Yeni Devir Edition 100

Page 1

1

14 Haziran 2011 Sayı: y 100

14

HAZİRAN

2011

Mustafa Okur 0418 315 161

EMLAKÇILIKTA GÜVENİLİR İSİM Shop 1, 55 Paringa Blvd Meadow Heights VIC 3048 Telephone: (03) 9309 4888 Fax: (03) 9309 7400 Email: mokur@ypa.com.au

.

..

AKP ILE 3. DONEM FETİH RUHU YAŞIYOR

Milli Görüş gençlerinin düzenlediği Fe h Gecesi, Melbourne’de yüzlerce toplum üyesini biraraya ge rdi. İlim Koleji’nin inşa e ği modern binada yapılan ilk büyük etkinlik olması nedeni ile de ayrı bir heyecanın yaşandığı gece, kimi zaman duygulu kimi zaman coşkulu anlara sahne oldu

Haberi sayfa 7’de

12 Haziran seçimleri son iki seçimde olduğu gibi AK Par ’nin zaferiyle sonuçlandı. AK Par yüzde 50’yi aşarken; CHP yüzde 25, MHP ise yüzde 13 oy aldı. 35 bağımsız aday da Meclis’e girdi. Bağımsızlar, BDP'ye ka lacak. Böylelikle AK Par üçüncü kez ik dar oldu.

Sayfa 4 ve 5’te

Göz Kliniği Göz Pratisyenlerimizi:

Ms Perin Erdem Ms Reyhan Yilmaz Mr Taskin Hafouz-Housein 130 Blair StDallas VIC 3047 Tel: (03) 9309 6464

Smallgoods / Kebab / Meat

Necmi Kul (Managing Director)

Campbellfield Factory 362 Barry Road, Campbellfield Vic, 3061 T: (03) 9357 9922 www.sultanmeat.com.au

e-mail: sultan@sultanmeat.com.au


2

14

HAZİRAN

GÜNCEL

2011

TÜKENMEZ KALEM Mustafa Salih smyenidevir@gmail.com

Hayırlı Olsun Beklenen gün geldi çattı ve Türkiye, 4 yıl görev yapacak milletvekillerini seçti. Yazıyı yazdığım saatlerde Ak Parti, yüzde 50’lik oy oranı ile zaferini kesinleştirmişti. Gerçi birçok anket şirketi bu oranı tahmin etti ama ben bu kadarını beklemiyordum. Benim tahminin yüzde 45 idi. Ancak bu oran, Ak Parti’nin milletvekili sayısını bir önceki seçime göre arttırması anlamına gelmiyor. 2007 sonuçlarının aksine milletvekili sayısı 330’u, yani muhtemel bir anayasa değişikliğini referanduma götürebilme rakamına ulaşmadı. CHP yüzde 26 oy ile 135, MHP ise yüzde 13’lük oy oranı ile 54 milletvekili çıkarmış görünüyor. Açıkçası her iki partinin performansı beklentiler çerçevesinde gerçekleşti. Ancak CHP’den daha fazla başarı bekleyen ve buna da kamuoyunu inandıran kesimin büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağını tahmin etmek yanlış olmaz. Seçim tablosuna bakıldığında hem Ak Parti’nin hem de CHP’nin oylarını arttırdığını görüyoruz. Bu demek oluyor ki geçen 4 yıl içinde iki partili kutuplaşma, diğer partilerin neredeyse tamamen erimesine neden olmuş. Yani bu iki parti oy kaybetmediği gibi, küçüklerin yüzde 9’luk oyunu da almış. Seçimden BDP’li bağımsızlar da başarılı çıktı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bir miktar oy kazanan BDP, milletvekili sayısını 35’e kadar çıkarmış görünüyor. Numan Kurtulmuş’un ayrılması ile birlikte Saadet Partisi’nde yaşanan bölünme, Milli Görüş oylarını böldü. Seçim sonucuna göre hem Saadet hem

de Has Parti, bölünmüş hali ile yeni oy kazanamadığı gibi bir miktar oy dahi kaybetti. Sonuçta halk Türkiye’de tercihini yaptı ve Ak Parti’yi bir 4 yıllığına tekrar iktidar yaptı. Anayasa değişikliğinin ise bu tabloda Ak Parti eli ile tek başına yapılamayacağından, gerçekleşmesinin zor olduğunu düşünüyorum. Seçim sonuçlarının ülkemiz için hayırlı olmasını dilerim. İnşallah yeni meclis, halkın değerlerini dikkate alan özgürlükçü icraatlara imza atar.

558 yıldır canlılığını koruyan ruh İstanbul tam 558 yıl önce fethedilmiş. Ancak bu fetih, bir büyük şehrin Osmanlı ve de İslam topraklarına katılmasından ibaret sayılmaz. O nedenledir ki, 558 yıldır fetih ruhu canlı tutuluyor, Avustralya gibi dünyanın diğer ucunda bulunulsa dahi. Geçtiğimiz günlerde Avustralya Milli Görüş Teşkilatları’nın gençleri yine bu ruhu canlı tutmak için hayli başarılı bir program yaptı. Bu programların birkaçını takip etme fırsatım olmuştu ama gördüklerimin içerisinde en organizeli olanı buydu. Bunda gençlerin tecrübe kazanmış olmasının da büyük payı var kuşkusuz. İlim Koleji’nin yaptırdığı modern etkinlik salonundaki programı izlerken, ‘558 yıl once yaşanmış bir fetihden en fazla hangi unsurun ön plana çıkarılması gerekir ki, zamane gençlerine mesajın verilmesi daha etkili olsun’ diye çok düşündüm. İstanbul’ın jeo-politik önemi mi, fethi gerçekleştirecek lider için Peygamber Efendimiz tarafından söylenmiş sözler mi, bir çağı kapatıp diğerini açması mı, yoksa Fatih’in 21 yaşında gösterdiği üstün liderlik vasfı mı? Acaba hangisi? Kuşkusuz hepsi de önemli, zaten bu kadar önemli olduğu için aradan 558 yıl geçtiği halde kutlama yapıyoruz. Fakat Avustralya’da yaşayan gençleri görünce, belki de 21 yaşında böylesine stratejik öneme sahip kenti alıp İslam topraklarına

We put you first Wondering the value of you property in the current market? Call us today for a FREE market appraisal JALAL ABDALLAH 0425 778 166 Shop 17/55 Paringa Boulevard, Meadow Heights

katma başarısını gösteren Fatih’in üzerinde özellikle durmak gerektiğini düşünüyorum. Mesela 21 yaşında iki kapılı, cantları yere yakın ve eksozundan bolca ses çıkartan bir araba hayali ile yetinen gence, Fatih’i anlatabilir miyiz? Yeni nesil ne yazık ki geç olgunlaşıyor. Zira sorumluluk alma yaşı her geçen yıl biraz daha ileri safhaya geçiyor. Bu sorun sadece

Avustralya için geçerli değil. Materyalizmin kendisini daha fazla hissettirdiği, bencilliğin normalleştiği, dünya nimetlerinden pay almanın maneviyatı yendiği tüm toplumlarda gençler geç olgunlaşıyor. İşte bu yüzden Fatih’in 21 yaşında üstlendiği sorumluluk duygusunu zamane gençlerine iyi anlatmak lazım. Bu vesile ile AİSA Youth’u, düzenledikleri başarılı programdan dolayı tebrik ederim.

AVUKAT SEYİT ERCİYAS ZINDILIS BARRISTERS & SOLICITORS * Ev alım-sa m işlemleri * İşyeri alım-sa m işlemleri * Aile hukuk ve boşanma davaları * Kira ve Lease işlemleri * Vasiyetname ve vekalet hazırlama * Ceza davaları * Trafik ve iş kazaları davaları * Kontrat ve sözleşme hazırlanması * Hukuki danışmanlık Shop 3, 785 Pascoe Vale Road, Glenroy, VIC 3046 Ph: 03 9304 4444 Fax: 03 9304 4222 Email: s e r c i y a s 8 3 @ y a h o o . c o m . a u

Ev veya arsanızın şu andaki piyasa değerini mi merak ediyorsunuz? Mülkiye nizin tamamen ÜCRETSİZ olarak piyasa değerlendirmesi için bizi hemen arayın. HUSEYİN KUSET ALPOZGEN JP 0418 992 524 - 9309 6000 www.firstnationalmh.com.au

ACİL kiralik ev veya işyerleri aranıyor!!! Dürüst kiracılar mülkünüzü tutmayı bekliyor!!!

NİSAN AYINDA REKOR SAYIDA EV VE İŞYERİ KİRAYA VERİLDİ Mülkünüzün 3 ha a içerisinde kiranacağını garan ediyoruz veya kiralama için ekstra ücret ödemeyeceksiniz Kampanya sınırlı bir süre için geçerli olacak r Kontak için She i’yi 9309 6000 numaradan arayınız

9309 6000


3 14

Ramazanın çekim alanına girerken Mustafa İslamoğlu

“Ramazan ayı öyle bir ay ki, insanlık için bir kılavuz olan, içerisinde yol gösterici ve hakkı ba ldan ayırıcı apaçık mesajlar bulunan Kur’an o ayda indi.” (Bakara, 185) Halkın dilinde Recep-Şaban-Ramazan için kullanılan “Üç aylar” kavramı, “nassî” olmaktan çok “hissî” bir niteleme olsa da, aslına bakarsanız güzel bir hassasiye yansı yor. Peygamberimizin yaşam tarzının Müslüman halkların muhayyilesinde nasıl özümsendiğinin de bir göstergesi. Kameri aylardan peş peşe gelen üç ay olan Receb, Şaban ve Ramazan ayları Müslüman halkımızın ortak ha zasında “üç aylar” olarak şöhret bulsa da, aslında Receb de Şaban da tüm kutsallığını ve bereke ni en arkadan gelen Ramazandan alıyorlar. Yani Receb de Şaban da Ramazanı haber veren aylar. Ramazan, içerisinde bir insan ömründen daha hayırlı bir gece barındıran ay. Ramazanı böylesine değerli, böylesine mübarek kılan şey hiç şüphesiz vahyin onda nazil olmaya başlaması. Sahih sünne e Receb ve Şabana yapılan vurgunun mahiye ni iyice incelediğimizde görürüz ki, bu aylar Ramazana hazırlık aylarıdır. Efendimiz Ramazan öncesindeki bu iki ayı muazzam Ramazanın rahmet ve bereke nden azami is fadeyi

sağlamak için ruhen, kalben, aklen, fikren, bedenen bir hazırlık dönemi olarak değerlendirmiş r. Rasulullah’ın Receb ayı girince yap ğı Allahümme bârik lenâ recebe ve şa’ban ve belliğnâ ramazan (= “Allah’ım! Bize Receb ve Şabanı mübarek kıl ve bizi Ramazana kavuştur”) mevsuk duasından da açıkça anlaşılmaktadır ki, Receb ve Şabanın ayrıcalığı Ramazanı haber vermelerinden kaynaklanmaktadır. Rasulullah, Ramazana hazırlığa neden bu kadar önem vermiş r? Bunun asgari iki nedeni vardır: Birincisi Ramazanın yüceliğini gönüllere hisse rmek, ikincisi ise Ramazanın bereke nden azami oranda yararlanmak için ona hazırlıklı girmek. Ramazan öyle bir Sultan ki, o gönüllerimize ve haya mıza konuk olmadan gönüllerimizin bu şerefli konuğa hazır olması gerekiyor. Geçen zamanın ge rdiği kirin, isin, pasın temizlenip kalp sarayının ayların sultanı olan Kur’an ayına hazırlanması gerekiyor. Her mü’min, kendi gönlünü, Kur’an’ın nazil olduğu ilk gönle mümkün olduğunca benzetebilme, ona yaklaş rabilme çabası içerisinde olmalıdır. Ki Kur’an o kalbe de konuk olsun, manalarını o yüreğin sahibine de açsın. Recebin girişiyle başlayıp Ramazana yaklaş kça artan bir nafile ibadet temposunu Rasulullah’ın benimsediği, sahih sünne en açıkça anlaşılıyor. Bu süreçte nafile oruçlarını, bizim “sünnet” adıyla kıldığımız nafile namazlarını ar rıyor. Manevi ilgisini daha bir yoğunlaş rıyor. Rasulullah’ın bu hali, “Ramazanın çekim alanına” girenlerin ne yapması gerek ği konusunda her mü’min için örneklik oluşturuyor. Bütün bunlardan anlaşılan o ki; Ramazan çekim gücü çok

HAZİRAN

2011

yüksek olan, zamana ilişkin manevi bir çekim merkezidir. Yani, özellikli ve yoğunlaş rılmış bir zaman parçasıdır. Onun çekim gücü o kadar yüksek r ki, ona duyarlı olan yürekleri daha iki aylık bir yoldan harekete geçirmektedir. Bu da Ramazanın çekim alanının çok geniş olduğunun göstergesidir. Fakat onun çekim alanına girmek için tek başına Ramazanın çekim gücü yeterli olmamaktadır. Bunun sebebi Ramazanın yetersizliği değildir. Allah’ın irade için koyduğu yasalar gereğidir. Bu yasalara göre Ramazanın çekim gücü etkisini pkı bir mıkna s gibi ancak cevher bulunan yerde gösterecek r. O cevher iman ve inkarın makarrı, beden ülkesinin başken , yani insanın merkezi olan yürek r. İnsan kendi merkezi üzerinde bilinçli bir biçimde yoğunlaşırsa, kendini manevi bir disiplin al na alırsa, zamanın merkezinin çekim gücünü hissedecek ve o çekimin alanına gönüllü olarak girip payına düşen manevi rızkı tahsil edecek r. Bu yazıyı yazdığım gün Beraet kandili kutlanıyor olacak. Bu, Şaban ayının yarısında olduğumuzun habercisi. Yani Ramazan’a tam 15 gün kaldı. Beraet gecesinde olup biten özel bir şey yok. Efendimizden gelen rivayetlerin tümünü bir arada okuduğumuzda, şu sonuca varıyoruz: Efendimiz Recep ve Şaban aylarını Ramazan’a hazırlık kabilinden daha yoğun bir ibadet temposuyla geçiriyor. Bu tempo Şaban’ın ortasına gelindiğinde daha da hızlanıyor. Beraet gecesi rivayetlerinin topyekûn bir okuması bize bu sonucu veriyor. Yani, merkezde Ramazan var. Bir tür ısınma turları mesabesinde. Recep ve Şaban’da ar rılan nafileler, Ramazan misafirine yüreği hazırlamak için.

Mala değil, cana! Victoria Polisi’nin açıkladığı bir yıllık suç ista s kleri ilginç sonuçlar ortaya çıkardı BU arada Victoria Hükümeti, suç işleyenlere yönelik ilginç bir cezalandırma yöntemini uygulamaya sokuyor. Avustralya’nın Victoria eyaleti hükümetinin kararına göre, haydutlar, cinayet işleyenler, tecavüz suçluları ve kamu malına zarar verenlere verilecek cezalar ile ilgili hapis süreleri internet üzer-

Victoria Polisi, 12 aylık suç istatistiklerini dün kamuoyu ile paylaştı. Buna göre kişiye yönelik işlenen suçlarda bir yıl içinde yüzde 4.2’lik artış yaşandı. Bir yıl içinde polise rapor edilen kişiye karşı suç sayısı 2 bin olarak gerçekleşti. İstatistiklere göre mala yönelik suçlarda az da olsa bir azalma yaşandığı görülüyor. Bu arada suç ile mü-

cadele etmek için Başbakanlık, Kabine, Adalet Bakanlığı ve Polis Teşkilatı’ndan üyelerden oluşan bir komite, suç sayılarını azaltmak için bir dizi öneri getirdi. Öneriler arasında ağır suçluların davasının öne alınması, cezaevi koşullarının suçlular için daha fazla ağırlaştırılması, bıçakla işlenen suçlara karşı erken yaşta eğitim verilmesi de var.

inden yapılacak bir halk oylaması ile belirlenecek. Kararı destekleyenler, şuanki cezaların caydırıcı olmaktan çok uzak olduğunu vurguluyor. Kararı destekleyenler kadar, sakıncalı bulanlar da var. Victoria Eyaleti Ceza Danışma Konseyi tarafından “Böyle bir uygulama, suç ve suçlular hakkında,

insanların içlerindeki korkular ve önyargılar ile karar vermelerine kapı açar” eleştirisi yapıldı. Kararı destekleyenler, yargıçların suç kurbanı olmuşların gördükleri zararların büyüklüğünü anlamadıklarını, bu nedenle de verilen cezaların caydırıcı olmaktan çok uzak olduğunu vurguluyor.


4

14

HAZİRAN

AVUSTRALYA

2011

GÖRÜŞ M.Ali Özcan

Türkiye seçim propaganda atmosferinden henüz çıktı. Seçmen sandık başına gitti ve tercihlerini yaptı. Ancak millet gerçekten bağımsız iradeleriylemi oyunu kullandı. Buna evet diyebilmek zor. Çünkü seçim propaganda dönemi boyunca insanlar seçime katılan partilerin proğramlarını izlemek ve irdeleyebilmekten ziyade kendisine medyanın büyük kesimi tarafından dayatılan 3 parti arasında tercih yapma hakkını kullandı demek daha yerinde olur. AKP, CHP ve MHP dışındaki partiler seçmene sadece kendi imkanları çerçevesinde ulaşmak durumunda kaldılar. Bu satırlar yazılırken seçim sonuçları belli

olmamıştı. Ancak seçimin adıgeçen üç parti arasında geçeceği ve milletin yönlendirilme neticesi yapacağı tercih ağırlıklı olarak bunlardan birine oy vereceği şeklindeydi. Bu üç partinin seçim propagandalarında izlenen görüntü ise şuydu. Partilerin, meleketin işsizlik, aşsızlık, yoksulluk, güvenlik sorunlarına dair belli ve somut bir proğramları yoktu. Veya bu sorunlar yuvarlak sözlerle dile getirildi. Adı zikredilen bazı büyük projelerin bu sorunlara çare olacağı görünmüyor. Bilhassa CHP ve MHP, kaynağından bahsetmeden eğer seçimi kazanıp iktidara gelirlerse vatandaşlara yapacakları yardımları, işsizlere verecekleri imkanları dile getirdiler. Ancak Türkiyenin önünde çok önemli problemleri beklemekte. Hükümet kurma yetkisini alacak olan partiyi ülke içinde ve dışında zor bir süreç beklemekte. İçeride işsizlik, yoksulluk, terör en önemli konu. Dışarıda ise AB ile olan ilişkiler, Kıbrıs meselesi, komşu ülkelerdeki karışıklıklar ve olabilecek iç savaş durumları, İsrail, ABD ileolan münasebetler. Bunların herbiri oluşacak hükümet için son derece zor süeçleri ihtiva

etmektedir. Bunları zaman içerisinde hep beraber göreceğiz. Temennimiz Türkiyenin kendi menfaatleri doğrultusunda ve bölgede abi konumunu güçlendirecek bir dış politika izlemesidir. İçeride ise insan gibi yaşanabilecek bir refah seviyesinin bütün topluma yansıtılabileceği atılımların, yatırımların, hak ve hürriyetlerin temin edilmesidir. Tabii ki ülke genelinde vatandaşların güvenliğinin en üst seviyede sağlanması ve bilhassa Güneydoğudaki gelişmelere ve oradaki insanların huzur ve refahını sağlayacak plan ve projelerin derhal hayata geçirilmesi elzemdir. Bunların hepsi yapılabilir mi derseniz cevap şudur. Evet yapılabilir. Yapılabilmesi için de ilk gerekli olan şey, Türkiyenin bağımsızlığını, halkın mutluluk ve refahını düşünen, hiçbir dış ve iç mihrakın tesirinde olmadan politika yürütecek bir hükümetin kurulması gerekmektedir. Aksi takdirde millet her seçim dönemi sadece sandığa gider ve kendisine dayatılan partilerden birini seçmiş olur. Ülke ise, aynı hamam aynı tas, devam eder.

