Printed'17

Page 1

r r iii PPP r nttteee n n d d d 111 777




r r iii PPP r nttteee n n d 111 777 d d


PRINTED’17

“The Multiplier Effect” 5 Mayıs May - 10 Haziran June 2017 eser seçkisi | selected by Eda Kehale Argün


Hamit Hamutcu hamit.hamutcu@mixerarts.com KURUCU I FOUNDER

Bengü Gün bengu.gun@mixerarts.com DİREKTÖR I DIRECTOR

Hazal Altun hazal.altun@mixerarts.com İLETİŞİM VE PROJE YÖNETİCİSİ | COMMUNICATIONS AND PROJECT MANAGER

Eda Oslu eda.oslu@mixerarts.com SANAT DANIŞMANI | ART CONSULTANT

Emrah Çoban emrah@mixerarts.com GALERİ ASİSTANI | GALLERY ASSISTANT

Ahmet Can Koç, Ayşegül Altunay, Elif Yılmaz Emira Uğun, Dilara Çetin, Onur Öztürk STAJYERLER | INTERNS

Eda Kehale Argün ESER SEÇKİSİ | SELECTED BY

Mert Gümren GRAFİK TASARIM | GRAPHIC DESIGN

Basım Yeri

Seçil Ofset

100. Yıl Mahallesi, 100. Yıl Mahallesi Massit Matbaacılar No:77, Site Sk., 34218 Bağcılar/İstanbul Birinci Basım: Nisan 2017, 1000 adet

sıraselviler cad. no:35, 2. bodrum kat, beyoğlu istanbul www.mixerarts.com

katkılarıyla


Abidin Dino

Murat Balcı

Ahmet Sarı

Murat Germen

Ayça Telgeren

Nazif Topçuoğlu

Ayşe Gül Süter

Ömer Uluç

Burhan Doğançay

Özge Enginöz

Canan

Rasim Aksan

Canan Tolon

Seçkin Pirim

Cemil Batur Gökçeer

Sena

Çağlar Kanzık

Siavash Kheirkhah

Elif Özen

Sinan Demirtaş

Ferruh Başağa

Tiraje Dikmen

Gülsün Karamustafa

Volkan Aslan

Güneş Bulut Yılmaz

Yasemin Özcan

Hale Güngör Oppenheimer

Yaşam Şaşmazer

Hera Büyüktaşçıyan

Yuşa Yalçıntaş

Hasan Özgür Top Huo Rf İnci Eviner Kerem Ozan Bayraktar Larissa Araz



Mixer’in kuruluşundan sonra yaptığımız en önemli girişimlerden biri limitli edisyon baskı işler sunan Mixer Editions’ı hayata geçirmek oldu. Dünyada sanatın en hızlı gelişen alanlarından biri olan edisyonlu işler Türkiye’de son zamanlarda ilgi görmeye başladı. Mixer Editions bu konudaki en geniş seçkiyi sunarken Mixer’in sanatı daha ulaşılır hale getirme misyonunu da doğrudan destekliyor. Ayrıca sanatçılara da yeni sanatseverlerle buluşma ve yeni teknikler deneme imkanı veriyor. Bu sene üçüncüsü düzenlenen Printed, ilk iki senesinde Türkiye ve dünyadan bir çok sanatçının edisyonlu işlerini ilk defa sanat izleyicisiyle buluşturdu. Aralarında Marc Quinn, Takashi Murakami gibi isimlerin yanısıra Mixer’in genç sanatçılarının da işleri yer aldı. Printed 17 bir galerinin duvarlarında bir araya geldiğine zor inanılacak bir seçkiyle karşınıza çıkıyor, sanatçı listesini görünce siz de hak vereceksiniz. Bu zor işi başarıp Türk sanat dünyasının son 30 yılından çok etkileyici, kişisel bir kesit sunan Eda Kehale Argün’e çok teşekkür ederiz. Serginin yanısıra konuşma ve atölyeler de içeren Printed’ın hep birlikte tadını çıkartmak üzere. Hamit Hamutcu

One of the most important projects we have developed after establishing Mixer is definitely our limited edition portfolio: Mixer Editions. Although it is one of the fastest growing areas within contemporary art globally, wide-spread adoption of editions in Turkey is fairly recent. Mixer Editions presents the largest selection of limited edition works in Turkey and directly supports Mixer’s mission of making art more accessible. It also gives an opportunity to artists to connect with a broader audience and try new techniques. Printed presented a wide variety of prints in its first two years, with an artist roster ranging from Marc Quinn and Takashi Murakami to emerging Turkish artists. Following in this tradition, Printed 17 brings together a selection that would be hard to imagine on a single gallery’s walls. I think you will agree when you see the list of artists and artworks. We give our sincere thanks to Eda Kehale Argün, who amazingly delivered on this seemingly impossible task by providing a personal and impressive cross section of Turkish art over the last 30 years. Printed 17 provides a well-rounded experience by offering talks and workshops in addition to the exhibition. Let’s all enjoy this together. Hamit Hamutcu



Sanatı özel kılan, yaratma anının sihridir. Bu anın meyvesi olarak ortaya çıkan sanat eseri, onun somutlaşmış halidir. Edisyon kavramı, işte bu sihirli anın çoğalmasına, böylelikle de paylaşılabilmesine olanak sağlar. Sergiye adını veren ‘The Multiplier Effect’, yani ‘Çarpan Etkisi’ bu olasılığa gönderme yapıyor. Edisyonlu işler sayesinde bu özel an, kendinden ödün vermeden çoğalarak daha geniş bir izleyici kitlesine dokunma fırsatı buluyor. Bu çarpan etkisinin gücünü ve yarattığı zenginliği izleyiciyle paylaşabilmek amacıyla, Mixer Printed serisinin üçüncü edisyonu ‘The Multiplier Effect’te Türk sanatında 30 seneye yayılan geniş bir seçkiyi, pek çok farklı malzeme ve teknikle üretilmiş eserle paylaştık. Sonuçta, modern ustalardan genç yeteneklere kadar uzanan, nüanslarla dolu bir hikaye ortaya çıktı. Bu hikayenin, dokunduğu benliklerle zenginleşeceğini ümit ediyoruz. Bu süreçte bana güvenip galerilerinin duvarlarını teslim eden Mixer’e ve eserlerini emanet eden, bu serginin ortaya çıkmasını sağlayan, fikirleri ve yaratıcılıklarıyla sergiye pek çok katman ekleyen tüm sanatçılara içten teşekkürlerimle...

What makes art extraordinary is the magic of the moment of creation. The work of art, which is the fruit this moment bears, is also its materialized form. The concept of editions enables this magical moment to multiply, thereby making it possible to share it. The exhibition’s name, ‘The Multiplier Effect’, alludes to this prospect. Thanks to editioned art, this special moment finds the opportunity to touch a larger audience without compromising its essence. In ‘The Multiplier Effect’, the third edition of Mixer’s Printed series, we have attempted to share the power and enrichment enabled by this impact in a selection that comprises 30 years of Turkish art and an extensive range of different materials. The result was a story full of nuances that led from modern masters to young talent. Our hope is that this story gets further enriched as it is shared with others it touches. To conclude, I would like to thank Mixer, who trusted me with the walls of their gallery. I am also most grateful to all the artists who contributed to this exhibition, and who added many layers to it with their ideas and creativity.

Eda Kehale Argün

Eda Kehale Argün


Abidin Dino

MIXER

12

abidin dino esrarkeĹ&#x;ler (1998) ipek baskÄą silk print 50x35 cm ed. 100


PRINTED’17

13


Ahmet Sarı

MIXER

14

ahmet sarı kadılar (2016) litografi lithography 53x78 cm ed. 12


Ayça Telgeren

PRINTED’17

15

ayça telgeren park duvar kağıdı üzerine dijital baskı digital print on wallpaper değişken boyutlar variable sizes ed. 10 + 1 AP


Ayşe Gül Süter

MIXER

16

ayşe gül süter botanical reflection (2017) ışık yerleştirmesi light installation 40x40 cm ed. 1+1 AP


Burhan Doğançay

PRINTED’17

17

burhan doğançay isimsiz untitled (2000) litografi lithography 79x53 cm ed. 100


CANAN

MIXER

18

CANAN şeffaf karakol 15 transparent police station 15 (1998) kağıt üzerine gravür engraving 19x23 cm unique edition


Canan Tolon

PRINTED’17

19

canan tolon isimsiz untitled (1998) ipek baskı silkscreen 37x37 cm ed. 100


Cemil Batur Gökçeer MIXER

20

cemil batur gökçeer cave albino isimsiz 28 untitled 28 arşivsel pigment baskı archival pigment print 8x10 cm ed. 10


PRINTED’17

21


Çağlar Kanzık

çağlar kanzık lacivert zentai kostümü giymiş figür (2017) inkjet print 110x140 cm ed. 3+2 AP


Elif Özen

PRINTED’17

23

elif özen isimsiz untitled (2017) kağıt üzerine bromoil bromoil on paper 20x20 cm ed. 3+1 AP


Ferruh Başağa

MIXER

24

ferruh başağa sarı kompozisyon (2001) litografi lithography 81x65 cm ed. 30


Gülsün Karamustafa

PRINTED’17

25

gülsün karamustafa zamanlar olduğu gibi, renklendirilmiş zamanlar time as it was, time in colour (1994) 6 adet renkli, 6 adet siyah beyaz baskı 6 colored and 6 black & white prints 49x70 cm (her biri each) ed. 150+1 AP


Güneş Bulut Yılmaz

MIXER

26

güneş bulut yılmaz isimsiz (2017) fine art baskı fine art print 40x30 cm ed. 4


PRINTED’17

27


Hale Güngör Oppenheimer

MIXER

28

hale güngör oppenheimer through windows (2016) hahnemühle fine art kağıdı üzerine giclée baskı giclée print on hahnemühle paper sol left: 30x40 cm, sağ right: 29.7x21 cm ed. 30



Hasan Özgür Top

MIXER

30

hasan özgür top renk kataloğu color catalogue (2016) c-print on aluminum alüminyum üzerine c-print 28x21 cm, her biri each ed. 3+1 AP


PRINTED’17

31


Huo Rf

MIXER

32

huo Rf 10 katlı bir apartman a ten-floor apartment (2017) linol baskı linocut 70x50 cm ed. 13+2 AP


Hera Büyüktaşçıyan

PRINTED’17

33

hera büyütaşçıyan isimsiz untitled (2016) litografi litography 47.5x58.5 cm ed. 36


İnci Eviner

MIXER

34

inci eviner yeni vatandaş new citizen (2009) ipek baskı silkscreen 70x50 cm ed. 35



Abidin Dino Yeditepe’nin koltuk altı gibi yerleri sıcaktı. Esrarkeşler sıcağı sevdiği için oralarda otururlar tekke kurarlardı; bir zamanlar bu böyle idi. Esrarkeşler, kıllı yosunlu bahçelerde ufuklara şüpheli bakıp nefes çektikçe dağlar gibi öksürürlerdi. Esrarkeşler, kıllı yosunlu bahçelerde halka olup yakına uzağa tükürürdü.

MIXER

36

Abidin Dino was interested in everything that was alive, skillfully capturing images with his brush, pencil and camera. His source of inspiration was Istanbul, as he used the unique power of his line to render the streets of Istanbul. The text below is taken from his unpublished book ‘Yedi Tepe’, that is not translated into English.1

Ahmet Sarı

Keykavus’un Kabusname adlı düzen ve ahlak değerlerine atıfta bulunan kitabından esinlenerek, 100 yılı aşkın süredir emperyalist güçlerin mezhepsel ayrımcılığa 1 Yeditepe, Abidin Dino’nun neşredilmemiş Yedi Tepe isimli kitabından 2. Yazı, Servetifünun, No: 2261-576, sf 68, İstanbul

dayalı yaptıkları gizli antlaşmanın Ortadoğu coğrafyasında yarattığı tahribata, güç ve göç kavramına farkındalık yaratmaktadır. Ahmet Sarı draws inspiration from the book Qabus Nama (translated to mean “Nightmare”, written by Keikavus. His work refers to the order and moral values in the Middle East region, and creates awareness about notions like regional destruction, dominance and migration caused by the classified pacts of sectarian discrimination provoked by imperialist powers over the course of more than 100 years.

Ayça Telgeren Üretimini bir laboratuvar süreci olarak tanımlayan Ayça Telgeren’in pratiği yapıcı düşünce ve hayal gücüne dayanıyor. Bilindik; zaman, mekan ve biçim algısının dışında, düşsel bir atmosferin tanımsız kahramanlarını kurgulayan sanatçının çabası, yaşam ile kasıtsız ve içten bir etkileşim kurmak. Bu etkileşimin en önemli halkalarından birinin de üretim süreci olduğunu düşünen sanatçı dokunabildiği her türlü malzemeye kendini aktarıyor. Sergi için özel olarak ürettiği ‘Park’ isimli duvar kağıdı çalışması hakkında; “Yüksek kaldırımdan inerken solda ıskartaya çıkmış ahşap mühür gövdelerini bulmakla başladı her şey. Sonra kendi figürlerimi keserek bunlara yerleştirdim. Zamanla yanına biçimler geldi. Her biri


tekrar edilebilir bir şablona dönüşse de her yineleme birbirinden farklı lekelerle oluşuyordu. Bu durum, hep içinde yürüdüğüm, zıpladığım oyunun bir parçası oldu. Printed ‘17 “The Multiplier Effect” sergisi için duvar kağıdı yapmaya karar verdiğimde öncelikle bir alan tanımladım, sonrasında bu alanın akış içinde bir parka dönüştüğünü gördüm. Geçmişe ait güzel anılarımızın biriktiği ve gelecekte yenilerinin olması için açık alanların bırakıldığı bir park...”

Telgeren tells the story of her wallpaper work “Park” which is specifically created for this exhibition: “It all began when I found obsolete wooden seal stamps as I was walking down the street. After that, I cut my own figures and placed them on the stamps. Then, shapes came along. Even though each of them turned into a repeatable template, each repetition was formed with different stains. That became a part of the game that I always jumped into and walked through. When I decided to make a wallpaper for Printed ‘17 “The Multiplier Effect” exhibition, I first defined an area, then I saw that area turned into a park within the flow. A park which collects our good memories from the past and where open spaces are left to create new ones in the future.”

Multimedya ve yerleştirme sanatçısı Ayşe Gül Süter, geleneksel teknikleri ve yeni medya teknolojilerini birleştirerek üretimlerini gerçekleştirmektedir. Bitkilerin form ve olağanüstü renkleri “Rainbow” serisinin çıkış noktasıdır. Işığın camların üzerinde kırılması ve yansımasıyla oluşan işler, ışığın başlı başına bir medyum olarak güzelliğine dikkat çekmektedir. Ayşe Gül Süter is a multi-media and installation artist who is integrating traditional art-making techniques with new media technologies. The luscious colors and forms from the botanic world is the main inspiration for the “Rainbow” series. By refracting and reflecting the light onto a glass surface and its surroundings, she heightens awareness of the unimaginable beauty of the light in itself.

Burhan Doğançay Burhan Doğançay esas olarak kent duvarlarına duyduğu hayranlıktan türeyen işleriyle tanınır. Hemen hemen elli yıla uzanan bir dönemde yüzden fazla ülkeye yaptığı seyahatlerden ilham alan bu zihin meşguliyeti, sürekli olarak resimlere, grafik sanatlara, Aubusson duvar halılarına, heykellere ve fotoğraflara

PRINTED’17

Describing her production as a laboratory process, Ayça Telgeren’s practice is based on constructive thinking and imagination. By creating anonymous characters of a dreamlike world, the artist aims to establish an unpremeditated and genuine interaction with life beyond a usual perception of time, space and form. The production process being one of the most indispensable parts of this interaction, Telgeren expresses herself with all kinds of material.

Ayşe Gül Süter

37


dönüştü. Kent duvarlarının Doğançay için özel bir anlamı var: Bunlar zamanın akışının belgeleridirler, sosyal, siyasal ve ekonomik değişimi yansıtırlar, aynı zamanda doğa güçlerinin saldırılarına ve insanların bıraktıkları izlere tanıklık ederler. Doğançay’a göre, kent duvarlarını insan deneyiminin anıtları yapan ve kendi eserlerini zamanımızın bir arşivi haline getiren şey de budur.

MIXER

38

Burhan Doğançay is primarily known for a body of work that grew out of his fascination with urban walls. Spanning a period of almost fifty years, this preoccupation was inspired by his travels to more than 100 countries and has been consistently translated into paintings, graphics, Aubusson tapestries, sculptures and photographs. Urban walls have a special meaning for Doğançay: they serve as a testament to the passage of time, reflecting social, political and economic change. They also bear witness to the assault of the elements and to the markings left by people. This, according to Doğançay, is what makes urban walls monuments to the human experience and his oeuvre an archive of our time.

