7deniz Dergisi Eylül-Ekim 2015

Page 1

Fiyat:10¨ Yıl:3 Sayı:17 Eylül-Ekim 2015

Burak Akartaş

Başarımızın

temelinde içimizdeki heyecan yatıyor

Alper Yaşar

Gemi boyutları aynı ama tonajları artıyor!

Hakan Yaman

SDVHOROZ’dan

Marin lojistiği ile denizcilik sektörüne özel çözümler

Mine Aytekin

Çin Türkiye Ticareti: Güçlenen Rota


Eğitim Mh. Ahsen Sk. Sadıkoğlu 5 Plaza No:12 K: 2 D:41 Hasanpaşa / Kadıköy - İSTANBUL Phone: +90 (216) 330 74 80 / +90 (216) 349 70 37 • Fax: +90 (216) 330 74 06



İÇİNDEKİLER

16 Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Genel Yayın Koordinatörü Derya Altuntepe derya@7deniz.net

20

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış cilem@7deniz.net Editör Cengiz Tepebaş cengiz@7deniz.net Katkıda Bulunanlar Kapt. Kubilay Ulucan, Can Besev, Mine Aytekin, Prof. Dr. Güzin Üçışık Kapt. Özgür Alemdağ

28

Görsel Yönetmen Polat Sarıgül polatsarigul@hotmail.com Yayın Danışma Kurulu Altan Köseoğlu, Can Besev, Kapt. Kubilay Ulucan, Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan, Bahadır Tonguç, Rıza Arslan Semih Ege Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan, İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan

32

Reklam ve Abone reklam@7deniz.net İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: info@7deniz.net CTP ve Baskı Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd Şti. Yayın Yerel - Süreli Yayın 7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.

38

16

“Başarımızın temelinde içimizdeki heyecan yatıyor”

20

SDVHOROZ’dan marin lojistiği ile denizcilik sektörüne özel çözümler

24

Deniz Taşımacılığında Taşıyanın, Ziya Hasar ve Gecikmeden Kaynaklanan Zararlardan Sorumluluğu

28

Türkiye’nin dünyaya açılan yeni ticaret kapısı “Asyaport”

32

Türkiye’nin tüm limanlarında müşteriye özel hizmet

36

Solonport Türkiye’deki başarısını dünya limanlarına taşıyor

38

Çin – Türkiye Ticareti: Güçlenen Rota

40

“Neden Avrupa standartlarında bu işi yapmıyoruz?”

44

Eski düşmanlar dost olur mu?

50

Tehlikeli sularda korsanlık devam ediyor!

56

İyi bir alıcı, tedarikçiler hakkında detaylı bilgiye sahip olmalıdır

58

CEVA, 170 ülkede faaliyet gösteriyor

62

Türk ihracatçısının destekçisi olacak!

66

Omikron Crew Alman devi Oldendorff’la anlaştı

70

“Türkiye bir aktarma merkezi olmalı”



Denizcilik sektörü gücünü korumalı ve geleceğe umutla yaklaşmalı!

Editör

Sıkıntılı ve sancılı zamanlar geçirdiğimiz şu günlerde, iyi niyetimizi korumanın ve geleceğe umutla bakmanın zamanıdır. Evet, hem ülkemizde hem ekonomimizde hem de çevre ülkelerde bir dizi sorunlar ve belirsizlikler yaşanıyor. Fakat tüm bu yaşananlara rağmen umudumuzu kaybetmeden, her ne iş yapıyorsak bu işimizi devam ettirebilme ve yatırımlarımızı sürdürülebilir kılma gücünü korumalıyız kendimizde...

4 EYLÜL - EKİM

Yaptığımız işten mütevellit, kimler hangi yatırımı yapmış ya da hangi yatırımı yapmaya niyetli, firmaların şu anki pozisyonları ne, hangi sıkıntılar yaşanıyor, bunları gözlemliyor ve sektörün nabzını yokluyoruz. Gördüğüm şudur ki; bazı firmalar ülkede yaşanan belirsizliği baz alıp yatırımlarını askıya alıyor veya mevcut durumunu korumaya odaklanıyor. Ancak bazı firmalar var ki onlar bu sıkıntılara rağmen yatırımlarını sürdürüyor. Sizce hangisi doğru? Mevcut durumu korumak mı yoksa tüm belirsizliğe rağmen yatırımlara devam edip ekonomiyi ayakta tutmak mı? Fakat gerçek şu ki ülkeler her ne kadar sıkıntı yaşasalar da ekonomilerinin devam etmesi, şirketlerin bu süreçteki tutumlarına ve faaliyetlerini sürdürmesine bağlı. Krizler ve siyasi istikrarsızlık yaşansa da baki olan ekonominin sürekli olarak ayakta tutulmasıdır. Bu yüzden diyoruz ki, ülkemizin can suyu olan denizcilik sektörü gücünü korumalı, geleceğe umutla yaklaşmalı ve yatırımlarını sürdürmelidir. Diğer yandan sektörde güzel gelişmeler ve yatırımlar da yaşanmıyor değil… Türk koster filosunun yenilen-

mesi için 10 yıldır birtakım çalışmalar yürütülüyordu. Sektördeki olumlu faaliyetleri destekleme hedefiyle geçtiğimiz yıl kurulan Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER) öncülüğünde Koster Yatırım A.Ş. kuruldu. Bu, ülkemiz ve sektörümüz adına sevindirici bir gelişmedir. Dileriz böyle yatırımlar devam eder. Denizcilik, yatırımlarının karşılığını geç alan bir sektördür. Çünkü bir geminin inşası bile uzun bir zaman alıyor. Dolayısıyla denizciliğin gelişimi için yatırımların yanı sıra insana olan yatırımlar da artmalı ve denizciliği bir ülkü olarak görebilen nesiller yetiştirilmelidir. Yaptığımız görüşmelerde ise denizciliğimizin gelişmesi için ilk atılacak adımlardan birinin, şu an müsteşarlık düzeyinde bulunan ulusal denizcilik otoritemizin bakanlık düzeyine getirilmesi gerektiği ve ulusal bir denizcilik stratejisinin oluşturulmasının gerekli olduğu, bu konuda devletin ciddi adımlar atması gerektiğine dikkat çekiliyor. Belki de bu adımlardan sonra ülkemizde denizcilik sektörü hak ettiği konuma gelecek ve dünya denizcilik devleriyle aynı kulvarda güçlü ilerleyişini sürdürecek. Yazımı M.K. Atatürk’ün bir sözüyle noktalamak istiyorum. “En güzel coğrafî vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz; denizciliği, Türkün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.” Gelecek sayıda buluşmak dileğiyle…

Çilem Kocamış


Makale EYLÜL - EKİM 5


DEFAV’ın yeni binasının açılışı yapıldı

İTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO) Mezunları Sosyal Yardım Vakfı (DEFAV) tarafından, Pendik Güzelyalı'da satın alınan

binanın açılışı gerçekleştirildi. 1995 yılında İTÜ Denizcilik Fakültesi öğrencilerine burs vermek, mezun olanlardan akademik kariyer yapmak isteyenlere mali destek sağlamak, mezunlardan muhtaç durumda olanlar ile eş ve çocuklarına sosyal yardım sağlamak amacıyla kurulan DEFAV'ın, en büyük hedeflerinden biri de, İTÜ Denizcilik Fakültesi

öğrencilerinin hizmetine açılan yurt binasının ardından, kendisine ait bir mülk sahibi olmaktı. Bu doğrultuda atılan adımlar amacına ulaştı ve Pendik Güzelyalı'da bulunan üç katlı bina satın alınarak tadilatı gerçekleştirildi. DEFAV Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Sarıoğlu, “Nihayet Tuzla’ya çok yakın Güzelyalı Mahallesi'nde bir bina alarak ilk adımı atmış olduk. Binamızın bakım ve tadilatları tamamlanarak hizmete hazır hale getirildi. Bizimle aynı yolda yürüyen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum" dedi.

Kısa Kısa

Gemi Brokerleri Derneği’nin yeni başkanı Şinasi Onur

6 EYLÜL - EKİM

GEMİ Brokerleri Derneği Olağan Genel Kurulu’na tek liste ile giren Şinası Onur başkan seçildi. Onur, genel kurul sonrası yaptığı konuşmada, üyelere teşekkür ederek derneği iyi bir yere getirmek istediğini söyledi. Divan Başkanlığı’na İzzet Tekin Akkan, Divan Başkan Vekilliği’ne Kerim Ali Güç ve Divan Kâtipliği’ne de Hayati İnanç seçildi. Divan heyetinin oluşmasının ardından Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı okundu. Gündem maddeleri tek tek okunarak her madde oy birliği ile kabul edildi. Genel kurulda, sadece, “FONASBA, Ecasba ve BİMCO üyeliklerinin görüşülmesi” kararında, Gemi Brokerleri Derneği’nin BİMCO’ya üyeliğinin

devam etmesi kararı oy birliği ile kabul edildi. Gemi Brokerleri Derneği yeni yönetimi; Yönetim Kurulu • Şinasi Onur - Başkan • Orhan Semih Dinçel - Başkan

Yardımcısı • Adem Nezih Manavoğlu - Genel Sekreter • Şaban Ufuk Çetiner - Üye • Nuvara Erdönmez Uslu - Üye • Ömer Örtel - Üye Yönetim Kurulu Yedek Liste • Pelin Gezicioğlu • Ümit İbrahim Kısmet • Murat Karagülle • Sami Anıl Kalaycı • Öner Dandin Denetleme Kurulu • Erol Büker • Hüseyin Uysal • İzzet Tekin Akkan Denetleme Kurulu Yedek Liste • Hüseyin Avni Şan • Bahadır Tonguç • Gökhan Özcan



Yeni av sezonu balıkçılar için hüsran oldu

Kısa Kısa

1 EYLÜL’de açılan deniz av sezonu balıkçıları mutlu etmedi. Yeni sezonda şu ana kadar az miktarda avlanan palamut ve istavrit tezgâhlarda yerini alırken, balıkçılar balığın bol olması için deniz suyunun soğumasını bekliyor. Son yılların en verimsiz sezon açılışını yaptıklarını belirten Trabzonlu balıkçı Çetin

8 EYLÜL - EKİM

Kavzoğlu, şu ana kadar yapılan avın hem vatandaşı hem de balıkçıları mutlu etmediğini belirterek ilerleyen günlerden umutlu olduklarını söyledi. Kavzoğlu, “Şu ana kadar olan av ne bizi ne de vatandaşı mutlu etti. Az miktarda avlanan palamut, kraça umudumuz oldu. Deniz suyu sıcaklığının henüz istenilen

Norveç: Balık ihracatında artış devam ediyor NORVEÇ İstatistik Kurumunca açıklanan Ağustos ayı ihracat rakamlarına göre; NOK 5.2 milyar tutarında balık ihracatının yapıldığı, bu tutarın bir önceki yılın Ağustos ayından NOK 600 milyon daha fazla olduğu görülmekte. Geleneksel ihracat ürünlerinin başında yer alan balık ve deniz mahsulleri ihracatı içerisinde yer alan somon ihraç fiyatlarında artış yaşandı. Ortalama somon ihraç fiyatı Ağustos ayında NOK 43 oldu. Geçen yılın Ağustos ayına göre NOK 7’lik artış gerçekleşti..

soğukluğa ulaşamaması balık avını olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla ilerleyen günlerde havaların soğumasıyla birlikte avın daha verimli olacağını umut ediyoruz. Sezon başlangıcımız iyi olmadı ama inşallah ilerleyen günlerde daha iyi olacak diye düşünüyorum” dedi.

Rusya’ya su ürünleri ihracatı arttı

RUSYA'ya su ürünleri ihracatını değerlendiren Su Ürünleri Tanıtım Grubu Başkanı Melih İşliel, Rusya'ya 2014 yılında 56 milyon dolarlık ihracat yapıldığını söyledi. Ege İhracatçı Birliklerinden yapılan açıklamaya göre, STG, Rusya'da bu yıl 24'üncüsü düzenlenen ve 72 ülkeden bin 500'ün üzerinde katılımcının yer aldığı "World FoodMoscow Gıda Fuarı"na katılım sağlayarak Türk su ürünlerini tanıttı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Su Ürünleri Tanıtım Grubu Başkanı Melih İşliel, Rusya'da yaşanan devalüasyonun

etkisiyle bu ülkenin ithalatında bir yavaşlama görülse de tüketimin arttığı sonbahar aylarında, döviz kurunun da istikrar kazanmasıyla yeniden canlılığın yakalanacağını gözlemlediklerini belirtti. İşliel, "Rusya Federasyonu'na ihracatımız 2014 yılında 56 milyon dolar olarak gerçekleşti ve bir önceki yıla göre artış yaşandı. Eğer kurlarda yaşanan sorun ortadan kalkarsa 2015 yılını da artışla kapatacağımıza inanıyoruz. Rus halkının ürünlerimize gösterdiği güven ile gurur duyuyoruz " ifadelerini kullandı.


Bureau Veritas your reliable partner for ships classification and certification For further details please contact us: Bureau Veritas Deniz ve Gemi Siniandirma Hizmetleri Ltd.Sti. Centrum Is Merkezi - Aydinevler Sanayi Cd. - No 3/1 34854 Kucukyali Maltepe - İstanbul Tel: +90 216 518 40 50 Fax: +90 216 518 39 05 Visit us at: www.bureauveritas.com.tr

Move Forward with Confidence


Petrol fiyatlarındaki düşüş potansiyel projeleri tehlikeye sokuyor PETROL sektöründe 1,5 trilyon dolar büyüklüğünde projenin tehlikede olduğu düşünülüyor. Petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün, projelerin hayata geçmesini engelleyebileceği ifade ediliyor. WoodMackenzie analistlerine göre petrol fiyatındaki düşüş, toplam büyüklükleri 1,5 trilyon dolara ulaşan potansiyel projelerin hayata geçirilmelerini tehdit ediyor. Son 1 yılda yüzde 50 gerileyen petrol fiyatlarının bir çok uluslararası şirketi maliyetleri kısmaya ve yeni projelerini ertelemeye ittiğini belirten analistler, 1,5 trilyon dolar büyüklüğündeki projelerin hayata geçirilebilmeleri için petrol fiyatının 50 dolar/varil seviyesinin üzerine geri dönmeleri gerektiğini ifade ediyor.

Kısa Kısa

Doğalgaz ithalatı düştü, LNG ithalatı arttı

10 EYLÜL - EKİM

İRAN'dan ithal edilen doğalgaz miktarı yüzde 50,23 düşüşle 372 milyon metreküp, sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatı ise yüzde 74,35'lik artışla toplam 577 milyon metreküp oldu. Türkiye'nin doğalgaz ithalatı, temmuzda, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,87 düşüşle 3 milyar 325 milyon metreküp oldu. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), temmuz ayına ilişkin Doğalgaz Piyasası Sektör Raporu'nu açıkladı. Buna göre, geçen yıl temmuzda 3 milyar 689 milyon metreküp olan doğalgaz ithalatı, bu yılın aynı ayında yüzde 9,87 geriledi ve 3 milyar 325 milyon metreküp olarak gerçekleşti. En fazla doğalgaz ithalatı, 1 milyar 797 milyon metreküple Rusya'dan yapıldı. Rusya'yı 579 milyon metreküple Azerbaycan takip etti. Türkiye'nin temmuzda İran'dan ithal ettiği doğalgaz miktarı ise, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 50,23 geriledi ve 372 milyon metreküp oldu.

Gazprom, Ukrayna ile anlaştı, sevkiyat 1 Ekimde başladı RUSYA'nın dev enerji şirketi Gazprom indirimli fiyat ve ön ödemeli kış paketi konusunda Ukrayna ile anlaşma sağladı. Sevkiyat 1 Ekim’de başladı. Avrupa Birliği'nden 500 milyon dolar kredi alan Ukrayna enerji şirketi Naftogaz, Rusya'dan 2 milyar metreküp kış paketinden indirimli doğalgaz alacak. Gazprom Başkanı Aleksey Miller ve Naftogaz Başkanı Andriy Kobolev, Viyana'da yaptıkları görüşmede mutabakat sağladı. Rus televizyonuna konuşan Miller, "Ukrayna ile ikili ilişkilerde temel konularda anlaşma sağladık. Avrupa Komisyonu'nun da katılımı ile anlaşmayı imzaladık. Ön ödemeli Rus doğalgazının sevkiyatı da 1 Ekim'de başladı” dedi. Rusya'dan alımı azaltan Kiev, AB ülkelerinden doğalgaz alıyor. 2015'in ilk 6 ayında Kiev, Rusya'dan yüzde 73,4 daha az doğalgaz alımı yaptı. Ukrayna'nın Gazprom'dan doğalgaz alımı yılın ilk yarısında 3,7 milyar metreküpte kaldı.


PHoTo: TiLLmaNN FRaNzEN

one small step for Daniel, a giant leap for the shipping inDustry?

We play our part in the bigger picture. Daniel abt is a cargo and stowage securing specialist at DNV GL. He plays a part in finding new solutions for carrying goods around the world in a safe and more energy efficient manner. Together with a team of experts, he has specified an approach to stowing containers that increases flexibility for shipowners. it’s maybe not a moon landing, but it makes a big difference in an industry that’s under constant pressure to remain competitive. Technical experts like Daniel are passionate about advancing safety and performance standards across the entire maritime

SAFER, SMARTER, GREENER

value chain. We take a broader view on the industry and work relentlessly to make sure the small parts DNV GL play can impact the bigger picture. Following the recent merger between DNV and GL, we are 16,000 employees worldwide dedicated to enabling businesses to meet their challenges in a safer, smarter and greener way; in the maritime, oil and gas, energy and a range of other industries. Discover the broader view at dnvgl.com


Panama heyeti GİSBİR’i ziyaret etti PANAMA Denizcilik Otoritesi Başkan Yardımcı Agustín Moreno, İstanbul Panama Başkonsolosu Andrés Gregorio Nuñez Sanchez, Teknik Yetkili Eng. Wilfredo Jaen ve Gemi Mürettebatı Yetkilisi Sevinç Koruklu’dan oluşan Panama Heyeti, Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Genel Merkezi’ni ziyaret ederek GİSBİR Yönetim Kurulu Başkan Vekili Bilgehan Bayramoğlu, Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Orkun

Özek, Genel Sekreter Kemal Gür ve Genel Sekreter Vekili M. Ercan Özokutucu ile bir araya geldi. Panama Denizcilik Otoritesi Başkan Yardımcı Agustín Moreno, Panama ile Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin, kendileri için son derece memnuniyet verici olduğunu, GİSBİR ile Panama arasındaki son resmi temas sonrasında, iki ülke arasındaki iyi ilişkilerin olumlu yönde artış göstermeye devam ettiğini, Panama’nın

özellikle Türkiye’deki varlığını daha da güçlü hale getirmek, Türk tersanelerine ve armatörlerine sadece gemi tescili işlemleri, belgeleme, sertifika, gemi adamı prosedürleri konusunda değil, Panama’ya yatırım ve Türk denizcilerinin Panama bandralı gemilerde çalışması gibi konularda da ileri seviye bir hizmet sağlamak amacıyla faaliyetlerini yoğunlaştırdıklarını ifade etti.

Kısa Kısa

AB-Vietnam serbest ticaret anlaşması ‘prensipte’ tamamlandı

12 EYLÜL - EKİM

AVRUPA Komisyonu'ndan yapılan açıklamada, iki buçuk yıl süren yoğun müzakerelerin ardından Vietnam ile serbest ticaret anlaşması üzerinde

'prensipte' anlaşmaya varıldığı belirtildi. Komisyon'un ticaretten sorumlu üyesi Cecilia Malmström, Vietnam Sanayi ve Ticaret Bakanı Vu Huy Hoang ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada 'Anlaşmaya vardık. Bu dengeli anlaşma, Asya'nın en dinamik ekonomilerinden biriyle ticaretimize ivme kazandıracaktır' dedi. Malmström, bu anlaşmanın, AB ile gelişmekte olan ülkeler arasında 'yeni, daha iyi ve modern bir model' ve

Güneydoğu Asya ile ticari ilişkiler açısından olumlu bir standart oluşturduğunu belirtti. Komisyon üyesi, 'Vietnam gibi, 90 milyon tüketicisiyle büyüyen ve hızla gelişen bir pazara daha kolay erişim sağlanacak olması harika bir haber' dedi. Müzakere heyetlerinin anlaşmanın teknik detayları üzerindeki çalışmaları tamamlamasının ardından belgenin, AB ülkeleri ve Avrupa Parlamentosu'ndan da onay alması gerekecek

Garanti Sailing, CowesWeek’ten 5. döndü

GARANTİ Bankası çalışanlarının kurduğu Garanti Sailing (Garanti Bankası Yelken Kulübü) İngiltere’de gerçekleşen Aberdeen Asset Management CowesWeek’te IRC 2 sınıfında 5. oldu. CowesWeek’te tamamı şirket çalışanlarından kurulu tek takım olan Garanti Sailing, 34 takımın mücadele ettiği IRC 2 sınıfında J122 tipi teknesiyle yarış boyunca ön grupta mücadele ederek

güçlü rakiplerini zorladı. IRC 2 rekabetin en yoğun olduğu sınıf oldu ve Garanti Sailing’in de yarıştığı bu sınıfın birincisi “YES!” ekibi, CowesWeek'te 950 tekneyi geride bırakarak genel klasmanı ilk sırada

tamamladı.Garanti Sailing, Aberdeen Asset Management CowesWeek’e ilk kez 2012 yılında katıldı, yarışların son gününde IRC 3 sınıfında birinci olarak bu yılki başarının sinyalini vermişti.


MAYIS-HAZİRAN • | 5

7 DENİZ


Tasarımın Takıntılı Hali: Obsession

MALTEPE Üniversitesi Gemi Ve Yat Tasarımı son sınıf öğrencisi olan Kıvanç Çakır, “Obsession adlı tekne üniversite de yaptığım 3. sınıf son projesi. Türkçe’de takıntı anlamına gelen Obsession, tekne sahibinin takıntısı olması için tasarlandı. Her katında farklı bir yaşam alanı, her katında farklı bir

takıntı yaratacak tasarımlar yapıldı. Bu tasarımları yaparken 7 yaşında optimist kullanmakla başladığım ve ailemin kurduğu yat bakım onarım ve teknik servisinde kazandığım tüm denizcilik deneyimlerimden yola çıkarak daha bilinçli tasarım yapmayı sağladım” dedi. Emek Marin'in 3. Nesli görev başında Çakır, “Muğla Göcek'te faliyet gösteren 50 yıllık geçmişi olan Emek Marin'e imalat ve refit konusunda gereksinimi olan tasarım ve çizimlerle katkı sağlayarak sektörde ayrıcalık

yaratacaktır. Emek Marin Ltd. Şti halen merkezi Göcek’te olmak üzere bünyesinde bulundurduğu distribütörlükler doğrultusunda tüm Türkiye’de satış ve teknik servis hizmetinde bulunmaktadır” şeklinde konuştu. Kısaca hedeflerinden de bahsede Çakır, “Ulusal ve uluslararası edinmiş olduğum tecrübeleri en kısa zamanda denizciliğe kazandırmak istiyorum. Ayrıca araştırma ve geliştirme konusunda da çalışmalarım devam edecektir” İfadesini kullandı.

Kısa Kısa

Haliç, su sporlarında dünyanın merkezi oluyor

14 EYLÜL - EKİM

“Gemi ve Yat Tasarımı” da destek kapsamına alındı 2008 yılında yayımlanan Tasarım Desteği Hakkında Tebliğ’de “gemi ve yat tasarımı” ile ilgili herhangi bir destek maddesi bulunmuyordu. Yapılan değişiklik ile “Gemi ve yat sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin Türkiye’de yerleşik şirketlerden alacakları tasarım hizmetine ilişkin giderleri yıllık en fazla 200.000 ABD Dolarına kadar % 50 oranında 5 yıl süresince desteklenir.” denilerek, “gemi ve yat tasarımı” ile ilgili de destek getirilmiş oldu. 4 Haziran 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tasarım Desteği Hakkında Tebliğ (Tebliğ No: 2008/2)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin (Tebliğ No: 2015/1) 6/B. maddesi ile “Gemi ve yat sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin Türkiye’de yerleşik şirketlerden alacakları tasarım hizmetine ilişkin giderleri yıllık en fazla 200.000 ABD Dolarına kadar yüzde 50 oranında 5 yıl süresince desteklenir” denilerek, gemi ve yat tasarımına devlet desteği sağlanmasıyla ilgili önemli bir adım atılmış oldu.

EYÜP Belediyesi önemli ve farklı projelere imza atmaya devam ediyor. Başkan Remzi Aydın’ın üzerinde hassasiyetle durduğu çalışmalardan biri de Haliç’in su sporlarında dünyanın merkezi haline getirilmesi. Bu kapsamda Bahariye Yelken Kulübü, Haliç kıyısındaki mekanında faaliyete başladı. Şimdilik dragon, yelken ve kürek branşlarında eğitime başlayan merkeze devam edip yelken açan 500 öğrenci var. İsmini, kurucu vakfın da bünyesinde olduğu Bahariye Mevlevihanesi’nden alan Bahariye Yelken Kulübü’nde gençlere su sporları eğitimi veriliyor. Kulübün yakın vadedeki planı, profesyonel katılımcılarla yelken festivali düzenlemek. Uzun vadede ise kulüpten profesyonel yarışçılar yetiştirerek, Haliç’i dünyanın su sporları merkezi haline getirmek.



Röportaj

Akartaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Burak Akartaş

16 EYLÜL - EKİM

“Başarımızın temelinde içimizdeki heyecan yatıyor”

Akartaş Holding bünyesinde bulunan Pasifik Denizcilik Grubu, sektörde adından oldukça söz ettiriyor. En son “Koster ve Kıyı Seferi Yapan Gemi İşletmeciliği Ödülü”nü alan şirketin filosunda 10 adet gemi bulunmaktadır.

M

erkezi İstanbul’da bulunan ve birçok sektörde yer alan Akartaş Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Burak Akartaş, aslında bir inşaat mühendisi. Denizciliğe üniversite yıllarında bir tutku olarak başlayan Burak Akartaş, bugün şirketin geldiği noktanın ve gösterdiği gelişimin gurur verici olduğunu söyledi.Bünyesinde denizcilikten inşaata, bilişimden lojistiğe kadar pek çok şirketi barındıran Akartaş Holding’in, Pasifik Denizcilik Grubu altında gemi acenteliği şirketi

de bulunuyor. Acenteliğin merkezi İzmit’te yer alırken, Akdeniz limanlarındaki hâkimiyeti de sağlamak açısından Mersin’de de bir şubesi açılmış.Bununla birlikte gemilerin teknik işlerinin yürütüldüğü Pasifik Makine ve Gemi Sanayi şirketi Tuzla’da, hem kendi filo gemilerine hem de 3. şahıslara hizmet vermektedir. Holding bünyesinde yer alan diğer şirketlerden biri de şu an holding binası inşaatının sorumluluğunu da üstlenen Ritrakons Yapı firması.Holding binası inşaatı hari-

cinde firma, sektörle ilgili diğer yatırım çalışmalarına devam etmekte. Aynı zamanda holding altında denizcilik yazılımlarıyla da ilgilenen İlgi Bilişim ve Best Teknoloji gibi teknoloji şirketlerinin dışında denizciliğin spesifik alanlarına yönelmiş firmalarda bulunmakta. Londra’da yer alan ve yüksek tonajlı gemilerin kiralamasının gerçekleştirildiği Trade Marine şirketinin yanı sıra sadece Caspian bölgesine odaklanmış bir şirket de bulunuyor. 2016’nın ilk çeyreğinden itibaren holdingin denizcilik haricitüm


şirketleri İzmit’ten yürütülmeye başlanılacak. Akartaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Burak Akartaş, denizcilik sektöründeki konumları ve gerçekleştirdikleri faaliyet hakkında sorularımızı yanıtladı.

