Yeni Devir Edition 99

Page 1

1

31 Mayıs y 2011 Sayı: y 99

31

MAYIS

2011

Mustafa Okur 0418 315 161

EMLAKÇILIKTA GÜVENİLİR İSİM Shop 1, 55 Paringa Blvd Meadow Heights VIC 3048 Telephone: (03) 9309 4888 Fax: (03) 9309 7400 Email: mokur@ypa.com.au

.

GELECEKTE IS. YAPAN MESLEKLER Kaset skandalları 2011’e damgasını vurdu

Avustralya’da önümüzdeki 5 yıl içerisinde cazibesini yi rmeyecek mesleklerin listesi çıkarıldı. Madencilik yine gözde 3’te olmaya devam edecek, peki ya diğerleri? Haberi sayfa .

2011 seçimleri gelecekte liderleri ve adayları yerinden eden “kaset skandalları”yla anılacak.

Sayfa 10’da

Göz Kliniği Göz Pratisyenlerimizi:

Ms Perin Erdem Ms Reyhan Yilmaz Mr Taskin Hafouz-Housein 130 Blair StDallas VIC 3047 Tel: (03) 9309 6464

Smallgoods / Kebab / Meat

Necmi Kul (Managing Director)

Campbellfield Factory 362 Barry Road, Campbellfield Vic, 3061 T: (03) 9357 9922 www.sultanmeat.com.au

e-mail: sultan@sultanmeat.com.au


2

31

MAYIS

GÜNCEL

2011

TÜKENMEZ KALEM Mustafa Salih smyenidevir@gmail.com

Kamera şakası sandık! Geçtiğimiz günlerde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nden konuklar vardı Avustralya’da. Türkiye’den Avrupa’ya kadar olmasa da Avustralya’ya da sıkça ziyaretler yapılıyor artık. Bunların çoğu gezi amaçlı. Bazıları ne yazık ki devlet olanaklarını kullanıp dünyanın dibindeki koca kıtayı görme arzusunu gerçekleştiriyor. Aradaki mesafeyi de gözönünde bulundurduğumuzda gezilerin çok da verimli geçtiğini düşünmüyorum. Evet iki ülke ilişkilerine ivme kazandırma adına mutlaka bir nebze fayda sağlıyordur ama bizim gözlerimiz hep somut bir icraat arıyor. İşte arkadaşlar bu iki GSGM görevlisinin de gelip toplum ile görüşmek istediklerini söylediklerinde hiç de heyecanlanmadım. Başbakanları, bakanları ağırlamış kişiler olarak iki GSGM görevlisinin beni heyecanlandırması beklenemezdi zaten. Ancak bu kez ciddi bir şekilde yanıldım. Bu kişiler ile özel görüşme imkanımız oldu ve kendileri bize, buradan 100 genci Türkiye’ye götürüp kültürel ve tarihi bir gezi yaptıracaklarını söylediler. Önce ‘olabilir’ dedim. Belki de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü sadec organizasyon yapacak. Yani herkes gezisinin parasını ödeyecek diye düşündüm. Ama devam etti Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Daire Başkanı Adnan Gül: ‘Gezi için uçak rezervasyonunu yaptık, gençler her gittikleri şehirde 5 yıldızlı otellerde kalacaklar. Tüm masrafları kurumumuz karşılayacak.’ Kamera şakası gibi geldi bana. Bir ara heyecanlandım ama

Avustralya’da maddi sıkıntıdan yoksun bu gençlere bu kadar para harcanmasının, Türkiye’de onca muhtaç varken doğru olup olmadığı yönünde duygu karmaşıklığı içerisine girdim. Bu karmaşıklık içerisinde, gerçekten hakkının verilmesi durumunda gençlerin topluma yeni bir heyecan getirebilecekleri düşüncesi hasıl oldu. Gerçekten de olur mu? 14 günlük gezi az bir zaman değil. Türkiye’de doğru insanlar ile tanışılması, mekan seçiminin özenle yapılması, gezinin turistik amaçtan uzak gerçekten de kültürel ve tarihi tanıma amaçlı bir gezi haline getirilmesi ve de gençlerin özenle seçilmesi ile neden olmasın? Toplum dinamiğinin, inancının, örf ve adetlerinin, yaşam tarzlarının doğru tanıtılması durumunda gezi, yıllar boyu gösterilen çabaların iki haftada sonuç vermesi anlamına gelir ki, bunun etkileri bir nesil devam edebilir. Benim gezi ile ilgili en kötü senaryom, gençlerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kesesinden bolca gezip eğlenmesi ve evine geri dönmesi olur. Umarım arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşir. Seçim öncesi herşey mümkün Türkiye’de 12 Haziran’da yapılacak seçime artık sadece günler kaldı. Bir yandan heyecansız, öte yandan da bol komplolu ve gerilimli bir seçim dönemi yaşanıyor. Komplolar malumunuz MHP’lilerin kasetleri. Partinin karar alma yetkisine sahip başkanlık divanı üyesi 15 kişiden 9’u ahlaksız kasetler nedeni ile istifa ettiler. Daha önceki iki yazımda da yazmıştım yine tekrarlıyorum. Bu kasetleri çekmek, yayınlamek belli ki profesyonel bir ekip işi. Bunu yapanların hangi hesaplar peşinde olduklarını bilmiyoruz. Ergenekon da olabilir, parti içi muhalefet de olabilir, dış güçler de olabilir, olabilir, olabilir... Ama emin olduğumuz birşey var ki, o da kasetlerdeki görüntülerin gerçek olduğu. Yani MHP Yönetimi’nin neredeyse tamamı evli-çocuklu demeden, Rus fahişeüniversite öğrencisi ayrımı yapmadan ahlaksız ilişkilerde bulunmuşlar. Üstelik bazıları konuşmalarda hem kendi

We put you first Wondering the value of you property in the current market? Call us today for a FREE market appraisal JALAL ABDALLAH 0425 778 166 Shop 17/55 Paringa Boulevard, Meadow Heights

partilerine, hem sağ seçmene hem de Müslümanlara hakaret ediyor. Bunun için, komployu kuranlar ile ilgili teori üretmektense, varolan gerçeğin üzerinde durmak daha doğru olur. Seçim öncesi terör eylemlerinin artması beleniyordu. Nitekim üst üste patlama, bombalama ve operasyon haberleri geliyor. İlginçtir, normal zamanda dağdaki teröristi bulamayan, hatta katırlar ile ağır silahlar taşıyıp karakollarda onlarca şehit verilmesine anlam veremeyen genelkurmay, seçim

öncesi ne hikmetse bu teröristleri buluyor ve 7’şer 10’ar öldürebiliyor. Teröristler de aynı şekilde şehir merkezlerinde saldırılar düzenliyor. Olaylar, İngilizce’deki tabir ile ‘win-win’i hatırlatıyor. PKK ile Ergenekon’un Kandil’de görüştüğüne dair tarihli, isimli haberler çıkınca, seçim öncesi yaşanan gelişmelere daha rahat anlam verilebilir. Umarım seçime kadar çok fazla vatandaşımızın canı yanmaz. Zira hesaplar seçim üzerine, hem iç güçler hem de dış güçler seçimden çıkacak sonuca göre şekil alacak, plan yapacak.

AVUKAT SEYİT ERCİYAS ZINDILIS BARRISTERS & SOLICITORS * Ev alım-sa m işlemleri * İşyeri alım-sa m işlemleri * Aile hukuk ve boşanma davaları * Kira ve Lease işlemleri * Vasiyetname ve vekalet hazırlama * Ceza davaları * Trafik ve iş kazaları davaları * Kontrat ve sözleşme hazırlanması * Hukuki danışmanlık Shop 3, 785 Pascoe Vale Road, Glenroy, VIC 3046 Ph: 03 9304 4444 Fax: 03 9304 4222 Email: s e r c i y a s 8 3 @ y a h o o . c o m . a u

Ev veya arsanızın şu andaki piyasa değerini mi merak ediyorsunuz? Mülkiye nizin tamamen ÜCRETSİZ olarak piyasa değerlendirmesi için bizi hemen arayın. HUSEYİN KUSET ALPOZGEN JP 0418 992 524 - 9309 6000 www.firstnationalmh.com.au

ACİL kiralik ev veya işyerleri aranıyor!!! Dürüst kiracılar mülkünüzü tutmayı bekliyor!!!

NİSAN AYINDA REKOR SAYIDA EV VE İŞYERİ KİRAYA VERİLDİ Mülkünüzün 3 ha a içerisinde kiranacağını garan ediyoruz veya kiralama için ekstra ücret ödemeyeceksiniz Kampanya sınırlı bir süre için geçerli olacak r Kontak için She i’yi 9309 6000 numaradan arayınız

9309 6000


3 31

Bir modern zaman menkıbesi Mustafa İslamoğlu

Bükreş’te misafiri olduğum vak n bir köşesinde, halinden hüzün akan tese ürlü bir hanım oturuyordu. Rehberim, biraz önce bu Romen müslümanın kendisi gibi müslüman olan kocasının ani bir rahatsızlık geçirerek hastaneye kaldırıldığını söylediğinde, hanımın halini daha iyi tahlil edebildim. Ama hikayenin asıl insanı hayrete düşüren yanı gerisi. Bu hikaye gerçekten ibretlik bir hikaye. Önce aktarayım, sonra alınacak ibretleri sıralayacağım. Karı-koca Romen çi in serüveni işçi olarak çalış kları Almanya’da başlar. Orada tanış kları Müslüman Türkler eliyle dîn-i mübîn-i İslâm ile şereflenirler. “Müslüman olduk cenne bulduk ya, bu bize yeter” demezler. İmanı korumanın ona ermekten daha zor olduğunu fark etmişlerdir bir kere. Çocuklarını da alarak düşerler yola ve Türkiye’ye gelirler. Nasılını bilmiyorum, fakat sanırım birilerinin delale yle, İstanbul’da Fa h’i mesken tutmuş maruf bir cemaa n halkasına dahil olurlar. Çiçeği burnunda Müslüman Romanyalı çi , ar k kelimenin gerçek anlamında birer “mürid” (irade eden/isteyen) olup çıkarlar. Tek arzuları vardır: İslâm’ı tam

öğrenmek ve öğrendikleri İslâm’ı eksiksiz yaşamak. Orta yaş kuşağını çoktan aş klarına aldırmaksızın üstad bildikleri efendinin dizi dibine oturarak âdâb-erkan öğrenmeye koyulurlar. Bu arada ailenin geçim sorununu çözmek için aile reisi çalışacağı münasip işler arar. Her çareyi dener kimseye yük olmamak için. Sonunda cemaa n yardımıyla bir kokoreç tezgahı tedarik edilir. Hem kokoreççilik yapmakta, hem de ailece İslâm’ı öğrenmeye çalışmaktadırlar. Bu arada bu mühtedi Romen ailenin Türkiye’de ikame sorun olmaya başlar. Bu sorunu bir türlü aşamazlar. En sonunda kaçak durumuna düşerler. Sığındıkları cemaa n de yardımıyla bu durum böyle sürüp gider. Aradan beş-al yıl geçer. Bir uygulama sırasında polis bu aileyi derdest ederek doğruca Romanya’ya sınırdışı eder. Bütün bu sıkın ve zorluklar aile reisini aşırı yıpra r. Çok ağır bir illete duçar olur. Tek gözü görmez olur, diğerinin görüş mesafesi ise bir-iki metreye düşer. Ailenin yükünü omuzlamaya çalışan anne de bu duruma daha fazla dayanamaz. O da sıhha ni kaybeder. Fakat asla vazgeçmezler. Türkiye’den sınırdışı edilip Romanya’ya vardıktan sonra kendi memleketlerine (yanlış ha rlamıyorsam Romanya’nın kuzey ucundaki Yaş şehri) yerleşirler. Tek başlarına inançlarında direnirler. Yalnızlık canlarına tak e ğinde Yaş’tan Bükreş’e gelip din kardeşlerini bulurlar.

MAYIS

2011

İşte Cuma günü namazdan hemen önce orada melul mahzun gördüğüm tese ürlü hanım, kocası biraz önce ani bir kriz geçirdiği için hastaneye kaldırılan o kadındır. Onların bu durumunu görünce şu aye ha rladım: “Yalnızca iman e k demekle, sınanıp denenmeden bırakılacağınızı mı sandınız?” Üç ders çıkardım bu modern çağ menkıbesinden: 1. İslâm’ın insanı dönüştürme gücü, ilk günkü kadar taze ve etkilidir. Her gün yüzlercesi yaşanan bu modern çağ menkıbesi bunun isba dır. Dolayısıyla, İslâm bize muhtaç değildir. Aksine biz İslâm’a muhtacız. Aye n ifade e ği hakikat Allah için hiç de zor değildir: “Allah dilerse sizin kökünüzü kazır, yerinize yepyeni bir toplum ge rir”. 2. Adam olacak çocuk, adam olur. Gönüller Allah’ın kudret elindedir. Onları isterse bir lahzada çevirir. Biz Müslümanlar İslâm’ı gereği gibi temsil edemez de imanı ondan mahrum yüreklere ulaş ramazsak, Allah bunun daha başka yollarını da bulur. Fakat biz sınavı kaybetmiş olmanın onursuzluğunu yaşarız. 3. Hoşumuza gitmese de, çizgisini benimsemesek de, bazı yanlışlıklar ve yamukluklar görsek de, İslâmi yapıların varlığı birer nime r. Her biri haya n farklı alanlarında ve farklı mizaçlarda insan grupları için yeri ve zamanı geldiğinde birer sığınak ve barınak olmaktadır. Geçmiş geçmişte kaldı. Bize yeni menkıbeler gerek.

Bu meslekler iş yapar Avustralya’da önümüzdeki 5 yıl içerisinde cazibesini yi rmeyecek mesleklerin listesi çıkarıldı. Madencilik yine gözde olmaya devam edecek, peki ya diğerleri? ederken, pek çok insan düzenli ve yeterli gelir getiren mesleklere yönelmeye çalışıyor. Buna göre, bankacılık sektörü sıkıntı yaşayan meslekler arasında yer almakta. Zira bankamatikler ve internet bankacılığı gibi seçenekleri bu meslek gurubuna duyulan ihtiyacı iyice azaltacak. Şimdi olduğu gibi gelecekte de iş bulma sıkıntısı

çekilmeyecek olan meslekler arasında su tesisatçılığı, marangozluk ve öğretmenlik gibi meslekler öne çıkmakta. Berberlikte ve aşçılık da gelecek vadeden meslekler arasında. Ancak ayaküstü yiyecek satan küçük işletmelerde yiyecek satanlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Bu sektör

günümüzde de sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Enerji tasarruflu evler popüler olacağı için, izolasyon işi yapanların iş bulması da nispeten daha kolay olacak gibi gözüküyor. Bunun dışında psikologluk, spor öğretmenliği, avukatlar ve pasta imalatçıları da iş piyasasının talep çeken meslekleri arasında yer alacaklar.

MİLLİ GÖRÜŞ Dünyanın en yaşanılabilir ülkelerinin başında gelen Avustralya’da kimi meslekler sayesinde bu rahatlığı devam ettirmek daha fazla mümkün. Federal Hükümet tarafından açıklanan önümüzdeki 5 yılın popüler meslekler listesinin başında yine madencilik yer alıyor. Ülkenin en önemli gelir kaynağı olan madencilikte, önümüzdeki 5 yılda da

bugünlerde olduğu gibi rahatlıkla iş bulunabilinecek. Hükümet tarafından yayımlanan rapora göre, psikologluk, öğretmenlik, avukatlık, berberlik, su tesisatçılığı, madencilik, marangozluk ve pasta imalatçılığı gibi meslekler gelecek vadeden iş grupları arasında yer alıyor. Global ekonomik krizin bütün hızıyla etkisini hissettirmesi devam

MUSLIM FUNERAL SERVICE (Müslüman Cenaze Servisi) İRTİBAT

15-17 Hudson Circuit, Meadow Heights, VIC 3048 Ph: (03) 9302 3030 Mob: 0403 356 173


4

31

MAYIS

AVUSTRALYA

2011

GÖRÜŞ M.Ali Özcan

Yüce dinimiz İslam, sevgi ve merhamet dinidir. İslamın özü de, şu iki terimle kısaca ifade edilebilir. Haliki ta’zim ve mahluka şefkat. Haliki ta’zim demek’ tek yaratıcı olan Cenab ı Allahı yüceltmek ve O nun yarattığı insan dahil gözümüzle gördüğümüz veya göremediğimiz her şeye şefkat göstermemiz ve sevgiyle davranmamızdır. Özü bu olan bir inancı, değişik niyet ve maksatlarla kalkıp, başka kalıplara sıkıştırmaya çalışmanın hiçbir mantıklı izahı yoktur. İslam dininin hiçbir konusundan haberi olmayan, islami alanda hiç eğitim almamış birinin sırf kendi kafasının ve hafzalazasının kavrayamadığı bazı islami kavramları kastederek veya islamın herhangibir konudaki bakış açısını ele alarak, fikir yürütmesi ve daha da garibi bunu yazıya dökerek başka insanları bilgilendiriyorum diye, aslında kendi cehaletini ortaya koyması, trajikomik bir durum meydana getiriyor. Bazı gazetelerde bu tarz yazı

yazan, yazarlığı kendinden menkul insanların yazılarını gördüğüm zaman, daha bir anlıyorum ki “kişi bilmediğinin düşmanı”dır . Hani atalarımız güzel bir söz söylemişler “birşey biiliyorsan konuş ta, ibret alsınlar. Eğer bilmiyorsan, sus ta adam sansınlar” diye. Diğer atasözlerimiz gibi, ne güzel ve yerinde söylenmiş bir özlü söz. Pervasızca, islama olan kinlerinden veya cahilliklerinden dolayı yazdıkları, bu yazılarla, sığ akıllarıyla güya oturdukları yerden ahkam kesiyorlar. Bilhassa bu karalamalarını yapacakları zaman da, seçtikleri iki konu var . Birincisi; İslamdaki birden fazla evlılığe verilen ruhsat konusudur. İkincisi de; hırsızlık hususunda, islamda uygulanan el kesme cezası. Aslında bu hususu, böyle bilinçsizce yazılar yazıp islama saldırmayı vazife edinmiş insanlara; yine aynı gazetelerde bir köşeye oturmuş, islami tandans sahibi, kalem arkadaşları uyarmalı ve cevap vermeli . Bir müslümanın yapacağı ilk kulluk borcu başkalarına yardımcı olmaktır. Eğer bir müslümanın yakınında, birisi bir hata yapıyorsa, onu ikaz etmek ve doğruyu ona göstermek, ilk önce o müslümana düşen bir görevdir. Eğer bir müslüman, en yakınındakinden başlamak üzere, dışındakilere yardım etmiyorsa veya böyle bir yardımı aklından dahi geçirmiyorsa, vebaldedir, kulluk görevini gereği gibi yapmıyor demektir. Biz müslümanız ve hayatta

ki ilk görevimiz insanlara, iyi yolda yardımdır. Biz, “neme lazımcılık” yapamayız ve yapmamalıyız. Aklımız ne kadar eriyorsa, ne kadar gücümüz yetiyorsa, ne kadar bilgimiz varsa, muhakkak bu vasıflarımız doğrultusunda, insanlara ve insanlığa yardım etmeye mecburuz. Bundan dolayı islam hakkında yanlış intibaları olan insanları doğru intiba sahıbi yapmak, hepimizin görevi olduğu gibi evvela aynı yayın organlarında kalem sallayan, islami bilgisi ve inancı olanların görevidir. Banane diyemeyiz, dememeliyiz, çünkü müslüman olarak mesulüz. Kaldi ki; yapılacak uyarılar, bu tarz bilgi eksikliği olan insanların da yanlış intibalarını ve kanaatlerini ortadan kaldıracağı için ayrıca onlar tarafından da teşekkürle karşılık bulacaktır. Neticede, tabii olarak islama yapabildiği bu gibi karalamaların yanlışlığını bilen her aklı selim, eğer kuru bir inat veya inkar sahibi değilse, hatalı eleştirilerini düzeltir. İşte, mahlukata şefkatli olmanın bir yoludur bu. Hem, yanlıştan bir insanımızı döndürmüş olacağız ve hem de, Yüce Rabbimizin dininin yanlış anlaşılmasını önleyerek, dinimizi yücelterek, Cenabı Allahın ululuğunu teyid etmiş olacağız. Selam ve dua ile, bütün müslüman kardeşlerimin mubarek üç aylarını kutluyorum. Receb, Şaban ve Ramazan aylarının, ümmete hayırlar getirmesini Cenabı Allahtan temenni ediyorum.