CANAN “Dört gün gözaltına alınmıştım. Bu beni çok etkilemişti. O sırada Manisa’daki çocukların mahkemeleri ve onlara yapılan işkenceler söz konusuydu. Bunun üzerine yaptım. Şeffaf Karakol’da bir şiddet söz konusuydu. Giyinik ve çıplak figürler vardı. İkisi karşıt figürleri oluşturuyordu: Egemen

güçler ve ezilenler. Karakoldaki şiddet, aslında içimizdeki şiddet. Toplumda kuralların oluşmasını ve devam etmesini sağlayanlar da biziz. O yüzden, o şiddeti göstermek çok önemliydi.”2 “I was detained for four days. It was very influential to me. At that time the children of Manisa and the tortures made to them were mentioned. I did it on it. There was violence in the Transparent Police Station. There were dressed and naked figures. The two were opposing figures: dominant forces and oppressed. Violence in the flesh, actually violence within us. We are the ones who make and continue the rules in society. So it was very important to show the violence. “ Ayşegül Sönmez, Sanatatak, 24.01.16. In 1998, the president of Turkey proclaimed that all police stations would become transparent. The work Transparent Police Station, claims that the violence that the power designates is a well-known but an unseen situation. There is no need for the stations to be transparent. Everything is so clear. This work is dedicated to the Students of Manisa, who were arrested because of the graffiti they painted, and who were put through a harsh sexual, physical, psychological torment.

Canan Tolon Canan Tolon başlıca “yokluğun manzaraları” ile ilgilenir. Resimleri, hayal gücü, zaman ve bellek gibi katmanların 2 Ayşegül Sönmez, Sanatatak, 24.01.16, “Canan yıllardır tek bir performans yapıyor”


süzgecinden geçerek mekanın kavramsallaştırılmasını konu alır. İlk bakışta yağlı boyayı pürüzsüz yüzeylerden kazıyan ve kesen, tekrarlanan hareketlerden oluşan tekniği, resimleri basitçe geometrik soyutlama olarak sunsa da, ısrarcı bir bakış anlık kent manzaralarını ve olay-mekan fotoğraflarına benzeyen düzensiz yayılan yapıları keşfeder.

Cemil Batur Gökçeer “Mağara Albino” turizme uygun hale getirilmiş bir mağarada yaşadığım bir tecrübeden ilham alıyor. ‘Mağara’nın yoğunluğu ve derinliği ile, onun en küçük deliğine kadar sızan ışıklar, müzik ve turistler arasında geçen bu olay bir yandan absürt bir diğer yandan mağarayla aramda yaşadığım şeyi yeni bir düzleme taşıyor. Mağara Albino serisi; deniz kenarında, şehir merkezinde, bedende ve fotoğraf negatifi üzerinde benzer bir sürtüşmenin tekrar canlandırılmasından meydana geliyor. “Cave Albino is inspired by my

Çağlar Kanzık Çağlar Kanzık’ın Zentai çalışmaları yakın zamanda popülerlik kazanan Japon “Zentai” fetiş kültürü üzerine çok katmanlı -estetik, toplumsal, kültürel ve psikolojik- bir deneme niteliğinde. Zentai, uygulayıcılarının, baştan ayağa tüm vücudu kaplayan likralı, renkli, dar tulum kostümler giyerek sosyalleştiği bir akım. Japonya’da doğmuş olan ancak bugün tüm dünyada takipçileri bulunan bu trend, kitlelerden sıyrılmanın, görünümlerin ötesindeki varoluşu ifade etmenin ve kısacası özgürleşmenin bir yolu olarak görülüyor. Anonimleşerek özgürleşen Zentai uygulayıcıları için nefessizlik ve körlük dahi, kaçındıkları kimlik ve dış görünümlerden daha kısıtlayıcı değil. İki sene önce Japonya’da erotik ürünler satan bir mağazada ilk kez bir Zentai kostümüne rastlayan Kanzık, bu akımın gizemini çözmek amacıyla kostümü giydirdiği modelleri fotoğraflamaya, daha

PRINTED’17

Canan Tolon is primarily interested in “landscapes of absence”. Her paintings explore the conceptualization of space filtered through multiple dimensions, including imagination, memory and time. Though her technique of repetitious gestures that scrape and slice oil paint across slick surfaces may initially present as pure geometric abstraction, a longer gaze will uncover transient urban scenes and sprawling constructions resembling photographs of places and events.

experience in a cave adapted for tourism purposes. The intensity and depth of the cave, the light that leaks in through the smallest holes, music and the interaction between the tourists was absurd on the one hand, but on the other it also brought with it a new level of experience between me and the cave. “Cave Albino” series occurs by reanimation of a friction, similar to what happens on the coast, in the city center, on the body and on the negative of a photograph.”

39


sonra da bu “plastikleşen” bedenleri dijital ortamda kesip biçerek eklemlemeye, dönüştürmeye başladı. Bedenlerini canlı ve renkli birer imaja dönüştürerek yeniden yapılandıran (plastikleştiren) Zentai’cıların çabasını, imajın estetik imkanlarını kullanarak anlamaya yöneldi. İkinci bir deri gibi ardına saklandıkları renkli kostümleri içindeki Zentai’cıların amacı ne olabilirdi? Kostümlerine seçtikleri renkler dışında kendilerine dair hiç bir ipucunu açık etmeyen Zentai’cılar, nasıl bir varoluşun peşindeydiler?3

MIXER

40

Çağlar Kanzık’s Zentai works are about the contemporary Japanese fetish culture ‘’Zentai’’ can be construed as a multilayered-aesthetical, social, cultural and psychological-dissertation. Zentai is a movement whose practitioners wear colored and tight lycra costumes from top to toe. Zentai emerged in Japan, but now has followers all over the world. This movement seems like a way of elution from masses, an alternative expression of existence - in short, a way of liberation. For the practitioners of Zentai, not even breathlessness and blindness are more restrictive than their identity and appearance, which they avoid. Kanzık encountered Zentai costumes for the first time 2 years ago, in Japan. He started to photograph models with costumes, and then shaped the synthetical bodies in a digital platform in order to solve the mystery of movement. He tries to understand people who are into Zentai through images of aesthetic opportunity. What is the purpose of people who are into Zentai in wearing colored latex costumes, as if hiding under a second skin? What kind of existence do they search for? 3 Nazlı Gürlek tarafından kaleme alınmıştır.

Elif Özen Yaşam alanlarımızı bir bütün olarak düşündüğümüzde her anımızı geniş bir mekan kaplar. Bu mekanlar nesnel olduğu kadar özneldir. Onun görünmeyen varlığı tüm gerçekliklerimizi ve gerçek olmayanları oluşturur. Bu durum dünya düzeninde kaybolmuş karanlık bir estetiğe ve her anlamda sessiz boşluklara özlem duyar. Bu bakış açısı viskeral'e neden olan kentsel boşlukları kabul edilmesi gereken mekanları ve sebep olduğu kaygı, korku, yabancılaşma gibi kavramlarla yüzleşilmesi gereken ruh halleridir. Kaygı yok mudur ya da aslında hiçbir şey midir? When we consider our living spaces as a whole, we see that all our moments are encompassed by huge spaces. These places are as subjective as they are objective. The invisible existence of this subject determines all our realities and also “untruths” – those things which are far from reality. This situation longs for a dark aesthetic and silent gaps that are lost in the world order. It relates to the visceral moods that must be confronted, such as anxiety, fear and alienation. Does anxiety not exist, or is it actually nothing?


Ferruh Başağa

Ferruh Başağa, is one of the prominent names of abstract art in Turkey. After his work ‘Love’ is awarded with the first prize on the 10th State Culture and Arts Exhibition, he lead the acceptance of abstract art in the Turkish art scene. His interest on geometry started in 1980. He is famous with his quote ‘Geometry is a problem, I went out of the question and searched for the aesthetics of it’.

Gülsün Karamustafa ‘1994’ün Ocak ayında, Kronografya adı altında bir enstalasyon sergiledim. Projenin ana malzemesini altmış adet, 1950-53 yıllarına ait radyo dergilerinin kapaklarından büyütülerek çekilmiş renkli fotokopiler teşkil ediyor. Artık son yıllarını

Zamanlar Olduğu Gibi Renklendirilmiş Zamanlar baskı dizisi, bu dergilerin içindeki dünya ile daha yakın bir temas kurabildiğim anda ortaya çıktı. Söz konusu zamanın içinden seçilmiş altı değişik ‘an’ın görüntüsünü bağlamlarından soyutladığımda, onların önce değişime uğramadan baskı dosyasına girmesi ve dizinin Zamanlar Olduğu Gibi bölümünü teşkil etmesi gerektiğine karar verdim. İkinci bölüm Renklendirilmiş Zamanlar ise geleneksek litografi tekniğinin en gelişmiş biçimi olan ofsetin tüm olanakları kullanılarak gerçekleştirildi. Sanatsal müdahalelerle zenginleştirildi., hatta zaman zaman elle yapılmış filmlerin de katkısıyla keyifli bir çalışma sürecinin ürünü olarak ortaya çıktı.’ ‘In January 1994 I did an installation called Chronograhia. The basic material I used in the project consisted of enlarged color photocopies of the covers of 60 radio magazines dating from 1950 to 1953. In these works I was attempting to approach the very middle years of this (the twentieth) century now coming to close with the help of something as concrete, as objective, as a chronograph. But in fact the connection between the material and myself had quite another dimension. Every

PRINTED’17

Ferruh Başağa, Türkiye’de soyut resim denildiği zaman akla ilk gelen isimlerdendir. 1949 yılında ‘Aşk’ adlı yapıtı 10. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde birincilik ödülü alarak, Türk sanat tarihinde soyut resmin kabulünün öncüsü olmuştur. 1980 yılında geometri ile ilgilenmeye başlar. ”Geometri bir problemdir, ben problem dışına çıkarak geometrinin estetiğini aradım.’ sözü ünlüdür.

yaşamakta olduğumuz yüzyılın tam ortasına, bir kronografın nesnel tavrını taşıyarak yaklaşmaya çalışıyordum bu işimde. Oysa malzememle aramda başka boyutta bir bağlantı daha vardı. Bu dergilerin her biri gazeteci-radyocu babam Hikmet Münir Ebcioğlu’nun birer yazısını içeriyor, sayfalarda yer alan radyo sanatçılarına ait tanıdık yüzlerin fotoğrafları, onların yaşadıkları zamanın davranış biçimlerini yansıtan oturuş, duruşu, el, kol hareketleri, jest ve mimikleri benim ilk çocukluk belleğimi oluşturuyordu.

41


issue of the magazine I used contained the writings of my father, Hikmet Münir Ebcioğlu, who was a news reporter and a commentator on the world of radio. Every issue contained the familiar faces of the radio artists I know, and was filled with all the little things that bring back the time in which they lived: the way they sat or stood, the way they held their arms, their gestures and expressions, all the things that were such a big part of my early childhood memories.

MIXER

42

The series of prints emerged when I was able to summon up the courage to draw closer to the world of the magazines. When I extracted from their contexts the pictures of six different ‘moments’ from the time, I decided that these must first become part of a printed dossier which remained unaltered in a way. I decided that they should constitute a section titled Time As It Was. In a second section titled Time in Color, I made full use of the most advanced form of traditional lithography – offset printing – enhancing it with some artistic interventions. At times I even used handdrawn film, and all of these things added to the special pleasure I got from this work.’

Güneş Bulut Yılmaz Güneş, boşluğa yerleştirilmiş tamamlanmamış insan figürü imgeleriyle bilinç akışını görsel olarak gözler önüne seriyor. İnsan figürlerinin tamamlanmamış olması, bir çekingenlik hissi uyandırıyor. Arkası dönük iki insan figürü için de, sanatçı

cinsiyet ikiliğinden çok bir melezleşmeye odaklanmış gibi. Ayrıca bu imajlar özgürleşmeye giden bir dönüşümü simgeliyorlar. Güneş visualizes the flow in her conscious through human head-like images located in an empty space. This incomplete images transfer an uncanny feeling to the audience. The duality of the images do not represent the duality of gender but is representing hybridisation. They also represent a transformation through emancipation.

Hale Güngör Oppenheimer İşlerinde domestisite ve sınırları belirsiz olan alanları ele alan Hale Güngör Oppenheimer, edisyonları üretilmiş üç boyutlu kolajlarında hem teknik, hem kavramsal olarak arada kalmışlık üzerine kafa yorar. İç ve dış mekanlar arasındaki çizgilerin bulanıklaştığı ve diyaloğun absürtleştiği bu işler bir çığ sonrası yerinden olmuş kaya, eve ait objeler ve domestik objeleri yeniden konumlandırır. In her works, Hale Güngör Oppenheimer addresses domesticity and areas with uncertain boundaries, focusing on technical and conceptual intersection in editions of her three-dimensional collages. These works provide a blurred and dialectically absurd line between interior and exterior spaces, repositions a rock, as well as domestic and household objects that were displaced after an avalanche.


Hera Büyüktaşçıyan “İsimsiz”, sanatçının ikonografik serilerine atıfta bulunan, zamanın

“The Pillar” (Sütun), hareketli ve akıcı mekan fikrinin sorgulandığı bir taş baskıdır. Babür mimarisine ait sütun detayı, kökünden koparılmış aynı zamanda da hareket edebilir hale gelmiş olmasına rağmen tekerlekleri sayesinde yer değiştirebilir. Sütunun değişimi, mekanların değişimine ve zamanın devinimine gönderme yapar. “Untitled’’ is a lithography print that makes reference to the artist’s iconographic series, focusing on the notion of unfolding layers of time and the idea of recreating the notion of “space’’. Bricks spilling out of a mythic creature, and an iconographic figure that hides under a canopy made of those bricks, create a narrative on the dialectics of recreation and the power of destruction through time. “The Pillar”, is a lithography print where the idea of mobile fluid spaces is being questioned. A detail from a marble pillar from a piece of Mughal architecture is

Hasan Özgür Top “Renk Kataloğu”, sanatçının farklı görsellerden Photoshop’ta damlalıkla aldığı renklerle oluşturduğu bir renk kataloğudur. Belirlenen renklerin web, CMYK ve RGB değerleri tespit edilir ve baskı teknolojilerinde kullanılan renk kataloglarının formunda tasarlanarak bir araya getirilir. Siyasi çatışmaların sanatın temel plastik ögelerinden biri olan “renk” ile ifade edildiği anlara ve materyallere odaklanan işte, renkler bağlamlarına göre çeşitli alt kategorilerle bir araya getirilir. In his work “Color Catalogue”, the artist created a color catalogue made from colors picked up from different images using Photoshop. Web, CMYK and RGB values of the specified colors are determined and combined in the form of color catalogues being used in printing technologies. Color is one of the basic objects of art, and in this work, which focuses on the moments and materials in which political conflicts are expressed by “color”, colors are brought together in various subcategories according to their contexts.

PRINTED’17

katmanlarının açılması ve “mekan” kavramının yeniden inşası fikirlerine odaklanan taş baskı basımıdır. Tuğlaların içinden döküldüğü efsanevi varlık ve kubbenin altında saklanan bu tuğlaların yarattığı ikonografik figür, yeniden yaratılma diyalektiğini ve zamanın tahrip edici gücünü konu eden bir anlatı yaratır.

torn from its root, yet it has become more mobile due the wheels with which it is being driven. The transformation of the pillar makes reference to the transformation of spaces and the mobility of time.

43


Huo Rf 10 Katlı Bir Apartman'ın her bir katı ismini Huo Rf'nin 1992-2002 yılları arasında hayatına dahil olan kadınlardan almaktadır. Komşuluk ilişkileri, ahbaplıklar ve periyodik tekrar eden günler nasıl birikip bir anı katmanı oluşturuyorsa, çocukluğuna dair bu katman da sanatçının kişisel hafızasıyla bir apartmana dönüşüyor.

MIXER

44

Each floor of a Ten-Floor Apartment building is named after a woman that had an involvement in Huo Rf’s life between 1992 and 2002. Neighborhood relations, friendships and repetitive days all converge to form a layer of memories related to his childhood, and turns into an apartment of these memories.

İnci Eviner Yeni Vatandaş serisi, İnci Eviner’in 2009 yılında misafir sanatçı olarak davet edildiği ve 3ay süreyle kaldığı Musée MAC/VAL, Vitry-sur-Seine sanatçı programı kapsamında ürettiği serigrafi baskılardır. Yeni Vatandaş adlı video enstalasyonun devamı olarak üretilen bu baskılar sanatçının vatandaşlık ve kimlik politikaları kavramı üzerine sorgulamalarını ortaya koyar.

