Bozkır anadolu imam hatip lisesi hatice inan ayn i vahit tevfik (bilge) hoca efendi (1)

ÖNSÖZ Bu çalışmayı yapmaktaki amacımız, Bozkırda yetişmiş, ilmi sahada ve diğer alanlarda büyük emeği dokunmuş, yaşadığı dönemde âlim vasfı kazanmış tarihi ve önder şahsiyetlerimizden Ayn-ı Vahit Tevfik (Bilge) Efendi’yi, halkımıza ve ilim dünyasına tanıtabilmektir.

Bimder tarafından hazırlanmış olan görüşmeler ve kendi araştırmalarımız sayesinde bir takım bilgiler elde ettik ve bu bilgileri bir araya getirerek âlimimizin biyografisini oluşturduk.

Merhum, müderris Tevfik Hoca Efendi; yurtta ilim nurunu yaymak ve aşılamak amacıyla halka ve hakka hizmeti en başta görürdü. Ömrünü de bu yolda harcadı. Yaşadığı dönemin tüm zorluklarına rağmen ilmini öğrendi ve birçok talebeler yetiştirdi.

Yaptığımız araştırmalar sonucunda Ahırlı ilçemizde yetişmiş olan âlimimizin hayatını bizler de öğrenmiş bulunmaktayız.

Cümlelerime son verirken bu yarışmayı hazırlayan Bimder Başkanı Mehmet GÖRÜR’e, Konya’da bizlere konferansta bulunan Emekli Müftü Mustafa Çınar Hoca’mız ve Emekli Hayrullah UÇAR Hoca’mıza, Seydişehir’de bizlere konferansta bulunan Emekli Müftü Abdulkadir TAŞAN Hoca’mıza, Bozkır’da bizlere konferansta bulunan Emekli Vaiz Osman GÜLEÇ Hoca’mıza, İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni Fatma KAPÇI, Tarih Öğretmeni Mustafa AK, Edebiyat Öğretmeni Halil BEKMEZ, İsmail DURSUN’a, gurup arkadaşlarım Sümeyye TEKİN, Durdane ÇAKAN’a ve daha bize yardımcı olan nice insanlara teşekkürlerimi sunarım

Hatice İNAN Bozkır Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencisi

1

AYN-I VAHİT TEVFİK BİLGE Merhum Müderris Tevfik Efendi, 1873 yılında dünyaya geldi. Öğrencilerinin anlattıklarına göre Ahırlı’da doğdu. Annesinin ismi Halime, babasının ismi Emin Efendidir. Ama halkın anlattıklarına göre kendisi aslen Muğla/Fethiyelidir. Annesinin ve babasının ismini kimse bilmemektedir. Ve halk o zamanda bütün âlimlerin o taraftan çıktığını söylemektedir.

Hoca Efendinin kişiliği: Küçük yaşta geçirmiş olduğu çiçek hastalığı nedeniyle sağ gözünü kaybetmiştir. Bu nedenden dolayı Ayn-ı Vahit (tek göz) Tevfik Efendi unvanıyla anılmaktadır. Köylü onu Kör Tevfik diye anardı. Hoca Efendi ince yapılı, kısa sakallı, yavaş yavaş yürüyen, tek katlı eviyle, evinin yakınlarında bulunan medrese arasında mekik dokuyan ve gününü özellikle gençlere ilim öğretmekle geçiren bir müddesirdir. İlçe Merkezinde bulunan evinin ahşap balkonu üzerinde oturur, gelen giden herkesle sohbet ederdi. Evinin şimdiki hali çocukları tarafından yeniden yaptırılmış şeklidir. (aşağıdaki gibi)

Herkes ile iyi geçinen, herkes tarafından sevilen, kendisini ilim öğretmeye adayan Tevfik Efendi, Halk arasında bazı tenkitlerinin olmasına rağmen Bozkır pazarından geçerken bütün esnaf geçtiği yoldan ayağa kalkarak hürmet gösterirdi. Dostu düşmanı -her kim olursa olsunHoca Efendi çarşıya indiği zaman, yaşlısı genci, herkes ayağa kalkmıştır. Eşinin ismi Dudu Hanımdır, dört oğlan bir kız çocuğuna sahiptir.

