileri etüt etme şansımız oldu. 2004-2008 yılları arasında çok sayıda ve tipte yeni gemi inşa projesi ürettik. Bilinirliğimizin ve yapabilirliğimizin daha iyi görülmesi açısından çok verimli bir dönemdi. Ardından, tüm kriz şartlarına rağmen, savunma amaçlı deniz platformlarına yönelik tasarımlar üretmeye başladığımız 2007-2010 dönemi geldi. Bu dönemde mevcut işlerimizi yürütürken, bir yandan da ülkemizin hedeflediği “savunma sanayiinde yerlilik ve millilik” kavramlarının altını doldurabilecek çalışmalar yaptık. Bu alanda çok önemli projeler geliştirdiğimiz 2010 yılından bugüne devam eden süreç gelişti. Savunma sanayine yönelik olarak tasarım ürünleri üretmeye başlamak ve bunların hayata geçme şansı yakalamış olması SEFT için gerçek bir dönüm noktasıdır. Her anlamda geliş-

memize çok büyük ivme kazandırmıştır. Denizaltı kurtarma ana gemisi, kurtarma ve yedekleme gemileri, sismik araştırma gemisi, sahil güvenlik botları modernizasyonu projesi ve Romanya sınır karakol botları projesi 2010’dan bugüne sergilediğimiz ürünler… 2015 yılı ile başlayan enerji üretim gemileri projeleri, “yüksek nitelikli tasarım ürünleri” hedefimizi gerçekleştirme fırsatı yakaladığımız yeni bir alan oldu. SEFT’in bünyesindeki iş kollarının bugün itibarıyla dağılımını ve 2016 yılını nasıl geride bıraktığını öğrenebilir miyiz? Geçtiğimiz yıl ülkemizin yaşadığı ve bir daha hiç olmamasını temenni ettiğimiz sıkıntılı günlerin de etkisi ile oldukça

KARADENIZ POWERSHIP YASIN BEY gemisi 17 Şubat günü gerçekleştirilen tören ile hizmet vereceği Endonezya'ya doğru yola çıktı.


www.7deniz.net <

Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü için inşa edilen “Sismik Araştırma Gemisi” MTA TURKUAZ

devamlılık kavramını vurguluyorum. Bir kez daha yapacağım: savunma sanayi alanında kendi kendine yeten ve ihracatçı konumuna geçen bir ülke olmak için devamlılık çok önemli. Burada hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Sektörün ticari alandaki her bir paydaşının, başarısızlık yaşamaları durumunda “tüm sektörün başarısızlığı” algısı yaratabileceği bilinciyle hareket etmesi gerekiyor. Bizler başardıkça karar alıcıların da bu konuda şevklerinin artacağına ve daha büyük hedefler için yerli çözümlere güveneceğine inanıyorum. İşte bahsettiğim devamlılık böyle oluşacaktır. Doğru hedeflere yönelik doğru projeler, onları üretecek doğru yerli çözümler ve başarıyla ulaşılan hedefler “Acaba Türkiye’de yapabilir mi?” sorusunu sonsuza dek tarihin çöplüğüne atmış olacaktır.

zor bir yıl oldu herkes için. Tüm umudumuz 2017 yılının, hem SEFT, hem de ülkemiz için çok daha iyi bir yıl olması. Geçtiğimiz yıl ile birlikte bugün itibarıyla gerçekleştirdiğimiz faaliyeteler ve hizmet alanları ile ilgili kısaca bilgi vermek gerekirse şöyle bir sıralama yapabiliriz: İhale sürecinden final aşamalarına dek tasarımını yaptığımız (Denizaltı kurtarma ana gemisi –MOSHIP) TCG Alemdar (A-582), 28 Ocak 2017’de Donanmamıza teslimi gerçekleşti. Bugünlerde Deniz Kabul Testleri (SAT - Sea Acceptance Test) devam eden, %100 yerli tasarım 2B/3B araştırma kabiliyetine sahip Sismik Araştırma Gemisi MTA Turkuaz ile Kurtarma ve Yedekleme gemileri “AKIN ve IŞIN” gemilerinin de önümüzdeki dönemde teslim süreçlerinin tamamlanmasını ummaktayız. 2015 yılında başlayarak, 2016 ve 2017 devam eden Powership Projeleri;

“Doğru hedeflere yönelik doğru projeler, onları üretecek doğru yerli çözümler ve başarıyla ulaşılan hedefler “Acaba Türkiye’de yapabilir mi?” sorusunu sonsuza dek tarihin çöplüğüne atmış olacaktır”

“tek çatı altında ve tam kapsamlı” tasarım çözümleri anlayışını hayata geçirme fırsatı bulduğumuz çalışmalar oldu. Dizel çevrimle dünyanın en büyük enerji üretim gemileri de dâhil olmak üzere bu tip nitelikli projelerin tasarımını yapmak SEFT’in vizyonuna büyük katkı yaptı. 2016 yılında başladığımız KPS15/16 ve KPS24/25 eş Powership gemilerinin tamamlanmasını ve yenileri için görüşmelerine devam ettiğimiz Powership gemileri konusunda da hizmet vermeye devam etmeyi umuyoruz. 2016 yılı içerisinde RMK Tersanesi tarafından inşa edilmekte olan BITUMEN Tanker için 3B Modelleme temelli Detay ve Üretim Tasarımı hizmeti sağladık. Yine aynı yılı sonlarında başladığımız ve CEMRE tersanesinin inşa etmekte olduğu Çok Maksatlı Açık Deniz Destek Gemisi için detay tasarım hizmeti çalışmalarımız devam etmekte. 2017 yılı başında İÇDAŞ Tersanesi ile 13000DWT çok özel birçok amaçlı yük gemisi projesi için anlaşmaya vardık ve tasarım çalışmalarımız başladı. Türkiye devletinin, savunma sanayii alanındaki hedefleri büyük. Bunun sektörünüze ve size yansıması nasıl oluyor? Devletimizin savunma sanayi alanında hedeflerinin büyük olması çok önemli. Aslında bir sektörün doğuşuna hep beraber tanıklık ettik ve şimdi de koyulan hedeflerle ayakta durduğuna, yürüdüğüne ve bir gün gelip koştuğuna şahitlik edeceğimizi umuyorum. Başından beri

Savunma amaçlı deniz platformları ile ilgili olarak SEFT’in referanslarının sanırım en önemli ayırt edici özelliği; ihale aşamasından başlayarak sözleşme tasarım, ana ve detay tasarım, final tasarım olmak üzere bütün aşamaların tek çatı altından çıktığı örnekler olması. Deniz platformları tasarımının, yerli imkânlarla “yapılabilir” olduğu kanaatini hem kendi adımıza hem de diğer paydaşlar adına güçlendirdiğimize inanıyoruz. 2017 içerisinde yürüteceğiniz projeler içerisinde savunma sanayiinin ağırlığı nedir? Teslim süreçleri devam eden savunma sanayi projelerimizin yanı sıra 2016 ve 2017 yılı içerisinde Savunma Sanayi Müsteşarlığımız tarafından ihaleye çıkılan çeşitli projelere de hazırlandık. İstanbul Denizcilik, Selah Tersanesi ve Sefine Tersanesi ile birlikte çalıştığımız ana yüklenici adayları oldu söz konusu projelerde: Sefine Tersanesi ile acil müdahale ve dalış eğitim botu, denizde ikmal muharebe destek gemisi, yüzer havuz, Selah Tersanesi ile çok maksatlı açıkdeniz destek römorkörü projelerinde birlikte çalıştık. Bu projelerin ihale süreçleri devam ediyor. Yine SSM tarafından Bilgi İstek Dokümanı süreci ile hazırlıkları devam edilen; 600 sınıfı sahil güvenlik botu ve Türk tipi hücumbot projeleri için konseptlerimizi geliştirdik, SSM’de proje sunumlarımızı yaptık. Ayrıca şu aşamada daha fazla bilgi paylaşamamakla beraber, yabancı bir ülke donanması ile yeni bir deniz platformu konseptini geliştirmeye başladık. Süreçleri gayet olumlu bir şekilde devam etmekte.