Pasifik Denizcilik Grubu’nun acentelikte gösterdiği performansı ve ivmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Kuruluşumuzdan günümüze kadar kaliteli hizmet ve yüksek standartlardan taviz vermeden faaliyetlerimizi sürdürdüğümüzve aynı zamanda çıkış noktamız olan Pasifik Acente şirketimiz, bizim için her zaman çok önemli bir yere sahip oldu. Acente olarak; en büyük ham petrol tankerleri ve dökme yük gemilerinden, en küçük kosterlere kadar tüm müşterilerimize aynı standartlarda kaliteli hizmet sunmaya çalışıyoruz. Diğer taraftan armatör kimliğimiz, zamana karşı olan bu yarışın gerçek anlamda farkında olmamızı sağlıyor ve mevcut seferin en kısa sürede ve sorunsuz tamamlanabilmesi için tüm olanaklarımızı seferber ediyoruz. İstanbul, İzmit ve Mersin’de yer alan ana ofislerimizle tüm Türk

Röportaj

Pasifik Denizcilik’in faaliyet alanlarına, hizmetlerine ve filosuna ilişkin bilgi verebilir misiniz? Pasifik Denizcilik Grubu olarak; acentelik, proje taşımacılığı, lojistik, gemi işletmeciliği, armatörlük, gemi tamiri vb. denizciliğin birçok farklı kolunda faaliyet göstermekteyiz. Şu an itibariyle işletmemizde 10 adet gemimiz bulunmakta ve yeni yatırımlar ile ilgili çalışmalarımızı devam ettirmekteyiz. Ayrıca Alman menşeli Arkon Shipping’in Türkiye genel acenteliğinin yanı sıra, ağır tonaj taşımacılığı yapan Hamburg merkezli United Heavy Lift şirketinin tüm Karadeniz Ülkeleri ve Türk limanlarında exclusive ticari temsilcisi olarak hizmet vermeye devam ediyoruz. Hizmet olarak yarattığımız en önemli farklılık; müşterilerimize kalitenin yanında entegre bir hizmet sunabiliyor olabilmemizdir.

limanlarında ve boğazlarında yıllık ortalama 1000’in üzerinde gemi elleçlemekteyiz. İçinde bulunduğumuz bu yoğun iş sirkülasyonu tecrübemizi ciddi olarak artırmakta ve giderek daha mükemmeli yakalama yolunda bize yardımcı olmakta. Acentelik departmanımızın sahip olduğu iş hacmi ve gösterdiği üstün performans sektörde yadsınamayacak derecede önemli bir yerde. En önemli ilkelerimizden biri, hizmet verdiğimiz müşterilerimizi memnun etmek ve onlara her konuda

destek olmak, zira müşterilerimizle karşılıklı memnuniyet sağlandıkça şirketlerin büyüme ivmesi de aynı paralelde artıyor. Kısa bir süre önce “Koster ve Kıyı Seferi Yapan Gemi İşletmeciliği Ödülü”nü aldınız. Ödüle ilişkin düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Altın Çıpa ödülleri, denizcilik sektörünün hâlihazırda en saygın ödülü. Denizcilik Oscarları olarak da anılıyor zaten. Açıkça söylemek

EYLÜL - EKİM 17


Röportaj 18 EYLÜL - EKİM

gerekirse, bu ödül bizim için oldukça sürpriz oldu. Aday olduğumuzu bile bilmezken ödülü aldığımızı öğrenmek bizim için heyecan vericiydi. Bu zamana kadar çok fazla medyada olmak isteyen bir şirket yapımız olmamasına rağmen başarılarımızın farkına varılıyor olması ve takdir görmesi bizleri onurlandırdı. Tekrar burada sizin nezdinizde bizi aday gösterenlere ve bu ödülü bize layık görenlere şükranlarımızı sunuyoruz. Pasifik Denizcilik’in 1999 yılından 2015’e uzanan başarı çizgisi nasıl şekillendi? Özellikle holdingleşme yönünde adımlar attığınız şu günlerde başarınızın temelinde ne yatıyor? Başarımızın temelinde, içimizdeki heyecanı kaybetmemek yatıyor. Kurulduğumuz günden bugüne kadar geldiğimiz nokta aslında nasıl bir yol kat ettiğimizi gösteriyor. İzmit’te mütevazı bir gemi acentesiyken şu an birçok başarılı şirketi bünyesinde barındıran bir holding şirketi olmak ve sektörde birçok alanda başarıyla yer almak gurur verici olduğu kadar bundan sonraki süreç için de yol gösterici ve umut verici. Geldiğimiz bu noktada, bize böylesi bir misyon yüklenmişken, gelişimimizi durdurma hakkımız yok diye düşünüyorum. Başarılarımızın sürdürebilir olabilmesi için, kendimizi her gün daha

çok geliştirmemiz, daha çok çalışmamız gerektiğini biliyor ve hep yeni fikirlerle ilerlemeye devam etmeyi planlıyoruz. Ağırlıklı olarak hangi bölgelerde faaliyetlerinizi sürdürüyorsunuz? Tüm Türk limanlarında ve boğazlarında armatörlere acentelik hizmeti vermekteyiz. Buna ek olarak, Akdeniz ve Karadeniz bölgeleri başta olmak üzere, Uzakdoğu’dan, Amerika’ya kadar her bölgede gemi kiralama bağlantılarımız devam etmektedir. Ayrıca spesifik olarak sadece Hazar Denizi bölgesine odaklanmış ayrı bir ekibimiz de çalışmalarını sürdürmektedir. Kendi gemilerimizle ağırlıklı çalıştığımız lokasyonlar ise Karadeniz, Akdeniz, Kuzey Avrupa ve Batı Afrika bölgeleri… Denizcilik sektörü hakkında düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?Orta ve uzun vadede stratejik planlarınız(yurtiçi ve yurtdışı) nelerdir? Denizcilik her dalında yüksek standartlar gerektiren rekabetçi bir sektördür. Aynı zamanda dünyadaki tüm denizler birbirine bağlı olduğundan global olarak tüm pazarları takip etmek durumundayız. Bu şartların bilincinde olarak yatırımlarımızı sürdürüyor ve müşterilerimizin artan taleplerine cevap

verebilmek adına bütün şirketlerimizi gelişmelere ve yeniliklere açık tutuyoruz. Denizciliğin geleneksel yapısına ve etiğine saygı duymakla beraber, her an gelişmekte olan teknolojiye paralel olarak, yeni jenerasyonun yenilikçi ve pratik fikirlerini bu geleneksel yapıya entegre etmenin gerekliliğine inanıyoruz. Sektörde yaşanan gelişmeleri dünya denizcilik piyasasını göz önünde bulundurarak değerlendirir misiniz? Sektörün durumunun son zamanlarda çok iç açıcı olduğunu söylenemez. Hem Türkiye’de hem dünyada denizcilik sektöründe bir durağanlık yaşanıyor. Dolayısıyla tüm dünya piyasaları da bu durumdan olumsuz etkilenmekte. Denizcilik bir gün sonra ne olacağını kestiremediğimiz bir sektör. Biz de tüm muhtemel olumsuzlukları göz önünde bulundurarak adımlarımızı sağlam atıyor ve buna göre tedbirlerimizi alıyoruz. Fakat nihayetinde global piyasalarındaki bu durum bir türlü dengeyi bulacaktır. Dünyada yaşam sürdükçe ne ticaret ne de taşımacılık durmayacaktır. Asıl olan; işte bu denge sağlandığı o gün sektörde hala güçlü bir oyuncu olarak kalabilmek.


Makale

GLOBAL BUNKER TRADERS AND PHYSICAL SUPPLIERS

EYLÜL - EKİM 19

MAYIS-HAZİRAN • | 15 |

WWW.PENINSULAPETROLEUM.COM

7 DENİZ


Röportaj

SDVHOROZ’dan

20 EYLÜL - EKİM

SDVHOROZ Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Yaman

marin lojistiği ile denizcilik sektörüne özel çözümler

Denizcilik endüstrisi için marin lojistiği adı altında tedarikçiden tersaneye lojistik entegrasyondan, dünyanın herhangi bir noktasında arıza yapmış gemilere zamanında gerekli parçaların ulaştırılmasına, sektörün ihtiyaç duyduğu ürünlerin farklı taşıma modlarıyla taşınıp, gümrükleme hizmetlerinin verilmesine kadar pek çok farklı çözümlerle hizmet sunan SDVHOROZ, faaliyetleriyle hizmet ağını sürekli olarak genişletiyor. Şu anda 102 ülkede 600 ofislik bir network’e sahip olan SDVHOROZ’un, yıllık 115 bin TEU’luk konteyner taşıması ve 100 milyon dolar cirosu mevcut. 2016 başında isim değişikliğine gidecek olan SDVHOROZ’un yeni yıl itibariyle BolloreHoroz olarak anılacağı bilgisini ilk kez 7Deniz ile paylaşan SDVHOROZ Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Yaman, firmanın marin lojistiği faaliyetlerine ilişkin sorularımızı yanıtladı. SDVHOROZ’un yapılanmasından bahseder misiniz? 2000 yılında %49.5 SDV, %50.5 HOROZ iştiraki ile “jointventure” olarak kurulan SDVHOROZ, Denizyolu-Havayolu Forwarding, Konteyner Dahili Taşımacılık ve Proje Kargo Taşımacılığı alanlarında müşterilerine hizmet veriyor. SDVHOROZ, SDV International Logistics’in 102 ülkede 600 ofis ve 35 bin 800 çalışanı ile oluşturduğu büyük ve güçlü “network”un bir

üyesi olarak üst düzey bilgili ve deneyimli profesyonellerden oluşan uzman ekibiyle birlikte müşterilerinin özel lojistik aleplerine tek elden çözüm sunuyor. SDV bugün, bir yandan Afrika kıtasında geçmişten beri süregelen liderlik pozisyonunu korurken, diğer yandan operasyonlarını Avrupa, Amerika, Orta Doğu, Güney Asya ve Asya Pasifik bölgelerinde de genişletmeyi ve hizmetlerini daha geniş bir coğrafyaya yaymayı sürdürüyor.

Marin lojistiği konusunda firmanızın hizmet anlayışı ve müşterilerine sunduğu hizmetler nelerdir? Bugüne kadar uzay ve havacılık, savunma sanayi, petrol ve gaz gibi sektörlere özel çözümler sunuyorduk. Bunlara son olarak denizcilik endüstrisinin ihtiyaç duyduğu lojistik hizmetlerini ekledik. Yaygın uluslararası servis ağımız ve denizcilik sektöründeki uzman kadrolarımızla, yat üreticilerinden ar-


DENİZCİLİK ENDÜSTRİSİ İÇİN PEK ÇOK HİZMET SUNULUYOR SDVHOROZ olarak network ağınız, teknolojik altyapınız, depo alanınız ve denizcilik endüstrisinde sunduğunuz özel çözümlerinizden bahseder misiniz? Hizmet ağımız sürekli genişliyor. Şu an 102 ülkede 600 ofislik bir network’e sahibiz. Bunların tamamı SDV’ye ait olan ofislerdir. Ayrıca acentelerimizin olduğu bölgeler de var. Türkiye’de 222 bin metrekare depolama alanına sahibiz. Gerek ortağımız SDV, gerekse Horoz Lojistik teknolojik altyapıya önem veren, bunun için oldukça kalabalık bilgi işlem departmanları kuran ve çalıştıran şirketlerdir. Gerek yurtiçi, gerekse yurtdışında yük ve sipariş takibinden tutun, operasyonel alanda ihtiyaçlarımızı karşılayacak, müşterilerimizin taleplerini daha hızlı yerine getirebilecek çözümler üzerinde sürekli çalışılıyor.Denizcilik endüstrisi için marin lojistiği adı altında pek çok hizmet sunuyoruz. Tedarikçiden tersaneye lojistik entegrasyondan, dünyanın herhangi bir noktasında arıza yapmış gemilere zamanında gerekli par-

çaların ulaştırılmasına, sektörün ihtiyaç duyduğu ürünlerin farklı taşıma modlarıyla taşınıp, gümrükleme hizmetlerinin verilmesine kadar çok farklı çözümlerimiz var. YILDA 115 BİN TEU’LUK KONTEYNER TAŞIMASI MEVCUT Yıllık denizyolu taşımacılığı hacminiz, dahili konteyner taşımacılığı hacminiz ile yıllık cironuz nedir? 2016 beklentinizde neler bulunuyor? Yılda 115 bin TEU’luk konteyner taşımamız var. Bu alanda sektörümüzde lideriz. Bunların çoğu, Afrika, Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine ihracat ve Uzakdoğu ülkelerinden ithalat taşımalarıdır. Ayrıca yılda 90 bin konteynerlik dahili konteyner taşıma faaliyetimiz bulunuyor. Bunların bir kısmını kendi araçlarımızla, bir kısmını da sözleşmeli olarak bize hizmet veren tedarikçilerimizin araçlarıyla gerçekleştiriyoruz. SDVHOROZ olarak yıllık ciromuz 100 milyon dolardır. 2016, her açıdan zor bir yıl olacak. Fakat biz hedeflerimizi küçültmedik. Krizlerden nispeten daha az etkilenen sektörlerle, Af-

Röportaj

matörlere, yedek parça ve aksesuar tedarikçilerinden marinalara kadar denizcilik endüstrisinin her alanında ihtiyaç duyulan lojistik çözümleri tek elden üreten SDVHOROZ olarak, sektöre iddialı bir giriş yaptığımızı düşünüyoruz. Sektörde havayolu ve denizyolu taşımacılığı alanlarındaki çalışmalarımız, yeni ürünümüz marin lojistiği ile tekne ve yat üreticileri, gemi inşa sanayi, armatörler, marinalar ve tersaneler, cruise gemileri, parça tedarikçileri ve üreticileri, yan ürün ve aksesuar tedarikçilerine hizmet veriyoruz. Marin hizmetini, multimodal taşımacılık, denizyolu, hava kargo, karayolu, demiryolu servislerimizle hızlı ve güvenilir şekilde organize ederken; bu ürün ile müşterilerimize depolama ve sipariş hazırlama, tedarik ve teslimat hizmetleri, paketleme servisi, katma değerli hizmetler de sağlıyoruz.Sistemin sağlıklı şekilde işleyebilmesi için hizmet verilen organizasyonu, kapıdan tersaneye lojistik çözüm entegrasyonu, müşteri ve tedarikçi ilişkileri yönetimi, yük ve sipariş takibi dahilinde yürütüyoruz.

EYLÜL - EKİM 21


rika ile iş yapan firmalara odaklandık. Afrika ile ticaretimiz her geçen gün gelişiyor. Biz de bu kıtada geniş imkanlara sahip bir lojistik şirketi olarak fark yaratacağımızı düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde altyapı ve Ar-Ge konusunda ne gibi çalışmalarınız olacak? Bilgi işlem departmanımızın SDV ile ortak çalışmaları var. 2016’da bilgi işlem alanında bazı yenilikler yapmayı düşünüyoruz. Bunun yanında sektörel çözümlerimize yenilerini katabilmek için çalışmalarımız devam ediyor. Özellikle sağlık sektörü ve lüks tüketim ürünleri başta olmak üzere bazı yeni sektörel çözümleri faaliyete geçirmeyi planlıyoruz.

Röportaj

Türkiye’nin hedef koyduğu 2023 yılında 1 milyar dolarlık ticaret hacmini lojistik sektörü ve firmanız açısından değerlendirir misiniz? Türkiye’de firmaların çoğu-

22 EYLÜL - EKİM

nun 2 yıllık planları bile yok. Bazıları buna gerek görmez, bazılarıysa ülkenin içinde bulunduğu belirsizlikler yüzünden bu planları yapamazlar. Hal böyleyken ben kişisel olarak, böyle uzun vade planlara çok itibar etmiyorum. Kendi firmamıza bakarsak, ortağımız Bollore Grubu ile birlikte sürekli büyüyen ve geleceğe umutla bakan bir şirketiz. Özellikle denizyolu taşımacılığında yaşadığınız sıkıntılar ve bu sıkıntıların çözümü adına beklentileriniz ve önerileriniz nelerdir? Denizyolu taşımacılığındaki sıkıntıları ayırmamız gerekir. Taşıyıcılar yani armatörler tarafından baktığınızda sıkıntılar bizim forwarder olarak yaşadıklarımızdan farklı. Dünya ticaretinde yaşanan durgunluk nedeniyle bir süredir yük bulmakta zorlanıyorlar. Son dönem Uzak Doğu’dan ithalat navlunları bir ara 150- 200 dolarlar seviyesine kadar geriledi. Forwarderlar da

doğal olarak bundan etkileniyor. Sadece kar marjlarının düşmesiyle kalmıyor, yük az ve karlılıklar azalınca bu defa armatörler kendileri pazarlama faaliyetlerine ağırlık verip forwarderları devre dışı bırakıp zaten azalan kar marjının tamamını elde etme yoluna gidiyorlar. Sektörümüzde son zamanlarda yaşanan en önemli sıkıntılardan biri budur. Bunun çözümü yeniden piyasaların eski canlılığına kavuşmasından geçiyor. O zaman yine eskiden olduğu gibi herkes kendi rolüne geri dönecektir. Son olarak neler söylemek istersiniz? 2016 başında ismimiz değişiyor. SDV’nin de bağlı olduğu Bollore Grubu, lojistik alanındaki faaliyet gösteren tüm şirketlerini Bollore adı altında toplama kararı aldı. Yakında ismimiz BolloreHoroz olacak.Bu vesileyle bu yeni bilgiyi de ilk kez duyurmuş olalım.


www.coli.com.tr COLI PROJECT CARGO (CPC) SHIPPING LTD. - ISTANBUL represents Singapore based ABB Asia Break Bulk Pte Ltd and Hamburg based CPC Coli Project Cargo GmbH. Both are providing

COLI Project Cargo Ltd.

regular project parcel services between Europe and Asia and vice versa including SE Asia, India, Persian Gulf, Black Sea, Turkey, Med Sea and Baltic. CPC Istanbul is priorly responsible for Turkish and Black Sea markets for imports, exports, transit cargoes and cross trades.

Solutions beyond the ordinary Coli Project Cargo Denizcilik Ltd. Şti.

Eğitim Mah. Ahsen Sk. Sadıkoğlu İş Merkezi 1 No:10 D:66 Kadıköy 34722 İstanbul | Turkey Phone: +90 (216) 325 7970 • E-mail: istanbul@coli.com.tr


Prof. Dr. Güzin Üçışık Doğuş Üniversitesi Öğretim Üyesi

Makale

E

24 EYLÜL - EKİM

konominin küresel boyut kazanması, uluslararası ticaretin ve bu ticaretin önemli bir ayağını oluşturan lojistik ve taşımacılık sektörünün, teknolojik gelişmeler çerçevesinde yeniden şekillenmesi, hem taşımacılık sektöründeki aktörleri çeşitlendirdi, hem de bunların pozisyonlarını yeniden belirledi. Bu durum, taşımacılık kurallarının ortaya çıkan yeni ihtiyaçları karşılayacak şekilde gözden geçirilerek değiştirilmesini gerektirdi.

Deniz Taşımacılığında Taşıyanın, Ziya Hasar ve Gecikmeden Kaynaklanan Zararlardan Sorumluluğu

Ülkemizde 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ticaret Kanunu denizyoluyla eşya taşımacılığında temelde Laheyvisby kurallarını esas almış, bu kuralların eksik ve aksak yönleri Hamburg Kuralları ile giderilmeye çalışılmıştır.

Yoluyla Eşyanın Milletlerarası Taşınması Sözleşmelerine İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi” (United Nations Convention on Contracts for the İnternational Carriage of Goods Wholly and Partly by Sea) kabul edildi ve imzaya açıldı. Bu kurallar 20 ülkenin onaylamasından sonra yürürlüğe girecektir. Rotterdam kurallarının onaylanmasından sonra, Türk Ticaret Kanunu’nda yeni değişiklik yapılmış olmasına rağmen, Türk hukukunun uluslararası bu konulara ilgisiz kalmayacağı bir gerçektir. Çünkü, Roterdam kuralları, Türk hukukunda olduğu gibi, bir yandan taşıyanın sorumluluğunu emredici kurallarla düzenlemiş, diğer taraftan bir takım sorumsuzluk halleri öngörerek, ilgili tarafların karşılıklı zıt menfaatlerini uzlaştırmaya çalışmıştır.

Dünyada, birçok ülkede uygulanan Lahey-visby kurallarının, etkili bir ticaret için gereken birliği sağlayamaması ve küresel ticaretteki hızlı gelişmelere ayak uyduramaz hale gelmesi, bu aksaklıkları gidermek için tasarlanan Hamburg kurallarının ise beklenen katılımı sağlayamaması nedeniyle, uzunca bir hazırlık sürecinin neticesinde, Roterdam kuralları olarak bilinen “Kısmen veya Tamamen Deniz

Türk hukukuna göre, taşıyanın iki temel yükümlülüğü bulunmaktadır. Bunların ilki TTK.1141. madde uyarınca gemiyi sefere elverişli halde bulundurma, diğeri ise TTK.1178.madde hüküm altına alınan yüke özen gösterme yükümlülüğüdür. TTK’nın taşıyanın sorumluluğunu düzenleyen hükümleri yükün teslim alındığı andan teslim edildiği ana kadar geçen süre içerisinde yük sahibi

ile taşıyan arasındaki ilişkilerde, hak ve yükümlülükleri düzenlemektedir. TTK.1185.madde, doğrudan doğruya taşıyanın yükümlülüğünün bulunduğu dönemi belirlemek amacıyla “teslim” kapsamına odaklanmış olmasına rağmen teslimin ne zaman ve nasıl yapılacağı hususunda bir açıklık getirmemiştir. Rotterdam kurallarında ise artık taşıyanın, güvertede taşınan yükün hasarlanması ve ziyan sorumluluğundan otomatikman muaf tutulmaması benimsenmiş, taşıyanın borçları net bir şekilde ifade edilmiş, teslimat için belirli kurallar konulmuş, taşıyanın sorumluluğunun temeli net ve kesin olarak belirtilmiş, teslim edilmeyen eşya için açık kurallar konulmuştur. Ayrıca taşıtanın borç ve sorumluluğu, özellikle eşyayı teslim etme, eşyanın niteliği ve özelliği hakkında bilgi verme ve beyanda bulunma borcu ve bunun sonuçları hükme bağlanmıştır. Türk hukukunda teknik kusurun söz konusu olması halinde ve taşıyanın gemi adamlarının yangına sebep olan kusurlu fiillerinden meydana gelen zarardan, taşıyanın sadece kendi konusundan dolayı sorumlu olacağına ilişkin kural (TTK m.1180) Rotterdam kurallarında kaldırılmıştır.


Rotterdam kurallarında da taşıyanın sorumluluğu, kusur sorumluluğudur. Taşıyan sözleşmeden

doğan borçlarını hiç ve de gereği gibi yerine getirmezse, bundan doğacak zararlardan kendisinin bir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe sorumlu olacaktır. Taşıyanın sorumlu olabilmesi için talepte bulunanın ya yükte hasar, ziya veya gecikmenin ya da zarara sebep olan olay ve şartların, taşıyanın 14.maddeye göre sorumlu olduğu süre içerisinde meydana geldiğini kanıtlaması gerekmektedir. Yükle ilgili hak sahibi davacının, eşyadaki hasar, ziyan veya teslimdeki gecikmenin, taşıyanın sorumlu olduğu dönemde oluştuğunu kanıtlamak zorunda olmakla birlikte, bunun taşıyanın kusuru sonucu oluştuğunu, başka bir deyişle taşıyanın kusurunu ispat etmek zorunda değildir. Eşyanın ayrıca gecikmeden dolayı hasara uğraması halinde, taşıyan hem hasardan, hem de gecikmenin sebep

olduğu zarardan sorumlu olacaktır. Rotterdam kurallarında da taşıyanın sorumsuzluk halleri düzenlenmiştir. Bu hallerin söz konusu olduğu durumlarda taşıyan sorumlu olmayacaktır. Rotterdam kurallarında taşıyanın fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin kapsamı artmıştır. Rotterdam kurallarına göre taşımayla ilgili ifa eden taraf, gemi kaptanı mürettebatı ile taşıyanın ve taşımayla ilgili ifa eden tarafın çalışanlarının yanı sıra hem taşımanın deniz bacağını gerçekleştiren alt taşıyanlar ve liman alanı içindeki hizmetleri yerine getiren tüm bağımsız yüklemeciler, hem de deniz dışı taşımayı gerçekleştiren örneğin, karadaki taşımayı gerçekleştiren alt taşıyanların fiil ve ihmallerinden sorumludur. Rotterdam

Makale

Türk Ticaret Kanunu’nun sisteminde, yüke özen yükümlülüğünün ihlali nedeniyle taşıyanın sorumlu tutulabilmesi için taşıyanın veya gemi adamlarının kusurunun bulunması gerekmektedir. Taşıyan kendi kusurundan olduğu gibi kendi adamlarının ve gemiadamlarının da kusurundan sorumludur. Kusurun tespit ve tayininde objektif ölçü olarak “tedbirli” bir taşıyan dikkat ve özenli kabul edilmektedir. Taşıyan, TTK.1181. ve 1182.maddesinde sayılı hallerin varlığını ispat ettiği takdirde, meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacaktır. Söz konusu maddelerde sayılan haller muhtemel sorumsuzluk sebepleri olarak kabul edilmektedir.

EYLÜL - EKİM 25


kurallarına göre söz konusu borç, sözleşmenin sorumluluk limitlerine kadar müşterek ve müteselsildir. Tüm davalıların toplam mali sorumluluğu, sözleşmenin limitlerini geçemez.

Makale

Taşıyanın eşyanın ziya ve hasarı sebebiyle ödemesi gerekli olan tazminatın miktarı Roterdam kuralları m.22 hükmüne göre teslim yeri ve zamanındaki değer üzerinden belirlenecektir. Buna ek olarak gecikme sebebiyle oluşan zararın da tazmini mümkün olup geciken eşya için ödeyecek olan navlunun 2.5 katı karşılık gelen değerle sınırlıdır.

26 EYLÜL - EKİM

Türk hukukuna göre taşıyanın gerek yüke özen gösterme yükümlülüğünün ihlali, gerekse gemi adamlarının ticari kusurları nedeniyle TTK.1178.madde ve TTK.1179.madde uyarınca sorumluluklarının doğduğu tazminat ödemeye mahkum olduğu hallerde ve tazminat borcunun kapsamı malın piyasa değeridir. Taşıyanın, yükle ilgilinin yükte meydana gelen ziya ya da hasar nedeniyle maruz kaldığı tüm zararları tazmin etme borcu bulunmamaktadır. Burada malın piyasa değeri ile kastedilen, varma limanındaki piyasa değeridir. Yükün hasarlı olarak teslim edilmesi halinde taşıyan, yükün

piyasa değeri ile hasarlı değeri arasındaki farkı tazmin etmekle yükümlüdür. Yükün taşıyanın kusuru nedeniyle geç teslim edilmesi halinde ise taşıyan, yükün teslim edilmesi gereken yer ve zamanındaki piyasa değeri ile teslim edildiği zamandaki piyasa değeri arasındaki farkı tazmin etmekle yükümlüdür. Varma limanında yükün piyasa değerinin tespit edilemediği durumlarda taşıyanın tazminat borcunun kapsamı; yükle ilgilinin elindeki fatura ve varma limanında değerinin tespit edilmesine yararlı olabilecek ek kalemlerde dikkate alınarak yükün yükleme limanındaki değerine göre tespit edilir.