SP: Milletimizin kararı başımızın üstündedir Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, seçim sonuçlarına ilişkin, 'Milletimizin kararı başımızın üstündedir. Biz yarından itibaren çalışmalara başlıyoruz' dedi. Kamalak, seçim sonuçlarının vatana ve millete hayırlı olması temennisinde bulundu. Teşkilatlara teşekkür eden Kamalak, 'Eşit olmayan şartlarda yapılan bir seçimden eşit olmayan bir sonuç çıktı. Devletin resmi televizyonu TRT de dahil olmak üzere bütün medya sanki üç parti seçime giriyormuş gibi gösterdi. Bu tavrın seçim sonuçlarında etkili olduğunu düşünüyorum' diye konuştu.

Erdoğan: Hesaplaşma değil helalleşme günü AK Parti'nin yüzde 50 oy alarak yeniden seçimde birinci parti olmasının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan Genel Merkez'de ünlü balkon konuşmasını yaptı. Balkona Emine Erdoğan'la gelen Başbakan, eşiyle birlikte partilileri selamladı. Partililer "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye slogan attı. Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: "Değerli yol arkadaşlarım. Burada Ankara'dan AK Parti Genel Merkezi'nden tüm arkadaşlarımla hepinizi muhabbetle selamlıyorum. Tokyo'dan Viyana'ya kadar, Paris'ten Toronto'ya kadar tüm soydaşlarımızı buradan selamlıyorum. Gözlerini Türkiye'ye çevirmiş, Türkiye'den gelecek haberleri heyecanla takip eden Bağdat, Şam, Beyrut, Amman, Kahire, Tunus, Saraybosna, Üsküp, Bakü, Lefkoşa ve diğer tüm dost ve kardeş halkları da buradan muhabbetle selamlıyorum. 12 Haziran seçim sonuçları ülkemize, milletimize bütün coğrafyamıza tüm dünyaya hayırlı olsun. Bu sonuçlar bölgemizde ve dünyada barışa, adalete, huzur ve istikrara katkı sağlasın diyorum. Bütün milletimi bugün katılım noktasında gösterdikleri cesaret ve ciddiyet noktasında sandığa giden tüm vatandaşlarıma yürekten şükranlarımı sunuyorum. Gurbet ellerden gelip vatanında oy kullanan kardeşlerimize şükranlarımı sunuyorum.

'Partimiz bütün engellemeler ve tahribatlara rağmen dimdik ayaktadır' diyen Kamalak, üç partinin devletten büyük maddi destek aldığını söyledi. Kamalak, şöyle dedi: 'Partimiz ise tamamen teşkilatlarımızın fedakarlığı ile bu çalışmayı yürütmüştür. Gerçekten büyük bir gayretle seçimlerde çalışmıştır. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Davasına inananlar hiçbir zaman kaybetmez. Milletimizin kararı başımızın üzerindedir. Biz yarından itibaren çalışmaya, milletimizle kucaklaşmaya ve inandığımız doğruları milletimizle paylaşmaya devam edeceğiz.'

Kılıçdaroğlu: Bir sonraki seçimde iktidardayız CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Adalet ve Kalkınma Partisi'ne başarılar diliyoruz ama şunu unutmasınlar, daha güçlü bir CHP var'' dedi. Kılıçdaroğlu, milletvekili seçimi sonuçlarına ilişkin ilk değerlendirmesini parti genel merkezi önünde toplanan partililere yaptı. Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Üç temel mesajım olacak. Bir, tüm Türkiye'ye Cumhuriyet Halk Partisi kısa süre içinde üç buçuk milyon yeni oydaş kazanmıştır. 12 Eylül darbesinden bu yana en yüksek oyunu almıştır. İki, seçime girip milletvekili sayısını arttıran tek parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Seçime giren partilerden diğerleri milletvekili sayısını düşürmüşlerdir. Demokrasiye her zaman güvendik, her zaman savunduk her koşulda savunacağız. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne başarılar diliyoruz ancak daha güçlü bir Cumhuriyet Halk Partisi var bunu unutmasınlar. Sadece Adalet ve Kalkınma Partisi değil bütün dünya unutmasın. Daha güçlü, daha dinamik, daha genç, dünyaya daha özgürce bakan bir Cumhuriyet Halk Partisi var. 6 aylık bir süreçte üç buçuk milyon yeni oydaş kazanıyorsak önümüzde 4 yıllık bir süreç var hedefimiz bu süreç içinde iktidardır.

Bal: MHP camiasını tatmin eden bir oy değil M H P Genel Başkan Ya r d ı m c ı s ı Faruk Bal, Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği b a s ı n toplantısında s e ç i m sonuçlarını değerlendirdi. Milletvekili genel seçimlerinde henüz kesin sonuçlara ulaşılmadığını, tüm sandıkların açılmadığını ifade eden Bal, 24. dönem parlamentosunun oluşmasına ilişkin, seçim sonuçlarının bir tabloyu ortaya koyduğunu söyledi. Bu tabloya göre AK Parti'nin önde olduğunun görüldüğünü söyleyen Bal, şöyle devam etti: ''AK Parti, bu seçim kampanyasında devletin tüm organlarını, tüm kaynaklarını ve tüm gücünü kullanmış ve haksız bir siyasi rekabeti ve bu rekabetin sonucunda böyle bir sonucu elde etmiştir. Diğer taraftan MHP, insafsız, izansız bir kampanyanın muhatabı olmuştur. Birinci olarak medyada ve televizyonlarda köşe yazarı, analist, stratejist adı altında kişiler, güya kararsız bir düşünceyi ifade ediyormuş gibi MHP'nin baraj altında kalabilecek bir parti olduğu fikrini seçmenin şuur altına yerleştirmeye çalışmışlardır. Bu iç ve dış odaklardan kaynaklanan bir plandır ve MHP'siz bir Türkiye ve Millet Meclisi hayal edenler, bu planın aktörleri olmuşlardır.


5

AVUSTRALYA

14

HAZİRAN

2011

12 Haziran seçimleri son iki seçimde olduğu gibi AK Par ’nin zaferiyle sonuçlandı. AK Par yüzde 50’yi aşarken; CHP yüzde 25, MHP ise yüzde 13 oy aldı. 35 bağımsız aday da Meclis’e girdi. Bağımsızlar, BDP’ye ka lacak.

Meclis yine 4 partili Genel seçimlerde sandıkların şu anda yüzde 97'den fazlası açıldı. AK Parti, 2002 ve 2007’de olduğu gibi sandıktan yine birinci parti çıktı. Oy kullanan 50 milyon seçmenin yarısı AK Parti’ye destek verdi. AK Parti, bu seçimde yüzde 50.22’yle zaferini ilan etti. Ancak oylarını artırmasına rağmen Meclis’teki vekil sayısı 341’den 326'ya düştü. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesiyle bir rüzgar yakalayan CHP, bu seçimde hayal kırıklığına uğradı. CHP’nin oy oranı yüzde 25.86’da kaldı. Bu sonuca göre 135 CHP’li Meclis’e girmeye hak kazandı. Seçim öncesinde kaset skandalı nedeniyle yöneticinin istifa ettiği MHP’de korkulan olmadı. Yüzde 10’luk seçim barajına takılacağı öne sürülen MHP, yüzde 13.09 oy aldı. MHP, 54 milletvekili kazandı. Bu seçim bağımsızlar için de parlak geçti. Yurt genelinde yaklaşık 35 bağımsız aday Meclis’e girmeyi başardı. DÖRT PARTİLİ MECLİS Tüm bu sonuçların ardından Meclis’e bir kez daha üç parti girmiş oldu. Bağımsız adayların BDP’ye katılmasıyla parlamentodaki parti sayısının 4’e çıkması bekleniyor.

TEK BAŞINA REFERANDUMA GÖTÜREMEYECEK Öte yandan, seçimden önce yeni Anayasa vaat eden AK Parti, 330 sandalye kazanamadığı için tek başına referanduma götüremeyecek. YÜZDE 34’TEN YÜZDE 50’YE AK Parti 2002 seçimlerinde yüzde 34.28 oy almıştı. CHP ise o yıl yüzde 19.39 oy oranında kalmıştı. 2007 seçimlerinde ise AK Parti yüzde 46.58’le ipi göğüslemişti. AK Parti’yi yüzde 20.88’le CHP, yüzde 14.27’yle MHP izlemişti. MECLİS’TE CHP VE BAĞIMSIZLAR ‘KAZANDI’ AK Parti yüzde 50 oy alarak yeniden iktidarı kazanmasına karşın Meclis’teki koltuk sayısı azaldı. 2002 seçimlerinde 363 vekil çıkaran AK Parti, 2007’de 341 vekili Meclis’e göndermişti. Bugünkü sonuçla AK Parti’den 326 milletvekili Meclis’e girmeye hak kazandı. Bir başka deyişle oylarını yüzde 3’ten fazla artıran AK Parti’nin Meclis’teki koltuk sayısı azaldı. Yüzde 25 oy alarak ikinci olan CHP ise 2002’de 178, 2007’de 112 vekil çıkarmıştı. CHP’nin Meclis’teki vekil sayısı bu seçimlerde 135’e yükseldi. Meclis’e giren bağımsız

vekillerin sayısında da artış görülüyor. 2002’de 9, 2007’de 26 bağımsız vekil Meclis’e girerken, bu seçimlerde rakam 35’e yükseldi. Yüzde 13 oy alan MHP’de de vekil kaybı görüldü. 2002’de Meclis dışında kalan MHP’nin vekil sayısı 2007’de 71’di. Bugünkü seçim sonrasında MHP’nin vekil sayısı da 54’e geriledi.

Sonuçları tam bilen anket yok Seçim gününe değin anket yayınlayan araş rma şirketleri yaklaşsalar da tam sonuçları bilemedi. AK Par ve CHP’nin oyunu bilen ANDY – AR bile MHP’nin aldığı oyu tu uramadı. Her seçim öncesi ağızlarından çıkacak rakamlar merakla beklenen araştırmacılar, yine birbirinden farklı tahminlerde bulundu. Bazıları AK Parti'nin oylarını koruyacağı veya yükselteceği tahmininde bulundu, bazıları ise iktidar partisi için karamsar bir tablo çizdi. Ancak muhalefet de bundan nasibini aldı. CHP'nin yükseleceği tahminlerinin yanı sıra, düşeceği

hatta MHP'yi baraj altında bırakanlar bile oldu. İşte önde gelen araştırma şirketlerinin ilk üç partiye yönelik son tahminleri: KONDA Konda CHP haricinde tahminlerinde yanıldı. AK Parti: Yüzde 46.5 CHP: Yüzde 26.8 MHP: Yüzde 10.8 A&G A&G bir tek MHP'nin oyunu

AMACIMIZ DÜRÜSTLÜĞÜMÜZLE TANINMAK

bildi. AK Parti: 48 CHP: Yüzde 29 MHP: Yüzde 13 ANDY – AR AK Parti ve CHP tahminlerinde yanılmayan şirket, MHP'nin barajı kolayca geçebileceğini öngöremedi. AK Parti: Yüzde 50-52 CHP: Yüzde 26-28 MHP: Yüzde 9-11 ***

DÜNYANIN HER YERİNE ÖZEL FİYATLARIMIZLA HİZMETİNİZDEYİZ. Manager: Ahmad Ayad

Ph: (03) 9351 1110 / 9309 5136 - Fax: (03) 9309 5830

Adress: 1C Olsen Place, Broadmeadows VIC 3047

Online bookings now available: w w w . i i s s a t r a v e l . c o m . a u

We speak TURKISH - ARABIC - ALBANIAN


6

14

HAZİRAN

AVUSTRALYA

2011

Milletvekillerinden on istek Hilal Kaplan

Seçimlerden sonra Türkiye’nin gündemini yeni anayasa sürecinin belirlemesini uman birisi olarak, zaten %10 barajının gölgesi al nda çalışacak olan yeni meclisimizden halkın taleplerini dikkate alarak süreci yönetmesini beklemek en doğal hakkımız olsa gerek. Cumhuriyet kurulduğundan beri, halkın yapımına katkı sunduğu hiçbir anayasamız olmadığı için, önümüzdeki anayasayı “yeni” kılacak olan en önemli unsur, halkın taleplerinin anayasada makes bulması olacak r. Bu yüzden, halktan gelen talepleri toparlayıp kamuoyuna duyuran sivil inisiya flerin çalışmalarına elimden geldiğince bu köşede yer vermeye çalışıyorum. Bu bağlamdaki en kapsamlı çalışmalardan birisini de, kuruluş amacı halk ile meclis arasındaki uçurumu kapatmak olan Türkiye küçük Millet Meclisleri Girişimi’nin “Milletvekillerinden on istek” çalışması oluşturuyor. Bu çalışma için, 22 ilden toplam 282 sivil toplum veya meslek kuruluşuna seçim sonrası oluşacak meclisten çözüm bekledikleri beş yerel ve beş ulusal meseleleri sorulmuş. Gelen cevaplar, en çok dile ge rilen istekten başlayarak sıraya konulmuş. Karşımıza çıkan liste şöyle: 1. Kürt Sorunu: Türkiye’nin en büyük problemi olan Kürt sorunu ar k barışçı bir çözüme kavuşturulmalıdır. Silahların susması ve demokra k yolların açılması ortak beklen mizdir. 2. Yeni Anayasa: Türkiye’nin 82 anayasasından tamamen kurtulup yeni bir anayasa yapması, bu Anayasa’nın; “sivil ve demokra k” olması gerekiyor. Anayasa yapım sürecinde ka lımcılığın esas alınmasını son derece önemsiyoruz. 3. Ekonomi: İşsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlik giderilmelidir. Bu iki sorunun üstesinden gelinmesi için vergi sisteminin adilleş rilmesi, çalışanlar lehine yeni düzenlemelerin yapılması gerekiyor. 4. Düşünce ve İfade Özgürlüğü: Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki bütün engeller ve başörtüsü yasağı kaldırılmalı, İnternet kullanımına ge rilen kısıtlama ve yasaklardan vazgeçilmelidir. 5. Eği m Sistemi: ÖSYM sınavları sırasında yaşananlar, eği m bürokrasisini yıpra ğı gibi, ciddi sorunların varlığını da bir kez daha görünür hale ge rdi. Ortak beklen miz, YÖK ve ÖSYM’de düzenlemelere gidilmesinin yanısıra, kapsamlı bir eği m reformunun hayata geçirilmesi; eği mde rsat eşitliğinin sağlanmasıdır. 6. Seçim Barajı ve Siyasi Par ler Kanunu: %10 seçim barajı kaldırılmalı veya düşürülmelidir. Seçimlerin demokra kliğine gölge düşüren Siyasi Par ler Kanunu da yeniden düzenlenmeli, uluslararası hukuk standartlarına kavuşturulmalıdır. 7. Sağlık: Sağlığa devlet bütçesinden ayrılan pay ar rılmalı, sağlık hizme herkes için ulaşılabilir ve ücretsiz olmalıdır. 8. Kadın: Gi kçe artan kadın cinayetlerine karşı devlet sorumlu davranmalı, kadına yönelik şiddete karşı ak f bir tutum sergilemelidir. Sığınma evlerinin sayıları ar rılmalı, kadının ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamda önünü açacak düzenlemelere gidilmelidir. 9. Yargı: Aslında bir “önlem” olan tutuklama’nın ceza’ya dönüştürülmesi uygulamasından vazgeçilmeli ve yargı kurumlarının kararlarında insan hak ve özgürlüklerini esas almasına zemin oluşturacak düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. 10. Enerji ve Ekoloji: Türkiye, enerji ih yacını “yenilenebilir ve çevre dostu” kaynaklardan sağlamak için uzun vadeli bir enerji poli kası oluşturmalıdır. Çevrenin tahriba na son verilmeli, dene m ve kontrol mekanizmaları çalış rılmalı, yok ise oluşturulmalıdır. Yeni anayasa tar şmaları sırasında “asgari müştereklerde buluşmak” söylemi sıklıkla tekrarlanıyor. Bu isteklere bakıldığındaysa müştereklerimizin asgari değil, azami olduğu rahatlıkla görülüyor. Ancak adale tesis etmeye hizmet edecek türden “sivil” bir anayasa yapmak ve buna uygun şekilde devle “yeniden yapılandırmak” için başkasının hakkını kısıtlamaktan ziyade, öncelikle kendi hak ve özgürlüklerimiz için söz söylemeyi başarmamız gerekiyor. Seçim sonuçlarının hayırlara vesile olması temennisiyle...

DÖVİZ KURLARI USD 1.59100

EUR 2.2930

AUD 1.6750

Merkez Bankası’nın yedinci toplan sından da faiz ar şı veya indirimi kararı çıkmadı. Bu karar ev borcu olanları az da olsa rahatla .

Faiz yerinde sayıyor

Avustralya Merkez Bankası’nın Haziran ayı olağan toplantısından da faize dokunmama kararı çıktı. Böylelikle Merkez Bankası resmi faiz oranına 7’inci ayda da dokunmadı. En son geçtiğimiz yılın Kasım ayında

çeyrek puan arttırılarak yüzde 4.75’e çıkarılan resmi faiz, geride kalan 7 ay içerisinde hiç değişmezken, 2007 yılından bu yana Merkez Bankası en uzun süre ile faiz oranlarını sabit tuttu. Merkez Bankası’nın faizlere

dokunmama kararında durgun seyreden emlak piyasası, enflasyon oranında bir yükselme tehdidinin bulunmaması ve Avrupa ülkelerinin borç sorunu nedeni ile uluslararası piyasalarda yaşanan belirsizliğin etkili olduğu s ö y l e n i yor. Merkez Bankası’nın resmi faizi yüzde 4.75’de tutması sonrası bankalar da faizlere dokunmadı. Ticari bankaların mortgage faizleri ortalama yüzde 7.81 oranında seyrediyor.

ATBC’de birkaç yeni yüz Avustralya Türk İş Konseyi’nde başkan yine Hüseyin Mustafa oldu. Yeni yöne mde değişen sadece iki yeni üye oldu ATBC 8. Olağan Genel Kurulu’na M e l b o u r n e Başkonsolosu Aydın Nurhan başta olmak üzere toplumun ileri gelen isimleri ile Perth’den bazı üyeler de katıldı. Moreland Belediyesi’ne ait toplantı salonunda gerçekleşen genel kurulda yeni yönetim kurulu ile başkan seçimi yapıldı. Seçimde yönetim kurulu üyesi ve eski muhasip Erhan Yöndemli ile yönetim kurulu üyelerinden Kadri Saydar ve Abdulkerim Bolat tekrar aday olmadılar. Bunların yerine ATBC alt komitesinde görev alan Caner Kaya ve Tuggay Faki aday oldu. Bu arada başkanlık için Hüseyin Mustafa dışında aday çıkmadı. Böylelikle Hüseyin Mustafa bir kez daha ATBC başkanı seçildi.

