SAYFA 01
Söyleşi Gazeteciler olarak önce mesleğimize yönelik tehditlere sesimizi çıkaracağız Banu Güven
>10
SœYAH MAV
KIRMIZISARI
Perde açıldı
2. Gençlik Filmleri Festivali başlıyor >15
Dosya
Her yönüyle Van depremi >8-9
HUKUKSUZLUKLARLA KURULU DÜZENİ KURAN AKP’DE
ADALET NEREDE AKP mitingi öncesi öldürülen Metin Öğretmen’in hesabını soran,üniversitelerinde parasız eğitim mücadelesi veren on arkadaşımızın tutuklu bulunduğu Ankara Sincan Cezaevi’nden bir fotoğraf. AKP iktidarının son yıllarını bilhassa 12 Eylül referandumu sonrasını özetliyor. AKP ustalık döneminde içi boş iddianamelerle, uzun tutukluluk süreleri ile hukuku muhalafeti sindirmek için kullanırken, Çağdaş’ın tutukluluğunun ilk ayında mektubunda yazdığı gibi sesleniyoruz : “ EMİN OLUN HESAP SORACAĞIZ VE EMİN OLUN HESAP SORARKEN ADİL OLACAĞIZ” Eylül faşizmini aratmayan şafak operasyonlarıyla uyanıyoruz artık. Sonuncusu, 22 Kasım günü tüm Türkiye'de 15 ilde, "KCK operasyonu" adı altında, eş zamanlı yapıldı. Avukatlardan, üniversitelilere, milletvekillerine kadar yine yelpaze geniş tutulmuştu. Kocaeli’nde ise 30 Mart’ta düzenlenen Kızıldere, 6 Mayıs’ta düzenlenen Deniz, Hüseyin, Yusuf anmaları ve Metin Lokumcu’nun öldürülmesini protesto edilmesi suçlamasıyla 21 kişi gözaltına alındı. Aralarında 1 Öğrenci Kolektifleri üyesi’nin olduğu 12 kişi tutuklandı. AKP artık akıl ve sabır sınırlarını zorlayan saldırılara imza atmaktadır. Gizlilik kararı verilen dosyalar, şafak operasyonları,
12
toplanan delillerle AKP, 12 Eylül faşizmini geride bırakmıştır. Demokrasi, sivilleşme vaadiyle yargıda "reform" diyen AKP'nin elinde yargı, adeta bir "sopa" haline gelmiştir. Bir türlü hazırlanamayan iddianamelerle, belirlenemeyen dava tarihleriyle artık tutukluluk süreleri cezalandırma yöntemi olarak kullanılmaktadır. Dava dosyalarının hiç birinde elle tutulur delil, somut bir suçlama yoktur. Basın açıklaması yapmak, kitap okumak artık birer terör faaliyeti olarak adlandırılmaktadır. Deniz Feneri örneğindeki gibi yargının, “yüce adaleti” ne Ahmet Şık, Nedim Şener gibi gazeteciler, ne amfiler dolusu tutuklu sayıdaki üniversiteliler ne de haklarını arayan Kürt halkı, suyu-
nu sattırmayan köylüler için işlemiştir. Demokrasi yalnızca AKP ve yandaşları için “ileri”dir. AKP demokrasisinin adı artık faşizmdir. Ekonomik krizde, Kürt sorununda, Ortadoğu’da, Van’daki depremde krize giren AKP çareyi saldırmakta buluyor. Düşmanca politikalarına başkaldıranları korkutmaya, sindirmeye, susturmaya çalışıyor. Ancak başkaldıranlar, susmayanlar omuz omuza mücadele etmeye, AKP’ye, faşizmine meydan okumaya devam edecekler. Bu hesaplaşmanın ilk adresi 9 Aralık’ta Ankara’da görülecek olan Hopa davasıdır. Sokağı özgür bırak demeye, arkadaşlarımızı almaya gidiyoruz.
AKP DEMOKRASİSİ DÜNYANIN DİLİNDE Türkiye dışından da AKP iktidarına eleştiriler yükseliyor. Eleştirilerin konusu yaşanan hak ihlalleri. Dünya Demokratik Gençlik Federasyonu (WFDY) AKP'yi ve Türkiye'de uyguladığı baskıları, tutuklamaları kınadı. Federasyon, basın açıklamasında; Tayyip Erdoğan'ın yönetimindeki Türkiye'nin medyanın dünyanın geri kalanına yansıtmaya çalıştığı gibi bir ülke olmadığına, Türkiye içindeki gerici güçlerin hem Türkiye halkların hem de komşu halkların sömürülmesinde çıkarları olduğuna, Erdoğan hükümetinin politikalarına karşı çıkan herkesi, özellikle de 500'den fazla tutuklu bulunan örgütlü gençlik hareketini bastırmak için polisi ve ceza mekanizmalarını kullandığına değindi. Ekonomist dergisi de Ankara Hopa davası, gazeteci davaları ve KCK operasyonlarını örnek göstererek AKP iktidarının muhalefet üzerindeki baskılardan, Ortadoğu’da demokrat kendi ülkesindeki baskıcı politikalarından örnekler vererek eleştirilerini belirtmiştir.