Tevfik Hoca; okumayı çok seven, sürekli olarak okuyan, fikri güzel, eski Türkçeyi çok iyi bilen, fetva verme bilgisine sahip olan bir insan. Genç kuşakta onu dinlemek için gelen birisi, bir konu hakkında soru sorduğu zaman: “Falanca kitabı getirin, falanca sayfasını açın okuyun.” diyebilecek kadar bilgili bir zattır. Camide çok güzel vaaz veren, hitabeti güzel olan Hoca Efendi, herkesi tanır ve herkes hakkında mutlaka bir takım konuşacak bilgiye de sahipti.

Kendi fedakâr ve aynı zamanda bir okadarda zekiydi. Çok kuvvetli bir hafızaya sahipmiş, “Ben istesem bir günde yirmi yaprak Kur’an ezberlerim, otuz günde Kur’an’ın hepsini ezberler hafız olurum.” dermiş.

2 Hoca Efendinin eğitim hayatı:

Halkın anlattıklarına göre Tevfik Efendi, önce İstanbul’da eğitim görmüş sonra hocası öğrencisinin ne kadar zeki olduğunun anlayınca Konya’ya göndermiştir. Öğrencilerinin anlattıklarına göre eğitimi Konya’da başlar. Talebelerin arasında yatıp yatıp kalkan, talebe arkadaşlarından dinlediği ders ile hocaya eksiksiz bir şekilde ders veren bir öğrenciymiş. O aslında dinleyerekten okurmuş. Talebeler, Tevfik Hocayı Yalvaçlı Ömer Efendi’den ve Sivaslı Ali Kemali’den kıskanırlarmış. “Buna erken icazet verdiniz.” diye söylediklerinde Yalvaçlı Ömer Efendi: “ Konya’nın ilminin dörtte üçünü Ahırlılı bir çocuk aldı, götürdü; gitti.

Ne diyorsunuz siz! Hiç şimdiye kadar benim verdiğim derslerden birini veremediği, bilemediği oldu mu? Ben utanır oldum kendisi karşısında.” diyerek Tevfik Hoca’nın ne kadar üstün bir ilme sahip olduğunu belirtmiştir. Bu konuşmadan sonra talebeleri bir daha itirazda bulunmamıştır.

Hoca Efendinin vermiş olduğu dersler ve okuttuğu öğrenciler: Tevfik Hoca; eğitime önem veren, çalışkan, öğrenciyi seven ve tanıyan, talebelerinden bir kuruş dahi almayan bir âlimdir. Halkın söylediklerine göre doksan küsür talebe yetiştirmiştir.

Ondan eğitim almak için yurdun dört bir tarafından öğrenciler gelmiştir. Kendisinin okuttuğu öğrencilerin hemen hemen hepsi müftü olmuştur. Çalışkan öğrenciyi gözünden bilir, çalışmayanı ise asla affetmezdi. Öğrencilerine latife yapmayı da severdi. Mustafa Çınar Hoca Efendi anlatıyor: “Bir gün evinde ki yatağında talebe arkadaşım Asarlıklı Muhittin Candan olduğu halde hocamızın evine ders okumaya gittik. O zaman da Ali Kuşçu’nun Risale-i Vaz’iyye kitabını okuyorduk. O esnada o devirde kitap yazan yazarların en çok güçlerini kitabın ön sözünde gösterirlerdi, derdi. Bir gün medresenin merdivenlerinde hocam önde olduğu halde merdivenden çıkarken, mahabetli ve vakarlı süratli çıkışını görünce hocama bu sefer ben takıldım: “Hocam merdiveni maşallah çok güzel çıktınız, çok sevindim.” deyince, bana bakarak: “Herkesin dostu var, düşmanı var.

Düşmana karşı kendini daima güçlü göstermek lazımdır.” dedi. Bu esnada bir latife daha yaptı.” diye aktardı.

Kendisi öğrencilerine o ilmin kuvvetini, kudretini önce gösterir, başlanacak ilim neyse onun faydasını, gayesini ve neticede insana kazandırdığını söyler ve bu kuvveti verdikten sonra yoluna devam ederdi.