Inci Eviner’s series ‘New Citizen’ includes a collection of her prints which were created during her 3-month visit to an artist residency program upon invitation by the Musee MAC/VAL, Vitry sur- Seine in 2009. These prints, created as followup works of her video installation named ‘New Citizen’, question the concepts of citizenship and identity.

Kerem Ozan Bayraktar Sanatçının çalışmaları, daha önce çiftlik hayvanları ile gerçekleştirdiği serinin farklı bir versiyonudur. O seride aynı ineği farklı türlere ait dokular ile görselleştiren sanatçı, burada da aynı beton mikseri kamyonunun farklı renklerdeki varyasyonlarını oluşturmuştur. Temel olarak endüstriyel üretim mantığına biyolojik çeşitliliğin penceresinden bakmayı; kültürel göstergelerle biyolojik göstergeler arasında bağ kurmayı denemektedir. The artist’s works are a version of a series that he completed with farm animals, where he visualized the same cow with tissues from different animal species. Here, he created a concrete mixer truck with different color variations. Basically, he tries to look at industrial production from the perspective of biological diversity; creating a link between cultural and biological signs.


Larissa Araz Aitlikler rızamızla değil sadece bizimle hareket ederler. Kulağa ayrılabilir gelmelerine rağmen kesinlikle ayrılamazlar. Bizim bir parçamız olmaya başlarlar. Bazen bizi aşağı çekseler de onları daima taşımamız sanki olması gerekendir.

Belongings are not moveable with our consent, however, they simply move with us. Although they are mobile, they cannot leave on their own accord. They become a part of us. It is like we were meant to carry them all along, even though they sometimes drag us down. My father is an Assyrian from Mardin whose family had been through Seyfo. My mother is a Greek Orthodox who grew up in Istanbul, and my grandmother is an Armenian whose family was slaughtered in the 1915 Armenian genocide. In my motherland, I perceive being a minority as the biggest possession that haunts people while they have to carry it with them throughout their lives. In this series, I tried to document the perception of my people as foreigners in their own

Murat Balcı “Kendimi bildim bileli Türkiye’de eğitim, iki siyasi irade arasında gidip gelir; Muhafazakar, dindar ve KemalistMilliyetçi siyasi iradeler. Dolayısıyla eğitim materyalleri, müfredatı ve yönetmelikleri, egemen siyasi iradenin keyfine göre eksiltilerek ya da şişirilerek yeniden hazırlanır. Biri, yeni yorumlardan “Papa Francis” örneğinde olduğu gibi din ve bilim arasında uzlaşı, ahenk oluşturmaya çalışmak yerine, bilimsel gerçekleri dini öğretilere ters düştüğü durumlarda yalanlayan ve hatta “çürütülmüştür”, “bilimsel değildir” gibi iddialarla yok sayan, diğeri ise cumhuriyet ilkeleri ve inkılaplarının ötesinde bir yenilik göremeyen ve beklemeyen, onun yerine “Tek Adam” kurtarıcılığının rüyalarına sığınmayı tercih eden siyasi yaklaşımdır. Ben de öğrenciliğimden öğretmenliğime uzanan süreçte tanık olduğum, maruz kaldığım ve öğrencilerimi maruz bıraktığım çatışma halindeki bu ikili değer sistemine ilişkin “sahte buluntu” bir matbu nesne ürettim.” “Ever since I could remember, two political views have dominated in Turkey, namely conservative religious and Kemalist-nationalist. Therefore, education materials, syllabus and regulations are

PRINTED’17

Babam Seyfo’yu yaşamış Mardinli bir Süryani, annem İstanbul’da yetişmiş bir Yunan Ortodoks ve anneannem ise ailesi 1915’teki soykırımda katledilmiş bir Ermeni. Topraklarımda, azınlık olmayı insanların hayatları boyunca taşımak zorunda oldukları en büyük sahiplik olarak algılıyorum. Bu seride, kendi halkımın bir “yabancı” olarak ait olmanın verdiği hissin yanı sıra halkımın kendi ülkesinde yabancı olarak algılanmasını belgelemeye çalıştım.

country, as well as the feeling of belonging to my society as a foreigner – an ‘outsider’ among them.

45


constantly rearranged, being reduced or boosted according to the preference of the ruling political will. Instead of reconciling between religion and science and creating harmony, as in the case of “Pope Francis”, one of these political wills deny scientific facts that conflicts with religious teachings, even to the length of labeling them “refuted” or “not scientific” and the other is only revolved around founding principles and values of the Turkish Republic. Neither can see, nor expect any progress beyond that, but still finds refuge in the “One Man” savior dream. I wanted to produce a fake found object on this dichotomy I have been exposed to and experienced throughout my years as both a student and a teacher.” MIXER

46

Murat Germen İnsanlar gün boyunca iktidar alanı olarak kullanıp suistimal ettikleri kenti gece vakti bir kenara iterler, günlük itiş-kakışın yorgunluğunu atmak üzere evlerine çekilirler. Artık sahne şehrindir, karanlık basmıştır ama kent mecazi anlamda ışık saçmaktadır. Aydın bir karanlığı tasvir eden bu fotoğrafların hangi zaman diliminde çekildikleri konusundaki olası muğlaklık, insanın geçiciliğine kentinse zamansızlığına dikkat çekmek üzere amaçlanmıştır. The city, which people use as a place of power and abuse during the day, is pushed aside at night when it calls its people to their homes to rid them of their daily burdens and fatigue. Now the

stage belongs to the city, it is dark, but the city radiates metaphorically. In these photographs, the possible ambiguity of time is aimed to draw attention to the timelessness of the city and to man’s transience.

Nazif Topçuoğlu Fotoğraflarında, solgun ve kimi zaman nostaljik, fakat daima gerilimli bir yanı hissedilen genç kızlar yer alır. Gençlikleri ve alımlı hallerine rağmen, bu genç kadınların hiç biri mutlu görünmez. Günlük uğraşlar gibi gözüken pozlarına tezat bir şekilde ortamda, kızların artık kaybedilmiş olana duydukları özlemi açığa vuran melankolik ve tedirgin edici bir atmosfer mevcuttur. Topçuoğlu’nun eserlerinde genç kadınların objektife direkt bakışları, izleyiciyi şaşırtarak içine düşülen “voyör” durumu sorgulatır. In these photographs, there are girls who are pale and often nostalgic, but always experience tension. Despite their youth and appealing features, none of these girls seem content. In contrast to their mundane poses, there is a melancholic and uneasy air around them, revealing their yearning for that which is lost. In Topçuoğlu’s works, the direct gaze of the women into the camera puzzles the viewer to question his state at Voyeurism.


Ömer Uluç Armalar Ömer Uluç’un 8 Kasım 1985’te Ankara Galeri Nev’de açılan sergisinden derlenmiştir. Özgün boyutlarında 52 desenin tıpkıbasımını içeren édition de luxe kitap, serigrafiyle sadece 100 nüsha çoğaltılmıştır. Her nüsha sanatçı tarafından imzalanmış ve numaralanmıştır.

Coats of Arms (Armalar) is assembled from Ömer Uluç’s exhibition in Ankara at Nev Gallery, opened on 8th of November, 1985. The special edition book contains the reproductions of 52 drawings in their original sizes, silk-screened in only 100 copies. Each copy is signed and numbered by the artist himself. “It is out of question to claim that the given names match perfectly to the marks on the figures, or to look for the contrast of what happened at that time in them. What I am doing is something between a naming game and thinking about my life, those days, before them and after.”

4 Resme Bakan Yazılar, Deniz Artun (ed.), Ankara, 2010, Birinci cilt, s:180-181

“Son dönem çalışmalarımı, doğal ve yapay malzemeleri birlikte kullanarak, nesnelerin yeri ve anlamıyla oynayan farklı ortamlarda ürettiğim kolajlarla birleştiriyorum. Kelimelerle imgeleri buluşturduğum günceler oluşturuyorum. Resim, video ve asamblajlarım bu temeli destekleyen disiplinler. İslerimin ortak özelliği nesnelerin; türlerin sabitliğini bozmaları. Doğal ile yapay nesneleri, kültürel bağlamın dışında, alışılmadık biçimlerde bir araya getirerek onlara farklı açılardan ve daha yakından bakmamızı öneriyorum. Farklı kategorilerdeki nesneler/ imgeler bir araya geldiğinde ortaya çıkan beklenmedik uyum sayesinde, benzerlikler ve farklılıklar hakkındaki ön yargılarımız hafifçe buharlaşıyor. Nesneleri bir araya getirerek aslında onların hali hazırdaki anlam­larıyla arasını açıp, sabitliği bir kez de bu nesneleri/imgeleri cümlelerle bir araya getirdiğimde bozmaya çalışıyorum. Cümleyle imge/nesne arasında bırakılan aralık sayesinde kelimelerle imgeler arasında zihinsel bir titreşim alanı oluşuyor. Kelimelerle imgeler karşılıklı olarak zihinde yankılanıyor; boşluk, etkileşime olanak veriyor.” In my latest artworks, I am combining collages that I generated in different places by using natural and artificial materials, that play with the place and the meaning of the objects. I am creating diaries where I bring together words and images. Drawing, video, and assemblages are the disciplines

PRINTED’17

‘Verilen isimlerin, figürlerin taşıdığı izlere tam uyduğunu söylemek, onlarda o zaman olanların karşıtlığını bulmak söz konusu değil. Yaptığım, bir isim bulma oyunuyla, kendi hayatımı, o günleri, daha önceleri ve sonrasını düşünme arasında bir şey.’ 4

Özge Enginöz

47


that support the baseline. The common trait of my artworks is that objects spoil the stability of species. I suggest looking at natural and artificial objects closely and in different angles, aside from cultural context, by gathering them in unusual shapes.

MIXER

48

By means of the unexpected harmony created when objects/images in different categories are brought together, the prejudice about discrepancy vaporizes. When gathering the objects, in fact, I’m driving a wedge between their current meanings and once more spoiling their stability by combining the objects/images with sentences. With the help of the moment left between the sentence and the object/ image, there occurs a cognitive vibration area between the words and the images. Words and images reecho in the mind and the emptiness enables the interaction.

Rasim Aksan Aksan’ın görsel medyadan seçtiklerinin yanı sıra günlük hayatta dikkatini çeken ve fotoğrafladığı karelerden oluşan binlerce görsellik bir arşivi bulunmaktadır. Aksan’ın insan figürlerini ve topluluklarını kapalı alanlarda resmettiği işleri, kişiler arası ilişkileri nasıl kurduğumuza ve hayatımızdaki sosyo-psikolojik yapıları nasıl geliştirdiğimize dair bir sorgulama niteliğindedir. Teknik becerisi ve hassas işçiliği ile ürettiği figüratif ve hipergerçekçi

tuval çalışmalarında yağlı boyanın yanı sıra akrilik, kaligrafi mürekkebi, ebru boyası ve airbrush tekniğini uygulayan Aksan , kâğıt işlerinde ise kurşun kalem ve akrilik airbrush kullanmaktadır. Galerist’teki 12.12.12 başlıklı son kişisel sergisindeki poster serisinin devamı niteliğinde olan bu eser metal gravür baskı tekniğiyle 33 edisyon olarak hazırlanmıştır. Rasim Aksan possesses a visual media archive that is made up of thousands of images, and which includes photographs he took of everyday events he deemed interesting. His works depict human figures and groups set in interiors. They question our social interactions, the way we form interpersonal relationships, and the way socio-psychological structures are built in life. His figurative and hyperrealist works are produced by his technical skills and fine craftsmanship. Aksan’s works on canvas are created by using oil and acrylic paint alongside calligraphy and marbling ink, with the latter applied by airbrush. His works on paper showcase the additional use of pencils and crayons and acrylic airbrush. The metal engraving prints, replicated in 33 editions, are a follow-up to his poster series from his most recent solo exhibition, 12.12.12 at Galerist.

Seçkin Pirim Seçkin Pirim’in eserleri sayısız katmanlardan oluşur, minimal dili takip eder ve geometrik formların çeşitlemelerini gösterirler. Sanatçının, heykellerinin niteliğini kâğıt ortamına aktarış biçimi


Seçkin Pirim’s works consist of numerous layers, followed by minimalistic language, and display variations of geometric forms. The artist’s way of transferring the qualities of his sculptures to paper works is fascinating. Works on paper are usually two dimensional. Pirim positions them on three-dimensional blocks and cuts them to reveal the forms he desires. Afterwards, the audience can only see the cut out which represents the negative form of the artist’s idea. Nowadays, while the allusions to nature and industry are still visible, the sculptures seem more abstract and self-referential compared to previous ones. Works are no longer a representation of a certain thing and they seem more to follow an inner motivation, which in turn creates an absolute, abstract visual presentation. Its formal character can be described as

both minimal and expressive. Thanks to the artist’s constant way of questioning the possible forms, materials, and aesthetics in the context of art, and incorporating various facets of arts and culture into his works, he can find new possibilities for three dimensional visual presentations which go beyond the limits of conventional sculpture.

SENA Havva ve Adem gravür baskı serisi, ilk “günah”, yılan-elma hikayesi, dişi-erkek semboller, Havva’nın yaratma gücü, Cennet Bahçesi, dişi torso, Adem’in büstleri, kollar, bacaklar gibi başlıklar altında çalıştığım bir gravür serisi plakalarının bir arada ve tek tek oluşturdukları bir kompozisyonlar serisi olarak ortaya çıktı. Compositions created with engraved I created themes and compositions on the Original “sin”, story of apple and snake, female-male symbols, creation power of Eve, Garden of Eden, female torso, Adam’s busts, arms, legs with engraved metal plates individually or as a whole in my works.

PRINTED’17

etkileyicidir. Kâğıt üzerine olan eserler genellikle iki boyutludur. Pirim ise onu üç boyutlu bir bloka oturtarak belirmesini istediği formları keserek çıkartır. Sonrasında izleyici kesilip çıkartılmış olanı görür, ki bu da sanatçının düşüncesinin bir negatif formunu temsil etmektedir. Günümüzde, doğa ve endüstriye göndermeler sürmesine rağmen heykeller öncekilerden daha soyut ve kendilerine gönderme yapar nitelikte gibi görünmektedir. Eserler artık hiçbir şeyin temsili değildir ve içsel bir motivasyonu izliyor gibi görünürler, bu da mutlak, soyut bir görsel ifadeye yol açar. Biçimsel karakteri aynı anda hem minimal hem de anlatımcı olarak tarif edilebilir. Sanatçı, olası formları, malzemeleri, estetikleri sürekli olarak sanatsal anlamda sorgulaması ve kültürle sanatın çeşitli alanlarını işlerine dahil etmesi sayesinde heykelin geleneksel sınırlarının ötesine geçen üç boyutlu görsel ifadeler için yeni olanaklar bulmaktadır.

49


Siavash Kheirkhah

MIXER

50

Karanlık bir oda; ışık içeriye saçılıyor ve film üzerinde iz bırakıyor. Karanlık içeriye saçılıyor ve film ışığı içinde barındırıyor. Fotoğraf çekme mekanizması, ölümdeki devir mekanizmasına benziyor. Farklı nesneler ile süslenmiş odalar, karanlıkta dünyayı içine yutmuş saklıyor; ölüm mekanizması gibi. Oda, birer film gibi dünyanın yansıttığı renkler, şekiller ve hacimleri barındırıyor. Odalar, tarifsiz bir ortam olarak kendi tanımlarını; ışık, renk, koku, sandalye, nesneler veya bir resimden kazanıyor. Sanki bütün objeler giden yada kalan için ağıt yakmakta. Behişt-i Zehra Mezarlığı (Zahara Cenneti) fotoğraf serisi Tahran’ın güneyinde 2009 ve 2011 yılları arasında çekildi. Behişt-i Zehra yaklaşık 534 hektar üzerinde 1,5 milyon mezarın bulunduğu Tahran’ın en büyük mezarlığıdır. Ayetullah Humeyni’nin türbesinin yanı sıra siyasetçiler, Pehlevi ve Kaçar hanedanlarının mezarları ile Behişt-i Zehra Mezarlığı jeopolitik bir öneme sahiptir. Sanatçılar, şairler, sporcular ayrı bölümlerde yer alırken, en büyük bölümlerinden biri İran-Irak savaşının şehitlerine adanmıştır. Aile ve özel mezarlıkların her biri kendine ait bir oda ve dekora sahiptir. Bu şekilde birbirlerinden ayrılırlar. Bu odaların her birinin kendi hikayesi vardır ve ailelerin hayatta kalanları yurt dışındadır. A dark room, the light scatters in and leaves a stain on the film. The light scatters and film, they both preserve the light. The

mechanism of photography resembles the transfer mechanism of death. The rooms decorated with various objects absorb the world in the darkness, like the mechanism of death. The room shelters the colors, shapes and volumes like a film does. The rooms as indescribable environments now have a meaning with the color, light, smell, chairs, objects or a photography. As if all the objects in the room are lamenting for the death person. The photo series entitled Behesht-e Zahra (The Paradise of Zahara) Cemetery were shot between 2009 and 2011. Being located to the south of Tehran, Behesht-e Zahra is the largest public graveyard, measuring about 534 ha, and constitutes 1.5 million graves. Including Ayatollah Khomeini’s Mausoleum, as well as the graves of politicians and royalties of the Pahlavi and Qajar Dynasties, the cemetery has a geopolitical significance. The artists, poets, athletes are interred in separate sections of the graveyard. While, artists, poets, and athletes are displayed in different chambers, the biggest one is dedicated to Iran-Iraq War martyrs. Family and private cemeteries each has its own room and bathroom with unique décor. Each of these chambers has its own story and most of the surviving family members live abroad.