ATBC’nin az yenilenmiş yeni yönetimi şu şekilde oluştu: Hüseyin Mustafa (Genel Başkan), Muradiye Selvi (Başkan Yardımcısı), Kazım Ateş (Başkan Yardımcısı/Meyda İlişkileri), Öztürk Yıldız (Genel Sekreter), Özal Halil (Üyelik İşleri Müdürü/Yayın Yönetmeni), Ünal Yıldız (Mu-

hasip/Mali İşler), Ulaş Attila Mete (Hukuk Danışmanı), Mahmut Baş (Üyelik İşleri), Burhan Falay (Üyelik İşleri), Serpil Güçlü (Üyelik İşleri), Mahmut Koçak (Üyelik İşleri), Hüsne Kaya (Üyelik İşleri), Caner Kaya (Üyelik İşleri), Tuggay Faki (Üyelik İşleri).


7

AVUSTRALYA

14

HAZİRAN

2011

Milli Görüş gençlerinin düzenlediği Fe h Gecesi, Melbourne’de yüzlerce toplum üyesini biraraya ge rdi. İlim Koleji’nin inşa e ği modern binada yapılan ilk büyük etkinlik olması nedeni ile de ayrı bir heyecanın yaşandığı gece, kimi zaman duygulu kimi zaman coşkulu anlara sahne oldu

MİLLİ GÖRÜŞ, FETİH RUHUNU CANLI TUTUYOR İstanbul’un fethinin 558’inci yıldönümü, Avustralya Milli Görüş Teşkilatları’nın Gençlik Kolu tarafından görkemli bir törenle kutlandı. Kısa adı AİSA YOUTH olan Milli Görüş Gençlik Teşkilatı’nın Fetih Şöleni, İlim Koleji’nin yeni yapılan çok amaçlı kültür merkezinde gerçekleştirildi. 500’ü aşkın toplum üyesinin katıldığı gecede ilk olarak, İstanbul’un fethini anlatan bir belgesel gösterimi yapıldı. M e l b o u r n e Başkonsolosu Aydın Nurhan, Başkonsolosluk İdari ve Sosyal İşler Ataşesi Hüseyin Koç, İslam Cemiyetleri’nin başkan ve yöneticileri ve bazı vakıf ve derneklerin katıldığı başkanlarının tören, Muhammed Sezgin’in okuduğu Kur’an-ı Kerim ve İstiklal Marşı’nın okunması başladı. Fetih Gecesi’nin onur

konuğu olan Melbourne Başkonsolosu Aydın Nurhan, programın da ilk konuşmacısıydı. Nurhan, kendisinin zaman zaman yaptığı konuşmalarda Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve demokratik alanlarda yaptığı atılımlardan övgü ile bahsettiğini ancak kültür konusunda sorulan sorulara olumlu yanıt veremediğini söyledi. Nurhan, kültürel anlamda ismini sayabilecekleri çok fazla isim olmamasından yakındı. Melbourne Başkonsolosu, çocukların günlük yazmasını tavsiye ederken, yaptığı konuşmanın da veda konuşmalarından biri olduğunu ve yakın zamanda yeni görev yerine gideceğini belirtti. Aydın Nurhan, emekliliğine kısa bir süre kala Gine’ye büyükelçi olarak atanmıştı. İlim Koleji öğrencilerinden Baturhan Kaynak ve Mehmet Akif Aykan’ın İstiklal Marşı’nın 10 kıtasını okumasından sonra kürsüye AMGT Gençlik Kolları üyesi Fatih Büyükyazıcı çıktı. Konuşmasını ağırlıklı olarak İngilizce yapan Büyükyazıcı, Fatih Sultan Mehmet’in verdiği mesajı günümüz İslam dünyasında yaşanan olaylara uyarladı. Fatih Büyükyazıcı, Mısır, Tunus, Ürdün, Filistin ve

diğer bazı İslam ülkelerinde yaşanan zulüm ve baskılara örnekler verdi. Gecede daha sonra Dandenong Milli Görüş Teşkilatı’nden 3 çocuk, şiir ve ilahi okudu. Yaklaşık 2.5 saat süren programda izleyciler, AİSA Youth Grubu gençlerin-

usulen söylendiğini aslında bu tür mekanların sahiplerinin sizler olduğunu söyledi. Celal Varsan, yapılan tüm maddi ve manevi yardımların kendileri için aşk ve şevk meselesi olduğunu ve kardeşlik açısından herkesin bir olduğunun altını çizdi.

den ezgi ve Abdulkadir Soylu adlı öğrenciden Ben Fatihim adlı şiiri dinledi. AMGT Genel Başkanı Celal Varsan, programı düzenledikleri İlim Koleji Kültür Merkezi’nin sahiplerinin kendilerinin olmadığını, merkezin Türk ve Müslüman Toplum’a ait olduğunu söyledi. Varsan, konuşmasına başlarken kullandığı ‘hoşgeldiniz’ ifadesine atıfta bulunurken, bu ifadenin

AMGT Gençleri’ne düzenledikleri başarılı program için teşekkür eden Celal Varsan, izleyicilere bir de müjde verdi. Varsan, Kyabram Caddesi üzerinde satın alınan 7 dönümlük arsa ile ilgili gerekli iznin alındığını ve oraya sadece kadınlara ait bir kültür merkezi inşa edeceklerini belirtti. AMGT Başkanı, merkezin içerisinde yüzme havuzu, jimnastik salonu, sınıflar, mescit, yemekhane, reception

centre bulunacağını söyledi. Varsan, kadınların merkezi kendi dünyası haline getireceklerini vurguladı. Varsan’ın konuşmasının ardından önce Yusuf Özen, Secdeden Gayrı adlı şiiri okudu sonrasında İlahiyatçı Abdullah Yılmaz fethin ruhu üzerine bir konuşma yaptı. Abdullah Yılmaz, Fatih’in 21 yaşında İstanbul’u fethettiğini söylerken, şehrin adının İslambol olduğunu ve kentin bu ismi hakettiğini belirtti. Fatih’in 7 dil bildiğini kaydeden Abdullah Yılmaz, İstanbul’a gidildiğinde Ortodoks ve Ermeni Kilisesi’ne her türlü serbestiyetin verildiğini söyledi. İlahiyatçı Yılmaz, Fatih’in verdiği derslerden birisinin bizim dışımızdaki dinler ile çok iyi geçinmek olduğunu söylerken, bunu bazı uygulamaları ile destekledi. Günümüz ile ilgili de örnekler veren Yılmaz, Yunanistan’da Papandreu Hükümeti’nin kiliselere el koymak istediğinin ancak papazların Osmanlı döneminde aldıkları tapuları gösterdiğini kaydetti. Konuşmasında ağırlıklı olarak Müslüman-gayrı Müslim ilişkisi üzerinde duran Abdullah Yılmaz, Kur’an’dan verdiği ayetler

ile diğer kültürler ve dinlere hakaret edilmemesi gerektiğini söyledi. İlahiyatçı Yılmaz’ın konuşmasının ardından AISA Youth tarafından sahnelenen ‘Nereye Bu Gidiş Ey Genç’ adlı piyes izlendi. Piyeste, popüler kültür ile İslami yaşam arasında kalan bir gencin yaşadığı sorunlara vurgu yapıldı. Programda mehter takımı da unutulmadı. Yine tüm görkemi ile salona giren mehteran, verdiği mini konser ile gönülleri fethetti. Mehteranın konseri sırasında izleyiciler fotoğraf çekmek için adeta birbirleri ile yarıştılar. Program AMGT Gençlik Başkanı Hakan Günsay’ın teşekkür konuşması ile noktalandı. Günsay, başta Ahmet Eroğlu Hoca olmak üzere programın hazırlanmasında katkıda bulunanlara ve emeği geçenlere teşekkür etti. ***


8

14

HAZİRAN

HABER

2011

FETİH Kılıç Aslan Öz Fe h, zulüm düzeninin ortadan kaldırılıp yerine hak ve hukukun, adale n tesis edilmesi hareke dir. Fe h , yeniden diriliş demek r. Karanlık düzenin aydınlığa kavuşması demek r. Fe h, işgal değildir. Çünkü işgal, emperyalizmin ve sömürü düzenlerinin yap ğı eylemdir. İşgalde zulüm vardır. İşkence vardır. Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, tecavüz, baskı vardır. Dolayısıyla fe h ile işgal kelimeleri birbirlerinin zıddıdır. Ancak bazı art niyetli ve düşünceli insanlar fethi işgal ile karış rıp insanların zihinlerini bulandırmak istemektedirler. Sadece, Mekkenin Peygamberimiz tara ndan, Kudüsün Hazre Ömer ve daha sonraları Selahaddin Eyyubi tara ndan, İstanbulun Fa h Sultan Mehmet tara ndan fethedildikten sonra yerli halkın hak ve hukukunun göze lmesi hadiseleri fethin ne anlama geldiğini tam manasıyla ortaya koymuştur. Tarihimizde yüzümüzü ağartan, her zaman onurla yadedeceğimiz fe hlerden biri de 29 Mayıs 1453 yılında Fa h Sultan Mehmedin İstanbulu fethetmesidir.

4 Haziran 2011 Cumartesi akşam Milli Görüş Teşkilatları bir kutlama töreni gerçekleş rdi. AMGT nin gençlik kolları erkekler şubesi tara ndan hazırlanmış olan proğram gerçekten çok beğeni kazandı. Gençlerin programdaki performansları geçen yıllara göre daha da iyiydi. Bu gençlerin milli ve manevi değerlere olan bağlılık ve sahipleniş geleceğimiz açısından bizlere ümit verdi. Ka lan davetlilerin ortak fikri proğramın fethin anlamına uygun ve içeriğinin dolu olduğu idi. Gençleri performanslarından dolayı ve hocaları İlahiyatçı Ahmed Eroğlunu emeklerinden dolayı tebrik etmek gerekiyor. İlim Kolejinin yeni konferans ve kültür salonunda yapılan programı vatandaşların rağbe yoğundu. Programa Melbourne Baş Konsolosu Aydın Nurhan, Ateşe Hüseyin Koç, cemiyet başkan ve idarecileri, camii imamları ka ldı. Gecede fe h günleri şiirlerle, sinevizyon gösterimiyle, konuşmalarla ve yatro gösterisi ile tekrar yaşandı. Günümüz gençliğinin örnek alabilecekleri idol ve kahraman sıkın sı çek ği bu asırda kendilerine daya lan yanlış idol plerinden kurtulmaları için en kes rme metodun sahip olduğumuz tarihi şahsiyetlerin hakkıyla tanı lması olduğu yadsınamaz. Millet olarak şanlı bir tarihe sahibiz. Ancak nesle daya lan tarihi bilgiler gerçek manada tarihi bir şuura sahip olabilmenin

Adada isyan ateşi Christmas Adası’ndaki sığınmacılar, 3 ay içerisinde ikinci kez isyan çıkardı. Demir çubuklar ve taşların kullanıldığı isyana yaklaşık 100 sığınmacı ka ldı

Federal Hükümet, sığınmacılar ile ilgili yurt dışındaki ülkelerde çözüm arayışı içerisine girerken, Christmas Adası’nın endişeli sakinlerinin sinirleri son aylarda şiddete dönüşmeye başladı. Yakın zamanda çıkan isyanın ardından geçtiğimiz hafta da 80 ila 100 kişi arasında olduğu tahmin edilen bir sığınmacı grubu isyan çıkardı. Demir sopalar ve beton parçalarını silah olarak kullanan

isyancılar, şiddetli çarpışmada bir gardiyanı ayağından yaraladı. Polis, şiddet üzerine isyancıları biber gazı ve sakinleştirici mermi ile durdurmaya çalıştı. Muhalefet, isyanların, Gillard Hükümeti’nin göçmen gözetleme sistemi konusunda kontrolü kaybettiğinin açık bir işareti olduğunu söylerken, sistemin şu anda 1 milyar dolarlık harcama ile yapıldığının da altını çizdi.

Bu arada Mart ayında çıkan isyan ile ilgili yapılan soruşturmaya göre protestocuların binaları ateşe vermesi yüzünden milyonlarca dolarlık kaybın yaşandığı ortaya çıktı. Öte yandan yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre Avustralyalılar göçmenlere ve sığınmacılara karşı daha düşmanca bir tavır takınıyor. Ankette çıkan bazı çarpıcı sonuçlar şunlar: - Avustralyalılar’ın yarısından fazlası, göçmenlik kotasının yüzde 40 azaltılmasını istiyor, - Her 3 kişiden ikisi, göçmenlerin Avustralya doğumluların işlerini elinden aldığına inanıyor, - Yüzde 37’si yeni gelenler için uygulanan fırsat eşitliğinin çok ileri gittiğini düşünürken, bu oran 3 yıl önce yüzde 28 idi, - Yüzde 54’ü gelen sığınmacı botlarının geri gönderilmesini istiyor.

önündeki en büyük engel olarak hala etkinliğini sürdürmektedir. Okullarımızda verilen tarih derslerinin müfredat içeriği ve takip edilen eği m poli kalarıyla bu yanlış uygulamanın önüne geçebilmek kolay görülmemektedir. Halbuki tarihini ve geniş manada insanlık tarihini, devletler tarihini hakkıyla bilmeyen nesillerin iyi bir tarihi felsefeye veya tarih şuuruna sahip olmaları zordur. Ve bu şuurdan mahrum olan milletler şahsiyetlerini yi rmeyle yüzyüze kalırlar. Çünkü geçmişini bilmeyen geleceğini tayin edemez. Başkalarının sömürgesi olmaktan kurtulamaz. Biz millet olarak şu anda bir şahsiyet bunalımı içindeysek ve ba lı gelişmiş ülkelerden medet bekliyorsak bunda en etkin sebeb, tarihimiz ve tarihi şahsiyetlerimizle barışık olmadığımızdandır. Eğer tarihimizle barışı sağlayabilirsek ne olduğumuzun farkına varıp belki de geçirmiş olduğumuz şu bunalımlı günlere yanacağız. Aynı programı Sydney Milli Görüş Gençleri 12 Haziran 2011 tarihinde Sydney’li toplumun huzurunda icra e . Toplumun yoğun ilgisi hem gençlerin şevkini ar racağı ümidimiz var. Sydney’li gençlerin teşkila aki yapılanmaları yeni olmasına rağmen kısa zamanda böyle güzel program hazırlamaları takdire layik. Tüm Milli Görüş Gençlerini ve hocalarını tebrik ederim.

Ağzımızı tatlandıran hünerli eller

Osmanlı mu ağından miras kalan tatlılar, Türkiye’den gelen ustalar sayesinde yenilebiliyor. Bu ustalardan biri olan Mehmet Tüzün ile tatlının inceliklerini konuştuk

Şöbiyet, saray burma, fıstık sarması, badem sarması, padişah tatlısı, çikolatalı baklava, sütlü baklava ve daha niceleri. Hepsi Osmanlı’nın zengin mutfağının günümüze kadar taşınan tatlı çeşitleri. Ancak bu tatlıları Avustralya gibi anavatandan 20 bin kilometre uzakta yiyebilmek hiç de kolay değil. Tatlıların taze yenilmesi makbul karşılandığı için, Türkiye’den getirme çabaları da istenilen damak zevkini sağlayamadı. Tatlı üreticileri son çare olarak Türkiye’den usta getiriyor. Bu ustalardan biri olan Mehmet Tüzün, özellikle baklava türü tatlının yapımında hamurun önemine dikkat çekiyor. 1964 Aksaray doğumlu olan Tüzün, günümüzde hamur açıp yapan kimsenin zor bulunduğunu ancak kendisinin buna çok önem verdiğini söylüyor. Çocukluğundan beri tatlı yapan Tüzün, hamurun zar kadar ince olması gerektiğini ve baklavadaki asıl tadın oluşmasında bu özelliğin çok önemli olduğunu vurguluyor. Tatlı Ustası Mehmet Tüzün’e göre ikinci önemli faktör tereyağının etkisi. Fındık, fıstık ve cevizin kalitesi de baklavanın arzu edilen tada ulaşmasında önemli payı var. Aksaraylı Mehmet Usta’nın hünerli elleri ile ağzımız tadlandırdığımız baklavaların önemi, yaklaşan Ramazan ayı ile daha fazla ön plana çıkıyor. Kuru pasta da yapan Mehmet Usta, Ramazan ayı nedeni ile artacak olan talebi karşılamak için şimdiden hazırlık yapıyor.