Barnett, Türkiye’yi anlattı Müslüman olduktan sonra Bediüzzaman Said Nursi hakkında kitap da yazan ABC’nin emektar gazetecisi Peter Barne , ATİ’nin organize e ği seminerde Türkiye ile ilgili izlenimlerini anla Avustralya Türk Enstitüsü’nün seminerler dizisinin ikincisinde, ABC’nin emektar gazetecisi Peter Barnett konuştu. Yakın zamanda Said Nursi ile ilgili ‘Guardian of The Flame’ adlı bir kitap kaleme alan ve bunun için Türkiye’ye gidip görüşmeler yapan Peter Barnett, seminerde önce ailesinin Çanakkale Savaşları nedeni ile Türkiye ile ilgili görüşlerini açıkladı. Barnett, ailesinden kimilerinin Türkiye’yi düşman, kimisinin ise ülkesini savunan cesur savaşçıların ülkesi olarak gördüğünü söyledi. Konuşmasının büyük bölümünde Türkiye izlenimlerini anlatan Barnett, şehirlerarası otobüslerde gördüğü servisten, küçük kasabalarda dahi yapılan TOKİ evlerine kadar bir dizi gözlemini anlattı. Türkiye’nin genelde iyi durumda olduğunu söyleyen Barnett, ancak kimi bölgelerde zenginlik görülürken, kimi yerlerde gördüğü çingene çadırlarının kendisine Aborjin kamplarını hatırlattığını söyledi. Türkiye’nin dış politikası ile ilgili de bilgiler veren Barnett, Mavi Marmara baskını sonrası

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e yönelik tepkisinin bölgede popüleritesini arttırdığını söyledi. Türkiye’nin komşuları ile sıfır problem politikası güttüğünü kaydeden Barnett, ancak İsrail ile ilişkiler, Kıbrıs ve Ermeni sorununun çözülemediğini belirtti. Konuşmanın ardından soru cevap bölümüne geçildi. İzleyiciler daha çok İran ile ilişkiler, Kürt sorunu ve Arap coğrafyasındaki hareketlenmenin Türkiye’ye etkisi ile ilgili sorular yönelttiler. Konuşmaların ardından Barnett, Said Nursi ve Türkiye izlenimlerini kaleme aldığı ‘Guardian of The Flame’ kitabını okuyucular için imzaladı. Bu arada seminerin açış konuşmasını Avustralya Türk Enstitüsü Başkanı Levent Özgürler yaptı. Özgürler, ATİ’nin yaptığı çalışmalar ile ilgili bazı bilgiler verirken, birlikte Türkiye’yi gezdiği Peter Barnett’in kendisi için bir baba gibi olduğunu söyledi. Seminere katılan Melbourne Başkonsolosu Aydın Nurhan da Barnett’dan önce kürsüye gelerek kısa bir konuşma yaptı.

SATILIK MANTI MAKİNESİ Günde 250-300 kilo mantı üretme kapasitesine sahip, 2 ton ağırlığında ve 2 parçadan oluşan mantı makinesi bütün malzemeleri ile birlikte satılıktır. Piyasada mantının kilosu 18-20 dolardan satılmaktadır. Buna karşın mantı makinesi ile mantının kilosunu nakliyat ücreti ile birlikte 2 dolara mal etmek mümkün. Mantı makinesi için ciddi alıcıların araması rica olunur.

Tel: 0415 718 062 (Melbourne)


5

AVUSTRALYA

31

MAYIS

2011

İlim Koleji’nin yap rdığı ek derslikler ve çok amaçlı salon, açılışa gelen davetlilerin büyük beğenisini kazandı. Açılış töreninde konuşan Okul Müdürü Yusuf Kırca, önümüzdeki 10 yıl içerisinde yeni tesisler ile okulun neredeyse tamamen yenileneceğini söyledi

‘İLİM’ GÖZ KAMAŞTIRDI Melbourne kuzey bölgesinin her geçen yıl büyüyen okulu İlim Koleji, 5 milyon doların üzerinde bir harcama ile yaptırılan yeni derslikler ve çok amaçlı salonunu, onlarca davetlinin katılımı ile gerçekleştirdi. İlim Koleji’nin yakın zamanda hükümetlerin desteği ile inşa ettiği çok amaçlı salon ve yabancı dil-bilim binasının açılış törenine Melbourne Başkonsolosu Aydın Nurhan, Sosyal İşler Ataşesi Hüseyin Koç, Federal Milletvekili Maria Vamvakinou, Eyalet Milletvekilleri Frank McGuire ve Nazih Elasmar, Selimiye Vakfı Koordinatörü Ali Güngör, tesislerin mimarı Ted Wollen ile çok sayıda kanaat önderi, dernek-vakıf başkanı ve toplum üyesi katıldı. Okulun yeni yapılan çok amaçlı etkinlik salonunda konuşan İlim Koleji Müdürü Yusuf Kırca, 21’inci yüzyıl kalitesine sahip Avustralya

eğitim yuvalarının ihtiyaçlarının görüldüğü bu tesislerin, Avustralya Hükümeti’nin çok değerli fonları ile yapıldığını belirtti. Projenin 5 milyon 220 bin dolara mal olduğunu söyleyen Kırca, önümüzdeki 10 yıl içerisinde VCE, idare ve sanat gibi alanlarda ihtiyaca cevap verecek yeni ek binalar yapılacağını müjdeledi.

Okulun sürekli büyüdüğünü hatırlatan Yusuf Kırca, bu yüzden daha fazla dersliklere ve yenilenmeye ihtiyaç olduğunu belirterek, Bölge Milletvekili Maria Vamvakinou’nun ailelerden gelen yüksek talebi bildiğini söyledi. Kırca ayrıca projelere verdiği destekten dolayı Maria Vamvakinou’ya teşekkür etti.

yıllarda da devam etmesini diledi. Bu arada yeni açılan derslikler ve çok amaçlı salon ile ilgili bilgi vermek, okulun proje müdürü Ömer Onan’a düştü. Törende İlim Koleji öğrencilerinin folklör gösterisi katılımcılar tarafından ilgi ile izlendi. Ankara ve Silifke yöresinden sergilenen oyunlar esnasında Başkonsolos Aydın Nurhan’ın elindeki tablet bilgisayar ile çekim yaptığı görüldü. Konuşmalar ve oyunlardan sonra törene katılan misafirlere çiçek ve bir paket takdim edildi. Tesislerin sembolik açılışını ise İlim Koleji Müdürü Yusuf Kırca, Başkonsolos Aydın Nurhan ve bölge milletvekilleri birlikte yaptı. Daha sonra yeni derslikleri gezen konuklar, son teknoloji ile donatılmış sınıflara olan hayranlığını gizlemediler. Kimi misafirler öğrenciler ile sınıfta fotoğraf çektirdi. Tören, misafirlere yapılan ikram ile sona erdi.

İlim Koleji’nin gerek ATAR gerekse de NAPLAN sonuçlarında büyük bir başarı yakaladığını söyleyen Kırca, son VCE sınavında bir öğrencilerinin 99.45’lik sonuç almasının da bunun bir kanıtı olduğunu söyledi. Bu arada İlim Koleji Müdürü Yusuf Kırca’nın açılış töreninde verdiği bilgiye göre, 3, 5, 7 ve 9’uncu sınıflar arasında yapılan NAPLAN sınavı sonucunda İlim Koleji öğrencilerinin yüzde 90’ının ulusal ortalamanın üstünde notlara sahip olduğu görülüyor. Kırca elde ettikleri başarı nedeni ile müdür yardımcılarından öğretmenlere, velilerden öğrencilere kadar herkese teşekkür etti. Açılış töreninde söz alan Melbourne Başkonsolosu Aydın Nurhan, Milletvekilleri Vamvakinou, McGuire ve Elasmar, İlim Koleji’nin elde ettiği başarılar ve açtıkları yeni

tesislerden

dolayı

tebrik

etti

ve başarıların bundan sonraki


6

31

MAYIS

AVUSTRALYA

2011

12 Haziran sonrası ekonomiyi bekleyen tehlikeler Murat Çemberci

2010 Eylülünde yapılan referandum aslında bir anlamda 12 Haziran genel seçimlerinin provası oldu. İnsanlar üç aşşağı beş yukarı tabloyu kes rebilir hale geldiler. Bu da beklen ler anlamında olumlu etki yara . Nitakim, iş çevrelerinin hüküme n tek başına ik dar olarak yola devam edeceğine dair inançları da geçen 8 aylık sürede ekonomik anlamda olağanüstü bir takım gelişmeler yaşanmasını engelledi. Küresel krize güçlü bankacılık sistemi ile yakalanan Türkiye Ekonomisi bu krizi rsata çevirebilecek bir konuma geldi. Bu durumu ne derecede kullandı tar şılır. Fakat, ortada bazı gerçekler var: cari açık ve buna bağlı olarak büyüme oranı, işsizlik... Cari açık bu günlerde ciddi seviyeye yükselmiş durumda ve yıl sonu i bari ile beklenen rakamlar biraz endişe verici ne yazıkki. İlk zamanlar dış caret hacmine oranla olağan karşılanan rakamlar, gelinen nokta i bari ile olağandışı bir hal aldı. Durumun farkında olan Merkez Bankası para poli kası araçlarını kullanarak, munzam karşılıkları ar rmak sure yle duruma müdahale e . Ama bu müdahale de iç talebin ateşini söndürmeye yetmedi. TL halen daha aşırı değerli, dış care e ihracat rekorları kırmamıza rağmen açık vermeye devam ediyoruz. Bu durum da oldukça dikkat çekici. 2010 yılında % 8.9 büyüme oranı ile ciddi bir seviyeye ulaşmışız. 2011 yılında da durum daha farklı olmayacak gibi gözüküyor. Fakat, ülkelerin büyüme oranları, üre me ka lan nüfus, kapasite kullanım oranları, sanayi üre m oranı gibi parametrelere bakılarak hesaplanıyor. Kaba bir hesap yapacak olursak Türkiye’nin büyüme oranının yaklaşık % 5,5 seviyesinde olması uygun. Biz fazla büyümüşüz. Bunun da en büyük sebebi aşırı değerli TL ve sıcak para dediğimiz yabancı sermaye. Bu açıdan bakıldığında çok hassas bir noktada duruyoruz. İşsizlik sorunumuz devam ediyor. İç talep bu kadar canlı olmasına rağmen, iç piyasa yapımız ithalata dayalı olduğu için üre m istenen düzeylerde değil. Firmalar etkin ve verimli insan kaynakları poli kaları uygulayamıyorlar. Genç nüfus giderek ar yor. Bu manada yapısal tedbirlerin alındığını ne yazıkki söyleyemiyoruz. Bir felaket senaryosu hazırlama nihe nde değilim. Sadece makro ekonomik dengelerde önem arzeden durumları belir p, bu şekilde devam ederse ileride sorunlar yaşayabileceğimizi ifade etmek is yorum. Halk olarak bu poli kaların ve uygulamaların bize nasıl yansayacağını bilmemiz gerekiyor. Öncelikle seçim sonrası Merkez Bankasında çok ciddi önlemler bekliyoruz. Daha önce de belir ğimiz gibi denge sadece para poli kası ile sağlanmıyor, maliye poli kasını da devreye sokmak gerekiyor. Bu anlamda yabancı sermayeye dolaşım vergisi düşünülebilir. Fakat, yabancı sermayenin bize ifade e ği önemden olsa gerek şimdilik böyle bir uygulamaya geçilmedi. İç talebi biraz olsun kırmak için faizlerin yükseleceğini söyleyebiliriz. Bu da bireysel ve konut kredileri oranlarında ar şa sebep olabilir. Yine, Merkez Bankasının aşırı değerli TL yi dengede tutmak amacı ile piyasadan döviz çekebilir. Bunu da kurların artabileceği şeklinde yorumlayabiliriz. Yeni vergi yasası ile gelecek olan 60 milyar TL ye yakın rakamı da düşünürsek bütçede sorun yok gibi gözüküyor. Hükümet enflasyon kaygısından arınırsa kamu harcamaları yapmak için daha iyi bir rsat bulamaz diye düşünüyorum. Bu anlamda da memur ve emekli maaşlarında iyileşme bekleyebiliriz. Ortada çok ciddi bir tablo yok fakat, dengeli ve isabetli uygulamalarla mevcut durum iyileş rilebilir. Murat Çemberci - Haber 7 Muratcemberci@unkar.com

DÖVİZ KURLARI USD 1.60100

EUR 2.2930

AUD 1.7150

Eski Guantanamo Bay tutuklusu Avustralyalı Mamdouh Habib, pasaportuna kavuştuktan sonra özel mülakat için bir televizyon kanalı ile anlaş

Habib için yeni bir yaşam

ABD’nin askeri cezaevi olarak kullandığı Guantanamo Bay’den 2005 yılında serbest bırakılan Mamdouh Habib, normal hayatına yavaş yavaş başlıyor. Yıllarca Guantanamo’da hakkında suçlama dahi yapılmadan tutulan Avustralyalı Habib, Avustralya pasaportunu geri aldıktan sonra bir televizyon kanalı ile de özel mülakat için anlaşmaya vardı. ‘Para aldım, pasaport aldım, herşeyi aldım, itibarım geri geldi’ diyen Habib, isim vermese de bir televizyon kanalı ile özel röportaj için anlaşmaya vardığını söyledi. Bu televizyon kanalının Kanal 10 olduğu da söylentiler arasında. Ocak ayında Başbakan Julia Gillard’ın emri ile Habib’in yakalanması ve Mısır’da CIA tarafından gözaltına alınıp işkence görmesi ile ilgili Avustralya’nın rolünün araştırılması istenmişti. İddialar, Avustralya’nın CIA ile

işbirliği yaptığı yönünde. Avustralyalı yetkililerin Kahire askeri cezaevinde görüldüğü yönünde kanıtlar ortaya atılması üzerine, Gillard’ın Habib ile gizli bir anlaşma yapılması ve kendisine para ödenmesi yönünde atım attığı belirtiliyor. Habib, Ocak 2001’de şüpheli terrorist iddiası ile Pakistan’da

gözaltına alınmış ve daha sonra sırası ile Mısır, Afganistan ve Guantanamo Bay’de sorgulanıp işkence görmüştü. 2006 yılında ise ASİO’nun güvenlik değerlendirmesini gerekçe gösteren dönemin Dışişleri Bakanı Alexander Downer, Habib’e yeni pasaport verilmesi isteğini ret etmişti.

Afganistan’da zor günler Avustralya güvenlik güçlerine 10 gün içerisinde 3 büyük saldırı gerçekleş . Afgan direnişçilerin saldırısında 1 Avustralyalı ölürken, 7 asker de yaralandı Avustralya, diğer müttefikler gibi Afganistan’da ağır kayıp vermeye devam ediyor. Son olarak geçtiğimiz günlerde Güney Afganistan’da askeri araç ile devriye gezen Avustralya askerleri, el yapımı bir bombanın patlatılması sonucu iki yaralı verdi. Askerler Torin Kowt Askeri Üssü’ne kaldırılıp tedavi altına alındı. Saldırı sonrası yaralılar helikopterler ile kaldırılırken, patlama ile hasar gören araç ise direnişçilerin kullanma ihtimaline karşı imha edildi. Bu arada Avustralya’nın Afganistan savaşında kaybettiği asker sayısı 24’e yükseldi. Geçtiğimiz hafta Pazartesi günü iki ayrı yerde yaşanan olayda 1 asker ölürken, 5 asker de yaralanmıştı. Olayların ilkinde 32 yaşındaki Çavuş

Brett Wood yaşamını yitirirken, iki Avustralya askeri de ciddi bir şekilde yaralandı. Ölen Wood’un Victorialı olduğu, cesaret madalyası aldığı ve 2006 yılından bu yana Afganistan’da bulunduğu belirtildi. Olaydan sonra Canberra’da basın karşısına geçen Genelkurmay Başkanı Marshal Houston, yaralı askerlerden birinin durumun ağır olduğunu söyledi. Yine

Afganistan’ın başka bir yerinde görev yapan diğer bir ekip, direnişçiler ile silahlı çatışmaya girdi. Çatışmada 3 Avustralya askeri yaralandı. Yaralı askerlerin durumunun ağır olmadığı belirtildi. Bu arada Brett Wood ile birlikte bu yıl Afganistan’da öldürülen Avustralya askeri sayısı 3’e yükseldi. ***


7

AVUSTRALYA

31

MAYIS

Yüzen para makinesi!

2011

Dünyanın en büyük yüzebilen doğalgaz tesisini Avustralya yapıyor. Projenin Avustralya Ekonomisi’ne 45 milyar dolar kazandırması bekleniyor Avustralya, en büyük gelir kaynağı olan doğal kaynaklar için yeni yatırımlar peşinde. Bu amaçla Avustralya, dünyanın yüzebilen en büyük doğalgaz tesisini kurmak için kollarını sıvadı. Federal Kaynaklar Bakanı Martin Ferguson, projenin ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağını belirterek, "Söz konusu projemiz, Avustralya’nın gayri safi milli hasılasına 45 milyar dolar katkı sağlayacak ve yaklaşık 1000 kişiye iş imkanı

sunacak" dedi Batı Avustralya sahillerine yaklaşık 200 km uzaklıkta bulunacak 488 metre uzunluğundaki yüzer gaz işleme platformu, Güney Kore’de bir tersanede inşa edilecek. Gemi, 600 bin ton ağırlığında olacak ve yapımında Sydney Harbour Köprüsü’nde kullanılan çelikten beş kat daha fazla sert olan demir kullanılacak. Güçlü kasırgalara karşı çok dayanıklı olacak şekilde tasarlanacak yüzer platform,

okyanusta gaz rezervlerinin karaya ulaştırılmasını sağlayacak. Ayrıca, işlenmesi çok zor ve çok pahalıya mal olacağı için doğalgaz kaynaklarına denizden erişim imkanı bu şekilde sağlanmış olacak. Edinilen bilgilere göre, platformda eksi 162 dereceye kadar soğutulmuş, sıvılaştırılmış doğalgaz üretimi yapılacak ve üretilen gaz başka gemilerle limana ulaştırılacak. Platformun 2017 yılında faaliyete geçmesi planlanıyor.