MART - NİSAN 55


Savunma Sanayi TCG ALEMDAR (A-582) gemisi

“Ticari ve askeri bahriyemizin sayısı düşük, filo yaşlı. Her bir sektörde tip proje oluşturup, tersaneler, malzeme üreticilerini gruplayıp, seri gemi üretimine geçmeliyiz” Türk gemi inşa sektörünün mevcut durumu hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Küresel ekonomik krizin denizcilik sektöründe etkilerinin devam ettiği ve gemi inşa sektörümüzün yapısal sorunları nedeniyle uzun süredir bu olumsuz etkilere çözüm üretemediği bir dönem yaşıyoruz. Bunu 2008’den beri devam eden krizin etkilerini en derinden yaşayan “ülke sektörü” olmamız da ortaya koyuyor. Şunu ifade edeyim ki “Aynı yolları deneyerek farklı bir noktaya ulaşmak mümkün olmayacaktır.” Krizin en önemli olumsuz etkilerinden bir yetişmiş insan gücü alanında oldu. Daralan piyasa koşulları maalesef önemli bir iş gücünün sektör dışına çıkmasına neden olurken, bir yandan da yeni mezun iş gücünün de sektöre girememesi sorununu yarattı. Biz ülkemizin en önemli gücünün yetişmiş, akıllı ve hızlı adapte olabilen insan gücü olduğuna inanıyoruz. Bu gücümüz sektörel anlamda zayıfladı. Peki, ne yapmak lazım? Öncelikle bu soruyu her birimiz birer birer değil ortak akılla yanıtlamalıyız. Denizcilik sektörün birçok bileşeni var, her bileşenin meslek örgütleri var, her birinin değerli girişimleri var. Bunları görüyor ve takdir ediyoruz. Ancak maalesef bunlar çözüm olmadı olamıyor. O yüzden birlikte hareket etmek gerektiğini vurguluyorum. Sektör olarak birlikte iş yapabilme alışkınlığını kazanmamız, her birimizin güçlü yönlerini bir araya koyması

56 MART - NİSAN

SEFT Kurucu ortakları Ferdi ÇİÇEK, Semih ZORLU, Taylan KARAKAYA, Mehmet Emrah SAĞIROĞLU

gerekiyor. Bunun içinde kümelenme kavramının, kâğıt üzerinde değil, yaşayabilir bir biçimde hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu şekilde, katma değeri yüksek, nitelikli projeler geliştirip tasarlayabilir, inşa edebilir, işletebilir ve satabiliriz. Ancak bu şekilde, devlet desteklerini doğru bir biçimde kullanabilir ve sürdürülebilir gelişme yönünde kullanabiliriz. Mesela; şu anda yarım ada bir ülke olarak pek çok deniz vasıtası ihtiyacımız var; balıkçılık, yolcu taşımacılığı, araç taşımacılığı, savunma… Ticari ve askeri bahriyemizin sayısı düşük, filo yaşlı. Her bir sektörde tip proje oluşturup, tersaneler, malzeme üreticilerini gruplayıp, seri gemi üretimine geçmeliyiz. Aşama aşama tarif edecek olursak: Önce proje grubu oluşturulmalı, ar-ge bütçesi desteklenmeli, 1-2 yıl Ar-Ge yapıp yurt içi pazar ihtiyacını en iyi karşılayacak ürünü tüm kalemlerine kadar tasarlamalı, bütçe çıkarılması, iş-zaman planı oluşturulmalı. ArGe neticesinde ortaya konan ürünün yurt dışı satışı mümkün olmalı. Geliştirilen

projeyi hangi tersane(ler) üretir, elektriğini kim(ler) yapar, şaftını kim işler, pervanesini kim imal eder belirlenmeli, küme oluşturulmalı. Seri olarak üretileceğinden satınalma ve üretim maliyetleri düşürülmeli, tüm paydaşlar kar marjı gözetmeksizin ürünün başarısı için ter dökmeli. Böyle önce yurt içi ihtiyaç karşılanmalı, sonra da kendini ispat etmiş ürünlerle yurt dışı pazarlara yönelmeliyiz. Tüm bu süreci geminin hizmet ettiği sektördeki ilgili bakanlık, meslek örgütleri, üniversiteler regüle ve koordine etmeli. Son sorumuz SEFT’in önümüzdeki dönem rotasının nasıl olacağı? Önümüzdeki süreçte SEFT’in rotası, yüksek nitelikli savunma ve enerji üretimi amaçlı deniz platformlarında elde ettiğimiz bilgi birikimi ve tecrübeleri ilerletmek; bunun yanında ticari gemi projeleri alanında yenilikçi tasarımlar üretmek yönünde ilerlemek olacaktır.



Sektörden

Kaya Grubu global oyuncu olma yolunda

“Türkiye pazarında lider konumdayız bunun verdiği motivasyon ve doğru noktalara odaklanarak bu dönemi yurt içi pazarda %25 büyüyerek tamamladık. Bizim asıl odağımız global pazarlarda yer almak olduğu için son 2 yıldır yurtdışı pazarlara odaklandık ve bunun sonuçlarını, son iki yılda %110 büyüyerek almaya başladık. Yeni ülkeler ağımıza katarak global oyuncu olmak bizim hedefimiz” diyen Kaya Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kaya, ürün ve hizmetlerini tüm dünyaya yayma konusunda inançlı olduklarını söyledi.

Kaya Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kaya

58 MART - NİSAN


www.7deniz.net <

İ

şveren tarafından verilen iş sağlığı ve güvenliği (İSG) eğitimlerinin kaliteli ve amacına hitap ediyor olmasının hayati derecede önemli olduğunu söyleyen Kaya Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kaya, meslek hastalıklarının tümünün, iş kazalarının ise %98’inin önlenebilir olduğunu, bu sebeple İSG eğitimlerinin yasal bir zorunluluk olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizdi. “İSG eğitimlerini yasal bir zorunluluktan ibaret görsek de İSG eğitimleri, iş kazaları ve meslek hastalıklarından korunma bilincinin oluşmasını ve İSG kültürünün kurum içinde gelişmesini sağlıyor. İşveren tarafından verilen İSG eğitimlerinin kalite ve amacına hitap ediyor olması bu anlamda önem taşıyor, çünkü eğitim, İSG kültürünün oluşmasında rol oynayan önemli yapı taşı ve lokomotifin başlangıcı” diyen Kaya Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kaya, eğitim sürecinin doğru uygulanmadığı işyerlerinde İSG uygulamalarının yetersiz kaldığını belirtti. Görsel hafıza bu işin olmazsa olmazı Önleme politikalarının en önemlisi eğitim başlığını önemsizleştirerek yapılan

saha uygulamaları ve klasik eğitim anlayışıyla iş kazalarının önüne geçilemeyeceğini vurgulayan Kaya, “Bir eğitim öncelikle donanımlı bir eğitmen tarafından algıya hitap etmeli. Bu anlamda salt anlatı içeren klasik yöntemler eğitimi, hedeflenen noktaya sürüklemeyecektir. Daha modern, hafızada iz bırakacak olan metotlar tercih edilmelidir. Eğitilen kişiler kesinlikle eğitimin bir parçası olmalıdır. Görsel hafızanın, salt anlatı ile gerçekleştirilen sunudan daha kalıcı olduğu yadsınamaz bir gerçektir” dedi. Veriler, gerçekleri pek yansıtmıyor Sözlerine, “Ne yazık ki iş kazalarında Avrupa ve dünyada zirveyi zorlayan ülkelerden biri olduğumuz bir gerçek. İnanılmaz rakamlarla karşılaştık 2015 ve 2016 yıllarında. Ve bunlarla beraber ülkemizde kaçak işçileri ve SGK’lı olmayan çalışanları göz önüne aldığımızda; bilinmeyen veya bildirilmeyen iş kazaları ile bu sayının SGK istatistiklerinin çok üzerinde bir rakama ulaşacağı da açıktır. İş kazası ve meslek hastalığı sonucu işçi ölüm sayıları aslında kamuoyuna açıklananın ve bilinenin ortalama iki katına kadar ulaştığı bir gerçek. Çünkü SGK istatistikleri yalnızca kayıtlı işçileri kapsıyor, yani çıraklar ve

kendi hesabına çalışanlar bu verilerde yer almıyor” diyerek devam eden Kaya, SGK tarafından açıklanan ‘İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sonucu Ölüm Geliri (Dosya) istatistiklerinin gerçek rakamların boyutunu gösterdiğini söyledi. Eğitimi saha denetimleri takip etmeli Güvenlik kültürünün işletme genelinde algılanmasının tek taraflı sağlanamayacağını; güvenlik kültürünün işletmeye değer olarak kazandırılmasının, hem yönetim, hem de işçilere bağlı olduğunu; işçi sağlığı ve güvenliği konusunda devlet, işletmeler ve sendikalar kendi üzerlerine düşen görevleri yerine getirmede ne kadar istekli ve gayretli olsalar da bu çabalar çalışanlar tarafından benimsenmez, desteklenmezse istenilen sonuçlara ulaşılamayacağını açıklayan Kaya, “Bu bağlamda kültürün oluşmasındaki önemli etkenlerden biri olarak eğitimden bahsettik fakat eğitim tek başına aktif olabilecek ve kesin çözümler elde edebileceğimiz bir yöntem değildir elbette. Eğitimi saha denetimleri takip etmelidir. Eğitim ve denetimi bir bisikletin pedalları olarak düşünebilirsiniz. Yalnız ve yalnız bu iki kaynak doğru şekilde birlikte çalıştığında sistem bize yeşil ışık gösterecektir. O zaman emeğimizin