Sinan Demirtaş

Sinan Demirtaş describes the figure as an object that cannot be viewed from a single perspective. On a two dimensional surface, the figure is visible from many different planes (perspectives), both horizontal and vertical. Thus, we observe the figure horizontally and vertically, in a manner questioning its existence while documenting that moment in time. Photography or one photograph cannot capture this moment since then one

Tiraje Dikmen Zamanların Hafızası, sanatçının 1 Mart 1985’te Ankara Galeri Nev’de açılan sergisinden derlenmiştir. 52’si özgün boyutlarında 61 desenin tıpkıbasımını içeren “édition de luxe” kitap, serigrafiyle sadece 100 nüsha çoğaltılmıştır. Her nüsha sanatçı tarafından imzalanmış ve numaralanmıştır. ‘Bir taraftan, biçimlerin heybeti, kutsala yöneliş, sembollerin zenginliği, diğer taraftan, olup bitenlerin bilinci, sevinçleri ve acılarıyla cennet bahçelerinden cehennem kapılarına kadar uzanan, insanlığın yeryüzündeki kaderine keskin bir bakış. Tiraje’nin desenleri işte bu ikili niteliğe sahip; onların çekiciliğini yaratan etkenlerden biri de bu.’ Patrick Waldberg5 “Zamanların Hafızası” is a compilation from the artist’s exhibition at Ankara Nev Gallery on March 1st, 1985. The deluxe edition book contains reproductions of 61 drawings, 52 of them in their original sizes. 5 Resme Bakan Yazılar, Deniz Artun (ed.), Ankara, 2010, Birinci cilt, s:159-160

PRINTED’17

Sinan Demirtaş, tek bir açıdan görülmeyen bedeni betimler. İki boyutlu yüzeyde, figür yatay ve dikey pek çok plandan (açıdan) görünür. Öyle ki figürü gözümüzle yatay ve dikey izler, mekan içindeki varlığını sorgularcasına o anını belgeleriz. Bu bir fotoğraf karesinin yapabileceği bir şey değildir. Bunun için yatayda ve dikeyde pek çok karelenmiş fotoğrafa ihtiyaç vardır. Figürün o anki durumunu detaylarla belgelemek gibidir. İzleyen göz onu her detayda belgeler ve bir araya getirir (oluşturur). Detaylar arasındaki ilişkiyi kurarken yanılsamaları ortadan kaldırır. Figür kendi iç dünyasındayken, bedeni dışarıya çıkma eylemi (yanılsaması) içindedir. Tuval sınırını (mekanını) bize gösterir. Beden tuvale (mekana) dayanmış, üzerine yatmış, ayakta yani temas ediyor, dokunuyor. Yanılsama olmaktan kurtulup, tuvali nesneleştirerek hayat bulma çabası içinde.

would need many squares at horizontal and vertical levels. However, the work documents the situation and the existence of the figure in its details. The edges of the work show us the borders. The body leans against the border (the outer area), lies on it, stands against it thus stays in contact with it. There is the struggle to defeat an existence in misconception, materializing the canvas and getting in, becoming reality.

51


Each copy is signed and numbered by the artist herself.

Yasemin Özcan

“On one hand, the grandeur of shapes, the inclination towards the blessed, the richness of symbols; on the other hand, a strong look at mankind’s fate on earth with joy and sorrow from the garden of Eden to the gates of hell. Tiraje’s drawings hold these dual qualities within them; this is one of the elements that creates their appeal.”

İnsanın mutluluk arayışı, bir dönem Türkiye sinemasının hafızamıza kazıdığı saadet sözcüğü ve çıkmaz fikri arasında nasıl ilişkiler kurabilir? Saadet Çıkmazı Özcan’ın 2016’da ArtSümer’de gerçekleştirdiği aynı adlı kişisel sergisine de referans veriyor.

Volkan Aslan

MIXER

52

Volkan Aslan'ın son zamanlardaki üretimi hem bellekten hem de zamanın esnekliğinin yarattığı izlerden etkilenir. Yarı unutulmuş yarı hatırlanan anılar, sanatçıyı günlük hayatta karşılaştığı ve ona geçmişini anımsatan belirli nesnelere doğru çeker. Aslan bu nesnelerin kendinde yarattığı çağrışımları yeni ve beklenmedik yorumlarla birleştirerek, oyunbaz manipülasyonlarla gerçeküstü yapılar oluşturur. Aslan’s recent practice is influenced by both his recollections, and his impressions of the malleability of our perception of time. These memories, half remembered, half forgotten, draw him to certain objects he comes across in his day-to-day life that recall his past. He playfully manipulates them to form surreal constructions that fuse his personal associations with new and unexpected interpretations.

What sorts of relationships can man’s search for happiness establish between the word “bliss”, which a period of Turkish cinema committed solidly to our memories, and the idea of the dead-end? “Saadet Çıkmazı” also refers to Özcan’s sametitled solo exhibition in 2016 at ArtSümer.

Yaşam Şaşmazer

Yaşam Şaşmazer insan ruhunun karanlık ve aydınlık taraflarını, ana inceleme alanı olarak kullanır. Güncel işlerinde, insan ve doğa arasındaki kendine has ilişkiyi, aksaklıklar ve çelişkilere yoğunlaşarak, gözlemlerini yönlendiren istila, çürüme, harabeler, anma ve hatıraların faniliği gibi temalar üzerinden ele alır. Yaşam Şaşmazer uses the human psyche, with its dark and bright aspects, as her main site of investigation. In her current works, she deals with the specific relationship between mankind and nature, focusing on its contradictions and malfunctions, which lead her observations to the themes of invasion, decay, ruins, remembrance and transience of memories.


Yuşa Yalçıntaş

PRINTED’17

'Matter' sözcüğü İngilizcede madde anlamında kullanılsa da, aslında Latincedeki 'mater' yani 'anne' sözcüğü ile aynı kökenden gelir. Bu animasyon, sanatçının 2016 yılında Pi Artworks İstanbul'da açtığı Causa Sui başlıklı ilk kişisel sergisinin -kavramsal açıdan- kısa bir özeti niteliğindedir. Yapıtta, varoluş, yaradılış (Big Bang) temel geometrik şekiller üzerinden anlatılarak, bu anlatı kare formlar ile tamamlanır. Kare aslında dört sayısının karşılığıdır, aynı zamanda madde dünyasındaki çoğalmayı, kopyalamayı ve üremeyi temsil eder. Ekranda beliren nesne, sanatçının bazı çizimlerinde de görülen, 'kara kutu' dan yola çıkılarak tasarlanmış bir çeşit makinedir. Bu kendi kendine çalışan makinenin üzerindeki iki düğme başlangıcı ve bitişi temsil eder. Makinenin çalışmasıyla birlikte duman açığa çıkar ve radyo frekanslarını hatırlatan parazit sesler duyulur. Bu aslında kaostur. Ekranda beliren iki çocuk ise bu duman aracılığıyla bir çeşit iletişim kurarlar. Parazit seslerin ardından gelen gong ve su sesi, düzeni ve dengeyi temsil eder. En başta oluşan geometrik şekil, videonun sonunda tekrar belirdiğinde, onun aslında birden daha çok olduğu ve katmanlı bir yapıyı temsil ettiği anlaşılır. The word ‘matter’ originates from the same root as the word ‘mater’ in Latin, which means ‘mother’. Conceptually this animation is almost like a summary of the artist’s first solo exhibition Causa Sui that took place at Pi Artworks Istanbul in 2016. The work consists of a narration about existence and creation (The Big

Bang) through the use of basic geometric shapes, and this narration is completed with square forms. A square is equivalent to the number four and therewithal it is a representation of reproduction, replication and proliferation processes in the material world. The object depicted on the screen is a machine designed based upon ‘the black box’, and can also be observed in some other works by the artist. This selffunctioning machine has two buttons on it which represents the beginning and the end. As the machine starts to run, smoke becomes visible and a sound that resembles a radio frequency becomes audible. This is actual chaos. Two children appear on the screen, communicating through the smoke. The sound of gong and water follows the noise and represent order and balance. The geometric shape in the beginning reappears in the end to reveal that it represents a non-singular and multi-layered structure.

53



Kerem Ozan Bayraktar

PRINTED’17

55

kerem ozan bayraktar 10 Beton mikseri kamyonu ve 1 dozer 10 Concrete mixer trucks and a bulldozer (2016) diasec baskÄą diasec print 10x10 cm ed. 10


Larissa Araz

MIXER

56

larissa araz aidiyet serisi belongings series 200 gr hahnemühle mat fibre kağıt üzerine arşivsel pigment baskı Archival pigment print on 200 gr hahnemühle matt fibre paper 40 x 60 cm ed. 10+1 AP



Murat Balcı

MIXER

58

murat balcı sol left: fen bilimleri (2017) sağ right: sosyal bilgiler (2017) 27x19.5 cm dijital baskı digital print ed. 10



Murat Germen

MIXER

60

murat germen Ăźstte above: obscure lucida serisi series 7 altta below: obscure lucida serisi series 1 diasec baskÄą diasec print 40x60 cm ed. 30


Nazif Topçuoğlu

PRINTED’17

61

nazif topçuoğlu waiting for the telephone (2007) c-print c-print 66x50 cm ed. 5


Ömer Uluç

MIXER

62

ömer uluç manzaradan manzaraya (1995) renkli ipek baskı silkscreen 50x35 cm ed. 100


Özge Enginöz

PRINTED’17

63

özge enginöz nazik sapma (2017) fine art baskı fine art print 21x30 cm ed. 10


Rasim Aksan

MIXER

64

rasim aksan isimsiz untitled (2017) serigrafi serigraph 28x20 cm ed.9 + 1 AP


Seçkin Pirim

PRINTED’17

65

seçkin pirim rhino (2017) 42x42x18 cm 500 parça kağıt kesim 500 pieces of cutout paper ed. 20+1AP


SENA

MIXER

66

SENA

SENA gravür 5 etching 5 (2016) el yapımı kağıt üzerine gravür etching on handcraft paper 35x50 cm tek edisyon unique edition

Etching 5 / Gravür 5 Etching on Handcrafted Paper 35 X 50 cm 2016 2.000 TL


Siavash Kheirkhah

PRINTED’17

67

siavash kheirkhah paradise of zahra behest-i zehra (2009-2011) 20x30 cm, diasec ed. 2+1 AP


Sinan DemirtaĹ&#x;

MIXER

68

sinan demirtaĹ&#x; olympos litografi lithography 39.5x83 cm ed. 20


Tiraje Dikmen

PRINTED’17

69

tiraje dikmen zamanların hafızası (1985) ipek baskı silkscreen 55x30 cm ed. 100


Volkan Aslan

MIXER

70

volkan aslan endless (2017) fine art baskÄą fine art print 26x40 cm (her biri each) ed. 5+1 AP


PRINTED’17

71


Yasemin Özcan

MIXER

72

yasemin özcan saadet çıkmazı (2016) arşivsel pigment baskı archival pigment print 40x40 cm ed. 40+1 AP


Yaşam Şaşmazer

PRINTED’17

73

yaşam şaşmazer isimsiz II untitled II (2017) litografi lithography 58x48 cm ed. 32


Yuşa Yaltıntaş

MIXER

74

yuşa yalçıntaş matter (2016) video, cutout technique with pencil drawings 1:06 ed.3


Biyografiler Biographies Abidin Dino

Abidin Dino (b.1913, Istanbul) started drawing and painting at a young age and as a child he lived in Switzerland and France. After his return, Dino continued his education at the American high school Robert College of Istanbul, but dropped out to devote himself to painting and writing. His articles and cartoons were soon being published in newspapers and magazines. He founded the “D Group” at the age 20 and the “Liman Group” at 26. He was invited to Soviet Union to work with Soviet directors at Lenfil Studios as a scenery designer and assistant director. He moved to Paris in 1937 to stay there for two years. There, he worked with Gertrude

Ahmet Sarı Ahmet Sarı (d.1980, Hatay), 2005 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Baskı Sanatları bölümünden mezun oldu. 2003’ten beri Akbank Sanat Baskı Atölyesi direktörlüğünü yapmaktadır. Sanatçının kişisel sergileri arasında; Kabusname, Gep Gallery, Contemporary Istanbul (2016); Sinir Uçları, G-Art Galeri, İstanbul (2015); Antikahraman, Versus Art Project, İstanbul (2014); Sempatik Temsiliyet, Espas Galeri, İstanbul (2011); Birinci Basım, Artisan Galeri, Istanbul (2009); Ders-i İntibah, Terraki Vakfı Sanat Galerisi, Istanbul (2008) yer almaktadır. Ahmet Sarı (d.1980, Hatay) graduated from Anadolu University Fine Arts Faculty Printing Arts Department in 2005. Since 2003, he has been director of Akbank Sanat’s Print Studio. Artist’s solo shows include; Nightmare, Gep Gallery, Contemporary Istanbul (2016); Nerve Tips, G-Art Gallery, Istanbul (2015); Antikahraman, Versus Art Project, Istanbul

PRINTED’17

Abidin Dino (d.1913, İstanbul), İsviçre ve Fransa’da uzun yıllar yaşadı. Robert Kolej’de gördüğü eğitimini kendini resme ve yazıya adaması sonucunda bıraktı. 20 yaşında D Grubu’nu, 26 yaşında Liman Grubu’nu kurdu. 1933’te Sovyetler Birliği’ne davet edildi, Lenfil Stüdyoları’nda Sovyet yönetmenlerle beraber yardımcı yönetmen ve sahne tasarımcısı olarak çalıştı. 1937 yılında gittiği Paris’te iki yıl kaldı. Burada, Gertrude Stein ile bir operanın dekorları üzerinde çalıştı. II. Dünya Savaşı sırasında çizimlerinde işlediği politik konulara yaklaşımı nedeniyle 1941’de Anadolu’ya sürgün edildi. Sürgünde geçen yılları onun için oldukça verimli oldu. 1951’de sona eren cezasının ardından önce Roma’ya gitti, 1952’de ise Paris’e yerleşti. Tristan Tzara’nın aracılığıyla kısa bir süre Picasso’nun Valluaris’deki stüdyosunda çalıştı. 1955’te Galerie Kleber’de açtığı ilk kişisel sergisini takip eden yarım asırda eserleri New York, Moskova, Amsterdam, Atina, Prag, Zürih, Milano, Roma ve Paris’in de aralarında bulunduğu pek çok farklı kentte izlendi. Paris, Musée de l’Art Moderne de la Ville, Adibin’in resimlerini koleksiyonuna kattı. 1979’da Fransa Plastik Sanatlar Derneği (UNAP) onur başkanlığına seçildi. İşleri ilk kez 1964’de İstanbul’da yer alan Galeri 1’de sergilendi. Dino’nun kişisel sergileri ardından Ankara, İzmir ve İstanbul’da devam etti, işleri sayısız karma sergide yer aldı. (Galeri Nev Ankara’nın izniyle)

Stein and designed the decor of an opera. During World War II, he was exiled to Anatolia in 1941 due to his treatment of political subjects in his drawings. These years were artistically productive for him. In 1951 he was allowed to leave the country, so he first went to Rome, then in 1952 he settled in Paris. He entered Picasso’s atelier in Valluaris through his friend Tristan Tzara where he worked for a short period of time. During the fifty years that followed his first solo exhibition at Galerie Klébér, Paris in 1955, his works were displayed in a number of cities, among them are New York, Moscow, Amsterdam, Athens, Prague, Zurich, Milan, Rome and Paris. Dino’s paintings were also represented in the Musée de l’Art Moderne de la Ville collection in Paris. In 1979, he became the honorary chairman of the French Association of Plastic Arts (UNAP). His first exhibition in Turkey was held in 1964 at Gallery 1 in Istanbul. His solo exhibitions continued in Ankara, İzmir and İstanbul and in addition to countless group exhibitions. (Courtesy of Gallery Nev Ankara)

75


(2014); Sympathetic Representation, Espas Gallery, Istanbul (2011); First Edition, Artisan Gallery, Istanbul (2009); Ders-i İntibah, Terraki Foundation Art Gallery, Istanbul (2008).