O dönemlerde dini bilen ve öğreten ilim adamı kıtlığı yaşanıyordu. Bu devir oldukça sıkıntılı ve yasaklı bir devirdi. Arapça okumakta, okutmakta yasaktı. Hoca Efendi 1940’dan önce öğrencilerine kendi evinde ders vermekteydi. Öğrencilerine Arapça Sarf, Nahiv, Mantık, Kıraat, Hadis, Fıkıh, Feraiz, Cebir gibi hem pozitif hem de İslami ilimler tahsil etmiştir. O çok büyük bir âlimdi, müttesir Konya ulemasının en ileri gelenlerindendi. Hatta halkın tasvirinde Elmalılı Hamdi Yazar’dan sonra Tevfik Hoca gelirdi. Kendisi sağlam bir hocaydı. Çok meraklı talebeler yetiştirmekte, tek gözü ile de bütün talebelerini takip etmekteydi.

Hoca Efendi’nin Yetiştirdiği Talebelerden Bazıları: - Mustafa Çınar (Eski Beypazarı Müftüsü, Emekli Konya Merkez Vaizi) Halen yaz aylarında Meram Gülbahçe Mahallesi’nde, kışları ise Meram Melikşah Mahallesi’nde ikamet etmektedir.

3

-Abdülkadir Taşan (Emekli Seydişehir Müftüsü) Seydişehir’de ikamet etmektedir.

-Osman Güleç (Emekli Bozkır Vaizi) Bozkır’da ikamet etmektedir.

-Ali Güzeldülger Hadim Müftüsü iken 1980 yılında görevli olarak hacca gitmiştir.

Mekke’de Mina mevkiinde güneş çarpmasından rahatsızlanıp Cihat Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alınmıştır. Hac sonu Medine’ye hareket ettirilerek yatırıldığı Müsteşfe’l-amme Hastanesi’nde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Merhum Ali Güzeldülger Tevfik Bilge Hoca’mızın en uzun süreli yetiştirdiği talebesi idi. Hastalık halinden vefatına ve Cennetülbaki Kabristanı’na defnine kadar, her şeyi ile ilgilenmek Mustafa Çınar’a kısmet olmuştur. Cenab-ı Hak rahmet eylesin(ÂMİN).

(Abdülkadir Taşan)

(Ali Güzeldülger)

-Seyit Mehmet Ahsen Emekli Ankara Vaiz’lerinden olup Ankara’da trafik kazası sonucu vefat etmiştir. Kulu’da da vaizlik yapmıştır. Uzun yıllar talebe yetiştirmekle meşgul olmuştur. Güvenilir bir hoca idi.

Cenabı hak rahmetine nail eylesin. (ÂMİN).

-Muhittin Candan Emekli Bozkır Müftüsü beraber okuduğumuz talebe arkadaşımızdı. Bozkır’da vefat etmiştir.

Cenabı Hak rahmet eylesin(ÂMİN).

-Mustafa Sağlam Beraber okuduğumuz arkadaşlarımızdandır. Emekli Merkez Vaiz’lerinden olup, Konya’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Hafızdı, çok güzel Kur’an okurdu Cenab-ı Hak rahmet eylesin(ÂMİN).

-Mustafa Uysal “Yörük Hoca” diye tanınır. Emekli Konya Merkez Vaiz’lerinden olup talebeliği merhum hocamızın son zamanlarına rastlamıştır. Cenab-ı Hak cümlesine, bütün müminlere rahmeti ile affı ile muamele eylesin(ÂMİN).