9

HABER

14

Türkçe’nin ulusal müfreda a yerini alması için düzenlenen kampanyanın imzaları Canberra’da yetkililere teslim edildi. 10 bin imzayı teslim eden Türk Dili Çalışma Grubu, yap ğı görüşmelerden de memnun ayrıldı

TÜRKÇE İÇİN 10 BİN İMZA Türkçe Öğretmenler Derneği’nin girişimi ile oluşturulan Türk Dili Çalışma Grubu, Türkçe’yi ulusal müfredat içerisine koyabilmek için yoğun uğraş veriyor. Grubun başlattığı imza kampanyası da büyük ilgi topladı ve 10 bin vatandaş Türkçe için imza attı. İşte Türk Dili Çalışma Grubu hem bu imzaları sahiplerine teslim etmek hem de Türkçe için milletvekilleri veya üst düzey yetkililer ile yüz yüze görüşmek için geçtiğimiz günlerde Canberra’daydı. Ziyarette ulusal müfredat konusunda Milli Egitim Bakanlığına rapor veren ve önerilerde bulunan ACARA’nin (Australian Curriculum and Reporting Authority) Avustralya genelindeki okullarda öncelikli yabancı diller arasına Türkçe’nin dahil edilmesi için yardım istendi. Parlamentoyu ziyaret eden Türk Dili Çalışma Grubu temsilcileri Gökşan Sapmaztürk, Hasan Sayar, Samet İştar ve Levent Özgürler; Meclis Başkanı Harry Jenkins, Milli Eğitim Bakanı Peter Garrett’in danışmanı Paul Martin ve Federal Milletvekilleri ile toplam yedi görüşme gerçekleştirdi. Grup üyeleri, Paul Martin’e

Türk Toplumu’nun konuyla ilgili rahatsızlığını bizzat dile getirdikten sonra Türk Toplumu’nun Türkçe’nin müfredata alınmaması ile ilgili tepkilerini göstermek üzere imzaladıkları ve on bin imza içeren dilekçeleri takdim etti. Türkiye’nin gelecek vaat eden bir ülke olmasının sadece Avustralya’da değil dünyanın birçok yerinde Türkçe öğrenme talebini giderek arttıracağını dile getiren grup, Milli Eğitim Bakanı Peter Garrett başta olmak üzere görüştükleri tüm milletvekillerinden, Türk toplumunun bu haklı talebine destek olduklarını yazılı olarak ifade etmelerini istediler. Görüşülen bütün milletvekilleri, bu destekte bulunacaklarının sözünü verdiler. Öte yandan Türk Dili Çalışma Grubu, Türkçe’nin ulusal müfredatta yer almasını isteyen sivil toplum kuruluşlarının isimlerini, resmi yetkililer ile yapılan yazışmalarda kullanmak istiyor. Bu amaçla Çalışma Grubu, destek vermek ve adını yazdırmak isteyenlerin m.caksak@ ilimcollege.vic.edu.au e-posta adresine mesaj atmaları ya da 0403 196 441 telefon aracılığı ile bunu bildirmeleri için çağrı yaptı. ***

HAZİRAN

2011

Öğrencileri çiğköfte ile motive ediyor

Öğretmenler, VCE sınavları yaklaşırken artan stresi dağıtmak ve öğrencileri daha fazla rahatlatmak için birbirinden ilginç etkinlikler düzenliyor. İlim Koleji VCE Türkçe Öğretmeni Mustafa Çaksak’ın en sık kullandığı

silah ‘çiğköfte’. 12’nci sınıflara yönelik çiğköfte partilerini adeta gelenekselleştiren Çaksak, bu yıl sınava girecek öğrenciler için de aynı yolu izledi. Hayli eğlenceli geçen çiğköfte partisi, öğrenciler arasındaki

yardımlaşma ve arkadaşlık gibi güzel hasletlerin pekişmesine de katkı sağladı. Büyük ilgi gören çiğköfte sofrasının hazırlanmasında öğrenciler de yardımcı oldu. ***


10

14

HAZİRAN

AVUSTRALYA

2011

Pekin Olimpiyatları’na ka larak büyük bir başarıya imza atan Burak Hasan, şimdi de Londra Olimpiyatları için hazırlığa başladı

Burak, Londra Olimpiyatları’na hazırlanıyor

Ordulular’ın şampiyonluk sevinci

Melbourne’de yaşayan Ordulular, Orduspor’un yıllar sonra Süper Lig’e çıkmasını düzenledikleri bir gece ile kutladılar

Türk asıllı Avustralyalı milli tekvandocu Burak Hasan, geçtiğimiz haftalarda Gold Coast ve Caberra’da yapılan olimpiyat seçmelerini geçerek Londra Olimpiyatları’na katılmaya hak kazandı. Burak Hasan, 8 maçını da büyük farklarla kazanarak, uluslararası yarışmalar öncesi rakiplerine gözdağı verdi. Avustralya Tekwando Federasyonu, yűzlerce yarışmacının arasından sadece iki bayan ve iki erkek seçerek 2012 Londra Olimpiyatlarına yolluyor. ĺki erkek sporcudan biri de Türk Toplumu’nun çok yakından tanıdığı ve takip ettiği Burak Hasan olacak. 2007’de yılın sporcusu

seçilen Burak Hasan yűrűmeye başladığı gűnden beri tekvando yapıyor. Hedefi önűműzdeki olimpiyatlarda madalya kazanmak olan Burak Hasan aynı zamanda toplumdaki gençlere örnek olmak istiyor. Babası Cemal Hasan’ın izinde yűrűyen Burak, ailelere çocuklarını gece hayatı ve kötű alışkanlıklardan uzak tutabilmeleri için bir sporla meşgul etmelerini tavsiye ediyor. Burak Hasan, babası Cemal Hasan ile birlikle Melbourne’un belli semtlerinde yönettikleri taekwondo ve spor salonlarında farklı yaş gruplarına sundukları programlarla topluma hizmet ediyor ve gençlerle yakından ilgileniyor. ***

26 yıl sonra tekrar Süper Lig'e çıkarak tüm şehri ayağa kaldıran Orduspor, Avustralya'da yaşayan Ordulular'a da büyük bir sevinç yaşattı. Central Kebap House'da düzenlenen kutlama töreni, Ordulular'ı her yıl toplayarak hemşeri dayanışmasına katkı yapan Ordulu Sami Aydın ile Recep Aktepe tarafından organize edildi. 50'yi aşkın kişinin katıldığı kutlama için Central Kebap House'ın içi, bordo-beyaz renkler ve Or-

duspor bayrakları ile süslendi. Gecede konuşan Sami Aydın, 26 yıl sonra yaşadıkları şampiyonluk sevincini dostlarla paylaşmak için böyle bir gece düzenlediklerini söyledi. Kutlama gecesinde aralarında İlahiyatçı Hasan Güreşen, Eğitimci Ahmet Kırca, Gazeteci Yusuf Kaya ve Yücel Erbaşı'nın da bulunduğu isimler, söz alarak Orduspor'un şampiyonluğunu tebrik etti. Gecede misafirlere önce

yemek ikram edildi ardından Ordu'nun geleneksel yemeği olan keşkek tattırıldı. Bu arada yemek esnasında Orduspor'un Gaziantep Büyükşehir Belediyespor ile oynadığı şampiyonluk maçı da izlendi. Orduspor bu maçı 1-0 kazanıp şampiyon olmuş ve Süper Lig'e çıkmaya hak kazanmıştı. Gecenin sonunda konuklar bolca eğlenme fırsatı buldu. ***

Manager Director:

Ahmet Kurtoglu: 0412 171 546 www.imageonehomes.com.au

classicdesign_furniture@hotmail.com

k.ahmet@ymail.com


11

AVUSTRALYA

14

HAZİRAN

2011

NSW Milli Görüş Teşkilatları Gençlik Kolları tara ndan 12 Haziran 2011 Pazar gecesi düzenlenen İstanbul’un fethinin 558. Yıldönümü Kutlaması ve Gençlik Gecesi Sydney’de yaşayan Türklere coşkulu anlar yaşa .

SYDNEY’DE FETİH COŞKUSU Gecenin sunumu ve açılış konuşması NSW Milli Görüş Teşkilatları Tanıtım Komisyonu Başkanı Mustafa Gülhan tarafından yapıldı. Gülhan konuşmasında Fetih kavramının işgal kavramından ayrı tutulması gerektiğini ve fethin amacının pas tutmuş kalplerin Hakka açılması gayretinde olduğunu vurgular iken, işgal saldırılarının her zaman zulme davetiye çıkardığının altını çizdi. Gece Guildford Camii İmami Yunus Yaylaoğlu tarafından okunan Kur’an-i Kerim Tilaveti ile başladı ve İstiklal Marşı'nın hep beraber okunması ile devam etti. T.C Sydney Başkonsolosluğu

Eğitim Ataşesi Mahmut Ayhan ve İdari ve Sosyal İşler Ataşesi Yusuf Yurt ise kısa birer selamlama konuşması yaptılar. Daha sonra kürsüye gelen AMGT Başkanı Celal Varsan, Milli Görüş misyonu ve vizyonunu ön plana çıkardığı konuşmasında, tüm idareci arkadaşların halkın yönlendirmesi ile halkın ihtiyaçlarını giderici organizasyonlara ağırlık vermesi gerektiğini söyledi. NSW Milli Görüş Gençlik Kolları Başkanı Ali Arabacı, fethin anlam ve önemini İngilizce olarak yaptı. Fetih öncesi hazırlık dönemini anlatan sinevizyon gösteriminin ardından

çeşitli ezgiler okundu. Geceye katılan NSW Granville Bölgesi Milletvekili Tonny Issa ve Lübnanlı Müslümanlar Derneği Başkanı Sam Dan da birer konuşma yaptılar. Geniş katılımlı p r o g r a m d a Gençlik Tiyatrosu t a r a f ı n d a n sergilenen Fethin Divan-i Humayun oyunu büyük beğeni topladı. Son olarak söz

alan NSW Milli Görüş Başkanı Abdulkadir S u l a , Sydney'de yaşayan gençliğin ihtiyaçlarına verdikleri

önemi, yaptıkları faaliyetleri ve Guildford bölgesinde bulunan camide yapılan çalışmalara değinerek, bu gecede ortaya konan performansın da bunun ürünü olduğunu söyledi. Sula, Sydney'de açılması planlanan İlim Koleji'nin Türkiye'nin İmam Hatipleri seviyesinde ve İslami çerçeve içerisinde eğitim verecek olan bir

Türk Koleji olduğunu söyleyerek bu okula olan ihtiyacın had safhada olduğuna vurgu yaptı. Geceye damgasını vuran ise Avustralya Milli Görüş Teşkilatları bünyesinde bulunan Avustralya Mehter Takımı idi. Mehter Takımı'nın salona girmesi ile beraber yaşanan coşku herkesi ayağa kaldırmaya yetti.

TAZİYE VE ACİL ŞİFA 3ZZZ Radyosu Türkçe Bölümü Koordinatörü Mahmut Eren’in muhterem kayınbabası NAFİZ BEŞİNCİ’nin vefa nı büyük bir teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Cenab-ı Allah’tan rahmet, Mahmut Eren kardeşimiz ve diğer tüm yakınlarına sabır diliyoruz. Bu arada Mahmut Eren Kardeşimiz’in kıymetli validesinin geçirdiği rahatsızlık nedeni ile de Allah’tan acil şifalar dileriz. Avustralya Milli Görüş Teşkilatları


12

14

HAZİRAN

DÜNYA

2011

Afganistan’da sivil ölümleri arttı BM, Afganistan’da sivil ölümlerinin ar ğını, geçen ayın, 2007’den bu yana en kanlı ay olduğunu bildirdi.

BM'den yapılan açıklamada, "hükümet karşıtı unsurların" geçen ay şiddet olaylarında can veren 368 kişinin yüzde 82'sinin ölümünden sorumlu olduğu belirtildi. NATO'nun da aralarında bulunduğu "hükümet yanlısı

güçlerin" ise 45 sivilin ölümüne yol açtığı kaydedildi. BM Afganistan'a Destek Misyonu Direktörü Georgette Gagnon, misyonun sivil ölümlerinin kaydını tutmaya başladığı 2007'den bu yana mayısın en çok sivil kaybı verilen ay olduğunu söyledi. Gagnon, çatışmaların yoğunlaştığı yaz aylarında sivil kayıplarının artmasından endişe ettiklerini belirtti. BM, 2010 yılının sivil kayıpları konusunda en ölümcül yıl olduğunu açıklamıştı.

Reuters, ABD Dışişleri Bakanı’nın Dünya Bankası’na başkan olmak istediğini öne sürdü.

Hillary’nin gözü Dünya Bankası’ndaymış Reuters haber ajansı, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın, görev süresi 2012 yılı ortasında sona erecek olan Dünya Bankası'nın şimdiki başkanı Robert Zoellick'in o tarihte görevinden ayrılması halinde, Dünya Bankası Başkanı olma niyetini ortaya koyduğunu öne sürdü. Ancak haber Beyaz Saray tarafından yalanlandı. Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Dünya Bankası Başkanı olmak için gelecek yıl görevini bırakma konusunda Beyaz Saray ile görüşmeler yaptığı yönündeki haberin doğru olmadığını söyledi. Carney, söz konusu haberi yayımlayan Reuters'a yaptığı

Pakistan’ın kuzeyba sındaki Peşaver ken nde arka arkaya meydana gelen iki patlamada ölenlerin sayısı 32’ye yükselirken, 100’e yakın da yaralının bulunduğu bildirildi.

Pakistan yine kan gölü: 32 ölü

Yetkililerin açıklamalarına göre, yerel saatle gece yarısından hemen sonra meydana gelen, siyasi parti bürolarının ve askeri konutların bulunduğu bölgede, görece olarak şiddeti az olan ilk patlamanın ardından polis ve kurtarma görevlilerinin alana koşmasından sonra oldukça şiddetli olan ikinci patlama meydana geldi. İlk verilere göre ikinci patlamaya, bir araca yerleştirilen ve uzaktan kumandayla infilak ettirilen bombanın yol açtığı düşünülürken, ilk patlamanın kaynağı henüz bilinmiyor. Saldırının, Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatının (CIA) Başkanı Leon Panetta ile Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'nin, Pakistanlı

yetkililerle ayrı ayrı istihbarat paylaşımı ve Taliban ile uzlaşma çabaları konusunda görüşmek üzere Peşaver'den 150 kilometre

uzaklıktaki başkent İslamabad'da bulunduğu sırada düzenlendiğine dikkat çekiliyor. ***

açıklamada, Clinton'la Beyaz Saray arasında bu konuda görüşmeler yapıldığını yalanla-

yarak, "Bu tamamen yanlış" dedi. Reuters’ın haberinde, kaynakların, Clinton’ın bu görevi istediğini söyledikleri ve ABD Başkanı Barack Obama’nın da

Clinton’ın görevinde değişiklik yapmaya zaten destek verdiğine dikkati çektikleri belirtilmişti. Ancak haberde, Obama’nın, Clinton’ı Dünya Bankası Başkanlığına resmen aday göstermeyi kabul edip etmediğinin henüz bilinmediği kaydedilirken, Clinton’ın sözcülerinden Philippe Reines’in de, Dışişleri Bakanı’nın, Dünya Bankası Başkanı olmayı istediğini ya da bu konuda Beyaz Saray ile görüşmeler yaptığını reddettiği ifade edilmişti. Reuters, daha sonrasındaki haberinde ise, konuyla ilgili kişilerin, Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığından gelen yalanlamalara rağmen, haberin doğruluğunu yeniden teyit ettiklerini bildirdi.

‘Türkiye sınırı alev alev’ Türkiye sınırındaki Cisr Eş Şuğur’a operasyon başlatan Suriye ordusu kasabaya girdi. Hafta başında Suriye’nin Türkiye sınırı yakınlarındaki Cizr eş-Şuhur kasabasında 120 güvenlik gücünün öldürülmesinden sonra Suriye ordusu dün kasaba ve çevresine geniş çaplı bir operasyon başlatmıştı. Suriye askerleri tanklar eşliğinde bugün kasabaya girdi. Suriye ordusu bazı gazetecileri, Türkiye sınırına 40 km mesafedeki kasabaya davet etti. Gazeteciler arasında bulunan AP muhabiri, kasaba merkezindeki hastanede en az iki cesetle karşılaştıklarını bildirdi. Suriye devlet televizyonu da kasabanın bazı yerlerinde çatışmaların devam ettiğini duyurdu. Televizyonun verdiği haberde pek çok silahlı kişinin

tutuklandığı duyuruldu. Televizyon ayrıca iki silahlı kişinin öldürüldüğünü ve askerlerin yakınlardaki yol ve köprülee konulan bombaları etkisiz hale getirdiklerini de bildirdi. 24 saattir devam eden çatışmalarda kasaba çevresindeki köylerde de evlerin buldozerlerle yıkıldığı, tarım alanlarının ateşe verildiği yönünde haberler geliyor. Bölgedeki operasyonlara Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın kardeşi Mahir Esad’a bağlı özel birlikler katılıyor. Diğer taraftan Suriye’den Türkiye’ye kaçışlar da devam ediyor. Bu sabah itibariyle Türkiye’ye sığınan Suriye vatandaşlarının sayısının 5 bini geçtiği bildirildi. ***


13 14

HAZİRAN

2011

MİLLİ GÖRÜŞ MUSLIM FUNERAL SERVICE (Müslüman Cenaze Servisi) İRTİBAT

15-17 Hudson Circuit, Meadow Heights, VIC 3048 Ph: (03) 9302 3030 Mob: 0403 356 173 ASYA MUTFAĞININ SEÇKİN ÖRNEKLERİ:

* Her çeşit noodle * Teriyaki * Satay * Çorba çeşitleri * Deniz ürünleri * Asya Pilavı * Salata çeşitleri Ürünlerimiz HELAL’dır.

ÇİN

VİETNAM

TAYLAND

F OUR SEASONS HEATING & COOLING

Broadmeadows Alışveriş Merkezi’nde, Coles ve Hoyts Cineması’nın arasındayız.

MALEZYA

MOĞOLİSTAN

1300 4 SEASON 1300 4 732 76 6 Contact Ahmet: 0418 566 345

Australia’s Favourite Climate Systems omega


14

14

HAZİRAN

2011

55 Paringa Blvd. Meadow Heights Shopping Centre, Meadow Heights, VIC 3048 Tel: (03) 9309 8012

Full Range Commercial Windows Semi-Commercial Windows Domes c Windows Flyscreens Security doors, Bi-Fold Doors, Stacker Doors, Sliding Doors Address: 41 Foden Ave, Campbellfield 3061 Email: colonialaluminium@gmail.com Tel: 03 9303 9997 Fax: 03 9303 9994


SWEET TO LIPS CAFE 15

14

HAZİRAN

2011

Brunswick Market’te hizme nizdeyiz 770 Pascoe Vale Rd. Glenroy Tel: (03) 9304 25 80

25 Keilor Melton Hwy, Tailors Lake Tel: (03) 9390 90 00

795 Mt Alexander Rd Moonee Ponds VIC 3039

ÖMER GÜLTEKİN MEHMET YILMAZ

CONVEINCE STORE FOR ALL NEEDS OPEN 24 HOURS ’den $25 ve üstü alış veriş yapan herkese benzin’in litresinde ¢4 indirim vardır


16

14

HAZİRAN

2011

SAREERA GENÇLİK


GENÇLİĞİN SESİ Shaitan is our avowed enemy. He is motivated, and he is persistent. Alhamdulillah, the Qur’an and sunnah are replete with prescriptions that will equip and protect us against this unseen enemy. The following are some of these recommendations. • Seeking refuge in Allah: Allah has commanded us to seek refuge in Him from the shaitan: “And if an evil whisper comes to you from Shaitan (Satan), then seek refuge with Allah. Verily, He is All-Hearer, All-Knower. (Qur’an, 7:200). Amongst the virtues in seeking Allah’s refuge listed by Ibn Kathir (may Allah have mercy upon him) are that it entails seeking Allah’s help and acknowledging his ability to do everything, whilst affirming the servant’s meekness, weakness, and inability to face the enemy of his inner evil. He goes on to state that since shaitan can see people where people cannot see him, it is befitting that the believers seek refuge from shaitain with Whom shaitan cannot see. • Prayer: Shaitan ties three knots on the back of a person’s head when he sleeps. With every knot, he mentions, “For you is a long night, so rest.” When the person wakes up and remembers Allah, one of the knots are untied. If he makes wudhu, another is untied, and if he performs his salah, another knot is

17

Protection from Shaitan

14

Safiye Aytekin untied. Consequently, the person wakes up having energy and being in good spirits. (Bukhari) • Remembrance of Allah: Allah commanded Yahya (‘alayhissalam) to act according to five things, and to command the Children of Israil to also act according to them. Amongst these were mentioning Allah f r e q u e n t l y. Yahya (‘alayhissalam) likened remembrance of Allah to a man being pursued by the enemy who are rapidly catching up to him, until he comes to a protected fortress, so he secures himself from them. Likewise it is for the slave, he cannot secure himself from the Shaytan except by the remembrance of Allah.” (Imam Ahmad & Tirmidhi)

• Saying “Lailaha ill Allah wahadahu la shairka lah, lahul mulku walahul hamdu wa huwa ‘ala kulli shay’in qadir” (There is nothing worthy of worship except Allah, He has no partner, His is the Dominion and Praise, and He is able to do all things) one hundred times a day. The Prophet (peace be upon him) in-

formed us that “Whoever recites this one hundred times a day will have the reward of freeing ten slaves. One hundred rewards will be written fro

him and one hundred misdeeds will be washed away. He will be shielded from Shaitan until the evening…” (Bukhari & Muslim) • Surahs Falaq & Nas (the Mu’awwidhatayn): The Prophet (peace be upon him) said: “No person seeks refuge with anything like the Mu’awwidhatayn.” (an-Nasaa’i) • Ay a t al-Kursi (Qur’an, 2:255): When Abu Hurairah (radiAllahu ‘anh) took hold of someone who had stolen from the Ramadan charity for and threatened to take him to the Prophet (peace be upon him), the stealer told him, “(Forgive me and) I will teach you some words with which Allah will benefit you.” He instructed Abu Hurairah (radiAllahu ‘anh) to recite

HAZİRAN

2011

Ayat al-Kursi whenever he went to bed, and told him that if he did so, Allah would appoint a guard for him who would stay with him and that no shaitan could come near him until the morning. When Abu Hurairah (radiAllahu ‘anh) narrated this to the Prophet (peace be upon him), the latter said, “He really spoke the truth, although he is an absolute liar. Do you know whom you were talking to, these three nights, O Abu Hurairah?” Abu Hurairah (radiAllahu ‘anh) replied in the negative, upon which the Prophet (peace be upon him) informed him: “It was Shaitan.” (Bukhari) • Surah Baqara (Qur’an, 1). The Prophet (peace be upon him) said: “Do not turn your houses into graves. Verily, shaitan does not enter the house where Surat Al-Baqarah is recited.” (Tirmidhi). He also informed us that, “Whoever recites the last two verses of al-Baqarah at night they will suffice him.” (Muslim). • Repenting and seeking forgiveness: The Prophet (peace be upon him) said: “The shaitan said to the Lord of Glory: ‘By Your Glory O Lord, I will keep trying to misguide Your slaves so long as their souls are in their bodies.’ The Lord said, ‘By My Glory and Majesty, I will continue to forgive them so long as they ask My forgiveness.’ (Imam Ahmad).