Adelaide, hem gıda hem de konut fiyatları bakımından ülkenin en ucuz ken ünvanına sahip oldu. Adelaide’dan önce bu ünvan Hobart’a ai

Avustralya’nın en ucuz şehri Sosyal ve E k o n o m i k Modelleme Ulusal Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre eyalet başkentleri arasında en ucuz kent Adelaide oldu. Yaşam koşulları rahatlığının gözönünde bulundurulduğu örneklemeye göre yakın zamana kadar en ucuz başkent olma özelliği taşıyan Tazmanya’nın Başkenti Hobart, Güney Avustralya’nın başkenti Adelaide’a geçilmiş oldu. Sydney fiyatlarının temel alındığı araştırmaya göre Adelaide’da fiyatlar genel toplamda yüzde 6.81 daha ucuz. Ancak Adelaide sakinleri az ödemekle birlikte az da

kazanıyor. Buna göre Güney Avustralya’daki haftalık maaşlar Sydney’e göre yüzde 10.1 daha düşük. Yine maaşlar Batı Avustralya ve ACT sakinlerinin kazandığının hayli gerisinde. Avustralya Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Genel Direktörü Dr John Spoehr, diğer eyalettekilere göre daha az kazanmalarına rağmen Güney Avustralyalılar’ın durumunun daha iyi

olduğunu söyledi. Spoehr’a göre eyaletin potansiyel maden kaynakları, yaşam koşullarını biraz zorlaştırabilir. Bir diğer olumsuz veri ise inşaat masraflarının, dolayısı ile konut alımının zorlanması olarak görülüyor. Ulusal Araştırma Merkezi’nin yöntemi, Avustralya İstatistik Bürosu’na göre farklılık içeriyor. Araştırma Merkezi sadece yaşam için gerekli temel ihtiyaç harcamasının

ötesinde konut fiyatlarını da, yaşanılabilirlilik endeksinin içinde tutuyor. Adelaide Metropolitan bölgesinde mortgage ödemeleri Sydney’e göre yüzde 39.4 daha düşük. Adelaide’da ayrıca kiralar da yüzde 38 oranında Sydney’e göre ucuz. Gıda fiyatlarında da Güney Avustralya’nın başkenti en ucuz şehir olurken, eğitim masrafları söz konusu olduğunda aynı kent ülkenin en pahalısı olarak öne çıkıyor.

AMACIMIZ DÜRÜSTLÜĞÜMÜZLE TANINMAK

Sığınmacıya Avustralya yüzü yok! Avustralya’ya yasadışı yollarla gelen sığınmacılar ar k başka ülkelere gönderiliyor. Malezya ve Papua Yeni Gine, başvuru sonuçları ne celene kadar tutulacak ülkeler arasında yer alıyor Avustralya Hükümeti yakın zamanda aldığı bir kararla yasadışı yollarla gelen sığınmacıları, işlemleri bitene kadar başka ülkelere ait adalara yerleştirmeye karar vermişti. Sığınmacı veya sığınmacı adaylarını vazgeçirmeye ve sindirmeye yönelik bu karar sonrası ilk sığınmacı grubu yeni adasına gönderildi. Adaya ayak basan sığınmacılar kendilerini bekleyen otobüslere bindirilip adadaki sığınma merkezine götürüldüler. Yeni sığınmacıları ülke dışında tutma anlaşmaları gereğince Christmas Adasındaki mülteciler başka ülkelere gönderilecekler. Kendilerine Avustralya tarafından kalıcı vize verilene kadar Avustralya'nın anlaşma yaptığı başka bir ülkede gözetim altında tutulacaklar. Şu an için hangi ülke olacağı kesinlik kazanmamakla birlikte Malezya ya da Papua Yeni Gine'ye gönderilme ihtimali yüksek olan sığınmacıların gidecekleri ülkelerde ne kadar kalacakları ise belirsiz. Öte yandan federal muhalefet hükümetten ülkeye son olarak ulaşan sığınmacıların akıbetinin ne olacağının açıklamasını istedi. Muhalefet, son ayarlamalardan beri ülkeye 80 kişinin ayak bastığını ve Malezya'nın sadece 800 sığınmacıyı kabul edeceğini, geri kalan sığınmacıların durumunun ise şimdilik belirsiz olduğunu ifade etti.

DÜNYANIN HER YERİNE ÖZEL FİYATLARIMIZLA HİZMETİNİZDEYİZ. Manager: Ahmad Ayad

Ph: (03) 9351 1110 / 9309 5136 - Fax: (03) 9309 5830

Adress: 1C Olsen Place, Broadmeadows VIC 3047

Online bookings now available: w w w . i i s s a t r a v e l . c o m . a u

We speak TURKISH - ARABIC - ALBANIAN


8

31

MAYIS

HABER

2011

BİZ BİZ OLALIM GERİSİ Kılıç Aslan Öz Ya olduğun gibi görün veya göründüğün gibi ol. En veciz sözlerden biridir, insanların kişiliklerini oluşturmada ve yansıtmada. Tabii olmak yani. Özü gibi olmak yani. Kendisini, nasıl ise öyle ifade etmek. Başkalarının gözüne girmek için, başkalarına şirin görünmek için, başkalarından yarar sağlamak için, başkalarının tal f etmesini ummak için değil; sadece kendisi kendi olduğu için ve kendisinin kendisi olduğundan gocunmamak, utanmamak için, tabii haliyle davranmak. Karşısındakini yanıltmamak ya da karşısındakini yanıltmadığı halde, kendisini kendisi gibi bilenleri yanıltmamak için davranmak. Bir görev alırken, kendisine bir görev verilirken, görev verenleri yanıltmamak, kendisine umut besleyenleri hayal kırıklığına uğratmamak için, aynı anda bir kaç değişik insanı ve düşünce sahiplerini yanıltmamak için dikkat etmek. Başkalarına hoş görünmek için, eğilip bükülmemek. Fikir ve düşünceleri ha a inancı sağlam ise ve öyle inanıyorsa, ona göre davranmak. Her düşünce ve inanca ve de mensuplarına saygı duymasının yanısıra, kendi mutlak doğrularını diğer düşünce ve inanclar karşısında pazarlık yapılabilirlik acziye ne düşürmeden davranış sergileyebilmek. İnsanı insan yapan öz ile, insana insanca ve diğer insanlara toleranslı davranabilmek. Aynı Mevlana hazretlerinin “kim olursan ol gel” felsefesinin esin kaynağı olan, yüce İslam inancının en önemli dusturu başka inançlara ve mensuplarına saygı duymak, onlarla birarada yaşamak

olduğu vechile her müslüman bu hususlara azami dikkat edegelmiş r tarih boyunca. Şahıs nezdinde böyle olduğu gibi, devlet nezdinde de, müslümanlar dünyaya hükme kleri devirlerde de, hem kendi tebaaları al ndaki diğer inanc mensuplarına, hem de diğer ülkerlere bu anlayışlayaklaşmışlardır. Dünya ülkeleriyle ir bat, insanlar arası muamelat, inançlar arası diyalog çok güzel bir olgu. Bizim dinimiz, tebliğ dini olması hasebiyle, zaten bütün insanlarla diyalog ve ir batlı halde olmak mecburiye ndeyiz. Son kamil din olan, yüce dinimiz İslamı, diğer insanlara ulaş rmak ve tebliğ etmek görevine memuruz. Başka hiçbir inancı hafi fe almadan, kendi dinimizin evrenselliğini beyan etmek mecburiye ndeyiz. Kaldı ki; diğer iman e ğimiz peygamberlerin ge rdiği ilahi dinleri kesinlikle inkar edemeyiz. Ancak, bir müslüman olarak bizim imanımız o ilahi dinlerin tahrif edilmemiş orijinal hallerine olan imandır. Biz bütün ilahi dinlere ve peygamberlere inanırız. Ancak, orijinalliği değiş rilmiş ve vahdet inancını yok sayan; Allah’tan başka ilahlar üre lmiş ya da Allah’tan başka ilah inancına haiz olduğunu söyleyen dinlerin mensublarına saygı duymamıza rağmen, inançlarının hak olduğunu söyleyebilmemiz ve inanç bazında ortak değerler üreterek, ha a kendi inanç sistemimizden ufak tefek de olsa tavizler vererek, bir noktada buluşmamız mümkün değildir . Bütün ilahi dinler, insanllığın babası ve ilk peygamber Hz. Adem’den bu yana Cenab-ı Allah tara ndan insanlığın idrak ve hayat şekline göre değiş rilerek ve geliş rilerek indirilmiş r. Devrin insanları arasında, gönderilen dinin esasları yozlaşmaya başladığında, Hz. Allah bir başka peygamberi vasıtasıyla, insanlığı ıslah edecek başka bir emirler ve yasaklar manzumesine havi din göndermiş r. İşte, ilahi dinler tarihine bak ğımızda

görüyoruz ki; Islam Dini son ve mükemmel din olarak, Allah tara ndan Hz.Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)’ e insanlığın ıslahı için indirilmiş r. İslam, inişi ile kendisinden önceki bütündinlerin hükmünü ortadan kaldırmış r. Bugün müslümanlar olarak, Allah’ın Kuran’da hükme ği gibi iman ediyoruz ki “Allah indinde tek din Islam”dır. Bizim, başka bir inanç formülüne ih yacımız yok. İmanda mükemmellik arıyorsak İslam inancı bu mükemmelliği şeksiz ve şüphesiz sunmuştur. Bize düşen sadece İslam’a teslim olmak r. Başkalarının da hidaye ne vesile olmak is yorsak; onlara İslam’ın inanç sistemini tavsiye etmek , islamı tebliğ etmekten başka alterna f yolumuz yoktur. Müslümanlar olarak bizler, dünyayı ıslah için çalışmak mecburiye ndeyiz. Bizim diğer inanç mensublarıyla olan ir bat ve diyaloğumuz da, bizim inancımızın güzel ahlak sisteminden aldığımız; eği m ve davranışlarımız çerçevesinde, ama hiçbir zaman aşağılık kompleksine kapılmadan, müslümana yakışır bir sahsiyetlikle olmalıdır. Bugün, teknoloji ve sanayi alanında İslam alemi ba dünyasından geri kalmış r. Bu geri kalmışlık, bizimİslam inancımızdan değil tamamen müslümanlar olarak tembelliğimizden ve bu tembellik ne cesi, aslında haiz olmamamız gereken ba ya karşı aşağılık kompleksindenkaynaklanmaktadır. Oysa müslümanlar, ellerindeki nimetlerin kıyme ni anlayabilseler, inanıyorum ki; o zaman daha başları dik olacak veya oldukları gibi görünecekler ya da göründükleri gibi olacaklar. Bu çok zor değil. Yeterki biz, biz olabilelim. Biz, biz olabildiğimiz zaman, diğer inanç mensuplarıyla daha rahat diyalog kurabileceğiz. Evrensel değerlerimizi daha rahat sunabileceğiz. Başkalarının hidaye ne vesile olabileceğiz. İnsanlık alemine geliş sebebimize mütenasip, bir görev yapmış olacağız.

Gençler Türkiye’ye gidiyor

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, yurt dışındaki gençlerin Türkiye’yi daha yakından tanıyabilmesi için başla ğı program kapsamında Avustralya’dan da 100 genci Türkiye’ye götürüyor. Kültürel amaçlı gezide tüm masrafları Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü karşılayacak

Geçtiğimiz yıl Avrupa ülkelerinden başlatılan program sayesinde Hollanda, Belçika ve Fransa’dan 400 genç, Türkiye’nin 8 ilini gezmiş ve bu sayede Osmanlı’nın kuruluşundan günümüze kadar tarihe damga vurmuş olayların yaşandığı bölgelere bilgilendirici ziyaretler gerçekleştirmişti. Başbakanlığa bağlı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün organize ettiği kültürel gezilerde yaş sınırı bulunuyor. Buna göre tüm masrafların Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumu tarafından karşılanan geziye katılabilmek için 16-24 yaşları arasında olmak gerekiyor. Avrupa’daki Türk Gençleri Tarihini Öğreniyor ismi ile başlatılan programın Avustralya’yı da kapsaması için başlatılan çalışmanın bir sonucu

olarak geçtiğimiz günlerde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Gençlik İşleri Daire Başkanı Adnan Gül, Sydney ve Melbourne’de temaslarda bulundu ve projeyi tanıttı. Önce Sydney’de bir grup toplum lideri ve başkonsoloslukla biraraya gelen Gül, gezinin tarihine de açıklık getirdi. Buna göre 50’si Melbourne 50’si Sydney’den olmak üzere 1624 yaş arası 100 genci Türkiye’ye götüreceklerini belirten Gül, bunun 4-18 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirileceğini müjdeledi. Projenin Melbourne’deki tanıtımına da onlarca kişi katıldı. Melbourne Başkonsolos Muavini Derin Ersavcı’nın da katıldığı tanıtım toplantısının açılışını Avustralya Türk Enstitüsü Sekreteri Samet İştar yaptı. İştar, projeyi duyduğunda

kulaklarına inanamadığını ve bu müjde yüzünden bir önceki gece uyuyamadığını söyledi. Projeyi anlatmak üzere kürsüye gelen Gençlik İşleri Daire Başkanı Adnan Gül, tıpkı Samet gibi kendisinin de hala aynı heyecanı yaşadığını söyledi. Geçtiğimiz yıl Avrupa ülkelerinden başlattıkları programın büyük bir ilgi gördüğünü söyleyen Gül, 400 gence Osmanlı’nın kuruluşunun merkezi olduğu için Bilecik’ten Çanakkale’ye, İstanbul’dan Trabzon’a kadar tarihi ve turistik yerleri gezdirdiklerini ve o geziye katılanların Avrupa’da biraraya gelerek arkadaşlıklarını devam ettirdiklerini söyledi. Avustralya’da ara tatile denk geldiği için 4-18 Temmuz tarihlerinin seçildiğini söyleyen Gül, bu tarihler arasında 50’si

Sydney, 50’si Melbourne’den gelecek gençlerin tüm yol ve konaklama masraflarının kendileri tarafından karşılanacağını ve gençlerin Türkiye’de gezilecek 8 veya 9 şehirde 5 yıldızlı otellerde konaklayacaklarını söyledi. Gül, kültürel amaçlı seyahat boyunca gençlerin program dışına

çıkılmasına izin vermeyeceklerini ve Türkiye’deki akrabaları ile de biraraya gelemeyeceklerini vurguladı. İki haftalık gezide ayrıca alkol alınması kesinlikle yasak olacak ve gezinin huzurunu bozacak olan gençler hemen evlerine gönderilecek. Geziye katılmak isteyenler, konsoloslukların dağıtacağı başvuru formlarını dolduracaklar. Başvuru formları, konsoloslukta kurulacak bir komisyon tarafından değerlendirilip karara bağlanacak. Bu arada Adnan Gül, kesin listelerin kendilerine 10 Haziran’a kadar verilmesi gerektiğini çünkü ona göre rezervasyon yaptıracaklarını söyledi. Gül, gençlerin Türkiye’ye götürülmesi projesinin önümüzdeki yıl da devam edeceğini ve sayının arttırılabileceğini belirtti.


9

HABER

31

BBP’nin eski genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve eski Başbakan Bülent Ecevit’le ilgili şok iddia...

Ecevit’i çürüğe çıkarma toplamtısı

MHP eski yöneticilerinden Şevket Bülent Yahnici, 2001 yılında Bülent Ecevit’i Başbakanlıktan düşürmek için bir grubun toplantı yaptığını iddia etti. MHP eski Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici, 4 Kasım 2001 tarihinde aralarında Kemal Derviş, Mesut Yılmaz ve Sümer Oral’ında bulunduğu kişilerin yaptıkları toplantıda eski Başbakan Bülent Ecevit’in çürüğe çıkarılması için görüştüklerini iddia etti. Yahnici, dün Cihan Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı. Bülent Ecevit’in sağlık raporuyla Başbakanlıktan indirilmesi yönündeki girişimlerle ilgili bir soruya Yahnici, şu şekilde cevap verdi: ‘Ecevit’in çürüğe çıkarılması 4

Kasım tarihli liderler toplantısında dile getirilmiştir. Otoplantıda 3 lider, Kemal Derviş ve sanırım 1-2 kişi daha olabilir ve şu an MHP’den aday olan Sümer Oral. Böyle bir toplantıda Mesut Yılmaz ve Kemal Derviş, Ecevit’in bir rapor ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Ama tarih baya ilerlemiş bir tarihti.” BİZ HAKSIZLIK ETTİK BU ÜLKEYE Yahnici, Ecevit’in hastalığı nedeniyle Türkiye’nin büyük bir yönetim boşluğu yaşadığını da belirterek, “Fiilen Türkiye’nin bir 1,52 sene Başbakansız olduğu açıktır. Hem Başbakan yoktu hemde vekalet eden yoktu. Bunun ceremesi ve neticesini halkımız 3 Kasım’da bizi meclis dışında bırakarak çektirdi. Biz haksızlık ettik bu ülkeye, 1,52 sene Başbakansız ve Başbakan yönetiminden ayrı düşünerek yönet-

meye kalktık, bu yanlıştı.” Şevket Bülent Yahnici kaset skandalından MHP’nin zarar görmeyeceğini söyleminin manasız olduğunu söyledi. Yahnici, “Kasetlerin bu şekilde deşifre oluyor olması MHP’ye zarar verecektir. MHP, ‘Biz bu işten mağdur olduk, bu mağduriyet bizim işimize yarar’ şeklinde düşünüyorsa yanlış. Bu kasetle ilgili öne sürülenlerin MHP ile ilgili taban açısından hoş karşılanmayacağı açıktır” dedi. MHP’nin barajı geçip geçmeyeceği tartışmasının da talihsizlik olduğunu belirten Yahnici, “Bu talihsizlik durumuna neden olan yönetim, kaset talihsizliği nedeniyle yönetimden uzaklaştırılan arkadaşlarımızdır” dedi. ***

MAYIS

2011

“Laik kesim darbeleri provoka e ” diyen Birand, ar k onların hedefinde...

Birand’ın itirafları fena kızdırmış! Mehmet Ali Birand’ın darbelerle ilgili itirafları geçen hafta Türkiye’yi sallamıştı. Önce “darbecilik genlerimize işledi” itirafında bulunan Birand’ın darbelerde medyanın rolünü sorgulayan son yazısı da çarpıcıydı. “Laik kesim askeri kışkırttı” diyen Birand bu yazıları nedeniyle Perinçek’in Aydınlık dergisinin hedefi haline geldi. İşte Birand’ın bugünkü yazısından ilgili bölüm; Aydınlık Dergisi, benim yazılarıma takmış ve “Bakın, bugün askere karşı çıkan Birand eskiden nasıl asker hayranıydı (!)” dile benim kitabımdan örnekler veriyor, hatta nikah şahidimin 1971’deki sıkı yönetim komutanı Faik Türün olduğuna dikkat çekiyor. Kardeşim ben bunların aksini söylemedim ki... Askere övgü dolu tonla yazım var. Hepsini de, bilinçli yazdım. Yazdıklarım da doğruydu. TSK’nın, bu ülkenin en disiplinli, en iyi organize ve en iyi eğitim alan kurumu olduğunu defalarca belirttim. Hala da bu kalitelerinin devam ettiğine inanıyorum. Benim itirazım, siyasete müdahalesi, laik kesimle birlikte Türkiye’yi dizayn etmesiydi. Artık,TSKda değişti...Türkiye ve uluslararası koşullar da değişti. Galiba tek değişmeyen Aydınlık Dergisi kaldı. Yıllardır benimle bir sorunları var da, ne olduğunu bir türlü anlayamadım. ***


10

31

MAYIS

MEDYA

2011

2011 seçimleri gelecekte liderleri ve adayları yerinden eden “kaset skandalları”yla anılacak.