Hoca Efendi’nin Memuriyet Hayatı Toplam 14 sene 6 ay 27 gün hizmeti olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki dosyalardan tespit edilmiştir. Bu hizmetin 6 sene 4 ayı 29 gününü Bozkır Müftülüğünde diğer kalan kısmı ise muhtelif tarihinde Bozkır Mahkeme Azalığına aittir. Memuriyete ilk giriş tarihi ise 13.12.1325 (1909)’tir. O zamanda Bozkır’a gelen Mareşal Fevzi Çakmak ile tanışır. Tevfik Hocaya bir soru yöneltir, Tevfik Hoca yönelttiği soruya öyle bir cevap verir ki hayran kalır “Hocam ben daha böyle bir cevabı hiçbir hocadan almadım, tanışalım.” der ve o günden sonra da irtibatı kesmezler, mektuplaşırlar. İlerleyen zamanlarda Hoca Efendi’den şüphelenenler peşine takipçi takarlar, yazmış olduğu mektubu Konya’da yakalarlar. O devirde siyasi fırkalardan birinin lehine diğerlerinin aleyhine konuştuğu fırkanın şikâyeti üzerine görevine son verilir. Böylece dosyası yürürlükten kaldırılır. Kendisi çok derin bir hoca olduğundan en mühim meselelerde kendisine başvurulurdu.

4

Hoca Efendi’nin eserleri Kendisine ait basılı kitap bulunmamaktadır. Öğrencilerin bir kitabın çevirisini yaptığından, bu kitabı bastıramadan vefat ettiğinden bahsettiler. Hoca efendiye ait kitapları da tavan arasında farelerin yediğini aktardılar. Halk ise Hoca Efendi’nin kitaplarının hepsini kütüphanesinde çıkan bir yangında yandığını aktarmaktadır.

HOCA EFENDİ’NİN VEFATI 27 Temmuz da bir hastalığa yakalanır. öğrencilerinden Abdülkadir Taşan: “ Hocam derse gelemeyecek misiniz?” deyince hocanın gözleri dolmuş: “Ben öksüz kaldım, gayrı sizlerden ayrıldım.” demiş.

11.08.1956,bir pazartesi günü Hoca Efendi vefat etmiştir.

Vefatından önce mal varlığından Abdulkadir Taşan Hocaya da verilmesini vasiyet etmiştir. Cenaze namazı Salı günü kalabalık bir cemaatle kılınmış ve aynı gün defnedilmiştir.

Defnedildikten uzun yıllar sonra kabrinin onarılması esnasında cesedinin bozulmadan durduğunu görmüşlerdir.

Kabrinin önünde durulduğu zaman sağ tarafında eşi Dudu Hanım sol tarafın ise oğlu Ali Galip Bilge yatmaktadır.

Mezar taşında yazılan mısraların sonuncusunda ebced hesabıyla Hoca Efendi’nin ölüm tarihi olan 1372 yılı işaret edilmiştir.

Mezar taşında şu ibareler yazmaktadır: “ Şu küçük köyümüzden bir allâme göçtü bugün Muharrem’in altısı, Ağustos on üçtü bugün Tarih-i vefatı da son mısraa düştü bugün Bu siyah topraklara Hoca Tevfik göçtü bugün” (Mekânı cennet olsun, Âmin).

5

6

HOCALARI:

Yalvaçlı Ömer Vehbi Efendi (1870-1927) Ömer Vehbi Efendi, 1286 H. 1870 Miladi yılında Yalvaçta dünyaya geldi. Babası Çolak Hafızzade Mustafa Efendi’dir.

Bizzat el yazıları ile doldurulmuş oldukları İstiklal Madalyası ile ilgili belgelerde tahsil ve ilim hayatını şöyle anlatır: “ Kasaba-i mezkûrenin (Yalvaç) sibyan mektebinde mukaddime-i ulum-i aliyye (Kelâm mantık, sarf, nahiv, belagat, gibi âlet ilimleri) ve âliye ( İlm-i Kur-an, ilm-i hadis, ilm-i fıkıh, gibi yüksek din bilgileri) istihsal ile kaza-i merkure (Yalvaç) müftüsü bulunan Hacı Ahmet Rıza Efendi Hoca’dan, ahiran Dersaadet’e (İstanbul) azimetle orada dahi tevsi-i malumat (Bilgisini genişletmek) eyledikten sonra, Konya’ya gelerek Konya müftüsü esbakı (eski) Kadınhan’lı Merhum, Hacı Hüseyin Hoca’dan icazetname ahzeyledim (aldım). Türkçe, Arapça ve Farsça kitabet ile iştigalle yüzü mütecavis icazetname (diploma) itasına ( vermeye) muvafak oldum. Talebelerden üçünün elyevm (şu anda) resme itfaya memur (müftü) olduğunu tahdis-i nimet (şükranla anma) olmak üzere arze-derim.” Ömer Vehbi Efendi, 1901 tarihinden itibaren dört yıl 250 kuruş maaşla Konya Bidayet Mahkemesi Hukuk bölümü üyeliği ile 1904 yılından itibaren de dört yıl 400 kuruş maaşla istinaf mahkemesi üyeliğinde bulundu.