Let the Games Begin Sümeyye Çetinkıran On the 29th of May Sareera Youth group organized indoor basketball at RMIT Netball and Basketball Centre. It was a great opportunity for youth to connect with one another, and have a laugh struggling to keep up with the ball. Alhamdulillah, there was a great turnout of girls participating and working together as a team with enthusiasm. There was great skill shown by the players as they dribbled the basketball from their opponents. After the match, the girls headed to HIYC cafe in Coolaroo in which they had a chance to share laughs with one another discussing their performance of the matches. It was a day organized by Sareera Youth to create an opportunity for our young girls to participate in playing sports and enjoy it with one another. The success of the day was evident in the smiles and joy the girls had as they were playing the game. Sareera Youth group aimed to create an event in which the youth can have a great time while maintaining their fitness with one another. Sareera Youth group will insha’Allah continues to generate many more sport events to give the youth with opportunities to connect the Muslim community and sisterhood we share in Islam.

The spilled milk There is a story about a famous research scien st who had made several very important medical breakthroughs. He was being interviewed by a newspaper reporter who asked him why he thought he was able to be so much more crea ve than the average person. What set him so far apart from others? He responded that, in his opinion, it all came from an experience with his mother that occurred when he was about two years old. He had been trying to remove a bo le of milk from the refrigerator when he lost his grip on the slippery bo le and it fell, spilling its contents all over the kitchen floor” a veritable sea of milk! When his mother came into the kitchen, instead of yelling at him, giving him a lecture, or punishing him, she said, Ahmad, what a great and wonderful mess you have made! I have rarely seen such a huge puddle of milk. Well, the damage has already been done. Would you like to get down and play in the milk for a few minutes before we clean it up? Indeed, he did. A er a few minutes, his mother said, You know, Ahmad, whenever you make a mess like this, eventually you have to clean it up and restore everything to its proper order. So, how would you like to do that? We could use a sponge, a towel, or a mop. Which do you prefer? He chose the sponge and together they cleaned up the spilled milk. His mother then said, You know, what we have here is a failed experiment in how to effec vely carry a big milk bo le with two ny hands. Lets go out in the back yard and fill the bo le with water and see if you can discover a way to carry it without dropping it. The li le boy learned that if he grasped the bo le at the top near the lip with both hands, he could

carry it without dropping it. What a wonderful lesson!

Moral This renowned scien st then remarked that it was at that moment that he knew he didn’t need to be afraid to make mistakes. Instead, he learned that mistakes were just opportuni es for learning something new, which is, a er all, what scien fic experiments are all about. Even if the experiment doesn’t work, we usually learn something valuable from it.

Kepçe Cömert bir kimseye sordular: “Yoksullara yardım ettiğin ve dilencilere para verdiğin zaman içinde bir ağırlık veya fakirlere karşı bir minnet yüklemek duygusu sezdiğin oldu mu? Cevap verdi: “Hayır, hiç böyle bir duygu hissetmedim. Benim bağıstaki rolüm, aşçının elindeki kepçenin rolüne benzer. Aşçı kepçceye ne koyarsa, kepçe de onu verir. Fakat verdiği şeylerin kendisinden olduğunu düşünmez.” Molla Cami’nin Baharistan isimli eserinden alınmıştır


18

14

HAZİRAN

SAĞLIK

2011

Çocuğunuz yeterince su içiyor mu? Prematüre bebeklerin vücut ağırlığının yüzde 83’ünü su oluşturuyor, zamanında doğanlarda bu oran yüzde 79. Suyun yeterli miktarda tüke lmesi, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişiminde önemli rol oynuyor.

Ülkemizde çocuklar yeterli oranda sıvı tüketmiyor, çünkü anne babalar çocuklarının beslenmelerinde sarf ettikleri özeni, sıvı tüketimi konusunda yeterince göstermiyor. Bunun nedeni ise ebeveynlerin de aslında yeterince su tüketmemeleri! Oysa yeterli oranda su tüketimi; çocukların fiziksel ve zihinsel performansında önemli rol oynuyor. Suyun insan yaşamında büyük önem taşıyor. Çünkü su, besinleri ve oksijeni organlara taşmak, vücut ısısını dengelemek, metabolizmayı düzenlemek, vücuttaki toksik maddelerin atılmasını sağlamak ve enfeksiyonlarla savaşmak gibi birçok önemli görev üstleniyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

Uzmanı Dr. Arzu Özgeneci Öngün, yeterli su tüketiminin çocuklarda yetişkinlere nazaran daha büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, “Su çocukların sağlıklı gelişimleri için ihtiyaç duydukları protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral gibi yaşamsal önem taşıyan temel besin öğeleri arasında yer alıyor. Bu nedenle çocuklarda minimum sıvı tüketimi erişkinlerin 2 katı olmalı” uyarısında bulunuyor. İLK 6 AY SU İÇİRMEYİN! Dr. Öngün, bebeğinize ilk 6 ay sadece anne sütü vermeniz gerektiğini belirterek, “Bu süreçte suyu ne kadar kaynatırsanız kaynatın, içinde bulunan mikroplar bebeğe kolaylıkla geçebiliyor. İlk 6 ay bebeğin vücut direnci düşük olduğu için enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riski daha kolay oluyor. Bu yüzden su tüketimine, katı gıdalara geçiş yapıldığında başlamalısınız’ diyor. SUSUZLUK BEBEĞİ HUZURSUZ VE BİTKİN YAPIYOR Yetersiz su alımı çocuklarda ishal ve enfeksiyon hastalıkları gibi

ciddi sonuçlar ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Üstelik vücut ağırlığının yüzde 5’i kadar su kaybı çocuklarda herhangi bir belirti de vermiyor. Vücut ağırlığının yüzde 10’u kadar su kaybı durumunda ise; huzursuzluk, dudak ve gözlerde kuruluk gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Vücuttaki su kaybı yüzde 15’e ulaştığında halsizlik, baş dönmesi, bulantı, kusma ve gözyaşı azalması şeklinde belirtiler görülüyor. Dr. Arzu Özgeneci Öngün, yetersiz su alımının bir başka göstergesinin de idrarın yoğunluğu olduğunu söyleyerek, “Koyu renkte idrar yeterince su alınmadığının önemli bir göstergesi. Normal su içen bir çocukta idrar kokusuz açık sarı renkte oluyor” diyor. Yetersiz su tüketimi uzun vadede görme sorunları, bilinç kaybı, hatta böbrek yetmezliği, şok ve koma gibi çok ağır tablolara da neden olabiliyor. ZİHİNSEL PERFORMANSI DÜŞÜRÜYOR Öngün, yetersiz su tüketiminin sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel performansı da düşürdüğü ve konsantrasyon bozukluğuna yol açtığı uyarısında bulunarak, “Yetersiz su tüketen çocukların konsantrasyonları düşüyor ve öğrenme yetenekleri azalıyor. Bunun sonucunda da okul çağında ise derslerinde başarılı olamıyor” diyor. HANGİ YAŞTA, NE KADAR SU TÜKETMELİ? Su tüketimi kuşkusuz her çocuğun yaşına, cinsiyetine, kilo-

suna, boyuna ve aktivite düzeyine göre Ancak değişiyor. yine de her çocuğun mutlaka alması gereken bir ‘su’ miktarı var, Vücutta normal sıvı dengesinin korunması için alınması gereken sıvı gereksinimi vücut yüzeyine göre hesaplanıyor. Normal sıvı gereksinimi yaklaşık olarak 1500cc/m 2/24 saat olarak hesaplanıyor. Ya da harcanan kaloriye göre günlük sıvı miktarı belirleniyor. Örneğin her 100 kaloriye 100 ml sıvı verilmesi normal kabul ediliyor. • 6 -12 ay arasında: 30 ml ile 100 ml. • 1-3 yaş arasında: 1-3 litre. • 4-8 yaş arasında: 1-4 litre. • 9-13 yaş arasında: 1-2 litre. NE ZAMAN SU VERİLMELİ? Dr. Öngün, bebeğiniz 6-12 aylıkken, katı gıdalara başlandıktan sonra, her 3 saatte bir yemekten sonra su vermeniz gerektiğini söyleyerek, “Çocuğunuz 1-5 yaş arasında ise her 2-3 saatte bir yemek sonlarında 100 ml su vermeyi ihmal etmeyin. Yemekten önce verilen su karnın şişmesine ve yetersiz beslenmeye neden oluyor. Dolayısıyla çocuğunuza suyu yemek sonrasında vermenizde fayda var. Ancak eğer çoğunuz aşırı kilolu ise tok tutsun diye yemek öncesinde de su verebil-

irsiniz” diyor. TUVALETE GİTME SIKLIĞINI TAKİP EDİN Çocuğunuzun yeterli su tüketip tüketmediğini anlamanın en pratik yolu, tuvalete gitme sıklığını takip etmek. Dr. Öngün’e göre, çocuğunuz 2 saatte bir tuvalete gidiyorsa, idrarın yoğunluğu normalse, bu vücudunda yeterli su olduğu anlamına geliyor. Bebeklerde ise günde 7 bez harcanması vücutta yeterli su olduğunun önemli bir göstergesi. ÇOCUĞUNUZA ÖRNEK OLUN Çocukların anne ve babalarını örnek aldığını belirten Öngün, “Bu nedenle yeterli su tüketmeleri için anne- babaların günlük su tüketimi konusunda çocuklarına örnek olmaları gerekiyor. Dolayısıyla çocuğunuzun yanında sık sık su için ve suyun sağlığımız için ne denli önemli olduğunu sık sık tekrarlayın” önerisinde bulunuyor.

Uzmanlar, kurutulmuş meyvelerin, içerdikleri lif zenginliğiyle mide, bağırsak sistemi kanserlerinden koruduğunu ve kabızlığı önlediğini söylüyor.

Kurutulmuş meyve kanserden koruyor Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, kurutulmuş meyvelerin insan sağlığındaki yeri ve öneminin çok büyük olduğunu söyledi. Meyveler kurutulduğunda, içerdikleri vitamin, mineral, protein, yağ gibi besin maddelerinin daha yoğun hale geldiğini belirten Yorulmaz, ''Böylece meyvelerin suyu dışında tüm besin öğeleri önemli ölçüde korunmuş olur. Daha fazla taze meyve tüketilerek alınabilecek besinler bu yoğunlaşma nedeni ile daha az miktarda kurutulmuş meyve ile vücuda alınabilir. Kurutulmuş meyvelerin enerji, kuvvet ve öğrenme üzerinde olumlu etkileri vardır. Bu nedenle özellikle spor sırasında gücü artırır. Kötü

erinden korur ve kabızlığı önler'' diye konuştu.

kolesterolü düşürür. Beslenme sorunlarına bağlı kansızlıkları önler. Emziren annelerde süt oluşumunu artırır. Hastalıkların ve

yaraların iyileşmesini hızlandırır, kolaylaştırır. Kurutulmuş meyveler içerdikleri lif zenginliğiyle mide barsak sistemi kanserl-

KURUTULMUŞ MEYVELER NASIL SAKLANMALI? Kurutulan meyvelerin mutlaka ışık görmeyen, serin ve kuru yerlerde saklanması gerektiğini anlatan Yorulmaz, uygun şartlarda saklanmayan ya da yeterince kurutulmayan özellikle kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm gibi meyvelerde, kansere neden olan bit, mantar zehiri olan aflatoksin

oluştuğuna dikkat çekti. Açıkta satılan, görünüşü kirli kuru meyvelerle de dikkat edilmesi gerektiğini belirten Yorulmaz, ‘’Özellikle trafiğe yakın yerlerde açıkta satılan kurutulmuş meyveler, egzoz gazları nedeniyle kansere de neden olabilecek kimyasal maddelerle kirlenmeye daha açık olduklarından, buralardan satılan alınmamalıdır’’ dedi. İthal kurutulmuş meyveler ve yeni piyasaya çıkmış olanlar konusunda abartılı, mucizeler yarattığı biçimindeki reklamlara inanılmaması gerektiğini hatırlatan Yorulmaz, ‘’Mucize şu ya da bu meyve, sebze, tohum, yaprak ya da çekirdek de değil herkesin kendisine uygun biçimde doğal beslenmesindedir’’ uyarısında bulundu.


TEKNOLOJI

19 14

HAZİRAN

2011

Tam ay tutulması yaşanacak Bu yılın ilk tam ay tutulması bu ha a olacak ve tutulma olağan dışı şekilde uzun sürecek. Hava durumunun izin vermesi halinde tam ay tutulması çarşamba günü ABD ve Kanada haricinde, dünyanın büyük bölümünden izlenebilecek. Dünya'nın gölgesinin ayın önünü kapatması, 1 saat 40 dakika sürecek. Bu gökyüzü manzarası, başlangıcından bitimine kadar

Doğu Afrika, Orta Asya, Ortadoğu ve Avustralya'nın batısında görülebilecek. Uzun süreli tam ay tutulması, en son Temmuz 2000'de olmuştu ve 1 saat 47 dakika sürmüştü. Güneş tutulmalarından farklı olarak ay tutulmaları, çıplak gözle güvenle izlenebiliyor.

İnsan beyninin oluşumdaki en büyük gizemlerden biri çözüldü.

Beynin şifresi çözüldü İnsan beyninin oluşumdaki en büyük gizemlerden biri, Yale Üniversitesi'nde genetik üzerine çığır açıcı çalışmalara imza atan Prof. Dr. Murat Günel'in Türkiye'deki araştırmacılarla işbirliği sonucu çözüldü. Çalışma sonunda, insanı diğer türlerden ayıran ve insan beynine şekil vererek, zekanın oluşmasına zemin hazırlayan yeni bir gen keşfedildi. Beynin oluşumunda önemli rol oynayan "laminingamma3" isimli genin keşfi, önleyici hekimlik hizmetleri sayesinde beyinsel hastalıkların engellenmesi için kritik rol oynuyor. Bu tür genlerin keşfinin ayrıca, beyni geç yaşlarda etkileyen Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların tedavilerinin bulunmasına zemin hazırlayabileceği düşünülüyor. Yale Üniversitesi Beyin Damar Hastalıkları Beyin Cerrahisi Bilim Dalı Başkanı ve Beyin Genetiği Programı Direktörü Prof. Dr. Murat Günel, yaptığı açıklamada, insan beyninin tipik görüntüsünü veren yüzey kıvrımlarının nasıl oluştuğunun şimdiye kadar bilinmediğini ifade etti. İnsan beyninin en bariz ve önemli özelliklerinden biri olan bu kıvrımların, beynin yüzey alanını arttırarak insan zekasının gelişmesinin ardında yatan sır olduğunun gösterildiğini anlatan Günel, fakat bu kıvrımların oluşmasında rol oynayan genlerin şimdiye kadar bulunamadığını belirtti. Günel, başkanlığını yürüttüğü ekibin, Türkiye ile işbirliği yaparak insanı diğer türlerden ayıran ve insan beynine şekil vererek, zekanın oluşmasına zemin hazırlayan yeni bir gen keşfettiklerini bildirdi. -ÇALIŞMA NATURE'DA BİLİM DÜNYASINA

DUYURULDUProf. Dr. Günel, dünyanın en prestijli bilim dergilerinden "Science" tarafından "2010 yılının en büyük 10 buluşundan biri seçilen Yale ekibinin geliştirdiği yeni teknoloji sayesinde, hastalığa sebep olan gen bozukluğunun bulunduğunu duyurdu. Günel, gen tespitinin dünyanın en önemli bilimsel dergilerinden biri olan Nature Genetics'te dün tüm bilim dünyasına açıklandığını bildirdi. -GEN, REKOR HIZLA KEŞFEDİLDİGenin, Dr. Bilguvar ve Barak'ın yoğun çalışmaları ile rekor bir hızla keşfedildiğine işaret eden Günel, bu genin insan beyninin gelişiminde temel bir rol oynadığını vurguladı. Günel, yeni teknoloji sayesinde insan genetik yapısını oluşturan 3 milyar harfin içinde sadece iki harfin silinmesinin bu hastalığa neden olduğunun kanıtlandığını söyledi. Çalışmaya katılan ikinci hastanın Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Serap Saygı tarafından takip edildiğini ve erişkin yaşlardaki bu hastanın beyin yapı ve fonksiyonunun Bilkent Üniversitesi profesörlerinden Katja Doerschner, Huseyin Boyacı, Ergin Atalar ve Tayfun Özçelik tarafından incelendiğini anlatan Günel, Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyelerinden ve Yale'de tıbbi genetik uzmanlığını

tamamlayan Dr. Hande Kaymakçalan'ın da çalışmaya lojistik destek sağladığını kaydetti. Nature Genetics dergisinde yayımlanan yazıda bildirilen ve bu genin beyin kıvrımlarının oluşumunda oynadığı rolü kanıtlayan 3. ailenin yine Prof. Beyhan Tüysüz tarafından keşfedildiğini dile getiren Günel, şu bilgileri verdi: "Yapılan ileri biyolojik çalışmalar, 'laminin-gamma3' isimli bu genin beynin gelişimi sırasında kök hücrelerce sentez edildiğini ve daha ileri dönemlerde beyindeki sinir hücrelerinin birbiri ile temaslarını sağladığı gösterdi. Detaylı radyolojik incelemeler Acıbadem Üniversitesinde Prof. Alp Dinçer tarafından yapıldı.

Yale Üniversitesi Beyin Damar Hastalıkları Beyin Cerrahisi Bilim Dalı Başkanı ve Beyin Gene ği Programı Direktörü Prof. Dr. Murat Günel, gene ğin çok bilinmeyenli bir denklem olduğunu belirterek, ‘’Bunu çözebilmek için ye şmiş insan kaynağına ih yacımız var. İşte Türkiye’de aç ğımız bu bölümle de gelecek yıllarda gen haritalarını yorumlama kabiliye ne sahip uzmanlar ye ş receğiz’’ dedi.