Ayça Telgeren

MIXER

76

Ayça Telgeren (d.1975, Gölcük) lisans eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim bölümünde aldı. Yurt dışında birçok karma sergiye katılan sanatçı, çalışmalarını İstanbul’da sürdürüyor. Seçili sergileri içerisinde; I’ll Keep It Till You Come Back, Galerist, Istanbul (2013); Skin Diving, Galerist, Istanbul (2011); Encounters, Turkish Contemporary Art in Korea, ARA Art Square, Seoul (2013); If the Nature is Heaven, the City is Hell, Yaygara / CerModern, Ankara (2011); A Dream... but not yours: Contemporary Art from Turkey, National Museum of Women in the Arts, Washington D.C. (2010); Revelation, artSümer Gallery, Istanbul (2010); Mind Book, Moda 216 Thinking and Production Zone, The Art Studio, Istanbul (2009); Mind Book, Hasanpaşa-Gazhane, 216 Thinking and Production Zone, Istanbul(2009); My Name is Casper, General Knowledge Exhibition, 216 Thinking and Production Zone, H.Y.L.T. Sümerbank and Karşı Sanat, Istanbul (2009); System Failure, 216 Thinking and Production Zone, 19th Istanbul Art Fair, Tuyap, Istanbul (2009) yer almaktadır. (Galerist’in izniyle) Telgeren (b.1975, Gölcük) completed her undergraduate and Master’s degrees in the Painting Department at Mimar Sinan Faculty of Fine Arts in Istanbul. She has held several solo exhibitions and participated in many group exhibitions in Turkey and abroad. Telgeren currently lives and works in Istanbul. Selected exhibitions include: I’ll Keep It Till You Come Back, Galerist, Istanbul, (2013); Skin Diving, Galerist, Istanbul (2011); Encounters: Turkish Contemporary Art in Korea, ARA Art Square, Seoul (2013); If the Nature is Heaven, the City is Hell, Yaygara / CerModern, Ankara (2011); A Dream... but not yours: Contemporary Art from Turkey, National Museum of Women in the Arts, Washington D.C. (2010); Revelation, artSümer Gallery, Istanbul (2010); Mind Book, Moda 216 Thinking and Production Zone, The Art Studio,

Istanbul (2009); Mind Book, HasanpaşaGazhane, 216 Thinking and Production Zone, Istanbul (2009); My Name is Casper, General Knowledge Exhibition, 216 Thinking and Production Zone, H.Y.L.T. Sümerbank and Karşı Sanat, Istanbul (2009); System Failure, 216 Thinking and Production Zone, 19th Istanbul Art Fair, Tuyap, Istanbul (2009) . (Courtesy of Galerist)

Ayşe Gül Süter Ayşe Gül Süter (d.1982, İstanbul), New York University, Tisch School of the Arts’ta Animasyon ve Dijital Sanatlar Bölümü’nde öğrenim gördü. Yükselen genç bir sanatçı profili çizerek yerleştirmelerini yurt içi ve yurt dışı birçok galeride sergileme fırsatı yakaladı. Animasyon ve ışık yerleştirme türleri üzerinden projelerini kurgulamaya devam etmektedir. Seçilmiş sergileri arasında; Invisible Motion, PG Art Gallery, İstanbul (2016); Contemporary Istanbul Art Fair, Plug-in Section, İstanbul (2015); Budapest Art Market, New Media Booth, Budapest (2015); Waves, Blok Art Space, İstanbul (2015); Contemporary Istanbul Art Fair, PG Art Gallery Booth, İstanbul (2011, 2012, 2013, 2014); Anomaly, PG Art Gallery, İstanbul (2014); Cacophony, ŞekerBank New Media Art Gallery, İstanbul (2014); Motion, PG Art Gallery, İstanbul (2013); Cockaigne, Pasajist Independent Art Space, İstanbul (2012); Gentrification, Street Art Festival in Tarlabaşı, Istanbul (2011); Analog vs. Digital, Mitte Barcelona Gallery, Barcelona (2011); Uncanny Games, parallel event to Istanbul Bienale, İstanbul (2011); Look at Your Hands, karma sergi, PG Art Gallery, İstanbul (2011) yer almaktadır. (PG Art Gallery’nin izniyle) Ayşe Gül Süter (b.1982, İstanbul), received her education on animation and digital arts at New York University’s Tisch School of the Arts. As a young talent with an impressive artistic profile, she exhibited her works in many galleries in Turkey and abroad. She continues to work on her projects related to animation and light installations. Selected exhibitions she participated in include: Invisible Motion, PG Art Gallery, İstanbul (2016); Contemporary Istanbul Art Fair, Plug-in Section, İstanbul


(2015); Budapest Art Market, New Media Booth, Budapest (2015); Waves, Blok Art Space, İstanbul (2015); Contemporary Istanbul Art Fair, PG Art Gallery Booth, İstanbul (2011, 2012, 2013, 2014); Anomaly, PG Art Gallery, İstanbul (2014); Cacophony, ŞekerBank New Media Art Gallery, İstanbul (2014); Motion, PG Art Gallery, İstanbul (2013); Cockaigne, Pasajist independent art space, İstanbul (2012); Gentrification, Street Art Festival in Tarlabaşı, Istanbul (2011); Analog vs. Digital, Mitte Barcelona Gallery, Barcelona (2011); Uncanny Games, PG Art Gallery, İstanbul (2011); Look at Your Hands, group exhibition, PG Art Gallery, İstanbul (2011). (Courtesy of PG Art Gallery)

Burhan Doğançay

Özellikle kent duvarlarına duyduğu hayranlıktan ortaya çıkan işleriyle tanınan Doğançay hemen hemen elli yıla uzanan bir dönem boyunca yüzden fazla ülkeye yaptığı seyahatlerden ilham aldı. Aldığı ilham resimlere, grafik sanatlara, Aubusson duvar halılarına, heykellere ve fotoğraflara dönüştü. 70’ler ve 80’lerde ise kent duvarlarını yorumladığı, kendine has kurdele dizileriyle ün kazandı. Doğançay hayatının son sekiz yılını New York ve Turgutreis’deki atölyeleri arasında geçirdi. İşleri 2012 yılında İstanbul Modern’de Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı: Burhan Doğançay Retrospektifi sergisinde yer aldı. (Sinan Demirtaş Taş Baskı Atölyesi’nde basılmıştır.) Burhan Doğançay’s (b.1929) early artistic training was provided by his father and the well-known painter Adil Doğançay. During

CANAN CANAN (d.1970, İstanbul), Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü’ndeki eğitimini 1998’de tamamladıktan sonra, İstanbul, Amerika ve Almanya’da çeşitli misafir sanatçı programlarına katıldı. Kişisel sergi ve projeleri arasında; Işıl Işıl Karanlık, RAMPA Galeri, İstanbul (2016); Yalvarırım Bana Aşktan Söz Etme, Siyah Beyaz Galeri, Ankara (2014); Türk Lokumu, X-ist, İstanbul (2012); Bıyık Kedide de Vardır, X-ist, İstanbul (2010). Ayrıca Tecrit, KIBLA Multimedia Center, Maribor (2010); Bahname, Masa Projesi, İstanbul (2007); Perde Arkası, Festival De Rode Loper, Amsterdam (2006); …nihayet içimdesin, İstanbul (2000) yer alır. Katıldığı karma sergiler arasında; 4. Jameel Ödülü, Pera Müzesi, İstanbul (2016); Politische Kunst im Widerstand in der Türkei, NGBK, Berlin (2015); Mother Tongue – Turkish Contemporary Video Art – Stiftelsen 3,14, Bergen (2015); Too early, too late: Middle East and Modernity Pinacoteca Nazionale di

PRINTED’17

Burhan Doğançay’ın (d.1929) sanat eğitimi, iyi bilinen bir sanatçı olan babası Adil Doğançay tarafından karşılandı. 1950’lerde Doğançay öğrenci yıllarının büyük bir kısmını Paris’te Académie de la Grande Chaumière’de sanat eğitiminin yanı sıra Paris Üniversitesi’nde hukuk ve ekonomi okuyarak geçirdi. Bu sırada düzenli olarak çizmeye devam etti ve işleri çeşitli grup sergilerinde ayrıca Ankara Sanatseverler Kulübü’nde babasıyla ortak sergilerde yer aldı. Kısa sürecek bir diplomatik hizmet sayesinde 1962’de New York’a gitti. 1964’de ise tamamen sanata yönelmeye ve bu şehirde kalmaya karar verdi.

the early 1950’s Dogançay spent a significant part of his student years in Paris studying art at the Académie de la Grande Chaumière while simultaneously pursuing his studies in law and economics at the University of Paris. During this period he continued to paint regularly and to show his works in several group exhibitions, including join exhibitions with his father at the Ankara Art Lovers Club. Following a brief career in the diplomatic service which brought him to New York City in 1962, Doğançay decided in 1964 to devote himself entirely to art and to make New York his permanent home. Especially known for his works emerged from his interest in urban walls, he travelled to more than 100 countries in a period of almost fifty years which he found inspiration for his paintings, graphics, Aubusson tapestries, sculptures and photographs. In the 70’s and 80’s Doğançay earned reputation for his signature ribbon series which he interprets ribbons in his own way. Doğançay worked and divided the last eight years of his life between his studios in New York and Turgutreis, Turkey. His retrospective show; Fifty Years Of Urban Walls took place at Istanbul Modern in 2012. (Printed at Sinan Demirtaş Litography Atelier)

77


MIXER

78

Bologna – Bologna (2015); Komşular-Türkiye ve Çevresinden Güncel Anlatılar, Istanbul Modern Sanat Müzesi, Istanbul (2014); Haset, Huseumet, Rezalet, ARTER, İstanbul (2013); Signs Taken in Wonder, MAK Museum, Viyana ve Kunstverein Hannover, Hannover (2013); The Laboratory of the Future: TOGETHER / APART, CSW, Ujazdowski Kalesi, Varşova; At the Bazaar of Gender: Feminine / Masculine, MUCEM, Marsilya (2013); Avrupa Hakkındaki Senaryolar: Senaryo 3, GfZK, Almanya (2012); Contre L’Histoire, Centre d’art de Fribourg, İsviçre (2012); In What Language Shall I Tell You My Story, Stedelijk Museum Schiedam (2012) ve Yolculuklar: Günümüzün Türkiye’sinde Gezintiye Çıkmak, Espace Culturel Louis Vuitton, Paris (2012); ACT V: Power Alone, Witte de With Center for Contemporary Art, Rotterdam; Confessions of Dangerous Minds, Saatchi Galeri, Londra (2011); Hayal ve Hakikat, Istanbul Modern Sanat Müzesi, İstanbul (2011); Rüya Gibi, Ama Senin Düşlediğin Değil: Türkiye’den Çağdaş Sanat, National Museum of Woman in the Arts, Washington D.C (2010); İstanbul Cool! Çağdaş Türk Sanatında Neler Oluyor, Leila Taghinia – Milani Heller Galeri, NY (2010); İnsan Neyle Yaşar, 11. Uluslararası İstanbul Bienali, Istanbul (2009); Global Feminizm, Brooklyn Museum, NY (2007). (Rampa’nın izniyle) Canan (b.1970 in Istanbul) graduated from Marmara University, Fine Arts Faculty. She has participated in residency programs in Istanbul, USA and Germany. Her solo exhibitions include the; The Shining Darkness, Rampa Gallery, Istanbul (2016); I Beg You Please Do Not Speak To Me Of Love, Siyah Beyaz Gallery, Ankara (2014); Turkish Delight (2012) and Even a Cat Has a Mustache (2010) at Gallery X-ist, Istanbul. Segregate, KIBLA Multimedia Center, Maribor (2010); Bahname, Masa Project, Istanbul (2007); Behind the Curtains, Festival De Rode, Amsterdam (2006); and …finally you are in me, Istanbul (2000) among others. The group exhibitions she participated in including the Jameel Prize 4, Pera Museum, İstanbul (2016); Politische Kunst im Widerstand in der Türkei, NGBK, Berlin (2015); Mother Tongue – Turkish Contemporary

Video Art – Stiftelsen 3,14, Bergen (2015); Too early, too late: Middle East and Modernity Pinacoteca Nazionale di Bologna – Bologna (2015); Neighbours –Contemporary Narratives from Turkey and Beyond, Istanbul Museum of Modern Art, Istanbul (2014); Envy, Enmity, Embarrassment, ARTER, Istanbul (2013); Signs Taken in Wonder, MAK Museum, Vienna and Kunstverein Hannover, Hannover (2013); The Laboratory of the Future: TOGETHER / APART, CSW, Ujazdowski Castle, Warsaw and At the Bazaar of Gender: Feminine / Masculine, MUCEM, Marseille (2013). In What Language Shall I Tell You My Story, Stedelijk Museum Schiedam (2012); Journey, Espace Culturel Louis Vuitton, Paris (2012); Scenarios About Europe: Scenerio 3, GfZK, -Contre L’Histoire, Centre d’art de Fribourg (2012); ACT V: Power Alone, Witte de With Center for Contemporary Art, Rotterdam (2010); Confessions of Dangerous Minds, Saatchi Gallery, London (2011); Dream & Reality, Istanbul Museum of Modern Art (2011); Collage Istanbul, Gaité lyrique, Paris (2011); A Dream But Not Yours, Contemporary Art From Turkey, National Museum of Women in the Arts, Washington D.C. (2010); Istanbul Cool! What’s Happening in Contemporary Turkish Art Now, Leila Taghinia – Milani Heller Gallery, NY (2010); 11th International Istanbul Biennial, İstanbul (2009); Global Feminism, Brooklyn Museum, NY (2007). (Courtesy of Rampa)

Canan Tolon Canan Tolon (d.1955, İstanbul), edebiyat ve felsefe eğitiminin ardından İskoçya’ya gitti. 1976’da Edinburgh Napier of Commerce and Technology’nin Tasarım Bölümü’nden mimar olarak mezun oldu. Almanya’da Fachhochschule’de iç mimari okudu. Ardından Londra Middlesex Polytechnic and Architectural Association’dan tasarım diploması aldı. 1983 yılında Berkeley University of California’da mimarlık yüksek lisansını tamamladı. 1984’de Berkeley’de açılan ilk kişisel sergisinin ardından eserleri, aralarında Ankara, İstanbul, New York, Chicago, San Francisco ve Paris’in de bulunduğu pek çok merkezde izlendi. Ayrıca Kopenhag Charlottenborg’da I am Another, Brüksel Belediye Sarayı’nda Plastic Dialogues, Proje 4L


Güncel Sanat Müzesi’nde, Organize İhtilaf, Mills College of Arts Müzesi’nde Angle of Repose, İstanbul Modern’de ise Kesişen Zamanlar ile Gözlem, Yorum, Çeşitlilik sergileriyle yer aldı. Tolon, Kaliforniya’da yaşamını sürdürüyor. (Galeri Nev Ankara’nın izniyle)

Cemil Batur Gökçeer Cemil Batur Gökçeer (d.1981, Ankara) fotoğrafçılıkta kendi kendini yetiştirdi. Reflexions Masterclass gibi uluslararası eğitim programlarına katıldı ve World Press Photo’s Joop Swart Masterclass 2012’ye seçildi. İşleri uluslararası sergilerde yer aldı ve çeşitli dergilerde yayınlandı. Bağımsız bir sanat alanı ve sanatçı inisiyatifi olan Torun’un kurucularından biri oldu, burada ilk kişisel sergisi Düğüm sergilendi. (The Empire Project’in izniyle) Cemil Batur Gökçeer (b.1981, Ankara) selfeducated in photography, he has participated in international educational programs such as Reflexions Masterclass, and was selected for World Press Photo’s Joop Swart Masterclass 2012. His works has been exhibited in internationally and published in national and international magazines. He is one of the

Çağlar Kanzık Çağlar Kanzık (d.1978, İstanbul) kimya mühendisliğinden mezun olup yüksek lisansını Tampa Üniversitesi’nde işletme üzerine yaptı. Edisyon ve Per-so-na galerilerini kurdu. Kanzık İstanbul ve Ankara’da birçok grup sergisinde yer aldı. İlk kişisel sergisi Tahiti Wayfarer 2012’de gerçekleşti. Kanzık İstanbul’da yaşamaya ve çalışmaya devam ediyor. Çağlar Kanzık (b.1978, İstanbul) after graduating from the Department of Chemical Engineering, he completed his Master’s degree in Business at Tampa University. He established Edisyon and Per-so-na for artists. Kanzık has participated in many group exhibitions in Istanbul and Ankara. He had his first solo exhibition Tahiti Wayfarer in Istanbul in 2012. Kanzık currently lives and works in Istanbul.