Y e v

ÜVENİLİR G I T I Hİ AK

ZM ET

• ÖTV’li ve ÖTV’siz Motorin • ÖTV’siz Fuel Oil-İfo • ÖTV’li KDV’li Deniz Dizel Yağları • Transit Yakıt • Transit Yağ

Röportaj

NUYORUZ.

EN KALİTEL İ YA

SU LE

ĞI

TÜRKİYE KARASULARINDA ve DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAKİ LİMANLARDA

EYLÜL - EKİM 27

Evren Caddesi Elif Sk. Erdem İş Merkezi Kat: 3 No:1 Güneşli / İst. Tel : +90 212 551 53 43 • Faks: +90 212 552 28 03 • GSM: 0 538 365 30 00 • 0532 574 67 20 • 0507 446 03 91 e-mail:info@erdempetrol.com.tr | www.erdempetrol.com.tr


Türkiye’nin dünyaya açılan yeni ticaret kapısı “Asyaport” Röportaj

Asyaport Liman İşletmeleri Müdürü Kadir Uzun

28 EYLÜL - EKİM

Özellikle Kuzey Ege, Marmara ve Karadeniz için iyi bir aktarma limanı olan Asyaport, sahip olduğu lokasyon avantajı ve güçlü makine parkı ile Türkiye’nin dünyaya açılan yeni ticaret kapısı olarak görülüyor. TSM Global ile yapmış olduğu işbirliğiyle makine parkını güçlendiren Asyaport’un, tam kapasiteye ulaştığında hedeflediği yıllık kapasite 2,5 milyon TEU.

M

editerranean Shipping Company (MSC) grubunun liman yatırımları yapan şirketi Global Terminal Limited (GTL) ile Soyuer ailesinin ortaklığı sonucu 2010 yılında Barbaros / Tekirdağ’da inşasına başlanan ve 1 Temmuz 2015 tarihinde hizmete açılan Asyaport Limanı, Türkiye’nin dünyaya açılan yeni ticaret kapısı konumunda. Limanın iş

makinelerinin çoğu ise Hyster marka forklift ve liman ekipmanlarından oluşuyor. Hyster markasının Türkiye distribütörü TSM Global ile Asyaport Limanı arasındaki bu işbirliğinin detaylarını öğrenmek üzere TSM Global Pazarlama Yönetmeni Alparslan Kaya ile birlikte Asyaport Liman İşletmeleri Müdürü Kadir Uzun’u limanda ziyaret ettik. Keyifli bir sohbet eşliğinde Kaptan Kadir Uzun’dan hem limanın hedef ve yatırımlarını hem de Hyster marka makine ve ekipman memnuniyetlerine ilişkin değerlendirmelerini aldık. Öncelikle denizcilik sektöründeki background’unuzdan bahsedebilir misiniz? K.U: 1986 Deniz Harp Okulu mezunu ve makine mühendisiyim. Uzun yıllar Deniz Kuvvetleri’ndeki hizmetlerimden sonra 1993 senesinde sivil gemi kaptanlığı görevlerinde bulundum. Tersanede yeni inşa gemilerin teslim alınması aşamasında tersane gemi inşa çalışmalarım oldu. Arkas Grubu’nun çeşitli birimlerinde 14 yıla yakın lojistik, limancılık ve acente tarafında çalıştım. 2013 senesinin başında da Asyaport’un Tekirdağ Liman


“BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİK” Asyaport “yeşil liman” olma çalışmalarıyla ön plana çıkıyor. Bu çalışmalar sizin dönemle birlikte mi başladı? K.U: Benim dönemle beraber başladı. Benim geldiğim dönemde yatırımla ilgili çalışmalar devam ediyordu. Özellikle hem çevreci bir liman olması konusunda, hem de uluslararası ortağımızın da talepleri ve aynı zamanda günümüzde hassasiyet gösterilen bir konu olması sebebiyle bu konuya daha fazla zaman harcamaya başladık ve çalışmalarımıza önem verdik. En önemlisi LNG dediğimiz doğal likit gazla çalışan kamyonları Türkiye’de ilk defa Asyaport olarak biz kullanmaya başladık. Bunun Avrupa’da da örneği yok. Böyle bir çalışmayla bir ilki gerçekleştirdik. Bugüne kadar hiç kullanılmamış bir sistemi kullandık: 50 metrelik direklerde LED aydınlatmayı ilk defa Asyaport’ta hayata geçirdik. Bu çalışmalar daha önce uygulanmadığı ve ilk biz hayata geçirdiğimiz için elbette bazı riskleri içinde barındırıyordu. Ancak biz know-how’ımız ve tecrübemizle bu yola çıktık ve başarılı da olduk. Kamyonlarımızla yakıt tasarrufu anlamında çok ciddi dönüşümler sağladık. Dolayısıyla çevreci bir liman olma konusunda ciddi bir katkı sağlamış olduk. Limanda aldığınız güvenlik önlemlerinizden bahseder misiniz? Özellikle iş makinelerinin

kullanımında çalışanlarınıza nasıl bir eğitim süreci uyguluyorsunuz? K.U: Limanla ilgili tüm gereklilikleri ve mevzuatları yerine getirdik. Bununla birlikte akredite olmuş kuruluşlarla beraber deniz risk yönetimi, çevre kirliliği, yangın, sağlık, tehlikeli yüklerin elleçlenmesiyle ilgili eğitimler alıyor ve eğitmenin de eğitimlerini aldırıyoruz. Diğer yandan operatörlerle ilgili, Türkiye’de yine çok yaygın olmayan iki büyük vincimizin bire bir simülasyonlarını yaptırdık. Eğitimleri simülasyon odasında simule ederek veriyoruz, sonrasında da normal eğitimlerini tamamlıyoruz. Bu eğitimler sonrasında bu yeterlilikleri sağlayan personel ile yola devam ediyoruz. Fark yarattığınız konulardan biri de yazılım... K.U: Liman işletim TOS dediğimiz Terminal Operation Software kullandık. Bir yazılımla limanı ne kadar iyi optimize edebilirseniz limanı o kadar verimli ve süratli kullanırsınız. Terminal kapasiteniz ve liman özellikleriniz ile limandaki istihdam oranınız nedir? K.U: Asyaport için dünyaya açılan yeni ticaret kapısı diyoruz. Özellikle Kuzey Ege, Marmara ve Karadeniz için iyi bir aktarma limanı olduğumuzu vurgulamak isterim. Terminalimizin hedeflediği yıllık kapasite 2,5 milyon TEU. Ekipman parkımızla birlikte 320 bin metrekare üzerinde 33 bin TEU kapasiteli büyük bir istif sahası olan, yıllık 2,5 milyon TEU

hedefleyen bir terminaldir. Tam kapasiteye ve ekipman parkına ulaştığımızda yaklaşık bin 200 kişilik üç vardiyalı çalışan personel sayımız olacak. Şu anda limanımızda 450 personele istihdam sağlıyoruz. “HYSTER MARKASINDAN MEMNUNUZ” TSM Global ile olan işbirliğiniz nasıl başladı ve gelişti? Bu süreci anlatır mısınız? K.U: TSM Global ile ilk işbirliği, Asyaport liman üst yönetimi ile TSM Global’in üst yönetiminin görüşmeleriyle başladı. TSM Global ile ilk temas, depolarımızdaki faaliyetler neticesiyle başladı ve oradan limanlarımıza geldi. Depolarımızda kullandığımız yaklaşık 35 makineden sonra şu anda limanımızda da forkliftler dahil olmak üzere yaklaşık 15 makineyi TSM Global’den aldık. TSM Global ile iyi bir başlangıç ve memnuniyet sonrası bu iş birliği depolarla birlikte limanda da devam etmekte. TSM Global iş makineleri uluslararası düzeyde ve Avrupa’da önde gelen bir markadır. Firmadan satış ve satış sonrası servis hizmetiyle birlikte kaliteli bir hizmet alıyoruz. Dolayısıyla Hyster marka iş makinelerinden memnunuz. “TERCİHLERİMİZİ YAPARKEN KRİTERLERİ YÜKSEK TUTTUK” İş makinelerinizde marka seçerken hangi kriterlere dikkat ettiniz? K.U: Makine seçerken uluslararası alanda kalitesini ispat etmiş markaları seçmeye özen gösterdik. Çünkü bu bizim için çok önemli bir detaydır. Marmara Bölgesi’nin

Röportaj

inşası için Tekirdağ’a geldim ve üç yıldır burada çalışmalarıma devam etmekteyim.

EYLÜL - EKİM 29


Röportaj 30 EYLÜL - EKİM

depremselliği ön planda tutularak yapılan limanımızda, hizmet verecek ekipmanın projelendirilmesi dahil en ileri araştırmalar yapılarak makine ve markalar belirlenmiştir. Bütün seçimlerimiz güvenlik, kalite ve performansları göz önünde tutarak karar verdiğimiz seçimler oldu. Dolayısıyla Hyster marka ekipmanlarımız da bu kriterler çerçevesinde değerlendirip seçtiğimiz bir markadır. Satış sonrası sizin için ne derece önemli? Bu anlamda TSM Global’den beklentileriniz nelerdir ve şu anda bu beklentileri ne oranda karşılamakta? K.U: Tüm tedarikçilerin, yedek parça ve servis tarafında bir takım avantajları satışta olduğu gibi sağlamaları çok önemli bir konudur. İşletim tarafında verilecek olan destek ve iyileştirmeler, yedek parçaların uygun maliyetle ve düzgün bir şekilde temin edilebiliyor olması bizim için çok daha önemlidir. Bu zamana kadar Hyster marka ekipmanların satış sonrası iş süreçlerinde hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadık. Şu anda mevcut makine parkımızda -dolu ve boş makineleri, muhtelif tonajlı forkliftler dahil- Hyster marka Reach Stacker ve Forkliftler bulunmakta. “HYSTER’İN PERFORMAN-

SI, SAĞLADIĞI VERİM VE ÇALIŞMA STANDARTLARI ÇOK İYİ” Hyster marka ekipmanları iş performansı açısından değerlendirebilir misiniz? K.U: Şu anda bizim kullanmakta olduğumuz makinemiz çok yeni. Performansı, sağladığı verim ve çalışma standartları çok iyi. Zaten depolarımızda üç yıldır Hyster marka ekipmanları kullanıyorduk. Oldukça memnunduk ve bu memnuniyetimiz limanımızda da devam etmekte. A.K: Asyaport Limanı’nın en büyük avantajı, limandaki tüm iş akışlarının hepsinin bir yazılım çerçevesinde teknik veri olarak elinizin altında olmasıdır. Hal böyle olunca makinelerle ilgili değerlendirmeyi çok net bir şekilde görebiliyorsunuz. Çünkü sonuçlar reel veriye dayanıyor. Bu veriler markamızın performansı ve geriye dönük çalışmalar açısından önemlidir. “BİZİM İÇİN ASLOLAN MÜŞTERİ MEMNUNİYETİDİR” TSM Global olarak müşteri memnuniyetini sürdürülebilir kılmak adına neler yapıyorsunuz? A.K: Bizim bakış açımızda müşteriyle olan iletişimimiz satışla son bulmuyor. TSM Global için

en önemli kriterlerin başında satış sonrası hizmetlerin kalitesi gelmektedir. Dolayısıyla bunun üzerinde titizlikle duruyoruz. Herhangi bir sorunla karşılaşıldığında tüm imkanlarımızla gayret gösterip sorunu çözüme kavuşturuyoruz. Bizim için aslolan müşteri memnuniyetidir. İçinde bulunduğumuz bu işletme 24 saat esasına göre çalışıyor. Pek çok acil ihtiyaçlar doğabilir, farklı arıza ve yedek parça problemleri karşımıza çıkabilir. Biz o noktada her zaman profesyonel bakış açımız, iyi niyet ve özverimizle bu tip sürprizlerin karşısında hazırlıklı olma gayretindeyiz. Sadece limana özel yedek parça stoku yapmanın yanı sıra bu yedek parçaları direkt olarak limanda da konumlandırabiliyoruz. Müşteri taleplerine çözüm üretmek adına alternatifler ortaya koyuyoruz. Birebir hizmet verebildiğimiz sürece varız. Açıkçası bu bölgede ciddi bir Hyster makine stokumuz mevcut. Servis anlamında çok hızlı bir hizmet söz konusu. K.U: TSM Global’in iş makineleriyle ilgili bu bölgede ciddi bir servis alt yapısı var. Dolayısıyla herhangi bir soruna çok hızlı bir şekilde müdahale edebiliyor. Bu, bizler için de bir avantajdır.


Röportaj EYLÜL - EKİM 31


Türkiye’nin tüm

limanlarında müşteriye özel hizmet Deniz Taşımacılığı

Butik firma anlayışı ile müşterilerine her zaman özel çözümler üreten Medden Denizcilik, dökme, ağır ve proje yükü lojistiğinde uzmanlaşmış bir firma olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Yurtiçi ve yurtdışında Medden ve Medfor olarak marka bilinirliğini her geçen yıl artırdıklarını ve hizmette sınır tanımadıklarını ifade eden Medden Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi Vanessa Medini, hedeflerine ve sektöre ilişkin bilgi verdi.

32 EYLÜL - EKİM

Medden Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi Vanessa Medini

Medden Denizcilik’in sektördeki konumundan, sunduğu forwarding, acentelik ve hat hizmetlerinden bahseder misiniz? Medden Denizcilik, 2005 yılında bu sektöre gönül vermiş ve 40 yılı aşkın tecrübesi olan Yönetim Kurulu Başkanımız ve babam Fulvio Medini tarafından kuruldu. 2007 yılında ise müşterilerimizden gelen arz ve talep doğrultusunda Medfor Taşımacılık forwarderlık hizmeti vermek üze-

re faaliyete geçti. Merkez ofisimiz İzmir’de olmakla beraber İstanbul ve Mersin’de de ofislerimiz bulunuyor. Medden Denizcilik, kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin tüm limanlarında gemi acenteliği, transit boğaz acenteliği, konteyner acenteliği, dökme ve genel kargo acenteliği yapmanın yanı sıra ağır ve proje yükü elleçlemede uzmanlaşmış bir firmadır. Bir gemi acentesinin verdiği standart servislere ek olarak müşteriye her

zaman için özel çözümler üretilmesi ve temsil edilen armatör, kiracı veya firmanın memnuniyeti için her türlü hizmetin 7/24 aksamaksızın verilmesi şirketimizin benimsediği ana çalışma felsefelerinden biridir. Değişen dünya şartları gereği, yenilenebilir enerjiye yapılan araştırma ve yatırımların git gide arttığı ve önem kazandığı bugünlerde, acentemizde çevreye karşı duyarlı bir kurum olarak tecrübeli ve eğitimli operasyon ekibiyle Türkiye’deki sayısız (özellikle rüzgar) enerji santralinin kurulmasında rol almaya devam etmektedir. Sadece 5 binin üzerinde ihraç ve ithal kanat elleçleyerek ülkemizde bu alanda hizmet veren firmaların arasında lider olmanın da gururunu yaşıyoruz. Medfor Taşımacılık ise oil&gas üzerine yoğunlaşmış, düzen-


larına ve bağımsız hareket etmelerine rağmen birbirilerine her zaman destek olan ve birbirini tamamlayan iki firma olarak sektörde sağlam adımlarla ilerliyor. “EN ÖNEMLİ FARKIMIZ BUTİK OLUŞUMUZ” Partnerlerinize sunduğunuz avantajlar nelerdir? Bizi sektördeki diğer firmalardan ayıran en önemli özelliklerimizden biri butik bir firma oluşumuzdur. Bahsettiğim gibi dökme, ağır ve proje yükü lojistiğinde uzmanlaşmış bir firmayız. Kendi bünyemiz içinde kurmuş olduğumuz, başında operasyon müdürümüzün olduğu 10 kişilik bir operasyon ekibimiz var. Bu ekip kurulduğumuz günden bu yana sayısız eğitime katıldı, yurtiçi ve

yurtdışından gelen birçok surveyor tarafından denetlendi ve onaylandı. Bu ekip mobil bir ekip, yüklenecek veya tahliye edilecek ekipmana ve bu ekipmanların ait olduğu projenin bulunduğu konuma göre Türkiye’nin tüm limanlarında hizmet verebiliyor. Özellikle bazı limanlarımızdaki alt yapı sorunu, ekipman yetersizliği ve kalifiye işçi eksikliği malumunuz, işte bu gibi durumlarda elleçleyeceği yüke hakim ve işini iyi bilen bir ekibe ihtiyaç oluyor, aksi takdirde milyon dolarlık malzemelerin hasar görmesi maalesef kaçınılmaz. Ağır yük armatörleriyle senelerdir yapmış olduğumuz çalışmalar ve yürütmüş olduğumuz iyi ilişkiler sadece bize değil müşterilerimize de her anlamda avantaj sağlıyor. Firmamızı, iş etiği ve ahlakını bilen armatör veya

Deniz Taşımacılığı

li olarak İzmir, İstanbul, Mersin ve İskenderun’dan Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetleri’ne multi-modal sevkiyatlar yapmaktadır. Taşıdığımız malzemeler çoğunlukla petrol rafineri ekipmanı, boru, inşaat malzemesi, ilk yardım malzemesi ve diplomatik kargodan oluşuyor. Operasyon ekibimiz tıpkı Medden’de olduğu gibi Medfor yüklemelerine de nezaret etmekte ve yüklemenin hızlı ve etkili bir şekilde yürütülmesi için çalışmaktadır. Müşterilerimize sunduğumuz detaylı yükleme raporları ve periyodik bir şekilde güncellenen araç takip formlarımızın sunduğumuz hizmet kalitesinin bir göstergesi olduğunu düşünüyorum, nitekim aldığımız yorumlarda şimdiye kadar bu yönde olmuştur.Medden ve Medfor tabiri caizse bir elmanın iki yarısı; birbirlerinden çok farklı olma-

EYLÜL - EKİM 33


Deniz Taşımacılığı

müşteri bize yönlendirebiliyor, bu da tüm taraflara fayda sağlayan bir durum.Artık herkes tanıdığı, bildiği ve güvendiği insanlarla çalışmak istiyor. Bu tabi ki sadece deniz lojistiği için değil diğer alanlar içinde geçerli. Müşterilerimizin bize duyduğu güven şüphesiz en iyi referansımız.

34 EYLÜL - EKİM

Proje taşımacılığı konusunda firmanızın kapasitesi ve yaptığı çalışmalar nelerdir? Operasyon ekibimiz aynı anda farklı armatörlere farklı limanlarda hizmet verebiliyor; bir yandan İzmir’de kanat yüklerken, diğer yandan Trabzon’da jeneratör tahliye edebiliyoruz. Ekip farklı bölgelere dağıldığında bile vermiş olduğumuz hizmet kalitesinde hiçbir değişiklik olmuyor ve operasyon sorunsuz bir şekilde ilerleyebiliyor. Bir başka deyişle hizmette sınır yok diyebiliriz! Enerji santrali ekipmanları dışında fabrika kurulumunda ihtiyaç duyulan transformatör, jeneratör, tank, kazan ve makina gibi volümlü ve tonajı yüksek yükleri de sürekli olarak elleçlemekteyiz. Ray, vagon, hızlı tren şimdiye kadar elleçlediğimiz diğer yük tiplerinden bazıları.

“MARKA BİLİNİRLİĞİMİZ HER GEÇEN YIL ARTIYOR” Orta ve uzun vadede firmanızın hedefleri ile sektörün durumunu değerlendirir misiniz? Hem yurtiçi hem de yurtdışında Medden ve Medfor olarak marka bilinirliğimiz her geçen yıl artıyor.Bizim de zaten yapmış olduğumuz bütün çalışmalar bu bilinirliği en üst düzeye taşımak üzerine kurulu. Biz müşteri ayırt etmiyoruz; bir konteynerlik işi olan da bir gemi dolusu yükü olan da aynı ilgiyi görüyor ve yüklemesi aynı titizlikle takip ediliyor, bu da yine butik bir firma olmanın müşterilerimize sağladığı avantajlardan biri. Türkiye coğrafik konumu nedeniyle tam bir lojistik üssü, bunu geliştirmek için de devletimiz alt yapı çalıştırmalarına ağırlık vermiş durumda; şehirlerarası ulaşımı kolaylaştıran hızlı trenlerin kullanılmaya başlanması, limanların yük kapasitesinin arttırılması, limanlara giden yolların iyileştirilmesi, yeni inşa edilen havalimanları ve bunlar gibi birçok yatırım lojistik sektörüne ivme kazandırmaya ve ülkemizin yıldızını parlatmaya devam edecek.


Röportaj

“Uyguladığımız eğitimlerin yanı sıra, özellikle mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda faaliyet gösteren firmaların yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirdiğimiz “Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik farkındalığını üst seviyede tutuyoruz. ”

TEMMUZEYLÜL-EKİM - AĞUSTOS• | 35 31 |

7 DENİZ


Solonport Türkiye’deki başarısını dünya limanlarına taşıyor Teknoloji

T

36 EYLÜL - EKİM

Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri Genel Koordinatörü Yelda Okşak

Türkiye’de uyguladığı liman otomasyonu çalışmalarıyla öne çıkan Solonport, yurtdışında da başarısını devam ettiriyor. Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri Genel Koordinatörü Yelda Okşak, Arnavutluk’un Dures Limanı’nı otomasyona kavuşturduklarını söyledi.

ürkiye’de liman otomasyonu konusunda limancılık firmalarıyla önemli işbirlikleri gerçekleştiren Solonport, yerli pazardaki bu başarısını yurtdışına taşımaya başladı. Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri Genel Koordinatörü Yelda Okşak Arnavutluk’un Durres Limanı’nın otomasyon altyapısını hayata geçirdiklerini belirterek, bundan sonra yurtdışında başka limanların da çözüm ortağı olacaklarını kaydetti. 2000 yılından beri faaliyet gösteren firması hakkında bilgiler veren Yelda Okşak, “Biz bu işe aktif olarak 2000 yılında başladık. 2014’ün başında yurtdışı planlamalarımızı yaptık. 2015 yılı Ocak ayından itibaren uluslararası konuda iki senelik stratejimizi belirledik ve artık Türkiye’nin dışına çıkmalıyız dedik. Bu kapsamda yurtdışı faaliyetlerimize başladık, iş dünyası ile tanıştık ve bazı çalışmalar yaptık. Fakat bizim satışa odaklanacağımız yıl 2016 olacak. 2015, uluslararası alanda belirli lokasyonları hazırlamakla geçiyor. İsim ve marka tanı-

tım çalışmalarımızı yapıyoruz. 2016’da da bu tanıtımları devam ettireceğiz. Bunun yanında satış ve sonuç odaklı olacağız. Birçok önemli limanla görüşme yaptık. Dünyanın belli lokasyonlarını seçtik ve bu lokasyonlarda da faaliyetlere katıldık. Yurtdışı faaliyetlerimiz sırasında oradaki yetkililerden çok güzel teklifler aldık. Bize, “Türkiye’de bilgi birikiminiz iyi, başarılısınız ve ürünlerinizin içeriği çok kuvvetli. Organizasyonumuzda konuşmacı olarak yer alın!” önerisiyle geldiler. Biz de kabul ettik ve bu organizasyonlara konuşmacı olarak katılıp bilgi birikimimizi ve tecrübelerimizi anlatma imkanı bulduk. Bu da markamızı tanıtma konusunda bize avantaj sağladı ve güzel sonuçlar doğurdu. Çalışmalarımız hala devam ediyor ve devam edecek” şeklinde konuştu. “YURTDIŞINDA BİZE İLGİ BÜYÜK” Uluslararası dört etkinliğe katıldıklarını anlatan Okşak, “Bu etkinliklerde çok iyi diyaloglar kurduk. Görüşmeler ve


“DONANIM KURULUMU İÇİN DESTEK VERDİK” Anlaşmayı yaptıktan sonra hazırlıklara başladıklarını söyleyen Okşak, “Biz yazılım tarafı olduğumuz için donanım tarafına çok fazla girmeyiz normalde. Fakat limanın elektronik donanım olarak eksiklerini tamamlamalarını bekledik. Bazı konularda destek olduk. Onlar sistemlerini kurduktan sonra eğitimlere Ağustos ayının başında başladık. Anahtar kullanıcı dediğimiz birim yöneticileriyle 4 Eylül’e kadar eğitimlerimiz devam etti. Eylül’de ilk gemi canlı olarak yapıldı ve devreye sokuldu.” bilgisini paylaştı. “BAŞKA LİMANLARLA DA GÖRÜŞÜYORUZ” Yurtdışında başka limanlarla da görüştüklerinin bilgisini veren Okşak, “Görüştüklerimiz arasında hem konteyner, hem de genel dökme yük terminalleri var. Liman

otomasyonumuzun özelliğinde; konteyner, RORO, genel dökme, sıvı operasyonlar gibi birçok modül var. Bunların hepsini tek bir otomasyon dahilinde gerçekleştirebiliyoruz. Onun için biz bu modüllerin hepsinde bu geniş yelpazeyi de kullanarak, bütün terminallerin hepsini hedefimize aldık. Hiç ayrım yapmadan tanıtım ve satış pazarlama faaliyetlerimiz devam ediyor.” dedi. “BU LİMAN BİZİ MOTİVE ETTİ” Okşak, “Durres Limanı bizim için ekstra bir motivasyon oldu. Solonport Liman Otomasyonu’muzla uluslararası normlar, uluslararası acenteler ve limanlarla uluslararası bir konjonktürde konuşabilecek bir yapıya kavuştuk. Solonport uluslararası olarak dünyanın herhangi bir yerinde, istenilen herhangi bir bilgiyle çalışabileceğini ispat etmiş oldu. Uluslararası sistemlerle entegre olması ve başka ülkelerdeki insanların kolay kullanıyor olması çok sevindirici. Asıl önemli olan operasyonel akışların sağlıklı bir şekilde çalışmasıdır. Türkiye’de bu kadar senelik tecrübeden sonra süreçleri öyle bir noktaya getirmişiz ki, bir kamyonun içeri girmesi, sahada operasyonu yapması, gemiye gitmesi, gemi operasyonu, operasyon odası, tahakkuk, fatura… Bütün bunların bir süreci var. Bir akış yönü ve metodolojisi var. Biz bu kadar senelik çalışmanın sonucunda kurduğumuz bu süreçlerin uluslararası normlarda gerçekten kayda değer ve üst seviyede verimli olduğunu gördük. Hem görüşmelerimizde hem de Arnavutluk’taki limanda bunu gözlemledik. Özel-

likle Arnavutluk’taki limanda süreç 5 ise, bizim programın 50 olduğunu gördük. Limanda yapılan her şeyi çok rahatlıkla adapte olup kurgulayıp devreye soktuğumuzu gördük. Bu süreçlerin doğru ve verimli olması bizi daha da güçlendirdi. Görüşme yaptığımız limanlarda da satış aşamasında olduğumuz limanlarda da süreçlerle ilgili görüşmeler yaptığımızda Solonport’un hepsini karşıladığını, kontrol ve katma değer getirdiğini anlatıyoruz. Verdiğiniz her artı değer firmanın sürecini kısaltıyor, maliyetini düşürüyor. Bizim otomasyonumuzdaki bu süreçlerin gerçekten çok üst seviyelerde olduğunu gördük ve bu bizi çok rahatlattı. Çünkü bu süreçlerin çeşitliliğinin ve kapasitesinin yüksekliği bizim o limana özel kodlama yapmamızı azaltan bir özelliktir. Bu da hem devreye sokma sürecimizi hem de sistemin maliyetlerini minimize ediyor. Bunları gördük ve açıkçası şu anda bizim dünyada gidemeyeceğimiz bir limanın olmadığını düşünüyoruz” şeklinde konuştu. İÜ’DE TEKNOPARK Sakarya Üniversitesi Teknoparkı’ndaki Ar-Ge departmanlarını İstanbul Üniversitesi’ne taşıdıkları bilgisini veren Yelda Okşak, “RORO, konteyner, genel dökme, sıvı yük terminalleri gibi birçok noktada otomatik geçiş sistemleriyle ilgili araştırma ve geliştirmeler yaptığımız departmanımızı Sakarya Üniversite’sinin uzak mesafede olmasından dolayı İstanbul Üniversitesi’ne taşıdık. Burada hemen hemen tüm Ar-Ge faaliyetlerimizi yapacağız.” dedi.