Genetik: Çok bilinmeyenli denklem Aynı zamanda Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi olan Prof. Dr. Günel, üniversitede açılan Genetik Biyoinformatik lisans programının tanıtımında yaptığı konuşmada, bölüm öğrencilerinin, Bahçeşehir Üniversitesinin yanı sıra ABD’deki Yale Üniversitesinde de eğitim alacağını söyledi. Prof. Dr. Günel, Yale Üniversitesinin laboratuvarlarında kendisiyle birlikte genetik araştırmalara katılacak öğrencilerin, genetik alanındaki son gelişmeleri yerinde inceleme şansı bulacağını belirtti. Genetik araştırmaların sonucunda ortaya çıkan sonuçların yorumlanmasının son derece önemli olduğunu, bu nedenle biyoinformatik odaklı çalışmaların son yıllarda genetik kadar önemli bir dal halini aldığını ifade eden Prof. Dr. Günel, şöyle konuştu: ‘’Tüm genetik çalışmalar, hastalıkların önceden tespit edilmesine odaklanmış durumda. Örneğin daha doğduğumuz gün hangi hastalıkların ya da hangi kanser türünün riski altında olduğumuzu yüzde yüz bilme şansımız olacak. Bu neyi sağlayacak? Kişiye özel kanser tedavileri geliştireceğiz. Şu an genetik, çok bilinmeyenli bir denklem. Bunu çözebilmek için yetişmiş insan kaynağına ihtiyacımız var. İşte Türkiye’de açtığımız bu bölümle de gelecek yıllarda gen haritalarını yorumlama kabiliyetine sahip uzmanlar yetiştireceğiz.’’ Prof. Dr. Günel, Türkiye’de özellikle akraba evliliklerinden doğan genetik problemlerin çözümüne ilişkin çalışmalar yürüteceklerini, Türk öğrencilerin de Amerika’daki laboratuvarlarda eğitileceğini kaydetti. Prrogramın özellekleri Program dahilinde Yale Üniversitesi, işbirliği içinde olduğu Bahçeşehir Üniversitesi öğrencilerine tüm olanaklarını ve laboratuvarlarını açacak. Bahçeşehir Üniversitesi Genetik Biyoinformatik lisans programına kabul edilecek 20 öğrenci, Prof. Dr. Murat Günel’in önderliğinde eğitimlerinin bir kısmını Amerika’da alacak ve Yale Üniversitesinin laboratuvar olanaklarından yararlanacak. Ayrıca Prof. Dr. Günel’in Yale Üniversitesinde yürüttüğü genetik araştırmalarda, Bahçeşehir Üniversitesi Genetik Biyoinformatik Bölümü öğrencilerine birebir çalışma alanı da sağlanacak. Genetik alanında yaşanan gelişmelerin ışığında Bahçeşehir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinin altında kurulan Genetik Biyoinformatik lisans programı, yeni akademik yılla birlikte öğrenci kabul etmeye başlayacak. Program bünyesinde öğrencilere mühendislik temelleri ve disiplini öğretilerek, bunun üzerine genetik, işlemsel biyoloji, programlama, algoritma gibi zorunlu dersler ve ileride uzmanlaşacakları alanları belirlemede katkıda bulunacak seçmeli dersler sunulacak.


20

14

HAZİRAN

KADIN - AİLE

2011

Nezâket Üslubuyla Konuşmak Pâdişâhın biri, rüyasında, dişlerinin önden arkaya doğru döküldüğünü, yemek yiyemez hâle geldiğini görür. Canı sıkılan pâdişah, gördüğü rüyanın yorumunu yaptırmak üzere derhal saray tâbircilerini huzûruna çağırtır. Rüyâsını anlattıktan sonra tâbircibaşına: "‒Hele bir söyle, bu rüyâ hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir?" diye sorar. Tâbircibaşı hiç düşünmeden: "‒Maalesef şerdir pâdişâhım!" der. "Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki gözlerinizin önünde bütün yakınlarınızın birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz." Tâbircibaşının bu yorumu, pâdişâhın gönlünde âdeta soğuk rüzgârlar estirir. Bir anlık sessizliğin ardından pâdişah hiddetle kükrer: "‒Tez atın şunu zindana, felâket tellâlı olmak neymiş öğrensin!" Muhâfızlar, tâbircibaşıyı yaka-paça götürüp zindana atarlar. Pâdişah, bu kez huzûrundaki diğer bir tâbirciye dönerek: "‒Sen söyle bakalım, rüyâmın tâbiri nedir, hayır

mıdır, şer midir?" der. Tâbirci sükûnet içinde bir müddet düşünür, sonra birden yüzü aydınlanır ve tane tane konuşmaya başlar: "‒Hayırdır pâdişâhım, hayırdır!" der. "Bu rüyâ, bütün yakınlarınızdan uzun yaşayacağınızı ve daha nice seneler ülkenizi huzur ve saâdetle idâre edeceğinizi gösterir." Bu habere çok sevinen Pâdişah, tabirciye iki kese altın ihsân eder. Olup biteni başından beri izleyenler ise, şaşkınlıkla tâbirciye şu suâli sorarlar: "‒Aslında sen de tâbircibaşı da aynı şeyi söylediniz. Pâdişah neden onu cezâlandırdı da seni mükâfatlandırdı?" Tâbirci tebessüm eder ve şöyle der: "‒Elbette aynı şeyi söyledik; fakat öyle zaman olur ki, ne söylediğinden ziyâde nasıl söylediğin ve kime söylediğin daha mühimdir." İşte, ifâdedeki üslûp farkı dolayısıyla aynı mânâyı ifâde eden sözlerin, muhâtapta meydana getireceği müsbet ve menfî neticeleri gösteren, ibretlik bir kıssa. Bu

kıssadan alınması gereken hisse ise; hakkı söylerken, sözü, muhâtabın hissiyâtını dikkate alarak, ince düşünüş, firâset, nezâket ve zarâfetle söylemenin ne derece ehemmiyetli olduğudur. Zira Rabbimiz, kullarının bu husûsta hassâsiyet sahibi olarak tatlı, gönül alıcı ve yumuşak söz söylemelerini emir buyurmaktadır. Bu hakîkat, âyet-i kerîmede şöyle bildirilmektedir: "Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler..." (elİsrâ, 53) Gönüller Sultanı Peygamber r Efendimiz de bu hususta şöyle buyurmuştur: "Allah Teâlâ, bana farzların ikâmesini emrettiği gibi, insanlara lûtuf ve merhametle muâmele edip yumuşak söz söyleyerek, onların kalpleri arasında muhabbet filizleri yeşertmemi de emretti." (Süyûtî, elCâmiu's-Sağîr, I, 59/1695) Nitekim hiç kimse sert sözlerden ve kabalıktan hoşlanmaz. Zira kaba söz, alev alev yanan bir ateş gibidir ki, neticede sahibini de yakar. Bu sebeple Hazreti Mevlânâ'nın buyurduğu

şu hakîkate dikkat etmek lâzımdır: "Allah Y'nun âyet-i kerîmedeki; «Ey Mûsâ! Firavun'a karşı yumuşak söz söyle, ona yumuşaklık göster!» sözünü iyi anla! Zira kaynayan yağa soğuk su dökersen, ocağı da harap edersin, tencereyi de..." Yine Hazret-i Mevlânâ, bir sözün, söyleyenin kullandığı üslûba göre muhâtabında çok farklı tesirler meydana getirdiği husûsunu, bir teşbihle şöyle anlatmaktadır: "Söz vardır, keskin kılıç gibidir; dostluğu keser, öldürür. Kalpte tedavisi imkânsız yaralar açar. Gönül bahçesindeki yeşillikleri, sevgi çiçeklerini hazan mevsimi gibi kurutup öldürür. Bir söz de vardır ki, ilkbahar mevsimi gibidir. Her tarafı süsler, güzelleştirir, sayısız faydalar sağlar." Bundan dolayı bir mü'min, konuşma üslûbunu güzel ayarlamalı, ilâhî hakîkatlerin bediî ve rûhânî güzelliklerini sergileyen bir hikmet pınarı olmalı ve dâimâ ruhlara nüfûz edecek tatlı bir lisân kullanmalıdır.

Yeni Devir Sofrası Bismillahirrahmanirrahim Patates Beğendili Kuzu

MALZEMELER

Yapılışı Soğanları ince bir şekilde doğrayıp biraz sıvıyağ ile kavuruyoruz. Köy biberlerini doğrayıp soğanlarla b i r l i k t e kavuruyoruz. K u ş başı etide ekleyip kendi suyunu verip çekene kadar kavuruyoruz. Etlerimiz kavrulduktan sonra biber ve domates salçası, tane karabiber, tuz ve 1 çay bardağı suyu katıp pişiriyoruz. Altını kapatmaya yakın biberiyesini koyup biraz daha karıştırıyoruz. Beğendisi için, haşlanmış

400 Gr. Kuzu Kuşbaşı 1 Soğan 3 Köy Biberi 1 Çorba K. Biber Salçası 1 Çorba K. Domates Salçası Sıvıyağ Tane Karabiber Biberiye Su Tuz patatesleri rendeliyoruz. Bir tencerede süt, tereyağı ve unu karıştırıp sosumuzu elde ediyoruz. Rendelenmiş patatesleri ekliyoruz. Kaşar peynirini de rendeleyip ekliyoruz. Tuz ve muskatı da katıp biraz

karıştıktan sonra altını kapatıyoruz. Pişen beğendiyi servis tabağının altına, iyice sotelenmiş kuzu etimizide beğendinin üzerine koyup servis ediyoruz.

Beğendisi İçin: 3 Haşlanmış Patates 1 Çorba K. Un 1 Çorba K. Tereyağı 1,5 Su B. Süt Kaşar Peyniri Muskat Tuz

Zira âyet-i kerîmede buyrulduğu üzere, gönüllere girebilmenin en kestirme yolu yumuşak ve güzel bir üslûp kullanmaktır: "Allâh'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi..." (Âl-i İmrân, 159) Peygamber Efendimiz'in bu güzel ahlâkını Ebû Kursâfe t şöyle anlatmaktadır: Ben, annem ve teyzem, Rasûlullah r'in yanına gittik. Kendisine bey'at edip yanından ayrıldığımızda, annem ve teyzem bana şöyle söylediler: "-Yavrucuğum, bu zât gibisini hiç görmedik! Yüzü ondan daha güzel, elbiseleri daha temiz ve sözü daha yumuşak başka birini bilmiyoruz. Sanki mübârek ağzından nûr saçılıyordu." (Heysemî, VIII, 279-280) Ümmü'd-Derdâ c da şöyle buyurmuştur: "Ebu'd-Derdâ, bir söz söylediğinde muhakkak tebessüm ederdi. Bir gün ona: «-İnsanların senin bu hâline şaşırmalarından korkuyorum!» dedim. O: «-Rasûlullah r bir söz söylediğinde muhakkak tebessüm ederdi» diyerek cevap verdi." (Ahmed, V, 198, 199) Unutulmamalıdır ki, bir kişinin konuşma üslûbu ve ifâde tarzı, onun şahsiyet, karakter ve ahlâk seviyesini yansıtan parlak bir ayna mesâbesindedir. Bu sebeple bir mü'min, Hazret-i Ebûbekir t'ın ifâdesiyle: "Ne söylediğine, kime söylediğine ve ne zaman söylediğine dikkat etmeli." ve Şeyh Sâdî'nin şu beyânına

kulak vermelidir: "İki şey akıl hafifliğini gösterir. Söyleyecek yerde susmak ve susacak yerde söylemek!" Konuşma esnâsında dikkat etmemiz gereken hassâsiyet ölçülerini, Kur'ân-ı Kerîm bizlere şöyle bildirmektedir: Anne-babaya karşı "öf" bile deme, onlara; (kavlen kerîmâ), yâni ikramkâr ve iltifatkâr söz söyle. Fakir-fukarâya, muhtaç ve mahrumlara verecek bir şey bulamıyorsan, hiç olmazsa onlara karşı, (kavlen meysûrâ), yâni gönül alıcı, rûhu dinlendirici, tesellî edici bir söz söyle. Kanadı kırık bir kuş gibi himâyeye muhtaç yetimlere, yakın akrabâya, yoksullara karşı yine (kavlen ma'rûfâ), yâni güzel söz ve tatlı dille konuş. Kalbinde mânevî hastalık bulunan kimselere karşı herhangi bir töhmete, fitneye veya yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için yine (kavlen ma'rûfâ), yâni yerinde ve uygun bir söz söyleyin. Zâlimlerin kalbini yumuşatmak için (kavlen leyyinâ), yâni yumuşak söz söyleyin. Velhâsıl bir mü'min, lisânını bu ilâhî ölçüler ışığında terbiye etmeli ve Cenâb-ı Hakk'ın şu emrini hiç unutmamalıdır: "...İnsanlara güzel söz söyleyin..." (el-Bakara, 83) Cenâb-ı Hak bizleri; nâil olduğu her nîmeti ilâhî bir emânet bilerek lâyıkı vechile kullanabilen, insanlara lûtuf, merhamet ve yumuşak sözle muâmele ederek kalplerde muhabbet filizleri yeşerten sâlih kullarından eylesin... Âmîn... (Altınoluk dergisinden alıntı)


21

AİLE - HAYAT Sonu nereye gidecek? Fatma Tuncer

40 yaşında başarılı bir bayanım. İki kızım bir oğlum var. Şu an bir iş yerini işle yorum. Gençlik yıllarımdan beri çalışıyorum, çalış ğım her işte çok başarılı oldum, para kazandım, çocuklarımı en iyi okullarda oku um. Ama, haya a hiç mutlu olamadım. Sağlığım bozuldu, yedi kere ameliyat oldum, kızlarımdan sorun yaşadım. Bazen kendimi kaybedecek gibi oluyorum. Çalışıyorum, kazanıyorum ama bunun sonu nereye gidecek. O kadar fedakârlık yapıyorum yine de insanlara yaranamıyorum... Anladım ki, Fatma hanım bu dünyada her şey boş, bu boşluk beni çok rahatsız ediyor. İçimde eksik olan bir şeyler var, niçin çalışıyorum, niçin mücadele ediyorum? Dünyanın içi kavgalarla dolu, ben kendimi nereye koyacağımı bilemiyorum. M. A. Niçin geldik? Dünya haya , ahire miz için bir imkandır. Ancak, haya mızın dünyaya bakan tara nda acılar, yalnızlık, hüzün ve gözyaşı var. Bizler dünyayı acılarıyla kabullenir ve burada geçici bir süre kalacağımızı bilir, bu süreci en iyi şekilde değerlendirmeye çalışırız. Kim bilir belki de bütün bu acılar bize asli görevimizi, haya n sonlu

14

olmadığını ve öbür âleme gidişin gerçek olduğunu ifade ediyor. Belki de acıların böyle bir dili var... Çalışıyorum, kazanıyorum, iş kuruyorum ama bunun hiç sonu yok, bir sonuca ulaşamıyorum, içimde bir boşluk oluyor diyorsunuz. Haya nıza ve yaşadığınız olaylara içinizi rahatlatacak bir anlam veremediğiniz sürece bu boşluk duygunuz devam edebilir. Bu nedenle, haya nızın iki kapısının olduğunu birinin dünyaya birinin ebediyete bak ğını ve buradaki haya nızda iyilerden olmaya gayret ederseniz, ahire nizin de iyi olacağını düşündüğünüzde, niçin ve neden yaşıyorum sorusunu sormazsınız. Bizler bu dünyaya geldik, burada Allah’ın rızasına uygun bir hayat sürebilirsek ebedi haya a huzuru elde edebileceğimize inanıyoruz. Yaşadığınız sorunların sizi yorduğunu ve bir boşluk duygusuyla sarsıldığınızı anlayabiliyorum. Ama unutmayın ki, bizler bu hayata boşu boşuna gelmedik, niçin geldiğimizi ve nereye gitmekte olduğumuzu bilir ve buna göre yaşarsak zihnimizdeki bu belirsizlik ve haya mızdaki bu boşluk ortadan kalkar. Ne yapmalıyım? Fatma abla ben 29 yaşında bir genç bayanım. Üvey anne elinde büyüdüm. Çocukluğum çok kötü geç . Üç yıllık evliyim şimdi bir sorunum yok. Kocam bana anlayış gösteriyor, beni anlamaya çalışıyor. Ama ben kendimi çok değersiz hissediyorum. Toplum içinde konuşamıyorum, kendimi ifade edemiyorum, sanki dünyanın en değersiz insanı benmişim gibi yaşıyorum. Bu konuda ne yapmam

40 yaş 40 yaş haya mızın dönüm noktasıdır. Ar k, sosyal haya a ve aile ilişkilerimizde daha başarılı ve uyumluyuzdur.

Hayattan Esintiler

Dost ve arkadaş ilişkilerine önem vererek, karşılıklı alışverişlerimizi sürdürebilme alışkanlığı kazanmışızdır. Kırk yaş, yeteneklerimizi değerlendirme fırsatı bulduğumuz ve hayata bir şeyler katabilme yeterliliğine sahip olduğumuz bir süreci kapsar. Artık çocuklar büyümüş ve ayaklarının üzerinde durmaya başlamışlardır. Bizler ise aile ilişkilerimizde ve çalıştığımız iş alanında daha başarılıyızdır. Bütün bunlar bizi, bilgi ve tecrülelerimizle çevremizdeki insanlara faydalı olmaya götürür. Çünkü kırk yaş, bilgi, tecrübe ve yeteneklerimizin doruk noktaya çıktığı bir süreçtir.

Artık gönül torbamızda ne varsa başkalarıyla paylaşmaya ve insanlara bir şeyler vermeye hazırızdır. Bir yandan, gençliğin getirdiği zorlukları geride bırakmanın rahatlığını yaşarız diğer yandan yaşlılığın ayak seslerini duyarız. Ama insanlara verebilecek bir şeylerimiz vardır. Yolun tam ortasındayızdır, hayata ve kendimize bir şeyler vermenin erdem olduğunu bilir ve yaşarız. Yaşlanmaktan korkmayın Tonybee “yaşlanmaktan korkmuyorum ama üretkenliğimi kaybetmekten korkuyorum” der. Yaşlılık döneminde, hastalıklar kapımızı çalsa da, bizler gençleri aydınlatmaya

devam ederiz. Yaşanmış bir kitap gibiyizdir, hayatımızın her sayfasında onlarca tecrübeler ve yaşanmış olaylar vardır. Eğer bize verilen zamanı verimli bir şekilde kullanmışsak ve vakti verimli hale getirmiş ve bir şeyler biriktirmişsek bu dönem torunlarımıza ve yakınlarımıza verebileceğimiz bir şeylerimiz vardır. Hayatı, hiçbir zaman ulaşamayacağımız bir uçurtmanın peşinde tüketmişsek yaşlılığımızda derin bir yalnızlığa düşeriz. Yoksuluzdur kimseye verecek bir şeyimiz yoktur ve insanların sevgisinden uzak kalmaktan korkarız. Hayatın bize niçin verildiğini anlasak da artık geçen zamanı geri getiremeyiz. Yaşınız kaç olursa olsun vaktin değerini anlamışsanız daha yapabileceğiniz çok şey var demektir. Bu dönem evinizde kitap okuyabilir, bilgilerinizi gençlerle paylaşabilirsiniz. Yardım çalışmalarına katılabilir karınca kararınca insanlar için bir şeyler yapabilirsiniz. Evinizde çiçek yetiştirebilir, komşu ziyaretlerine gidebilir, torunlarınızla sohbet edebilirsiniz. Kazaya kalmış namazlarınızı kılabilir, Kur’an okuyabilir, dini bilgilerinizi geliştirebilirsiniz. Eğer zaman hâlâ sizi kanatlarında tutuyorsa ve güneş her sabah doğup akşamları batıyorsa yapabileceğiniz bir şeyleriniz vardır. Ye’se düşmeyin, umutsuzluğa kapılmayın ve kendinize şu soruyu sorun. Ben ne yapabilirim? Neler biriktirdim? İnsanlara ve kendime ne verebilirim?