Elif Özen Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu olan Elif Özen (d.1987, İzmir) çalışmalarında kent ve insan ilişkilerini konu alır. Mixer’de İzler, Kağıt Üzerine, Orası sergileri başta olmak üzere pek çok karma sergide yer almıştır. Başlıcaları: Sınırlar ve Yörüngeler 17, Siemens Sanat, İstanbul (2017); Shuffle, 42 Maslak Art!SPACE, İstanbul (2015); Mamut Art Project, İstanbul (2015); Contemporary İstanbul, İstanbul (2016). Elif Özen (b.1987, Izmir) studied at Dokuz Eylül University Fine Arts Faculty, focuses on relations between human and urban. She has participated in various group shows at Mixer, namely; Remains, On Paper, There besides many other group shows such as Borders Orbits 17, Siemens Sanat, İstanbul (2017); Shuffle, 42 Maslak Art!SPACE, İstanbul (2015); Mamut Art Project ‘15, İstanbul (2015); Contemporary İstanbul, İstanbul (2016).

Ferruh Başağa Ferruh Başağa (d.1914, İstanbul), şimdiki adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde

PRINTED’17

Canan Tolon (b.1955, İstanbul), finished her studies on literature and philosophy, then moved to Scotland where she graduated from the Department of Design of the Napier of Commerce and Technology’s in 1976. She studied interior architecture at Fachhochschule in Germany and received her bachelor degree in design from London Middlesex Polytechnic and Architectural Association. In 1983, she completed her master’s degree in architecture at the Berkeley University of California. Following her first solo show at Berkeley, her exhibitions took place in Ankara, İstanbul, New York, Chicago, San Francisco and Paris. In addition, I am Another at the Charlettonborg in Copenhagen, Plastic Dialogues at the City Hall in Brussels, Organized Conflicts at the Proje 4L Contemporary Art Museum, Angle of Repose at Mills College of Arts Museum in Oakland and Intersecting Times can be named among the significant exhibitions she participated in. She lives and works in California. (Courtesy of Gallery Nev Ankara)

founders of Torun, an independent artist initiative and art space in Ankara in which his first solo show Tangle took place. (Courtesy of The Empire Project)

79


resim bölümünü birincilikle bitirdi ve Avrupa’da eğitim bursuna hak kazandı ancak II. Dünya Savaşı’nın patlamasıyla otuz dört ay boyunca kesintisiz askerlik yaptı. Askerlikten dönünce Akademi’nin Yüksek Resim Bölümü’ne kaydoldu ve Akademide yer alan arkadaşlarıyla Yeniler Grubu’nun kurucularından oldu. İlk sergisini İstanbul’da gerçekleştiren Başağa’nın eserleri, bir yıl sonra UNESCO tarafından Musée d’Art moderne de la Ville de Paris’te açılan sergide yer aldı, soyut kavramıyla ise 1947 yılında tanıştı ve Aşk adlı yapıtı 10. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde birincilik ödülü aldı. Venedik ve São Paolo Bienallerinin yanı sıra; Türkiye, İtalya, Fransa, İsviçre, Avusturya, Hindistan, ABD, Brezilya, Mısır, Şili gibi birçok ülkede kişisel sergilerde ve grup sergilerinde yer aldı. (Sinan Demirtaş Taş Baskı Atölyesi’nde basılmıştır.)

MIXER

80

Ferruh Başağa (b.1914, İstanbul) graduated in the first place from Istanbul Fine Arts Academy, a.k.a Mimar Sinan Fine Arts University. He won a scholarship to continue his studies in Europe but with the outbreak of World War II, he served in the army for thirty four consecutive months. After his military service, he continued his studies at his alma mater at the Academy where he met painters such as Nuri İyem, Turgut Atalay, Selim Turan, Agop Arad, Avni Arbaş, Mümtaz Yener, Fethi Karakaş. Başağa founded Yeniler Grubu (New Group) with his friends from the Academy. His first solo exhibition was held in Istanbul (1945) followed by his participation in a group exhibition by UNESCO at the Musee d’Art Moderne in Paris in 1946. He met with abstract art in 1947 and his work Love won the first prize in 10th State Exhibition on Paintings & Sculptures. In addition to the Venice Biennial and the São Paolo Biennial, he had many solo exhibitions and participated in numerous group exhibitions in Turkey, Italy, France, England, Switzerland, Austria, India, Brazil, U.S.A., Egypt, and Chile. (Printed at Sinan Demirtaş Litography Atelier.)

Gülsün Karamustafa Gülsün Karamustafa (d.1946, Ankara), 1969 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun oldu. Kişisel sergileri arasında Kronografya, Hamburger Bahnhof –

Museum für Gegenwart, Berlin (2016-2017); Swaddling the Baby, Galerie Krinzinger, Viyana (2016); Villa Romana, Floransa (2015); Mistik Nakliye (Koen Thys ile ikili bir sergi), Centrale for Contemporary Art ve Argos Centre for Art and Media, Brüksel (2015-2016). Sıradan Bir Aşk, Rampa, İstanbul (2014); Vadedilmiş bir Sergi, SALT Ulus, Ankara (2014), SALT Beyoğlu, SALT Galata, İstanbul (2013); Mobile Stages, Salzburger Kunstverein, Salzburg (2008); Bosphorus 1954, Kunstmuseum Bonn, Bonn (2008); Memory of a Square / 2000-2005 Video Works by Gülsün Karamustafa, Kunsthalle Fridericianum, Kassel (2006); Black and White Visions, Prometeo Gallery, Milano (2006); PUBLIC/ PRIVATE, Dunkers Kulturhus, Helsingborg (2006); Memory of a Square, Museum Villa Stuck, Munih (2006); Men Crying presented by Museé d’Art Moderne de la Ville de Paris, Galerie Immanence, Paris (2005); Galata: Genoa (Scavere Finestrini), Alberto Peola Gallery, Torino (2004); Mystic transport, Trellis of My Mind, Musée d’Art et Histoire, Cenevre (1999) yer almaktadır. Katılmış olduğu karma sergilerden bazıları ise şunlardır; Please Come Back. The World as a Prison, MAXXI, Rome (2017); Citizens and States, Tate Modern, Londra (2015); Sanatçı ve Zamanı, İstanbul Modern (2015); 31. São Paulo Bienali (2014); Art Histories, Museum der Moderne Salzburg (2014); Artevida Politica, Museu de Arte Moderna do Rio de Janeiro (2014); 4. Selanik Bienali (2013); 1. Kiev Bienali (2012); 3. Singapur Bienali (2011), 3. Guangzou Trienali (2008); 11. Kahire Bienali (2008); The 1980s: A Topology, Museu Serralves, Porto (2006); Soleil Noir, Depression und Gesellschaft, Salzburger Kunstverein, Salzburg (2006); The Grand Promenade, National Museum of Contemporary Art – EMST, Atina (2006); Why Pictures Now, MUMOK Museum Moderner Kunst Stifung Ludwig, Viyana (2006); Projekt Migration, Kölnischer Kunstverein, Köln (2005); Centre of Gravity, Istanbul Modern, Istanbul (2005); Contour 2. Video Sanat Bienali, Mechelen (2005); Ethnic Marketing, Centre d’Art Contemporain, Cenevre (2004); 1. Sevilla Bienali (2004); In den Schluchten des Balkans, Kunsthalle


Fridericianum, Kassel (2003); Blood & Honey, Sammlung Essl, Viyana (2003); When Latitudes Become Forms, Walker Art Center, Minnesota (2003); 8. Havana Bienali (2003); 3. Çetince Bienali (2003); 3. Kwang ju Bienali (2000); ile 2., 3. ve 4. Uluslararasıİstanbul Bienalleri (1987, 1992, 1995). (Rampa’nın izniyle) Gülsün Karamustafa (b.1946, Ankara), graduated from the Istanbul State Fine Arts Academy in 1969.

She took part in many group exhibitions including Please Come Back. The World as a Prison, MAXXI, Rome (2017); Citizens and States, Tate Modern, London (2015); Artists in Their Time, Istanbul Modern (2015); the 31st Sao Paulo Biennial (2014); the 3rd and 10th Gwang ju Biennials (2000, 2014); Art Histories, Museum der Moderne Salzburg (2014); Artevida Politica, Museu de Arte Moderna do Rio de Janeiro (2014); the 4th Thessaloniki Biennale (2013); the 1st Kiev Biennale (2012); Singapore Biennial (2011), the 3rd Guangzou Triennial

Güneş Bulut Yılmaz Erenköy Kız Lisesi mezunu olan Güneş Bulut Yılmaz (d.1983, İstanbul), Arkeoloji eğitimini yarıda bırakarak Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, Bileşik Sanatlar Programı’na başladı, Zeynep Sayın’ın derslerine katıldı, 2009 yılında bölüm birincisi ve fakülte ikincisi olarak mezun oldu. Yüksek lisansına Marmara Üniversitesi ve Kunsthochscule Berlin Wiessensee’de devam etti. 2009 yılında Avrupa Kültür Başkenti kapsamında Avusturya’nın Linz şehrinde işleri sergilendi. 2011 yılında Berlin’de alternatif sanat mekanlarında işleri sergilendi. Berlin’de atölye çalışmalarına devam etmiştir; çalışmalarını İstanbul’da sürdürmektedir. Güneş Bulut Yılmaz (b.1983, İstanbul), graduated from Erenkoy Girls High school and discontinued her education on Archeology and she graduated from Combined Arts Program from Arts and Design Faculty of Yıldız Technical University in 2009 where she participated in the classes of Zeynep Sayın and graduated ranking first in the department and second in the faculty. She continued her studies at her alma mater at

PRINTED’17

Her solo exhibitions include Chronographia, Hamburger Bahnhof – Museum für Gegenwart, Berlin (2016-2017); Swaddling the Baby, Galerie Krinzinger, Vienna (2016) / Villa Romana, Florence (2015); Mystic Transport (a duo exhibition with Koen Thys), Centrale for Contemporary Art, and Argos Centre for Art and Media, Brussels (2015-2016); An Ordinary Love, Rampa, Istanbul (2014); A Promised Exhibition, SALT Ulus, Ankara (2014), SALT Beyoğlu, SALT Galata, Istanbul (2013); Mobile Stages; Salzburger Kunstverein, Salzburg (2008); Bosphorus 1954, Kunstmuseum Bonn, Bonn (2008); Memory of a Square / 20002005 Video Works by Gülsün Karamustafa, Kunsthalle Fridericianum, Kassel (2006); Black and White Visions, Prometeo Gallery, Milan (2006); PUBLIC/ PRIVATE, Dunkers Kulturhus, Helsingborg (2006); Memory of a Square, Museum Villa Stuck, Munich (2006); Men Crying presented by Museé d’Art Moderne de la Ville de Paris, Galerie Immanence, Paris (2005); Galata:Genoa (Scavere Finestrini), Alberto Peola Gallery, Torino (2004); Mystic transport, Trellis of My Mind, Musée d’Art et Histoire Geneva, (1999), among others.

(2008); the 11th Cairo Biennial (2008); The 1980s: A Topology, Museu Serralves, Porto (2006); Soleil Noir, Depression und Gesellschaft, Salzburger Kunstverein, Salzburg (2006); The Grand Promenade, National Museum of Contemporary Art – EMST, Athens (2006); Why Pictures Now, MUMOK Museum Moderner Kunst Stifung Ludwig, Vienna (2006); Projekt Migration, Kölnischer Kunstverein, Cologne (2005); Centre of Gravity, Istanbul Modern, Istanbul (2005); Contour the 2nd Video Art Biennale, Mechelen (2005); Ethnic Marketing, Centre d’Art Contemporain, Geneva (2004); the 1st Seville Biennial (2004); In den Schluchten des Balkans, Kunsthalle Fridericianum, Kassel (2003); Blood & Honey, Sammlung Essl, Vienna (2003); When Latitudes Become Forms, Walker Art Center, Minnesota (2003); the 8th Havana Biennial (2003); the 3rd Cetinje Biennial (2003); and the 2nd, 3rd and 4th International Istanbul Biennials (1987, 1992, 1995). Gülsün Karamustafa lives and works in Istanbul. (Courtesy of Rampa)

81


Marmara University and Kunsthochscule Berlin Wiessensee. In 2009, her works were exhibited at Linz, Austria as part of European Capital of Culture programme and in various alternative art spaces and pursue her studio works in Berlin in 2011. She currently works and lives in Istanbul.

Hale Güngör Oppenheimer Hale Güngör Oppenheimer (d.1981, Adana) 1989 yılında İstanbul’a taşınana kadar çoçukluğunun büyük bir kısmını İsviçre’nin küçük bir kasabasında geçirdi. 2004 yılında Parsons School of Design Paris ve 2009 yılında Pratt Institute New York’ta güzel sanatlar üzerine lisansını, 2013’te ise Konstfack Stokholm’de yüksek lisansını tamamladı. Sanatçı, yaşamını ve çalışmalarını 2010 yılından bu yana Stokholm’de sürdürüyor. (PG Art Gallery’nin izniyle)

MIXER

82

Hale Güngör Oppenheimer (d.1981, Adana), spent the majority of her childhood in a small town in Switzerland before moving back to Istanbul in 1989. She graduated from Parsons School of Design Paris in 2004 with a diploma in fine arts and from Pratt Institute New York in 2009 with one in painting. In 2010, she moved to Stockholm where she currently continues to live and work. (Courtesy of PG Art Gallery)

Hasan Özgür Top Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünden mezun olan Hasan Özgür Top (d.1987, Ankara), Pera Müzesi dahil olmak üzere birçok sergiye, atölye programlarına ve sanat konuşmalarına dahil olmuştur. Hasan Özgür Top (b.1987, Ankara), lives and works in İstanbul. He has graduated from Marmara University, Institute of Fine Arts, Painting department. He has been a part of many exhibitions including Connecting the Dots: Workshops, Artist Diaries, Pera Museum, workshops, and art talks.

Hera Büyüktaşcıyan Hera Büyüktaşcıyan (d.1984, İstanbul), Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Büyüktaşçıyan’ın seçili sergileri içerisinde 56. Venedik Bienali, Ermenistan Pavyonu, Venedik (2015); Yüzyılların Yüzyılı, SALT, Istanbul (2015); Fishbone, State of Concept, Atina (2015); The

Jerusalem Show, Kudüs (2014); Körler Ülkesinin Karşısında, Galeri Manâ, İstanbul (2014); IN SITU, PiST///, İstanbul (2013); Haset, Hüsumet, Rezalet, ARTER, İstanbul (2013); Blur, Weltraum, Münih (2012); Yansıma Üzerine Düşünceler, Galeri Manâ, İstanbul (2012); Looking for Somewhere to Land, Stockholm (2012); The Afternoon Odyssey, SALT, İstanbul (2012); Worthy Hearts, Erivan (2011) yer almaktadır. (Rampa’nın izniyle) Taşcıyan, (b.1984, İstanbul) has graduated from Marmara University, Institute of Fine Arts, Painting department. Büyüktaşçıyan lives and works in Istanbul. Graduated from Marmara University, Faculty of Fine Arts, Painting department in 2006. Selected exhibitions she participated in include: 56th Venice Biennale, Armenian Pavilion, Venice (2015); Century of Centuries, SALT, Istanbul (2015); Fishbone, State of Concept, Athens (2015); The Jerusalem Show, Jerusalem (2014); The Land Across the Blind, Galeri Mana, Istanbul (2014); In Situ, PiST///, Istanbul (2013); Envy, Enmity, Embarrassment, ARTER, Istanbul (2013); Blur, Weltraum, Munich (2012); Reflecting on Reflection, Galeri Mana, Istanbul (2012); Looking for Somewhere to Land, Stockholm (2012); The Afternoon Odyssey, SALT, Istanbul (2012); Worthy Hearts, Yerevan (2011). (Courtesy of Rampa)

Huo Rf Huo Rf (d.1988, İstanbul) İstanbul merkezli bir Türk sanatçıdır. 2006 yılında Mersin Nevit Kodallı Güzel Sanatlar Lisesi’nden mezun olduktan sonra 2006-2010 yılları arasında Balıkesir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde resim çalışmalarına başladı. Huo Rf’in seçili sergileri arasında: Replaced, Rampa, Istanbul (2016); Mümkün, Karl Gallery, Istanbul (2015); Cross The Earth, Her Head Is On The Balcony, Signs Of Time, Pi Art Works, Istanbul (2015); CONTRA Art Fair, Londra, BK, Signs Of Time II Outer, Dream, Adahan Hotel, Istanbul (2014); Signs Of Time, Galerist, Istanbul (2013); International Print Triennale Society, Jagiellonian Library, Lettra, Krakow, Oldenburg, Wieden, Polonya, Prints for Peace-Grabados por la Paz México, Meksika (2009), yer almaktadır.