Kaset skandalları 2011’e damgasını vurdu CHP’de Deniz Baykal, onca yıllık genel başkanlık kariyerine, eski özel kalem müdiresiyle ilişkisini görüntüleyen bir kasetin internette yayınlanması sonucu veda etmek zorunda kalmıştı. Kemal Kılıçdaroğlu’na liderlik yolu o sayede açıldı. 12 Haziran seçimlerine “beş kala” bu kez “Farklıülkücüler” adlı bir site üzerinden MHP’li adaylar kasetler nedeniyle istifa ettiriliyor. MHP lideri Bahçeli’nin kasetler nedeniyle “okyanus ötesi”ne gönderme

yaptığı günlerde ABD’de de bir skandal koptu. IMF Başkanı Strauss-Kahn, NewYork’ta Gineli bir kadına otelde tecavüzden tutuklandı. Cezaevine konuldu, birkaç gün sonra yüksek kefaletle serbest bırakıldı. Kahn Fransa’da Sosyalistlerin Sarkozy’nin karşısına çıkaracakları güçlü başkan adayıydı. Otel skandalından sonra bu şansı kalmadı. IMF Başkanlığı’ndan da istifa etti. Kamusal görevler ve siyaset gibi topluma örnek olmayı gerektiren hizmetlerin “özel hayat”a kimi sınırlar koyduğu gerçeğinden hareketle Batı Avrupa, ABD gibi ülkelerde bu tür skandalların medyaya yansıması halinde “istifa” kaçınılmaz oluyor. Kamuoyu bunu bekliyor.

Türkiye’de alışkın olmadığımız şekilde üst üste patlayan “kaset skandalları”nda ayrıca sorgulanması gereken bir nokta var. İnsanların özel yaşamları, sesli ya da görüntülü nasıl ve kimler tarafından takibe alınıyor? Kasetler, partilerin içindeki mücadelenin sonucu olarak mı ortaya çılarılıyor? Yoksa, iktidar odaklı “merkezi” bir dinleme sistemi George Orwell’in “Big Brother”i gibi herkesi gözaltında mı tutuyor? Kamuoyu bu sorulara yanıt arıyor. CHP ve MHP siyasi yönden üzerlerine düşeni yaptılar. CHP’de lider değişti. MHP’de adaylar çekildi. Sıra AKP Hükümeti’nde. Onlara düşen görev de bu “komplolar”ı kuranları ortaya çıkarmaktır. Derya Sazak-MİLLİYET

Gül: İnternet fırtınalı bir okyanus Cumhurbaşkanı Gül, “İsteyen herkes interne e özgürce dolaşabilmeli. Öte yandan, unutmayalım ki internet, r nalı bir okyanus. Gemisini korumak isteyenlere de güvenli limanlar sunulabilmeli’’ diyerek “Güvenli İnternet Yönetmeliği”ne destek verdi. Kendisine yönelik soruları Twitter hesabı üzerinden yanıtlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül internette sansür tartışmalarının başladığı günlerde Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı yöneticilerini çağırarak kendilerinden bilgi aldığını söyledi. 22 Ağustos'ta yürürlüğe girecek "internette filtreleme"ye ilişkin yönetmelikle kimsenin özgürlüğünün kısıtlanmayacağını

söyleyen Gül, "Özel sektör, ürünlerini aynı şekilde sunmaya devam edecek, kamu da, kendi sorumluluğu gereği alternatif bir ürün sunacak" dedi. "Temelde hiçbir özgürlük kısıtlaması olmamalı" ifadelerini kullanan Gül, isteyen herkesin internette özgürce dolaşması gerektiğini vurguladı. Ancak Gül, "İnternet fırtınalı bir okyanus, gemisini korumak isteyenlere de güvenli limanlar sunulabilmeli"

diyerek bir anlamda "Güvenli İnternet Yönetmeliği"ne destek verdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, izlediği filmleri merak eden takipçilerinin de çok olduğuna işaret ederek, vizyon filmlerini takip ettiğini ama sinemanın vizyon filmlerinden ibaret olmadığını söyledi. Pazar sabahları TRT’de yayımlanan klasik Western’lerden büyük keyif aldığını ve vakti

olduğunda izlediğini belirtti. Gül ayrıca, İstanbul ve Ankara’da trafiği kapatmamaya özel önem verdiğini, helikopter ya da deniz yolunu kullandığını vurgulayarak, ‘’Beşiktaş’ta dün meydana gelen trafik tıkanıklığı bizimle alakalı olmamalı, zira Tarabya’dan

Dolmabahçe’ye de deniz yoluyla gidip geldim’’ ifadelerini kullandı.

Manager Director:

Ahmet Kurtoglu: 0412 171 546 www.imageonehomes.com.au

classicdesign_furniture@hotmail.com

k.ahmet@ymail.com


11

TÜRKİYE

31

MAYIS

2011

12 Eylül darbesinin yargılanmasında yaşanan kınaklık aşılıyor. Dosya Ankara ve İstanbul’da özel savcılara havale edilecek

12 Eylül’ü soruşturacak savcılar bulundu

Adalet Bakanlığı, 12 Eylül darbecilerinin yargılanması için ilk somut adımı atıyor. Radikal'in haberine göre, darbede görev alan askeri yöneticileri, Ankara ve İstanbul'da görevlendirilecek özel yetkili savcılar kovuşturacak. 15 gün içinde bu dosyaların ilgili savcılara gönderilmesi bekleniyor. 12 Eylül 2010'da yapılan referandumda, 12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasını engelleyen Anayasa'nın geçici 15. maddesi kaldırılmıştı. Sekiz ay önce yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte savcılara gelen şikâyet dilekçesi sayısı 300'ü aştı. Bir süredir Ankara

Başsavcılığı'nca incelenen bu dilekçeler, tasnif edildi. Bir kısmıyla ilgili soruşturma aşamasına gelindi. Dilekçelerin az bir kısmı ise gereğinin yerel mahkemelerde yapılması için ilgili illerin savcılıklarına gönderildi. DARBEYE ÖZEL YETKİLİ SAVCI Ağır cezalık suç unsuru görülen dosyalara ise Ankara ve İstanbul'daki özel yetkili savcıların bakması kararlaştırıldı. Böylece kamuoyundaki 12 Eylül darbecilerinin yargılanamadığına ilişkin algı da ortadan kalkmış olacak. Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin darbecilerin

yargılanmasıyla ilgili hem Ankara'da hem de İstanbul'da özel yetkili savcı görevlendirilebileceğini söyledi. Ergin'in görüşleri şöyle: "12 Eylül'den önce Anayasa'daki geçici 15. madde dolaysıyla ihtilalciler hakkında dava dilekçesi bile verilemiyordu. Darbecilerin cezai sorumlulukları yoktu. Şimdi bu kalkan kalktı. Seçimlerden sonra somut adımların atılmasını bekliyorum. Çok önemli bir aşama." ***


12

31

MAYIS

DÜNYA

2011

Mübarek’e milyon dolarlık ceza Bazı Arap ülkelerinde baş gösteren ayaklanmaları, bezdiren işsizlik ve fakirliğin tetiklediği illeri sürüldü. Uzmanlar, yetkililerin bu tür problemlere çözüm bulma ve istikrarı tekrar sağlama adına acilen reform gerçekleştirmeleri gerektiğini

söylüyor. Kahire merkezli Arap İş Organizasyonu Genel Müdürü Ahmed Lokman, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini etkisi altına alan karmaşanın hem fakirlik hem işsizliği artırdığını ve işsiz Arap sayısının 18

milyonu aştığını söyledi. Londra merkezli Arapça El Hayat gazetesine konuşan ve yerel medyada da çıkan haberlere göre Lokman, Arap ülkelerinin şu an reformlar üzerine yoğunlaşması

Göstericilerin öldürülmesi ve zimmete para geçirmek gibi suçlamaların da yer aldığı yargılama sürecinde Hüsnü Mübarek’e ilk ceza, telefon ve internet erişimini engellemesi nedeniyle verildi. ve halklarının yaşam standartlarını iyileştirmek için daha çok yatırım çekmesi gerektiğini ifade etti. Yetkili,

Refah sınır kapısı sonuna kadar açıldı Gazze’de yaşayan Filis nlilerin açıkhava hapishanesinde yaşamasına neden olan Mısır’ın Refah Sınır Kapısı daimi olarak açıldı. Gazze’de bayram var, İsrail ise tepkili

Mübarek yönetiminin sona ermesi, Mısır’ın Filistin politikasında köklü değişime neden oldu. Bu değişimde en somut adım bugün atıldı. Mısır, Gazze sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nı tekrar geçişlere açtı. Sınır kapısının açılmasıyla kadın, çocuk ve 40 yaşın üzerindeki tüm erkekler Mısır’a kolayca geçebilecek. Ancak 18 ila 40 yaş arasındaki Filistinli erkeklerin geçiş için izin alması gerekecek. Sınır kapısının açılmasının Gazze ekonomisini de canlandırması bekleniyor. Sınır

‘Arap dünyasındaki yaygın fakirlik ve işsizliğin isyanları tetiklediğini, hükümetlerin bu iki problemi çözmek için çok yavaş davrandığını ve organizasyonlarının Arap hükümetlerini bu konularda daha önce defalarca uyardığını’ belirtti. Müdür Lokman, geçtiğimiz dönemde çoğu Arap ülkelerine gelen yatırımların bazı şehirlerde yoğunlaşıp diğer bölgelerin hem sermaye hem gelişim fonlarından mahrum kaldığını ve bunun da daha çok işsizlik ve fakirliğe sebep olduğunu kaydetti. Bunun yanısıra Arap ülkeleri arasındaki yatırımların da ekonomik sektör-

kapısının açılmasıyla Gazze’ye uygulanan yaptırımlar ciddi olarak hafifleyecek İSRAİL TEPKİLİ İsrail ise Mısır’ın aldığı bu karara tepki gösterdi. İsrail yönetimi, Filistinli militanların sınırı silah kaçakçılığı için kullanacağını savunuyor. Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, Hamas’ın 2007’de Gazze Şeridi’nin denetimini tamamen ele geçirmesinden sonra Refah sınır kapısından geçişlere kısıtlama getirmişti.

lere yoğunlaştığı ve sosyal sektörleri dikkate almadığı vurgulandı. ‘Bu politikaların başarısız kalması iç toplumda dengesizliğe neden oldu ve kalkınma tek bacak üzerine yoğunlaştı’ diyen Lokman, ‘İsyanların ardından Arap dünyası için parlak fırsatlar görüyoruz. Son iki ayda yapılan reformlar geçen 40 yıldaki reformları bile geçti fakat yeni hükümetler bu reformları mutlaka genişletmeli’ şeklinde konuştu. Kaynaklara göre bugünkü fiyatlarla Arap dünyasının kombine gayri safi milli hasılası 2008’de 1.93 trilyon dolar iken 2009’da 200 milyar dolar azalarak 1.7 trilyon dolara geriledi. Bunun neticesinde 2009’da kişi başına düşen gelir 6 bin 2 dolar iken 2009’da 5 bin 159’a düştü. Arap İş Organizasyonu’na göre işsizliğe çare bulmak için Arap ülkelerinin 2020’ye kadar yaklaşık 40 milyon yeni iş üretmek zorunda.

CIA, Yunanistan’ın ekonomik kriz yüzünden kontrolden çıkabileceği ve ülkede darbe yaşanabileceği uyarısında bulundu.

‘Yunanistan’da darbe olabilir’

Ekonomik krizle mücadele etmeye çalışan Yunanistan zor günler geçiriyor. Ülkeyle ilgili neredeyse her gün de yeni bir iddia ortaya atılıyor. Son iddia Alman Bild gazetesine ait. Gazeteye göre ülkede darbe olabilir. CIA’in hazırladığı rapora dayandırılan habere göre Amerikan istihbaratı, Yunanistan’da şiddet eylemlerinin giderek artabileceği, hatta bir darbenin bile yaşanabileceği uyarısında bulundu. Buna göre, kemer sıkma politikası yüzünden durumun giderek gerginleştiği Yunanistan’da, Atina yönetimi kontrolü sağlamakta giderek zorlanabilir. Atina Belediye Başkanı Yorgo Kaminis de bir süre önce, iç savaş benzeri durumlar yaşanabileceği

uyarısında bulunmuş, Atina’nın 1970’li yıllardaki Lübnan’ın başkenti Beyrut’a dönme tehlikesinden söz etmişti. ŞİMDİ DE POLİTİK KRİZ Öte yandan ekonomik krizle mücadele çabalarında hükümet bir darbe daha aldı. Avrupa Birliği’nin istediği kemer sıkma politikası konusunda muhalefetle uzlaşma sağlama çabasındaki Başbakan Papandreu, diğer partilerle bu konuda anlaşamadı. Bu durum Yunanistan’ın yeni borç almasını da engelliyor. IMF, Yunanistan’ın alacağı kredi için uzlaşmayı şart koşuyor. Bu durumda Papandreu’nun uzlaşı sağlayamasa da kemer sıkma politikasını hayata geçireceğini

belirtiyor.

YARDIM DURDURULABİLİR yunanistan’da bu gelişmeler yaşanırken Euro bölgesi maliye bakanlarından Atina’ya bir uyarı geldi. Maliye bakanları adına açıklamayı yapan Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker, Yunanistan’ın 12 aylık ödeme gücünü garanti edemediği için IMF kurallarına göre yardımın durdurulabileceğini söyledi Ülkeye 29 Haziran tarihinde 12 milyar Euroluk bir ödeme yapılacak. Bu ödemenin 3,3 milyar Euroluk kısmı, IMF tarafından verilecek. Ödeme, Yunanistan’a verilen kurtarma paketinin beşinci taksiti olacak. ***


R r e ı a g , e n n

e e n a i

13 31

MAYIS

2011

Av u s t r a l y a M i l l i G ö r ü ş Te ş k i l a t l a r ı S u n a r

A SA Y4UTH MİLLİ GÖRÜŞ GENÇLİK

Fet i h ve G ençl i k G ec e si

MEHTER ŞİİR İLAHİ SİNEVİZYON SKEÇLER KONUŞMA TARİH : 4 HAZİRAN 2011 CUMARTESİ SAAT : 19:30 - 21:30 ADRES : 30 INVERLOCH CRESCENT DALLAS 3047 YER : İKM ( YENİ İLİM KOLEJİ KÜLTÜR MERKEZİ )

SULTAN MEATS F OUR SEASONS HEATING & COOLING

ws o d a e roadm

1300 4 SEASON 1300 4 732 76 6

B

Contact Ahmet: 0418 566 345

Australia’s Favourite Climate Systems omega

ASYA MUTFAĞININ SEÇKİN ÖRNEKLERİ:

* Her çeşit noodle * Teriyaki * Satay * Çorba çeşitleri * Deniz ürünleri * Asya Pilavı * Salata çeşitleri Ürünlerimiz HELAL’dır.

ÇİN

VİETNAM

TAYLAND

Broadmeadows Alışveriş Merkezi’nde, Coles ve Hoyts Cineması’nın arasındayız.

MALEZYA

MOĞOLİSTAN

İSMAİL KUL 0422 119 745

BROADMEADOWS ALIŞ VERİŞ MERKEZİNDE HİZMETİNİZDEYİZ


14

31

MAYIS

2011

55 Paringa Blvd. Meadow Heights Shopping Centre, Meadow Heights, VIC 3048 Tel: (03) 9309 8012

Full Range Commercial Windows Semi-Commercial Windows Domes c Windows Flyscreens Security doors, Bi-Fold Doors, Stacker Doors, Sliding Doors Address: 41 Foden Ave, Campbellfield 3061 Email: colonialaluminium@gmail.com Tel: 03 9303 9997 Fax: 03 9303 9994


SWEET TO LIPS CAFE 15

31

MAYIS

2011

Brunswick Market’te hizme nizdeyiz 770 Pascoe Vale Rd. Glenroy Tel: (03) 9304 25 80

25 Keilor Melton Hwy, Tailors Lake Tel: (03) 9390 90 00

795 Mt Alexander Rd Moonee Ponds VIC 3039

ÖMER GÜLTEKİN MEHMET YILMAZ

CONVEINCE STORE FOR ALL NEEDS OPEN 24 HOURS ’den $25 ve üstü alış veriş yapan herkese benzin’in litresinde ¢4 indirim vardır


16

31

MAYIS

2011

SAREERA GENÇLİK


GENÇLİĞİN SESİ

Tomorrow’s Leaders

Namazın en önemli tezahürlerinden birisi, hayata bakan yönünü kavrayabilmektir. Bu kavrayış genelde ibadetlere, özelde namaza aşık olmayı gerektirmektedir. Aşık, maşuku için her şeyi göze alabiliyorsa ve maşukunu hayatın olmazsa olmazı olarak görüyorsa, bir mümin olarak bizlerde namaza aşık olmalıyız ve onu hayatın olmazsa olmaz rükünleri arasında görmek durumundayız. Peki, namazın hayata bakan yönü nasıl olmalıdır sorusunu yönelttiğimizde cevap Rabbimizden gelmektedir. “Rasulüm, sana vahyedilen kitabı oku/takip et-izle ve namazı kıl. Muhakkak namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyacaktır. Allah’ıı anmak, elbette ibadetlerin en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir”.(Ankebut 45) Burada namazın hayata bakan en önemli yanlarından birisi alan günahları engelleyici fonksiyonundan bahsedilmektedir. NAMAZIN GÜNAHLARI SİLİCİ ÖZELLİĞİ Namaz, günahlarımızı siler mi? Eğer hayatımızı, namazdan önceki ve sonraki hayat diye kategorize edersek, namazdan önceki hayatımızda yaptığımız bir takım davranışları ve hataları, namazdan sonraki hayatımızda yapmıyorsak veya yapamıyorsak, işte bu durum, namazın günahları ve hataları silmesidir; çünkü artık namazlı bir hayatımız var ve namazımız o hatalara dönmemize fırsat vermemektedir. “Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Muhakkak ki iyilikler kötülükleri ve günahları giderir”.(Hud 114) Bu ayetten anlamamız gereken geçmiş günahların silinmesinden öte, bundan sonra o günahlara dönmemeyi, onları bir daha yapmamayı anlıyoruz. Bu ifademizi biraz daha somut ve anlaşılır kılmak için şöyle bir örnek verebiliriz. Bir futbol müsabakasında 1-0 yenik durum-

17

NAMAZIN İNŞÂSI

31

Ömer Naci Yılmaz dayken yapılacak iş, beraberliği yakalamaktır. Beraberliği yakalamak, yeniliyor olmamak veya maçı kazanıyoruz anlamına gelmez, zira maç devam ediyor. Maçı kazanmak için skoru 2- 1 yapmak lazım. Tabiî ki maçı kazanmış olmak, yenilen golü silmek anlamına gelmez. Yenilen golü silemeyiz; fakat daha fazla gol atarak, yenilen golün etkisini zayıflatabiliriz. İbadi eksikliklerimizi, kabahatlerimizi silemeyiz,; ancak daha fazla ve hakkıyla ibadet edersek, o, kabahatlerimizin etkilerini zayıflatabiliriz.Yani bizim yapabileceklerimiz bir yere kadardır.Bundan sonrası Tevvab olan Rabbimize aittir. “Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” (Furkan 70) Namaz, Allah’ı anmak için yapılabilecek ibadetlerin en müstesna burçlarındandır. Yüce Rabbimiz, Musa Peygamberimize seslenerek: “Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allahım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et, beni anmak için namaz kıl”.(Taha 14) Biz, Rabbimizi anmak için hakkıyla namaz kılarsak, Rabbimiz de bizi anacaktır, bir kul için Rabbi tarafından anılmaktan daha güzel ne olabilir ki? İltifat marifete tabidir der büyüklerimiz. Anarsak, anılacağımızda kuşku yoktur; çünkü bu Rabbimizin bir vaadidir. “Öyle ise beni anın ki, ben de sizi anayım…” (Bakara 152) Hiç düşündük mü, acaba peygamberlerin ne gibi özellikleri

vardı? Bu gün bizler o özellikleri taşıyabilir miyiz? Bu soruyu Kur’an’a sorduğumuzda alacağımız cevap, Peygamberi özelliklerin müminlerden hiçte uzak olmadığı şeklindedir.