HAZİRAN

2011

gerekir, tavsiyelerinizi bekliyorum. A. E. Allah hiç bir şeyi zayi etmez Değersizlik duygusu insan için bir kısır döngünün yaşanmasına neden olabilir. Çünkü kişi, bütün insani ilişkilerinde kendini diğer insanlardan daha değersiz görmekte ve yeteneklerini istediği şekilde ortaya koyamamaktadır. Değersizlik duygusunun temeli çocukluk döneminde a lır. Bu süreçte, aile bireyleri tara ndan hataları yüzüne vurulan, eleş rilen ve aşağılanan çocuk kendini değersiz görür, güven duygusunu yi rir. Anladığıma göre sizin sorununuzun temeli de çocukluk dönemine uzanıyor. Bu konuda, kendinizle ilgili düşüncelerinizi değiş rmeyi gerçekten isterseniz her şey istediğiniz gibi olacak r. Şunu unutmayın ki, kendine değer vermeyen kişi başkalarına da değer vermeyi bilemez. Bir insan olarak, sorumluluk sahibi olduğunuzu ve insan olmanın onurunu yaşadığınızı unutmayın. Eğer değerli olmasaydınız, Allah size sorumluluk yükler, is kamet üzere yaşadığınızda ebedi saade n ve mutluluğun vaadini verir miydi? Eğer değerli olmasaydınız, iyilerin sa na geç ğinizde sonsuz bir huzura ulaşabilir miydiniz? Bütün bunlar sizin, eylemlerinizle değerlendirilebileceğinizi ve özünde değerli olduğunuzu göstermez mi? İnsanları memnun edemeyebilirsiniz, insanların değer yargılarını anlamsız bulabilirsiniz... Ama Allah yap ğınız hiç şeyi zayi etmez ve her an sizinledir. ***

Öğrenilmiş çaresizlik Öğrenilmiş çaresizlik, organizmanın yaşadığı bir sorunu kontrol edemeyeceğine inanması ve bunun sonucunda yapması gereken mücadeleyi yapmaktan vazgeçmesidir. Yani kişi yapamayacağı, üstesinden gelemeyeceğine inandığında teslim olmakta ve ezilmeyi, haksızlığa uğramayı, acı çekmeyi kabullenmektedir. Mesela yıllarca baskı görmüş ve hiçbir şekilde özgürlüğü yaşamamış bazı şeylere hakkı olduğunu bilmemiş bir kişi, bir zaman sonra özgürlüğünü elde etse de esaret hayatındaymış gibi davranmaktadır. Amerika'da yıllarca sahibinin elinde esir olarak yaşayan ve hiçbir özgürlüğe sahip olmayan zenciler özgürlüğe kavuştuklarında da sahiplerinin maiyetinde kalmayı tercih edip özgürlüğü ret etmişlerdir. Zencilerin bu teslimiyeti öğrenilmiş çaresizliğe bir örnektir. Aileler çocuklarının akademik zekasını desteklemek için bir çok yöntemlere başvuruyorlar. Çocuklar ailelerin de desteğiyle iyi bir öğrenci oluyorlar ve istedikleri bölümü okuyorlar. Ancak duygusal zeka desteklenmediğinden sosyal hayatta ve iş yaşamında çeşitli sorunlar ortaya çıkıyor. Çünkü duygusal zeka kişinin çevresiyle ilişkilerini düzenlemekte ve başarı düzeyini arttırmaktadır. Bu nedenle aileler çocuklarının sadece akademik başarılarıyla ilgilenmemeli aynı zamanda onların insanları anlamaları ve çevrelerindeki insanlarla iyi ilişkiler kurabilmeleri için de teşvik etmelidirler. Çocuk, okulda sıra arkadaşını dinledikçe üzülüyor ve kendini kötü hissediyordu. Arkadaşı -her sabah annesinin kendisini öptüğünü ve "Kalbim seninle

oğlum" dediğini anlatıyordu. Çocuk ilk günlerde arkadaşına imrenmişti ama bir süre sonra onu kıskanmaya başladı. Çünkü annesi ona sevgisini hiç göstermez, güzel bir söz söylemez, sarılmaz öpmezdi. O yüzden hafta sonları babaanneye gitmek için can atar ve babasına yalvarırdı. Çünkü babaanne torununu dört gözle bekler, onun için özel kurabiyeler yapar geldiğinde kapıda ona sarılır övgü dolu sözlerle onu karşılardı. Çocuk ayda bir kere gittiği babaanneye büyük bir özlem duyar ve ay başını iple çekerdi. O gün yine arkadaşı annesinin kendisine nasıl davrandığını anlatmış çocuğun moralini bozmuştu. Çocuk arkadaşını dinledikçe "annem beni sevmiyor" diye düşünmeye başlamıştı. O gün eve geldiğinde yemek bile yemedi. Ödevlerini yaptı, dayısının aldığı hikaye kitaplarını okumak için odasına çekildi. Anneye bir türlü yaklaşamıyordu. Sanki aralarında uzun mesafeler vardı. Ne yapsa da anneye yaklaşsaydı. Bir ara elindeki kitapları bıraktı ve bütün cesaretini topladı sonra annenin yanına gitti. Ama anne tarafına bile bakmadan, "ayağımın altında dolanıp durma, git odana" dedi. Çocuk "tamam" dedi, annem beni sevmiyor, beni yanında bile istemiyor..."


22

14

HAZİRAN

BULMACA

2011

Nasıl Oynanır? Sudoku'nun kuralları son derece basittir; kuralları anlamak için matematikçi olmanıza gerek yok. Zor Sudoku'ların çözümü bazen uzun sürmekle birlikte, zorluk derecesi ne olursa olsun çözüm yöntemi hep aynıdır. Toplamda 9 x 9 = 81 kare olan kümelere 1'den 9'a kadar rakamlar yerleştirilir. Her bir rakam, 3 x 3 = 9 kareden oluşan bloklarda da sadece bir kez bulunabilir. Bulmacayı tamamlamak için tabloyu öyle bir şekilde doldur-malısınız ki dokuz kareden oluşan her satır, her sütun ve her blok 1'den 9'a kadar bütün rakamları içersin, hiçbir rakam tekrarlanmasın ve eksik kalmasın. Bazı rakamlar bulmacaya zaten yerleştirilmiş olacaktır. Bu rakamlar ne kadar artarsa bulmaca o kadar kolaylaşır.

Labirent

Kolay

Bulmaca

Sahibi: Diyalog pty. ltd.

Genel Yayın Yönetmeni Murat KARADAĞ

Haber Servisi : Reklam Sorumlusu: Gençlik Sayfaları : Aile – Sağlık : Kültür - Edebiyat :

Mustafa SALİH Tahir SOLAK Sümeyye ÇETİNKIRAN Zehra TÜRKER Hasan GÜREŞEN

Adres : P.O.Box 200 Dallas, Vic. 3047 Telefon : (03) 9302 3030 Fax: (03) 9302 2929 Reklamlariniz icin: 0435 414 112’yi arayabilirsiniz E-mail: info@yenidevir.com.au

Yazıların yasal sorumluluğu sabihine aittir

SOLDAN SAĞA: 1.Bir çiçek adı 2.Düşkünlük, eksiklik, yetersizlik, zayıflık, dayanamama Sualtı Taarruz Komandolarının kısa adı 3.Bir hanım adı - Çinko'nun simgesi 4.Vücudumuzun bir parçası - Bir nota - Bir haber ajansı 5.Evlenmemiş kimse 6.Horoz, hindi vb.nin tepesinde bulunan kırmızı deri uzantısı - Herhangi bir kas kümesinin irade dışı hareketi 7.Uygun bulmama, geri çevirme, kabul etmeme - Sıhhî tesisatta su borusunu üç yönlü kullanma durumuna getiren parça 8.Eğrilmekte olan yün, keten gibi şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek - Tulyum'un simgesi 9.İstanbul'da adıyla anılan köşkü ile ünlü bir semt 10.Bir edat - Bir nota 11."Demek", "şu demek ki" anlamında kullanılan bir bağlaç 12.Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek YUKARDAN AŞAĞI: 1.Bir araştırmacı yazar - 2.İnanmış, aklı yatmış - Önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı 3. Afrika'da bir ülke - Aynı biçimde, sürekli olarak, durmadan, kesintisiz 4.Labada - Söyleyiş biçimi, söyleme 5.Bir mastar eki - Ezgi, makam, nağme 6.Müzikte duraklama işaretinin adı - Tanrı tanımaz - Vilayet, Eyalet 7.Kuram niteliğinde olan, kuramsal, teorik - Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne 8.Yanardağ denildiğinde ilk akla gelen dağ – Kimyager


23

MİZAH

14

HAZİRAN

2011

Bilgisayar acemisi (Komik Gerçek Olay) WordPerfect'in yardım ha nda banda alınmış bir telefon konuşması. Bu konuşma sonrası helpdesk elemanı işinden kovuluyor. Kovulduktan sonra da şirke kendisini "Gerekçesiz" işten çıkardığı için mahkemeye veriyor. İşte Telefon Konuşması :

- Yardım hattı, buyrun, nasıl yardımcı olabilirim? - Bir sorunum var. - Nasıl bir sorun? - Yazı yazıyordum, birden bütün kelimeler gitti? - Gitti mi? - Yok oldu! - Ekranda şu anda ne görüyorsunuz? - Hiç bir şey. - Hiç bir şey mi? - Yazdığım hiç bir şey ekrana çıkmıyor.

- Hala Wordperfect programında mısınız yoksa programdan çıktınız mı? - Bunu nereden bileyim? - Ekranda bir "C" harfi görüyor musunuz? - Bir "hece" mi... - Boş verin. Ekranda yanıp sönen bir çizgi var mi? - Söyledim ya hiç bir şey yazmıyor. - Monitör üstünde yanan bir lamba var mi? - Monitör ne? - Ekranı olan yer, televizyon gibi... Çalıştığını gösteren küçük bir lamba var mi? - Bilmiyorum. - Monitörün arkasına bakın, oraya bir elektrik kablosu giriyor olması lazım. Görebiliyor musunuz? - Evet. - Harika, o kabloyu takip edin duvarda

elektriğe bağlı mi bana söyleyin. - Bağlı - Harika. Monitörün arkasına bakınca bağlı olan tek kablo mu gördünüz, yoksa iki tane mi? - Görmedim. - Tekrar bakar mısınız, ikinci bir kablonun da bağlı olması lazım. - Evet buldum. - Tamam, simdi onu takip edin bilgisayara bağlı mı diye bakin. - Kabloya ulaşamıyorum. - Ulaşmayın, bağlı mı diye bakabilir misiniz? - Olmuyor. - Bir şeyden destek alıp eğilip bilgisayarın arkasına baksanız.... - Eğilmek dert değil, karanlık olduğu için bakamıyorum.

- Karanlık? - Ofisin ışıkları kapalı, pencereden gelen ışık yetmiyor. - Ofisin ışıklarını yakın. - Yanmaz. - Neden? - Elektrikler kesik. - Elektrikler mi kesik. Tanrım...!(kısa bir sessizlik) Bilgisayarın kutusu, kitapları herşeyi duruyor mu? - Evet dolapta. - Simdi bilgisayarı sökün , aynen aldığınızdaki gibi paketleyin ve aldığınız dükkana iade edin. - Durum bu kadar kötü mu? - Korkarım öyle! - Peki tamam. Onlara ne diyeceğim? - "Ben bilgisayar kullanamayacak kadar aptalım" diyeceksiniz...

Hikmetli Sözler * Haya imandan bir bölümdür Hayası olmayanın imanı da olmaz * Kişinin namazdaki nasibi ,namazda olduğu kadardır (Hadis-i Şerif) * Cennete giden yol Allah (c.c)'ın emirlerine sımsıkı yapışmaktır yolun başlangıcı ise namazdır * Namazı olmayanın dini de yoktur ( Hadis-i Şerif) * Müslümanın her şeyi muslumana has olmalıdır. yemesi, içmesi, giymesi hep Allah (c.c) tarafından belirtilmiştir. * Kafir ile musluman dış görünüşünden birbirlerinden ayırt

edilmelidir.. * Namazın dindeki yeri başın vucuddaki yeri gibidir * Allah (c.c)'a isyan olan yerde kul'a itaat yoktur * Müslüman sadece söylediklerinden değil, Söylemesi gerekirken söylemediklerinden de sorumludur * Küçük şeylere gereğinden fazla önem verenler elinden büyük iş gelmeyelerdir * Müslüman kimliğinden utanan değil o kimliğe layık olmadığı için kendinden utanan kimsedir * Dünyanın gidişatından

ben müslümanım diyen herkes sorumludur * Müslüman sadece yaptıklarından değil, yapması gerekirken yapmadıklarından da sorumludur * Kötülüğün hakim olmaması için tek şart iyilerin gayret göstermeleridir * Hicretin en faziletlisi Allah (c.c)'ın sevmediği şeyleri terketmektir * Doğru söyleyip zincire vurulmak, yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan iyidir (Sadi) * En faziletli amel, Nefsin

istediğinin zıddını yapmaktır (Ebu Suleyman Daruni) * Davamız kuru bir dava değil, dunyaya islami hakim kılma davasıdır (Ertuğrul gazi) * Allah (c.c)'tan korkusu olmayanı, Allah herşeyden korkutur * Ameller niyete göredir * İnkarı gerekeni inkar etmedikçe, kabul edilmesi gerekeni kabul etmedikçe iman edilmiş olmaz * Gerçek hürriyet Hakk'a köleliktir (Hz. Ali R.a) * Amellerin en faziletlisi Allah (c.c) için sevmek ve buğzetmektir

FIKRA TRAFİK KAZASI Temel kamyonu ile dik bir yokuştan süratle inerken birden kamyonun freni patlamış. Telaşla kamyonu nereye süreceğini düşünürken sağında kalabalık bir pazar yeri görmüş. Kamyonu o tarafa sürersem yüzlerce kişi ölür diye düşünürken sol tarafında da boş bir inşaat ve önünde oynayan küçük bir çocuk farketmiş. Bir çocuğun kaybı, yüzlerce kişiyi öldürmekten daha iyidir. Allah’ım, beni affet, diyerek kamyonu o tarafa çevirmiş. Ertesi gün, gazetelerde manşet: Pazara dalan kamyon 120 kişiyi biçti! Hastanede yatan Temel’e olayı araştıran komiser; Oğlum, olay nasıl oldu? Anlat bakalım, demiş. Temel de hala şaşkın: Amirim, herşey o ufak çocuğun pazar yerine doğru kaçmasıyla başladı. Sen biliyordun değil mi? Nasreddin hocanın iki karısı varmış biri diğerinden daha genç ve güzelmiş. Tekneyle gezintiye çıkmışlar karıları hoca demiş biz göle düşsek önce hangimizi kurtarırdın? -Hoca yaşlı karısına dönmüş - Hanım sen biraz yüzme biliyordun değil mi? demiş.

Allahın Hikmeti Nasreddin hoca bir gün köyden şehre giderken yorulmuş tarlanın kenarındaki Ceviz ağacının altında dinleneyim demiş.Şöyle bir etrafına bakınıp ağacın altına uzanmış. Ve şöyle düşünmüş.Ey Allah’ım gücüne sual olmaz amma,incecik kabak sapında kocaman kabak var, koskocaman ağaçta küçücük ceviz var, bu nasıl iş deyip uykuya dalmış.Ağaçtan bir ceviz hocanın kafasına düşüvermiş.Ve kafada ceviz büyüklüğünde bir şiş olmuş. Hoca hiddetle uyanmış ve Yarabbi sen en iyisini bilirsin demiş. Simdi o kabak ağaçta olsaydı benim halim ne olurdu. Şakayı Sevmem Nasreddin hoca pazarda dalgın yürüyormuş.etrafındaki esnafları seyrediyor.bu sırada ensesine bir tokat geliyor. Hoca tökezlemiş bir kaç adım sendelemiş neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını dönmüş. Bir bakmış ki hocanın 2 katı hayvan gibi bir adam. Hoca durmuş bir yutkunmuş önce,sonra: - Bana senmi vurdun? demiş adama. Adam : - Ben vurdum lan ne olacak demiş. Hoca: - Şakadan mı vurdun ciddiden mi? demiş Adam : - Ciddi vurdum napacan?! Hoca: - Aman aman, öyle olsun... Şakadan hiç hoşlanmam da.

(Hadis-i Şerif) * Bir farzı vaktinde yapmak, halis niyetle bin sene nafile ibadetten daha iyidir (İmamı Gazali) * Cihadın en faziletlisizalim sultanın yanında söylenen doğru sözdür (Hadis-i Şerif) * Adaletle hukmetmeyen amirlere iteat eden millet helak olmaktan kurtulamaz (Hadis-i Şerif) * Mü'minlerin tembelliği fasıkların hakimiyetini kazandırır * Kişinin sözü aklını ve faziletini gösterir (Hz. Ebubekir R.a)


24

14

HAZİRAN

SPOR

2011

Transfer Dosyası Bütün takımlar, 2011-2012 sezonuna doğru kadrolarını güçlendirmek için futbolcu transferlerine başladı. Şampiyonluk, Avrupa Kupaları ve ligde tutunabilmek için elinden geleni yapacak olan 18 takımın transferleri Transfer Dosyası’nda.

ANKARAGÜCÜ GELENLER ... GİDENLER Michael Klukowski – Kanada – Defans - Manisaspor Hürriyet Güçer - Türkiye Orta saha - Gaziantepspor ANTALYASPOR GELENLER Veselin Minev – Bulgaristan – Defans – Levski Sofya Ali Tandoğan - Türkiye - Defans - Bursaspor Doğa Kaya - Türkiye - Orta saha - Eskişehirspor Musa Aydın - Türkiye - Orta saha - Bucaspor Mehmet Eren - Türkiye - Orta saha - Kayserispor GİDENLER ...