Huo Rf (b.1988, İstanbul) is an Istanbulbased Turkish artist. After finishing his studies in Mersin Nevit Kodalli Fine Arts High School in 2006, Huo Rf studied painting in the Fine Arts Faculty at Balıkesir University between 2006 and 2010. Selected exhibitions he participated in include: Replaced, Rampa, Istanbul, Turkey (2016); Mümkün, Karl Gallery, Istanbul (2015); Cross The Earth, Her Head Is On The Balcony, Signs Of Time, Pi Art Works, Istanbul, Turkey (2015); CONTRA Art Fair, London, UK, Signs Of Time II Outer, Dream, Adahan Hotel Gallery, Istanbul, Turkey (2014); Signs Of Time, Galerist, Istanbul, Turkey (2013); International Print Triennale Society, Jagiellonian Library, Lettra, Krakow, Oldenburg, Wieden Poland, Polonya, Prints for Peace-Grabados por la Paz México, (2009). İnci Eviner (d.1956, Ankara), 1980 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Resim Bölümü’nden mezun oldu. İlk kişisel sergisini 1986’da İstanbul’da açtı. 1997 yılında “Derisiz” başlığını taşıyan işleri Venedik Bienali’nde izlendi. 2000 yılından başlayarak, Rockefeller, ISCP ve Leube’den üst üste aldığı burslarla, Bellagio, New York ve Salzburg’da çalıştı. Yapıtları dünyanın dört bir yanındaki kişisel sergiler ve grup sergilerinde yer almış olan Eviner İstanbul, Venedik, Tayvan, Selanik, Şangay ve Busan gibi pek çok bienale davet edildi. 1998-2010 yılları arasında Yıldız Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde program yürütücülüğü yapan Eviner, 2011’den itibaren Kadir Has Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesinde eğitim vermektedir. Sharjah Art Foundation tarafından 1993 yılından beri düzenlenen Sharjah Bienali Ödülü’nü bu sene kazanan Eviner’in yapıtları The Drawing Center, the Philadelphia Museum of Art, Thyssen-Bornemisza Art Contemporary, Massachusetts Museum of Contemporary Art ve Palais des Beaux-Arts, Lille gibi müzelerde sergilendi. (Galeri Nev İstanbul’un izniyle) İnci Eviner (b.1956, Ankara), graduated from the Painting Department of the National Academy of Fine Arts, Istanbul, in 1980 and later obtained her Ph.D. from the Fine Arts Faculty of the Mimar Sinan University. She

Kerem Ozan Bayraktar Kerem Ozan Bayraktar (d.1984), ağırlıklı olarak dijital medya ile çalışan bir sanatçıdır. Yüksek Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde tamamlayan Bayraktar, aynı okulda Sanatta Yeterlilik eğitimine devam etmektedir. Beş kişisel sergisi bulunan sanatçı Habitat, İstanbul Modern, İstanbul (2016); VIVO, Kasa Galeri, İstanbul (2015); Hypologie, Sanatorium, İstanbul (2013); Lütfen Rahatsız Etmeyin, Istanbul Modern, İstanbul (2013); Sınırlar & Yörüngeler, Siemens Sanat (2009); 26. Günümüz Sanatçıları Sergisi, Aksanat, İstanbul (2008) başta olmak üzere birçok grup etkinliğinde yer almıştır. İstanbul’da yaşayan sanatçının çalışmaları yerli yabancı koleksiyonlarda ve yayınlarda yer almıştır. Kerem Ozan Bayraktar (b.1984) is Istanbul based artist mainly works with digital media. Having graduated from Marmara University Faculty of Fine Arts in 2007, the artist completed his graduate degree at the same institution and pursued his studies at the

PRINTED’17

İnci Eviner

opened her first solo exhibition in Istanbul in 1986, followed by regular exhibitions in Ankara and in Istanbul. In 1997, her series entitled “Skinless” was displayed at the Venice Biennial. As of 2000, with the consecutive scholarships she won from Rockefeller, ISCP and Leube, she worked in Bellagio, New York and Salzburg. In addition to these cities, her works were viewed also in a solo show at Tokyo. Additionally, she was invited to group shows in the major contemporary art centers in the USA, Mexico, Germany, Belgium, Denmark, France and Italy. More recently, İnci Eviner was represented at the exhibition entitled “Affinities”, which was organized in 2007 to mark the 10th anniversary of the foundation of the Deutsche Guggenheim Museum, with her work entitled “Stolen Signs”. In the exhibition, “Stolen Signs”, which was a new acquisition to the Deutsche Bank collection, was “affiliated” to the works of Sigmar Polke. After Berlin, “Affinities” will travel to Mumbai and Hong Kong. As of 1998, Eviner is teaching at the Arts and Design Faculty of the Yıldız University and continues working at her studio in Istanbul. (Courtesy of Gallery Nev İstanbul)

83


University of Newcastle-upon-Tyne, where he enrolled through transfer programme. Artist has five personal exhibitions as well as having participated in various group shows at numerous galleries and platforms such as Habitat, Istanbul Modern, İstanbul (2016); VIVO, Kasa Gallery, İstanbul (2015); Hypologie, Sanatorium, İstanbul (2013); Please Do Not Disturb, İstanbul Modern, İstanbul (2013); Borders & Orbits, Siemens Sanat (2009); 26. Contemporary Artists Exhibition, Aksanat, İstanbul (2008). Bayraktar currently continues his studies as a Research Assistant in the Artistic Proficiency programme in Marmara University, Istanbul, where he also resides.

Larissa Araz

MIXER

84

Larissa Araz (d.1990, İstanbul), Koç Üniversitesi’nde Medya ve Görsel Sanatlar ve Sosyoloji bölümlerinde çift anadal yaptı. Ardından eğitimine Steinhart School of Education, New York Üniversitesi’nde Medya, İletişim ve Kültür bölümünde devam etti. Araz, mecra olarak fotoğraf üzerine odaklanıyor ve metin, video ve ses dahil olmak üzere çeşitli medya işleri üretiyor. Larissa Araz (d.1990, İstanbul) double majored in Media & Visual Arts and Sociology at Koc University. Then she continued her education at New York University, graduating from Media, Communication and Culture of Steinhart School of Education. She focuses on the medium of photography; she produces works in a variety of media including text, video and sound.

Murat Balcı Murat Balcı (d.1980, Bursa) ilk, orta ve lise öğrenimini Bursa’nın İnegöl ilçesinde tamamladı. 2001 yılında Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalını kazandı ve okulu bitirdikten sonra İstanbul’a öğretmen olarak atandı. Öğretmenliğin yanında sanat alanında çalışmalarına devam eden Balcı, Mamut Art Project ‘16’da yer aldı. Murat Balcı (b.1980, Bursa) completed his primary, secondary and high school education in İnegöl, Bursa. In 2001, he graduated from Uludağ University Faculty of Education Department of Music Education. After

graduation, he was appointed as a teacher to Istanbul. In addition to his teaching career Balcı has continued to work on his art and took part in Mamut Art Project ‘16.

Murat Germen Murat Germen (d.1965, İstanbul) İstanbul ve Londra’da çalışmalarını yaşamını sürdürüyor. Fulbright bursuyla gittiği ve akademik başarı ödülü AIA Henry Adam Altın Madalya’sını aldığı Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde mimarlık yüksek lisansını (M.arch) tamamladı. Sanatçı Sabancı Üniversite’sinde profesör olarak çalışıyor ve sanat, fotoğraf ve medya dersleri veriyor. Mimari, fotoğraf, sanat ve yeni medya üzerine birçok yazısı ve fotoğraf serisi olan Germen, birçok uluslararası konferansta yer aldı. Germen’in kişisel sergileri ve katıldığı grup sergileri; Türkiye, İtalya, Almanya, Birleşik Devletler, Meksika, Portekiz, Özbekistan, Yunanistan, Japonya, Rusya, Polonya, İran, Hindistan, Fransa, Kanada, Bahreyn, Kore, Dubai, Çin, İsveç, İsviçre ve Mısır olmak üzere birçok ülkede yer aldı. Sanatçının üç yüzden fazla işinin baskısı uluslararası sanat koleksiyonerin yanı sıra, İstanbul Modern, Proje 4L Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi ve Torun, Polonya’daki Çağdaş Sanat Merkezi’nde de yer alıyor. Murat Germen (b.1965, İstanbul) currently lives and works in Istanbul and London. He has a Master of Architects (M.arch) degree from Massachusetts Institute of Technology, where he went as a Fulbright scholar and received AIA Henry Adams Gold Medal for academic excellence. He works as a professor of art, photography and new media at Sabanci University in Istanbul. Having many papers, photo series published on architecture, photography, art, new media in various publications; he has lectured at tens of conferences internationally. Germen has opened and joined over eighty international solo and group exhibitions such as in Turkey, USA, Italy, Germany, UK, Mexico, Portugal, Uzbekistan, Greece, Japan, Russia, Poland, Iran, India, France, Canada, Bahrain, Korea, Dubai, China, Sweden, Switzerland, Egypt. More than 300 editions of the artist’s several artworks are in personal collections


of art collectors internationally, in addition to several that are in Istanbul Modern, Proje4L Elgiz Museum of Contemporary Art, Center of Contemporary Art in Toruń (Poland) collections.

Nazif Topçuoğlu

Çalışmaları çağdaş sanat ile ilgili birçok önemli yayında yer almaktadır: Contemporary Art from Turkey, Transglobe (2010); User’s Manual: Contemporary Art in Turkey 1986-2006, artist (2007); Vitamin Ph: New Perspectives in Photography, Phaidon (2006). Nazif Topçuoğlu İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. (Galeri Nev İstanbul’un izniyle) Nazif Topçuoglu (b.1953, Ankara) graduated with a Masters degree in Photography from the Institute of Design in Chicago(1978) and has a Masters degree in Architecture from Middle East Technical University in Ankara, Turkey (1978). Since then he has held several solo shows both in Istanbul and abroad, as well as publishing 3 books on the history and criticism of photography. Topçuoğlu’s work was included in the Turkish pavilion during the 50th Venice Biennale in 2003 and he has participated in various significant group shows including: A Book Between Two Stools, Villa Empain,

Ömer Uluç Ömer Uluç (d.1931, İstanbul), 1949-1953 yılında resim çalışmalarına Nuri İyem’in atölyesinde başladı. 1950’lerde Texas, Boston ve New York’ta mühendislik ve daha sonra resim okudu ve ilk kişisel sergisini 1955’te Boston’da açtı. Uluç. 1965 ve 1966 yılları arasında Londra’da, La Haye ve Paris’te yaşadı; sonra Amerika, Meksika ve Nijarya’ya taşındı. 1983 yılında Paris’e yerleşti. Çeşitli şehirlerde özellikle Paris’te, Berlin’de ve istanbul’da birçok sergisi açılmıştır. Birkaç bianele katıldı. Sanatsal başarılarının arasına birçok ödül vardır. Uluç, geleneksel Türk hattından esinlenilerek, figür ve formları soyutlama yoluna giderek benzersiz bir çağdaş stil yakalamıştır. Çalışmaları, soyutlama ve temsil arasındaki boşluğa dolaştığı için meydan okurcasına bir fantezi duygu uyandırdı. Kavramsal zenginlikleri akıllara çağıran, genellikle hayali halat görüntülerine dayanıyordu. Tuval resmi kendisini sınırlandırmayan çeşitli materyaller kullandı. 2010 yılında vefat etti. (Galeri Nev Ankara’nın izniyle) Ömer Uluç (d.1931, İstanbul) started to work on painting at the Nuri Iyem workshop in 1949-1953. He studied engineering and later painting in Texas, Boston and New York during 1950s, and held his first solo exhibition in Boston in 1955. Uluç lived in London, La Haye

PRINTED’17

Nazif Topçuoğlu (d.1953, Ankara) 1978 Chicago Mimarlık Enstitüsü’nden Fotoğrafçılık Yüksek Lisansını ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Yüksek Lisansı’nı (1978) bitirdi. O zamandan beri hem İstanbul’da hem de yurt dışında çeşitli kişisel sergiler düzenledi ve fotoğraf tarihi ve eleştirisi üzerine 3 kitap yayınladı. Topçuoğlu’nun çalışmaları, 50. Venedik Bienali sırasında 2003’te Türk Pavyonuna dahil edildi ve çeşitli önemli grup sergilerine katıldı: A Book Between Two Stools, Villa Empain, Boghossian Foundation, Brüksel, Belçika (2014); Innerscapes, Green Art Gallery, Dubai, BAE (2012); Confessions Of Dangerous Minds: Contemporary Art from Turkey , Saatchi Gallery, Londra, BK (2011); New Works, Galeri Nev, Istanbul, Türkiye (2010); A Subjective Panorama of Contemporary Turkish Photography , Maison De Metallos, Paris, Fransa (2009), Solo project, Flatland Gallery, Basel, İsviçre (2009).

Boghossian Foundation, Brussels, Belgium (2014); Innerscapes, Green Art Gallery, Dubai, UAE (2012); Confessions Of Dangerous Minds: Contemporary Art from Turkey , Saatchi Gallery, London, UK (2011); New Works, Galeri Nev, Istanbul, Turkey (2010); A Subjective Panorama of Contemporary Turkish Photography , Maison De Metallos, Paris, France (2009), Solo project, Flatland Gallery, Basel, Switzerland (2009). His work is included in several significant publications on contemporary art: Unleashed: Contemporary Art from Turkey which was published by Transglobe (2010); User’s Manual: Contemporary Art in Turkey 1986-2006, published by art-ist (2007); Vitamin Ph: New Perspectives in Photography, published by Phaidon (2006). Nazif Topçuoğlu lives and works in Istanbul, Turkey. (Courtesy of Gallery Nev İstanbul)

85


and Paris between 1965 and 1966, and moved to America, Mexico and Nigeria. He installed himself to Paris in 1983. Many exhibitions had been held in various cities, particularly in Paris, Berlin and Istanbul. He participated in a number of biennials. Numerous awards were among his artistic achievements. Uluç was inspired by the traditional Turkish calligraphy and created a unique contemporary style by means of abstracting figures and forms. His work offered up a defiant sense of fantasy as it navigates the space between abstraction and representation; and often relied on rope imagery, calling to mind a wealth of conceptual associations. He used diverse materials not bounding his work with canvas painting. Ömer Uluç passed away in 2010. (Courtesy of Gallery Nev Ankara)

Özge Enginöz

MIXER

86

2010 yılında Yıldız teknik üniversitesi, Sanat Tasarım fakültesi Bileşik sanatlar bölümünden mezun olan Enginöz (d. 1981, Balıkesir), kişisel sergileri arasında Loop-Turning world-Fragments and Questions, Blokartspace, İstanbul (2016); For restless spirits…, Artnivo Galeri, İstanbul (2016); Not Quite As Though, Mixer, Istanbul (2013); Catchword, Edisyon, Istanbul (2011) yer almaktadır. Seçilmiş karma sergileri arasında How Far Am I From the City Center? Bring Your Art, Istanbul (2016); Stay With Me, Universal Hospitality, Meet Factory and Futura Gallery, Prague (2016); Stay With Me, 21er Haus,Belvedere Museum,Vienna (2016); Low Pressure, Kare Sanat, Istanbul (2016); Stay With Me DE KIJKDOOS, Corridor Project Space, Amsterdam (2016); Reloeded Zorlu PSM, Artnivo, Istanbul (2015); Hidden Playgrounds, Cityleaks Urban Art festival NEOLA Art Project, Cologne (2015); Stay With Me, Weserburg Museum, Bremen (2015); Fine Tuned and Multiple, Kuad Gallery, Istanbul (2015); Stay With Me, Apartman Project, Depo, Istanbul (2015); Istanbul Rotary Art Competition Exhibition and Award Exhibition, Istanbul (2015); Cut With The Dada Kitchen Knife, Kuad Gallery, Istanbul (2015); Popup Exhibition, InEnArt/Diyalog, KargArt, Istanbul (2015); Celebration & Memories, Artnivo, Lucca Art, Istanbul (2015); Open Call Door, Nesrin Esirtgen Collection, Istanbul (2015);