MART - NİSAN 59


Sektörden karşılığını gözle görünür şekilde dönüştürebileceğizdir. Bunu kaza oranlarının azalmasında, kişilerin saha kurallarına gösterdiği hassasiyetlerde, çalışanlardan gelen geri bildirimlerin artışında gibi benzeri konularda görebileceğizdir” dedi. Hedef; global oyuncu olmak Kaya Grubu’nun, arzu edilen değişimin en büyük temsilcisi olarak öğrencileri gördüğünü, bu sebeple farklı şehirlerden ihtiyaç sahibi öğrencilere burs ve staj imkanı verdiklerini, ürünlerini okullarda sergiledikleri teşhir alanları olduğunu, ön lisans ve yüksek lisans

öğrencilerine ders verdiklerini, kursiyerlere kendi tesislerinde ücretsiz kurs imkanı tanıdıklarını, ürünlerin kullanımıyla alakalı hemen hemen her şehirde ücretsiz sunumlar yaptıklarını ve her yıl İGY (İş Güvenliği ve Yaşam” zirveleri düzenlediklerini söyleyen Kaya, Kaya Grubu’nun pazardaki mevcut konumu hakkında da şu bilgileri paylaştı: “2016 yılı 2015 yılı ile oldukça benzer oldu. Tüm sektörler gibi biz de benzer süreçlerden geçtik. Mevcut durumda alanımızda Türkiye pazarında lider konumdayız bunun verdiği motivasyon ve doğru noktalara odaklanarak bu döne-

Kaya Safety Hakkında: 1980’den beri gelen üretim yeteneklerimize sunduğumuz eğitim ve danışmanlık hizmetlerimizi harmanlayarak ekliyoruz. Ürünlerimizde olduğu gibi eğitim alanlarındaki mevcut konumumuzu verdiğimiz hizmetler, edindiğimiz yetkinliklerle ve uluslararası geçerliliğe sahip sertifikalarla taçlandırıyoruz. Artık şunu gururla söyleyebiliriz ki, Kaya’dan alınan ürünler ve hizmetler gelişmiş ülkelerde bulunan hizmetlerden aşağı kalır hiçbir tarafı kalmadığı gibi ek birçok avantaja da sahiptir. Bunu sahip olduğumuz Avrupa’nın ikinci büyük eğitim tesisimiz, geniş ürün yelpazemiz ve 500’e yakın uluslararası sertifikalarımızla kanıtladık. Eğitim ve Danışmanlık Birimlerimiz: Kaya Training & Consulting, IOSH (Institution of Occupational Health and Safety) Managing Safely ile her kademeden İSG Profesyonelleri ve Yöneticilerine, Working Safely Eğitimleri ile İSG temeline ihtiyaç duyan tüm çalışanlara yönelik eğitimleri, NSC (National Safety Council) İş Sağlığı ve Güvenliği süreç ve yönetiminde anahtar ipuçları sunan iç ve dış kaynaklı eğitmenleri sağladığı eğitimleri, IRATA (Industrial Rope Access Trade Association) tüm seviyeler için iple erişim teknisyeni olmak isteyen bireyler ve iple erişim teknikleri kullanmak isteyen profesyonellere yönelik eğitimleri, GWO (Global Wind Organisation) BST ile Rüzgar Enerjisi endüstrisinde çalışanların sektöre özgü tehlikeleri tanımlaması ve daha güvenli çalışma yöntemleri geliştirmesine yönelik eğitimleri ve NEBOSH (National Examination Board in Occupational Safety and Health) İngiltere’de İş Sağlığı ve Güvenliği alanında mesleki yetkinliği belgeleyen milli İş Sağlığı ve Güvenliği sınav kurumu olup, yetkilendirdiği kurumların sağladığı eğitimlerin sınavlarını yapan ve değerlendiren kurum olma özelliği ile İngiltere hükümeti kurumun düzenlemiş olduğu sınavları tanımaktadır ve uluslararası düzeyde bilinirliği bulunmakta olup NEBOSH Uluslararası Genel Sertifika ve İş Yerinde Sağlık ve Güvenlik Eğitimlerini sağlamaktadır.

60 MART - NİSAN

mi yurt içi pazarda %25 büyüyerek tamamladık. Bizim asıl odağımız global pazarlarda yer almak olduğu için son 2 yıldır yurtdışı pazarlara odaklandık ve bunun sonuçlarını, son iki yılda %110 büyüyerek almaya başladık. Yeni ülkeler ağımıza katarak global oyuncu olmak bizim hedefimiz. En yakın zamanda yurtdışı satışımızın lokal satışlarımızın üstüne çıkartmak istiyoruz. Şu anda 60dan fazla ülkeye olan ihracat ve aktivitelerimizi tüm dünyaya yaymak konusunda inançlıyız. 2017 yılında hedefimiz önceki yıllarda yakalanan büyüme hızını daha da ileri götürmek”.


DM800/700 ECDIS

Electronic Chart Display and Information System

Danelec systems Solid • Safe • Simple Discover the Danelec difference...

www.ecdisturkey.com www.yddo.com.tr


Savunma Sanayi

STM imzasını “İlk”lere atıyoruz

STM Deniz Projeleri Direktörü Mazlum Savaş Onur, “2006 yılında MİLGEM Projesine ilk sac kesimi yapıldığı andan itibaren ihracat hedefimiz başladı ve Türk Deniz Kuvvetlerinin öncülüğünde gerçekleştirilen bu projede sağladığımız dizayn hizmetleri ve aldığımız diğer görevler kapsamında söz konusu mühendislik yeteneğini dost ülkelere sunmak üzere özellikle son 3 yıldır önemli görüşmeler yapıyoruz” diyor ve ekliyor “Özellikle kendini dünya denizlerinde ispat etmiş ‘Ada Sınıfı Korvetlerimiz’ başta olmak üzere askeri suüstü gemileri ve denizaltı dizayn çalışmalarımızın yakın zamanda dünya bahriyeleri tarafından da kullanılmaya başlanacağını göreceğimizden eminiz”.

Sohbetimize STM’nin son dönemlerde yürüttüğü savunma sanayi projeleri ile başlayalım mı? Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın kararlı tutumu ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’mızın dizayn ve entegrasyon sorumluluğunda; en son teknolojik sistemler ile Türk mühendisleri tarafından özgün olarak dizayn ve inşa edilen Milli Gemi (MİLGEM) Projesi kapsamında STM tarafından gemi dizayn, ana tahrik sistemi dahil entegrasyon faaliyetleri, sistem ve malzeme tedariki gibi hizmetlerin sağlanması yanında sanayileşme alanında önemli görevler başarıyla icra edilmiştir. Proje kapsamında inşası tamamlanan ilk iki korvet TCG Heybeliada ve TCG Büyükada nihai kabulleri yapılarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na (DzKK) teslim

62 MART - NİSAN

edilmiş, 3. ve 4. korvetlerin inşası devam etmektedir. Hizmete giren her iki gemi, DzKK’da görev yaptıkları süre içerisinde önemli yurt içi ve yurt dışı tatbikatları başarı ile tamamlayarak kendilerini ispat etmişlerdir. TCG Heybeliada, Afrika Kıtası’nı Ümit Burnu’ndan geçecek şekilde dolaşmış, TCG Büyükada ise Aden Körfezi, Arap Denizi, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu’nda liman ziyaretleri ve harekat/eğitim faaliyetleri icra ederek MİLGEM Sınıfı korvetlerin uluslararası alanda tanınmasını sağlamışlardır. STM’nin yürüttüğü bir diğer önemli proje, ana yükleniciliğimizde gerçekleştirilen AY Sınıfı (Tip-209) Denizaltı Modernizasyon Projesi’dir. Proje kapsamında, modernize edilen sistemlerin tedarik, montaj, entegrasyon, test ve kabul