“…Onlara, çok merhametli olan Allahın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlardı.” (Meryem 58) Burada secdenin-namazın- insana, göz ve gönül hoşnutluğu verdiğini görmekteyiz. Zira, Peygamberler için geçerli olan bu tavır ve davranış bizler için de geçerlidir. Peygamberlerle aynı özellikleri taşımak, erdemlerin en yücelerindendir. Tüm Peygamberler, insanları Allahın ilkelerine sımsıkı sarılmaya ve iyiliği yaymaya çağırmışlar ve bu yüce değerler için mücadele etmişlerdir. Rabbimiz, bu uğurda çalışanların ecirlerini zayi etmeyeceğini vaat etmektedir. “Kitaba sımsıkı sarılıp, namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecirlerini zayi etmeyiz”.(Araf 170) Kitaba sımsıkı sarılmak, onu tak-

ip etmek, izlemek, onun öngördüğü hayatı yaşamak demektir. Bu hayatı yaşarken, bir takım güçlükler ve sıkıntılarla karşılaşmak mümkündür. Bütün Peygamberler ve inananları, bu olumsuzlukları yaşamışlardır. Bunun en bariz örneğini, Hz. Lokman’ın oğluna yaptığı vasiyette görmekteyiz. “Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir”.(Lokman 17) Namaz kılmanın, iyiliği emretmenin, kötülüklerden vazgeçirmeye çalışmanın bedelleri olacaktır; bunun için Mü’min demek, bedel ödemeye hazır delikanlı adam demektir. Bu delikanlı Mü’minlere Rahmanın bir müjdesi vardır: “Mü’min erkeklerle Mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Rasulüne itaat ederler. İşte onlara, Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir”.(Tevbe 71) Namaz, yaşanan anı ve istikbali inşadır. Bu nedenle namazı, geçmişe dönük bir eylem gibi algılamak doğru bir anlayış olamaz.; çünkü Allahın kulunu hatırlaması, kulun Allah’tan yardım alması demektir. Oysa yardım, içinde bulunduğumuz an ve gelecek için geçerlidir. Bunun içindir ki, namaz mü’minin kendisine yardım etmesidir. “Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyiniz.”(Bakara 45) Hayatımızın inşasında namazı çok önemli bir unsur olarak öne çıkarırsak, hayatımıza olan etkilerini ve sonuçlarını görmek mümkündür.

Our Youth Today

Sareera’s 1st Movie Night for 2011

Exams are around the corner, and many of our Sareera youth members are studying very hard. May these dua’s ease their workload inshaAllah. 1. Dua to recite before studying “Allahumma infa’nii bimaa allamtanii wa’allamnii maa yanfa’ununii. Allahumma inii as’aluka fahmalnabiyyen wa hifzal mursaleen almuqarrabeen. Allahumma ijal leesanee aiman bi dhikrika wa qalbi bi khashyatika. Innaka ala matasha’u qadeer wa anta hasbun-allahu wa na’mal wakeel.” ‘Oh Allah! Make useful for me what you have taught me and teach me knowledge that will be useful to me. Oh Allah! I ask you for the understanding of the Prophets and the memory of the messengers, and those nearest to you. Oh Allah! You do whatever you wish, and You are my availer and protector and best of aid.” 2. Dua while studying something difficult “Allahumma la sahla illama ja-‘altahu sahla anta taj alu al hazana eza mashi’ta sahal.” ‘Oh Allah! Nothing is easy except what you have made easy. If you wish, you can make the difficult easy.’ 3. Dua after studying ‘Oh Allah! I entrust you with what I have read and I have studied. Oh Allah! Bring it back to me when I am in need of it. Oh Allah! You do whatever you wish, you are my availer and protector and the best of aid.’

Sümeyye Çetinkıran On 21st of May Sareera Youth hosted its first Movie Night screening for 2011 with the movie Tangled. There was an amazing attendance of 30 girls excited and eager to interact and socialise with one another during the night. Even though some of the girls who attended for the first time, Sareera youth group created an environment in which had a harmonious atmosphere and assisted the girls to freely connect with their sisters in Islam and create their sisterhood with one another. There was a raffle ticket given to each attendee with a prize given to the lucky girl that got her one drawn after the movie. While the raffle ticket was being drawn out, the girls were very excited and awaiting for their one to be drawn, and the lucky one to receive the prize was 10 year old Adeebah Iftikhar. It was truly a night that was filled with beautiful smiles and laughs as the movie was being screened and the most tastiest popcorn made by the organzers. It was a night organized by Sareera to create an environment in which gives an opportunity for the youth to establish friendships in a warm environment to relax and have a great time with the company of one another. The success of the night was truly evident in the smiles the young girls had and were asking when the next movie night screening would be held. Sareera youth group aims to continue to generate events and activities that aim to reach out for the youth with opportunities to maintain this sisterhood we share in Islam.

MAYIS

2011

Bakın bir insanın hayatını namaz inşa ederse, ortaya nasıl bir mü’min tipi çıkıyor, görelim. “Mallarından, isteyene ve mahrum kalmışa hak tanırlar, Ceza ve hesap gününün doğruluğuna inanırlar, Rablerinin azabından korkarlar, Namuslarını korurlar, Emanetlerine ve sözlerine riayet ederler, Şahitliklerini dosdoğru yaparlar, Namazlarını korurlar, İşte bunlar, Cennetlerde ağırlanacak olanlardır” (Meariç 24-35) Salât, kelimesinin türevlerinden biriside “korumak” anlamına gelmektedir. Namazın insanı, korumak gibi bir fonksiyonu da vardır. Bu hem bu dünya için, hem de ahiret yurdu için geçerlidir. Bizleri, iki dünyada da kurtaracak ve koruyacak olan bir namaza ne hakla “kılalım da kurtulalım, üzerimizde yüktü, attık ve kurtulduk” diyebiliriz. Yükü atıp, kurtulmak terk etmektir. Namazı terk edenlerin akıbetleri ortadadır. Zırha sarılırsak bizi koruyacaktır, bir kenara atılan zırh, bize ne yapsın? “İman edip, iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.” (Bakara 16) Bir yerde, korkudan ve üzüntüden bir eser yoksa orada güven vardır, huzur vardır. Böyle bir yerde insan, İlahi bir koruma altındadır. Yukarıdaki ayette Rabbimiz namazı, ilahi bir koruma ve güven duygusuyla ilişkilendirmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi; iltifat marifete tabidir. Bu iltifat edenin merhametli olan Allah olması bize yetmez mi? Bakınız merhametli olan Rabbimiz, namazı nasıl da rahmetiyle ilişkilendirmektedir. “Namazı kılın, zekâtı verin; Peygambere itaat edin ki merhamet göresiniz”.(Nur 56) Geliniz, hep beraber, bihakkın yerine getireceğimiz namazlarımızla cennetlerimizi inşa edelim. Vesselam veddua...

The chained elephants As my friend was passing by the elephants, he suddenly stopped, confused by the fact that these huge creatures were being held by only a small rope ed to their front leg. No chains, no cages. It was obvious that the elephants could, at any me, break away from the ropes they were ed to but for some reason, they did not. My friend saw a trainer nearby and asked why these beau ful, magnificent animals just stood there and made no a empt to get away. “Well,” he said, “when they are very young and much smaller we use the same size rope to e them and, at that age, it’s enough to hold them. As they grow up, they are condi oned to believe they cannot break away. They believe the rope can s ll hold them, so they never try to break free.” My friend was amazed. These animals could at any me break free from their bonds but because they believed they couldn’t, they were stuck right where they were.

Moral Like the elephants, how many of us go through life hanging onto a belief that we cannot do something, simply because we failed at it once before? So make an a empt to grow further. Why shouldn’t we try it again? Your a empt may fail, but never fail to make an a empt & CHOOSE not to accept the false boundaries and limita ons created by the past.


18

31

MAYIS

SAĞLIK

2011

‘Şeytan ye diyor’ ama siz yemeyin! Bu başlık eminim sizide meraklandırmış r.S ağlığımıza gereken önemi vermediğimiz endişesiyle, yazarın verdiği röportajdan bazı kesimleri sizlerinde bilgisine sunmak istedik.

Şeytan Ye Diyor! kitabında Kur'an-ı Kerim'de zikredilen 'temiz gıda'nın gerçek anlamını arıyan, Gıda Güvenliği Hareketi Lideri Kemal Özer, konferansına katılan dinleyicilerin yönelttiği sorular ve artan bilgi talebinin sonucunda 'ne yiyeceğimizi şaşırdık' diyenlere bir rehber hazırlamak gerektiğini ve 'O halde ne yiyelim?' sorusunu bize 'Şeytan Ye Diyor! İnsan ne yemeli ne yememeli?' kitabını kaleme almaya itti diyerek kitabının içeriği hakkında şu bilgileri veriyor: Helal gıda nedir denildiğinde domuz, kan, sarhoş ediciler, Allah adı anılarak kesilmeden ölmüş hayvanlar ve yırtıcı hayvanlar akla gelir. Oysa Kur'an-ı Kerim gıdayla ilgili bir konuyu gündeme getirirken hep 'halalen tayyiba' kelimelerini kullanıyor. Yani 'helal ve temiz' diyor. Helal kısmını anladığımıza göre 'temiz'den murat ne? İşte Müslümanlar genellikle bu kısmını görmezden geliyor. İslam tüketilebilir nimetlerin fıtratının bozulmadan yaratılış amacına uygun bir şekilde tüketilmesi ayrıca yasaklananlardan her şartta kaçınılmasını şart koşar. Özetle İslam gıdanın 'temiz' olmasını ister diyen Özer,Yaradanın, yedikler-

imizin temiz olmasını istemesindeki kastinin maddi manevi kirlerden arınmış olması dır derken bunu da şöyle açıklıyor; Burada da haklı olarak 'maddi ve manevi kir nedir?' sorusu gelmekte. Manevi kirler birçok ilmihalde bulunabilecek bilgiler. Burada maddi kirden kasıt 'temizlenebilir görünür kirlenme mi, canlılar için zararlı tarım kimyasalları, antibiyotikler ve hormonlarla genetik değişiklikler mi ya da hepsi mi?' Kanaatimizce hepsi maddi kirlerdir ve ister Müslüman olsun ister olmasın insanların bundan kaçınması şart. Çünkü bu maddi kirler, insanın ruh ve beden sağlığını tehdit ediyor. İnsanla da kalmıyor tabiattaki bitki ve hayvan yaşamını da tehdit ediyor. En temel yanlışın herhangi bir zamanda herhangi bir şeyi sorgulamaksızın tüketmek olduğunu söyleyen yazar,daha da önemlisinin bundan hiçbir endişe duymadan, rafa çıkmış her ürünün gönül rahatlığıyla tüketildiğini, diğer canlıların böyle yapmadığını ve insanların bir ürünü tüketmeden önce birçok açıdan ele alması gerektiğini, en basit haliyle bir ihtiyaç mı, sağlıklı mı... veya bu ürün

Birçok şifalı bitki ve bahara n bbi etkisi bulunuyor. Bunların içinde beyin sağlığını da destekleyenler de var. İşte daha keskin bir zekaya sahip olmak için yemeniz gereken bitkiler! Reader’s Digest dergisinde yer alan habere göre, beyninizi, ha zanızı korumak ve kuvvetlendirmek is yorsanız özellikle bu dört şifalı bitkiye odaklanmalısınız:

Beyniniz için faydalı 4 bitki

içeriği ruh ve beden sağlığımı nasıl etkiler... bu sayede benden neşet edecek nesli nasıl şekillendirir... dinim buna nasıl bakar... bu ürün üretilirken çevreye ne kadar zarar verdiler ..gibi uzayıp giden soruları mutlaka sorması ve buna göre tüketmesi gerektiğinin önemle üzerinde duruyor.. Çay tüketiminde İngilizlerden sonra ikinci sırada olduğumuzu söyleyen yazar, çayın son yarım asra kadar şekersiz içildiğini, illa tatlandırıcı eklenecekse bal veya pekmez eklenildini söylüyor ve çaya şimdi ise 'rafine beyaz zehir' eklendi diyor.Çoğu şeker hastaları ise şekere oranla onlarca kat daha tehlikeli yapay tatlandırıcılar ekliyorlar. Bu çayı içmenin hiçbir anlam ve yararı yok. Çay mutlaka şekersiz içilmeli. Siyah çay yerine onlarca kat daha yararlı olan yeşil çay tercih edilmeli. Çay suyu fokurdatarak kaynatılmamalı. 10-15 dakika demletildikten sonra en fazla 20 dakika içinde tüketilmeli. Şekersiz, mümkünse yeşil, kaynatılmamış, porselende demlenmiş çay, çaydır diyen Özere hak vermemek mümkün değil. Dünyada şeker için yasal uyuşturucu tabiri bile kullanılıyor. Ortalama bir insanın günlük 15 gr civarında şekere ihtiyacı var. Bu şeker ihtiyacını karşılamak için

1. Zerdeçal: Bu hardal sarısı toz bir antioksidan ve aynı zamanda güçlü bir antiinflamatuardır. Zerdeçalın her gün acı baharatların içinde yendiği Hindistan'da Alzheimer gelişme riskinin Amerika'dan yüzde 25 daha az olduğu belirtiliyor. Laboratuar çalışmalarında, zerdeçalın içindeki aktif madde olan "Curcumin" ile beslenen farelerde Alzheimer'la ilişkili amiloid plaklarının daha az oluştuğu belirlendi. Zerdeçalı baharatlı yemeklerinize ya da yumurta salatanıza toz olarak atabilirsiniz. Ya da şehriye çorbasına ekleyebilirsiniz.

dışarıdan şeker almasına hiçbir zaman gerek yok diyen yazar,düzenli olarak bitkisel gıdalar tüketilmesinin yeterli olacağını, soğan sarmısaktan, üzüm ve hurmaya kadar her bitkinin farklı oranlarda şeker içerdiğini ve hurmanın şeker gereksinimimizi karşılayabileceğimiz yeryüzündeki vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, yağı birlikte içeren korunmayı, taşınması tüketimi en kolay en değerli gıda olduğunu, sadece açlığımızı gidermediğini ve dahada önemlisi, kanserin en az görüldüğü Arap köylülerinin neden kanser olmadığını Fransız ve İranlı bilim adamlarının araştırmaları sürekli hurma yemelerine bağlıyor. Günde tüketmemiz gereken su miktarınında önemine binaen şöyle diyor: Bir erik düşünün daldan kopunca ne hale gelir? Kurur değil mi? İnsan da böyledir. İhtiyacı kadar su vermezseniz kurur ve ardından ölür. Normal kiloda bir insanın günlük 2-2,5 litre su içmesi şart. Uyanınca birkaç bardak su içerek güne başlamalı. Susuzluk susuz kalan bitki gibi yapar insanı. İranlı Dr. Fereydoon Batmanghelidj bu durumu bize şöyle özetler: "Hasta değil susuzsunuz!" Annelerimizin annelerinden aldıkları mirası kızları ve gelinlerine aktarmadıklarını bu yüzden 13 bin yıllık vahiy ve tecrübeyle harmanlanarak güne getirilen

2. Adaçayı: Nane ailesinin bir üyesi olan adaçayı, hafıza artırıcı olarak biliniyor ve beyni Alzheimer'a neden olan belirli süreçlere karşı koruyor. İngiltere'de yapılan bir araştırmada, sağlıklı genç yetişkinlerin adaçayı hapları içtikten sonra kelime hatırlama testlerinde daha başarılı oldukları tespit edildi. Adaçayını omletlere, domates sosuna, kızarmış tavuğunuza ekleyebilirsiniz. Ya da 2 çay kaşığı kurutulmuş adaçayını kaynamış suya atıp şifalı bir etkiye sahip çay elde edebilirsiniz.

bilginin kıymetini bilmediklerini yani s adece annelerin değil, herkesin tarhana, ekmek, pekmez, yoğurt, sirke, turşu, kurutma yapmak gibi sair bilgileri öğrenmesi ve evinde mutlaka yapmasınıi yoksa sağlıksız bir neslin yanı sıra gelecekte elektriksiz kaldığımız bir günde çocuklarımızın beceriksizlik yüzünden açlıktan öleceğini unutmamız gerektiğini ve ilgisizlik yüzünden bilgisizliğimizin arttığını söyledi. Bize emanet edilen tabiatı ve tohumları dolayısıyla gıdalarımızı bir anne şefkatiyle korumamız gerekiyor. Bunları bize verenler bu emanetin hesabını mutlaka soracak. Bu bilinç her Müslüman ve her insan için kaçınamayacağı bir vecibe diyen gıda güvenliği hareketi lideri Kemal Özer insanlara Kehf Suresi 19, Taha 81, Bakara 205 iki okuyup anlamlarını diliyorum. Şeytan'ın 'ye' telkinine kulak asmamalarını, Hz Âdem s.a. hatasına düşmemelerini istirham ediyorum. Dualarımız kabul edilmiyor diyen Müslümanların önce gıdalarını kontrol etmelerini rica ediyorum derken mümkünse yeşil çay içilmesini ve şeker kullanılmamasını öneriyor. Eskiden tatlandırıcı yerine bal ve pekmez eklendiğini söyleyen Özer şekerin 'rafine beyaz zehir' olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çiziyor.

3. Wasabi: "Japon Hardalı" olarak da bilinen ve bayır turpundan elde edilen yeşil renkli macun Wasabi, hardal ailesinden geliyor. Genellikle suşi ile birlikte yeniyor. Sinir hücrelerinin birbirleriyle iletişim kurmalarına yardım ediyor. Herhangi bir balık çeşidiyle iyi giden bu gıdayı tüp ya da toz şeklinde satın alabilirsiniz. Bu sosu ayrıca salata süslemelerinde veya lahana salatasının üzerinde kullanabilirsiniz.