Konya’da Hukuk Mektebi’nin açılmasından sonra 600 kuruş maaşla Mecelle müderrisliği ve bir süre sonra maaşı 1200 kuruşa çıkartılarak aynı anda Usul-i Hukuk Müderrisliği de yaptı.

Osmanlı Meclisi’nde iki defa da milletvekilliği yapan Ömer Vehbi Efendi, birinci milletvekilliği döneminden sonra, tekrar Hukuk Mektebi ile Daru’l-Hilafe de Ahlak-ı Muhammediye ve Arapça nahiv öğretmenliğinde bulundu.

1336 /1920 yılında yeniden milletvekili seçilen Ömer Vehbi Efendi, İstanbul’un işgali üzerine Büyük Millet Meclisi-ne katıldı.

Halkın arzusu üzerine milletvekilliğinde ayrılarak 1922 yılında Konya Müftülüğü ’nü kabul etti. Bu arada Daru’l-Hilafe de Mecelle Muallimliği ile Alâeddin Camii vaizliğini birlikte yürüttü.

Milli Mücadele’de aktif görevler yüklenen Yalvaçlı Ömer Vehbi Efendi, bir ara Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Heyeti Muvakkatesi Reisliği’nde bulundu. Milli Mücadele’de geçen hizmetleri sebebiyle kendisi İstiklal Madalyası ile taltif edildi.

Ender yetişen bu değerli müftümüz 13 Mayıs 1927 tarihinde müftü iken vefat etti.

Cumhuriyetin ilk müftüsüdür. Asalla Kabristanı’nda metfundur.

Emekli Mustafa Saffet Efendi, Seydişehir Müftüsü İsmail Hakkı Efendi, damadı Karaviranlı İbrahim efendi, Alâeddin Camii İmamı Hafız Hacı Emin Efendi, Müsevvit Mehmet Efendi (Bülbül Hoca), Kaşıkçı Ali Rıza Efendi, Parlakzade Halis Rıza Efendi ve Dülgerzade Mevlüt Efendi, Ömer Vehbi Efendi’den icazet alan talebelerinden bazılarıdır.

7 Ömer Vehbi Efendi’nin dokuz kızı olmuştur. Karaviranlı İbrahim Efendi ile Ramazan Efendi hem talebe, hem de damatları olup, bunlara müderrislerdendir. Prof. Mustafa Bayram, Dr. Mehmet Ortayalvaç ve Ömer Vehbi Uğur alp merhumun torunları olur.

Kabir taşı kitabesi şöyledir: Yalvaçlı Ömer Vehbi Efendi hayf Gitti ukbaya bu gün Konya kederle doldu Neşr-i irfan kemâlat ile hizmetler edip Devlet-i halk ile en sonra müftü oldu Gerçi suretinde onun hâke büründü cismi Şüphesiz âlem manada naimi bulundu Ben dedim “fazıl-ı mazlum” ona tarihi vefat Dedi halk Konya’mızın işte ümidi soldu Resmi: 1927 Hicri: 1342 Şeyh Hacı Abdullah Efendi(1222/1807-1320/1903) 1222/1807 yılında Bozkır’ın Karacahisar Köyünde dünyaya geldi. Müderris Yeğen Mehmet Efendi’nin oğludur. Annesi de Karacaardıçlı Zeynep Hanım’dır.

Ailesinin tek çocuğu olan Abdullah Efendi, küçük yaşlarda annesini, 5 yıl sonrada babası Mehmet Efendi’yi kaybetti. Üvey annesinin yanında sıbyan mektebini bitirdikten sonra babasının talebelerinden birisi, Hocaköy’de Memiş Efendi’nin medresesine kaydettirdi.

Abdullah Efendi bundan sonra Memiş Efendi’nin terbiye ve tedrisinde yetişti.