STM Deniz Projeleri Direktörü Mazlum Savaş Onur faaliyetleri STM tarafından yürütülmüş, söz konusu faaliyetler Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nın tecrübeli işgücü desteği ile icra edilmiştir. Devam eden bir diğer önemli proje ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda inşa edilen, havadan bağımsız tahrik sistemine sahip Tip-214 sınıfı benzeri 6 adet denizaltının inşasıdır. Ana Yüklenici HDW-MFI İş Ortaklığı ile imzaladığımız sözleşme kapsamında üstlendiğimiz görevler arasında; dizayn, mühendislik ve sistem entegrasyon faaliyetlerine iştirak, Gölcük Tersanesine destek sağlanması, malzeme, cihaz/sistemlerin yerlileştirme çalışması ve bir kısım işlemin yerli sanayiye aktarımı ile projede yerli katkının artırılması gibi sorumluluklar bulunmaktadır.


www.7deniz.net <

“STM deniz harp sanayi alanında Güney Amerika’dan Orta Doğu, Hazar Bölgesi ve Uzak Doğu’ya kadar birçok ülkede tanınan bir firma haline geldi” Milli projelerin yanı sıra, STM tarafından uluslararası alanda yürütülen iki önemli proje bulunmaktadır. Pakistan Savunma Üretim Bakanlığı ile Pakistan Deniz Kuvvetleri ihtiyacına yönelik olarak 1 adet denizde ikmal gemisi için 2013 yılında sözleşme imzalanmıştır. İnşa ve donatım faaliyetleri devam eden gemi 19 Ağustos 2016 tarihinde denize indirilmiştir. Bu yıl içerisinde teslim edilmesi planlanmaktadır. Ayrıca yine, 2016 yılı içerisinde imzaladığımız sözleşme ile Pakistan DzKK’lığına ait 1 adet AGOSTA 90B sınıfı denizaltının modernizasyonuna ilave, ikinci denizaltının da opsiyonel olarak modernize edilmesi sorumluluğunu üstlendik. Fransız menşeili denizaltıların, ilk defa bir Türk firması tarafından Atış Kontrol Sistemi, Sonar Suit, Elektronik Harp Sistemi, Radar ve Periskop Sistemi (Seyir ve Hücum) değiştirilecektir. Pakistan Projelerimizin her ikisi de Karaçi/ Pakistan’da devam etmektedir. STM, söz konusu projeleri yürütürken nasıl bir yapılanma kurdu ve hedefleri nelerdi? STM’nin deniz projelerine yönelik yapılanması 2006 yılından itibaren MİLGEM Projesi ile birlikte başladı. MİLGEM Projesi kapsamında üstlenilen gemi dizayn, klaslama, model deneyleri hizmetleri ve gemi inşa ve donatım malzemelerinin sağlanması sorumluluklarının sözleşmede belirlendiği şekilde azami yerli katkı ile gerçekleştirmek üzere konusunda uzman ve deneyimli bir kadro oluşturulması hedeflendi. STM bu süreçte, özellikle yerli sanayi ile ihti-

yaç makamları arasında; mevcut üretim kapasitesini kullanarak geliştirecek ve projeyi üstelenebilecek seviyeye getirebilmek üzere ara yüz oluşturacak şekilde yapılanmasını sürdürmüş, denizaltı dahil olmak üzere askeri gemi inşa sanayileşmesi alanında etkin rol alabilen ve milli sanayiye bu yönde öncülük edebilen çalışan kadrosu ile eşsiz bir deneyime sahip olmuştur. STM bünyesinde teşkil edilen bu organizasyon bildiğiniz gibi Türkiye’de bir ilke daha imza atmış ve Ay Sınıfı Denizaltı Modernizasyon Projesi ile birlikte Deniz Kuvvetlerimiz dışında ilk defa bir firmanın “denizaltı modernizasyon projesinde ana yüklenici olması” sorumluluğunu üstlenmiştir. STM, gerek MİLGEM gerekse AY Sınıfı Denizaltı Projelerinin başarı ile tamamlanması sürecinde yurt dışında askeri gemi projeleri yakından takip edilmiş ve bunun sonucunda yukarıda bahsettiğimiz Pakistan Projelerinin ihaleleri kazanılmıştır.

dir. STM ayrıca SSM tarafından MİLGEM Projesi kapsamında inşa edilen Ada Sınıfı Korvetler ve benzeri milli muharip platformların ihracat faaliyetlerini yönetmek ve ana yüklenici olarak yurt dışına hizmet vermek üzere resmi olarak görevlendirilmiştir. Sonuç olarak, askeri gemi projeleri alanında uluslararası ortamda tanınan, rekabet edebilen ve proje alabilen bir konuma ulaşılmıştır. Türkiye’nin dizayn konusunda kat ettiği yolu nasıl değerlendiriyorsunuz? Denizcilik gücüne inanan ve ihtiyacı

Pakistan ile yürütülen bu projeler, Cumhuriyet tarihi boyunca askeri gemi projeleri alanında gerçekleştirilen en büyük ihracat değerlerine sahip olmakla beraber, askeri gemi projeleri konusunda dost ve kardeş ülke Pakistan ile Türkiye arasında bir ilk niteliği taşımaktadır ve gemi inşa sanayimiz açısından, tasarım ve mühendislik hizmeti ihracı yanında gemi inşa yan sanayi ürünlerinin ihracına da imkân veren bir proje özelliğindedirler. Bu kapsamda uluslararası ortamda yoğun olarak devam eden iş geliştirme faaliyetlerinin yakın zaman içerisinde olumlu gelişmeler ile sonuçlanması beklenmekte-

MART - NİSAN 63


Savunma Sanayi

olan ülkeler açısından, ulusal askeri gemi inşa yeteneklerinin idamesinde, özellikle özgün tasarım, mühendislik yetenekleri ile bilginin devamlı gelişimi ve sürekliliği ile yan sanayinin gelişmesi önem arz eden bir konudur. Nitekim ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler kendilerine özel program, organizasyon ve politikalarla bu yeteneklerini geliştirdiğini ve bu suretle de dünyadaki muharip askeri gemi inşa pazarında söz sahibi olduklarını gözlemlemekteyiz. Askeri gemi inşa projelerinde, entelektüel bilgi birikimi ve tecrübenin kurumsal olarak idamesi ve gelişimi maksadıyla uzmanlaşmış mühendislik ekibinin sürekli olarak organizasyon bünyesinde idamesi önem arz etmektedir. Halen bu hedefe ulaştığımızı ifade etmek erken olabilir ancak 10 yıl öncesine nazaran çok mesafe kat edilmiş olduğunu söyleyebiliriz; STM deniz harp sanayi alanında Güney Amerika’dan Orta Doğu, Hazar Bölgesi ve Uzak Doğu’ya ka-

“Özellikle kendini dünya denizlerinde ispat etmiş Ada Sınıfı Korvetlerimiz başta olmak üzere askeri suüstü gemileri ve denizaltı dizayn çalışmalarımızın yakın zamanda dünya bahriyeleri tarafından da kullanılmaya başlanacağını göreceğimizden eminiz” 64 MART - NİSAN

dar birçok ülkede tanınan bir firma haline gelmiştir. Üniversitelerle işbirlikleriniz nasıl bir seyirde devam ediyor? Ar-Ge çalışmalarında firma-üniversite işbirliktelikleri çok önem arz eden bir konudur. STM olarak biz 2012 yılında, üniversiteler ile işbirliği kapsamında İTÜ ve Piri Reis Üniversiteleri ile İş Birliği Protokolleri ve Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ile Denizaltı Gemisi ile Helikopter arasında Güvenli Optik Haberleşme Sistemi [DeHeGOpHS] Projesi çerçevesinde Danışmanlık Sözleşmesi imzaladık. Proje kapsamında BAU tarafından, Denizaltı ile Helikopter arasında Güvenli Optik Haberleşme Sistemi (DEHEGOPHS) tasarımı ve üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu tip deniz platformlarına yönelik AR-GE projelerinde, suüstü ve sualtı platformlarına ilişkin sahip olduğumuz bilgi birikimi ve tecrübe ile gelişime açık ve ihtiyaç duyulan alanlarda üniversitelerimize gerekli teknik destek sağlamaya devam etmeyi planlamaktayız. Ayrıca, gemi dizayn çalışmalarında İstanbul Teknik Üniversitesi ile form optimizasyonu, havuz model deneyleri sahalarında işbirliğimiz sürmekte. Piri Reis Üniversitesi öğrencilerine de staj dönemlerinde bizlerle birlikte çalışma imkanı sağlanmaktadır. Yakın gelecekteki projeleriniz içerisinde neler var? MİLGEM Projesi sayesinde; Türkiye yüksek teknoloji ve donanıma sahip bir platforma sahip olmuştur. 2006 yılında MİLGEM Projesine ilk sac kesimi yapıldığı andan itibaren ihracat hedefimiz başladı ve Türk Deniz Kuvvetlerinin ön-