BEŞİKTAŞ GELENLER Egemen Korkmaz - Türkiye Defans - Trabzonspor Veli Kavlak – Türkiye – Orta saha – Rapid Wien Tanju Kayhan - Türkiye – Orta saha – Rapid wien Mustafa Pektemek – Türkiye – Forvet – Gençlerbirliği Burak Kaplan - Türkiye – Forvet – B.Leverkusen Sidnei - Brezilya - Defans Benfica Ersan Gülüm - Türkiye - Defans - Adanaspor Mehmet Akyüz - Türkiye Forvet - Tavşanlı Linyitspor Manuel Fernandes - Portekiz Orta saha - Valencia Bebe - Portekiz - Forvet Manchester United GİDENLER Erhan Güven - Türkiye - Defans - Mersin İdman Yurdu Hakan Arıkan -Türkiye - Kaleci - Mersin İdman Yurdu Bobo - Brezilya - Forvet Matteo Ferrari - İtalya - Defans Nihat Kahveci - Türkiye - Forvet -

– Kaleci Emiliano Insua - Arjantin – Defans - Liverpool Barış Özbek - Türkiye – Orta saha - Trabzonspor Cem Sultan - Türkiye – Forvet - Kayserispor

BURSASPOR GELENLER ... GİDENLER Mustafa Keçeli – Türkiye – Defans – Mersin İdman Yurdu Ali Tandoğan - Türkiye - Orta saha - Medical Park Antalyaspor Hüseyin Cimşir - Türkiye Orta saha Dimitar Ivankov - Bulgaristan - Kaleci Ivan Ergic - Sırbistan - Orta saha Eren Albayrak - Türkiye - Orta saha - Trabzonspor ESKİŞEHİRSPOR GELENLER Abdülaziz Solmaz - Türkiye Orta saha - Samsunspor GİDENLER Doğa Kaya - Türkiye - Orta saha - Medical Park Antalyaspor FENERBAHÇE GELENLER Emmanuel Emenike – Nijerya – Forvet – Karabükspor Orhan Şam - Türkiye – Defans – Gençlerbirliği Serdar Kesimal - Türkiye – Defans - Kayserispor GİDENLER Okan Alkan – Türkiye – Defans – Kayserispor İlhan Eker – Türkiye – Defans - Kayserispor Gökhan Ünal - Türkiye - Forvet - Kayserispor GALATASARAY GELENLER Fatih Terim - Türkiye - Teknik Direktör Selçuk İnan - Türkiye - Orta saha - Trabzonspor Johan Elmander - İsveç – Forvet – Bolton Wanderers Ceyhun Gülselam - Türkiye Orta saha - Trabzonspor GİDENLER Harry Kewell - Avustralya Orta saha Lucas Neill - Avustralya - Defans Robinson Zapata - Kolombiya

GAZİANTEPSPOR GELENLER Yasin Pehlivan – Türkiye – Orta saha – Rapid Wien Taşkın Çalış – Türkiye – Orta saha – B.Monchengladbach Hürriyet Güçer - Türkiye Orta saha - Ankaragücü GİDENLER Cristian Zurita - Arjantin Orta saha - Mersin İdmanyurdu Julio Cesar de Souza - Brezilya - Forvet Jorginho - Brezilya - Orta saha Beto - Brezilya - Forvet GENÇLERBİRLİĞİ GELENLER Giray Bulak – Türkiye – Teknik direktör Ali Kuçik – Türkiye – Forvet – Beşiktaş Mehmet Sedef – Türkiye – Orta saha - Konyaspor Cafercan Aksu - Türkiye Forvet - Konya Torku Şekerspor Fuat Çapa - Türkiye - Teknik Direktör GİDENLER Orhan Şam – Türkiye – Defans – Fenerbahçe Mustafa Pektemek – Türkiye – Forvet - Beşiktaş Giray Bulak - Türkiye - Teknik direktör İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR GELENLER Kamil Zayatte – Gine – Defans - Konyaspor GİDENLER Herve Tum - Kamerun - Forvet KARDEMİR KARABÜKSPOR GELENLER Volkan Dikmen - Türkiye Defans - Hertha Berlin Sinan Kaloğlu - Türkiye - Forvet - Vitesse Orkun Usak - Türkiye - Kaleci - Konyaspor GİDENLER Emmanuel Emenike – Nijerya – Forvet - Fenerbahçe Yasin Avcı - Türkiye - Forvet Bülent Bal - Türkiye - Defans -

Bülent Ataman - Türkiye - Kaleci KAYSERİSPOR GELENLER Engin Bekdemir – Türkiye – Orta saha – Porto Nicolas Navarro – Arjantin – kaleci – Argentinos Jr. İlhan Eker - Türkiye – Defans – Fenerbahçe Okan Alkan - Türkiye – Defans – Fenerbahçe (Kiralık) Cem Sultan - Türkiye – Forvet - Galatasaray Gökhan Ünal - Türkiye - Forvet - Fenerbahçe Sefa Yılmaz - Türkiye - Orta saha - Duisburg GİDENLER Souleymanou – Kamerun – Kaleci Mehmet Eren – Türkiye – Orta saha - Medical Park Antalyaspor Önder Turacı – Türkiye – Defans Ali Bilgin – Türkiye – Orta saha Volkan Babacan – Türkiye – Kaleci MANİSASPOR GELENLER Michael Klukowski – Defans – Kanada - Ankaragücü Jerry Akaminko - Gana - Defans - Orduspor GİDENLER Şener Aşkaroğlu -Türkiye Orta saha - Tavşanlı Linyitspor MERSİN İDMANYURDU GELENLER Mustafa Keçeli - Türkiye Orta saha - Bursaspor Yannick Kamanan - Fransa Forvet - Sivasspor Cristian Zurita - Arjantin Orta saha - Gaziantepspor Erhan Güven - Türkiye - Defans - Beşiktaş Hakan Arıkan - Türkiye - Kaleci - Beşiktaş Wissem Ben Yahia - Tunus Orta saha - Club Africain GİDENLER Kerem İnan - Türkiye - Kaleci Eser Altın - Türkiye - Kaleci Fatih Egedik - Türkiye - Orta saha Burak Karaduman - Türkiye - Orta saha Veysel Kılıç - Türkiye - Orta saha Ernani Pereira - Türkiye - Defans Hüseyin Yoğurtçu - Türkiye Defans Erdal Güneş - Türkiye - Orta saha Şehmuz Özer - Türkiye - Forvet

Tuna Kaya - Türkiye - Defans -

Faruk Bayar - Türkiye - Defans Eren Şen - Türkiye - Orta saha ORDUSPOR

GELENLER Saso Fornenzzi - Slovenya Kaleci - FC Wiener Youla - Gine - Forvet - Denizlispor GİDENLER Jerry Akaminko - Gana - Defans - Manisaspor

SAMSUNSPOR GELENLER Vladimir Petkovic - Bosna Hersek - Teknik direktör - Young Boys GİDENLER Hüseyin Kalpar – Türkiye – Teknik Direktör – Çaykur Rizespor Abdülaziz Solmaz - Türkiye Orta saha - Eskişehirspor

SİVASSPOR GELENLER Jacques Faty – Senegal – Defans – Sochaux Nihat Şahin - Türkiye - Kaleci - Ofspor Milan Borjan - Kanada - Kaleci - Rad Belgrad Kıvanç Karakaş - Türkiye Orta saha - Karşıyaka Burçağ Başel - Türkiye - Anadolu Üsküdar 1908 Spor Caner Hüseyin Bağ - Türkiye Anadolu Üsküdar 1908 Spor GİDENLER Yannick Kamanan – Fransa – Forvet - Mersin İdmanyurdu Lubos Kamenar – Slovakya – Kaleci Mehmet Yıldız - Türkiye Forvet -

TRABZONSPOR GELENLER Didier Zokora – Fildişi - Orta saha – Sevilla Sercan Kaya – Türkiye – Orta saha – Bucaspor Eren Albayrak - Türkiye - Orta saha - Bursaspor Paulo Henrique - Brezilya Forvet - Westerlo Barış Özbek - Türkiye - Orta saha - Galatasaray GİDENLER Selçuk İnan – Türkiye – Orta saha – Galatasaray Egemen Korkmaz – Türkiye – Defans – Beşiktaş Jaja - Brezilya - Orta saha - Al Ahli Ceyhun Gülselam - Türkiye Orta saha - Galatasaray


25

SPOR

İlk tercih Muslera

14

HAZİRAN

2011

Fa h Terim yöne minde yeni sezonun kadrosunu kurmaya devam eden Galatasaray, yeni sezon için kalesini Roma’dan Doni, Gremio’dan Victor ya da Lazio’dan Muslera’ya emanet edecek. Galatasaray'da kaleci transferinde son noktaya gelindi. Gündemdeki üç kaleciden öne çıkan isim Lazio'nun Uruguaylı yıldızı Fernando Muslera. İtalyan basınında farklı kaynaklardan çıkan haberlere göre Galatasaraylı yöneticiler bir haftadır transfer görüşmelerini Roma'da sürdürüyor. Roma merkezli Il Messaggero gazetesinin haberine göre başkan Ünal Aysal ve ikinci başkan Ali Dürüst bu hafta içinde Lazio başkanı Claudio Lotito'yla görüşmek için İtalya'ya gidecek. Corriere Dello Sport'un haberindeyse Muslera transferiyle ilgili farklı detaylar yer aldı. Habere göre Galatasaray'ın Arnavut futbolcusu Lorik Cana'yı transfer etmek isteyen Lazio, Muslera'ya karşılık Cana ve 2 milyon euro talep etti. Galatasaray yönetimiyse bu teklife sıcak bakmıyor. Corriere Dello Sport, sarı-kırmızılıların son teklifinin Muslera ile Cana'yı bire bir takas

etmek olduğunu yazdı. Haberde ayrıca Lazio'nun Uruguaylı kaleci için 10 milyon euro, Galatasary'ın Lorik Cana için 8 milyon Euro talep ettiği belirtildi. Sezon sonunda sözleşmesi bitecek Muslera'yı gözden çıkaran Lazio, alternatif olarak Cagliari'nin 28 yaşındaki kalecisi Federico Marchetti'yi gündemine aldı. Öte yandan La Gazzetta Dello Sport, Galatasaray'ın Muslera'yı transfer edememesi halinde Roma'nın kalecisi Doni'yle ilgilendiğini yazdı. Gazeteye göre İngiliz takımları Aston Villa ve Liverpool da Brezilyalı kaleciyle yakından ilgileniyor. Galatasaray'ın gündemindeki üçüncü kaleciyse Gremio'nun kalecisi Victor. Yardımcı antrenör Claudio Taffarel'in teknik direktör Fatih Terim'e önerdiği 28 yaşındaki yıldız Brezilya Milli Takımı'nın 2011 Copa America kadrosunda da yer alıyor. ***

Transfer çalışmalarını aralıksız sürdüren Galatasaray’da yeni hedef Atle co Madrid’in yıldızı Jose Antonio Reyes...

GS’da yeni hedef Reyes

Teknik direktörlüğe Fatih Terim'i getirdikten sonra transferde Trabzonspor'dan Selçuk İnan, Ceyhun Gülselam, Bolton'dan Elmander'i kadrosuna dahil eden Galatasaray'da yeni gözde Atletico Madrid'in İspanyol oyuncusu Jose Antonio Reyes. Madrid'e giden Galatasaraylı yönetici Ali Gürsoy, yarın Atletico Madrid'e resmi teklifi iletecek. Teknik direktör Terim'in kadrosunda görmek istediği Reyes, Sevilla, Arsenal, Real Madrid ve Benfica formaları da giymişti. 28 yaşındaki orta saha oyuncusu, bu sezon İspanya'da ligde 34 maçta ilk onbirde forma giyerken rakip filelere de 6 gol kaydetmeyi başardı. Reyes, 7 sarı ve 1 kırmızı kartla sezonu kapattı

Trabzonspor transferde hız kesmiyor Fenerbahçe, Kayserispor’un milli stoperi Serdar Kesimal için kulübüyle kesin olarak anlaşmaya vardı ve genç oyuncuyu renklerine bağladı. Sevılla’dan Didier Zokora, Galatasaray’dan Barış Özbek, Bursaspor’dan Eren Albayrak ve Bucaspor’dan Sercan Kaya’yı renklerine katan bordo mavililerde yeni hedefler Adrian Mierzejewski ve Romaric (resimde). Zokora’nın Sevılla’dan takım arkadaşı Fildişili Romaric Trabzonspor’un gündemindeki ilk isim. Bordo mavililer Polonya Milli Takım oyuncusu Adrian Mierzejewski için de çalışmalarını yürütüyor. Umut Bulut’un ayrılmasıyla Köln’ün Sloven golcüsü

Milivoje Novakovic de yakın takipte olan isimlerden. Bordo mavililer, Türkiye içinde de transfer çalışmalarını sürdürüyor. Geçen sezon Süper Lig’de başarılı bir grafik çizen Gaziantepspor’lu Olcan Adın ve kırmızı siyahlıların

golcüsü Cenk Tosun, transfer listesinde ilk sırada yer alan yerli futbolcular. Medical Park Antalyaspor’dan Uğur İnceman, Bursaspor’dan Sercan Yıldırım ve Turgay Bahadır da yönetimin düşündüğü diğer isimler.

Trabzonspor’dan Al Ahli takımına transfer olan Jaja, 2010-2011 sezonunda bordo-mavili forma ile 27’si ilk 11’de olmak üzere 29 Spor Toto Süper Lig maçına çık . Jaja, Trabzonspor’un 12 golüne imza atarken, 29 karşılaşmada 3 asist yap .

Trabzon’dan Jaja geçti


26

14

HAZİRAN

SPOR

2011

TFF Süper Kupa Finali 31 Temmuz’da Lig şampiyonu Fenerbahçe ile kupa şampiyonu Beşiktaş’ı karşı karşıya ge recek TFF Süper Kupası’nın tarihi belli oldu. Maç 31 Temmuz’da oynanacak. Kupanın oynanacağı yer daha sonra açıklanacak. TFF Süper Kupa, 31 Temmuz 2011’de oynanacak. Süper Lig

şampiyonu Fenerbahçe ile Ziraat Türkiye Kupası şampiyonu

Emenike’nin hazırlık maçında Arjan n filelerini havalandırmasının ardından Fenerbahçe’nin diğer Nijeryalısı Yobo da Afrika Uluslar Kupası Elemeleri B Grubu maçında E yopya’ya karşı puan ge ren golü kayde .

Önce Emenike, şimdi de Yobo Fenerbahçe'nin Nijeryalı futbolcuları milli takımlarında gol bulmaya devam ediyorlar. Arjantin ile oynanan hazırlık maçında Emenike ile golü bulan Nijerya, Afrika Uluslar Kupası Elemeleri B Grubu maçında Etiyopya ile karşı karşıya geldi. Maç 2-2 sona ererken maçın son golünü Fenerbahçeli Joseph Yobo kaydetti. Maça 26. dakikada Uche Ikechukwu'nun golüyle Nijerya iyi başladı. 41. dakikada Saladin Seid, duruma eşitlik getirdi. Karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 sona ererken ikinci yarıda 50. dakikada Etiyopya Seid'in golüyle 2-1 öne geçti. Maçın son dakikalarında sahneye çıkan Joseph Yobo Nijerya'ya puanı getiren golü kaydetti.

Beşiktaş A.Ş.'nin karşılaşacağı, TFF Süper Kupa maçı 31 Temmuz

2011 Pazar günü oynanacak. Bu yıl 6. düzenlenecek TFF Süper Kupa

maçının oynanacağı yer ve saat daha sonra açıklanacak.

Beşiktaş Bebe’yi kiraladı Beşiktaş Manchester United’ın genç golcüsü Bebe’yi kiralık olarak kadrosuna ka . Portekizli oyuncu bir sezon boyunca siyah-beyazlı formayı giyecek. Beşiktaş Manchester United'ın genç golcüsü Bebe'yi kiralık olarak kadrosuna kattı. Portekizli oyuncu bir sezon boyunca siyah-beyazlı formayı giyecek. Diego Forlan ve Diego Costa ile görüşmelerden sonuç alamayan Beşiktaş yönetimi, Manchester United’ın genç yıldızı Bebe’yi 1 sezonluğuna kiraladı. Manchester United’ın geçen sezon Guimaraes’ten 9 milyon euro karşılığında kadrosuna kattığı 21 yaşındaki oyuncu, bu sezon 7 kez forma şansı buldu. Şampiyonlar ligi’nde Bursaspor’a karşı oynanan maçta da görev alan Bebe, Manchester United’ın 3-0 kazandığı maçta bir de gol kaydetti. BEBE’NİN İLGİNÇ HAYAT HİKAYESİ Tam adı Tiago Manuel Dias Correia, futbol dünyasında ise Bebe olarak tanınıyor. Cape Verde asıllı Portekizli futbolcunun çok dramatik

bir hayat hikayesi var. 12 haziran 1990’da doğdu, pek mutlu bir çocukluk geçiremedi. Annesi ve babası terk edince Bebe’yi 12 yaşına kadar zor şartlar altında büyük annesi büyüttü. Bu yaştan sonra ise mahkeme kararıyla kilise yetimhanesine verildi. Bebe futbola bir çok Portekizli çocuk gibi sokak aralarında başladı. İlk takımı ise yetimhaneden sonra bir barınakta birlikte yaşadığı arkadaşlarıyla oynadığı yerel kulüp Cais’ti. Bebe 18 yaşına geldiğinde henüz profesyonel olmamıştı. Cais’le Avrupa sokak futbolu festivaline sonrasında da evsizler dünya kupasına katıldı. İlk profesyonel sözleşmesini 2009’da Estrella Amadora ile imzalayan Bebe’nin çıkışı da başlıyordu. 3. ligde yer alan Amadora’da güçlü fiziği, sürati ve tekniğiyle

dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Bebe, birinci lig takımı Vicrotia Guimares ile 5 yıllık bir sözleşme imzaladı. Guimares’e transfer olduktan bir kaç hafta sonra Portekiz 19 yaş altı takımında ve kulüp hazırlık maçlarında başarılı olan Bebe, dönemin Manchester United yardımcı antrenörü Portekizli Carlos Queiroz’un gözüne girdi. Alex Ferguson da transfere onay verince 2 yıl önce amatör olan Bebe, 7.4 milyon euro karşılığında bu sezonun başında Manchester United’ın yolunu tuttu. İlk sezonunda çok fazla şans bulamasa da Bebe, oynadığı maçlarda Ferguson’a ışık vermeyi başardı. genç futbolcu, kupalarda ve ligde toplam 7 kez forma giydi. Türk futbol severi ise Bebe ile Şampiyonlar Ligin’de Bursaspor’a attığı golle tanıştı. ***


27 14

HAZİRAN

2011


28

14

HAZİRAN

2011

TTFM

3

TTFM

4

TTFM

5

CHAIN-FREE

DIRECT DRIVE MOTOR SYSTEM

HOT SPECIALS!!!

FULL-CERAMIC FULL CERAM BURNER UNIT

TTFMSERIES KEBAB MACHINES Individual Flame-out Thermocouple Sensor on every burner

$1590

4 - BURNER KEBAB MACHINE

Durable and Reliable Innovative Swing-in Safe & Durable Stainless-Steel Battery Operated Design gets close Corrugated Gas Lines Spark Igniter to kebab

www.kebabmachine.com.au

Showroom: 695 Sydney Rd, Coburg 3058 , Melbourne - Victoria, Australia

Tel: +61 3 9350 2943

Factory: 26~28 Glenbarry Road, Campbellfield 3061, Victoria Australia

Tel: +61 3 9357 0855 Email: sales@kebabmachine.com.au


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.