4. Sarımsak: Kan pıhtılaşmasını önlemeye yardımcı olmak için kanı incelten sarımsak, kolesterolü de düşürebiliyor. Sarımsağın strese direnmeye yardım eden kimyasalların üretimini harekete geçirerek yaralanma ya da hastalıklardan kaynaklanan nöronları koruduğu düşünülüyor. Kıyılmış sarımsağı her türlü salamurada ya da salata soslarında kullanabilirsiniz. Etinizde, tavuğunuzda, bifteğinizde, hamur işlerinizde veya sebze yemeklerinizde de rahatça sarımsak tüketebilirsiniz


TEKNOLOJI

19 31

MAYIS

2011

Pilinizin ömrü nasıl uzar? Bilgisayarınızın ve cep telefonunuzun pili daha uzun ömürlü olsun ister misiniz? O zaman, herkesin yap ğı bu hataları asla yapmayın. C e b i m i z d e , çantamızda, elimizde; her aygıtın bir pili var ve her yerde çalışıyorlar. Özellikle yeniden doldurulabilir olanlar hayatımızı sürdüre-

bilmek için en önemli parçalardan birisi. Hal böyleyken onları yakından tanımak önemli bir mesele haline geliyor. Dijital hayatımızı ay-

akta tutan pillere azami duyarlılığı göstermezsekbizleri yarı yolda bırakmaları işten değil. Peki siz pilleri ne kadar tanıyorsunuz? Hem bilginizi sınayın hem de pillerinizi daha verimli kullanın. Pillerle ilgili olarak bilinen bazı doğruların, aslında çok yanlış uygulamalar olduğunu biliyor muydunuz? Örneğin, cep telefonunuzun pili bitmeden şarj ettiğinizde pil ömrünün azalacağını mı düşünüyorsunuz hala? Ya da dizüstü bilgisayarınızı adaptöre taktığınızda pili çıkaranlardan mısınız? Piller Enerji Depolar, İhtiyacım Olunca Verir mi? Sağduyuya göre doğru

ama teknik olarak yanlış bir bilgi. Enerji depolayıp tekrardan devreye veren elemanlar aslında kondansatörlerdir. Piller ise üreteç olarak anılırlar; çünkü yaptıkları iş kimyasal tepkimeyle elektrik üretmektir. Şarj etme veya doldurma olarak andığımız iş ise elektriği kullanarak oluşan tepkimeyi tersine çevirmek ve tekrar oluşmasına imkan yaratmaktır. Pillerle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar Bilgisayarımın adaptörü takılıyken pili çıkartırsam pilin ömrü uzar! Hem doğru hem de yanlış bir genelleme. Çağdaş pillerin ömrünü

Vücudumaza sonradan eklenmiş bir organ haline gelen cep telefonlarının insan sağlığına zararlarını anlatan Nobel ödüllü çevre uzmanı ikazlarıyla dehşete düşürdü

Cebimiz beynimizi nasıl öldürüyor?

Nobel ödüllü Onkolog ve Environmental Health Trust (Çevresel Sağlık Vakfı) Başkanı Devra Davis, Kadir Has Üniversitesi’nin düzenlediği, “cep telefonları ve sağlığımıza etkileri” adlı bir seminer için Türkiye’ye geldi. Türkçe’si de yayınlanan cep telefonlarının zararlı etkileri üzerine Disconnect (Bağlantıyı kes) kitabı ile bütün dünyada yankı yaratan Davis, ayrılmaz bir parçamız olan cep telefonlarının zararlı etkilerini ve çözüm yollarını anlattı. Cep telefonun zararı nedir? “Cep telefonları kanser riskini arttırır. Kulakta veya kulağa yakın mesafede 50 dakikadan fazla tutulmasıyla sağlıklı bir

bireyin beyninde değişikliklere yol açar. Telefonla görüşme halinde olmadığımız zaman, baz istasyonu ve cihaz arasında var olan mikrodalga radyasyondan kaynaklanan zarardır. Vücut ve beyin de her an cep telefonlarının yaydığı bu mikrodalga radyasyonun yarısını emer. Telefon ile konuştuğumuz zamanlarda mikrodalga radyasyon nedeni ile beyin hücrelerimizin bir kısmı ölmeye başlar. Günde iki saat cep telefonu ile konuşan erkeklerin sperm miktarı dayüzde 30 oranında azalır. ”

Etkileriyle ilgili deney yapıldı mı? “Atina Üniversitesi’nde cep telefonun zararlı etkileri üzerine fareler üstünde bir araştırma yapıldı. Labirentin bir çıkışına konan peyniri her defasında bulabilen kobay fare, bir süre cep telefonunun etkilerine maruz bırakıldı ve yerini bulamamaya başladı.”

Çocuklarda etkisi nedir? “Çocuklar yetişkinlerden daha fazla mikrodalga radyasyon emer. Çünkü kafatasları daha zayıftır ve beyin yetişkinlerden çok daha kısa sürede olumsuz etkilenir. Gençlerde de 10 yıldan daha kısa bir süre içerisinde 4 ila 5 kat daha fazla beyin kanseri oluşmaktadır. Çocukken mikrodalga radyasyona maruz kalmak bu süreci hızlandırır.”

kısaltan etmenler arasında ısı önemli bir yer tutuyor. Eğer bilgisayarınız pil kısmı ısınacak bir yerdeyse ve pil yüksek ısıya maruz kalıyorsa bu durum pilinizin daha da hızlı şekilde ömrünü yemesine sebep olacaktır. Bu anlamda pilin ömrü uzamış oluyor ama daha önemli bir şeyden feragat

ediyorsunuz: Bir elektrik arızasında kaybolmayacak veri kaybolmuş oluyor. Dizüstü bilgisayarlar, pilleri doluyken onları daha fazla şarj edeyim demezler. Dolayısıyla sürekli şarj olmaya çalıştığı için kendini yiyip bitiren bir pil ancak elektronik bir arızanın sonucu olabilir. Kafanıza takmaya değmez.

Lazerle veri transferi rekoru Alman araştırmacılar, lazerdeki ışığı renklerine bölerek ayrı kanallarda taşıttıkları veriyle saniyede 26 terabit hıza ulaşmayı başardı. Nature Photonics bülteninde yer alan habere göre, fiber optik kablo üzerinden gerçekleştirilen lazerle transfer denemesinde ‘Hızlı Fourier Dönüşümü’ yöntemi kullanıldı. Bu yöntemde lazer ışınının içinden 300 farklı renkte ışık ayırt edilerek her birine ayrı bilgi dizileri kodlanıyor, böylece ‘aynı anda çalışan 300 kanallı bir veri yolu’ elde ediliyor. Araştırmanın ve makalenin sahiplerinden olan Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü araştırmacısı Prof. Wolfgang Freude, aslında saniyede 100 terabit hıza ulaşmanın mümkün olduğunu, ancak amaçlarının maliyet anlamında da gerçekleştirilebilir teknolojilerle en yüksek hıza ulaşmak olduğunu söyledi. Işık tabanlı veri transfer yöntemlerinin ilk örnekleri tek bir ışık üzerinden gerçekleştirilirken, son yıllarda renk farklılıklarından yararlanarak aynı ışık içinde pek çok kanal açılabiliyor. Karlsruhe ekibinin ulaştığı 26 tbit/s hızla, Washington’daki dev Kongre Kütüphanesi’ndeki tüm bilgiler sadece 10 saniyede bir yerden başka yere aktarılabilir.


20

31

MAYIS

KADIN - AİLE

2011

Ahlaki değerler için sabırlı olmalı Çocuk eği mindeki hatalardan biri meseleyi sadece sözel ifadelere dayandırma eğilimidir. Sürekli anla r, eleş rir, uyarırız. Oysa ifadelerimiz öz olmalı ve çocuklara örnek olunarak desteklenmelidir. Bir diğer hata da acele sonuç beklemek r. A lan tohumun ağaca dönüşmesi, meyve vermesi yıllar alır. Esen her rüzgarda, düşen her yaprakta, kırılan her dalda pes etmemeliyiz. Ümitsizliğe kapılmamalı, elimizden geleni yapmalıyız.

Ehow isimli internet sitesinde yer alan habere göre, çocuklar büyük bir karışıklığı temizlemede kolayca sıkılırlar. Onlara iş yaptırırken öncelikle küçük işlerden başlarsanız ve "Tüm arabalarını bu kutuya at" gibi basit

emirler verirseniz işiniz kolaylaşır. Çocuklarınızın yaşı büyüdükçe sorumluluklarını artırın, onlara yapacakları işi seçmelerine imkan tanıyın. Günlük ev işlerinizi ceza ya da ödül olarak kullanmayın. Birçok aile evin

temizliği ve toplanmasıyla ilgili hep birlikte çalışır. Daha sonra da eğlenceli şeyler planlarlar ya da dışarı çıkarlar. Bunu hep birlikte düzenli olarak yapın. Bu işleri çocuklarınız küçükken yapmaya başlayın ve bunları sürekli aksatmadan uygulayın. Çocuklarınızın evin temizliği için gösterdiği çabayı önemseyin, onları takdir edin ve duygularınızı açıkça söyleyin. Çocuğunuzun yaşına uygun sorumluluklar verin. İşte çocuklarınızı yaşına uygun olarak üstlenebilecekleri sorumluluklar: 2-4 yaş arası: - Çorapları toplamak, - Bıçak hariç sofra takımını toplamak, - Çöpü kapının önüne çıkarmak, - Oyuncakları kutusuna koymak.

5-7 yaş arası: Yemekten sonra masayı silmek, - Kirli çamaşırları toplamak, - Yatağını yapmak. 8-10 yaş arası: - Evi süpürmek, - Toz almak, - Banyoyu temizlemek, - Yıkanmış çamaşırları katlamak. 10-12 yaş arası: - Çamaşırları ayırıp makinede yıkamak, - Küçük ev işleri yapmak, - Yemek planı yapmak, 12 yaş ve üzeri: - Ütü yapmak, - Araba yıkamaya yardım etmek, - Market alışverişine ve yemek hazırlamaya yardım etmek.

Yeni Devir Sofrası Bismillahirrahmanirrahim Kakaolu Sarma tatlısı

MALZEMELER

Yapılışı

1 Lt. Süt 1 Su B. Toz Şeker 2 Çorba K. Un 1 Çorba K. Pirinç Unu 2 Çorba K. Kakao 1 Paket Vanilya Zemini İçin: Antep Fıstığı Üzeri İçin: 1 Poşet Toz Şanti 1 Su B. Sü Sütü tencereye alıyoruz ve ocağa koyuyoruz. Şekerini ilave edip biraz karıştırdıktan sonra kakaosunu da ilave ediyoruz. Vanilyayı, unu, pirinç

ununu da ekleyerek kıvamı koyulaşana dek karıştırıyoruz. Fırın kabının zeminine yağlı kağıt yerleştiriyoruz. Yağlı kağıdın üzerine fıstığımızı serpiyoruz.

Hazırladığımız karışımı da üzerine dökerek soğumaya bırakıyoruz. Toz şantiyi ve sütü tencerede çırpıcıyla çırparak köpürtüyoruz. Soğuyan tatlımızın

üzerine krem şantiyi sürüyoruz ve yağlı kağıt yardımıyla bir kat rulo şeklinde sarıp kesiyoruz. Üzerine de antep fıstığı serperek servis ediyoruz. ***

Durum Çok İyiymiş Öyle mi? Bazılarına laf anlatmak çok zor. Ne kadar delil getirseniz kabul etmezler, Nuh derler Peygamber demezler, onların dedikleri dediktir. Neler diyorlar? Durum çok iyidir, her şey iyiye gidiyor, gelecek çok parlak, ufuklar pespembedir diyorlar. Hiç de öyle değil!.. Kıyametin küçük alametlerinin hepsi zuhur etmiş, büyük alametlerin çoğu meydana çıkmıştır. Muhbir-i Sadık’ın (Salat ve selam olsun ona) bin dört yüz yıl önce haber vermiş olduğu büyük hadiseler gelip çatmıştır. Şu Irak’ın haline bakınız... Afganistan’da savaş var... Somali’nin durumu içler acısı... Libya’da Müslümanlar ölüyor... Filistin kan ağlıyor... Nijerya’da kanlı dolaplar dönüyor... İslam dünyasının birçok yerinde mü’minler öldürülüyor, eziliyor, süründürülüyor... Sonra birtakım tuzu kurular bu hengame içinde her şey iyidir ve iyiye gitmektedir şarkıları okuyor. Diyebilirler ki: Evet bazı yerlerde durum kötüdür ama bizde iyidir... Neresi iyiymiş söyle bana... Namaz terk edilmiş, insanlar yığınlar halinde şehvetlerine uymuş. Zinanın suç olmaktan çıkartıldığı bir İslam ülkesinde durum nasıl iyi oluyormuş bana anlatsana... On beş yaşından küçük çocuklarına bir hoca tutup özel din ve Kur’an dersleri bile verdiremiyorsun. Neresi iyi bunun? On beş yaşındaki baliğa kızını koleje başörtüsü ile gönderebiliyor musun? Gönderemiyorsun... Sonra, durum çok iyi... Komünist partisi kurmak serbest, kuruldu ve seçimlere de giriyor. Sen bir Müslüman olarak İslam Partisi kurabilir misin? KDV’li kadın satışı yapılan evler yasal, sen bir Müslüman olarak bir tekke açıp yasal zikir yapabiliyor musun? Birkaç müteşebbis Müslüman bir araya gelip, öğrencilerinin beş vakit namaz kılacağı güçlü bir İslam mektebi açmak istiyor. Onlara izin veriliyor mu? Bu sorularıma cevap vere-

meyen adamlar ne diyorlar? “Yüz bine yakın camiden Ezan okunmuyor mu?.. Akın akın hacca ve umreye gidilmiyor mu? Ramazan’da isteyen oruç tutmuyor mu?.. Camilerde kalorifer, klima, vantilatör ve renkli ışıklar yok mu?..” Vah vah vah!.. İsa aleyhisselam “Ben biiznillah ölüleri dirilttim ama ahmaklar için yapabileceğim bir şey yoktur” sözünü boşuna söylememiş. Din iman elden gidiyor veya gitmiş. Bizimki cami hoparlörlerinden, kaloriferlerinden, klima cihazlarından, renkli ampullerden dem vuruyor. Ahkam-ı ilahiyenin tatbik edilmediği bir yerde şadırvanların muslukları altından olsa ne çıkar. Evet bazıları, kötü düzen ve sistemin haram ve necis rantlarını, ribalarını, yağlı kemiklerini yedikleri için çok memnunlar. Onlar, hesaba çekildikleri zaman bu durumun iyi mi çok mu kötü olduğunu anlayacaklar. Fısk ve fücurun, isyan ve tuğyanın, nifak ve riyanın, lüks ve israfın, bin çeşit şehvet ve sefahatin hakim olduğu, günahların aşikare işlendiği bir yerde iyilik yok, kötülük vardır. Bizim atalarımız, bugünkünden çok daha az kötülüklere bile razı olmamışlardı. Dev bir gemi şimale gidiyor. Onun üzerindeki bazı Müslümanlar da, geminin burnundan arkasına doğru yürüyor ve “Biz Kıbleye doğru yürüyoruz” diyorlar. Yemin etseler başları ağrımaz ama geminin nereye gittiğini de göz önüne almaları gerekmez mi? İyiliğin ve kötülüğün, Doğrunun ve yanlışın, Güzelin ve çirkinin, Marufun ve münkerin, Sevinilecek ve ikrah edilecek şeylerin... Ölçüleri, hükümleri, kıstasları Kur’anda, Sünnette, Şeriatta açıkça belirtilmiştir. Müslüman değer hükümlerini bunlara göre verir. Haram parayla zengin olmuş, durum çok iyiymiş... Oğlunun, damadının, kardeşinin bir eli yağda, bir eli baldaymış, vaziyet mükemmelmiş... Gafiller!


21

AİLE - HAYAT Annelik Duygusu... Zehra Türker

z__turker@hotmail.com Hiç bir duygu yaşanmadan tam olarak anlaşılamaz. Nasıl ki mutluluğun sevginin resmi çizilemez annelikte bir duygu çağlayanıdır asla resmedilemez yaşanmadan. Annelik içinde sevgi, heyacan, sorumluluk, korku, endişe, merak, mululuk gibi çeşitli duyguları birarada barındırır. Karnınızda bir bebeğin tekmelerini hissederken, ‘sağlıklı olsun da cinsiye nin ne olduğu önemli değil’ diyerek dilinize dualar dolarsınız, doğum sancıları çekerken bile şikayet etmez, kendi bedeninizde büyüyen o canlıyı kucağınıza ilk aldığınız an çek ğiniz tüm sıkın ları unutup sevinç gözyaşları döker, yavrunuzu emzirirken sütüyle birlikte sevgisini de onun kalbine akı rsınız, bundan sonra haya nıza sıradan bir insan gibi devam edemezsiniz. Evladınızla birlikte kaina aki bütün çocukların ha a bütün yavruların annesi gibi hissedesiniz kendinizi. Ancak, bu duygularla evladlarımızı ye ş rmek ne kadar sağliklı yada doğru olur.Çünkü, evladlarımızın gelecekteki

31

başarıları ha a mutlulukları sizing onlara nasıl bir eği m verdiğinize bağlıdır.Biz anneler duygusal yaklaşımlarımızla zaman zaman onlara faydadan çok zarar verebiliyoruz istemedende olsa. Onların imanlı ye şmeleri, iyi bir ahlaka sahip olmaları okuldaki başarılarından daha önemli olmalıdır.Bu sayede zaten evladlarımız sağlam ye şecek r. ‘Yaşlanınca bize baksınlar’ düşüncesini sevmiyorum ‘sizin için saçımı süpürge e m’ anlayışıyla emeklerimin karşılığını beklemeyi de doğru bulmuyorum. Çünkü onlara sahip olarak evlat sevgisini tatmanın en büyük ödül olduğunu düşünüyorum. Onları doğurmaktan ziyade ye ş rmenin daha önemli olduğuna inan bir anne olarak evladlarımızın bize Allah’ın verdiği çok özel emanetleri olduğuna inanıyorum.Onları ye ş rdik bu kadar emek verdik diye kölemiz olmaları gerekmiyor. Onların da bir hayatları var. Biz onları severek kendimizi tatmin ediyoruz. Ama haya mıza büyük anlam ka kları das u götürmez bir gerçek. Bir çocuğu doğurmak kadını anne yapmıyor. Asıl olan onu ye ş rip büyütmek, hayırlı bir insan olarak ye şmesine gayret göstermek r anne olmak. Sevmek emek vermek r, bedel ödemek r. “İnsanlığa hizmet eden iyi bir evla an daha önemli bir eser ne olabilir ki? O çocuk kim bilir nerde yer alacak ve topluma şekil veren bir insan olacak r. Geleceğin dünyasına yön verecek nesilleri bugünün anneleri ye ş riyor.

MAYIS

2011

Savaşlardan, adaletsizlikten, şidde en şikayet eden anneler, çocuklarını daha güzel ye ş rmeli. Bir anne kendi oğluna kadınlara şiddet uygulamamayı, nezake , kız kardeşinden üstün olmadığını öğretmeli. Kendi işini yapmayı öğretmeli. Oğullarım yalnız kaldıkları zaman kendi işlerini kendileri yapabiliyor. Bir erkek neden hiç yemek yapamasın, kendini doyuramasın? Bugün şiddet uyguladığından yada ilgisizliğinden,kabalığından şikayet e ğimiz erkekleri de biz anneler ye ş rmedik mi... Evladlarımıza karşı sorumluluklarımızın arasında bir fark olmadığına inanıyorum.Kişinin ailesine karşı harcadığı her kuruşun bile sadaka olduğunu söyleyen Yüce Mevlam a karşı sorumluluğunu bilen ana babaların çocuklarına daha çok değer vermeleri gerek ği asla göz ardı edilmemelidir. Dolyısıyla eğer bir baba evladının iyi ye şmesini is yorsa anneyi mutlu etmesinide bilmelidir. Çünkü, anne mutsuz olursa evladını asla mutlu edemez. Demekki! emeklerimiz boşa gitmesin is yorsak, eği min bir ömür boyu devam e ği gerçeğini göz ardı etmeyelim nolur.. Hayırlı evlat ye ş renin amel de eri öldükten sonra kapanmıyor biliyorsunuz. “Allah’ın rahme o kadar büyük ki, insanın kalbine evlat sevgisini koyarken daha dikkatli olması için endişeyi de koyuyor. Bu yüzden olsa gerek korkularım beni çok aşırı derecede duaya yönel ve Allah’a daha çok yaklaş ğımı hisseder oldum.

Uluslararası Kur’an sempozyumunda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Kur’an-ı Kerim’de aramamız gereken şeyleri başka yerlerde arar olduk” dedi.