Memiş Efendi, rahle-i tedrisinde yetişen ve çok sevdiği bu talebesini, vefat eden Şeyh Nuri Efendi’nin dul kalan eşi Arife Hanım’la evlendirerek talebe yetiştirmek üzere, genç yaşında Seydişehir’e gönderdi.

1249/1833 yılın da Seydişehir’e gelerek müderrisliğe başlayan Abdullah Efendi, Şeyh Nuri Efendi’nin medresesinde, uzun yıllar talebe yetiştirdi. Oğlu Hâcegan Efendi de, medrese tahsilini tamamlayarak kendisine yardımcı oldu.

Bu sıralarda Hocaköylülerden bazılarına gücenen Memiş Efendi’de Hocaköyü’nün terk ederek Seydişehir’in Çavuş Kasabası’na gelip yerleşti. Memiş Efendi, zahiri ilimlerde eşsiz bir âlim olan Abdullah Efendi’yi tasavvuf ilmine de aşina kıldı ve onu şeyhlik mertebesine yükseltti.

Hocası Memiş Efendi’nin vefatından sonra, tamamen kendisini ibadete veren Abdullah Efendi, bütün vaktini ibadet ve ezkarla geçirdi, zaman zaman da itikâfa girdi. Bu hali 16 yıl devam etti. Artık bundan sonra Nakşî şeyhi olarak ünü bütün Türkiye’ye yayıldı.

Anadolu’nun dört bir yanından halk akın akın onu ziyarete gelmeye başladı. Zamanın devlet büyüklerinin de sevgi ve itibarını kazandı. 2. Abdülhamid Han’ın bile, iki defa kendisini gizli olarak ziyarete geldiği rivayet edilir.

Pek çok kerametinden bahsedilen Abdullah Efendi, bir ara hac görevini de ifa etti.

1319/1903 yılında vefat etti ve Hıdır Mescidi denilen bugünkü türbesinin bulunduğu yere defnedildi.

8 Otuz altı sene müderrislik, otuz dört sene de Nakşibendî tarikatının şeyhliğini yapan Abdullah Efendi, pek çok halife yetiştirdi ve bunlar vasıtasıyla Anadolu’nun pek çok yerinde tarikatının yayılmasına vesile oldu. Türbesi çok ziyaret edilen ziyaretgâhların başında gelir…

Mehmet Önder Bey’in, Seydişehir Tarihi’nde, Şeyh Abdullah Efendi’nin vefat tarihini, 26 Zilhicce 1320 (26 Mart 1903) olarak tespit edilmiştir.

Sivaslı Ali Kemali Efendi (1853/1920) 1853 yılında Sivas’ın Gemerek bucağında doğan Ali Kemali Efendi, Bostancı oğullarından Müderris Ömer Efendi’nin oğludur. Dedesi Ali Efendi de babası gibi ulemandır. Annesi ise, Bünyan’ın Çiftlik köyünden Hanedan Oğullarına mensuptur. Üç yaşlarında iken babası vefat eden Ali Kemali Efendi önce dedesinin, sonra da bir müddet dayısının yanında kaldı. İlk tahsilini dayısının yanında yapan Ali Kemali Efendi, babalığının bir hareketine gücenerek memleketinden ayrıldı ve izini kaybettirdi.

Yıllarca Kayseri, Gaziantep, Kilis, İstanbul, Halep, Şam ve Mısır’da dolaştı. Mükemmel şekilde Arapça, Kıbrıs’ta Magosa Metropolitinden Rumca ve Latince öğrendi.

Bu sıralarda Ermenek’te Deli Şükrü Efendi, mantık ve felsefe ilim dallarında büyük bir şöhrete sahipti. Ali Kemali Efendi bu seferde onun medresesine girdi. Ali Kemali bundan sonra İçelli Müderris Kazasker Aynı Efendinin yanına gitti. Ondana da tefsir ve fıkıh tahsil etti.

Ali Kemali’nin Mersin’de, kardeşi Ahmet Efendi ve eniştesi tarafından bulunuşu, memleketine götürülüşü ve oradan tekrara kaçışı ayrı bir hikâye, bunlar üzerinde durmayacağız.