cülüğünde gerçekleştirilen bu projede sağladığımız dizayn hizmetleri ve aldığımız diğer görevler kapsamında söz konusu mühendislik yeteneğini dost ülkelere sunmak üzere özellikle son 3 yıldır önemli görüşmeler yapıyoruz. Bu noktada platformun dizayn ve mühendislik bilgisine sahip olmamız, müşterilerin platforma yönelik değişiklik isteklerini kolaylıkla uygulamamızı sağlıyor. Ayrıca gemilerimizin Türk Deniz Kuvvetleri emrinde başarı ile görevlerini sürdürüyor olması da bizim için çok etkili bir pazarlama enstrümanı olmaktadır. Hâlihazırda hemen her kıtadan çeşitli ülkelerle MİLGEM veya benzeri platformların ihracatına yönelik olarak ciddi seviyede görüşmelere devam etmekte, Deniz Kuvvetlerimizin bu konuda bize sağlamış olduğu desteklerinden de büyük güç almaktayız. Denizaltı projeleri ise yüksek stratejik öneme sahip ve daha büyük hacimli önemli projelerdir. Bu kapsamda, Türk Deniz Kuvvetlerinin entelektüel sermayesinin STM bünyesinde muhafaza edilmesi sayesinde yurt dışında özellikle denizaltı modernizasyon projelerine ilişkin çalışmalarımız devam etmektedir. Özetlemek gerekirse; özellikle kendini dünya denizlerinde ispat etmiş Ada Sınıfı Korvetlerimiz başta olmak üzere askeri suüstü gemileri ve denizaltı dizayn çalışmalarımızın yakın zamanda dünya bahriyeleri tarafından da kullanılmaya başlanacağını göreceğimizden eminiz. Eklemek istedikleriniz… Kendileri de bir Gemi İnşa Mühendisi olan Başbakanımız Binali Yıldırım’ın çok doğru olarak ifade ettiği gibi “alın teri değil akıl teri ihracı”nı şiar edinmiş olarak hedefimiz, gemi inşa ve modernizasyon alanlarında sahip olunan yüksek bilgi birikimi ve tecrübeden kaynaklanan özgüven ile ülkemizin sahip olduğu mevcut ve gelişmekte olan söz konusu alanlardaki potansiyelin de aktif olarak kullanılması suretiyle uluslararası ortamda anahtar teslim mühendislik çözümler üreten, tanınır ve güvenilir bir marka haline gelmek ve bu sayede, elde edilen mühendislik hizmet ve ürünlerinin ihracını sağlamaktır. Ulusal savunma sanayimizin gelişimi ve ileri noktalara taşınmasında büyük önem taşıyan ihracat konusunda özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı’mızın sağlamış olduğu desteğe şükran duymakta ve bu alanda faaliyetlerimize yoğun bir şekilde devam etmekteyiz.


“the gateway to the Blacksea”

Phone: +90 (0216) 695 20 70 Pbx • Fax: +90 (216) 695 20 72 Telefax: 25697 rese tr / 25419 butu tr • E-mail: info@transbosphor.com.tr İcadiye Mah. Cumhuriyet Caddesi Dündar Sokak No:19 34668 Üsküdar/İSTANBUL


Sektörden

İşi alır, yapar ve başarılı şekilde teslim ederiz

Osmangazi son tabliye yerleştirmesinde kullanılan askı sistemleri ve halatlar tarafımızca sağlanmıştır.

“Denizcilik sektöründe faaliyet gösterdiğimiz 17 yılda, sektörle ilgili çok şey öğrendik. Babamızdan devraldığımız şirketi büyütmek için çok çalıştık. Adım atmaktan, risk almaktan korkmadık. Bu sebeple olsa gerek pek çok yeniliği Türkiye’ye getiren şirket olduk” diyen Göver Çelik Halat Yönetim kurulu Başkanı Kemal Göver’le hem firmanın kuruluşundan bugünlere gelişini, hem de “Göver” imzası taşıyan projeleri ele aldık. Türkiye’ye ilkleri getiren şirketiz “Denizcilik sektöründe faaliyet gösterdiğimiz 17 yılda, sektörle ilgili çok şey öğrendik. Babamızdan devraldığımız şirketi büyütmek için çok çalıştık. Adım atmaktan, risk almaktan korkmadık. Bu sebeple olsa gerek pek çok yeniliği Türkiye’ye getiren şirket olduk. Gemi halatlarını Türkiye’ye getiren ilk şirketiz. Yüksek dayanımlı bağlama halatı(Dyneema), marina maxi, Euro flex, süper flex, polipropilen, naylon, ipek, yüzen, jüt ve ihtiyaç duyulan tüm halatlar, gemi zincirleri, konteyner ekipmanları ,yatların ihtiyacı tüm krom materyaller. Ayırıca ana işimizi olan çelik halat ve tüm taşıma, kaldırma ekipmanları, tonajlı kilitler, çapalar, merdivenler, tüm ek kilitler, ceraskal ve hubzuglar, iş güvenliği materyal ve uygulamaları gibi sayısı 8000 çeşide yaklaşan malzeme skalamız mevcuttur.

Göver Çelik Halat Yönetim kurulu Başkanı Kemal Göver

66 MART - NİSAN

Neler yapmadık ki? Büyük duba sistemleri, liman işlerinde boru hatları, gemi içerisinde kabin işlemleri, gemi üzerindeki direklerdeki çekme halatlar, direk gerdirme halatları, gemiyle alakalı boru gerdirmeleri…” diyen Göver Çelik Halat Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Göver, sektörün hızlı geliştiğini ve bu gelişime ayak uydurduklarını söylüyor.


www.7deniz.net <

J&L Ortadoğu ve Avrupa Satış Direktörü ve Göver Yöneticileri Göver Çelik Halat’ın Osmangazi Köprüsü, 3.Boğaz Köprüsü, Tuzla Marin Projesi, Marmaray Boğaz Geçiş Projesi, Boğaziçi ve FSM Bakım Projesi, ÜsküdarÜmraniye-Çekmeköy Metrosu inşaatından Maslak 1453, Dubai Port ve Dubai Eye projelerine kadar birçok projede yer aldığını aktaran Kemal Göver, “Biz işi devralıyor, yapıyor ve başarılı bir şekilde teslim ediyoruz” diyor. Büyük projelerle büyüyeceğiz “Artık büyük projelerle büyümeyi hedefliyoruz. Deneyimli, uyumlu bir proje ekibimiz var. Yaptığımız projelerle, hem kendimize güvenimiz arttı, hem de piyasada güven veren bir firma olarak yer edindik. İstiyoruz ki bu alanda Türk markası olalım” diyerek sözlerine devam eden Kemal Göver, Manavgat Yaya Köprüsü projesinde taşeron olarak yer aldıklarını, köprünün taşıyıcı halat tedarik ve montajının başarıyla, Çözüm ortağı J&L grupla tamamlandığını anlatan Göver, bu sebeple Manavgat Belediyesi’nin kendilerine teşekkür plaketi verdiğini vurguladı. Nehir üzerinde 100 metreyi geçmeyecek köprüler yapma konusunda iddialı

olduklarını, birinci ve ikinci boğaz köprülerinin tüm tadilat süreçlerinde yer aldıklarını sözlerine ekleyen Kemal Göver, “Şimdi sırada yeni projeler var. Bu yıl üç asma köprü inşa edeceğiz. Bu da bizim için iyi bir referans olacak. Bunu da yaptıktan sonra yapamayacağımız köprü var mı bilmiyorum. Bu projeleri de başarıyla tamamlayacağımıza inanıyorum” diyor. Kendimize yeni hedefler, yeni ufuklar açıyoruz “Gemi halatlarındaki saygınlığımızı korumak gayelerimizden biri. Müşteri memnuniyetimiz yüzde yüz diyebilirim. Sektörümüzün ihtiyacına yönelik her türlü ürünü temin edebiliyor ve çözüm üretebiliyoruz. Bunun dışında denizcilik sektörüne yeni ürünler getirmeye devam ediyoruz. Çin’de büyük bir kuruluş olan GLS ile anlaştık. Konteyner ekipmanları konusunda her türlü ürünü sektöre sunacağız. Ayrıca anlaştığımız bir diğer firma olan Asian Star’ın kenter kilit, fırdöndü ve çapa kilitleri ile pazarda yer alıyoruz” diyen Kemal Göver, firmanın yeni hedefler ve yeni ufuklar doğrultusunda ilerleyeceğini ifade ediyor.