Teknoloji

tanışmalar gerçekleştirdik. Çok büyük ilgi vardı. Özellikle Afrika ülkelerinden... Bu görüşmeler esnasında Arnavutluk’la diyaloga girdik. Arnavutluk’taki Durres Limanı o ülkenin tek konteyner limanıdır. 180 TEU civarında, orta büyüklükte diyebileceğimiz bir liman. Tamamen konteyner ihtisas terminali. Görüşmelere başladıktan sonra çok sıcak diyaloglar gelişti. Liman yönetimi bize inandı, destekledi ve Solonport Liman Otomasyonu’muzu almaya karar verdiler. Orada sadece bir liman işletmesiyle el sıkışıp ürün vermedik. Devletin de iki önemli kurumunu ikna ederek bu işi üstlendik.” ifadesinde bulundu.

EYLÜL - EKİM 37


Mine Aytekin Lyonel A. Makzume Şirketler Grubu

Makale

ÇİN – TÜRKİYE TİCARETİ:

38 EYLÜL - EKİM

S

GÜÇLENEN ROTA

on zamanların hızla değişen dinamiklerine bağlı olarak Türkiye’nin ticaret ve lojistik dengeleri de aynı şekilde devinim halinde. Kuzeyde Ukrayna-Rusya Savaşı, batıda -başta Yunanistan olmak üzere- Avrupa’da baş gösteren ekonomik sorunlar, doğu ve güney bölgelerdeki politik gerilimler bulunduğumuz bölgedeki ticari hareketlerimizi kısıtlı hale getirmiş durumda. Tam da bu sırada lojistik sektörüne soluk aldıracak çözüm uzaktan yetişti: ÇİN! Sadece Türkiye’de 2016 itibariyle çalışmasına başlanacak çok sayıda Çin menşeili EPC projesi olduğunu düşünürsek lojistik sektörünün her segmenti için; ne kadar hayati

önem taşıdığını görebiliriz. Bununla birlikte CIS ve Ortadoğu’daki projeler için en güvenilir transit durağı olmamız, başta Çin olmak üzere, tüm uzakdoğu pazarına odak-

lanmayı birincil bir misyon haline getiriyor. İki ülke arasındaki ticaret trendini basitçe aşağıdaki grafikte görebiliriz:


beklentileri sizlerle paylaşmak istiyorum: Gümrük- Türkiye’deki düzenin aksine Çinli lojistik firmaları çoğunlukla gümrük hizmetinin de dahil olduğu ve tacirleri detaylarla meşgul etmeyen bir hizmet anlayışına sahip. Ticaret anlayışındaki farklılık sebebiyle bu sistemi ülkemizde oturtmak -her ne kadar zor görünse de- tacirlerin güvenini kazanacak etkin gümrük departmanları tüm lojistik firmalarının yapılacaklar listesinde ilk sıraya yazılmalı. Diğer bir yandan ihracatçılarımızın sıklıkla karşılaştığı bir sorun olan Çin gümrüğündeki aksamalar; çoklukla yük miktarının eksik çıkması gibi gerekçelere karşı yeterli müdehaleyi sağlayamamız. Gerek acente ağını güçlendirmek, gerekse Çin’deki bu gibi önemli noktalarda daha çok temsilci bulundurmak kontrol mekanizmamızı güçlendirecektir. Transit Süre - Uzakdoğu – Türkiye hattı üzerinde hizmet veren

çok sayıda servis olmasına rağmen transit süre-fiyat uyumuyla tacirleri tatmin edecek servis sağlamak her zaman kolay olmayabiliyor. Armatörlerin kendi aralarında yapacağı anlaşmalar, ortak seferler ve belki yeni birlikler bu sorunu gidermekle kalmayıp beklenenin üzerinde bir verim bile doğurabilir. Dönüş Yükü – Çin’le yapılan ticaretin önemli kısmı, ne yazık ki, hâlâ ithalata dayanıyor. Yakın gelecekte de bu durumun çok fazla değişmesini beklemiyoruz. Lojistik gibi ticaretin varlığına bağlı bir sektörün oyuncuları olarak en akıllıca yol kendi ağımızın birtakım imkanlarını, güncel bilgileri ihracatçıyla paylaşmak, mümkünse yeni iş anlaşmalarına ön ayak olmak olacaktır. Bu durum ticaretin, bir nebze de olsa canlanmasına yardımcı olacağı gibi gelen gemilere dönüş yükü sağlayabildiğimiz zaman hem armatörleri hem tacirleri tatmin edecek çok net ve pratik faydalar sunacaktır.

Makale

Bu grafiği daha da üst seviyelere taşımak için iki devlet arasındaki anlaşmalar sonucu; • Karşılıklı yatırım teşvikleri yapılması • Sadece Çinli firmalara özel kurulacak olan serbest bölge kurulması • Ülkemizde bir Çin üniversitesi kurulması • Çin Devleti’ne ait lojistik firmasının (Sinotrans) Türkiye’nin en köklü firmalarından Lyonel A. Makzume’yle ortaklık kurması kararı alınmıştır. Bu akışın hızını arttırmak için şüphesiz daha çok ve büyük adımlar atılması şart; politik sorunların giderilmesi, doların normal düzeye çekilebilmesi gibi; ancak sizlere bahsetmek ve düşündürmek istediğim konu;Lojistisyenler olarak bizler ne yapabiliriz? Çin Devleti’ne ait bir kurumla çalışmak bize az zamanda çok şey öğretti. Sistem farklarından doğan ve henüz yeterince karşılanamayan

EYLÜL - EKİM 39


Gemi Yan Sanayi

“Neden Avrupa standartlarında bu işi yapmıyoruz?”

40 EYLÜL - EKİM

Semar Marine Yönetim Kurulu Başkanı Semih Ege

Pazara yeni bir soluk getiren Entech Optima, müşterilerine servis ve ikinci el yedek parça konusunda hizmet sunmaya başladı. Entech Optima, yeni yedek parçalarda ise şirket ortaklarından Semih Ege’nin diğer firması Semar ile birlikte hareket ediyor. Avrupa standartlarında bir firma olmayı hedefleyen Entech Optima, hizmet kalitesi ve vizyonu ile birlikte pazarın güçlü firmalarından olmaya aday. Semar Marine Yönetim Kurulu Başkanı Semih Ege ile Entech Optima’nın Teknik Müdürü Adem Çakmak ve Teknik Koordinatör & Yedek Parça sorumlusu Çağatay Arslan ile bir araya gelerek işbirliğinin detaylarını ve hedeflerini öğreniyoruz. Entech Optima ve Semar Marine işbirliği ile yeni bir oluşum, ortak girişim içerisine girdiniz. Bize, bu oluşum nasıl hayata geçti, hedefleri neler anlatır mısınız? S.E: Geçtiğimiz yıl, 2015 planlamamızı yaparken açıkçası yatırımlarımızı daha çok stok ürünlerimiz için yapmayı düşünmüştük. İstanbul stoklarımızı biraz daha detaylandırıp, müşterilerimize daha hızlı hizmet vermeyi hedeflemiş, depolama alanımızı ve

imkânlarımızı da arttırmayı planlamıştık. Nitekim planlarımıza uymakla beraber, karşımıza Entech Optima gibi bir oluşum çıkınca bu fırsatı da değerlendirmek istedik. Her servis ihtiyacı bir yedek parça gereksinimini ve her yedek parça gereksinimi de bir servis ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Dolayısı ile vermekte olduğumuz hizmetimizi tamamlamamızın en doğru yolu, kalitemizden ödün vermeden ve şirket politikamız ile aynı vizyona

sahip olan bir servis imkânı oluşturmak olacaktı. Entech Optima ile birlikte, artık servis imkânlarımızı da güvenilir bir şekilde hem yerel hem de küresel olarak sunabilmekteyiz. Entech Optima servis, bakım onarım ve tamir dışında ikinci el majör ekipmanların da satışlarını yapacak imkânlara sahip olacak. Atölyemizde bulunan yenileme ve tamir imkânlarımız sayesinde, ikinci el yedek parça sektöründe de


olmak kaydıyla servis verdim. Edindiğim bu bilgi ve tecrübemi Entech Optima’da değerlendiriyorum. Amacımız, ülkemizdeki servis standartlarını daha yukarıya çekmek, Avrupa standartlarında atölye ve servis imkânları sunmak. Çalışma arkadaşlarımın da benimle aynı vizyona sahip olması da güçlü bir işbirliği kurarak hem yedek parça hem de servis hizmeti verebilecek bir oluşumu hayata geçirmemizi kolaylaştırdı. Bu aşamada, Optima ile tanıştık. Optima’nın köklü geçmişinin devamını getirebilmek için Entech Optima’yı hayata geçirdik. Yönetici kadromuz, kurumsal firmalardan gelen, altyapısı güçlü olan kişilerden oluşmaktadır. Keza teknik personelimizde bir o kadar deneyimli. Dolayısı ile hedeflerimize ulaşma noktasında iyi bir geçmişle ve iyi bir ekiple faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu zamana kadar yaptıklarımız ise yapacaklarımızın teminatı olarak görülebilir. Ç.A: 3 yıldır Optima bünyesin-

de yer alıyordum. Asıl branşımız, dizel makine bakım ve onarımıydı. Gemi mekanik ve kaynak alanı faaliyetlerini de bünyemizde bulunduruyorduk. Temel olarak yaptığımız işler, gemi ana makine ve yardımcı makine bakım onarımı ve yedek parça tedarikiydi. Entech Optima oluşumu ile birlikte ise vermiş olduğumuz hizmetleri bir üst seviyeye çıkarabileceğimizi düşündük. Daha detaylı, daha programlı ve standartlarımızı daha yukarıya çekerek, küresel bir servis noktası haline gelebilmeyi planlamaktayız. Arkadaşlarımın da daha önce belirttiği gibi, en önemli özelliğimiz paylaştığımız vizyonumuz ve bilgi birikimimiz. Servis geçmişimiz Optima olarak Dentek dönemine dayanıyor. Optima’nın kurucusu Tarık Yılmazçelik’te yıllardır biriktirdiği deneyimini bizlerle paylaşıyor. Ekibimizdeki kemikleşmiş kadromuzda çalışmalarını Entech Optima bünyesinde sürdürüyor. Ekip olarak geçmiş tecrübe ve birikim-

Gemi Yan Sanayi

profesyonel olarak faaliyet göstereceğiz. Satışını gerçekleştireceğimiz tüm ikinci el ekipmanların atölyemize girdiği andan itibaren tüm adımlarını takip eden bir sistem kurduk. Adım adım, tüm teknik detaylar raporlanabilecek, ne tür bir onarım yaptığımız ve neticesinde nasıl bir ürün elde ettiğimizi kolay bir şekilde kontrol edebileceğiz. Sertifikalandırıp uluslararası standartlar dâhilinde olduğunu belgeleyip, satışını gerçekleştireceğiz. Kısacası, hem servis hem de yedek parça olarak, faaliyetlerimizi yüksek standartlara çıkarma imkanına sahibiz. Örnek alınacak bir altyapımız, sistemimiz ve vizyonumuz var. Bu değerleri hayata geçirerek, uluslararası bir grup haline gelmeyi hedefliyoruz. A.Ç: Entech Optima’da Teknik Müdür olarak yer alıyorum. Geçmişte, uluslararsı bir firmanın Türkiye servisinde 5 yıl görev aldım. Bu zaman zarfında yaklaşık 350 farklı gemide, çoğunluğu sadece benim sorumluluğumda

EYLÜL - EKİM 41


Gemi Yan Sanayi 42 EYLÜL - EKİM

lerimizi Entech Optima ile birleştirerek daha modern bir şekilde devam ettiriyoruz. Teknik personel sayımızın fazla olmasından dolayı 7/24 servis verebilen, çeşitli lokasyonlarda oluşan arızalara hızlı bir şekilde müdahale edebilme imkanına sahip olan bir “Flying Team” oluşturuyoruz. Mühendis düzeyindeki teknik personelimiz, problemlere anında cevap verebilmek adına hazır durumda bekleyecek, Avrupa ve Karadeniz Bölgesi’nde oluşan tüm arızalara hızlı bir şekilde müdahale edebilecektir. Dikkat çekmek istediğim bir diğer nokta ise yüksek devir gaz motorları konusunda da yedek parça ve servis imkanı sunabilen tek firma olmamız. ALMANYA’DA ŞUBE… Semar Marine 2007’den bu yana artan bir ivme ile faaliyetlerine devam ediyor. Son gelişme olarak da Almanya’da şube açma girişimleriniz oldu. Bu şubeyle müşterilerinize nasıl bir hizmet sunacaksınız?

S.E: Semar olarak önceliğimiz, sunduğumuz stok ve teslimat imkanlarımızı daha ileri seviyeye taşıyabilmek. Uzun vadeli planlarımızı hayata geçirmeye 3 sene önce İstanbul stok noktamız ile başladık. 2016 itibariyle de Almanya Hamburg’da ikinci bir stok noktası oluşturuyoruz. Hamburg şubemiz, hem Türkiye’deki müşterilerimize ürün teminimizi hızlandıracak, hem de Semar ve Entech Optima’nın Avrupa pazarında da faaliyet göstermesini sağlayacak. Almanya şubemiz bizim için bir toplama noktası haline gelecek. Yapacağımız yeni anlaşmalarla birlikte global olarak hizmet verme imkanı sağlayacak. Her zaman söylüyoruz, amacımız global bir oyuncu haline gelmek… Yurtdışında katılacağınız fuarlar var mı? S.E: Eylül ayında Rusya’nın St. Petersburg şehrinde düzenlenen NEVA’ya katıldık. Bizimle birlikte birkaç Türk firması da oradaydı. Entech Optima ile birlikte katıldık

ve geri dönüşleri Rusya pazarı için bizi umutlandırdı. Şu anda Rusya pazarını inceliyoruz, özellikle onarım konusunda çok ciddi bir pazar var. Bürokratik problemler karşımıza bir takım sorunlar çıkartıyor ama ticaret ateşeliğimiz bize destek olmak konusunda söz verdi. Bireysel ilişkiler kurarak Rusya’daki pazarda pay sahibi olmak istiyoruz. Gelecek planlarınızda neler var? S.E: Önceliğimiz Türkiye pazarı, yani kendi pazarımız. İlk hedef pazarımız ise Avrupa. Ortadoğu’da da faaliyet gösterebilmek için uygun koşulların oluşmasını bekliyoruz. Biraz daha deneyim kazanmamız gerekiyor, imkanlarımızı biraz daha kuvvetlendirmeliyiz. Özellikle Dubai, gerek faal gemiler gerekse de yeni inşa ve onarım konusunda çok cazip bir hal almaya başladı. Araştırmalarımız ve görüşmelerimiz devam ediyor ama önceliğimiz Avrupa Pazarı... Rekabetten çekinmiyoruz.



Eski düşmanlar Kubilay Ulucan ATCOM Denizcilik Başkanı

Makale

K

44 EYLÜL - EKİM

üba’ya karşı uzun yıllar süren Amerikan ambargosu ve diplomatik ilişkilerin 1961 yılından bu yana kopmasından sonra ilk diplomatik görüşmeler başkan Obama ve Küba arasında yapıldı. Buna müteakip görüşmeler 2014 yılında karşılıklı olarak siyasal mahkumların salıverilmesi ile sonuçlandı. Bu temkinli ilk adımdan sonra her iki taraf da birbirine sıcak mesajlar gönderip ılımlı ortamı oluşturdular ve sonuç olarak karşılıklı diplomatik temsilciliklerin açılması gerçekleşti. Küba 1898 yılındaki bağımsızlık savaşından sonra yapılan Paris anlaşması ile büyük ölçüde Amerika’nın kontrolüne geçmiş ve Amerika Küba üzerinde ekonomik ve politik olarak söz sahibi olmuştu. Bu durum Küba’nın tamamen bağımsızlığını kazandığı 1902 yılına kadar devam etmişti. Amerika Küba’nın iç ve dış ilişkilerinde söz sahibi olma ve Guantanamo Koyu’nda bir deniz üssü kurma hakkını aldıktan sonra birliklerini adadan çekti. 1959 yılındaki devrim ve komünist rejimin ülkeye hakim olmasıyla da Amerika, Küba ile ilişkileri 1961 yılında askıya aldı. İki eski düşmanın diplomatik ilişkiye başlamış olması ambargonun kalkmış olması anlamına gelmiyor. Ambargonun kalkması ancak Amerikan senatosunun

dost olur mu?

onayı ile mümkün. Karşılıklı büyükelçilikler açılmış ancak henüz iki tarafta büyükelçilerini atamış durumda değiller. Yine de Vatikan ve Kanada’nın arabuluculuk ettiği anlaşmanın ileriye doğru atılmış önemli bir adım olduğuna şüphe yok. Bundan böyle Küba asıllı olmayan Amerikalılar için Havana’ya gitmek kolaylaşacak. İki ülke arasında banka işlemleri yapılabilecek. Bazı ticari sorunlar çözüme kavuşacak. ABD Dışişleri Bakanlığı, Küba’yı teröre destek vermekle suçlanan ülkeler listesinden çıkaracak. Bununla beraber en büyük faydayı yine denizcilik sektörü görecektir. Yeni anlaşmaların yapılması, gemilerin Küba’ya yük taşımasını, Amerika ile iş yapan tüm üçüncü şahısları ve kurumları da ilgilendirmekte. Halihazırdaki kanunlara göre Amerika’ya gelen tüm gemilerin 180 günlük seferleri içinde Küba’ya giriş/çıkış yapmamış olması gerekiyor. Aksi takdirde Amerika’ya girmeleri engelleniyor. Bu yarım asırlık kördüğümün çözülmesindeki etkenlerden biriside yine başka bir sorunlu ülke İran ile yapılan anlaşmadır. Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri listelerindeki ilk sırada yer alan iki büyük sorun için olumlu sonuçlara imza attılar. Genel olarak bu anlaşmaların etkileri henüz hissedilmesede önümüzdeki yıllar içinde darboğaz

içindeki dünya ekonomisine nefes aldıracak yeni limanların açılacağı kesin. Güney Amerika’daki Latin ülkelerinin ekonomilerinin son 20 yıl içerisinde %500 büyüdüğünü göz önüne alırsak, Küba üzerindeki ambargonun kalkması ile birlikte ekonomisinin rekor seviyede büyüme kaydedeceğini söylemek yerinde olur. Özellikle Küba’nın ana tarım kaynağı olan şeker üretimi ve ihracatı artacaktır. Bu da Güney Amerika ile ABD arasında düzenli seferler yapan kuru yük gemilerine olan ihtiyacı arttıracak. Tarım ürünleri dışındaki bir diğer sahada enerji sektörü olacak. Ekonomisinin hızla büyümesine müteakip Küba’da enerji açığı daha da artacak. Nüfusu yaklaşık 12 milyon olan Küba şu an için günlük 49 bin varil petrol üretebilmekte, buna karşılık günlük tüketimi 180 bin varili bulmaktadır. Ambargo sebebiyle birçok Amerikan ve Amerika ile iş yapan üçüncü şahıslar Küba’da enerji sektöründe yatırım yapamamıştı bugüne dek… Hali hazırda bir çalışma olmasada Küba ana karada ve açık denizlerinde gaz ve petrol arama çalışmaları için oldukça istekli uluslararası şirketler çalışmalarını hızlandırmış ve ambargo kalktığında hazır hale gelmek istemektedirler. Küba’nın ilgisini çeken ve enerji kanunlarında yer alan bir diğer konu da


Küba’ya en yakın Amerikan sahili olan Florida kıyıları Küba’ya sadece 90 mil uzaklıkta. Bu kadar yakın mesafede bulunup yarım asırdır ilişkilerin donmuş bir halde olması her iki ülke için de büyük kayıptı. İlişkilerin normalleşmesi için dünyadaki ekonomik ve siyasi gelişmelerin beklenmesi gerekti. 90’lı yılların başında Rus yardımlarının sona ermesinden sonra Venezuela’nın özellikle merhum Devlet başkanı Hugo Chaves döneminde Küba’ya yıllık ortalama 15 milyar dolar ve günlük 100 bin varil petrol yardımı yapması dolayısı ile Küba, ambargo kıskacından uzun süre ayakta kalarak kurtulabildi. Küba’nın destek aldığı ülkelerdeki politik değişimler sebebi ile bu yardımların artık devam etme olasılığı yok. Zaten bu sebepledir ki Küba ile Amerika arasındaki görüşmelerin başlaması Chaves’in 2013 yılında vefatına denk geliyor. Kaybettiği ekonomik destek sonrası Küba artık siyasi tavizler de vererek dünyaya açılma zorunluluğunu hissetti. Ekonomik reformlar, belliki istenen etkiyi yaratmakta yetersiz kaldı. Gelirler düştü. Yaygın kıtlıklar yüzünden enflasyon şaha kalkmış durumda ve aşırı enflasyon riski giderek artıyor. Döviz, karaborsada resmi kurun yüzde 3’ünden biraz daha yüksek bir oranda işlem görüyor. Büyük

çaplı bir siyasi ayaklanma ihtimali gittikçe artıyor. Yine de ekonomik açıdan bir hesap yapılacak olursa, değişimin yakın olduğu açık. Ortada zengin ve cömert bir hami kalmayınca, Küba ekonomisinin yeniden canlanması için ABD ile ilişkilerin tam manasıyla normalleşmesi şart olacak. Bu da elbette Küba’da demokrasi ve insan hakları konusunda belli başlı değişiklikler yapılmasına bağlı. Umut ediyorum ki komşu ülkelerdeki siyasi engeller ve insan hakları ihlallerinin bir an evvel son bulmasıyla Türkiye de komşuları ile ilişkilerinde yeniden normalleşme sürecine girer ve ekonomik ateş çemberinden çıkma şansını yakalar. Her yıl sadece Eylül ayının tek bir gününde barışı anarak değil, senenin her gününde barış için çabalayıp, barış içinde yaşamamızı dileyerek, herkese mutlu, barış dolu, huzurlu bir bayram diliyorum.

Makale

yenilenebilir enerji kaynakları. Bu trend tüm dünyada olduğu gibi Küba’da da yoğun eğilim görmekte. 2030 itibari ile devlet politikası gereği enerji ihtiyacının yüzde 25’ini yenilenebilir kaynaklardan (Güneş, Rüzgar, Termik enerji) karşılamak isteyen Küba’da bu alanda üretim ve yatırım yapan şirketler uçsuz bucaksız imkanlar bulacaktır. Küba devlet enerji kurumu bu politikası gereği 633 MW kapasiteli 13 yeni rüzgar santrali, 755 MW kapasiteli biyoyakıt tesisi, 700 MW kapasiteli güneş enerjisi santralleri ve 56 MW kapasiteli hidroelektrik santral projelerini onaylamış bulunmakta. Küba’nın dünyaya kapalı ekonomisi ve kısıtlı şartlar içinde geliştirdiği bazı medikal ilaçlarda bu ambargonun kalkması ile birlikte hastalıklara çare bekleyen insanlar için büyük umut ışığı olacaktır. Küba şu anda akciğer kanserine karşı bulduğu aşıyı geliştirmekte olduğunu duyurdu. Ayrıca şeker hastalığı sonucu ayaklarda oluşan ülsere de buldukları ilaç birkaç farklı ülkeden onay aldı. Gerekli testlerin Amerikan Sağlık Bakanlığı tarafındanyapılmasından sonra ilacın tüm dünyada kullanımı yaygınlaşacak. Amerika’daki Küba Ticaret Odası Küba’nın biyolojik, tarım ve teknoloji şirketlerinin dünyada pazar bulabilmek için yabancı ortaklara ihtiyacı olduğunu duyurdu.

EYLÜL - EKİM 45


Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), ihracatçının 2015 yılı 2. çeyrek gerçekleşme ve 3. çeyrek beklenti anketini açıkladı. Buna göre ihracatçı yılın 3. çeyreğinde ihracatın artmasını bekliyor.

İhracatçı, 3. çeyrekten umutlu

A

nkete göre ihracatta pozitif eğilim gösteren ihracatçı, 3. çeyrekte 65 bin yeni istihdam öngörürken, Rusya, ABD, Almanya, Çin ve İran’ı öncelikli hedef pazar olarak seçti. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Üretimde denge beklentisi yüzde 14,3 ile pozitif düzeyde seyrediyor. 3. çeyrekteki ihracat beklentisinde denge yüzde 10,9 ile olumlu bölgede olmayı sürdürüyor” dedi. Büyükekşi,

17 Ağustos itibarıyla da Türkiye genel ihracatında yüzde 5 oranında artış görüldüğüne dikkat çekti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), tüm sektörleri temsil eden 504 firmanın üst düzey yöneticisinin katılımı ile gerçekleştirdiği 2015 yılı 2. çeyrek gerçekleşme ve 3. çeyrek beklenti eğilim anketi ile ihracatçılara ve Türk ekonomisine yol gösteriyor. Ankette, ihracattan finansmana, istihdamdan yatırıma,

piyasa beklentilerinden girdi maliyetlerine kadar birçok alandaki değerlendirmeye göre yılın 3. çeyreğinde 65 bin yeni istihdam, firmaların yüzde 72.8’i ihracatlarının artacağını veya aynı kalacağını öngörüyor. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “İhracatçılarımızın önemli bir kısmı küresel fırtınaya rağmen adeta yeni okyanuslara yelken açmaya devam ediyor, risk alıyor, fırsat kolluyor” diye konuştu.