Medine’li İlk Hanım Sahâbîlerden Huleyde Binti Kays (radıyallahu anhâ) Huleyde binti Kays radıyallahu anhâ Ensar hanımlarının ilklerinden... Kocası ile birlikte Mekke’ye gelerek ikinci Akabe görüşmesinde Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize biat etme şerefine nâil olan bir hanım sahâbî... Ümmü Bişr adıyla da anılır. O, Medine’lidir. Babası Kays İbni Sâbit’tir. Kocası Berâ İbni Ma’rur (r.a)’dır. Huleyde (r.anhâ) akıllı, zekî bir hanımdı. Hâdiseleri, hâtıraları zihninde iyi muhafaza ederdi. Allah Rasûlüne biat için çıktığı Mekke yolculuğunda kocasının bir hâtırasını şöyle nakleder. Yesrib’de İslâm yayılmaya

başlayınca bir grub Ensarlı Rasûlullah (s.a) efendimizi ziyaret etmeye karar verdiler. Berâ İbni Ma’rur ile birlikte ben de kafileye katıldım. Yolda namaz kılmaya kalkıldığında Berâ (r.a)’ın gönlüne bir his geldi. Kendi kendine: “Ben Kâbe’yi arkama almak istemiyorum. Ona doğru namaz kılmak istiyorum” demeye başladı. Ashabtan Ka’b İbni Mâlik, Es’ad İbni Zürâre ve diğer ileri gelenler: “Vallahi, biz Peygamberimizin sadece Şam tarafına doğru namaz kıldığını duyduk. Ona muhalefet etmek istemiyoruz.” dediler. Berâ (r.a) fikrinden vazgeçmedi ve: “Ben Kâbe’ye doğru namaz kılacağım.” dedi. M e k k e ’ y e geldiklerinde Berâ (r.a) Resûl-i Ekrem (s.a) efendimize yolculukta geçen hâdiseyi nakletti: “Ya Rasûlallah! Ben bu yolculuğa, Allah beni İslâm nimetine kavuşturduktan sonra çıktım. Kâbe’yi arkama almak bana ağır geldi. Ona doğru namaz kılmak gönlüme daha sıcak geldi. Bu konuda arkadaşlarım bana karşı çıktı. Bundan dolayı içime şüphe düştü. Sizin görüşünüz nedir?” dedi. Fahr-i Kâinat (s.a) Berâ İbni Ma’rur (r.a)’a tebessüm ederek: “Sen zaten bir kıble üzerindeydin. Keşke o konuda sabretseydin.” buyurdu. Berâ (r.a) bu cevap üzerine tekrar

Şam tarafına doğru dönerek namaz kılmaya başladı. Fakat o, Kâbe’ye doğru ilk namaz kılan olarak tarihe geçmiş oldu. Huleyde (r. anhâ)’nın Berâ İbni Ma’rur (r.a) ile evliliğinden Bişr adında bir oğlu olmuştu. Çocuğunu İslâmî güzelliklerle büyütebilmek için çok gayret sarfetti. Çocuğun eğitimine dikkat etti. Onun gönlünün Allah ve Resûlü sevgisiyle dolması için çırpındı. Yavrusunun bir İslâm mücâhidi olarak yetişmesini istedi. Huleyde binti Kays (r. anhâ) oğlunun adından dolayı Ümmü Bişr b. Berâ diye de anılır oldu. Allah ve Resûlüne teslimiyeti tam olan oğlu Bişr, kahramanlık ruhuyla kalbi dolu olarak yetişti. Genç yaşta o, İslâm’ın bir mücâhidi oldu. O, İki Cihan Güneşi efendimizle birlikte Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber savaşlarına katıldı. Büyük kahramanlıklar gösterdi. Sonunda Hayber’de Fahr-i Kâinat (s.a) efendimize hediye olarak ikram edilen zehirli kebabtan yiyerek şehadet şerbetini içti. Huleyde binti Kays (r. anhâ) şehid annesi olmuş ve hayatta yalnız kalmıştı. Kocası da hicretten bir ay kadar önce vefat etmişti. Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz Yesrib’e hicret edince kocasının kabrini göstermek üzere başına geldi ve: “Ya Rasûlallah! Bu biat edenlerin ilki, Kâbe’ye yönelenlerin ilki, malının üçte birini vasiyet edenlerin ilki ve nakîblerden biri olan Berâ İbni Ma’rûr (r.a)’ın kabridir.” dedi. Rasûlullah (s.a) efendimiz ashabıyla birlikte Berâ (r.a)’ın cenâze namazını kıldı ve şöyle dua etti: “Allahım! Ona mağfiret et, ona acı ve ondan hoşnut ol.” Huleyde binti Kays (r. anhâ) devamlı Kur’ân okumayı ve ilim

meclislerinde bulunmayı severdi. Hz. Aişe annemiz müslüman hanımlara hadis rivayet ederdi. O da bu derslere katılırdı. Bir kuşluk vakti Huleyde (r. anhâ) Medine sokaklarında Fâtiha sûresini okuyarak yürüyordu. Karşısına Hz. Ali, İmran İbn Husayn ve Enes İbni Mâlik (r. anhüm) çıktı. Hz. Ali (r.a) ona: “Ümmü Bişr! Mırıldandığın nedir?” dedi. O da: “Fâtiha sûresini” okuyordum diye cevap verdi. Hz. Ali (r.a) onun gönlünü hoş edecek, ve yaptığı işin Rabbimizin rızasına vesîle olduğunu bildirecek şu müjdeyi verdi. Ben, Resûl-i Ekrem (s.a) efendimizin şöyle dediğini duydum. “Fâtihâ sûresi Arşın altındaki hazineden indirilmiştir.” İmran İbn Husayn (r.a) da şöyle dedi: Ben de Rasûlullah (s.a)’in şöyle dediğini duydum. “Fâtiha ve Âyetü’l-Kürsî’yi kullar bir evde okusun da o gün onlara insan ve cin gözü dokunsun, bu mümkün değildir.” Enes İbni Mâlik (r.a)’da Kur’ân’ın en faziletli sûresidir diye duyduğunu söyleyerek onu sevindirmişlerdir. Huleyde (r. anha) Rasûlullah (s.a) efendimiz’in huzurunda rahat konuşurdu. Birgün “Ya Rasûlallah! Ölüler birbirlerini tanırlar mı?” diye sordu. Fahr-i Kâinat (s.a) efendimiz tebessüm ederek: “A iki eli bol olası, iyi ruhlar cennet içinde yeşil kuşlar gibi dolaşırlar. Ağaç üzerindeki kuşlar birbirlerini tanıdığı gibi temiz ruhlar da birbirleriyle tanışırlar.” buyurdu. Huleyde binti Kays (r. anhâ) Resûl-i Ekrem (s.a) efendimizin rahatsızlığının arttığı son anlarında yapmış olduğu bir ziyaretini kendisi şöyle anlatır: Efendimiz’in yanına vardım. Onu sıtma nöbeti geçirirken gördüm. Mübarek alnına elimi koy-

dum. Şimdiye kadar görmediğim bir ateşle karşılaştım. Yüreğim dayanamadı ve: “Ya Rasûlallah! Seni hiçbir kimsenin tutulmadığı bir hastalığa, sıtmaya tutulmuş görüyorum.” dedim. İki Cihan Güneşi Efendimiz de bana: “Bize verilecek ecir ve mükâfat kat kat olduğu gibi, ibtilâlar, musîbetler de böyle kat kat olur.” buyurdu. Sonra “Halk benim hastalığıma ne diyor?” diye sordu. Ben de: “Halk Rasûlullah’taki hastalık “zâtülcenp”tir diyorlar” dedim. Bunun üzerine Efendimiz: “Allah, Resûlüne böyle bir hastalık vermiş değildir. O sadece şeytanın bir vesvesesidir.” buyurdu. Ben tekrar: “Ya Rasûlallah! Sen bu hastalığın neden ileri geldiğini sanıyorsun? dedim. Sonra oğlum Bişr’in âteşli hâli gözümün önüne geldi de; oğlumun ölümünün ancak Hayber’de yemiş olduğu zehirli kebabdan ileri geldiğini sanıyorum!” dedim. İki Cihan Güneşi efendimiz de: “Ey Ümmû Bişr! Ben de bu hastalığımın ancak ondan ileri geldiğini sanıyorum! Hayber’de onunla birlikte tatmış olduğum zehirli etin acısından şu anda kalb damarımın koptuğunu duymaktayım.” buyurdu. Huleyde (r. anhâ) İki Cihan Güneşi efendimizin çektiği bu ateşli hastalığa dayanamadı ve: “Anam babam sana feda olsun Ya Rasûlallah!” diyerek gözyaşları içerisinde huzurundan ayrıldı. Huleyde (r. anhâ) bütün ömrünü Rasûlullah (s.a)’e sadakat, sevgi üzere geçirerek ebedi aleme göç eyledi. Allah kendisinden razı olsun. Kabri pürnur, rûhu şâd olsun. Rabbimiz bizleri şefaatlerine nâil eylesin. Amin.


22

31

MAYIS

BULMACA

2011

SUDOKU

Zor

Kolay

Nasıl Oynanır? Sudoku'nun kuralları son derece basittir; kuralları anlamak için matematikçi olmanıza gerek yok. Zor Sudoku'ların çözümü bazen uzun sürmekle birlikte, zorluk derecesi ne olursa olsun çözüm yöntemi hep aynıdır. Toplamda 9 x 9 = 81 kare olan kümelere 1'den 9'a kadar rakamlar yerleştirilir. Her bir rakam, 3 x 3 = 9 kareden oluşan bloklarda da sadece bir kez bulunabilir. Bulmacayı tamamlamak için tabloyu öyle bir şekilde doldur-malısınız ki dokuz kareden oluşan her satır, her sütun ve her blok 1'den 9'a kadar bütün rakamları içersin, hiçbir rakam tekrarlanmasın ve eksik kalmasın. Bazı rakamlar bulmacaya zaten yerleştirilmiş olacaktır. Bu rakamlar ne kadar artarsa bulmaca o kadar kolaylaşır.

Bulmaca SOLDAN SAĞA: 1.Bir çiçek adı 2.Düşkünlük, eksiklik, yetersizlik, zayıflık, dayanamama Sualtı Taarruz Komandolarının kısa adı 3.Bir hanım adı - Çinko’nun simgesi 4.Vücudumuzun bir parçası - Bir nota - Bir haber ajansı 5.Evlenmemiş kimse 6.Horoz, hindi vb.nin tepesinde bulunan kırmızı deri uzantısı - Herhangi bir kas kümesinin irade dışı hareketi 7.Uygun bulmama, geri çevirme, kabul etmeme - Sıhhî tesisatta su borusunu üç yönlü kullanma durumuna getiren parça 8.Eğrilmekte olan yün, keten gibi şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek Tulyum’un simgesi 9.İstanbul’da adıyla anılan köşkü ile ünlü bir semt 10.Bir edat - Bir nota 11.”Demek”, “şu demek ki” anlamında kullanılan bir bağlaç 12.Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek YUKARDAN AŞAĞI: 1.Bir araştırmacı yazar - 2.İnanmış, aklı yatmış - Önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı 3. Afrika’da bir ülke - Aynı biçimde, sürekli olarak, durmadan, kesintisiz 4.Labada - Söyleyiş biçimi, söyleme 5.Bir mastar eki - Ezgi, makam, nağme 6.Müzikte duraklama işaretinin adı - Tanrı tanımaz - Vilayet, Eyalet 7.Kuram niteliğinde olan, kuramsal, teorik - Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne 8.Yanardağ denildiğinde ilk akla gelen dağ – Kimyager

Labirent

Sahibi: Diyalog pty. ltd.

Genel Yayın Yönetmeni Murat KARADAĞ

Haber Servisi : Reklam Sorumlusu: Gençlik Sayfaları : Aile – Sağlık : Kültür - Edebiyat :

Mustafa SALİH Tahir SOLAK Sümeyye ÇETİNKIRAN Zehra TÜRKER Hasan GÜREŞEN

Adres : P.O.Box 200 Dallas, Vic. 3047 Telefon : (03) 9302 3030 Fax: (03) 9302 2929 Reklamlariniz icin: 0435 414 112’yi arayabilirsiniz E-mail: info@yenidevir.com.au

Yazıların yasal sorumluluğu sabihine aittir


23

MİZAH

İBRETLİK SÖZLER Adalet için en büyük talihsizlik, devleti idare edenlerin zalimliğidir. Hz. Ali Adalet, halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin ise süsü ve güzelliğidir. Hz. Ali Allahın gülü dikenli yarattığından şikayet edeceğimize, dikenler arasında gül yarattığına şükredelim. Bir insan olursa sağır sen ona istediğin kadar bağır. Mahmut USTAOSMANOĞLU Günlerini say, servetini say, büyüklerini say, ama yerinde sayma! Bilgisine göre davranmayan kimse, üzerine kitap yüklenmiş hayvanlardan başka birşey değildir. Sadi ŞiRAZi Paranı ver, gönlünü ver, selam ver, canını ver, ama sırrını verme! Küçük şahsiyetler; kişilerle ugraşır. Vasat şahsiyetler; olaylarla uğraşır. Büyük şahsiyetler; Fikirlerle uğraşır. Kelam - ı Kibar Adalet ve eşitliği gözetmek siyasetlerin en iyisidir. Hz. Ali Emek ver, kulak ver, bilgi ver, ama hiç bir zaman boş verme Allah, kimine bal verir parmak vermez; kimine de parmak verir bal vermez. Kelam - ı Kibar Eşini beğen, işini beğen aşını beğen, ama kendini beğenme!

Davet et, hayır et, affet, tövbe et ama ihanet etme! Azla zengindir.

yetinen

kimse Hz. Ali

Akrebin düşmanlığı beterdir ejderhadan/ejderha âşikar vurur, akrep gizli her zaman. Nizami Okumaktan zarar gelmez, oku ama lanet okuma! Körler memleketinde görmek suçtur. Kadına aşırı ahmakların işidir.

düşkünlük Hz. Ali

Elini aç, gözünü aç, kapını aç ama ağzını açma! Körler memleketinde şaşı padişah olur. Kendi ayıbına bakan kimse ve onu ıslaha çalışan kişi, halkın ayıbına bakmaz.Hz. Ali

Acelenin yanlışlıktır.

Aç kalmak, alçalmaktan hayırlıdır. Güzel söyle, doğru söyle ama yalan söyleme! Açık kalpli, mert düşman, içinden pazarlıklı dosttan iyidir. Hz. Ali Ananı babanı sev , kardeşlerini sev ama sevmeyi biliyorsan sev! Ağaçlar ormanın görülmesine engel olmaktadır. Leibniz

Geçmişine taş atanın geleceğine gülle atarlar. Bahtiyar Vahapzade

Kendisini beğenen ve kendisinden razı olan kimse birçok üzüntü ve acı çeker. Hz. Ali

Ev yap, okul yap, iyilik yap ama kötülük yapma!

Kıskanç kimse daima hasta olur. Hz. Ali Ev al, araba al, abtest al ama bedava alma Silah korkakta, yönetim akılsızda olursa işler bozulur. Hazreti Ebubekir

Gençliğe güvenip vakit çok erken derken/Belki elveda bile diyemezsin giderken Necip Fazıl Kısakürek

Bâki hakikatler fani şahsiyetlere bina edilemez, edilirse hakikate zulümdür. Said Nursi

Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle ama kin besleme!

Kıskançlık insanın kalbi ve sinirleri üzerinde kötü etkiler bırakır ve insanı hasta eder. Hz. Ali

Yaklaş, konuş , tanış ama uzaklaşma!

Rakibini geç ama gülüp geçme!

Yurdum İnsanından Manzaralar

İtil atıl ama satılma

Kırk çürük yumurta bir sağlam yumurta etmez. Prof. Dr. N. Erbakan

Fare huylulara, kedi bey olur. Mevlana

2011

meyvesi Hz. Ali

Hedefe koş, yardıma koş ama ortak koşma!

Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol ama bölücü olma!

MAYIS

Doğru devril ama eğilme!

Kin gütmeyi unut, haset etmeyi unut ama Allahını unutma!

Aynı anadan babadan doğanlar, senin miras kardeşlerin; uzak yerlerden gelen, huyu suyu sana benzeyenler ise senin öz kardeşlerin sayılırlar. Hz. Ali

Yalan öyle zehirli bir oktur ki, hedefini değil atanı yaralar. Arap atasözü

Ne etrafımızı kıracak kadar sert, ne de karşınızdakilere cesaret verecek kadar yumuşak olunuz. Sadi

31

Cihan bağında ey akıl, budur makbul-i ins ü cin, Ne kimse senden incinsin, ne sen bir kimseden incin. i. Hakkı Doğru ol, dürüst hareket et;doğruluk insanı mesut eder Hareketi doğru olan insan ne der, dinle doğru insan her iki dünyayı kazanır. Bir idare, yalnız bir adamın veya bir partinin değil, bütün bir neslin eseridir. Said Halim Paşa Daima iyilik yap, kötülükten uzak dur;ister otur, ister kalk, bundan sana hep iyilik gelir. Ey diken arayan kimse! Cennete girsen bile, orada senden başka diken bulunmaz. Hz. Mevlana Kötü arkadaşa yaklaşma sana, zarar getirir, kötülük yılandır, dikkat et, seni sokar. ***

DUVAR YAZISI

Bir dinle, bin düşün


24

31

MAYIS

SPOR

2011

“Nuri ile daha güçlü olacağız” Real Madrid’in Türk kökenli oyuncusu Mesut Özil, gelecek sezon takım arkadaşı olacak olan milli futbolcu Nuri Şahin ile daha güçlü olacaklarını söyledi.

Yıldıray Baştürk futbolu bıraktı Almanya´da yaşayan Yıldıray Baştürk, futbolu bırak ğını açıkladı.

Almanya´da yaşayan Yıldıray Baştürk, futbolu bıraktığını açıkladı. Yıldıray gelecekte antrenörlük yapmak istediğini belirtip, "İlk etapta alt yapıda genç futbolcularla çalışmak, onlara futbol öğretmek istiyorum" dedi. Alman Bundesliga´da yıllarca başarılı bir futbol ortaya koyan Yıldıray Baştürk, futbolu bıraktığını açıkladı. 32 yaşındaki milli futbolcu Alman Televizyonu 2. Kanalı ZDF´e konuşarak, "Henüz resmi bir açıklama yapmadım. Fakat geçen yıl futbolla ilgili hiç bir şey yapmadım. Aralık ayında 33 yaşına gireceğim. Bu yaşta bir futbolcunun futbolu bırakmak için en iyi yaş olduğunu düşünüyorum. Yıllarca hep üst düzeyde 1. Ligde oynadım. Ve bu seviyede de bırakmak için 2. Lig´den gelen tekliflere hiç sıcak bakmadım" dedi. BUNDESLİGA'DA 249 MAÇ Son olarak İngiltere Premiere Lig´de Blackburn Rovers´de futbol oynayan ve Temmuz 2010´da sözleşmesinin sona ermesinden sonra kramponlarını askıya asan Yıldıray Baştürk 24 Aralık 1978 tarihinde Almanya'nın Herne Kenti´nde doğdu. 1996 yılında Wattenscheid 09´da yetişip parlayan ve bir yıl sonra transfer olduğu VFL Bochum da Bundesliga prömiyerini yaşayan Yıldıray sırasıyla Almanya 1. Futbol Ligi´nde Bayer Leverkusen, Hertha Berlin, VFB Stuttgart formalarını da giydi. Yıldıray

Bundesliga´da 249 macta 32 gol attı. Ayrıca bir yıl İngiltere Ligi´nde Blackburn Rovers formasını giydi. Bu yıl Ocak ayında Beşiktas, Eskişehirspor ve Denizlispor´un kadrosuna katmak için teklif sunduğu Yıldıray ücret konusunda anlaşamayınca transferi gerçekleşmemişti. ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİNDE İLK TÜRK FUTBOLCU Yıldıray 2001 yılında transfer olduğu Bayer Leverkusen ile ilk sezonunda takımıyla Şampiyonlar Ligi'nde final oynadı. Böylece Şampiyonlar Ligi'nde final oynayan ilk Türk futbolcu unvanını aldı. Aynı sezon takımı Bayer Leverkusen , Borussia Dortmund'un ardında ligi ikinci bitirdi. MİLLİ TAKIM Türkiye A Milli Takımı'nın formasını 21 Ocak 1998 tarihinde Arnavutluk ile oynanan hazırlık maçında giyen Yıldıray ilk ve tek milli golünü ise 2002 FIFA Dünya Kupası play off maçında Avusturya'ya karşı attı. Yıldıray, Türkiye'nin üçüncü olduğu Japonya ve Güney Kore´deki 2002 FIFA Dünya Kupası ve 2003 FIFA Konfederasyonlar Kupası kadrolarında da yer aldı. 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'nın 26 kişilik kadrosunda yer alan Yıldıray, ancak kadronun 23'e düşürülmesiyle kadrodan çıkarılınca , Fatih Terim milli takımın başında bulunduğu sürece bir daha milli takım formasını giymeyeceğini açıklamıştı. Yıldıray, A milli takım formasını 31 kez giydi .