Ali Kemali Efendi, Konya ‘ya gelip yerleşti. Konya ulemasının hayranlığını kazanan Ali Kemali Efendi önce İplikçi Medresesi müderrisliğine getirildi. Bu görevde iken, 1890 yılında Emine Hanım ile evlendi. Daha sonra Ziya iye ve Feyziye Medreseleri müderrisi olarak Konya’nın ilim ve irfanına hizmet etti ve pek çok talebe yetiştirdi.

Medreselerin tedris sisteminde n memnun olmayan merhum, daha sonra, Konya Mekteb-i İdadi öğretmenliğine tayinini yaptırdı. Uzun yıllar okulda Arapça, Farsça ve ulum-ı diniye hocalığı yaptı. 1907 yılında Konya’ya Hukuk Mektebi açılınca, burada Mecelle-i Ahkâmı Adliye müderrisliğinde bulundu. Çok az bir süre de, Darü’l-Hilafeti’l-Aliye’de hocalığı vardır.

Sosyal yönü son derece kuvvetli olan merhum, gerek Cihan Harbi ve gerekse Milli Mücadele yıllarında büyük görevler üstelendi, Konya’da Türk Ocağı’nın şubesini açtırdı.

Aslında Ali Kemali, Konya’ya geldiği günlerde zahir ilimlerde özellikle Arapça ve Farsça olmak üzere Mantık, Fıkıh ve Feraiz gibi ilim dallarında ihtisası olan genç bir müderristi.

Konya’ya yerleştikten bir süre sonra, tasavvufa meşgul olmaya başladı. Muhiddin-i Arabî, 9 Sadreddin Konevi gibi İslam mutasavvıflarının kitaplarını okudu, Mevlana’nın eserleri üzerinde durdu. Konya ‘ya büyük bir başıbozukluk hâkimdir, isyancılarda bile bir kararsızlık

vardır. 4 Ekim 1920 günü Aslanlı Kışla’ ya doğru yola çıkarlar. 67 yaşında kendisine reva görülen muameleye dayanamaz ve yolda vefat eder.

Kabir taşı kitabesi şöyledir: “Zair!

Bu mezarda, cehlin tasallutu ve taassubu kini meknuz isyanda darben şehit edilen Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Konya Heyet-i Merkeziyesi Reisi ulemadan Sivaslı Ali Kemali Efendi Hazretleri metfundur. Düşmanlarını affeden bu ruhun af-ı İlahiyeye mazhariyeti için dua et. “ Yevm-i İsneyn 4 Teşrinievvel 1336” SONUÇ: Ülkemizde, bölgemizde ve hatta kendi ilçemizde yetişmiş olan, emeği büyük, bilgisi derin Hoca’mız Tevfik Bilge, halka hizmette bulunmuş, talebeler yetiştirmiştir.

Bir insan gönül verip, yaşadığı dönemin zorluklarına rağmen ilmini öğreniyor, kendini geliştirebiliyor ve talebeler yetiştirebiliyorsa bizler yaşadığımız dönemin bütün imkanlarına rağmen neden kendimizi zorlamıyoruz?

Ulaşmış olduğum bilgiler Hoca’mızın ne kadar değerli olduğunu ve kaleme alınması gerektiğini göstermektedir. Yalnız benim yazmış olduklarım sadece bir kısmıdır. Yapmış olduğum araştırmalar sadece bir yarışma ile sınırlı kalmayacak, ilerliyen hayatımda da devam edecektir.

10 BİBLİYOGRAFYA: -Mustafa Çınar Hoca Efendi

-Abdülkadir Taşan Hoca Efendi -Hüseyin Şen (Ahırlıda ikamet etmektedir) -Hayrullah Uçar Hoca Efendi -www.konyanınalimlerivehocaları.konyacami.com/yalvacli-omer-vehbi-efendi -www.konyanınalimlerivehocaları.konyacami.com/Sivaslı-ali-kemali-efendi -http://www.merhabahaber.com/d/file/12-11-04-04-2012.pdf -http://www.merhabahaber.com/ahirli8217nin-ilim-adami-tevfik-bilge-kor-hoca-unutulmadi37265h.htm

11