İhracat

ABD-NAFTA navlun sevkiyatı temmuz ayında yüzde 8 düştü

46 EYLÜL - EKİM

A

BD Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki Ulaştırma İstatistikleri Bürosu’nun (BTS) yayımladığı sınırlar arası nakliye (Trans Border Freight) verilerine göre, ABD-NAFTA navlun sevkiyatı 2015 yılının temmuz ayında düştü. Önceki yılın aynı ayına göre hava yolu taşımacılığı hariç taşıma yöntemlerinin hepsinde az sevkiyat yapılması nedeniyle yıllık yüzde 8 düşüşle 93 milyar dolar seviyesinde kaydedildi. NAFTA gemi ve boru hattı navlun sevkiyatı değerindeki büyük düşüşlere mineral yakıt sevkiyatı birim fiyatındaki düşüşün sebep olduğu bildirildi. Geçtiğimiz yılın temmuz ayına göre, bu sene temmuz ayında hava yolu taşımacılığı yüzde 3,4 artış gösterirken, demir yolu emtia taşımacılığı yüzde 14,5, kamyon taşımacılığı yüzde 0,6 düşüş gösterdi. Aynı ayda, mineral yakıt sevkiyatı birim fiyatındaki düşüş sebebiyle gemi taşımacılığında %26,3, boru hattı taşımacılığında yüzde 34,8 düşüş kaydedildi. Kara yolu taşımacılığı ABD-NAFTA sevkiyatının yüzde 63,9’unu oluşturarak, toplam 49,2

milyar dolar (yüzde 61) değerindeki ithalatın ise 30 milyar dolarını ve toplam 43,8 milyar dolar (yüzde 67,1) değerindeki ihracatın ise 29,4 milyar dolarını oluşturdu. Demir yolu taşımacılığı ABDNAFTA sevkiyatının yüzde 13,7’sini oluştururken, bu taşıma yöntemini yüzde 7,3 ile gemi, yüzde 6 ile boru hattı ve yüzde 3,9 ile hava yolu takip etti. Kamyon, demir yolu ve boru hattı taşımacılığı toplam ABD-NAFTA sevkiyatının yüzde 83,7’sini elinde bulundurdu. Temmuz ayında, ABD-Kanada navlun değeri yıllık yüzde 14 düşüşle 47,5 milyar dolar oldu. Geçtiğimiz yıla göre, ABD-Kanada sevkiyatında tüm taşıma yöntemlerinde düşüş kaydedildi. Kamyonlar, 47,5 milyar dolar değerindeki Kanada sevkiyatının yüzde 57,5’ini oluştururken, demir yolu yüzde 14,3’ünü, boru hattı yüzde 11’ini, gemi taşımacılığı yüzde 5,2’sini ve hava yolu taşımacılığı yüzde 4,7’sini oluşturdu. Kamyon, demir yolu ve boru hattı taşımacılığı toplam ABD-Kanada sevkiyatının yüzde 82,8’ini elinde bulundurdu. Bu

sene temmuz ayında, ABD-Meksika navlun sevkiyatının değeri ise yıllık yüzde 8 düşüşle 45,5 milyar dolar olurken hava yolu ve kamyon taşımacılığında artış kaydedildi. ABD-Meksika hava taşımacılığı yıllık yüzde 9,5 ve kamyon taşımacılığı yüzde 4,7 artarken, boru hattı taşımacılığı yüzde 4,6, demiryolu taşımacılığı yüzde 8,5 ve gemi taşımacılığı mineral yakıt fiyatındaki düşüşlerden dolayı yüzde 25,1 düşüş gösterdi. Kamyonlar, 45,5 milyar dolar değerindeki Meksika sevkiyatının yüzde 70,6’sını oluştururken, demir yolu yüzde 13,1’ini, gemi taşımacılığı yüzde 9,5’ini, hava yolu taşımacılığı yüzde 3’ünü ve boru hattı yüzde 0,9’unu oluşturdu. Kamyon, demir yolu ve boru hattı taşımacılığı toplam ABD-Meksika sevkiyatının yüzde 84,6’sını elinde bulundurdu.


Röportaj TEMMUZMART-NİSAN - AĞUSTOS • |47 13 |

SECURİŞÖHLEN Deniz Özel Güvenlik Hizmetleri Tic. ve Ltd. Şti. 7 DENİZ


Türk Loydu gemiadamı işe alım sertifikasını yayınladı TÜRK Loydu, İstanbul merkezli gemiadamı işe alım ve yerleştirme kuruluşu Lucent Denizcilik A.Ş.’yi Denizcilik Çalışma Sözleşmesi (MLC 2006) kapsamında servis sağlayıcı olarak onaylayarak sertifikalandırdı. Bu sertifika ile Lucent Denizcilik A.Ş’nin, Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun 2006 yılında benimsediği ve gemiadamlarının emniyetini ve haklarını korumayı amaçladığı MLC 2006 sözleşmesinin Madde 1.4 - İşe Alım ve Yerleştirme başlığında belirtilen kurallarına uyum sağladığı teyit edilmiş oldu.

MLC 2006 Sözleşmesine göre, Türkiye gibi henüz MLC 2006 sözleşmesine taraf olmamış bir ülkede bulunan ve gemiadamı işe alma ve yerleştirme servisi sağlayan bir kuruluştan faydalanmak isteyen gemi sahipleri, servis sağlayıcılarının MLC sözleşmesinde belirlenen kurallara uyumlu olarak çalıştığından emin olmaları gerekiyor. Aynı zamanda, işletmelerin daha profesyonel ve yüksek kaliteli servis sağlayıcılar ile çalışma arayışı, küresel gemiadamı piyasası için üçüncü taraf sertifikasyon ihtiyacını artırdı.

Kısa Kısa

Deniz haydutluğuyla mücadele için bir araya geldiler ULUSLARARASI Ticaret Odası - Uluslararası Denizcilik Bürosu (ICC – IMB: sırasıyla International Chamber of Commerce ve International Maritime Bureau) tarafından, Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da "Küresel Deniz Haydutluğu, Silahlı Soygun ve Deniz Güvenliği" üzerine uluslararası bir toplantı düzenlendi. 30 ülkenin

toplamda 200'den fazla temsilciyle katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan Malezya İçişleri Bakan Yardımcısı, Güney Doğu Asya'da deniz haydutluğu ve silahlı soygun vakalarının yeniden tehlike teşkil etmeye başladığını belirterek, bu vakaları organize eden kişilerin yakalanması için bölgedeki tüm devletlerin ortak bir çaba

13 Yılda 308 yat üretildi

48 EYLÜL - EKİM

TÜRKİYE yat sektöründe bu yıldan itibaren İstanbul- Tuzla'yı geride bırakarak birinciliğe oturan Antalya Serbest Bölge'de bugüne kadar büyük bölümü ultra lüks olmak üzere toplam 308 yat üretildi. 652 milyon 400 bin dolarlık gelir

elde edildi. Antalya Serbest Bölge İşleticisi A.Ş.'de (ASBAŞ) faaliyet gösteren 56 yat firmasının 2002'den bugüne kadarki süreçte mavi sularla buluşturduğu ultra lüks yat sayısı 308'e ulaştı. Sektör, kısa sürede dünyanın dört bir

yürütmesi gerektiğini söyledi. Toplantıda, deniz haydutluğu dışında, denizcilik sektörünü zora sokan yasa dışı göçler ve insan kaçakçılığı da tartışıldı. yanındaki zenginlere özel tasarım yat üretimiyle öne çıktı. ASBAŞ, aralarında Formula 1'in efsanevi pilotu Tony Schumacher, Arap şeyhleri ve zengin işadamları, Rus oligartlar, Avrupalı ve ABD'li zengin işadamlarının bulunduğu müşterilere yapılan ultra lüks yat satışından 13 yılda, 652 milyon 400 bin dolarlık gelir sağladı. 20022015 yılları arasında toplam 308 yat imal edilen ASBAŞ'ta, bu yatların toplam uzunluğu 5 bin 313 metreye denk gelirken, yatların ortalama uzunluğunun ise 17.25 metre olduğu belirtildi.



Deniz Güvenliği

Tehlikeli sularda korsanlık devam ediyor!

50 EYLÜL - EKİM

Son zamanlarda, Somali korsanları tarafından kaçırılan gemi sayısında, eskiye göre oran olarak azalma yaşandığını belirten, SECURİŞÖHLEN Deniz Özel Güvenlik Şirketi Genel Müdürü Murat Şöhlen, bunun sebebini, armatörlerin o bölgeden geçerken gemilerine silahlı özel güvenlik almalarına bağlıyor. Şöhlen; “Tavsiyem şudur ki, armatörler kesinlikle güvenlik hizmeti almaya devam etsinler, aksi takdirde kaçırılma riskleri her zaman var. Orada korsanlık devam ediyor!” diyerek denizde güvenlik hizmetinin tüm detaylarına ilişkin bilgiler paylaştı.

SECURİŞÖHLEN Deniz Özel Güvenlik Şirketi Genel Müdürü Murat Şöhlen

Denizde güvenliğin en iyi şekilde sağlanmasını misyon edinen SECURİŞÖHLEN, kurulduğu günden bugüne nasıl bir potansiyele ulaştı? SECURİŞÖHLEN Deniz Özel Güvenlik Şirketi’nin kuruluşu Denizcilik firmalarımızın gemilerini

HRA (High Risk Area) denilen, Somali haydutlarının gemilere yoğun olarak saldırılar yaptığı tehlikeli sulardan, gemilerini mecburen geçirmeleri ihtiyacına paralel olarak 7 yıl önce doğdu. İlk günlerde bu ihtiyacı profesyonel kadromuzla, amatörce karşılarken, bugün, son derece profesyonelce hizmet verebiliyoruz. Örneğin, kadromuzda sadece 15 SAT veya SAS Türk Deniz komando barındırırken şimdi bu sayıyı 50’ ye çıkardık. Komandolarımızı, çeşitli ülkelerle yapmış olduğumuz anlaşmalara bağlı olarak, Mısır / Süveyş’ten, B.A.E. Fujairah’dan, Sri Lanka / Galle’den, Kenya / Mombasa’dan, Güney Afrika / Durban’dan artık çok rahatlıkla indirme / bindirme yaptırabiliyoruz. Kullandığımız güvenlik ekipmanını daha donanımlı ve yüksek kaliteye ulaştırdık. Tabi, bazı ülkelerin deniz güvenliği konusunda, çıkarmış olduğu yasalar da bu rahat ortamı bizim için yarattı. Bazı lojistik firmaları tara-

fından da uluslararası denizlerde hizmete sokulan, yüzer cephane gemilerinin (Floating Armory) varlığı ve verdikleri depolama hizmeti de iş kolaylığımızı ve kapasitemizi artıran en önemli etkenlerdendir. Yurtiçi ve yurtdışında denizde özel güvenlik hizmeti veren firma sayısı nedir? Denizde özel güvenlik hizmetini sağlamak için hangi normlara uygun hareket ediyorsunuz? Şu anda yaklaşık 150 deniz güvenlik şirketinin varlığından söz edebiliriz. Bunlar kısa adı SAMI olan, merkezi İngiltere’de bulunan Security Assocation Maritime Indistry (Deniz Güvenliğinde Üst Kurulu) ‘na bağlı olmak zorundalar. Bu kurulun gözlemcileri tarafından denetlenmekte ve iş yapabilirliği konusunda her yıl karar verilmekte. Biz yıllardır bu denetimlerden alnımızın akıyla çıkıyoruz. Çünkü, bu iş için olması gereken ne varsa yapmaktan, emek ve para harcamaktan çekinmiyoruz. Maalesef, Türkiye’de bizden sonra oluşan bazı firmalar bu tür prosedürlere uymaktan kaçındıkları için başarılı olamamışlardır. Bu işin tabi ki her firma için cazip olma-


Müşteri portföyünüzde çoğunluk olarak Türk bayraklı gemiler bulunuyor. Başka hangi ülkelerle çalışıyorsunuz? Şu an yaklaşık 34 Türk, 7 yabancı denizcilik firmasının gemilerine koruma sağlar hale geldik. Bu ülkeleri, İtalya, Rusya, Almanya, Suriye, B.A.E. ve Hollanda olarak sıralayabiliriz. Tecrübeli ve donanımlı bir kadro ile deniz güvenliği hizmeti sunan SECURİŞÖHLEN, tehlikeli sularda nasıl bir hizmet sağlıyor? Sizden güvenlik hizmeti alacak olan bir firma hangi hizmetlerden yararlanacak? SECURİŞÖHLEN Deniz Özel Güvenlik Şirketi, tecrübeli, donanımlı ve cesur kadrosu ile; Somali haydutlarının gemileri kaçırarak, armatörlerden fidye almasını, bu kaçırma esnasında gemici personelin yaralanmasını, kötü muameleye maruz kalmasını ve geminin fidye pazarlıkları sürerken uzunca bir süre seyirden sarkık kalmasını, ticari faaliyetinin durmasını önlemek amacı ile geminin korunma ihtiyacını güvenlik sağlayarak

önlemeye yönelik hizmet sağlar. Bizden güvenlik hizmeti alan denizcilik şirketleri, komandoların ve kullanılacak güvenlik ekipmanın gemiye bindirilmesi, geminin korunması ve ardından gemiden ekipmanın Floating Armory gemilerine, Güvenlik Ekibinin de varış limanında indirilmesi hizmetini alır. Özellikle hangi sularda özel güvenlik hizmeti alınması gerekir? “Tehlikeli sular” olarak adlandırılan bölge neresidir? Gemilerin Tehlikeli sular olarak adlandırılan, Kızıldeniz 19. enlem güneyi, Aden Körfezi, Arap Denizi, Umman Denizi, Hint Okyanusu ve Nijerya sularına giderken mutlaka güvenlik alınması gerekir. Türk bayraklı gemiler güvenlik hizmeti alma konusunda ne gibi sıkıntılar yaşıyor? Türk bayraklı gemiler için maalesef hala, Denizcilik Bakanlığı tarafından gemilerin güvenli kalması ile alakalı düzenleme yapılamadı. Müsteşarlık ne alabilirsiniz, ne de alamazsınız diyor. Bu durum tabi ki Türk Bayrağı taşıyan armatörleri sıkıntıya sokmakta ve bir an önce bu konuya, hem biz, hem de denizcilik şirketleri, ihtiyaca cevap verebilecek bir deniz güvenlik yasasının çıkarılması ve yürürlüğe konması ile çözüm beklemekteyiz. SECURİŞÖHLEN, deniz güvenliği ve gemi koruma hizmetleri dışında hangi güvenlik çözümlerini sunuyor? Liman güvenlik değerlendirmeleri ve planlarını da yapıyoruz.

Aynı zamanda limanlarda güvenlik eğitimleri de veriyoruz. Uluslararası üst düzey kimliğe sahip birçok işadamı ve sanatçının da korumasını üstleniyoruz. Okuyucularımıza iletmek istediğiniz mesajınız nedir? Sizin aracılığınız ile buradan Türk Denizcilik şirketlerine seslenmek istiyorum. Son zamanlarda gemi kaçırma olaylarının azalmasını yanlış değerlendiren firma yetkilileri var. Kaçırılma vakaları evet azaldı, fakat bunun tek sebebi armatörlerimizin artık bilinçlenerek Silahlı Güvenlik almadan tehlikeli sulardan geçmek istememeleridir. Saldırılar yine var, devam ediyor, fakat komandoların karşı koyması ile birlikte korsanlar püskürtülüyor ve amaçlarına ulaşamıyorlar. Tavsiyem şudur ki, kesinlikle güvenlik almaya devam etsinler, aksi takdirde kaçırılma riskleri her zaman var. Orada korsanlık devam ediyor. Ve son olarak şunu söyleyeceğim, SECURİŞÖHLEN’e güvensinler. Gemilerini Somali Korsanlarına değil, bize teslim etsinler. Daha ekonomik tarifemiz, profesyonel, yürekli, donanımlı Türk Deniz Komandolarından oluşan kadromuz ile hizmet vermeye devam edeceğiz. Türk Denizcilik firmaları için doğduk, gerekirse de onlar için ölürüz. Ama, gemiler sağ salim, kazasız belasız varış limanına gider. SECURİŞÖHLEN Deniz Özel Güvenlik ile tüm denizler her zaman daha güvende…

Deniz Güvenliği

yan bir altyapı harcaması var. Bunu yapmadan legal ve emniyetli çalışma yapabilmek mümkün değildir. Diğer yandan, ICOC ( International Code of Conduct ) Denizcilik Sektöründe Uluslararası Hareket Usulleri uygulayıcısı şirketler birliği üyesiyiz. Bu kuruma üye olmadan SAMI üyeliğine alınmıyorsunuz. Yani, ICOC; zorunlu üye olmamız gereken ve yönergelerine uymak zorunda olduğumuz İsviçre orijinli bir kurumdur.

EYLÜL - EKİM 51


Röportaj

Gemi boyutları aynı ama tonajları artıyor!

52 EYLÜL - EKİM

Son 6 yılda gemi boyutları sabit kalırken gemi tonajlarında artışlar yaşandığına dikkat çeken Mitsui OSK Lines Ltd. Kiralama Müdürü Alper Yaşar, yaşlı ve küçük tonajlı gemilerin piyasadaki rekabet gücünün azalmaya başladığını belirterek, “Özellikle handy dediğimiz 20-30 KDWT’lik bant için artık norm 35-38 KDWT bandına çıkmaya başladı. Buna benzer bir şekilde handymax diye tabir edilen 42 – 50 KDWT bandındaki gemilerin 52 – 55 KDWT bandına geçtiğini ve hatta son 2-3 sene içinde bu bandın daha da yukarıya, 58-63 KDWT’e geçtiğin ve Supramax/Ultramax sınıflarının hareketlendiğini gördük. Bu da hem daha yaşlı hem de daha küçük tonajlı gemilerin piyasadaki rekabet gücünü azaltmaya başladı” bilgisini verdi. Uzun yıllardır Japonya menşeili Mitsui OSK Lines Ltd. firmasında yer alan ve Kiralama Müdürü olarak çalışmalarını sürdüren Alper Yaşar, dünya denizcilik piyasasının durumunu değerlendirdi. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1977 İstanbul doğumluyum. Öğrenim hayatıma önce yaşadığımız ilçe olan Pendik’te başladım. İlkokulun ardından orta ve lise öğrenimime İstanbul Lisesi’nde devam ettim. 1996 yılında liseden mezun olduktan sonra İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’ne girdim. Bölümümü birincilikle kazandığım için o sene sadece bir öğrenciye verilen bir

Mitsui OSK Lines Ltd. Kiralama Müdürü Alper Yaşar

yurtdışı öğrenim bursuna hak kazandım ve İTÜ’de bir sene okuduktan sonra öğrenim hayatıma İngiltere’deki Southampton Institute’de (bugünkü Solent University) devam ettim. Lisans öğrenimimi 2000 yılında bitirdikten sonra Londra’daki City Üniversitesi’nde bir master programını da bitirdikten sonra çalışma hayatına atıldım. 1997’den beri yurtdışında yaşıyorum. Çalışma hayatıma 2001 yılında şu anda da aktif olan Gri-

maldi Lines adlı firmada başladım ve beş seneyi aşkın bir süre bu firmada çalıştım. Bu firmada çalışırken seyahat olanağım çok olduğu için yaptığım işi daha özümseyerek öğrendim. Deniz ve gemilere olan ilgim de bu şekilde daha da pekişti. 2007 yılı başında da iş değişikliği yaparak şu an çalıştığım Mitsui OSK Lines Bulk Shipping Europe Ltd. şirketinde işe başladım. Şu an bu firmada Atlantik piyasasından sorumlu Kiralama Müdürü olarak


Mitsui OSK Lines’ın uluslararası arenada sağladığı hizmetten, faaliyet alanından, denizcilik sektöründeki background’undan, kapasite ve hacminden bahseder misiniz? Ağırlıklı olarak hangi bölgelerde faaliyetlerini sürdürüyor? Mitsui OSK Lines Ltd. (MOL) Japon menşeili bir firma ve şirketimizin 130 seneyi aşan bir tarihi var. 19. yüzyıl sonuna kadar Japonya yurtdışı mallarına ve ticaretine tamamıyla kapalı bir ülkeyken o zamanki imparator bir dizi yeniliklere giderek ülkenin kapılarını yabancı sermayeye ve yabancı ticarete açıyor. Japonya bir ada ülkesi olduğu için ülke mal ve insan taşımacılığı için deniz yollarına çok bağımlı. Bu da deniz ticaretinin de hızla gelişmesine sebep oluyor. Firmamızın başlangıcı da bu zamanlara denk düşüyor. Her büyük firma gibi 1-2 gemiyle çalışmaya başlayan firmamız 21.yüzyılda artık bünyesinde 900’ün üzerinde (31 Mart itibari ile 947 parça gemi) farklı tür ve boyutlarda gemi işleten bir dünya devine dönüyor. Firmamızın filosuna baktığımızda ağırlıklı olarak dökme yük gemilerini görüyoruz. 947 parça geminin 411 tanesi

kuru yük piyasasında çalışmakta. Yine 176 tane petrol/ham petrol tankerimiz ve 67 tane de LNG taşıyıcımız mevcut. Buradan hareketle MOL’in ağırlıklı olarak dökme yük yani hammadde ya da yarı ham madde taşıma sektöründe faaliyet gösterdiğini söyleyebiliriz. Firmamızın müşterileri arasında termo-elektrik santraller, demir çelik üreticileri, çimento üreticileri, hububat firmaları, petrol rafineleri, doğalgaz tedarikçileri gibi ulusal veya uluslararası firmalar mevcut. Bunlara ilave olarak, kuru veya likit dökme yük pazarlarının dışında araba taşımacılığı, konteyner taşımacılığı gibi üniter denizcilik piyasalarında da faaliyet göstermekteyiz. 31 Mart 2015 itibari ile firmamız bünyesinde bulunan 947 parça gemi toplam olarak 67,789 bin DWT’ye tekabül etmektedir. Firmamız, kuru yük taşımacılığı göz önüne alınırsa DWT kapasitesi olarak dünyada şu an 2. sırada bulunuyor. Yine petrol/ham petrol ve LNG bazında DWT kapasitesi olarak dünya 1.sırada yer alıyor. Firmamız dünya denizlerinde bu kadar fazla miktarda gemi işletirken en önem verdiği konu can ve mal güvenliğidir. Bu bağlamda 4 x sıfır anlayışımız yani; sıfır ölümcül kaza, sıfır ciddi deniz kazası, sıfır deniz kirliliği ve sıfır yük hasarı firmamızın vazgeçilmez hizmet

politikasıdır. Yurtdışında denizcilik (navlun) piyasası nasıl bir seyir izliyor? Ekonomik olarak göstergeler gelecek için nasıl bir tablo çiziyor? Değerlendirebilir misiniz? Piyasaların dinamikleri farklı işlediği için kuru yük navlun piyasası ile tanker navlun piyasası aynı anlarda birbirine zıt yönlere doğru seyrediyor olabilirler. Kuru yük navlun piyasası ile alakalı şunu da belirtmek gerekir ki değişik gemi boyları da kimi zaman birbirinden bağımsız hareket edebilir ama yine de genel trend hep aynı yöne doğru olur. Kuru navlun piyasası son 4-5 senedir oldukça dinamik bir şekilde seyrediyor. Özellikle Lehman Brothers’ın çöküşünden sonraki dalgalanma piyasada ciddi değişimlere yol açtı. Bu çöküş öncesi firmaların öncelikli amacı mümkün olduğunca en yüksek navlunu elde etmekti ama sektörde yaşanan çöküşten sonra birincil hedef güvenli bir yük bağlantısı yapmak oldu. Yani armatörler için kiranın veya navlunun tahsili, kiracı için de yükünün güvenli taşınması ve teslimatı öncelik aldı. Bunun yanı sıra son 5-6 yılda gemi boyutları aşağı yukarı sabit kalırken tonajlarında bir artış gözlemledik. Özellikle handy dedi-

Röportaj

çalışmaktayım. Bunların haricinde evliyim ve 6 haftalık bir kızım var.

EYLÜL - EKİM 53


Röportaj 54 EYLÜL - EKİM

ğimiz 20-30 KDWT’lik bant için artık norm 35-38 KDWT bandına çıkmaya başladı. Buna benzer bir şekilde handymax diye tabir edilen 42 – 50 KDWT bandındaki gemilerin 52 – 55 KDWT bandına geçtiğini ve hatta son 2-3 sene içinde bu bandın daha da yukarıya 58-63 KDWT’e geçtiğini Supramax/Ultramax sınıflarının hareketlendiğini gördük. Bu da hem daha yaşlı hem de daha küçük tonajlı gemilerin piyasadaki rekabet gücünü azaltmaya başladı. Burada yakıt fiyatlarından da söz etmemiz gerekir. Yakıt masrafı bir armatör için geminin seferdeki en yüksek harcama kalemidir. Her ne kadar navlun piyasası son 4-5 yılda 2008 değerlerine göre nispeten düşük olsa da yakıt fiyatları yüksek kaldı. Bu da armatörlerin sefer masraflarını düşürmek için gemilerini ekonomik hızlarda seyrettirmeye başlamalarına yol açtı. Bu hız düşüklüğü, geminin bir sene içinde yapabileceği ekonomik sefer sayısını azaltsa da yakıt harcamalarında ciddi kısıntılar getirdi. Bu da daha ekonomik, daha modern gemileri daha iyi rekabet eder bir pozisyona taşıdı. Son bir yıldır yakıt fiyatlarındaki ciddi düşüş her ne kadar armatörlerin sefer masraflarını ciddi miktarda düşürse de bu düşük fiyat trendinin ne kadar süreceği bilinmez. Ani yükselmelere önlem olarak armatörleri tersanelere daha çok yakıt tasarruflu gemiler sipariş etmeye yönlendirdi. İleriye dönük olarak bakarsak dünya ekonomisi hala sürdürülebi-

lir bir yükseliş trendine geçemedi. Özellikle kuru yük navlun piyasası, hammadde tüketimine ve enerji üretimine bağlı olduğu için öncelikli olarak bu alanlarda bir düzelme görülmesi gerekir. Bilindiği gibi Çin, dünyanın bu konudaki lokomotifi pozisyonunda olduğu için ekonomisinin hareketleri kuru yük navlun piyasasını doğrudan etkilemekte. Gemi tonajı ufaldıkça taşınabilir yük yelpazesi genişlediği için daha ufak tonajlarda bağımsız çıkışlar veya inişler görülebilir. Yine de genel resme bakılırsa yakın gelecekte navlun piyasasında ciddi bir düzelme veya ciddi bir düşüş beklenmiyor. Yurtdışında Türkiye’deki denizcilik sektörüne bakış nasıl? Türkiye’de denizcilik sektörünün geleceği için neler söyleyebilirsiniz? Yurtdışından bakıldığında Türk denizciliğinin yakın geçmişte ciddi bir atılım yaptığını görmekteyim. Sektöre 15 sene önce girdiğimde Türk bandıralı veya Türk şirketler tarafından işletilen yabancı bandıralı gemilerin sayısı bugüne göre oldukça azdı ama son 10 sene içinde ülke olarak güzel bir atılım yaptığımızı söyleyebilirim. Hem armatörlük bazında hem işletme bazında hem de gemi inşası bazında güzel yerlere geldiğimizi görüyorum. Ayrıca yat, yelkenli vb. zevk amaçlı deniz araçlarının inşasında da dünyada parmakla gösterilecek kalitede işler yapan tersanelerimiz var. Keza gemi inşasının yanında gemi tamiri piyasa-

sında da özellikle Atlantik piyasası içinde çok güzel bir noktadayız. Bütün bunlar yurtdışında yaşayıp Türkiye’yi temsil eden bir yurttaş olarak beni çok gururlandırıyor. Denizcilik sektörünün ilerlemesi için hangi adımlar atılmalı? Her şeyden önce uluslararası denizcilik sektörü ülkelerin dünya denizlerinde kendi bayraklarını dalgalandırabilmesi demektir. Denizcilikte ileri gidebilmiş ülkelerin bunu çok uzun yıllar önce idrak ettiklerini görebiliyoruz. Bu ülke yönetimlerinin ciddi bir denizcilik politikalarının oluşu ve iktidar değişse de bu politikalardan şaşılmamasıdır. Karakter olarak denizcilik sektörü yavaş gelişen bir sektördür dolayısıyla bir ülkenin denizcilik sektörünü geliştirmesi zaman alır. Günümüz modern teknolojileriyle bile bir geminin inşaatı 2 seneyi bulabilmektedir. Buradan yola çıkarak sunu diyebiliriz ki, bir ülkenin denizciliğini geliştirmesi için önce insana yatırım yapması ve denizciliği bir ülkü olarak görebilen nesiller yetiştirmesi gerekir. Bu da deniz kültürünün okullara daha çok girmesi ile olabilir. Gençlerimiz denizciliği ve deniz ticaretini bir meslek olarak görebilirlerse sektörün önü açılacaktır. Denizciliğimizin gelişmesi için ilk atılacak adımlardan birinin, şu an müsteşarlık düzeyinde bulunan ulusal denizcilik otoritemizin bakanlık düzeyine getirilmesi gerektiğini ve ulusal bir denizcilik stratejisinin oluşturulmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.