Merz 3000 The Future is Collage, Plato Sanat, Istanbul (2014) yer almaktadır. Katıldığı workshoplar arasında; Bernhard Cella, The Book as Printed Space – Concept and Printed Work Bookmaking Workshop, Istanbul (2017); Remo Salvadori, Lives and Works in Istanbul, Istanbul (2010); Irene Paetzug, Berlin/Germany (2010); Valentin Hertweck, Gitte Weise Gallery, Berlin/ Germany (2010); Kunstuniversitat Linz, Inspring Istanbul, Linz/Austria (2009); Summer Art Academy Duzhdovnitsa Village, Bulgaria (2007) yer almaktadır. Enginöz (b.1981, Balıkesir) graduated Yıldız Technical University, Art and Design Faculty, Combined Arts Department in 2010. Selected solo exhibitions are; Loop-Turning worldFragments and Questions, Blokartspace, İstanbul (2016); For restless spirits…, Artnivo Gallery, İstanbul (2016); Not Quite As Though, Mixer, Istanbul (2013); Catchword, Edisyon, Istanbul (2011). Selected group exhibitions; How Far Am I From the City Center? Bring Your Art, Istanbul (2016); Stay With Me, Universal Hospitality, Meet Factory and Futura Gallery, Prague (2016); Stay With Me, 21er Haus, Belvedere Museum, Vienna (2016); Low Pressure, Kare Sanat, Istanbul (2016); Stay With Me DE KIJKDOOS, Corridor Project Space, Amsterdam (2016); Reloeded Zorlu PSM, Artnivo, Istanbul (2015); Hidden Playgrounds, Cityleaks Urban Art festival NEOLA Art Project, Cologne (2015); Stay With Me, Weserburg Museum, Bremen (2015); Fine Tuned and Multiple, Kuad Gallery, Istanbul (2015); Stay With Me, Apartman Project, Depo, Istanbul (2015); Istanbul Rotary Art Competition Exhibition and Award Exhibition, Istanbul (2015); Cut With The Dada Kitchen Knife, Kuad Gallery, Istanbul (2015); Popup Exhibition, InEnArt/Diyalog, KargArt, Istanbul (2015); Celebration & Memories, Artnivo, Lucca Art, Istanbul (2015); Open Call Door, Nesrin Esirtgen Collection, Istanbul (2015); Merz 3000 The Future is Collage, Plato Sanat, Istanbul (2014). Selected workshops she participated in; Bernhard Cella, The Book as Printed Space – Concept and Printed Work Bookmaking Workshop, Istanbul (2017); Remo Salvadori, Lives and Works in Istanbul, Istanbul


(2010); Irene Paetzug, Berlin/Germany (2010); Valentin Hertweck, Gitte Weise Gallery, Berlin/Germany (2010); Kunstuniversitat Linz, Inspring Istanbul, Linz/Austria (2009); Summer Art Academy Duzhdovnitsa Village, Bulgaria (2007).

Rasim Aksan Aksan’ın (d.1984, İstanbul) kişisel sergileri 12.12.12, Nascissus, Untitled1 ile Galerist’te yer almıştır. Sanatçı Contemporary İstanbul, ArtInternational ve birçok sergi katılımında bulunmuştur. (Galerist’in izniyle) Aksan’s (b.1984, İstanbul) solo shows 12.12.12, Nascissus, Untitled1 were exhibited in Galerist and he has been a part of Contemporary Istanbul, ArtInternational and several gallery and museum exhibitions. (Courtesy of Galerist) 1995 İstanbul Anadolu Üniversitesi, Resim Bölümü’nden mezun olan Pirim (d.1977, Ankara), 2001 yılında Mimar Sinan Üniversitesi, Heykel Bölümü’nden mezun olarak yine Mimar Sinan Üniversitesi, Heykel Bölümü’nde Yüksek Lisans’ını tamamladı. Kişisel sergileri arasında Glitch, MERKUR, İstanbul (2014); xRetrospective, Plato ArtSpace, İstanbul (2014); Siyah Beyaz Sanat Galerisi, Ankara (2014); Discipline Factory, Saatchi Gallery, Londra (2012); Borusan Art Center, İstanbul (2012) yer almaktadır. Seçkin Pirim (b.1977), who has graduated in 1995 from Anadolu University, Painting Department, and in 2001 from Mimar Sinan Fine Arts University, Sculpture Department, has also had his master degree in Mimar Sinan Fine Arts University, Sculpture Department. Selected solo exhibitions he participated in include; Glitch, MERKUR, İstanbul (2014); Retrospective, Plato ArtSpace, İstanbul (2014); Siyah Beyaz Sanat Galerisi, Ankara (2014); Discipline Factory, Saatchi Gallery, London (2012); Borusan Art Center, İstanbul (2012).

SENA SENA (d.1982, İstanbul), 2006 yılında Londra Saint Martins Grafik ve Tasarım bölümünden mezun olmuştur. Sosyal sorumluluk projelerinde yer alan sanatçının işleri Istanbul ve

SENA (b.1982, İstanbul) graduated from London Central Saint Martins Arts College, Graphic Arts and Design Department in 2006. She worked on socially responsible art projects and exhibited her work in various areas of England and Istanbul. She also took place in Contemporary Istanbul’06, 07, 08, 09, 10 and 11. (Courtesy of The Empire Project)

Siavash Kheirkhah Siavash Kheriakhah (d. İran), 2004-2013 yılları arasında Soorah Üniversitesi’nde okuyan Kheirkhah; Dubai, Tahran olmak üzere birçok şehirde sergilere katılmıştır ve Mamut Art Project ‘15’te yer almıştır. Kheirkhah (b. Iran), who studied in Soorah University between the years 2004-2013, has been a part of exhibitions in several cities including Dubai and Tehran and participated in Mamut Art Project ‘15.

Sinan Demirtaş Sinan Demirtaş, (d.1966, İstanbul) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun olmuştur. 1997 yılında Atölye Sinan Demirtaş Litografi Atölyesi’ni açmıştır. 1998 yılında Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. Sinan Demirtaş, (b.1966, İstanbul) graduated from Mimar Sinan University Fine Arts Faculty, Painting. He has been a director of Aksanat Art Center Lithography Department between the years 1993-2004. Also Co-founder of Sinan Demirtaş Lithography Studio. Now he works as an Instructor at Yeditepe University of Fine Arts.

Tiraje Dikmen Tiraje Dikmen, (d.1925, İstanbul) İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi’ni bitirdi. Bir yandan, “İstanbul’da Kadın İşçilerin Çalışma Koşulları” konulu doktora tezini hazırlarken, diğer yandan İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Léopold Lévy ile resim çalışmaya başladı. 1949 yılında Fransız Hükümeti’nden

PRINTED’17

Seçkin Pirim

Londra’da çeşitli yerlerde sergilenmiştir. Aynı zamanda 2006-2011 yılları arasında her sene Contemporary İstanbul’da yer almıştır. (The Empire Project’in izniyle)

87


aldığı burs ile Paris’e gitti; önce Hukuk ve İktisadi Bilimler Fakültesi’ne kaydoldu, ardından École du Louvre’da Sanat Tarihi ve Müzeoloji okudu. İlk kişisel sergisini 1956 yılında, Ernst, Miro ve Arp’ın eserlerini düzenli olarak sergileyen Galerie Edouard Loeb’da açtı.1964’te davet edildiği ve bugün Gerçeküstücülük tarihinin en önemli sergilerinden biri sayılan “Gerçeküstücülüğün Kökenleri, Tarihi ve İlişkileri” sergisinin kataloğunda kendisinden “genç imgesel resmin en güçlü figürlerinden biri” olarak söz edildi. Daha sonraki yıllarda eserleri, Fransa ve Türkiye’nin çeşitli sanat merkezlerinde açılan kişisel ve karma sergilerde izlenen Tiraje Dikmen, resim çalışmalarını aralıksız sürdürdü, Paris’ten ayrılmadı. (Galeri Nev Ankara’nın izniyle)

MIXER

88

Tiraje Dikmen, (b.1925, İstanbul) graduated from the Istanbul University, Faculty of Economics. While she was working on her Ph.D. thesis on “The Working Conditions of Woman Laborers in Istanbul”, she also attended to the painting classes of Léopold Lévy at the National Academy of Fine Arts, Istanbul. In 1949, she traveled to Paris with a scholarship from the French Government. Initially she enrolled at the Faculty of Law and Economics and later studied History of Art and Museology at the École du Louvre. She opened her first solo show in 1956, at Galerie Edouard Loeb, which was exhibiting the works of Ernst, Miro and Arp on a regular basis.Along with these artists, in 1964, she was invited to “The Origins, History and Relationships of Surrealism” exhibition, viewed today as one of the most important exhibitions of the history of Surrealism, in the catalogue of which she was referred to as “one of the most powerful figures of imaginative painting”. Tiraje Dikmen, whose works are regularly exhibited in solo and group shows in Paris and Ankara, continued painting uninterruptedly and never left her atelier in Paris. (Courtesy of Gallery Nev Ankara)

Volkan Aslan Volkan Aslan’ın (d.1982, Ankara) başlıca sergileri arasında Passion, Joy, Fury, Maxxi Museum, Roma, İtalya (2015); Mükemmel Bir Gün (kişisel), Pi Artworks İstanbul, Türkiye (2015); Hiç Yaşanmamış Bir Gün (kişisel), Pi

Artworks Londra, İngiltere (2014); The Moving Museum İstanbul, Türkiye (2014); Anne, ben barbar mıyım?, 13.İstanbul Bienali, Türkiye (2013); Doğa Cennetse, Kent Cehennemdir, Cer Modern, Ankara, Türkiye (2011); Too Good to be True, Delfina Foundation, Londra, İngiltere (2009) ve Save As, Milan Triennial, İtalya (2008) bulunur. Sanatçının yapıtları Özyeğin Üniversitesi (Türkiye), Pizzuti (ABD), Rodney D.Lubeznik (ABD) ve Vehbi Koç Vakfı (Türkiye) gibi kurumsal ve kişisel koleksiyonlara dahil olmuştur. Aslan, İstanbul, Unkapanı’ndaki bağımsız sanat mekanı 5533’ün de kurucularındandır. (Pi Artworks İstanbul’un izniyle) Volkan Aslan (b. 1982, Ankara) major exhibitions included Passion, Joy, Fury, Maxxi Museum, Rome, Italy (2015); The Perfect Day (solo), Pi Artworks Istanbul, Turkey (2015); A Day Not Yet Lived (solo), Pi Artworks London, UK (2014); The Moving Museum, Istanbul, Turkey (2014); Mom, am I a barbarian? 13th Istanbul Biennial, Turkey (2013); If Nature is Heaven, Hell is The City, Cer Modern, Ankara, Turkey (2011); Too Good to be True, Delfina Foundation, London, UK (2009) and Save As, Milan Triennial, Italy (2008). Public and private collections holding his work include Özyeğin University Collection, Turkey, Pizzuti Collection, USA, Rodney D.Lubeznik Collection, USA, and Vehbi Koç Foundation, Turkey. Aslan is also co-founder of 5533, an independent non-profit art space in Unkapanı, Istanbul. (Courtesy of Pi Artworks İstanbul)

Yasemin Özcan Yasemin Özcan (d. 1974, İstanbul) görsel sanatçı, yazar. Mimar Sinan Üniversitesi Seramik ve Cam Bölümü’nden mezun oldu. Özcan’ın yapıtları, aralarında, SALT Beyoğlu, WKV Stuttgart, Secession-Vienna, Arter, Apex, CCS Bard-New York, İstanbul Modern, Bochum Museum, DEPO ve Ludwig Forum Museum’un da bulunduğu müze ve kurumlarda gösterildi. Son dönem sergileri arasında; Liman, İstanbul Modern (2017); Saadet Çıkmazı, .artSümer, İstanbul (2017); Kiev, Moskova ve Ötesi – springerin’in 20 yılı, DEPO, İstanbul (2015); Yüzyılların Yüzyılı, SALT Beyoğlu, İstanbul (2015);


Burnumuzun Ucunda Duran Gizli Bir Dünya, Rampa, İstanbul (2014); Seni Endişelendiren Ne?, RODEO, İstanbul (2014); misafir sanatçı programları arasında, Cite des Arts, Paris (2012); Can Xalant Center for Contemporary Art, Mataro (2009) ve transfer, NRW (2006) sayılabilir. (ArtSümer’in izniyle)

Yaşam Şaşmazer Şaşmazer (d. 1980, İstanbul) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nde Lisans 2003-2006 ve Yüksek Lisans eğitimlerini tamamlamıştır. Sanatçının yurt içinde ve yurt dışında eserlerinin yer aldığı başlıca sergi ve fuarlar; 28. Günümüz Sanatçıları İstanbul Sergisi, Resim ve Heykel Müzeleri Derneği, İstanbul, Türkiye (2009); Scope Basel Sanat Fuarı, Basel, İsviçre (2009); Karma Sergi, Kic-Nord Art 09, Büdelsdorf, Almanya (2009); Çağla Cabaoğlu Sanat Galerisi, İstanbul, Türkiye (2008). Yaşam Şaşmazer (b.1980, İstanbul) received her MA in Sculpture from the Mimar Sinan University of Fine Arts in Istanbul. Selected exhibitions and art fairs she included in: 28. Contemporary Artist’s Exhibition, Association of Painting and Sculpture Museums, İstanbul, Turkey (2009); Scope Basel Art Fair, Basel, Switzerland (2009); Kic-Nord Art 09, Büdelsdorf, Germany (2009); Group Exhibition, Çağla Cabaoğlu Art Gallery, İstanbul, Turkey (2008)

Yuşa Yalçıntaş’ın (d. 1985) başlıca sergileri: Causa sui, Pi Artworks Istanbul (2016); Nevgeneration: Oyun Parkı, Galeri Nev Ankara (2015); Genç Koleksiyonerler, Elgiz Müzesi, İstanbul, Türkiye (2014); by Marcus Graf, Papko Sanat Merkezi, İstanbul (2014); Başıbozuk, C. M. Kösemen ve Deniz Üster ile, The Empire Project, İstanbul (2013); Diyalog: Türkiye’den Sanat, Viennafair, Avusturya (2012); Sınırlar Yörüngeler, Siemens Sanat, İstanbul (2011); Helsinki Connection, La Catedral Studios, Dublin, İrlanda (2011); Destroy İstanbul, Neurotitan Galeri, Berlin, Almanya (2011); Boundaries, Kuvataideakatemia, Helsinki, Finlandiya (2010). (Pi Artworks İstanbul’un izniyle) Yuşa Yalçıntaş’s (b. 1985) major exhibitions include Causa sui (solo), Pi Artworks Istanbul, Turkey (2016); Nevgeneration: Amusement Park, Gallery Nev Ankara, Turkey (2015); Young Collectors, Elgiz Museum, Istanbul, Turkey (2014); by Marcus Graf, Papko Art Center, Istanbul, Turkey (2014); Başıbozuk, with C.M. Kösemen and Deniz Üster, The Empire Project, Istanbul, Turkey (2013); Dialog: Art from Turkey, Viennafair, Austria (2012); Borders Orbits 09, Siemes Sanat, Istanbul, Turkey (2011); Helsinki Connection, La Catedral Studios, Dublin, Ireland (2011); Destroy Istanbul, Neurotitan Gallery, Berlin, Germany (2011); and Boundaries, Kuvataideakatemia, Helsinki, Finland (2010). (Courtesy of Pi Artworks İstanbul)

PRINTED’17

Visual artists and writer Yasemin Özcan (1974, Istanbul) received her degree in Ceramics and Glass from Mimar Sinan University. Özcan’s works have been shown at institutions such as SALT Beyoğlu, WKV Stuttgart, SecessionVienna, Arter, Apex CCS Bard-New York, İstanbul Modern, Bochum Museum, DEPO and Ludwig Forum Museum. Recently she has been in Harbor, İstanbul Modern (2017); Dead-End of Bliss, artSümer, İstanbul (2017); Kiev, Moscow and Beyond– 20 Years of Spring at DEPO, İstanbul (2015); Century of Centuries at SALT Beyoğlu (2015); This Secret World That Exists Right There In Public at Rampa (2014); What Is It That You Are Worried About?, RODEO, İstanbul (2014).. She attended residencies at Cite des Arts, Paris (2012); Can Xalant Center for Contemporary Art, Mataro (2009) and transfer, NRW (2006). (Courtesy of ArtSümer)

Yuşa Yalçıntaş

89




sÄąraselviler cad. no:35, 2. bodrum kat, beyoÄ&#x;lu istanbul +90 212 243 54 43

www.mixerarts.com

info@mixerarts.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.