Kuruluşu: Zekai Göver 1970 yılında Perşembe Pazarı’nda atıyor Göver Çelik Halat’ın temellerini. Hırdavat üzerine kurulan firma 19 yıl sonra çelik halat işine soyunuyor ve o tarihten bu yana da böyle devam ediyor. Denizcilik sektörüne ilk adımı ise 2000 yılında Tuzla’da atıyorlar, sonrasında kara sektörü de devreye giriyor. Firmanın bu tarihte yaşadığı bir diğer değişim de yönetimde oluyor. Kamil ve Kemal Göver kardeşler babalarından devralıyorlar görevi, o gün bu gündür de durmadan, pes etmeden çalışıyorlar. Dört kişiyle yaşam bulan Göver Çelik Halat, bugün 44 kişiye kazanç sağlıyor… MART - NİSAN 67


Sektörden

Manavgat Yay Köprüsü Çin ve Göver mühendis ve teknisyen ekibi

Projeleri: • Osman Gazi Köprüsü • 3.Boğaz Köprüsü • Tuzla Marin Projesi • Marmaray Boğaz Geçiş Projesi • 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve FSM Bakım Projesi • Üsküdar-Ümraniye- Çekmeköy Metro İnşaatı • Maslak 1453 Projesi • HES Projeleri Artvin • Dubai Port Projesi • Dubai Eye Projesi

Osman Gazi Köprü inşasında üstlendiği işler: Osman Gazi Köprüsü’nün kulelerinin üzerine inşa edildiği ve her biri 25 bin ton ağırlığında olan kesonlar Göver Çelik Halat marka 98 mm çapında Dyneema ile yüzdürülerek denize batırıldı. Kesonlar döküm alanından ayrılırken çarpma ve deformasyonu önlemek için 2MTR x 3.7 MTR Yokohama Usturmaça kullanıldı. Usturmaçalar Japonya’dan temin edildi. Köprü inşaatı süresince çelik halat ve diğer çektirme kaldırma, hırdavat ürünlerinin tedarikçiliğini başarı ile sürdürüldü. Ana taşıyıcı halatlarının yerlerine takılması işlemi için yapılan “Kedi yolu” (Catwalk) taşıyıcı ve kılavuz halatları ara montaj takımları askı kilitleri bağlantı sapanları takıldı. Ana halatların yerine asılmasından sonra her biri ortalama 300 ton ağırlığında olan köprü tabliyelerinin yerlerine yerleştirilmesi için her biri 80 ton çalışma yükü testine tabi tutulmuş 8 adet çelik halat sapan tedarik edildi. J&L Grupla yaptığımız işbirliği anlaşmasıyla, tüm asma ve gergi sistemli projelerde yer alarak, tedarikçilikle sağladığımız başarıyı, proje çalışmalarında(Köprü, stat, fuar vb.) artırmak hedefimizdir. Çalışanlarımızla ve içinde bulunduğumuz ve çalıştığımız tüm iş ortaklarıyla dostane ve kazan-kazan metoduyla çalışan, kalite ve müşteri memnuniyetini misyon edinen firmamız, gelecekte uluslararası bir ulusal firma olma amacındadır.

J&L’in dünyanın farklı ülkelerinde uygulama yaptığı projeler

68 MART - NİSAN


We came to make a difference

www.konomar.com

KOSDER, Bakan Arslan’ı makamında ziyaret etti

KOSTER Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER) Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır ve Yönetim Kurulu Üyeleri Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan'ı ziyaret etti. KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır, KOSDER Yönetim Kurulu Üyeleri Hüseyin Kocabaş, Pınar Kalkavan, Hakan Çendik, Bülent Dandin, Adnan Naiboğlu, Fatih Yıldız, Yalçın Akın, KOSDER Üyeleri Yusuf Sertkaya ve Faruk Emre Yıldıran’dan oluşan KOSDER heyeti Bakan Arslan’ı makamında ziyaret etti. 15.02.2017 tarihinde gerçekleşen ziyarete KOSDER Yönetim Kurulu Üyeleri ve Bakan Ahmet Arslan'ın yanı sıra Ulaştırma, Denizcilik

ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka, Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert, Deniz Ticareti Genel Müdürü Cemalettin Şevli, Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürü Hızırreis Deniz ve Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Salim Özpak katıldı. Ziyarette, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın bugüne kadar yapmış olduğu düzenlemelerle denizciliğe vermiş olduğu katkılardan dolayı teşekkür eden KOSDER Yönetim Kurulu Üyeleri sektörün genel ve özel sorunlarını dile getirerek, çözüm yolarına ilişkin önerilerde bulundu. Armatörlerin finansal, ticari, teknik, eğitim ve istihdam sorunlarının

ele alındığı ziyarette Hurda Teşvik Kanunu’nun Türk ticaret filosunun yenilenme ihtiyacına uygun olarak yeniden el alınarak düzenlenmesi ve ivedilikle yürürlüğe girmesi konusunda görüş birliğine varıldı. Denizlerimizdeki potansiyelin daha verimli kullanılması amacıyla yük, yolcu ve araç taşımacılığının denize kaydırılmasına ilişkin olarak master plan hazırlanması yönünde çalışmalar yürütülmesinin görüşüldüğü toplantıda Türk Bayraklı deniz ticaret filosunun rekabet gücünün artırılması için çalışmalara hız kazandırılması ve Türk Bayrağı’nın önündeki engellerin bertaraf edilmesi, denizcilik eğitim sektörünün mevcut ve gelecekteki sektör gerçekleri dikkate alınarak yeniden planlanması, denizcilerimizin diğer bakanlıklar ile ilgili yaşadığı sorunlarda eş güdümlü olarak çalışılması konuları ele alınarak ilgili genel müdürlükler nezdinde çalışmaların yapılması kararlaştırıldı. KOSDER heyeti, sorunlarını dinleyen ve çözüm konusunda desteğe her zaman hazır olan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan'a, UDHB Müsteşarı Suat Hayri Aka'ya, UDHB Müsteşar Yardımcısı Ahmet Selçuk Sert'e ve genel müdürlere teşekkür etti.


Değerlendirme

Yeşil gemi gereklerinin deniz taşımacılığı üzerindeki önemi ve bedeli I

Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan

70 MART - NİSAN

MO örgütüne göre küresel ekonomiyi oluşturan ticari yük hacminin % 90’ından fazlasını taşıyan deniz taşıtlarının, son 150 yıllık büyüme eğilimini koruyacağı varsayıldığında 2060 yılında günümüzün üç katına denk gelebilecek 23 milyar ton kadar yükü taşıyacakları öngörülmektedir (IMO 2015). Ulaştırma araçlarının bıraktığı olumsuz çevresel etkiler ve bunun sonuçları uzun yıllardır bilinmektedir. Günümüzde deniz taşımacılığının insan sağlığı ve iklim değişikliği üzerindeki olumsuz etkileri endişe verici boyutta olduğu açıktır. Bu nedenle IMO’nun ve AB’nin yapmış olduğu çalışmalar sonucunda özellikle sera gazları, arıtma sistemleri ve kaplama boyları için uyguladığı zorunlu kurallar, armatör kuruluşlara

kayda değer ilave donanım ve/veya yeşil amaçlı tadilatlar (retrofitting) yatırım masrafları olarak yansımaktadır. Bu yazıda, yeşil gemi gereklerinin uygulamada yaşanan maliyet etkilerini gösteren örnekler bağlamında bazı tavsiyelere yer verilmektedir. Yeşil gemi (Green Ship), gemiler ve diğer deniz yapılarında, çevreye duyarlı teknolojilerin kullanımındaki tüm faaliyetleri içine alan bir tanımdır (EMEC 2009; Andersen 2012). IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü) sözleşmelerinden MARPOL 73/78 gemilerden oluşan kirlenmenin önlenmesi yönünde kurallar uygulamaktadır. IMO kurallarının zorlaması yanında, dünya denizcilik endüstrisinde insan sağlığı, çevre ve işletim sürecinde


www.7deniz.net < elde edilecek kazançları açısından Yeşil gemi çalışmalarının yoğun ölçüde sürdürüldüğü görülmektedir. Yeşil gemi özellikleri kazandırılacak bir deniz aracı göz önüne alınacak olursa buradaki tüm teknik faaliyetler, kavram tasarımdan detay tasarıma, üretim aşamasından geminin işletme ömrü boyunca gerçekleşen süreçlerde cazip gelişmeler sağlamaktadır. Çok iyimser olsa da Carbon War Room adlı düşünce kuruluşunun yapmış olduğu çalışmaya göre, yeşil kuralları sağlama adına yeni veya eski bir gemide, performans geliştirme ve yakıt sarfiyatını azaltmaya yarayacak yeşil teknolojili tadilatın finansmanının cazip bir yatırım fırsatı olacağı ve yatırımın üç seneye kadar geri dönüş sürecini tamamlayabileceği belirtilmektedir (Stulgis ve diğ., 2014). Yeşil gemi teknolojisinin gemi işletimi dönemini ilgilendiren başlıca bileşenleri aşağıdaki gibi sıralanmıştır: 1. Gaz emisyonlarının azaltılması (NOx, HC, CO2, SOx, Ozon, İs, Duman ve Parçacık Madde) 2. Yakıt, yağ ve diğer kimyasallardan çevreye sızan ağır metal/zararlı kirleticilerin azaltılması 3. Gemi atıkları ile sintine, siyah ve gri atık sıvıların arıtılması