OMIKRON MANNING SERVICES SA DEDICATE A D, QUALITY CREW MANAGEMENT & TRAINING ATE Tüm dünyada 320 den fazla gemiye personel donatan Epsilon Hellas’ın kurmuş olduğu Omikron, faaliyetlerini gün geçtikçe arttırıyor. Yurtdışında kariyer yapmak isteyen Türk gemiadamları armatörlerin gemilerine personel sağlamaktadır. Aynı zamanda personel yönetimi konusunda anahtar teslim çözümler üretmek adına MTR ile işbirliği temini ve eğitimi konusunda anahtar teslim maliyet etkin çözümler üretmektedir. Sırma Perde Cd. No:17/3 Zeydo Apt. Altunizade, Istanbul Türkiye +90 216 969 99 40 info@omikroncrew.com www.omikroncrew. com

All your needs about “Manning and Training”

MARITIME TRAINER

TM

Eğitim ve Gelişimdeki Çözüm Ortağınız Denizcilik sektörü için geliştirilmiş uzaktan eğitim sistemi ile personelinizin eğitim ve gelişim ihtiyaçlarını maliyet etkin bir şekilde karşılayarak giderlerinizde ciddi tasarruflar sağlayabilirsiniz. Klas onaylı uzaktan eğitim sistemimiz üzerinden, işe alım öncesi değerlendirme, intibak ve katılış öncesi eğitimler, mesleki ve teknik eğitimler dahil, yönetim sisteminizin tüm eğitim ve gelişim süreçlerini kolaylıkla yönetebilirsiniz. Sistemimizde, en çok takip edilen denizcilik TEMMUZ - AĞUSTOS haber portallarının içeriklerinden günlük derlenen gazete ile çalışanlarınızın sektörü takip etmesini sağlayabilirsiniz. Paydaşlarımızdan topladığımız veriler, kaza olay analizleri, yeni regülasyonlar en iyi uygulamalar ve sağlık haberlerini içeren eğitim ve sağlık bülteniyle çalışanlarınızın farkındalıklarını arttırabilirsiniz. Video eğitim paketlerimizle gemi üzeri veya ofis eğitim ihtiyaçlarınızı çok uygun maliyetlerde karşılayabilirsiniz. Uzaktan Eğitim | Video Eğitimler | Sınıf Eğitimleri ISM ve TMSA Danışmanlığı | Alkol ve Uyşturucu Testleri T

MTR BİLİŞİM EĞİTİM VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ. İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi, A4 Binası, Ofis No: Z11 İYTE Kampüsü, Gülbahçe, Urla, İzmir Türkiye +90 232 502 0284 & +90 216 969 9434 info@maritimetrainer.com & www.maritimetrainer.com

55


İyi bir alıcı, tedarikçiler hakkında Can Besev Yönetici-Analist

S Makale

orgulamak, hem Türk kültüründe hem de diğer kültürlerde neredeyse ayıp birşey olarak algılanıyor, güvensizlik, samimiyetsizlik anlamları yükleniyor. Özellikle ticari anlamda bakarsak, birçok felaket sorgulama ve algılama yoksunluğundan dolayı meydana geliyor. Normal şartlar altında, saklayacak birşeyi olmayan, eksiği, açığı

56 EYLÜL - EKİM

detaylı bilgiye sahip olmalıdır

olmayan, bir şeylerden korkusu olmayan bir tedarikçi sorgulanmaktan kaçmaz ve darılmaz. Bilakis, müşterisini takdir eder, güven duyar ve o bilinç seviyesine ulaştığı için takdir eder. Bunker (deniz yakıtları) için de bu böyle. Bu köşeden bir kaç kere daha yazdım, yine yazıyorum.İyi bir alıcı olmak, ‘mazotçuyu aramak’tan ibaret değildir. Tedarikçiler hakkında detaylı

bilgiye sahip olmalıdır, bunu araştırmak ayıp birşey değil. Bugün bütün büyük şirketler, tedarikçileri hakkında İngilizce kısaltmasıyla, KYS (know your supplier- tedarikçini bil) raporları alıyorlar, oluşturuyorlar ve onlardan finansal, operasyonel, hukuki her türlü bilgiyi talep ediyorlar, vermeyen, yanıltan tedarikçiyi de listelerinden siliyorlar.


problemleri yaşanıyor mu gibi bir dizi sorulara cevap aramak lazımdır. Bazı satıcılar bazı bilgileri paylaşmak istemezler, bu durumda da gizlilik anlaşması (non-disclosure) teklif edilebilir, yine de satıcı reddediyorsa uzak durmakta genellikle fayda vardır. Tüccarlar ve tedarikçiler hakkında bilgi sahibi olmak sadece tehlikelerden korumuyor, aynı zamanda çeşitli avantajları da beraberinde getiriyor. Kimin nerede ne yapabileceğini bilmek operasyonel olarak sıkıntıyı aza indiriyor, mümkün olduğunca az aracı kullanarak da fiyat daha ucuzlayabiliyor. Aynı zamanda, olası bir problemde tedarikçilerle direkt çalışmak kalite veya miktar problemlerini de aza indirir ve iletişim zincirini de kısaltır. Bunlar tabii, problemleri azaltmak için ofis çalışanlarının yapacağı işler, bunun bir de gemi tarafı var. Son zamanlarda sık gördüğümüz bir hata, gemi personelinin barge’a (yakıt tanker) miktar ve sıcaklık ölçüm için inmemesi, hatta ölçmeden tam diye imza atıp geminin kaşesini basması, daha sonra miktar konusunda bir itiraz

olduğunda, haklı olsa dahi haksız duruma düşülmesine yol açan kötü bir ihmaldir bu. Çünkü, dünyanın her yerinde barge ölçümleri esastır. Kalite problemlerinden doğan itirazlar için de gemi personelinin numunelerin doğru ve adil şekilde alınıp alınmadığını da tespit etmesi gereklidir. Sonradan numunelerin usulünce alınmadığına dair yapılacak bir itiraz itibar bulmayacaktır. Sadece bu en basit iki kuralın uygulanması bile her iki taraf için de birçok baş ağrısına engel olacaktır. İyi bir ikmal, neticede her iki tarafın da profesyonelce davranmasının bileşkesidir, yine aynı şekilde bunlara itirazı olan bir ikmalciden kaçınılmalıdır. Saklayacak bir şeyi olmayan, düzgün çalışan hiçbir ikmalci ne ölçümlere ne de nezarete karşı tutum sergilemez. Tabii ki bu çok detaylı bir konu, ama biraz daha bilgi sahibi olmak isteyenler farkındalık için Ship&Bunker tarafından ücretsiz yayınlanan Bunker Quality/Quantity (Kalite/Miktar) serisindeki 27 makaleyi sitesinden takip edebilirler.

Makale

İyi ikmalciler meselesi gerçekten çok önemli bir husus, zira yakın zamanda 31 Ağustos 2015’te bir zamanlar Türkiye’de de faaliyet gösteren yakıt şirketi Bunkers International iflas koruma istedi, avukatının yaptığı açıklamada, bunu yapmasaydık bize ödemesini yapmış alıcıların gemileri tutuklanabilirdi dedi. Doğru, çünkü Kasım 2014’de iflas eden O.W Bunker örneğinde olduğu gibi alacaklılar armatör veya kiracı yakıt bedelini ödemiş olsa dahi gemiyi tutuklamaya yönelebilir. Hiç uzak değil bunlar, zira yakın zamanda haberlere baktığımızda, Türk gemisi Feyza Genç de bir yerel yakıt tüccarının tedarikçiye ikmal bedelini ödememesi yüzünden, çoktan ödeme yaptıkları halde Malta’da tutuklandı. Küçük veya büyük farketmez, her alıcı satıcıyı sorgulama hakkına sahiptir. Fiziksel ikmalci kim, lisansı var mı (zira lisans dışı ikmaller de geminin yerel makamlarca tutuklanmasına yol açabiliyor), ikmal tankerleri sigortalı mı, güvenlik prosedürleri tam mı, satıcının finansal yapısı sağlam mı, sürekli eksik ikmal veya ürün kalitesi

EYLÜL - EKİM 57


CEVA, 170 ülkede faaliyet gösteriyor

Lojistik

Dünyanın önde gelen varlıkdışı tedarik zinciri yönetim şirketlerinden biri olan CEVA, büyük ve orta ölçekli ulusal ve uluslararası şirketler için endüstride lider çözümler tasarlamakta ve uygulamakta. 170’i aşkın ülkede yaklaşık 42 bin çalışanı olan CEVA, entegre ağındaki en iyi hizmetleri sunmak için operasyon uzmanlığını uyguladığı pek çok sektörde, etkin ve sağlam tedarik zinciri çözümleri üretiyor.

58 EYLÜL - EKİM

C

CEVA Türkiye ve Balkanlar Satış ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Murat Karadağ

EVA Türkiye ve Balkanlar Satış ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Murat Karadağ ile firmasının faaliyet hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. CEVA Lojistik’in sektöründeki yeri, faaliyet alanları ve verdiği hizmetlerden bahseder misiniz? CEVA Lojistik olarak 170 ülkede, 950’yi aşkın lokasyonda, 42 bin çalışanımız ile faaliyet gösteriyoruz. Globalde ve lokalde odaklandığımız başlıca sektörleri otomotiv, perakende ve hızlı tüketim malları, teknoloji, endüstriyel, enerji ve sağlık olarak sınıflandırabiliriz. CEVA Türkiye olarak 81 ilde 20 transfer merkezi ile 100’e yakın şubemiz ve 20 lokasyondaki 500 bin metrekare depolama alanımız ile müşterilerimize hizmet sağlıyoruz. Şirketimiz dağıtım operasyonlarını bin 800 adet özmal araç ve 800’ü aşkın tedarikçi ile gerçekleştirmektedir. CEVA Türkiye hem ciro hem de karlılıkta dünyada ilk 10 arasında yer alıyor. CEVA Çin ile birlikte

globalde en hızlı büyüyen ve gelişen ülkeyiz. CEVA Türkiye, otomotiv-lastik, madeni yağ, teknoloji ve dayanıklı tüketim, sağlık, endüstri, spor aletleri, oyuncak sektörleri olmakla birlikte Hızlı Tüketim Malları (FMCG) ağırlıklı taşıma yapıyor. FMCG sektörü yine 3PL’e devretme yatkınlığı nedeni ile ön planda. Marin lojistiği konusunda firmanızın hizmet anlayışı ve müşterilerine sunduğu hizmetler nelerdir? Deniz Taşımacılığı konusunda 170 ülkede Network’u bulunan CEVA olarak, Türkiye kapsamında bu taşımacılığı gerek ürün, gerekse bölgesel olarak uzmanlıklar altında yönetmekteyiz. Bu bağlamda Konteyner ve Proje Taşımacılığı olarak 2 ayrı operasyon türünde de uzmanlaşmış operasyon ekiplerimiz mevcut olup, bunun yanında Uzakdoğu, Amerika, Ortadoğu, Hindistan Tradelane’lerimiz ile marketi bölgesel olarak da yakından takip etmekteyiz.

Özellikle denizyolu taşımacılığında yaşadığınız sıkıntılar ve bu sıkıntıların çözümü adına beklentileriniz ve önerileriniz nelerdir? Sıkıntıları 2 ayrı başlıkta ele alabiliriz; • Global Deniz Taşımacılığının yaşadığı arz talep dengesizliği. (arz fazlası) • Yerel sıkıntılar. (Bürokratik sıkıntılar; özellikle parsiyel konteyner taşımacılığında sık yönetmelik değişimi ve ithalat rejimindeki değişiklikler) Networkünüz, teknolojik altyapınız, depo alanınız ve denizcilik endüstrisinde sunduğunuz özel çözümlerinizden bahseder misiniz? Türkiye’de FMCG sektörüne planlama, sistem yönetimi ve bunun yanı sıra inbound lojistiği operasyonlarına bağlı sıralama ve taşımacılık yönetimi sistemleri uygulamasını yapan tek şirketiz. Yeni ürün geliştirmeye ve kuvvetli olduğumuz ürünlerde rakiplerimize


Yıllık denizyolu taşımacılığı hacmi, dahili konteyner taşımacılığı hacmi ile yıllık cironuz nedir? Cirosal anlamda 2016 beklentinizde neler var? CEVA Türkiye olarak son 2 yıldır içinde bulunduğumuz yeniden yapılanmanın güzel sonuçlarını almaktayız. Uluslararası Konteyner Taşımacılığında geçtiğimiz yıl yüzde 65 büyüyen CEVA, 2015 yılında ise bunun üzerine yüzde 70’lik bir büyüme performansını da 2015

yılında göstermektedir. 2016 için gerek lokal gerek global ekonomik gidiş belirleyici olsa da bizim hedefimiz yüzde 50 artış düzeyi altında kalmamaktır. Ancak bu büyüme gerçekleşirken temel amacımız rakamsal büyümeyi yapısal olarak da destekleyerek müşterilerimize tam anlamıyla bir içerik de sunmaktır. Önümüzdeki dönemde altyapı ve AR-GE konusunda ne gibi çalışmalarınız olacak? CEVA Türkiye olarak en büyük yatırımlarımız insan kaynakları ve bilgi teknolojileri alanında olmaktadır. Özellikle bilgi teknolojileri bölümünde kaynak optimizasyonuna yönelik uygulama ve süreç geliştirme çalışmalarına ağırlık vermekteyiz. Türkiye’nin hedef koyduğu 2023 yılında 1 milyar dolarlık ticaret hacmini lojistik sektörü ve firmanız açısından değerlendirir misiniz? Hedefimiz 2017 sonunda Türkiye’nin en beğenilen, cirosu en yüksek 100 şirketinden biri olmak ve CEVA Global’de en karlı 3 ülkesinden biri seviyesine gelmektir. Önümüzdeki 10 yılda her yıl ortalama yüzde 10-15 organik büyümeyi hedefliyoruz. Elbette 10 sene sonunda CEVA olarak Türkiye’nin ilk 50 şirketinden biri olmayı ve CEVA Global içinde en stratejik ve en karlı ülke olmayı hedeflemekteyiz. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde soğuk depolama zincirini tamamlamayı hedefliyoruz. Ayrıca ilaç ve tekstil üzerinde de çalışıyoruz. CEVA Lojistik olarak her yıl 75 bin

metrekarelik depo yatırımını hayata geçirmeyi planlıyoruz. Buna paralel olarak ‘Bilgi Teknolojileri’ ve ‘İnsan Kaynakları’ alanlarında da yatırımlar gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Son olarak neler söylemek istersiniz? Dünya lojistik sektörünün 2015 yılında 12 trilyon dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor. Türkiye lojistik sektörünün ise 100 milyar doları aşacağı öngörülüyor. Gerek dünya gerekse Türkiye özelinde, maalesef zor bir yıl geçiriyoruz. Türkiye’de ilk üç ayda büyümede yavaşlama olsa da açıkcası bu bizi pek etkilemedi. Çünkü bizim Türkiye’deki büyümemiz dış ticaret ile birebir alakalı değil. Artan oranda Türkiye’de firmalar lojistik hizmet sağlayıcılarından çeşitlendirilmiş hizmet kullanıyorlar. Yani depolamadan, inbound’a kadar pek çok alanda çalışıyoruz. Bu da lojistik sektörünün büyümesini sağlıyor. Sağladığımız B2B hizmetin yanında B2C hizmeti geliştireceğiz. Ayrıca özelleştirilmesi beklenen tren taşımacılığında da aktif bir rol almayı hedefliyoruz. Gelecek 5 yıl içinde sektörün yüzde 50 seviyelerinde büyümesi öngörülüyor. Bu sebeple CEVA olarak tüm sektörel iş kollarında yer almak ve global çapta en iyi uygulamalar ve sürekli gelişme için sektörde deneyimli operasyonel liderlikten yararlanan odaklanmış bir büyüme stratejisini takip etmekteyiz.

Lojistik

göre fark yaratmaya odaklanıyoruz. Servis olarak farklılık yaratmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin önemli bir sektörü olan Tekstil Perakendesi ve Sağlık ilgilendiğimiz sektörlerden ikisi. Özellikle sağlık sektöründe GDP ve GMP standartlarında hizmet vermeyi amaçladık. CEVA, verimliliğin artırılmasını temel öncelik olarak görmektedir. Bu sebep ile 2015 yılında “Kara Taşımacılığı Uzmanlık Merkezi”ni faaliyete geçirmiştir. Böylece süreçleri hızlandırıp kişi başı verimliliği artırma hedeflenmektedir. 2014 yılında deniz yolu taşımacılığında yüzde 41, hava yolu taşımacılığında ise yüzde 17 verimlilik artışı sağlanmıştır. Ayrıca atıl mekanın azaltılması amacıyla alanların sürekli optimizasyonu ile kontrat lojistiğinde yüzde 95’in üzerinde doluluk sağlanmıştır. İş Geliştirme birimlerimiz güçlendirildi ve kuvvetli yeni iş süreçleri sayesinde uluslararası taşımacılık yüzde 55, kontrat lojistiği yüzde 15 oranında arttı. Sahadaki satışları canlandırmak için Global Hat Geliştirme programları devreye girdi.

EYLÜL - EKİM 59


Sirena Marine “Yılın Üreticisi” ödülü

Gemi İnşa Makale

RMK Marine’nin yeni hedefi yolcu gemisi ve feribot

KOÇ Grubu'nun tersanesi RMK Marine'de kötü giden piyasalara rağmen çekiç sesleri artıyor. Dünyanın en büyük asfalt tankerini yapan tersane, askeri gemi alanında ise ihracata oynuyor. 984.4 milyon liralık toplam satışıyla İSO 500’e bu yıl 87. sıradan dönen tersane bir yandan askeri gemi ihalelerine hazırlanırken, diğer yandan tanker ve yat sektöründe markalaşmayı hızlandıracak önemli projelere imza atıyor. Asfalt tankerleri, kimyasal tankerler ve römorkör inşa projeleri ile sipariş defterini dolduran RMK Marine, uzmanlaşmak istediği yeni alanı da belirledi. Şirket, yolcu gemisi ve feribot inşasında da projeler gerçekleştirme planları yapıyor. RMK Marine İş Geliştirme Bölümü Yöneticisi Gürkan Türkeş, hızlı büyüyen RMK’nın önümüzdeki dönemde Türk tersanelerinin atıl kapasitesini kullanarak önemli işbirliklerine gidebileceğini söyledi.

KIRAÇA Grubu şirketlerinden ve Türkiye’nin en büyük yat üreticisi Sirena Marine İngiliz SailingToday dergisinin 2015 yılı ödüllerinde “Yılın Üreticisi” seçildi.Bursa, Orhangazi’deki Sirena Marine fabrikasının kendi tasarım ve mühendislik ekiplerinin tasarım ve yüksek kalite standardındaki üretimi ile aldığı ödül Eylül ayında Southampton Boat Show’da yapılan törende Sirena Marine ekibine verildi. Ödül, denizcilik sektörünün önde gelen isimlerinden oluşan bir jüri tarafından geçtiğimiz yıl yeni model lansmanları, başarılı satış sonrası ve pazarlama operasyonları yürüterek dikkat çeken üreticiye veriliyor.

Kosterde hurda teşviki çıkıyor ama finansman yok

60 EYLÜL - EKİM

SEKTÖRÜN kurtuluşu olarak görülen hurda teşviki konusunda son gelişmeleri değerlendiren KOSDER Başkanı Salih Zeki Çakır, “Hurda teşviki çıkıyor. Bu haliyle büyük beklenti

içerisinde değiliz. Zayıf oldu. Eksik olan şey şu ki, finansman yok, görevlendirilmiş banka yok, istifade edebilecek firma da yok” dedi.Kosterde öncelikle 30 yaşın üstündeki 200 geminin yenilenmesinin yolunu açacak ‘hurda teşviki’ yönetmeliği çıkıyor. Ancak 700 gemilik filoyu yenileme konusunda büyük umut bağlanan yönetmelikte “finansman boyutunun” ihmal edilmiş olması büyük hayal kırıklığı yarattı.Hurda teşviki yıllardır sektörün gündemindeydi. Yaşlı filoyu

yenilemek için hurda teşviki öngörülmüş, bu konuda çalışmalar başlamış, en az 100 gemiyi yenilemeyi düşünen sektör, bu yılsonuna kadar 10 gemiyi kızağa sokmayı hedeflemişti. Tebliğin yıl sonuna az bir zaman kala çıkmasına rağmen bu imkan hala var ancak sektörü zorlayan en önemli konu finansman boyutunun eksik bırakılması. KOSDER Başkanı Salih Zeki Çakır, “Teşvik istediğimiz gibi çıkmadı. Çıksaydı bu hedefi gerçekleştirebilirdik” dedi.


Savunma Sanayi TEMMUZ - AĞUSTOS 61


Röportaj

Etis Lojistik Genel Müdürü Erdal Kılıç

Türk ihracatçısının destekçisi olacak! Türkiye’de güçlü bir altyapıya sahip olan Etis Lojistik, yurtiçinde sahip olduğu entegre lojistik tecrübesini yurtdışına da taşıyarak, ihracatçıların lojistik ihtiyaçlarını karşılayacak bir altyapı kurmayı hedefliyor. Bu kapsamda ilk hareket noktası ise Çin. Gerekli fizibilite çalışmalarına başladıklarını belirten Etis Lojistik Genel Müdürü Erdal Kılıç, yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

62 EYLÜL - EKİM Etis Lojistik’in hizmetlerinden, faaliyet alanlarından ve lojistik altyapısından bahseder misiniz? Etis lojistik olarak faaliyetlerimize başladığımızda kendimize stratejik hedef olarak dökme yük lojistiğini seçmiştik. Bu noktada daha çok liman ve liman arkası işlemlerde yoğunlaşacak ve yurtiçi taşımacılık hizmetleri yapacak bir

uzmanlık alanımız oluştu. Biz, bu stratejik plana uygun olarak aradan geçen zamana rağmen aynı hedef doğrultusunda devam ediyoruz. Son 3 yıl içerisinde yüzde 50’nin üzerinde seyreden büyüme ivmemizle beraber doğru yolda olduğumuzu gördük. Etis olarak dökme yükün yanına endüstriyel yükleri de dahil ederek hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Bunların

içerisinde en büyüğü taşımacılıktır, sonrasında ise depolama ve terminal hizmetleri gelir.Etis, müşterilerinin lojistik ihtiyaçlarını karşılayabilmek için hangi hizmet türü, hangi altyapı, hangi alt yüklenici ihtiyacı varsa, bunları sahip olduğu tedarikçi bağlantılarıyla yerine getiren bir lojistik organizatör işletme olarak kendisini ortaya koyuyor. Bu hizmeti 14 lojistik ve


yerine getirmeyi vaat ediyoruz ve kendilerine sadece işin başarısına ve sonuçlarına odaklanmalarını söylüyoruz. Bu da bize Türkiye’nin her bölgesinde, her taşıma tipinde, her hizmet çeşidini verebilecek şekilde organize olmayı gerektiriyor. Dolayısıyla bu gücümüzü, yetkinliğimizi ve kapasitemizi kullanarak müşterilerimizin entegre lojistik ihtiyaçlarını karşılamak üzere faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.

“TÜRKİYE’DE İLK 500’DE YER ALAN FİRMALARLA ÇALIŞIYORUZ” Niş bir pazar olan entegre lojistik alanında ciddi bir büyüme içerisindesiniz. Entegre lojistikle nasıl bir hizmet sunuyorsunuz? Rakamlara baktığımızda bu yılın ilk 6 ayında yüzde 27’lik bir büyüme gerçekleştirdik ve 2015 yılını 220 milyona yakın ciro ile kapatmayı hedefliyoruz. Büyümemiz, Türkiye’nin genel gidişatından ve büyümesinden daha yüksek. Bu, Etis Lojistik olarak hem sahip olduğumuz hizmet kalitesini ve gücünü, hem de lojistik sektörünün hala gidecek alanının olduğunu gösteriyor. Entegre lojistik ile dökme, endüstriyel yükler ve bunlarla ilgili tüm hizmetleri sağlıyoruz. Biz, denizi aktif olarak kullanan, denizci bir şirket olan Negmar Grub’un bir iştirakiyiz biliyorsunuz. Faaliyet yelpazemiz, Marmara Denizi’nde RORO hizmetlerinden grubumuzun sahip olduğu uluslararası kapasiteyle Türkiye’den yurtdışına gidecek olan gemi ihracatına, ithalatla gelen gemi taşımalarının bütünüyle organizasyonunu ve gerekirse geminin komple kiralanmasından sadece charter hizmetlerinin verilmesine, limanlarda tahliye hizmetlerine kadar bunların tamamını kendi içimizde yürütüyoruz. Portföyümüz, Türkiye’de ilk 500 firmanın içerisinde yer alan, çok farklı lojistik hizmet beklentileri olan müşterilerden oluşuyor. Müşterilerimize lojistiğin tamamını, belirli kontrat tanımı çerçevesinde

Geçtiğimiz yıl itibariyle dağıtım lojistiği faaliyetlerinize başlayarak içecek sektörüne hızlı bir giriş yaptınız. Geçtiğimiz yıldan bugüne nasıl bir ilerleme kaydettiniz? Türkiye’de KOBİ düzeyindeki işletmelerin en çok ihtiyaç duyduğu ve karşılamakta zorlandığı parçalı teslimat alanında hizmet vermek üzere bir altyapı kurduk ve ilk olarak Hamidiye Suları’nın dağıtımını yapmaya başladık. Hamidiye Su işimiz İstanbul içinde dönen bir operasyon. Daha sonra zincir mağaza koluna girerek Anadolu’nun birçok farklı ilinde yaklaşık 40 farklı lokasyonda zincir marketlere hizmet vermek üzere yola çıktık. Dağıtım lojistiği, entegre lojistikle karşılaştırıldığında bizim için yeni bir alan. İlk defa girdiğimiz bir alan olan dağıtım lojistiğini bir süre yetkinliklerimizi ortaya koyma ve kendimizi ispat etme süreci olarak değerlendirdik. Biz bu süreçte organizasyon altyapımızla, insan kaynağımızı sağladığımız eğitimlerle, ekibimize kattığımız yeni arkadaşlarımızla, diğer taraftan bu operasyonları yapmak için kullanılan IT sistemlerin geliştirilmesi ve onlara yeni fonksiyonların katılmasıyla önemli hizmetler verecek hale geldik. Buradaki altyapı sayesinde sadece zincir marketlere değil, Anadolu’nun birçok iline müşterilerin ihtiyaç duyduğu parçalı taşımayı, KOBİ’lerin bayilerine, dağıtıcılarına gönderdikleri ürünleri taşıyoruz. Dağıtım hacmimizin büyümesiyle beraber Sırma’nın da dağıtım lojistiğini

üstlendik ve tüm Türkiye’yi kapsayacak bir dağıtım anlaşması yaptık. Halihazırda birçok farklı müşteriyle dağıtım lojistiği tarafındaki servis yetkinliğimizi ve çeşitliliğimizi artırmaya devam ediyoruz. Özellikle yakın zamanda dağıtım fonksiyonunun önemli bir parçası olan depo, depolama, satış sonrası hizmetler gibi farklı katma değerli hizmetleri bünyemize katarak faaliyetlerimizi çeşitlendirmeye devam edeceğiz. İLK HAREKET NOKTASI ÇİN Uluslararası taşımacılık konusunda yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz? Özellikle yurtdışı yatırım ve açılım planlarınızda neler var? Yurtiçinde sahip olduğumuz entegre lojistik tecrübemizi yurtdışına da taşıyarak, ihracatçıların lojistik ihtiyaçlarını karşılayacak yurtdışında da yardım edecek bir altyapı kurmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin ihracat yollarına baktığımızda geçmişten beri güçlü olduğu ve lojistik altyapısını şekillendirdiği daha önceki pazarlar yerine, lojistik altyapıların tam olarak kurulamadığı ülkeleri ve bölgeleri kendimize hedef pazar olarak seçtik. Şu an o bölgelerde altyapı için fizibilite çalışmalarımız devam ediyor. Belirlediğimiz hedef ülkeler Türkiye’nin ihracatı açısından fırsat geliştireceğini düşündüğümüz; Çin, Rusya, Mısır veya Körfez ülkeleridir. Bu ülkelerde lojistik dağıtım altyapısı kurmayı hedefliyoruz. İlk hareket noktamız Çin olacak. Çin’de birkaç lokal tedarikçi ile görüşmelerimiz devam ediyor. Öngörümüz 2016 yılının ilk yarısı gibi görüşmelerimizi tamamladığımızda, Türkiye’deki ihracatçılarımızın Çin’de ihtiyaç duyacağı her türlü ihtiyacı, orada oluşturacağımız ortaklık yapısıyla beraber bütüncül olarak yerine getirebilecek bir lojistik sistemi hayata geçirmek.

