XXI Haziran 2013

Page 14

Formüle Edilemeyen Kültür

HAZİRAN 2013 - XXI 12

güncel

TUNA OFİS'İN DÜZENLEDİĞİ 'HIZ VE DEĞİŞİM ÇAĞINDA MİMARİDE ESNEKLİK VE ÖTESİ' BAŞLIKLI ETKİNLİĞİN KATILIMCILARI ÜNAL KARAMUK VE JEANETTE KUO İLE KONU PARALELİNDE SOHBET ETTİK.

Beste Sabır: Konuşmanızda da bahsettiğiniz gibi esneklik sıklıkla konuşulan bir konu. Fakat bazen sürdürülebilirlik, esneklik gibi konular sadece bir etiket olarak kullanılıyor. Esnekliği nasıl algılıyorsunuz? Projeleriniz paralelinde lokal, kültürel değerlerle nasıl ilişkilendiriyorsunuz? Ünal Karamuk: Belirli bir kültürle belirli bir ilişki kurmak istiyorsanız, o çevreyi çok iyi analiz etmeniz gerekiyor. Bu yüzden formüllerle, keskin kurallarla ilerlenemeyeceğini düşünüyoruz. Bir bölgede yapılanı bir başka bölgeye uygulamak çok sağlıksız. Jeanette Kuo: Kültür mekandan mekana değişiyor ve bunu anlamak, analiz etmek çok önemli. Mesela İsviçre'de evler; iki oda, bir salon, bir yemek odası şeklinde işlevlerine göre ayrılıp isimlendiriliyor. Fakat Almanya'da

bu böyle değil, sadece oda sayısı kullanılıyor, odalar işlevleriyle paralel olarak isimlendirilmiyor. Ve nasıl istenirse o şekilde kullanılıyor. Bu belki basit ama önemli bir örnek. İnsanların mekanları nasıl algılayıp kullandığını, kültürler arası değişen noktaları anlamamıza yardımcı oluyor. bs: İnsanların mekan algıları da zamanla değişim gösteriyor. Ama bu ancak belirli köklü değişimlerle, gereksinimlerle gerçekleşiyor sanırım. Sizce mimarlık ve tasarım, insanların mekan algısını ve mekansal alışkanlıklarını değiştirebilir mi? jk: Aslında bu, tarihi ve gelenekleri unuttuğumuz, keskin bir değişim şeklinde gerçekleşmemeli. Önemli olan ihtiyaçlar karşısında neler sunabildiğimiz. Yani kültürle, gereksinimlerle bağlantısı olmayan bir

tasarımı bir bölgeye uygulamak bir dayatma olacaktır. Kültürü, mekansal algıyı zorla değiştirebileceğimizi sanmıyorum. Bence güncel ihtiyaçlar anlaşılmalı ve tasarımla dengeli bir ilişki kurulmalı. Bir örnek verecek olursam; Japonya'da insanların ışığı ve ışık kullanımını algılayışları batı kültürlerinden çok farklı. Batı kültürleri bol güneşli, aydınlık mekanların hayalini kurup bu şekilde tasarlarken Japonya'da çoğu mekan hatta kamusal mekanlarda çok az aydınlatma kullanılır. Dışarıdan görünmek istemezler, bir tür mahremiyet bu duruma sebep olur. Mesela bu örnekte, orada tamamiyle alışkanlıklardan ve kültürden kopuk bir kullanım dayattığımızda, sağlıklı olmayacaktır. bs: Bu durum formun değil işlevin paralelinde tasarımı getiriyor.

jk: Ya da insanlar birbiriyle nasıl ilişki kurar, mekanlarla nasıl ilişki kurar, bunlar üzerine yapılan gözlemlerle yapılan tasarımı. ük: Bunu bir sistem yaklaşımı olarak adlandırıyoruz. Örneğin konut projelerinde onları sistemlerin parçaları olarak görüyoruz. Bu parçaların her birini, içinde belirli büyüklükte mekan barındırması gereken birimler değil de, kişisel birimler olarak yorumluyoruz. Bu tür sistemsel bir yaklaşımın, kullanıcılarla bağ kurmak, ihtiyaçları anlamak bakımından iyi bir yol olduğunu düşünüyoruz. bs: İsviçre'de tasarladığınız anaokulu projenizden ve tasarım süreci boyunca esneklikle kurduğunuz bağdan bahsedelim isterim. ük: Şu anda inşaatı devam eden


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.