İspanya’nın Real Madrid takımında oynayan Alman Milli Takımının Türk kökenli oyuncusu Mesut Özil, gelecek sezon takım arkadaşı olacak olan milli futbolcu Nuri Şahin ile daha güçlü olacaklarını söyledi. Mesut, Alman Bild gazetesine yaptığı açıklamada, Real Madrid’de profesyonel bir aile havası içinde

olduklarını belirterek, “Nuri’nin Real Madrid’e gelmesine sadece ben değil, tüm takım seviniyor. Nuri ile daha iyi olacağız” dedi. Real Madrid’de diğer takımlarda olmadığı kadar büyük bir rekabet ortamının olduğunu ifade eden Mesut, Nuri’nin bu ortamda da başarılı olacağına inandığını bildirdi.

Nuri’yi, birçok imkanlar sunan olağanüstü bir şehrin, çok güzel bir havanın ve dostane insanların beklediğine işaret eden Mesut, “Ona her şeyi göstereceğim” diye konuştu. Gazetenin haberinde, Nuri ile Mesut’un, Real Madrid’in “rüya ikilisi” olabileceği görüşüne yer verildi.

FIFA, 2007-2008 ve 2008-2009 sezonunda Konyaspor forması giyen Milos Mihajlov’a alacağını ödemeyen yeşil-beyazlı kulübe 2 yıl transfer yasağı ge rdi.

Konyaspor’a tarihi ceza

FIFA, Konyaspor’a 2007-2008 sezonunda transfer olan ve 1,5 yıl yeşil-beyazlı ekibin formasını giyen Milos Mihajlov’a geçmişe dönük alacaklarının ödemediği gerekçesiyle 2 yıl transfer yasağı getirdi. Konyaspor Kulübü Başkanı Bahattin Karapınar, kararın bugün önce Türkiye Futbol Federasyonuna sonra da kendilerine iletildiğini belirtti. FIFA Hukuk Kurulunun bugün mail yoluyla kendilerine tebliğ ettiği karara göre, oyuncuları Milos’a alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle Konyaspor’a 2 yıl transfer yasağı geldiğini dile getiren Karapınar, tebligatta, Milos’un faiziyle birlikte alacağı olan 500 bin Avro’nun da ödenmesinin istendiğini ifade etti. Karapınar, kararın sadece Konyaspor’u değil, Türkiye Futbol Federasyonunu da yakından

ilgilendirdiğini vurgulayarak, salı günü Konyaspor ve Federasyondan hukukçuların FIFA ile görüşmelere başlayacağını bildirdi. Konyaspor yönetiminin cezanın kaldırılması için girişimlere başladığına işaret eden Karapınar, ‘’Türk futbol tarihinde görülmemiş bir cezayla karşı karşıyayız. Hem futbolcunun alacaklarını ödememiz isteniyor hem de 2 yıl transfer yasağı getiriliyor. Biz cezayı ödemeye razıyız ancak transfer yasağını kaldırmak için girişimlerde bulunacağız. Gerekirse konuyu CAS’a taşıyacağız. Transfer yasağının kaldırılması için elimizden gelen her şeyi yapacağız’’ dedi. Sırp futbolcu Mihajlov, 2007-2008 sezonunun ikinci yarısında transfer olduğu Konyaspor’da 1,5 yıl forma giymişti.


25

SPOR

31

MAYIS

2011

Terim, Sercan ve Volkan’ı istiyor Bursaspor, genç yıldızları Sercan Yıldırım ve Volkan Şen için ardı kesilmeyen transfer taleplerine cevap vermeye çalışıyor. Bursaspor, genç yıldızları Sercan Yıldırım ve Volkan Şen için ardı kesilmeyen transfer taleplerine cevap vermeye çalışıyor. Galatasaray'ın başına geçen Fatih Terim'in, çok beğendiği Sercan Yıldırım ve Volkan Şen'i Galatasaray'a kazandırmak için Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı'yı aradığı öğrenildi. Ligi üçüncü bitirerek büyük bir başarıya imza atan Bursaspor, bir yandan elindeki yıldız futbolcuları kadrosunda tutup, diğer yandan da

Şampiyonluğu averajla Fenerbahçe’ye kap ran Trabzonspor, yıldız oyuncularının da ayrılmasıyla yepyeni bir takım kurmayı hedefliyor. Yabancı transfer çalışmalarını sürdüren Trabzonspor’un öncelikli hedefleri El Hamdaoui, Zokora ve Fuch.

Trabzon Sil baştan!

Yattara, Selçuk İnan, Egemen Korkmaz ve Umut Bulut. Şampiyonluğu averajla Fenerbahçe'ye kaptıran Trabzonspor, geçen sezonki başarıda pay sahibi olup takımdan ayrılan yıldız oyuncularının yerini doldurmaya çalışıyor. Yattara'nın Suudi Arabistan, Selçuk İnan'ın Galatasaray, Egemen Korkmaz'ın Beşiktaş'a Umut’un Toulouse’a gitmesinin ardından Trabzonspor, gelecek sezon için takımı yeniden yapılandırmak zorunda kaldı. Teknik direktör Şenol Güneş, lig değerlendirmesini yaptığı toplantıda Cale, Colman ve Jaja'nın da takımdaki geleceklerinin belirsiz olduğunu söylemişti. Gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etmek isteyen Trabzonspor'da hedef 20 Haziran'da başlayacak kampa kadar takımın iskeletini oluşturmak. Yönetim de yabancı transferi için çalışmalarına hız verdi. Listenin üst sıralarında

Zokora, El Hamdoui ve Fuch yer alıyor. Ajax'ın Faslı yıldızı El Hamdaoui için pazarlıklar sürüyor. Şenol Güneş'in ısrarla istediği Faslı oyuncu için yönetim, Ajax ile görüşmelerinde büyük mesafe kattetti. Fildişi Sahilli Zokora için yaklaşık bir aydır görüşmelerini sürdüren bordo mavililer, Sevılla ile yaptığı pazarlıklar sonunda bonservis bedelini istediği rakama çekmeyi başardı. Zokora'yla da anlaşma zemini arayan Trabzonspor, Fildişi Sahilli oyuncuya imza attırmaya çok yakın. Almanya'nın Mainz takımında forma giyen Christian Fuchs için ise girişimler sürüyor. Bordo mavililer, Bucaspor'un genç futbolcusu Sercan Kaya ile anlaşma sağladı. Trabzonspor, Sercan ile 5 yıllık sözleşme imzalayacak. Bordo mavili kulüp daha önce de Bursaspor'dan Eren Albayrak'ın transferini gerçekleştirmişti. ***

kaliteli oyuncularıtransfer etmeye çalışıyor. Bursaspor'un gözde futbolcuları Sercan Yıldırım, Volkan Şen ve Ozan İpek, büyük kulüplerin transfer listelerinde bulunuyor. Her defasında satılmayacağı açıklanan genç yıldızlar için Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı'nın kapısını çalanlar arasına Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim de katıldı. Sercan Yıldırım'ın hızı ve kalitesini öven Fatih Terim, Sercan'ın yanı sıra Volkan Şen'i

de kadrosunda görmek istediği belirtildi. Bu iki oyuncunun transferi için Başkan İbrahim Yazıcı ile telefonda görüştüğü belirtilen Fatih Terim'in, bonservis konusunda sıkıntı yaşanmayacağı teminatı verdiği ifade edildi. Gelişmeler üzerine konuyu Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam ile bir kez daha değerlendirecek olan Yazıcı'nın, bu oyunculara alternatif bulunması halinde transferlere izin verebileceği bildirildi. ***

Serdar Kesimal Fenerbahçe’de Fenerbahçe, Kayserispor’un milli stoperi Serdar Kesimal için kulübüyle kesin olarak anlaşmaya vardı ve genç oyuncuyu renklerine bağladı. Fenerbahçe, dün her konuda anlaşmaya vardığı Serdar Kesimal'in transferini bugün noktalandırdı. Başarılı savunma oyuncusu gelecek sezon sarı lacivertli formayı giyecek. Serdar Kesimal için Kayserispor Kulübü'ne, 3 oyuncu ve bir miktar para verileceği belirtildi. Galatasaray'ın da ciddi şekilde ilgilendiği genç savunmacı için Almanya'nın Wolfsburg ve Rusya'nın Rubin Kazan'ın takımları da devredeydi. Ancak Kayserispor ile kesin olarak anlaşmaya varan Fenerbahçe, bugün de bu transferi kesin olarak bitirdi. Fenerbahçe Kulübü'nün

resmi sitesinden yapılan açıklamada, "Kulübümüz, Kayserisporlu Serdar Kesimal'in transferi konusunda, Kayserispor Kulübüyle tüm şartlar üzerinde anlaşmaya varmış ve imzalar atılmıştır" ifadelerine yer verildi. 22 yaşındaki futbolcu, bu

sezon Kayserispor'da ligde oynadığı 29 maçın 29'unda da ilk onbirde forma giyerken rakip filelere de 2 gol atmayı başardı. Serdar Kesimal, 20082009 sezonunda Kayserispor'a Almanya'nın Köln takımından transfer olmuştu.

20 yaşındaki Necip, yıldızlarla dolu siyah beyazlıların geride kalan sezonda en etkili isimlerinden oldu. Ligde 23 maça çıkan genç oyuncu, UEFA Avrupa Ligi’nde 11, Ziraat Türkiye Kupası’nda da 6 maçta forma giydi.

Beşiktaş’ın geleceği: Necip Uysal Beşiktaş, 2010-2011 sezonunda yabancı yıldız oyuncularıyla gündem yaratırken, bu oyuncuların yanında istikrarlı ve başarıyı futboluyla genç oyuncusu Necip Uysal da adından söz ettirdi. Siyah-beyazlı takımın altyapısında yetişen ve 20 yaşında (A) takımında oynama fırsatı bulan Necip, bu sezonki performansıyla uzun yıllar takımına başarıyla hizmet edebileceğini gösterdi. Ligde ilk deneyimini Mustafa Denizli döneminde yaşayan ve 24 Ekim 2009 tarihinde Eskişehirspor maçıyla ''siftah'' yapan Necip, her gün üstüne koyarak takımın orta sahadaki önemli oyuncularından

biri oldu. Geçen sezon ligde 11 kez sahaya çıkan siyah-beyazlı futbolcu, bu sezon ise sürekli görev alarak istikrarlı bir görüntü çizdi. Necip, 2009-2010 sezonunda zaman zaman şans buldu. Siyahbeyazlı takımın altyapısından yetişen ve (A) takıma kadar yükselme başarısı gösteren genç oyuncu, devamını da getirdi ve zaman geçtikçe takımdaki yerini sağlamlaştırdı. Geçen sezon ligde 11 karşılaşmada sahaya çıkan Necip, Türkiye Kupası'nda ise 3 kez forma giydi. BU SEZON ZİRVE YAPTI

İlk sezonunda deneyim kazanan Necip, bu sezon ise takımın önemli oyuncuları arasına girmeyi başardı. Bernd Schuster'in yanı sıra Tayfur Havutçu'nun da en çok güvendiği oyunculardan biri olan genç oyuncu, sezon boyunca sürekli oynama şansı yakalayarak zirve yaptı. Spor Toto Süper Lig'de 24 kez sahaya çıkan siyahbeyazlı futbolcu, Ziraat Türkiye Kupası'nda ise 6 maçta görev aldı. Necip, geride kalan sezon 24 lig, 11 Avrupa ve 6 da kupa maçına çıkarken, 2 kez de gol sevinci yaşadı.


26

31

MAYIS

SPOR

2011

Avrupa’nın en büyüğü Barcelona

İngiltere’nin Wembley Stadyumu’nda oynanan Şampiyonlar Ligi Final maçında Manchester United’ı 3-1 mağlup eden Barcelona kupayı müzesine götürdü.

İngiltere'nin Wembley Stadyumu'nda oynanan Şampiyonlar Ligi Final maçında Manchester United'ı 3-1 mağlup eden Barcelona kupayı müzesine götürdü. 2009 yılında Roma’da Manchester United’ı yenerek Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan Barça, bu kez de Wembley’de ManU’yu devirerek Avrupa’nın en büyüğü oldu. Maçın ilk yarısı Pedro ve Rooney’in karşılıklı golleriyle geçilirken, Barcelona’ya galibiyeti getiren goller ikinci yarıda Messi ve David Villa’dan geldi. Karşılaşmaya etkili başlayan taraf İngiliz ekibi Manchester United oldu. Savunmanın arkasına sarkan Rooney’i topla buluşturmaya çalışan ManU, ilk 5 dakikada Barcelona kalesinde etkili oldu.

Ancak maçın 10. dakikasından itibaren alışılagelmiş Barcelona sahadaydı. Özellikle orta sahadaki pasları ile oyunu kontrolüne alan İspanyol ekibi, Messi ve Iniesta’nın ataklarıyla üstünlük sayısını aradı. Barça’nın beklenen golü ise 27. dakikada Xavi’nin güzel ara pası ile topla buluşan Pedro’nun sert şutuyla geldi. Sağ çaprazdan vuruşunu yapan Pedro, kaleci Van Der Sar’ın solundan topu ağlara gönderdi ve

Nistelrooy’un 12 golle, bir sezonda en çok gol atan oyuncu unvanına da ortak oldu. Ruud Van Nistelrooy, Manchester United’da forma giydiği 20022003 sezonunda UEFA Şampiyonlar Ligi’nde toplam 12 gol atmış ve bir sezonda en çok gol atan futbolcu unvanını eline geçirmişti. Barcelona, UEFA Avrupa Ligi’ni kazanan Portekiz’in Porto takımıyla Süper Kupa’yı almak için karşı karşıya gelecek.

takımını Şampiyonlar Ligi Finali’nde 1-0 öne geçirdi. Yediği golün ardından daha çok hücumu düşünen Kırmızı Şeytanlar, Wayne Rooney ile beraberliği

yakaladı. Sağ kanattan tek başına topu sürükleyen Rooney, Giggs ile yaptığı verkaç sonrası ceza sahasında topla buluştu. Uzak köşeye çok sert bir şut çıkaran İngiliz oyuncu, çok güzel bir gole imzasını attı. Dev finalin ilk devresi iki takımın karşılıklı golleriyle 1-1 sona erdi. Maçın ikinci yarısına ise İspanyol ekibi çok hızlı başladı. Rakip sahada yaptığı baskı ile Manchester United’ın sahasından

çıkmasına izin vermedi. 54. dakikada sahneye Messi çıktı. Ceza sahası dışında topla buluşan Arjantinli, yaklaşık 25 metreden çok sert vurdu ve Van Der Sar’ı avladı. İkinci yarıdaki etkili oyunu ile Barça yeniden öne geçmeyi başardı. Üstünlük sayısının ardından daha rahat bir oyun sergileyen Barcelona, Xavi,Messi ve Iniesta’nın uzaktan etkili şutları ile farkı artırmak istese de, kalesi Van Der Sar bu kez izin vermedi. Dakikalar 70’i gösterirken harika bir gol geldi Barcelona adına. Messi sağ kanattan çalımlarla ceza sahasına girdi ancak içeri çeviremedi. Boşta kalan top ceza sahası dışındaki David Villa’ya kadar açıldı. Golcü oyuncu, iki direğin birleştiği noktaya muhteşem bir plase yaptı ve Barcelona’yı maçta 3-1 öne geçirdi. Bu golle rahatlayan Barcelona, maçın kalan

dakikalarında pas yaparak oyunu soğuttu. Oyuncu değişiklikleri ile süreyi eriten Barça, sahadan 3-1 galip ayrıldı ve 2009 yılının ardından bir kez daha Manchester United’ı yenerek Avrupa’nın en büyüğü oldu. BARCELONA 4. KEZ KAZANDI İspanyol ekibi Barcelona, Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde bu gece Manchester United’ı yenerek 4. kez mutlu sona ulaştı.

Barcelona, 19911992, 2005-2006 ve 20082009 sezonlarında kupayı kazanırken, Manchester United ise 1967-1968, 1998-1999 ve 2007-2008 sezonlarında kupayı müzesine götürdü. MESSI, REKORA ORTAK OLDU Bu sezon Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde attığı 11 golle en golcü futbolcu olan Messi, Manchester United karşısında 1 gol daha atarak Ruud Van

BARCELONA: 3 - M. UNITED: 1 Barcelona: Valdes, Alves (Dk. 88 Puyol), Pique, Mascherano, Abidal, Busquets, Xavi, Iniesta, Pedro (Dk. 90 Afellay), Messi, David Villa (Dk. 86 Keita) Manchester United: Edwin van der Sar, Fabio (Dk. 69 Nani), Ferdinand, Vidic, Evra, Valencia, Carrick (Dk. 76 Scholes), Giggs, Park, Rooney, Hernandez Goller: Dk. 27 Pedro, Dk. 53 Messi, Dk. 69 David Villa (Barcelona), Dk. 34 Rooney (M. United)


27 31

MAYIS

2011


28

31

MAYIS

2011

TTFM

3

TTFM

4

TTFM

5

CHAIN-FREE

DIRECT DRIVE MOTOR SYSTEM

HOT SPECIALS!!!

FULL-CERAMIC FULL CERAM BURNER UNIT

TTFMSERIES KEBAB MACHINES Individual Flame-out Thermocouple Sensor on every burner

$1590

4 - BURNER KEBAB MACHINE

Durable and Reliable Innovative Swing-in Safe & Durable Stainless-Steel Battery Operated Design gets close Corrugated Gas Lines Spark Igniter to kebab

www.kebabmachine.com.au

Showroom: 695 Sydney Rd, Coburg 3058 , Melbourne - Victoria, Australia

Tel: +61 3 9350 2943

Factory: 26~28 Glenbarry Road, Campbellfield 3061, Victoria Australia

Tel: +61 3 9357 0855 Email: sales@kebabmachine.com.au

Monday - Wednesday 8am-5:30pm;

Open 6 days: Thursday & Friday 8am-7pm;

Saturday 8am-5pm


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.