4. Çevreci karina boya/kaplama malzemeleri kullanımı 5. Çevreci geri dönüşebilir malzeme kullanımı 6. İşletme esnasında enerji verimliliğinin izlenmesi ve yönetimi 7. Yöneticiler dahil insan kaynaklarının öğretim-eğitim ve ilgili kalite standartlarına kavuşturulması Yeşil gemi ile artacak fazladan yatırım ve işletme masrafları Yeşil gemi gerekleri gemi işleten firmalara fazladan yatırım ve işletme masrafları getirmektedir. Firmaların yeşil gemi yaptırımlarına karşı ön tedbir almalarının emsal işletmelere göre bir rekabet avantajı sağlayacağı bir gerçektir. Yakınlarda yayınlanan Schroders (2015) raporunda bazı büyük ölçekli deniz taşıma işletmelerinde yeşil gemi yaptırımlarından dolayı masraf artışları incelenmiştir. Bu rapora göre, en büyük konteyner filolarından bir işletmede (Firma 1), 2015 yılı vergi ve faiz öncesi kazançları içerisinde ek yakıt maliyetlerinin payı %3.2 olurken büyük ölçekli kruvaziyer yolcu gemilerine sahip bir başka işletmede (Firma 2) bu pay %3.4 olarak hesaplanmıştır. Firma 1’in NOx kurallarına uyum sağlayacak eg-

zoz gazı dolaşım sistemi (recirculation system) için mevcut makine bedelinin %25’i kadar ek yatırım yapacağı, mevcut gemilerine büyük kapasiteli “Balast Suyu Arıtma Sistemi” kurmasının gemi başına maliyetinin ise 3.7 milyon TL olacağı tahmin edilmektedir. Firma 2, 2015-2017 yıl aralığında filosunun %70’ine egzoz gazı temizleme sistemi teçhiz etmeye karar vererek yılda 1 milyar TL ek masraf ödemesi, emisyon kontrol bölgeleri olan ECA alanındaki işletiminde zorunlu olan düşük sülfürlü yakıt kullanımı için 294 milyon TL ek yakıt masrafında bulunacağı öngörülmektedir (Rahm, 2015). Yakıt tasarrufu ile yatırımların kısa sürede geri dönüşü sağlanabilir Gemi üzerinde enerji verimliliğini ölçmek ve makul değerler dışındaki sistemlerin enerji sarfiyatlarının belirlenmesi ve iyileştirilmesi akılcı bir adımdır. (Stulgis ve diğ., 2014) çalışmasına göre yakıt tasarrufu sağlayıcı yatırımlarından kısa sürede geri dönüşler alınabilmektedir. Yakıt sarfiyatını azaltıcı teknolojileri kullanılması ile tadilatı yapılan, yılda 225 gün çalıştırılan 46,000 DWT kapasiteli bir dökme yük gemisi 3.700.000 TL teknolojik yatırım ile % 10 düzeyinde yakıt tasarrufu yaparak 24 ayda bu yatırımı geri kazanabilmekte-

MART - NİSAN 71


Değerlendirme dir. Diğer taraftan gemi yılda 2.148 ton daha az karbon salımı sonucu hem çevreyi bu oranda koruyacak hem de ileride uygulanması beklenen karbon vergisi giderlerinden tasarruf sağlayacaktır. Bu geminin dizel makinesi çift yakıtlı LNG yakıtlı sisteme dönüştürülmesi 37 milyon TL tutarında olup yılda 11 milyon TL tutarında yakıt tasarrufu sağlayarak 4 yıldan kısa bir sürede yatırımını geri kazanabilecektir. Doğru stratejiler, doğru kararlar geliştirilmeli Yeşil gemi gerekleri firmaların strateji plânlarını önemli ölçüde yönlendirici unsurlardır. Bu bedele karşılık IMO’nun yapmış olduğu çalışmalarda 2012 yılı

değerleri itibari ile CO2 salınımında kayda değer düşüş sağlandığı görülmektedir (Şekil 1). İklim değişikliğine karşı doğrudan yaptığı katkının yanı sıra yeşil gemi gereklerinin yerine getirilmesi ile diğer taşıma usullerine göre deniz taşımacılığının çevreci rekabeti daha da artacaktır (Şekil 2). Talebe karşı aşırı arzın olumsuz etkilediği ve sürmekte olan ekonomik durgunluk bir yana, yeni gemi inşaatı ve deniz taşımacılığındaki eğilimde aşırı kapasite problemleri görülmektedir. IMO kurallarının, yakıt kalitesi, NOx ve sera gazı emisyonları ve balast suyu arıtma sistemleri üzerindeki önemli rolünün devam edeceği görülmektedir. Kuralların getirdiği yaptırımlar, armatörlere zorunlu acil

çözümler bulmaya zorladığı gibi bunun beraberinde büyük bütçelere de mâl olmaktadır. Bu yüzden deniz taşımacılığı yöneticileri, yönetmeliklerin zaman çizelgesine yönelik önleyici tedbirleri içeren stratejiler geliştirmelidirler. Diğer taraftan, yakın zamanda mevcut gemilerin tadilat işlerinde yoğunluk yaşanacağından yine doğru stratejileri içeren doğru kararların gecikmeden verilmesi önem kazanmıştır. Şüphesiz, yeşil gemi çalışmaları, çevreye zararlı emisyonların azaltılmasına veya ortadan kaldırılmasına öncülük edeceği gibi gemilerin daha güvenli ve daha sürdürülebilir olmasına katkı sağlayacak araştırma ve teknolojik tasarım yatırımlarını da artıracaktır. Şekil 1/Fig. 1. Gemi tipileri için 2007 – 2012 yılları arasında CO2 salınımı (106 ton) 3rd GHG Study findings: GHG emissions per ship type for 2007 – 2012 (IMO, 2015).

Kaynaklar Andersen, I. M. V. (2012), Emissions from Ship Machinery, Lecture notes, TU Denmark. EMEC (2009), Green Ship Technology Book. Şekil 2/ Fig. 2. Sera gazı çalışma sonuçları: Deniz, Kara ve Hava taşımacılığında (CO2 gr/ ton*km) emisyonu/ salınımı - GHG Study findings: Shipping relative efficiency (IMO, 2009).

72 MART - NİSAN

IMO (2012), Regulation 13 and Regulation 14 (NOX) of Annex IV to MARPOL 73/78. IMO (2015), Third IMO GHG Study 2014, Final Report. Rahm, S. (2015), Schroders Shipping Report, The Costly Future of Green Shipping. Stulgis, V., Smith T., Rehmatulla N., Powers J. ve Hoppe J. (2014), Treasure: Financial Models for Retrofits, Ed: McMahon H. and Lee T. Hidden, Carbon War Room and UCL Energy Institute.