Röportaj

30’dan fazla operasyon merkezimiz ile yürütüyoruz. Bunu yaparken de bizimle çalışan, deniz taşımalarımızı sağlayan armatörler de var. Burada gerek liman hizmetleri açısından gerekse taşımacılık açısından var olan tüm taşıma kapasitesini kullanacak bir tedarikçi havuzuna sahibiz. Müşterilerimize ihtiyaçlarını bekledikleri kalite seviyesinde, hızda ve maliyette kendilerine sunuyoruz.

EYLÜL - EKİM 63


Romanya, askeri deniz filosunu modernize ediyor ROMANYA Savunma Bakanı Mircea Duşa, “Regina Maria” ve “Regele Ferdinand” firkateynlerinin bu senenin sonbaharında modernize edileceklerini söyledi.Mircea Duşa, “Biz donanmanın modernize edilmesine çok büyük önem veriyoruz. Bu sonbaharda iki firkateyn son nesil elektronik cihazlarla, son nesil elektronik askeri cihazlarla ve son nesil silahlarla donatılacaklardır” açıklamalarında bulundu. Romanya Savunma Bakanı Duşa, uzun vadede donanmaya ait olan başka gemilerin de modernizasyon sürecine girmelerinin planlandığını kaydetti. Ayrıca korvet tipi yeni gemileri satın almayı hedeflediklerini kaydeden Duşa’nın açıklamalarına göre, şimdiye kadar kiralanan römorkör tipi gemilerden de bu sene iki tane satın alınacak. Modernize edilecekler arasında, 1996’dan beri çalışmayan Romanya’nın tek denizaltısı Delfinul da bulunuyor.

Savunma

Türkiye'nin ilk havuzlu çıkarma gemisi 2021'de hazır

64 EYLÜL - EKİM

DENİZ Kuvvetleri Komutanlığı’nın (DKK) ilk "havuzlu çıkarma gemisi"nde çalışmalar hızla ilerliyor. Geçtiğimiz aylarda Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) ile Sedef Gemi İnşaatı Sanayi A.Ş. arasında imzalanan gemi projesinin önceki gün de ASELSAN ve HAVELSAN tarafından sistemlerinin yapılması anlaşması imzalandı. 2021 yılında DKK’ya teslim edilmesi planlanan geminin alt kısmında yer alan havuz içerisinde sahile tank ve benzeri savaş araçlarının çıkarılmasını sağlayacak gemiler bulunuyor. Yine gemiye helikopter inebilirken, gemiden top ve füze atışı da yapabilen özellikler

bulunacak.Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, yeni gemi projesiyle, Ege, Akdeniz ve Karadeniz’de asgari bir tabur büyüklüğündeki bir kuvveti ana üs desteği gerekmeksizin, kendi lojistik desteği ile kriz bölgesine intikal ettirebilecek bir gemiye sahip olacak. Tam yüklü deplasmanda 27 bin 436 ton ağırlıkta ve 231 metre boyunda inşa edilmesi planlanan havuzlu çıkarma gemisi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin deniz platformu olacak. Yeni gemi için yapılan anlaşma neticesinde ASELSAN 127 milyon 252 bin avro, HAVELSAN ise 87 milyon avro tutarında iş yapacak.


MIRA MARINE

SOLE GLOBAL DISTRIBUTOR MARINE LUBRICANTS Osmanağa Mah. Özpark Sk. No:7 Kadıköy/İst.- Türkiye Tel: +90 216 449 1900 Fax: +90 216 449 3169 E-Posta: info@miramarine.com.tr Web: www.miramarine.com.tr


Omikron Crew Alman devi Oldendorff’la anlaştı

Eğitim

MTR Eğitim ve Danışmanlık Direktörü Özgür Alemdağ

66 EYLÜL - EKİM

Türkiye’deki tecrübeli gemi adamı fazlasına yurtdışı piyasalarda istihdam imkanı yaratmak ve yurtiçinde armatörlere etkin insan kaynakları çözümleri üretmek amacıyla, 2014 Kasım ayında kurulan Omikron Crew, Ekim başı itibariyle hizmet verdiği kuruluşlara Alman devi Oldendorff firmasını ekledi. Omikron Crew direktörü Özgür Alemdağ firmanın hikayesini anlattı... Son 11 yılını Denizcilik eğitimi ve insan kaynakları uygulamalarıyla iç içe geçirdim. 1999 Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Güverte Bölümü mezunuyum. Bir süre öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2 şer yıl özel sektörde eğitim enspektörlüğü ve koordinatörlüğü yaptım. Üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışırken Türk gemi adamının global denizcilik filosunda neden yer almadığı sorusu hep kafamı kurcalardı. Önceleri denizcilik firmalarının ihtiyaç duydukları eğitim altyapısını 3. Parti olarak kurmak için altyapı çalışmalarına başladım ve bugün 2014’te yola çıkan ve 23 denizcilik

firması, 115 gemiye hizmet veren MTR (MaritimeTrainer) markası ortaya çıktı. Denizcilik firmalarının ihtiyaç duyduğu personel seçimi, oryantasyon eğitimi ve spesifik eğitimlerinin online ve onaylı bir şekilde verilmesini sağlayan bu altyapı sayesinde birçok firmanın ihtiyaçlarını maliyet etkin bir şekilde tecrübeli ekibimizle karşılamaya başladık. Hazırladığımız TÜBİTAK projesiyle yakın zamanda Koster filosuna da Koster Akademi adı altında hizmet vermeyi planlıyoruz. Bu süreçte yıllardır kafamı kurcalayan “Manningand Training” konseptiyle yurt dışına gemiadamı arzı projesi aklımdan hiç çıkmamıştı. 2010 yılında uluslararası “Manningand Training” Konferansının Türkiye’de yapılmasına ön ayak ol-

dum, sektörün önde gelenlerinin Türkiye’yi tanımasını istedim ve konferansta bu işin Türkiye’de birçok ülkeden daha iyi yapıldığını anlatmaya çalıştım. Yeni açılan okullar ve yapılan yatırımlarla, filo gelişimi karşılaştırıldığında ortaya çıkan rakamlarda bu fazlayı ortaya çok açık koymaktaydı. Bir sonraki konferansa Manila’da katıldım ve orada Wallem, Marlow, Norwegian Maritime Foundation, Thome gibi birçok önde gelen Crewing ofislerle konuşma ve onları Türkiye’ye davet etme fırsatını buldum. O dönem Ukrayna ve Romanya’ya fazlasıyla yatırım yapılırken maalesef Türkiye’ye yatırım yapmaktan kaçınıyorlardı. Bunun farklı sebepleri vardı; Türk Ticaret filosunun gemi adamlarımıza yeterli gelmesi, dil, din, yemek ve kültür farklılıkları gibi... Ve o zamana kadar her ne kadar geçmişte ciddi sayıda gemiadamımız yabancı filolarda çalışsa da Türk Ticaret filosu büyüdükten sonra bu trendin ortandan kalktığına kanaat getirdim. Aradan zaman geçti ve MTR 2014 başında başladığı yolculukta yavaş yavaş büyümeye başladı. Uzun yıllardır tanıştığımız ve bu konudaki fikirlerimizin ortak olduğu bir arkadaşım bana Yunanistan’da kurulu bir “Manningand Training” firması sahibinin kartını iletti. Ukrayna’da yer alan Crewing ofisinin eğitim merkezlerinin açılışı dönüşünde uçakta yan yana oturmuşlar ve bu süreçte benim böyle bir arayış içerisinde olduğumu iletmişti. İlk yaptığım şey “Manningand Training” konusunda aklımdakileri ve yapmak istediklerimi bilimsel verilerle destekleyen bir sunum hazırlamak oldu. Sunumu incelediklerinde görüşmek üzere sözleştik ve Posedonia fuarını fırsat bularak ofislerinde kapsamlı bir sunum yapma fırsatım oldu. Yaklaşımları oldukça pozitifti. İlerleyen dönemde birkaç Türkiye ziyareti ardından Altunizade’deki


aşılamaya çalıştık. Öncelikle profesyonel anlamda Manning işinin uluslararası piyasada yoğun bir şekilde kullanıldığını, bunun sanılanın dışında gemiadamının emeği çalınarak değil, verilen hizmet karşılığı armatörden alınan düzenli ödemelerle gerçekleştiğini anlattık. Ayrıca, bugün denizcilikte ilerlemenin bir yolunun da uluslararası piyasada adımızı ve kalitemizi duyurmaktan geçtiğini biliyoruz. Bugün büyük filolarda hizmet edecek Kaptan/Baş Mühendislerimizin yarın karada iyi pozisyonlarda olacağı gerçeğini de hatırlattık. Yeni jenerasyonun diğer konulara çok da takılmadığını gördük. En azında bir kere böyle bir tecrübeyi yaşamalarının onlara uluslararası firmalarda çalışabilecek bir referans katacağını ilettik. Ayrıca tecrübeler gösterdiki, yurtdışında kullanılan dil hiç de korktukları gibi onları zorlamadı aksine kendilerini daha iyi hissettiler. Bugün çalışan bazı zabitlerimizi yarın bu firmalarda enspektörler olarak göreceğimizden hiç şüphemiz yok. Öncelikle çok sıcak karşılanmasa da bu fikir gittikçe yaygınlaşmaya başladı. Özellikle bu tip tecrübeyi edinen zabitlerin yaşadıklarını paylaşmaları da oldukça faydalı oldu. Bizde bu süreçte bu operasyonun uluslararası bacağını öğrenme fırsatını yakaladık. Oldendorff anlaşmamız ise gelen bir mesajla başladı. Mezunlar iletişim kanalıyla aldığımız e-mailde Oldendorff ’un Türk gemiadamı aradığı yazıyordu. İletişime geçerek bu hizmeti Türkiye’den karşılayabileceğimizi ilettik ve olumlu karşılandı. Yaptığımız kapsamlı toplantı sonucunda Türkiye’deki hizmetleri bizim sağlamamızı istediler ve ilgili anlaşmayı imzaladık. Bu sene 5,

seneye 17 gemi teslim alarak yönetimini kendi yaptığı 70 gemilik bir filoya ulaşacak, geçmişi 1920’lere dayanan Oldendorff firması, bünyesinde bulundurduğu 500’den fazla gemiyle şahsa ait olan, nadir büyük ve köklü firmalardan biri ve hem büyüklüğü hem de ismiyle oldukça prestijli. Halihazırda planlanmış 23 personeli devralarak bundan böyle süreci biz yönlendireceğiz. Umarım kısa sürede sayıyı çok daha fazla arttırma şansını yakalarız. Aynı zamanda Manning ve Training konseptini ilk defa bir Türk armatörle de gerçekleştirme fırsatını yakaladık. İmzalamak üzere olduğumuz anlaşmayla 7 gemilik bir filoyu, Filipinli rating ve Türk gemiadamlarıyla donatırken tüm personelin eğitim ve değerlendirmelerini MTR sistemi üzerinden gerçekleştireceğiz. Eğitimin yanısıra gemi üzeri video desteğimizle de benzerlerimize oranla büyük maliyet ve etkinlik avantajı sağlayacağız. Amacımız bir yandan Türk gemiadamının yurtdışına açılan kapısı olmakken diğer taraftan da Türk armatörüne anahtar teslim, insan kaynakları ve eğitim çözümleri üreterek rekabet avantajlarını arttırmaktır.

Eğitim

ofisimizi Omikron Crew Management adı altında açtık ve ekibimize daha önce sektörde İnsan Kaynakları Müdürü olarak görev yapmış olan Burak Şermet’i kattık. Epsilon Hellas firması 40 yıllık bir birikimiyle, Filipinlerde 4 ofis ve eğitim merkezi, Ukrayna’da ofis ve eğitim merkezi, Rusya ve Romanya’daki ofisleriyle halihazırda 320 gemilik bir filoya, gemi üzerindeki aktif 4 bin 500 personeliyle insan kaynağı ve eğitim sağlamaktaydı. Öncelikli amacımız hizmet verdiği geleneksel Yunan Armatörüne, Türk Zabiti göndermekti. Hummalı bir çalışmayla tüm sertifikalarımız aldıktan sonra ilk zabitimizi Rum Bayraklı bir Yunan Armatörünün gemisine gönderdik. Bu giden zabitimiz ve belki de Türkiye için çok değişik bir tecrübeydi. Yunan Zabitle ve Filipinli personelle çalışan zabitimiz kontratını başarıyla tamamladıktan sonra yurda döndü. Bu süreçte Frangoulis, Chartworld, Allseas gibi firmalara personel gönderme şansımız oldu ve oldukça olumlu geri dönüşler aldık. Karşımızdaki problemlerden bazıları aşağıdaki gibiydi; • Türk Zabitanının Crewing işine simsarlık gözüyle bakması, • Zabitlerin dil yeterliliğine güvenmemesi, • Yabancı personel, dil, din, yemek farklılıkları, • Yunan armatörünün Türk Zabit çalıştırmak konusundaki çekinceleri Bu ve bunun gibi engelleri ortadan kaldırmak için Epsilon Yunanistan’da hummalı bir tanıtım çalışması yaparken, bizde katıldığımız kariyer günlerinde ve görüşmeye gelen zabitlere elimizden geldiğince bu konudaki fikirlerimizi

EYLÜL - EKİM 67


FG Wilson’dan marinalar ve yatlar için de kesintisiz enerji kaynağı FG WİLSON Türkiye, büyük yaşam alanları için üretilen yüksek kapasiteli jeneratörlerin yanı sıra F Product serisini de hizmete sundu. Avrupa’nın en büyüğü ve dünyanın önde gelen güvenilir markası FG Wilson’ın uluslararası garantisi ile üretilen F Product jeneratörler artık Türkiye’de karada olduğu gibi denizde de konforu sağlıyor. Gelişen teknoloji ile birlikte değişen yaşam tarzları ve trendler, sürdürülebilir enerji kaynağının

önemini daha da öne çıkardı. Evde, iş yerinde ve hayatımızın birçok alanında kesintisiz konforu sağlayan güç kaynağı jeneratörler, hayatımızın görünmez kahramanları haline geldi. FG Wilson’un konut ve orta büyüklükte işletmeler ve ayrıca marina ile yatlar için ürettiği F Product jeneratörler, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Kocaeli, Afyon, Adana, Konya, Kayseri ve Gaziantep’teki satış noktalarından kolayca temin edilebilecek.

Yan Sanayi

İngiliz Savaş Gemileri Aliağa'da

68 EYLÜL - EKİM

İNGİLTERE Savunma Bakanlığı, Kraliyet Donanmasının envanterinden düşürülerek emekliye ayrılan, Sheffield sınıfı hafif güdümlü füze destroyerlerinden HMS YORK ile HMS EDINBURGH, Aliağa Gemi Geri Dönüşüm Bölgesi'nde bulunan Leyal Gemi Söküm Şirketine satıldı. Geçen sene aralık ayında 95 borda numaralı HMS MANCHESTER isimli Sheffied sınıfı destroyeri, Leyal Gemi Söküm Şirketine satan İngiliz Savunma Bakanlığı, 97 borda numaralı HMS EDINBURGH ve 98 borda numaralı HMS YORK isimli Sheffield sınıfı hafif güdümlü füze destroyerlerini, yine Leyal Gemi Söküm Şirketine sattığı kaydedildi. 27 Eylül 2012'de emekliye ayrılan HMS York (D98) ile 6 Temmuz 2013'de emekliye ayrılan HMS Edinburgh (D97) isimli destroyerlerin, İngiltere Savunma Bakanlığı'nın onayının alınması ile birlikte Aliağa Gemi Geri Dönüşüm Bölgesi'nde faaliyette bulunan Leyal Gemi Söküm Şirketine satıldı. İngiliz Kraliyet Donanmasına ait gemilerin Aliağa'ya geldiği ve baştan kara yapılarak sökülmeye başlanacağı öğrenildi.

Türkiye’den İsrail’e yüzer iskele İSRAİL'in Tel Aviv kentinde inşaatı süren marinanın Koçak- Mar adlı Türk şirketi tarafından yapılan beton yüzer iskeleleri, Muğla'nın Marmaris ilçesinden yük gemisiyle gönderildi.Marmaris'te bir inşaat firması tarafından üretilen 19 beton yüzer iskele, gemiye yüklenerek İsrail'e sevk edildi. Firmanın merkezinden kamyonlara yüklenen beton iskele parçaları, Marmaris Limanı'na getirildi. Beton bloklar burada büyük vinçler yardımıyla "Kazım Dadaylı" isimli yük gemisine nakledildi. Gemi daha sonra İsrail'in Tel Aviv Limanı'na gitmek üzere yola çıktı. İhracatı gerçekleştiren KOÇAKMAR şirketinin yetkilisi Çağatay Koçak, gazetecilere yaptığı açıklamada, denizcilik ve marina imalatı üzerine faaliyet gösteren bir firma olduklarını söyledi. Beton yüzer iskele imalatı yaptıklarını belirten Koçak, "Türkiye'deki birçok marinaya benzer hizmetler veriyoruz. İsrail'i firma araştırma yaparak beton yüzer iskeleyi bizden almaya karar verdi. Tel Aviv'deki marina için 19 beton yüzer iskele parçası siparişi aldık" dedi.


Gemi İnşa

GATE�TO LOGISTICS

18-20 Kasım 2015 İstanbul www.logitrans.com.tr

EYLÜL - EKİM 69

Uluslararası Transport Lojistik Fuarı Organizasyon EKO MMI Fuarcılık Ltd. Şti.

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.


“Türkiye

bir aktarma merkezi olmalı” Türkiye’nin coğrafi konumu açısından çok önemli bir noktada olduğunu söyleyen Burkont Lojistik Bölüm Müdürü Turgay Saltan, Türkiye’nin bunu kullanması ve limanlarda kuracağı sistemle bir aktarma merkezi haline gelerek bölgesinde önemli bir ekonomik güç olma yolunda büyük bir adım atmış olur dedi.

Lojistik

Burkont Lojistik Bölüm Müdürü Turgay Saltan

70 EYLÜL - EKİM

Ü

lke olarak jeopolitik açıdan çok güzel bir konumda olduğumuzu ifade eden Burkont Lojistik Bölüm Müdürü Turgay Saltan, sektörümüzün; Dubai’yi, Singapur’u, İspanya’yı örnek alması gerektiğini anlattı. Saltan, “Mesela Singapur bütün Asya’nın gemilerini küçük bir ülke olmasına rağmen aktarıyor. Aynı şekilde İspanya da öyle... Dubai’nin gelirlerinin petrolden sonraki en büyük payı aktarmadan geliyor. Orta Doğu’nun neredeyse bütün gemileri Dubai limanlarına uğruyor. Bu aktarmalarda her konteynerden Dubai para kazanıyor. Ekonomisi çöken Yunanistan senelerce Pire Limanı’nda aktarma yaptı. Yunanistan’ın küçük limanları da aktarma yapıyor. Malta dahi bunu kullanıyor. Biz Türkiye olarak, ne Mersin, ne İzmir ne Antalya’da ya da başka bir yerde aktarma hizmeti veren bir liman yaratamadık. Nasıl ki İstanbul’da yapılacak yeni havalimanı aktarma merkezi olacak, denizde de bundan kat kat fazla gelir elde edebiliriz” dedi. Bizim devletimiz maalesef uluslar

arası armatörleri kontrol edemiyor veya tam olarak onlar hakkında bilgisi yok diyen Saltan, “Forwarderlerin nasıl bir katkı sağladığı devletimiz tarafından anlaşılmıyor. Devletin bütçesine bu firmalar tarafından daha ne kadar ek gelir geleceği düşünülmüyor. Limanların üzerinden ne kadar gelir alacağı bilinmiyor. Küçücük bir ülke olan İsrail bile iki limanından aktarma yaparak önemli bir gelir elde ediyor. Biz bunu yapamıyoruz. Transit olarak bizim gümrük prosedürlerimiz hala uygun değil. Biz bunu 2012’den beri firma olarak yapıyoruz. Türkiye’de bunu yapan tek firmayız. Dubai’den, Mısır’dan, İsrail’den,Tunus’tan gelen ve farklı destinasyonlara giden konteynerleri tahliye ediyoruz. Ama maliyeti çok fazla. Singapur bunu 5 dolara yaparken, biz 250 dolar harcamak zorunda kalıyoruz. Buna rağmen bize talep var. Bizim gümrüklerimiz transit mallara uygun hale getirilirse sadece komple konteynere değil parsiyele de önem verilirse Türkiye çok önemli bir aktarım merkezi haline gelir. Artık uyanmamız gerekiyor. Bunu bire bir devlet yapmaz zaten. Devletin firmaların önünü açması gerekiyor. Biz kazandığımızın vergisini ödedikçe devlet de kazanacak ve çok önemli bir gelir elde etmiş olacak” ifadesini kullandı. Firma yapısından da bahseden Turgay Saltan, “Firmamızda yaklaşık 50 kişi çalışıyor. Personelimizin içerisinde yabancı çalışanlar da var.

Bölgesel bazlı çalışıyorlar. Yönetim merkezimiz İstanbul ama finans merkezimiz Bursa’da.Burkont Lojistik 2004 yılında firma olarak faaliyetine başladı ancak o tarihten öncesi de var. 1977’den bu yana gelen bir taşımacılık sektörü tecrübemiz var. Zaten 2004 yılından önce firma ortakları sektörün büyük firmalarında önemli görevlerde çalışıyorlardı. Oradan ayrılıp edindikleri tecrübelerle Burkont Lojistik’i kurdular. İlk olarak Bursa’da 4 kişiyle başladık. 2006 yılında Mersin şubemizi açtık. 2010 yılında İstanbul, 2013 yılında Konya ve 2014 yılında da Tunus şubemiz açıldı. Türkiye’de 4, yurtdışında da bir noktada hizmet vermekteyiz” şeklinde konuştu. Yüzde yüz Türk firması olduklarının altını çizen Saltan, “Her ne kadar tecrübemiz komple konteyner olsa da Bursa’da önceleri parsiyel taşımacılık olarak iş yapmaya başladık. Çünkü Gemlik’te parsiyel taşımacılık yoktu. Ne ihracat vardı, ne de ithalat vardı.Gemlik’te 2011 yılına kadar parsiyelde tek firmaydık. O tarihten sonra bir firma daha bu işi yapmaya başladı. Biz Gemlik’te Türkiye’de ilk defa İstanbul’da dahi açılmayan parsiyel servisleri açtık. Bizim firma politikamız direk parsiyel servisi açmaktır. İstanbul şubemiz açılınca tabi bizim yelpazemiz daha da genişledi. Buradan da hizmet vermeye başladık. Kimsenin parsiyel hizmeti açmadığı; Meksika’ya, Brezilya’ya, Hindistan’ın çeşitli limanlarına, Bangladeş’e direk


Genelde kapı teslim yapıyoruz. İlaç ithalat servisi verebilen Türkiye’deki 3-4 firmadan biriyiz” dedi. Anlattığı hizmetlerin aslında standart hizmetler olmadığını ifade eden Turgay Saltan, “Bu hizmetler sadece bizim müşterilerimize sunduğumuz özel çalışmalardır. İthalat ve ihracat lisansı olmayan firmaların mallarını onlar için kendi üzerimizden getirebiliyoruz. Bizim bütün müşterilerimiz web sitelerimizden konteynerlerinin ve mallarının takibini yapabiliyorlar. Müşterilerimize biz bunu 2006 yılında sunduk. Yüklerinin çıktığını, aktarıldığını, hangi ülkeye ne zaman varacağı bilgilerine ulaşmaları standart bir uygulamadır. Web sitemizin üzerinden rezervasyon geçebiliyorlar. Yazılımımıza bağlanıp evraklarını depolayabiliyorlar, gerektiği zaman oradan alabiliyorlar. Web sitemiz ile ilgili bir geliştirme çalışmamız var. O hayata geçtiğinde müşterilerimiz navlun alma, hesaplatma, sistem üzerinden bize rezervasyon geçme, fiyatları karşılaştırma gibi işlemleri yapabilecekler. Hatta site üzerinden ödeme yapabilecekler.Biz teknoloji kullanımında zamanın önünde gitmek için çaba sarfediyoruz. Ocak ayında yeni sistemimiz devreye girecek ve müşterilerimize daha hızlı ve daha etkili hizmet

etmenin mutluluğunu yaşayacağız” ifadesini kullandı. Sektör hakkında görüşlerini belirten Saltan, “Biz 2 ay önce krizi hissetmeye başladık. Zaten şu günlerde de Çin’deki kriz patladı. Her nekadar biz toparlanmaya başladık deseler de Avrupa zaten krizi hala yaşıyor. Krizin başlangıcı Amerika’daydı ve krizden en önce çıkan da yine Amerika oldu. 2015 bizim için güzel geçiyor. 2016 yılında Çin krizinin biraz daha derinleşmesiyle Avrupa’nın biraz daha kötü duruma düşeceğini biliyoruz. Arap Körfezi’ne de yansıyacak bu durum. Çünkü Çin en çok petrol ithal eden ülke konumunda. Üretim düştüğünde petrol ihtiyacı da düşecek. Zaten petrol fiyatları da düştü. Bu onları biraz daha zorladı. Çin’deki kriz derinleştikçe Arap Körfezi daha da hissedecek bu krizi. Biz bunu tam olarak kestiremiyoruz. Çünkü yaz dönemindeyiz. Yaz döneminde Arap ülkeleri ve Afrika biraz daha gevşek çalışırlar. Bunu biz Eylül ayının sonuna doğru tamamen görülebilir olacak verilere ulaşacağız. Biz de yeni sezona o zaman hazırlanıyoruz zaten. Yeni bölgelerimiz planlanacak. O durumlara göre hareket ediyoruz bizde” şeklinde konuştu.

Lojistik

İstanbul’dan hatlar işletiyoruz. Tabiki sektörde bu işi yapan firmaların hizmet verdiği diğer taşımaları da yapıyoruz. Ortadoğu’ya, Singapur’a, Barselona’ya, Akdeniz’in bazı bölgeleri, Batı Afrika gibi bölgelere gidiyoruz. Ama Doğu Afrika, Arap Körfezi, Singapur, Uzak Doğu, Avustralya, Yeni Zelanda bölgelerine de gidiyoruz. Aynı zamanda daha çok uluslararası lojistik firmalarını vermiş olduğu ve Antwerp veya Hamburg aktarmalı olarak getirdiği bölgelerden biz direkt olarak servis veriyoruz. Şu anda da o bölgelerde rakibimiz yok” ifadelerini kullandı. Burkont Lojistik’in tehlikeli yük olarak parsiyel servis veren tek firma konumunda olduğunu söyleyen Tarlan, “Tehlikeli yükü sadece biz taşıyoruz. IMCO 2.1’den 9’a kadar çıkabiliyor. Her hafta bizim direk servislerimizin yanında aktarmalı olarak da taşıyoruz. Mersin’deki firmamız daha çok komple konteyner ağırlıklı. Orada hiç parsiyel yapmıyoruz. Orası aynı zamanda bizim İran, Irak ve Türki Cumhuriyetlere konteyner aktarması yaptığımız şube. Amerika’dan gelen konteynerler var. Bunlar Mersinde boşaltılıyor. Tenteli araçlara yükleyip, gümrük işlemlerini yaptıktan sonra bu ülkelere sevk ediyoruz.

EYLÜL - EKİM 71


Aliağa'nın hedefi kıtalararası konteyner aktarma merkezi olmak YILIN ilk 6 ayında 2 bin 375 geminin yanaştığı Aliağa, İstanbul Ambarlı’yı sollayarak İzmit’ten sonra ikinci yoğun bölge oldu. Şimdi hedef yeni yatırımlarla kıtalar arası konteyner aktarma merkezi olmak. İzmir Körfezi’ndeki derinliğin yetersiz gelmesinden kaynaklı liman yatırımlarının yoğunlaştığı Aliağa Nemrut Körfezi baş döndürücü bir gelişmeye sahne oldu. Yılın ilk 6 ayında 2 bin 375 geminin yanaştığı Aliağa, İstanbul Ambarlı’yı sollayarak İzmit’ten sonra ikinci yoğun bölge oldu. Şimdi hedef yeni yatırımlarla kıtalar arası konteyner aktarma merkezi olmak. İzmir iş dünyasının en tartışmalı konularından biri olan “İzmir Limanı mı? Aliağa limanları mı?” ikilemine en somut yanıt deniz taşımacılığı rakamları oldu. 2015 yılının ilk 6 aylık verilerine göre Aliağa Nemrut Körfezi’ndeki 13 liman işletmesine yanaşan gemi sayısı Marmara’nın en büyük limanlarından biri olan Ambarlı’yı geçti, İzmit’ten sonra Türkiye ikinciliğine yükseldi. İzmir Limanı ise Ambarlı, Mersin, İskenderun, Tuzla, İstanbul, Samsun ve Tekirdağ’ın ardından onuncu sırada yer aldı.

Limanlar

APM Terminals Türkiye’de yeni yatırım arayışında

72 EYLÜL - EKİM

Navibulgar Services (NBS) Türkiye’de gemi ikmal şirketi kurdu TEMMUZ 2015 itibariyle, NBS markası altında yeni bir gemi tedarik şirketi İstanbul'da iş faaliyetlerine başladı. Halihazırda Bulgaristan ve Romanya ofisleriyle Karadeniz Bölgesi’nin önde gelen gemi tedarikçileri arasında bulunan NBS, böylece bölgesel erişim alanını genişletti. Ayrıca NBS, Türkiye’de kendi gemi tedarik şirketini kuran ilk Avrupa firması oldu. NBS’nin İstanbul’da açılan yeni firması Türkiye’nin tüm limanlarında gemi tedarik hizmeti sağlayacak. Yeni firma tüm gemi kumanya ve teknik malzeme hizmetlerini NBS tecrübesiyle, önde gelen üreticiler ve yerel imalatçılardan faydalanarak, yüksek kalite ve rekabetçi fiyatla hizmet sağlayacak. NBS’nin bu bölgesel gelişme hamlesiyle şirket, kaynak ve satın alma faaliyetlerinde konsolidasyon sağlayarak hizmet verdiği tüm destinasyonlarda müşterilerine önemli maliyet avantajı sağlayacak.

DÜNYANIN en büyük liman işletmeciliği firmalarından Hollanda merkezli APM Terminals, Türkiye’de yeni yatırım arayışlarını sürdürüyor. Firma, arayışlarını Marmara Bölgesi ve İstanbul yakınlarında konteyner dışı terminal işletmeciliğine yoğunlaştırdı. Yaklaşık 5 yıl önce Petkim ile Aliağa’da konteyner limanı kurulması ve işletilmesiyle ilgili görüşmelere başlayarak Türkiye pazarına adım attıklarını dile getiren APM Terminals Türkiye Genel Müdürü Mogens Wolf Larsen, “Bu girişim 2013 yılında inşaatına başlanan ve Ege Bölgesi’nin en büyük konteyner limanı olan projenin taraflarca imzalanması ile önemli bir aşamaya geldi. Konteyner ve genel kargo yük rıhtımlarından oluşacak olan limanımızın inşaatının bu yılın son çeyreğinde tamamlanması ve 2016’nın ilk çeyreği içinde olağan ticari faaliyetlerine başlamasını planlıyoruz. Türkiye APM Terminals için önemli ve yatırım planları açısından öncelikli ülkeler arasında yer alıyor” diye konuştu.


Huzur Huzur Yat Yat

HAYALLERİNİZİ HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

EYLÜL-EKİM • | 15 |

GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE Telefon: (+90 Mah. 216) Tersaneler 395 29 30 Cad. - (+90Nuh 533) 500 93 /No:3 Fax: (+90 446 68/ 48 Evliya- Çelebi San. Sit76 A Blok Tuzla 216) - İSTANBUL TÜRKİYE 80 Adres: Temmuz Ağustos 2013 E-Posta: info@huzuryat.com.tr www.huzuryat.com.tr Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48 E-Posta: info@huzuryat.com.tr - www.huzuryat.com.tr

7 DENİZ


CYE Petrol yakıt kalitesi ve miktarını raporluyor CYE Petrol, 2014 yılında denize indirdiği iki yeni bunker barcında kullandığı, müşterilerinin istediği kalite ve miktarda ürünün ikmal anında raporlamasını sağlayan Emerson marka Mass Flow Meter çözümü ile sektördeki güvenini perçilenledi. Merkezi İstanbul’da, yakıt depoları Gebze Poliport tesislerinin içinde yer alan CYE Petrol, gemilere hareket veren ana makinaların çalışmasını sağlayan yakıtın tedarikini sağlıyor. Türkiye`deki son Fortune 500 araştırmasında 392’inciliğe kadar yükselen firmanın Genel Müdürü Deniz Eraydın, "Müşterilerimize ürünü

Türkiye’nin en iyi iki deposundan birinde sakladığımızı, kaliteli tankerler ile uluslararası Marpol Annex VI diye bilinen prosedüre ve dünyada kabul edilmiş en yüksek gemi yakıt standardı ISO 8217- 2012 (E)‘ye göre ikmaller yaptığımızı belirtiyorduk. Ancak Emerson marka dünyaca kabul görmüş sertifikalı Mass Flow Meter çözümünü kullanıyor oluşumuz, ürün kalitesi ve miktarındaki hassasiyetimizi de perçinledi. Biz tüm bu artılarımızdan dolayı hem Türkiye’nin hem de dünyanın en iyi yakıt ikmal şirketiyiz" dedi.

Kısa Kısa

Yalova'ya lojistik üs geliyor

74 EYLÜL - EKİM

İthal gemilere vergi muafiyeti getirildi DENİZ ticaretinin geliştirilmesi amacıyla ithal gemilere vergi muafiyeti getirildiği bildirildi. Yeni düzenleme KİT'lere ait gemilerin ithalatına da kolaylık getirdi. Deniz Ticaret Filosunun Geliştirilmesi ve Gemi İnşa Tesislerinin Teşviki Hakkında Kanun'un uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yeniden belirlendi.Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Deniz Ticaret Filosunun Geliştirilmesi ve Gemi İnşa Tesislerinin Teşviki Hakkındaki Kanunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.Yeni yönetmeliğe göre ithal edilen gemiler veya su araçları, ithal tarihinden sonra belirtilen şartlardan birini kaybettikleri takdirde faaliyet yapamayacaklar ve adlarına Denize Elverişlilik Belgesi veya Su Aracı Uygunluk Belgesi düzenlenemeyecek. Kamu iktisadi kuruluşlarına ait gemiler, yüzer havuzlar ve deniz turizm aracı ithallerinde P&I sigortası aranmayacak. Bakanlıkça muteber kabul edilen P&I Kulüplerin ve kabul edilen klas kuruluşlarının listesi, onaylandıktan sonra ilgililere duyurulacak.

YALOVA'da hayata geçirilmesi planlanan yeni Organize Sanayi Bölgesi ve Lojistik Üssü projesi sayesinde yerli ve yabancı yatırımcıların bir araya getirilmesi hedefleniyor.Marmara Bölgesi'nin hızla gelişen ve değer kazanan ili Yalova'da devasa bir sanayi atılımı yapılıyor. Kurulacak olan yeni organize sanayi bölgesi ve lojistik üssü sayesinde, Yalova Marmara Bölgesi'nin organize sanayi ve lojistik üssü haline gelecek. Merkezi Yalova'da kurulacak olan proje sayesinde Türkiye'nin önde gelen sanayici ve yatırımcıları ile Orta Doğu ve Avrupa'nın önde gelen yabancı yatırımcıları bir araya gelecek. Bölgede arsa fiyatlarını da artıracağı beklenen proje, dünyadaki birçok sanayi projesini inceleyerek projelendirilmiş. Tüm alt yapı sistemlerinin oluşturulduğu ve hiçbir ruhsat veya imar sorunu olmayan projede tüm plan ve güvenlik prosedürleri de onaylı durumda. Uluslararası ulaşım alanları ve projeleri devam eden, şehirlerarası yolların merkezinde kurulacak olan projenin metrekare birim fiyatlarını da artırması öngörülüyor.


Hareket Nakliyat, Kıyıköy projesini Ekim Ayında tamamlayacak PROJE taşımacılığı ve yük mühendisliği alanında Türkiye'de faaliyet gösteren Hareket Nakliyat, Kırklareli Kıyıköy Rüzgar Enerjisi Santrali ekipmanlarının taşıma ve montaj işlemlerini 2015'in Ekim ayında tamamlamayı hedefliyor. Hareket, 15 adet 3 MW'lık Delta N117/ R91 tipi rüzgar santralinin 57,5 metrelik kanatlarını İzmir Çiğli'de bulunan TPİ firmasından, 5 set türbin kulesini Gönen Gesbey firmasından ve 10 set türbin kulesini ise Gemlik Çimtaş firmasından alarak Bandırma Limanı'na naklediyor. Buradan feribotla Tekirdağ Limanı'na getirilen ekipmanlar Kıyıköy Rüzgar

Enerjisi Santral sahasına taşınıyor. Hareket, ayrıca yurtdışından gelen Nacelle, hub ve drivetrain ekipmanlarının altı setini Tekirdağ Limanı'ndan, şantiye sahasına taşıyor. Kalan dokuz set ise üstlenici firma tarafından Almanya'dan karayoluyla sahaya taşınıyor. Projede ön kule dikimi için 500 tonluk Liebherr LTM 1500 ve 200 tonluk Demag AC 200-1 mobil vinç kullandı. Projenin devamında ana vinç olarak 600 tonluk Demag CC 2800-1 NT paletli, yardımcı vinç olarak da 200 tonluk Demag AC 200-1 mobil ve 75 tonluk araç üstü vinç kullanacaklarını ifade etti.

BSM Maersk Line’ın gemilerini yönetecek

BERNHARD Schulte Shipmanagement ( BSM) dünyanın en büyük konteyner nakliye şirketi Maersk Line’ın gemilerinin yönetiminin tamamını aldı. BSM Gemi İşletmeciliği Merkezi, ilk olarak Hamburg’da bulunan ve halihazırda Maersk tarafından yönetilen 2500 ila 11 bin TEU arasında değişen büyüklüklerde altı gemiyi, önümüzdeki beş yıl boyunca idare edecek. BSM mürettebatı, teknik operasyonlar, güvenlik performansı, çevresel performans ve enerji verimliliği de dahil olmak üzere yönetimin tüm yönleriyle sorumlu olacak. BSM CEO'su Kaptan Norbert Aschmann, "Biz sürekli Maersk Line filosunun yönetimini geliştirmek için onların amacı doğrultusunda çalışacağız ve bu sözleşmeyi imzaladığımız için son derece gururluyuz. Bu sözleşme dünyanın en büyük konteyner şirketinin bize olan güvenini gösteriyor. BSM olarak bu sözleşme bizim performansımızın bir anahtarıdır. Başta güvenlik, operasyonel verimlilik ve şeffaflık bizim çalışma prensibimizi yansıtmaktadır” şeklinde konuştu. Sektörde 25 yıllık tecrübesi olan BSM, 13 bin 500 TEU’ya kadar çeşitli boyutlarda 180 konteyner gemisini dünya üzerinde dokuz bölgede yönetmekte.

Kısa Kısa

Limanlara Hollanda modeli

DENİZCİLİK ve liman projelerinde dünyada söz sahibi Hollanda, çevreye duyarlı Yeşil LimanGreen Port uygulamasında da Türkiye'deki limanlara model olacak. İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi'nde seminer veren Hollandalı Yeşil Liman danışmanlık firmaları temsilcileri ile Amsterdam Limanı yetkilileri, denizcilik ve liman alanında işbirliğine hazır olduklarını açıkladı. Seminerin açılış konuşmasını yapan İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, 'Yeşil Liman-Green Port' uygulamasına Türkiye'deki limanların büyük ilgi gösterdiğini söyledi. Yeşil Liman çalışmalarının Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü ve Türk Standartları Enstitüsü işbirliği ile devam ettiğini belirten Öztürk, 'Yeşil Liman-Green Port' sertifikasını ilk defa Arkas Holding'e ait Marport Limanı'nın aldığını, aralarında Egeports Kuşadası'nın olduğu 17 limanın 'Yeşil Liman-Green Port' sertifikası için başvuru yaptığını açıkladı.

EYLÜL - EKİM 75


Arkas Deniz Ticaret Filosu’na 2 Yeni Gemi ARKAS gemi yatırımlarına hız kesmeden, hem kendi filosunu hem de Türk Deniz Ticaret filosunu büyütmeye devam ediyor.Türkiye’nin en büyük konteyner gemi filosuna sahip Arkas, 43. gemisi M/V Kaptan Aytaç A ve 44. gemisi M/V Mehmet Kahveci A’yı filosuna kattı. 1,157 TEU kapasiteli M/V Aytaç A ve 1,201 TEU kapasiteli M/V Mehmet Kahveci A gemileri ile birlikte Arkas, 2015

yılında toplamda 9 gemi alarak gemi sayısını 44’e, filo kapasitesini ise 74 bin 792 TEU’ya yükseltti. Bu yatırımlarla Arkas gemi filosu 2014 yılında yüzde 9,5 büyüme gerçekleştirirken, 2015 yılının ilk 10 ayında yüzde 26 büyüme gerçekleştirmiş oldu. Arkas Deniz Ticaret Filosu’na katılan, M/V Kaptan Aytaç A gemisi 155,6 metre uzunluğunda ve 24,50 metre genişliğinde, M/V Mehmet Kahveci A

gemisi ise 154,6 metre uzunluğunda 24,50 metre genişliğinde. Her iki geminin reefer konteyner kapasitesi 250 adet.Türk bayraklı M/V Kaptan Aytaç A ve M/V Mehmet Kahveci A gemileri bakım çalışmalarının yapılmasının ardından Arkas Line tarafından Kuzey Afrika servisinde; İzmir-İstanbul-Gemlik-Cezayir- Annaba rotasında çalışacak.

Kısa Kısa

Denizcilik sektörü bayrak teşviki bekliyor

76 EYLÜL - EKİM

DENİZCİLİK sektörünün temsilcileri, yüksek vergiler nedeniyle Türk sahipli ama yabancı bayraklı olan yatların, yerlileşmesi için kalıcı çözüm bekliyor. Devletin, bu konuya 2009’da çözüm bulmaya çalıştığını ama başarılı olamadığını belirten İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Meclis Üyesi Nejat Ece, sıkıntıları şöyle anlattı: Uluslararası literatürde olmayan bir durum var; ‘yabancı bayraklı Türk sahipli tekne’ tanımı. Yönetmeliğe göre bu tür tekneyle 5 yıl Türkiye’de kalma hakkına sahipsiniz. Türkiye’yi bir kere terk edip gelirseniz 5 yıl daha kalma hakkınız var. Üstelik vergi ödemiyorsunuz.Buna karşın yabancı bir tekneyi alıp Türk bayraklı yapmak isterken verdiğiniz para ÖTV ve KDV ile katlanıyor. 2,5 katına kadar fiyat farkı var. Ayrıca Türk bayrağına geçtikten sonra boylarına göre devlete MTV ödüyorlar. İnsanlar bundan kaçıyor.Böylece yaklaşık 60 bin tekne kayda alınarak ekonomiye yılda 50 milyon dolarlık katkı sağlanacağını hesapladı. Ancak bu indirimlerin süresiz olması beklenirken, devlet 30 Kasım’a kadar uygulama kararı aldı.

Kanal İstanbul projesi yılsonunda başlıyor İSTANBUL’un büyük bir kısmını adaya dönüştürecek Kanal İstanbul projesinde yılsonuna kadar inşaat çalışmalarının başlaması bekleniyor. 15 milyar dolara mal olacak projenin fizibilite çalışmaları tamamlandı. Daha önceki planlarda 1.2 milyon olarak yer alan nüfus yoğunluk gerekçesiyle 500 bine çekildi. Karadeniz ve Marmara’nın yapay bir boğazla bağlanacağı Kanal İstanbul için Çinli, İtalyan ve Rus şirketlerle ön görüşmeler yapıldı. Projede fizibilite hazırlıkları tamamlanırken, ilk kazmanın yıl sonuna kadar atılması bekleniyor. Kendi kendini finanse edebilecek Kanal İstanbul’u yerli ve yabancı birçok şirket yakından takip ediyor. Panama Kanalı Projesi'ni gerçekleştiren MWH Global ve Çinli birçok şirket ihaleye ilgi duyarken, TAV da ortağı CCC ile yakından takip ediyor. Bu arada, proje için Rus ve İtalyan firmalarıyla da bazı ön görüşmeler yapıldı. Hatta İstanbul’daki deniz trafiğine çözüm için çok büyük bir Rus firmasının kanalın inşasını üstlenebileceğini aktardığı öğrenildi.



Boğaz’daki gemilere 24 saat kameralı denetim ULAŞTIRMA, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın geliştirdiği proje ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne ait gemiler, park ya da hareket halindeyken 24 saat kesintisiz kayıt ve çevrimiçi izleme yapacak. Kaptan telsiz ile görüşme yaparken, hem sesli hem de görüntülü olarak izlenebilecek. Bir riskin ortaya çıkması durumunda en yakın gemi ile anında müdahale edilebilecek. Ulaştırma Bakanlığı, İstanbul Boğazı’ndaki güvenlik önlemlerinin artırılması için yeni bir proje çalışmasına başladı. Özel sektör için Ar-Ge çağrısına çıkıldı. Projeyi üstlenecek olan firmaya, hibe desteği sağlanacak.Kurulacak bu kablosuz sistemle Boğaz’dan geçen gemilerin kaptanları telsiz ile görüşme yaparken hem sesli izlenebilecek hem de görüntülü olarak canlı takip edilebilecek. Boğaz güvenliğinin tehdit edildiğine ilişkin yapılan bir ihbar anında ise bu bölgeye en yakın gemi müdahale için yönlendirilecek.

Kısa Kısa

AB-Türkiye Gümrük Birliği’nde KazanKazan Yaklaşımı

78 EYLÜL - EKİM

Hopaport TANAP projesinde lojistik üs oldu TANAP projesi kapsamında iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında ulusal ve uluslararası yeterlik alan HOPAPORT, TANAP Projesine ev sahipliği yapacak. TANAP projesi kapsamında Posof Türk gözünden Erzurum’un Aşkale İlçesine kadar olan 375 Km’lik güzergâha döşenecek borularda Hopaport üzerinden çalışma yapılan şantiyelere gönderilmeye devam ediyor. Proje kapsamında 4 parti boruları getiren M/V Ahmet ÖNEL isimli gemide 243 adet boruyla HOPAPORT’a gelerek liman sahasına borularını boşaltmasını tamamlayarak HOPAPORT’ tan ayrıldı. Projeye önemli bir ayağında Lojistik üs görevini üstlenen Hopaport’ta gerek boşaltma ve gerekse boruların Erzurum’da bulunan şantiye sahalarına taşınmasında planlanan program doğrultusunda çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Hopaport Genel Müdürü Meriç Burçin Özer de çalışmaların her aşamasını yakından takip ederek çalışmaların program dâhilinde devam etmesi konusunda gerekli hassasiyeti göstermeye devam ettiklerini söyledi.

DIŞ ticaretimizin en güçlü meslek örgütlerinden olan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK işbirliğiyle gerçekleştirilen “AB-Türkiye Gümrük Birliği’nde KazanKazan Yaklaşımı” seminerine dış ticaretin farklı kesimlerinden yoğun ilgi vardı. Türkiye-AB ilişkilerinin en önemli boyutlarından birini oluşturan Gümrük Birliği’nin güncel gelişmeler ışığında değerlendirildiği etkinliğe Kamunun üst düzey katılımla yoğun destek verdiği görülürken; etkinliğin “19. Yılında Türkiye-AB Gümrük Birliği” başlıklı 1. Panel oturumu kapsamında söz alan konuşmacılar Gümrük Birliği’nin güncel ekonomik gelişmeler ışığında yeniden ele alınması gerektiği konusunda Türk tarafı ile AB tarafı arasında süregelen temaslar hakkında bilgi verdi.


Global Liman İşletmeleri’nden yeni satın alma

TURSAB kruvaziyer turizmi "Türkiye helal turizmde liderliği eline alabilir" için Yenikapı'yı istiyor

TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, İstanbul'un yükselen kruvaziyer turizmi için Yenikapı'yı istediklerini söyledi. Ulusoy, Aksaray'da esnaf ile İrlandalı turist arasında yaşananlar için de, "Misafirperverliğimize yakışmaz" dedi. Ulusoy, "Bu ülkenin beraberliğe ihtiyacı var, birliğe ihtiyacı var. Bu ülkenin ötekileştirmeye, kaşınmaya ihtiyacı yok. Siyasetçilerimize de aynısını söylüyorum. Gelin anlaşın, anlaşamazsanız gelin bize tatil yapın. Hepinizi gezdirelim rahatlarsınız. Çünkü vatandaşlarımızın beklediklerine sivil toplum örgütlerinin de kulak vermesi lazım" dedi. Başaran Ulusoy, İstanbul'un liman ihtiyacı olduğunu ifade ederek, "İstanbul'un 3 tarafı deniz, gemilerin yanaşacağı liman yok. Sayın Cumhurbaşkanına, Başbakanımıza, Kadir Topbaş Başkanımıza hem ricada bulundum hem de gereğini anlattım. Miting meydanı Yenikapı'da kruvaziyer turizmi için gemilerin yanaşacağı bir liman lazım. Galataport restorasyona girmiştir. 4-5 sene sonra faydalanma imkanımız olamayacaktır; gemilerin yanaşacağı yer yoktur, Haydarpaşa mümkün değildir. En idael yer Yenikapı mitin meydanıdır. Senede 3 miting yapacakları zaman biz gemileri açıkta tutarız hiç merak etmesinler. Bize orası lazım."

EVATUR Genel Müdürü Cüneyt Çetin, "2. Uluslararası Helal Turizm Konferansı"nın İstanbul'da yapılacağını belirterek, "Türkiye, helal turizm sektöründe ikinci sırada yer alıyor. Ciddi pazarlama ve reklam çalışmalarına başlanırsa Türkiye, bu alanda liderliği eline alacaktır" dedi. Helal turizmin, turistlerin inançlarına uygun şekilde seyahat etmesi, konaklaması, tatil yapması, rehberlik hizmeti alması ve diğer turizm faaliyetlerine katıldığı tatil paketlerini içerdiğini belirten Çetin, "Bay ve bayanlar için ayrı kullanım alanları olan, içlerinde asla alkol servis edilmeyen, 5 vakit ezanın duyulduğu helal tesisler, namaz saatlerine göre düzenlenen turlar ve İslam eğitimi almış rehberler eşliğinde yapılan tanıtımlara da biz İslami turlar diyoruz" ifadelerini kullandı. Çetin, bunun 1996 yılında başladığını, 2008 yılından sonra duyulduğunu, şimdi dünyada 82 milyar dolarlık bir hacme ulaştığını aktardı. Malezya'nın helal turizm sektöründe lider ülke olarak görüldüğünü belirten Çetin, Türkiye'nin ise ikinci sırada geldiğini, ancak ciddi pazarlama ve reklam çalışmalarına başlanırsa bu alanda liderliği eline alacağını söyledi.

Deniz Turizmi

GLOBAL Yatırım Holding’den KAP’a yapılan açıklamada, hisse devir bedelinin varılan anlaşma gereği ilgili önşartların ve hisse devrinin tamamlanması sonrası açıklanacağı belirtildi. Açıklamada yer alan bilgiye göre M.Demajo Port Ventures, Global Liman’ın Eylül ayında yüzde 30.79 hissesini satın almak için bağlayıcı sözleşme imzaladığı Valletta CruisePort’un (VCP) yüzde 33.14’ünün dolaylı sahibi konumunda bulunuyor. Buna göre MDPV’den devralınacak hisseler, VCP’nin hisselerinin dolaylı olarak satın alınması sonucunu doğuracağı için, VCP’nin diğer hissedarlarının ön alım haklarına tabi bulunmadığı belirtilen açıklamada, “Global Liman bahsi geçen iki işlem sonucu, ilk işlemdeki ön alım haklarının kullanılmamasına bağlı olarak, doğrudan ve dolaylı şekilde VCP hisselerinin yüzde 63.95’ine kadarını kontrol etmeyi öngörmektedir” denildi. VCP, Malta’da kruvaziyer limanı ile liman sahası içinde yer alan ofis ve perakende alanlarını işletiyor.

EYLÜL - EKİM 79


Haberiniz 7deniz’de var mı?

OCAK-ŞUBAT • | 79 |

7 DENİZ




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.