WE ARE DOING JUST WE KNOW BEST... www.seatechnic.com

Türkiye’den dünyaya proje yüklerini başarıyla taşıyor

TÜRKİYE’NİN proje taşımacılığı konusunda uzman firmalarında biri olan Atlas Proje Taşıma, gerek yurt içinde yaptığı taşımalarla gerekse yurtdışında yerine getirdiği önemli proje taşımalarıyla adından söz ettiriyor. Atlas Proje Taşıma, İskenderun’dan Nijerya’ya asfalt plaka ekipmanıyla, Haydarpaşa’dan Kamerun’a LPG tankları taşıdı. Bunların bir kısmı Irak’tan getirildi, bir kısmının da Türkiye’de imalatı

yapıldı. Şu anda Gülervan isimli gemiyle seyre devam ediyor. Mart ayı içerisinde Irak tarafına bir proje gemisi kaldırmayı planlayan firma, botlar ve yakıt başları taşıyıp, bunlarla birlikte o tarafa giden iş makineleri taşıyarak, bunları projeyi organize ediyor. Firma, Nisan’dan itibaren İskenderun’dan Sierra Leone’ye aylık 25 bin tonluk çimento

taşıma projesine başlayacak. Firma o projeyle beraber her ay batı Afrika’ya 25-30 bin tonluk gemi kaldırmış olacak. Mayıs ayı gibi de Çin’e taşıma işi başlayacak. Bu taşımalar aylık 25 bin tonluk partilerle planlanıyor. Nisan ayında Bangladeş’e bir araç taşıma sevkiyatı olacak. Bunun yanında Fransızlarla ortak, Romanya ile Gemlik arasında bir Ro-Ro hattı kurma projesi de var. TIR’ları Köstence’den alıp Gemlik’e indirecekler. Fransızlarla yapılan bu projenin fizibilitesi yapılmış durumda. Mayıs ayına yetişmiş olacak.


Analiz

KGF kredilerinin %6’sı denizcilik sektörünün Kredi Garanti Fonu (KGF) Genel Müdürü İsmet Gergerli, KGF kredileri içinde denizcilik sektörünün payının %6 olduğunu söyledi.

K

redi Garanti Fonu (KGF) özkaynaklarından KOBİ’lere kullandırılan kefalet hacminin 2016 yılında %90 arttığını ifade eden KGF Genel Müdürü İsmet Gergerli, “KGF özkaynaklarından 2015 yılı boyunca 1.888 KOBİ’ye kullandırılan toplam kefalet hacmi 541 milyon TL iken 2016 yılı boyunca %90 artışla 3.170 KOBİ’ye toplam 1.033 milyon TL kefalet sağlanmıştır. 2015 yılı sonu itibariyle KGF özkaynaklarından verilen kefalet riskimiz 695 milyon TL iken 2016 yılı sonu kefalet riskimiz 1.243 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2015 yılı boyunca 2.777 işletmeye toplam 1.307 milyon TL tutarında Hazine destekli KGF kefaleti sağlanmışken 2016 yılında %213 artışla 16.336 işletme için toplam 4.094 milyon TL kefalet verilmiştir. 2015 yılı sonu itibariyle Hazine Destekli KGF kefaleti riskimiz 1.883 milyon TL iken 2016 yılı sonu kefalet riskimiz 5.032 milyon TL olarak gerçekleşmiştir” dedi. Denizciliğin kredi miktarı 705.6 milyon TL, kefalet tutarı ise 463.5 milyon TL Sözlerine, “2016 yılı sonu itibariyle denizcilik sektöründe faaliyet gösteren işletmelere hazine kaynaklı KGF kefaleti ile kullandırdığımız kredi miktarı 705.6 milyon TL ve verdiğimiz kefalet tutarı ise 463.5 milyon TL” diyerek devam eden Gergerli, denizcilik sektörünün Hazine kaynaklı KGF kredileri içindeki payının %6 olduğunu belirtti. Özellikle yarım kalan gemilerin ekonomiye kazandırılması amacıyla Bakanlık kapsamında yapılan finansman modeline de değinen Gergerli, bu modelle birlikte atıl durumda olan yatırımların finansmanla tamamlandığını, ülkemizin deniz yoluyla taşıma kapasitesine katkı sağlandığını ve uluslararası taşımacılıktaki payımızın artırıldığını vurguladı. Navlun gelirleri döviz kazancı sayılıyor Denizcilik sektörünün navlun gelirlerinin döviz kazancı sayıldığının altını çizen Gergerli, Eximbank’tan kullanılacak kredilere, gerek doğrudan, gerekse de bankalar aracılığıyla kefalet sağlandığını açıkladı. Gergerli “Ayrıca yurt dışından alınan gemi siparişleri için yurtdışına yönelik ihtiyaç duyulan ve bankalar aracılığıyla sağlanan garantilere kefalet verilmektedir. KGF kefaletinden yararlanmak isteyen denizcilerimiz Eximbank kredileri için belli bir limit dahilinde KGF’ye doğrudan başvurabileceği gibi bankalar aracılığıyla da kefaletten yararlanabilir. İşletmelerimiz ayrıntılı bilgiye ise www.kgf. com.tr adresinden ulaşabilirler” diyerek sözlerini tamamladı.

74 MART - NİSAN





Makale

Sitem Ateş’ten “El İncesi” bir kitap bu deyim, aslında çok sayıda gemici düğümlerinden birinin adıdır. Geminin sahile bağlanmasını sağlayan kalın halatı göndermeye yarayan kılavuz halatına el incesi, el incesini sahile atabilmek için bir ucuna yapılan ve içinde ağırlık bulunan bağa ceviz düğümü denir. Ateş, ilk romanını; harita üzerinde kolayca gösterilemeyecek 50’ye yakın ülke, sayısız kent, uzun yolculukların ardından ve çoğunlukla liman kapılarından tanıklık ettiği hayatı, değişen insan yüzlerini, denizde ve karada değişen farklı yaşayışları gözlemleyerek kaleme aldı.

Y

Sitem Ateş, sayfalar ağır ağır ilerlerken sizi uzaklara, çok uzaklara taşımak için, ağırlık olsun diye düğümün içine âşkın büyüsünü koydu. Elinde halatı, ucunda imkânsız bir âşkın çıkmazlarıyla düğümlediği cevizi, çok uzaklardan duygularımızın dalgalı sularına attı. Dalga büyüklüğüne bakınca burası fırtınanın gözü!

El İncesi bir denizcilik terimidir. Hem el emeğini hem de ince işçiliği böylesine zarif bir şekilde ifade eden

Ateş, El İncesi’ni okyanuslardan, fırtınalardan, aşk denizlerinden ve çöllerden bize uzatıyor. Ağırlık olsun diye cevizin içine koyduğu sözün büyüsüyle, limanı gemiye bağlıyor...

azar Sitem Ateş’in ilk romanı olan ‘El İncesi’ Chiviyazıları Yayınevi tarafından yayımlandı. ‘El İncesi’ kadınların denize pek de yakın olmadığı kanısını özenle değiştirecek, incelikle dokunmuş bir roman olarak çıkıyor okuyucunun karşısına.

Sitem Ateş kimdir?

78

1981 yılında doğdu. 2009 yılına dek çeşitli sektörlerde medya ilişkileri yöneticiliği, basın, proje ve iletişim danışmanlığı yaptı. Dünya denizlerine ve denizden varılan kentlere çizdi hayatının rotasını. İlk defa denize inen bir geminin vaftiz anneliğini yaptığı dahil, yedi farklı gemiyle çıktığı yolculuklarda; çoğu harita üzerinde kolayca gösterilemeyecek 50’ye yakın ülke, sayısız kent, uzun yolculukların ardından ve çoğunlukla liman kapılarından tanıklık ettiği hayatta, değişen insan yüzleriyle farklı yaşayışlar gördü. Yedi denizin tamamınıysa görmedi henüz, bütün rüzgarları yelkenine doldurmadı. Henüz gitmediği diğer her yer ve bir türlü geçemediği Pasifik Okyanusu’nun özlemiyle yelkenlerini yeni yolculuklar için şişirirken, yeni seyir planlarını ‘kağıt denizlerinde, kalemden botlarla, tam yol ileri’ rotasıyla, yine denizlere ve maceralara göre MARTyapmaktadır… - NİSAN


www.7deniz.net <

Bulmaca

Hazırlayan: Ahmet DÖNMEZ

Bulmacanın çözümü sayfa 80’de. MART - NİSAN 79


7Deniz Dergisi Abone Formu Name, Surname / Adı Soyadı: Title / Ünvan: Company / Firma: Address / Adres: Post/Zip Code / Posta Kodu: Country / Ülke: Vergi Dairesi ve No: Phone / Tel: E-Mail / E-Posta:

City / Şehir: Fax / Faks:

Yıllık Abonelik Ücreti olan 120 TL’yi aşağıdaki hesap numarasına yatırıp makbuz kopyasını bu formla tarafımıza ulaştırmanızı rica ederiz. HESAP BİLGİLERİMİZ İş Bankası - Yeldeğirmeni Şubesi Hesap No: 1061-0540427 IBAN TR910006400000110610540427 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 • GSM: 0535 019 21 08 www.7deniz.net • e-mail: info@7deniz.net • 7denizdergisi@gmail.com

Hazırlayan: Ahmet DÖNMEZ

Bulmacanın Çözümü




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.